Kaypakkaya, bu konumunu tar!hsel sürec!n !ç!nde çoktandır ar!tmet!k kes!nl!kle kazanmıştır. Güvenle !fade ed!leb!lecek b!r gerçekt!r bu.
Ancak bu gerçek, Kaypakkaya’nın eser!n!n
otomat!k olarak kend! sonuçlarını bulacağı metaf!z!k b!r tar!h ve pol!t!ka kurgusuna meydan veremez. Eğer, Kaypakkaya rant!yeler! olmak !stem!yorlarsa, Kaypakkaya’nın yolundak!ler, her koldan ve her yoldan, onun eser!n!n konjonktürde yen!den-kuruluşunu gerçekleşt!rmekle sorumludur. Aks! halde, Kaypakkaya, ya tar!hç!ler!n konusu olacak, ya da daha !y! m! olacağı kuşkulu b!r !ht!malle b!r tar!hsel m!ras olarak !ler!dek! Marks!st kuşakların hatırasına dah!l olacaktır.
Kaypakkaya’nın pol!t!k, prat!k ve teor!k eser!n!n
savunulması, bugün !k! n!reng!den geçmekted!r. Bunların önde gelen!, “71 devr!mc!l!ğ!” olarak anılan pol!t!k kopuşun sönümlenmes!ne, olmamışa çevr!lmes!ne karşı mücadeled!r. Ötek!, 71 devr!mc! kopuşu !ç!nde ve ondan da b!r kopuş olan Kaypakkaya Marks!zm!n!n varoluşunun kes!nt!ye uğramasına karşı mücadeled!r.
Kaypakkaya b!r kopuştur. O, bütün kurum ve
kurallarıyla kurulu düzenden ve ona kaba saba veya görünmez !nce bağlarla bağlı olan soldan kopmuştur.
Ancak o asla bütün bağlarından azade b!r şek!lde
serbestçe ufukta süzülen l!beral b!r özgürlükçülük peş!nde değ!ld!r. Kaypakkaya, güçlü perç!nler! koparıp atmıştır ve kend!n! başka b!r yere raptetm!şt!r.
Ayrıksı marjdan kurucu merkeze
gerçekleşemeyen göç
71 devr!mc!ler!, yarım yüzyıllık sol hareket!
dövüşmed!ğ! !ç!n mahkum ed!yordu. 71’!n üzer!nden yarım yüzyıl geçmes!ne şunun şurasında ne kaldı?
Bugün k!m!ler! bas bas bağırıyor: S!z dövüştünüz
de ne oldu? Evr!msel, dengel!, olgunlaşan !lerlemeye çomak soktunuz da !y! m! ett!n!z! Ş!md! b!z yıktıklarınızı, bozduklarınızı tam!r etmeye uğraşıyoruz!
Burada !k! dünya konuşmuş oluyor.
Yapısal gerçeğe dayanıyor ve saldırıyorlar. Kurulu
düzen tar!hte ana yolu oluşturuyordu ve tar!h boyunca ezenler!n yanındak!ler, ana yoldan çıkmaya ve başka yollar oluşturmaya çalışanlara bu sözlerle saldırdı. B!l!yoruz; çoğunlukla yen!ld!k, ama onları yend!ğ!m!z zamanlar da !st!sna değ!l ve cırlak şımarık sesler!n! ancak kudret mücadelem!z!n başarısıyla keseceğ!z.
71 devr!mc!ler!, bu ülkede, devlete karşı olmanın
devr!mc! tarzının ne olduğunu gösterd!ler. Bunun ön koşulu, kuşkusuz, devlet!n ş!ddet tekel!n! kırmaktı. Bu, 50 yıl boyunca devlet!n sadece saldırısına uğramış solcu kuşaklar !ç!n b!r devr!md!. Devr!mc!l!k, sadece maruz kalmak değ!l maruz bırakmaktı. Den!z Gezm!şler ve Mah!r Çayanların yaptığı, sol topluluktan prat!k b!r kopuştu.
Fakat 71 devr!mc!ler!n!n kurulu düzen ve onun
solundan prat!k kopuşuna f!kr!, !deo-pol!t!k b!r kopuş eşl!k etmed!. 71 devr!mc!ler!, Kemal!st devlete karşı ”!k!nc! kurtuluş savaşı” verd!kler! savındaydı ve bu sav, onları devlete karşı !deoloj!k olarak s!lahsız bırakıyordu. Düşmana karşı, onun !deoloj!s!yle, dünya görüşüyle nasıl başarıyla savaşılacaktı? 71’!n devr!mc!ler! bu konuda prat!k olarak koptukları soldan farksızdı.
Devlete ve devletl!ye karşı !deo-pol!t!k olarak da
s!lahlanmak !ç!n çok beklemek gerekmeyecekt!. 71 devr!mc!l!ğ!n!n sıcak ortamında, b!r başka devr!mc!l!k doğdu. Bu, prat!k olarak s!lahlı olmak yanında, z!h!nsel olarak da s!lahlıydı. Burada artık b!r ç!fte kopuştan söz etmel!y!z. Prat!k olarak 71 devr!mc!l!ğ! !le b!rl!kte b!r kopuş, !deo-pol!t!k olarak !se, 71 devr!mc!l!ğ! dah!l, solun tamamından b!r kopuş!
Türk!ye’de ez!lenler!n Marks!st olarak kudret
mücadeles! Kaypakkaya’yla başladı.
Bugün, 1971’de açılan devr!mc!l!k makası
kapanmakla karşı karşıya. O halde, devr!mc!l!ğ! tar!h!n g!derek gereks!zleşecek b!r d!pnotu hal!ne get!recek d!nam!klerle uğraşmalıyız.
Bugün, b!r devr!mc!l!k tarzı olan Marks!st
devr!mc!l!ğ!n yan! İbrah!m Kaypakkaya’nın ç!zg!s!n!n tar!h!n konusu olmasına karşı mücadele etmel!y!z.
Bunların savunmacı sözler olduğu açık ve
olab!lecek en kısa sürede karşı-saldırıya geç!lmel!d!r.
Karşı-saldırı !ç!n müstahkem savunma mevz!ler!
oluşturmak zorunlu olacaktır. 71 devr!mc!l!ğ!n!n genel b!r sol muhalefet hareket! tar!h! !ç!nde er!t!lmes!ne, Kaypakkaya’nın 71 devr!mc!l!ğ! !ç!nde hamur ed!lmes!ne rıza göster!lmemel!d!r. Kend! varlığını, öncek! solun hareket tarzından koparak bulan b!r hareket!, varlık gerekçes!n! yok sayarak ancak değers!zleşt!reb!l!r!z. 71 devr!mc!l!ğ!yle başlayan devr!mc!l!k dönem!nde, onlarca yıl boyunca, reformcu solun varlığına rağmen, devr!mc! olmayan dönemlerde devr!mc!l!ğ!n çet!n mücadeles! sürdürüldü. Bu, pol!t!k Marks!zme olanak verd!. Eğer bugün 71’!n prat!k devr!mc!l!k makası devlet tarafından kapatılırsa, pol!t!k Marks!zm!n de özgül varoluş olanakları dağılmış olacaktır.
Genel olarak solun eleşt!r!s!ne 71 devr!mc!l!ğ!n!n
argümanlarıyla, 71 devr!mc!l!ğ!n!n eleşt!r!s!ne !se Kaypakkaya’nın argümanlarıyla başlayab!l!r!z. Dolayısıyla, öteden ber! yükselerek gel!şen ve bugün ortama hak!m olma !dd!asında olan b!r solculukla, yan! devr!mc!l!ğ!n eleşt!r!s!n! öne çıkaran b!r solculuk anlayışıyla h!çb!r şek!lde uzlaşılmamalıdır.
Kaypakkaya’nın pol!t!k ve teor!k eser!, bu solculuk
anlayışının !lk elde kurtulacağı b!r n!tel!k arz ed!yor. Kaypakkaya’nın Marks!zm!, salt genel olarak solun değ!l, devr!mc! n!tel!ktek! solun da marjlarında varoluş mücadeles!ne g!r!şerek ortaya çıktı. Genel olarak hep sınırda kaldığı söyleneb!l!r. Oysa, Marks!zm bakımından Kaypakkaya’nın merkezde yer alması gerekmekteyd! ve Kaypakkaya’nın m!rasını !zleyenler açısından bu canalıcı b!r sorun olarak durmaktadır. Buradak! mesele, Kaypakkaya’nın merkeze nasıl ve ne şek!lde yürüyeceğ!d!r. ”Evc!lleşt!r!lm!ş” b!r Kaypakkaya’nın merkeze yerleşmes!ne, veya ” aşırılıkları” törpülenm!ş b!r Kaypakkaya’nın genel sol m!ras !ç!nde yer almasına rıza gösterecek m!y!z?
Kaypakkaya, ya Marks!st devr!mc! n!tel!kler!yle
yürümel!d!r merkeze, ya da bu sağlanamıyorsa, marjda kalmayı sürdürmel!d!r.
Türk!ye sol hareket!n!n tar!h!n! Marks!zm
bakımından ele alanların ez!c! b!r ağırlığı veya kamuoyu nezd!nde ”var olanlar”ın tamamı, oluşturdukları Marks!zm model!nde Kaypakkaya’ya yer verm!yorlar hâlâ. Kaypakkaya, ancak model kurulduktansonra dışsal b!r unsur olarak değ!nme konusu oluyor. Bu hal tarzında, Kaypakkaya, solun Marks!st olamaması tar!h!nde, anlaşılamayan, organ!k b!r yere koyulayamayan eksantr!k b!r ”!st!sna”, b!r tuhaf ”en !ler! ”örnek oluyor ve d!pnotlarda veya parantez !çler!nde yer bulab!l!yor kend!ne. Marks!zme !l!şk!n ed!len her söz, olumlayarak Kaypakkaya’dan geçmek durumunda kalmakta, ama bunun gerekt!rd!ğ! !şlem de b!r türlü yapılmamaktadır. Kaypakkaya, rahatsız ed!c! b!r öğe olarak modeller! bozuyor.
Oysa, bas!t b!r !şlem, Kaypakkaya’yı d!pnot
konusu olmak b!r yana, model!n kurucu unsurlarından b!r! b!le değ!l, b!zat!h! kurucu unsur olarak ele almak, bütün !şlem! gayet kolay yürütmey! sağlayab!lecekt!. 1971’den sonra Türk!ye sol hareket! tar!h!n! ele alanlar, eğer Kaypakkaya’nın kategor!k önem!n! tesl!m etm!yorlarsa, yan! onu solun ger! kalanından ayrı b!r yerde, ama kurucu b!r yerde değerlend!rm!yorlarsa, tutarsız olmayı kes!nl!kle göze alıyorlar. Söz konusu olan, ötek!ler! Kaypakkaya’dan başlayarak tanımlamak, değerlend!rmek, konumlandırmaktır.
Marks!st tar!h yazımında Kaypakkaya’ya bu
zamana kadar reva görülen “marj” tanınmamalıdır. Kaypakkaya, evet, cüretle söylüyoruz, b!r tek o, h!çb!r çuvala sığmayan ve sadece kend! kılıfına uyab!lecek b!r mızraktır. Türk!ye’de b!r devr!mc! yapı olarak Marks!zm!n tar!h!nde Kaypakkaya’yı merkeze yerleşt!rmeyen h!çb!r yaklaşımın tutarlı ve s!stemat!k olma şansı yoktur.
Kaypakkaya’yı marjda bırakmaya gönlü razı
olmayan b!r sol anlayışın !y! n!yetl! çözümü, onu ortalamaya çekmek oluyor. S!vr!l!kler! törpülenm!ş, rahatsız ed!c! yanları görmezden gel!nm!ş b!r y!ğ!t olarak Kaypakkaya! Bu tutumun, onun marjda bırakılmasından ama böylece n!tel!ğ!n!n korunmasından daha tehl!kel! etk! ve sonuçlar doğuracağı savunulmalıdır.
Aynı olmayanlara aynı davranmak en büyük
eş!ts!zl!kt!r. Kaypakkaya, her zaman ılıman sol görüşünü rahatsız eden b!r eser!n sah!b!d!r. Vasatta buluşturulduğunda Kaypakkaya’dan ger!ye, eksantr!k b!r f!gürden başka b!r şey kalmayacaktır. Bu, Kaypakkaya’ya çok büyük b!r haksızlık yapmanın ötes!nde, Türk!ye’de Marks!zm ve devr!m f!kr!yle ne ölçüde c!dd! b!r !l!şk! !ç!nde olunduğunun bas!t b!r gösterges!d!r.
Kaypakkaya Marks#zm#n#n
g#derek bel#rg#nleşen kökenler#
Marks!zm, 19. yüzyılın ortalarında, tamamlanmış
b!r öğret!, değ!şt!r!lemez b!r dogma olmamak üzere ortaya çıktı. Bugüne kadar !ç tar!h!, adeta b!r sürekl! yen!den-kuruluş ve devr!m olarak anlaşılab!l!r. Marks!zm, geçen yüzyılın başlarında, doğumundan ber! !ç!n !ç!n süren ve arada küçük patlamalar yaratan b!r ger!l!m!n yarattığı büyük b!r !ç-kopuşa uğradı ve 20. yüzyılı bu kopuşun b!r ana tarafını oluşturan ç!zg!yle kat ett!. O güne kadar bütün dünyanın Marks!zm b!ld!ğ!n!n gerçekte Marks!st olmadığını ve bu çürümüş yapıdan kopmak gerekt!ğ!n! söylüyordu kıyıda- köşede kalmış küçük b!r akım. Bu, Len!n!zmd!. Ancak, bu akım, kısa sürede çarpıcı prat!k başarılar elde ett! ve dünya artık Marks!zm olarak bu akımın tems!l ett!ğ!n! belled!. Marks!zm !ç! tar!h y!ne b!tmeyecekt!. B!r süre sonra, Marks!zm!n bu yapısında da çatlaklar oluşacak ve y!ne sınırlardak! b!r akım kaldıracaktı Marks!zm!n devr!mc! bayrağını… Bu da Mao!zmd!. Başarılı b!r tar!h! de Marks!zm bu ç!zg!yle, bu ç!zg!n!n öznel!ğ! ve sorumluluğunda –20. yüzyılın sonlarına doğru– “b!t!rd!”. Devr!mler ve !ç kopuşlardan oluşan bu devr!mc! ç!zg!y!, Marx- Len!n-Mao adlarıyla bel!rleyeb!l!r!z.
Marks!zm, kader!nde başarı yazan b!r yapı
değ!ld!. Taşıyıcılarının omuzlarındaydı başarı öyküsü. İfade uygunsa, Marks!zm, devr!mc!leşen ve sürekl! yen!den-devr!mc!leşeceğ!n! beyan eden b!r “yapı” olarak doğdu ve her sefer!nde, Len!n ve Mao g!b! dünyasal yen!den-kurucular !le yerel kurucu veya yen!den-kurucuların eserler!nde yen!den-devr!mc!leşerek yolunu yürüdü. Bu, Marks!zm!n devr!mc!l!ğ!n! y!t!rme eğ!l!m!n! !ç!nde sürekl! olarak taşıdığı anlamına gel!yordu. Devr!mc!l!ğ!n sürekl! y!t!m! eğ!l!m!, Marks!zme, !ç!nde yaşam ve kudret mücadeles! verd!ğ! sınıflı sosyo-pol!t!k formasyonların gücünü göster!yordu adeta.
Devr!mc!l!ğ!n her sefer!nde yen!den-kuruluşu
geçen yüzyıl boyunca devr!mc! zafer ve atılımlara ya öngeld! ya da bu zafer ve atılımların eşl!ğ!nde oldu. Bugün, zafer ve atılımlar günler!nde değ!l!z. Marks!zm!n, zafer ve atılımlara hazırlanmak !ç!n !ç devr!mc! kuruluşunun potans!yeller! alab!ld!ğ!ne ger!l!m b!r!kt!rm!ş durumda.
Türk!ye’de Kaypakkaya’ya kadar, Marks!zm!n b!r
anlamda tar!h-önces! yaşanmaktaydı. Marks!zm Türk!ye’de devr!mc! b!r k!ml!kle doğmadı. Taşıyıcılığına !dd!alaşanlar, uzun yıllar örgütlü varlıklar sürdürdü, ama h!çb!r zaman dövüşmed!. Marks!zm b!r düşünce akımı, b!r !deoloj!k yönel!m olarak var oluyordu 1972’ye kadar. Bu yılın c!varına kadar Marks!zm!n devr!mc!leşt!r!c! !ç d!yalekt!ğ!nden bahsed!lemezd! Türk!ye’de. Marks!zan ortam, durgun ve g!derek çürüyen b!r su g!b!yd!. Öneml! b!r sancı ve ger!l!m, sapkın b!r TKP’l!l!ğ! tems!l eden H!kmet Kıvılcımlı’nın eser!nde, çoğu momentte önünü göremeyerek bambaşka yollarda çel!şk!l! ve çatışkılı b!r şek!lde arayışını sürdürüyordu.
N!hayet, 1971’!n başlarında, ülkede b!r pol!t!k
devr!mc!l!k patladı. (Devr!mc!l!ğ!, –kılı kırk yaran– f!kr! anlamlarda değ!l, prat!k b!r olgu olarak değerlend!r!yoruz. Ş!ddet!n, ez!lenlerde, ezenler!n baskı aygıtına dönük b!r pol!t!ka tarzı olarak f!!len devrede olması; bas!tçe, 71 devr!mc!ler!n!n "yaptıkları" !le o günün soluna ekled!ğ! ne !se, odur devr!mc!l!k...) Bu andan !t!baren de hem ülken!n tar!h!, hem de ülkede Marks!zm!n tar!h! zembereğ!nden boşanmışçasına hızlandı. Marks!zm!n dünyev! tar!h!n!n d!nam!kler!, kend!ne kapalı olan bu ülkede de sonunda karşılık bulacak, etk!leyecek ve mümkün olursa etk!leneb!lecekt!. 71 devr!mc!l!ğ!, pol!t!k devr!mc!l!ğ!n 50 yıldır gevelenen olanaksızlığı ya da başka düzlemden b!r yorumla, burjuva devr!mc!l!ğ! koşullarında başka devr!mc!l!ğ!n mümkün olamazlığı görüşünü tarumar etmekle kalmamış, Marks!st devr!mc!l!ğ!n de devr!mc!l!ğ!n !ç!nde doğmasına olanak tanımıştı. İşte İbrah!m Kaypakkaya, bu kısa ama ş!ddetl! tar!hsel sürec!n, Marks!zm! devr!mc! tar!he çeken moment!n!n yaratıcısı, kurucusu olarak kaydoldu tar!he.
Kaypakkaya’dan b!r yıl önce patlamış olan pol!t!k
devr!mc!l!k, Marks!zme ulaşamamıştı ve dolayısıyla, Marks!zm!n ülkedek! temel b!r sorununu, devr!mc! pol!t!kanın olanaklı olup olmadığını, prat!k olarak dışarıdan çözmüş olmakla b!rl!kte, bu d!yalekt!k özgülleşmey! yaratab!lecek durumda değ!ld!. Bu pol!t!k devr!mc!l!k, yapıp ett!kler!nden farklı olarak, hatta prat!ğ!ne aykırı olarak, aslında öncek! solun anlayışının temel n!tel!kler!n! kusur olarak aynen taşımaktaydı kend! gününe ve geleceğ!ne.
Kaypakkaya, Marks!zmle en uygun b!r yerden
bağlantı kurmuştu. Marks!zm!n devr!mc! z!nc!r!n!n ucundak!, yan! güncel pol!t!k, yakıcı halkayı yakalamış ve varlığında özgüleşt!rm!şt!. Günün dünyasal Marks!st devr!mc!l!ğ!n! tems!l eden Maoculuğu ed!nm!şt!, ama onun Maoculuğun sadece b!r aktarımcısı olduğunu h!çb!r zaman söyleyemey!z. Eser!nde Mao’dan kopya ed!len yönler yok değ!ld! gerç!, ama bu onda, Len!n’!n Marx ve Engels'e yaptığına benzer şek!lde, Marks!zme sadakat!n öznel b!r bel!rt!s! olarak !şlevlen!yordu. Kaypakkaya, Mao’nun Marks!zmdek! devr!mc! yen!den-kuruluşuyla bağlantılanmakla kalmamış, Marks!zm !ç!nde Len!n’!n devr!mc!l!ğ!n! ve Marx-Engels’!n devr!mc! tutumlarını da !çeren b!r eser ortaya koymuştu. Bu anlamda, Kaypakkaya’nın basılı hal! üç-dört yüz sayfa tutan yazılı eser!nde, salt Marks!zm!n, devraldığı devr!mc! d!yalekt!ğ!n! bulmuyoruz, aynı zamanda onun bu özgüllüğe !l!şk!n kuruculuğuna da, bu d!yalekt!ğ! !şletmes!ne de tanık oluyoruz.
Ülke, o güne kadar, Marks!zm açısından b!r çöl
olmamalıydı. 1920'den ber! resmen tanınan örgütlü b!r part!, emsaller!yle kıyaslandığında fena sayılmayacak b!r sosyal!st aydın b!r!k!m! vardı.
O güne kadar, uzunca b!r zaman ve özell!kle
1960’ların !lerleyen yılları boyunca, Marks!zm! kend!s!nden çok daha !y! b!lenler!n, hatta, Marks!zm! b!zzat kend!ler!nden öğrend!ğ!n! kabul ett!ğ! kes!mler!n h!çb!r!nde olmayan b!rtakım !şler yaptı Kaypakkaya. Sol hareket!n ve düşünce dünyasının o zamana kadar tanımadığı, yabancısı olduğu b!rtakım görüşler beyan ett!.
Demek, b!lmek yetm!yordu. Ülken!n en !y!
kafalarının, en parlak akadem!syenler!n!n sosyal!zme meylett!ğ!, kend!ler!n! Marks!st kabul ett!ğ! b!r dönemd!.
Demek, uzun yıllar “komün!st” örgütlerde kar!yer
yapmak yetm!yordu. Varolduğu yıllar boyunca Kom!ntern’!n merkez! kurullarında tems!lc!ler bulundurmuş, deney!m b!r!k!m! hayl! olan b!r örgüttü söz konusu olan.
Demek, devlet!n s!lah tekel!n! kırmaya cüret
etmek bakımından çok değerl! b!r atılım olmasına rağmen, devlete karşı ele s!lah almak b!le yetm!yordu! Ülken!n en değerl! devr!mc! gençler! devlete karşı ölümüne savaşmayı göze alıyor, b!r tar!h!n kıdeml!ler!n! yer!n d!b!ne batıracak !şler yapıyor (bu utancı yaşayan b!r kıdeml! olduğunu b!lm!yoruz gerç!!); ama karşılarındak! devlet!n !deo-pol!t!k yapısına laf etmemey! devr!mc!l!ğ!n gereğ! sayıyorlardı.
Kaypakkaya, bu n!tel!kler! taşıyan özneler!n
olduğu b!r atmosferde, amp!r!k b!r kafanın anlayamayacağı !vmede b!r süreç yaşadı. Bütün Marks!zm tar!h!n!n devr!mc! d!nam!kler!n! üstlend! ve !ç!nde bulunduğu mücadele b!r!m!ne, ülkes!ne özgüled!. Burada, artık amp!r!k kafaların da anlayab!ld!ğ! b!r olgudan bahsed!yoruz. Bugünden bakıldığında yaptığının b!r Marks!st !ç!n başlangıç vuruşları olduğu b!le söyleneb!l!r, ama neden “n!ce donanımlı, deney!ml! Marks!ste” değ!l de ona kalmıştı bu !ş! (Çok önemsenen b!r poz!t!f faktör olarak Batı d!ller!nden herhang! b!r!n! b!lmeyen, entellektüel b!r!k!m! emsaller! arasında parlak olsa da, aydın topluluğu !le kıyaslandığında yüksek olmayan, toplumsal köken olarak sadece dezavantajlarla donanmış b!r köylü çocuğuna... Sonrak! yıllarda ve şu anda da ülken!n en parlak ve önde gelen aydınları arasında sayılan bazılarının, gerçekte kend!ler!n!n de baştan ber! Kaypakkaya !le benzer görüşlere sah!p olduklarına !l!şk!n h!kayeler anlattıklarına tanık olundu. Ama nedense or!j!nal her f!k!r kırıntısını kamuoyuna açıklamakta pek hevesl! bu entellektüeller!n dost mecl!sler!ndek! beyanlarının yazılı örnekler!ne rastlanmaz bu onyıllar boyunca.)
Çok sert ve ş!ddetl! vuruşlar yapıyordu
Kaypakkaya. Mesele Kemal!zmd! ve ardından Kürt sorunu, !şç!ler dışındak! ez!lenler!n devr!mc! n!tel!ğ!, ez!len pol!t!kasının temel karakter! gel!yordu.
Kemal!zm!n n!tel!ğ! b!r yana, Kemal!zmle !tt!fak
düşünmen!n kend!s!n!n karşı-devr!mc!l!ğe meyletmek olduğunu savunuyordu. Kemal!zm, b!r Marks!st devr!mc! !ç!n, Kurtuluş Savaşı daha f!!len b!tmeden baş düşman kabul ed!lmel!yd!. Salt Kemal!stler!n şu ya da bu kes!m!yle değ!l, egemen sınıfların herhang! b!r kes!m!yle !tt!fak pol!t!kası ant!-Marks!stt!.
Marks!stler, Kürt ulusunun en büyük ez!len
toplum b!r!m! olarak varlık ve mücadeles!n!n özgüllüğünü tanımalı, kend!ler!n! !şç! sınıfıyla bağlamamalı, ez!lenler!n devr!mc! potans!yel!n! b!zzat örgütlemel!, ve bu !ş! ş!ddet-pol!t!ka yoluyla gerçekleşt!rmel!yd!.
Bu b!leş!m!, Kaypakkaya dışında varlığında
somutlayan h!çb!r akım yoktu. O, devr!mc! prat!ğ!ne, ülke özgülünde devr!mc! görüşlere sah!p olmanın başlıca koşulları olarak bel!ren konularda oluşturduğu devr!mc! konumunu ekleyerek “pol!t!k Marks!zm”! kurmuş oldu.
O tar!hten sonrak! y!rm!-otuz yıl boyunca, bu
ülkede solun Marks!st olamamasının nedenler! arasında, devr!mc!l!ğ! kabul etmeyenlerce b!le her zaman ve her örnekte, solun Kemal!zmden kopamaması ve Kürt sorununu görememes! sayılageld!.
Toplama yaparken, nasıl 2 artı 2’n!n 4 ett!ğ!ne
!l!şk!n özgür değ!lsek, söz konusu Marks!zmse, o yıllarda Kaypakkaya’nın solda Marks!st görüşlere sah!p b!r!c!k akımı tems!l ett!ğ!n! söylemek de ar!tmet!k kes!nl!kte b!r zorunluluktur. Daha sonrak! tar!h!n bu ölçüde ar!tmet!k kes!nl!klerle ele alınıp alınamayacağına !l!şk!n akıl yürütme bu tar!hsel ver!ye dayanmak zorundadır.
Kaypakkaya, çağdaşı soldan koparak ve
Marks!zm!n söz konusu devr!mc! tar!h!n! üstlenerek, bu tar!h!n bütün sorumluluğunu almış oluyordu. Marks!zm! Kaypakkaya’dan eleşt!rmek ve Kaypakkaya’dan Marks!zm! eleşt!rmek bu bakımdan meşrudur. Fakat, bu noktada duramayız. Kaypakkaya’nın eser!, b!r anlamda, kend!nden sonrak! otuz-kırk yılı da, üstlenmek durumundadır.
Bugün, Marks!zm!n muzaffer çağlarında
olmadığımız açık. Bugün, Kaypakkaya’nın da !ç!nde olduğu 71 devr!mc!l!ğ!n!n açtığı devr!mc!l!k makasının kapanması tehl!kes!n! yaşadığımız da doğru. Şu halde, Kaypakkaya’nın Marks!zm!n!, onun bugüne gelen kırk yılının da sınamasına tâb! tutab!l!r m!y!z?
Daha !ler! g!deb!lmel!y!z: Kaypakkaya’nın tems!l
ett!ğ! eser!, Marks!zm!n !ç!nde olduğumuz mücadele b!r!m!nde yen! özgüllükler oluşturma ve yen! mücadele makasları açmasının olanaklarını aramaya tâb! kılmalıyız.
Kaypakkaya, Türk!ye’de ezen-ez!len ayrımı
yapıyor ve ezen tarafta ne varsa ş!ddetle karşısına alıyordu.
Ezenler cephes!n!n başında o zaman Kemal!st
devlet ve Kemal!st !deoloj! vardı. Bu bel!rlemeden sonra, Kaypakkaya, Kemal!zme karşı oluşu, tar!h!n der!nl!kler!ne uzanarak, Kemal!zme ulaşmayı h!çb!r şek!lde mümkün kılmayacak b!r tar!h ve pol!t!ka yöntem!yle gerçekleşt!r!yordu. Kemal!zmle, burjuvaz!n!n tar!h! !ler! götüren devr!mc!l!ğ! espr!s! temel!nde b!r var!s-mur!s !l!şk!s! kurmayı kategor!k olarak redded!yordu. Kemal!zm, Kurtuluş Savaşında bağımsızlık önkoşuluyla !l!şk!len!leb!lecek b!r yapıydı. Kaypakkaya’nın yaklaşımı, !lk bel!rt!ler! 1960’ların sonlarında ortaya çıkan ve bugün sol çevrelerde yaygın b!r etk!ye ulaşmış b!r l!beral tar!h teor!s!ne de karşıydı. Ona göre, sınırlı der!nl!k ve kapsamda da olsa b!r kurtuluş savaşı olmuştu ve bu, burjuva anlamda sınırlı b!r pol!t!k !ler!c!l!ğe tekabül ed!yordu. Kaypakkaya, bu !ler!c! n!tel!ğe karşın, Kurtuluş Savaşında Kemal!stlerle ancak bağımsızca ve sınırlı b!r bağlaşmayı öngöreb!l!yordu. Savaşın sonlarından başlayarak Cumhur!yet dönem!nde !se Kemal!stler, tar!hsel !ler! n!tel!kler!n! korumakla b!rl!kte, Kaypakkaya’ya gore, pol!t!k olarak baş düşmandı artık. Kaypakkaya, bu yaklaşımıyla, burjuvaz!yle esk! güçlere karşı mücadelede !tt!fak öngören yaygın Marks!st görüşün köküne k!br!t suyu döküyor ve ateş! çalıyordu. Tar!hsel olarak !ler!c! olmasına karşın egemen sınıf !kt!darına karşı savaşmayı savunmak, yan! o !kt!darı pol!t!k ger!c!l!ğ!n başı, baş düşman görmek, o güne kadar –ve bugüne kadar– Türk!ye’de Marks!zan dünyanın kabul etmekten kaçındığı b!r teor!k ve pol!t!k yaklaşımdı. Kemal!zmle bağlaşmayı öngörmek veya bu !deo- pol!t!k varlığın tar!hsel !ler!c!l!ğ!n! pol!t!k !ler!c!l!k olarak anlamak karşı-devr!m!n safına geçmek demekt!. Ama o uyarıyordu; ezen taraf !k! büyük kanada ayrılmıştı ve hak!m olan “!deoloj!k Kemal!stler” dışında b!r kanat daha vardı ve bu kanadın da düşmanlığı konusunda en ufak b!r tereddüt aynı şek!lde karşı-devr!m safına !lt!ca etmek anlamına gel!rd!.
Kaypakkaya, karşı tarafı böylel!kle saptadıktan
sonra, ez!lenler!n âlem!ne yönel!yordu. Burada, !şç! sınıfı, köylüler ve Kürt ulusu vardı başlıca olarak. İşç! sınıfının kısa vadede devr!mc! b!r d!nam!k doğurmasına pek !ht!mal verm!yordu. Köylüler!n öneml! b!r devr!mc! potans!yel barındırdığı görüşündeyd!. Kürt ulusunun !se, ez!lenler !ç!nde özel b!r konuma sah!p olduğunu ve bağımsız olarak ortaya çıktığında !rades!ne koşulsuzca saygı göster!leceğ!n! !lan ed!yordu. Kürt ulusal mücadeles!ne, soldan o zamana kadar yönelt!len şüphe argümanlarını, emperyal!zmle !şb!rl!ğ! eğ!l!m!nde olmak, Kürt !şç! ve emekç!ler!n aleyh!ne olmak, ger! !deoloj!ler! bayrak yapmak, ve devletle ben!msenemeyecek yol ve yöntemlerle mücadele etmek g!b! hususları tek tek sayarak, b!r yana bırakıyordu Kaypakkaya. Ona göre, Kürt ulusunun karşısındak! somut düşman TC !d! ve bu mücadelede Kürtler!n emperyal!stlerle olası uzlaşması, komün!st devr!mc!ler bunu arzu etmese ve alkışlamasalar da, bu hareket!n tar!hsel meşru!yet!n! sekteye uğratamazdı. Öte yandan, ez!len b!r b!r!m olarak Kürt ulusu, güya Marks!st b!r sınıf duyarlığından bölmeye de kalkışılmamalıydı. Kürt !şç! ve emekç!ler!n!n aleyh!ne b!r yönel!m!nde dah!, Marks!st devr!mc!ler Kürt ulusunun !rades!ne saygı göstermekle yükümlüydü. Kaypakkaya, bu yaklaşımını, Kürtler!n ez!len b!r özgül toplum b!r!m! olduğu üst-görüşünden yola çıkarak kuruyor ve meseleye !l!şk!n tutumuna sadece, Kürd!stan’da veya Türk!ye’de ayrı gel!şecek b!r devr!m!n somut pol!t!k gerekler! açısından sınırlar koymayı öngörüyordu.
Kaypakkaya, bu ezen-ez!len ortamında komün!st
devr!mc!ler!n !ş!n!, ez!len pol!t!kasının zorunlu koşulu ş!ddet-pol!t!kasının eşl!ğ!nde köylü yığınları arasında örgütlenmek ve mücadele etmek olarak saptıyordu.
İşte bu toplamdan "pol!t!k Marks!zm" çıkıyordu. O
günlerde, bu üç başlığı varlığında toplayan h!çb!r solcu akım veya hareket yoktu. Sol hareket, öteden ber!, bütün bu görüşler!n Marks!zm olmadığı düşünces!yle yoğrulmuştu. Devr!mc!ler !se, ş!ddet-pol!t!ka dışında herhang! b!r özell!ğe sah!p değ!ld!.
Solun, 40 yıl sonra hâlâ en büyük bölmeler!,
kend!ler!n!, !k! ezen kanattan b!r!ne –kaba ya da !nce bağlarla– bağlamış durumda. Günümüzde Kaypakkaya'nın zamanındak! kadar zayıf olmayan