You are on page 1of 6

BİYOLOJİ 2.

DÖNEM PERFORMANS ÖDEVİ

Ödev Konusu: Karbon Ayak İzi ve Karbon Salınımı Araştırması

 Başak Gül 10/E 1203


 Karbon Ayak İzi: Birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı
miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür ve iki
ana parçadan oluşur: doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi.
Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil
olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan
CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm
yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili
olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür

 Ekolojik Ayak İzi: Genel anlamıyla belirli bir nüfusun üretim ve tüketim
faaliyetleri sonucu doğa üzerinde bıraktığı yükü hesaplamak ve ekosisteme ne
kadar geri kazandırması gerektiğini belirleyebilmek için geliştirilmiş bir
yöntemdir.

 Su Ayak İzi: İnsanlar tarafından tüketime bağlı olarak su kullanım kapsamını


gösterir Bir bireyin, topluluğun veya işletmenin su ayak izi, birey veya topluluk
tarafından tüketilen veya işletme tarafından üretilen mal ve hizmetleri üretmek
için kullanılan toplam tatlı su hacmi olarak tanımlanır.

DÜNYADA HANGİ ÜLKELER ÇOK FAZLA KARBON SALINIMI


YAPMAKTADIR?

Çin: Dünyanın en fazla karbon salımı yapan ülkesi

 Karbon emisyonlarının 2030'da zirve yapacağını söylüyor


 2030 itibarıyla enerjinin yüzde 25'ini fosil olmayan yakıtlardan
elde etmeyi amaçlıyor
 2060'ta karbon nötr olmayı vaat ediyor

Çin, yenilebilir enerji alanında ilerleme kaydetti. Şu anda küresel


düzeyde güneş enerjisi üretiminin üçte birini elde ediyor ve dünyanın
en büyük rüzgar enerjisi üreticisi.
Ancak Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, ülkenin 2060'ta iklim
hedeflerine ulaşabilmesi için kömür talebini yüzde 80'den fazla
azaltması gerekiyor.

ABD: Kişi başına en yüksek karbon salımı

 CO2 salınımını 2030 itibarıyla 2005'teki seviyelere kıyasla en


az yüzde 50 azaltacak
 2030'da yeni araçların yarısının elektrikli olmasını istiyor
 2050'de karbon nötr olmayı vaat ediyor

Yenilenebilir enerji kaynakları artışta olsa da, ABD'nin enerjisinin


yüzde 80'inden fazlası fosil yakıtlardan geliyor.

Avrupa Birliği: Emisyonlar azalıyor

 2030'da, 1990'daki seviyelere kıyasla yüzde 5'lik azalma


sözü veriyor
 2030'da yenilenebilir enerji seviyesini yüzde 40'a çıkarmayı
hedefliyor
 2050'de karbon nötr olmayı amaçlıyor

AB'deki başlıca CO2 yayıcıları Almanya, İtalya ve Polonya.

Hindistan: Kömüre bağımlı

 'Emisyon yoğunluğunda' 2030 itibariyle yüzde 33-35'lik azalma


amaçlıyor

 2030'da elektriğin yüzde 40'ını fosil olmayan yakıtlardan elde


etmeyi vaat ediyor

 Net sıfır karbon emisyonu için bir tarih belirlemedi

Hindistan'ın yıllık CO2 emisyonları son 20 yılda keskin bir şekilde


yükseldi. Ancak ilk beşteki ülkeler arasında kişi başına en az
emisyon üreten ülke.
Hindistan, zaman içinde küresel ısınmaya daha çok neden olan daha
zengin ve sanayileşmiş ülkelerin yükü omuzlaması gerektiğini
belirtiyor.
Ayrıca "emisyon yoğunluğu" adlı bir hedefleri var. Ekonomik büyüme
birimi başına CO2. Bunun diğer ülkelerle kıyas için daha adil bir
yöntem olduğunu söylüyorlar.

Rusya: İtici gücü petrol ve doğalgaz olan ekonomi

 2030 itibarıyla emisyon seviyesini 1990'lardaki düzeylere


kıyasla yüzde 30 azaltacak

 2060'ta karbon nötr olmayı hedefliyor

1991'de Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra, Rus ekonomisi ve


karbon emisyonları daraldı.
Ancak Rusya karbon emilimi için hala geniş ormanlarına ve
bataklıklarına bağımlı.
Rüzgar, güneş, hidroelektrik ve diğer fosil olmayan yakıtlar, toplam
enerji üretiminin küçük bir kısmını, fosil yakıtlarsa Gayrisafi Yurtiçi
Hasıla'nın yüzde 20'sinden fazlasını oluşturuyor.
ÇEVRE DOSTU ÜLKELER
Danimarka
Çevresel Performans Endeksi’nin değerlendirmesine göre 82,50 puanla listenin ilk
sırasında Danimarka yer alıyor. Danimarka iklim değişikliğini önleme ve verimli sera gazı
emisyonu politikaları ile dünyaya liderlik ediyor. Ülke aynı zamanda su kaynakları ve atık
su arıtma konusunda 100 tam puana sahip.

Lüxemburg
Küçük bir ülke olan Lüxemburg, Avrupa’nın en zengin ülkelerinden birisidir. Ormanın
içinde bulunan kaleleri, kiliseleri ve inişli çıkışlı tepeleri ile dikkat çeken bu ülkenin
vatandaşları da yüksek bir çevre bilincine sahip. Artan nüfusuna rağmen Lüxemburg,
çevresel yönden kaydettiği ilerlemeler sayesinde 82.3 puan ile ikinci sırada yer alıyor.

İsviçre
Dağları, gölleri ve yeşil doğası ile ünlü İsviçre, 2020 yılı değerlendirmelerine göre 81,5
puan ile dünyanın en çevre dostu 3. ülkesi konumunda kendisine yer buluyor. Çevre
temizliği için sürdürülebilir önlemler alan ülke, yeşil ekonomiyi de teşvik ederek
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim modeline odaklanıyor. Tarım bölgelerinin
zarar görmesine sebep olacak faaliyetleri engelleyen yasalar çıkaran İsviçre bu sayede
doğal yaşam alanlarını korumayı hedefliyor.

İngiltere
Çevresel Performans Endeksine göre İngiltere tüm kategorilerin ortalaması alındığında
81.3 puana sahip. Çevre dostu ülkeler arasında 4. sırada yer alan ülkede sürdürülebilir
ve temiz enerji sağlamak amacıyla yaklaşık olarak 8.800 rüzgar türbini bulunuyor. Ülke,
su kaynakları ve atık su arıtma konusunda da önemli çalışmalara sahip.

Fransa
Fransa, 2020 yılında 80 puan ile dünyanın en çevre dostu ülkeleri arasında 5. sırada
bulunuyor. Fransa’nın 5. sıraya gelmesinde hükümetin tüm ülkeyi çevre dostu haline
getirmeyi amaçlayan aynı zamanda da enerji tasarrufu yapmasını zorunlu hale getiren
uygulamaları kuşkusuz büyük rol oynamış durumda. Çalışmalarına ek olarak Fransa,
çevreyi korumak için kaynak kullanımını ve üretim yöntemlerini değiştirme sözü verdi.
DÜNYADA KARBON SALINIMINI DENGELEMEK İÇİN ALINAN ÖNLEMLER

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (1992)

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Birleşmiş Milletler


öncülüğünde 1992 yılında imzaya açılan ve 188 ülkenin yanı sıra Avrupa Birliği’nin
onaylamasıyla 1994 yılında yürürlüğe giren ilk çevre sözleşmesidir.

Sözleşme insan faaliyetlerinin neden olduğu kirliliklerin iklim değişiklikleri üzerinde


tehlikeli etkileri olduğunu kabul ederek, mevcut sera gazları oranlarını azaltmayı ve bu
gazların olumsuz etkilerini minimum düzeyde tutmayı amaçlamaktadır. Söz konusu
gazların belli bir seviyede tutulmasıyla birlikte bu gazların iklim değişikliği üzerindeki
sosyo-ekonomik ve çevresel etkilerine karşı birtakım önlemler alınabileceği
düşünülmektedir (Lovett, 2005: 94).

Kyoto Protokolü (1997)

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin imzalanmasının ardından iki


buçuk yıl aradan sonra Kyoto Protokolü imzalanmıştır. Sözleşmenin uzantısı olarak
imzalanan protokol, temelde sözleşme ile aynı temelleri ve hedefleri paylaşmaktadır.
Fakat sözleşmede belirtilen hükümler gerçek hayatta uygulamada yetersiz kalmıştır. Bu
sebeple sözleşmenin bu eksikliklerini gidermek amacıyla imzalanan protokol pratikte
uygulanabilecek daha geniş kurallar ortaya koyarak sözleşmeyi güçlendirmiştir.

Yıllık Karbon Tüketimi

‘’Yeşil Dünya’’ uygulaması ile yaptığım hesaplama sonucu yukarıdaki değerleri buldum.

You might also like