You are on page 1of 319

I

T.C.
ATATÜRK ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
SANAT TARĐHĐ ANABĐLĐM DALI

Demet OKUYUCU

DERĐNKUYU YERALTI ŞEHRĐ

YÜKSEK LĐSANS TEZĐ

TEZ YÖNETĐCĐSĐ
Doç. Dr. Haldun ÖZKAN

ERZURUM–2007
II
I

ĐÇĐNDEKĐLER

ÖZET ……………………………………………………………………..……………. .III

ABSTRACT …………………………………………………………….………………..IV

ÖNSÖZ …………………………………………………………………………………...V

KISALTMALAR ……………………………………………………….……………….VII

BĐRĐNCĐ BÖLÜM

1. NEVŞEHĐR’ĐN COĞRAFĐ DURUMU……………………………….…………...........1

2. NEVŞEHĐR’ĐN TARĐHÇESĐ ………………………………………….………….…… 7

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

2. HIRĐSTĐYANLIĞIN ORTAYA ÇIKIŞI VE KATAKOMPLAR …………………..... 24

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. YERALTI ŞEHĐRLERĐ ……………………………………………….……...…….....28

3.1. YERALTI ŞEHĐRLERĐNĐN YAPISAL ÖZELLĐKLERĐ….………...………37

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. DERĐNKUYU YERALTI ŞEHRĐ ……………………………………………......... ...43

4.1.KATLAR………….…………………………………………………..………45

4.1.1. Giriş……….……………….……………………………………..……...45

4.1.2. I.Kat ……………………………………………….……………....…….46

4.1.3. II. Kat…………………………………………...……………….......…...51

4.1.4. III. Kat…………………………………………….……………..……….53

4.1.5. IV. Kat …………………………………………..…………...………….54

4.1.6. V. Kat ..………………………………………........................................55

4.1.7. VI. Kat ………………………………………….………….. .....…….....57

4.1.8. VII. Kat ………………………………………..……………...….………58

4.1.9. VIII. Kat……………………………………….…….…….……..………61


II

BEŞĐNCĐ BÖLÜM

5. KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDĐRME ………….………………………….....62

5.1. GĐRĐŞLER…………………………………………..…………………..………..74

5.2. AHIRLAR………………………………………….………………………..…...75

5.3. KĐLĐSELER………………………………………..………………………..……77

5.4. ŞARAPHANELER……………………………….………………………..…….82

5.5. HAVALANDIRMA BACALARI……………….………………………..……..84

5.6. SU KUYULARI………………………………….…………………….…..…….85

5.7. SÜRGÜ TAŞLARI……………………………….…………………….…...……87

5.8. TUVALETLER…………………………………….…………………..….……..93

5.9. SÜSLEME…………………………………………..…………………..………..93

SONUÇ………………………………………………………..……………..…….……..94

BĐBLĐYOGRAFYA..…………………………………………...…………...……………96

ÇĐZĐM LĐSTESĐ…………………………….……………………..…………..………...103

RESĐM LĐSTESĐ…………………………….……………………..………..…………..106

ÇĐZĐMLER………………………………………………………………………………119

RESĐMLER……………………………………………………………………………...157

ÖZGEÇMĐŞ………………………………….……………………..……..…………….315
III

ÖZET
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
DERĐNKUYU YERALTI ŞEHRĐ
Demet OKUYUCU
Danışman: Doç. Dr. Haldun ÖZKAN
2007- Sayfa: VII + 315
Jüri: Doç. Dr. Haldun ÖZKAN
Doç. Dr. Hüseyin YURTTAŞ
Doç. Dr. Alparslan CEYLAN
Kapadokya bölgesi gerek yerüstünde bulunan kültürel varlıklarıyla gerekse yeraltında
bulunan “özel dünyası”yla Anadolu’nun kültür merkezlerinden biri olarak yüzyıllar boyunca
önemini korumuştur.
Kapadokya bölgesinde kaya oymacılığı belki insanlığın ilk günlerinden bu yana
uygulana gelmiş zorunlu bir uğraş olmuştur. Doğa yapısındaki ağaç kıtlığı buna ilaveten
sürekli depremlerle sallanan bölgede halk yaşamını sürdürülebilmek için kaya oyma
mekânlara ve yeraltı şehirlerine sığınmıştır.
Tarihi Hititlerle, hatta bazı kaynaklara göre Proto-Hititlerle başlayan, Roma ve
özellikle de Bizans dönemlerinde kullanılmaya devam eden Kapadokya bölgesi yeraltı
şehirlerinin en yaygın kullanımı Bizans döneminde olmuştur. Hıristiyanlığı resmi din olarak
kabul eden bölge halkı uzunca bir süre yeraltı şehirlerinde yaşamak zorunda kalmıştır. Bu
zorunluluk, ihtiyaca binaen zamanla yeraltı şehirlerine yeni birimler ilave edilerek
genişletilmelerine vesile olmuştur. Bu birimlerden en önemlileri, Hıristiyanlığı yaşatma ve
yayma amaçlı, kiliseler, vaftizhaneler, mezarlıklar, okullardır.
Kapadokya bölgesinde bulunan yeraltı şehirlerinin en önemlilerinden birisi Derinkuyu
Yeraltı Şehri’dir. Yaklaşık binlerce kişinin barınma, yeme-içme, ibadet, savunma ihtiyacını
karşılayabilecek düzeyde olan yeraltı şehrinin 8 katı temizlenerek ziyarete açılmıştır. Yeraltı
şehrinin ziyarete açık alanlarında ahır, kiler, yemekhane, kilise, şırahane (şaraphane),
misyonerler okulu, çalışma odaları, uyuma ve dinlenme birimleri ve mezar odası
bulunmaktadır.
Günümüzde temizlenerek ziyarete açılan Kapadokya bölgesi yeraltı şehirleri hem
kendi hem de bölgedeki yeraltı yerleşimlerinin gerçek potansiyelini yansıtmamaktadır. Yeraltı
şehirlerinin tam olarak belirlenebilmesi ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması
için toprak dolu olan bölümlerinin temizlenmesi gerekmektedir.
IV

ABSTRACT

MASTER THESIS

DERĐNKUYU UNDERGROUND CITY

Demet OKUYUCU

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Haldun ÖZKAN


2007-Page: VII + 315
Jury: Assoc. Prof. Dr. Haldun ÖZKAN
Assoc. Prof. Dr. Hüseyin YURTTAŞ
Assoc. Prof. Dr. Alparslan CEYLAN

The Cappadocian Region has remained one of the significant cultural centres of
Anatolia with both its cultural possessions and underground world.
Rock carving in the Cappadocian Region has been a compulsory activity since perhaps
the earliest periods of human history. Scarcity of trees as well as frequent earthquakes forced
people to shelter in places built through rock carving and underground cities in order to
survive.
In the Cappadocian Region, whose history begins with the Hittites or even the proto-
Hittites, to some sources and continues with the Roman and Byzantium periods, the most
frequent use of the underground cities was in the Byzantium period. Having adopted
Christianity as the formal religion, the people of the region had to live in these underground
cities, which resulted in the expansion of these places with the addition of new units. The
most important of these units were churches, baptisteries, cementeries and schools.
The most significant of the underground cities in the Cappadocian Region was
Derinkuyu. Eight floors of this city, which could house about thousands of people and meet
their needs, have been cleaned and opened to visits. In the places open to visits, there are a
church, a missionary school, a winehouse, a stable, a kitchen, storerooms, living rooms and
bedrooms. In addition to these, there are wells and a ventilation chimney for the continuity of
life and millstones for security which are the indispensable elements of underground cities.
The Cappadocian Region underground cities that have been cleaned and opened to
visits do not reflect the real potential of the underground settlement and themselves. It is
necessary to clean the sections filled with earth in order to determine all units of the
underground cities and pass on the next generations.
V

ÖNSÖZ

Peribacalarının gizemli ülkesi Kapadokya, onun gizemine gizem katan yeraltı dünyası
ve bu dünyayı oluşturan birimler olan yeraltı şehirleri, tarihin en eski dönemlerinden beri,
insanoğlunun hayatın devamlılığı için verdiği mücadelenin en ilginç örnekleridir.
Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde bulunan, Derinkuyu Yeraltı Şehri, bölgede gezilebilir
alanı en geniş olan yeraltı şehridir. Protohitit döneminden itibaren yapılandırıldığı düşünülen
yeraltı şehirlerinden biri olan Derinkuyu’nun, günümüzde sekiz katı gezilebilmektedir.
Çalışma başlıca dört ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde, mevcut kaynaklardan yola çıkılarak Nevşehir’in coğrafyası ve tarihi
anlatılmıştır.
Đkinci bölümde, Kapadokya Bölgesi’nde yer alan yeraltı şehirlerinin tarihçeleri ve
yapısal özellikleri anlatılmıştır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin ayrıntılı olarak tanıtıldığı üçüncü bölümde, gezilebilen
sekiz katın yapım ve kullanım amaçları ele alınmıştır.
Son bölümde, Derinkuyu Yeraltı Şehri, bölgede bulunan diğer yeraltı şehirleriyle
karşılaştırılarak genel bir değerlendirme yapılmıştır.
Çalışmaya, yeraltı şehirleri ile ilgili geniş bir kaynakça eklenerek, konuyla ilgilenen
araştırmacılara ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bölgedeki yedi yeraltı şehrinin plan ve fotoğrafları
eklenerek, görsel anlamda da kaynaklar tamamlanmaya çalışılmıştır.
Özellikle Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin kat planları, bütün katlarının bir arada gösterildiği
genel planı ile kesitleri verilerek çalışma bilimsel temellere dayandırılmıştır.
Çalışma konumu bana tavsiye eden ve çalışmam esnasında bilimsel destek ve
yardımlarını esirgemeyen, insanlığından çok şey öğrendiğim hocam Doç Dr. Haldun
ÖZKAN’a teşekkür ederim. Prof. Dr. Hamza GÜNDOĞDU’ya, kaynaklarından
faydalandığım hocalarım Doç. Dr. Hüseyin YURTTAŞ’a, Yrd. Doç.Dr. Zerrin KÖŞKLÜ’ye
ve katkılarından dolayı Doç. Dr. Alparslan CEYLAN’a teşekkür ederim. Derinkuyu Yeraltı
Şehri’nin planlarına ulaşmama vesile olup yayınlarını benden esirgemeyen Prof. Dr. Reşat
ULUSAY’a ve planları benimle paylaşan Prof. Dr. Ömer AYDAN’a, tezimde kullandığım
yabancı kaynakların çevirisinde bana yardımcı olan Prof. Dr. Ayten ER ve Yrd. Doç.Dr.
M.Fikret ARARGÜÇ’e; plan çizimlerimde yardımcı olan Muhammed ASLAN ve Ramazan
TUTAL’a teşekkür ederim. Nevşehir’deki çalışmalarım esnasında benimle birlikte olan
kardeşim Diler OKUYUCU’ya, Mehmet PINAR’a ve Ahmet AK’a teşekkür ederim. Anneme
VI

ve aileme benimle oldukları için, arkadaşım ve kardeşim Gül GEYĐK’e yardım ve destekleri
için teşekkür ederim.
VII

KISALTMALAR

C.: Cilt

cm.: Santimetre

Çev.: Çeviren

DTCF.: Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi

Enst.: Enstitüsü

km.: Kilometre

km².: Kilometre kare

M.Ö.: Milattan Önce

M.S.: Milattan Sonra

S.: Sayı

s.: Sayfa

Üni.: Üniversitesi

yy.: Yüzyıl
8

BĐRĐNCĐ BÖLÜM
1. NEVŞEHĐR’ĐN COĞRAFYASI
Denizden ortalama yüksekliği 1150 m. olan Nevşehir yaklaşık 5669 km² lik bir
alanı kaplamaktadır. 38°–39° Kuzey enlemleriyle, 34°–35° Doğu boylamları arasında
yer alan Nevşehir Đli’nin doğusunda Kayseri, batısında Aksaray, güneyinde Niğde,
kuzeyinde ise Yozgat ve Kırşehir bulunmaktadır 1.
Yöreye özgü doğal biçimlerin oluşumu günümüzden yaklaşık 25 milyon yıl önce
yaşanmış olan 3. Jeolojik zamanın 2. yarısında, Neojen2 adı verilen dönemde
yaşanmıştır3.
Nevşehir yöresinin yer şekillerinin oluşumunda önce yerkürenin iç güçleri daha
sonra ise dış güçler etkili olmuştur4. Đyice setleşmiş durumdaki yerkabuğu
derinlemesine kırıklarla yarılmaya başlamıştır. Yerkabuğunun derinliklerinde bulunan,
mağma adı verilen yarı akıcı kızgın maddeler bu kırıkların araladığı yarıklardan dışarı
çıkarak öncelikle Erciyes Dağı, Hasan Dağı, Melendiz Dağı gibi volkan konilerini
oluşturmuşlardır.
Farklı zamanlarda ve farklı dirençte yeryüzüne çıkan volkanik elemanlarla önce
kendileri biçimlenen bu üç dağdan Kayseri sınırları içinde bulunan Erciyes Dağı 3917
m, Niğde-Aksaray sınırında bulunan Hasan Dağı 2963 m; Niğde sınırları içindeki
Melendiz Dağı ise 2963 m yüksekliğe ulaşmıştır5.
Bu dağların bulundukları yerler dikkate alındığında, sadece Nevşehir yöresinin
değil, sınırları içinde bulundukları illerinde yeryüzü şekillerinin biçimlenmesinde etkili

1
Özdoğan SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”, Coğrafya Araştırmaları
Dergisi, S.1, Ankara, 1966, s.179.; Abdurrahman ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi,
Erciyes Üni. Sosyal Bilimler Enst. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kayseri, 1991, s.1; Mustafa
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, Erciyes Üni. Sosyal Bilimler Enst. (Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi), Kayseri, 1995, s.23.
2
Neojen: Yer yuvarlağının oluşması tarihinde geçen 3.çağın 2. bölümü. Neojen devri önemli
değişikliklerin olduğu bir zamandır. Bu sırada Alp Dağları, Pirene, Karpat, Apenin, Toros Dağları
belirmeye başlamıştır. Bu devrin başında Anadolu’da yer kabarıklıkları çok yüksek ve belirgin değil iken,
devrin sonunda Anadolu bugünkü biçimini almış, yüksek dağlarla çevrilmiştir. Neojende birçok yanardağ
püskürmeleri de olmuştur. Anadolu’da düz duruşlu, yayla biçimli neojen bölgeleri yer tutar. Reşat
ĐZBIRAK, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1964, s.248.
3
Metin TUNCEL, ‘‘Oluşum Çağları’’, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.19.
4
Özdoğan SÜR, Türkiye’nin Özellikle Đç Anadolu’nun Genç Volkanik Alanlarının Jeomorfolojisi,
Ankara Üni. DTCF Yayınları, Yayın No 223, Ankara, 1972, s15–33; TUNCEL, ‘‘Oluşum Çağları’’ ,
s.19.
5
TUNCEL, ‘‘Oluşum Çağları’’ , s.22.
9

oldukları anlaşılmaktadır. Bunlardan en önemlisi Aksaray Đli’ndeki Ihlara Vadisi ve


Kayseri’deki Soğanlı Vadisi’dir6.
Volkan bacalarından püskürtülen lav ve tüflerin günümüzde kapladığı alan
dikkate alınacak olursa bunların sadece bu üç dağdan çıkıp çevreye yayıldıkları
düşünülemez. Püskürttükleri maddeler için tek baca yetmeyince çevrelerinde parazit
koniler adı da verilen ikincil koniler oluşmuş ve yöre büyüklü küçüklü çok sayıda
kraterlerle donatılmıştır. Bunlara ilaveten bugün aşınım ile ortadan kalkmış başka
volkanik merkezlerinde etkinlik göstermiş olması gerekir7.
Bölgedeki tüflerin kalınlığı hakkında kesin bir şey söylemek mümkün
olmamakla birlikte Ürgüp’ün hemen doğusunda Damsa Çayı vadisinde bazı yerlerde
temel meydana çıkmıştır. Kasabanın bulunduğu yer ile bir kıyaslama yapılarak buradaki
volkanik tüfün kalınlığının 100 m yi bulduğu neticesine varılabilir8.
Yörenin bugünkü şeklini alıncaya kadar geçirmiş olduğu morfolojik gelişme
Kuaterner9 içinde olmuştur. Bölgedeki volkanizmanın sona ermesi Pliyosen10 sonu,
büyük ihtimalle Kuaterner başlarındadır11.
Đç güçler, bölgenin şekillenmesi manasında, işlerini tam olarak bitirmeden dış
güçler devreye girmiş ve bu oluşan biçimlerin aşınma evresi başlamıştır12.
Genel eğilimin kuzeye, Kızılırmağa doğru olan havzada, volkanik faaliyetlerin
sona ermesinden sonra devamlı ve sağnak yağışların egemen olduğu pluviyal çağda13
denudasyon14 yavaş yavaş oluşan vadilerde ise erozyon etkisini göstermeye başlamıştır.

6
TUNCEL, “Oluşum Çağları” , s.22.
7
TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.22–24; SÜR, Türkiye’nin Özellikle Đç Anadolu’nun Genç Volkanik
Alanlarının Jeomorfolojisi, s.21–22, 38–42, 45–46.
8
SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”, s.180.
9
Kuaterner (Kuvaterner, Buzul Çağı):Đklim değişikliği yüzünden Birçok yerde buz örtülerinin yayıldığı
bir jeoloji çağı. Kuaterner, zamanımızdan hemen önceki 4. çağın ilk dönemi olan zamana rastlar. Bu çağ
bundan 600.000 yıl kadar önce başlamış ve zamanımızdan 12.000 yıl önce sona ermiştir. ĐZBIRAK,
Coğrafya Terimleri Sözlüğü, s.54.
10
Pliyosen: Jeolojik zaman tablosunda Miyosen’den sonra gelen zamandır. Günümüzden yaklaşık 7
milyon yıl önce başlayıp gelişen olayları ifade eder. Toplam süresi 5 milyon yıldır. M.Yıldız
HOŞGÖREN, Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri I, Đstanbul Üni. Rektörlük Yayınları, Yayın no:3132,
Đstanbul, 1987, s.138–139.
11
SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”, s.181.
12
TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.28.
13
Pluviyal Çağ: Buzul çağını karşılayan sürelerde şimdiki kurak bölgelerdeki bol yağmurlar çağı.
ĐZBIRAK, Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Ankara, s.267.
14
Denudasyon (Satıh süpürülmesi, su süpürmesi ): Akarsu, buzul veya rüzgâr gibi aşındırma unsurlarının
etkisiyle, bir arazinin üst kısmındaki maddelerin kaldırılması, süpürülüp götürülmesi ve böylece arazinin
yükselti kaybetmesi, alçalması. Mehmet ARDOS-Nilüfer PEKCAN, Jeomorfoloji Sözlüğü, Đstanbul Üni.
Edebiyat Fakültesi Yayınları, 3397, Đstanbul, 1994, s.49.
10

Bu sırada vadiler gittikçe gelişmiş ve yamaç gerilemeleriyle peribacaları da


meydana gelmeye başlamıştır. Daha sonraki bir aşamada ise erozyon ve denudasyonun
ortak etkisiyle topografya bugünkü şeklini almıştır15.
Plato yüzeyinden Kızılırmağa doğru eğimli bir yüzey üzerinde birbirine paralel
uzanan vadiler, önce aralarında keskin sırtlar meydana getirmiş, daha sonra da bu sırtlar
yanlardan gelen daha küçük yarıntılarla koniler, piramitler ve sütunlar biçiminde
parçalanmıştır.
Süpürülerek bu duruma gelmiş eski kütle üstünde bazalt veya ignimbrit adı
verilen sert kaya parçaları varsa, bu kaya parçaları alttaki piramidin üstünde bir baş veya
örtü gibi yer alarak altındaki sütunu denudasyona karşı korurlar. Bu sütun biçimlerinin
oluşması için bu sert taş parçaların bulunması şart olmamakla birlikte üstü kaya
parçasıyla korunmuş olan bu sütunlara ‘‘Peribacası’’ adı verilir16. Göreme-Ürgüp-
Avanos üçgeninde yoğunluk gösteren peribacalarının en ilginçleri Göreme, Zelve, Kızıl
Dervent, Kılıçlar, Güllüdere, Bağlıdere, Killik, Güvercinlik, Görkündere, Zemideresi,
Pancarlık, Hallaçdere vadilerinde görülmektedir17.
Anadolu’da volkanik arazinin bulunduğu diğer yerlerde bu kadar güzel örnekleri
olmasa bile, Ankara, Kayseri ve Kars çevresinde peribacalarına rastlanmaktadır18.
Yörede peribacaları kadar ilgi çeken bir başka yer biçimi de kırgıbayırlarıdır19.
Beyaz dalgalar şeklinde geniş alanlar kaplayan kırgıbayırların en güzel örnekleri
Güvercinlik Vadisi ve Kılıçlar Vadisi’nde görülmektedir20.

15
SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”, s.181–182.
16
ARDOS-PEKCAN, Jeomorfoloji Sözlüğü, s.139; TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.28; Muammer
ATĐKER, “Kapadokya”, Đlgi Dergisi, S.84, Đstanbul, 1996, s.14-17.
17
Ahmet ARIK, “Avanos (Nevşehir) Yöresinin Jeomorfolojisi”, Jeoloji Dergisi, S.10, Ankara, 1981,
s.142–145; Şakir ŞĐMŞEK, Ihlara (Kapadokya) Özel Çevre Koruma Bölgesinin Jeolojisi ve Bölgede
Yeralan Termal Kaynakların Hidrojeolojik ve Hidrojeokimyasal Araştırması ve Korumaya Đlişkin
Öneriler, Aksaray, 1997, s.7–67; SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”,
s.181–184; TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.30.
18
SÜR, “Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları”, s.183–184.
19
Kırgıbayır (Badlands): Yamaçları meydana getiren malzemenin tabiatına ve iklim ile bitki örtüsünün
karakterine bağlı olarak meydana gelen özel yamaç tipine “Badlands Topografyası”denir. Bunlar
yumuşak, geçirimsiz millerin, kil ve tüflerin meydana çıktığı yamaçlarda sellenmenin ve sel yarıntılarının
büyük ölçüde gelişmesi neticesinde meydana gelirler. Bu topografya şeklinin oluşumunu, kurak ve yarı
kurak bir iklim dolayısıyla, koruyucu bitki örtüsünün yokluğu, yağışların sağnak halinde olması
kolaylaştırır. Şiddetli sağnaklar esnasında, gevşek unsurlar arasında sayısız yarıntılar meydana gelir.
Dirençli kayaçlar tepeler halinde belirir. Karmaşık olan bu topografyaya “Badlands” adı verilir. ARDOS-
PEKCAN, Jeomorfoloji Sözlüğü, s.27.
20
ARIK, “Avanos (Nevşehir) Yöresinin Jeomorfolojisi”, s.143–144; TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.37.
11

Bölgedeki biçimsel çeşitliliğin yanı sıra renk çeşitliliği de dikkat çekmektedir.


Beyaz, sarı, pembe, gri, siyah gibi açıklı koyulu bir renk yelpazesi görülmektedir. Bu
renk farklılaşmasına neden olan şey yöredeki kayaç türlerinin kimyasal bileşimlerindeki
farklılıklardır. Beyaz riyolitik tüflerin yaygınlaştığı alanlarda, eğer yüzeyde dirençli
tabakalar yoksa kırgıbayırları geniş sahalarda beyaz dalgalar halinde yayılırlar. Sarımsı-
beyaz renkli peribacaları ayrışmış riyolit tüflerin, kırmızı ve pembe renkli olanlar ise
kırmızı riyolit tüflerin yayılma alanlarında görülür. Volkanik malzeme olan tüf ve
lavlardan, tüfler beyaz ve sarımsı renkteki yumuşak taşları, lavlar ise koyu renkli, sert
taşları oluşturmuştur. Bu taşlardaki renk farklılığı bölgede inşa edilen yapıların
isimlendirilmesine etki etmiştir. Ürgüp’ün kuzeyinde inşa edilen “Sarıhan” ve Nevşehir-
Aksaray yolu üzerindeki ‘‘Ağzıkarahan’’ bunun en güzel örneğidir21.
Nevşehir yöresinde yapı taşı olarak ignimbritik22 tüfler kullanılır. Tüflerin inşaat
taşı olarak kullanılabilmesi için pomzasız23 ve ince volkanik elemanların oluşturduğu
bir yapıya sahip olması gerekir. Kayacın içindeki nem sebebiyle ocaklarda yumuşak
olan tüflerin ocaklardan çıkarılması ve yontulması oldukça kolaydır. Bir müddet sonra
nemini kaybeden taşlar sertleşir. Ortalama basınç dayanımları 393 kg/cm² dir. Ocaktan
çıkarılan tüfler genellikle 20× 25×90 cm. ebadında kesilip yontularak tomruklar halinde
getirilir. Bu nedenle tüflerden elde edilen yapıtaşları yörede yontu taşı olarak bilinir24.

Đklim ve bitki örtüsü: Nevşehir ve yöresi, Đç Anadolu Bölgesi’nin tipik özelliği


olan kara ikliminin etkisi altındadır. Yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar soğuk, sert ve kar
yağışlıdır. Yağmurlar genellikle ilkbahar ve sonbaharda görülmektedir. Kızılırmak
Vadisi, çevreye göre, yazın daha sıcak, kışın daha ılıktır.

21
ARIK, “Avanos (Nevşehir) Yöresinin Jeomorfolojisi”, s.152; TUNCEL, “Oluşum Çağları”, s.27–37.
22
Đgnimbrit: Asit karakterli maddeler çıkaran patlamalı bir volkan civarında çıkan küçük partiküllü sıcak
hamur kıvamındaki maddelerin kristalleşmeleri, bazen camsı bir karakter kazanmaları sonucu oluşan bir
cins volkanik konglomera. ARDOS-PEKCAN, Jeomorfoloji Sözlüğü, s.85.
23
Pomza(Pomza Taşı):Volkanlardan çıkan lavların oluşturdukları deişik boyda, delikli, kabarcıklı, bazen
özgül ağırlıkları sudan daha az olduğu için, onun içerisinde yüzebilen volkanik kayaçlardır. Bunlara
“Tefra”da denilmektedir. Mehmet ARDOS-Nilüfer PEKCAN, Jeomorfoloji Sözlüğü, Đstanbul, 1997,
s.183.
24
ARIK, “Avanos (Nevşehir ) Yöresinin Jeomorfolojisi”, s.152.
12

Bölgeye kuzeyden gelen rüzgârlar hâkimdir. Karayel ve Poyraz bunların en


etkili olanlarıdır. En hızlı rüzgârın yönü genel olarak Lodos ve Kıble olup, güneyden
gelir. Lodos karları eritir ve havayı ısıtır.
Bitki örtüsü step, yani bozkırdır. Đlkbaharda yağışlardan ve havanın
ısınmasından dolayı yemyeşil olan kırlar, Haziranda yağmurlar kesilip sıcaklıkların
artmasıyla söner, otlar kurur ve kırlar boz bir renk alır.
Yörede orman özelliği gösteren ağaç topluluğuna az rastlanır. Bazı tepelerde
meşelikler görülmektedir. Yöredeki tabii ormanlıklar yıllarca bölge insanı tarafından
yok edilmiş ve bugünkü duruma getirilmiştir.
Bölgede bağcılığın yoğun olması sebebiyle ormanlar sökülerek yerine bağ
dikilmiştir25.

Nüfus: Nevşehir ve yöresi özellikle son yılarda önemli bir nüfus


hareketlenmesine sahne olmuştur. Bunda yörede turizm ve otelcilik konusunda yapılan
çalışmaların rolü vardır. Yapılan faaliyetler insanlara daha yeni iş imkânları sağlamış,
bu da nüfus hareketlenmesinin hızını artırmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra, Niğde’ye bağlı bir ilçe durumunda olan
Nevşehir’in, köyleriyle birlikte nüfusu 20.762 olmuştur. Bu nüfusun 13.445’i şehirlerde,
7.317’si köylerde yaşamaktadır26.
1990 nüfus sayımında Türkiye genelinde nüfus yoğunluğu 74 iken, bu rakam
Nevşehir de 51’dir27. 1990 yılında Nevşehir’in toplam nüfusu 289.507 iken bu rakam
2000 yılında 309.914’tür
1990 yılı genel nüfus sayımı ile ilgili olarak, Devlet Đstatistik Enstitüsü’nün
yayınladığı sonuçlara göre; halkın çoğunluğunun tarımla uğraşması, burasının bir sanayi
memleketi olmaması daha çok insanın bir iş alanında istihdam edilememesinden dolayı
Nevşehir Đli’ndeki nüfus yoğunluğu ve yıllık nüfus artış hızı, Türkiye ortalamasının
altında kalmıştır.

25
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.2–3; ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası,
s.25.
26
Nevşehir Đl Yıllığı, Ankara, 1973, s.13
27
Nevşehir Đl Yıllığı, Ankara, 1973, s.13; ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s. 3–4;
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.26.
13

Bugün 5669 km alan içerisinde, Nevşehir Đli’nde merkezle birlikte 8


ilçe(Merkez, Avanos, Ürgüp, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı, Derinkuyu, Acıgöl), 4
bucak, 145 köy ve kasaba vardır. Yöre halkının büyük bir kısmı tarımla uğraştığı için
nüfusun çoğunluğu köy ve kasabalarda yaşamakla birlikte bucak ve köylerden il ve ilçe
merkezlerine kısmi göçler yaşanmaktadır.

Ekonomi: Nevşehir ve yöresinde coğrafi konum ve arazi yapısından dolayı


nüfusun büyük çoğunluğunu tarım ile uğraşmaktadır. Toprak tahıl ürünlerinin
yetişmesine elverişlidir. Đklim ve toprak yapısı halkın çok çeşitli ürün yetiştirmesine
imkân tanımamaktadır.
Sulu tarım yapmak ve üretimi artırmak amacıyla 1952–1956 yılları arasında
Damsa, 1966 da da Tatlarin Barajı inşa edilmiştir.
Yörede ekonomi ağırlıklı olarak tarım, ticaret ve turizme bağlıdır. Üretim sanayi
gelişmemiş buna karşın ticaret, küçük sanayi, ulaştırma ve haberleşme gelişmiştir28.
Maden yönünden zengin olmayan Nevşehir’de Avanos-Ürgüp-Derinkuyu
ilçeleri arasında 18 adet Pomza madeni açık ocak işletmesi vardır.
Gülşehir Đlçesi’nin Tuzköy kasabasındaki kaya tuzu yataklarından çıkan tuz
Tekel Đdaresi tarafından işlenmektedir.
Hacıbektaş Đlçesi’nden çıkarılan bir tür mermer olan Oniks diğer önemli yeraltı
zenginliğidir
Yörenin kendine has doğal yapısı, çeşitli uygarlıklara ait kalıntıları içinde
bulundurması turizmi geliştirmiş, bu da ekonomiye büyük katkı sağlamıştır29

28
Nevşehir Đl Yıllığı, Ankara, 1973, s.13.
29
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.4–9; ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası,
s.26–28.
14

2. NEVŞEHĐR’ĐN TARĐHÇESĐ
Kapadokya Kelimesinin Kökeni ve Anlamı: Küçük Asya’da, batıda
Kızılırmak (Halys) tan Fırat’a, güneyde Toroslardan, kuzeyde Karadeniz’e kadar
uzayan geniş bölgeye Ahamanişler devrinde (M.Ö.559–330) Kapadokya adı
verilmiştir30.
Kapadokya kelimesinin kökeni ve bu kökeni oluşturan kelimelerin anlamları ile
ilgili farklı yaklaşımlar vardır.
Yazılı tarihi belge olarak, ilk kez Herodes’in metinlerinde rastlanılan Kapadokya
kelimesinin31 kendisinden türemiş olabileceği kökler şunlardır;
1. Katpatuka: Persçe Güzel Atlar Ülkesi, diğer bir görüşe göre Kapadox nehrinin
adından gelen bu ismi Persler “Kapadox Yurdu” anlamında kullanmışlardır.
2. Kapadox: Kızılırmağın bir kolu olan Delice çayının eski adıdır.
3.Katpatuk: Ermenice halk, millet adı için kullanılan kelimedir.
4.Hepat-Kepat: Kapadokya bölgesinin Huriler zamanındaki baş tanrısıdır. Bu isimden
Khepat Halkı anlamına gelen Khepatukh kelimesi türemiştir.
5.Mısır dilinden Kadavadu ile Ermenice Budak terkibinden türetilmiş olabilir.32
6. Kappadoks: Asur Kralı Ninias’ın Kappadoks adındaki oğlunun bölgenin adına
kaynaklık edebileceği belirtilmektedir.33
Tarihte Kapadokya sözcüğüne ilk olarak M.Ö. 6.yy. da Đran’da, Kermanşah’la
Hemedan arasındaki yol üzerinde bulunan Bisitun (Behistun) dağının kayalık yüzeyine
yapılmış olan kabartmaları açıklayan yazıtta rastlanmaktadır. Pers Kralı I.Darius M.Ö.
516’ da Bisitun yazıtında, egemenliği altına aldığı kavim ve ülkeleri, zaferlerinin kanıtı
olarak eski Persçe (Farsça) Elamca ve Akadca olarak üç ayrı dilde, çivi yazısıyla
belgelemiştir. Aynı olayların üç ayrı dilde yazılmasından dolayı daha sonra çivi
yazısının çözülmesinde önemli yeri olan Bisitun anıtında sıralanan ülkeler arasında,
Persçe Katpatuka sözcüğü de yer almaktadır. Bu nedenle birçok dilbilimciye göre bu
kelimenin kökeni Persçe’dir ve büyük olasılıkla “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına

30
Şemsettin GÜNALTAY, Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve Artaksiad Krallıkları, Ankara,
1987, s.257.
31
Yıldız ÖTÜKEN, Göreme, Ankara, 1987, s.8; S.Yıldız ÖTÜKEN, Ihlara Vadisi, Ankara, 1990, s.3.
32
Ramazan ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Dinler Tarihi Bilim Dalı, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Konya, 2002, s. 15.
33
Gürsel KORAT, Taş Kapıdan Taç Kapıya Kapadokya, Đstanbul, 2005, s.17.
15

gelmektedir.34 Birçok araştırmacı bu kelimenin Pers kökenli olduğunu savunmaktadır.


Bununla birlikte Pers kaynaklarında Katpatuka şeklinde geçen kelimenin kökünün
nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir.35 Kelimenin Hatti, Luvit, Hitit ve Asur
kökenli olduğu tartışılmaktadır.36 E.Meyer, Katpatuka isminin ilk defa Persler
zamanında ortaya çıktığını ifade etmekle birlikte bu ismin nerden geldiğinin
bilinmediğini belirtmektedir. Bu ismin eskiden var olup da tesadüfle mi ilk olarak
Persler tarafından kullanıldığına, Tibarenler (Tabal) için kullanılan yeni bir isim olup
olmadığı ya da yeni bir kavimle mi ilgili olduğuna karar verilemediğini de
söylemektedir.37
E.GÜNEY’ e göre bu bölgeye Kapadokya ismini veren Asurlular’dır. Daha
sonra Persler “Cins Atlar Diyarı” anlamına gelen Kapadokya’yı (Katpatuka)
kullanmışlardır. Perslerin Katpatuka şeklinde kullandığı bu kelime Grek dilinde
Kapadokya (Kαππαδοκία) şeklini almıştır.38
Kapadokya isminin nereden geldiği ile ilgili diğer bir yaklaşımda Kızılırmağın
(Hayls)39 bir kolu olan Kapadox nehrinden geldiği şeklindeki görüştür.40
Herodotos, Hayls’i geçtikten sonra Kilikya’ya kadar olan bölgenin Kapadokya
olduğunu belirtmektedir.41 Herodot42, Strabon43 ve Plinius’dan Kappadokia halkına
Leukosyroi (Beyaz Suriyeliler) adı verildiğini öğrenmekteyiz. Plinius’un bildirdiklerine

34
Ufuk ESĐN, “Doğal Çevre ve Kültürler”, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.65 yetiştiricileri getirttikleri ve
onların tavsiyelerini tabletlere yazdırarak kuşaktan kuşağa intikalini sağlamışlardır. Boğazköy devlet
arşivi arasında Kikkuli isminde Mitannili genç bir at yetiştirme uzmanı tarafından yazılmış bir eser ele
35
Nezahat BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, Đstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Yayınları No:1219, Đstanbul, 1970, s.114.
36
Mehmet ATEŞ, “Kapadokya’nın başkenti Nevşehir”, Nevşehir, Đstanbul, 1996, s.54.
37
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.116.
38
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.13.
39
Yunanlılar bu ırmağa tuz ya da tuzla anlamına gelen Alys adını vermişlerdir. Joseph de
TOURNEFORT, Tournefort Seyahatnamesi, Đstanbul, 2005, s.116.
40
Ufuk ESĐN, “Paleolotik’ten Tunç Çağı Sonuna: Tarih Öncesi Çağların Kapadokyası”, Kapadokya,
Đstanbul, 1998, s.65.; Davıd STEA-Mete TURAN, Placemaking: Production of Built Enviroment in Two
Cultures, England, 1993, s.168.
41
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, Đstanbul, 2005, s.326; Herodotos, Herodot Tarihi, (Çev. Müntekim
ÖKMEN), Đstanbul, 1991, s.38; ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.13.
42
Herdodot Tarihinde ifade şöyledir; …Lygya’lılar, Matien’ler, Mariandyn’ler ve Suriyeli’ler
Paphlagonia’lılarla beraberdirler. Bu Suriyelilere Persler Kapadokyalılar derler…; Herodotos, Đstanbul,
1991, s.346.
43
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, s.20. Strabon, öncelikle Herdodot’un belirttiği Paphlagonia’nın
sınırlarından bahsettikten sonra onun bahsettiği Syria’lılardan kastının Kapadokyalılar olduğunu
belirtmektedir. Tauros’ların öbür tarafındakilere Syria’lılar denildiği halde, bugün dahi bunlara
Leukosyria’lılar “Beyaz Syria’lılar” denmektedir. Kapadokyalılara Beyaz Suriyeliler denilmesinin
sebebini de ten renklerinin açık olmasına bağlamaktadır.
16

göre Kapadox nehrinden ötürü bu bölgede yaşayan insanlar Kapadokyalılar adını


almışlardır.44
G. KORAT’ a göre bir yerleşim alanın adı hayvanlara veya bitkilere göre değil
de, tanrılara, güçlü insanlara ya da coğrafi özelliklere göre verilirdi. Buna kanıt olarak
da Kızılırmağın kollarından biri olan Delice’nin eski adının Kappadoks olmasını
göstermektedir45
B. UMAR Kapadokya kelimesinin Kappadoks Irmağından geldiğini savunmakla
birlikte kelimenin Güzel Atlar Ülkesi anlamına geldiği düşüncesine de tamamen karşı
çıkmaktadır.46
Kelimenin Hititler Ülkesi anlamında kullanıldığı şeklindeki yaklaşımlar
güvenilir bulunmamaktadır. Bazı bilim adamlarına göre Kapadokya’nın,
Kizuwadna’nın47 12.yy dan sonraki ismi olduğunu kabul etmektedirler. Bunlardan
E.Meyer, Kizuwadna’nın Katpatuka ve sonrada Kapadokya olduğunu belirterek
Kapadokyalıların çok eskiden beri kuzeydoğu Kapadokya’da oturduklarını
savunmaktadır.48 Ancak N. BAYDUR, Kizuwadna ülkesinin ağırlık merkezinin
Karadeniz kıyıları değil bu günkü Çukurova bölgesinde bulunduğunu belirtmektedir.49
W. RUGE, bu ismin Mısır dilinde “Kadavadu” ve Ermenice “budak”
köklerinden gelmesinin mümkün olduğunu söylemektedir.50

44
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.114; ADIBELLĐ, Kapadokya
Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.13, 14.
45
KORAT, Taş Kapıdan Taç Kapıya Kapadokya, s.17.
46
Katpatuka: Helen ağzında Kappadokia şeklini almış olan adın Med’lerce kullanılan ve Pers’lerce de
aynen alınan biçimidir. Herzfeld’e göre sondaki –uka, Ermeni dilinde halk adı, ulus adı türetmek için
kullanılan –ukh’un Med ağzına uydurulmuş biçimidir. Medler bu bölgeyi M.Ö.585’te kendi ülkelerine
katmış ve onu, Ermeni dilinde taşıdığı adı (Katpatuk) benimseyerek adlandırmışlardır. Herzfeld’in bu
açıklaması doğru ise, Katpatuk, Ermenice’de Katpat Halkının yurdu demektir. Herzfeld buna ilaveten
Katpat sözcüğünü katırla, kahve ile bağlantılandırmaya kalkışıyor ve üstelik Katpatuka’yı Kizzuwatna ile
eşitlemeye, yani Hitit belgelerinde anılan Kizzuwatna bölgesinin hemen herkesçe kabul edildiği üzere
Kilikia’da değil, Katpatuka/Kappadokia ‘da bulunduğunu savunmuştur. Katpatuka adının, eski Đran
dilinde “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geldiğini belirtenler olmuştur. Eski Đran dilinin “Güzel At” ya da
“Güzel Atları Olan” anlamındaki sözcüğü Huv-Apsa’dır. Bu ifade Hellen dilindeki Euhippos’un (Đyi,
güzel atları olan) tam karşılığıdır. Bilge UMAR, Türkiye’de Tarihsel Adlar, Đstanbul, 1993, s.407.
47
Kizzuwatna(Kizzuwatna): Hitit’lerce, Çukurova ve onu kuzeyden saran dağlık yöreye verilen ad.
Kilikya-Kapadokya ayrımı bakımından, Kilikya’da değil Kapadokya’dadır ve oradaki Komana’ya Pontos
Komana’sı ile karışmaması için Kappadokia Komanası denilirdi. UMAR, Türkiye’de Tarihsel Adlar,
s.447.
48
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.115.
49
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s. 15.
50
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.114; ADIBELLĐ, Kapadokya
Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s. 14.
17

B. UMAR’a göre, Katpatuk yani Katpat-ukh (Katpat Halkı) deyimi içindeki


Katpat’ın aslı yörenin baş tanrısının Hurri dilinden gelme, Hitit’lerce de kullanılan adı
Hepat/Kepat’tır. Yani Katpatuka olarak Đranlılarca kullanılmış olan ismin aslı Khepat-
ukh (Khepat Halkının Yurdu) dur. M.Ö. 2.binyılda ve hatta 1. binyılın erken
döneminde, ülkelerin, o ülkedeki baş tanrının adına göre adlandırılması çok yaygın bir
uygulamadır.51
1914 tarihli Nevşehir Salnamesinde Kappadoks Irmağı kaynaklı adlandırma
yerine Asur Kralı Ninias’ın Kappadoks adındaki oğlunun bölgenin adına kaynaklık
edebileceği belirtilmektedir.52
Nevşehir’in Tarihçesi: Nevşehir yöresinin merkezini oluşturan yerin
ilkçağlardan beri bilinen ve Hitit metinlerinden anlaşılan en eski ismi Nissa’dır.53
Texier’e göre Nevşehir ile yakınındaki Nar kasabasından hangisinin eski Nissa şehrinin
yeri olduğu tam olarak belli değildir54.
Anadolu’da kurulan satraplıklardan en büyüğüne verilen Kapadokya ismi
coğrafi birliktelikten ziyade mülki ve idari bir bölümü ifade etmektedir. M.Ö.4.yy
sonlarına kadar bu geniş alan Kapadokya ismiyle anılmıştır55. Kapadokya, Bizans
döneminde batıda göller yöresinden, doğuda Fırat’a kadar uzanan, güneyde Torosların
çevrelediği Kilikya’ya ve kuzeye doğru uzanan geniş alana denilmekteyken günümüzde
Kayseri-Niğde-Aksaray üçgeni arasında kalan ve merkezini Nevşehir yöresinin
oluşturduğu bölgeye denilmektedir56.
Bölgenin tarihi M.Ö.3000’lere kadar gitmektedir. Anadolu’da kurulan
medeniyetlerin seyrine paralel olarak, birçok millet ve kavim yöreye hakim olup
medeniyet kurmuşladır.
Kapadokya halkının, Suriye kökenli olduğu belirtilmekte, Kapadokya’ da
yaşayan halkın inanç sistemi, yaşayış tarzı ve uğraşlarının Suriye halkının özelliklerine
benzemesi ile de bu fikir desteklemektedir57. Herodot Tarihi’nde Kapadokyalılar için
“…işte bizim Suriyeliler dediğimiz Kapadokyalılar…”ifadesi kullanılmıştır.58 E. Mayer,
M.Ö. 2. binyıl halklarının, ya da Kapadokyalılar gibi, M.Ö. 1.yy halklarının hangi
ulustan olduğunun halen aydınlatılamadığını belirtmektedir59.

51
UMAR, Türkiye’de Tarihsel Adlar, s.407.
52
KORAT, Taş Kapıdan Taç Kapıya Kapadokya, s.17.
53
ATEŞ, “Kapadokya’nın başkenti Nevşehir” , s.54.
54
Charles TEXĐER, Küçük Asya, (Çev. Ali SUAT), C.3, Ankara, 2002 , s.95.
55
GÜNALTAY, Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve Artaksiad Krallıkları, s.257.
56
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.9.
57
TEXIER, Küçük Asya, s.3.
18

1967–77 yılları arsında Hacıbektaş Đlçesi’nde bulunan Suluca Karahöyük ve


1970–77 yılları arasında Avanos’ta bulunan Topaklı Höyük’te yapılan kazılarda ele
geçen buluntular erken Tunç çağına kadar inmektedir ki Anadolu’da Tunç çağları
M.Ö.3200–3000 arasında başlatılmıştır60.
Kazılardan çıkarılan eserler bölgede sırasıyla Asur Koloni çağı, Tunç çağı, Hitit
Uygarlığı, Frig Uygarlığı ve Lidya Uygarlığı’nı göstermektedir.
Klasik dönem Pers Egemenliği ve Helenistik Çağı (M.Ö. 334–350) Büyük
Đskender’le başlamaktadır. Daha sonra Đskender’in komutanlarından I.Ariarathes
Kapadokya Krallığını kurmuştur (332–317). 300 yıl süren krallıktan sonra bölge
Roma’ya bağlı bir eyalet konumuna gelmiştir61.
Bölgeye ait ilk bilgiler; Asur Ticaret Kolonileri’nin tabletlerinde alınmıştır. Yazı
Mısır ve Mezopotamya’da M.Ö.4.binyıl sonlarında başlarken bu tarih, Anadolu’da
M.Ö.2.binyılın başlarıdır62. Kapadokya hakkındaki ilk bilgileri de veren ilk yazılı
tabletler, Kayseri civarındaki Kültepe’de bulunmuştur. Đlk zamanlarda ‘‘Kapadokya
Tabletleri’’ olarak isimlendirilen tabletler 1925’te Çek bilgin Hrozny tarafından
okunmuş ve bunların M.Ö.2. binyıl başlarında Anadolu’ya kadar yayılan Asurlu
tüccarlara ait ticari vesikalar olduğu anlaşılmıştır63. Kapadokya’da ilk medeniyete doğru
gidiş Asurlularla başlamıştır. Bu dönemde bölgedeki halk küçük topluluklar halinde
göçebe olarak yaşayan ve Mezopotamya’dan göç etmiş kavimlerdir64.
Orta Anadolu’da bulunan şehir devletlerinden Kuşşara Krallığı Anadolu
şehirlerini tek bir idare altında toplamıştır. Bu Asur Koloni Devri’nin sonu demektir. Bu
icraatı gerçekleştiren kral I.Anitta ilk Hitit kralı olarak da kabul edilmektedir. Hitit
krallarının da kendilerinin ‘‘Kuşşaralı Adamın’’ soyundan gelmiş olmalarıyla
övünmeleri, Kuşşara sülalesinin Hitit kavimlerinden olduğunu ve Hititlerin Anadolu’ya
Koloni Devri sonunda geldiklerini göstermektedir65.

58
Herodotos, Herodot Tarihi, 1991, s.260.
59
UMAR, Đlkçağda Türkiye Halkı, s.43.
60
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.9; ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası,
s.6.; Rudolf NAUMANN, Eski Anadolu Mimarlığı, TTK, Ankara, 1998, s.511.
61
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.9; ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.6.
Roma Devleti Eyalet Sistemi hakkında detaylı bilgi için ; Halil DEMĐRCĐOĞLU, “Roma Devleti Eyalet
(Provincia) Sistemi Hakkında”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C 5, S.8-9, Ankara, 1967, s.443-459.
62
Füruzan KINAL, Eski Anadolu Tarihi, Ankara,1991, s.59.
63
KINAL, Eski Anadolu Tarihi, Ankara, s.59; ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.9.
64
KINAL, Eski Anadolu Tarihi, Ankara, s.59; ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.9.
65
KINAL, Eski Anadolu Tarihi, Ankara, s.67-68.; Halil ERKĐLETLĐOĞLU, Kayseri Tarihi, Kayseri,
1993, s.4-6.
19

Bölgede uzun süre hakim olan Hititler M.Ö. 12. yy.da Ege göçleriyle yavaş
yavaş ortadan kalkmıştır66.
Hitit Đmparatorluk Çağı’nı izleyen dönemlere Kızılırmak eğrisi yönündeki,
sonradan Kapadokya adını alacak olan bölgenin önemli bir bölümü Tabal adıyla
anılmaya başlanmıştır67.
Trak aslılı bir kavim olduğu kabul edilen ve Büyük Hitit Devleti’nin
yıkılmasında doğrudan veya dolaylı etkisi olan Frigler takriben M.Ö.8. yy.da Frig
Devletini kurmuşlardır. Önce büyük Frigya bölgesine gelmişler, daha sonra Kızılırmak
kavsi ve Argaios çevresine yayılmışlardır. Kimmerler’in M.Ö. 696–676 daki işgalleri ile
son Frig karalı Midas intihar etmiş ve Frig hakimiyeti sona ermiştir. Kimmerler’e
ilaveten aynı yy da (M.Ö.7) Đskit saldırıları da yaşanmıştır68.
M.Ö. 680–610 Asur ve 610–550 Med egemenliğinin ardından, bölge M.Ö. 550
de Perslerin egemenliğine girerek Kapadokya Satraplığı’nın içinde yer almıştır69.
M.Ö. 550 yılında Đran’da egemenlik, Akhaimenid sülalesinden Pers kralı
Kryros’un (M.Ö. 559–529) eline geçmiştir. Med Krallığına son veren Kyros, Halys’e
(Kızılırmak) kadar uzanan bölgenin hakimi olmuştur70.
Medlerin ani çöküşü ve Akhaimenidler yönetimindeki Perslerin yükselişi Ön
Asya’nın siyasal dengesini bozarak yeni karışıklıklar ve bunalımlara sebep olmuştur. Bu
duruma ilk tepkiyi Lidya kralı Kroisos (M.Ö. 560–547) vermiştir. Ordusuyla Halys’i
aşarak Kuzey Kapadokya’daki Pteria (Boğazköy) kentine varan kral Kroisos yöreyi
yağmalayıp halkı da köleleştirmiştir. M.Ö. 547 yılında ordusuyla güneyden Kilikya
üzerinden Halys eğrisine ulaşmıştır. Böylece Lidya ve Pers orduları karşı karşıya
gelmiştir. Bu sırada Kapadokya’nın yönetiminde bulunan kral Aribaios Lidyalılar’ın
tarafını tutmuştur. Đki ordu arasında 3 ay süren savaştan sonuç alınamayınca Lidya kralı
Kroisos ordusuyla başkent Sardis’e dönmüş, onu izleyen Kryos ise M.Ö. 547 de Sardis’i
ele geçirerek Lidya devletine son vermiş ve böylelikle tüm Anadolu yarımadası
Persler’in eline geçmiştir71.

66
KINAL, Eski Anadolu Tarihi, Ankara, s.126, 227.
67
Veli SEVĐN, “M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı”, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.173.
68
ERKĐLETLĐOĞLU, Kayseri Tarihi, s.9
69
Y. SALMAN, ‘‘Nevşehir’’ Mad., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul, 1997, s.1345.
70
SEVĐN, “M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı”, Kapadokya, s.191.
71
Herodotos, Herodot Tarihi, 1991, s.38-41.; Seton LIOYD, Türkiye’nin Tarihi Bir Gezginin Gözüyle
Anadolu Uygarlıkları,(Çev. E.VARĐNLĐOĞLU), Tübitak Yayınları, Ankara, 2003, s.96–97; Ekrem
MEMĐŞ, Eski Çağ Türkiye Tarihi, Konya, 1995, s.181.
20

M.Ö. 548 de Kyros, Sardis’ten Babil’e dönerken Büyük Frigya ve Kapadokya


bölgelerine tümüyle hakim olmuştur72.
Kyros zamanında Kapadokya, başlı başına, Anadolu’daki beş satraplıktan birini
teşkil etmekte ve sınırları batıda Hayls, güneyde Tyana’ya kadar uzanmaktadır.73
Pers ülkesi “Krallığın Koruyucusu” olarak görülen satraplar tarafından
yönetiliyordu. Bu satraplardan Kapadokya’ya atanan kişi Artabatos’tur. Anadolu’nun
tamamen hakimiyet altına alınmasından sonra satraplarca yönetilmesi yarımadanın ilk
bölünüşünü yansıtmaktadır74.
Bu sırada hızlı bir şekilde gelişen Pers devletinin idari düzeni böyle büyük bir
yapıyı yönetmeye elverişli olmadığı için kısa zamanda ülkede huzursuzluk ve
karışıklıklar çıkmaya başlamıştır.
Büyük Darieos (I.Darius) imparatorluğun topraklarını 20 vergi bölgesine
(nomos) ayırarak bu karışıklığa son vermiştir. Bu dönemde Anadolu’da üç satraplık
bulunmakla75 birlikte Kapadokya, Daskyleion satraplığına bağlanmıştır. Vergi bölgesi
olarak Daskyleion satraplığına bağlı olan Kapadokya, ayrı bir satraplık olarak da
varlığını sürdürmüştür.
Kuzeyde Karadeniz kıyılarına kadar uzanan ve Persler zamanında iki satraplığa
ayrılan Kapadokya, M.Ö.360 tan sonra satrap ayaklanmalarını bastırmak üzere 2’ye
bölünmüştür. Bunlardan kuzeydekine Pontos (Kappadokia Pontika), güneydekine
Büyük Kapadokya (Asıl Kappadokia veya Tauros Yakınındaki Kappadokia) adı
verilmiştir76.
Büyük Đskender Perslere karşı yaptığı sefer sırasında Ankara’dan Kapadokya’ya
doğru ilerlemiş ve Halys’in güneyinde kalan kısmı ele geçirdikten sonra Sabiktas adlı

bir Persliyi Kapadokya satraplığına getirmiştir. Daha önce Kapadokya’da bağımsız bir
devlet kurma girişiminde bulunan ve bunu Sabiktas’ın satraplığıyla gerçekleştiremeyen,
“Kuzey Kapadokya’nın hakimi” I.Ariarathes bu karara karşı çıkmıştır. Büyük

72
SEVĐN, “M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı”, Kapadokya, s.191.
73
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.89.
74
SEVĐN, “M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı”, Kapadokya, s.191.
75
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.89.
76
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, s.3; SEVĐN, “M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı”, Kapadokya, s.191.
21

Đskender’in Perslere karşı yaptığı sefer sırasında meydana gelen karışıklıktan


yaralanarak M.Ö.332’de kendini bağımsız Kapadokya satrabı olarak ilan etmiştir77.
Ariarathes’in ölümünden sonra Kapadokya 20 yıl kadar Makedonyalı satraplar
tarafından yöneltilmiştir. M.Ö.281’de Makedonyalıları yenen Selevkoslar egemenliği
ele geçirmiştir. Bu arada ülkenin kuzeyinde Pers kökenli Mitridates, Pontos krallığını
kurmuş, Kapadokya ise Selevkos ve ardılları tarafından bir süre daha idare edilmiştir78.
Helenistik Çağ, bütün Orta doğu ve Anadolu için Hellenleştirilme çağıdır79. Bu
amaç doğrultusunda Makedonyalı yöneticiler, etkisi bir yöreden diğerine değişen, bazı
yöntemler uygulamışlardır. Ancak Anadolu’da Đskender Diadokhos’larının (Ardılları)
ve bunların soyundan gelenlerin egemenliğinde olan bazı bölgeler daha sonra
Anadolulu, fakat Hellenleşmiş Bergama Krallarının eline geçmiştir. Bu dönemde de
Hellen kültürünün yayılması devam etmiştir. Kapadokya gibi Hellenlerin kısa bir süre
elinde bulundurduğu bölgelere ilaveten hiçbir zaman Đskender ve ardıllarının eline
geçmemiş olan bölgelerde de bu kültür benimsenmiştir. Hellenleşme etkisinden çok
uzakta kalmış olan Pontos Kapadokyası’nın Hellenistik çağdaki devleti olan Pontos
Krallığı’nın Đran kökenli krallarının en ünlüsü olan Mitridates in paraları üzerinde
Hellen dili ve yazısıyla Mithradatou Eupatorou =Şanlı babası olan Mitridates
yazılmıştır.80 Bu da Kapadokya bölgesinde Hellen kültürünün bir süre etkili olduğunu
göstermektedir.
Kapadokya Krallığı birçok imparator arasında el değiştirmiştir. Bölge, Pontos ile
Roma’nın kendi adaylarını iktidar sahibi yapmak için mücadele ettikleri bir ülke olmuş,
bu iki güçten birinin desteğini alan tahta geçmiştir 81.
Đktidar süreci sıkıntılı geçen I.Ariobarzan M.Ö.62 yılında öldürüldüğünde
Roma’da ise iç savaşlar başlamıştır. Roma imparatoru Tiberius, tutum ve davranışlarını
beğenmediği Kapadokya kralı Arkheos’u Roma’ya çağırarak krallığı elinden alacağı
uyarısında bulunmuştur. Bir süre sonra kralın ölümüyle Kapadokya Krallığı resmen bir

77
Oğuz TEKĐN, “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk Döneminde
Kapadokya Krallığı”, Kapadokya, 1998,s.199; GÜNALTAY, Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve
Artaksiad Krallıkları, s.258; ERKĐLETLĐOĞLU, Kayseri Tarihi, s.16.
78
TEKĐN, “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk Döneminde Kapadokya
Krallığı”, s.199.
79
Speros VRYONIS, The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization
from Elevent through the Fifteenth Century, USA, 1971, s.43.
80
UMAR, Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi, s.14–15.
81
TEKĐN, “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk Döneminde Kapadokya
Krallığı”,s.199; UMAR, Đlkçağda Türkiye Halkı, s.432–433, 505.
22

Roma eyaleti haline gelmiştir (M.Ö.17).Bir müddet sonra Kapadokya eyaleti bir Roma
memuru vasıtasıyla yöneltilmeye başlanmıştır82.
Strabon Kapadokya’da iki önemli kent olduğunu söylemektedir ki bunlardan biri
Tyantis yöresindeki Tyana (Kemerhisar), öteki de Kilikya yöresinde ki Mazaka
(Kayseri)’dır83. Ksenophon, geçmişi Hititlere kadar giden Tyana’dan büyük, zengin ve
stratejik bir kent olarak bahsetmektedir84. Mazaka ise Kapadokya Krallarının başkent
olarak seçtikleri, yeni kurulmuş bir kenttir. Tyana’ya göre avantajlı bir mevkide yer
almamakla birlikte su sorununa sahipti. Çorak ve kayalık bir araziye sahip olup
topraklarının çoğu tarıma elverişli değildi85.
M.S. 1.yy’da Hıristiyanlık Anadolu’yu etkilemeye başladığında Hıristiyanlığın
bölgedeki etkinliği hakkında kesin bilgiler mevcut değildir. Ancak M.S. 53 yılında
Havari Paulus’un misyonerlik gezisi sırasında muhtemelen bölgeye uğraşmış ve
Göreme vadisini kiliseler kurulması için uygun bularak bölgede Hıristiyanlığın
başlamasına sebep olmuştur. Böylece bölge, Roma zulmünden kaçanlar için ideal bir
sığınma yeri olmuştur86.
Haberciler’in Đşleri bölümünde, “Pentikost günü dünyanın her yerinden Kudüs
Mabedi’ne gelen Yahudiler vardı. Bunlar arasında Kapadokyalılar da bulunuyordu”
ifadesi geçmektedir.87. Dolayısıyla M.Ö. 1.yy da Kapadokya Bölgesi’nde yaşayan
Yahudilerin bir kısmı havarilerin mesajını kabul etmiştir88. Kapadokya’da da Yahudi bir
cemaatin var olması, erken dönemde Hıristiyan topluluğunun oluşmasını sağlamıştır.
Zira Hıristiyanlık Kapadokya’da sinagogda kök salmaya başlamıştır. Çünkü ilk
Hıristiyanlar sinagoglarda ibadet etmişlerdir89.
Hıristiyanlığı Kapadokya bölgesine ilk kez kimin ulaştırdığı hakkında farklı
görüşler vardır. Bazılarına göre Petrus, Antakya Kilisesi’ni kurduktan sonra
Kapadokya’ya uğramış, buradaki diaspora Yahudilere (Roma Đmparatorluğu sınırları
içinde yaşayan ve Grekçe konuşan Yahudilere diaspora Yahudileri veya Hellenist
Yahudiler denilmiştir.) tebliğde bulunmuştur. Petrus Hz.Đsa’nın elçisi olarak Pontos,

82
W.M.RAMSEY, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev.Mihri PEKTAŞ, Đstanbul, 1960, s.314.; Füruzan
KINAL, 1991, s277; UMAR, Đlkçağda Türkiye Halkı, s.433, 507.
83
Strabon, Geographika, Antik Anadolu Coğrafyası, s.8–9.
84
TEKĐN, “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk Döneminde Kapadokya
Krallığı”, s.214.
85
TEKĐN, “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk Döneminde Kapadokya
Krallığı”, s.215; ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.11.
86
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.11.
87
Đncil, Haberciler’in (Resullerin) Đşleri I-II, 1–13., Kitabı Mukaddes Şirketi, Đstanbul, 1999.
88
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.56.
89
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi s.56–57.
23

Galatya, Kapadokya, Asya, Bitinya’ya bu dini yaymak için görevlendirildiğini I.


Mektubu’nda ifade etmektedir90. Dolayısıyla Antakya Kilisesi bünyesinde bulunan
Kapadokya bölgesinin havariler döneminde, Anadolu ve Suriye kiliselerini denetleyen
Petrus’un Hıristiyanlaştırdığı anlaşılmaktadır91.
Roma Đmparatorluğu döneminde bir vali ile yönetilen Kapadokya’da halk
gittikçe sefalete sürükleniyor, hükümdarın topraklarında çalışan köylüler köle ilan
ediliyor ve araziyle beraber başkasına satılıyordu. Buna ilaveten bölgedeki ruhani
teşkilat da sarsılmıştır. Çünkü Roma Meclisi birçok mabedin melce (sığınak) olma
hakkını ellerinden almış, böylece ruhani imtiyazların hiçbir değeri kalmamıştır. M.S. 60
yılında Kapadokya’da vergiler ve buna bağlı olarak da halkın sefaleti artmıştır. Bu
sıkıntılı dönemde halk yeni bir din olan Hıristiyanlığa sarılmış, zamanla bu din bölgede
hızla yayılmıştır.92 Aziz Basilius, yine bir kıtlık dönemimde bir ekmeği olanın onu ikiye
bölerek yarısını aç fakirlere vermesini ve tanrının inayetine sığınmasını emretmiştir.
Aziz, cemaatin menfaatine olmayan mülkleri mülk olarak kabul etmemiş ve bir şeyin
sahibi olduğunu söyleyenlere “Sende olan senin değildir” demiştir.93
Bölgede, 300 yıl Roma zulmünden kaçan Hıristiyanların kayaya oydukları yerler
gizli olarak manastır hayatının yaşandığı alanlar olmuştur.94 Genel manada manastır
kurumu Bizans Đmparatorluğu’nun ilk yüzyıllarında ortaya çıkmıştır. Roma
Đmparatorluğu içinde Hıristiyanlığın yayılması uzun tarihi boyunca Bizans toplumunun
her kademesini derinden etkileyen bu kurumu yaygınlaştırmış95; manastırlar, zamanla
aynı sebeplerden dolayı baskı gören diğer Hıristiyanlar için de bir çözüm, bir kaçış yolu
olmuştur. Đlk Hıristiyanlığın özüne bağlı kalanların tüm bu kötü gelişmelere karşı
gösterdikleri reaksiyonlar Kapadokya bölgesinde bir manastır hayatının ortaya
çıkmasına sebep olmuştur.96
Kayserili Basileus ve Nazianzozlu Gregorius Mısır ve Suriye manastır
sisteminden ayrı, yeni bir manastır hayatı sistemi uygulamışlardır. Mısır ve Suriye’de
rahipler dünyadan çekilir, insandan ve zevkten uzak kendilerini tanrıya adardı97.
Basileus ve Gregorius rahiplerin ibadetle birlikte çalışmasını, dünyaya faydalı olmasını
90
Đncil, Petrus’un I. Mektubu, Başlangıç ve Selam, 1–2, Kitabı Mukaddes Şirketi, Đstanbul, 1999.
91
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.57.
92
Đ.Hakkı KONYALI, Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi, C.1, Đstanbul, 1974, s.188.
93
Umberto NERĐ, “The Early Christians in Cappadocia”, Arts of Cappadocia, Geneva, 1971, s.123.
94
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.12.
95
Alice-Mary TALBOT, “Bizans Manastır Sistemine Giriş”, Cogito, Bizans Özel Sayısı, S.17, Đstanbul,
1999, s.163.
96
Lyn RODLEY, Cave Monasteries of Byzantine Cappadocia, Cambridge, 1985, s.237-239., ADIBELLĐ,
Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.121.
97
Michael A.Smith, “Hıristiyan Çileciler ve Keşişler”, Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.215.
24

uygun bulmuşlardır98. Manastırlarda günde yedi defa toplu ibadet yapılacak, toplu
çalışma olacak ve toplu yemek yenilecekti. Bu üç prensipten, Yunan ve Slav
dünyasında da yayılan, çıkış yeri Göreme ve Belisırma çevresi olan yeni bir manastır
hayatı doğmuştur.99
Hıristiyanlığı kendilerine din olarak kabul eden ve bu kabullerinden dolayı baskı
gören Kapadokya halkı bölgedeki yeraltı şehirlerine geçici olarak sığınmışlardır.100
Nevşehir yöresi arazi yapısından dolayı ideal bir sığınma yeri olmakla birlikte yeraltı
şehirlerinin yoğun olarak kazılıp kullanıldığı ve en çok işlerlik kazandığı dönem Bizans
dönemidir. Bunun en açık delili ise çoğu yeraltı şehrinde bulunan kiliselerdir.101 Ayrıca
Derinkuyu yeraltı şehrinde bir misyoner (rahipler) okulu bulunmaktadır102.
Đmparator Constantinus (324–337) zamanındaki iki büyük olay, daha sonraki
önemli tarihi gelişmelere ortam hazırlamıştır. Bunlar Hıristiyanlığın kabulü ve
Đmparatorluk merkezinin Roma’dan Đstanbul’a taşınmasıdır.
Sayıları çok artmış olmakla beraber dinleri imparatorluk içinde halen meşru
sayılmayan ve her türlü takibat, işkence ve eziyete uğrayan Hıristiyanlara, ilk olarak
Milano’da 311 ve daha sonra 313 yılında çıkarılan fermanlarla bazı haklar verilmiştir.
Bu fermanlarla Hıristiyanlık imparatorlukta var olan diğer dinler gibi meşru hale gelmiş
ve Hıristiyanların devlet tarafından zorla ellerinden alınmış olan toprakları kendilerine
geri verilmiştir103.
Đmparator Teodosius (379–395) 395’te imparatorluğu doğu ve batı adıyla ikiye
bölerek, Hıristiyanlığı devletin resmi dini haline getirmiştir104. Doğu Roma
Đmparatorluğu’nun payına düşen Kapadokya bölgesinde, imparatorluğun ilk
dönemlerinde sakin bir hayat yaşanmış bunun yanı sıra her bakımdan önemli gelişmeler
olmuştur. 4.yy. ın sonlarından itibaren manastır hayatının başladığı ve dini kolonilerin
kurulduğu bölgede Aziz Basil, Nazianzos’lu Aziz Gregory ve Nyssa’lı Gregory
vaazlarıyla ve yazılarıyla oldukça etkili olmuşlardır105.

98
Spiro KOSTOF, Caves of God, Cappadocia and its Churches, Oxford, 1989, s.47.
99
Đ.Hakkı KONYALI, Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi, C.3, Đstanbul, 1975, s.2747. Đ.Hakkı
KONYALI’nın Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi adlı eserinin 3. cildininde Nicole ve Michel
Thierry’nin Nouvelles Eglises Rupestres de Cappadoce (Kapadokya’da Yeni Bulunan Kaya Kiliseleri)
adlı eserlerinin Türkçeye çevirilmiş bir bölümü bulunmaktadır.
100
Kapadokya Yeraltı Şehirleri, Komisyon, Ankara, 1989, s.5–13.
101
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.36–37.
102
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.12.
103
Hakkı Dursun YILDIZ, “Bizans Tarihi”, Anadolu Medeniyetleri, C.3, Đstanbul, 2000, s.488.
104
Doğan KUBAN, Çağlar Boyunca Türk Sanatının Anahatları, Đstanbul, 2002, s.54.
105
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.12; H.Dermont Mc.Donald, “Büyük Basileos”,
Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.177.
25

M.S. 2. yy. da Kapadokya’da kalabalık bir Hıristiyan topluluğu bulunmaktadır ki


bunun en büyük delili bölgede Hıristiyanların dini hayatını yönlendiren iki
piskoposluğun var olmasıdır. Piskoposluklardan biri Kayseri’de (Kaisaria) diğeri ise
Malatya’ da (Melitene) bulunmaktaydı.106
Bizans ve Sasaniler arasında süregelen mücadeleler imparator I.Iustinianos (527–
565) döneminde yapılan barışla bir süreliğine durdurulmuştur. Yine imparator Tiberius
(578–582) döneminde Sasanilerle 3 yıllık barış yapılmıştır. Tiberius, bu dönemde Đran
sınırında güvenlik önlemleri almaya ve orduyu güçlendirmeye koyulmuştur. Ancak
düşmanına bu bakımdan zaman bırakmamak isteyen Sasani hükümdarı Hüsrev
Anuşirvan (531–578) 572’de saldırıya geçmiştir. Fırat’ı aşan Sasaniler Kapadokya’da
Bizanslılarda karşılaşmışlardır. Malatya civarında savaşan iki ordudan Bizans ordusu
galip olmuştur. Geri çekilen Đranlılar bu arada Malatya ve çevresini de yakıp
yağmalamışlardır.107
544 yılında bir veba salgını başlamıştır. Habeşistan (Kuş) ülkeleri, Mısır,
Đskenderiye, Libya, Filistin, Fenike, Arabistan ve Afrika’ya yayılan salgın daha sonra
Galatia, Kapadokya gibi birçok bölgeyi etkilemiştir. Salgın çok ciddi boyutlara
ulaşmıştır. Öyle ki ekin dolu tarlaları biçecek insan kalmamış, hatta başkentte hayatta
kalan insanlar ölüleri gömmekte aciz kaldıklar için cesetleri yığın yığın denize
atmışlardır.108
Persler 605 senesinde Kayseri’yi, 614 senesinde Kudüs’ü ele geçirmişlerdir.
Buna karşın Đmparator Heraklius (610–641) Anadolu’yu büyük askeri bölgelere ayırmış
ve içerisinde Kapadokya’nın da bulunduğu bu eyaletler askeri bir yapılanmaya tabi
tutulmuştur. Heraklius 622–623 ‘te Doğu Anadolu ve Kafkasları, 627–628 de ise
Mezopotamya’yı Perslerden almıştır. Bu kayıplarla zayıf düşen Pers Đmparatorluğu’nu
yıkan Araplar henüz askeri bir teşkilatla organize edilmemiş olan Bizans bölgelerini de
ele geçirmiştir. Böylece Kapadokya üç asır boyunca Arap-Bizans mücadelelerine sahne
olmuştur109.
Arap Devleti’nin Suriye valisi Muaviye, Suriye ve Mezopotamya’nın fethinden
sonra110 askerlerini iki kola ayırmıştır. Bu kollardan birinin başına Suriyeli Habib
isminde ki şahsı getirerek onları Ermenistan’a gönderdi. Diğer grubun başına da bizzat

106
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.60.
107
UMAR, Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi, s.45.
108
Gregory Abû’l Farac, Abû’l Farac Tarihi, C.1, (Çev. Ömer Rıza DOĞRUL), Ankara, 1987, s.153–154.
109
Walter E. KAEGĐ, Bizans ve Đlk Đslam Fetihleri, Đstanbul, 2000, s.229-239.; ADIBELLĐ, Kapadokya
Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.68.
110
UMAR, Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi, s.51.
26

kendi geçerek Kapadokya’da ki Kayseri’ye gitmiştir. Araplar bölgedeki zengin köyleri


soydular ve burada on gün kadar savaştıktan sonra buradan ayrıldılar. Fakat kısa bir
süre sonra tekrar şehre gelen Araplar halktan vergi almak için anlaştıktan sonra bölgeyi
terk ettiler. Araplar, şehirdeki binaların güzelliğini ve şehrin servetini gördükten sonra
yaptıkları anlaşma için pişman oldularsa da bu sözlerinden geri de dönmemişlerdir.111
Bizans imparatoru Heraklius (610–641) hükümdarlığının ilk yılında Antakya’yı
almıştır. Bir yıl sonra da ordu komutanı Bahram, Kapadokya’daki Kayseriye’yi
zaptederek 10.000 kişiyi öldürmüş ve bütün memleketi işgal etmiştir.112
Bizans Đmparatorluğu tarihi’nin en önemli dönemlerinden biri olan Đkonoklazma
(Đkon Kırıcılık-Tasvirlerle Mücadele) dönemi bir yüzyıldan fazla sürmüştür. 726 yılında
tasvirlere karşı açıkça tavır alan III. Leon (717–741) önce halkını tasvirler kültünün
yakışıksızlığına ikna etmek gayesiyle telkinlerde bulunmuş, fakat bunun faydalı
olmadığını anlayınca 17 Ocak 730’da bir ferman yayınlayarak bütün aziz tasvirlerinin
imhasını emretmiştir113.
Kapadokya’da ikon taraftarı keşişler yanında ikonoklast olanları da vardır.
Bölgedeki kayadan oyma kiliseler içinde tasvir yanlısı olmayan kişiler tarafından
resimletilmiş ve kullanılmış olduğu belirgin olan belki de tek örnek, Mustafapaşa’daki
(Sinasos) Hagios Basileus Kilisesi’dir. Đki nefli olan kilisenin resim programına çeşitli
haç kompozisyonları ve figürsüz resimler egemendir.114Ayrıca kilisesi’nin duvarlarında
Hz.Đsa’nın tasvirinin mümkün olmadığını belirten yazılar da bulunmaktadır115.
Bu dönemde gerek ikonoklast baskılar ve gerekse dış tehditler nedeniyle
bölgede dinsel ve kültürel bir gerileme dönemi yaşanmış, Kapadokya manastırcılığı ve
buna bağlı olarak da kilise yapımı ve resim sanatı durma noktasına gelmiş, bu dönemde
binlerce rahip Đtalya’ya kaçmıştır116.
Kapadokya bölgesinin önemli yerleşim yerlerinden biri olan Zelve vadisinde
Đkonaklazma hareketinden çok daha önceleri tasvirlere karşı olan bir manastır toplumu

111
Gregory Abû’l Farac, Abû’l Farac Tarihi, s.180.
112
Gregory Abû’l Farac, Abû’l Farac Tarihi, s.168.
113
George OSTROGORSKY, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret IŞILTAN), Ankara, 1991, s.150-153;
John LOWDEN, “Đkona mı Put mu? Đkonakırıcılık Tartışması”, Sanat Dünyamız, Bizans Özel Sayısı,
Đstanbul, 2001, s.214.; Nilay YILMAZ, Đkonalar, C.1, Ankara, 1993, s.3.;Gülgün KÖROĞLU,
“Đkonoklazma Döneminden Bizans Resim Sanatı Örnekleri”, Sanat ve Đnanç, 2, Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Türk Sanatı Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi, Đstanbul, 2004, s.27.; Ayşe
HÜR, Đkonoklazma Mad., Đstanbul Ansiklopedisi, C.4, Đstanbul, 1994, s.153-155; KUBAN, Çağlar
Boyunca Türk Sanatının Anahatları, s.68.;
114
KÖROĞLU, Đkonoklazma Döneminden Bizans Resim Sanatı Örnekleri”, s.36.
115
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.70.
116
Clemens HOLZMEISTER-Rudolf FAHRNER, The Face of Anatolia (Caves and Khans in
Cappadocia), Vienna, 1955, s.16.
27

yaşamıştır. Aziz Simon’un keşiş hücresi ve sadece birkaç kilisede resim


görülmektedir.117
9.yy.ın 2.yarısından 1071’e kadar olan sürede Bizans Kapadokya’sı altın
dönemini yaşamış, bölgedeki kiliselerin ve resimsel bezemenin büyük çoğunluğu bu
dönemde yapılmıştır118.
9.yy dan itibaren Müslüman Türklerin Anadolu’yu fethi ve bölgeye çok sayıda
Türkmen boylarının gelip yerleşmesiyle, bölgenin etnik ve dini yapısına büyük bir
ekleme olmuştur. Böylece bölgede Müslüman Türkler ve Hıristiyanlar aynı yerleşim
alanında birlikte yaşamaya başlamışlardır. Türkler bölgeye yerleştikten sonra hakim
unsur olmuşlardır. Bu hakimiyet hiçbir şekilde bir baskı unsuru olmamış aksine
Hıristiyan halk dini vecibelerini eskiden olduğundan daha rahat bir şekilde yerine
getirmiştir119.
Sultan Alparslan’ın ordusunda bulunan ve Anadolu’da mücadele eden
komutanlarından Afşin Bey tarafından 1067 de Kayseri alındığı zaman, Nevşehir yöresi
de fethedilmiştir120.
Anadolu Selçuklu döneminde (1075–1308), Bizans’taki taht kavgaları nedeniyle,
Türklerin Đç Anadolu ve Nevşehir’deki egemenliği artarak pekişmiştir. Yörenin fethiyle
birlikte yeni kurulan yerleşim birimleri eski Hıristiyan yerleşim yerlerine karşılık
Müslüman Türk yerleşimleri kurulmuştur. Bu dönemde Türkler yörenin “Nissa” olan
ismini kullanmayıp “Muşkara” ismini vermekle beraber Türkler ve bölgenin Hıristiyan
halkı uzun süre birlikte yaşamışlardır. O dönemde Muşkara yeni kurulduğu için küçük
bir yerdi121.
16.yy.da 187 haneli olan Nevşehir, 18.yy.’a kadar “sağlam yapılı” anlamına
gelen Muşkara ismiyle anılmıştır.
Danişmentliler ile Anadolu Selçukluları arasında zaman zaman el değiştiren yöre
çoğunlukla Anadolu Selçukluları’nın elinde kalmış ve bölge uzun süre sessiz dönemler
geçirmiştir122.
Nevşehir bölgesi Yavuz Sultan Selim (1512–1520) zamanına gelene kadar iki
defa fethedilmişse de, elden çıkmış ve 1515’te Yavuz Sultan Selim’in Dulkadiroğulları

117
Nicole THIERRY, “The Rock Churches”, Arts of Cappadocia, Geneva, 1971, s.138–139.
118
Engin AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kappadokya’daki Bizans”, Kapadokya, Đstanbul, 1998,
s.229.
119
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.39.
120
ERKĐLETLĐOĞLU, Kayseri Tarihi, s.69-73; ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi,
s.20.
121
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.20–21.
122
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.23.
28

Beyliği’ni (1337–1521) tamamen ortadan kaldırmasıyla, bölge el değiştirmemek üzere


Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir123.
Nevşehir ve yöresi Osmanlı yönetimi altında Damat Đbrahim Paşa zamanına
kadar, genelde sükûnet içerisinde yaşamış ve pek fazla önemli olaya sahne
olmamıştır124. 1718 yılında sadrazam olan Damat Đbrahim Paşa eski adı Muşkara olan
ve kendisi tarafından imar edilerek Nevşehir adı verilen köyde doğmuştur 125.

Damat Đbrahim Paşa zamanında 1720–1730 yılları arasında yoğun imar


faaliyetine sahne olan Nevşehir’de nüfusu artırmak için birçok oymağın buraya
yerleşmesine izin verilmiş ve bunlardan vergi alınmamıştır126. Anadolu’nun değişik
yerlerinden getirilerek yerleştirilen bu Müslüman oymakların yerleştikleri yerler ve kaç
hane oldukları kayıtlarla tespit edilmiştir127.
16.yy.da 187 haneli olan Nevşehir’in nüfusu bu oymakların yerleştirilmesiyle
artmıştır. Bunun üzerine Niğde mutasarrıfı Đbrahim Paşa Niğde’de hane sayısının
15.000’i aşması ve yöre halkının hiçbir iş yapamamasından dolayı 1820 tarihinde bir
şikâyetname yazmıştır128.
C.Texier, 19.yy’da yaptığı Anadolu seyahatinin notlarını topladığı Küçük Asya
adlı eserde, bölgede Müslümanların sayıca az buna karşılık Ermeniler’in nüfusunun
Müslümanlardan fazla olduğunu belirtmiş ve aynı ifadeleri Ürgüp nüfusu için de
kullanmıştır129. Ancak 1887 Konya Vilayet Salnamesi’ne göre Nevşehir’de 38.191 olan
nüfusun 29.140’ını Müslümanlar geri kalanını ise gayri müslimler oluşturmuştur. Yine
aynı salnameye göre Ürgüp’ün 28.952 olan nüfusun 26.067’si Müslüman gerisi ise
azınlık nüfustur130.
Kurtuluş Savaşı döneminde Nevşehir Kırşehir’de bulunan Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti’ne üyeler göndermiştir131.
16.yy.dan itibaren bölgeye Oğuzların Bozok ve Üçok kolundan gelme boylara
bağlı oymaklar gelmiş, daha sonra ise Yörük ve Türkmen oymakları yerleşmişlerdir132.
123
Đ.Hakkı UZUNÇARŞILI, Büyük Osmanlı Tarihi, C.2, TTK, Ankara, Tarih yok, s.271–273.
124
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.41.
125
UZUNÇARŞILI, Büyük Osmanlı Tarihi, C.2, s.147.
126
Mehmet ÖNDER, Şehirden Şehire Anadolu, Ankara, 1995, s.307.
127
Zeynep KORKMAZ, Nevşehir ve Yöresi Ağızları, Ankara Üniversitesi DTCF Yayınları, C.I, Ankara,
1984, s.17–18.
128
KORKMAZ, Nevşehir ve Yöresi Ağızları, s.26.
129
TEXIER, Küçük Asya, s.94.
130
ÖZEŞSĐZ, Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, s.42–43.
131
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.58.
29

Nevşehir, Cumhuriyetin ilanından sonra Niğde’nin il olmasıyla Niğde’ye


bağlanmış, 20 Temmuz 1954’te ise il olmuştur. Kırşehir’den Hacıbektaş, Avanos ve
Mucur, Kayseri’den Ürgüp, Niğde’den Gülşehir ilçeleri alınarak sınırları
genişletilmiştir.1957’de Kırşehir’in il olmasıyla Mucur tekrar Kırşehir’e bağlanmış,
1927’ye kadar bucak merkezi olan Melengübü’nün adı Derinkuyu olarak değiştirilip
1960’da ilçe merkezi haline getirilerek Nevşehir’e bağlanmıştır.133

132
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.55.
133
ÖZKUL, Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, s.58.
30

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

3. HIRĐSTĐYANLIĞIN ORTAYA ÇIKIŞI VE KATAKOMPLAR

Hıristiyanlık, tek tanrılı bir din olarak, Filistin bölgesinde, Yahudilikten sonra
ortaya çıkmıştır134.
Đsa’dan sonra Hıristiyanlığın kaderini belirleyen çalışmalar yapanların en
önemlisi Pavlus iken135 Petrus ve diğerleri de bu harekete yardım etmiş, bu amaç
doğrultusunda Petrus Roma’ya, Yuhanna’da Asya’ya (Batı Anadolu) gitmiştir136.
Bir süre sonra Hıristiyanlık hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Bu
yayılmanın bazı sebepleri vardır ki bunların en önemlisi Đtalya’dan Hindistan’a kadar
uzanan geniş bir coğrafyada, en azından şehirlerde, ortak bir dil ve kültürün
varolmasıdır. Doğu’da Büyük Đskender ve ondan sonra gelen krallar, Grekçeyi resmi dil
olarak kullanırken Pavlus ve diğer ilk Hıristiyanlar bu dili mesajlarını iletmek için
kullanmışlardır137.
Geniş bir coğrafyaya hakim olan Roma Đmparatorluğu’nda ilk başta doğayı
kontrol eden, gizemli ve şahsi bir varlığa sahip olmayan güce tapınılan, tarıma yönelik
bir din vardı. Roma Cumhuriyeti döneminde Romalılar Yunan efsanelerini
benimsemişler ve Yunan tanrılarıyla kendi yerel tanrılarını özdeşleştirmişlerdir138.
Roma’da Đmparatorluk döneminden itibaren Doğu inançlarının etkisinde
kalınarak imparatorlar tanrılaştırılmış139 ve Đmparator Kültü kurulmuştur. Bu kült ilk
kez Augustus tarafından manevi babası olan Gaius Đulius Caesar için senato kararıyla
kurulmuştur. Caesar Divus Đulius adıyla devlet tanrıları arasına girmiştir. Aynı şekilde
Augustus ve sonra gelen imparatorlara da tapınılmıştır. Roma dünyasında ve Küçük
Asya’nın pek çok kentinde bu kültle ilgili tapınaklar yapılmıştır140.
Hıristiyanlık, Roma Đmparatorluğu dahilinde yayılmaya çalışmıştır. Putperest
Roma’da yayılma gayesi güden başka bir din olmadığı gibi, mevcut putperestlik halkın
manevi ihtiyaçlarını tatmin etmekten uzak ve çok ilkel bir durumdaydı. O devirlerde
dünyada mevcut olan yayılmacı dinlerden hiçbiri de Roma Đmparatorluğu dahilinde
görülmüyorlardı. Bu ortamda ortaya çıkan ve yayılma faaliyetlerine başlayan
Hıristiyanlık Roma Đmparatorluğu toprakları üzerinde yayılmıştır. Bu uygun ortamda
134
Dinler Tarihi Ansiklopedisi, Hıristiyanlık, C.2., Đstanbul, 1999, s.3.
135
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.55.
136
W.Ward GASQUE, “Kilise Büyüyor: Kudüs’ten Roma’ya”, Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.66.
137
GASQUE, “Kilise Büyüyor: Kudüs’ten Roma’ya”, s.66.
138
Edwin YAMAUCHI, “Romalılar’ın Dini” Mad., Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.74–75.
139
Dinler Tarihi Ansiklopedisi, Hıristiyanlık Mad., C.2., Đstanbul, 1999, s.6.
140
Mehmet ÖZSAĐT, “Anadolu’da Roma Egemenliği”, Anadolu Uygarlıkları, C.2, Đstanbul, 2000, s. 411.
31

yayılma hızlanmış fakat bu çokta kolay olmamıştır. Özellikle M.S. 1.yy. rahat bir
dönem olmamakla birlikte dönemim Roma Đmparatorları, Hıristiyanlığı kendi tahtları
için büyük bir tehlike olarak görmüşler ve bu dini ortadan kaldırmak için her yola
başvurmuşlardır141.
Roma Đmparatorları Hıristiyanlığın teşkil ettiği tehlikenin farkına 3. yy. da
varmıştır. Decius (249–251), Valerianus (253–260), Diocletianus (284–305), Galerius
(305–311) 3.yy. ın 2. yarısında bu dini ortadan kaldırmaya çalışmışladır. Bazı
araştırmacılara göre Neron döneminden itibaren bu din özel bir kanunla yasaklanmıştır.
Hıristiyanları bu dinden döndürmek için sistematik bir işkence hareketini başlatan
Decius (249–251) tur. Zamanla yaptırımlar çok ağırlaşmış, hatta Hıristiyan olduğunu
ilan etmek ölümle cezalandırılmıştır 142.
Đmparator Constantinus (324–337) tarafından Milano’da 311 ve daha sonra 313
yılında çıkarılan fermanlarla Hıristiyanlara bazı haklar verilmiştir. Bu fermanlarla
Hıristiyanlık imparatorlukta var olan diğer dinler gibi meşru hale gelmiştir143.
Hıristiyanlığı kendilerine din olarak kabul eden Roma halkı ciddi ve sistemli bir
şekilde baskı ve zulüm görmüştür. Bu baskı dönemlerinde, öncelikle ölülerini gömmek
için yaptıkları, katakomplarda gizlice toplanmışlar ve ibadet etmişlerdir. Huzur ortamı
sağlandığında ise katakompları sadece inançları gereği ziyaret etmek için
144
kullanmışlardır .
Katakomp sözcüğü ilk kez Roma yakınındaki Apia (Appıan) Yolu üzerindeki
San Sebastiano Bazilikası’nda Aziz Paulus ve Aziz Petrus’un geçici olarak
gömüldükleri yeraltı mezarı için kullanılmış, giderek Roma çevresindeki bütün yeraltı
mezarları (yaklaşık 40 tane ) bu adla anılmaya başlamıştır145.
Yumuşak sünger kayaların oyulmasıyla meydana getirilen146 katakomplar
yeraltından Roma’nın 1 mil147 uzağına kadar yayılmaktadır148.
Katakomplara Hıristiyanlığa inanan ve din uğruna ölen kişilere ait kemikler ve
bunların kullandığı eşyalar (Rölik) konulmuştur. Bu kişilerin hepsi aziz olmamakla

141
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.55.
142
Suat YILDIRIM, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Ankara, 1988, s.71.; Anna Maria
LĐBERATĐ- Fabio BOURBON, Rome: Splendours of an Ancient Civilization, China, 2005, s.44, 50.
143
YILDIZ, “Bizans Tarihi”, s.488; LĐBERATĐ- BOURBON, Rome: Splendours of an Ancient
Civilization, s.55.
144
L’Abbe BERGĐER, “Catacombe” Mad., Dictionnaire de Theologie, Besançon, 1843, s.374.
145
BERGĐER, “Catacombe”, s.373; “Katakomp” Mad., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul,
1997, s.968.; The Great Art Cities of Italy, Lozzi Roma Edizioni Turistiche, Roma, Tarih Yok, s. 30.
146
Colin J.HEMER, “Arkeoloji Işığında Đlk Hıristiyanlar” Mad., Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.70.
147
1 Mil = 1, 61 km.
148
BERGĐER, “Catacombe”, s.373.
32

birlikte ilk kilisenin geleneklerine göre din uğruna ölmüş ilk Hıristiyanlardan oldukları
için azizler gibi değerli sayılmışlardır149.
Labirent gibi karmaşık geçit ve birbirine bağlanan galerilerden oluşan, tabutların
duvarlardaki oyuklara (Arcosolium ve Loculus) yerleştirildiği katakomplarda aile
mezarları, şapeller ve odalar bulunmaktadır. Katakomplar çok katlı da olabilmektedir150.
St.Paulin, Roma katakomplarında, kayıtlarla belgelenmiş olarak, binlerce kişinin
cesedinin bulunduğunu belirtmektedir. Bu kayıtlarda bir katakompta 550, bir başkasında
ise 150 kişinin gömülü olduğu belirtilmektedir151.
Katakomplar 2–3 ayak152 genişliğinde, 8–10 ayak yüksekliğinde; birbirine
bağlanan ve hiçbir destek unsurunun kullanılmadığı galeriler şeklindedirler. Mezar
birimleri ortada bulunan yolun iki tarafına paralel olarak yukarıdan aşağıya doğru
oyulmuştur. Bir mezar içerisine birkaç kişi üst üste konularak yerleştirilmiştir.
Katakompların ağızları, birbirlerine içeriğinin ne olduğu halen bilinmeyen bir maddeyle
tutturulan, kiremitlerle kapatılmıştır. Bu kiremitlerin üzerine ölünün adı yazıldığı gibi
çoğunlukla Đsa monogramı (IC, XC) ve zaman zaman şehitliğin sembolü olan palmiye
dalı kazınmıştır153.
Katakompların Hıristiyanlık açısından önemli bir tarafı da, Hıristiyanlığın ilk
resim örneklerinin bu yeraltı mağaralarında meydana getirilmiş olmasıdır. Fresk
tekniğinde yapılan bu resimlerin çoğu üstün sanat değeri taşımamaktadır. Genellikle
basit zanaatkârlar tarafından yapılan bu resimlerde estetik kaygılardan ziyade, yeni bir
dinsel dünya görüşünü yalın bir şekilde ifade edilmesi söz konusudur154.
Đlk örnekleri M.S. 2. yy da yapılmaya başlanan katakomp resimlerinin en eski örneği
Roma’da Via Ardetina da bulunan Domitilla katakompundaki resimlerdir155. Đlk
Hıristiyanlık döneminde sanat bir çeşit sembol, bir çeşit resim yazı anlamındadır.
Katakomplarda bu yüzden kıvrık dal süslemeleri, maskeler, güvercinler,
tavuskuşları, üzüm asmaları156, bunlara ilaveten Đncil sahneleri, H.z. Đsa’nın serüvenleri

149
BERGĐER, “Catacombe”, s.375.
150
“Katakomp” Mad., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul, 1997, s.968.
151
BERGĐER, “Catacombe”, s.374.
152
1 ayak =30–48 cm.
153
BERGĐER, “Catacombe”, s.373–374.
154
Sezer TANSUĞ, Resim Sanatının Tarihi, Đstanbul, 1993, s.53.; E.H.GOMBRICH, Sanatın Öyküsü,
Đstanbul, 2004, s.129.
155
TANSUĞ, Resim Sanatının Tarihi, s.53.
156
Adnan TURANÎ, Dünya Sanatı Tarihi, Đstanbul, 2005, s.202.
33

gibi öğretici konular; balık, ekmek, şarap gibi sembolik motiflerle sıkça
157
karşılaşılmaktadır .
Genel manada katakomp gerçeğinden ulaşabileceğimiz sonuç şudur ki;
insanoğlu baskı ve zulmün olduğu her yerde ve her zaman diliminde kendini bir şekilde
bulunduğu ortamdan daha güvenli olan bir mekâna aktarmayı bilmiştir. Bu mekânlar
yaşanılan coğrafyaya göre değişkenlik göstermektedir. Arazinin yumuşak ve oyulmaya
müsait olduğu bölgelerde ki genel eğilim yeraltına sığınaklar oymak olmuştur. M.S. 1.
yy dan itibaren Roma Đmparatorluğu’nda Hıristiyanlığın kabul görmesi ile başlayan
zorlu dönemde halk bölgedeki yumuşak araziyi oyarak katakompları yapmış ve buraları
başta ölü gömmek olmak üzere, toplanma ve ibadet etme gibi farklı amaçlar için
kullanmışlardır.

157
TANSUĞ, Resim Sanatının Tarihi, s.53.
34

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. YERALTI ŞEHĐRLERĐ
Kapadokya bölgesinde, oyulmaya ve işlenmeye müsait kayalar ve arazi,
insanlara yerin altında ve üstünde hem gizli hem de özel yaşam alanı oluşturmaları için
imkân sağlamıştır ( Çizim 1). Bölgede erken dönemlerden itibaren sürdürülen bu uğraş,
duvar inşasına veya bilinen manadaki tüm inşa faaliyetlerine göre daha az teknik
kabiliyet ve bilgi gerektirdiği için de tercih edilmiştir (Çizim 2)158.
Bölgede bulunan volkanik tüf açmaları ve bunların kullanım sebepleri şöyledir:
1. Bölgedeki günlük ve mevsimlik ani ısı değişiklikleri,
2. Volkanik tüflerin ısı yalıtımı özelliğine sahip olması,
3. Tüflerin yapı malzemesi olarak kullanılması,
4. Tüfün kolayca oyulabilmesi,
5. Olağanüstü durumlarda (savaş, saldırı vs.) saklanma ve korunma imkânı
sağlanması159.
6. Yeraltı yerleşimlerinin deprem veya volkanik patlamalar gibi doğal felaketlere karşı
dayanıklı olması ve koruma sağlamasıdır.160
Kapadokya bölgesindeki yeraltı şehirlerine ve kaya oyma mekânlara Ürgüp,
Uçhisar, Orta Hisar, Zelve, Gülşehir, Soğanlı, Erdemli, Ihlara, Aksaray, Tavlusun,
Himmetdede, Gesi, Süleymanlı, Mimar Sinan, Bünyan, Talas, Karaman-Manazan’ da
rastlanmaktadır161.
R.BĐXĐO ve V.CASTELLANĐ yeraltı yapılarını iki gruba ayırmaktadır.
1. Doğal oyuklar.
2. Yapay oyuklar. Bu grup kendi içinde 2’ye ayrılmaktadır.
a- Yeryüzündeki oyuk yerleşimler. (Peri bacaları, kaya kiliseleri, kaya mezarları,
güvercinlikler)
b-Yeraltı yapıları. (Yeraltı şehirleri, su tünelleri)162.

158
Anabel Jane WHARTON, Art of Empire; Painting and Architecture of Byzantine Periphery, A
Comparative Study of Four Provinces, United States of America, 1988, s.13.
159
K.ERGUVANLI, E.YÜZER, “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic
Tuffs at Cappadocia Area”, Rock Storage, Oslo, 1977, s.16.
160
Ö.AYDAN-R.ULUSAY, “Geotecnical and Geoenvironmental Characteristics of Man-made
Underground Structures in Cappadocia, Turkey”, Engineering Geology, 69, 2003, s.246; R.ULUSAY-
C.GÖKÇEOĞLU-T.TOPAL-H.SÖNMEZ-E.TUNCAY-Z.A.ERGÜLER-O.KASMER, “Assestment of
Environmental and Engineering Geological Problems for Possible Re-use of Abandoned Rock-hewn
Settelment in Ürgüp (Cappadocia), Turkey”, Environment Geology, 50, 2006, s.474.
161
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.5.
162
R.BIXIO, “Surveys in The Underground Cities of Cappadocia”, XI. Araştırma Sonucu Toplantıları,
Ankara, 1993, s.47–49.
35

Yeraltı şehirlerinin sayısı hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bazı


kaynaklar Nevşehir’de 30 kadar yeraltı şehri olduğunu belirtirken163, Đtalyan
araştırmacılardan oluşan ekip164 ise Nevşehir’de 60, Aksaray’da 46, Niğde’de 35,
Kayseri’de 22, Kırşehir’de 5, Yozgat’ta 4 ve yeri tam olarak tespit edilememiş 3 olmak
üzere toplam 175 yeraltı şehri olduğunu ifade etmektedir165. Martin URBAN bu sayıyı
41 olarak vermiştir. Ancak yeraltı şehirlerinin sayısını belirlerken ve onları dağlık
bölgelerde ki kaya oyma yerleşimlerinden ayırırken hangi verilerin kullanıldığı pek açık
değildir. Derinkuyu ve Kaymaklı boyutlarındaki 41 yeraltı şehri tüm Kapadokya bölgesi
ve çevresindeki yerleşimlerin toplam nüfusunun 3 katını barındırma kapasitesine
sahiptir. Bu sebepten dolayı bu sayı Zelve, Soğanlı, Selime, Uçhisar, Ortahisar ve
Göreme’de bulunan dağlık yerleşimler de katılarak elde edilmiş olmalıdır166. Bunlara
ilaveten Kapadokya Bölgesi’nde farklı boyutlarda 150–200 yeraltı şehri olduğu da
belirtilmektedir.167
Yöre halkına göre yeraltı şehirleri birbirlerine uzun galerilerle bağlanmış ve
böylece bir “yeraltı yerleşimi ağı” kurulmuştur. Fakat bu yerleşimlerin sayısı altıdan
fazla olamaz. Bu oldukça yorucu ve zaman alıcı yapı etkinliği için ne yeterli iş gücü ne
de zaman vardır. Derinkuyu ve Kaymaklı168 gibi yaklaşık 3000 kişiyi barındırabilecek
bir yeraltı şehri için en az 30.000 m³ alan kazılmalıdır. Günümüzde bir insan 100 m³
alanı 30 günde kazabilmektedir ki bir günde yaklaşık 3m³ alan kazılabilir. Bölgenin
nüfusu göz önünde bulundurulduğunda altı veya sekizden fazla yeraltı şehrine ihtiyaç
yoktur. 4000 veya 5000 kişi barındırabilecek kapasitede olan Derinkuyu169 boyutlarında
altı veya sekiz yeraltı şehri tüm Kapadokya bölgesi halkını barındırabilir170.

163
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.24.
164
SSI, Italian Speology Society-Đtalyan Mağarabilim Topluluğu
165
R.BIXIO, “Repertorio Delle Strutture Sotterranee Della Cappadocia”, Cappadocia Le Citta
Sotterranee, Roma, 2002, s.293-307.; R.BIXIO-V.CASTELLANĐ,”New Tıpologies of Cappadocian
Undergrounds:The Redoubts and the Hydric Installatıons, XIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, C.1,
Ankara, 1995, s.271.; Mustafa KAYA, “Yeraltı Şehirleri”, Nevşehir Kültür ve Tarihi Araştırmaları, S.4,
Nevşehir, 2005, s.21–24. s.21.; Arda AYHAN, Geological and Morphological Investigations of
Underground Cıtıes of Cappadocıa Using GIS, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi), Ankara, 2004, s.37.
166
D.STEA-M.TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, England,
1993, s.175.
167
M.E. GÜLYAZ-H.YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, Nevşehir,
2003, s.38.
168
Kaymaklı yeraltı şehrinin 60.000 kişi kapasiteli olduğu da belirtilmektedir. ERGUVANLI-YÜZER,
“Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, s.19.;
Ö.AYDAN, R.ULUSAY, E.YÜZER, M.ERDOĞAN, “Man-Made Rock Structures in Cappadocia,
Turkey an Their Implications in Rock Mechanics and Rock Engineering”, ISRM Nes Journal, Vol. 6, No.
1, Minneapolis, USA, August 1999, s, 69.
169
Farklı bir çalışmada ise Derinkuyu’nun kapasitesi ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır; “…Derinkuyu
Yeraltı kentinin gezilemeyen bölümlerini göz önüne alarak yaklaşık 30.000 kişiyi barındırabilecek
36

Kapadokya Bölgesinin geçmişi hakkındaki tarihi kaynakların bolluğuna karşın,


yeraltı şehirleriyle ilgili kaynak ve bilgiler çok azdır171.
Yeraltı şehirleri Đlkçağlardan itibaren yapılmış en teşekküllü, en büyük, en
emniyetli yerleşim yerleridir. Ancak bu birimlerin ilk defa ne zaman yapıldığı ve en
uzun süre ne kadar yaşanıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Bu soruları aydınlatacak
kesin bilgi ve belgede yoktur172.
Đngiliz arkeolog James Melleart’ın Çatalhöyük’te ortaya çıkardığı Hasan
Dağı’nın patlayışını gösteren resim, insanlık tarihinin ilk peyzaj resmi olarak kabul
edilmektedir (Resim 1)173. Karbon 14 yöntemiyle yapılan ölçümlere göre resim
M.Ö.5734 yılına aittir ve bu tarihlerde Erciyes, Hasan Dağı ve özellikle o dönemde
Nevşehir yaylasında hakim olan küçük boyutlu yerel volkanlar yöre halkı için
önlenemez tehlikeler oluşturmuştur174.
Orta Anadolu’daki bu volkanizma hareketleri uzun süre devam etmiştir.
Kapadokya bölgesinde bulunan bazı Roma sikkeleri üzerinde görülen patlayan volkan
resimlerinin Erciyes olduğu tespit edilmiştir. Dağları tanrısallaştıran bölge halkı
volkanların içinde dev bir canavarın bulunduğuna, bunun lav püskürtüp taş fırlattığına
inanmışlar ve bunu anlatan çizimler yapmışlardır. Erciyes’in tepesinde, dağ kültünü
kutsamak amacıyla, insanlar tarafından yapılmış 15.00 m. uzunluğunda bir tünel
bulunmaktadır ki bu uygulama bölge insanının hayatında volkanik olayların ne kadar
önemli bir yer ettiğini göstermektedir175.
Volkan patlamaları sonucu oluşan deprem ve yangınlar Helenistik döneme kadar
devam etmiştir176. Strabon, etrafı ormanlarla kaplı olan Argaios (Erciyes) ve çevresinde,
yeraltında ateşlerin ve soğuk suların olduğunu, bazı bölgelerde geceleri bu ateşlerin

kapasitede olduğunu söyleyebiliyoruz. Ancak, gerçek nüfusu tam olarak bilemiyoruz.”, M.Ertuğrul
GÜLYAZ, “Yeraltında Yaşama Savaşı”, Atlas Dergisi, S.25, Đstanbul, 1995, s.87.; K.Erguvanlı-
E.Yüzer’e göre Derinkuyu yeraltı şehrinin ilk üç katında yaklaşık 20.000 birim bulunmaktadır.Bu da
Derinkuyu’da 100.000 kişinin yaşadığı anlamına gelmektedir., ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present
Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, s.20.
170
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.175.
171
AYHAN, Geological and Morphological Investigations of Underground Cıtıes of Cappadocıa Using
GIS, s.29; R.BIXIO, “La Datazione Delgi Insediamenti Sotteranei”, Cappadocia Le Citta Sotterranee,
Roma, 2002, s.95–117.
172
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.7.
173
James MELLART, Çatalhöyük, Anadolu’da Bir Neolitik Kent, Đstanbul, 2003, s.103; ADIBELLĐ,
Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.170.; Aziz DOĞANAY, “Norşuntepe Höyüğünde Bir
Duvar Resmi:Geyik mi Yanardağ mı?”, IX.Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi
Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Erzurum, 2005, 218.
174
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.170.
175
BAYDUR, Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, s.123.
176
ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.77–79.
37

çıktığını belirterek bölgenin insanlar ve hayvanlar için tehlikeli olduğunu; bu ateş


çukurlarına düşmemek için dikkatli olmak gerektiğini belirtmektedir177.
Belirli aralıklarla devam eden püskürmeler esnasında odun direkli ve toprak
damla örtülü Neolitik dönem evleri kolayca devrilip yok olmuş, buna ilaveten bu durum
insanların hayatlarını ciddi biçimde tehdit etmiştir178.
Sonuç olarak bu jeolojik olaylar Kapadokya insanını kayadan oyma mekânlara
sığınmaya ve bu mekânları üretmeye yönlendirmiştir. Đnsanlığın ilk konutları ve bu
konutlara yerleşim biçimleri ile ilgili olarak Ö.Yörükoğlu yeraltı mekânlarının neolitik
dönem evleri ile kıyaslandığında, kullanışları bakımından büyük bir benzerlik
gösterdiğini buna ilaveten ilk kent yerleşim sakinlerinin evlerini bitişik yapmış olduğu
gibi giriş ve çıkışların damdan sağlandığını, aynı plan ve uygulamanın yeraltı
yerleşimlerinde de görüldüğünü belirtmektedir179.
Bölge insanının deprem ve yangın gibi felaketlere dayanıklı evler veya
barınaklar geliştiremediği dönemlerde mevcut arazinin ve kayaların oyulması ile
oluşturulan mekânlar sağlam, yıkılmaz, yanmaz buna ilaveten yaz-kış sabit ısısıyla ideal
konutlar ve korunma yerleri olmuştur. Kaya oyma mekânlar ve yeraltı şehirlerinde
herhangi bir doğa tahribatı izine rastlanmamıştır. Bu tür yerlerin fazla ağaç bulunmayan
ve yazların sıcak, kışların ise çok soğuk olduğu bölgede ideal bir korunma mekânı
olduğu açıktır180.
M.Ö. 3. binyıl sonuna dek taş, tahta ve bakır araçlar 2. binyılda ise taş ve tunç el
araçlarının yanında tek tük demir araçları da kullanılıyordu. Demir el araçlarının ancak
M.Ö. 1. binyılda her yerde yaygın olarak kullanıldıkları bilinmektedir181.
Kaya ve yeraltı yerleşimlerinin oyulmasında metal aletler kullanılmıştır. Metal
aletlerin Anadolu’da M.Ö. 3. binyıldan beri kullanıldığı kesin olarak bilindiğinden
dolayı, yeraltı şehirleri bu tarihten önceye tarihlenemez. M.Ö.3. binden önceye
tarihlemenin imkânsızlığına karşı, kesin bir ifadeyle bu yerleşimlerin ne zaman
oyulduğunu söylemek de çok zordur.

177
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, s.9.
178
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.172.; Mehmet ATEŞ, 1996, s.79
179
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.17.; ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.79.;
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.172.
180
Lyn RODLEY, Cave Monasteries of Byzantine Cappadocia, Cambridge University Pres, Cambridge,
1985, s.5-6.; ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.79.; ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki
Hıristiyanlık Tarihi, s.173.
181
NAUMANN, Eski Anadolu Mimarlığı, s.43.; Ünsal YALÇIN, “Early Iron Metallurgy in Anatolia”,
Anatolian Studies, Volume 49, Ankara, 1999, s.177.
38

Antik Kapadokya’yı da içine alan yörede Civelek Mağarası, Aşıklı Höyük gibi
prehistorik döneme ait yerleşimler kurulmasına karşın bunların yeraltı şehirleriyle
bağlantısı olup olmadığı henüz bilinmemektedir. Ancak bölgenin jeolojik yapısı göz
önüne alındığında tarih öncesi insanlarının da hiç olmazsa birkaç odadan oluşan yapay
kaya sığınaklarında barınmış olmaları gerekmektedir.
Orta ve Genç Tunç Çağına ait kaya kabartmalarının ve yazılı anıtların bölgede
sıkça bulunması, ayrıca Hitit kentlerindeki savunma sisteminde potern adı verilen
yeraltı geçitlerine sıkça rastlanması ve bunların çok ustaca yapılması nedeniyle, yeraltı
şehirlerinin yapımında veya genişletilmesinde Hititlerin de katkısı olduğu kanısı
güçlenmektedir (Resim 2)182. Topada (Ağıllı) (Resim 3) ve Sivasa (Gökçetoprak)
(Resim 4) yazılı anıtlarının hemen yakınında yeraltı şehirlerinin bulunması bu görüşü
desteklemektedir183.
1960–1970 yılları arasında bölgede araştırma yapan Alman araştırmacı Martin Urban
yeraltı şehirlerini M.Ö. 7. – 8. yy. a tarihlendirmektedir184.
Antik dönem yazarlarından, Sokrates’in öğrencisi Atinalı Ksenophon, Anabasis-
Onbinlerin Dönüşü- adlı eserinde yeraltı şehirleriyle ilgili bilgi vermiştir. Eserde Genç
Kyros’un ağabeyi II. Artakserkses ‘e karşı M.Ö. 401 yılında yaptığı sefere katılan onbin
Yunanlının öyküsü anlatılmıştır. Perslerle anlaşmaya gelen Yunanlı komutanın
öldürülmesiyle Ksenophon komutayı ele almış ve onun önderliğinde Yunanlılar,
Trabzon yakınlarında Karadeniz’e varıncaya değin Doğu Anadolu yaylalarında 1000
km.den fazla yol yürümüşlerdir185. Sardis’ten Babil’e oradan da Yunanistan’a uzayan bu
toplu yürüyüş sırasında yeraltı kentlerini de gören Ksenophon Anadolu’daki yeraltı
şehirleri hakkında şu bilgileri vermektedir.
“Evler toprak altındaydı. Girişleri kuyu ağzına benziyordu ama içleri genişti.
Hayvanlar için toprağa giriş delikleri kazılmıştı; Đnsanlar merdivenle iniyorlardı. Bu
konutların içinde keçiler, koyunlar inekler, kümes hayvanları ve tüm bu hayvanların

182
Hitit bölgesinde hisarla çevrili bir yerleşmenin içine poternler yoluyla da girilebildiği bilinmektedir.
Poternlerin kurulmasında başlıca koşul, yapay bir toprak yığınının varlığıdır. Çünkü bindirme tekniğinde
kemerli poternler, modern tüneller, ya da daha geç döneme tarihlenen ünlü Firigya kaya tünelleri gibi
toprağın içine kazılarak yapılmamışlar, tam tersine toprağın üstüne kurulmuşlar, daha sonra yapay yığının
toprağı ile örtülmüşlerdir. NAUMANN, Eski Anadolu Mimarlığı, s.310–311.; Hitit ve Mezopotamya
mimarlıklarında kent surları altına yapılan gizli tüneller olan poternler özellikle savaşta, bir kuşatma
sırasında kent dışına çıkmak için kullanılırdı. Ana kapının açılamadığı bu gibi durumlarda kent halkının,
su gereksinimini sağlamasının yanı sıra düşmanı arkadan çevrilmesine de yardımcı olurdu. M.BEYKAN,
“Potern” mad. Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.3, Đstanbul, 1997, s1508.; Murat E. GÜLYAZ,
“Yeraltındaki Dünyalar”, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.520.
183
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520.
184
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.49.
185
KSENOPHON, Anabasis Onbinlerin Dönüşü, (Çev. Tanju GÖKÇÖL), Đstanbul, 1998, s.7–10.
39

yavruları vardı. Dışarı çıkarılmadan kuru samanla besleniyorlardı. Ayrıca buğday,


arpa, sebze ve testiler içinde arpa şarabı vardı…”186.
Kayseri, Nevşehir, Niğde ve Aksaray çevresindeki Roma dönemi kaya mezarları
da yeraltı yerleşimlerinin hemen yakınındadır ve onlar kadar geniş alanlara yayılmıştır.
Hatta kaya mezar odalarında yer alan tüflere oyulmuş yatak biçimindeki nişli “kline”
lerin örnekleri, yeraltı kentlerinde de bulunmaktadır. Ayrıca Derinkuyu yeraltı kentinin
gezilemeyen bölümlerindeki bir mekânda açığa çıkarılan Roma Dönemine ait, mermer
boğa heykeli (Resim 5), Roma dönemi halkının da yeraltı kentlerinin inşasında rolü
olduğu kanısını güçlendirmektedir187.
Yeraltı kentlerinde ele geçen bütün bulgular M.S. 5.–10.yy. arasına, Bizans
dönemine aittir. Genellikle dinsel ve savunma amaçlı kullanılan yeraltı şehirlerinin
sayısı bu dönemde artmıştır188. Eski ve yeni bütün yeraltı yerleşimleri M.S. 10. yy.a
kadar genişleme ve teşekküllü hale gelme aşamasını tamamlayarak son şeklini
almıştır189.
D.STEA ve M.TURAN’a göre, Kapadokya bölgesinde yaşam alanı oluşturmak
için yapılan oyma pratiği Hıristiyanlığın bölgeye gelmesinden çok daha önce var olan
bir faaliyettir. Dahası, eğer Hıristiyan göçmenlerin, beklide önceden var olduğunu
bildikleri ve onları etkileyen bu yapı geleneğinden dolayı, bölgeye gelerek kaya oyma
mekânlarda, dağlık alanlarda ve yeraltı şehirlerinde yaşamalarının temel sebebi
güvenlikleri ise bu insanların kısa bir sürede oyma tekniğini keşfetmeleri, geliştirmeleri
ve mükemmelleştirmeleri hemen hemen imkânsızdır. Bölgedeki hayat şartları ve oyma
tekniği yüzyıllardır değişmemiştir. Bu fikirler doğrultusunda çıkan sonuç yaşam alanı
oluşturmak için oyma geleneğinin Hitit öncesi döneme gittiği ve onlardan sonra gelen
kültürlerin Kapadokya bölgesindeki oyma sürecine ve yapı geleneğine ciddi manada bir
katkıda bulunmadıklarıdır190.
Hıristiyanlık M.S. 313 yılında Milano fermanı ile Roma devletinin resmi dini
olarak kabul edilmesi ile yayılmaya başlamıştır. M.S. 313 tarihine kadar Anadolu da
186
KSENOPHON, Anabasis Onbinlerin Dönüşü, s.130.; Seton LIOYD, Türkiye’nin Tarihi: Bir Gezginin
Gözüyle Anadolu Uygarlıkları, (Çev. Ender VARĐNLĐOĞLU) TÜBĐTAK, Ankara, 1997, S.142-143.;
R.BIXIO, “La Datazione Delgi Insediamenti Sotteranei”, Cappadocia Le Citta Sotterranee, Roma, 2002,
s.104-107.; Bu eserde yeraltı yerleşimiyle ilgili bilgiler verilmiştir. Fakat bu yerleşme Kapadokya’da
değil Van Gölü’nün kuzeyinde olabilir. Eserde Doğu Anadolu’daki konukseverlikten de bahsedilmesi bu
görüşü kuvvetlendirmektedir. Ama her durumda M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında Küçük Asya’da yeraltı
yerleşimi gerçeği olduğunu kanıtlamaktadır. AYHAN, Geological and Morphological Investigations of
Underground Cıtıes of Cappadocıa Using GIS, s.24–25.
187
ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.81.; GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520.
188
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520; Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.13.
189
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.13.
190
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.169.
40

Kapadokya bölgesindeki yeraltı şehirlerinde yaşantılarını sürdüren Hıristiyanlar bu


tarihten sonra çevreye yayılmaya başlamıştır191. Hıristiyanlığın yayılmasında da yeraltı
şehirlerinin çok büyük rolü olmuştur. Bu durum yeraltı şehirlerinin temizlenmesi
sırasında ortaya çıkarılan kiliselerden ve gizli ibadet yerlerinden anlaşılmaktadır192.
M.S.3.yy. da başlayan Pers saldırıları ve ilki M.S. 642 yılında olan, Arap akınları
ile bölge Bizans-Pers ve Bizans-Arap mücadelelerine sahne olmuştur193. Bu saldırılar
sonucu bölgede yaşayan Hıristiyan halkın çoğu kırsal bölgelere kaçmış, gizli vadilerde
yaşamaya devam etmişlerdir. Bu dönemde Kapadokya bölgesinin nüfusu hem diğer
şehirlerden gelen göçle hem de Arap saldırılarından kaçarak güneyden gelen Hıristiyan
halkın bölgeye gelmesiyle hızlı bir şekilde artmıştır. 7.yy. a kadar Göreme, Soğanlı ve
Ihlara üçgenindeki nüfus 30.000 i aşmıştır194.
Anadolu’nun merkezinde doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yollarının kesiştiği
stratejik bir noktada bulunan bununla birlikte oldukça verimli ve zengin bir arazi olan
Kapadokya bölgesinde gerek yerli, gerekse sonradan gelen halk sığınmak için yeni
yöntemler aramışlardır. Bizans Đmparatorluğu’nun bu karışık döneminde daha tenha
yerlere ve vadi tabanlarına gizlenen halk için, bu alanların yetersiz olmasından dolayı,
çözüm yeraltına yönelmek olmuştur195.
726–842 yıllarını kapsayan Đkonoklazma hareketi de insanların korunmak için
yeraltını tercih etmelerine sebep olmuştur196.
Yeraltı şehirleri yöre halkının savaş durumlarında sığınma amaçlı
kullanımlarının yanı sıra bizzat askerlerinde garnizon olarak kullandığı yerleşimlerdir.
N.Thierry’nin tespitlerine göre Kapadokya bölgesi şehirleri Bizans askeri hattının
üzerinde bulunmaktadır. Nicephor Phokas, (963–969) Kapadokya bölgesi savaş
stratejisinden bahsederken bölge yollarını gözleyen özel gözcü birliklerinin varlığını ve
bu birliklerin tehlike anında halkı uyarıp kısa sürede mallarıyla birlikte yeraltı
şehirlerine sığınmalarını sağladıklarını bildirmektedir. Leon Diacrel’de Kapadokya
insanlarının tehlike anında çok hızlı bir şekilde yeraltı şehirlerine gizlenebildiklerini
ifade etmektedir197.

191
Haldun ÖZKAN, Erzurum ve Đlçelerindeki Hıristiyan Mimarisi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum,
1994, s.126.
192
Ömer DEMĐR, Kapadokya Medeniyetlerin Beşiği, Nevşehir, Tarihi yok, s,81.
193
Yıldız ÖTÜKEN, Göreme, Ankara, 1987, s. 3; ÖTÜKEN, Ihlara Vadisi, s. 9.
194
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.176.
195
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.176.
196
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
197
ADIBELLĐ, Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, s.175.
41

Araplar, yeraltı şehirlerine “Matamir” demişlerdir. Onlar, Kapadokya bölgesini


fethetmekten ziyade buğday, arpa, hayvan gibi bölge zenginliklerine el koymak
istemişler, bunun içinde ani baskınlar düzenlemişlerdir. Arap tarihçilerinin bildirdiğine
göre, bu baskınlar sırasında birçok yeraltı şehri ele geçmiştir. Örneğin; Yakubi, El-
Manum’un çok sayıda yeraltı şehrini aldığını, Tabari ise Gaffar Ebu Dinar’ın 863–864
yılında Nevşehir yaylasında kale ve yeraltı şehri fethettiğini belirtmektedir198. X.yy.
Arap kaynaklarında Matamirlerle ilgili kaynaklar çoğalmaktadır. Masu’di Bizans’ın
beşinci eyaleti olan Al-Qabadug’ta diğer bir yeraltı şehrinin alındığını ve
Kapadokyalılar’ın burada buğday depoladıklarını bildirmektedir. Arap tarihçileri
arasında “Yeraltı ülkesi, Yeraltı şehirleri ülkesi” diyerek en ilginç tanımı yapan Đbn
Hurdadbeh bu şehirlerin genellikle; Magida (Niğde), Balansa, Malandasa (Melendiz),
Koumia, Malakouba (Derinkuyu), Badala, Barnawa ve Salamoun yeraltı şehirleri
oldugunu belirtmektedir199.
Selçukluların yeraltı şehirlerinden yararlandıklarına, bir sığınak veya askeri
amaçla kullandıklarına dair kesin veriler olmamakla beraber, günümüzde bile askeri ve
sivil amaçlı gizli sığınaklar olduğunu düşünürsek o dönemde Selçukluların da yeraltı
şehirlerini bildiği ve askeri amaçlı olarak kullandığı, bununla birlikte bu yerleri gizli
tuttukları düşünülebilir200.
Osmanlıların da yeraltı yerleşimlerinden Selçuklularla benzer amaçlar
doğrultusunda faydalandıkları sanılmaktadır201.

198
ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.83.
199
ATEŞ, “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, s.83.
200
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520
201
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520.; Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.14.
42
43

3.1. YERALTI ŞEHĐRLERĐNĐN YAPISAL ÖZELLĐKLERĐ


Yeraltı şehirlerinin kendilerine özgü yapısal özellikleri vardır. Oyma sırasında
oluşan alet izlerine bakıldığı zaman, yeraltı şehirlerinin üst katları daha kaba ve
düzensiz, alt katlar ise daha düzenli ve itinalı oyulmuştur202.
Yeraltı şehirlerinin çoğunun özgün girişleri bugüne kadar korunamamıştır.
Acıgöl, Gökçetoprak, Mazı ve Özlüce yeraltı şehirlerinin birkaç yerden verilen girişleri
vardır. Özgün girişlerin, çoğu zaman bazalt taşı kullanılan, koridor duvarları kiklop203
duvar tekniğiyle örülmüş; koridor tavanları ise düzgün, ince ve uzun taşlarla
kapatılmıştır204. 4.00 m. – 7.00 m. arasında değişen uzunluktaki koridorların bittiği
yerde sürgü taşları bulunmaktadır 205.
Yeraltı şehirlerinin en eski katları olan giriş katları genelde ahır olarak kullanılan
bölümlerdir. Bunun nedeni hayvanları içeriye daha çabuk alabilmektir. Ahırlarda
hayvanların yem yiyebileceği ve su içebileceği oyuklar (samanlık ve yalak), ve
hayvanları bağlamak için kullanılan delikler mevcuttur206.
Sayıları bakımında ele alındığında, ortaklaşa kullanılan birimler olan
mutfakların ortasında, günümüzde Kapadokya bölgesindeki kasaba ve köylerde halen
kullanılan, tandır (yemek pişirme ocakları), kenarlarında ise erzak küplerini düzenli bir
biçimde yerleştirmek için kullanılan oyuklar bulunmaktır (Çizim 3). Buna ilaveten,
mutfak ve oturma odalarının tabanlarında yaklaşık 0.50 m. çapında, 1.50 m.–2.00 m.
derinliğinde dibe doğru genişleyen erzak depoları (silolar) bulunmaktadır207.
Đrili ufaklı yüzlerce birimden oluşan yeraltı şehirlerinde birimler arasında
iletişim koridor ve tünellerle sağlanmıştır. Tünellerin en önemli özelliği iki kişinin yan
yana yürüyemeyeceği kadar dar, basık, hareket zorlaştırıcı boyutlarda kıvrımlı ve uzun
olmasıdır. Bazı tünellerin zemini rampa şeklindeyken bazılarının ki ise merdiven
basamaklıdır. Bağlayıcı tüneller belli bir mesafe sonrasında geniş bir alanda
birleşmektedir. Bu birleşme alanları bir dağılım noktası, bir merkezdir208.
Tünellerin birleştiği alanlar arasında kalan bölümler özel yaşam alanları ve erzak
depoları olarak kullanılan birimlerdir. Değişen boyut ve şekillerde olan, oturma ve

202
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
203
Kiklop Duvarı(Örgüsü):Devasa boyutlu taş blokların harçsız olarak üst üste konmasıyla oluşturulmuş
duvar.; M.SÖZEN-U.TANYELĐ, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Đstanbul, 1999, s.131.
204
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
205
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
206
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.519.; M.Ertuğrul GÜLYAZ, 1995, s.84.; GÜLYAZ-
YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.44.
207
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.519.
208
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
44

yatma için kullanılan bu birimler duvarlarla birbirlerinden ayrılmıştır. Odaların


çoğunda, mevcut erzak depolarına ilaveten, duvarlara küçük niş şeklinde oyulmuş erzak
depoları, zeminde küplerin konulması için yuvalar, uyuma platformları ve düz tablalar
yer almaktadır209.
Sarmal şekilde aşağıya doğru inen tüneller (koridor) aynı zamanda günlük
kullanım alanlarıyla kilise, şapel, mezarlık, vaftizhane ve şaraphane gibi dini birimlerini
de birbirlerine bağlamaktadır. Dini fonksiyonlu birimler genellikle belirli bir derinlikten
sonra bulunmaktadırlar. Büyük kiliseler genellikle, burada yaşayan insanların
kendilerini güvende hissetmeleri için, daha derine yapılmışlardır ki bu mesafe
Derinkuyu’da 85.00 m. dir210.
Genellikle sürgü taşlı dar ve uzun bir tünelden sonra ulaşılan kiliseler plan
itibariyle farklılıklar göstermektedir.
Semavi EYĐCE, Anadolu’nun birçok yerinde karşılaşılan kayadan oyulmuş
mesken ve dini tesislerin her türlü tahminin üstünde denilebilecek kadar çok olduğunu
belirterek bu gibi yerleri 5 gruba ayırmaktadır. Bunlar;
1. Doğrudan doğruya tabii bir mağaranın, biraz düzeltilerek ve önünün örülerek
kullanıldığı tiptir. Bu tipin en tanınmış örneği Trabzon Meryem Ana (Sümela)
Manastırı’dır.
2. Bir dağın içinin oyularak şekillendirilmesi suretiyle oluşturulan tiptir. Bu tip
için Niğde-Kayseri bölgesinin birçok mağara kilise ve manastırları ile Konya
yakınındaki Ak Manastır ve Sille’deki kiliseler örnek verilebilir.
3. Sadece kayanın içinin oyulup şekillendirilmesi dışında kaya yüzeyinde de bir
dış mimariye sahip olanlar. Bu tip için örnek olarak Göreme’deki bazı manastır ve
kiliseler verilebilir.
4. Kayanın içinin boşaltılıp özel bir mimari biçimde oyulmasından başka, kaya
kitlesinin dış kısmının da, içerdeki birime uygun olarak şekillendirildiği tiptir. Bu ilgi
çekici tipin tanınmış tek örneği Afyon Karahisar yakınındaki Ayazin mağarası’dır.
5. Bir dağın içinin tabakalar halinde oyulması, ihtiyaca göre şekillendirilmesi ve
bu katların dikine olarak birbirine “asansör” kuyuları ile bağlanması suretiyle
oluşturulan yerleşme yerleri, köyler ve kasabalar ise beşinci grubu oluşturmaktadır.
Karadeniz Ereğlisi’ndeki Gödet, Manazan ve Göges mağaraları bu tipe girmektedir.

209
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.; Mahmut
AKOK-Hikmet GÜRÇAY, Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar Đlçesinin Soğanlıdere
Köyü’nde Bulunan Kaya Anıtları, Türk Arkeoloji Dergisi, XIV, Ankara, 1965, s.38.
210
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
45

Bunlar doğrudan yerleşme yeri olarak oyulmuştur. Sadece Manazan’da küçük bir kilise
bulunmaktadır. Nevşehir’deki Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirleri bu tip için örnek
verilebilir211.
Bölge insanı hem günlük hayatta hem de dini inançlarının gereği olarak şaraba
ayrı bir önem vermiştir. Şaraphaneler özel birer birim olup genelde mutfaklara yakın
yerlere kurulmuştur (Çizim 4). Hem şaraphaneler hem de mutfaklar, yaz-kış ılık olan,
daha üst katlara yapılmıştır212. Tüm şaraphanelerde üstte küçük bir tekneden ibaret olan
üzüm ezme yeri vardır. Yukarıdaki üzüm ezme teknesinin ortasına denk gelen yerde
koni şeklinde bir açıklık bulunmaktadır213. Ezme işlemi sırasında çıkartılan üzüm suyu
taş bir oluk vasıtasıyla aşağıda bulunan tekneye akmaktadır. Buradan elde edilen şıra
çeşitli işlemlerden geçirilerek şarap haline getirildikten sonra küplere doldurularak
depolanıp kullanılmıştır214.
Yeraltı şehirlerinin mekân kuruluşlarına ilaveten kendilerine özgü savunma,
havalandırma, aydınlatma sistemleri, su ihtiyacını gidermek için açılan su kuyuları
mevcuttur.
Sürgü taşı adı verilen ve yuvarlanma özelliği olan kapılar yeraltı şehirleri için
önemli bir savunma mekanizmasıdır. Yeraltı şehrinin yüzeyden ustaca gizlenmiş
girişlerinden yaklaşık 5.00 m. sonra varılan ilk merkezden başlayan bir tünel üzerinde
“birinci güvenlik kontrol merkezi” bulunmaktadır215. Tipik bir yeraltı şehrinde sürgü
taşlı sistem ilk 50.00 m. – 60.00 m. derinlikteki tünellerde her 10.00 m. de bir
tekrarlanmaktadır. Tüneller aşağıya doğru indikçe sürgü taşı kullanımı daha da
sıklaşmaktadır216.
Sürgü taşının yan tarafında taşın hareket ettirildiği bir oda, karşısında ise taşın
boyutlarıyla orantılı olan ve kapının tam olarak kapanmasını sağlayan bir girinti
bulunmaktadır (Çizim 5, 6)217. Bazı sürgü taşlarının sürülerek oturtulduğu yuvanın
önünde, kapının hemen bitişiğinde, blok taş şeklinde bir destek bulunmaktadır218. Kapı
odası sürgü taşının girebildiği bir açıklığa sahiptir. Buradan sürülerek kapatılan kapı

211
Semavi EYĐCE, Karadağ Binbir Kilise ve Karaman Çevresinde Arkeolojik Đncelemeler, Đstanbul,
1971, s.184–185.
212
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.44.
213
AKOK-GÜRÇAY, Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar Đlçesinin Soğanlıdere Köyü’nde
Bulunan Kaya Anıtları, s.36.
214
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.519.
215
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
216
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
217
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
218
AKOK-GÜRÇAY, Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar Đlçesinin Soğanlıdere Köyü’nde
Bulunan Kaya Anıtları, s.36.
46

bulunduğu koridoru içerden kilitlemektedir. Dar tünelin duvarları tarafından iki yandan
desteklenen sürgü taşı herhangi bir yöne doğru hareket ettirilemez, açılıp kapanamaz
(Çizim 7)219.
Kapıların boyları 0.92 m. – 1,95 m., genişlikleri 0.92 m. – 2.05 m., derinlikleri
ise 0.15 m. – 0.55 m. arasında değişmektedir220. Bazı kapıların ortasında 0.10 m. – 0.20
m. çapında bir delik bulunmaktadır. Bu delik kapıyı açıp kapatmaya, arkadan gelen
düşmanı görmeye, onlara ok ya da mızraklarla saldırmaya yaramakta ve sürgü taşı
kapalı olduğu zaman içerdeki hava dolaşımını sağlamaktadır (Çizim 8, 9)221.
Sürgü taşları bakımından Özkonak yeraltı şehri farklı bir özelliğe sahiptir. Sürgü
taşlarının genel özelliği olan merkezdeki delik Özkonak yeraltı şehrindeki sürgü
taşlarında bulunmamaktadır. Bunun yerine kapının üzerinde, tünelin tavanında düşmana
kızgın yağ vs dökmek için açılmış birer delik bulunmaktadır (Çizim 10)222.
Sürgü taşları genellikle yeraltı şehirlerinin içerisinde yapılmıştır. Bununla
birlikte dışarıda yapılarak içeriye getirilmiş olanlarda vardır. Özkonak yeraltı şehrinde
böyle bir uygulama görülmektedir. Çünkü yeraltı şehrinin içi açık renkli tüf, sürgü
taşları ise koyu renkli tüftür223. Benzer bir uygulamaya sahip diğer bir yeraltı şehri
Gökçetoprak (Sıvasa) yeraltı şehridir. Sürgü taşlarının dışarıda yapılarak içeriye
getirildiğinin en bariz kanıtı yeraltı şehrinin 1,5 km uzağında bulunan ve
şekillendirilmeden bırakılan bir kaya bloğudur224.
Gökçetoprak ve Kaymaklı yeraltı şehirlerinin sürgü taşlarında yapılan direnç
analizleri, Gökçeoprak örneklerinin Schmidt ölçeğine225 göre 40 tan daha yüksek bir
değere sahip olduğunu ve 700–800 kg/ cm²’lik bir direncin varlığını göstermiştir.
Yeraltı şehrini bünyesindeki tüfün Schmidt ölçeğine göre değeriyse 15–20 arasındadır.
Bu da çok az bir dirence, 200–300 kg/cm² ye eşittir. Buna göre Gökçetoprak yeraltı
şehrinin sürgü taşları dışarıda yapılarak içeriye getirilmiş olmalıdır 226.

219
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
220
“Sürgü taşlarının, genel olarak, çapları 1.00-2.00 m, enleri (kalınlık) 30-50cm, ağırlıkları ise 200-500
kg. dır.”, GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
221
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
222
Ömer DEMĐR, Kapadokya Medeniyetlerin Beşiği, Nevşehir, Tarihi yok, s.84.; M.Ertuğrul GÜLYAZ,
1995, 85.
223
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.77.
224
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.87.
225
Schmidt ölçeği (Sertlik Çekici):1960 ların başından bu yana giderek artan bir yaygınlıkla, kayaçların
dayanım ve deformabilite özelliklerini hızlı bir şekilde belirlemek amacıyla kullanılan yöntem.
C.GÖKÇEOĞLU, Schmidt Sertlik Çekici Kullanılarak Tahmin Edilen Tek Eksenli Sıkışma Dayanımı
Verilerinin Güvenilirliği Üzerine Bir Değerlendirme, Jeoloji Mühendisliği Dergisi, S.48, Ankara, 1996,
s.78.
226
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
47

Yeraltı şehirlerinde, taştan yapılmış kapıların dışında, ahşap kapıların


kullanıldığı da bazı odaların girişlerinde ki izlerden saptanmıştır. Genellikle üç sürgülü
olarak yapılan ahşap kapılar savunma amaçlı olmayıp, büyük olasılıkla ailelerin kendi
aralarındaki özel mülkiyet sınırını belirlemek için yapılmıştır227.
Yeraltı yerleşimleri içinde hem havalandırma hem de haberleşme için açılmış,
çoğu zaman yerleşimin tabanıyla bağlantılı, bacalar ve kuyular bulunmaktadır. Bu kuyu
ve bacalar aynı zamanda bir sarnıç gibi suların depolandığı birimler olarak da
kullanılmıştır228.
Yeraltı şehirlerinde ki birimler havalandırma bacaları etrafında toplanmıştır229.
Kare ve yuvarlak olan bu birimlerden su kuyusu olarak kullanılanlar, düşmanın suyu
zehirlemesi tehlikesinden dolayı, yeryüzüyle bağlantısızdır. Bacaların kenarlarında
(kare olanlarda) iniş çıkışı sağlayan küçük nişler bulunmaktadır230.
Bir yeraltı şehrinde uzun koridorların ve diğer mekânların duvarlarını
aydınlatmak amacıyla kandil ve mumlar koymak için küçük nişler oyulmuştur.
Kandillerde keten tohumundan elde edilen bezir yağı yakılarak hem ışık hem de ısı
sağlanmıştır231.
Yeraltı şehirlerinde, odaların tavan ve tabanlarında iletişim amacıyla yapılmış,
0.5 m. – 0.10 m. çapında haberleşme delikleri bulunmaktadır. Bu uygulama sayesinde
insanlar haberleşmek için uzun ve yorucu tünellerden geçmek zorunda kalmamakta ve
olağanüstü durumlarda çabuk ve kolay bir biçimde savunma tedbirleri alabilmektedir232.
Haberleşmenin ses ve ışık vasıtasıyla sağlandığı düşünülmektedir.
Yeraltı yerleşimlerinin korunma, gizlenme ve saldırı anında geçici bir süreliğine
barınma gibi fonksiyonlarından başka bu yumuşak kayaların oyulmasında çevresel
sebepler de vardır. Yumuşak volkanik madde yeryüzünde inşa edilen yapılara göre,
iklim açısından, yerleşimciler için daha avantajlıdır. Çünkü toprak, yüksek oranda doğal
ısı düzenleyicisidir. Bölgede kışlar soğuk ve kurak, yazlar sıcak ve kurudur. Bir yeraltı

227
GÜLYAZ, “Yeraltında Yaşama Savaşı”, 85.; GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
228
ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs
at Cappadocia Area”, s.20.
229
AKOK-GÜRÇAY, Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar Đlçesinin Soğanlıdere Köyü’nde
Bulunan Kaya Anıtları, s.38.
230
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
231
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.; Füsun ERTAĞ, “Linseed Oil and Oil Mills in Central
Turkey.Flax/Linum and Eruca, Đmportant Oil Plants of Anatolia”, Anatolian Studies, Volume 50, Ankara,
2000, 171-174, 183.
232
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.519.
48

şehrinde yıl boyunca ısı, yazın ise 12°–15° 233 , kışın 7°–8° derece derecedir234. Sıcaklık
değerlerindeki dalgalanmalar yeraltına indikçe azalmaktadır235.
Yeraltı şehirlerinde tuvalete sık rastlanmadığından bu gereksinimin nasıl
karşılandığı henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. Sadece Tatlarin ve Güzelyurt
yeraltı kentlerinde tuvalet bulunmuştur. Her iki yeraltı yerleşiminde de tuvaletlerin L
biçiminde bir koridorun sonunda yer alması kokuyu önlemek için olmalıdır236.
Derinkuyu gibi içerisinde tuvalet bulunmayan yeraltı şehirlerinde yaşayanların bu
ihtiyaçlarını küplere giderip, normal zamanda da bu küpleri dışarıya çıkarttıkları
belirtilmektedir237.

233
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.172.
234
Ömer DEMĐR, s.77.
235
AYDAN-ULUSAY-YÜZER-ERDOĞAN, “Man-Made Rock Structures in Cappadocia, Turkey an
Their Implications in Rock Mechanics and Rock Engineering”, s, 69,70.
236
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
237
Bu bilgi Metin GÖKÇE’den alınmıştır.
49

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. DERĐNKUYU YERALTI ŞEHRĐ
Derinkuyu yeraltı şehri Nevşehir-Niğde kara yolu üzerinde, Nevşehir’e bağlı, antik
adı Melogobia238 olan Derinkuyu Đlçesinde yeralmaktadır. Nevşehir’e 29 km, Niğde’ye
50 km. mesafede bulunan yeraltı şehri 1963 yılında tesadüfen bulunmuş, 1965 yılında
ziyarete açılmıştır239.
Bütün yeraltı şehirlerinde olduğu gibi Derinkuyu yeraltı şehri için de kesin bir
tarih verilemezken Protohitit, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanıldığı
belirtilmektedir240. Derinkuyu yeraltı şehrinin gezilemeyen bölümlerindeki bir mekânda
açığa çıkarılan Roma dönemine ait mermer kartal heykeli241 Derinkuyu’daki Roma
dönemi yerleşiminin somut bir verisi olarak değerlendirilmiştir. (Resim 5) Bununla
birlikte kilise ve misyoner okulu ise Bizans döneminin özelliklerini taşımaktadır.
Günümüzde gezilebilen alanı 2500 m² olan Derinkuyu yeraltı şehri, temizlenememiş
alanları ile birlikte, toplam 4 km² lik bir alanı kaplamaktadır242 (Resim 6, 7, 8, 9) ,
(Çizim 11, 12, 13, 14). Derinkuyu yeraltı şehrinin toplan kat sayısı tam olarak
bilinmemektedir243. Günümüzde yeraltı şehrinin 8 katı temizlenmiştir (Çizim 15, 16, 17,
18)244. Yaptığımız araştırma ve incelemeler Derinkuyu’nun 12 katlı olabileceğini
göstermektedir.

238
Malagobi: Malagobi ismi Rumca yumuşak anlamına gelen “malaku” ile Derinkuyu’ya gelen ilk
Rumların yerleştiği ve Derinkuyu’ya 5 km mesafede bulunan Gobya Deresi’nden gelen “gobi”
sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Daha sonra yöre halkı burada bulunan kuyuların
derinliğinden dolayı yöreye “Derinkuyu” ismini vermişlerdir.; Hakkı ATAMULU, Yontularım,
Derinkuyu-Malagobi, (Basım Yeri Yok), 1996, s.2.; Melegop, Nıcole-Mıchel THIERRY, Nouvelles
Eglıses Rupestres De Cappadoce Regıon Du Hasan Dağı (New Rock-Cut Churches of Cappadocıa), Paris,
1963, s.28.; Melegob, Melagobia, Melegüp, Melengübü, Malakouba, Malakopaia isimleri Derinkuyu
ilçesi için kullanılan ismin farklı söylenişleridir.
239
Derinkuyu yeraltı şehrinin ziyarete açıldığı dönemde dünyanın 8. harikası ilan edilmesi gündeme
gelmiş fakat daha sonra başka yeraltı şehirleri ortaya çıktartılınca, harikalar tek esere verildiğinden dolayı,
bu ilandan vazgeçilmiştir. Mustafa KAYA, “Yeraltı Şehirleri”, Nevşehir Kültür ve Tarihi Araştırmaları,
S.4, Nevşehir, 2005, s.21.; Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.24; M.E. GÜLYAZ-
H.YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, Nevşehir, 2003, s.59.
240
ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs
at Cappadocia Area”, s.20.; AYDAN-ULUSAY-YÜZER-ERDOĞAN, “Man-Made Rock Structures in
Cappadocia, Turkey an Their Implications in Rock Mechanics and Rock Engineering”, s.70.
241
Kartal heykeli Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin bahçesinde bulunmaktadır.
242
ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs
at Cappadocia Area”, s.20.; AYDAN-ULUSAY-YÜZER-ERDOĞAN, “Man-Made Rock Structures in
Cappadocia, Turkey an Their Implications in Rock Mechanics and Rock Engineering”, s.70.
243
Derinkuyu yeraltı şehrinin kaç katlı olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bir grup
araştırmacı yeraltı şehrinin 12 katlı olduğunu belirtirken (KAYA, “Yeraltı Şehirleri”, s.24), diğer bir
grupta 18 ile 20 kat arasında değişen sayıları vermektedir. (ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present
Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, s.20). Ancak bölgedeki
tüf tabakası kalınlığının yaklaşık 100 m olması ve yeraltı şehrinin yedinci katından 60.00 m aşağıda
yeraltı suyunun varlığı Derinkuyu’nun 18 ile 20 katlı olma ihtimalini zayıflatmaktadır.
244
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
50

Derinkuyu yeraltı şehrinin derinliği tam olarak belirlenememiştir. Girişin hemen


yanında bulunan havalandırma bacasına göre derinlik 40.00 m. dir. Yedinci katta
bulunan ve yeryüzüyle bağlantısı olmayan su kuyusu dikkate alındığında derinlik
yaklaşık 85.00 m. ye ulaşmaktadır245.
Yeraltı şehrinde derinliği 70.00 m. – 85.00 m. arasında değişen 52 su kuyusu ve
havalandırma bacası bulunmaktadır.246 Havalandırma bacaları ve su kuyularının
derinliğini belirleyen etken bu birimlerin bulunduğu kat ve bu katın yeryüzüne olan
yakınlığı veya uzaklığıdır. Kaynaklarda verilen bilgilere göre Derinkuyu yeraltı şehrinin
derinliği, havalandırma bacaları ve su kuyularına göre, 40.00 m. ile 85. 00 m. arasında
değişmektedir. Yedinci katta bulunan su kuyusunun derinliği yaklaşık olarak 60.00 m.
olarak ölçülmüştür.
Derinkuyu yeraltı şehrinin yaklaşık 3000 kişiyi barındırabilecek bir yeraltı şehri247
olduğunu ifade eden kaynaklara ilaveten 4000 veya 5000 kişi barındırabilecek
kapasitede olduğunu belirten kaynaklar da mevcuttur. 248

245
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524; GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and
Underground Cities of Cappadocia, s.59.
246
Ömer DEMĐR, ; Kapadokya Medeniyetlerin Beşiği Nevşehir, Tarihi yok s.69.; ERGUVANLI-
YÜZER, “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia
Area”, s.20
247
Kaymaklı yeraltı şehrinin 60.000 kişi kapasiteli olduğu da belirtilmektedir. ERGUVANLI-YÜZER,
“Past and Present Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, s.19.;
Ö.AYDAN, R.ULUSAY, E.YÜZER, M.ERDOĞAN, “Man-Made Rock Structures in Cappadocia,
Turkey an Their Implications in Rock Mechanics and Rock Engineering”, ISRM Nes Journal, Vol. 6, No.
1, Minneapolis, USA, August 1999, s, 69.
248
Farklı bir çalışmada ise Derinkuyu’nun kapasitesi ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır; “…Derinkuyu
Yeraltı kentinin gezilemeyen bölümlerini göz önüne alarak yaklaşık 30.000 kişiyi barındırabilecek
kapasitede olduğunu söyleyebiliyoruz. Ancak, gerçek nüfusu tam olarak bilemiyoruz.”, M.Ertuğrul
GÜLYAZ, “Yeraltında Yaşama Savaşı”, Atlas Dergisi, S.25, Đstanbul, 1995, s.87.; K.Erguvanlı-
E.Yüzer’e göre Derinkuyu yeraltı şehrinin ilk üç katında yaklaşık 20.000 birim bulunmaktadır.Bu da
Derinkuyu’da 100.000 kişinin yaşadığı anlamına gelmektedir., ERGUVANLI-YÜZER, “Past and Present
Use of Underground Openings Excavated in Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, s.20.
51

4.1. KATLAR
Yeraltı yerleşimlerindeki kat kavramı bir apartmanın katları gibi
düşünülmemelidir249. Katlar sırasıyla birbirinin üstünde olmamakla birlikte kapladıkları
alan bakımından da farklılaşabilmektedir. Derinkuyu yeraltı şehrinde görülen karmaşık
kat sistemi bu durumun en güzel örneğidir. Birinci kattan başlayarak ikinci ve dördüncü
katı birbirine bağlayan koridor üçüncü kata ulaşmamaktadır. Yeraltı şehrinin doğusunda
bulunan üçüncü kata ikinci ve beşinci kattan ulaşılırken dördüncü kat birinci ve beşinci
katla bağlantılıdır. Yeraltı şehrinin merkezi konumundaki beşinci kat üç, dört ve altıncı
katın başlangıç ve bitişlerinin kesiştiği noktadadır. Kat sisteminin net olduğu bölüm
beşinci katın devamındaki, tünelden ibaret olan, altıncı kat, tünelin bitimindeki yedinci
ve sekizinci katlardır.
Katları itibariyle Derinkuyu yeraltı şehri şu şekilde tasnif edilebilir;
4.1.1. GĐRĐŞ
Derinkuyu ve Kaymaklı gibi tipik bir yeraltı şehrinde giriş, yüzeyden, dikkatlice
ve ustaca gizlenmiş, 5.00 m. aşağıdaki bölüme geçişin sağlandığı bir birimdir250. Yeraltı
şehirlerinin pek çoğunun özgün girişleri bugüne kadar korunamamıştır251.
Derinkuyu yeraltı şehrine, günümüzde yeraltı şehrinin çıkışı olarak kullanılan,
koridor şeklindeki bir girişle girilmektedir (Resim 10). Kuzeybatıdan verilen giriş
kuzeydoğudan 8 basamak, kuzeybatıdan ise 16 merdiven basamağıyla, L şeklinde
düzenlenen girişle, aşağı inmektedir (Resim 11). Ayrıca günümüzde, yeryüzüne
sonradan eklendiği anlaşılan bir tünelle bağlanan, bir giriş kullanılmaktadır. 1.25 m.
genişlikteki bu giriş 2.35 m. uzunluğunda olup 20 merdiven basamaklıdır (Resim 12).
Derinkuyu yeraltı şehrine, yeraltı şehirlerinin tipik özelliklerinden biri olan,
çevredeki evlerden de bağlantı sağlanmaktadır. Yeraltı şehrinin gezilemeyen
bölümlerinde olan bu bağlantılardan biri Durmuş Kadir evinden sağlanmaktadır (Çizim
19)252.

4.1.2. I.KAT
Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında ahır, şaraphane, misyoner okulu ve vaftizhane
bulunmaktadır (Çizim 20)253.

249
KAYA, “Yeraltı Şehirleri”, s.24.
250
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
251
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
252
Roberto BIXIO-Vıttorıo CASTELLANI, “Derinkuyu, Una Cıtta Nel Sottosuolo”, Cappadocia,
Cappadocia Le Citta Sotterranee, Roma, 2002, s.243- 245.
253
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
52

Birinci kat girişin de bulunduğu en üst kat olup, genel bir tarihlemeyle Protohitit
dönemine kadar (M.Ö.2000–1750) indirilmektedir254.
Bölgede bulunan yeraltı şehirleri Protohititlerden başlayıp Bizans’a kadar
uzayan uzun bir süreç dahilinde günümüzdeki derinlik, genişlik ve mekan oluşumlarına
kavuşmuştur. Đlk yapıldıklarında muhtemelen küçük birer oda veya birkaç birimin
birbirine bağlandığı mütevazı yeraltı mekânları olan ve yeraltı şehirlerinin çekirdeği
denilebilecek bu bölümler esas itibariyle sadece insanların korunmak için sığındıkları
birimler olmuştur. Zaman içerisinde tarihi coğrafyası değişen Kapadokya bölgesinin,
hem stratejik öneminden hem de özellikle bölgede Hıristiyanlığın resmi din olarak
kabulünden sonra, sık sık saldırılara uğraması; buna ilaveten geniş bir coğrafya olan
bölgenin nüfusunun da artması neticesinde mevcut yeraltı birimlerinin çoğaltılması
sonucunda, içerisinde uzun süre tüm insani ihtiyaçların giderilebileceği, yeraltı şehirleri
meydana getirilmiştir.
Uzun ve yoğun süren ama geçici olan bu dönemler boyunca insanlar
yeryüzündeki yaşamları içerisinde kullandıkları tüm eşyaları, uygulamaları yeraltı
şehirlerinde de uygulamışlardır. Sonraki aşamalarda genişletilen yeraltı şehirlerinin giriş
katlarına bu mantık doğrultusunda ahırlar oluşturulmuştur.
Ahır: Ahırların yeraltı şehirlerinin giriş bölümlerinde olmasının en önemli
sebebi hayvanların içeriye kısa sürede alınabilmesi ve aşağıda olan birimlere sevkin çok
zor, hatta yeraltı şehirlerindeki tünellerin dar ve kıvrımlı olmasından dolayı imkânsız,
olmasıdır. Bu nedenle Derinkuyu yeraltı şehrinin de, tarih olarak erken olduğunu
düşündüğümüz bu katında, ahır bulunmaktadır.
Yeraltı şehri içindeki en büyük mekânlardan biri olan ahır bölümü hem giriş
hem de en eski birim olmasından dolayı sık sık tadilat görmüştür (Resim 13)255.
L şeklindeki girişten sonra ulaşılan ahır bölümü, iç içe iki büyük mekândan
oluşmaktadır. Yaklaşık 19.50 m. uzunluğunda olan ana bölümün en geniş yeri 7.00 m.,
en dar yeri 3.00 m. dir. Asıl bölümden 2.20 m. lik bir açıklıkla ulaşılan küçük bölüm
8.10 m. uzunlukta ve 4.10 m. genişliktedir (Resim 14). Bu mekânlarda, içerisine
hayvanlar için su ve yem konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurlar bulunmaktadır
(Resim 15, 16 )256.

254
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, 24.
255
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, 24.
256
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.61.; GÜLYAZ,
“Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
53

Şaraphane: Ahırın devamında iki bölümden oluşan bir şaraphane (şırahane)


bulunmaktadır. Ahırın bittiği yerden başlayan eğimli bir koridor vasıtasıyla şaraphaneye
ulaşılmaktadır (Resim 17). Koridorun sonunda 1.10 m. genişliğinde, 0.50 m. – 0.60 m.
derinliğinde ki taşıyıcının ikiye böldüğü koridor ve merdivenli geçiş bir odaya
bağlanmaktadır (Resim 18). Bu odanın güneybatı köşesinden ise şaraphaneye
ulaşılmaktadır.
Şaraphane iki bölümden oluşmaktadır. Yaklaşık 1.90 m. uzunluğunda, 1.40 m.
genişliğindeki üst bölümde (Resim 19) yaklaşık 1.90 m. uzunluğunda ve 1.40 m.
genişliğinde, 0.25 m. – 0.30 m. derinliğinde küçük bir tekneden ibaret olan üzüm ezme
yeri vardır (Resim 20). Üzüm ezme teknesinin tavanında, teknenin ortasına denk
gelecek şekilde açılmış, yaklaşık 1.00 m.. çapında bir delik bulunmaktadır. Bağdan
toplanarak bu delikten içeriye dökülen üzümler, üzüm ezme teknesinde toplanmaktadır.
Ezme işlemi sırasında çıkartılan üzüm suyu ezme teknesinin zeminin ortasında bulunan
0.15 m. çapında taş bir oluk vasıtasıyla aşağıda bulunan ikinci tekneye akmaktadır
(Resim 21). Buradan teknenin sol köşesinde yer alan yaklaşık 0.95 m. çapında bir
olukla, tabanı sıvalı bir küpe bağlanmaktadır (Resim 22). Üzüm ezme teknesinde ezilen
üzümlerden elde edilen şıra fermantasyon (mayalanma) işleminden geçirilerek şarap
haline getirilmektedir.
Şaraphanenin üzümlerinin toplandığı teknesinin de bulunduğu üst bölümden
üzüm sularının toplandığı teknelerin yer aldığı aşağıdaki bölüme yaklaşık 5.00 m. lik bir
yoldan geçildikten sonra merdivenlerle aşağıya inilmektedir. Bu yol üzerinde üst
katlarla bağlantılı olduğu düşünülen ve temizlenmemiş ikili bir geçiş bulunmaktadır
(Resim 23). Alt bölüm yaklaşık 5.30 m. uzunluğunda ve 3.90 m. genişliğindedir (Resim
24). Bu bölümde biri üzüm ezme teknesinde bulunan oluğun altına denk gelen diğeri de
ilkinin yaklaşık 2.00 m. solunda bulunan iki çukur bulunmaktadır. Üstteki ezme
teknesinin alt bölüme inen yerde duvar yüksekliği 1.90 m, genişliği ise 2.20 m. dir. 1.90
m. lik duvarın yerden 0.85 m. yüksekliğine denk gelen yerde oluk bulunmaktadır.
Oluktan gelen üzüm suyu yere oyulan ve içi, yeraltı şehrinin birçok yerinde bulunan
dâhili küpler gibi, sıvalı bir çukura akmaktadır. 0.80 m. çapındaki bu çukurun derinliği
ise 0.50 m. dir. Bu çukurun etrafı zemin seviyesine göre yaklaşık 0.10 m.
derinleştirilmiştir (Resim 21, 25). Đlk çukurun yan tarafında 2.20 m. x 1.30 m.
ölçülerinde, 1.40 m. derinliğinde dikdörtgen şeklinde ve aşağıya doğru ovalleşen ikinci
bir çukur bulunmaktadır (Resim 26).
54

Alt bölümün girişinin karşısında 3 merdiven basamağıyla çıkılan 0.60 m.


derinliğinde, 2.50 m. yükseklikte, 0.50 m. – 1.00 m. arasında değişen genişlikteki
açıklıkla girilen bir mekân bulunmaktadır (Resim 27). Buradan 5 merdiven basamağıyla
6.70 m. x 3.50 m. boyutlarındaki mekâna inilmektedir (Resim 28). Bu birimin
şaraphaneyle bağlantılı olmasından dolayı üzümlerin veya şarapların depolandığı birim
olarak kullanılmış olduğu düşünülmektedir.
Misyoner Okulu: Ahırdan uzanan 15.40 m. uzunluğundaki bir koridor
vasıtasıyla misyoner (rahipler) okuluna geçilmektedir (Resim 29). Düz yol şeklinde
devam eden koridor 13 merdiven basamaklı olarak devam edip misyoner okulunun
girişine ulaşmaktadır (Resim 30). Yüksekliği yaklaşık 2.40 m. olan bu koridorun
genişliği yer yer değişmektedir. En dar yeri 0.80 m. olan koridor 3.20 m. kadar
genişleyerek 2.80 m. olarak sonlanmaktadır. Koridor, içersinde vaftizhanenin de
bulunduğu bir geçiş alanına inmektedir (Resim 31). Bu alanın güney köşesinde yer alan
birim arka taraftan kıvrılarak tekrar merdivenlerin karşısına çıkacak şekilde orta mekâna
açılmaktadır. Ancak bu dolanma alanının bir bölümü içten örülerek kapatılmıştır (Resim
32).
Vaftizhanenin kuzeyinden 2.35 m. genişlikte, 2.35 m. yükseklikte, 0.75 m.
derinlikte yuvarlak kemerli bir girişle Misyoner okuluna girilmektedir (Resim 35)
(Çizim 21). Dikdörtgen bir plan şemasına sahip olan okulun kuzey duvarı 12.00 m,
güney duvarı 11.00 m uzunlukta olup genişliği 4.40 m dir. Kuzey ve doğu bölümleri
daha düzgün ve girintisiz olan okulun (Resim 36); güney ve batı bölümlerinde ise
okulun işlevine hizmet eden birimler bulunmaktadır (Resim 37, 38). Güneyde genel
olarak oval formda, birbiriyle bağlantılı olan ve orta mekâna açılan üç birim
bulunmaktadır. Buralar hem çalışma yeri hem de yatak odası olarak kullanılan
mekânlardır257.
Girişin hemen karşınına denk gelen ilk mekânın orta mekâna açılan 1.00 m.
yükseklikte, 0.90 m. x 0.70 m. boyutlarında ve 0.90 m. derinlikte bir açıklığı
bulunmaktadır (Resim 39). Bu birimin içinde 1.00 m. ve 1.30 m. uzunluğunda ve
yaklaşık 0.25 m. derinliğinde, birbiriyle bağlantılı, iki niş bulunan oda 2.85 m.
yüksekliğe sahiptir (Resim 40).
Đlk odanın batısında bulunan 1.60 m. uzunlukta, 1.40 m. genişlikte ve 0.30 m.
derinlikteki bir açıklık ile ikinci odaya geçiş sağlanmaktadır (Resim 41). Ayrıca orta
mekândan bir merdiven basamağıyla ulaşılan ve yine bir basamakla da odanın içine
257
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
55

geçiş sağlayan bir giriş daha bulunmaktadır (Resim 42). Odanın 2.35 m.
yüksekliğindeki tavanında 0.20 m. çapında, diğer odalarda da bulunan ve hem
havalandırma hem de haberleşme için kullanıldığını düşündüğümüz, bir delik
bulunmaktadır. Bu deliğin aynı zamanda içeride yanan mum ve kandilin isini ve
kokusunu dışarıya atmak için de kullanıldığı düşünülmektedir (Resim 43). Odanın
ortasında 0.92 m. uzunluğunda, 0.50 m. genişliğinde ve 0.20 m. derinliğinde su teknesi
olarak kullanıldığını düşündüğümüz bir taş blok bulunmaktadır.
Đkinci odanın güneyinde bulunan dikdörtgen şeklindeki üçüncü odaya bir
merdiven basamağıyla inilmektedir. Misyoner okulunun orta mekânından da girişi
(Resim 44) olan odanın güney ve batı duvarlarında birer niş bulunmaktadır. 3.00 m.
uzunluğundaki güney duvar üzerine oyulan 0.70 m. x 0.80 m. boyutlarındaki niş 1.15 m.
derinliğe sahiptir (Resim 45). Odanın 2.40 m.’ lik batı duvarında bulunan ikinci niş ise
0.60 m. x 0.70 m. boyutlarında olup 0.40 m. derinliktedir (Resim 46). 2.30 m.
yüksekliğe sahip olan odanın tavanında 0.25 m. çapında bir delik bulunmaktadır. Yine
batı duvarında bulunan 1.50 m. yüksekliğinde, 0.70 m. genişliğinde ve 0.20 m.
derinliğinde ki açıklıkla batıda bulunan bir diğer mekâna geçilmektedir. Bu birim
Misyoner okulunun kuzeyinde bulunan platformun alt kısmına bağlanan bir geçit
mahiyetinde olup 0.80 m. uzunluğunda, 0.50 m. genişliğinde, 0.20 m. derinliğindeki
geçişle okulun kuzey bölümüne açılmaktadır.
Misyoner okulunun batısı iki katlı olarak düzenlenmiştir (Resim 47). Alt kat
okulun güneyindeki odalarla bağlantılı olup iki bölümden oluşmaktadır. Güneybatıdaki
birinci bölüme, güneydeki odalardan verilen bir geçişle ulaşılmaktadır. Bu bölümün
2.50 m. uzunluğundaki doğu duvarında bulunan girişinin hemen önünde 0.70 m. x 0.45
m. boyutlarında, 0.40 m. derinliğinde bir çukur ve bu çukura giden bir oluk
bulunmaktadır (Resim 48). Kuzey duvarı 2.30 m. olan bu birimin batı duvarında
herhangi uygulama yoktur. 2.10 m. uzunluğundaki kuzey duvarında yandaki mekâna
açılan, yuvarlak kemerli görünüm verilmiş, pencere şeklinde bir açıklık (Resim 49),
2.30 m. uzunluğundaki güney duvarında ise iki merdiven basamağıyla ulaşılan ve
okulun ana mekânına açılan, bir pencere bulunmaktadır (Resim 50). Yerden yüksekliği
0.65 m. olan pencere 0.90 m. x 0.60 m. boyutlarında olup 0.30 m. derinliğe sahiptir.
Đkinci merdiven basamağının köşesinde bulunan yaklaşık 0.15 m. çapındaki oluk büyük
olasılıkla, orta mekânın güneybatı köşesinde yer alan, küçük kuyuyla bağlantılıdır
(Resim 51). Bu birimlerin bulunduğu odanın tavanında da yine diğerlerinde olduğu gibi
0.30 m. x 0.20 m. boyutlarında bir delik bulunmaktadır (Resim 52).
56

Misyoner okulunun batısındaki birinci odanın kuzeyinde, girişi okulun ana


mekânının kuzeydoğu köşesinden sağlanan bir birim daha bulunmaktadır (Resim 47).
Giriş 1.45 m. uzunluk, 0.50 m. genişlik ve 0.60 m. derinlikte olup içeriye doğru üç
merdiven basamaklıdır. Bu odanın kuzeybatı köşesinde 1.40 m. x 1.50 m. boyutlarında,
ortasındaki kapı deliği 0.10 m. çapında olan bir sürgü taşı bulunmaktadır (Resim 53).
Taş kapının gerisinde koridor veya tünel bağlantılı mekân veya mekânların var olduğu
düşünülmektedir. Ancak kapının arkasındaki bölümler toprak dolu olduğu ve
temizlenmediğinden dolayı bu birimlerin içeriği hakkında kesin bir bilgi vermek
mümkün değildir.
Kuzeydeki bu birimlerin üst katında, üst düzey bir din görevlisinin insanlara rahatça
seslenebilmesi amaçlanmış olan258 ve dört merdiven basamağıyla çıkılan bir platform
bulunmaktadır. 3.30 m. uzunluğundaki platform 2.50 m. genişlikte olup 1.60 m.
yüksekliğindedir (Resim 47).
Misyoner okulunun ortasında oturmaya yarayan karşılıklı ve kademeli iki platform
bulunmaktadır (Resim 36, 37, 38). Bu oturma platformları doğuya doğru zeminden 1.20
m. yükseltilerek “U” şeklinde devam ettirilmiştir. Oturma platformları 10.50 m.
uzunlukta, 1.10 m. genişliktedir. Zeminden yüksekliği 0.35 m. olan iki platformun
arasında 0.80 m. lik bir mesafe bırakılmıştır.
Geniş bir alanı kaplayan okul, beşik tonoz şekli verilmiş bir üst örtüyle
kapatılmıştır. Üst örtü ve yan duvarlar günümüzde kesme taşla kaplanmıştır (Resim 54).
Vaftizhane: Misyoner okuluna giden koridorun sonlandığı alanın güneyinde,
okulun giriş bölümü üzerinde, mevcut zemin oyularak yapılmış bir vaftizhane
bulunmaktadır (Resim 33). Vaftizhane 2.00 m. x 2.20 m. boyutlarında yaklaşık kare
planlıdır. Vaftizhaneye güneyde bulunan 1.90 m. uzunluğunda, 0.25 m. genişliğinde,
0.30 m. yüksekliğindeki 5 merdiven basamağıyla inilmektedir (Resim 34). 2.20 m.
uzunluğunda, 1.20 m. genişlinde olan vaftiz çukuru 1.30 m. yüksekliktedir. Vaftiz
teknesinin, merkezden 0.50 m. sağda olan, ortasında 0.70 m. çapında, 0.40 m. derinlikte
bir çukur, vaftiz çukurunun kuzey ve doğu yüzlerinde ise iki çörten bulunmaktadır.
Güneydeki çörten 0.35 m. genişlikte olup duvar yüzeyinden 0.33 m. dışa taşıntı
yapmaktadır. Batıdaki çörten ise 0.45 m. uzunlukta, 0.33 m. genişlikte olup dışa
taşıntısızdır.

4.1.3. II. KAT


258
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
57

Derinkuyu yeraltı şehrinin ikinci katının gezilebilen bölümlerinde, oturma odası


olarak kullanılan mekânlar, günümüzde yeraltı şehrinin girişi olarak kullanılan bölüm,
mutfak, mutfakla alakalı birimler, şaraphane, erzak depoları ve mutfağın devamında
ahır olarak kullanıldığı belirtilen bir bölüm bulunmaktadır (Çizim 22) 259.
Koridor: Birinci katta bulunan ahırın doğusundan başlayan 32.00 m.
uzunluğundaki bir koridor birinci katı ikinci kata, ikinci katı ise dördüncü kata
bağlamaktadır (Resim 55) (Çizim 23). Koridorun genişliği yaklaşık 1.00 m., yüksekliği
ise 1.20 m. dir. Bu koridorun iki yanında oturma odası olarak kullanılan birimler
oluşturulmuştur. Koridorun güneyinde bir kuzeyinde ise, ikisi birbiriyle bağlantılı, üç
oda bulunmaktadır. Bu mekânlardan güneyde bulunanlar küçük birer giriş vasıtasıyla,
kuzeyde bulunan ise herhangi bir giriş olmadan, doğrudan koridora açılmaktadır. Kuzey
oda 4.90 m. x 3.10 m, güneyde bulunan tek oda yaklaşık 4.00 m. x 6.00 m. birbirine
bağlı olan odalardan büyük olanı 10.00 m. x 4.50 m. küçük olanı ise 4.00 m. x 3.00 m.
boyutlarındadır. Koridor yaklaşık 7.00 m. ileride güneye doğru kıvrılarak mutfak, ahır
ve şarap depolarının olduğu ikinci kata ulaşmaktadır (Resim 56). Mutfağa giden yol ise
5.00 m. uzunlukta olup 0.83 m. genişliğe ve 1.50 m. yüksekliğe sahiptir. Günümüzde bu
bağlantı demir parmaklıkla kapatılmıştır (Resim 57).
Giriş: Đkinci katta günümüzde yeraltı şehrinin girişi olarak kullanılan bölüm yer
almaktadır (Resim 58, 59). Bu girişten sonra ulaşılan alanın kuzeyinde mutfakla alakalı
olarak kullanıldığı düşünülen bir mekân vardır (Resim 60, 61, 62). 7.00 m. x 5.50 m.
boyutlarındaki dikdörtgen mekânın uzantısında 2.50 m. x 4.00 m. boyutlarında olup
içerisinde iki taş yalağın bulunduğu bir birim (Resim 63, 64 ), buranın devamında ise
7.00 m. x 3.90 m. boyutlarında dikdörtgen bir mekân daha bulunmaktadır.
Mutfak: Đkinci katın ortasında bulunan geniş alanın mutfak olarak kullanılan
bölümü yaklaşık 6.00 m. x 4.00 m. boyutlarındadır (Resim 65). Mutfağın ortasında 0.70
m. çapında bir tandır, duvarlarında ise erzak ya da mutfak malzemelerini koymaya
yarayan nişler yer almaktadır.
Mutfağın güneydoğu köşesinde 2.00 m. uzunluğunda bir geçişle ulaşılan ve yine
ahır olarak kullanıldığı belirtilen bölüm yer almaktadır (Resim 66). Yaklaşık olarak
12.50 m. x 5.70 m. boyutlarındaki mekânın güneydoğu duvarına çok sayıda niş
oyulmuştur.
Ahırlar, yeraltı şehirlerinin giriş katında bulunan birimlerdir. Bunun nedeni
olağanüstü durumlarda hayvanların en kısa zamanda içeriye alınıp yeraltı şehrinin
259
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
58

dışarıyla olan bağlantısını kesmektir. Derinkuyu yeraltı şehrinin giriş katı ile mutfağın
bulunduğu ikinci kat arasındaki mesafenin uzunluğu, yeraltı şehrinin kendi içerisinde
mekân bütünlüğünün olmayışı ve mutfak, erzak deposu, şaraphane gibi birimlerin
hemen yanında bir ahırın bulunması zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Mutfağa
yakın olan bu birimlerin içerisinde bulunan nişlerin erzak ve mutfak eşyalarının
koyulduğu yerler, dolayısıyla mekânlarında mutfakla alakalı birimler olduğu, ahır
olmadığı, düşünülmektedir.
Şaraphane: Mutfağın hemen yanında iki bölümden oluşan ve çörten şeklinde
bir oluğu bulunan bir şaraphane bulunmaktadır (Resim 67). Şaraphanenin doğusunda
bulunan iki merdiven basamağıyla çıkılan 0.70 m. genişlikteki bir giriş ile şaraphaneye
ve mutfağa bağlanan bir odaya ulaşılmaktadır (Resim 68). Şarap yapımı için kullanılan
üzümlerin ve şarapların depolandığı birim olarak kullanıldığı düşünülen oda 5.00 m. x
3.00 m. boyutlarındadır (Resim 69).
Erzak Depoları: Mutfağın doğusunda ve şarap deposunun hemen yanında
bulunan 5.40 m. uzunluğunda, yaklaşık 0.60 m. genişliğinde ve 1.30 m. yüksekliğindeki
koridor yeraltı şehrinin erzak depolarının ve oturma odalarının bulunduğu alana
gitmektedir (Resim 70, 71). Bir koridorun iki tarafına yerleştirilmiş olan erzak
depolarının yaklaşık 1.20 m. uzunluğunda, 0.50 m. genişliğinde dar ve basık girişleri
bulunmaktadır (Resim 72, 73, 74, 75, 76, 77). Bu şekildeki girişlere ilaveten daha geniş
ve yüksek girişleri olan erzak depoları da mevcuttur. Depoların zeminlerinde küp
yerleştirmek için oyulmuş yuvalar, duvarlarında ise derin nişler görülmektedir. Erzak
depolarının uzunlukları 2.30 m. ile 2.85 m. arasında, genişlikleri ise 1.80 m. ile 2.25 m.
arasında değişmektedir. Depoların yüksekliği ise yaklaşık 1.30 m. dir. Erzak depolarının
sonlandığı alanda günümüzde eklenmiş bir köprü (Resim 78), köprünün devamında ise
yukarıya doğru giden ve bir sürgü taşı ile sonlanan 8.00 m. uzunluğunda bir yol
bulunmaktadır (Resim 79, 80). 0.50 m. çapındaki taşın ortasında bulunan kapı deliği
0.15 m. çapındadır. 0.50 m derinliğe sahip olan sürgü taşı 0.80 m. uzunluğunda 0.60 m.
genişliğinde ve 0.20 m. derinliğinde bir blok taş ile desteklenmektedir. Bu kapının
gerisinde mevcut yolun devam ettiği ve devamında bulunan birimlere bağlandığı
düşünülmektedir. Ancak arka bölüm toprak dolu olduğu ve temizlenmediği için kapının
arkasındaki birimlerin niteliği kesin olarak tespit edilememektedir.

4.1.4. III. KAT


59

Derinkuyu yeraltı şehrinin üçüncü katını yeraltı şehrinin tüm katlarına inen bir
havalandırma bacası oluşturmaktadır (Çizim 24, 25).
Havalandırma Bacası: Erzak depolarının bulunduğu 2. kat yine sonradan eklenmiş
olan demir bir köprü vasıtasıyla sonlanmakta ve köprünün devamında 3. kata
ulaşılmaktadır (Resim 81). Üçüncü katta Derinkuyu yeraltı şehrinin en önemli
birimlerinden biri olan havalandırma bacası ve bu bacaya giden yol bulunmaktadır
(Resim 82). 11.00 m. uzunluğundaki yol 2.05 m. genişlikte ve 1.60 m. yükseklikte olup
merdiven basamaklı koridorlar vasıtasıyla doğrudan 2. ve 5. kata bağlanmaktadır.
Havalandırma bacasına giden yolun sonlanıp bacanın başladığı yerde,
günümüzde yatık vaziyette olan, 1.00 m. çapında bir sürgü taşı görülmektedir (Resim
83, 84). 0.15 m. derinliğindeki sürgü taşının ortasındaki kapı deliği ise 0.20 m.
çapındadır. Havalandırma bacasının en önemli özelliği yeraltı şehrinin bütün katlarına
inmesidir (Resim 85). Mekân oluşumları dikkate alındığında havalandırma bacasının
merkez olarak ele alındığı ve diğer birimlerin bunun etrafında şekillendirildiği
görülmektedir (Resim 86, 87).
Üçüncü katta bulunan bir tünelin 9 km. uzakta bulunan Kaymaklı yeraltı şehrine
bağlandığı belirtilmektedir (Resim 88)260.

4.1.5. IV. KAT


Yeraltı şehrinin dördüncü katında oturma-yatma odaları ve erzak depoları
bulunmaktadır (Çizim 26)261.
Oturma-Yatma Odaları Ve Erzak Depoları: Derinkuyu yeraltı şehrinin
birinci katından başlayan ve ikinci katına giden tünel güneye doğru kıvrılarak yeraltı
şehrinin çıkış güzergâhında bulunan dördüncü katına inmektedir.
Tünelin sonlanıp dördüncü kata açıldığı bölümün devamında iki kenarına oda ve
hücre oyulmuş olan 13.00 m. uzunluğunda “L” şekilli koridor bulunmaktadır. Koridor
başlangıcından 3.50 m. sonra 6.50 m uzunluğunda, 3.00 m. genişliğinde salon
mahiyetinde bir mekân bulunmaktadır. Bu salonun batısında 2.30 m. genişliğinde, 1.70
m. derinliğinde olup salona açılan iki oda bulunmaktadır. Koridorun girişinde bulunan
salonun girişiğinin simetrisinde birbiriyle bağlantılı dört odadan ilkinin girişi
bulunmaktadır. 3.00 m. uzunluğunda, 2.35 m. genişliğindeki birinci odanın
güneybatısında bulunan bir açıklıkla ikinci odaya geçilmektedir. Đkinci oda 3.00 m.

260
KORAT, Taş Kapıdan Taç Kapıya Kapadokya, s.47.
261
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
60

uzunluğunda 1.75 m. genişliğindedir. Đkinci odanın güneyinde bulunan geniş bir


açıklıkla 3.50 m. uzunluğunda, 2.35 m. genişliğindeki üçüncü odaya; yine bu odanın da
güneyinde bulunan bir açıklıkla 3.20 m. uzunluğunda, 2.35 m. genişliğindeki dördüncü
odaya ulaşılmaktadır.
13.00 m. uzunluğundaki koridor 6.00 m. uzunluğunda güneydoğuya doğru
kıvrılarak “L” nin tabanını oluşturmuştur. Koridorun bitiminde 2.50 m. uzunluğunda,
3.50 m. genişliğinde dikdörtgen bir mekân bulunmaktadır. Bu mekânın güneybatısından
başlayan 2.00 m. uzunluğunda, 0.70 m. genişliğindeki dar yol, dördüncü katın girişinde
bulunan salon- oda birleşimine benzeyen, 2.35 m. uzunluğunda, 4.00 m. genişliğindeki
dikdörtgen formlu küçük bir salona açılmaktadır. Bu salona bağlanan iki odadan
güneydoğu olanı 2.35 m. x 2.35 m. boyutlarında, güneybatısında olanı ise 1.70 m.
uzunluğunda 2.00 m. genişliğindedir.
Hem ölçüleri hem de mekân kuruluşlarında simetri olmayan birimler ortalama
2.00 m. uzunluğunda, 2.30 m. genişliğindedir (Resim 89, 90, 91). Girişleri ise ortalama
1.30 m. genişliğe sahip olup 1.30 m yüksekliktedir. Dördüncü kattan başlayan 16.00 m
.lik bir koridor beşinci kata inmektedir.

4.1.6. V. KAT
Yeraltı şehrinin dağılım merkezi olarak düşünülen beşinci katta, üçüncü kattan
gelen tünelin sonlandığı sahanlık, havalandırma bacası, havalandırma bacasının
devamında birbiriyle bağlantı odalar ve beşinci katı yedinci kata bağlayan tünelin
başlangıcı bulunmaktadır (Çizim 27)262.
Tünel: Üçüncü kattan başlayan 19.00 m. uzunluğundaki tünel beşinci kata
gitmektedir (Resim 92). Beşinci katın merkezini oluşturan alanın güneydoğusuna açılan
ve 47 merdiven basamağıyla aşağıya doğru inen tünelin genişliği ortalama 0.60 m,
yüksekliği ise 1.50 m. dir. Ancak tünel boyunca bu genişlik ve yükseklik oranları
değişmektedir. Aşağıya doğru inildiğinde genişlik fazla değişmemekle birlikte, tünelin
yüksekliği yaklaşık 2.00 m. olmaktadır (Resim 93). Sürgü taşının bulunduğu noktada
ise tünelin yüksekliği 3.00 m. olmaktadır. Đki kişinin yan yana inemeyeceği genişlikte
olan tünel insanların hareket etmesini zorlaştıracak derecede basık ve kıvrımlıdır.
Tünelin başlangıcından itibaren 3.40. m. sinde, 0.55 m. çapında bir sürgü taşı
bulunmaktadır (Resim 94). 0.25 m. derinliğindeki sürgü taşının ortasındaki kapı deliği
0.15 m. çapındadır. Bu tüneldeki sürgü taşının açılıp kapanmasını ve kontrolünü
262
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
61

sağlayan kapı odası bulunmamaktadır. Ancak kapının bulunduğu noktanın hemen


üstünde 0.50 m. çapında bir açıklık bulunmaktadır. Bu açıklığın fonksiyonu tam olarak
bilinmemekle birlikte tünele kısa yoldan ulaşmak için kullanılan kestirme bir yol
olabileceği düşünülmektedir.
Tipik bir yeraltı şehrinde bağlayıcı tüneller belli bir mesafe sonrasında geniş bir
alanda birleşmektedir. Bu birleşme alanlarının bir dağılım noktası, bir merkez263 olduğu
düşünüldüğünde, beşinci kat Derinkuyu yeraltı şehrinin dağılım merkezidir.
Kat Merkezi: Beşinci katın merkezini oluşturan alan 3.12 m. x 3.38 m.
boyutlarında olup dairesel bir form göstermektedir (Resim 95). Üçüncü kattan gelen
tünelin bittiği yerde 2.60 m. x 2.08 m. ölçülerindeki dikdörtgen formlu bir hol
bulunmaktadır (Resim 96). Beşinci katın merkezini oluşturan bölümün doğusunda
bulunan hole üç merdiven basamağıyla girilmektedir.
Merkezin kuzeyinde, herhangi bir birimle bağlantısı olmayan, bir oda
bulunmaktadır. Odanın 1.40 m. uzunluğundaki kuzey bölümüne 0.65 m. genişliğinde,
0.60 m. derinliğinde bir giriş açılmıştır. Odanın doğu duvarı 2.20 m. uzunlukta olup
kuzeye doğru ovalleşmektedir. Kuzey duvar 1.80 m. lik bir mesafe sonrasında 1.10 m.
lik bir genişliğinde, 0.40 m. derinliğinde bir nişle sonlanmaktadır. Güney duvarı ise 2.00
m. uzunlukta olan ve fonksiyonu tam olarak bilinmeyen odanın bu merkezi kontrol
etmek için yapıldığı düşünülmektedir.
Havalandırma Bacası: Beşinci katın merkezini oluşturan bölümün batısında
havalandırma bacası bulunmaktadır (Resim 95). Önü günümüzde parmaklıkla kapatılan
havalandırma bacası 1.30 m. lik bir açıklık ile merkezdeki alana açılmaktadır.
Havalandırmanın güneyinde 0.90 m. genişliğe sahip olan ve batıya doğru kıvrılarak
havalandırma bacasına inen bir bağlantı bulunmaktadır. Birbiriyle bağlantılı iki
birimden içe doğru ve daha büyük olan havalandırma bacası içerisinde, tehlike anında
kullanılmak üzere yapılmış bir tehlike çıkışı bulunmaktadır264.
Beşinci katı oluşturan merkezin güneyinde 6.40 m. lik bir koridorun batısında
birbiriyle bağlantılı odalar bulunmaktadır (Resim 97). Koridorun bittiği yerde yukarıya
doğru çıkılan bir rampa ile bunun alt ve üstüne yerleştirilmiş birimler yer almaktadır.
Alttaki birimler üç derin nişten ibarettir (Resim 98). 0.90 m. lik bir oyuk vasıtasıyla
girilen, 3 dilimli yonca yaprağı şeklindeki bu birimlerin derinlikleri, 0.80 m, 1.00 m,
1.10 m. dir. Üstteki birimler ise daire şeklindeki bir alanın etrafında

263
STEA-TURAN, Pleacemaking: The Production of Built Enviroment inTwo Cultures, s.177.
264
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
62

şekillendirilmişlerdir. Bu birimlerin merkezini oluşturan yaklaşık 2.00 m.


yüksekliğindeki alanın tavanında, büyük bir taşla kapatılmış olan, bir oyuk
bulunmaktadır. Bu oyuğun üst katlara bağlantıyı sağlayan kestirme bir yol olduğu
düşünülmektedir. Bu alanda bulunan mekânlar yine altta bulunan odalara bir geçit
vasıtasıyla bağlanmaktadır.

4.1.7. VI. KAT


Altıncı kat, beşinci katı yedinci kata bağlayan bir tünelden ibarettir (Resim 99)
(Çizim 28). Tünel üzerinde ikisi kapı odası, üçü ise tünel kontrolünün yapıldığı birer
güvenlik noktası olduğunu düşündüğümüz beş birim bulunmaktadır.
Tünel: Altıcı katı oluşturan 46.00 m. uzunluğundaki tünel 107 merdiven
basamağına sahiptir. Tünelin başlangıcından itibaren üçüncü basamağa denk gelen
1.40.m. sinde bir oda bulunmaktadır (Resim 100). 0.90 m. genişliğinde bir girişi olan
oda yaklaşık 4.30 m. x 2.80 m. boyutlarında dikdörtgen formda olup kuzeybatısında
1.40 m. genişlikte bir niş, nişin hemen bitişiğinde ise koridora açılan bir açıklığı vardır.
Bu odanın yüksekliği 1.90 m. dir. Bu odadan yaklaşık 1.60 m. sonra tünelin, on
dördüncü merdiven basamağına denk gelen yerde, yine bir oda bulunmaktadır (Resim
101). Odanın içine yaklaşık 0.60 m. yukarıda bulunan bir merdiven basamağından sonra
ulaşılan 0.90 m. genişliğe, 0.50 m. derinliğe ve 1.50 m. yüksekliğe sahip bir girişle
ulaşılmaktadır. Yüksekliği 1.50 m. olan odanın kuzey ve güney duvarları 2.40 m. ve
2.10 m.; doğu ve batı duvarları ise 1.90 m. ve 1.60 m. ölçülerindedir.
Tünelde bulunan ikinci odadan 2.40 m. sonra, tünelin 22. merdiven
basamağında, bir sürgü taşı ve kapı odası bulunmaktadır (Resim 102, 103). Derinliği
0.27 m. olan sürgü taşının çapı 1.35 m, ortasındaki kapı deliğinin çapı ise 0.10–0.15 m.
dir. Sürü taşı ile koridorun karşı duvarı arasındaki mesafe 0.70 m. dir. Sürgü taşının
hemen karşısında, kapının yuvarlanıp oturtularak sabitlenmesi için duvara oyulmuş bir
yuva bulunmaktadır (Resim 104). Yerden yüksekliği 0.60 m. olan yuva 1.20 m.
uzunluğa, 0.20 m. derinliğe sahiptir. Sürgü taşına ait olan kapı odasına, odanın
kuzeybatısında bulunan ve basitçe şekillendirilmiş iki merdiven basamağıyla ulaşılan,
1.40 m. yükseklikte, 0.60 m. genişlikteki bir girişle ulaşılmaktadır. U şeklinde
düzenlenen kapı odası 1.60 m. yüksekliğindedir. Odanın güneyinde 1.45 m.
uzunluğunda, 0.45 m. genişliğinde, sürgü taşının yerleştirildiği bir yuva bulunmaktadır.
Bir taraftan odanın duvarı ile desteklenen sürgü taşı diğer taraftan hemen bitişiğinde
63

bulunan 0.80 m. x 0.80 m. ölçülerinde, odayla bütün halinde olan, bir blokla
desteklenmiştir.
Đlk kapı odasından 0.50 m. sonra tünel batıya doğru yönelmektedir (Resim 105).
Tünelin 29. basamağına denk gelen bu noktasında bir oda daha bulunmaktadır. Tünel bu
odanın bulunduğu alanda 0.90 m. genişliktedir. Odaya iki merdiven basamağından
sonra ulaşılan bir girişle girilmektedir. U şeklindeki oda yaklaşık 3.60 m. x 4.10 m.
boyularındadır. Odada kapı odalarında bulunan ve kapıyı desteklemek için kullanılan
bloklara benzeyen bir uygulama bulunmaktadır. Ancak bu odada sürgü taşı
bulunmamaktadır.
Batıya doğru inen tünel güneybatıya kıvrılarak devam etmektedir. Tünelin 81.
merdiven basamağına kadar herhangi bir birim bulunmamaktadır. Bu noktada tünelin
ikinci sürgü taşı ve kapı odası bulunmaktadır (Resim 106). Sürgü taşı 1.10 m. çapında,
ortasındaki kapı deliği ise 0.10 m. çapındadır. 0.50 m. derinliğe sahip olan sürgü taşı
tünelin karşısındaki 1.25 m. uzunluğunda, 0.50 m. genişliğinde ve 0.25 m. derinliğinde,
zeminden 0.30 m. yukarıda bulunan, yuvaya oturmaktadır (Resim 107). Bu noktada
tünelin yüksekliği 1.60 m. genişliği ise 0.55 m. dir. Sürgü taşına ait kapı odasına 1.34
m. genişliğinde bir açıklıkla girilmektedir. U şekilli odanın 1.70 m. uzunluğundaki
kuzey duvarında zeminden 0.20 m. yüksekte, 0.60 m. genişliğe sahip bir platform,
platformun üzerinde de sürgü taşı bulunmaktadır. (Resim 108, 109). Sürgü taşının
bitişiğinde bulunan 1.40 m. uzunluğundaki duvar kapıyı desteklemektedir. 2.10 m.
yüksekliğindeki odanın batı duvarı 3.03 m, güney duvarı ise 2.70 m. uzunluktadır.
Đkinci sürgü taşından sonra güneye doğru devam eden tünel güneydoğuya doğru
kıvrılarak yeraltı şehrinin yedinci katına inmektedir.

4.1.8. VII. KAT


Yedinci katta toplantı salonu, mezar odası, kilise, kilisenin devamında bir salon
ve su kuyusu bulunmaktadır (Çizim 29)265.
Yedinci kat yeraltı şehrinin en geniş mekânıdır266. Beşinci kattan başlayan
tünelin bittiği yerde yedinci kat şekillendirilmiştir. Tünelin bittiği yerden itibaren dört

265
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
266
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
64

merdiven basamağıyla yedinci kata inilmektedir. Yedinci katın merkezinde toplantı


salonu bulunmaktadır (Resim 110).
Toplantı Salonu: Dikdörtgen formdaki toplantı salonunun uzunluğu 16.52 m. –
16.66 m. genişliği ise 2.36 m. dir. Toplantı salonunun kuzeydoğusunda 2.96 m.
uzunlukta, 1.43 m. yükseklikte ve 0.76 m. derinlikte bir uzantı, ortasında ise standart bir
ölçüye sahip olmayan üç taşıyıcı bulunmaktadır (Resim 111). Dört yüzü de farklı
ölçülerde olan taşıyıcılardan doğuda ve batıda olanlar 0.55 m. x 0.65 m. boyutlarındadır.
Bunlardan doğuda olanı 2.20 m, batıda olanı ise 2.32 m. uzunluğa sahiptir. Ortadaki
taşıyıcı ise 0.50 m. x 0.50 m. ölçülerinde olup 2.30 m. uzunluğundadır. Taşıyıcıların
gövdeleri üzerinde bulunan oyukların aydınlatma amacıyla kullanılan kandil, mum vs.
konulması için oyulduğu düşünülmektedir (Resim 112).
Toplantı salonunun güneydoğusunda 0.30 m. yüksekliğindeki bir merdiven
basamağıyla inilen, yaklaşık 3.30 m. genişliğinde, 3.20 m. derinliğinde, köşeleri
yumuşatılmış, bir geçiş alanı bulunmaktadır (Resim 113).
Mezar Odası: Toplantı salonunun güneydoğusunda bulunan geçiş alanının
güneydoğu köşesinden başlayan 19.00 m. uzunluğundaki tünel yeraltı şehrindeki mezar
odasına gitmektedir (Resim 114). Dar, kavisli ve basık olan bu tünel 0.70 m.
genişliğinde, 1.30 m. yüksekliğindedir.
Bir oda mezar şeklinde düzenlenen dikdörtgen formdaki birimin girişinin de
bulunduğu kuzey duvarı 2. 80 m. uzunluktadır. Mezar odasının güney duvarı 2.90 m.
uzunlukta olup batı köşesinde 2.20 m. uzunluğunda ve 0.90 m. genişliğinde bir uzantı
bulunmaktadır. Doğu duvarı 3.40 m. uzunlukta olan mezar odasının içerisindeki
dikdörtgen formlu mezar 4.30 m. uzunluğundaki batı duvarına bitişik olarak
oyulmuştur. 1.60 m. x 0.80 m. boyutlarındaki mezarın derinliği 0.70 m. dir (Resim 115,
116).
Kilise: Toplantı salonunun güneybatısında Derinkuyu yeraltı şehrinin kilisesi
bulunmaktadır (Resim 117). Kilise, Konstantinopolis ve Anadolu’nun diğer yörelerinde
IV. yy’dan başlayarak uygulanan267, Kapadokya’da da kısa sürede benimsenerek
yaygınlaşan268 serbest haç plan şemasına sahiptir. Kilisenin haç kolları, hem ayrı ayrı
hem de kendi içlerinde, ölçüleri itibariyle birbirlerine simetrik değildir.
Toplantı salonunun güneydoğusundan başlayan, kilisenin kuzeydoğu haç
kolunun kuzeyi 8.80 m, güneyi 10.00 m. uzunluğundadır. 2.92 m. genişliğe sahip olan
267
Richard KRAUTHEIMER, Early Christian and Byzantine Architecture, Baltimore, 1965, s.201–213.;
Lyn RODLEY, Byzantine Art and Architecture an Introduction, Cambridge, 1999, s.117-122.
268
AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, s.271–273.
65

haç kolunun yüksekliği ise 2.37 m. dir (Resim 118). Serbest haç planlı bir kilisenin
apsisini oluşturan ve doğuda bulunan haç kolu yeraltı şehri kilisesinin güneybatı
yönünde bulunmaktadır (Resim 119). Kuzeyi 3.90 m, batısı 2.84 m, güneyi ise 4.06 m.
olan haç kolunun yüksekliği 2.20 m. dir.
Kilisenin güneydoğusunda bulunan haç kolunun doğusu 2.88 m, batısı 2.92 m,
kuzeyi ise 2.56 m. dir (Resim 120, 121). Kilisenin ölçüleri bakımından en küçük haç
kolunun yüksekliği 2.20 m. dir. Kuzeybatıda bulunan haç kolunun doğusu 5.60 m, batısı
5.30 m, kuzeyi 2.82 m. uzunluktadır. Bu haç kolunun yüksekliği ise 2.25 m. dir (Resim
122).
M.AKOK ve H.GÜRÇAY, Derinkuyu yeraltı şehrinde yapmış oldukları
araştırma sonrasında, yeraltı şehri kilisesinin direkli bir narteksi olduğunu
belirtmişlerdir269. Bu birim yeraltı şehrinin toplantı salonudur.
Salon: Toplantı salonunun kuzeydoğu köşesinden 3.30 m. lik bir açıklıkla U
şeklindeki bir salona geçilmektedir (Resim 123). Salonun 4.10 m. uzunluğundaki batı
duvarının iki yanından devam eden ve U’nun kollarını oluşturan bölümler kısa
tutulmuştur. Salonun kuzeydoğusunda 3.20 m. genişliğindeki duvarın içerisinde yarım
daire şekilli bir dolanma alanı oluşturulmuştur (Resim 124). Salonun bu bölümünde
yine yarım daire şeklinde 7.30 m. lik bir blok bulunmaktadır. Genişliği 0.60 m. ile 0.70
m. arasında değişen bu alanın içerisinde yerden yüksekliği 0.30 m. olan seki şeklinde
bir uygulama bulunmaktadır. Bu uygulamadan dolayı bu bölümün günah çıkarma
hücresi veya bir inziva yeri olduğu düşünülmektedir.
Su Kuyusu: Salonun 8.80 m. uzunluğundaki doğu duvarının 0.80. m. sinden
başlayan ve yedinci kattan itibaren devam eden bir su kuyusu bulunmaktadır (Resim
125). Salonun doğu duvarı üzerinde bulunan kuyu, duvar yüzeyinden itibaren kuzeyden
1.00 m, güneyden ise 1.05 m. içeriye doğru oyulmuştur. Salona açılan doğu yönü 1.40
m. olan kuyunun batısı 1.05 m. dir. Oluşturulan bu dikdörtgen birimin içine alınan
dikdörtgen formlu kuyu 0.90 m. x 0.95 m. boyutlarındadır. Kuyunun iki kenarında
merdiven basamağı benzeri oyuklar vardır.

4.1.9. VIII. KAT:


Derinkuyu yeraltı şehrinin sekizinci katı, içerisinde bir havalandırma bacası
olan, küçük bir odacıktan ibarettir (Çizim 24) 270.

269
AKOK-GÜRÇAY, “Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar Đlçesinin Soğanlıdere Köyü’nde
Bulunan Kaya Anıtları”, s.39.
66

Havalandırma Bacası: Yeraltı şehrinin yedinci katında bulunan küçük salonun


10.20 m. uzunluğundaki batı duvarının 4.10. m. sinden başlayan 7.00 m. uzunluğundaki
bir tünel Derinkuyu yeraltı şehrinin sekizinci katında bulunan havalandırma bacasına
inmektedir (Resim 126). 18 merdiven basamağı bulunan 1.34 m. yüksekliğindeki
tünelin genişliği 0.70 m.–0.85 m. arasında değişmektedir.
Tünelin bitiminde içerisinde, havalandırma bacasının bulunduğu, beşgen formda
küçük bir oda bulunmaktadır (Resim 127). Oda 3.15 m. uzunluğunda, 3.30 m.
genişliğindedir.
Havalandırma bacası 1.40 m. uzunluğunda olup genişliği 0.60 m. – 1.00 m.
arasında değiş bir açıklıkla odaya açılmaktadır. Havalandırma bacasının karşısındaki
duvarla mesafesi 6.60 m. – 7.00 m. dir.
Yeraltı şehrinin yedinci katında bulunan toplantı salonunun güneyinde, zemin
seviyesinden başlayan yaklaşık 8.00 m. uzunlukta 0.70 m. yükseklikte olan dar bir geçit
sekizinci katta bulunan havalandırma bacası ile bağlanmaktadır (Resim 111, 128, 129,
130).

270
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.524.
67

BEŞĐNCĐ BÖLÜM
6. KARŞILAŞTIRMA VE DEĞERLENDĐRME
Kapadokya Bölgesi ve bölgenin yakın çevresinde 175 yeraltı şehri
bulunmaktadır. Bunlar içerisinde keşfedilip temizlenerek ziyarete açılanların en büyük
ve önemlisi Derinkuyu yeraltı şehridir. Günümüzde sekiz katı temizlenen ve halen
büyük bir kısmı aydınlatılamamış olan yeraltı şehri 40.00 m. – 85.00 m. arasında
değişen derinliğe sahiptir.
Ziyarete açık olan sekiz katta kilise, vaftizhane, misyoner okulu, toplantı salonu
gibi dini fonksiyonlu birimlere ilaveten ahır, mutfak, erzak depoları, şaraphane, oturma
ve yatma birimleri gibi günlük hayatın devamlılığını sağlayan bölümlere bulunmaktadır.
Kapadokya bölgesinde bulunan ve Derinkuyu yeraltı şehri ile gerek
oluşturuldukları arazi gerekse bünyelerinde bulundurdukları birimler ve uygulamalar
bakımından benzer özellikte olan diğer yeraltı şehirleri Acıgöl, Özkonak, Özlüce yeraltı
şehridir. Bölgede bulunan Kaymaklı, Mazı ve Tatlarin yeraltı şehirleri oluşturuldukları
arazinin konumu bakımından bu yeraltı şehirlerinden ayrılmaktadır. Bunlardan
Kaymaklı ve Mazı yeraltı şehirleri Derinkuyu, Acıgöl, Özkonak, Özlüce yeraltı
şehirlerinden farklı olarak düz arazinin içinde değil kayalık yamaçlarının altında,
Tatlarin yeraltı şehri ise bulunduğu bölgenin geneline hakim bir tepede bulunmaktadır.
Kaymaklı yeraltı şehri: Derinkuyu yeraltı şehrinin 9 km. kuzeyinde antik adı
Enegüp olan Kaymaklı kasabasında bulunan ve günümüzde sadece dört katı temizlenen
Kaymaklı yeraltı şehri 1964 yılında ziyarete açılmıştır (Resim 131) (Çizim 30). Diğer
katlarının temizlenerek açığa çıkarılmasıyla bölgenin en büyük yeraltı şehirlerinden biri
olacağı ifade edilen271 Kaymaklı yeraltı şehri bu haliyle 20.00 m. derinliğe sahiptir272.
Kaymaklı yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Kaymaklı yeraltı şehrine, sonradan oluşturulmuş ve orijinal olmayan bir girişle
girilmektedir (Resim 132, 133).
Kaymaklı yeraltı şehrinin giriş katını oluşturan birinci katında 5.30 m. x 5.40 m.
ölçülerinde, yaklaşık 2.00 m. yüksekliğinde ahır olarak kullanılan birim bulunmaktadır
(Resim 134, 135, 136).
Girişin yapıldığı bu birimden başlayan bir geçitle ikinci katta bulunan kiliseye
ulaşılmaktadır (Resim 137). Kaymaklı yeraltı şehrinin kilisesi tek nefli ve iki apsislidir
271
Ergun KAPTAN- Emel YURTTAGÜL, “Kaymaklı Yeraltı Şehri’ndeki Cevher Zenginleştirme Aleti”,
XI. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1995, s.63.
272
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.51.
68

(Resim 138). Kilise 6.50 m. – 7.00 m. uzunluğunda, 2.80 m. genişliğindedir. Sağda


bulunan 1.60 m. x 0.80 m. boyutlarındaki apsisin önünde sağ kanadı 0.30 m.
uzunluğunda olup deforme olan, sol kanadı ise 0.57 m. uzunluğunda olan bir templon
uygulaması görülmektedir. Apsis duvarından dışarıya 0.55 m. taşıntı yapan bir sunak
masası (altar) uygulaması görülmektedir (Resim 139). Yarım daire şekli verilmeye
çalışılan apsis duvarının üst kısmında, sonradan yapıldığı anlaşılan, basit çiziklerle
oluşturulmuş bir haç motifi görülmektedir. Aynı uygulama kilisenin kuzey duvarının üst
bölümlerinde de görülmektedir (Resim 140). Yine apsis duvarı üzerinde sadece bir
mumum koyulabileceği bir oyuk, sol duvarında ise, soldaki apsis ile bağlantı sağlayan,
çok küçük bir delik açılmıştır (Resim 141). Solda bulunan ve yeraltı şehrinin diğer
birimlerine bağlantının da sağlandığı bir geçiş mahiyetinde olan ikinci apsis
görülmektedir. Apsisin önünde 0.50 m. x 0.60 m. ölçülerinde, 0.60 m. yüksekliğinde bir
vaftiz taşı, kenarlarda ise oturmak için yapılmış platformlar bulunmaktadır. Kilisenin
girişinde, yan duvar hizasında, iki dâhili küp bulunmaktadır (Resim 138, 142, 143).
Kaymaklı yeraltı şehrinin üçüncü ve dördüncü katlarında, çok sayıda erzak
deposu (Resim 144, 145), şaraphane (Resim 146, 147, 148, 149) mutfak (Resim 150,
151), küp yerleri (Resim 152, 153, 154, 155) ve zeminin küp şeklinde oyulup içinin
sıvanması ile oluşturulan, dâhili küpler (Resim 156) bulunmaktadır.
Kaymaklı yeraltı şehrinin üçüncü katındaki mutfak ünitesinde diğer yeraltı
şehirlerinden farklı olarak çok çukurlu bir andezit taşı bulunmaktadır (Resim 157).
Yapılan araştırmalar sonucunda önceleri granit olduğu belirtilen taşın tüflerin altında
bulunan andezit lavlarından (piroksen andezit) olduğu ve bakır cevherini öğütmede
kullanıldığını tespit edilmiştir. 1.29 m. boyunda, 1.18 m. – 1.10 m. genişliğindeki taşın
kalınlığı 0.31 m. – 0.33 m. dir. Üst yüzeyi 14.704 cm² olan taşın üzerinde çapları 0.10
m.–0.13 m, derinlikleri ise 0.7 m. – 0.9 m. arasında değişen 57 kırma çukuru
bulunmaktadır. 1.4 ton ağırlığındaki bu taşın üstünde 57 tane 0.10 m. – 0.13 m. çapında
kırma (ezme) çukuru açılmıştır. Yaklaşık 0.10 m. boyutundaki bakır cevheri, kırma
çukurları içine konmakta ve kırma taşıyla kırılarak ergitmeye elverişli tane boyutuna
indirilmektedir273. Metalürjiye hazırlanan bakır dışarıda ergitilmektedir (Çizim 31)274.
Gezilebilen bölümlerinde mutfak, erzak depoları, oturma ve yatma birimleri,
şaraphane, kilise, kilisenin devamında mezarlık, havalandırma bacası (Resim 158, 159,

273
KAPTAN-YURTTAGÜL, “Kaymaklı Yeraltı Şehri’ndeki Cevher Zenginleştirme Aleti”, s. 64–65.
274
Bakır madeni bölgeye büyük olasılıkla Aksaray-Nevşehir arasındaki Düğüz köyü Antik bakır
ocağından getirilmiş ve maden ticareti yapan tacirler tarafından Kaymaklı’da pazarlanmıştır. GÜLYAZ,
“Yeraltındaki Dünyalar”, s.523.
69

160) ve su kuyusu bulunan yeraltı şehrinin temizlenen fakat aydınlatılmamış


bölümlerinde görülenlerle beraber altı sürgü taşı bulunmaktadır.
Gezilebilen alanlarındaki mevcut mekânları bakımından bölgedeki ikinci büyük
yeraltı şehri olan Kaymaklı yeraltı şehri, Derinkuyu ile içerisinde benzer birimleri
bulundurması bakımından ortak özellikler göstermektedir. Her iki yeraltı şehrinde ortak
olan birimler kilise, şaraphane, mutfak, erzak depoları, oturma ve uyuma odaları,
ahırlar; benzer uygulamalar ise sürgü taşları, havalandırma bacaları ve su kuyularıdır.
Misyoner okulu Derinkuyu’ya özgü bir birim iken, Kaymaklı’da bulunan maden
eğritme taşı (çok çukurlu andezit taşı) ise sadece burada görülen bir uygulamadır.
Mazı yeraltı şehri: Kaymaklı yeraltı şehrinin 10 km. doğusunda antik adı
Mazaka olan Mazı köyünde bulunan Mazı yeraltı şehri, Derinkuyu’dan farklı olarak düz
bir arazi altına değil; yüksekliği 100 m. yi bulan kayalıkların batı yamacına oyularak
yapılmıştır (Resim 161) (Çizim 32, 33, 34).
Mazı yeraltı şehrinin derinliği kilisenin olduğu alanda bulunan bir kuyu
vasıtasıyla 20.00 m. olarak ölçülmüştür. Zeminle beraber iki katı temizlenebilmiş olan
Mazı yeraltı şehrinin gezilebilir bölümlerinde 26 oda, 5 salon bir de kilise
bulunmaktadır 275.
Mazı yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Mazı yeraltı şehrine 2.20 m. uzunluğunda koridor şeklinde düzenlenmiş ve olan
orijinal girişle girilmektedir (Resim 162). Giriş koridorunun bittiği yerde bir sürgü taşı
bulunmaktadır (Resim 163, 164). Girişten sonra form olarak Derinkuyu yeraltı şehrinin
yedinci katında bulunan toplantı salonuna benzeyen bir birim bulunmaktadır (Resim
165). 15.00 m. uzunlunda, 6.60 m. genişliğindeki mekânın ortasında 0.65 m. x 0.80 m.
boyularında, 2.40 m. yüksekliğinde bir taşıyıcı bulunmaktadır. Giriş bölümünden sonra
devam eden koridor vasıtasıyla yeraltı şehrinin ahırlarının olduğu alana geçilmektedir
(Resim 166, 167, 168, 169). Ahırın devamında tavanında dışarıyla bağlantılı geniş bir
açıklık olan bir alana ulaşılmaktadır ki burada bir giriş-çıkış daha bulunmaktadır (Resim
170, 171, 172). Bu bölümün diğerlerinden ayrılan bir özelliği girişin üzerinde iki
pencere ve duvarların üst bölümlerinde de güvercinliklerin bulunmasıdır (Resim 173,
174).

275
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s. 44.
70

Đkinci girişten sonra yine ahır (Resim 175), ahırın devamında mutfak (Resim
176, 177), mutfakla ilgili birimler, havalandırma bacası ve içerisinde bir su kuyusu
bulunan kilise bulunmaktadır (Resim 178).
Mazı yeraltı şehrinin en dikkate değer bölümü 5.20 m. x 3.50 m. boyutlarında
uzunlamasına tek nefli plan şemasındaki kilisedir (Resim 178). Kilisenin 1.80 m. x 1.60
m. boyutlarındaki apsis bölümünün önünde 0.90 m. yüksekliğinde, 0.40 m. genişliğinde
ve 0.25 m. derinliğinde, sağ kanadı deforme olan bir templon uygulaması görülmektedir
(Resim 179). Üzeri basit silmelerle bezenen templon duvarlarının ortalarında, sonradan
yapıldığı düşünülen, basit çiziklerle oluşturulmuş birer haç motifi görülmektedir (Resim
180, 181).
Kilisenin apsisini hemen yanında 0.90 m. x 0.80 m. boyutlarında bir su kuyusu
bulunmaktadır (Resim 182, 183). Apsis ile su kuyusu arasında yaklaşık 0.95 m.
yüksekliğinde, 0.75 m. genişliğinde küp yeri olarak veya vaftiz için kullanıldığı
düşünülen bir oyuk bulunmaktadır (Resim 184).
Birimleri toprak dolu olduğundan dolayı Mazı yeraltı şehrinin çok az bir bölümü
gezilebilmektedir. Gezilebilen bölümlerde biri girişte, biri kiliseye giden koridorun
bittiği yerde diğer ikisi de farklı birimlerde olmak üzere toplam dört sürgü taşı
bulunmaktadır.
Yaklaşık 100 m yüksekliğindeki kayalıkların batı yamacına oyularak yapılan
Mazı yeraltı şehri, bulunduğu araziden dolayı Derinkuyu’dan farklıdır. Temizlenebilen
iki katında görülen kilise, ahırlar, salon şeklindeki birimlere ilaveten su kuyusu,
yeryüzüyle bağlantılı bacalar ve sürgü taşları tipik birer yeraltı şehri uygulaması olup
Derinkuyu ile de benzeşmektedir. Mazı yeraltı şehrini, Derinkuyu gibi, bölgedeki birçok
yeraltı şehrinden ayıran önemli bir özelliği orijinal girişinin mevcut olmasıdır. Ayrıca
2.05 m. x 1.95 m. boyutlarındaki sürgü taşı boyutları bakımından, uzunlamasına tek
nefli kilisesi ise plan özelliklerinden dolayı Mazı yeraltı şehrinin dikkat çeken
uygulamalarıdır.
Özkonak yeraltı şehri: 1972 yılında keşfedilen ve diğer yeraltı şehirlerinde
olduğu gibi tamamen temizlenmemiş olan Özkonak yeraltı şehri tek katlı olmasına
rağmen oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır (Resim 200) (Çizim 35)276. 122/3 nolu
Divan-ı Hümayun defterinde Özkonak yeraltı şehrinin 9000 m² alana yayılan 19 katlı
bir yeraltı şehri olduğu belirtilmiştir. Özkonak yeraltı şehrinde, tipik bir yeraltı şehrinde

276
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s. 33.
71

bulunan birimlere ilaveten, kızların Hıristiyan ilkelerine göre eğitilmesi için


oluşturulmuş dört rahibe manastırı ve hastane görevi yapan bir birim bulunmaktadır 277.
Özkonak yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Özkonak yeraltı şehrine sonradan yapılmış bir girişle (Resim 201, 202)
girildikten sonra yaklaşık olarak 8.70 m. x 8.30 m. boyutlarında olan bir salona
ulaşılmaktadır (Resim 203). Salonun kuzeybatı köşesinde iki tünel başlangıcı vardır.
Tünellerden ilki kapalı, ikincisi ise yaklaşık 12.00 m. – 13.00 m. uzaktaki bir mekâna
bağlanmaktadır. Birinci salonun devamında 8.80 m. x 5.90 m. boyutlarındaki ikinci
salona geçilmektedir (Resim 204). Bu salonun ortasında iki taşıyıcı bulunmaktadır.
Đkinci salonun kuzeybatısından başlayan 3.00 m. uzunluğunda, 0.75 m.
genişliğinde ve 1.30 m. – 1.50 m. yüksekliğindeki koridor vasıtasıyla üçüncü salona
geçilmektedir (Resim 205). Bu bölümde yeraltı şehrinin erzak depolarının bir bölümü
(Resim 206, 207), bir küp (Resim 208) ve iki şaraphane bulunmaktadır (Resim 209,
210, 211, 212).
Bu birimlerin devamında 8.80 m. uzunluğunda, 0.65 m. genişliğinde ve 1.30 m.
yüksekliğinde bir koridor bulunmaktadır (Resim 213, 214). Bu koridorun sonunda farklı
özelliklere sahip bir sürgü taşı (Resim 215, 216), sürgü taşının yakınında, yeryüzüyle
bağlantılı, daire şeklinde bir baca bulunmaktadır (Resim 217). Koridorun sonlandığı
yerde bulunan küçük bir geçiş alanından sonra devam eden yaklaşık 3.00 m.
uzunluğunda 0.50 m. genişliğinde ve 1.15 m. yüksekliğindeki tünelin bitiminde bir
sürgü taşı daha görülmektedir (Resim 218, 219, 220). Sürgü taşının kapattığı koridorun
tavanında, kapı kontrol odasının girişinin de bulunduğu noktada üstten açılan bir delikle
kapıya ve olası bir saldırı durumunda dışarıdan gelenlere müdahale edilmektedir (Resim
221). Yeraltı şehrinin bu noktasında kapıların kontrol edildiği, içerisinde bir sürgü taşı
bulunan, kapı kontrol merkezi oluşturulmuştur (Resim 222). Odanın kuzeydoğu ve
kuzey batısında aşağıda bulunan sürgü taşını gören iki delik bulunmaktadır. Gözetleme
delikleri sayesinde birinci sürgü taşı yukarıdan gözetlenerek kontrol edilmektedir
(Resim 223). Bu bölümün devamında bir sürgü taşı daha bulunmaktadır (Resim 224,
225).
Kapı kontrol bölümünden sonra devam eden yaklaşık 12.00 m. uzunluğundaki
koridor üzerinde yine bir sürgü taşı görülmektedir (Resim 226, 227).

277
M.Ali BĐRANT, Cappadocia, Đstanbul, 1999, s.85.
72

Özkonak yeraltı şehrinin gezilebilen alanları içerisinde temizlenmemiş bir kuyu


bulunan 7.30 m. x 2.30 m. boyutlarındaki dikdörtgen mekânla son bulmaktadır (Resim
228, 229).
Derinkuyu ile karşılaştırıldığında, günümüzde gezilebilen alanları, bütününün az
bir bölümü olan, Özkonak yeraltı şehri birimlerinden ziyade değişik formdaki sürgü taşı
uygulamalarıyla dikkat çekmektedir. Acıgöl yeraltı şehri ile benzer form özellikleri
gösteren Özkonak yeraltı şehri sürgü taşlarının ortasında kapı deliği bulunmamaktadır.
Kaynaklarda 19 katlı olduğu ve içerisinde manastırların bulunduğu ifade edilen
Özkonak yeraltı şehri, bu bilgilere göre, hem Derinkuyu’dan daha büyük olmalı hem de
fonksiyonel anlamda yeraltı şehirlerine farklı bir boyut kazandırmalıdır. Ancak
gezilebilen bölümlerde bu ifadeleri doğrulayan birimler görülmemektedir.
Acıgöl yeraltı şehri: Aynı adı taşıyan kasabada bulunan Acıgöl yeraltı şehri,
büyük ölçüde tahrip olmuş ve birimleri toprakla dolmuştur. Özellikle birinci katı önemli
oranda harap olan yeraltı şehrinin tek kat seviyesinde çok az bir bölümü
gezilebilmektedir (Resim 185) (Çizim 36).
Acıgöl yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Acıgöl yeraltı şehrine dışarıdan uzun koridor şeklinde düzenlenmiş bir
uygulamayla girilmektedir (Resim 186). Bu girişin devamında çevresinde bulunan
evlerle bağlantısı olan bir geçiş alanından sonra ulaşılan bir koridor vasıtasıyla yeraltı
şehrinin asıl birimlerine girilmektedir (Resim 187, 188, 189). Orijinal girişini koruyan
Acıgöl yeraltı şehrinin girişinde sürgü taşı bulunmamaktadır.
Girişten sonra 18.60 m. uzunluğunda, 3.00 m. - 4.00 m. arasında değişen
genişliğe sahip geniş bir salon bulunmaktadır (Resim 190). Bu salonun iki yanında,
karşılıklı ve salonla bağlantılı iki birim bulunmaktadır. Bu birimlerden mutfak olarak
kullanılanın devamında da yine mutfakla bağlantılı iki birim daha bulunmaktadır.
Salonun devamında, girişinde bir sürgü taşı olan, bir koridor başlangıcı görülmektedir.
Yeraltı şehirlerindeki orijinal girişlerle büyük benzerlik gösteren koridorun devamı
toprak dolu olduğu için içeriği tam olarak bilinmemektedir. Ancak şekil itibariyle
orijinal girişlerle benzer özellikte olduğu için Acıgöl yeraltı şehrinin farklı yönden
verilen girişlerinden biri olduğu düşünülmektedir (Resim 191, 192).
Girişteki salonun devamında 21.40 m. uzunluğundaki bir koridor vasıtasıyla L
şeklinde düzenlenmiş bir salona geçilmektedir (Resim 193). L biçimindeki ikinci salona
bağlı üç oda, biri kapalı diğeri ise üçüncü salona giden iki koridor başlangıcı
73

bulunmaktadır (Resim 194). Üçüncü salonun doğu ve batısında birbirleriyle bağlantılı


üç birim bulunmaktadır (Resim 195, 196). Ayrıca bu salona açılan, günümüzde kısmen
kapalı olan, bir de giriş mevcuttur (Resim 197, 198). Bu girişin devamında bir koridor
başlangıcı daha bulunmaktadır. Ancak buradan sonrası kapalı olduğu için içeriği
bilinmemektedir. Acıgöl yeraltı şehrinin gezilebilen son noktası, devamı toprak dolu
olduğu için kapalı olan, uzun bir koridorun bir bölümüdür (Resim 199).
Gezilebilen alanları çok sınırlı olan Acıgöl yeraltı şehrinin orijinal girişinin bir
evle bağlantılı olması yeraltı şehirlerinin evlerle bağlantısı olduğunu göstermesi
bakımından önemli bir örnek olup Acıgöl yeraltı şehrini diğerlerine göre
farklılaştırmaktadır. Olağan üstü durumlarda evlerden doğrudan yeraltı şehrine ulaşmak
için açılan bu bağlantılardan Derinkuyu yeraltı şehrinin günümüzde gezilemeyen
bölümlerinde de bulunmaktadır278.
Özlüce yeraltı şehri: Bölgede bulunan diğer yeraltı şehirlerine göre farklı, kendi
içlerinde benzer jeolojik özelliklere sahip olan iki yeraltı yerleşiminden ilki antik adı
Zile olan Özlüce kasabasında bulunan Özlüce yeraltı şehridir (Resim 230) (Çizim
37)279.
Özlüce yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Tek katı temizlenen yeraltı şehrine giriş bazalttan yapılmış ikili bir mekândan sonra
devam eden merdiven basamaklı koridorla sağlanmaktadır (Resim 231, 232).
Orijinalliğini koruyan yeraltı şehri girişlerinden biri olan Özlüce yeraltı şehrinin girişi
koridorun sonunda bulunan sürgü taşıyla sonlanmaktadır (Resim 233, 234, 235).
Girişten sonraki mekân yeraltı şehrinin en büyük birimi olan ahırdır (Resim
236). Đki bölümden oluşan ahırın daha büyük olan ana mekânının kuzeyinde günlük
yaşam mekânları, güneyinde ise depolar bulunmaktadır (Resim 237, 238, 239, 240).
Ahırdan sonra devam eden 13.80 m. uzunluğundaki koridor (Resim 241) 10.40 m. x
3.00 m. boyutlarında, dikdörtgen bir mekâna gitmektedir. Bu mekânın doğusundan
başlayan 27.00 m. uzunluğunda, 0.80 m. genişliğinde ve 1.00 m. – 1.20 m.
yükseklikteki tünelin doğusunda 10.00 m. x 5.10 m. boyutlarında bir mekân
bulunmaktadır (Resim 242). Bu mekânın bulunduğu yerden itibaren tünel kuzeye doğru
devam etmektedir (Resim 243, 244). Ancak bu bölümler kapalı olduğundan içeriği
bilinmemektedir (Resim 245).

278
BĐXĐO-CASTELLANĐ, “Derinkuyu, Una Cıtta Nel Sottosuolo”, s.244, 245.
279
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.64–65.
74

Çok az bir bölümü gezilebilen Özlüce yeraltı şehrinde bir sürgü taşı vardır.
Ancak koridorlar üzerinde günümüzde sürgü taşları mevcut olmayan kapı yuvaları
görülmektedir.
Gökçetoprak yeraltı şehri: Farklı jeolojik özelliklerinden dolayı ilgi çeken diğer
yeraltı şehri ise Gökçetoprak (Sivasa) yeraltı şehridir (Çizim 38). Đki katı belirlenen
yeraltı şehrinin ikinci katında bulunan ve içinde halen su olan kuyu, 25.00 m.
derinliğiyle yeraltı şehrinin derinliği hakkında bilgi vermektedir 280.
Derinkuyu ile karşılaştırıldığında, çok az bir bölümü gezilebilen Özlüce, Acıgöl
ve Gökçetoprak yeraltı şehirlerinde orijinal giriş, birkaç salon, mutfak, erzak depoları ile
sürgü taşları dışında birim ve uygulamalar görülmemektedir. Orijinal girişlerini
muhafaza etmeleri bakımından önemli olan bu yeraltı şehirlerinden Özlüce ve Acıgöl
kişisel çabalarla temizlenerek aydınlatılmıştır.
Tatlarin yeraltı şehri: 1975 de keşfedilip 1991’de ziyarete açılan, Acıgöl’ün 10
km. kuzeyindeki Tatlarin köyünde bulunan, Tatlarin yeraltı şehri, oldukça geniş bir
alanı kaplıyor olmasına rağmen sadece iki katı ziyaretçilere açıktır (Çizim 39)281.
Tatlarin yeraltı şehri bulunduğu bölgenin geneline hakim bir tepede
bulunmasından dolayı konumu itibariyle diğer yeraltı şehirlerinden farklıdır (Resim
246, 247, 248).
Tatlarin yeraltı şehrinin gezilebilen katları ve birimleri ile şu şekilde tasnif
edilebilir;
Asıl girişi çöken282 yeraltı şehrine doğuda bulunan ikili mekân vasıtasıyla girilmektedir
(Resim 249). Girişten sonra, üzerinde kapı odası olan ancak sürgü taşı olmayan, 11.50
m. uzunluğundaki tünel kuzeybatı ve güneybatı yönlerine doğru ikiye ayrılarak yeraltı
şehrinin iki büyük salonuna gitmektedir (Resim 250).
Güneybatıdan devam eden 11.10 m. uzunluğunda Z şeklindeki koridor üzerinde
sürgü taşları mevcut olmayan iki kapı odası bulunmaktadır. Bu koridor 10.50 m. x 6.70
m. boyutlarında dikdörtgen bir salona (Resim 251), bu büyük salon ise güneybatısında
bulunan 3.50 m. x 5.20 m. boyutlarındaki daha küçük bir mekâna açılmaktadır (Resim
252).
Girişteki koridorun kuzeybatısından devam eden 8.00 m. uzunluğundaki başka
bir koridor (Resim 253) yeraltı şehrinin en geniş mekânına gitmektedir (Resim 254).
Dikdörtgen formdaki mekânın girişini kapatan ve günümüzde salonun girişinde, yerde
280
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.85–86.
281
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s. 81–83.
282
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s. 81.
75

yatık vaziyette duran, bir sürgü taşı bulunmaktadır (Resim 255). 14.50 m. – 15.90 m.
uzunluğundaki salon 5.20 m. – 7.60 m. arasında değişen genişliktedir. Salonun
güneybatı duvarında kare formda iki derin niş, kuzeyinde ise daha yüzeysel yuvarlak
nişler ve küçük bir mekâna bağlantı bulunmaktadır (Resim 256, 257). Đç kısımdaki
küçük mekânda üçünün içerisinde dikdörtgen formlu oyma tekne bulunan, toplam beş
derin niş bulunmaktadır.
Büyük salonun güneybatı köşesinden başlayan içten içe 7.40 m., dıştan dışa 9.70
m. uzunluğunda, L şeklindeki koridor yeraltı şehrinin tuvaletine gitmektedir (Resim
258, 259). Tuvalet yüksekliği, iki merdiven basamağından oluşan 0.57 m. yükseklikteki
altlık bölüm üzerinden, 1.40 m. genişliği ise 1.20 m. dir (Resim 260, 261). Alt bölümde
bulunan merdiven basamaklı kaidenin ortasında bulunan 0.20 m. genişliğindeki açıklık
aşağıdaki 1.00 m. x 0.45 m. boyutlarında, 1.70 m. yüksekliğindeki çukurla bağlantılıdır.
Büyük salonun güneyinden başlayan ve Z şeklinde devam eden yaklaşık 20.30
m uzunluğundaki tünel yeraltı şehrinin üçüncü salonuna gitmektedir. Üzerinde,
günümüzde yerleri boş olan, iki sürgü taşı bulunan tünelin bir bölümü düz zemin bir
bölümü ise merdiven basamaklıdır (Resim 262, 263). Bu tünel yeraltı şehrinin üçüncü
salonuna açılmaktadır (Resim 264, 265). 14.00 m. x 5.50 m. boyutlarındaki dikdörtgen
formlu üçüncü salonun kuzeybatısında bulunan içten içe 3.50 m, dıştan dışa 4.80 m.
uzunluğundaki L şekilli koridorun sonunda, diğer tuvaletle aynı forma ve özellikte olan,
bir tuvalet bulunmaktadır (Resim 266, 267, 268).
Üçüncü salonun doğu köşesinden başlayan yaklaşık 44.00 m. uzunluğundaki
tünel ikiye ayrılarak devam ermektedir. Ancak bu bölümden sonrası toprak dolu olduğu
için gezilememektedir.
Tünelin başlangıcında, 0.92 m. çapında, 0.16 m. derinliğinde ve kapı deliği 0.10
m. olan bir sürgü taşı (Resim 269, 270, 271), tünel içerisinde ise biri günümüzde
mevcut olmayan iki sürgü taşı bulunmaktadır. Tüneldeki ilk sürgü taşı, tünel
başlangıcından yaklaşık 16.50 m. sonra yerleştirilmiştir. 1.70 m. x 1.90 m.
boyutlarındaki sürgü taşının derinliği 0.18 m., sürgü taşının ortasındaki kapı deliği ise
0.10 m. dir (Resim 272, 273).
Derinkuyu yeraltı şehri ile karşılaştırıldığında, hem bulunduğu konum hem de
birimlerinin oldukça büyük boyutlu olması ve depo bölümlerinin sayıca fazla olduğu
gözlenmektedir. Farklı özellikleriyle dikkat çeken Tatlarin yeraltı şehrinin bir yeraltı
76

şehrinden ziyade bir askeri garnizon veya, çok sayıda kilisesi bulunmasında dolayı,
manastır olabileceği işaret edilmektedir283.
Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu bölgeye hakim olan konumu ve içersinde
bulunan birimlerin büyük boyutlu olması bir askeri garnizon olması fikrini
desteklemektedir. Ancak yeraltı şehrinin girişine giden yol üzerinde bulunan kilise
dışında başka kiliseye rastlanılmaması, konumuna rağmen, buranın bir manastır
olabileceği düşüncesini tutarlı kılmamaktadır.
Yeraltı şehirlerinde mekânların biçimlenişi, kuruluşu ve sayıları hakkında bir
genelleme yapmak imkânsızdır. Oyulduğu yerin jeolojik yapısı ve nüfusu göz önüne
alındığında bu özelliklerin değiştiği görülebilmektedir. Bununla birlikte tüm yeraltı
şehirlerinde değişmeyen veya nadiren değişen özellikler ve birimlerde vardır.
Tatlarin yeraltı şehrini farklı ve özellikli kılan en önemli özelliği içerisinde,
Derinkuyu, Kaymaklı gibi yeraltı şehirlerinin gezilebilen bölümlerinde görülemeyen, iki
tuvaletin bulunmasıdır.
Tüm bu özellikler göz önüne alındığında yine kapladığı alan ve mekân sayısı
bakımından en büyük yeraltı şehri Derinkuyu yeraltı şehridir. Temizlenemeyen ve
ziyarete açık olmayan birimleride dikkate alındığı zaman bu büyüklüğün dikkat çekici
oranda olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Kapadokya bölgesinde bulunan yeraltı şehirleri ve kaya oyma yapılarla yakın
benzerlik içerisinde olan en önemli örnek Bulgaristan’daki Aladzha manastırıdır.
12 milyon yıl önce güneydoğu Avrupa’nın tamamını kaplayan, antik Sarmatian
denizinin dibini oluşturan kalkerli arazi, denizin tamamen çekilmesinden sonra ortaya
çıkan doğal oyuklarıyla, Aladzha manastırının oluşturulmasına zemin olmuştur 284.
Halk söylencelerine göre orijinal isminin St. Sapas olduğu ifade edilen Aladzha
manastırının Hıristiyanlık dönemindeki ismi bilinmemekle birlikte manastıra Pers-Türk
kökenli bir kelime olup “renkli” anlamına gelen “Aladzha” isminin içerisinde bulunan
renkli freskolardan dolayı verildiği belirtilmektedir285.
Aladzha manastırı ve çevresindeki kaya yerleşimleri, Bizans imparatoru VII.
Constantin’in (913–959) kroniklerinde de bahsedilen ve erken Hıristiyanlık
geleneklerini devam ettiren, Karadeniz kıyısındaki ilk Hıristiyan merkezlerinden biri
olarak kabul edilmektedir286.

283
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s. 81.
284
http://www.eatonline.net/english/meetings/aladzha_monastery.html
285
http://www.eatonline.net/english/meetings/aladzha_monastery.html
286
http://www.eatonline.net/english/meetings/aladzha_monastery.html
77

1957 yılında ulusal kültür varlığı olarak kabul edilen Aladzha manastırı 40 m
yükseklikte olup, 2 katlı olarak düzenlenmiştir. Manastırda sunak, kilise, şapel,
mezarlık, manastır hücrelerinin yanı sıra mutfak, oturma odası ve ahır gibi birimler
bulunmaktadır. Birimler arasında bağlantı zemine oyularak yapılan merdivenlerle, daha
sonraki dönemlerde ise tahta merdivenlerle sağlanmıştır. Bazı mekânların tavan ve
duvarlarında bulunan menteşe yuvası benzeri oyuklardan, birimlerin birbirlerinden
ahşap paravanlarla ayrıldığı anlaşılmaktadır (Çizim 40, 41, 42, 43).
Aladzha manastırının en dikkat çeken özelliği kilise, şapel gibi dini içerikli
mekânların duvar ve tavanlarında bulunan fresko tarzındaki süslemelerdir. Birkaç
tabaka halinde olan freskolardan altta bulunanları 11. yy sonu–12. yy başlarına, üstte
bulunanları ise 13. yy – 14. yy başlarına tarihlendirilmektedir 287.
Medeniyet tarihi açısından önemli bir bölge olan Akdeniz havzası çok sayıda bu
gibi antik yerleşime sahiptir. Malta’da Hal Saflieni, Libya’da Cyrene, Đsrail’de Maresha
(Resim 307, 308, 309, 310), Ürdün’de Petra (Resim 311, 312, 313, 314), Tunus’ta Bulla
Regia ve Matnmata (Matmata), Đtalya’da Matera bu bakımdan önemli örneklerdir288.

287
http://www.bulgarianmonastery.com/aladzha_monastery.html
http://www.eatonline.net/english/meetings/aladzha_monastery.html
288
Roberto BĐXĐO, “Orıgını Del Costruıre Nel Sottosuolo”, Cappadocia Le Citta Sotterranee, Roma,
2002, s.23–30.
78

5.1. GĐRĐŞLER
Her yeraltı şehrinde açık ve kapalı (gizli) girişler vardır. Nevşehir’de bulunan
yeraltı şehirlerinin orijinal giriş kapıları günümüzde mevcut değildir. Mazı, Acıgöl,
Özlüce ve Gökçetoprak gibi bilinen örnekler ise fazlaca özelliğe sahip değildir289.
Orijinal girişler düzen itibariyle birbirlerine benzemektedir. Tüm girişler
düzensiz taşlarla örülü bir koridor ile başlamaktadır. Koridor duvarlarında kullanılan
taşlar daha düzensiz ve küçük boyutlu iken, tavanda daha büyük, ince, uzun, dikdörtgen,
taşlar kullanılmıştır. Koridorun devamında bir sürgü taşı ile desteklenen giriş kapısı
bulunmaktadır. Giriş kapısının iki yanında ve tavanında, koridor tavanında da görülen,
büyük blok taşlar kullanılmıştır.
Acıgöl yeraltı şehrinde iki (Resim 186, 187, 188, 190, 191, 192, 194, 197, 198),
Mazı (Resim 162, 163, 164) ve Özlüce (Resim 231, 232, 233, 234, 235) yeraltı
şehirlerinde ise birer orijinal giriş bulunmaktadır.
Derinkuyu (Resim 10, 11, 12, 58, 59), Kaymaklı (Resim 132, 133), Özkonak
(Resim 201, 202) ve Tatlarin (Resim 249) yeraltı şehirlerinin günümüzdeki girişleri
orijinal olmayıp, sonradan açılmıştır.
Günümüzde tespit edilen orijinal girişlerden en özellikli olanı Kayseri- Niğde
yolu üzerinde bulunan Doğanlı (Yeşilhisar) yeraltı şehrinin girişidir. 45° eğimli 40
merdiven basamağı ile yaklaşık 15 m. derine ulaşılmaktadır (Resim 274). Merdiven
sayısından dolayı “Kırk Basamaklı Yeraltı şehri” olarak da adlandırılmaktadır. Bu
eğimin ve çok geniş merdiven boşluğunun sonunda küçük bir düzlük bulunur. Buradan
0.50 m. x 1.00 m. genişliğindeki tünelden yeraltı şehrinin ana salonuna geçilmektedir
290
.
Bu orijinal girişlerden hareket ederek diğer yeraltı şehirlerinde de benzer
girişlerin düzenlenmiş olduğunu düşünmek mümkündür.

289
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
290
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.59; GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and
Underground Cities of Cappadocia, s. 87–88; GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
79

5.2. AHIRLAR
Yeraltı şehirlerinde girişen sonraki geniş mekânlar daha çok ahır olarak
kullanılmıştır. Bunun nedeni de hayvanları daha aşağı katlara indirmenin zorluğu ve
olası bir saldırı anında içeri girenlerin hareket kabiliyetlerini azaltmak olduğu
düşünülmektedir. Duvarlarında hayvanlara yem ve su konulması için düşünülmüş çok
sayıda oyuk bulunmaktadır.
Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci bulunan ahır iç içe iki büyük mekândan
oluşmaktadır (Resim 13, 14, 15, 16 ). Bu mekânlarda içlerine hayvanlar için su ve yem
konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurlar bulunmaktadır.
Kaymaklı yeraltı şehrinin ahırı da girişten hemen sonra, birinci katta, yer
almaktadır (Resim 134). Yeraltı şehrinin henüz temizlenmemiş olan bölümlerinde başka
ahırlarında varlığı düşünülmektedir291.
Mazı yeraltı şehrinde çok sayıda ve geniş boyutlarda ahırın bulunması, burada
çok fazla hayvanın yetiştirildiğinin göstergesidir (Resim 166, 167, 168). Buda Mazı
yeraltı şehrinde yaşayan halkın yüksek yaşam standartlarına sahip olduğunu
göstermektedir292.
Mazı yeraltı şehrinin ahırı diğerlerine göre farklı bir özelliğe sahiptir. Burada
ahırın ortasında, günümüzde mevcut olan, kayadan oluşmuş bir yalak bulunmaktadır
(Resim 169).
Özlüce yeraltı şehrinin girişinden sonra ulaşılan mekânı yeraltı şehrinin en
büyük birimi olan ve iki bölümden oluşan ahırdır (Resim 236).
Tek kat seviyesinde çok az bir bölümü temizlenen Acıgöl yeraltı şehrinin
gezilebilen bölümlerinde ahıra rastlanmamaktadır. Orijinal girişi mevcut olmayan
Özkonak yeraltı şehrinde; hem oyulduğu alanın farklı olması hem de birimlerinin diğer
yeraltı şehirlerinin birimlerine kıyasla değişik olmasıyla dikkat çeken Tatlarin yeraltı
şehrinde ahır bölümü görülmemektedir.
Yeraltı şehirlerinde girişten sonra ulaşılan büyük mekânlar ahır olarak kullanılan
birimlerdir. Kayseri’de bulunan Doğanlı yeraltı şehri’nin orijinal girişinden sonra
ulaşılan büyük salonu bu uygulamanın dışında düşünülebilir. Yeraltı şehrinin 45° eğimli
40 merdiven basamağı ile yaklaşık 15 m. derine ulaşan orijinal girişi, girişten hemen
sonra ulaşılan mekânının ahır olma ihtimalini zayıflatmaktadır.

291
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.523.
292
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.88.; Komisyon,
Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.59–60.
80

Kapadokya bölgesi ve çevresinde bulunan yeraltı şehirleri içerisinde görülen en


büyük salon olan Doğanlı yeraltı şehri salonu 1.5 m. × 1.5 m. boyutlarındaki 8 büyük
kolonla desteklenmektedir (Resim 275). Salonun çevresinde birbiriyle bağlantısı
bulunmayan birimler oluşturulmuştur. Bu birimlerden birinin içerisinde seviyesi yaz-kış
değişmeyen ve içinde temiz su bulunduğu tespit edilen bir su kuyusu bulunmaktadır293.

293
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.60.
81

5.3. KĐLĐSELER
Kiliseler, belkide yeraltı şehirlerinin en özel birimleridir. Yeraltı şehirlerinde
bulunan kiliseler plan bakımından farlılıklar arzetmektedir.
Kapadokya bölgesi dinsel mimarisi plan tipolojisine göre değerendirildiğinde 5
ana tip belirlenmektedir. Bu plan tiplerinin herbiri kendi içinde alt gruplara
ayrılabilmektedir. Bu ana tipler;
1-Tek nefli kiliseler
2-Đki nefli kiliseler
3-Bazilikalar
4-Serbest haç planlı kiliseler
5-Kapalı haç planlı kiliselerdir294.
Derinkuyu yeraltı şehrinin yedinci katında bulunan kilise serbest haç planlıdır
(Resim 117, 118, 119, 120, 121, 122). Toplantı salonunun güneydoğusundan başlayan,
kilisenin kuzeydoğu haç kolunun kuzeyi 8.80 m, güneyi 10.00 m. uzunluğundadır. 2.92
m. genişliğe sahip olan haç kolunun yüksekliği ise 2.37 m. dir. Serbest haç planlı bir
kilisenin apsisini oluşturan ve doğuda bulunması gereken haç kolu yeraltı şehri
kilisesinin güneybatı yönünde bulunmaktadır. Kuzeyi 3.90 m, batısı 2.84 m, güneyi ise
4.06 m. olan haç kolunun yüksekliği 2.20 m. dir.
Kilisenin güneydoğusunda bulunan haç kolunun doğusu 2.88 m, batısı 2.92 m,
kuzeyi ise 2.56 m. dir. Kilisenin ölçüleri bakımından en küçük haç kolunun yüksekliği
2.20 m. dir. Kuzeybatıda bulunan haç kolunun doğusu 5.60 m, batısı 5.30 m, kuzeyi
2.82 m. uzunluktadır. Bu haç kolunun yüksekliği ise 2.25 m. dir.
Karşılıklı iki hat şeklinde birbirini kesen neflerin meydana getirdiği plan
tiplerine haç plan denilmektedir295. Bu plan şemasının asıl amacı, kilisenin içten ve
dıştan Hıristiyanlığın sembolü olan haç görünüşünü yansıtmasıdır. Bu plan türü
özellikler 842–1204 yılları arasındaki Orta Bizans Dönemi’nin vazgeçilmez plan
şemasını oluşturmaktadır296.
Serbest haç planlı kiliseler, erken dönemden başlayarak Kapadokya bölgesinde
görülen yapılardır. Konstantinapolis ve Anadolu’nun diğer yörelerinde IV. yy’dan
başlayarak uygulanan bu plan tipi297 Kapadokya’da da hemen benimsenmiş ve

294
ÖTÜKEN, Göreme, s.17.
295
Celal Esad ARSEVEN, Sanat Ansiklopedisi, “Haç”, Mad., C.2, Đstanbul, 1965, s.670, 671.
296
ÖZKAN, Erzurum ve Đlçelerindeki Hıristiyan Mimarisi, s.81.
297
Richard KRAUTHEIMER, Early Christian and Byzantine Architecture, Baltimore, 1965, s.201–213.;
Lyn RODLEY, Byzantine Art and Architecture an Introduction, Cambridge, 1999, s.117-122.
82

yaygınlaşmıştır. Nyssalı Aziz Gregorios, bölgedeki bir haç planlı martyronu


tanımlarken, ondan “alışılmış tip” olarak söz etmektedir298. Taşıdığı sembolik anlam
nedeniyle olsa gerek, serbest haç planlı yapılar daha çok kutsal yerlerde ve martyr’lerin
299
rölikleri300 üzerine kurulan kiliselerde ve martyron’ larda 301
kullanılmıştır.
Başlangıçta martyron’lar için uygulanan bu plan tipi, bir süre sonra kiliseler içinde
uygulanmıştır. Saptanan örneklerin büyük bölümü üç kollu haç biçimindedir ve
dördüncü kolu apsis oluşturmaktadır. Serbest haç plan tipi üç kollu olduğu gibi (Göreme
El-Nazar Kilisesi ve Katherina Kilisesi; Ihlara Vadisindeki Daniel ve Yılanlı Kilise;
Subaşı Haç Koşar ve Taşkınpaşa Kiliseleri) farklı bir biçimi de dört kollu haç
şeklindedir. (Göreme 5a, 27, 29a, Belisırma Yılanlı ve Güzelöz Haç Kilisesi) Bu
yapılarda apsisin önünde haçın dördüncü kolunu oluşturan bölüm bulunmaktadır302.
Kaymaklı yeraltı şehrinin kilisesi tek nefli ve iki apsislidir (Resim 138). 6.50 m.
–7.00 m. uzunluğunda, 2.80 m. genişliğindeki kilisenin sağda bulunan 1.60 m. x 0.80 m.
boyutlarındaki apsisin önünde bir templon uygulaması görülmektedir. Sağ kanadı 0.30
m, sol kanadı ise 0.57 m. uzunluğundaki templon duvarının sağ bölümünün deforme
olduğu anlaşılmaktadır. Apsis duvarından dışarıya 0.55 m. taşıntı yapan bir sunak
masası (altar) uygulaması görülmektedir (Resim 139). Yarım daire şekli verilmeye
çalışılan apsis duvarının üst kısmında ve kilisenin kuzey duvarının üst bölümlerinde,
sonradan yapıldığı anlaşılan, basit çiziklerle oluşturulmuş bir haç motifi görülmektedir
(Resim 140). Solda bulunan ve yeraltı şehrinin diğer birimlerine bağlantının sağlandığı
bir geçiş mahiyetinde olan ikinci apsisin sağ tarafında 0.25 m. uzunluğunda bir templon
uygulaması mevcuttur. Bu uygulama ile kilisenin apsis bölümünde bir simetrinin
sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bölgede en yaygın olarak kullanılan plan tipi ana mekânın basit bir
dikdörtgenden oluştuğu tek nefli plan tipidir. Bu plan tipi, özellikle küçük kiliseler ve

298
Karadağ Binbir Kilise Đçersin de bulunan 8 nolu yapı Haçvari ve sekizgen planlıdır. Semavi EYĐCE bu
yapının belkide bir Martyrion olduğunu ve Sanat Tarihi’nin bu çeşit yapıları arasında önemli bir örnek
olduğunu belirtmektedir. “Bu bina kilise büyüklerinden Nyssa’lı Gregorios’un Konya piskoposu
Amphilikios’a yazdığı bir mektupta tarifini yaptığı ideal martyrion şemasına uygun olması bakımından,
Anadolu mimarisinde özel bir duruma sahiptir.” EYĐCE, Karadağ Binbir Kilise ve Karaman Çevresinde
Arkeolojik Đncelemeler, s.29–30.
299
Martyr: Hıristiyanlıkta, dinsel inancından dolayı öldürülen kişi. Matyrıum Mad.,Eczacıbaşı Sanat
Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul, 1997, s.1179.
300
Rölik: Hıristiyanlıkta Hz. Đsa, aziz ve azizelerle ilişkili ya da onlardan arta kalan kutsal eşya veya
parçalar. M.SÖZEN-U.TANYELĐ, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Đstanbul, 1999, s.204.
301
Matyrıum(Martyron, Martyrion):Dini inancından ötürü öldürülen birinin(Martyr) röliklerini(Kutsal
eşya veya herhangi bir parça) barındıran veya mezarının bulunduğu yapı ya da kutsal yer. Matyrıum
Mad.,Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul, 1997, s.1179; SÖZEN-TANYELĐ, Sanat Kavram ve
Terimleri Sözlüğü, s.155.
302
Engin AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, Kapadokya, 1998, s.271–273.
83

şapellerde kullanılmıştır. Hem çok kolaylıkla, fazla zaman, masraf ve beceri


gerektirmeden kayalara oyulabilmesi, hem de kırsal kesimde dağınık olarak yaşayan
küçük dinsel toplulukların gereksinimlerini karşılayabilecek en basit ve alçakgönüllü bir
plan tipi olması bakımından, özellikle kaya mimarisinde en yaygın uygulanan tip
olmuştur303.
Tek nefli yapıların büyük bir bölümü doğu-batı aksında uzunlamasına
dikdörtgen planlıdır. Doğu tarafındaki kısa kenarları bir apsisle son bulmaktadır. Tek
apsis uygulamasına ilaveten daha büyük programlı kiliselerde birden fazla apsis
uygulaması görülmektedir. Bölgenin en büyük tek nefli kilisesi olan Çavuşin’deki
Nikephoros Phokas Kilisesi (936–969) üç apsislidir. Naostan biraz daha yüksekte olan
apsislerin içinde, ana kaya kütlesinden oyulmuş bir sunak masası yer almaktadır304.
Mazı yeraltı şehrinin kilisesi 5.20 m. x 3.50 m. boyutlarında uzunlamasına tek
nefli bir kilisedir (Resim 178). Kilisenin 1.80 m. x 1.60 m. boyutlarındaki apsis
bölümünün önünde 0.90 m. yüksekliğinde, 0.40 m. genişliğinde ve 0.25 m. derinliğinde,
Kaymaklı yeraltı şehrinin kilisesinde olduğu gibi sağda bulunanı deforme olan, bir
templon uygulaması görülmektedir (Resim 179). Üzeri basit silmelerle bezenen templon
duvarlarının ortalarında, sonradan yapıldığı düşünülen, basit çiziklerle oluşturulmuş
birer haç motifi görülmektedir (Resim 180, 181). Apsis içerisinde yine Kaymaklı yeraltı
şehrinin apsisinde görülen, bir sunak masası uygulaması vardır (Resim 179).
Kilisenin apsisi ile su kuyusu arasında bulunan yaklaşık 0.95 m yüksekliğinde,
0.75 m genişliğindeki çukur, Kaymaklı yeraltı şehri kilisesinde görülen küp yerine
benzer bir uygulama olmakla birlikte vaftiz için kullanıldığı da düşünülen bir
uygulamadır (Resim 184).
Bu plan tipi yalnız Kapadokya bölgesi kaya kiliselerine özgü bir plan tipidir. Bu
gruba giren kiliselerde ana mekân, kuzey-güney aksında, uzunlamasına bir dikdörgen
biçimindedir ve apsis veya apsisler, dikdörtgenin uzun kenarlarından birini oluşturan
doğu tarafındadır. Oldukça farklı olan bu plan tipinin ilk örneklerinin V. ve VI. yy larda
güney Suriye’de görülmesi (Vakm, Der ec-Cuvani, Samme kiliseleri) bu yapıların
kökeni olarak Mezopotamya’yı işaret etmektedir. Bu tipin Kapadokya’daki en önemli
örnekleri Göreme’deki 3, 6, (10.yy 2.yarısı) 18 nolu kiliseler, Saklı kilise, Yılanlı kilise,

303
AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, s.262.
304
AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, s.260.
84

Tokalı II (10.yy 2.yarısı)305, Kılıçlar vadisindeki Kuşluk, Soğanlı’daki Kubbeli II nin alt
katıdır306.
Yeraltı şehirlerindeki kilise planları bölgede bulunan kiliselerin plan
çeşitliliğiyle benzer niteliktedir. Bölgedeki kiliselerde yoğun olarak uygulanan plan
tiplerine yeraltı şehri kiliselerinde de rastlamaktayız. Haç plan şeması Derinkuyu yeraltı
şehri kilisesinde, tek nefli plan şeması Kaymaklı yeraltı şehri kilisesinde, enlemesine
plan şeması ise Mazı yeraltı şehrinin kilisesinde uygulanmıştır.
Kaymaklı ve Mazı yeraltı şehirlerinin kiliseleri apsis bölümlerindeki templon ve
sunak masası uygulamalarından dolayı birbirine benzemektedir. Templon ya da Bizans
ortaçağından başlayarak Đkonostasis adıyla anılan mimari öğe, Bizans kiliselerinde
ayinin yapıldığı ve sunak masasının bulunduğu bemayı sınırlandırarak cemaatin
bulunduğu bölümden ayırmaktadır. Kapadokya kaya mimarisinin, mimari plastik
açısından en güzel örnekleri olan templonlar bölgedeki tüm kiliselerde bulunmaktadır.
Bir bölümü çeşitli nedenlerden dolayı yıkılan templonların en güzel örnekleri
Göreme’deki Kızlar Kilisesi’nde, Yeni Tokalı Kilise’de sütunlu revak biçiminde,
Soğanlı’da Geyikli ve Haç kiliselerinde, Kılıçlar Kuşluk Kilisesi’nde görülmektedir.
Sunak masası (altar), kiliselerin en önemli törensel mobilyası olarak Kapadokya
bölgesi kaya kiliselerinin apsis bölümlerinde görülmektedir. Tamamı günümüze
ulaşamayan sunak masaları Eukharistia (Ökaristi) ayininde kullanılan ekmek ve şarap
kaplarının konulması ve dağıtılması için yapılmıştır. Günümüze ulaşabilen örneklerde
sunak masası ana kaya kütlesinden oyularak ortaya çıkarılan basit dikdörtgen prizması
biçimindeki uygulamalardır.
Derinkuyu ve Kaymalı yeraltı şehirlerinde, kiliselerin bulunduğu alaların
yakınında mezarlar görülmektedir. Derinkuyu’da mezar kilisenin kuzeybatısında, 19.00
m. uzunluğundaki tünel vasıtasıyla ulaşılan mezar odası şeklinde bir uygulamayken
(Resim 113, 114, 115, 116), Kaymaklı’da kilisenin, arkasına denk gelen, devamında bir
oda içerisinde bulunan 0.85 m. x 0.50 m, 0.75 m. x 1.10 m. ve 0.55 m. x 0.80 m.
boyutlarındaki dikdörtgen şeklindeki üç mezardan oluşan bir uygulama şeklinedir.
Kapadokya bölgesi dinsel mimarlığının önemli özelliklerinden birisi de yapıların
yoğun biçimde gömü yerleri olarak kullanılmış olmalarıdır. Bizans ortaçağında

305
Anabel Jane WHARTON, Art of Empire; Painting and Architecture of Byzantine Periphery, A
Comparative Study of Four Provinces, United States of America, Pennsylvania State University Pres,
1988, s.23.
306
ÖTÜKEN, Göreme, s.18; AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, s.264–265.
85

yaygınlaşan bu uygulamada kilise nartekslerinde bulunan duvar arkosolyum’larına ve


kilise zeminine ölüler gömülmektedir307.

307
AKYÜREK, “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, s.297.
86

5.4. ŞARAPHANELER
Kapadokya bölgesinde yaşayan insanlar hem günlük hayatta, hemde dini
inançlarının gereği olarak şaraba ayrı bir önem vermiştir. Đsa’nın kanını sembolize eden
şarap, Hıristiyan litürjisinin ana ayini olan, Ökaristi308 ayininin önemli bir parçasıdır309.
Derinkuyu yeraltı şehrinin gezilebilen bölümlerinde biri birinci katta ve büyük
programlı (Resim 19, 24), diğeri ise ikinci katta, mutfağın devamında bulunan, daha
küçük boyutlarda ele alınmış iki şaraphane bulunmaktadır (Resim 67). Kaymaklı yeraltı
şehrinde üç (Resim 146, 147, 148, 149), Özkonak yeraltı şehrinde ise iki şaraphane
bulunmaktadır (Resim 209, 210, 211).
Şaraphaneler özel birer birim olup genellikle yeraltı şehirlerinin üst katlarında
bulunan mutfaklara yakın yerlere kurulmuştur. Üst katlarda bulunma sebebi, yeryüzüyle
bağlantılı olarak açılan bir bacadan içeriye üzümlerin kolayca dökülmesi ve
işlenebilmesidir. Bir diğer sebep hem mutfağın hem de erzak depolarının birbirine,
dolayısıyla şaraphaneye yakın olmasıdır. Aynı yeraltı şehrinde bulunan birden fazla
şaraphane yine yüzeye yakın olan katlarda olmakla birlikte bazen aynı katta bazen de
yakın katlarda görülmektedir. Derinkuyu yeraltı şehrinde bulunan iki şaraphaneden,
daha büyük programlı olan, şaraphane yeraltı şehrinin birinci katında, diğeri yine
yüzeye yakın olan ikinci katta, mutfağın yanında bulunmaktadır. Benzer uygulama
Kaymaklı ve Özkonak yeraltı şehirlerinin şaraphanelerinde de görülmektedir.
Yeraltı şehirlerinde görülen şaraphaneler iki bölümden oluşmaktadır. Üst
bölümünde üzümlerin toplanarak ezildiği bir ezme teknesi, altta ise üstteki tekneye bir
oluk vasıtasıyla bağlanarak üzüm suyunun akıtıldığı başka bir tekne bulunmaktadır.
Şaraphanelerde görülen iki bölümden oluşma durumu, Derinkuyu yeraltı şehrinin
birinci katında bulunan şaraphanede olduğu gibi, bölümden ziyade kat şeklindeki bir
düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Derinkuyu yeraltı şehrinin ikinci katında,
mutfağın devamında bulunan küçük programlı şaraphane ile Kaymaklı ve Özkonak
yeraltı şehirlerinde bulunan şaraphaneler, Derinkuyu’nun birinci katındaki şaraphaneye
kıyasla, hem boyutları hem de formları itibariyle daha mütevazı birimler olarak
düzenlenmişlerdir.
Şaraphanelerde yapılan şaraplar küplere konularak depolanmıştır. Mutfak ve
erzak depolarına yakın olma sebeplerinden biri olarak değerlendirilen bu durumun

308
Ökaristi ayini: Đsa’nın bedeni ve kanı olduğuna inanılan ekmek ve şarabın kutsandığı, Hıristiyan
litürjisinin ana ayini. Meryem ACARA, “Bizans Ortodoks Kilisesinde Litürji ve Litürjik Eserler”,
Hacettepe Üni. Edebiyat Fakültesi Dergisi, C.15, S.1, Ankara, 1998, s.188.
309
ACARA, “Bizans Ortodoks Kilisesinde Litürji ve Litürjik Eserler”, s.192–193.
87

dışında bazı şaraphanelerin kendi bünyelerinde depo olarak kullanıldığı düşünülen


birimler bulunmaktadır. Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katındaki şaraphanenin alt
katında bulunan oda ve ikinci katında bulunan şaraphanenin devamında bulunan küçük
oda depo olarak kullanılmıştır. Kaymaklı yeraltı şehri şaraphanelerinin erzak depolarına
yakın olması depolama işleminin bu birimlerde yapılmış olabileceği fikrini akla
getirmektedir. Özkonak yeraltı şehri şaraphanelerinin birinde, alttaki teknenin hemen
önünde bulunan ve içerside üzüm şırasının depolandığı iki dâhili küp yeri görülmektedir
(Resim 212).
88

5.5. HAVALANDIRMA BACALARI


Oldukça geniş bir alana yayılan ve binlerce insanın ikamet ettiği yeraltı
şehirlerinde hava ve su temini problem olmuştur.
Derinlikleri yeraltı şehrinin derinliğiyle orantılı olarak artan veya azalan su
kuyuları kare veya dikdörtgen, havalandırma bacası olarak kullanılanlar ise daire
şeklinde düzenlemiştir.
Kuyular yeryüzüyle bağlantılı olabilmekle beraber, korunma amaçlı olarak,
yeryüzünden muhtemelen bir kuyu ağzı gibi görünmekteydi. Bu uygulamanın amacı,
düşmana ve olabilecek saldırılara karşı bir önlem ve bir aldatmaca olarak
düşünülmektedir310.
Oldukça derin ve geniş bir alana yayılan Derinkuyu yeraltı şehrindeki
havalandırma sistemi çok ilginç ve önemlidir. 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. katlarla bağlantılı,
günümüzdeki asansör boşluklarını hatırlatan, havalandırma birimleri yeraltı şehrinin
tabanıyla bağlantılıdır. Çeşitli yerlere yayılan bu birimler, içeride hava dolaşımını
sağlamaktadır (Resim 85)311.
Derinkuyu’nun havalandırma bacası daire şeklindeyken (Resim 85) Kaymaklı
yeraltı şehrinin havalandırma bacası dikdörtgen formdadır (Resim 159, 160). Mazı,
Özlüce, Acıgöl, Özkonak yeraltı şehirlerinde Derinkuyu ve Kaymaklı da görülen tarzda
bir havalandırma bacası uygulamasına rastlanılamamıştır. Mazı yeraltı şehri çıkış
bölümünün tavanında açılan ve üstü taş blokla kapalı olan uygulama, Özkonak, Acıgöl
ve Özlüce yeraltı şehirlerinde ise birimlerin tavanlarında görülen yeryüzü ile bağlantılı
bu uygulamaların havalandırma amacıyla oluşturuldukları düşünülmektedir. Genişlikleri
farklı olan bu uygulamaların haberleşme amacıyla da kullanılmış olduklarını düşünmek
mümkündür.
Tatlarin yeraltı şehrinin birinci salonunun doğusunda bulunan ve tavandan
başlayan kare şeklindeki baca salonun tamamımı üstten dolaşarak dışarıya
bağlanmaktadır. Bacanın içerisindeki is izlerine ilaveten salonda bulunan havan taşı ve
küp yeri şeklindeki uygulamalardan dolayı bu salonun mutfak, bacanın da havalandırma
bacası olduğu düşünülmektedir.

5.6. SU KUYULARI

310
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
311
Komisyon, Kapadokya Yeraltı Şehirleri, s.28.
89

Antik dönem Kapadokya’sında Meskendir ve Kılıçlar Vadisi gibi yerlerde


hidrolojik planlamalar yapıldığına dair deliller mevcuttur. Bu vadilerin altından geçen
yeraltı kollektörleri yağmur ve sel sularını toplamak amacıyla kullanılmıştır. Bununla
birlikte bu kollektörlerin diğer faydası, araziyi su baskınlarından korumak ve tarım için
uygun hale getirmektir312.
Yeraltı şehirlerinde havalandırma bacalarının büyük bir çoğunluğu su kuyusu
olarak da kullanılmış ve mekânlar daha çok bu bacaların çevresinde yoğunlaşmıştır313.
Oldukça kalın bir tüf tabakasının altında bulunan tatlı su göllerini o dönemde keşfeden
bölge insanı, mevcut yeraltı sularından bu su kuyuları vasıtasıyla yararlanmışlardır314.
Kuyu derinliği Derinkuyu’da 85.00 m. (Resim 125), Kaymaklı’da 20.00 m.
(Resim 159, 160), Gökçetoprak’ta 25.00 m. dir. Derinlik her yeraltı şehrinde farklı
olmakla bereber, aynı yeraltı şehrinin farklı yerlerinde bulunan kuyularda
değişebilmektedir. Derinkuyu yeraltı şehrinde bulunan kuyuların derinliği 70.00 m. –
85.00 m. arasında değişmekdir. Bunun nedeni yeraltı şehrinin oyulduğu arazinin eğimi
ve kuyunun bulunduğu katın zemine olan yakınlık veya uzaklığıdır.
Derinkuyu yeraltı şehrinin yedinci katında bulunan su kuyusu (Resim 125),
Kaymaklı’nın, havalandırma bacası olarak da kullanılan, su kuyusu (Resim 160, 161),
Mazı (Resim 183) ve Tatlarin’in (Resim 276, 277) kuyuları dikdörtgen şeklinde olup
kenarlarında inip çıkmak için oyulmuş el ve ayak yerleri bulunmaktadır. Özkonak
yeraltı şehrinde bulunan, içi toprak dolu olduğu için derinliği bilinmeyen, kuyu daire
şekillidir (Resim 228).
Derinkuyu gibi Kapadokya bölgesinde bulunan yeraltı şehirlerinde, özellikle su
kuyularında görülen, dikdörtgen formun benzer örnekleri Orta Anadolu bölgesindeki
bazı mağara yerleşimlerinde görülmektedir.
Orta Anadolu’da iskân yeri haline getirilmiş çok sayıda mağara yerleşimi
bulunmaktadır.
Bu tip yerleşmelerin en güzel örneklerinden biri Karamanın doğusunda, yüksek
bir yamacın tepesinde yer alan Manazan Mağarasıdır. Bulunduğu alanda kayaların
oyulmasıyla oluşturulan çeşitli Manazan mağarası 5 katlı olup katlar arasında geçişler

312
R.BIXIO-V.CASTELLANĐ, “New Tıpologies of Cappadocian Undergrounds:The Redoubts and the
Hydric Installatıons, s.274.; R.BIXIO, “Gli Insediamenti Sotterranei In Asia Minore”, Cappadocia Le
Citta Sotterranee, Roma, 2002, s.19-29.
313
STEA-TURAN, Placemaking: Production of Built Enviroment in Two Cultures, s.175.
314
KAYA, “Yeraltı Şehirleri”, s.24.
90

dikine ve kare şeklinde oyulan kuyularla sağlanmıştır. Kuyuların iki yanına iniş-çıkışı
sağlamak için küçük yuvalar oyulmuştur315.
Bu şekildeki mağara yerleşmelerinin diğer önemli örneği Güldere (Göges)
Mağarasıdır.7–8 kat halindeki büyük mağaranın iki yanında 2–3 katlı mağaralar
bulunmaktadır. Katlar arasında geçişler Manazan mağarasındaki sistemin aynısıdır316.
Đnsanoğlu için, tarihin erken dönemlerinde, bilinen en korunaklı yerleşim yerleri
olan mağaralar sürekli iskân alanları olmamakla birlikte bazen kötü iklim şartlarından
veya vahşi hayvanlardan korunmak için bir sığınak, bazen de sadece birer kült merkezi
olmuşlardır. Ancak Orta Anadolu’da bulunan mağaralar daha farklı bir oluşum
sergilemektedirler. Zaten doğal bir oyuk olan mağaraların içi de oyularak farklı ve yeni
mekânlar oluşturulmuştur. Çok katlı olarak düzenlenen mağaralarda katlar arasında
geçişi sağlayan ve yeraltı şehirlerindeki havalandırma bacaları ile su kuyularının aynısı
olan birimler ilgi çekicidir. Mağaralarda çözümler daha basit ve tek tip iken yeraltı
şehirlerinde sistem daha gelişmiştir. Hem mekân oluşumları ve kullanılan birimlerin
benzerliği, hem de coğrafi yakınlık mağara yerleşimleri ile yeraltı şehirleri arasında çok
yakın benzerlikler olduğunu düşündürmektedir.

5.7. SÜRGÜ TAŞLARI

315
EYĐCE, Karadağ Binbir Kilise ve Karaman Çevresinde Arkeolojik Đncelemeler, s.112.
316
EYĐCE, Karadağ Binbir Kilise ve Karaman Çevresinde Arkeolojik Đncelemeler, s.118.
91

Giriş-çıkışları kontrol etmek, saldırı anında yeraltı şehrini kapatarak düşmanı


engelleyen sürgü taşları yeraltı şehirleri için tipik bir özelliktir. Kapalı olduğu
zamanlarda ortadaki delik vasıtasıyla içerdeki hava dolaşımını sağlamasının yanı sıra
mızrak vb. aletlerle savunma da yapılmaktaymış. Kapıların boyutuları ait olduğu yeraltı
şehrinin kat sayısı veya kapladığı alanla değil üzerinde bulunduğu koridor, tünel veya
girişini kapattığı birimin boyutlarıyla orantılıdır.
Derinkuyu yeraltı şehrinin gezilen bölümlerinde;
1-Yeraltı şehrinin birinci katında yer alan misyoner okulunun kuzeybatısındaki odanın
içerisinde (Resim 53).
2- Đkinci katta bulunan erzak depolarının devamında, yukarıya doğru giden 8.00 m lik
yolun sonunda (Resim 80).
3- Üçüncü kattan başlayıp dördüncü kata inen tünel üzerinde (Resim 94).

4- Üçüncü katta bulunan havalandırma bacasına giden yol üzerinde (Resim 83, 84).

5- Beşinci katı yedinci kata bağlayan 46.00 m uzunluğunda, 107 merdiven basamaklı
tünel üzerinde (Resim 102, 103).
6- Beşinci katı yedinci kata bağlayan tünelin 81. merdiven basamağına denk gelen
noktada kapı odası ile birlikte (Resim 106, 108, 109) olmak üzere toplam altı sürgü taşı
görülmektedir.
Derinkuyu yeraltı şehrinde bulunan sürgü taşlarının çapları en az 0.50 m. en
fazla 1.50 m. dir. Sürgü taşlarının ortasında bulunan kapı deliklerinin çapları 0.10 m. ile
0.50 m., sürgü taşlarının derinlikleri ise 0.15 m. ile 0. 50 m. arasında değişmektedir.
Derinkuyu’daki sürgü taşlarından, misyoner okulunun kuzeybatısındaki oda içerisinde
bulunanı dışındakiler bir tünel veya koridorun üzerinde bulunmaktadır. Yeraltı şehrinin
en önemli birimlerine giden alanlarda bulunan sürgü taşlarından, yedinci katan giden
tünel üzerinde bulunan, ikisinin kapı odası varken diğerleri doğrudan tünel veya koridor
üzerine yerleştirilmiştir. Sürgü taşları form itibariyle benzer olup ikinci kattaki erzak
depolarının devamında bulunan sürgü taşı, önünde bir destek bloğu bulunmasından
dolayı, diğerlerinden farklıdır.
Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan sürgü taşlarının Gökçetoprak yeraltı şehrinin
sürgü taşları gibi dışarıda yapılarak içeriye getirildiği belirtilmektedir317. Kaymaklı
yeraltı şehrinin gezilen bölümlerinde,

317
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.513.
92

1-Yeraltı şehrinin girişinden sonra gelen yaklaşık 5.00 m uzunluğundaki koridor


üzerinde (Resim 278, 279).
2- Şaraphane bölümünün girişinde, yüksek bir platform üzerinde (Resim 280).
3- Erzak depoları ve mutfağın bulunduğu üçüncü katta (Resim 281).
4- Yeraltı şehrinin gezilebilen fakat aydınlatılması yetersiz olan bölümlerinde görülen
üç (Resim 282, 283, 284, 285) olmak üzere toplam altı sürgü taşı görülmektedir.
Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan sürgü taşlarının çapı 1.20 m. ile 1.70 m., kapı
deliklerinin çapı 0.13 m. ile 0.20 m., derinlikleri ise 0.30 m. ile 0.50 m. arasında
değişmektedir.
Şekil itibariyle birbirine benzer özellikte olan Kaymaklı yeraltı şehrindeki sürgü
taşlarını hem Derinkuyu yeraltı şehri hem de bölgede bulunan diğer yeraltı şehirlerinin
sürgü taşlarında ayıran en önemli özelliği dışarıda yapılarak yeraltı şehrinin içerisine
getirilmiş olmasıdır. Derinkuyu ilçesi ve Kaymaklı kasabası mesafe olarak birbirlerine
yakın olmalarına rağmen arazi yapılarındaki farklılık dikkat çekmektedir. Yapılan
direnç analizleriyle de ispatlanan bu durum sürgü taşlarında da görülmektedir.
Mazı yeraltı şehrinin gezilebilen bölümlerinde;
1- Yeraltı şehrinin orijinal girişinde, koridorun sonlandığı yerde (Resim 163, 164, 286)
2- Birinci katta bulunan 3.75 m. x 8.60 m. boyutlarında dikdörtgen formlu büyük salon
içerisinde (Resim 287, 288, 289, 290)
3- Birinci katta bulunan salonun güneyinden başlayarak aşağıya doğru yönelen tinel
başlangıcında (Resim 291, 292)
4- Yeraltı şehrinin ikinci katında buluna kiliseye giden tünelin sonlandığı yerde (Resim
293, 294, 295) olmak üzere toplam dört sürgü taşı bulunmaktadır.
Mazı yeraltı şehrinde bulunan sürgü taşlarının çapı 1.15 m. ile 2.05 m., kapı
deliklerinin çapı 0.15 m. ile 0.20 m., derinlikleri ise 0.19 m. ile 0.55 m. arasında
değişmektedir.
Çok az bir bölümü temizlenebilen Mazı yeraltı şehrinin kilisesine giden
koridorun sonunda bulunan sürgü taşı ile Derinkuyu yeraltı şehrinin yedinci katında
bulunan kilisesine giden koridorda bulunan sürgü taşları konumlarında dolayı benzerlik
göstermektedirler. Aralarındaki tek fark sürgü taşının Mazı’da kilisenin girişinde,
Derinkuyu’da ise, kademeli bir koruma oluşturmak üzere, beşinci kattan başlayıp
kilisenin bulunduğu yedinci kata giden tünel üzerinde bulunmasıdır.
Boyutları açısından ele alındığında Mazı yeraltı şehrinin birinci katında bulunan
2.05 m. x 1.95 m. boyutlarındaki sürgü taşı hem Derinkuyu hem de bölgede bulunan
93

diğer yeraltı şehirlerinin sürgü taşlarıyla kıyaslandığında en büyük olması ile


diğerlerinden ayrılmaktadır. Ortasında diğer sürgü taşlarında bulunan kapı deliğinin
yerine 1.20 m x 0.50 m boyutlarında bir açıklık bulunan sürgü taşının derinliği 0.55 m.
dir.
Tatlarin yeraltı şehrinin gezilebilen bölümlerinde;
1- Yeraltı şehrinin en büyük salonunun girişinde (Resim 255, 258).
2- Büyük salonunun kuzey köşesinde, zemin seviyesinden aşağıda
3- Yeraltı şehrinin güneybatısında bulunan salonun doğusundan başlayan yaklaşık 44.00
m uzunluğundaki tünelin başlangıç noktasında (Resim 269).
4- Güneybatıda bulunan salonun doğusundan başlayan 44.00 m uzunluğundaki tünelin
16.50. m. sinde olmak üzere toplam dört sürgü taşı bulunmaktadır. (Resim 272, 273).
Tatlarin yeraltı şehrinde bulunan çapları 0.92 m. – 1.70 m., kapı deliklerinin çapı
0.10 m. – 0.17 m. ve derinlikleri ise 0.18 m. – 0.30 m. arasına değişen sürgü taşları
Derinkuyu ve bölgedeki diğer yeraltı şehirlerinde bulunan sürgü taşlarıyla
kıyaslandığında hem konumları hem de formları itibariyle benzer özellikler
göstermektedir.
Özlüce yeraltı şehrinin gezilebilen bölümlerinde orijinal girişinde, koridorun
sonlandığı yerde olmak üzere bir sürgü taşı görülmektedir (Resim 235, 296). Çapı 1.60
m., kapı deliğinin çapı 0.13 m., derinliği ise 0.25 m. olan sürgü taşı şekil olarak
Derinkuyu’daki sürgü taşlarına benzemekle birlikte, yeraltı şehrinin orijinal girişe ait
olması bakımından farklı ve önemlidir.
Özkonak yeraltı şehrinin gezilebilen bölümlerinde;
1- Yeraltı şehrinin kuzeyinde bulunan 8.80 m uzunluğundaki tünel üzerinde (Resim
215, 216).
2- Sürgü taşlarının kontrolünün yapıldığı oda içerisinde, yerde yatık vaziyette (Resim
222).
3- Kapıların kontrol edildiği odanın girişinde, tünelin bittiği yerde (Resim 219, 220).
4- Kapı kontrol bölümünün devamında (Resim 225, 298).
5- 12.00 m uzunluğundaki tünel üzerinde (Resim 227, 299, 300) olmak üzere toplam
beş sürgü taşı bulunmaktadır.
Acıgöl yeraltı şehrinin gezilen bölümlerinde,
1- Yeraltı şehrinin orijinal girişlerinden birinde (Resim 197, 198).
2- Yeraltı şehrinin orijinal olan ikinci girişinde (Resim 190, 191, 192) Özkonak yeraltı
şehrinin sürgü taşlarıyla benzer özelliklerde ele alınmış, iki sürgü taşı görülmektedir.
94

Çapları 1.10 m. ile 1.80 m., derinlikleri ise 0.45 m. ile 0.60 m. arasında değişen
Özkonak yeraltı şehri sürgü taşları ile çapları 1.20 m. ile 1.50 m., derinlikleri ise 0.25 m.
ile 0.30 m. arasında değişen Acıgöl yeraltı şehri sürgü taşları şekil itibariyle
Derinkuyu’da ve bölgede bulunan diğer yeraltı şehirlerinde görülen sürgü taşlarından
farklıdır. Tipik bir sürgü taşının ortasında bulunan, karşı taraftan gelenlere müdahalenin
yapıldığı ve aynı zamanda iç kısımda hava dolaşımını sağlayan, kapı deliği bu sürgü
taşlarında görülmemektedir. Silindir şeklinde bütün bir blok olan bu sürgü taşlarının
ortalarında bulunmayan kapı deliğinin işlevini kapının kapatıldığı noktada, koridorun
tavanına denk gelen yerde, açılan benzer bir uygulama yerine getirmektedir. Bu şekilde
kapının kontrolü ve bazı müdahaleler kapının üst bölümünden yapılabilmektedir.
Özkonak ve Acıgöl yeraltı şehirlerinin sürgü taşları bu değişik uygulamaya örnek olarak
verilebilir.
Özkonak yeraltı şehrindeki sürgü taşlı savunma sisteminin diğerlerinden ayrılan
en önemli yanı, sürgü taşlarının yoğunlaştığı kuzey bölümünde yer alan ve kontrol
noktası olarak tasarlanan, bir kapı kontrol odasının bulunmasıdır. Derinkuyu yeraltı
şehrinin beşinci katını yedinci kata bağlayan tünel üzerinde bulunan kapı odalarıyla
sadece tek bir sürgü taşı kontrol edilirken, Özkonak yeraltı şehrindeki bu uygulama ile
aynı anda üç sürgü taşının kontrolü yapılabilmektedir. Buradan hareketle Özkonak
yeraltı şehrinin kuzey bölümünün yeraltı şehri için önemli bir nokta olduğu da
düşünülmektedir.
Sürgü taşları genellikle yeraltı şehirlerinin içerisinde yapılmıştır. Bununla
birlikte dışarıda yapılarak içeriye getirilmiş olanlarda vardır. Özkonak yeraltı şehrinin
sürgü taşlarının, yeraltı şehrinin içi açık renkli tüf, sürgü taşları ise koyu renkli tüf
olduğu için, dışarıda yapılıp içeriye getirildiği belirtilmektedir318. Benzer bir
uygulamaya sahip diğer bir yeraltı şehri Gökçetoprak (Sıvasa) yeraltı şehridir (Resim
301, 302). Sürgü taşlarının dışarıda yapılarak içeriye getirildiğinin en bariz kanıtı yerlatı
şehrinin 1.5 km uzağında bulunan ve şekillendirilmeden bırakılan bir kaya bloğudur319.
Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan sürgü taşlarının ağırlığı ise 500 kg üzerinde,
Tatlarin’de bulunanların 300–500 kg, Özkonak’ta bulunanların ise 500 kg olduğu
belirtilmektedir 320.

318
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.77.
319
GÜLYAZ-YENĐPINAR, Rock Settelments and Underground Cities of Cappadocia, s.87.
320
DEMĐR, Kapadokya Medeniyetlerin Beşiği, s.81–87.
95

Sonuç olarak, Kapadokya bölgesinde bulunan yeraltı şehirlerinin güvenliklerinin


sağlanması açısından en önemli uygulaması olan sürgü taşları şekil itibariyle iki gruba
ayrılmaktadır. Bunlar;
1- Ortasında kapı deliği bulunan sürgü taşları (Derinkuyu, Kaymaklı, Mazı,
Tatlarin, Özlüce, Gökçetoprak)
2- Ortasında kapı deliği olmayan, düz blok şeklindeki sürgü taşları (Özkonak,
Acıgöl)
Bölgedeki yeraltı şehirlerinde görülen sürgü taşları bulundukları konum itbariyle de
ikiye ayrılmaktadır. Bunlar;
1-Bir kapı odası içersinde bulunan sürgü taşları. Bu sürgü taşları genellikle kapı
odasının koridor veya sürgü taşının kapattığı alana bakan duvarı ile
desteklenmektedir. Kapı sürülerek kapatıldığında ise hemen simetrisinde bulunan
yuvaya oturtulmaktadır. Bu uygulama her hangi bir yeraltı şehrine özgü olmamakla
birlikte, Derinkuyu yeraltı şehrinin beşinci katını yedinci kata bağlayan tünel
üzerinde iki örnekle görülmektedir.
2- Kapı odası içersinde olmayıp doğrudan üzerinde bulunduğu koridor veya
girişini kapattığı birimin önünde bulunan sürgü taşları. Bu şekildeki sürgü taşlarının
hareket ettirilmesi gerisinde bırakılan küçük bir geçiş alanı ile sağlanmaktadır. Sürgü
taşları hem normal zamanda bulunduğu noktada hem de kapatılması için sürüldüğü
yerde bir taş blokla desteklenmektedir (Çizim 44, 45). Yine herhangi bir yeraltı şehri
için karakteristik olmayan bu uygulamaya Derinkuyu yeraltı şehrinin ikinci katında
bulunan ve yukarıya doğru giden 8.00 m lik yolun sonundaki sürgü taşında (Resim 80),
kaymaklı yeraltı şehrinin şaraphane girişi üzerindeki sürgü taşında ve aydınlatmanın
yetersi olduğu alandaki sürgü taşlarında, Mazı, Özlüce ve Acıgöl yeraltı şehirlerinin
girişlerinde, Özkonak yeraltı şehrinin, tünel içersinde bulunanlar hariç, sürgü taşlarında
ve Tatlarin yeraltı şehrinin güneybatısında bulunan salonun doğusundan başlayan 44.00
m. lik tünel üzerinde bulunan sürgü taşında görülmektedir.
Yeraltı şehirlerinde sürgü taşlarına ilaveten ahşap kapıların kullanıldığı da bazı
odaların girişlerinde ki izlerden saptanmıştır (Resim 303) (Çizim 46). Genellikle üç
sürgülü olarak yapılan ahşap kapılar savunma amaçlı olmayıp, büyük olasılıkla ailelerin
kendi aralarındaki özel mülkiyet sınırını belirlemek için yapılmıştır321. Mazı yeraltı
şehrinde, biri kiliseye giden, iki koridor başlangıcında ahşap kapıların kullanıldığı

321
GÜLYAZ, “Yeraltında Yaşama Savaşı”, s.85.; GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.516.
96

düşünülmektedir (Resim 293, 304). Yuvarlak kemerli giriş şekli verilen koridor
başlangıçlarında menteşe yeri olduğu tahmin edilen uygulamalar görülmektedir.
97

5.8. TUVALETLER
Bölgede bulunan yeraltı şehirlerinden sadece Tatlarin (Resim 258, 259, 260,
261, 266, 267, 268) ve Güzelyurt yeraltı şehirlerinde tuvalet bulunmaktadır322.
Gezilebilen bölümlerinde tuvalete rastlanılmayan, Derinkuyu, Kaymaklı, Mazı,
Özkonak, Özlüce, Acıgöl yeraltı şehirlerinde bu ihtiyacın küplere giderilip normal
zamanlarda bu küplerin dışarıya çıkarılmasıyla giderildiği belirtilmektedir323.
Kapladığı alan ve kat sayısı ne olursa olsun, geçici olmakla birlikte kısa veya
uzun dönemler halinde insanların yaşamlarını devam ettirmeye çalıştıkları, yeraltı
şehirlerinde tuvalete rastlanılmaması bu birimin olmadığının bir göstergesi değildir.
Bölgede bulunan yeraltı şehirlerinin toprakla dolu olan bölümleri göz önünde
bulundurulduğunda, yeraltı şehirlerinin temizlenememiş bölümlerinde tuvalet veya
tuvaletlerin var olabileceği düşünülmektedir.

5.9. SÜSLEME
Yeraltı şehirleri fonksiyonel olarak yapıldıkları için estetik kaygılar güdülmemiş
olmalıdır. Bu sebeple yeraltı şehirlerinde herhangi bir bezeme unsuruna
rastlanmamaktadır.
Mazı yeraltı şehri kilisesinin basit silmelerle çerçevelenmiş templon duvarında
(Resim 178, 179, 180, 181), Kaymaklı yeraltı şehri kilisesinin apsis (Resim 139) ve
güney duvarının üst bölümlerinde (Resim 140), sonradan yapıldığı düşünülen, basit
çiziklerle yapılmış haç motifleri görülmektedir. Mazı yeraltı şehrinde bulunan bir
mekânın duvarının üst bölümünde aynı şekilde bir haç motifi daha yapılmıştır (Resim
305, 306).

7. SONUÇ

322
GÜLYAZ, “Yeraltındaki Dünyalar”, s.520.
323
Bu bilgi Metin GÖKÇE’den alınmıştır.
98

Tabiat, tarih ve insanoğlunun beraberce şekillendirdiği Kapadokya bölgesinin


tarihi ve tabiat güzellikleri arasında en ilgi çekeni yeraltı şehirleridir.
Yeraltı şehirleri olağan üstü durumlarda geçici olarak kullanılmış olan
yerleşimlerdir. Bölgedeki volkanik patlamaların verdiği korku, mevsimler arasındaki ısı
değişiklikleri ve yapı malzemesinin azlığı gibi çevresel nedenlere ilaveten bölge
halkının Hıristiyanlığı benimsenmesinden dolayı baskı ve zulüm görmesi ve M.S. 3. yy
dan başlayıp 7. yy a kadar devam eden mücadeleler insanları yeraltında yaşamaya
yönlendirmiştir.
Kapadokya bölgesinde bulunan yeraltı şehirlerinin en büyük olanı Derinkuyu
yeraltı şehridir. Günümüzde temizlenen sekiz katı ile ziyarete açık olan yeraltı şehri
adını bünyesinde bulunan 52 adet, derinliği 40.00–85.00 m. arasında değişen su kuyusu
ve havalandırma bacası olarak kullanılan kuyulardan almıştır.
Ziyarete açık olan sekiz katta ahır, mutfak, erzak depoları, şaraphane, oturma ve
yatma birimleri gibi günlük hayatın devamlılığını sağlayan bölümler bulunmaktadır.
Buna ilaveten Hıristiyanlığın bölgede resmi din olarak kabul görmesiyle beraber baskı
ve zulümden korkan ve kaçan halk yeraltı şehrinin ulaşılması en zor olan noktasına dini
vecibelerini yerine getirmek için kilise yapmışlardır. Kiliseye ilaveten misyoner okulu,
toplantı salonu ve vaftizhane de günlük yaşamın yanı sıra dini yaşama da önem
verildiğinin en büyük kanıtıdır.
Bölgede bulunan diğer yeraltı şehirlerine kıyasla daha büyük boyutlara sahip
olan Derinkuyu yeraltı şehrindeki eksikliklerden biri, tuvaletin tespit edilememiş
olmasıdır.
Bölgede bulunan diğer yeraltı şehirlerinden Kaymaklı yeraltı şehri dört kat, Mazı
ve Gökçetoprak yeraltı şehirleri iki kat, Acıgöl, Özkonak, Özlüce ve Tatlarin yeraltı
şehirleri ise tek kat seviyesinde temizlenebilmiştir.
Bölgedeki diğer yeraltı şehirlerinde de Derinkuyu yeraltı şehrinde var olan birimler
görülmektedir. Ahır, mutfak, erzak depoları, şaraphane, havalandırma bacaları ve su
kuyuları, birimleri birbirine bağlayan dar ve kıvrımlı koridor ve tüneller, sürgü taşları;
Mazı ve Kaymaklı yeraltı şehirlerinde kilise, Tatlarin ve Güzelyurt yeraltı şehirlerinde
ise günümüzde bilinen manada tuvalet bulunmaktadır.
Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte baskı ve zulüm gören bölge halkının yeraltı
şehirlerinde yaşadığının en önemli kanıtı yeraltı şehirlerinde bulunan kiliselerdir. Farklı
plan şemalarında oyulan kiliselerden Derinkuyu yeraltı şehri kilisesi haç plan
99

şemasında, Kaymaklı yeraltı şehri kilisesi tek nefli, Mazı yeraltı şehrinin kilisesi ise
uzunlamasına tek nefli olarak düzenlenmiştir.
Yeraltı şehirlerinde bir mekânın girişini, bir tüneli veya koridoru kapatarak
içeride güvenliği sağlamak için kullanılan sürgü taşları iki farklı tipte el alınmıştır.
Derinkuyu, Kaymaklı, Mazı, Özlüce, Tatlarin yeraltı şehirlerinde sürgü taşlarının
ortasında kapı deliği bulunurken, Özkonak ve Acıgöl yeraltı şehirlerinin sürgü
taşlarında kapı deliği görülmemektedir.
Sürgü taşları özellikle önemli mekânlara giden uzun koridorların her iki duvarı
üzerinde olabilmektedir. Bu uygulama, birçok yerden açık ve gizli girişleri olan yeraltı
şehrine yapılan saldırının yönü ile alakalı olabileceği gibi bir şaşırtmaca olarak da
düşünülebilir.
Yeraltı şehirlerindeki havalandırma sistemi ve suyun kuyular açılarak temin
edilmesi ciddi manada teknik kabiliyet gerektiren uygulamalardır. Açılan bir
havalandırma bacasının tüm katlara aynı şekilde inerek havalandırması, yeraltı suyunun
tespit edilerek kuyular vasıtasıyla kullanılması basit bir oyma işlemi olarak
düşünülemeyecek kadar önemlidir.
Yeraltı şehirlerinin toprak dolu olan bölümlerinin temizlenmesi ile farklı
birimlerin ortaya çıkacağı düşünülmektedir. Bu birimler tipik yeraltı şehri birimleri
olabileceği gibi günümüzde yeraltı şehirlerinin gezilebilen bölümlerinde rastlanmayan
uygulamalar da olabilir.
Son dönemlerde yapılan kazı çalışmaları ile mevcut yeraltı şehirlerine yenileri
eklenmektedir. Bölgede kaç yeraltı şehri olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte ortaya
çıkarılan yeni yeraltı şehirleri ile bu sayının uzun süre kesinleşemeyeceği
düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle Kapadokya bölgesinde yeraltı şehirlerinin
oluşturduğu bir yeraltı dünyasının varlığı akla gelmektedir.
100

BĐBLĐYOGRAFYA
Abû’l Farac, Gregory; Abû’l Farac Tarihi, C.1, (Çev. Ömer Rıza Doğrul), Ankara,
1987.
Acara, Meryem; “Bizans Ortodoks Kilisesinde Litürji ve Litürjik Eserler”, Hacettepe
Üni. Edebiyat Fakültesi Dergisi, C.15, S.1, Ankara, 1998, s.183–201.
Adıbelli, Ramazan; Kapadokya Bölgesindeki Hıristiyanlık Tarihi, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Dinler Tarihi
Bilim Dalı, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya, 2002
Akok, Mahmut – Gürçay, Hikmet; Yeraltı Şehirlerinde Bir Đnceleme ve Yeşilhisar
Đlçesinin Soğanlıdere Köyünde Bulunan Kaya Anıtları, Türk Arkeoloji Dergisi,
XIV, 1965, s.35–68.
Akyürek, Engin; “M.S. IV.-XI. Yüzyıllar: Kapadokya’daki Bizans”, Kapadokya,
Đstanbul, 1998, s.226–395.
Arık, Ahmet; ‘‘Avanos (Nevşehir ) yöresinin Jeomorfolojisi’’, Jeoloji Dergisi, S.10,
Ankara, 1981, s.139–155.
Ardos, Mehmet – Pekcan, Nilüfer; Jeomorfoloji Sözlüğü, Đ.Ü. Edebiyat Fakültesi
Yayınları, 3397, Đstanbul, 1994
Ardos Mehmet – Pekcan, Nilüfer; Jeomorfoloji Sözlüğü, Đstanbul, 1997
Arseven, Celal Esad; Sanat Ansiklopedisi, “Haç”, Mad., C.2, Đstanbul, 1965
Atamulu, Hakkı; Yontularım, Derinkuyu-Malagobi, Basım Yeri Yok, 1996
Atiker, Muammer; “Kapadokya”, Đlgi Dergisi, S.84, Đstanbul, 1996, s.12–22.
Ateş, Mehmet; “Kapadokya’nın Başkenti Nevşehir”, Kapadokya, Đstanbul, 1996, s.55–
115.
Aydan, Ö.- Ulusay, R.; “Geotecnical and Geoenvironmental Characteristics of Man-
made Underground Structures in Cappadocia, Turkey”, Engineering
Geology, 69, 2003, s.58-75.
Aydan, Ö.- Ulusay, R.-E.Yüzer- M.Erdoğan; “Man-Made Rock Structures in
Cappadocia, Turkey an Their Implications in Rock Mechanics and Rock
Engineering”, ISRM Nes Journal, Vol. 6, No. 1, Minneapolis, USA, August 1999,
s, 69- 76.
Ayhan, Arda; Geological and Morphological Investigations of Underground Cıtıes of
Cappadocıa Using GIS, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 2004
101

Baydur, Nezahat; Kültepe (Kanes) ve Kayseri Tarihi Üzerine Araştırmalar, Đstanbul


Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No:1219, Đstanbul, 1970
Bergier, L’Abbe; “Catacombe” Mad., Dictionnaire de Theologie, Besançon, 1843
Beykan, M.; ”Potern” mad. Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.3, Đstanbul, 1997
Birant, M.Ali; Cappadocia, Đstanbul, 1999
Bıxıo, Roberto; “La Datazione Delgi Insediamenti Sotteranei”, Cappadocia Le Citta
Sotterranee, Roma, 2002, s.95–117.
..………….; “Gli Insediamenti Sotterranei In Asia Minore”, Cappadocia Le Citta
Sotterranee, Roma, 2002, s.19-29.
……………; “Orıgını Del Costruıre Nel Sottosuolo”, Cappadocia Le Citta Sotterranee,
Roma, 2002, s.23–30.
……………; “Repertorio Delle Strutture Sotterranee Della Cappadocia”, Cappadocia
Le Citta Sotterranee, Roma, 2002, s.293–307.
……………; “Derinkuyu, Una Cıtta Nel Sottosuolo”, Cappadocia, Cappadocia Le
Citta Sotterranee, Roma, 2002, s.243- 245.
..………….; “Surveys in The Underground Cities of Cappadocia”, XI. Araştırma
Sonucu Toplantıları, Ankara, 1993, s.43–56.
Bıxıo, Roberto – Castellani, Vittorio; “New Tıpologies of Cappadocian
Undergrounds:The Redoubts and the Hydric Installatıons, XIII. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, C.1, Ankara, 1995, s.271-287.
Cerası, Maurice M.; Osmanlı Kenti; Osmanlı Đmparatorluğu’nda 18. ve 19. Yüzyıllarda
Kent Uygarlığı ve Mimarisi, Đstanbul, 1999
Demir, Ömer; Kapadokya Medeniyetlerin Beşiği, Nevşehir, Tarihi yok.
Dinler Tarihi Ansiklopedisi, C.2., Đstanbul, 1999
Doğanay, Aziz; “Norşuntepe Höyüğünde Bir Duvar Resmi: Geyik mi Yanardağ mı?”,
IX. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu
Bildirileri, Erzurum, 2005, s.217–225.
Erkiletlioğlu, Halil; Kayseri Tarihi, Kayseri, 1993
Ertağ, Füsun; “Linseed Oil and Oil Mills in Central Turkey.Flax/Linum and Eruca,
Đmportant Oil Plants of Anatolia”, Anatolian Studies, Volume 50, Ankara, 2000,
s.171-185.
Erguvanlı, K.- Yüzer, E.; “Past and Present Use of Underground Openings Excavated in
Volcanic Tuffs at Cappadocia Area”, Rock Storage, Oslo, 1977, s.15-20.
102

Esin, Ufuk; “Paleolotik’ten Tunç Çağı Sonuna: Tarih Öncesi Çağların Kapadokyası”,
Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.62–123.
Esin, Ufuk; “Doğal Çevre ve Kültürler”, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.64–78.
Eyice, Semavi; Karadağ Binbir Kilise ve Karaman Çevresinde Arkeolojik Đncelemeler,
Đstanbul, 1971
Gasque, W.Ward; “Kilise Büyüyor: Kudüs’ten Roma’ya”, Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul,
2004, s.57–69.
Gombrıch, E.H.; Sanatın Öyküsü, Đstanbul, 2004
Gökçeoğlu, C.; Schmidt Sertlik Çekici Kullanılarak Tahmin Edilen Tek Eksenli
Sıkışma Dayanımı Verilerinin Güvenilirliği Üzerine Bir Değerlendirme, Jeoloji
Mühendisliği Dergisi, S.48, Ankara, 1996, s.78-81.
Gülyaz, Murat Ertuğrul, “Yeraltında Yaşama Savaşı”, Atlas Dergisi, S.25, Đstanbul,
1995, s.76–90.
………………………; “Yeraltındaki Dünyalar”, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.513-524.
Gülyaz, Murat Ertuğrul – Yenipınar, Halis; Rock Settelments and Underground Cities
of Cappadocia, Nevşehir, 2003
Günaltay, Şemsettin; Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve Artaksiad Krallıkları,
Ankara, 1987
Hemer, Colin J.; “Arkeoloji Işığında Đlk Hıristiyanlar” Mad., Hıristiyanlık Tarihi,
Đstanbul, 2004
Herodotos; Herodot Tarihi, (Çev.Müntekim ÖKMEN), Đstanbul, 1991
Holzmeıster, Clemens – Fahrner, Rudolf; The Face of Anatolia (Caves and Khans in
Cappadocia), Vienna, 1955
Honıgman, Ernst; Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Çev. F.IŞILTAN), Đstanbul, 1970
Hoşgören, M.Yıldız; Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri I, Đstanbul Üni. Rektörlük
Yayınları, Yayın no:3132, Đstanbul, 1987
Hür, Ayşe; Đkonoklazma Mad., Đstanbul Ansiklopedisi, C.4, Đstanbul, 1994, s.153-155
Đncil; Kitabı Mukaddes Şirketi, Đstanbul, 1999
Đzbırak, Reşat; Coğrafya Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1964.
Kaegi, Walter E.; Bizans ve Đlk Đslam Fetihleri, Đstanbul, 2000
Kapadokya Yeraltı Şehirleri; Komisyon, Ankara, 1989
Kaptan, Ergun - Yurttagül, Emel; “Kaymaklı Yeraltı Şehri’ndeki Cevher Zenginleştirme
Aleti”, XI. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1995, s.63–73.
103

Kaya, Mustafa; “Yeraltı Şehirleri”, Nevşehir Kültür ve Tarihi Araştırmaları, S.4,


Nevşehir, 2005, s.21–24.
Kınal, Füruzan; Eski Anadolu Tarihi, TTK., Ankara,1991
Konyalı, Đ.Hakkı; Abideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi, Đstanbul, 1974
Korat, Gürsel; Taş Kapıdan Taç Kapıya Kapadokya, Đstanbul, 2005
Korkmaz, Zeynep; Nevşehir ve Yöresi Ağızları, Ankara. Üni. DTCF Yayınları, C.I,
Ankara, 1984
Kostof, Spiro; Caves of God, Cappadocia and its Churches, Oxford, 1989
Köroğlu, Gülgün; “Đkonoklazma Döneminden Bizans Resim Sanatı Örnekleri”, Sanat ve
Đnanç, 2, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Sanatı Tarihi Uygulama
ve Araştırma Merkezi, Đstanbul, 2004, s.27–41.
Krautheımer, Richard; Early Christian and Byzantine Architecture, Baltimore, 1965
Ksenophon; Anabasis Onbinlerin Dönüşü, (Çev. Tanju GÖKÇÖL), Đstanbul, 1998
Kuban, Doğan; Çağlar Boyunca Türk Sanatının Anahatları, Đstanbul, 2002
Lıoyd, Seton; Türkiye’nin Tarihi Bir Gezginin Gözüyle Anadolu Uygarlıkları,(Çev.
E.Varinlioğlu), Tübitak Yayınları, Ankara, 2003
Liberati, Anna Maria - Bourbon, Fabio; Rome: Splendours of an Ancient Civilization,
China, 2005
Lowden John; “Đkona mı Put mu? Đkonakırıcılık Tartışması”, Sanat Dünyamız, Bizans
Özel Sayısı, Đstanbul, 2001, s.207–229.
Mc. Donald, H.Dermont; “Büyük Basileos”, Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.177–
179.
Mellart, James; Çatalhöyük, Anadolu’da Bir Neolitik Kent, Đstanbul, 2003
Memiş, Ekrem; Eski Çağ Türkiye Tarihi, Konya, 1995
Naumann, Rudolf; Eski Anadolu Mimarlığı, TTK, Ankara, 1998
Nevşehir Đl Yıllığı; Ankara, 1973
Ostrogorsky, George; Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret IŞILTAN), Ankara, 1991
Önder, Mehmet; Şehirden Şehire Anadolu, Ankara, 1995
Ötüken, Yıldız; Göreme, Ankara, 1987
Ötüken, Semiha Yıldız; Ihlara Vadisi, Ankara, 1990
Özeşsiz, Mustafa; Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, Erciyes Üni. Sosyal Bilimler
Enst. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1995
104

Özkan, Haldun; Erzurum ve Đlçelerindeki Hıristiyan Mimarisi, Atatürk Üniversitesi,


Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Anabilim Dalı,
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum, 1994
Özeşsiz, Mustafa; Nevşehir Đli Đnanç Coğrafyası, Erciyes Üni. Sosyal Bilimler Enst.
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kayseri, 1995
Özkul, Abdurrahman; Dünden Bugüne Nevşehir ve Yöresi Tarihi, Erciyes Üni. Sosyal
Bilimler Enst. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1991
Özsait, Mehmet; “Anadolu’da Roma Egemenliği”, Anadolu Uygarlıkları, C.2, Đstanbul,
2000
Salman, Y.; ‘‘Nevşehir’’ Mad., Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, C.2, Đstanbul, 1997
Sevin, Veli; M.Ö. I. Binyıl: Demir Çağı, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.170–193.
Sözen, M.- Tanyeli, U.; Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Đstanbul, 1999
Stea, David – Turan, Mete; Placemaking: Production of Built Enviroment in Two
Cultures, England, 1993
Strabon; Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika: Kitap XII-XIII-XIV) Çev. Adnan
Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Đstanbul, 2005
Ramsey, W.M.; Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, (Çev. Mihri Pektaş), Đstanbul, 1960
Rodley, Lyn; Byzantine Art and Architecture an Introduction, Cambridge, 1999
…………….; Cave Monasteries of Byzantine Cappadocia, Cambridge University Pres,
Cambridge, 1985
Sözen, Metin – Tanyeli, Uğur; Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Đstanbul, 1999
Sür, Özdoğan; ‘‘Nevşehir ve Ürgüp Çevresinde Jeomorfoloji Araştırmaları’’, Coğrafya
Araştırmaları Dergisi, S.1, Ankara, 1966, s.179–201.
……………; Türkiye’nin Özellikle Đç Anadolu’nun Genç Volkanik Alanlarının
Jeomorfolojisi, Ankara Üni. DTCF Yayınları, Yayın No 223, Ankara, 1972
Şimşek, Şakir; Ihlara (Kapadokya) Özel Çevre Koruma Bölgesinin Jeolojisi ve Bölgede
Yeralan Termal Kaynakların Hidrojeolojik ve Hidrojeokimyasal Araştırması ve
Korumaya Đlişkin Öneriler, Aksaray, 1997
Talbot, Alice-Mary; “Bizans Manastır Sistemine Giriş”, Cogito, Bizans Özel Sayısı,
S.17, Đstanbul, 1999, s.161–179.
Tansuğ, Sezer; Resim Sanatının Tarihi, Đstanbul, 1993
Tekin, Oğuz; “M.Ö. IV.-M.S. VI. Yıllar: Helenistik Çağ ve Roma Đmparatorluk
Döneminde Kapadokya Krallığı”, Kapadokya, 1998, s.194–225.
Texıer, Charles; Küçük Asya, (Çev. Ali SUAT), C.3, Ankara, 2002
105

The Great Art Cities of Italy, Lozzi Roma Edizioni Turistiche, Roma, Tarih Yok
Thıerry, Nicole; “The Rock Churches”, Arts of Cappadocia, Geneva, 1971, s.129–177.
Thıerry, Nıcole-Mıchel; Nouvelles Eglıses Rupestres De Cappadoce Regıon Du Hasan
Dağı (New Rock-Cut Churches of Cappadocıa), Paris, 1963
Tuncel, Metin; ‘‘Oluşum Çağları’’, Kapadokya, Đstanbul, 1998, s.16–43.
Tournefort, Joseph de; Tournefort Seyahatnamesi, Đstanbul, 2005
Turanî, Adnan; Dünya Sanatı Tarihi, Đstanbul, 2005
Ulusay, R.- Gökçeoğlu, C.- Topal, T.- Sönmez, H.- Tuncay, E.- Ergüler, Z.A.- Kasmer,
O.; “Assestment of Environmental and Engineering Geological Problems for
Possible Re-use of Abandoned Rock-hewn Settelment in Ürgüp (Cappadocia),
Turkey”, Environment Geology, 50, 2006, s.473-494.
Umar, Bilge; Türkiye’de Tarihsel Adlar, Đstanbul, 1993
……………; Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi, Đstanbul, 1998
……………; Đlkçağda Türkiye Halkı, Đstanbul, 1999
Uzunçarşılı, Đ.Hakkı; Büyük Osmanlı Tarihi, C.2, TTK, Ankara, Tarih yok.
Yalçın, Ünsal; “Early Iron Metallurgy in Anatolia”, Anatolian Studies, Volume 49,
Ankara, 1999, s.177–187.
Yamauchı, Edwin; “Romalılar’ın Dini” Mad., Hıristiyanlık Tarihi, Đstanbul, 2004, s.74-
75.
Yıldırım, Suat; Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, Ankara, 1988
Yıldız, Hakkı Dursun; “Bizans Tarihi”, Anadolu Medeniyetleri, C.3, Đstanbul, 2000
Yılmaz, Nilay; Đkonalar, C.1, Ankara, 1993
Vryonıs, Speros; The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of
Islamization from Elevent through the Fifteenth Century, USA, 1971
Wharton, Anabel Jane; Art of Empire; Painting and Architecture of Byzantine
Periphery, A Comparative Study of Four Provinces, United States of America,
Pennsylvania State University Pres, 1988

http://www.eatonline.net/english/meetings/aladzha_monastery.html
http://www.bulgarianmonastery.com/aladzha_monastery.html
106
107

7. ÇĐZĐM LĐSTESĐ

Çizim 1. Nevşehir’de bulunan yeraltı şehirlerini gösteren harita (R.Bıxıo-


V.Castellani’den)

Çizim 2. Yeraltı şehirlerinin yapılma aşamasını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 3. Yeraltı şehri mutfaklarını gösteren çizim (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 4. Yeraltı şehirlerindeki şarap yapım aşamasını ve şaraphaneyi gösteren çizim


(M. Gülyaz-H. Yenipınar’dan)

Çizim 5. Yeraltı şehirlerindeki sürgü taşları ve kapı odalarını gösteren çizim (M.Akok-H.Gürçay’dan

Çizim 6. Derinkuyu Yeraltı Şehirlerindeki sürgü taşları ve kapı odalarını gösteren çizim
(M.Akok-H.Gürçay’dan)

Çizim 7. Yeraltı şehirlerindeki tünel ve üzerindeki sürgü taşını gösteren çizim


(Komisyon’dan)

Çizim 8. Sürgü taşının kapı deliğinden mızrak kullanımı (R.Bıxıo-V.Castellani’den)

Çizim 9. Yeraltı şehirlerindeki sürgü taşlarının savunma amaçlı kullanımını gösteren


çizim (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 10. Özkonak Yeraltı Şehri sürgü taşı ve savunma sistemini gösteren çizim (M.
Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 11. Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 12. Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 13. Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 14. Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 15. Derinkuyu Yeraltı Şehri Planı (R.Bıxıo-V.Castellani’den)

Çizim 16. Derinkuyu Yeraltı Şehri planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)

Çizim 17. Derinkuyu Yeraltı Şehri doğu-batı doğrultulu kesiti (Ö.Aydan’dan)

Çizim 18. Derinkuyu Yeraltı Şehri kuzey-güney doğrultulu kesiti (Ö.Aydan’dan )

Çizim 19. Derinkuyu Yeraltı Şehrinin Durmuş Kadir evi bağlantısını gösteren plan
(R.Bıxıo- V.Castellani’den)

Çizim 20. Derinkuyu Yeraltı Şehri birinci kat planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)

Çizim 21. Derinkuyu Yeraltı Şehri Misyoner okulunu gösteren çizim (M. Gülyaz- H.
Yenipınar’dan)
108

Çizim 22. Derinkuyu Yeraltı Şehri ikinci kat planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 23. Derinkuyu Yeraltı Şehri birinci katı ikinci kata, ikinci katı dördüncü kata
bağlayan geçişin planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 24. Derinkuyu Yeraltı Şehri üçüncü kat planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 25. Derinkuyu Yeraltı Şehrinin dört ayrı katından havalandırma bacasını gösteren
plan (R.Bıxıo-V.Castellani’den)

Çizim 26. Derinkuyu Yeraltı Şehri dördüncü kat planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 27. Derinkuyu Yeraltı Şehri beşinci kat planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 28. Derinkuyu Yeraltı Şehri altıncı kat planı (Ö.Aydan’dan)

Çizim 29. Derinkuyu Yeraltı Şehri yedinci ve sekizinci kat planı (Ö.Aydan’dan
işlenerek)

Çizim 30. Kaymaklı Yeraltı Şehri planı (L.Giovannini’den)

Çizim 31. Kaymaklı Yeraltı Şehri andezit taşının kullanımını gösteren çizim (E. Kaptan, -
E.Yurttagül’den)

Çizim 32. Mazı Yeraltı Şehri birleşik planı (F. Sağcan’dan değiştirilerek)

Çizim 33. Mazı Yeraltı Şehri zemin kat planı (F. Sağcan’dan değiştirilerek)

Çizim 34. Mazı Yeraltı Şehri birinci kat planı (F. Sağcan’dan değiştirilerek)

Çizim 35. Özkonak Yeraltı Şehri planı (Komisyon’dan)

Çizim 36: Acıgöl Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan işlenerek)

Çizim 37: Özlüce Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan işlenerek)

Çizim 38: Gökçetoprak Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 39: Tatlarin Yeraltı Şehri planı (F. Sağcan’dan değiştirilerek)

Çizim 40 Aladzha Manastırını gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 41 Aladzha Manastırı kat sistemini gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 42 Aladzha Manastırı dini yaşantısını gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 43 Aladzha Manastırında bulunan bir uyuma odasını gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 44: Blokla desteklenen sürgü taşlarını gösteren çizim (R.Bıxıo-V.Castellani’den)


109

Çizim 45: Sürgü taşlarının cepheden, üstten ve profilden görünüşlerini gösteren çizim
(R.Bıxıo-V.Castellani’den)

A- Gökçetoprak Yeraltı Şehri


B- Gökçetoprak Yeraltı Şehri
C- Göstesin (Ovaören) Yeraltı Şehri
D- Gökçetoprak Yeraltı Şehri
E- Özkonak Yeraltı Şehri
F- Yılanlı Kilise
G- Aynalı Kilise
H- Gökçetoprak Yeraltı Şehri

Çizim 46: Yeraltı şehirlerinde kullanılan ahşap kapıların çizimi (R.Bıxıo-


V.Castellani’den)
110

RESĐM LĐSTESĐ

Resim 1-Çatalhöyük mabedinde Hasan Dağı’nı aktif halde gösteren duvar resmi
(C.Mellart’tan)
Resim 2- Potern (M.E. Gülyaz- H.Yenipınar’dan)
Resim 3- Topada (Ağıllı) yazılı anıtı (M.E. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)
Resim 4 Sivasa (Göçetoprak) yazılı anıtı (Kapadokya, 1998 den)
Resim 5 Derinkuyu yeraltı şehrinde bulunan Roma dönemine ait mermer kartal heykeli
(Ö.Demir’den)
Resim 6- Derinkuyu ilçesinin genel görünüşü
Resim 7-Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 8- Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 9- Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 10- Derinkuyu yeraltı şehrinin girişi ve çıkışının görünüşü
Resim 11- Derinkuyu yeraltı şehrinin günümüzde çıkışı olarak kullanılan girişinin
merdivenlerinde görünüş
Resim 12- Derinkuyu yeraltı şehrinin giriş bölümünden genel görünüş
Resim 13- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırın görünüşü
Resim 14- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırın küçük bölümü
Resim 15- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırda hayvanlar için su
ve yem konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurlar
Resim 16- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırda hayvanlar için su
ve yem konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurlar
Resim 17- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphaneye giden koridor başlangıcının görünüşü
Resim 18- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphaneye giden koridor üzerinde bulunan odanın
görünüşü
Resim 19- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin üst bölümünün görünüşü
Resim 20- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin üzüm ezme teknesinin görünüşü
Resim 21- Derinkuyu yeraltı şehri, üzüm suyunun aktığı oluk ve alt bölümdeki teknenin
görünüşü
Resim 22- Derinkuyu yeraltı şehri, üzüm ezme teknesine bağlanan tabanı sıvalı küpün
görünüşü
Resim 23- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane bölümünde bulunan ve temizlenmemiş
bağlantı birimlerinin görünüşü
111

Resim 24- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katının görünüşü


Resim 25- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katı ve üzüm suyunun aktığı
teknenin görünüşü
Resim 26- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katı ve üzüm suyunun aktığı diğer
teknenin görünüşü
Resim 27- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane ile bağlantılı odanın girişi
Resim 28- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane ile bağlantılı odanın görünüşü
Resim 29- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okuluna giden koridorun görünüşü
Resim 30- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okuluna giden koridorun görünüşü
Resim 31- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun girişi ve vaftizhanenin görünüşü
Resim 32- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun giriş bölümünde bulunan
dolanma alanının görünüşü
Resim 33- Derinkuyu yeraltı şehri, vaftizhanenin üst bölümünün görünüşü
Resim 34- Derinkuyu yeraltı şehri, vaftiz çukuru ve çörten şeklindeki olukların
görünüşü
Resim 35- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun girişinin görünüşü
Resim 36- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun kuzey ve doğusunun görünüşü
Resim 37- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güney kısmının görünüşü
Resim 38- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batı kısmının görünüşü
Resim 39- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odanın
girişi ve ana mekâna açılan açıklığının görünüşü
Resim 40- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odanın içi
Resim 41- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odadan
ikinci odaya geçişin görünüşü
Resim 42- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güneyinde bulunan ikinci odanın
girişi
Resim 43- Derinkuyu yeraltı şehri, misyoner okulunun güneyinde bulunan ikinci odanın
tavanında bulunan deliğin görünüşü
Resim 44- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü odanın
girişi
Resim 45- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü odanın
güneyinde bulunan nişin görünüşü
Resim 46- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü odanın
batısında bulunan nişin ve dördüncü odaya geçiş sağlayan açıklığın görünüşü
112

Resim 47- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun batı kısmının görünüşü
Resim 48- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın
girişindeki çukur ve oluğun görünüşü
Resim 49- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın
içinden görünüş
Resim 50- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın ana
mekâna açılan pencerenin görünüşü
Resim 51- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneybatı köşesinde yer alan
kuyunun görünüşü
Resim 52- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın
tavanındaki deliğin görünüşü
Resim 53- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batı kısmındaki ikinci odanın
içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 54- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulu tavanının görünüşü
Resim 55- Derinkuyu yeraltı şehri, birinci katı ikinci kata, ikinci katı ise dördüncü kata
bağlayan tünelin görünüşü
Resim 56- Derinkuyu yeraltı şehri, birinci kat ile ikinci kat bağlantısının görünüşü
Resim 57- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin ikinci katta bulunan bağlantısının mutfaktan
görünüşü
Resim 58- Derinkuyu yeraltı şehri, yeraltı şehrinin günümüzde kullanılan girişinin içten
görünüşü
Resim 59- Derinkuyu yeraltı şehri, yeraltı şehrinin günümüzde kullanılan girişin içten
görünüşü
Resim 60- Derinkuyu yeraltı şehri, Đkinci katta bulunan mutfakla alakalı birim girişinin
görünüşü
Resim 61- Derinkuyu yeraltı şehri, Đkinci katta bulunan ahırın içten görünüşü
Resim 62 Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta mutfağın yanındaki mekânın içten
görünüşü
Resim 63- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfakla alakalı birimin içinde bulunan taş yalağın
görünüşü
Resim 64- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfakla alakalı birimin içinde bulunan taş yalağın
görünüşü
Resim 65- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan mutfağın görünüşü
113

Resim 66- Derinkuyu yeraltı şehri, Mutfağın güneydoğusunda bulunan mekanın


görünüşü
Resim 67- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfağın devamında bulunan şaraphanenin görünüşü
Resim 68- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan odanın girişi ve
koridor başlangıcının görünüşü
Resim 69- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan odanın içten
görünüşü
Resim 70- Derinkuyu yeraltı şehri, Erzak depoları ve oturma odalarına giden koridorun
görünüşü
Resim 71- Derinkuyu yeraltı şehri, Erzak depoları ve oturma odalarına giden koridorun
devamından görünüş
Resim 72- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan erzak depolarının girişinden
görünüş
Resim 73- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü
Resim 74- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü
Resim 75- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü
Resim 76- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü
Resim 77- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü
Resim 78- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depolarının devamında bulunan köprünün
görünüşü
Resim 79- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depolarının devamından yukarıya giden yolun
görünüşü
Resim 80- Derinkuyu yeraltı şehri, yukarıya giden yolun bitiminde bulunan sürgü
taşının görünüşü
Resim 81- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katın sonun bulunan köprünün görünüşü
Resim 82- Derinkuyu yeraltı şehri, Üçüncü katta bulunan havalandırma bacasına giden
yolun görünüşü
Resim 83- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacası girişinin görünüşü
Resim 84- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacası girişinde bulunan sürgü
taşından detay
Resim 85- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasının görünüşü
Resim 86- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına inen bir geçişin görünüşü
Resim 87- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına inen başka bir geçişin
görünüşü
114

Resim 88- Derinkuyu yeraltı şehri, Kaymaklı yeraltı şehrine bağlandığı belirtilen tünelin
başlangıcının görünüşü
Resim 89- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan odalardan görünüş
Resim 90- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan bir odanın içten görünüşü
Resim 91- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan odalardan görünüş
Resim 92- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katı beşinci kata bağlayan tünel
başlangıcının görünüşü
Resim 93- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katı beşinci kata bağlayan tünelin içinden
görünüş
Resim 94- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 95- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katın merkezini oluşturan alan ve
havalandırma bacasının görünüşü
Resim 96- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin bitimindeki hol ve çıkış güzergahının
görünüşü
Resim 97- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katın güneyinde bulunan koridorun
başlangıcı ve odaların görünüşü
Resim 98- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katın güneyinde bulunan koridorun içi ve
odaların görünüşü
Resim 99- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katı altıncı kata bağlayan tünel başlangıcının
görünüşü
Resim 100- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin başlangıcında bulunan odanın görünüşü
Resim 101- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan odanın görünüşü
Resim 102- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan ilk sürgü taşının koridordan
görünüşü
Resim 103- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının kapı odasından görünüşü
Resim 104- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının koridorda oturduğu yuvanın görünüşü
Resim 105- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin içinden görünüş
Resim 106- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan ikinci sürgü taşının
koridordan görünüşü
Resim 107- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının koridorda oturduğu yuvanın görünüşü
Resim 108- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının kapı odasından görünüşü
Resim 109- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşı ve kapı odasının görünüşü
Resim 110- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulundan genel görünüş
Resim 111- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunda bulunan taşıyıcıların görünüşü
115

Resim 112- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunda bulunan taşıyıcı ve üzerinde
bulunan oyuğun görünüşü
Resim 113- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun güneydoğusunda bulunan geçiş
alanının görünüşü
Resim 114- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar odasına giden tünelin görünüşü
Resim 115- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar odasının içinden görünüş
Resim 116- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar çukurundan detay
Resim 117- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü
Resim 118- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin kuzeydoğu haç kolunun görünüşü
Resim 119- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneybatı haç kolunun görünüşü
Resim 120- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneydoğu haç kolunun görünüşü
Resim 121- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneydoğu ve güneybatı haç kollarının
görünüşü
Resim 122- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin kuzeybatı haç kolunun görünüşü
Resim 123- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun devamında bulunan salonun
giriş bölümünün görünüşü
Resim 124- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun devamında bulunan salonun
görünüşü
Resim 125- Derinkuyu yeraltı şehri, yedinci katta bulunan su kuyusunun görünüşü
Resim 126- Derinkuyu yeraltı şehri, sekizinci katta bulunan havalandırma bacasına
giden tünel başlangıcının görünüşü
Resim 127- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasının bulunduğu odanın görünüşü
Resim 128- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun güneyinden havalandırma bacasına
bağlanan geçitin görünüşü
Resim 129- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına bağlanan geçitin içten görün
Resim130- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına bağlanan geçitin içten
görünüşü
Resim 131- Kaymaklı yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 132- Kaymaklı yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü
Resim 133- Kaymaklı yeraltı şehri girişinin içerden görünüşü
Resim 134- Kaymaklı yeraltı şehri girişte bulunan ahırın görünüşü
Resim 135- Kaymaklı yeraltı şehri, ahırda bulunan ip bağlama yerinden görünüş
Resim 136- Kaymaklı yeraltı şehri, girişte bulunan oluklu teknenin görünüşü
Resim 137- Kaymaklı yeraltı şehri, girişin devamında bulunan ikili geçişin görüntüsü
116

Resim 138- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü


Resim 139- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin apsis duvarında bulunan haç motifi ve
altarının görünüşü
Resim 140- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin kuzey duvarında bulunan haç motifinin
görünüşü
Resim 141- Kaymaklı yeraltı şehri, apsisler arasında bağlantı sağlayan küçük açıklığın
ve ikinci apsisin sunak masasının görünüşü
Resim 142- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisede bulunan birinci dahili küpün görünüşü
Resim 143- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisede bulunan ikinci dahili küpün görünüşü
Resim 144- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarının genel görünüşü
Resim 145- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarının genel görünüşü
Resim 146- Kaymaklı yeraltı şehri, büyük şaraphanenin genel görünüşü
Resim 147- Kaymaklı yeraltı şehri, şaraphanenin üzüm ezme teknesi ve üzüm suyunun
aktığı taş teknenin görünüşü
Resim 148- Kaymaklı yeraltı şehri, ikinci şaraphanenin görünüşü
Resim 149- Kaymaklı yeraltı şehri, üçüncü şaraphanenin görünüşü
Resim 150- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfağın genel görünüşü
Resim 151- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfağın görünüşü
Resim 152- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
Resim 153- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
Resim 154- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
Resim 155- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
Resim 156- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan dahili küpün görünüşü
Resim 157- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfak bölümünde bulunan çok çukurlu andezit
taşının görünüşü
Resim 158- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının görünüşü
Resim 159- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının içten görünüşü
Resim 160- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının üst katlardan görünüşü
Resim 161- Mazı yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 162- Mazı yeraltı şehri orijinal girişinin dışardan görünü
Resim 163- Mazı yeraltı şehri, giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının dıştan
görünüşü
Resim 164- Giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının içten görünüş
Resim 165- Mazı yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan büyük salonun genel görünüşü
117

Resim 166- Mazı yeraltı şehri, ahırın görünüşü


Resim 167- Mazı yeraltı şehri, ahırda su ve yem koymak için yapılmış oyukların
görünüşü
Resim 168- Mazı yeraltı şehri, ahırda su ve yem koymak için yapılmış oyukların
görünüşü
Resim 169- Mazı yeraltı şehri, ahırda bulunan taş yalağın görünüşü
Resim 170- Mazı yeraltı şehri, ahırın devamında bulunan çıkışa giden bölümün görünüşü
Resim 171- Mazı yeraltı şehri, çıkışın bulunduğu bölümün içten görünüşü
Resim 172- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümü tavanında bulunan büyük açıklık
Resim 173- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümünde bulunan pencereler ve güvercinliklerin
görünüşü
Resim 174- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümünde bulunan güvercinliklerin görünüşü
Resim 175- Mazı yeraltı şehri, ahırın görünüşü
Resim 176- Mazı yeraltı şehri, mutfağın görünüşü
Resim 177- Mazı yeraltı şehri, mutfağın devamında bulunan erzak deposunun görünüşü
Resim 178- Mazı yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü
Resim 179- Mazı yeraltı şehri, kilisenin apsisi ve templon duvarının görünüşü
Resim 180- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi templon duvarı sağ kanadının görünüşü
Resim 181- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi templon duvarı sol kanadının görünüşü
Resim 182- Mazı yeraltı şehri, kilisede bulunan kuyunun görünüşü
Resim 183- Mazı yeraltı şehri, kilisede bulunan kuyunun içten görünüşü
Resim 184- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi ile kuyu arasında bulunan oyuğun görünüşü
Resim 185- Acıgöl yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 186- Acıgöl yeraltı şehri girişinin dıştan görünüşü
Resim 187- Acıgöl yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan geniş alanın görünüşü
Resim 188- Acıgöl yeraltı şehri, giriş koridorunun görünüşü
Resim 189- Acıgöl yeraltı şehri, girişe bağlanan ev kapısının görünüşü
Resim 190- Acıgöl yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan büyük salon ve salona bağlanan
diğer orijinal girişin görünüşü
Resim 191- Acıgöl yeraltı şehri, salona bağlanan orijinal girişin görünüşü
Resim 192- Acıgöl yeraltı şehri, girişe ait sürgü taşının görünüşü
Resim 193- Acıgöl yeraltı şehri, büyük salonun devamında bulunan koridorun görünüşü
Resim 194- Acıgöl yeraltı şehri, L şeklindeki salonda bulunan tünel başlangıcı ve
orijinal girişin görünüşü
118

Resim 195- Acıgöl yeraltı şehri, üçüncü salona bağlanan bir mekanın görünüşü
Resim 196- Acıgöl yeraltı şehri, üçüncü salona bağlanan diğer mekanın görünüşü
Resim 197- Acıgöl yeraltı şehri, büyük salona açılan orijinal girişin görünüşü
Resim 198- Acıgöl yeraltı şehri, orijinal girişe ait sürgü taşının görünüşü
Resim 199- Acıgöl yeraltı şehri gezilebilen alanlarının sonlandığı koridorun görünüşü
Resim 200- Özkonak yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 201- Özkonak yeraltı şehri girişinin dıştan görünüşü
Resim 202- Özkonak yeraltı şehri girişinin içten görünüşü
Resim 203- Özkonak yeraltı şehri, girişin devamında bulunan büyük salonun görünüşü
Resim 204- Özkonak yeraltı şehri, ikinci salonun görünüşü
Resim 205- Özkonak yeraltı şehri, üçüncü salonun görünüşü
Resim 206- Özkonak yeraltı şehri, erzak depolarından birinin görünüşü
Resim 207- Özkonak yeraltı şehri, erzak depolarından birinin görünüşü
Resim 208- Özkonak yeraltı şehri, erzak deposunda bulunan küpün görünüşü
Resim 209- Özkonak yeraltı şehri, birinci şaraphanenin genel görünüşü
Resim 210- Özkonak yeraltı şehri, ikinci şaraphaneye girişin sağlandığı alanın görünüşü
Resim 211- Özkonak yeraltı şehri, ikinci şaraphanenin genel görünüşü
Resim 212- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanede bulunan küp yerlerinin görünüşü
Resim 213- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan geçiş alanı ve
koridor başlangıcının görünüşü
Resim 214- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan koridorun
görünüşü
Resim 215- Özkonak yeraltı şehri, koridorun sonunda bulunan sürgü taşının genel
görünüşü
Resim 216- Özkonak yeraltı şehri, koridorun sonunda bulunan sürgü taşının yandan
görünüşü
Resim 217- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşının yakınında bulunan bacanın görünüşü
Resim 218- Özkonak yeraltı şehri, ikinci sürgü taşına giden koridorun görünüşü
Resim 219- Özkonak yeraltı şehri, koridorun bitiminde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 220- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşı ve kapı kontrol merkezinin genel görünüşü
Resim 221- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odası girişinde bulunan delik
Resim 222- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odasının içi ve sürgü taşının görünüşü
Resim 223- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odasında bulunan gözetleme deliğinden
birinci sürgü taşının görünüşü
119

Resim 224- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan alanın
görünüşü
Resim 225- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan sürgü
taşının görünüşü
Resim 226- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan
koridorun görünüşü
Resim 227- Özkonak yeraltı şehri, koridor üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 228- Özkonak yeraltı şehrinin gezilebilen son mekânının görünüşü
Resim 229- Özkonak yeraltı şehrinde bulunan temizlenmemiş kuyunun görünüşü
Resim 230- Özlüce yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü
Resim 231- Özlüce yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü
Resim 232- Özlüce yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan geçiş mekanının görünüşü
Resim 233- Özlüce yeraltı şehri, geçiş mekanının devamında bulunan koridorun başlangıcı
Resim 234- Koridorun merdiven basamaklı devamının görünüşü
Resim 235- Özlüce yeraltı şehri, giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının
görünüşü
Resim 236- Özlüce yeraltı şehri ahırının görünüşü
Resim 237- Özlüce yeraltı şehri mutfağının görünüşü
Resim 238- Özlüce yeraltı şehri, mutfakta bulunan ocağın görünüşü
Resim 239- Özlüce yeraltı şehri, erzak depoları ve küp yerlerinin görünüşü
Resim 240- Özlüce yeraltı şehri, mutfağın yakınında bulunan birimin görünüşü
Resim 241- Özlüce yeraltı şehri, ahırın devamında bulunan koridorun görünüşü
Resim 242- Özlüce yeraltı şehri, tünelin bitiminde bulunan mekanın görünüşü
Resim 243- Özlüce yeraltı şehri, kuzeye doğru devam eden tünelin görünüşü
Resim 244- Özlüce yeraltı şehri, tünelin devamında bulunan mekanın görünüşü
Resim 245- Özlüce yeraltı şehrinin gezilebilen son bölümünün görünüşü
Resim 246- Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu alanın uzaktan görünüşü
Resim 247- Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu alandan kasabanın görünüşü
Resim 248- Tatlarin yeraltı şehrinin genel görünüşü
Resim 249- Tatlarin yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü
Resim 250- Tatlarin yeraltı şehri, girişin devamında bulunan koridorun görünüşü
Resim 251- Tatlarin yeraltı şehri, koridorun devamında bulunan büyük salonun
görünüşü
120

Resim 252- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısında bulunan mekanın
görünüşü
Resim 253- Tatlarin yeraltı şehri, giriş koridorunun kuzeybatısından devam eden
koridorun görünüşü
Resim 254- Tatlarin yeraltı şehrinin en büyük salonunun görüntüsü
Resim 255- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun girişinde bulunan sürgü taşının
görüntüsü
Resim 256- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salona bağlanan yan mekanın görünüşü
Resim 257- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salona bağlanan yan mekanın görünüşü
Resim 258- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısında bulunan tuvalete giden
koridorun başlangıcının görünüşü
Resim 259- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısından bulunan tuvaletin
görünüşü
Resim 260- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün görünüşü
Resim 261- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün önden görünüşü
Resim 262- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salona giden tünelin görünüşü
Resim 263- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salona giden tünelin görünüşü
Resim 264- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun girişi ve tuvalete giden koridor
başlangıcının görünüşü
Resim 265- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun genel görünüşü
Resim 266- Tatlarin yeraltı şehri, tuvalete giden koridor başlangıcının görünüşü
Resim 267- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin genel görünüşü
Resim 268- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün görünüşü
Resim 269- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun doğu köşesinden başlayan tünel ve
sürgü taşının görünüşü
Resim 270- Tatlarin yeraltı şehri, tünelin içten görünüşü
Resim 271- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşı yerlerinin görünüşü
Resim 272- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 273- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 274- Doğanlı yeraltı şehri girişi ve sürgü taşının görünüşü
Resim 275- Doğanlı yeraltı şehri büyük salonunun genel görünüşü
Resim 276- Tatlarin yeraltı şehrinde bulunan kuyunun görünüşü
Resim 277- Tatlarin yeraltı şehrinde bulunan bacanın görünüşü
Resim 278- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan birinci sürgü taşının genel görünüşü
121

Resim 279- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan birinci sürgü taşının görünüşü
Resim 280- Kaymaklı yeraltı şehri şaraphanesi girişinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 281- Kaymaklı yeraltı şehri üçüncü katında bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 282- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan dördüncü sürgü taşının görünüşü
Resim 283- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan beşinci sürgü taşının görünüşü
Resim 284- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan altıncı sürgü taşının görünüşü
Resim 285- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan altıncı sürgü taşının yandan görünüşü
Resim 286- Mazı yeraltı şehri girişinde bulunan kapı odasının görünüşü
Resim 287- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yandan görünüşü
Resim 288- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 289- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yandan görünüşü
Resim 290- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yanında bulunan
bacanın görünüşü
Resim 291- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan salon içersindeki tünel
başlangıçlarının görünüşü
Resim 292- Mazı yeraltı şehri tünel başlangıcında bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 293- Mazı yeraltı şehri kilisesine giden tünel başlangıcının görünüşü
Resim 294- Mazı yeraltı şehri kilisesinin girişi ve sürgü taşının görünüşü
Resim 295- Mazı yeraltı şehri kilisesi girişinde bulunan sürgü taşının içerden görünüşü
Resim 296- Özlüce yeraltı şehri girişinde bulunan sürgü taşı destek bloğunun görünüşü
Resim 297- Özkonak yeraltı şehri sürgü taşı üzerinde bulunan kestirme yolun görünüşü
Resim 298- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odası devamında bulunan sürgü taşının
yandan görünüşü
Resim 299- Özkonak yeraltı şehri tüneli üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü
Resim 300- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşı yuvasının görünüşü
Resim 301- Gökçetoprak yeraltı şehri sürgü taşının genel görünüşü
Resim 302- Gökçetoprak yeraltı şehri sürgü taşının yandan görünüşü
Resim 303- Yeraltı şerhlerinde bulunan ahşap kapıların muhtemel görünüşü
Resim 304- Mazı yeraltı şehri koridor başlangıcı ve muhtemel ahşap kapı yerinin
görünüşü
Resim 305- Mazı yeraltı şehri salonunda bulunan haç motifinin görünüşü
Resim 306- Mazı yeraltı şehri salonunda bulunan haç motifinin yakından görünüşü
Resim 307-Maresha yerleşimi Sidonian’lar mezarlığının görünüşü
Resim 308- Maresaha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü
122

Resim 309- Maresaha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü


Resim 310- Maresaha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü
Resim 311- Petra yerleşimi Al- Deir Manastırnın genel görünüşü
Resim 312- Petra yerleşiminde bulunan bir mezar yapısının görünüşü
Resim 313- Petra yerleşiminde bulunan merdiven basamaklarının görünüşü
Resim 314- Petra yerleşiminde bulunan tamamlanmamış bir mezar yapısının görünüşü
123

Çizim 1: Nevşehir’de bulunan yeraltı şehirlerini gösteren harita


(R.Bıxıo-V.Castellani’den)
124

Çizim 2: Yeraltı Şehirlerinin yapılma aşamasını gösteren çizim (Ö.Demir’den)


125

Çizim 3: Yeraltı Şehri mutfaklarını gösteren çizim (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 4: Yeraltı şehirlerindeki şarap yapım aşamasını ve şaraphaneyi gösteren çizim


(M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)
126

Çizim 5: Yeraltı şehirlerindeki sürgü taşları ve kapı odalarını gösteren çizim (M.Akok-
H.Gürçay’dan)

Çizim 6: Derinkuyu Yeraltı Şehri’ndeki sürgü taşları ve kapı odalarını gösteren çizim
(M.Akok-H.Gürçay’dan)
127

Çizim 7: Yeraltı şehirlerindeki tünel ve üzerindeki sürgü taşını gösteren çizim


(Komisyon’dan)

Çizim 8: Sürgü taşının kapı deliğinden mızrak kullanımı (R.Bıxıo-V.Castellani’den)


128

Çizim 9: Yeraltı şehirlerindeki sürgü taşlarının savunma amaçlı kullanımını gösteren çizim
(M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 10: Özkonak Yeraltı Şehri sürgü taşı ve savunma sistemini gösteren çizim (M.
Gülyaz- H. Yenipınar’dan)
129

Çizim 11: Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 12: Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)


130

Çizim 13: Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)

Çizim 14: Derinkuyu Yeraltı Şehri katlarını gösteren çizim (Ö.Demir’den)


131

Çizim 15: Derinkuyu Yeraltı Şehri Planı (R.Bıxıo-V.Castellani’den)


132
133

Çizim 17: Derinkuyu Yeraltı Şehri Doğu-Batı Doğrultulu Kesiti (Ö.Aydan’dan)


134

Çizim 18: Derinkuyu Yeraltı Şehri Kuzey-Güney Doğrultulu Kesiti (Ö.Aydan’dan)


135

Çizim 19: Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin Durmuş Kadir Evi Bağlantısını Gösteren Plan (R.Bıxıo-
V.Castellani’den)
136

Çizim 20. Derinkuyu yeraltı şehri birinci kat planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)
137

Çizim 21: Derinkuyu yeraltı şehri misyoner okulunu gösteren çizim


(M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Çizim 22: Derinkuyu yeraltı şehri ikinci kat planı (Ö.Aydan’dan)


138
139

Çizim 23. Derinkuyu yeraltı şehri birinci katı ikinci kata, ikinci katı dördüncü kata
bağlayan geçişin planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)
140

Çizim 24. Derinkuyu yeraltı şehri üçüncü kat planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)
141

Çizim 25: Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin Dört Ayrı Katından Havalandırma


Bacasını Gösteren Plan (R.Bıxıo-V.Castellani’den)
142

Çizim 26. Derinkuyu Yeraltı Şehri dördüncü kat planı ((Ö.Aydan’dan işlenerek)
143

Çizim 27. Derinkuyu Yeraltı Şehri beşinci kat planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)
144

Çizim 28. Derinkuyu Yeraltı Şehri altıncı kat planı (Ö.Aydan’dan işlenerek)
145

Çizim 29. Derinkuyu Yeraltı Şehri yedinci ve sekizinci kat planı (Ö.Aydan’dan
işlenerek)
146

Çizim 30. Kaymaklı Yeraltı Şehri planı (L.Gıovannını’den )

Çizim 31: Kaymaklı Yeraltı Şehri andezit taşının kullanımını gösteren çizim (E. Kaptan, -
E.Yurttagül’den)
147

Çizim 32. Mazı Yeraltı Şehri zemin kat planı (F.Sağcan’dan işlenerek)
148

Çizim 33. Mazı Yeraltı Şehri birinci kat planı (F.Sağcan’dan işlenerek)
149

Çizim 34. Mazı Yeraltı Şehri birleşik planı (F.Sağcan’dan işlenerek)


150

Çizim 35. Özkonak Yeraltı Şehri planı (Komisyon’dan )


151

Çizim 36: Acıgöl Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan işlenerek)
152

Çizim 37 Özlüce Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan işlenerek)


153

Çizim 38: Gökçetoprak Yeraltı Şehri planı (M. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)


154

Çizim 39: Tatlarin Yeraltı Şehri planı (F.Sağcan’dan Đşlenerek)


155

Çizim 40: Aladzha Manastırını gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 41: Aladzha Manastırı kat sistemini gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)


156

Çizim 42: Aladzha Manastırı dini yaşantısını gösteren çizim (www.eatonline.net’ten)

Çizim 43: Aladzha Manastırında bulunan bir uyuma odasını gösteren çizim
(www.eatonline.net’ten)
157

Çizim 44: Blokla desteklenen sürgü taşlarını gösteren çizim. (R.Bıxıo-V.Castellani’den)


158

Çizim 45: Sürgü taşlarının cepheden, üstten ve profilden görünüşlerini gösteren çizim.
(R.Bıxıo-V.Castellani’den)
159

Çizim 46: Yeraltı şehirlerinde kullanılan ahşap kapıların çizimi (R.Bıxıo-


V.Castellani’den)
160

Resim 1- Çatalhöyük mabedinde Hasan Dağı’nı aktif halde gösteren duvar resmi
(C.Mellart’tan)

Resim 2- Potern (M.E. Gülyaz- H.Yenipınar’dan)


161

Resim 3- Topada (Ağıllı) yazılı anıtı (M.E. Gülyaz- H. Yenipınar’dan)

Resim 4- Sivasa (Göçetoprak) yazılı anıtı (Kapadokya, 1998 den)


162

Resim 5- Derinkuyu yeraltı şehrinde bulunan Roma dönemine ait mermer kartal heykeli
(Ö.Demir’den)

Resim 6- Derinkuyu ilçesinin genel görünüşü


163

Resim 7- Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü

Resim 8- Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü


164

Resim 9- Derinkuyu yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü

Resim 10- Derinkuyu yeraltı şehrinin girişi ve çıkışının görünüşü


165

Resim 11- Derinkuyu yeraltı şehrinin günümüzde çıkışı olarak kullanılan girişinin
merdivenlerinden görünüş

Resim 12- Derinkuyu yeraltı şehrinin giriş bölümünün genel görünüşü


166

Resim 13- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırın görünüşü

Resim 14- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırın küçük bölümünün
görünüşü
167

Resim 15- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırda hayvanlar için su
ve yem konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurlar

Resim 16- Derinkuyu yeraltı şehrinin birinci katında bulunan ahırda hayvanlar için su
ve yem konulması amacıyla oyulmuş küçük çukurların görünüşü
168

Resim 17- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphaneye giden koridor başlangıcının görünüşü

Resim 18- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphaneye giden koridor üzerinde bulunan odanın
görünüşü
169

Resim 19- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin üst bölümünün görünüşü

Resim 20- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin üzüm ezme teknesinin görünüşü
170

Resim 21- Derinkuyu yeraltı şehri, üzüm suyunun aktığı oluk ve alt bölümdeki teknenin
görünüşü

Resim 22- Derinkuyu yeraltı şehri, üzüm ezme teknesine bağlanan tabanı sıvalı küpün
görünüşü
171

Resim 23- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane bölümünde bulunan ve temizlenmemiş


bağlantı birimlerinin görünüşü

Resim 24- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katının görünüşü


172

Resim 25- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katı ve üzüm suyunun aktığı
teknenin görünüşü

Resim 26- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin alt katı ve üzüm suyunun aktığı diğer
teknenin görünüşü
173

Resim 27- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane ile bağlantılı odanın girişi

Resim 28- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphane ile bağlantılı odanın görünüşü
174

Resim 29- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okuluna giden koridorun görünüşü

Resim 30- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okuluna giden koridorun görünüşü
175

Resim 31- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun girişi ve vaftizhanenin görünüşü

Resim 32- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun giriş bölümünde bulunan
dolanma alanının görünüşü
176

Resim 33- Derinkuyu yeraltı şehri, vaftizhanenin üst bölümünün görünüşü

Resim 34- Derinkuyu yeraltı şehri, vaftiz çukuru ve çörten şeklindeki olukların
görünüşü
177

Resim 35- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulu girişinin görünüşü

Resim 36- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun kuzey ve doğu kısımlarının görünüşü
178

Resim 37- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güney kısmının görünüşü

Resim 38- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batı kısmının görünüşü
179

Resim 39- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odanın girişi
ve ana mekâna açılan açıklığının görünüşü

Resim 40- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odanın içinden
görünüş
180

Resim 41- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneyinde bulunan ilk odadan
ikinci odaya geçişin görünüşü

Resim 42- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneyinde bulunan ikinci oda
girişinin görünüşü
181

Resim 43- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneyinde bulunan ikinci odanın
tavanında bulunan deliğin görünüşü

Resim 44- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü oda girişinin
görünüşü
182

Resim 45- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü odanın
güneyinde bulunan nişin görünüşü

Resim 46- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulun güneyinde bulunan üçüncü odanın
batısındaki niş ve dördüncü odaya geçiş sağlayan açıklığın görünüşü
183

Resim 47- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulu batı kısmının görünüşü

Resim 48- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın
girişindeki çukur ve oluğun görünüşü
184

Resim 49- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın içten
görünüşü

Resim 50- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan odanın ana
mekâna açılan penceresinin görünüşü
185

Resim 51- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun güneybatı köşesinde yer alan kuyunun
görünüşü

Resim 52- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batısında bulunan oda tavanındaki
deliğin görünüşü
186

Resim 53- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulunun batı kısmındaki ikinci odanın
içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 54- Derinkuyu yeraltı şehri, Misyoner okulu tavanının görünüşü


187

Resim 55- Derinkuyu yeraltı şehri, birinci katı ikinci kata, ikinci katı ise dördüncü
kata bağlayan tünelin görünüşü

Resim 56- Derinkuyu yeraltı şehri, birinci kat ile ikinci kat bağlantısının tünelden görünüşü
188

Resim 57- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin ikinci katta bulunan bağlantısının mutfaktan
görünüşü

Resim 58- Derinkuyu yeraltı şehri, yeraltı şehrinin günümüzde kullanılan girişinin içten
görünüşü
189

Resim 59- Derinkuyu yeraltı şehri, yeraltı şehrinin günümüzde kullanılan girişin içten
görünüşü

Resim 60- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan mutfakla alakalı birim girişinin
görünüşü
190

Resim 61- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan ahırın içten görünüşü

Resim 62- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan mutfağın yanındaki mekânın
içten görünüşü
191

Resim 63- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfakla alakalı birimin içinde bulunan taş yalağın
görünüşü

Resim 64- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfakla alakalı birimin içinde bulunan taş yalağın
görünüşü
192

Resim 65- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan mutfağın görünüşü

Resim 66- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfağın güneydoğusunda bulunan mekânın görünüşü
193

Resim 67- Derinkuyu yeraltı şehri, mutfağın devamında bulunan şaraphanenin görünüşü

Resim 68- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan odanın girişi ve
koridor başlangıcının görünüşü
194

Resim 69- Derinkuyu yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan odanın içten
görünüşü

Resim 70- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depoları ve oturma odalarına giden koridorun
görünüşü
195

Resim 71- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depoları ve oturma odalarına giden koridorun
devamından görünüş

Resim 72- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katta bulunan erzak depolarının girişinden
görünüş
196

Resim 73- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü

Resim 74- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü


197

Resim 75- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü

Resim 76- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü


198

Resim 77- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak deposunun içten görünüşü

Resim 78- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depolarının devamında bulunan köprünün
görünüşü
199

Resim 79- Derinkuyu yeraltı şehri, erzak depolarının devamından yukarıya giden yolun
görünüşü

Resim 80- Derinkuyu yeraltı şehri, yukarıya giden yolun bitiminde bulunan sürgü
taşının görünüşü
200

Resim 81- Derinkuyu yeraltı şehri, ikinci katın sonun bulunan köprünün görünüşü

Resim 82- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katta bulunan havalandırma bacasına giden
yolun görünüşü
201

Resim 83- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacası girişinin görünüşü

Resim 84- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacası girişinde bulunan sürgü taşının
görünüşü
202

Resim 85- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasının görünüşü

Resim 86- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına inen bir geçişin görünüşü
203

Resim 87- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına inen başka bir geçişin
görünüşü

Resim 88- Derinkuyu yeraltı şehri, Kaymaklı yeraltı şehrine bağlandığı belirtilen tünel
başlangıcının görünüşü
204

Resim 89- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan odalardan görünüş

Resim 90- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan bir odanın içten görünüşü
205

Resim 91- Derinkuyu yeraltı şehri, dördüncü katta bulunan odalardan görünüş

Resim 92- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katı beşinci kata bağlayan tünel başlangıcının
görünüşü
206

Resim 93- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katı beşinci kata bağlayan tünelin içinden görünüş

Resim 94- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü
207

Resim 95- Derinkuyu yeraltı şehri, üçüncü katın merkezini oluşturan alan ve havalandırma
bacasının görünüşü

Resim 96- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin bitimindeki hol ve çıkış güzergâhının görünüşü
208

Resim 97- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katın güneyinde bulunan koridorun başlangıcı ve
odaların görünüşü

Resim 98- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katın güneyinde bulunan koridorun içi ve odaların
görünüşü
209

Resim 99- Derinkuyu yeraltı şehri, beşinci katı altıncı kata bağlayan tünel başlangıcının
görünüşü

Resim 100- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin başlangıcında bulunan odanın görünüşü
210

Resim 101- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan odanın görünüşü

Resim 102- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan ilk sürgü taşının koridordan
görünüşü
211

Resim 103- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının kapı odasından görünüşü

Resim 104- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının koridorda oturduğu yuvanın görünüşü
212

Resim 105- Derinkuyu yeraltı şehri, tünelin içinden görünüş

Resim 106- Derinkuyu yeraltı şehri, tünel üzerinde bulunan ikinci sürgü taşının koridordan
görünüşü
213

Resim 107- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının koridorda oturduğu yuvanın görünüşü

Resim 108- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşının kapı odasından görünüşü
214

Resim 109- Derinkuyu yeraltı şehri, sürgü taşı ve kapı odasının görünüşü

Resim 110- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonu genel görünüş


215

Resim 111- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonu bulunan taşıyıcıların görünüşü

Resim 112- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonu bulunan taşıyıcı ve üzerinde
bulunan oyuğun görünüşü
216

Resim 113- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun güneydoğusunda bulunan geçiş
alanının görünüşü

Resim 114- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar odasına giden tünelin görünüşü
217

Resim 115- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar odasının içinden görünüş

Resim 116- Derinkuyu yeraltı şehri, mezar çukurunun görünüşü


218

Resim 117- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü

Resim 118- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin kuzeydoğu haç kolunun görünüşü
219

Resim 119- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneybatı haç kolunun görünüşü

Resim 120- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneydoğu haç kolunun görünüşü
220

Resim 121- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin güneydoğu ve güneybatı haç kollarının
görünüşü

Resim 122- Derinkuyu yeraltı şehri, kilisenin kuzeybatı haç kolunun görünüşü
221

Resim 123- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun devamında bulunan salonun
giriş bölümünün görünüşü

Resim 124- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun devamında bulunan salonun
görünüşü
222

Resim 125- Derinkuyu yeraltı şehri, yedinci katta bulunan su kuyusunun görünüşü

Resim 126- Derinkuyu yeraltı şehri, sekizinci katta bulunan havalandırma bacasına
giden tünel başlangıcının görünüşü
223

Resim 127- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasının bulunduğu odanın görünüşü

Resim 128- Derinkuyu yeraltı şehri, toplantı salonunun güneyinden havalandırma bacasına
bağlanan geçitin görünüşü
224

Resim 129- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına bağlanan geçitin içten görünüşü

Resim 130- Derinkuyu yeraltı şehri, havalandırma bacasına bağlanan geçitin içten görünüşü
225

Resim 131- Kaymaklı yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü

Resim 132- Kaymaklı yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü


226

Resim 133- Kaymaklı yeraltı şehri girişinin içerden görünüşü

Resim 134- Kaymaklı yeraltı şehri girişte bulunan ahırın görünüşü


227

Resim 135- Kaymaklı yeraltı şehri, ahırda bulunan ip bağlama yerinden görünüş

Resim 136- Kaymaklı yeraltı şehri, girişte bulunan oluklu teknenin görünüşü
228

Resim 137- Kaymaklı yeraltı şehri, girişin devamında bulunan ikili geçişin görüntüsü

Resim 138- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü


229

Resim 139- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin apsis duvarında bulunan haç motifi ve
altarının görünüşü

Resim 140- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisenin kuzey duvarında bulunan haç motifinin
görünüşü
230

Resim 141- Kaymaklı yeraltı şehri, apsisler arasında bağlantı sağlayan küçük açıklığın
ve ikinci apsisin sunak masasının görünüşü

Resim 142- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisede bulunan birinci dahili küpün görünüşü
231

Resim 143- Kaymaklı yeraltı şehri, kilisede bulunan ikinci dahili küpün görünüşü

Resim 144- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarının genel görünüşü


232

Resim 145- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarının genel görünüşü

Resim 146- Kaymaklı yeraltı şehri, büyük şaraphanenin genel görünüşü


233

Resim 147- Kaymaklı yeraltı şehri, şaraphanenin üzüm ezme teknesi ve üzüm suyunun
aktığı taş teknenin görünüşü

Resim 148- Kaymaklı yeraltı şehri, ikinci şaraphanenin görünüşü


234

Resim 149- Kaymaklı yeraltı şehri, üçüncü şaraphanenin görünüşü

Resim 150- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfağın genel görünüşü


235

Resim 151- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfağın görünüşü

Resim 152- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
236

Resim 153- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü

Resim 154- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü
237

Resim 155- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan küp yerlerinin görünüşü

Resim 156- Kaymaklı yeraltı şehri, erzak depolarında bulunan dahili küpün görünüşü
238

Resim 157- Kaymaklı yeraltı şehri, mutfak bölümünde bulunan çok çukurlu andezit
taşının görünüşü

Resim 158- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının görünüşü


239

Resim 159- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının içten görünüşü

Resim 160- Kaymaklı yeraltı şehri, havalandırma bacasının üst katlardan görünüşü
240

Resim 161- Mazı yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü

Resim 162- Mazı yeraltı şehri orijinal girişinin dışardan görünüşü


241

Resim 163- Mazı yeraltı şehri, giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının dıştan
görünüşü

Resim 164- Giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının içten görünüşü
242

Resim 165- Mazı yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan büyük salonun genel görünüşü

Resim 166- Mazı yeraltı şehri, ahırın görünüşü


243

Resim 167- Mazı yeraltı şehri, ahırda su ve yem koymak için yapılmış oyukların görünüşü

Resim 168- Mazı yeraltı şehri, ahırda su ve yem koymak için yapılmış oyukların görünüşü
244

Resim 169- Mazı yeraltı şehri, ahırda bulunan taş yalağın görünüşü

Resim 170- Mazı yeraltı şehri, ahırın devamında bulunan çıkışa giden bölümün görünüşü
245

Resim 171- Mazı yeraltı şehri, çıkışın bulunduğu bölümün içten görünüşü

Resim 172- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümü tavanında bulunan büyük açıklık
246

Resim 173- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümünde bulunan pencereler ve güvercinliklerin
görünüşü

Resim 174- Mazı yeraltı şehri, çıkış bölümünde bulunan güvercinliklerin görünüşü
247

Resim 175- Mazı yeraltı şehri, ahırın görünüşü

Resim 176- Mazı yeraltı şehri, mutfağın görünüşü


248

Resim 177- Mazı yeraltı şehri, mutfağın devamında bulunan erzak deposunun görünüşü

Resim 178- Mazı yeraltı şehri, kilisenin genel görünüşü


249

Resim 179- Mazı yeraltı şehri, kilisenin apsisi ve templon duvarının görünüşü

Resim 180- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi templon duvarı sağ kanadının görünüşü
250

Resim 181- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi templon duvarı sol kanadının görünüşü

Resim 182- Mazı yeraltı şehri, kilisede bulunan kuyunun görünüşü


251

Resim 183- Mazı yeraltı şehri, kilisede bulunan kuyunun içten görünüşü

Resim 184- Mazı yeraltı şehri, kilise apsisi ile kuyu arasında bulunan oyuğun görünüş
252

Resim 185- Acıgöl yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü

Resim 186- Acıgöl yeraltı şehri girişinin dıştan görünüşü


253

Resim 187- Acıgöl yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan geniş alanın görünüşü

Resim 188- Acıgöl yeraltı şehri, giriş koridorunun görünüşü


254

Resim 189- Acıgöl yeraltı şehri, girişe bağlanan ev kapısının görünüşü

Resim 190- Acıgöl yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan büyük salon ve salona bağlanan diğer
orijinal girişin görünüşü
255

Resim 191- Acıgöl yeraltı şehri, salona bağlanan orijinal girişin görünüşü

Resim 192- Acıgöl yeraltı şehri, girişe ait sürgü taşının görünüşü
256

Resim 193- Acıgöl yeraltı şehri, büyük salonun devamında bulunan koridorun görünüşü

Resim 194- Acıgöl yeraltı şehri, L şeklindeki salonda bulunan tünel başlangıcı ve orijinal
girişin görünüşü
257

Resim 195- Acıgöl yeraltı şehri, üçüncü salona bağlanan bir mekanın görünüşü

Resim 196- Acıgöl yeraltı şehri, üçüncü salona bağlanan diğer mekanın görünüşü
258

Resim 197- Acıgöl yeraltı şehri, büyük salona açılan orijinal girişin görünüşü

Resim 198- Acıgöl yeraltı şehri, orijinal girişe ait sürgü taşının görünüşü
259

Resim 199- Acıgöl yeraltı şehri gezilebilen alanlarının sonlandığı koridorun görünüşü

Resim 200- Özkonak yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü


260

Resim 201- Özkonak yeraltı şehri girişinin dıştan görünüşü

Resim 202- Özkonak yeraltı şehri girişinin içten görünüşü


261

Resim 203- Özkonak yeraltı şehri, girişin devamında bulunan büyük salonun görünüşü

Resim 204- Özkonak yeraltı şehri, ikinci salonun görünüşü


262

Resim 205- Özkonak yeraltı şehri, üçüncü salonun görünüşü

Resim 206- Özkonak yeraltı şehri, erzak depolarından birinin görünüşü


263

Resim 207- Özkonak yeraltı şehri, erzak depolarından birinin görünüşü

Resim 208- Özkonak yeraltı şehri, erzak deposunda bulunan küpün görünüşü
264

Resim 209- Özkonak yeraltı şehri, birinci şaraphanenin genel görünüşü

Resim 210- Özkonak yeraltı şehri, ikinci şaraphaneye girişin sağlandığı alanın görünüşü
265

Resim 211- Özkonak yeraltı şehri, ikinci şaraphanenin genel görünüşü

Resim 212- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanede bulunan küp yerlerinin görünüşü
266

Resim 213- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan geçiş alanı ve koridor
başlangıcının görünüşü

Resim 214- Özkonak yeraltı şehri, şaraphanenin devamında bulunan koridorun görünüşü
267

Resim 215- Özkonak yeraltı şehri, koridorun sonunda bulunan sürgü taşının genel görünüşü

Resim 216- Özkonak yeraltı şehri, koridorun sonunda bulunan sürgü taşının yandan görünüşü
268

Resim 217- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşının yakınında bulunan bacanın görünüşü

Resim 218- Özkonak yeraltı şehri, ikinci sürgü taşına giden koridorun görünüşü
269

Resim 219- Özkonak yeraltı şehri, koridorun bitiminde bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 220- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşı ve kapı kontrol merkezinin genel görünüşü
270

Resim 221- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odası girişinde bulunan delik

Resim 222- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odasının içi ve sürgü taşının görünüşü
271

Resim 223- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odasında bulunan gözetleme deliğinden
birinci sürgü taşının görünüşü

Resim 224- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan alanın
görünüşü
272

Resim 225- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan sürgü taşının
görünüşü

Resim 226- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol bölümünün devamında bulunan koridorun
görünüşü
273

Resim 227- Özkonak yeraltı şehri, koridor üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 228- Özkonak yeraltı şehrinin gezilebilen son mekânının görünüşü


274

Resim 229- Özkonak yeraltı şehrinde bulunan temizlenmemiş kuyunun görünüşü

Resim 230- Özlüce yeraltı şehrinin bulunduğu alanın genel görünüşü


275

Resim 231- Özlüce yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü

Resim 232- Özlüce yeraltı şehri, girişten sonra ulaşılan geçiş mekânının görünüşü
276

Resim 233- Özlüce yeraltı şehri, geçiş mekânının devamında bulunan koridorun başlangıcı

Resim 234- Koridorun merdiven basamaklı devamının görünüşü


277

Resim 235- Özlüce yeraltı şehri, giriş koridorunun sonunda bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 236- Özlüce yeraltı şehri ahırının görünüşü


278

Resim 237- Özlüce yeraltı şehri mutfağının görünüşü

Resim 238- Özlüce yeraltı şehri, mutfakta bulunan ocağın görünüşü


279

Resim 239- Özlüce yeraltı şehri, erzak depoları ve küp yerlerinin görünüşü

Resim 240- Özlüce yeraltı şehri, mutfağın yakınında bulunan birimin görünüşü
280

Resim 241- Özlüce yeraltı şehri, ahırın devamında bulunan koridorun görünüşü

Resim 242- Özlüce yeraltı şehri, tünelin bitiminde bulunan mekânın görünüşü
281

Resim 243- Özlüce yeraltı şehri, kuzeye doğru devam eden tünelin görünüşü

Resim 244- Özlüce yeraltı şehri, tünelin devamında bulunan mekanın görünüşü
282

Resim 245- Özlüce yeraltı şehrinin gezilebilen son bölümünün görünüşü

Resim 246- Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu alanın uzaktan görünüşü


283

Resim 247- Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu alandan kasabanın görünüşü

Resim 248- Tatlarin yeraltı şehrinin genel görünüşü


284

Resim 249- Tatlarin yeraltı şehri girişinin dışardan görünüşü

Resim 250- Tatlarin yeraltı şehri, girişin devamında bulunan koridorun görünüşü
285

Resim 251- Tatlarin yeraltı şehri, koridorun devamında bulunan büyük salonun görünüşü

Resim 252- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısında bulunan mekânın görünüşü
286

Resim 253- Tatlarin yeraltı şehri, giriş koridorunun kuzeybatısından devam eden koridorun
görünüşü

Resim 254- Tatlarin yeraltı şehrinin en büyük salonunun görüntüsü


287

Resim 255- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun girişinde bulunan sürgü taşının görüntüsü

Resim 256- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salona bağlanan yan mekânın görünüşü
288

Resim 257- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salona bağlanan yan mekânın görünüşü

Resim 258- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısında bulunan tuvalete giden
koridorun başlangıcının görünüşü
289

Resim 259- Tatlarin yeraltı şehri, büyük salonun güneybatısından bulunan tuvaletin görünüşü

Resim 260- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün görünüşü


290

Resim 261- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün önden görünüşü

Resim 262- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salona giden tünelin görünüşü
291

Resim 263- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salona giden tünelin görünüşü

Resim 264- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun girişi ve tuvalete giden koridor
başlangıcının görünüşü
292

Resim 265- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun genel görünüşü

Resim 266- Tatlarin yeraltı şehri, tuvalete giden koridor başlangıcının görünüşü
293

Resim 267- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin genel görünüşü

Resim 268- Tatlarin yeraltı şehri, tuvaletin alt bölümünün görünüşü


294

Resim 269- Tatlarin yeraltı şehri, üçüncü salonun doğu köşesinden başlayan tünel ve sürgü
taşının görünüşü

Resim 270- Tatlarin yeraltı şehri, tünelin içten görünüşü


295

Resim 271- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşı yerlerinin görünüşü

Resim 272- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü
296

Resim 273- Tatlarin yeraltı şehri, tünel içerisinde bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 274- Doğanlı yeraltı şehri girişi ve sürgü taşının görünüşü


297

Resim 275- Doğanlı yeraltı şehri büyük salonunun genel görünüşü

Resim 276- Tatlarin yeraltı şehrinde bulunan kuyunun görünüşü


298

Resim 277- Tatlarin yeraltı şehrinde bulunan bacanın görünüşü

Resim 278- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan birinci sürgü taşının genel görünüşü
299

Resim 279- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan birinci sürgü taşının görünüşü

Resim 280- Kaymaklı yeraltı şehri şaraphanesi girişinde bulunan sürgü taşının görünüşü
300

Resim 281- Kaymaklı yeraltı şehri üçüncü katında bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 282- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan dördüncü sürgü taşının görünüşü
301

Resim 283- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan beşinci sürgü taşının görünüşü

Resim 284- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan altıncı sürgü taşının görünüşü
302

Resim 285- Kaymaklı yeraltı şehrinde bulunan altıncı sürgü taşının yandan görünüşü

Resim 286- Mazı yeraltı şehri girişinde bulunan kapı odasının görünüşü
303

Resim 287- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yandan görünüşü

Resim 288- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının görünüşü
304

Resim 289- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yandan görünüşü

Resim 290- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan sürgü taşının yanında bulunan bacanın
görünüşü
305

Resim 291- Mazı yeraltı şehri birinci katında bulunan salon içersindeki tünel başlangıçlarının
görünüşü

Resim 292- Mazı yeraltı şehri tünel başlangıcında bulunan sürgü taşının görünüşü
306

Resim 293- Mazı yeraltı şehri kilisesine giden tünel başlangıcının görünüşü

Resim 294- Mazı yeraltı şehri kilisesinin girişi ve sürgü taşının görünüşü
307

Resim 295- Mazı yeraltı şehri kilisesi girişinde bulunan sürgü taşının içerden görünüşü

Resim 296- Özlüce yeraltı şehri girişinde bulunan sürgü taşı destek bloğunun görünüşü
308

Resim 297- Özkonak yeraltı şehri sürgü taşı üzerinde bulunan kestirme yolun görünüşü

Resim 298- Özkonak yeraltı şehri, kapı kontrol odası devamında bulunan sürgü taşının yandan görünüşü
309

Resim 299- Özkonak yeraltı şehri tüneli üzerinde bulunan sürgü taşının görünüşü

Resim 300- Özkonak yeraltı şehri, sürgü taşı yuvasının görünüşü


310

Resim 301- Gökçetoprak yeraltı şehri sürgü taşının genel görünüşü

Resim 302- Gökçetoprak yeraltı şehri sürgü taşının yandan görünüşü


311

Resim 303- Yeraltı şehirlerinde bulunan ahşap kapıların muhtemel görünüşü

Resim 304- Mazı yeraltı şehri koridor başlangıcı ve muhtemel ahşap kapı yerinin görünüşü
312

Resim 305- Mazı yeraltı şehri salonunda bulunan haç motifinin görünüşü

Resim 306- Mazı yeraltı şehri salonunda bulunan haç motifinin yakından görünüşü
313

Resim 307-Maresha yerleşimi Sidonian’lar mezarlığının görünüşü

Resim 308- Maresha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü


314

Resim 309- Maresha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü

Resim 310- Maresha yerleşimi güvercinlikleri görünüşü


315

Resim 311- Petra yerleşimi Al- Deir Manastırnın genel görünüşü

Resim 312- Petra yerleşiminde bulunan bir mezar yapısının görünüşü


316

Resim 313- Petra yerleşiminde bulunan merdiven basamaklarının görünüşü

Resim 314- Petra yerleşiminde bulunan tamamlanmamış bir mezar yapısının görünüşü
317

ÖZGEÇMĐŞ

20.09.1982 yılında Erzurum’da doğdu. Đlk, Orta ve Lise öğrenimini aynı ilde tamamladı. 1999
yılında yüksek öğrenimine başladığı Atatürk Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sanat
Tarihi bölümünden 2003 yılında mezun oldu. 2005 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladı ve halen görevini
sürdürmektedir.
Yüksek Lisans tezi olarak aldığı “Derinkuyu Yeraltı Şehri” konulu çalışmasını 2006–2007
yılları arasında yaptığı çalışmalar sonucunda tamamladı.

You might also like