'lJöfüm l

sevincin bedende belirli etkiler yaptığını göstermiştir. Biz, öf­

kenin kasları kasarak ve kan damarlarını daraltarak yüksek
tansiyona ve kan dolaşımında dirence yol açtığını biliyoruz.
Kalp ile ilgili tıp bize, sevincin ve sevginin bunun zıddı bir etki
yaptığını söyler. Eğer Louise'in küçük kitabına bakarsanız,
kalp krizleri ve diğer kalp sorunları kalpteki "tüm sevinci yok
etmek"ten, "kalbi katılaştırmak"tan ve "sevinçten yoksun­
luk"tan kaynaklanır. Peki, Louise'in bu sorunları ortadan kal­
dırmayı sağlayabilecek onaylaması nedir: "Sevinci kalbimin
merkezine geri getiriyorum" ve "Geçmişi sevinçle bırakıyorum.
Huzur içindeyim. "
Belirli düşünce kalıpları bedenimizi öngörülebilir biçim­
lerde etkiler; beden her bir duyguya karşılık olarak belirli
kimyasal maddeleri salgılar. Korku uzun bir süre boyunca si­
zin hakim duygu-durumunuz olduğunda, stres hormonlarının,
özellikle kortizolun sürekli salgılanması kimyasal maddelerin
bir domino etkisini tetikleyerek kalp rahatsızlığına, kilo alma­
ya ve depresyona yol açar. Korku gibi, benzeri duygular ve dü­
şünceler de tipik bir kalıbı takip ederek bedene hastalık olarak
yansırlar. Kendi çalışmamda şunu da keşfettim ki, duygular
bedenin her yanında gezinirken, yaşamınızda olan bitenlere
bağlı olarak, organları farklı biçimde etkilerler. İşte sezgi bu­
rada devreye girer.
Çoğu kez, eğer kendimizin ya da sevdiğimiz birinin yaşa­
mındaki duygusal bir durumun farkında değilsek, bu bilgi bize
sezgi yoluyla gelir. Biz hislerimizi uyandırabilecek beş dünya­
ya-bağlı duyuya sahibiz: Görmek, işitmek, bedensel olarak his­
setmek, koklamak ve tatmak. Ve buna koşut olarak, onlar va­
sıtasıyla ek bilgi alabileceğimiz beş "sezgisel duyu"ya sahibiz :
Duru-görü (görmek) , duru-işiti (işitmek) , duru-sezi (hisset­
mek) , duru-koklayış (koklamak) ve duru-tadış (tatmak) . Örne-

13