You are on page 1of 96

VİTAMİNLE

R
2020-Online Ders

Dr Öğr Üyesi Ayşe Özdemir


Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Biyokimya
•Vitaminler 1601’den itibaren çeşitli araştırıcılar tarafından fark edilmiş
ancak tanımlanamamıştır. James Lancaster tayfaların diyetlerine
turunçgilleri eklemiş.

•Diyete eklenen turunçgiller tayfalarda görülen diş çürümesi, diş eti


kanaması ve genel durum bozukluklarına karşı koruyucu etkili
olduğunu göstermiş.

•1882-Takari; günlük öğünlerine et, arpa ve meyve eklenmiş


gemicilerde beriberinin tedavi edildiğini gözlemlemiş.
• 1905 yılında Corneius Adrianus Pekelharing, hayvanlarını saf protein,

karbonhidrat, yağlar, inorganik tuzlar, su ve az bir miktar süt ile beslemiş ve

bunların yaşamlarını devam ettirip, büyüdüklerini görünce; süte normal yaşamın

sürmesi ve gelişmesi için gerekli olan küçük miktarlarda bazı maddelerin

bulunduğunu bildirmiş.

• Pekelharing deney hayvanlarında besinsel sütün gerekliliğini göstermiş


•1911 yılında Casimir Funk pirincin kabuğundan elde ettiği
ekstre ile güvercinlerdeki polinöriti tedavi etmeyi başarınca bu
ekstreye yaşam için gerekli vital ve yapısında amino asit
bulunduğu için de VİTAMİNE adını almış.
▪ 1913 yılında besinlerde bulunan ve yağda çözünen, kimyasal yapısı bilinmediği
için de A harfi ile tanımlanan bir madde keşfedildi.

▪ 1928’de “suda çözünen C” olarak bilinen bir faktör izole edildi. Daha sonra
askorbik asit olarak isimlendirildi.

▪ Daha sonra bu gruptaki besin maddelerinin sadece amin bileşikleri olmadığı


anlaşılınca “e” silindi ve bugünkü şekliyle tanımlandılar.

▪ İlk yağda eriyen maddenin tek bir madde olduğu sanılıyordu.

▪ Artık vitaminlerin kimyasal yapıları tamamen aydınlatıldığı için özel isimler de


verildi.
VİTAMİN
▪Yeni hücre ve dokuların yapımı gibi metabolik olayların
gerçekleşmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürülebilmesi için gerekli olan,

▪Endojen sentez edilemeyen veya yetersiz derecede sentez edilen,

▪Besinlerle küçük miktarlarda alınması gereken organik maddeler


olarak tanımlanır.
•GÜNLÜK ALINMASI GEREKEN VİTAMİN
RECOMMENDED DAİLY ALLOWANCE (RDA)
DİETARY REFERENCE INTAKE (DRI)
•RDA değerleri topluma, yaşa, cinsiyete ve hamilelik
gibi durumlara bağlı olarak değişmektedir.

•Genellikle mg (mcg), mg, IU, RE (retinol eşdeğeri)


birimleriyle ifade edilir.

•1 RE = 1 mg retinol = 3.33 IU A vitamini


VİTAMİNLERİN GÖREVLERİ
• Vitaminlerin tümünü içeren bir besin maddesi bulunmadığından vitaminleri içeren
çeşitli besinler yeterli ve dengeli bir diyetle düzenli olarak alınmalıdır.

• Vitaminlerin bir kısmı besinlerde provitamin olarak bulunur ve vücutta aktif hale
dönüştürülür

• Dehidrokolesterol Vit D

• Bazı vitaminler vücutta sentez edilebilir.

• Triptofan Niasin

• Bağırsak florasında Bağırsak bakterileri K Vitamini


• Direnç arttırıcı ve düzenleyici olarak görev yaparlar

• Sindirilmez, hücre yapısına katılmaz,enerji vermez

• Sentetik olarak yapılabilir

• Güneş ışığı,oksijen, demir, bakır gibi metallerle etkileşebilir ve bozulabilir

• Vitaminler ve türevleri, enzimler için kofaktör olarak işlev görürler.

• B vitaminin tüm grupları enzim katalizli reaksiyonlarda kofaktörler olarak


veya kofaktör öncüsü olarak rol alır.
•Vitaminlerden herhangi birinin veya birkaçının vücuda gerekli
miktarlarda sağlanamaması, ilgili vitaminin veya vitaminlerin katıldığı
biyokimyasal ve fizyolojik olaylarda aksamaya ve yetersizlik
belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açar.
VİTAMİN EKSİKLİĞİ
1- Günlük yetersiz alınım: Açlık, yoksulluk, alkolizm.

2- Yetersiz emilim: Safra kanalı tıkanması ile yağda çözünen vitaminlerin


emilememesi
▪ Pernisiöz anemi (İntrinsik faktör eksikliği)

▪ Sprue sendromu

▪ İnce bağırsak iltihabı

3- İhtiyacın Artması:

■ Büyüme, hamilelik, laktasyon, yaralanma


4- Yetersiz Kullanım:
■ Bazı Vitaminlerin transportu için gerekli olan protein eksikliği

■ İnaktif olan Vitamin ön maddesinden aktif şeklin sentezindeki bozukluk

5- Atılımın Artması:

■ Böbrek fonksiyon bozukluğu

6- İlaca Bağlı Eksiklik:

■ Antibiotik alınımına bağlı barsaktaki mikrobial sentez bozukluğu

■ Tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazide bağlı B6 eksikliği gibi...


1-Yağda Çözünenlerin Özellikleri
•Yağda çözünen vitaminler apolar hidrofobik moleküllerdir.
•İzopren ünitesinden sentezlenirler.
• CH2 – C (CH3) = CH – CH2 -
•İnsan vücudundaki sentezleri yeterli değildir.
•Vit D insan vücudunda sentezlenebilir.
•Diğerleri de az miktarda izoprenden sentezlenirler. Dietle alınımları
gereklidir.
•Yağ emilimi normal olduğunda emilebilirler.
•Emildikten sonra kandaki taşınımları diğer apolar lipidler gibi
lipoproteinler veya özel bağlayıcı proteinler ile olur.
2 -Suda Çözünen Vitaminlerin Özellikleri
•Kimyasal olarak heterojen bir grupturlar.

•B grubu vitaminleridir. (Büyük kısmı)

•Günlük alınımları gereklidir.

•Suda eridiklerinden fazlası idrar ile atılır.

• Toksik miktarda birikimleri pek görülmez. (kobalamin


birikebilir)
•Suda çözünen vitaminlerin çoğu ara metabolizmada kullanılan
enzimlerin koenzimlerinin öncülleridirler

•Çoğu suda çözünen vitamin enerji üretimi ve hematopoezle


ilgili metabolik yollarda koenzim olarak görev görür.

•Bu vitaminler enerji metabolizmasında santral rol oynadıkları


için eksikliklerinde ilk olarak hızlı gelişen dokularda problemler
ortaya çıkmaktadır.
1- Suda Çözünen Vitaminler:
■ Tiamin (B1 Vitamini, Anörin)
■ Riboflavin (B2 Vitamini, Laktoflavin)
■ Niyasin (Nikotinamid, PP Vitamini, B3)
■ Piridoksin (B6 Vitamini)
■ Biotin (H Vitamini)
■ Pantotenik asid (B5 vitamini)
■ Paraaminobenzoik asid
■ Folik asid (B9 vitamini)
■ Vitamin B12 (Siyanokobalamin)
■ Lipoik asid
■ C Vitamini (Askorbik asid)
İlk izole edildiklerinde B4 vitamini olarak adlandırılan
adenin ve B8 vitamini olarak adlandırılan adenilik asit.
Bu bileşiklerin artık B vitamini grubuna ait olmadıkları
biliniyor.
2- Yağda Çözünen Vitaminler:
■ Vitamin A (A Vitaminleri) Akseroftol, Retinol
■ Vitamin D (D Vitaminleri) Kalsiferol
■ Vitamin E (E Vitaminleri) Tokoferol
■ Vitamin K (K Vitaminleri) Fillokinon
1- Suda Çözünen Vitaminler:
■ Tiamin (B1 Vitamini, Anörin)
■ Riboflavin (B2 Vitamini, Laktoflavin)
■ Niyasin (Nikotinamid, PP Vitamini, B3)
■ Piridoksin (B6 Vitamini)
■ Biotin (H Vitamini)
■ Pantotenik asid (B5 vitamini)
■ Paraaminobenzoik asid
■ Folik asid (B9 vitamini)
■ Vitamin B12 (Siyanokobalamin)
■ Lipoik asid
■ C Vitamini (Askorbik asid)
TİAMİN (Vitamin B1 -tiamin, antiberiberik vitamin)
▪En önemli görevi enerji metabolizmasındadır.

▪Değişik besinlerle vücuda alınan besin öğelerinin vücutta enerjiye


çevrilmesi, karbonhidratlardan enerji yapımında

▪B1 vitamini vücutta depo edilen bir vitamin değildir

•Pişirme ortamına bir alkali eklenirse parçalanır, normal pişirme


yöntemleriyle bozulmaz.
•Tiaminin aktif şekil olan tiamin pirofosfat (TPP), çeşitli enzimatik
reaksiyonlarda aldehit grubunun transferinde görev yapan bir
koenzimdir.
Yetersizlik ve Fazlalıkları
▪ Diyetlerinin büyük bir kısmını pirincin oluşturduğu bölgelerde sık görülür.

▪ Yorgunluk ve isteksizlik, iştah azalması, kusma ve sindirim sisteminde


bozukluklar, kalp yetmezliği , huzursuzluk sıklıkla görülen yetersizlik
belirtileridir

▪ Diğer vitaminlerin eksikliği ile birlikte olan tiamin eksikliği hallerinde beriberi
hastalığı tablosu ortaya çıkar. (Yaş,Kuru ve İnfantil Beriberi)

▪ Beriberi denilen ve sinir sistemi bozukluğu şeklinde tanımlanan, eklemlerde


şişlik ve ağrı, denge bozukluklarına neden olan hastalıklar en önemli yetersizlik
belirtisidir
Vitamin B2 (riboflavin, laktoflavin)
•Riboflavin bitkisel ve hayvansal kaynaklı yiyeceklerde serbest
Riboflavin, çok sayıda enzimde flavin mononükleotid (FMN) veya
flavin adenin dinükleotit (FAD) şeklinde prostetik grup olarak bulunur
şeklinde bulunur.

•FMN, FAD proteinlerle birleşerek flavaprotein veya flavoenzimleri


oluşturur

•En çok bulunduğu besinler: Et, süt, yumurta, karaciğer ve yapraklı


sebzelerdir
Ağız köşesi çatlağı (cheilosis, ragad)

•İnsanlarda diğer vitaminlerin eksikliği


ile birlikte olan riboflavin eksikliği
hallerinde seboreli dermatit,
keratokonjunktivit, atrofik glossit,
Ağız köşesi çatlağı (cheilosis, ragad)
görülür.
Niasin (B3 Vitamini)
•Doğal besinlerde niasin daha çok amid şeklinde bulunur.
•Et, karaciğer, balık, süt, ceviz, fıstık, çay, kahve zengin kaynaklardır.
•Niasin veya Niasin amid dietle alındıktan sonra ince barsakta emilir.
•Kanda daha ziyade eritrositler içerisinde bulunur.
•Dokularda depo edilemez. En çok karaciğer, kas ve böbrek
dokusunda bulunabilir. Fazlası idrar ile atılır.
Niasin
+
(nikotinik
+
asit)
• NAD ve NADP , çok sayıda oksidoredüksiyon reaksiyonlarında
dehidrojenazların koenzimi olarak görev yaparlar

• NAD (Nikotinamid adenin di nukleotid)

• NADP (Nikotinamid adenin di nukleotid fosfat) yapısında bulunur

• Oksido reduksiyon olaylarında etkilidir (elektron ve hidrojen taşıyıcıdır)


• İnsanlarda Nikotinamid sentezi Triptofandan yapılabilir.
• İnsanda nikotinamid eksikliğinde derinin güneş gören yerlerinde dermatitis,
diyare ve demans ile karakterize pellegra tablosu oluşur; bu nedenle
nikotinamid, pellegraya karşı koruyucu faktör (PP vitamini) diye de bilinir
Eksikliği :
•Pellagra (pelle= deri,
agra= kaba)
•Pellagra besinlerle yetersiz
niasin veya triptofan alınımı
ile gelişebilir.
•DDD görülür
•(Dermatit, Dementia, Diare)
HARTNUP hastalığı (triptofan absorpsiyonunu bozan herediter
bir hastalık)
KARSİNOİD SENDROM (karsinoid tümörler sonucu
serotonin ve diğer katekolaminlerin sekresyonunun artması
pellagra’ya neden olabilir. Bu durumda triptofan seretonin
sentezi için kullanılmaktadır)
Uzun süreli antitüberküloz ilaçlarının kullanımı.
Vitamin B5 (pantotenik asit)
• İnsan ve hayvan organizması için önemi, koenzim A’ının yapısında
bulunmasından ileri gelir.

• doğada yaygın olarak bulunduğundan ve bağırsak florası tarafından


sentez edildiğinden insanlarda eksikliği görülmez.
• Doğal olarak oluşan piridoksol (piridoksin),
piridoksamin ve piridoksalin ortak adıdır
• İnce barsakta bakteriler tarafından sentez edilebilir.
Besin maddelerinde serbest veya proteinlere bağlı olarak
bulunurlar.
Serbest şekli ince barsaktan emilir. Bağlı şekli önce
serbest şekle geçer sonra emilir.
Beyin, karaciğer ve kas dokusunda depo edilebilir.
a-Aminoasidleri substrat olarak kullanan birçok enzimin
kofaktörüdür. Piridoksal fosfat ve piridoksamin fosfat
koenzim olarak aktiftirler
b- Doymamış yağ asidlerinin organizmada kullanılımında
etkili
c-Vit B6 Porfirin yapımında da etkili. Hem sentezinde
koenzim olarak görev alır.
Eksikliği:
• Erişkin insanlarda vitamin B6 eksikliğine bağlı olarak oluşan spesifik hastalık
sendromu bilinmemektedir. Ancak tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazid
verilmesiyle vitamin B6 eksiklik belirtileri meydana getirilmiştir ki bunlar,
mikrositer hipokrom anemi ve çocuklarda konvülziyonlardır.

• Kanda piridoksal fosfat azalır. Homosistinüri ve sistationinüri görülür.

• Deri ve mukozada yaralar,Anemi

• Santral sinir sistem bozukluğu,Konvulsion, çocuklarda epileptik nöbetler


Biotin, Biyotin , B7 ve H vitamini
• Süt, yumurta, ve kabuklu yemişler gibi besin kaynaklarında bulunmaktadır.

• Biotin takviyesi olmadan yıllarca diyetlerinde sadece yumurta akı yiyen kişiler, yeterli
B7 vitamini alamayabilirler.(Dermatit,iştah kaybı,depresyon)

• Gıdaların işlenmesi biotin gibi besin maddelerinin seviyesini azaltır. Bu yüzden gıdalar
olabildiğince taze ve çiğ tüketilmelidir.

• Yumurta akında bulunan ve avidin adı verilen bir glikoprotein, biotin ile birleşerek
sindirilemeyen ve dolayısıyla bağırsaktan emilemeyen bir kompleks meydana getirir

• Organizmada karboksilasyon yapan yani bir moleküle CO2 bağlanmasını katalize eden
karboksilaz enzim sistemlerinin prostetik grubu olarak bulunur
•Yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunduğundan bu ad verilmiştir.
Çünkü Latincede folum yaprak manasındadır. Mitchell ve
arkadaşları bu vitamini, 1941 yılında ıspanak yapraklarında
keşfetmişlerdir.
•Bitkilerde bulunan folik asidde 7 tane glutamik asid vardır.
•Folik asid besinlerle alınmalıdır.
•İnce barsaktaki hidrolitik enzimler yerine özel bir enzimle yıkılırlar.
•pişirmekle besinlerdeki folik asidin yarısı kaybolur
•Tetrahidrofolik asit, metil, hidroksimetil gibi tek karbon atomlu
grupların bir molekülden diğerine aktarılmasını sağlayan enzimlerin
kofaktörüdür
Günlük İhtiyaç

• Kadın ve erkeklerde 400 mcg/gün

• Hamilelikte 600 mcg/gün

• Folik asid büyüme ve hücrelerin çoğalmasında temel rol oynar.

• Hematopoetik sistemde ve vücudun bütün dokularında folik aside ihtiyaç


vardır.

• Folik asit eksikliğinde pürin biyosentezi ve dolayısıyla nükleik asit biyosentezi


bozulur ki bu, kan tablosuna yansır; megaloblastik anemi, lökopeni ve
trombositopeni ortaya çıkar.
B12 Vitamini
•Hayvansal kaynaklı (et, böbrek, karaciğer)
•İnsanda sentezlenebilir.
•Bitkilerde yok denecek kadar az.
•Kobalaminler (Siyanokobalamin)
Günlük ihtiyaç 2.5 mcg/gün
•Vücutta 4 mg depo (yarısı karaciğerde)
•Hamilelikte 2.6 mcg/gün
B12 Vit. Fonksiyonları :
•Kobalamin’i kofaktör olarak kullanan iki enzim sistemi vardır.

•Vitamin B12 koenzim olarak nükleik asidlerin sentezinde de


etkilidir. Ribonukleotidlerin, deoksiribonükleotidlere çevrilmesinde
etkilidir.

•Eritrosit olgunlaştırıcı etkisi vardır.


Ekstrinsik Faktör: B12 Vit
•Instrinsik Faktör : Glikoprotein

•Besinlerle alınan B12 midede serbestleşir.

•Emilebilmesi için Intrinsik faktöre bağlanması gerekli. Intrinsik faktör


midede salgılanan bir glikoproteindir. Ayrıca mide suyunda yeterince
HCI olmalıdır. Aklorhidride (yeterince serbest HCI olmayan durum)
emilemez. Pernisiyöz anemi görülür.
B12 Vit. Eksikliğinde anemi görülür.
1- Pernisiöz anemi :
• Herhangi bir nedenle intrinsik faktör azlığı sonucu B12 emiliminin azalması
2- Megaloblastik anemi
a- B12 eksikliği
1-Alınımında eksiklik (vejeteryanlar)
2-Absorbsion bozukluğu (intrinsik faktör eksikliği)
b- Folik asit eksikliği
1-Alınımında eksiklik (Alkoliklerde)
2-İhtiyacın artması(Gebelik, gelişme dönemi, kanser, dializ)
• Taze meyve ve sebzelerde bulunur

• Isıya dayanıklı değildir, pişirme ile bozulur.

• Dondurulmuş yiyeceklerde aktif kalabilir.

• Bitki ve hayvanlarda sentez edilebilir.

• İnsanlarda L-Gulukonolakton Oksidaz enzimi olmadığından sentezlenemez. Bu


nedenle dışardan alınmalıdır.

• Vitamin C ince barsakta çok kolay emilir.

• Eksikliği ancak yetersiz alınım sonucu olur.

• İnsanlarda yaygın olarak 3-4 ay yetecek kadar bütün dokularda depo edilebilir.

• Askorbik asid oksalata dönüşerek idrar ile atılır.


Fonksiyonları
I. Hücrelerde oksido reduksiyon olaylarında etkili.

II. Hücreler arasındaki bağ dokusu kollajeninin oluşumunda etkili

III. Bazı maddelerin emiliminde etkili Ör: B12, Demir.

IV. Safra asidleri oluşumunda

V. Antioksidan etkili. Membranlarda oksitlenmiş tokoferolu indirger


Eksikliği:

• Skorbut

• Yaraların geç kapanması

• Diş kaybı, diş eti kanaması

• Anemi

• Eklemlerde şişme

• Kollajen yetersizliğine bağlı bağ dokusu bozukluğu kollajen


hidroksilasyon eksikliği sonucu gelişir.
2- Yağda Çözünen Vitaminler:
■ Vitamin A (A Vitaminleri) Akseroftol, Retinol
■ Vitamin D (D Vitaminleri) Kalsiferol
■ Vitamin E (E Vitaminleri) Tokoferol
■ Vitamin K (K Vitaminleri) Fillokinon
KAROTENLER
• Doğal olarak oluşan, doğada yaygın bulunan kırmızı-sarı renkte, yağda erir
pigment maddelerdir. Karotenoidler sebze ve meyvelerin renk, koku ve
tatlarını verir. Yeşil yapraklı sebzeler karoten yönünden zengin olmalarına
rağmen klorofilin rengi daha baskındır.

• hayvanlarda retinolün uzun zincirli yağ asidi esterleri halinde, bitkilerde ise
bir provitamin olan β-karotenler halinde bulunur
• β karoten: A Vitamini ön maddesidir. (Pro Vit A)
• Pro Vitamin A, (Beta karoten, Alfa karoten, Gama karoten, Kriptoksantin)

• Pro Vitamin A etkisi olmayanlar: Likopen, Lutein, Zeksantin


•Karotenoidler hücreyi 3 farklı şekilde korur.
1- Flavin ve porfirin gibi uyarıcıların zararlı etkileri önleme
2- Singlet oksijeni baskılama
3- Peroksil radikali temizleme

•β karoten ve Likopen gibi karotenoidler LDL’nin yapısında yer alır ve


LDL’yi oksidasyonlardan korur.
• Retinol, olasılıkla bir hormon olarak işlev görür.

• Retinal, görme pigmenti rodopsinin gerekli ön maddesidir.

• Retinoik asit ve metabolitleri, epitel farklılaşması üzerinde etki gösterirler

• Vitamin A eksikliğinin erken belirtilerinden biri, karanlığa karşı adaptasyon


bozukluğu ile karakterize gece körlüğü (niktalopi)’dir. Gece körlüğünde retinada
rodopsin azalmıştır; rodopsinin yeniden sentez hızı düşmüştür.

• Alınan günlük vitamin A miktarının normalin çok üstünde olması halinde


hipervitaminoz A tablosu ortaya çıkar.

• Hipervitaminoz A durumunda özellikle kemiklerin epifiz sonundaki kıkırdak


büyümesinde yavaşlama olur ve epifiz yarığı erken kapanır
•Vitamin A (Retinol) besinlerle alınabilir veya bitki
karoteninden vücutta sentezlenebilir. (Karaciğer ve
barsak hücreleri)
•Vitamin A genelde besinlerde yağ asidi esterleri şeklinde
bulunur.
•Sindirim olayında hidroliz olur ve serbest Vit A olarak
emilir.
•İntestinal mukoza hücrelerinde yeniden esterleşir
(Genelde palmitik asid).
•Şilomikronlarla lenf sıvısına geçer.
• Bitkisel kaynaklı besinlerle genelde β-karoten alınır.

• Ya β-karoten şeklinde emilir veya

• hidroliz olarak 2 molekül Retinal aldehide dönüşür ve emilir.

Aldehit Redüktaz
Retinal aldehid Retinol

• Karaciğere gelen Vitamin A, Retinil Esterleri şeklinde bir Lipoglikoprotein


olarak depo edilir.

• Normalde karaciğerde 300-900 mg depo vardır.

• Dokulara transportu gerektiğinde hidroliz olur


•Retinol bağlayıcı proteine (RBP) bağlanarak plazmaya verilir.
•Pre albumine bağlı olarak taşınır. Ayrıca Retinoik asit plazmada
Albumine bağlanarak taşınabilir.
•Retinol ekstra hepatik dokulara girince başka bir hücresel Retinol
bağlayıcı Proteine bağlanır (CRBP)
•Alınan A Vitamini RBP kapasitesini aşarsa Vitamin A nın toksik
etkisi görülür.
Vitamin A’nın Fonksiyonları
1-Görme Siklusu

•Vit A nın en önemli etkisi Görme Biyokimyasındaki rolüdür.

•Görme olayı fotokimyasal bir olaydır.


• Retinada Rod ve Kon fotoreseptör hücreleri var

• İnsan retinasında ortalama 3 milyon kon ve 100 milyon rod hücresi var.

• Kon hücreleri renk görmeğe yarar(Gün ışığında)

• Rod hücreleri az ışıkta “ “ (Gece görmesi)


• Rodlardaki görme pigmenti RODOPSİN https://www.youtube.com/watch?v=7Kn3nsocIp8

• Konlardaki görme pigmenti İODOPSİN

Rodopsin = Opsin + 11-cis retinal.

(Protein)

• Görme mekanizmaları aynıdır.

• Rodopsine ışık vurduğunda fotokimyasal izomerizasyon olayları başlar. Trans retinal ve opsin ayrılır.

• Rod hücre membranındaki Na iyon kanalında konformasyonel değişikliğe neden olur. Hücre içinde Na
iyonlarının hızlı akışı sonucu oluşan sinir uyarısı optik sinir vasıtasıyla beyne iletilir.

• Oluşan trans retinal tekrar 11-cis retinale dönüşür. Bu hemen opsine bağlanır ve siklüs tamamlanır.

• Aynı olay kon hücrelerinde renk görmek için tekrarlanır.


2-Büyüme
• Vit A eksik verilen deney hayvanlarında önce iştah kaybı görülmüş ve kemik
büyümesinde yavaşlama saptanmıştır.
3-Üreme
• Spermatogenez için gerekli ayrıca dişilerde fetal rezorpsiyonu önlemektedir.
4-A Vit. Epitel dokusu ile ilgili görevleri vardır.
• A Vitamini Epitelin salgı yapıcı özelliğinin çalışmasını sağlar.
• A Vitamini bulunmazsa epitel dokusunda kuruma görülür.
• Epitel dokudaki etkisi retinoik asit üzerinden olur.
5-Retinol-fosfat-mannoz şeklinde glikolipid

Membran yapısında bulunur. Vit A glikoprotein sentezinde rol


oynar.

• Etki mekanizması

Hücre içinde bulunan reseptörüne bağlanarak nükleusa girer.


DNA’ya bağlanarak bazı genlerin ifadelerini kontrol eder.

Bu etki steroid hormonların etkisine benzemektedir.


7- Vitamin A ve β karoten Antioksidan etki gösterirler.

Bu etkilerinden dolayı birçok hastalığa ve kansere karşı


koruyucu etki gösterirler.

Bu etkiyi yapılarında bulunan konjuge çift bağlar yardımıyla


sağlarlar. Kanserojen etkisi olan oksijen radikallerini
bağlayarak zararlı etkilerini önlerler.
Eksikliği:
• Karaciğerde A Vit.deposu azaldığında az ışıkta görme bozukluğu (gece körlüğü) ortaya
çıkar.
Daha ileri yetmezlikte mükoz sekresyon azalma sonucu:
• Kseroftalmi
• Solunum yolları enfeksiyonları
• Böbrek taşı oluşumu
• Ürogenital yollarda bozukluk
• Vit A Diş ve Kemik oluşumuna etkilidir.
• Dişeti ve dişlerde bozukluk
• Çocuklarda kemik büyümesinde duraklama
A Vit. Fazla Alınması: Hipervitaminozis A

•A Vitamini emilimi hızlı olmasına karşı vücuttaki


konsantrasyonunun azalması yavaş olur.
•Hipervitaminozis A, günlük dozun yaklaşık 10 misli kadar fazla
alınması sonucu gelişir.
8000 – 10000 mcg/gün veya 25000-33.000 IÜ/gün
Günlük mak.doz 3000 mcg≈10000 IÜ geçmemeli
65 yaş üstünde doz 3000mcg/gün “
Hipervitaminozis A
- İştah kaybı
- Kaşıntı
- Mide bulantısı – kusma
- Saç dökülmesi
- Bulanık görüş
- Baş ağrısı
- Yorgunluk
- Kemik ve eklem ağrısı
- Karaciğer büyümesi, siroz
KAROTENEMİ:
- Besinlerle fazla karoten alınmasıyla oluşur.
- Deri, avuç içi, ayak tabanı sararır
- Sarılıktan farkı sklera sararmaz
A vitamini
•Görme, büyüme, üreme, embriyo gelişmesi, kan
yapımı, bağışıklık sistemi ve doku hücresi
farklılaşmasında gerekli bir vitamindir.

•A vitamini yağda erir,

•ısıya dayanıklıdır,

•emilimi için safra asitlerine ihtiyaç duyar


• Vücudun hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin oluşumunda yardımcıdır.

• Kemik dokusunun ve üreme sisteminin gelişiminde yardımcıdır.

• Gözlerinizin karanlıkta normal olarak görmesine ve alacakaranlığa alışmasına yardım


eder.

• Epitel (barsak,deri vb) doku yapımı, gelişimi ve korunmasında görev alır.

• Solunum ve üreme sistemi ile sindirim sisteminde; ağız, mide ve ince bağırsakların ve
idrar yollarındaki deri ve dokuların sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayarak,
enfeksiyonlara karşı korur.

• Karotenoid formları bir antioksidan olarak çalışırlar ve çeşitli kanser türleri ile
yaşlanmaya bağlı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterebilirler
D Vitamini
2 önemli D Vitamini kaynağı var.
1- Dietle alınan D2 ve D3: Balık yağı, yumurta sarısı, karaciğer, sütten yapılan besinlere D
Vitamini katılmaktadır
2- Fotoliz olayı ile deride 7.dehidrokolesterolden oluşan D3
• Dietle alınan D2 ve D3 ince barsaktan emilir.
• Özel bir Globulin’e bağlanarak kan yolu ile karaciğere gider.
• Karaciğer hücrelerinin mikrozom fraksiyonunda hidroksillenir.

25.Hidroksilaz
Kolekalsiferol 25.hidroksi kolekalsiferol
(25.hidroksi Vit.D3)
• mayada ve mantarlarda ergosterolden (provitamin D2) UV ışık etkisiyle türemiş
ergokalsiferol (Vitamin D2)

• hayvanlarda deri altındaki yağ dokuda 7-dehidrokolesterolden (provitamin D3)


UV ışık etkisiyle türemiş kolekalsiferolün (Vitamin D3)

• 1α,25-dihidroksi vitamin D3 (aktif vitamin D3, kalsitriol)’e dönüştürülür.

• 25.hidroksi kolekalsiferol’un Vitamin D etkisi yoktur. Karaciğerde bu


maddenin oluşum miktarı 25.hidroksi D3 miktarı ile ayarlanır.
• Vitamin D’nin genel etkisi, kalsiyum ve fosforun organizmaya alınışını ve
organizmada tutulmasını artırmak, onların kullanılması ile kemik
mineralizasyonunu sağlamaktır.

• Vitamin D eksikliğinin neden olduğu başlıca biyokimyasal anormallikler,


hipokalsemi ve hipofosfatemidir.

• Vitamin D eksikliğinin neden olduğu klinik durum, iskeletin gelişmesi


döneminde raşitizm; iskelet gelişimi tamamlandıktan sonra osteomalazidir.
D Vit Eksikliği
- RAŞİTİZM (Çocuklarda görülür)

- OSTEOMALAZİ (Büyüklerde)

- Yetişkinlerde görülen osteomalazide


kemikler eğrileşmeye ve kırılmaya daha
yatkındır. Osteomalazi erkeklere oranla
50 yaş üzerindeki kadınlarda daha sık

- Yaşlılarda 7.dehidrokolesterolun D3
dönüşümü (derideki fotoliz) azalır.

.
FAZLA ALINIMI:
Uzun Süre Fazla Alınırsa:
•Kemiklerde demineralizasyon sonucu küçük çarpmalarla
kırık oluşur.
•Serum Ca++ ve fosfor artışına bağlı olarak yumuşak
dokularda kalsifikasyon oluşur.
Örnek: Böbrek taşları
Vitamin K
•Bulunduğu besinler: koyu yeşil yapraklı sebzeler, brokoli,
domates, et, yumurta sarısı, balık yağı, karaciğer, patates,
soya yağı, zeytin yağı
•K Vitamini besinler içerisinde yaygın bulunduğundan ve
barsakta sentez edilebildiğinden eksikliği lipid emilim
bozukluklarında olabilir.
•Safra tuzlarının yardımı ile emilerek şilomikronların
içerisinde lenf sistemine katılırlar ve karaciğere giderler.
•K ismi Koagülasyon, kan pıhtılaşmasından geliyor.
K Vitamini etkisi gösteren 3 tip madde vardır.
•K1 Fillokinon – bitkisel kaynaklıdır
•K2 Menakinon – barsakta bakteriler tarafından
sentezlenir ve absorbe olur
•K3 Menadion – izopren yan zinciri olmayan
sentetik K Vit.
Etkisi
1- Koagülasyon= Kan pıhtılaşması
• Pıhtılaşma faktörlerinden II, VII, IX, X faktöre etkilidir.
• Bu faktörler karacigerde inaktif şekilde sentezlenirler. Aktiflenmeleri için Vit K gerekli
2- Kemik Mineralizasyonu
• Kemiklerde Vit. K bağlı proteinler izole edilmiştir.
• Osteoblastlarda sentezlenen Osteokalsin sentezi D
3- Karaciğer hücrelerinin mitokondrilerinde oksidatif-fosforilasyon olayında etkilidir.
Nedeni:K Vitamini elektron taşıyabilir özelliktedir
Eksikliği:

• İnsan organizmasında sentezlendiği için gerçek eksiklik pek görülmez.

• Uzun süreli antibiotik kullanımı sonucu barsak florası bozulacağından


hipoprotrombinemi görülebilir.

• İyi beslenemeyen yaşlı kişilerde görülebilir. Sonuçta kanamaya eğilim artar.

• Vit K eksikliği, yetersiz osteokalsin oluşumuna bağlı kemik mineralizasyonunda


bozukluğa neden olur.

• Osteoporoza bağlı kemik kırığı oluşmuş kişilerde Vitamin K1 eksikliği saptanmıştır.


Yeni doğanda:
• Yeni doğanlarda bağırsak florası oluşmadığı süre içinde, kanamaya eğilim şeklinde
kendini gösteren vitamin K eksiklik belirtisi görülebilir ki bu, yeni doğanın hemorajik
hastalığı tablosudur. Yeni doğana bir defa Vit.K iğnesi yapılabilir.
• Sentetik K Vitaminin fazla alınması oral antikoagulanların etkisini bloke edebilir.
Vitamin K antagonisti warfarin gibi 4-hidroksi dikumarin (dikumarol) tipi ilaçlar,
koroner damarların trombozu tehlikesindeki gibi kanın pıhtılaşma kabiliyetinin
azaltılmasının istendiği hallerde tedavi amacıyla antikoagulan olarak kullanılırlar.
Kumarin etkisi ile protrombin zamanı uzar; uzamış olan protrombin zamanı, karaciğer
fonksiyonu normal ise vitamin K uygulandıktan 12-36 saat sonra normale döner
• Hamile kadınlarda kullanılırsa yeni doğan bebekte sarılık görülür. Eritrositlerin aşırı
yıkımına bağlıdır.
• Doğal K1 fazla alınmasının bir yan etkisi yoktur. Doğal K1 ve K2 kolaylıkla
depo edilir ve atılır.
• Günlük ihtiyaç (RDA)
• Yaşla değişebilen bir miktardır.
• 6 aydan küçük bebeklerde : 5 mcg/gün
• 1-3 yaş çocuklarda : 15 mcg/gün
• 10 yaşa kadar : 30 mcg/gün
• Yetişkin erkeklerde : 120 mcg/gün
• “ kadınlarda : 90 mcg/gün
• 65 yaş ve üstü yaşlarda osteoporoz ve kemik kırık riskine karşı 250 mcg
E Vitamini Kaynakları
•Yeşil bitkiler,Bitkisel yağlar(Ayçiçeği, mısır,soya fasulyesi
yağları),Süt,Yumurta ,Karaciğer
•E Vit. Pişirme ve derin dondurucuda etkisini kaybeder.
•Doğal olarak oluşan çeşitli tokoferoller vardır.
•En çok bulunan ve en aktif olan α- tokoferoldur.
•Besinlerde bulunan diğer tokoferoller beta, gama ve delta
tokoferollerdir.

E Vitamini Fonksiyonları
• İnsanlarda
• 1-Kas zayıflığı
• 2-Kreatin üri
• 3-Eritrosit yıkımı
• Hayvanlarda
• Anti sterilite faktörü, fertilite faktörü üretim fonksiyon bozukluğu
• Metabolik Önemi
• 1-Antioksidan
• 2-Selenyum metabolizması
•Yüksek dozda C Vit alınması Vit E ihtiyacını artırır.
•Yüksek dozda E Vit alınması Vit K absorpsiyonunu
azaltır.
•Yüksek dozda A Vit alınması Vit E absorpsiyonunu
azaltır.
•Demir E Vit tahrip eder. Bu nedenle Demir tabletleri ve
E Vit günün aynı zamanında alınmamalı.
• E Vitaminine olan ihtiyaç hamilelik ve laktasyon döneminde ve yeni
doğanda fazladır.
• E Vit. eksikliğinde Anemi gelişir. Anemi hemoglobin sentezinin
azalması ve eritrosit ömrünün kısalmasına bağlı olabilir.
• İnsanlarda vitamin E eksikliğinin belirtileri, kreatinüri, kas güçsüzlüğü
ve dayanıksız eritrositlerdir.
• Çok doymamış yağ asidli yağlarla beslenmek E Vitaminine olan
ihtiyacı artırır.
• Lipid emiliminin bozulmasına neden olan hastalıklar E Vitamini
eksikliğine bağlı nörolojik bozukluklara neden olur.
Selenyumun

Selenyum, Vitamin E gibi hücreyi peroksidatif etkilerden korur.

• Se etkisi E vitamini ihtiyacını azaltır.

• Se, Glutatyon peroksidazın yapısında bulunur. Bu enzim yağasidi


hidroperoksidlerin membran yapısını bozmasını önleyerek E Vitaminine yardımcı
olur.

• Pankreas normal fonksiyonu için gerekli.

• Vit E’nin plazma lipoproteinlerine bağlanmasına yardım eder.


Vitamin benzeri bileşikler
•kolin
•karnitin
•α-lipoik asit
•PABA (p-aminobenzoat)
•inozitol
•koenzim Q
•biyoflavonoidler (vitamin P)
• Kolin:doğada serbest halde bulunmaz; fosfatidilkolinin ve asetilkolinin
yapısında yer alır . Asetilkolin, beyin-sinir sistemi ve kaslarda oluşur;
parasempatik sinir sistemi nörotransmitteri olarak işlev görür.

• Karnitin (vitamin T): özellikle uzun zincirli yağ asitlerinin -oksidasyonla


yıkılmak üzere sitoplazmadan mitokondri içine transportunda görev alır

• α-Lipoik asit (tiyoktik asit) :piruvat dehidrojenaz ve -ketoglutarat


dehidrojenaz multienzim komplekslerinde yer alan dihidrolipoil
transasetilaz enziminin koenzimidir
• PABA (para amino benzoik asit) :folik asit sentez eden mikroorganizmalar için gerekli bir
besinsel faktördür . İnce bağırsaklarında folik asit sentezi gerçekleşen canlılara PABA verilmesi
folik asit eksikliğini önemli ölçüde ortadan kaldırdığı için önemlidir.

• İnozitol (Miyoinozitol, mezoinozitol) :inozitolün bitkilerde bulunan ve fosforik asitle


hekzafosfat halinde esterleşmiş şekline fitik asit denir

• Fitik asidin en önemli özelliklerinden biri kalsiyum ve magnezyum iyonları ile suda
çözünmeyen tuzlar oluşturmasıdır; bundan dolayı kalsiyum ve magnezyumun bağırsaklardan
emilmesini azaltır

• Koenzim Q (ubikinon): biyolojik oksidasyon zincirinde yer alır; solunum zinciri içinde,
solunum zincirine bağlı bulunan başka substratlardan türeyen indirgeyici ekivalanlar için
toplayıcı bir noktadır

You might also like