You are on page 1of 15

Köleler Ve Efend!

ler

“Demokras!” adıyla maskelenen yen! b!r krallık s!stem!… Bu sefer tek fark; toplumlar, kölel!ğ!nden kurtulmak
!ç!n b!r asır mücadele ett!kler! krallarını, artık kend! eller!yle seç!yorlardı. Ve böylece kend!ler!n! özgür
sanmaya başladılar.
Ama tam ters!ne kölel!k daha kron!k b!r hale gelm!şt!. Çünkü artık köle olduklarının b!le farkında değ!llerd!.

Yan! efend!ler h!yerarş!s!ndek! “büyük efend!”. Vatandaşlar !se köle…

Peygamber “Tanrı’dan başka k!mse kral olamaz” d!yordu.

Tanrı’nın kral olması f!kr!ne Yahud! ve Hır!st!yanlar b!r nebze aş!na olsa da Müslümanlar bunu duyunca
genelde şaşırır. Ama halbuk! Allah’ın 99 sıfatından b!r! “El Mel!k” yan! kraldır.

(Ta-Ha 114., Haşr 23., Nas 2. Ve Kamer 55. ayetlerde, Allah “mel!k” yan! “kral” sıfatıyla anılır.)

Kuran’da Allah “Mal!k’ül Mülk” yan! “Devlet!n Sah!b!” şekl!nde anılır.

(Al! İmran 26)

Mülk ve Mel!k kel!meler! aynı kökten gel!r. Mülk devlet demekt!r, Mel!k !se devlet!n sah!b! olan kraldır. Bütün
!lah! met!nlere göre köleler yan! kullar, sadece Tanrı’ya a!tt!r ve ondan başka herhang! b!r k!mseye köle
olmaları ş!ddetle yasaklanmıştır. Bu, !nsanların özgürleşmes! anlamına gel!r.

Esk! Ah!t’te de Tanrı’nın krallığına b!rçok atıf vardır. Onlardan b!r! şöyled!r:

“Ve o kralların günler!nde, gökler!n Rabb! sonsuza dek sürecek b!r krallık kuracak ve onun hâk!m!yet! başka
b!r kavme bırakılmayacak; ancak bu krallıkların heps!n! o yıkıp b!t!recek ve kend!s! ebed!yen duracak.” (Esk!
Ah!t, Dan!el 2:44)

Yen! Ah!t’te !se: “Tanrı’nın krallığı, b!r kralın kölelerle hesaplaşması !le mukayese ed!l!r” (Matta 18:23) g!b!
!fadelerle çoğu kez anılır. Özell!kle köleler!n, krallarından veya efend!ler!nden özgürleşt!r!lmes!yle
!l!şk!lend!r!l!r.

Kuran’da !se defalarca kez Allah’ın hükümde ortağı olmadığı söylenerek, bunun aks!n! uygulamanın “ş!rk”
olacağından bahsed!l!r. Örneğ!n:

“K!mse hükümde onun ortağı değ!ld!r.” Kehf 26- !fades!, çeş!tl! şek!llerde defalarca kez vurgulanır.

İbran!ler!n kralı olan Süleyman peygamber!n b!r duası aktarılırken b!le Hz. Süleyman’ın krallık yapmak
zorunda kaldığı !ç!n Allah’tan af d!lemes! ve kend!s!nden sonra başka h!ç k!mseye b!r hükümdarlık
vermemes! !ç!n Allah’a yalvardığı aktarılır.

-Sad 35 [“Rabb!m! Bana verd!ğ!n mülkten (devlet başkanlığından) dolayı ben! affet ve benden sonra
k!mseye verme. Şüphes!z k! sen affed!c!s!n.] Ayette açıkça geçen bu !fadeler Kuran mealler!nde sank! Hz.
Süleyman Allah’a kend!s!ne mülk vermes! !ç!n yalvarıyormuş g!b! kasten yanlış anlamlandırılmıştır. Halbuk!
bağlam !ç!nde b!le bakılsa ayet!n gerçek anlamı açıkça anlaşılab!lmekted!r.-

O yüzden bütün peygamberler, !lk olarak kend! memleketler!ndek! d!ktatörlere mesajlarını tebl!ğ etm!şlerd!r.
Onlar, hükmeden krallar yer!ne h!zmet eden kurumları alternat!f get!r!yorlardı.

Bu öyle güçlü b!r mesajdı k! köleler!n onları !zlemes! kaçınılmazdı. Krallar ve onlardan beslenen d!ğer köle
sah!pler! bunu göreb!l!yordu. Bu yüzden peygamberler!n b!rçoğuna su!kastler düzenlend!. Bazıları
öldürüldü. Buna rağmen özgürlükler!n! kazanmak !ç!n onları !zleyen köleler sayes!nde, bu olaylar tar!hsel
kayıtlarla günümüze kadar ulaştı.

(RAP: Bu kısım öneml!. Ş!md! de hak!kat! söyleyen ve s!stem, küresellere meydan okuyanların peş!nden
g!d!l!p ve onlar yen! s!stemde öncü olacaklar.)
Derken, Şeybe büyüdü ve 11 oğlu oldu. Oğullarından üçünü, o dönemk! Mekke’n!n üç büyük Tanrısına, yan!
Lat, Menat ve Uzza’ya adadı.

B!r!ne Abduluzza (Uzza’nın köles!) !sm!n! verd!. B!z bugün onu “Ebu Leheb” lakabıyla tanıyoruz.

D!ğer!ne Abdulmenat (Menat’ın köles!) !sm!n! verd!. B!z bugün onu “Ebu Tal!b” lakabıyla tanıyoruz.

B!r d!ğer!ne de Abdullat (Lat’ın köles!) !sm!n! verd!.

İbadet ed!len k!ş!ye Arapçada “rab”(efend!) den!r.

Kuran’da “abd” ve “rab” !l!şk!s!, yan! “köle” ve “efend!” !l!şk!s! sadece Allah ve onun yarattıkları arasında
sınırlandırılır; Allahtan başkasını “rab (efend!)” ed!nmek, yan! başkasına “!badet (kölel!k etmek)” ş!ddetle
yasaklanmıştır.

Kuran’ın !lk sures!nde, yan! Fat!ha’da (açılışta) efend! ve köle !l!şk!s!n!n nasıl olacağı net b!r şek!lde tar!f
ed!lm!şt!r. Buna göre Allah “Rabbul alem!n” yan! alemler!n efend!s!d!r ve “!yyake nabudu” (sadece sen!n !ç!n
köleler!z) den!lerek, Allah’tan başka k!mseye köle olunmaması gerekt!ğ! bel!rt!lm!şt!r.

Bu yüzden köle sah!pler! Hz. Muhammed’! öldürmek !stem!ş ve ona su!kast yapmayı b!le denem!şlerd!.

Kuran’da aktarılan b!r d!ktatör kıssasında, d!ktatörün nasıl “rab” olarak tanımladığını göreb!l!r!z. O k!ş!
F!ravundu ve köleler!ne “ene rabbukumul ala” (ben s!z!n büyük efend!n!z!m) Naz!rat 24- d!yordu.

Kuran’da, Allah’ın yer!ne “rab” ed!n!lenlerden “tağut” d!ye bahsed!l!r ve bu bağlamda çok çarpıcı !fadeler
karşımıza çıkar:

“…’Allah’a kölel!k ed!n, tâğuttan kaçının’ d!ye elç! gönderd!k.” Nahl 36

''...Tâğutu tanımamaları kend!ler!ne emred!ld!ğ! halde, onun kend!ler!ne hükmetmes!n! !st!yorlar'' N!sa 60

Kuran’ın !lk sures!nde, yan! Fat!ha’da (açılışta) efend! ve köle !l!şk!s!n!n nasıl olacağı net b!r şek!lde tar!f
ed!lm!şt!r. Buna göre Allah “Rabbul alem!n” yan! alemler!n efend!s!d!r ve “!yyake nabudu” (sadece sen!n !ç!n
köleler!z) den!lerek, Allah’tan başka k!mseye köle olunmaması gerekt!ğ! bel!rt!lm!şt!r.

Bu yüzden köle sah!pler! Hz. Muhammed’! öldürmek !stem!ş ve ona su!kast yapmayı b!le denem!şlerd!.

Kuran’da aktarılan b!r d!ktatör kıssasında, d!ktatörün nasıl “rab” olarak tanımladığını göreb!l!r!z. O k!ş!
F!ravundu ve köleler!ne “ene rabbukumul ala” (ben s!z!n büyük efend!n!z!m) Naz!rat 24- d!yordu.

Kuran’da, Allah’ın yer!ne “rab” ed!n!lenlerden “tağut” d!ye bahsed!l!r ve bu bağlamda çok çarpıcı !fadeler
karşımıza çıkar:

“…’Allah’a kölel!k ed!n, tâğuttan kaçının’ d!ye elç! gönderd!k.” Nahl 36

''...Tâğutu tanımamaları kend!ler!ne emred!ld!ğ! halde, onun kend!ler!ne hükmetmes!n! !st!yorlar'' N!sa 60

Yen! Ah!t’te Hz. İsa !le İbran!ler arasında geçen !lg!nç b!r d!yalog aktarılır. Hz. İsa onlara “gerçeğ!
öğreneks!n!z ve gerçek s!z! özgür kılacak”12 ded!. Onlar da cevap olarak “B!z h!çb!r zaman k!mseye kölel!k
etmed!k. Nasıl oluyor da sen, ‘Özgür olacaksınız’ d!yorsun?”-Yuhanna 8:33- ded!ler.

Yan! onlar köle olduklarının b!le farkında değ!ld!. Tıpkı b!z!m g!b!!

Okumadığı k!taplara !nanan toplumlar, ruhbanlar tarafından köleleşt!r!lmeye mahkumdur. O k!taplar,


!nsanları özgürleşt!rmeye yönel!k olsa da.

Hır!st!yanlar k!l!se kurumu tarafından köleleşt!r!ld!.


Onlardan önce de Yahud!ler Sanhedr!n tarafından köleleşt!r!lm!şt!. Müslümanlar !se Emev!ler dönem!nde
köleleşt!r!ld!.

Hz. Muhammed ölür ölmez, l!derl!k kavgaları başlamıştı. Bu yüzden l!teratürde !lk f!tne d!ye anılan Cemel ve
Sıff!n savaşları ve ardından da Kerbela fac!ası gerçekleşt!. Hz. Muhammed’!n a!les!nden olan !nsanlar,
!ler!de Emev! krallığı !ç!n tehd!t oluşturmasınlar d!ye öldürüldü. Ş!! ve Sünn! ayrımı böyle başladı. Bugünkü
mezhep savaşlarının tar!hsel tohumları böylece ek!lm!ş oldu. Heps! güç !ç!nd!.

Yeryüzünde kölel!ğ!n olmadığı, dolayısıyla hükümetler!n ve hükümdarların ortadan kaktığı ve bugünkü


düzene alternat!f olarak !nsanlara h!zmet ve adalet dağıtan b!r devlet anlayışının get!r!lmes! gerekt!ğ!ne da!r
b!lg!ler! !lah! met!nlerde görüyoruz. Üstel!k söz konusu devlet!n, dünya üzer!nde mutlaka kurulacağına da!r
b!r !dd!ayı aynı met!nlerde okuyoruz. Hatta bu devlet!n yapısal özell!kler!ne, !şley!ş!ne ve ekonom!s!ne da!r
b!lg!ler!n b!le aktarıldığını görüyoruz.

Devletler, har!ta üzer!nde ülkeler!n!n etrafına s!yas! sınırlar ç!zm!şse ve bu sınırların ötes!ne geçmek !steyen
!nsanlar önce pasaport çıkartmak zorundaysa, yan! devletler!nden seyahat !ç!n !z!n !stemek zorundaysa bu
da onları köle yapar.

Efend!ler h!yerarş!s!n!n herhang! b!r noktasında bulunan devlet yetk!l!s! k!ş!ler, uygun gördüğü vatandaşına
pasaport ver!r, uygun görmed!ğ!ne vermez. Sonra v!ze den!len başka b!r süreç devreye g!rer, vs.

Komün!st devletler vatandaşlarına çalışma kampında kölel!k yapma (Arapça !fades!yle !badet) mecbur!yet!
get!r!r; kap!tal!st devletler bunun yer!ne kölel!k h!zmet!n! verg! olarak alır; feodal kab!le efend!ler! (araz!
sah!b! ağalar) !se kab!len!n köle mensuplarını tarlalarda çalıştırır.

Böylece açlık, evs!z kalma ve güvens!z b!r yaşam g!b! sorunlarla yüzleşeceklerd!r. Bu üç sorun, köle
üret!c!ler!n!n temel dayanaklarıdır ve s!stem!n devamı !ç!n sürekl! d!r! tutulmak zorundadır. Aks! takd!rde
köleler !taat etmey! reddedecekt!r. Köleler! !taate zorlayan d!ğer b!r faktör de sun! olarak üret!lm!ş borçlar
meseles!d!r.

H!ç k!msen!n d!ğer b!r k!ş!ye hükmetme yetk!s!n!n olmadığı ve herkes!n temel hak ve özgürlükler!n!n tes!s
ed!ld!ğ! b!r adalet düzen!n!n, İlah! met!nlerde tar!f ed!ld!ğ!nden bahsetm!şt!k.

Esk! ve yen! Ah!t’te bu s!stem “Tanrı’nın Krallığı” veya “Cennet Krallığı” d!ye tar!f ed!l!yor. Kur’an !se bu
s!stem!n hayata geçt!ğ! dönem! “D!n Günü” (Yevm!dd!n) d!ye tanımlıyor ve bu !fade defalarca kez ayetlerde
anılıyor.

Meallerde, anlaşılamadığı !ç!n çoğu zaman “kıyamet günü” d!ye çevr!l!r ama “kıyamet günü” kavramı
Kuran’da “Yevm!l kıyameh” d!ye geçer ve faklı b!r kavramdır. “Kıyam” kel!mes! “ayağa kalkma”, “ayaklanma”
g!b! anlamlara gel!r. Halbuk! “D!n Günü” kavramı, ayetlere bakıldığında, tamamen Tevrat ve İnc!l’dek!
“Tanrı’nın Krallığı” anlatımlarıyla aynıdır.

(RAP:İsev!ler!n tasaff! etme meseles!nde bu met!nler büyük rol oynayab!l!rler. Z!ra onları kutallarında da
kölel!ğ! reddetme düşünces! var. Ve bu hedefler kutsala dönüşe b!rer !şarett!r.)

Fat!ha sures! Kuran’ın b!r özet!d!r. Bu süreye göre: Tek efend! (rab) Allah’tır; !nsanlar ondan başka k!mseye
kölel!k etmemel!d!r; d!n gününün sah!b!/kralıdır (mal!k!d!r); İnsanların amacı, D!n Günü !st!kamet!ndek! yola
yönlend!r!lmek olmalıdır; O güne ulaşılırsa herkes n!metler !ç!nde olur; ondan uzak olanlar !se gazap ve
b!lg!s!zl!k !ç!nded!r. Yan! d!ğer b!r dey!şle, gerçeğ! b!lmeyen kölelerd!r.
Tar!h boyunca peygamberler, ş!rk! ortadan kaldırmak !ç!n savaşmıştı. H!ç b!r! Tanrı’nın varlığına !nsanları
!kna etmek !ç!n uğraşmamıştı. “B!r yaratıcı var mıdır, yok mudur?” g!b! bas!t ve b!r gereks!z b!r tartışma
!ç!ne g!rmem!şt!. Buna da!r, h!çb!r !lah! k!taplarda örnek yoktur. Bütün mesele “ş!rk koşmak” den!len kölel!k
s!stem!n! ortadan kaldırmaya yönel!kt!.

İsra!loğulları Mısır’dan çıkıp F!ravun’un kölel!ğ!nden kurtulduktan sonra, nes!ller boyunca b!r kralları
olmadan yaşadılar. Bu döneme Hak!mler dönem! den!r. B!r devlet yapıları vardı ama bu s!stemde krallar
hükmetm!yor, onun yer!ne hak!mler adalet h!zmet! ver!yordu.

Peygamber Samuel b!r hak!md!. O yaşlandığında, oğulları adalet kurumunu !şlet!yorlardı. Ama yozlaşmışlar
ve rüşvete bulaşmışlardı. İbran!ler, Samuel’e gel!p, hak!mler!n rüşvet aldığını anlatmış ve hukuksuzca
kararlar verd!kler!nden ş!kayet etm!şlerd!. Samuel’e, artık yaşlandığı !ç!n onları denetleyem!yor olduğunu
söyled!ler.

Yan! s!stem!n denet!m mekan!zması !şlem!yordu ve böylece problemler ortaya çıkıyordu. Problem!
g!dermek yer!ne s!stem değ!ş!kl!ğ! kararı aldılar ve b!r kralları olsun !sted!ler.

Onlar bu talepler!n! !lk defa Samuel’e karşı d!le get!rmem!şlerd!. Samuel’den önce de b!r hak!m ve b!r
peygamber olan G!deon’a krallık tekl!f etm!şlerd!. Çünkü G!deon, onları düşmanlarının el!nden kurtarmış b!r
asker! komutandı aynı zamanda.

Ona krallık tekl!f ett!kler!nde, G!deon’un cevabı çok nett!:

“Ben s!ze kral olmam, oğlum da olmayacak. Tanrı s!z!n kralınız olsun.” Esk! Ah!t, Hak!mler Bap 8:22

Yıllar sonra, bu sefer Samuel’!n karşısındaydılar ve ondan; Tanrı’ya, b!r kral vermes! !ç!n dua etmes!n!
!sted!ler. Samuel onların bu taleb! karşısında öfke ve üzüntüye kapıldı. Yaptıkları şey!n yanlış olduğunu
onlara !zah etmeye çalıştı. Ama İbran!ler kararlı ve ısrarcıydı. Ve Samuel dua ett!. Tanrı’nın Samuel’e cevabı
!se şöyle oldu:

“Kralları olarak ben! !nkar ett!ler.” Esk! Ah!t, I. Samuel Bap 9:18

Tanrı’nın Samuel’e söyled!ğ! d!ğer b!r söz !se şöyle aktarılır:

“Kend!n!z !ç!n seçm!ş olacağınız kralınız yüzünden, feryat edeceks!n!z fakat o gün Rab s!ze cevap
vermeyecek.” Esk! Ah!t, I. Samuel Bap 9:7

Bakara sures!nde de Saul’den bahsed!l!r fakat farklı b!r !s!mle, Talut adıyla anılır. Talut, İbran!ce “uzun
boylu” anlamına gelen b!r lakaptır.

Talut’un yan! Saul’ün, F!l!st ordularına karşı yaptığı savaşta Hz. Davut peygamber de savaşmış ve Calut’u,
yan! Golyat’ı öldürmüştür. Savaştan sonra kralın yanında çalışmaya devam etm!şt!r.

Saul, krallığının !lk dönemler!nde halk tarafından çok sev!l!r ve desteklen!r. Samuel k!tabında, zaman
!çer!s!nde kral Saul’ün nasıl b!r güç zeh!rlenmes! yaşadığı ve ceberrut b!r d!ktatöre dönüştüğü anlatılır.

Hz. Davut, Calut’un ordularına karşı yapılan savaştan sonra halkın gözünde b!r kahramana dönüşmüştür. Ve
aynı zamanda !y! huylu b!r! olduğu !ç!n halk tarafından çok sev!lmekted!r. Saul’ün yer!ne geçecek kralın
Davut olduğu herkes tarafından öngörüleb!lmekted!r. Ve Saul, Davut’u krallığı !ç!n b!r tehd!t olarak görmeye
başlar. Hatta onu öldürmek !ç!n b!rkaç kere su!kast düzenler. Ama her sefer!nde Davut, kaçmayı başarır.
Yanında b!r grup f!rar! askerle F!l!st topraklarına g!der ve orada yaşamaya başlar.
En sonunda Saul (Talut) ölür. Herkes Davut’un kral olmasını !stemekted!r ama Davut İsra!l topraklarına
dönmez b!le. Saul’un yer!ne oğlu İşboşet, kral olur. İşboşet’!n krallığının !k!nc! yılında, d!ktatörlük altında
ez!lmekte olan Yahudalıların !ler! gelenler!, Hz. Davut’un yanına gel!r ve “b!z!m kralımız sen ol” derler.21
Görülmekted!r k! hala akıllanmamışlardır ve b!r kral !stemekted!rler. Tanrı’nın, !nsan krallar dönem!ne
geç!şte onlara söyled!ğ! sözler! hala c!dd!ye almamaktadırlar. Davut’un önünde !k! seçenek vardır. Ya onların
tekl!f!n! reddecek ve İşboşet’!n krallığı altında ez!lmeler!ne göz yumacaktır. Ya da onların kralı olmayı kabul
edecekt!r.

Böylece Davut, tekl!f! kabul eder. Hebron’a g!der ve orada meshed!lme tören! !le kral !lan ed!l!r.

Yahuda mecl!s!n!n Davut’un hükmüne g!rmes!nden sonra, Yeruşel!m’de hak!m!yet!n! hala sürdürmekte olan
İşboşet, Davut’a ve taraftarlarına savaş açtı. Güç !ç!n başlatılan bu savaşın kaybeden! İşboşet olmuştu.

Yıllar sonra Davut ölüm döşeğ!ndeyken, onun oğullarından Adon!ya, kral olmak !ç!n heveslend!. Esk! Ah!t’!n
I. Krallar bölümünün !lk sayfasında anlatılan h!kayeye göre, Adon!ya, devlet!n yönet!c!ler!n! ve komutanları
b!r araya toplayıp kend!n! kral !lan ett!. Ve onlar Adon!ya’ya b!at ett!ler. Bu toplantıya kardeş! Süleyman’ı
çağırmamıştı.

Çünkü gücü garant!lemek !ç!n onu öldürmey! düşünüyordu. Fakat bütün bunlar olurken babası Davut henüz
ölmem!şt! b!le. İbran!ler hala hükmed!lmek !st!yorlardı. Davut olanlardan haberdar olunca, hemen Hz.
Süleyman’ı kral olarak meshett! ve yen! kral Süleyman oldu. Ad!l b!r kral olarak İbran!ler! güttü. Çünkü onlar
çobanlar tarafından güdülmek !st!yorlardı.

Hz. Süleyman öldükten kısa b!r sonra İsra!l krallığı !k!ye bölündü ve İbran!ler ez!len, adaletten yoksun kalmış
köleler olarak, b!r daha !flah olmadılar.

B!r gün yeryüzünde, kralların, yan! devlet başkanlarının veya hükümetler!n olmadığı; bunun yer!ne kamu
h!zmet! veren devlet kurumlarının olduğu b!r s!stem!n kurulacağına !nanıyorum.

Roma m!toloj!s!nde Satürn, ‘Altın Çağ’da hüküm sürmüş b!r ‘Tanrı’dır. Altın Çağ, ‘Masum!yet Devlet!’n!n
kurulduğu ve k!msen!n !şç!l!k yapmak zorunda olmadığı b!r çağ olarak tar!f ed!l!r.

(RAP: Altın çağ vurgusu var)

Kuran’da “mülk”, yan! “devlet” kavramı defalarca kez geçer.

“…Allah s!z!n rabb!n!zd!r. Mülk yalnız onundur. Ondan başka h!çb!r !lah yoktur. O halde nasıl oluyor da
döndürülüyorsunuz?” (Zümer Sures! 6)

“…Mülk yalnızca O'nundur. Allah'ı bırakıp da kend!s!ne yalvardıklarınız, b!r çek!rdek zarına b!le mel!k
olamazlar.” (Fatır Sures!, 13)

“O, gökler!n ve yeryüzünün mülkü30 kend!s!ne a!t olandır. Çocuk ed!nmem!şt!r. Mülkünde h!çb!r ortağı da
yoktur…” (Furkan Sures!, 2)

İşte o gün mülk Allah'ındır. O, !nsanların arasında hükmünü ver!r. (Hac Sures!, 56)

"Hamd, çocuk ed!nmeyen, mülkte ortağı olmayan, z!lletten kurtaracak b!r yardımcıya !ht!yacı bulunmayan
Allah'a mahsustur" de ve O'nu büyüklükle !le yücelt. (İsra Sures!, 111)

De k!: "Ey mülkün sah!b! olan Allah'ım! Sen mülkü d!led!ğ!ne ver!rs!n. D!led!ğ!nden de mülkü çeker alırsın…”
(Al-! İmran Sures!, 26)

“…Sura üflend!ğ! gün de mülk onundur…” (Enam Sures!, 73)


O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların h!çb!r şey! Allah'a g!zl! kalmaz. Bugün mülk k!m!nd!r? Tek olan, her şey!
kudret ve hâk!m!yet! altında tutan Allah'ındır. (Mü’m!n Sures!, 16)

“Gökler!n ve yer!n mülkü Allah'ındır…” (Şura Sures!, 49)

İbran!ler, Tanrının krallığına !hanet ed!p kend!ler! !ç!n !nsan krallar !stem!ş ve Tanrı’ya karşı günah
!şlem!şlerd!…

“Peygamberler! onlara, ‘Allah s!ze Tâlût'u mel!k seçt!’ ded!. Onlar, "O b!z!m üzer!m!ze nasıl mel!k olab!l!r?
B!z mülke ondan daha lâyığız. Ona zeng!nl!k de ver!lmem!şt!r" ded!ler. Peygamberler! şöyle ded!: "Şüphes!z
Allah onu s!z!n üzer!n!ze seçt!, onun b!lg!s!n! ve cüsses!n! artırdı." Allah mülkünü d!led!ğ!ne ver!r…” (Bakara
Sures!, 247)

“B!z Davud'un mülkünü güçlend!rd!k…” (Sad Sures!, 20)

“Süleyman, ‘Ey Rabb!m! Ben! affet! Bana verd!ğ!n mülkü, benden sonra k!mseye verme! Şüphes!z sen
affed!c!s!n!’ ded!.” (Sad Sures!, 35)

Esk! Ah!t’!n Hak!mler, I. Samuel ve I. Krallar bölümler!nde sadece Tanrı’nın kral olab!leceğ!n!n
aktarıldığından bahsetm!şt!k. Ayrıca Esk! Ah!t’!n Yaremya bölümü, bap 46:18, 48:15 ve 51:57’de de Tanrı
“kral” olarak anılır.

Esk! Ah!t’!n Mezmur (Zebur) bölümü, 47. Bap, 7-8’de !se Tanrı’nın krallığından şöyle bahsed!l!r:

“Tanrı bütün yeryüzünün kralıdır. Tanrı bütün m!lletlere hükümdarlık eder…”

Esk! Ah!t’!n Dan!el bölümü, Bap 2:44’te !se Tanrı’nın krallığının yeryüzünde mutlaka kurulacağına da!r b!r
vaat bulunur:

“Ve o kralların günler!nde, gökler!n Rabb! sonsuza dek sürecek b!r krallık kuracak ve onun hâk!m!yet! başka
b!r kavme bırakılmayacak; ancak bu krallıkların heps!n! o yıkıp b!t!recek ve kend!s! ebed!yen duracak.”

Esk! Ah!t’!n Yeşaya bölümü, bap 32:1’de "İşte kral doğrulukla krallık yapacak, önderler adaletle yönetecek."
den!l!r ve devamında, 33:22’de “Kralımız Rab’d!r, b!z! O kurtaracak." d!ye eklen!r.

(Adalet kavramı)

“İsa çevres!ne göz gezd!rd!kten sonra öğrenc!ler!ne, ‘Varlıklı k!ş!ler!n33 Tanrı’nın Krallığına g!rmes! çok zor
olacak!’ ded!." (Markos İnc!l!, 10:23)

(RAP: Varlıklı k!ş!lere gönderme)

“Sonra İsa şöyle ded!: ‘Tanrı’nın Krallığı, toprağa tohum saçan adama benzer. Gece olur, uyur; gündüz olur,
kalkar. Kend!s! nasıl olduğunu b!lmez ama tohum f!l!zlen!r, gel!ş!r. Toprak kend!l!ğ!nden ürün ver!r. Önce
f!l!z!, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneler! ver!r. Ürün olgunlaşınca, adam hemen orağı vurur.
Çünkü b!çme vakt! gelm!şt!r.”34 (Markos İnc!l!, 4:26-29)

İnc!l’de geçen bu “olgunlaşıp başak veren f!l!z” benzetmes! çok !lg!nçt!r çünkü Kuran’da, Fet!h sures!nde,
Müslümanların İnc!l’de bahsed!len özell!kler!ne d!kkat çek!lerek, benzer !fadeler kullanılır: “(Müslümanların)
İnc!l'dek! n!tel!kler!, f!l!z!n! çıkarıp güçlend!rm!ş ve kalınlaşıp gövdes! üzer!ne d!k!lerek ek!nc!ler! sev!nd!ren
b!tk! g!b!d!r.” (Fet!h sures!, 29. ayet)

"Krallığın gels!n. Gökte olduğu g!b!, yeryüzünde de olsun." (Matta İnc!l!, 6:10)

(RAP: İnc!l'e ençok gönül verenlerde uyanış olma !h!tmal! yüksek gözüküyor)
Andolsun k! b!z, Tevrat'tan sonra Zebur'da da yazdık: Şüphe yok k! yeryüzüne, sal!h kullarım var!s olacak."

B!r !nsan, onurlu ve özgür b!r şek!lde yaşamak varken, neden yönet!lmek !stes!n k!! Daha önce de d!kkat
çekt!ğ!m!z g!b!; hem felsef!, hem de ahlak! olarak, b!r devlet!n varlık sebeb! yönetmek/hükmetmek değ!l,
h!zmet etmekt!r.

O yüzden !nceled!ğ!m!z met!nler!n hükümetler, hükümdarlar veya krallar f!kr!n! reddetmes!n!n temel!nde,
evrensel b!r et!k değerler mekan!zmasının !şled!ğ!n! anal!z edeb!l!r!z.

Kap!tal!zm’de üret!m, sermaye (kap!tal) üzer!nden kurgulanır. Bu durumda sermayey! el!nde bulunduranlar
(bankerler) efend!lerd!r; d!ğerler! de köleler olur.

Komün!zmde !se üret!m komün (kapalı toplum, yan! üret!m veya tüket!m !ç!n b!r araya toplanmış k!ş!ler)
üzer!ne kurgulanır. Bu durumda o toplumu organ!ze edenler (bürokrat!k el!tler) efend!lerd!r; ger! kalanı da
köleler olur. Köleler fabr!kalarda veya !şç! kamplarında çalışmak zorundadır. Mal ed!nme, yan! özel mülk!yet
hakları b!le yoktur.

Krallar ve hükümetler!, kölel!k h!zmet!n! genelde verg! olarak alırlar. Efend!ler!n!ze öded!ğ!n!z para, s!z!n
emeğ!n!z! ve zamanınızı, yan! özgürlüğünüzü tems!l eder. Çünkü o parayı kazanmak !ç!n bunları zaten
harcamışsınızdır. Devlete zorunlu verg! vermek s!z! devlet!n köles! yapar.

(RAP: İslam da verg! s!stem! var. Bu kısım hatalı olab!l!r)

Mevcut küresel para s!stem!, toplumları, aynı anda hem devletler!n hem de bankaların köles! yapıyor.
Bankalarla h!çb!r !l!şk!s! olmayan b!r k!ş! b!le farkında olmadan bankerler!n köles! oluyor.

PARA SİSTEMİ

1971 yılından ber! Dünya’da para kullanılmıyor.40 Onun yer!ne f!at para s!stem! den!len, -halbuk! parayla
h!çb!r !lg!s! olmayan- değers!z kağıt parçalarının dolaşımda olduğu b!r düzene geç!ld!.

1971 yılında A.B.D.’de, R!chard N!xon dönem!nde alınan b!r kararla, f!at para s!stem!ne geç!ld!. Buna göre,
basılan paralar artık altın veya gümüş g!b! değer !fade eden madenler! tems!l etmeyecek; onun yer!ne
Amer!kan Hükümet!n!n !rades!n! tems!l edecekt!. Yan! keyf! olarak, !sten!len m!ktarda basılab!lecekt!. N!xon
Shock den!len bu olay, bütün dünya p!yasalarını etk!led! ve artık günümüzde dünyanın tamamında kullanılan
para, hükümetler!n !rades!ne dayalı kağıt parçaları oldu. Ama küresel para s!stem!n!n yozlaşması daha
esk!lere dayanıyordu.

Yan! para, özgürlüğünüzü ceb!n!zde taşımanızı sağlayan b!r araçtır. Bu bakımdan para, özgürlüğünüzün
depolandığı yerd!r. Onu s!zden zorla (verg! olarak) veya s!stemsel aldatmacalarla (kur dalgalanmaları,
enflasyon, fa!z, vs.) el!n!zden alan k!ş!ler, s!zden özgürlüğünüzü almış olur.

Böylece hükümetler ve küresel f!nans el!tler!, s!z!n efend!n!z, s!z de onların köles! olursunuz. Sürekl!
çalışırsınız fakat hak ett!ğ!n!z b!r!k!m! asla yapamazsınız.

Beyn! uyuşmuş köleler, açlıktan ağızları b!le koksa, kend!ler!nden gasp ett!kler!yle saltanat süren
d!ktatörler!n! alkışlarlar. Onlar, !taat etmey! reddeden özgür z!h!nlere karşı kıskanç ve tahammülsüzdür.
Onların da kend!ler! g!b! köle kalmasını !sterler.

Dünyadak! yıllık toplam mal ve h!zmet üret!m!n!n, yan! reel üret!m!n değer! 60 tr!lyon dolar !ken, menkul
kıymetler olarak !şlem gören kağıtların toplam değer! yaklaşık 1.2 katr!lyon dolar. (AOL Med!a, Peter Cohan
!mzalı makale, 9 Haz!ran 2010)

PARANIN İCADI
Paranın !cadından önce takas yapılıyordu. Ama bu zor b!r yöntemd!. Çünkü takasta her !k! tarafın da b!r
d!ğer!n!n malını talep etmes! gerek!yordu.

Bunun !ç!n altın ve gümüş parçaları tar!h!n b!rçok dönem!nde t!carette kullanıldı. Çünkü bunların kıymetl!
maden olarak takı g!b! kullanımları olduğu !ç!n değerler! vardı.

M.Ö. 7. Yüzyılda, L!dyalılar parayı !cat ett!. Altın ve gümüş parçalarını b!r araya get!r!p er!tt!ler ve kalıplardan
geç!rerek standart b!r hale get!rd!ler. Altın ve gümüş artık paraya dönüşmüştü. Ve t!carete !vme kazandırdı.

1913 yılına gel!nd!ğ!nde Amer!kan Merkez Bankası olarak b!ld!ğ!m!z FED kuruldu.

O yıla kadar ABD’de gel!r verg!s! d!ye b!r şey yoktu. FED’!n kuruluşuyla b!rl!kte gel!r verg!s! yasası çıkarıldı
ve bankalarla hükümetler!n, köleler üzer!ndek! g!zl! ve dolaylı ortaklığı kurulmaya başlandı.

FED’!n kuruluşundan önce Amer!kan doları altını tems!l ed!yordu. Yan! dolar, b!r altın çek!yd!. FED’!n
kuruluşundan sonra, bu yen! para s!stem!n!n !lk zamanlarında, basılan paranın, haz!nen!n el!ndek! altına
oranı %100 olması gerek!rken, altın oranı yasayla %40’a düşürüldü. Yan! haz!nede 100 b!r!m altın varsa,
sank! 160 b!r!m altın varmış g!b! dolar basılab!l!yordu.

İlerleyen süreçte bu oran sıfıra !nd!r!lecek ve FED çılgınca para basacaktı.

1944 yılında ABD’n!n New Hampsh!re eyalet!nde, kölel!k tar!h!n!n en öneml! olaylarından b!r! yaşandı. II
Dünya Savaşı müttef!k! olan 44 ülken!n tems!lc!ler!n!n katılımıyla b!r toplantı yapıldı ve Bretten Woods
Anlaşması den!len b!r met!n !mzalandı. Buna göre; bütün katılımcı ülkeler!n döv!z rezerv b!r!m! dolar
olacaktı.

(RAP: ABD'n!n ülkeler! !kna etme sürec! detaylandırılmalı)

Doların kuru da “1 ons (31,1 gram) altın = 35 dolar” olarak sab!t kabul ed!lecekt!. Böylece ABD, dünyaya
dolaylı yoldan dolar !hraç etmeye başladı.

Dünya ülkeler!, haz!neler!ndek! döv!zler!n! dolar olarak stokluyorlardı. Yan! %40 oranda altına dayalı, %60
oranda ABD’n!n !rades!ne dayalı olarak basılan b!r para b!r!m!n!.

1971’de !se ABD başkanı R!chard N!xon !dares!nde, doların altınla bağı tamamen koparıldı. Artık dolar %100
oranında ABD’n!n !rades!ne dayalı basılan b!r kağıt oldu. Bretten Woods anlaşması feshed!ld! ama s!stem
f!!l! olarak uygulanmaya devam ett!.

Ekonom!ler! daraldıkça p!yasaya, kred!yle borçlandırma yoluyla para sürüyorlar. Böylece enflasyon den!len
durum ortaya çıkıyor ve halkların ell!ndek! para er!y!p g!d!yor.

Örneğ!n; b!r ekonom!de, dolaşımda 20 l!ra varsa ve o ekonom!n toplam varlığı 10 k!lo buğdaysa, buğdayın
k!losu 2 l!radır.

Bu ekonom!n!n üret!m kapas!tes! artmadığı halde, s!z 20 l!ra daha basıp p!yasaya sürersen!z buğdayın
k!losu 4 l!ra olur. Artık o ekonom!de 20+20=40 l!ra olmasına rağmen, ekonom! büyümem!şt!r; hala 10 k!loluk
buğday değer!nded!r.

Ceb!nde 2 l!rası olan k!ş!n!n parası, yarı yarıya düşer; o parayla b!r k!lo buğday alab!l!yorken artık sadece
yarım k!lo alab!l!r.
Bu yüzden merkez bankaları, ekonom!dek! üret!m artarsa, p!yasaları dengelemek !ç!n para basar. Ama
sadece ekonom! büyüdüğünde değ!l, bunu p!yasaları hareketlend!rmek !ç!n de yaparlar. Çünkü güvens!zl!k
ortamları oluştuğunda, !nsanlar para harcamak !stemez ve p!yasalar durgunlaşır. Fakat üret!m!n artmadığı
halde, p!yasaya !rad! olarak sürülen fazladan her para, s!z!n ceb!n!n!zden görünmez b!r el tarafından
çalınmış özgürlüğünüzü tems!l eder. Ve bu denges!zl!k, günümüzde devasa boyutlardadır.

2008’dek! küresel ekonom!k kr!z, dünyada bütün kralların çıplak olduğunu gösteren b!r örnekt!.

ABD’de FED’!n pervasızca p!yasaya dağıttığı kred!ler, -k! bunların çoğunu mortgage kred!ler! oluşturuyordu-
borç kağıtları olarak dünya borsalarında satılıyordu. Yanlış okumadınız: “borç” satılıyordu.

Dünya p!yasalarında bu kağıtlar, üzerler!ne kar koyularak elden ele gez!yordu. Zaten olmayan b!r paranın
alacağını

tems!l eden kağıtların sözde değer! daha ş!şm!şt!.

Ve devasa b!r balon oluştu. Bu kağıtlara harcanan paranın ger! dönmeyeceğ! anlaşılınca, !şler çoktan
çığırından çıkmıştı ve balon patladı. Durumu kurtaralım derken daha fazla para bastılar. ABD, o güne kadar,
tar!h! boyunca bastığı paranın (800 tr!lyon doların) beş katı fazla parayı (4 katr!lyon dolar) 2008 kr!z!nden
sonra b!rkaç yıl !ç!nde bastı.

2 l!ranız olduğu halde, 10 k!lo buğdayın 1 k!losu s!z!nken, önce yarım k!lo, sonra 100 gram, en sonunda 1
gram s!z!nd!r. Dünyadak! para s!stem!nde şu an yaşanan budur.

FED !şley!ş! bugün dünyadak! herkes!n hayatını yakından !lg!lend!r!yor. O yüzden bu mekan!zmayı
anlamamız gerek.

Bu kuruluş, Amer!kan devlet!ne a!t olmayan özel b!r kuruluştur. Para basması !ç!n devlet FED’e tahv!l ver!r.
Tahv!l ve bono devletler!n borçlanma kağıtlarıdır. FED de bunun karşılığında tahv!l m!ktarı kadar para basar
ve dolaşıma sokar.

Bunun yolu halka fa!zle ver!len kred!lerden geçer. İnsanların sırtına fa!zl! borç yükü olarak b!nen hayal! para,
gerçeğe dönüşür. Çünkü artık bankaya ve dolaylı yoldan devlete çalışan ve değer üreten köleler vardır.
Devlet ve banka, el!nde gerçek para varmış g!b! yaparak çalıştırdığı kölelerden beslen!r. Yaptıkları !ş sadece
onların çalışmalarını kurnazca organ!ze etmekten !barett!r.

“FED’!n fa!z artırımı yüzünden, doların değer!n!n arttığını” çoğu k!ş! telev!zyonda duymuştur.

Sebeb!n! merak ett!n!z m! h!ç? Aslında dolar artmaz, s!z!n paranızın değer! çalınır. Şöyle !zah edel!m:

Devletler, tasarruflarının b!r kısmını bono olarak haz!neler!nde saklarlar. Bonoların, devletler!n borçlanma
senetler! olduğunu söylem!şt!k.

D!yel!m k! b!r ülken!n haz!nes!nde 1 m!lyar dolarlık bono var. Yan! ABD ona b!r sene sonra bu parayı ödemey!
taahhüt ed!yor.

O esnada ABD’dek! fa!z oranı %2. FED fa!z! %3’e çıkarırsa, bu sefer p!yasaya sürdüğü yen! bonolar daha
değerl! görülecek (ama aslında değer! değ!şmeyecek çünkü hala aynı para b!r!m!n! tems!l eden bonolardır)
ve esk! bono kağıtlarının p!yasa değer! düşecek.

Böylece %2’l!k fa!z dönem!nde, 1 m!lyar dolar bonoyu haz!nes!ne koyan ülke, kayba uğrayacak. Bu sefer
kend! b!r!k!m!n değer! düşecek ve kend! para b!r!m!, dolar karşısında er!m!ş olacak.
FED’!n fa!z artırımında, dolar kurunun artmasının sebeb! budur. Aslında dolar artmaz, s!z!n “paranızın” İşte
s!stem bunun g!b! akıl dışı mekan!zmalarla !şler.

Aslında dolar artmaz, s!z!n “paranızın” değer! düşer; daha doğrusu, b!r yerden başka b!r yere g!der.

İşte s!stem bunun g!b! akıl dışı mekan!zmalarla !şler.

Kölel!k s!stem! b!nlerce yıldır, devam ed!yor ama daha önce h!ç bu seferk! kadar büyük olmamıştı. Onun bu
büyüklüğü, aynı zamanda en zayıf noktası. Açgözlülüğü onu o kadar ş!ş!rd! k!, patlama noktasına get!rd!.
Artık gereken şey, sadece kralların çıplak olduğunu k!tleler!n görmes!...

Az önce bahsett!ğ!m!z f!nans balonu yakın b!r zamanda, belk! b!rkaç yıl !ç!nde patlayacak ve dünya, !nsanlık
tar!h!n!n h!ç görmed!ğ! kadar büyük b!r ekonom!k çöküş yaşayacak.

F!at para s!stem!n! tar!hte deneyen bütün ekonom!ler, kaçınılmaz b!r şek!lde h!per enflasyon yaşayarak
çökmüştür.

11. Yüzyılda, Ç!n’de Yuan hanedanlığında; 12. Yüzyılda, İng!ltere’de; 18. Yüzyıllarda, Fransa’da… Bugünkü
s!stem de m!adını doldurdu ve h!per enflasyona doğru koşar adım !lerl!yor. N!tek!m h!çb!r hükümet,
sonsuza dek karşılıksız para basamaz çünkü çalışan !nsanların alım gücü veya kölel!k dereces!, kr!t!k
sınırın, yan! hayatta kalma sınırının altına düştüğü zaman s!stem, kaçınılmaz olarak çöker; kaos
meydana gel!r.

Sıradak! çöküş muhtemelen !k! aşamalı olacak. Küresel b!r bono kr!z! yaşanacak ve ardından devletler çok
daha fazla para basmak zorunda kalacak. Sonra kısa b!r dönem her şey düzeld! zanned!l!rken n!ha! yıkım
h!per enflasyonla gelecek.

Mevcut ekonom! model! çöktüğünde, dünyada yen! b!r model uygulanmaya başlayacak. Ve bu, büyük
!ht!malle “enformasyon!zm” olacak. Yan! artık üret!m, sermaye (kap!tal) üzer!ne değ!l, b!lg! (enformasyon)
üzer!ne kurgulanacak. Teknoloj! çağında, b!lg! teknoloj!ler!n! yönetenler, üret!m! organ!ze edecek.

Küresel kr!z!n patladığı o gün gel!p, bütün kralların çırılçıplak olduğu görüldüğünde, dünya köleler! !ç!n b!r
özgürlük şansı doğacak. Eğer bu şansı kullanamazlarsa, bu sefer yen! efend!ler b!lg!y! el!nde bulunduranlar
olacak. D!ğerler! de muhtemelen ç!plenm!ş köleler…

Köle yaratmanın en etk!l! yolunun, !nsanları borçlandırmak olduğundan bahsetm!şt!k. Borcun sürekl!
olmasını sağlamak !ç!n bankalar bunu fa!z adı altında uygular, devletler !se çeş!tl! verg!ler adı altında
sürdürür. Hem Yahud!ler, hem Hır!st!yanlar, hem de Müslümanlar !ç!n fa!z yasaklı b!r kavramdır. Kuran’da
fa!z d!ye tercüme ed!len kel!me “r!ba”dır ve aslında sadece fa!z! değ!l, her türlü haksız alacağı kapsayan b!r
ter!md!r.

HZ. İSA VE FAİZ

Hz. İsa’nın yaşadığı dönemde, Kudüs’tek! Süleyman Mabed!n!n avlusunda, fa!zle borç veren d!n adamlarının
tezgâhları vardı. İnc!l’de anlatılan b!r h!kayeye göre İsa, Kudüs’e g!rd!ğ!nde !lk !ş!, Mabed’e g!d!p, oradak!
fa!zc! s!msarların tezgahlarını dev!rmek ve onları kovmak olmuştu.

Böylece Yahud! d!n adamları, Hz. İsa’yı yok etmek !ç!n yollar aramaya başladılar. Tıpkı Kureyş müşr!kler!n!n,
fa!z!n yasak olduğunu söyleyerek kölel!k s!stem!ne çomak sokan Hz. Muhammed’! öldürmek !stemeler! g!b!.

Tezgâh !le bank aynı anlamdadır. Banka kel!mes!n!n köken! buraya dayanır. Yunancada bankaya “trapeza”
derler. Çünkü trapeza, tezgâh anlamına gel!r. Türkçede de bazen “banko” olarak kullanılan bu kel!me !le
parklarda üzer!nde oturduğumuz banklar da aynı köktend!r.
Hz. İsa, fa!zle !nsanları köleleşt!renler!n s!msarların tezgâhlarını veya d!ğer b!r dey!şle bankalarını dev!r!rken,
bunu kölel!k s!stem!n!n haksızlığına karşı b!r tavır olarak yapıyordu.

Fa!z, kölel!k s!stem!n!n çarklarındak! d!şl!lerd!r. Kuran’da !se “r!ba” !fades!yle karşımıza çıkan bu kavram,
fa!z!nden başka, f!nans p!yasalarında türev ürünler olarak !şlem gören ve halkın zeng!nl!ğ!n! (özgürlüğünü)
f!nansçılara dolaylı yoldan aktaran bono, tahv!l ve kred! alacaklarının satışından elde ed!len gel!rler! de
kapsıyordu. Çünkü havadan gelen haksız para manasındaydı.

Kuran’da, Adem’!n Cennet’ten kovuluşunda b!le, Şeytan’ın ona devlet başkanlığı vaat ett!ğ! anlatılır:

“Böylece şeytan ona vesvese verd!. Ded! k!: ‘Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve ebed! b!r mülkü
gösterey!m m!?” (Taha, 120)

Mülkün Kuran’da “devlet” anlamında kullanıldığını görmüştük. Burada ağaç !fades! de d!kkat çek!c!d!r.
Arapça met!nde “ağaç” !ç!n kullanılan “şecera” kel!mes!, belk! saltanat ed!lecek b!r “nesle” de gönderme
yapıyor olab!l!r. Şecera kel!mes!n!n b!r d!ğer anlamı da “soy” veya “nes!l”d!r.

Şeytan Adam’e mülk, yan! devlet vaat etm!şt!r. İnsan, Şeytan’ın bu tekl!f!ne aldanınca, ceza olarak, Tanrı’nın
krallığından kovulmuştur.

1944 yılında, Bretten Woods’da, 1 ons (31,1 gram) altının 35 dolar olarak bel!rlend!ğ!nden bahsetm!şt!k.
Bugün !se (Aralık 2019), 1 ons altının f!yatı 1476 dolar.

Görüldüğü üzere dolardak! değer kaybı 42 kat. (Rap) Bu durum sadece Amer!kalıları değ!l, kend! para
b!r!mler!n!n değer!, dolar kuruna göre bel!rlenen tüm dünya ülkeler!n! !lg!lend!r!yor. Özetle bu durum dünya
!nsanlarının II. Dünya Savaşından ber! 42 kat daha fak!rleşt!ğ! veya köleleşt!ğ! anlamına gel!r. Ş!md! şok ed!c!
!k! örnek vermek !st!yorum.

Meşhur ekonom! uzmanı M!ke Maloney’!n “H!dden Secrets of Money” belgesel!n! seyrederken hayretle
d!nlem!şt!m. Maloney, oto yedek parça mağazasında çalışan babasının, 1960 yılındak! maaş bordrosunu
göster!yordu. Buna göre, o tar!hte gel!rler! 8300 dolar c!varındaydı. Aynı tar!hlerde, yaşadıkları Oregon
şehr!nde, ortalama b!r ev f!yatının !se 7600 dolar c!varında olduğunu, esk! !lanlardan göster!yordu. Yan!
1960’larda, çalışan b!r Amer!kalı, 1 aylık gel!r!yle, ortalama b!r ev alab!l!yordu.

Yan! eğer 1965’ten ber!, Türk L!rası h!ç değer kaybetmeseyd!, ortalama b!r çalışan, sadece 6-7 aylık
maaşıyla, 160-190 b!n tl’l!k, başını sokab!lecek b!r ev alab!lecekt!. (syf.87)

Yayınlanan araştırmaya göre, öğretmen maaşları 1923 yılından !t!baren !ncelenm!şt!r. Rapordan anlaşıldığına
göre, 1923’te, yan! Türk!ye’n!n yıkıcı b!r dünya savaşından yen! çıktığı yoksulluklarla dolu kuruluş yıllarında
b!le b!r öğretmen (d!ğer b!r dey!şle, ortalama b!r çalışan), aylık maaşıyla 20 adet Cumhur!yet altını
alab!lmekteyd!. Bugünse sadece 3 adet alab!lmekted!r.

Kölel!k şartlarının, zaman !çer!s!nde ne kadar kötüleşt!ğ!n! görüyoruz. Her !nsan b!r ev sah!b! olmayı hak
eder. Günümüzde bu, !mkânsız g!b! b!rşeyd!r. Kölel!ğ!n olmadığı b!r s!stemde !se bu çok kolaydır. Çünkü o
s!stemde kazandığınız değer çok daha yüksek olur. Eğer kölel!k s!stem! yüzünden evs!z olduğunuz !ç!n k!ra
ödemek zorundaysanız, öded!ğ!n!z k!ra b!le s!z! s!steme daha fazla köle yapar.

''..burada vurgulamak gereken şudur k!, zeng!n b!r köle olmak b!le kötüdür. Mesele, zeng!nl!k/fak!rl!k
meseles! değ!ld!r; kölel!k/özgürlük meseles!d!r. Çünkü ne kadar zeng!n b!r köle olursanız olun, !ş!n doğası
gereğ! mutlaka şartlarınız kötüleşecekt!r.
Tar!h!n en büyük ekonom!k kr!z! yaklaşıyor ve !nsanlar b!r!k!mler!n! kaybetmek üzere. Bu felaket! !zleyecek
süreç, çok sancılı geçecek. Fakat o zaman !nsan krallar/efend!ler redded!lerek, yen! ve ad!l b!r dünya devlet!
kurulab!l!rse, her şey çok daha güzel olab!l!r.

GELİR VERGİSİ YOKTU

ABD’de gel!r verg!s!n! ödemeyenler hapse atılıyor. Ama orada FED’!n kurulduğu 1913 yılından önce, gel!r
verg!s! d!ye b!r şey yoktu. O tar!hten sonra %1-7 arası gel!r verg!s! uygulanmaya başlandı. Bugün !se bu
oran %39’a kadar yükseld!.

Bugün dünyada 11 ülke, halkından gel!r verg!s! almıyor. Ve bunlar, dünyanın en zeng!n ülkeler! arasında:
Katar, B!rleş!k Arap Em!rl!kler!, Umman, Kuveyt, Bahreyn, Suud! Arab!stan, Bermuda, Bahama Adaları,
Cayman Adaları, Monaco, Hong Kong.

Bu ülkelerde sağlık, sosyal güvenl!k h!zmetler!ne karşılık verg!ler uygulanıyor. Fakat Cayman adalarında
sosyal güvenl!k verg!ler! b!le yok. Sadece !thalatçılara verg! uyguluyorlar.

Hz. Yusuf’un h!kayes! hem Esk! Ah!t’te hem de Kuran’da anlatılır. Bu !şletmeler, devlet !ç!n gel!r sağladığı
g!b!, madd! gücü olmayan !ht!yaç sah!pler!n!n, asgar! düzeyde beslenme !ht!yacını da karşılamak
konusunda, devlet tarafından kullanılır. Daha önce de !fade ett!ğ!m!z üzere, peygamberler!n k!tapları, !deal
devlet uygulamalarına da!r b!rçok kodlar !çer!r.

Hz. Yakub’un (İsra!l’!n)45 12 oğlu vardı. Hz. İsa’nın 12 havar!s! vardı. İslam kültüründe !se bunun yansıması
Hz. Muhammed’den sonra gelen 12 !mam !nancıdır. Yan! b!r yüksek n!tel!k ve karşısında, ondan b!r derece
daha altta bulunan 12 n!tel!ğe da!r sembol!k b!r anlatım. Farklı kültürlere a!t semboloj!lerdek! bu rakamsal
paralell!k hep d!kkat!m! çekm!şt!. Dünyadak! gümüş m!ktarının, altın m!ktarında 12 kat daha fazla olduğunu
öğrend!ğ!m zaman46, bu merakım daha da ş!ddetlenm!şt!.

Dünyanın güneş etrafında b!r turu esnasında, ayın dünya etrafında 12 tur atması da bu gar!p rakamsal
paralell!ğ!n !ç!ne yer buluyordu. Üstel!k tar!h boyunca, !nsanlar, altının değer!n! gümüşün 12 katı olarak
b!çm!şlerd!. Bu bağlamda Güneş’!n b!r altın paraya, Ay’ın !se gümüş paraya benzed!ğ!n! şaşırarak !zl!yoruz. 1
Güneş (veya altın) eş!tt!r 12 Ay (veya Gümüş). Örneğ!n, Roma İmparatorluğu dönem!nde kullanılan b!r altın
s!kke, 12 gümüş şekele karşılık gel!yordu.

Yukarıda verd!ğ!m!z örneklerdek! Hz. Yakup ve Hz. İsa paygamberler, Güneş !le sembol!ze ed!l!r. Hz.
Yusuf’un rüyası b!le bu sembol!zme b!r gönderme yapar. Çünkü, 11 kardeş! olan Hz. Yusuf (kend!s! !le
b!rl!kte toplam 12 kardeşt!rler), babası Hz. Yakub’u rüyasında Güneş olarak görmüştü. İnc!l’e göre Hz.
İsa’nın 12 havar!s!nden b!r! olan Yahuda, arkadaşlarına !hanet etm!şt!. Tevrat’a ve Kuran’a göre Hz. Yusuf,
kardeşler! tarafından !hanete uğramıştı47. Tevrat, İnc!ller ve Kuran’da anlatılan bu h!kâyeler, b!r arada ele
alındığında şöyle b!r detay ortaya çıktığını görürüz. B!r tarafta 12’!n 1’! dışlanır; d!ğer tarafta 12’!n 1’!,
d!ğerler!n! dışlar. Yan! sembol!k olarak alırsak; b!r tarafta artı değerde b!r gümüş para, d!ğer tarafta esk!
değerde b!r gümüş para görürüz. Asıl enteresanlık ş!md! gel!yor:

Bu s!stem! b!r ekonom! model!ne uygulayınca muhteşem b!r formülün ortaya çıktığını görürüz. Bu formül,
modern ekonom! doktr!nler!ndek! enflasyon, deflasyon, stagflasyon ve devalüasyon g!b! temel problemler!
tamamen ortadan kaldırıyor.

Enflasyon: B!r değere karşılık gelmeyen paranın basılmasından dolayı f!yatlardak! artış.

Devalüasyon: B!r para b!r!m!n!n, d!ğerler! karşısında değer kaybı.

Stagflasyon: Ekonom!k durgunluk.


Deflasyon: Ekonom!n!n hacm!n!n, dolaşımdak! paradan daha hızlı büyümes! sebeb!yle f!yatlardak! düşüş.

“K!md!r Allah’a güzel b!r borç verecek o k!mse k!, Allah da o borcu kend!s!ne kat kat ödes!n. Allah daraltır ve
gen!şlet!r. Ancak O’na döndürüleceks!n!z.” (Bakara, 245) & “K!m Allah’a güzel b!r borç verecek k!, Allah da
onu kend!s!ne kat kat ödes!n. Ona çok değerl! b!r mükfat da vardır.” (Had!d, 11)

Bu arada, ayetlerdek! !lg!nçl!kler devam eder. Had!d (dem!r) sures!n!n 10. ayet!nde “Ne oluyor s!ze k! Allah
yolunda harcamıyorsunuz?” d!ye sorulur ve ardından 11. ayette, Allah borç !ster ve m!sl!yle ger! ödeyeceğ!n!
söyler. Ve hemen ardından, 12. ayette, !man edenler!n, o gün geld!ğ!nde, Cennet’te olacağı söylen!r.55
Sank! Tanrı’nın Krallığına b!r gönderme yapılıyor g!b!d!r. Ayetler!n numaraları (10, 11, 12) b!le !lg!nçt!r.
shf-107

SEZARIN HAKKI SEZARA

Matta İnc!l’!n!n 22. bölümünde de !nceled!ğ!m!z konuya yorulab!lecek b!r h!kâye anlatılır. Hz. İsa, !nsanlara
Tanrı’nın Krallığından bahsederken, Fer!s!ler onun yanına gel!r. Bunlar b!r Yahud! tar!katıdır ve Hz. İsa’yı
tuzağa düşürmek !stemekted!rler. Yaptıkları plana göre; ona b!r soru soracaklar ve sözde onu zor duruma
sokacaklardır: “Kutsal Yasa’ya56 göre Sezar’a verg! vermel! m!y!z?” Hz. İsa “hayır” derse, Romalılar onu,
halkı !syana teşv!k ett!ğ! !ç!n tutuklayacaktır. “Evet” derse, onu d!nleyen cemaat, Pagan b!r devlete verg!
ver!lmes!n! onayladığı !ç!n ondan uzaklaşacaktır. Fer!s!ler!n yaptığı plan budur.

Hz. İsa’ya bu soruyu sorarlar. Aldıkları cevap beklemed!kler! türdend!r. Hz. İsa, “Ey !k!yüzlüler! Ben! neden
den!yorsunuz? Verg! öderken kullandığınız parayı göster!n bana!” der. Onlarda b!r Roma d!narı göster!rler.
(Matta İnc!l!, bu paranın hang! madenden yapıldığını söylemez ama Thomas İnc!l’!n!n 100. Bölümünde,
bunun b!r altın para olduğu söylen!r.) Sonra Hz. İsa “bu res!m, bu yazı k!m!n?” d!ye sorar. Onlar da
“Sezar’ın” derler. Sonra Hz. İsa, o meşhur cümley! kurar: “Öyleyse Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın
hakkını Tanrı’ya ver!n!”

Doğru olan; eş!t gel!r dağılımı değ!l, ad!l gel!r dağılımıdır.

Devlet!n !şley!ş! dört temel kuvvet (meleke) üzer!ne oturmalıdır:

Bunların b!r!nc!s! yargıdır. Bu kuvvet!, adalet kurumları tems!l eder. Genel mülk!yete h!çb!r beşer sah!p
olamaz fakat her beşer!n özel mülk!yet hakkı vardır. Tüm hak ve özgürlükler, adalet kurumunun tem!natı
altındadır.

Evrensel b!r anayasa metn!ne dayanarak karar alırlar.

Bu met!n, ulusların mutabakatı !le kabul ed!l!r. Yüksek yargı, uluslararası üyelerden oluşur; ulusal
mahkemeler!n, anayasa !le tanımlanmış evrensel hukuka aykırı kararlarını temy!z yetk!s!ne sah!pt!rler.

İk!nc! kuvvet yasamadır. Bunu kuvvet! mecl!s tems!l eder. Yerel ulusal mecl!sler ve uluslararası b!r mecl!s
vardır. Anayasaya tezat oluşturmayacak şek!lde, gündel!k hayata da!r yasaları bel!rlerler. Yerel mecl!sler,
özerkt!r; hukuka aykırı olmadığı sürece, kend! bölgeler!nde, yürütmen!n !şley!ş!n! bel!rlemek !ç!n yerel
kararlar alab!l!rler. Mecl!ste part!ler ve dolayısıyla part! vesayet! yoktur; onun yer!ne toplum tems!lc!s! k!ş!ler
vardır.

Üçüncü kuvvet yürütmed!r. Bunu, bakanlar kurulu tems!l eder. Uluslararası b!r yapı altında yerel ulusal
yapılar olarak dallanır. Bu kuvvetler!n heps!nde adem-! merkez!yet esastır. Yan! kararlar yerel olarak alınır.
Gücün/yetk!ler!n, tamamen bell! merkezlerde toplanmasına, yan! temerküz etmes!ne !z!n ver!lmez.
Temerküzden kölel!k doğar.
Dördüncü kuvvet !se medyadır. Devletten bağımsızdır. Ama devlet !sterse, bunların yanında kend! medya
kurumlarını oluşturab!l!r.

Tanrı’nın Krallığı f!kr!, Hz. İsa’nın benzetmes!nde olduğu g!b!, b!r tohumdu. Tanrı’nın vaad!n!n gerçekleşt!ğ!
gün, b!r ağaca dönüşmek üzere, tar!h!n der!nl!kler!ne ek!ld!.

You might also like