You are on page 1of 7

T.

C
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ
ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ
BAHAR DÖNEMİ
ARAŞTIRMA ÖDEVİ

KONU
YAZITLARIN TARİHLENDİRİLMESİ

YUSUF BURAK ÖZER


16170050

DANIŞMAN
Doç. Dr. Esengül AKINCI ÖZTÜRK

DENİZLİ, 2020
1. YAZITLARIN TARİHLENDİRİLMESİ

Epigrafi çalışmaların en zor ve en önemi olay yazıtın tarihlendirilmesidir. Birçok


yazıtın üstünde tarihi yoktur ve yazıtları tarihleme yapmak için çok ciddi ve dikkatli
olmak gerekir. Epigrafi tarihe yardımcı bir bilim dalıdır. Kesin ve net bir tarih verilen
yazıt ona benzeyen veya ona çağdaş bir yazıta denk gelindiğinde, o tarihlenen yazıttan
yardım alınabilir. Yazıtı tarihlerken dönem verilebilir. Bu dönem kısaltmaları
“Hellenistik Dönem”,

Antik yazıtlar içerik açısından çok çeşitli olup, övgü, anı ve selamlama
yazıtlarına değin geniş bir yelpazeye sahiptir. Çok degisik formüllere sahip olan Mezar
yazıtları genellikle çok gelişmişlerdir ve bunların kronoloji ve lokalizasyon açısından
incelenmeleri gerekir. Erken devirde çok sade olan bu yazıt grubu imparatorluk
döneminde kurulmuş ve yönetici sınıfa ait yazıtlarda, yöneticilerinin adlarının yanı sıra,
onların cömertliklerini anlatan uzun uzun ifadeler yer almıştır.

Binlerce mezar yazıtı, mezarlara zarar vermeyi yasaklayan, ya da bunların


izinsiz kullanılmalı durumunda öngörülen dinsel ve hukuki cezaları kaydeden ifadeler
kullanımları durumunda öngörülen dinsel ve hukuki cezalıları kaydeden ifadeler
doldurur.

Yazıtların tarihlemesinde başlıca unsurlar:

1.1 Eserin Buluntu Yeri

Bir kazı çalışmasında bir yazıtın bulunduğu ve bulunduğu antik kentin tarihi,
bulunan bu yazıtın bilinen tarihsel olayları yazıtı tarihlememize katkı sağlar. Bir antik
kentin tarihini kesin olarak biliyorsak orada çıkan (bulunan) yazıta kentin tarihini
verebiliriz. Örneğin, bazı kentler genç (erken) bir devirde kurulmuş olabilecekleri gibi,
diğer bazıları da belirli bir tarihte depremler nedeniyle veya başka nedenlerden dolayı
tahrip olmuş ya da terkedilmiş olabilir. Bu nedenle, böyle kentlerden çıkan yazıtları
tarihlerken, bu kentlerin kurulu ya da yıkılış tarihlerine dikkat etmek gerekir. Örnek
verecek olursak: Bir Phrygia kenti olan Laodikeia’da ele geçen resmi bir yazıt, ancak
MÖ III. yy ortalarından sonraki bir tarihe ait olmalıdır; çünkü adı geçen şehir zaten MÖ
III. yy ortalarında kurulmuştur. Bir başka deyişle, III. yy ortaları bu yazıt için “terminus
post quem” olarak kabul edilmelidir.

2
Aynı tabakadan çıkan arkeolojik buluntuların da yardımı ile elimize geçen yazıtı
tarihlemek daha kolaydır. Bir antik yapıda devşirme olarak kullanılmış ve ele geçen bir
yazıt için o yapının tarihi bir “terminus post quem” olacağından, böyle bir durumda,
orada çalışmış olan arkeologların bilgisine başvurulur. Yapının tarihi hakkında bilgi
alınır. Örnek olarak Olympia’da İÖ 5.yy ortalarında inşa edildiği bilinen Zeus
tapınağının dolgu malzemesi arasında bulunan üç adet önemli adak yazıtının bu yapının
inşasından önceye tarihlendiğini görüyoruz.

1.2 Eserin Niteliği

Bir arkeolojik çalışma sonucunda ele geçen yazıtların üzerine yazıldığı eseri
ayrıntılı biçimde ve bu inceleme sonucunda yazıtların tarihlenmesine yarayacak bazı
özellikler taşıdıkları görülebilir. İnceleme sonucunda ayrıntılı ve işimize yarayacak
şeyler bulabiliriz. Örneğin, bir stelin üzerinde kabartma varsa, bazen yazıttan daha çok
tarihleyici unsurlar taşıyabilir. Özellikle erken devir mezar stelleri üzerinde kişi (isim)
yazıları vardır. Bu steller üzerindeki kabartmalardan yola çıkarak tarihleyebiliriz. Yazıt
tarihlemede sadece isimlerden ibaret olan mezar taşlarında, eğer varsa tasvirlerden
yaralanmak, harflerle dayanılarak yapılan tarihlemelerden daha güvenlidir. Başka bir
önek verecek olursak, ele geçen bir antik dönem vazosunun üzerinde sanatçı imzası var
ve o sanatçı tanınmış bir sanatçıysa vazonun tarihi ona göre yapılır. Fakat tanınamamış
bir sanatçı tarafından imzanmışsa vazonun özelliklerine ( arkeolojik verilere ) bakılır.

. 1.3 Yazıtın İçeriği

Uzun olan yazıtların tarihlendirilmesi için en güvenilir yol verileri yazıtın bizzat
kendi içerisinde bulmak fazlasıyla mümkündür. Bir yazıtın içeriği tek başlık altında
incelenmesi olanaksızdır. Bu yüzden bir yazıtın içersin de bulunabilecek tarihleme
unsurları şunlardır:

1.3.1 Yazıtın Bilinen Bir Tarihsel Olayla İlişkisi:

Uzun yazılmış olan yazıtların bazılarında, yazıtları tarihlemek için yazıtta


önceden bilgi sahibi olduğumuz herhangi tarihsel olayları dile getirmek suretiyle yazıtın
tarihlenmesinde bize önemli ipuçları sunabilir. Örneğin, “Aristonikos’a karşı yapılan
savaş” dan söz eden bir yazıtı, İÖ. 133 yılından hemen sonraya tarihlemek gerekir.
Başka bir örnek verecek olursak III. Darius ve Büyük İskender arasında geçekleşen
savaştan söz eden bir yazıt bulunması sonucunda yazıtın hemen savaş sonrasına yani

3
MÖ 333 yılından sonraya tarihlemek gerekir. Başka bir örnekte ise bir zafer sonrası
savaş ganimeti olarak ele geçen bir miğferin Olympia’da tanrılara adak olarak sunmuş
ve üzerine “Cumae’dan ganimetler” şeklinde bir yazı yazılmıştır. Diodoros’a göre
gerçekleşen bu savaş İÖ. 474 yılında yapıldığından, bu yazıtı 474 yılından hemen
sonraya tarihlemek gerekir.

1.3.2 Yazıtın, Tarihi Bir Şahsiyet ya da Onun Yaptığı İşlerle Olan İlişkisi:

İçinde yaşadığı topluma hizmetleri dokunmuş kişilerin onurlandırılması ilkçağ


toplumlarının belirgin bir özelliğidir. Önemli kişilerin isimleri yazıtları tarihlemede
yardımcı olur. Örneğin, bir imparator adının yazıtta geçmesidir. Rahip ya da yüksek
isimleri de yazıtlarda geçmesi tarihlemede yardımcı olur. Önceden tanınan bir kişinin
adının geçtiği yazıtları tarihlemek kolaydır. Örneğin, içinde Asia proconsul’ü Lollianus
Gentianus’un adı geçen bir yazıtı, bu kişinin valilik yaptığı İS 201-2 yılında tarihlemek
gerekir. Roma İmparatorunun tanrılaştırıldığı bir yazıt görürsek o yazıt o imparator
ölümüne tarihlenir.

1.3.3 Bazı Yazıtlarda Bulunan Tarihler:

Yazıt türlerinden biri olan dekretlerden bildiğimiz üzere o günün yöneticisinin


veya rahibenin adının metnin başına ya da sonuna yazılmasıdır. Antik devirde en çok
kullanılan tarihleme yöntemidir. İlkçağın ticari amphoralarında, üretici ve şehir adından
başka, malın üretim tarihide belirtmek üzere günün yöneticisinin adı yazıtı tarihlemek
için kolaylık sağlar. Filanca kişinin yöneticilik yaptığı dönem yazısı gibi. Fakat
yazıtlardaki tarihleri bildikten sonra günümüzdeki takvime çevirmek bir hayli zordur.

Yunanlılar ve Romalıların da günümüzde olduğu gibi takvimleri her ayın 29 ve


30 gün sürdüğünü göstermektedir. Bu takvimlerde genellikle ayların adlarını, tanrı
isimleri, doğa olayları veya imparator isimlerinden aldıkları görülmektedir. Bunlar
bölge ve şehre göre değişiklik gösterir. Antik devirde takvimin en belirgin özelliği her
bölge ve kent belli bir olayı (önemli bir olayı) takvim başlangıcı olarak kabul ederler.
Bunada “Era” denir. Antik devir boyunca Yunalıların hiçbir zaman ortak bir Era’ları
olmamıştır ve bu nedenle çok sayıda takvim sistemi ortaya çıkmıştır.

Yunanlıların kullandığı bazı önemli Era’lar şunlardır:

a) Troia Savaşları Era’sı (İÖ. 1184); Troia Savaşı önemli bir olay olduğu için takvim
başlangıcı olarak kullanmışlardır. İlk kez Eratosthenes tarafından kullanılmıştır.

4
b) Olympia Era’sı (İÖ. 776); Olimpiyatların tarihi İÖ. 776 Yunanlılar tarafından
takvim başlangıcı yani Era olarak kullanılmıştır. İlk kez Timaios tarafından kullanılmış
ve onu Polybios, Halikarnassos’lu Dionysos ve Pausanias izlemiştir. Olimpiyatlar,
Yunanlıların olayların tarihlenmesinde en çok ve uzun süre kullanılmış oldukları bir
takvim birimidir. Bu yarışmalarda İÖ. 776 yılında bir kişinin koşuda birinci geldiği
yarışma ile başlamıştır.

c) Philippos ve Aleksandros Era’sı (İÖ. 323); Takvim başlangıcı olarak kabul edilmiş.

d) Seleukoslar Era’sı (İÖ. 312)

e)Antiokhos Era’ları; Antiokhos’un başardığı önemli işlerden dolayı birkaç tane Era’sı
vardır. En çok kullanılmış olan İÖ. 49 yılında başlar.

f)Sulla Era’sı (İÖ. 85); Roma tarihinde en büyük diktatörlerden biri olan Sulla Asia
Eyaleti’ni yeniden organize eder ve vergi sisteminde birçok değişiklikler yaptığı bu
tarih, eyaletin büyük bir kısmında takvim başlangıcı olarak kullanılır. Uzun bir süre ve
çok yaygın olarak kullanılan bir Era’dır.

g) Pharsalos Era’sı (İÖ. 48); Caesar’ın Pompeius’u Pharsalos Savaşında yenilgiye


uğrattığı tarih esas alınmış ve bu Era bazı Anadolu yazıtlarına da kullanılmıştır.

h) Actium Era’sı (İÖ. 31); Octavius’un Antonius’u yendiği tarihte başlamıştır.

Bir arkeolojik çalışma sonrası elimize geçen tarihli bir yazıttaki takvim ifadeleri
kullanılmışsa ve bu ifadeleri de günümüze uyarlayabilmek için, yani günümüz
takvimine çevirmek için, o kentin veya bölgenin kullandığı Era’yı bilmek zorundayız.
Bu durumda bölge ve kendin Era’sı İsa’dan önceki bir dönemde başlamış ise yazıtın
üzerinde yıl ifade eden sayıdan Era’nın başlangıç yılına ait sayı çıkarılır. İsa’dan sonraki
bir yılı başlangıç olarak alan bir Era olduğunda da iki sayının toplamı alınır. Örnekle
açıklayacak olursak Sulla Era’sına göre 225 tarihini taşıyan bir yazıtın gerçek tarihini
bulmak için, bu sayıdan 85 rakamının çıkarılması gerekir. Çünkü Sulla Era’sı İÖ.85
yılında başlamıştır. Bu durumda yazıt İS. 140 yılına aittir.

1.3.4 Yazıtlardaki Stil, İfade ve Yöntemler:

Deneyimli, bilgili bir epigraf, yazıtın içeriğine bakmadan, genel görünüşü itibari
ile o yazıtın hangi döneme ait olduğunu anlayabilir. Mesela stoikhedon veya
boustrophedon yazı stillerinin kullanıldığı dönemi bilen bir deneyimli epigraf bir yazıtı

5
gördüğünde karşısına çıkan stoikheden stilin hangi tarih aralığında ya da boustrophedon
stilin hangi tarih aralığında yazıldığını bildiği için geniş bir tarih aralığı da olsa genel bir
bakışla bir dönem arası verebilir. Bununla beraber yine yazıtı okumadan karşılaşınca
genel bir dönem olarak tarih verilebilir. Özellikle Klasik ve Hellenistik devir
yazıtlarının sade ve hatasız bir şekilde çok güzel yazılmıştır yazılar. Dolayısıyla
devirlere ait yazıtları görünce genel bir dönem aralığına tarihleyebiliriz. Bunun dışında
onomastik verilerden yola çıkarak yazıtlara tarih verebiliriz. Onomastik isim bilimi
demektir, isimlere bakar. Örneğin, Roma İmparatoru M. Aurelius Caracalla, İS. 212
yılında çıkardığı Constitutio Antoniniana adı veirilen yasa ile imparatorluk sınırları
içinde yaşayan tüm bireylere vatandaşlık hakkı tanımış ve bu yoldan vatandaşlık hakkı
kazanan herkes, bu imparatora “paraenomen”i olan Aurelius veya Aurelia isimlerini
kullanmaya başlamıştır. O zaman, bu praenomen’lerin geçtiği yazıtların İS. III. yy’a
tarihlenmesinde sakınca yoktur.

1.3.5 Yazıtlardaki Harf Karakterleri:

Yazıtlara tarihleme yapmak için sıklıkla başvurulan bir yoldur. Örneğin, çok
kısa ifadelerden ve isimlerden oluşan mezar yazıtlarını, adak yazıtları tarihlemek zor
olmaktadır. Ancak Yunan alfabesindeki bazı karakteristik harflerin zamanla
gösterdikleri gelişim ve değişimleri bilen deneyimli epigraf, bu tür yazıtları herhangi bir
yy’a isabetli bir şekilde tarihlemekte güçlük çekmez. Yani burada anladığımız üzere
deneyimli bir epigraf bu harflerle arası iyi olursa tarihlemede de zorlanmıyor. Örnek
verecek olursak, Yunanca bazı harfle Alpha, Sigam, Mü, Ksi, Pi, Omega gibi bazı
harflerin şeklinde ve formunda değişmeler olmuştur. Deneyimli epigraf bu değişmelerin
önceki ve sonraki tarihlerini iyi kavradığından yazıtların tarihlemesini kolay bir şekilde
geçekleştirir.

Harf karakterlerine dayanarak tarihleme yapmak hernekadar bilim adamalarının


sıklıkla başvurmak zorunda kaldıkları bir yöntem ise de, bu yoldan yapılan
tarihlemelere dikkati davranmak ve yazıtları dar periotlar içinde göstererek zorlamalar
yapmaktan kaçınmalıdır.

6
KAYNAKÇA

Malay 1987 H. Malay, Epigrafi (Yazıtbilimi), İzmir, 1987.

Robert 1995 L. Robert, Epigrafi ve Yunan-Latin Epigrafisi, Arkeoloji


Dergisi, 3, 7-33, Çev. N. Şahin, İzmir, 1995.

You might also like