You are on page 1of 43

GİS TÜMÖRLERİ

Hazırlayan: Anıl Başak


ÖZOFAGUS TÜMÖRLERİ
1-Epitelyal Tümörler 2-Nonepitelyal Tümörler
a-Benign Tümörler a-Benign Tümörler
Squamöz papilloma Leiomyoma
Adenoma Granüler hücreli tümör
Fibrovasküler polipler
b-Malign Tümörler
Squamöz hücreli karsinoma Hemangioma
Adenokarsinoma Lymphangioma
Adenoakantoma Fibroma
Adenoid kistik karsinoma Lipoma
Verruköz karsinoma
Mukoepidermoid karsinoma b-Malign Tümörler
Karsinosarkoma Leiomyosarkoma
Melanoma Yumuşak doku sarkomları
Koryokarsinoma Rhabdosarkoma
Neuroendokrine tümörler Metastatik karsinoma
Küçük hücreli karsinoma ve Lemfoma
karsinoid tumor
ÖZOFAGUS’UN MALİGN TÜMÖRLERİ

Özofagus’un malign tümörleri seyrek görülürler.


Özofagus’un primer malign tümörlerinin % 90’ını
skuamöz hücreli karsinoma % 10’undan biraz azını
da adenokarsinomları teşkil eder.
Özefagusun diğer malign tümörleri çok çok seyrek
görülen tümörleridir.
SKUAMÖZ-HÜCRELİ KARSİNOMA

İleri yaş ve erkeklerde daha çok görülür.


Squamöz hücreli karsinoma genellikle orta-distal torasik bölgeden başlar
ve disfaji diğer semptomlara yol açmadan yaygın olarak submukozayı
tamamiyla invaze eder.
Özofagusun serozası olmadığı için özofagus tümörleri kolaylıkla direkt
yayılım yapabilirler.
Özofagus tümörleri geç semptom vermesi, kolaylıkla yayılabilmesi
nedeniyle prognozu kötü tümörlerdir.
scc

• İnsidans: 100 000 de 2,5 ile 5 arasında değişir.


• Bazı bölgelerde fazla görülmesi çevresel faktörlerin
önemini gösterir.
• Düşük sosyoekonomik seviyede daha sık.
Predisposan faktörler
• Sigara ve alkol
• Diyetle alınan karsinojenler (nitrat, mantar toksinler)
• Mukoza hasarı yapan fiziksel ajanlar (sıcak çay, kostik maddeler,
radyasyon, Koroziv madde alımı)
• Adenokarsinom için kronik reflü ve Barret
• Akalazya
• Vitamin A, çinko eksikliği
KLİNİK BULGU VE BELİRTİLER

Disfaji: En önemli yakınma disfajidir. Progressifdir. Başlangıçta katı


gıdaların yutulmasında güçlük çekilir, daha sonra sıvı gıdalarında
yutulmasında güçlük ortaya çıkar.
Göğüs ve Epigastriumda Ağrı
Kilo Kaybı
Kanama ve Anemi
Solunum Sistemi Belirtileri
Ses Kısıklığı
TANI
Genellikle tanı konulduğunda hastalık ilerlemiştir.
Erken tanı için özellikle 40 yaşın üstündeki hastalarda özofagus ile ilgili
her türlü yakınma ciddi olarak ele alınmalı ve dikkatle tetkik edilmelidir.
GÖRÜNTÜLEME
Özofagus Grafisi
Endoskopik Muayene
BT
TEDAVİ

• 5 yıllık sağkalım %5 dir. Tedavi palyasyona yöneliktir


• Hastaların ancak %45 ı cerrahi olabilecek.
• Radyoterapi: Tümör kitlesini geçici olarak küçültür ve semptomları hafifletir.
Özofagus lümeni geçici olarak açılır. Buna rağmen yaşam süresi uzamaz.
• Karaciğer ve akciğer hastalığın en çok yayıldığı organlardır.
• Özofagus Dilatasyonu: Radyoterapi ile özofagus lümeni açık tutulamaz ise
özofagus dilatasyonu uygulanır. (BALON- BUJİ)
• STENT: Tıkanan bölgeye özofagus lümenini açık tutmak için devamlı protez tüp
konulur.(TAM KAPLI METALİK)
• Gastrostomi Tüpü Uygulanması: Trakeoözofajial fistül gelişen olgularda hastayı
meydana gelen aspirasyonlardan korumak maksadıyla uygulanır.

MİDE TÜMÖRLERİ

Midenin Sık Görülen Primer Midenin Benign Tümörleri


Malign Tümörleri 1.Polipler
1.Mide karsinomu -Hiperplastik polipler
(Adenokarsinoma)
2. Mide lenfoması -Adenomatöz polipler
3. Leyomyosarkoma 2.Leiyomiyom
Midenin Nadir Görülen Primer 3.Hamartoma
Malign Tümörleri 4.Pankreatik
1. Midenin karsinoid tümörü Rest(ABERRAN
PANKREAS)
2. Karsinosarkomlar
3. Hemanjioperisitoma
4. Nörojenik sarkom
5. Fibrosarkom
6. Liposarkom
PREDİSPOZAN FAKTÖRLER

Genetik etkenlerin rolü olduğu düşünülmektedir.


Atrofik mide (intestinal metaplazi)
Pernisiyöz anemili hastalar
Adenomatöz polip
Benign mide ülserleri
Parsiyel gastrektomi ameliyatlarından 10-20 yıl sonra
MİDE KANSERİ
Prognozu etkileyen en önemli faktörler lezyonun mide duvarındaki
kalınlığı, lenf bezlerine yayılma ve uzak metastazların bulunmasıdır.
KLİNİK BULGU VE BELİRTİLER
En yaygın belirtiler sinsi olarak başlayan üst abdominal huzursuzluk
ve postprandial dolgunluk ve ağrı hissidir.

Vakaların en az % 50’sinde kilo kaybı görülür.

Özellikle tümörün pilor kanalına yerleşmiş olduğu hallerde bulantı ve


kusma önemli bulgulardır.

Disfaji kardiya tümörlerinin başlıca belirtisidir.

Halsizlik, hematemez, melana ve barsak düzeninde değişiklikler diğer


önemli belirtilerdir.
KLİNİK BULGU VE BELİRTİLER
Epigastriumda kitle saptanması kötü prognozun işaretidir.
Hastaların 1/3’ünde karında hassasiyet vardır.
Solukluk ve kaşeksi görülebilir.
Hastalığın ileri safhalarında hafif derecede ateş saptanabilir. Ateşe özellikle
karaciğer metastazlarında rastlanır.
GÖRÜNTÜLEME

Endoskopi
Baryumlu Mide Grafisi
TEDAVİ
Lezyonun mukoza ve submukozada sınırlı kaldığı teyid edilen %
80’den fazla vakada küratif tedavi mümkündür. Lenf metastazı
olmayan ve küratif cerrahi tedavi uygulanan hastaların % 50’si 5 yıl
yaşar. Tedavi öncesi tümör evrelendirilmelidir. Evrelendirme TNM
sistemine göre yapılır. Küratif tedavi şansı ancak tümörün cerrahi
olarak çıkarılması ile mümkündür.
İNCE BAĞIRSAK
TÜMÖRLERİ
Malign Benign
Adenokarsinoma Adenoma
Lenfoma Leiyomyoma
Leiyomyosarkoma Lipoma
Karsinoid tümör Hematoma
Metastatik tümörler İnflamatuvar polip
İNCE BARSAK KANSERİ
İnce barsak tümörlerinin yarısından fazlasını adenokanserler oluştururlar. Sıklıkla
ampulla vateri ve periampullar bölgede olmak üzere duodenum, jejinum ve ileumda
görülürler.
Bölgesel lenf düğümleri ve karaciğer en sık yayılım yaptıkları bölgelerdir.

Klinik: Çok kez 50 yaş üstünde görülür. En sık görülen başlangıç belirtisi kısmi ya
da tam obstrüksiyona bağlı olarak gelişen ağrı ve/veya kusmadır.

Duodenal bölgedeki karsinomlarda; epigastrik ağrı ve tıkanma tipi sarılık sık


görülürken, jejinal tümörlerde kramp şeklinde karın ağrısı, distansiyon, kilo kaybı ve
barsak tıkanması tablosu sıktır.

İleum karsinomlarında ise karnın alt kısımlarında karın ağrısı ve zayıflama ön


plandadır. Kanama ve daha nadir olarak perforasyonda görülebilir.
İNCE BARSAK KANSERİ
Tanı: GGK pozitifliği ve demir eksiliği anemisi tanıya yardımcı
bulgulardır.Rutin kan analizleri, ayakta direk batın (ileus için) grafi, ince
barsak grafisi, endoskopi ve biyopsi, ultrasonografi ve CAT, selektif
anjiyografi ve hatta laparotomi yöntemleri endikedir. Üst GİS
endoskopisinde duodenum ve jejinum tümörleri görülebilir. Kolonoskopi
ile terminal ileum lezyonları saptanabilir.
Tedavi: Cerrahidir.
Lenfoma: İnce barsak lenfomaları B hücre kökenli ve T hücre kökenli
lenfomalar şeklinde olabilir. Bütün ince barsak lenfomalarında karın
ağrısı, bulantı, kusma ile karakterize parsiyel barsak tıkanmaları sık
rastlanan klinik tablolardır. Tanıda ince barsak grafileri ve Batın
tomografisi yararlıdır.
Cerrahi girişim hem tanı hem de evrelendirme açısından sık
yapılmaktadır.Tedavide hasta barsak segmenti, mezenterik lenf düğümü
sahası ile birlikte çıkartılır. Radyo ve kemoterapi lenfomalara etkilidir.
Karsinoid Tümörler: İnce barsaklar karsinoid tümörlerin sıklıkla
rastlandığı bölgelerdir. Çoğunlukla ileumda lokalizedir. Klinikte kramp
şeklinde karın ağrıları ve kusma ile beliren barsak tıkanmaları, kilo
kaybı, hematemez ve melena şeklinde üst gastrointestinal sistem
kanamalarına sebep olabilirler.
Karaciğere yayılım olduktan sonra vazomotor bozukluklar, intestinal
hipermotilite ve bronkospazm gibi karsinoid sendrom bulgu ve belirtileri
görülebilir. Tedavi mezenteri ile birlikte tümörün geniş rezeksiyonudur.
KOLOREKTAL KANSER

Sık görülür. K/E eşittir. Hastaların 2/3’ü 50 yaş üstündedir.


Çevresel ve diyet faktörleri etyolojide etkili bulunmuştur.Fiber, sebze
ve folattan fakir, yağ ve kırmızı etten zengin beslenme, alkol ve sigara
Genetik predispozisyonunun rol oynadığı bilinmektedir. Bu durumu
en çok familial polipozis durumlarında görmekteyiz.
KOLOREKTAL KANSER
Klinik: Rektumda ise, ağrı, tenezm, hematokezi; sigmoid’te ise, bağırsak
alışkanlığında değişme, feçes kalibresinde incelme, obstrüksiyon; sağ
kolonda ise, gizli kanama, demir eksikliği anemisi bulguları verir.
Tanı: Rektosigmoidoskopi, kolonoskopi ve biyopsi iledir.
Rektal tuşe mutlaka yapılmalıdır. (%10’u rektal tuşe ile, %50 si
rektosigmoidoskopi ile) karsinoembriyojenik antijen (CEA) takipde
kullanılabilir.
Kolon tümörleri lenfojen veya hematojen yolla yayılabilirler. En sık
yayılım karaciğeredir,
TNM Sınıflaması
• T-Primer tümör
• Tx- Belirlenememiş
• T0- Kanıt yok
• T1- Karsinoma in situ; intraepiteliyal / lamina propria invazyonu
• T2- Muskularis propria invazyonu
• T3- Subseroza / peritonsuz perikolik/perirektal doku invazyonu
• T4- Diğer organ/yapılara invaze / visseral peritona perfore
TNM Sınıflaması
• N- Bölgesel lenf nodları
• Nx- değerlendirilemeyen
• N0- metastaz yok
• N1- 1-3 bölgesel LN met
• N2- 4 veya fazla LN met
• M- uzak metastaz
• Mx- değerlendirilemeyen
• M0- uzak met yok
• M1- uzak met var
PANKREAS KANSERİ
En hızlı ilerleyen ve prognozu kötü olan bir hastalıktır.
Pankreas kansinomlarının %90’nı adenokarsinomlar teşkil eder.
Pankreas kanallarının basit kübik epitelinden orijinini alır.Beş yıllık
yaşam süresi %3-5 dir. Erkeklerde ve ileri yaşlarda ortaya çıkar.
Sigara, fazla et ve yağlı yiyecekler, benzin, kağıt sanayinde çalışma,
asbest etkisi fazla, alkol ve kahvenin etkisi çok azdır.
Klinik: Tanı koyduracak karakteristik bulgu ve belirtiler çok azdır.
1. Karın ağrısı: Ağrı pankreas kanserinde sık rastlanılan bir
semptomdur Ağrı epigastriumda, karnın sağ veya sol üst kadranında
hissedilen sırta yayılan bir ağrıdır. Ağrı öne eğilmekle, dizleri karna
çekmekle azalabilir. Düz yatmak ve yemek yemek ağrıyı arttırabilir.
Ağrının nedeni tümör kütlesinin komşu organlara basısı veya tümör
dokusunun nörlolojik yapıları invaze etmesidir.
KLİNİK
2. Zayıflama
3. Sarılık: tümörlerin ortak kanalın distal kısmını sarmaları ve basıları
sonucunda gelişir. Sarılıklı hastaların yaklaşık üçte birinde karın sağ üst
kadranda şiş ve ağrısız safra kesesi palpe edilebilir (Courvoisier-Terrier
bulgusu).
4. Diyare
5. Halsizlik
6. Kusma
7. Hematemez ve melena
8. Karında kitle
Pankreas kanseri olan olgularda aynı zamanda tromboflebit, psikiyatrik
bozukluklar ve Diabetes Mellitus görülebilir.
TANI YÖNTEMLERI
 En yaygın bulguları anemi, eritrosit sedimantasyon hızında, serum
ALP,GGT, bilirübin ve karaciğer enzimlerinde yükselmelerdir.
Safra yollarına bası yaptığı için bu bulgular ortaya çıkar.
İştahsızlık ve maldijesyona bağlı olarak anemi ve hipoalbümünemi
görülebilir. Bazı hastalarda hiperamilazemi olabilir.
Belirteç markerleri CEA ve CA-19-9 dur.
Üst GI Sistemin Radyolojik Tetkiki: Baryumlu tetkikler ve hipotonik
duodenografi
TANI YÖNTEMLERI
USG ve CAT: Pankreasın görüntülenmesinde çok önemli rol
oynamaktadırlar. Pankreastaki kitlesel değişikliklerden başka intra ve
ekstra hepatik kanallardaki dilatasyon ve lenf bezleri metastazları
saptanabilir. (spesifikliği %90)
Perkütan transhepatik kolanjiografi: Tıkanma sarılığı gelişmiş ise
tıkanma yerinin saptanmasına yardımcı olur.
Endosonografi:
Endoskopik retrograd kolanjio pankreatografi (ERCP): Ampulla
vaterinin gözlemi, biyopsisi, safra ve pankreas kanallarının
görüntülenmesini sağlayan önemli bir tanı aracıdır. Pankreas kanserlerinin
büyük bir kısmı duktal adenokarsinoma olduğuna göre ana kanalın
dallarını tıkayan küçük bir kitlenin varlığını dahi bu yöntemle saptamak
mümkündür.
US ve CAT Rehberliğinde Aspirasyon Biyopsisi.
Laporoskopi veya eksploratris laparotomi yapılabilir.
TEDAVİ
Whipple ameliyatı ve total pankreatektomi yapılabilir.

Cerahi şansı olmayan hastlarda özellikle ağrıyı azaltmak için radyoterapi


denenebilir.
BİLİER SİSTEM TÜMÖRLERİ

SAFRA KESESİ KANSERİ


İleri yaşlarda görülür. Safra taşı olanlarda ve kadınlarda daha sık gözlenir.
Çevresel faktörler, kimyasal karsinojenler, radyasyon, safra yollarının praziter
ve iltihabi hastalıkları etyolojide ileri sürülen diğer faktörlerdir.
Adenamatöz polipler kanser riski olan lezyonlardır.
Safra kesesi kanserlerinin %80 i indiferansiye adenokanserlerdir.
SAFRA KESESİ KANSERİ

KLİNİK
Karın ağrısı en sık görülür. Karın ağrısı, bulantı kusma, iştahsızlık,
sarılık görülür. Safra kesesi kanserlerinde tanı güçtür. ALP ve bilirübin
seviyeleri tıkanma sarılığı ile uyumludur. Safra kesesine ait kitleye USG
ve BT eşliğinde biyopsi yapılarak tanı konulabilir.
TEDAVİ
Safra kesesi kanserlerinde tedavi rezeksiyondur. Tümör sadece
mukozaya sınırlı gözüküyorsa kolesistektomi yeterlidir. Mukozayı
aşmışsa kolasistektomi ile birlikte safra kesesi yatağına komşu karaciğer
rezeksiyonu ve bölgesel lenf bezleri disseksiyonu gereklidir.
Safra kesesi kanserlerinde prognoz kötüdür. Beş yıllık yaşama süresi %5
olarak bildirilmiştir. Kemoterapi ve radyoterapinin etkisi sınırlıdır.
Safra yolu tümörleri

• SAFRA YOLLARININ KARSİNOMU(Kalonjiokarsinom)


• Etyoloji henüz bilinmemektedir. Erkeklerde ve 50-70 yaş grubundaki
kişilerde daha sık görülmektedir.
• Uzun süreli kolestaz ve bilier enfeksiyon karsinojik rol oynayabilir. Ülseratif
kolit safra yollarının çeşitli konjenital anormalliklerinde; örneğin koledok
kistlerinde safra yolları karsinom sıklığı artmaktadır.
• Safra yollarının adenomları ve papillomları prekanseröz lezyonlar olarak
kabul edilirler.
Kalonjiokarsinom
KLİNİK: Sinsi başlayan ve gittikçe artan tıkanma sarılığı tipiktir. kilo
kaybı, kaşıntı ve steatore görülebilir.
Fizik muayenede sarılık ve hepatomegali saptanır.

TANI: Laboratuvar testleri tıkanma sarılığını destekler.


Tanıda USG ve CT de kitleyi veya metastazları gösterebilir.
Kolanjiokarsinomada kesin tanı ERCP(endoskopik retrograd
kolanjiopankreotografi) ve PTK(perkütan transhepatik kolanjiografi) ile
konulabilir.

TEDAVİ: Cerrahi
ERCP ile safra yollarındaki darlıklara stent yerleştirmek sureti ile palyatif
girişimler yapılabilir. Kemoterapi ve radyoterapinin etkinliği yoktur.
KARACİĞER TÜMÖRLERİ

Karaciğer tümörleri primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır.


Karaciğerin en sık görülen tümörleri sekonder (metastatik)
tümörleridir.
Primer tümörler içinde en sık görüleni hepatosit hücrelerinden köken
alan hepatosellüler kanserdir.
Ayrıca safra kanalları epitelinden köken alan kolanjiokarsinomlarda
sık görülür.
ETYOLOJİ
Fizyolojik
İleri yaş
Erkek cins
Irk
Patolojik
Siroz
Hepatit virüsleri(B,C,D,G)
Alkol
Kimyasal karsinojenler
Steroidler
KLİNİK BULGULAR
1- Karnın sağ üst kadranında ağrı.(Kc kapsülünün gerilmesi).
2- Massif hepatomegali
3- Kilo kaybı
4- Mevcut sirozun dekompanse hale gelmesi
5- Akut abdomen (periton içine hemorajiye bağlı)
Bunlar dışında nadir birtakım bulgular bulunabilir.
1- Obstrüktif sarılık(safra yolları içine tümörün büyümesi veya bası yapması
sonucu)
2- Diyare
3.Paraneoplastik bulgular
Hastada halsizlik; abdominal şişkinlik, kilo kaybı, Anoreksiya, gaz
şikayetleri ve kabızlık gibi nonspesifik GİS semptomları olabilir.
Sistemik etkileri: Jinekomasti, hiperkalsemi, hipoglisemi bulunabilir.
Serolojik markerler
Alfa fötoprotein(AFP)
Des gama karboksiprotrombin
İzoferritin
Karsinoembriyonik antijen
Serum α-L-fucosidase
GÖRÜNTÜLEME

Direk batın grafisinde kalsifikasyonlar görülebilir.


Karaciğer sintigrafisinde 3 cm’den büyük tümörler dolma defekti şeklinde
görülebilir.
Ultrasonografi(USG)
BT
MRI
Hepatik anjiografi: Tümörün operabl olup olmadığını ve tedavinin
etkinliğinin takibinde önemlidir.
Doppler USG
Karaciğer iğne biyopsisi
HCC tedavisinde
multidisipliner yaklaşım
• Hepatobilier cerrah
• Hepatolog/Gastroenterolog
• Medikal onkolog
• Nükleer tıp uzmanı
• Girişimsel radyolog
TEDAVİ
Cerrahi rezeksiyon: Genel bir kural olarak cerrahi rezeksiyon 5 cm’den
daha küçük tümörlere yapılmalıdır.

Karaciğer transplantasyonu.
Transarteriyel kemoembolizasyon (Doxorubicin, Mitomicyin yada
cysplatinum)
Lipiodol.
Perkütan alkol enjeksiyonu.5 cm’den küçük tümörlerde uygulanabilir.
Radyofrekans ablasyonu.
İmmünoterapi.
KARACİĞERİN BENİGN TÜMÖRLERİ

Adenoma
Kolanjioma
Bilier kistadenoma
Hemanjiom
Mezenşimal Hamartomadır

Hemanjiomlar karaciğerin en sık görülen iyi huylu tümörüdür.


Toplumun yaklaşık %7 sinde görülür.
USG ile kolaylıkla tanı konabilir. CT, MR, Karaciğer sintigrafileri diğer
tanı yöntemleridir. Küçük tümörlerde tedavi gerektirmez 5 cm den
büyük klinik belirti veren kitleler cerrahi olarak çıkartılabilir.

You might also like