You are on page 1of 6

İhtilaf ve Muhalefet

1- Günümüzde şirketlerin, cemaatlerin, toplumların, devletlerin


kalite ve verimliliğini düşüren, zamanla onları yozlaştıran önemli
sebeplerden birisi ciddi bir İHTİLAF ve MUHALEFET ahlakının
gelişmemesidir.
2- Çünkü muhalif fikirler; farklılıklara kapı açması, zenginlik ve
genişlik vesilesi olması, toplumu tektipleşmekten koruması,
insana farklı bakışların olabileceğini göstermesi ve herkesin kendi
düşüncesini check etmesine vesile olması açısından çok
kıymetlidir.
3- İhtilaf, GÖRÜŞ ve DÜŞÜNCE demektir. Bu da zihinlerin
işlediğine, bilgi üretiminin devam ettiğine, eleştirel bakışın
bulunduğuna delalet eder. Dahası insanların rahatça kendini ifade
edebildiğini, fikir ve düşünce özgürlüğünün bulunduğunu gösterir.
4- Düşüncedeki DONUKLUĞUN, fikir hayatındaki
DURAĞANLIĞIN, ilmi çalışmalardaki TEKRARCILIK ve
TAKLİDİN, eğitimdeki KALIP ve ŞABLONLARIN
giderilmesinin yolu, düşünce özgürlüğünü sağlamaktan ve farklı
fikirlerin önünü açmaktan geçer.
5- Özellikle yanlış görülen hâkim görüşlere, oturmuş fikirlere,
güçlülerin savunduğu tezlere muhalefet edebilmek ve alternatif
ortaya koyabilmek önemli bir ENTELEKTÜEL tavrıdır ve çok
önemlidir.
6- TESADÜM-İ EFKÂRDAN BARİKA-İ HAKİKAT DOĞAR.
Yani fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşi doğar. Demek ki
hakikat ve doğruların ortaya çıkması için farklı fikirlerin ifade
edilmesine, muhalefetin işletilmesine ihtiyaç vardır.
7- Farklı ve aykırı fikirleri tabii görmek aynı zamanda ALLAH’A
SAYGININ bir gereğidir. Çünkü bütün bir varlık aleminde
gözlenen farklılık önemli bir SÜNNETULLAHTIR. İnsanların
farklı farklı yaratıldığı ayetin ifadesidir ve tevhid delillerindendir.
8- Kur’an’ın İSTİŞAREYİ emretmesinin altında da farklı
fikirlerden istifade edebilme tavsiyesi yer almaktadır. Dolayısıyla
muhalif fikirlere tahammül edemeyen ve kapalı olan bir insandan
verimli bir istişare yapması da beklenemez.
9- Peygamber Efendimiz’in, “ÜMMETİMİN İHTİLAFINDA
RAHMET VARDIR” sözü de ihtilafın kıymet ve değerine işaret
etmektedir. Dini meselelerde bile ihtilaf “rahmet” ise, ailevi,
içtimai, iktisadi, siyasi meselelerde onun öncelikle rahmet olması
gerekir.
10- Muhalefet İslami ilimlerin inkişaf sürecinde oldukça önemli
bir rol oynamış, farklı görüşlerin tartışıldığı MÜNAZARA
meclisleri tertip edilmiş, karşı çıkılan görüşler için
REDDİYELER yazılmış, bu alanda HİLAF literatürü oluşmuştur.
11- Muhalefet ahlakının gelişmesi alimleri görüşlerinde
İHTİYATLI ve ÖLÇÜLÜ olmaya, DELİLLİ konuşmaya sevk
etmiştir. Çünkü bir toplumda bu kültürün hakim olması, hem
idarecileri hem de aydınları konuşmalarında daha dikkatli olmaya
zorlayacaktır.
12- Nitekim modern dünya muhalefetin önemini anladığından
muhalefet partilerine çok önem vermiş ve hükümetin icraat ve
politikalarının isabetli ve müstakim olması adına onlara önemli
sorumluluklar yüklemiştir.
13- Hakikaten günümüz dünyasındaki devletler incelenecek olsa,
muhalefet partilerinin gerçek bir muhalefet ortaya koyduğu
hükümetlerin diğerlerine nazaran çok daha adil, şeffaf,
denetlenebilir ve kaliteli bir yönetim ortaya koydukları
görülecektir.
14- Bu yüzden farklı ve aykırı düşüncelerden korkan, fikir
özgürlüğüne önem vermeyen, muhalefetin önünü tıkayan bir
yapının istikbalinden emin olunamaz. Bu ister bir kurum, ister bir
hareket, isterse bir devlet olsun.
15- Dolayısıyla toplumda ihtilaf ve muhalefet ahlakı oturtulmalı,
insanlar farklı fikirlere açık hale getirilmeli, farklı fikirlerin
Allah’ın yaratmış olduğu fıtrat kanunlarının doğal bir neticesi
olduğu bilinmelidir.
16- Eğer hukukçular yazılı anayasa metinlerini farklı yorumluyor,
doktorlar aynı film sonucunun teşhisinde ayrılıyor, deprem
uzmanları aynı sismik haritalardan ayrı sonuçlar çıkarıyor,
fakihler aynı nastan farklı hükümlere ulaşıyorlarsa ihtilaf
kaçınılmazdır.
17- Fakat bunların yanında ihtilafın; BÖLÜNMEYE,
PARÇALANMAYA, ÇATIŞMAYA, TOPLUMSAL
HUZURSUZLUĞA sebep olabilecek bir potansiyeli olduğu da
unutulmamalıdır. Tarihte ve günümüzde bunun pek çok misaliyle
karşılaşmak mümkündür.
18- Özellikle de DOĞMALARA inanan, savunduğu fikirlerde
MUTAASSIP olan, fikir ve düşünce yapısı itibarıyla YOBAZ
olan ve aynı zamanda herkesin kendi fikirlerini kabul etmesi
noktasında BASKICI davranan insanların yer aldığı bir toplumda
ihtilafın bu olumsuzluklara yol açması kaçınılmazdır.
19- Çünkü biz biliyoruz ki İslam tarihinde mezheplerin ortaya
çıkmasına ve önemli bir fıkhî zenginlik oluşmasına vesile olan
ihtilaf, aynı zamanda beşer tarihinde büyük ÇALKANTILARA ve
ÇATIŞMALARA da sebebiyet vermiştir.
20- Biz meseleye nasıl bakarsak bakalım ihtilaf tarihte olduğu gibi
bundan sonra da çok önemli BEŞERİ VE SOSYAL BİR
REALİTE olmaya devam edecektir. Madem öyle muhalefeti
faydalı kılabilmek için acaba onun bir ahlakından ve usulünden
bahsedilebilir mi?
21- İhtilafın yukarıda bahsedilen faydalarının ortaya çıkması için
her şeyden önce FİKİR VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN
bulunması, insanların birbirine HOŞGÖRÜYLE yaklaşması,
FARKLILIKLARIN tabi karşılanması, hatta önemli birer
FIRSAT olarak görülmesi gerekir.
22- Eğer insanlar farklı fikirlere ve bakış açılarına TAHAMMÜL
edemez ve hele onları bozguncu, hain gibi isimlerle yaftalarsa,
farklılıklardan istifade edemeyecek ve belki de hak bildikleri
yanlışlarda ısrar etmeye devam edeceklerdir.
23- Demek ki her çeşit ihtilaf ve muhalefetin faydalı olduğu
söylenemez. Mutlaka ihtilafın alanına, yöntemine, sebeplerine ve
neticelerine de bakmak gerekir.
24- Hemen belirtmek gerekir ki CEHALETTEN kaynaklanan,
KİN ve DÜŞMANLIĞIN veya HASET VE HAZIMSIZLIĞIN
sebep olduğu, İSPAT-I NEFS için yapılan, farklı kesimlere
YARANMA düşüncesi bulunan bir muhalefeti makbul saymak
mümkün değildir.
25- Arapça’da, “Halif, tu’raf” diye bir söz vardır. Manası, “İhtilaf
et ki şöhret bulasın.” demektir. Yani ihtilaf ve muhalefet sırf
DİKKAT ÇEKMEK ve ÖNE ÇIKMAK için yapılıyorsa bunun
kimseye bir faydası olmayacak, bilakis zararı olacaktır.
26- Bu sebeple farklı bir fikir ortaya koymadan önce ele alınan
konunun enine boyuna araştırılması, delilleriyle ve arka planıyla
ÇOK İYİ BİLİNMESİ gerekir. Farklı bir tabirle muhalefet edilen
fikir sahibi kadar muhalif olan kimse de ihtilaf konusu hakkında
bilgi sahibi olmalıdır.
27- Bu itibarla insanlar liyakat ve ehliyet sahibi olmadıkları
alanlarda görüş bildirmekten, insanları yanlış yönlendirmekten
kaçınmalı ve hadlerini bilmelidirler.
28- İhtilafın sebebi, muhalif görülen kişinin şahsiyet ve kişiliği
değil; onun dile getirdiği görüşler olmalıdır. Klasik ifadesiyle
şahıslardan ziyade FİKİRLERE ODAKLANILMALIDIR.
Sevdiğimiz insanların bütün fikirleri makul,
sevmediklerimizinkiler de gayrimakul görülmemelidir.
29- Muhalif fikirler öne süren kişinin yegane maksadı, HAKKIN
ORTAYA ÇIKMASINA katkı sağlamak olmalıdır. Muhatabın
yanlışlığını ortaya koyma, onun cehaletini gösterme, onu küçük
düşürme vs. değil.
30- Ayrıca ne egemen ve muktedirlerin talepleri ne tribünlerin
beklentisi ne de muhalefet etmenin getireceği daha başka
ÇIKARLAR, insanı başkalarından farklı fikirler öne sürme
noktasında yönlendirici olmamalıdır.
31- İhtilaf edilecek alanların yanında -herkes için geçerli olmasa
bile- ittifakın gerekli ve zorunlu olduğu ALANLARIN varlığı
unutulmamalıdır. Bu alanlar bazen insanların ortak duygu ve
düşünceleriyle bazen de dinin ortaya koyduğu disiplinlerle tespit
edilir.
32- Mesela İslam’ın amele dair hükümlerinde ihtilaf zenginlik ve
esneklik vesilesi sayılsa da itikada dair mevzulardaki ihtilaf
zemmedilmiştir. Aynı şekilde kesin nassla sabit mevzular içtihada
dolayısıyla ihtilafa kapalı iken, nass bulunmayan alanlar da ihtilaf
tabiidir.
33- İhtilafın fitne ve tefrika değil de bir zenginlik vesilesi
olabilmesi için kendi düşüncelerini her zaman doğru, başkalarının
düşüncelerini her zaman yanlış görmemeli, kendisini mutlak
hakikatin sahibi zannetmemli, muhalifinin isabet kendisinin
yanılma ihtimalini hep aklında tutmalıdır.
34- Çünkü herkese kendi düşünceleri doğru görünse de bu
İTİBARİ bir meseledir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu en iyi
bilen Allah’tır. Hem muhalefet eden hem de edilen düşüncelerinin
yanlış olduğunu anladığı anda da ondan vazgeçmeli ve
HAKPEREST olmalıdır.
35- İnatlaşmanın, dediğim dedik tavırların, kendi sözünü “vahiy”
gibi görmenin söz konusu olduğu bir yerde muhalif fikirler hayat
bulamayacak, bulsa da ihtilaflar FIRKALAŞMAYA ve
AYRIŞMAYA sebep olacaktır.
36- Çoğulculuğa ve farklılıklara kapalı, DIŞLAYICI ve
ÖTEKİLEŞTİRİCİ zihin yapılarına sahip olmak da farklı
fikirlerin gelişmesine fırsat vermeyecektir.
37- İnsanın, kendi fikirlerinin hep doğru olduğunu zannetmesi
anlamındaki İNHİSAR-I ZİHNİYET, EGOİZM ve
ENANİYETTEN kaynaklanır ve SU-İ ZAN ve TARAFGİRLİK
hissine de kaynaklık eder. Bu tutum da toplumun birliğine ve
dayanışmasına zarar verir.
38- “Musavvibeci” olarak adlandırılan fakihler, dini hükümler de
bile tek bir doğrunun olmayacağını söylemiş ve birbirinden farklı
içtihatların hepsini meşru görmüştür. Diğer meselelerde de birden
fazla doğru olacağı baştan kabul edilmelidir.
39- Eğer meseleye en başta böyle yaklaşılırsa ihtilaflar ortaya
konulurken SAYGI sınırları aşılmaz, sertlik ve huşunetten uzak
durulur, kavga ve çatışmalar ortaya çıkmaz.
40- Muhalefet etmeyi alışkanlık haline getirmek, sırf muhalefet
etmek için ihtilaflar ortaya atmak, kim ne derse zıddını söylemek
ise ruh sağlının iyi olmadığının göstergesidir.
41- Velhasıl usulünce yapılan ihtilaf pek çok güzelliğe vesiledir.
Eğer ihtilaf TEFRİKAYA sebebiyet veriyorsa sorun ihtilaf
ahlakına sahip olamamadadır. Yani sorun muhalefet etmede değil
muhalif fikirlere bakış açısındadır.

You might also like