You are on page 1of 5

DEVLETLER UMUMİ SON HAFTA - PRATİK

OLAY 1)
1997 yılında Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasında bir andlaşma
imzalanmıştır. Andlaşmanın konusu Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk
Cumhuriyeti’nde bir Rus askeri üssü konuşlandırılmasıdır. Andlaşma 6.
Maddesinde Rus askeri güçlerinin Ukrayna’nın egemenliğine saygı duymasını ve
iç işlerine karışmamasını düzenlemiş. 15.Maddesinde ise Rus askeri gücünün
askeri üsten çıkması Ukrayna’nın iznine bağlanmıştır. Andlaşma’dan bir süre
sonra Ukrayna’da hükümet karşıtı gruplar ayaklanmış ve Rusya askeri üsteki
askerlerine kamu düzenini sağlamak adına Ukrayna’ya ait kamu binaları
kuşatma emri vermiştir. Konu BM Güvenlik Konseyi’ne taşınmış ancak bir
sonuca bağlanamamıştır.
1)Rus askeri güçlerinin 1997 tarihli andlaşmaya aykırı hareket etmelerini ve
bunun hukuki sonuçlarını 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi
kapsamında değerlendiriniz.
Öncelikle andlaşma nedir onu tanımlayacağız. Uluslararası hukukun kişileri
arasında, hukuki sonuç doğurmaya yönelik en az iki tarafla yapılan irade
açıklamalarına andlaşma diyoruz. Taraflardan biri andlaşmaya sürekli olarak
aykırı hareket ediyorsa karşı tarafa andlaşmayı sona erdirme hakkı verir mi?
Doktrinde bir görüş bunu kabul ediyordu; eğer taraflardan birisi andlaşmayı
ısrarlı bir şekilde ihlal ediyorsa diğer tarafın andlaşmayı sona erdirme hakkı var
diyordu. Bir de şundan bahsedeyim, fesih ve çekilme. Fesih iki taraflı
andlaşmaların sona erdirilmesi, çekilme çok taraflı andlaşmalarda bir tarafın
sözleşmeyi sona erdirmesi, diğer taraflar için andlaşmanın devam etmesidir.
2)Türkiye’nin benzer bir andlaşmayı kabul etme usulünü anlatınız.
Sorduğu şey Türkiye’de andlaşmalar nasıl kabul ediliyor.
Andlaşmalarda dört süreçten bahsetmiştik.
1-Metnin oluşturulması: İki taraflı andlaşma ise, iki taraf görüşecek ya ayrı ayrı
metinler hazırlayacak onların üstüne görüşecekler, ya kendileri ortak bir metin
yazacaklar, ya bir tarafın hazırladığı metni diğer taraf kabul edecek onu
geliştirmeye çalışacaklar. Çok taraflı bir andlaşma ise, konferans veya
uluslararası örgütler aracılığıyla yapılıyordu.
2-Resmileştirme: İmza, Paraf ve öteki yöntemler dediğimiz usuller vardı. İmzada
metni imzalıyordunuz fakat orada şöyle bir durum vardı imza ile resmileştirmek
istediğiniz gerekiyordu aksi takdirde imzayı bağlayıcılık kazanmada da
kullandığımız için aradaki farkı tespit etmek gerekiyordu. Parafta da eğer
andlaşma imza ile bağlayıcılık kazanıyorsa resmileştirmek için imza
kullanmıyorduk, parafa başvuruyoruz. Andlaşmada öngörülmüş farklı bir
yöntem varsa o yapılarak metin resmileştiriliyordu.
3-Bağlayıcılık kazandırma: Basit usul; herhangi bir onaylama işlemi vardı.
Onaylama; resmileştirilen metnin iç hukukta onay alması gerekiyordu burada,
Türkiye’de de geçerli olan buydu. Katılma usulü; andlaşma var sonradan taraf
olma.
4-Yürürlüğe girme: İç hukuktan kaynaklanan durumlar vardı: resmi gazetede
ilan, duyuru vardı. Uluslararası hukuktan kaynaklanan durumlar vardı:
andlaşmanın öngördüğü diğer usuller vardı.
Türk hukukunda süreç; temsilciler görüşmelere katılıyordu, (temsilciler: Devlet
başkanı, dışişleri bakanı ve diplomatik misyon şefleri), metin oluşturuluyordu,
sonra resmi resmileştirme unsuru her ne ise o yapılıyordu, sonra bağlayıcı
olabilmesi için onaylama usulü esas alınıyordu; cumhurbaşkanının onayı
gerekiyordu, cumhurbaşkanının onayından önce Uygun Bulma Kanunu
çıkarılması gerekiyordu, cumhurbaşkanın sadece onayının geçerli olduğu
andlaşmalar vardı bunlar; ekonomik, teknik, idari nitelikli, süresi bir yılı
aşmayacak, devletin maliyesine yük olmayacak, kişi haklarına ilişkin olmayacak,
Türk vatandaşlarının yurt dışındaki mülkiyet hakkına ilişkin olmayacak, Türk
kanunlarında değişiklik getirmeyecek andlaşmalarda Uygun Bulma kanununa
gerek kalmadan sadece cumhurbaşkanının onayı ile bu anlaşmalar bağlayıcılık
kazanır. Yürürlüğe girme kısmına geliyoruz. Resmi gazetede yayın yapılması
gerekiyor, uluslararası hukukta da öngörülen durumlar varsa onlar da yapılıp
andlaşma yürürlüğe girmiş oluyor.
3)BM Genel Kurulu 3314 sayılı Saldırının Tanımına İlişkin Kararında “Bir devletin
rızası ile başka bir devletin ülkesinde bulunan silahlı güçlerin anlaşmada yer
alan koşullara aykırı bir şekilde kullanması veya anlaşma sona erdikten sonra
kalmaya devam etmesi” ni saldırı olarak saymıştır. BM Genel Kurulu’nun
kararının hukuki niteliği nedir? Bağlayıcı olması mümkün müdür?
Genel Kurulun kararları tavsiye niteliklidir, çok az bir kısmı bağlayıcıdır. Tavsiye
nitelikli olduğu için karar bağlayıcı değildir. Örf ve adete dönüşürse eğer o karar,
o zaman bağlayıcı olur. Israrlı itiraz olduğu zaman bağlayıcı olmaz o örf ve adet
kuralı.
4)BM Güvenlik Konseyi’nin bu durumda hangi yetkileri vardır? Müdahale
etmesi mümkün müdür?
Burada 39,41 ve 42.madde önemlidir. Bu kararlar üyeler için bağlayıcı. Veto
hakkından bahsedersiniz tanımlarsınız dedi. Çifte vetodan bahsetti.
5)Sizce Güvenlik Konseyi konu hakkında neden bir sonuca varamamış olabilir?
Rusya esasa ilişkin konu hakkında veto yetkisi olduğundan sonuca varılmamış
olabilir.
OLAY 2)
A ve B yaşadıkları maddi sıkıntılardan bunalmış ve yolculuk yaptıkları gemiyi ele
geçirmeye karar vermiştir. Ancak A bu yaptıklarının deniz haydutluğu olduğunu
ve bunun ciddi bir uluslararası suç olduğunu söyleyerek vazgeçmiştir. B ise “biz
Almanya devletinin uyruğundayız, gemi ise açık denizde Almanya bizi
yargılayamaz” diyerek ikna etmiştir. İkili ertesi sabah gemi kaptanını rehin
alarak gemiyi ele geçirmiş ve yakında bulunan bir Türk gemisine saldırmıştır.
1)Olayda deniz haydutluğu suçu işlenmiş midir?
Deniz haydutluğunu tanımlamamız gerekiyor. Açık denizde veya herhangi bir
devletin yetki alanına girmeyen deniz alanında bir gemiyi ayaklanarak ele
geçirip ve sonrasında o gemi veya uçakla başka gemi ve uçağa saldırı olacak,
kişisel amaçlarla hareket edilecek. Önceki fiil, gemiyi ele geçirme fiili gemide
ayaklanmadır. Daha sonra Türk gemisine saldırma ise deniz haydutluğu suçunu
oluşturur.
2)A’nın iddiası doğru mudur?
Deniz haydutluğu suçunu tüm devletler yargılayabilir. O yüzden A’nın iddiası
doğru değildir. Ancak gemide ayaklanma için bayrak devleti ilkesi geçerlidir.
3)Olayın uluslararası hukuku ilgilendiren bir boyutu var mıdır? Neden?
Bireylerin uluslararası hukuk kişisi olması için uluslararası suçlar, belirli kişi
grupları ve insan hakları konuları gereklidir. Olayda uluslararası suç olan deniz
haydutluğu suçu olduğu için uluslararası hukuku ilgilendiren bir boyutu vardır,
dolayısıyla uluslararası hukuk kuralları uygulanır diyoruz.
4)A ve B Türkiye’ye kaçarsa Türkiye onları bu fiillerinden ötürü yargılayabilir mi?
Deniz haydutluğu için herkes yargılayabilir demiştik dolayısıyla Türkiye
yargılayabilir, gemide ayaklanma fiili için bayrak devleti ilkesi geçerli olacak.
5)Bireylerin uluslararası hukukun süjesi olduğu durumlar var mıdır?
3.soruda bahsettiğimiz şeyler burada da geçerli.
OLAY 3)
14 Temmuz 1919’da Norveç Dışişleri Bakanı Ihlen’in Danimarka elçisiyle yaptığı
ve tutanağa geçirilen görüşmede Danimarka elçisi ileride yapılacak Paris
Konferansı’nda Norveç’in Spitzbergen ile ilgili taleplerine Danimarka’nın karşı
çıkmayacağını, buna karşılık Norveç’in de Danimarka’nın Grönland üzerindeki
egemenliğine karşı çıkmamasını istemiştir. 22 Temmuz 1919’da yapılan ikinci
görüşmede Ihlen, Norveç’in Danimarka’nın Grönland ile ilgili talepleri
konusunda herhangi bir güçlük çıkarmayacağını belirtmiştir. Ancak sonrasında
bu taahhütlerin aksi yönde yaşanan gelişmelerde farklı uygulamalar ortaya
çıkmıştır. Buna karşılık Danimarka, Norveç’i UAD önünde dava etmiştir.
1)Norveç Dışişleri Bakanı’nın ifadelerinin hukuki bir sonucu olabilir mi?
Bu bir Centilmenlik Andlaşmasıdır. Siyasi bir taahhüt söz konusuydu. Kural
olarak andlaşmalar tarafları bağlıyordu. Fakat centilmenlik andlaşması
bağlayıcı değildi, sadece tarafların nasıl davranacaklarını düzenliyordu, soft law
kurallar/esnek kurallar var diyorduk, mutlak bağlayıcı diyemeyiz o yüzden. Örf
ve adet kuralı olabilmek için bir başlangıç olabileceği için uluslararası hukukta
önemliydi.
2)Norveç’in Ihlen’in ifadelerine dayanarak bir yükümlülük altına girmesi
mümkün müdür? Mümkünse bu yükümlülüğü nasıl ifade edersiniz?
Dışişleri bakanının ifadeleri devlete isnat edilebilir.

Arkadaşlar hoca her soru için gerekçelerimizin önemli olduğunu ve her soru
için örneğin olay 1deki 1.soru için andlaşmanın tanımı işte deniz
haydutluğunun tanımı gibi tanımları da yapmamızı istedi 2 3 puan getirisi
olurmuş her soruda. Yani sorularda cevaplara başlarken tanımlarını yapmamız
önemliymiş.

You might also like