You are on page 1of 112

KANATLI HAYVAN BESLEMEDE

VİTAMİNLER

Prof. Dr. Ergin ÖZTÜRK


GİRİŞ
Kanatlıların normal büyüme, üreme ve yumurta verimi için, karbonhidrat, protein,

yağ gibi organik bileşikler yanında bir diğer organik madde grubuna ihtiyaç

duyarlar ki; bunlar vitamin grubu bileşikler olarak bilinirler. Vitaminler genel

olarak hayvan vücudunda sentezlenemeyen, ancak yaşamsal fonksiyonların

normal seyri için kaçınılmaz olan bileşiklerdir (Şenköylü, 2001; Kutlu, 2009). Bu

terim ilk kez Polonyalı bir kimyacı olan Funk (1911) tarafından bazı besin

faktörlerinin amino azot kapsadığı düşüncesinden hareketle ‘vital-amines’

(yaşamsal aminler) sözcüğünden kökenini almıştır (Türkmen ve ark., 2011).


Eğer hayvan ihtiyaç duyduğu düzeylerde alamazsa yaşamsal fonksiyonlarda

bozukluklar görülür ve bunun sonucunda da vitamin eksikliği semptomları ortaya çıkar

(Şenköylü, 2001; Kutlu, 2009).

• Hipovitaminozis; canlının aldığı besin maddelerinde, vitamin bakımından eksikliğin

olmasıdır. Eğer hipovitaminozis; vitaminin rasyonda yetersiz bulunmasından

kaynaklanıyorsa eksokarans, rasyonda yeterli miktarda bulunup emilimindeki bir

bozukluktan meydana geliyorsa enterokarans denir. Sadece bir vitaminin eksikliğine

bağlı hastalık tablosu ortaya çıkıyorsa avitaminoz denir (Durgun ve İstek, 2004).

• Vitamin fazlalığına ise hipervitaminoz adı verilir. Organizmanın ani strese maruz

kalmasıyla gözlenen vitamin yetersizliğine latent hipovitaminoz denir (Durgun ve

İstek, 2004).
• Vitamin eksikliği, yemlerde yeterince bulunmasına rağmen,

antivitaminlerin varlıkları ile de ortaya çıkabilir.

• Yapı yönünden uygun vitaminlere benzeyen, metabolizmada bir vitaminin

fonksiyonlarını engelleyen ve bu fonksiyonları üzerine alan, fakat etkisiz

olan bileşiklere antivitaminler adı verilir. Özellikle birçok B grubu vitamin

için bilinen çok sayıda antivitamin vardır. Çiftlik hayvanları için vitaminlerin

tümü (normal yetiştirme koşullarında C vitamini hariç) esansiyeldir, yani

dışardan hayvanlara verilmesi gerekir. Ancak ruminant hayvanlar belirli

düzeylerde B grubu vitaminlerini rumen mikroorganizmaları faaliyeti sonucu

sentezleyebilirler. Hayvanların vitamin gereksinimleri günlük olarak değil de

yemin kg'ında mg veya IU (International Unit) şeklinde ifade edilir ve yeme

katılır (Erener ve Ocak, 2007).


Vitaminlerin tümü (normal yetiştirme koşullarında vitamin C hariç)

esansiyeldir, yani dışarıdan hayvan verilmeleri gereklidir. C vitamini ise

tavukların böbreklerinde sentezlenebilmektedir. Hayvanların vitamin

ihtiyaçları günlük değil, yemin 1 kg’ında mg veya IU (International Unite)

şeklinde ifade edilir ve yeme katılırlar (Şenköylü, 2001; Kutlu, 2009).

Vitaminler; vücutta metabolik olayların normal bir şekilde meydana

gelmesi ve sağlıklı durumun sürdürülmesi için gerekli olan ve besinler

içinde küçük miktarlarda alınan organik maddeler olarak tanımlanabilir

(Durgun ve İstek, 2004).


Vitaminlerin Özellikleri (Erener ve Ocak, 2007)

1- Doğal yem maddelerinin bir unsurudurlar, fakat, karbonhidratlar, yağlar,


proteinler, mineraller ve sudan fonksiyonları bakımından tümüyle farklıdırlar.

2- Yemlerde az miktarda bulunurlar.

3- Normal doku gelişimi, sağlıklı yaşam, büyüme ve vücudun herhangi bir kayba
uğramadan korunması (yaşama payı) gibi hususlara için mutlaka gereklidir.

4- Rasyonda yeterli düzeyde bulunmadıkları veya rasyondan yeterince absorbe


edilemedikleri zaman, özel bazı hastalık, rahatsızlık veya bozukluklara yol
açarlar.

5- Bazıları vücutta sentezlenebilmekle beraber, çoğu sentezlenemediğinden,


rasyonlarla dışardan verilmeleri gerekir.

6- Enzimlerin yapı unsurlarını oluştururlar ve vücutta oluşan birçok reaksiyonları


katalize ederler.
Vitaminlerin sınıflandırılması

Vitaminler genel özellikleri açısından;

• Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K)

• Suda eriyen vitaminler (B grubu vitaminler ile C vitamini)

olmak üzere iki grup altında toplanmaktadır (Şenköylü, 2001).


Yağda eriyen vitaminler, yağlarla beraber safra tuzlarıyla oluşturdukları

miseller halinde emilirler. Yağların emilebilirliklerini artıran koşullar yağda

eriyen vitaminlerin emilebilirliklerini de artırır. Suda eriyen vitaminlerin ise

yağlarla veya bunların emilebilirlikleriyle bir ilişkisi yoktur. Yağda eriyen

vitaminler idrar-ürik asit ile hiçbir zaman dışarı atılmaz; ancak vücutta

depolanırlar. Suda eriyenler ise, hiçbir zaman vücutta depolanmazlar ve

idrarla dışarı atılırlar. Bu nedenle, sadece günlük alınmaları gerekir. Vitamin

B12 bunlar arasında istisna teşkil eden bir vitamin olup vücutta depolanan

tek B grubu vitaminidir (Şenköylü, 2001; Kutlu, 2009).


Tablo 1. Yağda ve suda eriyen vitaminlerin genel özellikleri (Türkmen ve ark., 2011)
Yağda eriyen vitaminler Suda eriyen vitaminler

Sadece Karbon (C), Hidrojen (H), Oksijen Bunlara ilaveten Kobalt (Co), Kükürt (S), ve
(O) içerirler Azot (N)’da bulunabilir

Bağırsakta yağ bulunduğu zaman Emilmeleri için yağa gerek yoktur


emilebilirler

Vücuttan gübre ile atılırlar Vücuttan idrar ile atılırlar

Vücutta depolanabilir Çok düşük düzeyler dışında vücutta


depolanmaz

Bitkilerde provitamini bulunur Doğada aktif şekilleri bulunur, provitaminleri


yoktur

Vücutta özel fonksiyonları vardır Genelde enerji metabolizmasında görev


alırlar
Yağda Eriyen vitaminler Kimyasal adı
A1 Retinol
AErener
2 ve Ocak, 2007 Dehidroretinol
D2 Ergokalsiferol
D3 Kolekalsiferol
E Tokoferol
K Fillokinon
Suda Eriyen Vitaminler
B1 Tiyamin
B2 Riboflavin
B3 Nikotinamid(Niyasin)
B5 Pantotenik asit
B6 Pridoksin
Biyotin Vitamin H
Folasin Folik asit
Kolin Gosipin
B12 Kobalamin
C Askorbik asit
Vitaminlerin çoğu bitkiler tarafından sentezlenebilir. Vitamin sentezi

yapabilen diğer bir canlı grubu da mikroorganizmalardır. Bunlar suda eriyen

vitaminlerin tümünü, provitamin A (β -karoten) ve vitamin K2 (menaquinon)'yı

sentezleyebilirler. Vitamin B12 ise ne bitkiler, ne de hayvanlar tarafından

sentezlenemez. Sadece belirli mikroorganizmalar tarafından sentezlenebilir

(Şenköylü, 2001).
Vitamin Gereksinimi

Vitamin gereksinimlerinin hesaplanmasında, çevre sıcaklığı, yemin enerji

düzeyi ve yem tüketimini etkileyen diğer faktörlerin de göz önünde tutulması

gereklidir. Son yıllarda yapılan çalışmalar gerek yumurtacı hibrit, gerekse,

etlik piliçlerin eskiye oranla çok daha hızlı geliştiklerini, bu bakımdan optimal

gelişme sağlanabilmesi için vitaminlerin minimal değerlerinin çok üzerinde

rasyona katılması gerektiğini göstermektedir.


Vitamin gereksinimini etkileyen etmenler

• Tür; Ruminantlar, tek mideliler, kanatlılar vb.

• Yaş ve fizyolojik durum

• Rasyonun bileşimi

• Besinsel öğeler arası etkileşim

• Isı ve diğer çevresel faktörler

• Kemoterapötik ilaçlar ve diğer kimyasal bileşikler

• Diğer faktörler; Genetik, stres, hastalık durumu


Vitamin desteği gerektiren durumlar

• Barınak değişikliği-taşıma

• Yem rasyonunun değişmesi

• İklimsel değişiklikler

• Hastalık ve sağaltım durumları

• Koruyucu aşılamalar

• Paraziter hastalıklar, ishal durumları, susuz kalma vb.


Vitamin Beslenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar (Kutlu, 2009)

Vitaminlerin çoğu, kimyasal yolla sentetik olarak elde edilebilmektedir.


Vitaminler esansiyel olduklarından gerek doğal, gerekse sentetik formlarının
yeme katılarak kanatlılara ihtiyaçları düzeyinde verilmek zorundadır. Tiamin,
piridoksin, biyotin ve fokil asit, mısır ve soyaya dayalı olarak hazırlanan
rasyonlarda ihtiyaç düzeyinde bulunur. Diğer vitaminlerin ise yemlerle
dışarıdan sağlanması gerekir. Kanatlılara enerji ve protein günlük ihtiyaçları
kadar verildiği halde, vitaminler günlük minumum ihtiyacın bir miktar
üstünde verilmelidir. Çünkü gerek yemlerin vitamin kapsamları, gerekse
hayvanların vitamin gereksinmeleri çeşitli faktörlerin (genetik, çevre
faktörleri ve verim düzeyi gibi) etkisiyle büyük varyasyon göstermektedir.
Ancak kanatlı hayvanların vitamin ihtiyaçlarının minumum düzeyde
karşılanması söz konusu olduğu durumlarda şu hususlara dikkat edilmelidir:
• Vitamin E ihtiyacı rasyondaki yağın miktar ve cinsine, selenyum düzeyine,
antioksidan katılıp katılmadığına bağlıdır.

• B grubu vitaminlerden bazıları, diğer vitaminlere duyulan gereksinmeyi


azaltabilir. Örneğin folik asit ve B12 fazlalığının kolin gereksinmesini azalttığı
gibi, vitaminler arası ilişki de dikkate alınmalıdır.

• Yemlerde bulunan biyotinin yarayışlılığı çoğunlukla %50'den düşüktür. Çoğu


yemlerin biyotin kapsamları da, örnekten örneğe büyük farklılıklar
gösterebilir. Ayrıca biyotin peroksidasyon koşullarına dayanıklı değildir. Bu
nedenlerle rasyonların biyotin içerikleri ayarlanırken son derece dikkatli
olunmalıdır.
Pratikte kanatlı beslemede kullanılan rasyonların vitamin içerikleri veya
kanatlı hayvanların vitamin gereksinmelerine ilişkin değerler kaynaktan
kaynağa büyük farklılıklar göstermektedir. Bunun değişik nedenlerini
aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür;

• Kalıtsal faktörler: Irk ve hatlar arasındaki farklılıklar vitamin gereksinmesini


%10-20 düzeyinde etkiler.
• Rasyon enerji düzeyi: Rasyonun enerji düzeyinin yüksek olması tüm vitamin
gereksinmelerini %10-20 artırabilir. Rasyon enerji düzeyi, rasyon enerji
düzeyi ile rasyonda bulunması gereken aminoasit, mineral düzeyleri
arasında pozitif bir ilişki vardır. Diğer bir deyişle rasyonun herhangi bir
nedenle enerjisi artırıldığında rasyonda bulunan diğer besin maddeleri ve
katkı maddelerininde düzeyinin artırılması gerekir. Kanatlı beslemede
pratikte karşılaşılabilecek olaylardan birisi çevre sıcaklığının artması
nedeniyle oluşacak yem tüketimi

• düşüklüğü kaynaklı besleme yetersizliğidir. Bu durumda yapılan


uygulamalarda birisi yeme yağ katılması ve enerji düzeyinin artırılmasıdır.
Bu durumda diğer besin maddelerinin yanı sıra özellikle vitamin ve mineral
içerikleri de azalan yem tüketimi değeri oranında artırılmalıdır.
• Rasyon protein düzeyi: Rasyonun protein düzeyinin yüksek olması vitamin A
ve biyotin gereksinmelerini 1-2 kat; düşük protein ise yine vitamin A ve
muhtemelen vitamin E gereksinmelerini 1 kat arttırır.

• Çevre sıcaklığı: Yüksek çevre sıcaklığı kanatlı hayvanlarda vitamin C


sentezini düşürdüğü için vitamin C ihtiyacını arttırır.

• Mikrobial vitamin sentezi: K vitamini ile tiamin ve piridoksin (B6) gibi bazı B
grubu vitaminler sindirim sisteminde mikro organizmalarca sentezlenmekte
olup, bu yolla yapılan katkı % 40-80 ulaşabilir. Ancak kafes sisteminde
yapılan yetiştiricilikte hayvanlarda kaprofaji tümüyle elimine edildiği ve
sindirim sisteminde sentezlenip dışkıyla atılan K ve B vitaminlerinden
yararlanma olanağı ortadan kalktığı için bu mikroorganizma sentezinin
katkısı ortadan kalkar.
• Kısmi vitamin sentezi: Nikotinik asit ve kolin, rasyonda bulunan başka
maddelerden kısmen sentezlenebildiği için, bunlara duyulan gereksinme de
rasyonun yapısına bağlı olarak azalıp çoğalabilir.

• * Vitamin formu: Yemler nikotinik asit ve pantotenik asit gibi vitaminlerin


bağlı formları bakımından zenginse, bunlardan yararlanılamadığı için
gereksinimler %60-80 arasında artış gösterir.

• * Antimetabolit aktivite: Çiğ fasulyede bulunan bazı metabolitler vitamin E;


keten tohumunda bulunanlar ise vitamin B6 gereksinimlerini %50-100
oranında arttırabilir. Aynı şekilde yemlere çeşitli amaçlar için katılan veya
yemlerde doğal olarak bulunan dikumarol, werfarin gibi bileşikler de vitamin
K gereksinmesini 10 katına çıkartabilir.
• İşleme tekniği: Çeşitli işleme teknikleri de vitamin gereksinmelerini etkiler.
Örneğin yüksek sıcaklık uygulaması yapılan peletlemede; A, D3, E, K, Bı, C
vitaminleri ile folasin ve pantotenik asitte sıcaklığın derecesi ve uygulanma
süresine bağlı olarak %10-60 düzeyinde kayba uğrar. Yemlere stabilize
edilmemiş oksidasyona açık yağların katılması A, D3, E ve K vitamini
ihtiyaçlarını bir kat arttırabilir.

• Hastalık ve stres: Kapillaria, koksidiyoz, tavuk tifosu gibi hastalıklar ve


stresler A, K ve C vitaminleri ile birçok B vitamini ihtiyacını 10 kat
yükseltebilir. Ensefalomalasi ve eksüdatif diyatez hastalıklarında vitamin E
ihtiyacı normalin 1-4 katına çıkar.
• Rasyon Ca/P oranı: Rasyonda optimum Ca/P oranı kurulamazsa vitamin D
gereksinmesi iki katına çıkabilir

• Diğer faktörler: Ultraviyole ışınları, gamma-radyasyon, nitritler, kerotenaz ve


tiyaminaz gibi enzimler başta A, Bı, B2, B6 vitaminleri olmak üzere birçok
vitaminlerle β -karotenin yıkımına yol açarak vitamin gereksinmelerinin
çeşitli düzeylerde artmasına yol açar.

Yukarda belirtilen faktörler nedeniyle kanatlı hayvanların vitamin


gereksinmeleri değişim gösterebilir. Kanatlı hayvanların vitamin
gereksinmelerinin belirlenmesi sırasında bu faktörlerin de dikkate
alınmasında büyük fayda vardır.
Yağda Eriyen Vitaminler
Yağda eriyen vitaminlerin özellikleri (Özen, 1993)

Yağda eriyen Sentez Depo Fonksiyonu Eksikliği Kaynak


vitaminler
R K R K
A vitamini -- -- + + Görme, Kseroftalmi  Balık yağı
 Sindirim sistemi,  Tereyağı
Sinir sistemi, Gece Körlüğü  Yumurta sarısı
Cinsiyet hormonları,  Sarı mısır
Ürogenital yollar  Karaciğer
α,β, γ karoten  Yeşil yapraklı sebze
 Yonca unu

D vitamini -+ -+ + +  Ca ve P absorbis. Raşitizm  Yumurta sarısı


Ergokalsiferol=D2  Kemik gelişimi  Süt
 Yumurta kabuğu Osteomalasi  Kaba yemler (güneşte kurutma)
7 dehidrokolesterol =D3 Çok az  Gün ışığı
Osteoperosis
Kolesterol = D3
E vitamini -- -- + +  Antioksidan Kas distrofisi (felç)  Tahıllar
 Döl verimi ↑  Buğday ruşeyni
α,β, γ tokoferoller en aktif Ensefalomolasi (beyin yumuşa.)
 H2O2 ↓
formu DL- α- tokoferol  Vit. A yı ve doymamış yağ Döl verimi ve çıkış gücünde ↓
asetat asitlerini korur
Eksudadif diatez (ödem)

K vitamini +- +- + +  Kanın pıhtılaşması Anemi  Taze ve kurutulmuş tüm yeşil


 Protrombin oluşumu otlar
Antihemorajik vitamin  Ispanak, lahana, domates
 Karaciğer
VKH --- Yonca  Yumurta

Vit. K2--Balık unu

Vit. K3 -- Mısırda

Menadion – sentetik Vit. K


Vitamin A

Vitamin A alkol (retinol), vitamin A aldehit (retinal) ve vitamin A asit (retinoik

asit) olmak üzere her üç bileşiğin de kanatlı ve diğer hayvanlarda vitamin A

aktivitesi bulunmaktadır. Vitamin A’nın yapısında 4 adet çift bağ

bulunduğundan doymamış bir yapıya sahiptir. Bu bakımdan kolayca

oksitlenerek aktivitesini kaybedebilir. Özellikle ışık, sıcaklık ve nem etkisiyle

ve minerallerin varlığı ve reansitleşmiş yağların bulunması durumunda

kolayca okside olabilir.


Vitamin A
Vitamin A

Suda erimeyen fakat yağda ve organik çözücülerde kolayca çözünebilen

vitamin A, açık sarı renkte ve kristal yapıdadır. Kolayca oksitlendiğinden,

karanlıkta ve oksijensiz ortamda tutulmalıdır. Çevre koşullarına karşı

korunabilmesi için stalibize edilmelidir. Bunun için ya stabil yağ, jelatin veya

mumdan oluşan bir zarf ile mekanik olarak örtülmeli ve oksijenle teması

kesilmelidir. Böylece hayvanın sindirim sistemine kadar emniyetli bir şekilde

korunmuş olur. Ya da, etoksiquin gibi etkili bir antioksidanla bozulmaya karşı

korunmalıdır.
Vitamin A
Fizyolojik Önemi

• Görme; Rodopsin sentezi.

• Epitel dokunun farklılaşması ve bütünlüğünün korunması. (biyolojik zarların

dayanıklılığını arttırır)

• Üreme ve embriyonun gelişmesi.

• Büyüme, sağlıklı olma.

• Kemik gelişmesi.

• Hastalıklarda immun yanıtın düzenlenmesi (Antikor üretimi)

• Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasının regülasyonu


Vitamin A
Eksiklik Semptomları
Vitamin A, normalde görme, büyüme, üreme ve yumurta üretimi için esansiyel bir bileşiktir.
Kanatlı hayvanlarda vücudun ihtiyaç duyduğu düzeylerde alınmadığı takdirde;
• büyümede gerileme,
• zayıflık,
• tüylerde kırışıklık,
• gözyaşı bezlerindeki sıvılarda eksilme,
• gece körlüğü,
• ergin tavuklarda göz etrafında peynirimsi salgı oluşumu,
• civcivlerde anoreksi: halsizlik ve uyuşukluk
• yumurta üretimi ve çıkış gücünde azalma,
• hastalıklara karşı dirençte azalma ve
• epitelyum dokunun kendinin yenilememesi ile karşılaşılır.
Vitamin A
Kaynakları

• Vitamin A yaygın olarak hayvansal dokularda bulunur. Bitkilerde ise vitamin A’nın

provitamini olan karotenler bulunur. Emilen bir karoten molekülünden tavukların

epitel hücrelerinde iki molekül vitamin A (retinol) oluşur. Vitamin A bakımından

zengin olan kaynakların başında;

• yeşil yapraklı bitkiler ve yonca unu,

• sarı mısır ve mısır glüten unu ile

• balık yağı gelir.

• Vitamin A, ayrıca sentetik olarak elde edilmekte ve bu haliyle kanatlı

rasyonlarına eklenebilmektedir.
Vitamin A
Kaynakları

Doğal olarak bitkiler vitamin A içermezler; karoten adı verilen provitamin A


içerirler. Hayvansal organizma karoteni vitamin A'ya dönüştürür. Doğal
olarak sınırlı miktarda olan vitamin A insanların ve hayvanların gereksinimini
karşılamak üzere sentetik vitamin A'nın alkol formu yerine genellikle daha
dayanıklı olan asetat ve palmitat gibi ester formlarda üretilmektedir. Suda ve
yağda erimiş formları ile, doğrudan yemlere katılan toz formları da vardır.
Toz formunda taşıyıcı olarak jelatin kullanılır. Vitamin A'nın bütün formları
ışık, oksijen ve asit etkisi ile kolayca tahrip olur. Yemlerde vitamin A aktivitesi
International Unit (IU) olarak verilmektedir. Bir IU vitamin A (0,3 ug vitamin A
alkol (retinol) veya 0.55 ug vitamin A palmitata eşdeğerdir. Bir IU provitamin
A ise 0.6 β -karotene eş değerdir.
Vitamin A
Metabolizması

Vitamin A ve B-karotin ince bağırsaklara, kimus içerisinde ve hiçbir değişikliğe


uğramadan ulaşırlar. Bunlar kimus içerisinde miseller oluşturarak, safra tuzları,
monogliseridler, uzun zincirli yağ asitleri ve D, E, K vitaminleri ile birlikte
bulunurlar. Bu şekilde bağırsak lümeninden mukoza hücrelerine aktarılmalarını
kolaylaştırır. Mukoza hücrelerinde B-karotinin çoğu vitamin A’ya çevrilir.
Esterleştirilen vitamin A, çoğu retinil palmitat formuna dönüşür ve lenf sistemine
aktarılır. Lenf sisteminden de kilomikronlar içerisinde kana geçer. Bir kısım
retinol ester formuna dönüşmeden de alkol formunda kana geçebilmektedir. Bir
kısım karotin hiçbir değişikliğe uğramadan da absorbe edilebilir. Bu takdirde
önce lenf sistemine oradan da kana geçer. Kana geçen karotin, proteine bağlı
formda dolaşır ve vucutta kaldığı sürece ne depo edilir, ne de vitamin A
formlarına çevrilir (Özen, 1983).
Vitamin A
Metabolizması

Kana aktarılan vitamin A bir B-lipoprotein unsuru ile birleşerek, depolanmak


üzere karaciğere taşınır. Buradan gerektiğinde alınarak kan yoluyla ilgili
organ ve dokulara gönderilir. Vitamin A metabolizamasının son ürünleri
retinil ve retinoil glukuronidler olup, dışkı ve idrarla dışarı atılırlar. Retinol, bu
son ürünlerden önce retinoik aside dönüştürülmekte, daha sonra da okside
edilmektedir (Özen, 1983).
Vitamin D

Vitamin D'nin değişik formları olmakla birlikte, en önemlileri D2 ve D3'tür.

Vitamin D'nin bu her iki formu da insan ve diğer memelilerce

değerlendirilebildiği halde, vitamin D2 kanatlı hayvanlar tarafından

değerlendirilemez. Vitamin D, kalsiyum ve fosfor'un bağırsaklardan

emilmesine yardım ederek kemik ve iskelet gelişimi için gerekli olan bu

minerallerin yarayışlılığını artırır. Benzer şekilde yumurta kabuğunda Ca

mineralinin kristalizasyonuna yardım eder.


Vitamin D

Bitkilerde vitamin D'nin provitamini ergesterol olup ultraviyole ışınlarıyla vıtamin

D2 (ergokalsiferol)'ye dönüşür. Hayvanlardaki vitamin D’nin provitamini ise

kolesterol olup, ultraviyole ışınları yardımıyla vitamin D3 (kolekalsiferol)'e

dönüşür. Görüldüğü gibi vitamin D provitaminlerinin aktif hale geçebilmeleri için

güneşin ultraviyole ışınlarına ihtiyaç vardır. Halbuki modern tavukçuluk

işletmelerinin çoğunda yapay aydınlatma yoluyla üretim yapıldığından tavuklar

tüy ve derilerinde bulunan kolestrolü vitamin D3’e çeviremezler. Bu nedenle

entansif olarak yetiştiriciliği yapılan kanatlı hayvanların vitamin D'yi yemleriyle

almaları zorunludur.
Vitamin D

VİT. D2
VİT. D3
Vitamin D
Fizyolojik Önemi

• Kalsiyum ve fosfor metabolizmasının regülasyonu

• Ca ve P’un barsak’lardan emilmesi

• Ca ve P’un böbreklerden geri emilmesi

• Ca ve P’un plazma değerlerini belli sınırlarda tutmak. (Kemiklerin normal

mineralizasyonunu için)

• İmmun sistem hücrelerinin işlevlerini düzenlemek

• Kan kalsiyum dengesinin korunması.


Vitamin D
Eksiklik Semptomları

Vitamin D bakımından eksik beslenen hayvanlarda;

• Ca ve P metabolizmasında bozukluklar,

• raşitizm (kemiklerde Ca ve P eksikliği nedeni ile ayak eklemlerinde şişlikler,


ayak ve gaganın bükülebilir hal alması),

• osteomalasi (ergin tavuklarda görülen Ca emilimi bozukluğu),

• yumurta kabuğunda yumuşama ve çıkış gücünde düşme görülür.


Vitamin D
Kaynakları

Kanatlılar için vitamin D kaynakları balık yağı, yumurta sarısı ve sentetik


vitamin D3 (1 g vitamin D3, 400.000 LU vitamin D aktivitesine sahiptir) olup
güneşte kurutulmuş yeşil yapraklı bitkiler yüksek düzeyde vitamin D
içerdikleri halde kanatlılar için yarayışlı formda değildir.
Vitamin D, doğada iki farklı formda bulunmaktadır. Ergokasiferol olarak
bilinen vitamin D2 bitkilerce sentezlenirken, kolekalsiferol olarak bilinen
vitamin D3 hayvansal organizmalarda sentezlenmektedir. Vitamin D2,
özellikle kanatlı hayvanlarca çok düşük düzeyde ( D3 ‘ün 1/10'nu)
değerlendirilebildiğinden, çiftlik hayvanları için hazırlanan yemlere ilave
edilen vitamin D kaynağı sentetik olarak üretilen kolekalsiferol, yani vitamin
D3'tür.
Vitamin D
Kaynakları

Öte yandan, sentetik vitamin D2 insan beslenmesinde ve ilaç sanayinde

yaygın kullanılmaktadır. Sentetik vitamin D kaynakları stabilitesi yüksek

yağlı çözeltiler yanında toz ve sulu formlarda da üretilmektedir. Vitamin A'ya

göre daha stabil olmasına rağmen, kalsiyum karbonat başta olmak üzere

mineral maddelerle karıştırıldığında stabilitesi azalır ve oksidasyona uğrar.

Mineral maddelerle birlikteliğinde vitamin D3, vitamin D2 'ye oranla daha

yüksek stabilite gösterir.


Vitamin D
Metabolizması

Vitamin D biyolojik olarak aktif olabilmek için metabolik değişimlere uğrayan


bir secostreoid kompleksidir. Vitamin D’ nin radyasyon etkisiyle farklı
düzeylerde antiraşitik aktivasyon gösteren 10 ayrı provitamini vardır. Vitamin
D aktivitesi gösteren bütün steroller aynı steroid çekirdeğe sahiptirler.
Bunların hayvan beslemede yalnız ergokalsiferol D2) ve kolekalsiferol (D3)
formları önemlidir. Ergokalsiferol bitkilerin yapısında bulunur kolekalsiferol
ise çoğunlukla hayvanların derisinde sentezlenmektedir. Bu iki vitamin ve
provitaminin birbirine dönüşmesi olanaksızdır (Tuncer, 2001). Vitamin D
organizmaya başlıca iki yoldan gelmektedir. Sindirim kanalına gelen Vitamin
D2 ve D3 ince bağırsaklardan emildikten sonra kan yolu ile karaciğere gelir.
Vitamin D
Metabolizması
Karaciğere gelen vitamin D burada 25-HCC’ ye dönüşür. Daha sonra 25-
HCC karaciğerden böbreklere taşınarak 1,25-di-HCC’ ye çevrilir. Bu bileşik
vitamin D’ nin biyolojik aktivasyonu en yüksek olanıdır. Böbrekte üretilen
1,25-di-HCC miktarı parathormon (PTH) tarafından kontrol edilir. Emilim için
safra tuzları ve doğal yağlara gereksinim vardır. Emilim ruminantlarda tek
midelilere göre daha düşüktür. Absorbe edilen vitamin D steroidlerinin
taşınması vitamin D bağlayıcı proteinler (DBP) aracılığıyla olmaktadır.
Vitamin D steroidlerinin bağlanma yetenekleri 25-HCC= 24,25 HCC = 25,26
HCC > vitamin D3 şeklindedir. Kanatlı hayvanlarda DBP, D2 formuna etkin
olarak bağlanamadığından kanatlılar vitamin D’ nin bu formundan etkin
olarak yararlanamamaktadır.
Vitamin D
Metabolizması

İkinci yol ise deridir. Deride bir provitamin olan 7dehidrokolesterol formunda bulunmaktadır.
Deri ultraviyole ışınlar ile irradiye edildiği zaman provitamin D3’e dönüşmektedir. Deri,
karaciğer ve kan depo yerleridir. Kanatlılarda vitamin D3’ün neredeyse tamamı karma ile
sağlanırken, memelilerde daha çok deride sentezlenmektedir. Kanatlılarda tüylerin altında
yer alan bezlerdeki yağ içinde bulunan 7-dehidrokolesterol güneş ışığı ile prekolekalsiferol
ve kolekalsiferole irradiye olmakta ve hayvanlar tarafından ağız yoluyla vücuda
alınmaktadır. 1,25-di-HCC’ ün Ca absorpsiyonu ve kemiklerden Ca mobilizasyonuna ilişkin
etkileri PTH ile yakından ilişkilidir. Kan kalsiyum düzeyi normalin altına düştüğünde,
paratroid bezleri PTH salgısını artırır bu da böbreği etkileyerek 1,25-di-HCC’nin sentezini
hızlandırır. PTH’ nın artması kemiklerden Ca++ ve HPO4—iyonlarının serbest kalarak kana
daha fazla aktarılmalarını sağladığı gibi idrarla daha çok fosfor atılmasına da yol açar ve
bağırsaklardan Ca’un emilimi artar.
Vitamin D
Metabolizması
Böbrekte Ca ve P düzeyleri normal ve PTH salgılanmadığı zaman böbrekler,
25-HCC’ü 24,25-di-HCC’ye ve 1,24,25-tri-HCC’ye dönüştürür. 1,25-di-
HCC’nin Ca absorpsiyonunu artırması, kalsiyum bağlayıcı bir protein
sentezini uyarması sayesinde mümkün olmaktadır (Özen,1995).
Karaciğerde 25-HCC oluşumu herhangi bir denetim altında değilken
böbreğin 1,25-di-HCC sentezi kalsiyum, fosfor ve paratiroid hormon ile sıkı
bir homeostatik denetim altındadır. 25-HCC’in 1,25-diHCC’e veya 24,25-di-
HCC’ye dönüşümü hayvanların fizyolojik durumlarıyla da ilişkilidir. Örneğin
hipokalsemi paratiroid bezlerinden PTH salınımını artırmaktadır.
Vitamin D
Metabolizması
Vitamin D3 ilk olarak karaciğerde sitokrom P450 hidroksilazlarından biri olan 25-
hidroksilaz tarafından parçalanır. Karaciğerde mikrozomal ve mitokondriyal
olarak adlandırılan iki enzim bulunmaktadır. Mitokondriyal enzim, kolesterolün
26- hidroksilasyona ve vitamin D3’ ün 25hidroksilasyona katalizlendiği COS
hücrelerinde bulunmakta ve burada klonlanmaktadır. Mitokondriyal enzim safra
asitleri metabolizmasında, mikrozomal enzim ise D vitamini metabolizmasında
daha etkilidir. Vitamin D2 ve D3 etkinlik bakımından sıçan, köpek, domuz, sığır
ve insanlar için aynı değere sahip iken kanatlılarda D3 vitamini D2’ den 30 kat
daha iyi değerlendirilir. Bu nedenle ticari vitamin D kaynaklarının çoğu D3
formundadır. Ergosterol bağırsaklarda az miktarda emilirse de organizmada
vitamin D2’ ya dönüşemediği için provitamin olarak önem taşımaz
(Tuncer,2001).
Vitamin D
Metabolizması

Vitamin D, karaciğerde 25-HCC ve böbreklerde 1,25-di-HCC ve 24,25-di-HCC


gibi daha polar bileşiklere metabolize olmasının yanında 30 yada daha fazla
sayıda belirlenmiş diğer metabolitlere de çevrilebilir. Vitamin D ve kanda
sirkülasyon halindeki polar metabolitleri, vitamin D bağlı proteinleri (DBP) yapar.
Vitamin D’ nin tüm formları ya lipoproteinler içerisinde veya özel α-globulin’lere
bağlanmış olarak ilgili organlara taşınır. Kandaki 25-HCC’in konsantrasyonu
rasyonla alınan vitamin D ile yada ultraviyole ışığa maruz kalma ile artmaktadır.
Böbrekteki 1α-hidroksilaz enzimi 1,25-di-HCC aktif metabolitinin oluşması için
önemlidir. İntraselülar vitamin D reseptörü (VDR) özellikle 1,25-di-HCC’ i
bağlamada ve hücresel hareketlerin oluşması için gereklidir. 25-HCC’ in VDR’ ye
bağlanması 1,25-di-HCC ile karşılaştırıldığında 2-3 katı daha güçtür. Vitamin D
metabolitlerinin yıkım ürünleri karaciğerde inaktif duruma getirildikten sonra
safra üzerinden atılmaktadır (Turan ve Erener, 2004).
Vitamin E

Tokoferollere genel olarak vitamin E adı verilir. Vitamin E biyolojik antioksidan

olup, doymamış yağların, vitamin A ve karotenin oksidasyonunu önler.

Antioksidan aktivitesi yanında döllülük, üreme, bağışıklık ve hormon

üretiminde görev almaktadır.


Vitamin E
Vitamin E
Fizyolojik Önemi
• Doymamış yağ asitlerinin oksitlenmesini önlemek. (linoleik, linolenik ve
araşidonik asit)

• Hücre metabolizmasında antitoksik faaliyetlerin gerçekleştirilmesi

• Antikor üretiminin stimule edilmesi

• Gonatların fonksiyon ve gelişmelerinin regüle edilmesi

• Ensafolamalazi ve yaşlılarda eksudatif diatezin önlenmesi

• Kas metabolizması ve glikojen dengesinin sağlanması

• Karbonhidrat ve kreatin metabolizmasının regülasyonu

• Anterior hipofiz lobu vasıtasıyla hormon metabolizmasının regülasyonu.


Vitamin E
Eksiklik Semptomları
• Vitamin E eksikliğine bağlı olarak ensefalomalasi, eksüdatif diyatez, kas
distrofisi ve kısırlık görülür.

• Ensefalomalasi: Civcivlerin boyun ve ayaklarının çarpık hal alması ile


karakterize edilen bir felç durumudur. Buna "deli civciv hastalığı"da denir.
Otopsi sonucunda beynin serebellum kısımlarında lezyonlara ve kırmızı ya
da kahverengi nekrozlara rastlanır.

• Eksüdatif diyatez: Deri altında ve kalp etrafında ve perikardiumda ödeme


rastlanır. Ödem özellikle deri altında kan serum veya plazma rengindedir.
Belirgin yeşil renk ise hemoglobinin dejenerasyonundan kaynaklanır. Yeme
selenyum ilavesi eksüdatif diyatezi önler.
Vitamin E
Eksiklik Semptomları
• Kas distrofisi: Vitamin E ile beraber sülfür içeren aminoasitlerin eksikliğinden
kaynaklanır. Göğüs ve bacak kaslarının dejenerasyonu ile karakterize bir
hastalıktır. Yeme selenyum veya sistin ilavesi ile kas distrofisinin tamamen
ortadan kaldırılması mümkündür.

• Kısırlık: Uzun süreli vitamin E eksikliği erkeklerde devamlı kısırlığa yol


açarken, dişilerde yumurta üretimini belirgin bir şekilde etkilemeden çıkış
gücünün düşmesine yol açmaktadır. Embryo ölümleri, dolaşımda meydana
gelen aksamalar nedeni ile inkübasyonun ilk 4 gününde meydana geldiği
gibi, son günlerde de meydana gelmekte hatta yumurtadan çıkıştan sonra
da ölümler görülmektedir.
Vitamin E
Kaynakları
• Vitamin E bakımından dane yemler, yonca ve yeşil yapraklı bitkiler oldukça
zengin olup hayvansal yemler genel olarak vitamin E’ce fakirdir. Ayrıca
sentetik tokoferoller de yemlere katılabilmektedir. Bu bakımdan 1 IU Vitamin
E, 1 mg vitamin E’ye eşdeğerdir.
• Bitkilerde vitamin E, tokoferoller ve tokotrienols ana gruplarında toplam 8
farklı formda bulunmaktadır. Bunlardan 4'ü tokoferol (α, β, γ, δ), diğer dördü
de tokotrienolsdür (α, β, γ, δ).
• Tokoferoller ile tokotrienolsler arasındaki farklılık, moleküler yapıda yer alan
yan zincirin tokotrienolslerde doymarnış yapıda olmasıdır. Ticari olarak
üretilen form, α -tokoferil-asetattır. Büyük ölçüde toz formunda üretilmekle
birlikte, granül ve suya katılabilir formları da üretilmektedir.
Vitamin E
Kaynakları

• dl- α -tokoferil asetat (all-rac-c-tokoferil asetat) uluslararası standart olarak


kabul edilmiş olup 1mg=1 IU olarak ifade edilmektedir. Buna agöre saf sentetik
tokoferol, dl- α -tokoferol, 1.1 IU/mg değerine sahiptir. Ticari üretilen tokoferol
kaynaklarının değerleri aşağıdadır.

Form IU/mg

dl- α -tokoferil asetat (all-rac) 1.00

dl- α -tokoferol (all-rac, sentetik) 1.10

d- α -tokoferil asetat (RRR, doğal) 1.36.

dl- α -tokoferol (RRR) 1.49

dl- α -tokoferil acid süksinat (all-rac) 1.89

d- α - tokoferil acid süksinat (RRR) 1.21


Vitamin E
Metabolizması
Vitamin E, vitamin A ve D’ye benzer şekilde , misel oluşturarak ince
bağırsktan emilirler; kanda da bir lipoprotein fraksiyonu içerisinde
taşınır.karaciğerde, yağ dokusunda ve kaslarda depolanır. Hayvan
vücudunun vitamin E depolama kapasitesi genellikle yüksektir. Depolanan
miktar yaş ilerledikçe artar; ayrıca dişilerde de erkeklerden yüksektir.
Vitamin E’nin metabolik artıkları esas olarak dışkı ile atılır.
Vitamin K

Kanın pıhtılaşmasında rol oynadığı için bu vitamine "koagulasyon faktörü"


veya kısaca "k-faktör" adı verilir. Bu viyamin kanın pıhtılaşması için gerekli
olan protrombin adlı bileşiğin yapısına girer. Vitamin K'nın değişik formları
vardır. Vitamin Kı (phyllaquinone) bitkisel dokularda bulunur. Vitamin K2
(menaquione) sindirim sistemindeki bakteriler tarafından az miktarda
sentezlenir. Vitamin K3 (menadione) bu vitaminin sentetik formu olup doğal
formunun 3 katı aktiviteye sahiptir. Vitamin K normal sıcaklıklarda stabil olup
güneş ışığında bozulur. Bu vitaminin bağırsaklarda sentezlenen miktarı
hayvanların ihtiyacını karşılayacak düzeydedir. Ancak koksidiyoz, akciğer
hastalığı, antibiyotik veya sülfat grubu ilaçlar alımı vitamin K eksikliğine yol
açabilir.
Vitamin K

VİT. K DÖNGÜSÜ
Vitamin K
Fizyolojik Önemi

• Pıhtılaşma proteinlerini oluşturan (protrombin, prokonvertin, tromboplastin,

faktör IX,X) karaciğerde sentezlenmesini sağlamak.

• Protein sentezini etkiler.

• Hücresel metabolizmalara katılır.


Vitamin K
Eksiklik Semptomları

Vitamin K eksikliğine bağlı olarak kanın pıhtılaşması gecikir, küçük yaralar

ciddi kan akıntılarına dönüşebilir, yumurtadan çıkan civcivlerde kanamalara

bağlı ölümler görülebilir. Kanın pıhtılaşmasında bozukluklar, kanamalara

bağlı anemi şekillenmesi ve büyüme bozuklukları görülür.


Vitamin K
Kaynakları

• Bu vitamin bakımından kuru yeşil yonca, kuru yeşil otlar, balık unu, et unu,
dışkı ve mayalar oldukça zengindir.

• Vitamin K, tek bir kimyasal yapının değil quinon grubunun ortak adı olarak
kullanılmaktadır. Bitkisel kaynaklı K vitamini K1 olarak bilinen filloquinon,
mikroorganizmalarca sentezlenen formu, K2 olarak bilinen menaquınon, ve
sentetık olarak üretilen formu, K3 olarak bilinen sentetik menadiondur.
Vitamin Kı pahalı olduğu için, yem sanayiinde daha ucuz sentetik form olan
vitamin K3 kullanılmaktadır. Ancak stabilite sorunu nedeniyle menadion yem
sanayiinde saf olarak değil menadion sodyum bisülfit, menadion sodyum
bisülfit kompleks veya menadion dimetil-primidinol olarak kullanılmaktadır.
Vitamin K
Kaynakları

Bu bileşikler sıcaklık ve oksidasyona dayanıklı olmakla birlikte, alkalilere ve


ışığa karşı duyarlıdır. Yem sektöründe kullanılan vitamin K3 kaynaklarının
menadion aktivitesi aşağıdadır.

Vitamin K3 Kaynakları Menadion Aktivitesi (%)

Menadion sodyum bisülfit 50.0

Menadion sodyum bisülfit kompleks 45.4

Menadion dimetil-primidinol 33.0


Vitamin K
Metabolizması

Vitamin K’nın absorpsiyonu yağda eriyen diğer vitaminlerle büyük


benzerlikler göstermektedir. Nitekim rasyonun bir miktar yağ içermesi ve
safra tuzlarının varlığı optimum absorpsiyon için gereklidir. Yeterli bir
absorpsiyon için yağlarla safra tuzlarının oluşturdukları misellere gereksinim
vardır. Bununla beraber, menadiyonun bisülfit ve fosfat tuzları kısmen suda
eriyebildikleri için, emilmeleri yağ düzeyinin düşüklüğünden fazla
etkilenmemektedir. Vitamin K hayvan vücudunda genellikle menaquinon-4
formunda depolanmaktadır. En yoğun ve etkin olarak bulunduğu organ
karaciğerdir. Hücreler düzeyinde en yoğun olduğu yer ise mitokonriya’dır.
Absorpsiyonun en yoğun olduğu yer ince bağırsağın ilk bölümleridir.
Suda Eriyen Vitaminler
Yağda eriyen Sentez Depo Fonksiyonu Eksikliği Kaynak
vitaminler

R K R K

B1 vitamini + -- + +  Koenzim olan Polinevrit ile kas kasılması (sinirsel  Tahıl daneleri
kokarbolesitazin bir bozukluk)  Bira mayası
Tiamin öğesidir  Buğday ruşeyni
Sindirim bozukluğu  Karaciğer, böbrek
 CHO metabolizmasını
Antiberiberi vitamini  Yumurta sarısı
Çok az düzenler Kalp büyümesi
Antipolinevritik vitamin
Ödem

B2 vitamini + -- --  Flavin Adenin dinükleotid Kıvrık parmak  Yağsız süt


(FAD) proteinle birleşmiş  Yonca
Riboflavin 5-PO4 Civciv ayak felci
durumdadır  Yeşil yem
 Sarı fermentler taşıyan İshal
Laktoflavin
floroproteinlerin
koenzimidir Göz deri
Vitamin G
Sinir bozuklukları

Yumurta çıkış gücü

Niasin + -- --  Difosfopridin nükleotid Pallegra dilde kızarma ağız  Tahıllar ve diğer yemler
DDN etrafında yara  Hayvansal kaynaklar
Nikotinik asit  Trifosfopridin nükleotid
TDN (koenzim I ve II nin İshal kusma
Antipellegro vitamin
yapısına girer)
Anemi
Nikotinamid
Dermatit
Niasinamid
Yağda eriyen Sentez Depo Fonksiyonu Eksikliği Kaynak
vitaminler

R K R K

Pridoksin B6 + -- --  Dekarboksilazların Deri bozukluğu Pridoksin B6


 Transamilazların
Pridoksinamin  Aminoasit ile ilgili olan Sinir bozukluğu Pridoksinamin

Pridoksal enzimlerin koenzimi Anemi (domuzda) Pridoksal


olarak görev yapar
Pridoksin hidrokorin Pridoksin hidrokorin

(en çok kullanılan) (en çok kullanılan)


Pantotenik asit + +  Koenzim A’ nın bir Deri ve kıl bozukluğu  Pantotenik asit
öğesidir
Tuzu Ca-pantotenat  Yağ ve kolesterol Sinir sistemi bozukluğu Tuzu Ca-pantotenat
sentezi Kümes hayvanlarının göz
kapakları yapışır

Ağız etrafında, başta,


ayaklarda yaralar ve
kabuklanmalar görülür

Dermatit

Çıkış gücü ↓
Biotin + + --  Yumurta akı Perosis (kemik
hastalığını önleyici deformasyonu)
Vitamin H  Mn Dermatit (deride yara)
Koenzim R  Kolin ve folik asit ile
birlikte Perosisten Kıl dökülmesi
korur
Gelişme bozukluğu

Çıkış gücü ↓
Yağda eriyen Sentez Depo Fonksiyonu Eksikliği Kaynak
vitaminler
R K R K

Kolin + + --  Lesitin, sfingomiyelin,  Perosis


asetilkolin ve
Lipotropik faktör kolinklorür tuzunun
yapısına girer
 Karaciğerde yağ
birikimini önler
 Sinir uyarılarının
iletilmesi
Folik asit + -- --  Glutamik asit ve PABA  Anemi
içerir
Faktör U,  Pürinlerin ve metil  Perosis

Vitamin M, gruplarının sentezinde  Ağız yaraları


etkili enzimlerde görev
Vitamin Be alır  İshal
 Nükleik asitlerin
Be kongugat Folasin sentezinde görev alır  Kötü tüylenme

SLR faktör  Kolin tasarruf ettirir

Laktobacillus kazein
faktör

Pteroilglutamik asit

Vitamin B12 + -- +  Pernisiyaz anemi  Gübre


 Genel
Kobalamin  Perosis benzeri hastalık

Siyanokobalamin  Yumurta çıkış gücünde ↓

 Perosis ağız ve dilde


iltihap
Yağda eriyen Sentez Depo Fonksiyonu Eksikliği Kaynak
vitaminler

R K R K

PABA + -- --  Folik asidin yapısında


yer alır
 Kıl ağarmasını önler

İnozitol + -- --  Fosforik asit esterleri  Kıl dökülmesi


şeklinde bulunur
 Dermatit

 Raşitizm

Vitamin C + + -- Antioksidanttır  Skorbüt,  Yeşil yemler


 Hayvan pancarı
D- Askorbik asit  şişme,  Meyve
L- Askorbik asit  kanama,  Sebze

Antiaskorbik faktör dişlerin dökülmesi

L-dehidroaskorbik asit  Anemi,

 hemoraji (kılcal damar


Çok az çatlaması)
Suda Eriyen Vitaminler (Türkmen ve ark., 2011)
Vitamin Adı Bulunduğu Kaynaklar Görevleri Eksikliği

Tane yemler, yeşil yapraklı


Tiamin Karbonhidrat metabolizması Polineuritis, beriberi
bitkiler, karaciğer, yumurta
Tahıllar ve yan ürünleri, yeşil Civcivlerde içe kıvrılmış
Riboflavin Hücre solunumu
bitkiler, karaciğer, süt, maya parmak felci
Yağlı tohum küspeleri, yeşil Hidrojen taşıyıcı enzimlerin
Niasin Pellegra, karadil, perozis
yapraklı bitkiler, karaciğer yapısına katılır
Karaciğer, maya, kepek,
Pantotenik Asit Enerji metabolizması Dermatit
yumurta sarısı
Karaciğer, maya, süt, et, tahıl
Pridoksin Protein metabolizması Sinir sistemi bozukluğu
yan ürünleri
Karaciğer, maya, süt, ayçiçeği
Biotin Yağ asiti sentezi Perozis, yağlı karaciğer
küspesi, melas
Hayvansal kökenli yemler,
Folik Asit yeşil yapraklı bitkiler, yağlı Alyuvar sentezi Kazsızlık, perozis
tohum küspeleri, tahıllar
Kan hücreleri ve kemik iliği
Siyanokobalamin Karaciğer, balık unu, süt tozu Kansızlık (anemi)
oluşumu

C vitamini Yeşil meyve ve sebzeler Antioksidan, demir emilimi Skorbüt


Vitamin B1 (Tiamin)
Fizyolojik Önemi

• Tiamin formunda karbonhidrat metabolizmasını regüle eder. (Kokarboksilaz)

• Bazı enzim aktiviteleri için gereklidir.

• Yağ absorbsiyonu için gereklidir.

• Mide barsak sistemini koruyucu etkilidir.

• Peristaltik hareketlerin düzenli olmasına yardımcı olur.

• Sinir doku ve myokardium fonksiyonlarının normal seyretmesine

yardımcıdır.
Vitamin B1 (Tiamin)
Vitamin B1 (Tiamin)
Eksiklik Semptomları

Tiamin eksikliği 9-12 günlük civcivlerde polineuritis (sinirsel düzensizlik)

hastalığı görülür. Önceleri uyuşukluk ve baş felçleri şeklinde kendini

gösteren hastalık daha ileri düzeylerde bacak ve boyun felçleri şeklinde

ortaya çıkar. Tiamin eksikliğine bağlı olarak ayrıca iştahsızlık, hareketsizlik

ve genel zayıflık da görülür. Tavuklarda yem tüketimi azalması ve sindirim

sistemi bozuklukları görülmektedir.


Vitamin B1 (Tiamin)
Kaynakları

• Tahıl ve tahıl yan ürünleri Tiamin bakımından zengin kaynaklardır. Öte

yandan küfler bu vitamini tahrip ederler.

• Dane yemler, küspeler ve bira mayasında önemli miktarlarda bulunan

tiamin, ticari olarak stabilitesi yüksek beyaz toz-kristal yapıda tiamin

hidroklorid veya tiamin mononitrat formunda üretilmektedir. Tiamin

mononitrat formu ışık, sıcaklık, nem ve pH gibi etkenlere karşı daha

dayanıklıdır.
Vitamin B2 (Riboflavin)

Bu vitamin hücre solunumundaki oksidasyon reaksiyonlarında görev alır ve bu

reaksiyonlarla ilgili olarak 12 den fazla enzimin yapısına girer.


Vitamin B2 (Riboflavin)
Fizyolojik Önemi

• Karbonhidrat ve proteinlerin metabolizması için gerekli olan çok sayıdaki

enzimin prostetik gruplarını oluşturur.

• Hidrojen atomlarının transfer metabolizmasında bulunurlar.

• Besinsel kökenli enerjinin kullanılabilir hale getirilmesi.

• Besinlerin sindirim kanalından emilmesi


Vitamin B2 (Riboflavin)
Eksiklik Semptomları

Kanatlı hayvanlarda riboflavin eksikliğine bağlı olarak diyare, büyümede

gerileme, kıvrık parmak felci (curled-toeparalysis), siyatik sinirlerinin şişip

genişlemesi sonucu diz üzerinde yürüme görülür. Ayrıca damızlık sürülerde

riboflavin eksikliği çıkış gücünde düşmeye yol açar. Ölen embriyolarda

cücelik, ödem, dejenere ’’kurt gövdesi" görünümü ve tüylenmede bozukluk

gözlenir. Embriyo ölümleri daha çok inkübasyonun ikinci haftasında ortaya

çıkmaya başlar.
Vitamin B2 (Riboflavin)
Kaynakları

• Riboflavin bakımından yeşil bitkiler, karaciğer, süt ve yumurta oldukça

zengindir. Bu vitamin mantar, küf ve bakteri tarafından sentezlenir. Sentetik

olarak da elde edilmektedir.

• Sarıdan portakal sarısına kadar değişen renklere sahip suda zor çözünen

bileşiktir. Suda çözünmesi için nikotin amid ve asit salisilik gibi yardımcı

maddeler kullanılır. Buna karşın riboflavin-5-fosfatın sodyum tuzu suda iyi

erir. Sıcaklığa, oksijene dayanıklı, ışığa ve UV ışınlarına duyarlıdır.


Niasin (Nikotinik Asit, PP vitamini, B5 vitamini)

Bu vitamin iki önemli koenzimin yapısına girmektedir. Bunlar NAD (nikotinamin

adenin dinükleotid ) ve NADP (nikotinamid adenin dinükleotid fosfat)'dir.


Niasin (Nikotinik Asit)
Fizyolojik Önemi

• Nikotinamid/Nikotinic asit, nikotinamid adenin dinükleotid (NAD) ve

nikotinamid adenin dinükleotid fosfat (NADP) koenziminin kompenentidir.

• Hücre içinde karbonhidratların, yağların ve proteinlerin metabolik

reaksiyonlarında görev alır.

• Deri ve sindirim kanalının normal fonksiyonları için gereklidir.


Niasin (Nikotinik Asit)
Eksiklik Semptomları

Kanatlı hayvanlarda bu vitaminin eksikliğine bağlı olarak büyürnede

gerileme, yem tüketiminde azalma, tüy gelişiminde bozukluk, ayak ve deride

permatit görülür. Niasin eksikliğine bağlı olarak iki haftalık civcivlerde ağız

boşluğu ve üst özofagus bölümlerinde "kara dil" adı verilen iltihabi vakalar

görülür. Yine bu vitamin eksikliğinde hindi palazlarında perosise benzer bir

araz görülür. Bu araza sık olmamakla birlikte civcivlerde de rastlanır.


Niasin (Nikotinik Asit)
Kaynakları

• Niasin tahıl ve tahıl yan ürünlerinde bulunmakla birlikte, yararlanılabilir

formda değildir. Bu nedenle hayvanların niasin gereksinmeleri karşılanırken

bu dikkate alınmalıdır.

• Niasin sentetik olarak nikotinik asit ve nikotinamid formlarında üretilir. Her iki

formunda niasin aktivitesi aynıdır. Beyaz kristal toz yapıda olup, sıcaklık,

ışık ve oksitlenmeye dayanıklıdırlar. Nikotinik asit suda zor eridiği halde,

nikotinamid çok kolay erir.


Pantotenik Asit (Vitamin B3)

Koenzim A'nın yapısına girmesi

nedeniyle karbonhidrat ve yağların

oksidasyonunda önemli fonksiyona

sahiptir.
Pantotenik Asit
Fizyolojik Önemi

• Koenzim-A’nın bir kompenentidir,asil taşıyıcı proteinin bileşimine girer.

• Yağların degradasyonu ve sentezinde önemli rol oynar.

• Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasını regüle eder.

• Enfeksiyonlara direnci arttırır.

• Pigmentasyonda gereklidir.
Pantotenik Asit
Eksiklik Semptomları

Eksikliğinde civcivlerde büyümede gerileme, kaba ve bozuk tüylenme, ağız

ve vent kenarlarında yaralar görülür. Yine 12-14 gün içerisinde oluşan

yapışkan eksüdat, göz kapaklarının granüller ve yapışkan bir görüntüye yol

açar. Biyotin eksikliğindeki kadar şiddetli olmayan ölçüde ayaklarda dermatit

görülür. Damızlık sürülerin bu vitamince eksik beslenmesi inkübasyonun

son günlerinde embriyo ölümlerinin artmasına yol açar. Yumurtadan çıkanlar

ise zayıf olup, kısa sürede ölürler.


Pantotenik Asit
Kaynakları

Pantotenik asit bakımından zengin kaynaklar, karaciğer, mantar, yumurta ve


yeşil bitkilerdir. Kalsiyum ve sodyum tuzları formunda üretilir. En yaygın
formu d- veya dl-kalsiyum pantotenattır. Bir gram d-kalsiyum pantotenat,
0.92 g d-pantotenik asit aktivitesine sahiptir. dl-kalsiyum pantotenat ise 0.46
g d-pantotenik asit aktivitesi sergiler. Çiftlik hayvanları pantotenik asitin
sadece d- izomerinden yararlanabilir. Yem sektörüne d ve 1 izomerlerinin
eşit miktardaki karışımından hazırlanan dl-kalsiyum pantotenat
satılmaktadır. Pantotenik asitin kalsiyum ve sodyum tuzları beyaz renkli toz
kristal formda olup suda kolay çözündükleri halde yağda çözünmezler.
Pantotenik asit bileşikleri oksijen ve ışığa dayanıklı, sıcaklık ve rutubete
duyarlıdırlar.
Vitamin B6 (Pridoksin)

Proteinlerin transaminasyon ve dekarboksilasyon reaksiyonlarında görev alır.


Vitamin B6 (Pridoksin)
Fizyolojik Önemi

• Protein metabolizmasında pridoksal-5-fosfat, pridoksamin fosfat (koenzim)

olarak önemli role sahiptir.

• Amino asitlerin emilmesi,metabolizması ve taşınmasında görevli çok sayıda

enzimin koenzim kısmını oluşturur.

• Yağ ve karbonhidrat metabolizmasında önemlidir.

• Mineral metabolizması için gereklidir.


Vitamin B6 (Pridoksin)
Eksiklik Semptomları

Eksikliğinde civcivlerde iştahsızlık, büyümede gerileme, sinirsel hareket

bozukluğu (kontrolsüz koşuşma ve ötme, yan yatıp kanatları germe,

ayakları silkeleme, başın ileri geri oynatılması ve boyun döndürülmesi) ve

yumurta verimi ile çıkış gücünde düşme görülür.


Vitamin B6 (Pridoksin)
Kaynakları

• Piridoksin çoğu yem kaynaklarında protein kompleksi halinde bulunur. Bu

vitamin bakımından yeşil yapraklı bitkiler zengin kaynaklardır. Kas ve

karaciğer dokusu da piridoksin bakımından zengindir.

• Ticari formu beyaz ve kristal toz formundaki pridoksal hidrokloriddir. Suda

kolay çözünür, yağda çözünmez. Pridoksal hidroklorid sıcaklık ve oksijene

duyarlı, alkali ve nötr çözücülerde ışık etkisi ile tahrip olan bir bileşiktir.
Biyotin (Vitamin H, Vitamin B7, Faktör X, Koenzim R)

Karboksilasyon ve dekarboksilasyon reaksiyonlarında ve aminoasit


metabolizmasında önemli işlevleri vardır. Kristal biyotin sıcaklığa ve ışığa
karşı oldukça dayanıklı, UV ışınlarına duyarlıdır.
Biyotin ( Vitamin H)
Fizyolojik Önemi

Yağ asiti sentezinde görev alır.


Biyotin ( Vitamin H)
Eksiklik Semptomları

Biyotin eksikliğine bağlı olarak deri, ağız ve göz kenarları ile ayaklarda

dermatit görülür. Parmak altlarında ise kanamalı derin çatlaklar oluşur.

Ayaküstü ve bacaklar ise kuru bir görünüme sahiptir. Göz kapakları şişer

birbirine yapışır. Bu vitamin eksikliğine bağlı olarak ayrıca perosis veya

tendon kayması adı verilen bacak kemiği-eklem bozukluğu görülür. Damızlık

tavuklarda biyotin eksikliği yumurta verimini pek etkilemediği halde çıkış

gücünde düşmeye yol açar.


Biyotin ( Vitamin H)
Kaynakları

Kimyasal yolla %100 saf halde üretilmektedir. Beyaz toz kristal formunda,

suda zor çözünen fakat yağda hiç çözünmeyen bir bileşiktir.


Kolin

Bu vitamin parasempatik sinirlerin uyarılmasında görev alır. Örneğin oviduct

kontraksiyonu ve kursağın boşaltılmasında fonksiyonu vardır. En önemli

fosfolipidlerden lesitin ve sifingomiyelinin yapısına girer. Labil metil grup

vericisi olduğu için lipotrop faktör olarak da görev yapar. Kolin genel olarak

yumurtacı tavuklarca yeterli düzeyde sentezlenebilmektedir.


Kolin
Fizyolojik Önemi

• parasempatik sinirlerin uyarılması

• oviduct kontraksiyonu ve kursağın boşaltılmasında fonksiyonu vardır


Kolin
Eksiklik Semptomları

Eksikliğine bağlı olarak perosis ve büyümede gerileme görülür.


Kolin
Kaynakları

• Kolince zengin kaynaklar arasında karaciğer, balık unu, mantar,


fermentasyon yan ürünleri ve soya küspesi sayılabilir.
• Kolin sentetik olarak metanol ve amonyaktan trimetilamin oluşturulmasını
takiben bunun da etilen oksit ile reaksiyona sokulması ile üretilir. Yem
sektöründe kullanılan kolin tuzu, kolinin hidroklorik asitle muamelesi ile
üretilir. Ticari olarak kolin, kolin klorit (%86.8 kolin) veya kolin bitartarat (%48
kolin) formlarında satılmaktadır. Kolin klorit sıvı (%70) veya kuru toz (%25-
60) formdadır. Sıvı formdaki kolin klorit son derece güçlü korozif etkiye
sahip olup depolanması özel dikkat ister. Ayrıca bu formdaki kolinin
vitaminlerle bir arada bulundurulmaması gerekir. Sıvı formdaki kolin kloritin
diğer vitaminlerle ön karışıma sokulmadan doğrudan tek olarak yeme ilave
edilmesi daha doğrudur.
Folik Asit (Vitamin B 10)

Bu vitamin tek karbonlu bileşiklerin metabolizmalarıyla, purin bazları ve metil

gruplarının sentezinde rol alır.


Folik Asit (Vitamin B 10)
Fizyolojik Önemi

Alyuvar sentezinde görev almaktadır.


Folik Asit (Vitamin B 10)
Eksiklik Semptomları

Eksikliğine bağlı olarak büyümede gerileme, zayıf tüylenme ve renk

bozukluğu, anemi, kırmızı kan küreciklerinde anormal şekillenmeler görülür.

Damızlık hayvanlardaki eksikliğinde ise embriyonel gelişmede bozukluklar

ve ölümler görülür.
Folik Asit (Vitamin B 10)
Kaynakları

• Bira mayası folik asitçe zengin kaynaktır.

• Ticari olarak değerlendirilmek üzere kimyasal yolla üretilmektedir. Sarı ve

turuncu-sarı renkte kristal toz formda suda çözünen ve seyreltik alkalilerde

zor çözünen, yağda çözünmeyen bir bileşiktir. Hava oksijenine ve sıcaklığa

karşı dayanıklı, ışığa karşı ise duyarlıdır.


Siyanokobalamin ( Vitamin B12)

Yumurtadan çıkış, civcivlerde büyüme ve taşlık erozyonunun önlenmesinde

etkili esansiyel bir vitamindir.


Siyanokobalamin ( Vitamin B12)
Fizyolojik Önemi

• Normal hemotopoesis için gereklidir.

• Kemik iliğinde leukosit ve trombositlerin gelişmesinde rol alır.

• Hücrelerin gelişmesi ve çoğalmasında görev alır.

• Sinir hücrelerinin myelinizasyonu için gereklidir

• Protein metabolizması için ve özellikle aminoasit ve nükleik asit


metabolizmasında hayati önem taşır

• Folik asit kullanımını sağlayıcı etkisi

• Nükleozidlerin sentezine ilişkin etkisi

• Metil grupları biyosentezindeki rolü

• Lipit ve karbonhidrat metabolizması

• Süksenil koenzim-A oluşumu.


Siyanokobalamin ( Vitamin B12)
Eksiklik Semptomları

• Eksiklik Semptomları

• Eksikliğine bağlı olarak karaciğer, kalp ve böbreklerde yaralanmalar, taşlıkta

erozyon görülür. Damızlıklarda ise embriyoda kanamalar ve ödem görülür.

Ayrıca civcivlerde ölümler görülebilir.


Siyanokobalamin ( Vitamin B12)
Kaynakları

• Sadece bakteriler tarafından sentezlenebilen bu vitamin bakımından et, süt,

yumurta, balık unu, böbrek ve karaciğer gibi hayvansal ürünler zengin

kaynaklardır.

• Yapısında %4.5 kobalt içeren ve sadece mikroorganizmalar tarafından

üretilebilen siyanokobalamin, fermentörlerde bakterilere ticari amaçla

ürettirilmektedir. Koyu kırmızı kristal toz formda olan vitamin B12, suda zor,

alkolde kolay çözünen bir bileşiktir. Oksijene ve sıcaklığa karşı dayanıklı,

UV ışınlarına duyarlıdır.
Vitamin C (Askorbik Asit)

Geri dönüşümlü kuvvetli oksitleyici ve indirgeyici karakteri nedeniyle bu vitamin


organizmada birçok metabolik reaksiyonların vazgeçilmez iştirakçisidir. En
önemli görevi kollojen biyosentezinde rol almasıdır. Hücrede elektron transferi
gerektiren birçok reaksiyonlarda elektron alıcısı veya vericisi olarak görev alır.
Bazı aminoasitlerin metabolik oksidasyonlarında, metal iyon (demir)
metabolizmasında (emilim ve hücrelere dağıtım) indirgeyici ve şelating materyal
olarak, karnitin sentezinde, lökositlerin fagositik aktivitesini artırıcı unsur olarak
bağışıklık sisteminde, kanserojenik etkisi bilinen nitrozaminlerin etkisinin yok
edilmesinde, bazı metal iyonların toksik etkilerinin önlenmesinde,
kortikosteroidlerin sentezinde ve spermlerin oksidasyonunun önlenmesinde rol
alır. Normal olarak bu vitamin kanatlı hayvanlar tarafından böbreklerde
sentezlenebilmektedir
Vitamin C (Askorbik Asit)

Bu nedenle klasik besleme kitaplarında kanatlı hayvanlar için esansiyel önemi

olmayan vitamin olarak yer almakta veya hiç yer almamaktadır. Ancak son

yıllarda yapılan araştırmalar, olumsuz çevre veya hastalık koşul1arı altında

kanatlıların bu vitamini sentezleme yeteneklerinin düştüğünü ve bu şartlar

altında kanatlı hayvanlar için bu vitaminin esansiyel öneme sahip olduğu ortaya

konulmuştur. Özellikle yüksek çevre sıcaklığı altında beslenen yumurta

tavuklarının sıcaklık stres nedeniyle olumsuz yönde etkilenen yumurta verimi,

yumurta iç ve dış kalitelerinin iyileştirilmesinde yeme C vitamini katkısının önemli

rolü olduğu bildirilmektedir.


Vitamin C (Askorbik Asit)

Yine yüksek sıcaklık altında yetiştirilen etlik piliçlerin olumsuz yönde

etkilenen perrformanslarının yeme C vitamini katkısı ile bir miktar

önlenebileceği saptanmıştır. Bu sonuçlar stres koşulları altında kanatlı

yemlerine C vitamini katkısının verim kaybının önlenmesinde etkili olacağını

göstermektedir. Isı, ışık ve oksijen gibi faktörler nedeniyle çok hızlı şekilde

okside olabilen C vitamini bakımında hayvansal ve bitkisel kaynaklı yem

maddeleri çok fakir olup, yemlerin vitamin C içerikleri genellikle sentetik C

vitamini kullanılarak yükseltilmektedir.


Vitamin C (Askorbik Asit)
Vitamin C (Askorbik Asit)
Fizyolojik Önemi

• Mezenşimal kökenli dokuların (bağ doku, kemik doku, kıkırdak doku) yapımı ve
bütününün korunması

• Kollajen sentezi için bazı prolin kalıntılarının hidroksipırolıne çevrilmesi

• Proteinlerdeki l-lizine yan zincirinin yükseltgenerek hidroksimetil lizine çevrilmesi

• Folik asidin folinik aside çevrilmesi

• Enzimleri p-hidroksifenilpirüvik oksidaz etkinliğine karşı korumak

• Demirin bağırsaklardan emilmesini sağlamak

• Adrenal kabukta hormonların sentezlenmesini sağlamak.

• B ve E vitaminlerinin kullanımında görevlidir.

• Adrenal kabukta hormonların sentezlenmesini sağlamak

• B ve E vitaminlerinin kullanımında görevlidir.

• Hayvanlarda bağışıklık sistemini olumlu yönde etkiler.


Vitamin C (Askorbik Asit)
Eksiklik Semptomları

• Deri, kas, kemik diş eti gibi yapılarda kolay kanamalar


• Yaraların iyileşmesinde gecikme
• İmmun sistem baskılanması
• Hastalıklara karşı vücut direncinin kırılması
• Isıya karşı vücut direncinin azalması
• Anemi
• Et tipi piliçlerde karkas kalitesinde bozulma.
• Yumurta veriminde azalma
• Yumurta kabuğunun kalitesinde bozulma
• Kırık yumurta oranında artma
Vitamin C (Askorbik Asit)
Kaynakları

Kanatlılar tarafından böbrekte, ruminantlar tarafından ise karaciğerde


sentezlenebilen askorbik asit, çiftlik hayvanları için genellikle esansiyel
olarak kabul edilmemektedir. Ancak değişik stres koşulları altında kanatlılar
için esansiyel özellik taşıdığı artık kesin kabul görmüş bir gerçektir. Askorbik
asitin sıcaklık, ışık, nem ve minerallere karşı hassasiyeti çok yüksektir.
Stabilitesinin yüksek olması amacıyla ticari olarak değişik formları
üretilmektedir. Yem sektöründe son yıllarda depolamaya, peletlemeye ve
suya dayanıklı formları olan etil selüloz, gliserid veya polimer kaplı (coated)
askorbik asit ile askorbil monofosfat veya askorbil-2-polisfosfat gibi
stabilitesi yüksek diğer formları kullanılmaktadır.
KAYNAKLAR
Anonim, 2012. http://www.muhteva.com/yagda-eriyen-vitaminler-ve-ozellikleri-t246476.html. Erişim, 09.04.2012
Anonim, 2012. http://tr.wikipedia.org/wiki/Vitamin. Erişim, 05.04.2012
Anonim, 2012. extremelongevity.net/2012/03/21/vitamin-c-reduces-cellular-senescence/. Erişim, 03.05.2012
Demirel, G., Pekel,A., 2006. Tavuklarda Bağışıklığın Artırılmasında Besin Maddelerinin Rolü. İstanbul Üniv. Vet. Fak.
Derg., 32(2), 71-77.
Durgun, T., İstek, Ö., 2004. Veteriner cerrahide A vitamininin rolü. Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları, 69-73.
Kutlu, H.R., 2009. Tavukların Beslenmesi. Tavukçuluk Bilimi (Yetiştirme, Besleme, Hastalıklar). (Editörler: M. Türkoğlu, M.
Sarıca), Bey Ofset Matbaacılık, 3. Baskı, 353-497s, Ankara.
Öztürk, E., 2020. Kanatlı Hayvanların Beslenmesi. Ders Notu Ondokuz mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni
Bölümü Samsun Türkiye.
Özen,N.,1995. Hayvan Besleme Fizyolojisi ve Metabolizması. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fak.Yayınları, Ders notu:6,
Antalya.
Şenköylü, N., 2001. Modern Tavuk Üretimi. Genişletilmiş 3. baskı, Anadolu Matbaası, 536s., Tekirdağ.
Turan, A ve G. Erener, 2004. “Kanatlı Hayvan Beslemede 25-Hidroksikolekalsiferol” 4. Ulusal Zootekni Bilim Kongresi,
Poster Bildiriler Cilt 2, 216-221, Isparta.
Tuncer, Ş.D.,2001. Vitaminler. “Ed. A. Ergün ve Ş.D. Tuncer Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları”,s. 6365, AÜ.
Veteriner Fak. Yayınları, Ankara.
Türkmen, İ., Biricik, H., Deniz, G., Gezen, Ş., 2011. Yem Bilgisine Giriş. (Temel Yem Bilgisi ve Hayvan Besleme). (Editör:
Türkmen, İ.). TC. Açıköğretim Yayını No: 1286. Eskişehir.

You might also like