You are on page 1of 1

Kaypakkaya’nın Marks!zm!

ve
Geleceğ!n Olanakları
Met!n Kayaoğlu

İBRAHİM KAYPAKKAYA TARTIŞM


ASI

Kaypakkaya’nın Marks#zm# ve
Geleceğ#n Olanakları

Aydınlanma köken!n!
tanımayan yerl! b!r Marks!zm arayışı

Met!n Kayaoğlu

Türk!ye’de pol!t!k Marks!zm!n kurucusu İbrah!m


Kaypakkaya, bu konumunu tar!hsel sürec!n !ç!nde
çoktandır ar!tmet!k kes!nl!kle kazanmıştır.
Güvenle !fade ed!leb!lecek b!r gerçekt!r bu.

Ancak bu gerçek, Kaypakkaya’nın eser!n!n


otomat!k olarak kend! sonuçlarını bulacağı
metaf!z!k b!r tar!h ve pol!t!ka kurgusuna meydan
veremez. Eğer, Kaypakkaya rant!yeler! olmak
!stem!yorlarsa, Kaypakkaya’nın yolundak!ler, her
koldan ve her yoldan, onun eser!n!n konjonktürde
yen!den-kuruluşunu gerçekleşt!rmekle
sorumludur. Aks! halde, Kaypakkaya, ya
tar!hç!ler!n konusu olacak, ya da daha !y! m!
olacağı kuşkulu b!r !ht!malle b!r tar!hsel m!ras
olarak !ler!dek! Marks!st kuşakların hatırasına
dah!l olacaktır.

Kaypakkaya’nın pol!t!k, prat!k ve teor!k eser!n!n


savunulması, bugün !k! n!reng!den geçmekted!r.
Bunların önde gelen!, “71 devr!mc!l!ğ!” olarak
anılan pol!t!k kopuşun sönümlenmes!ne,
olmamışa çevr!lmes!ne karşı mücadeled!r. Ötek!,
71 devr!mc! kopuşu !ç!nde ve ondan da b!r kopuş
olan Kaypakkaya Marks!zm!n!n varoluşunun
kes!nt!ye uğramasına karşı mücadeled!r.

Kaypakkaya b!r kopuştur. O, bütün kurum ve


kurallarıyla kurulu düzenden ve ona kaba saba
veya görünmez !nce bağlarla bağlı olan soldan
kopmuştur.

Ancak o asla bütün bağlarından azade b!r şek!lde


serbestçe ufukta süzülen l!beral b!r özgürlükçülük
peş!nde değ!ld!r. Kaypakkaya, güçlü perç!nler!
koparıp atmıştır ve kend!n! başka b!r yere
raptetm!şt!r.

Ayrıksı marjdan kurucu merkeze

gerçekleşemeyen göç

71 devr!mc!ler!, yarım yüzyıllık sol hareket!


dövüşmed!ğ! !ç!n mahkum ed!yordu. 71’!n
üzer!nden yarım yüzyıl geçmes!ne şunun
şurasında ne kaldı?

Bugün k!m!ler! bas bas bağırıyor: S!z dövüştünüz


de ne oldu? Evr!msel, dengel!, olgunlaşan
!lerlemeye çomak soktunuz da !y! m! ett!n!z! Ş!md!
b!z yıktıklarınızı, bozduklarınızı tam!r etmeye
uğraşıyoruz!

Burada !k! dünya konuşmuş oluyor.

Yapısal gerçeğe dayanıyor ve saldırıyorlar. Kurulu


düzen tar!hte ana yolu oluşturuyordu ve tar!h
boyunca ezenler!n yanındak!ler, ana yoldan
çıkmaya ve başka yollar oluşturmaya çalışanlara
bu sözlerle saldırdı. B!l!yoruz; çoğunlukla yen!ld!k,
ama onları yend!ğ!m!z zamanlar da !st!sna değ!l
ve cırlak şımarık sesler!n! ancak kudret
mücadelem!z!n başarısıyla keseceğ!z.

71 devr!mc!ler!, bu ülkede, devlete karşı olmanın


devr!mc! tarzının ne olduğunu gösterd!ler. Bunun
ön koşulu, kuşkusuz, devlet!n ş!ddet tekel!n!
kırmaktı. Bu, 50 yıl boyunca devlet!n sadece
saldırısına uğramış solcu kuşaklar !ç!n b!r
devr!md!. Devr!mc!l!k, sadece maruz kalmak değ!l
maruz bırakmaktı. Den!z Gezm!şler ve Mah!r
Çayanların yaptığı, sol topluluktan prat!k b!r
kopuştu.

Fakat 71 devr!mc!ler!n!n kurulu düzen ve onun


solundan prat!k kopuşuna f!kr!, !deo-pol!t!k b!r
kopuş eşl!k etmed!. 71 devr!mc!ler!, Kemal!st
devlete karşı ”!k!nc! kurtuluş savaşı” verd!kler!
savındaydı ve bu sav, onları devlete karşı !deoloj!k
olarak s!lahsız bırakıyordu. Düşmana karşı, onun
!deoloj!s!yle, dünya görüşüyle nasıl başarıyla
savaşılacaktı? 71’!n devr!mc!ler! bu konuda prat!k
olarak koptukları soldan farksızdı.

Devlete ve devletl!ye karşı !deo-pol!t!k olarak da


s!lahlanmak !ç!n çok beklemek gerekmeyecekt!.
71 devr!mc!l!ğ!n!n sıcak ortamında, b!r başka
devr!mc!l!k doğdu. Bu, prat!k olarak s!lahlı olmak
yanında, z!h!nsel olarak da s!lahlıydı. Burada artık
b!r ç!fte kopuştan söz etmel!y!z. Prat!k olarak 71
devr!mc!l!ğ! !le b!rl!kte b!r kopuş, !deo-pol!t!k
olarak !se, 71 devr!mc!l!ğ! dah!l, solun
tamamından b!r kopuş!

Türk!ye’de ez!lenler!n Marks!st olarak kudret


mücadeles! Kaypakkaya’yla başladı.

Bugün, 1971’de açılan devr!mc!l!k makası


kapanmakla karşı karşıya. O halde, devr!mc!l!ğ!
tar!h!n g!derek gereks!zleşecek b!r d!pnotu hal!ne
get!recek d!nam!klerle uğraşmalıyız.

Bugün, b!r devr!mc!l!k tarzı olan Marks!st


devr!mc!l!ğ!n yan! İbrah!m Kaypakkaya’nın
ç!zg!s!n!n tar!h!n konusu olmasına karşı mücadele
etmel!y!z.

Bunların savunmacı sözler olduğu açık ve


olab!lecek en kısa sürede karşı-saldırıya
geç!lmel!d!r.

Karşı-saldırı !ç!n müstahkem savunma mevz!ler!


oluşturmak zorunlu olacaktır. 71 devr!mc!l!ğ!n!n
genel b!r sol muhalefet hareket! tar!h! !ç!nde
er!t!lmes!ne, Kaypakkaya’nın 71 devr!mc!l!ğ! !ç!nde
hamur ed!lmes!ne rıza göster!lmemel!d!r. Kend!
varlığını, öncek! solun hareket tarzından koparak
bulan b!r hareket!, varlık gerekçes!n! yok sayarak
ancak değers!zleşt!reb!l!r!z. 71 devr!mc!l!ğ!yle
başlayan devr!mc!l!k dönem!nde, onlarca yıl
boyunca, reformcu solun varlığına rağmen,
devr!mc! olmayan dönemlerde devr!mc!l!ğ!n çet!n
mücadeles! sürdürüldü. Bu, pol!t!k Marks!zme
olanak verd!. Eğer bugün 71’!n prat!k devr!mc!l!k
makası devlet tarafından kapatılırsa, pol!t!k
Marks!zm!n de özgül varoluş olanakları dağılmış
olacaktır.

Pol!t!k Marks!zm, devr!mc!l!k olanakları yoksa


nesnel varoluş koşulları bulamaz. Prat!k olarak
devr!mc! b!r varoluş serg!leyemeyen b!r
Marks!zm, pol!t!k n!tel!ğ!n! kazanamaz.

Genel olarak solun eleşt!r!s!ne 71 devr!mc!l!ğ!n!n


argümanlarıyla, 71 devr!mc!l!ğ!n!n eleşt!r!s!ne !se
Kaypakkaya’nın argümanlarıyla başlayab!l!r!z.
Dolayısıyla, öteden ber! yükselerek gel!şen ve
bugün ortama hak!m olma !dd!asında olan b!r
solculukla, yan! devr!mc!l!ğ!n eleşt!r!s!n! öne
çıkaran b!r solculuk anlayışıyla h!çb!r şek!lde
uzlaşılmamalıdır.

Kaypakkaya’nın pol!t!k ve teor!k eser!, bu solculuk


anlayışının !lk elde kurtulacağı b!r n!tel!k arz
ed!yor. Kaypakkaya’nın Marks!zm!, salt genel
olarak solun değ!l, devr!mc! n!tel!ktek! solun da
marjlarında varoluş mücadeles!ne g!r!şerek ortaya
çıktı. Genel olarak hep sınırda kaldığı söyleneb!l!r.
Oysa, Marks!zm bakımından Kaypakkaya’nın
merkezde yer alması gerekmekteyd! ve
Kaypakkaya’nın m!rasını !zleyenler açısından bu
canalıcı b!r sorun olarak durmaktadır. Buradak!
mesele, Kaypakkaya’nın merkeze nasıl ve ne
şek!lde yürüyeceğ!d!r. ”Evc!lleşt!r!lm!ş” b!r
Kaypakkaya’nın merkeze yerleşmes!ne, veya ”
aşırılıkları” törpülenm!ş b!r Kaypakkaya’nın genel
sol m!ras !ç!nde yer almasına rıza gösterecek
m!y!z?

Kaypakkaya, ya Marks!st devr!mc! n!tel!kler!yle


yürümel!d!r merkeze, ya da bu sağlanamıyorsa,
marjda kalmayı sürdürmel!d!r.

Türk!ye sol hareket!n!n tar!h!n! Marks!zm


bakımından ele alanların ez!c! b!r ağırlığı veya
kamuoyu nezd!nde ”var olanlar”ın tamamı,
oluşturdukları Marks!zm model!nde
Kaypakkaya’ya yer verm!yorlar hâlâ. Kaypakkaya,
ancak model kurulduktansonra dışsal b!r unsur
olarak değ!nme konusu oluyor. Bu hal tarzında,
Kaypakkaya, solun Marks!st olamaması tar!h!nde,
anlaşılamayan, organ!k b!r yere koyulayamayan
eksantr!k b!r ”!st!sna”, b!r tuhaf ”en !ler! ”örnek
oluyor ve d!pnotlarda veya parantez !çler!nde yer
bulab!l!yor kend!ne. Marks!zme !l!şk!n ed!len her
söz, olumlayarak Kaypakkaya’dan geçmek
durumunda kalmakta, ama bunun gerekt!rd!ğ!
!şlem de b!r türlü yapılmamaktadır. Kaypakkaya,
rahatsız ed!c! b!r öğe olarak modeller! bozuyor.

Oysa, bas!t b!r !şlem, Kaypakkaya’yı d!pnot


konusu olmak b!r yana, model!n kurucu
unsurlarından b!r! b!le değ!l, b!zat!h! kurucu unsur
olarak ele almak, bütün !şlem! gayet kolay
yürütmey! sağlayab!lecekt!. 1971’den sonra
Türk!ye sol hareket! tar!h!n! ele alanlar, eğer
Kaypakkaya’nın kategor!k önem!n! tesl!m
etm!yorlarsa, yan! onu solun ger! kalanından ayrı
b!r yerde, ama kurucu b!r yerde
değerlend!rm!yorlarsa, tutarsız olmayı kes!nl!kle
göze alıyorlar. Söz konusu olan, ötek!ler!
Kaypakkaya’dan başlayarak tanımlamak,
değerlend!rmek, konumlandırmaktır.

Marks!st tar!h yazımında Kaypakkaya’ya bu


zamana kadar reva görülen “marj” tanınmamalıdır.
Kaypakkaya, evet, cüretle söylüyoruz, b!r tek o,
h!çb!r çuvala sığmayan ve sadece kend! kılıfına
uyab!lecek b!r mızraktır. Türk!ye’de b!r devr!mc!
yapı olarak Marks!zm!n tar!h!nde Kaypakkaya’yı
merkeze yerleşt!rmeyen h!çb!r yaklaşımın tutarlı
ve s!stemat!k olma şansı yoktur.

Kaypakkaya’yı marjda bırakmaya gönlü razı


olmayan b!r sol anlayışın !y! n!yetl! çözümü, onu
ortalamaya çekmek oluyor. S!vr!l!kler!
törpülenm!ş, rahatsız ed!c! yanları görmezden
gel!nm!ş b!r y!ğ!t olarak Kaypakkaya! Bu tutumun,
onun marjda bırakılmasından ama böylece
n!tel!ğ!n!n korunmasından daha tehl!kel! etk! ve
sonuçlar doğuracağı savunulmalıdır.

Aynı olmayanlara aynı davranmak en büyük


eş!ts!zl!kt!r. Kaypakkaya, her zaman ılıman sol
görüşünü rahatsız eden b!r eser!n sah!b!d!r.
Vasatta buluşturulduğunda Kaypakkaya’dan
ger!ye, eksantr!k b!r f!gürden başka b!r şey
kalmayacaktır. Bu, Kaypakkaya’ya çok büyük b!r
haksızlık yapmanın ötes!nde, Türk!ye’de
Marks!zm ve devr!m f!kr!yle ne ölçüde c!dd! b!r
!l!şk! !ç!nde olunduğunun bas!t b!r gösterges!d!r.

Kaypakkaya Marks#zm#n#n

g#derek bel#rg#nleşen kökenler#

Marks!zm, 19. yüzyılın ortalarında, tamamlanmış


b!r öğret!, değ!şt!r!lemez b!r dogma olmamak
üzere ortaya çıktı. Bugüne kadar !ç tar!h!, adeta
b!r sürekl! yen!den-kuruluş ve devr!m olarak
anlaşılab!l!r. Marks!zm, geçen yüzyılın başlarında,
doğumundan ber! !ç!n !ç!n süren ve arada küçük
patlamalar yaratan b!r ger!l!m!n yarattığı büyük b!r
!ç-kopuşa uğradı ve 20. yüzyılı bu kopuşun b!r
ana tarafını oluşturan ç!zg!yle kat ett!. O güne
kadar bütün dünyanın Marks!zm b!ld!ğ!n!n
gerçekte Marks!st olmadığını ve bu çürümüş
yapıdan kopmak gerekt!ğ!n! söylüyordu kıyıda-
köşede kalmış küçük b!r akım. Bu, Len!n!zmd!.
Ancak, bu akım, kısa sürede çarpıcı prat!k
başarılar elde ett! ve dünya artık Marks!zm olarak
bu akımın tems!l ett!ğ!n! belled!. Marks!zm !ç! tar!h
y!ne b!tmeyecekt!. B!r süre sonra, Marks!zm!n bu
yapısında da çatlaklar oluşacak ve y!ne
sınırlardak! b!r akım kaldıracaktı Marks!zm!n
devr!mc! bayrağını… Bu da Mao!zmd!. Başarılı b!r
tar!h! de Marks!zm bu ç!zg!yle, bu ç!zg!n!n
öznel!ğ! ve sorumluluğunda –20. yüzyılın
sonlarına doğru– “b!t!rd!”. Devr!mler ve !ç
kopuşlardan oluşan bu devr!mc! ç!zg!y!, Marx-
Len!n-Mao adlarıyla bel!rleyeb!l!r!z.

Marks!zm, kader!nde başarı yazan b!r yapı


değ!ld!. Taşıyıcılarının omuzlarındaydı başarı
öyküsü. İfade uygunsa, Marks!zm, devr!mc!leşen
ve sürekl! yen!den-devr!mc!leşeceğ!n! beyan
eden b!r “yapı” olarak doğdu ve her sefer!nde,
Len!n ve Mao g!b! dünyasal yen!den-kurucular !le
yerel kurucu veya yen!den-kurucuların
eserler!nde yen!den-devr!mc!leşerek yolunu
yürüdü. Bu, Marks!zm!n devr!mc!l!ğ!n! y!t!rme
eğ!l!m!n! !ç!nde sürekl! olarak taşıdığı anlamına
gel!yordu. Devr!mc!l!ğ!n sürekl! y!t!m! eğ!l!m!,
Marks!zme, !ç!nde yaşam ve kudret mücadeles!
verd!ğ! sınıflı sosyo-pol!t!k formasyonların gücünü
göster!yordu adeta.

Devr!mc!l!ğ!n her sefer!nde yen!den-kuruluşu


geçen yüzyıl boyunca devr!mc! zafer ve atılımlara
ya öngeld! ya da bu zafer ve atılımların eşl!ğ!nde
oldu. Bugün, zafer ve atılımlar günler!nde değ!l!z.
Marks!zm!n, zafer ve atılımlara hazırlanmak !ç!n !ç
devr!mc! kuruluşunun potans!yeller! alab!ld!ğ!ne
ger!l!m b!r!kt!rm!ş durumda.

Türk!ye’de Kaypakkaya’ya kadar, Marks!zm!n b!r


anlamda tar!h-önces! yaşanmaktaydı. Marks!zm
Türk!ye’de devr!mc! b!r k!ml!kle doğmadı.
Taşıyıcılığına !dd!alaşanlar, uzun yıllar örgütlü
varlıklar sürdürdü, ama h!çb!r zaman dövüşmed!.
Marks!zm b!r düşünce akımı, b!r !deoloj!k yönel!m
olarak var oluyordu 1972’ye kadar. Bu yılın
c!varına kadar Marks!zm!n devr!mc!leşt!r!c! !ç
d!yalekt!ğ!nden bahsed!lemezd! Türk!ye’de.
Marks!zan ortam, durgun ve g!derek çürüyen b!r
su g!b!yd!. Öneml! b!r sancı ve ger!l!m, sapkın b!r
TKP’l!l!ğ! tems!l eden H!kmet Kıvılcımlı’nın
eser!nde, çoğu momentte önünü göremeyerek
bambaşka yollarda çel!şk!l! ve çatışkılı b!r şek!lde
arayışını sürdürüyordu.

N!hayet, 1971’!n başlarında, ülkede b!r pol!t!k


devr!mc!l!k patladı. (Devr!mc!l!ğ!, –kılı kırk yaran–
f!kr! anlamlarda değ!l, prat!k b!r olgu olarak
değerlend!r!yoruz. Ş!ddet!n, ez!lenlerde, ezenler!n
baskı aygıtına dönük b!r pol!t!ka tarzı olarak f!!len
devrede olması; bas!tçe, 71 devr!mc!ler!n!n
"yaptıkları" !le o günün soluna ekled!ğ! ne !se,
odur devr!mc!l!k...) Bu andan !t!baren de hem
ülken!n tar!h!, hem de ülkede Marks!zm!n tar!h!
zembereğ!nden boşanmışçasına hızlandı.
Marks!zm!n dünyev! tar!h!n!n d!nam!kler!, kend!ne
kapalı olan bu ülkede de sonunda karşılık
bulacak, etk!leyecek ve mümkün olursa
etk!leneb!lecekt!. 71 devr!mc!l!ğ!, pol!t!k
devr!mc!l!ğ!n 50 yıldır gevelenen olanaksızlığı ya
da başka düzlemden b!r yorumla, burjuva
devr!mc!l!ğ! koşullarında başka devr!mc!l!ğ!n
mümkün olamazlığı görüşünü tarumar etmekle
kalmamış, Marks!st devr!mc!l!ğ!n de devr!mc!l!ğ!n
!ç!nde doğmasına olanak tanımıştı. İşte İbrah!m
Kaypakkaya, bu kısa ama ş!ddetl! tar!hsel sürec!n,
Marks!zm! devr!mc! tar!he çeken moment!n!n
yaratıcısı, kurucusu olarak kaydoldu tar!he.

Kaypakkaya’dan b!r yıl önce patlamış olan pol!t!k


devr!mc!l!k, Marks!zme ulaşamamıştı ve
dolayısıyla, Marks!zm!n ülkedek! temel b!r
sorununu, devr!mc! pol!t!kanın olanaklı olup
olmadığını, prat!k olarak dışarıdan çözmüş
olmakla b!rl!kte, bu d!yalekt!k özgülleşmey!
yaratab!lecek durumda değ!ld!. Bu pol!t!k
devr!mc!l!k, yapıp ett!kler!nden farklı olarak, hatta
prat!ğ!ne aykırı olarak, aslında öncek! solun
anlayışının temel n!tel!kler!n! kusur olarak aynen
taşımaktaydı kend! gününe ve geleceğ!ne.

Kaypakkaya, Marks!zmle en uygun b!r yerden


bağlantı kurmuştu. Marks!zm!n devr!mc! z!nc!r!n!n
ucundak!, yan! güncel pol!t!k, yakıcı halkayı
yakalamış ve varlığında özgüleşt!rm!şt!. Günün
dünyasal Marks!st devr!mc!l!ğ!n! tems!l eden
Maoculuğu ed!nm!şt!, ama onun Maoculuğun
sadece b!r aktarımcısı olduğunu h!çb!r zaman
söyleyemey!z. Eser!nde Mao’dan kopya ed!len
yönler yok değ!ld! gerç!, ama bu onda, Len!n’!n
Marx ve Engels'e yaptığına benzer şek!lde,
Marks!zme sadakat!n öznel b!r bel!rt!s! olarak
!şlevlen!yordu. Kaypakkaya, Mao’nun
Marks!zmdek! devr!mc! yen!den-kuruluşuyla
bağlantılanmakla kalmamış, Marks!zm !ç!nde
Len!n’!n devr!mc!l!ğ!n! ve Marx-Engels’!n devr!mc!
tutumlarını da !çeren b!r eser ortaya koymuştu.
Bu anlamda, Kaypakkaya’nın basılı hal! üç-dört
yüz sayfa tutan yazılı eser!nde, salt Marks!zm!n,
devraldığı devr!mc! d!yalekt!ğ!n! bulmuyoruz, aynı
zamanda onun bu özgüllüğe !l!şk!n kuruculuğuna
da, bu d!yalekt!ğ! !şletmes!ne de tanık oluyoruz.

Ülke, o güne kadar, Marks!zm açısından b!r çöl


olmamalıydı. 1920'den ber! resmen tanınan
örgütlü b!r part!, emsaller!yle kıyaslandığında fena
sayılmayacak b!r sosyal!st aydın b!r!k!m! vardı.

O güne kadar, uzunca b!r zaman ve özell!kle


1960’ların !lerleyen yılları boyunca, Marks!zm!
kend!s!nden çok daha !y! b!lenler!n, hatta,
Marks!zm! b!zzat kend!ler!nden öğrend!ğ!n! kabul
ett!ğ! kes!mler!n h!çb!r!nde olmayan b!rtakım !şler
yaptı Kaypakkaya. Sol hareket!n ve düşünce
dünyasının o zamana kadar tanımadığı, yabancısı
olduğu b!rtakım görüşler beyan ett!.

Demek, b!lmek yetm!yordu. Ülken!n en !y!


kafalarının, en parlak akadem!syenler!n!n
sosyal!zme meylett!ğ!, kend!ler!n! Marks!st kabul
ett!ğ! b!r dönemd!.

Demek, uzun yıllar “komün!st” örgütlerde kar!yer


yapmak yetm!yordu. Varolduğu yıllar boyunca
Kom!ntern’!n merkez! kurullarında tems!lc!ler
bulundurmuş, deney!m b!r!k!m! hayl! olan b!r
örgüttü söz konusu olan.

Demek, devlet!n s!lah tekel!n! kırmaya cüret


etmek bakımından çok değerl! b!r atılım olmasına
rağmen, devlete karşı ele s!lah almak b!le
yetm!yordu! Ülken!n en değerl! devr!mc! gençler!
devlete karşı ölümüne savaşmayı göze alıyor, b!r
tar!h!n kıdeml!ler!n! yer!n d!b!ne batıracak !şler
yapıyor (bu utancı yaşayan b!r kıdeml! olduğunu
b!lm!yoruz gerç!!); ama karşılarındak! devlet!n
!deo-pol!t!k yapısına laf etmemey! devr!mc!l!ğ!n
gereğ! sayıyorlardı.

Kaypakkaya, bu n!tel!kler! taşıyan özneler!n


olduğu b!r atmosferde, amp!r!k b!r kafanın
anlayamayacağı !vmede b!r süreç yaşadı. Bütün
Marks!zm tar!h!n!n devr!mc! d!nam!kler!n! üstlend!
ve !ç!nde bulunduğu mücadele b!r!m!ne, ülkes!ne
özgüled!. Burada, artık amp!r!k kafaların da
anlayab!ld!ğ! b!r olgudan bahsed!yoruz.
Bugünden bakıldığında yaptığının b!r Marks!st !ç!n
başlangıç vuruşları olduğu b!le söyleneb!l!r, ama
neden “n!ce donanımlı, deney!ml! Marks!ste” değ!l
de ona kalmıştı bu !ş! (Çok önemsenen b!r poz!t!f
faktör olarak Batı d!ller!nden herhang! b!r!n!
b!lmeyen, entellektüel b!r!k!m! emsaller! arasında
parlak olsa da, aydın topluluğu !le kıyaslandığında
yüksek olmayan, toplumsal köken olarak sadece
dezavantajlarla donanmış b!r köylü çocuğuna...
Sonrak! yıllarda ve şu anda da ülken!n en parlak
ve önde gelen aydınları arasında sayılan
bazılarının, gerçekte kend!ler!n!n de baştan ber!
Kaypakkaya !le benzer görüşlere sah!p
olduklarına !l!şk!n h!kayeler anlattıklarına tanık
olundu. Ama nedense or!j!nal her f!k!r kırıntısını
kamuoyuna açıklamakta pek hevesl! bu
entellektüeller!n dost mecl!sler!ndek! beyanlarının
yazılı örnekler!ne rastlanmaz bu onyıllar
boyunca.)

Çok sert ve ş!ddetl! vuruşlar yapıyordu


Kaypakkaya. Mesele Kemal!zmd! ve ardından Kürt
sorunu, !şç!ler dışındak! ez!lenler!n devr!mc!
n!tel!ğ!, ez!len pol!t!kasının temel karakter!
gel!yordu.

Kemal!zm!n n!tel!ğ! b!r yana, Kemal!zmle !tt!fak


düşünmen!n kend!s!n!n karşı-devr!mc!l!ğe
meyletmek olduğunu savunuyordu. Kemal!zm, b!r
Marks!st devr!mc! !ç!n, Kurtuluş Savaşı daha f!!len
b!tmeden baş düşman kabul ed!lmel!yd!. Salt
Kemal!stler!n şu ya da bu kes!m!yle değ!l, egemen
sınıfların herhang! b!r kes!m!yle !tt!fak pol!t!kası
ant!-Marks!stt!.

Marks!stler, Kürt ulusunun en büyük ez!len


toplum b!r!m! olarak varlık ve mücadeles!n!n
özgüllüğünü tanımalı, kend!ler!n! !şç! sınıfıyla
bağlamamalı, ez!lenler!n devr!mc! potans!yel!n!
b!zzat örgütlemel!, ve bu !ş! ş!ddet-pol!t!ka
yoluyla gerçekleşt!rmel!yd!.

Bu b!leş!m!, Kaypakkaya dışında varlığında


somutlayan h!çb!r akım yoktu. O, devr!mc!
prat!ğ!ne, ülke özgülünde devr!mc! görüşlere
sah!p olmanın başlıca koşulları olarak bel!ren
konularda oluşturduğu devr!mc! konumunu
ekleyerek “pol!t!k Marks!zm”! kurmuş oldu.

O tar!hten sonrak! y!rm!-otuz yıl boyunca, bu


ülkede solun Marks!st olamamasının nedenler!
arasında, devr!mc!l!ğ! kabul etmeyenlerce b!le her
zaman ve her örnekte, solun Kemal!zmden
kopamaması ve Kürt sorununu görememes!
sayılageld!.

Toplama yaparken, nasıl 2 artı 2’n!n 4 ett!ğ!ne


!l!şk!n özgür değ!lsek, söz konusu Marks!zmse, o
yıllarda Kaypakkaya’nın solda Marks!st görüşlere
sah!p b!r!c!k akımı tems!l ett!ğ!n! söylemek de
ar!tmet!k kes!nl!kte b!r zorunluluktur. Daha
sonrak! tar!h!n bu ölçüde ar!tmet!k kes!nl!klerle
ele alınıp alınamayacağına !l!şk!n akıl yürütme bu
tar!hsel ver!ye dayanmak zorundadır.

Kaypakkaya, çağdaşı soldan koparak ve


Marks!zm!n söz konusu devr!mc! tar!h!n!
üstlenerek, bu tar!h!n bütün sorumluluğunu almış
oluyordu. Marks!zm! Kaypakkaya’dan eleşt!rmek
ve Kaypakkaya’dan Marks!zm! eleşt!rmek bu
bakımdan meşrudur. Fakat, bu noktada
duramayız. Kaypakkaya’nın eser!, b!r anlamda,
kend!nden sonrak! otuz-kırk yılı da, üstlenmek
durumundadır.

Bugün, Marks!zm!n muzaffer çağlarında


olmadığımız açık. Bugün, Kaypakkaya’nın da
!ç!nde olduğu 71 devr!mc!l!ğ!n!n açtığı devr!mc!l!k
makasının kapanması tehl!kes!n! yaşadığımız da
doğru. Şu halde, Kaypakkaya’nın Marks!zm!n!,
onun bugüne gelen kırk yılının da sınamasına tâb!
tutab!l!r m!y!z?

Daha !ler! g!deb!lmel!y!z: Kaypakkaya’nın tems!l


ett!ğ! eser!, Marks!zm!n !ç!nde olduğumuz
mücadele b!r!m!nde yen! özgüllükler oluşturma ve
yen! mücadele makasları açmasının olanaklarını
aramaya tâb! kılmalıyız.

Kaypakkaya, Türk!ye’de ezen-ez!len ayrımı


yapıyor ve ezen tarafta ne varsa ş!ddetle
karşısına alıyordu.

Ezenler cephes!n!n başında o zaman Kemal!st


devlet ve Kemal!st !deoloj! vardı. Bu bel!rlemeden
sonra, Kaypakkaya, Kemal!zme karşı oluşu, tar!h!n
der!nl!kler!ne uzanarak, Kemal!zme ulaşmayı
h!çb!r şek!lde mümkün kılmayacak b!r tar!h ve
pol!t!ka yöntem!yle gerçekleşt!r!yordu.
Kemal!zmle, burjuvaz!n!n tar!h! !ler! götüren
devr!mc!l!ğ! espr!s! temel!nde b!r var!s-mur!s
!l!şk!s! kurmayı kategor!k olarak redded!yordu.
Kemal!zm, Kurtuluş Savaşında bağımsızlık
önkoşuluyla !l!şk!len!leb!lecek b!r yapıydı.
Kaypakkaya’nın yaklaşımı, !lk bel!rt!ler! 1960’ların
sonlarında ortaya çıkan ve bugün sol çevrelerde
yaygın b!r etk!ye ulaşmış b!r l!beral tar!h teor!s!ne
de karşıydı. Ona göre, sınırlı der!nl!k ve kapsamda
da olsa b!r kurtuluş savaşı olmuştu ve bu, burjuva
anlamda sınırlı b!r pol!t!k !ler!c!l!ğe tekabül
ed!yordu. Kaypakkaya, bu !ler!c! n!tel!ğe karşın,
Kurtuluş Savaşında Kemal!stlerle ancak
bağımsızca ve sınırlı b!r bağlaşmayı
öngöreb!l!yordu. Savaşın sonlarından başlayarak
Cumhur!yet dönem!nde !se Kemal!stler, tar!hsel
!ler! n!tel!kler!n! korumakla b!rl!kte, Kaypakkaya’ya
gore, pol!t!k olarak baş düşmandı artık.
Kaypakkaya, bu yaklaşımıyla, burjuvaz!yle esk!
güçlere karşı mücadelede !tt!fak öngören yaygın
Marks!st görüşün köküne k!br!t suyu döküyor ve
ateş! çalıyordu. Tar!hsel olarak !ler!c! olmasına
karşın egemen sınıf !kt!darına karşı savaşmayı
savunmak, yan! o !kt!darı pol!t!k ger!c!l!ğ!n başı,
baş düşman görmek, o güne kadar –ve bugüne
kadar– Türk!ye’de Marks!zan dünyanın kabul
etmekten kaçındığı b!r teor!k ve pol!t!k yaklaşımdı.
Kemal!zmle bağlaşmayı öngörmek veya bu !deo-
pol!t!k varlığın tar!hsel !ler!c!l!ğ!n! pol!t!k !ler!c!l!k
olarak anlamak karşı-devr!m!n safına geçmek
demekt!. Ama o uyarıyordu; ezen taraf !k! büyük
kanada ayrılmıştı ve hak!m olan “!deoloj!k
Kemal!stler” dışında b!r kanat daha vardı ve bu
kanadın da düşmanlığı konusunda en ufak b!r
tereddüt aynı şek!lde karşı-devr!m safına !lt!ca
etmek anlamına gel!rd!.

Kaypakkaya, karşı tarafı böylel!kle saptadıktan


sonra, ez!lenler!n âlem!ne yönel!yordu. Burada,
!şç! sınıfı, köylüler ve Kürt ulusu vardı başlıca
olarak. İşç! sınıfının kısa vadede devr!mc! b!r
d!nam!k doğurmasına pek !ht!mal verm!yordu.
Köylüler!n öneml! b!r devr!mc! potans!yel
barındırdığı görüşündeyd!. Kürt ulusunun !se,
ez!lenler !ç!nde özel b!r konuma sah!p olduğunu
ve bağımsız olarak ortaya çıktığında !rades!ne
koşulsuzca saygı göster!leceğ!n! !lan ed!yordu.
Kürt ulusal mücadeles!ne, soldan o zamana kadar
yönelt!len şüphe argümanlarını, emperyal!zmle
!şb!rl!ğ! eğ!l!m!nde olmak, Kürt !şç! ve emekç!ler!n
aleyh!ne olmak, ger! !deoloj!ler! bayrak yapmak,
ve devletle ben!msenemeyecek yol ve
yöntemlerle mücadele etmek g!b! hususları tek
tek sayarak, b!r yana bırakıyordu Kaypakkaya.
Ona göre, Kürt ulusunun karşısındak! somut
düşman TC !d! ve bu mücadelede Kürtler!n
emperyal!stlerle olası uzlaşması, komün!st
devr!mc!ler bunu arzu etmese ve alkışlamasalar
da, bu hareket!n tar!hsel meşru!yet!n! sekteye
uğratamazdı. Öte yandan, ez!len b!r b!r!m olarak
Kürt ulusu, güya Marks!st b!r sınıf duyarlığından
bölmeye de kalkışılmamalıydı. Kürt !şç! ve
emekç!ler!n!n aleyh!ne b!r yönel!m!nde dah!,
Marks!st devr!mc!ler Kürt ulusunun !rades!ne
saygı göstermekle yükümlüydü. Kaypakkaya, bu
yaklaşımını, Kürtler!n ez!len b!r özgül toplum
b!r!m! olduğu üst-görüşünden yola çıkarak
kuruyor ve meseleye !l!şk!n tutumuna sadece,
Kürd!stan’da veya Türk!ye’de ayrı gel!şecek b!r
devr!m!n somut pol!t!k gerekler! açısından sınırlar
koymayı öngörüyordu.

Kaypakkaya, bu ezen-ez!len ortamında komün!st


devr!mc!ler!n !ş!n!, ez!len pol!t!kasının zorunlu
koşulu ş!ddet-pol!t!kasının eşl!ğ!nde köylü
yığınları arasında örgütlenmek ve mücadele
etmek olarak saptıyordu.

İşte bu toplamdan "pol!t!k Marks!zm" çıkıyordu. O


günlerde, bu üç başlığı varlığında toplayan h!çb!r
solcu akım veya hareket yoktu. Sol hareket,
öteden ber!, bütün bu görüşler!n Marks!zm
olmadığı düşünces!yle yoğrulmuştu. Devr!mc!ler
!se, ş!ddet-pol!t!ka dışında herhang! b!r özell!ğe
sah!p değ!ld!.

Solun, 40 yıl sonra hâlâ en büyük bölmeler!,


kend!ler!n!, !k! ezen kanattan b!r!ne –kaba ya da
!nce bağlarla– bağlamış durumda. Günümüzde
Kaypakkaya'nın zamanındak! kadar zayıf olmayan

You might also like