Professional Documents
Culture Documents
D
AB= Eşzamanlılık ekseni
CD= Artzamanlılık ekseni
Bir dil dizgesi, belirli bir zaman dilimi içerisinde, sürmekte olan ve ileride olması olası
gelişmeler dikkate alınmaksızın durağan bir durumda incelenmelidir
Saussure, dilbilim çalışmalarında konuşma diline öncelik verilmesinden yanadır
Nedenleri;
1- Konuşma becerisi dil edinimi sürecinde yazmadan önce edinilir
2- Sözel iletişimde konuşucu yazılı iletişime oranla çok daha fazla anlatım aracına sahiptir.
Örneğin, jest, mimik vb. dil dışı iletişim araçları
3- Sözel iletişimde konuşucu ilettiği bildiriye anında tepki alır
4- Sözel iletişimde, iletişim durumunun betimlenmesi ve açıklanmasına gereksinim duyulmaz
GÖSTERGEBİLİM VE DİL
İnsan dili, bir göstergeler dizgesidir
İnsan dili diğer göstergelere oranla çok daha karmaşık
Saussure gösterge kavramını ayrıntılı açıklamıştır ve dilin bir göstergeler sistemi olduğu
görüşündedir
GÖSTERGE TÜRLERİ
Yandaki trafik işaretini gören bir sürücü,
bu işareti kırmızı bir daire içine çizilmiş beyaz bir dikdörtgen olarak değil, girilmez uyarısı
olarak algılar, bu göstergenin gösterileni, anlamı giriş yasağıdır.
Çevremiz göstergelerle doludur
Örnek verebilir misiniz????
GÖSTERGE TÜRLERİ
Levhalar, oklar, trafik ışıkları, piktogram, el ve kolların duruş biçimleri, insanların giyimleri,
yüz ifadeleri (görsel göstergeler)
GÖSTERGE TÜRLERİ
Diğer duyu organlarımızca algılanan göstergeler de vardır.
Koku
Mors alfabesiyle iletilen bir bildiri alan telsizci bunu kulağıyla, görme özürlü bir kişi Braille
alfabesiyle yazılmış bir metni dokunma duyusuyla algılar
Okullarda son yıllarda zil yerine kullanılan klasik batı müziği parçaları (müzik özelliğini
yitirmiştir)
GÖSTERGE TÜRLERİ
Göstergeler genellikle üç bölümde incelenir:
1. Resim tipi (ikon) gösterge: bu tip göstergelerle gönderimde bulundukları nesne ya da
durum arasında belirgin bir özellik vardır
Gerçek nesnenin görünümünün resmi yapılarak oluşturulmuşlardır
Fotoğraflar, resimler (soyut resimler dışında), piktogramlar, benzetmeler ve yansıma sözcükler
(sözcüklerle bir tür resim yapılıyor olması) bu tip göstergelerdendir
Örneğin, bir benzetmeyle oluşturulmuş «tereyağından kıl çeker gibi» deyimi sözcüklerle
zihnimizde bir resim oluşturmaktadır
Yansıma sözcükler dil dışı dünyadaki seslerin taklidine dayanılarak oluşturulur; şangır şungur,
takır tukur, gürül gürül, şırıl şırıl…
GÖSTERGE TÜRLERİ
2. Belirtici gösterge: gösterge ile gösterilen arasında uzlaşıma dayalı bir ilişki bulunmayan
ancak nedensel bir ilişkinin söz konusu olduğu gösterge tipleridir
Hızlanan nabzın yükselen ateşin, dumanın ise ateşin belirtisi olduğunu söyler.
3. Simge tipi gösterge: bu tür göstergelerde gösteren ile gösterilen arasındaki ilişki uzlaşıma
dayalıdır, resim tipi ve belirtici göstergelerden kültüre özgü olma özelliğiyle ayrılır.
Dilsel göstergelerin büyük bir bölümünün, örneğin selamlaşma sırasındaki davranış biçimleri
ile bu sırada kullanılan sözler, güvercinin barış simgesi olması bu tip göstergelere örnektir
DİL GÖSTERGELERİ
Saussure’ün dil göstergesi gösteren ve gösterilenden oluşur.
Türkçe kaynaklarda gösteren ve gösterilen için farklı terimlerin kullanıldığını da görüyoruz;
gösteren için biçim, ses imgesi, gösterilen için anlam ve kavram gibi.,
Gösteren dilde ses dizisi biçiminde gerçekleşir
Gösterenle gösterilen karşılıklı olarak hep birbirlerini çağrıştırırlar ve birbirlerinden ayrı
düşünülemezler
DİL GÖSTERGELERİ
örnek; K-U-Ş ses dizisini gösterenini işittiğimiz zaman, zihnimizde genellikle uçan, kanatları,
gagası iki ayağı olan, vücudu tüylerle kaplı, yumurtlayarak çoğalan bir hayvan tasarımı oluşur.
Bu k-u-ş ses dizisinin zihnimizdeki imgesidir ve bu imge göstergenin gösterilen yanıdır
Bu göstergenin gösterenini ses dizisi biçiminde duymadığımızda da, örneğin bir metinde bu
sözcüğü okuduğumuz zaman da aynı çağrışım gerçekleşir
Doğada, dilbilimdeki deyişiyle dil dışı dünyada yaşayan kuşa da gönderge adı verilir
DİL GÖSTERGELERİ
Saussure’ün gösterge modeli:
gösterilen
k-u-ş gösteren
DİL GÖSTERGELERİ
Gösterge modelinde oklar, gösterenle gösterilenin karşılıklı olarak birbirini çağrıştırdığını
göstermektedir
Bu dil göstergesinde ilişkilendirilen bir gösterenle bir nesne ya da kavram değil, aralarında
bağlantı kurulan bir nesnenin ya da kavramın tasarımı ile ses imgesidir
Gösterilen nesnenin kendisi değildir, yalnızca kavramdır
Örnekteki kuş gerçek bir kuş değil, yalnızca kuş kavramıdır, tüm kuşların soyutlanmış bir
biçimi olarak genel bir kavramdır
DİL GÖSTERGELERİ
Saussure’e göre göstergenin temel özelliklerinden biri de, göstergenin gösteren yüzü ile
gönderge arasında herhangi bir ilişkinin olmaması anlamına gelen nedensizliktir.
K-u-ş ses dizisinin kuş denilen yaratıkla hiçbir ilişkisi yoktur
Bu kavram diğer dillerde vogel (Alm.), bird (İng.) gibi farklı göstergelerle karşılanması da
nedensizlik ilkesini güçlendirmektedir
Bu kurala uymayan sözcükler doğadaki seslerin taklidi yoluyla yapılmış yansıma sözcüklerdir
Yansıma seslerin de dillere göre değişikliği ilginçtir
DİL GÖSTERGELERİ
Dli göstergelerinin nedensizliği aslında toplumsal uzlaşıya dayalıdır
Bir toplum içinde iletişimin gerçekleşebilmesi, bireylerin anlaşabilmesi için, aynı gösterenin
gösterge kullanıcılarında, yani o dili konuşanlarda, aynı gösterileni, aynı anlamı çağrıştırması
gereklidir
Bunu sağlamak için her toplum bu konuda bir uzlaşma içindedir
Örneğin, Türkçe konuşan toplumumuz gösterge örneğindeki hayvan türü için kuş gösterenini
kullanma konusunda uzlaşma içindedir
Buna da gösterenin uzlaşımsal olma özelliği adı verilir
DİL GÖSTERGELERİ
Saussure, dil göstergelerinin zorla değiştirilemeyeceğini saptamıştır, buna göstergenin
değişmezliği denir
Göstergenin diğer bir özelliği de çizgiselliğidir. Bizler birçok görsel göstergeyi bir anda
algılayabiliriz. Ancak dil göstergeleri sesseldir. Bir göstergeyi oluşturan ses birimlerin
tümünün bir anda üretilmesi olanaksızdır. Sesler birbiri ardına üretilerek belirli bir zaman
içinde ses dizileri oluşturulur ve bu çizgisel bir düzlemde gerçekleşir
Saussure’ün gösterge özelliklerinden bir diğeri de göstergenin değişebilirliğidir. Bu
değişmezlik özelliği ile çelişkili görünse de, değişmezlik dilin tek tek kişilerce
değiştirilemeyeceğidir. Değişebilir olma demek artzamanlı süreç içinde, zaman içinde dillerde,
göstergelerin anlamlarında değişiklikler olabilir
OGDEN VE RICHARDS
GÖSTERGE MODELİ
Modelde daire gösterge taşıyıcısını belirtmektedir. Dilsel göstergede gösterge taşıyıcısı ses
dalgalarıdır
Göstergenin simge olarak betimleme, sinyal olarak çağrı, belirti olarak anlatım işlevlerini
gerçekleştirdiğini ve bunların anlamsal işlevler oldukların dayanılarak, göstergenin bu üç
özelliği üçgenin üç kenarına yerleştirilmiştir
İşlevler ise yönelik oldukları konuşucu, dinleyici ve nesne/durumlarla ilişkilendirilerek
gösterilmektedir
Gösterge dilbilimde hangi düzlemlerde ele alınır?
Charles W. Morris Foundations of the Theory of Signs kitabında dilsel ve dil dışı göstergelerin
üç düzlemde ele alınması gerektiğini söyler
İletişim süreci
Konuşucu yazılı ve sözlü bir bildiri gönderir, iletir
Bildiri bir konuya ilişkinse anlamlıdır
Konu ise genellikle dil dışı dünyaya ilişkindir ve konuşmanın konusu bir kişi, bir nesne, bir
olay olabilir
Ayrıca bildirinin aktarılacağı bir ilişki aracı, bir kanal gereklidir
Dinleyici/alıcı, konuşucunun mevcut kanalı kullanarak ilettiği bu bildiriyi çözer ve yeni bir
bildiri oluşturarak yanıt verir
Konuşucu ve dinleyicinin birbirlerini anlayabilmeleri için ortak bir koda sahip olmaları gerekir
Jakobson dilsel iletişimin gerekli altı etkenini aşağıdaki şekille açıklıyor:
konu, bildiri
Konuşucu Dinleyici
Kanal, kod
BİÇİMBİLİM
Biçimbilim, bir dildeki sözcüklerin biçimlerini ve biçim değişikliklerini, her tür eki, sözcük
yapımı ve türetilmesini, biçimbirimlerini, biçim birimlerin işlevlerini ve işleyişlerini inceler
Dil diğer tüm gösterge dizgileriyle aynı özellikleri taşıyan ve dilsel göstergelerden oluşan bir
gösterge dizgesi olduğu görüşü benimsenmektedir
Dilsel gösterge dizgesini diğer gösterge dizgelerinden ayıran en önemli özelliklerden biri de
dilin çift eklemlilik düzeneğidir
Çift eklemlilik-Fransız dilbilimci Martinet
Çift eklemlilik:
dil dizgesi, kendi başına anlamı olmayan ancak anlam ayırt edici özelliği bulunan sesbirimlere
dayanır.
Ses birimlerin sayıları son derece sınırlıdır.
Sayıları çeşitli dillerde 25-50 arasında değişmektedir
Dil dizgesinin diğer bir birimi de sesbirimlerin bir araya gelmesinden oluşan biçimbirimdir
Biçimbirim bir dilin en küçük anlam taşıyıcı parçasıdır
Gösteren ve gösterilen biçiminde iki yüzü olan küçük dilsel göstergeler olarak nitelendirilen
biçimbirimler anlamlarını yitirmeden daha küçük parçalara ayrılamazlar
Dilin çift eklemliliği sayesinde dil, bu çok az sayıdaki sesbirimden çok sayıda dilsel gösterge
üretir
Martinet’e göre bu, olabildiğince en az çaba harcama anlamına gelen ve her tür dil olgusu için
de geçerli olan dil «ekonomisi» ilkesinin gerçekleşmesinden ileri gelmektedir
Martinet’in dilbilime kazandırdığı önemli kavramlardan biri de anlambirimdir
Anlamı olan en küçük dilsel birim olan anlambirimler dilin birinci eklemlilik düzeyini
oluşturur
Sözcükle karşılaştırılmaması gereken bu birimlerin biçimbirimlerdir (morfem)
Sesbirimlerin bir araya gelmesiyle biçimbirimler, biçimbirimlerden oluşan ya da tek bir
sözcüksel biçimbirim olarak düşünülen sözcüklerden tümceler, genellikle tümcelerden oluşan
sözce ve metinlerle de iletişim, dilin en önemli işlevi gerçekleşir
O zaman sözcük kavramını nasıl tanımlarız?
Vardar (1998), sözcüğü «bir ya da birden çok sesbirimin oluşturduğu, yazıda iki boşluk
arasında yer alan, çoğu kez anlamsal bir birim oluşturan, söylemde belli bir biçimsel birlik
sunan, çeşitli dizimsel kullanımlarda ya değişmeyen ya da bir bölümünde değişim gösteren
eklemli ses ya da sesler öbeği» olarak tanımlamakta
Örneğin /a/, /ı/, /k/ ve /t/ sesbirimlerden Türkçede atkı, atık, akıt, aktı, katı, kıta, tıka, takı…
gibi sözcükler türetebiliriz
Atkı, kıta, katı sözcüksel biçimbirimlerdir, ancak takı, tak-mak eyleminin, at-ık, at-mak
eyleminin köklerinden türetme biçimbirimlerinin eklenmesiyle türetilmiş adlardır
Biçimbilim önce dildeki biçimbirimleri saptar, bunların işleyişini çözümler ve dökümünü
yapar
Bir dildeki biçimbirimlerin saptanmasında bölümleyici yönteme başvurulur. Bu yöntem
işlevini iki aşamada gerçekleştirir
1- parçalara ayırma
2- öbekleme
Birinci aşamada sözcükler kendilerini oluşturan biçimbirimleri ayırmak amacıyla parçalanır,
bölünür. Ayrılan öğeler daha küçük parçalara ayrılamamalıdır
Çocuk-lar bahçe-de oyn-uyor
Bu tümcede ortaya çıkan altı parçanın her birinin henüz bir işlev yüklenmemiş ve bir
biçimbirime ilgilendirilmemiş durumuna biçimbirimcik denir, belirli işlevler yüklendiğinde
biçimbirim olma özelliğini kazanırlar
Çocuk, bahçe ve oyna sözcüksel biçimbirimlerdir
{-lAr}, {-dE} ve {-UyOr} dilbilgisel biçim birimlerdir. {-lAr} biçimbirimi sayı, {-dE} durum
ve {-UyOr} zaman belirlemektedir
Bu örnekte dilin çift eklemlilik düzeneğini de görmekteyiz
Dağılımsal kurama göre, dilsel öğeler arasında iki tür ilişki vardır
1- dizimsel ilişkiler
2- dizisel ilişkiler
Biçimbilimde parçalama ayırma işlemi sonunda dizimsel ilişkiler, öbekleme işlemi sonunda ise dizisel
ilişkiler belirlenir
dizimsel ilişkiler
Dilbilgisel biçimbirimler sözcüksel biçimbirimler arasında sözdizimsel ilişkiyi sağlarlar
Dilbilgisel biçimbirimlerin birçoğu kendi başına bulunamayan bağımlı biçimbirimlerdir
Ancak tek başına işlevi gerçekleştiren dilbilgisel biçim birimler de vardır, ilgeçlerin büyük bir
bölümü, kişi adılları bu tür biçimbirimlerdendir
Dilbilgisel biçimbirimlerin sözcüksel biçimbirimler arasında dizimsel ilişkiyi sağlamak için
çok sıklıkla kullanılmalarına rağmen sayıları sözcüksel biçimbirimlere oranla son derece
sınırlıdır
Örneğin, bir dilde eylem çekiminde, ad durumlarını belirlemede kullanılan dilbilgisel
biçimbirimlerin sayısı sınırlıdır, kapalı bir bölüm oluştururlar.
Buna karşın, kendi başına belirli bir anlamı olan sözcüksel biçimbirimler çok büyük ve açık
bir bölüm oluştururlar
Guatemala’da kullanılan bir Maya dili olan Kekchi dilinden örnekÇ
1- tinbeq «gezeceğim»
2- tatbaq «gezeceksin»
3- ninbeq «geziyorum»