Professional Documents
Culture Documents
Hafta
Türk Halk Edebiyatı 8
Türk Âşıklık Geleneğinin Türk Diline Hizmetleri
Prof. Dr. Ali KAFKASYALI
Türk Âşıklık Geleneğinin Özellikleri ve Önemi
• Dil, Türk millî kültürünün en önemli varlığı ve en kuvvetli bağıdır. Çünkü dil, hem
kendisini tanıtır, anlatır ve kendi değerlerini muhafaza eder, hem de millî kültürün
diğer öğelerini, din, tarih, edebiyat ve sanatı anlatır, hazinesinde saklar. Dil olmadan
din de, tarih de, edebiyat da ne varlığını ortaya koyar ne de kendini muhafaza eder.
• Muharrem Ergin’in ifadesi ile dil, düşüncenin aynasıdır. Bunun için dil, bir milletin
düşünce sistemini gösterir. İnsan dil ile düşünür. Bir dil, onu kullanan milletin kafa
yapısını, nasıl düşündüğünü, o milletin fertlerinin zihninin nasıl çalıştığını ortaya
koyar, millî düşünce tarzını aksettirir. Diğer yandan dil millî hafızanın, millî hatıraların,
duyguların ve düşüncelerin, bütün maddî değerlerin, bütün buluş ve yaratışların
müşterek hazinesidir. Fertleri birbirine bağlayan ilk bağdır. Dil kültür unsurları
içerisinde millî damgası en belirgin olan kültür unsurudur.
Bir toplumu ulus yapan bağların en güçlüsü, dildir. Bireyleri ulusuna, yurduna,
geçmişine sıkı sıkıya bağlar; kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen dil, bireyi geçmişle
gelecek arasındaki zincirin bir halkası durumuna getirir. Bir toplumun pek çok
özellikleri, yaşayışı, gelenekleri, dünya görüşü, yaşam felsefesi, inançları, bilim, teknik
ve sanata katkıları o toplumun diline yansır; o toplumun dilinden izlenebilir.
Görüldüğü gibi dil, milleti özellikli kılan aslî unsurların başında gelmektedir. O, bir
milletin millî hafızası ve geçmişini geleceğe taşıyan millî çehresidir.
Konfüçyüs’e sorarlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne
olurdu?”
Büyük filozof “Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım.” der ve devam eder.
Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını
bilemez. İşte bunun için hiçbir şey dil kadar önemli değildir.
Türk diline âşıklar kadar büyük hizmet veren herhangi bir unsur yoktur denilebilir.
Çünkü âşıklar, tarih boyunca Türkçe yaşamış, Türkçe konuşmuşlardır. Türk âşıklık
geleneğinin en güçlü merkezi olan İran coğrafyasında da durum aynıdır.
Âşıkları, devamlı Türkçe konuşarak ve bütün çalışmalarında Türkçeyi kullanarak,
eserlerini Türkçe oluşturarak, Türkler millî kimliğinin korunması ve gelişmesinde en
önemli rolü üstlenmektedirler.
Onlar bineksiz, taşıtsız; köy, şehir, yayla, kasaba, oba, oymak dolaşarak Türk dilinin
tebliğcisi olmuşlardır.