You are on page 1of 20

14

DERİ
HASTALIKLARI

www.drpatoloji.com
Patoloji / Deri Hastalıkları

DERİ HASTALIKLARI
Tablo 22.1: Makroskopik ve Mikroskopik Tanımlamalar

Makroskopik lezyonlar:

Makül/Yama: Deriden kabarık olmayan herhangi bir boyda olabilen ve çevre deriden rengi nede-
niyle ayrılabilen lezyonlara denir. 5 mm’den küçük lezyonlara Makül, büyük lezyonlara Yama denir.
Papül/Nodül: Deriden kabarık kubbe şeklinde lezyonlara denir. Çapı 5 mm’den küçük olanlara Pa-
pül, büyük olanlara Nodül denir.
Plak: Sıklıkla papüllerin birleşmesiyle oluşan yüzeyden kabarık 5 mm den büyük lezyonlara denir.
• Sırasıyla Yama- Plak-Nodül lezyonları Mycozis Fungoides Hastalığında gözlenir.
Püstül: İçi pü (pus) ile dolu kabarık eleve lezyonlara denir.
Ekskoriasyon: Travma nedeni ile epidermisin sıyrılmasıdır.
Likenifikasyon: Duyarlı kişilerde tekrarlayan küçük travmalar sonucu belli bir deri bölgesinde, kalın
ve düzensiz deri görünümüdür.
Onikoliz: Tırnağın �rnak yatağından ayrılmasıdır.
• Özellikle �rnak yüzeyinde pi�ng (çukurlaşma) ile birlikte Onikolizis Psöriyazis hastalarında iz-
lenir.
Vezikül/Bül : İçi sıvı dolu kesecik oluşumlarına denir. Çapı 5 mm’den küçük olanlara Vezikül, büyük
olanlara Bül denir.

Mikroskopik lezyonlar:

Skuam: Yassı, pullanma şeklinde olan yapılara denir.


Diskeratoz: Stratum granülozum al�nda anormal prematür/erken kera�nizasyona denir.
Akantoz: Diffüz epidermal hiperplaziye denir.
Akantoliz: Dezmozomların parçalanması sonucu kera�nositlerin birbirinden ayrışmasına denir.
Akantoliz pemfigus hastalıklarında gözlenir
Hipergranülozis: Sıklıkla aşırı kaşın�ya sekonder stratum granülozum tabakasının kalınlaşmasına
denir.
• Liken planus hastalarında papüller üzerinde beyaz noktalar ve çizgiler gözlenir. Bu çizgilere
Wickham striaları denir ve bu striaların nedeni hipergranülozisdir.
• Psöriyazis hastalarında tam tersine stratum granülozum tabakası incelmiş�r ya da kaybolmuş-
tur.
Hiperkeratoz: Stratum korneum tabakasının kalınlaşmasıdır
Ortokeratoz: Stratum korneumuda matur kera�nositlerin hiperplazisidir.
Parakeratoz: Stratum korneumda immatür kera�nositlerin çoğalması ve skuamoz hücre çekirdekle-
rinin tam kaybolmamasıdır. Mukozal membranlarda normaldir.
• Parakeratoz psöriyazis gibi hücre turnoverının ar�ğı hastalıklarda gözlenir.
Erozyon: Epidermisin yüzeyel kaybıdır.
Ülserasyon: Epidermis tüm katlarının bozulmasıdır.
Ekzositozis: Epidermisin inflamatuar hücrelerle infiltrasyonuna denir.
İnterface dermatit: Dermodepidermal bileşkede yoğun çizgi halinde lenfosit infiltrasyonuna denir.
• En sık gözlendiği hastalıklar: Liken planus, Eritema Mul�forme, Diskoid Lupus ve Lepradır.
Len�ginöz: Epidermis bazal membranında lineer melanosit proliferasyonuna denir.
Spongiozis: Epidermiste intersellüler alanda ödem gözlenmesini tarifler.
www.drpatoloji.com

• Akut inflamatuar dermatozlar olan Ürtiker, Akut egzematoz dermatit ve Eritema Multiforme’de
gözlenir.

282
Patoloji / Deri Hastalıkları

Tablo 22.2: Pigmentasyon Bozuklukları


Frekel (Çil)
Bazal tabakada lokalize kera�nositlerde melanin ar�şı vardır. Çocuklarda en sık olan pigmente lez-
yon Frekel’dir. Güneş ışığı ile koyulaşma gösterir.
• Nörofibromatozis sendromunda izlenen Cafe Au Lait lekeleri histolojik olarak Frekel’e benzer
fakat farklı olarak bu lekeler daha büyüktürler, güneş ışığı ile ilişkisizdir ve makromelanozom
içerir.
Len�go
Bazal membran üzerindeki hücrelerde lineer melanosit hiperplazisi ile karakterizedir.
• Frekel’in aksine güneş maruziye� sonrası lezyonda koyulaşma olmaz. Hem müköz membranlar-
da hem de deride izlenebilir.

MELANOSİT PATOLOJİLERİ

MELANOSİTİK NEVÜSLER

Melanositlerden gelişen konjenital veya edinsel benign tümörlere nevüs denir.


• Sıklıkla 6'mm den küçük, makül ya da papül şeklinde düzgün sınırlı lezyonlardır. Gebelik-
te belirginleşebilirler (hormonal sensi�vite).

 Bütün melanosi�k nevüs hücrelerinde RAS sinyal ile�m yolunda mutasyon izlenir.
(RAS ve BRAF mutasyonları). Bu onkojenlerin ak�vasyonu ile hücre proliferasyonu
te�klenir. Fakat P16/INK4A hücre bölünmesini inhibe ederek nevüsun belli bir boyut-
ta duraksamasına neden olur.
 Nevüs hücrelerinde p16/INK4A ve benzeri tümör süpresör gen delesyonları olursa
malign melanoma dönüşüm gerçekleşir.
 Malign melanom dönüşme riski olan nevüslar displas�k ve dev boyutlu konjenital
nevüs’tur.

Nevüsların en erken lezyonu, junc�onal nevüstur.


Nevüslar melanosit yuvalarının bulunduğu yere göre üçe ayrılır.
• İntradermal nevüs : Melanosit yuvaları dermiste izlenir.
• Junc�onal nevüs: Melanosit yuvaları dermo-epidermal bileşkede izlenir.
• Birleşik nevüs: Melanosit yuvaları hem dermis hem de dermoepidermal birleşkede yer
alır.

• Nevüsların en erken öncül oluşumları


junc�onal nevüstür.
• Çoğunluğu ileri dönemlerde dermise
ilerleyip birleşik nevüs halinde izlenirler.
• Çok ileri yaşlarda epidermal oluşum-
lar kaybolunca intradermal nevüs halinde
www.drpatoloji.com

izlenirler.

Resim 22.1: Junc�onal nevüs izlenmektedir.


283
Patoloji / Deri Hastalıkları

 Melanosi�k hücreler dermoepidermal bileşkeden dermise ilerlerken “matürasyon”


süreci de ayrı devam eder.
 Süperfisyal nevüs hücreleri daha büyüktür, melanin üre�mi gözlenir, yuvalar şeklin-
de büyüme gösterir, pigment oluşumu azdır ya da gözlenmez, kordonlar halinde ya
da tek tek hücreler halinde gözlenirler.
 En matür nevüs hücreleri en derin yerleşimli olanlardır. Bu hücreler fuziform yapı
alırlar ve nöronlara benzer şekilde fasiküller oluştururlar. Bu metamorfopsis enzim-
lere de yansır. Daha derin yerleşimli nevüs hücrelerinde hücrelerde �rozinaz ak-
�vitesi azalır, kolinesteraz ak�vitesi artar ve nonpigmente nöron benzeri hücreler
görünümü izlenir. Bu sürece Nöro�zasyon denir.
 Maturasyon (Nöro�zasyon) benign nevüslarda izlenir. Bu değişiklikler benign nevüs-
ların melanom ile ayrımında önemli bir kriterdir.
 Melanomlarda maturasyon çok azdır veya yoktur.
 Klinik olarak kompound ve intradermal nevüslar junc�onal nevüslara oranlada daha
eleve lezyonlardır.

DİSPLASTİK NEVÜS (CLARK NEVÜS)

Malign melanom için kesin prekürsör lezyonlardır.


• Melanom dönüşme riski olmasına rağmen çoğu displas�k nevüs klinik olarak stabildir
ve progresyon gözlenmez.
• Sporadik olgularda melanoma dönüşüm riski çok düşüktür.
• Displas�k nevüsler kazanılmış nevüslerden daha büyüktür (sıklıkla 5 mm’den daha bü-
yük) ve displas�k nevüs sendromunda vücu�a dağınık olarak yüzlerce nevüs bulunabilir.
• Yassı ya da hafifçe yüzeyden kabarık olup kendi içinde pigmentasyonu değişkendir ve
lezyon sınırları düzensizdir.

 Genel nevüslerin aksine güneş görmeyen vücut yüzeylerinde de ortaya çıkabilirler.


 Bu nevüsların sayıları ar�kça melanom gelişme riski artar.
 Displas�k nevüs sendromu olan hastalarda CDKN2A (P16/Ink4a) ve CDK4 mutasyon-
larına ek olarak NRAS ve BRAF mutasyonları izlenir.

Morfolojik olarak incelendiğinde bu nevüsler büyük kompound nevüslerdir. Epidermiste yu-


valar halindeki hücreler birbirleriyle birleşip büyük intraepitelyal adalar oluşturabilirler ve
sitolojik a�pi izlenir.
• Dermoepidermal bileşke boyunca melanosi�k hücreler bazal hücrelerin yerini alıp len-
�ginöz hiperplazi nedeni olabilirler.
• Bu bulgulara ek olarak yüzeyel dermiste lenfosi�k infiltrasyon, ölü nevüs hücrelerinden
melanin salınımı (melanin inkon�nansı) ve rete sırtlarında uzanan a�pik lineer fibrozis
izlenir.
www.drpatoloji.com

284
Patoloji / Deri Hastalıkları

Tablo 22.3: Nevüs Tipleri


Diagnos�k özellik Sitolojik özellik Klinik önem
Derin dermal yerleşim,
subkütan adneksial Benign kazanılmış Doğar doğmaz mevcut,
Konjenital nevüs
yapıların etra�na nevüslara benzer yapı melanom gelişme riski
büyüme
Adalar oluşturmadan
Dentri�k pigmente Siyah,mavi nodüller,
Blue nevüs dermal infiltrasyon,
hücreler melanom ile karışır
fibrozis
Spitz nevüs (spindle Çocuklarda sık, pembe-
Geniş dolgun hücreler,
ve epiteloid hücreli Fascicular büyüme kırmızı renkte, bu nedenle
fuziform hücreler
nevüs) hemanjiyom ile karışır
Nevüs hücreleri etra�nın Benign kazanılmış Nevüs hücrelerine karşı
Halo nevüs
lenfosi�k infiltrasyonu nevüslara benzer vücudun immün yanı�
Birleşen intraepidermal
Displas�k nevüs Sitolojik a�pi Melamom öncül lezyonu
adalar

MELANOMA
Melanositlerden köken alan malign bir tümördür.
• En ölümcül deri kanseridir ve patogenezde rol oynayan en önemli faktör UV radyasyo-
nun neden olduğu mutasyonlardır.
• En önemli klinik bulgu pigmente lezyonlardaki renk değişimidir ve lezyon sınırları dü-
zensizdir.
• Bunun dışında displas�k nevüsler, dev boyutlu konjenital nevüsler, gene�k yatkınlık ve
karsinojenler e�yolojide rol oynarlar.

 Melanom sıklıkla deriden köken alır. Deriden sonra oral-anogenital mukoza, özefa-
gus, meninks ve uvea yerleşimli olur.
 Erkeklerde en sık sır�n üst kısımlarında kadınlarda ise sırt ve bacak derisinden gelişir.

Tablo 22.4: Melanom Patogenezinde Rol Oynayan Mutasyonlar


• Hücre siklusu kontrol genlerinde mutasyonlar
 CDKN2A, P16 (INK4A), p15 (INK4B) ve P14 (ARF) genleri melanomlarda sıklıkla izlenen
mutasyonlardır. Ayrıca MDM2 ve p53 mutasyonları da izlenir.
• Büyüme sinyal ile�m yolunu ak�ve eden mutasyonlar
 Özellikle RAS ve PI3K/AKT sinyal ile�m yolunda mutasyonlar izlenir.
 Melanomlarda sıklıkla NRAS, BRAF mutasyonu ve PTEN delesyonları izlenir. Özellikle güneş
görmeyen deri bölgelerinden gelişen melanomlarda NRAS ve BRAF mutasyonları yerine
�rozin kinaz reseptörü olan KİT mutasyonu izlenir.
 Ayrıca RAS sinyal yolu inhibitörü olan NF-1 delesyonu da yine melanomlarda izlenebilir.
• Telomeraz ak�vasyonu yapan mutasyonlar
 TERT gen mutasyonu sporadik melanomlarda en sık izlenen mutasyondur
Malign melanom için klinik uyarıcı işaretler: Önceden var olan nevüste büyüme ve nevüste kaşın�
ve ağrı olması, yeni pigmente lezyon gelişmesi, sınırları düzensiz pigmente lezyonlar oluşturması ve
renk değişikliği olmasıdır.

Malign melanomlarda histolojik olarak iki büyüme paterni izlenir: Radyal ve ver�kal büyüme paterni.
www.drpatoloji.com

• Melanom lezyonları başlangıçta radyal büyüme fazındadır, melanom hücreleri epider-


mis içinde horizontal olarak ilerler, bu uzun süreçte metastaz oluşturma ih�malleri dü-
şüktür. En güzel örneği len�go malignadır. Bu melanom türünde çok üzün süre mela-
nom hücreleri radyal büyümeye devam eder fakat metastaz yapmaz.
285
Patoloji / Deri Hastalıkları

• İlerleyen zamanlarda melanomlar ver�kal büyüme fazına geçer ve bu durumda nodül


eşlik edebilir. Nodül eşlik etmesi metastaz potansiyeli olan hücre proliferasyonlarının
oluştuğu anlamına gelir. Ver�kal büyüme fazında olan melanomlarda metastaz potan-
siyeli yüksek�r.
Breslow kalınlığı epidermis granüler tabakasından intradermal en derin yere kadar uzanan
melanom kalınlığını ölçer.
• Metastaz olasılığı bu invazyon kalınlığı ile korelasyon gösterir. Breslow indeksine göre
tümör derinliği 0.76 mm’den küçükse iyi prognoz, 1,5 mmden fazlaysa kötü prognozlu-
dur.

 Malign melanomda prognozu belirleyen en önemli faktör tümörün derinliğidir, ver-


�kal yayılım derecesidir. Ver�kal büyüme erken metastaz ve kötü prognoz oluşturur.
Nodüler melanom ver�kal yayılım gösterir.
 Melanomda nevüslardan farklı olarak nöro�zasyon gözlenmez.

Malign Melanomda prognoz kriterleri

 Tümör kalınlığının ince olması, mitozun çok az veya hiç olmaması, yoğun lenfosi�k in-
filtrasyonun varlığı, regresyon yokluğu, ülserasyon yokluğu iyi prognos�k faktörlerdir.
 Meme kanserinde olduğu gibi malign melanomda sen�neal lenf nodu biyopsisi
prognozda çok değerlidir. Sen�neal lenf nodunda mikrometastaz varlığında bile prog-
noz kötüdür.

Melanom oldukça agresif bir tümördür ve erkenden lenfojen/hematojen yayılır.


• Ön planda sen�neal lenf nodu metastazları olur fakat ileri aşamalarda karaciğer, akci-
ğer, beyin gibi bölgelere metastaz olur.
• İntraoküler (göz içi) melanomlar üvea yerleşimlidirler (iris, siliyer cisim ve koroid). İnt-
raoküler melanomlar spindle (iğsi) veya epiteloid (yassı) hücrelerde oluşabilir. İğsi hüc-
relerde agresiflik düşük oranda, epiteloid hücrelerde agresfilik yüksek oranda izlenir.

Tablo 22.5: Malign Melanom Tipleri

En sık görülen �p�r. Gövdede sık�r ve herhangi bir yerde yerleşebilir.


Yüzeyel Yayılan Melanom
Orta yaşlarda sık�r.

En iyi prognozlu �p�r.


Len�go Maligna İn situ olduğundan metastaz yapmaz ve çok nadirdir.
Yaşlı hastaların güneşe maruz kalan el-yüz gibi bölgelerinde yerleşir.

Zencilerde sık�r. Kötü prognozludur. Güneş maruziye� ile ilişkili de-


Akral len�ginöz Melanom ğildir. Avuç içi ve ayak tabanında yerleşir Radyal ve ver�kal büyüme
paterni gösterir.. En az görülen �p�r.

En kötü prognozlu �p�r. Ver�kal büyüme paterni gösterir. Bacak ve


Nodüler Melanom
gövde yerleşimlidir.

Clark evreleme sistemi


EVRE 1: İntraepidermal yayılım
EVRE 2: Papiller dermis
EVRE 3: Papiller dermis-re�küler dermis sınırı
www.drpatoloji.com

EVRE 4: Re�küler dermis


EVRE 5: Subkutan dokuya yayılım
• İmmüno histokimyasal incelemede; malign melanomda tümör hücreleri S-100 ve
HMB-45 ile pozi�f boyanma gösterir.
286
Patoloji / Deri Hastalıkları

 Malign melanom gelişme riski olan nevüsler displas�k nevüs ve dev boyutlu kon-
jenital nevüstür.
 Nevüsların öncül lezyonu junc�onal nevüslerdir.
 Nevüslarda en sık izlenen mutasyon RAS sinyal ile�m yolu ve BRAF mutasyonlarıdır.
 Nöro�zasyon (Maturasyon), malign melanomda izlenmez.
 Halo nevüs: Nevüs hücreleri lenfosit infiltrasyonu ile çevrilidir. Prekanseröz değildir.
 Spitz nevüs (iğsi veya epiteloid �p) : Klinikte hemanjiyomlar ile karışır. (pembe
renkli) Çocuklarda sık�r. Prekanseröz değildir.
 Blue nevüs: Klinikte melanom ile karışır. Prekanseröz değildir.

BENİGN EPİTELYAL TÜMÖRLER


SEBOREİK KERATOZ

Seboreik keratoz sıklıkla orta ve ileri yaşlarda gözlenen bir deri tümörüdür.
• Eğer yüzde, çok sayıda ve koyu renkte ise dermatosis papulosa nigra diye adlandırılır.
• Morfolojik olarak koyu-kahverengi renkte ve granüler görünümde izlenir.

 En önemli mikroskopik bulgusu kera-


�n ile dolu santral çukurluğun varlığıdır.
 Ayrıca kera�n kistleri, invajinasyon
kistleri ve hiperkeratoz izlenir.
 Tümör hücreleri epidermisin bazal
hücrelerine benzer şekilde küçük hücre
gruplarıyla karakterizedir.
 En sık gözlenen mutasyon FGFR3 gen
Resim 22.3: Kera�n birikimi, hiperkeratoz
ve küçük hücre gruplarının izlendiği Sebo- mutasyonudur.
reik keratoz izlenmektedir.  Seboreik keratoz paraneoplas�k
sendromun bulgusu olarak da görülebilir. Bu durumda mul�ple görülür ve Leser-Tre-
lat bulgusu (aşırı TGF-alfa üre�mi nedenli) olarak adlandırılır. (Sıklıkla gastrointes�-
nal kanserler ile ilişkilidir.)

AKANTOZİS NİGRİKANS
Tipik olarak aksilla, boyun derisi, kasık gibi deri katlanma bölgelerinde izlenen hiperpigmen-
tasyon ile karakterize kadife benzeri görünümde deri lezyonuna denir.
• Bu lezyonun en önemli özelliği çok sayıda benign ve malign hastalığın deri bulgusu
olmasıdır. Sıklıkla benign patolojilerle birlikteliği vardır (%80). Bu lezyonlar sıklıkla ço-
cukluk çağında gözlenmeye başlar. En sık birliktelikleri obezite ve diyabe�r.
• Herediter hastalıklar ve karsinomlar ile birlikteliği de vardır. En sık birliktelik gastroin-
tes�nal sistem karsinomlarıdır. (Paraneoplas�k sendrom)
• Akantozisi Nigrikansın familyal formlarında en sık izlenen mutasyon FGFR-3 mutasyonudur.
www.drpatoloji.com

• Histolojik olarak epidermis ve dermal papillanın dermise uzanan girin�li çıkın�lı yapıları iz-
lenir.
• Hiperkeratoz ve bazal hücre hiperpigmentasyonu izlenir fakat melanosi�k hiperplazi
gözlenmez.
287
Patoloji / Deri Hastalıkları

FİBROEPİTELYAL POLİP
(AKROKORDON, SKİN TAG, SKUAMÖZ PAPİLLOM)

En sık gözlenen deri lezyonlarından biridir. Sıklıkla orta yaşlı kişilerde özellikle boyun, gövde
ve yüzde izlenen fibroepitelyal benign bir lezyondur. Nevüs ve hemanjiyomlar gibi gebelikte
büyüme gösterebilirler. Ayrıca spontan torsiyone olup nekroze olabilirler.

EPİTELYAL KİST (WEN, FOLİKÜLER İNKLÜZYON KİSTİ)


Kıl folikülünün veya epidermisin kis�k dilatasyonu ve invajinasyonuna denir. Kera�n, lipid ve
seboreik içerikle dolu kistler mevcu�ur. Büyük olanları rüptüre olduğunda dermise kera�n sız-
ması sonucu ağrılı granülomatöz reaksiyon gelişebilir.

Tablo 22.6: Deri Eki Tümörleri


Trikilemmoma: Cowden sendromuyla birlikte mul�ple olarak izlenebilir.
Ekrin Poroma: Ter bezlerinin sık olduğu el ve ayak tabanında gözlenir.
Silindiroma: Sıklıkla alın ve kafa derisinden gelişen ekrin ve apokrin differansiasyon gösterebilen
bir tümördür. Şapka şeklinde büyüme gösterenlere turban tümörü denir. Kalıtsal olanlarda CYLD
mutasyonu izlenmiş�r. Bu mutasyon ayrıca mul�ple familyal trikoepitelyoma ve Brooke Spiegler
Sendromunda da izlenir.
Syringioma: Alt göz kapaklarında izlenen ekrin differansiasyon gösteren tümörlerdir.
Sebase adenom: İç organ malignitelerinin eşlik e�ği Muir-Torre Sendromuyla birlikte gözlenebilir
(Lynch sendromunun varyan�dır ve DNA tamir bozukluğu izlenir)
Pilomatriksoma: Kıl folikülü differansiasyonu gösterir, CTNNB1 mutasyonları vardır.
Apokrin ve ekrin karsinom: Metasta�k adenokanserle karışan malign bir tümördür.
Sebase karsinom: Göz kapağındaki meibomian bezlerden gelişir.

 Akantozis Nigrikansın en sık obezite ve diyabet ile birlikteliği vardır. Ayrıca iç organ
malignitelerine eşlik edebilir.
 Sebase adenom: İç organ maligniteleriyle ve Muir Torre Sendromu ile birlikteliği
vardır.
 Mul�ple trikilemmomanın Cowden Sendromu ile birlikteliği vardır.
 FGFR-3 mutasyonun izlendiği hastalıklar: Seboreik keratoz, Akantozis Nigrikans,
Akondroplazi ve Tanatoforik cücelik’�r.

PREMALİGN VE MALİGN EPİTELYAL TÜMÖRLER


AKTİNİK KERATOZ (SOLAR KERATOZ)

Sıklıkla 1'cm den küçük, kahverengi-kırmızı renkte yüzeyi pürtüklü lezyonlardır. Güneş gören
yerlerde; yüz, kol, el sır� gibi bölgelerde izlenir. Etyolojide güneş ışığı, hidrokarbonlar ve
www.drpatoloji.com

arsenik suçlanır.
• Alt dudak yerleşimli ak�nik keratoz lezyonuna solar cehili�s (ak�nik cheli�s) denir.
• Aşırı boyutlarda kera�n üre�mi ile giden durumlara kütanöz horn (deri boynuzu) denir.

288
Patoloji / Deri Hastalıkları

Mikroskopik incelemede epidermiste pa-


rakeratoz, bazal tabakada hiperplazi, a�-
pi ve displazi görülür.
 A�pik hücreler epidermisin en alt ta-
bakasında izlenir.
 Bazal hücreli kanserlerden önemli bir
farkı intersellüler köprüleşmeler izlen-
mesidir.
Resim 22.4: Parakeratoz ve a�pik hücre-
ler izlenmektedir.  Yüzeyel dermiste mavi, gri elas�k fib-
riller, elastozis izlenir.

Bu tümörler saptandıkları zaman çıkarılmaları gerekmektedir.


• Bu lezyonların skuamöz hücreli kanserlere dönüşüm ih�malleri yüksek�r.
• Bazen kendiliğinden regrese olabilirler. Tedavide bazen TLR atkivasyonu yapan imiquimod
kullanılmaktadır.

SKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOM (EPİDERMOİD KANSER)


Yaşlı insanlarda güneş gören deri bölgelerinden ikinci sıklıkla gelişen deri malignitesidir. Alt
bacaklar haricinde erkeklerde daha sık izlenir.

 Patogenezde rol oynayan temel faktör UV ışınlarının neden olduğu DNA hasarıdır.
İkinci önemli faktör kronik immünsüpresyondur. (İmmünsüpresyon durumlarında
HPV 5 ve 8 suşları kera�nositleri enfekte ederek skuamoz hücreli kanser riskini ar-
�rır.) Epidermodisplazia verrusiformis hastalığında benzer suşlar skuamöz hücreli
kanser riskini ar�rır.
 Diğer risk faktörleri: Yanık skarları, kronik deri ülserleri, radyasyon, osteomyelit dre-
naj bölgeleri ve oral mukozada yerleşimli olanlarda arsenik, sigara ve kronik alkol
kullanımıdır.
 Mukozalardan gelişen skuamöz hücreli karsinomlar deri karsinomlarına oranla daha
agresif seyirli olur.

Güneş ışığı kaynaklı skuamöz hücreli karsinom


gelişiminde en erken gene�k değişiklik p53
delesyonudur.
Pirimidin dimerleri ve DNA tamirinden so-
rumlu ATM/ATR mutasyonları da patogenez-
de rol oynar.
Ayrıca RAS sinyal yolunu ar�ran, NOTCH1 sinyal
yolunu azaltan mutasyonlarda malignite süre-
cinde rol oynar.
• Morfolojik olarak invaziv lezyonlar kera-
Resim 22.5: Kera�n üre�minin izlendiği skua- �n üre�mi gösteren nodül şeklinde lezyonlarla
möz hücreli karsinom izlenmektedir. karakterizedir ve ülsere olabilirler. Ak�nik kera-
tozun tersine a�pik nükleusa sahip hücreler tüm epidermis boyunca seçilir.
www.drpatoloji.com

•Kera�n sentezi skuamoz hücreli kanserin iyi differansiye olduğunu gösterir. İyi diferansiye
olanlar histolojik olarak keratoakantomadan ayırt edilemeyebilirler.

289
Patoloji / Deri Hastalıkları

KERATOAKANTOMA
İyi differansiye skuamoz hücreli kanserin bir varyan� olarak kabul edilir. Elli yaş üzeri erkek-
lerde yüz ve ellerde izlenen bir lezyondur.

 Bu lezyonun en önemli klinik özelliği kısa sürede büyümesidir. Sıklıkla kendiliğinden


regrese olurlar.
 En önemli histolojik özelliği kera�n ile dolu santral çukurluğun varlığıdır.

Spontan regrese olabilir. Makroskopik olarak kera�n ile dolu santral çukurluğu bulunan
tümörlerdir. Histolojik olarak hücrelerde buzlu sitoplazmalı görünümü vardır ve ayrıca lenfo-
si�k, eozinofilik hücre infiltrasyonu görülür.

BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM

Bazal hücreli karsinom lokal agresif seyirli, yavaş büyüyen ve en sık izlenen deri malignite-
sidir.
En önemli risk faktörü güneş ışığıdır fakat skuamöz hücreli karsinom ile benzer şekilde im-
münsüpresyon ve Xeroderma Pigmentozum gibi DNA tamir bozukluğu hastalıklarında gö-
rülme riski artar.

 Patogenezde Hedgehog sinyal ile�m yolunun ak�vasyonu rol oynar. Bu sinyal ile�m
yolunun tümör süpresör geni olan PTCH delesyonu durumlarında bazal hücreli karsi-
nom gelişme riski artar.
 Bazal hücreli karsinom folikül epiteli veya epidermis kaynaklı olduğundan mukozal
dokulardan gelişmez.

Bazal hücreli karsinom sıklıkla subepidermal dilate telenjiekta�k damarların olduğu papül
şeklinde lezyonlarla karakterizedir.
• Bazı tümör hücreleri melanin içerir, melanom veya nevüsler ile karışabilir. İleri aşamada
iyileşmeyen ülserler şeklinde izlenebilir (Rodent ülser)
• Bazal hücreli karsinomun süperfisyal varyan� eritematöz pigmente bir plak şeklinde iz-
lenebilir ve bu varyant melanomun erken formları ile karışabilir.
Tümöral hücreleri histolojik olarak epidermisin bazal hücrelerine benzerler. Histolojik olarak iki
farklı büyüme paterni vardır:
•Mul�fokal büyüme: Deride belli bir bölgede birden çok odaktan çıkar ve yüzeyel yayılırlar
(mul�fokal süperfisyel �p).
•Nodüler lezyonlar: Adalar oluşturarak derine doğru ilerlerler. Sıklıkla fibroblastlar ve len-
fositlerce çevrelenir. Mikroskopik incelemede tümör hücreleri bahçe çi� gibi paralel dizilim
gösterirler buna paliza�k dizilim veya bahçe çi� görünümü denir.

Gorlin sendromu; nadir gözlenen otozomal dominant bir sendromdur. Bu sendromda


PTCH delesyonu gözlendiğinden haya�n erken dönemlerinde çok sayıda bazal hücreli
karsinomlar gözlenir. Ayrıca beyinde medulloblastom, overde fibrom, çenede keratokist,
kemik ve göz patolojileri eşlik eder.
www.drpatoloji.com

290
Patoloji / Deri Hastalıkları

MERKEL HÜCRELİ KANSER


Nöral krest orjinli Merkel hücrelerinden köken alan nöroendokrin bir tümördür.
• Mikroskopik görünüm malign lenfoma ve küçük hücreli akciğer kanser metastazına ben-
zemektedir. E�yolojide Merkel hücreli virüs rol oynamaktadır.
• Sıklıkla avuç içi ve ayak tabanında yerleşir. Tümör hücrelerinde intrasitoplazmik nöro-
sekretuar granüller vardır. Agresif seyirli malign tümördür.

 Ak�nik keratoz premalign bir deri lezyonudur. Ak�nik keratoz zemininden sıklıkla
skuamöz hücreli karsinom gelişir.
 Bazal hücreli karsinomda mikroskopik incelemede tümör hücreleri bahçe çi� gibi
paralel dizilim gösterir ve buna paliza�k dizilim denir.
 HPV 5 ve 8 suşları immünsüpresyon durumunda deride skuamöz hücreli karsi-
nom riskini ar�rır.
 Bazal hücreli karsinom en sık izlenen malignitedir ve metastaz yapmaz.
 UV radyasyonun en önemli karsinojenik etkisi primidin dimerleridir.

Tablo 22.7: Dermis Tümörleri


1-Dermatofibroma (Benign fibröz his�yositoma): Oluşum nedeni tam olarak bilinmeyen fa-
kat inflamasyona veya travmaya sekonder geliş�ği düşünülen benign bir tümördür.

• Sıklıkla orta yaş kadınlarda bacak yerleşimli olur.


• Fibröz his�ositomların en sık formu Dermatofibroma’dır.
• Histolojik olarak köpüksü sitoplazmalı faktör 13a pozi�f dermal dentri�k hücrelerden olu-
şur. İyi sınırlı 1 cmden küçük, mobil, papül şeklinde kapsülsüz lezyonlardır. Klinik olarak
malign melanom ile karışabilir.
• Sıklıkla pseudoepitelyamatöz epidermal hiperplazi eşlik eder.
2-Dermatofibrosarkoma Protuberens: Derinin iyi differansiye fibrosarkomu olarak kabul edi-
len yavaş büyüyen, lokal agresif ve nadiren metastaz yapan tümörlerdir.
• Patogenezde rol oynayan temel faktör kollajen1A1 (COL1A1) ve platelet derive büyüme
faktör beta (PDGFB) genleri translokasyonudur. Bu translokasyon sonrası PDGFB ove-
rekspresyonu gözlenir. Bu nedenle bu tümörlerin tedavisinde PDGFB �rozin kinaz inhibi-
törü olan ima�nib kullanılır.
• Sıklıkla gövdede sert, ülsere ve çıkın�lı (protuberans) bir lezyon olarak gözlenir. Histolojik
olarak storiform patern gözlenir. Mitoz nadirdir.
• Dermatofibrom aksine epidermal hiperplazi izlenmez, epidermis incedir.
• Subkutanöz yağ dokusuna invaze olması sonucu �pik bal peteği görünümü oluşturabilir.

3-Malign Fibroz His�yositom (MFH): Ye�şkinlerde en sık olan yumuşak doku sarkomudur.
Radyoterapi sonrası en sık gelişen sarkomdur. Ekstremitelerin derin kas dokularında ve ret-
roperitoneal bölgelerde yerleşim gösterebilir. Agresif seyirlidir. %50 vakada metastaz gelişir
ve nüks sık�r. Mikroskopik incelemede çevre dokulara infiltrasyon gösteren a�pik fibroblas�k
hücrelerin storiform paterni ile karakterizedir.
www.drpatoloji.com

291
Patoloji / Deri Hastalıkları

MİKOZİS FUNGOİDES VE MASTOSİTOZ

MİKOZİS FUNGOİDES (KUTANÖZ T HÜCRELİ LENFOMA)


Sıklıkla 40 yaşın üstünde gözlenen derinin primer T hücreli lenfomasıdır. Sıklıkla uzun yıllar
deriye lokalize kalır, fakat sistemik yayılım yapabilir.

 Klinikte egzema görünümünde başlar yama (makul) tarzında plaklar içerir ve sonra
plaklar büyüyüp mul�ple büyük nodüller oluşturur ve sistemik yayılım yapar.
 Plak aşamasında psöriyazis ile karışabilir.
 CD4+ T lenfositlerinden gelişen primer deri lenfomasıdır. Bu hücreler deri tropizmi
sağlayan kütanöz lokösi�k an�jen (CLA) ve kemokin reseptörleri (CCR4 ve CCR10)ni
taşır.

Epidermisteki hücreler sistemik dolaşıma geçer ve diffüz eritem ile karakterize eritroderma-
ya neden olursa Sezary Sendromu denir. Bu hücrelere de Sezary Lutzner hücreleri denir. Bu
hücrelerin çekirdekleri kıvrın�lı yapıda olur (serebriform lenfositler).

Major mikroskopik özellikleri:

 Epidermotrofizm: Tümöral hücrelerin papiller dermiste ve epidermis içerisinde yayı-


lım göstermesine denir.
 Pautrier mikroabseleri: Tümör hücrelerinin epidermisi kümeler oluşturarak invaze
etmesine denir.
 Serebriform yapıda nükleusa sahip lenfositler
 Sezary Lutzner hücreleri (sistemik dolaşımdaki malign hücreler)

MASTOSİTOZ

Mastositoz, mast hücrelerinin deri veya nadiren başka organlarda aşırı proliferasyonunu kapsar.
• Mastositozun sıklıkla çocukları etkileyen ve en sık formuna Ür�kerya Pigmentoza denir.
• Deri lezyonları sıklıkla mul�ple olarak izlenir, soliter formları çok küçük yaşlarda gözlenebilir.
• Mastositoz %10 oranında sistemik tutulum gösterebilir, bu olgular daha ileri yaşlarda gözle-
nir ve daha kötü prognozludurlar.

 Semptomlar histamin, heparin ve diğer mediyatörlerin salınımına bağlı olarak gelişir.


 Mastositoz hastalarında �pik olarak Darier ve Dermografizm bulguları gözlenir. Da-
rier bulgusu, lezyonlu bölgenin kaşınmasıyla ödem gelişimine denir. Dermografizm,
derinin bir cisimle çizilmesi sonucu gelişen lokal şişkinliğe denir.
 Kaşın� ve flushing en sık izlenen klinik bulgulardır. (Te�kleyen faktörler; gıdalar, ısı
değişiklikleri, alkol, morfin, kodein ve aspirindir.)
 Bu klinik bulgular dışında sistemik tutulum olgularında ayrıca sulu nazal akın� (ri-
nore), nadiren gastrointes�nal ve nazal kanama (heparin etkisi), kemik ağrıları ve
osteoporoz (histamin etkisi) gözlenebilir.
 Mastositoz hastalarında en sık izlenen mutasyon c-kit mutasyonudur.
www.drpatoloji.com

 Mast hücreleri lenfositlere çok benzediğinden tanı için metakroma�k boyalar ile
(Toluidine ve Giemsa) granülleri göstermek tanısaldır. Fakat kesin tanı için mast hüc-
re triptazı ya da kit immünboyama gerekebilir.

292
Patoloji / Deri Hastalıkları

EPİDERMAL MATURASYON BOZUKLUKLARI

İKTİYOZİS
Epidermal maturasyon bozukluğunun olduğu bir hastalık�r. Klasik bulgusu avuç içi ve ayak
tabanı dışındaki deride stratum korneumun normal sepet örgü (basket weave) yapısını kay-
bedip kalın kompakt bir görünüm almasıdır.

 Patogenezde suçlanan önemli nokta


defek�f deskuamasyon ve aşırı kera�n
üre�midir.
 Aşırı kera�n yapımından dolayı deri
balık derisi gibi kaba sert ve pullu gözü-
kür. Histolojik olarak sıklıkla inflamasyon
izlenmez.

Resim 22.7: Aşırı kera�n üre�minin oldu-


ğu ik�yozis olgusu izlenmektedir.

• Hastalık sıklıkla doğar doğmaz tanı alır. İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan kazanılmış var-
yantları lenfoid-viseral maligniteler ile ilişkilidir.
• Gene�k geçişe bağlı olarak: OD (ik�yozsi vulgaris), OR (kongenital ik�yosiform eritroder-
ma), OR (lamellar ik�yozis) ve X’e bağlı ik�yozis şeklinde dört formu vardır.
• X’e bağlı geçiş formunda steroid sülfataz enziminde defekt var. Sonuç olarak proadhezif
kolesterol sülfat birikimler olur ve mikroskopik olarak odland cisimleri izlenir.

AKUT İNFLAMATUAR DERMATOZLAR


1- Ür�ker, 2- Akut egzematöz derma�tler ve 3- Eritema mul�forme

ÜRTİKER
Lokalize mast hücre degranülasyonu ve mikrovasküler permeabilitede ar�ş ile karakterize
bir tablodur.
• Bu hastalarda kaşın�lı eritematöz lezyonlar gözlenir.
• Anjiyoödem ür�ker ile ilişkilidir fakat anjiyoödemde ödem derin dermis ve subkutanöz
yağ dokusunda da gözlenir.
Ür�ker her yaşta gözlenebilmesine rağmen sıklıkla 20-40 yaş arası bireylerde gözlenir. Lez-
yonlar sıklıkla ilk 24 saa�e normale döner.
Ür�ker üç formda gözlenebilir; Mast hücre ve IgE bağımlı Ür�ker, Mast hücre bağımlı ve IgE
bağımsız Ür�ker, Mast hücre ve IgE bağımsız Ür�ker.
www.drpatoloji.com

293
Patoloji / Deri Hastalıkları

 Mast hücre ve IgE bağımlı Ür�ker, Tip 1 Hipersensi�vite ile ilişkili olan an�jenin (Po-
len, yiyecekler, ilaçlar, böcek zehiri) Mast hücre yüzeyindeki IgE reseptörüne bağlan-
ması sonucu ortaya çıkan ür�kerdir.
 Bazı durumlarda an�jen direk olarak Mast hücre degranülasyonuna neden olur buna
Mast hücre bağımlı fakat IgE bağımsız Ür�ker denir. (Opioiad kullanımı, bazı an�bi-
yo�kler, kürar ve radyografik kontrast maddeler)
 Eğer Mast hücresinden bağımsız vasküler permeabiliteyi ar�ran lokal faktör salınımı
sonrası ür�ker gelişirse buna Mast ve IgE bağımsız Ür�ker denir. Bu durum Aspirinin
indüklediği ür�ker ve Herediter Anjiyonöro�k ödemde gözlenebilir.
 Herediter anjiyonöro�k ödem, C1 inhibitörünün kalıtsal eksikliği sonucu gelişir. Va-
zoak�f mediatörlerin, özellikle Bradikinin salınımına sekonder ödem gelişir.
 Histolojik olarak epidermis ve epitel normal yapıda izlenir.

AKUZ EGZEMATÖZ DERMATİT


Benzer histolojik özellikte 5 ayrı primer ekzema �pi tanımlanmış�r. 1-Alerjik kontakt der-
ma�t, 2- Atopik derma�t, 3- İlaç ile ilişkili egzematöz derma�t, 4-Fotoegzematöz derma�t,
5- Primer irritan derma��r.
• Tüm �pler T hücre aracılı inflamatuar reaksiyon örneğidir (Tip 4 Hipersensi�vite).
• Histolojide �pik bulgu spongiozis (epidermiste intersellüler aralıkta sıvı birikimi, ödem)
ve intraepitelial vezikül oluşumudur.
• Kontakt derma�t patogenezinde rol oynayan temel hücre Langerhans hücresidir.
• Tüm �plerde kaşın�lı, eritemli papülloveziküler lezyonlar izlenir.
• Ür�kerden farklı olarak ödem epidermise ilerler ve özellikle stratum spinozum tabaka-
sında kera�nositler arasında sıvı birikimi izlenir.
• Bu duruma sekonder vezikül oluşumları gözlenebilir.

ERİTEMA MULTİFORME

Belirli enfeksiyon, sistemik hastalıklar ve ilaçlara karşı gelişebilen ve kendini sınırlayan nadir
aşırı duyarlılık reaksiyonudur.
Tablo 22.8: Eriteme Mul�forme E�yolojisinde Rol Oynayan Faktörler
Enfeksiyonlar: Herpes simpleks, Mikoplazma enfeksiyonları, Histoplazmozis, Coccidioidomycozis,
Tifo ve Lepra.
İlaçlar: Sülfanomid türevleri, Penisilin, Barbitürat, Salisilat, Hidantoin ve An�malarial ilaçlar.
Tümörler: Karsinom ya da Lenfomalar
Kollajen doku hastalıkları: SLE, Dermatomyozit, PAN

Makroskopik olarak lezyonlar mul�formdur: Makül, papül, vezikül ve bül izlenir ve karakte-
ris�k “target” lezyonlar izlenir. Sıklıkla ekstremitelerde ve simetrik tutulum izlenir.

 Karakteris�k target (hedef) lezyonlar incelendiğinde santralde CD8 (+) T lenfositler


www.drpatoloji.com

izlenirken periferde CD4 (+) T lenfositler ve Langerhans hücreleri gözlenmektedir.


Ayrıca dermoepidermal bileşkede lineer lenfosit infiltrasyonu eşlik eder (İnterface
Derma�t)
 Lezyonların oluşumunda major rolü olan hücre CD8+ sitotoksik T hücreleridir.

294
Patoloji / Deri Hastalıkları

Stevens-Johnson Sendromu: Hastalığın daha çok çocuklarda görülen, ateşle seyreden yay-
gın deri lezyonları içeren formuna denir.
• Bu hastalıkta ağız boşluğu, dudaklar, konjunk�va, üretra ve anogenital bölgede �pik
erozyonlar ve yanık lezyonlarına benzer kanamalı kabuklanmalar görülür.
Toksik epidermal nekrolizis: Ağır yanıklara benzer şekilde deri ve mukozal yüzeylerde yaygın
nekroz ve soyulmayla karakterize bir hastalık�r. Tipik olarak nikolsky bulgusu pozi��ir.

 Mastositozda Toluidin ve Giemsa boyaları ile metakroma�k boyanma tanısaldır.


Ayrıca mastositoz kit an�koru pozi��ir
 Mycozis Fungoideste tümör hücreleri (CLA) ve kemokin reseptörleri (CCR4 ve
CCR10) pozi��ir.
 Eritema Mul�forme patogenezinde rol oynayan hücre CD8 + T lenfositleridir.
 Mast ve IgE bağımsız ür�ker aspirin indüklediği ür�ker ve herediter anjiyönori�k
ödem de izlenir.
 Akut Egzematoid Derma�t histolojisinde karakteris�k spongiyozis izlenir.

KRONİK İNFLAMATUAR DERMATOZLAR


Aylar yıllar süren persistan inflamatuar hastalıklardır. Bu grupta; psöriyazis, liken planus,
kronik diskoid lupus eritematozis (DLE), seboreik derma�t bulunur.

PSÖRİAZİS
Her yaşta gözlenebilen ve otoimmün altyapısı olan kronik bir dermatozdur. Hastaların yak-
laşık %15’ine artrit eşlik eder. Artrit her eklemi tutabilir, simetrik ya da asimetrik olabilir ve
hafif seyirli ya da romatoid artrite benzer deformitelere neden olabilir. Artrit dışında myo-
pa�, enteropa� ve AIDS eşlik edebilir.
• Psöriyazis ile HLA-C ilişkisi çok yüksek�r (özellikle HLA-Cw*0602 ). Hastaların 2/3’ünde
pozi��ir.
• Psöriyazis patogenezinde Th1 ve Th17 rol oynar. (Patogenezden sorumlu sitokinler: IL-
12, İnterferon gama, TNF ve IL-17) (özellikle an�-TNF ajanları etkilidir.)
• Psöriyazis hastalarında en çok etkilenen bölgeler dirsek, diz, saçlı deri, lumbosakral
bölge, intergluteal alan ve glans penis�r.

 Tipik lezyonu düzgün sınırlı pembe veya sedef renginde plak ve çevresinde kolayca
dökülen skuamlarla karekterizedir.
 Travma alanlarında yeni lezyonlar oluşabilir. (Koebner fenomeni pozi�f)
 Psöriyazis eritroderma nedenlerinden biridir.

Psöriyazis hastalarında %30 oranında �rnak değişiklikleri gözlenir. Yağ birikimi benzeri sarı-
www.drpatoloji.com

kahverenkli renk değişiklikleri, �rnak yüzeyinde küçük çukurlar (pi�ng) ve onikoliz (�rna-
ğın yatağından ayrılması), �rnakta kalınlaşma ve kırılma gibi değişiklikler izlenir.

295
Patoloji / Deri Hastalıkları

 Histolojik olarak artmış epidermal hüc-


re turnover’ı sonucu epitelde belirgin kalın-
laşma (akantoz), retelerde birleşme eğilimi
ve uzama (laboratuvar ra�nda tüpler görü-
nümü) izlenir.
 Stratum granulozum az ya da yoktur,
geniş parakerato�k kabuk izlenir.
 Suprapapiller epidermis tabakasında
incelme ve papillalarda dilate/tortuöz da-
marlar izlenir.
 Bu nedenle plaklar kaldırılınca mul�ple
küçük noktasal kanamalar izlenir. (Autspitz
Resim 22.8: Psöriyazis olgusunda akantoz, stra-
bulgusu)
tum granülozum kaybı, suprapapiller epidermis- Nötrofiller süperfisyal epidermiste
te incelme ve parakeratoz izlenmektedir. (spongioform püstül) ve parakerato�k
stratum korneumda (Munro mikroabsele-
ri) küçük aggregasyonlar oluştururlar. Püstüler psöriyazis olgularında geniş abse benzeri
birikimler direk stratum korneum tabakası al�nda izlenir.

LİKEN PLANUS
Deri ve mukozal membranların bir hastalığı olan liken, kaşın�lı, mor, poligonal planar yer-
leşimli papül ve plaklar ile karakterizedir. Mul�pl lezyonlar sıklıkla ekstremitelerde ve �pik
olarak simetrik�r.
• Lezyonlar sıklıkla bir iki yıl içerisinde kendiliğinden düzelir. Fakat düzelme sürecinde
geride pos�nflamatuar hiperpigmente rezidü izlenebilir.
• Oral lezyonlar daha uzun süre kalabilir ve bu nedenle kronik inflamasyon nedenli skua-
möz hücreli karsinom gelişeblir.
• Patogenezde bazal epidermal hücreler ve dermoepidermal hücrelerde an�jenik yapıda
değişimin uyardığı sitotoksik T hücreler suçlanmaktadır. T lenfosit infiltrasyonu ve lan-
gerhans hücre hiperplazisi izlenir.
• En sık tutulan yerler; bilekler, dirsek ve glans penis�r. Olguların %70 inde oral lezyonlar izlenir.
• Liken planus hastalarında papüller üzerinde beyaz noktalanmalar veya çizgilenmeler iz-
lenebilir buna Wikcham çizgileri denir. Bu yapılar hipergranülozis bulgusudur.
• Psöriyazis hastalarında olduğu gibi Koebner fenomeni pozi�fliği izlenir.
Mikroskopik incelemede gözlenen �pik bulgular:

 Dermoepidermal bileşke boyunca


bant tarzında yoğun lenfosit infiltrasyo-
nu karakteris�k olarak izlenir fakat patog-
Hypergranulozis
Apopto�k kera�nositlerin varlığı nomik değildir. (İnterface derma�t)
(Civa�e organları) bazal katmanda
 Bazal hücre kaybı nedeniyle dermise
melanin salınımı ve hiperpigmentasyon
izlenebilir. (Melanin inkon�nansı)
 Yoğun lenfosit hücre infiltrasyonu ve
Epidermisin alt yüzeyine skuama�zasyon nedeniyle testere dişi
karşı lenfosi�k sızın�
görünümünde dermoepidermal bileşke
Resim 22.9: Liken Planus olgusunda hi- izlenir.
pergranülozis, civa�e cisimleri ve interfa-  Nekro�k bazal hücreler inflame pa-
ce derma�t izlenmektedir.
piller dermiste PAS+ Colloid veya civa�e
www.drpatoloji.com

cisimlerini oluştururlar. (Bu lezyonlar bazal kera�nosit kaybının olduğu herhangi bir
kronik derma�t durumunda gözlenebilir.)
Histolojik olarak eritema mul�formeye benzer fakat kronik bir dermatoz olduğun-
dan farklı olarak epidermal hiperplazi, Max Joseph boşlukları, stratum granülozumda
hiperplazi (hipergranülozis) ve stratum korneaumda hiperplazi (hiperkeratoz) izlenir.

296
Patoloji / Deri Hastalıkları

SEBOREİK DERMATİT
Popülasyonda %5 oranında gözlenen kronik inflamatuar bir dermatozdur. Sebase bezlerin
sık izlendiği kafa derisi, alın, dış kulak yolu, nazolabial kıvrım, retroaurikular alan ve pres-
ternal alanda ortaya çıkar.
• Patogenezde suçlanan temel faktör artmış sebum üre�mi ve epidermis inflamasyonu-
dur. Parkinson hastalarında azalmış dopamin üre�mi nedeniyle sıklığı artmış�r.
• Lezyonlar makülopapüler üzeri kurutlu lezyonlardır. Bu hastalarda kafa derisinde kepek-
lenme sık izlenir. Morfolojik incelemede erken dönemde spongiyoz ileri evrelerde ise
akantozis izlenir.
• Kıl foliküllerinin ağzı �pik olarak parakerato�k birikin�ler, nötrofil ve serum ile �kalı olur
bu duruma foliküler lipping denir.
• İnfantlarda diyare ile birlikteliğine leiner hastalığı denir.
• E�yolojisi bilinmez fakat etken olarak malassezia furfur suçlanmaktadır.

 Melanin inkon�nansı, hipergranülozis ve interface derma�t Liken Planusta izlenir.


 Hipogranülozis, parakeratoz ve nötrofillerin oluşturduğu püstüller Psöriyazis
hastalığında izlenir.
 Psöriyazis Hastalarında HLA-Cw*0602 birlikteliği yüksek�r. Th17 ve Nötrofil biri-
kimleri psöriyazis hastalarında izlenir.
 Parkinson hastalığı ile Seboreik derma�t ilişkisi mevcu�ur.
 Spesifik �rnak değişiklikleri Psöriyazis hastalığında izlenir.

İNFLAMATUAR VEZİKÜLOBÜLLÖZ HASTALIKLAR

PEMFİGUS
Epidermis ve mukoza epiteli hücrelerarası bağlan� yapılarına karşı otoan�kor gelişimi sonucu
oluşan vezikülobüllöz bir hastalık�r. Sıklıkla 4-6 dekatlarda gözlenir ve cinsiyet ayrımı gözlenmez.
• Pemfigus benign seyirli bir hastalık�r ve nadiren ölümcül olarak izlenir.
• Pemfigus hastalarında desmosom yapısını oluşturan desmoglein moleküllerine (Dsg1
ve Dsg3) karşı otoan�korlar gözlenir. (Tip 2 Hipersensi�vite)
• İmmünflöresan incelemede ağ benzeri intersellüler IgG birikimleri gözlenir.
• Pemfigus foliaseus hastalarında sadece Dsg1’e karşı otoan�korlar gözlenir ve bu neden-
le sadece yüzeyel subkorneal büller gözlenir.

Tablo 22.9: Pemfigus Tipleri


Pemfigus vulgaris: En sık izlenen pemfigus formudur. En sık tutulan bölgeler kafa derisi, yüz, aksilla,
kasık, gövde ve basıncın uygulandığı bölgelerdir. Deri lezyonlarından çok önce oral ülser kliniğiyle
başlayabilir. Primer lezyonları kolaylıkla rüptüre olan yüzeyel ülserlerdir.
Pemfigus vejetans: Nadir görülen ve büllerin gözlenmediği pemfigus formudur. Kasık ve aksilla gibi
katlanma bölgelerinde geniş siğil benzeri nemli vejetan plaklar ve püstüller ile karakterizedir.
Pemfigus foliaseus: Benign seyirli ve Brazilya’da endemik olarak gözlenen pemfigus formudur. En
sık tutulan bölgeler kafa derisi, yüz, gövde ve sırt derisidir. Müköz membran tutulumu çok nadirdir.
Pemfigus eritematozis: Lupus eritematöz benzeri malar bölge tutulumu izlenir.
Paraneoplas�k pemfigus: Sıklıkla Non-Hodkgin lenfoma ile birlikteliği olan pemfigus formudur.
www.drpatoloji.com

Pemfigus hastalarında en önemli histolojik bulgu intersellüler hücre bağlan�larının kaybı so-
nucu ortaya çıkan Akantolizis’dir. Birbirinden ayrılan hücreler polihedral yapılarını kaybedip
yuvarlak bir yapı alırlar. Foliaseus olgularında stratum yüzeyel epidermis granülozum taba-
kasında büller izlenir.
297
Patoloji / Deri Hastalıkları

BÜLLÖZ PEMFİGOİD
Sıklıkla yaşlı popülasyonda gözlenen çok çeşitli klinik bulgular ile karakterize vezikülobüllöz
bir hastalık�r.
• En sık etkilenen bölgeler uyluk iç kısımları, ön kolun fleksör yüzleri, aksilla, kasık ve alt
abdomendir. Oral lezyonlar %10-15 olguda deri tutulumundan sonra izlenir. Bazı hasta-
lar aşırı kaşın�lı ür�keryal plaklar ile bulgu verebilir.
• Bu hastalıkta otoan�korlar bazal kera�nositler ile bazal membran arasındaki bağlan�lara
(hemidezmozom) karşı oluşur.

 Hemidezmozom komponentlerinden BPAG2’ye karşı gelişen an�korlar bül oluşumu-


na neden olur.
 Dermoepidermal bileşkede lineer immünoglobulin birikimi izlenir.

Normal veya eritematöz bir deride içi berrak sıvı ile dolu 2 cm’den küçük büller izlenir. Büller
enfekte olmadığı sürece skar bırakmaz.
• Histolojik incelemede subepidermal ve nonakantoli�k büller karakteris�k�r.
• Lenfosit ve özellikle bazal hücre tabakası al�nda degranüle olan eozinofil infiltrasyonları
izlenir. Buna bazal hücre tabakasında vaküolizasyonlar eşlik eder.

DERMATİTİS HERPETİFORMİS (DUHRİNG HASTALIĞI)


Sıklıkla 3-4. dekatlarda erkeklerde izlenen kaşın�lı ve tekrarlayıcı büllöz hastalık�r.
• Hastaların büyük çoğunluğu Çölyak hastalığı ile beraberdir ve glutensiz diyete yanıt ve-
rirler.
• Gliadine karşı gelişen an�korların epidermal bazal membran ve yüzeyel dermis arasın-
daki re�külin liflerine karşı çapraz reaksiyon sonucu lezyonlar oluşur.

 Lezyonlar �pik olarak bilateral ve simetrik�r ve lezyonların özellikle bulunduğu yerler


ekstensör yüzeyler dirsek, diz, sırt üst kısmı ve kalçalardır.
 Zamanla veziküller oluşur ve bunlar birleşip subepidermal bülleri oluşturur.

• Mikroskopik olarak dermal papilların uçlarında nötrofil lökosit ve eozinofillerin bulun-


duğu mikroapseler izlenir.

 Dermal papilla uçlarında IgA birikimi nedeniyle immünflöresan incelemede granüler


IgA birikimi izlenir.

NONİNFLAMATUAR BÜLLÖZ HASTALIKLAR


(EPİDERMOLİZİS BÜLLOZA VE PORFİRİA)
EPİDERMOLİZİS BÜLLOZA
Derinin mekanik stabilitesinin bozulduğu bir grup hastalık�r. En önemli özelliği deride basınç
www.drpatoloji.com

uygulanan lokalizasyonlarda bül ve vezikül oluşumlarıdır. Histolojik bulgular minimal oldu-


ğundan ayırıcı tanıda elektron mikroskopi yapmak gerekebilir.
• Epidermolizis bülloza simpleks, kera�n 14 ve kera�n 5 mutasyonu sonrası gelişir. En sık
izlenen formdur. Otozomal dominant geçişlidir.
298
Patoloji / Deri Hastalıkları

• Epidermolizis bülloza junc�onal, lamina lucidada bülller ile karakterizedir. Laminin gen
mutasyonu bazı vakalarda ise BPAG2 mutasyonu ile ilişkilidir. Otozomal resesif geçişlidir.
• Epidermolizis bülloza distrofik �p, lamina densa al�nda büller ile karakterizedir. Tip 7
kollajeni kodlayan COL7A1 gen mutasyonu ile ilişkilidir.
Simpleks �pinde dejenerasyon epidermis bazal hücre tabakasındadır. Junc�onal �pte lamina
lusida da büller izlenir. Distrofik �pte ise lamina densanın al�nda kabarcıklanmalar ve skarlar
oluşur.

PORFİRİA
Bir grup porfirin metabolizma hastalığıdır. Esas dermatolojik bulgu güneş ile artan veziküller-
dir ve skar geliş�rmeden iyileşirler. Veziküller subepidermal veziküllerdir. Beş alt formu mev-
cu�ur; Kongenital eritropoie�k porfiria, Eritrohepa�k protoporfiri, Akut intermi�an porfiri,
Porfiria kütanea tarda (Hep C ilişkili) ve Mix porfiri.

DİĞER HASTALIKLAR
Akne Vulgaris
Hormonal etkiyle kıl folliküllerinin olgunlaşmasındaki değişikliklerden kaynaklanan deri has-
talığıdır.
• Akne inflamatuar ve non-inflamatuar diye ikiye ayrılır. Non-inflamatuar akne ise açık ve
kapalı komedon adı al�nda ikiye ayrılır.
• Açık komedonların santralinde siyah kera�n plak (melanin oksidasyonu nedenli) izle-
nirken, kapalı komedonlarda kera�n plak epidermis al�nda yerleş�ğinden santral plak
izlenmez. Bu nedenle kapalı komedonlarda folikül rüptürü ve inflamasyon izlenmez.
• Patogenezde Propinibacterium acnes, androjen etkisiyle hipertrofiye gitmiş sebase
bezler, folikül kera�nizasyonu ve sekonder inflamasyon rol oynamaktadır. Androjenler
sebum üre�mini ar�rırlar. A vitamini an�-sebasöz etkisi nedeniyle tedavide kullanılmak-
tadır.
• Sinüs trakt oluşumu ve dermal skar ile giden akne varyan�na akne konglobata adını alır.

Rozasea
Orta yaş kadınlarda gözlenen flushing epizodları (prerozasea), persistan eritem ve telenjiek-
tazi, püstül ve papüller ve en son rinofima ile sonuçlanan bir hastalık�r.

 Yüksek oranda kathelisidin seviyeleri izlenir. (Kathelisidin derinin doğal immünitesin-


de rol oynar) Bunun nedeninin stratum korneumun trip�k enzimi olan kallikrein 5’in
aşırı ak�vasyonu olduğu düşünülmektedir.
 Ayrıca TLR2 upregülasyonu patogenezde suçlanmaktadır.

Rinofima patogenezinde sebase bez hipertrofisi ve folikülerin kera�n debrisi ile �kanması
suçlanmaktadır.
www.drpatoloji.com

Pannikülit
Deri al� yağ dokusu il�habına pannikülit denir ve en yaygın pannikülit formu Eritema
Nodosum’dur.

299
Patoloji / Deri Hastalıkları

Eritema Nodosum nedenleri: Enfeksiyonlar (Beta-hemoli�k streptokok, tüberküloz ve


daha az oranda coccidioidomikozis, histoplazmozis ve lepra), İlaçlar (Sülfanomidler ve oral
kontrasep�fler), Sarkoidoz, İnflamatuar Bağırsak Hastalıkları, Behçet hastalığı ve bazı
malignitelerdir. Sıklıkla bir neden saptanmaz. Patogenezde gecikmiş �p hipersensi�vite
suçlanmaktadır. Kendiliğinden sekel bırakmadan düzelir.

Eritema İnduratum; adölesan ve menapoz döneminde gözlenen nadir pannikülit formudur.


Subkutanöz yağ dokusunun primer vasküli� olarak kabul edilir. Bu nedenle yağ nekrozu ve
inflamasyon eşlik eder. Sıklıkla ülserasyon gözlenir ve sebep bulunmaz.
Weber Chris�an hastalığı: Çocuklarda alt ekstremide gözlenen nonvasküli�k tekrarlayan febril
nodüler pannikülite denir.
Fak�syal pannikülit, travma ve enjeksiyon sonrası gelişen pannikülite denir. Bazen T hücreli
lenfomalar panniküli� taklit edebilir. Ayrıca lupus eritematozis olgularında pannikülit geli-
şebilir.

VERRÜ (WART)
Verrüler HPV’nin neden olduğu 6ay -2 yıl içerisinde kendiliğinde düzelen lezyonlardır. En sık iz-
lenen verrü formu verrüko vulgarisdir. Verrüko vulgaris sıklıkla el sır�nda ve periungual bölge-
lerde izlenir. Verrüko plana veya düz siğiller sıklıkla yüzde ve el sır�nda izlenir. Verrüko plantar
ve palmaris, el ayak iç kısmında gözlenen verrüler ile karakterizedir.

İMPETİGO
Sağlıklı çocuklarda derinin yüzeyel bakteriyel enfeksiyonudur. İmpe�go Bülloza ve İmpe�go
Kontagioza diye adlandırılan iki formu vardır. İkisinde ar�k en sık sebebi Stafilokokus Aureus
olarak kabul edilmektedir.

YÜZEYEL MANTAR ENFEKSİYONLARI


Tinea kapi�s sadece çocuklarda gözlenen kafa derisinde asemptoma�k saçsız eritemli lez-
yon ile karakterize mantar enfeksiyonudur.
Tinea barbae ye�şkinlerde sakal bölgesinin tutulumuyla gider.
Tinea corporis her yaşta gözlenebilmesine rağmen sıklıkla çocuklarda gözlenen gövde deri-
sinin mantar enfeksiyonudur.
Tinea cruris obez erkeklerde inguinal bölgelerde gözlenen mantar enfeksiyonudur.
Tinea pedis insanların %30-40’ında gözlenen �rnak yataklarının mantar enfeksiyonudur.
Tinea versikolor etkeni Malassezia Furfur’dur.
www.drpatoloji.com

300

You might also like