You are on page 1of 107

SOLUNUM YOLU İLE

BULAŞAN ENFEKSİYONLAR
VE HEMŞİRELİK BAKIMLARI
(Birinci Bölüm)

1
Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Bulaşma
Etkenin dış ortamda canlı kalabilme özelliğine göre doğrudan ya da dolaylı yol ile
olur.
• Doğrudan bulaşma: Etken duyarlı kişiye yakın temas sonucu damlacık ile geçer.
Hastanın solunum sırasında ya da konuşurken, aksırırken, öksürürken damlacıkla
etrafa saçtığı etkenler sağlam kişiler tarafından solunur (kızamık, boğmaca vb).
• Dolaylı bulaşma: Havada asılı kalan damlacık çekirdeğinin ya da kontamine
tozların (zamanla havada asılı kalan çekirdeği yere düşer, toza karışır ve tozları
kontamine eder) solunması ile olan bulaşmadır. Ayrıca enfeksiyon etkeni ile
bulaşmış eşya, besin maddeleri ve eller de bu tür bulaşmaya neden olur. Dolaylı
bulaşma gösteren hava yolu enfeksiyonlarında etkenler dış ortamda canlılıklarını
uzun süre sürdürürler ve bir yerden diğer yere kolayca taşınabilirler. Bu nedenle
sağlam kişi ile hasta kişinin yakın teması olmadan da bulaşma söz konusudur
(Kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak enfeksiyonlarında vb.).
2
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
Değişik gruplardaki birçok virüs ile oluşan, üst solunum yolları enfeksiyon
belirti ve bulguları ile seyreden hafif nitelikte bir hastalıktır.
Hava yollarının herhangi birinde ya da hepsinde inflamasyon oluşur.
• Ateş,
• Baş ağrısı,
• Halsizlik,
• Burun akıntısı,
• Kas ağrıları,
• Konjunktivit, göz yaşarması,
• Öksürük ve aksırıkla karekterize bir hastalıktır.
3
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
• Etyoloji: Soğuk algınlığına neden olan etkenlerin %90'ı virüslerdir. iki
yüze yakın virüs hastalık oluşturur. Spesifik bir nezle virüsü yoktur. En
sık Rinovirüsler olmak üzere Echovirüsler, Parainfluenza virüsleri,
Respiratuvar Sinsisyal Virüsü (RSV), Coxsackie A ve B, Adenoviridae
(adenovirüs)/ Coronavirüsleri gibi birçok virüs soğuk algınlığına neden
olabilir.

4
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
• Bulaşma: Hasta ve portörlerin burun, boğaz ifrazları enfeksiyon
kaynaklarını oluşturur. Etken doğrudan temas ile ya da dolaylı olarak
kontamine eşyalarla solunum yolundan bulaşır. Uzun süren uçak
yolculukları, hava soğutma sistemleri (klimalar), kalabalık ortamlarda
bulunma, stres gibi risk faktörleri bulaşma ve yayılımı hızlandırır.
• Patogenez: Soğuk algınlığına neden olan virüsler enfekte havanın
solunması ile burun mukozasına geçer ve mukozada kalırlar. Oradan da
hücre içine girerler. Böylece hücrenin normal çalışması bozulur. Hücre
virüsün binlerce kopyasını üretir. Hücre parçalandığında virüsler burun
boşluğuna atılır ve diğer hücreleri enfekte eder.
• Kuluçka dönemi: Oldukça kısadır. Birkaç saat ile birkaç gün arasında değişir.
5
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
Belirti ve bulgular: Klinik belirti ve bulgular etkene göre değişiklik
gösterir.
• Ani olarak boğazda gıcık (törpülenme duygusu) ve hafif ağrı
• Üşüme, ürperme, halsizlik, yorgunluk
• Gözlerde kızarıklık ve sulanma,
• Burunda yanma, tıkanıklık, aksırık, burundan su gibi (seröz) akıntı
gelir.
• Yetişkinlerde ateş yoktur ya da hafiftir.
• Çocuklarda ateş ve lenfadenopati olabilir. Çocukların bir kısmında
şiddetli öksürük görülür.
6
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
• Erken fazı takiben aşağı-yukarı 24 saat içinde burun akıntısı koyulaşmaya başlar.
• Burun sekresyonu bol miktarda lökosit, epitelyum hücreleri ve bakteri içerir.
• Baş ve nazofarenkste dolgunluk hissi vardır. Nazal mukozada oluşan ödem burun
tıkanıklığına neden olur,
• Solunum ağız yoluyla yapılır. Üçüncü gün burun ve farenkse ait belirtiler ile birlikte
titreme ve halsizlik ve ateşte yükselme görülür.
• Baştaki dolgunluk hissi ve ağızdan solunum nedeniyle hastalar kendilerini rahatsız
hissederler.
• Koku hissi ve tat duyusu bozulur. Östaki borusundaki ödem nedeniyle kulaklarda
bir basınç hissedilir.
• Hastalık ortalama 10 gün sürer.

7
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
• Tedavi:semptomlara yöneliktir.burun tıkanıklığını önlemede efedrin
içeren burun damlaları ya da sprey önerilir. Antihşstaminiklerden
yararlanılır. Baş ağrısı için parasetamol ve asetilsalisik asit kullanılır.
Ciddi komplikasyon olmadıkça antibiyotik kullanılmaz.

8
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
Hemşirelik bakımı
• Nezle hava yolu ile bulaştığından hastalığın yayılmasını önlemek için hastaların bulaştırıcılık
döneminde (hastalığı izleyen 6-7 gün) damlacık izolasyonu uygulanır. Hastalık süresince hasta
yatak istirahatinde tutulur.
• Ayrıca hastalara hijyenik önlemler alması (burun-boğaz sekresyonlarını kağıtlara çıkarması vb), el
yıkamaya özen göstermesi öğretilir. Hasta odası sessiz, sakin cereyansız olmalıdır. Hastada terleme
varsa çamaşırlar ve yatak takımları değiştirilir, hasta üşütülmemelidir.
• Ağız-burun çevresindeki irritasyon alanları yağlanır, ağız bakımı verilerek ağız kuruluğu giderilir.
• Burundaki konjesyonu azaltmak için buruna serum fizyolojik damlatılır, nemli hava sağlanır ya da
reçete edilen antihistaminikli, antibiyotikli burun damlaları uygulanır.
• Ateşli hastalarda 2-4 saat aralarla ateş kontrolü yapılır ve ateş düşürülmeye çalışılır. Reçete edilen
antipiretikler verilir.
• Ateşin düşmemesi komplikasyon olarak değerIendirilir. Hastaların akut döneminde hasta, kalorisi
yüksek sulu gıdalarla beslenir. Aşırı kusma varsa sıvı elektrolit dengesi yeterli sıvı alımı ile
sürdürülür. Vücut direncini arttırmak için özellikle C vitamini içeren yiyecekler verilir.

9
SOĞUK ALGINLIĞI (Akut nezle, common cold, akut rinitis) VE
HEMŞİRELİK BAKIMI
• Komplikasyonlar: Hastalık 10-14 günden daha uzun sürerse sinüzit/
orta kulak iltihabi/ bronşit, bronkopnömoni, menenjit gibi bazı
bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir.
• Korunma: Hastalık değişik virüslerle oluştuğundan korunmada
koruyucu aşılar yetersiz kalmaktadır. Nezlenin tamamen önlenmesi
olanaksızdır, ancak kışın kapalı ortamlarda bulunmaktan kaçınılmalı,
virüsler kontamine yüzeylerde saatlerce kalabildiklerinden, dolaylı
bulaşmayı önlemek için el yıkamaya özen gösterilmelidir.

10
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Ani başlayan yüksek ateş, üşüme, baş ağrısı, kas ağrısı ve bazen de
halsizlik ile karakterize üst solunum yolunun akut, oldukça bulaşıcı bir
enfeksiyon hastalığıdır. Epidemiler ve pandemiler yapar.
• Etyoloji: Etken ortamiksovirüs ailesinden influenza virüsüdür, 110 nm
büyüklüktedir. ABC diye tanımlanan üç serotipi vardır. A tipi virüs su
kuşlarında, fok, domuz, at ve maymun gibi bazı hayvanlarda da
yaşayabilir. A ve B tipi edemi ve pandemilere neden olur. C tipi ise
sporadik olarak görülür. Virüs dış etkenlere, güneşe, ultraviyoleye
dayanıksızdır.

11
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Bulaşma: insandan insana hasta kişilerin burun-boğaz çıkartıları ile
doğrudan ya da taze kontamine olmuş eşyalarla, yüzeylerle dolaylı
bulaşır.
Hastalar etkeni semptomlarının başlamasından bir gün öncesinden 2-3
gün sonrasına kadar bulaştırır. İnfluenza solunum yolunun yüzey
epitellerini enfekte eder ve hava yoluyla bulaşmaya neden olur. Nazal
mukoza enfekte olduğundan, fomitlerle de geçiş olur.
Kuluçka dönemi: 1 -3 gün gibi oldukça kısadır.

12
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Belirti ve bulgular: Kuluçka dönemi sonrası semptomsuz viremi
meydana gelebilir. influenza A ya da B ani olarak üşüme ve titreme ile
başlar, 24 saat içerisinde ateş 39-39.5 0C yükselir.
• Hastalarda çok şiddetli baş, bel, sırt, kas ve eklem ağrıları, fotofobi
oluşur, Solunum yollarına ait semptomlar önceleri hafiftir, boğaz
ağrısı, sternum altında yanma hissi, kuru öksürük, bazen de nezle
şeklindedir. Daha sonraları öksürük şiddetlenebilir ve balgam görülür.
Ateş yükselir, özellikle yanaklar pembeleşir ve gözler kızarır. Genellikle
akut semptomlar 2-3 gün devam ettikten sonra ortadan kalkar ve ateş
düşer. Bazen ateş 5 gün kadar devam edebilir. Halsizlik, terleme ve
yorgunluk hissi birkaç gün bazen bir hafta sürebilir.

13
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Çocuklarda klinik durum erişkinlere benzer. Ancak daha


yüksek ateş ve kusma gibi gastrointestinal belirtiler de
bulunur.
• Ağır vakalarda kanamalı bronşit ve pnömoni sıktır. Bu durum
1-2 saat içinde gelişebilir.
• Bazen influenzanın başlangıcından itibaren 48 saat içinde
dispne, siyanoz, hemoptizi, akciğer ödemi gelişir ve hastalık
ölümle sonuçlanabilir.

14
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Tedavi:
• Komplikasyonsuz influenza için spesifik bir tedavi şekli yoktur.
• Tedavi semptomatiktir.
• Öksürük için sedasyonlu öksürük şurupları, ağrı ve ateş için
antipiretikler kullanılır.
• Komplikasyonlu vakalarda antibiyotikler kullanılır.
• Yaşlı hastalarda pnömoni ve dehidratasyon oluşmuşsa tedavi
hastanede sürdürülür.

15
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Komplikasyonlar:
• Orta kulak iltihabı
• Pnömoni
• Bronkopnömoni
• Akciğer apseleri
• Menenjit ve meningoensefalitlere neden olmaktadır.

16
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Hemşirelik Bakımı
• Hasta (1 hf) duyarlı kişilerden ayrılır, damlacık izolasyonu önlemleri alınır,
• sekonder enfeksiyonlardan korumak için hasta yatak istirahatine alınır,
• Bol sıvı alımını sağlanır. Hastaların istirahati ateş düştükten 2-3 gün sonrasına kadar
sürdürülür.
• Oda sık havalandırılarak havadaki damlacık çekirdeklerinin asılı kalıp solunması önlenir
• Konjesyonu azaltmak için burun damlaları kullanılabilir. Çocuklarda ideal burun damlası
serum fizyolojiktir.
• 2-4 saat aralıkla ateş kontrolleri yapılır. Yüksek ateşte reçete edilen antibiyotikler verilir
ve ılık banyo yararlıdır. Kullanılan antibiyotiklerin yan etkileri dikkatle izlenir.
• Ateşli dönemde hastanın beslenmesi sıvı besinler ile sürdürülür.
• Hayati belirtiler izlenir. Nabız ve solunum sayısında artma, dispne, siyanoz ve kanlı
balgam gibi bulgular hekime bildirilir.

17
GRİP (influenza) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Korunma: Hastalığı önlemede grip aşısından yararlanılır. Uygulamada
öncelik risk gruplarıdır:
• Kalp, damar, böbrek, metabolizma ve akciğer hastalığı olanlar, 65 yaş
üstündeki kişiler
• Hamileler
• Halk sağlığı hizmetlileri, emniyet örgütü çalışanları, ulaşım araçları
personeli, besin üretim ve ticareti ile uğraşanlar, itfayeciler, öğretim
görevlileri

18
DOMUZ GRİBİ
• Domuz gribi, oldukça bulaşıcı H1N1 influenza A virüsü ile oluşan ve
salgınlara yol açan alt solunum yolu enfeksiyonudur.
• Etken domuz, kanatlı hayvanlar ve insan influenza A virüsleri arasında
antijen değişimi sonucu oluşan H1N1 grip virüsüdür. Çevreye yayılan
virüs ortam şartları uygunsa kuruduktan sonra 24-48 saat canlı kalabilir.
• Virüs ilk kez Nisan 2009’da Meksika'da ortaya çıkmıştır. Hızla yayılması
nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Haziran 2009'da salgının alarm
düzeyini 6ya çıkartarak pandemi başlangıcını ilan etmiştir. Pandemik Hl NI
virüsü en fazla 5-24 yaş arasındaki çocuk ve gençleri etkilemiştir, ancak
hastaneye yatış en fazla 0-4 yaş grubunda olmuştur.

19
DOMUZ GRİBİ
Mevsimsel influenza virüsü Ekim-Nisan ayları arasında aktif iken H1N1
virüsü yaz aylarında aktivite göstermekte, Aralık ayından sonra vaka
sayıları azalmaktadır.
Gebeler, obez kişiler, 5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üzeri yaşlılar, kronik
hastalığı olanlar (diyabet, kardiyak, astım vb.) ve immün sistemi
baskılanmış hastalar komplikasyon gelişimi açısından risk
grubundadırlar.

20
DOMUZ GRİBİ
• Bulaşma genellikle öksürme ve aksırma sırasında havaya karışan virüs
içeren damlacıkların solunması sonucu olur.
• Hasta kişi ile aradaki mesafenin 1-3 metre olması damlacık yolu ile
bulaşmaya neden olur. nadiren Virüs ile kirlenmiş yüzeylere el ile
temas etme ve sonrasında ağız, buruna dokunma sonucu da
bulaşabilir. Belirtilerin başlamasından 1 gün önce ve 7 gün sonra
hastanın bulaştırıcı olduğu dönemdir. Bulaştırıcılık döneminde
hastanın solunum yolu çıkartıları, ishali varsa dışkısı bulaştırıcı kabul
edilir.
Kuluçka dönemi: 1-7 gündür.

21
DOMUZ GRİBİ
Belirti ve Bulgular: mevsimsel griple benzerlik
gösterir.
• Mevsimsel gripte sık görülmeyen ishal ve
kusma, domuz gribinde genellikle
çocuklarda vardır.
• Ateş, öksürük, burun akıntısı, halsizlik, baş
ağrısı, boğaz ağrısı, kas ağrısı, titreme ve
eklem ağrısı görülür.
• Klinik tablo hafif bir üst solunum yolu
enfeksiyonu şeklinde olabildiği gibi, akut
solunum yetmezliği ve çoklu organ
yetmezliği ile seyreden ağır bir tablo
şeklinde de olabilir.
22
DOMUZ GRİBİ
Ağır ve komplikasyonlu domuz gribi vakalarında;
• Nefes darlığı, dispne, takipne ve hipoksi ile seyreden pnömoni bulguları,
• Uykuya eğilimden komaya kadar bilinç düzeyi değişiklikleri,
• Konvülsiyon, ensefalit, ensefalopati gibi santral sinir sistemi bulguları,
• Miyokardit, ağır dehidratasyon, böbrek yetmezliği, çoklu organ yetmezliği
ve şok gelişebilir.
• Ayrıca H1N1 virüs enfeksiyonu hastanın var olan kronik hastalığının
alevlenmesine de neden olabilir.

23
DOMUZ GRİBİ
• Kesin tanı real time revers transkriptaz-polimeraz zincir reaksiyonu
(RT-PCR) veya virüs kültürü ile konmaktadır.
• Hızlı antijen testleri kısa sürede sonuç vermesine rağmen yarılış
negatif sonuç verebileceğinden tercih edilmemektedir. RT-PCR
yöntemi yaklaşık 6 saatte, virüs kültürü ise 2-3 günde sonuç
vermektedir.
• Test için nazofarenks, veya orofarenks sürüntüsü, nazal akıntı, entübe
hastalarda aspirasyon veya bronkoalveoler lavaj yolu ile örnek
alınabilir.

24
DOMUZ GRİBİ

Tedavi: Genellikle vakaların çoğu herhangi bir komplikasyon


gelişmeden kendiliğinden iyileşir. Bu nedenle komplikasyonsuz
vakalarda ve önceden sağlıklı olan bireylerde antiviral tedavi
önerilmez.
Semptomatik tedavide antipiretik, analjezik ve nonsteroid
antienflamatuar ilaçlar kullanılır.
Reye sendromu riski nedeniyle 19 yaşın altındaki çocuklara
aspirin verilmemelidir.

25
DOMUZ GRİBİ
• Hipoksi görülen vakalarda oksijen tedavisi ve mekanik ventilasyon
desteğine ihtiyaç duyulmaktadır.
• Hastalığı ağır geçiren, komplikasyon gelişen, hastaneye yatırılan ve
komplikasyon gelişimi açısından yüksek risk grubunda olan hastalarda ve
hastalığın hızlı ilerlediği durumlarda antiviral tedavi önerilir.
• Risk grubunu oluşturan kişilerde ve 5 yaş altı çocuklarda hastalık hafif-orta
şiddette, komplikasyonsuz olsa bile ayaktan antiviral tedavi başlanması
önerilmektedir.
• Antiviral ilacın ilk 48 saatte başlanması tedavi edici etkisinin daha güçlü
olmasını sağlar. Bu nedenle domuz gribi düşünülen vakalarda, tanı
testlerinin beklenmeden tedaviye başlanır, Ancak 48 saati geçirmiş
hastalarda da olabildiğince erken tedavi başlanmalıdır.
26
DOMUZ GRİBİ
• Tedavide oseltamivir kullanılmaktadır. Oseltamivirin bulunmadığı veya virüsün
oseltamivire dirençli olduğu durumlarda zanamivir önerilmektedir.
• Oseltamivir oral olarak ve 5 gün Süreyle kullanılmaktadır. Süspansiyon ve
kapsül şeklinde formları vardır. ilaç virüsün vücutta üremesini engelleyerek
hastalığın süresini kısaltmakta, pnömoni gelişme riskini azaltmaktadır.
• 1 yaşından küçüklerde kullanılmamaktadır. Ancak pandemi durumunda 1
yaşından küçük çocukların tedavisinde 2x3 mg/kg/gün şeklinde 5 gün süreyle
kullanımı önerilmektedir. İlacın erişkin dozu 2x75 mg/gündür. Çocuklarda 15 kg
altında 2x30 mg/ gün, 15-23 kg arası 2x45 mg/gün, 23-40 kg arası mg/gün, 40
kg üzeri çocuklarda erişkin dozu uygulanır.
• Zanamivir 7 yaşından büyüklerde ve erişkinlerde oral inhalasyon şeklinde
2x5mg/gün olarak 5 gün süreyle uygulanmaktadır. Bronkospazm riski
nedeniyle astım, KOAH ve kronik kalp hastalığı olanlarda kullanımı önerilmez.

27
DOMUZ GRİBİ

Komplikasyonlar:
Viral pnömoni. Bakteriyel pnömoni daha nadirdir.
Miyokardit
Çoklu organ yetmezliği
Şok
Konvülsiyon ve ensefalopati gibi nörolojik komplikasyonlar
görülebilir.

28
DOMUZ GRİBİ
Hemşirelik Bakımı
• Belirtilerin başlamasından 7-10 gün, antiviral tedaviye başlandıktan 4 gün
sonrasına kadar veya daha uzun süre kişi virüsü yaymaya devam eder, bu nedenle
gerekli önlemler alınmalıdır.
• Domuz gribi olduğu düşünülen veya tanı konan hastalar negatif basınçlı odalarda
izole edilir. Odanın kapısı mutlaka kapalı tutulur. Hasta odasına girerken veya
hastaya müdahale edileceğinde N95 tipi maske, koruyucu gözlük, eldiven, gömlek
giyilir.
• Hasta odasına girerken ve çıkarken koruyucu materyallerin giyip çıkarılacağı bir ara
bölme olmalıdır.
• Hasta odasından çıkınca eldivenler çıkarılmadan önce telefon, hasta dosyası,
steteskop gibi malzemelere dokunulmamalıdır.
• Virüsün bulaşmasını önlemek amacıyla eller sık sık yıkanır.
29
DOMUZ GRİBİ
• Ünitede çalışan sağlık personelinin nöbet sonunda veya herhangi bir
bulaşma durumunda duş alabileceği alanlar olmalıdır.
• Hapşırma ve aksırma sırasında ağız ve burun kağıt peçete ile kapatılır,
peçete bir kez kullanılır ve enfekte atığa atılır. Anlayabilecek yaşta ise
hastaya bu konuda bilgi verilir. Kağıt peçeteye ulaşılamadığı durumda
kol dirsekten bükülerek dirseğin iç yüzeyi ile ağız ve burun kapatılır
• Yaşam bulguları takip edilir.
• Hastaya rahat nefes alabileceği yarı oturur pozisyon verilir, gerekli
durumlarda oksijen desteği sağlanır.

30
DOMUZ GRİBİ
• Pnömoni gelişen hastalarda sekresyonları azaltmaya ve hastanın solunumunu
rahatmaya yönelik girişimlerde bulunulur. Hekim tarafından önerilen inhaler
tedavi uygulanır, hastaya ağız bakımı verilir, hasta ağızdan alabiliyorsa ılık sıvı
alımı arttırılır, öksürme egzersizi ve postüral drenaj uygulanır.
• Ateşli dönemde hastanın üzerindeki giysiler hafifletilir, pamuklu giysiler tercih
edilir ve sıvı alımı desteklenir.
• Çevre ısısı düzenlenir, gerektiğinde hastaya ılık uygulama yapılır veya ılık duş
aldırılır Ateşin düşmediği durumlarda reçete edilen antipiretikler verilir.
• Tedavide kullanılan oseltamivir kusmaya sebep olacağından yiyeceklerle birlikte
verilir. Özellikle hastalığı ağır geçiren vakalarda komplikasyon gelişme riski
nedeniyle monitörize edilerek tüm yaşamsal bulguları, aldığı çıkardığı, bilinç
düzeyi, nörolojik durumu izlenir.
31
DOMUZ GRİBİ
Korunma: Korunma amaçlı riskli gruba aşı ve kemoproflaksi önerilir. Aşı
çocuklarda 2 doz erişkinlerde tek doz IM olarak uygulanmaktadır.
Aşılanması önerilen riskli grupta;
• Gebeler,
• 6 aydan küçük çocuğun bakımından sorumlu veya birlikte yaşayan
kişiler,
• Sağlık personeli,
• Acil servis çalışanları,
• 6 ay-24 yaş grubundaki kişiler ve kronik hastalığı olan 25-64 yaş grubu
kişiler yer almaktadır.

32
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)

İnfluenza A virüslerinin kanatlı hayvanlarda hastalığa yol açarak


sonrasında hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır.
Etken İnfluenza A virüsünün alt tipi H5N1'dir.
H5N1 hızlı mutasyona uğrar ve yüksek patojenitesi nedeniyle
epidemilere neden olur.
Virüs çevre ısısının düşük olduğu yerlerde uzun süre canlı kalabilir!!!
Suda 220C'de 4 gün, 00Cde>30 gün, gübrede soğukta>3 aydan fazla
yaşayabilir, 600C'de 30 dk'da ölür.
Formalin ve iyot bileşiklerine duyarlıdır. Virüslü kuşlar, hastalığı oral ve
fekal yolla 10 gün boyunca bulaştırabilir ve birkaç gün içinde ölürler.
33
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk
vebası)
Bulaşma:
Hastalık evcil kanatlı hayvanlara yabani kuşlar aracılığı ile bulaşmaktadır. Yabani
kuşları etkeni barsak sisteminde taşımasına rağmen hasta olmamaktadır.
Hasta kuşlarda virüs tükrükte, burun akıntısında ve dışkıda bulunur.
Kuşlar arasında direkt ve indirekt bulaşma olur.
Direkt bulaşma solunum yolu ve fekal oral yol ile, indirekt bulaşma ise kuşların
gaitaları ile kontamine olmuş aerosoller (enfekte tozların havaya karışması
sonucu), su, yiyecek ve diğer materyaller yoluyla olmaktadır. Virüs hava yolu ile
bir kaç kilometre taşınabilmektedir.

34
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
• Ayrıca böcekler, kan emici sinekler ve kemiriciler aracılığı ile duyarlı
hayvanlara mekanik olarak da taşınabilir.
• Vertikal bulaşma (tavuktan yumurta yolu ile civcive) ile ilgili kesin veri
bulunmamakla birlikte enfekte hayvanların yumurtalarının
kabuklarında virüs saptanmıştır.
• Virüsün insanlara bulaşması enfekte veya ölmüş hayvan ile yakın
temas, bu hayvanların dışkı, salya, burun ve boğaz salgıları ve enfekte
olmuş yüzeylere temas sonucu ve enfekte tozların solunması ile
olmaktadır.
• Enfekte olan alanın 2 metre çapındaki alanda bulunma temas etme
olarak kabul edilmektedir.
35
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
• Pişirilmiş kanatlı eti ve yumurtası ile bulaşma olmadığı ancak bunların
iyi pişirilmeden yenmesinin riskli olabileceği belirtilmektedir.
• Virüsün insandan insana bulaştığını gösteren bir kanıt bulunmamakla
birlikte hasta kişilerle çok yakın temas halindeki kişilerde de hastalığın
görüldüğüne ilişkin bildirimler olmuştur. H5N1'in alt tipinin genetik
değişime uğrayarak insandan insana bulaşma yeteneği kazanması
pandemilere yol açma riski nedeniyle korkulan bir durumdur.
Kuluçka dönemi: 2-8 gün arasında değişmekle birlikte 17 güne kadar
sürebilmektedir. Temaslıların 7 gün süreyle takip edilmesi
önerilmektedir.

36
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
Belirti Bulgular:
Kuşlar ve tavuklarda görülen klinik belirtiler; yumurta üretiminin azalması,
solunum sistemi belirtileri, gözyaşı sıvısında artış, hayvanın kafasında ödem,
ishal, nörolojik semptomlar ve ölüm şeklinde tanımlanmaktadır.
İnsanlarda kuş gribi bulguları; 380C ve üzeri ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı,
öksürük, solunum sıkıntısı, baş ağrısı, karın ağrısı, kusma, ishal, kas ve eklem
ağrısıdır. Vakaların %50'sinde gastrointestinal semptomlar, vakaların
yarısından fazlasında pnömoni gelişmektedir.
Ölüm genellikle pnömoni sonucu solunum ve çoklu organ yetmezliği, kanama
bozuklukları ve sepsis nedeniyle olmaktadır.
Laboratuvar bulgularında pulmoner infiltrasyonı, lenfopeni, trombositopeni,
ALT ve AST düzeyinde artma saptanır.

37
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
Tanı:
• Virüs nazal sürüntüye kıyasla boğaz sürüntüsünde daha fazla
bulunmaktadır. Bu nedenle boğaz sürüntüsü en geçerli üst solunum yolu
örneğidir. Boğaz sürüntüsü mümkünse belirtilerin başlamasından sonra 3
gün içinde alınmalıdır.
• Virüs belirtilerin başlamasından sonra 2. haftanın sonuna kadar boğaz
sürüntüsünde tespit edilebilir.
• Hasta entübe ise endotrekael aspirasyon örneği, ishali olan hastalarda
rektal sürüntü örneği alınabilir.
• Tanıda çabuk tanı testlerinden (hızlı antijen testi) yararlanılmakla birlikte bu
testlerin duyarlılığı düşüktür. Tanının kesinleştirilmesi için RT-PCR ve virüs
kültürü yapılmaktadır.

38
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
Tedavi: Tedavide domuz gribinde olduğu gibi oseltamivir ve zanamivir
kullanılmaktadır. Kortikosteroid ve antibakteriyel tedavi gibi yardımcı tedavi
yöntemlerinden de yararlanılmaktadır.
Antiviral tedaviye hastalığa ilişkin semptomlar başladıktan sonra en kısa sürede,
mümkünse ilk 48 saat içinde başlanmalıdır.
Hastanın tedavisi hastaneye yatırılarak yapılmaIı ve tek kişilik odada takip
edilmelidir.
İzlem sırasında damlacık ve temas izolasyonu uygulanmalı, odanın kapısı kapalı
tutulmalıdır.
Nakil sırasında hastaya maske takılmalıdır.
Pnömoni gelişme riski nedeniyle hastanın solunumunun ventilatör ile
desteklenmesi gerekebileceği unutulmamalı, bulunduğu birimde yoksa uygun
birime sevki sağlanmalıdır.
39
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
Komplikasyonlar:
• Pnömoni
• Solunum yetmezliği
• Çoklu organ yetmezliği ve
• Ölümdür.

40
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
Hemşirelik Bakımı
• Hemşirelik bakımı domuz gribinde olduğu gibidir.
• Kuş gribi salgını sırasında enfekte hayvan ve insanlara korunmasız
olarak 2 metre mesafeden fazla yaklaşılmalıdır.
• Hastada ishal görülme durumunda enterik önlemler de alınmalıdır

41
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk
vebası)
Korunma:
• Hastalıktan korunmaya yönelik aşı yoktur.
• Korunmada en önemli özellik yabani kuşlardan kümes hayvanlarına ve kümes
hayvanlarında insana bulaşma şeklinde görülen zinciri kırmaktır.
• Kanatlı hayvanlar ve kümes hayvanlarında hastalık görüldüğünde yetkili kurum ve
kuruluşlarca önlemler alınmalı, hastalıklı hayvanların itlafı ve bulundukları ortamın
dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.
• Tavuk çiftliklerinde çalışan kişiler hastalığın hayvan ve insanlardaki belirti ve bulguları
konusunda bilgilendirilmeli, çalışma ortamında koruyucu önlemler (eldiven, maske, gözlük,
iş ortamtna özgü giysi kullanımı vb.) almaları sağlanmalıdır.
• Yabani kuşlar, kanatlı hayvanlar ve bunların atıklarıyla temastan uzak durulmalıdır.
• Kümes hayvanlarının etlerine, yumurtalarına dokunduktan sonra eller yıkanmalı, etler en az
70-1000C'de içi kırmızı kalmayacak şekilde pişirilmeli, yumurtalar sabunlu su ile yıkandıktan
sonra kaynar suda en az 5 dakika haşlanmalı veya iyice kızartılarak yenilmelidir.
42
KUŞ GRİBİ (Avian İnfluenza, H5N1, Tavuk vebası)
• Hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat eden kişilerin geri dönüşte
sağlık durumları 7-10 gün süreyle izlenmelidir. Bu süre içinde ateş,
öksürük, kas, eklem ve boğaz ağrısı gibi yakınmalar olduğunda derhal
hekime, sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
• Hasta veya ölü hayvanla koruyucu önlemleri almaksızın temas eden ve
itlafında görev alan kişilere proflaksi amacıyla 7 gün süreyle
oseltamivir verilmesi önerilmektedir.
• Antiviral tedaviye direnç gelişmesi riski nedeniyle salgın durumunda
hasta veya ölü ile yakın teması olmayanlarda profilaksi yapılması
önerilmemektedir.

43
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Tanım: Ateş, koriza (nezle hali), konjunktivit, öksürük, ağız mukozasında


azı dişleri hizasında oluşan koplik lekeleri ve bunu izleyen 4.günde
görülen makülopapüler döküntüler ile karakterize oldukça bulaşıcı Viral
bir hastalıktır.
Etyoloji: Etken paramyxovirüs (paramiksovirüs) ailesinden insan
patojeni morbilivirüstür. Virüs etkeni dış etkenlere ve antiseptiklere
dayanıksızdır, oda sıcaklığında havada 2 saatten fazla canlı kalır,
ultraviyoleye hassastır. Etken enfeksiyonlu kişilerin kanları ve
nazofarenks sekresyonlarında bulunur.

44
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Bulaşma:
Solunum yolu ile doğrudan bulaşır.
Bulaşma yüksek enfeksiyozite oluşturur.
Semptomların başlamasından 1-2 gün öncesinden sonraki 7 güne kadar
bulaştırıcıdır.
Döküntüden 4 gün önce 5 gün sonraya kadar bulaşıcılık devam eder.

45
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Patogenez: Prodromal dönemde ya da döküntülerin başlangıç


döneminde solunum yolu ile alınan virüs bölgesel lenfoid
dokulara yayılır ve retikuloendotel sistemde yayılarak çoğalır,
üst solunum yolu epitelini ve konjunktivayı enfekte ederek
ürer, lenfositlere veya kana karışarak primer viremi oluşturur.
Kan yoluyla lenfatik dokulara ulaşıp, yerleşen etkenler tekrar
kana karışır ve sekonder viremiye yol açarlar. Bu dönemde
prodromal semptomlar görülür.

46
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Kuluçka dönemi: 10-12 gündür. Gammaglobülin verilen hastada bu


süre 21 güne kadar uzayabilir.
Belirti ve bulgular: Hastalık belirtileri iki dönem gösterir. Bunlar;
prodromal dönem ve döküntü dönemidir.

47
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Prodromal dönem: 4-5 gün sürer. Kuluçka dönemi sonrası ateş ve halsizlikle hastalık
başlar. 24 saat içinde ve döküntü başlayıncaya kadar aşağıdaki bulgular görülür.
• Koriza (nezle hali): Başlangıçta seröz sonradan mukopürülan burun akıntısı, orta
derecede ateş olur.
• Konjunktivit: Gözde yaşarma, göz kapaklarında ödem, kızarıklık ve fotofobi
• Öksürük: Kuru ve inatçı bir özellik gösterir. Prodromal dönemin 24.saatinde başlar
döküntünün başlangıcından itibaren 4 gün sürer.
• Koplik lekeler: Ağız mukozasında alt azı dişleri hizasında toplu iğne başı büyüklü
ğünde kenarları parlak kırmızı ortası mavi beyaz halkalardır. Tebeşir tozu serpilmiş bir
zemin üzerinde inci tanelerine benzetilebilir. Prodromal dönemin ilk 2.gününde
ortaya çıkar, 24-36 saat içinde döküntü başlayınca kaybolur. Koplik lekeleri kızamık
için tanı koydurucu hastalığa özgü (patognomik) bir belirtidir.
• Ateş: Hastalığın ilk gününden itibaren yavaş yavaş yükselir. Döküntü ile birlikte artar.
48
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK
BAKIMI
Döküntü dönemi: 3-4 gün sürer.
Prodromal dönemi takiben ateş tekrar yükselir makülopapüler, basmakla
kaybolan döküntüler başlar, önceleri basmakla solan döküntünün rengi
giderek kırmızıya dönüşür, basmakla solmaz ve hatta hemorojik hale gelebilir.
Döküntü saçlı deri ile saçsız derinin birleştiği yerden kulak arkasından
başlayarak 2-3 gün içinde yüze, gövdeye, ekstremitelere yayılarak tüm kapsar.
Yüz ve boynundaki döküntüler birleşmeye eğilim gösterir. Bacak ve kollardaki
lezyonlar daha seyrektir.
Avuçlarda ve ayak tabanlarında da döküntü görülür.
Semptomlar gittikçe artarak döküntünün 4.günü zirveye ulaşır.
49
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Döküntü döneminde anoreksi, kırıklık ve genel lenfadenopati görülür.


• Döküntünün en fazla olduğu zaman, ateş en yüksek düzeydedir.
• Döküntüler 3-4 gün sonra sönmeye başlar, ateş düşer.
• Döküntü sönmesine rağmen ateş düşmez ise kızamık komplikasyonu
akla gelmelidir.
• Döküntüler yerlerinde hafif esmerimsi lekeler ve buğday unu
kepeğime benzer kabuklar oluşturarak solar. En son öksürük kaybolur.

50
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Tedavi:
• Komplikasyonsuz kızamığın spesifik bir tedavisi yoktur.
• Tedavi tamamen semptomlara yöneliktir.
• Ateş düşüp, öksürük azalıncaya kadar çocuk yatakta tutulur.

51
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Hemşirelik Bakımı
• Döküntülerden 4 gün önce ve 5 gün sonrası bulaşıcılık süresi
olduğundan hasta izole edilir.
• Hava partikülleri( damlacık) ile ilgili önlemler alınır.
• Yüksek ateşte; reçete edilen antipiretikler verilir, çocuklarda aspirin
kullanılmaz, ılık banyo yaptırılır.
• Yeterli sıvı alımı sağlanarak ateşe bağlı dehidratasyon oluşumu
engellenir
• Çevre ısısı hastayı rahatlatacak şekilde düzenlenir.
• Ateşle ilgili olarak konvülsiyon gelişebileceğinden gözlem yapılır.
52
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Fotofobi nedeniyle karyolanın başucu doğrudan ışık almayacak


biçimde yerleştirilir ve hastanın başucunda gece lambası kullanılmaz
(fakat oda da karartılmaz). Güneş ışınları antiseptik etki
gösterdiğinden yararlıdır.
• Kulak akıntısı varsa akıntı drene olsun diye hastanın başı akıntılı tarafa
getirilerek yatırılır. Kulak kepçesinin akıntıdan irrite olmaması için
kulak kepçesi yağlanır.
• Hastaya özel ağız bakımı verilerek enfeksiyonun kulağa ya da sindirim
sistemine geçişi önlenir.

53
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Kızamık öksürüğünde çoğu öksürük ilaçları etkisiz kaldığından


öksürüğü kontrol altına zordur,
• Odanın nemli tutulması irritasyonu azaltır.
• Solunum yolu sekresyonları ile kirlenmiş atıklar temas etmeden
atılmalıdır

54
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Komplikasyonlar: Sıklıkla solunum sistemi ile ilgilidir. Komplikasyon


oluşumu doğrudan virüse bağlı olabildiği gibi, daha çok bakteriyel
sekonder enfeksiyonlar sonucu gelişir.
Başlıca komplikasyonlar; ortakulak iltihabı (otitis media), pnömoni
(primer ve sekonder), tüberküloz enfeksiyonunun alevlenmesi,
miyokardit ve çok nadir görülebilen subakut sklerozan panensefalittir.
Subakut Sklerozan Panansefalit (SSPE): Geç ortaya çıkan bir MSS komplikasyonudur.
İnsidans 10.000-100.000'de birdir. Kızamık geçirildikten yıllarca sonra gelişen, dejeneratif
bir hastalıktır. Hastalık geçirildikten 5-15 yıl sonra klinik belirtiler başlar. Önceleri davranış
bozuklukları sonra, fokal nörolojik belirtiler, daha sonra da stupor kas sertliği, kas
tonusunda azalma, yeme yutma zorlukları, koma ortaya çıkar. Hasta 1-3 yıl içinde ölür.

55
KIZAMIK (Measles, Rubeola) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Korunma: Bütün çocuklar 12 aylıkken canlı aşı ile aşılanarak aktif


bağışıklık sağlanmalıdır. 4-6 yaş arasında da bir doz daha aşı verilmelidir.
Salgın ya da çevrede kızamıklı hasta ile teması olan aşısı olmayan ya da
ölü aşı ile aşılanmış kişilere temas izleyen ilk 72 saatte canlı aşı, aşı
bulunmadığında da ilk 6 gün standart gammaglobülin uygulanarak
enfeksiyondan geçici korunma sağlanır, bu kişilere daha sonra aşı
yapılmalıdır.

56
KIZAMIKÇIK (Rubella)
• Kızamıkçık (Rubella, Alman kızamığı) genellikle yakın temasla bulaşan,
makülopapüler döküntü ve lenfadenopati görülen ateşli viral bir
hastalıktır.
• Çocuklar hastalığı genellikle kalıcı bir sorun kalmaksızın atlatır.
• Hamilelerin hastalığı geçirmesi ciddi sonuçlar doğurur. Hamileliğin ilk
trimesterinde (genellikle ilk 12 hafta) hastalığın geçirilmesi sağırlık,
katarakt, mikrosefali, ensafalit, mental retardasyon konjenital kalp
defektleri, intrauterin büyüme geriliği gibi sonuçlara yol açan
konjenital rubella sendromuna neden olur!!!!

57
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Etyoloji: Etken togavirüs ailesinden sadece insanlarda hastalık yapan
Rubella virüsüdür. Virüs ısı, ultraviyole ve ortam Ph'ından kolayca
etkilenir, soğuğa karşı dayanıklıdır.
Epidemiyoloji: Kışın sonu ve ilkbaharın başında daha fazla olmak üzere
dünyanın her yerinde görülür. Aşılama programları sayesinde kızamıkçık
insidansı çok azalmış, ancak hastalığın görülmesi ileri yaşlara kaymıştır.
Konjenital rubella sendromu riski nedeniyle özellikle kız çocukların 2
doz Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak (KKK) aşısı olması son derece
önemlidir.

58
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Bulaşma: Enfekte kişiden damlacık yoluyla, anneden bebeğe
transplasental yol ile geçiş olur. Bulaştırıcılık döküntüden bir hafta önce
başlar, döküntüden 2 hafta sonrasına (yaklaşık 3 hafta) devam eder. En
bulaştırıcı dönem, döküntüden 7 gün önce ve 6 gün sonradır.
Patogenez: Virüs solunum yolundan alındıktan sonra nazoforenkste
çoğalır, bölgesel lenf nodüllerine yayılır ve viremi yapar. Viremi
döküntüden 7 gün önce başlar ve 14 gün sonrasına kadar nazoforenks
salgısında bulunur
Kuluçka dönemi: 14-21 gündür.

59
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Belirti ve Bulgular:
• Hastalığın başlangıcında yani döküntü döneminden 1-5 gün önce
yetişkinlerde prodromal bulgular olabilir.
• Ancak çocuklarda prodromal bulgular görülmeyebilir. Prodromal
dönem bulguları hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ve boğaz ağrısı,
gözlerde kızarıklık ve lenfadenopatidir.
• Lenfadenopati genellikle servikal (boyunda), postauriküter (kulağın
arkasında) ve suboksipital (oksipitalin alt kısmında) lenf nodüllerinde
olur ve döküntüden önce başlayarak döküntü kaybolduktan sonra 10-
14 gün devam eder, Suboksipital bölgedeki lenfadenopati ağrılıdır.
60
KIZAMIKÇIK (Rubella)
• Küçük çocuklarda hastalığın ilk bulgusu genellikle döküntüdür.
Döküntü yüz ve boyundan başlar, gövde ve ekstremitelere yayılır.
Kızamıkçığın döküntüsü hızlı oluşur, yayılır ve 3 günde kaybolur. Bu
nedenle hastalığa 3 gün hastalığı da denir.
• Döküntüler küçük, düzensiz, pembe-kırmızı makülopapüler
özelliktedir ve birleşme eğilimi göstermez. Genellikle döküntünün ilk
gününde yumuşak damak ve uvulada toplu iğne başı büyüklüğünde
kırmızı renkli maküler enantemler görülür. Bunlara Forchheimer
lekeleri denir.
• Laboratuvar bulgularında CRP değeri artmazken lökopeni, lenfopeni,
nötropeni ve hafif trombositopeni saptanabilir.

61
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Tanı: Kızamıkçık geçirmekte olan hasta ile temas öyküsü, döküntünün
özellikleri ve süresi tanı koymada yardımcıdır. Rubella spesifik lgM
antikorlarının pozitif olması, hastalığın akut döneminde değerlendirilir.
İlk değerlendirmeden 3-4 hafta sonra lgG 4 kat artış gösterir ve tanıda
değerlidir. Özellikle konjenital rubellada virüs nazofarenks, kan, idrar ve
beyin sıvısında saptanabilir.
Tedavi: Hastalığın spesifik bir tedavisi yoktur. Semptomatik tedavi
uygulanır. Hasta bulaştırıcı olduğu dönemde izole edilmelidir

62
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Hemşirelik Bakımı
• Bulaştırıcılık dönemi boyunca hasta izole edilir.
• Yakın temas sırasında maske takılır, mümkünse tek kişilik odaya alınır.
• Döküntü döneminde kaşıntıyı azaltmak amacıyla ılık duş aldırılır ve
reçete edilen losyonlar uygulanır.
• Kaşınmaya bağlı deride oluşabilecek tahrişi önlemek amacıyla
çocukların tırnakları kısa kesilir.
• Ateşli dönemde sıvı alımı desteklenir, çevre ısısı düzenlenir ve
gerektiğinde ılık uygulama yapılır. Ateşin düşmediği durumlarda reçete
edilen antipiretikler verilir. Çocuklara aspirin verilmemelidir.

63
KIZAMIKÇIK (Rubella)
• Lenfadenopatiye bağlı görülen ağrıyı azaItmak amacıyla reçete edilen
analjezikler verilir.
• Ağız mukozasında enantem görüldüğü dönemde hijyenine özen
gösterilir ve ağız bakımı verilir.
• Bu dönemde hastanın sıcak besinler tüketmemesine, yenilen içilen
besinlerin ılık olmasına dikkat edilir.

64
KIZAMIKÇIK (Rubella)
Komplikasyonlar: Hastalığın en sık görülen komplikasyonu artrit ve
artraljidir. Daha nadir görülen komplikasyonlar ise trombositopeniye
bağlı kanama bozuklukları, ensefalit, nörit ve orşittir.
Korunma: aşı ile olmaktadır. Çocukluk çağında 12.ayda KKK aşısı
şeklinde uygulanır. İlkokul 1. Sınıfta veya 4-6 yaş arasında aşının rapeli
yapılır. Çocukluk çağında aşılanmamış kadınlara konjenital rubellayı
engellemek için aşı önerilir. Aşı sonrası 28 gün hamile kalınmamalıdır.

65
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM (Beşinci Hastalık, Parvovirüs B-19 Enfeksiyonu)

Eritema enfeksiyozum, makülopapüler döküntü ve ateş ile seyreden,


kendi kendini sınırlayan, okul çağı çocuklarında sık görülen viral bir
hastalıktır.
Solunum yolundan damlacıklarla, kan ve kan ürünleriyle ve anneden
bebeğe transplasental yol ile bulaşma olmaktadır. Döküntü görülmeye
başladıktan sonra hastanın bulaştırıcılığı kalkmaktadır.
Patogenez: Virüs retikülosit sayısında azalmaya ve eritropoezde geçici
duraklamaya ve trombositopeni, nötropeniye neden olabilir. Viremi
dönemi inokülasyondan 7-11 gün sonradır ve bu dönemde virüs
nazofarenks sekresyonlarında da bulunur. İmmün sistemin yanıtı ve
IgM, IgG antikorlarının oluşması sonrasında viremide gerileme görülür.

66
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM (Beşinci Hastalık, Parvovirüs B-19 Enfeksiyonu)
Kuluçka dönemi: Genellikle 4-14 gündür, ancak 21 güne kadar uzayabilir.
Belirti ve bulgular:
• Hastalığın başlangıcında ateş, halsizlik, miyalji ve baş ağrısı gibi belirtiler görülür.
Hastalığın tipik bulgusu olan yüzde kelebek şeklinde, yüze tokat atılmış gibi
kızarıklık ve ağız çevresinde solukluk döküntünün birinci evresidir.
• Döküntünün ikinci evresinde gövde ve proksimal ekstremitelerde makülopapüler
döküntüler görülür. Döküntü alt ekstremitelere de yayılır ve ortası soluklaşarak
dantel tarzı (ortası soluk kenarları düzensiz) bir görünüm gösterir. Döküntüler
genellikle büyük çocuk ve yetişkinlerde kaşıntılıdır ve soyulma olmaksızın 1-3
hafta içinde küçülerek kaybolur.
• Hastalığın üçüncü evresinde ateş, çevre ısısının fazla olması, sıcak banyo ve
güneşe maruz kalma durumlarında kaybolmuş olan döküntüler haftalar sonra
tekrar görülür. Hastalığa bağlı artrit ve artralji oluşur, Gebeliğin ilk 20 haftasında
hastalığın geçirilmesi hidrops fetalis gelişmesine yol açar.

67
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM (Beşinci Hastalık, Parvovirüs B-19 Enfeksiyonu)

• Tanı: virüs DNA'sının Tanı genellikle saptanması belirti ve tanıyı


bulgular doğrular.ile konur. lgM ve IgG antikorlarının pozitif olması
• Tedavi: Tedavi diğer viral hastalıklarda olduğu gibi semptomatiktir.
immun yetmezliği olan hastaların tedavisinde intravenöz
immünglobulin uygulanabilir.

68
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM (Beşinci Hastalık, Parvovirüs B-19 Enfeksiyonu)
Hemşirelik Bakımı:
• Döküntünün görülmeye başlamasıyla bulaştırıcılık kalktığından hastanın
izolasyonu gerekmez.
• Döküntü döneminde kaşıntıyı azaltmak amacıyla ılık duş aldırılır ve reçete edilen
losyonlar uygulanır. Kaşınmaya bağlı deride oluşabilecek tahrişi önlemek amacıyla
çocukların tırnakları kısa kesilir.
• Ateşli dönemde sıvı alımı desteklenir, hastanın üzerindeki giysiler hafifletilir ve
pamuklu giysiler tercih edilir. Çevre ısısı düzenlenir, gerektiğinde ılık uygulama ve
ılık duş yapılır.
• Ateşin düşmediği durumlarda reçete edilen antipiretikler verilir.
• Artralji, artrit ve miyaljiye bağlı görülen ağrıyı azaltmada reçete edilen analjezikler
verilir.
• Sıcak ortam ve güneşe maruziyet engellenir.

69
ERİTEMA ENFEKSİYOZUM (Beşinci Hastalık, Parvovirüs B-19 Enfeksiyonu)

Komplikasyon: Hastalığın komplikasyonu olarak artrit, artralji, anemi ve


trombositopeniye bağlı purpura görülebilir.
Korunma: Aşısı yoktur. Döküntüler ortaya çıktıktan sonra bulaştırıcılık
ortadan kalktığı için korunma amacıyla izolasyon uygulanmaz. Sadece
aplastik anemi nedeniyle aplastik kriz geçiren hastalara döküntülerin
görülmesinden sonra 1 hafta süreyle damlacık izolasyonu uygulanır

70
ROSEOLA İNFANTUM (Altıncı Hastalık, Ekzontem Subitum)

• Ani başlayan yüksek ateş, maküler ve makülopapüler döküntülerle


seyreden çocukluk çağı viral hastalığıdır. Ekzantem subitum (ani
başlayan döküntü) veya 6. Hastalık olarak da adlandırılmaktadır.
• Etyoloji: Etken Human herpes virüs 6 (HHV-6)'dır.
• 6 ay-3 yaş arası çocuklarda daha sıktır.
• Bulaşma: Bulaşma solunum yolu ile olur. İntrauterin ve perinatal
bulaşma da söz konusudur. Anne sütüyle geçişi ile ilgili veri yoktur.
• Kuluçka dönemi: Kuluçka dönemi ortalama 9 (5-1 5) gündür.

71
ROSEOLA
ROSEOLAİNFANTUM
İNFANTUM(Altıncı
(AltıncıHastalık,
Hastalık,Ekzontem
EkzontemSubitum)
Subitum)

• Belirti ve Bulgular: Ani başlayan, 3-5 gün süren 40 C üstünde yüksek


ateş ve hafif üst solunum yolu enfeksiyonu vardır. İlk 3 günden sonra
servikal ve posterior oksipital lenfadenopati görülür. Ateşin düşmesi
ile birlikte gövdeden başlayarak boyun, yüz ve ekstremitelere yayılan,
2-3 mm büyüklüğünde maküler ve makülopapüler tarzda, kaşıntısız
pembe-kırmızı renkte döküntüler görülür. Döküntüler 1-2 günde
kaybolur. Bebeklerde fontonel kabarıklığı görülebilir.

72
ROSEOLA
ROSEOLAİNFANTUM
İNFANTUM(Altıncı
(AltıncıHastalık,
Hastalık,Ekzontem
EkzontemSubitum)
Subitum)

Tanı: hastalığın başlangıcında herpes virüs 6 İgM pozitifliği, herpes virüs


6 İgG düzeyinin hastalığın başlangıç döneminden iyileşme dönemine
kadar 4 kat artış göstermesi ve virüsün kanda saptanması ile konur.
Tedavi: Hastalığa özgü tedavi yoktur. Ateşli dönemde antipiretik verilir

73
ROSEOLA
ROSEOLAİNFANTUM
İNFANTUM(Altıncı
(AltıncıHastalık,
Hastalık,Ekzontem
EkzontemSubitum)
Subitum)

Hemşirelik Bakımı
• Yaşamsal bulguları takip edilir.
• Ateşli dönemde sıvı alımı desteklenir, hastanın üzerindeki giysiler
hafifletilir ve pamuklu giysiler tercih edilir.
• Çevre ısısı düzenlenir, gerektiğinde ılık uygulama ve ılık duş yapılır.
• Ateşin düşmediği durumlarda reçete edilen antipiretikler verilir.
• Aileye hastalık hakkında bilgi verilir.

74
ROSEOLA
ROSEOLAİNFANTUM
İNFANTUM(Altıncı
(AltıncıHastalık,
Hastalık,Ekzontem
EkzontemSubitum)
Subitum)

• Komplikasyonlar: En önemli komplikasyonu yüksek ateşe bağlı febril


konvülsiyondur. Aseptik menenjit ve meningoensefalite neden olabilir.
• Korunma: özgül bir korunma yöntemi yoktur. Hastalık yaşam boyu
bağışıklık bırakır

75
KABAKULAK (Parotitis epidemica, Mumps) VE HEMŞİRELİK
BAKIMI
Kabakulak tek ya da çift taraflı parotis (tükrük bezinin) nadiren de diğer
dış salgı bezlerinin ağrısız şişmesi ile karakterize sistemik viral bir
hastalıktır. Ancak yemek yeme esnasında, tükrük bezlerine dokunma ile
hassasiyet ve ağrı duyulur.
Etyoloji: Kabakulak virüsü, paramyxovirüs (paramiksovirüs)
sınıfındandır, doğal rezervuarı insandır. Antijenik özelliği parainfluenza
virüsüne benzer. Virüs tükrük bezinin iki yanını tutarsa çift yanlı
kabakulak oluşur. Virüs ultraviyoleden etkilenir.

76
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Patogenez: Hasta insanların solunum sekresyonlarıyla bulaşan paramyxovirüs
parotis bezi ya da üst solunum yolu pasajının yüzey epitelini istila eder, çoğalır ve
kana karışır.
Bezlerde ya da sinir dokusunda yerleşir.
Etkilenen alanda interstisyel doku ödemi ve lenfositlerin infiltrasyonu görülür.
Virüsün parotise ulaşımında diğer bir yol ise ağız mukozasında stenson kanalı ile
asendan geçiştir.
Parotis bezi hücrelerindeki dejenerasyon, nekrotik tahribat tübülleri tıkayarak
bezlerde şişmeye yol açar.
Sıklıkla parotis bezi ve testislerdeki oluşumda ise pankreas, diğer salgı bezleri,
overler, meme ve tiroid bezi de etkilenebilir.
Testikuler atrofi kabakulak orşitine neden olur. İnfertilite orşit vakaların da çok sık
değildir.

77
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Bulaşma: Virüs organizmaya hasta kişilerin ağız-boğaz salgılarıyla doğrudan ve kontamine olmuş
eşyalarla temas sonucu solunum yolu ile girer.
Kuluçka dönemi: 14-21 gündür. Ortalama 18 gündür.
Belirti ve bulgular:
Hastalık erişkinlerde hafif ateş, kırıklık, boğaz ve baş ağrısı ile başlar.
12-24 st süren bu prodromal dönemden sonra tek ya da çift taraflı parotis bezi şişer.
Kulak memesinin ucu yukarı doğru itilmiştir, mandibula açısı görülmez.
Şişlik sıklıkla bir tarafta başlar, 1-5 gün sonra diğer tarafı da tutar.
Şişlikle birlikte ateş 39-40 C'ye çıkabilir ve 3-4 gün sürer. Ağız içinde stenson kanalının açıldığı yer
kızarık ve ödemden dolayı belirginleşmiştir. Şişlik yaygın ve sınırsızdır.
4-10 gün sürer.
Parotis ile beraber bazen dilaltı ya da çene altı lenf bezleri de şişer.
Hastalığı çift taraflı geçirenlerde devamlı bağışıklık oluşur.

78
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Tanı: Klinik ve fiziksel muayene ile konur. Parotis bezinde şişme, şiş
kısmın bastırmakla ağrılı ve hamur kıvamında oluşu, kulak memelerinin
arkadan bakıldığında kalkık görünümü ile tanı konulabilir. Tanıyı
doğrulamada serolojik testlerden yararlanılabilir. Enfeksiyonun
başlangıcından 7 gün sonrasında virüs tükrük, kan, omurilik sıvısından
(BOS), 2 hafta sonrasına kadar ise idrardan izole edilir.
• Tedavi: Semptomatiktir. Reçete edilen oral analjezikler verilir.

79
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Hemşirelik Bakımı
• Bulaştırıcılık parotis bezinin şişmeye başlamasından 3 gün önce başlar, şişlikten 9
gün sonraya kadar devam eder. Parotis bezinin şişmesinden sonraki ilk 48 saat
oldukça bulaşıcıdır.
• Hastanedeki hastalara 9 gün damlacık izolasyonu önlemleri uygulanarak diğer
hastalara geçiş önlenir.
• Enfeksiyonun diğer kişilere geçişi el yıkama ve sekresyonlarla temastan
kaçınılması ile sağlanır.
• Başağrısı, fotofobi, işitme kaybı, ense sertliği, eklem ağrısı, böbrek ağrısı ya da
konvülsiyon gibi durumlar hekime bildirilir.
• Şişlik süresince hasta yatak istirahate alınarak, virüsün sinir sistemini tutması
önlenir. Çok rahatsızlık vermeyen bir hastalık olmasına rağmen hastalar
görünümlerinden dolayı kendilerini iyi hissetmezler.

80
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
• Erişkin hastalar da kendilerinde kısırlık olabileceği korkusuna kapılırlar. Her testis
atrofisinin seksüel yetersizliğe ve steriliteye yol açmayacağı açıklanır.
• Tükrük bezlerindeki ağrıyı azaltmak için reçete edilen analjezikler verilir. Soğuk ya
da sıcak kompres uygulanır
• Kusma olan hastalarda beslenme kusma kesildikten 2-3 saat sonra gerçekleştirilir.
• Yağlı şekerli yiyecekler kusma isteğini uyarabileceğinden tercih edilmez
• Sekresyon arttırıcı (acılı, baharatlı, ekşi) yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
• Yutma esnasında oluşan ağrı şiddetine göre hastanın de beslenmesi ağızdan ya da
gavajla yapılır. Ağrıyı azaltmak için sıvı ve yumuşak besinler tercih edilmelidir.
• Ateşli hastalarda; antipiretikler verilir, silme banyo, giysileri azaltma, çevre ısısının
normal derecede tutulması gerekir.

81
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Komplikasyonlar: Komplikasyonların çoğu puberteyi geçmiş bireylerde görülür. Bunlar:
Orşit: 10 yaş altında nadirdir. 14 yaşın üzerinde kabakulak geçirmekte olan erkek
hastaların %20'sinde görülür. ilk 2 haftada ortaya çıkar. Ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma,
karın ağrısı, testislerde şişme ve ağrı, testis derisinde, kızarıklık ve ödem görülür. Ateş
bir hafta kadar devam eder ve yavaş yavaş düşer. Orşit geçirmekte olan hastaların
çoğunda epidemit de bulunur, skrotum desteklenerek yukarı kaldırılır. Tedavide
kortikosteroid kullanılabilir. Orşit, hastaların 2/3'sinde tek taraflıdır, nadiren çift taraflı
tutulumla testislerde atrofide infertilite oluşur. Bu durum korkulduğundan çok azdır.
Kabakulak meningoensefaliti: Çocukluk yaşlarında sıktır %10 vakada görülür.
Pankreatit: Çocukluk yaş grubunda sıktır. Diabetus mellitusa dönüşebilir. Nadir görülen
diğer komplikasyonlar ise sağırlık,miyokardit, artrit, oofarit, hepatittir. Kabakulak
asemptomatik menenjite de neden olabilir.

82
KABAKULAK
KABAKULAK(Parotitis
(Parotitisepidemica,
epidemica,Mumps)
Mumps)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİK
BAKIMI
BAKIMI
Korunma
• Kabakulak aşısı ile sağlanır. Çocukluk döneminde 12-15 ayda kızamık
kabakulak kızamıkçık aşısı yapılmalıdır.
• Hasta okula gidiyorsa 21 gün okula gönderilmez.
• Kabakulak aşısı özellikle puberte, adolesan ve erişkinlerde önem taşır.

83
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Suçiçeği, Varicella zoster virüsünün (VZV) meydana getirdiği primer


enfeksiyon sonucu oluşan jeneralize makülopapüler-veziküler ve
kabuklanma gösteren döküntüler ile karakterize akut, oldukça bulaşıcı
çocukluk çağı hastalığıdır. Aynı virüs sekonder enfeksiyon olarak
Zona'ya da neden olmaktadır.
Bulaşma: Virüsün yoğun olduğu solunum damlacıklarının üst solunum
yolu epitel lerine ve konjunktivaya teması ile oluşur.

84
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Patogenez: Varicella zoster virüs (VZV) bir herpes virüstün solunum


yolunun mukoz membranlarından vücuda girer, solunum yolu
epitellerinde ve bölgesel lenfatiklerde primer viremi sonucunda
karaciğer ve dalağa yerleşerek üremeyi sürdürür.
Sekonder Viremi ile cildin epidermis tabakalarına ulaşır. Sistemik
hastalık ve deri lezyonlarına olur. Lezyonlar genellikle yüzeyseldir.
Lezyonlarda tüm döküntü özellikleri (makül, papül, vezikül,
kabuklanma) aynı zamanda görülür. Tüm vücut yüzeyini kaplar. Aynı
zamanda saçlı deride, konjunktivada, üst solunum yolu mukozasında,
akciğer, karaciğer, dalak, adrenal bezleri ve pankreasta da lezyonlar
boldur.

85
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Kuluçka dönemi: 14-21 gün arasında değişir.
Belirti ve Bulgular:
• Hastalık 1-2 gün süren hafif ateş, halsizlik, kırıklık gibi bulgular ile başlar.
• Bu dönemi izleyen günlerde yüz ve gövdede fazla , ekstremitelerde daha az olmak üzere maküler ve
makülopapüler şeklinde döküntüler ortaya çıkar ve birkaç saat içinde döküntüler vezikülleşir.
• Veziküller yüzeyseldir, tek gözlüdür, içinde berrak bir sıvı vardır ve etrafı kırmızıdır.
• Döküntüler 6-8 saat içinde makül, papül, vezikül ve kabuklanma evrelerini (değişik yaştan lezyonlar) gösterir.
Bu döküntü özelliğine yıldızlar haritası denir.
• İlk döküntüler mukozada başlar, ağızda, yanakta, genital organlarda görülebilir. Mukoza döküntülerine
enantem denir.
• Saçlı deride de döküntü bulunur. Deride oluşan lezyonlar bir taraftan iyileşirken, başka yerlerde değişik yaşta
yeni lezyonlar ortaya çıkar. Lezyonlardan birisi vezikül evresinde iken diğerinin makül, papül ya da kabuk
halinde olması suçiçeği döküntüsünün karakteristik özelliğini oluşturur. Döküntü dönemi 2-6 gün arasında
değişir. Döküntüler kabuklanarak iyileşir.
• Döküntüler enfekte olmamış ise iz bırakmadan kendiliğinden iyileşir.
• Erişkinlerde, lösemi, lenfoma hastalarında ve organ transplantasyonu uygulananlarda enfeksiyon ağır
seyirlidir, hatta öldürücü olabilir. Döküntüler hemorojik ya da nekrotik olabilir.

86
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• Tanı: Klinik bulgularla konur. Virüs döküntüden sonraki ilk 3-4 gün
içinde vezikül sıvısından izole edilebilir. Kanda hastalık başlangıcından
1-2 hf sonrasına kadar komplemanı fikse eden antikorlar yüksektir.
• Tedavi: Semptomatiktir. Komplikasyon olarak bakteriyel enfeksiyonlar
oluşmuşsa antibiyotikler kullanılır. Yüksek riskli gruplarda, enfeksiyon
riskini azaltmak için Varicella Zoster İmmunglobülini reçete edilir.

87
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Hemşirelik Bakımı
Lezyonlar kabuklanıncaya kadar hava izolasyon önlemleri alınır
Çocuklar bir hafta yatak istirahatine alınır
Oda ısısı serin ve nemli olmalıdır
Kaşıntıya karşı önlemler alınır
Deri temizliğinde irritan olmayan sabun ve ılık su banyosu verilir
Pamuklu giysiler önerilir.
Vücut ısısı takip edilir.
Sık sık ağız bakımı verilir. Tolere edebiliyorsa gıda ve sıvı alımı desteklenir.
Komplikasyon belirtileri (baş ağrısı, dispne, nörolojik semptomlar) hekime
bildirilir.
88
SUÇİÇEĞİ (Varicella, chickenpox) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

Korunma
• Suçiçeği ile teması izleyen 3-5 gün içinde aşı uygulanan çocuklarda
korunma sağlanır. Okul çocukları döküntüden sonraki ilk 1 haftada
okula yollanmaz.
• Duyarlı (bağışıklık sistemi bozuk olan veya kortizon tedavisi gören)
bireylerin hastalarla teması önlenmelidir. Suçiçeği ile teması olan bu
gruptaki hastalarda teması izleyen 2-3 gün içinde Zoster İmmün
Globülin (ZIG) ile pasif bağışıklık sağlanabilir.
• Lösemili ve immünosüpresyonlu hastalara suçiçeği aşısı yapılmaktadır.
Özellikle lösemili hastalar tam remisyonda iken aşı yapılmalıdır.
89
KIZIL (Scarlet fever, scarlatina) VE HEMŞİRELİK BAKIMI

• A grubu beta hemolitik streptokokların eritrojenik eksotoksinlerinin neden olduğu


akut ateş, makülopapüler deri döküntüleri ile seyreden bulaşıcı bir hastalıktır.
• Etyoloji: Etken A grubu beta hemolitik streptokokun eritrojenik toksin (pirojenik
ekzotoksin) salgılayan herhangi bir suşudur. A grubu streptokoklar insanlarda
streptokokların yerleşme yerlerine, yayılma durumlarına, sero tipine, vücuda giriş
yerine, konakçının immün durumuna, antijenik karakterine vb. faktörlere bağlı
olarak birçok hastalık (streptekok anjini, deri enfeksiyonları, kızıl, erizipel vb.)
oluşturur.
• Streptokok pirojenleri serolojik olarak yaklaşık 60-70 ayrı tipi olan A grubu
streptokoklardır.
• Deri enfeksiyonlarının nedeni A grubu streptokoklar, genellikle boğaz
enfeksiyonlarında serolojik tiplerden ayrıdır. Kızılda immünolojik olarak üç ayrı tip
eritrojenik toksin (A, B ve C) saptanmıştır.
90
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Antibiyotiklerin kullanımı ile bu yüzyılın başlarından itibaren kızıl
hastalığın prevalansı ve şiddeti azalmıştır. Kızıl vakalarının yaklaşık
%50'si 3-12 yaşlar arasındadır.
• Üç yaştan küçüklerde nadir olarak görülür. Toplu yaşanılan çevrelerde
(okul, kışla, yuva gibi) sıktır.

91
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
Bulaşma: Enfeksiyon geçişi, hasta ve taşıyıcının oral ve nazal
sekresyonları ile doğrudan temas ya da oyuncak, mendil gibi eşyalarla
dolaylı yoldan olur. Organizma kişide ne kadar uzun süre kalırsa o kadar
süre tehlikeli enfeksiyon kaynağını oluşturur. Kontamine olmuş
besinlerin de bulaşmada rolü vardır.

92
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
Kuluçka dönemi: 1-7 gündür. Ortalama 3 gündür.
Belirti ve bulgular:
Ani olarak ateşin 38-40 OC'ye yükselmesi, titreme,
Baş ağrısı, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, kusma, kırıklık
Servikal lenf nodülleri büyük ve hassastır
Farenks hiperemik, tonsillalar şiş, ödemli ve parlak kırmızı üzerinde beyaz
eksüdatif lezyonlar ile kaplıdır.
İlk günlerde dil paslı, beyaz zemin üzerinde ödemli papillalar mevcuttur. Dil ucu ve
kenarları kırmızıdır. Bu görünüme beyaz çilek dili denir. Dördüncü beşinci günlerde
pas silinir, dil ucundan ve kenarlardan soyulma başlar. Kırmızı zeminde papillalar
belirginleşir. Bu görünüme kırmızı çilek dili denir.
93
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Boğaz ağrısından 12-48 saat sonra döküntü görünür.
• Yanaklardan ve boyundan başlayan eritem tarzındaki döküntü, 24 saat
içinde hızla göğsün üst kısmına, tüm gövde ve ekstremitelere yayılır.
• Yanaklar ve alında yaygın parlak kırmızılık varken ağız etrafı soluktur,
• Kızamıktan farklı olarak avuç içi ve ayak tabanında döküntü görülmez.
• Yaygın döküntü nedeniyle deri kırmızı boya sürülmüş gibidir.

94
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Ter bezlerinin tıkanması sonucu deri tavuk derisi gibi pürtüklüdür.
• Döküntüler bası altında kalan dirsek, koltuk altı ve kasık gibi yerlerde
daha yoğundur ve bu bölgelerde hemorojik kanama odaklarının
birleşmesi ile enine çizgiler oluşturur. Kızıla özgü bu belirtiye pastia
çizgisi denir. İlk 5 gün içinde deri küt uçlu bir cisimle çizilirse 2 dakika
kadar süren beyaz bir çizgi (dermographismus albus) ortaya çıkar.
Döküntünün süresi 5-7 gün arasında değişir ve karakteristik
bulgulardan biri olan deskuamasyon (soyulma) başlar ve haftalarca
sürebilir.
• Erken dönemde antibiyotik alan çocuklarda kızılın tipik belirtileri
görülmez.

95
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Tanı: Klinik bulgulara ve laboratuvar incelemelerine dayanır. Etkenin
izolasyonu ile boğaz kültüründe A grubu beta hemolitik streptokoklar
üretilir, immünolojik yanıtı belirlemek amacıyla ASO (Anti Streptolizin
O) titreleri ölçülür. 166 Todd Ünitesi'nin üzerindeki ASO titreleri
anlamlıdır. Dick Testi (+) 'tir. Ekzantemlerin çıkmasıyla lökositoz ve
eozinofili görülür.

96
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Tedavi: A grubu streptokoklar penisiline duyarlıdır. Penisilin ya da
eritromisin tedavisi 10 gün kesintisiz sürdürülerek, komplikasyonlar
(akut glomerulonefrit ve romatizmal ateş oluşumu) engellenir. Son
yıllarda tek doz Benzathine Penisilin yapılmaktadır. Penisiline duyarlı
olan kişilerde eritromisin kullanılır. Uygun şekilde tedavi edildiğinde
prognoz İyidir ve komplikasyon nadirdir.

97
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
Hemşirelik Bakımı
• Hastanede tedavisi başlayan hastaların 24 st sonrasına, tedavi
görmeyenlerde 10 gün damlacık izolasyon önlemleri alınır.
• Yatak istirahatine alınarak komplikasyon oluşumu önlenmeye çalışılır
• Ateş takibi yapılarak gerekirse antipiretikler verilir
• Ilık banyo/nemlendirici/bikarbonatlı solüsyonlar/kalaminli solüsyonlar ile
deri bakımı verilir
• Boğaz gargaraları/spreyler ile sık ağız bakımı verilir.
• Diyette sulu yumuşak gıdalar tercih edilir.
• Eklem ağrısı, baş ağrısı, kusma vb. bulgular hekime bildirilir.

98
KIZIL
KIZIL(Scarlet
(Scarletfever,
fever,scarlatina)
scarlatina)VE
VEHEMŞİRELİK
HEMŞİRELİKBAKIMI
BAKIMI
• Komplikasyonlar: Otitis media, mastoidit, servikal adenit, peritonit,
peritonsiller apse, özellikle de romatizmal ateş ve akut
glomerulonefrittir.
• Korunma: Henüz aşı geliştirilmemiştir.

99
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

• 2 yaşından küçük çocuklarda tehlikeli olan, oldukça bulaşıçı inatçı ve üst üste
gelen spazmodik öksürük nöbetleri ile karakterize, akut bakteriyel bir solunum
yolu enfeksiyonudur
• Etken Bordotella pertussis'tir. Gram negatif aerob, sporsuz, hareketsiz bir
kokobasildir. Basilin ısıya dayanıklı ve dayanıksız endotoksinleri bulunur.
• Bütün dünyada yaygın olarak görülen bir enfeksiyondur. Aşılanma programı
düzenli yapılan toplumlarda daha az rastlanır.
• Hastalık her yaşta olabilir. Vakaların %80'ini 1-5 yaş arası çocuklar oluşturur 5 ayın
altındaki çocuklarda (anneden bağışıklık geçmediğinden) oldukça öldürücü
olabilir.
• Hastalık doğrudan temas ya da öksürürken aksırırken çıkarılan damlacık
çekirdeğinin solunması ile bulaşır. Kontamine olmuş eşya ile de dolaylı bulaşma
olabilir.

100
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

• Etken hastalığın ilk 1-2 haftasında üst solunum yolunda bulunur.


Patogenez: Bordotella pertussis basilleri asemptomatik ya da klinik hastaların
öksürürken çıkardıkları, damlacık çekirdekleriyle solunum yoluna girer.
Organizma trakea, bronş ve bronşiyollerde ürer, mukozadaki siliaların
nekrozuna neden olan toksin salgılar.
Toksinlerin MSS’ni uyarmasıyla öksürük başlar. Yine bu toksinler hastalığın
sistemik bulgularından trakea ve bronşiyol mukoza epitelinin dejenere
olmasından ve orada iltihabı değişiklikler ödem oluşturmasından sorumludur.
Bronş epitelinin alt ve orta tabakalarında nekroz ile nötrofil ve makrofaj
hücrelerinden zengin bir fokal infiltrasyon görülür. Küçük bronşlarda mukoz
tıkaçlar; atelektazi ve amfizem, bronşektazi gibi komplikasyonlara ve ani
ölümlere yol açabilir.
101
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

Belirti ve bulgular: Hastalığın süresi 6-10 haftadır. Klasik gidiş gösteren vakalarda hastalık 3
dönem gösterir.
• Kataral dönem (prodromal veya nezle dönemi): 1-3 hafta sürer. Süt çocuklarında bu süre
daha kısadır. Üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlar. Hafif kuru öksürük, aksırık hafif
ateş, burun akıntısı görülür.
• Paroksismal (kentöz öksürük) dönemi: 2-6 hafta sürer. Hasta 5-10-15 veya daha fazla
sayıda kısa, kesik kesik, boğulur gibi öksürür. Bunu izleyerek derin ve sesli bir nefes alır
(adeta ötme şeklinde, derin bir soluk alma görülür). Nöbet esnasında hasta kızarır,
morarır, gözleri fırlar, dil dışarı sarkar, kaygı dolu bir yüz ifadesi vardır. Hastalar öksürük
nöbeti sonunda koyu yapışkan bir balgam çıkarır. Küçük çocuklarda kusma olur. Nöbetler
çoğunlukla gece gelir. Fazla aktivite, heyecan, kapalı yerler, çevre değişiklikleri nöbetleri
artırır. Nöbet aralarında hastanın genel durumu iyidir. 6 aylığa kadar olan bebeklerde
öksürükler tipik değildir. Giderek nöbet sayısı azalır.
• İyileşme dönemi: 2-3 hafta sürer. Öksürük nöbetleri ve kusma giderek azalır ve hasta
normale döner.

102
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

Tanı: Etyolojik tanı için nöbet esnasında flüge damlacıkları ve çıkarılan


balgamdan kültür yapılır. Laboratuvar olanakları olmayan yerlerde dil
basacağı ile uyarılarak nöbet oluşturulması ile tanı konulabilir. Tam kan
sayımında lökositoz (15.000-40.000/mm3 bazen de 75.000-
200.000/mm3) mevcuttur.
Tedavi: Hafif vakalar evde, ufak bebekler ve ağır vakalar hastanede
tedavi edilir. Ateş varsa hasta yatakta tutulur. Bulaşıcılık süresini
kısaltmak için eritromisin 14 gün verilebilir. Kortikosteroidlerden
yararlanılabilir.

103
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

Hemşirelik Bakımı
• Hastalık solunum yoluyla bulaştığından damlacık izolasyonu önlemleri
alınır.
• Hastalığın bulaşıcılık süresi paroksimal öksürüğün başlamasından üç hafta
sonrasına ya da antibiyotik başlamasından bir hafta sonrasına kadardır. Bu
zaman boyunca kişiler duyarlı kişilerden ayrılır.
• Hastanedeki vakalarda solunum sekresyonları aspire edilir.
• Solunumu düzeltmek için gerekirse 02 verilir,
• Parenteral sıvı ve elektrolit tedavisi sürdürülür.

104
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

• paroksismal öksürük nöbetinden sonra postüral drenaj uygulanır


• Öksürük nöbetinden sonra ağız temiz su veya bikarbonatlı su ile çalkalatılır
• Ufak çocuklar nöbet sonrası kusmuğu solunum yollarına
kaçırabileceklerinden izlenmeli ve kusmuk gerekiyorsa aspire edilerek
temizlenmelidir
• Aspirasyonu önlemek için hasta, baş yana gelecek biçimde yatırılır.
• Öksürük sırasında; hastaya yarı oturur pozisyon verilir. Büyük çocukların
öksürük nöbetlerinde çocuğun arkasından karın desteklenerek öksürmede
rahatlık sağlanır, öksürük nöbeti sonunda oluşan yapışkan, koyu balgam
çocuklarda, eldiven giyilerek veya parmağa sarılan gazlı bez sodyum
bikarbonatla ıslatılarak ağız içinden çıkarılır
• Büyük çocuklarda şiddetli öksürük fıtığa neden olacağından karın sargısı
kullanımı faydalıdır.
105
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

• Kusmaların fazla olduğu hastalarda beslenmeye dikkat edilir. Besin


ısısı ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalıdır. Hasta sık aralarla az
miktarda beslenir. Kusma aşırı derecede ise hasta parenteral yol ile
beslenir.
• Sekonder enfeksiyon gelişimin işareti olarak hastanın vücut ısısındaki
artış pnömoni ya da atelektazi belirtisi olabileceğinden hekime
bildirilir.
• Solunum komplikasyonları gelişen siyonozlu süt çocuklarında buhar
tedavisi yararlı olabilir.

106
BOĞMACA (Whooping cough, pertussis) ve HEMŞİRELİK BAKIMI

Komplikasyonlar:
• Solunum sisteminde; bronkopnömoni, bronşit, atelektazi, pnömotoraks
• Merkezi sinir sisteminde; konvülsiyon, beyin içi kanamalar görülür
• Boğmaca mevcut tüberkülozun alevlenmesine de yol açar.
• Hemşireler konvülsiyon oluşumumu tamamen fark edebilmeli ve gerekli girişimlerde
çocuğu travmadan koruma, damar yolunu açma, antikonvülzif tedavi, konvülsiyon
takibinde bulunmalıdır
• Öksürük şiddetine bağlı göz, burun ve deri altı kanamaları oluşmuş ise doktora
bildirilmelidir.
Korunma
• Hastalıktan korunmak için en iyi yol çocukluk aşı takvimindeki DaBT- İPA -Hib
uygulamalarının sürdürülmesidir,
• Boğmacalı vakalarda teması olanlara da ilk gün eritromisin verilir.

107

You might also like