You are on page 1of 18

EŞYA HUKUKU II

Öğr.Gör. Dr. Mertkan Uçkan

Mülkiyet Hakkının Tanımı ve Malikin


Yetkileri
MÜLKİYET HAKKI

• A - MÜLKİYET HAKKININ İÇERİĞİ



• Madde 683 - Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey
üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine
sahiptir.
• 
• Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası
açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.

• AYM.10.4.003T. 2002/112E. 2003/33K. (RG.4.11.2003) kararında “mülkiyet hakkı


kişiye başkalarının haklarına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara
uymak koşulu ile sahip olduğu şeyi dilediği gibi kullanma,ürünlerinden
yararlanma, ve tasarruf olanağı veren” bir hak olarak tanımlanmıştır.
Malikin Yetkileri

aktif yetkileri pasif (koruyucu) yetkileri

Eşyayı kanunî sınırlar Yapılan tecavüzlere karşı


içinde dilediği gibi kullanma, eşyayı koruma
yararlanma, tasarruf etme

kuvvet kullanarak (TMK. 808 = EMK. 894,


Sınırları BK. 52)
TMK. 683. Anayasa 35 II,
Medeni Kanunun 2. istihkak davası
el atmanın önlenmesi (müdahalenin men’i)
davası
• 1. İstihkak Davası
• Eşya üzerindeki zilyetliği haklı bir nedene dayanmayan kişiye karşı, malikin mülkiyet hakkına istinaden açmış
olduğu davaya, istihkak davası (rei vindicatio) denir.

• Davacı her şeyden önce, malik olduğunu ve davalının zilyedliğinin haklı bir nedene dayanmadığını ispat etmek
zorundadır.

• Bu sebeple, malik zilyetlikten doğan iade davasının süresini geçirmemişse (TMK. 989-991 = EMK. 902-904)
veya taşınırlarda taşınır davası açabilecek durumdaysa (TMK. 989-991 = EMK. 902-904) istihkak davasından
önce bu davaları açması, ispat külfeti bakımından daha yararınadır.

• eda davası niteliğindedir. Aynî nitelikte bir dava olduğundan, bir zamanaşımına uğraması da söz konusu olmaz.

• Tapulu taşınmazlarda tapu kütüğünün tashihi davası TMK. 1025 (EMK. 933) sınır tespiti davası (TMK. 720 =
EMK. 646), istihkak davasının gördüğü işlevi görür.

• İstihkak davası açma hakkı, mülkiyet hakkından ayrı olarak temlik edilemez.

• 2. Elatmanın Önlenmesi (Müdahalenin Men’i) Davası


• Mülkiyet hakkına yönelen her türlü haksız tecavüzü önlemek veya tecavüz başlamışsa buna son vermek için,
malik müdahalenin men’i davası açabilir.
• Davacı malik olduğunu kanıtlamak zorundadır.
• Aynî niteliktedir ve zamanaşımına uğramaz.
• D. Mülkiyet Hakkının Uluslararası Korunması
• 5711 saylı MÖHUK. 21.m. ayni haklara, konusu olan eşyanın bulunduğu ülke hukukunun uygulanacağını
düzenleyerek bu konuda mülkilik ilkesini benimsemiştir.

• MÜLKİYET HAKKININ KONUSU
• Genel Olarak
• Mülkiyet hakkının konusu, maddî bir varlığı olan, üzerinde
kişilerin hâkimiyet kurması mümkün ve iktisadî bir değeri olan,
her türlü taşınır ve taşınmaz eşyadır.
• gayri maddî malların aynî hakların değil, fikrî hakların konusu
olabilir.
• Muayyenlik ilkesi gereği, ancak mevcut eşyalar, mülkiyet
hakkının konusu olabilir.
• Mülkiyet hakkı, konusu olan eşyanın tamamını kapsar.
• Bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkı, o eşyanın tüm bütünleyici
parçalarını (TMK. 684 = EMK. 619) ve istisna edilmeyen
eklentilerini (TMK. 686 = EMK. 621) de kapsar.
• B. Bütünleyici Parça (Mütemmim Cüz = Ayrılmaz Parça = Bestandteile)
• B - MÜLKİYET HAKKININ KAPSAMI
• I. BÜTÜNLEYİCİ PARÇA
• Madde 684 - Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da
malik olur.
•  Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o
şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe
ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.

• Asıl şeyle harici (dış) bağlılık,


• Asıl şeyle dahili (iç) bağlılık,
• Bağlılığın devamlı olması.
ya da parça

• Bütünleyici Parçanın Önceden Başkasına Ait Olması TMK. 776



a. Dışsal (Harici) Bağlılık
• Asıl şeyle, bütünleyici parçaları arasında dıştan görülebilir bir bağlılık olmalıdır. Bu
bağlılık çivi, harç vs. vasıtalarla kurulabileceği gibi, damdaki kiremitlerde olduğu
üzere, yer çekimi vasıtasıyla da kurulmuş olabilir.
• TMK. 684 m. 2. c’de harici bağlılık hakkında bir ölçü verilerek, asıl şey yok
edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça, veya yapısı değişmedikçe (tahrip edilmeden,
hasara uğratılmadan veya tağyir edilmeden) bütünleyici parçanın ondan ayrılmasının
mümkün olmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu koşulun ölçüsü, bu maddede sadece
asıl şey için zikredilmekle birlikte, genel hukukî kanıya göre, Alman Medeni Kanununun 93.
paragrafında düzenlendiği gibi, eğer ayrılma halinde bütünleyici parça de tahrip olacak veya
değişikliğe veya hasara uğrayacaksa yine bütünleyici parça ilişkisinin varlığı, kabul
edilmektedir.
• Buradaki yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değişmedikçe (tahrip
olmanın, hasara, değişikliğe uğramanın)nın ölçüsü her zaman fiziki anlamda (tahrip,
hasar) değişiklik şeklinde yorumlanmamalıdır. Eğer, bütünleyici parça sayılan şey,
asıl şeyden ayrıldığında, asıl şey fonksiyonunu önemli ölçüde kaybedecekse, bunlar
fiziki bakımdan hiçbir hasar veya değişikliğe uğramasa bile, bütünleyici parça ilişkisi
var sayılmalıdır. Örneğin, bir otomobilin veya bir çamaşır makinasının motorunu,
kolaylıkla motora veya asıl eşyaya zarar vermeden birbirinden ayırabiliriz. Ancak
bunu yaptığımız an, asıl şey fonksiyonunu göremeyecek hale gelecektir. Bkz. BGE, 76
II 26.
İçsel (Dahili) Bağlılık

Dahili bağlılıktan kasıt, asıl şeyle, bütünleyici parçasının işlevsel bir bütünlük
arzetmeleridir. TMK. 684 m. 2.c. bunu, asıl şeyin “yerel adetlere (mahalli örfe) göre
temel unsurunu olma” şeklinde açıklamaktadır.
Esaslı unsur olmaktan kasıt ise, bütünleyici parça sayılan şey olmadığı takdirde
asıl şeyin kendisinden beklenen işleri önemli ölçüde yerine getiremeyecek
olmasıdır.
Bir evle, kapısı, penceresi, sıhhî tesisatı; bir otomobil ile motoru, tekerlekleri
arasında böyle bir işlevsel bağlılık vardır. Tekerleksiz veya motorsuz bir otomobil,
artık yapılış amacındaki işlevini yerine getiremez.
İki şey arasındaki bağlılık, fiziki bakımdan ne kadar sıkı olursa olsun, aralarında bu
şekilde işlevsel bağ olmadıkça, bütünleyici parça ilişkisi doğmaz. Bir duvara çok
sıkı şekilde raptedilmiş bir tablo, bu sebepten bir binanın bütünleyici parçası
sayılmaz.
Bir şey ne zaman, diğer şeyin bütünleyici parçası sayılacaktır? Bu hususta bir
tereddüt olduğunda, yerleşmiş mahallî âdetlere bakılarak sonuca varılır. Örneğin
bazı yerlerde bir evin elektrik donanımı, evin bütünleyici parçası sayılırken, başka
bir yörede bu şekilde telâkki edilmeyebilir.
• Devamlı Bağlılık
• İki şey arasında yukarıda arz edilen şekildeki harici ve dahili bağlılık devamlı nitelikte değilse,
bütünleyici parça ilişkisi doğmaz. Örneğin, başkasından bir kaç günlüğüne alınan otomobil
akümülâtörü, hatta tekerleği otomobile geçici bir süre takılmakla, otomobilin bütünleyici parçası
olmaz. Yine kiracının, kira müddetince kullanmak üzere eve taktırdığı şofben veya elektrikli
kalorifer, bu sebepten dolayı binanın bütünleyici parçası değildir.
• Yerel Adet (Mahalli Örf)
• Esas şeyle birleştirilen şey arasında, yukarda açıklanan dahili ve harici devamlı bir bağlılık
oluştuktan sonra, bütünleyici parça ilişkisi kurulmuş olur. 684. m. 2.c. bu konuda yerel adeti bir
ölçü olarak zikredilmekte ise de, yerel adet ancak tereddüt halinde, bu konuda başvurulabilecek
bir yorum vasıtası olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca aşağıda açıklandığı üzere bazı şeyler vardır
ki yerel adetlere bakılmaksızın, kanun gereği bütünleyici parça sayılmıştır.
• Bütünleyici Parçanın Önceden Başkasına Ait Olması
• Asıl şeyle birleşen bütünleyici parçanın daha önce başkasına ait olması, bu ilişkinin oluşması
bakımından önem taşımaz. Asıl şey malikinin kötü niyetli olması da durumu değiştirmez. TMK.
776. (EMK. 700) m./2. f. iki eşyanın birleşmesinden “bir eşya diğerinin bütünleyici parçası
kabilinden olursa, birleşimin mülkiyeti aslın malikine ait olur” demektedir. Burada Kanun, asıl
şeyin malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre TMK. 775. (EMK. 699) maddede olduğu gibi bir
ayrım yapmamıştır. Aynı şekilde BGE 80 I 379; Tekinay, s. 535 (1989); Meier-Hayoz, Art. 642
n. 19.
Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler

a . Doğal Ürünler (Tabiî Semereler)

II. DOĞAL ÜRÜNLER


Madde 685 - Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur.
Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukuki ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre
adetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir.
Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.

Doğal ürünler
1. Dönemsel ürünler
2. Dönemsel olmayan ürünler
aa. Dönemsel Ürünler (Devrî Semereler-Mahsuller)
Bir şeyden, onun özüne zarar vermeden, belirli aralıklarla elde edilen ürünlerdir. Bir ağacın meyvesi, bir
tarladan elde edilen ekin, böyledir.

bb. Diğer Ürün, Hasılat (Verim)


(Bir taşınmazdan alınan taş, kum, çakıl, bir ormandan kesilen ağaç, bu şekilde tabiî ürünlerdir. Bu ürünler,
dönemsel ürünlerden farklı olarak asıl şeyin özüne zarar verir, asıl şeyden bu şekilde alınan şeylerin yerine,
tabiat yenisini her zaman koyamadığından, asıl şeyde bir eksilme meydana gelir.)
Doğal ürün asıl şeyden ayrıldığı zaman, kural olarak, asıl şeyin
malikinin mülkiyetinde kalır. Bunun istisnaları,

TMK. 804: İntifa hakkı süresi içinde olgunlaşan doğal ürünler, intifa
hakkı sahibine aittir., BK. 374 (ürün kirası). maddelerinde yer
almaktadır.

TBK 3. Ürün ve yetişme giderleri


MADDE 374- Tarımsal bir taşınmazın kiracısı, kira sözleşmesinin
sona erdiği anda henüz devşirilmemiş ürünler üzerinde bir hak ileri
süremez.
Ancak kiracı, ürünün yetişmesi için yapmış olduğu tarım giderlerinin
hâkim tarafından belirlenecek miktarını, kiraya verenden tazminat
olarak isteyebilir ve bu tazminat işlemiş kiralardan indirilir.
b. Arazi Üzerindeki Binalar, Ağaçlar ve Kaynaklar

A - TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN İÇERİĞİ


I. KAPSAM
Madde 718 - Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve
altındaki arz katmanlarını kapsar.
  Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da
girer.

İstisnalar: Taşınır inşaat, taşkın inşaat, üst hakkı. Bunlar, arzın bütünleyici parçası sayılmazlar.

5. TAŞINIR YAPILAR
Madde 728 - Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe,
çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir.
  Bu tür yapılar, taşınır mal hükümlerine tabi olur ve tapu kütüğünde gösterilmez.

IV. ARAZİYE DİKİLEN FİDANLAR


Madde 729 - Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin
fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya
taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır.
Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.
2. TAŞKIN YAPILAR
Madde 725 - Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan
malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait
taşınmazın bütünleyici parçası olur.
  Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten
başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da
haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel
karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu
arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.

3. ÜST HAKKI
Madde 726 - Bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya
üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyeti, irtifak hakkı sahibine ait
olur.
  Bir binanın başlı başına kullanılmaya elverişli bağımsız bölümleri üzerinde kat
mülkiyeti veya kat irtifakı kurulması, Kat Mülkiyeti Kanununa tabidir.
  Bağımsız bölümler üzerinde ayrıca üst hakkı kurulamaz.
• 3. Bütünleyici Parça Olmanın Sonuçları
• TMK. 684. (MK. 619) maddesinin “bir şeye malik olan, onun
bütünleyici parçalarına da malik olur” hükmüne, şu üç önemli sonuç
bağlanmaktadır:
• Asıl şey üzerinde aynî haklar, bütünleyici parçaları da kapsar,
• Bütünleyici parça üzerinde daha önce mevcut aynî haklar sona erer,
• Bütünleyici parça, asıl şeyden ayrı olarak temliki tasarruflara konu olamaz.
• TMK. 684. maddesi, yalnız mülkiyet hakkının bütünleyici parçayı kapsadığı söyleniyorsa da, ileride göreceğimiz gibi, diğer
sınırlı aynî haklarda da durum aynıdır. Örneğin, ipotek taşınmazların sadece aslını değil, bütün, halen mevcut ve ileride mevcut
olacak bütünleyici parçalarını de kapsar (TMK. 862 = EMK. 777).
• Bütünleyici parça, bir başkasına ait olsa veya bütünleyici parça üzerinde başka aynî haklar olsa bile, bir şey başka bir şeyin
bütünleyici parçası olmakla, onun üzerinde bulunan bütün bu haklar sona erer.

• Bütünleyici parça asıl şeyden ayrılıp bağımsızlığını kazansa bile, eski malikin mülkiyetine dönmez veya üzerinde daha önce
mevcut aynî haklar, yeniden doğmaz.

• Asıl şey üzerinde yapılan tüm tasarrufî işlemler, bütünleyici parçaları da kapsar. Bütünleyici parçalar asıl şeyden ayrı olarak
başkasına temlik edilemez, aynî haklarla kayıtlanamaz.

• Bütünleyici parçanın bu bağlılığı, borçlandırıcı işlemler bakımından, geçerli değildir.


III. EKLENTİ
1. TANIM
Madde 686 - Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de
kapsar.
  Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre,
işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve
kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan
taşınır maldır.
  Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.
Objektif Unsurlar
aa. Taşınır eşya olma:
bb. Harici Bağlantı: Asıl şeyle harici bağlantının, muhakkak fiziki temas şeklinde
olması gerekmez. Birçok halde eklenti ile asıl şey arasındaki ilişki, kullanma anında
kurulur. Bisikletle pompası, atla semeri böyledir.
cc. İktisadî Tahsis: Eklenti asıl şeyin muhafazası, ondan yararlanılması veya veriminin
arttırılması için ona tabi kılınan şeylerdir. Eklenti asılın ekonomik işlevine hizmet eder.
• b. Subjektif Unsur
• ya malikin bu yönde anlaşılabilen (sarih bir iradesi, arzusu) olmalı, ya da bu konuda
yerleşmiş yerelî adetler bulunmalıdır.
• Malik iradesini TMK. 862. (EMK. 777) maddeye göre, tapunun beyanlar
hanesine, eklentileri belirterek açıklamış olabilir.
• 2. Kanunun Eklenti Saymadığı Şeyler
2. EKLENTİ SAYILMAYANLAR
Madde 687 - Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici
olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl
şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece
korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla
birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.

• 3. Eklenti Olmanın Hukukî Sonuçları


• a. Aynî Haklar Bakımından
• Eklenti ile asıl şey farklı aynî hakların konusu olabilir.
• b. Tasarrufî İşlemler Bakımından
• aa. Asıl Şey Üzerinde Tasarruf
• bb. Eklenti Üçüncü Şahsa Ait İse eklenti malikinin elinden rıza ile çıkıp-çıkmadığına
göre ayırım yapılır
• cc. Eklenti Üzerinde Asıl Şeyden Bağımsız Olarak Tasarruf

• C - HÜKMÜ
• I. REHNİN KAPSAMI
• Madde 862 - Rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü
kılar.
• Rehnin kuruluşu sırasında makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak
gösterilen ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan şeyler, kanuna göre bu
nitelikte olamayacakları ispat edilmedikçe eklenti sayılır.
•   Üçüncü kişilerin eklentiler üzerindeki hakları saklıdır.

• c. Eklentinin Haczi

You might also like