Professional Documents
Culture Documents
Ejder Okumuş - Çağdaş Sosyal Teoride Din
Ejder Okumuş - Çağdaş Sosyal Teoride Din
Editörler
Prof. Dr. Cevat Özyurt
Prof. Dr. Ejder Okumuş
H E C E YAY I N L A R I
Hece Yayınları: 413
İnceleme
ISBN: 978-605-9556-14-9
Sunuş / 7
Ejder Okumuş
Çağdaş Sosyal Teoride Dine Farklı Yaklaşımlara
Özet Bir Bakış / 11
Tuncay İmamoğlu
Bir Kavramsal Çözümleyici Olarak
Wittgenstein’da Din / 43
Çağatay Sarp
Sorokin Düşüncesinde Din Kavramının Yeri / 63
M. Doğan Karacoşkun
Fromm’un Din Anlayışının Tarihî Arkaplanı / 83
Cevat Özyurt
Talcott Parsons’ın Din Kuramı: Modernitenin
Din İle Uzlaştırılması / 125
Özcan Güngör
Herbert George Blumer’ın Sembolik
Etkileşimciliği: Sosyal Sistemlerin Mikro
Bağlamları ve Din / 173
Abdülkerim Bahadır
Viktor E. Frankl: Anlam Terapisi (Logoterapi)
ve Din Anlayışı / 211
Mehmet Vural
Emmanuel Levinas’ın Etik Temelli Din Anlayışı / 253
Burcu Bayer
Kutsal ve Profan Diyalektiğinde Eliade’nin
Din Anlayışı / 283
Ahmet Tak
Gellner, İslâm ve Modernlik / 321
Celaleddin Çelik
Sistem Teorisi ve Din: Niklas Luhmann’ın
Din Teorisi / 371
Ejder Okumuş
Clifford James Geertz’in Din Görüşü / 463
Ali Coşkun
Peter L. Berger’in Din Sosyolojisindeki
Yeri ve Önemi / 517
Kadir Canatan
Anton C. Zijderveld’in Toplum ve Din
Çözümlemeleri: “Soyut Toplum” ve “Soyut Din” / 579
renciler, gerekse din ve toplum ile ilgilenen genel okur için bir
başvuru kaynağıdır.
Yazılarıyla kitaba katkıda bulunan Abdülkerim Baha-
dır, Adem Bölükbaşı, Ahmet Tak, Ali Coşkun, Burcu Bayer,
Celaleddin Çelik, Çağatay Sarp, Kadir Canatan, M. Doğan
Karacoşkun, Mehmet Vural, Muhammet Enes Kala, Mustafa
Kemal Şan, Özcan Güngör, Tuncay İmamoğlu’na ve kitabın
yayımlanma aşamasında emeği geçen Hece Yayınları çalışan-
larına teşekkür ederek,
Kitabın yararlı olmasını diliyoruz.
10
Ejder Okumuş*
Giriş
20. yüzyılda din hakkında çeşitli görüşler ortaya koyan ve
bu görüşleriyle 21. yüzyıla, hatta bazıları daha sonraki yüzyılla-
ra yelken açan sosyal teorisyenler, dini anlama ve anlamlandır-
ma çabalarıyla dikkati çekmişlerdir. Bu çerçevede Wittgenste-
in, Sorokin, Fromm, Parsons, Blumer, Frankl, Levinas, Eliade,
Gellner, Luhmann, Luckmann, Geertz, Berger, MacIntyre,
11
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Nitekim, dindar insan için din ile profan insan için din, dine
atfettikleri anlam ve değer bakımından farklı olacak, dindar
insanın din tecrübesi, profan insan için asla anlaşılamayacaktır.
Bu nedenle dinler tarihçisi, profan insanın din anlayışı yerine
dindar insanın dinî tecrübesini anlayabilmek için fenomeno-
lojik bir yaklaşıma başvurmalıdır. Bunun ardından da dinler
tarihçisinin bu fenomenlerin anlamlarını ortaya çıkarmak için
bir hermeneutik sürece dâhil olması gerekir. Dinler Tarihi di-
siplini içinde vizyoner bir biçimde düşüncesini kuran Eliade,
kutsala dair indirgemeci yaklaşımları reddediyor, pozitivist
yöntemlerin dinî fenomenleri anlamaya yetmeyeceğini bu ne-
denle de fenomenoloji ve hermeneutiğe başvurmak gerektiğini
ileri sürüyordu. Yalnız Dinler Tarihi içine hapsolmuş akade-
mik bir kutsal ve ulûhiyet çalışmasına değil, insanın tecrübe-
sini de işin içine katarak metafizik bir sistem içinde kutsalı
ve onunla irtibatlı kavramları bütüncül bir biçimde açıklamaya
çalışıyordu. Bunu yaparken de birtakım metafizik ön kabuller-
den hareket ediyordu. Hatırlayalım, bunlardan biri, insanın va-
roluşunun birbiriyle diyalektik ilişki içinde olan kutsal ve pro-
fan yönelimlerden oluşmasıydı. Yine benzer şekilde, kutsalın
maddî dünyada asla tam olarak tecelli edemeyeceğini, ancak
kısmî ve cüzî biçimde kendini açabileceğini söylüyordu. Bu
tecellininse kendini maddeyle sınırlamasından dolayı kutsa-
lın görünürken aynı zamanda gizlenmesi anlamına geleceğini,
bunun da bir paradoks yarattığını ortaya koymaya çalışıyor-
du. Ebedi Dönüş Mitosu’nda metafizik aksiyomlardan hareket
eden bir tarih felsefesi kuruyor ve kutsalla profanın dönüşümü
üzerine kurulu bir insanlık tarihi çiziyordu. Bu tarihin geldi-
ği son nokta ise insanın varoluş sıkıntısı çektiği, anlam ara-
yışı içinde olduğu profanlaşmış, sekülerleşmiş bir dünya idi.
Fakat, insanın içindeki kutsal asla tamamen kaybolamayacağı
için modern birey materyalizm ya da sosyalizm gibi düşünce
akımlarının içinden de bir kutsallık türetiyor yahut da gün-
delik hayat pratiklerinde kamufle olmuş bir kutsalı yaşamaya
23
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Bu çalışmada, çağdaş sosyal teoride din denildiğinde akla
gelebilecek önemli isimler arasından seçilebilecek bazı isimlere
yer verildiği düşünülmektedir. Wittgenstein’dan Taylor’a kadar
kronolojik sırayla ele alınan sosyal bilimcilerin din yaklaşım-
larına bakıldığında, yirminci yüzyıldan yirmibirinci yüzyıla
Batılı toplum teorisyenlerinin hangi din anlayışlarını ortaya
koydukları konusunda bütünlüklü bir fikir verildiği görülebilir.
Bu çalışmada din hakkındaki görüşleri ele alınan çağdaş
toplum teorisyenlerinin yaklaşımlarına ayrı ayrı bakıldığında,
bu bilim adamları konusunda kısa ifadelendirmelerle şunlar
söylenebilir:
Wittgenstein: Dinin tabiatını esas alarak anlama.
Sorokin: Kültür, sosyo-kültürel değişim ve bütünleşme
ekseninde din.
Fromm: Modern toplumda endüstriyel din eleştirisi.
38
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Berger, Peter L. (1967). The Sacred Canopy, Doubleday, Garden City.
Berger, Peter L. (1969). A Rumour of Angels: Modern Society and the
Rediscovery of the Supernatural, USA, Penguin Books.
Berger, Peter L. (1991). The Capitalist Revolution, USA, Basic Book.
Berger, Peter L. (1996/97). “Secularism in Retreat”, National Inte-
rest, No 46, pp. 3-12.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas (1966). The Social Construc-
tion of Reality, Garden City, Anchor Books.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas (1971). “Sociology of Reli-
gion and Sociology of Knowledge”, (In) Sociology of Religion, Ed.
Roland Robertson England, Penguin Books, pp. 61-73.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas (2003a). “Bilgi Sosyolojisi ve
Sosyolojik Teori”, çev. Ejder Okumuş, Sosyal Bilimler Araştırma
Dergisi, C. 1, S. 2, ss. 299-302.
39
Çağdaş Sosyal Teoride Din
40
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Geertz, Clifford (1995). After the Fact: Two Countries, Four Decades,
One Anthropologist, Cambridge, Harvard University.
Geertz, Clifford (2000). Available Light: Anthropological Reflections
on Philosophical Topics, Princeton, Princeton University Press.
Gellner, Ernest (1947). Legitimation of Belief, London, Cambridge
University Press.
Gellner, Ernest (1979). “State and Revolution in Islam”, Millenium:
Journal of International Studies, C. 8, S. 3, pp. 185-199.
Gellner, Ernest (1992). Reason and Culture, Cambridge, Massachu-
setts, Blackwell.
Gellner, Ernest (1993). Postmodernism Reason and Religion, Londra
ve New York, Routledge.
Gellner, Ernest (1994). Postmodernizm, İslam ve Us, çev. Bülent Pe-
ker, Ankara, Ümit Yayıncılık.
Gellner, Ernest (1997). Nationalism, Londra, Weidenfeld ve Nichol-
son Press.
Gellner, Ernest (2012). Müslüman Toplum, İstanbul, Kabalcı Yayınevi.
Gellner, Ernest (2013). Uluslar ve Ulusçuluk, İstanbul, Hil Yayınları.
Köktaş, M. Emin (1993). Türkiye’de Dinî Hayat, İstanbul, İşaret Ya-
yınları.
Luckmann, Thomas (1972). The Invisible Religion, The Macmillan
Company, New York (Türkçe çevirisi: Görünmeyen Din, çev. Ali
Coşkun ve Fuat Aydın, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2003).
Martin, Michael (2016). “Wittgenstein’s Lectures on Religious Be-
lief ”, http://infidels.org/library/modern/michael_martin/witt-
genstein.html (Giriş: 23.11.2016).
Okumuş, Ejder (2002). “Küreselleşme ve Medeniyetlerarası Diya-
log”, Marife Dergisi, C. 2, S. 2, ss. 115-132.
Okumuş, Ejder (2005). Dinin Meşrûlaştırma Gücü, İstanbul, Ark Ki-
tapları.
Okumuş, Ejder (2007). “ABD’de İslâmofobi ve Anti-İslâmizm: 11
Eylül Öncesi ve Sonrası”, (İç.) Batı Dünyasında İslâmofobi ve
Anti-İslâmizm, Ed. K. Canatan ve Ö. Hıdır, Ankara, Eski Yeni,
ss. 235-257.
41
Çağdaş Sosyal Teoride Din
42
Tuncay İmamoğlu*
Giriş
Tarihi, insanlık kadar eski olan din, en pratik anlatımıyla
kutsala duyulan saygının bir ifadesi olarak tanımlanabilirse de
bu tanım onun sadece bireysel yönüne vurgu yaptığından ek-
sik olacaktır. Çünkü din sadece bireysel değil, mensuplarına
kazandırdığı zihniyet yapısı ve sunduğu değerler ve semboller
sistemiyle de sosyal ve fonksiyonel bir kurum olarak karşımıza
* Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Din Felsefesi Anabilim Dalı.
** Bu yazı daha önce Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi’nin (2011),
35. sayısındaki “Mantıkçı pozitivizm, Wittgenstein ve Din” adlı makalemizin
yeni ilâvelerle genişletilmiş şeklidir.
43
Çağdaş Sosyal Teoride Din
44
Çağdaş Sosyal Teoride Din
45
Çağdaş Sosyal Teoride Din
46
Çağdaş Sosyal Teoride Din
47
Çağdaş Sosyal Teoride Din
48
Çağdaş Sosyal Teoride Din
13 Cafer Sadık Yaran, Günümüz Din Felsefesinde Tanrı İnancının Akliliği, Etüt
Yayınları, Samsun, 2000, s. 10.
14 Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, s. 169.
15 Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, s. 169.
16 Ludwig Wittgenstein, Estetik, Ruhbilim, Dinsel İnanç Üzerine Dersler
ve Söyleşiler, Derleyen: Cyril Barret, çev. A. Baki Güçlü, Bilim ve Sanat
Yayınları, Ankara, 1997, s. 95.
49
Çağdaş Sosyal Teoride Din
50
Çağdaş Sosyal Teoride Din
51
Çağdaş Sosyal Teoride Din
25 Immanuel Kant, Arı Usun Eleştirisi, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınları,
İstanbul, 1993, s. 45 vd.; krş. Heinz Heimsoeth, Immanuel Kant’ın Felsefesi,
çev. Takiyettin Mengüşoğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1986, s. 67; David
West, Kıta Avrupası Felsefesi, çev. Ahmet Cevizci, Paradigma Yayınları,
İstanbul, 1998, s. 32.
52
Çağdaş Sosyal Teoride Din
54
Çağdaş Sosyal Teoride Din
55
Çağdaş Sosyal Teoride Din
56
Çağdaş Sosyal Teoride Din
57
Çağdaş Sosyal Teoride Din
58
Çağdaş Sosyal Teoride Din
41 Cafer Sadık Yaran, Din Felsefesi, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2010, s. 51-
52.
42 Ludwig Wittgenstein, Defterler 1914-1916, çev. Ali Utku, Birey Yayıncılık,
İstanbul, 2004, s. 92-93.
59
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Wittgenstein’ın son dönem
düşüncesinden hareketle geliştirilen din dili ile ilgili bu yak-
laşım, din dilinin çok farklı boyutları olduğunu göstermesi
açısından son derece önemlidir. Çünkü bu yaklaşım, dilin çok
çeşitli fonksiyonları olduğunu, ifadelerin boşlukta bulunmadı-
ğını ve anlamlarını boşlukta kazanmadıklarını göstermiş, onla-
60
Çağdaş Sosyal Teoride Din
61
Çağatay Sarp*
* Dr.
** Bu makale yazarın Sosyo-Kültürel Bütünleşme Açısından Farklılıkların
Bir Arada Yaşamasında Din Olgusunun Yeri: Şanlıurfa İli Örneği adlı
yayınlanmamış doktora tezinin ikinci bölümündeki “Sorokin Düşüncesinde
Sosyo-Kültürel Bütünleşme” başlıklı kısmından alınmış, yazarı tarafından
geliştirilerek yayına sunulmuştur.
63
Çağdaş Sosyal Teoride Din
a) Zaman-Mekân Birliği:
Bu yaklaşım doğrultusunda sosyo-kültürel olguların bir-
birleriyle zaman ve mekân kesişmesinin ötesinde hiçbir ba-
67
Çağdaş Sosyal Teoride Din
d) Mantıkî-Manâlı
(Nedensel-Anlamlı) Bütünleşme:
Şayet ana önermelerin çoğu arasında anlamlı nedensel
bağlar kurulabiliyorsa ve bunlar arasında karşılıklı olarak tutar-
lılık söz konusuysa bu durumda anlamlı nedensel sistemlerden
bahsetmek mümkündür. Matematik içindeki sayısız nedensel
önermenin birbiriyle anlamlı bir ilişki içinde bir bütün teşkil
etmesi kadar olmasa bile toplum bilimlerinde de buna yakın
bir anlamlılık ilişkisinden bahsedilebilir (Sorokin,1997: 237).
Yani tam bir mantıkî ve anlamlı sistemden bahsedebilmek için
yalnızca nedensellik bağlarıyla örülü bir yapının ötesine ge-
çilip bu nedenselliklerin bir estetik ile veya bir ruh ile anlam
kazandığı sisteme imkân vermesi gerekir. Ancak bu durumda
tam bir mantıkî ve anlamlı bir sistemden bahsetmek mümkün
olacaktır. Bu nedenselliği ve anlamı sisteme dönüştüren yolda
son aşama ise yine onun cümleleriyle şu şekilde ifade edilir:
70
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kültür Sistemleri
Toplumların bir arada yaşamalarında kültürün etkisi ve
önemi birçok düşünür tarafından ele alınmıştır. Bu minval
üzere de birçok kültür tanımı geliştirilmiştir. Sorokin (1962a:
3) ise kültürü fertlerin kendi aralarındaki etkileşimleri neti-
cesinde bilinçli yahut bilinçsiz olarak ürettikleri şeyler veya
biçimlendirmelerinin tamamı üzerinden değerlendirir. Bu
bakışa göre eylemlerin bilinçli ya da bilinçsiz olarak yapılışı
meselesi dikkat çekici olabilir. Sorokin’in (1962a: 59) yazıla-
rına bakınca bu tanımı yaparken İtalyan sosyal bilimci Vilf-
redo Pareto’ya “mantıklı ve mantık dışı eylemler” kavramıyla
atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, Pareto’nun
(1966: 183-184) meşhur kuramına göre insan eylemlerinin
çoğu mantık dışı olarak gerçekleşmektedir. Pareto, mantıklı ve
mantık dışı kavramları anlatırken sosyal fenomenlerin öznel ve
72
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Netice
Nesnelerin anlamlandırılmasıyla ilgili olarak, “… fizikî ya
da biyolojik bir olgunun üstüne konulan herhangi bir anlam,
onun toplumsal-kültürel niteliğini kökten değiştirir. Küçük bir
sopa üstüne bir dinsel değer konulması onu kutsal bir totem
(churinga) hâline getirir” (Sorokin, 1997: 231-232), derken
Sorokin’in aslında zihniyete vurgu yaptığı kolaylıkla hisse-
dilmektedir. Bu bakış açısı ile dirsek teması kurduğu Husserl
(2003: 49) de şeylere ilişkin bilginin tamamen insan zihnine
bağlı olduğunu, aslında nesnenin bilgisine ulaşmak için yola
çıkıldığında elde edilenin aslında insanın bilgisi olduğunu ifa-
de etmektedir. Anlaşılan o ki Sorokin için de asıl olan nesneye
yüklenen anlamın niteliğidir.
Dil, din, güzel sanatlar, bilim, felsefe, ahlâk, hukuk, ikti-
sat ve siyaset sistemleri üç süper-sistemin içinde varlıklarını
sürdürürler ve ilgili süper-sistemin (maddeci, maneviyatçı ve
idealist) motiflerini taşırlar (Sorokin, 1997: 243). Devri de-
ğişim teorisine göre toplumda belirli ritimlerde yaşanan sü-
per-sistem değişiklikleri toplumsal zihniyetteki değişimlerle
bir süreklilik içinde şekillenmektedir. Bu değişim döngüseldir
(Sorokin, 1962b). O hâlde araştırmamızın merkezindeki din
de sosyo-kültürel değişim ile bu farklı süper-sistemler içinde
farklı görünümlere bürünmektedir. Kimi zaman toplum zih-
niyetinde ve kültür sistemi içinde ağırlıklı ve belirleyici bir şe-
kilde konumlanırken kimi zaman daha dengeli ve dahi belli
belirsiz bir hâle gelebilmektedir. Bu konu üzerinde biraz daha
düşünüldüğünde ise süper-sistem değişimlerine göre dinin di-
ğer sistemler üzerinde de azalıp artan bir etkiye sahip olduğu,
80
onların rengini de belirleyen karmaşık bir sibernetiğin temel
parçası olduğu anlaşılabilecektir. Bütün bunların da ötesin-
de bu durum literatürde bir din sosyoloğu olarak anılmayan
Sorokin’in sosyolojisinde –bilhassa kültür, değişim ve bütün-
leşme ile ilgili temel varsayımlarında– din olgusunun ne kadar
etkin bir yer işgal ettiğini ve ortaya koyduğu özgün bakış açısı
için imkân sağladığını göz önüne sermektedir.
Kaynakça
Bierstedt, Robert (1937), “The Logico-Meaningful Method of P.A.
Sorokin”, American Sociological Review, Vol. 2, No. 6, (Erişim)
http://cdm16134.contentdm.oclcevap:org/cdm/ref/collection/
p201201coll4/id/6529, 17 Şubat 2015, p. 813-825.
Erkilet, Alev (2007), Toplumsal Yapı ve Değişme Kuramları: Sorokin
Parsons Dahrendorf Merton, Hece Yayınları, Ankara.
Geertz, Clifford (2010), Kültürlerin Yorumlanması, çev. Hakan Gür,
Dost Kitabevi Yayınları, Ankara.
Husserl, Edmund (2003), Fenomenoloji Üzerine Beş Ders, çev. Harun
Tepe, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara.
Kurtkan Bilgiseven, Amiran (1985), Din Sosyolojisi, Filiz Kitabevi,
İstanbul.
Pareto, Vilfredo (1966), Sociological Writings, Pall Mall Press Ltd.,
London.
Sarp, Çağatay (2013), “Pareto’yu Okumak: Mantıklı Olmayan Dav-
ranış ve Seçkinler Teorisi”, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, C. 3, S. 2, ss. 98-113.
Sorokin, Pitirim A. (1954), Forms and Thecniques of Alturistic and
Spiritual Growth, The Beacon Press, Boston.
Sorokin, Pitirim A. (1962a), Social And Cultural Dynamics, Vol. I,
The Bedminster Press, New York.
Sorokin, Pitirim A. (1962b), Social And Cultural Dynamics, Vol. IV,
The Bedminster Press, New York.
81
Çağdaş Sosyal Teoride Din
82
M. Doğan Karacoşkun*
Giriş
Erich Fromm Yahudi geleneğine aşırı derecede bağlı orta
sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Onun ifade-
siyle babası “sofu, dinin buyruklarını yerine getiren, İbranîce
din kitaplarından bir hayli mürekkep yalamış, bilgili”1 bir kim-
sedir. Daha çocukluğundan itibaren içinde bulunduğu ortam
itibariyle Eski Ahit ve Talmut hakkında kapsamlı okumaları
83
Çağdaş Sosyal Teoride Din
84
Çağdaş Sosyal Teoride Din
85
Çağdaş Sosyal Teoride Din
86
Çağdaş Sosyal Teoride Din
13 Michael Maccoby, “The Two Voices of Erich Fromm: The Prophetic and
the Analytic”, http://http://www. maccoby.com/Articles/ Two Voices.
html, 17.02.05.
14 Kellner, a.g.m., s. 8.
15 C. Daniel Batson, W. Larry Ventis, The Religious Experience, New York,
1982, s. 17.
16 Fromm, Psychoanalysis and Religion, New Haven, 1963, s. 29.
87
Çağdaş Sosyal Teoride Din
88
Çağdaş Sosyal Teoride Din
89
Çağdaş Sosyal Teoride Din
90
Çağdaş Sosyal Teoride Din
91
Çağdaş Sosyal Teoride Din
31 Aynı yer.
32 Fromm, Yaşama Sanatı, çev. Aydın Arıtan, İstanbul, 1997, s. 32.
92
Çağdaş Sosyal Teoride Din
93
Çağdaş Sosyal Teoride Din
4 Fromm, You Shall Be As Gods, s. 18; The Art of Loving, New York, 1956, s. 72.
5 Fromm, To Have or To Be, London, 1976, s. 197.
6 Engin Geçtan, Psikanaliz ve Sonrası, 4. Baskı, İstanbul,1990, s. 224.
7 Fromm, The Art of Loving, s. 71.
94
Çağdaş Sosyal Teoride Din
95
Çağdaş Sosyal Teoride Din
logla aynı olduğunu, onun insanın bir dış güç tarafından belir-
lenmesi esasından hareket ettiğini söyler. Ayrıca Jung, bilinç-
dışına dinî bir karakter yükleyerek aynı yaklaşımını sürdürmüş,
onu dışımızdaki bir gücün bizi yönetişinin bir yansıması ola-
rak ortaya koymuştur.11
İlk psikanalistlerin bu yaklaşımları karşılaştırıldığında,
yukarda aktardığımız değerlendirmelerinden de anlaşılabi-
leceği gibi, Fromm, kendini Freud’a daha yakın görür. Onun
düşüncesi, Freud’un dinin gerçek özünü savunarak insanî de-
ğerleri koruma kaygısıyla hareket etmiş olduğudur. Bu yönüy-
le Freud’un yaklaşımını “dindar“ olarak niteler.12 Oysa Jung’ta
din, insanı yüksek bir güce teslim etmek suretiyle, kısıtlayıcı
bir şekilde bir psikolojik olguya indirgenmektedir. Jung’un din
anlayışına ilişkin eleştirilerini daha da ileri götüren Fromm,
onun dine ilişkin söz konusu yaklaşımlarıyla, Budizm, Yahudi-
lik ve İsa’nın öğretileriyle de çeliştiğini iddia eder.13
Fromm’un dine ilişkin yaklaşımlarına dikkatlice bakıldığın-
da, her şeyden önce onun “dinî“ diye nitelenebilecek bir tutu-
mu esas aldığı görülür. Bu yaklaşım aynı zamanda psikanalitik
ruh sağaltımının da temel amacıdır. Hastalara otoriter değil de
hümanistik anlamda dinî bir tutumu kazanmaları için yardımcı
olmak gerekir. Ona göre, bu dinî tutuma sahip olmak demek,
insanların doğruyu görmeleri, sevmeleri, özgür ve sorumluluk
sahibi olmaları ile kendi vicdanlarının sesine kulak verme yetisi-
ni kazanmaları demektir. Yani Fromm’un ifade ettiği şekliyle bu
kavram, bir Tanrı yahut putla zorunlu bir ilişki içinde olan bir
sistem veya bir din anlamına gelmemektedir.14 Buradan anla-
şıldığı gibi, “dinî” kavramı, dinî literatürdeki anlamının dışında,
hümanistik bir yaklaşımla yeniden yorumlanmaktadır.
96
Çağdaş Sosyal Teoride Din
15 Geniş bilgi için bkz. Fromm, The Revolution of Hope, s. 140 vd.
16 İleriki bölümlerde bu konu üzerinde geniş olarak durulacaktır.
17 Fromm, The Sane Society, s. 173.
18 Fromm, insanları alıştıkları yarı uyku durumundan uyandırarak, yeni
düşüncelerle sevgiyi ve aklı geliştirmeye çağıran, bu konuda seçenekler
sunan her önemli kişiyi peygamber olarak tanımlar. Daha geniş bilgi için
bkz. Fromm, İtaatsizlik Üzerine Denemeler, çev. Ayşe Sayın, İstanbul, (ta-
rihsiz), s. 37 vd.
97
Çağdaş Sosyal Teoride Din
98
Çağdaş Sosyal Teoride Din
99
Çağdaş Sosyal Teoride Din
100
Çağdaş Sosyal Teoride Din
101
Çağdaş Sosyal Teoride Din
102
Çağdaş Sosyal Teoride Din
103
Çağdaş Sosyal Teoride Din
104
Çağdaş Sosyal Teoride Din
36 Aynı yer.
37 Fromm, The Art of Loving, s. 104.
38 Fromm, The Art of Loving, s. 105. Fromm da diğer hümanist ve özellikle
105
Çağdaş Sosyal Teoride Din
106
Çağdaş Sosyal Teoride Din
107
Çağdaş Sosyal Teoride Din
44 H. Bergson, Ahlâk ile Dinin İki Kaynağı, çev. Mehmet Karasan, Ankara,
1962, s. 127.
45 Fromm, Psychoanalysis and Religion, s. 25.
46 Fromm, Psychoanalysis and Religion, s. 26.
47 Aynı yer.
108
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Otoriter Din
Genellikle insanların kaderini elinde bulunduran ve mut-
lak itaat isteyen, saygı gösterilmesi ve tapınılması gereken üs-
tün bir gücün varlığına inanılan dinî yaşantı, otoriter olarak
kabul edilmektedir. Otoriter dinde Tanrı’ya itaatin temelinde
ona duyulan sevgi, saygı ve adalet duygularından ziyade yap-
tırımların ve denetimin Tanrı’nın elinde olduğu inancı vardır.
Keskin bir Tanrı-insan kıyaslaması vardır. Tanrı ne kadar mut-
lak ve güçlü ise insan da o oranda sınırlı ve güçsüzdür. İnsanda
var olan akıl ve sevgi gibi güçlerin dahi sahibi Tanrı olarak gö-
rülür.50 Böylece Fromm’a göre, insanın birey olma ve varoluş-
sal gerçekliği elinden alınır ve sahip olunan her şeyin Tanrı’ya
atfedilmesi ile beceriksiz ve ezik bir birey profili oluşturulur.
Zayıf ve değersiz bir şekilde ortada kalakalan insan, somut ve
soyut varlığını küçültmüştür.51
109
Çağdaş Sosyal Teoride Din
52 Aynı yer.
53 Fromm, Psychoanalysis and Religion, ss. 63-64.
110
Çağdaş Sosyal Teoride Din
111
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Hümanistik Din
Fromm’a göre insanlık tarihinin evrimi itaatsizlik eylem-
lerine dayanmaktadır. Hatta insanlık tarihinin başlangıcı da
itaatsizlik eylemiyle başlamıştır. Ancak zamanla itaat kültürü
güç kazanmış ve itaatsizlik çizgisinden uzaklaşılmıştır. Evrim-
sel gelişimin önünde önemli bir engel olarak görülen mutlak
itaat Fromm’a göre insanlığın son bulmasına yol açabilir.59
Çünkü itaat otoriter dinde de gördüğümüz üzere gittikçe in-
sanı zayıflatan bir etkiye sahiptir. Bunun karşısında yer alan ve
başlangıcı itaatsizlik eylemine dayanan hümanistik dinî yapı-
lar ise insanı desteklemektedir. Hümanistik dinin merkezinde
insan ve güçleri vardır. Bu tür bir dinde Tanrı, insanın kendi
yüceliğinin bir sembolü gibidir. İnsan da bir gün bu sembo-
le erişip, onun gibi olabilme şansına sahiptir. Gerek Tanrılı,
gerek Tanrısız tüm büyük dinler hümanistik karakterdedirler.
Fromm düşüncesinde Buda, İsa, İbrahim Peygamber, Sokrat
ve Spinoza’nın öğretileri hümanistik dine örnek olarak görü-
112
Çağdaş Sosyal Teoride Din
113
Çağdaş Sosyal Teoride Din
62 Fromm, Yeni İnsan Yeni Toplum, çev. Necla Arat, 9. Baskı, İstanbul, 2001,
s. 164.
63 Fromm, Marks’ın İnsan Anlayışı, s. 140.
114
Çağdaş Sosyal Teoride Din
64 Aynı yer.
65 Bu isimlerle ilgili Fromm’un yorumlarını, kendisine ait pek çok çalışmada
ve özellikle son çalışması olan To Have or To Be adlı eserinde daha geniş
olarak görmek mümkündür.
66 Fromm, Yaşama Sanatı, s. 140.
67 Fromm, You Shall Be As Gods, s. 220.
68 Fromm, To Have or To Be, ss. 49-50.
115
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Endüstriyel Din
Hıristiyanlığın anaerkil öğeden uzaklaşarak tamamıyla
ataerkil bir ilkeye dönüşmesi Fromm’a göre “endüstriyel din”in
temelini oluşturmaktadır. Toplumları organize eden ataerkil ve
anaerkil ilkelerden hangisinin ön planda olduğu aynı zamanda
o toplumda yaşayan insanın durumunu belirlemektedir. Özü
itibariyle ana sevgisi, merhamet, bağışlama ve şefkati, baba sev-
gisi ise adaleti temsil eder. Fromm, Roma Katolik Kilisesi’nde
bir yere kadar bu beraberliğin sağlandığını söyler.
116
Çağdaş Sosyal Teoride Din
117
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sibernetik Din
Yirminci yüzyılda, otoriter ve sabit zihinli ve istifçi karak-
terin yerini yoğun biçimde “Pazar karakterleri”ne bıraktığını
söyleyen Fromm, bu yeni sosyal karakter yapısıyla uyumlu ola-
rak gelişen “sibernetik din”i daha da tehlikeli görür. Bu dine
uyumlu “pazar karakterleri” tipindeki kimseler, ona göre du-
yarsızlaşmıştır. Sevgi, nefret ve yakınlık duygularından yoksun
olan bu kimselerin tek zevki satın alıp tüketmektir. Ancak bu
da çok kısa süreli bir mutluluk olup, insanı kendine yabancılaş-
tırmaktan kurtaramaz.
Sibernetik din, insan ile makine arasındaki münasebetten
ortaya çıkmaktadır. Bu din algısı içinde olanlar açısından “en
güçsüz ve zayıf olanların, en güçlüymüş gibi sunulması” olgusu
ortaya çıkmaktadır. Büyük işleri kolaylıkla yapmamızı sağlayan
ve âdeta doğayı dilediği gibi değiştirerek ona hükmeden ma-
kineler tanrısal bir güce sahiptir. Bu ifadenin altında gizli olan
anlam ise makineyi yapan ve idare eden insanın da kendisine
tanrısallık atfetmesidir.75
İnsanın kendisini Tanrı’nın yerine koyduğu sibernetik din
anlayışını Tanrı’nın putlaştırılmasından bile daha tehlikeli gö-
ren Fromm, bunu insanlığın yaşamını sona erdirebilecek bir
tehlike olarak görür. Gücü elinde gören insan, yıkıcı özellik-
lerini putlaştırmakta ve bir nevi yıkıcılık tanrıçasına ibadet et-
mektedir.76
Fromm, toplumsal bazda yaşanan bu değişimin farklı bir
yolunun olması gerektiği vurgular. Ataerkil yapı içerisinde güç
74 Aynı yer.
75 Fromm, To Have or To Be, s. 151.
76 Wulf, The Psychology of Religion, ss. 602-603.
118
Çağdaş Sosyal Teoride Din
119
Çağdaş Sosyal Teoride Din
120
Çağdaş Sosyal Teoride Din
80 Aynı yer.
81 Bkz. Fromm, The Fear of Freedom, London, 1942, s. 221 vd.
82 Fromm, Yeni İnsan Yeni Toplum, s. 35-37.
83 Önceki bölümlerde sık sık bahsedildiği gibi Fromm, Tanrı kavramına da
bir yerde aynen din kavramına olduğu gibi, işlevselliği açısından bakar. O,
büyük dinlerin her şeyin üstünde bir güç olarak takdim ettiklerini söylediği
Tanrı’ya değil, o Tanrı’ya atfedilen Tanrısal niteliklere önem verir. Bu an-
lamda onun için insanın bu Tanrısal nitelikleri ne oranda yaşayabildiğine
bakmak gerekir. Eğer söz konusu Tanrı, insanın böylesi niteliklere sahip
olmasına engel olmuyorsa, bu takdirde olumlu işlev görüyor demektir.
Konuyla ilgili olarak önceki bölümlerin ilgili yerlerinde verilen kaynaklar-
dan daha geniş bilgi alınabilir.
121
Çağdaş Sosyal Teoride Din
122
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Akarsu, Bedia, Felsefe Terimleri Sözlüğü, 6. Baskı, İstanbul, (tarihsiz).
Allport, Gordon, Birey ve Dini, çev. Bilal Samur, Ankara, 2004.
Aydın, Ali Rıza, Psikanalizin Dinsel Serüveni, Samsun, 2004.
Batson, C. Daniel, Ventis, W. Larry, The Religious Experience, A So-
cial-Psychological Perspective, New York, 1982.
Bergson, H., Ahlâk ile Dinin İki Kaynağı, çev. Mehmet Karasan, An-
kara, 1962.
Bolay, Süleyman Hayri, Felsef î Doktrinler Sözlüğü, 6. Baskı, 1996.
Dobrenkov, V. I., Erich Fromm ve Yeni Freudculuğun Eleştirisi, çev.
Oya Tangör ve Levent Küey, İstanbul, 1979.
Drever, James, A Dictionary of Psychology, Victoria,1962.
Elias, John L., Psychology and Religious Education, Bethlehem, 1975.
Freud, Sigmund, Hz. Musa ve Tektanrıcılık, çev. Kâmuran Şipal, İs-
tanbul, 1998.
Fromm, Erich, “Introduction by Erich Fromm”, Celebration of Awa-
reness, Ivan D. Illich, London, 1973.
Fromm, Erich, Barışın Tekniği ve Stratejisi, çev. Fevzi Emir ve Kaan
H. Ökten, İstanbul, 1996.
______, Hayatı Sevmek, çev. Ali Köse, İstanbul, 1996.
______, İtaatsizlik Üzerine Denemeler, çev. Ayşe Sayın, İstanbul, (ta-
rihsiz).
______, Marks’ın İnsan Anlayışı, çev. Kaan H. Ökten, İstanbul, 1997.
______, Psikanaliz ve Zen Budizm, çev. İlhan Güngören, 5. Baskı
İstanbul, 1997.
______, Psychoanalysis and Religion, New Haven, 1963.
______, Psychoanalysis and Zen Buddhism, London, 1960.
______, The Art of Loving, New York, 1956.
______, The Fear of Freedom, London, 1942.
______, The Heart of Man, New York, 1964.
______, The Revolution of Hope, New York, 1968.
______, The Sane Society, London, 1963.
123
Çağdaş Sosyal Teoride Din
124
Cevat Özyurt*
125
Çağdaş Sosyal Teoride Din
135
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Durkheim’ın Etkileri:
Parsons’ın din sosyolojisi Durkheim’dan, özellikle de
onun dine ahlâkî ve toplulukçu yaklaşımlarından, en önemlisi
Durkheim’ın dini “ciddî yaşam” olarak görme yönündeki ısra-
rından etkilenmiştir (Robertson, 1991: 139). Her ikisi de dinin
değerlere kaynaklık ettiğini düşünerek dini, sosyal kurumlar
hiyerarşisinde üstün bir yere yerleştirir. Parsons Toplumsal Ey-
lemin Yapısı’nda Durkheim’ın din teorisinin dinsel sembolizm
hakkındaki görüşlerine büyük saygı duymasına rağmen, po-
zitif unsurlarına karşı eleştiri yöneltmiştir (Robertson, 1991:
141). Anarşik bireyciliğe ve faydacılığa tepki gösterirken Par-
sons Durkheim’dan oldukça yararlanmıştır (Turner, 2011: 49).
Durkheim’ın toplumsal bütünleşmenin bireysel çıkarlar etra-
fında değil ortak değerler etrafında sağlanabileceği görüşü ve
toplumsal kurumlara değerler açısından yaklaşması Parsons ta-
rafından da benimsenmiştir (Tiryakian, 2000: 76; Layder, 2014:
19). Durkheim, din sosyolojisinden hareketle bir ahlâk sosyo-
lojisi inşa etmeyi amaçlıyordu. Hayatı bu amacına ulaşmak için
yeterli olmadı. Parsons da değer yöneliminin düzeninin dinsel
inançların çeşitli biçimleriyle tamamlanabileceği tezini savun-
du (Parsons, 1991b: 49). Sosyal eylemin normatif yönelimli-
liğine vurgu yapan “Parsonscı referans sistemi, Durkheim’ın
ahlâk anlamında kaygılarıyla devamlılık içindedir. Parsons için
de tıpkı Durkheim’ın savunduğu gibi, önemli olan düzenin ko-
runmasıdır” (Coenen-Hunter, 2013: 210). Burada Parsons ile
Durkheim arasında ince bir çizgiden bahsetmek yerinde olur.
139
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Weber’in Etkileri:
Comtecu pozitivizmin etkisi altındaki Durkheim’ın ahlâk
sosyolojisinin normatif hedefleri bulunmaktadır. Weber ise
141
Çağdaş Sosyal Teoride Din
158
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Din sosyolojisine önemli katkılarda bulunmuş olan Parsons,
birçok nedenden dolayı yeterli ilgiyi görmemiştir. Bu nedenle-
ri şöyle sıralayabiliriz: 1) Parsons’ın geliştirmiş olduğu işlevsel-
ci kuramın 1960’lardan itibaren popülerliğinin kaybolması. 2)
1960’lardan 1990’lara kadar din sosyolojisi alanında sekülerleş-
me kuramının yükselişte olması ve Parsons’ın bu kuramın ana
tezi olan modernitede dinselliğin çöktüğü varsayımını kabul
etmemiş olması. 3) Parsons’ın bütüncül bir toplum kuramı ge-
liştirme arzusunun onun yazılarını soyut kavram haritaları yığı-
nına dönüştürmüş olması. 4) Parsons’ın din sosyolojisi alanında
monografik bir metin bırakmamış olması ve din sosyolojisine
katkılarının yarım asırlık bilimsel çalışmalarının geniş külliya-
tına yayılmış olması. 5) Din konusuna bütüncül bir ilgi duyma-
mış olması, dinle tarihsel insanlık durumunu ve kuramsal düzen
sorununu analiz ederken kültürel bir unsur olarak ilgilenmesi.
Parsons’ın din sosyolojisi, kuramsal olduğu kadar insan-
lık ve uygarlık tarihi, modernite içinde Amerikan toplumunun
yeri gibi konularda ampirik bir boyuta sahiptir. Din konusuna
1960’lara kadar kuramsal olarak yaklaşmış, daha sonra tarihsel
olguların ve süreçlerin analizini ön plana çıkarmıştır (Robert-
son, 1982: 310). Kuramsal boyutun aşırı kavramsallaştırılmış ol-
masına rağmen, ampirik boyutta Amerika’nın yirminci yüzyılın
ikinci yarısındaki konumunu meşrûlaştırma ve insanlık durumu
için bir model hâline getirme çabasından dolayı oldukça seçici
olduğu bilinmektedir. O, Hıristiyanlık tarihi üzerinden evrimci
bir dünya/insanlık/uygarlık tarihi ortaya koymaya çalışmıştır
(Erkilet, 2015: 123-4). Zaman zaman Batı Hıristiyanlığının
evrimci modelin tek çizgisini yansıtmadığı gibi uyarılarda bu-
lunmuş olmasına karşın, öteki çizgiler hakkında ipuçları dahi
vermekten kaçınmış olması Batı-merkezci öznel tutumunu be-
lirgin hâle getirir. Bu öznel tutum onun din sosyolojisini de et-
kisi altına almıştır. Robertson (1991: 138)’ın da tespit ettiği gibi
167
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Cipriani, Roberto (2011), Din Sosyolojisi: Tarih ve Teoriler, Yayına
Hazırlayan Ali Coşkun, İstanbul, Rağbet Yayınları.
Coenen-Hunter, Jacques (2013), Durkheim’ı Anlamak, çev. Serra
Akyüz, İstanbul, İletişim Yayınları.
Coser, Lewis A. (2008), Sosyolojik Düşüncenin Ustaları, çev. H. Hü-
lür; İ. Mazman; S. Toker, Ankara, Deki Yayınları.
Cuff, E. C.; Sharrock, W. W.; Francis, D. W. (2013), Sosyolojide Pers-
pektifler, çev. Ümit Tatlıcan, İstanbul, Say Yayınları.
Erkilet, Alev (2015), Toplumsal Yapı ve Değişme Kuramları: Sorokin
Parsons Dahrendorf Merton, İstanbul, Büyüyenay Yayınları.
Furseth, Inger and Repstad, Pal (2006), An Introduction to the Socio-
logy of Religion: Classical and Contemporary Perspectives, Ashgate
Publishing Company.
Gerhardt, Uta (2002), Talcott Parsons: An Intellectual Biography,
Cambridge, Cambridge University Press.
Gouldner, Alwin W. (2015), Batı Sosyolojisinin Yaklaşan Çıkmazı,
çev. Mesut Şenol, Sakarya, Sakarya Üniversitesi Kültür Yayınları.
Habermas, Jürgen (2001), İletişimsel Eylem Kuramı, çev. Mustafa Tü-
zel, İstanbul, Kabalcı Yayınları.
Johnson, Doyle Paul (2007), “The Theoretical Trajectory”, American So-
ciology of Religion, ed. Anthony J. Blasi, Leiden, Brill NV, ss. 43-86.
Layder, Derek (2014), Sosyal Teoriye Giriş, çev. Ümit Tatlıcan, İstan-
bul, Küre Yayınları.
170
Lechner, Frank J. (1998), “Parsons, Talcott”, (In) Encyclopedia of Re-
ligion and Society, ed. Swatos, William H. Altamira Press, http://
hirr.hartsem.edu/ency/Parsons.htm
Lidz, Victor (2010), “The Functional Theory of Religion”, (In) The
New Blackwell Companion to the Sociology of Religion, ed. Bryan S.
Turner, Oxford, Blackwell Publishing, ss. 77-101.
Parsons, Talcott (1958), “The Pattern of Religious Organization in
the United States”, Daedalus, Vol. 87, No. 3, Symbolism in Reli-
gion and Literature, ss. 65-85.
Parsons, Talcott (1964), “Evolutionary Universals in Society”, Ame-
rican Sociological Review, Vol. 29, No. 3, ss. 339-357.
Parsons, Talcott (1966), “Religion in a Modern Pluralistic Society”,
Review of Religious Research, Vol. 7, No. 3, ss. 125-146.
Parsons, Talcott (1974), “Religion in Postindustrial America: The
Problem of Secularization”, Social Research, Vol. 41, No. 2, ss.
193-225.
Parsons, Talcott (1978), Action Theory of Human Condition, New
York, Free Press.
Parsons, Talcott (1982), Talcott Parsons on Institutions and Social
Evolution: Selected Writings, ed. Leon H. Mayhew, Chicago, Uni-
versity of Chicago Press.
Parsons, Talcott (1991a), The Social System, London, Roudledge.
Parsons, Talcott (1991b), “A Tentative Outline of American Values”,
(In) Talcott Parsons Theorist of Modernity, ed. R. Robertson and
B.S. Turner, London, Sage Publication, ss. 37-65.
Parsons, Talcott (2015a), Toplumsal Eylemin Yapısı-I, çev. Adem Bö-
lükbaşı, Sakarya, Sakarya Üniversitesi Kültür Yayınları.
Parsons, Talcott (2015b), Toplumsal Eylemin Yapısı-II, çev. Nur Nir-
ven, Sakarya, Sakarya Üniversitesi Kültür Yayınları.
Richter, Rudolf (2012) Sosyolojik Paradigmalar, çev. Necmettin Do-
ğan, İstanbul, Küre Yayınları.
Robertson, Roland (1982), “Parsons on the Evolutionary Signifi-
cance of American Religion”, Sociological Analysis, Vol. 43, No. 4,
Talcott Parsons on Religion (Winter, 1982), ss. 307-325.
171
Çağdaş Sosyal Teoride Din
172
Özcan Güngör*
Giriş
Başka insanlarla birlikte olduğumuzda sık sık onların bi-
zimle ilgili düşüncelerini merak ederiz. Doğrusu pek çok insan
bu konuda merak sahibidir. Çünkü kendi eylem ve sözlerimizi
insanların bizimle ilgili kanaatlerini edindikten sonra yorum-
layarak onlara nasıl tepki vereceğimizi kararlaştırırız (Blumer,
1969). İşte sembolik etkileşimcilik açısından bakıldığında top-
173
Çağdaş Sosyal Teoride Din
174
Çağdaş Sosyal Teoride Din
4 Teorinin baş mimarı olan Mead’in hayatı da âdeta bu durumu ortaya koyan
bir yaşama şahittir. O, garsonluk, öğretmenlik, mürebbilik ve hatta Kuzey
Batı Demiryolu’nda yer ölçme işine kadar birçok işte çalışmış bir insandır
(Coser, 1997: 316-17; Athens, 2007: 2861-2).
178
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Blumer’ın Yöntemi
Blumer, anket tekniğine etkileşimi kaçırdığı ve değiş-
kenlerin farklı yüzlerine göremediği için eleştiriler getirmiş-
179
Çağdaş Sosyal Teoride Din
181
Çağdaş Sosyal Teoride Din
182
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kolektif Eylem
Kolektif eylem, grup üyeleri tarafından, eylemlerinin birbir-
leri ile ilişkili hâle getirilerek, uyum içinde olmalarının sağlan-
ması anlamına gelmektedir. Kolektif eylem, Blumer tarafından,
“farklı kişilerce sergilenen farklı eylemlerin toplumsal örgütle-
nişi” olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda Blumer, (1964: 79)
“birey bir diğerinin eylemine reaksiyon göstermekle kalmaz,
aynı zamanda, diğerinin eylemini tanımlar” derken, sembolik
etkileşimciliğin kendine özgü yorumunu dile getirmiştir.
Blumer (1969), eylem ve kolektif eylemin örgütlenmesi ile
ilgili olarak üç noktayı vurgulamaktadır:
1) Eylem, yorumu (veya tanımlamayı) gerektirmektedir.
2) Eylemin yönü aniden ortaya çıkmaktadır.
3) Kolektif eylemin oluşum süreci bulunmaktadır.
184
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Rol-Statü
Blumer (1969) sosyal statüyü (anne, baba, başkan öğrenci
vb.), anlamın yüklendiği sosyal nesne olarak kabul eder. Ona
göre bir statünün yorumu rol ve davranışın yerine getirilmesi-
ni etkiler. Bir statü (örneğin annelik) önceki etkileşimlere da-
yalı olarak muhtemelen farklı olarak yerine getirilebilir. Ona
göre “rol”, insan etkileşimi tarafından belirlenmiş ve aktarılmış
olurken; yapısal fonksiyonalistler, rolün güçlü yapı tarafından
belirlenmiş olduğunu kabul etmektedir (Blumer, 1969; Polo-
ma, 1993: 173-174). Ancak genelde, bir konumu işgal edenle-
rin kişilik özelliklerine göre, statünün gerektirdiği hak ve gö-
revleri farklı biçimlerde yerine getirdikleri kabul edilmektedir
(Eserpek, 1981: 151). Böylece Blumer’ın yaklaşımı, anti pozi-
185
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sosyal Hareketler
Sosyal hareketler teorisinde Blumer (1969) ilklerden sayı-
lır. Ona göre sosyal hareketlerin oluşumunda dört aşama vardır.
“İlk aşama”da insanlar bir sorunun farkına varır ve bu sorunu
halletme iddiasıyla liderler ortaya çıkar. Liderle birlikte insanlar
toplantılara birlikte katılır ve konuyu duyurmak ve farkındalık
yaratmak amacıyla “organize olurlar”. Bu durumun arkasından
“kaynaştırma aşaması” takip eder. “Kurumsallaşma aşamasında”
ise artık hareket gönüllülük yanında ücretli personel istihdamı-
na başlar. Grup beraberliğini sürdürürken kimi insanlar grup-
tan uzak düşerek, yeni bir hareketi kabul edebilirler. Gelişen
durumlar karşısında grup içindeki insanlar değişimi başarıyla
yönetirlerse grup varlığını sürdürür ve insanlar fedakârlık yapa-
rak grubu ciddiye almaya devam ederler, aksi durumda hareket
düşüş aşamasını yaşamaya başlar ve nihayet iyiden iyiye gücünü
kaybeder.
Teoriye Eleştiriler
Blumer’ın sistemleştirdiği etkileşimci teoriye bazı eleşti-
riler dile getirilmiştir. Buna göre, etkileşimcilik bireye odak-
lanır, toplumsal yapıların insan davranışları üzerindeki etkisi-
ni ihmal etme ve bu yüzden toplumu sadece birçok bağımsız
ve köksüz bireyin etkilerini ve etkileşimlerini içeren “yapıdan
yoksun” bir şey olarak tasvir etme eğilimindedir. Sınıf, hukuk,
hükümet, din vb.’nin bireyler üzerindeki etkisi genellikle sade-
ce bir sonuç olarak alınır. Sembolik etkileşimciliğin problem-
lerinden ikisi özellikle vurgulanır:
1) İnsan duygularını fazla dikkate almama,
2) Toplumsal yapıyla sınırlı ölçüde ilgilenme.
186
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Aile Çalışmaları
Aileyi toplum açısından temel bir kurum olarak gören iş-
levselci kuram, toplumun düzenliliği ve devamı açısından di-
ğer kurumların tam olarak karşılayamadığı fonksiyonların aile
tarafından üstlenmesini önemsemiştir. Aile içindeki ilişkilerin
sürekli olarak değiştiği göz önüne alınınca, ailenin yeniden ta-
nımlanması gerektiğini savunanlar için sembolik etkileşimci
kuram en uygun araçları sunmaktadır (Özkalp, 2000: 144-149).
187
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Siyaset
Modernitenin aksayan yönlerini düzeltme ve onun deva-
mından başka bir şey olmayan postmoderniteci tanımlamalar
yapısalcılık ötesi ve fenomonolojik bakış açılarını vurgulamak-
tadır. Bu bağlamda, bir anlamda sembolik etkileşim yoluyla
188
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Medya
“Genelleştirilmiş başkası” kavramı aslında toplumun ku-
rumsallaşmış tavırlarını içerir. Bu tavırlar içselleştirildiği ve top-
luluk, kişilerin davranışları üzerinde kontrol sahibi olduğunda,
olgun “ben” ortaya çıkar. Başka bir deyişle kişilerin din, hukuk,
kültür, aile, siyaset vb. egemen kurumlar tarafından üretilen
norm ve değerleri içselleştirmesidir (Wallace ve Wolf, 2004).
Televizyonda yayınlanan diziler veya filmler bir yönüyle
toplumun gündelik yaşamının bir izdüşümü olarak değerlen-
dirilebilir (Cindoğlu, 1991). Örneğin ülkemizde 1970’li yıl-
larda kırdan kente göç sonrası yaşanan sorunlarla ilgili eko-
nomik eşitsizlikler konu edilmişken, 80’li yıllarda yer yer ide-
olojik amaçlı filmler üretilmiş ve feminizme ilişkin yapımlar
gün yüzüne çıkmış, özellikle 90’lı yıllardan itibaren de yaşam
standartlarının yüksek olduğu ve bu standarda erişmek için
her türlü yolun uygun görüldüğü bir tipleme tarzı ön plana
çıkmaktadır, yine aynı dönemde dinî içerikli hikâye ve filmle-
rin de toplumsal bilinçaltını yansıtıcı tarzda üretildiğini gör-
mek mümkündür (Cengiz ve Kul, 2008: 71). Bu durumdan
toplumun tüm kesimlerinin olduğu gibi din adamlarının, dinî
eğitim alan kişilerin ve toplumun diğer kesimlerinin etkilendi-
ğini söylemek mümkündür. Burada özellikle dinî alana ilişkin
190
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Tüketim Alışkanlıkları
Tüketici ve ürün arasındaki ilişki (tüketici davranışları) de-
ğerlendirildiğinde, ürünlerin taşımış oldukları sembolik anlamlar,
sembolik etkileşim teorisinin alandaki çıkış noktasını oluşturur.
Sahip olunan sembolik anlamlar marka bazında ele alındığında,
tüketicilerin kendilerini markalara yakın hissetmeleri ve onlarla
kendilerini tanımlama eğilimleri (Solomon, 2004: 64) yoluyla ge-
liştirilen marka imajı-öz kimlik uyumu teorisi ilk olarak sosyolog
ve psikologların dikkatini çekmiştir (Kurtuldu-Çilingir, 2009:
247). Bu bağlamda tüketiciler, ürünleri görünen faydalarının yanı
sıra kendi kimliklerine uygun sembolik anlamlar taşıdıkları için
de tüketmektedirler ( Jamal ve Goode, 2001: 482).
Tüketici için önemli olan başkalarının tepkilerinin yorum-
lanması ve onlara tepki verilmesi de sembollerle gerçekleşmek-
tedir (Solomon, 1983: 320). İşte sözü edilen semboller, ticarî
ve sembolik nitelikte olan ürün ve markayı işaret etmektedir
(Kurtuldu-Çilingir, 2009: 248-249). Tüketim ürünlerinin fay-
daları, fonksiyonları ve ticarî değerleri bir yana aynı zamanda
onlar görünen tüketiciler tarafından kendi kimliklerine uygun
sembolik anlamlar taşıdıkları için tercih edilmektedirler ( Ja-
mal-Goode, 2001: 482). Bu bağlamda dinin de tüketim kül-
türünün bir nesnesi hâline getirilmesi yanında dinî kültürün
bizatihi tüketime karşı tavır almasının etkilerinin incelenmesi
de ilginç sonuçlar ortaya çıkarabilecektir.
Ekonomi
Etkileşimciler, ekonomi ve din kurumuna insanları bir
araya getirme, yardım etme ve düşmanlıkları azaltarak daha
191
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Dinde Anlam
Etkileşimcilerin ilgisi, dinin sosyal rolünün bireydeki süb-
jektifleşmiş yansımaları üzerinedir. Bir yönüyle dini veya dinî
davranışı sosyal hayatın belirli parçaları bağlamında çözüm-
lemeyi dener (Kendall, 2011: 409). Öyleyse denebilir ki sem-
bolik etkileşimcilik aktörlerle, onların inançları, eylemleri ve
ilişkileriyle ilgilenir. Dolayısıyla bu kuram, bireysel dindarlık,
dindarlığın anlam dünyasına kattığı işlev, dinî dönüşüm süreci
ve insanların dinî algıları gibi konulara odaklanma eğiliminde-
dir (Collins, 2010: 1; Ba-Yunus, 2012: 277). Bireysel dindar-
lıktan anlaşılması gereken bireyci dindarlık değildir şüphesiz,
çünkü teori baştan buna karşıdır. Anlamlı ilişkilerin üretilmesi
“değerli diğerleri” başta olmak üzere diğerleriyle etkileşimle
ortaya çıkacaktır. Yani insan bu yönüyle toplumsal olmak zo-
rundadır (Güngör, 2012: 74).
Farklı olay ve durumların anlamları, bunlarla karşılaşan bi-
rey tarafından yorum sürecinden geçmekte ve bu süre zarfında
bireyin anlamlı sembolleri5 bağlamında değiştirilebilmektedir
(Blumer, 1969: 4). Etkileşimci kuramla uyumlu şekilde Berger
5 Peter L. Berger’e göre de bir insanın toplumsal ilişkileri bir takım anlamlı
sembollere dayalıdır. Din, bütün sembollere anlamını veren ve kuşatıcı
olan mutlak sembollerin kaynağıdır. Buna göre din, kutsal semboller
ağının üzerini kaplamıştır ve din olmadığı zaman yoksun kalacakları bir
“istikrar” ve “doğruluk” görüntüsü veren bir kubbedir. Dinin sembolik,
bütünleştirici işlevi, en açık bir biçimde dinsel âyinlerde ve ortak yapılan
ibadetlerde görülebilmektedir. Dolayısıyla toplumsal sorunlar açık bir
biçimde sembolik olarak kutsal olanın alanına yükseltilerek, toplumsal ku-
rumlara devamlılık ve işlerlik kazandırmaktadırlar (Berger, 1999).
193
Çağdaş Sosyal Teoride Din
198
Çağdaş Sosyal Teoride Din
İslâm’ın Öznelliği-Nesnelliği
İslâm, öncelikli olarak tek tek fertlere hitap etmekte ve
onları inanmaya davet etmektedir. Bunu Kur’an-ı Kerim’de
pek çok yerde görmek mümkündür. İslâmiyet’in başlangıcına
bakıldığında Allah’ın öncelikle Hz. Muhammed’i muhatap
aldığı ve Allah ile Resul arasında bir irtibat olarak karşımıza
çıktığını görmekteyiz. İslâm, başlangıçta Hz. Muhammed’in
yaşadığı bir tecrübe iken daha sonra onun bu tecrübeyi baş-
kalarına aktarmasıyla öteki insanlara da yayması sonucunda
İslâm dini fertler arası bir görünüme bürünmüş bir sosyal nite-
lik kazanmıştır. Burada nazar verilmesi gereken durum ise hiç
şüphesiz vahyin geliş sürecidir. İnsanî bir sorun/beklenti veya
durumun İlâhî forma büründürülüp yeniden insanın anlam ve
sembol kalıplarıyla kendisine Peygamber aracılığıyla yaşanarak
tebliğ edilmesidir. Burada insanın anlam üretme, sembolleştir-
me, yaşamına taşıma ve “kendi”sinden türeyen bir soruna ilâhî
cevap olarak vahyi görmesi bir anlamda anlamın içeriğinin
“kendi hikâyesi”yle örtüşmesi gerçeği vardır.
199
Çağdaş Sosyal Teoride Din
7 Kur’an’ı Kerim bu durumu doğal olarak sunarak bu durumun iyi işleri or-
taya çıkarmada bir imkân olduğuna dikkat çeker (Maide, 5/48).
201
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Arslantürk, Z. ve Amman, T. (1999), Sosyoloji, MÜİFV Yayınları:
İstanbul.
Athens, L. (2007), “Mead, George Herbert”, The Blackwell Encyclo-
pedia of Sociology, edit. G. Ritzer, Blackwell Publishing: Malden.
Baldwin, J. (1986), Georger Herbert Mead: A Unifying Theory for So-
ciology, Sage: London.
Ba-Yunus, İ. (2012), “Sosyoloji ve İslâm’ın Toplumsal Gerçekliği”,
çev. Ensar Çetin, Toplum Bilimleri, 6 (11), ss. 267-282.
205
Çağdaş Sosyal Teoride Din
206
Çağdaş Sosyal Teoride Din
207
Çağdaş Sosyal Teoride Din
208
Çağdaş Sosyal Teoride Din
209
Abdülkerim Bahadır*
Giriş
Bilimsel yöneliş açısından tarihe göz atıldığında Sosyo-
lojinin yanında Psikolojinin, Astroloji-Matematik ve Fizik-
Kimya ve Biyoloji şeklinde sıralanan bilimlerde meydana ge-
len gelişmelerden sonra, ancak ondokuzuncu yüzyılda müsta-
kil bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı görülür. İlk dönemlerde
daha çok metafizik temele dayalı spekülasyonlarla gelişimi-
ni sürdüren Psikoloji, gittikçe gelişerek nihayet 1879 yılın-
da ilk deneysel laboratuvarına kavuşur. Sistematik-deneysel
211
Çağdaş Sosyal Teoride Din
1 Geniş bilgi için bkz. Bruno, Frank J., Psikoloji Tarihi, çev. G. Sevdiren, Ki-
bele Yay., İstanbul, 1996; Woodworth, Robert S., Bugünün Psikoloji Cere-
yanları, çev. M. S. Başoğlu, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1943;
Baymur, Feriha, Genel Psikoloji, İnkılap Yay., İstanbul, 1989, s. 287-305.
2 Fabri, Joseph ve Lukas, Elizabeth, Auf den Spuren des Logos, Quintessenz
Verl., München 1995, s. 175; Kolbe, Christoph, Heilung oder Hindernis,
Religion bei Freud Adler Fromm Jung und Frankl, Kreuz Verl., Stuttgart,
212
Çağdaş Sosyal Teoride Din
1986, s. 211; Hahn, Udo, Sinn suchen-Sinn finden, Was ist Logotherapie,
Vandenhoeck und Ruprecht, Göttingen, 1994, s. 9; Böschemeyer, Uwe,
Die Sinnfrage in Psychotherapie und Theologie: Die Existenzanalyse und Lo-
gotherapie Viktor E. Frankl’s aus theologischer Sicht, Walter de Gruyter Verl.,
Berlin ve New York, 1977, s. 12.
3 Kolbe, Heilung oder Hindernis, 211-212; Fabri ve Lukas, Auf den Spuren des
Logos, s. 175.
213
Çağdaş Sosyal Teoride Din
4 Konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Frankl, Victor E., …trotzdem Ja zum
Leben sagen, 6. Auflage., Kösel Verl. München 1994, s. 15 vd.; Hahn, Sinn
suchen-Sinn finden, s. 9; Fabri ve Lukas, Auf den Spuren des Logos, s. 175-
176; Kolbe, Heilung oder Hindernis; s. 211-212; Gençtan, Engin, Psikanaliz
ve Sonrası, 4. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1990, s. 238; Bedri, Malik
B., Müslüman Psikologların Çıkmazı çev. H. Şencan, İnsan Yay., İstanbul,
1984, s. 94.
5 Bkz. Lukas, Elizabeth, Logotherapie, Quintessenz MMV Medizin Verl.,
München, 1995. s. 6-9; Böschemeyer, Die Sinnfrage in Psychotherapie und
Theologie, s. 12.
214
Çağdaş Sosyal Teoride Din
kaset sığdırmayı başaran Frankl, son kitabı Man’s Search for Ul-
timate Meaning’i (İnsanın Nihaî Anlam Arayışı) bitirdiği 1997
yılında kalp sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalır. Çeşitli tedavi
girişimleri sağlığına kavuşabilmesi için yetersiz kalır ve niha-
yet 2 Eylül 1997’de 92 yaşında hayata gözlerini yumar. Sessiz,
sükûnet içerisinde, sadece dualar eşliğinde gömülmek, samimî
bir dindar olarak Frankl’ın en büyük arzusuydu. Karısına her
zaman hatırlattığı “Ne olur, bu dünyaya nasıl geldiysem, bıra-
kın öyle gideyim, sansasyona yol açmadan!” sözüne uygun ola-
rak büyük logoterapist, bağlılarına haber verilmeksizin birkaç
din adamı ve ailesinin katıldığı sade bir törenle toprağa verilir.6
Logoterapi’yi hazırlayan teorinin oluşumunda Frankl’a bi-
limsel temel hazırlayan bazı önemli tarihî şahsiyetlerin etkileri
söz konusudur. Hayatın anlamı sorununu ele alan bilim adam-
larından Frankl her zaman istifade etmiştir. Logoterapi’nin
diğer psikoterapi ekollerine açık olması, bu anlayışın doğal ne-
ticelerinden biri olarak kabul edilebilir.
Hayatın anlamı problemi ile psikoterapik anlamda ilk
ilgilenen bilim adamının Carl G. Jung olduğu kaydedilmek-
tedir. Analitik Psikolojinin (Analytische Psychologie) kurucu-
su olan Jung, bir eserinde anlam bulamayan ruhun ıstırabını
konu edinerek bu çıkmazın önemli bir nevroza işaret ettiğini
açıklamaya çalışmıştır.7 Jung’un dışında; L. Seif, M. Scheler,
H. Schultz, R. Siebeck gibi bilim adamlarının da anlam ara-
yışı, acının anlamı ve anlamsızlık nevrozuyla ilgili çalışmaları
mevcuttur. Ancak, Logoterapi’nin formülasyonunda en etkin
görüş, Frankl’ın hocası R. Allers’e aittir. Allers’in formülasyo-
6 Vesely, Franz J., “Editorial”, Journal des Viktor Frankl İnstituts, Vol. 5,
Wien 1997, s. 7.
7 Jung, Carl G. “Über die Beziehung der Psychotherapie zur Seelsorge”,
Gesamtwerke, Band XI, Hrsg., Mariane Niehus-Jung u.a., Walter Verl.,
Solothurn-Düsseldorf, 1995, s. 339, 344-346.
215
Çağdaş Sosyal Teoride Din
216 216
Çağdaş Sosyal Teoride Din
217
Çağdaş Sosyal Teoride Din
218
Çağdaş Sosyal Teoride Din
219
Çağdaş Sosyal Teoride Din
20 Logoterapi “Anlam” kavramı ile anlamanın konusu olan zihinsel bir süreci
ifade etmekten çok daha öte, varoluşsal/psikolojik bir bütünlüğe işaret eder.
Bkz. Biller, Karlheinz, “Der Sinn-Begriff als zentrales Theorem der Lo-
gotherapie”, (In) Kompendium der Logotherapie und Existenzanalyse, Hrsg.
W. Kurz ve F. Sedlak, Lebenskunst Verl., Tübingen, 1995, s. 101-108.
21 Längle, Alfried, “Was ist Existenzanalyse und Logotherapie”, (In) Ents-
cheidung zum Sein, A. Längle, Piper Verl., München, 1988, s. 21.
22 Dienelt, Karl, Erziehung zur Verantwortlichkeit, Österreichischer Bundes-
verlag, Wien, 1955, s. 11.
23 Geniş bilgi için bkz. Böschemeyer, Die Sinnfrage in Psychotherapie und
Theologie, s. 48-49.
220
Çağdaş Sosyal Teoride Din
221
Çağdaş Sosyal Teoride Din
26 Frankl, “Das Leiden am sinnlosen Leben”, s. 237; Frankl, İnsanın Anlam Ara-
yışı, s . 88-89; Frankl ve Kreuzer, age., s. 15.
222
Çağdaş Sosyal Teoride Din
223
Çağdaş Sosyal Teoride Din
224
Çağdaş Sosyal Teoride Din
225
Çağdaş Sosyal Teoride Din
35 Frankl, Das Leiden am sinnlosen Leben, s. 242; benzer bulgular için bkz.
Frankl ve Kreuzer, Im Anfang war der Sinn, s. 33-34.
36 Klein, Ferdinand, “Die Bedeutung der Existenzanalyse und Logotherapie für
Menschen mit (sogenanter) geistiger Behinderung”, Journal des Viktor Frankl-
Institut, Vol. 5, Nr. 2, 1997, s. 67. Anlam keşfinin evrenselliği ile ilgili daha
başka bulgular için bkz. Frankl, Duyulmayan Anlam Çığlığı, s. 25-27.
37 Bkz. Cüceloğlu, Doğan, İnsan ve Davranış, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1991, s. 118-119; Doğan Cüceloğlu, İyi Düşün Doğru Karar Ver, 5. Baskı,
Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1994, s. 47.
226
Çağdaş Sosyal Teoride Din
38 Ornstein, Robert E., Yeni Bir Psikoloji, çev. E. Göka ve F. Işık, İnsan Yay.,
İstanbul, 1990, s. 30.
39 Tausch, Reinhard, “Sinnerfahrungen, Bedeutung für unser Leben und
Möglichkeiten der Förderung-empirischeAspekte”, Kompendium der Logo-
therapie und Existenzanalyse, Hrsg. W. Kurz ve F. Sedlak, Lebenskunst
Verl., Tübingen, 1995, s. 752-753.
40 Adler, Alfred, Wozu leben wir, Fischer Taschenbuch Verl., Frankfurt 1994,
s. 14; Adler, Alfred, Hayatın Anlam ve Amacı, çev. K. Şipal, Say. Yay.,
İstanbul, 1993, s. 8.
227
Çağdaş Sosyal Teoride Din
228
Çağdaş Sosyal Teoride Din
229
Çağdaş Sosyal Teoride Din
dâhilinde kabul eder. Bk. Kurz, Wolfram, “Die Bedeutung religiöser Er-
ziehung für die Entwicklung psychischer Gesundheit unter besonderer
Berücksichtigung logotherapeutischer Asbekte”, Kompendium der Logthe-
rapie und Existenzanalyse, Hrsg. W. Kurz ve F. Sedlak, Lebenskunst Verl.,
Tübingen, 1995, s. 543, Dipnot 15.
46 Logoterapi’nin kullandığı başlıca psikoterapik teknikler, yoğunluk düzeyine
göre şu şekilde sıralanabilir: Çelişik Niyet (Paradoxe Intention), Düşünce
Odağını Değiştirme (Dereflektion), Telkin (Suggestion) ve Vaziyet Alma
(Einstellungsmodulation). Sözü edilen tekniklerle ilgili geniş bilgi için bkz.
Frankl, Das Leiden am sinnlosen Leben, s. 56-69; Frankl, Ärzliche Seelsorge,
s. 230-251; Frankl, Duyulmayan Anlam Çığlığı, s. 101-146; Frankl, Zeiten der
Entscheidung, s. 119-142; Lukas, Auch dein Leben hat Sinn, s. 51-90.
47 Frankl, Duyulmayan Anlam Çığlığı, s. 101; Ayrıca Bkz. Kurz, “Der Mensch
in der Entfremdung von sich Selbst”, s. 17.
48 Geniş bilgi için bkz. Lukas, Elizabeth, “Zuordnung der klinisch-diagnos-
tischen Leitlinien der ICD-10 zur logotherapeutischen Therminologie”,
Journal des Viktor Frankl Instituts, Vol. 5, Nr. 2, 1997, s. 34-36.
49 Böschemeyer, Die Sinnfrage in Psychotherapie und Theologie, s. 28.
230
Çağdaş Sosyal Teoride Din
231
Çağdaş Sosyal Teoride Din
54 Geniş bilgi için bkz. Lukas, Elizabeth, Weisheit als Medizin, Quel Verl.,
Stuttgart, 1997, s. 25-27; Frankl ve Kreuzer, age., s. 18-19; Frankl, “Was
İst Logotherapie”, s. 77: Dienelt, Erziehung zur Verantwortlichkeit, s. 13;
Süddentsche Institut für Logotherapie, s. 2.
55 Logoterapi’nin değerler ve din ile ilişkisi ile ilgili geniş bilgi için bkz. Ba-
hadır, Hayatın Anlam Kazanmasında Psiko-Sosyal Faktörler ve Din, 22-34.
56 Frankl’ın felsefesine yönelik bazı eleştiri ve tenkitlere rastlamamıza rağ-
men ulaşabildiğimiz bilgiler dâhilinde tedavi tekniği olarak Logoterapi’ye
karşı, ileri sürdüğü tezi reddedecek esaslı bir tenkide rastlayamadık. Fabri
ve Lukas, Auf den Spuren des Logos, s. 175; Kolbe, Heilung oder Hindernis,
s. 211; Hahn, Sinn suchen-Sinn finden, s. 9; Böschemeyer, Die Sinnfrage in
Psychotherapie und Theologie, s.12.
57 Psikoloji literatüründe engellenme (fustration) kavramı, “belirli bir ama-
ca veya hedefe doğru güdülenmiş organizmanın, iç veya dış çevreden
kaynaklanan çeşitli nedenlerden ötürü hedefine ulaşamaması” şeklinde
tanımlanmaktadır. Engellenmeye yol açan nedenler, biri organizmanın
kendinden, diğeri çevresinden olmak üzere iki temel kaynaktan besle-
nir. Bkz. Krech David ve Crutchfield Richard S., Sosyal Psikoloji, çev.
Erol Güngör, İ. Ü. E. F. Yay., İstanbul, 1979, s. 69-70, Cüceloğlu, İnsan
ve Davranışı, s. 279; Baymur, Genel Psikoloji, s. 86; Morgan, Clifford T.,
Psikolojiye Giriş Ders Kitabı, çev. H. Arıcı ve diğerleri, 5. Baskı, Hacette-
pe Üniv. Psikoloji Bölümü Yayınları, Ankara, 1988, s. 228-229. Be-
densel hastalıklar, fiziksel eksiklikler gibi biyolojik sorunlar ile suçluluk
232
Çağdaş Sosyal Teoride Din
233
Çağdaş Sosyal Teoride Din
61 Frankl ve Kreuzer, Im Anfang war der Sinn, s. 25; Frankl, İnsanın Anlam
Arayışı, s. 92; Kurz, “Der Mensch in der Entfremdung von sich Selbst”, s. 24.
62 Hahn, Sinn suchen-Sinn finden, s. 34.
63 Frankl, Ärzliche Seelsorge, s. 16; Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, s. 91; Kolbe,
Heilung oder Hindernis, s. 221.
64 Bkz. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, s. 91-92. Frankl, “Kendini Gerçekleş-
tirme ve Kendini İfade Etmenin Ötesinde”, s. 221-22; Kurz, “Der Mensch
in der Entfremdung von sich Selbst”, s. 24-25.
65 Frankl, “Was ist Logotherapie”, s. 80.
66 Biyo-fizyolojik değişmelerin psikolojik alandaki yansımaları.
234
Çağdaş Sosyal Teoride Din
235
Çağdaş Sosyal Teoride Din
72 Frankl, “Der Wille zum Sinn”, (In) Der Wille zum Sinn, s. 12; Lukas, Psy-
chologische Seelsorge, s. 17.
73 Bkz. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, s. 95; Frankl, Duyulmayan Anlam
Çığlığı, s. 19; Frankl, “Was ist Logotherapie”, s. 79; Frankl, Viktor, “Die
Pluralismus der Wlissenschaften und die Einheit des Menschen”, (In) Der
Wille zum Sinn, 3.Auflage, Piper Verl., München, 1996, s. 139; Frankl,
“Kendini Gerçekleştirmenin ve Kendin İfade Etmenin Ötesinde”, s. 321;
Kolbe, Heilung oder Hinderniss, s. 223; Hahn, a.g.e., s. 13.
236
Çağdaş Sosyal Teoride Din
237
Çağdaş Sosyal Teoride Din
238
Çağdaş Sosyal Teoride Din
239
Çağdaş Sosyal Teoride Din
240
Çağdaş Sosyal Teoride Din
lında basılan Der Leidende Mensch adlı eserinde yer alan “Ho-
mopatiens” adlı makalesinde, Varoluş analizine uygun bir tanrı
ispatı (Gottesbeweis) için şu açıklamaları yapar. “İnsan, varolu-
şunu ancak anlam ve değerlere bağlı gerçekleştirebileceği için
bu yönelişi, insan ötesi bir varlığa doğru olmak zorundadır”.85
“Eğer varsam, anlam’a ve değere yönelik varımdır. Anlam ve
değerlere yönelik varolduğuma göre benim değerimden zo-
runlu olarak daha üstün değerlere sahip bir ‘şey’e (Etwas)
yöneliğimdir. Başka bir ifadeyle ben öyle bir şeye yöneliğim-
dir ki, aslında o bir ‘şey’ değil, aksine bir ‘birisi’ ( Jemand), bir
‘kişi’ (Person) olmak zorundadır. Ancak, bu kişi beni aşan, bir
‘kişi-üstü’ (Überperson) olmalıdır. Bir cümle ile, varolduğuma
göre, her zaman tanrıya yöneliğimdir”.86 Başka bir sözünde
Frankl şöyle der: “İnsanın ruhsal derinliğinde güçlü bir özlem
hâkimdir. Bu şiddetli özlemin, susuzluğun konusu ve hedefi
tanrıdan başkası olamaz.”87
Frankl, tanrı ile ilgili görüşlerini kendine göre sistema-
tize ederek dindarlık ile ilgili görüşlerine de yayar. Tanrı ve
dindarlık anlayışında öne çıkan en temel kavram “Bilinçdışı”
kavramıdır. Bu anlayışa göre her insan farkında olarak ya da
olmayarak, fakat kesin olarak tanrıyı içselleştirmiştir ve O’na
bilinçdışından bağlanmıştır. İnsanın tabiatı gereği bağlandığı
tanrıyı Frankl, “Bilinçdışı Tanrısı” (Unbewusste Gott) kavramıy-
la tanımlar. Ona göre böyle bir bağlılıktan doğan kaçınılmaz
dindarlık. “Bilinçdışı Dindarlık”tır (Unbewusste Religiösität).88
Frankl’a göre insanın tanrıya yönelişi ontolojiktir. Zira bu
yönelişin esası ve dinamiği, varlığın derinliklerinde saklıdır.
241
Çağdaş Sosyal Teoride Din
242
Çağdaş Sosyal Teoride Din
243
Çağdaş Sosyal Teoride Din
244
Çağdaş Sosyal Teoride Din
245
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Genel düşünce sistemini hariç tutarsak, Frankl teorisinin
özellikle terminoloji noktasında bir takım anlaşılma güçlükle-
riyle karşı karşıya olduğu tespit edilebilir.
Dikkati çeken en büyük güçlük, teorisini temellendirmede
kullandığı genel veya orijinal kavramların, kullanım amacına
uygun anlaşılmasında ortaya çıkmaktadır. Frankl, açıklamala-
rında, pek çok anlama gelen kavramları kullandığı gibi, litera-
türde daha önce yer almamış, çözümlenmesi yapılmamış bir-
takım kavram ve kavram grupları da kullanır. Sinn, Über-Sinn,
Geist, Transzendenz, Unbewusst… gibi kavramlar bu anlamda
en fazla dikkat çeken kavramlardır. Felsefe altyapısının önemli
bir dayanağı olarak hocası Scheler’den Logoterapi’ye aktardığı
kavramlarla Frankl, teorisinin daha da karmaşık bir yapı ka-
zanmasına neden olmuştur.
Logoterapi ve Varoluş Analizi’nin (Existenanalyse) anla-
şılmasını zorlaştıran belli başlı güçlükleri özetlediği için bura-
246
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Adler, Alfred, Wozu leben wir, Fischer Taschenbuch Verl., Frankfurt,
1994.
Adler, Alfred, Hayatın Anlam ve Amacı, çev. K. Şipal, Say Yayınları,
İstanbul, 1993.
Armaner, Neda, Din Psikolojisine Giriş-I, Ayyıldız Matbaası, Ankara,
1980.
247
Çağdaş Sosyal Teoride Din
248
Çağdaş Sosyal Teoride Din
249
Çağdaş Sosyal Teoride Din
250
Çağdaş Sosyal Teoride Din
251
Çağdaş Sosyal Teoride Din
252
Mehmet Vural*
Giriş
“Öteki/Başkası felsefesi” filozofu olarak tanınan çağdaş
düşünür Emmanuel Levinas, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak
12 Ocak 1906 tarihinde Litvanya’nın Kaunas şehrinde dünya-
ya geldi. Çocukluk ve gençlik yıllarında Rusça ve İbranîce öğ-
renerek sinagogda dinî eğitim aldı. Ailesinin etkisiyle Musevî
ilâhiyatı ve Talmud okumaları yaptı. Kitapçılık yapan babası-
nın mesleği sayesinde küçük yaşlardan itibaren kitaplarla iç içe
253
Çağdaş Sosyal Teoride Din
255
Çağdaş Sosyal Teoride Din
256 256
Çağdaş Sosyal Teoride Din
257
Çağdaş Sosyal Teoride Din
258
Çağdaş Sosyal Teoride Din
259
Çağdaş Sosyal Teoride Din
zaman vardır. Oysa “On Emir”de olduğu gibi, buyruk, yani bi-
rinin diğerine buyurması, etiğin asıl vuku bulduğu yerdir.
“Etiğin filozofu” olarak da anılan Levinas’ın ortaya koy-
duğu etik, klasik etik teorilerden oldukça farklıdır. O, uygula-
malı ya da normatif bir etik teori ortaya koymamakta, bunun
yerine etiğin yaşamdaki ve felsefedeki yerini belirlemeye, bir
bakıma metaetik yapmaya çalışmaktadır. Onun Öteki, komşu,
Başkası, yüz yüze ilişki ve sorumluluk terimlerinden hareket-
le oluşturduğu etik teorisinden klasik etik kuralları çıkarmak
imkânsızdır. O, eserlerinde sıkça yeni bir etik ortaya koymadı-
ğını, etiğin aşkınlığı üzerine yaptığı çalışmaların nihayetinde
ortaya bu sonucun çıktığını söylemektedir.11
Levinas’ta Başka’nın olmadığı bir etikten bahsetmek
imkânsızdır. Özne ile birlikte mutlaka Öteki’nin de olması ge-
rekmektedir. Ancak onun etiği özne merkezli bir etik değildir;
tam tersine öznenin tüm edimleri Öteki içindir. Onda etik ilişki
iki kişiden çok toplulukta mümkündür. Çünkü etik, doğası ge-
reği iki kişi arasında başlar, ancak adalet için en az bir kişi daha
gereklidir. Toplulukta üçüncü kişi olur olmaz Başkası’yla etik
ilişki siyasal hâle gelir ve ontolojinin bütünleştirici söylemi içine
girer.12 Ayrıca Öteki’nin, kendi yakını da olan bir Başkası karşı-
sında üçüncü şahıs konumunda olup karşılaştırma ve kıyaslama
yapabilmesi ancak en az üç kişi ile mümkündür.13 Bazı Levinas
yorumcuları, yansız bir akıl olarak da nitelenen bu üçüncü kişiyi,
Tanrı ya da toplumsal kurum ve yasalar olarak yorumlamışlardır.
Levinas’a göre, komşu ya da Başkası, Tanrı’dan çok Başka’dır.
Yom Kippur (Kefaret Günü) bağışlanışını elde etme için ilk önce
Başkalarının gönlünü almak gerekir. Tanrı’ya karşı işlenen gü-
nahların Kefaret Günü’nde affedilmesine rağmen, Başkası’na
260
Çağdaş Sosyal Teoride Din
261
Çağdaş Sosyal Teoride Din
262
Çağdaş Sosyal Teoride Din
263
Çağdaş Sosyal Teoride Din
264
Çağdaş Sosyal Teoride Din
a) Varlıksız Tanrı
Jean-Juc Marion’un (doğ. 1946) Varlıksız Tanrı (God Wit-
hout Being) adlı kitabından oldukça etkilenen Levinas, nega-
tif/apofatik teoloji ile Tanrı’yı varlığın ötesinde ya da varlıksız
olarak düşünmektedir. O, Tanrı’yı aşkınlık, yücelik ve sonsuz-
lukla niteleyerek, ontolojik olarak O’nun varlıktan Başka olu-
şuna vurgu yapmaktadır. Aslında bu Varlıksız Tanrı fikrinin
kökenini aykırı papa Meister Eckhart’a (1260-1328) kadar
götürmek mümkündür. Ayrıca o, Volozyneli Rabbi Haim’den
(1749-1821) ve onun Nefesh ha-Hayim adlı eserinden esinle-
nerek Tanrı adından söz edecektir. Buna göre Tanrı bir kavram
değildir, çünkü olmayı ve olanı aşar ama tam olarak bir idea
terimiyle de adlandırılamaz.25
Levinas’a göre, varlığın bulaşmadığı bir Tanrı’yı işitmek,
metafiziğe ve onto-teolojiye düşmüş olacak varlığı unutul-
maktan çekip çıkarmaktan daha az önemli olmayan ve daha az
geçici olmayan bir beşerî olasılıktır. Bu summun ens, en yüksek
var olan kısacası –felsefenin ona sunduğu ödünç adla Tanrı–
var olanın bulaşmadığı bir varlıktır.26
Levinas’a göre, tüm Başkalığın kaynağı Tanrı olup bu du-
rum kişiyi Öteki’ne/Başka’ya bağlayan yegâne bağdır. Başkası
Tanrı değildir; fakat Tanrı bu ilişkinin mekânıdır. Ona göre
Tanrı, bir anlamda par excellence (Mükemmel Başka)’dır, Başka
olarak Başka, Mutlak olarak Başka’dır. Ona göre, gerçek adale-
tin kurulması Başkası ile başlar; çünkü Başka Tanrı’ya benden
daha yakındır. Sonsuz fikrinin taşıyıcısı olan Başkası’nın yüzü
265
Çağdaş Sosyal Teoride Din
266
Çağdaş Sosyal Teoride Din
267
Çağdaş Sosyal Teoride Din
268
Çağdaş Sosyal Teoride Din
269
Çağdaş Sosyal Teoride Din
270
Çağdaş Sosyal Teoride Din
47 Agm,, s. 196.
48 Gözel, Varlıktan Başka: Levinas Metafiziği’ne Giriş, s. 230.
49 Levinas, Tanrı, Ölüm ve Zaman, s. 181.
50 Age., s. 188.
271
Çağdaş Sosyal Teoride Din
272
Çağdaş Sosyal Teoride Din
273
Çağdaş Sosyal Teoride Din
274 274
Çağdaş Sosyal Teoride Din
275
Çağdaş Sosyal Teoride Din
V. Peygamberlik
Levinas’a göre, insanın Tanrı’ya tanıklık etmesi peygam-
berlikle mümkündür. O, peygamberliği –din ve Tanrı anlayı-
şında olduğu gibi– etikle kurmaktadır. Ona göre peygamberler,
276
Çağdaş Sosyal Teoride Din
277
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Düşünürlerin ortaya koydukları fikir ve kuramları, yaşa-
dıkları dönemin gerçekliği ve paradigmasından ayrı düşünmek
zordur. Bir bakıma düşünceyi o dönemin şartları belirlemek-
tedir. Buna en iyi örneklerden birisi Levinas’tır. İkinci Dünya
Savaşı ve Nazizm yaşanmasaydı Levinas’ın felsefesi yine aynı
olur muydu? Heidegger’e hayranlıkla başladığı yolda daha son-
ra ona karşı duran bir felsefe geliştirme ve onu şiddetle eleş-
tirme çabası yine ortaya çıkar mıydı? Bu gibi sorular, Levinas
okumalarında sürekli akla gelmektedir.
“Ben felsefe üretiyorum, teoloji değil” dese de Levinas’ın
çabası, İbranîce bilgisini (dini) Yunancaya (felsefeye) çevirme
teşebbüsü olarak görülebilir. Zira Yahudi kültürü Levinas’ın
düşüncesinin oluşumunda büyük bir role sahiptir. Filozofun
“Öteki/Başkası” vurgusunda Yahudilik öğretileri bir yana, Ya-
hudilerin yaşadığı tarihsel bir deneyimin, yani Nazi dehşeti-
nin önemli bir payı vardır. Onun felsefesinin İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra aldığı dönemeçte, yani Heidegger’e ve var-
lık düşüncesine karşı başlangıçtaki hayranlığın sonradan düş-
manlığa dönüşmesinde, Alman filozofun Nasyonal-Sosyalist
Parti’ye katılmasının ve Hitler rejimi altında Yahudilerin ya-
şadığı trajik olayların, hiç kuşkusuz belirleyici bir rolü olmuş-
tur.70 Bununla birlikte Levinas’ın felsefesinin temelinde yine
de Heidegger’in düşünceleri bulunmaktadır.
Levinas’a göre, Yahudilerin temel düşüncesi olan seçilmiş
topluluk anlayışı, onları diğer toplulukların üstünde ayrıcalıklı
bir kavim olarak ortaya koymamakta, aksine Tanrı’nın onla-
278
Çağdaş Sosyal Teoride Din
279
Çağdaş Sosyal Teoride Din
72 Alford, C. Fred, “Levinas and Political Theory”, Political Theory, Vol. 32,
No. 2, 2004, s. 147.
280
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Alford, C. Fred, “Levinas and Political Theory”, Political Theory, Vol.
32, No. 2, 2004, ss. 146-171.
Atakul, Nur Betül, Emmanuel Levinas’ın Düşüncesinde Din, MÜ
SBE Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, İstanbul, 2012,
(Yüksek Lisans Tezi).
Bersanconi, Robert, Levinas Okumaları, çev. Z. Direk, Pinhan Yayın-
cılık, İstanbul, 2011.
Çelebi, Volkan (Söyleşen), “Danielle Cohen-Levinas ile Söyleşi”,
MonoKL, Levinas Özel Sayısı, ed. V. Çelebi, Yıl 4, No. VIII-IX,
2010, ss. 738-746.
Çelebi, Volkan (Söyleşen), “Fred Poche ile Söyleşi”, MonoKL, Levinas
Özel Sayısı, ed. V. Çelebi, Yıl 4, No. VIII-IX, 2010, ss. 766-776.
Çelebi, Volkan (Söyleşen), “Gilles Hanus ile Söyleşi”, MonoKL, Levi-
nas Özel Sayısı, ed. V. Çelebi, Yıl 4, No. VIII-IX, 2010, ss. 804-815.
Çelebi, Volkan (Söyleşen), “Richard A. Cohen ile Söyleşi”, MonoKL,
Levinas Özel Sayısı, ed. V. Çelebi, Yıl 4, No. VIII-IX, 2010, ss.
791-801.
Descartes, Söylem, Kurallar, Meditasyonlar, çev. A. Yardımlı, İdea Ya-
yınevi, İstanbul, 1996.
“Emmanuel Levinas ile Söyleşi”, çev. C. Haşimi, Özkan Gözel, Tez-
kire, S. 38-39, 2004, ss. 147-157.
Göka, Erol, “Benim Levinas’ım”, Tezkire, S. 38-39, 2006, ss. 71-94.
281
Çağdaş Sosyal Teoride Din
282
Burcu Bayer*
KUTSAL VE PROFAN
DİYALEKTİĞİNDE ELIADE’NİN DİN
ANLAYIŞI
283
Çağdaş Sosyal Teoride Din
1 Dağlı, Rabia. Bir Dinler Tarihçisi Olarak Mircea Eliade: Hayatı Eserleri
Dinler Tarihine Katkıları, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-
tüsü, İzmir, 2004 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 1-3.
2 Demirci, Kürşad. “Eliade, Mircea”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklope-
disi, C. XI, 2000, s. 34.
286
Çağdaş Sosyal Teoride Din
287
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Din ve Kutsal
Eliade’nin din anlayışından bahsederken onun din kavra-
mına düştüğü şerh ve din yerine kutsal kavramını tercih etme-
siyle işe başlamak yerinde olacaktır. Eliade’ye göre din kavramı
kutsalla mukayese edildiğinde dar ve sınırlı bir alanı ihtiva eder.
Halihazırdaki din mefhumu, farklı çağlardaki, coğrafyalarda-
ki ve kültürlerdeki dinî tecrübelerin tamamını kapsamakta ve
açıklamakta yetersiz kalacaktır. Sözgelimi, Antik Yunan, semavî
dinler, Hinduizm, Budizm ve Konfüçyanizm gibi ya da ilkel
denilen inançlar bağlamında yapılacak din tanımları birbirle-
riyle örtüşmeyecek hatta çatışacaktır. Din, Tanrı ve ulûhiyet an-
288
Çağdaş Sosyal Teoride Din
7 Eliade, Mircea. Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, çev. Prof. Dr. Mehmet
Aydın, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1990, s. VIII.
8 Eliade, Mircea. Kutsal ve Dindışı, çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Gece
Yayınları, Ankara, 1992, s. XI.
9 Adıbelli, Ramazan. Mircea Eliade ve Din, İz Yayıncılık, İstanbul, 2011, s.
85-87.
289
Çağdaş Sosyal Teoride Din
290
Çağdaş Sosyal Teoride Din
291
Çağdaş Sosyal Teoride Din
15 Eliade, Mircea. Dinler Tarihine Giriş, çev. Lale Arslan, Kabalcı Yayınları,
2. Baskı, İstanbul, 2009, s. 39.
16 Adıbelli, Mircea Eliade ve Din, s. 95-97.
292
Çağdaş Sosyal Teoride Din
17 a.g.e., s. 102.
18 Allen, Douglas. “Mircea Eliade’s Phenomelogical Analysis of Religious
Experience”, The Journal of Religion, Vol. 52, No. 2, 1972, s. 177.
293
Çağdaş Sosyal Teoride Din
294
Çağdaş Sosyal Teoride Din
295
Çağdaş Sosyal Teoride Din
296
Çağdaş Sosyal Teoride Din
297
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kutsalın Diyalektiği
Hiyerofanilerin bu ikinci özelliği bizi kutsal ile profanın
diyalektik ilişkisine ulaştırır. Zira kutsal her zaman için aslî
olarak kutsal olmayan, yani dindışı bir nesne aracılığıyla or-
taya çıkar. Hiyerofaniler olarak adlandırdığımız bu varlıklar,
kavramlar, simgeler, aslen doğal, maddî dünyamızın bir unsuru
olmaları bakımından profandırlar, ancak kutsalın onlarda te-
zahür etmesi sebebiyle kutsallaşmışlardır. Kendi doğal fizik-
sel özellikleri nedeniyle değil, kendilerinden farklı bir şeyi ifşa
ettikleri için kutsal sayılırlar. Haliyle, nesnelerin kutsallıkla-
rı onların temsil ettikleri güçten kaynaklanır. Eliade’ye göre
herhangi bir nesne bilkuvve olarak hiyerofani olma ihtimalini
içinde barındırır.27 Dindışı bir nesnenin anlam ve değerinin
değişerek kutsalın bir temsili olmasının imkânı, Durkheim’ın
iddiasının aksine bu kavram çifti arasında antitetik değil, diya-
lektik bir ilişki olduğunu gösterir. Fakat esas dikkat çekici olan,
bir nesnenin kutsalın tecellisi hâline geldiğinde dahi maddî
olarak kendi olmaya devam etmesidir.
Eliade’nin hiyerofanilerin paradoksu olarak ifade edece-
ği bu durum, kutsalın diyalektiğinin bir sonucudur. Kutsalın
kendisinde belirdiği nesne, ona şahit olan dindar bir insanın
tecrübesine göre doğaüstü bir gerçekliği temsil etmektedir.
Fakat aynı nesne, dış görünüşü açısından herhangi bir değişik-
298
Çağdaş Sosyal Teoride Din
299
Çağdaş Sosyal Teoride Din
300
Çağdaş Sosyal Teoride Din
301
Çağdaş Sosyal Teoride Din
302 302
Çağdaş Sosyal Teoride Din
303
Çağdaş Sosyal Teoride Din
40 a.g.e, s. 77.
41 a.g.e., s. 74.
42 Eliade, Kutsal ve Dindışı s. 80-86.
304
Çağdaş Sosyal Teoride Din
306
Çağdaş Sosyal Teoride Din
307
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Yeni Hümanizm
Eliade, dindar insanın karşısına profanı, tarihsel insanın
karşısına da moderni çıkartırken insanın iki temel yönelimin-
den bahsetmektedir: Arkaik, geleneksel, mitsel insan kutsalın
varlığını kabul edip zamanı, mitleri, sembolleri bu kutsalın te-
zahürleri olarak görürken modern profan insan kutsalı redde-
dip evreni salt mekanik yasalarla anlıyor, araçsal akla güveniyor
ve varlığının manevî boyutunu göz ardı ediyor. Eliade’nin tarih
okumasında da bu diyalektik açıkça izlenebilir. İnsan, cennet-
ten düşerek dünyadaki beşerî varlığını sürdürmeye başlamış,
cehaletiyle, kötülükle, günahla, sınırlı olmakla tanışmıştı. Din-
ler de tam bu noktada devreye girerek insanın tekrar kaybedil-
miş cennete ulaşmasının, beşer hâlinin aşılarak kutsalla yeniden
irtibata girmenin yolları olarak tezahür etmişti. Eliade, birinci
düşüşten itibaren insanın kutsal ve profan ayrımında bilinç dü-
zeyinde kutsalı yaşattığını söyler. Modern zamanları başlatan
ikinci düşüşün miladı ise hümanizm düşüncesinin başat hâle
gelmesidir. Evrenin ve anlamın merkezinin kutsaldan beşere
çekilmesinin sonuçları ise felsefe, sosyoloji ve siyaset tarihi üze-
rinden rahatça okunabilir. İkinci düşüşten itibarense kutsal, bi-
linçaltına itilmiştir.47 Bugünkü manevî krizlerin, ateizmin, ma-
teryalizmin sebebi insanın bu tercihinden kaynaklanmaktadır.
Buna müsaade eden şey ise, evrenin ve kutsalın yapısındaki
temel diyalektiktir. Nitekim, kutsalın kendini ifşa ederken aynı
zamanda bir nesnenin arkasında gizlenip kamufle olması para-
doksal bir gerilim yaratmaktadır. Kutsal tecelli ederken eş za-
manlı olarak gizleniyordur da. İnsan bakışını eğer aşikâr olana
308
Çağdaş Sosyal Teoride Din
309
Çağdaş Sosyal Teoride Din
310
Çağdaş Sosyal Teoride Din
311
Çağdaş Sosyal Teoride Din
56 A.g.e, s. 461-462.
57 Adıbelli, “Mircea Eliade’in Yeni Hümanizm Projesi”, s. 78-79.
312
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Eleştiriler
Buraya kadar bir sıradüzeni içinde sistemli bir bütünlük
biçiminde açıklamaya çalıştığımız Eliade’nin görüşleri, kendi
çağdaşları ve ardından gelen akademik nesil tarafından eleşti-
rilmiştir. Kısa da olsa bu eleştirilerden bahsetmek, Eliade’nin
düşünce sistemini netleştirmesi bakımından önem arz etmek-
tedir. Genel olarak Eliade’nin dinler tarihi düşüncesine yönel-
tilen eleştiriler onun düşüncesinin ön kabullerinden olduğu
kadar metodolojik boşluklar ve tutarsızlıklardan da kaynaklan-
maktadır. Temel olarak bu eleştiriler, Eliade’nin betimlemeli
bir yaklaşım yerine sezgisel bir yaklaşımı seçerek nesnelliğin
alanından uzaklaşmasına, kutsalın ve kutsal ile profanın diya-
lektik yapısını peşinen kabul etmesine, sembolik yapılara ar-
ketipler olarak ontolojik bir değer atfetmesine, homo religious’u
aslî insan olarak görmesine ve Dinler Tarihi alanı içinde de-
ğer yüklü bir felsefe yapmasına yöneliktir. Sözgelimi, Brauer,
Eliade’nin yönteminin bir dilemmaya yol açtığını iddia eder.
Eliade, Dinler Tarihçisinin ampirik verilerden yola çıkmasını
salık vermektedir, fakat daha sonra bu verilerin onda metafiziğe
ve teolojiye açılan iç görüye ve anlayışa ulaştırması gerektiğini
söylemektedir. Eliade’nin yaratıcı hermeneutik adını verdiği
maddeden metafiziğe açılan bu süreç ise nesnel, hesabı veri-
lebilir, nesnelleştirilebilir görünmemektedir Eliade’nin hiyero-
fanileri inceleyerek bunların ortak noktaları olan arketiplere
ulaşma çabasında kolayca aşırı genelleştirmelerde bulunduğu
söylenmektedir. Bu meyanda Eliade, kendi teorisini destekle-
meyen verileri göz ardı ettiği yönünde eleştirilmiştir. Özellikle
sembollerin anlamları üzerine çalışmalarında bu ontolojik zıp-
lamalar çok daha aşikâr hâle gelmektedir. Bu nedenle Leach,
Eliade’nin ampirik yöntemden şahsî bir mistisizme vardığını
313
Çağdaş Sosyal Teoride Din
314
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Eliade, din kavramının tanımlanmasında yalnız sınırlı bir
çerçeveyle yetinilmesini, meselenin dikkate değer veçhelerinin
dışarıda bırakılması olarak gördüğü için, din kavramına daha
geniş bir tanım vermeyi yeğler. Bu tanımı da “kutsalın tecrü-
besi” ifadesinde görürüz. Kutsalın tecrübesi olan din, kendini
bu kutsalın tezahürleri olan dinî fenomenler, semboller, mitler,
efsaneler, ritüeller ve halkların hiyerofanilere dair düşüncele-
315
Çağdaş Sosyal Teoride Din
miş bir dünya idi. Fakat, insanın içindeki kutsal asla tamamen
kaybolamayacağı için modern birey materyalizm ya da sosya-
lizm gibi düşünce akımlarının içinden de bir kutsallık türeti-
yor yahut da gündelik hayat pratiklerinde kamufle olmuş bir
kutsalı yaşamaya devam ediyordu. Eliade, buradan hareketle
Dinler Tarihi disiplinine kurtarıcı bir görev biçiyor, insanın
kutsalla yeniden bütünleşmesi için arkaik dinleri, mitleri, sem-
bolleri, ritüelleri araştırmasını, bu araştırmanın neticesinde de
üst bir bilince ulaşabileceğini öne sürüyordu.
Burhanettin Tatar’a göre Eliade’yi ilginç kılan husus, her
ne kadar eserlerinde “rasyonel düşünce”yi doğrudan felsefî bir
tartışma konusu yapmasa da sık sık arkaik bilinç ile modern,
profan, rasyonel bilinç arasında varlık, zaman, mekân, tarih,
kutsal ve mit gibi temel kavramlar noktasında ortaya çıkan ay-
rımları dile getirmesi ve her iki bilinci yer yer karşılıklı sorgula-
maya tâbi tutmasıdır. Eliade’nin temel amacı bir taraf lehinde
sonuca varmak yerine her iki bilinci aşan yeni bir bilince, “Yeni
Hümanizm” adını verdiği bilinç hareketine bizi sevk etmektir.
Bu nedenle Eliade’de Yeni Hümanizm, “rasyonel düşüncenin
kendi varlığını ve özgürlüğünü yitirmeksizin rasyonel dü-
şünce öncesiyle ilişkisini yeniden nasıl kurabileceği sorusunu
yönlendiren bir rol üstlenir”.67 Eliade’nin dinî fenomenlerin
morfolojisini çalıştığı eserleri onun külliyatında önemli bir yer
tutmaktadır. Özellikle arkaik dinlerdeki sembolleri, mitleri ve
ritüelleri incelerken bir yandan da bu incelemeler zihnindeki
teoriyi destekleyen unsurlar olarak işlev görür. Bu bakımdan
Eliade’nin Dinler Tarihi çalışmaları değer yüklüdür ve salt bi-
lim yapmak niyetinde değil, bu bilim sayesinde insanın kutsal
yanıyla yeniden bütünleşmesinin yollarını göstermek amacını
hep göz önünde tutar. Eliade’nin bu yaklaşımı disiplin içinde
çokça tartışılmış ve eleştirilmiştir. Metodolojik problemlerine
317
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Adıbelli, Ramazan. Mircea Eliade ve Din, İz Yayıncılık, İstanbul,
2011.
Adıbelli, Ramazan. “Mircea Eliade’ın Türkçeye Çevrilen Din Bilimi
Çalışmalarının Tanıtımı ve Çevirilerin Değerlendirilmesi”, Bi-
limname, C. XVII, S. 2, 2009, ss. 187-227.
Adıbelli, Ramazan. “Mircea Eliade’in Yeni Hümanizm Projesi”,
Umran Dergisi, S. 222,2013, ss. 72-80.
Allen, Douglas. “Dini Tecrübenin Fenomenolojik Tahlili”, (İç.)
Din ve Fenomenoloji Mircea Eliade’nin Eserlerine Toplu Bakış,
ed. Constantin Tacou, çev. Havva Köser, İz Yayıncılık, İstanbul,
2000, ss. 63-73.
Allen, Douglas. “Mircea Eliade’s Phenomelogical Analysis of Reli-
gious Experience”, The Journalof Religion, Vol. 52, No. 2, 1972,
ss. 170-186.
Allen, Douglas. Myth and Religion in Mircea Eliade, Routledge, New
York, 2002.
Alıcı, Mustafa. “Kutsalın Peşindeki Adam: Ölümünün 19. Yılında
Mircea Eliade İçin Kısa Bir Rehber”, EKEV Akademi Dergisi, Yıl
9, S. 24, 2005, ss. 51-74.
Çiftçi, Hilal, “Mircea Eliade’nin İslamiyet’e Yaklaşımı”, III. Türkiye
Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı-I, İLEM, İstan-
bul, 2014, ss. 165-176.
Eliade, Mircea. Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu, çev. Prof. Dr.
Mehmet Aydın, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990.
Eliade, Mircea. Dinler Tarihine Giriş, çev. Lale Arslan, Kabalcı Ya-
yınları, 2. Baskı, İstanbul, 2009.
318
Çağdaş Sosyal Teoride Din
319
Ahmet Tak*
Giriş
Çağdaş sosyal teoride din üzerine bir kitapta Gellner’e yer
verilmiş olması bazı açılardan kabul edilebilir olsa da Gellner’i
doğrudan dinî konuları çalışan bir sosyolog veya antropolog
olarak değerlendirmemiz oldukça zor görünmektedir. Doğru-
dan bir din teorisi geliştirmekle hiçbir şekilde uğraşmamıştır.
Gellner’in bu derleme içinde yer almasının nedeni, İslâm’a gös-
terdiği yoğun ilgidir. Ancak Gellner, din sosyolojisi bağlamında
bir din olarak İslâm’ı çalışmaktan ziyade, toplumsal bir siste-
321
Çağdaş Sosyal Teoride Din
İslâm ve Modernlik
Gellner’e göre, İslâm’ın bünyesindeki halk İslâm’ı ve daha
sahih olan ilme dayalı İslâm (Büyük Gelenek) şeklinde iki de-
ğişkene bağlı tarihsel ayrım, İslâm’ın moderniteye uyumuna
yardımcı bir unsur olarak hizmet görür. İslâm’ın Büyük Ge-
leneği rahatlıkla modernleştirilebilir. “Halk değişkeni kültürel
azgelişmişlikle suçlanarak ya da sömürgesel baskının siyasal
hileleriyle ilişkilendirilerek reddedilirken, ‘saf ’ değişken bozul-
mamış kökenleriyle ve canlanan, ihtişamlı modern gelecekle
özdeşleştirilebilir” (2012: 18). Müslüman toplumda hem arın-
ma/yenilenme hem de eski bir yerel kimliğin tekrardan kabul
görmesi ancak aynı tek dil ve sembol dizisi içinde ve tek bir
İslâm ile gerçekleştirilebilir. Daha önceki dönemde merkezî
İslâmî geleneğin gölgesi durumunda olan İslâm’ın halk yoru-
mu, artık bütün olumsuzlukların baş müsebbibi olarak günah
keçisi hâline getirilmiş bulunmaktadır. Her türlü hiyerarşi
çevresel yorumlarla alâkalı görülüp reddedilirken, merkezdeki
yorum, “saf ”, siyasî ve sosyal açıdan eşitlikçi ve ilmî veçhesiyle
modern dünyaya uyumu daha kolay olan bir görünüm arz eder.
Gellner’e göre merkezî İslâm sanayi toplumunun ihtiyaç
duyduğu evrensel okur yazarlığı karşılayabilecek şekilde ilmi-
328
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Gellner ve Oryantalizm
Batı’da ortaya çıkan klasik İslâm çalışmalarının içinde yer
aldığı Oryantalizm ile Gellner’in yaklaşımı arasındaki ben-
zerlik ve farklılıklara göz atmak konumunu anlamamız açı-
sından faydalı olacaktır. Gellner bir dönemin gözde modeli
olan hidrolik Doğu despotizmi modeline yönelik söyledikleri
aydınlatıcıdır. Gellner söz konusu model ile İslâm’ın durumu
arasında kesin bir karşıtlık olduğunu söyler. “Bu model, so-
yutlanmış ve ayrılmış kırsal cemiyetlerin varlığının hepsi de
benzer ancak rekabet eden çıkarlara sahip ve iyi merkezîleşmiş
bürokratik devlete kayıtsızca tâbi olmuş zanaatkâr ve çiftçileri
bir araya getirdiğini varsayar” (2012: 107-108). Gellner, Kuzey
Afrika’nın rekabet içindeki kabilelerinin hiçbir vakit kayıtsız-
ca merkezî bürokratik bir devlete tâbi olmadıklarını ve siyasî
alanı devlete terk etmediklerini söyler. Ayrıca merkezî devle-
tin kabileler üzerindeki nüfuzu ne devasa sulama faaliyetinden
ne de devletin uyguladığı terörden kaynaklanmaz. Ne devletin
yoğun bir terör uygulayabilecek bir kudreti, ne de büyük bir
bürokratik örgütlenmeyi gerektirecek imar işleri söz konusuy-
du (2012: 108).
Gellner’e göre, genel kaide güçsüz bir devlet ve sağlam bir
kültür şeklinde kendini göstermektedir. Kültür nispeten açık
olma özelliğine sahiptir, irsî olmadığı gibi dışlayıcı da değildir.
Teşkilat ve hiyerarşiden yoksun bir sınıf olan ulema, tarafından
354 354
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Barkan, Ömer Lütfi (t.y.) Kolonizatör Türk Dervişleri, İstanbul,
Hamle Yayın Dağıtım.
Eickelman, Dale F. (2000) “From Here to Modernity: Ernest Gellner
on Nationalism and Islamic Fundamentalism”, (İç.) The State of
the Nation: Ernest Gellner and the Theory of Nationalism, Ed. John
A. Hall, Cambridge, Cambridge University Press, ss 258-271.
Ergin, Osman (1938) Türkiye’de Şehirciliğin Tarihi İnkişafı, İstanbul,
Cumhuriyet Gazete ve Matbaası.
Gellner, Ernest (1979) “State and Revolution in Islam”, Millenium:
Journal of International Studies, C. 8, S. 3, ss. 185-199.
Gellner, Ernest (1993) Postmodernism Reason and Religion, Londra
ve New York, Routledge.
---------- (1997) Nationalism, Londra, Weidenfeld & Nicholson.
---------- (2012) Müslüman Toplum, İstanbul, Kabalcı Yayınevi.
---------- (2013a) Uluslar ve Ulusçuluk, İstanbul, Hil Yayınları.
---------- (2013b) Milliyetçiliğe Bakmak, İstanbul, İletişim Yayınları.
İbn Haldun (1988) Mukaddime-I, İstanbul, Milli Eğitim ve Gençlik
ve Spor Bakanlığı Yayınları.
Lessnoff, Michael (2007) “Islam, Modernity and Science”, (İç.)
Ernest Gellner and Contemporary Social Thought, Ed. Siniša
Maleševic´ ve Mark Haugaard, Cambridge, Cambridge Univer-
sity Press, ss. 189-226.
369
Çağdaş Sosyal Teoride Din
370
Celaleddin Çelik*
371
Çağdaş Sosyal Teoride Din
372
Çağdaş Sosyal Teoride Din
373
Çağdaş Sosyal Teoride Din
374
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Dinin İşlevi
Luhmann ilk dönem çalışmalarında “dinin işlevi ve orga-
nizasyonu” konusuna özel ilgi duymuştur. Bu bağlamda ön-
celikle dinin “belirsizlik ve karmaşıklığı azaltma” işlevini öne
381
Çağdaş Sosyal Teoride Din
383
Çağdaş Sosyal Teoride Din
388
Çağdaş Sosyal Teoride Din
393
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Dinî Organizasyon
Luhmann, modern toplumda diğer işlev sistemlerine nis-
peten uzman ilâhiyatçıları ve teşkilatlarıyla organize olmuş bir
dinî sistemin temel bir rol oynadığını belirtir. Dinî organi-
zasyonlar özellikle içtenlik ve samimiyetle tanımlanan rollere
dayalı mensubiyet kurallarından oluşan bir sosyal sistemdir.
Organizasyonlar her bir alt sistemde kendine özgü yapılarla
şekillenirler; örneğin ekonomi sisteminde “işletmeler”, siyasal
sitemde “partiler”, eğitim sisteminde ise “okullar” bu sistem-
leşmenin özel yapılarıdır. Alt sistemlerin eylem yetenekleri
giderek artan bir ölçüde sosyal sisteme dayandığı için, işlevsel
yönden farklılaşmış bir toplumda formel organizasyonlar artık
daha özel bir önem kazanırlar (Fritsch, 2003: 129). Bu anlam-
da dinî organizasyonlar dinî sistemin istikrarlı bir şekilde gün-
celleşmesini ve işlevselliğinin sürmesini temin ederler. Ancak
artan toplumsal farklılaşma, sosyolojinin olduğu gibi ilâhiyatın
da kavramlarını yüksek bir soyutlama düzeyinde formüle et-
394
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Dinin Evrimi
Luhmann, kuramsal yaklaşımında organik metaforlarla
genelleşmiş evrimci prensipleri benimser (Özdemir, 2001: 12).
397
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sekülerleşme
Luhmann’da sekülerleşme kavramı, modern toplumda di-
nin algılanmasına yönelik tepkileri anlamayı amaçlar. Bilindiği
üzere modern dünyada dinin konumu değişmiş, daha önceki
toplulukları karakterize eden merkezî pozisyonu giderek kay-
bolmuş ve makuliyet sağlama gücü zayıflamıştır. Aynı şekilde
dinin diğer sistemlerdeki belirleyici etkisi sona ermekte, kendi
kendini yaşatan bir sistem (autupoietisches) olarak kendi özel
alanına geri çekilmektedir. Dinin modern toplumdaki bu ko-
num değişikliği bireyleşme ve özellikle sekülerleşme olguları
400
Çağdaş Sosyal Teoride Din
410
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynaklar
Abraham, M. (2004). “‘Joint venture’ oder ‘feindliche Übernah-
me’: Niklas Luhmanns Religionstheorie und die Theologie”,
NZTSTh, Bd. Walter de Gruyter, 387-422.
Alver, F. (2006). “Niklas Luhmann”, Kadife Karanlık II: Ayna Şöval-
yeleri, Su Yayınevi, İstanbul, 141-171.
411
Çağdaş Sosyal Teoride Din
412 412
Çağdaş Sosyal Teoride Din
413
Çağdaş Sosyal Teoride Din
414
Ali Coşkun* ve Ejder Okumuş**
Giriş
Modern zamanlarla birlikte modernlik, modernleşme,
modern toplum, sekülerleşme gibi olay, olgu ve süreçlerin dini
nasıl etkilediği ve dinin bu durumları nasıl etkilediği veya bun-
lara ne gibi cevaplar verdiği, genelde sosyal bilimcilerin, özelde
415
Çağdaş Sosyal Teoride Din
416
Çağdaş Sosyal Teoride Din
417
Çağdaş Sosyal Teoride Din
418
Çağdaş Sosyal Teoride Din
419
Çağdaş Sosyal Teoride Din
420
Çağdaş Sosyal Teoride Din
421
Çağdaş Sosyal Teoride Din
422
Çağdaş Sosyal Teoride Din
423
Çağdaş Sosyal Teoride Din
424
Çağdaş Sosyal Teoride Din
425
Çağdaş Sosyal Teoride Din
426
Çağdaş Sosyal Teoride Din
428
Çağdaş Sosyal Teoride Din
430
Çağdaş Sosyal Teoride Din
432
Çağdaş Sosyal Teoride Din
434
Çağdaş Sosyal Teoride Din
435
Çağdaş Sosyal Teoride Din
436
Çağdaş Sosyal Teoride Din
437
Çağdaş Sosyal Teoride Din
başına tek bir kutsal bir gerçeklik olan toplumdur.40 Birey, daha
sonra Luckmann’ın da benzeri bir ifadeyle tekrar edeceği gibi
toplumun bir parçası olarak hem düşündüğü hem de eylem-
de bulunduğunda kendi kendisini aşar.41 Toplumun kendisini
tanrılaştırması ya da Tanrılar yaratmasının tarihteki bir örne-
ği de Fransız Devrimi’dir. Devrim’de de görüldüğü gibi dinin
kaynağını kitlenin coşkusunda gören Durkheim kendisinden
sonra gelecek çağdaş sosyolog Luckmann’ın bu eserinde dile
getirdiği öngörüyü çok önceleri ifade etmiştir. Buna göre çağ-
daş toplumlar yeni dinlere yol açacak kutsal coşkunluğu ye-
niden yakalayacaktır.42 Zira Durkheim’a göre ilâhiyat, “biçimi
değiştirilmiş ve sembolik bir dille ifade edilmiş toplum”dan
başka bir şey değildi.43 Malinowski de âletlerden ve tüketim
mallarından, anayasal belgelerden, inanç ve törelerden oluşan
bütünsel toplam olarak tarif ettiği kültürün biyolojik olguya
dayanması gerektiğini öne sürer, çünkü ona göre, “İnsanlar bir
hayvan türüdür”44 dolayısıyla tüm hayvanlar gibi o da ırkın
varlığını sürdürebilmek için doğal koşullara bağlıdır ve bes-
lenme, ısınma, barınma, giyinme ya da soğuktan, rüzgârdan
korunmak için bir takım düzenlemeler yaratması gerekir ve
bu gereksinimlerini yerine getirirken insanlar “örgütlenir” ve
“kurumlar” inşa ederler.45
Bu açıklamalar ışığında Luckmann’ın dine, klasik sosyolo-
ji ve antropolojideki dinin kökeniyle ilgili yaklaşımları andırır
bir bakış açısı içinde yaklaştığını söyleyebiliriz. Luckmann’ın
belki de tek farkı bireyde veya toplumdaki falan ya da filanca
438
Çağdaş Sosyal Teoride Din
439
Çağdaş Sosyal Teoride Din
440
Çağdaş Sosyal Teoride Din
441
Çağdaş Sosyal Teoride Din
442
Çağdaş Sosyal Teoride Din
443
Çağdaş Sosyal Teoride Din
444
Çağdaş Sosyal Teoride Din
445
Çağdaş Sosyal Teoride Din
448
Çağdaş Sosyal Teoride Din
450
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Din ve Dil
Dil, din sosyolojisinin en can alıcı konularından biridir;
zira dil, dinin de önemli bir boyutunu teşkil ettiği toplumda
varlık bulan sosyo-kültürel bir olgudur. Dil, toplumsal hayatın,
toplumsal ilişkilerin ayrılmaz bir veçhesini oluşturur. Dil, her
yönüyle toplumda, toplumsal zeminde, toplumsal ilişkiler düz-
leminde varlığa çıkar. İnsan dille gerçekliğini toplumsal alana
taşır ve aslında böylece varlık bulur. Toplum, dil aracılığıyla
iletişim ve etkileşimlerle gerçeklik kazanır. Dil toplumla, top-
lum dille var olur. Dili kendisine konu edinen çeşitli bilim dal-
larının, meselâ dilbilim (lengüistik), göstergebilim (semiyoloji-
semiyotik), dil felsefesi ve dil sosyolojisi gibi bilim dallarının
verilerine göre dil-insan, dil-düşünce, dil-din, dil-grup, dil-
toplum, dil-siyaset/devlet, dil-hayat tarzı, dil-zihniyet ilişkileri
çok girifttir ve bunlar, birbirleriyle etkileşim içinde bulunurlar.
Dil sosyolojisinin kurucularından Wilhelm Von Humboldt’a
göre, grup konuşarak dili meydana getirdiği gibi dil de grubun
oluşmasına katkıda bulunur. Yani dil bir yönüyle toplumun
yansıması iken, öteki yönüyle de toplumu oluşturur. Siyasî top-
lumsallaşmada, kurulu bir düzenin sürdürülmesinde, yeni ku-
rulan bir siyasî-sosyal düzenin meşrûlaştırılmasında, toplumun
biçimlenmesinde, sosyal grup ve kurumların, siyasî kurum ve
kuruluşların kimlik kazanmalarında, kendilerini ifade etme-
lerinde dil çok önemli bir yere sahiptir. Toplumsal aktörlerin
ortaklaşa paylaştığı bir sistem ve dolayısıyla sosyalleşmede de
aslî unsurlardan biri olarak dil, toplumla birlikte ortaya çıktığı
451
Çağdaş Sosyal Teoride Din
452
Çağdaş Sosyal Teoride Din
453
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Din ve Meşrûiyet
Pek çok toplumsal boyut ve işlevi bulunan, fakat işlevleri-
ne indirgenemeyecek olan dinin, gerçekten de en önemli top-
lumsal öz, işlev ve boyutlarından biri, meşrûiyet kazandırma,
yani meşrûlaştırımdır. Meşrûiyet, genel olarak konuşmak gere-
kirse, sübjektif veya objektif alanlarda ortaya çıkan veyahut var
olan bir durumun gerçekliğinin, verili bir bilgi vasıtasıyla fert
veya toplum katında geçerliliğini, izah olunmuşluğunu ve hak-
lılığını ifade eden bir mekanizma veya kurumdur. Meşrûiyet
454
Çağdaş Sosyal Teoride Din
456
Çağdaş Sosyal Teoride Din
457
Çağdaş Sosyal Teoride Din
458
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Thomas Luckmann’ın dine sosyolojik yaklaşımı; bilgi
sosyolojisi, beden sosyolojisi, dil sosyolojisi, organizma, birey-
toplum etkileşimi, sosyalleşme, meşrûiyet, kilise, sekülerleşme,
özsel ve işlevsel din tanımları, bireysel dindarlık, anlam sistem-
leri, semboller, sembolik evrenler, nesnelleşimler, biyografi, bi-
yolojik tabiatın aşkınlığı, dinin antropolojik durumu, ben, biz,
dünya görüşü, dil, dinî temsiller, dinin kurumsal hususîleşmesi,
kutsal kozmos, şahsî kimlik, dinin resmî modeli, dinî gruplar
gibi kavram ve konular etrafında temellenir. Belirtmek gerekir
ki, Luckmann’ın din sosyolojisi, bilgi sosyolojisi ve dil sosyolo-
jisiyle çok sıkı işbirliğiyle varlık bulur.
Luckmann, Görünmeyen Din kitabıyla bir bilim olarak din
sosyolojisini geldiği nokta itibariyle metodolojik açıdan da araş-
tırma konuları bakımından da eleştirel bir yaklaşımla ele alır ve
sosyologların modern toplumda dini daha farklı bakış açıları ve
yöntemlerle incelemesi gerektiğini savunur. Nitekim kendisi de
dinin modern toplumlardaki yerini klasik sosyologlardan farklı
bir teorik yaklaşımla anlama ve anlamlandırmaya çalışır.
Luckmann, dinin kökenine ilişkin özcü ve kurumsal din
yaklaşımlarıyla geleneksel işlevselci din anlayışlarını eleştirir.
Ona göre din sosyolojisinde özcü yaklaşım, dinin evrensel bir
tanımını yapmaya kalkışmakla, hem birbirleriyle çelişkili çe-
şitli teorilerin oluşmasına yol açmış, hem de dinin sosyal ya-
şamdaki tezahürleri arasında bulunan farklılıkları açıklamakta
işlevsel olamamıştır. Ayrıca dinin genel tanımının formülasyo-
459
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynaklar
Alper, Ömer Mahir, Batı’da Din Çalışmaları, Metropol Yayınları, İs-
tanbul, 2002.
Aron, Raymond, Sosyolojik Düşüncenin Evreleri, çev. Korkmaz Alem-
dar, Türkiye İş Bankası Yay., Ankara, 1986.
Baudrillard, Jean, Tüketim Toplumu, çev. Hazal Deliçay ve Ferda
Keskin, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1997.
Berger, Peter L., The Sacred Canopy. Doubleday, Garden City, 1967.
Berger, Peter L., “Dinî Kurumlar”, çev. Adil Çiftçi, Dokuz Eylül
Üniv. İlâhiyat Fak. Dergisi, S. IX, 1995, ss. 425-465.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, The Social Construction of
Reality, Anchor Books, Doubleday and Company Inc., Garden
City, 1966.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, “Sociology of Religion and
Sociology of Knowledge”, Sociology of Religion, ed. Roland Ro-
bertson, Penguin Books, England, 1971, ss. 61-73.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, “Bilgi Sosyolojisi ve Sosyo-
lojik Teori”, çev. Ejder Okumuş, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi,
1/2, 2003, ss. 299-302.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, “Meşrûluğun Sosyolojisi”,
Meşrûluğun Toplumsal Gerçekliği, ed. Ejder Okumuş, İnsan Yay.,
İstanbul, 2010, ss. 13-44.
Berger, Peter L. ve Luckmann, Thomas, “Gündelik Hayatın Gerçek-
liği”, çev. Ejder Okumuş, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 1/1,
2003, ss. 43-51.
460
Çağdaş Sosyal Teoride Din
461
Ejder Okumuş*
Giriş
Din, sosyal bilimlerin en çok araştırılan birkaç konusun-
dan biridir. Çünkü din, toplumsal hayatın belki de en etki-
li varlığıdır, hiç olmazsa en etkili birkaç varlığından biridir.
Kültür de sosyal bilimlerin en önemli araştırma konularından
biridir. Çünkü kültür toplumsal hayatın en önemli boyutların-
dandır. Din ve kültür ayrı ayrı sosyal bilimlerde vazgeçilmez
463
Çağdaş Sosyal Teoride Din
467
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kültür ve Din:
Dinin Önemi
Geertz’e göre (1973: 123) bir antropolog için dinin öne-
mi; bir kişi veya bir grup için, bir yandan, dünyaya, kendine
(öze) ve onlar arasındaki ilişkilere –onun boyutla ilgili modeli
(its model of aspect)– dair, diğer yandan da köklü, çok belirgin
“mental” eğilimlere/durumlara –onun boyut için modeli (its
481
Çağdaş Sosyal Teoride Din
model for aspect)– dair genel, ama ayırt edici bir kavrayışlar
kaynağı olarak hizmet etme kapasitesinde yatmaktadır. Bu
kültürel işlevlerden sırayla, sosyal ve psikolojik işlevlerine bir
akış olur.
Geertz’in (1973: 123) din yaklaşımında dinî kavramlar, –
entelektüel, duygusal, ahlâkî– geniş bir tecrübe alanına anlamlı
bir biçim verilebilmesini sağlayan genel bir fikirler çerçeve-
si temin etmek için özellikle metafizik bağlamlarının ötesine
geçer. Bundan dolayı dinin sembolik, sosyolojik ve psikolojik
boyutları ile doğrudan dinî olan ve dinî olmayan veya seküler
alanlara dair boyutları çok önemlidir. Nitekim Geertz’e (1973:
125) göre antropolojik din incelemesi iki aşamalı bir işlemdir.
Birinci aşama dini mükemmel kılan sembollerde somutlaşan
anlamlar sisteminin bir analizini yapmak; ikincisi ise bu sistem-
lerin sosyal-yapısal ve psikolojik süreçlerle ilişkisini kurmaktır.
Geertz (1973: 125), din hakkında çağdaş sosyal antropoloji ça-
lışmalarının birinci aşamayı ihmal ettiklerini ileri sürmekte ve
şöyle demektedir:
“Yalnızca sembolik eyleme dair şimdi toplumsal ve psi-
kolojik eylem için sahip olduğumuz kapsamlılıkta benzer
teorik bir analizimiz olduğu zaman ancak, içinde dinin
(veya sanat ya da bilim veyahut da ideolojinin) belirleyici
bir rol oynadığı toplumsal ve psikolojik hayatın bu boyut-
larıyla etkili bir şekilde uğraşabiliriz.”
dır. Çünkü din, bu dünyada oluşun bir yoludur, din bir yaşam
biçimidir (King 2001: 16-17 vd.). Toplum, kültürel yaşamı-
nı, kendi yaşam biçimine uygun olarak kurmaktadır. Toplum,
kültürel yaşamı içinde istediklerini, yapıp ettiklerini din ile
haklılaştırma, din ile teyid etme, takviye etme, yani din ile
meşrûlaştırma yoluna gider. Henry Bergson’un da dediğine
(1986: 9) yakın bir biçimde denilebilir ki toplumun istedikleri-
ni, yapıp ettiklerini, kültürünü desteklemek, geçerli kılmak, di-
nin aslî işlerindendir. Gerçekten de dinin önemli işlevlerinden
biri kültür planında kendini göstermektedir. Din bir semboller
kümesi olup, insanlara çevrelerindeki dünyayı özel gözlüklerle
görmeyi sağlayacak kavramsal görüş imkânlarını temin eder
(Mardin 1992: 65). Yine dinin kültüre etkileri bağlamında
ifade edilebilir ki, din, toplumun ahlâkı, dili, değer yargıları,
hukuku, ekonomisi, sanatı, teknolojisi, eğitimi ve siyaseti vs.
noktasında da kültürü etkileyebilir. Aynı şekilde göçlerde, göç-
lerle meydana gelen kültürel karşılaşmalarda, kültür alışveriş-
lerinde, çeşitli fedakarlıklarda vs. dinin büyük etkisinin olduğu
muhakkaktır. Din, kültürü o derece etkiler ki bazen o kültü-
rü inşa eder. Bu durumda denilebilir ki din, bir kültür olarak
varlık gösterir. Burada din, bizatihi bir kültürdür. Din, sosyal
hayat dünyasının sembolik birliğinin temininde çoğu kültür-
den daha önde veya güçtedir. Bell’e göre din bu birliği kültü-
rel olarak gerçekleştirirken gizem, korku, yüceltme ve aşkınlık
öğelerine başvurur. Bu karakteristiğiyle din, bir kültür olarak
çalışır ve belirli bir hayat arzı ile gerçeklik olarak bu kez özgül
bir metafizik arasında kendi sembolleriyle bir ahenk tesisine
yönelir ve anlamlandırmada bulunur (Sarıbay 1994: 94-95).
Bu bağlamda dinin, anlam krizinin aşılmasında çok önemli
işlevsellik arz ettiği söylenebilir. Ayrıca dinin, halkın yaşam
biçiminde, kültüründe çok etkili olduğu söylenebilir. Halkın
kültürüyle din öyle iç içe geçmiştir ki bunları birbirinden ayır-
mak mümkün olmadığı gibi, yaptıkları her şeyde din, etkin bir
varlık gösterir (Mardin 1992: 52-66 vd.; Okumuş 2005).
490
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Çok-kültürlülük ve Çok-dinlilik
Anlaşılmaktadır ki kültürel karşılaşmalar, aynı zamanda
çok-kültürlü ve çok-dinli bir toplumsal hayatla da doğrudan
ilgilidir. Çok-kültürlü toplum, farklı kültürlerin birlikte bu-
lunduğu, farklı kültür mensubu toplumsal aktörlerin birarada
yaşadığı toplum olduğuna göre; aynı zamanda kültürel karşı-
laşmaların toplumsal hayatın sürekli bir özelliği olduğu top-
lumdur. O hâlde kültürel karşılaşmalar, çok-kültürlü toplumun
tabiî bir hâli olmaktadır. Çok-kültürlü bir toplumda, çokkül-
türlü toplumsal atmosferde din-kültür etkileşiminin nasıl ger-
çeklik bulduğu konusu önemlidir. Aynı konu, farklı dinlerin,
farklı dinî inançların birlikte bulunduğu, farklı din mensubu
toplumsal aktörlerin birarada yaşadığı toplum olarak çok-dinli
toplum bağlamında da önemlidir. Her ne kadar ulus devlet ya-
pıları ülkelerdeki dinî yapıları demografik, siyasal, ekonomik,
hukukî vs. açıdan çok ciddî değişimleri beraberinde getirmiş-
se de neredeyse bütün toplumlarda çok-kültürlü ve çok-dinli
bir toplumsal gerçeklik vardır. Çok-dinli toplumlarda veya
toplumsal yapılarda, çok inançlılık, çok-mezheplilik, çok-
cemaatlilik, çok-hiziplilik vs. de düşünülürse, bir toplumda din
açısından ne kadar geniş çeşitliliğin olduğu daha iyi anlaşılır.
Açıktır ki bu çeşitlilik içinde çok-dinliliğin çok-kültürlülükle
etkileşimi daha da karmaşık bir durum arz etmektedir.
Çok-kültürlü ve çok-dinli toplumlarda, bugünün küresel-
leşen dünyasında Batı’nın bütün dünyaya küresel çaba, aygıt
ve aktörlerle, küresel eğitim, ekonomi, siyaset, hukuk, ahlâk,
barış, hatta çatışma ve savaş gibi alanlar açmak suretiyle tek
kültürü hâkim kılmaya çalıştığı bir süreçte, din ile kültürün
497
Çağdaş Sosyal Teoride Din
ken, giderek dışsal bir nitelik kazanır, belli sınırlar içine gire-
rek esnekliğini yitirir ve o zaman, o an tezahür ettiği şekliyle
dinî itkinin kendiliğinden dinamizmini barındırabilen yeni bir
form tarafından ortadan kaldırılır. Zamanı geçen formun yeri-
ni alan yeni form da çeşitli inanç ilkeleriyle yine dinî bir form-
dur. Bütün bunlar, hem yarattıkları hem de karşısındaki verili
tepkileri itibariyle en geniş anlamda kültürel hayatın esasından
kaynaklanan kaçınılmaz çatışmayı gözler önüne sermektedir
(Bkz. Okumuş 2016a). Dinin kendi içinde meydana gelen ge-
rilim ve çatışmalar, dinin varlık gösterdiği toplumsal hayatı,
kültürü ister istemez etkiler. Bu etkileme, duruma ve bakışa-
çısına göre toplum ve kültürün gelişmesi yönünde de olabilir,
tersi yönde de olabilir. Ayrıca din, kültür içinde meydana ge-
len gerilim ve çatışmaların toplum tarafından kabulünde veya
reddinde rol oynayabilir; çatışmaları veya çatışmaya götürecek
değişimi meşrûlaştırabilir de meşrûlaştırmayabilir de. Bu ka-
bul veya redde rol oynama, meşrûlaştırıp meşrûlaştırmama, di-
nin o çatışmalara nasıl baktığıyla yakından ilgilidir. Belirtmek
gerekir ki dinin kendi içinde meydana gelen değişim, gerilim
ve çatışmalarda da kültürün etkileri olur. Kültür, dinde meyda-
na gelen değişim, dalgalanma ve çatışmaların içeriğini, tonu-
nu, biçimini etkiler. Çatışmanın durumuna göre benimseme,
meşrûlaştırma veya reddetme yoluna gider.
507
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Din antropoloğu Clifford Geertz’in din görüşünün ele
alındığı bu çalışmada elde edilen sonuçlar, şöyle maddelenebilir:
1. Geertz’e göre “kültür, sembollerle somutlaşıp tarihsel
olarak taşınan bir anlamlar örüntüsüne; insanların hayat ve
hayata yönelik tutumlar hakkında bilgilerini ilettikleri, sürdür-
dükleri ve geliştirdikleri sembolik formlarla ifade edilen teva-
rüs edilmiş bir kavramlar sistemine işaret eder.”
2. Kültür toplum zemininde varlık bulur. Toplum da kül-
tür ile birlikte var olur. Toplumsal hayat gerçekliğinde toplum-
suz kültür, kültürsüz toplum düşünülemez. İnsanın toplumsal
bir varlık olduğunu, toplum hayatının insan için zorunlu oldu-
ğunu söylemek, aslında insanın aynı zamanda kültürel bir var-
508
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynaklar
Bauman, Zygmunt (1999). Sosyolojik Düşünmek. çev. Abdullah Yıl-
maz. İstanbul: Ayrıntı.
Benedict, Ruth (1998). Kültür Örüntüleri. çev. Mustafa Topal. An-
kara: Öteki.
Berger, Peter L. (1993). Dinin Sosyal Gerçekliği. çev. Ali Coşkun. İs-
tanbul: İnsan.
Bergson, Henri (1986). Ahlâk ile Dinin İki Kaynağı. çev. M. Karasan.
İstanbul: MEBY.
Chalfant, H. Paul, Beckley, Robert E. ve Palmer, C. Eddie (1987).
Religion In Contemporary Society. 2. bs. California: Mayfield Pub-
lishing Company.
512
Çağdaş Sosyal Teoride Din
513
Çağdaş Sosyal Teoride Din
514
Çağdaş Sosyal Teoride Din
515
Ali Coşkun*
Giriş
1929’da Avusturya’nın Viyana şehrinde doğan P. L. Ber-
ger, Wagner College’da felsefe dalında lisansını tamamladık-
tan sonra (1949) ABD’nin New York, New School for Social
Research’da sosyoloji dalında yüksek lisans (1950) ve dokto-
ra (1954) öğrenimi gördü. Sosyolojik teori, din sosyolojisi ve
Üçüncü Dünya ülkelerinin gelişmeleri üzerine çok sayıda ki-
tap ve makaleleri bulunan Berger’in çalışmalarının bir kısmı
dünyanın değişik dillerine de çevrilmiştir.1
* Prof. Dr., Marmara Üniv. İlâhiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Öğretim Üyesi.
** Bu bölüm, yazarın daha önce yayınladığı makalenin (Kutsal Şemsiye, çev. Ali
Coşkun, İstanbul: Rağbet Yayınları, 5. bs., 2014, ss. 1-21) uyarlanmış hâlidir.
1 Berger’in 1986’ya kadar yayınladığı kitaplarıyla 1954’den 1984’e kadar ya-
yınladığı yüzü aşkın makalelerinin tam bir listesi için bak, Hunter, James
517
Çağdaş Sosyal Teoride Din
518
Çağdaş Sosyal Teoride Din
A. Düşüncesi
Yirminci yüzyılın en üretken sosyologlarından biri olarak
kabul edilen Peter L. Berger, eserlerine bakarak birçok yaza-
rın onu “Bergerci” diye nitelendirdikleri bir “düşünce okulu”yla
özdeşleştirecekleri kadar bağımsız bir sosyal düşünce geleneği
başlatan bir sosyolog durumundadır. Bu onun kültürü sosyolo-
jik bir diyalektik içerisine yerleştirerek açıklamasında çok daha
belirgin bir özelliktir. Ona göre kültür bir araya geldiklerin-
de toplumsal hayatı mümkün kılan şu üç aşama yahut adım-
dan oluşan diyalektik bir süreçtir: Dışsallaşma, Nesnelleşme
ve İçselleşme. Bu formülasyon onu diğer kültür teorisyenleri
arasında farklı bir konuma yerleştirmiştir. Çalışmalarını ge-
niş bir düşünce geleneğine oturtmayı deneyenlere göre onları;
“Weberci”, “yeni-Weberci”, “fenomenolojik” ve “Alman insan-
cısı” diye nitelemek gerekiyor. Onun kelimenin tam anlamıy-
la eklektik ve fevkalade bir sentez kabiliyetine sahip olduğu
anlaşılıyor. Çünkü eserlerindeki görüşlerini dayandırdığı veya
etkilendiği kişilerin tam bir listesinin çıkarılması neredey-
se imkânsız gibidir. Ancak devraldığı entelektüel mirasın bir
taslağını çıkaracak olursak onu Kant ve Hegel düşüncesine
bağlamak gerekir. Birey ve toplum anlayışında Marks’ın açık
etkisi altındadır. Sosyal ve kültürel gerçeklik hakkındaki dü-
şüncelerinde Durkheim ve Simmel’in etkisi görülür. Başlıca
fikrî ilham kaynağı ise Weber’dir. Sosyolojinin metodu, konu-
su, modern toplumun doğası ve görünüşte modernleşmenin
karşı durulamazmış gibi gözüken güçleriyle dönüştürülen bir
kültür içerisindeki anlam problemleriyle tüm entelektüel ilgi-
sini Weber’e borçludur. Yirminci yüzyılın diğer yazarlarından
George Herbert Mead’in sembolik etkileşimci yaklaşımının
etkisi özellikle dikkat çekicidir. Jean-Paul Sartre, Varoluşçular,
Karl Barth ve yeni-Ortodoks teolojinin de dolaylı etkileri söz
konusudur. Sosyal bilimlere metodolojik yaklaşımının felsefî
temelini belirlemede en önemli katkı Alfred Schutz’un (1899-
519
Çağdaş Sosyal Teoride Din
B. Metodolojisi
Berger; hümanistik, yorumlayıcı, yeniden inşacı ve fe-
nomenolojik sosyoloji ile etkileşimci ve yapısalcı yaklaşımlar
arasında bir sentez sağlamaktadır. Bu yaklaşımıyla o mikro-
sosyolojik kaygıların ötesine geçmeyi başarır. Makro ve mikro,
değer yargılarından arındırılmış ve değer yargısı yüklü, yapı-
salcı ve etkileşimci, kuramsal ve ilintili sosyolojiler arasında bir
köprü kurma çabası onun çalışmalarında çok açıktır. Kendisi-
ni, gerçekliğin yapıldığı yolun çözümlemesine çalışan sosyolo-
jinin “yıpratıcı işi”nin ortasında görür. Ona göre “bir sosyolog
olmak ne kalpsiz bir gözlemci ne de propagandacı olmak an-
lamına gelir”. Kişinin öznel değer yargıları, onun nesnel bir
bilimselliğe ulaşma çabasıyla diyalektik ilişki içinde olacaktır.4
Hem genel sosyoloji hem de din sosyolojisi alanındaki ça-
lışmalarıyla fenomenolojik sosyoloji ekolünün en önde gelen
bir temsilcisi olarak kabul edilen Berger, pozitivist sosyolojiye
ve dolayısıyla sosyal davranışın meydana gelişinde bireysel ak-
törler yerine sosyal güçlerin önceliğini ve etkinliğini savunan
anlayışa bir tepki olarak doğan ve aslında anlayıcı sosyolojinin
520
Çağdaş Sosyal Teoride Din
522
Çağdaş Sosyal Teoride Din
523
Çağdaş Sosyal Teoride Din
524
Çağdaş Sosyal Teoride Din
525
Çağdaş Sosyal Teoride Din
9 Bkz. Berger, P. L., A Rumour of Angels: Modern Society and the Rediscovery
of the Supernatural, Penguin Books, USA, 1969, s. 126.
526
Çağdaş Sosyal Teoride Din
527
Çağdaş Sosyal Teoride Din
528
Çağdaş Sosyal Teoride Din
529
Çağdaş Sosyal Teoride Din
16 Berger, P. L., Dinin Sosyal Gerçekliği, çev. Ali Coşkun, İnsan Yayınları,
İst., 1993, (Elinizdeki kitabın Türkçe birinci baskısı), s. 55-59.
17 Berger, A Rumour of Angels., s. 65 ve 70.
530
Çağdaş Sosyal Teoride Din
533
Çağdaş Sosyal Teoride Din
534
Çağdaş Sosyal Teoride Din
rol oynadığını ifade etmektedir. Ona göre din hem dünya sarsı-
cı hem de dünya idame ettirici bir güçtür. Marksist sosyolojinin
en önemli konuları arasında yer alan Din ve yabancılaşma ko-
nusunda da Berger diyalektik düşüncesini sürdürür. Ona göre
din tarih boyunca hem yabancılaştırıcı hem de yabancılaşma-
dan arındırıcı bir işlev görmüştür. Weber’in din sosyolojisinde
önemli bir yer işgal eden teodisi konusuna da değinen Berger,
dinin Marksist anlamda bir afyon olmak yerine büyük bir telâfi
mekanizması işlevi görerek; kötülük, ıstırap ve acı çekmelerin
ilâhî adaletin bir gereği olarak ilâhî master planda bir yerinin
bulunduğunu belirtmiş ve teodiselerin insana sağladığı en bü-
yük yararın mutluluk kazanmak değil bir anlam kazanmak
olduğunu belirtmiştir. Ona göre öte dünya inancı, mistisizm,
millenarizm ve İranî düalizm başlıca teodise tipleri olmaktadır.
21 Capps, Walter H., “Society and Religion”, ER, ed. Mircea Eliade, NY.,
1987, s. 383.
536
Çağdaş Sosyal Teoride Din
22 Berger, Kutsal Şemsiye, çev. Ali Coşkun, İstanbul: Rağbet, 3. bs., 2005, s.
168-172.
23 Berger, Kutsal Şemsiye, s. 249.
540
Çağdaş Sosyal Teoride Din
541
Çağdaş Sosyal Teoride Din
542
Çağdaş Sosyal Teoride Din
29 Bu konuda daha fazla bilgi için yayınlanmamış bir doktora tez çalışması
için bak. I.O. Guinness, Towards A Reappraisal of Christian Apologetics: P.
L. Berger’s Sociology of Knowledge as the Sociological Prolegomenon to Christi-
an Apologetics, 1981, s. 410.
543
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Berger’in, kitaplarının bir kısmı Amerika’da milyonlarla
ifade edilen rakamlar üzerinde satışlar yapan, çalışmaları ve
görüşleri üzerine sempozyum, tez, araştırma, eleştiri vb. türden
çok sayıda yayınlar yapılan günümüzün en önde gelen sosyo-
loglarından biri olduğu anlaşılmaktadır.31
Din sosyolojisi teorileri tarihinde Kutsal Kozmos’un top-
lumsal yapısı hakkındaki yenilikçi teorileriyle bilişsel, zihnî,
anlayıcı veya kavrayıcı (kognitif ) yönelişin güçlü bir temsilcisi-
dir. Din sosyolojisi alanındaki tahlilleri yalnızca sanayi toplum-
larındaki Hıristiyanlığın değil, aynı zamanda gelişmekte olan
ülkelerdeki dinlerin de farklı yönlerini tahlil etmek amacıyla
iyice ampirik araştırmalara yönelen sosyolojiye yeniden felsefî
ve antropolojik bir aşı yapma girişimidir. Ayrıca fenomenolojik
30 Bryan S. Turner, Weber ve İslâm: Eleştirel Bir Yaklaşım, çev. Yasin Aktay,
Vadi Yayınları, Ankara, 1991, s. 241.
31 Bkz. Knudten, Richard D., “The Sacred Canopy”, JSSR, C.VII, No. 2,
Fall 1968, s. 292-294 (Book Review), Hunter, James Davison ve Ainlay,
Stephen C., Making Sense of Modern Times: Peter L. Berger and the Vision
of Interpretive Sociology, Routledge and Kegan Paul, London ve NY, 1986,
Giriş kısmı, Şentürk, Recep, “Amerika’da Din Sosyolojisinin Son Otuz
Yılı, 1960-1990”, İSAM Araştırmaları Dergisi, S. 2, İst., 1998, s. 115-119.
544
Çağdaş Sosyal Teoride Din
545
Çağdaş Sosyal Teoride Din
546
Muhammet Enes Kala*
Giriş
MacIntyre, Batı düşüncesinin pratik veçhesinin bir tür
anatomisini çıkarmaya çalıştığı pratik rasyonalite projesinin
mimarıdır. Bu çalışmamızda söz konusu projenin mikro zemi-
ninde dinin konumunu ayrıntılardan uzak kalarak etüt etmeye
* Yrd. Doç. Dr., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bi-
limleri Fakültesi Felsefe Bölümü (mekala@ybu.edu.tr)
** Bu çalışma, Muhammet Enes Kala, Erdem ve Ödev Ahlâklarına Yeni Yak-
laşımlar: David Ross ve Alasdair MacIntyre, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora tezinden bazı bölümlerin özet-
lenmesi, değiştirilmesi ya da genişletilmesi sonucu meydana getirilmiştir.
547
Çağdaş Sosyal Teoride Din
548
Çağdaş Sosyal Teoride Din
549
Çağdaş Sosyal Teoride Din
550
Çağdaş Sosyal Teoride Din
551
Çağdaş Sosyal Teoride Din
552
Çağdaş Sosyal Teoride Din
553
Çağdaş Sosyal Teoride Din
554
Çağdaş Sosyal Teoride Din
555
Çağdaş Sosyal Teoride Din
556
Çağdaş Sosyal Teoride Din
558
Çağdaş Sosyal Teoride Din
559
Çağdaş Sosyal Teoride Din
560
Çağdaş Sosyal Teoride Din
26 Alasdair MacIntyre, Erdem Peşinde, çev. Muttalip Özcan, Ayrıntı Yay., İs-
tanbul, 2001, ss. 13-14; MacIntyre, After Virtue, University of Notre Dame
Press, Indiana, 2007, ss. 1-2.
27 MacIntyre, Erdem Peşinde, s. 15.
28 MacIntyre, Three Rival Versions of Moral Enquiry, s. 157.
562
Çağdaş Sosyal Teoride Din
563
Çağdaş Sosyal Teoride Din
32 Geniş bilgi için bkz. Muhammet Enes Kala, Erdem ve Ödev Ahlâklarına
Yeni Yaklaşımlar: David Ross ve Alasdair MacIntyre, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 2015.
33 MacIntyre, Erdem Peşinde, s. 328.
34 Martin Heidegger, “Only a God Save Us: Der Spiegel’s Intervies with Martin
Heidegger”, s. 106.
564
Çağdaş Sosyal Teoride Din
565
Çağdaş Sosyal Teoride Din
566
Çağdaş Sosyal Teoride Din
39 Krş. Ernest Gellner, The Evil in Modern Philosophy, Routledge and Kegan
Paul, London, 1971, ss. 193-197; Thomas Nagel, Other Minds: Critical Es-
says, Oxford University Press, New York, 1995, ss. 203-214.
40 D’Andrea, a.g.e., s. 414.
567
Çağdaş Sosyal Teoride Din
568
Çağdaş Sosyal Teoride Din
569
Çağdaş Sosyal Teoride Din
570
Çağdaş Sosyal Teoride Din
571
Çağdaş Sosyal Teoride Din
572
Çağdaş Sosyal Teoride Din
573
Çağdaş Sosyal Teoride Din
574
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Alasdair MacIntyre, ed. Mark Murphy, Cambridge University Press,
Cambridge, 2003.
Aristoteles, Eudemos’a Etik, çev. Saffet Babür, Dost Kitapevi, Anka-
ra, 1999.
D’Andrea, T., Tradition, Rationality and Virtue: The Thought of Alas-
dair MacIntyre, Ashgate, Hampshire, 2006.
Gellner, E., The Evil in Modern Philosophy, Routledge and Kegan
Paul, London, 1971.
Heidegger, M., “Only a God Save Us”: Der Spiegel’s Intervies with
Martin Heidegger, (The Heidegger Controversy: A Critical Reader),
ed. Richard Wolin, MIT Press, Massachussets, 1998.
Kala, M. E., Erdem ve Ödev Ahlâklarına Yeni Yaklaşımlar: David Ross
ve Alasdair MacIntyre, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens-
titüsü, 2015 (Basılmamış Doktora Tezi).
Knight, K., “Introduction”, (In) The MacIntyre Reader.
Lutz, C. S., Alasdair MacIntyre, http://www.iep.utm.edu/mac-over/
[15.09.2016:23:45]
Lutz, C. S., Tradition in the Ethics of Alasdair MacIntyre, Lexington
Books, Oxford, 2004.
MacIntyre, A., Marxism: An Interpretation, SCM Press, London, 1953.
MacIntyre, A., The Task of Philosophy, Vol. 1, Cambridge University
Press, Cambridge, 2006.
MacIntyre, A., Ethics and Politics, Vol. II, Cambridge University
Press, 2006.
MacIntyre, A., Three Rival Versions of Moral Enquiry –Encyclopedia,
Genealogy and Tradition–, University of Notre Dame Press, In-
diana, 1990.
MacIntyre, A., Whose Justice? Which Rationality?, University Of
Notre Dame Press, 1988.
MacIntyre, A., “Hume on is and ought”, (In) Against Self Images of
The Age.
MacIntyre, A., “Nietzsche od Aristotle?: An Interview with Gio-
vanna Borradori”, (In) The MacIntyre Reader.
575
Çağdaş Sosyal Teoride Din
576
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Nagel, T., The Last Word, Oxford University Press, New York, 1997.
Nagel, T., “MacIntyre versus the Enlightenment”, (In) Other Minds:
Critical Essays 1969-1994, Oxford University Press, New York,
1995.
Nussbaum, M., “Review of WJWR”, The New York Review of Books,
36, 1989.
Nussbaum, M., “Recoiling From Reason, Review of WJWR”, New
York Review of Books 36/19, 1989.
Solomon, D., “MacIntyre and Contemporary Moral Philosophy”,
(In) Alasdair MacIntyre, ed. Mark Murphy, Cambridge Univer-
sity Press, Cambridge, 2003
Tillich, T., Ahlâk ve Ötesi, çev. Aliye Çınar, Elis Yay., Ankara, 2006.
577
Kadir Canatan*
579
Çağdaş Sosyal Teoride Din
587
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Klişeleşen Din
Klişelerin Diktatörlüğü (2010) adlı kültürel sosyolojik bir
çalışmasında Zijderveld, dinin bir başka boyutunu ele almıştır.
Klişe, anlamın geriye itildiği, işlevin ise öne geçtiği her du-
rum ve olguyu anlatan bir kavramdır. Zijderveld, bu eserin-
de modern toplumu “klişevarî toplum” olarak niteler. Çünkü
modernleşme sürecinde şeylerin anlamı geri plana itilmekte ve
işlevselliği önemli hâle gelmektedir. Sanat da din de bu sürecin
dışında değildir.
Zijderveld’e göre din ve büyü arasında bir karşıtlık var-
dır. Din insanlara anlamlı bir dünya sunar. Büyü ise, araçsal
ve işlevsel bir yapıdır. Tekrarlardan medet umar. Bilim nasıl
düzenlilikleri kendine temel alır ve bu temelden hareketle ön-
görülerde bulunursa, büyü de aynı şekilde hareket eder. Fakat
aralarında bir fark vardır: Bilim eşyanın düzenini araştırarak
düzenlilikleri ve buna dayalı öngörülerde bulunurken, büyü
tekrarlara dayalı formüller aracılığıyla bazı amaçlara ulaşmak
ister. Bu anlamda büyü, tersine çevrilmiş bir bilimdir. Ya da
başka bir şekilde ifade edilirse, büyü yozlaşmış bir bilimdir.
589
Çağdaş Sosyal Teoride Din
590
Çağdaş Sosyal Teoride Din
592
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Sonuç
Hollandalı sosyolog Anton Zijderveld’in din görüşlerini
özetleyecek olursak, bu konuda üç önemli çıkarımda bulunabi-
liriz. Her şeyden önce modern toplum soyut bir toplumdur ve
bu toplum kendi din anlayışını da üretmiştir. Soyut toplumun
593
Çağdaş Sosyal Teoride Din
Kaynakça
Anton Zijderveld (1985), Soyut Toplum, çev. Cevdet Cerit, Pınar Ya-
yınları, İstanbul.
Anton Zijderveld (2008), Sahnelik Toplum: Sosyolojinin Yeniden Ta-
nımlanması, çev. Kadir Canatan, Pınar Yayınları, İstanbul.
Anton Zijderveld 2010), Klişelerin Diktatörlüğü, çev. Kadir Canatan,
Açılım Kitap, İstanbul.
Anton Zijderveld (2014), Kültür Sosyolojisi: Kültür Sosyolojisine ve
Metodolojisine Giriş, çev. Kadir Canatan, Açılım Kitap, İstanbul.
Peter L. Berger ve Anton C. Zijderveld (2010a), In Praise of Doubt:
How to Have Convictions Without Becoming a Fanatic, Harper One.
Peter L. Berger ve Anton C. Zijderveld (2010b), Lof der twijfel: Hoe
we overtuigingen kunnen koesteren zonder daarbij fanatik te wor-
den, Cossee, Amsterdam.
595
Mustafa Kemal Şan* ve Adem Bölükbaşı**
I. Giriş
Sosyal teorinin klasik döneminde din olgusu, dinin gerçek
doğasını keşfetme, genel geçer bir din tanımı yapma ve dinin
toplumsal yapılarla ilişkisine dair sistematik bir model ortaya
koyma çabasıyla ele alınmıştır. Bu anlamda kurucu sosyologla-
rın teorilerinde din olgusu kendisine merkezî bir yer edinmiştir.
Olgu Marx’ta yanlış bilinç ve ideolojik çarpıtma; Durkheim’da
toplumsal düzenin çekirdeğini oluşturan sosyal bir kurum, ko-
597
Çağdaş Sosyal Teoride Din
599
Çağdaş Sosyal Teoride Din
602
Çağdaş Sosyal Teoride Din
asıl kritik nokta şudur ki; dinî gelenekler yaşanabilir bir hayat
sunuyor olsa bile Batı’nın tarihinde kişinin kendi ötesinde aş-
kın bir gerçekliği tecrübe ettiği ve buna göre hayatını sürdür-
düğü gelenekler sadece Yahudi-Hıristiyan geleneğiyle sınırlı
değildir (Dreyfus ve Kelly, 2011: 35).
Kaynakça
Abbey, Ruth (2004), Charles Taylor: Contemporary Philosophy in Fo-
cus, Cambridge University Press.
Calhoun, Craig (1991), “Morality, Identity, and Historical Expla-
nation: Charles Taylor on the Sources of the Self ”, Sociological
Theory, Vol. 9, No. 2, 1991, ss. 232-263.
Calhoun, Craig (2011), “Afterword: Religion’s Many Powers”, (In)
The Power of Religion in the Public Sphere, ed. Eduardo Mendieta
ve Jonathan Van Antwerpen, New York: Columbia University
Press.
Dreyfus, Hubert ve Sean Dorrance Kelly (2011), All Things Shining:
Reading the Western Classics to Find Meaning in a Secular Age,
New York: The Free Press.
Durkheim, E. (2005), Dinî Hayatın İlkel Biçimleri, çev. Fuat Aydın,
İstanbul: Ataç Yayınları.
626
Çağdaş Sosyal Teoride Din
627
Çağdaş Sosyal Teoride Din
628
ÇAĞDAŞ SOSYAL