You are on page 1of 136

BİZANS DÖNEMİNDE URFA VE ÇEVRESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İBRAHİM HALİL KÜNEŞ

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ
ANA BİLİM DALI

MERSİN
OCAK-2023
BİZANS DÖNEMİNDE URFA VE ÇEVRESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İBRAHİM HALİL KÜNEŞ


ORCID ID: 0000-0002-8502-361X

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ
ANA BİLİM DALI

Danışman
Doç. Dr. Şener YILDIRIM
ORCID ID: 0000-0002-9476-6431

MERSİN
OCAK-2023
ÖZET

“Bizans Döneminde Urfa ve Çevresi” başlıklı Yüksek Lisans tezi kapsamında, Şanlıurfa il
merkezinin yaklaşık 85 km kuzeybatısında, Halfeti ilçesine bağlı Gürkuyu mahallesinde yer alan
ve aynı isimle bilinen Geç Antik Döneme ait kilise incelenmiştir. Geç Antik Dönemdeki çeşitli
yapıları ait oldukları düşünülen toplamda 51 adet mimari plastik taş eser kataloğa dâhil edilmiştir.
Gürkuyu mahallesinde yer alan ve büyük ölçüde tahrip olan kilise plan, mekân, inşa malzemesi ve
tekniği bakımından benzer örnekleri üzerinden karşılaştırma ve değerlendirmeye tabii tutulmuş
ve MS 5-6 yüzyıl aralığına tarihlendirilmiştir. Toplamda 51 adet olan taş eserler, 5 tanesi sütun
kaidesi,16 tanesi sütun başlığı, 20 tanesi paye başlığı, bir adet kemer, 1 adet kapı lento-sövesi, 7
adet kemer/arşitrav parçası, 1 adet çeşme ve 1 adet su kabından oluşmaktadır. Atölye üslubu, taş
işçiliği ve motif repertuvarı bakımında paralel örnekleriyle birlikte değerlendirilen taş eserlerin
MS 5. İle 6. yüzyıla ait oldukları düşünülmektedir. Bununla birlikte liturjide kullanıldığı düşünülen
Su Kabının ise Urfa Haçlı kontluğu dönemine ait olduğu varsayılmaktadır. Bunun dışında Geç
Antik dönemden günümüze sadece bir payesi ulaşabilmiş Viranşehir’deki Merkezi mekânlı yapı
ile henüz kazısı yapılmamış olan Harran Bazilikasınada değinilmiştir.

Anahtar Kelime: Edessa, Osrhoene Bölgesi, Geç Antik Dönem, Bizans Mimarisi.

Danışman: Doç.Dr. Şener YILDIRIM, Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Mersin Üniversitesi, Mersin

iv
ABSTRACT

Within the scope of the master's thesis titled "Urfa and Its Surroundings in the Byzantine
Period", the church belonging to the Late Antique Period, known by the same name and located in
the Gürkuyu neighborhood of the Halfeti district, approximately 85 km northwest of the city
center of Şanlıurfa, was examined. A total of 51 architectural plastic stone works, which are
thought to belong to various structures in the Late Antiquity, are included in the catalog. The
church, located in the Gürkuyu neighborhood and largely destroyed, has been compared and
evaluated over similar examples in terms of plan, space, construction materials and technique,
and dated to the 5-6th century AD. A total of 51 stone artifacts consist of 5 column bases, 16
column capitals, 20 pier capitals, an arch, 1 door lintel-jam, 7 arch/architrave pieces, 1 fountain
and 1 water bowl. The stone works evaluated together with their parallel samples in terms of
workshop style, stonework and motif repertoire are thought to belong to the 5th and 6th centuries
AD. However, it is assumed that the Water Bowl, which is thought to have been used in the liturgy,
belongs to the period of the Crusader County of Urfa. Apart from this, the central space structure
in Viranşehir and the Harran Basilica, which has not been excavated yet, are mentioned, of which
only one rank has survived from the Late Antique period.

Keywords: Edessa, Osrhoene Region, Late Antiquity, Byzantine Architecture.

Advisor: Assoc. Dr. Prof. Şener YILDIRIM, Department of Art History, Mersin University, Mersin

v
TEŞEKKÜR

Lisans ve Yüksek Lisans dönemi boyunca bölümü sevmeme yardımcı olup, her türlü konuda bana
yardımcı olan çok değerli danışman hocam sayın DOÇ. DR. Şener YILDIRIM’a bugüne kadar bana
kattığı her şey için büyük bir teşekkürü borç bilirim. Tez süreci boyunca bana bilimsel yardım ve
ayrıca manevi desteklerini esirgemeyen hocalarım ve sevgili meslektaşlarıma teşekkür ederim

Prof.Dr. Candan Ülkü


Doç. Dr. Halil Sözlü
Doç. Dr. Deniz Kaplan
Dr.Öğr. Ü. Ulus Tepebaş
Dr. Öğr. Ü. Lale Yılmaz
Prof.Dr. Mehmet Önal
Prof.Dr. Gülriz Kozbe
Doç. Dr. Elif Keser Kayaalp
Doç. Dr. Feridun Özgümüş
Sanat Tarihçi Selina Haklıol
Sanat Tarihçi Taner Akar
Sanat Tarihçi Alper Bilgin

Şanlıurfa Kale ve Harran Ören Yeri Kazıları ekiplerine, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesine, Şanlıurfa İl
Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna, Viranşehir Kültür ve Sanat Merkezi Müdürlüklerine, İstanbul
Alman Arkeoloji Enstitüsü Kütüphanesine ayrıca çok teşekkür ederim.

Ve öğretim hayatım boyunca maddi ve manevi her türlü fedakârlığı gösterip beni destekleyen çok
sevgili Aileme çok teşekkür ederim.

vi
İÇİNDEKİLER

Sayfa
İÇ KAPAK i
ONAY ii
ETİK BEYAN iii
ÖZET iv
ABSTRACT v
TEŞEKKÜR vi
ŞEKİLLER DİZİNİ viii
ÇİZİMLER DİZİNİ x
1. GİRİŞ 1
2. ŞANLIURFA VE ÇEVRESİ (OSROENE BÖLGESİ) 3
2.1. Tarihi-Coğrafya 3
2.2. Edessa’nın Hristiyanlaşma Süreci (MS. 1-7. yüzyıllar) 22
3. GEÇ ANTİK DÖNEM URFA ÇEVRESİNDEKİ DİNİ MİMARİ YAPILAR 29
3.1. Constatinia-Tella(Viranşehir) Martyrium/Kilisesi 29
3.2. Harran Bazilikası 32
4. KATALOG 37
4.1. Gürkuyu Kilisesi 37
4.2. Taş Eserler 46
5. DEĞERLENDİRME 84
5.1. Gürkuyu Kilisesi 84
5.2. Taş Eserler 91
6. SONUÇ 112
KAYNAKLAR 114
ÇİZİMLER 123

vii
ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa
Şekil 2.1. Güneydoğu Anadolu bölgesi Haritası 3
Şekil 2.2. Urfa Kalesine Ait Gravürler 4
Şekil 2.3. Antik Çağ Yolları 5
Şekil 2.4. Osrhoene bölgesi 11
Şekil 2.5. MS 6.yüzyılda Bizans-Sâsâni Sınırı 14
Şekil 2.6. Mandylion’nun Konstantinopolis’e gelişi ve yapılan Hürmet’i tasvir eden İoannes
Skylitez’in kronğinde yer alan minyatür 18
Şekil 2.7. Georgios Maniekes’in kaleyi Araplara karşı savunmasını ve elde ettiği mektubu
İmparatora göndermesini tasvir eden İoannes Skylitez’in kronğinde yer alan minyatür 19
Şekil 2.8. Bizans İmparatorluğunun İdari Merkezleri(MS 1040) 20
Şekil 2.9. Baudouin de Boulogne’nun 1098 yılında Edessa’ya Girişi 21
Şekil 2.10. Mandillion’un Kral Abgar’a takdim edilmesini tasvir eden, Mısır’da bulunan Azize
Katherina Manastırındaki MS 10. yüzyıla ait İkona 24
Şekil 2.11. Ekümenik Piskoposlukların Yetki alanları 26
Şekil 3.1. Merkezi Mekânlı Yapının mevcut durumu 29
Şekil 3.2. Yapının Zemin Kat Planı 30
Şekil 3.3. Ezra (Suriye), Aziz Gorgios Kilisesi 31
Şekil 3.4. San Vitale ve Aziz Sergios-Bakkios Kiliseleri 31
Şekil 3.5. Harran Sur içindeki Hristiyan ve İslam Dönemlerine ait yapıların konumlarını
gösteren Harita 33
Şekil 3.6. Harran Bazilikasının mevcut durumu 34
Şekil 3.7. Lloyd ve Brice Tarafında yapılan Restitisyon Çizimleri 34
Şekil 3.8. Madenşehir 1 nolu kilise 35
Şekil 4.1. Gürkuyu Kilisesi Genel görünüm 37
Şekil 4.2. Gürkuyu Kilisesi Plan 38
Şekil 4.3. Gürkuyu Kilisesi, Apsise batıdan ve doğudan bakış 38
Şekil 4.4. Apsis Kemerinin oturduğu kuzey ve güneydoğu köşedeki Paye başlıkları 39
Şekil 4.5. Zafer kemeri yakından görünüm 39
Şekil 4.6. Gürkuyu Kilisesi, Güney Cephe 40
Şekil 4.7. Gürkuyu Kilisesi, güneybatı köşe yer alan zemin kotundaki duvar kalıntısı 41
Şekil 4.8. Gürkuyu Kilisesi, Güney Cephe, Kemerlerin oturduğu payelerden detay 42
Şekil 4.9. Gürkuyu Kilisesi Güney cephe, beden duvarının güneybatı köşesinden detay 43
Şekil 4.10. Gürkuyu Kilisesi Batı cephe 44
Şekil 4.11. Gürkuyu Kilisesi Kuzey cephe 45
Şekil 5.1. Sırasıyla, Zerzevan Kalesi, Akkese Mağara ve Mor Cyriacus, Kilisesi planları 85
Şekil 5.2. Geç Antik Dönem Suriye’de güney girişli kiliselerin planları 85
Şekil 5.3. Benabil Konut Yapısı 87
Şekil 5.4. Qirkbiza Aula Ecckesia’sı 87
Şekil 5.5. Zah tarafında yapılan yapılan Gürkuyu Kilisesinin Plan ve Restistisyon çizimleri 88
Şekil 5.6. Geç Antik Dönem Suriye’sindeki yapılarda oldukça yoğun görünen kyma-rekta
pervazlar 90
Şekil 5.7. Binbirkilise Alanındaki yapılarda bulunana Profilli pervaz/kornişler 91
Şekil 5.8. Sırasıyla, Diyarbakır Ulu camii, Dara Antik Kenti ve Nusaybin’de yer alan
Detaylandırılmamış Korinth başlıklar 94
Şekil 5.9. Sırasıyla, Bâqirha, Muğleyya, El Bârâ (Çizim: Muğleyya’a ait) kiliselerinden
Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar (M.S.5.yüzyıl), 96
Şekil 5.10. Dar Qita kilisesi Detaylandırılmamış Korinth başlığı (M.S.418) 96
Şekil 5.11. Rusafa A Bazilikasından Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar 98
Şekil 5.12. Rusafa B Bazilikasından Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar 98
Şekil 5.13. Kudüs’te yer alan Akanthuslu Plaster Başlıklar (M.S.6 yüzyıl) 101
Şekil 5.14. Rusafa’da yer benzer yaprak ve Suriye Tipi Caulislere sahip başlıklar 102

viii
Şekil 5.15. Harran Ulu Camiindeki Suriye Tipi Caulislere sahip Girlandlı Başlık (Kat.No.24) 102
Şekil 5.16. Silvan’daki Martyopolis Bazilikası Girlandlı Plaster Başlık 102
Şekil 5.17. Nusaybin-Mor Yakup kilisesi/Vaftizhane’de yer alan Girlandlı Plaster Başlık 103
Şekil 5.18. Suriye-Zeynobia’dan Ana damardan yoksun Detaylandırılmamış Korinth Başlık (M.S.
6. Yüzyıl) 105
Şekil 5.19. Suriye-Zeynobia’dan Ana damardan yoksun Detaylandırılmamış Paye Başlık (M.S. 6.
Yüzyıl) 105
Şekil 5.20. Sırasıyla, Banqûsa ve Msabbak kiliselerinde yer alan sahip başlıklar, 106
Şekil 5.21. Mardin-Mor Yakup Kilisesi/Vaftizhanesi arşitrav kemeri) 108
Şekil 5.22. Dara Antik Kentinde yer alan zengin süslemeli mimari parçalar( MS. 6. Yüzyıl), 108
Şekil 5.23. Kat. No 51 mimari parçada görünen benzer süslemelere sahip mimari parçalar 111

ix
ÇİZİMLER DİZİNİ

Sayfa
Çizim.1. Gürkuyu Kilisesi Zemin Kat plan (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 121
Çizim.2. Gürkuyu Kilisesi Batı Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 122
Çizim.3. Gürkuyu Kilisesi Güney Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 123
Çizim.4. Gürkuyu Kilisesi Kuzey Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 124
Çizim.5. Gürkuyu Kilisesi Restitüsyon (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 125
Çizim.6. Gürkuyu Kilisesi, 3 Boyutlu Modelleme Restitüsyon (Çiz. İ.H. Küneş- T.Akar, 2022) 126
Çizim.7. Aslan Başlı Çeşme (Çiz. İ.H. Küneş, 2022) 127

x
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

1. GİRİŞ

Şanlıurfa, MS 3. yüzyıldan itibaren Hristiyanlaşmaya başlamış olsa da dini anlamda inşa


faaliyetleri MS 4. yüzyıl ve sonrasında yoğunluk kazanmıştır. MS 6. yüzyılda yaşanan sel
felaketinden sonra İmparator Iustinianus kenti yoğun bir imar faaliyetine tabi tutmuştur 1. Kent
ve çevresinin MS 639 yılında Müslümanların eline geçmesinden sonra Hristiyan dini yapıların inşa
edilmeye devam edildiği bilinmektedir 2 . Bununla birlikte Erken Hristiyanlık ve Bizans
Döneminden günümüze kent merkezinden herhangi bir yapı günümüze ulaşmamıştır 3. Yapılan
literatür çalışmalarının ardından, Urfa’nın Erken Hristiyanlık/ Geç Antik Dönemine ait Hristiyan
Dini Mimarisi hakkında Türkçe kaynaklarda yeterli bir çalışma bulunmaması sebebiyle tezin ana
kapsamı Geç Antik Dönem olarak belirlenmiştir.
“Bizans Döneminde Urfa ve Çevresi” başlıklı çalışma kapsamında Şanlıurfa ve çevresinde
yapılan geziler sonucunda, Halfeti ilçesi sınırları içerisindeki Gürkuyu mahallesinde bulunan
kiliseyle, Şanlıurfa, Viranşehir ve Harran ilçelerinde bulunan ve günümüze kadar ulaşabilmiş
Hristiyan Dini Mimarisine ait oldukları tespit edilmiş olan 51 adet mimari plastik eser tezin ana
unsurlarını oluşturmuştur. Bununla birlikte Kataloğa eklenmemiş olan Viranşehir ilçe
merkezindeki Merkezi Mekânlı yapı ile Harran Ören yerinde bulunan ve henüz kazısı yapılmamış
olan Bazilika da ayrıca değinilmiştir. Hıristiyan dünyanın önemli kentlerinden biri olan ve Edessa
olarak anılan kent ve çevresinde çalışmaya dâhil edilen Dini yapılar ve dini mimariye ait olduğu
düşünülen mimari plastiklerle birlikte amaçlanan, bölgenin Hıristiyan Dini Mimarisinin sanat
anlaşıyına bütüncül olarak yaklaşım gösterip güçlü temellendirmeler sonucunda Sanat Tarihi
açısından bilimsel literatüre katkıda bulunmak ve kent ile çevresinin Geç Antik dönemine ışık
tutabilmektedir.
Tez çalışmamız Giriş ve Sonuç bölümleriyle birlikte toplamda 6 bölümden meydana
gelmektedir. Giriş bölümden sonra gelen ikinci bölümde, Şanlıurfa ve yakın çevresinin Roma ve
Erken Hristiyan/Bizans döneminin, coğrafyası, sosyal, kültürel, siyasal ve dini hayatı hakkında
detaylı bilgiler sunulmıştur.
Üçüncü bölüm olan “Geç Antik Dönem Urfa Çevresindeki Hristiyan Dini Yapılar” başlığı
altında günümüze kısmen de olsa ulaşmış olan Constantinia-Tella(Viranşehir) Merkezi Mekânlı

1 Söz konusu imar faaliyetleri genel olarak “Iustinianus Restorasyonu” olarak bilinmektedir. (Detaylı bilgi
için bakınız; Procopius, Bulding Book II, Kürkçüoğlu, 1993a:18)
2 Kent merkezindeki Geç Antik Dönem ve sonrasındaki yapılaşma faaliyetleri için bakınız; (Kürkçüoğlu,

1995:14-18, Segal, 2002:157-301, Segal, 1972: 606-609, Guidetti, 2016: In the Shadow of the Church 21-35,
Smith, 1950:74,79,89-91,74,98,106,136-137,Kristen, 1959: 552-594, Sinclair, 1990: 24-28, Saradi, 2006:
The Byzantine City in the Sixth Century)
3 Bugün kent merkezinde bulunan Fırfırlı Camii (Havariler Kilisesi), Reji Kilisesi (Aziz Petrus ve Paulus

Kilisesi) ve Selahaddin Camii (Aziz İonnnes Prodromos Kilisesi) yapıların kökenleri Erken Hristiyanlık ve
Bizans Dönemine dayanmakta olup daha sonra çeşitli sebeplerden ötürü yıkılıp 19. yüzyılda yeniden inşa
edilmiştir. Herhangi bir orijinallikleri kalmadığından dolayı tezde değinilmemiştir. (Detaylı olarak bakınız;
Mercangöz-Tok-Türkoğlu, 1998:220-232, Yılmaz ve Eroğlu, 2013:1-11, Kürkçüoğlu, 1993b:75-81)

1
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kilisesi/Martyrionu ile henüz kazısı yapılmamış olan Harran Bazilikası yapılarının plan ve mekan
tasarımı hakkında bilgiler sunulmuş ve benzer örnekler üzerinde mekânsal tasarımları hakkında
değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca Harran Bazilikasında kalma ve Taş Eserler kataloğunda yer
alan mimari plastikleriyle birlikte söz konusu kilise hakkında tarihlendirme önerisinde de
bulunulmuştur.
Dördüncü bölüm olan Katalog kısmı iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Halfeti ilçesi,
Gürkuyu mahallesinde bulunan kilise mimarisi ayrıntılı olarak tanıtılmıştır. İkinci kısım ise Taş
Eserler olarak isimlendirilmiş olan ve Hıristiyan Dini Mimarisine ait oldukları düşünülen mimari
plastikleri içermektedir.
Beşinci bölüm olan Değerlendirme kısmı iki bölümden oluşmaktadır. İlk olarak Gürkuyu
Kilisesinin başta plan ve mekân tasarımı, yapım tekniği ve plastiği hakkında Tur Abdin ve Geç
Antik dönem Suriye’deki benzer örnekleriyle birlikte irdelenmiştir. Kilisenin güneyinde ahşap
giriş yuvaları yapının güneyinde uzunlamsına bir ek mekânın varlığı anlaşılmıştır. Yapıyı belgeyen
Zah tarafından Narteks olarak işlevlendirilmiş olan mekâna ayrıca değinilmiş ve plan kökeni
hakkında detaylı bir açıklama yapılmıştır. Değerlendirme bölümünün ikinci kısmında kataloğa
eklene Taş Eserler, yakın coğrafyadaki özellikle de Erken Hristiyanlık dönem Suriye örnekleri
birlikte ele alınmış olup, işçilik ve üslüp açısında değerlendirmeler yapılmıştır.
Altıncı bölüm olan sonuç kısmında ise genel olarak bir değerledirme yapılmış olup,
çalışmada yer verilen unsurlar üzerinden Şanlıurfa’nın Hırsityan Sanatı açısından önemine
değinilmiştir.

2
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

2. ŞANLIURFA VE ÇEVRESİ (OSROENE BÖLGESİ)

2.1. Tarihi-Coğrafya

Bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Orta Fırat kısmında yer alan Şanlıurfa Antik
Dönemde Doğu ve Batı Dünyası arasında yer alan önemli kavşak noktalarında birisiydi. Fırat
Nehri’nin kuzey kolunun hilâl gibi çevrelediği bölgenin oldukça sulak olması ve bundan ötürü
verimli arazilere sahip olmasından kaynaklı olarak eski çağlardan itibaren yerleşim alanı olarak
kullanım görmüştür.

Şekil 2.1. Güneydoğu Anadolu bölgesi Haritası (https://www.nkfu.com/wp-


content/uploads/2022/03/Guneydogu-Anadolu-Bolgesi-Haritasi-1.png)

Büyük İskender’in ölümünden sonra bölgede hâkimiyet kuran Selevkioslar döneminde,


Küçük Asya ile Babil ve Uzakdoğu’da yer alan satraplıklar arasında bir köprü görevi gören ve kilit
bir eyalet olan Mezopotamya özel bir önem kazanmıştır. Bununla birlikte hem asker hem de ticari
sebepler ile bölgenin kuzey dağlarındaki Ermeniler ve daha güneyde çöllerde yaşayan Bedevi
Araplara karşı bölgenin güçlü bir şekilde güvenli bir garnizon haline getirilmesi gerekmiştir4.
Mezopotamya bölgesi içerisindeki elverişli konumu ve yukarda da dile getirilen verimli ve
sulak arazilere sahip olmasından ötürü Selevkios Kralı I. Nikator (MÖ 302-303), modern Urfa’nın
bulunduğu alanda uzun süredir var olan kaleyi Makedon askerleri için bir garnizon olarak
işlevlendirmiş veyerleşimi alanını daha da büyüterek bir Yunan kentine dönüştürmüştür. Kentin

4 Jones 1971: 216

3
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Helenistik dönem öncesi ismi “Orhai” 5 olarak bilinmekte iken, Selevkioslar döneminde “Edessa”
olarak bilinmektedir 6. Muhtemelen bu isim Antik Makedonya’nın eski başkentinden kaynaklıdır 7.

Şekil 2.2. Urfa Kalesine Ait Gravürler (Taxier-Pullan 1864)

5 Eski Süryani kökenli olan bu isim, kentte yaşayan yerli halk tarafından kullanılmış olup halk tarafından
Edessa ismi pek kullanılmamıştır. İslam döneminde bu isim Arapçaya Al-Ruha şeklinde geçmiştir.
(Işıltan1960:14. Dpnt.1). Bununla birlikte modern dönemde kent için kullanılan Urfa isminin Orhai’den
türemiş olduğu ayrıca da ifade edilmiştir.
6Drijvers 1980: 9
7Harrak 1992: 209

4
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Edessa, Harran Ovasının kuzeybatısında, yaklaşık 514 metre rakımına sahip yüksek bir
platoda, Balikh Nehri’ne akan Daisan Nehri 8 üzerinde konumlanmıştı 9 . Kentin yaklaşık 85 km
doğusunda onu Nisibis üzerinden daha doğuya Hindistan ile Çin’e kadar uzanan yol kavşağı
üzerinde yer almaktaydı. Bu Uzak Doğu’nun lüks ürünlerinin Roma’nın batısına taşındığı Antik
İpek Yoluydu. Bunu yanı sıra bölge içinden iki büyük ticari ve askeri yol daha geçmekteydi.
Bunlardan kuzeydeki, Ninova’dan Musul yanında Dicle’yi aşarak Nisibis Soba (Nusaybin’e),
oradan da Mardin-Urfa üzerinden Apemea’ya (Birecik) varıyor ve buradan da
İskenderun’a(Alexandrietta), Antakya’ya (Antiochos) ve Halep’e ulaşan kollara ayrılıyordu. İkinci
yol ise, Kuzey Hindistan ve İran ile bağlı Ktesiphon- Medayin’den çıkarak Thedosiopolis(Resul-
Ayn) üzerinden Harran’a ve buradan, bir kolu ile Suruç üzerinden yine Birecik’e diğeriyle Mebbag
Hierapolis (Menbiç) üzerinden Aleppo’ya(Halep) ulaşmaktaydı. 10

Şekil 2.3. Antik Çağ Yolları (https://nereye.com.tr/ipek-yolunun-ticaret-rotalari-eski-


imparatorluklarin-birlesimi/)

Bugün Şanlıurfa’nın siyasi sınırları içerisinde yer alan, Carrea (Harran),


Apemea/Makendonopolis (Birecik) ile birlikte Fırat Nehrinin batı yakasında bulunan ve bugün
Belkıs Harabeleri olarak bilinen Zeugma/Selevkia ve Suriye sınırları içerisinde kalan Nikephorion
(Rakka) gibi kentler muhtemelen bu dönem içerisinde kurulmuş ya da yeniden isimlendirilip
yerleşim alanları tahkim edilmiştir 11.

8Bugün “Karakoyun Deresi” olarak bilinen nehir (Duval 1892:7) 1970 yılları civarında tamamen
kurumuştur
9Blömer 2019: 197
10Işıltan 1960: 2
11Işıltan 1960:13, Ekinci-Paydaş 2008:26-27

5
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

I. Selevkios Nikator öldükten sonra yerine oğlu I. Antiokhos Soter geçmiştir. MÖ 261
yılında I. Antikhos’un öldürülmesiyle yerine geçen II. Antiokhos, Tarsos, Edessa, Nisibis’te
koloniler kurmuştu. Selevkios kralı IV. Antiokhos Epiphanes’in bastırmış olduğu bronz sikkelerde
kentin ismi “Antiochia Kallirhoe” olarak yazılmış olup, Epiphanes’in saltanatının bitmesinden
sonra kent Edessa olarak anılmıştır 12. MÖ 163 yılında Antiokhos Epiphanes’in ölümü ve Kuzey
Mezopotamya’daki gelişmeler, batıya doğru genişleme politikasının durmasına ve devam eden
savaşlar ile isyanlar, Suriye’de bulunan merkezi yönetimin sonunu getirmişti. MÖ 163 yılında
Selevkioslar bölgeye hükmetmeye devam etmişti. Kral Antiokhos Sidedes MÖ 130 yılında Parthlar
tarafından yenilgiye uğratılmış ve öldürülmüştür. Selevkioslar Fırat ve çevresindeki tüm
topraklar Parth hâkimiyetine geçmiştir. 13
Bölgede devam eden savaşlar ve iç huzursuzluk neticesinde doğan siyasal boşluktan
yararlan yerel yöneticiler, merkez Edessa olacak şekilde yerel bir krallık kurmuşlardır. Aramî
kökenli yerel hanedanlığın başı olan Arju MÖ 132 yılında krallığı kurmuştur. Pek çok kralının
Abgar ismini taşıması sebebiyle Abgarlar Krallığı olarak da anılmaktadır. Krallığın etki alanı,
batıda Apemea, kuzeyde Somasata, doğu Nisibis ile sınırlanmaktaydı. 14
MÖ 88-86 yılları arasında Osrhoene, Partların hâkimiyetinden çıkıp Ermenistan Kralı I.
Dikran’nın hâkimiyetine girmişti. Bu zamanda Osrhoene’de krallık yapan I.Abgar (Dilsiz)
döneminde, Romalı komutan Sextilius, I.Dikran’a karşı yaptığı sefer sırasında Dikran’a gelen
yardıma gelen Araplar yenilgiye uğratılmıştı. Pompeus Ermenistan’a girdiği sırada, Partlar da
onunla anlaşarak Osrhoene bölgesini hâkimiyeti almıştı. MÖ 64 yılında Pompeus, Suriye
gönderdiği ordusu gerek yol bilmemekten gerekse hava şartları sebebiyle bölge halkının
yardımıyla yok olmaktan kurtulmuştu. Aynı dönem içerisinde Osrhoene kralı II. Abgar’ın Roma
imparatorluğu ile dostane ilişkiler kurduğu bilinmektedir. I.Dikran’ı bozguna uğrattıktan ve doğu
meselesini çözüme kavuşturduktan Pompeus II. Abgar’ı kral olarak Edessa’da bırakmıştır 15.
Bu olaydan yaklaşık 12 yıl sonra, MÖ 53 yılında Harran Savaşında Roma adına savaşan
General Crasus ile Parthlı General Spahbod arasında yapılan savaş sonucunda Roma büyük bir
mağlubiyet almıştır 16. Roma ordusu, daha önceleri Roma yanlısı olarak görünen fakat gizli olarak
da Partlarla ilişkiler geliştiren Edessa Kralı II. Abgar tarafından yanlış yönlendirilmiş ve bundan
sebeple Roma ordunun bozguna uğratılmasında II. Abgar sorumlu tutulup ihanetle suçlanmıştır. 17
Savaşı takip eden bir yıllık zaman zarfında Edessa Krallığı Fetret Dönemine girmiştir. Devam eden

12Drijvers,1980: 10
13Işıltan,1960:13
14Işıltan,1960:17
15Duval, 1892:43
16CassiusDio, Book XL 36-40
17II. Abgar’ın Roma’nın yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynamasına rağmen aynı Parthlar tarafından

onun saltanatına son verilmiştir. Bu olaydan hareketle Drijvers, Abgar’ın Roma yanlısı olabileceğini ifade
etmiştir.(Drijvers, 1980:11)

6
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

süreçte MÖ 34-29 yılları arasında Osrhoene Krallığında Parth etkisi büyük ölçüde güçlenmiş ve
bu dönem içerisinde hüküm süren Edessa’daki kralların bazılarının isimlerinin Parth kökenli
olması buna delil olarak gösterilmiştir. MS 49 yılında bölge tekrar Roma imparatorluk
hâkimiyetine girmişti. Bu dönemde Edessa krallık tahtında V. Abgar Ukamo bulunmaktaydı. 18
İki ayrı dönem (MÖ 4-MS 7 ve MS 13-50) Osrhoene’de krallık yapmış olan V.Abgar’ın,
tarihte Hıristiyanlığı kabul eden ilk hükümdar olduğu kabul edilmektedir. Roma İmparatoru
Tiberius döneminde bu olay bir efsane ile hikâyeleştirilmiştir. Hasta olan Edessa kralı V.Abgar,
İsa’nın hastaları iyileştirdiğini ve ölüleri dirilttiğini duymuş ve ona mektup yazarak ülkesine davet
etmişti. Bu davet üzerine havarilerden Addai( Taddeus) Edessa’ya gelip, halka İsa’yı ve İncil
esaslarını anlattığı rivayete dilmektedir. 19
MS114 yılında Traianus Roma imparatorluğunun doğu eyaletler sorununu kesin çözüme
kavuşturmak için seferler düzenlemiş ve Antakya yakınlarında Edessa kralının gönderdiği heyeti
kabul etmiştir. Kral VII. Abgar krallığı Partlardan az bir miktar para karşılığında almış olmasına
rağmen Roma İmparatoruna sahip olduğu toprakları emrine bıraktığını ifade etmiştir. MS 114
yılında Traianus kışlamak üzere Suriye’den dönerken Edessa’ya uğramıştır. Kral VII. Abgar,
imparatoru şehir dışında karşılamış ve kendisine 250 at ve at zırhının yanında 60000 ok hediye
etmiştir. Bundan hareketle Roma ile dostluğunu iyice pekiştiren VIII. Abgar, MS 115’de Roma
İmparatorluğuna itaat etmeyi reddeden bölgedeki farklı kentlere karşı yapılan seferlere katılmış
ve aynı yıl içerisinde bütün Osrhoene bölgesini Roma hâkimiyetine dâhil etmiştir. 20
Traianus, MS 116 yılında Adiabene ve Ktesiphon’u aldıktan sonra dinlendiği sırada
Mezopotamya’da patlak veren isyana Edessa’nın da katıldığı haberini almıştır. Romalı Generaller
Maximus ile Lisius Quites komutasındaki birlikler isyanları bastırmak için görevlendirilmiştir.
Maximus bozguna uğratılmışken, Lisius idaresindeki ordular Nisibis’i ele geçirmiş ve Edessa’yı
alarak harap etmiştir 21 . Bu olayla birlikte VII. Abgar’ın saltanatı sona ermiş ve iki yıllık süre
Osrhoene’nin tamamı Roma hâkimiyetinde kalmış ve kralsız bir dönem geçirilmiştir. Roma
İmparatorluğunun doğrudan şehre hükmettiği iki yıllık fetret döneminin akabinde, 7 ağustos 117
yılında ölen Traianus yerine tahta çıkan Hadrianus tüm Kuzey Mezopotamya’yı tahliye etmiş, Fırat
Nehri’ni sınır olarak belirlemiş ve nehrin doğu yakasını Parth hâkimiyetine bırakmıştır22. Fetret
dönemin sona ermesinde sonra Edessa Krallığının başına bir Parth prensi olan Parthamaspat
geçmiştir. Bu Roma İmparatorluğu tarafından bilhassa Parth tahtı için yetiştirilmiş bir kimseydi.

18 Jones, 1971: 218


19 Bu olaya kentin Hristiyanlaşması başlığı altında detaylı olarak yer verilmiştir.
20Işıltan,1960:19
21Cassius Dio, Book LXVIII 61-70
22Işıltan,1960:19

7
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Fakat kendi halkı tarafından benimsenmemiş ve reddedilmiştir 23 . Parthamaspat ile yerel


hanedanlığın soyundan gelen Lalud MS 118 yılında birlikte Edessa Krallığını yönetmişlerdir. 24
MS 161 yılında Roma İmparatoru olan Marcus Aurelius hükümdarlığının ilk yıllarında
Parthlar Roma’ya karşı tekrar saldırıya geçmiş, Edessa ve yakın çevresini ele geçirerek MS 163-
165 yılları arasında hüküm süren Wa’el Bar Sharu’yu VIII. Abgar Ma’nu’nun yerine Edessa Krallık
tahtına çıkarmıştır 25. Şehirden kaçan VIII. Abgar Ma’nu, Edessa yakınlarındaki Roma Karargâhına
sığınmıştır 26 . Roma Ordusu ilk olarak Nikephorion(Rakka) ele geçirmiştir. Daha sonra büyük
mücadeleler sonrası Apemea(Birecik) yakınlarında meydana gelen ve Roma İmparatorluğunu
zaferi sonrası, MS 165 yılında General Cassius tarafından Edessa kuşatılmıştır 27 . Edessa halkı,
Parth askerlerini öldürmüş ve kentin kapılarını Roma askerlerine açarak şehri teslim
etmişlerdir 28 . Bunu izleyen yıl yapılan bir anlaşma çerçevesinde Osrhoene Kralı Roma
İmparatorluk himayesini kabul etmiş ve Ma’nu Philorhomaios unvanıyla tekrar Edessa tahtına
çıkmıştır. Ayrıca Harran’da Edessa’dan bağımsız bir kent olarak Roma hâkimiyetine girmiştir 29.
MS 180 yılında Osrhoene’nın batı sınırında yer alan Zeugma’da konuşlandırılmış Roma Lejyon
birliği olan IV. Lejyon Scythiea’nın Lagatus’u Septimius Severius, 194 yılında Antakya’da kendisi
İmparator ilan eden Perscennius Niger ile yüzleşmek için Suriye’ye dönmüştü. 30 Bu zaman dilimi
içerisinde Edessa Krallığı Roma İmparatorluğuna karşı sadakat yeminini bozmuş ve
Mezopotamya’da patlak veren Parth yanlısı isyana katılmıştır31. İsyan hareketine katılmanın yanı
sıra Edessa Kralı VIII. Abgar Ma’nu Nisibis kuşatmasında Adiabene Kralına destek olmuş, ayrıca
Edessa Krallığının tekrardan bağımsız olabilmesi adına Roma İmparatorluğunda yaşanan taht
mücadelesine de karışarak Septimius Severin’un rakibi Pescennius Niger’i desteklemiştir. Kralın
ölümünden sonra tahta geçen Septimius Severius, Osrhoene üzerine sefer düzenlemiş ve Nisibis’i
geri almıştır. MS 198 yılında gerçekleştirilen sefer sonucunda Parthlar yenilgiye uğratmış ve
Osrhoene bölgesini tekrar Roma hâkimiyetine geçmiştir. 32 İmparator, Kral VIII. Abgar’ı Edessa
Kralı olarak tanımış ve onu (MS 202 veya 204?) Parthlara karşı kazanılan zafer kutlamaları
kapsamında Roma’ya davet etmiştir 33.

23Segal, 2002: 44
24Drijvers, 1980:11
25Drijvers, 1980:13
26Segal, 2002:44
27Işıltan, 1960: 20
28Procopius, Wars-II,XII,26-31
29Işıltan,1960:20
30Edwell, 2008:26-27
31Segal, 2002: 45
32Drijvers, 1980:14
33 Açanal ve Işıltan, bu davete giden Edessa Kralının IX. Abgar olduğunu ifade etmişlerdir.(Işıltan 1960:

20,Açanal 1997: 44) Fakat Segal bunun yanlış olduğunu ve Roma zaferi sonrası söz konusu davete iştirak
eden Edessa Kralının “Lecius Aeluis Aurelius Septimius” adını alan VIII. Abgar olduğunu dile
getirmiştir.(Segal 2002: 45). “Iustinianus Restorasyonu” sırasında Procopius’un bahsettiği (Procopius,Wars-

8
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Edessa Kralı IX. Abgar Severus dönemi (MS 212-214), krallığın bağımsız olarak hareket
ettiği son dönem olmuştur. Roma imparatoru Caracalla, Abgar’ın kendisini ziyaret etmesini
istemiş ve Edessa’da bulunan Romalı vatandaşlara kötü davrandığı gerekçesiyle onu tahtan
indirmiştir 34. MS 217 yılında Harran’daki pagan tapınağı ziyaret etmek için Edessa’dan ayrılan
İmparator Caracalla suikast sonucu öldürülmüştür. 35 Bu dönemde idare tamamen Roma
denetimine girmiştir. 232-242 yıllara arasında İmparatorluk tarafından, Osrhoene bölgesinin
Metropolisi ilan edilmiş olup ve söz konusu zaman dilimi içerisinde bastırılmış sikkelerde kentin
ismi, Antoniniana Edessa, Colonia Metropolis Aurelia Alexandria olarak anılmıştır 36.
İmparator III. Gordianus döneminde, Osrhoene tahtına XI. Abgar Frahad’ı tayin edilmişti.
Aynı dönem içerisinde Harran ve Nisibis Sâsâni hükümdarı I.Şâpur’un tarafından işgal edilmiştir.
MS 243 yılında İmparator III. Gordianus Mezopotamya’ya geri dönerek bölgeyi tekrar
hâkimiyetine almıştır. Edessa’yı tekrar koloni haline getiren İmparator Edessa ve Çevresini idare
etmesi için iki tane Strategos görevlendirmiştir. Bunun akabinde XI. Abgar ile karısı Roma’ya
dönmüş ve Osrhoene krallığı tamamen tarih sahnesinden çekilmiştir. 37
Bu dönemden sonra bir müddet Roma ve Sâsâni arasında çatışmasızlık yaşansa da, Roma
İmparatorluğunun batıda Gotlarla uğraşması, İmparatorluk içerisinde yaşanan buhran ve bundan
sebeple doğu sınırının kendi kaderine terk edilmesi Sâsânilerin Roma’ya karşı tekrardan saldırıya
geçmesine zemin hazırlamıştır. Roma’nın durumundan istifade etmek isteyen I.Şâpur, MS 252
veya 253’de Ermenistan’ı alıp Mezopotamya içlerine kadar ilerlemiştir. Fakat Edessa başta olmak
üzere pek çok kent kendini savunmuştur. Roma’da yaşanan buhrandan sonra İmparator olan
Valerianus Antakya’ya gelmiş ve ordusunun Veba Salgını yüzünden kırılmasına karşın Edessa’ya
yardım edebilmek için MS 259 yılında Fırat Nehrini geçmiştir 38 . Edessa yakınlarında pusuya
düşen İmparatorluk ordusu yenilmiş ve Edessa’da bulanan üst düzey Romalı görevliler ile birlikte
İmparator Valerianus, I.Şâpur tarafından esir alınmış ve esaret altına ölmüştür. 39
Roma için büyük bir yıkım olan bu olay sonrası imparatorluğun doğu sınırları tamamen
İran seferlerine hedef olmuş fakat Edessa başta olmak üzere pek çok kent kendini savunabilmiştir.
Romalı General Kallistos ani bir saldırıyla I.Şâpur’un sarayını ele geçirmiş ve bundan ötürü Şâpur
geri çekilmek zorunda kalıp, arazilerini ve Roma’dan tanzim ettiği altınları Edessalılara
bırakmıştır. 40 Bu dönemde devam eden savaşlara katılan Roma İmparatorluğunun Mezopotamya
Eyalet Valisi Odaenathus, kuşatma altında olan Harran ve Nisibis’i geri almış ve Rakka’ya kadar

II,XII,11-20) Edessa Hipodromunun, Septimius Severius tarafından VIII. Abgar’ın Roma yanlısı tutumu
onuruna bu zaman dilimi içinde yapıldığı ifade edilmiştir.( Palmer, 2000:128)
34Işıltan, 1960:20
35Cassius Dio, LXXIX,71-80
36Segal, 2002: 46
37Açanal, 1997:46
38Işıltan, 1960: 23
39Dignas ve Winter 2007:23
40Duval, 1892:127

9
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

ilerlemiştir. İmparatorluk başta Osrhoene olmak üzere pek çok doğu eyaletin güvenliğini
sağlamak amacıyla idareyi Odaenathus bırakmıştır. Odaenathus’un ölümünden sonra karısı
Zeynobia, Palmira merkezli Krallığının bağımsızlığı ilan etmiş fakat MS 272 yılında imparatorluk
tekrardan tüm bölgeyi ele geçirmiş ve Fırat Nehri sınır olarak belirlenmiştir. 41
İmparator Diocletianus döneminde (MS 284-305), Sâsaniler ile savaşlar devam
etmiştir 42 .Sâsâni hükümdarı Narses, Ermenistan ve Mezopotamya eyaletlerini kuşatmış ve ele
geçirmişti. Doğu seferlerini Galerius Maximuis’a teslim eden Diocletianus, Sâsânilerin Harran’a
kadar ulaşması sonucu bizzat bölgeye ordusuyla gelmiş; elde edilen zafer sonrası iki taraf arasında
barış anlaşması imzalanmış ve Dicle Nehri iki devlet arasında sınır olarak kabul edilmiştir 43 .
Büyük Konstantin ve onun halefleri döneminde Sâsaniler ile yapılan mücadeleler Osrhoene’nin
terretoriyal açıdan herhangi bir değişimi söz konusu olmamıştır 44 . II. Constantius MS 349’da,
önceleri Antipolis olarak bilinen Tella(Viranşehir)‘yı yeniden inşa ettirmiştir 45.Bununla birlikte
MS 359 yılında Amid’in Sâsâniler tarafından kuşatılması sonucunda şehri tekrar ele geçiren II.
Constantius yeniden imar etmiştir. Şehri tahkim ettikten sonra II. Constantius Mezopotamya
eyaletini ikiye bölmüştür. Mezopotamya Eyaletini Amida’ya bağlayan İmparator, Edessa merkez
olacak şeklinde Osrhoene Eyaletini kurmuştur 46.

41Açanal, 1997:50, Işıltan, 1960: 24


42 Jones, 1971: 221
43Duval, 1892: 128
44Işıltan, 1960: 25
45Cowper, 1865: 33
46 (Duval, 1892:138). MS 6.yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen Anonim Edessa Kroniğinde,

I.Thedosius’ın MS 381 yılında bölgede yaptığı inşa faaliyetinde Osrhoene ismi ilk defa kullanılmıştır. Söz
konusu kroniğin Cowper tarafından yapılan İngilizce tercümesinde Osrhoene olarak kullanılan kelimenin
(Cowper, 1865: 33), Duygu tarafından yapılan Türkçe tercümesinde “Ozrovina” olarak Süryanicesi
kullanılmış ve dipnotta; bu kelimenin Osrhoene Eyaleti olduğu ifade edilmiştir.(Duygu, 2016:113-
114,dpnt:40). Procopius, Edessa ve Çevresinde eski zamanlarda hüküm sürmüş ve Persliler ile ittifak
yapmış olan “Osroes” adında bir kraldan dolayı bölgenin daha sonraları söz konusu isimle bilindiğini ifade
etmiştir.(Procopius,Wars-II,,XVİİ,18-30)

10
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 2.4. Osrhoene bölgesi(Ross 2001)

Büyük Konstantin son yıllarında Mezopotamya Sâsaniler tarafından tekrar hedef haline
gelmişti. İmparatorun ölümü ve imparatorluğun oğulları arasında bölümünden sonra doğu
bölümü II. Constantius tarafından kontrol edilmiştir. II. Şâpur tarafından Nisibis MS 338-350
yıllarında kuşatılmasına rağmen bölge genel anlamda kendini korumuştur 47 . MS 360 yılında
Sâsanilerin saldırılarına karşı yeni bir sefer hazırlığıyla meşgul olan İmparator II. Constantius bu
süre zarfında Edessa’da konaklamıştı. Iulianus (Apostata ya da Dönme Iulianus)’nun isyan
hazırlığında olduğunu öğrenen imparator batıya döndü ve MS 361 yılında ölmüştü. 48
MS 363 yılında doğuya sefer yapmak için Antakya’dan ayrılan Iuilianus’a Apema(Birecik)
yakınlarında Edessalı yöneticiler tarafından haç takdim edilmiş ve Edessa’ya davet edilmişti.
Ancak Hristiyan Edessa’ya gelmeyi reddeden putperest İmparator bunun yerine pagan tapınağa
sahip olan ve putperest halkında fazla olması sebebiyle Harran’a gitmiştir. Ana Roma ordusu
Ctephsion(Rakka) yakınlarında Sâsanileri yenmesine rağmen, İmparator ufak bir çarpışma
sırasında ölmüştür49. İmparatorun ani ölümünden sonra Sâsâniler ile yapılmak zorunda kalınan

47Duval, 1892: 139


48Segal, 2002: 158
49Duval, 1892: 144. Abû’Farac söz konusu olay ilgili olarak şunları aktarmıştır. “.. Kendisi Edessa halkına bir

mektup gönderip kendisini karşılamalarını emretti; ahali onu karşılamak istemeyince o da Harran’a geçti ve
burada putlara kurbanlar sunduktan sonra Yahudilere izzet ikramda bulundu.; Dicle nehrinin kıyıları üzerinde
vuku bulan savaş büsbütün şiddetlendi. Julian at sırtında askerlerini teşvik ediyor ve talihi ile öğünüyorken
birdenbire bir ok fırladı ve yan tarafından vücuduna saplandı. O da ölü olarak düştü. Denildiğine göre
imparator iki avucunu, kanı ile doldurarak kanını gök yüzüne doğru sermiş ve Sen beni mağlup ettin ey Celil’li
İsa, ve şimdi sen kendi ilahınla birlikte hâkimiyet kazandın.”( Abû’Farac-1 VIII. Doğrul, 1999:137-138)

11
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

barış anlaşması neticesinde Dicle Nehrinin her iki yakasındaki-Singar ve önemli bir ticaret merkezi
olan Nisibis başta olmak üzere- bölgeler yaklaşık 120 yıllık bir süre sarfında Sâsânilere
bırakılmıştı. İki devlet arasındaki sınır, Nyphimus ve Dicle Nehirlerinin birleştiği yer alan Habur
Nehri olarak tanımlanmıştır. MS 424-441 yılları arasında Nisibis(Nusaybin) civarındaki
muharebeler dışında çok uzun bir süre Bizans ve Sâsaniler arasında büyük çaplı bir savaş
meydana gelmemiştir50.Devam eden süreçte Edessa, Bizans İmparatorluğunun iç siyasetinde boy
göstermeye başlamıştı. İmparator Zenon kendisine isyan etmesinden çekindiği için
generallerinden İllius’a yetkili kişiler gönderip onu başkentte çağırmıştı. Fakat talebi reddedilince
İmparator, generallerinden Leonthius’u ve onun emrinde birlik oluşturarak İllius’u zorla
getirmesi için Antakya’ya göndermiştir. Leonthius Antakya’ya vardığında İllius ona rüşvet vermiş
kendi tarafına çekmişti. Ve anlaşan iki General Antakya ’da İmparator Zenon’a isyan ettiler 51 .
Durumdan haberden olan İmparator Zenon büyük bir orduyu Antakya’ya gönderdi 52 . Paniğe
kapılan İllius ve Leonthius kentten kaçıp, otoriterini tesis etmek için Edessa’ya bir elçi
gönderdiler. Ancak kent halk İllius ve Leonthius’e karşı çıktılar ve şehrin kapılarını kapadılar.
Savaş zamanında olduğu gibi surlar üzerine nöbetçiler yerleştirilmiş ve gelen elçi ve birliğinin
şehre girmesine engel olunmuştu. 53
Bizans ve Sâsaniler, MS 422 tarihinde yapılan anlaşma göre ihtiyaç halinde birbirlerine
asker ve para olarak yardımda bulunacaklarını kayda bağlanmışlardı. Bu dönemde Hunların
akınlarına karşı sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Sâsaniler anlaşma gereği Bizans’tan maddi
destek almıştı. Bizans İmparatorluğu, MS 467 yılında Sâsanilere ödemeye yapmayı durdurmuş,
akabinde MS 363 yılındaki antlaşmadan hareketle Nisibis’i imparatorluk toprağı olarak MS 483
yılında ilan etmişti 54 . İmparator I.Anastasius MS 490’lı yıllarda Etiyopya ve Avrupa’daki
barbarlara karşı savaşlarda mali destek sağlanması için iki imparatorluk arasında ticari önemi
olan Nisibis’in İmparatorluğa iade edilmesini tekrar dile getirmişti. Aynı dönem içerisinde Sâsâni
Kralı olan I.Kubad (Gawad- MS 488-97/499-537) iktidarının ilk yıllarında ciddi bir iç isyanın
üstesinden geldikten sonra, Bizans İmparatorluğunun 422 tarihli anlaşmadan kaynaklı olarak
mali taahhütlerini yerine getirilmesi için taleplerini yenilemişti 55 . İmparator Anastasius
Sâsânilerin taleplerini ilk etapta reddetti ve nihayetinde harekete geçen I.Kubad Hun akıncılarıyla
birlikte önce Ermenistan Bölgesindeki Thedosiopolis(Erzurum) ele geçirdi. Kan dökülmesini
istemeyen İmparator Anastasius, I.Kubad’a para göndererek uzlaşmak istemişti. Fakat Kral
tarafından bu istek reddedildi ve Ekim 502’de Amida Sâsaniler tarafından kuşatıldı 56. Daha sonra

50Segal, 2002: 158-159


51Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. XIV
52Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. XV
53Segal, 2002: 159
54Segal, 2002:159
55Mitchell, 2020:185
56Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. L

12
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

kendisine bağlı olan Arap Kral Na’man komutasındaki birlikleri yağma için Harran ve Edessa’ya
gönderdi. Bazı birlikler yol üzerindeki Constantina-Tella(Viranşehir) tahrip edip
yağmaladılar 57.Kasım 502’de Ha’man komutasındaki Arap Bedeviler güneyden Harran’a girdiler
ve şehiri yağmaladılar. Şehir halkının büyük bir bölümün esir alındıktan sonra kentten ayrılan
birlikler Edessa’ya ilerlemiştiler58. Yoğun direnişine rağmen Ocak 503’de Amida Sâsânilerin eline
geçti. I.Kubad şehri işgal ettikten sonra Singar bölgesine çekilmişti. Nisan ayında Bizans
İmparatorluğundan yıllık haraç talebinde bulunmak amacıyla elçilerini Anastasius’a gönderdi.
Fakat imparator tarafından talep reddedildi ve sonunda büyük savaş patlak verdi ve Anastasius
Sâsaniler karşı büyük bir orduyu Edessa’ya gönderdi 59 . Bizans Ordusu Mayıs 503’de bölgeye
varmıştı 60 . Areobindus, Pathricius ve Hypatius komutasında üç kolordu şeklinde oluşan
kuvvetlerden, Areonbindus12.000 askerle Nisibis’ya yakın olan Dara’ya, Pathricius ve Hypatius
komutasındaki 40.000 kişilik birlikler ise Amida’ya yakın bir yerde konuşlanmışlardı 61 . Aynı
zamanda Hiparch(İkmal Subayı) Appian, Bizans Ordusunun gıda ve diğer temel ihtiyaçlarının
karşılanması için Edessa’ya yerleşmişti 62 . Hunlar ve Ermenilerle takviye edilen Sâsâni Ordusu
Ağustos 503’te taarruza geçmiş ve Pathricius komutasındaki Bizans kuvvetlerini bozguna
uğratmıştı. 63
I.Kubad, Arap Nâ’mân’ın ısrarları sonucu Edessa’yı ele geçirmeyi düşünmüştü. Fakat
Hristiyan olan müneccimi kentte yapılacak saldırıyı ilk başta engellemesine rağmen bölgedeki
Bizans Ordusunun harekât üssü konumunda olan Edessa’yı en sonunda kuşatmıştı 64. Yapılan iki
saldırıyı da savuşturan Edessa yetersiz ikmal ve asker sayısına rağmen kendisini savunabilmişti.
Şehre giremeyeceğini anlayan I.Kubad ordusuna emir vererek kent surları dışında kalan pek çok
kilise ve manastırı ateşe verdirdikten sonra kentten uzaklaşmıştır. 65
Bizans İmparatorluğu, MS 504’te 1000 altın ödeme karşılığında Kuzey Mezopotamya’nın
Başkenti Amida’yı almış ve iki yıl akabinde yedi yıllık bir barış anlaşması imzalamıştır. Bu zaman
zarfında, Dara bir garnizon olarak yeniden tahkim edilmiş ve Anastasiopolis olarak
adlandırılmıştı. Söz konusu anlaşma Anastasius’un ölümünde sonra halefi Iustinus’un iktidarının
ilk yıllarına kadar sürmüştür. 66

57Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. LI


58Wright, 1882: Chronıcle of Joshua . LII
59 Mitchell, 2020:185
60Duval, 1892:187-188
61Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. LIV, Mango-Scoot 1997: 225
62Duval, 1892:188
63Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. LVII
64Segal, 2002:159
65 Ayrıca kuşatma sırasında yaşananlar kronikte uzun uzun anlatılmıştır. (Detaylı olarak bakınız; Wright,

1882: Chronıcle of Joshua. LIX,LX,LXI,LXII,LXIII)


66 Mitchell, 2020:186

13
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 2.5. MS 6.yüzyılda Bizans-Sâsâni Sınırı(Mitchell, 2020)

Yapılan Barış Anlaşmasından sonra, Generaller kendi lejyonlarına dönmüşlerdi. Edessa


Valisi Euglois, imparatorluk tarafından verilen 200 pound altın ile tahrip edilen kentteki kamu
binalarını tamir ettirmiştir 67 . Savaştan sonra İmparatorluk bölgedeki pek çok kaleyi yeniden
tahkim ettirmiş ve olası bir savaşa ön hazırlıklar yapılmıştı 68.
İmparator Anastasius, MS 505 yılında altın ve gümüş olarak imparatorluk
vatandaşlarından alınan vergiler olan Chysergyron’nu kaldırmıştı. Chysergyron’dan Edessa ’da
elde edilen gelirler her dört yılda bir yaklaşık 140 pound altındı. 69
Bizans ve Sâsâniler arasında imzalanan barış anlaşması Anastasius’un hükümdarlığı
boyunca devam etmişti. Anastasius ölümünden sonra tahta geçen I.Iustinius Sâsanilere yıllık para
yardımı yapmayı reddetmişti. Anlaşanın ihlal edilmesini fırsat bilen Sâsâni yanlısı Arap bedeviler
imparatorluk topraklarına sürekli akınlar düzenlemişlerdi. Buna karşılık olarak ve Ermenistan
Bizans İmparatorluğu tarafından işgal edilmişti. Nisibis’teki müzakerelerinde başarısız olması
sonucunda, MS 527 yılında I.Iustinianus tahta çıktığında tüm hızıyla savaşın yeniden başlamasına
neden oldu 70.
Belikh ve Habur yakınlarındaki bölge Bizans ve Sâsâni orduları tarafından harabeye
çevrilmişti. Bizans ordusu MS 530’da Dara’da Sasanileri bozguna uğrattılar fakat bir sonraki yıl
Rakka’da yenilgiye uğradılar. I.Kubad’ın MS 531 yılında ölümünden sonra yeni bir anlaşma

67Duval, 1892: 194


68Duval, 1892: 195
69Vasiliev, 2015:138-139
70Duval, 1892: 200

14
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

imzalandı. Yapılan anlaşmanın üzerinden çok geçmeden MS 540 yılında Sâsâni Kralı I.Hüsrev
Mezopotamya’dan dönerken Suriye’yi işgal etmiştir 71 . Suriye ve Mezopotamya’nın kentlerini
yağmalamakla tehdit eden Hüsrev para toplama kampanyası düzenledi. Daha sonra Apemea
kentine gelen Kral, at yarışçılarına hipodromda bir yarış düzenlemelerini emretti ve sembolik
olarak Yeşilleri destekleyip İmparator Iustinianus’a karşı zaferini ilan etmişti 72 .I.Hüsrev
(Chosroes), Hristiyanların İsa tarafından özel olarak kutsandığına inandığı, bu sebeple korunan
ve babası döneminde ele edilemeyen 73 Edessa’yı tekrardan kuşatmak istemişti. Fakat yolda
hastalanan Kral, Edessalıların teklif ettiği 200 pound altını almış ve kuşatmadan vazgeçmiştir 74.
Fakat Suriye’de çeşitli faaliyetlerde bulunduktan sonra I.Hüsrev tekrar yönünü MS 541
yılında kendisine meydan okuyan Edessa ‘ya çevirmişti. MS 544 yılında teslim olmaları için
Edessalılara şartlar sunmuş fakat reddedilmişti. Kuşatma sırasında kent çok güçlü bir direniş
göstermesinden dolayı Hüsrev ilk başta talep ettiği 1000 libre altın yerine 500 libre altın
karşılığında geri çekilmeyi kabul etmek zorunda kaldı. 75 . İki devlet arasında MS 545 ve 546
yıllarında ateşkes yapıldı ve Bizans İmparatorluğu Sâsânilere çok yüklü miktarda para verdi. Daha
sonra MS 562 yılında 50 yıl sürecek bir barış anlaşması imzalandı. 76
Sâsânilerin hâkimiyetine karşı ayaklanan Ermenileri himayesine alan II. Iustinianus MS
573 yılında Nisibis’i kuşatmıştı. Daha sonra Sâsâni Kralı I.Hüsrev tarafından Bizans ordusu geri
çekilmek zorunda kalmış ve kent Sâsânilerin eline geçmiştir. II. Iustinianus ve I.Hüsrev’in MS
578’de ölümleri sebebiyle yapılması muhtemel barış görüşmeleri askıya alınmış ve savaş Sâsani

71Segal, 2002: 160


72 Mitchell, 2020:186
73Wright, 1882: Chronıcle of Joshua. LVII
74“Edessa’yı ele geçirmek Hüsrev için an meselesi olmuştu. Edessa ‘ya bir günlük mesafede ve önemsiz bir kale

olan Batnei’ye (Suruç) vardı ve gece orda konakladı. Fakat şafak vakti tüm ordusuyla birlikte Edessa ’ya doğru
yürüdüler. Ancak yollarını kaybedip dolaştıktan sonra ertesi gece tekrar aynı noktaya vardılar ve bunu iki kez
yaşadıklarını söylüyorlar. Hüsrev zorluklarla Edessa ’ya vardığında yüzünde iltihap oluştuğunu ve çenesinin
şiştiğini söylerler. Bu sebeple şehre harekât düzenlemekte isteksizdi. Ancak Paulus’u göndererek
vatandaşlardan para istedi Ve onlar(Edessa’lılar) kent için herhangi bir endişe taşımadıklarını fakat ülkeleri
zarar görmesinin diye 200 librelik altın vermeyi kabul ettiler. Ve Hüsrev parayı aldı ve anlaşmayı yerine
getirdi.”(Procopius,Wars-II,XII,31)
75 Segal 2002: 160. İkinci kuşatma hakkında Procopius tarafından şunlar aktarılmıştır: “ Ve ertesi yıl

Cabades’ın (Kubad) oğlu Hüsrev, ordusunu Mezopotamya’ya doğru yönlendirerek dördüncü kez Romalıların
topraklarını işgal etti. Hüsrev tarafından yapılan bu istila Romalıların İmparatoru Iustinianus’a ya da başka
herhangi bir insana karşı değil sadece Hristiyanların saygı duyduğu Tanrı’ya karşı yapıldı. Çünkü ilk istilada
Edessa’yı ele geçirmeyi başaramayınca hem o(I.Kubad) hem Magni Hristiyanların Tanrısı tarafından
yenildikleri için büyük bir moral bozukluğuna düştüler. Bunun üzerine Hüsrev durumu yatıştırmak için
sarayda tüm Edessa sakinlerini köleleştirip Pers topraklarına getireceğini ve şehri koyun otlağına haline
getireceği tehdidinde bulundu. Sabahın erken saatlerinde başlayan muharebe öğle vakitlerinde sona erdi ve
her iki taraf da avantajlı olduklarını düşünerek çatışmadan çekildi. Böylece Romalılar surların gerisine
çekildiler ve Barbarlar ise şehirden yaklaşık yedi stadyum mesafe ötede çadırlarını kurdular. Sonra Hüsrev ya
bir gösterim gördü ya da aklına iki girişiminde bulunduktan sonra Edessa’yı ele geçiremezse büyük bir
rezaletle karşılaşacağını düşündü. Bundan dolayı geri çekilmeyi Edessa sakinlerine büyük bir fiyat karşılığında
satmayı düşündü. Bu nedenle ertesi gün tercüman Paulus (sur) duvarların yanından geçti ve bazı Romalıların
Hüsrev’e gönderilmesini gerektiğini söyledi.” (Procopius, Wars-II,XXVI,5-12,12-21)
76Segal, 2002:160

15
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kralı Hürmüz’ün saltanatı boyunca devam etmiştir 77. Bizans orduları İran coğrafyasında savaş
vermekteyken MS 580’de Constantina-Tella(Viranşehir) ve Rasülayn bölgesi başka bir Sâsâni
ordusu tarafından işgal edilmiştir. Üç gün süreyle kuşatma altında kalan Edessa kendisini
savunmuş ve fakat sur dışında kalan kentin kuzey bölgesindeki binalar tahrip edilmiş ve esirler
öldürülmüştür. Constantina-Tella (Viranşehir)’nın güneyinde MS 586’da Bizans
İmparatorluğunun aldığı zafer neticesinde Edessa tekrar olası bir kuşatmadan kurtulmuştur. Aynı
yıl Bizans tahtına Mauricius çıkmış, ekonomiye önem veren imparator askerlerin ücretlerinin
dörde bir oranında düşüren bir emirname yayınlamıştır. Bu durum İran coğrafyasında savaşan
Bizans birliklerinin harekâtını tehlikeye sokmuştu 78. Bölgedeki Bizans ordusunun başına geçen
Priscus orduya katılmadan önce Edessa’da dört gün geçirmişti. İmparatorun fermanını uygulamak
amacıyla birliklerin bulunduğu kampa gelen Priscus isyana sebep olmuş ve önce Constantina-
Tella ’ya daha sonra Edessa üzerinden başkent Konstantinopolis’e kaçmak zorunda kalmıştır 79.
Durumdan yararlanmak isteyen Sâsâniler tarafından Constantina-Tella’yı kuşatılmış, fakat Bizans
ordusu sayesinde kuşatma başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu arada Sâsâniler büyük bir isyan ile
karşılaşmıştı. Tahta çıkışından çok kısa bir süre sonra II. Hüsrev Perviz ülkesinden kovulmuş ve
İmparator Mauricius’un himayesine sığınmak zorunda kalmıştı. Edessa ve Mabbog’ta kısa bir süre
ağırlandıktan sonra II. Hüsrev Bizans İmparatorluğu sayesinde yeninden tahta çıkmıştı 80 .
İmparator Mauricius’a karşı, MS 602’de başkent Konstantinopolis’te Phokas önderliğinde büyük
bir isyan patlak vermişti. İsyan sonrası İmparator ele geçirilmiş ve daha sonra öldürülmüştü.
Ölmeden hemen önce oğulları Theodisios ve Constantinius’a imparatorluktan kaçmalarını ve II.
Hüsrev’den yardım istemeleri talimatını vermişti 81. II. Hüsrev, tahtını borçlu olduğu arkadaşı ve
velinimeti Mauricius’un Phokas tarafından öldürülmesi sebebiyle uzun zamandır beklediği
bahaneyi bulmuş ve kendisine sığınan oğlu Theodoisos’a yardım etmeyi planladıktan sonra 82, MS
603’te Bizans İmparatorluğu üzerine büyük bir ordu göndermişti 83. Phokas’ın tahta çıktığı sırada
Mezopotamya’da karargâh kurmuş olan Magister Militum Narses, Mauricius’un oğlu Theodoisos’u
destekleyen bir isyana öncülük etmiş 84 ve doğudaki imparatorluk askerlerini kendi bayrağı
altında toplayıp Edessa’yı ele geçirmişti. Kenti ele geçirdikten sonra II. Hüsrev’den yardım istemiş
Phokas’a karşı birlikte hareket etmeye başlamıştı 85 . Tahta geçen Phokas’ın ordusu ikiye
bölünmüş, bir kısım Edessa’yı kuşatmaya giderken diğer kısım Theodosios’un peşine düşmüştü.
II. Hüsrev MS 604’te kenti kuşatmaya gelen Bizans ordusunu geri püskürtmüş akabinde Dara’yı

77Duval, 1892:213
78Segal, 2002:161
79Duval, 1892: 214-215
80Segal, 2002:161
81 Mitchell, 2020: 610
82Duval, 1892: 222
83 Norwich, 2013:229
84 Mitchell, 2020: 613
85 Norwich, 2013: 229

16
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

bir kuşatma sonrası ele geçirmişti. İmparatora isyan eden General Narses, kendisinin imparatora
teslim edileceği ve hayatının bağışlanacağı vaadiyle Bizans ordusunu Fırat civarında yeniden
toplayan General Domenitiolus’a teslim etmiş fakat Konstantinopolis’e gönderilen Narses diri diri
yakılmıştı 86. Daha sonra İmparatorluğun bütün doğu kentleri başta Edessa olmak üzere MS 609
yılında Sâsânilerin kontrolüne geçmişti 87 .Edessa, Sâsânilerin elinde büyük zorluklar yaşamıştı.
Kenti ele geçirdikten sonra Sâsâniler, halka ağır vergiler koymuş ve kiliselerdeki mermer, altın ve
gümüşleri yağmalamışlardı 88 . II. Hüsrev kentteki monofizitleri sürmüş ve kentte Nesturî bir
piskopos atamıştı. Kuşatma sonrası esir alınan büyük bir Edessa kolonisi, Segestan ve Horasan’a
yerleştirilmişti 89 .Edessa ile birlikte Bizans İmparatorluğunun bütün doğu sınırını ele geçiren
Sâsâniler, Suriye, Filistin ve Fenike bölgelerini de ele geçirip Bizans’ı büyük bir felakete
sürüklemişti. Kadırgan komutasında ilerleyen Sâsâni orduları önce Ermenistan ve Kapadokya
bölgesini işgal edip daha sonra karşılarına çıkan Bizans ordularını mağlup ettikten sonra sırasıyla
Galatia ile Paphlagonia bölgelerini elde etmiş ve Kadıköy’e kadar ilerlemişlerdi 90 . Sâsânilerin
büyük zaferlerinden sonra İmparator Phokas’ın otoritesi ölümcül bir darbe almıştı. MS 608’de
İskenderiye’nin Afrika Eksarbı Heraclius tarafından gönderilen bir filo sonucu ele geçirilmesiyle
başkentte giden tahıl kanalı kesilmiş ve nihayetinde çıkan isyan sonucunda Ekim 610’da Phokas’ın
öldürülmesiyle Afrika Eksarbı Heraclius’un oğlu Heraclius imparator ilan edilmişti 91.
Bu durum imparatorluk açısından devam eden kötü gidişatın seyrini değiştirmemiş ve MS
613’de Şam, 614’de ise kutsal şehir Kudüs Sâsânilerin eline geçmişti. Ancak MS 622’de Heraclius,
II. Hüsrev’e karşı başarılı seferler düzenlemiş ve devam eden süreçte başta Küçük Asya olmak
üzere Ermenistan ve Mezopotamya eyaletlerini geri alınmıştı. İmparator Heraclius MS 627 yılında
Sâsâni devletinin kalbine girmiş ve MS 628 başında Dastgread’a yerleşmiştir. II. Hüsrev geri
çekilmek zorunda kalmış, çıkan bir isyan sonunda ölmüş ve yerine oğlu Kubad tahta çıkmıştı 92.
Devam eden süre zarfında Edessa MS 628 civarında tekrar Bizans imparatorluğu hâkimiyetine
girmişti 93. Yaşanan iç çatışmalar sebebiyle Sâsâniler artık Bizans İmparatorluğu için potansiyel
bir tehdit olmaktan çıkmış ve uzun sürecek bir barış anlaması imzalamak zorunda kalmıştır.
Ancak Doğu’da iki devlet için büyük bir ortak düşman çıkmıştı. İlk olarak Halid bin Velid
komutasındaki Müslüman Araplar Sâsânilere saldırmıştı. Halid bin Velid, 20 Ağustos 636’da
Yermük Savaşında Bizans İmparatorluğuna büyük bir yenilgi yaşatmış ve sonucunda bütün Suriye
bölgesi Arapların hâkimiyetine girmişti. MS 639 yılının başında Edessa ile birlikte Mezopotamya

86Duval, 1892: 223


87Hoyland, 2011:55
88Segal, 2002:161-162
89Duval, 1892:224
90Hoyland, 2011:57
91 Mitchell, 2020: 613
92Duval, 1892: 225
93Segal, 2002: 162

17
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

bölgesi Müslüman Araplara teslim olmuştur 94. Osrhoene Valisi İonnes Kateas, bu olaydan yaklaşık
iki yıl önce Araplarla müzakere etmiş ve Müslümanların Fırat’ın batısına geçmemesi karşılığında
yıllık 1000 altın ödemeyi taahhüt etmişti. Fakat İmparator söz konusu anlaşmanın bilgisi dışına
yapıldığını gerekçe göstererek Vali’nin yaptığı anlaşmayı bozmuş ve valiyi görevden almıştı.
Bunun sonucunda Araplar Edessa’yı kuşatmış ve kent teslim olmak zorunda
kalmıştır 95 .Müslümanlar, bölgeyi ele geçirdikten sonra ilk olarak Mudar adında yerel Arap
kabileleri bölgede iskân etmek için getirip yerleştirmişti 96. Bunu akabinde Osrhoene olarak anılan
bölge, İslâm döneminde Dıyar-ı Mudar olarak anılmaya başlamıştır. 97. Neredeyse 300 yıl boyunca
Müslümanların elinde kalan Edessa ve Çevresi, İslam devletindeki iç çekişmeler sebebiyle Bizans
İmparatorluğunun buraya yapılacak bir saldırı için cesaretlendirmişti. İmparator VI. Leo (MS 886-
912) döneminde Yukarı Fırat’ın doğusunda idari bölge tahsis edilmişti 98 . İoannes Kurkuas
idaresindeki Bizans orduları MS 943’deMartyopolis(Silvan), Amida, Dara ve Nisibis’i ele geçirmiş
ve Edessa üzerine yürümüştü 99 . Kent MS 943’de kuşatılmıştı. Edessalılar kuşatmanın getirdiği
mahrumiyetten dolayı kuşatmanın kalkması için imparatora bir heyet göndermiş ve imparatorluk
tarafından talep edilen İsa’nın Kral V.Abgar’a (MÖ 4-MS 7 ve MS.13-50) gönderdiği rivayet edilen
suretinin olduğu Mandylion’nun verileceğini taahhüt etmişlerdir. Bunu akabinde imparator
kuşatmayı kaldırmış ve Mandylion İoannes Kurkuas tarafından Konstantinopolis’e
gönderilmiştir. 100

Şekil 2.6. Mandylion’nun Konstantinopolis’e gelişi ve yapılan Hürmet’i tasvir eden İoannes
Skylitez’in kronğinde yer alan minyatür (Tsamakda, 2002)

94Duval, 1892: 226-227


95Duval, 1892: 227, Kaegi, 1992: 171-172
96 Ekinci ve Payindaş 2011:26
97Işıltan, İslam döneminde söz konusu ismi alan bölgenin zaman zaman Roma ve Bizans dönemindeki siyasi

sınırlarını açtığını Ruşafa’ya kadar uzandığını ifade etmiştir.( Işıltan, 1960: 1)


98Segal, 2002: 277
99Osrtrogorsky, 2019:259
100Wortley, 2010:223-224

18
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kentti idare eden iki Arap kabilesi arasında MS 11.yüzyılın ilk çeyreğinde iç çatışmalar
yaşanmaktaydı. Silvan’da bulunan Mervani Prensi Edessa’ya Selman adında birini temsilcisi
olarak Edessa’da konumlandırmıştı 101 . Kenti idare eden Araplardan Şebl adlı emir, 1031-2’de
rakip bir kabilenin lideri olan Udair tarafından suikast sonucu öldürülmüştür. Bunun üzerinde
Şeblin karısı ve kabileye mensup kişiler iç kalenin güvenliğinden sorumlu olan Selman’a
saldırmıştı. Maruz kaldığı saldırılardan bıkan Selman, -Telukh Thema’sı ile aynı zamanda
Fırat(Ötesi) Kentlerinin Strategos’u unvanlarına sahip 102 (Res-7)-, Samosata’da bulunan Bizans
Generali Georgios Maniekes’e mektup yazmış kendisi için İmparatorlukta bir unvan ve idari bölge
temin edilmesi karşılığında bulunduğu iç kaleyi ona teslim edeceğini bildirmişti 103. İç kaleyi teslim
alan Manaiekes, kaleyi saldırıları karşı korumuş ve İmparatorluk tarafından gönderilen takviye
birlikler sayesinde bütün kenti ele geçirmiştir 104 . Bununla birlikte İsa’nın Abgar’a gönderdiği
rivayet edilen mektubun bir kopyasını bulup İmparator III. Romanos’a gönderdiği ifade
edilmiştir. 105

Şekil 2.7. Georgios Maniekes’in kaleyi Araplara karşı savunmasını ve elde ettiği mektubu
İmparatora göndermesini tasvir eden İoannes Skylitez’in kronğinde yer alan
minyatür((Tsamakda, 2002)

101Honigmann, 1970:133
102 Segal, 2002: 280. (Söz konusu coğrafi ifadeler için detaylı olarak bakınız. Haldon, 2017: 98-99.109-
116,Harita 5.3,6.4, Honigmann,1970:134)
103Mateos, XLIII.53-54
104 Segal, 2002: 280-281. Ayrıca Segal, bu dönemde kentin yönetimi hakkında bilgilerin sınırlı olmasıyla

birlikte Edessa’nın muhtemelen Catapano veya Strategos’un yönetimi altında bir Thema merkezi olduğunu
ifade etmiştir.
105Wortley, 2010:365

19
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 2.8. Bizans İmparatorluğunun İdari Merkezleri(MS 1040) (Haldon, 2017: 98-99.Harita 5.3)

General Georgios Maniekes, MS 1035 yılında Yukarı Medya Bölgesine gittikten sonra onun
yerine Leo Lependrenus atanmıştı. Bu dönemde bölgede Bizans hâkimiyeti tehlikeye düşmüş olsa
da, İmparatorluk tarafından gönderilen birlikler sayesinde tehlike bir süreliğine bertaraf
edilmişti. Edessa’nın merkezi hâkimiyeti bu zaman zarfında oldukça azalmış ve çevresinde
Müslüman Türk beylikleri hâkimiyet kurmaya başlamıştı. Özelikle Bizans İmparatorluğunun
Doğu’daki en büyük askeri üssü olan Antakya’ya giden yollar sık sık Türklerin saldırılarına maruz
kalmıştı 106. 1045’te kısa bir süreliğine kent Selçukluların hâkimiyetine girmiş fakat Selçuklular
geri çekilmek zorunda kalmasına rağmen sık sık şehre taarruzlar düzenlemeye devam etmişlerdi.
1071 yılında Selçuklular Edessa’yı tekrar kuşatmış fakat Mezopotamya Dük’ü Bulgar Prensi
Vasil’in komutası sayesinde kent işgalden kurtulmuştu 107 . Birinci Haçlı Seferi sırasında
Anadolu’da bulunan Baudouin de Boulogne, 1098 yılında Fırat yakınlarındayken kendisine
Edessa’dan bir heyet gelmiş ve kente davet edilmişti 108 . Kentte gelen Baudouin, o sırada
Edessa’nın Bizanslı yöneticisi olan Toros’un öldürülmesi sonucu 10 Mart 1098 yılında kentin
hâkimiyetini almış ve Edessa Haçlı Kontluğu resmen kurulmuştur 109 . MS 1144 yılında
Selçukluların Musul Atabeyi İmâdeddin Zengi, Edessa Kontu II. Joscelin’in Artuklu hükümdarı
Kara Arslan’a yardıma gitmek için kentten ayrılmasına müteakip şehri kuşatmış ve yaklaşık 25
günlük bir kuşatmanın sonucunda şehri ele geçirmişti 110. İmâdeddin Zengi’nin kölesi tarafından

106Segal, 2002:289
107Segal, 2002:289
108Segal, 2002:289
109Demirkent, 2013:39. Baudouin’in şehri ele geçirmesi ve Toros’un öldürülmesiyle ilgili çok farklı bilgiler

aktarılmaktadır. Bu konuda daha detaylı bilgiler için bakınız. (Mateos CLIV,193-195, Demirkent,1994:19-
38,Segal, 2002:289-292)
110 Demirkent, 1994:144-146

20
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

öldürülmesinin akabinde II. Joscelin şehri tekrar elde etmek için birlikleriyle birlikte kente
ulaşmış fakat Zenginin oğlu Nureddin Mahmut Zengi’nin karşı saldırısı sonucu yaralanıp
kaçmıştı 111. Bu tarihten itibaren artık kent Müslümanların ana yurtlarından biri haline gelmiş,
devam eden zaman diliminde Eyyubiler, Anadolu Selçuklu ve en nihayetinde Osmanlı
hâkimiyetine girmiş ve Müslüman Dünyanın en önemli merkezlerinden biri olmuştur.

Şekil 2.9. Baudouin de Boulogne’nun 1098 yılında Edessa’ya Girişi


(https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Baldwin_of_Boulogne_entering_Edessa_in_Feb_1098
.JPG#/media/File:Baldwin_of_Boulogne_entering_Edessa_in_Feb_1098.JPG)

111 Demirkent, 1994:152-154

21
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

2.2. Edessa’nın Hristiyanlaşma Süreci (MS. 1-7. yüzyıllar)

Edessa’ya yaşayan yerel halk, Aramice’nin bir lehçesi ve Fırat bölgesi boyunca özellikle
ticaret aracı olarak kullanılan bir dil olan Süryanice idi 112. Selevkioslar ile birlikte kentte Yunan
nüfusu muhtemelen artmış ve sayısal anlamda kalabalık bir topluluk haline gelmişlerdi.
Hristiyanlıktan çok önce edebi bir merkez kent var olmuş bazı eski bulgular Antik Yunan izlerini
yansıttığı bilinmektedir113. Edessa Antik Dünya’nın önemli ticaret yollarının en önemli kavşak
noktalarından birinde konumlanmış olması, ticaretleriyle ünlü olan Yahudilerin kentte
varlıklarını kaçınılmaz kılmıştır. İlk başlarda küçük bir koloni halinde bulunan Yahudi Cemaatine
ait kentte sinagogların varlığı Segal tarafından dile getirilmiştir 114 . Bununla birlikte
Hristiyanlıktan önce kentin büyük çoğunluğu putperestti. Sin kültürüne bağlı bir Panteona sahip
olan paganlarına ait tapınakların varlığı bilinmekle birlikte, Drijvers, Edessa panteonun farklı
farklı kültürlerden beslendiğini ve özellikle bölgede neredeyse İslam dönemine kadar Paganlığın
merkezi olan Harran’dan çok fazla etkilendiği bildirmiştir 115 . Segal, Antik Dönem Suriye’sinin
önemli kentleri olan Palmyra ve Hiearapolis’te inanılan gezegen ve yıldızlara tapınmanın
Edessa’da da olduğunu ifade etmiştir 116. Bunula birlikte, MS 3. Yüzyılın başlarında kentte yaşayan
halkın çoğunluğunun hala paganların oluşturduğunu dile getirmiştir 117 .Ross, paganların
faaliyetlerinin MS 5.yüzyıla kadar kentte devam ettiğini de ayrıca vurgulamaktadır 118.
Bunula birlikte Edessa Krallığının, Hristiyanlığı kabul eden tarihteki ilk devlet olduğu
iddiası da söz konusudur. Bu İddia, Hristiyan Dünyasında büyük bir şöhrete sahip olan ve İsa ile
aynı dönemde yaşamış olup onunla mektuplaştığı rivayet edilen Kral V. Abgar (MÖ.4-MS.7 ve
MS.13-50) ve onun döneminde yaşanılmış olaylara dayandırılmaktadır. Bu olayı rivayet eden ilk
ve en eski kaynaklar Eusebius tarafından kaleme alınan Kilise Tarihi ile Edessa da yazılmış olup
MS 4.yüzyılın sonlarına ait olan ve Anonim Süryanice yazılmış olan Addai’nin Öğretisi’dir 119. Söz
konusu olaylar Addai’nin Öğretisi’nde şu şekilde nakledilmektedir;

“…Yunan krallığının üç yüz kırk üçüncü yılında ve Roma İmparatoru efendimiz


Tiberius'un saltanatı sırasında ve Kral Ma'nu'nun oğlu Kral Abgar'ın saltanatında, Ekim
ayında on ikinci gün, AbgarUkkama, krallığımızın şefleri ve onurlu kişileriMarihab ve
Shamshagram ile (Yazıcı) Hannan'ı(Ananias) 120, onlarla birlikte Aramice Bethgubrin
olan Eleutheropolis denen şehre, Suriye, Fenike, Filistin ve tüm Mezopotamya ülkesine
hükmeden, efendimiz imparatorun vekili Eustorgius'un oğlu onurlu Sabinus'a gönderdi.

112 Bernard, 1968:161


113Burkitt,1904:8
114Segal, 2002:77-79
115Drijvers, 1980: 175
116Segal, 2002:87
117Segal, 2002:101
118 Ross, 2001:230
119Atiya, 2005: 270. Cameron, 1983: 81,Euisebius, 2011:31-33
120 Söz konusu isim Eusebius’un eserinde Ananais olarak geçmektedir.

22
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Ona krallığın işleriyle ilgili mektuplar getirdiler ve yanına gittiklerinde (Sabinus) onları
sevinç ve şerefle karşıladı ve yirmi beş gün (onun) yanında kaldılar. (Sabinus) Onlar için
mektuplara bir cevap yazdı ve onları kral Abgar'a gönderdi. Ondan ayrıldıklarında
Jerusalem 'e doğru yola çıktılar ve harika işlerinin ünü uzak ülkelere yayıldığı için
Mesih'i görmek için uzaktan gelen birçok adam gördüler. Marihab, Shamshagram ve
arşivlerin bekçisi Hannan adamları görünce onlarla birlikte Jerusalem'e geldiler.
Jerusalem'e girdiklerinde Mesih'i gördüler ve O'na katılan kalabalıklarla birlikte
sevindiler…. Ve on gün boyunca Jerusalem’de kaldılar. Arşivlerin Koruyucusu Hannan,
gözleriyle Mesih’in yaptığı her şeyi yazdı… Ve ayrılıp Edessa’ya geldiler ve onları
gönderen efendileri Kral Abgar’ın huzuruna vardılar… Mesih’in yaptığı her şeyi
anlatmaya başladılar. Sonra Abgar onlara dedi; Bu kudretli işler insan değil
Tanrı’nındır… Ve Abgar Filistin’e gitmeyi diledi. Fakat kendisine ait olmayan Roma
topraklarından geçemeyeceği için bir mektup yazdı ve onu Arşivler Bekçisi Hannan
eliyle Mesih’e gönderdi… Nisan ayının on ikinci günü (Hannan) Kudüs’e girdi ve onu
Yahudilerin Başkâhini Gameliel’in evinde buldu… Mektubu O’nun huzurunda okudu;
Abgar Ukkama’dan Kudüs ülkesinde ortaya çıkan İyi Hekim İsa’ya selamlar… Seni ve
şifanın duydum. Sen ilaçlar ya da otlarla şifa vermiyorsun fakat senin sözlerinle körlerin
gözü açılıyor, topallar yürüyor, cüzzamlılar temizliyor ve sağırlara işittiriyorsun…
Yaptığın bu büyük harika işleri işitince içimden şuna karar verdim. Gökten inen ve
bunlara yapan Tanrı’nın oğlu olan Size inanıyorum. Bu nedenle Sana inananların bana
gelmesini ve Sana inandığım için sahip olduğum hastalığı iyileştirmen içi sana yazmak
istedim. Ve Yahudilerin Sana karşı söylendiklerini ve Sana zulmettiklerini hatta Seni
çarmıha germeye çalıştıklarını ve Sana zalimce davranmayı istediklerini duydum.
Küçük ve güzel bir şehre sahibim ve her ikimizin de huzur içinde yaşamasını için
yeterli...”İsa, Yahudilerin başrahibinin evinde mektubu aldığında, arşivlerin bekçisi
Hannan'a şöyle dedi: "Git ve seni Bana gönderen efendine de ki, Ne mutlu sana ki Beni
görmeden bana inanan birisin, çünkü benim hakkımda şöyle yazılmıştır; Beni gören
bana inanmayacak, beni görmeyen de bana inanacak. Ama sana gelmem için bana
yazdığın şeye gelince, burada bulunma amacım şimdi sona erdi ve beni gönderen
Babamın yanına gidiyorum ve O'nun yanına gittiğimde; Hastalığınızı iyileştirecek ve
sağlığınıza kavuşturacak müritlerimden birini size göndereceğim ve seninle olanların
hepsini sonsuz yaşama döndürecek. Şehrin kutsanacak ve hiçbir düşman bir daha asla
sonsuza dek onun efendisi olmayacak”…Arşivlerin bekçisi Hannan, kralın ressamı
olduğu için İsa'nın kendisiyle bu şekilde konuştuğunu görünce, İsa'nın bir suretini alıp
seçme boyalarla boyadı ve beraberinde efendisi kral Abgar'a getirdi. Ve kral Abgaronu
büyük bir sevinçle aldı ve saray evlerinden birine büyük bir onurla yerleştirdi… İsa göğe
yükseldikten sonra, Yahuda Thomas yetmiş iki Havariden biri olan Havari
Addai'yi 121Abgar'a gönderdi. (Phillips, 1876: 1-5)

121Addai’nin Öğretisinde, 12 havariden biri olarak işaret edilen Addai, Eusebius tarafından 70’lerden biri
olarak zikredilmekte ve Thaddeus olarak anılmaktadır. (Eusebius, Kitap-1,13 )

23
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 2.10. Mandillion’un Kral Abgar’a takdim edilmesini tasvir eden, Mısır’da bulunan Azize
Katherina Manastırındaki MS 10. yüzyıla ait İkona (Nicolotti, 2014: 131)

Devam eden süreçte Eusebius şunları aktarmıştır;

“ ...İsa’nın yükselmesinden sonra Thomas adıyla da bilinen Juda, yetmiş müritten birisi
olan Thaddeus’a gönderildi. Thaddeus’a İsa’dan bir mektup geldi ve ülke dışına gitmesi
istendi. Burada(Edessa’da) Tobias'ın oğlu Tobias'ın evinde kaldı. Thaddeus Tanrının
gücünü kullanarak hastalıkları iyileştirmeye başladı. Thaddeus bu mükemmel işleri
yaparken kral kendisinden kuşkulanmaya başladı. Çünkü İsa’nın, kendisine yazdığı
mektupta şöyle diyordu: “Ben seni kaldırdıktan sonra müritlerimden seni iyileştirecek
olan birini yollayacağım." Kral, Thaddeus ile aynı evde kalan Tobias ile görüştükten
sonra kendi evinde misafir ettiği adamı yanına getirmesini söyledi. Tobias bunları
Thaddeus’a ilettiğinde Thaddeus şöyle yanıt verdi: “Gideceğim, zaten ben de onun için
gelmiştim.”… Ertesi gün Thaddeus ve Tobias Abgarus’ıın yanına gittiler. Saraya
vardıklarında asiller de kralın arkasında bekliyorlardı. Thaddeus’un isteğiyle birdenbire
girişte bir görüntü Abrgarus’a göründü. Bunu sadece Abragus’un görüyor olması
yanındakileri epeyce şaşırtmıştı. Ardından kral Thaddeus’a gerçekten İsa’nın
müritlerinden birisi olup olmadığını sordu. Thaddeus şöyle yanıt verdi: “Ben onun
müritlerinden birisi olarak buraya gönderildim. Senin hastalığını yenip, yaşamını geri
vereceğim. Çünkü o senin çok hasta olduğunu biliyordu. Eğer halen ona inanıyorsan
dileklerin yerine getirilecek." Abgarus şöyle yanıt verdi: “Ben İsa'ya saldıranlara karşı
bir ordu gönderecek kadar ona inanıyorum. Romalıların bu bölgede hâkimiyet
kurmaları bile beni bu düşüncemden caydırmadı." Thaddeus, Abgarus’a yanıtında

24
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

şunları belirtti: “Efendimiz sadece Babamız’ın dileğini yerine getirdi.” Bu sözleri duyan
Abgarus, hem ona hem de Babamıza inandığını bildirdi…”(Eusebius, Kitap-1,13)

Euseibus ve Addai’nin Öğretisi’den aktarılan rivayetler ve Kral V. Abgar’ın ilk Hristiyan


hükümdar olduğuna inanılmasına genel olarak kuşkuyla bakılmıştır 122. Duval, Edessa Krallarının
bu efsaneden yaklaşık 200 yıl sonrasına kadar pagan inançlarından vazgeçmediklerini ifade
etmiştir 123 . Hristiyanlığın Edessa’ya ilk olarak hangi tarihte girdiği tam olarak bilinmemekle
birlikte, Hristiyan varlığına ait en eski yazılı belge MS 6. Yüzyıla ait Süryanice yazılmış olan
Anonim Edessa Kroniğidir. MS 201 yılında kentte yaşanan bir sel felaketinden söz edilirken “…Ve
Hristiyanlara ait tapınağı yok etti. 124 ” İbaresin ifade edilmesi, kentteki Hristiyanların artık bir
kilise sahip olduklarına ve bir cemaat yapısına kavuştuklarına işaret etmektedir. Edessa’da
bahsedilen dönemde krallık yapmış olan VIII. Abgar’ın ya da Büyük Abgar’ın (MS 176-213)
Hristiyanlığı kabul eden ilk Edessa Kralı olduğu genel olarak kabul gören bir görüştür 125. Büyük
Abgar ile aynı dönemde yaşamış ve bir süre Edessa’da konaklamış olan Romalı tarihçi
Africanus’un söz konusu Abgar’dan “Kutsal İnsan, en dindar ve en bilgili 126” şeklinde bahsetmesi,
Kral Abgar’ın Hristiyanlığı kabul ettiğine dair güçlü bir kanıt olarak nitelendirilmiştir127. Söz konu
hikâyede adı geçen Addai’nin tarihsel bir şahsiyet olabileceğini ifade eden Segal, aynı adı taşıyan
bir misyonerin MS 1. Yüzyılın sonu ve ya 2. Yüzyılın başlarında Adiabene’ye Hristiyanlığı getirmiş
olabileceğini dile getirmiştir. Edessa ve Adiabene 128 arasındaki ilişkilerin çok sıkı olduğunu
bununla birlikte söz konusu misyonerin Edessa ’ya da uğrayarak buraya da Hristiyanlığı getirmiş
olabileceğini ifade etmiştir 129.

122Segal, 2002:104, Bernard, 1968:161, Atiya, 2005:269


123Duval, 1892:48
124Duygu, 2016:110. Yapı ile ilgili görüşlerini paylaşan Krautheimer, ifade edilen kilisenin muhtemelen Ev

Kilisesi olduğunu dile getirmiştir. (Krautheimer, 1986:302)


125Işıltan, 1960: 18, Atiya, 2005: 272, Duval, 1892:49
126 Adler, 2007:190 Africanus-F96
127Segal, 2002:111
128 Adiabene Krallığı, bugün Suriye’nin kuzeyindeki topraklarının bir kısmında MÖ.1-MS 116 arasında

hüküm sürmüş krallık.


129Segal, 2002: 105-16

25
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Edessa Kilisesinin kurucusu Addai’nin Öğretisi’ne göre Addai olarak zikredilmiştir. Kral
Abgar’ı iyileştirdikten sonra Addai’nin Aggai ve Palut adında iki kişiyi vaftiz etmiş ve daha sonra
halefi olarak da Aggai kutsamıştı. Kral Abgar’ın ölümünden sonra oğullarından Ma’nu tekrar
putperestliğe dönmüş Piskopos Aggai’yi öldürmüştür. Daha sonra Anktaya Piskoposu
Serapion’unu Palut’uEdessa Piskoposu olarak atadığı ifade edilmiştir 130. Segal Edessa’nın MS. 3.
Yüzyıldan itibaren Antakya Piskoposluğunun yetkisi altında olduğunu dile getirmiş 131 ve Edessa
Piskoposunun yetki alanının tüm Osrhoene bölgesini kapsadığını, Harran, Suruç, Birecik,
Viranşehir’de bulunan Piskoposlukların Edessa Metropolitliği tarafından denetlediğini
vurgulamıştır 132 . MS 325 yılında yapılmış olan İznik Konsiline Edessa’nın katıldığı ifade
edilmiştir. 133

Şekil 2.11. Ekümenik Piskoposlukların Yetki alanları (Haldon 2017: 86,Harita 4.3)

MS 363 yılında Sâsânilerin Nisibis’i ele geçirmesinden sonra kentteki pek çok Hristiyan
Edessa’ya gitmek durumunda kalmıştır. Doğu Hristiyanlığının önemli figürlerinden biri olan Aziz
Efraim’in(MS 285-373) de kentte geldiği ifade edilmiş ve muhtemelen aynı zaman dilimi
içerisinde meşhur Pers Okulunun bu dönemde kurulduğu dile getirilmiştir 134 . Bu okul,

130Atiya, 2005:266
131Segal, 2002:105
132Segal, 2002:182, Koch 2007:237
133Işıltan, 1960: 26-27
134Işıltan, 1960: 25

26
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

İmparatorluk topraklarındaki bütünlüklü tek Hristiyan Yüksek eğitim kurumları olarak


nitelendirilmiştir. Ancak imparator Zenon dönemine Nasturi Öğretisini yaydığı gerekçesiyle
kapatılmıştır 135 .İncil'in Süryanice ‘ye ilk çevirisi Tatian tarafından 172 yılında Edessa' da
hazırlanmıştı 136 . Dört İncil'in uyumu ve birleşik bir sürümü olan Diatessaron adı verilen bu
çevirinin o sıralarda Edessa ‘da kullanım gördüğü Segal tarafından dile getirilmiştir 137 . MS 4.
Yüzyılın sonlarına doğru Hristiyan Dünya’da ortaya çıkmaya başlayacak mezhepsel gerilimler
Edessa’da da yavaş yavaş baş göstermeye başlamıştı. İmparator Constantinus’un hükümdarlığı
sırasında kentte büyümeye başlayan Ariusçuluk, İmparator Valens’in bizzat desteğiyle zirveye
çıkmıştı. MS 372 kenti ziyaret eden imparator, Ortodoks olan Edessa Piskoposu Barsai ve kilisenin
önde gelen görevlilerini şehirden kovmuştur 138. MS 378 yılında imparatorun ölümünden sonra
Ortodokslar kentte nüfuzlarını tekrar elde etmişlerdir 139 . Çilecilik döneminden sonra Edessa
Piskoposu olan Rabbula (MS 411 ve ya 412) 140, kiliseyi yeniden örgütlemiş ve Ortodoksluğu güçlü
bir şekilde kentte tahkim etmeye çalışmıştır. II. Theodisios döneminde Başkent Piskoposu olan
Nastorios’un İsa’nın tabiatıyla ilgili ortaya attı fikirler şiddetli kavgaların çıkmasına yol açmış ve
MS 431 yılında yapılan Efes Konsilinde Nastorios ve görüşleri mâhkum edilmişti 141. Rabbula bu
görüşe ölünceye kadar muhalefet etmesine rağmen onun halefi olan İbas döneminde Nasturilik
giderek güçlenmeye devam etmiş 142 ve Edessa bu mezhebin önemli bir merkezi haline gelmişti 143.
Kadıköy Konsilinden sonra kentte Monofizitler ile Kadıköy Konsili(Melkitler) taraftarları arasında
büyük bir çekişme yaşanmıştı. 519 yılında Edessa piskoposu olan Paulus Kadıköy kararlarını
reddetmişti 144 . İmparator I.Iustinianus MS 544 yılında Üç Başlık adını verdiği bir ferman
yayınlamış ve Antakya Piskoposluğunun Nasturi eğilimli kitaplarını mahkûm etmiştir 145 .
Amaçlanan, Monofizitlerle, Kadıköy'ün İskenderiye Hristolojisine sadık olduğuna ikna ederek,
uzlaşmaktı. Barışı sağlamak bir yana, ferman hem Roma'yı hem Kadıköycü çevreleri hem de
Monofizitlerin tepkisini çekmiştir 146 . Monofizitlerin sayısı azalmasına rağmen İmparatoriçe
Theodora sayesinde monofizit görüşlere sahip olan Yakup MS 542 yılında Edessa Metropolitliğe
atanmıştı 147. MS 553 yılında toplanan Beşinci Ekümenik Konsili’nde alınan kararlar neticesinde
Nasturi öğretisinin fikir babası olan Mopsuestialı Theodore’un kişiliği ve öğretileri mahkûm

135 Morrison, 2014: 279


136 Kaplan, 2021:330
137Segal, 2002: 123
138Segal, 2002:135
139Işıltan, 1960: 27
140Urhoy Kroniği(Edessa).51(Yunan Takvimine göre 723)
141Dvornik, 2019:14-16
142Atiya, 2005:275-276
143Vasiliev, 2015:121
144Segal, 2002: 141
145 Söz konusu fermana konu olan kişilerden biri Edessa Piskopusu İbas’tır.(Dvornik, 2019:24)
146 Morrison, 2014: 51-52.
147Atiya, 2005:203. Onun ölümünden sonra Monofizitler Yakubiler olarak anılmaya başlamıştır.

27
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

edilmiş ve Nasturilik imparatorluk topraklarında yasa dışı sayılmıştır148. Bu olaydan sonra başta
Edessa’da olmak üzere bölgedeki Monofizitler imparatorluktan giderek uzaklaşmıştır ki bu
durumun, Müslümanların bölgede yaptığı akınların başarılı sonuçlara ulaşmasında katkısı olduğu
fikrinin dile getirilmesine vesile olmuştur149. Segal, kentteki Monofizitlerin Müslümanlardan daha
çok Melkitlerden nefret ettiklerini ifade etmiştir. 150

148Atiya, 2005:279
149Işıltan,1960:28
150Segal, 2002: 145

28
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

3. GEÇ ANTİK DÖNEM URFA ÇEVRESİNDEKİ DİNİ MİMARİ YAPILAR

3.1. Constatinia-Tella(Viranşehir) Martyrium/Kilisesi

Şanlıurfa kent merkezinin yaklaşık 80 km güneyinde Viranşehir ilçesinde yer alan yapıya
ait kalıntılar, Eski Paşalar ilkokulunun hemen batısındaki park içinde yer almaktadır. Bugün
yapından geriye büyük bir paye ve etrafında yapıya ait oldukları düşünülen mimari parçalar ve
moloz yığınları görülmektedir. Yapıya ait eski resimlerde şuan var olmayan payeler görülmekte
orijinal yapıda toplam 8 adet büyük paye olduğu ifade edilmiştir. 151

Şekil 3.1. Merkezi Mekânlı Yapının mevcut durumu (İ.H.Küneş,2022)

151Kayaalp, 2021:134

29
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 3.2. Yapının Zemin Kat Planı (Kayaalp, 2021:134)

Modern zamanlara gelmeden çok önce yıkılmış olan yapıya ait plan çizimlerine göre,
rotonda şeklinde bir plan oluşumu gösteren beden duvarlarına sahip yapının iç mekânında 8 adet
payenin oluşturduğu oktagonal merkezi çekirdek alan ve onun çevreleyen koridor -
ambülatoryum-‘lu bir mekânsal tasarım söz konusudur. Geç Antik Dönemde İmparatorluk
topraklarında yoğun olarak kullanım görmüş merkezi mekânlı şemaya sahip yapıların pek
çoğunda çevre koridoru bulunmaktaydı. İmparator Iustinianus döneminde inşa edilmiş olan
başkent Konstantinopolis’teki Aziz Sergios-Bakkios ile bilhassa Revenna’da bulunan San Vitale
kiliselerinde, merkez eksende oluşturulmuş oktagonal alan ve çevresine konumlandırılmış
ambülatoryum’lu iç mekân oluşumu, Viranşehir’deki yapının sahip olduğu iç mekân kurgusu ile
son derece benzerlik arz etmektedir. Yapının doğusunda, beden duvarı ile aynı hizada olup
naosun dışına çıkmış derin bir bema ve yarım daire şeklinde sonlanan bir apsis görülmektedir.
San Vitale kilisesindeki bema oluşumu benzer olmakla birlikte, Viranşehir’dekinden farklı olarak
bema naosun içinden yapının dışına taşarak kurgulanmıştır. Diyarbakır Bakire Meryem, Apemea
ve Seleucia Piere gibi merkezi mekânlı yapılarda gözlemlenen bema tasarımları Viranşehir’dekine
oldukça benzerlik göstermektedir.

30
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 3.3. Ezra (Suriye), Aziz Gorgios Kilisesi (Restle, 1989: 380)

Şekil 3.4. San Vitale (Mango, 2006:106) ve Aziz Sergios-Bakkios (Mathew, 1971:44) Kiliseleri

Yapıyı ilk inceleyenlerden Strzygowski, yapının galerili olup bema, ambülatoryum ve


galerinin üst örtüsünün tonoz olduğunu ifade etmiştir 152 . Kayaalp, Oktagonal alanı oluşturan
büyük payelerin ahşap ve ya tuğla kubbeyle örtüldüğü dile getirmiştir 153 . Yapının kuzey ve
güneyinde küçük kare planlı ek mekânlar görülmektedir. Kayaalp, yapının batısında yer alan ve
muhtemelen galeriye çıkan merdivenlerin olduğu giriş bölümünün masif payelerle desteklenip
anıtsal olduğu ifade etmiştir 154 . Alp, ek mekânlar ile birlikte yapının serbest haç ve rotonda
birleşiminden oluşan bir plana sahip olduğu dile getirmiştir155. Yapıdan günümüze kalan paye

152Strzygowski, 1910:220
153 Kayaalp, 2013:418
154 Kayaalp, 2021:135
155 Alp, 2021:185

31
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

moloz taş örgülü olup bazalt blok taşlarlar kaplanmıştır 156. Bununla birlikte payenin bulunduğu
alanda kullanım görmüş kırmızı mermer ve kireçtaşı parçalarını da görmek mümkündür. 157
Strzygowski yapının, kentin nekropol alanında olmasından dolayı MS 4-5 yüzyıl aralığında
bir azizin şehitliği-Martyrium- olarak inşa edilmiş olabileceğini ifade etmiştir158. Bununla birlikte
yapının tarihlendirilmesiyle ilgili olarak çok farklı görüşler de söz konusudur. Kilisenin, Theodore
Stratelates adında bir asker azize adandığı (MS.381), kentin piskoposluğunu yapmış olan Ionnes
Bar Karsus tarafında MS. 538 inşa edildiği veya MS 578-622 yılları arasında yaşamış olan
Baradaeus tarafından yapılmış olduğu dile getirilmiştir 159 . Kayaalp ilgili yayınında, yapıya ait
olduğunu düşündüğü mimari parçalardan hareketle MS 6. dolaylarında bir tarih önerisinde
bulunmuştur 160. İnşa tekniği ve benzer mekân tasarıma sahip yapıları inceleyen Johnson, Kayaalp
tarafından dile getirilen öneriye atıfta bulunmuş ve yapının İmparator Iustinianus döneme ait
olabileceğini ifade etmiştir 161 . Yapıya da yer verilen güncel yayınında söz konusu öneriyi
katıldığını ifade eden Kayaalp, MS 751 yılında Mezopotamya keşişlerinin toplandığı Mor Cosmas
ve Mor Damian‘a adanmış bir kiliseden bahsetmiştir. Viranşehir’de bu isimlere adanmış şayet bir
yapı varsa bunu söz konusu ilçedeki kilise olduğu ve bunun muhtemelen İmparator Iustinianus
baniliğinde inşa edilmiş olabileceğini ifade etmiştir 162. Bununla birlikte kilisenin Aziz Stephanos
adına da adanmış olabileceğini dile getirmiştir. 163

3.2. Harran Bazilikası

Şanlıurfa kent merkezinin yaklaşık 45 km güneyinde Suriye sınırına yakın bir alanda yer
alan Harran’da sur içindeki ören yerinde Lloyd-Brice tarafından Harran’ın Geç Antik ve Orta çağ
Dönemindeki yapıların konumu veren haritasında iki kilise kaydetmiştir. Bildirilen kiliselerden
höyüğün batısında kilise bugün modern yerleşmenin altında kalmıştır.

156 Kayaalp, 2021:135


157 Viranşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezinin bahçesinde yer alan ve muhtemelen yapıya ait olduğu
düşünülen kırmızı mermerden yapılmış bir adet Detaylandırılmamış Korinth başlık kataloğa
eklenmiştir.(Kat.No:20)
158Strzygowski, 1910:220
159Alp, 2021:184
160Kayaalp, 2013:419
161 Johnson, 2018: 124-127
162Kayaalp, 2021:139
163Kayaalp, 2021:140

32
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 3.5. Harran Sur içindeki Hristiyan ve İslam Dönemlerine ait yapıların konumlarını
gösteren Harita (Lloyd ve Brice, 1951:85,Fig:3)

Harran Ulu Camii’nin yaklaşık 300 metre kuzeyinde yer alan yapı Büyük Bazilika ya da
haritada geçen ismiyle Kanîsat-Ar-Rum olarak bilinmektedir. Yapının bugün kuzey beden
duvarının bir bölümü görebilmekle birlikte, yapının nerdeyse tamamı yıkılmış, üst üste yığılmış
taşlar büyük bir dolgu tabakası oluşturmuş ve kilise zeminin tamamını kapatmıştır 164.
Yapıyı incelemiş ve restitüsyon önerilerinde bulunmuş olan Lloyd ve Brice, ilgili yayınında,
yapının ana mekânında büyük bir oyuk olduğunu -ki bugün oyuk hala algılanabilir durumdadır-
İslam Döneminde orijinal planın bozulduğunu ifade etmiştir165. Bununla birlikte bütünlüklerini
tamamen veya kısmen korumuş paye başlıklardan bazıları in sitü durumda iken bazıları moloz
yığınları arasında kalmış olmasına rağmen seçilebilir durumdadır.

164 Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, henüz kazısı yapılmamış olan yapı zemininin
mozaiklerle kaplı olduğunu ifade etmiştir.
165Lloyd ve Brice 1951:105-106

33
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 3.6. Harran Bazilikasının mevcut durumu (İ.H.Küneş,2022)

Şekil 3.7. Lloyd ve Brice Tarafında yapılan Restitisyon Çizimleri (Lloyd ve Brice, 1951)

34
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Lloyd-Brice’nın yaptığı zemin kat planına göre, uzunlamasına dikdörtgen şemaya sahip
olan yapının batısından mekâna giriş tek kapı açıklığıyla sağlanmıştır. Açıklıktan sonra ulaşılan ve
dikdörtgen olup doğu-batı yönünde atılan kemerle üç bölüme ayrılmış bir narteks mevcuttur.
Kuzey ve güney köşelerde oluşan alanlara oranla daha büyük olan ana eksenden naosa giriş
tekraren tek kapı açıklığıyla sağlanmıştır. Genellikle kullanılan bazilika planlı yapılarda nef
ayrımları sütun dizileriyle sağlanırken, Harran Bazilikasının naosu, iki yönde ve aynı hat üzerinde
yer alan payelerle üç nefe ayrılmıştır. Sütunlara oranla daha fazla ağırlığı kaldırabilen payelerin
kullanılmasıyla, destek payelerin üzerine oturtulmuş kemerlerin hem doğu-batı hem de kuzey-
güney yönünde atılmalarını sağlamıştır. Mango, Suriyeli yapı ustalarının naosu yan neflerle daha
bütünleşik hala getirebilmek için destek sayısını azaltmaya çalıştıklarını ve sütunlarla kemerlere
yaklaşık 11 ayaklık açıklık vermektense payeleri kullanarak kemerlerin genişliklerini
artırabildiklerini ifade etmiştir 166 . Nitekim net ölçüleri bilinememekle birlikte planda verilen
referans ölçeğine göre ana mekânı yaklaşık 50 x 25 metre çapında oldukça büyük bir bazilika olan
kilisenin nef ayrımında kullanılan payelerden muhtemelen çok daha fazla sayıda kemerleri
desteklemek için sütun kullanımına gereksinim duyulacaktı. Geç Antik dönem Suriye kiliseleriyle
yakınlık gösteren yapının Anadolu’da zemin kat planı açısından benzerlik arz eden yapı
Madenşehir’de yer alan I.Nolu kilisedir 167. Harran Bazilikasının hemen bema önündeki payeler
diğer payelere oranla daha büyük gösterilmiştir. Yapının doğusunda ana mekânın dışa taşan ve
poligonal cepheye sahip üç pencereli apsis dışardan algılanabilir şekilde tasarlanmıştır. Suriye
kiliselerinde poligonal apsisler çok yoğun bir kullanıma sahip değildir. Lloyd-Brice üst örtünün iki
yöne meyilli bir çatı olduğu göstermekle birlikte yapının güneyine, meyilli bir örtüsü olan açık
sütunlu bir revak konumlandırmıştır.

Şekil 3.8. Madenşehir 1 nolu kilise (Eyice, 1971: Res.9)

166 Mango, 2006:117


167Eyice, 1971:20-23,

35
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yapının tarihlendirilmesi hususunda Lloyd-Brice herhangi bir öneride bulunmamıştır.


Urfa ve daha sonra Harran’ı ziyaret ettiği rivayet edilen Galyalı Egeria anlatımında pek çok
kiliseden bahsetmektedir 168 . Yapıya ait olan ve kataloğa eklenmiş olan Sivri Kenarlı
Akanthuslarına Paye Başlıklara verilen tarihlendirmeile birlikte yapı muhtemelen MS 5.yüzyılın
ikinci yarısı ile 6.yüzyılın başları arasında bir zaman dilimi içerisinde inşa edilmiş olmalıdır.

168 Egeria,
2012:45. Segal, Egeria’nın Edessa’yı ziyaret tarihinin kesin olamamakla birlikte MS 5.yüzyılın
ortalarına tarihlendirmenin daha makul olacağını ifade etmiştir.( detaylar için bakınız. Segal, 2002:115-
117)

36
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

4. KATALOG

4.1. Gürkuyu Kilisesi

Şanlıurfa il merkezine yaklaşık 85 kilometre mesafede kuzeybatısında, Halfeti ilçesine


bağlı Gürkuyu mahallesinde yer alan kilise, büyük ölçüde tahrip olmuştur. Şu an var olan
yerleşmenin hemen kuzeyinde düz ve açık bir arazide yer alan yapının etrafı çitlerle
çevrelenmiştir.

Şekil 4.1. Gürkuyu Kilisesi Genel görünüm (İ.H.Küneş,2022)

Mevcut durumda doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen olarak inşa edilmiş olan kilisenin
naosu, dıştan 19.46 x 9.45 metre ölçülerindedir. Yapının iç mekânında nef ayrımını gösteren
taşıyıcı mimari unsurlara ait herhangi bir kalıntı görülmemektedir. Kiliseye giriş batıda ve kuzey
cephede yer alan kapı iki açıklıkları ile sağlanmaktadır. 169

169 A.Zäh, yapı ile ilgili yayınında yaptığı rölöve ve restitüsyon çalışmasında kiliseyi, tek nefli olarak
nitelendirmiş olup, batısında ve güneyinde kiliseye bitişik ek mekânları olan bir yapı olarak tanımlamıştır.
(Zah, 2001:365-371) Ancak günümüzde ek mekânlar tamamen yok olmuş ve sadece ana mekân varlığını
korumuştur.

37
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 4.2. Gürkuyu Kilisesi Plan (Zah, 2001)

Yapının doğusunda 3.90 metre genişliğinde ve 2.80 metre derinliğe sahip, içten ve dıştan
yarım daire şeklinde bir apsis yer almaktadır. Apsis naostan yaklaşık olarak 3.45 metre dışa
taşıntı yapmıştır. Apsis yarım dairesine ait duvarın kalınlığı yaklaşık olarak 0.65 metredir. Apsis
yarım dairesine ait duvar yaklaşık olarak 0.77 metre yüksekliğine kadar varlığını koruyabilmiştir.
Bununla birlikte apsis önünde yaklaşık olarak 6 metre yüksekliğindeki yarım yuvarlak formunda
Zafer kemeri bulunmaktadır.

Şekil 4.3. Gürkuyu Kilisesi, Apsise batıdan ve doğudan bakış

Doğu cephede pastaforium odaları bulunmamaktadır. Apsise ve genel olarak kiliseye ait
mimari moloz parçaları, apsis içinde ve önünde yer almaktadır. Geçen zaman zarfında bema ve
apsiste dolgu tabakası meydana gelmiştir. Apsis yarım dairesine ait duvar kalıntısında ayni
ölçülere sahip olmayan düzgün kesme blok taşlar kullanılmıştır. Kuzeydoğu köşede doğu duvarına
bitişik olan apsis yarım dairesine ait duvar, güneydoğu köşede doğu beden duvarına varmadan
sonlanmaktadır. Doğu duvarının güney ve kuzeyinde beden duvarı üzerine oturtulmuş paye
başlıklar görülmektedir. Volütleri olmayan başlıkların sade işçiliğe sahip abakus ve çiçeği

38
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

görülmektedir. Aşağıdan yukarıya doğru düz bir şekilde genişleyen başlığın merkezinde dış bükey
profiller bulunmaktadır.

Şekil 4.4. Apsis Kemerinin oturduğu kuzey ve güneydoğu köşedeki Paye başlıkları

Zafer kemerinin köşelerinden başlayarak kemerin naosa bakan yüzeyi, birbirine paralel
olarak sıralanmış kademeli profil ile hareketlendirildiği görülmektedir. Kemer alnının iç tarafı dar
ve dik bir profil ile basamaklı olup içbükey profile bağlanmaktadır. Arkasından gelen dik profil
dışbükey profil ile birleşmiştir. Art arda gelen iki dar ve dik profil kademelenmiş olup trokhilos
görümündeki dairesel dışbükey profile bağlanmakta ve devamında dik ve geniş bir profil ile
sonlanmaktadır. Kemerin merkezinde kilit taşına işlenmiş bir haç kabartması görülmektedir.
Alçak kabartma tekniğinde yapılmış haç tahrip olmuştur.

Şekil 4.5. Zafer kemeri yakından görünüm (İ.H.Küneş,2022)

39
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kilisenin güney duvarı yaklaşık olarak 6.7 metre yüksekliğine kadar varlığının
koruyabilmiştir. Duvar kalınlığı yaklaşık olarak 0.71 metredir. Güneybatı köşeden başlayan beden
duvarı yaklaşık 1.82 metrede sonlanmış olup iki adet doğu-batı yönünde atılmış yuvarlak
kemerlerle devam etmektedir. Beden duvarından, 0.82 x 0.69 metre ölçülerindeki paye üzerine
oturan kemer yaklaşık 3.05 metre açıklığına sahiptir. Devam eden ikinci kemer ise 0.85 x 0.69
metre ölçülerindeki ikinci paye üzerine oturmaktadır. Devamında üçüncü bir kemer olmakla
birlikte ikinci paye ile birlikte duvar takibi sonlanmakta ve cephede yaklaşık olarak 3.20 metre
uzunluğunda bir boşluk bulunmaktadır. Boşluktan hemen sonra yaklaşık 2.52 metre uzunluğunda
ve 3.30 metre kotuna kadar varlığını koruyabilmiş güneydoğu köşede yer alan duvar kalıntısı
doğu beden duvarı ile birleşerek güney cephe tamamlanmaktadır. Beden duvarının güneybatı
köşesinde, temel seviyede güney yönüne doğru yaklaşık 1.90 metre takip edilebilen duvar
kalıntısı mevcuttur.

Şekil 4.6. Gürkuyu Kilisesi, Güney Cephe (İ.H.Küneş,2022)

40
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 4.7. Gürkuyu Kilisesi, güneybatı köşe yer alan zemin kotundaki duvar kalıntısı
(İ.H.Küneş,2022)

Kilisenin güney duvarı düzgün kesme blok taş kullanılmakla beraber güneybatı köşede
görülen daha büyük ebatta taş kullanımı da söz konusudur. Cephede yer alan yuvarlak kemerler
birden fazla parçadan oluşan payelere oturtulmuştur. Güneydoğu köşede duvara bitişik olan paye
başlığının doğu yüzünde ve devam eden kemerin oturduğu paye başlıklarının batı ve doğuya
bakan yüzünde alt alçak kabartma tekniğinde işlenmiş tek sıra halinde küçük boyutlu diş motifleri
görülmekte ve devamında gelen dar ve dik profille kademelenip en üstte dik ve geniş bir profil ile
sonlanmaktadır. (Şek.8). Devam eden ikinci kemerin oturduğu paye başlığının üst kısmı yukarıya
doğru genişlemiştir. Payenin gövdesinde dikdörtgen formunda bir oyuk görülmektedir. Güney
duvarın güneybatı köşesinde üst kotta kare şeklinde delikler görülmekle birlikte beden duvarının
en üst kotunda “S” profilli kiriş parçası bulunmaktadır.

41
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 4.8. Gürkuyu Kilisesi, Güney Cephe, Kemerlerin oturduğu payelerden detay (İ.H.
Küneş,2022)

42
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 4.9. Gürkuyu Kilisesi Güney cephe, beden duvarının güneybatı köşesinden detay (İ.H.
Küneş,2022)

Diğer cephelere göre bütünlüğünü daha fazla koruyabilmiş olan batı cephe, 9,4 metre
yüksekliğindedir. Duvar kalınlığı yaklaşık 0.68 metredir. Apsis ekseninde yer alan kapı açıklığı
yaklaşık 1,90 x 1,49 metre ölçülerindedir. Kapının hemen üzerinde kuzey cephede de görüldüğü
gibi yarım yuvarlak şeklinde bir açıklık bulunmaktadır. Beden duvarının yaklaşık 4 metre
kotunda üç adet pencere bulunmaktadır. Yarım yuvar kemere sahip pencerelerden kuzeydeki
1,32 metre yüksekliğine ve 0,71 metre genişliğe sahipken, güneyde yer alan pencere yaklaşık 1.20
yüksekliğe ve 0,66 metre genişliğine sahiptir. Ortada yer alan pencere ise, yaklaşık 1,25 metre
yüksekliğe ve 0,67 metre genişliğe sahiptir. Duvarın üst kısmı, güney köşesi yok olmuş olan üçgen
bir alınlıkla sonlanmaktadır. Üçgen alınlığın merkez ekseninde tahrip olmuş vaziyette pencere
açıklığı bulunmaktadır. Batı beden duvarının kuzey köşesinde çatlaklıklar ve derin yarıklar
görülmektedir. Batı cephede ana eksendeki kapı açıklığı basamaklı ve profilli lento ve söveleri
bulunmaktadır. Lentonun merkezinde işlenmiş haç kabartması görülmektedir. Kabartma tahrip
olmuştur. Lentonun hemen üzerinde yer alan yarım daire şeklindeki açılığın kemeri, genel olarak
beden duvarlarında görülen kesme blok taşlardan daha büyük boyutlara sahiptir. Kilisenin
malzeme işçiliği bakımında en önemli yeri batı beden duvarının sonlandığı üçgen alınlıktır.

43
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Üçgenin uzun ve iki kısa kenarlarını oluşturan kirişlerin yüzeyleri alt kısımdan başlayacak şekilde,
trokhilos görünümündeki dairesel dışbükey profil, geniş bir yüzey alanına sahip içbükey profile
bağlanmakta ve sonrasında dik bir profil ile birleşip sonlanmaktadır. “S” profilli kirişin, kuzey ve
güney beden duvarların batı köşelerinde kırık vaziyette birer parçası bulunmaktadır.

Şekil 4.10. Gürkuyu Kilisesi Batı cephe (İ.H. Küneş, 2022)

Yapının kuzey beden duvarı 6.59 metre yüksekliğine kadar varlığını korumuştur. Duvarın
kalınlığı yaklaşık 0.67 metredir(Şek.10-11). Duvarın merkez ekseninde 1.98 x 1.50 metre
ölçülerinde bir kapı açıklığı yer almaktadır. Kapının hemen üzerinde yarım daire şeklinde bir
açıklık yer almaktadır. Üst seviyede görülebilen beş adet pencere açıklığı görülmektedir. Yaklaşık
1.20 x 0.62 metre ölçülerine sahip pencerelerden iki tanesinin kemeri bulunmamaktadır.
Nispeten güney cepheye göre daha korunmuş olarak günümüze ulaşmış olan kuzey duvarda yer
yer çatlak ve yarıklar görülmektedir. Kuzey beden duvarının merkezinde yer alan kapı açılığı
basamaklı ve dik açılı profiller ile hareketlendirilmiş lento ve sövelere sahiptir. Lentonun hemen
üzerine yer alan yarım yuvarlak şeklindeki açılığın kemeri, simetrik olmayan irili ufaklı kaba yonu
taşlarla oluşturulmuştur. Duvarın üst seviyesinde yer alan pencere açıklıklarının kemerleri
yekparedir.

44
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 4.11. Gürkuyu Kilisesi Kuzey cephe (İ.H. Küneş, 2022)

45
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

4.2. Taş Eserler

Kat.No: 01

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:74 cm Y:47cm D:75 cm

Tasvir

Camiinin avlusunda yer alan kaidenin plinthusunda yer yer tahribat ve levha girişi
görülmektedir. Dik açılı ve profilsiz düz plinthus üzerine dışbükey profilli torus ve bunun
üzerinde dik açılı dar bir profil bulunmaktadır. Devamında içbükey trokhilos düz ve dik açılı geniş
bir profille bağlanmakta ve kaide torus ile sonlanmaktadır. Kaide yekparedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 4-5. Yüzyıl

Kat.No: 02

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:95 cm Y:58cm D:94 cm

46
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Tasvir

Avluda şadırvanın hemen yanında bulunan kaidede yer yer tahribatlar görülmektedir. Düz
ve profilsiz plinthus üzerine dışbükey profilli torus ve bunun üzerinde dik açılı dar bir profil
bulunmaktadır. Devamında içbükey trokhilos düz ve geniş bir profile bağlanmakta ve kaide
içbükey görünümlü torus ile sonlanmaktadır. Yekpare olan kaide ters bir şekilde bulunduğu için
kurşun yuvası görülememektedir.

Yayın:
Tarihlendirme Önerisi: MS 4-5. Yüzyıl

Kat.No: 03

Env.No:

İnceleme Tarihi: Eylül 2021

Yer: Hasan Padişah Camii

Malzeme: Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:80 cm Y:70 cm D:79 cm Ç:56 cm

Tasvir

Camiinin avlusunda yer alan kaide düz ve yüksek bir plinthus üzerinde yükselmektedir.
Torus üzerine dar ve dik açılı bir profil, içbükey trokhilos ile devam etmektedir. Kaidenin en
üstünde dışbükey kesitli torus bulunmaktadır. Trokhilos ve torus arasında düz ve dik profilli bir
bölüm ye almaktadır. Yekpare olan kaidenin en üstünde 7.5 cm çapında kurşun yuvası
bulunmaktadır.

Yayın:
Tarihlendirme Önerisi: MS 4-5. Yüzyıl

47
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No: 04

Env.No:

İnceleme Tarihi: Eylül 2021

Yer: Hasan Padişah Camii

Malzeme: Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:55 cm Y:42 cm D:57 cm Ç:42 cm

Tasvir
Camiinin avlusunda yer alan kaide düz ve profilsiz plinthus üzerinde yükselmektedir.
Torus üzerine dar ve dik açılı bir profil, içbükey trokhilos ile devam etmektedir. Devamında
trokhilos dik ve düz profile bağlanmakta ve kaide dışbükey torus ile sonlanmaktadır. Yekpare olan
kaide üstünde kurşun yuvası görülmemektedir
Yayın:
Tarihlendirme Önerisi: MS 4-5. Yüzyıl

Kat.No: 05

Env.No:

İnceleme Tarihi: Eylül 2021

Yer: Hasan Padişah Camii

Malzeme: Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:62 cm Y:46cm D:64 cm

Tasvir

Camiinin avlusunda yer alan kaide düz ve yüksek bir plinthus üzerinde yükselmektedir.
Torus üzerine dar ve dik açılı bir profil, içbükey trokhilos ile devam etmektedir. Kaidenin en
üstünde dışbükey kesitli torus bulunmaktadır. Trokhilos ve torus arasında düz ve dik profilli bir
bölüm yer almaktadır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 4-5. Yüzyıl

48
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 06

Env.No:

İnceleme Tarihi:Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G: 61 cm Y:57 cm Üst. Ç:78 cm

A.Y: 6.5 cm

Tasvir

Son cemaat yerinin yanında alan başlık büyük ölçüde bütünlüğünü korumuştur. Volütler
ve abakus çiçeğinde tahribatlar görülmektedir. Alt sıra sekiz üst sırada sekiz çift sıra akanthus
yaprak çelengi ile başlığın gövdesi bezenmiştir. Yaprak yüzeyleri detaylandırılmamış olup tepe
kısımları kıvrım yapmış vaziyetedir. Yapraklar birbirinden ayrık işlenmiştir. Üst sırada yer alan
yapraklar ana damarı belirgindir. Kalathos dudağının hemen altında dar bir profil görülmektedir

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

49
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 07

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Balıklı göl Alanı

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:71 cm Y:50 cm Üst.Ç:81 cm

A.Y: 5.5 cm

Tasvir

Açık alanda yer alan başlık Detayladırılmamış Korinth tipindedir. Başlığın bir yüzü ve
kalathosun alt kısmı kesilmiştir. Tahribatlar görülen volütler sade ve çizgisel olarak işlenmiş olup
abakus çiçeği ayrıntısız ve siliktir. Başlığın gövdesi alt sıra sekiz üst sıra sekiz olmak üzere
toplamda on altı akanthus yaprak çelengi ile bezenmiştir. Üst sırada yer alan yaprakların ana
damarları belirgindir. Yaprakların tepe kısımları dışa taşmıştır. Kalathos dudağının hemen altıda
dar bir profil görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler;(De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/ Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/ Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

Kat. No: 08

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:53 cm Y:43 cm Üst.Ç:52 cm

50
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Tasvir

Ulu camiin doğusunda kazısı yapılan hamamda bulunmuştur. Başlılığın üst abakus bölümü
ile kalathos dudağı arasında bölüm tamamen silinmiştir. Detaylandırılmamış korinth tipindeki
başlığın gövdesi çift sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

Kat. No: 09

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:71 cm Y:78 cm Üst.Ç:81 cm

A.Y:6 cm

Tasvir

Ulu camiin harim bölümünde bulanan korint başlık “Detaylandırılmamış” tiptedir. Başlığın
yüzlerinde tahribatlar ile görünen yüzünde ikinci bir kullanıma ait dikdörtgen formlu oluk
görülmektedir. Başlığın gövdesi çift sıra akanthus yapraklarıyla süslenmiştir. Volütler ve abakus
bölümünde silinmeler görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-
3/Strube2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-
d,141.d,151.b-d- e,156.d)

51
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 10

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Harran

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:55 cm Y:48cm Üst.Ç:58 cm

A.Y:3 cm

Tasvir

Arazide bulanan korinth başlık “Detaylandırılmamış” tiptedir. Başlığın yüzlerinde


tahribatlar görülmektedir. Başlığın gövdesi çift sıra akanthus yapraklarıyla süslenmiştir. Volütler
ve abakus bölümünde silinmeler görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

52
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 11

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:65 cm Y:63 cm Ç:80 cm

A.Y: 5.5cm

Tasvir

Camiinin avlusunda son cemaat yanında yer alan Detaylandırılmamış korinth başlığın
volütleri ile abakus çiçekleri tahrip olmuştur. Alt sıra sekiz üst sıra sekiz olmak üzere çift sıra
akanthus yaprak çelengi ile başlığın gövdesi bezenmiştir. Yapraklar birbirinden ayrık olarak
işlenmiştir. Yaprakların tepe kısımları dışa taşmıştır. Üst kısımda yer alan yaprakların ana
damarları belirgin halindedir. Başlığın merkez eksenin yer alan akanthus yaprağın her iki yanında
kalis’ten çıkar vaziyette alçak kabartma tekniğinde stlize akanthus motifi bulunmaktadır. Başlığın
iki yüzünde, kalathos dudağının hemen altında alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş tek sıra halinde
yaprak uçları birbirine bitişik halde işlenmiş palmet motifleri yer almaktadır. Palmetlerin
arasında eşkenar üçgen motifleri görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler;(De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert1986:s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

53
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 12

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:81 cm Y:65 cm Üst.Ç:92 cm

A.Y: 5 cm

Tasvir

Detaylandırılmamış tipteki başlığın bir yüzü tamamen tahrip olmuştur. İki volüt tahrip
olmuştur. Volütler kartal başı şeklindedir. Abakus çiçeği ayrıntısızdır. Alt sıra sekiz üst sıra sekiz
çift sıra akanthus yaprak çelengi başlığın gövdesini süslemiştir. Yaprak yüzeyleri sade ve detay
olmadan işlenmiştir. Yapraklar ayrık betimlenmiş olup yaprakların tepe kısımları dışa taşmıştır.
Kalathos dudağının hemen altında merkezde istiridye motifi bulunmaktadır. İstiridye motifinin
her iki yanında profilden verilmiş balıklar bulunmaktadır. Balıkların süzgeçleri belirgindir.
Başlığın diğer yüzünde caulisten çıkar vaziyette sivri yaprakları olan sarmaşık dallar merkezde
birleşiğim göstermiştir. Sarmaşıkların birleştiği merkezde aşınmış yuvarlak çiçek motifi
görülmektedir. Başlığın diğer yüzünde alçak kabartma tekniğin işlenmiş tomurcuklu üzüm
salkımları görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

54
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 13

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:85 cm Y:72 cm Üst.Ç:95 cm A.Y: 6.5 cm

Tasvir

Son cemaat yerinin hemen dışında


bulunan sütun başlığının volütleri tahrip
olmuştur. Abakus çiçeği sade ve detay olmadan
işlenmiştir. Başlığın gövdesi alt sekiz üst sekiz
çift sıra akanthus yaprak çelengi ile süslenmiştir.
Üst sırada yapraklar başlığın tüm yüzlerinde
birer ana, ikişer olarak da köşe eksenlere gelecek
şekilde yerleştirilmiştir. Üst sıradaki yaprakların ana damarları belirgindir. Yapraklar kabartma
tekniğinde olup birbirinden ayrık olarak işlenmiştir. Yaprak yüzeyleri ayrıntısızdır. Yaprakların
tepe kısımları dışa taşmıştır. Ana merkezde yer alan akanthus yaprağının her iki yanında
caulisten çıkar vaziyette alçak kabartma tekniği ile işlenmiş stlizeakanthus bulunmaktadır.
Başlığın yüzeyleri tek sıra halinde yaprak köşeleri birbirine temas eder halde yedi adet palmet
yaprağı ile süslenmiştir. Yaprakların arasındaki boşluklar eş kenar üçgen motifleriyle
süslenmiştir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

55
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 14

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:88 cm Y:74 cm Üst.Ç:96 cm

A.Y: 6 cm

Tasvir

Detaylandırılmamış Korinth tipindeki sütun başlık, büyük ölçüde bütünlüğünü


korumuştur. Abakusun merkezinde bulunan abakus çiçeği ayrıntısızdır. Volütler caulisten çıkar
durumda sade ve çizgisel olarak işlenmiştir. Başlığın gövdesi, alt sıra sekiz üst sıra sekiz olmaz
üzere toplamda on altı çift sıra akanthus yaprak çelengi ile süslenmiştir. Alt sıra akanthus
yapraklarının aksine üst sıra akanthus yapraklarının ana damarları belirgindir. Yaprak yüzeyleri
detaylandırılmamıştır. Alt ve üst sırada yer alan akanthusların tepe kısımları dışa taşmıştır.
Kalathos dudağının alt kısmında bulunan bölümde; altı adet rozet bulunur. Rozetlerin içerisinde
dört sivri yapraklı çiçek motifleri yer almaktadır. Üst sıradaki rozetlerin merkezinde yumurta
bezemesi yer alır. Başlığın diğer yüzü, alçak kabartma tekniği ile oluşturulmuş sivri uçları olan iki
asma yaprağıyla bezenmiştir. Asma yaprakları yayvan ve birbirlerinden ayrık olarak
betimlenmiştir. Asma yapraklarının merkezinde yumurta bezemesi bulunur. Başlığın diğer bir
yüzünde, kalathos dudağı ile ana eksende yer alan akanthus yaprağının hemen üzerindeki ince
profil arasında tek sıra halinde palmet ve eş kenar üçgen motifler sıralanmıştır. Palmet
yapraklarının köşeleri birbirine temas eder durumdadır. Başlığın duvara dönük yüzünde ise
tomurcuklu üzüm salkımı bezemeleriyle süslenmiştir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

56
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat. No: 15

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:90 cm Y:73 cm Üst.Ç:101 cm

A.Y: 7.5 cm

Tasvir

Caminin avlusundaki mezarlık alanda yer alan başlığın bazı volütleri tamamen yok
olmuştur. Başlığın gövdesi alt sıra sekiz üst sıra sekiz toplam on altı çift sıra akanthus
yapraklarıyla bezenmiştir.Yaprak yüzeyleri deyalandırılmamıştır. Yaprakların tepe kısımları dışa
taşmıştır. Akanthuslar birbirinden ayrık olarak bezenmiştir. Caulisten çıkan stilize akant bulunur.
Başlığın yüzünde tek sıra halınde köşe yaprakları birbirine temas edecek şekilde sıralanmış alçak
kabartma tekniğinde yapılmış palmet yaprak motifleri yer almaktadır. Palmetlerin arasında kalan
boşluklar inci motfileri ile doldurulmuştur. Volütler vurgulanmıştır. Abakus çiçeği detaysızdır

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

57
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No: 16

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:78 cm Y:56 cm Üst.Ç:80 cm

A.Y: 5.5 cm

Tasvir:

Camiinin avlusunda ye alan başlık büyük oranda bütünlüğünü korumuştur. Başlığın


gövdesi alt sıra altı üst sıra altı olmak üzere toplamda on altı çift sıra akanthus yaprak çelengi ile
süslenmiştir. Üst sıra da köşelerde yer alan akanthus yaprakları volütler ile birleşmiş olup dışa
doğru taşmıştır. Volütler vurguludur. Kalathos dudağının hemen altında tek sıra ve köşe
yaprakları birbirine temas eder vaziyette işlenmiş palmet motifleri bulunmaktadır. Palmetlerin
arasında iki şeritli üçgen motifler görülmektedir. Başlığın diğer yüzünde tek şeritli örgü motifi
bulunmaktadır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

58
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No: 17

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:99 cm Y:64 cm Ç: 105 cm A.Y: 7 cm

Tasvir

Ulu camiinin avlusunda şadırvanın yanında yer alan başlık bütünlüğünü korumuştur.
Abakus çiçeği siliktir. Başlığın gövdesi alt sıra altı üst sıra altı toplamda on altı olmak üzere çift
sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar sade olarak işlenmiştir. Alt sıra yaprakların
aksine üst sırada yer alan yaprakların ana damarlar belirgindir Yaprakların tepe kısımları dışa
taşmıştır. Üst sırada köşe eksenlerde yer alan yapraklar volütler ile birleşmiştir. Volütler caulisten
çıkar vaziyette çizgisel olarak oluşturulmuştur. Başlığın yüzeyi, çizgisel olarak işlenmiş eşkenar
dörtgen ve daire motifleriyle bezenmiştir. Daire motifleri dörtgenler arasında sıralanarak
geometrik bir kompozisyon oluşturulmuştur. Merkez eksende yer alanakanthus yaprağının her
iki yanına işlenmiş dörtgenler görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

Kat.No: 18

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

59
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Ölçü: G:78 cm Y:57 cm Üst.Ç: 81 cm

A.Y: 5.5 cm

Tasvir

Camiinin avlusunda yer alan başlığın üst kısmı büyük ölçüde tahrip olmuştur. Abakus
çiçeği volütler ve başlığın yüzeyi yok olmuştur. Alt sıra altı üst sıra altı olmak üzere toplamda on
altı çift sıra akanthus yaprak çelengi ile başlığın gövdesi süslenmiştir. Üst kısımdaki izlerden yola
çıkılarak başlığın yüzlerinde Oluk/Yiv motifi olduğu söylenebilir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl,, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

Kat.No. 19

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:94 cm Y:72 cm Üst.Ç: 98 cm

A.Y: 7.5 cm

Tasvir

Camii avlusundaki başlığın biri hariç tahrip olan volüt, camiinin avlusundaki diğer
başlıkların völütlerine nazaran daha iyi bir işçiliğe sahip olup spiral görünümlü olarak
vurgulanmıştır. Abakus çiçeği siliktir. Detaylandırılmamış korinth tipindeki başlığın kalathosu
alt sıra sekiz üst sıra sekiz toplamda on altı olmak üzere çift sıra akanthus yaprak çelengi ile
süslenmiştir. Genel olarak detay olmadan işlenmiş olan yapraklardan üst kısımda yer alan
akanthusların ana damarları belirgindir. Yaprakların tepe kısımları dışa taşmıştır. Başlığın tüm
yüzeyleri, çevreye doğru genişleyen Dil/oluk-yiv motifleriyle bezenmiştir.

60
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

Kat.No:20

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2022

Yer: Viranşehir Kültür ve Sanat Merkezi


Bahçesi

Malzeme: Kırmızı Mermer

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:77 cm Y:58 cm A.Y: 6 cm

Tasvir

Mermerden yapılmış olan başlıkta tahribatlar görülmektedir. Çift sıra düzeninde


toplamda 32 adet akanthus yaprağı başlığın gövdesinin kaplanmıştır. Abakus çiçeği silik olup
volütler kısmen çizgisel olarak verilmiştir. Diğer Detaylandırılmamış Korinth başlıklardan farklı
olarak, akanthus yaprakları daha ince ve uzun verilmiş olup tepe kısımları belirgin olan
akanthusların yüzeylerinde ana damar vurgusu dâhil hiçbir detay uygulanmamıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, benzer örnekler; (De’ Maffei 1988: Tav:LXVI.a-b,LXVII.a-


b,LXVII.a-b,LXIX.b,LXX.b/Ulbert 1986: s.19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6,10-11,12.1-2-3/Strube
2002:Taf:28.a-b-e,75.b-c,78.b-c,86.b-c-e,97.a-c-d,107.a-c,120.d,132.c-d,139.c-d,141.d,151.b-d-
e,156.d)

61
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 21

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:77 cm Y:79 cm: D: 78 cm A.Y: 10 cm

Tasvir

Müzenin avlusunda yer alan plaster başlılığın yüzeyinde yer yer tahribatlar
görülmektedir. Aynı eksende yer alan abakus çiçeklerinde muhtemelen iki bir kullanıma ait
olduğu düşünülen oluklar görülmektedir. Kalathos bölümü iki sıra akanthus yapraklarıyla
bezenmiştir. Yapraklar ayrık olmakla birlikte dip yaprak uçları birleşmiş ve baklava motifi
oluşturmuştur. Yaprak damarları derin kanallar ile belirginleştirilmiş olup ana damar kalın bir
şekilde betimlenmiştir. Yumuşak uçlu yapraklar etli olup, yaprakların tepe kısımları kalathostan
dışa doğru taşıntı yapmıştır. Akanthusların üzerinde ince bir çanaktan çıkan üç adet sivri ve küçük
yapraklar şeklinde stilize edilmiş, “Suriye Tipi Caulis”- yer almaktadır. Caulisten çıkan ve merkeze
doğru kıvrılan helixler birleşim gösterir. Heliskler içinde çıkan ikinci caulisteki yapraklar daha
yayvan olup abakus dudağıyla temas eder vaziyettedir. Devamında ikinci caulisten başlığın köşe
eksenlerine doğru uzanan sade volütler görülmektedir. Başlığın bir yüzündeki abakus yüzeyinde
meandır motifi, diğer yüzündeki abakus yüzeyinde ise matkap delikleriyle oluşturulmuş küçük
çarkıfelek ve dairesel çiçek motifleri görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, Benzer örnekler; (Kudüs; Kautzsch


1936:s.224,Taf:46.791-792/Rusafa; Brands 1998:s.84-85,Taf:24.4-5-6-10/TurAbdin; De’Maffei
1988: Tav:LIV.b,LXII.b,LXIII.a-b,LXV.a)

62
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No: 22

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Urfa İç Kalesi

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:58 cm Y:45 cm: D: 69 cm

Tasvir

Kazısı devam eden iç kalenin henüz işlevi belirlenmeyen yapı duvarının kuzeye bakan
yüzünde devşirme olarak kullanılmış plaster başlıkta tahribatlar görülmektedir. Başlığın
kalathosu çift sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirinden ayrık olarak
işlenmiştir. Alt sıradaki yapraklara göre üst sıradaki yapraklar daha uzun ve zarif olarak
oluşturulmuş olup dip yapraklara sahip değildir. Yaprakların damarları derin kanallar ile
belirginleştirilmiştir. İnce işçiliğe sahip küçük ve sivri uçlu yapraklar kenarlıdır. Alt sırada yer alan
akanthusların tepe yaprakları kalathostan dışa taşmış ve hafifçe yaprak tabanın merkezine doğru
kıvrılmıştır. Alt sıra akanthus yapraklarının hemen üzerinden çıkan ve yanlara doğru yay şeklinde
ince bir hat olarak uzatılmış basit heliksler görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, Benzer örnekler; (Kudüs; Kautzsch


1936:s.224,Taf:46.791-792/Rusafa; Brands 1998:s.84-85,Taf:24.4-5-6-10/TurAbdin; De’Maffei
1988: Tav:LIV.b,LXII.b,LXIII.a-b,LXV.a)

Kat.No. 23

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

63
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Tasvir

Camiinin doğusundaki beden duvarının harim mekâna bakan kısmında kemer altında yer
alan plaster başlık korinth tipindedir. Sol tarafında tahribat görülen başlığın sağ tarafı restorasyon
sırasında yenilenmiştir. Abakus çiçeği ve volütleri bulunmayan başlığın kalathosu çift sıra
akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirinden ayrık olarak işlenmiştir. Alt sıradaki
yapraklara göre üst sıradaki yapraklar daha uzun ve zarif olarak oluşturulmuş olup dip yapraklara
sahip değildir. Yaprakların damarları derin kanallar ile belirginleştirilmiştir. İnce işçiliğe sahip
küçük yapraklar kenarlı olup yaprak loplarının birbirine kıvrılarak yakınlaştığı ve kimi yerlerde
birleşim sağladığı bölümlerde yaprak gözleri üçgen ve damla motifleri oluşturmuştur. Alt sırada
yer alan akanthusların tepe yaprakları kalathostan dışa taşmış ve hafifçe yaprak tabanın
merkezine doğru kıvrılmıştır. Üst sıra akanthusların arasında stilize edilmiş küçük ve sivri kenarlı
caulis bulunmaktadır. Başlığın abaküsü profiller ile iki bölüme ayrılmıştır. Alt sırada yumurta, yan
yatmış şekilde işlenmiş palmet ve matkap delikli geometrik motifler yer almaktadır. Yumurta ile
kılıf ayrıktır. Bunun üzerinde yer alan bölümde oluk/yiv motifi bulunmaktadır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, Benzer örnekler; (Kudüs; Kautzsch


1936:s.224,Taf:46.791-792/Rusafa; Brands 1998:s.84-85,Taf:24.4-5-6-10/TurAbdin; De’Maffei
1988: Tav:LIV.b,LXII.b,LXIII.a-b,LXV.a)

Kat.No. 24

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran, Kent Bazilikası

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir

Kilise ait mimari parçalar arasında olan başlıkta tahribatlar bulunmaktadır. Abakus çiçeği
ve volütleri bulunmayan başlığın kalathosu çift sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir.
Yapraklar birbirinden ayrık olarak işlenmiştir. Alt sıradaki yapraklara göre üst sıradaki yapraklar
daha uzun ve zarif olarak oluşturulmuş olup dip yapraklara sahip değildir. Yaprakların damarları

64
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

derin kanallar ile belirginleştirilmiştir. İnce işçiliğe sahip küçük yapraklar kenarlı olup yaprak
loplarının birbirine kıvrılarak yakınlaştığı ve kimi yerlerde birleşim sağladığı bölümlerde yaprak
gözleri üçgen ve damla motifleri oluşturmuştur. Alt sırada yer alan akanthusların tepe yaprakları
kalathostan dışa taşmış ve hafifçe yaprak tabanın merkezine doğru kıvrılmıştır. Bir bölümü tahrip
olmuş olan başlığın abaküsünde kırk dal dizisi görülmektedir

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, Benzer örnekler; (Kudüs; Kautzsch


1936:s.224,Taf:46.791-792/Rusafa; Brands 1998:s.84-85,Taf:24.4-5-6-10/TurAbdin; De’Maffei
1988: Tav:LIV.b,LXII.b,LXIII.a-b,LXV.a)

Kat.No. 25

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir

Ulu camiinin ayakta kalmış sahın duvarının kuzeye bakan cephesine gömülmüş ve
devşirme malzeme olarak kullanılmış paye başlığı ”Girlandlı” başlık olarak tanımlanmaktadır.
Başlığın kuzey ve doğuya bakan kısımları görülebilmektedir. Kalathos iki sıra akanthus
yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirinden ayrık olarak işlenmiştir. Üst sıra akanthusların
dip yaprakları bulunmamaktadır. Yaprakların damarları derin kanallar ile belirginleştirilmiştir.
İnce işçiliğe sahip yapraklar kenarlı olup, dip yaprak loplarının birbirine kıvrılarak yakınlaştığı
bölümlerde yaprak gözleri üçgen ve damla motifleri oluşturmuştur. Alt sıra akanthus yaprakların
hemen üzerinden oldukça ince bir şekilde oluşturulmuş saplardan çıkan sivri ve küçük yaprak
şeklinde stilize edilmiş “Suriye Tipi Caulis” bulunmaktadır. Yaprakların kenarları volütler
oluşturarak birleşmiştir. Caulis yapraklarından çıkan köşe ve merkez eksene doğru kıvrılmış
spiral heliksler bulunmaktadır. Helisklerin üzerinde, yüzeylerinde matkap delikleri ve yumurta
motifleri bulunan çelenk görülür. Kalathos dudağının hemen üzerindeki abakus çiçeği,
köşelerinde bitkisel bezemelerin olduğu dairesel içbükey olarak işlenmiş ve içbükey daire

65
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

içerisinde haç motifi bulunur. Abakusbölümü, kıvrık dal motifleri ile bezenmiştir. Başlığın
köşelerinde yer alan volütler spiral şeklinde olup bir tanesi tahrip olmuştur.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, Benzer örnekler; (Mango 1982:Fig:19-20, De’ Maffei


1988: Tav:LXIV.b,LXV.b)

Kat.No. 26

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran, Kent Bazilikası

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir

Kalathos bölümü İki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirlerine yakın
olmalarına karşın ayrıktır. Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar belirgindir. Üst sıra
akanthusların aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşıntı yapmıştır.
Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt
sıra yaprakların ana damarları ile aynı hizadadır. Üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra
yaprakların tepe kısımlarda derin damar kanalları oluşturarak ana damarlar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, üslup-form; Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

66
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 27

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran, Kent Bazilikası

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir

Kalathos bölümü İki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirlerine yakın
olmalarına karşın ayrıktır. Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar belirgindir. Üst sıra
akanthusların aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşıntı yapmıştır.
Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt
sıra yaprakların ana damarları ile aynı hizadadır. Üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra
yaprakların tepe kısımlarda derin damar kanalları oluşturarak ana damarlar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5- 6. yüzyıl, üslup-form; Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No. 28

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran, Kent Bazilikası

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

67
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Tasvir

Kalathos bölümü İki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirlerine yakın
olmalarına karşın ayrıktır. Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar belirgindir. Üst sıra
akanthusların aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşıntı yapmıştır.
Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt
sıra yaprakların ana damarları ile aynı hizadadır. Üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra
yaprakların tepe kısımlarda derin damar kanalları oluşturarak ana damarlar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 5-6. yüzyıl, üslup-form; Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b

Kat.No. 29

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:83 cm Y:58 cm: D: 31 cm

Tasvir

Ulu camiinin içerisinde yer alan paye başlığı sol tarafı ve üstü ile sağ tarafı kırıktır.
Kalathos bölümü İki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirlerine yakın
olmalarına karşın ayrıktır. Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın ve dışbükey
görünümlüdür. Üst sıra akanthusların aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları
kalathostan taşıntı yapmış ve bir nevi şapka gibi aşağı doğru sarkık vaziyettedir. Alt sıra ve üst
sıra yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra
yaprakların ana damarları ile aynı hizadadır. Üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra
yaprakların tepe kısımlarda derin damar kanalları oluşturarak ana damarlar vurgulanmış ve Üst
sırada yer alan yaprakların üst kısımlarını çevreleyecek şekilde yaprak boşluklarından basit
görünümlü profiller işlenerek düz ve sade görünümlü tepe yapraklar vurgulanmıştır. Abakus
kısmı profilsiz olup abakus çiçeği detaysızdır.

68
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No. 30

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:59 cm Y:57 cm: D: 30 cm

Tasvir

Detaylandırılmamış korinth tipindeki başlığın her iki tarafında kırıklar ve yüzeyinde


tahribatlar görülmektedir. Başlığın gövdesi iki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar
birbirlerine yakın olmalarına karşın ayrıktır. Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın
ve dışbükey görünümlüdür ve damarların üst kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sıra yaprakların
aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşmıştır. Alt sıra ve üst sıra
yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra yaprakların ana
damarları ile aynı hizadadır. Üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra yaprakların tepe
kısımlarda derin damar kanalları oluşturarak ana damarlar vurgulanmıştır. Üst sırada yer alan
yaprakların üst kısımlarını çevreleyecek şekilde yaprak boşluklarından basit görünümlü profiller
işlenerek düz ve sade görünümlü tepe yapraklar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

69
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 31

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:38 cm Y:57 cm: D: 30 cm

Tasvir

Ters durumdaki başlık Detaylandırılmamış Korinth


tipindedir. Başlığın üst kısmında ve yüzeyinde tahribatlar söz konusudur. Başlığın gövdesi iki sıra
akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yapraklar birbirlerine yakın olmalarına karşın ayrıktır.
Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür ve damarların üst
kısımları ok ucu gibi işlenmiştir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No. 32

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:28cm Y:57 cm: D: 28 cm

70
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Tasvir

Başlık kırıktır. Başlığın gövdesi iki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir Yaprak
yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No. 33

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü :G:40 cm Y:57 cm: D: 20 cm

Tasvir

Başlık kırık parçası durumundadır. Başlığın gövdesi iki sıra akanthus yapraklarıyla
bezenmiştir Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür ve
damarların üst kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sırada yer alan yaprakların üst kısımlarını
çevreleyecek şekilde yaprak boşluklarından basit görünümlü helix işlenerek düz ve sade
görünümlü tepe yapraklar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

71
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 34

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:80 cm Y:60 cm: D: 47 cm

Tasvir

Başlığın kalathosu iki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir.. Yaprak yüzeyleri detaysız
olup, ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür ve damarların üst kısımları ok ucu gibi
işlenmiştir. Üst sıra yaprakların aksine alt sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan
taşmıştır. Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki
boşluklar alt sıra yaprakların ana damarları ile aynı hizadadır. Üst sırada yer alan yaprakların üst
kısımlarını çevreleyecek şekilde yaprak boşluklarından basit görünümlü helix işlenerek düz ve
sade görünümlü tepe yapraklar vurgulanmıştır. Abakus kısmı sade olup abakus çiçeği tahrip
olmuştur.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

72
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 35

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Bazalt

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:66 cm Y:58 cm: D: 37 cm

Tasvir

Başlık kırık bir parça durumundadır. Başlığın kalathosu iki sıra akanthus yapraklarıyla
bezenmiştir. Yaprak yüzeyleri detay olmadan işlenip, ana damarlar kalın ve dışbükey
görünümlüdür ve damarların üst kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sıra yaprakların aksine alt
sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşmıştır. Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı
eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra yaprakların ana damarları ile
aynı hizadadır. Üst sırada yer alan yaprakların üst kısımlarını çevreleyecek şekilde yaprak
boşluklarından basit görünümlü helix işlenerek düz ve sade görünümlü tepe yapraklar
vurgulanmıştır. Abakus kısmı sade olup abakus çiçeği basit görünümlüdür.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b

Kat.No. 36

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Bazalt

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:122 cm Y:60 cm: D: 45 cm

Tasvir

73
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Başlık kırık bir parça durumundadır. Başlığın kalathosu iki sıra akanthus yapraklarıyla
bezenmiştir. Yaprak yüzeyleri detay olmadan işlenip, ana damarlar kalın ve dışbükey
görünümlüdür ve damarların üst kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sıra yaprakların aksine alt
sırada yer alan yaprakların tepe kısımları kalathostan taşmıştır. Alt sıra ve üst sıra yapraklar aynı
eksenlerde olmayıp, üst sıra yapraklar arasındaki boşluklar alt sıra yaprakların ana damarları ile
aynı hizadadır. Üst sırada yer alan yaprakların üst kısımlarını çevreleyecek şekilde yaprak
boşluklarından basit görünümlü helix işlenerek düz ve sade görünümlü tepe yapraklar
vurgulanmıştır. Abakus kısmı sade olup abakus çiçeği basit görünümlüdür.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No. 37

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:39 cm Y:59 cm: D: 41 cm

Tasvir

Başlık kırık durumundadır. Başlığın gövdesi iki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir
Yaprak yüzeyleri detaysız olup, ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür ve damarların üst
kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sırada yer alan yaprakların üst kısımlarını çevreleyecek
şekilde yaprak boşluklarından işlenerek düz ve sade görünümlü tepe yapraklar vurgulanmıştır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

74
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 38

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:39 cm Y:55 cm: D: 82 cm

Tasvir

Başlık kırık durumundadır. Başlığın gövdesi iki sıra akanthus yapraklarıyla bezenmiştir
Yaprak yüzeyleri detaysızdır. Ana damarlar kalın ve dışbükey görünümlüdür ve damarların üst
kısımları ok ucu gibi işlenmiştir. Üst sırada yer alan yapraklar tamamen siliktir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No: 39

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:53 cm Y:72 cm: D: 42 cm

Tasvir

Plaster başlık kırık durumdadır. Abakus çiçeği basit


formludur. Kalathos bölümü iki sıra detaylandırılmamış akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Ulu
camiide yer alan diğer plasterlerden farklı olarak, her iki sırada yer alan yaprakların damarlar
detayları ortadan kalmış ve akanthusların tepe kısımları düz olarak işlenmiştir.

75
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat.No: 40

Env.No:

İnceleme Tarihi: Kasım 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:72 cm Y:78 cm: D: 42 cm

Tasvir

Plaster başlıkta kırıklar görülmektedir. Mevcut durumda kalathos bölümü tek sıra
detaylandırılmamış akanthus yapraklarıyla bezenmiştir. Yaprak yüzeyleri detaylandırılmamıştır.
Ana damarlar kalın ve yumuşak hatlara sahip yaprak zemininde yükseltilmiş şekilde işlenmiştir.
Yaprakların tepe kısımları kalathostan dışa taşıntı yapıp aşağıya doğru sarkık vaziyettedir.
Akanthusların altında yaklaşık 3 cm dışa taşıntı yapmış dikdörtgen bölüm, iki şeritli ve geçmeli
olarak işlenmiş iki sıra zikzak motifleriyle süslenmiştir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl,, üslup-form ; (Strube 1993:Taf;42.d.s,42.a-b,44.a/Strube


2002:Taf;27.f,68.a,73.d-f,76.b-d,88.a-b,92.c-d-e-f,109.a-b,112.d-f,134.f,140.a-c-d,156.b)

Kat. No: 41

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

76
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Geliş Tarihi:

Ölçü:

Üsteki: G:38 cm Y:47 cm Üst.D:8 cm Alt.D:51 cm

Tasvir

Ulu Camiinin hemen doğusunda hamam komplesindeki yapılan kazılarda ortaya çıkarılan
arşitrav veya kemer parçası mevcut durumda nispeten sağlam durumdadır. İç ve dışbükey
profiller ile kademelenmektedir. Üst kısmında, her iki yanında yarım olarak görülen açık palmet
motifleri arasında yatık bir şekilde yayvan olarak işlenmiş on dokuz yapraktan oluşturulmuş
akanthus yaprağı bulunmaktadır. Yaprağın ana damarı ince bir kanal şeklinde işlenmiştir. Hemen
altında inci makarası dizisi görülmektedir. Oluk motiflerinden sonra gelen süsleme kuşağında,
solda kendi içine volüt şeklinde dönerek işlenmiş yaprak motifi görülmektedir. Hemen yanında
ve en solda bir yarısı görülen akanthus yaprağı bulunmaktadır. Bu süsleme kuşağının altında
birbirini aynı sıra düzeninde takip eden, yatık biçimde işlenmiş palmet, yumurta ve derin bir
oymaya sahip dört adet sivri ucu olan çiçek motifi bulunmaktadır. Parçanın alt kısmında tahrip
olmuş diş bezemeleri görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl,(De’ Maffei 1988: 62-63Tav;LIV.a,LV.b,LVII.a)

Kat.No: 42

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Harran Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü:

G:38 cm Y:38 cm Üst.D:8 cm Alt.D:32 cm

Tasvir

Ulu Camiinin içinde yapılan kazı ve restorasyon sonucunda bulunmuştur. İç ve dışbükey


profiller ile kademelenen parçanın tahribat olan üst kısmında açık palmet motifin bir bölümü
görülebilir ve muhtemelen diğer parçada da görülen yatık bir şekilde yayvan olarak işlenmiş on

77
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

akanthus yaprağı bulunmaktadır. Hemen altında inci makarası dizisi görülmektedir. Oluk
motiflerinden sonra gelen süsleme kuşağında, solda kendi içine volüt şeklinde dönerek işlenmiş
yaprak motifi görülmektedir. Hemen yanında ve en solda bir yarısı görülen akanthus yaprağı
bulunmaktadır. Bu süsleme kuşağının altında birbirini aynı sıra düzeninde takip eden, yatık
biçimde işlenmiş palmet, yumurta ve derin bir oymaya sahip dört adet sivri ucu olan çiçek motifi
bulunmaktadır. Parçanın alt kısmında diş bezemeleri görülmektedir.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl,(De’ Maffei 1988: 62-63Tav;LIV.a,LV.b,LVII.a)

Kat.No: 43-44-45-46-47

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ekim 2021

Yer: Urfa İç Kalesi

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir
İç kalenin kuzey burcunda devşirme malzeme olarak kullanılmış ariştrav/Friz parçaları
bulunmaktadır. Kuvvetle muhtemel bir bütünün parçaları olan mimari elemanların çoğunda
kırıklar ve zamanla meydana gelmiş tahribatlar söz konusudur. Parçalardan biri yere düşmüştür.
Aynı düzende ve kaliteli işçiliğe sahip parçaların yüzeyi, inci makara dizisi ve devamında
merkezlerinde matkap delikleri olan bitkisel motifler, “S” kıvrımlı dallar arasında tomurcuklu
salkımlı üzüm motifi, devamında diş motifleri, ionkymationu, oluk ve tekrar ikinci bir inci makara
dizisi ve açık palmet motiflerinden oluşan süsleme sırasına sahiptir.

78
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yayın: Ricci 2021:129-131


Tarihlendirme Önerisi: MS 6. yüzyıl,(De’ Maffei 1988: 62-63Tav;LIV.a,LV.b,LVII.a)

Kat.No. 48

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: (Alınamaz)

Tasvir

Camii avlusunun kuzey giriş kapısında devşirme olarak kullanılan kemerin sırtında yer yer
tahribatlar görülmektedir. Mevcut durumda mimari taşıyıcı elemanın bir kısmı modern döneme
ait sivil yapının beden duvarına gömülüdür. Kemeri taşıyan ve kesik durumda olan bir söve
parçası görülmektedir. Sövenin üzerinde aşağıdan yukarıya doğru kademeli genişleyen paye
başlığı bulunmaktadır. Başlığın alt kısmı yukarıya doğru iki küçük ve dar profil yükselmekte ve
ikinci profil içbükey profile bağlanmaktadır. Devamında küçük ve dar profil düz profil ile başlık
yüzeyi şekillenmektedir. Düz profil dışbükey profile bağlanmakta ve devamında küçük ve dar iki
profil basamak oluşturarak içbükey profile bağlanmaktadır. İçbükey profil dar profile
bağlanmakta ve devamında dik profil ile sonlanmaktadır. Kemer alnında aşağıdan yukarıya doğru
dört adet profil basamak görünümlüdür. İlk iki profil trokhilos şeklinde dışbükeydir. Dördüncü
profil dışbükey profile bağlanmakta ve hemen ardından gelen dik profil, dar trokhilos
görünümündeki dairesel profil ile birleşmektedir. Sonrasında gelen içbükey profil, dik profil ile
sonlanmaktadır.

Yayın: Guidetti 2009: fig.13

Tarihlendirme Önerisi: MS 5. yüzyıl

79
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 49

Env.No:

İnceleme Tarihi:Ağustos 2021

Yer: Urfa Ulu Camii

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: lento: U:176 cm G:47 cm D: 5 cm

Söveler: Y:232 cm G: 48 cm D: 5cm

Tasvir

Ulu camiinin minaresinin giriş kapısında devşirme olarak kullanılan lento ve söveler,
muhtemelen camiinden önce mevcut alanda bulunan kiliseye aittir. Mevcut durumda soldaki
sövede iki, sağdaki sövenin alt kısmında ise bir adet mermer eklemlenmiştir. Mermerlerden iki
tanesi damarlıdır. İç tarafta bir adet dar ve dik açılı profil, trokhilos görümündeki dairesel
dışbükey profile bağlanmakta ve devamında içbükey profil görülmektedir. Akabinde daha geniş
yüzey alanına sahip içbükey profil, dik açılı profil ile sonlanmaktadır. Lento yekpare iken söveler
üç parçadan oluşmaktadır. Mimari elemanlarda yer yer küçük çaplı kırıklar görülmektedir.

Yayın: Guidetti 2009: fig.12

Tarihlendirme Önerisi: MS 5. yüzyıl

80
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kat.No. 50

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri:

Geliş Tarihi:

Ölçü: G:84 cm, Y:96 cm, D:42cm

Tasvir

Eser Müze’nin Roma Salonunda ve teşhirde korunmaktadır. İki adet kaideli korinth sütunu
içinde ön ayakları üzerinde duran ve cepheden tasvir edilmiş aslan figürü yer alır. Koritnh
sütunları üzerinde aslan kabartması alanının hemen üzerine denk gelecek şekilde yarım daire bir
niş sahneyi üst kısımda sınırlar. Aslan figürünün başı sütunlar ve yarı daire niş alanı yüksek
bacaklar ve aslanın hemen başının üzerinde yer alan haç motifiyse alçak kabartma şeklinde
işlenmiştir. Ayrıca yarım daire nişin sağında ve solunda yer alan boşluklarda insize edilmiş yunus
figürleri bulunur. Doğrudan izleyiciye bakan ve kabartmanın merkezindeyer alan aslan figürünün
ağız açıklığından bu kabartmanın bir çeşme olarak kullanılmış olduğu anlaşılır. Cepheden tasvir
edilen aslan figürünün oldukça büyük başını öbekler halinde açılmış ve doğallıktan uzak tüy
detayından yoksun yeleleri sarmaktadır. Göz çukurları yüzün büyük bir kısmını kaplamakla
beraber, yüzden matkap yardımıyla çizgisel olarak ayrılmıştır. Üst ve alt göz kapaklarının hafif
şişkince belirtilmesinden dolayı gözler badem benzeri görünümdedir. Kulaklar yarım daire
şeklinde hemen gözlerin yanında yer alır. Göz çukularının etrafındaki çizgisel matkap çalışması
yine burun deliklerinde dikkati çeker. Aslan figürünün yelelerin bir kısmı üst uyluklarına
düşmektedir. Bacakları ise doğallıktan uzak ve baş-bacak proporsiyonuna göre oldukça küçük
işlenmiştir. Üçgenvari biçimde verilmiş geometrik şekle sahip pençeleri yine doğallıktan uzak
anatomik yapıyı sergiler. Başlıkların kalathosu tek sıra akanthuslar ile kaplanmıştır. Akanthuslar
köşelerden merkeze doğru birbirlerine dönük olacak şekilde işlenmiş ve dip yaprakları
birleşmiştir. Akanthus yaprakları sivri olup geniş ve damarlı olarak işlenmiştir. Akanthusların
arasında inci motifi görülmektedir. Volütleri bulunmayan başlığın abakus çiçeği basit formludur.
Başlıkların üzerine oturtulmuş taç kemer bulunmaktadır. Yarım yuvarlak formlu kemer karnında
iki dar ve dik açılı profil arasında süsleme kuşağı bulunmaktadır. yaprak dizilimleri arasında inci
motifleri görülmektedir.

81
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Yayın: Kürkçüoğlu 1998:121/122

Tarihlendirme Önerisi: Geç Antik Dönem

Kat.No. 51

Env.No:

İnceleme Tarihi: Ağustos 2021

Yer: Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

Malzeme: Kireç Taşı

Geliş Yeri: Harran

Geliş Tarihi:

Ölçü: : Ç:82 cm, Y:72 cm

Tasvir

Müzenin teşhirinde bulunan su kabının duvara yakın olan kısmında derin bir yarık ve üst
kısmında tahribatlar görülmektedir. Mimari eserin yüzeyi, alçak kabartma tekniğinde
oluşturulmuş sütunların kemerlerle birleşmesiyle altı süsleme bölümü meydana gelmiştir. Her bir
bölümde farklı süslemeler bulunmaktadır. Saat yönünün tersine doğru bölümler tanımlanacak
olursa, yarık olan duvara bakan bölümün büyük bir kısmını kaplayan dairesel bir çerçeve
içerisinde, iki şeritli ve geçmeli olarak işlenmiş örgü motifler üçgenler meydana getirerek
geometrik kompozisyon oluşturmuştur. Örgülerin birleşip daire oluşturduğu alanlar matkap
delikleriyle vurgulanmıştır. Kompozisyonun merkez ekseninde haç kabartması görülmektedir. Bu
bölümün sağına geçildiğinde aynı kompozisyon bu bölümde de tekrar etmektedir. Daha net olarak
tanımlanabilen dairesel kompozisyonun dört yönde kenarlarda bulunan örgü motifleri arasında
baklava motifleri oluşmuştur. Bölümün bitimindeki sütun kabartması üzerinde dairesel olarak
işlenmiş çiçek görülmektedir. Üçüncü bölümde, iki şeritli ve geçmeli olarak işlenmiş eş kenar
dörtgenler büyük bir kare kompozisyon oluşturmuştur. Şeritlerin birbirine yakınlaştığı ve
kesiştiği noktalarda küçük üçgenler meydana gelmiştir. Kompozisyonun merkezinde dörtgen

82
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

çerçeve içerisinde haç bulunmaktadır. Oluşan büyük dörtgen kompozisyonun dışına geçen
şeritler üçer adet üçgen motif oluşturmuş olup, iki üçgenin üst kısımları merkezinde matkap deliği
olan örgü motifleriyle sonlanmıştır. Üçüncü bölümün sağındaki sütun üzerinde on altı yapraktan
oluşan dairesel çiçek motifi yer almaktadır. Dördüncü bölümde, alt kısımda alçak kabartma
tekniğinde yapılmış koyun figürleri görülmektedir. Oldukça silik olan figürler, profilden verilmiş
olup, başları eğik ve karşılıklı olarak işlenmiştir. Sağ tarafta yer alan sütun üzerinde çarkıfelek
kabartması bulunmaktadır. Beşinci bölümde, dairesel ve iki şeritli profil ile sınırlanan alan
içerisinde, iki şeritli ve geçmeli eş kenar dörtgenlerin oluşturduğu sekizgen bir kompozisyon
meydana gelmiştir. Dörtgenlerin kesiştiği alanlarda üçgen motifler oluşmuştur. Kompozisyonun
merkezinde haç kabartması bulunmaktadır. Sekizgen kollar, dairesel çerçeve ile temas halindedir.
Bu süslemenin sağındaki sütun üzerinde istiridye motifi görülmektedir. Devam eden altıncı
bölüm, diğer süsleme bölümlerine göre dar olup sütunlar sivri kemerle birleşmiştir. Kemerin
hemen altında istiridye kabartması bulunmaktadır. Bunun hemen altında iki şeritli olan dairesel
bir çerçeve içeresinde, iki şeritli karenin ana yönlerini dolanan geçmeli örgüler yarım daire
oluşturmuş ve geometrik bir kompozisyon meydana gelmiştir. Kompozisyonun merkezinde iki
şeritli haç kabartması bulunmaktadır.

Yayın:

Tarihlendirme Önerisi: Urfa Haçlı Kontlu Dönemi

83
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

5. DEĞERLENDİRME

5.1. Gürkuyu Kilisesi

Şanlıurfa il merkezinin 90 km kuzeybatısında, bugün Halfeti ilçe sınırları içerisinde yer


alan kilise, il coğrafi sınırları içinde bulunan Erken Hıristiyanlık ve Bizans dönemine ait günümüze
varlığı korunmuş bir şekilde ulaşmış çok az dini yapıdan bir tanesidir.
Kilise mevcut durumda, naosa ait beden duvarları nispeten varlığı korunmuştur.
Aleksander Zâh’ın kiliseyi konu edinen makalesinde, binayı başlangıçta tek nefli ve naosa bitişik
güney ve batısında ince revakları olan bir yapı olarak tanımlamıştır 170. Ek mekânın varlığına ait
olarak öne sürülen ana argumanlar, ana mekânın güney ve batı cephelerinde bügun de
gözlemlenebilien ahşah kirişlerin yerleştirlidiği düşünülen delikleridir. Ana mekânın güney
cephesindeki arkadlı peyzajın kapanması gerekliliğinden de hareketle Zah, kilisenin güneyinde
yapıya bitişik olarak ince ve uzun bir koridor şeklinde tasarlanmış ve üst örtüsünün muhtemelen
meylili ahşaptan oluşan kapalı bir mekân olduğunu ifade etmiş ve kilisenin ana girişini temsil eden
bir narteks olarak işlevlendirilmiştir 171 . Şanlıurfa-Viranşehir(Constantia-Tella) yakınlarında
bulunan Akkese Kaya oyma kilisesi 172 , Diyarbakır-Zerzevan Kalesindeki kilise 173 ile Mardin
kırsalında bulunan, Mor Cyriacus, 174 gibi Gürkuyu ile zemin kat planı açısından benzerlikler
gösteren yapılarda, uzunlamasına dikdörtgen naos ve güneyde yer alan ek mekân bakımından
ortak mekansal tasarım söz konusudur 175. Verilen örneklerin hemen hepsinde apsis düz bir duvar
ile kapanmışken, Gürkuyu kilisesinde apsis dışardan algılanabilecek şekilde tasarlanmıştır.
Kayaalp söz konusu durumun Kuzey Mezopotamya kırsalındaki kiliseler içinde farklılık olduğunu
vurgulamıştır. 176
Geç Antik Dönem Suriye’de yer alanMS 5. yüzyıla tarihlenen Nuriye, Kfer, Rbe’ah 177 ve Srir
Serdjbleh kiliseleri 178 , uzunlamasına dikdörtgen ana mekân ile ile Gürkuyu plan oluşumu
bakımından paralellikler taşımaktadır. Butler, ilgili kiliseleri Şapel başlığı altında dört farklı
varsayasyon olarak ele almıştır. Zemin kat planı açısından son derece benzer olan Nuriye kilisesini
Tip C olarak değerlendiren Butler, yapının diğer benzer örneklerden farklı olarak daha uzun
yanyana iki kareye eşit bir naosa ve -Gürkuyu kilisesinde de olduğu gibi- apsisin dışardan
algınabilir şekilde tasarlandığını dile getirmiştir. Bununla birlikte ana girişin güney cepheye

170Zäh, 2001: s. 367


171Zäh, 2001: s. 367
172 M.S.6.yüzyıl, Kayaalp 2008:265,fig.9
173 M.S.6.yüzyıl, Deichmann-Peslow 1977:25-27
174, Mor Cyriacus kilisesi M.S.760, (Kayaalp 2008:271,dipnot.6)
175 Yazar ilgili yayınında Gürkuyu kilisesi ile birlikte yapıları incelemiş ve tipolojik olarak “Salon Tipi Köy

Kiliselerinin Varyasyonları” olarak tanımlamıştır. (Kayaalp, 2008:272.fig.24, Kayaalp, 2018:185-186)


176 Kayaalp, 2021: 94
177Butler, 1929: 74-77,III.79,III.80,III.81
178Butler, 1912:227-230, III.231

84
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

konumlanan sütunlu revaklarla vurgulandığını aktarmıştır.Butler, yapının orijinal planda var


olan bölme duvarlarının kaldırılmış olduğunu, iki katlı olduğu düşünelen revakların tek kata
indirildiğini ve yapının dikdörtgen planlı ana mekânın doğusuna bir apsis eklenerek kilise olarak
kullanım görmüş olduğunu ifade etmiştir 179 . Söz konusu şapellerin yanı sıra MS 6. Yüzyıla
tarihlenen üç nefli Burdj HêdarKilisesinde güney konunlanmış revaklı bölümlü ile birlikte güneye
eklenmış bir atrium söz konusudur. Butler, Latin kiliselerinden farklı olarak Suriye yapılarında
atriumun nadiren batıda olduğunu, genellikle güneyde yer alıdığını ve binanın uzunluğunu
tamamen kapladığını aktarmıştır. 180

Şekil 5.1. Sırasıyla, Zerzevan Kalesi (Deichmann ve Peslow 1977), Akkese Mağara ve Mor
Cyriacus (Kayaalp, 2008:271), Kilisesi planları

Şekil 5.2. Geç Antik Dönem Suriye’de güney girişli kiliselerin planları( Butler, 1929)

Bununla birlikte Butler Nuriye Kilisesinin bir ev planı önerdiğini dile getirmiştir 181 .
Butler’ın ifade ettiği görüşü yansıtan evlerden biri MS 2.yüzyıla tarihlenen Benabil konutudur 182.
Konut binasında dikkat çeken unsur, Gürkuyu ve plan-mekansal anlamda onunla yakınlık
göstediğini düşünülen kiliselerde de olduğu gibi dikdörtgen ana mekan kurgusunun yanında, ana

179Butler, 1929: 77
180Butler, 1929: 207
181Butler, 1929: 77
182Butler, 1903: 70,fig.26

85
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

girişin güneye konumlanmış olmasıdır. Bu durum, Butler’in de ifade ettiği gibi Erken Hristiyanlık
ve Bizans Dönemi kiliselerinde yaygın olarak karşılaşılan batı girişli nartekslerden farklılık arz
eder. Bundan mütevvelit Antik Suriye Konutları ve onların Hristiyanlığın ilk dönemlerinde ibadet
amaçlarıyla kullanım görmeleriyle ilgili parantez açmak gereklidir. Bu Gürkuyu’nun girişinin
güneyde konumlanması hususunda bazı fikirler verebilir.
İmparatorluk topraklarında İmaprator Konstantin döneminde sonra büyük topluluklar
halinde ayinler yapmaya başlayacak olan Hristiyanlar ilk başlarda küçük gruplar halinde
ibadetlerini yapmışlardı. İlk Hristiyan gruplar, MS 4. yüzyıla yani Bazilikaları dini mekanlar olarak
kullanmaya başlanaya kadar, çeşitli tapınak ve sinagoglardaki ayinlere katılmalarının yanında
özellikle Evharistiya ya da ökristi olarak bilinen ekmek ve şarap ayinlerini, sahip oldukları şahsi
evlerde icra ettikleri bilinmektedir 183. MS 2-3 yüzyıllarda kullanım gören tipik konutlar, herhangi
bir toplatıya ev sahipliği yapacak kadar büyük olan Peristyl ve ya Atrium’lu binalardı. Bu binaların
ana merkezi Atriumdu. Üstü açık ve çevresi çeşitli odalar çevrili olan bir avluydu 184. Söz konusu
kullanılan bu evler, liturjinin oturmaya başlmasıyla birlikte zamanla çeşitli değişimlere maruz
kalmış olsada, MS 3. Yüzyıla kadar özel olarak Kilise Mimarisinden söz etmek mümkün değildi 185.
Bu şekilde kullanım görmüş ve varlığı kısmen günümze kadar ulaşmış en eski ev kiliselerden biri
Dura-Europos’tur. Büyük Konstantin’in Bazilikayı Hristiyan Mimarisiyle tanıştırmadan önce
Hristiyanlar daha düzenli toplantı salonları inşa etmeye başlamışlardı. Söz konusu yapılar,
uzunlamasına dikdörtgen bir salona sahip genellikle iki katlı ve üst örtüsü iki yöne meyilli evlerdi.
Bu yapıların genellikle güneyinde ana giriş yer almakta ve ana girişi de içerecek şekilde üç yönde
yapıyı çevreleyen revaklı bir avlusu bulunurdu 186 . White, Aula Ecclesia (Salon kilisesi) olarak
tanımladığı bu ev kiliseleriniDomus Ecclesia’nın gelişim aşamalarından biri olarak gördüğünü
ifade etmiştir 187. Bu stildeki en eski ve bilinen örneklerden biri Kuzey Suriye’de bulunan Qirkbiza
‘dakiev kilisedir. Kilise binasının, MS 4. yüzyılın ilk üçte birinde tamamen yeni bir bina olarak
tasarlandığını vurguluyan White, yapının basit bir Aula Ecclesia olduğunu ifade etmiştir. Düzenli
bir toplantı salonu olarak inşa edilen yapının dıştan tamamen bir konut yapısı olduğunu dile
getiren White, devam eden 200 yıllık zaman dilimi içerisinde 5 yenileme aşaması geçirdiğini
bildirmiştir 188. Bu veriler ışığında, Gürkuyu’nun plan ve mekânsal tasarımının Aula Ecclesia ‘ya
dayandırmak güçlü bir varsayım olacaktır.

183Davies, 1953: 12-15, Milburn, 1988:9-16


184Stewar,t 1954: 11
185Alp, 2021:14
186Tchalenko, 1953: P.V-VI
187 White, 1990: 128
188 White, 1990: 129

86
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.3. Benabil Konut Yapısı (Butler, 1903)

Şekil 5.4. Qirkbiza Aula Ecckesia’sı (Tchalenko, 1953)

Zah tarafından yapılan plan ve restitisyonda güney mekânın üç kapı açıklığına sahip
olduğu görülmektedir. Mevcut durumda güneybatı köşede görülen ve eşik taşı olarak düşünülen
duvar kalıntısı, güney mekânın batısına ait kapı varlığını güçlendirmektedir. Bununla birlikte
yazar, batı cephedeki oluşumun güney mekândan farklı olarak, sütunlu açık bir antre
olabileceğini dile getirmiştir. Kuzey cephede görülen pencerelere sekiz adet olarak gösterilmiş ve
aynı durumun güney cephe içinde söz konusu olduğu dile getirilmiştir. Nispeten naosa ait
cepheler içerisinde orijinal yüksekliğibüyük oranda korunmuş olan batı beden duvarının üst
kısmında görülen üçgen alınlık, yapının üst örtüsü hakkında yeterli veriler sunmaktadır. Zah, söz
konusu duvarın ana mekâna bakan kısmında pencere açıklıklarının hemen üzerinde üst örtüyü

87
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

desteklemiş ahşap konsul girişleri, naosun iki yöne meyilli ahşap bir çatı ile örtülü olduğunu
bildirmiştir. 189

Şekil 5.5. Zah tarafında yapılan yapılan Gürkuyu Kilisesinin Plan ve Restistisyon çizimleri ( Zah,
2001)

Kilise, yığma tekniğinde yerel kızıl renkteki kireçtaşından inşa edilmiştir. Yer yer kaba ve
moloz kullanımı ile birlikte büyük ölçüde düzgün kesme blok taş kullanımı söz konusudur. Zah,
yapıda kullanılan taşların, yapının kuzeyinde komşu Kalkan köyünde yer alan eski kireçtaşı
ocağından elde edilmiş olabileceğini dile getirmiştir. 190
Gürkuyu’nun yaklaşık 20 km kuzeybatısında, Fırat nehrini kenarında bulunan Kayalar
köyünde, Guyer tarafından kaydedilen Kafr-Han bazilikası 191 ile Gürkuyu’nun kuş uçumu 15 km
güneydoğusunda yer alan Keloşk Kalesi olarak bilinen Geç Antik Dönem yerleşmesindeki
yapılarda da kesme blok taş kullanımı mevcuttur 192. Bununla birlikte, Kalkan Köyü yakınında yer
alan ve Orta Çağ’a tarihlendirilen Kantarma Hanın inşa malzemesi olarak kireçtaşından elde
edilme büyük blok taş kullanımı görülmektedir 193 . Zah’ın dile getirdiği Kireçtaşı ocağının Geç
Antik ile birlikte Orta Çağ’da da kullanım gördüğü söylenebilir.

189Zäh,2001: s. 367
190Zäh,2001: s. 368,dipnot 16
191Guyer, 1916:292-301,Taf.32-1
192Baumeister-Roos ve Saner 2007:631, Baumeister, 2011: 225-247
193 Gündüz, 1999: 269

88
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Başta Suriye 194 olmak üzere, Tur Abdin 195 ve Kilikya 196 bölgesinde kireçtaşından elde
edilme düzgün kesme blok taş kullanımı söz konusudur.
Gürkuyu kilisesinde, mimari dekorasyon bakımdan en dikkate değer unsurlar;
yüzeylerine işlenmiş Profilli silmeleriyle zafer kemeri, batı ve kuzey cephede yekpare lento ve
duvar örgüsündeki kesme taşlara işlenmiş sövelerden meydana gelen kapı çerçeveleriyle birlikte
batı beden duvarının üst kısmındaki üçgen alınlığı çevreleyen Profilli kirişlerdir. Zafer kemeri ve
batı cephedeki lentonun merkezinde silik durumdaki haç kabartmaları dışında Profilli silmelerde
herhangi bir süsleme unsuru söz konusu değildir.
Tur Abdin bölgesindeki pek çok kilise ve manastırda, Gürkuyu’daki gibi bezemesiz profilli
pervazlar görülmekle birlikte 197 , Nisibis(Nusaybin) Kompleksinden günümüze ulaşmış yapının
güney ve iç mekândaki kapı-kemer pervazlarında yoğun ve zengin bitkisel süslemelere sahip
örnekleri de görmek mümkündür 198. Kayaalp, Tur Abdin bölgesindeki bazı örneklerden hareketle
Geç Antik Kuzeydoğu Suriye örnekleriyle benzerlikler kurmaktadır. 199
Erken dönem Suriye kiliselerinin pek çoğunda bahsedilen Profilleri görmek mümkündür.
Beden duvarları başta olmak üzere, kapı ve pencereler ile kemerlerde kullanımı yoğun olan silmeli
pervazlar; düz şerit/fascia, ovolo/dışbükey, astragal, cavetto/içbükey/oluk ve kyma-rekta
profiller donatılmıştır. 200
Gürkuyu kilisesinin Zafer kemerinin yüzeyindeki profiller, aşağıdan yukarıya doğru; dar
ve dik bir profil, kyma-rekta, fascia, ovolo, kyma-rekta ve düz ve daha geniş fascia sırası mevcuttur.
Kilit taşında görünen haç kabartması dışında kemerdeki profiller arasında herhangi bir süsleme
unsuru bulunmamaktadır. Batı ve kuzey cephedeki kapıların lento ve sövelerinde kyma-rekta
bulunmazken, üçgen alınlıkta bulunan kiriş kyma-rekta formludur.
Naccache-Sodini, erken dönem Suriye kiliselerinde görünen profilli silmelerin dış cephede
kapı ve pencere çerçeveleriyle üçgen alınlık ve saçak altlarında yoğun olarak kullanıldığını; iç
mekânda ise nef ve apsisteki zafer kemerleriyle paye başlıklarda uygulandığını
belirtmiştir 201.Butler, özellikle Kuzey Suriye’de profilli silmelerin kullanımı kuzeydoğu ve Güney
Suriye kiliselerine oranla daha fazla yaygın olduğunu dile getirmiştir 202 .Butlar, Erken dönem
kiliselerindeki portallerin çoğunun oldukça sade olan yekpare pervazların iki veya üç haç ve belki

194Butler, 1929: 179


195Mundel Mango, 1982:X
196Hill, 1996: 11
197 Kayaalp, 2021:177-186
198 Kayaalp ve Erdoğan 2013:143, fig:4
199 Kayaalp, 2021:184
200“Suriye’de, Roma’dan Geç Antik Çağ’ın sonuna kadar, kemer ve kapı çerçevelerinde yer alan silmeler, biçim,

oran ve bezeme bakımından bir devamlılık gösterdiği için, erken dönemler için uygun ve yaygın terminoloji, bu
dönem Profil ve bezemesi için de kullanılabilmektedir.” Detaylı bilgi için lütfen bakınız: (Özügül-Ahunbay
2006: 116-117)
201Naccache ve Sodini: 1989:478
202Butler, 1929: 219

89
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

bir yazıt dışında süslemesiz lentolar olduğunu ve bu tür lento süslemelerinin dördüncü yüzyılın
ev mimarisinde oldukça yaygın olduğunu vurgulamıştır 203 . Nitekim Naccache-Sodini, Erken
dönem Suriye kiliselerinde görünen örneklerinin Antakya kırsalındaki Köy Evlerinden
esinlendiğini bildirmiştir204.Butler, 4-5.yüzyıl erken Kuzey Suriye örneklerindeki profilli silmeler
ovolo, cavetto ve fascia birlikle kullanılmasına rağmen daha basit formlu olduğunu, pagan
binaların eski malzemelerin gösterdiği durumlar dışında pervazlar neredeyse sadece pahlandığını
ve Kuzeydoğu ve Güney kiliselerinde alçı taşından yapıların daha çeşitlilik gösterdiğini dile
getirmiştir 205 . Apsis ve nef ile birlikte kemerleri taşıyan paye başlıklarından oluşan iç mekân
silmeleri, eşit olmayan iki ve ya üç düz fascia ve genellikle bir kyma-rektaya sahiptir. Beşinci
yüzyılın başlarına tarihlenen kiliselerin gösterdiği profiller, erken dördüncü yüzyıl örneklerine
göre daha fazla süsleme örneği gösterir. Beşinci yüzyılın ortalarından itibaren Kasr-el Benat
kilisesinde olduğu gibi, kyma-rektaların zaman zaman büyüdüğü ve akanthus yapraklarıyla
işlendiği dile getiren Butler, profil düzenin bu dönem boyunca devam ettiğini ve pek çok dönem
kilisesinde cavetto ve ovolo profillerin görüldüğünü belirtmiştir 206 . Butler, beşinci yüzyılın
sonlarından yedinci yüzyılın başlarına kadar hemen hemen tüm pervazlardaki kyma-rekta
profillerin “S” benzeri bir eğri aldığını aktarmıştır207. Anadolu da Tur Abdin bölgesinin dışında
Karaman il sınırları içinde yer alan ve Binbir kilise olarak bilinen bölgede yer alan bazı kiliselerin
cephelerinde kyma-rekta formlu profilli pervazları görmek mümkündür.

Şekil 5.6. Geç Antik Dönem Suriye’sindeki yapılarda oldukça yoğun görünen kyma-rekta
pervazlar (https://web.archive.org)

203Butler, 1929: 219


204Naccache ve Sodini: 1989:481
205Butler, 1929: 222
206Butler, 1929: 221-223
207Butler, 1929: 224

90
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.7. Binbirkilise Alanındaki yapılarda bulunana Profilli pervaz/kornişler (Eyice, 1971)

Zah, plan ve mekân tasarımı,ev stili özellikleri, malzeme tekniği, profilli pervazlar ve geniş
doğu-batı yönünde uzanan geniş kemer atılımları nedeniyle Gürkuyu kilisesinin Klasik Suriye
Kilise Mimari tarzını temsil ettiğini bildirmektedir 208. Yazar tarafından MS 5-6 yüzyıl aralığına
verilen kilisenin tarihlendirmesine önerisi, yukarıda zikredilen verilen ışığında
değerledirildiğinde daha makul görülmektedir.

5.2. Taş Eserler

Sütun Kaideleri
Şanlıurfa il merkezinde, üçtanesi Hasan Padişah Camii’nde, ikitanesi Urfa Ulu Camii’nde
olmak üzere toplamda beş adet sütun kaidesi tespitedilip kataloga eklenmiştir. Kaidelerden
Kat.No.05 ve kaide kırmızı mermerden üretilmiştir. Kat.no 01,02,03, ve 05 numaralıkaidelerin
plınthusları, Kat.No. 04 kaideye oranla daha yüksektir. Kat.no 03 kaidenin merkezinde görülen ve
yukarıya doğru devam eden muhtemelen ikinci bir kullanım esnasında oluşmuştur. Bu oyuk, lehva
deliği olarak işlevlendirilmiş olmalıdır.
Katalog bölümünde yeralan sütun kaidelerin tamamı Attik-ion tipindedir 209 . Yıldız
Ötüken’in yaptığı tipolojiye göre Tip A olarak değerlendirilmiştir. 210

208Zah, 2001:371
209Attika kaide, üstte dış bükey bir torus, onun altında iki bant ile sınırlandırılmış iç bükey bir trokhilos ve
en alt bölümde de yine dış bükey bir profil oluşturan alt torusun oluşturduğu kaide tipidir. Bu tip kaide,
özellikle Hellenistik Dönemde Anadolu’da plinthos eklenerek Attik-İon kaidesi adını almıştır.(Çoşkun
2011:7)
210 ÖTÜKEN, Yıldız. Forschungen im Nordwestlichen Kleinasien, Antikeund Byzantinische Denkmalerin der

Provinz Bursa, Istanbuler Mitteilungen No: 41, Tübingen, 1996b.

91
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Kaideler arasında ebat-boyut olarak farklık söz konusu olup muhtemelen farklısütun
dizilerine ait olduklarını göstermektedir. Konya ve çevresinde genellikle MS 4-6 yüzyıllar arasına
tarihlenen benzer sütun kaidelerini görmek mümkündür. 211

Sütun Başlıkları
Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar
Standart bir korinth başlığın belirli ölçülerde olmak üzere özelliklerini taşıyan ve
alışılmışın dışında iki bölümden meydana gelen bir kalathos’a sahip olan bu başlıkların
gövdesinde yer alan yaprakların ana damarlarındaki belirgin vurgu dışında sahip olduğu
akanthus yaprak çelenklerinin sade ve detaydan yoksun bir şekilde işlenmesiyle oluşan sütun
başlıkları literatürde “Detaylandırılmamış veya Şematik Korinth Başlıklar” olarak
tanımlanmaktadır. 212
Detaylandırılmamış Korinth başlıkların öncül örnekleri, Helenistik dönemde MÖ 2
yüzyıldan itibaren Mısır ve Suriye bölgesinde görülmeye başlamıştır213. Geç Cumhuriyet ve Erken
İmparatorluk döneminden itibaren Roma genelinde yaygınlaşmış 214, Geç Antik Dönem sonrasında
Erken Ortaçağ’a kadar varlıklarını sürdürmüştür. 215
Tezin Taş Eserler bölümünde toplamda on beş adet tespit edilmiş olan Detaylandırılmamış
Korinth başlıklarının on bir tanesi Şanlıurfa il merkezinde -on tanesi Urfa Ulu Camii avlusunda,
bir tanesi Balıklıgöl Yerleşkesinde olmak üzere- üç tanesi ise Harran Ulu Camii Kazı alanında yer
almaktadır. Bunun dışında bir adet sütun başlığı Viranşehir ilçesindeki, Kültür ve Sanat
Merkezinin avlusunda yer almaktadır.
06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 15, 18 katalog numaralı sütun başlıklarında belli oranlarda
tahribatlar söz konusudur. Balıklıgöl yerleşkesinde yer alan 07 katalog numaralı başlığın bir yüzü
ve alt bölümü kesilmiştir. Harran Ulu Camii’nin batı kapısında yakınında yer alan 08 katalog
numaralı başlığın abakus ve heliks bölümü kesilmiştir. Harran Ulu Camii kazı alanı içinde yer alan
09 numaralı başlığın bir yüzünde kesik olmakta birlikte farklı bir yüzünün alt kısmında
dikdörtgen formlu bir oyuk görülmektedir. Söz konusu üç sütun başlığında da görünen
uygulamalar başlıkların muhtemelen devşirilerek ikinci bir kullanım gördüklerini
göstermektedir. Urfa ve Harran’daki başlıkların tamamında- 10 katalog numaralı Harran’daki
başlık dışında- gövdeyi kaplayan akanthus yapraklar toplamda on altı olacak şekilde çift sıra
düzeninde oluşturulması ve yaprakların işleniş biçimi ile başlıkların üretim malzemesi olarak

211Temple, 2013:80
212Niewöhner, 2021:23,
213 Kaplan, 2006: 98
214HERRMAN, John,” The Schematic Composite Capital: A Study of Architectural Decoration at Rome in the

Late Empire”, 1973


215 Alp ve Uzun 2021: 65

92
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

yerel kireç taşı kullanımı gibi üslup açısından ortak olarak nitelendirilebilecek özellikler
görülmektedir. Viranşehir ilçesinde bulunan (Kat. No: 20) sütun başlığı diğer başlıklardan farklılık
arz etmektedir. MS 6. Yüzyıla tarihlenen ilçedeki Merkezi Mekânlı yapıya ait olduğu düşünülen
başlığın gövdesi çift sıra düzeninde toplamda 32 akanthusla kaplanmıştır. Yaprakların daha ince
ve uzun olarak verilmesi ve kırmızı mermerden yapılmış olması, başlığın muhtemelen tezdeki
diğer Detaylandırılmamış korinth’den farklı bir atölye ürünü olduğuna işaret etmektedir. Öte
yandan başlığın ithal bir malzeme olma olasılığı da söz konusudur.
Diğer Detaylandırılmamış Korinth başlıklarda, çift sıra akanthus yaprak düzeninde, alt
sırada yer alan yaprakların aksine üst sırada yer alan yaprakların merkezinde bir nevi ana damar
algısı oluşturacak şekilde vurgulama söz konusudur. Genel olarak başlıklarda bulunan volütler
çizgisel olarak verilmişse de Kat.15,16,19 numaralı başlıklarda görünen volütlerde diğer
başlıklara oranla nispeten derinlik uygulaması istisnai bir durum teşkil etmektedir.
Urfa Ulu Camii avlusunda yer alan 216 Kat.13-14-19 numaralı başlıklarda görünen, standart
korinth başlıklarda bulunan caulis çanakları olarak tanımlanabilecek bezeme değişim göstermiş,
farklı basit ve nispeten stilize bir şekilde verilmiş sivri uçlu üç yapraklı akantlara dönüşmüştür.
Bununla birlikte söz konusu akanthlarda farklı bir işçilikler de mevzu bahistir.
Abakusun hemen altında bulunan ve caulislerden oluşan heliksler ile ion ve korinth
düzeninde sıklıkla gözlemlenen ion kymationu gibi bezemeler katalogda yer alan
Detaylandırılmamış Korinth başlıklarda uygulama dışı kalmıştır. Bunun yerine Kat.06,07
numaralı başlıklarda görüldüğü gibi söz konusu kısımda herhangi bir süsleme unsuruna yer
verilmemiş iken, Kat. 12,13,14,15,16,17,19numaralı başlıklarda çeşitli geometrik, bitkisel ve
hayvan süslemeleri görülmektedir. 217
Ulu Camiinde yer alan örnekler yapı ve boyutları itibariyle aynı diziye ait olduklarını
düşündürmekle birlikte söz konusu süslemeler başlıklar arasında farklılık ve çeşitlik arz
etmektedir. Camii avlusunda yer alan Detaylandırılmamış Korinth başlıklarda söz konusu
bezemeler başlıkların tüm yüzlerinde aynı olarak tekrar etmesiyle birlikte, Kat. 16 numaralı
başlığın iki yüzü, Kat.12,14 numaralı başlıkların ise dört yüzünde de birbirinden farklı
betimlemeler görülmektedir. 218

216 Şuan Urfa Ulu Camii avlusunda yer alan Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar, tezde yer alan Balıklıgöl
ve Harran’daki örneklere nazaran bütünlüklerini fazlasıyla korumuştur. Bundan sebeple, üslup, form ve
tarihlendirme hususunda yakın coğrafyalardaki çeşitli örnekleriyle oluşturulan karşılaştırmalı
değerlendirmeler çoğunlukla bu başlıklar üzerinden yapılmıştır.
217 08,09,10 ve 18 numaralı başlıklarında büyük tahribatlar olduğundan dolayı bezeme olup olmadığı

belirlenememiştir.
218 Söz konusu başlıklar muhtemelen aynı dönem içerinde farklı bir yapıda kullanım görmüş ve Ulu Camii’ye

sonradan getirilmiş olmalıdır ki nitekim Ulu camii avlusundaki başlıkları konu edinen bazı eski yayınlarda
şuan avluda yer alan ….numaralı başlığın konum bilgisi Urfa Müzesinin Eski binası olarak not edilmiştir.

93
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Edessa’nın yakın coğrafyasında yer alan başta Diyarbakır 219 , Dara 220 ve Nusaybin 221
(Nisibis),gibi önemli Hristiyan merkezlerde, Detaylandırılmamış Korinth Başlıkların çeşitli
örneklerini görmek mümkündür.
Diyarbakır Ulu camiinde devşirme malzeme olarak kullanılmış başlıkta gövdeyi kaplayan
çift sıra akanthus düzeninde bulunan yaprakların tepe kısımları, Urfa Ulu camii örneklerinden
farklı olarak verilmiştir. Bununla birlikte her iki sırada da yer alan yaprakların ana damarları form
ve üslup olarak farklılık arz etmektedir 222 . Dara’daki başlıkların gövdesindeki üst sıra
akanthuslar hacimsel olarak oluşturulmamış tamamen çizgisel olarak verilmiştir. Volütler
tamamen uygulama dışı kalmıştır. Nusaybin’den verilen örnekte diğer verilen örneklerden farklı
biçimde verilmiş caulis görülmektedir.

Şekil 5.8. Sırasıyla, Diyarbakır Ulu camii, Dara Antik Kenti ve Nusaybin’de yer alan
Detaylandırılmamış Korinth başlıklar (De’ Maffei, 1988)

219 De’ Maffei, 1988: Tav.LXVIII.b


220 De’ Maffei, 1988: Tav. LXVI.b
221 De’ Maffei, 1988: Tav. LXX.b
222 Yaprakların ana damarları Harran Ulu Camii’nde yer alan paye başlıkların ana damar formunda

işlenmiştir.

94
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Urfa, Dara, Nusaybin, Diyarbakır’daki Detaylandırılmamış Korinth Başlıkların genel


olarak değerlendiren De’ Maffei; “ Urfa Ulu Camii avlusunda yer alan korinth başlıklarda görünen
caulis çanakların yerine oluşturulmuş çeşitli ve zarif fitomorfik ve zoomorfik motiflere sahip
başlıkların, Dara, Nisibis, Amida örneklerinden ayrıldığını bölge içerisinde istisnai bir durumu teşkil
ettiğini ve işçilik bakımından daha iyi örneklerin olduğunu..” 223 dile getirmiştir.
Söz konusu Tur Abdin’deki merkezlerde yer alan ve bir şekilde günümüze kadar
ulaşabilmiş başlıklara bakıldığında yukarıda sözü edilen farklılıkların yanında, özellikle başta
yapı-boyut olmak üzere çift sıra akanthus düzeni ve kızılımsı yerel kireçtaşının kullanımı gibi
özellikler katalogda yer alan başlıklar ile ortak gösterilebilecek unsurlara sahiptir.
Geç Antik Dönem Suriye’sinde, M.S. 4. Yüzyıl ile M.S. 7. yüzyılın sonlarına kadar oldukça
yoğun olarak kullanım görmüş Detaylandırılmamış Korinth Başlıkların, Brâd, 224 Hârâb
Sâms, 225 Behyo 226 ve Rusafa 227 gibi önemli yerleşimlerde kullanım görmüş çeşitli varyasyonları
bulunmaktadır.
Muğleyya 228 , Bâqirhâ 229 ve El Bârâ kiliselerindeki başlıklarda (M.S.5.yüzyıl), Urfa Ulu
camii başlıklarda bulunan stilize edilmiş caulislerden çok farklı olarak caulis çanağı içinden çıkan
ikinci bir caulis çanağı söz konusudur. Alt sıradaki çanak içinde çıkan yapraklar ince ve uzun bir
hat şeklinde üst sıra akanthus yaprakların tepe kısımlarının kıvrımlarıyla birleşim gösterirken,
ikinci çanaktan çıkan yapraklar nispeten daha ince işlenmiş olup; merkez ve köşe eksenlere doğru
sarmal olarak uzanıp spiral volütler oluşturmuştur.
Dar Qita kilisesindeki 230 başlıklarda caulis çanağından çıkan akanthuslar sivri kenarlı
küçük stilize yapraklardan oluşan bir demet şeklinde işlenmiş olup; başlığın köşe eksenlerinde
yukarıda verilen kiliselerdekilerden farklı olarak volütler tamamen devre dışı bırakılmış ve
yerlerine madalyon içerinde altı kollu haç kabartmaları verilmiştir.

223De’ Maffei, 1988: 62


224Tchalenko, 1980: 4, Fig.03
225Tchalenko, 1980: 14, Fig.52
226Strube, 2002: Taf.37d
227Ulbert, 1986: 19-23,Taf:9.1-2-3-4-5-6
228Strube, 1993: Taf.77c.d
229Strube, 1993: Taf.33.b
230Strube, 1993: Taf.23.e.f

95
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.9. Sırasıyla, Bâqirha, Muğleyya, El Bârâ (Çizim: Muğleyya’a ait) kiliselerinden
Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar (M.S.5.yüzyıl), (Strube, 1993)

Şekil 5.10. Dar Qita kilisesi Detaylandırılmamış Korinth başlığı (M.S.418), (Strube, 1993:
Taf.23.e)

Geç Antik Dönem Suriye’sinde, Urfa Ulu camii avlusunda yer alan Detaylandırılmamış
Korinth Başlıklar ile birebir bağlantı kurulabilecek ve işçilik olarak da daha iyi örnekleri
Rusafa’daki A ve B Bazilikalarında görülmektedir.(M.S.6. yüzyıl)
Ulu Camii örneklerinde olduğu gibi sadece üst sıra yaprakların ana damarları vurgulanmış
ve yaprakların tepe kısımları benzer üslupta betimlenmiştir. B bazilikalarındaki bazı örnekler

96
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

katalogda yer alan 06,07 katalog numaralı başlıklarda da görüldü gibi caulis çanağı tamamen
uygulama dışı kalmış ve bezemeden yoksun bir şekilde boş bırakılmıştır. 231
A Bazilikasının nef ayrımlarında kullanım görmüş Detaylandırılmamış Korinth Başlıkların
işçilik bakımından iyi örnekleri bulunmaktadır. Kalathosu kaplayan akanthus yaprakları nispeten
daha zarif bir işçiliğe sahiptir. Caulis çanakları daha belirgin ve ince bir şekilde işlenmişken;
çanaklardan çıkan yapraklar, Urfa Ulu Camii avlusunda yer alan başlıklarda da olduğu gibi sivri
kenarları olan üç adet yaprağa sahip stilize edilmiş küçük ebatlı akanthuslar şeklinde
betimlenmiştir. Volütler Ulu Camii avlusunda yer alan başlıklardakine oranla daha belirgin ve
nispeten derinliklidir. A Bazilikasındaki Detaylandırılmamış Korinth Başlıklarda dikkat çeken
temel farklılıklardan biri ve en belirgin unsuru, volütler arasında yer alan merkezdeki alan daha
dar bırakılmıştır. Söz konusu kısımlarda başlıklar arasında farklılık gösteren çeşitli türde yerel
bezemeler görülmektedir.
Urfa’nın yakın coğrafyasında Tur Abdin ve Suriye dışında Erken Hıristiyanlık ve Bizans
Döneminde kullanım görmüş bir başka Detaylandırılamamış korinth Başlık grubunun
varyantlarını Kilikya bölgesinde görmek mümkündür. Bu başlıklar, katalogda yer alan
başlıklardan pek çok açıdan farklılık arz etmektedir. Bugün Silifke müzesinde 232 yer alan ve yazar
tarafından M.S.5-6. yüzyıl aralığına tarihlenen başlıklara bakıldığında Urfa, Diyarbakır, Mardin ve
Suriye’den verilen örneklere nazaran yapı ve boyutsal küçülme mevcuttur. Söz konusu başlıklar
içerisinde yer alan (Kat. No:245,246,247,248) örneklerde çift sıra akanthus düzeni ile yaprak
sayısı sekiz iken, diğer örneklerde başlıkların kalathosları tek sıra akanthus çelenkleriyle
kaplanmış olup toplam yaprak sayısı dörde düşmüştür. Yaprak ana damarları ince bir kanal
şeklinde işlenmiştir. Köşe eksenlerden bulunan volütler nispeten spiraldir ve başlığın
merkezinde birleşim gösterip “V” şeklini almıştır. Yazar söz konusu başlıkların yerel kireçtaşında
imal edildiğini; Kilikia ve Isauria Bölgesi’nde Roma Dönemi mezar yapılarında sık kullanılan bu
başlıkların Erken Hıristiyanlık-Bizans Dönemi’nde kiliselerde kullanıldığını ifade etmiştir 233.

231Brands, 1998: Taf 24.2


232 Aydın, 2013:230-236
233 Aydın, 2013: 301

97
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.11. Rusafa A Bazilikasından Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar (Brand, 2002:Taf.14-


15)

Şekil 5.12. Rusafa B Bazilikasından Detaylandırılmamış Korinth Başlıklar (Brand, 2002:


Taf.44.d.e)

Urfa Ulu Camii avlusunda yer alan Detaylandırılmamış Korinth Başlıkları genel olarak
değerlendirilen Brands, başlık grubu içerisinde yer alan iki başlığın yapı ve süslemelerinden
hareketle camii avlusunda yer alan diğer başlıklardan farklı bir yapı dizine ait olduğunu dile

98
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

getirmiştir. Yaprakların ana formları, caulis çanağı ve motif repertuar gibi unsurlar; üslup bakışı
açısından Ulu Camii örneklerinin Rusafa B Bazilikasındaki başlıklar ile ayırmayı imkânsız kıldığını
ifade eden Brands, bundan hareketle M.S. 520 civarında bir tarih önermektedir 234.
Tezde yer alan Detaylandırılmamış Korinth başlıklardan 13 Katalog numaralı sütun
başlığına ilgili yayınında yer veren Strube; “ Yuvarlak bir üst alana sahip olan bu başlıklar M.S.
6.yüzyılın ilk on yıllarına kadar Suriye Mimarisinin sütun başlıklarının ana biçimlerinden birisidir ve
DeirSolaib’tenAmida’ya kadar Geç Antik Dönem Suriye’nin büyük bir bölümünde de örnekleri
bulunmaktadır. Var olan çeşitli varyantların, M.S. 6. yüzyılın ilk on yıllarına kadar bazı korinth
başlıların üstünde dairesel alan ile sonlandığı ve başlıklar ile bütünleşerek Kalathosun bir parçası
olarak tanımlandığını” dile getirmiştir 235.
Her iki yazarın yaptığı tarihlendirme önerilerine ek olarak Ulu Camiindeki başlıklara
değinen De’Maffei, başlıkların kökeninin kentteki Büyük kilisenin 236 İmparator I. Justinianus
döneminde yeniden inşa edilmesine kadar gittiğini ifade etmiştir 237. Bunlarla birlikte Kayaalp,
Brands’ın yaptığı kesin tarihlendirme önerisine ihtiyatlı yaklaşmış ve kesin bir tarihlendirme
önerisinin zor olduğunu ifade etmiştir 238.
Sonuç olarak başlıkların hangi yapıya ait oldukları muallak olsa da, tarihlendirme
hususunda elde edilen veriler, katalogda yer alan Detaylandırılmamış Korinth Başlıkları M.S.6
yüzyıl ilk yarısına tarihlendirmeyi uygun kılmaktadır. 239

Paye Başlıkları
Katalogda yer verilen paye başlıklardan, Şanlıurfa Arkeoloji müzesi avlusu (Kat. No:21) ve
Şanlıurfa İç kalesinde (Kat. No:23) birer tane, dört tanesi Harran’daki Kent Bazilikasında
(Kat.No:24,26,27,28), on dört tanesi Harran Ulu Camii kazı alanında yer

234Brands, 2002: 240, Taf.82e.f


235 Söz konusu başlık, daha önce 1969-2015 yılları arasında hizmet vermiş olan Şanlıurfa Arkeoloji
müzesinin eski binasının bahçesinde yer alıp şuan Urfa Ulu camii avlusunda bulunmaktadır. (Strube, 2002:
40)
236 Yazarın ifade ettiği ve çeşitli yayınlarda Büyük kilise olarak da isimlendirilen yapı Edessa Ayasofya’sıdır.

Bakınız; ( Segal, 2002: 238-239)


237 De’ Maffei, 1988: 62
238 Kayaalp, 2021: 53
239 Bugün Urfa Ulu Camii avlusunda Geç antik dönemden kalan ve cami’de devşirme malzeme olarak

kullanılmış mimari eserlerin Ulu cami den önce aynı alanda yer alan Aziz Stephanos kilisesine (M.S.410-11)
ait oldukları düşünülmektedir. Fakat aynı varsayımı avluda yer alan başlıklar için güçlü bir şekilde ifade
etmek zordur. Nitekim başlıklara daha önce değinen başka yayınlarda ifade edildiği gibi başlık grubu
içerisinde farklı süsleme unsurlarının olması, grup içerisindeki başlıklardan 13 katalog numaralı başlığın
daha önce müzede yer alması Brands ve Strube’nin yaptığı tarihlendirme önerilerinin ortak bir noktada
buluşması, 06 katalog numaralı başlığın bir ikizinin Balıklıgöl’de bulunması ki Dergâh Camii’ne -Geç Antik
Dönemde aynı alanda Edessa Ayasofyası bulunmaktaydı- çok yakın olması gibi verilerden derlenen sonuç
başlıkların Edessa Ayasofya’sına ait olabileceği fikrini uyandırmaktadır. Fakat bu varsayım daha güçlü
delillere ihtiyaç duymaktadır.

99
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

almaktadır(Kat.No:29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40). Plaster başlıklar içerisinde Kat. 27,28


numaralı başlıklar dışında kalan tüm örneklerde tahribatlar görülmektedir. Özellikle Ulu Camii
harim mekânında molozlar arasından çıkarıp sergilenen plaster başlıklar çok büyük kırıklar olup,
bazı örnekler bütün başlıklara ait kırıp parçalar halindedir.
Söz konusu paye başlıklarda yaprakların ana formları ve üslup akışı bakımından temel
farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar tipolojik olarak ayrım gösterdiğinden dolayı plaster
başlıklar iki grup halinde değerlendirilmiştir.

Sivri Akanthus Yapraklı Paye Başlıklar


Birinci Grup altında incelenen, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi avlusunda (Kat. No:21), Urfa İç
Kalesi ( Kat. No:23), Harran Ulu Camiinde (Kat.No:22,25) ve Harran Bazilikasında (Kat.No:24)
yer alan paye başlıkların gövdelerini kaplayan yapraklar ince ve kenarlı zarif akanthuslardan
meydana gelmiştir.
Söz konusu diğer plaster başlıklara nazaran işçilik bakımından daha basit olan Şanlıurfa
İç Kalesinde örnekle beraber kireçtaşından imal edilmiş başlıkların gövdelerini kaplayan
akanthusların üslup ve formaları çok büyük oranda benzerlik göstermektedir.
Geç Antik Dönem Suriye’sinde, plaster başlıklarda gözlemlenen karakterize kenarlı
akanthus yapraklarına sahip benzer örnekler, Serğilla 240 , Bârisâ 241 , Rusafa 242 ve Kudüs(Res-
6) 243’te görülür. Kudüs’te bulunan ve M.S.6 yüzyılın ilk yarısına tarihlediği başlıklardan hareketle
Kautzch: ”Kudüs’te Korinth başlığın yeniden çiçek açtığını görüyoruz. Ve bu Korinth başlıklar diğer
daha doğulu tasarımlarının (Mezopotamya ve Mısır) biçimleriyle yavaş yavaş birleşim
gösterir. 244İfadelerini kullanmıştır.
Söz konusu başlıkların muhtemelen İmparator I.Iustinianus dönemine ait olduğunu ifade
eden Kautzsch, başlıklarda görünen sivri kenarlı akantların küçük-dar dişlere derin delinmiş
yivlere sahip olan ve “Suriye Tipi Caulis” olarak isimlendirdiği; ince bir çanaktan çıkan tek bir akant
şeklinde sivri ve küçük caulis çanak yaprağı olarak stilize edilmiş forma sahip benzer başlık
örneklerini Amida’da (Diyarbakır) görüldüğünü ifade etmiştir. 245
Kautzch’ın tanımladığı Suriye tipi Caulis’in, Rusafa ile Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi (Kat.
No:21) ve Harran Ulu Camiinde devşirme olarak kullanım görmüş Girlandlı başlıkta(Kat. No:25)
neredeyse aynı üslupta betimlenmiş varyantları görülür. 246 Söz konusu Girlandlı Korinth plaster

240M.S.5. yüzyıl, Strube 1993: Taf.63d


241M.S.6. yüzyıl, Strube 2002: Taf.66.c
242Brands, 1998:Taf 24.6, De’ Maffei, 1988: Tav.LIII
243Kautzsch, 1936: Taf.19.284/46.791
244Kautzsch, 1936:224
245Kautzsch, 1936:224
246Grilandlı başlıkta görünen Caulis formunun Rusafa’da çok benzer Korinth sütun başlığı örneği mevcuttur.

((De’Maffei, 1988: Tav.LIII)

100
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

başlığın benzer örneklerini, Diyarbakır Ulu Camii 247 , Silvan’daki Martyopolis Bazilikası 248 ve
Nusaybin-Mor Yakup kilisesi/Vaftizhane 249 de görmek mümkündür. 250
Müzenin avlusunda yer alan muhtemelen daha sonraki kullanım sırasında çeşme yalağı
olarak yeniden işlevlendirilmiş paye başlığı, Rusafa’daki Tetrakonç planlı-merkezi mekânlı
kilisedeki benzer örneğiyle değerlendiren Brands, Rusafa ve Urfa’daki her iki başlığında stilistik
açıdan yakından ilişkili olduğunu ifade etmiş ve bu yakın ilişkinin Day’ralZaf’aran 251 diğer Kuzey
Mezopotamya kiliselerinin başlıklarını da içerecek şekilde genişletilebileceğini vurgulamış
Kautzsch’nın görüşünü tekraren dile getirmiştir252.

Şekil 5.13. Kudüs’te yer alan Akanthuslu Plaster Başlıklar (M.S.6 yüzyıl), Kautzsch, 1936:
Taf.19.284/46.791

247Grilandlı başlığın gövdesini kaplayan çift sıra akanthuslar işçilik bakımında katalogdaki payeler ile çok
benzerdir. Bununla birlikte vazodan çıkan ve merkeze uzan ve kendi içine doğru kıvrılan akanthus
yaprakları şeklinde stilize edilmiş Caulislerin çok farklı bir varyantı söz konusudur. (De’Maffei, 1988:
Tav.LXV.b)
248 Bazilika günümüze ulaşmamıştır. Yapı ile ilgili yayınlardaki eski resimlerinde söz konusu benzer

başlıklar görülmektedir. (M.S.5-6.yüzyıl, Kayaalp,2021)


249 Kayaalp, 2013:272
250De’Maffei’nin ilgili eserinde, Edessa Arkeoloji Müzesinin eski binasının avlusunda kaydettiği bir başlık

görülmektedir. Başlıkta görünen akanthus ile Caulis çanak yaprağının üslup-işçiliği ve bir bölümü görülen
çelenk motifi ile birlikte Harran Ulu Camiindeki Girlandlı başlığın bir kopyası olmalıdır. Şuan muhtemelen
başlık Arkeoloji müzesinin deposunda bulunmaktadır. Müzenin Deposuna giriş izni alınamadığı için başlık
değerlendirilememiştir. (De’Maffei, 1988: Tav.LXIV.b)
251 Kayaalp, 2013:274,
252 Bununla birlikte Kuzey Mezopotamya kiliselerinin kronolojik durumlarının genel anlamda tartışmalı

olduğunu ifade eden Brands bundan dolayı Merkezi Mekânlı kilisenin kesin tarihlendirilmesi hususunda
Kuzey Mezopotamya yapılarının çok az katkısı olduğunu söylemiş ve M.S. 520 civarı bir önerinin şimdilik
geçerli olduğunu ifade etmiştir.(Brands, 1998:84-85).

101
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.14. Rusafa’da yer benzer yaprak ve Suriye Tipi Caulislere sahip başlıklar (Brands, 2002

Şekil 5.15. Harran Ulu Camiindeki Suriye Tipi Caulislere sahip Girlandlı Başlık (Kat.No.24)

Şekil 5.16. Silvan’daki Martyopolis Bazilikası Girlandlı Plaster Başlık (Mundell-Mango, 1982)

102
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.17. Nusaybin-Mor Yakup kilisesi/Vaftizhane’de yer alan Girlandlı Plaster Başlık
(İ.H.Küneş, 2022)

Katalogda yer alan akanthuslu paye başlıklarla karşılaştırılan ve ana süsleme formları
bakımdan paralellik gösteren örnekler içerisinde Diyarbakır-Silvan Bazilikası ve Rusafa’da yer
alan başlıklar daha ön plana çıkmaktadır. Farklı bezeme unsurların görülmesiyle birlikte söz
konusu başlıklarda, başta gövdeyi kaplayan akanthus ve caulisin neredeyse aynı biçimde
işlenmesi gibi ortak karakteristik unsurlar, başlıkların aynı sanatsal üsluba ve taş işçiliğine sahip
atölyelerin farklı bölgelerdeki yapılarda kullanılmak üzere üretilmiş örnekler olduğu fikrini
temellendirmemize olanak sağlayan güçlü argümanlardır.
Katalogda başlıklar ile üslup-form-işçilik bakımdan karşılaştırılan Suriye’deki örnekler
içinde MS 5 yüzyıl örnekleri görülmekle birlikte MS 6. yüzyıl üzerine yoğunlaşmıştır. Diyarbakır-
Silvan ile Mardin-Nusaybin’de yer alan başlıkları, Edessa ve Suriye’deki özelliklede Rusafa
benzerleriyle tipolojik ve üslup bakımından Karakteristik birliktelik göstermesiyle birlikte
bulundukları yapıların tarihleri için farklı bilgiler olması 253, söz konusu başlıkların tarihlendirme
hususunda Suriye’dekilerine göre geri planda tutulacaktır 254.

253 Bugün tamamen yok olmuş olan Silvan’daki bazilika Bell tarafından II. Theodosius (M.S.410 civarı)

dönemine tarihlendirilmiştir (Bell-Mango, 1982: 124). Bununla birlikte Kayaalp, Brands’tan alıntılayarak
yapının plan-mekân ile sahip olduğu mimari plastiklerin Rusafa B bazilikasıyla benzerlik kurulmasından
ötürü MS 6. yüzyıl dolayında bir başka tarihlendirmeyi aktarmıştır.(Kayaalp, 2021:121-123). Bugün
Mardin’in Nusaybin ilçesinde yer alan yapınin 4. Yüzyılda inşa edildiğine dair yazıt bulunmasına karşın 8.
Yüzyılda onarımlardan geçtiği ifade edilmektedir.( Kayaalp ve Erdoğan 2013:143)
254 Buna ek olarak Geç Antik ve Erken Ortaçağ Mardin yapıları üzerine doçentlik tez çalışması bulunan

Ahunbay, Tur Abdin Mimari Plastiklerinin genel olarak yapıların tarihlendirmesi hususunda pek yardımcı
olamadığını ifade etmiştir. Suriye ve Mısır’da bezeme konusundaki gelişmelerin beşinci yüzyıl ortalarında
başlayıp altıncı yüzyıl ortalarında bittiğini bildiren Ahunbay Kuzey Mezopotamya’nın bu konudaki
uyanışının ancak altıncı yüzyıl ortalarında sonra başladığını ve daha sonları bir durgunluğu uğrayıp kendi
kendini tekrar ettiğini vurgulamıştır.(Ahunbay, 2021:176)

103
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Harran Ulu Camiindeki başlıklar ile kilisede moloz yığınları arasında kalmış ve nispeten
korunmuş olan başlığın işçiliklerinin nerdeyse aynıdır. Bu durum Ulu Camiinde devşirme
malzeme olarak kullanılmış başlıkların kapsamlı olarak kazısı yapılmamış olan ve Ulu Camiye
oldukça yakın bir konumda olan Harran Bazilikasından getirilmiş olduklarını fikrini verir. Bu
düşünceden hareketle inşa tarihi net olmayan kilise için, tarihi kaynaklardan elde edilen bilgilerle
birlikte söz konusu başlıklar bir tarihlendirme önerisini de beraberinde getirebilir. 255
Tüm verilerden oluşturulan çıkarım sonucu Akanthuslu Paye Başlıkların MS 5-6 yüzyıl
arasına tarihlendirilmek şimdilik daha doğru olacaktır. 256

Detaylandırılmamış Akanthuslu Paye Başlıklar


İkinci Grup başlığı altında değerlendirilen örneklerin yaprakları detaydan yoksun bir
şekilde imal edildiğinde dolayı bu başlıklar Şematik/Detaylandırılmamış Akanthuslu Paye
Başlıklar olarak tanımlamak mümkündür.
Paye başlıklar, hâlihazırda kazısı devam eden Harran Ulu Camiinin iç mekânın farklı
alanlarında moloz yığınları arasında kalmış on iki başlık (Kat. No:
29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40) ile üç tanesi (Kat. No: 26,27,28) Ulu Camiinin yaklaşık iki
yüz metre kuzeydoğunda bulunan Kent bazilikasında 257 moloz yığınları arasında görünen mimari
elemanlar kataloğa dâhil edilmiştir.
Başlılar içerisinde (Kat. No: 36,36) bazalt taşında imal edilmiş örnekler 258 dışındaki tüm
başlıklar kireçtaşından yapılmış olup bezemeler sadece tek yüzlerine işlenmiştir. Ulu camiindeki
Kat. 39 numaralı başlığın yapraklar ebatları daha büyük olmakla birlikte Harran’daki kilisenin
paye başlıkları ile aynı çift sıra düzenine ve daha basit ve ana damardan yoksun yaprak formlarına
sahiptir. Bu yaprak formlarına sahip benzer paye başlıklar, Mardin’de Mor Filoksenos Kilisesi 259
ile Mor Yakup (Salah) Kilisesinde 260 görülür. Suriye’de ise Zeynobia 261 ve Bâmuqqa kilisesinde
plaster başlıkta benzer yaprak formunu görmek mümkündür 262.

255 Harran’daki kiliseyi bilimsel olarak ilk inceleyen Lloyd-Brice, kilisede bulunan akanthus yapraklı başlığın
Harran Ulu Camiinde bulunan başlıklarla olan benzerliklerine ayrıca da dikkat çekmiş ve kilisenin yakın
zamanlara kadar taşocağı olarak kullanım gördüğünü ifade etmiştir.(Lloyd ve Brice 1951:105)
256 Söz konusu Harran Bazilikasında yapılacak kapsamlı bir kazı çalışmasının daha net bilgiler sunacağı ve

bundan dolayı verilen tarihlendirme önerisinin değişme ihtimalinin olduğunu da belirtmek gerekir.
257 Söz konusu kilise “ Kâmsât-Er Rum” olarak literatürde yer almaktadır. (Lloyd ve Brice 1951: 85)
258 Geç Antik Dönem ’de Şanlıurfa ve Çevresinden günümüze ulaşmış yapı elemanları arasında söz konusu

örnek ile tezde yer verilmemiş Harran Ulu Camii kazısında bulunmuş bazı sütun parçaları dışında bazalt
(Viranşehir dışında) kullanımı yok denecek kadar az görülmektedir. Geç Antik Dönem ve sonrasında bazalt
taşının inşa malzemesi olarak yoğun kullanım gördüğü yapılar Diyarbakır ve yakın çevresinde bulunur.
259 6. Yüzyılda inşa edilmiş olan yapı daha sonraları pek çok kez onarımdan geçmiştir.(Alp, 2022:43,

Resim:84)
260 Yapı ile ilgili M.S. 7-9 arasında tarihlendirmeler söz konusudur.(Kayaalp, 2021:207)
261 De’ Maffei, 1988:LXVI.a
262 M.S.6-7 yüzyıl Strube, 2002:Tafel.134.f

104
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Harran Ulu Camiinden kataloğa dâhil edilmiş Detaylandırılmamış Akanthuslu Paye


başlılarda çift sıra düzeni görülürken, Kat.40 numaralı başlıkta tek sıra düzeni mevcuttur. Söz
konusu başlıklarda yaprakların ana damarları yaprak yüzeyinden yükseltilmiş olarak verilmiştir.
Tek sıra düzenine sahip paye başlıktaki gibi yaprak ve ana damar formuna benzer örnekler
SleibSleiman 263, Allata es Sarqiye 264 gibi Suriye Kiliselerinde görmek mümkündür.

Şekil 5.18. Suriye-Zeynobia’dan Ana damardan yoksun Detaylandırılmamış Korinth Başlık (M.S.
6. Yüzyıl),( De’ Maffei, 1988)

Şekil 5.19. Suriye-Zeynobia’dan Ana damardan yoksun Detaylandırılmamış Paye Başlık (M.S. 6.
Yüzyıl),( Strube, 2002)

29,30,31,32,33,34,35,36,37,38 numaralı başlıklarda, ana damar daha keskin bir hatlara


sahip olup, yaprakların tepe kısmında bir nevi ok ucu şeklinde stilize edilerek

263 M.S.6. yüzyıl, Strube, 2002: 195-Tafel.145d


264 M.S.6. yüzyıl, Strube, 2002: Tafel.86b.c

105
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

sonlandırılmıştır. 265Aynı üslubun görüldüğü 31 katalog numaralı başlıklardaki ana damarlar ise
muhtemelen farklı bir işçilikten kaynaklı dış bükey bir formla verilmiştir. Söz konusu başlıklarda
ortak olarak gözlemlenen bir diğer durum ise üst sıradaki yaprakların tepe kısımları basit ve daha
soyut olarak vurgulanmış olmasıdır.

Şekil 5.20. Sırasıyla, Banqûsa ve Msabbak kiliselerinde yer alan sahip başlıklar, (Strube, 2002)

Ulu camii ve kilisede yer alan benzer üsluptaki başlıklara Harran Bazilikası için verilen
tarihlendirme de dikkate alınarak M.S.5-6 yüzyıl aralığında bir tarihlendirme önerisi
sunulmaktadır. Bununla birlikte, aynı yaprak formlarına sahip olup farklı üsluptaki diğer
başlıkların için Geç Antik Dönem Suriye örnekleriyle birlikte M.S.6. yüzyıl civarında bir öneri
getirmek daha makul olacaktır. 266

Kemer, Lento-Söveler
Urfa ulu Camiinin doğu ve kuzey girişi ile avlunun kuzeydoğusuna konumlanmış
minarenin giriş kapısında Hristiyan döneme ait devşirme malzeme olarak kullanım görmüş
mimari parçalar, bir zamanlar camii ile aynı alanda bulunmuş Aziz Stephanos kilisesinden

265Diyarbakır Ulu camiinde devşirme olarak kullanım görmüş Detaylandırılmamış Korinth sütun başlığında
aynı düzenleme söz konusudur. Suriye’de Banqûsa (M.S.6.yüzyıl) ve Msabbak (M.S. 460) benzer örnekler
mevcuttur. (Strube,2002:Taf.151b.d/137f)
266Emeviler Döneminde yapımına başlanan camiinin Zengiler dönemine kadar süren uzun bir inşa süreci

söz konusudur. Bundan sebeple Harran Ulu Camiinde devşirme malzeme olarak kullanılan tüm mimari
elemanların hangi zaman aralığı içerisinde yapıda kullanım gördüğü hakkında net bir fikir beyan
edilemeyebilir. Fakat Haçlı seferlerinden sonra Urfa ve Çevresinde tam hâkimiyet kuran Selçukluların
Musul Atabeyi Muhammed Nur Zenginin bölgedeki pek çok kiliseyi yıktırıp mimari parçalarına farklı farklı
yapı alanlarında kullanıldığına dair kaynaklarda bilgiler bulunmaktadır. Kuvvetle muhtemel Ulu
Camiindeki devşirme malzemelerin çoğu bu dönem içerinde kullanılmış olmalıdır.

106
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

kalmadır 267(Kat. No: 48,49). Camiinin kuzey girişindeki kemer ile minare giriş kapısında bulunan
lento ve sövenin çok benzer örnekleri katalogda yer alan Gürkuyu/Norhut kilisesinde görülür. 268
Urfa iç kalesinin kuzey burcunda, zengin bitkisel ve geometrik bezemelere sahip devşirme
olarak kullanılmış arşitrav parçaları bulunmaktadır. (Kat.No43,44,45,46,47). Yumurta, diş ve inci
makara gibi klasik motiflerin ortak kullanımının yanı sıra üzüm motifi ve sarmaşık asma yaprak
süslemeleri görülmektedir. Burçtaki mimari parçalar kırık durumda olup, Kat. 43 numaralı
arşitrav parçasının yüzündeki motifler neredeyse görülmeyecek kadar silinmiştir. Aynı klasik
bezeme unsurlarının görüldüğü arşitrav parçalardan iki tanesi Harran Ulu Camiinde
bulunmaktadır. (Kat.No: 41,42). Muhtemelen aynı yapıya ait olmakla birlikte parçalar arasında
motif ve işçilik farkı gözlemlenmektedir. 269
Ricci, mimari parçaların klasik döneme ait motifler taşımasının yanı sıra bordürler arasına
yerleştirilen asma üzüm ve yaprak bezemelerinin yorumlanma tarzından hareketle, motiflerin
bölgesel özellikler gösterdiğini ve daha sonraları bölgedeki diğer benzer bezemeler gibi arabesk
unsurlar kazandığını dile getirmiştir 270. Ricci’nin özellikle vurguladığı klasik motifler arasında
asma üzüm yaprak motiflerinin zengin ve özenli işçilik örneklerini Geç Antik Dönem özelinde
Şanlıurfa çevresinde, Mardin-Mor Yakup Kilisesi 271 /Vaftizhanesi ve Dara Antik kentinde 272
görmek mümkündür. Edessa ve yakın coğrafyasının da etki alanı içerisinde yer aldığı Suriye’de
çok benzer bezeme unsularını barındıran yapılardan örnekler bulunmaktadır.

267 Aziz Stephanos kilisesi, Piskopos Rabbula tarafından imparatorun isteği üzerine aynı alanda var olan bir
sinagog ’un yerine inşa edilmiştir.(MS 410-411, Duygu, 2016:115)
268 Gürkuyu kilisenin değerlendirmesinde söz konusu benzer parçalarla birlikte incelenme yapılmış olup

detaylı bilgiler verilmiştir.


269 Dönem kaynakları başta olmak üzere özellikle iç kale burcunda mimari parçaları inceleyen pek çok

yayında söz konusu mimari elemanların, MS 525 yılındaki sel felaketi sırasında yıkılıp İmparator
Iustianunus Restorasyonu sırasında inşa edilen ve Ayasofya adıyla da bilinen Büyük kiliseye ait oldukları
bildirilmiştir.(Edessa Ayasofyası için bknz: McVey, 1983: 91-121, Grabar, 1967: 110, Mango, 1972: 57-60,
Palmer ve Rodley 1988: 117-168, Polański, 2008: 199-221 )
270Ricci, 2021: 131
271 Kayaalp, 2013:143
272Mundell Mango, 1975: 212

107
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Şekil 5.21. Mardin-Mor Yakup Kilisesi/Vaftizhanesi arşitrav kemeri (Kayaalp, 2013)

Şekil 5.22. Dara Antik Kentinde yer alan zengin süslemeli mimari parçalar( MS. 6. Yüzyıl),
(Mundell Mango, 1975)

Butler, Roma dönemi Suriye’de pagan yapılarda oldukça yoğun kullanım görmüş bahsi
edilen ve genellikle klasik motifler olarak dillendirilen bitkisel ve geometrik bezemelerin, MS 4-7.
Yüzyıllara arasında farklı üslup ve işçilik yaklaşımıyla birlikte Hristiyan ustalar tarafında tekraren
yeniden uygulandığını ifade etmiştir 273 . Özügül-Ahunbay, Suriye Mimari Süsleme stilini

273Butler, 1926: 229-233

108
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

belirleyen ana unsurlardan birinin yapı malzemesi olduğunu bildirmiştir. Sert ve siyah bazalt
taşının kullanım gördüğü Güney Suriye’de bezemelerin daha basit ve şematik olduğunu dile
getiren yazar; buna karşın kireçtaşının yoğun olarak kullanım gördüğü Kuzey Suriye’de ise daha
olgun bir süsleme anlayışının ortaya çıktığını da ayrıca ifade etmiştir274.
Edessa ve Mardin’in Kuzey Suriye’ye coğrafi anlamda çok daha yakın olması ve
kireçtaşının yoğun olarak da kullanılmasından da hareketle Özügül-Ahunbay’ın Kuzey Suriye için
dile getirdiği olgun süsleme anlayışı bu bölgelere de yansıdığın gözlemlemek mümkündür. Bu
konuyu daha derinlemesine irdeleyen Kayaalp, Tur Abdin yapılarında yer alan mimari
bezemelerin stilize edilmiş klasik motifler taşıdığını ve kireçtaşında inşa edilmiş Kuzeybatı Suriye
kiliselerindeki mimari bezemeler ile benzerlikler taşıdığını ifade etmiştir.275
Edessa, Mardin ve Suriye’deki Hristiyan yapılarından örnekler verilen mimari parçalarda
görülen motifler, Geç Antik Dönem öncesi Suriye yapılarında yoğun olarak kullanım görmüştür.
Roma dönemi Suriye yapılarının İmparatorluğun süsleme kataloğunun “Klâsik” motifleriyle
süslendiğini ifade eden Özügül-Ahunbay, yapılarda Helenistik Dönem süsleme zevkini
hatırlatacak izlerin görülebileceğini dile getirmiştir 276 . Hristiyan Kuzey Mezopotamya’da söz
konusu motiflerin kullanımı “Klâsik Geleneğin Transferi” olarak tanımlayan Mundell-Mango, Antik
dönemde Kuzey Mezopotamya’nın sırasıyla Selevkios (MÖ 300-150), Parth (MÖ 141-MS 165) ve
Roma (MS 297’ye kadar) etkisine maruz kaldığını ifade etmiş ve Parthlar dönemini
“Klasikleştirilmiş Oryantalizm veya Oryantalist Klâsisizm” olarak tarif etmiştir 277 . Geç Antik
dönemde iki süper güç olan Bizans ve Sasani imparatorlukları arasında tampon ve savaş alanı
olarak kalan bölgenin her ne kadar özerk kaldığı iddia edilmiş olsa da, Mundell-Mango batıdan
başlayan klasik geleneğin Kuzey Mezopotamya’da doğulu nitelikler taşıdığını ve karmaşık bir hale
geldiğini vurgulamıştır 278.
Mundell-Mango’nun ifade ettiklerinden hareketle, Roma ve Bizans Sanatının, Parth-Sasani
ya da genel olarak ifade edilecek olursa İran Sanat anlayışının birbirleriyle çakışıp bir potada
eriyerek Kuzey Mezopotamya’da ortak bir sanat anlayışını oluşturduğunu söylemek daha anlaşılır
olacaktır. Her ne kadar Şanlıurfa ve Çevresi MS 7. yüzyıla kadar Bizans hâkimiyeti altında olsa da,
söz konusu verilerden elde edilen çıkarım, Şanlıurfa’nın İran sanatından etkilenmesini kaçınılmaz
kılmıştır. Bu durum Geç Antik Dönemde sadece Edessa ve ya Kuzey Mezopotamya için geçerli
değildir. İmparator I.Iustininanus döneminde başkent Konstantinopolis’te inşa edilmiş olan Aziz

274Özügül ve Ahunbay 2006:116


275Tur Abdin Mimari Plastikleri için bakınız, Kayaalp, 2021:177-183
276Özügül-Ahunbay 2006:117, Ayrıca Helenistik ve Roma dönemi Suriye Mimari Dekorasyonu için bakınız.

(Dentzer-Feydy 2003:431-469, Dentzer ve Feydy 1989:457-475)


277Mundell-Mango, 1982: 117
278Mundell-Mango, 1982: 115-119

109
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Polyeuktos kilisesinden kalma bazı mimari parçalardaki bitkisel motiflerde Sasani etkilerinin
olduğu bildirilmektedir. 279

Aslan Rölyefli Çeşme


Taş eserler kataloğunda yer verilen mimari parçalar arasında en dikkat çekici olan eser,
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde teşhirde yer alan yüksek kabartma tekniğinde yapılmış olan aslan
rölyefli çeşmedir (Kat.No:50). Aslan kabartmasının detayları çok net olarak yansıtılamamıştır.
Özellikle Helenistik ve Roma dönemine ait pek çok aslan heykel ve kabartmaları göz önünde
bulunduğunda işçilik bakımından son derece basit ve kaliteden yoksun durmaktadır. Doktora
tezinde çeşmeyi değerlendiren Kürkçüoğlu, Ortaçağ İslam döneminde yapılmış bir Hristiyan
malzeme olduğunu ifade etmiştir 280 . Buna karşılık rölyef daha erken bir tarih önermektedir.
Çeşmede görülen sütunce başlıkları, yapılacak tarihlendirme önerisine temel dayanak olacaktır.
Söz konusu korinth başlıklara benzer sütun başlıklarını değerlendiren Kautzsch, bu başlıkları
genellikle MS 5-6. yüzyıl aralığını tarihlendirmiştir. Dört yapraklı olarak tanımlanan başlıklar
çeşmede de görüldüğü gibi tek sıra düzenin yanında çift sıra düzenine de sahip olabilmektedir 281.
Çeşmede dikkat çekici unsur Aslan rölyefinin haç kabartmasıyla vurgulanmış olmasıdır.
Çeşmenin Hristiyan dönemde bir usta tarafından yapılmış olmasının yanında, söz konusu mimari
parça pagan bir yapıya ait olup daha sonraki bir dönemde dini bir yapıda kullanılması için
devşirilmiş olması da olasılık dâhilindedir. Erken Hristiyanlık ve Bizans döneminde pagan
yapılara ait malzemelerin çeşitli amaçlarla dini yapılarda devşirme olarak kullanılması sıklıkla
karşılaşılan bir durumdur 282. Her ne kadar Urfa merkez ve özellikle Harran’da MS 5. Yüzyıla kadar
paganların ibadetlerinden ve bundan mütevellit tapınaklarının varlığından söz edilmiş olsa da 283,
çeşmenin bir pagan tapınağa ait olup olmadığını net bir şekilde ifade etmek zordur. Fakat haç
kabartmasının olması Çeşmenin dini bir yapıda kullanım gördüğünü netleştirmektedir. Çeşmenin
köşe eksenlerinde kazıma tekniğiyle işlenmiş olan hayvan figürleri muhtemelen daha sonraki bir

279 Anica Juliana tarafında inşa edilmiş olup 1204 Latin istilası sırasında tahrip edilen Aziz Polyeuktos
kilisesinin mimari parçaları sahip olduğu bezemeler için bakınız.(Mango-Ševčenko 1961:243-
247,Harrison 1989:123-127, )
280Kürkçüoğlu, 1998:121
281Kautzsch, 1936: Taf.2-19,23-165
282 Devşirme malzemelerin, Erken Hristiyanlık döneminde kiliselerde hazır malzeme olarak kullanılmasının

yanı sıra özelikle Hristiyanlığın paganizme karşı zaferinin bir aracı olarak da kullanım gördükleri ifade
edilmiştir. Antik Pagan imgeler taşıyan çeşitli parçaların yanında, zoomorfik parçalar kullanım göreceği dini
yapıya eklenmeden önce haçla motifiyle bezendikleri bildirilmiştir. Bu türden uygulamalara “
Hristiyanlaştırma ve ya Vaftiz etme” tanımlanması yapılmıştır(Detaylı bilgi için bakınız. Saradi 1990:43-47
Saradi 1997:392-395). Bu uygulamaya verilebilecek en güzel örneklerden birisi, MS 12 yüzyıla tarihlenen
ve tamamen antik pagan yapılarına ait malzemelerin devşirilerek inşa edilmiş olduğu Atina Küçük
Metropolis Kilisesidir. Yapının cephelerinde, pagan döneme ait hayvansal figürlü levhaların haç
kabartmalarıyla donatıldığı görülmektedir. (Yapı için bakınız. Kiilerich, 2005:97-115)
283 Segal, Şehirde MS 496 yılında yapıldığı rivayet edilen bir putperest şenlikten bahsetmektedir. (Segal,

2002: 234)

110
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

dönemde yapılmış olabilir. Bununla birlikte mimari eser için genel olarak Geç Antik Dönem’e ait
olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Su Kabı (Vaftiz Kurnası)


Harran kazılarında bulunmuş olup bugün Şanlıurfa Arkeoloji müzesinin teşhir salonunda
bulunan 51 Katalog numaralı eser kireç taşından imal edilmiştir. 6 süsleme bölümüne ayrılmış
olan su kabının yüzeyinde örgü motifleriyle oluşturulmuş geometrik kompozisyonlar birlikte,
çarkıfelek ve dairesel çiçek motiflere benzer bezeme unsurlarını Konya 284 ve Uşak’ta 285 görmek
mümkündür.
Geometrik kompozisyonlar arasında yer alan haç kabartmaları, eserin liturjide kullanım
görmüş olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte kabın hangi döneme ait olduğu tartışmalı
bir konudur. Söz konusu bezemelere sahip örneklere bakıldığında genellikle MS 10 ila 11.
Yüzyıllar arasına bir tarihlendirme yapılmış olduğu görülmektedir. Urfa ve çevresinin MS 7. ile 11.
yüzyılla arasında Müslüman Arapların elinde olduğu düşünüldüğünde kabın 12.yüzyıldan
öncesine ait olması çok düşük bir ihtimal olarak görülmektedir. Lloyd ve Brice Harran iç kalesinde,
kuzeybatı galeriye ek olan tonozlu bir odanın İslam döneminde mescit olarak kullanıldığını ve
Haçlı kontluğu döneminde söz konusu odanın mescidin yerini alacak şekilde bir nevi şapel olarak
kullanım görmüş olduğunu ifade etmektedir 286 . Söz konusu mimari eserin Harran’dan gelmiş
olduğu da göz önüne alındığında, su kabının Haçlı Kontluğu döneminde ait olma olasılığı fazladır.
Fakat bu rağmen net ve kesin bir tarihlendirme önerisinde bulunmak için daha fazla veriye ihtiyaç
duyulmaktadır.

Şekil 5.23. Kat. No 51 mimari parçada görünen benzer süslemelere sahip mimari parçalar
(Parman, 2002)

284 Yıldırım, 2006:63,68


285 Perman, 2002: Levha 62-A36,63-E11
286 Lloyd ve Brice 1951:102-104

111
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

6. SONUÇ

Çok uzun bir süredir Şanlurfa, İbrahim, Yakup ve Eyüp başta olmak üzere sahip olduğu
Peygamber Kültü sayesinde İslam Dünya’sının en önemli merkezlerinden biridir. Son 10 yıllık
zaman zarfında Göbeklitepe ile başlayan Arkeolojik kazılar kent ve çevresinin, İnsanlığın karanlık
dönemleri olan ve bununla birlikte çokça düşünülüp üzerine fikirler üretilen Tarım Devrimi ve
öncesine ışık tutmaktadır. Bugün 12 Tepeler olarak tanımlanan, en eski ve en büyüğünün şuan
için Göbeklitepe olduğu bu alanlar, Urfa ve Çevresinin aslında ilk zamanlardan bu yana Tapınma
Kültüne ev sahipliği yaptığını ifade edilmesine katkı sağlamış olduğunu söylemek mümkündür.
Sulak ve verimli arazilere sahip olunması, bölgeyle birlikte Urfa’nın yerleşim alanı olarak
kullanım görmesini neredeyse ilk çağlara kadar götürmüştür. Selevkiosların kenti bir Yunan
polisine çevirmesi, daha sonraki dönemlerde Urfa’nın Antik Dünya içerisinde daha önemli ve
merkezi bir konuma yükselmesine vesile olan kritik bir dönüm noktasıdır. Edessa Okullarında,
Antik Yunan metinlerinin Süryaniceye çevrilmesi Urfa’nın “Doğunun Atina’sı” olarak
tanımlanmasına varacak ifadelerin kullanılmasına vesile olmuştur ki, söz konusu metinlerin MS
7. Yüzyıldan sonra Müslümanların eline geçmesi ve daha sonrasında Arapçaya tercüme edilmesi
İslâm Dünya’sını derinden etkilemesine de sebep olmuştur.
V. Abgar ve İsa olayından hareketle kentin Hristiyanlaşma süreci, İsa ile aynı döneme
götürülmeye çalışılsa da, tarihi kaynaklar MS. 3. Yüzyıldan önceye götürmemektedir. MS 4. Yüzyıl
ve sonrasında Hristiyanlar nihayetinde kentte hem nüfus hem de nüfuz bakımında etkili olmaya
başlamışlardır. Her ne kadar kentte bilinen ilk Hristiyan dini yapı MS. 201 tarihinden önceye
dayansa da, dönem kronikleri inşa faaliyetlerinin 4.yüzyıl başlarından itibaren yoğunluk
kazanmaya başladığı göstermektedir. Özellikle İmparator Iustinianus dönemi, Urfa’nın
imparatorluk gücüne en çok tanıklık ettiği dönem olmuştur. MS 525 yılında Sel felaketinden Kent
sonra çok büyük bir yıkıma maruz kalmıştı. Iustinianus Restorasyonu ile neredeyse yeni inşa
edilmiştir. İustinianus’un kentteki belki de en önemli faaliyeti mimari ve altın mozaikleriyle
bilinen başkenttekine benzerliği sebebiyle de aynı isimle anılan Edessa Ayasofya’sı idi. Başta bu
kilise olmak üzere Geç Antik Dönemden günümüze kent merkezi özelinde hiçbir Hristiyan yapısı
ulaşmamıştır. Doğal felaketlerin yanında, kentin sürekli saldırılara maruz kalmış olması ve ister
başarılı olsun ister başarısız, işgal girişimlerinde pek çok bina ile birlikte kiliselerin sürekli hedef
alınması, yapıların günümüze ulaşmamasını tabii bir durum haline getirmiştir.
Tezin kataloğunda incelenen Gürkuyu Kilisesinin bulunduğu alan, Şanlıurfa merkezinin
çok uzağında, kırsalda yer alması ve bundan mütevellit söz konusu Urfa’nın maruz kaldığı yoğun
saldırılara maruz kalmaması, kilisenin orijinalliğini ve nispeten de olsa varlığının korunmasına
yardımcı olmuş olmalı. Yapıya yakın olan ve Guyer’in kaydettiği fotoğraftan da görülebileceği
üzere Kafr-Han Bazilikası günümüze ulaşmamış olsa da üst örtüsüne kadar varlığını 20. Yüzyılın

112
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

başlarında kadar korumuştur. Kafr-Han Bazilikası fotoğraftan anlaşıldığı üzere büyük ebatlara
sahip bir kiliseydi ve bu bölgede yaşayan Hristiyan cemaatin muhtemelen ana kilisesiydi. Gürkuyu
inceleyen Zah, Erken Hırisityanlık döneminde anıtsal açıdan zengin olan Gürkuyu ve çevresinde
büyük dini topluluklara ait yapıların yoğun olduğunu ve Gürkuyu’nun Kafr-Han bazilikasının bir
nevi yan kilisesi olabileceğini dile getirmiştir. Bununla birlikte söz konusu alanda herhangi bir
manastır oluşumunun olup olmadığını söylebilmek için mevcut kilisenin yeterli bilgiler
sunmadığını vurgulamiştir.
Gürkuyu Kilisesi Tur Abdin bölgesindeki örneklerle pek çok açıdan benzerlik taşısada, Tur
Abdin bölgesindeki yapıların kronolojik açıdan tartışamalı olmasında ötürü daha güçlü
paralelikler Geç Antik Dönem Suriyesi ile kurulmuştur. Nitekim her iki bölgede Geç Antik Dönem
Suriye Hristiyan Mimarisinin etki alanı içerisindedir. Fakat Urfa ve Suriye’nin, Tur Abdin
bölgesine göre çok daha uzun bir süre Bizans İmparatorluğun hakimiyeti altında kalması, iki
bölgenin etkileşiminin daha uzun sürmesine vesile olmuştur.
Taş eserler kataloğu altında incelenen plasitk eserlerin çeşitli üslup ve formlara sahip
olması, Urfa ve Çevresinde birden fazla atölyenin varlığına işaret etmektedir. Sütun ve paye
başlıklar ile zengin bitkisel süslemere sahip mimari parçalar Hristiyan Dönem Suriye Sanatıyla
güçlü bir yakınlık göstermektedir. Bu paralelik, Suriye bölgesinde gelişim gösteren bezeme
programının paralel zaman dilimleri içerisinde Urfa’daki birer yansıması olduğu söylenebilir. Bu
hususa ayrı bir parantez açmak gereklidir. Özellikle tezdeki Detaylandırılmamış Korinht Başlıklar
ile Sivri kenarlı Akanthuslu Paye başlıkların , Erken Hristiyanlık ve Bizans Dönemi Suriye’nin
önemli kentlerinden biri olan Rusafa’da örnekleriyle birebir örtüşmesi, Urfa ve Rusafa arasında
üslup-form ve işçilik bakımından söz konusu taş eserlerin ortak bir atölyenin farklı kentlerdeki
ürünleri olduğu düşüncesini doğurmuştur. Tezde yer verilmiş bahsi geçen mimari plastik eserler,
muhtemelen Rusafa’dan Urfa’ya gelmiş bir taş usta ve ustaları tarafından yapılmış olabilir.
Bununla birlikte ifade edilen varsayım, Detaylandırılmamış Korinthler ile Sivri Kenarlı
Akanthuslu Paye başlıkların neredeyse ayni işçilik ve stilistik özellikler göstermesinden dolayı
kişisel olarak oluşturulmuş olduğu unutulmamalıdır. İleriki bir zaman Urfa’nın Hristiyan Mimari
plastikleri üzerine yapılacak yeni ve daha detaylı bir çalışma ileri sürdüğümüz varsayımı daha
farklı bir bakış açısı kazandırabilir ve daha ufuk açıcı bilgiler sunabilir. Güncel ve daha kapsamlı
bir araştırma yapılana kadar yaptığımız tez çalışmasının, az da olsa Urfa’nın Geç Antik Dönem
Hristyan Sanatının anlaşılabilmesi hususunda bir pencere açması en büyük arzumuzdur.

113
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

KAYNAKLAR

[1]. Abû’farac, G.(1999). Abû’farac tarihi.(C.1).(3.bs). (Çev. Ö.R. Doğrul). Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları.
[2]. Açanal, H. (1997). Urfa Tarihi (M.Ö. 2000- M.S. 1400). Şanlıurfa: Şanlıurfa ili Kültür Eğitim
Sanat ve Araştırma Vakfı Yayınları (17).
[3].Africanus, I.(2007). Iulius Africanus chronographiae: Theextant fragment.(Ed; M. Wallraff)
Walter de Gruyter, Berlin.
[4]. Ahunbay, M.(2021). Güneydoğu Anadolu’da Geç Antik-Erken ortaçağ yapıları. İstanbul: Koç
niversitesi Yayınları.
[5]. ALP, Oğuz, A. (2021). Erken Hıristiyan ve Bizans Mimarlığına giriş. Ankara: Dorlion Yayinevi
[6]. Alp, Oğuz, A ve Uzun Cihangir, M. (2021). Geç Antik Çağ / Erken Bizans Dönemi Sütun
başlıkları üzerine bir tipoloji denemesi, 24. Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat
Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Nevşehir: Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Yayınları.
[7]. Alp, F. (2022). Midyat’taki Mor Filoksenos kilisesi ve yapı topluluğu. Yayımlanmamış yüksek
lisans Tezi, Ankara
[8]. Atiya, S, A.(2005). Doğu Hıristiyanlık Tarihi. (Çev. N. Hiçyılmaz). İstanbul: Doz Yayınları.
[9]. Aydın, A. (2013). Erken Hıristiyanlık-Bizans Dönemi Mimari Elemanlarının /Süslemelerinin
Kataloğu ve Değerlendirilmesi. Silifke Müzesi Taş Eserler Kataloğu: Heykeltıraşlık ve Mimari Plastik
Eserler, (Ed: Prof.Dr. S. Durugönül),Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi
Yayınları-2, İstanbul: Bilnet Matbaacılık, 183-315.
[10]. Baumeister, P vd Roos, D., Saner, T. (2007). Die Keloşk Kale: ein Spätantiker
Gebäudekomplex im Türkischen Euphratbogen: Studien zu Osrhoene in der Spätantike I.
Istanbuler Mitteilungen 57, 623-674.
[11]. Baumeister, P. (2011). Some Aspect of the Development of Osrhoene in Late Antiquity.
Archaeology and The Cities of Asia Minor in late Antiqiuity, O. Dall and C. Ratte (Eds). Kalsey
Museum Publication 6, Michigan, 225-247.
[12]. Bell, G ve Mango, M, M. (1982). The Churches and Monasteries of the Tur'Abdin. London:
Pindar Press.
[13]. Bernard, L. W. (1968). The Origins and Emergence of the Church in Edessa during the First
Two Centuries A.D.. Vigiliae Christianae, Vol. 22, No. 3, North-Holland Publishing, Amsterdam, 161-
175.
[14]. Blömer, M. (2019). Edessa ve Osrhoene. Hellenistik ve Roma Dönemlerinde Anadolu – Krallar,
İmparatorlar, Kent Devletleri / Hellenistic and Roman Anatolia – Kings, Emperors, City States, (Haz
ve Ed: O. Tekin), Yapı Kredi Yayınları, 196-221.
[15]. Brands, G. (2002). Resefa VI; Die Bauornamentik von Resafa-Sergiupolis: Studien zur
spätantiken Architektur und Bauausstattung in Syrien und Nordmesopotamien, Deutsches
Archâologishes Institut, Mainz
[16]. Brands, G. (1998). Die Entstehung Einer Stadt Beobachtungen Zur Bauornamentik Von
Resafa. Spatantike Und Byzantinische Bauskulptur, U. Pechlow ve S. Möllers (Eds). Beitrage Eınes
Symposıons In Mainz-1994, Mit 216 Abbildungen Auf 43 Tafeln, Stuttgart,77-93.
[17]. Burkitt, F,C. (1904). Early Eastern Christianity: St. Margaret's Lectures 1904, on the Syriac-
speaking Church. London
[18]. Butler, H. (1903). Architecture and other arts-Part II, The Publications of An American
Archeological Expedition to Syria in 1899-1900, Published By The Century Co, New York

114
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[19]. Butler, H. (1912). Ancient Architecture in Syria Davision II Section B Northern Syria Part 5 The
Djebel Halakah. Publications of the Princeton University Archaeological Expeditions to Syria in
1904—1905 and 1909, Layden.
[20]. Butler, H. (1929). Early Churhches in Syria; fourth to seventh centuries. Prınceton
Monographs in Art And Archaeology, E.Baldwin Smith(Eds). Published for the Department of Art
and Archaeology of Princeton University, ABD.
[21]. Cameron, A. (1983). The History of the Image of Edessa: The Telling of a Story. Harvard
Ukrainian Studies (7). Okeanos: Essays presented to Ihor Ševčenko on his Sixtieth Birthday by his
Colleagues and Students, Harvard Ukrainian Research Institute, 80-94.
[22]. Cassius Dio. Roman history. Loeb Classical Library in 9 volumes,(Translation: E. Cary), Greek
texts and facing English translation: Harvard University Press, 1913-1927.
[23]. Cowper, B. (1865). Selections from the Syriac. No. I: The Chronicle of Edessa. The Journal of
Sacred Literature and Biblical Record, (5.9), 28-45.
[24]. Çoşkun, A. (2011). Anadolu'da Attik-ion kaidesinin gelişimi. Yayımlanmamış doktora tezi,
Ankara Üniversitesi, Ankara
[25]. Davies, G, J. (1953). The Origin and Development of Early Christian Church Architecture. New
York: Philosophcal Library.
[26]. De’ Maffei, F. (1988). Edifici Di Giustiniano Nell’Ambito Dell’ İmpero. Centro İtaliano Di Studi
Sull’alto Medioevo-10, İtaliano Di Studi Sull’alto, Spoleto-İtaly
[27]. Deichmann, W, F ve Peslow, U. (1977). Zwei Spätantike Ruinenstätten in Nordmesopotamien.
Bayerische Akademie Der Wissenschaften Philosophisch-Historische Klasse, Sitzungsberichte
Jahrgang, München
[28]. Demirkent, I. (1994). Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1118). (C.1). Ankara: Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.
[29]. Demirkent, I. (2013). Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1118-1146).(C.2). Ankara: Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.
[30]. Dentzer, F, J. (1989). Le Dêcor Architectural en Syrie Aux Êpoques Hellênistique et Romaine.
Archeologie et Histoire de L Syrie-II, La Syrie de l’êpoque Archêmênide â l’avênement de I’ Islam, (Ed:
J.M.Dentzer &W. Orthmann), 447-476.
[31]. Dentzer, F,J. (2003). Remarques sur les Courants Culturels en Syrie Hellénistique à Partir du
Décor Architectural. Orient-Occident. Supplément 4, 431-464.
[32]. Dignas, B ve Winter, E. (2007). Rome and Persia in Late Antıquıty. Neighbours and Rivals, New
York: Cambridge Unıversity Press.
[33]. Drijvers, W,J,H. (1980). Cults and Beliefs at Edessa, Brill Archive
[34]. Duval, R. (1892). Histoire Politique, Peligieuse et Littéraire d'Edesse Jusqu'à la Première
Croisade. Paris: Parıs Imprimerie Nationale.
[35]. Duygu, Z. (2016). Süryani Tarih Yazıcılığında geç Antik Çağ; Hıristiyanlık, İslam, siyasi tarih.
Ankara: Divan Kitap.
[36]. Dvornik, F. (2019). Konsiller Tarihi; İznik’ten Vatikan’a. (Çev. Prof. Dr. M. Aydın), Ankara:
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.
[37]. Edwell, M, P. (2008). Between Rome and Persia: The Middle Euphrates, Mesopotamia And
Palmyra Under Roman Control, Routledge Monographs in Classical Studies, New York
[38]. Egeria. (2012). Egeria’nın Hac Yolculuğu. (Çev. A. Arslan).Alter Yayıncılık.

115
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[39]. Ekinci, A ve Paydaş, K. (2008). Tarihte Urfa. Prof. Dr. Y. Z. Keskin (Eds). (1.bs). Geçmişten
Günümüze Şanlıurfa’da Dinî Hayat, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 23-42
[40]. Euisebius. (2011). Kilise Tarihi; İncil’den Dördüncü Yüzyıla Hıristiyanlık. (Çev. F. Alderin).
Chiviyazıları Yayınevi - Nemesis Kitaplığı
[41]. Eyice, S. (1971). Karadağ (Binbir Kilise) ve Karaman Çevresinde Arkeolojik İncelemeler.
Türkiye’de Ortaçağ Sanatı Araştırmaları-II, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları.
[42]. Guyer, S. (1916). Reisen in Mesopotamien im Sommer 1910/11. Petermanns Mitteilungen 6,
292-301
[43]. Guıdetti, M. (2016). In the Shadow of the Church; The Building of Mosques in Early Medieval
Syria. Brill Archive
[44]. Guıdetti, M. (2009). The Byzaniıne Heritage in The Dār Al-Islām: Churches and Mosques in
Al-Ruha Between The Sixth And Twelfth Centuries. Muqarnas Vol. 26, Brill, 1-36
[45]. Gündüz, S. (1999). Halfeti Çevresindeki Eserler; Merkez Bucağı, Kalkan Köyü, Kantarma
Mezrası Hanı. Birecik, Halfeti, Suruç, Bozova İlçeleri İle Rumkale'deki Taşınmaz Kültür Varlıkları,
(Ed: Prof. Dr. A. Durukan), T.C. Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı, Ankara, 268-270
[46]. Goussen, H. (1925). Ober eine 'sugitha' auf die Kathedrale von Edessa. Le Museon 38, 1-20
[47]. Grabar, A. (1967). The Art of The Byzantine Empıre; Byzantine Art in The Middle Ages.
(Translated by B. Forster), New York
[48]. Haldon, J. (2017). Bizans Tarih Atlası. (Çev. A. Özdemir). İstanbul: Alfa Tarih.
[49]. Harrak, A. (1992). The Ancient Name of Edessa. Journal of Near Eastern Studies, (51), No. 3,
The University of Chicago Press, 209-214
[50]. Harrison, M. (1989). A Temple For Byzantium; The Discovery and Excavation of Anicia
Juliana’s Palace-Church in İstambul. England: University of Texas Press.
[51]. Herrman, J. (1973). The Schematic Composite Capital: A Study of Architectural Decoration at
Rome in the Late Empire.
[52]. HİLL, S. (1996). The Early Byzantıne Churches of Cilicia and Isauria. Birmingham Byzantine
and Ottoman Monographs (1). A. Bryer ve J. Haldon (Eds). Centre for Byzantine, Ottoman and
Modem Greek Studies University of Birmingham.
[53]. Honigmann, E. (1970). Bizans Devletinin Doğu Sınırı. (Çev. F. Işıltan). İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No. 1528.
[54]. Hoyland, G, R. (2011). Theophilus of Edessa’s Chronicle and The Circulation of Historical
Knowledge in Late Antiquity and Early Islam. Translated Texts for Historians (57). England:
Liverpool University Press.
[55]. Işıltan, F. (1960). Urfa Bölgesi Tarihi (Başlangıçtan H. 210-M. 825’e Kadar). İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
[56]. Johnson, J, M. (2018). San Vitale in Ravenna and Octogonal Churches in Late Antiqunty. Reihe
B: Studien und Perspektiven, Germany: Band-44
[57]. Jones, M, H, A. (1971). The Cities of The Eastern Roman Provinces. Second Edition, Oxford at
The Clarendon Press
[58]. Kaegi, E, W. (1992). Byzantium and The Early Islamic Conquests. New York: Cambridge
University Press.

116
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[59]. Kaplan, D. (2006). Korykos Antik kentinin ve Kilikia bölgesinin Korinth sütun başlıkları. Olba
XIV, 89-112
[60]. Kaplan, N. (2021). Süryani Yazım Merkezi Olarak Urfa’nın (Edessa) Önemi ve El Yazmaları.
International Archeology, Art History and Cultural Heritage Congress. M. A. Akkaya-K. Beşaltı (Eds).
326-343
[61]. Kautzsch, R. (1936). Kapitellstüdien; Beitrage zu einer Geschichte des Spatantiken Kapitells im
Osten vom vierten bis ins siebente Jahrhundert. Berlin
[62]. Koch, G. (2007). Erken Hıristiyan sanatı. (Çev. A. Aydın). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat
Yayınları,.
[63]. Kayaalp, K, E. (2008). A Newly Discovered Rock-Cut Complex: Monastery of Phesîlthâ
?. Istanbuler Mitteilungen, 261-283
[64]. Kayaalp, K, E. (2013). Églises et Monastères du Ṭur ʿAbdin: les débuts d’une Architecture «
Syriaqu ». Les églises en Monde Syriaques. F. B. Chatonnet (Eds). Paris, 269-289
[65]. Kayaalp, K, E. (2018). Church Building in the Tur Abdin in the First Centuries of the Islamic
Rule. Authority and Control in the Countryside, A. Delattre, M. Legendre, P. M. Sijpesteijn (Eds).
Brill, 176-210
[66]. Kayaalp, K, E. (2021). Church Architecture of Late Antique Northern Mesopotamia. Oxford
Studies in Byzantium, United Kingdom: Oxford University Press.
[67]. Kayaalp, K, E. ve Erdoğan, H. (2013). The cathedral complex at Nisibis. Anatolian Studies
(63). 137-15
[68]. Kiilerich, B. (2005). Making Sense of the Spolia in the Little Metropolis in Athens. Estratto
dalla rivista Arte Medievalenuova serie anno IV, 95-114
[69]. Krautheimer, R. (1986). Early Christian and Byzantine Architecture. The Yale University
Press Pelican History of Art
[70]. Kristen, E. (1959). Edessa. Reallexlkon Für Antike Und Christentum, Band-IV, 552-594
[71]. Kürkçüoğlu, C. (1993a). Şanlıurfa su mimarisi. Ankara: Kültür Bakanlığı Tanıtım Eserleri
[72]. Kürkçüoğlu, C. (1993b). Şanlıurfa camileri. Şanlıurfa: Şanlıurfa İli Eğitim Kültür ve Sanat
Araştırma Vakfı Yayınları No: 7.
[73]. Kürkçüoğlu, C. (1995). Şanlıurfa’da Canlanan tarih. Şanlıurfa: Şanlıurfa İli Eğitim Kültür ve
Sanat Araştırma Vakfı Yayınları No: 11.
[74]. Kürkçüoğlu, C. (1998). Şanlıurfa İslam mimarisinde taş süsleme (2 cilt). Yayımlanmamış
doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya
[75]. Lloyd, S ve Brice, W. (1951). Harran. Anatolian Studies, (1). British Institute at Ankara
[76]. Mango, M,M. (1982). The Continuıty of The Classical Tradition in The Art and Architecture of
Northern Mesopotamia. East Of Byzantium: Syria and Armenia in The Formative Perıod. Nina G.
Garsoyan, T. F. Mathews and R. W. Thomson (Eds). Dumbarton Oaks, 115-135
[77]. Mango, M,M. (1975). A Sixth Century Funerary Relief at Dara in Mesopotamia. Jahrbuch Der
Österreichischen Byzantinistik, Band-24, 209-227
[78]. Mango, C. (2006). Bizans mimarisi. (Çev. M. Kadiroğlu). Ankara: Rekmay Yayınları.
[79]. Mango, C. (1972). The Art of the Byzantine Empire 312 – 1453, Published by University of
Toronto Press
[80]. Mango, C ve Scoot, R. (1997). The Chronicle of Theophanes Confessor; Byzantine and Near
Eastern History (AD 284-813). New York: Clarendon Press –Oxford,

117
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[81]. Mango, C ve Ševčenko, I. (1961). Remains of the Church of St. Polyeuktos at Constantinople.
Dumbarton Oaks Papers (15), 243-247
[82]. Mathew, F,T. (1971). The Early Church of Constantinopol; Architecture and Liturgy, The
Pannslyvania State University Press
[83]. Restle, M. (1989). Les Monuments Chrêtiens de la Syrie du Sud”, Le Dêcor Archictectural en
Syrie Byzantine. Archeologie et Histoire de L Syrie-II, La Syrie de l’êpoque Archêmênide â
l’avênement de I’ Islam, J. M. Dentzer, and W. Orthmann (Eds). 372-384
[84]. Mercangöz, Z.-TOK, E. & Türkoğlu, İ. (1998). Şanlıurfa’nın Hıristiyan geçmişinin günümüz
İnanç turizmindeki yeri. Gap Bölgesi’nde Kültür Varlıkların Korunması, Yaşatılması ve Tanıtılması
Sempozyumu, Şanlıurfa, 220-232
[85]. Milburn, R. (1988). Early Christian Art and Architecture, University of California Press
[86]. Mitchell, S. (2020). Geç Roma İmparatorluk tarihi; MS 284-641.(2.bsk). (Çev. T. Kaçar).
Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
[87]. Morrison, C. (2014). Bizans Dünyası; Doğu Roma İmparatorluğu 330-641. (C.1), (Çev. A.
Bilge). İstanbul Ayrıntı Yayınları.
[88]. Mcvey, E, K. (1983). The Domed Church as Microcosm: Literary Roots of A Architectural
Symbol. Dumbarton Oaks Papers. (37). 91-121
[89]. Naccache, A ve Sodini, J, P. (1989). Le Dêcor Archictectural en Syrie Byzantine. Archeologie
et Histoire de L Syrie-II, La Syrie de l’êpoque Archêmênide â l’avênement de I’ Islam, J. M. Dentzer,
W. Orthmann (Eds). 476-490
[90]. Niewöhner, P. (2021). Byzantine Ornaments in Stone; Architectural Sculpture and Liturgical
Furnishings, Walter de Gruyter GmbH, Berlin
[90]. Nicolotti, A. (2014). From the Mandylion of Edessato the Shroud of Turin; The Metamorphosis
and Manipulation of a Legend. Art and Material Culture in Medieval and Renaissance Europe,(Ed:
S. Blick and L. D. Gelfand), Vol-1, Brill
[91]. Norwich, J, J. (2013). Bizans; Erken Dönem (MS 323-802). (Çev. H. Koyukan). İstanbul: Kabalcı
Yayinevi.
[92]. Osrtrogorsky, G. (2019). Bizans devlet tarihi. (Çev. Fikret Işıltan). Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları
[93]. Ötüken, Y. (1996). Forschungen im Nordwestlichen Kleinasien; Antike und Byzantinische
Denkmâler in Der Provinz Bursa, Duetsches Archâologisches Institut Abteilung İstanbul, İstanbul
Mitteilungen, Beiheft 41
[94]. ÖzügüL, A ve Ahunbay, M. (2006). Suriye’de Geç Antik Çağ yapıları kapı profil ve süslemeleri.
İstanbul Teknik Üniversitesi Dergisi, (C. 5). 115-124
[95]. Palmer, A ve Rodley, L. (1988). The Inauguration Anthem of Hagia Sophia in Edessa: a New
Edition and Translation With Historical and Architectural Notes and a Comparison With a
Contemporary Constantinopolitan Kontakion. Byzantine and Modern Greek Studies, 12:1, 117-168
[96]. Palmer, A. (2000). Procopius and Edessa. Antiquité Tardive; Revue Internationale d'Histoire
et d'Archéologie (IVe-VIIe siècle), 127-136
[97]. Perman, E. (2002). Ortaçağda Bizans Döneminde Frigya (Phrygıa) ve Bölge Müzelerindeki
Bizans Taş Eserleri. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları No:1347, Edebiyat Fakültesi
Yayınları No:11.
[98]. Phillips, G. (1876). The Doctrine of Addai, The Apostle. London: Now First Edited in a
Complete Form in the Original Syriac With Translation and Note: G, Phillips.

118
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[99]. Procopius of Ceasera. (1940). Procopius VII; On Bulding. (English Translation By The L. H. B.
Dewıng), Cambridge, Massachusetts Harvard Unıversity Press, First Printed 1940
[100]. Procopius of Ceasera. (1914) Procopius I, History of The Wars, Books I and II; The Persian
War. (English Translation By The L. H. B. Dewıng). T. E. Page, L..D. and W. H. U. Rouse (Eds).
[101]. Polański, T. (2008). Paintings, Mosaics, Icons. A Syriac Hymn on the Cathedral of Edessa.
Folia Orientalia 44, 199-225
[102].Restle, M. (1989). Les Monuments Chrêtiens de la Syrie du Sud: Le Dêcor Archictectural en
Syrie Byzantine. Archeologie et Histoire de L Syrie-II, La Syrie de l’êpoque Archêmênide â
l’avênement de I’ Islam, J. M. Dentzer, W. Orthmann (Eds). 372-384
[103]. Ross, K, S. (2001), Roman Edessa: Politics and Culture on the Eastern Fringes of the Roman
Empire, 114 - 242 C.E, London
[104]. Saradi, H. (1990). Christian Attitudes toward Pagan Monuments in Late Antiquity and Their
Legacy in Later Byzantine Centuries. Dumbarton Oaks Papers, Vol. 44, 47-61
[105]. Saradi, H. (1997). The Use of Ancient Spolia in Byzantine Monuments: The Archaeological
and Literary Evidence. International Journal of the Classical Tradition. (3), No. 4, 395-423
[106]. Saradi, H. (2006). The Byzantine City in the Sixth Century; Literary Images and Historical
Realiyt. Society of Messenian Archaeological Studies, Athens
[107]. Segal, B. J. (1972). The Church of Saint George at Urfa (Edessa). Bulletin of the School of
Oriental and African Studies, 35(3), 606-609
[108]. Segal, B, J. (2002). Kutsal Şehir Edessa. (Çev. A. Arslan). İstanbul: İletişim Yayınları, Dünya
Şehirleri Dizisi-5.
[109]. Stewart, C. (1954). Early Christian, Byzantine and Romanesque Architecture, Simpson's
History of Architectural Development Vol. II, Longmans, Green and Co
[110]. Strube, C. (1993). Baudekoration im Nordsyrischen Kalksteinmassiv Band. I: Kapitell-Tür-
und Gesimsformen der Kirchen des 4. und 5. Jahrhunderts n. Chr, Damaszener Forschungen Band-5,
Duetsches Archâologisches Institut Station Damaskus, Mainz
[111]. Strube, C. (2002). Baudekoration im Nordsyrischen Kalksteinmassiv Band. II: Das 6. und frühe
7. Jahrhundert, Damaszener Forschungen Band-II, Duetsches Archâologisches Institut Station
Damaskus, Mainz
[112]. Strzygowski, J. (1910). Amida, Рипол Классик
[113]. Sinclair, A, T. (1990). Eastern Turkey: an Architectural and Archaeological Survey Vol IV.
London: The Pindar Press.
[114]. Smith, B, E. (1950). The Dome; A Study in The History of İdeas. New Jersey: Princeton
University Press.
[115]. Tchalenko, G. (1953). Villages Antiques De La Syrie Du Nord Le Massif Du Bélus A L'époque
Romaine II, Institut Français D'archéologie De Beyrouth Bibliothèque Archéologique Et
Historique, Tome L, Paris
[116]. Texier, C ve Pullan, P, R. (1864). Byzantine Architecture: Illustrated by Examples of Edifices
Erected in the East During the Earliest Ages of Christianity with Historical & Archaeological
Descriptions, Day & Son
[117]. Temple, Ç. (2013). Konya İkonion ve Çevresinde Bulunan Bizans Dönemi Taş Eserleri
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
[118]. Wright, W. (Ed.). (1882). The Chronicle of Joshua the Stylite, Composed in Syriac AD 507. The
University Press

119
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

[119]. Ricci, A. (2021). Spolia in Tower L1: a preliminary Note. From Edessa to Urfa The
Fortification of the Citadel. C. Tonghini (Eds). Archaeopress Archaeology,129-132
[120]. Ulbert, T. (1986), Resafa II; Die Basilika des Heiligen Kreuzes in Resafa-Sergiupolis.
Deutsches Archâologishes Institut, Mainz
[121]. Vasiliev, A, A. (2015). Bizans İmparatorluğu tarihi. (Çev. T. Alkaç), İstanbul: Alfa Yayınları.
[122]. Vasiliki, T. (2002), The İllustrated Chronicle of İoannes Skylitez in Madrid, Alexandros Press,
Leiden
[123]. White, M, L. (1990). The Social Origins of Christian Architecture, Vol. I; Building God's House
in the Roman World Architectural Adaptation Among Pagans, Jews, and Christians. Harvard
Theolocigal Studies, Pennslyvania: Trinity Press.
[124]. Wortley, J. (Ed and Translation). (2010). Chronicle of John Skylitzes; A Synopsis of Byzantine
History, Cambridge University Press.
[125]. Yıldırım, Ş. (2006). Philomelion`daki (Akşehir) Bizans dönemi Taş Eserleri. Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
[126]. Yılmaz, E ve Eroğlu, S. (2013). Edessa’dan Urfa’ya: Urfa’da kilise’den camiye dönüştürülmüş
yapılar. Süleyman Demirel Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1-12
[127]. Zah, A. (2001). Eine Spatantike Kirche in Nurhud (Heute:Gürkuyu) im Nordlichen
Mesopotamien. Jahrbuch Der Österreichischen Byzantinistik, Band-51, Verlag Der Österreichischen
Akademie Der Wissenschaften, Wien, 365-373

120
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

ÇİZİMLER

Çizim.1. Gürkuyu Kilisesi Zemin Kat plan (Çiz. İ.H. Küneş, 2022)

121
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.2. Gürkuyu Kilisesi Batı Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022)

122
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.3. Gürkuyu Kilisesi Güney Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022)

123
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.4. Gürkuyu Kilisesi Kuzey Cephe (Çiz. İ.H. Küneş, 2022)

124
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.5. Gürkuyu Kilisesi Restitüsyon Çizimi (Güneyden Bakış) (Çiz. İ.H. Küneş, 2022)

125
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.6. Gürkuyu Kilisesi, 3 boyutlu Modelleme Restitüsyonu (Çiz. İ.H. Küneş- T. Akar, 2022)

126
İbrahim Halil Küneş, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, 2023

Çizim.7. Aslan Başlı Çeşme (Çiz. İ.H. Küneş, 2022

127

You might also like