You are on page 1of 52

Eğitimin Tarihsel Temelleri

Dr. Abdulkadir Durmuş


Eğitim Bilimi ve Eğitim Tarihi
• Tarih bilgisi neden önemlidir?
• Bir öğretmen ne kadar tarih bilmelidir?
• Eğitim tarihi bilmek bir öğretmen olarak bize ne kazandırır?
Eğitim Bilimi ve Eğitim Tarihi
• Niçin «Tarih» öğrenmeliyiz?

1-Tarih bilinci ve sosyokültürel değişim sürecini kavrama

2- Ulusal tarih bilgisi edinme

3- İnsanlık tarihi bilgisi edinme

4- Tarihsel düşünme yeteneği kazanma


Eğitim Tarihi
• Eğitim tarihi, eğitimsel geleneğin köklerini, geçmişteki toplumsal ortamın
koşullarına göre değerlendirerek günümüze yansıtmaya çalışan bir bilim
dalıdır.
(Gültekin, 2018, s.117)

• Eğitim tarihi, geçmişte eğitim, öğretim ve öğrenme konularında neler


yapıldığını, kimlerin neler yaptığını, eğitimdeki yaklaşım, yöntem ve
tekniklerin nasıl bir gelişme ve değişme çizgisi izlediğini ve bu gelişme ve
değişmelerin neden kaynaklandığını açıklamaya çalışır.
(Öksüzoğlu, 1999, s. 112)
Eğitim Tarihi
• Türkiye’de olduğu kadar başka ülkelerde de eğitim alanındaki gelişmelerin
neler olduğunu nasıl tarihsel bir çizgi izlendiğinin, hangi programların hangi
gerekçelerle oluşturulduğunun ve bunlardan hangilerinin başarılı
hangilerinin başarısız olduğunun bilinmesi eğitim politikalarının
oluşturulmasına ışık tutmaktadır. Böylece öğretmenlerin günümüz eğitim
uygulamalarını daha iyi değerlendirmelerine, eğitimde yapılan atılımları
daha iyi yorumlamalarına ve eğitim sorunlarına daha bilimsel bir yaklaşım
sergilemelerine yardım etmektedir.

(Gültekin, 2018, s. 117)


Avrupa’da Eğitimin Tarihsel Gelişimi
1- Antik Yunan: Sokrates, Eflatun ve Aristo
Hürlerin yedi sanatı; gramer, retorik, diyalektik, aritmetik, geometri, astronomi, fizik

Pedagoji, antik çağdan günümüze ulaşan bir sözcüktür.


‘Çocuklarla ilgilenen, onları gezdiren ve okula götüren kölelere “pedagog” adı verilirdi’
(Varış, 1994, s.43).

2- Roma Dönemi: Hitabet ve bireysel eğitim.


Eski Yunan ve Roma’da Eğitim
• Eski Yunan’da halk, köle ve asiller olmak üzere ikiye ayrılmıştır ve eğitim yalnızca
asillere özgüydü. Asiller, söylev verme, güzel konuşma, oyun ve beden eğitimi
gibi etkinliklerle uğraşırken öteki tüm işler kölelerce yapılırdı. Müzik ve beden
eğitimi gibi iki temel öge üzerine temellenen eski Yunan’da eğitim, toplumsal sınıf
olgusuna dayalı biçimde yürütülmüş; soylular, din adamları ve savaşçılardan
oluşan üst sosyal sınıfa giren kişilerin çocuklarının eğitim gereksinimlerinin
öncelikle karşılanması yoluna gidilmiştir. Amaç ruhen güzel insan yetiştirmektir.
Eğitim akla, iyiliğe ve erdeme yöneliktir.

• Roma eğitimi, eski Yunan kültüründen etkilendiği için, eski Roma eğitiminin de
amacı iyi vatandaş yetiştirmekti. Romalı düşünürler, bireysel eğitimi ön plana
çıkardıklarından bu dönemde eğitimde insanın bireysel gelişimine önem
verilmiştir.

(Gültekin, 2018, s.117)


Avrupa’da Eğitimin Tarihsel Gelişimi
• Orta Çağ: Skolastik anlayış, dini eğitim egemendir.

• Rönesans: Eğitim ve kültür hayatı canlanmıştır.


• İlk Üniversite: 1348 Floransa
• Erasmus: Evrensel eğitim ve klasik edebiyat öğretimi
• Matbaanın icadı
• Comenius: ‘Büyük Didaktika’ eseri

Eğitimin amacı Hristiyanlığın etkisiyle iyi vatandaştan çok dindar bireyler


yetiştirmektir; din ve Tanrı merkezli bir eğitim anlayışı gelişmiştir. Erasmus,
Hollandadan İngiltereye giderek Cambridge’de hümanist eğitimin temellerini
atmıştır; Latince, Yunanca ve klasik edebiyat öğretimini savunmuştur.
Comenius: Metodolojinin atası kabul edilmektedir. Eğitimde İlk defa resim ve
görselleri kullanmıştır.
(Gültekin, 2018, s.118)
17. ve 18. yüzyıllar Avrupa’sında Eğitim
Jean Jack Rousseau:
• özgür birey, bireysel özelliklere saygı,
• modern öğretim yöntemleri, oyun
Psikolojik hareket
Johann Basedow:
• bireyin topluma uyumu, iyi vatandaş yetiştirme,
• modern öğretim yöntemleri, çevre gezileri
• Rousseau’nun öğrencileri tanıma anlama üzerinde durması psikolojik bir harekete
yol açtı. Öğretme-öğrenme süreçleri psikoloji biliminin ışığında yeniden
şekillendirildi. Johann Basedow; zengin ve fakir herkese eğitimi savunsa da,
zenginlere liderlik, fakirlere ise işçiliğe hazırlık eğitiminin verilmesini savunmuştur.
Bu psikolojik hareketin öncüleri bir trio oluşturdu, Pestallozzi, Herbart ve Froebel
(Varış, 1994, s. 45;Gültekin, 2018, s.119)
17. ve 18. yüzyıllar Avrupa’sında Eğitim
• Pestalozzi (1746-1827): Eğitim, el, kafa ve kalbin kuvvetleridir.

• Modern ilkokulların temelini atmıştır.


• Temel eğitim, meslek eğitimi ve ahlaki eğitime dayalı bir halk eğitimi
geliştirmiştir.
• Eğitim, akıl yönünden mükemmelleşmek değil, bireyi sefaletten
kurtarmalıdır (Tuncel, 2014, s.25)
• Araç-gereç ve materyaller, laboratuvar yöntemi, uygulama, ispatlama
(Varış, 1994, s.46)
• Öğretmen eğitimi için büyük çaba harcamıştır (Varış, 1994, s.46).
Pestallozzi
• Pestalozzi, çocuğun gelişim özelliklerini inceleyerek öğretim
yöntemlerini ona göre uydurmak gerektiğini ilk defa o
söylemiştir. Ezberci eğitimden rahatsız olmuş programı
çocukların evdeki yaşantıları ile birleştirmiştir. (İlkokul Hayat
Bilgisi dersi). O toplumun sosyal, politik, ekonomik yönden
kalkındırılmasını ister, bunun için yoksul kesimlerin sorunlarıyla
ilgilenir. Öğretim bilgisinin ancak öğretmen eğitiminden
uygulamaya yansıyacağını bildiği için bu konuda yoğun çaba
sarfettti.
(Varış, 1994, s. 46)
17. ve 18. yüzyıllar Avrupa’sında Eğitim
• Herbart: Bilim olarak pedagojinin gerçek babası kabul edilir.
• Hazırlık
• Sunuş
• Bilinenlerle bağıntı kurma Dersin aşamaları
• Genelleme
• Uygulama

• Öğretim çocuğun ilgisi ile başlamalıdır ve dikkatle ilgilidir. (Varış, 1994,


s.47).

• Eğitimin amacı erdem sahibi sağlam karakterli bireyler yetiştirmektir.


(Tuncel, 2014, s.25)
• Bilgi ve ahlak eğitimin iki temel konusudur (Demirel, 2013, s.12)
Johann F. Herbart

• Dikkati doğal ve çocuğun isteyerek gösterdiği dikkat ve dıştan


empoze edilen dikkat olarak ikiye ayırmıştır. Bu sebeple
öğretmenin dikkat ve ilgi geliştirmede önemli rolü vardır. Etik,
eğitim ve öğretimin hedeflerini belirler. Psikoloji ise bu hedeflere
ulaşmada izlenecek yolları gösterir. Bilgi deneysel gerçeklere
dayalı veriler ve kuramsal görüşleri içerir. Ahlaki bilgi ise, kişisel
inançlar, hayırseverlik, adalet ve eşitliktir.
(Varış, 1994, s. 47)
17. ve 18. yüzyıllar Avrupa’sında Eğitim
• Froebel: Anaokulunun geliştiricisidir.

• Eğitim 3-4 yaşlarında başlamalıdır.


• Şarkılar, öyküler, organize edilmiş oyunlar, renkli materyaller kullanılmalıdır
(Demirel, 2013, s.12).
• Çocuk, yaparak ve yaşayarak ve işbirliği ile öğrenmelidir (Varış, 1994,
s.47).
Frederick Froebel
• Froebel eğitim alanına uygulamalarıyla hizmet edenlerden
biridir. Hem küçük çocuklar için açtığı okulda hem de 1826
yılında yayımladığı «İnsanın Eğitimi» adlı eserinde eğitim
yoluyla bireyin kişiliğini geliştirmek üzerinde durdu. Yaparak ve
yaşayarak öğrenmenin gereğine vurgu yaptı.

• Eğitimi sosyal bir kuvvet olarak gören Froebel, ana okulunda,


gelişme, aktivite, işbirliği üzerinde durarak okulunu ideal bir
toplum haline getirmeye çalıştı.
(Varış, 1994, s. 47)
19. Yüzyıl, Endüstri Çağı
• John Dewey: Laboratuvar Okulu / Dewey Okulu/ Deneysel Okul :
Etkinlik Programı

• 1- Eğitim hayata hazırlık değil, hayatın kendisidir.

• 2- Eğitim gelişmedir.

• 3- Eğitim yaşantıların devamlı olarak yeniden oluşumudur.

• 4- Eğitim sosyal bir süreçtir (Varış, 1994, s.48)


John Dewey
• Dewey’e göre öğrenme yaşamın kendisidir. Okulda ders
konuları değil, etkinlikler esastır. Öğrencilerin işbirliği halinde
çalışmalarına önem verilmelidir.
• Dewey’nin okulunda Etkinlik Programı uygulanmaktaydı.
Geleneksel konular bile çocukların yaşantıları ile
ilişkilendirilmekteydi. Öğretimde yaşantı ve yaşantıların
yeniden oluşumu öğretimin iki önemli ilkesiydi.
• Deneysel Okul olarak tanınmıştır. Çünkü fikirler yalnızca gerçek
durumlarda sınandıklarında güvenilir olabilirler.
(Varış, 1994, s. 49)
19. Yüzyıl, Endüstri Çağı
• Montessori:

• «Çocuk, başkalarından yardım görmeksizin kendisi için bir


şeyler yapabildiği oranda özgür sayılabilir»

• Çocuk ne yapması gerektiğini kendisi kavrayabilmelidir


• Hatalarını kendisi bulup düzeltebilmelidir. (Öğrenmeye hazır
olma)
• Alıştırma, karşılaştırma ve muhakeme yoluyla öğrenme
(Varış, 1994, s.49)
Maria Montessori

• Montessori öğrenme zorluğu olan çocuklara öğretmenlik


yaparak eğitim hayatına başladı. Çocuğun özgür bir ortamda
büyümesini ve eğitilmesini savundu. «Auto-education», kendi
kendine eğitim adını verdiği bu yönteme özel materyaller ve
araç-gereç geliştirmiştir. Ancak savunduğu fikirler (aşırı
serbestlik) eleştiri de almıştır. Çocuğun meşguliyetlerinin
sistematik bir düzen içine alınmaması hata olarak görülmüştür.

(Varış, 1994, s.49)


Türkiye’de Eğitimin Tarihsel Gelişimi
Eski Türkler:
Hunlar,
Töre geleneği İyi bir asker olma

Göktürkler
38 harfli alfabe, Orhun yazıtları Örgün eğitim ?

Uygurlar
Uygur Alfabesi, Yerleşik yaşam Maniheizm dini
Eski Türklerde Eğitim
• HUNLAR; Töre gereğince çocukların güçlü ve iyi birer asker olmalarının
yanı sıra onlara, toplumun benimsediği bu davranışların kazandırılması
da eğitimin önemli işlevleri arasındadır.
• GÖKTÜRKLER; Hunlarla benzerlikler görülmektedir ancak, alfabeye
sahip olmaları, onların örgün bir eğitime sahip olduklarını da
düşündürmektedir. Göktürklerde, Orhun Yazıtları’nda da belirtildiği
gibi, eğitime egemen olan temel değerler; bilgelik, alplik, kahramanlık,
bağımsızlık ve halkın mutluluğudur.
• UYGURLAR; Okur-yazar ve yerleşik hayat geçmiş bir toplumdur.
Sanat ve edebiyata önem vermişlerdir. Uygur alfabesi adı verilen bir
alfabeye sahiptirler.
(Gültekin, 2018, s. 120)
Eski Türklerde Eğitimin Özellikleri
• Orta Asya’daki coğrafi koşullar, Türklerin yaşama biçimi ile
eğitim anlayışı ve uygulamalarını etkilemiştir.

• Eski Türklerde eğitimde yiğitlik, cesaret, bilgelik, kahramanlık,


itaat önemli
değerler olarak benimsenmiştir. Eğitim yoluyla hem cesur hem
bilge olan
alp insan tipi yetiştirmeye önem verilmiştir.

• Eski Türklerde çocukların eğitiminde töre önemli bir rol


oynamıştır. Töre, çocukların güçlü ve iyi birer asker olarak
yetiştirilmesini öngörmüştür.
(Gültekin, 2018, s.121)
Selçuklu Devleti’nde Eğitim
• Medreseler: (Tuğrul Bey, 1040)
• Nizamiye Medreseleri (Alpaslan, 1067)

• İlk öğretim Yükseköğretim

• Küttap: İlköğretim düzeyinde


• Atabek: Şehzade eğitiminde
• Ahilik: meslek içinde yetişme olanağı sağlayan bir meslek eğitimi
sistemidir (Lonca sistemi)
Selçuklu Devleti’nde Eğitim
• İslamiyeti yeni benimseyen Oğuzların inançlarını pekiştirme,
dönemin aşırı mezhep propagandalarına karşı koyma ve din adamı
yetiştirme, yoksul ve yetenekli öğrencileri topluma kazandırma gibi
nedenler, medreselerin hızla yaygınlaşmasını sağlamıştır.
• Medreselerin programlarında dinsel, yazınsal, felsefi derslerin yanı
sıra pozitif bilimlere de yer verilmiştir.
• Ahilik; Ahi, kardeş anlamına gelen bir sözcüktür. Ahilik sisteminde,
yeterlik ve yeteneğe büyük önem verilirdi. Usta olmak için sınavdan
geçmek gerekirdi. Ahilik’te meslek eğitimi iş yerlerinde; ahlaki eğitim
ise iş dışında, örgütün toplantı yerlerinde gerçekleştirildi.
(Gültekin, 2018, s. 121)
Osmanlı Devletinde Eğitim

• 1- Sıbyan Mektebleri: İlköğretim düzeyinde, 3-4 yıllık eğitim.

• 2- Medreseler: ilk, orta, yükseköğrenim. Erkek öğrenciler.

• 3- Enderun Mektebi (Saray Mektebi): Fatih zamanında kurulan ve devlet


adamı yetiştiren kurum.

• 4- Acemioğlanlar Kışlaları: Yeniçeri yetiştirmek üzere devşirme çocukları


eğiten kurum. (Varış, 1994, s.28)
Osmanlı Devletinde Eğitim
• Gerek Selçuklu ve gerekse Osmanlı İmparatorluğu’nda eğitim; devlet
işlerinden ayrı, vakıflara bağlı bir hizmet olarak yürütülmüştür.
Osmanlı İmparatorluğu’nda dört farklı eğitim kurumundan söz
edilebilir.
• Sıbyan mektebinin amacı, genel olarak çocuklara temel düzeyde
okuma-yazma ve aritmetik öğretmekti. Sınıf sistemi yoktu ve
öğrenciler bireysel baflarılarına göre ilerlerdi. Medrese
Programlarından pozitif bilimlerin çıkarılması ve yenileşme
girişimlerinin yapılmaması, medreseyi yozlaştırmıştır. Enderun
mektebi, pek çok devlet adamı, şair, yazar, mimar, kazasker vb.
yetiştirmiş, 1909 yılında kapatılmıştır.
(Gültekin, 2018, s. 122)
Osmanlı Devletinde Eğitimde Yenileşme
Hareketleri
• Askeri Okulların Açılması

• Hendeshane (Topçu Okulu) 1734

• Mühendishane-i Bahri Humayun (Askeri Deniz Okulu) 1773

• Tıphane-i Amire (Askeri Doktor Okulu) 1827

• Mekteb-i Ulum-u Harbiye (Harp Okulu) 1834

Varış, 1994, s.28-27


Osmanlı’da Askeri Okulların Açılması
• 16. yüzyılla birlikte Avrupa’nın felsefe, bilim ve teknolojide hızla
ilerlemesi, Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemiştir. Siyasal ve
ekonomik olarak hızla gerilemeye başlayan Osmanlı
İmparatorluğu’nda yenileşme eğilimleri gözlenmeye başlamış;
özellikle askerî alandaki başarısızlıklar, orduda yenilik yapma
gereksinimini gündeme getirmiştir. Bu nedenle, ordunun
yenileşmesine öncelik verilmiş, ilk yenileşme girişimleri orduda
başlamıştır.
(Gültekin, 2018, s. 122)
Osmanlı’da Yeni Kurulan Sivil Okullar
• Rüşdiyeler; sıbyan mektebini bitirenlere yönelik dört yıl süreli;
• İdadiler; dört yıllık rüşdiye üzerine üç yıl süreli
• Sultaniler; rüşdiyelerin üzerine altı yıl süreli ortaöğretim kurumlarıydı.

• 1845: Zorunlu İlköğretim & Maarif-i Umumiye Nezareti

• 1848: Darülmuallimin
• 1870: Darülmuallimat

• 1891: Darül Muallimin-i Ali: Yüksek Öğretmen Okulu

(Gültekin, 2018, s.123; Varış, 1994, s.29)


Osmanlı’da Yeni Kurulan Sivil Okullar
• Askeri alandaki bu yenilikler sivil alanda da kendini göstermiş, dinsel
eğitim veren kurumların yanı sıra Batılı anlamda çağın
gereksinimlerine uygun okullar açılmaya başlanmıştır.

• Darülfünûn (İstanbul Üniversitesi) da bu dönemde açılmıştır.


Bunların yanı sıra Ziraat Mektebi, Orman Mektebi, Mekteb-i Mülkiye
yine bu dönemde açılmış öteki sivil eğitim kurumlarından kimileridir.

(Gültekin, 2018, s. 123)


Türkiye Cumhuriyeti Döneminde Eğitim
1838’den 1923’e kadar Cumhuriyet’e kalan okullar:

• 4194 ilkokul
• 69 ortaokul
• 13 lise
• 20 öğretmen okulu
• 17 sanat okulu
• 1 dar-ül-fünun

(Varış, 1994, s.29)


Maarif Kongresi, 16.07.1921

• “Geniş ve yeterli olanaklara sahip oluncaya değin, şu savaş günlerinde


bile, dikkat ve özenle işlenip çizilmiş bir milli eğitim programı hazırlamak
ve eğitim örgütünü çalıştıracak temel ilkeleri saptamak gerekir.”
M. Kemal Atatürk
• Kurtuluş Savaşı yıllarında bile eğitimle ilgili bilimsel etkinlikler yapılmış ve
hükümet programlarında milli eğitimin temel ilkeleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu amaçla 3 Mayıs 1920 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunan ilk
hükümet programında milli eğitimin amaç ve ilkeleri belirlenmiştir.

(Gültekin, 2018, s.123)


Cumhuriyet Döneminde Eğitimdeki Gelişmeler
• 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat / Öğretimin Birleştirilmesi Yasası

• 11.01.1928 Harf Devrimi


Millet Mektepleri / halkevleri

Ümmet birliği” anlayışını temel alan eğitim kurumları kaldırılmış, milli


eğitimdeki farklı gelişmelere son verilmiştir. Bu yasa ile medreseler kaldırılarak
eğitim laikliği temel alan bir nitelik kazanmıştır. Harf Devrimi ile Arap harfleri
kaldırılmış ve büyük bir okur-yazarlık seferberliği başlatılmıştır.

(Gültekin, 2018, s. 124)


1923-1946 Yılları Arası Eğitimde Gelişmeler
• İsmail Hakkı Baltacıoğlu: Üretici Okul Modeli
• Sadrettin Antel: Öğretmen Yetiştirme ve Ölçme Değerlendirme

• John Dewey: Türk Milli Eğitim Sistemi


• A. Malche: Üniversitelerin iyileştirilmesi
• Kühne: Öğretmen yetiştirme – kadınların iş eğitimi
• Omar Buyse: Mesleki-teknik eğitim

• 1923, 1924, 1925, İlmi Heyetleri 1939 Birinci Eğitim Şurası


1923-1946 Yılları Arası Eğitimde Gelişmeler
• 1923-1946 yılları arasında eğitimde köklü gelişmeler sağlanmış,
özellikle programlara işlerlik kazandırmak için yerli ve yabancı
uzmanlardan yararlanılmıştır.
• Örneğin, İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Sadrettin Celal Antel, daha
çok iş ile okulu birleştiren “Üretici Okul Modeli” üzerinde
durmuşlardır.
• John Dewey Türk eğitim sistemi üzerine incelemeler yapmış
MEB’e verdiği raporda okul, öğretmen, yönetici yetiştirme,
bakanlık ve taşra teşkilatı ile mesleki-teknik okullar hakkında
kapsamlı rapor sunmuştur.
(Gültekin, 2018, s. 124)
Köy Eğitimi
1937: Köy Eğitmenleri Yasası
İzmir Kızılçullu
Eskişehir Çifteler
1940; Köy Enstitüleri Yasası
22 saat kültür, 11 saat, tarım, 11 saat teknik dersler

1940 yılında ülkemiz nüfusunun % 80’inin köylerde yaşaması nedeniyle eğitimle


ilgilenenler, köy eğitimi konusuna yönelmişlerdir. Bir yandan kalkınmayı köyden
başlatmak, öte yandan yurt düzeyinde okur-yazar oranını artırmak amacıyla 1939
yılında Köy Enstitüleri açılmıştır. Başlangıçta sayıları iki olan bu okullar zamanla
yaygınlaştırılmıştır. Bu okullar, on yıl gibi kısa bir sürede 26.016 öğretmen ve 701
sağlık memuru yetiştirmiştir.

(Gültekin, 2018, s. 124; Varış, 1994, s. 34)


Yüksek Eğitim
• 1965 Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri alanının derinleşmesi

Elazığ, adana, Diyarbakır, Kayseri ve Eskişehir

1967 Hacettepe Üniversitesi


1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası
• 1739 Sayılı Mili Eğitim Temel Yasası (1973)
• Eğitim Yapısı:
• Okulöncesi eğitim
• Temel eğitim,
• İlköğretim, (8 yıl öngörülmüştür)
• Ortaöğretim,
• Yüksek öğretim

Tüm öğretim kademesindeki öğretmenlerin «yüksek öğrenim görmeleri»


esas olarak kabul edilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kurulu Yasası
• 1981: Tüm yükseköğretim kurumları üniversite çatısı altında toplandı.

• Öğretmen eğitimi ilk kez üniversitelerin sorumluluğuna verilmiştir.

• Üniversitelere bağlı Eğitim Yüksekokulları ve Eğitim Fakülteleri


kurulmuştur.
(1997) Sekiz Yıllık Kesintisiz Eğitim
• 1997 Sekiz yıllık kesintisiz eğitim (4306 sayılı yasa)

• 1998 Milli Eğitimi Geliştirme Projesi


• Eğitim Fakültelerinde İlköğretim Bölümü açılmıştır.
• Yan Alan Uygulaması getirilmiştir.
• Ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans düzeyine çıkarılmıştır.

2004 İlköğretimde yapılandırmacı kuram benimsenmiştir.

4+4+4 Eğitim sistemi

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası ile atılan sekiz yıllık ilköğretim uygulaması, ülke
çapında yaşama geçirilmiştir. 1998-1999 öğretim yılından itibaren uygulamaya
konan eğitim fakülteleri programlarının yeniden yapılandırması gereğince
ilköğretim alanına öğretmen yetiştirmek üzere eğitim fakülteleri bünyesinde
ilköğretim bölümleri kurulmuştur.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Farabi (870-950)
Türkistan’ın Fârâb şehrinde doğdu. Matematik, astronomi, müzik, fizik, biyoloji, tıp
ve mantık konularında eserler veren Fârâbî, ilimleri tasnif etti. Hareket, zaman,
kuvvet, mekân, boşluk, nicelik, sınırsa, sonlu, ışık, ses, ısı, meteoroloji konularında
da incelemeler yaptı, risaleler yazdı. Kendi devrinde, insanı toplumu ve devleti ele
alıp inceledi ve siyaset ilmini kurdu. Orijinal bir felsefe sistemi ortaya koyarak
Doğu’nun en büyük filozofu unvanını hak etti. Birinci öğretmen (muallim-i evvel)
kabul edilen Aristo’nun eserlerini anlaşılabilir şekilde açıklayıp yorumladığı için
Fârâbî’ye ikinci öğretmen (muallim-i sânî) denildi.

Kanun ve rübab müzik aletlerinin mucididir.


TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
İbni Sina (980-1037)
Buhara yakınında Afşene’de doğdu. Genç yaşta yazmaya başladı. 16
yaşına kadar Kurân-ı Kerim, gramer, mantık, matematik, fizik,
metafizik ve tıp ile ilgili tahsilini tamamladı. Büyük bir hekim oldu. Bu
sahada büyük yenilikler ve keşifler yaptı. 1037’de Hemedan’da öldü.
Batı’da “Avicenna” adıyla tanınır, İslâm dünyasında Filozofların
reisi/Şeyhülfelasife adıyla bilinir. Fârâbî’nin dolaylı tesirinde kalan
büyük âlim ve sistem sahibi bir filozoftur. İbni Sina’nın Kanun adlı eseri
(El-Kanun fi’t-Tıb), yüzyıllarca Avrupa’da tıp eğitiminde ders kitabı
olarak okutuldu.
İbn Sina’ya göre; çocuk, altı yaşında okula başlamalıdır ve ilk
eğitimi, ahlak eğitimi olmalıdır. Eğitim sürecinde çocuk üzerinde
baskı kurulmamalıdır. Öğretmen, çocuğu tanıyarak onun ilgi ve
yeteneklerini fark etmeli; deneye ve gözleme dayanan bir öğretim
yöntemi kullanmalıdır. Öğretmen, güvenilir olmalıdır.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Birunî (973-1049)
Dünyada bilim sahasına kazandırdığı ilk keşif ve buluşlarla, bilim
dünyasına ışık tutan Türk-İslam alimi el-Biruni; fizik, tıp, matematik,
astronomi, trigonometri, coğrafya, jeodezi, farmakoloji, jeoloji, filoloji, din
gibi konuları incelemiş ve toplamda 113 eser meydana getirmiştir.
El-Biruni, astronomi ve coğrafya ölçümleri için birçok alet geliştirdi. Ne
yazık ki geliştirdiği ölçme aletlerinin birçoğu zaman içerisinde kayboldu.
Sadece piknometre, mekanik usturlap ve bazı harita projeksiyonları
günümüze kadar ulaşan ölçme araçları oldu. Newton’dan 700 sene önce,
Netwon’un matematiksel olarak ispatladığı yerçekimi kuramı üzerine ilk
fikirleri El-Biruni ileri sürdü. Geliştirdiği teleskoplar ile gözlemleri
sonucunda, gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü doğrulayan
Galileo’dan 600 sene önce, ‘dünyanın döndüğü’ fikrini El-Biruni savundu.
Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşların neden fırlamadığı sorusuna,
merkezde bir çekicilik olduğu ve her şeyin dünyanın merkezine düştüğü
cevabını verdi. Kuzey, Güney, Doğu ve Batı’nın farklı noktalarda
buluştuğunu; denizlerin ardında bir karanın bulunduğunu (Bugünkü
Amerika) öngördü.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Birunî (973-1049)

11. yüzyıla “Biruni Asrı” dendi


X. ve XI. asır Ortaçağ Türk-İslam dünyasını temsil eden Ebu Reyhan el-
Biruni bütün hayatını ve varlığını bilime adamış önemli bir şahsiyettir.
Modern bilimin babası olarak nitelendirilen Georges Sarton, XI. yüzyıla
“Biruni Asrı” adını vermiştir. Nitekim dünyanın önde gelen İslam Bilim
Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin, 27 yaşındaki Biruni ile 18 yaşındaki İbn
Sina’nın “Işığın sürati ölçüsüz müdür, yani lâ-mütenâhî midir, yoksa
ölçülebilir mi? Yani zamanla ölçülebilir mi?” konusu üzerinde
tartışmalarını bugünün Türkiye’sinde bile olamayacağını dile getirir.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Kaşgarlı Mahmut (1008-1105)
Araplara Türkçe öğretmek amacıyla Dîvânü Lügati’t-Türk adlı Türkçenin ilk sözlük ve dil bilgisi kitabını yazdı. Yaşadığı
devirdeki Türk illerinin ve boylarının kullandığı ağızları tespit etti. Devrine ait 7500’den fazla Türkçe kelime ile Türk
halk edebiyatına ait çok sayıda şiir, deyim ve atasözünü eserinde topladı. Edebiyat, tarih, coğrafya ve sosyoloji
açısından da zengin bir kaynak oluşturdu. Arapçanın yegâne bilim dili olduğu dönemde Türkçenin zenginliğini ve
öğrenilmesi gerektiğini savundu. Araplara Türk dilini öğretirken Türk kültürünü tanıtarak, dil ve kültürün birbirinden
ayrılmaz unsurlar olduğunu savundu.

Balasagunlu Yusuf (Yusuf Has Hacip) (1018-1069’dan sonra)


Doğu Türkistan’da Balasagun şehrinde doğdu. Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) adlı eserini yazdı. Türklerin
ahlak, hukuk ve devlet yönetimi ile ilgili törelerini dile getirdiği kitabını tamamlayarak 1070’te Karahanlı hükümdarı
Ulu Kara Buğra Han’a sundu. Hükümdar, Has Hacip unvanını vererek ve yüksek memurluk görevine atayarak
ödüllendirdi. 6645 beyitten oluşan manzum eseri Kutadgu Bilig’de Yusuf Has Hacip, insan ve insana ait değerleri
dillendirdi. Karahanlı devletinin yükselmesi ve devlet adamlarının başarılı olması için yapılması gerekenleri açıkladı.
Siyasetnâme türünün Türk edebiyatındaki ilk örneği olan Kutadgu Bilig, aynı zamanda, insanların iki dünyada da
mutluluğunu amaçlayan bir ahlak ve davranış kitabıdır. Kutadgu Bilig’de Yusuf Has Hacip; çocuk eğitimiyle ilgili
bilgiler vermiş, okumayı, güzel yazmayı, yabancı dil öğrenmeyi, şiir yazmayı, edebiyatla ilgilenmeyi, matematik,
geometri, tıp gibi bilimlerle uğraşmayı, her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerini teşvik etmiştir.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Nizamülmülk (1018-1092)
Asıl adı Hasan’dır. Uzun yıllar vezirlik ve devlet adamlığı yapmıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin en güçlü döneminde
Sultan Alparslan ve Melikşah zamanında 29 sene vezirlik yapmıştır. Aslen İranlıdır. Siyasetnâme adlı eseri yazmış ve
ünlü Nizamiye Medreselerini kurmuştur. Dönemindeki ve daha sonra gelen Türk devlet adamlarının yetişmesinde
Siyasetnâmesi el kitabı olmuştur. Farsça yazılmış olan eser, daha sonra Türkçe dâhil birçok dile tercüme edilerek
insanların faydasına sunulmuştur.

Ahmed Yesevi (1093-1166)


Türkistan’da Yesi’de doğup büyüdü. Din eğitimi aldı. Yusuf-i Hemedanî’den tasavvuf eğitimi alarak kemale geldi.
Hikmet adı verilen öğretici şiirleriyle tanındı. Döneminde birçok derviş yetiştiren ve insanları etkileyen Hoca Ahmet
Yesevi, ölümünden sonra da öğrencileri ve eserleriyle tesirini sürdürdü. Pîr-i Türkistan diye anıldı. Onun açtığı yol,
Yesevilik olarak adlandırıldı. Türkistan’dan Balkanlara ve Anadolu’ya kadar birçok insan üzerinde tesir bıraktı.
Öğrencileri vasıtasıyla Anadolu’da Türk nüfusunun artmasında ve İslamiyet’in yayılmasında etkin bir rol oynadı.
İnandıklarını, öğrendiklerini çevresindeki insanlara anlayabilecekleri bir dil ve alıştıkları şekillerle aktarmaya
çalışmıştır.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Cezeri (1136-1206)
13. yüzyılın büyük mühendisi Cezeri, evrensel bilim tarihinin görkemli dehalarından biridir.
Birkimi, icatları, bakış açısı ve mühendislik felsefesi itibariyle unutulmaz bir bilim insanı
olan Cezeri, elliden fazla makine ve aracın teknolojik tasarımlarını yapmış ve bu makineleri
teorik planlamada bırakmayıp üretmiş ve çalıştırmıştır. Bilimsel ve pratik mirası 21. yüzyıl
dünyası için hala güncel ve ilgi çekicidir. Özellikle zaman kullanma ve yönetme biçimine
odaklanmış makineleri ile kendisinden sonraki birçok doğulu ve batılı mekanisyene ilham
vermiştir. Günümüzde Cezeri, tüm ortaçağın en önemli mühendisi olarak kabul
edilmektedir. Makinelerinin önemli bir kısmını kısaca Kitab-ül Hiyel olarak bilinen ama
isimli eserinde Artuklu hükümdarı Nasireddin Mahmud’un (1200-1222) isteği üzerine
toplamıştır. Kitabın tam ismi “Mekanik Biliminde Bilgi Ve Uygulamanın Bağdaştırılması”
olarak çevirilebilir. Diyarbakır yöresinde yaşamış olan Cezeri, Fırat ve Dicle arasında
bulunan bölgeye el-Cezire (ada) dendiği için El Cezeri lakabını kullanmıştır.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
El-Cezeri ve tarihin ilk programlanabilir insansı robotu
İslam coğrafyasının altın çağında yaşamış olan El-Cezeri, 1203 yılında ilk programlanabilir robotu geliştirdi.
Bu robot, aslında bir tekneydi. Teknenin üzerinde iki davulcu, bir harpçı, bir de flüt çalan 4 kişi bulunuyordu.
Robot teknolojisi, çağımız gelişim süreci içinde gelişen birçok bilimsel ve teknolojik olguların, robot adı verilen
ürünler üzerinde bütünleşmesi ve uygulamasını içeriyor. Bu teknolojik serüven yani ilk robot fikrinin ortaya
çıkması 3000 sene öncesine dayanmaktadır. Ancak biz o kadar eskilere gitmeyeceğiz.
El-Cezeri diyor ki “Benden çok evvel gelen âlimlerin kitaplarını ve onları takip edenlerin çalışmalarını gözden
geçirdim. Nihayet kopya çalışmalardan kurtuldum, başkalarının yaptıklarından sıyrıldım ve problemlere kendi
gözümle bakabildim. Uygulamaya dönüştürülemeyen her teknik ilmin, doğru ile yanlış arasında muallakta
kaldığını gördüm.”
Dünyanın en eski programlanabilir mekanizması, 1478 yılında Da Vinci tarafından üretildiği düşünülüyordu.
El-Cezeri’nin sonradan ortaya çıkan çalışmaları bu düşünceleri değiştirdi. El-Cezeri’nin makinesi, eğlence
gecelerinde kullanılmak, konukları eğlendirmek için tasarlanmıştı. Tekne bir gölde yüzerken, üzerindeki “robot” müzisyenler
şarkılar çalıyorlardı. Tekne yüzdükçe müzisyenlerin içindeki mekanizma harekete geçiyor; davullar, flüt ve harp çalmaya devam
ediyordu. Burada durup tekrar düşünmek gerek: Mühendislik, fizik ve müzisyenlik aynı anda tek bir sistem üzerinde işliyor. Suyun
basıncı, akıntının yönü değiştikçe davullar farklı düzgün ritimler çıkartıyor, diğer müzik aletleri de bu ritimlere uyum sağlayan
melodiler oluşturuyorlar. El-Cezeri’nin dehası, artık bütün dünya tarafından kabul görmüş durumda.

El-Cezeri, bugün sibernetik olarak bilinen bir bilim dalının kurucuları arasında gösteriliyor. Makinelerde ve canlılarda kontrol
sistemleri ve iletişim mekanizmalarını inceleyen bir bilim dalı olan sibernetik, bu topraklarda yaşamış bir alimin ellerinden çıkıyor.
Mühendis, müzisyen, matematikçi, robot ve matris ustası El-Cezeri belki bugün yaşamıyor, ancak onun ilerlediği yolda bütün dünya
ilerliyor. Bugün dünyayı şaşırtan Sophia gibi robotlar, geçmişini El-Cezeri gibi alimlere borçlular.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Yunus Emre (1240-1320)
Ünlü Türk tasavvuf şairi ve düşünürüdür. Taptuk Emre dergâhında kırk yıl kalmış, kendi deyimiyle pişmiştir.
Anadolu’nun Türkleşmesinde etkin rol oynamıştır. Bugün bile kolaylıkla anlaşılan arı bir Türkçeyle şiirler söylemiştir.
Yunus Emre’nin şiirleri Dîvân’ında toplanmıştır. Yunus Emre şiirleriyle Türkçenin zenginleşmesinde, kültür ve
değerlerin gelecek nesillere Türkçe olarak aktarılmasında önemli rol oynamıştır.

Mevlâna Celaleddin Rumî (1207-1273)


Belh’te doğdu. Önce Karaman’a geldi. Konya’da yerleşti. Ünlü Türk düşünürünün bilinen eserleri, Mesnevi ve
Dîvân’dır. Mesnevi, pek çok dile çevrilmiş ve tüm dünyada ilgi görmüştür. Mevlâna şiirlerinde hoşgörü, insan
sevgisi, ahlaki değerler gibi kavramları işlemiştir. Mevlevilik tarikatının kurucusudur.

Hacı Bektaş Veli (?-1271)


Horasan doğumlu olup 1240’ta Anadolu’ya geldiği sanılmaktadır. Nevşehir’de kendi adıyla anılan yerdeki
türbesinde yatmaktadır. Anadolu’nun Türkleşip İslâmlaşmasına önderlik etmiş; düşünceleri, dört kapı öğretisi adıyla
yayılmıştır. Hacı Bektaş Veli, eserlerinde tasavvuf kültürüne yer vermiş; hoşgörü ve sevgiyi işlemiş, sır saklamanın
önemini vurgulamıştır.
TÜRK EĞİTİM TARİHİNDE İZ BIRAKANLAR
Nasrettin Hoca (1208-1284)
Anadolu’da yaşamış ünlü halk eğitimcisidir. Fıkralarının tümünün ona ait olduğu kesin bilinmemekle birlikte
fıkralarda aynı kıvrak zekâ, eleştirel bakış açısı, ders verme özelliği görülür. Kadılık, medrese ve cami hocalığı yaptığı
söylenir. Sivrihisar’da ve Akşehir’de yaşadığı bilinmektedir. Türbesi de Akşehir’dedir.

OSMANLI KLASİK DÖNEMİNDE ÖNDE GELEN EĞİTİMCİLER


Klasik dönem Osmanlı medreselerinde, başta dinî ilimler olmak üzere, hukuk, siyaset, ahlak, felsefe, mantık,
matematik, astronomi vb. gibi ilim dallarına yüksek düzeyde katkı vermiş, önemli eserler yazmış âlimler yetişmiştir.
Bunların başında, Davud-ı Kayserî, Şeyh Bedreddin, Molla Fenâri, İbn Melek İzzettin Abdüllatif, Hızır Bey, Molla Husrev,
Hocazade Muslihiddin Mustafa, Sinan Paşa, Ali Kuşçu, Molla Lütfi, Müeyyedzâde Abdurrahman, Müftü Ali Cemalî, İbn
Kemal, Kınalızâde Âli, Taşköprülüzâde, Celalzâde Salih, Ebussuud Efendi gibi âlimler gelmektedir.
Kaynakça
• Demirel, Ö. (2013). Eğitimde program geliştirme kuramdan uygulamaya.(20. bs.). Ankara:
Pegem Akademi Yayıncılık.
• Gültekin, M. (2018). “Eğitimin Tarihsel Temelleri”, Eğitim Bilimine Giriş. (Editör: M.
Gültekin). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını ss. 114-132
• Öksüzoğlu, A. F. (1999). “Eğitim-Tarih ilişkisi: Eğitim Tarihi”. Eğitim Bilimine Giriş. (Editör:
L. Küçükahmet).
• Tuncel, İ. (2012). Program Geliştirmenin Kuramsal Temelleri. Eğitimde Program
Geliştirme: Kavramlar Yaklaşımlar (Editör. H. Şeker). Ankara. Anı, ss.19-70
• Varış, F. (1994). Eğitim Bilimine Giriş.(editör. Fatma Varış). Konya. Atlas Kitabevi
Linkler
• Video 1. Eğitimin Tarihsel Temelleri; Anadolu Üniversitesi
https://www.youtube.com/watch?v=wWQlbwhdkyc

You might also like