Professional Documents
Culture Documents
Dermatopatoloji
Dermatopatoloji
DERİ
HASTALIKLARI
www.drpatoloji.com
Patoloji / Deri Hastalıkları
DERİ HASTALIKLARI
Tablo 22.1: Makroskopik ve Mikroskopik Tanımlamalar
Makroskopik lezyonlar:
Makül/Yama: Deriden kabarık olmayan herhangi bir boyda olabilen ve çevre deriden rengi nede-
niyle ayrılabilen lezyonlara denir. 5 mm’den küçük lezyonlara Makül, büyük lezyonlara Yama denir.
Papül/Nodül: Deriden kabarık kubbe şeklinde lezyonlara denir. Çapı 5 mm’den küçük olanlara Pa-
pül, büyük olanlara Nodül denir.
Plak: Sıklıkla papüllerin birleşmesiyle oluşan yüzeyden kabarık 5 mm den büyük lezyonlara denir.
• Sırasıyla Yama- Plak-Nodül lezyonları Mycozis Fungoides Hastalığında gözlenir.
Püstül: İçi pü (pus) ile dolu kabarık eleve lezyonlara denir.
Ekskoriasyon: Travma nedeni ile epidermisin sıyrılmasıdır.
Likenifikasyon: Duyarlı kişilerde tekrarlayan küçük travmalar sonucu belli bir deri bölgesinde, kalın
ve düzensiz deri görünümüdür.
Onikoliz: Tırnağın �rnak yatağından ayrılmasıdır.
• Özellikle �rnak yüzeyinde pi�ng (çukurlaşma) ile birlikte Onikolizis Psöriyazis hastalarında iz-
lenir.
Vezikül/Bül : İçi sıvı dolu kesecik oluşumlarına denir. Çapı 5 mm’den küçük olanlara Vezikül, büyük
olanlara Bül denir.
Mikroskopik lezyonlar:
• Akut inflamatuar dermatozlar olan Ürtiker, Akut egzematoz dermatit ve Eritema Multiforme’de
gözlenir.
282
Patoloji / Deri Hastalıkları
MELANOSİT PATOLOJİLERİ
MELANOSİTİK NEVÜSLER
Bütün melanosi�k nevüs hücrelerinde RAS sinyal ile�m yolunda mutasyon izlenir.
(RAS ve BRAF mutasyonları). Bu onkojenlerin ak�vasyonu ile hücre proliferasyonu
te�klenir. Fakat P16/INK4A hücre bölünmesini inhibe ederek nevüsun belli bir boyut-
ta duraksamasına neden olur.
Nevüs hücrelerinde p16/INK4A ve benzeri tümör süpresör gen delesyonları olursa
malign melanoma dönüşüm gerçekleşir.
Malign melanom dönüşme riski olan nevüslar displas�k ve dev boyutlu konjenital
nevüs’tur.
izlenirler.
284
Patoloji / Deri Hastalıkları
MELANOMA
Melanositlerden köken alan malign bir tümördür.
• En ölümcül deri kanseridir ve patogenezde rol oynayan en önemli faktör UV radyasyo-
nun neden olduğu mutasyonlardır.
• En önemli klinik bulgu pigmente lezyonlardaki renk değişimidir ve lezyon sınırları dü-
zensizdir.
• Bunun dışında displas�k nevüsler, dev boyutlu konjenital nevüsler, gene�k yatkınlık ve
karsinojenler e�yolojide rol oynarlar.
Melanom sıklıkla deriden köken alır. Deriden sonra oral-anogenital mukoza, özefa-
gus, meninks ve uvea yerleşimli olur.
Erkeklerde en sık sır�n üst kısımlarında kadınlarda ise sırt ve bacak derisinden gelişir.
Malign melanomlarda histolojik olarak iki büyüme paterni izlenir: Radyal ve ver�kal büyüme paterni.
www.drpatoloji.com
Tümör kalınlığının ince olması, mitozun çok az veya hiç olmaması, yoğun lenfosi�k in-
filtrasyonun varlığı, regresyon yokluğu, ülserasyon yokluğu iyi prognos�k faktörlerdir.
Meme kanserinde olduğu gibi malign melanomda sen�neal lenf nodu biyopsisi
prognozda çok değerlidir. Sen�neal lenf nodunda mikrometastaz varlığında bile prog-
noz kötüdür.
Malign melanom gelişme riski olan nevüsler displas�k nevüs ve dev boyutlu kon-
jenital nevüstür.
Nevüsların öncül lezyonu junc�onal nevüslerdir.
Nevüslarda en sık izlenen mutasyon RAS sinyal ile�m yolu ve BRAF mutasyonlarıdır.
Nöro�zasyon (Maturasyon), malign melanomda izlenmez.
Halo nevüs: Nevüs hücreleri lenfosit infiltrasyonu ile çevrilidir. Prekanseröz değildir.
Spitz nevüs (iğsi veya epiteloid �p) : Klinikte hemanjiyomlar ile karışır. (pembe
renkli) Çocuklarda sık�r. Prekanseröz değildir.
Blue nevüs: Klinikte melanom ile karışır. Prekanseröz değildir.
Seboreik keratoz sıklıkla orta ve ileri yaşlarda gözlenen bir deri tümörüdür.
• Eğer yüzde, çok sayıda ve koyu renkte ise dermatosis papulosa nigra diye adlandırılır.
• Morfolojik olarak koyu-kahverengi renkte ve granüler görünümde izlenir.
AKANTOZİS NİGRİKANS
Tipik olarak aksilla, boyun derisi, kasık gibi deri katlanma bölgelerinde izlenen hiperpigmen-
tasyon ile karakterize kadife benzeri görünümde deri lezyonuna denir.
• Bu lezyonun en önemli özelliği çok sayıda benign ve malign hastalığın deri bulgusu
olmasıdır. Sıklıkla benign patolojilerle birlikteliği vardır (%80). Bu lezyonlar sıklıkla ço-
cukluk çağında gözlenmeye başlar. En sık birliktelikleri obezite ve diyabe�r.
• Herediter hastalıklar ve karsinomlar ile birlikteliği de vardır. En sık birliktelik gastroin-
tes�nal sistem karsinomlarıdır. (Paraneoplas�k sendrom)
• Akantozisi Nigrikansın familyal formlarında en sık izlenen mutasyon FGFR-3 mutasyonudur.
www.drpatoloji.com
• Histolojik olarak epidermis ve dermal papillanın dermise uzanan girin�li çıkın�lı yapıları iz-
lenir.
• Hiperkeratoz ve bazal hücre hiperpigmentasyonu izlenir fakat melanosi�k hiperplazi
gözlenmez.
287
Patoloji / Deri Hastalıkları
FİBROEPİTELYAL POLİP
(AKROKORDON, SKİN TAG, SKUAMÖZ PAPİLLOM)
En sık gözlenen deri lezyonlarından biridir. Sıklıkla orta yaşlı kişilerde özellikle boyun, gövde
ve yüzde izlenen fibroepitelyal benign bir lezyondur. Nevüs ve hemanjiyomlar gibi gebelikte
büyüme gösterebilirler. Ayrıca spontan torsiyone olup nekroze olabilirler.
Akantozis Nigrikansın en sık obezite ve diyabet ile birlikteliği vardır. Ayrıca iç organ
malignitelerine eşlik edebilir.
Sebase adenom: İç organ maligniteleriyle ve Muir Torre Sendromu ile birlikteliği
vardır.
Mul�ple trikilemmomanın Cowden Sendromu ile birlikteliği vardır.
FGFR-3 mutasyonun izlendiği hastalıklar: Seboreik keratoz, Akantozis Nigrikans,
Akondroplazi ve Tanatoforik cücelik’�r.
Sıklıkla 1'cm den küçük, kahverengi-kırmızı renkte yüzeyi pürtüklü lezyonlardır. Güneş gören
yerlerde; yüz, kol, el sır� gibi bölgelerde izlenir. Etyolojide güneş ışığı, hidrokarbonlar ve
www.drpatoloji.com
arsenik suçlanır.
• Alt dudak yerleşimli ak�nik keratoz lezyonuna solar cehili�s (ak�nik cheli�s) denir.
• Aşırı boyutlarda kera�n üre�mi ile giden durumlara kütanöz horn (deri boynuzu) denir.
288
Patoloji / Deri Hastalıkları
Patogenezde rol oynayan temel faktör UV ışınlarının neden olduğu DNA hasarıdır.
İkinci önemli faktör kronik immünsüpresyondur. (İmmünsüpresyon durumlarında
HPV 5 ve 8 suşları kera�nositleri enfekte ederek skuamoz hücreli kanser riskini ar-
�rır.) Epidermodisplazia verrusiformis hastalığında benzer suşlar skuamöz hücreli
kanser riskini ar�rır.
Diğer risk faktörleri: Yanık skarları, kronik deri ülserleri, radyasyon, osteomyelit dre-
naj bölgeleri ve oral mukozada yerleşimli olanlarda arsenik, sigara ve kronik alkol
kullanımıdır.
Mukozalardan gelişen skuamöz hücreli karsinomlar deri karsinomlarına oranla daha
agresif seyirli olur.
•Kera�n sentezi skuamoz hücreli kanserin iyi differansiye olduğunu gösterir. İyi diferansiye
olanlar histolojik olarak keratoakantomadan ayırt edilemeyebilirler.
289
Patoloji / Deri Hastalıkları
KERATOAKANTOMA
İyi differansiye skuamoz hücreli kanserin bir varyan� olarak kabul edilir. Elli yaş üzeri erkek-
lerde yüz ve ellerde izlenen bir lezyondur.
Spontan regrese olabilir. Makroskopik olarak kera�n ile dolu santral çukurluğu bulunan
tümörlerdir. Histolojik olarak hücrelerde buzlu sitoplazmalı görünümü vardır ve ayrıca lenfo-
si�k, eozinofilik hücre infiltrasyonu görülür.
Bazal hücreli karsinom lokal agresif seyirli, yavaş büyüyen ve en sık izlenen deri malignite-
sidir.
En önemli risk faktörü güneş ışığıdır fakat skuamöz hücreli karsinom ile benzer şekilde im-
münsüpresyon ve Xeroderma Pigmentozum gibi DNA tamir bozukluğu hastalıklarında gö-
rülme riski artar.
Patogenezde Hedgehog sinyal ile�m yolunun ak�vasyonu rol oynar. Bu sinyal ile�m
yolunun tümör süpresör geni olan PTCH delesyonu durumlarında bazal hücreli karsi-
nom gelişme riski artar.
Bazal hücreli karsinom folikül epiteli veya epidermis kaynaklı olduğundan mukozal
dokulardan gelişmez.
Bazal hücreli karsinom sıklıkla subepidermal dilate telenjiekta�k damarların olduğu papül
şeklinde lezyonlarla karakterizedir.
• Bazı tümör hücreleri melanin içerir, melanom veya nevüsler ile karışabilir. İleri aşamada
iyileşmeyen ülserler şeklinde izlenebilir (Rodent ülser)
• Bazal hücreli karsinomun süperfisyal varyan� eritematöz pigmente bir plak şeklinde iz-
lenebilir ve bu varyant melanomun erken formları ile karışabilir.
Tümöral hücreleri histolojik olarak epidermisin bazal hücrelerine benzerler. Histolojik olarak iki
farklı büyüme paterni vardır:
•Mul�fokal büyüme: Deride belli bir bölgede birden çok odaktan çıkar ve yüzeyel yayılırlar
(mul�fokal süperfisyel �p).
•Nodüler lezyonlar: Adalar oluşturarak derine doğru ilerlerler. Sıklıkla fibroblastlar ve len-
fositlerce çevrelenir. Mikroskopik incelemede tümör hücreleri bahçe çi� gibi paralel dizilim
gösterirler buna paliza�k dizilim veya bahçe çi� görünümü denir.
290
Patoloji / Deri Hastalıkları
Ak�nik keratoz premalign bir deri lezyonudur. Ak�nik keratoz zemininden sıklıkla
skuamöz hücreli karsinom gelişir.
Bazal hücreli karsinomda mikroskopik incelemede tümör hücreleri bahçe çi� gibi
paralel dizilim gösterir ve buna paliza�k dizilim denir.
HPV 5 ve 8 suşları immünsüpresyon durumunda deride skuamöz hücreli karsi-
nom riskini ar�rır.
Bazal hücreli karsinom en sık izlenen malignitedir ve metastaz yapmaz.
UV radyasyonun en önemli karsinojenik etkisi primidin dimerleridir.
3-Malign Fibroz His�yositom (MFH): Ye�şkinlerde en sık olan yumuşak doku sarkomudur.
Radyoterapi sonrası en sık gelişen sarkomdur. Ekstremitelerin derin kas dokularında ve ret-
roperitoneal bölgelerde yerleşim gösterebilir. Agresif seyirlidir. %50 vakada metastaz gelişir
ve nüks sık�r. Mikroskopik incelemede çevre dokulara infiltrasyon gösteren a�pik fibroblas�k
hücrelerin storiform paterni ile karakterizedir.
www.drpatoloji.com
291
Patoloji / Deri Hastalıkları
Klinikte egzema görünümünde başlar yama (makul) tarzında plaklar içerir ve sonra
plaklar büyüyüp mul�ple büyük nodüller oluşturur ve sistemik yayılım yapar.
Plak aşamasında psöriyazis ile karışabilir.
CD4+ T lenfositlerinden gelişen primer deri lenfomasıdır. Bu hücreler deri tropizmi
sağlayan kütanöz lokösi�k an�jen (CLA) ve kemokin reseptörleri (CCR4 ve CCR10)ni
taşır.
Epidermisteki hücreler sistemik dolaşıma geçer ve diffüz eritem ile karakterize eritroderma-
ya neden olursa Sezary Sendromu denir. Bu hücrelere de Sezary Lutzner hücreleri denir. Bu
hücrelerin çekirdekleri kıvrın�lı yapıda olur (serebriform lenfositler).
MASTOSİTOZ
Mastositoz, mast hücrelerinin deri veya nadiren başka organlarda aşırı proliferasyonunu kapsar.
• Mastositozun sıklıkla çocukları etkileyen ve en sık formuna Ür�kerya Pigmentoza denir.
• Deri lezyonları sıklıkla mul�ple olarak izlenir, soliter formları çok küçük yaşlarda gözlenebilir.
• Mastositoz %10 oranında sistemik tutulum gösterebilir, bu olgular daha ileri yaşlarda gözle-
nir ve daha kötü prognozludurlar.
Mast hücreleri lenfositlere çok benzediğinden tanı için metakroma�k boyalar ile
(Toluidine ve Giemsa) granülleri göstermek tanısaldır. Fakat kesin tanı için mast hüc-
re triptazı ya da kit immünboyama gerekebilir.
292
Patoloji / Deri Hastalıkları
İKTİYOZİS
Epidermal maturasyon bozukluğunun olduğu bir hastalık�r. Klasik bulgusu avuç içi ve ayak
tabanı dışındaki deride stratum korneumun normal sepet örgü (basket weave) yapısını kay-
bedip kalın kompakt bir görünüm almasıdır.
• Hastalık sıklıkla doğar doğmaz tanı alır. İlerleyen yaşlarda ortaya çıkan kazanılmış var-
yantları lenfoid-viseral maligniteler ile ilişkilidir.
• Gene�k geçişe bağlı olarak: OD (ik�yozsi vulgaris), OR (kongenital ik�yosiform eritroder-
ma), OR (lamellar ik�yozis) ve X’e bağlı ik�yozis şeklinde dört formu vardır.
• X’e bağlı geçiş formunda steroid sülfataz enziminde defekt var. Sonuç olarak proadhezif
kolesterol sülfat birikimler olur ve mikroskopik olarak odland cisimleri izlenir.
ÜRTİKER
Lokalize mast hücre degranülasyonu ve mikrovasküler permeabilitede ar�ş ile karakterize
bir tablodur.
• Bu hastalarda kaşın�lı eritematöz lezyonlar gözlenir.
• Anjiyoödem ür�ker ile ilişkilidir fakat anjiyoödemde ödem derin dermis ve subkutanöz
yağ dokusunda da gözlenir.
Ür�ker her yaşta gözlenebilmesine rağmen sıklıkla 20-40 yaş arası bireylerde gözlenir. Lez-
yonlar sıklıkla ilk 24 saa�e normale döner.
Ür�ker üç formda gözlenebilir; Mast hücre ve IgE bağımlı Ür�ker, Mast hücre bağımlı ve IgE
bağımsız Ür�ker, Mast hücre ve IgE bağımsız Ür�ker.
www.drpatoloji.com
293
Patoloji / Deri Hastalıkları
Mast hücre ve IgE bağımlı Ür�ker, Tip 1 Hipersensi�vite ile ilişkili olan an�jenin (Po-
len, yiyecekler, ilaçlar, böcek zehiri) Mast hücre yüzeyindeki IgE reseptörüne bağlan-
ması sonucu ortaya çıkan ür�kerdir.
Bazı durumlarda an�jen direk olarak Mast hücre degranülasyonuna neden olur buna
Mast hücre bağımlı fakat IgE bağımsız Ür�ker denir. (Opioiad kullanımı, bazı an�bi-
yo�kler, kürar ve radyografik kontrast maddeler)
Eğer Mast hücresinden bağımsız vasküler permeabiliteyi ar�ran lokal faktör salınımı
sonrası ür�ker gelişirse buna Mast ve IgE bağımsız Ür�ker denir. Bu durum Aspirinin
indüklediği ür�ker ve Herediter Anjiyonöro�k ödemde gözlenebilir.
Herediter anjiyonöro�k ödem, C1 inhibitörünün kalıtsal eksikliği sonucu gelişir. Va-
zoak�f mediatörlerin, özellikle Bradikinin salınımına sekonder ödem gelişir.
Histolojik olarak epidermis ve epitel normal yapıda izlenir.
ERİTEMA MULTİFORME
Belirli enfeksiyon, sistemik hastalıklar ve ilaçlara karşı gelişebilen ve kendini sınırlayan nadir
aşırı duyarlılık reaksiyonudur.
Tablo 22.8: Eriteme Mul�forme E�yolojisinde Rol Oynayan Faktörler
Enfeksiyonlar: Herpes simpleks, Mikoplazma enfeksiyonları, Histoplazmozis, Coccidioidomycozis,
Tifo ve Lepra.
İlaçlar: Sülfanomid türevleri, Penisilin, Barbitürat, Salisilat, Hidantoin ve An�malarial ilaçlar.
Tümörler: Karsinom ya da Lenfomalar
Kollajen doku hastalıkları: SLE, Dermatomyozit, PAN
Makroskopik olarak lezyonlar mul�formdur: Makül, papül, vezikül ve bül izlenir ve karakte-
ris�k “target” lezyonlar izlenir. Sıklıkla ekstremitelerde ve simetrik tutulum izlenir.
294
Patoloji / Deri Hastalıkları
Stevens-Johnson Sendromu: Hastalığın daha çok çocuklarda görülen, ateşle seyreden yay-
gın deri lezyonları içeren formuna denir.
• Bu hastalıkta ağız boşluğu, dudaklar, konjunk�va, üretra ve anogenital bölgede �pik
erozyonlar ve yanık lezyonlarına benzer kanamalı kabuklanmalar görülür.
Toksik epidermal nekrolizis: Ağır yanıklara benzer şekilde deri ve mukozal yüzeylerde yaygın
nekroz ve soyulmayla karakterize bir hastalık�r. Tipik olarak nikolsky bulgusu pozi��ir.
PSÖRİAZİS
Her yaşta gözlenebilen ve otoimmün altyapısı olan kronik bir dermatozdur. Hastaların yak-
laşık %15’ine artrit eşlik eder. Artrit her eklemi tutabilir, simetrik ya da asimetrik olabilir ve
hafif seyirli ya da romatoid artrite benzer deformitelere neden olabilir. Artrit dışında myo-
pa�, enteropa� ve AIDS eşlik edebilir.
• Psöriyazis ile HLA-C ilişkisi çok yüksek�r (özellikle HLA-Cw*0602 ). Hastaların 2/3’ünde
pozi��ir.
• Psöriyazis patogenezinde Th1 ve Th17 rol oynar. (Patogenezden sorumlu sitokinler: IL-
12, İnterferon gama, TNF ve IL-17) (özellikle an�-TNF ajanları etkilidir.)
• Psöriyazis hastalarında en çok etkilenen bölgeler dirsek, diz, saçlı deri, lumbosakral
bölge, intergluteal alan ve glans penis�r.
Tipik lezyonu düzgün sınırlı pembe veya sedef renginde plak ve çevresinde kolayca
dökülen skuamlarla karekterizedir.
Travma alanlarında yeni lezyonlar oluşabilir. (Koebner fenomeni pozi�f)
Psöriyazis eritroderma nedenlerinden biridir.
Psöriyazis hastalarında %30 oranında �rnak değişiklikleri gözlenir. Yağ birikimi benzeri sarı-
www.drpatoloji.com
kahverenkli renk değişiklikleri, �rnak yüzeyinde küçük çukurlar (pi�ng) ve onikoliz (�rna-
ğın yatağından ayrılması), �rnakta kalınlaşma ve kırılma gibi değişiklikler izlenir.
295
Patoloji / Deri Hastalıkları
LİKEN PLANUS
Deri ve mukozal membranların bir hastalığı olan liken, kaşın�lı, mor, poligonal planar yer-
leşimli papül ve plaklar ile karakterizedir. Mul�pl lezyonlar sıklıkla ekstremitelerde ve �pik
olarak simetrik�r.
• Lezyonlar sıklıkla bir iki yıl içerisinde kendiliğinden düzelir. Fakat düzelme sürecinde
geride pos�nflamatuar hiperpigmente rezidü izlenebilir.
• Oral lezyonlar daha uzun süre kalabilir ve bu nedenle kronik inflamasyon nedenli skua-
möz hücreli karsinom gelişeblir.
• Patogenezde bazal epidermal hücreler ve dermoepidermal hücrelerde an�jenik yapıda
değişimin uyardığı sitotoksik T hücreler suçlanmaktadır. T lenfosit infiltrasyonu ve lan-
gerhans hücre hiperplazisi izlenir.
• En sık tutulan yerler; bilekler, dirsek ve glans penis�r. Olguların %70 inde oral lezyonlar izlenir.
• Liken planus hastalarında papüller üzerinde beyaz noktalanmalar veya çizgilenmeler iz-
lenebilir buna Wikcham çizgileri denir. Bu yapılar hipergranülozis bulgusudur.
• Psöriyazis hastalarında olduğu gibi Koebner fenomeni pozi�fliği izlenir.
Mikroskopik incelemede gözlenen �pik bulgular:
cisimlerini oluştururlar. (Bu lezyonlar bazal kera�nosit kaybının olduğu herhangi bir
kronik derma�t durumunda gözlenebilir.)
Histolojik olarak eritema mul�formeye benzer fakat kronik bir dermatoz olduğun-
dan farklı olarak epidermal hiperplazi, Max Joseph boşlukları, stratum granülozumda
hiperplazi (hipergranülozis) ve stratum korneaumda hiperplazi (hiperkeratoz) izlenir.
296
Patoloji / Deri Hastalıkları
SEBOREİK DERMATİT
Popülasyonda %5 oranında gözlenen kronik inflamatuar bir dermatozdur. Sebase bezlerin
sık izlendiği kafa derisi, alın, dış kulak yolu, nazolabial kıvrım, retroaurikular alan ve pres-
ternal alanda ortaya çıkar.
• Patogenezde suçlanan temel faktör artmış sebum üre�mi ve epidermis inflamasyonu-
dur. Parkinson hastalarında azalmış dopamin üre�mi nedeniyle sıklığı artmış�r.
• Lezyonlar makülopapüler üzeri kurutlu lezyonlardır. Bu hastalarda kafa derisinde kepek-
lenme sık izlenir. Morfolojik incelemede erken dönemde spongiyoz ileri evrelerde ise
akantozis izlenir.
• Kıl foliküllerinin ağzı �pik olarak parakerato�k birikin�ler, nötrofil ve serum ile �kalı olur
bu duruma foliküler lipping denir.
• İnfantlarda diyare ile birlikteliğine leiner hastalığı denir.
• E�yolojisi bilinmez fakat etken olarak malassezia furfur suçlanmaktadır.
PEMFİGUS
Epidermis ve mukoza epiteli hücrelerarası bağlan� yapılarına karşı otoan�kor gelişimi sonucu
oluşan vezikülobüllöz bir hastalık�r. Sıklıkla 4-6 dekatlarda gözlenir ve cinsiyet ayrımı gözlenmez.
• Pemfigus benign seyirli bir hastalık�r ve nadiren ölümcül olarak izlenir.
• Pemfigus hastalarında desmosom yapısını oluşturan desmoglein moleküllerine (Dsg1
ve Dsg3) karşı otoan�korlar gözlenir. (Tip 2 Hipersensi�vite)
• İmmünflöresan incelemede ağ benzeri intersellüler IgG birikimleri gözlenir.
• Pemfigus foliaseus hastalarında sadece Dsg1’e karşı otoan�korlar gözlenir ve bu neden-
le sadece yüzeyel subkorneal büller gözlenir.
Pemfigus hastalarında en önemli histolojik bulgu intersellüler hücre bağlan�larının kaybı so-
nucu ortaya çıkan Akantolizis’dir. Birbirinden ayrılan hücreler polihedral yapılarını kaybedip
yuvarlak bir yapı alırlar. Foliaseus olgularında stratum yüzeyel epidermis granülozum taba-
kasında büller izlenir.
297
Patoloji / Deri Hastalıkları
BÜLLÖZ PEMFİGOİD
Sıklıkla yaşlı popülasyonda gözlenen çok çeşitli klinik bulgular ile karakterize vezikülobüllöz
bir hastalık�r.
• En sık etkilenen bölgeler uyluk iç kısımları, ön kolun fleksör yüzleri, aksilla, kasık ve alt
abdomendir. Oral lezyonlar %10-15 olguda deri tutulumundan sonra izlenir. Bazı hasta-
lar aşırı kaşın�lı ür�keryal plaklar ile bulgu verebilir.
• Bu hastalıkta otoan�korlar bazal kera�nositler ile bazal membran arasındaki bağlan�lara
(hemidezmozom) karşı oluşur.
Normal veya eritematöz bir deride içi berrak sıvı ile dolu 2 cm’den küçük büller izlenir. Büller
enfekte olmadığı sürece skar bırakmaz.
• Histolojik incelemede subepidermal ve nonakantoli�k büller karakteris�k�r.
• Lenfosit ve özellikle bazal hücre tabakası al�nda degranüle olan eozinofil infiltrasyonları
izlenir. Buna bazal hücre tabakasında vaküolizasyonlar eşlik eder.
• Epidermolizis bülloza junc�onal, lamina lucidada bülller ile karakterizedir. Laminin gen
mutasyonu bazı vakalarda ise BPAG2 mutasyonu ile ilişkilidir. Otozomal resesif geçişlidir.
• Epidermolizis bülloza distrofik �p, lamina densa al�nda büller ile karakterizedir. Tip 7
kollajeni kodlayan COL7A1 gen mutasyonu ile ilişkilidir.
Simpleks �pinde dejenerasyon epidermis bazal hücre tabakasındadır. Junc�onal �pte lamina
lusida da büller izlenir. Distrofik �pte ise lamina densanın al�nda kabarcıklanmalar ve skarlar
oluşur.
PORFİRİA
Bir grup porfirin metabolizma hastalığıdır. Esas dermatolojik bulgu güneş ile artan veziküller-
dir ve skar geliş�rmeden iyileşirler. Veziküller subepidermal veziküllerdir. Beş alt formu mev-
cu�ur; Kongenital eritropoie�k porfiria, Eritrohepa�k protoporfiri, Akut intermi�an porfiri,
Porfiria kütanea tarda (Hep C ilişkili) ve Mix porfiri.
DİĞER HASTALIKLAR
Akne Vulgaris
Hormonal etkiyle kıl folliküllerinin olgunlaşmasındaki değişikliklerden kaynaklanan deri has-
talığıdır.
• Akne inflamatuar ve non-inflamatuar diye ikiye ayrılır. Non-inflamatuar akne ise açık ve
kapalı komedon adı al�nda ikiye ayrılır.
• Açık komedonların santralinde siyah kera�n plak (melanin oksidasyonu nedenli) izle-
nirken, kapalı komedonlarda kera�n plak epidermis al�nda yerleş�ğinden santral plak
izlenmez. Bu nedenle kapalı komedonlarda folikül rüptürü ve inflamasyon izlenmez.
• Patogenezde Propinibacterium acnes, androjen etkisiyle hipertrofiye gitmiş sebase
bezler, folikül kera�nizasyonu ve sekonder inflamasyon rol oynamaktadır. Androjenler
sebum üre�mini ar�rırlar. A vitamini an�-sebasöz etkisi nedeniyle tedavide kullanılmak-
tadır.
• Sinüs trakt oluşumu ve dermal skar ile giden akne varyan�na akne konglobata adını alır.
Rozasea
Orta yaş kadınlarda gözlenen flushing epizodları (prerozasea), persistan eritem ve telenjiek-
tazi, püstül ve papüller ve en son rinofima ile sonuçlanan bir hastalık�r.
Rinofima patogenezinde sebase bez hipertrofisi ve folikülerin kera�n debrisi ile �kanması
suçlanmaktadır.
www.drpatoloji.com
Pannikülit
Deri al� yağ dokusu il�habına pannikülit denir ve en yaygın pannikülit formu Eritema
Nodosum’dur.
299
Patoloji / Deri Hastalıkları
VERRÜ (WART)
Verrüler HPV’nin neden olduğu 6ay -2 yıl içerisinde kendiliğinde düzelen lezyonlardır. En sık iz-
lenen verrü formu verrüko vulgarisdir. Verrüko vulgaris sıklıkla el sır�nda ve periungual bölge-
lerde izlenir. Verrüko plana veya düz siğiller sıklıkla yüzde ve el sır�nda izlenir. Verrüko plantar
ve palmaris, el ayak iç kısmında gözlenen verrüler ile karakterizedir.
İMPETİGO
Sağlıklı çocuklarda derinin yüzeyel bakteriyel enfeksiyonudur. İmpe�go Bülloza ve İmpe�go
Kontagioza diye adlandırılan iki formu vardır. İkisinde ar�k en sık sebebi Stafilokokus Aureus
olarak kabul edilmektedir.
300