PID servikovajinal floradan köken alan enfeksiyonun uterus ve tüp mukozası boyunca yayılmasıdır. Uterusta gelişen enfeksiyona endometrit, tüplerde oluşana saplenjit ve yumurtalıklar da oluşan enfeksiyona ooforit adı verilir. Enfeksiyon sıklıkla periton kavitesine yayılarak akut peritonite, nadiren de intra-abdominal abse formasyonuna neden olur, Enfeksiyonun komşu uterin ligamentum latum yaprakları arasındaki damar ve lenfatiklere yayılması da mümkündür. Salpenjit en sık rastlanan görünüm olduğundan PID ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Akut PID vakalarının neredeyse tamamı gebe olmayan kadınlarda görülür. Salpenjit gebelikte de bildirilse de çok nadirdir. Kronik PID genellikle adezyon, mikroskobik tubal enflamasyon, kalıcı pelvik ağrı gibi sekeller ile devam eden, çok da iyi tanımlanmamış bir hastalıktır. Pelvik enfeksiyon oluşumuna yol açabilen durumlar -Seksüel partner sayısının fazla olması. PID hemen hemen her zaman seksüel aktif kadınlarda görülür. Genellikle genç yaşlarda daha sıktır. -Menstrüasyon sırasında akut enfeksiyon olasılığı artmaktadır. -Servisit (En sık servisit yapan N. Gonorrhoeae ve C. Trocomatis) -Rahim içi araçlar ( % 2-4 oranında) -Doğum yada abortus sonrası -Bazende komşu organların enfeksiyonu ( appandisit, divertikülit) sonrası Mikrobiolojik etiyoloji En sık akut PID etkeni cinsel yolla bulaşan Neisseria Gonorrhoeae ve Chlamydia Trachomatis tir. N. Gonorrhoeae PID vakalarının %20-30’ unda peritondan izole edilmiştir.Servikste bulunan gonokokkal enfeksiyon PID gelişiminde önemli bir role sahiptir. PID olan kadınların % 5-56’ sında serviksten C. Trachomatis izole edilmiştir. Salpenjitli hastaların % 60’ ında cul-de-sac ta ve tüplerde seksüel geçişi olmayan aerobik ve anaerobik bakteriler izole edilmiştir. Nonhemolitik streptokoklar, E. Coli; Hemophillus influenza en sık görülen aerob mikro organizmalar olup, peptococci, peptostreptococci ve bacteriodesler ise en sık görülen anaerob organizmalardır. Yine PID vakalarının bir kısmında servikslerinden Mycoplasma Hominis veya Ureaplasma urealyticum da izole edilmişlerdir. M. Hominis tubal bölgeden % 4-17 oranında izole edilmiştir. Tüm PID vakalarının yaklaşık ½-1/3’ ünde anaerobik mikroorganizmalar tek başlarına veya aerobiklerle birlikte izole edilebilmektedir. Bu nedenlerden dolayı PID’ lerin polimikrobik bir etiyolojilerinin olduğu kabul edilmektedir. N. Gonorrhoeae batı ülkelerinde görülen PID ‘ lerin % 40-60’ ından sorumludur. Akut PID’ si olan hastaların % 20-30’ unda serolojik olarak Chlamydia Trochomatis saptanmakta, batın içi sıvıdan alınan kültürlerin yaklaşık 1/3 ‘ ünde Chlamydia üretilebilmektedir. Ancak Chlamydia nın tek başına mı yoksa diğer mikroorganizmalarla sinerji içindemi PID ‘ ye neden olduğu açıklık kazanmamıştır. Chlamydia Tochomatisin sebeb olduğu PID kliniği daha hafif seyirlidir. Gonore ve Chlamydia dışında yalnız başlarına yada birlikte PID nedeni olan mikroorganizmalar: 1- Aerop ve fakültatif aerop mikroorganizmalar (%27) X hemolitik streptokoklar β hemolitik streptokoklar Non-hemolitik streptokoklar Corynebacterium 2- Anaerop mikroorganizmalar (%48) Peptokoklar Peptostreptokoklar Bacteriodes grubu (B. fragilis hariç) Clostridiumlar 3-Bacteriodes fragilis grubu (% 9.5) 4-D grubu streptokoklar (% 5) 5-Enterobacter grubu E. Coli Klebsiella pneumonia Proteus mirabilis Citrobacter diversus 6-Diğerleri ( % 4) Akut PID belirtileri -Alt abdominal ağrı en sık görülen belirtidir. ( Hastaların % 85’inde salpenjit ağrısı 15 günden daha kısa sürelidir.Kronik ağrı, özellikle 3 haftadan uzun sürenintermittant ağrı PID ağrısı değildir.) -Ağrı dışındaki diğer belirtilerin PID tanısındaki değerleri sınırlıdır. -Gonokokkal ve Chlamydial PID’ de son zamanlarda başlayan vajinal akıntı mevcuttur. -Endometrite bağlı intermenstrüel ya da aşırı menstrüel kanama hastaların % 40’ ında görülür. -Dizüri ve sık idrara gitme hastaların % 15’ inde mevcuttur. -Yüksek ateş ( > 38 C) hastaların % 40’ ında görülür. _Bulantı ve kusma hastalığın daha ileri safhalarında ortaya çıkar ( Muhtemelen barsak enflamasyonu sonucu) -Gonokok ve klamidyalarda ağrı mens ile başlar - Gonokokkal PID ‘ de tablo hızla ortaya çıkar. Ateş > 38 C dir. Ağrı şiddetlidir ve daha kısa sürelidir. RİA anamnezi yoktur. -Chlamydial PID’ de ise ağrı daha hafif olup daha uzun sürelidir. Yüksek sedimentasyon hızı vardır. Ateş daha düşüktür. Bu hastalarda genellikle RİA vardır. PID vakalarının nerdeyse % 60’ ında tipik bir PID öyküsü alınamaz, tek yakınma genellikle hafif bir pelvik ağrıdır ve bu ağrılar nedeniyle pek çok hasta yanlış olarak dismenore tanısı almaktadır Akut PID tanı kriterleri Bulunması şart olanlar: - Adneksial hassasiyet - Serviks ve uterus hareketlerinin ağrılı olması - Karında hassasiyet( rebound olmayabilir) Yukarıdaki bulguların tamamına ek olarak bir yada birden fazlasının bulunması şart olanlar : -38 c üzerinde ateş -Lökositoz ( > 10.000/mm3) -Endoserviksten alınan sürüntünün gram boyamasında hücre içinde gram negatif diplokokların görülmesi -Pelvik muayenede yada ultrasonda pelviks abse yada inflamatuvar kitle saptanması -Kuldosentez ya da laparaskopi de periton boşluğunda pürülan materyal saptanması PID ayırıcı tanısında düşünülmesi gereken diğer hastalıklar 1-Apandisit 2-Divertikülit 3-İleus 4-Peritonit 5-Crohn hastalığı 6-Gastrik/ duodönal ülser 7-Akut pankreatit 8-Diğer barsak patolojileri 9-Üriner sistem taşları 10-Üriner sistem iltihapları 11-Dış gebelik 12- Cerrahi girişim sonrası gelişen uterus perforasyonu 13-Dismenore PID tanısı konulması için sırasıyla yapılması gerekenler 1- Anamnez ( Ağrının şekli, başlama zamanı, ateş, titreme hikayesi, bulantı-kusma olmuş mu) 2- Fizik muayene ( Alt abdomende, serviks, uterus ve her iki adneksial bölgede palpasyonla ağrı ve hassasiyet, servisit bulguları gibi…) 3- Laboratuvar bulguları (CRP ölçümü, servikal sekresyonların gram boyaması; Htc, WBC, sedimentasyon, protokalsitonin, Beta-hCG, amilaz, lipaz…) Laboratuvar testleri salpenjit tanısı koymada sıklıkla yardımcı değildir, çünkü yanlış negatif sonuçlar sıktır 4- Culdosentez (Douglas ponksiyonu) . Pıhtılaşmayan kan görüldüğünde ektopik gebelik, rüptüre over kisti akla gelmeli ve laparatomi yapılmalı. Pürülan sıvı gelirse salpenjit tanısı için yararlı olabilir. Sıvı gelmezse, yada gelen sıvı kanlı değil ve beyaz küre içermiyorsa tanıda culdosentez işe yaramaz 5-Cinsel partnerin muayenesi ( PID şüphelenilen kadının partnerinin muayenesi tanı koymada bize yardımcı olacaktır. Partnerde belirgin bir akıntı yoksa bile ürethral akıntıda örnek alınmalı ve gram boyama yapılarak N.gonore ve C. Trochomatis araştırılmalı ve bunlar için kültür yapılmalıdır. 6-Ultrasonografi : Ultrason taraması pelvik abselerin teşhisinde % 90 üzerinde doğruluk oranlarına sahip olduğu için yapılması tavsiye edilir. 7-Kültür ( N. Gonore için servikal kültür şarttır. C. Trochomatis için de servikal kültür alınmalıdır. Normal vajinal florada bulunan bakteriler ve diğer aerobik ve anaerobik bakteriler için rutin kültür alınması tavsiye edilmez Klinik Muayene bulgularına göre salpenjitlerin evrelendirilmesi Evre I….. Tüpte, overde yada her ikisinde birden inflamasyon var, komplikasyon gelişmemiş. Evre II…… Tüpü, overi tutan inflamatuvar kitle yada abse var. Pelvik peritonit olabilir de olmayabilir de Evre III…. Enflamasyon pelvis dışındaki yapılara yayılmış ( Rüptür tubo- ovarian abse ) PID tedavisi Tüm hastaların hospitalize edilmesi gerekmez, İdeal antibiotik tedavisi tüplerden izole edilen mikroorganizmalara yönelik olmalıdır, ancak fallop tüplerinden kültür almak çok kolay değildir. Poliklinikten takip edilecek olan hastalara Yükleme dozu olarak 1 gram Probenecid ile birlikte şu antibiotiklerden biri uygulanır : Cefoxitin 2 gram İM Amoxicillin 3 gram PO Ampicillin 3.5 gram PO Prokain penicillin G 4.8 milyon ünite İM Yükleme dozundan sonra tedaviye ya Doxycycline 4 x 100 mg PO yada Tetracycline 4x 500 mg. PO olarak 10-14 gün devam edilir. PID vakalarının hastaneye yatırılmasını gerekli kılan durumlar 1- 38 c üzerinde ateşinin olması 2-Adneksial kitle saptanması yada şüphelenilmesi 3-Birlikte gebelik olması 4-Periton irritasyon bulgularının olması 5- Hastada sıvı açığı olması 6- Antibiotik tedavisine cevap vermeyen poliklinik hastaları 7-RİA taşıyan hastalar 8- Salpenjit tanısının kesin konulamadığı vakalar Hastaneye yatırılarak tedavi edile hastalarda tedavi rejimleri : REJİM I Hastanedeki tedavisi ( Doxycyline 2 x 100 mg İV + Cefoxitin 4 x 2 gram İV , en az 4 gün süreyle) Taburcu tedavisi:Doxycyline 2 x 100 mg PO, 10-14 gün) REJİM II Hastanedeki tedavisi : Clindamycin 4 x 600 MG iv + Tobramycin yada Gentamycin 2 mg/kg yükleme, daha sonra 2x 1.5 mg/kg , en az 4 gün) Taburcu tedavisi : Clindamycin 4 x 450 mg PO, 10-14 gün) REJİM III Hastanedeki tedavisi : Doxycycline 2 x 100 mg İV + Metranidazole 2 x 1 gram İV, en az 4 gün) Taburcu tedavisi : Doxycycline 2 x 100 MG. PO, 10-14 gün Penisilinaz üreten N. Gonore suşlarına karşı Spectinomycine seçilebilinir. Antibiotik tedavisi bir çok vakada sekel kalma olasılığını azaltmaz. Ancak kalıcı hasarların çoğu antibiotik tedavisi başlanmadan önce gelişir. RİA ‘lı olan hastalarda antibiotik tedavisi başlandıktan en az 24 saat beklendikten sonra RİA’ ları çıkarılmalıdır. Tubo-ovarian abse gelişen hastalarda daima absenin rüptüre olma riski vardır. Bu risk solda olan abselerde sağda olanlar göre daha fazladır. Bu nedenle solda abse saptanan hastalara rüptür riskini artıracağından lavman yaptırılmamalıdır Tubo-ovarian abse rüptürlerinin mortalitesi % 65-95’ tir Bu nedenle bu vakalarda en geç 12 saat içinde laparatomi yapılarak enfekte dokuların çıkarılması ve karın boşluğuna biriken abse materyalinin drenajı sağlanmalıdır. Mümkün mertebe radikal ekstirpatif cerrahiden kaçınılmasında yarar vardır. Rüptüre tubo-ovarian abse vakalarında hastanın hastaneye yatışı yapıldıktan sonra hemen 1- Büyük bir damar yolu açılır ( Cut-down gerekebilir) 2- Pulmoner arter wedge basıncı yada santral venöz basınç takibine başlanır. 3-Oral alım durdurulur. 4-İV sıvı-elektrolit tedavisine başlanır 5-Antibiotik tedavisi başlanır 6- İdrar sondası yerleştirilir 7- N/G sonda ile dekompresyona başlanır 8- Cross-match yaptırılarak en az 2 ünite , tercihen taze kan hazırlatılı 9-Acil laparatomi yapılır. PID geçiren kadınlarda 1- Rekürren pelvik inflamatuvar hastalık ( % 25’ in de nüks) 2-İnfertilite ( tubal oklüzyona bağlı) 3-Ektopik gebelik riskinde artış 4-Kronik abdominal ağrı