You are on page 1of 83

T O P L U M S A L

Sığırcık Suyu Şeyhleri


Hü&eyin Göcen, O.smantı
İmparatortu�'nda keramet
e.seri çıktıgı kabul edilen bir
.suyu çekirge i4tita eden yerlere
5ötürmek kar�ıtıgında .siya.si güç
azanan bir dergahın öykü&ünü
anlatıyor. Sa;)ia 38

Emperyalizm,
Anti-Emperyalizm
ve Sovyet-Türk
İlişkilerinde
Georgiy Çiçerin'in
Rolü
Samuet ]. Hir.st

Nikaha İtiraz:
,,Onlar Süt
Kardeşleridir"
Abdullah Saydam

Seyahatname'deki
Siywetname:

Evliya Çelebi'nin
,,Altın Post" (Golden
Vlies) Figürü Üzerine
Ekfrastik Yorumu
Nuran Tezcan
Osprey Askeri
Tarih Dizisi'nin
26. Kitabı:
istanbul'un Fethi
1453
7.mhin en buyuk sJVc larırın
aynnt ıl ı dokurılerı. lı.ı<ııT'
kuvvetlerin strateıılerı, taktiklerı.
askeri harek�tın dııQlirn noktaları
Bizans başken tını savunan ve
kuşatan ordul.ır ıle donanmalar;
Sel tan il. Mehf'led'ın tak tıklerı VE

lstanbul'un Fethi 1453


David Nicolle
Çev. Hamide Koyukan
96 sayfa. kuşe. renkli.
ZZTL

11 fıskultur "# fıskultur @) lisbankaslkulturyayinlari iskultur.com.tr


lzmir·Konak
klt•beulmlz açıldı. Kltabevlerlmlz: İstanbul- Kadıkoy. Tel (0216)348 97 84 Eminonu • Muze. Tel. (0212) 51113 37
Koıı.ııltMah Caddebostan. Tel (0216) 386 65 62Beşik ta� Tel. (0212) 25877 43Bak"köy, Tel: (0212) 5712032 Nışantaşı,
Anıtırıııır Cad Tel (0212)234 80 n Taksım. Tel: (0212) 23808 37 •Ankara· Yenışehir. Tel:(0312)430 33 66 Tun.ılı Hilmi. TÜRKiYE
Tel (0312) 32410 73Bahçelievıer. Tel.(03ll}2?2 63 38 •lzmlr Kal}lyaka Tel: (0232)364 7142
No l Konı1k/l1mır
• Dlyorbakır Ofis. Tel: (0412)228 42 16 •Eskişehir· Tepebaşı. Tel· (0222)220 4913• Konya Selçuklu.
ııı 101m•l'lo4 nzı
T•I (0332) 351 1607 •Kayseri· Melıkgaıı. Tel (035Z)2225692•Hanlsa. Tel.(0236)231 6924 •Samsun- Kültür Yayınları
01111• Tel (036l)2333830•Ttabzon Me<kez. Teq0462)3<69839
ALFA
NTİK YAKINDOGU'DAN İSLAM SANATINA, EDEBİYATTAN BİLİME

EN YENiLER ...
IUMBERTO DAvtn CııvııT.ı.1.

ECO �··12t
DİLİN
kısa
TARİHİ

�l�t

ARAŞTIRMA TARİH ARAŞTIRMA ARAŞTIRMA

RIRS!N l\A.Şr\P
ZİHİN ve
VAROLUŞ
�ARTIK
E ...
"
.,
O IZMLE ..:;.;
FARK
YAŞAMAK EDİLMEK ;:
;:
::ı
İSTİYORUM
""'""""'('*•·-

GÜNCEL GÜNCEL GÜNCEL EDEBİYAT EDEBİYAT

mıu.llCTÇl1l1tç3Cınna
kırran TCrciimeLert

BİLİM BİLİM ARAŞTIRMA ÇİZGİ ROMAN ÇİZGİ ROMAN

HNHN iN MACERALAR! DEVAM EDiYOR 1 Tamamı 24 cılı 1 Renklı Baskı

T www.alfakitap.com f /alfakitap � /alfakitap � /alfakitap


04 50 E�RAH S�FA
MERHABA, L'ILLUSTRATION°DAN
SEÇMELER
GURKAN iLE
Bu sayımızda Osmanlı dergahlarının devletle
18 AGUSTOS 1877 SÖYLEŞİ
ilişkilerinin ne derece çeşitli olabilec�ine
örnek teşkil eden bir konuyu kapağa taşıdık.
OSMANLI-RUS Ayş.,Qzil

SAVAŞı'NDAN
Hüseyin Göcen'ın "Sığırcık Suyu Şeyhleri"
MANZARALAR 56 GEORGİY ÇİÇERİN,
başlıklı yazısı, Ankara'da bulunan bir dergah ve
onun kurucu şeyhiyle �ullarının keramet eseri
Hazırlayan: Edhem Eldem SOVYET DIŞ
çıktığı kabul edilen bir suyu çekirge istila eden
POLİTİKASI VE
() 8 OSMANU' OA TÜRK İHTİLALİ
yerlere götürmek karşılığında vergiden muaf
GAYRiMÜSLİM BASINDAN Samuel J Hırsı
tutulmalarının öyküsünü anlatıyor. Dergahın
-
ömrünün uzunluğu, gıderek tüm imparatorluk
VATANDP§
coğrafyasına yayılmış bir mitin, onun siyasi
TÜRKÇE öÖREN! 64 BOSNA KÜLTÜR VE TARiH
Hazırlayan: Murat Cankara VAKFI BAŞKAN YAROtMCISI
güçle ilişki kurmakta çok işlevsel olabildiğini
AKiF GÖÖÜSGEREN iLE
gösteriyor.
14 OSMANLI BASININDA SÖYLEŞi
Abdullah Saydam'ın yazısı Osmanlı döneminde
YÜZ Yll ÖNCE BU AY "BOŞNAKLARIN
aile oluşumu, taranar arasındaki tartışmalar,
Haıırlayan: Emel Seyhan
GÖÇLER,
evlılıkle ılgili gelenekler ve mahkemelerin KATLİAMLAR VE
aile ilişkilerine yaklaşımı gibi ılginç konuları MÜCADELELERLE
gündeme getiriyor. 1832 yılında Trabzon Şer'lye #8 KARAKÖY DOLU TARİHİ"
Mahkemesi'nde süt kardeşliği iddiasıyla açılmış KURŞUNLU HAN
bir nikaha itiraz davası ve davada sunulan Naz Ecem Çınaryılma2

argümanların Osmanlı aile ve toplum hayatına


66BOŞN�N
TARiHi TARiH
dair öğretebilecekleri üzerinde duruyor.
24 İSTANBUL OKURLAR! VE
Samuel j. Hirst'ın makalesi.
Sovyet-Türk FRANSIZ ANADOLU UZMAN KAMUOYU
uzlaşısının ilk evresinde Harici
ye Komiseri ARAŞTIRMALARI İLE BULUŞUYOR
olarak görev yapan Georgiy
Çiçerin'in fikirlerini ENSTİTÜSÜ
(!FEA) HARİTA VE
Hüseyin Gül

kararları incele yerek , Moskova ve


HARİTACILIK BİLİMİ
ve aldığı
nde Sovyct
Ankara'nın yakınlaşma süreci
jik dönüşüme
68 "TÜRKİYE YENİDEN
DİNE Mİ DÖNÜYOR"
Pascal Lebouteıller
Rusya'nın içinden geçtiği ideolo
iki bölüm den oluşan bir yazı dizısinin
ışık tutan
Resul Baba�lu
ilk bölümünü oluşturuyor. Bu
bölüm Çiçerin'in NİKAHA İTİRAZ:
entelektüel formasyonuna.
devletlerarası "ONLAR SÜT
ilışkilerin tesis edilmesindek
i rolüne ve Ankara KARDEŞLERİDİR" 76 EVLİYA ÇELEBİ'NiN
etıeıle rln başlan gıcından 1921 Türk· Abdullah Saydam
"ALTIN POST"
ile ilk münas
geçen süre boyunca
(GOLDEN VLIES)
Sovyet Anılaşması'na kadar
FİGÜRÜ ÜZERİNE
yaptıklarına d�iniyor. 38 SIGIRCIK. SUYU EKFRASTİK YORUMU
Ayşe Ozil bizim ıçın Emrah Safa
Gürkan'la ŞEYHLERi Nuran Tezcan
e keyiOe okunan Hüseyın Göcen
tarihçiliği ve çalışmaları üzerin
n ise Evliya
bir söyleşi yaptı. Nuran Tezca
Çelebı'nin Viyana Kralı 1. Leopo
ld'ün boynundaki
tnamesindeki
Altın Post figürü üzerine siyase
yorumunu aktarıyor.
k Kühur Vakfı ve
Yurt Yayınları, Bosna Sanca
Boşnak halkının
Tarih Vakfı'nın iş birliği ile
kitabı basmaya
- tarihı üzerıne çok önemli bir
kların Tarihı
hazırlanıyor. Hüseyin Gül, Bo�na
önem li kitabı tanıtırken, kendisıylc
başlıklı bu
Akif Gögüsgeren
yaptığımız söyleşide Mehmet
inin Boşnak
yakın tarihımizde yaşadığı trajed
i üzerindeki etkisin i ve Bosna Sancak
kimliğ
Boşnak topluluğuna
Kültür Vakfı'nın Türkiye'deki
yor. Kapak görselini
yönelik faaliyetlerim anlatı
kür ederiz.

'
sağlayan Kansu Şarman'a teşek
...
Kasım ayında görüşmek üzere

Barış Alp özden


Kapak: Jan luykens, Çekirge lstılası. 1700
-

LlllUSTRATION'DAN
SEÇMELER
Edhem Eldem, L'/llu6tration'un
18 Ağustos ı877 tarihli
sayısından dergi ressam ve
muhabirlerinin Osmanlı-Rus
Savaşı'nın sürdüğü bölgelerden
ilellikleri yazı ve görüntüleri
aktarıyor.

Naz Ecem Çınaryılmaz,


Gözden Kaçanlar
sayfalarında Karaköy
Perşembe Pazarı'ndaki
Kurşunlu Han'ın ıarihini
aktarıyor.

İSTANBUL FRANSIZ
ANADOLU
ARAS.TIRM.ALARI
ENSTITUSU
(IFEJ\) HARİTA VE .
HARITACILIK BiRiMi
Pascal Lebouteiller. IFEA'nın zengin
harita koleksiyonunu ve bu koleksiyonu
dijitalize etmek için yürüttükleri
projeleri tanıtıyor.

............,
DP'NİN SON İKTİDAR
YJLINDA BEY NELM.İL.EL
BIE. BASIN POL.EMIGI:
"TURKIY.E YENJ.DEN
DiNE MI DONUYOR?"
Resul Babaoğlu, 23 Şubat 196o'ta The Times
muhabiri David Hotham'ın yayımladığı yazı
ve bu yazıya Türkiye basınında verilen
tepkileri anlatıyor.
-

IOPWHSAL TAllİH YAYIN KURUl.U Zafer Toprak, Heıe Tunçay, iLETiŞiM Karaaslan Cad. ).4J:04 MATBAA SERTiFiKA
A�hk Tarih Derılsi Mehmet 0. Alkan, Adil ÖmerTuran, Al� U$1u.
Cozı.z) )IJ sı l> (Dahili 11) Bagcılar • lsıanbul "UMAaAJt
'�' ZC}S. Eklm:oı8 Bakıuıya, Muraı Bdıe. Nuran Yıldınm
beırlsozdtn� com (oı:ıı)4ı1oz.t ı-t )UU
Fatmapıl Berltta}'. lkdtnt YAYIN T0R0 BİR YILUK
Bılmt.'1. Ayd11n Çl'hk. ı>ot<ın
s. YAiıl$LDI HODOıt.O BASKI
T.UIH YAKFl Ban� Alp Özden GD Ofset Matb.ıacılık Yerel Süreli Y11yın ABONB BEDELi
YunJçl ı;o,oo lL
ADIJ'IA SAHİBi Çcunkaya, Gokhnn Çcunsaya.
Esra Oanaaotlu. Omer ve Tıc. San. A.Ş.
Bulcnı Bdmcı
ANKARA TEHSILdLICI
Dunnaz, Selçuk Dursun. YAYll''4 Y01'4ETME.trıfl Atatürk Bulvan Depıosite (0112)�0510 ABD 170 $
Edht'm Eldem, Ahrntl Banş Alp ôıden
(o3u)�OOSo Avrupa Olkeleri ıs<> f

rARİHVVAKFI
iş Merkezi As Blok 4 Kaı
&soy. fıraı Güllü. Nu� No. 407 lklte.111 058 - Kıbrıs ı6o TL
EoiTÖll Y.U.DIHCJSI
Başakşehır - lstanbul
Ciürbot,a. MuraıGu\.t-'flf,
ABOMEJ.ht © Toplımı� Tanh Yaz.ı
ZCym-p Büyükpaıta
Mdunrt Haasalıhotlu. Hunııt Tel o.m t,,ı 91 oo
Tanh Vakf'ı lş�'oden Yf! lh:Jli 'flL.\rdml
mbpa�rmen Kornlturt, Burcu Kun, OEllGI V! KAPAK (0212) S.U Ol Ol (Js) wrt alırtmabmn ahnıı
,...N
.._ ı.t:ıo Ef(m Macar. Ayşe Oııl. TAS.AI.iMi BASKI TARJHI (om) 513 5-4 oo (fax) yapılıırnaL lı.ııı \'t!l'Çevtııınde
l•rnı�·nıı 14ıj-4 lsuıııbu1 Must.ıfaH. Sayar, Raur Kösemen EylQI ı:oı8
YAY11'4CI SEUlriKA
lmn Ctmıl Sduck.
yapılaakıll11111larda
ı!l)SZJ:Ol:Ol OAOITIM Toplumu! Tıantı'ın ıljıh
Canay Şahin. <>tuı Tekln. KAPAK, SAYFA TASAlllM/ 1'4UMAllASI
Dünya Siip<ı- Vrb. Ofset A Ş sayısını vt yaı.ır ısmını
Taner Timur, Meltem Totsôı,
lhv.1.kfl.orı.tr UYGULAMA ıııoı
Hilal Rak.ıcı ıoo Yıl Mah. Huseyin bclınmct. ıorunhıdur
-
18 AÖUSTOS 1877

OSMANLI-RUS SAVAŞI'NDAN
MANZARALAR
Antwerp'te
Rubens'ln üç
l 'llltı<11raııorı derg1'tnın 18 A�ustos Osmanlı lmparatorluğu'yla ılgılı gorwıııı lPr ı:<•çmemış nlm11sıydı
yüıünCO yılı ıBn tarıhlı w 1799 numaralı clcrgıde yer alan ya11 ve �tirunıüler Boyl<' durıımlaıd;ı ııdt•ı ıılclu�ıı
ıın·n• dt rgı u•phl·dl'kı ıııııh.ı bırını n
şenilkleri.
sayısının kapa!)ında bır kez daha o ıse bır kez daha artık aylardır
Plantin arabası
ve Yeşil <ene dogumunun uç yuzuncu )ılı surmckıe olan Osmanlı Rus !'lı n<lt•n g• ld ın<<' ı oparl ad ı ı
Meydatt'tn
kutlanan meşhur ressam Ruhen.� S<ıvaşı yl a ıl�ılıydı Daha oncekı habtr ' �<.lrunıulcrden hır lilr
ltmt':lt':rl.
-Teniers ıım 1640) }erefınc duzenlenen sayılarımıza da yamıttığımız aynı derleme ya ır"k halı<' IXY. u unu
Me-ydanında.kt kuılam•lardan gorunıuler yer konudakı ıııu.rraııorı s.ıyılan)la dold urıvay.ı gayrt·t l·dıynrdu
ıafer takı.
alm.ıktaydı (bkı sayı 296, ortak bır nokta, dcrgının elıne
M. dt Roddaı'tn
çlılmleri. A!lustos ıoı8J hala dışe dokunur olayl.ır ve Bu dt:l.ı clcrh•m«yr ''"' ol.ııı konu.
Osmanl ı•ııı l<:Mrı w bunun
nctlC'ımnde ortaya çılwn $ ddct
'e �r.ı·ı mc>clesıydı Snhn lcr n
ııı..ı. Ku1ey Bul� rısııın d.ıkl Nı bolu
IOURNAL UNIVERSEL
(Bulgarra Nıkopol) kı·nııııııı
1 ,rttnı:uu ı-ou 11 uuı ır ıtn.n
Rıısl•r.ı l<.1ybedılmt•sıyıl1 O"ıı.ııılı
......... ""'-�"""
uıı•no\ """ı*U•llft,.lil'Uın•ıı

1
:li' .\!fm.
SAMEOI
UJl.
18
l\\ \' 11
AOUT 1877 ...... �••-ır....

...... ...
.......ı..... ,. -u- �t·nclkurmayı Osın.ııı P l)tı'yı
... --. ·----··· -· __ ... . . -·-,-· ·-··· ....
�-..-La<______ _._ __ • •• ... - Pl•vnı·'dekı mudalilJ ıyl.ı meşhur
-·-----�--�--·---· _, ....

ol•cak o4ırı !,'Clt:ceğın <ıaıı O mar


Pa�,·�ı Vıdin'den hırlıklı rlı
Nıglıoıu'yu lc.orumıık uıcrc yollamış
fakJI Q,mınlı ordu u yı·ıışı medcn
Rus bırlıkle'I kenıı <k• '<'(ırmışlrrdı

Oı•rgıd• de anlauldıgı vı ı.ıwır


edıldı�I �lbı N ı�bolu nuı duşnır ,
ııındckl "'lu,luman ah.ılı ıç1111.ırn
b r fol<ıkeı olmuştu Bulgar h al k bu
fırı.<11 la bır katlıama ı••lıt'flı p onlırı
onad.ın kaldırmaya ııılışmışıı
Derglyı• bakılırsa nulusuıı bır k1'nıı
kumılabılmlş ldıy;e, uu uııl.ıı ı
korum.ı altına alan Rus ordusu
şayes ndt: ol muştu.

Ruslara aı fodılen bu ınsanlyet


hıslerı Osmanl ı ordusunun csırlt•rını
de ılgılendırıyordu Her nc kadar
pcrışan bır hal ıçındc olsalar da
gı-rı k Nı�l.ıolu'da ıutulduklarında
ı:er•k luıfıleler halındc bır
)C'f'dcn bır yere nakll'C!ılırlerken
asgari bır ıhıımam Vl' ıns8nıyel
gorduklNı anlaşılıyor Bunu bır
Rus ı.ırafrnrlıgına mı yoksa nPsnel
ba71 olgul•ra mı baglamak �erekugı
ıarııımaya açık'a da, duL<·nlı bır
orılıı ık galeyana �elmış sıvıl halkın
şıdd< '" başvurmaya mcyıll�rındekı
fark ıçısından ılgınç bır tı.spıı olarak
da �ormck mumkundur
Şiıırk olaylan.
Nlğbolu
varoşunun
u.1. Rus alayı
uırafından
lşg;ıll.
L'JUwtrotion'un
Ozel muhabiri
M. Lançon
tarafından
yerinde
yapılmış çizim.

Nljbolu. Rus
askerlerin
himayesinde
kentin
arkasındaki
bir vadide
kamp kurmuş

ARK OLAYLAR!: yok. Hezimetlerinden sonra R uslar, karşılaşmadan Balkanlar tarafında Türk aileleri.
L 'IUuatration'un
Ni DOLU VE HARP ESiRLERi herhangı bır engele takı lmadan ga­ harekat gerçekleştirmek için almala­ Ozel muhabiri
lıplerının k arşısındakı eski mevzıle­ rı gerekil olan Osman Paşa'nın mev­ M. Lançon
car1rmda.n
on Plevnc muharebesınden be rı rıne dondüler Bu aksılıklcr onları zılerıne dorduncu kez sald ırmadan
yerinde
ıv•� ce phesınden yenı bır haber tedbırlı kıldı. Artık yeni bır felaketle önce destek bırlıklerının ge lmesını yapılmış çizim.

-
-
""

"iS
=
c:J..
11.ı
Cı')

a

ı::
Q


.a
..,.. Tunka-Sllva'da beklıyorlar. Yeni Türk generaline ge­ sındakı Turnu-Magurele'de yerleşıi­ dumanı tüten harabeler kalmıştı. Yı­
:--e bir TOrk eslr
lince. o da eli tetikte duruyor. Ken­ rilıniş Rumen topları biçare kenti atı­ kıntıların arasındaysa cesetler. gene
"'4 kafilttlnln
molası. dısıne bırkaç tabur iltıhak etıı, ama şa tutarken, General de Krüdner ku­ cesetler Devam eden yangından do­
L'IUwtratton'un şimdiye kadar ona bu kadar yarayan mandasındaki birlikler sağ yakadaki layı çogu yarı yarıya yanmış insanlar,
6zel muhabiri
savunma konumunu hıçbir şekilde savunma bırımlerıne saldırıyordu. atlar. öküzler. Yangını söndürmek
M. L&nçon
tarafından terk edeceğe benzemıyor. Pek ge­ Akşama dogru bunlar tamamen püs­ içın csır düşmuş garnizon çagırıldı.
yerinde yapdmış
cıkmeyecek olan yenı karşılaşmayı kürtulmuştu ve 123. Rus alayı varoşa Fakar kentin bır kısmını yalayıp yu­
çizim.
beklerken bız de bıraz geriye dônuk gırmeyı başarmıştı. Her bır asker tan yangının nedenınin top atışla­
tarıh yapıp, son muharebelerden elinde tüfegıyle her an ateş etmeye rı olduğunu duşunmemek gerekir.
önce gerçekleşmış olan bazı olayları hazır bir şekılde yarı yıkılmış evlerın Bulgarlar da işe el atmışlardı Her
gravurlerımlzle tekrar ele alacağız. duvarları boyunca ılerliyordu. Ar­ yerde olduğu gibi Rusların gelışin­
Bunların ılkl bııı Nığbolu'ya göturu­ tık mudafaa ımkansızdı. Dolayısıyla den ıstifade ederek Müslüman ev­
yor ertesi gün kent şartsız teslim olmuş lerini yağmalayıp yakmışlar. içinde
ve Tuna Kale mevkii de General de yaşayanları da kaılermişlerdi. 15-16
Ruslann ellnde
esir veya yaralı Nigbo/u'nun varo�unun 123. Ru• Krüdner'e verılmişti. Nığbolu artık Temmuz gecesi bu biçareler için kor­
alayı tarabından l�9ali. - Bilindı­
akrabalannı
sokaklara dağılarak hemen kenti tes­ kunç bir geceydi! Her yerde peşlerı­
tanımaya
gelen Çingene ği gıbi Nigbolu taarruzu 15 Temmuz lım alan Rusların elindeydi. Ne man­ ne duşenlerdcn dehşete kapılmış bir
kadınlan. günü gerçekleşıı Tuna'nın sol yaka- ıara 1 Lımana yakın yerlerde ancak şekilde sokaklarda kaçışıyor. kıyafet
degıştiriyor, bır anlık bir sığınma yeri
arıyorlardı. Kaplan yüzlü avcıların
avladığı insanlar. ı6'sında Allahtan
Ruslar müdahale ederek katliamı
mumkiın oldugunca durdurmaya

- çalıştılarsa da tam başaramadılar.


işte o anda kabıliyetlı sanatçımız M.
Lançon'un bir sonraki güzel resmıne
konu olan kökten tcdbirı aldılar.

Ru�ların koruma•• altında �ehrlrı


arkaoındakl vadıde kamp lrurmu�
Nısı>oıu 'nurı Türk ailelerı - Daha
önce söyledığımiz gibı Nıgbolu Tuna
nehrinın sağ yakasında, ıçıne dogru
uıandığı derin bir vadı oluşturan ıki
dağın arasında kurulmuştur. Kentın
alt kısmından bu boğaza ulaşmak
Plevne
yakmındakl
Ru kampında
bir temsil.

ıı ııı cırafı harabelerle çevrili epey konserve ya da bir ıaılı götürüyor. askerlerin kalanı, ıkl tepe arasındaki
ılıl hır sokaktan çıkıp asıl şehre va- Böylece iyi karşılanıyor ve söyledik­ derenın her ikı yanında ıse esirler
1111 onu geçmek gerekiyor. Son evler lerıne kolaylıkla itimat edilıyor. oturmuşlar Bu kanlelerden bırınl
rııdt• kaldıgında kavak ve akasya seyrederken muhabırımız gayet duy­
ı�ıı\ lnrı kaplı tepeler arasında derin Hir köy yakınında Tiirk e.ılr katile­ gulandırıcı bir sahneye tanık olmuş.
bıı vadı oluşıuran bogat gortılebılı­ oinın molaoı; akrabalarını arama­ Bır köye yaklaşırken bırden bağrış­

yu ı ya gelmi� Çingene kadınlar. - Biraz malar duyulmuş. Bir erkekle kadınlar


önce Nıgbolu'da çok sayıda Türk koşuşuyormuş. Bunlar Çingeneler­
111<• Ruslar Nlğbolu'nun Müslüman- esirinın bulunduğunu belirttik. Daha mlş. Türkler bu kadınların çocukla­
1011111 cıkln bir şekılde koruyabilmek doğrusu eskiden durum öyleydi . Zira rını zorla askere almış, onlar da esır
11111 bu vadiye getırmeyı akıl emler. son muharebelerden sonra bu keme düşmüşl erdi. Kadınlar onları almaya
llı•ı yOıu aşkın aile burada hoş ol- getirilen çok sayıdaki esır daha sonra geliyormuş Çocuklardan biri yaralı
111•1'•1 da en azından emın bır sıgınak Rusya'ya sevk edilmişti. Hala arada olduğu halde ebeveyninı ıanıdığın­
lııılılular ve hala oradalar. Vadiye sırada yenileri geliyor. Birkaç nizami da kendinden geçmişti. Yere yatmış,
�ıılm yolları askerler koruyor ve ıe­ asker ile Kazakların güdümünde ıoo sanki cansız durduğundan onu kur­
ııı•ll'rc de nöbetçiler yerleşlirilmiş. ila 500 kişilik kafileler halinde yü­ tarmaya koşmuş olan babası Feryat
ı ı..r nlle elinden geldıgınce kımı ça­ ruyorlar. Onları gormek ınsanın ıçı­ edıyordu. O arada kadınlar da as­
ılırlıırda, kimi arabalarının eırafında, ni burkuyor. Yorgunluktan perişan, kerlerin başındakinin eırafını sarmış
ı vı ıl hayvanları ve evlerinden kalan tozdan bembeyaz olmuş, ceket veya yalvarıp yakarıyorlardı. Anlaşılan
1ıı ı> dökük eşyayla birlikte kamp ıisıleri yırtık, reslerı arkaya doğru öyle ikna edıcı sözler bulmuşlardı ki
l oımuş durumda. Agaç dallarından kaykılmış, zorlukla yanmış ve yakıcı istediklerine kavuşıular. Kalbin yerı­
\oıtd.ıklarla güneşten korunuyorlar. bir zeminde yürtıyorlar. O yüzden ni hiçbir şey tutmuyor. Son resmimi­
IH ıabiı ki bu zavallı ınsanlann bu- de yolda bir dere veya bir çeşmeye zin konusu daha eglenceli.
1.111 ık ı hayau genel durumları gibı rastladıkları anda kendilerı de fena
pı·k uzucu. Ama şıkayeı etmıyorlar. halde ihtiyaç duyan askerler de bir Ruo kampında bir ıemoil. - Kamp
ltı·n�.ırenk yırtık pırtık elbiseleriyle mola verılmesinı hemen emrediyor­ hayatından bir sahne söz konusu.
ı lnıne bakıyorlar. Erkekler kızgın, lar. Resmimız bu molalardan bırinı Her Rus birliğinin bazıları oyuncu
loulırılıır mütevekkil, çocuklar kayıt­ temsil etmektedir. Arka planda bir olan şarkıcıları bulunuyor. Toplar bir
" luten maddi hiçbır derılerı yok. tepenin üzerine Turska köyü sezilı­ an bile sussa. bunlar sözü alıyorlar.
ııu, ordusu ihtiyaçlarını karşılayıp yor. Daha yakında, birliğin Kazakla­ Resmimizde yer alan da bu temsil­
1111dı· ıkl kC't duzgün yemek dagıu­ rının çadırlarını kurdukları kayalık lerden biri. Konusu mu? Seyircilerin
yuı Ruslar onlara, yaralı ve esirlere görülüyor. Yanı başlarında mızrak­ kahkahaları arasında ona rehberlik
..ı.ıu�u gibı gayet insani bir şekilde larını çatmışlar. atları ise binmeye etmeyi üstlenmiş bır üçkağıtçıyı al­
ılıvr.ınıyorlar. Kente kumanda eden hazır, eyer vurulmuş durumda. Biraz datan bir kör.
ııllı ıy. kaleye her çıkııgında muhak- ileride bir grup Kazak daha bulunu­
1 ık ı•sır ve yaralılara ya ıuıun ya yor. Ön plandaki tepenin yamacında Louls Clodıon
VATANDAŞ, TÜRKÇE ÖÜl_{EN!
Buyuk Bıı Zarar başlıklı y.ızı 189) kitdar Garab<>d P"ıosyan für kwyle ı ı,lıl<'rl >.ıkıınından
yı ında lstannul uı Man•urn ı ı826 !P-ı9<>;l ustıMmışur dl re d er bir ya ı Kay c ı de
E:jkar ın ıı ene v 686< sayısında Osmanlı m uıh basınıyla dcıg'n oıı rnaı ıçm �oııdcrıldığı
yayımlanmıştır Bu s.ıyı ıtıbarıyla ıl�ılenenler Panosy.ın ı Dıyown ın lstanbıı1 da bır Sıırrcıfın yıJnuhı
yayımladıgı ılk karıka urdcr Çt ak 'mlen. orad � .ını r c
Olyojen
Panosyan'ı hatırlayacaklardır Batı ve Oogu gıderc>k dönenıın en l)resujlı
okull�nrıc ı.n hırındl' c�ııım �oıt>n
ıemsil eden
gıysılerlnı kuşanmış. uıun kulaklı
karlkaıür
bır at: mdan olu�Jn lbır1 kar �tur daha sünra d lstan ıuı a doncrel:
Teodo Kasap ın muhbırlıklc ı ham yayınc l ba�lav � Pa osyan
eıtığı Panosyan ın kocam.1� kulaklı c-e't1.1at ıçerhındc mudPrn
korıkaıurlcrı daha sonra {'av lok t.ı Errnenrren n �' ndıııı kab�I ctıırdıgı
da yayımlaracak ır ulus ı rı 1 mı·Jnl�ı� bır
duııcnıdc un yılkır boyu fürk\C
Gerek Panosyan'ın hayatı gerd sc
.. yayırı yapıyor llt·m de sonr.ırlan
,\lanrume ı ftl<ar Osmanlı basın o�ren rd< <�ehştırcreK?) yaz
ıarıhl açısından ılgırç, önemli ve dilı hal ne ı,>etınlığı dönemını:ı
ne yazık l.ı yı·terınce ele .ılııımamış Osmanlıccı ga1etrlerım.· oranla son
konular Bu konuda en gunccı d�r ıo:undclıK bırTurkçeyle
'e kapsamlı çalışma! :'dan bir 19 \ zyd boyunca Ermem
Masayukl l,coo ya aı Buradaki lk1rflı1trrkct' yavınlarda rn sık
en dıkkaı çeken vurgulardan bırı, l;.1rşıli1�ıl.ın ıuııımlard<1n bırının,
gazetPnin bılhassa 1860 ve ;o lerdc lurKçe yaırna ve yayın yapmanııı
Osmanlı Erırı•nılerı nrasırdakı ınrşrula�tırılmaya çalışılması
nufuıu Usıelık. eld<•kı vcrılcr " anadıid<' (Ermenırn kast
g.ııeıenın Ermcnılcr haricinde edılıyor) �az(aJmamaktan duyulan
gatct�ır \arşamba vt' cumarte ı de hatırı sayılır okurları (omegin nıahcu�lyeıın dıle ı;etırılmesı olduğu
gunlerı olma� uzerc haftada ıkl sonrldan Srnırı�ı I urıfm'un go·1. onunr alınırsa. onun bu tavrı
kı•re çıkugı ıııılaşıııyor Zakary yayıncısı olarnk unlenettK Ahın•! ozerıne d�unmr gerrklılıgı dat-a da
Mıldanuğlu na gon' "lblaşta olç-lu Ihsan Tokg6z 'ıbtl oldu�unı. be r�ın !"$yor Panosyaıı ın bunu
bır yay-n poı • !;.ısı zlrr Osm;:ı�lı gosıerıyor Trodor Kasııµ'la tıarıgı koşullar ahında yapabıldı�ı:
Rus Savaşı ntla Osmanlı arasının çok ıyı olınadıgı nnlaşılan yazdıklarının. hanı;ı mczhepıen
hukıırnetının siynseıını eleşrırır Panosyan ın lrınenı Kılıse.�ı·ylP veya olu olsun sad ce Ermc-ıilcr d�ıl
Ermenı taşrasının ekonomık Katolık vt• Proıestnn Errnfnı\erın Muslumaııl•ı vr Rumlar tarafından
sıyası 'e külturel yaşamını e:, yayınlarıyl• da başı epey dertıe d.ı ıakıp etlıldı�ı bır ortamda hangı
Hlır Turk gorevlılerın elıyt'tlerını flaıta Patrıkhane'nın baskısıyla dengclerı gözeterek n sıl manevra
Vt' soygunlarını proıesıa gaıeıcnın uç aylıgına kapatıldığı y.•pııgı da ayr bır tncclem� konusu
eder ı88o"lcrde s.ınsuru� bıle olmuş um bunlar lıır yana, Panos,y<ın ın yazısını. Kanun ı
şıddetl< nmrsıylc bırlıkıe oalıa Ucnu'nun verdıgı ıpuçlarına Esa,ı nın mcşl ur 18 maddcsınde
yumuşak bır yayın polıtıkası bakılırsa Osmanlı toplumsal tfadcsrnı bulan lmparaıorlu!\U bır
bı>nrmser 1901-ı9ı7 yılları arasında yaŞilmının 9 yQZyılın ık.mi araıh tJtabılmck ıçın ı:undtme
Ermerlce ve Ermenı harllı Turkçe yarısındak, onemlı duro�laıının grlM tPk dır poııtıkasından
olarak yayımlanır· H<1smık (1861 Ermeni Nızamnamesı Tdrkcenın re mı dıl kabul cdılerd<
Stepanyan a gorc ıse, iJILsal il Abdulhamıt in tahta çıkışı vb ) -:ıdcrek sıyasııllaşmasından uağımsıı
Sıyase Edebıyaı · m ve Sanayı Panosyan ın meslek yaş.ımında yol olaral; duşunnıek tir pt•k mumkün
Ga1etesı" olarak yayın hayaıın,ı açııgı kırılm.ılar da Maşıırılmayı cıetıl Son olarak. yazar tarafından
b;ışlıyan MarırJme-ı flkUr bekhyor M<"icla 1861'de Zeyıun da ya ıya ,kienen dıpnotıarda tlıle
"sonradar Ermenı er iç n br sabah yaşananlar brşısıncla aldıgı tavır ��rırııc� Ernıenı mılleUnın başka
gazeıcs.ne dunı.şll'üştur 190" ve bunun sonucunda �aıeıc ının bir nıı'leı •c dl, (Rt;slar ve Rusça?)
yılından ıtıbarrn de lıber<1I, rt ımlı kapatılması klJ"afından yutularagı endışt·sı en
bir g.ı1.c1e olarak yayınlanmıştır· .anndan Ermenı cerrı;·uuının kanaat
Bu uzun omurlu gaıeıenın 'Suyuk Bır Zarnr" hı·m Panosyan ın onderlerının Turkçeylc ılı)kısırıde
cdıtörlugunu 1'e 1896 da sa�lık hayatına daır ayrıntılar l\rrmcsı bır rokıadan sonra rol oynamışa
nedenleny' gö evını devredene hem de Osmanlı Ermenılerıııln benııyor
.,

o
'' l ..
nlık O'manlı Arşıvı'ndekı

ıJ'.;,ı;.,ı,.ı
J..vnı.;...,,�"
.....,;..;.

mış Bu /lı;yo;er• ın

dekı Osmanlı basınında -


.rllı Tiırkçe yayınların ne
sıl ıakıp edıldı�ıne daır de

(1 V( k RI R ZARAR"

lltı "'"'' gazetelerimizde şayan-ı tah­


ııı lıoıkdıre layık) bır mütalaa ve bır
ıı ı ılıoı okunmaya başlamışdır. Biz
ı l ılll\ıkür nasihatı otuz seneden
ııııılı• evvelden başlayarak belkı üç
�111 ıll'ia tekerrür etmiş isek de, esef
ıılıııııır kı zaten tabii olduğu üzre,
ı• ııı hlr fıkır olduğu için, ahali ta­
l1 f 11ııf,ı n ehemmiyet verılmedikten
lı.ı lıı. hıç bir gazete de bize hem­
ı ıı.ıı olarak takviyeı !destek) vermek
ı ıı·ıııı•mıştlr Halbukı vakıt her sa­
lıılıll�I meydana çıkardıgından (ger-
1 ı ıılı.ılımız hala gaflet uykusundan
ııııııııınıamış, ve gerçi gazeteler de ..Büyük Bir
f" 1 �l'\' kalmışlar, ve milletimiz, sair Zarar.. başlıklı

lııı ıı,l,ırda olduğu gibi büyük bır za-


makalenin
Osmanlıca
1111 ıı•km l ş ise de), bu cümle ile dahi rercümesını
• sunan belse
l1oıılı ı memnunıyyettir !memnuniyet
ı l>l'hldırl ki. ektigimiz nasihat ıo­ YPtlKTKMıou

lııııııl11ıının filizleri hiç değil ise otuz mübalağa olmalıdır, hiç bir ahali, Türkçenin ehemmiyetini buradan
• ııı·ıh·n sonra kendı Üzerlerinde gö­ kendi tabi bulunduğu, ve asırlardan çok ziyade tanımışlardır), burada,
l ııl1111·�ı· başlamıştır. beri nan u nimetiyle perverde oldu­ yalnız şu son otuz sene müddette,
gu lekmek ve nimetiyle beslendiği) mekteplerimize üç yüz bin lira para
Mı ı�ıır nasıhat başka bir şey olma­ devletin resmi lisanını çocukları­ sarf edilıp, ve kırk kadar mekteplerin.
ill ı ıııı•kteplerimlzde. llsan-ı letafet­ na öğreıılrmek hususunda ihmal u hemen kiiffesinde dahi Türkçe lisan
ıı ııı ı Türki'ye !güzellikler kaynağı tekiisülü lumursamazlıgıl caiz göre­ dersi bulunmakta iken, lazım gelen
l ııı� ı<'YC I. lazım gelen ehemmiyetin bilir mi. hiç bir adem göre göre ve ehemmiyet verilıp ve dikkat olunma­
ıı ılııw,fdir. Ve bu da azıcık !ayıklı bile bile kendi menfaatını tepip redd dığından, bugün mezkür mektepler­
lııı ıııııluhaza ve muhakeme ıle ıd- edebilir mı, artık bu olamaz bir şey­ den layıkıyla Türkçe tahsil etmiş otuz
ı ıl ıılıınabilir bir madde iken. had­ dir, !derdik!. Halbuki daima halk böy­ kırk kişi görülememektedir. Ve garip
ılı ıı /lynde esef olunsa caizdir ki. ledir. daima kendi menfaatinı, birçok ve pek garip yeri de şurasıdır ki, az
lıııl� hu�un ve bu saate kadar hıçbır zararlardan sonra görüp nadim ve çok Türkçe ögrenmiş olanların da o
ıııı 1 ıı·lılmızde, labüdd !gerekli! olan iskiiı olur !pişman ve ikna olur!. işte sayede ileri gıdip istifade ettiklerini,
hı 1111111yet verılmemiştir ve verilme- lisan-ı Turki hakkında dahı bızde bu ve hatta kesb-ı şeref !şeref elde! edip
1111 l lı•ılır böyle olmuştur, vcrdigımiz nasihat­ ve lüıunara erdiklerini, hemişe !dai­
lar havaya gitmiştir. Nasıl ki bir kaç ma] görmüşler ve gıpta eylemişlerdir.
1111 11111111. kendi zamanımızda oldu- defa söylemişizdir, bırakalım taşra­
11111 •ı11lerlmızle görmeyip de. salt ları (hoş lstanbul'a nıspetle taşralar­ Türkçe yazıp okumak bilmenin mad­
ı 11ılılı·ıdp okuyacak olsa idik, ina- daki Haylarım11 !Ermenilerimizi daha di ve manevi menfaat-ı adide ve
11 1111.ıı lı�ımııdan , mutlaka bunda bir ziyade akıllı bulunmuşlardır, çünkü azimesı !büyük ve pek çok yararı),
malik ( olgunlu ğa sahıpl bulunmakta
degıl ıdık. Ve dayımız ıse gerçı oku­

iV ' �
'
mamızı arw eımekıe idı ise de. hem

�·-J_'"",... �7i�
it;�10un
pederımızın fakir1llduğunu bilip ona
bir yardımımız dokunmasını. ve hem
... ·�· de bizi nasıl ve nerede okuttura�_gı­
a,_,.., ..._...,. ....l
-. d),.
•.•
nı bılmedlği gibi, senelerce kendisine
-·- bir yük ol a cagımızı da düşundüğün­
-��-
den. her ıkı ıarafın hayrı nıyetiyle,
vakun ıkıızasınca bizı bir sanata ver­
mekllgi düşündü. Ve ol vakitlerde ise
Kaysenyelilerımızde muıeber olarak
yalnız birkaç poliçeci ile -kı sarraf
lsminı dahi ıakınmakta ıdıler- birkaç
nefer de, tuccar ısmını dahı taşımak­
ta olan komısyonculardan başka
kimse bulunmayıp. ekseriyeti, sıva­
cıdan, boyacıdan, nakkaştan ve de­
mırcı, yani ekser ve mıh (büyük çıvıl
yapıcıdan ibaret idi. Çünkü henüz
karpiçrı denılen envayi [çeşiıl ucuz
ekserler Evropa'dan gelmcge başla­
madıgından. birçok nalbalnlt, çivici
dükk,\nı var idi, ve ekser keresteciler
dahı Kayserıyelı olup, ve ebnıyeler
de alessev ıyye (binalar da bir örnek!
ahşap olduğundan, mezkür esnaflar
pek güzel para kazanmakta ıdiler.

Her nasıl ise dayımızın teklifi bize


hoş görunmedıgınden, ve besbellı,
her ne kadar pederımız fakirin bıri
idi ise de, daıma okumamıza arzukeş
olup (okumamızı arzulayıp!. ve biz ı
pek kıymetlı surette, yanı adeta bir
kibar evladı makamında büyütüp,
bil mey erek ve düşünmeyerek cenap
!haysiyeti taşımaklık hıssiyyatına
alıştırmış oldugundan, ve yahod do­
'1 Pac
guşumuzda kibirlilik bulunduğundan,
gerçi sıvacı, nakkaş ve yahod boyacı

Ermeni harfli yalnız şımdı görülmekte olmayıp, ıa şimdıkı kadar mektepler ve mual­ olmak istemedık ıse de, kendısıne
Türkçe olarak evvellerden berı görülmuştür. Beyn­ limler bulunmadığı halde, şimdiden yük olmak dahi isıemediğimızden.
yayınlanan
el-halk [halk arasında! zuhura gelen ziyade Türkçe bilmekte ve çocuklara besbeli ı bir fırsata bekleyip de yıne
Han:ıume-1
• EfkAr gaıetesl naklıyeılerden, ve pare parça bulu­ ögretıırmenın elzemıyelinı duşün­ bır gün okuyabılmeklik emeliyle ol­
nan tarihlerden aşıkar surette anla­ mekte ıdiler. ve buna da ispat olarak malıdır, odasına lndıgımiz, ol vaktin
şılmaktadır ki, büyük büyük sarraf­ yalnız bir misal ibrazını !göstermeyi} pek muteberi bulunan müteveffa
ların, amıraların11 ve çorbacıların1� kiifı add cderıı. Kasbaryan Sarkıs Aga'nın -ki kendısi
ekserı Türkçe bilmekte imişlerdir. Ve gayetle zeki, müdebbir !uzak görüş­
bunu da ekser Eğinlılerin," hala bu­ Biz lsta nbul'a geldlgimizde, burada lıil. işgüzar !becerikli!. namuslu ve
güne kadar, sair mahallelerden ziya­ bir dayımız bulunup evlenmiş oldu­ mırıkelam !söz ustası! bır zat oldu­
de Turkçe bildıkleri tasdık eylemek­ ğundan, anın himmeune güvenerek. ğu gibi. vücutça da zayıf ve zarif bir
tedir Halla biz bile bundan elli sene gerçi henüz mektepte okumakta halde bulundugundan, fındık-sarraf
evvel buraya geldiğimızde, Valide olup, ve arzumuz çok olduğundan bu­ denilmekle maruf bulunmakta idı­
Hanı'nda Türkçe lisan dersıni, Eginlı ranın buyük lsmıne kapılıp da mahza kendl yanında hizmet etmekliği arzu
bir Hay muallımden başlamışızdır. (sadece! daha ıiyade okumaklık arzu­ eıtık. Kendi de hoşnut oldu ve biz
10 Ve binaenaleyh şu dahi sahihtir ki, su ile geldik ise de, ne okuyacağımı­ başladık hızmetkarlık öğrenmege.
Haylarımız bundan elli sene evvel, zı düşünüp bilecek kadar kemalete Nasıl ki ıo ay kadar hizmetkarlık et-
.,

ııl ıı 11 'onra, bir fırsat bularak kendi- şimdide rahmet okumaya kendimizi bile, bari anler üzerinde görülen te­
111111 lımır'e, Mesrobyan Varjaran'a.. borçlu tanımaktay11. . rakkinin nısfını filerlemenın yarısını!
11ı1111111dır Yolumuzdan çıkarak bu göstermeklik ikbal u şcrefıyle müf­
1 ıd ıı ı ık şahsi hikiiyemızden mak­ Ellı seneden bcrı, ahalimız az çok tehir bulunmamıı !iftihar etmemizi
' ıı ııııu onla nırmaktır kı, müteveffa ıahsil-1 ulum u elsinenin !ilim ve li­ lazım gelir idi.
ı •ı I• ıı ını11 Sarkıs Aga (ol vakitlerde, san tahsilinin! luıumunu hıss etmeğe
ııııılnı gibi efendi sıfatı verilmeyip, başlayıp, ve şu kadar mektepler açıl­ Lisan-ı Türkl hakkında derkiir olan
ı ıı ııııııt•brr zatlara dahi, eğer amıra dığı, ve çok derslere ehemmiyet ve­ bu ihmal, bu tekasül ve bu müsa­
tlı ıl ı''" ağa sıfatı verilmekte idi) rilıp ve paralar emekler sarf edıldığı, maha acaba neden neşet etmıştır
1 ıı•ll•t lurkçe yazıp okumak bilmek­ ve alelhusus lbilhassal. ancak l ısan- ı lilerı gelmlşllrl. acaba sebep nedir? -
! ıılılı ı�ıon başka, bir de kuçük bı­ maderzadımız lanadilıınızl olması ha­ ihtimaldir ki, bize namalum sair lbil­
r • lı·ıı Cıarabed Aga var ıdı kı şımdı tırı için Ermeniceye fevkalade suret­ medığimiz başka ! sebepler dahi bu­
ı t ıı ı·ınıışıır, o dahı bil mekde idi. te dikkat ve gayret edilmekte olduğu lunsun, lakın bızım zannımızca. ve
takdirde, ziyadesiyle şayan-ı taaccüp yahod daha sahihi kendi itikadımızca
"' lı ı• ımız gerek okumak hakkında ve teessufıur lüzüntu ve şaşkınlık başlıca üç sebepten neşet etmiş ol­
lı ı 1 11 lıışıkiırl olan arzumuzu ve ge- sebebidir! ki, etmek parası ve şan u malıdır Yani bırinclsl, guya Tiırkçe­
1 1 � pı·ılı•rımızln fakir olduğunu bildi­ ikbal kazanmak için, mılletımızın her nın pek guç olması ve üç lisandan
ı ı ılll'tle bızı acıyıp ve isukbalımızi sınıfı hakkında su ve hava derece­ ıbaret bulunmasıdır Çunkü Turkçeyi
lıı ııııılu�unden, çalışmamız ıçın sinde ehcmmıyeti bulunan Türkçeye öğrenmiş olmak için bır miktar Farısl
1111111."IP gordüğü aylığa dokunmaya­ ise, daha ne kadar ziyade ehemmıyet ile bir miktar da Arabi öğrenmeklik
! ıl ı.11ıııımen pederımize çıkardıktan vermekliğın elzemıyeıl duşünülme­ labüddür ki, filvakı ldogrusul bu da
lı ı l ,ı .evabına olarak da bizim için mıştir. Bızce ise, eğer istıkbalimiz. vahi lboşl bir sebep değil ise de, mah
lııı lııııil tutarak Türkçe öğrenmemizi yani eğer emr-i basirete riayet edip rum kalmaklığı göze alacak kadar da
ı 1111 ı·ylt•dı. Ve kendisi de taben ga­ fbasıretlı davranıp! ve kendi menfaa­ haklı degildlr. lslamlar nasıl ôgrene�
V• ılı 'ı·rt-meşrep lserı mizaçlı! bir timızı cıdden düşunmüş olsa idik, hiç biliyorlar ise biz dahi öğrenebilıriz,
ıı ıılılu�undan, bil dahı bıttabı ıtaat değil ise şu son otuz sene zarfında, ve alelhusus bilenler çoğaldıkça, ku­
rdı·ıı·k, aldığımız derslere, hizmetten lisan-ı Türki'yi, velev lslamlar de­ laklar ve lisanlar ziyadece alışacagın­
vıı�ıı buldukça çalışmaya başladık kı. recesınde tahsıl etmış bulunmasak dan, ögrenenler ıçin kolaylık dahı ço-

11
galır. Ve faıdesıni görenler arttıkça, Ve üçüncü sebep dahı, U•umn(a9an} ziyade, hem Türkçe ögrenmelidlrler,
arkadan yetişenlerin de heves u gay­ Khorh urtların [Egitim Komisyonla­ hem blıyul ve beylık mekteplerde
retleri, hüsn-i ibret [güzel örnekleri rının!. beyn -el-halk söylendigi gibi, ne usulck: ve ne derecede ders veril­
sayesinde artar. ve öğrendikçe insan dünyanın gıdişinden, vakt u hal mekte i se o usulde, o derecede ve o
telezzüz eder llezzet alır!, hayran ve !günümüz! polıtikasından bihaber, kııaplardan öğretıirmelerıni, ve hem
aşık olur. zira, lisan-ı Türkı öyle gü­ tckmıl va.rjabed !öğretmeni kafalı de miımkün olduğu takdirde, Türk
zel bir lisandır ki, velev menfaati, olmalarından neşet etmiş olmalıdır. mualllmlerden ders aldırmala ını,;
bazıiarlıl için sair Jısanlardan ziyade Çünkü bunların ekseri, mektep ve ve hasseıen !bi lhassa! tela ffuza dahi
görünmese bile, öyle bir tatlılık, öyle ulum u Fünun demekle, başlıca layıklı çalışmalarını nasihat ederek hatm-ı
kelam ederiz !sözümüzü noktalarız!."

B ı raz da uya n ı p a kl ı m ızı b a � ı m ıza t o pl a m a l ı ve b ız ı m ' Bu nasıhatımızı, umum ahalimiz·


den zly adc kaffe-yi mekteplerin ve
ıkbal u 6 0 a deti m iz i n . a ncak H ü k ü m eı i Seni,ye 'ye v e a n ca k hokapart6uları ile dnorenlerin lmü­
dürlerınl ve hususiyle u.umnfasan/
l ı 6 0 n ı belaga t-n i�a n -ı Türki 'ye ö a rı l m a k. ve kiliöed e Hay
Khorhurt [Eğitim Komisyonu! ağa­
o l u p ve ki liöen i n h a ri ci n d e iôe kô m ı l e n Türk ve Oö m a n l ı larının ve hana ıdare-yı mılleti de­
ruhte etmiş lmıllct idaresini üzerine
olm ak/ı kla o l a b i leceği n i ka viyen /kuvvetle} v e katiyen
almış! bulunan zatların okuyup mü­
b i l m el i ve iökôt / i k n a/ o l m a l ıyız. ralaa ve d ikkat etmelerini rica ede­
ril, Zira yazıktır zavallı milletin ço­
cuklarına. Bu kadar gaflet uykusu ve
bir şive ve nadir-ül-emsal !benzerine Ermenice, bir miktar Fransızca, ve bir bu kodar zarar kafidir artık, biraz da
az rastlanır! telaHuzlu] vardır ki, ade­ cüzlce dahi Türkçe ile beraber, ders uyanıp aklımızı başımıza toplamalı
ta bir müzık makamındadır. cetvellerinde utyunlar'1 sıralama­ ve bizım ikbal u saadetimizin, ancak
yı anlamakta, ve ahaliye de o yolda Hükumet-) Seniye'ye ve ancak lisan-ı
ikinci sebep, Ermenice ve Fransız­ rehberlik etmekte bulunmuşlardır. belagaı- nişan-ı Türki'ye sarılmak. ve
ca ders veren muallimlerın, kendi kilisede Hay olup:· ve kilisenin ha­
menfaatlerine dokunması şüphe ve lmdı, bu mesele hakkında ne kadar ricınde ise kiimilen Türk ve Osman-
vesvesesınden neşet etmış olmalı­ yazsak az olup, ve sahihen mılletimi­ 1 ı ol maklıkla olabilecegını kaviyen
dır, çünkü çocuklar bır kere lisan-ı zı sevip acıyanlar için ise bu kadarı lkuvveılel ve katiyen bilmeli ve iskaı
Türki'den tclezzüz etmeye başlarlar dahi kafı sayılablleceginden, büyük lıknal olmalıyız.
ıse, ıabiatıyle diger lisanlara sarf et· küçük, zengin ve fakir kaffe-yl Hayla-
tikleri vaktin ve zihnin bir haylı mik­ rımıw. kemal-i safvet ve hali set üıre •• Kilısemız dahılinde llaylıkta baki
tarını da ona hasr etmeğe başlaya­ !büyük bir samimiyeılel. Memalik-! kalabilmeklik ikbaline dahi ancak ve
caklardır. Binaenaleyh bunlar kendı Mahruse-yi Şahane'nin !Osmanlı ancak Türklük yani Osmanlılık saye­
karlarını umum milletin menfaatin­ lmparaıorluğu'nun[ her hangi ci­ sinde nail olmakta bulunduğumuzu
den üstün tutarak, hemişe çocukları hetinde olur ise olsun. ve her ne ış dahi köşe-yi hatırdan katan çıkarma­
ve hokapart•ular [mütevellileri ve ve sanal ile meşgul bulunurlar ise ma) ıyız, yoksa başka milletin ve başka
çocuk sahiplerini, mümkün mertebe bulunsunlar, eger ziyade para ve te­ lisanın bizi yutacağı şems gibi aşikar
çalışıp kandırarak, Türkçeden ziyade, veccüh kazanmak, ve hatta, Saye-yi olup ve emareleri de görülmektedir.
kendi bıldikleri, yani kendilerinlinl Şahane'de feyz-yab olmak !bolluk ve
ders verebildikleri lisanlara çalıştır­ bereket görmek] emel ve arzusunda işitene sivri sinek saz, işitmeyene da­
mışlardır. bulunanlar ise, her şeyden evvel ve vul zurna az.


DiPNOTLU Tı.rrıuı Ç ev ke
ı r Gtll�ım Surecirıdt Tilrt standartlarına uyulmuş bazı uzun cumleler
Kapakıa "21Cemaılyelcvel 131( "Kasım 189} .ı:ankarurv Taru11nar OOnenu (1867·1878) bölOneıtt akıanlmışur
ve �cumartc"Sı" bll�ılert yer alıyor c;. ı (lsıı;nbu\: Adam Yayınlan. 1986). 21-u. 13 Osmanlı Ermenıtennın. cemaaun önde
Gaıete hakkında bılıi veren ilı:J kaynakM Çevıkcr. 1: ıı·24 ıcıenlcrine vcrdıklcn ısım. Amlralan bir ıür
l
yer alan ıarıh er kapaktaki 'ı+ sene• Mit�yukı Ueno. ·orıe Script Two ldnguages. ansıokrası olan.ık düşunrllf'k mUmkundur. Bu
ifadesiyle çel!şıyor. Gerek Mıldanoğlu Garal>ed Panosıan anıt His Armeno·Turk.ısh konuda k.aJNımh hır çalışma ıçın, bkz. Hagop
gert-kse Stepanyan çıkış t.arihı olarak ı866'yı Newsfldpers ın thc Nineteenth Century L. Barsouml;ın. '4tonbu/"un frmerıı Amıralar
�stcnyor. Zakarya Mllda�lu Cnnenlce Ouoman Empıre", Mıddle ta.Hem Studl�A sı. Sıru•ı. çe:v. Sohna Silahlı <lsıanbul· Aras
Sü�/IJayınlar: 179.(·2000 Ustanbul· Aras sy 4 Cıoı6)ı 605·12. Yayıncılık. ZOIJ)
Yayıncılık, ıoı.,l, 392: Hasmık Stcpanyan lbıd ' boS·606, 14 Hrisııyan llt"ri ıclenler� verilen ad: "patron"
Enntnı Jlartıı Türkct l'.itaplaT ve Süre!! lbld ' 610. anlamına da gelirdi
yayınlar Bıbliyosnıtya.41, 1727·1968 10 lbtd., 6o6, 6oc}, 614 ıs Bufl)nkü Kem.11iye (Enincan) Amıralarm
ClsıanbuL Turkııaz Yayınları, ıoos). s6s Y PRK.11<.M.)O u. Belgenin öıetl şu Ştkılde yansına yakınının bı.ı böl�cn oldutu
1R9)'1en genye 34 yıl gldıld�ndc 1859 yıhna gınlmlş. ·ısıanbul'da Manıumf'·i ctı:ar bllınmtktcdir. Barsoumııın. ıbid.. 70.
ulaşıyoruı kı bu da gazeıenın edllônl Oarabed adıyla neşredilen Ermenıte gazeıede 'Büyuk 16 1799 yılında lımlr'de kurulan ve zaman
Panosyan·ın Ermeni harnı Turkçe Münodı· Bir Zarar' başhtıyla Türktcmn Ermeniler ıçcrıslnde Ermem ccmaatının önde gelen
yl tr'ci)(>,l gazeıesmı çıkararak yayıoohğa açısından ehemmıyeıl hususundakı yatının tgıttm kunımlanndan bıri olan Mesrobyan
başladığı tarıhtlr. ıerciJmesı ti� gazetenin bır nüshası: Okulu
12
Mıld.1nothı. ibid. ı..t M eının okunmasını kolaylaşurabilmek .çın 17 Ermenıcede ısım yapmak ıçın lcullanılan
Sıepanyan. ıbıd. ımla ve nokuılamada bOyuk ölçude gunumüı son ek
EYLÜL 20 1 8
�\Ut

iletişim
__ _

9 1 5 'te Avıtep'te vıelev oldlJt?


11 'enani Bey, Ahmet Faik Emer ve Mehmet Yasin Sani Kutluğ. Antep Ermenilerinin
ı ıı ı s'te yaşadığı süreçte, bu üç isim özelinde soykırıma katılanların saikleri ve eylemle­
' l ı ı l inceliyor. Antep İttihat ve Terakki Kulübü üyeleri ve Antep'in ileri gelenlerinin de bu
ı ıı;n ortaklıklarına işaret eden Ümit Kurt, 1 9 1 5 Ermeni soykırımını Antep'i büyüteç altına
ı ı l ı ı n ı k inceliyor. Belgeler ve faillerin aileleriyle yapılan görüşmelerin ışığında yürütülen bu
ı ı ı l ı�ma, tarihin acı bir sayfasına çiğ bir ışık tutuyor.

___ ... q . ı�ı • -( • IJ U �.�·� PUNTO


müstakbelde sulhun istinat ilhak-ı harbi icra eylediğini isbaı
z Tiyatroıar

...
"'
t EKİM
SABAH
1918
edeceği mukavelat v e muahedatın
tatbiki için kendi hıssesıne ısabet
etmekıedır. Suriye, Osmanlıdır ve
Osmanlı kalacaktır. Wilson, Llyod
... eden mesuliyeti deruhte etmeye George 11e sair rical-i hükümet
.. Şehzadebaşı'nda Ferah Tiyatrosunda
:ı: amadedir. taraOanndan mükerreren ilan
... - Yarın gündüz hanımlara gecesi
edilen desatir-i malumeye (bilinen
� umuma Komik-i şehir Hasan
düsturlara) tevfikan hiçbir hükürııet
Bulgar
s.. Erendi idaresinde Osmanlı Dram
Kumpanyası tarafından iki büyük
tararından icra-yı tesir edilmeksizin
Hadide&i tamamıyl a hür olarak ara-yı
� müsamere tertıp edılmişlir. Hak
Çalışanındır (Sosyalist) nam
2 EKİM 1918 umumiyeye müracaat edilmesini

T�İN tekli [ ederim. Suriyelilerin hakiki


muazzam eser ile Oran lnkılab-ı
arzuları hilafında ittihaz edilecek

Vaziyet elan kafi derecede tavazzuh
Kebiri Muhammet Ali Mirza)
ermemiştir. En son gelen haberlerde herhangi bir tedbir bi'l-mecburiye
pıyesleri zincir-i istibdatın kesriyle
;:ı Sobranya içlimaı ve neıayici muharebat-ı müstakbeleye
a} (kırılmasıyla) şems-i hürriyetin
hakkında hıçbir malumaı yoktur. sebebiyet verecektir.
� tulüu, danslar, rakslar, bando
c.ı Kanadiyer ve l stanboliski'nin afları
&: ve mükemmel ince saz tafsilat el
:o ilanlarında
Kralın sulh tara[tarı fırkalara karşı
Bu49ari&ta.n 'da
yeni bir kuvvet vücuda getırmek
�...
ıstediği ihtimalini göstermektedir. Harp Zenginleri
Mö&yö Wil&on'un ihtilalci Bulgar kuvvetlerinin So[ya Kaçıyor
:;s
� Yeni Beyanatı civarındakı vazıyetleri gittikçe kesb-i 4 EKİM 1918
ti müşkülat etmektedir. Bunlardan bır
� 1 EKİM t918 İt<1>AM
= T�İN
kısmı derdest ve ıedib olunmuştur.
Bulgaristan'da dahili igtişaşat
=
.. Amsterdam ı9 - Ajans Reuters
Diğerlerinin pek yakında tenkillerı
devam etmektedir. Mevsıikan
"6 itmam olunacakur. ihtilalcilerden
1:1 iş'ar ediyor: Reisicumhur Wilson ıstıhbar eylediğimize göre
ı:Q bir kısmı dağınık bir halde öteye
New York'ta bir nutuk irad ederek Bulgar Bolşevikleri bilhassa harp
... beriye yayılmışlardır. Bunlardan
demiştir ki: Dört seneden beri zenginlerine karşı harekat-ı
� Vidin ve Samakofda bulunanlar
adavetkarane göstermektedirler.
c:s devam eden harp muharebe-i akvam

r: halini almış ve bundan beşeriyetin


oralarda birer Bolşevik Cumhuriyet Ahali mevduatını almak üzere
-e ilan etmişlerdir. Hal-i hazırda
c arzusu muhtelir hükümetlerin adeta hücum edercesine bankalara
erkar-ı hususiyeleri yerine kaim bu hareket ancak bir nümayiş müracaat eylemektedir. Bu
olmuştur. Hiçbir miller harbin mahiyetini haizdir. Hukümet-i tehaclim karşısında banka lar ancak
neticesini liikaydiine düşünemez. Merkeziye bu cephedekı ordu henüz yüzde on nisbeıinde ıediyatta
Harbin neticelenmesi "En zayırın kuvvetli bulunuyor. bulunmaktadırlar.
menraati en kuvvetlinin menraati Bolşevik efkarının Bulgarıstan' da Harp zenginlerinden bazıları
kadar mukaddestir: Düsturunun taammümü pek az muhtemeldir. müttefik memleketlere gitmek
sarih bir sureııe kabulü demektir. Çünkü Bulgarlar henüz istila suretiyle Bolşevik cereyanından
işte biz devamlı bir sulhtan bunu emelleri perverde eden bir kurtulmaktadır.
anlıyoruz. kavimdir. Bolşeviklıkle bu emellPr

itilaf Devletleri, Merkezi Avrupa arasında ise hiçbir münasebet


Ilyatro ve
Devletlerinin Brest Lltovsk ve yoktur. Bu cihetle cephedeki vaziyet

Bükreş'te diğer hükümetlerle düzelir düzelmez bu lfrat-pervcrane Mwiki Şirketi


müzakerelerini gördükleri cihetle hareketlerin önüne geçileceği <t EKİM 191e
bunlarla bir nevi pazarlık suretiyle kaviyyen memuldür. {.. .} SABAH
sulh akdedemeyeceklerine Musiki Akademisi
• müttehiden kani bulunmaktadırlar. Beyoğlu'nda Sakııağacında numara
Suriye
r.- Devamlı bir sulh istihsal etmek 19
için tevessül edilmesi mübrem O&manlıdır Derslere 14 Teşrinievvelde
olan vasıta ittihad-ı akvamdır. • EKİM 1918 başlanacaktır. Musikinin bilcümle
Maksatların tayini suretiyle bunun SABAH şubelerine dair mükemmel tedrisat
teşekkülü, şerait ve müzakerat-o Berlin z Teşrınievvel- Havran icra o lunacaktır. Bilcümle alaı-ı
sulhiyenin kısm-ı esasını teşkil Mebusu Şekip Aslan Bey bilcümle musikiye hakkında memalik-i
etmelıdir. Rusya'yı mahv ve muhasım memleketlere gönderdiğı ecnebıye ile memleketimizin en
Romanya'yı tehdid eden bir bir telgra[namedc Fransa ıle mümtaz ıB muallimi tararından
hükümeun atide kendı ihtiyariyle lngi ltere arasında akdedilmiş olan tedrisat vuku bulacaktır.
tevessül edebileceği haıı-ı hareket muahedata tevfikan Surıyc'nın Opera Mektebi
hakkında istediğimiz teminattan lngılterc ile Fransa arasında Mösyö ]an Ernest tararından idare
14 sarr-ı nazar etmek bir cinneııir. taksimini protesto ederek diyor olunacaktır. Raks ve kılıç tatbiki için
Cemahir-ı Mıittefike-1 Amerika ki: Bu hal ltiliirın fütuhat ve hususi dersler altı yaşından itibaren
\ 111 111..lııra piyano ve keman dersleri. köşesinde Rus Sosyalist Federatif Suriye gibi memleketler programın

ı ıı l ı,,11,1, takım muzıkası ve salon Şuralar Cumhuriyeti ibaresini heyet-i mecmuasından istinbaı
1111 111�.ısı dersleri. Ahenk, nota ve teşkil eden kelimelerin i l k harfleri edilebildiğine (anlaşıldığına)
ı ıt � i'"llnl tertibatı için hususi dersler muharrer ve münderictir. göre mil liyet düsturuna tabi
\ ııı tııınba ve Cumartesi günleri olacaklardır. Yani ahalinin irade-i
ıll'ı •lı•ı münhasıran kadınlara milliyesi ne suretle tecel l i ederse
Wil&on Teldibterinin
lııl111' Pdılmişlir. Her gün sabahları tarz-ı hükümetleri ona göre tayin
ılı ı� ıııılon on ikiye ve öğleden Bize Ait Kıaımları edecektir. 1. . .1
1 1 1 1 1 1 1 "rıllt ıkıden altıya kadar 8 EKiM 1918 Wilson'un programında bir de
�f ıııl l'ı tll idaresinde talebe kayıt İKDAM Çanakkale'nin bütün akvam ve
ı ı l ı ı ı ııır Akademinin Müdürü her Wilson'un program ında doğrudan sefain-i ticariye açık bir geçit olmak -
�1111 •11111 on birden on ikiye kadar dogruya bize taalluk eden ahkam üzere küşadından bahsediliyor.
ı lıQlı'<len sonra saat üçten dörde on ikinci maddede münderiçtir. Bu Bizim için şimdiye kadar Boğa'lların
� ıılııı ıııısafir kabul eder. Akademi maddede aynen şöyle deniyor: müstahkem halde tutulmasına
11lı11 11luınrsınde müessesenin "Hal-i hazırdaki Devlet-i yegane sebep payitahtımızı
11111111..,..,ııl programı bulunur Osmaniyc'nin Türk olan aksamının düşmanın tasallutundan muhafaza

hukuk-i hakimiyetten sağlam bir etmekten başka bir şey değil idi.

surette istifadesi temin olunmalıdır. Mil letler Meclisi, beynelmilele


ulh ·eklibimiz
Fakat Türk hakimiyeti altında mahkeme, tahdld-i tesllhat,
l:vl T lakki tdildi bulunan akvamı dahi serbestçe denizlerin serbestiyeti gibı ulvı
l �IM 1918 tekamül-i iktidarı verilmelidir. gayeler hasıl olduktan sonra biz
1 " Çanakkale bilcümle akvam ve payitahtımızı bütün beşeriyet-ı
•ıı1,1111'11n bır iki güne kadar sefain-i ticariyenin serbest-i mütemeddinenin tekafülü altına
11111vıııı ı... bır cevap vermesi ve müruru için açık bir geçit olmak vaz' etmiş olacağımızdan artık bu
lıııı ı � ı ı ı ı harbiyenin tatili ümit üzere beynelmilel teminat ile küşat istihkamat bizim için lüzumsuzdur.
1 ı lllıyııı Boğazları bütün milletlere, bütün
olunmalıdır."
llııl ıııtıl ' I ı Osmaniye, Alman ve Bundan sarahaten anlaşıldığı na sefain-i ticariyeye açabiliriz,
��ll�hu yn- Macaristan tarafından lstanbul'un serbest bir transit
göre Wilson Devlet-i Osmaniye'nin
ııl ıı l ııılan sulh teklifine henüz
Türk kısımlarında hakimiyet-i limanı haline vaz'ı şehrin servet ve
ı ı ıııı lıır cevap gelmemiştir.
Osmaniye'yi bila- kayd ü şart kabul unvanını tezyid eder. 1. ... 1
1 ıfııl ı l ı ı r ı alınan haberlere göre
ediyor, yani kapitül asyonların ref'
1 ııı Hyı• Vt' müttefiklerinin sulh
ve ilgasına hiçbir itirazı yoktur,!. . . } Alman Sulh
1ı 1 1111 Aıııcrika'da büyük bir hüsn-i Türk hakimiyeti a ltında bulunan
il'lıı�� IVI' mazhar olmuştur. Wilson akvamın serbesti-i tekamülüne
Nota&ının
Ilı h·ıı ı, ı... <.'den kimselerin beyanatı bizim hiçbir itirazımız olamaz. Metni
ı �.111•1 .. ıcrin mütalaau teklifin
Osmanlı hakimiyetinde yaşayan ıo EKİM ı9ıa
1 ılıııl Pdt lcceğini ihsas etmektedir.
muhtelif kavimler altı yüz TANİN
ı 1 1111 lııı lıııbcrler üzerine umumi seneden beri kendi milliyetlerini, Berlin s- Almanya lsviçre Hükümeti
111111111 d,t• akdi için müzakerata
lisanlarını. ananelerini muhafaza vasatetiyle Reisicumhur Wilson'a
1 ı ı lııı 11 lııra�ına dair bir rivayet
etmişlerdir. Hüküınet-i Osmaniye gönderdiği notanın metni şudur:
dı·\11·11111 t'tmıştir. Mesele yukarıda
en kuvvetli zamanında bile bunların ·Almanya Hükümeti, Amerika
y1111lu�111111 vechile notanın hüsn-i
muhtariyet-i milliyelerine hürmet Reisicumhuru'ndan sulhu iade işini
ıı lııl l ı ı·dılmesinden ibarettir.
etmiş, Türk olmayan kavimleri deruhte etmesini talep ve bu talebi
,ılıılıı yı·ıt;ır mahafilde beyan
Türkleştirmek siyasetini takip bütün muharip devletlere teklif ile
ı ı lı l ı l ı r. tı ıl' göre sulh teklifimize bir
etmemiştir. Bazı müverrihler buna sulh müzakeresi için murahhaslar
ı� ı ııoı111 k<ıdar muvafık bir cevap
din ihtilalini sebep göstermişlerdir. göndermeye davet eylemesini
�ıılltııı�l nll'muldür. Bu cevabı
1111111·11� ip müzakerata başlanacak ve
Halbuki işte Araplar Türklerle rica eder. Almanya Hükümeti -
hem din oldukları halde onlar da Amerika Reisicumhunı'nun 1918
lt•t ı ı l ıı ı ı harbiye tatil edilecektir.
asırlardan beri milli ananelerini denesi Kanunusani'nin dokuzunda
hakimiyet-i Osmaniye altında Kongrede irad eylediği hitabe
li6 E ıyrağı kaybetmemişlerdir. Binaenaleyh ile beyanat-ı müteahhiresini ve
l �I M •16 Osmanlı memleketinde bilhassa geçen Eylül'ün yirmi
I A�I� yaşayan kavimlerin serbestçe yedisinde vuku bulan beyanatını
ltıı l tıı•ı ıınrtince kabul edilen ve tekamülü her ne türlü teminata sulh müzakerelerine esas olarak
�11 1'1 11111 ı tıcariye ve harbiyesi mütevakkıf görülüyorsa bizim kabul eder. Almanya Hükümeti kan
ı.ı ,11111111111 ı>tlmal edilecek olan bu teminatı vermekle hiçbir şey dökülmesine bir nihayet vermek
l ıııııı nıı ı )�kli dünkü Takvim-i kaybetmeyeceğimiz aşikardır. için karada, denizde ve havalarda
V •I WI ıh· ınuşar etmiştir. Bayrağın Devlet-i Osmaniye'nin Türk olmayan umumi bir mütareke akdedilmesini 15
ı 1111111 �ıı 111111 olup üzerinde bir aksamı yani Hicaz, Yemen, Irak, rica eder." -
� i'ta eylemiştir. Beş altı günden beri arasında akdedilen bir muahede-i
� Amerika 'nın
.... yeni Kabinenin ıeşkıliyle meşgul hafiyeye tevfikan bu suretle hareket
"'
Almanya'ya olan Tevfik Paşa evvelki gece geç etmesi yalnız Türkiye'nin hukukuna
....
"'
:c Cevabı vakit bu memurıyetten affını zat-ı değıl bilhassa bırmemleketlerde
...
hazret-i Padişahiye arz etmiştir. bulunan ve efkarı istimzaç edil mesi
1 1 EKİM" 1'918
� TANİN
Tevfik Paşa'nın Kabine teşkilinden lazım gelen ahalinin arzu ve
� feragatine sebep - bizzat kendı iradesıne karşı ittihaz edılmiş bir
"' Bertin ıo- Cemahir-i Mıittehide-i
;::ı beyanatına nazaran - muhtelıt bir haksııl ıkıır. Bu suretle hareket
-< Amerika Hariciye Nazırı Lansing,
ıı:: Kabıneyı muvafık bulmamaları imiş. edılmesini bütün Araplar namına
Almanya'nın sulh hakkındaki
-
notasına isviçre'nin Washıngton
1. .1 protesto eder ve harb-ı hazırın
izzet Paşa'ya kabine teşkili vazifesi kuvvetliler istibdatının zayıflar
R Maslahatgüzarı vasıtasıyla atideki
cevabı tevdi eylemiştir.
evvelki gece tevdi olunmuş ve üzerinde ihraz-ı galebesine alet
::-: müşfırünıieyh hazretleri de kabul ol masına mani olmanızı temennı
ı::rı Reisicumhur alakadar olan
ederek dün Meclis-i Ayan'da birçok ederım.
� menafH azimenin icap eylediği
� zevat ile bu babda teati-ı efkar
ı;: gayet samimanc ve sadıkane bir
eylemiştir.
:c cevap itasından evvel Hükümet-i A4mıan So4yat
izzet Paşa Bahriye Erkan-ı Harbiye

� lmparatoriye Başvekaleti notasının


ruh ve mana-yı hakikisi hakkında
Reisi Rauf Beyi, lstanbui Mebusu Demokrattan
w n<iM 1918
:� emniyet ve kanaat hasıl etmeye
Fethi Beyi davet ederek kendilerıyle

� lüzum görmektedir. Almanya


uzun muddet görüşmüştür. TANİN
= Yine izzet Paşanın bize vaki Berlin 18- Alman Sosyal Demokrat
"'C lmparaıorlugu Başvekilı Hükümeı-i
olan beyanatına narnran Sabık
=
... lmparatoriye'nin Cemahır-i Fırkası riyasetinden: Vorwarts
Evkaf Nazırı Hayri Bey'in Adliye gazetesinde Alman ıükür ve
5 Müttefike-! Amerika Reisi
-e Neıaretine. Cavit Bey'in Maliyeye, nisvanına hitaben neşrolunan
tarafından geçen Kanunusani'nin
1::1 Fethi Bey'in iaşe, Rauf Bey'in
= sekizinde Cemahir-i Müttehide-i beyannamede deniliyor kı:
.. Bahriye ve Harbiye Nezaretine "Hal-i hazırda vaziyeıimız cıddi
Amerika Kongresi'ne vuku bulan
r: beyanatı ile bundan sonraki
tayini mukarrerdir. Şeyhü'I- bulunuyor. Cenub-i garbi cephesi
ı;s lslam taraf-ı padişahiden intihab
sukut etmiştir. Garp cephesinde ise
s beyannamelerinde tayın olunan
{ ... )
� buyrulacaktır. dünyanın üç kıtasından toplanan
şcraitı kabul eyledıği ve müzakerata
c
girişmekten maksat yalnız şerait-i hilaf ordu kitleleri insanca ve

mezkürenin tatbikine ait teferruat-ı Havran levazım-ı harbıyece müthiş bir

ameliyeyi kararlaştırmaktan ibaret faikıyet ile sevk ediliyorlar.


Mebmunun Almanya ve Alman milletı l ngiliz
olacağı fikrinde midir? Amerika
Reısicumhuru mütarekeye dair Prote4to4u ve Fransız şoven ve istilacı

vuku bulan teklif hakkında atideki 14 EKİM 1918 ı>olitikacılarının kurbanı olmak

beyanatta bulunmaya mecburiyet SABAH tehlikesi karşısında bulunuyor.

hissediyor. Reisicumhur düvel-1 Beri in ız Teşrinievvel- Havran 1 9 14 Senesi Agustos'unda fırkamız


merkeziyeye karşı muhasımada Mebusu Emir Şckip Arslan Bey vatanı tehlike zamanında terk

Cemahır-i Müttehide-i Amerika'nın Cemahir·ı Mütıehide-ı Amerika etmeyeceğini ilan eylemiş idi.

müttefikleri bulunan hükümetlere Reisicumhuru'na keşide ettiği bir Bu sözümüz ve vaadimiz bu gün

düvel-i merkeziye orduları telgrnfnamede ezcümle diyor ki: eskisınden daha ziyade kuvvet

Amerika'nın mütıefikleri arazisinde Fransa, Suriye'nin kısm-ı azamı ve ehemmiyetle cari bulunuyor.

bulundukça mütareke teklif etmeye ile Asya-yı sagir vilayetlerınden Alman milleti kendısini cebir

kendisinde bır hak görememektedir. bırçoğunun kendisıne aıı olduğunu ve kahır altında bulunduracak,

• Her türlü müzakeratta hüsnüniyet beyan etmiştir. haysiyetinı tezlil ve menafi -ı

bulunması düvel-! merkezıyenın Fransa'nın bu tarz hareketi cebir hayatiyesini ihlal edecek bir

taht-ı ışgalindeki arazide bulunan ve kuvvetin galebesi ve mil letlerin sulha asla razı olamayacaktır.
askerlerini derhal geri çekmesine arzu ve idarelerinın sem-i itibara Memleketı ve hayat-ı iktisadiyesıni
muvafakat eylemesine merbut ve alınmaması demektir ki bu da, taht-ı sukuııan muhafaza içın Fırkamız
vabeste bulunmaktadır. tazyıkte bulunan bütün milletlerin mümessilleri fedakarlıkta

tahlisine (kurtarılmasına)maıuf bulunarak Hükümete dahıl


başlıca harp gayenizie hakıki bır olmuşlardır. Mümessillerimiz
izzet Pa�a Kabineyi
tezat teşkll etmektedir. Bundan tulua başlayan fecr-i hurriyet ve
Te�kUe Memur başka bilhassa diğer memleketlerin müsiilemct karşısında mil letimizi
1 3 EKİM 1918 menafiini ihlal eden muahedat-ı nail-i sulh ve serbesti eylemek
İKDAM hafiyenin ilga edıleceğini de beyan emel-i samimanesıyle müthiş bır
16 Sadrazam Talat Paşa evvelki gece etmiş idinız halbuki Fransa'nını916 1.amanda pek mesuliyetli
zat-ı şahaneye Kabınenin istifasını senesinde Fransa ile lngil ıere nezaretleri kabul etmişlerdi.
..
o

Macari6tan İ&tiklal olunduğuna dair deveran eden çıkarılması ve hanelerin serian "'
rıvayetlcre rağmen düşmanlarımız tahliyesi hakkında emirler i'ta E
.Yolunda bütün cephelerde faikıyet-ı olunmuştur.
..
..
N

t i K i M 1918 askeriyelerınden ısti[adeden halı Ermeni muhacirlerı memleketlerınc


x

«
1 M� l 11 kalmıyorlar. Garp hatt-ı harbinde avdet ederlerken serbesti-ı ;!:
Vı yıııııı ıo- Freye Presse gazetesinin kendı topraklarını ısıırdat eden seyir ve seyahatleri, ıskan �
ı ıılılııırına naıaran Macarıstan dtişman Fllisıın'de lskenderun olunacakları yerlerin redarik ve "'
llıı� ııııırıı. ikı Hükümetln kamilen Kör[ezine doğru bütün sahıll işgal ih1.arı için vllaynt-ı müstahlise �
11111 ı .ı�.ıl olmakla beraber ittihadın
e
etmek emelinden reragat edemiyor. erkan-ı memurınl ile muhaberede
ııııııılı.l\ıran şahs-ı hükümdaride Kudüs ve Yafo'dan başlayarak bulunulmaktadır. Bundan başka -
ıı ı ı·llı ı•tmesi hususunda bir layiha-i sırasıyla Akka. Şam , Beyrut, Ermeni muhacirlerinın selamet
� 1111111yr tevdı edccektır. Dün
ıı;ı111 l111 arasında cereyan eden
Trablusşam'ı ele geçiren duşman ve emniyetleri emr-1 iaşeleri her �
dünkü tebliğ-! resmimizde görüldüğü nokıa-ı nazardan temın olunacaktır. ;s
ııı11ı·ı�ı·rata Hukuk-i Beynelmılel Bunların sahne-ı harbe tesadur
CiQ
üzere nihayet Hama'ya da el

ı •ı ı olı·,orlerl dahi iştirak etmişlerdir. uzatmış ve Şimale doğru ilerlemekte etmesinden dolayı harap olan CJ
Uıı loyılıanın mevki-i tatbike
1 1 1 ııııl.ıkı isticale (aceleye) sebep
bulunmuştur.
Sulh talebinde bulunduğumuz
haneleri dahi yeniden inşa edilecek
ve inşa edilemeyen kısımlar için de
.�
•l·ıı .ı� Avusturya'dakı hadısat
•lı·ıılınektedır. Bundan maada
şu sırada haritaya bir naıar kendılerine tazminat verılccektır. �
M ıı ıııt\tan sulh mtizakeraıına
at[cdıp de Suriye, Fılistın ve Zürra kısmına da alaı-ı zıraıye ve
.�
lrak'ta kaybettiğimiz araziye , tohumluk vesaire verilecekıır

11111 ııı�ıl bır hükümet olarak iştirak
makamat-ı mukaddeseye, münbit, Ziraat Bankası vasıtasıyla es
rtıııd l\llyor. celb olunan alat ve edevat-ı "CS
mahsuldar, zengin topraklara
karşı acı gözyaşları dökmemek, ziraiye vilayat-ı müstahllseye s
ı::
..
I Wabrılar ve sanırız. hiçbir Osmanlı'nın gönderilmiştir.

elinden gelmez. Fakat bu acı �


Vll&on $artları darbeler önünde de o makamat-ı
CiQ
Anadolu 'nun ...
- 1 �,�, 19t8
mukaddescye ne sureııe ta'zim =
ı Hl�
eıılğimlzi. bu münıehiisız araziden
Hududu Önünde "
ıııı·ııLı nın mün[erit sulh ıhtimali
zengin, münbit topraklardan ne Z9 EKİM 1918 ı::
ı ıııı·v ıı Dünden beri bitaraf
suretle isıırade ettiğimızı daha İKDAM �
1111 ııılı•kı·tlerde deveran eden Dünkü tebliğ-i resmi Haleb'in
doğrusu bütün bunları nasıl ihmal
tyı.ıı., nazaran Amerika Hükümeti, de terk ve tahliye olunduğunu
ederek atıl. perışan. bakımsız
lııı.ıı llı·vletleri Wilson'un on dört bildirilıyordu. Bu suretle bütün
bıraktığımızı düşünmemek kabıl
1111� tıı ı ırnıarı esasına tevfikan Suriye'den sonra düşman maalescr
midir? Bu yerlerde lngılıı ordularını
lı ı llJ•·• nwrkezı devletlerıyle sulh Anadoiu'nun hududuna dahil
şimendi[erlerln, su yollarının ve
,ı ,iı·tıııı·kten ımtına eyledıklerl olmuştur. Birkaç hatveden sonra
muazıam reyzdar bir servetin takip
ı ıl ıliıılı· Amerika mün[erit bir lskenderun Kör[ezi ile Anadolu
etuğını teessürler, teessüflerle
ııllı ıı�ılt•derek Fransa'da bulunan başlamaktadır. Elimizden giden
öğreniyor. mütelehhir (kederli)
•ıııtıııuıı \tt"rı alacaktır yerlerın mesare-ı sathlyesiyle
oluyoruz Acı şeyler fakat gerçek 1.
nürusunu vaz' ediyoruz. Hicaz ve
Yemen mesaha-! sathiyesi: 441 ooo
ııAya 'da Mukabil
enneni kilometre, nüfusu ı 050 ooo. Bağdat,
lıııllal Hareketleri Muhacirlerinin Basra . Musul mesaha-ı sathiyesı
1 1 Kl"I ıqı9 340 800 nü[usu 806 ooo, Filistin
1 1\P�IN
lade&i
mesaha-i sathiyesl 17 ı o o nüfusu
lııı � lıulııı ıı- lngiliz gazeteleri Z6 EKİM 1918 382 ooo, Zor mesaha-i sathıyesi
�ıı•v•ı ıl.ı lıurıuva1i kuvvetlerin SABAH 78 ooo nü[usu 81 500, Haleb, -
ıı 11111.ı ı·ınwk uzere olduklarını Hükümetçe ittihaz Edilen Tedbirler Beyrut. Cebel-o Lubnan. şam
t ıh 1111 ı�ratık esasat üzerinde Vatanlarında tehcir edilen mesaha-o sathıyesı 201 500 nü[usu
lıııl ııııııl.ırlık tesisi zımnında bir plan Ermenilerin avdetleri hakkında 7 472 500 dür ki elimizden çıkan
ı•ll'I• ı ıı olduğunu tebliğ ediyorlar. Dahiliye Nezaretince vilayat-ı ve halen düşman taht-ı işgalinde
müstahliseye verilmiş olan emirlerin bulunan bu yerlerin mecmuu
suret-1 icrasına dair Muhacirin mesaha ve nü[usları şu kadardır:
W6tln 'de:
Müdüriyet-i Umumiyesı tararından Mesaha-ı sathiye ı 079 400
ayrıca bır talımatname kaleme kilometre murabba nüfus 9 192 ooo.
i KiM t 18 alınmış ve icap eden memurlara Elyevm Rumeli ve Anadolu'dakı
gönderilmiştir. Ermeni muhacirlerin arazının mesaha-ı sathlyesı 713 500
lılıılı·t ıı ıııutareke oldu, oluyor hanelerine iskan edilmiş olan kilometre murabba nü[usu ise 17
lıııloı ı lı·ı ı hııııa muhasamatın tatil memurin ve zabitanın derhal 15 188 ooo miktarındadır.
KARAKÖY KURŞUNLU HAN
'
Bu ay Gözden Kı:ıçanlar içi n Karaköy Per�em be Pazarı 'ndaki Kur� u n l u Han ı 6eçtik.
Ku r� u n l u Han. deniz m a lzemeleri n e meraklı ola n ların m u h temelen bildiği a m a
genelde çok merkezi olma6ın a rağmen ke n t h a l kı n ı n çok t a n ı m a dığı b i r yap ı d ı r.
Gal ata bölge6 i n i n hep Orta Çağ kara kteri v u rgulan ı r oy6a b u ra6ı Byz a n tion 'u n Bıiyük
Ko n6ta n tin ta ra u ı n d a n yenilenip KonMa n tino poli6 o l m a 6 ıyla kente XIII. bölge ola rak
eklen mi�tir. B u yüzden de Haliç 'in diğer yaka6 ı n dakı t a rı h i ka t m a n ları n izl e ri n i
b u ra d a görmek m ü m kü n . Ku r� u n lu Ha n 'ı n tarihöel izlerini ta rayıp g ü n yüzü n e
çıka ra n Naz E:cem Çma ry ı l m az 'a katkıöı i ç i n te�ekkür eder. keyitli oku malar d ı leriı . . .

istı:ınbul@arkeo loglardernegist.org

NAZ ECEM ÇINARYILMAZ yönelik en eski tarihin 5. yüzyıla işa­ olan ıJ. bölgede Honorlus Forumu,
ret ettiginden söz edilebilir. Bizans 431 konut, ı adet tersane ve tiyatro
Rüstem Paşa Kervansarayı olarak imparatoru 11. Theodosius (408-450) gibi mimari yapılar oldugundan söz
da bilinen Kurşunlu Han, Karaköy zamanında yazılmış "Notitia Urbi6 edilmektedir. Fransız gezgin Petrus
Perşembe Pazarı'nda yer alır. Eski Con6tanlinopolitanae" başlıklı Gyllius'a göre, Honorius Forumu gü­
çaglara dair kesin bir bilgiye erişi­ anonim esere göre kent 1 4 bölgeden nümüzde Kurşunlu Han'ın yerinde
lememekle birlikte, Kurşunlu Han'a oluşmaktadır. Günümüzde Karaköy bulunmaktadır.

KW'ŞUnlu Han
Kurşunlu Han'ın dar avlusuna açılan
NaıE«m
Çınarvılmaı, JOı8 giriş kapısının hemen yanında korint
üslubunda yapılmış bir sütun baş­
lıgı yer alır. Akantus yapraklarının
formundan 5. yüzyıla tarihlenebilen
başlık daha sonra oyularak bir kuyu
başlığı olarak yaşamını sürdürmüş­
tür ve günümüzde de aktif olarak
kullanıl maktadır. Gyllius'un aktarımı
göz önüne alındığında sütun başlı­
ğı Honorlus Forumu'nun bır mımarl
parçası olabilir. başka bir yapıdan
Kurşunlu Han'a taşınmış da olabilir.

12. yüzyılla birlikte Kurşunlu Han'ın


yer aldığı bölge Ceneviz kolonisine
dönüşmeye başlamış ve ıJ. yüzyı­
la gelindiğinde ise Ceneviz özerk
yönetimine dönüşmüştür. Gyllius,
lsıanbul'a 1544'te yaptığı ılk ziyareti
sırasında, şimdiki Kurşunlu Han'ın
yerinde Salnt Michele Kilisesi'nin
var oldugundan bahseder; 155o'deki
ikinci ziyareti sırasında ise yapıdan
artık Rüstem Paşa Hanı olarak söz
eder. Bazı kaynaklara göre "Ceneviz
Katedrali" olarak da anılan San Mic­
hele Kilisesi ıJ. yüzyıla tarihlenmek­
18 tedir. Gyllius'un aktarımından yola
çıkarak San Michele Kilisesi'nin 1544
Su tulumbası

Naz Eren Çınarytlmaı.


....

Marnıarino
duvar sıvası ve
resmed.Jlmiş
erkek figürü

Naz Ecem Çınaryılmaz.


,,,,.

lunun sivrı kemerlerle çevrelendiği


ve revaklarının haç tonozla örüldüğü
görülür. Birinci ve ikinci kat kemer
ve revakları arasındaki yapı tekni­
ği rarklarından dolayı her ıkl katın
da [arklı dönemlerde yapıldığı fikri
cazip gözükür. Ancak ayrıntılı ince­
lemeler sonucunda detaylı tarihlen­
dirme yapmak mümkündür.

ikinci katın da üstünde yer alan çık­


ma kattaki dikdörtgen planlı odalar
ise büyük bir olasılıkla Mimar Sinan
ı• ır,so seneleri arasında işlev değiş­ sağlanırken çıkma odalara bağlantı döneminden sonraki bir tarihte ya­
tll ı•ıı•k bir Osmanlı ticaret yapısına ise ikinci katta yer alan merdiven pılmış olmalıdır. Han odalarında
ı lllııtıştuğü söylenebilir. Ünlü Sad- boşluklarıyla sağlanmaktadır. yer alan baca ya da havalandırma
ı ıııııın Rustem Paşa'nın ıs6ı tarihli boşlukları bu düşünceyi destekler
vıı�lıyesınde Kurşunlu Han adıyla Bırıncı katta. avlunun yuvarlak ke- niteliktedir. Örneğin birinci ve ikinci Bab
cephesinden
"·ıı·n bir kervansaray yapısı yer alır. merlerle çevrelendiği ve revak bö- kat han odalarında muntazam olarak
avlu
�ı ıışıırmacılar Rüstem Paşa'nın vak- lümünde beşik tonoz kullanıldığı yukarı doğru uzanan baca boşlukları
Naı Ecem Çırnıryılmaı,
ft•ııı�ı birçok yapının Mimar Sinan gözlemlenirken. ikinci katta ise av- mevcutken, çıkına kattaki odalar in- ıoı8

ıııınl ından yapılmış olmasından yola


ı ı�nr.ık. Kurşunlu Han'ın San Michele
f 111'<'\i'nden Mimar Sinan tararından
ılllııuşturüldügünü düşünür. -

t ıı ı şunlu Han'ın biçimine bakıldığın­


ıln tloğu-batı yönünde uzanan bina-
11111 c!Ar bir dikdörtgen avlu etrahnda
•ı•llştlğl söylenebilir. iki giriş açıklı­
ı ılıı doğu ve batı cephelerinde yer
ıılııı.ıktadır. Günümüzde ise yapıya
ıln�u yönündeki kapıdan girilir. iki
hıtlı olan hanın ikinci katının üstü­
ıtı• çıkmalar ile odalar eklenmiştir.
�ııllrır arasındaki irtibat dar avlunun 19
ııll'rkezınde yer alan merdivenler ile
Henry Aston celcndığınde ıse söz konusu boşluk­
Barker'm ı8oı
lann devamına rastlanmamaktadır.
tarihli lsıanbul
panoraması

Ubr;ıı� MonSk'w le
Baca boşluklarına ek olarak, hanın
"""" kuzey cephesinde yer alan çıkma
katıaki odaların birinde ise titizlik­
Charles Edward
Goad'ın 190S
le gün yüzüne çıkarılmış marmarino
tarihli Galata isımli duvar sıvasına rastlanmıştır.
Planı <salda)
Kireç ve kalsıyum karbonat formülü
Pbn dmurMlCf cif ıle yü1eye mermer etkisi veren bu
Conuan� Yrııl
11 Pw8 (,üı.._ W.T sıva Romalılar tarafından gelıştı­
rilmıştır. 19. yüzyılın başlangıcında
neo-klasık yapı modası yayılınca
sıklıkla kullanılmaya başlar Bununla
birlıkte, odanın güney duvannda ıse
marmarino zemini üzerine çızilmiş
tek renklı asken üniformalı bir erkek

KUl"$URIU
fıgürOne rastlanmıştır.
Han'ın doğu
cephesinden
Hanın çıkma katındaki odaların ta­
g6rünt05'1
nhlerini lstanbul'un panorama re­ rak tespit etmek mumkün olmuştur. lstanbul Panoraması incelendtgirıtl�
SALT, Ah Saım lllrn
..,,.�, sım ve fot�ranarıyla yaklaşık ola- Henry Aston Barker'ın ı8oı'de çizdıği Kurşunlu Han'ın üst kısmında çıkma
katın olmadı�ı anlaşılıyor. Buna kar­
şın james Robcrtson'ın ıarafından
Cenevız surlannı belgelemek ama­
cıyla çekilen 11ls4 tanhlı fotografıa
bu kat görülür Her ıki panoramadan
yola çıkarak, çıkma katıakı han oda­
larının 18o2 ve 1854 tanhlerı arasında
ınşa edildıgı anlaşılmaktadır.

Pek çok tarihi doneme tanıklık eden


Kurşunlu Han'ın 19. ve 20. yüzyıl­
lardaki kimliği incelendiğinde Yağ
Kapanı ıle Balık Pazarı kapıları
arasındakı tıcarct aksında yer al­
dığı görülür. Fransız tarihçi Rolıert
Mantran'ın anlatımına göre deniz­
20 cilıge dair ıum malzemeler 19. yuz­
yılda bu aksta üretilirdı Mantran'ın
lerine verilmesine hüküm buyurur. ikinci kat
!finey koridoru
19. yüzyılın ilk çeyreğine ait bu kadı
(solda)
hükümlerinden Kurşunlu Han'da til,
Naı fcttt Çınarytlmaı.
ham kendir ve bükülmüş halat gibi ,.,,
denizcilige dair malzemelerin depo­
landığı anlaşılır.
Çeıok Gazeres·ı

Karakaşlı. K. Uoı6).
1896 ve 1909 senelerini kapsayan yir­ At,'OS Gaıeıesı

miye yakın arşiv belgesinden ise Kur­


şunlu Han'ın erken ıo. yüzyılda mat­
baacılıkla ilgılenen gayrımüsllmlerın
ışyeri olduğu anlaşılır. ôrneğın 1896
tarihli bir arşiv belgesine, Kurşunlu
Han'daki matbaasının aynı handa
bulunan bir başka mahalleye nakli
ile ruhsatnamesinin yeni nizamna·
meye göre tecdidini isteyen Matba­
acı Vilasyos Filipos'un durumunun
tahkikine yöneliktir. Aynı tarihli bir
belge de, Osmanlı memleketine girişi
yasaklanan ltalya basımlı Papagallo
adlı haftalık gazetenin Avusturya te­
baasından Secmond Vanklander ta­
rafından hana getirilerek dağıtılmak­
ta oldugunun bildiril mesi üzerine ge­
rekenin yapılmasına yöneliktir. ı903
tarihli başka arşiv belgeleri de yapı­
nın hala matbaa olarak kullanıldıgı­ Yapının dotu
cephesinden
nı kanıtlar.' Bunun devamında 1907 göriinıüsü ve
ılııılı•\lnl 1803 tarihli bir kadı hükmü ilgilidir. Bu anlaşmazlıgın sonucunda tarihli, Rumca dua kitabı ve başka avluda yer alan
saç galvaniıden
ılı· ı lı•"eklemektedir. Hükmün içerigi ise kadı, Zincirli ve Kurşunlu Hanlara dillerde baskı yapmak üzere matbaa
variller
11 )l'kildedir: Bahri siyah canibi ola­ koyulan kendirin lüzumlu miktarının açmak için ruhsat talep eden Yorgi
!.ALT. AH Saim Olttn
' ıı� lıırıımlamm Karadenız tarafından tersaneye ve pahasının da esnaf bey- Hacı Pavlosıvıs Efendi'nin soruştur- ""'"
•ı·lı•rı bır miktar ham kendir !keneviri
•ı• illin gümrük bedelleri ödendikten
•1111111 Papasoglu Han'a yerleştiren
lıll'lıolulu tüccarlar ile halatçı esna­
lı ııı.ısında anlaşmazlık yaşanır. Bu
1111l11}mazlıgın sebebi ise ham kendir
yı· ıılın Papasoglu Han'a konması ve -
hıılıııçı esnafının bu malları Galata
/1111 ırlı Han'a yerleştirmek isteme­
ıylı• ılgılidir. Kadı htikmünde her ıkl
ııı111lın da ifadelerine başvuruldu­
ıııııdan bahsedilirken, önceden beri
Ilı ıır�tı yapılan til. ham kendir ve bü-
1 ııhnuş halatın Galata'daki Zincirli ve
f 111 şunlu Hanlara konulmasına karar
vı•ı ılir ' Aynı konuyla ilişkili bir diger
lııı<um ıse kendirin alasının Papa­
n�lu Han'a, çürüklerinin ise Zincirli 21
w Kurşunlu Hanlara koyuldugu ile
ııı:
� -­ 19SO tarihli masına yönelik belge ve yapıda Hacı göıukür. Depolama için saç galva­
.., ::ı Kurşunlu Han
O °' Polosyos ismiyle bir matbaa açılma­ nizden varillerinin de kullanıldığı.
... ::> tGccarlanndan
o .,,. sına ruhsat verilmesine dair ı909 Kurşunlu Han tüccarlarından Yusuf
... ... Yusuf

i:i< ;
:ı::
KaracaotJu'nun
avlu içinde yer
tarıhlı belge Kurşunlu Han'daki faalı­ Karacaoğlu'nun 1950'lerde avlu için­
.. < yetlerin sürdügünü gösterir.' Tarafsız de çekılmış bır fotoğrafından da an­
:z: ..
aldıJ:ı rotOğrafı
manasına gelen Çezok isımli Ermenı laşılıyor.

5�
ve sağ köşede
saç galvanizden gazetesinin 19ız senesıne ait bir baskı
... ...
- :ı::
variller
... ...
örneğinde ise "Galata, Kourchounlou Antik çağdan günümüze, pek çok
� ::ı han" yazısı görülmektedir. ıarihı devre tanıklık eden ve kültür
mirasımızdan bıri olan Kurşunlu Han
ı9zo'lere ait arşiv belgeleri Kurşunlu yuzyıllar içinde sıkça kımlik değlştir­
Han'ın bu tarıhlerde gaz ve ispırto­ miştır. ıo. yüzyılın başında matbaa
nun muhafazasında kullanıldıgına aıolyesı olarak degerlendlrilen yapı
işaret etmekıedır. Bu belgelerden gunümuzde torna ve hırdavat usıa­
birkaçı ise şöyle sıralanabilir: 192ı'de larımn lşlıkleri, sanat atölyesi ve ga­
hanın ıı numaralı odasında bulunan lerileri gıbi farklı dokuları bir araya
ispirtoların belediyece müsaderesin­ gelirmesiyle hala lstanbul'un günlük
den dolayı müttehaz kararın yeniden yaşam zenginliklerini bir arada tut-
tedkiki isıenırken yapıda bulunan Rusya'dan ispirto getirterek handa mayı başarıyor.
gaz ve ıspirto depoları avlularının kolonya imal eııigıne yönelık arşiv
Fransa, lngiltere ve l talya Komiser- belgesi hanın ispirto deposu dışında
liklerinin talebi üzerıne yanıcı mad­ kolonya üretımınde de degerlendıri l­ DlPNOTt.At.
(80A, C.. BLD.. 9" <6sBI.
GD.ney
delerden temizlendiği ve yapının ye· diğini kanıtlanmaktadır.' (80A. OH.MKT . J9> 69)
cephesinde niden depo tesis etmek isteyenlerin (BOA. OH.MKT . 790, 18).
yer alan Çtkma (801' ZB.. lll )6)
katlar Şehremaneli'ne müracaat etmeleri 193o'lardan plastik varil üretimine (801' OH MKT,ıllı; 6,J
gerektiği bilgisi sunulmaktadır.• Ayrı­ geçılınceye dek, hanın ahşap varıl l801' ŞD.. s& ıl
Nıu ü:l!'fn (BOA. Dil UMYM, 98, ,,.o)
Çıııaryılmu .ım8 ca, Rum Aleksandır Zaharopolo'nun üretiminde işlik olarak kullanıldığı (BOA. llR.lli )08. 2)

22
Anactolu®
'ıonbahar rota/arım ızla, Anadolu 'da ki farklı medeniyetlerin akıldan çıkmayacak
ıJıizellikteki öykülerini anla tmaya devam ediyoruz. Siz de dinlemek ister misiniz ?

Jlırtlc esttravel.com 0 www.festtravel.com \. 0850 622 33 78 il a WD /festtravel Mersis No: 038504459820001 9


-

İSTANBUL FRANSIZ ANADOLU


ARAŞTIRMALAR� ENSTİTüsp .( I F.EA)
-
HARiTA VE HARiTACILI K BiRiMi
PASCAL LEBOUTEILLER

Fra n6ız Anadolu Ara � tı rm a l a rı Cn61t tii6ü (/ ffA) ve fata nb u l Şehi r Gözlem Merkezi
(OUI). IfCA 'nm yüzlerce ha rilaya u l a � a n kolek6iyon u n u yönetm ek ve ltıta nb u l ve
Türkiye üzeri n e d ijital p l a n ve h a ritalard a n olu�an bir ueri banka6ı olu�turm a k
i ç i n çalı�makta d ı r.

INGILlZCEOEN ÇEVİREN: n u v e farklı arşivlerden derlenen. ge­ Kamusal kullanımı ve araştırmacıla­


ONAT OZAN ATA nellikle lstanbul, Türkiye ve Osmanlı n desteklemek amacıyla ens111ümüz
imparatorluğu hakkında çok geniş 2016/ıoıide Fransız Ulusal Kütüp­
Fransız Anadolu Araştırmaları Ensıı­ bır dljital verı tabanını bünyesinde hanesı (BnF) tarafından yürütülen
tüsü (IFEA) ve lstanbul Şchır Gözlem bulunduruyor. Evrak koleksiyonunun bir projeye katıldı: Biblioıheques
Merkezi (OUI) haritacılık servısleri­ bir kataloğu kullanıma hazırlandı ve d'Orlenı (hıtp://heritage.bnf.fr/blbli­
nın ılk misyonu IFEA'nın zengin ha­ en d�erlı belgeler, restorasyonla­ othequesorıent/en/summary), Avru­
rtta koleksıyonunu düzenlemektir; rından sonra, intemet ortamında erı­ pa havzasının farklı kütüphanelerin­
restorasyonları ve koruma çalışma­ şilebilmesi içın diJitalleştirıldı. Bu ha­ den çeşıtlı kitap ve harlla koleksiyon­
larını yönetmek, belgelen kamusal ritaların kopyalarının dijital formana larını içeren temalik bir veri tabanı.
erışıme hazırlamak ve belgelerın ye­ veya istenilirse e-posta yoluyla satı­ Avrupa kütuphanelerınde bulunma­
rel kurumlar arasındaki değlşımınl şını sağlıyoruz (cartoaılfea-isıanbul. yan harıraları dıjıtalize ettik. Bu hiz­
sağlamak. Bu birım yüzlerce orijınal net); öğrenciler özel bir ücreılendlr­ meti tamamlamak ıçin, dijital harita­
harita ve planı, matbu bır koleksıyo- meden yararlanabıliyor. ların ve planların verı tabanı; Türkçe,

-�--
<'.\llTE
A. G. Deıauche
1
Flls'e alt ı8o6 �..

'iı
tarihi! Küçük
Asya haritası �I
l.'.l.Sll'. > 11 "1 H ' llY.

'

·11
' ::;;;::---
:: --:;;;�
;_;;:; ��........_
.

I> 1 T
... J
24
-

d'lstanbul et de son environnement) 19os tarihli


Ankara
isimli kataloglu sergi; 2016 yılında ls­ haritası
tanbul Saint-Joseph Koleji'nde açılan
"Çanakkale, Haritaların Derinliginde"
(DARDANELLES Dans les profondeurs
de la cartographie) isimli Çanakkale
Bogazı karıograrya sergisi: 2016'da
lzmir'deki Arkas Sanat Merkezi'nde
Fransız arşiv belgelerinin de bulun­
dugu "üç Denizin Arasında: Osmanlı -
ve Fransız Bogaz Haritaları" (Emre
trois mcrs. Cartographie française
et oııomane des Dardanelles et du
Bosphore (XVlle - XIXe siecle) isimli
sergi: 2017'dc Gal atasaray Llsesi'nde
düzenlenen Ernesı Mamboury hak­
kındaki araştırma ve çalışmaların
bulundugu sergi: 2018/2019 döne·
l ı .ıı ""ra ve lngilizce seçenekleriyle nemizdekl Melling Koleksiyonu'yla minde halen devam eden "Mapplng
�ı ı l ııvıs Carto Projesi (http://map­ katıldık. lhe Bosphorus (17th - 191h Centurıcs)
ııı ı lıım ırea-istanbul.net), 2017 Ey- The Frcnch contrlbution" isimli ser·
lııl ııı ıılı·n bu yana kullanıma hazır Yer aldıgımız ve düzenledi!limiz di- gi projesi ve Kasım 2018'de lstanbul
ıhıı ıııııda Belgelerin ıemalik sınınan- ğer projelerden bazıları ise şöyle: Büyükşehir Belediyesl'yle birl ıkte
ıl11 1 11.ıyla beraber arama motorunda 2013 yılında Notre Dame de Sion The Pervititch Aoourane Mapo oı
11111 ılıııası amaçlanıyor. Koleji'nde. l stanbul'un karıograrya lötanbul "lstanbul'un Pervititch Si·
tarihi üzerine "fstanbul ve Çevresi gorıa Haritaları" basımı. 19.ıo ıarthtı
Fransız
ı ı.ıı " ' ' ve Haritacılık Birimi. IFEA Üzerine iki Yüzyıl Boyunca Harita- PASCAl lE80UTEILLEll ordusuna
" .ı�ııı ıııacılarının ve lstanbul ve cılık" (Deux siecles de cartographie IFEA HARiTA ATÖLYESi SORUMLUSU au hartta
l 111 �l\'l' uıerine çalışan herkesin ta­

lı plı·ı 1111 karşılamak üzere müşterile-


1 1 1 11· l o�rafi Bilgi Sistemli (GIS) hari­
ı.dııı ,,,�lamaktadır.

1 1,ıı 11.ıı ılık departmanı, haritacılık


l 1 1 lı·•"vonları ve analizleri hakkın­
.ı ı lı11 1akım kıtaplar yayınladı ve
l ııı � ly•. .de bazı projelere katı ldı.
1 41� 11l;ı bulundugumuz yayınlardan
l ı 111!111 1 şunlardır: Haritacılı�ııı ıoo
ıılıyl.ı bırlıkte lstanbul'un kentsel
lııııııı1 1ı•"nın analizi hakkında bir
·il .ı ııı ma olan ve 1004 yılında yayım-
1.111,111 ACDROM: Atlas electronique
ılı l.ı croissancc d'l stanbul du
V l l lı·nıe siecle iı nos jours" ve 2006
ııl1111l.ı lstanbul Büyükşehir Beledi­ -
ıı "' ı.ıra[ından basımı yapılan "Yan­
�"' \ı�ortaları Haritaları" ( Les plans
ıl •"'"rance d'lstanbul de Charles
1 ıluıı,ırd Goad 1904-1906 ).

'""' yılında lstanbul Avrupa kül­


ıııı lı.ışkentiyken ilk lstanbul Kültür
Mıı.ı" Envanıeri'ne katıldık ve tüm
� 11 ıu�ra[ık haritalama işlerinden
ı11111nluyduk. 2007 yılında Palais des
il"'"" Arts de Lille'de yer alan ls­ 25
ı ııııl ıııl Traversee sergisine kütüpha- -
-

"FİKRE ARTI K YETER TAHAKKÜMÜNÜZ":


ÖLÜMÜNÜN 50 . YI LDÖ NÜMÜNDE
SAB İ HA SERTEL VE ENTELEKTÜ EL
-
M i RAS I
Tarıh Vakfı ölü m ü n ü n 5 o 'ncı yıldön ü m ü n de. tam da yıldön ü m ü ne teka b ü l eden 2 fyl ü l

2 0 1 8 tarihınde Sabiha Sertel a n ı ö m a b i r konueranö düzenledı. ftki n l i k lı em Sa bıha Sertef 'in


h aya tını tematik düzeyde ele alan yeni akademik çalı�mala rı n örneld erı n i ö u n d u hem de
Sertef 'e ilı�kın blrınci agııdan tanıklıkları d i n l eyici lerle b u l u � turdu.

sonraki ıamşıklığını ve Yıldız meselenin tartışılmasının oru.ıya koydu. Dikmen


BARIŞ ÇATAL
Sertcl'in annesi Sabıha aslında başka sorulan ve ıebltgınde Sabiha Senel'ln
Scrtel'e ve Sertel allesıne peşine duşülmcsı ilginç yaşantısının rarklılaşan
Etkinlik Tarih Vaki• Başk•nı
dair anekdotlarını aktardı ycınıtları da beraberinde dönemlerinde kadın konusuna
Mehmet ô. Alkan'ın
Ardından Sertel Ailesi adına gctlreblleceğlnedlkkaı çekti. ilişkin yaklaşımının nasıl
·sablha Zekeriya Sertel: Nur Deriş Otıoman WAile değişllğlnı de gündeme
Sabah ve ogleden sonra iki
imparatorluktan Ulus Devlete Sırlarıyla DUnyaya Açılmak• gelirdi. Akabinde lncı
oturum şeklındc organı1e
Bır Entelektüelin Serencamı" başlıklı tebliğle açılışa katkıda edilen etkinliğin sabah Ôıkan Keresıecıoğlu, "Sertel
başlıklı açılış ıeblltiyle başladı. bulundu Deriş, Sabiha Biyografi/Otobıyografllennde
oturumunun açılışını Barış
Alkan konuşmasında Sabiha Scrıel'in alle içerisinde Sai>ha Sertel" başlıklı
Çatal. "Sabiha Sertel'ln
Sertel'ln hem tarihsel hem kendisınin karşısına nasıl
Entelektüel Gelişimının Erken sunumuyla kendi katkısını
de enlclektuel bir k!şılik çıktığını, bu kişlllğe ulaşmak sundu Kercstecioglu, Sertel
Dönemi, Selanlk Yıllan (1895-
olduğunun altını çlıdi ve için nasıl çabaladığım ailesınm ürettıkleri yazın
1911Y başlıklı sunumuyla yaptı
yaşamının köşe ıaşlannı anlatarak söılenne başladı. Uzerınden. Sabiha Sertel'in
Çatal sunumunda Sabiha
oluşturan olaylan gundeme Dahası, Sabiha Scrtel'in yaşantısını ve yaıdıklannı
Senel'ın Roman Gıbl tsımlı
getirdı. Zekerıya Sertel'ın "dönme kimligr üzerınden sorguladı Keza aile ilişkileri,
oıoblyograflsınde yaşamının
ve yapııgı evliliklerin ittihat aile içinde ve dışında nasıl aynı olayı/olayları nasıl
erken dônem ıne dair yılnııca
ve Terakki Cemiyeıi'nın algılandığını, kendisini nasıl degerlendirdıkleri, nerede
bir buçuk sayfalık yer
gündemine girmesine de gördüğünü gündeme getirdi. konuştukları, nerede sustukları
ayırdığını, otobiyograrısının
d.gindi. Akabınde ise Yıldız Bu klmli!lln tarihsel köklerim
ı919'da başladığını ve Sertel'in meseleleri Kerestecioğlu'nun
Sertel'lc ülkeye dönmesındcn de açıkladı Nihayetinde bu sunumunda anekdotlarla
erken dönem yaşantısınıı
ilişkin bilgi veren ana kaynağın anlatıldı. Böylehklc bu

Yıldız Sertel'ln Annrrrt k.Jtabı metinlerin aslında başka

olduğunu gündeme geıırdı bir perspekııfıcn başka bir

Bu durum tespitini bir soru şekilde okunabilM'Pğini de

olarak da soran ve bu
Omeklendirmış oldu. ilk
orurumun son tebliği ise
sorunun yanıtını arayan
Çatal, Sabiha Serıcl'ln niçin Rüçhan Çı!ldem Akanyıldıı

Selanik'ıekl yaşantısından Gölbaşı tararından ·çevirmen

bahsetmediğini yanıtlamaya Kimli!lıyle Sabiha Z. Sertel

ve farklı anlatılardaki ve Çevirileri" başlığıyla

Selanik'le "'Sabıha Scrıel'tn gerçekleştırlldi. Gölbaşı

Selanlk'I" arasındaki bagları etkinlik kauhmcılanna hem

kurmaya çalıştı. Sonrasında dönemin çeviri dünyasının

Bengü Aydın Dikmen, "liberal bir ponresJni sundu hem

Feminizmden Sosyalizme de Sabiha Sertel'ln bu

Sabiha Sertel'de 'Kadın dünyada nereye oturdu�unu

Meselesl' ve Türk Kadın örnekleriyle aksettirdi.


Bunu yaparken Sabiha
Hareketinin Ahvali" tebligıyle
bu oturuma katıldı. Dıkmen Senel'in çevirisini yapııgı

konuşmasında Türk Kadınlar kitaplar da sunuma konu

Birliği ve Sabiha Sertel edildi. Dahası bunların ilginç

arasındaki mesafeye çeşitli hikayeleri de sunumun bir

örnekler vererek dıkk.at parçasıydı. Bu oturumun

çekti Osıcllk Serıel'ln bu bitiminde bir belgesel

konuda yazdıgı yazılarla kendi gösterimi de yapıldı


26 tutumunu hangi saiklerle Etklnligın öğleden sonraki
netleşıırmeye çalıştığını ilk sunumu Aylın ôıman
-
v � .ulır Dede ıararından
1\1'�-lı•)lırıldı. Sunumları
• .ıılnu c�arete tabi tutan
ıı �ı � ılt:i?ll cemiyettir': Sabiha
ı ıı 1 'iP Burjuva Ahlakı
1 11 1 1 1111· başlığını taşıyordu.
011111111 vt• Dede sunumlarında
•�11111!11 Sııblha Sertel'ln
yıuılııı mm sosyal konulardan
ıyıı .ıı konulara bir seyir
1ılı ıh�ı111 tespit ettiler. Bunun
�·Hıtııılıı Scrıel'in yazdıkları ve -
lıı ıılllıt yuşamının kendisiyle
• • ıll ıl\\1 toplumsal cinsiyet
ı•olııı�n"tının bağları, kopuşları
l ı ııı ı.ıvıı kondu ôzman
w l h dı· \ıthşmalarında
ı it l ın kııdınlık konusuna
J 111 urun.,,alının zaman
1\ ıtıılı 11.ı"tıl degiştlğlni de
•ı ııı 1 kı 'l<'rerek dmleyıcılerle
ı ı ı vk.ıılıır Sonrasında ômer
1 1111111.1: w Özlem Ôzkal ·yayın Tüıtiye'deJenl Hayat ve aynı zamanda gazeteci beraberdi. Dolayısıyla Benderli
.111.11 Yonetmenl Olarak kııabınm omurgasının ReMmli olan Atiye O'Brten, kendi Serıel'in enıelekıuel duruşu
ı

ılıtlı.ı wrll'I
' ve Osmanlı· Ay ve Sabiha Sertel olduğunu kişisel tanıklığını da gündeme kadar gündelik yaşamına da

l 1 l 1 1 1 l ıunhuriyct B<ısılı dinleyicilerle paylaştı. Sabiha getiren -Anneannemin tanıklık etme şansına sahlpll

� 1111111 ıı l\ trıde Kadınların Sertel'in 1919 koşullarında Yolculu�u� başlıklı sunumunu ve bunları kaulımcılarla

V 11 lıRı lııı)lıklı sunumlarını


kadın-erkek eşitliğinin altını gerçekleştirdi. O'Brlcn paylaştı.

t' ıptılıu )lırmaz


( ve Özkal doldurduğunu vurguladı. sunumunda annesi vesilesiyle Bu eıklnllkle birllkıe
ıı�ıuı11l1ııında Zekeriya
Korhan Atay ise Sabiha ıanıdı�ı Sabiha Serıel'I birinci ağızdan tanıklıklar
t ı it l 111 h.ıpse girmesiyle Sertel'in sorgun yıllarına kendisinin keşfetmesinin dınleyıcılerle buluşmuş oldu
1111111 tı \.ıhıha Sertel'in yayın odaklandı. Sunumunun başlı�ı hikayesini. bunun zorluklarını Ayrıca akademide Sabiha
v 1111 11111 m uldu�u dönemlerı �Sabiha Sertcfin Sü�undekl ve heyecanını salonla paylaştı. Sertel llteratürUnü takip eden
' ılıılı ı \crtel'in özellikle Bılınmeyen Yıllan•ydı. Kendısi ıçın Sabiha Sertel'ln ve Sabiha Serrel'ın yaşantısını
r11�111 �··1 1ctm ni olarak e Atay konuşmasında Sabıha fikirlerinin, yaşamının ne daha ıematık düzeyde ele alan
f 1111111\ ı�ıınu dınleyıcılere Scrıel'in Türkiye Komünist ifade enitıni de dinleyiciler çalışmalar ortaya koyulmcıya
ıı ı ıı.lıl,ır Buna Sabiha Part isl'yle ilk bağlantılarına ve ilk a�ızdan dinlemiş oldular. çalışıldı. Dolayısıyla Sabiha
ı ıı 1 111 ıwredeyse tek başına sonrasmdakı sürgun donemine Yine yalnızca bu etkinlik SeMel'in entelektüel çabasını
� ı� otlıt,ı l'ro1ekt6r'u de değindi. Atay, Sabiha SeMel'in için Macaristan'dan gelen anlamaya dönük raaliyeı lerln
ı l lı ıhlı·ı Durmaz ve öıkal
sü�ündeki raaliyetlerini, ve Sabiha Sertel'ln surgün bu eıklnllkıe yapılan
1 ıt h h�k �bıha Scrıel'in yaşantısını başka bir yıllarına dogrudan tanıklığı sunumlarla güncelleneceği
y ı�uı \il' ..ıınaı yöneımenı perspektffıen ortaya koydu. olan Gün Benderli ise umut ediliyor. Dahası
rıııuıyh· ııııculUguni.ı ortaya �u etkinliği ilginç kılan �Anılarımdaki Sabıha Hanım� önümüzdeki günlerde bu
l ıı�tlulıu l,rogramda yer şeylerden biri de son iki başlıgıyla eıkinlige katkı etkinlikte yapılan sunumların
ılnuıy1111 ıırlcak Taritı Vak�ı'nın konuşmacıydı. Amerika Birleşik sundu. Gün Benderli, Sabiha derleme bir kitapla erklnllğe
d•!\l'llyh· hır konuşma yapan Dcvlctleri'nden bu eıkinlik için Scrıcl'in hem Paris hem katılamamış olanlara da
l·•lı ı l 1 1pıı.1k, özellikle gelen Sabiha Sertel'ln torunu de Budapeşre günlerinde ulaştırılması planlanıyor.

27
-
-

ERMEN İSTANLI VE TÜ RK İ YELİ ÖG RETM ENLER


BARIŞÇ I L B İ R PERSPEKTİ FTEN O RTAK TARİH
D ERSLERİ HAZ I RLIYOR
7 Niöan 2 0 1 8 Cu m a rtetıi g ü n ü Ta rih Vakbı 'nda ltı ıa n b u l ve Ankara'dan 2 7 gencin katılı mıyla
"Haya l i m deki Ta rih �ğiti m i " adlı bir etki n l i k gerçekle(>tirildi. etki n l ikte gençler kendileri n e
-
verilen tı ü re içeritıi nde tarih eğitimi ve mübredatı n a d a i r tıoru n l a rı ta rtı(ıarak wn uçları akran

grupları, öğretmen ler ve akademi<1yen lerden olu(>a n bir toplul uğa a kt a rd ı l a r.

tamamlanmış olması
gerekiyor. Sonraki adım ıse
her iki ülkeden ögrencılcrin
orıak atölyelerle bu modülleri
uygulaması olabılir.

Aşagıda projenin açılış


aşamasında öifencilcrle
yapılan ve modüllerin
oluşturulmasında önemli
bir yeri olan "Hayal imdeki
Tarih Eğil im i" başlıklı
ö�rencl atölyesı raporunu
bulabılırsınlz.

HAYALİMDEKİ
TARİH EGİTİMİ
FIRAT GÜLLO adlı e-dergide yayımlanmış Faatiyetlerinın Rol O; Turk..iye
7 Nisan 2018 Cumarıesı
durumda.' ve Ermenistan'da Kadın
gi.ınO Tarih Vakfı'nda
Hareketleri ve Femlniımln
Hatırlanaca�ı gibi geçtiğimiz
ilk projenin ıamamlanmasının
lsıanbul ve Ankara'dan 16-
ardından yürütülen yayıma Gellşimi: Sosyal Harekeıler.
yıl Turklyell ve Ennenlstanlı 18 yaş aralığından 27 gencin
hazırlık işleri devam ederken, Ardından bu modüllen kaleme
öğretmen ve akademisyenler, karılımıyla �Hayalimdeki
Türkiyelı ve Ermenistanlı alacak ekiplerde kimlerın yer
Tarıh Vakfı ve lmagine Center Tarih Eğitimi" adlı bir etklnlık
öğretmen ve akademisyenler alacağı belırlendı.
ortaklıgıyla yürutülen bir gerçekleşılrlldı Eıkınllkte
projede bir araya gelerek. boş durmadı ve yine Tarih Gruplar çalışmalannı
gençler kendilerine verilen
Ocak-Mart 2017 tarihlerı Vakfı-lmagine Centcr sürdurüp belli bir aşanıaya
süre içerisinde aşağıdaki
arasında "Hatırlama ve ortaklığıyla bır araya gelerek getirdikten sonra, bu sefer
başlıklar uzerıne tartışarak
Unutma Polltıkaları: Tarihçiler bu sefer her iki ülkede gençleri sonuçların paylaşılması ve
ulaştıkları sonuçları akran
ve Tarih ôgretmenlerl birbirıne yakınlaşııracak ortak grupların birbirlerine geri
grupları, öğreunenlcr ve
Ennenisıan-Türkiye ders modülleri geliştirmeye bildirim verebi lmesi amacıyla
akademisyenlerden oluş<:tn bir
ilişkileri Bağlamında A!l b.'.:ışladılar. Bu amitçltı tik l-6 Ai;ustos uırihlerıncfo
rnrıluluğa aktardılar
Kuruyor başlıklı bir proje olarak nisan ayında her Yerevan'da bir ıoplant:ı daha
düzenlendi. Bu toplantıda ı. Okulla rda okutulan
gerçekleşılrmışlerdl. Soz iki ulkede öğrenciler ve
modül yazarları ögremıen, tarih der'51nin amacı
konusu proje kapsamında ögreımenlerle bir araya

her ıki ülkede ortaögrerım gelerek "Nasıl bır tarih eğıtimi diğer katılımcılar, sırayla nedir? Ne olmalıdU'? Bu
ö�rcncı olarak her uç modülün dersin zorunlu mu seçmeli
seviyesinde okurulmakra olan lstlyoruzr sorusu uzerine
bir uygulamasını yapma mi olmasını daha doğru
ders kitapları raranmış ve tartışmalar düzenlendi.
Ardından elde edilen sonuçları şansına sahip oldular. Oç buluyorsunuz?
düşmanlık yaratıcı, milliyetçi,
ayrımcılığa dayalı ve cinsiyetçi paylaşmak ve alternatif ders başlık altında verilen derslerin Gençler şu anki haliyle

anlatılar, imgeler ve kurgular modüllerinin Ozelliklerinın ıamamlanmasıyla modüller ıarih de�lerinln, devlerin
- eleştirel bir bakış açısısıyla nasıl olması gerekti�! uıerine uzerıne daha net bir fıkır vatandaşlarını kendi doğruları
ortaya konmuştu. Çalışmalar tanışmak amacıyla her iki sahibi olan proje çalışanları çerçevesinde t.iitmesl amacına
sonrasında hazırlanan rapor ülkeden projenın yürutucüsO genel bir degerlcnd irme hızmet etliği görüşündeler.
ve dıkkaı edilmesi gereken olmaya aday öğretmen ve yaparak. modüllenn güçlu ve Bu yuzdcn derslerin lçeri�i
prensipler Mayıs 2oı]'de önce akademısyenler, 11-12 Mayıs geliştirilmesi gereken yanları tek taranı bır yaklaşımla
lstanbul'da Tarih Vakfı'nda. ıarıhlerinde lsıanbul'da, üzerine birblrle rınc geri haıırlanıyor ve resmi yaklaşımı
ardından Ycrevan'da Tarih Vakfı'nda bir cıraya bildırimde bulundular. Ağustos �rencilerc dayatmak amacı
uluslararası bir konreransta geldiler. Burada yürütulen ve eylül aylarını rnodullerin gudülOyor. Oysa gençler
kamuoyuna sunulmuştu. Bu tartışmalar sonrasında geliştirilmesi ıçın gereken tarih derslerinin bu şekilde
raporun şu anda Turkçeye ve yazılacak ders modüllerlnın çalışmalara ayıran gruplar ıı· yapılandırılmasından memnun
ıı Eylül tarihlcrınde yeniden
Emıenıceye çevrilerek yayım rormalJ belirlendi ve ÜÇ d�ller. Katılımcıların
haıırlıklan devam edıyor farklı modül başlı�ı Ozcrlnde lsıanbul'da bir araya gelerek tümü tarih derslerınin
Raporun lngilizce versiyonu çalışma başlatılmasına karar modüllere son halini vermek okullarda zorunlu olarak
28 CaucaU6e6 Cdition: journal verildi: Milli Kimliklerin için çalışmalar yürOttiıler. okutulmasından yana.
ob Conblict Tron.6bonn allon Oluşumda Basın Yayın Projenin yıl sonuna kadar Yaşadıkları dönemi çok
-

..

Öğrenciler öncelikle konuların 4' · Ders kltaplannı


çok yoğun olduğunu ama inceledlğinizde
derse ayrılan surenin yetersiz hayalinizdeki tarih
oldugunu düşunuyorlar. e ğitim ini deslekledit:Jnl
Bu dersın 10runhı olmasını düşünüyor musunuz?
ve haftalık s.:ıat sayısının Kanlımcıların Ornek ders
ikiden dörde çıkmasını talep kııaplarını inc:elcyerek
ediyorlar Ancak ıarrışma ve vardıklan sonuçlara göre
sorgulamaya yeterli zaman tarih dt:..'>fs kitaplarının en
ayrılırsa ezberden uzak. onemli sorunu tek taraflı bir
öğrenmeye dayalı bir ders dil ve forkJılıkların varlıgına
olabıleceğıne inanıyorlar ızın vermeyen bır söylem -

Bunun dışında katılımcılar barındırıyor olması. Bununla

dört yıllık mufredaun Tlirk� ba�lanıılı olarak kııaplar

lslam tarihini odak noktası yeıerlı kaynak çeşıılılıgini

haline getınnesınden memnun ıçermlyor Farklı fikırlerın bir

değıller Ounya ıarıhme arada sunumu yeterli detil

ve insanlığın tarih içindeki Tasarım 8Ç1 ından bakıldığında


gelışımıne çok daha razla yer bu kıtapların çok cezbedici
'"' '" lıjl�tı.ıne ihtiyaçları ayrılmasını talep edıyorlar olmadığı duştlnuluyor Uıun
•lılu ımu duşunuyorlar. yararlı olacağı görüşündeler. Olabildiğince karşılaşıırmalı metinler yanında çrşlılı
ı .,.u,�ılcla yaşayan bıreyler Akran gruplarının birlikte bir yaklaşımdan yanalar. görsellere de yer VC'rıhyor
1.ı.11.ı� ı.ırıh bllıncine sahip çalışııgı. birbirlerine �reuıgı Siyası tarihe faılasıyla vurı:u ama bunlar nnlaıımı ycıC'rlncc
ı·lııı.ıyı ııncmsıyorlar. Ancak ve gerı blldlrım verdiği, uretlml yapılıyor olması onları raımın desteklemiyor, anlaıımıı
tıııııh�t tı,ıllylc bu dersi faııla ıemel alan çalışmaların etmiyor Sosyal tarihe, kültür yeni bir boyuı katmıyor yıı
l 111 � ıyr ırlt'rkezll buluyorlar. öğrenmeyı poziıır yönde ve düşünce tarihine de yer da öğrencllerln yeni sorular
11 ıy.ılh·rmtlekl e�llimln dcsLcklcdigini savunuyorlar. ayrılmasını talep ediyorlar. sormasına neden olnıuyor
�Pt ı ı 1 hır yaklaşımla ·ınsanlık Araştırma alışkanlığı Katılımcılara göre kltaplnr
Katılımcılar eğitım
ı.u ıtıı ııt ml·rcek altın alacak edinmenin ve araştırmayı kullanışlı de!ll. Daha yol
programlarının ana
''" y .� \,ışımdan yana olacağını gôsterıcı, kolaylaştırıcı tasarım
teşvık eden bır sistem felsefesini onaya koyan
ıln umıyurlar Farklı fikirlere. ögelerine yer vcrılebılcc:<:gl
ıçınde çalışmanın önemıne ya·nlardan edindikleri
ı ıı �lı ı.ıııh yaklaşımlarımı duşunulüyor Monoton ve
ınanıyorlar Bu anlamda ızlenımın uygulamalarca
. � ı.11 ıkrsıen yanalar. yorucu bulunuyor ôtrenciyt
kaynaklara ulaşmanın ve desteklenmedigı görüşündeler
ı •i ·ı11.u ıl.ı ...ıdecc resmi tartışmaya, sorgulamaya teşvik
farklı tür ve yaklaşımdan Bu konuda önemli bir Omeğin
1 1ı ıı�lı k.ırşılaşmaktansa etmeyi değıl. ıek yanlı bilgi
kaynak kullanmanın önemli Olçme-de!erlendırme
'"•• lı lı�ırlt.-rle tanışmayı ve ak'tanmını sağlayacak şekılde
bır avantaj olacagı rıkrindeler yaklaşımında yaşandıtını
�ı udı lı� ırlt.•rını kendileri dozenlenmişler. ôgrenciler
Bılglyı tekelinde bulunduran dOşOnüyorlar Tarıhte
ı ıur. hılme Ozgurl Ugüne bunun yerine daha iyi
otonter ngürün kendllerınc yorumun ön planda olduğu ve
ıl1111 ıılın.ıyı l!!>tlyorlar. tasarlanmış, dunya ve ınsanhk
d<>gruyu ya da yanlışı tek bir doğrunun olamayaca�ı
t U rnllarınııda tarihiyle ilgill daha fazla konu
dayatmasından memnun tespitine rağmen özell!kJe
ılı ı ılrı işlenirken hanJI içeren, sosyal ve kültürel
de!iller. Farklı kaynaklarla ulusal sınavlarda çokıan
t'lh ıt ı·ı ıı lrr ve materyaller tarihe daha foıla vurgu
çalışarak kendi fıkırlerint seçmeli ve ezber bilgilerin
�ııllıuııhyor? Hangileri yapan hana dört yıl boyunca
oluşturmak istiyorlar. kazanılıp kazanılmadıgını
Jııılltmılmalı? kullanılabilecek şekilde
Çoğulcu bir sınıf ortamı ıalep ölçen sınavlar yapılmasını
tasarlanmış bır kıtabı tercih
• ıııhım ılıırın tespitıne ediyor ve farklı flkirlerin tutarsıılık olarak göri.ıyorlar.
edeceklerini belirttiler.
I'"' '' .ında uygulanan kendllerını zengınleşnrecegını Çüiulculuğu C!KJ) alan VC nkir
lı 111.,.lı ı.ırıh dersleri gencide düşünüyorlar. farklılıklarını göz ardı etmeyen
lfıı ıuu nh·rın aktif olduğu, bır ölçme·değerlendirme DİPNOT
Oirencilcrin muzdarip oldu�u
�1 11111)111 u ve öğrencilerın sisteminin yaratılmasının hııp-J/caucasuscdıııon.ntt/
konulardan birisi de derslerın wp-content/uploadstıoo/o61
11111 ıuı.ır.ık dmledıği bir onemlı olduğunu
sınır ıçerısine sıkışıp kalması
w ,,,.,.,,
Tanh-Yakfı-.and·lmattnf"-finll·
ıhıp. Buna ıaman düşunüyorlar. Pıpers·june--.ıo.pdf
Kıtabı bılgılerden zıyade hayat
fıHt• 111 ııuf ıarıışması boyuLu
�I· 111ynı ytı da soru cevap ıçensınde ramamlanan e!?ırim
süreçlennden yanalar. Gezi
�fııııı 1111 dt.•vreye giriyor. Bazı
ı I ull.ıı ıl.ı o�reımenler grup
ve projeler aracılıgıyla sınırın -
� 11lı>ııı.ılıırı. ogrencl sunumları. dışına çıkılması gerektiğini

ıı 'ı �· pro)t'ler ıurOnden duşünuyorlar. Ayrıca derslerın

'r'nrnrnılt·rı de dersin akışı sadece bilışsel Sl


lreçlere

l\ • 1 1 1111' yt.·rlcştlrmc ıararıarı hi1meı etmesinden memnun

ı ılı��··ı 1.ır Belgesel lıletmek de de:.'ğiller. Edebiyat ya da sinema


11Cı tnıı rılt.•nn sık başvurduğu gibi sanatlardan yardım
lııt �unrı·m alınmasını, dramatizasyon

ı •r•" ı:• ·o� katılımcılar daha yöntemlerinin kullanılmasını


ıarıhı daha dennliklı ele almak
\t·I ıttı ı·nrılerın aktif olduğu
açısından yararlı buluyorlar
l•ıı y.ı� ı.ı>ımdan yana.
11 im• ıın yonlendıren, 3. Dört yıllık tarih
•nl vo.!ı'rt.•n, öğrencilerin müfredaum nasıl
r.ıı•ıtı ı nı ııın veren ama buluyorsunuz? Nasıl 29
ı ı �ııı.:ındt• devreye girerek
-
ı olmasını isterdiniz?
-

ANAMED'DE SERG İ :
YİTİ K İ M PARATO RLU Ô U
8
RES M ETMEK
z
o
"'
'Yitik İmp aratorluğu Retımetmek: İtalyan Merceğ i n den Anadolu 'daki Biıantı Sanatı.
-
1 9 6 0-2 000 " i tı i m l i 6 e rgide. 1 9 96 yılınd a kuru / m u � ve 35 b i n i n üıerınde gönel m a lzemeye

whıp Roma Sapı enza Ü n i vertıitetıi Bizantı San atı Ta rıhi Dokü man tatıyon Merkezi ' n i n

malzemeleri i l k kez ızleyici lere w n u l uyor.

Van'da bulunan Eçmlya<l7Jn Fot�anarın birinde.


Kllisesi'nln 1967 yılında bölgeye gıden ekıpten
samanlık olarak kullanı ldı� Fernanda De' Marreı ile
görülüyor Antonio lacobinl. 1983 yılında

Türkiyc'nın doğusuna yapılan bir Renault Toros'un fçinde

ve Kars'tan Van'a 24 nokıanın Guneydoğu Anadolu'da yol

ziyaret edildi�! gezılerde. alırken görülüyorlarken,

önceden bölgeye ugraya nların bir dlgerindeyse aynı

aksine bölge hakkında sene Antonıo lacoblni,


yayınların yapıldığı da SErgide Deyrülzafariin Manastırı
verilen bilgiler arasında. rahibıyle görüntülenmiş.
Sergılenen kısımlar aras ında 1989 ve 199o'ların başlarında
en büyuk pay lürkiye'nln J<ilikya ve lsauria hölgelerıne
�usuna aıt. yapılan geziler, Fernanda
1975 yazında. Fernanda De' Maffel tarafından
De' Maffei vo ögrencllen Anadolu'ya gerçekl�ıırilen
tarafından lıkya'ya yo:1pılan son geziler olmuş ve
ve 16 noktanın 1iyaretedildiği Saplcnıa Si.ınat tarihçilerinin
ikinci gezide, bölgeye yapılan ilgisi sonrasında lstanbul
önceki gezilerden farklı ve halya'ya odak.1anmış.
olarak Bizans e:ınıtlannın ve Sergi n in bu bOlumünde de,
Biıans'ın sanatsal kültUrünün Korykos Antlk Kcntı'nden
peşine düşülm!ış Serı:ının bu Uzuncaburç'ıa kilim
bölümünde görülen Bııans dokuyan kadınlara kadar,
yapılarının çogu ilk defa; sanat sunulcın ınalıemenın
tarihçilen Claudla Barsantı. yelpazesinin
yılında sanat tarihçileri Geıa
Havariler BERAT SEÇKİN Marına Falla, Gianclaudio geniş olduğu görülüyor.
Kilisesi DEMİllOK de Francovich ile Fernanda Macchiarclla ve mlmBr
(günümüı.de De' Maffei tararından Sergi, 31 Aralık 2018 tarihine
t<oberıo Natalua:l't.len oluşan
Kiimbe< Camll), Güney ve Dogu Anadolu'ya kadar ANAMED Kemerli
ekibin Bızans yapılarının Orta
Kars, 1966-67. Koç Unhcrsitesi Anadolu Galcrı'de görOlebilır.
yapılarak başlatılan ve Bizans Çag evrelerine odaklanarak
Güneybata'dan Medeniyetleri Araştırma Noı, Toplumsal Tarlh'in
lmparatorluğu'nun izlerinin gcrçekleşUrdlgı bu ıezıde
görünüm. Merkezl'nde ı Haziran'da, Haziran 2018 sayısında
arandığı ge1jler sonucu elde incelenmiş. Bu kısımdaki
Roma'daki Sapienza yayımlanan "Blzans'ta Zaman
edilen malzemeler, dört görünH
ıler arasında
Üniversitesi işbirliğiyle Kavramı" başlıklı haberle ilgili,
bölüme ayrılarak sergileniyor. Demre'dekl Aziz Nlkolaos
küratörlüğünü Livia
TQrkiye'nln doğusu; Llkya; şu ibareleri n duzeltılmesl söz
Kilisesi de görülebilir.
Bevıalcqua, Giovanni Gasbarrl konusudur:
Mezopotamya ve Tür Abdin 1981 yılında başlatılan ve
ve ANAMED'den Şeyda Çetin'in
ile Kilikya ve lsaurla'dan 1988 yılına kadar devanı eden
ı. " Kiii natı yutan salyangoz"
- ustlendigi bir sergi açıldı.
oluşan bu bölumlerdc Mezopoıamya ve TUr Ahdin ifadesi yerine "zamanın
Tam adı "YiUk imparatorluğu Ahtamar Adası'ndaki Kutsal gezılerinde, Kapadokya'dan sonunu betimleyen fresk"
Resmeınıek.: ltalyan Haç Kllısesi'nin 1967 yıl ındaki GazianLep'e uzanan geniş bir ifadesi uygundur.
Merctginden Anadolu'dakı durumundan Dara Anıık alanda 19 nokta ılyaret edilmiş 2. "Pachymeres'de Antik
Bizans Sanatı, 196�2000" KemJ'nın 1983 yılındaki ve Bizans lmparatorlug:uınun döneme alt yer lstmleri"
otan sergide, 1996 yılında durumuna; Paıara Antık dogu sınırları ile Tür Alxfin ifadesi yerine "Pachymeres·de
kurulmuş ve 35 binin uzerinde Kenıl'nin 1975 yılındaki manastırlar bölgesini Antik döneme ait ay isimleri"
görsel malzemeye sahip Roma durumundan Alahan gözlemlemek amaçlanmış. ifadesi uygundur.
Saptenza Ü n iversi tesi Bizans Manastırı'nın 1989 yılındaki Bu gezinin onccden bölgeye ]. "Kilise ıarlhçısi olan
Sanatı Tarihi Dokümantasyon durumuna kadar çeşiLll yapılan gezilerden farkı ise, Pachymeres.. yerine "Ruhban
Merkezi'nin malzemeleri ilk yerler hakkJnda ltalyan sanat antik manastırların bOlgenin sınıfa mensup bir tarihçi olan
ket izleyicilere sunuluyor. rarihçilerinın gözundcn detaylı sosyal ve dini yaşamında hıilii Pachymcres" ıfadesl uygundur.
Sapienıa Üniversitesi ve görüntüler görmek ve fıklrler üsllenmekte oldu�u rolün Or. Siren Çelikıe
30 halya Ulusal Araştırma Kurulu edinmek mümkun. görülmesi ve aktarılması bilgılendirmeleri ıçin (eşekkür
tarafından finanse edilen, 1966 Bu görüntülerden birinde, olmuş. eder, bilginize sunarız
TALYA'N I N
SiNiRLi SAYIDA
KONTENJAN !
KAÇ I RMAY I N !

• • •

Rl l-l l N I •

M E D i LE •

ŞFE DI N 201 8
All ! ALYA TAR İ � İ. KÜLTÜRÜ v ı:;: A R K E;:OLOJ İ S İ
1 . I 1 1 İ �İ KA PROGRAtv11 BAŞLIVOR!
KASIM - 1 ARAL I K 2018
( Adı rumartesi günleri)

l t l ı ı ı bıld iği niz Anta lya'yı bilm ediğiniz yönleriyle tan ımaya davet ediyoruz.
flııl lyil ve ya k ı n çevresinin tari hini, arkeoloj i s i n i ve kültürel mirasını
1 ı ı ııl.ın tanıyacak ve yepyeni bir bakış açısına sahip olacaksını z.

Barbaros Mahallesi Kocatepe Sokak No,22


A K M ED
v � - !il Kaleiçi, 07100 - ANTALYA
�una & inan Kıraç T, o 242 243 42 74 F, o 242 243 8o 13
Akdtolı. Medeol,yetlerl •kmed@ku.edu.lr
.\rftşllrma Merkezi Detaylı kayıt ve bilgi için,akmad.ku.edu.tr
-

NİKAHA İTİRAZ: ,,ONLAR


SÜT KARDEŞLERİDİR"
ABDUlLAH SAYDAM

h lam h u kuku n a göre bir kad ı n ı n. çocuğu o l m aya n b i r erkek ya d a kız çocuğun u

emzı rm e6i h a l m de. ö ü t a n n e ile ö ü t çocuk a ra ö ı n da evle n m e/erle i lgili olarak


öOnöuza kad a r devam eden bir yaöakl a m a 6ÖZ ko n uö u d ur: Ay nı kadınd a n ö ü t
e m e n çocuklar karde� öayıldıkla n nda n b i rb i rleriyle evlen m e / e n m üm kü n değildir.
Oöm an l ı hukuku n u n ö ü t karde�Liği ile ilgili h ü k ü m leri n i n bazen y u va yıkmak.
çıkar elde etmek. kendi evlenemediği kızı ba�kaöı n a da yar etmemek a m a çl a rı n a
daya nak olu�turu l m aöma çalı�ıldığı görü l m ekted i r. B u n u nla b i rl i kte n ikah iptali
a ncak h akim ka rarıyla m ü m k ü n olabil m ektedir.

Samaruksa-i Sagir Trabzon'a bağlı kadı liafize'nin ıddıasını yeterli gör­ kadının. çocuğu olmayan bir erkek
küçük bır köydür. Bu köyden olan memişlir. Çünkü kızın nikahlı kaldıgı ya da kız çocuğunu emzirmesı halin­
Hatice bintı Mustara adlı kadın. sure dıkkate alındığında Hafize'nln de. süt anne ıle sut çocuk arasında
Hacı oğlu Ahmet aleyhinde Trabzon doğru söyleyip söylemediği hususun­ evlenmelerle ilgilı olarak sonsuza
Şer'ıye Mahkemesı'nde davacı ol­ da şüphe oluşmuştur. kadar devam eden bır yasaklama
muştur. Mahkeme kaydında bır tarıh söz konusudur. Mesela, aynı zaman
yer almamaktadır. Bu kararın hemen Bu dikkat çekicı davayı tah­ sürecinde sut emen çocuklar kardeş
üzerindeki kayıtlar 1248 - 1249 (1832- lil etlığimizde Hatice. kızının sayıldıklarından birbirleriyle evlen­
1833) yıllarına ait. Dolayısıyla dava nıkiihlanmasının üzerinden üç yıl meleri mümkün değildir.' Süt emme
tarihınin bu yıllar arasında olduğu geçtikten sonra itiraz etmektedir. ile ilgıli süre çocuğun doğumdan
anlaşılmaktadır.' Hatice'nın açtığı Kendi çocuğunu emzirirken aynı sonraki ilk 30 ayı için söz konusudur.
davanın konusu oldukça ilginçlir. zamanda bir akraba veya komşu Otuz ayı aştıktan sonraki zaman­
lddla>ına göre dava tarihinden üç yıl çocuğunu emzirdiğini en iyı bilecek da sut emse bile ikı çocuk arasında
önce davalı Ahmet. kızı Hafiıe'yi oğlu kişi kadının bizzat kendisi ve diğer bu türden bir hısımlık oluşmaz.• Süt
Osman·a nıkahlamışıır. Fakat Hafıze çocuğun annesı olmalıdır. Ancak Ha­ kardeş çocukları ve torunları da ebe­
ıle Osman süt kardeşlerdır (redaen tice oldukça uzun bir zaman dilimi di olarak birbirlerine haramdır. iki
karındaş). Bundan dolayı Hafıze'nin aradan geçtikten sonra mahkemeye kardeşten sadece bıri süt emmış ıse
mahkemeden talebı, ikisinın bırbir­ dava açarak nıkiihın ıptal edilmesıni diğeri ile ilgili herhangi bir haramlık
lerinden ayrılmalarıdır. Hafize'nin lstemektedır. Davalının köyü yazıl­ söz konusu degıldir. Böyle bir kardeş­
talebine dayanak oluşturan anlayış mamış ise de muhtemelen aynı köy­ liğin kesın delil ve ıılraf ile ispatlan­
pek çok fıkıh kıtabında yer alan bir den veya komşu köyden olduklarını ması gerekır. Şüphe. süt kardcşliğıne
yasaklamaya dayanmaktadır. Süt varsayabilirız. Haııce'nin bu zaman neden oluşturmaz. Süt kardeşliğı ile
kardeşlerın birbırlerıyle evlenmeleri zarfında kızının nıkiihından habersız ılgili hükümler nıkiıhın haram olması
sonsuza dek yasaktır. Buna ilişkin bir olması mümkün müdür? Ahmet kim­ ile ilgili olup miras, nafaka ve nesep
fetva şöyledır: "Doğru sözlü olduğu dır ve oglu Osman'a Hafize'yi, onun gibi konularla bağlantısı yoktur. Ev­
bilinen Zeyneb. ben kızım Hind ile annesinin bile haberi olmayacak bi· lilik sırasında taraflar süt emmekten
Zeyd'i emzirme çağlarında emzirdim çimde nıkahlayabilir mi? Hatice'nin kaynaklanan haramlık durumunu
dese Zeyd'ın Hind ile evlenmesi caız bu olaydan haberi varsa epeyce bir bilm iyorlarsa, bunu öğrend iklerinde
olmaz."' Ancak Hafize bu iddıası­ zaman sonra niçın nikiiha itiraz et­ derhal nikahın feshedilmesi ıcap et­
nı ıspat edemedigınden mahkeme. mektedır? mektedir. Çünkü nikah için gereken
Hafıze'nin Osman'ın nikahlısı oldu­ şartlara aykırı bir durum söz konu­
32 ğuna karar vermiştir. Fetvada anne­ öncelikle olayı hukuki açıdan deger­ sudur. Sahıh olmayan bir nikiih fasıt
nın beyanı yeterlı görüldügu halde Jendırelım: lsliim hukukuna göre bir olur. Bununla birlikte nikah iptali
1111 ,,k hakim kararıyla mümkün ola- açabıldiginc göre velı anne olabılır. babası Osman bin Ömer tarafından
hılnwkıedır.' Bu durumda babası vefat cımlş ol­ mahkemede temsil edilmektedir.
malıdır. O zaman Hatice'nin bilgisi Dava konusu şöyledir: Memiş mu­
l ı�ılı kııaplarında süt kardeşliğinin dışında kocası veya kocasının bir hakeme tarihinden (9 Muharrem
ııphı•\lt, delillere dayalı ve şahit- akrabası mı nikah kıydırdı sorusu 1251 / ı7 Mayıs 163s) 23 ay önce,
lı·ı ııı ıladesı ıle ıspatlanması gerek- akla gelebilmektedir. Hukuken kü- Hafız Ahmed'in kızı Havva ile şahit -
"�""' dıkkat çekilmekte, bir ailenin çük çocuğun nıkahının kıyılmasını ler huzurunda evlenmiş olup buna
yııvıı,ıııı dağıtmak üzere böyle bir velayeten sağlayan baba veya baba- karşılık Hasan'ın vekili olan baba-
ıılılıııııııı kasten ileri sürulmesınin nın babası değil ise, çocugun bulüğa sı Osman. Tirebolu mahkemesine
v ııılıı olacağı, bu durumda hakimin
Düğün aJayımn -
ıılılı.ıyı reddetmesı gerektiği yazılıdır. çeyiz ve
Yıı• ıııdit verdiğımiz örnekte de kadı, hediyeler
taşıması
ıl.ıvııı ı llatıce'nin ıddiasını ispatlaya-
hnp '('tdılit• comtr
11ıı1111.l\1 uıerine Hafiıe ile Osman'ın
1 11�.ıl11111n devam ettığine karar ver-
1111 ıır Şayet böyle bir durum yoksa
11.11111· ıııçın dava açma yolunu seç-
1111 ııı ı Akla gelen ilk ihtımal ikı aile
u ıı.,ıııdıt sonradan ortaya çıkan an­
lıı�111ııılıktır Hatice kızının ayrılması­
ı ıı l• l ı·nırkıcdir fakat bunu boşanma
'""'" .ıçmak ya da başka yollara
lı"ıvııı ınak yerine muhtemelen en

• ul.ıym.ı gelen iddıayı öne sürerek


·ı·ıı ı"lı·�ıırmek istemiştir. Ancak
11111111 haşaramamıştır. Belki kızı da
ııı ılııııı' ıstcınemektedir.
erdıkten sonra bu nikahı feshettırme müracaat ederek kendısı aleyhınde
/111 111,,ı da bir ihtimal Hatice'nin hakkı bulunmaktadır 7 Hatice bekle- dava açmıştır. O yargılama sırasın­
lı ıl • ı ı ulmadan kızı nikahlanmış ola- medığıne gore belkı de ölen kocası da Havva da mahkemede hazır bu­
l•ilıı ıııı ı özellikle o dönemlerde yer ya da onun babası. anneye haber lunmaktadır. Osman, "Havva o n altı
m ' " '>vurulan bır uygulama, küçük vermeden kızının nıkahını kıydırmış seneden beri oğlumun nıkıihlısıdır"
ııııtıı'ı .ıkraba veya komşu çocuk- demektir. Bundan dolayı nikahın ip- diye iddiada bulunmuş ve bunu da
i ıı 111111 rııkahlarının kıyılması, büyü- talı ıçin kızı bulüga erse de dava açı- delillerle ispat etmiştir. Tirebolu
ılıı• ıı•ı ıııde ıse düğünlerinin yapılma- lamayacağından ötürü süt kardeşliği Mahkemesi de bu yolda karar ver­
ı•lıı Nıkah mahkemede olabileceği iddiasıyla mahkemeye başvurmuş- miştir. Anlaşıldığı üzere "bir nikah
llıı ı, ı ıımı unsurlar yerine getiril- tur denilebilir. varken ikincisi caiz olmaz" hükmü
1111 I 1111•re aıle arasında da gerçek- gereğince Memiş ile Havva böylece
lı ı ıı ı ldıı lmekteydl .' Böyle bir yola l lafize bu evliliğe mecbur ve birbirlerinden mahkeme kararıyla
�ı•lılııınının çeşıtlı sebepleri vardı: mahkumdur denilebilir mı? Buna ce- ayrılmak durumunda kalmışlardır.
�I ı ıılı.ılı� kurulması veya mevcut ak- vap vermek için Hafize'nin nikahını Hawa bu nikahı bilmiyor muydu?
ı ·ılı.ılır.111 devam ettirilmesi, servetin kımin kıydırdığı sorusu önemlidir. On altı yıl boyunca bundan söz edil­
1• 1 1 \ .ıı.ırımaması, ortalama ömrün 40 Şayet baba veya babanın babası ise memiş olması hayaıın akışına uygun
r ıılııı 1 ı ıvarında olduğu bu tarıhler­ bu nıkiih sahıhtir ve uyulması gere­ görülmemektedır. Öyleyken Memiş
ılı ıuı ur.u nıkahlayarak bir çeşit ko­ ken hukuki bır işlemdır. Ancak ilerıde ile niçin ve nasıl evlenmiş? Akra­
ı ı ııuıı .ılıına alma arzusu gıbl. Özellik­ Hafize anlaşamamak, geçinememek balar, komşular kimse meseleyi dile
-
lı lııııı.ıyı• konusu önemlıydl. Çünkü gerekçesiyle Osman ile de anlaşarak getirmemiş mi? Bu soruların cevabı
1.ırl.-lı�lt• bilhassa kız çocuğu, gelini muhalaa (hul') denilen yol ile bo­ ne yazık ki mahkeme tutanağında
ulılıı�u .ulcnın de evladı olmakta, şanma davası açabilir. Nikah ancak yer almamaktadır.
1•111111 yı·ıım veya öksüz kalması ha­ bu şekilde sonlandırılabilir.'
lllııh1 ıı�lanın ailesi kendisine sahip Tirebolu'da mahkeme karar vermiş
l•�ıtı•ı'ı.ıydı Hatice'nin açtığı davanın benzer­ ıkeıı Memiş Trabzon'da niçin dava
leri de bulunmaktadır. Örneğin açmaktadır? Çünkü buradaki davayı,
ıı ıvııyıı donecek olursak. Hafi­ Trabzon'un Büyük Liman nahiyesıne Hafize'nınki gibi süt kardeşliği ıd­
' lı11ı.1ı davacı olmadığına göre bağlı Doğanlı köyünden Çepnioğlu diasına dayandırmaktaydı. Halbuki
lıı ıııı ı huluğa ermemiş demektir. Memiş bin Huseyın tarafından böy­ Tirebolu'da dava "bır nikah varken
ll•llıı 11111 vellsınln kim olduğu ka­ le bir dava açılmıştır. Davalı Şarlı üzerine ikinci nikahın kıyılamaya­ 33
ı ıııl• V•• ılı dcğıl. Teorik olarak dava köyünden Kethüdaoğlu Hasan olup cagı" hükmüne dayalıydı. Hasan ile
-
-

Tralnon Şer'lye mış ve Havva'nın Hasan'ın nikahında


sldl lertnde olmaya devam eıtığine karar vermiş.
yer aJan nikah
kayıtlanndan
blr 6me.k Şer'iye sicllindekJ kararın altın­
ns. 19�6. s. ıı6 ııa da şöyle bir şerh yer almaktadır:
"işbu ilamda isimleri mestOr olan
şıihidlerden başka Karabıçako lu All �
ve Çubukoğlu ve Molla Keleş nam
kimesneler huzur-u şer'de şahadet
eylediler ise de şer'an şahiidetlerl
makbule olmayub reddolundukları
işbu mahalle kayd olundu. Fi tarihü'l­
ıneıbiır... Bu k.ışilerin açıkça yalancı
ıahitlik yaparak yargı mekanizmasını
yanıltmaya çalıştıkları görülmek­
ıedlr. Esasında böyle davranışlar
islim muhakeme hukukuna aykırı
olup suç teşkil eımekte ıse de kadı
tarafından haklarında herhangi bir
işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır.
En azından sicile işlenen bir yaptırım
bulunmamaktadır. Muhtemelen kadı
sözlü olarak uyarmış hatta azarlamış
olabilir.

Görüldüğü üzere davacı Memlş,


bir süre karı koca hayatı yaşadığı
Havva'ya yeniden kavuşmak için "süt
kardeşliği" gerekçesıne sığınmış, bir­
takım şahitlerle bunu ispatlamaya
çalışmıştır. Ancak yargılama süre­
cınde ilk şahitlerin kabul edilmemesi
üzerine üç yeni şahit göstermiş fakat
mahkeme bunları da kabul etmemiş­
tir. Böylelikle aslında hukuken caiz
olmayan bir nikaha bağlı olarak iki
yıla yakın birlikte yaşayan Havva ile
Memiş, daha önce bir nikahın varlı­
Havva'nın evlenmesini engellemek eylediğini gördüm." Benzer ifadeyi ğının ispatlanması ile bırbırlerinden
isteyen Memiş, onların süt kardeşi Korkudan Köyü'nden Mahmud adi ı ayrılmışlardır. Hasan ile Havva'nın
olduklarını ileri sürmekteydi. Mah- bir başka şahit de dile getirmiştir. on alıı yıldan beri nikahlı olması kü­
keme "birinci nikah varken ikincisi- çük yaşlarda kıyılan bir nikahın var­
nin biitıl olduğunu dikkate almak"la Şahitlerin i[adelerı kadıya inandı- lığını göstermektedir.
birlikte, şimdi ortaya çıkan süt kar- rıcı gelmedi. Karar metnine göre
deşlığı konusunun incelenmesi ge­ şahitlerin köyleri Havva'nın evine lkJ yıl blrllkte yuva kurmuş olan
rektiğine karar verdi. Zira böyle bir üçer dörder saat mesafede olup al· Memiş ile Hasan'ın bundan sonrakJ
şey varsa zaten ilk nıkiih geçersiz ve leye yabancı kımselerdir. Onların. hayaıı zor geçmiş olmalıdır. Hav­
yok hükmünde olacaktır. Memlş de çocukların doğum tarihlerini, süt va, Memlş ile evli olmaktan mutlu
buna güvenmektedir. Mahkemeye emme sırasında yaşlarını bilmeleri ise Hasan'ı koca olarak nasıl kabul
şahit olarak çağrı lan Kızılüzüm Köyü mümkün görülmemektedir. Ayrıca edecektir? Aynı şekilde Hasan da
sakinlerinden Sağıroğlu Molla Ali mahkemede hazır bulunan Havva'yı kendisini benimsemediği anlaşılan
konu hakkında şunları söylemiştir: da tanımamışlardır. Bunun üzerine Havva ile nasıl bir yuva kuracaktır?
"iki yüz otuz dön tarihinde bir Cuma kadı verilen iradelerden şüphe duya­ Bir nikah varsa da neden talak yolu­
günü işbu Osman'ın oğlu Hasan'ı üç rak şahitleri hem gizli hem de açıktan na giderek bu evlllikten vazgeçmek
ay on sekiz günlük iken Şarlı karye­ araştırdığında, bunların adil kimseler yerine, Memiş ile onun ayrılması
sinden Kethüdaoğlu Hafız'ın zevcesi olmadıkları, şahıtlilderinln garez ve için çaba gösıermiştlr. Memlş ile ev-
34 Fatma dön buçuk aylık kızı Havva husumetten kaynaklandıgını ögrene- Jenmeden önce bu mahkeme süreci
ile beraber k
i isini bir kucakta irda'a rek verdıklerl ifadeyi makbul bulma- yürütülse konu anlaşılabilir fakat iki
yıllık evlilikten sonra böyle bir sonuç nuçta mahkeme, "kız kardeşinin em­ bası olan dedesi gelir. Bunlar vell-yl
ı•ldc edilmesi muhtemelen üç taraf zirdiği Havva ile evlenemeyeceği"ni, mücbir olarak anılmakta ve çocuk
ıı ın de, aileler ve akrabalar da dahil kızın mahremi olduğunu Hasan'a hakkında verdikleri kararlar yap­
ı·ılıldığinde çok sayıda insan için de, izah ederek davayı sonuçlandırmış­ tırım gücüne sahiptir. Baba veya
dnın ve yaralayıcı sonuçlar dOğur­ tır.11 dede yoksa çocuğun en yakın velisi
ınıış olmalıdır. Ancak mahkeme tuta­ sırasıyla anne baba bir erkek kar­
ıı, ıkları bize bu konuda daha fazla bir Davacı, davayı "süt hısımlığı"na da­ deşler, baba bir erkek kardeşler ve
�··v unlatmamaktadır.� yandırarak kazanmıştır. lslıim hu­ bunların oğulları. ana baba bir am­
kukuna göre nesep yanı dogum do- calar, baba bir amcalar ve bunların

..,
\111 emzirme ile ilgili ortaya çıkan
,n'ı yasak, sadece süt annenin ço­
ı ııklnrıyla ilgili değildir. Önce Trab- Oöm a nl ı h u ku k u b u l USa erm e m i � çocu kla rı n
'"" mahkemesine intikal eden bir
ılııv;ıyı ıahlil edelim, sonra lsliim hu­ n i ka h l a rı n ı n velileri n i n izi nleriyl e gerçekle�tiri l m e ö i n e
� ııkıınun bu husustaki hükümlerine
cevaz verm ektedir. Vel i n i n, küçük ya�taki çocusu
lı.ık.ılım. Davacı Hayıre binti Musta­
ln ııdlı kadındır. Bizzat mahkemede evlen d i rm e yetkiö i bir haki m iyet h a kkı o l m ayıp. küçüğ'ü n
lwır olmasına karşın vekili sıfatıyla
koru n m aö ı n a yönelik bir h i m aye görevıdir.
� ""''ı Molla Ahmed mahkemede
� ı·ııdısınl temsil etmektedir. Mahke-
111Pth1 tahminen ı ı yaşlarında olan
"' 1 lilyıre'nin eski kocasından olma layısıyla oluşan kan akrabalığı ile oğullarıdır. Davalı Hasan'ın en yakın
� ııı ll nvva blntl Süleyman da bulun­ evlilik (sıhriyet) sebebiyle oluşan veli olarak lstanbul'daki amcanın
ıııııklildır. Hayıre, mahkemede hazır hısımlığın doğurduğu evlenme yasağı nikaha izin verdiğini iddia etmesi bu
lııılımdurulmasını sağladığı Köşeli­ süt hısımlığı için de geçerlidir. Yal­ yüzdendir. Ancak bu gruptakılerin
"�'" llasan bin Ömer adlı şahıstan nız süt hısımlığı, süt emenin sadece çocuk hakkında verdikleri kararlar
ıl.ıv11tıdır. Hasan'ın, küçük yaştaki kendisini bağlarken, emziren tarafın sınırlı derecede yaptırıma sahiptir.
1 ııını kandırarak. sahih olmayan bir bütün yakınlarıyla ilgili mahremiyet Örneğin, çocuğu nikahlayan bu tür
>ı·k.ılı•ı le nikfıh kıydırmak yoluna oluşturmaktadır. Fıkıhtaki ifadesiy­ velilerden biri ise çocuk bulüğa er­
klll l�ıııden söz konusu nikahın fasit le "Emenin emzırene nefsi haram, dikten hemen sonra, nikahın feshini
ı •lılıır,una dair karar verilmesini talep emzirenin emene külli haram"dır." mahkemeden talep etmektedir. Şa­
ı·ııııı·kıedır. Bu yüzden kadı. Havva'yı emziren yet nikaha dair bilgisi yoksa bunu
Selime'nin erkek kardeşi olduğundan öğrenir öğrenmez iptal talebinde
l lıı'tall ise cevabında; Havva'nın dolayı Hasan'ın onunla nikah kıydır­ bulunabilir. Mahkeme de başka­
11 1 111 ,ı\l ve en yakın velisi olup masının söz konusu olamayacağına ca bir delile dayanmaksızın nikahı
1 .ı,ıııbul'da bulunan Mehmed karar vermiştir. fesheder. Ancak bulilga eren çocuk
Ylllhilşı bin Köşelioğlu Ali'nin nikahı kabul ederse veya hakkında
ı-1.ıyı•ten. bundan dokuz ay önce Hukuki uygulamanın anlaşılabilme­ bilgi sahibi olduğu halde itiraz et­
1 ıoıııbul'dakl Selinıiye Kışlasında si için iki noktayı daha açıklığa ka­ mezse bu nikah �eçcrli ulur. Ni l�kirıı
" Mıı,lümanlar huzurunda yeğeni­ vuşturmaya gerek bulunmaktadır. Hasan'ın "Bundan on gün mukad­
ııl �ı·ndısıne nikahladığını. bundan Bunlardan birincisi Hasan'ın nikah dem merkume (Havva) 'baliğa ol­
1111 \:tın önce de Havva'nın 'biiliğa akdini savunurken. kızın amcasının dum' deyu itirafına binaen" kıyılan
11lılıını dıyerek söz konusu nikfıhı en yakın uelı (veli-yi akreb) sıfatıy­ nikahı kabul eniğini iddia etmişti.
l ııl ıııl ettiğini söylemiştir. Ancak la nikaha onay verdiğini iddia etme­ Ancak buluğ söz konusu olmadığın­
llııvv.ı'da bulüğ alameti olmadığını sidir. Osmanlı hukuku buluğa erme­ dan bu iddia dayanaksız kalmıştır.
l ı 111ı)uları mahkemeye iletmiştir. miş çocukların nikahlarının velileri­ -
l ııı lı. llawa'nın fiziki görünümünün nin lzlnleriyle gerçekleştirilmesine Aydınlatılması gereken ikinci nok­
ılı buluğ çağına eriştiğini gösterir cevaz vermektedir.'' Velinin, küçük ta buWg kavramıyla ne anlaşılma­
lııılııııımıştır. Öte yandan davacı ve- yaştaki çocuğu evlendirme yetkisi sı gerektiğidir. Zira kayıtlarda göz
1 ılı olan Molla Ahmet, lstanbul'da bir hakimiyet hakkı olmayıp, küçü- önünde tutulan esas ölçüt, nikahı
l ıyılılı�ı söylenen nikahın gerçek ğün korunmasına yönelik bir hima- kıyılacak bireylerin "nikah haddı"na
ılııı ııldugunu ifade eımışıir. Ayrıca ye görevidir. Şüphesiz bu hakka sa- ulaşıp ulaşmadıklarıydı. lslam hu­
ılııv.ııı tarafı Hasan'ın kız kardeşi hip olan veli, kendi çıkarı için değil, kukçuları buluğ kavramı konusunda
'ıl'lırıw'nın, Havva'yı emzirdiğini be­ çocuğun menfaatine uygun olarak ihtilaflı görüşler ileri sürmüşler ise
llıtı•n•k nikahın iptalini istemiştir. hareket etmek zorundadır. Osmanlı de bu konudaki genel kabul şöyle
� nyıı lııra göre Hasan da bu hususu hukukunda velayet baba tarafından özetlenebilir: Bulüğ akıl, ruh ve bi­
'"")t ırnıış ve doğru olduğunu mah­ yürütülmektedir. Çocuğun öncelikli yolojik bakımdan belirli özelliklere 35
lı·rııı·de kabul ve itiraf etmiştir. So- velisi babasıdır, sonra babanın ba- ulaşmak demektir. Biyolojik bakım- -
-

dan buluğ erkek çocuğun baba, kızın hükmedilmektedir. Ebu Han ife'ye Y•rı:ı nezdindeki uygul amalarda, bu
anne olabilme yeterl iligini kazan- göre bu sınır erkeklerde 18, kızlarda ko�udaki mahremiyet ilkesine büyük
masıdır. Bu özell ik kişilerin kendi ı idir. Erkek- kız ayrımı yapmaksızın i'.>nem verildiği söylenebilir. Bunun­
özel niteliklerine, iklim şartlarına. 15 yaşını bulUğun üst sınırı olarak gö· la bırlikte insagların süt hısımlıgıyla
beslenme alışkanlıklarına baglı ola­ ren Jıukukçuların sayısı ise bir hayli il�ili mahremiyete verilen önemi su­
rak degişiklik göstermektedir. Ancak fazladır." ı istimal etmeye çalıştıgı anlaşı mak­ !
hukukçular objektif şartlar oluştura · tadır.
bilmek içın bulüga erme yaşının ah Trabzon örneğinden hareketle, süt
sınırı olarak erkeklerde ıı. kızlarda kardeşliği iddiasıyla yargıya taşınan Bahsedilen davaların hepsin­
9 yaşını tespit etmişlerdir. Burada nikahın iptali veya iptaline yönelik de çocuklann küçük yaşta iken
-
esas olan erkeğin ihtilam olması. kı· girişimlerin anlatıldığı bu kısa araş­ nikahlarının kıyılmış olması dikkat
zın hayız görmesidir. Bu durum dışa· tırma sonucunda şu tespıtleri dile çekmekted ir. Anlaşıldıgı kadarıyla
rıdan kişilerce bilinemeyeceğinden getirebiliriz: Osmanlı hukukunun süt yıllar geçtıkçe aileler arasındaki an­
ilgili şahısların beyanlarına itibar kardeşliği ile ilgili hükümlerinin ba­ laşmazlıklar veya aynı kız ile evlen­
edilir. Bununla birlikte çogu haller­ zen yuva yıkmak, çıkar elde etmek. mek isteyen iki erkeğin rekabetinde
de bu yaş sınırlarının degerlendir­ kendi evlenemediği kızı başkasına süt kardeşliği iddiası kullanılarak
mcde yetersiz kalması sebebiyle bir da yar etmemek amaçlarına dayanak davaların kazanılmasının tercih edil­
üst yaş sınırı da belirlenmekte ve bu oluşturulmasına çalışıldıgı görülmek· di�i görülmektedir. Bununla birlikte
yaşa ulaşanların bulüga erdiklerine tedir. Seçilmış üç davadan hareketle taraflar böyle iddialarda bulunsalar

"TŞS. 1963, ı.j/B. ve huı.ur-ı hasm şart olmadığımı binaen


Trabzon'un 11-ech'ş-şahiıdc meclıs-i şer'de h.iı.ır olan
Büyük liman Kızılüzum karyesi stik.inlerinden Sa�ı�lu
nahiyesine
Molla Ali lede'HştıMd ikı yüz otuz dört
ballı Doğanlı
kOyünden
tanhinde bir Cuma günü işbu Osman'ın oğlu
Çepniollu Hasan'ı üç ay on sekiz günlük iken Şarlı
Memiş bin kaıyesınden Krthüda�lu Hafız'm zevcl'Si
Hfiseyin ile evli Facrıra dört buçuk aylık km Havva ile
olan Havva bintl
beraber ikisini bir kucakta lrdii'a eylediğin!
Hafıı Ahmet'ln
sördlim ve Korkudan karyesi ahahslnden
nikahlarının,
daha ön ceden Haralcıotlu Mahmud dahi merklım
Hasan bin Osman'm oglu Hasan'ı üç ay seldı gunlük
Osman ile Havva iken tarih-1 mrıkuredc merklım Hatız ın '
arasında mevcut
zevcesi Faırna kendi kuca�ında irdii'a
ve sahih bir
eylOOıgını gôrdum deyu takrir ermeleriyle
nikAh bulunması
sebebiyle şiihidin-ı mezbUrln merkümenrn Mnesınc

geçe.rslz üçer dörder saat mesafe karyelerden ve


olduğuna dair merkümeye ecnebi kimsenelerden olub
Trabıon Şer'iye sabilerin tbtidii-yı ıevcllüdlerini bilmeyerek
Mahkemesi
vakt·i lrd!'ada sfnnlcrini bılmelennden
karara.
ve merküme Havva meclis-1 şer'de ise
de ta'yın edemediklerinden şüphe Arıza
olma�la fukiıhiinın el·k!dı inşA-1 yecmeü
beyne teıkıyeıU's·sırr ve ınşai k
i tifa
bc-teıkıycıü's-sırr kavi-! şcri eri illere
O
işbu ııam-ı şer'i mucibince amel olunmak mcıbür Osman benimle Tirebolu hakimi mcrkümiın Strren ve alenen tezkıye
dcyu yazıldı. Fi ı ı M ıı;ı. muvlicehesinde mcrküme Havva dahi oltınduklarında merkumlar adil olmayub
Ma'rüı:-ı abd-i dfü-yt devamciı:y·ı hiiıire olduğu halde ıerafu'-i şer' olunarak şahadctlerl lcrıi-'yı garez ve husumetten
devletleridir ki, on ahı seneden beru meıbüre Havva oğlum ibaret iduğünü rhbAr etmeleriyle cerh
merkum Hasan'ın menkQhasıdır deyu olundukJarından şatıadetleri be-hasbe'ş­
Buyuklıman nahiyesinde Doğanlu karyesi
dav'a ve muddeAsını beyyine He isbAt idUb şer' makbule olmayub mezbUre Havva
ahalisinden Çepnloğlu Memiş bin Hüseyin
mucibince hükm o huccct olunmuş ise de hükm-u siibık uıere merkum Hasan'ın
ıarar-ı devletlerinden ıa'yın buyurulan
merküme Havva mezbür Hasan'ın redian tahı-ı nikahında bakıyyc iduğu huıur-ı
mübaşir kulları ma'rifeılyle hasmı Şartı
kıı karındaşı ldUtQ ma'lümum olmagla fiizu'n-nur-ı iılılerine Ham olundu Baki
karyesi sAkınlennden Keıhüdaoğlu Hasan
emr hazret-ı velfyyu'l·emrındır Hurıre fı
ıarafından vekll· I müsecccH şer'isi olan el-yevm icr3·yı iktiıAsı matlubumdur

babası OSman bin Omcr nam kfrnesneyl dedıkde bu surerte merkum Memış'in 9 M 251.

mahfol-1 şer'Uila ihzar ve ledc'l-murafaa hiklm-1 mumaileyh muvkehesınde nıkah-ı işbu ilamda ıslmleri mestür olan
ıarih-i ilimdan yıprmı üç ay mukaddem evveli beyyine ile sclblt ve hük.m olunduğu şlihldlerden başka Karabıçake>glu Ali ve
işbu hiiıiratu'l-b11-meclis Hafız Ahmed tkrArı ve IA-ıecevvuz nikih ı menkühatü'l­
- Çubukoglu ve Molla Keleş nam klmesneler
kerimesi Havva'yı şuhüd mahzarında gayr fehvası üzere nlkih·ı sant batıl olub huıur-u şer'de şahadet eylediler ise de
teıevvuç ıdüb bir müddeı beynimizde eI\'.\c mezbUr Memış'in merkUme Havva'da şer'an şahideıleri makbülc olmayub redd
muamelesi vuku' bulmuş iken merkum alakası kalmadığı derkir se
i de redA'a olundukları işbu mahalle kayd olundu Fi
Hasan'ın vekiH müseccell olan babası maddesi umür-ı haseblyeden olub dava tarihü'l-meıbıir
m
o

ıl.ı ıddianın hukuki temellerinin açık, Bütün bunların yanı sıra aslında dan çıktığı gibi değil de, oldukça kısa.
ı.ırı ışmasız ve şüpheye yer verme­ dava konuları Osmanlı döneminde öz ve standartlaştırılmış ifadelerle
ye'! ek derecede saglam delillerle aıle oluşumu, ıaranar arasındaki aktarmışlardır. Bundan dolayı mah­
1".1ı.ıtlanması gerektiği ortaya çık- tartışmalar. evlilikle ilgili bazı gele­ keme kayıtlarının aile ve toplum ha­
111.ıktadır. Bir tarafın süt kardeşlığl nekler ve mahkemelerin konulara yatındaki dinamikleri anlamada bizi
ıddıasıyla ortaya çıkıp başka birinin yaklaşımı açısından oldukça önemli pek çok yönden mahrum bıraktığı da
yııvasını yıkması kolay değildir. Bu örneklerd ir. Ancak ne yazık ki, kadı açıkça hissedilmektedir.
,ır,ırla yalancı şahitler yoluyla dava lar mahkeme sicillerini hazırlarken ABDULLAH SAYDAM
1 oıı, ınmaya çalışmanın ilginç örnek­ ıaranarın lddıalarını veya savunma­ ERCiYES ONIVERSITI:SI
EÖtTtM F"AK0LTESI
lı·rı de davaya yansımıştır. larını, şahitlerin ıfadelerıni ağızların-

M• ruz-ı ab<H deli yı devimciıy·ı


ılı·....ıeılcridır ki,

ı111b-1 arı-ı Ml·I meRüm Molla Ahmed


r· ıın kımesne zevcesi Hayire binli Mustafa
ıw11 h:uun uııı ba'dct'l-ıarifö'ş·}er' davA
�· ..u�u·ı. bcyAn vekıl-1 müsecccl·ı şcr'i
chı u halde vekaleten meclis-ı şer'ı şerif·i
IAzımu·1-ıeşrirde ıhzlır eıtlrdlğl metn-1 an·ı
hllılı· mesıur KOşehoğlu Hasan bin ômer
ııım kımesnc muhıannda lede'l-murafaa
l)htı hüzlretu bı'l-mechs tahminen on bir
y ı)ında olub muvelc.kiltm merkümenln
ı·"' ı s.tbıkındtın Msıl olan sagire kızı
ıı.ıv\'ü binli Süleyman nHm sagircyl merküm
lııılıı vı arz.ı Mide mestür dört şahıs ıle ber-
1ıhıb ı�fal ve sagtre-ı merküme uırarından
•d.ılı·ı-ı gayr·I sahıha ile merk(ım Hasan'a
ıı·ı-.k yollu akd-1 nlkAh etmeleriyle akd·I
mrAlırun fesadına mebi muatrı şer'isı ıcra
ııhııuıldk bi'l.velciile maılübumdur deyu
lut dı dda'vA ve's·suAI meri:üm Hasan zımnında ıarahndan kanndaşım merküm vekıl·ı mericiım dahı deran ıasaddi ctmetin TŞS, 1965, ıo/A.
I'"\' bında merlcümeyl ammısı ve velı�yl Hasan'ı bi'Hevkil akd eylechm cleyu def ile merkfım Hasan dahi erb&IJ..ı vul:üfdan Ha·V\la binti
ıılrı ı,. olub Oersatldet'tc bulurum Mchmcd mukabele etmeğin merkO:mede bu!Oğ alAmeıl bade'ı·ıahkik merkfmıe ol-vechlle redAan Süleyman'tn

Vuıh. bin Köşelı�lu Ah nam klmesne


Kıişelloğlu
olma<hiını kabileltt ihbdr ve kendısının mahrcmı old�nu huzüru-ı şcr·dc ıkrir
Hasan bin
hıl 1 \'t'l.iye tımhden dokuz ay akdem bulltga tahammülü olmadı�ı derle.fır olub ve itiraf eımegın mln·bA'd hUrmeH redAa
Omer'ln kı:ı
lıcı t dct'te Selimiye kışlasında cemaaH ancak Dcrswldct'tc bcr·vcch·i muharrer vcl· mebni nikahla merkümeyl alamayacağı �I Selôme
rnu�tı mahıannda bana akd u teıvic ve yi akrebımn akd eylechginl vekil·ı merküm mert.um Hasan'a tefhim ile ilzüm olundu�u tararından
lıı, ıı dnhl kabul ve rcıcwüc ıdub bundan Molla Ahmed lnkir eyledlkden başka bı'l·ılıımas huziır·ı alilerine nam olundu emzirilmesi
it\ ıın mukaddem m erk üme b81iga oldum merkfım Hasan'ın kız karındaşı Selime nam Bikıyyu'l�r men lehO'l·emrındlr sebebiyle
ılı )'U 111rMına bi naen nlkiih·ı sAbtkı lcizeı hatun merkOme Havva'yı ırdAa eyledi deyu Fi7S 26o birbiriyle
evlenemeyecek­
lerine dair
Tralnon Şer'lye
t•h'"'"''"a Osmönh hukukunda t."$ilS olnn yarıı of Cyprus. ıo;eo. 16,.0', Sıudıa l61amıca,
7'J (199}). s ı9;·ı6r. Modeline- c. zıırı
Mahkemesi
hıllı:cın �r'lyt!.�C'lll ��). 11)62. ıl• huturunda nıkihın kryılm.ıısıdır Cohn lmbt:r
ı,1111/onn ô:u lluldjar ul Ccvlbt, Şerıamın Kanuna, Çcv Muncz.a Bcdır, ·Geçinemiyoruz: �ıa Yuzyılda Kadınlıır ve karan.
tı-lı·�urcnlcr_ Ncvuıı Akatıun, M Sadık lstanbul 2004, S.IJ> Dror z,·evi, i'ud1J6, I]. Hul", Mod,mltfmtnln t:ıısındı 06manlı
Anbr.tı lCJ7Ô, S..lll. Jtlzyıldo Sır O&manJı Saneagındo Top/um Kadınlan. EdılÖl'c Madehne C. Zılh, l�ıınbul
bıll• •{ın bla. Şevket Pekdemır, *Anne t..'t' O:onomı � Sıerpıl Çatlayan. lstanbul zooo, s 2$ı·z8J. lneı Sak·Aloaddın AköZ.

•ıı ıımıo Fv\eonnw. Entclı OlurıunM Ş.ırtlan·. Z000,5.201 'Osmanlı Toplumundn E\'hhtın Karşılıktı
, ,, llMllt' Turi:ıMt Srudlt.\, Xl/17 <ıoı6). Trabzon Ştt'iY' MahktmHlne ınukll eden Anlaşma ile Sona Erdiril�t Muhlla'ı (18
b6y� bk davada hlkım nıkihm fHhlne karar YIİ2}"1 Kony• Şft'tye SıcıUenne Göre)". kfc.-ut
hn •t· Ebu Hanıre·ye �rtdir Balı vmnış:tır �. ı96s,. ıs/• <ıs ZtlhK'.C't" ızsq l 16 Onıııtr6lrt6ı Tul'tlyot ArQ4rınna/an Otf'!ı&ı.
ıoı hı·ıı ımamlan ıse sur�nın ıkı yıl oldui,u d Buna da�r fctYa JOylcdlr "Veli.
Ocak 18..
. 15 Cıoo,.>, s.. 9H,.o; Kwnm, lsmall:ıı. yilıyllda
c-11 ,undedırler Konunun muhıchr yön)ennt­ baba y•hut bOyQk bablı olmadftına '6tt. Osmanlı Toplumunda Boş,aınm1 HMiisl:leri
ıt ııı ıeotuŞ Y' tanışmalar hk. bb. Davut \o'I� kı. \illide yahul t\Al.ım olsun. rı nıkıih (Ayınıiib ômett: Taliık, MuMlı'a v' Trinlt
111 ı lbU H anır, nın H a raml ık �uran soı r. Gozianıcp Onıvtr&lfe&ı So6yal Bıllmler
-
esao;eo sahıh olmayı p l'tCr nkıd mchn mısıl ıle

l ııı ,, Muckleıl Konusundaki GônJŞUnün ve lwrüne vnkı olur �sc sahıh vt' lakın sagır Dtrsı"ı. ıoJı<ıoıı>. s..)71·•00
lr ·Hı:ndınlmnı", Bılımnamr. 'IXVlı <ıorı>. v' sagk' tçın, -bulf9 ttdıti� hakime JŞS. ı(}bJ. ı,.tb (9 Muhil""' ıısı l 7 Mayıs
. ,. nıkihı resh eılirmek, muhayyf'rhtı �hıl olur� 1R3s) Rıı karar gerf"tırın· anwl f'dılmı"ilf'lt'
l ıl ıt1 kıuıplannda önemli bir bahis olarak Mehmed Zıhnı, Hımer·ı '61dm, Ocüncıı Kısım, dıur 1 1 Muharrem usı ınrıh vali buyruldusu
'' ı .ıı..n nıkAhm şanlan. s.ıhhaıl, mehir, S )>. yazılmışur.
naraıca
ıuı !I lıısıt kılıtn haller, boşanma, Kadının kocasından ıyn1mak lsıtmesl ıo leslie Pelrc,, Midi.: Oyun/an. 1540·
ı•t•t huwslar hakkında nvnnııh bılıt hahnde birtakım mali haklarından (mehr-ı 1541 o�man/ı'da A,yntnb Mahlcemr61 ıoe
1\ ı lılı Ömer Nasuhı Bılmen, Hui.ıd:ı mueccel. ıddeı nnfokası, mcuneH sOW Toplum&a/ Cln6�1. Çcv. OlkOn Tansel,
hl ıııyye ııt l.Uılahatı Fıkhi_y)t ol:amıuu. gibı} vazgeçerek, kocasının kabulü ve lsta nbul ıoos adlı kapsamlı eStrlnde sık
il f ınbul (ıarıh.W, Aıı.\/Jdo-prdll: /6'6m mahk,menln kararıyl a bo$8nması ışl,mıne sık bu ıan. sorularla ootuşurk'" sicillerin
M frlôUÔ)'• lfındO')f'. Ter Musıafa Efe, muhllu veya hul' denılrntktedır Bu yolla sıandart yaıımıarnndan dolayı aradıtı ct"Vnbı
11 ıı l'fnaıl Koralwya, il, Atık.:ırn Crıınhstz), �nm..ılıırn daır Osmanlı mahkcmclermdekı bulmamaktan den yanmaktadır
' ou. Mehmed Zıhni, Hlm'H l.ıldm.. uvxuıamalar haklonda bazı araŞtıntı41ar için ıı TSS. ıq6s, ıo/a (7 Sar,r ubo I rt Şubat ıBW
'41 ılthaı L'f Mutan:ıi:ar, Oçonciı Krsun. bkz.. Ronald C. J'"nlnçi. *Womtn in EAr1y ıı Nevzat Alı:altun. ls!lm fıkhı ut HuhıJ:uno Aiı
l , ııı 1957. Aynca şu eserler� de bakılabıhr 171h Cenıury Otıoman Jodidal Retords The ıa99 reflJO, Anbra ıcm, s .t.49
ı ın tt.ılıl. IJlim ue 0.&mnnlı lfulrukunda Sharıa Court of Ottoman Kayscri".JCSllO. 11 frrdvti.)'ı llındlY.)'e, ıı. s ıs1
37
I ,,.rmr Konya 1988 Aydın H Akıf, islim XVllllı <ıcns). s..sı·ıı.&. Ronald C. jrnninıs, 14 Ah BardakotJu, ·BuJuf. DIA. vı . ls1anbul 199:z.
ı ılı .uı� Hu.blb. lsuınbul e98s 'OIYOIU tn thıt Oııoman Sharla Court S..41]"414- -
-

SIGIRCIK SUYU ŞEYH L· ERİ


� HÜSEYİN GÖCEN

1
-
Nübuöun büyük çoğu n luğu tarı m l a geçinen ve m a l i kay nakla rı 'bu ü retim biçi m i
üzeri n de yüköelen Oöm a n l ı i m p a ra torl uğu teba aö ı n ı n ö ı kça ka.reııtaeıtığı tarım
zara rlıöı ca nlı. çekirgelerdi. Sığırcık Suyu Şeyhleri. A nkara m erkezl i bir dergah ı n
üyeleriydiler ve görevleri vergi m u abiyeti kareı ı l ığı n d a eıehirlerı v e t a rı m ü rünleri n i
çekirge i6tilalarına ka reı ı koru m aktı. Dergaha e6a6 varl ı k öebebin i kazan d ı ra n
"6lğırcık öuy u " A n a d o l u ve çevre bölgelerde kareıılaeııla n çeki rge iötila6l ile b u
i6til a n ı n ya ra ttığı ö o ru nl a r içi n çöz ü m olaca k b üy ü l ü b i r w ol a ra k h a l k i na n c ı n d a
y e r etmieıti. Bu g ü c ü ö a h i p olduğu d i n i-kariz m a ti k 60Y bağıyla perçin leyen dergah
eıeyhi n i n yaeı a m ı ken d i a d ı n ı taCııyan menkıbeye konu olm u�tur.

çekirge afeti dehşeti, kuruluşu yine


efsanevi bir hikayeye dayandırılan
ve bu yazının konusunu oluşturan
bir dergahın mensuplarının. Sığırcık
Suyu Şeyhlerl'nin zamana ve uzun
mesafelere yayılan öyküsünün ve ta­
rih inin de temelini oluşturuyor.

ruiHSEL SÜREÇ

Tarımın ilk ortaya çıktığı bölge sayı­


lan Bereketli Hilal'in eski uygarlıkları
bu savaşın tarihine ışık tutacak bazı
delilleri bizlere sunuyor. Tarımsal
üretimin hayatın devamlılığı anla­
mına gel diğı bu coğrafyada kalabalık
nüfuslu kentlerin yaşaması ve re-
Sığırak kuşu i nsanlığın ortaya çıktığı dönemler­ habercisi olmuşlardı. Bununla birlık- kabet halındekı şehır devletlerinin
sürüsO
den bu yana. hayvanlarla olan ilış­ te taşıdıkları salgın hastalık mikro- ayakta kalması için ziraatın devam-
hnps klleri ve onsan yayılmacılığının doğal buyla demografik düşüşleri hastalık lılığı, güvenliğl, idaresi ve yeterli-
mıYib«rtııtectl#T
ron\/Ci11�1 habitatta egemen hale gelmesi onsan kaynaklı ölümlerle pekiştirmışlerdi . liği zorlu şartlarla mücadele eden
arctuıecıural myths!
_,y ve hayvan birlikteliglnl şiddetli bir Çekirgeler kıtlık. kuraklık ve salgın toplumlar ıçl n karşılanması zorunlu
savaşa dönüştürdü. Uzun bir sure hastalık kaynağı olarak uğradıkları koşullardı.' Tarım temelli bu top­
boyunca tarım temelli beslenme ve yerlerde öngörülebilir felaket örün­ lumların ıarlhl bize çeşitli yollardan
yaşam idamcsine bağlı kalan top­ tüleri oluşturmuşlardı.' Bunun sonu­ bu mücadelenin devam ettirildiğini
lumlar yetiştirdikleri mahsulleri di­ cunda çekirge afeti tarım toplumları gösteriyor. Çeşıtll araştırmalar so­
ğer canlılarla paylaşma konusunda için ansızın gelen bir kabus olmuş­ nucunda, tarım ürünlerini korumak
oldukça bencil ve korumacı bir tavır tu. Nüfusunun büyük çoğunluğu için başvuru lan yollardan biri olarak
içinde oldu. Bu mücadelede insan­ tarımla geçinen ve mali kaynakları kehaneı ve dini törenlerin düzenlen­
lar için düşman kampındaki en baş bu üretim biçimi üzerinde yükselen dl!li ortaya çıkartılmıştır. Yaşanan
belası aktörse çekirge sürülerlydi. Osmanlı i mparatorluğu tebaasının kıtlık, kuraklık ve salgın hastalık
Bir yağmur bulutu gibi akın eden da sıkça karşılaştığı tarım zararlısı gibi olumsuz faktörler Tanrı'nın bir
38 ve geçuği yerleri mahvederek istila canlı. çeklrgelerdi. Bu küçük canlı- gazabı olarak görü lmüş ve kurtuluş
eden çekirgeler kuraklığın ve kıtlığın nın yarattığı efsanelere konu olan çareleri de dlnı veya ruhani yollar-
..

o
N
<la aranmışıır. Hitit, Sümer, Babil.
Asur, Antik Mısır, Pers, Yunan ve
Homa toplumları da dahil olmak
ınere diğer Mezopotamya kültürle­
rınde koruyucu büyüler ve tılsımlar
bulunmuştur.' Metafizik ananelerin
hutunüne bakıldığında bir "ruhban"
ııyesınin veya dini bir şahsiyetin ila­
hı yardımın sağlanmasında rol aldığı
vı• hastalıkları iyileştirme sürecini
yıırlittüğünü görürüz.• Bu tür vakalar
�ı·çmiş geleneklerden ve kültürler­
cl!'n günümüze ışık tutan faydalı ör­
rıı•klerdir. Şifacılar, tarım kültleri ve
ıılt•ılere karşı ilahi önlemler almak
ııııın süreli uygulamalardı.' Yaşanan
lııı olayların başat mekanlarından
hırı olan Anadolu'nun yerleşik top­
lıııııları benzer sorunlarla yüzleşmiş
vo• bulduğu çözümlerle hayatta kal­
ıtll)lır.
Soyu ve suyun çıkış hikayesine dair Aynı anlatı ayrıca köyde çıkan su Şeyh Ali
Semerkandi
\ı�ırcık Suyu Şeyhleri, Ankara mer- anlatıda ikinci halife Ömer, Türkis- kaynağı hakkında da bilgi verir. Bir
Tiirl>esl
1.ı•ılt bır dergahın üyeleriydiler ve tan üzerine sefere çıkar. Isfahan ve gün çobanlık yapan evliyaya köyün
hnp-J/www
•ııı t'vlerı vergi muafiyeti karşılı­ Şiraz' da çıkardığı sular bölge halkı- çeşmesinde bulunan kadınlar abdest seyhalısemerkandi.

�uıdıı şehirleri ve tarım ürünlerini


com!?Syf �6pı•FOTO
nın yaşadığı güçlükleri giderir. Bu su alması için izin vermezler. Bunun IC.t19ERAFlAR

ı •·kırge istilalarına karşı korumaktı. • 6ığırcık suyu" olarak adlandırılır. Bir üzerine asasını yere vuran Ali Semer-
ı ııı..,ıyenin çevre kültürler ve dini oğlunu burada bırakır ve oğlu bölge- kandi yerden su çıkarur." Daha son-
ıı ıplulukları farklı eksenlerden kese­ de yaşayan Türk bir kadınla evlenir. ra bu suyun olduğu yerde bir kuyu
ı ı·k lıır araya getiren baglantıları. de­ Ali Semerkandi'nin de Halife Ömer'in yapar ve kuyunun yanına kurduğu
�l)•'ll ve dönüşen ilişkiler ağı ve halk oğlunun bu evlilikten doğan torun­ çihliğl oğullarına vakıf olarak bırakır.
ııı.1111�larının anlatılarla belgelerde larından biri olduğu söylenir. Daha Bir diğer ilgili hikayeyse çekirge isti­
lı.ıy,ıı bulduğu örüntüsü; tarih, top­ sonra belgelerde göreceğimiz üzere lası, kuraklık ve hastalıklar hakkında-
lııııı vr tabiatın kesişiminde bir vaka bu sonradan önemli bir meşruiyet
o ılıır.ık duruyor. Dergaha esas varlık kaynağı olur.•
l'IH•bıni kazandıran "sıgırcık suyu"
Aııııclolu ve çevre bölgelerde karşıla­ Ali Semerkandi ve erkek kardeşi
ıl.ııı çekirge istilası ve yarattığı so­ Ahmed-i Kebir Semerkant, Buhara,
ı nnhı r ıçin çözüm olacak büyülü bir Horasan ve Taşkent' re bulunan med­
111 olnrak halk inancında yer etmiş ve reselerde eğitim alırlar ve hayatları­
ı ıı ı ı:ucu sahip olduğu dini-karizma­ nın kırk yılını dinen önemli sayılan
ı ıı.. '"Y bağıyla perçinleyen dergah yerleri gezerek ve Mekke ile Medine'yi
;ı•yhtnın yaşamı kendi adını taşıyan ziyaret ederek geçirirler. Bir gün kar­
ııu·ııkıbeye konu olmuştur.• deşler Halife Ömer'in mirası olan
kılıç ve asayı paylaşırlar. Ahmed-i
uı tt<JAH Kebir kılıcı, Ali Semerkandi de asayı
alır. Sığırcık suyuna dair inanç lsiam
1 tı-ı�.ıh günümüzde Ankara, Eski­ peygamberinin iki parmağının arasın­
ı ıııı,ır'da bulunmaktadır.' Dergahı dan çıktığı rivayet edilen suya kadar
ı.. ııı . ııı ve suyun çıkmasına sebep olan gider"' ve asada da saklı olduğuna
ı.. ııı Ankara'nın "Sadekaya" ilçesine inanılan aynı suyun tarım ürünlerini
r••dl'şt'n Şeyh Ali es-Semerkandi'dir. tehlikelerden koruduğu ifade edilir.
1 11111 ı449 tarihleri arasında yaşadığı Kardeşinden ayrıldıktan sonra Ali
ı ıvııyt•t edilir. Hayatının büyük bö­ Semerkandi Anadolu'ya gider ve ora­
lıııııuıııı "Kuzuören" veya "Şeyhler" da lslam'ı yaymaya karar verir. önce
ıılnı ıık da adı geçen köyde yaşadığı Alanya'ya sonra da Sadekaya köylü­
•llylı·nır ve evliya olarak kabul edl­ lerinin hayvanlarının çobanı olacağı 39
lıı Eskipazar'a gider."
-

Şeyh Ali
Semerkandl Hı. şeyhlerin kerametle iyileştirici güce
Camii ve Sığırcık
sahip olmaları dini şahsiyetlerin ta­
Suyu Kuyusu
nımlayıcı ortak özelliklerindendir."
hnp./lw­
o;eyhallsemctbndi Ali Semerkandi'ye ait tüm bu anla­
(Oın'""Syf•4lipt·FOTO
IC4l9ERAFLAR tılar diğer anlatılarla ortak noktalar
barındırır ve onların parçalarının izi
efsane ve hikayelerde sürülebilir. Bu
ana motif olarak adlandırılan ımge­
ler uluslararası olarak kodlanmış ve
lıstelenmıştır. Mesela bir azizin su
çıkartması bunun bir örneğidir.'' Ay­
rıca Ahmed-i Kebir' in gelen adamları
uçurması. Ali Semerkandi'nin yerden
su çıkarması Kur'an, Hadıs ve Kitab-ı
Mukaddes kaynaklı keramet motine­
rinden sayılmaktadır."

dır. Orhan Gazı olduğu düşünülen bir Hikaye kendi içinde daha sonra de­ Sığırcık suyuyla ilgilı bir kaynak da
Osmanlı hükümdarı Bursa'yı basan taylı olarak ele alınacak pek çok çağrı­ Sıefanos Yerasimos'un X-on•tarıtı­
çekirgelerin çıkardığı sorunlara karşı şım içermektedir. Ali Semerkandi'nin niY.)le ve Aya6obyıı C!Mneleri adlı
etkili olan mübarek suyu bulmala­ halifeye uzanan soyu kendisi ıÇin kıtabıdır. Kıtap genel olarak Fatih
rı için adamlar görevlendirir. Suyu sonradan yerleşeceği bölge ve ruha­ Sultan Mehmel'in lstanbui'u fethın­
Semerkant ve lsfahan'da ararlar. ni mekanında önemli bir meşruiyeı den sonra derletliği iddia edilen Bi­
Bu kışileri bulan Ali Semerkandi'nin ve güç kaynağı sunmaktadır. Dola­ zans ıarıhleri ve bunların ıncelenme­
kardeşi onları mucizevi bir şekilde yısıyla dergahı ve ailesi mübarek in­ si üzerinedir. Kiıapta Yanko bin Mad­
Ali Semerkandi 'ye uçurur ve bura­ sanlar olarak değerlendırilmckte ve yan adlı kralın şehri kurdurmasının
dan suyu alarak Bursa'ya getirirler. onların her türlü mali yükümlülükten ardından <lsa peygamber dünyaya
Suyun sorunu çözmesi üzerine sultan muaf tutulması bu dini şahsiyetin gü­ gelmezden öndeyin bin iki yüz yıldı)
bir ferman yayınlayarak Ali Scmer­ cünün olası bir sonucu olmaktadır.1-4 idris peygamberin öğrencilerinden
kandi ve oğullarını suyu çekirge isti­ Bursa'da ortaya çıkan kuraklık ve ve çeşitli iliml ere sahip Rukiye ismin­
lası olan yerlere götürmeleri karşılı­ Ahmed-i Kebirin mucizevi bır bi­ de Magrıp vilayetlerinde meşhur bir
ğında bütün vergilerden muaf tutar.'' çimde yaptığı yardım pek çok klasik kişiden bahsedılır.� Mağrip'tc bütün
Dergaha dair var olan belgeler bu anlatıda ve hikayede bulunan "kah­ ıılsımları onun bagladığı ve ondan
muafiyete dayanan mali yükümlü­ ramanın yolculuğu"ndaki "maceraya ustün kimsenin olmadıgı söylenır. Bu
lüklerden kurtulmak için düzenli ola­ davet" ve "dogaü6tü yardım" (veya kişi şehrin kuruldugunu haber alınca
rak yazılan dilekçeler ve dervişlerin ya�lı bilgenin yardımı) temalarına buraya gelir ve kendi hünerini göster­
istila olan yerlere gidişlerine dairdir denk düşmektedir.'' Suyu aramakla mek ister. Şehre gelip ziyaret edince
ve bu son grup arşivlerde bulunan görevlendirilenlere suyu vermesi. şaşkınlıga düşer ve adının anılması
belgelerin büyük çoğunluğunu oluş­ maddi anlamda da, "ık6irle dılnü{e. için bir ıılsım bağlamaya karar verir.
ıurmaktadır. Ali Semerkandi'nin tür­ sultanın şeyhe bahşettiği muafiyet Sonra altından bir nesne yapıp 'garip
40 besi Çamlıdere'de bulunan caminin de şeyhin 'iki dünyanın hüküm- ve acayip" sığırcık şeklinde bır tasvir
yanındadır. da rı" olmasının bir anlamda ona- yapar. Sonrası şu şekilde anlatılır:
Agzında bir zeytun çekirdeği aracılığıyla aktarıldığı düşüncesinin adı geçen ve çekirgeleri yemesiy­
koyub tizerını almasdan bcnd kanıtıdır. Ayrıca şehre gelen Rukiye. le bilinen Samarmar adlı bir kuş
ıdüp ol sığırcık şeklinde olanın yaptığı levhaya çeşitli peygamber ve ile karşılaşırız. Zamanın valisi Esad
agzında kodu, gene bir altından dini metinlerle Lokman Hekim gibi Paşa (1743-s7) bir grup dervişi çe­
bır lcvh düzdü idris pcygambc­ halk inancında önemli bır yere sa­ kırge basan yerlere götürülmek üze­
rın havaslarından ve lbrahim hip bir motiften beslenerek gücünün re Tanrı'nın bir lütfu olarak lran'da
peygambere inen suhufeden ve eıkinligini kuvvetlendirmiş olmak­ çıktığına inanılan kerametli suyu al­
hem Musa peygambere gelen tadır. Ayrıca ulsımcı lran'a gıderek mak için gönderır. Samamıar'ın yal­
revrat'tan içinde olan havaslar­ İsfahan'dan "Sığırcık Pınarı"ndan nızca. dervişler suyu aldıktan sonra
clan ve Zebur'a gelen esmalardan
vr Lokman hekimin hıkmetlerin­
clen ve bu esmaları cem'idüb ol B u ra d a ö o n d e rece karma9ık b i r b i ç i m d e çağırm a ayi n i
lcvhin üzerine kazdı. Ol sıgırcık
suretın getürüb ol kilisenın kub­ b u l u n a n ve hem olayda hem d e h a l k i n a nı9ı n da adı
bt•si üzerine muhkem berketdi.
geçen ve çeki rgeleri yem e6iy/e b i l i n e n Sa m a rm a r a d l ı
Andan dahi Acem vilayetinde
Isfahan nahıyesinde bır bunar b i r k u 9 i l e ka r9 ı l a9ınz.
vardır ki sığırcık bunarı dirler.
Nagah bir memlekene ki çekir­
�P olsa ol bunarın suyundan ne su alarak bunları kilisenin içine as­
ııılkdar gerekse alıb çekirgelik mıştır. Buradaki konuyla örtüşen
olan ol vilayete götürürlerdi. Şol biçımde bu suyun sığırcık kuşlarını
y(•rde ol suyu kim yere koyalardı, çağırdığı ve çekirgeleri helak ettiği
ol su ile gelen sığırcık ol yerde vurgulanmıştır. Ancak anlatıda bu
karar iderdi çümkim ol sudan inanç ve pınar Rukiye'den bağımsız
ıll·reye iletseler ol sıgırcık şol ve ondan da önce var olmuş olarak
l..ıdar gelürdi kim hesabın Allah sunulur. Bu durumda inanışın farklı
lıılurdi. Ol yerde olan çekirgele­ bir biçimde de olsa çok daha önceki
ıı helak iderdi. Pes Ruklya dahi bir zamana ait inanışlarla bağlan­
dıledı kim ol sığırcık suyundan tılı olarak yaşadığını söyleyebiliriz.
•!ollıre. Pes yüzıi ol etrafa eyle­ Ali Semerkandi'nin hikayesindeyse
yub yüz kumkuma düzelirdi. yüz suyu lran'da çıkartan kişi Halife
(iane andan ol yüz kumkumayı Ömer'dir. lslam kültürü içinde çı­
.ılub ısfahana vardı. Ol sığırcık kan öykü. kaynak ve anlatıyı lslam
'"YU olan bunardan her kum­ halifcsıyle başlatmaktadır. Her iki
'ıımaya beşer yüz dirhem su anlatıya hakim olan özellikse suyun
koydu. Hakkın kudreti şöyle cari lran'da çıktığı ve dinen önemli bir
oldu kını her yüz dirhem suya bir rererans kaynağı olduğudur. Ayrıca
,ılny sığırcık gelürdü. Her alayın Ali Semerkandi'nin de lran'da doğ­ "kuyunun oldugu yöne bakmadan,
ll('sa bın Allah bile. Pes ol yüz duğu ve sahip olduğu mistik güç de yüklendikleri suyla hiçbir kapının ve
kumkuma suyu getürüb ol kilise­ göz önüne alındığında lran kaynaklı bacanın ahından geçmeden ve hiç
ııın ıçınde zincirle asakodu. Her bir efsane ve inanç algısının varlıgı suyu yere degdirmeden" getirilerse
'ıımkumanın suyuna beş alay sı­ açıkça ortaya çıkar. baskın bölgesine geleceğine inanı­
�ırcık geldi beş yüz alay sığırcık lır.'' lran'a yapılan uzun yolculuğun
�ostantınlyye'nin dairesine ya­ Sonraki tarihe ait bir olay ve anlatı ardından kent halkı suyun gelişini
yıldılar. Şehrin dairesi sığırcıkla bizleri yeniden lran'a ve sığırcık su­ kutlar ancak sonradan görülür ki su
ıluldu.• yuna getirmektedir. Yukarda belirtil­ işe yaramaz ve Samarmar gelmez.
diği gibi sığırcık suyu her türlü böcek Türlü türlü ritüeller gerçekleştiril­
YııLırda bahsedilen alıntı sığırcık istilasına karşı kullanılmaktadır ve se de (Peygamberin kızı Fatıma'nın
•ııytı ve lran bağlantısı hakkında tarımsal ürünlerin korunmasında da mezarına gitmek, şehirde dini ge­
ııııt·ınlı bilgiler taşımaktadır. ön­ etkilidir. Bununla ilgili bir örnek ja­ çitler düzenlemek) hiçbiri çekirge
ı ı·lı�le bu inancın kökeninin Hrıs­ mes Grehan'ın kitabı Twllight o� the aretine çare olmaz.ı' Benzer bir uy­
ı ıyıııılıktan bile erken bir döneme Sa int6'te bulunabilir. Kitapta yazar gulama Kıbrıs'ta da yaşanır. Ronald
ıııı ıhlrndiğini anlatıdan çıkarabili­ 1747 yılı baharında Şam'da vuku bu­ C. jennings. lran'da mevcut, özel bir
ııı Şehrin kurulmasının ardından lan çekirge salgınından bahseder." suyun önlem amaçlı olarak çekirge
lılı ııeygamberin öğrencisi ve onun Burada son derece karmaşık bir baskınlarına karşı kullanıldığından
lııl�ısıne sahip bir kişlnın tılsım biçimde çağırma ayini bulunan ve bahseder.� Makalesınde Kıbrıs kra­ 41
l ıııA loması, bu gücün bir peygamber hem olayda hem de halk inanışında l ı il. james (1 460-73) bir Ermeni'yi
-

lran'a yollar ve "çekirge kuşu" veya sürü halinde uçan bazı siyah ve incelenmeli ve bu mucizevi su ile
"Muhammed'in kuşlan" olarak da bi­ kırmızı renkli kuşlar da gördüm ııücüne bütun adı geçen örneklerde­
linen kuşları adaya çekmeyi amaçlar. ve duyduguma göre lbunlarl kar­ ki kenı sakinlerınln (ister Müslüman
Venedik'e gönderilen bir mektup iki şılarına çıkan tım
i çekirgeleri yok ister gayrlmüslJm) bir inanç taşıdığı
Ermeni'nin lran'ın Lagusta kenıine ederlermiş. Bölge halkının iddıa­ gez önünde bulundurulmalıdır. Kıb­
suyu almak için gönderildiğini ve sına göre kuşlar nerede bu özel rıs ôrnegınde ilkinde başarılı olmadı­
suyun getirilmesinin ardından çe­ sudan oldugunu bilirlerse o tara­ �' düşünülen durumda ikinci bİr grup
kirgelerın ortadan kaybolduğunu ra doğru uçarlarmış.� tekrar su götürmek içın gönderilir."
ortaya koyar."' lran'a yapılan ıiyaret Hıç kimse, en azından kaynaklarda,

- el yazmasının kenarına not edilmiş ve Bu anlatı da Grehan'ın kitabında bah­ bu uygulamaya karşı bir çıkış veya
bir kilisede bulunan pınar şu şekilde sedilen hikayeyle aynıdır. Bir diğer ı�raz göstermez. Ancak yöneliciler
anlatılmıştır: destekleyici örnek de Ali Semerkandi açısından durumu ele alış yöntemi
ve sığırcık suyundan gelir."' Kaynak­ farklılık arz eder. Hem Şam örneğin­
Ben bu bölgedeki ziyaretlerime larda suyun bulunduğu yer. sahip ol· de hem de Kıbrıs'ta yöneticiler kera­
başlamadan önce hala bu ülke­ duğu mistik güç ve Tanrı'nın yardımı metli suyu beklemekle beraber halka
deyken Kıbrıs kralı tarafından su ile Ali Semerkandi'nin kerametinden çekirge yumurtalarını yakalamaları
almak üzere buraya gönderilmiş bahsedilir. Nasıl kullanı lacağı (gide­ ve toprağa gömmeleri için bir de yü­
bir Ermeni geldi ve ... ülkesine ceklerin belirlenmesi, suyun alınış kümlülük koşar.''
teneke bir şişede suyla beraber şekli, nasıl getirileceği, duanın nasıl
dönmek üzere, Taurts'e ITebrizl yapılacağı ve sığırcıkların nasıl gelip V.AXALAR VE BELGELER
geldi. Benimle beraber iki gün böcekleri yediği) detaylı bir biçimde J{AJCKIHDA
durdu ve sonra Kıbrıs'a gitmek anlatılır." Ayrıca. hangi böceklere
üzere yola koyuldu ki ben dö­ karşı bu suyun kullanıldığını da bu­ Osmanlı lmparatorluğu'nda yaşan­
nerken, Kıbrıs'ta aynı su şişesini rada bulabiliriz. Suyun getirildiği yer mış bu konuyla ilgili vakalar hak­
bir çeşit kulenin tepesinde, dı­ ve dua bize hem su hem de sürece at­ k.ındakl ilk kayıt 29 Zilhicce 99,Vıı
şan dogru asılıyken görd üm ve fedilen dini güç hakkında ipuçları ve­ Aralık 1586 tarihlidir. Belgede Çorum
yerli halkın dediğine göre bu su rebilir. Burada bahsedilen kuşun adı kadısına yazılan hükümde Üsküdar
sayesinde lonlarl çekirgeler ta­ Samarmar ve diğer dillerdeki rarklı bölgesinı istila eden çekirgelere kar­
rafından rahatsız edilmemişler. kullanımları da ayrıca sıralanmıştır. şı kullanılmak üzere sıgırcık suyunun
Ayrıca burada "Muhammed'in Rttüelin bu türden bir kutsallık için­ gönderilmesi istenmiştir. Sonraki
kuşları" da denen sığırcıklar gibi de anlaşılması tarihsel bir biçımde örnekler, kayıtlarda zaman atlama-

Sığırcık suyu
hakkında var
olan e.n esk i
kayu Çorum'dan
sığırcık suyu
getJrtllmesl
hakkındadır.

BOA A IOVNSMHM
UCAJ6v_OOl.14

42
iii
il

lııı ıyla ve ancak 19. yüzyılla beraber arasında Anadolu kentleri ve Balkan çe sonlandırılır. Nezaret tarafından Kırım'dan
seUp Amasya
ılıı11•ıılı olarak karşımıza çıkmakta­ şehirlerinin yanı sıra Orta Doğu ve düzenlenen yazı ise ilgili dilekçenin limanından
ılır Kuzey Afrlka'ya da seyahatler ger­ bir kopyası şeklinde hazırlanarak Yabanabad'ı
gelen
çekleştirilmiştir. Ayrıca gelenlerin de gidilecek olan mutasarrıflığa gön­ temsilcilerin
ı hnı,ınlı arşivlerindeki belgeler suyu memleketlerini istila eden çe­ derilir. lı.lnslz olduğu
ifln sadarete
ıliıı•r yapraktan oluşan bir dosya kirgelere karşı almak üzere Kırım'dan tahrirat (solda)
lııılımle dü·,enlennılştir. ilk ola­ iki defa geldikleri bilinmektedir. KJRJM'DAN GELEN HACILAR
HAT_oonz_
' ''� dergahtan birinin, çoğunlukla J.4J68_c_ooıoo
{H 15-l7-l'9'"ll-llJ8)
ılı·ı �ahın posınişini olan bir şeyhin Belgeler genel olarak standart bir Bu konudaki belgelerde iki kez
ı ı.ıııılıye Nezaretine çekirge salgınını formda hazırlanmıştır. Dilekçeler Kırım'dan hacıların gelerek sığırcık
Kınm'dan
lı.ılll'r aldıkları bölgeye gitmek üzere bir arı cümleciğiyle başlar. Sonra­ suyunu kendi memleketlerine götür­ temsilci
� ı·ndı lerine yardım edilmesi ve ilgili sında dergahın kurucu şeyhi olan mek için izin istediklerinden bahse­ yolladıklanna
dair tekke
ıııııııısarrıflığa bilgi verilmesi yönün­ Ali Semerkandi'nin, Halife Ömer'in dilir. l lk olayda (ı8ı:ı) bir grup dervi­ şeyhlerine
ılı· yazılmış olan dilekçe mevcuttur. temiz (!ahir)� soyundan geldiğin­ şin Yabanabad'a gelerek çekirgelerin yazılan arı-ı
mahzar
lkım ı belge ise Dahiliye Nezaretinin den bahsedilir ve ikisinin de ismin­ yol açtığı afete karşı bir önlem olarak (sa!da)
ılı:ılı mutasarrıflığa yazdı!lı bir müs­ den sonra bir küçük dua ifadesi ko­ sudan almak istedikleri anlatılır. Bu­
vı·ılde yazıdan oluşur. Belgelerden nur. Sonrasında Ali Semerkandi'nin rada sadece tek bir belge mevcut­
ıııı lıışıldı!lı kadarıyla dergah haberi Allah'ın bir lütfu olarak çıkardı!lı tur." Bu belge oldukça uzundur ve
ııldıkıan sonra suyu ulaştırmak üzere "mübarek su" (ma-i mübarek)� olan genel olarak yazılan arzuhal ve padi­
lııııırlanır ve yolculuk ile benzeri ko- sığırcık suyundan bahsedilir. Bu gi- şahın uygun bulduğuna dair yazıdan
ıııılıırda yardım almak için nezarete rlşıen sonra zirai ürünlere zarar ve- oluşur. Belgede Kırım'dan gelenlerin
lııılırr verilir.11 ren (muzırra)16 çekirgelerin nereyi kimler olduğu <Tatar taibe•inden
istila ettiği ve kimlerin suyu bölge­ orta boylu ve kö•e •akallı Salih.
lınp•ratorluğun geniş coğrafyası ye götüreceği açıklanır. Son olarak •arı bıyıklı ve uıun boylu l•mail,
ıı ınde pek çok şehir dervişler ta­ da gerekli olan yard ımın yapılması •eyrek •akallı ve e•mer Hacı Cbendi 43
ııılıııdan ziyaret edilmiştir. Bunlar (himmetlhimem)" isteğiyle dilek- ve •arı bıyıklı ve orta boylu Ömer).
-

Anadolu'ya gelışleri, suyu almak için için lsranbul'a gitmekten çekindıkleri !inı ifade etmıştır." Bölgenin genel
gerekli izinleri almak ıstediklerl anla­ söylenir." Bartın'a gitmek lçın belge durumu hakkında bilgı verildikten
tılmıştı r ,. Belgede Tatarların Kırım'a almalarına ragmen gıdip gitmedikleri sonra elçi lerın kimler olduğu anlatıl­
çekırgeler düştükten sonra Rusya­ açık değildir. Sonuç olarak dılekçede mıştır: Kırım lıeylerinden lslam Beg,
lılar tarafından gönderi ldiğınden amaçlarının sadece su almak oldu�u ulemadan ı\kmonia Efendi ve Salih
bahsedilir. Ayrıca suyu alabilmek belirtilir. Elendi. Arzuhalin sonunda eger suyu
için kırk beş kese akçe verdiklerını almak içın bırınl görevlendırmek şar­
de görmekteyiz."' isteklerini ıfade Belgenin özet kısmında suyu verme· tı aranırsa bunun diger gereklerle
ederler ve Yabanabad'a gelene kadar nin herhangi bir eski hükümle ya· beraber yerine gelirileceği güvencesi
verilmiştir

İ ö ta n b u l 'a gi decekleri n i ööyleme/eri n e ragmen dilleri n i ikinci belge Ankara'daki dergahın


postnişınınin yazdığı Kırım' dan gelen
bilen biri n i n dedigi n e göre Ruölard a n korktukları için uç kişiye suyun verılmcsı hakkında­

İ6ta n b u l 'a gi tm ekten çeki n dikleri ööyl e n i r. ki arzuhaldır .- Arzuhalde postnışın


Ankara mutasarrıfına Kırım bölge­
sini son üç dört yıldır çekirgelerın
ısıila eıtığinı ve Kırım beylerinden
Çöl çekirgesi
ve ulemasından gelenlerin suyu al­
htıps ell WllUped:lll
orı-wılJ fılcSGR mak istedıgı belirıilir. Sonrasında
llıy•nciPI
dergiihtakılerın durumu kendı arala­
rında görüştılğu ve meseleyi hakime
sormaları gerekıigine karar verdikle­
ri. hakimin de meseleyi adet olduğu
üzere ferman almak için lsranbul'a
sormaya karar verdigl söylenir. Bu­
nun üzerıne lstanbul'a bir arzuhal
yazarlar ve sekız gün sonra validen
durumun soruşturulmasını ve açık­
lanmasını rica ederler.

Bu konuda yazılmış son belge de


gelen elçilerin kendilerine su veril­
mesi üzere ıklncı belgede yazdıkları
belirtilen arzuhaldir.'" Belgede o yıl
Anadolu'da yaşad ıklarını anlatırlar. saklanmadığı ve eger Kırımlılar için çok sayıda çekirgenin memleketle­
Ayrıca bize köyde agırlanmalarından faydalı olacaksa suyun verilmesi ge­ rini istila eıılgi, hem insanlar hem
da bahsederler. rektiğı belirtilir." Sultanın cevabı da de hayvanlar ıçin yiyeceklerin mah­
su ısıeme taleplerinin kabul edildiği volduğu ve sonuç olarak kuraklıgııı
Belgenin devamında Kırımlıların çe­ yönündedir. Bu örnekten anlaşılabi­ ve kıtl ığın ortaya çıkıığı yazılmıştır.
kirge afeıine karşı aldıkları önlem­ lir ki. iki ülke arasındaki ilişkiler ve Bu durum yerlı halk üzerinde güç­
lerden birı olarak hendekler kazarak hukuki sureç ülkenin her türlü itiba­ lük oluşturdugu için Yabanabad'da
içini samanla doldurup çekirgeleri rını ve otoritesini korumak amacıyla bulunan suyun bu soruna bir çare
yaktıklarını söylerler." Bu uygula­ kullanılan bir araç haline gelmiştir. olabileceği, bu nedenle de ihtiyaç­
manın benzerleri başka yerlerde de ları ıçin suyu almak istedıkleri ve bu
uygulanmıştır." Kırım'dan gelenler lkıncl olayda da (1891) aynı ıstek yolda dergaha bir dilekçe yazdıkları
ayrıca oradakıleri kaç kişi gelirse mevcuırur. Belgenin başında bir belirtilır. Belgede talepleri üıerine
gelsin karantina altına almadan altı grup ulemanın" yaptıkları yanlışlar dergahın şeyhinın vermek istediğim
günde Kırım'a götürebileceklerini ve nedenıyle Allah'ın, bir ceza olarak belirıtıgı ancak hakimlerine sormak
onları ihya edebileceklerini de söy­ gönderdiği çekirgelerin üzerlerindc zorunda olduklarını söyledikleri,
lerler. Ancak dergahın postnişini fer­ yarattığı çaresizlik ve dehşeı nede­ onların da suyu alabi lmeleri için izin
man olmadan suyun "bir katresini" niyle Anadolu'ya geldiklerinden bah­ veren fermanın lstanbul'dan gelmesi
dahi veremeyeceklerıni belirterek sedilmişıir. gerektiğini belirııiklerl söylenir. Bu­
ricalarını reddeder. Bunun üzerine nun üzerine elçiler başkente bu di­
lstanbul'a gitmeye karar verirler. Fa­ Gelenler Kırım'da o zaman mevcut leklerini sunma cesareti gösterdikle­
kaı lsranbul'a gideceklerini söyleme­ olan Rus hakimiyetinden bahseı­ rini yazarlar. Rusların haklmıyetinde
44 lerine rağmen dillerınl bilen birinin mekle beraber Müslümanların iba­ yaşamalarına rağmen lslam dinine
dedıglne göre Ruslardan korktukları detlerini rahatça yerine getirebi ldi- bağlı olduklarını. kıtlık ve kuraklığın
kmdileri için bir zorluk yarattığını delerin arzuhali yazıya geçiren kişi dukları halde Bulgar makamlarınca
�ıırebılmekteyız. Eğer rıza gösterir ve tarafından eklendiği veya en iyi ih­ Bulgaristan'da dilenciliğin yasak ol­
ııın verirlerse bir kişi bile olsa suyu timalle biraz parlatıldığını düşünmek ması nedeniyle daha önce tutuklan­
ıılmasına razı olacakları ve bunun aşırı şüphecilik olarak yorumlanma­ dıkları ve oradan kurtarılmalarının
�ırım'da bulunan Müslümanlar için malı. Dönemin siyasi koşulları ıçin­ zor olduğu yaıılıdır.'° Ancak daha
lı11yuk fayda sağlayacağı belirtilir. de Osmanlı lmparatorluğu'nun uzun sonra, Bulgarlstan'a gitmek için pa­
süreli mücadele içinde bul unduğu savan başvurusunda bulunanların
ll11rııda elbette Kırım'dan gelenlerin Rusya'dan gelen ve Osmanl ılar için dergahın şeyhlerı değil, aynı köyden
lııı bey ile ulemadan birisi olması özel bir yerı olan Kırımlı elçilerin ya­ kışller olduğu ve sahtecilik yaptıkla­
durumun ciddiyetini ve Osmanlı ma­ şadıkları zorluğu aşabilmek için suya rı ortaya çıkar. Gerçek kimliklerini Ahmed Hamdi
�.ıınlarınca kendilerine izin verilmesi ulaşmada kullanacakları dili şüpheci gizlemiş ve kendi çıkarları için para ve Yusuf
Oede'nln Bursa,
konusunu ne kadar önemsediklerini bir yaklaşımla ve bu bağlamsal etki­ toplamaya karar vermişlerdir. Fakat
İzmir, Kale-i
�o\lcrmektedir. Ayrıca Rusya ege­ leri de göz önünde bulundurarak yo­ mesele ortaya çıktıktan sonra Bul­ Sulcanlye'ye
nll'nlığıne rağmen dinlerıne sadık rumlamak gerektiği açıktır. garıstan ile bir bağları olamayacağı gönderilmesine
dair. 1908 EkJm­
lıııw Müslüman olmalarını tekrar açık olduğu gerekçesiyle başvuruları Kasım (solda)
h·�rar belirtmelerini, zamanın lslam BU LGARİSTAN VAKALARI reddedilmiştir.
BOA OH
lı.ılılesı konumunda olan Osmanlı MKT__ol049_ooo6o_
•.11ııanına gözünde ona karşı olan Bulgaristan'a dair ilk belge" Bulgaris- Bir diğer belgede şeyhlerın Bulgarıs-
lı.ı�lılıklarını koruduklarını gösterme tan'a gitme talebinde bulunanların tan'da Osmanlı casusu oldukları Musa. Hamid
ve Musıafu'nın
ı ıılıııları olarak yorumlamak yanlış dergaha bağlı şeyhlerden olup olma­ gerekçesiyle gözaltına alındıklarını Aydın, Selanik.
ulınaz Elbette bu belgeler doğrudan dıkları hakkındaki karışıklığa dair­ görmekteyiz.• Bulgaristan'a zlyaret­ Yanya vt
sair mahalle
�ıı ıııılılar tarafından yazılmamıştır. dir. Belgelerde her bahar dergahtan lerınde Bulgar polısı şeyhlerı gözaltı­
gl)nderile<eğl.
11111111 daha önceki gelişlerine dair bir bazı kişilerin Bulgaristan'a gıderek na alarak sorgulamış ve bazı Bulgar­ 1909 ocak-Şubat
lll ' l�rde dillerini bilen bir kişi aracı­ suyu o bölgeye götürdüğü ve biraz ca belgeler imzalamaları istenmiş­ (sagdo)

lı�ıyla isteklerini belirtmelerinden da para topladıkları belirtilmiştir. Bu tir. Fakat şeyhler bunu reddetmiş, BOADH
MKT onµ l'IC)(ı6;...
ıııılıyoruz. Bu nedenle kullanılan ifa- sene de (190<;) gitmek üzere başvur- kitapları ve paraları alınıp sınır dışı

. ......
"'!-:'"" ....,.

: '-:'b� ..;,J' ;\
" �;w. � �� � �ı,;. ;.... ...., �,.,, ��.:.,<! ., � �
-: ' ...,�, ·'..:J
9'� u-'i& ;,;,�_, ;,,_ "' �,,� �./,,-� "�'.;,-..1)!.,t!
..

.;,_� ,;;;' :,.ı � ..:"!' �.. ·;;.,,f �;:� � �-� � �.;;.


. ... .•

;=�·�e)�. �.;.; ;� .. ,.,�""' ..fl.t· �..("İ.;::ı.:. .: �-'!i


.ılw-�'ııt- ': � .,.!.-:". ,.1,..o :,, �..;. �� w; -.':' ı.;. �·> .J.·., : .:"*

... ı; ;,..
;..J.�-

I n 45
-

edilerek trenle lstanbul'a gönderil- başka türden şeylerle de dolu olan otuz üç yıl sürmüştür. Meşrutiyete
mişlerdır. yükleri olduğunu düşünebiliriz. Za- karşı olan siyaseti nedeniyle böyle
manın koşulları içinde yolculuk sü- bir atfın yoklugu elbette makuldür.
Bu örneklerden Osmanlı Devleti'nin reci, konaklama vb. ihtiyaçlar göz Anayasa'nın yenıdcn yürürlüğe gir­
takıp ettigi siyasetin dönem koşulla­ önünde bulundurulduğunda yanla­ mesiyle beraber dilekçelerde mıllet
rına göre kendi gücünü korumak için rında giyecek, yiyecek ve belki dua ve meşrutiyetin yardımsever yöneti­
şekillendiğini görmekteyiz. Devlet içeren kitapların da olduğu düşünce­ mine yapılan övgüler göze çarpmak­
kendi vatandaşlarını kendisıne baglı si yanıltıcı olmaz. tadır. ômegın 6 Şubat 1909 tarihli
tutmaya çalışmıştır. Öteden beri uy­ bır belgenin başında "Cenab-ı llakk
gulanmakta olan bazı uygulamalar BELG ELERİN İÇERİGİ VE Y.O.PISI bu mülk ve milleti ve memalik-i
yeni koşullarda bir tehdıt unsuru mahru6e-i O•maniyyeyi ve millet ı
olarak görülmüştür. Bulgaristan'ın incelenen belgeler nispeten belli bir necıbe- ı O•maniyyeyl kaffe-i ek­
Balkan Savaşları arifesinde ve Birinci aralıkta olsa da (19. yüzyıl sonu ve ıo. dar ve ataı-ı 6ema vlyeden lıem i�e
Dünya Savaşı'na giden yolda toprak­ yüzyıl başları), özellikle bu süreçte ma '•un buyur6un Amin" ifadesı
larına her türlü girişten şüphe euıgı yaşanan siyasi ve toplumsal çalkan­ görülür."
ve gelenlere sorgu altında bazı bel­ tılar degerlendirildiğinde belgelerin
geler imzalatmaya çalıştığı açıktır. hazırlanışında da bu hareketlerin 6 Haziran 1910 tarihli bir diğer belge­
Modern devletin uzantılarının şüp­ yansımasının olması kaçınılmazdır. de de dilekçeyi yazanlar özellikle gu­
heli kişileri sorgu ve kontrol altında Dönemin koşulları ve baskın ldeolo­ rur duydukları meşrutiyet yönetimi­
tutmaya yönelık uygulamaların yan­ ıısi bır devlet makamına dilekçe su­ ne övgü sunmaktadır. Meşrutiyetin
sıması, müdahıl bir devletin arşıvın­ nan bır şeyhin ilk olarak duşünecegi adil yönetimine dayanarak istekleri­
deki bir belgeden okunabilmektedir. şeylerdendir. Dileğini arz eden konu­ ni sunduklarını söylemeleri durumun
Bu örneklerden şeyhlerın yolculuğu munda olan şeyhler alışılagelmış uy­ en bariz ispatı mahiyetindedir."
hakkında da bazı bilgıler edınmek­ gulamaların devamı için bazı kalıpla­
teyız. Öncelikle yurt dışı sayılan yer­ ra uyma zorunluluğunda olduklarının Bu örnekler degişen kurallar için­
lere gitmek üzere bir başvuru süreci bilincındeydiler Bu nedenle dilekçe de oyunu oynamaya devam etmeye
olduğu açıktır. Ayrıca her bahar dö­ mütevazı bir dilde yazılmalıydı. Bu­ çalışan şeyhlerin kıvrak zekasının
neminde Bulgaristan'a gitmeleri ve rada bazı örnekler üzerinden kimi bir yansımasıdır. Pragmatist bir yak­
su götürmeleri uzun süreli bir uygu­ sorunları inceleyebiliriz. laşımla düzeni devam ettirmeye ça­
lamanın bir ruııne dönüştüğünü gös­ lışmak o an ıçin atılacak en makul
termesi açısından önemlidir. Şeyhle­ 1908'dekı lkincı Meşrutiyeı'ten ön­ adımdır. Özellikle devlet bürokrasi­
rin giderken beraberlerinde para ve ceki dilekçelerde "millet" ve ·meş­ sine baglı olan bir dergah için devlet
kıtap da götürdüğü el konan eşyalar rutıyet" gibı kelimelere herhangi bir güvencesini arkasına almak bir var­
46 bilgisinden ortaya çıkar. Bu nedenle atıf görmemekteyiz. 1908 öncesinde lık sebebidir. Bu nedenle bu ince dil
şeyhlerin sadece mali olarak degıl, i l . Abdülhamid'ln mutlak yönetimi oyunları gerekli olmuştur.
..

DERGAHIN SONU dugu gibi kutsal bir figüre, bazıları da dir. Burada yapılmış olan. dergah
Samannar örneglndeki gibi sadece ve onun Osmanlı lmparatorluğu'yla
Dergahın sonu. ortaya çıkışı kadar mistik varlıklara dayandırır. Bura­ olan ilişkisinin basit bir tasviridir. Bu
mucizevi ve "kutlu" bir olay sonucu da ele alınan Ali Semerkandi örnegi dergahın siyasi güçle kurdugu ilişki­
olmamıştır. Dergahın artık aynı işlev­ de farklı yaklaşımlarla farklı türden ler. bize bir dergahın kendi varlıkları
le var olmaması Birinci Dünya Savaşı okumalara açıktır. ve devamı için bir güç ve etki alanı
ve mütareke dönemi koşullarının bir oluşturma çabası içinde olan diger
'onucudur. Mütareke döneminde Osmanlı tarihi açısından bu dergahın ana akım dergahlara ve tarikatlara
Anadolu'nun işgal edilmesinin ar· öyküsü böyle bir kurumun, gelenek­ göre, en azından yüzeysel olarak na-
dından yaşanan kargaşa ve sarsıntı selleşmiş adetlerin ve mitsel olanla
ııı mosferi içinde eşkıyalar dergahın pratikte olanın buluştugu bir çerçe­
ı cvresini kuşatmışlardır. Eşkıyaların ve içinde nasıl bütünleştiğine dair
ıı'l üste gelen saldırıları sonucu köy· bir denemedir. Bu türden bir anlatı,
tll' yaşayanlar ve Ali Semerkandi'nin çevre bölgelere ve onların halk ina­
ııılcsı dergahı arkalarında bırakarak nışlarına atıflar içermek durumun­
ll<1ndırma'ya göç ederler." Bu bilgiyi, dadır. Bunun sebebiyse bu dergahın
ıllill müdürlüğünün dergah sakinle· öncelikli olarak Müslüman ve lslami
ı ının köylülerle beraber saldırılar geleneğin bir çekim noktası olmasın­
\ıınucu kaçması üzerine ortada ka­ dan, lslam kültürünün egemen oldu­
lıın iaşe ve aşar ambarları ile tarlada ğu bölgelerden işaretlere ve benzer
�.ılan mahsulün en yakın askeri ve noktalara dayanmasındandır.
l.ı)c ambarına nasıl ulaştırılması gc­

"'ktiği konusundaki bir yazışmadan Günümüz Kızılcahamam yakınında


ıııılaınaktayız. Daha sonra göçenlere bulunan bu dergah bize Türk asıllı sıl farklı hedefler ve isteklere sahip Şeyh Ali
Se.merk•ndl
ııı· olduğu Bandırma özelinde yapı­ bir kişinin ikinci halifeye olan soy olabileceğini gösterir. Bu dergahın
Türbesi
ı.ıı ıık bir araştırmayla ortaya çıka­ bağı sonucu Anadolu'da nasıl bir güç avantajı devletle karşılıklı yardımlaş­
hup)lwww
' ıkıır. Ankara'da dergahtan geriye mevzii edindigini ve kendisini yeni ma ilişkisi içinde olmasıdır. Ortak bir seyhııltstmeri.d11d1
cont/7Syf•4fıp1·I01oı
Lılıın tek şey ise dergah binası ile Ali oluşmakta olan Osmanlı siyasetine mitin ve kullanımın hem efsane hem '419ERAFLAR

\ı•rnerkandi'nin türbesidir. nasıl eklemlediğini göstermesi açı­ de uygulama olarak çeşitli kaynaklar­
sından önemlidir. Onun keramet dan günümüze kalmış örnekleri bizle­
.flNUÇ re geçmiş toplumların farklı katman­
sonucu çıkmış olan suyu kendisini,
ününü ve ailesini her türlü kötü et­ lardan yaşadıkları felaketlere karşı
' \ı�ırcık Suyu Şeyhleri" ilahi olanın kiden korumuştur. Çekirgelerin istila takındıkları tutumu aydınlatması açı­
lıııyulü ve mistik yardıma dönük ara­ ettiği bölgeler şeyhlerin seyahat et­ sından önemlidir. Toplumların yaşa­
yı)ı konusunda yapılmış bir incele- tiği ve suyu götürerek dua ettikleri nan felaketlere sözlü ve yazılı olarak
111<' ornegldir. Kehanet ve muskalar yerlerdir. gelen birikim ve algı içinde buldukları
ıl" benzer inanışların halk inançları çözümün farklı noktalardan örtüşme­
ııı ""nda var olan farklı boyutlarıdır. Bu ve benzeri konular toplum, siya­ si bizi ortak algılar ve pratikler bakı­
1 ı ı rıhsel olarak kutsal bir suyun çc­ set ve din ilişkisini ve başta tarih ile mından bir tarım dıni veya inanışının
� ıı �e ıstilalarına karşı önlem olarak antropoloji olmak üzere araştırma varlığını sormaya itmektedir.
�ııllıınılması pek çok yerde ve an­ alanlarına yapılan katkıyı anlamak HOSEYIN GÖCEN
lııı ıcla görülen bir vakadır. Bazıları açısından önemlidir ve hakkında 80<'.:AZIÇI ÜNiVERSiTESi TARiH BÖLÜMÜ
YÜKSEK LiSANS ôlRENCISI
lıııııu Ali Semerkandi örneğinde ol- daha fazla çalışma gerektirmekte-

ltll•fllOTl.AR Bt!ltttn TIK Cilı: XLIV Sayı: 175, Temmuz 198o Suyu") Makalenin yazarı Ali Scmcrkımdı
Yaııcı, Serkan. "\zmıı Sancağında Çeklrı:e s. �n hakkında vcrdıtı bilKJICrdc Hüseyin A�ık'ın
Metleri {ı89H91,.)," Ulı.ı6IOn:ıl'Q.6ı Kılıç, Orhan. ·�ı Hatlarıyla Hastalıklar,* kitabı "Şeyh Ah Scmerkandı HaViltı vt -
�aromürMI Alp vt Kocaeli St-mpozyumu. s. 118�ız); Aunaca. Veli. lanrının G azabt Mmkıbclcn"nc aur yapmaktadır Şeyh Alı
t..ocaeli 1:016 s. a.9 Meselesi" s. ıoo--ıo8 Makale genel olarak eski Stmtrlcandl Ha.)·arı � MerıbMleri (Arık.ara:
Mıkhaıl, Atan Notııre and Cmp/re in inanışlar ve bu inanışların dini alıyapısına atıf llım yayınlan. zoo<(): BEO 1776 283195 1 1
Orıomon CSYpl, (Cambridtc llngılterel yapmakıadır. Thomas, Kcıth. "Rtllqlon and Anknrn vilayeH ı,>ell/e6i dfıhilinde
New York: Cambridıc Unıvcrsıty Prcss), the Decllnt o• Ma9ıc. • (New York; Oxford Jabonabad ka2a.dına rnuııit Şeyhler narn
tollSS ll·] UniVl"f'Sity Press, 1997) ss. zıB·ıı. 244 lcaryedt medtıın
Almaca, Veh "Eskı Medenıyel lerde Günah· Ali Semerkandı'nın hayatı hakkında Satırcık Suyu Onıcmtı sııesı), 6ının·I
Hasıalık lhşkıı.ı veyıı Taıırının Ga-ı.alJı Nııamcddin Ahmed b. Şıhab ed·dln Ahmed 6abıkada oldııgıı ml6Uhi BAO 011 ID
Meselesı- Atti'aro Üttı1H?T6İlt61 flohlyoı el-Baedadı (ö. 9f'i1 HJ tarafından yazılmış 102.20.1 1
taln1fle.tl !kryiAi, Sayı; 14, Erzurum 2010 s. ıoo bir menakıpname lstanbul BuyQkşchir Sıtımk Suyu (lntemeı siıesi) . BEO
!bundan $00r& 'Tannnın Gauıbı Meselesii Belediyesi AtatUrk Kııaplığı'nda mevcuttur ın6 28119';.1.ı pi�ud·yı ncal-ı ttbo ·ın
a g.e, s. ıoo- ı; Kılıç, Orhan. Cıık/çagdatı Mcnakıpnamcnın başlıeı *Menakıb-ı Alı haliJe-i 6tinH ctnaı,., rt6ııl·ı kıbriya
.Vokıncosa Genel Harlan.>!a Danyoda tıt cs-Scmcrkandı"dtr: Bcdahşi, Osman Ergın haıreH ômu-ül fansf: rad
ı yallahu anh
O&manlı l>tııletrnde Salsın Ho6talıklar, Yaımalan o6ıo 297 7 ıgı.7 1190 H. ı . haıttılen nıladlanndan l111b'1H 'infın
El.azıt: Fıraı Onivef'Sl.tesl, ıoo._ s. a._ 9ı Aslan. Hclımct Emın. "Sıtırcık Suyu* hnp-J/ Şeyh Ah u-Semerkandi hazrrılrn 6ıfırtık
<bundan sonra "Genci Haılarıyla Hastalıklar");
47
www.ekodcr orı/s!gırak-suyu-11.4666 (Erişim "ııyuna nıe'mur tııl6dından bulunan
Ona]. Ahmcı. *Hitıt Tıbbının Ana Hatları.· mrıhı: z6 Ekim 2017) (bundan sonra ·sıeımk ıo 8uhıırt, Vudu': µ,.6, Mcnakıb: 25; Müslim,
-
-

Fedail: 45.6: Ebu Davud. Mukaddime:s: (Kahire: Matbu'aı al-jam·ıyya al·Hısrıyyil 39 Bu <\t'fte-1 mu bıı� kede Ru.6.)'ıılu
Tinnızi. Menak.ıb: 6 li'l-Oıras.11 al-Tarikhiyya, 11:159), 13-4'te memltkttlerinırı el:6tri mııhnllerint çek/rgı:
Aslan, Mehmet Emın. "Sığırcık Suyu" (hı ıp:f/ bulunahılir. dil�mu� oldu §undan Ankııro l:aza6ındon
www.e:koder.org/sigirdk-suyu-1ı4666, 19 z5 jcnnıngs, Ronald C. The Locust Problem in 61Sıreık: 6U.}'ll alıp R:tı6.}cı mem/tkerlennr.
Nisan 2018) Cypn.ıs" Bu/ittin oı ıhe- School �b Oritnral söhinnd: üzre Ru.ıyalunun göndmnif
ız "Sığırcık Suyu" ond Atrlcan Sltıdied, Un ivcrsııy of London, o(dugu Tatar taıın.ın.den...
13 ·sığırcık Suyu" Daha fazl;ı bilgı için Cilt sı, No. ı (1988) s. ı8ı (bundan sonra 40 Bu .ıu kırt bt'.;' kı:M akçeyt cclb olunduquna
Abdulkcrim Erdôğan'ın kitabına bakılabılir. "Locust ın Cyprus") 4ı Bir l:aç ktn ha�r-1 hendek ıll' derunlanno
Şeyh Ali Semerkandi ı.ıe Sısırcık Sııyu ıf> A.g.m., s. z8z �aman ı!aw ve bu vcchıle ih rak-ı bU nnr
(Ankara: Reyhıın Yayınlan. zoıo). Bu hik.tyt' Z7 A.g.m, s. z8z-1 ttm14/n ıM de bir vedırlt! rııümkün.Qlmıtyıp
başka bir anlatıda suyun vcrılışlnin aramaya ıa Suyun nasıl ahnaL' ağı ve hangı dualann dahı ez;>ed oldu�n u ... hizcumlc ... lh}a
gelenlere Ali Semerkandi"nin Sursa'nın yapılacagı l nıe:rnet bağlantısında detaylı ıw belkı l:aıyecd: ınuclb-i i.tıtmaıuz olur.
çekırgclcr ıarafından ıstıla edıldiğını duyması olarak açıklarımışur: www.canılldereyaylasi. Ve Mı/ a.harltır 5ibi tırk9un 5ara11rina
Ozcrıne onları dcrg<iha çag,ırıp vcrdıii comf?Syf•15UcaUd•62(ibasllluıamc•U8Sxıı::
j/ beldetmeyüz cı!tı )tdl gun tarnamındcı
şeklın<ledir. Aynca TRT Oıyaocı TVde de EsXJjxlfrlfNıeXVudW4�YW1EsW51YSBVqVsw ka60.bamııa sötılrürüı ...
- Ali Semerkandı adına Abdülkerım Erdoğan 7W• (Erişim tarıhi 19 Nisan 2016) -42 Omc..-tın Kıbns'ta }'t-'fli halkın hendekler
ıarafından bır belgesel fılm yııyınlanmıştır. 29 Mehmet Yavuı Erler kitabında suyun kcızıınk çeklrgden burada yııkıı�mcJan
llgih yayına bağlantı ıçın: hııps://youtube. kul lanımından bahseder. Anoık yazar bahsedll ir. Yıldıı.. Bilal. "Ocmılı Çevresi
com/waı,ch?feaıurc·youtu.be&v·d"}EG6pukk5Y yô nıcmı yanlış anlamıştır ve suyun sı�ırcık Mikadelc" s. 7]. Halep'tc bcmer bir uygulama
(Erışım Tarihi: 19 Nısı:ın zoı8) Sır başka kuşlarını beslem<'k ıçın kullanıldığını ya1.ar. IÇin b.ıkı.nız: Yıldırım. Mehmet Ali. "lstıhılara
film de 1991 yılında Tevfik Fıkrcı Uçar Fakaı su kuşları çağırmak iÇin kullanılır. Daır Notlar- s. 544.
yôneunenlıg:ınde ·Aıı Scmcrk<ındi Hı./Nıycı Erle:r, Mehmet Yavırı.. O.ımanlı Devlet/'nde o Ve htr rıt kada r der-"a/iyyt_ye 'aıimf'I edtrlz
Hayır Akıbeı Hayır" adıyla çekilmiştir. Fılmi k"ural.::lı/r: ıre .l'.'ılfık Ola)lon (1800-1880). dem.•fltr l&e de dnacıadtte "o.ı:ımeıltrine
izlemek ıçin: hnps://youtu.be/Kfzn6r>rFKmM Ostanbul: Lıbra Yayınları, 2010) s. 90 Ru�)nludan hoı.ıı üzre olduklar ını adamım
(Enşım tarihi: ı9 Nısan zot8) JO jennings, Ronald C. "locusı in Cyprus­ merkum Jla.ıarı Aga kullan me-ıburlann
14 BOA OH lD ıoz.40.1.1 Sülale�); ttihin-1 ne�I 1 s. 283, 286 liMnl anndan lşltenlcrdc..-n tahkikeımış ..
farukly)eden. OH MKT ı797 ı6 ı.ı şeyhler 31 A.g.ın, s. ı8o-ı, ı8s. ı89; Yıldırım, Mehmet 44 işbu L61id ·ayı edenler ehl-l l<1lamdan olarak
karyesinde dl'lrı-i hak t "ıtımak $t)h Alı Ali. ·xıx. Yüzyıl Sonlarından itibaren Halep men" ve red ile cnub tıerflmrk bu kadar
t6·Semerk:aııdi lruddMe Mn-ahu'I &anıı Vllayeundt! Çekif"S(' lstılalarına Daır Notlar" ıejeııvü�ün yr·.ı ve nıahı u nfyeıle-ritıl
hazretlerin in kerameı-i al/yyr i kud.ıiyyeı­ )oımıal oJ Hl&fory Schoal (JOHSJ Güz 2014 Yıl muc/b DlacaSına nazaran ..
penahileri olan m a ·-ı mübarekcsıtırcık 7, Sayı XIX s. 538-42 (bundan sonra "istilalara 45 HAT7µ.3(768.A.. ı Cıs Zılkade ı)OS - z Tcmmu:ı
suyu denilen Daır Notlar'); Çekır_ge yumunalarının itlafı 1891). Belge bazı yazım hataları lı;crır. bu
ıs Bu kavramlar Joseph Campbcll ıa rafı ndan hakkında bir başka örnek de şu kitapta nedenle belgemn transkripsiyonunda bazı
The Hcro wııtı a Thou&and Face� adlı bulunabihr, Tamaıi, Sal im .j!ea r ot the zorluklarla karşılaşılmıştır. Yaıımn hatalar
kıt,ıbında tarihsel anlatılar ve büyuk edebi loCU6f. (Londra: Unlvcrsıty orcallfomıa içermesi yazarın ıecrübesı hakkında soru
çalışmalardan çık.ınlan hikayclcrın yapı ve Prcss. ıon) s. ıoz-ı 107·8, 110. 125-6, ı16 Bu işareti doğurmakıadır.
olay akışındaki eşikler ve önemli dönüm örnekte çekirgclcrın Birinci Dunya Savaşı <tb Clhamdillilla/H te'a lo şeri'at-ı
nokıalarında bulunan kahpl.ın ifade etmek sırıısıııdaki yıkıcı e:ıkllerını açık�·a gôrebihnz. Muhammed/ye- ıero.ıına mümantın6ı
amacıyla ıo. yü1.yılın ilk yıllarında ortaya (bundan sonrıı "Year o( locust"); Grehan, yok.dur
atılmıştır Yapı 12 aşamadım oluşur ve ı;enel james "Twiliı:ht" s. J: "Lcgend of Samarmar,• 47 HAT nı.34766.B.ı (n Zilkade 130R.
olarak Hollywood filmlerinde 8'h y<ıpılar s. 90 Burada yazar gayrımüslim mczarlıınna 4 Temmuı 1691).
halım.le kısaltılmış formları uygulanır. Burada ve mağaralara çckı11elerin gömulmc 48 HAT 732.3476IH.r (ı9 Zılkade 13o8,
anlatının bahscdılen kahplarn olan ı:öreli vakalannı anlatır. 6 Temmm 1891).
benzerhğı olayın yazarın çıkartlığı şemayla µ A.(DVNSMHM ıL bo.579 (29 Zilhicce 994. 49 Dil MKT 1000. ıı.ı.2 Bu belgcdckı aynı durum
karşılaşunlabilmesi açısından Onemlidır. ıı Aralık ıc;66) Burada sığırnk suyu içın ayrıca DH.MKT ıooo.ıı.ı.ı numara ve ı Recep
16 Russın, Robin U. Scrcenplay: Writms the Çorum'a referans vcrıl dıJını �mektcyıı. ıµ]. ı EyluJ 19115 tarihli belgede de geçer.
Plcıure (ı. basım) (Silrnan-Jamcs Press. "Osmanlı Oevleıı'ndc llaşerelere Ka!"Şı 50 Vama. ue Ralçıkdakl alaea k/amı ı
Cahl ornia, zoıi) s. 98-9- B.ır Onlem: Çekirge Suyu" makalesinde almak ve iç/e ri nden
biri orada bulu n an
17 Ay, Resul. "Anadolu ve Rumelt"de Dervış Alparslan Ocmır bu suyun çeşitli biçlmlerdc oglunu stımıek üzre pa.ıauan ı.ıtıh.ıall
Seyahatlen ve Kutsal Toplum için Gördü� çıktığı yerlerden bahseder, Konya ve ıı!ln ilmühaber söttimıüf olduklanndan
işlevler (13.-1,_ Yyr ôtekilerin Peşınde: Ahmet lran gıbı Belgelerden su k.aynaklanndım ve l:nıdi ltn �kirJt �t)hlennden
Yaş;ır Ocak'a Armag:an" ed. Mchme ı öz­ birinın Çorum'da olduğunun varsayıldıi:ı ohncıdıldanndarı bah61e . Her .ıene
Faı ıh Yeşil, <lstanbut Tımaş Yayınları, zoıs) gôrl.ılür. Ancak yavır makalede ı� su ilkbaharda Sıgırcık dua.ıı elnıtk vt bu
s. 312 kaynağı bulunduğunu ama belgelerde .ıureılt bi raz para ceırı· eylemek üıre
ıR Başgöz. ilhan. ·Keramcılerm Kökeni ve Uahsedilmcdiiinden isimlerini veremedığını Bulsari.ıtana 91d�n Sı gırcık fcyhlni bu
Yayılması" ôıekilerın Peşınde, Ahmet Yaşar behnir. Demır, Alparslan. "Osınanh bUretle altçe toplanılmak Bu/5ari4lana
Ocak"a Armağan" cd. Mehmet Oı - Fatih Devlctı'nıle Haşerelere Karşı Bir ônlcm: menınu · oldugu. clherle me'mu.rl11-I
Yeşıl. (lstanbul: llmaş Yayınları. zoıS) s Çekır_se Suyu" CRDOı1 Sayı 67 Yıl: ıoı4 s. 3;-7 mahcıllYt'
i_ ıaratından teı.ıklte ve hab.ı

35.2. 154 Parantez !çındcld Numara bu mıtsel JJ DH.ID ıoz.40.u () Haziran ıJJO, ı6 Hazıran edılnıtkdt ue bıınlı:ınn ıahlcyt,,ı için
eylcmın uluslararası kodudur: Ocak. Ahmet 1914) DıihiH llvada zuhur ettiğim istihbar birçok mufk:ıılaı çek.Jlmckde
Yaşar. (ü:/tt.ir Tarıh ı k'.ayrıagı Ola rak ettıkleri çekirgekrın der ve lıalesı ıçın oldugun u n .
Mnıakıbnamelcr (MeıodoloJık RırJaklafım) çck.ı11:e suyunu mu6la,,hiben o tarata 51 HR.SFR Hll'9· LI (17 Ekrm 1889). Sıgırcık
(ı. Basım) (fTK Basunevi; Ankara, 1997) s. 70 'cuimtr tdtcd1erirıden bah6 Ue feyhltrındtn Ahmed ilamdı ve ıalcbe-i
(bundan sonra Mtnakıbnamtler) ıavdlyelennı ı6fid"a ldtn;<.ıynı belge) ma ·., ·wumdan Halız Ma.hdum t:•endilerin
19 Ocak. Ahmet Yaşar Menal.:ıbnamcler, mübaregine lıamlltıı dt:r.ıaadtte gelmı.f bayramdan &onra ...Sotyadnn azimetlt
ss 71-2. 75, 79-Bo, 89 ve fil siinltr Ttk:jur dagı vt haV(l./j6mdt 8erko•ca ... Nikapoll ve lı
flOrkaryelennı
Yerasimos. Sıcfanos. Kondlontınıyye ı.ıt çekı rse zuhur emg; ıMihbar kılınmıf dola4arok ... rant ecm · edertk ... ıaht-ı
Aya&otya Ct.ıııne-/e-rl (La Fondalion de oldugtından teukije alınıp b� .sı1ne hab& .. . edildiklen
Constanurwple et de Sainte Sophie dans les 34 DH JD IOZ.20 ].I Slllale-1 tahıredeıı olup 60tıra jÜ.Ya ahalı·! mll.ıe/manın ızahatinl
tradıtions ıurques, çv Şinn Tekeli. (]stanbul . 35 DH ID 102.41u.ıı Suyla ılgıli ııyrıca •çck.ırge tollZif için eanib-1 /ıfil'fimct-ı �eyylreden
llcuşım Yayınlan, 199J) s. zo Cbund;ın sonra suyu· (çekil).<e suyuna hamilen OH ID cabU& .ııtaııyla s-ônderildiklt'ri ... ıahı ı
AynMj)O t:ıMnelrri) ıoı.40.ı.). keramtf ı bı'l-hudalan olaıı IMintaka alıtıarak Bulgon:o yazılmıf
zı YeraSimos. Sıcranos. ,o\Ya&otya [ı.ıaneltn çek:irse 6uyu OH ID ıoz..40.1 4' olarak da ve 6tnedalı imzaya ıeb ar
bir rok t!ı.ıral:
ss.zo-zı.. bahsedıhr. edılmifltrldede . . unzadan imtına'
12 Grehan, jı:ımes. Twlfl5ht ot ıhe Salııt&: 16 OH ID ıoı.40.ı.4 Suyun ku!lıınıldığı eıdrkler! eıh etlc ... ol mlkdor akçP./erl zabt
l'.ı.ıeoday llell5ion ın Oııoınan Syria arıd hayvanlarla ilgıli "cerahaı• (Zira·ara anı ed/lmel.'.lt btrober pcuapon ve kitablan
Pale.ııme (New York: Oxford University i a lt&I hakkında
olan cera harln def ve z dahi lhrak olunarak
Press, zoı-t) s. ı (bundan sonra 'iwlllght") OH ID ıoı.40.1.6). "haşera( (ha9eraı111 def sı DH MKT lJ}.2.Qs.ı.ı
z1 A.ı;.e. s. ı ve ıeııl.:i' emelıyle OH ID 102.40.1.8). "ettad0 Sl BEO J776.ı831qs.3.1 hu.ıu.4ilt muftehir
14 A.g.e, s. 3 Olay ve çekırgc isıilası hakkında (ı\rapça "çckırı:e"; cerad ı münıeflrenın bulunduğumuz me9rutlyyeı ı ada/er . .
daha fazla bilgi Grchan. james. � Le-gend iıalt6lçıin OH ID ıoı.40.1 u) "hayvanat-• hünneıen lr:l'maı-ı ıttlkarla nıy-ı niyaz
of The Samarm.ır: Parade5 and Communal muzırra" (hububata ıa·nz eden hayua.naı-ı edtnz
Jdenıny ı n Syrıan Towns c. ısoo-ıBoo" Pa&ı muıırranrn def ve ıenl:/11 OH MKT 54 OH.I UM.EK ı18.741.1 Sıgm:ık karyeM hey"eH
& Pre.ıenr. (2009) Sayı: zo4 (ı) Eylül ı009 E79'7·•8.ı.ı) ıfodelen de kulanılır lhtl.Jarıye.ılyle aha/i41 t"fkı.)"anm taıyık
DH MKT z797.18.ı.1
48
(bundan sonra "Legend of Samarmar")'dan l7 ue rııezalfmlnden azade olmak ... ı.ıe
Ahmad al -budayrl. Hawadılh dima6hq al· 16 HAT7JL14768.ı. (ıı Zilkade 12}8, harmanlan ve a'far anbarlarr yü:ı üstüne
yaıumına. ed. AhmııcJ ·ıaat 'abd al-Karim, s Ağust� ı8zJ) kaldığı ...
AJANS PRESS
Medyadaki Gözünüz
-

..

EMRAH SAFA GURKAN


İLE SÖYLEŞİ
AYŞE OZİL

E:m rah Saba G ü rka n 'ı n Oöm a n l ı İ m p a ratorl uğu 'n u n 16. yüzyılda Akden iz 'de özellikle
Haböbu rg i m p a ra torluğu ve Ven edikliler kar�ıöı nda gerçekle�ti rdiği i6tihbarat
baaliyetleri n i i nceleyen Sultan'ın Casusları: 16. Yüzyılda i stihbarat, Sabotaj ve Rüşvet
Ağları adlı kitabı geçtiğim iz yıl yayı mlandı ve kıöa ö ü rede 5. ba ö kıya u la�tı. Akdeniz

tarihi, erken modem dönemde merkezile�me. d i n ler ve m i l l iyetler a raöı geçi�kenlik


gibi a l a n ve kon u l a rı ele alan kitap ka r�ıla�tı rmalt bir a r�iv çalı� m a ö ı n a dayanıyor.
Doktora çalı�maö ı n ı 2 0 1 2 y ı l ı n d a Georgeto wn Ü n ivenite6inde ta m a m layan Gürka n.
h alen löta n b u l 29 Mayı6 Ü niver6ite6i nde öğretim üyeı\ i olara lc ara�tırm aları n a deva m
etmektedir. Oöm a n l ı tarihçileri ile yapı lan ööyle�Uere daya nan ue � i m d iye kadar
Oöm a n l ı tarih i n i n çok çe�itli kon u l a rı n ı n ele a l ı n d ığı "Ottom an Hi6tory Podcaöt"
(http: llwww. ottoma nhi6torypodca6t. com) web 6ite6in i n kurucu/ a rı n da n d ır.

temelıni oluşturan mukim elçiliklerin


de ortaya çıktığını görüyoruz. Artık
her geçen gün profesyonelleşen bu
elçilerin görevlerinin önemli bir bö­
lümü casus ve muhbirler vasıtasıyla
yabancı başkentlerde bilgi toplamak­
tan oluşuyor. Bunlara "şerem casus"
demeleri boşuna değil. Zaten Os­
manlılar da dahil hükümetler ılk mu­
kim elçileri kabul etmekte bayağı bir
nazlanmışlar: sistemin oturmadığı
yıllarda bu elçilerin çOğu kez casus­
luk suçlamasıyla sınır dışı edildiğini
görüyoruz.

Mukım elçilerin hükümetleriyle dü­


Emrah Safa zenli yazışabilmesl içın bir posta
Gürkan
sistemine ihtiyaç duyulduğunu da
16. yüzyılda Akdeniz'deki istih­ Aslında bugünkü anlamda modem unutmayalım. Yabancı topraklarda
barat faaliyetlerini Osmanlı ve devletin ilk nüvelerini gördüğümüz kuryelerin taşıdığı mektuplardaki
Habsburx devletlerinin merke­ bir yüzyıl 16. asır. Askeri teknoloj ide­ gizli bilgilerin düşman eline geçmesi­
ztleşmesl bağlamında ele alıyor­ ki gelişmelerin dayattığı Finansal ve ni önlemek için de krıptograrı (şifre)
sunuz. Erken modem dönem­ organizasyonel problemlerin üste­ ya da steganografi (görünmez yazı)
de ortaya çıkmaya başlayan bu sinden gelmek için hükümdarın hane gibi alanlarda önemli gelişmeler
nıerkezlleşmeyl nasıl tanunhyor­ halkından bağımsız bir bürokrasinin oldu. Düıenli olarak şifre değiştir­
sunuz ve istihbarat faaliyetlerini ortaya çıkmaya başladığı dönemler. mek ve ele geçirilen mektuptaki şif-
50 imparatorluk olma süreci açısın- Bu sureç ıçerısınde 15. yüzyılın sonla- releri kırmakla görevli özel katipler
dan nereye yerleştiriyorsunu27 rından itibaren modem diplomasinin kançılaryaların muhim birer parçası
..
o
N

:;
---... ·�
T • 'X ·� ..
,., ,, • }' , .1 � �
" " N
.1 t
"' "' .. ... .., .,. "'
rl ... <>f b "'" � a
ı. _., t• o
� � , ;<.
.. ,. _,

--
;,;
.. l' "
,, ,., - - =>
..
��-- "'
_,

,.. J• �;:. - ..
� .. I• ıu
.-,., - ıe
···-=-
,.._ ___
..
..
fi
"
/'
.�,.....
'r-o -
r,,
�- - /o t.

- ...
,, _._ ___
.1
- -- l• ,,..
...... - ·� ·..ı-
...., __ .. ,. Q_, •I QM. -
"""""'- - ..
., � " e- ,..._ --
." ..
Ay• 11 .,. ,_,. --

f-':.
B :r_... ____ ,. -
l'J!>..6
.,,. - ,. .,,.,;;;.- ..
fi -- - /" -
--- ,, "' .,....
·� -- " il
tt- ,. tfl., . f' 1- .tı
"v
�-- 7,,,_ __ ,.
1'1
•7'6#D--. -- ,; ?'
L Y' f'a."
�� ---- .. .. -- - ,.. ��"!r"" ,.
.,.____ :/lır� ?IGW
11� I' .r

- ,., ,..
.. - -lld- 'Rl�"1'w.. " ı·-
- �r ,,,_ __ ;..
·
" - tp, J, .., �
,,_
.,,,,,... ,,.
r" .
.. _,,,..,_ " - 71 t··,_""Jtwh
17 '�4.l.
J"
--q .ı--. ·ıı,11,,,.

� --
,, - ,.
7! 'J"�
ti- = "

'.'71.ifaM- - --

"r;-.> , _,,s.
.. :N , - ı.....:.
..- -- ., . ..
Y- -- .. ,.,,,"" ı·r-
� -- "
,,.
"'
,,,,,....
,_
-
,,. ____ - .n-.
,,,,.,_ · .. � .,,
t.1M Jır .-J,, cM '*"

�--- .... ..,. . ,,,_


"'
D ı:t -=- .:.- t �- - ,... _,_�s,-- . "
•])# ... o .,. ,...... ....;;_ � ıJtaıll.
tJJwo---
� --- -ol
•I
.., 'E:rı.�-
- -ı
..:1
,JAIV, .... _
.. .... _ _
__.,, r1e ?' - -
...
..
JA
.
,.wk- ;:.r::'
" .._,,,. �
:4 ;. ,;,. U-- fr'
.

� - ,,, ı..ı.. -----



-
:ı;:::.;.- _
-
,.
---

lı;ılınc gelirken, casuslarımızın oku­ istihbarat 19. yüzyılın sonlarına dek gün bu duruma düşüyormuş. Kitapta lspanyol
arşlvle.rinden
"''' yazma bilmesi de gitılkçe önem askeri bir mesele olarak kaldı. Bu Osmanlı istihbaratının muadilleri
bl qlfre
l.11anmaya başladı. Son olarak da bu yüzden erken modern istihbaratı Venedık ve Habsburg ıstihbaraıına anahtan
ıhııenlı yazışmalarla paralel olarak üzerine yazılmış kitapların en oku­ göre daha az merkezi ve kurumsal
ı:ı·lışen arşivcilik geleneğini unut­ nur kısımları başlıklarıdır. Bir sistem oldugunu savundum. Ancak, bu daha
ınıımak gerek. Bilginin daha özenli aradıkları, sadece hükümdarlar üze­ az verimli olduğu anlamına gelmiyor.
lııı şekılde tasnif edilme ihtiyacı 16. rinde durdukları ve istihbaratın bü­ Zira, tarih lineer bır doğru d�ıl. Sü­
yıııyılda belgelere karşı olan tutumu rokratik işleyişi üzerine eğilip ajanla­ rekli yükselen bir grafik yerine med­
nııl'l!ılı ölçüde degişlirdi. Aksi takdir­ rı ıskaladıkları için çok sıkıcıdır. Ben cezirler ve inişler çıkışlar düşünün.
ılı- bugun böyle bir kitap yazılamazdı bizzat ajanlara odaklanıp serhaddin Mesela. Konya Ovası ve Şam etrafın­
J.ttl·n. kendine özgü şartlarını ön plana çı­ daki köylerin 16. yüzyıldaki nüfusları
kararak değişik bir resim sunmaya 195o'lerdekinden çok da az değıldi ki,
ı rkl'n modem dönemdeki istih­ çalıştım. geçmişte herkesi kayıt altına alma­
l1o1 rat faaliyederinin modem d6- nın zorluklarını da hesaba katalım.
m·m istihbarat faaliyederl ile ne Osmanlı'nın Habsb� ve de Ve­ Teknolojik anlamda dahi sürekli bir
ı ur benzerlikleri ya da farklıhk­ nedik gibi Avrupalı muadilleri ile gelişmeden bahsedemeyiz. Roma dö­
lun vard1r? karyılaştınldığında bazı farklan­ nemindeki gemilerin ebatına, tonajı­
nın olduğundan söz ediyonunuz na bakın, bir de Orta Çag gemilerıne;
�uphesiz en önemli fark ortada daha ama bu karşılaşnrmayı "iyi-kö­ tekrar eski seviyeye gelmek için ıa 17.
dogru dürüst bir devlet yokken bir tü". "ileri-geri" ekseninden uzak yüzyılı beklemek gerekecek.
�11lı servis"ten ya da istihbarat teş- tuanaya çalışıyonunuz. Bunu bi-
�.ılatından söz etmenin zorluğu. An- raz açar mısınız? Aynı mantığı bugün bize modernliğin
ı. ık, ben esas kırılmanın Birinci ve ana şartı gibi gözüken kurumsallaş-
h.ııta ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Bu "ileri-geri" meselesi önemli. in- ma gibi bır faktöre de uygularsak,
olduğunu düşünüyorum. 19. yüzyılın sanların tarıh üzerine basil meto­ bunun ıo. yüzyıldaki etkisinin marji­
ıkıncı yarısına kadar diplomaılık bıle dolojik saptamaları çok önemli şey­ nal olduğunu anlayabiliriz. Bir işi en
ı.ım anlamıyla profesyonel bir mes­ lermiş gibi anlatmasından hiç hoş­ kurumsal şekilde yapmak her zaman 51
lı·� değildi. Yine, mesela Fransa'da lanmıyorum ama sanırım herkes bir en iyi metot olmayabilir; kurumsallı- -
-

ğın kompleksite ve yavaşlık getirdiği· ma sıkıntısı var. Kitapta hem Osman· bunları gerekli bağlam içinde analiz
n i ve mal iyetleri ar tırdığını göz ardı lı belgelerini hem de Avrupa'daki edebiliyorlar mı7 Yanlış haberi doğ·
etmemeliyiz. Osmanlıların merkezi elçi ve casus raporlarını inceleyerek ru haberden ayıklama kapasitesine
bir istihbarat ağı kurmaması ya da Osmanlıların Hristıyan dünyasındaki sahipler mı? Dunyada olan haberler·
mukim elçi atamaması gibi faktör· askeri, siyasi ve kültürel gelişmele· den zamanında haberdar olabiliyor·
lerin bir geri kalmışlık edebiyatına ri takip etmeye çalıştığını iddia et· lar mı7
kurban edilmemesi gerek. Büyük bir tim. Bu merak Avrupa'nın Do�u ile
finansal aygıtı yönetmeyi başaran ilgilendiği ölçüde degilse, burada Erken modern dönemde bilginin
bu imparatorluk 5·10 başkente elçi açıklanması gereken Avrupa'nın is­ ltareket hızını ve türünü bugü­
atamaktan imtina edip istihbaratını tisnai durumudur. Coğrafi keşiOerin nün okuYlJCUSunun gözünde can­
merkezi bir sistemle degil de kapu harladığı, merkezi hükümetlerin ku­ landırmak için neler söyleyebi­
halkları ve serhaddeki beylerbeyiler rumlarla destekledigi ve matbaanın liriz? Örneğin, "Roma nerede?"
üzerinden yapmayı tercih ettiyse, alt tabakalara yaydığı sürekli bir ilgi. gibi bir soru da bilgi ağlarında
bunun nedeni böyle yapmanın daha adeta bir tutku söz konusu Batı'da. 6nemli bir soru olarak yer ata ­
verımli olmasıdır. Fransa 'da erkekler arasında %47 ve l>Uiyor.
kadınlar arasında %ıiyi bulan oku·
Gerileme ve çöküş paradiynası ma oranlarından bahsediyoruz. Dış Bu tip sorular bence eski insanların
uzunca bir süredir eleştiriliyor. dünya ile ılgıli yazılan binlerce seya· zıhin dünyasına girmek açısından
Siz kendi çalışmanızı da bu eleş­ hatnanıe, inceleme ve romanla karşı· da manalı. Tarihçilerin ama en çok
tirel tarih anlayışı çerçevesinde laşıırıldıgında Osmanlılar da, Çinliler da son iki yüzyılda geçirilen kültü­
kurguluyorsıınuz. Ayrıca bu dö· de, Ruslar da, Hintlı ler de ıçlne ka· rel değişimler nedeniyle Osmanlı
nemde Osmanlı'nın Avrupa ile panık ve ilgisiz kalırlar. Açıklamaya tarihçilerinin önündeki en büyük
ilgilenmediği görüşünün tam ola­ muhtaç olan Avrupa'da ne olduğu, engel bu. Mesela, bir Osmanlı paşası
rak doğru olmadığını belirtlyor­ diğerlerinde değil. ya da çelebisi zamanının büyük bir
sunıız. Sizin de katkıda bulundu­ kısmını at üstünde savaşarak ya da
ğuııuz bu eleştiri, tarihçiler ara­ istihbarat faaliyetlerinin detay­ avlanarak. helva meclislerinde şiir
sında ne kadar yankı buluyor? larına girerken sondan başla­ okuyarak. tekkede ve camıde ibadet
yayım. Osmanlı'nın istihbarat ederek geçirir; bugünün insanı bun·
Osmanlı'nın Avrupa ile ılgilenmediği· konusunda bir performans de­ lara ne kadar zaman ayırmaktadır?
ni nereden çıkarıyoruz? Osmanlı'nın ğerlendirmesini yapıyorsunuz. Elinde akıllı telefon yemek sofrasın·
hem gerı kalması hem de dış dün­ Hangi ölçütlere göre ne tür so­ da bıle birbirinin suratına bakmayan
yaya ilgisizliği ile ilgili argümanların nuçlar çıkıyor? tüketim toplumunun modern insanı·
çıkış noktası yanlış. Burada istisna nın, her tarafı metafizik güçlere olan
olan Osmanlı değil, Avrupa. Bir anda Aslında, tam bir performans testı inançla çevrili ve kendini hep bir
ekonomik olarak yükselen o, Sana· imkansız. iyi kötü neye göre? Sayısal cemaat üzerinden tarif eden Osmanlı
bireyini anlamakta zorlanmasından
doğal ne olabilir?

Büyük bir � i n a n ô O L aygıtı yönetmeyi b a � a ra n b u


Bu bağlamda. Osmanlıların merak et­
i mp a ratorluk 5-1 0 ba�ken te elçi atama kta n i m t i n a edip tiği şeyler bize dış dünyayı nasıl algı­
ladıklarını da gösterebilir. Dış dünya·
itıtihbarat ı n ı m e rkezi b i r 6i6temle değil de ka p u halkları ve
ya ilgisi var/yok tartışmasından daha
6erhaddeki beylerbeyiler üzeri nden yapmayı tercih ettiyöe. manidar bir soru bu. Başka dinden
ya da kültürden insanları nasıl görü·
b u n u n n eden i böyle y a p m a n ı n daha veri mli olm aöıdır. yarlar? Uzak diyarlar hakkında ne tip
önyargıları var? Orada olan olaylar
lstanbul'a nasıl yansıyor? Mesela .
yi Devrimi'ni gerçekleştiren o. bir olarak ölçemediğimize göre bir stan· katiyen Kalvinistleri Luthercilerden
yüzyılda kontrolündeki toprakları dardımız, bir referans noktamız ol­ ayıramıyorlar. Bir de 156o'lara kadar
dünyanın %34'ünden %85'ine çıkaran malı ve bu karşılaştırdığımız tüm ak· mehdici inançlar ayakta olduğundan
o. Osmanlı'nın geri kalışı istisnaı de­ törler için sabitlenebilmeli. ıo. yüzyıl Luhtercileri Müslüman sanıyorlar,
ğil ki. Modernite öncesinin zengin istihbarat örgütleri için zor bir iş. bu çok ılginç. Savaş meydanlarında
Hindistan'ı ufacık lngil tere'ye koloni sünnetli Almanlar bulduk, bakın işte
oldu; koskoca Çin, Japonya tarafın· Ben ancak bazı basit sorular çerçeve· kefereler Müslüman oluyorsunuz,
dan işgal edildi. sinde Osmanlı istıhbaraıını Venedik kehanet gerçek çıktı, kıyamet zamanı
ve Habsburglarınkiyle karşılaştır· geldi ve Kanuni mehdi diyorlar SÜ·
52 Dış dünyayla ilgisizlik konusunda da dım. Aldıkları haber dogru mu? Kriz rekli Avrupalılara. Bunu diyen kos·
buna benzer bir yanlış yere odaklan· anında birçok kanaldan haber alıp koca sadrazam. Şimdi mantıklı bir
m

ınsan bu zihniyeti içselleştirmekte Denizci mi lazım? Balıkçı lardan bula­ rıza üretmekle yetiniyorlardı: vergini
en başta zorlanır. caksınız. çünkü diğerleri ne denizcılı­ ver. ısyan etme. Dolayısıyla Osmanlı­
ği öğrenebilir ne de seyrüseferin zor­ larla i ş birliği yapan Napolililere çok
Sınır boylarının korunması bağ­ luklarına katlanabilir; hemen ölür. şaşırmamamız gerek. nasıl Osmanlı­
lamında bir yerden bir yere gi­ ları Venediklil ere tercih eden Kıbrıs
den kişilerin taşıdığı , taşımak Casusluk için de bu böyle. Birine Rumlarına şaşırmıyorsak. Aynı gemi­
ıorunda oldugu beratlardan söz ltalyanca ve Hristiyanlık öğretmek de Müslüman ve Hristiyan beraber
�diyorsunuz, ele aldıgınız dö­ çok zor bir iş. Bunun yerine hem bu korsanlık yapıyorsa, yani "gaıa"ya
nemde bu tür kagıtlar ne kadar yeteneklere hem de istihbarat yap- çıkıyorsa her şey olabilir. Aynı şe-
yaygındı? Okuma-yazma oranını
ya da devlet bürokrasinin nite­
ligini düşününce nasıl bir tablo
ortaya çıkıyor?

Aslında ileriki yıl larda daha da yay­


�ınlaşacak ve merkezi bürokrasinin
ve uluslararası hukukun gelişmesiyle
standardize olacak. Bunu en güzel
korsanlarda görüyoruz. 18. yüzyılda
lıır korsan denize çıkmadan kendi
hukumetinden berat al ıyor. Fransız
konsolosundan "bu bizim dost buna
saldırmayın" diye kendi donanma­
''"· hıtaben bır referans mektubu mak için gerekli yerel ağlara sahip kilde, Akdenız'in ortasındaki ıssı1 bir lsı>anyol
.ılıyor ve son olarak da, ticaret ge­
casusların
mühtedileri kullanmak daha mantık­ adada bulunan bir mağaranın sol ta­
OsnıRnlıc•
nıılerinin bulundurması gereken pa­ lı. Bunun bir uzantısı olarak. her ıki rafındaki sunağa Hristiyan korsanlar, harnerle
s.ıportların bir kopyasını alıyor ki, dünyada da ticari, siyasi ve istihbari sağ tarafına ise Müslüman korsanlar ltalyanca yıuJıAı
mektup
l ııı nların gerçekten Fransız gemisi ilişkiler gel iştirmiş ve siyaset simsa­ adak bırakıyo rsa ve bizim gazilerin
olup olmadığını anl ayabilsin. Değilse rı adını verdiğimiz Grilli ya da Yaser adakları toplanıp Sicilya'daki bır ki­
s.ıldırıp ele geçırebilecek çünkü. 16. Nasi ve David Passi gibi tipler de kar­ liseye bağışlanıyorsa? Kuzey Afrika
yuzyılda bu kadar kurallı değil her şımıza çıkıyor. Bunların uluslararası çöllerinde karşımıza çıkan ve Latin­

\l'Y diplomaside ve Osmanlı siyasetınde ce. lspanyolca, Türkçe, Arapça ve


oynadıkları rol sandığımızdan çok lingua branca konuşan Müslüman
is tihbara t faaliyetlerini ince­ daha fazla. evliyaya ne demeli? Bu yetmiş yaşın­
h·rken özellikle tek tek kişiler daki ermişin lspanya'da bir Hristiyan
)tn i casuslar üzerinde dunıyor­ Osmanlı istihbaratında rol alan manastırında büyümüş olmasını ve
ıınuz, bunu biraz açar mısınız? kişiler arasında mühtedilik be­ babası engizisyon tarafından yakı­
" lapta, Beyoglu'na adını veren lirgin bir özellik olarak orta­ lınca Tunus'a kaçmasını. ancak bu­
Vı•ııedik doçu Grlttl, Clı;alazade ya çıkıyor. Casuslukla mühtedi radakilerin de kendi Müslümanlığını
\ usuf Sinan Pı1$<ı . Habsburg el­ olmanın bağlantısı nedir? Bu beğenmemesi üzerine çareyi çöl lere
' "i Busbecq gibi tanınmış ve de durumu nasıl anlamalı ve dü­ sığınmakta bulmasını nasıl anlam­
ı.. nınmamış pek çok kişinin öy­ şünmeliyiz? Bu bağlamda ayrıca landırınalı?
k•"Ü var, bu çalışma bağlamında "beşinci kol" faaliyetlerini ne
kı)ilerin rolünden söz edebilir şekilde yorumlamalı ki kitapta Kitabın sonuçlarından biri de,
mısiniz? bunu da bir konu olarak ele al­ erken dönem Akdenlz'inde Hris­
mışsımz? tiyan-Müslüman ayrımuun, diğer
Modernıte öncesinde insanları eğit­ bir deyişle bugün "medeniyetler
nwk mümkün değildi. Mesela. atlı Mühtediler geçmişleri nedeniyle iki çatışması" olarak sunulan dinler
ı.wm ne yapacaksınız? Avrupa'dakl dünyayla da rahatça ilişki kurabili­ karşıtlıgının pratikte pek de iş­
�ıbı ekipmanı pahalıya patlayan ağır yorlar. Ayrıca. Avrupa'da bir Müslü­ lemiyor olması ve bize sunulanın
\uvari lazımsa toplumun bu konuda manın tek başına gezme şansı yok; aksine dini ayrımların bulanık­
ııımanlaşmış kesimine gideceksiniz, dolayısıyla Osmanlılar Hristiyan ya laştığı iç içe geçmiş bir dünya ile
y.ını şövalyelere. Eğer Asya'dakl da Yahudi kökenl iler ve Avrupalı karşılaşmamız. Bu dünyayı biraz
�ıbı hafif süvariye ihtiyacınız varsa, mühtedilerle iş yapmak zorunda ka- anlatabilir misiniz?
bunların dogal ortamı olan steplere
�ıdeceksiniz. Köyden alayım, atın üs-
lıyor.
Bence milliyetçilik kadar zehirleyici
1
ıune koyayım, talim yapsın. eyerde Beşinci kola gelince. Mill iyetçilik ça- bir paradigma bu dinlerin birblrin-
�alksın. ok atsın; bu mümkün değil. ğından önce imparatorluklar pasif bir den kesin çizgilerle ayrıldıgı yargısı.

-

Huntlngton'ın orijinal makalesınl Aslında gerçek hayatta da böyle Burada insanların merakını manipüle
okursanız orada bır medenıyet tanı­ bır karşıtlık var. Bugün slyasetçile­ edıp olayı romanııze etmek istemem;
mı vardır, kendinizi adeta Risk oy­ rın, din adamlarının ya da kanaat bunların hıkayelerındeki detayların
nuyor sanırsınız. Hiçbir entelektüel önderlerinin tarif ettiği Türkiye ile kafalarımızı nasıl karışıırabllecegini
derinlıgı olmayan bir mesele. gerçekten yaşadığımız yaşam ara­ bir iki örnekle anlatmaya çalışayım:
sında. yani teori ile pratik ara�ında Napolı'dc kaybolan ve yakalanma­
Biz tarihi e6tabliohmenı'ın ürettl�i inanılmaz bir fark var. Tarihte de mak için lspanyol taklidi yapan bir

ğ kaynaklardan okuyoruz. Merkezkaç böyle. Mesela. Fatıh'in kadısıyla il­ Turk ajanını soyan eşkıyaların kendi­
� kuvvetlerin ve ezilmişlerin arkada gili meşhur hikayesi vardır, ne kadar sine, eğer köylüler tarafından öldü­

ıı-- Gl•ll rülmek istemiyorsa lspanyol taklidi


mürekkeple yapmaması ve Turk gibı dolaşmasını
ynılmlŞ blr
söylemesi çok manıdar değil midir?
casus mekruhu
Ya da uç kuşak üst üste din degişli­
ren Cigala aılesınin en meşhur ferdi
Cıgalazade, Yusuf Sınan Paşanın Os­
manlı donanması ıle Güney ltalya'yı
yakıp yıktıktan sonra Messına açık­
larında demır atması ve annesini
I
görmek istemesi. üstüne üstlük de
Habsburgların bunu kabul etmesi her
gün karşımıza çıkan bir şey midir?
Peki, ya kılık değiştirip lstanbul'a
gelen bir lspanyol ajanının gelir gel­
mez sokakta ihtida etmiş bir tanıdığa
rastlaması? Hakikaten casusların ve
mühtedi !erin dunyası bu kadar küçük
müydü?

Bu çalışmayı yakın dönemde Ak­


deniz üzerine yapılan çalışmalar
ba�lamında -ömeıtın David Abu­
lafia, Noel Malcolm, Molly Gre­
ene. Nathalie Rothınaıı'ın ça lış­
maları- nereye yerleştirlninlz7
Buna bağlı olarak, son yıllarda
Akdeniz tarlhlne yenl bir ilgi, bir
vurgu olduğunu söylemek müm­
kün mü?

Yukarıda saydıgınız ısımlerin ça­


lışmalarıyla çok ortak noktası var
... ...,
kıtabın. Birden çok arşıvden beslen­
çok az şey bırakmasına matbaanın ve adil olduğuna dair. Ya da Osmanlı mesi ve biraz daha hareketli üslubu
geniş bir okuyucu kitleslnın eksikliği adaletnamelerl. Bunlara bakılırsa açısından Noel Malcolm'ın son kitabı
de eklendığınde, elimızdeki tarıhin muhteşem bir adalet sistemi çıkar, ile daha fazla ortak noktası olduğu­
imparatorluk elitlerinin gündemle­ ama şeriye slcıllerine bakıldığında nu duşünüyorum. Başkentlerde çi­
ri ve önyargılarının ürünü olmasına durum böyle mi? zilen sınırları aşan aracılar üıerıne
çok da şaşırmamak gerek. Ama orada odaklanan bu çalışmalar biraz işleri
her seferinde Venedlkliye kefere-! Casusların hikayeleri önümüze bam­ karmaşıklaştıran ve kategorilerimizl
fecere demesi onunla hiçbir işblr- başka bır resim koyuyor. Yabancı bozan hikayelerle dolu.
ligine gitmediğini göstermez. Ya da elçilerle sarayın ve hanedanın en
Osmanlı kaynakları sürekli şehadet önemli kişileri arasındaki sürekli bil­ Anglosakson dünyada ve özel­
şerbetıni nuş eylemekten bahsediyor gi alışverışi, değişik kültürel, dini ve likle Amerikan üniversitelerinde
diye tüm Osmanlıları Allah yolunda etnik kökenlerden ınsanların tarih· Akdenız'e karşı yenı bir ilgi var ama
ölüme giden dilaverler olarak göre­ sel kategorileri darmaduman eden bu çok yetersiz. Bu kadar gelışmiş bır
meyiz. Gerçek bundan çok daha karı­ hareketlilikleri ve Michel Zevaco ro· tarih yazımına ve zengin kaynaklara
54 şık ve bu kendisini en berrak şekılde manlarını aratmayacak bir entrikalar sahıp bir alanın daha fazla ilgiyi hak
serhadde gösteriyor. dünyası. ettlğı kanaatindeyim.
Casusları incelemek, Akdeniz rastlamak mümkün. Ayrıca, bu elçi, olarak ifade etmek istedigimi %ıoo'e
tarihi gibi, sizi aslen Osmanlı ta­ casus ve komutanların amaçlarının yakın bir şekilde karşı tarafa verebil­
rihinin çok farklı alanlarıyla ve kendi eylemlerini meşru göstermek mek olmalı. Uzatmadan, en sarih şe­
tartışma konularıyla da buluştu­ olduğunu unutmayalım. Mesela. bal­ kilde. Ondan sonra da, okuyucunun
ruyor. En başta söz ettiğimiz 16. yosa sorsa nız hep o Osmanlılardan kendini rahat hissedeceği bir üsluba
yüzyıl merkezileşmesine tekrar bilgi alıyor, ama karşılığında hiçbir dikkat etmeliyim. Kitaptaki Dördün­
değinmek mümkün ya da ekabir şey vermed iğini düşünmek de çok cü Bölüm ltalyanca, son bölüm ise
kapılarının siyasi gücünü bu bağ­ mantıklı değil. Yine Venedik, Napoli. lngil izce olarak daha önce yayım­
lamda düşünebiliriz. değil mi? Sicilya ya da lspanyol karşı istihba- lanmıştı; ilgilenen meslektaşlarım

Evet. Devlet-i Aliyye'yi merkezileş­


me, conbe•öionalizatiorı. askeri Türkiye 'de karma�ık ve kötü b i r Tü rkçeyi a ka d em i k d i l
devrim, mehdicilik ve devlet oluşu­
mu gibi genel akımların içinde çağ­
diye dayatıyorl a r b ize. Tek b i i l i n a n lata cağı �eyi ü ç tiille
daşlarıyla karşılaştırmalı bir şekilde
a n la t a n m uğlak itadeler. a!jı r ceza yargıcı n ı n k a l e m i nden
değerlendiren eserlerin sayısı art­
maya başladı. Osmanlı tarihini Avru­ çıkmı� gibi k u ru b i r ü1>lup. Oyw. a m a ç ı l k ola rak ibade
pa tarihinin genel paradigmaları içi­
etmek i6tediği m i % ı o o 'e yakın b i r �ekılde kar�ı tarata
ne entegre etme eğilimi önemli. Her
ne kadar yavaş yavaş istiap haddine verebil mek o l m a lı.
�elmeye başlasak da, daha ortada
karikatürize bir indirgemecilik yok. O
yuzden bir müddet daha zorlayabili­ raıının Osmanlı ajanlarıyla ilgili üret­
rız bence. Ama ifrat ile tefrit arasın­ tikleri belgeler bazen gerçeklerden
da bır yerde durmalıyız. çok korkuları yansıtıyor.

(asuslar ile ilgili bu çalışmayı Son olarak, lngilizce yazdığınız


,,ıdece Osmanlı kaynaklarından doktora tezinizden yola çıkarak
.traştırmanın mümkün olmadı­ bu kitabı Türkiyeli okuyucu için
�ını belirtiyorsunuz; İspanya, kendiniz Türkçe olarak yazdınız.
ltalya ve Avusturya arşivleri gibi Genelde çevirilerinden okudu­
pek çok farklı arşivden yarar­ gumuz bu tür çalışmalar bağla­
lanmışsınız. Bize biraz kaynak mında bu çok özel bir durum,
ıeşitliliğinden, bu kaynakların memin dili son derece akıcı. Ki­
olanaklarından ve zorlukların­ tabın yazılış süreci hakkında bir­
dan söz edebilir misiniz? kaç söz söylemek ister misiniz?

ilk olarak bu arşivlerde diplomat­ Bu kitap doktora tezim değil aslında,


ların. casusların ve muhbirlerin fo� onu lngilizce basaca�ım. Doktoram
.ılıyetleri hakkında çok fazla detay sadece Osmanlı istihbaratı üzerine
var. 16. yüzyıl söz konusu olduğunda değildi: Habsburg, Venedik ve Os­
lııllm elimizde ise ancak lstanbul'la manlı istihbaratı üzerinden Akde­
<'ya Jetleri arasındaki yazışmaların bi­ niz'deki espiyonaj faaliyetlerini hem
ıw paragraflık özetleri var. Buradan ajanlar hem merkezi hükümet hem
lıır operasyonun detayları çıkmaz. de uluslararası ilişkiler açısından in­
\ıkmamış da zaten. Avrupa arşivle­ celiyordu. Her ne kadar çok hacimli
rınde serhadden gelen çok sayıda bir tez olmasına rağmen. birçok de­
doküman da bulunmakta; bu açıdan tayı teze alamamıştım. Aslında Türk­
da az önce bahseııigim dünyanın ıçi­ çe bir kıtap yazmayı düşünmüyor­
ne girmek mümkün. dum ancak Kronik'ten Adem Koçal'ı bunları ya da tezimi okuyabilirler.
kıramadım. Türkçe kitap yazmamın amacı daha
Bu kaynakların metodolojik sıkıntıla­ geniş bir okur kitlesine ulaşmaktı ki,
rı da var tabii. Bunlar genelde basılı Türkiye'de karmaşık ve kötü bir içinde bir çok yabancı kelime. ıabir,
kıtaplardan daha az önyargılı zira Türkçeyi akademik dil diye dayatı­ yer ismi bulunan ve insanların alışık
kıtap satmak gibi derdi olmayan elçi yorlar bize. Tek fiilin anlatacağı şeyi olmadığı bir bakış açısı sunan böyle
ve casuslarımızın stereotip pompala­ üç fiille anlatan muğlak ifadeler. ağır bir kitabın bir yılda beşinci baskısı­
maları için çok az neden var. Ancak, ceza yargıcının kaleminden çıkmış na hazırlanması hedc[ime ulaştığımı 55
gene sık tekrarlanan edebi motiflere gibi kuru bir üslup. Oysa, amaç ilk gösteriyor.
-

,, "
BAŞINDA BİR KALPAK OLSA :
GEORGİY ÇİÇERİN , .
SOVYET DIŞ POLiTiKASI VE
TÜRK İHTİLALİ
SAMUEL J. H IRST

Ruölar ve Türkler iki d ü nya 6a va�ı a ra6ı d ö n e m d e a ra l a rı n da aöı r/ a rd ı r 6 ü regelen


ihtilatları beıtarat ederek ta rihleri n i n e n uzu n ö m ü rlü i�bi rliği 6 ü recı nı ba�lattı l a r.
Bu yen i 6ahha. Bol�evik l htila l i ' n i n veya Bre6t-Litov6k A n tl a�m a 6 ı ' n ı n hemen
6onra 6 ı n d a b i rd e n b i re o rtaya çıkmadı. Cl ı n izdeki maka le. Sovyet Tü rk u z / a� ı 6 ı n ı n
i l k v e e n m ü h i m evre6 i n d e H ariciye Ko mi6eri o l a rak görev yapa n Georgi.Y Çiçerin ' i n
tikırlerı n i ve ald ı ğı kararl a rı i n celeyerek, Moökova ve A n ka ra 'n ın yakınla�m a
6 ü reci n de Sovyet Ruöya 'n ı n içinden geçtiği ideolojik d ö n ü � ü m e ı�ık tutan iki
böl ü m den olu�an bir yazı dizi6 i n i n ilkidir.

Çlçerin 191; Lozan Konferansı'nda Sovyeı Sovyeı ilişkilerinın şekillenmesinde


yılında
Rusyayı temsil etmek üzere Georgiy Çıçcrin'ın oynadı!lı rolün önemi çağ­
Burıdn&rchtv Bıld
Çiçerin'in seçilmiş olması son derece daş tarih literatüründe büyük ölçüde
ıoı·tlSscJA CC·BY·
SA)o munasıp bir karardı Çıçerin, 1920 yı­ göl ardı edilmiştir. Bu durum aslın­
lının baharından berı Moskova'daki da büyük bır ıalıhsizlikıır diyebilınz
mesai arkadaşlarına Türkiye'nın Sov­ zira Çıçerin'ln ardında bıraktığı onca
yet harici siyasetinde ıaşıdığı öne­ yazılı belge Moskova'nın takip ettiği
mi anlatmaya çalışıyor ve Mustafa Türkiye siyasetinin ardında ne kadar
Kemai'in ordusuna daha fazla destek ıuıarlı ve kendi içinde devamlılık arı
verilmesi gerektiğini defaatle vurgu­ eden bir Bolşevik dünya görüşünün
luyordu. Dolayısıyla. Lozan Konfe­ yattığını net biçimde ortaya koyar.
ransı sırasında Bolşeviklerin kayıtsız
şartsız Türk egemenlığini destekleyc­ Sovyet Rusya ve Türkıye' nin karma­
ceklerıni söylerken Çıçerin. aslında şık geçmişine son derece hakim olan
ıkl yıldan fazla bir süredir şahsen ar­ Çıçerın. iki ülke arasındaki ilişkile­
kasında durduğu bir sıyaseti devam ri biçimlendirmek lçın bırbirleriylc
ettiriyordu. konuşuyor zannedileceği" mütalaa· çarpışan çok sayıda etkeni dengele­
sında bulunarak. latife ettiğini yaz­ mek zorunda olduğunun bıllncindey­
Çıçerin'ın Türkiye'ye verdiği destek mıştı.' Sovyet gazetesi Pravda ise dı. Bu etkenler arasında. Kafkasya
ve konferansta takındığı ıuıum o yayımladığı bir karikatürde Çiçerin'i bölgesindekı ihtilanarı körükleyen
derece dikkatleri çekmişti ki. gerek bu kez kalpak yerine benzer çağrı­ toprak iddiaları. Türkiye'deki komü­
Sovyeı basınında gerekse ulusla­ şımlar yapan bir fes ile Türk kılığına nisılere karşı Ankara'nın tutumu,
rarası diplomatik çevrelerde renkli sokmuştu. Pravda 'nın hicvindeki Moskova'nın Enver Paşa gibi Anka­
yorumlar yapılıyordu. Mesela. ismet eleştiri. Çiçerin'ln Türkiye'ye olan ra hükümeıinin şüpheyle yaklaştığı
Paşa Lozan'dan Ankara'ya gönder­ bağlılığının birçok Bolşevik yoldaşın­ kimselerle olan münasebetleri gibı
diği bir telgrafta. lngiliz temsilcisi kinden daha güçlü olmasıyla ilgıliydi. başlıklar sayı labılir. Ancak hariciye
Lord Curzon'un Çiçerin hakkında Dönemin gözlemcileri tarafından ya­ komıseri olarak görev yapııgı dönem
"başında bır kalpak olsa. ismet Paşa pılan bunca vurguya rağmen Türk- boyunca Çiçcrın'in Ttirkiye'ye olan
yaklaşımını bu etkenlerden hiçbiri ile Sovyerler'ın rakip eıtiği Türkiye si­
ıamamen açıklamak mümkün df!lil­ yasetini inceleyen mevcut eserlerin
dir. Esas itibariyle. Çiçerin'in straıeji­ analizlerini Çiçerin'e bakarak değil
sıne yön veren temel saik son derece de, Lenin ve Stalin'in görüşleri üze­
dolambaçsız bir manlık düzlemi için­ rinden yapmış olduklarını görüyoruz.
de irdelenebilir. Çiçerin'e göre. Türk­ Türkiye'de yayımlanan tarih kitapla­
Sovyet ilişkileri Barı kontrolündeki rında Çiçerın'ın adının zikredildiği
uluslararası ilişkiler sisteminin bir nadir bölümler daha zıyade 192ı yılı
ürünüydü. Söz konusu bu sistem. Ba­ görüşmelerine odaklanıyor. Bu sınır­
tılı emperyalistler tarafından tasarla­ lı yaklaşımın bir sebebi. Sovyet Hari­
nan ve Türkiye gibi ülkelerde ulusal ciye Komiseri'yle ilgıli bılgilerin bu­
kalkınmayı doğrudan hedef alan bir yük bir bölümünün ı92ı Türk-Sovyeı
rejimden ibaretti. Dolayısıyla, Mus­ Antlaşması'nın taslak aşamasında
ıafa Kemal ve hükümeli Türk halkı­ onunla buluşan Türk devlet adamla­
nın çıkarları doğrultusunda ilerlediği rının hikayelerine dayanıyor olması.
müddetçe, Sovyet Rusya ile Türkiye Yazdıkları anılarda, ı92ı yılının Mart
yakınlaşması Barı'yla yaşanan eşza­ ayında yapılan müzakerelere genış
manlı ve benzer ihtilafların doğal bir yer veren Ali Fuat Cebesoy. Riza Nur
sonucu olmaya devam edecekti. ileri ve Yusuf Kemal Tengirşenk san­
ki agız birliği ermişler gibi Çiçerin'in
rürkiye, Sovyet Rusya'nın uçsuz Stalin'e göre çok daha sert bir tutum
bucaksız dış ilişkiler spekrrumun­ takındıgını iddia etmişlerdi.' Bu öne
da yalnızca bir fasıldan ibareıti ve sürülenleri referans alarak kıtap ya­
bu den l i geniş ve karmaşık bir dip­ zan diğer birçok tarihçi gibi, Stefa­
lomasi sahnesinde, uzun süren dış nos Yerasimos'un da Çiçerin'in takip
baskılar sonucu. bazen aynı kişinin ettiği mü1.akere stratejisinı Stalin'e
lııle çelişkili birtakım kararlar aldığı­ nazaran gerçekçilikten uzak ve uzlaş­ siyasetini öznel ve kişisel duygula­ Viktor
Nikolaevlç
nı söylemek abartılı olmaz. Aslında. maya kapalı bir tavır olarak yorumla­ rının yöniendirmediğidir. Çiçerin'in
Denl'nln bir
Çıçerin'in fikirleri ve Türkiye siyase­ ması şaşırtıcı olmasa gerek.• Umumi­ benimsedigi ideolojik dünya görüşü karlkacOrO:
ti gibi oldukça çetrefilli bir konuyu yetle yukarıda adı geçen üç hatırata çok daha belirleyicidir ve kendi için­ ..Boğaılar'da
Çiçerln." 19ı.1
tek ciltlik bir kitaba sığdırmak bile dayandırdıgı daha yakın tarihli ki­ de tutarlılık arzeden bu ideoloji pen­ yılında Krasnaia
wr. Yine de, elin izdeki makalenin tabında, Yavuz Aslan da benzer şe­ ceresinden bakıidıgında Sovyetler'in nov' yayınevl
tarafından
bu ilk kısmında ve devamı niteliğin­ kilde Çiçerin'in Ermeni sempatizan­ Türkiye'ye verdigi desteğin ardındaki
kartpostal
dekı ikinci bölümünde. Moskova ve lığını dizginlemeyi başaramadığını en önemli isimlerden bir tanesinin olarak basıldı

Ncw York'ıaki arşivlerden ropladı­ ve Sralin'in aksine Türk karşıtı bir Çiçerin oldugu net biçimde anlaşıla­
�ım vesikaların ışığında Sovyet dış turum ıçine girdigini iddia ediyor.' bilir.
'1yaselinde Türkiye'nin yerini tespit Yerasimos'un ve Aslan'ın yorumları
!'tmeye çalışacagım.' Çıçerın gibi Türk-Sovyeı ilişkileri tarihi üzerine Kuşkusuz. tarih literatüründe
l'nternasyonalist bir devrimcinin yazılmış birçok eserde var ulc:trı l.Jir Çiçerirı'irı Türkiye siyasetini olum�
�uvayı Milliye hareketine verdiği mutabakatı yansıtıyor. Buradaki re­ lu tasvir eden anılarına da rastla­
ıdeolojik desıegi kendi içinde nasıl mel sorun. Sovyet arşiv vesikaları mak mümkün. Örnegin, Çıçerın ıle
meşrulaştırabildiğini tartışacağım. aynasındaki Çiçerin ile Ali Fuat, Rıza Lozan'da iki ayı aşkın bir süre yogun
1 akar Çiçerin'in entelektüel formas­ Nur ve Yusuf Kemal'in resmeııigi mesai yapan ismet Paşa, onun hak­
yonuna geçmeden evvel, devlerle­ Çiçerin arasında birtakım zıtlıkların kında şunları söylemişti, "Bıze karşı
rarası ilişkılerin tesis edilmesindeki bulunmasıdır. Sovyet arşivlerindeki gerek Milli Mücadele'de, muharebe
rolüne değinmek ve Ankara ile ılk yazışmalara bakıldıgında, Çiçerin ve esnasında ve gerekse ondan sonra
münasebetlerin başlangıcından 1921 Stalin'ln aslında Mart ı9ZI müzakere­ Lozan'da anlayışlı davranmıştır."'
lurk-Sovyet Anrlaşması'na kadar ge­ leri sırasında gayet yakın bir işbirliği Dönemin Sovyet gözlemcilerine göre
ı·en süre boyunca yaptıklarına hızlıca içinde hareket eniklerini ve Türkiye de Çiçerin "Dogu·ya· olan tutkusu
�oz atmak gerekiyor. konusundaki hederlerinde önemli ve bağlılıgıyla nam salmıştı. Meşhur
farklılıkların olmadığını görüyoruz.• Sovyet diplomatı Fyodor Raskol'ni-
MECLİSİN AÇILIŞINDAN t92 J ı921 görüşmelerinden bir buçuk yıl kov. Çiçerin'I "bir ütopist" olarak ta­
IÜRK-SOVYET ANTLAŞMASl'NA kadar sonra. Lozan Konferansı otu­ nımladıktan sonra, Sovyeı Haricıye
KADAR ÇİÇERiN'İN ROLÜ rumlarının ateşlendiği bir noktada. Komiserı'nin "Doğu ülkeleriyle aktif
Çiçerin hakikaten Türklere karşı ön- bir siyaset güdülmesi meselesine
Bu makalede ele alınan konu hakkın- yargılı birtakım sözler etmişti. Eliniz- gereğinden fazla kendini kaptırdığı­
da Türk tarih literatüründe kapsam- deki makalenin temel iddiası, zan- nı· iddia etmişti.' Çiçerin'in Türkiye
lı bir araştırmaya rastlayamıyoruz. nedilenin aksine, Çiçerin'in Türkiye sempatisine vurgu yapan ismet Paşa
-

Çiçerln All Fuat


Cebesoy ile,
1920

RGAKfO Jr&: 8·1517•

ve Raskol'nikov'un anıları, Sovyet [abrikaların Anadolu'ya kaydırılması çerçeveyi kurma görevi de ona dü­
arşiv vesikalarıyla daha sıkı örtüş­ rıkrıne de "çok uzak bir gelecekte ça­ şüyordu. Türkiye hakkındaki sayısız
mektedir. lan musiki' yakıştırmasını yapmıştı. Polllb!ıro kararnamesi sadece üç
Yine de Stalin, Çiçerln ile hem[ikirdl. kelimeden oluşuyordu: 'Çiçerin'in
Raskol'nikov'un Çiçerin'in idealiz­ Neticede Moskova, Türk komünist­ kara rı uygundur."� Mustafa Kema l'in
mine yapuğı vurgu oldukça önemli; lerini desteklemek isteyen birçok Moskova ile ilk defa iletişim kurdugu
zira, mesaısinin büyük bir kısmını Bolşevige karşı gelerek, Anadolu'da günden itibaren, Bolşevik karar me­
sınır ve mülk problemleri gibi ulusla­ ulusal bağımsızlık savaşı veren Türk kanizması Çlçerin ile başlıyordu.
rarası ıl işkilerin gunlük meselelerıne mıllıyetçılerine yardım ermeye karar
harcamış olsa da. aslında Çiçerln'in verdi. Devletlerarası iktisadi işbir­ Türkıye'nln yardım talebi ilk defa
eylemlerine kayda deger bir dev­ lığının başlangıcına, yahut Stalin'in 1920 yılının Nisan ayında Moskova
rimci ruh hakimdi. ömegin, 1921 yı­ tabiriyle, gelecekten gelen bu musi­ hükumetine llctildiginde iki ülke he­
lının Kasım ayında, Çiçcrin Sovyeı kınin işiti lmesine daha on yıl vardı. nüz yolun başlangıcındaydı ve Bolşe­
fabrikalarının sökülüp, Anadolu'ya 193o'larda Nazilli'de ve Kayseri'de vıklerın yeni bir politika belirlemesi
nakledılmesı için Sıalln'i ıkna er­ kurulan tekstil fabrika ları bir yandan içın daha [azla zaman gerekiyordu.
meye çabalamış ve Türk iktisadi Sovyetler Blrliği'nin Türk devletinin Sovyetler'in Türkiye siyasetindeki
kalkınmasının desteklenmesi için kalkınmasına verdigl desteğin maddi ciddi degişim, Halil Paşa'nın Mosko­
bu fabrika ların orada inş• �dilmesi sembolü, diğer yandan da Çiçerin'in va ziyareti ve sonrasında Çiçcrin'in
gerekliğini savunmuştu. Böylece An­ 192o'lerin başında sahip olduğu ön­ müzakereler için l'olilburo'dan izin
kara hükümetini Türk gençlerini zirai görünun bir deliliydi. istemesiyle başlamıştır. 15 Mayıs
ve teknik konularda eğitim almak 192o'de Politbüro, Çiçerin'in "Türk
uzere Sovyet Rusya'ya gönderme­ 1920 ve 1923 yılları arasında Turk­ Meselesi" hakkındakı önerılerini
ye razı etmeyi uman Çiçerin, kendi Sovyet işbirliginin temelleri atılır­ onaylayarak ikili müzakerelerin önü­
ıradesiyle, "Türkıye'nin uluslararası ken, Çiçerin Moskova siyasetinde nü açmıştır.• Halil Paşa ile yapttğı
sermayenin iktisadi kontrolü altına herkesten fazla etkili oldu. Elbette, ı:örüşmeler hakkında Lenın'e yazdığı
girmesini" engellemek ve kendi do­ Çiçerin'in Türkiye konusunda sözü­ mektupta Çiçerin, Türkiye'de ortaya
gal kaynaklarından istı[ade etmesini nün geçerlilıgyle gerçekte sahıp ol­ çıkan "mılll merkez· ile beraber artık
ı
sağlamak istiyordu.• Anadolu' da kur­ dugu siyası güç arasındaki oranuyı Sovyet Rusya'nın bu ülkeye yönelik
tuluş mücadelesi henüz bitmemiş­ abartmamak gerek. Fabrikalar konu­ hedeOerinin eskisi gıbi olamayacağı­
ken. bu kadar kritik bir anda, Çiçerin sunda Stalin ile yaptıgı müzakere as­ nı açık bir dille ırade etmiştir. Çiçe­
Stalin'e nazaran Türkiye'ye çok daha lında Çiçerin'in nü[uz alanının sınır­ rln, "Ona Dogu siyasetimizin ağırlık
raal bir biçimde destek olmaya çalışı­ larını kavramamız açısından önemli; merkezi Turkıye olacakur." diyerek
yordu ve dış güçlerin istilasına karşı son kertede Çiçerin, Politbıiro'nun Ankara hükümeti ile doğrudan ileti­
halihazırda verilen askeri destegin emrınde çalışıyordu ve nihai karar­ şim kurulmasının ehemmiyetini vur­
ötesinde planlarla meşguldü. Sta­ larda son söz hakkı Politbüro'nun­ gulamıştır."
Jln cevabında, Sovyetler Birllği'nin du. Öte yandan, Türkiye'yle alakalı
58 kendi yoksulluğundan bahsederek konularda en [azla bilgi sahibi de Çiçerin'in Lenin'e yazdığı bu ilk mek-
Çiçerin'in önerisiyle dalga geçmiş ve Çıçerin'di ve sorunların çözümünde ıupıa üç temel nokta dikkati çekiyor.
Birınclsı, Anadolu'daki mılli müca­ an evvel gönderilemez ise, "Musta[a ğini öne sürüyordu.� Emrindeki Rus
dele hareketinin Sovyet siyasetinin Kemal bizi gevezeler ve dolandırıcı­ askerlerinin "gönüllü" olarak hizmet
dönüşümünde oynadığı mühim rol. lar olarak görecektir" diyerek Çiçerın vereceğini, dolayısıyla Moskova'nın
ikincisi, ıkı ulke arasındaki ilışkılerin aslında kararların alelacele alındı­ herhangi bir olumsuz senaryoda
komünizm temelinde inşa edilmesi ğı bu devrimci anda, Politbüro'yu sorumluluk kabul etmek zorunda
Hkrine karşı Çlçerin'in getirdiği şahsi verdigı sözlerin arkasında durmaya olmayacagını söylüyordu. Nihayet,
ııırazlar. Çiçerln'e göre, Türklye'nin çagırıyordu.'' Moskova ancak bu şe­ Politbüro Orconikidze'nin taleplerını
sosyal yapısı komünizme elverişli de­ kilde güvenilir bir uluslararası aktör reddeıti ve Sovyet Rusya'nın ulusla­
gıldl ve daha da önemlisi, "sahte bir olarak itibar kazanabilırdi. Fakat pek rarası alanda daha güvenılir bir aktör
komünizmin" kimseye hiçbir [ayda çok Bolşevik açısından Çiçerin'in fi- olması gerektiğini savunan Çiçerin'in
saglamayacagı da aşikardı. Üçüncü- kırleri kolayca yenilir yutulur değildı. planı büyuk bır za[er kazanmış oldu.
sü, Türk-Sovyet ilişkilerini tehlikeye
sokacak Gürcistan ve Ermenistan Oevrimcıligi harici siyaset ile bag­ Çlçerin'ln Moskova ve Ankara hu­
devleılerı konırol altında ıuıulmalıy­ daştıramayan Moskova'daki muhte­ kumetlerı arasında kurmaya çaba­
dı ki, Ankara hükümetiyle Kafkasya ris bir ıakım, Çlçerin'in Türkiye'ye ladığı diplomatik dıl7en ırcrlsındc
uzerinden doğrudan iletişim kurula­ gönderilecek yardım ıçin önayak Orconokldze gibi macerapi'rcst dev·
bılsin. Kısacası, Çiçerın mekıubunda olduğu girişimlerı baltalamaya çalı­ rimcilere yer yoktu Polııbüro'dakı
Ankara-Moskova ilişkilerinin ana şıyor yahut daha kaba saba planları üst düzey yetkililer de bu ylızdcn
fay hatlarını çizmişti. Oevletlerarası gündeme getiriyordu. Tam da Ankara çogu kez onun tarafını ıuıuyordu,
ışbirllğinin komünizmin önünde ıu­ ile işbirliği sürecinin önü açılmışken, hatta haziran ayında Kafkasya'dnkl
tulması ve ufak tefek bölgesel me­ Stalin'in Kafkasya'daki ış bitiricisi Sovyet askerlerine ıletllmek llıert>
selelerin dilginlenmesl gibi fikirler Sergo Orconikldze komünizmi yay­ Çiçerin'den talimatlarını yazılı ola
Sovyetler'in geçirdiği dönüşümün de mak için devrimci bir ordu harekatı rak bildirmesini istediler." Böylece
bırer göste�esiydi. önerisi sundu. Orconikidze'nin planı temmuz ayında Kafkasya birliklerine
her ne kadar maceraperesı görünse Türkiye'dekl "burjuva hı
i kılmetinl"
Halil Paşa ile görüşmeleri hakkında de. zamanlama açısından Çiçerin'i ıanımaları emredildi ve bu huküme·
sunduğu rapordan sadece dokuz gün oldukça zor duruma düşürmüştü. ti sarsacak herhangı bir eylemden
sonra Polltbiıro Anadolu'da "yardım Ankara 'nın yardım talebiyle geldigi kaçınmaları ıalimaıı verildi." Bu ka­
'lrasında dagııılacak altın mıkta­ günlerde. Bolşeviklerin Gilan eyale­ rarlardan da görülebileceği üzere.
rını mümkün oldugunca sınırlama tinde bir sosyalist cumhurıyet kur­ Çiçerın sık sık Politbüro'nın onayını
kaydıyla. Çiçerin'in Sultan rejımi ve ma ümitleri doruk noktasındaydı ve almayı beceriyordu. ancak bu her
Antant emperyalızmıne karşı verilen bu gerçekleşırse belkı daha sonra defasında daha fazla taruşmaya ve
kurtuluş mücadelesini destekleme ıüm lran sosyalizme geçebilecekti. polemige sebep oluyordu. Özel likle
onerisınr kabul euı.•1 Politbüro ka­ Çiçerin'in Halil Paşa'yla buluşması­ Kafkasya bölgesinde devam eden
rarında kullanılan ifadeler. Mustara nın üzerınden bir hafta bile geçme- çauşmalar yüzünden Türk-Sovyeı
Kemal'ln kuvvetlerini 1920 yılının
Mayıs ayında destekleme önerisi­
nın Çiçerin tarafından yapıldığını
Çiçerin m ektu b u n da Ankara-Mo6kova i li�kileri n i n
ve uu rıokıml• Türklye'ye verilen
Sovyet destegınin ardında Hariciye a n a uay h a tl a rı n ı çizmi� ti. Devletlerara6ı i�birlıği n i n
Komiserliğinin olduğunu net biçim­
kom ü n iz m i n ö n ü n d e t u t u l m a61 v e u u a k tebek bölge6el
de ortaya koyuyor. Aynı zamanda,
Politbüro kararna mesı. Türkiye'ye m e6elelerin dizgi n l e n m e6 i gibi bikir/er Sovyetler'in geçirdiği
uzatılan yardım elinin Sovyetler'in
anıı-emperyalıst olarak addettiği
d ö n ü� ü m ü n de b i rer gö6terge6iydi.
devletlere vermeyi ıaahhüı ettiği
çok daha geniş bir destek planının
parçası olduğunu da gösteriyor. Ni­ mişti ki, Orconikidze lran'da "Sovyeı yakınlaşmasının kuyusunu kazmaya
ıekım bu kararnameden bir ay sonra nüfuzu ilan etmek ıçin" Moskova'dan hazır kimi Bolşevikler Çiçerin'in ba­
söz verilen yardımın Türk tarafına ızin istemiş ve "lran'da şehir üstüne şına bela oluyordu. Örneğin, Sovyet
hala ulaşmamış olmasına sinirlenen şehir kazanarak ilerleyebilecegini" güçlerinin Türkiye'nın ele geçirdiği
Çıçerin, Polltbüro'ya çagrıda bulun­ iddia etmişti. Aynı mektupta Orco­ kasabalara müdahale etmeye hazır­
muş ve Türkiye, lran ve Afganısıan'a nikidze. Türkiye'ye yapılacak tüm landığı haberini aldığında, Çiçerin bir
gonderilecek al tın ve silahların aslın­ yardımın kendisi üzerinden gönderil­ kez daha Türkiye'yi ilgi lendiren ıüm
da Dogu ülkelerinde mücadele veren mesini talep etmişti.• Agustos ayında meselelerde karar mercısının Mos­
tum devrimci güçlere yönelik bir si­ Politbüro'dan komutasına 1500 asker kova olduğunu ve Politbüro'nun bu
yaset ile baglanulı olduğunu hatır­ verilmesini rica eden Orconikidze, ıs­ yönde defalarca kararname yayımla­ 59
laımışıı. Şayet sôz verilen yardım bir rarla Kazvın ve Tahran'ı ele geçirece- dığını hatırlatmak zorunda kalmıştı.
Kafkasya meselesinin yatışması bir doğurabilecek bir savunma anlaşma- ifadesini de kapsayacak şekilde ge-
yıldan fazla zaman aldı; ancak 1921 sı lısanı kullanmamasını ıstemıştı.� nişletilmesini istemişlerdi. Çiçerin'e
Antlaşması imzalandıktan sonra ve Birkaç hafta sonra. Çiçerin benzer göre, Sovyet tarafının çekindigi de
Çiçerin'in yogun ısrarları sonucunda, düşüncelerini -özellikle de Sovyet- tam olarak buydu. Ancak Türkle­
Stalin nüfuzunu kullanarak durumu lngiliz yakınlaşmasını zor duruma rin ısrar ettigi biçimiyle bile olduk­
kontrol altına almıştı.'• düşürebi lecek bir durumdan )<açın­ ça muğlak bir anlamı olan bu açılış
mak gerektiğini- yineledi. lngilizle- cümlesınin lngiliz-Sovyet iliş kilerine
1921 yılında Moskova ve Ankara ara- re karşı beslenen ortak düşmanlık fazla bir zararı dokunmayacağını
sında imzalanan ilk resmi anlaşma Türk-Sovyet i lişkilerinin doğası nda düşünen Çiçerin neticede metnin
değiştirilmesini kabul etmişti.'' 1921
Antlaşması için yapılan müzakere­

Gerçekten de Çiçeri n. Kabkaöya 'da olaöı b i r l ngiliz lerde, ııpkı Orconikidze ile müna­
sebetlerinde olduğu gıbi, Çiçerin
h a rekatına kar�ı Türkiye ve Sovyet Ruöya 'nın orı a k olarak için önemli olan şey Türk-Sovyet
ili şki lerinin ardındaki uluslararası
düzenleyecekleri b i r aökeri operaöyo n a i h tim a l veriyor
konjonktürdü: yani, iddia edildiği
a n ca k Bol�evikleri n bu ö e n a ryoda n o l a b i l diğince uzak gibi, Kafkasya'daki meselelerin ya­
hut Ermenistan'a olan sempatisinin
d u rm a ları gerektiğ i n i w v u n uyordu.
hiçbir ehemmiyeti yoktu. Esas iti­
bariyle, 1921 Antlaşması Çiçerin ıçln
büyük bır zaferdi. Son haliyle kabul
için müzakereler yapılırken. Çiçerin vardı, ancak Rusya'nın yükümlülük­ edilen metin Türkiye ve Sovyet Rus­
son bir yıldır savunduğu fikirleri yi­ lerini azaltmaya çalışması da gayet ya arasında uzun yıllar sürecek olan
neliyor ve Sovyet Rusya'nın uyum doğal bir durumdu. devletlerarası işbirliğini saglam te­
sağlamak zorunda oldugu uluslara­ mellere oturmuştu.
rası konıonktür dogrultusunda ikili Mart ayında yapı lan müzakerelere
i l işkileri biçimlendirmeye çalışıyor­ de benzer bir hava hakimdi: Sov· ARİSTOKRATİK KÖKLERDEN

du. Daha net bir ifadeyle, Türkiye yet Rusya lngiltere'nin piyonu du· DEVRİMCİ KARİYERE
ile kurulmakta olan diyalogu, Sov­ rumundaki Yunanlstan'la savaşan
yet-lngiliz ilişkilerindekı normal­ Türkiyc'ye sonuna kadar destek ver· Çıçerın'ın Türkıye gibi devletlere yö­
leşme sürecine zarar vermeyecek meye hamdı -fakat bu destek yal· nelik üretıiği diplomalik formüllerı
şekilde yürütmeye çalışıyordu. 1920 nızca sözlü yapılacaktı ve yazılı bir Sovyetler'in devrimci siyasetiyle bağ­
yılının sonbaharında Budu Mdivani delil bulunmamalıydı." Aynı şekilde, daştırabilmesi hiç de olağan bir du­
Ankara'da ön müzakerelere hazır­ Mart müzakereleri sırasında Kafkas­ rum değildi. Çiçerin, Birinci Harp'ten
lanırken Çiçerin'den bir dizi talimat ya meselesi, masadaki diğer önemli ewel Türkiye meselelerine kafa yor­
almıştı. Mdivani'ye duşen görevlerin işlerin yanında teknik bır konumday­ muş, yazılar yazmış ve daha o zaman­
başında, Türk askerınin Ermenistan dı. Çiçerin ayan beyan Gürcistan'ın larda bile Rusya'nın Türkiye ile olan
içindeki ilerleyişıni durdurmak geli­ bazı bölgelerinin Türkiye'ye veril­ ilişkilerine yön veren temel unsurun
yordu kı, bu Ermenıstan'ın hatırın­ mesi gerektiğini söylemişti. Buna her ıkı ülkenin Baıı'yla ulan müna­
dan ziyade. lngillzlerden gelebilecek mukabil. Sovyet Rusya'nın da Erme­ sebetleri olduğunu öne sürmüştü.
bir müdahaleye engel olmak için nıstan için Türkiye'den bir miktar Bununla beraber, harp öncesi döne­
alınmış bir önlemdi. toprak talebinde bulunabileceğinin min çoğu Rus aydını gibi, Çiçerin'in
altını çizen Çiçerın, bu meseleye kalı kendisi de vaktiyle Batı'ya öykünen
Gerçekten de Çiçerin, Kafkasya'da biçımde yaklaşılmaması gerektiğinı bir tarz-ı-siyasete sahipti. Dolayı­
olası bir lngiliz harekatına karşı ifade etmiş ve bu eylemin Türkiye ile sıyla Pra•da gazetesinde çıkan ve
Türkiye ve Sovyet Rusya'nın ortak dostane ilişkilere zarar vermesi pa­ Çiçerın'in başında fes ile Türkleştiri­
olarak düzenleyecekleri bir askeri hasına yapılmamasını rica etmişti.ı: lerek hicvedildıgı karikatür, aynı za­
operasyona ihtimal veriyor ancak Nıhayet anlaşma müzakerelerinde manda Hariciye Komiseri'nin harp ve
Bolşevıklerin bu senaryodan olabil­ bir mıktar mesafe kat edlld iğınde. devrim yıllarında geçırdiği entelek­
digince uzak durmaları gerektigini Çiçerin'in Politbüro'ya gönderdıgi tüel dönüşümü yansıtıyor. Aşağıda
savunuyordu. Çiçerln, Mdivani'den mekttJp Ankara hükümetiyle yapı­ özetlenen bölümde, Çlçerin'in savaş
Türkıye ile anlaşmak için elinden lan a n laşmanın Büyük Brltanya ıle öncesı dönemde Türkiye'ye destek
geleni yapmasını talep etmiş ancak olan ilişkiler açısından ne gibi so­ siyasetinden ne kadar uzak bir tutum
her ne pahasına olursa olsun Sovyet nuçlar dogurabileceğinı mülahaza ıçınde olduğunu inceleyeceğim.
Rusya'yı lngiltere ile karşı karşıya ge­ ediyordu. Türk dıplomatları anlaşma
tirebilecek bir taahhütten uzak dur­ metninin açılış cümlesinde yer alan Çiçerin'in çocukluk yıllarını geçirdiğı
bO masını ve olası bir Türk-lngiliz sava­ "kardeş uluslar" tabirinin "emperya­ çevreye ve hayatına bakarak, ileri­
şında Türkiye'ye yardım zorunlulugu lizme karşı mücadelede dayanışma'' ki yaşamını etkileyecek olan Doğu
Sovyeı-Türkiye
1911 Antlaşması
lmıa töreni,
16 Mnrı 1921

RC.AM0 Hı ll ı;?Q

sevdasını anlamak pek de müm­ duyduğu ilgi Çiçerin'i de cezbetmiş Yazmış olduğu kitap içın Şark Mese­
kün değil . Çiçerin 1872 yılında Rus ve onu daha önceleri aşina olmadığı lesi üzerine kafa yoran Çlçerln, doğal
lmparaıorluğu'nun köklü aristokra­ bir kültürel dünyanın içine çekmişti. olarak Osmanlı lmparatorluğu'nda
tık ailelerinden birinde dünyaya gel­ ilişkilerinden arda kalan mektuplar­ yaşayan azınlıkların statüsü ve kal­
mişti. Amcası Boris, henüz on yaşın­ dan bir tanesinde Çiçerin, "Slav ve kınma gibi meselelerle özel ola­
dayken babasını kaybeden Çiçerin'in Hint dünyaları arasındaki yakınlığa" rak ilgilenmiştir. Devrimden sonra
eğıtimiyle bizzat ilgilenmişti. "Sevgili değiniyordu." Marksizm ile pek de Stalin'e yazmış olduğu mektupta gö­
Boris Amca" diye hitap ettiği kişi 19. bağdaşmayan türden bir oryanta­ rülebi leceği üzere, Türkiye'ye gönde­
yuzyıl Rus liberalizminin en önem­ lizmin Çiçerin'in sonraki hayatında rilmesini önerdi!li Sovyet rabrikaları
lı [else[eci lerindendi ve bir şekilde yer ettiğini görmek mümkün. Me­ meselesinde de ulusal kalkınmaya
otokrasiye olan inancını ülkede ih­ sela. Çiçerin'in kendisi tara[ından yönelik benzer bir ilgi mevcuttur.
ııyaç duyulan yasal reformlarla bağ­ yazılmış olduğu tahmin edilen Sov­ Aradaki büyük fark, iktisadi ba!lım­
(laşıırabiliyordu. Amcası Boris. genç yet dönemi biyograrilerinden birin­ sızlığın ulusal kalkınmanın bir ön­
Çıçerin'in düşüncelerinde son dere­ de "Dogu'ya olan aşkının ve Doğu koşulu olduguna dair devrim sonrası
ce önemli bir rol oynamış ve halkın kültürüne olan ilgisinin Richard dönemde ileri sürdü!lü tezlere Birinci
�eliştirilmesl gibi Rus entelektüelleri Wagner'in müziğiyle başladığı" ileri Dünya Savaşı'ndan ewel yazmış ol­
arasında yaygın olan bir sorumluluk sürülüyordu.ı� duğu kitapta hiçbir şekilde yer veril­
lıılincini ona aşılamıştı. Fakat, Mark- memesidir.
sısr ve devrimci çevrelerle tanışan Çıçerın'ın Osmanlı lmparatorlugu
Çıçerin ile aşamalı reformdan yana hakkındaki bilgisi ve mütalaaları ise Çiçerin'in ulusal kalkınma fikrine
olan amcası Boris arasındaki gerilim bambaşka bir kaynağa dayanıyor. olan merakı yükselen milliyetçilik­
oğrencilik yıllarından itibaren yavaş Meslek hayatına Rus Hariciyesinde le ilgili gözlemlerine dayanıyordu.
yavaş su yüzüne çıkmıştı. Devrimci arşiv görevlisi olarak başladıktan Milliyetçilik meselesinin ortaya çık­
eylemleriyle Rus devletinin de tep­ bır süre sonra, imparatorluğun en masını Kırım Savaşı'na bağlayan Çi­
kısini çeken Çlçerin. bu raaliyetlerin tanınmış devlet adamlarından birisi çerin, yazılarında sık sık bu konuyu
bedelini 1904 yılında çarptırıldığı olan Aleksandr Gorçakov'un biyog­ inceliyor ve Kırım Savaşı'nın "küre­
surgün cezasıyla ödedi ve Bolşevik rafisini yazmaya karar veren Çiçerin, sel çapta tarihsel önemi" oldu!lunu
Devrimi'nin sonrasına kadar yurt dı­ Gorçakov'un mesaisinin büyük bir vurguluyordu. Çiçerin'e göre, Kırım
şında yaşamak zorunda bırakıldı. bölümünü Şark Meselesi'ne harcamış Savaşı sırasında uluslararası ilişkile­
olduğunu [ark etmiş ve Rusya'nın rin bilindik prensiplerinde bir kay-
Çıçerin'in Doğu ile tanışıklığı Osmanlı siyasetini derinlemesine ma yaşanmış ve Avrupa'da yerleşik
Rusya'dan ayrılmadan evvel başına irdeleme fırsatı bulmuştur. Yazmış statükonun sürdürülmesi fikrinden
gelen iki önemli deneyime dayanı- olduğu uzun Gorçakov biyografi- ulusal hakların korunması düşünce­
yor. Birincisi, Rus edebıyatının Gü- sindeki düşünceleriyle. yıllar sonra sine geçilmişti. Ancak Çiçerin ulusal
müş Çağı'nın en önemli şairlerinden Türkiye'ye yardım siyaseti güttüğü haklardan bahsederken, siyasi ege­
Mihail Kuzmin ile yaşadığı eşcinsel dönem arasındaki tezat, Çiçerin'in menlik prensibine atırta bulunmu­
ılişkiydi. Münasebetleri sırasında devrim yıllarında geçirmiş olduğu yordu. Ona göre, Rusların Osmanlı 61
Kuzmin'in Doğu'nun egzotizmine radikal dönüşümün bir göstergesidir. lmparaı.orluğu'nda yaşayan Dogu
-

Hristiyanlarını merkezi otoriteye cesi dönemde Çiçerin esas itibariyle ya Savaşı öncesi dönemde ise Çiçerin
karşı gelen bir dinsel azınlık olarak Osmanlı lmparatorluğu'nun Türk ol­ ulusal kalkınma ile bağımsızlık ara­
değil de, farklı ulusal grupların bir mayan azınlıklarıyla ilgileniyordu fa­ sında dogrudan bir bag kurmamıştı.
koalisyonu olarak görmeye başla­ kat Türkler hakkında yaptığı yorum­ Osmanlı lmparatorluğu'nun Hristi­
ması ancak Kırım Savaşı sırasında lardan da anlaşılacağı üzere onları da yan azınlıkları hakkında yazdıkları,
gerçekleşmiştir. Çiçerin, Osmanlı benzer bır pencereden görmekteydi. Çiçerin'ın siyasi bağımsızlık fikrini
.
sınırları içinde yaşayan Doğu halk­ örneğin, Tanzimat reformlarının sahte bir emel olarak gördüğünü
larının "barışçıl yöntemlerle ulusal Osmanlı lmparatorluğu'nun yıkılış açık bir biçimde ortaya koyuyor. Çi­
kalkınmalarını" gerçekleştirebilme­ sürecini hızlandırdığını, Avrupa-tıpi çerin, savaş öncesi yazılarında siyasi
lerinin Rusya lmparatorluğu'nun çı­ yeniliklerin Türklerin doğasına aykırı ba!lı msızlığın Batı'yla bir ihtilafa se­
karına olacağını savunuyordu. "Oto­ olduğunu ve Avrupa'nın Türkleri yol­ bep olacağını düşünmüyor: aksine
nomi" yahut "Hristıyan ve Müslüman dan çıkardığını iddia ediyordu." Çi­ Batı'ya olan bağımlılığı arttıracağını
halkların paralel kalkınması" derken çerin ancak Marksizme gönül verd ik­ iddia ediyordu.
Çlçerin'in kasteııiği şey aslında ba­ ten sonra tüm halkların, Batılı yahut
ğımsızlık değildi. O sadece uluslarüs­ Doğulu fark etmez, bütün insanların Çıçerin' i n uluslararası ilişkilerin sis­
tü bir siyasi yapının sınırları içinde aynı endüstriyel geleceğe doğru yol tematiği hakkındaki düşüncelerin­
ulusal kalkınmanın mümkün olabile­ aldıkları düşüncesini savunur hale dekı köklü değişiklik Birinci Dünya
ceğini savunuyordu. geldi. Savaşı sırasında yaşanmıştır. Çiçerin
ancak savaşı Batı emperyalizminin
işin aslı, Çiçerin bağımsızlık fikrinin SONUÇ doğal bir sonucu olarak görmeye baş­
Batı tarafından Doğu'yu parçalamak ladığında takındığı tutumu değiştirdi
için atılmış bir fitne tohumu olduğunu Çiçeri n'in Birinci Harp'ten ewel yaz­ ve siyasi bağımsızlık ile uluslararası
düşünüyordu. Mesela Çiçerin'c göre, mış olduklarıyla 19ıo'li yılların ba­ si stemden çekilme gibi prensipler
Fransızlar Doğulu memleketlerde şında Türk-Sovyet yakınlaşmasının hakkında olmazsa olmaz hükmüne
Batılı maddi kültürün rüyasını satar­ başlamasından itibaren savunduğu vardı. Gerçekten de Batı emperya­
ken aslında onları Fransa'ya bağımlı düşüncelere bakıldığında. kökten lizmıne karşı birleşen ulusların kendi
hale getirecek bir güvenlik sistemini bir değişim yaşamış olduğu dikka­ siyasi ve iktisadi bağımsızlıkları için
tesis ediyorlardı. Fransızların aksine ti çekiyor. Savaş sonrasında ancak savaşmaları gerektigi Fikri Çiçerin'in
Rusların önerdiği bir arada var olma Anadolu'da ulusal bir siyasi hareket sonraki dönem yazılarına hakim ol­
programı çok daha ıyi niyetliydi: Os­ ortaya çıkınca, Çiçerin Türkiye ile muştur. Çiçerin'in Türkiye hakkında
manlı lmparatorluğu'nda yaşayan ilişki lerin geliştirilebileceği ihtıma­ değişen görüşleri ve Türkiye'ye olan
Hristiyan halklara Batı boyunduru­ lini görmüştü zira bu ulusal hareket yaklaşımında kullandığı yeni terim­
ğuna girmeden de ulusal kalkınma­ emperyalist dünya düzeninin hege­ ler de bu bağlamda daha iyi anlaşıla­
nın mümkün olabildiği bir yolu işaret mon güçleriyle yaşanacak bir ihtilafı caktır. Bir sonraki makalemde Birinci
ediyordu."' Ona göre. Fransız ser­ da beraberinde getirecekti . Milliyet­ Dünya Savaşı'nın Çiçerin'ln uluslara­
mayesi ve vaad elliği maddi gelişim çiliğin doğal olarak siyasi ve iktisadi rası ili şkiler hakkındaki görüşlerinı
aslında Doğu Hristiyanlarını "kendi bağımsızlık fikrini tetikleyeceğini nasıl değiştirdiğini inceleyeceğim ve
kültürlerine ve Doğu dünyasını güçlü tahmin eden Çiçerin, Batı ile yaşana­ bu yeni bakış açısının Türk-Sovyet
kılan geleneklere yabancılaştıracak" cak büyük bir çatışmanın kaçınılmaz ilişkilerine yaklaşımını nasıl etkiledı­
yolun bir başlangıcıydı." Savaş ön- olduğunu düşünüyordu. Birinci Dün- ğine değineceğim.

OlPNOnAJt Stclanos Ycrnsimos, Turk-Sovycl llişkılerı· 14 RGASPI. f ıs9. op. ı, d. 57, 1. 2 (ı8 Hatıran
fkı makalenin, ve devamı nnelittndc yazılan Ekim 0e'1nrndcn Milli MOcadele'yc Onanbut· 1920).
ıkınd kısmının, hazırlanmasında emetf GOıJem Yayınlan, 1979), s. 116-217. ıs RGASPI, f Ss. op. Pcrsha, d. ı, I. J
ıeçen meslektaşım Onur lşçfyeçok ı�kür Yuwı Aslan. Mudtato l�al M. Fnınıt Cıı Mayıs 1920)
<denm. Goru�mtltrt Tı1ıi::-Soıı)'f!l IU�ılf!nndt Zln.� 16 RGASPI, f Sı;. op Ptrsila. d s. 1. ı
Bılal f\I. Şimşır, Loıan Telsratlan; Türle Ostanbut Kaynak Yayınlan. ıooz), s. 18-29 (17 Ağustos ıcµo)
Viplomaıık Btfs,.ıerinde Loıan Bono Çlçenn'ın ı8 Şubat, 2 Man \IC ıo Man tarihli 17 RGASPI, f 17, op.). d 90, posı ıı
rontmm,u, c. ı <Kasım 19u-Şubat ııµJ) mektuplan için bakınız: RGASPI, f_ 159, op. 2, (u Hulran 192)
(Ankara: Türle Tarih Kurumu Basunevı, 1990), d. 'fl, il 16-18, ll. ıı-ı.ı. I 34. 18 RGASPI. f. rı. op ı. d 94- posı. J. 8
s 167. lsmcı lnöml. Uarıralar, c_ 2 (Ankara: Bilgi (7Temmu1 1920),
Çiçcnn'in Harıciye Komıseri ol.ırak ıöfev Yaytncvi. 1987), s. JB. 19 RGASPI, f 5. op. 2. d JIS. 1. 211 (ı8 Ekim 1921)
yaptıtı dönemle ılgill bu makalede kullanılan 1 P Kossakovslı:.ii, fyodor Ra6kofnlkoıı o 20 RGASPI, r. ıı;9, op. ı. d 57, 1. 7 (10 Kasım 1920)
belgelerin bayılk. bir bölümli Rusya Sosyal­ urernenı ı o of'bt: ııoopomlnanlıa, plo'mo. 21 RGASPI, r. 159, op ı. d. "7. 1 J4 (ıo Mart 1920)

Siyasi Tarih Arşlvt'nden ahnmışıır {RGASPI). dokum�!)' (Leningrad� lenlıdat, 1989), ıı a j.e.
Çıçerin'ın lngilıere'dcki silrıun hayatıyla s. 49> 23 RGASP1. f. 159, op. 2, d 57, 1. 26 (ıo Mart 1920).
llgih belselcr ıçin Columbia Onıversltesl'nin RGASPI, f 159, op. 2, d 57, 1. 86 (19 Kasım 21 john E. Malmstad ve Nıkolay Boi<>molov,
Bachmeıerr AJ1ivi'nden faydalanılmıştır 1921). MlkhnU Kuzmın A U•t in Ari (Cambridge:
(CU-BA). ıo ômctın: RGA.SPI, f. 17, op ], d. 102, Harvard Unlversııy Prt>ss, 1999), s. ıı·J.4. 18.
Yusur Kemal Tengı�k. Varan Hizmtt ındt pootanovltnlt " (13 A�t05 19ZO), RGASPI. f. ıs 1 11 Unlov, "Kolltgi ınosırannıh del," G V
(Ankara: Kültür Bakruıhgı, 1981), Ali Fuat 17, op t d 138, post 8 (18 Mart 1921), RGASPI, Ciı;ertn, '61otif.l!dkly O('f!"rk dlplomali�okoy
Ccbesoy, Mrukaııa Harınılan (21/11/1920- r 17, op. J. d ll']. post l7 (8 Kasım 1921) deyalr:ln06tl AM. GorçohıllG (Moskova.
2/6/1922) (lsumbul. Ncyıyatı. 195s); RGASPI. f. 17. op. J. d. 78, post. ıı Lyubimı:ıya Rossıya. 2009), s. �91-ı.
Rıu Nur, IJt. Rıza ,Yur'un M<Mkoııa Sakal')a (ıs Mayıs ıcµo). ı6 Çl("ft'in, l.ı&rıchtdku ochtrt, s. JJ9.
62 /laııralan Ostanbul BotazıÇl Yayınlan, 12 RGASPI. f 159, op ı, 57, l ı (16 Mayıs 1920)
d Z7 Çıçerın, l�totichf!oldl ochf!rt. s. 3oı.
1991). 11 RGASPI. f 17, op. J. d. 8ı 1. ı Us Mayıs 19zo). 28 Çıçmn. l6t0'1chf'tıbl octıert. s. m
BOSNA 13 Ekim Cumartesi

Bosna Sancak Kültür


13 Ekim Cumartesi

Anur Hadtlomersp&hlt
16 Ekim Salı

•aoşm:ıkları Tarihi•
18 Ekim Perşembe

Clrkus Cotumbla

SAN CAK
Günleri Açıhş Tdrenl Sergisi Açıhşı Kitabı Lansmanı Film Gösterimi

17.00 17.30 19.00 19.00


Deniz Muzesı Deniz Mı.lzcısi Pero MüzcsJ Pero Muzesl
GÜNLERİ Borboros Solonu Barbaros Salôfw

18 Ekim Perşembe 20 Ekim Cumartesi


EKiM 2018
20 Ekim Cumartesi 20 Ekim Cumartesi
13-28
Oanis TanovlC Tarafsız Bölge Bir Hurdacının Hayatı Adnan Teskered!iC
Söyleşısı Film Gösterimi Film Gösterimi Trio Caz Konseri

PERA MÜZESi 20.45 12.00 14.00 17.00

B E Ş i KTAŞ D E N i Z M Ü Z E S i Pero M07e.ç/ P(ıro Müzesi Pero Miızesı Pero Mü:1esi 2. kot
n Dünyckır
Kesişe
C E M A L R E Ş i T R EY gi
Ser si

23 Ekim Salı 24 Ekim Çarşamba 27 Ekim Cumartesi 27 Ekim Cumartesi

Cehennem SarayboMe'da öıom Tarafsız Bölgo Clrkus Columbia


Film Gösterimi Film Gösterimi Film Gösterimi Film Gösterimi
19.00 19.00 16.00 18.00
Pero Mu.ıesJ Pera MüıeSI Pero MULMI Pero Mı.U61

27 Ekim Cumartesi 28 Ekim Pazar 28 Eklm Pazar 28 Ekim Pazar

lejla Jusıt Cehennem Saraybosna'de Otom Bir Hurdncının H"yell


Konser Film Gösterimi Film Gösterimi Film Gö'ıerımı
20.00 14.00 16.00 1800

IBB Cemal Reşit Rey Pero Milzesi �ro MOzesl Pcra MıJlr�ı
Konser Salonu

� BOSNA
SANCAK
' - KÜ LTÜ R
'1 GÜNLERİ

it. >t"k r
urktye BuyukelçilıQl deSteklertyte
-

BOSNA SANCAK AKADEM İ K KÜLTÜR


VE TARİH VAKFI BAŞKAN YARDIMCISI
DR. AKİ F GÖÖÜ SGEREN İLE SÖYLEŞİ
,, BOŞ�AKLARIN GÖÇLER,
KATLIAMLAR VE
. .

MUCADELELERLE
DOLU TARİ H İ "
93 Harbi ve ardından gelen Balkan Sava�l a rı 'yla birlikte ya�a n a n i�gal lerle göç
olgw,uyla ıanı�an Bo� n a klar. barklı kültür. dil ve d inler ba rındıra n yeni topraklarda
va r olma m ü cadele6i vermeye ba�ladılar. Bo�nakları n göç yol l a rında birin ci terci hi
06 m a n l ı im p a ratorluğu. deva m ın da Türkiye Cum h u riyeti toprakla rıydı. Bu ko�ullarda
tarih bili nci ile dil ve kültür öğeleri n i n deva m lıl ığı nı wğl a m a k üzere b ı r a raya gelen
Türkiye va ta nda�ı Bo�nakları n vakıbla�m a 6üreci ile proje ve etki nlikleri n i . vakbı n
ba�kan yard ı mCl6ı Dr. Meh m et Akib G öğü6geren ile kon u�tuk.

Vakfınızı kısaca tanıar mısınız? Vakfımızın kuruluş sermayesi 55 mü- yeni perdesı böyle açıldı ve bu tra­
Vakfınız ne zaman kuruldu? Ku- tevelll heyeti üyemizin müıevazi bi- gedya belli aralıklarla günümüze
nıcuları kimlerdir? rikımlerinden ayırmış oldukları cüzl kadar sürdü. Bu ıarihi sürecin Boş-
vakfiyelerldir. Müıevelli heyetimiz naklar açısından en belırgin sonuç-
Vakfımızın senedinde belirtildigı Türkiye'nin çeşitli yörelerinden ve !arından biri, belki de birincisi, göç-
şckliyle kuruluş amacı: "Bosna-San- çeşitli meslek gruplarından üyeler !erdir.
cak göçmeni Türkiye Cumhuriyeti barındırmaktadır.
vatandaşlarının: kültür, dil, sanaı ve Göç yıllarının ilk dönemleri büyük
folklorik değerlerini korumak, yaşat­ Bosna Sancak Akademik Kültür çoğunluk ıçın çeşııli zorluklar, yok­
mak: Türkiye ile başta Bosna Hersek. ve Tarih Vakfı'nı kurmaya niçin luklar, travmalarla dolu bir yaşam
Sancak ve diğer Balkan halkları ara­ gerek duydunuz? mücadelesi şeklinde geçmiştır. Bu
sındaki dostluk. sevgi ve işbırliğini yüzden büyük çoğunlugu ilk birkaç
gelıştırmek; ıoplumları bılinçlendır­ Vakfımızın kurucularının hemen kuşak boyunca geride bırakııkları ata
mek; geçmişte yaşanan acı olayların hemen tamamının dedeleri, buyük ıopraklarına. anadillerine, otantik
bir daha yaşanmaması için faaliyet­ dedelerı. büyükanneleri d�up bü­ kültür ve tarihlerine yönelik özlem
lerde bulunmak; Bosnalıların tarihini yüdükleri Bosna-Hersek ve Sancak' ta duysalar da bunlara dönük hır çaba.
ve tarih boyunca karşılaştıkları soy- Osmanlı tebaasıydı. 1B78 yılında çalışma içinde olamadılar.
kırım. katliam ve göç gibi toplumu yaşanan 93 harbi ve ardından Avus-
derinden eıkileyen olayları bilımscl turya-Macarisıan Monarşisi'nın Arada geçen zaman ıçinde belli bir
olarak araştırmak, belgelemektir." Bosna'yı ışgali ile birlikte Boşnaklar eğitim düzeyi ve ekonomik refa-
devletsiz kaldılar. Bu süreçte dini, ha erişen tüm bireyler gibi bu yeni
Vakfımız 2009 yılında platform halin­ şovenist-mllliyetçi baskılar ile tanış­ nesiller de kim olduklarını, nereli
de bir araya gelmiş Bosna ve Sancak tılar. Yeni yönetim ıarz veya ıarzları­ olduklarını. nereden nereye gittik­
kökenli bir grup Türkiye Cumhuriye- na uyum sağlamak zorunda kaldılar. lerini, kendi yerel tarihlerini, kül­
11 vatandaşının az önce belirtılğim Bizlerin, yanı Boşnakların trajed ileri türlerini ve dillerini merak etmeye
amaç dogrultusunda bir vakfa ıhtiyaç ışte tam bu noktada başladı. Göç­ başladılar. Bu merak ve ilgi son 25-30
olduğu görüşüne varması ıle 1015 yı­ lerle, katliamlarla, soykırımlarla ve yıldır çeşııll şekillerle ortaya çıkma­
lında resmi olarak kurulmuştur. buyük mücadelelerle dolu tarihinin ya başladı.
m

o

Boşnakların kültur ve tarıhını ince­ soykırımlar bu bölgedeki Boşnak hal­ Tarih ve kültür konulu konferanslar
leme ve belgelendirme konusundakı kı sürekli olarak göç olgusu ile karşı kurulduğumuz ilk günden beri vak­
arayışlarında bugüne kadar güveni­ karşıya bıraktı. Adres ıse hep bellıy­ fımızın etkinliklerinde önemli bir
lir, kapsayıcı, akademik ve kurumsal di. Türkiye Cumhuriyeti toprakları. yer tutmaktadır. Prof. Dr. Muhamed
bır çalışma ortamı başarılamadıgı Balkan Savaşları'na kadar yaşanan Fil ipovic "Biz Boşnaklar Kimiz", Prof.
ıçin bu durum vakfımızın kuruluş ge­ göç dalgalarının tamamı Avusturya Dr. Aydın Babuna "Geçmişten Günü­
rekçesı oldu. idaresinde yaşamak istemeyen Bos­ müze Boşnaklar: Bir Ulusun Doguşu",
nalı Boşnakların oluşturdugu göçler Hikmet Çetin "19. Yılında Srebrcnica
1992-1995 yı lla rı arasında ya­ olurken. sonraki dalgaların büyük Soykırımı", Preporod Başkanı Prof.
şanan Bosna Savaşı ve Boşnak
Soykırınu'nın bu son 25- JO yıllık
çabalarda etkisi oldu mu?

Bu sürecin hızlanmasına etkisi ol­


dugunu söyleyebiliriz. Ata toprak­
larında yaşamaya devam eden soy­
daşlarının yaşadığı dram Türklye'de
yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatan­
daşı Boşnakları derinden etkiledi.
Savaştan kaçan aılelerın geçici iskan
süreci içinde Türklye'de yaşayan
Boşnaklar ve onların kurmuş olduğu
dernekler aktif roller üstlendiler. iki
tara f arasında köprü oldular.

Bu süreç içınde Bosna ve Sancak'ta


yaşayan Boşnaklar ile daha yakın
ılişkl içinde bulunmak, ana vatanları­
na daha fazla ılgi göstermelerı sonu­ çoğunluğu Sancak kökenli Boşnak­ Dr. Senadin Lavic "Bosna'nın Kültu­
cunu doğurdu. Bu süreç lçınde Bosna lardan oluşuyor ve özünde hepsi rel ve Ulusal Dirilişi". Colum Murphy
ve Sancak'ın tarihine daha fazla ilgi Boşnak olmalarına ragmen geldikleri "Aza Beast- Savaşın Köklerıne in­
duyulurken Türkiye'ye taşıdıkları coğrafi bölgelere göre Bosnalı veya mek" Taha Akyol "Rumeli'ye Elveda",
geleneksel kültürlerinin yanında. o Sancaklı Boşnaklar diye kendilerini Hasan Nuhanovic "BM Bayrağı Alım­
topraklardaki güncel kültür de ilgi bir şeklide ifade ediyorlar. Bu ne­ da Soykırım", Prof Dr. Enes PeledlJa
alanlarına girdi. denle Bosna ile birlikte Sancak adını "Yeni Pazar Sancagı'nın Dünü Bugü­
kullanma geregini duyduk. nü Yarını", Bakir lzetbegovic "Babam
isminizde Bosna ve Sancak'• ayrı Alija lzeıbegovic" Prof Dr. Fahrudln
ayrı vurgulamanızın özel b i r se­ Akademik sözcüğüne gelecek olur­ Rizvanbegovic "Avrupalı Müslüman­
bebi var 1111? Ayrıca ismin izdek i �ak ... Vakrırrııtın kurw:u üyelt!rinirı lur: Bu�nuklıır" iJttşlıklı kunf�rnrıslar
"akademik" sözcüğü ile neye tamamı yüksek öğrenim görmüş bi­ verdiler. Bu konferansların büyük bir
vurgu yapıyorsunuz? reylerden oluşmaktadır. Aramızda kısmı vakfımız tarafından kitap hali­
iş dünyasından bireylerın yanı sıra ne getirildi.
Yeni Pazar Sancağı Osmanlı lm­ çok sayıda öğretim üyesi de bulun­
paratorlugu döneminde Bosna maktadır. Çalışmalarımızda popüler ilkini ıoı6 yılında gerçekleştirdiğimiz
Beylerbeyliği'ne ba!llı bir sancaktı. kültür ürünlerınden çok. günümüz­ Bosna Sancak Kültür Günleri'nin bu
Bosna'nın tarıhi sınırları içinde yer de pek satmayan ama bir toplumun yıl üçüncüsüne hazırlanıyoruz. Kül­
almaktaydı. 1908 yılında Avusturya­ gelişiminde olmazsa olmaz tarih kül­ tür Günleri içinde Bosna'daki güncel
Macaristan'ın Bosna'yı ılhakı son­ tür ve sanat ürünlerinı Turkıye'dekl kültürel gelişmelerden damıtılmış
rasında Yenı Pazar Sancagı Osmanlı okur, yazar, akademik ve sanatsever ögelerden bir seçkıyi lstanbullu sa­
lmparatorlu!lu sınırları içinde kaldı; kitleler ile buluşturmayı amaçladık. natseverler ile buluşturuyoruz. ôr­
Bosna, Avusturya-Macarisıan'ın. llerıde bu konularda yapılacak aka­ negin ıoı6'dakı Kültür Günleri'nde
Balkan Savaşları neticesinde Kara­ demik çalışmaları da desteklemeyı başarısını Berlin'de Alıın Ayı ödülü
dag ve Sırbisıan'ın sınırlarına dahil amaçlamaktayız. Sanırım gelecekte ile taçlandırılmış kadın yönetmen
oldu. Her ne kadar ikl devlet ara­ de en önemli görevimiz "akademik" jasmila 2banic'in filmlerini ve gele­
sında paylaşılmış olsa da bu bölge sözcüğünün içini doldurmak olacak. neksel Sevdah müziğini kendi tını ları
Sancak adını halen korumaktadır. ile seslendıren Divanhana ıopluluğu­
Böylesi bir tarihi süreç sonrasında Vakfınızın gerçekleştirdiği ec- nu konuk etlik. Elbette program sa­ 65
sıklıkla yaşadığı zulümler ve hana kinlikler nelerdir? dece bunlardan ibaret degildl. Kültür
-

günlerınde edebiyata ve plastik sa­ vardı. Bosna'da ınsanlıga karşı işle­

d . .. ... ... .
natlara mutlaka yer verıyoruz. nen suçları konu alan "iyi Bir Eş" fil­
minın yönetmem ve başrol oyuncusu
2017 yılında gerçeklcştirdiğımız Bos­ Mirjana Karanovıc, Bclgrad doğumlu
na Sancak Kültür Günleri'nın ikınci­ bı r Sırptır. Yine sc11:1 veya konscrle­
sinde Bosnalı fotoğraf sanatçısı Samır rımizin mu tfağında ve kadrosunda

'4'
"
Sinanovic'in çektigl fotoğraflar ve Bosnalı diğer etnık unsurlar da yer
Kültür Ve Taıih Vaklı
beş Bosnalı akademisyenin yazıla­ almaktalar. Fakat henüz Bosnalı tüm
rından oluşan "Sevgı Gözüyle Bosna entitelere eşit miktarda yer vermek­
Hersek" foto monografısinin Türkçe ten uıagız.
baskısının lansmanını yaptık. Ayn ı Kültür Günleri'nde yalnızca Boş-
ad l ı se11:1 Marmara llnıversııesı Sulta­ nak ögelere mi yer veriyorsu- Bu yll üçüncüsünü düzenleyece-
nahmet Yerleşkesı'ndckl Cumhuriyet nuz? Bosnalı veya dlger Balk.an Siniz Bosna Sancak Kültür Gün-
Muzesi'nde on beş gün boyunca açık uluslarına ilişkin kü.ltür eserleri- feri için, özel bir parantez açar
kaldı. Pera Müzesi'nde ·Bosna Ezgı­ ne yer vermiyor musunuz? sak, bu eıl<Jnliklerlnlzin program
leri• başlığı altında farklı yönetmen­ içeri�. hedefleri, hedef kitlesi.
lerden altı filmın gosteriminı gerçek­ Evet ve hayırı birlıkte barındırıyor destek aldıgınız kişi ve kurumlar
leştırdik. Bosnanın geleneksel mü1jğı bu sorunun yanıu. Kül tur Günlen'nın hakkında bir şeyler söyler m.lsl-
Sevdah'ı caz tınıları ıle yorumlayan ikincisındc sinema olarak "Bosna Ez- niz?
Amıra Medunjanin'i, Bosna sazının gileri" başlığı altında müziği konu
ustalarından Damir lmamovic'i lsıan­ edinmiş filmleri gösterdık. Bulgar ve Öncelikle geçtiğimiz yıl genç yaşında

bullu sanatseverler i le buluşturduk. Arnavut yönctmenlerın filmlerı de kaybettiğimiz Bosnalı grafik sanat-

Bo�nak!arın Tarihi / Hi&torija Bo&njaka Türek Tarih


Okurları ve Uzman Kamuoyu İle Butu�uyor
Tarıh Vakfı ve Bosna Sancak Akademik Bıhndiğl f.ııere. Bosna ve Boşnakların sıklıkla g()rülen deıenformasyonlan,
KUltur ve Tarıh Vakfı'nın ilk onak ıarıhı ile ılgıli olarak bugune kadar edebı bir anlatım "e güçlü arsumanlarlet
ya)ımı olarak. tarıh okurları ve uzman ya11lanJann onemli bir bolumu Sırp tek: tek çurutmekıe; Sırp \'C Hırvatlarla
eoğrafı. sly..ısı ve kulrurel ortak alanını
kamuoyu ıle bu ay buluşacak olan, ve Hırvaı ıarihçıler tararından yazılmış
Mustafa lmamoviC'in llıcıtorııa BcMnJaka paylaşan \C en az onlar kadar kadım
olup, Bosna ve Boşnaklarla ıtgıh
- Bo� naklann Tarihi kuabı, bir Boşnak ve Oıgun olan Boşnakların tarıhınt.
çogunlukla ıahrıf edılmış bilgilerden
tarafından bılimsel tarafsızlıkla kaleme hiçbir mmanuk yonıma girmeden
oluşmaktadır
alınmış. Boşnak tarıhınm önemlı tum aktarılldkıodır
1897 yılına ait dönemlerını anlaıan ilk temel cserı olma Boşnak yJıar, Bo�nakların Tarıhl Knabm Bm;no dilindeki ılk baskısı
Bosna haritası özclllgl taşı yor . klıabında. Sırp ve Hırvat tarihçiliklerlnde Kasım 1997'dc; lansmanı ise,
ı Aralık 1()97 ıarıhtnde saraybosna'daki
Holıday lnn llotel'ln hınca hınç dolu
kongre salonunda. Bosna Hersek.'ln
o dönem tuıyatta olan en önemli
tarıhçllt'f'\ ve ktJltur insanları Avdo
Suceska, <ncs Pelidlja ve Munlb
Maglajlic kunuşmalarıyla
gerçtkJeştirllmıştır.

Kitap, okurun karşısına çıkııgı ilk


gunden itibaren medya, yaıın ve bılım
dunyasının hoyuk llgıslne maıhar oldu
Boşnak tanh \-C kulturu konusunda
çalışan, aralamlda Atıf Punvaıra. Behı.,ıa
Zlatar, LamıJa Hadlıosmanovıc( Satır
Fllandra, Avdo SuCeska, Gradımır Gojer,
Enes Pelldıja, Mlljcnko jergoviC, Fahrudln
Novaııcc. Todo Orsollc, Roben Donla,
Anıc Skegro. Smail C::ekic, Sreeko M.
01.aja. Davor Marian,
j Zdravko Grebo 'nun
da olduğu çok sayıda bilim insanı kitap
hakkında yazılar kaleme aldılar

Kııabın lansma n ı. Saraybosna'dan


sonra Bosna-Heriek'in birçok kenıındc,
ayrıca, Slovenya Kül tur Bakanlığının
himayelcrlnde, Slovenya'nın başkenri
Lıublıana'da da yapıldı O ıörende Bo!ıdar
çısı Anur HadiiomerspahlC'in grafik sının lansmanını gerçekleştlreceğız: gelıyordu Historija Bosnjaka'nın
yapıtlarından oluşan bir sergi Deniz Hi6torija Ro6njaka - Bo�ııakların çevirisi. Mustafa lmamovic ıle 2014
Müzesl'nde açık olacak. Anur çok Tarıhi yılı ilkbaharında Saraybosna'da bir
sayıda ödüllü, çok üretken müthiş araya geldıgimizde kitabın çevirisi
bır sanatçıydı. Oscar ödüllü, Altın Tarih Vakfı ile Bosna SancakAka­ konusunda söz kesilmişti. Yönelim
Ayı ödı
i l ü sahibı yönetmen Danıs demik Kültür ve Tarih Vakfı'nın kurulu üyemız Hüscyın Gül'ün 3 yıllık
Tanovic Filmlerinden bir seçkı lstan­ ortak yayımı olarak ekim ayında özenli çalışması ve Cenita Ôzgüner'in
bullu sanatseverlere ücretsiz olarak raOarda yerini alacak olan Hl.ıto­ çeviriye katkıları ıle bu yıl ekim
gösterilecek. Caz sanatçısı Adnan rija Boinjaka - Bo�naldann Tari­ ayında kitabı elimızde tutabilmemız
Teskeredt.ic bir hafta sonu konse­ hi kitabının önemi nedir? mümkün olacak. Bu kitap tarihçile­
rınde müzikseverler ile buluşacak. rın, akademısyenlerin, Bosna sevda­
Tanovlc fılmlerı Pera Müıesi'nde Bosna Savaşı'nın en zor günlerinde lılarının öncmlı bır eksıklıgınc yanıı
oynayacak. Teskercdiıc Trio ise aynı Bosnalı tarıhçı Musıafa lmamovic'in verecek.
muzenln 2. katındaki "Kesişen Dün­ kaleme aldığı bu kitap Bosna'da. Bos­
yalar" sergisinde müzığıni yorumla­ na tarihi konusunda en yetkin kitap Bo�ıı aklarııı Tarlhi'nln lngilızce
yarak Reperruarında Türkçe şarkılar olarak kabul edilmektedir. Banlıktan çevrisinin de hazırlanmakta oldu­
da barındıran Bosnalı soprano Lejla krallığa, krallıktan günümüzde yok ğunu bıliyoruz. Ancak Turkçe bu kı·
Jusıc sevdah müzığını CRR'de yorum­ sayılışa kadar uzanan soykırımlar, tabın çevrıldığı ilk farklı dıl olacak
layacak. katliamlar ıle geçen ve yok sayıldığı Hi6tori1a Bo6n1aka Bo�ııaklarııı
oranda bilinmeyen bır tarih Boşnak­ Tarıhı'ni Vakfı ıle ortak bir proıc
Ancak tüm bunların ötesinde çok ların tarihi. Vakfımızın ilk kurulduğu olarak yayımlamaktan da buyuk bir
önemli bir kitabın Türkçe ilk baskı- günden beri hedeflerinin başında onur duyuyoruz.

MUSTAFA IMAMOVIC v
HISTO RlJA BOSNJ AKA

ve mitolOJık anlatıma kaçan bır kitap"


eleştınlerine de muhatap olmuştur
Yazar, ıamanında bu eleşurilcrc şoylc

Bu kıti.lp sadece ıçcriğınde yer alan cevap venniş-ıl "Her kitap gib� benım

bilgileri ile degıl; belkı de "kanlı Bosna kitabını da kamuoyunun yargısına tabidir

mantığı" ve yazıldığı koşullar dıkkate ilk baskının osıünden üç yıl gcçıi, okur
alındıgında ıçınde yer almayanları ve uzman kamuoyu uç farklı şekılde tepkı
ile daha da onemll hale gelıyor. En verdı Yayıncıdakı verılere göre. genış
basıtınden. burada "mıllıyetçl nefret" okur killcsı ılk iki yıl içinde ıo.ooo (yazı Akademık Külttir ve Tarih Vakrı'nın ılk G. Ourand'ın

veya "etnik ıemııllk programı" ya da ile yirmi bın ) adcı kıUJp satın alarak onak yayımı olarak. Huseyın Gul ve Saraybosna
Savaşı •Ben
Bosna Hcrsck'ın herhangi bır halkının bu tepkısını en guzel şekılde gösterdı Cenııa Ozguner'ın çevırısı ile Turklye'dckt
lslmli eseri
Uzman kamuoyunun olumlu \ı'C olumsuz
(solda)
ulkcnın �clcccğlndc yer alma hakkına Bosna-Boşnak tarıhı ile ılgılenen bilim
karşı bir girişime yer vermemesı ıle eleştirileri de sö1 konusu Eleş11rılerden
çevreleri ve ilgili okurlarla buluşacak
bcnterlerınden ayrışıyor hiç rahatsızlık duymadım Aksine. onları Mustafa
Kitabın, bu alandaki buyük oo�luğu
Ho�noklcmn Tarıhı, uzman kamuoyu
okuyunca amacıma uhıştığımı gördum. lmaıttovii,
E�er bu kitup Boşnakhır hakkında bir doldurmadi! önemli bır ışleve sahıp Historlja
tararındım Bosna, Boşnaklar ve blllm
''mıt" yarattıysa bunu büyuk bir övgti olacağına inanıyoruz Bo!njaka
dunyasının ihtiyaç duydugu ası duzcy
(3. Baskı, ıoo6)
olarak kabul cderım... " H05EYIN GOL
bir tarih çalışması olarak nıtelcndlrilmtı:
dıger ıarartan ba?J Sırp \IC Hırvat tarih Mustafa lmamovit'in Boşnakların Torıhı BOS-NA SANCAK AKADEMiK K0LT0R VE TARiH
yaııolan tarafından "temelden yoksun kirabı. Tarıh Vakfı ve Bosna Sancak YAKFI YôNtTIM KURULU O'YESI 67
-

DEMOKRAT PARTİ'NİN SON İKTİDAR YI LINDA


ULUSLARARASI BİR BASIN POLEMİGİ :
,,TÜRKİYE YENİDEN
DİNE Mİ DÖNÜYOR? "
RESUL BABAOGLU

1 950 <1eçi mleriyle ıkti d a ra gelen DP'n i n ilk ı� olarak eza n ı n Arapça a <1l ı n a göre
oku n m a<1ı n a ili�kin ya<1al düzenlemeye gitmelıi ve çe�itli d ı n i g ru p l a r üıerindekı
politik ba<1kiyı azaltma6l gibi pratikler. DP'n i n u z u n yıllar boyu nca muhabazakd r
bir <1iya<1al h a reket olduğu yön ü ndeki top l u m <1 a l a lgıyı be<1lemi�tir. B u a ç ı d a n
bakıldığı n d a . David Hotha m ·ın 2 7 Mayılı · a gid ılen <1 ü reçte The Times'ta 23 Şubat
ı g 6 o 'ta kaleme a l d ığı yazıyla ortaya çıkan batım polem iği. DP'n i n <1öz kon u <1 u
yönüyle birlikte ba<1 ı n a m ü d a h a lelıi n i tartı � m ay a aça n ö n emli noktalar içermekteydi.

Türkiye'de gerçek anlamda çok parti­ tavırlar sergilemiştir. Vatan Cephesi, DP iktidarının son döneminde ge­
li siyasal sistemi başlatan bir gelişme Tahkikat Komisyonu. ispat hakkı tar­ nel olarak muhalefete karşı alınan
olarak Demokrat Parti'nin kuruluşu tışmaları ve muhalefet parıilerının önlemlerın yanında. yurt dışından
ve büyuk vaatlerle iktidara gelişinin sıyaset olanaklarının kısıtlanması gelen eleştirilere karşı da müsamaha
ardından yaşanan olaylar toplumsal gıbi uygulamalar bu dönemın temel gösterilmeyip, gerek bu gazetelerin
hafızada derin ızler bırakmışıır. Li­ karakterini ortaya koyan gelişmeler­ Türkıye'dekı muhabırlerlnin baskı
beral demokrasiyi anımsatan parti dendi. DP'nin iktidarını tahkim etme­ alıına alınarak sınır dışı edilme teh­
programıyla 1950 seçimlerinde kayda ye dönuk başvurduğu girişimlerden didiyle sindırilmeleri gerekse de dip­
deger bir başarı elde eden DP. ıkuda­ bir diğeri de basın kanununda bir dizi lomatık temsilcilikler nezdınde tepkı
rının ilk döneminde siyaset sahnesi­ degışiklige gıderek basın üzerinde konularak hoşa gıtmcyen bu tür teh­
nin dolaylı bileşenleri olan üniver­ baskı ve kısıtlamanın artırılması ol­ ditlerin üstesınden gelinmeye çalışıl­
siteler. sıvil toplum örgütleri , sen­ muştur. 1956 yılında 5680 sayılı basın mıştır. Bu dönemde. yurt dışı menşe­
dikalar ve basın ile göreli ölçülerde yasasının birçok maddesi degiştiril­ li gazetelerde yer verılen DP karşıtı
olumlu ilişkiler geliştirerek tek parti miştir.' Basın ve ceza yasası üzerin­ yazı ve haberlerle baş etmenin yay­
döneminden farklıiaşacagının sınyal­ de yapılan degişıkllkler sonrasında gın bir yöntemi de ıktidara yakın bir
lerini vermiştir. Ancak çok geçmeden tutuklamalar. kovuşturmalar, tekzip. yayın politikası yürüten gazetelerde
iktidar mücadelesinde her yolun mü­ neşir yasakları ve kapatma kararla­ karşı argümanların üretilmesiydi.
bah sayıldığı. siyaset mecrasının bir rıyla ilgili kanunlar en sert bıçimde Araştırmamıza konu olan basın pole­
dövüş alanı haline geldiğı sancılı bir uygulanmıştır.' Yapılan düzenleme­ miği de ZJ Şubat 1960 tarıhinde The
döneme gırilmiştir. Bir bakıma. Na­ ler yalnızca muhalıf basın üzerinde Tımeita yer alan ve aynı gazetenin
dır Nadi'nın sözlerıyle; DP, özgürlük degil aynı zamanda iktidar destekçisi Türkiye muhabirı Davıd Hotham'ın
şarkılarıyla ıktidara gelen ama onu gazeteler ıçin de felaketler doğur­ kaleminden çıkan bir yazıya dayan­
iktidardan düşürenlere de yine öz­ muştur. Sorumlu mudürleri ceza alan maktadır.
gürlük şarkıları söylcniren bir tarihe ve kapatılan gazeteler arasında Zaber
sahiptir.' Öncesi ve sonrasıyla 1957 gazetesinin de yer alması bu hususu TÜRKLER VE DAVID HOTHAM

seçimleri sürecinde yaşanan siyasal doğrulamaktadır. Dönemin basın re­


meşruiyet krizinin en önemlı neden­ jiminın anlaşılması açısından 1955- The 1inıe6. Cconoml6t ve Ob6er­
lerinden bırl. iktidara karşı siyasal ve 1960 yılları arasında görülen basın ver gibi yabancı basın organlarının

toplumsal muhalefetin bu dönemde davalarına bakmak yararlı olacaktır. muhabiri olarak Türkiye'de sekiz
giderek artan bir dozda yükselişiydi.' Zira bu dönemde 867 gazetecinin yıl yaşadıktan sonra 1965 yılında
68 Bu siyasal atmosferde DP iktidarı. mahkümıyetiyle sonuçlanacak olan Bonn'a atanan David Hotham, kendi
muhalıf odaklara karşı oldukça hırçın 2300 basın davası açılmıştır.• ifadelenyle, Türkiye' de görev yaptığı
sürece Türkçeye hakim olmanın da De.mokrat Parti

TURKS T U RN AGAIN
tktldannm son
sağladığı avantajla farklı sınıflara
yıllarında din
mensup insanlarla görüşme olana­ konusundaki
polldkasını ele
gı bulmuştur. Bu süre zarfında çag­
daş Türk edebiyatından örnekler de
TO RELIGION alan köşe yansı

From O or Ankrra Correspoadent Thl' Ttm�.


dahil olmak üzere pek çok Türkçe ret>ruaryzj. ıt)6o
eser okuyan Hotham. zaman zaman (rr ı,t\em. with lbcir own moDCJ' ancl

Türkiye'nın çeşıtli yerlerini dolaşma La��· fiaure of S,000 new mosq.. budt
in tbe 10 yeus ıloce 19SO Is. by a cariom
fırsau bulmuştur. Türkıye'de günlük coincidcnce. not far from the flpro
siyasal gelişmeleri bağlı bulunduğu �!�c�o�,t�0�t>!�corr!:!.,�.:; ;
Thlı sllent
durina thc aome potiod.
ajanslara bildirirken aynı zaman· ılruaalc tor scaıcc rosourcc.'I between
rnoaques and schiools tıtemı blabfy IJl'.I'•
da toplumu yakından tanıma şansı bolk ot lho ıreaıu atru11lo betwocn tbo
torcn ot .ccular•un aod lslam in
bulan Hotham, bu bırikımıni 1965 TurkQ"
U st &Jluatrakd by tbe conıroveny
yılında kaleme aldıgı Türkler adlı ovrer dM aew M!COndary 11Cboo1s for
knatDl aod practters wblch com. uader·
eserinde toplamıştır.' Türkiye ile iM Mioıstry ot Eduı:adon. Tbae
saboola. •bidt havo ioc.vealOCI la
ılgıli sosyolojik araştırmaların vaz· aumba' from 1CYen to 19 alnco 1 9 ' 1 .
a nd wW. be hıırther expındod. are
geçilmez bir başvuru kaynağı haline
gelen Türkler adlı eser, Hotham'ı � J'CAn tor roltlıfı°"• w o rk
producıoc aıbouı 4.500 ....., .ın every
kı ıho
IOWlll and .ıu...... Tbc Jn.truclloa tbey
ıa:ıeı'l'O lD lbo scboolı&,, lhousb maJnly
-
Pcn a..
Türklye'de kamuoyunun yakından oa M- tbeolotıy ond ıha
arndy of Anıbicı: ud la lı &o-day
tanıdığı bır ısım halıne getırecektir. " - " by ııı. addlılon of
acieatik lllbJeclıs, .ma.tbemalfcl. blılory.
Esasında Türkiye'de Hotham'ı popü·
ler kılan husus, salt Türkiye toplu­ �"':...a
� :-f:;,� =
�_:rı�8D&I- ı
RKtioaary U..- la Ilı• •Dlaaff wlth
munu sosyolojık açıdan ele alan bir • new bmed oı �IBDed mGD ot
Rli9oa. ıeatonabl•
eser yazmış olması değil, günümüz .... . ........,.
- of 1h
= :. ""'ı.G':t � .:
• don,
okuyucusuna bile. yabancı bir basın .ıw.,. ""' - "- la _ ..

= •�ın"':cııllab
elemanının Türklye'nin toplumsal
yapısına bu denli nüfuz etme ka­
bcoıı fo
ııı111 �
- 0ae ..ııı
� -- - dlo
biliyetinin nasıl mumkün olabildi­

=
sorusunu sordurımasından ileri
OPPOSl'fiON'S D�
gelmektedir. Kitapta yer alan ilginç MllD)'T-llll laW-.ıi -
..
tespitlerden biri olan ve "Hotham ="lt:"lıe 1ıo
kuralı" olarak kabul edılen şu cüm·
leler: "Türkiye'dekl duruma bir ba­
kın. Manuklı bır tahminde bulunun.
Sonra da önünüzdeki kağıda bunun
tam zıttını yazın. Mutlaka doğru so­
nucu kestirmiş olursunuz." Türklerin
çalışma alışkanlıkları ve düşünce
kodlarını çözümlüyordu.' Başka bir
tespit olan; "Türklerin parayla arala­
rında ilginç bir ilişki vardır. Türkiye
yoksul bir ülkedir; Türkler de herkes
kadar paranın önemini bılirler. Fa· Türkiye. ikı yuzyıla yakın bir sure olarak bakıyordu. Ya da geçmı­
kat paraya karşı az rastlanır biçimde içinde "Batılılaşmanın" çeşitli şini Hıristıyanlık merkezı olarak
bır küçümsemeleri vardır" şeklindeki aşamalarından geçmiştir. Ama görüyordu. lslam alemi ise hem
ıfadeler, ABD'nin 2003'te lrak'ı işgal önceden de belirt uğim gıbi. en Batı hem de Avrupa değildi. Do­
harekatında Türkiye'yı çeşitli vaatle· büyük Baulılaşurıcı. bundan kırk layısıyla. Atatürk' un 1920 ıle 1930
re rağmen savaşa girme noktasında yıl kadar önce yaşayan Mustafa arasında gerçekleştirdiği ola�a­
ıkna edememesi konusunda tekrar­ Kemal Ataturk olmuştur. Ata­ nüstü devrimlerin çoğu. dolaylı
dan hatırlanmıştır.' türk ve çevresindekilerin ama· ya da dolaysız hep dinle ilgiliy·
cı, Türkleri Batı uygarlığının ve di. Türkiye'yi lslamiyet'tcn ve
David Hotham, eserinın Kemalıst Avrupa'nın bir parçası durumu· lsiamiyet temellerinden ayırma
modernleşmeyi anlattığı satırlarında na getirmekti. Türkiye'yle Avru· konusunda Atatürk oldukça ile·
dın alanındaki reformlara geniş yer pa arasındaki en büyük engelin ri gitmıştir. Halifelik kurumunu
ayırarak Türkiye'de Batılılaşmanın din olduğunu da çok iyi hisset· kaldırmıştır. Okullarda dini eği­
en önemli dayanağı olarak bu konu­ mişti. Tarihçiler ne yazarlarsa time son vermiştir. Osmanlılar
da yapılan değişikliklere vurgu yap· yazsınlar, halkın büyük çoğun· zamanında Türklerin yaşanıısın· 69
mıştır: luğu Avrupa'ya Hıristiyan alemi da ônemlı bir yeri olan tekkelerı
-

kapattırmıştır. Fesı yasaklamış, belırııi, kını bilir. belkı de top­ TÜRKLER YENİDEN DİNE
şapkayı kabul eııırmıştır. Bu. as­ lantıda bulunanlar. böyle aklı oôNOYOltl
lında lslamıyeı'e karşı bir ayak­ başında bır adamın dini inançları
lanmaydı. Çünkü Müslüman. olmasını bile yadırgamış olabıl ir­ Hotham'ın Tın.ıes'ı n Londra'da ya­
başındaki [esle namaz kılarken lerdi. Ama belki de bır Tlirk'ün yımlanan nüshası için kaleme aldıgı
alnını secdeye degdirebiliyordu. Müslüman olabılecegini düşüne­ ve son yıl larda Türkıye'dc yaşanan
Şapka ıse, "gavur" giyımıydı. Fa­ memışlerdir. Kırk yıllık Atatıirk toplumsal dönüşümu anlaıtıgı "yazısı
kat Türkler bugün her 1.amankin­ lalkliginin ürünü olan pek çok ıçin kışkırtıcı bir başlıkta karar kıl­
den de çok Müslümandır. Devlet Türk aydın, hiç olmazsa dış gö- masının belirli çevrelerın tepkisine

� Oavld Hotham'ın
yol açacagı aşikardı. Dahası. yazının
The Times'ıa ilk cümlelerinden iti baren Türkiye'de
yayımlanan
dının toplumsal hayatta belirlı hır rol
makalesine
cevap oynamaya başladıgını, bu alanda bir
niteliğinde canlanma yaşandıgı ve bu durumun
Bahadır Dülser
tmıasıyla birçoklarına göre tehlikeli hır durum
yayımlanan arz eııigini ı[ade etmıştir. 19ıo'li yıl­
başyazıda sert
larda lslam'ın devlet dını olmaktan
ıradeler yer
almı.ştır çıkarılmasıyla laik Cumhuriyetin
kurumsallaştınldıgını vurgulayan
Hotham, yaşanan gelişmelerin Ata­
türk rerormlannın kuyusunu kazmak
şeklinde algılandıgını ıddıa etmiştir.
Hotham'a g6re:

Ataıürk bütün yaptıklarını Türk


milliyetçlligıne dayanan etkilı
prestiıi sayesinde yaptı ve mıllc­
tınin kotü talihını çevırmeyi be­
cerdi. Parlisı kaybedince, dinın
etkısı sular seller gıbı akmaya
başladı. Günümüzde ilk ve or­
taokullarda zorunlu din dersleri
praıık olarak uygulanmaktadır.
Devlet radyosunda düzenlı bir
şekilde Kur'an-ı Kerim okunmak­
tadır. Yeni imam Hatip okulları
açılıyor, Ankara Üniversitesi
bünyesinde yeni bır ilahiyat ra­
külıc>I oçılıyor ve lstanbul'da da
Yüksek lslam Enstitüsü kurulu­
olarak Türkiye'yle Turk halkı runuşlerıyle, bıraz dinsizdir. Böy­ yor... •ı ı
arasında çok garıp bır [ark var­ lelerıyle Avrupa arasında hiçbir
dır. Türkler Müslümandır ama dini engel yoktur. Denilebılır Ataturk donemindc yok dere­
Turkıye artık bır lslam ulkesi de­ ki. Turkıyc, şımdiye kadar oldu­ cesinde azalan dini yayımlar bu
gildir. Bu alanda da Atatürk eşi ğu gıbı. hiçbir zaman böylcsıne donemde kitapçıların ranarını
görülmemiş bir şey gerçekleştır­ Avrupa'ya yaklaşmamıştı."' süslüyor. Diyanet işleri Başkan­
mıştır. Başka hiç bir lslam ıilkcsı. lığından alınan bilgiye daya­
Türkiye gibi "laiklik" yolunu se­ Turkıye'de Cumhuriyetin ilanından narak Ankara'nın merkezinde
çememiştır.• sonra başlayan dönüşümü daha çok yenı bir lslam sıtcsl ya da lslam
din perspektırıyte değerlendirme yo­ kompleksı proıcsi tasarlanıyor.
Kısa bir süre önce tanınmış bir luna gıden Hotham, 1950'1! yılların Bu proje; büyük bir cami, 2oo'ü
Türk diplomatıyla aramda ilginç sonunda DP iktidarının laiklik konu­ yurtlarda kalacak 500 öğrenci
bir konuşma geçti. Türk diplo­ sundaki politikalarını geriye gidiş ve kapasiteli bir imam hatip oku­
matı. Londra'da düzenlediği bir devrımdcn sapma olarak degcrlcn­ lu. kütüphane. market ve diger
basın toplantısında Müslüman dırmlştlr Hoıham'ın DP iktidarı dö­ müştemilaııan oluşuyor. Bu du­
oldugunu söylediği zaman, ıra­ neminde dın alanında yaşanan dc­ rum Musluman bır ülkede son
70 desının şaşkı nlıkla karşılandığını gişiml ele aldığı yazı iktidara yonelık derece normal. ancak şöyle kı
hatta kendısıne ınanmadıklarını yogun eleştiriler içermekteydi. modern Türklye'nın kurucusu ve
laık Cumhuriyetin mimarı olan günümüzde insanlar liderlere yön Bahadır Dülser
(1911-1968)
Atatürk'ün de hemen yukarıdaki vermeye başladı. Aynı zamanda re­
tepede uyuyor olmasından dola­ formların hiçbir temel niteliği be­
yı da insan şaşkınlığını gizleye­ nimsenmiyor. Muhtemelen, Demok­
miyor. rat Parti'de sınırlı sayıda olan birkaç
aşırı uçtaki aktör Atatürk devrimleri­
YENİ CAMİLER nın yok edilmesini ıslıyor. Tarikatla­
rı yasal hale getırmek için resmi bir
Hotham'a göre; Türkiye'de gözlenen girişim yok ve Hükümet son zaman­
ilginç bir detay da son on yılda 5000 larda Nurcuların faaliyetleriyle başa
cami ınşaatının tamamlanmasıdır. çıkmak içın ciddi önlemler alıyor.
Aynı dönemde Milli Eğitim Bakanlı­ Ancak buna rağmen hiç kımsenin
ğının vermiş olduğu rakamlara göre Ataıürk'ü övmek dışında bir icraatta
yapılan okul sayısı neredeyse aynı. bulunmaması bu faalıyetlerin havada
Cami ve okulun sınırlı kaynaklar lıktan kaybolan birçok dini aktörün kaldığını gösterıyor
için vermiş olduğu bu sessiz müca­ bu dönemde yeniden görünürlük
dele Türkiye'de sekülerizm ve lslam kazanması da bir gerçektir. Öte ta- ATATÜıtK NE SÖYLEDİ?

arasındakı daha büyük mücadeleyi raftan, Atatürk ılkelerine sıkı sıkıya


sembolize ermektedir. Bu duruma bağlı olan CHP bir sonraki seçimde Atatürk laikliğı ne anlama geliyordu?
Mılli Eğitım Bakanlığı bünyesindekı oy kaybetmekten korktuğu için din­ Sadece kilise ile devletin birbırınden
imam hatıp okullarında da müşahc- sel canlanmaya kolayca muhalefet ayrılması mıydı yoksa bundan öte
de edilmektedir. 195ı'den beri bu edemeyecektir. bir anlamı mı vardı? Dinin reaksi­
okulların sayısı iden 19'a çıkmış ve yon göstermesi diğer devrimlerde
sayının daha da yükselmesi tahmin Türkiye bir demokrasi ülkesi ve in­ de gözlenen bir durum muydu? Son
edilmektedir. Bu okullar her yedi yıl- sanlar daha fazla din istiyor, ancak günlerde Atatürk'ün dine karşı ol-

Vaıan
•9 Şulıaı ı'}W
yanında günümüzde modernleşme
doğrultusunda bilimsel konular, ma­
tematik ve tarihin yanında bir de Batı
dili öğretilmektedir. Temel düşünce
köylerdeki aşırı düşüncelere sahip
imamların yerini aydın din adam­
larıyla ıkame etmektir. ilk bakışta
mantıklı gıbı görünen bu ıddıa laık
entelektüellerin katı muhalefetıyle
karşılaşmıştır. Daha ziyade Atatürk­
çü laiklıgc inanan bu kcsımlcr bu du
rumun Türkiye' de dinsel düşüncenin
gellşımine zemin sunacağını düşünü­
yordu. Onlara göre cahil bir imamın
yaratacağı etki tedricen yok olabile­
cekken entelektüel din adamları top­
lumun üzerinde entelektüel bir baskı
oluşturabileceklerdi."

MUHALEFETİN İKİLEMİ

Sıyasene belirleyici olan her iki par­


tinin politikacıları konuyla ilgili çok
az şey yapabilecek durumda olduk­
ları için Türkiye'de entelektüellerin
büyük bir kısmı gidişattan endişele­
niyor. Kaçınılmaz tartışmalar konuyu
daha fazla kaynatıyor. Muhalefet,
hükümeti irticayı cesaretlendirmekle 71

suçluyor. Atatürk döneminde orta-


mış durumda. Ancak Atatürk kesin lüklerin olabildiğince genişletilmesi manası maa lesef yanlış anlaşılmış,
bir şekilde dinin toplumsal yaşam­ için siyasi aktörleri baskı altına al­ laiki i k irtica ile irtibatlandırılarak
daki agırlıgının silinmediği sürece mışlardır. Siyasal hayatın demok­ politikanın faydalanacagı bir meta
topyekün bir modernleşmenin ba- ratikleştırilmesi zemininde yapılan halınde kuilan!lagelmişrir."
şarılamayacagının bilincındeydi. Bu dinin toplumsal hayatta görünürlük
bağlamda laıklik, Batılılaşma ön­ kazanması ıle ilgili tartışmalarda Menderes, başka bır konuşmasında
ccsını simgeleyen lsiami kadercilık CHP çogu zaman sınırlı bir tepki ser­ da: "Vicdan hümyetini progra m ı ­
anlayışından kurtulma anlamına ge­ gilemiş, zaman zaman da DP'nin ıc­ mıza o/mı� olmak kabahat. din ue
liyordu. Bu aynı zamanda lslam'da raaılarını görmezden gelme yoluna vicdan hü rnyetıne tara�rar olma­
reform düşüncesinin imkansız oldu­ gıımiştlr. Ancak 1960 yılına gelındı­ mtz 6UÇ mu?" sorusuyla muhalefetin

ğu yönündeki inancı da dışlıyordu. gınde siyaset sahnesinin hiç olmadıgı eleştirilerine cevap vermiş• ve Jla pı
Aıaıürk'e bağlı olanlar bu gıdışanan kadar gerginleşmesı sonucunda mu­ /ocak 9ey, bu muh terem milletı dı­
dolayı alarma geçmişler ve sonuçta halefet çevreleri iktidarı her bakım­ rımde. ibadetinde. vicdanında ra­
Atatürk'ün düşüncelerinın galip çı­ dan eleştirerek seçimler öncesınde hat bıral:maktır· söıüyle de söz ko­
kacağına inanıyorlar.'' mevzi kazanmaya çalışmışlardır. nusu tartışma ve eleştirilerin önünü
Parti liderlerınin seçim turları nın da almaya çabalamışıır ... Bu anlamda.
Hotham'ın oldukça sert bir üslupla başladığı bu ortamda DP'nin eleştırl­ Hoıham'ın Times gazetesindeki yazı­
kaleme aldıgı yazıdan da anlaşıldıgı len icraatlarının başında laiklik ko­ sının böyle bır ortamda yayımlanma­
gibi, Türkiye'de çok partili diıgeye nusunda verilen tavızler geliyordu. sı ıktidar çevrelerinin Hotham'a sal­
geçiş sürecinde din alanında yaşa­ ismet lnönü'nün çeşiılı yerlerdeki dırılarının bir yönünü teşkil edecek­
nan liberalleşme yalnızca DP'nin bir beyanlarına yansıyan bu eleştirilere tir . Nitekim lngillere'nin Ankara'daki
polıtikası olmayıp, CHP'nin de zaman Başvekil Adnan Menderes, ocak ayı­ Büyükelçiliginde başkatip olarak grev
zaman icraatlarına yansıyan bir ge­ nın farklı günlerinde cevap vererek yapan P. V. O'Regan, Dışişleri Bakan­
lişme olmuştur. Bu siyasal koşullarda hükümetin icraatlarını savunmuştur. lıgı yeıkili lerinden lsmail Halef�lu
belirli çevreler dini alandaki özgür- Menderes'e göre: Türkıye'de laikliğin ve Vahıı Soysal ile yapmış oldugu gö­
06nemin rüşmenin ayrıntılarını aktardıgı yazı­
muhalif yaym !'h.:r;:. =:� , da; hükümet çevrelerinin Hotham ve
orp.nlanndan
Kim d•rglslnd< ��.:,:.::�� The Times'ın Tıirkıyc'deki muhalefe­
::= �,�·\C:
::.= �:...��
Bahadır Oü.lge_r .. tın etkısl altında kaldığını düşündü­
için alay<:1
ifadelere yer - "� ....... ..... gürıü ifade etmiştir.0
vertlmlşdr

Ktm ı Han t96o


.-°'=::...
�..!..�
:::.-::.:·.: :. ::.· DEMOKRAT PARTİ TÜRKİYE'DE
::,�� ==-�
U.�it.:
._...ll'9 W U Ul.lı ..
VİCDAN HÜRRİYETİNİN
"""•..ıaa � Urat ....... BEKÇiSİDİR
ıoruı mı,.ıtçı Dliflw, ....
..

a..w ltuıtıaanıı Z1 $uboıı UNıu .n


_.• .....t:Wdlı ,_ t>U. ı.., ......
Dl bt• �'fll llrt'W \'e d.:.1"1Ut � �\ Times'ıaki yazıya verılen en büyük
"'" �a tulatuıdaıt lıla.M: ırı..ı..
.-.ına· �� ....ı� tepki hiç şüphcsiı Za�er gazetesinin
on·ır HOTtıu.t Di.ı&,c-rı. lıdtlllrd.'! .. .....
--­ •ıNt • n. � 'liLılı.;)•·- ,1 ..; 27 Şubat günkü sayısında Bahadır
�· ··- �·, .. t• WfMl' ""°'-.,1111;M a,--lıa ""-­
.t.ı• • •�,_. �..uo
...... .ı..1t111
İll •ul" bM -. ı.nl..,. M ,,• Dülger imzasıyla ve Demokraı Par
,... .1.tı,ıtı.ohr, llG _l...,.u.t. --.:.1
� , �,,
"" "''"'· ı�r• oıW1o11 , \.
bıw. J.-Pn. bo.ı -41>41 "'• , ..
.......... ... QWuN .wı.nıı ..... . ti Türklye'de Vi cda ıı Hürriyelinln
....
...... .

m� ,l.IMnNIM •'I lt)ll ,...... W rıııı dııh.i .U.1--, ,.,,.•• ..ı .ııe �
h,.o... �....,..,.... ... .... ... 11 /Jekçididir başlıgıyla çıkan yazıydı.
ı•ı .-..�ıa.. --r..,t:w'Jı ıa n -
� lt:ı?f>l ...._ l�I ..-.... lloU �ı. -Qll ... ..

IQ' .1 cııntmlrt 1".ıoııltlltl -"" '.. ... ..,.,ı.u- tıtuM....U. Wı:.1• Dülger'in Hotham ve Tlmes'ı Türki-
,,_ ._ ...,. .. ..... blael ­ .... � � ,..... ...l ı.. ....
_ _. ......,.r. D.oid """"-"' ....... .ı.ı.. ...,_ ..
,. ....,.
....... f..
.... � •olblıl"" - ...,_.., on.ta w. .,_l
-"ti• ,. ..� ...... .,_ ... ....... � """'9. Llt 4
... ptrl.. .1-.. bllr llMi. .. .. . ...,_. °"'fıtt. ..uırw,
nl.- w .,.... 4.,r .- ,..-­ P,... iü .... ...... � M-
,,..,.... ._.._ • ...-.ıı ı.,._ M .. ...... ...... .._ ,., .
lt ..... -* ...... ...... ...... .. Mol. ...
'cPl .... ....... .... ...
..... .... bu . - � , .. ..... "'*'"". ....... �
__ _.. � ...... ... • Dil ...... llOM. 0-0;.ol � ·
.. _..... ...... "" ...� ,...,.. ır ..,,.
-rs � .. ..,._ ,.... �-& ..... ...... .. . .,
,...

....... .... - iG.u:IT&lD)

72
ye ile ilgili yer verilen yorumlardan ekmeğe elini uzatmaz. ikinci Dünya kuvvetlerımizi köktinden 6ar6m.ak Oavid
Hotham'm ı.arer
dolayı eleştirirken başvurdugu yön­ Harbi'nde zaferi kazanmak için başta 6ureliyle bir komüni61 i6lila6ına gazetesinde
tem diplomatik çevreleri de harekete kral olmak üzere bütün lngilıere'nin zemın hazırlayan bir ajan mı? Ona sansürlenerek
yayımlanan
geçirmiştir. lngiltere'de uygulanan kiliselerde dize geldigi unutulmuş Türk milletinin vicdan hürriyeti­
tekzip metni
laiklik ve din politikasını ele alarak degildir" cümlelerine yer verilmiş n i ıehdil etmek ve i n a ndıklarına
Zafl!f, ı Mart 1900
yazısına başlayan Dülger, Times'ın ve "Kendileri için bu kadar makbul i n a ndıgı gibi bag/annıak hakkın­
lngiltere'nin yarı resmi yayın organı ve muteber olan vicdani inanışları dan nıahrıını eımek 6alahiyetini
olduğunu iddia etmiştir. lngiltere'nin Türkler için makbul ve muteber say­ kım vermı<ı ?" sorularını sormuştur.
Anglikan Kilisesi'nin başı sayılan mamaları için ne sebep var?" sorusu Times'ın hedef tahtasına oturtuldu­
krallarına kilisede taç giydirildigi bir sorulmuştur. Dülger'in degindigi bir ğu ve CHP'nin de eleştirilerden na­
memleket olduguna yer verilen yazı­ diğer husus da lngiltere'nin eski dö­ sibıni aldığı bu yazıda Dülger, Halk
da Anglikan Kilisesi'nin başında bu­ nemlerde dünya milletleri karşısın­ Partisi'ni Türkiye'yi arzu ve iradele­
lunan Canterbury Başpiskoposu'nun daki velayet ve vesayet haklarının rinin esiri görmek ısteyen yabancılar
aynı zamanda lngiltere'nin Kral'dan artık söz konusu olamayacağıydı. için yeni mücadele malzemesi hazır­
sonraki en nüfuzlu şahsiyeti oldugu Zira bugünkü Türkiye'nin düveli mu­ lamakla itham etmiştir.'8
iddia edilmiştır. Bu ifadelerden son­ azzamanın her türlü emirlerine mün­
ra; "lngiltere'nin amme hayatında bu kad olan Osmanlı imparatorluğu ol­ Hotham olayı, Türkiye'de yayın ya­
derecelere varmakta olan din nüfu­ madığını ifade etmiş ve Hotham içın pan önde gelen gazetelere de yansı­
zu. içtimai hayatta, lngiliz vatandaşı­ de ağır ifadeler kullanmıştır. "Kimdir mıştır. Vatan gazetesinde konuya de­
nın bütün hayatına istikamet veren bu a d a m ? " sözüyle yazısına devam ğinen Ahmet Emin Yalman. Din /)a­
bir ehemmiyet kazanır. lngiliz üni­ eden Dülger; "Düvel-i mu azzama­ vawıda Dogrııyoı başlığıyla bir yazı
versiteleri dini vazifelerini hala ti­ nın memleketımıze gönderdigi se­ yayımlamıştır. Times'taki yazıdan ge­
tizlikle yapmakta devam eden birkaç ni� Miahiyetli bir m üuetti�-i u m u ­ niş bir alıntı yapan Yalman, ·. . . dinin
kilisenin etrafına toplanmış bir çeşit mi m i ? Türk milletinin din duygu­ politikaya karı�lırılma6ıııın serili­
mütekamil medreselerden ibarettir. larını sev�etmeye ve onu tana66ur ge ve ikilige yol açacagı hakkında
Sofraya oturan her lngiliz kendince etmeye zorlamakla vazlgeli bir hür d ü nyadaki do6tlarıı nız araom­ 73
makbul sayılan bir duayı okumadan mi6yoner ba�ı m ı ? Yok6a manevi da hüküm 6Üren endl�eler çok ye-
-

sında soz alan Akçal'ın Demokrat Times'daki makale. Türkiye'de aşırı


Parti programının lailtlık hakkındakı derecede hassas bir politik meseley­
maddesini okuyarak zararlı gıdişle­ di. Konunun önemi şuradan kaynak­
rin önlenecegi. cahil klmselere din lanmaloaydı �I muhalefet. iktidarı
hocalığı payesinin verilmeycceJıı ve suçladıgı konularda yaslanacak bir
vaıandaşları ganctc düşürmelerıne mesnet olarak bu habere sıkı sıkıya
ınn verılmeycceJıi yönündeki konuş- sarıldı Ve bundan dolayı Zafer ga-
masını da olumlamışur.'' zetesi muhalefetin bunu mevıubahis
etmesinden önce davranarak ön al-
Konuya alaylı bir şekilde yaklaşan mak gayretiyle bu tepkiyi vermişlir.'1
Kım dergisi ise Zaber gazeıesinde
Tımes'ı eleştiren Bahadır Dülger'\ Dışişleri Bakanlıgından bu yazıya
"zoraki mızahçı" lakabıyla anmıştır. gönderilen cevapla ise resmi bir pro­
nme6'ın cıddiyet ve do�ulugu ile testo yapmanın gerekslzlıgı ıizerınde
yalnız Türkıye'de d�ıl bütün dun­ durularak Turk Dışişlerı Bakanı'na
yada şöhret yapmış bır gazete olarak bu konudan dolayı duyulan rahat­
tanıtıldıgı ımzasıı yazıda. Hotham'ın sızlıgın bildlrılmcsı istenmiştir."
kendisınden önce bu görevı yürü­ Bunun Ülerlne. konu ile ilgili lngiliz

lUVYETI ten Mavrudes'ten sonra 1958'de tarafının duyduğu rahatsızlık Türk


PAIT l l l l l l
Türkiye' ye geldigi ve gazetecilikte ta­ yetkililer aracılıgıyla Dışişlerı Baka­
mı •
c:
.. ,..�
ın
� ..... rafsızlık prensibini meslek hayatının nı Falin Rüştü Zorlu'ya ilelllmişıir.
baş düsturu olarak kabul elliği ifade Ankara'daki elçılikten verilen bil­
edilmiştir. Hotham'ın bu yönüne rag­ gıye göre Time6 muhabiri Hoıham.
men. Zaber gazetesının "%50 başya­ cumhuriyet savcısının da yardımıyla
"Bir Mülakat: rindedir. Siya6i par!ilerimizin din zarı' Dülger tarafından tarafsızlıkla Zaber'e bır tekııp yazısı göndermiş­
London Tlmes bah61nde birbirlerıni halka dıne suçlanması eleştiri konusu yapılmış tir. Tekzip metninde kendisinin ta­
Tü.rkiye'de"
alaka6ız diye gö6termege ue bu rry ve bu nedenle zaıer gazetesinın rafsız bir gazctccı olduğuna yer ve­
Akı�. cııı xvıı.
�yı �JJ. (Yılb) avına cıkmaga çalı9maları. din ünlü mizah dergısi Akbaba ile yarış­ ren Hotham. Time6ın resmi temsilci­
9 Mar1 ıqfın
he6abına da cıdden cok zararlı ve ııgı belınilmıştir.� Öte yandan Tıme6 si olmadığı gerekçesıylr bu gazetenin
relı llkelıdir. Böyle i6tidaılar rem elli gazetesı de okuyucularını konu ile lngiltere'n\n yarı resmi yayın organı
9ekılde öıılenmez6e Türkıye·de ıkı­ ılgilı bilgilendirmek ıçin Hotham'ın olmadığına 11 \şkın gorüşünü ise met­
lık ve anla9mazlık 6on derecelere yazısından dolayı aktarmış Za•er ga­ ne koyduramamıştır. Öte yandan,
uarabılır ve cemıye!in ahengıııı ve zetcsınde çıkan yazıdan pasajlar ve lngillere Biıyukelçisı Sır B Burrows.
bek kudretini tehdıl edebilır". şek- bu yaııda Tımes'ın lngiltere devleıı- Türk yetkilılerden alınan sözlü öz­
!indeki cümlelerle tartışmaya dahil nin yarı resmi gaıetesl şeklinde lanse rün kabul edilmesi gerektiğini ilet­
olmuştur. edlldiğıne yer verilerek bu yaklaşımı miştir." Zıra Halefoglu'nun konu ile
elcşıirmişlir.• ilgili bilgilcndirdigi Zorlu Zaber'deki
Yalman'ın yazısının dikkat çeken yazıyı çok çirkin ve sinir bozucu ola­
yönıi. iktidar ve muhalefet partile­ Bu konu çok geçmeden resmi elçilik rak <.Jegcı lcndirnıiştir. l lalefoglu'na
rinin liderlerı arasında son günlerde yetkililerınin de üzerınde durdukla­ göre. Time6'takı sert yazıya bir cevap
cereyan eden laıklik tartışmalarına rı hır mesele halını almıştır. lngllız yayınlanması lst�i. Türk yetkililer
vurgu yapmasıydı. Açıkça anlaşılıyor yetkililer bu sorunun diplomauk tarafından Zajer gazetesı yönetimi­
ki, Hotham'ın Türkiye'deki sıyasal bir krıze dönüşmemesı ıçın gerekli ne ıleıllmlş. ancak Dülger limitlerı
konjonktüre son derece uygun hır önlemleri alma yoluna gitmişlerdir. aşmıştır."'
lçerıkıe kaleme aldığı yazı. muhalif lngılıere'nin Ankara'dakı Büyükelçi­
basının da ilgisini çekmiştir. Tımes'ta­ si Sir B. Burros. Dışişleri Bakanlıgına lngiliz dıplomaılara göre. durumun
kl yaıı dolayısıyla konu hakkındaki gönderdigi telgrafta konuya yer ve­ bu noktaya gelmeslnde Hotham'ın da
göruşlerinı açıklayan Yalman. Diya­ rerek. Times'ın resmi tavsiyeler ve bir dereceye kadar sorumluluğu var­
net işlen Başkanlıgının ıslaha muh­ nıyetlerle gerekli mercılere başvu­ dı. Çünkü Hotham kızgın bir ruh ha­
taç oldugu ve laık Türkiye'de böyle rup basın kanununa gore Zaber'in bir lıyle hükümetıen zıyade muhalefete
bir makamı muhafaıa etmenın ancak düzeltme yayımlaması ıçin bu çirkin meyilli bir una] yaratmıştır. Gerçek
taassuba karşı bir baraj kurmak­ ıçeriğin yanlışlıgını ifşa edecegınl şu ki, Horham söz konusu makaleyi
tan ibaret olduğunu ifade etmiştir. aktarmıştır. Öte yandan görüştükle­ hazırlamak içın dınl meselelerde gö­
Bunun yanında Devlet Bakanı lızet ri Türk yetkililere Zaber gazetesınde rüşmek amacıyla ilgili bakanlardan
Akçal'ın Diyanet işleri Reisligi vazi­ yer alan yazıda Majestelerinın hükü­ beş kez randevu ıstemeslne ragmen
fesine nezaret etmesinin ümit verici metine karşı saldırgan bir dil kullanı­ başarılı olamamıştır. Bu nedenle Ha­
74 olduguna değinen Yalman. Dıyanet larak aşırıya gidıldıği şeklinde tepki lefoglu, hukümet üyelerınin bundan
işlen bütçesinin konuşulması esna- verilmıştir." Elçılik yeıkılisıne göre. sonra daha hassas olacaklarını bil-
dirmiştir." Bu arada Zaber gazetesi­ releri bir tepki vermemişlerdir.'° Bu SONUÇ
nin ı Marı"ta çıkan nüshasında tekzip sıralarda yaşanan bir diğer ilginç
metni yayımlanmış ve Hotham'ın şu gelişme de hükümete yakın yayın 195o'li yıllar Türkiye'de birçok açıdan
ıfadelerine yer verilmiştir: "Bir insi yapan Köylü gazetesinde yer alan kayda deger gelişmelerin yaşandı­
liz sazete•i nin ba•it bir muh abi.ri bir diyalog metniyle ilgiliydi. Zaber ğı bir dönem olmuştur. Bu dönemi,
olarak Türk nıılletını ıanaMur et­ gazetesinin matbaasında yayınlanıp günümüz açısından önemli kılan hu­
mese .a/ahiyeıim o/madı!Jı ve böy­ DP tarafından köylere dağıtılan Köy sus ise hıç kuşkusuz siyasal hayaııa
le zor bır i�ı ija için serek/i Va61- tü gazeıesinde ılginç bir bölüm yer merkez sag çızgısinin dayandığı te­
ta/arı haiz ot•am bile böyle bir ar­ alıyordu. ileri gelen ikı köylü ara­ mel argümanların söz konusu siya­
zuya •ahip olmadıgım a�ikıirdır. ..,, sında gerçekleşen mizanseni içeren sal süreçte olgunlaşmış olmasıdır.
hayali görselde köylülerden biri, The Dönemin sıyasal iktidarını elinde
Tekzip meıninın yayımlanması ve Tinıeö'ın Türklerin dini praıiklerıni bulunduran Demokrat Parıı, genış
Zorıu·nun olumlu tepkisı ı l e durum hedef alan adi haberi ve Dülger'ın toplum kesımleriyle başarılı bir siya­
düzelme aşamasına girmektey­ lslam'ı bu saldırılara karşı koruyan sal lleılşlm örncgı sergilemiş ve ıek
ken sürpriz gelışmeler yaşanmıştır. cesur karşı hamlesi konu edilmiş­ parti dönemi boyunca geri plana 1 ıi­
Hotham'ın sıkı bir iktıdar karşıtı olan tir. Dışişleri yetkilisi Halefoglu. alt len dını hassasiyetler DP'nln siyasal
Ak16 dergisıne verdiği demeç, orta­ düzeydekı basın departmanı üze­ söyleminde kendine yer bulmuştur
mı yeniden germiştir. Röportajdan rindeki erkinin gecikıigini ve muh­ 1 4 Mayıs 1950 seçimleriyle yönetime
önce, olayın kısaca anlatı ldığı giriş temelen bu gazeıedeki haberin geri geçen DP'li siyasetçilerin ilk iş olarak
yazısında Zaler gazetesi yoğun bir adımların atılmasından daha erken ezanın Arapça aslına göre okunma
şekilde eleşıırilmiş ve cumhuriyet bir tarihle yapıldıgını ileri sürmüş­ sına ilişkin yasal düzenlemeye git
savcısının tekzip metnini kuşa çevir­ tür. Burrows'a göreyse bu açıklama meleri ve çeşitli dini gruplar üzerin
digi ifade edilmiştir. elbeııe bir anlamda yeıerliydi, an- deki politik baskıyı azaltmaları gibi
cak hükümeıin bu konuyu iç siyaset pratikler DP'nin uzun yıllar boyun-
Genel olarak tarafsız bir gazeteci malzemesi olarak kullanmış olabile­ ca muhafazakar bir siyasal hareket
olduğunu beyan eden Hotham, bu cegi de olasıydı. Öte yandan Köylü oldugu yönündeki toplumsal algıyı
röportajda savcının tekzip metnini gazeıesinin kıyıda köşede kalmış bir beslemişıir. Bu açıdan bakıldığında,
kısaltmasını el eş t i rm i ş ve ilk başlığı gazete o lmasın dan dolayı lngiltere Davld Hoıham'ın 27 Mayıs Darbesi' ne
"London Times, İngiliz Hükümetinin Dışişlerl yetkililerinin bu gelişmeden gidilen süreçte London Time• için
yarı-resmi organı değildir" şeklin­ haberdar olamayacağı da düşünül­ kaleme aldığı yazıda dıle getirdiği
de olan metnin degıştirlldıginden müş olabilirdi.• Konuyla ilgili geliş­ görüşler. DP'nin söz konusu yönünü
yakınmıştır... Bu konuda ileri gitıigi meler bu şekilde yaşanırken Time• vurgulayan önemli bilgiler içermek­
için Hotham'ı eleştiren Büyükelçi gazetesi daha sonra hükümetin ve teydi. Bu yazının yayımlanmasının
Burrows, Hotham'ın oyuna getiril­ Menderes'in şehir plancılığı ve imar ardından DP'li siyaseıçilerin ve ikıi­
diğini aktarmışıır. Aki• muhabiriyle faaliyetleri ile ilgili başarılı çalışma­ dara yakın medyanın ortaya koymuş
konuşıugunu söyleyen Hotham, ken­ larını daha çok Zaber gazetesinden oldugu karşı ıcpki, genci anlamda
disinin onayı olmadan hiçbir yayın alınıılar yaparak haberlcş tirmlştlr. yabancı basında yer bulan iddialara
yapmamaları gerektiği konusunda Bu durum Hotham ile hükümeı çev­ karşı bir refleks niteligi taşımasının
Akıö muhabirıni uyarmasına ra�men. releri arasındaki k11gınlık durumunu yanında DP'nin söz konusu iddialar
kendi söyledikleri bir iki cümleyi yumuşatıcı etki yaratmış v e David karşısındakı konumlanışı hakkında
bulmayan uzun bır haber yayımlan­ Hoıham 1965 yılında son bulacak da bir fikir vcrmekıedir.
dığı için kızgınlıgını ifade etmiştir. olan Türkiye'deki muhabirlik görevi­ RESUL 8ABA00LU
Ancak buna rağmen hükümet çcv- ne devam etmiştir. SiiRT ÜNiVERSiTESi, FEN-EDEBiYAT FAKULTESI

DiPNOTLAR Hnynıllah Mahmud, "Tt1rkiye Beni ıı Tht' Timf'.ı, Fcbruary ıq, 196o.
Anıl Varel, 'Elllll Yıllarda Muhalefet Şaşırtmıyor", Sabah, 8 Haziran ıoo2. u fO. 371/153087. (Slr B. Burrow.ı) f-rom
llükümC'lc YOnclık Temel Eleşılrller ve OP Ha�ım Pulur, "E2Cr D.ıvıd Hoth.ım Bugünleri Ankara ıo fareign DUı<·f', Mım·lı ı. 1960.
Karyısında CHP'mn ldcolojlk Konumlanışı', Görseydı". Millı,Yel, l7 Şubtıt zoo1. ı3 ro. J7ıl153087, (Sır B BurroWJ) from
Türtiytı:'nın 195o'l1Jlllan, ıçındC' (Haz.) 9 Hotham, a.s e.. s.z9 Ankara to forti!ll'l OUice. Morth ı. 1960.
Mete Kaan Kaynar, l lt!ı ışim Yayınevi, ıo Hoıham. a.g.t.. S.)J. 24 FO. 3711153087, 1-rom fo�ı� OUıt'f' ıo
lstanbul, ıoıs. s.ul:l. Davıd Hotham. lurlcs Turn Again ıo Rehsıun Anl'.oro. Alun::h :ı, 1960.
Sınan Yıldırmat. "Voıan Cephtsl. Demokrat Th,. Tıme&, Fcbruary zı. 1960. ıs fO. 371/153a87. (Sir B Burrou:.ıJ from
Ankara ta forefsn Ottlce. March 2, 1960
Panı'nın Pohtık M�ruıyı-t Knzı ve Toplumsal ız DavK! llodı.1m, iurks TumAgaın to Religion·,
Muhalefeıi Kontrol Ahına Alm.ı ç.ıbas(, The Timt'&, febnıııry .Z}. 196<>.
ı6 FO. 3711153087. (C..) W Rnmr.ı) from
Türkiyt>'dt! S(ya"ol Muhalrtrı, tÇındc (Der) 13 Davıd Hoıham, lurks Tum Agıun to Rchglon·,
fort'iSn OUkt ıo (Sir B Burrow.ı) Ankara.
Ayşegül Kom�uotlu Bengi Yayınları, lsıanbul. Tht nme.ı. february l}. 11)60
. March 4 1960.
ı7 fO. 3711153087. (f.).W Humf'A) /rom
zoo8,
S.17.t 14 Zater, 13 Ocak ı9(>o.
ıaıer, 17 Ocak rC)6o.
lo�i!Jrı OUıcf' ıo (Sır 8 Burrow.s) Ankara.
M�ıafa Albayrnk. T urk Slya41 Tarihlrıdt ıs
fh-molTOI Panl (19.{6·1960), Phocrux 16 ıtı•rr, u 0c;ık ıC}6o
Yayınevı, Ankara, 2004, s.zR4 Rrııı.,h Hııııonol Archıııe. (NA). foreısn
March 4 1960
zaıer, 27 Şubat ı9(wl.
17
Hıfzı Topuz, il Malımur'ton Holdln5/ı>re 00/te (f-0), J7ı/130217. Britı.ıh Cmba.ı.ıy. z8
Türk Ba.ıın Tarihi, Remzi Kıtabevi, lsıanbul, Ankara. Mcırclı 3. 1960. ı9 "Bir Mülakat: l.ondon Tımes Turkıyc de",
ıooı s.ıo6. 18 Bahadır Dülger. -oemokraı Parli Tf ırkıye'de A.l:ı6, Cı1r xvıı. Sayı lQl, (Yıl 6), 9 Man 1960.
Orhan Kol�lu, o,,mtınl(don 21 .Yuzyıla V1cdtın Hurrtyetlnin Bekçisidir". la.er, JO fO. 371/153087, (Sir B. Burrow.ı} Hrlıle.lı
Ba.ıın Tarihi, Poılllf Yayınlan l suınbul . zoOO. l7 Şub.ıı ıq6o Cmbo64.V. Ankara. April 7, l!J6o
S.IZ.{ 19 Ahmed Emın Yalman. ·0ı.n Davasında Dotru 31 fO. 3711153087. (Sır B Burrow.V from
75
Davıd Hoıtltlm, Turtln / il. Cumhwıyeı Yol• Yat a n .t9 Şubaı ı96o Ankara to (R.FG SartlO Fore/!Jn OUt�.
Yayınlan. Ankara Ekım. zooo l'im. Sayı 89. ı Marı t96o MaT'C'h ııo. 1960.
-

SEYAHATNAME' DEKİ SİYASETNAME:


EVLİYA ÇELEBİ 'NİN "ALTI N
POST" (GOLDEN VLIES) FİGÜRÜ
ÜZERİN E EKFRASTİK YORUMU*
NURAN TEZCAN

Ya kla9ık 40 yıllık öeyahat hayatında pa9aların m a iyeti n de u l aklık tJe m uöahiplik


yapmı9 olan E:vliyci. özel likle devlet h ayatı n d a ki öiyaöi i l i 9 ki leri doğru d a n görme,
gözlemleme olanağı bulm u9tur. Bu açıdan Seyahatname 9ehir m o nograbilerinden
ayrı9tırıl dığında. zengin bir ya9antı - a n l a tı l a r ka t m a n ıy l a kar9 ı m ıza çıka.r.
E:vliyii 'nın özgün k u rm a c a teknikleriyle h i kayele9tirdiği ya9an t ı - a n l a rı l a rı. y a lnız
zengin bir öoöyo-kültü rel malzeme ortaya koym a kla kalmaz. aynı z a m anda
i n ö a n l a ra h aya t ı n içinden "ay n a " tuta r.

Seyalıarname, kendi çağının ede­ türel malzeme ortaya koymakla kal­ sahiplik yapmış olan Evliya. devlet
biyat anlayışıyla baktığımızda yal­ maz, aynı zamanda insanlara hayatın hayatındaki siyasi il işkileri doğrudan
nız seyahatname olarak değil aynı içinden "ayna" tutar. Bu metin alanı görme. gozlemleme olanağı bulmuş­
zamanda Arap-Fars kökenli adab şimdiye değin daha çok sosyo·kültü­ tur. Devletin ve patronlarının sadık
edebiyatının da mükemmel bir ör­ rel veriler, hikaye anlatıcılığı olarak bir görevlisi olmakla birlikte olayla­
neği olarak karşımıza çıkar. lsiam dikkati çekmiş; hayatın içinden ger­ rın iç yüzündeki çıkarcılıkları. hak­
edebiyatının normlarını belirleyen çekleri gösterme. düşündürme, öğ­ sızlıkları ve acımasızlıkları doğrudan
adab'ın temel ölçütü "bilgi verme. retme amacı üzerinde durulmamıştır. görüp gözlemlemiştir. Evliyii'yı sara­
öğretici ve eğlendirici" olmadır. Bu B u açıdan Seya hatname araştırma­ ya alan iV. Murad'ın musahibi olma­
açıdan Seya harnlime. şehir. coğraf­ larının daha çok başında olduğumu­ sına rağmen onun kan dökücülüğünü
ya ve tarih bilgileriyle bilgi verme iş­ zu düşünüyorum. yazmaktan çekinmemiştir. Onu. her
levini yerine getirir. Evliya, başından gün allum öldürten "kaMôba�ı" ola­
geçen olayları ya da duyduklarını. Evliya, hikayeleştirdiği yaşantılarda rak niteler: "ke•ret-i hiınrtzlikden
gördüklerini kendi algı ve mantık ek­ kimi zaman kendi çagının kaderci an­ ikan dökücülüktenl ve hunhar ikan
senine oturtarak ders çıkarılacak şe­ layışını ya da ön yargılarını aşama­ içici! olup her gün adem kati eyle­
kilde hikayeleştirir. Mizahi bir dıl ve yan sonuçlar üretir. Böyle olmakla dıgiııden kaM<ibba�ı. . • (1. 7zb)
anlaıımla akıcı üslup yaratır. Bunlar birlikte geniş bir coğrafyada gezmiş
eserin genel yapısı ve anlatım özel­ olan Evliya değişik toplumlar. deği­ Evliya Çelebi, lbşir Paşa sadrazam­
likleridir. şik hayatlar tanımış; değişik değer lığa getirildiğinde, patronu olan
yargıları ile karşılaşmıştır. Dolayı- Melek Ahmed Paşa'nın ona verdiği
Seyahaınlime bir seyahat eseri ol­ sıyla kendi kalıplarının dışına çıkmış nasihatlerin tanığı olur. Bu nasihat­
duğu için şehir monografileri, tarih bir kişilik kazanmıştır. Bu kişili�i. onu ler aynı zamanda "ideal bir Osman­
ve coğrafya bilgileri öne çıkar. Fakat "öteki"nin gerçeğinin kabul eden. lı sadrazamı"nın ölçütlerini verir.
şehir monografileri, tarih ve coğraf­ "öteki"yle empaıi yapan. dinı değer­ Evliya'ya göre "deneyımli, yüksek
ya bilgileri eserin görünen yüzüdür. lere rağmen dünyevi değerleri gören. şahsiyetli. devlete sadık ve dürüst
Eser, şehir monografilerinden ayrış­ siyasi ve toplumsal ilişkilerdeki insan kişiliğe sahip olan Melek Ahmed
tırıldığında. zengin bir yaşantı-an­ zaaflarını gösteren bir farkındalık ya­ Paşa'nın nasihatleri şöyledir: ı) En
latılar katmanıyla karşımıza çıkar. ratmaya götürmüştür. başta böyle yüksek bir görevi kabul
Evliya'nın özgün kurmaca teknikle- eden bir kişi, etrafındaki kalitesiz

7& riyle hikayeleştirdiği bu yaşantı-an- Yaklaşık 40 yıllık seyahat hayatında ·e�kıyd gürühu adamları"nı uzak­
laııları, yalnız zengin bir sosyo-kül- paşaların maiyetinde ulaklık ve mu- laştırmalıdır. ı) Herkesle iyi ilişkiler
r

kurmalıdır. Çalıştığı kişilerin gönlünü


alan yüksek karakterli, olgun bir dev­
let adamı olmalıdır. 3) Devlet işle­
rinde birçok kademede sayısız vezir
bulunmaktadır. Bu kadar çok sayıda
vezire gerek yoktur, bunları makul
bir sayıya indirmelidir. Melek Ahmed
Paşa kendisinin 16 aylık sadrazamlı­
gı sırasında herkesin karşısına vezir
olarak çıktığını, bunlarla ne kadar
gereksiz yere uğraştığını dile getirir
(111. 179b-18oa). Melek Ahmed Paşa
kendinden sonra vezir olan Siyavuş
Paşa'nın da kendı maddı çıkarı için
vezir statüsündeki birçok görevliyi
nasıl acımasızca öldürttüğünü yanlış
bir davranış örneği olarak gösterir.
"iktidar hırsı"yla insan öldürımenin
dogru olmadığını, nitekim Siyavuş
Paşa'nın iktidar hırsının sonunda
kendi sadrazamlığını kaybetmesine
sebep olduğunu somut bir örnek ola­
rak gösterir: "Kimseyi katletme" na­
sihatini özellikle vurgular (111. ı8oa).
"Erdemli devlet adamlıgının hedefi
fetih yapmaktır" diyerek Akdeniz'de

1. Kralı
kaleler ve adalar fethedip nam sahibi
olmasını önerir (1 1 1 . ı8oa).' Viyana
Leopold

Wfkipedlac:om
Evliya, çok de!ıer verdiği patronu
Melek Ahmed Paşa'nın karakterini kurtardığını anlatır. ôrnegin, Bitlis bulmuştur.' Evliyfi'nın bu heyerte bu­
"mükemmel bir devlet adamı" mode- Kalesi'nin Abdal Han'ın adamlarının lunduğu belgelerle de saptanmıştır.
li olarak görür. Bu karakterin birinci elinden alınmasından sonra ölümle Kari Teply tarafından 1975'te yayım­
özelliği para işlerindeki dürüstlüğü­ cezalandırılan yüzlerce insanı, Melek lanan Osmanlı elçilik heyeti listesin­
dür. Örne!ıin Bitlis'te, Abdal Han'ın Ahmet Paşa'yı ikna ederek ölümden de ıı. sırada Evliya Efendi adıyla yer
devlete başkaldırmasından sonra kurıarır (IV.27oa-272b). Bu kadar in­ almaktadır.• O zamanki Viyana kralı
Van valisi olan Melek Ahmed Paşa, sanın öldürülmesi gerçeğini de!ıiş­ 1. Leopold'dür (1640- 1705).
onun mallarına devlet adına el koyar tiremediği için büyük bir çaresizlik
v� açık anırma ile satar. Bu mal satı­ ve acıma duygusu içindedir ve in­ Osmanlı Devletının heyetınde yer
şında kanuna riayet eder, satışın ka­ sanlığın bu yanlışını kabul etmekten alan Evliya, resmi görevli kişiliğiy­
lem kalem hesabını verir (iV. 279b). başka çaresi yoktur: "bu dünya böyle le Leopold'ü "çirkin yüzlü bir kafir"
Evliya onun devlet adamı kişiliğini kurulmuştur, ınsanojllu ta en baştan olarak olumsuz teşbihlerle tasvir
"yüksek karakterli" (ô.11-nijô.d) ola­ beri böyle acımasızca öldürülmek­ eder (Vll. 67a). Ona göre kral o kadar
rak niteler (iV. ı7oa). Melek Ahmed tedir." der ( .. bu dünya bir hay u çirkindir ki görenler korkmasın diye
Paşa, isyancı Abdal Han'ı saklayan lıuy ile kurulmu� dünya olup beni onu araba ile gezdirirler:
ve onunla birlikte devlete isyan eden ôd.em böyle ezelden beru kmlagel­
kale komutanı ile askerlerini ölüm­ mi�tir. iV. ı72b) Amma çasarı nd-çarın tzaval­
le cezalandırır (IV.ı8oa). Ancak Van lıl hüddômları luşaklarıl her
ağaları Melek Ahmed Paşayı bu ceza Bunlar Seyhatniime"deki bu tür anla­ ne kadar malıbüb ve peııçe-i
uygulamasından vazgeçirir. Seyahat tılardan sadece bir iki örnektir. Göz­ mihri dırah�dn !parlak yüzlü!
hayatı boyunca birçok idam cezası lemleri, onu doğrudan siyasi eleştiri i6e kralı bed-bi"ıili dili !dala­
uygulamalarına şahit olan Evliya, öl­ yapamayan bır Orta Çağ ınsanı ola­ lete sapmış kötü işli kral! ve ol
dürülme sahnelerini büyük acıma ve rak "ideal hükümdar" arayışına gö­ kô.biri piçep(?) car !kafir piçi
isyan duygularıyla tasvir eder. Bu du­ türmüştür. Nitekim 1665'te (Zilkade krall ve nirôn dan düzah-karôr
rumlarda Evliya, Seyahatnô.me'nin 1074/Mayıs-Haziran 1665) Kara Meh­ icehennemlikl bed-nôm çasar
birçok yerinde hizmetinde olduğu met Paşa'nın elçilik heyetiyle gittiği lnpirator !kötü adlı imparator
paşaları bu uygulamadan vazgeçirdi­ Viyana'da Evliya, Viyana kralını ya­ kral] ol kadar bed-çehre iken 77
ğini. yüzlerce insanı ölüm cezasından kından görme ve gözlemleme olanağı lo kadar çirkin yüzlü iken! -Mil
-

leli Me•1hiyyenin gılzideöiyim Şapkası iri incilerle süslenmiş, kıya­ ile uyuşmaktadır: buradan Evliya'nın
!Hristiyanların seçkiniyim] deyii feti nakışlıdır: "Der-beyanı kıyiibeti kralı bizzat gördügünü anlıyoruz.
gurrei devleti Naodrd !Hristi­ libô61 çiisiir:ı bed - likii lçirkin yüzlü Çünkü" Evliya'rı.ın bahseııigi bu "el­
yanların devlet başı] iken ol ka­ kralın kıyafetil Cvveld ba�ında öd'ir mastan kuzu figürü" Avrupa'da 15.
dar 'ucbe-likd !korkunç yüzlü] kebere/er gibi •iyiih fblcitün iyye yüzyılda kurulmuş olan Altın Post
ve kerih ü 'l-vech !çirkin yüzlül �apka•ı var. Ba 'zı zaman yine ol Teşkilatı'nın (Golden Vlies Örden)
çehre-i gul-i biydbdn !gulya­ cirmde ye�il ve kırmlzı ve 6arı ve armasıdır.� Bir zincir kolyenin ucun­
bani çehresi] miodldir kim bi'I- môvi keçeden gunıi-gun lçeşit çe- da asılı olarak kullanılan bu madal­
ya (Golden Vlies Collane), 30 kişilik
- Altın post
kolyesi ve teşkilatın bır üyesinin ölümünden
armas• sonra yerine gelen üyesine kalır.'
1. Leopold 1654 yılında bu teşkilata
giren Avusturya'nın ilk Altın Post
Teşki latı üyesidir. 1640-1705 yılların­
da yaşamış olan 1. Leopold, ölen is­
panya kralı 11.Karl'ın yerine 434. üye
olarak katılmıştır.' Bu teşkilatın ar­
ması olan "altın post" (Golden Vlies),
altından bir koç postu olan mitolojik
beddhe !ansızın] bu kralı beni şitl şapka 9eyer. a m m a üötünde bir figürüdür. Yani elmas olmayıp
adem ve gayri hayvanat/ar cevcihirU •orguç liba.ıar vardır. "alıın"dandır. Evliya bunun ne kadar
göröe me•hılr o/mu� gibi !büyü­ Ve �apka etra�mda bındıkdan iri kıymetli bir eşya olduğunu vurgula­
lenmiş gibi] kralı görenler dir dir beyaz d ürri yetim liri] incüler var­ mak için dört ayak, baş ve boynuzla­
ditreyüp dem- be.re v e ha_yrdn dır ve püökülleri cümle ıncüdür." rıyla tam bir "kuzu" figürü oluşturan
kalırlar !tutulup donup kalırlar!. (Vll. 67a) çok büyük bir elmas parçası olduğu­
Ol ecilden lbu sebcbtenl kralı na dikkat çeker. Ancak Golden Vlies
hmto !atlı arabal arabalar içre Üstündeki kıyafetin kumaş kalite­ teşkilatını bilmeyen Evliya, kralın
pınhdn edüp !gizleyip] deveran sini beğenmez, kalitesiz sof/yünlü boynundaki bu figüre ekfrastik bir
u .eyrdn ve bôg u güliötôn te­ kumaştandır. Çünkü sof kumaş Os­ yorum getirir: "Garabet bunda kim
berrücü etdirir/er lgezdirirlerl. manlıda daha kalitelidir. Fakat kralın !şaşılacak şey şu kil üstad hakkak !el­
(Vll. 67a) boynundaki beyaz dantel eşarp/şal mas ustası] bu elmaöı kuzu •iiretine
ile gömleğinin yakasındaki nakış­ eli ayagı ve ba�ı ve boyn uzlarıy­

Fakat bu çirkin ve korkunç görünüşlü lar dikkatini çeker: "Ve bogazı n d a la koyunca !oluşturuncaya kadar 1
"kafir" kral. bir hükümdar olarak asil beyôz dülbend makrameler •arılı­ rıe kadar büyük elma• olmak ge­

soylu, anlayışlı ve akıllı kişiliğe sa­ dır. Ve gömleginin iki karı� yakaöı rek kim bu mertebeye koyup kuztt

hiptir: Amma ol kadar necib ü re�id bir gün e lbir çeşit] çatma i�leme •Üretı ola . . " (V l l . 67a)

ve t1z-behm !soylu, olgun ve zeki] ve nıüııakka� yakadır kim güyıi •ih­


müdrik ve zi- 'ak/dır kim !kavrayışlı ri i 'cazdır lçok zarif bır nakıştır!. Burada asıl dikkat �ekici ulan
ve akıllıdır kil giiyô 'aklı Ara•lo'dur amma üölünde e6bôbı ve rokla•ı Evliya'nın figürdeki "boynuzları"
IAristo akıllıdır] ve cemi'i mü�d vere !üstlük] ve dotama6ı !kaftanı] cümle vurgulamasına rağmen bunu "koç"
!danışma] ve ıurvint.erde !devlet •iyôh papaöların geydikleri wb ­ değil "kuzu" olarak yorumlamasıdır.
toplantılarında! bunun •özünden dur kim be� akçe ermeyüp on akçe Viyana' da bulunduğu sırada her gün
'dkıldne mü�ôvere sözü edememiş­ deyüp artıranın Üötü nde kalır. Ve kralla sohbetler yapııgını söyleyen
lerdir. (Vll. 67a) ku�agı papa• ku�agı gibi ipdeıı Evliya, bu sohbetler sırasında bu ku­
zünnardı.r. .. (Vll. 67a) zuyu dikkatle izleyip düşünmüştür:
Bu hükümdar aynı zamanda halkını "Hatta bu hakir ça•cir lıuzuruna

seven. tedbirli ve yetenekli güçlü bir Osmanlı sultanlarınınki gibi parlak kırk elli günde niçe yüz kerre va­

kişiliğe sahiptir: Ve reôyıi-perver ve ipek kumaştan kaftan olmayan bu rup gayet dikkat ile mezkur kuzuyu

bir m üdebbir ve hünerver ekberdir. kıyafetin en çarpıcı eşyası ise boy­ tema�a ederdim. " (Vll. 67a)

Ve açık sözlüdür: Lakin •özünü dan nundaki "kırk kıratlık elmas kuzu
dan •öyler bir bed kabô avazlıdır. sureti"dir: Amma bogazında a6tlı Evliya, Viyana yolculugu anlatısında
elmd6dan bir kuzu •iireti var, kırk "kırk elli gün kadar" Viyana'da kaldı­
Evliya ilgiyle gözlemledigi bu kra­ kırôt gelir. (Vll. 67a) ğını ve her gün kralla sohbet enigini
lın kıyafetini de dikkatle inceler. bildirir.' Kralın kendisini çağırıp ken­
Bu kıyafet tasvirinde önce şapkası- Leopold'ün tablolarında bu kolye disiyle sohbet eniğini, Evliya'nın bu
78 nı anlatır: Siyah, ama yeşil, kırmızı görülmemekle birlikte(?) Evliya'nın sohbet ortamından yararlanıp kral-
ve başka renkli şapkaları da vardır. verdiği bu tasvir tablodaki görüntü dan Batı Avrupa'ya gitmek için geçiş
belgesi (papinta) aldığını bildirir
(Vll.7ob). Dolayısıyla bu sohbetleri
sırasında kralı yakından gözlemledigi
anlaşılıyor. Ve kralın tüm kıyafeti­
nin en gösterişli eşyası boynundaki
bu göz kamaştırıcı kolye oldugunu
vurgular: "Hakka ki kırk elti kırat
gelir elmô6 kuzudur kim bogazın­
da 6a./larıup durur. e6bôbı ilıti�ônıı
lıemôn budur gayri şey'i yokdur. "
(Vll. 67a)

Özellikle kralın her zaman üstünde


taşıması ve zaman zaman eline alıp
bakması gözünden kaçmaz: "Gılyô
hemôn bir 6iydh rokl alı papa6dır
kını her bôr boyrıwıdakı kuzuyu

elirıe alup nazar edüp yine koy­


nıma kor." (Vll. 67a) Bir kralın boy­
nunda neden "kuzu" figürü olsun7
Sonunda başpapasa sorup bilgi alır: bilmektedir. Bir kralın ölümünden kralları sahiptir ve kimden kime geç­
"Bu hakir bu kuzu elmô.öı 6u'ıil et­ sonra intikal yoluyla diğerine geçer. tiği zo. yüzyıla kadar bilinmektedir.'
dikde ba�papa• ey itdi kim. . . " Evliya bu bilgiyi papa.ıın ağzından
"vezir mühürünün vezirden vezire Evliya, "kuzu figürü"nün bir kralın
Evliya papa61a gerçekten konuştu geçmesi usulü ile paralelleştirir: "6i­ boynunda olmasının önemini kendi
mu, bilemiyoruz. Ama ısrarla kuzu ziıı pôdi�dhlarmızın vezir miihrü yorumuyla bir kez daha dogrulaya­
figürüne odaklanan Evliya, elindeki nice pôdi�ôhlarınııa dedelerinden rak vurgular: "Ve lıer bar !her zamanı
iktidar gücünü kontrolsüz bir şekilde kalmı� i.ıe bu kuzu ta6Viri elma• kral bu kuzuya nazar etme6irıin
kullanan ve haksız insan ölümlerine dahı iki bin altı yüz yıldan berü o.ılı. kaçan kim ine zaman kil kral
sebep olan sultanlar için bu "kuzu çd•ıirlara dedelerinden intikal bir kinıe.ıneye gazab-dlud olw.
figürü"nü çok anlamlı ve ideal bir fi- edüp . . . " (Vll 67a). löfkelensel 'Pcidi9ıilılar faô.; gibi
gür olarak bulmuştur. "kuzu" kelime- kuzu olmak gerekdir' deyü kuzuya
sinin mecazi anlamı "yumuşak huylu, Avrupa'da 143o'da bir süvari teşkilatı bakup celali gazabı !öfkesinin ate­
öfkeli olmayan"dır. Ve başpapasın olarak kurulmuş olan Golden Vlies şi! le6kin olur !yatışır]" deyü cevôb
ağzından Evliya, kendi yorumunu/ Orden "asalet ünvanlı" bir teşkilat­ iverdi/. .. (Vll. 66a)
düşüncelerini dile getirir: "l/aıreti tır. Teşkilatın üyesi olan kralların
İ.ııi; Ha.zreti Allôh 'ın yanmda kuzu (30 kral) sahip olduğu bu kolye bir Krallar öfkeye kapılmamalıdır. Bu­
61ballı ve kuzu gibi ha/Qk ve yava� ımtıyaz gosıergesidir. <ioldenen Vli­ nun için de boynundaki kuzuya ba­
ve kuzu gibı meler ve en.fo ü mUni.6 es kolyesi gerçekten göz kamaştırı­ kıp lsa'nın yumuşak huyunu hatırla­
kuzu .ııua.tlı oldugundan ... ., (Vll. cıdır ve bu kolyeye sahip olmak bir yıp öfkesini gidermelidir. Sultanlar
67a) zenginlik, güç ve üstünlük ölçütüdür. öfkeyle degil, "sağduyu" ile hareket
Evliya da kralın bu kolyeye çok önem etmelidir. Kuzu padişahın "iktidar
Padişahların da, Allah karşısında verdigini anlamıştır. Golden Vlies gücü"nün kontrol mekanizmasıdır.
"kuzu" gibi yumuşak huylu, sakin Orden, 1430 yılında kurulduğuna göre
olması yani öfkeye kapılmaması ge­ 1665 yılında teşkilat 235 yıllık geçmi· Daha önce belirttiğimiz gibi,
rektiğini söyler ve kralın her an eline şe sahiptir. Evliya'nın verdiği 2600 Evllya'nın papa6la gerçekten konu­
alıp bakıp tekrar koynuna koyması sayısı doğru olmamakla birlikte, yak­ şup konuşmadığını bilemiyoruz, ama
"her türlü güce sahip olan kralın ! laşık bir sayı olarak 260 yerine 2600 her halükarda kuzu figürünün eski ligi
sultanın kendisini kontrol altında tu­ sayısını vererek teşkilatın eskiligini ve kralların dedesinden geçmesi ge­
tacağı bir denetleme ihtiyacı" olarak vurgulamak amaçlı bir abartı yaptı­ leneği gibi bilgiler, onun bir kaynak
yorumlar. ğı düşünülebilir. Ve Evliya, Avrupa bilgisi aldığını gösteriyor. Böyle ol-
krallarının bu elmasa sahip oldukla- makla birlikte bu bilgiyi sultanlara
Evliya, lstanbul'da sultana ya da rını vurgular: "Cihıin pıidi9dhları bu nasihat amacıyla kurgulamıştır. Bel­
saraya yöneltemedigi eleştiriye e�kalde lbu şekilde! ve bu kıt'ada ki de aldıgı bilgileri "nasihat" amaçlı
karşılılık Viyana'da bu figürden bir lparçadal böyle elmaw. millik ol- yorumlamış, Osmanlı padişahlarına
mesaj çıkarmıştır. Ancak Evliya bu mu9dur' {dediler}." Bu muhteşem "mesaj vermek" için uygun bir fırsat 79

kolyenin kraldan krala geçtiğini de "altın post" amblemli kolyeye Avrupa yaratmıştır.
-

DiPNOTLU tlıyle lctndı.iJt' b ı r 1ıllle·I petıliııônf urup (111 Phıtıp)der Guıe von &ırpınd tarafından
Bu yazı. "Ein Fürslenspiegel ın Scyahatnftme· (bir pehlıvnn sıllcsi vunıpl liı.)Ôlltlf Pafa'dan 1410 yılında kurulmuşıur Avrupanın
eme lnıcrpretalfon des "Gotdenen Vlicscs· mührü alup Gurcü Mehemmrd Pa\'la)n askeri, pol itik ve dını nçıdun sınırlannı
von Evhy.i Çclcbı" bıışh�ıyta'rurkol�enıaj verdi. imdi benim blrdderım ' . . . lmdı senlşleıtlğl haçlı sererler! sırasındu manevı
H
- amburj. 14·17 Scpu�mlıer zoı6'da bildiri var ktı ııvefi bdıOya setlrüp ltoparl ıınıp ı ve dünyevi şövalyelik olarak kurulmuştur.
olarak sunulmuşıur. guçlcnıpl bi-snraı harafsıı 1 l:lnıe1ırıe/trt 2'>
NiŞan, ıOç sem 1ü olarak çok önemliydi
IDtr-btJ6nı va·z /u) na4iharl flkıbcı· din i mtıbin ı.ımürlonn ldm uif'una lşlerinıl Snrayın göstt>rıştnı. yansıtan bır hiyerarşıy l
endi�-i Melek Mmed P040 !Işın sonunu 1ıu·aı tdtrtk 1ıtnlnlt etek dtnnt'yôn edilp gösıerıyordu Toplumda asıl. dindar.
g6rcrı Melek Ahmed Paşa'mn nası hat \'C (�na katıhpJ btmn u bohren !karada ve seçkin bir sınıfa işamcdıyordu Onaçatın
ıavsıyclcn bcyamndaL btrd-)ı lkıll llt'Zır denrLdel ·a1ıkerf der')·d·ml6d/lerldnyitzıbt ı.rn.yokül türet �>elenetındc öıel bır doecf ve
Aba.:a lpşı r Pa4a !akıllı ve-lir -olması askerleri <Tm· tdüp hoplayıp) Mı6•ryollann aym.11hk yaraııyordu. Dolaylı olarak Baunın
için- Abaza l�ır Paşa ıçınl IMrlrl: Ptı� Vtntdik tıt Molla kulton �Jınderı ıarhir dotuya üstiinlütunün de sembolüydü _
eyırd/ "Vünyôda ı.ıe lihırctdc mr.ıtıir olmak edap ltemlıleyıpl Cezire 1 Gınd 'ı w: Ct'zin·l Bla. Huller. Hathias F "Der Onlen vom
hıdımn kalmasını) /6ftr6tl1 bu Halrb'den MMlne)/ ve ctıirtl Malla'yı !it' Ctıil'l!·ı Goldenen Vlles und dils Haus Habsburg m
i
Stfm1ı§ın yüı bin kadar e4kl.)d � to'1az ·u Cezire·l l6rlndfll ue ka/'ai
Vt' 1leıli�oen Römischen Retch - Eın (Kulıur )
t'41minın fcşloyanınJ ıtvAsına layartmasınal ladra)ı ·�601/ah camıe btrrtn u batınn G�lchtlleher Rückbllck". MlrteUunsen
uyma,yup bir kut lbır kımseye) 'add�ı lkaradan Vt" dcnızdt-nl lclh tdilp föWı-1 d�r Gc1ıc/16Chatr ıur VersJelchtndt
edtlp !düşmanlık yapıpl mahna ve t'mııd/ Jtm en Sindn Pal'la -ıı bı ııt Kı lır Ali Pafa KunAftortıcht.m§ in Wİt'R 61/J. 2009. 1·21.
/u/ erzdbna !malına. mOUrunc ve rııkınal gibi ve fdrlh-1 rıbn6 k'am MuAıaıa Pa4a lnternetıe (Ordt>n vom Goldcnen Vhes
lama' l"düp hamah edıpl kan tylemt lknn sıbı ncim 1ıdhlbl olup lnkırc1zu ·d-dtverdn (hıtpJlde.wlklepedıa.orıJwıkılordcn...
dökme! Ve ht'ltt6 ııe ha.mı mıer edUp lcbcdıyyenl hayr ile ydd olaAın" dtyO /pflr vom_Goldenerı_Vlies; liste der Rlttcr des
luyumlu olupl ktıltib Jap lkatp kaıanl. A
Paf(IJ/a {Melek hmed Pafa} bunun em1ıaıı Ordcns vom Goldeoen Vlles) ıüm ı�k.ilat
Bu kannda4ından ' ibrtı al kım bf'nlm nlçt' bin va ı lu/ naAihatler cdüp eydür üyelcrının yer aldıi;ı lisu�/e ı Leopold için
zanu'l"ı 1ıad4rttimdds.ıdr.mımlıtımdal fsöyterl ... ver i len bilgi �yle<IJr'. listc der Rı ller d�
on .)tdJ ııezlr-1 a ·ıa m var idi nır.c yuı Staıhı, Pmelopt "Greek Patıiarchal Letter OnJens vom Goldenen Vllcs: o' Lcopold.
vuzıonHrk pere1ıt1ıindelvezırlik dcrcccsındcl For Evlıylı Çelt>bl" Arctılvurn Onomanlcum n 16>4 Enherı� von ösıerreich (1640-ıJOS)
ddemlerden bi-zd r olm ufdum lusanmıştımL ıoosfwo6. .Z.6}-268; Tezcan, Nuran -ı:utlyd spaclf.'f Kaıser Leopold 1, mter Grossmeısıcr
ommd adırari !mecbureni muddirtl tde�I: Çtltbl "nln Belse1ıe/ lzj "Papınıo k'osız­ österrctctuschcn Zweııs rles Of"dens als Erbe
luyum göstercreld on a llı ay ııl!zirıa'ldm Toplum.1ıal Tonh {Mayıs) .ıOIJ7 ]t·J> dH Guıen und Obcrhı:ıupı der amı he nactı
F
olup hol1Ü oldum l kunulduml. Benden Teply. Kari. "Evlıyl Çelebi in Wıen". !NT dem Tod des spanischen K0n1'5' Kari il
1ıonro Siyduuf Pafo konndafım ı.'t:ina'ıdm liılam. Nr sz. ım 1�·131. Osmanl ı heyeundc Bu süne lbu �ı l mu-draıalanmıı !sorunlu
olup etimledm mefik olmaklhepsındcn bu\unanlann ı:ıdl.ınnı �eren bu belse ıtın dunımlarımml kral i61lnı4 edüp lişiupl ttrı
·
·daha çok· mal sah ibi olmakl içtin ha:ıı ayrıca bk.ı.. DoSumunun ,oo Yılında l'.vli.)d pafonm Kara H1.'hmeı Paşa) izni)'/� htr bör
net1ıl.)'çun lncfis hauı içini b u zlkr olunan Çelebi. N.Tfi:can-S.Teıcan Kuhur ve Turıım (her ıamanl kn:ı/ hakirı lbcnil huıüruna
vüztrd payesmdc olıın lıırı, hafld eJtndl&I Bakanhlt 2011 .41. da'utr edüp hal:ir daht bir raht ı kchribO
ııdllde1ıl KOsem Vdlldt )ı dahı ciimlf! ktıll Krcutel E...UyA'nın "elmas kuzu tasvlri"ne. !kehribar yüksek sandalye! azrc oturup kral
edüp 'Hamdi Huda cfimlc devlet bıınıı "Ahın Post mndıılyasmın nasıl gön1nd0ğil mu.,rihlbi oJıır �el.://11 olup rıfre zonıdn kral
münhasır kaldı [ıüm d evlet bana kııldıl', hakkında kl'Stn olmayan bılgilere ile humı ü lkl eıdfk !sohbetler ettik] (Vll.
derken el/ı d6rd günde &tıl nmed ügü dayanmaktadır" dlpnoıu ılcdikkat �·ekmişlir. 7ob).
[ummadıtıl .Ytrden, Cenöbı '/Ut/iden im Reıche de1ı Go/denen Apttltı. 1957 %51 Bb.. lnıerne1; Liste der RJncr dcs Ordcns
kendü.Ye A:'ı:/an:ı�a.&ı Diu Süleyınan Aga Dıpnot ı<s. ıbj). vom Goldenen Vlies (A]un Post Tc-şkı
l atı
gibi bir zift-i 'okur lçırkın bır sakhrıanl Alnn Posı Tcşkılaı ı 1430 yılında Hen:og Plullp Şôvalyclennın l.ısıesO.

OSMANLl'DAN CUMHURIYET'E SALGIN


HASTALIKLAR VE KAMU SAGLIGI

Toplumları e n çok etkileyen unsurlardan olan salgın hastalıkları sosyal v e ekonomik


tarih çalışmaları bağlamında ele almak, yenı bir yönelim olarak görülse de esasen bir
me cburiyettir. Özellikle Sanayi ve Fransız devrimleri sonrası Avrı ıp;:ı"dt1 dönüşen devlet yapısı
ve bu dönüşümün bir nüvesi olan Nsağlıklı vatandaş" düşüncesinin ortaya çıkması. kamu
sağlığı uygulamalarının yaygınlaşma ve modernleşme sürecini de beraberinde geti rmiştir.
Bu sürecin bir parçası olarak devletin temel vazifesi sagtıklı vatandaşlar. isçiler ve askerler
yetiştirmek olmuş, bu durum devlet-toplum ilişkisinde karşılıklı çıkara dayalı bir denge
kurulmasının ve gündelik hayatta hem kısa. hem de uzun vadeli bazı temel pratiklerin yer
edinmesinin önünü açmıştır.

Elinizdeki kitap salgın hastalıklar ve kamu sağlığı uygulamaların ı, çeşitli tarihsel dönemlerde
devlet ve toplum perspektifinden inceleyen bir çalışmalar bütünüdür. içerdiği yazılar,
kamu sağlığı ve kenti sıhhileştirme çabaları çerçevesinde mekan ve kurum özelinde bazı
değerlendirmelerde de bulunarak. imparatorluğun ve cumhu riyetin genel sağlık politikası
hakkında fikir vermektedir. Bu çalışma, bir taraftan Osmanlı lmpa ratorluğu'ndan Türkiye
Cumhuriyeti ' ne uzanan zaman diliminde devletin sağlıklı vatandaşlar yetiştirmek için
tesis ettiği kurumları, bireylerin bu uğurda nasıl seferber edildiğini inceleyerek, devletin
sağlık politikaları bağlamında zihniyet değişimini ele almakta; diğer taraftan ise toplumun
belirteyıciliğine ve sağlık tarihinin ulusları aşan özelliğine dikkat çekerek, sınırların sadece
devletleri birbirinden ayıran bir hattan ibaret olmadığını gözler önüne sermektedir.
Onllne Satış: http://dukkan.tarihvakfi.org.tr/

Vakıf Merkezı

v
Ankara lrtıbat Burosu
Sarıdcmır Mah Ragıp Gumuspala Cad No 1 0 Setanık Caddesı Tankut iş M erkezı TAR 1 H VAK f 1

34134 Emınonu/lstanbul No 82/30 06420 Kızılay Ankara
Tel 102121 522 0202 - Faks 102121 5 1 3 5400 T l0312) 42405 1 0 / 424 00 50
www tarıhvakfı org tr - tarıhvaktıratanhvakfı org tr
...............................
...... . ......
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLAR!

ZERRiN I REN BOYN UDELIK, E M i N E ÖNEL KURT DERLEYEN: ALAN DUBEN


Bu RESiM N E AN LATIYOR? GÜNLÜK HAYAT YAŞLANMA VE YAŞLILIK
ıno Sayfa, ISBN 978-605-399-527-2 DlsiPLIN LERARAsı BAKış AçıLARı
�Bu ıcslm ne anlatıyor" serisinin OçOncO kitabında agırlıkh olarak 17. ve 18. yOıyıtdan
208 Sayfa, ISBN 978-605-399·519-7
ulm;ık 01ere 131 resim 01erinden ev lçlerlndekl sıradan hayatlar, mutfrıklrır, yemek
Alan Duben 'in derlediği bu eserde nöroloji, psikoloji, dcmoyıııll, ı;owolol l, hulı;uk,
vt' yatak odaları. sokak satıcıları. pazar yerleri, çeşitli meslek insanları (uvukatlar,
nı.ılıycc ilcr, tefeciler, doktorlar, slmyacılar, terziler), genelevler, cgl('nCclcı (partiler,
e n jl ı
ekonomi, medya çalışmaları, yeni t k olo le ve sosyal pollıl�ıllıu p('1'\pt•ktlllı•ılnıfo11,
"'' \UfUl,1tı1
ılugünler. konserler). resim kolekslyon lruı aktarılmıştır. TOrklye ve dünyadan örneklerle ya$hhk ve yaşlanmn ele ahmp lıdelrıım.-kh•
cevap aranmaktadır.

D E R LEYEN: EBRU CANAN-SOKULLU N U R HAN YENTÜRK


TÜR KIYE'D E ULUSLARARASI iLiŞKİLER EGITIMI SOSYAL YARDIMLARDAN GÜVENLi�E
Yl NI YAKLAŞIMLAR, YE N i YÖNTEMLER TÜRKIYE'NIN KAMU HARCAMALAR! (2006-2017)
ı• ' <lyfa, ISBN 978-6o5-399-526·5 ı6o Sayfa, lSBN 978-605-399-384-1
loıkıye'de Uluslararası ilişkiler Egitfmi, disiplinin dOnyada ve TOrkiye'de ge11$1minl takip Bu kitap, 2009 yılından itibaren çeşltll yıllarda lsıanbul Blltl Onlvl'ttıll"\I \ivil l ııııhım
ı •lrıkcn, Ciniversitenin tarihine, geçirdigin dOnOşOme dair kapsamh bir inceleme sunuyor. Çalışmalan Merke1l'nin bOnyeslnde ver alan STK Egillm Vl' Arn�ıumıı lllılml lı\ııılmılım
ı ,1111Llm01de Qnivcrsitelerin uluslararasııa.,ması, şube-kampüs modelleri, uzaktan eğitimin yayımlanan kamu harcamalarını lzleme kılavuzlarının ve lı;ılııvtulmdırn •unıı1 �tınıunyu lhı
y,ıvKm laşması gibi olguları akademisyenlerin deneyimleriyle birlikte aktaran makaleler, paylaşılan gO ncc llcme notlarının tümünün birikimi OzcrlnCI kI'lt'mr ı'luı11 ıttlU
ı ııu�ıararnsı ilişkiler eğitiminin yanı sıra yUksekögrenimde eğitimin dinamiklerini
ıııı ı•liyor.

w bilgiyay.com � www. puntokltap.ı nm


ı .. tı•ton: 021.2 311 64 63 Faks: 0212 216 24 ıs Genel Dağılım: PUNT� Telefon: 0212 496 ıo ,o ı n�• """ ''' ıo ı ı
ı m.til: yayln@bllglyay.com - daglllm@bllglyay.com e·m,ıll: punıoOpunıokll•ıı t tıttt

You might also like