You are on page 1of 368

Artrit ve Bel Ağrısı

Ryan P. Woods, MD
Jason Seamon, DO, MHS, FACEP, FAAEM 1

Çeviri:
Dr. Leyla Sürmeli

Akut Artriti Olan Hastaların Değerlendirilmesi Artriküler Olmayan Romatizma


Akut Artrit-Monoartrit veya Oligoartrite Yol Açan Özgün Tendinit
Durumların Acil Tedavisi Bursit
Monoartrit veya Oligoartrit Akut s,rt Ağrısı Olan Hastanın Değerlendirilmesi
Akut Gut Artriti Sırt Ağrısına Yol Açan Özgün Durumların Acil Tedavisi
Akut Pseudogut Travmatik Sırt Ağrısı
Septik Artrit Akut lumbosakral Yaralanma ve Oejeneratif Eklem Hastalığı
Oligoartrlt veya Poliartrit Siyatik
Osteoartrıt (Dejeneratıf Eklem Hastalığı) Epidural Kompresyon Sendromu
Romatoid Ateş ve Poststrptokokkal Reaktif:Artrjt Faset Sendromu
Poliartrlt .Spinal Enfeksiyonlar
Romatold Artrit Ankilozan Spondilit
Spondiloartr:opatiler Necıplaziler
Viral Artritler Zoster
Sistemik lupus Erıtematozus

Bu Durum Dissemine Gonokokkal Bir


Enfeksiyon mu?
Bakınız Şekil 21-1 Genç erişkinlerde, hematojen gonokokkal enfeksiyon akut
artritin en yaygın nedenlerinden biridir. Dissemine gonokokkal
enfeksiyonun tek göstergesi artrit olabilir. Cilt lezyonları azdır,
Hastanın Sistemik Hastalığı Var mı? sıklıkla eklem çevresinde olmak ürere ekstremitelerde bulunur
ve nadiren büllöz karakterde olup püstüler veya hemorajiktir.
Akut eklem ağrısı olan hasta ateş, sertlik, sistemik semptomlar Püstüllerde bulunan materyalin gram boyamasında PMN'lerin
veya ek organ sistemlerinin tutulum bulguları ile gelirse, içinde gram negatif diplokokların varlığını gösterilebilir.
enfeksiyon ve yaygın vaskülit gibi potansiyel olarak yaşamı Tenosinovit klasik olarak el ve ayakların tendonları ile
tehdit edici patolojileri dışlamak için daha dikkatli bir bakı içerir. Gonokokkal enfeksiyonun birincil sahası (mukoza)
yapılmalıdır. Sistemik semptomları ve artriti olan hastalarda genelde asemptomatiktir. Eğer dissemine enfeksiyondan
romatolojik veya enfeksiyöz hastalıkların değerlendirilmesi şüpheleniliyorsa kan kültürü ve farinks, rektum ve üretra veya
için konsültasyon ve hastaneye yatırılması gerekir. Kan serviks sekresyonlarından kültür alınmalıdır.
kültürleri alın ve aşağıda vurgulanan değerlendirmeleri yapın.
Eklem Bakısında Artrit Var mı?

Dikkatli bakı ile akut eklem ağrısının intraartriküler bir


'Bu konu 6. baskıda Terry C. Hermance ve L. Richard Boggs, tarafından sürece bağlı olup olmadığının araştırın. Kızarıklık, yaygın ısı
yazılan konunun revizyonudur. artışı, efüzyon veya aktif veya pasif hareketlerde ağrılı kısıtlılık
;mıaa
+ .
Sistemik belirti ve Tenosinovit veya artrit Eklemde şişlik veya Hayır Tanı: ~rtikül~r olmaya~ .
Hayır-
bulgular (veya her ikisi) ile berabe duyarlılık romatızma (orn., Tendınıt,
septik deri lezyonları bursit) (Tablo 21-2

Evet Evet Evet


t t t
Tanı: Olası yaygın Birçok eklemı tutan,
gonokokal enfeksiyon özellikle simetrik it- Evet - - - - - ; , . , Tanı: Poliartrit
tutulum

Hayır vı

;;,;::

o,
;xı
Tanı:
1.Monoartritis
c,
2.0ligoartritis 'm
z

ı
)>
Q.
ı İ
r
u
:;x:ı
Sınıf I eklem sıvısı Sınıf il eklem sıvısı Sınıf III eklem sıvısı Sınıf I eklem sıvısı Sınıf il eklem sıvısı Sınıf JII eklem sıvısı
o
ı
ı:::o
r
'İ' t 'İ' 'İ' m
Tanı:
1. Travma
Kristal Hayır-ı,.I Gram boyama ve
kültür de organizma Evet
Tanı: Travma kırık ve/
veya kanama bozuklukları
,~~~~~~ Tanı:
1. Romotoid artritis
Tanı: Septik artsitis
özellikle gonokokal
~
r
üremesi m
~:ı~~kte veya yanlız
&azW!M\WE
2. Osteoartrit 2. Psöriatik artritis
3. Erken lnflamatuvar
Evet 3. Reiter sendromu ~-
artrit 1 Hayır
4. Ankilozon spondilit z
Tanı:
1
1 5. Romatoid ateş
-<
o,
Lı Tanı Septık artrıt I
6. inflamatuvar barsak
1. Gut
2. Pseudogut Tanı:
hastalıkları ile ilişkili artritis
7. Vital enfeksiyon
zm
1. Piyojenik
Enfeksiyon
8. SLE ve kollojen doku :::!.
hastalıkları
2. Romatoid ateş 9. Serum Hastalığı ~
3. Juvenil romatoid 1O. Kristalin tetiklediği artrit
artrit
4. Reiter Hastalığı

A Şekil 21-1. Akut eklem ağrısı olan hastanın değerlendirmesi


ARTRİT VE BEL AGRISI

mevcut mu? Eklem ile ilişkili değilse selülit, tenosinovit, bursit artritlerdeki erken eklem aspirasyonlarında benzer sonuçlar
veya diğer periartriküler lezyonları düşünün. görülebilir.

Bu Süreç Oligoartriküler mi B. inflamatuvar (Sınıf 2)


Poliartriküler mi?
İnflamatuvar artit akut gut, pseudogut, Reiter sendromu,
1-3 eklemin etkilendiği, asimetrik tip genelde oligoartrikülerin romatoid artrit ve romatizmal ateşte görülebilir. Gram boyama
tutulumun karakteristiğidir, fakat bu asimetrik tutulum ve sinoviyal sıvının kültürü erken enfeksiyöz artriti dışlamak
juvenil romatoid artrit gibi bazı poliartriküler durumların amacı ile yapılabilir.

erken dönemlerinde de karşımıza çıkabilir. Oligoartritin en


sık görülen nedenleri enfeksiyon, kristal birikimi (gut gibi) C. Septik (Sınıf 3)
ve travmayı kapsar. Poliartrit sendromları, genelde simetrik
şekilde birçok eklemi tutar. Pürülan eklem sıvısı (sınıf 3) neredeyse her zaman özellikle
bakteriyel ve fungal enfeksiyonlarda görülür. Eklem sıvısının
Artrosentez Uygulaym gram boyaması kültürler pozitifleşmeden önce etkeni
belirlememize yardımcı olabilir.
Etkilenen eklemlerden biri akral yerleşimliyse (bilek, dirsek,
diz, ayak bileği .. ) artosentez, lokal anestezi ve steril teknik D. Hemorajik (Sınıf 4)
ile acil serviste uygulanmalıdır (Konu 6). Omuz ve kalçanın
artrosentezi için bir uzman ve/veya ultrason yardımı alınması Hemorajik eklem sıvısı kırık varlığında ve/veya yokluğunu ile
düşünülmelidir. Eklem sıvısı analiz edilmeli ve sonuçlar tablo birlikte olan travmalarda görülür; yağ globüllerinin görülmesi
19-1deki şemaya göre sınıflandırılmalıdır. kırığı düşündürür. Anterior kurusiat bağlarda oluşan yırtık,
kırık yokluğunda dizdeki hemartrozun en sık nedenidir.
Artrit Smıflandmlması Hemartrozun diğer sık nedenleri periferik menisküs yırtıkları
ve patellar dislokasyonlardır (medial retinakulum yırtıkları
Bakınız Tablo 21-1.
ile birlikte). Hemorajik effüzyonlar, ağrı ile, minör eklem
travmalarında oluşan noninflamatuar effüzyonlardan daha çok
A. İnflamatuvar olmayan (Sınıf 1)
ilişkilidir, çünkü eklem boşluğundaki kan genelde inflamatuar

Normal eklem sıvısıHe birlikte olan akut artrit genelde reaksiyona neden olur. Hemorajik sıvı aynca hemofili ve
travma veya osteoartrite işaret eder. Nadiren inflamatuvar sinovyal neoplazmlarda da görülür.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Tablo 21-1. Anormal Eklem Sıvısı Sınıflandırması.

İnflamatuvar olmayan
Yüksek berrak Açık sarı <4000 negatif
(sınıf 1)

1,;:~::~:?
{şırııfi).

Kültür veya gram boyamada bakteri.


genellikle Genellikle Genellikle sınıf 3 eklem sıvısı ile birlikte
Septik (sınıf 3) düşük bulanık Koyu sarı
>50.000 pozitif görülür, fakat sınıf 2 ile, nadiren de sınıf 1
ile birlikte görülebilir

'En çok kabul edilen gonokokal enfeksiyondur (Olguların sadece %25'inde pzitif kültür veya gram boyama vardır).
bÇok sayıda eritrosit bulunur.
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ

MONOARTRİT VEYA OLİGOARTİT

Kinik Bulgular
Akut gut artriti olan hastaların, sınıf 2 veya sınıf 3 eklem sıvısı,
sinovyal sıvıda ürat kristalleri ve negatif sinovyal sıvı kültürleri
ile beraber, monoartrit veya oligoartriti vardır.

A. Semptom ve Belirtiler
Ani başlangıçlı ısı artışı, hiperemi, sertlik ve eklemde ciddi ağrıya
Klinik Bulgular neden olur, en sık ayak başparmağının metotarsofalangeal
eklemindedir. Sık etkilenen diğer eklem dizdir. Her ne kadar
Travma ile ilişkili ciddi eklem ağrısı genellikle, geçici veya
çoğu hasta tek bir ağrılı eklem ile başvursa da birkaç eklem
kesin bir yaralanmaya bağlıdır. Yaralanmadan belli bir süre
birden etkilenebilir.
sonra hafif ağrı oluşabilir. Ateş ve diğer sistemik semptomlar
genelde mevcut değildir. İnflamatuvar olmayan veya hemorajik
sinoviyal sıvının varlığı tanıyı doğrular. Septik artriti olan Laboratuvar Bulguları
hastaların ayrıca son zamanlarda oluşan bir travma öyküleri
olabileceğinden, gram boyama ve sıvı kültürü rutin olarak Serum ürik asit konsantrasyonundaki artış gut artritinin
alınmalıdır. destekleyici bulgusu olabilir, fakat akut atak sırasında serum
Hemorajik eklem sıvısındaki yağ globülleri kuvvetli ürat seviyeleri normal sınırlarda olabilir. Bu nedenle ürik
asit seviyeleri tanısal test olarak istenmemelidir. Kesin tanı,
olarak intraartriküler kırığı düşündürür; grafıler gizli kırıkların
sinovyal sıvıdaki karakteristik ürat kristallerini polarize
yerini belirlemek amacı ile dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
mikroskop kullanarak görülmesi ile konur.
Kemik üzerinde iyi lokalize edilen bir duyarlılık kırık
için önemli bir bulgudur (Konu 28). Skafoid kırık yerinin Tedavi
saptanması özellikle zordur ve klinik bulgularla dikkatli bir
şekilde korelasyonu gerekir (örn., anatomik enfiye çukurunda A. Nonsteroid Anti İnflamatuvar İlaçlar
lokalize duyarlılık). Sadece eklem efüzyonları ve periartriküler (NSAİİ)
yumuşak doku şişliklerini gösteren grafıler gizli kırıklar veya
kendiliğinden düzelen eklem çıkıkları, bağ yaralanmaları, Gut artriti tanısı kesin olarak konulan hastalarda İndometazin
menisküs yırtıkları, kopma kırıkları ve osteokondral kırıklar veya diğer NSAİİ'ler tedavi için başlanabilir. Aspirin
kullanılmaz, çünkü düşük dozları hiperürisemiye neden
gibi diğer yaralanmaları tespit etme konusunda güvenilirdir.
olabilir.
Travmayı takiben hemen meydana gelen eklem efüzyonları
genelde aynı şekilde hemorajiktir ve tanısal süreç amacı ile 1. indometazin - 8 saatte bir oral yoldan 2 gün boyunca
artrosentez yapılmasına gerek yoktur. SOmg verin. Dozu günde 3-4 defa 3 gün boyunca 25mg olarak
azaltın. Peptik ülser hastalığında indometazin kullanılmaz.
Tedavi ve Sonuçlandırma
2. Diğer ilaçlar - İndometazine alternatif olarak 6 saatte bir
Atele almak, üzerine binen yükü azaltmak ve hastayı takip 600mg oral ibuprufen, 500 mg 12 saatte bir oral Naproksen
etmek gereklidir. Analjezi gerekli olabilir. Daha özgün detaylar, kullanılabilir. Uygun dozlarda Ketoralak gibi diğer NSAİİ'ler

tedavi ve taburculuk ilkeleri için konu 28'e bakınız. de akut gut atağında etkili olabilir.
ARTRİT VE BEL AGRISI

B. Kolşisin yoktur. Kesin tanı kalsiyum dihidrat (pirofosfat) kristallerinin


sinovyal sıvıda bulunması ile konur.
Oral veya intravenöz kolşisin, eğer akut artritin ilk 24 saatinde
uygulanırsa, dramatik bir iyileşme sağlayabilir. Kolşisin renal Tedavi
veya hepatik yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Eklem aspirasyonu genelde ağrıyı rahatlatmak için yeterlidir
Kolşisine yanıt olması, ayrıca gut tanısını güçlü bir şekilde des-
(yukarıdaki akut gut artritine bakınız). Gut artriti olan hasta-
tekler.
lardan farklı olarak akut pseudogut hastaları kolşisine iyi yanıt
1. Oral tedavi - Kolşisini 0.6mg her saat ağrı azalana kadar, vermezler.
maksimum 4-6 mg doza ulaşana kadar veya hastada bulantı ve
kusma yan etkileri tolere edilemeyene kadar verin. Sonuçlandırma
2. İntravenöz Tedavi - Kolşisin 1-2 mg 50 mL normal salin
içinde 20 dakikada; bu dozu 6 saatte bir hasta asemptomatik Yatış nadiren gereklidir. Hastayı aile hekimine yönlendiriniz.
olana veya total doz 4 mg olana kadar tekrarlamak ile gastroin-
testinal toksisite azaltılabilir. Tam bir kolşisin kürü verildikten
sonra 1 hafta boyunca ek doz verilmemelidir.

C. Kortikosteroidler
NSAİİ ve kolşisin alamayan hastalarda kortikosteroidler ya-
rarlıdır. Prednizon günlük 40 mg, 1-3 gün boyunca, 1-2 hafta
boyunca azaltarak kesilmesi önerilir. Alternatif olarak tek doz
adrenokortikotropik hormon veya 40 mg intramuskuler korti-
kotropin uygulaması hastanın endojen steroid üretimini arttı­
rır ve gut alevlenmesinde rahatlama sağlayabilir.

3. Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Yatışnadiren gereklidir. Hastalar birkaç gün içinde takibe gel-
melidir. Septik artrit, oligoartritin en yaygın nedenlerinden biridir, fa-
kat genelde yalnızca bir eklem etkilenir. Septik oligoartritte en
sık görülen patojen, eklem sıvısından tanınması zor olsa da,
genelde ciltte tipik püstüler bulgulara ve tenosinovite neden
olan gonokoktur. Monoartriküler septik artritte en sık görülen
patojen staj Aureustur. Diğer bir yaygın patojen streptococcus
türleridir. İntrav'enöz ilaç kullananlarda ve immün yetmezlikli
kişilerde gram negatif ve anaerobik organizmalar görülebilir.

Klinik Bulgular

Klinik Bulgular Septik artriti olan hastalarda eklemde enfeksiyon belirtileri


görülebilir (gram boyama veya kültürde bakteri veya antimik-
Akut pseudogut hastalarında, sınıf 2 eklem sıvısı ve sinovyal robiyal tedaviye hızlı yanıt). Genelde sınıf 3 eklem sıvısı mev-
sıvıda kalsiyum pirofosfat kristalleri ile birlikte olan oligoartrit
cuttur.
mevcuttur. Pseudogut, orta yaşlı veya ileri yaştaki hastalarda
gut artritinin oluşumunu uyarır. Gut artritinden farkı, diz ekle-
minin daha yaygın olarak tutulmasıdır. A. Semptom ve Belirtiler
Serum ürik asit seviyeleri genelde normaldir. Kondro-
kalsinozis mevcut olabilir, fakat akut olarak etkilenen eklemde Septik artriti olan hastalar genelde eklemde belirgin ağrı, eri-
bulunmak zorunda değildir. Yine de kondrokalsinozisin mev- tem ve hassasiyet ile karekterize ciddi monoartriküler süreç ile
cudiyeti, lokalizasyonundan bağımsız olarak, tanısal bir değeri karşımıza çıkarlar. Septik artritin başlangıcı genelde gut artri-
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ

tinden hızlıdır. Staphylococcal veya gonococcal artriti olan bazı · OLİGOARTRİT VEYA POLİARTRİT
hastalarda, 2 veya daha fazla eklem etkilenebilir. Akut gezici
oligoartriti 1-2 gün içinde takip eden, bir veya iki ekleme lo- OSTEOARTRİT
kalize olan akut artrit; gonokokkal artriti kuvvetli bir şekilde {DEJENERAJİf EKLEM HASTAllGO .
düşündürür. Eğer septik artritte çoklu eklem tutulumu varsa,
dağılım genelde asimetriktir. Enfeksiyonun sistemik bulgu ve
semptomları (örn., ateş, titreme, lökositoz) genelde yaygındır.

B. laboratuvar Bulgu!an
Kesin tanı enfeksiyona yol açan organizmanın sinovya dokusu
Gin,ıii~fi·porıartrfk~terve.~tk;ı~if s,(ııi<ıa·.karç~,.
•.
•. . diz; omür~a ye distal f)[Ôf<sirnal•lnterfalengec.l
veya eklem s1V1sında gösterilmesi ile konur. Eklem s1V1sında
ek.ıemlerr etkiler. .• . . .· .·. ·. ... · ·•· . . • .•,· ....
genelde 50.000/mLden yüksek lökosit sayımı görülür. Eklem · ~··· sistemil<sernptonfve öulgular(atef{ıe titf~rite}öf~
slVlsındaki daha yüksek lökosit değerleri daha yüksek oran- rnamatıdır ·· · ·· ·
da bakteriyel veya fungal artriti düşündürür. Sinovyal sıvının Ratfybğrafffetgenefde osteôfitferlebirlikt~ olan. f<:(.
glikoz içeriği genelde düşmüştür. Antimikrobiyal tedavi veril- kıtcfak qeğişiklilderini gösterir ·
memişse eklem sıvısı gram yaymaları ve kültürlerinde bakteri
görülebilir.
Gonokokkal artritte, gram boyama ve hatta kültürler ne- Klinik Bulgular
gatiftir, gene de çoğu vakada serviks, üretra, farinks veya rek-
tum eksüda kültürlerinde gonokok görülebilir. Gonokokkal Osteoartrit, sinovyal eklemdeki kıkırdağının bölgesel alanla-
artritte tanı, antimikrobial tedaviye verilen hızlı yanıt ile doğ­ rında kayıp ile karakterize, değişken derecelerde osteofıt for-

rulanabilir (Konu 42). masyonu, subkondral kemik değişiklikleri ve sinovit ile birlikte
olan, kronik ilerleyici bir hastalıktır. Osteoartrit, genellikle ke-
Tedavi miğin basınca maruz kalan bölgelerinde ortaya çıkar. Tanıda
ağrı, ileri yaş, sertlik, azalmış hareket, kas azalması ve eklemler-
A. Eklem Aspirasyonu de çıtırtı (krepitasyon) gibi klinik bulgular ile kombine, eklem
aralığında daralma, osteofıtler, düzensiz eklem yüzeyi ve ke-
Eklem aspirasyonu gereklidir. Kan ve eklem sıvısı kültürleri
alınmalıdır. Eğer gonokokkal artritten şüpheleniliyorsa ayrıca miksi sklerozlar gibi radyografik bulgular kullanılır. Osteoart-
servikal, üretral, ve ihtimal dahilinde faringeal ve rektal kültür- rit genellikle poliartikülerdir ama monoartiküler de olabilir. En
ler alınmalıdır. Sepsis olabileceğinden şüpheleniliyorsa eklem- sık etkilenen eklemler diz, kalça, servikal, lomber omurga ile
den mümkün olduğunca fazla sıvı alınmalıdır. distal ve proksimal interfalengiel eklemlerdir. Etkilenme yaş ile
kuvvetli koraledir, nadiren hayatın 5. dekadından önce görülür
B. Antibiyotikler ve ileri yaşla birlikte prevalansı artar.

Klinik bulgular ve gram boyama yaymalarına göre uygun olan


Tedavi ve Sonuçlandırma
antibiyotikler başlanmalıdır. Gram boyama, kültür ve duyarlı­
lık sonuçları geldikten sonra antibiyotik kapsamını daraltıla­
Acil serviste, yeni tanı konmuş osteoartrit septik eklemden
bilir. Gonokokal artrit tedavisi daha detaylı olarak konu 42' de
ayrılmalıdır. Osteoartrit tanısı konduğunda hastalar medikas-
tartışılmıştır.
yon ve egzersiz önerileriyle taburcu edilebilir. İlk uygulanacak
Sonuçlandırma tedavi her 24 saatte, 200 mg bölünmüş dozlarda asetamino-
fendir. Asetominofen NSAİİ'ler kadar etkilidir ve daha az yan
Septik artrit olduğu gösterilen veya şüphelenilen hastaların etkisi vardır. Eğer NSAİİ'ler reçete edilmişse, 6 saatte bir 600
hepsi yatırılmalı ve intravenöz antibiyotik başlanmalıdır. En- mg ibuprofen başlangıç tedavisi olarak seçilmelidir. Eğer has-
fekte eklemin muhtemel insizyon ve drenajı ile ilgili ortopedi taların GİS kanaması açısından riskleri yüksekse COX-2 inhi-
konsültasyonu istenmelidir. Hafif gonokokal artriti olan hasta-
bitörlerin selektif kullanımları düşünülmelidir. Tramadol ve
lar erken dönemde, dikkatli takip edilebileceğinden emin olun-
opioid analjezikler hasta konservatif analjezik tedavisine yanıt
duğu takdirde oral antibiyotik başlanarak taburcu edilebilir.
vermezse düşünülmelidir. Hasta eğitimi, egzersiz, yüzme, yü-
rüme ve eklem hareket açıklığı egzersizleri diz ve kalça oste-
Mathews €Tı, Weston V'Gl;Jones,A efal: B'actetial s~ptk arthrıtts iil,, · oartritlerinin tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Hastalar
adults:Lancı:t2010;a75;846:,;855JPMU::>: 20~Q6778]: • .
aile hekimlerine 1 hafta içinde takibe gitmelidir.
ARTRİT VE BEL AGRISI

POLİARTİRİT

ROMATOiD ARTRİT

ROMATOİD ATEŞ VE POSTSTREPTOKOKAL

Klinik Bulgular
Romatoid artrit, genellikle simetrik, ağırlıklı olarak proksimal
interfalangeal ve metakarpofalangeal eklemleri tutar, genellikle
ulnar deviasyon ile ortaya çıkar. Distal interfalangeal eklemler
tutulmamıştır.

A. Semptom ve Belirtiler
Romotoid ateş ve poststreptokokal reaktif artrit erken dönem-
de akut monoartik:üler eklem ağrısı olarak görülebilir. Akut ro- Romatoid artrit, erişkinlerde çoklu eklem tutulumuyla giden,
matoid ateş tanısı, gözden geçirilmiş Jones Kriterleri ile konur subakut eklem ağrısının yaygın bir nedenidir. Her ne kadar si-
(Tablo 21-2). metrik tutulum klasik olarak görünse de, hastalık asimetrik tu-
Poststreptokokal reaktif artritte, Jones kriterlerinin sa- tulum ile de başlayabilir. Tipik akut prezentasyonu eklemlerde
dece bazıları görülür ve genellikle oligoartikülerdir. Kardit na- sadece ısı artışı, duyarlılık veya şişmiş bir şekilde olabilir.
dirdir; ciddi, tekrarlayıcı ve aspirin ve diğer NSAİİ'lere düşük
yanıt verme eğilimindedir. Romatoid ateşten şüpheleniliyorsa
B. Laboratuvar bulguları
hastalar yatırılmalıdır. Başlangıç tedavisi penisilin ve salisilattır.
Romatoid Faktör (RF) hastaların % 85 inde pozitiftir; bu ne-
denle negatif test sonuçları romatoid artriti dışlamaz. Sediman -
tasyon ve C-reaktif protein artışı da yaygın fakat özgül olmayan
bulgulardır.

C. Radyografi Bulguları
Tablo 21.l. Romatoid Ateş Tanısı İçin Gözden Geçiril-
Erken radyografi testlerinde genelde doku şişliği ve juksta-art-
miş Jones Kriterleri•
riküler osteoporoz görülür. Erozyonlar daha sonra ortaya çıkar.

Tedavi
Aspirin ve diğer NSAİİ'lerin romatoid artritin başlangıç teda-
visinde etkili olduğu gösterilmiştir. Fakat NSAİİ'lere eşzamanlı
eklenen diğer ilaç gruplarının kullanımı da şu anda yaygındır.
Örneğin steroidler, altın, penisillamin, metotreksat (MTX),
siklosporin ve sulfasalazin kullanılmaktadır. Acil servisteki
başlangıç tedavisi, aspirin veya NSAİİ'lerin uygun dozlarını ve
eğer ek ilaçların başlanması gerekiyorsa; acil romatoloji kon-
sültasyonu veya takibi içermelidir.

Sonuçlandırma
*2 majör veya bir majör 2 minör kriterin, daha önceden geçirilmiş
grup A streptokok bulguları ile birlikte olması romatoid ateş olma Hasta erkenden bir romatoloğa veya aile hekimine yönlendiril-
ihtimalinin yüksek olduğunu işaret eder. melidir. Ciddi sistemik tutulumu olan (örn., kısıtlayıcı poliart-
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ

rit, ateş veya kilo kaybı) veya vasküliti olan hastaların yatırıl­ Klinik Bulgular
ması düşünülmelidir.
Reiter sendromu klasik artrit, konjonktivit ve üretrit üçlüsü ile
birlikte olan reaktifbir artrittir (göremez, idrar yapamaz, ağaca
tırmanamaz). Genelde 15-35 yaş arası erkeklerde görülür. Art-

Spondiloartropatiler psöriyatik ve intestinal artrit, Reiter send- rit öncelikle alt ekstremitenin ağırlık binen eklemleri etkiler.
Reaktif artrit, genitoüriner (chlamydia trachomatis) veya ente-
romu ve ankilozan spondiliti içeren bir grup kronik inflamatu-
ral (shigella, salmonella, yersiniya, campylobacder) enfeksiyo-
var romatoid hastalıktır. Romatoid faktör ile ilişkili değillerdir
nunu takiben, 1 ay içinde oluşur. Asimetrik ve poliartikülerdir.
ama HLA-B27 ile kuvvetli birliktelikleri vardır. Anatomik tutu- Artrosentez eklem sıvısında sınıf 2 inflamasyonu gösterir.
lum bölgeleri şunlardır: tendon yapışma yerleri (entheses) sak-
roiliyak eklemler, ekstremite eklemleri ve artriküler olmayan Tedavi ve Sonuçlandırma
bölgelerdir. (örn., bağırsak, deri, göz).
NSAİİ'ler tedavinin esaslarıdır. Tetrasiklin chlamydia'ya bağlı
oluşan artritin tedavi süresini kısaltır. Enteral nedenli olanları
1. Psöriyatik Artrit ve İntestinal Artrit
etkilemez. Tipik reaktif artrit 4-5 ay sürer fakat hastalarda kro-
nik veya tekrarlayıcı artrit gelişebilir.

3. Ankilozan Spondilit
Klinik Bulgular
Psöriyatik artrit, psöriyazisi olan hastaların %40'ında görü-
len, inflamatuvar bir artrittir. Tırnak tutulumu (çukurlanma,
distrofi veya onikolisis) tanı için ipucudur. Artrit hastaların
%15'inde psöriyazis görülmeden önce oluşur. İntestinal artrit
ülseratif kolit veya crohn hastalığı olan hastalarda görülen inf-
lamatuvar bir artrittir. Bir çalışmada bu artrit formunun has-
taların % 40'ında görüldüğü gösterilmiştir. Artrit ekstremite
eklemlerinde veya sakroilyak eklemde olabilir.
Klinik Bulgular
Tedavi ve Sonuçlandırma Ankilozan spondilit en sık görülen spondiloartropatidir. Klasik
bulguları şunlardır; yavaş başlangıç, 40 yaş altı, sırt ağrısı, en az
Başlangıç tedavisi NSAİİ'lerdir. Sulfasalazin, hasta NSAİİ'leri
3 aylık bir süre içinde olan hareketsizlik ile kötüleşen ve hareket
kullanamıyorsa veya yanıt vermiyorsa eklenmelidir.
ettikçe düzelen sabah tutukluğu ve grafilerde sakroileit görül-
mesidir. Üveit öyküsü genellikle mevcuttur.
2. Reiter Sendromu Periferik eklemlerde asimetrik artrit görülür. Çünkü ente-
zis alanları sıklıkla tutulur (aşil ve plantar fasya). Artrosentez
sonrası sınıf II inflamatuvar eklem sıvısı vardır. Bazı hastalar
halsizlik, iştahsızlık ve ateş gibi konstitüsyonel semptomlardan
yakınır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

NSAİİ'ler ve güçlendirici egzersizler tedavide kullanılır. Romo-


toloji uzmanı ile takibi sağlanmalıdır.
ARTRİT VE BEL AGRISI

Genel Bilgiler
Vira! artrit akut, simetrik ve poliartikülerdir. İkincil artrite 2
en sık yol açan virüs rubella ve hepatit B <lir. Kabakulak, ade-
novirüsler, enterovirüsler ve EBV' de görülebilir. Artrit immün
komplekslerin birikimine bağlı oluşan inflamatuvar reaksiyona
bağlıdır.

Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
Artritik eklem üzerinde yaygın ağrı, ısı artışı ve hassasiyetin
Tanı hastanın öyküsüyle konulur. Son zamanlarda geçirilen bir aksine, tendinitte daha çok etkilenen eklemin gerilmesiyle ar-
vira! enfeksiyon veya aşılama öyküsü, tanıda yardımcıdır. En tan lokalize bir ağrı mevcuttur. Tendinitin tekrarlayan aşırı
sık etkilenen, proksimal interfalangeal, metakarpofalengeal,
kullanıma bağlı oluşan hasara, tendon ve onu çevreleyen yapı­
diz ve ayak bileği eklemleridir. Belirtiler genellikle birkaç haf- larda oluşan inflamasyona bağlı olduğu düşünülmektedir. Eğer
tadan sonra kendini sınırlar. Fakat yıllarca sürebilir. tendonun üzerinde eritem, tendon boyunca oluşan ağrı, ateş ve
tendonun minimal pasif hareketinde oluşan ciddi ağrı ile bir-
Tedavi ve Sonuçlandırma likte, delinme veya laserasyon öyküsü varsa enfeksiyöz süreç
dışlanmalıdır.
Tedavi semptomatiktir ve NSAii'leri içerir. Hastaları aile he-
kimlerine yönlendirilmesi gerekir.
Tedavi
A. Ek Önlemler
Zorlayıcı aktivitelerin göreceli kısıtlanması, etkili atelleme ve
buz uygulaması tedavinin esaslarıdır. NSAİİ'ler ve eklem ha-
reketlerinin sürdürülmesini ve kas gücünü arttıran egzersiz
programlan yararlıdır.

B. Lokal Enjeksiyon

Klinik Bulgular Bazı hastalar için anestetik ve depo glukokortikoid preperatla-


rının lokal enjeksiyonu uygun olabilir (aşağıda anlatılan bur-
SLE'si olan bütün hastalarda artrit görülür. Hastalarda aynca site bakınız). Ne var ki bu işlem, prosedürde yetenekli bir kişi
ateş, döküntü veya hastalığın diğer bulguları da mevcuttur.
tarafından yapılmalıdır, çünkü kortikosteroidler ağırlık taşıyan
Sadece artrit ile başvuran hastalarda Amerikan Romatizma
eklemlere yanlışlıkla uygulandığında komplikasyonlar oluşabi­
Derneğinin belirlediği diğer kriterlerle birlikte, pozitif anti-
nükleer-antikor test veya pozitif anti-çift-zincir DNA testi ile lir (ör, lokal artropati, tendon rüptürü).
de hastalık varlığının gösterilmesi gerekir.
C. Antimikrobiyaller
Tedavi ve Sonuçlandırma
Enfeksiyöz tendinit şüphesi olan hastalar, olası insizyon ile
SLE'de akut artrit NSAİİ'ler ile tedavi edilir. Tanısal testler ve debridman ve muhtemel stafılokokal ve streptokokal türlere
gerekli bakım sağlandıktan sonra hasta bir romatoloji uzmanı­
uygun antibiyotik kullanımına başlanması açısından hastaneye
na yönlendirilmelidir.
yatış amacı ile ortopedi hekimi ile konsülte edilmelidir.

ARTRİKÜLER OLMAYAN ROMATİZMA


Sonuçlandırma
Eklem ağrısının acilde değerlendirmesinde, gerçek artiküler
(artrit) ve ekstraartiküler (tendinit ve bursit) gibi nedenler ara- Tendiniti olan çoğu hasta gerekli durumlarda ortopediste yön-
sındaki ayrımın yapılması önemlidir. lendirilmek üzere ayaktan tedavi edilebilir.
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİf'ıl

BUHSİT E.
Septik bursit, nadiren insizyon ve debridman gerektirir.

Septik bursiti olan hastalar evde veya hastanede intravenöz an-


tibiyotik tedavisi verilmelidir. Aseptik bursiti olan hastalar, te-
davisi başlanıp 1 hafta içinde aile hekimine takibe gitmek üzere
taburcu edilebilir.

Brent. LH: Ankylosıng spönclylltis an4 undifferenfüit.ed spondylo-1


arthropathy; Available at: www.emedicine.com/med/ toplc2700·.
htm · · · · ·
Eastoıi ·BT:Evaluatioi:r artd freatmertt of'the piıHent with hsteoaf~
thritis. TFam Pract ZOOİ:S0:791 [PMİQ: 11674913]. ·.
Klinik Bulgular KapfanJ; Gout(lnd pseııdogoµt'. i\;vailable at: w#w.emedidııe; com/.
emerg/topic22Lhtni. .· . ·. ·.· . • · .. ·. . .. .. •.·... . . .· .. ·.
Bursa, ligamentli kemikler ile üzerinde bulunan deri arasını ör- Khan MA: Uj:,dııte on spomiyloarthropathies'. Ann Inteı:n Med.
ten, normalde ince bir fılm tabakası şeklinde sinovyal sıvı içeren 2Ö02;136:8<J6[PMID"ı 12069564]'.. . . .• . . . . .· . . .
bir kesedir. Bursit bursanın inflamasyonudur. Tendinit gibi, bur- Iaupland KB; Davi.e~ HD: Olecranon septk bursitismanaged fö
an ambu!afory se~inıv The Ca!garf:H<>!1Je ParenteratTherapy
sit de travma veya enfeksiyona bağlı oluşabilir (en sık olekranon Program $tudy Groiıp, C!in Iİwest'Med 2Ô01;24:17f [PMID:
ve pateller bursada bulunur), ya da idiyopatik olabilir. Klinik bul-
11558851]. / ..•• ·..... · ·.··•··. ·... · ·.·.. ·. ... ·. . ...... ...•.••
gular tutulan bursada ortaya çıkan ağrı, duyarlılık ve şişliğidir. Meader RJ: Aciıte. rheuniatk. fever. Avai!able af: www.emedicine,
com/med/topk2922.htm •• . . . .. . ·• • . <
Sack K: Monoarthrltis; differential >diagnosis. .Anı: I Med
Tedavi
1997;102(Suppl IAJ;}OS [:Pl'ylIP: nı!sş.71, · . . . , /. •
Smith. H~i Rheuıiıatoid artliritls 1 . Available at: www;emedkıne.
A. Aspirasyon coın/\ned/topic2024.htm. . . . . . . •••... ·. . . . ..•.
'foı;ni~b~ KD,.~uismorıo.ItP: Softt:işsıielı1fectfons:Rhe.unıI:.)i&G!iıl
Olekranon ve pateller bursa tanı amacı ile fluktuasyon veriyor- Nortiı Ani.2009;3Ş;45-:62 (Review) rPMlD:.1~480996];.;.
sa ve enfeksiyöz bulgular mevcutsa, tedavi amaçlı aspirasyon
yapılmalıdır.

B.
Septik bursit genellikle S.aureus bağlı oluşur ve kültür ve du-
yarlılıktestlerinin sonuçlarına göre geleneksel olarak, penisi- Bakınız Şekil 21-2.
linaz ve B laktamaza dirençli antibiyotikler ile tedavi edilirler
(örn., nafsilin, 150 mg/kg/gün intravenöz 4-6 bölünmüş dozda;
veya sefazolin 60 mg/kg/gün intravenöz veya intramuskuler 3 Temel
bölünmüş dozda). Toplum kaynaklı kazanılmış MRSA preve-
lansına bağlı olarak vankomisin, hastaneye yatırılan hastalarda Akut sırt ağrısı
olan hasta bakısında belirlenmiş rutinler, akut
başlangıç parenteral tedavisi olarak (1 gr intravenöz 12 saatte sırt ağrısında hayatı tehdit edici olayları atlamamıza yardımcı
bir) ve ayaktan takip eden hastalarda Trimetoprim/Sülfame- olur. Aşağıda anlatılan kategorilere uymayan kişiler muhteme-
toksazol (2 DS tablet oral yol ile 12 saatte bir) septik bursitin len acil olmayan nedenlere bağlı oluşan bel ağrısına sahiptirler
tedavisinde için kullanılabilir. (örn., disk hernisi, faset sendromu, tutulmalar ve burkulmalar).

Arıtiiııflamatuvar Ajanlar A.
NSAİİ'ler diğerleriyle kombine edildiğinde oldukça etkilidir 1. Travma mevcut mu veya buna neden olabilecek
bir durum mevcut mu? - Genelde hastalar akut sırt ağrısı­
D. Kortikosteroid na yol açabilecek travma veya buna neden olabilecek bir neden
bildirirler. Kronik sırt problemleri olan hastalarda öksürük gibi
Lokal olarak enjekte edilen steroidler aseptik bursitin tedavi- minör bir travma bile akut sırt ağrısına yol açabilir.
sinde yararlıdır. Ne var ki enjeksiyon yalnızca yöntemde yete- 2. Viseral bir hastalık var mı? - Acil hekiminin ilk hedefi,
nekli hekimler tarafından yapılmalıdır. sırt ağrılarının acil nedenlerini tanımlamak ve ortopedik olma-
ARTRİT VE BEL AGRISI

1. Abdominal duyarlılık
2. Pulsatil abdominal kitle
3. Kostavertebral açı hassasiyeti Eve,____,.r.
4. Hematüri
5. Periferik nabız yokluğu

Hayır

ı Tanı:
1. Romatoid artrit
Artirit ile birlikte akut sırt ağrısı Evet
2. Ankilozan spondilit
3. Psöriyatrik artrit
Hayır

l
1. Ateş, gece terlemesi, gece
ağrısı ve kilo kaybı Tanı:

2. Artmış sedimantasyon hızı 1.Spinal enfeksiyon


3. Radyografi değişiklikleri
-Evet
2. Kırık
------------
4. Pozitif kemik görüntüleme 3. Epidural apse

1
Hayır

Tanı:

Ekstremitelerde ve sfinkterde 1.Epidural kompresyon


nörolojik kusurlar Evet----+ sendromu (Tümör, epidural o - - - - - - - - ~
apse, disk herniyasyonu)
1
Hayır

J Tanı:
1. Siyatik
1.Tek tarafı radiküler yayılım ~Evet- 2. Zoster (Döküntü olabilir veya
2.Deri hiperestezi
olmayabilir)
1
Hayır

Tanı:
1. Dejeneratif disk hastalığı
2. Lumbosakral gerilme
3. Faset sendromu

&. Şekil 21-2. Akut sırt ağrısı olan hastanın değerlendirmesi


SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ

konsültasyonu istenmelidir. Bu hastaların tanı ve tedavi amaçlı


Tablo 21-3. Akut Sırt Ağrısının Ortopedik Olmayan yatırılmaları düşünülmelidir.
(Viseral) Nedenleri 6. radiküier dağılım gösteriyor mu?-- Tek sinir
kökü dağılımı gösteren unilateral sırt ağrısı, preeruptif zoster
veya sinir kökü basısı düşündürür. Hastayı uygun analjezikleri
verdikten sonra takip için yönlendirin.
Nefrolitiazis Yan ağrısı, hematüri
H1pcıtansiyon, pulsatil kille: anormal B.
Abdomfnal aort anevrizmaları
acil yatak başı USGVeya BT.. .
Pulsasyon alınamaması, hematüri, Sırt bölgesinin deformite, hassasiyet ve ROM açısından mua-
Aort diseksiyonu
anormal gôğüs grafisi yene edin; düz bacak germe testi sınırlılıklarına bakın ve yü-
rümesine bakın. Kalp, periferik nabızlar, akciğerler ve karına
Seru.m lipaı değerinde yüks~fme,
Pankrealit · abdomeıi hassasiyeti, pankr~atil~ bakın. Refleksler, kas gücü, ayaklar ve perinenin duyu bakısı
kalsifil<asyönlar . . .....· . ve rektal sfinkter tonusunu içeren nörolojik bakı yapın. Ateş,
taşikardi veya hipotansiyon sırt ağrısın ciddi veya muhtemelen
Abdominal hassasiyet, diyafragma
Abdominal organ rüpturü yaşamı tehdit edici nedenlerini düşündürebileceğinden vital
altında serbest hava
bulgulara dikkat edin. Rektal bakının her hastada yapılmasına
Retrııperitonal hemoraJ.i
Taşikardi; hlpotarısfyôrı, l\etn~gro6ınl gerek yoktur fakat nörolojik yakınma veya bulguları olan her
hematokritte azalma
hastada yapılmalıdır. Bakıdaki acil durum bulguları, azalmış
rektal tonus, eyer anestezisi, motor güçsüzlük ve reflekslerde
kayıptır. Bu bulgular muhtemel epidural kompresyon sendro-
muna işaret eder. Azalmış refleksler, pozitif düz ve çapraz ba-
cak germe testleri durumunda kuvvetli bir şekilde disk hernisi
akla gelmelidir.
yan nedenleri dışlamaktır ( Tablo 21-3). Bakı ve tedavi daha
sonra ilgili olduğu düşünülen organa odaklanmalıdır.
3. Acil durum mevcut mu? -- Öyküdeki acil du- ve
rum uyarıcıları acil hekiminin birlikte olan yaşamı tehdit edici
Travma ve spinöz hassasiyeti olan hastalara, çocuk veya adöle-
olayların varlığını tanımasını sağlar. 18 yaşından genç hasta-
san travmatik olmayan sırt ağrılarına, ve enfeksiyon ve maligni-
larda spondilolizis, spondilolistezis, enfeksiyon, tümör ve ge-
te ile ilgili acil durum bulguları mevcutsa dorsolomber ve/veya
lişimsel bozuklukları düşünülmesi gerekir. 50 yaşından büyük
lumbosakral grafiler çekilmelidir. MRG, epidural kompresyon
hastalarda öncelikle abdominal aort anevrizması, kırık ve ma-
sendromunu dışlamak amacı ile çekilebilir. Farklılık gösteren
lignite düşünülür. Travma veya kronik steroid kullanımı, sırt
tam kan sayımı, sedimantasyon değerleri, CRP ve idrar tetkik-
ağrısının vertebral kırık ile ilişkili olma olasılığını arttırır. Eğer
leri acil durum bulguları mevcut ise uygulanmalıdır. Bir aydan
mesane veya barsak inkontinansı, eyer tarzda anestezisi veya
daha kısa süredir komplike olmayan akut lumbosakral gerilme
bilateral nörolojik kusur varsa, epidural kompresyon sendro-
ile başvuran hastalarda görüntüleme veya laboratuvar testleri-
mu olma olasılığı mevcuttur (örn., spinal kord basısı, kauda
nin istenmesine gerek yoktur.
equina veya konus medullaris sendromu), ve acilen araştırıl­
malıdır. Kilo kaybı gece terlemeleri, ateş, üşüme, kanser öykü-
sü veya intravenöz ilaç kullanımı, sırt ağrısının malignite veya D.
enfeksiyöz bir nedenini düşündürmelidir. Daha önceden cer-
Özgün durumlar için aşağıya bakınız
rahi müdahale veya son zamanlarda yapılan bir girişimi olan
hastalar da kayda değer bir patoloji açısından risk altındadır.
4. Birlikte olan bir artrit mevcut mu? - Sırt ağrısı artrit
ile birlikteyse (oligoartrit veya poliartrit), her iki bozukluk da
genellikle aynı nedene bağlıdır. Örneğin ankilozan spondilit
yaygın olarak, aynı anda hem periferik hem de vertebral artri-
ti oluşturur. Bu hastalar bu açıdan bakı yapılmalı ve eğer akut
artritleri varsa uygun tedaviyi başlanmalıdır. Travma ile ilişkili sırt ağrısı torasik veya lomber omurganın kı­
5. kusur mevcut mu? - Sırt ağrısı ile ilişkili rık veya çıkıkları anlamına gelebilir. Hasta sırtüstü yatmalı ve
yeni gelişen nörolojik kusurlar, eyer tarzında anestezisi veya yalnızca kütük çevirme ile hareket ettirilmelidir. Diğer yaralan-
azalmış rektal tonus, enfeksiyon, tümör veya disk hernisine malar açısından dikkatlice incelenmelidir. Bakı tamamlandık­
bağlı oluşan epidural kompresyon sendromuna işaret eder ve tan sonra hastayı kütük çevirme yöntemi ile çevrilmeli, spinal
acil tedavi gerektirir. Acil MRG çekilmelidir ve acil nöroşirurji hizanın immobilizasyonu sağlanmalıdır. Sırt tahtası mevcut-
ARTRİT VE BEL AGRISI

sa, yumuşak doku yaralanmalarından korumak amacıyla sırt dilolistezis, posterior faset eklem subluksasyonu, skleroz bul-
tahtası kaldırılmalıdır. Hastayı yan çevirerek torasik ve lomber guları bulunabilir.
vertebraları duyarlılık ve deformite açısından bakı yapılması­
nın ardından rektal bakı uygulanmalıdır. Hasta tekrar sırtüstü Tedavi
pozisyonda yatırılmalı ve dikkatli bir şekilde nörolojik bakı
yapılmalıdır. Eğer mümkünse lumbosakral ve dorsolomber
A. Analjezik
vertebra grafileri çekilmelidir. Diğer değerlendirmeler ve teda- İlaç verilebilir (NSAİİ, asetominofen). NSAİİ'leri tolere ede-
viler; yaralanmalar için endikasyon varsa yapılmalıdır. Spinal meyen hastalara opiyat analjezikler veya kas gevşeticiler verile-
immobilizasyon için hastanın sol yana çevrilmesi gebe hasta- bilir. Eğer opiyat verilecekse; 1 haftadan daha kısa süreli kulla-
lara özel bir durumdur. Bu teknik vena kava inferior basısını nım ve yakından takip önerilmelidir. Acil serviste ağrı kontrolü
azaltarak venöz geri dönüşü arttırır. sağlanamamışsa hastaneye yatış düşünülmelidir.

AKUT lUMBOSAKRAl GERİLME ve KRONİK B. Yatak istirahati


Yatak istirahati artık önerilmemektedir Hastalar ağrı durum-
ları elverdiği oranda hareketlerine devam etmelidir. Son çalış­
malar sırt egzersizlerinin erken dönemde yararlı olmadığını ve
tolere edilebildiği kadarıyla egzersizlerini yapan kişilerin daha
kısa sürede iyileştiğini göstermektedir.

C. Kas Gevşeticiler
Sırt kaslarında spazm mevcutsa ilk birkaç gün boyunca kulla-
nılması yararlı olabilir. Bu ajanlar genelde sedasyona da neden
olabilirler.

D. Diyet
Klinik Bulgular Obezite, akut lomber yaralanmaya neden olan faktör ise, kilo
verilmesi gerekmektedir.
A. Semptom ve Belirtiler
Sonuçlandırma
Akut lumbosakral gerilme ve kronik dejeneratif disk hastalığı
Yatış nadiren gerekir. Semptomlarda 2 hafta içinde bir düzel-
arasındaki fark yalnızca süredir. Ağrı epizodik, orta ve aşağı bel
me olmazsa hastayı aile hekimine veya ortopediste yönlendi-
bölgelerinde olan, derinden gelen özelliktedir. Genelde tek ta- rilmesi gerekir. Hastaların aşağıda belirtilen acil belirtilerden
raflıdır ve kalça ve uyluğun arkasına yayılır. Ağrı dinlenmekle herhangi biri oluşacak olursa; yeni nörolojik belirtiler, bağır­
geçer, aktivasyonla artar. sak veya mesane inkontinansı, ağrının artması, ateş veya gece
ağrıları, acil servise veya kendi doktorlarına geri gitmeleri öne-
B. Fizik Bakı rilmelidir.

Fizik bakıda normal veya artmış lumbar lordoz, skolyoz, sınırlı


bel hareketleri, asimetrik yana eğilme, lokal derin palpasyonda
hassasiyet, gergin uyluk kasları gibi bulgulardan biri veya daha
fazlası olabilir. Germe testi pozitifliği yoktur.

C. Laboratuvar Bulguları
Tam kan, TİT ve eritrosit sedimantasyon hızı bakılmasının en-
dikasyonu yoktur. İstenecek olurlarsa normal gelecektir.

D. Grafi Bulguları
Grafı çekme endikasyonu yoktur. İstenecek olursa normal ola- Siyatik genellikle kronik dejeneratif bir sürecin akut episotla-
bilir veya kronik dejeneratif disk hastalığının göstergelerinden rınıtemsil eder. Hastalarda kronik episodik bel ağrısı öyküsü
olan, daralmış disk alanı, horizontal anterior osteofıtler, spon- olabilir.
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ

Tablo 21-4. Lumbosakral Disk Hernisinde Nörolojik Bulgular

Ekstansör hallusis longusta Ayağın orta dorsal bölgesinde azalmış


L4-5 L5 Değişiklik olmaz Orta derecede pozitif
zayıflık cevap

Klinik Bulgular telenen aynı nedenler ortaya çıktığında tekrar acil servise geri
dönmesi belirtilir.
Ağrı genellikle hapşırma
gibi sıradan bir travma sonucu ani
başlar. Sıklıkla batıcıveya zonklayıcı şekilde tariflenir; öksü- Çocuklarda Sırt Ağnsı
rük, valsalva manevrası veya oturmayla kötüleşir ve genellikle
Sırt ağrısı ile başvuran çocuklara dikkatli bakı yapılmalıdır.
düşkünleştirir. Siyatik ağrının en önemli ayırıcı faktörü dizin
altına uzanan radiküler ağrıdır. Akut bel ağrısı olan hastala-
Acil durumlar, ağrıya ikincil azalmış aktivite, ateş ve gece ağ­
rılarını içerir. Bunlar tümör veya enfeksiyonun muhtemel gös-
rın % 2 sini etkiler. Çoğu vakada herniye disk olarak bilinen
tergeleridir. Eğer çocuk son zamanlarda yorucu sporlar veya
nükleus pulposusun herniasyonu sonucu, sinir köküne baskı
egzersiz programlarına katılmışsa spondilolizis ve spondilolis-
nedeni ile oluşur. Siyatik, disk hernisine %88 özgündür. Diğer
tezisi düşünülmesi gerekir. Bakteriyemi spinal enfeksiyon ris-
nedenler intraspinal tümör veya enfeksiyon, foraminal stenoz,
kini arttırır. Bu nedenle son zamanlarda geçirilen ateşli hasta-
priformis sendromu ve lumbar spinal stenozdur. lık öyküsü önemlidir. Omurga grafıleri sırt ağrısıyla başvuran
Radiküler ağrı genellikle yalnızca bir ayaktadır ve pares- çocukların neredeyse tümünden istenmelidir. Tam kan sayımı,
tezi, duyu kaybı veya motor güçsüzlük ile karakterizedir (tablo tam idrar tetkiki ve eritrosit sedimantasyon hızı acil durum
21.4); disk hernilerinin %95 i L4-L5 veya L5-Sl seviyesinde şüphesi mevcutsa istenmelidir. İleri araştırma ve gözlem için
oluşur. LS sinir kökünün en önemli patolojik bulguları dü- yatışı düşünülmelidir.
şük ayak, ayak baş parmağının dorsifıleksiyon kaybı ve ayak
baş parmağındaki ağrıdır. Sl bulguları, topuk ağrısı, ayak baş
parmağının azalmış plantar fleksiyonu ve azalmış ayak bileği
refleksidir.
Lumbosakral gerilme ve siyatik arasındaki farklar ikin-
ci durumda anormal nörolojik bulgular, dizin altında ağrı ve
pozitif düz bacak ve çapraz bacak germe testlerinin olmasıdır.
Basit x-ray ve laboratuvar testleri kırık, malignite, enfeksiyon
veya epidural kompresyon sendromunun varlığını gösteren
acil durumlar ile birlikte olmadıkça gerekli değildir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Tedavi, yalnızca ağrı ile kısıtlanan aktivite önerilerini de içere- Epidural kompresyon sendromu gerçek bir acildir. Bu olasılı­
cek şekilde neredeyse lumbosakral zorlanma ile aynıdır. Opi- ğın bel ağrısı ile acile başvuran tüm hastalarda düşünülmesi
yatların kısa dönemde daha sıklıkla kullanılmaları gerekebilir. gerekir. Öykü ve fizik bakıdaki ipuçları bu sendromu göster-
Tedavideki tek farklılık seçilmiş siyatik hastalarının epidural mek için kullanılır. Bu belirtiler şunlardır; taşma inkontinansı
steroid enjeksiyonlarına ihtiyaç duyabilmesidir. Sistemik stero- olarak görülen üriner retansiyon, eyer tarzında anestezisi, azal-
idlerin kanıtlanmış yararı bulunmamaktadır. mış rektal tonus ve bilateral motor ve duyu kusurlarıdır. Bu acil
Disk hernisi olan hastaların yaklaşık olarak %80'i ame- durumlardan herhangi biri mevcutsa işeme sonrası kalan idrar
liyat olmadan iyileşir. Yalnızca %5- lO'u cerrahi gerektirir. rezidüsüne bakılmalıdır. İşeme sonrası kalan idrar miktarı 50-
%50'den daha fazla hasta 6 hafta içinde konservatif tedavi ile 100 ml'den azsa, kauda equina sendromu genelde dışlanabilir
iyileşir. Bu nedenle tek başına siyatik kriterlerini karşılayan (negatif prediktif değeri %99.99). Eğer hastada başka acil du-
hastalar 2 hafta içinde aile hekimlerine başvurması önerilerek rum belirteçleri mevcutsa normal işeme sonrası rezidü testleri
güvenle taburcu edilebilirler. Lumbosakral gerilim altında lis- olsa bile epidural kompresyon sendromuna yönelik görüntüle-
ARTRİT VE BEL AGRISI

me teknikleri kullanın. Nedenleri geniş santral disk hernileri, Komşuvertebra son plak yıkımı ile birlikte olan disk ara-
tümörler, travma, epidural apseler ve hematomları içerir. lığında daralmanın tipik x-ray bulguları semptomların başlan­
gıcından 1O- 14 gün sonrasına kadar görülmez. Erken hastalık
Tedavi ve Sonuçlandırma dönemlerinde grafilerdeki değişiklikler oluşmaya başlamadan
önce kemik taramaları genellikle pozitif olarak görülür. Epidu-
Eğer epidural kompresyon sendromu muhtemel ise, tanıyı ke- ral veya paraspinöz apseler grafilerde sınırları belirsiz kitleler
sinleştirici MRG sonuçlarını beklemeden acilen steroid teda- olarak görülür. Eğer spinöz enfeksiyondan şüpheleniliyorsa
visine başlayın. Başlangıç ve gidişatın ciddiyet ve hızına bağlı MRG (altın standart) veya BT taraması mutlaka yapılmalıdır.
olarak genelde 10 ila 100 mg intravenöz olarak deksametazon Kan ve idrar kültürleri de mutlaka alınmalıdır.
verilir. Sonraki, adım MRG çekimi ve bir nöroşirürji uzmanına
konsülte etmektir. Eğer MRG çekilemiyorsa myelografi ile BT Tedavi ve Sonuçlandırma
çekilebilir.
Spinal enfeksiyonlarda hastane yatışı, ortopedi konsültasyonu,
bakteriyolojik tanı ve uygun antibiyotik başlanılması için iğne
aspirasyonu gereklidir. Cerrahi boşaltım nadiren gereklidir.
Lomber ve torakal fasetlerin aşırı üst üste binmesi dejenera- Spinal enfeksiyon bulguları ile birlikte olan nörolojik ku-
tif disk hastalığı ile birlikte olan disk aralığı daralması sonucu sur, genellikle epidural veya paraspinöz apse mevcudiyetini gös-
oluşur. Faset sendromu nadir ve episodiktir, asimetrik taşıma terir. Bu temel acil durum, acilen MRGveya BT myelografı, kon-
sonucu akut oluşan skolyoz ile karakterizedir. Tanı genelde dış­ sültasyon, yatış ve muhtemelen acil dekompresyon gerektirir.
lama ile konur. Hastalara uygun sırt bakımının gereklilikleri
anlatılmalıdır.

Tanı, tedavi ve taburculuk detaylarını daha önceki anlatılan­


lardan bakınız.
Bakınız konu 42.

Metastatik tümörler sırt ağrısına yol açan neoplastik süreçleri-


dir. Multiple Myelom gibi kemik iliği tümörleri ikinci sıklıkta
karşımıza çıkar. Omurganın veya spinal kordun birincil tümör-
leri nadiren görülür.
Grafılerde lezyonların belirgin olması için kemiğin
%50'sinin kaybı gerekir. Çoklu lezyonlar daha sıktır. Erken tanı
için kemik taraması yapılması daha duyarlıdır.
Acil durum ipuçları kilo kaybı, gündüz ağrı olmadan
oluşan gece ağrıları, ve özellikle yaşlı hastalarda konservatif

Genel Bilgiler tedaviye yanıt vermeyen sinsi ve ilerleyici ağrıdır. Laboratuvar


sonuçlarında artmış sedimantasyon hızı, proteinemi, ve diğer
Disk alanı enfeksiyonu bu günlerde sıklıkla diyabetik hastalar, organ sistemlerinde neoplaziyi düşündüren bulgulardır.
iv ilaç kullanıcıları, transplant hastaları, kanser hastalarında
görülmektedir. Son zamanlarda spinal cerrahiye giden ve en-
feksiyonun uyarıcı ipuçlarına sahip bireylerde vertebral oste-
omiyelitten şüphelenmek gerekir. Epidural apseler ve vertebral Döküntülerden görülmeden önce başlayan zoster dejeneratif
osteomyelit en sık görülen spinal enfeksiyonlardır. En sık görü- disk hastalığını taklit edebilir. Zoster ağrısı yanıcı ve his kay-
len organizma s. aureustur. bı ile giden, çarpıcı bir şekilde orta hattı geçmeyen tek taraflı
radiküler dağılım gösteren karakterdedir. En erken tipik bulgu
Klinik Bulgular ağrılı alanlarda cilt hiperestezisidir.

Disk alanı enfeksiyonu için uyarıcı ipuçları gece ağrıları, öksü-


rünce olan ağrı, gece terlemeleri, ateş ve sedimantasyon hızın­
daki yüksekliktir. Tüberküloz ve fungal diskitin nadir görülen
düşük derece prezentasyonları açısından dikkatli olunmalıdır.
Genellikle sistemik enfeksiyon bulguları mevcuttur.
Kafa Travmaları

Roger L. Humphries, MD

Çeviri:
Dr. Derya Yılmaz

Yaşamı Tehdit Eden Durumların Acil Yönetimi Minör Kafa Travmaları


Diğer Semptomların Yönetimi Pediatdk Özel Yaklaşımlar
Özgün KafaTravmaları Hastaneye Yatış Endikasyonları
Yumuşak Doku Zedelenmesi Taburculuk Sonrası Öneriler
Kafatası Kırıkları Zehirlenmiş Hastalar
intrakranial Yaralanmalar

oksijen yüksek akımlı oksijen maskesi ile verilip tedaviye baş­


lanmalıdır. Eğer gerekliyse havayolundaki kan ve sekresyonlar
aspire edilerek açık tutulmalıdır. Yabancı cisimler, sökülmüş
dişler ve diş protezleri uzaklaştırılır. Öğürme refleksi kaybı,
sekresyonları yeterli temizleyememe veya S'in altında Glasgow
Servikal Vertebra İmmobilizasyonu Koma Skalası Skoru (GKS) olması hava yolu güvenliği için en-
Aksi ispat edilene kadar başına künt travmaya maruz kalmış tübasyon endikasyonudur. Hava yolu güvenliğinin öncelikli
bütün hastalarda servikal vertebra yaralanmasından şüphe edi- olduğu diğer durumlarda; resusitasyon, muayene ve transport
esnasında entübasyon kararı klinik değerlendirme ile alınır.
lir. Künt travmayla ilişkili olmayan, göğüs ve ekstremitelerin
penetran yaralanmaları nadiren servikal vertebra yaralanma- Entübasyon tamamlanana kadar apneik ya da hipoventile has-
ları ile ilişkilidir. Başın künt travmalarının %5 inde servikal
talar ambu ve %100 oksijen ile solutulur. Hipokarbi serebral
vertebra yaralanması izlenir ve ne kadar güçlü travmaya maruz vazospazma ve genel durumda kötüleşmeye neden olabileceği
kalınırsa insidansı o kadar yüksek olur. Potansiyel yaralanması
için aşırı solutma kafa travmalı hastalar için tehlikelidir. Gast-
olan hastanın transport sırasında güvenli bir şekilde servikal rik distansiyonu indüklediği için aktif olarak nefes alan hasta-
vertebra immobilizasyonu yapılabilmesi için uygun boyutta larda ambu yardımı ile pozitif basınçlı solutmadan kaçınılma­
lıdır. Entübasyon, traksiyon uygulanmadan yapılmış olan aynı
bir boyunluk, kafa bloğu ve sert bir vertebra tahtası gereklidir.
Hastanın değerlendirilmesi esnasında manuel stabilizasyon ve
hizada (in-line) manuel boyun immobilizasyonu sağlanarak
uygulanmalıdır. Hızlı ardışık entübasyon bütün hastalarda
kütük yuvarlama ile servikal vertebra stabilizasyonu yapılır.
Servikal vertebraya traksiyon uygulanmaz. öncelikle tercih edilmelidir. Sedatifler ve paralitikler etkileri-
ni gösterdikten sonra boyunluk çıkartılmalı ve manuel stabi-
Havayolu lizasyon sağlanmalıdır. Entübasyon sonrası endotrakeal tüp
sabitlenir ve boyunluk tekrar takılır. Orotrakeal entübasyon,
Travma hastalarında hipoksi artmış morbidite ve mortalite ile nazotrakeal entübasyona tercih edilir. Çünkü nazotrakeal en-
ilişkilidir. Travmatik beyin yaralanmalarında hipoksi, hipoksi tübasyon uygulanmasının teknik zorluklar ve kanama, artmış
görülmeyenlere göre %50 daha yüksek insidans ile mortalite kafa içi basıncı, endotrakeal tüpün kribiform tabaka üzerindeki
için bağımsız risk faktörüdür. Hipoksiden kaçınılmalı ya da olası fraktürün yapabileceği bir pasajdan kafa içine geçebilmesi
ivedilikle düzeltilmelidir. Bütün kafa travmalı hastalarda %100 gibi komplikasyonları mevcuttur. Eğer orotrakeal entübasyon
TRAVMA ACİLLERİ

başarılı değil ise ivedilikle ulaşılabilecek malzemeye, hastanın sıvılardan kaçınılmalıdır. Hipotansiyon durumu yalnız kafa
klinik durumuna ve doktorun deneyimli olduğu prosedüre yaralanması ile ilişkilendirilmemelidir. Bradikardi ve solunum
dayanılarak retrograd seldinger tekniği, fiberoptik entübasyon depresyonu ile birlikte olan artmış kan basıncı, artmış intrak-
veya krikotiroidotomi tercih edilir. Ek olarak zor entübasyon ranial basıncın işareti olabilir (Cushing cevabı)
düşünülen hastalarda laringeal maske gibi geçici araçların
kullanımı düşünülebilir. Entübasyon sonrası akciğer alanları­
Kısa Nörolojik Bakı
nın ve epigastrik bölgenin oskültasyonu yapılarak endotrakeal Kafa travmalı hastada GKS değerlendirilir. Ölçüm kriterleri;
tüp pozisyonu doğrulanır. Tüp pozisyonunu doğrulamak için göz açma kapama, konuşma ve motor cevap olan ve 3 (tüm
renkli kapnometre ve aspirasyon cihazları kullanılabilir. Ya- kategorilerde cevap yok) ila 15 (tamamen normal) arasında
pılan çalışmalarda endotrakeal tüp pozisyonunu doğrulamak toplam skorun değerlendirilmesi; nörolojik disfonksiyonun
için kullanılan herhangi bir test, 2 testin birlikte kullanımına değerlendirilmesi ve diğer klinisyenlerin bulguları ile ilişkilen­

göre daha az etkilidir. Endotrakeal tüpün yerini doğrulamak dirilmesini sağlar. Tekrar değerlendirilmelerde GKS periodik
için acil hasta başı göğüs grafisi kullanılabilir. Başarılı entübas- olarak tekrarlanır. Buna ek olarak eğer gerekirse pupil cevabı
yondan sonra orogastrik tüpün yerleştirilmesi gerekir. Nazot- ve simetrisi değerlendirilir ve (servikal vertebra yaralanması
yoksa) taş bebek hareketi (Okulosefalik refleks), kalorik sti-
rakeal entübasyonda aynı sebepten dolayı kafa travmalı hasta-
mulasyon (okulovestibuler) testleri hastanın kortikal ve beyin
larda nazogastrik tüp uygulamaktan kaçınılmalıdır.
sapı fonksyonunun değerlendirilmesi için kullanılır. Bütün
Hastanın genel durumunda, oksijen satürasyonunda
asimetrik nörolojik değerlendirme bulguları veya foka! nöro-
düşme ya da BT'ye gitme, gelme gibi yer değişimlerinde en-
lojik bulgular kayıt altına alınmalıdır. Yanıtsız hastada motor
dotrakeal tüp pozisyonunun yeri oskültasyon ile kontrol edil- cevap tırnak yatağına baskı yapılarak oluşturulan ağrılı uyaran
melidir. ile değerlendirilir. Eğer motor yanıt asimetrik ise GKS hesap-
Acil hekimi özellikle kafa travmalı hastalarda hızlı lamak için en iyi olan yanıt kullanılır. Eğer mümkünse seda-
seri entübasyon yapabilmek ve kesin hava yolu erişimini tif ve paralitik ajanlar uygulanmadan önce yapılmış nörolojik
garantiye alabilmek için ileri hava yolu tekniklerine hakim muayene bulguları not edilmelidir. Değişken mental durumu
olmalıdır. olan bütün hastalarda klinisyenin hipoglisemi (yatak başı par-
mak glikozu), hipoksemi (pulse oksimetre), narkotik doz aşımı
Solunum (naloksan uygulanması) ve beslenmesi bozuk, alkolik hastalar-
da vernike ensefalopatisi (tiamin uygulanması) gibi kolay geri
Entübasyon ile kalıcı hava yolu sağlandıktan sonra arteriyel döndürülebilecek ve tedavi edilebilecek durumları kontrol et-
kan gazı ile hastanın solunumsal durumu değerlendirilir. Ar- mesi önerilir.
teriyel PC02 değerinin fizyolojik sınırlar arasında tutabilmek
için tekrarlanan kan gazları ve end-tidal karbondioksit izlemi Hastanın Elbiselerinin Çıkarılması
kullanılır. Hiperkapni artmış mortalite ve morbidite ile ilişki­
lidir. Hipokapni ise azalmış serebral kan akımı ve azalmış se- Bütün travma hastalarında olduğu gibi hasta tamamen soyul-
malı, bütün vücut sırt da dalıil olmak üzere değerlendirilmeli­
rebra] oksijen perfüzyonu ile ilişkilidir. PC02'yi düşürmek için
hastalar hipoventile edilmemelidir ve PC02 35 mmHg veya dir. İlk değerlendirme tamamlandıktan sonra hasta sıcak bat-
daha yüksekte tutulmalıdır. Normal ventilasyon ve PC02 sağ­ taniyeler ile sarılır. Muayene odasını ısıtarak, sıcak battaniye
lanmasının tek istisnası olası unkal herniasyon nedeniyle exi-
kullanarak ve ılık sıvılar kullanılarak hipotermiden kaçınılma­
tus olan hastalarda geçici ölçüm yapabilmektedir. Entübasyon ya çalışılmalıdır. Eğer hasta zaten hipotermik ise tekrar ısıtılır.
ihtiyacı olmayan hastalarda sık sık respiratuar durum tekrar
değerlendirilmelidir. Kafa travmalı bütün hastalar değerlen­
dirme sırasında transkutanöz nabız oksimetre ile monitörize
edilmelidir.
Nöbetler
Dolaşım
GKS 8 veya altında olan, serebral kontüzyosu, deplase kafatası
Travma hastalarında hipotansiyon artmış mortalite ve morbi- kırığı, intrakranial hematomu veya penetran kafa yaralanması
dite ile ilişkilidir. 90 mm Hg'nin üstü olarak tanımlanan uygun olan hastalarda yaralanma sonrası dönemde acil nöbet prof-
ortalama arteriyel kan basıncının sağlanabilmesi için hasta sü- laksisi uygulanması düşünülmelidir. Erişkinlerde fenitoin, fos-
rekli monitörize edilmelidir. Şokta olan hastalarda 1S1t1lmış IV fenitoin veya karbamezepin seçilebilecek profılaktik ilaçlardır.
ringer laktat veya normal salin solüsyonu ve gerekli durum- Çocuklarda fenobarbital profılaktik olarak kullanılır. Herhangi
larda kan ürünleriyle agresif tedavi uygulanmalıdır. Hipotonik bir akut post travmatik nöbeti, nöbete bağlı kötüleşen hipokse-
KAFA TRAVMALAR!

miyi ve buna bağlı beyin hasarını önlemek için hızlı bir şekil­
de lorazepam, fenitoin, fosfenitoni veya fenobarbital ile tedavi
edilir. Yaralanma sonrasında 7 günden uzun süre devam eden
proflaksilerin yararı belirsizdir ve bu yüzden önerilmez.

Saldırganlık
Kafa yaralanmaları genellikle dramatik bir tabloya sahip ol-
Saldırgan hasta öncelikle hipoksi, hipotansiyon, hipoglisemi masına rağmen yumuşak doku yaralanmaları nadiren uzun
ve ağrı açısından değerlendirilir. Eğer mümkünse fiziksel kı­ dönem sonuçlar doğurur ve birçoğu acil serviste kolaylıkla te-
sıtlamalardan kaçınılır veya gerekliyse sadece uygun sedasyon davi edilebilir. Buna rağmen yumuşak doku yaralanmaları olası
uygulanana kadar yapılır. Hastaların fiziksel kısıtlamalarla mü- belirgin intrakraniyal yaralanmaların belirtisi olabilir. Örneğin
cadele etmesine izin verilmemelidir. Bazen yalnızca sedasyon bir çalışmada klavikula yukarısındaki herhangi bir yaralanma-
nın BT' de olası intrakranial anormalliğin bağımsız bir belirte-
ve analjezi ile kontrol altına alınmayan hastalarda vertebraların
ci olduğu gözlenmiştir.
korunması ve tanısal çalışmaların tamamlanması için paralizi
ve endotrakeal entübasyon gerekli olabilir.
1. Skalp Laserasyonları
Ağrı Kontrolü
ilk değerlendirmeden sonra ağrı kesiciler ve sedatitler kesil-
mez. Narkotikler ve benzodiazepinler, sedasyon ve analjezi için
güvenli ve etkili ilaçlardır ve efektif olabilmesi için gerekli olan
yüksek dozlarda kullanılabilirler. Felçli ve entübe hastalarda ye-
terli analjezi ve sedasyon sağlanması için dikkatli olunmalıdır.

Sistemik Hipertansiyon
Klinik Bulgular
Eğer hastanın tansiyonları yüksek seyrediyorsa hasta uygun
sedasyon ve analjezi açısından değerlendirilmelidir. Daha ön- Skalp laserasyonlarına prim er olarak palpasyon ve inspeksiyon
cede bahsedildiği gibi ciddi beyin hasarlı hastalarda bradikardi ile tanı konulur. Laserasyon veya hematoma ait deliller bulu-
birlikteliğinde hipotansiyon artmış kafa içi basıncının bir işare­ nabilmesi için skalpın tam ve derinlemesine muayene edilmesi
ti olabilir. Acil Hipertansiyon yaratacak kadar yüksek olan izole gereklidir. Laserasyon alanı bulunduğunda herhangi bir kafa-
sistemik hipertansiyon durumu nadiren görülür. Eğer bu du- tası kırığı bulunup bulunmadığı derinlemesine palpasyon ile

rum görülürse tansiyondaki ani düşüşlerden ve başlangıçtaki belirlenmelidir. Skalpın yoğun damarlanması nedeniyle skalp
laserasyonları belirgin kan kaybı kaynağı olabilir.
tansiyonun %10'undan daha fazla düşürmekten kaçınılmalı ve
dikkatle tedavi edilmelidir.
Tedavi
İntrakraniyal Hipertansiyon Birçok skalp yaralanması stapler veya basit aralıklı sütürlerle
kolaylıkla kapatılabilir. Saçın tokalanması yaranın daha kolay
İntrakraniyal basınç artışı kendisini başka bir nedenle açık­ kapanmasını sağlayabilir. Alternatif olarak sudan çözünen kay-
lanamayan bradikardi ve hipertansiyon (cushing cevabı), ganlaştırıcı jeller (örn., surgilube) yara iyileşmesi sırasında saç-
transtentorial herniasyon bulguları veya ilerleyici nörolojik ların laserasyon alanından uzak durmasını sağlayabilir. Skalpın
kötüleşme ile belli eder. Mannitol (0.25-1.0 gr/kg bolus) art- traş edilmesi artmış enfeksiyon riskine neden olabilir. Skalp
mış intrakraniyal basınç tedavisi için tercih edilen bir ilaçtır. artmış vaskülariteye sahiptir ve yaralanmanın ardından 12 saa-
Mannitol uygulanması esnasında I.V. sıvı replasmanı ile se- te kadar yara kapanmış olabilir. Skalp yaralanması ve bilinç de-
ğişikliği olan her hastaya skalp laserasyonu kapatılmadan önce
rum osmolaritesini 320 mOsm'un altında tutmak ve övolemiyi
BT çekilmelidir. Yara bol miktarda normal salin solüsyonu ile
sağlamak hayati öneme sahiptir. Serum ozmolaritesinin 320
yıkanmalıdır. Bazen emilebilen sütürlerle katmansal olarak ka-
mOsrn'un üstünde olması; osmotik gradiyentin tersine dön-
patılması gerekebilir (Konu 30)
mesine ve bunu takiben serebral ödemin artışına yol açar. Eğer
mümkünse mannitol uygulanması bir beyin cerrahı eşliğinde
Sonuçlandırma
başlatılmalıdır.
Skalp yaralanması olan ve başka bir komplikasyonu bulunma-
yan hastalar evlerine güvenle taburcu olabilirler. 3-5 gün içinde
tekrar değerlendirilerek takip edilmelidirler ve sütürler/stap-
lerler 7-1O gün içinde alınmalıdır.
TRAVMA ACİLLERİ

2. Hematom lidir ve bu yaralanmaların direk kafatası grafıleri yerine BT ile


değerlendirilmesi önemlidir.

Tedavi
Çizgisel kafatası kırıklarının
özgün tedavisi yoktur. Normal
~ .İnsp~ksıyt1h Ve' pal~asyon.ifg;t,11;11Je>t1UJÜr' başlangıçBT'sini takiben oluşabilecek epidural hematom geliş­
~· BiifeığeğEı{lenqirme'tirıerilrr . . mesini belirlemek için yakın gözlen önerilir.

Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Beyin hasarı olmadan olan izole kapalı kafatası kırığı olan has-
Skalp hematomuna palpasyon ve inspeksiyon ile tanı konulur.
talara yatış veya uzamış gözlem önerilir.
İzole olduğunda hematom uzun dönemde çok az öneme ha-
izdir. Ancak özellikle hematom 2 yaşın altındaki çocuklarda
frontal olmayan skalp lokalizasyonunda bulunursa daha cid- 2. Açık Kafa Tası Kırıkları
di intrakranial anomalilerin belirtisi olabilir. Skalp hematomu
bulunan, belirli yaralanma mekanizması olan veya bilinç deği­
şikliği olan hasta BT ile değerlendirilmelidir.

Tedavi ,~ •Ffa({tutftrfve,~.tiff~ ba~l(::y~~afa~friaf~il~'.da.~;: fy[:


gQŞtertJteş.fa ~edeırıjyle ·tanıda BJkuflanılı~r. ·.. · ·
Skalp hematomu primer olarak vücudun diğer bölgelerinde
bulunan hematom ve kontüzyona benzer şekilde tedavi edilir. ~ · Skalj:ıc Vaseraşy9(ilan ileilişki}imtal>für,: ·· .
Buz uygulama, elevasyon ve NSAİİ'ler tedavinin temelini oluş­ ~· Yfiksekeıl'lf~:ksiyoncfışk(, .· .
turur. Skalp hematomunun aspirasyonunun faydası olsa bile
çok az etkilidir ve nadiren uygulanır.
Klinik Bulgular
Sonuçlandırma Açık kırıklar skalp laserasyonları ile birliktedir ve genellikle
skalp laserasyonlarının değerlendirilmesi sırasında palpe edi-
Sadece skalp hematomlu hastalar güvenle taburcu edilebilir ve
lir. Bu fraktürlerin ciddi infeksiyon riski mevcuttur. Ayırıcı tanı
standart takibe yönlendirilirler.
kontrastsız BT ile konulur ve daha ciddi intrakraniyal anor-
mallikler ekarte edilir. BT değerlendirmesinde açık kırıklarda
pnömosefali izlenebilir.
Kafatası kırıkları daha ciddi intrakraniyal anormallikler ile sık­
lıkla ilişkilidir. Çalışmalar göstermiştir ki
intrakraniyal anoma-
Tedavi
lisi olan hastaların %40-lOO'ü kafatası kırığı ile ilişkilidir. Açık Açık kafa travmalı
hastalarda antibiyotik endikasyonlarının
kırık veya çökme kırığı olmadığı durumlarda kafatası kırıkları
tartışmalı olması nedeniyle antibiyoterapinin başlanması için
hastada nadiren klinik sonuçlara neden olabilir. beyin cerrahisi konsültasyonu istenmelidir.

1. Kapalı Kafatası Kırıkları Sonuçlandırma

Açık kafa travmalı bütün hastalar hastaneye yatırılır.

3. Kafatası Çökme Kırıkları

Kapalı kafatası fraktürleriesasen kontrastsız BT ile değerlendi­


~. GehellHdeı inlPEıksiy(?n~~yapalpaş~on: H~ b~f~,nür;
.~ frc1ktF1(t~~ıl{e.ci5u .·· .N~.~ıı', yar~,A~1alani ~a~~ iiir
rilir. Çünkü bu tür fraktürler daha ciddi yaralanmalarla ilişki- .·. 9~St~mrteStQE!ğElı;Jİyfe. :J~lll~a••ŞJ; kglf~~l{t[,Fi'.:i~t
KAFA TRAVMALAR!

.&. Şekil 22.1. Çökmüş sağ temporal


ve çökmemiş sol frontal kafatası kırığı.
Beyin pencersinde (A ve B) net gözlen-
miyor ancak kemik pencerede net izlen-
mekte. Frontal pnömoensefali mevcut.
B

Klinik Bulgular Tedavi


Çökme kafatası kırıkları genellikle palpe edilebilir veya değer­ İntrakraniyal yaralanma olmadan olan deprese kafatası kırıkları
lendirme esnasında gözlenebilir. Buna rağmen yaralanmanın kozmetik bir durumdur. Açık çökme kırıkları infeksiyon için yük-
etrafındaki şişlik bir çökme kırığını maskeleyebilir ve basit bir sek risk taşır ve açık deplase olmayan kafatası kırıklarına benzer.
hematom izlenimini verebilir. Bütün kafatası fraktürlerinde ol-
duğu gibi çökme fraktürleri genellikle daha ciddi intrakranial
Sonuçlandırma
yaralanmalarla ilişkilidir ve hastalar bu yönde değerlendirilme­ Hastalar gözlem amaçlı hastaneye kabul edilirler ve çökme
lidir. Kontrastsız BT intrakraniyal yaralanmaları veya çökme alanının eleve edilmesi ve açık fraktürün debride edilmesi için
kafatası kırığını belirlemede tercih edilen testtir. uygun cerrahi uzmana danışılmalıdır.
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 22-1. (Devamı) Çökmüş sağ tem-


poral ve çökmemiş sol frontal kafatası kı­
rığı. Beyin pencersinde net gözlenmiyor
ancak kemik pencerede (C) net izlenmekte.
Frontal pnömoensefali mevcut. C

A Şekil 22-2. Ciddi deprese frontal kafa-


tası kırığı
ve frontal lobdaki belirgin ezilme.
KAFA TRAVMALAR!

4. Kafa Tabanı Kırıkları Epidural hematom duramater ve kafa tası kemiği arasında
birikmiş kan ve pıhtıdan oluşur. Epidural hematomda kana-
manın kaynağı meningeal arterler (genellikle orta meningeal
arter) veya bazende dural venöz sinüslerdir. Bu kanamalar ge-
nellikle mercek şeklindedir (bikonveks). Epidural hematomlu
hastalarda başlangıçta kısa süreli bilinç kaybını takip eden nö-
rolojik açıdan doğal olan Lusid İnterval görülür. Bu intervali
hızlı klinik bozulma takip eder. Bütün epidural hematomlu
hastalar tipik olarak beyin cerrahi uzmanı tarafından müda-
hale gerektirir. Epidural hematom beyinde yer kaplayan ve ge-
nellikle yüksek basınçlı arteriyel kaynaklı olan lezyonlardır. Bu
yüzden bu hematomun ani büyümesi beyin içeriğinin herni-
asyonuna yol açar. Hasta iyileşmesi hastanın bilinç durumuna
ve potansiyel yer kaplayan lezyonun dekompresyonuna kadar
geçen süreyle ilişkilidir.
Baziller kafatası kırıkları kafa tabanındaki kırıklardır ve tipik
olarak temporal kemiğin petröz parçasında bulunurlar. Klinik 2. Subdural Hematom
bulguları hematimpanum, Battle bulgusu (kafatasının mastoid
bölümünde ekimoz), Rakun gözleri (periorbital ekimoz), bu-
rundan ve kulaktan BOS kaçağıdır. Bu bulgulardan herhangi
birini taşıyan hastaya olası kafa tabanı kırığını değerlendirmek
ve daha ciddi intrakranial anomalileri ekarte etmek için kont-
rastsız BT çekilmelidir.

Tedavi
Antibiyotikler tartışmalıdır ve kafatabanı kırığı olan hastalarda
menenjiti önleme açısından yararları ispat edilmemiştir. Anti-
biyotik uygulanması kararı beyin cerrahisi konsültasyonu ile
alınmalıdır. Eğer istenirse sefazolin gibi IV antbiyotikler yaygın
bir tercihtir.
Subdural hematomlar aynı zamanda yer kaplayan lezyonlardır.
Sonuçlandırma Buna rağmen bu lezyonlar durameter ve araknoidmeter ara-
sındaki boşlukta yer alır ve genellikle komşu serebral korteksin
Kanıtlanmış baziller kafatası kırığı
olanlar veya baziller kafa- konturlarına uyarlar. Kanamanın kaynağı sıklıkla köprü venle-
tası kırığı bulguları taşıyanlar
gözlem amacıyla hastaneye ya- ridir ki bu venler özellikle belirgin beyin atrofısi olan (ör: yaşlı
tırılmalıdır. Daha ciddi intrakraniyal anomalilerle bulunması ve alkolik) yırtılmaya meyilli venlerdir. Bu hastalarda büyük
halinde beyin cerrahisi konsültasyonu istenir. kronik subdural hematoma rağmen minimal nörolojik defısit
görülebilir. Bir subdural hematom cerrahi drenaj gerektirebilir
veya gerektirmeyebilir. Akut kanamalar kronik subdural he-
matom alanlarından (sıklıkla yeni travma nedeniyle) kaynak-
1. Epidural Hematom lanabilir ve nörolojik bozulmaya neden olabilir. (Şekil 22-5).
Bütün subdural hematomlu hastalar ivedi beyin cerrahisi de-
ğerlendirmesi gereklidir.

3. Serebral Kontüzyon
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 22-3. Frontal lobda kitle et-


kisi yapan büyük akut sağ frontal epi-
dural hematom ve hafif orta hat şifti.

Serebral kontüzyonlar beyin parankimi içerisinde yer kapla- 4. Travmatik Subaraknoid Hemoraji
mayan sınırlı lezyonlardır. Diğer intrakranyal lezyonlara göre
nadiren herniasyona neden olma eğilimindedirler. Serebral
kontüzyo çevresinde artmış intrakraniyal basınca ve orta hat
şiftine neden olabilecek belirgin ödem meydana gelebilir. Ti-
pik olarak serebral kontüzyon cerrahi müdahale gerektirmez.
Buna rağmen eğer kontüzyon yeterince büyükse ve belirgin şift .... ttt .· ..J. <?·i'•
meydana gelmişse intrakraniyal basınç monitörizasyonu beyin ·sösöllstrüksiiôn~· ·rı~deı:ıiyt{tiıfl'akrah1aLbJs;n~
cerrahisi uzmanı tarafından yapılmalıdır. rartıfıMrıecl~n <>1!'16ilfr, . ·· ·· · · ·. · ,

A Şekil 22-4. Sol lateral ventrikülde


silinme ile birlikte olan küçük sol sub-
dural hematom.
KAFA TRAVMALAR!

A Şekil 22-5. Bilateral kronik subdural


hematom zemininde akut gelişen, belirgin
kitle etkisiyle serebral henisferlere bası ya-
pan subdural hematom. Hematomun akut
komponenti posteriorde yerleşmiştir (po-
zisyona bağlı).

Daha önceleri subaraknoid kanamanın nisbeten daha nadir


olduğu ve sonuçlarının kötü olduğu düşünülürdü. Buna rağ­
men şimdi subaraknoid kanama geçmişte inanıldığının ter- Kuzey Amerika acil servislerine kafa travmasıyla başvuran 8
sine travmatik durumlarda sıkça rastlanmaktadır. Travmatik milyon hastanın büyük çoğunluğunun minör kafa yaralan-
SAK yer kaplayan lezyon değildir ancak 3. ve 4. ventriküldek.i ması mevcuttur ve bilinç açık vaziyettedirler. Potansiyel kafa
BOS akımını bloke ederek artmış intrakraniyal basınca neden travması olan hastaların değerlendirmesinde ana amaç intrak-
olabilir. Asemptomatik SAK'lı hastalar herhangi bir müdaha- raniyal patoloji olup olmadığını belirlemek ve yaralanmanın
le yapılmadan gözlem amacıyla hastaneye yatırılabilir. Bilinç cerrahi müdahale gerektirip gerektirmediğine karar vermektir.
değişikliği veya diğer nörolojik bulguları olan hastalara yoğun Hangi hastaların BT değerlendirmesine ihtiyacı olduğu konu-
bakım koşullarında intrakraniyal basınç monitörizasyonu ge- sunda uzun süren ihtilaf mevcuttur. Acil servise kafa travma-
rekebilir. (Şek.il 22-6) sıyla başvuran ve GKS'si 15 olan hastaların %6-S'inde intrakra-
niyal anomali saptanmıştır. Bu anomalilerin büyük çoğunluğu
cerrahi gerektirmez ancak hasta için uzun dönemde kognitif
5. Diffüz Aksona! Yaralanma
etkileri olabilir. Kafa travmalı hastalarda BT gereksinim için
günümüzde birkaç adet genişçe kabul görmüş öneriler mev-
cuttur. Buna ek olarak BT taramasındaki iyonize radyasyon iyi
huylu değildir. Brenner bir sefer beyin BT taramasına maruz
kalmış 1 yaşındaki çocuklar için ölümcül kansere yakalanma
risk.ini 1500 de 1 olarak hesaplamıştır. (1O yaş için mortalite
riski 5000 de 1 <lir). Hekim eğer henüz çalışılmadıysa her hasta
için beyin BT taramasının yaratacağı risk ile klinik öneme haiz
olan beyin yaralanmasının kaçırılması riskleri arasından han-
gisinin ağır bastığı konusunda bir karar vermelidir.
Son 10 yıllık acil pratiği ile görüldü ki herhangi bir za-
Künt travma sırasında oluşan ani deselerasyon nedeniyle geli- manda görülen bilinç değişikliği olan veya yaralanma anında
şen makaslama etkisi ciddi intrakraniyal yaralanmaya neden hafıza kaybı olan hastalarda BT taraması yapılmalıdır. Yakın
olabilir. Diffüz aksona! yaralanma post travmatik komanın sık zamanda yapılan bir çalışma 6 klinik karar verme kriterinin
rastlanan nedenidir. Bu yaralanma kontrastsız BT de gri ve be- performanslarını kıyaslamıştır ve bu hastaların küçük - orta
yaz cevher sınırında silinme, sıklıkla internal kapsülde punktat bir yüzdesine güvenle BT taraması yapılabileceğini göstermiş­
hemorajiler ve serebral ödem ile kendini gösterir (Şekil 22-7). tir. Travmayla gelen erişkin hastalarda BT taraması ihtiyacı
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 22-6. Sağ temporal subarakno-


id kanama (A-D) Bazal Sisternaya (A) 3.
ventriküle (B) ve lateral ventriküllere (C-D)
ulaşmakta. Aynı zamanda orta büyüklük-
te sol frontotemporal subdural hematom
belirgin bir şekilde görülmekte. B

ana karar vermek için kullanılan değişkenlerin uzun listesi; (güven aralığı %95: %98-100). 16-64 yaş arası hastalara uygu-
GKS<l5, amnezi (anterograd/retrograd), şüpheli kafa fraktü- lanan bu kriter göre minör kafa travması (GKS 13-15 olan ve
rü, kusma, 65 yaş üstü (bir çalışmada 60 yaş üstü), koagulopati, tanıklı bilinç kaybı, amnezi ve konfüzyonu olan hastalar olarak
foka! defısit, nöbet, bilinç kaybı görülebilen travma, baş ağrı­ tanımlanmış) olan hastaların beyin BT ihtiyacı aşağıdaki de-
sı, yaralanma mekanizması, intoksikasyon ve geçirilmiş beyin ğişkenlerin mevcut olmasına göre verilir;
cerrahi operasyonunu içerir. Bütün klinik karar verme kriter-
leri çalışmaları %95 güven aralığında nöroşirurşikal girişim Yaralanma sonrası 2. saatte GKS<l5,
gerektirecek intrakraniyal patolojiyi saptamadaki duyarlılığı % Şüpheli açık veya deprese kafatası kırığı veya baziller kafa-
93-100 olarak saptamışlardır. Kanada beyin BT kuralları en çok tası kırığının herhangi bir bulgusu mevcutsa
üzerinde çalışılan karar verme kriterlerindendir. Klinik olarak
önemli beyin hasarının tespiti açısından duyarlılığı %100' dür 2 yada daha fazla kusma episodu mevcutsa
KAFA TRAVMALAR!

D J;. Şekil 22-6. (Devam)

Darbeden 30 dk veya daha öncesine kadar olan amnezi hekim mevcut durumun riskini ne kadar açıkça anlayabilirse,
varlığı her hastanın değerlendirilmesi esnasındaki riski o kadar iyi
azaltabilir.
Tehlikeli mekanizmalar ile olan yaralanmalar
Yaralanmanın beyin sarsıntısı olup olmadığı ve sarsıntı
Motorlu araç ile çarpılan yaya
sonrası kısıtlamalara ihtiyacın olup olmadığı hakkında tartış­
Motorlu araçtan fırlayan yolcu
malar mevcuttur. Sarsıntının BT bulgularının negatif olduğu
3 veya daha fazla feet yüksekten veya 5 basamaktan
durumunda geçici bir bilinç kaybı olarak görülmesi sıkça ya-
fazla merdivenden düşme pılan yanlış bir düşüncedir. En güncel tedbir kılavuzlarında ki
Bu kriterler kanama bozukluğu öyküsü olan veya warfa- birçoğu mevcuttur, beyin sarsıntısını; bilinç kaybının görülebi-
rin kullanan hastalarda uygulanmıştır. Önemli olan şudur ki leceği veya görülmeyebileceği, travmanın neden olduğu bilinç
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 22-7. Diffüz aksona! yaralanma ve


punktat hemorajiler (özellikle sağ frontal),
Sağ hemisferde silinmiş beyaz ve gri cevher
ayrımı ile jeneralize ödematöz değişiklikler.
Sağ lateral ventrikülde kitle etkisi.

durumdaki değişimler olarak tanımlar. Beyin sarsıntısının en çekilme süresi beyin sarsıntısının derecesine ve daha önce geçi-
temel bulguları konfüzyon ve amnezidir. Uzun dönemde tek- rilmiş sarsıntıöyküsüne bağlıdır. Daha önce beyin sarsıntısı öy-
rarlayan beyin sarsıntılarına maruz kalan atletlerde yapılmış küsü olan hastaların daha uzun süre kısıtlamaları vardır. Günü-
olan nöropsikiyatrik çalışmalarda, atletlerin yaşamları süresince müzde acil tedavi ve kısıtlamalar hakkında öneriler mevcuttur.
kognitif bozulmaya maruz kaldıkları gözlenmiştir. Bu yüzden Beyin sarsıntısı sonrası sendromu baş ağrısı, sersemlik
beyin sarsıntısı belirgin öneme sahiptir. Bu kılavuzlar tamamen ve kognitif bozulmayla karakterizedir (hafıza) ve hafif dere-
atlet olmayan hastalar üzerinde uygulanmamış olsa da, bun- ce travmatik beyin yaralanması yaşamış hastaların %50 sinde
lardan bazıları atlet olmayan hastaların sonuçlarına kılavuzluk görülür. Bu semptomlar tek başlarına veya diğer semptomlarla
edebilir. Günümüz kılavuzları beyin sarsıntısını 3 dereceye ayır­ birlikte gözlenebilir ve sarsıntıdan sonraki haftalar veya aylar
maktadır (Tablo 22-1). Atletin veya hastanın zorlu aktiviteden
içinde kaybolabilir.

Tablo 22-1. Beyin Sarsıntısı Derecelendirmesi ve İlk Sarsıntı Bulguları (Amerika Nöroloji Akademisi)

Acil tedavi Müsabakadan ayrılma Aynıgün geri dönmemek üzere Müsabakadan ayrılıp en yakın acil
müsabakadan ayrılma sevise başvurma
KAFA TRAVMALAR!

fonksiyonda azalma gibi çocuklarda negatif beyin BT sonuç-


Tablo 22-2. Çok düşük riskli beyin yaralanması olan ları değerlendirilmelidir.
Çocuklarda BT taramasının sadece
çocuklarda tanımlamaya yönelik PECARN kuralları test performansından belirgin fayda görecek hastalarla sınırlı
tutulması önemlidir.

Genellikle minör kafa travmalı hastalarda nörolojik yaralan-


mayı düşündüren klinik hikaye bulguları yoksa, muayenede
nöroloji!<. anormallik saptanmaz ise ve eğer beyin BT çekilirse
ve normal çıkarsa acil servisten taburcu edilebilir. İnatçı amne-
zisi, bilinç düzeyinde inatçı değişikliler veya BT taramasında
herhangi bir intrakraniyal patoloji saptanan hastalar gözlem
için hastaneye yatırılmalıdır. Belirgin kitle veya yer kaplayan
lezyon olmayan ciddi beyin yaralanmalı hastalara acil beyin
cerrahisi konsültasyonu istenmeli ve yoğun bakıma yatırılma­
lıdır (GKS<9 olan hastalara intrakraniyal basınç monitörü da-
hil) ve yer kaplayan lezyonun dekoınpresyonu için acil cerrahi
tedavi uygulanmalıdır.

Bir çok çalışına minör kafa travmalı hastaların taburculuktan


sonra değerlendirmesine devam edilmesi gerektiğini öner-
Kuppermann N, Holmes JF, Dayan PS ldentification of
miştir. Bu yöntemler hastaya bakıcı tutmaktan gece boyu 30
children at very low risk of clinically-important brain injuries
after head trauma: a prospective cohort study. Lancet 2009; dakika arayla muayene etmeye kadar değişir. Hiçbir taburcu-
37 4: 1160-1170. [PMID: 19758692] luk talimatı hiçbir prospektif çalışmada doğrulanmamıştır.
Günümüzde BT taramasının göreceli olarak sık kullanılması
nedeniyle kötüleşmiş kafa yaralanmasının dönmesi nadirdir.
Buna rağmen minör kafa travmasından günler haftalar sonra
sarsıntı sonrası bulgularını taşıyanlarda hiç de nadir değildir.
Bu hastaların taburculuk talimatları bulantı ve kusma, bilinç
Erişkin bir hastanın minör beyin yaralanması sonrası ne za- değişikliği ve herhangi bir nöbet aktivitesine karşı uyanık ol-
man ileri değerlendirmeye ihtiyacı olup olmadığını belirlemek mayı içermelidir.
güç olsa da aynı sorunu pediatrik hastalarda çözmek daha da Hastaların tekrar değerlendirme aralıkları belirli değildir.
zordur. Küçük çocuklarda (2 yaşın altında) olası bilinç kaybı­ Minimal klinik bulgusu olan, negatif BT taraması olan, bilinç
nı, geçici konfüzyonu ve amneziyi değerlendirmek çok zor- kaybı veya amnezi bulunmayan hastalarda yer kaplayan lezyon
dur. Bazı konservatif kılavuzlar minör heınatoınu ve sıyrıkları bulunması nadirdir. Bunun istisnası epidural hematoınu olup
olanlar dahil kafa travmalarında 2 yaş altındaki çocuklarda BT lusid intervaldeki hastalardır. Bu yüzden minör kafa travma-
taramasını faydalı bulmuşlardır. Çocuğun yeni gelişen beyni-
lı hastalar acil serviste yakından takip edilmeli ve taburculuk
ne iyonize radyasyon vermek ve bununla beraber ömür boyu
sonrası dikkatlice tekrar değerlendirilmelidir.
artmış ölümcül neoplazın riskinin (1500 çocukta 1) nedeniyle
aynın yapmadan minör kafa travmalı bütün çocuklara tarama
yapmak kabul edilemez. Kupperınen ve arkadaşları tarafından
yakın zamanda doğrulanmış karar verme kuralları ile ve pe-
diatrik Applied Research Network (PECARN) ile, çocuklarda Zehirlenmiş hastalar acil servise, sıklıkla yanıtsız veya azalmış
klinik öneme haiz beyin yaralanması riski tanımlamıştır. bilinç seviyesiyle bulunduklarından sonra getirilirler. Alkolik
Bu kuralların kullanılması minör kafa travmalı çocuk hastalar ataksi, sık düşme ve diğer travmalara ikincil artmış
hastalarda BT çekilmesini %56 düşürmüştür. Aynı zamanda kafa travması riskine sahiptirler. Zehirlenmiş hastaların kafa
klinik öneme sahip Beyin yaralanmasına karşı yüksek duyar- travmalarının erken tanısında kafa travma bulgularının ayrın­
lılığa sahiptir. Artmış ölümcül kanser riski ve olası kognitif tılı aranması, pupiller anomali veya diğer lateralize nörolojik
TRAVMA ACİLLERİ

defisitlerin bulunması kritik öneme sahiptir. İntoksike hasta- .~a.maıB,.C:östa J,Safuııaig,Ç:Apti&iôtiğpr~ffıyJaıd~for preventing
nın bilinç düzeyinin zamanla arttığına emin olabilmek için . men!ngıtis ~n ati . t~.iıriili .bas~ar skull fracture, Coclı.ran? Dat~.,.
tekrarlayan bakılar yapılması çok önemlidir. Bilinç düzeyinde bafe ~Yt ~~f ,,, .. ~fi}Gl)0018t~ [ı>Mff)tı.1~~~50~]:. ·• ·
bozulma veya yeni defısit gelişimi gibi ileri değerlendirme için ·.· s~Wüfzına,n}f f?trf~uatı~n ;rtd.niıiı!ageriı~n;tıC>f c6ıiair;i
acil kontrastsız BT taraması gereken durumlar dikkatle izlen- y6ungı,(f.Iiıvı·nırC>r~arş dfd \vith, alfpa~entlrc ınıiı<in ııeadt(allrrıaı ·
melidir. .ı; Rf?ioş~gı.ı!cleli~fS'.'~~~aft:iıış1ıQ1tIQZı~~~JPfyfltl}fl'I-W67 sj,
S'e~di!r'enat? l)~ffifw~i~ııt~.ınUclnhe~d fnJuty~adıılts:. ~. pfQ-.
l;io.s.aJ:~ased:orr pfyfilİ9st.fo•(ac.tçr~ " .·· ..•.. ajld:İ)j~.ig:~pi~rif.J
ı,Tcıfrotrat1ı'ıia 2 8ı65ti [pMııtıi
f ıneiicllR;At~Hemy ()f Neur~fö~~,P~ailftl ~~etet: tf}trflafı" ·
0

.:; a~eıne~~ qEcohtfüs.8:ion, irt spôrts' (S,unj;maıtjr s:ı:a:teıpent); 1 Netiro(:.. st~dlfitı{aphfçi:~~iJifiı:~:;t;.:,;:~~i0Ittı~~ltf


•· ogy,\9!)7:4!1;58!; ElilııHD: 90~53Ö}f . . . .. . . • , tPMID::'El:49317§], ·· ..•......•••. ..( \.'}'JC':L<·•·.······
.. Ghıın~•/3S;,'t6weıi~teinD,Sf~a~tfcipar~iter; 4ntie~ifrptfocirug. S ·· ·· Jiigeıiii11( f c!os·ed.nel~ ı~tu.tffn ~iiclrerL
h,, fPtö htJ.ıxıs in se;ıı;,ff<tfaUII1:ll;tjç,b1'.'ai11irif~yJR~port:.offü~~u~,. ············•· ·.· ..·... ilioıtı1olıf2ı ., / .. }ı.f3M3ıs}/ ., .
)tx, . ·. ~1SubC9rnmi~f~qf the Aınerı~~ ~cadeıpy of r;ı-eıı., ' Wçodt~<Jk) !I, Dl!vis 1'0, liQrı<lns !<it:. Irtıağin~ ot'.liea&.(rlıµllta'. İn
;tol . . ./rıf~ğy~og3::i~~;lRc.ıt tP~IDf!2!2şı1}J8,Jr ·.· ..•.• . infaney'. and' c~i
[~1vIIDtil3~?{
; ~~roip;. l;lJt™Qµnd ÇT MK 20QI;.Z2:162
.. .. . ' .• . . . .
<t<)Oinbs. HK [larıs ~5.ı\ ,S~'Il<)l?~i~.of Jh~; fıye,.rlç~ Asade111y öf .. fi~bil;re~(at)frylô~irisk'or.
. l?~~fatrfct.Pr:ıct.içe)'~~etef .ofr thr m:ıhag~fueiit of ,~inq( · Kuppcr~arf~ ~t
clırıı .. fterheadtraıiıiia{a . ec-"
i: closecl head iıijıiry in çhildren~ Pediatı: R~v,c 20Qp;2t:4H [PMID:'
. .· .. . .· . . ... ·. . .... tl.v~to~o~if*d}'; .. ·•···•·• ··.·. • ~\1(6~:Sii?.<f[~~I~;Jı .
sc, ,f"abbrrr\, şe~~ef;F,Gıfoı,.tt,~i.c~ıtifaı cotnp;fıs~rı~21,•.or
'.11'1:2'1tı98}J

Steirı
clliıicaldecision~~trumeiıt§foncoll1p~te~•fg~ogiapfo,s~a!J11ıng
. iJi:ınlld ğôs~, tm. . ialri;irı.Jury,iri a101escents..and .•adruts;
knhEnıergMf, ........... ·. ;ıs.o~l88[PMip;~~3j'>+l?J; ; ., .· •
Bı-erınerDİ~~sHnıat{ngtanceı;risks.fro1T1.pediatrfo~lffg~ılngftom
th~ qqalıfative to thr quantftııfüie;,:E'ediııtr Radiol 2002;~2x 228.,-
231 t.PMIDi:U956700J. " . . . . . ..
Maksillofasiyal ve
Boyun Travmaları
Alicia A. Shiakbari, MD
Marshall Hail, MD

Çeviri:
Dr. Fırat Bektaş
Dr. Halil Mutlu

Yaşamı Tehdit Eden t>ı,.ırı..ımların Acil Yönetimi Temporal Kemik Kırıkları


Havayolu Dental Travma
Solunum Diş Avulslyonu
Dolaşım Diş Subluksasyonu
Kısa Nörolojik Bakı Diş Kırığı
ileri Tanı ve Değerlendirme Eksternal Kulak Travması
Boyun Travması Aurikular Hematom
Maksillofaslyal Travma Aurlkula laserasyonu
Ö~ün Yaralanmaların Acil Yönetimi . Kafa Travması Sonrası İç ve Orta Kulak Rahatsızlıkları
faslyal Kırıklpr Serebrospinal Otore
.Mandib.ula Kınkları Fasiyal ~inir Paralizısı
Maksillar (Le Fort) Kırıkl.ar İletim Tipi İşitme Kaybı
Zygomatikomaksillar Kompleks Kırıkları Sensörinö.ral işitme Kaybı
Orbita Tabanı (Blow Out) Kırıkları Verti~o
Naza 1. Kırıklar Yüz Laserasyonlarının Bakımı
Frontal Sinüs Kırıkları

Ağız içindeki yabancı cisimler aspirasyonla uzaklaştırıl­


malı ve çene yukarı kaldırma manevrası ile ventilasyon sağ­
lanmalıdır. Servikal spinal travması olan hastalarda çene yu-
karı manevrası yapılmamalıdır. Tek hat servikal stabilizasyon
Yaşamı tehdit eden durumların acil yönetimi 12. konuda tar-
tışılmıştır.
ile birlikte yapılan hızlı seri entübasyon (HSE), kontrendikas-
yon olmayan hastalarda yapılması gereken havayolu stabili-
zasyon yöntemidir. Maksillofasiyal travması olan hastalarda
ambu maske ile solunum tolere edilememişse, entübasyon
Hastanın boyun stabilizasyonunu boyunluk ile sağlamayı ta- esnasında paralitik ajan verilmemelidir. Bu durumda sade-

kiben tüm havayolu direkt bakı ile değerlendirilmelidir. Hasta ce sedatif kullanmak alternatif bir yöntemdir. Fiberoptik ve
spinal kolon hasarı dışlanmadan mobilize edilmemelidir. videolaringoskop yöntemler havayolundaki kan, sekresyon-
Maksillofasiyal ve boyun travması sonrası havayolu prob- lar ve kusmuk artıkları nedeniyle görüşü engelledikleri için
lemi her an meydana gelebileceğinden hastanın havayolu sıkı ve zorlukla uygulanır. LMA kalıcı havayolu sağlanana kadar
gayretli olarak takip edilmelidir. Havayolu problemi olabilecek geçici amaçla kullanılmalı ve mümkün olan ilk fırsatta kalı­
hastalarda entübasyon eşiğimizi düşük tutmalı ve her an entübas- cı havayoluyla değiştirilmelidir. Cerrahi havayollan ve direkt
yona hazır olmalıyız. Yumuşak doku şişliği ve ödem uzamış hava- laringoskopi hala kalıcı havayolunun sağlanmasında en iyi
yolu basısı ile sonuçlanabilir. Hırıltılı solunum, cilt altı amfizem, opsiyonlardır. Eğer hastada yüz travması varsa entübasyon
laringeal ağrı, gözle görülebilir ödem ve çapı giderek artan hema- sonrası gastrik dekompresyon için nazogastrik (NG) veya
tomlar doğabilecek bir havayolu probleminin uyarı işaretleridir. orogastrik tüp yerleştirilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

laringeal Havayolu Hasan


Horlama, disfoni, ödem, hyoid kemik alt uçta devamlı ağrı Kanamayı Kontrol Edin
veya tiroid kıkırdakta krepitasyon laringeal hasar düşündüren
bulgulardır. Bu bulguların varlığında kalıcı havayolu sağlama­ Boyun travması ile beraber vasküler hasarlanma orta derece-
sını gerektirir. Normal anatomik yapının yer değiştirmesine
den büyük hematomlara, pulsatil stabil hematomlara, nabız
veya bozulmasına neden olan bu gibi klinik durumlarda en-
defısitlerine veya etrafa kanayan yaralanmalara neden olur. PA
dotrakeal entübasyon kontredike değil fakat zor bir girişim ola-
akciğer grafısinde meydana gelebilecek mediastinal değişik­
bilir. Eğer direkt laringoskopi yapılamıyorsa krikotirodektomi
ile trakeostomi alternatif tercihler arasındadır. likler gözlenmelidir. Genişleyen hematom havayolu basısına
yol açıp entübasyon gerekliliği oluşturabilir. Saplanmış metal
Trakeai Havayolu Hasan objeler büyük kanamalara yol açabileceğinden asla yerinden
çıkarılmamalıdır.
Tansiyon pnömotoraks veya göğüs tüpü kaynaklı hava kaçağı
trakeal veya bronşial hasarın göstergesi olabilir. PA akciğer gra- A. Basmç
fısi mediastinal havayı göstererek şüpheli üst havayolu hasarını
belirgin hale getirmeye yardımcı olabilir. Bronkoskopi tanı ke- Yüz ve boyun bölgesindeki kanamaların durdurulmasının da-
sin tanı için gerekli olabilir. Krikotiroid membran alt kısmındaki yanak noktası, doğrudan kanama odağı üzerine basınç uygula-
hasarlarda entübasyon kontraendike olmayıp mümkünse uygu- maktır. Çevresel boyun pansumanlarıyla ödem veya hematom
lanmalıdır. Cerrahi havayolu hazırlıkları da bu sırada süratle
kötüleştirebilir ve kaçınılmaz olarak boynu bir kement gibi
devam etmelidir. Entübasyonun yapılamadığı durumda hızla
sararak intrakraniyal basıncı (İKB) artırır; bu nedenle kontra-
hasarın bulunduğu seviyenin altından trakeotomi yapılarak ha-
vayolu sağlanmalıdır. endotrakeal veya trakeostomi tüpleri eğer endikedir.
gerekli ise tanısal bronkoskopi esnasında hızla yerleştirilmelidir.
B. Basmç ve Sıkıştırma
Travmatik Açıklık Aracılığıyla
Doğrudan yapılan basınç başarısız olursa, hemostatlar ile
Entübasyon klempleme veya "sekiz şeklinde" yapılan sütürasyonlar ile arte-
Motorlu araç kazalarında boynun kontrol paneli tipi yaralanma- riyel kanamalar durdurulabilir. Bu girişimleri yapmadan önce
larda veya motosiklet veya kayak yaralanmalarından sonra ortaya kanayan arterin direkt olarak görüntülenmesi vagus veya fre-
çıkan "çamaşır ipi" tipi yaralanmalarda boynun yumuşak dokııları nik sinir hasarının gelişmesini önler.
ve trakeal kıkırdak kesilerek entübasyon tüpünün geçmesi için
yeterli olabilecek bir defekt oluşabilir. Sıklıkla bu bölge krikoid C. Foley Kateter Balon Tamponad (FKBT)
kıkırdağın bitişindeki laringotrakeal geçiş yeridir. Endotrakeal en-
tübasyon yöntemi boyundaki bu defektten tüpün dışarı çıkmasına Kanama doğrudan basınç ile kontrol edilemiyorsa, balon tam-
neden olabileceği için, defektten yapılan entübasyon, bu hastalar- ponadı kanamayı durdurmak için düşünülebilir. Foley kateter
daki havayolu stabilizasyonundaki seçilecek yöntem olmalıdır. aktif kanama yönünde yaranın içine doğru ilerletilir. Kanama
Bu boşluklardan küçük lümenli bir ET tüp (6.0 veya daha küçük) durana yada direnç gelişene kadar serum fizyolojik ile balon şi­
gönderilebilir. Bu işe yaramazsa trakeotomiye geçilmelidir.
şirilir. Foleyi nazik bir şekilde germe ve kompresyon sağlayarak
geri çekilir. Foley uygulanması vasküler yaralanma var anlamı­
na gelmez. Vasküler yaralanma anjiyografi ile tespit edilirse,
balon kateter ameliyathanede 48-72 saat sonra çıkarılabilir.
Tansiyon Pnömotoraks ve
Şoku Tedavi Edin
Pnömotoraksı Tedavi Edin
Hipotansiyon (SKB <90 mm Hg) ve şok (soğuk, soluk cilt,
Bakınız konu 24 anormal bilinç) kan kaybı (hipovolemik şok) veya spinal kord
lezyonunun altındaki kötü sempatik tonusa (spinal / nörojenik
Ventilasyon ve Oksijenasyonu Sağlayın şok) ikincil olarak gelişebilir. Travma hastalarının büyük ço-
ğunluğunda şok nedeni hipovolemidir.
Havayolunu sağladıktan sonra periyodik arteriyel kan gazları ile
gaz değişimi monitörize edilmelidir. Beraberinde akciğer hasarı
da bulunan travmalı hastalar oksijenasyonlarını sağlamak için A. Hipovolemik Şok
daha yüksek Fi02 ve pozitif ekspirasyon sonu basınç (PEEP)
değerlerine ihtiyaç duyarlar. Servikal spinal hasarlanmanın so- Şoku daha ayrıntılı tartışmak için 11. konuya bakın. Eğer hipo-
nucu olarak diyafram veya interkostal kaslarda paralizi meyda- volemik şok varsa, iki geniş yollu (16-Gauge) intravenöz damar
na gelir ki bu da güçlü öksürmeye engel olarak sekresyonların yolu yerleştirilmelidir. Başarısız olursa, hastaya hemen mevcut
atılmasını zorlaştırır. Agresif aspirasyon gerekli olabilir. en geniş çaplı üçlü yollu santral kateter·yerleştirilmelidir. Tam
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

kan sayımı, koagülasyon profili, elektrolitler, böbrek fonksiyon cisim hakkında bilgi edinilmeli, silahın karakteri, uzunluğu,
testleri ve çapraz karşılaştırma için örnek alınmalıdır. Hemen giriş yönü bıçağın giriş yönü, yaranın derinliği ve uzanımını
izotonik kristalloid 2 L başlanmalıdır. Sistolik kan basıncı 90 belirlemeye yardımcı olur. Faringeal hematomların rüptürüne
mm Hg altında kalırsa, çapraz karşılaştırma yapılmamış 2 ünite neden olabileceği için orogastrik yada nazogastrik tüp yerleşti­
eritrosit süspansiyonu verilmelidir. rilmesinden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
2. Kurşun Yaraları-Yüksek hızlı silahların direkt olarak trase-
B. Nörojenik Şok lerini takip edin. Bu tür kurşun yaralanmaları dokuda patlama
etkisi yaratırlar ve kemik parçalanması ve ikincil yaralanmalara
Hipotansiyon ve bradikardi spinal kordun yaralanmasına bağlı yol açarlar. Düşük hızlı silahların öngörülemeyen ve aynı trase
ortaya çıkan nörojenik şokun özellikleridir. Sempatik kordun üzerinde giriş çıkış delikleri olmayan yaralanmalar oluşturur.
kesilmesi sonucu vagal uyarımın aşırı aktivasyonu ile sonuç- Havayolu, özefagus, damarsal yapılar ve sinirler gibi boyunda-
lanır. Kord yaralanma seviyesinin altındaki spinal refleks ak- ki tüm yapılar dikkatle bir şekilde değerlendirilmelidir. Cerrahi
tivitenin geçici kaybı olarak tanımlanan "spinal" şoktan ayırt müdahale seçeneği yaranın lokalizasyonuna göre ele alınmalıdır.
edilmelidir. Hastanın gerekli kan basıncı devamlılığı hastanın
supin pozisyonda tutulması ile sağlanır. Buna rağmen dirençli B. Künt Boyun Travmaları
bir hipotansif durum varsa, ortalama arteriyel basıncı 70 mm-
Hg'nın üzerinde tutmak için kristaloidler başlanabilir. Sıvı Künt boyun travmaları sıklıkla trakeal, laringeal veya servikal
replasmanına yanıtsız hastada vasopressörler düşünülebilir. omurga kırıkları ve her birinin özellikleri ile ilişkilidir. Damar-
Fenilefrin iyi bir vasopressör tercihidir. Ciddi bradikardinin sal yapılar ve özefagus gibi yumuşak dokular nadiren yaralanır.
tedavisine atropin eklenebilir. Eğer hasar ortaya çıkarsa damarsal yapılar yırtıldığı için kendi-
ni Hematom ve Hematemez şeklinde gösterebilir. Bazen, künt
karotis veya vertebral arter yaralanması serebrovasküler has-
talık ile ilişkili semptom ve bulgular oluşturur ve yüksek mor-
talite ilişkilidir. Pnömomediastineum özefagus veya havayolu
Spinal Kord Yaralanmasından hasarı varlığının göstergesidir. Bakınız Şekil 23-2.

Şüphelenin
Yaralanmanın Yeri
Künt kafa travması olan veya künt veya delici alet ile birden
çok yaralanması olan hasta gruplarında aksi kanıtlanana kadar Boyun yaralanmanın yeri onun tedavisinde önemlidir. Platis-
mayı geçen yaralanmalar cerrahi olarak Bölge I,II,III şeklinde
omurga yaralanması olabileceği kabul edilmelidir. Radyolojik
sınıflandırılabilir (Şekil 23-3), ve bir cerrah tarafından acil ser-
ve/veya klinik olarak hastanın boyun patolojisi bulunmadığı
tespit edilene kadar hastanın boynu servikal boyunluk ile ta- viste değil ameliyathanede eksplore edilmelidir. Bölge I in alt
sınırını suprasternal çentik ve klavikula , üst sınırını ise kriko-
mamen immobilize edilmelidir. Klinik açıdan bazı şüpheler
mevcut olsa da bazı hekimler nörolojik hasar varsa ilk 8 saat id kıkırdağın alt kenarı oluşturur. Bölge II krikoid kıkırdağın
içinde hastaya metilprednizolon başlanmasını önermektedir. alt kenarından mandibula açısına kadar uzanır. Klasik olarak
platismayı geçmiş tüm bölge II yaralanmaları cerrahi olarak
30 mg/kg intravenöz bolus dozu takiben, 23 saatte 5.4 mg/kg/
değerlendirilir. Konvansiyonel anjiografi, BT anjiografi, iki
saat infüzyon gidecek şekilde başlanabilir.
boyutlu Doppler ultrasonografi ve özefaogaskopi tanısal yön-
temlerin kombinasyonları ile değerlendirilebilir, eksplorasyon
daha seçici bir yöntemdir. Bölge III ise mandibula köşesinden
kafa tabanına kadar uzanır. Bölge I ve bölge II yaralanmaları
cerrahi olarak eksplore edilmez. Sırasıyla proksimal ve distal
kanama kontrolü esas problemi oluşturur.

Travma Türü Havayolu Hasarı

A. Penetran Boyun Travmaları Havayolunu delip geçen yaralanmalar kendini hava kaçağı,
subkutan pnömomediastinum veya entübasyona rağmen hava
Penetran boyun travmasına yaklaşım anatomik bölgeye bağlı kaçıran pnömotoraks şeklinde gösterebilir.Larengeal veya tra-
olarak değişkenlik gösterir. Şekil 23-1 bakınız. keal kontüzyon şeklindeki diğer yaralanmalar kendini stridor,
1. Bıçak Yaraları-Boyundaki bıçakla yaralamalarda hastanın hırıltılı solunum, zorlu sesli çıkarma, hemoptizi veya hemoto-
çeşitli hayati organları yaralanabilir ve semptomlara ve yara- raks olarak gösterebilir. Hastanın havayolunu daima monitö-
lanmanın lokalizasyonuna bağlı olarak ileri tanısal testler ve/ rize edin. Havayolu hasarı şüphesinde bronkoskopi planlayın.
veya cerrahi eksplorasyon gerekir. Hastanın vücuduna saplı Yüksek şüpheyi takiben yapılan bronkoskopi yaralanmayı aşi­
yabancı cisimler lokal tampon görevi gördüğü için orada bıra­ kar hale getirebilir. Medulla spinalis hasarı şüphesinde X rayi
kılmalıdır. Eğer bir yabancı cisim yoksa hastaya saplanmış olan takiben BT taraması planlayın.
TRAVMA ACİLLERİ

. ~oyun
Eks~l1~~~tqhij>1"···
.• endlkasyohtı~·

• Acil Boyun Eksplorasyonu Endikasyonları: Şok, Genişleyen Hematom,


Aktif Kanama, Ciltaltı Amfizem, Disfaji, Horlama,
Stridor, Trakeal veya Özefageal Yaralanma Kanıtları

A Şekil 23-1. Penetran boyun travması akış şeması

Özefageai Yaralanma havalanma veya PA akciğer grafısinde pnömomediastinum


olarak gösterir. Suda çözünen kontrast ajanlar ile yapılan öze-
Özefagus yaralanması kendini hematemez, disfaji, odinofaji, fagogramla özefagus hasarı gösterilebilir, fakat negatif tanı
yumuşak doku krepitasyonu, açık yaradan tükürük gelmesi, testleri rağmen dirençli semptomlar varsa özefagoskopi gere-
nazogastrik tüpten kan, lateral boyun grafısinde prevertebral kebilir.
:?'.
)>
7'
V)

r
r
o..,.,
)>
V)

~-
r
<
m
o:ı
o
Semptoma tik c-<
SNörolojik defisit)
z

~
:?'.
)>
~
~

A Şekil 23-2. Künt boyun travması akış şeması


TRAVMA ACİLLERİ

B. Spinal Aksesuar
Sternokleidomastoid ve trapezius güçsüzlüğü, etkilenen tara-
fın omuz silkıne hareketinde yetersizlik ve karşı tarafa dirence
karşı çeneyi döndürün

C. Hipoglossal
Yaralanma tarafına doğru çıkıntı yapan dil.
D. Frenik
Solunum kaslarının aksesuar kullanımı, göğüs X-ray diyafram
asimetrisi.

Sonuçlandırma
Platismayı geçen tüm penetran travma hastalarına acil cerrahi
konsültasyonu istenmeli ve bu hastalar hastaneye yatırılmalı­
dır. Havayolu semptomu, özefagus, vasküler veya sinir hasarı
olmayan künt boyun travmalı hastalar güvenle taburcu edile-
bilir. Tüm boyun yaralanmalarında her zaman servikal kord ve
göğüs değerlendirmesi yapılmalıdır.

Yaralanmanın Tipi
Künt travma yüzün en sık görülen yaralanma şeklidir, bunu
yumuşak doku yaralanmaları ve yüksek hızlı mermi yaralan-
maları takip eder. MSS tutulumu mermi yaralanmalarında sık
görülür ve hastanın havayolu, solunumu ve dolaşımı dikkatle
değerlendirilmelidir.
A Şekil 23-3. Travmatik yaralanmanın tanımlanmasın­
da boyun zanları Havayolu Yaralanmaları
Mandibular kırıklar ve travmatik yüz yaralanmaları genellik-
Vasküler Yaralanma le zor havayolu ile ilişkilidir. Eğer debrislerin basit bir şekilde
uzaklaştırılması ve çene itme manevrası başarısız olursa, tercih
Dışa doğru olan kanamalar açıkça belirgin iken, vasküler ya- sırasına göre endotrakeal entübasyon, krikotiroidotomi veya tra-
ralanmalar daha sinsi olabilir. Genişleyen hematom trakeaya keostomi ile kalıcı havayolu sağlanmalıdır. Maksiller travma dış­
basarak dispneye neden olabilir. Elle muayene ile nabız defisiti, lanıncaya kadar nazogastrik tüp kullanımından kaçınılmalıdır.
şişlik veya tril alınabilir. Doppler ultrason, düşük riskli hasta-
larda tarama testi olarak kullanılabilir. Penetran vasküler yara- Vasküler Yaralanma
lanmalar bölge I, II veya III olarak sınıflandırılmalıdır. Bölge I Kompresyon yüzde ortaya çıkan tipik bir kanamayı durdurmak
ve III genellikle anjiyografi gerektirir. BT anjiyografi kullanıl­ için yeterlidir fakat, faringeal tampon yöntemi bazı durumlar-
ması durumu daha yaygın ikincil oluyor ve komşu anatomik da gerekli olabilir. Ağız ve farenks tampon yöntemi uygulan-
yapıların görüntülenmesi yoluyla hekime yardımcı olabilir. madan önce kalıcı havayolu sağlanmalıdır. Yüzün sinirleinin
Ancak, konvansiyonel anjiyografi vasküler hasarın tespiti için görüntülenmesindeki zorluk ve komşuluğu sebebiyle yüz ar-
altın standarttır. Hızla dekompansasyon gelişebileceği için bir terlerinin klemplenmesinden kaçınmak gerekir.
travma veya kardiyovasküler cerrahın mutlaka şüpheli damar
yaralanmasında hazır bulunması sağlanmalıdır Sinir Yaralanması
Yaralanma riski açısından yüzün tüm sinirlerine bakılmaldır.
Sinir Yaralanması Sinir yaralanmasının erken tanısı oldukça önemlidir zira, ödem
ve ağrı nedeniyle zaman geçtikçe bakı bulgularını etkileyebilir.
Boyunda yaralanma riski bulunan tüm sinirlere bakın.
A. Fasiyal Sinir
A. Vagus, Rekurrent laringeal
1. Temporal Dal-Frontalis kası: alnın kırışmasında yetersiz-
Ses bozuklukları, vokal kord asimetri, ses kısıklığı. lik.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

2. Zigomatik Dal-Orbikularis okuli: Gözleri sıkıca yumma-


da yetersizlik.
3. Bukkal Dal-Tüm gülümseme kasları: yüz kırışmasında ye-
tersizlik, burnun yukarı çekilmesi gülümseme, ya da üst dudak
kaldırmada yetersizlik.
4. Marjinal Mandibular Dal-Alt dudak depressör: hava
dolu yanakları büzme veya tutmada yetersizlik.

B. Trigeminal Sinir
Yüzün tamamı ve üst boyun bir kısmında duyu kaybı.

C. Auditory Sinir
Sensorinöral işitme kaybı.

D. Lingual
Dilin ön 2/3 ünde duyu kaybı.
E. Hipoglossal ;,%

\
Yaralı tarafa doğru dilde sapma.

Parotis Bezi Yaralanması


Travma sonucu parotis bezinde hasardan şüpheleniliyorsa pa-
rotis bezi bakısı elzemdir. Stensen kanalı laserasyonu tedavi Jı.. Şekil 23-4. Parotis bezi, Stensen kanalı ve fasiyal si-
edilmez ise onarılması oldukça güç fistül oluşumuna neden nir dallarının yüz kesilerinde yaralanabileceği yüz bölgesi
olur. Bir lakrimal prob ile bukkal delikten girerek kanalın de-
rinlemesine incelenmesi gerekir. Eğer prob laserasyon bölge-
sinden çıkarsa cerrahi onarım gerekliliği doğar. Şekil 23-4 de cisim varsa çıkarılmalı, ve floroseinle boyanarak gözdeki kor-
Stensen kanalının yanı sıra yüz sinirinin yaralandığı yüksek nea! abrazyonlar açığa çıkarılmalıdır. Mümkünse tüm oküler
olasılık alanlar gösterilmektedir. Herhangi bir şüpheli parotis travma hastalarında biyomikroskop ile göz bakısı yapılmalıdır.
yaralanmasında cerrahi konsültasyon önerilir.
Burun Yaralanmaları
Ağız Yaralanmaları
Burun delikleri içine bakılmalı ve debris ve pıhtılar iyi bir gö-
Maloklüzyon varlığı mandibula kırığını düşündürür. maksiller
rüntüleme için iyice temizlenmelidir. Burun, septal hematom
kırıklarda ortaya çıkabilecek herhangi bir kemik düzensizliği­
açısından dikkatlice incelemeli eğer mevcutsa acil drenaj ya-
ni, instabilitesini tanimak için sert damağın el ile muayenesi
pılmalıdır. Burun kemiğine krepitasyon varlığı açısından elle
ve gözlenmesi gereklidir. Dişler üzerinde krepitasyon varlığı ve
bakı yapılmalıdır. Epistaksis burun yaralanmalarının çoğunda
eksik veya kayıp bir diş varlığı kontrol edilmelidir, zira aspire
edilirse havayolu tehlikesi oluşturabilir. Dudak, dil, dişeti, ya- mevcuttur ve tam incelemeyi zorlaştırabilir. Burun tamponu ile
nak, ağız tabanı posterior farinks dahil olmak üzere tüm yu- herhangi bir aktif kanama kontrol altına alınmalıdır. Kanama
muşak dokuların dikkatli bir şekilde muayene edilmesi gerekir. ciddi ise posterior nazofarenksten kan aspirasyonu izlenmeli-
dir. Rinore varlığında BT taramayı takiben beyin cerrahisi kon-
Göz Yaralanmaları sültasyonu istenmelidir. Acil serviste BOS ile burun salgısını
ayırt etmenin kolay bir yolu yoktur.
Makroskobik bakı ile düzensiz bir pupil veya hifema glob rüp-
türünün göstergesidir. Fundoskopik bakı ile görüntülemesi
oldukça zor olan optik sinir ve posterior polün daha iyi gö- Kulak Yaralanmaları
rüntülenmesini sağlar. Oftalmoskopla bakı ön kamara ile ilgili
daha sınırlı bilgi verebilir. Glob rüptüründen şüpheleniliyor­ Künt kulak travması sıklıkla gizli yaralanmalar yaratır. Rüp-
sa, profilaktik antibiyotik tedavisini takiben göz hastalıkları tür ve laserasyonlar için dış kulak yolu ve timpanik membran
konsültasyonu istenmelidir. Diplopi, enoftalmi veya cilt altı (TM) kontrol edilmelidir. Hemotimpanum, dış kulak yolunda
amfizemi, orbital blowout kırığının belirtileridir. Bilateral pe- kan, BOS akıntısı, arka kulak hematom (Battle bulgusu), yüz si-
riorbital ekimoz, (rakun gözü) kafa tabanı veya etmoid kırık nir felci ve işitme kaybı temporal kemik kırığının belirtileridir.
göstergesidir. Tüm bu kırıkların kesin tanısı Maksillofasiyal BT Dış kulağın incelenmesi gerekir. Subperikondral hematomlar
ile konur. Göz kapakları ters çevrilmeli herhangi bir yabancı sıklıkla belirgindir ve "karnıbahar kulak" gelişmesini önlemek
TRAVMA ACİLLERİ

ıçın boşaltılmalıdır. Eğer kıkırdak hasarı içeriyorsa, direkt Klinik Bulgular


olarak kıkırdaktan geçen sütürler atmayınız,
sütürler alttaki
kıkırdak dokuyu yaklaştırmak amacıyla sadece perikondrium Mandibula kırıkları her zaman çene bölgesinin en az bir bölge-
tabakasına atılmalıdır ve daha sonra dikkatli bir şekilde cilt sinde ağrı ile karakterizedir. Maloklüzyon (Çene kapatıldığın­
tabakası sütüre edilmelidir. Onarım yapıldıktan sonra, vazelin da maksiller ve mandibuler dişlerin öncekine göre iyi hizalan-
gazlı bez ya da kulak anatomisine uygun şekilde SF batırılmış madığının hasta tarafından algılanması) ağrıyla beraber olan
pansumanları koyunuz. Posterior destek için kulak arkasına da çok yaygın bir yakınmadır. Bu belirtiler özellikle mandibulanın
gazlı bez yerleştiriniz. Hematom oluşumunu önlemek için baş­ kırıklı çıkıklarında sıktır. Diğer belirtiler trismus, mukoza! la-
la beraber kulağı sıkıca sarınız. serasyon ve yutma güçlüğüdür.
Eğer bir mandibula kırığı mevcutsa, fizik muayenede ağız
Sonuçlandırma ve işitme kanalları dikkatle incelenmelidir. Mandibula kırıkla­
rında dişeti bozulabilir ve ağız içinde dişleri yerinden çıkararak
(Detaylar için bu bölümdeki özgün yaralanmalara bakınız.) ileri onarım teknikleri gerektirecek laserasyonlara yol açabilir.
Açık kırıklar, ciddi göz yaralanmaları, kulak veya tükürük bezi Temporomandibular eklem posterior çıkığı olan hastalarda ku-
açık yaralanmaları hastaneye yatırılmalı ve uygun uzmanlık lak ön duvarı bozulabilmekte ve bu açık kırığa yol açmaktadır.
alanlarına tarafından tedavi edilmelidir. Komplike olmayan
kırık, basit laserasyon ve kontüzyon güvenle uygun takip ile Görüntüleme
taburcu edilebilir.
Mandibula kırığı şüphesi olan hastalarda panoramik mandibu-
la grafisi ve bilgisayarlı tomografi seçilecek iki ana görüntüle-
me yöntemidir. Panoramik mandibula grafisi daha az radyas-
yon içerir ama mandibula kırıklarının saptanmasında daha az
duyarlıdır. Panoramik mandibula grafisi diğer yüz kemiklerini
kırıklarının saptanmasında yeterli değildir. Maksillofasiyal BT
de hastaya verilen radyasyon miktarı artar ama daha duyarlı bir
yöntemdir. Maksillofasiyal BT de mandibula yanında diğer yüz
kemiklerinin görüntüleme şansı vardır. Eğer mandibula kırığı
•. B~Wgın f;>i( çeM şişliğJ veycl asittfre1r:tf i< .•. ·• .i • •• için düşük pretest olasılığı varsa ve yüzün diğer kemiklerinin
·. ·~ ; Kuw~tlf ısrma; eylemirıde: sfütııı olı.ıp.olı111adı~i .~~lsirıı:ı-: · görüntülenmesine gerek yoksa panoramik mandibula grafisi
ca aıı:ve;ustç~tje\kel'l'liğinitt:!e,bi."·ağr:ı•.qyyuyôr:.ı:rıg'-: daha az radyasyon içeriği sebebiyle seçilecek tanısal modalite
sunuz1 Çene. ve ~ulakla.rcfii h~rhangrbiriiğrıv~J rlif". olmalıdır. daha çok düşük olasılıklı mandibuler kemik kırıkla­
rında tercih edilen bir yöntemdir. Yüksek olasılıklı travmalarda

FASİYAL KIRIKLAR daha sıklıkla Maksillofasiyal BT görüntüleme tekniği tercih


edilmelidir. Hastaya BT çekildikten sonra boyunluk takılıyken
l\ı1ANQİBLJ.L.AKHU.KLARl.·.· temizlik öncesi servikal omurga bütünlüğünü sağlamak için
önlemler alınmalıdır.
Genel Bilgiler
Tedavi
Mandibula sol ve sağ bileşenleri ön orta hatta birleşen
A. Tetanoz Profilaksisi
U-şeklinde bir kemiktir. Burun kemiğinde dışında yüzde diğer
kemiklerden daha sık olarak kırılır. Mandibula kırık veya diğer Açık mandibula kırıklarında, son 5 yıl içinde aşısı olmayan
anormalliklerin yerini tanımlamak için kullanılan beş anato- hastalara tetanoz toksoidi yapılmalıdır.
mik bölgeye göre değerlendirilir. Bu bölgeler korpus, köşe, ra-
mus, parasimfiseal bölge, koronoid ve kandil bölgelerini içerir. B. Antimikrobiyal Profilaksi
Mandibuler kandil temporomandibuler eklemin mandibuler Oral enfeksiyonlarda olduğu gibi, seçilen antibiyotik aeroblar
kısmından oluşmaktadır. Her zaman olduğu gibi, bilinen ya da
ve anaerobları kapsamalıdır. Penisilin 2-4 milyon IU intrave-
şüphelenilen mandibula kırıklarını yönetirken, hava yolunun
nöz, Klindamisin 600-900 mg intravenöz veya eritromisin 500-
değerlendirilmesi çok önemlidir. Yüze travmalar, ciddi depla-
1000 mg intravenöz tercih edilebilir.
se kırıklar veya eşlik eden kraniofasiyal yaralanma, yumuşak
doku şişliği veya anatomik bozulmalar yoluyla solunum yolu Çeneyi Yerine Yerleştirin
problemlerine sebep olabilirler. Mandibulayı kıracak kadar
büyük bir travma kuvveti servikal omurga yaralanmalarına, Temparomandibular eklem çıkığı varsa, alt azı dişleri üzerinde
yüzde kırıklara ve travmatik beyin hasarına yol açabileceği için başparmaklarını yerleştirdikten sonra yavaşça aşağı ve geriye
dikkatle inceleme yapılmalıdır. doğru ittirerek mandibulayı yerine oturtun (Şekil 23-5).
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

Jı... Şekil
23-5. Temporomandibuler eklem
çıkığıredüksiyonu. Başparmaklar ile aşağı
ve arkaya doğru basınçların kullanılması

D. Çeneyi İmmobilize Edin hastada farklı Le fort kırıkları da görülebilir. Konsültanlara ya-
ralamayı açıklamada ve ileri görüntüleme tekniklerinin tercihi
Bir Barton bandajı kullanılması durumunda belirgin ağrısı esnasında kolaylık sağlar. Le Fort kırıkları çoğunlukla yüksek
olan hastalarda rahatlama olabilir. Barton bandajı başın üstün- enerjili yaralanmalar sonucu oluşur; yani her hastada intrakra-
den ve çenenin altında bir elastik bandaj sarılarak oluşturulur. niyal ve servikal omur yaralanması varlığı araştırılmalıdır. Her
Bu mandibulayı aynı atellerde olduğu gibi hareketsiz bırakır. zaman ilk olarak havayolunu korumayı akılda tutun.

Sonuçlandırma Klinik Bulgular


Cerrahi tespiti gerektiren açık kırıklar, çıkık ile ilişkili komp- Le Fort kırığı olduğu zaman, yüzde belirgin şişlik, ekimoz ve
lels kırıklar, deplase kırıklar veya havayolu problemi yaratma deformite olması nedeniyle yüz travması olduğu bir çok hasta-
olasılığı olan herhangi bir yaralanma sıklıkla cerrahi olarak
da açıkça görülür. Sert damaktan kavrayıp maksillanın nazikçe
onarılması gerektiği için bir çene cerrahı tarafından görülme-
hareket ettirilmesi orta yüz instabilitesinin varlığını gösterebi-
lidir. İdeali mandibula kırığı bulunan bütün hastalar acil ser-
lir, fakat bu belirti sadece bilateral maksilla kırıklarında bulun-
viste tedavi edilmelidir, ancak eşlik eden yaralanması olmayan
maktadır. Hasta maloklüzyonu hissedebilir ve hastada belirgin
komplike olmayan kırıkların acil servisten taburcu edilebilece-
ği yaygın kabul görmüş bir görüştür. Uygun antibiyotik ve ağrı
lokalize maksiller hassasiyet olabilir. Orbital tutulum sonucu
kesiciler başlanmalı ve birkaç gün içinde takibe çağrılmalıdır. diplopi, sinülere uzanımı durumunda cilt altı amfizemi ve kal-
Hastanın çenesini tamamen hareketsiz tutması hakkında bilgi- varyum içine doğru uzanıyorsa rinore ortaya çıkabilir.
lendirilmesi gerekir.
Görüntüleme
Maksillofasiyal BT maksilla kırığının tanı ve sınıflandırınasın­
da tercih edilen görüntüleme yöntemidir. Le Fort kırıkları üç
temel tipe (Şekil 23-6) ayrılır. Düz grafiler duyarlı olmadığı için
sınıflamada kullanılmaz.

A. Le Fort I Kırığı

(Bakınız Şekil 23-6 A) Le Fort I kırığı alveolar çıkıntıya paralel


maksiller kemiği ve sert damak maksiller molar diş arkasında
posteriora ve maksiller sinüs lateral duvar boyunca uzanmak-
tadır. Esasen, bu kırık maksiller dişleri yüzden ayırır.
Genel Bilgiler Havayolu komplikasyonları Le Fort I yaralanmalarda na-
dirdir. Maloklüzyon ve lokal hassasiyet, şişlik ve ekimoz oluşur.
Maksiller yaralanmalardaki Le Fort sınıflandırma sistemi künt Stresle sert damak ve üst dişlerde hareket gözlenir. Maksillo-
travma sonucu çene kırıklarını sınıflandırabilmek için tasar- fasiyal BT ile kırık tespit edildikten ve eşlik eden yaralanma
lanmıştır. Bu sınıflamaya her şey dahil olmamakla beraber aynı dışlandıktan sonra, özel bir acil servis tedavisi yoktur. Maksi!-
TRAVMA ACİLLERİ

Anterior görünüm Lateral görünüm


A

\
Le Fort
1

Le Fort
il

Le Fort
111

At. Şekil 23-6. Le fort kırıklarının Ön (sol) ve Yan (sağ) görüntüleri. A. Le Fort 1, B. Le Fort il, C. Le Fort 111.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

lofasiyal travma cerrahlarına acil serviste konsülte edilmelidir.


Hasta daha sonra güvenli bir şekilde uygun analjezi ile taburcu
edilebilir. . ,Ç •

B. Le Fort il Kırığı
(Bakınız Şekil 23-6 B). Le Fort II kırıkları Le Fort l kırık hat-
larına ek olarak burun iskeletini de içerir ve bir piramit şekli
oluşturur.
Havayolu komplikasyonlar nadirdir. Maloklüzyonu, ve
yine burun sırtı ve alt göz kapaklarında ekimozu vardır. Infra-
orbital sinir kanalı olaya dahil olur ve bu sinir yaralanmasında
tutulan alt göz kapağı altında bir duyu eksikliği olur. Stresle sert
damak, diş ve burun yerinden oynar ama gözler yerinde kalır.
Maksillofasiyal BT kırığı tanımlamak için kullanılan görüntü-
leme yöntemidir ve maksillofasiyal cerrahi konsültasyonu has-
tanın yönetimini belirlemek için istenmelidir. Cerrahi tamir
düşünülmediği takdirde hasta analjezikler ile taburcu edilebi-
lir.

C. Le Fort III Kırığı

(Bakınız Şekil 23-6C). Le Fort IIl kırığı kraniyofasiyal ayrılma­


yı tanımlar. Kırık frontozigomatik dikiş hatları boyunca uzanır
ve orbita burun ve etmoid bölge tabanı üzerindeki hattı içerir.
Zigoma bazı hastalarda tamamen ayrı olabilir. Jı.. Şekil23-7. Zigomatikomaksillar kompleks (ZMK) kı­
Farinks kenarı, damak duvarı ve tonsiller köşelerdeki ma - rıklarının diagramı. Zigomatik ark yanıda her iki lateral
sif ödem ve hematom nedeniyle havayolu komplikasyonları Le orbital rim ve orbital tabanda ayrılma
Fort III kırıklarda sık görülür. Kalıcı havayolu sağlanmalıdır.
Nazotrakeal entübasyon ve nazogastrik tüpler kontrendikedir.
Bu kırıklardaki yüksek körlük insidansı nedeniyle mümkünse hattını içerirler (Şekil 23-7). Üç kırık çizgisinin içinde kalan
hastanın görme keskinliği ve göz hareketleri muayene edilme- bu alandaki kırıklara tripod kırığı ismi verilmektedir. Ama bu
lidir. Beyin BT'nin yanı sıra servikal vertebra görüntülemesi bu kırıklar kafa tabanıyla ilişkili de olabileceğinden sıklıkla quad-
tip yaralanması olan hastalarda Maksillofasiyal BT değerlen­ ripod bir yapıdadırlar. ZMK fraktür kompleksi yüzün media-
dirmesine eklenmelidir. Son olarak bir çene cerrahı tarafından line gelen künt travmalar sonucu ortaya çıkar. Orbital zemin
hasta değerlendirilmelidir. ayrılır ve aşağıya doğru steplenme meydana gelir. Ama bu bir
blow out kırığı olmayıp aynı komplikasyonlarla seyretmez. Le
ZİGOMATİKOMAKSİLLER KOMPLEKS Fort kırıkları gibi yüksek enerjili travmaları içermez ve sıklıkla
gözden kaçabilir.

Klinik Bulgular
Hastalarda ağrı, şişlik ve yanakta ekimoz gibi sık görülen klinik
semptomlar beraber sık atlanabilecek bir bulgu olarak "elma-
cık kemiğinde" düzleşme de görülebilir. El ile fark edilebilen
periorbital basamaklanma genellikle görülür. Trismus ve cilt
altı amfizemi görülebilir. Epistaksis olabilir. İnfraorbital sinir
tutulumu mevcutsa alt göz kapağı, komşu yanak dokusunda,
burun ve üst dudakta paresteziler görülebilir. Ekstraoküler kas
kontüzyonu, tuzak, orbital hematom veya göz küresinde "sark-
ma" gibi patolojiler diplopiye neden olabilir. Yukarı doğru ba-
Zigomatikomaksillar (ZMK) kırıkları
en sık görülen ikinci yüz kışlarda görülen diplopi en yaygıngörülen şeklidir. Acil müda-
kemiği kırıklarıdır. İnfraorbital
kenar, zigomatiko-frontal su- hale gerektiren bir oftalmolojik retrobulber hematom veya glob
tura ve zigomatiko-temporal bileşke olmak üzere 3 farklı kırık rüptürünü akılda tutunuz. Kırık içine ekstraoküler kas sıkış-
TRAVMA ACİLLERİ

A B
.IA Şekil 23-8. Üç boyutlu rekonstrüksiyonlu maksillofasiyal BT A. Sol Parasimfiseal Mandibuler kırık. B. ZMK'nın
inferior ve lateral deplasmanı ile birlikte olan Sağ zigomatikomaksiller kompleks kırığı.

ması veya orbital herniasyonu blow out kırıklarına göre daha


az sıklıkta görülür. Paranazal sinüsleri içeren kırık hatlarında
cilt altı amfizem meydana gelir.

Görüntüleme
Düz filmler gerekli değildir. Tüm tripod kırıkları maksillofa-
siyal BT ile değerlendirilmelidir. Üç boyutlu rekonstrüksiyon-
lu maksillofasiyal BT tetkiki kırıkların gösterilmesi ve cerrahi
onarımın planlamasında elzemdir (Şekil 23-8). Servikal ver-
tebtalarda herhangi bir hassasiyet varsa mutlaka görüntülemesi
yapılmalıdır.

Tedavi
ZMK kırığı varlığında
oftalmoloji konsültasyonu istenmelidir. Genel Bilgiler
Kırık hattının sinüsler içine uzantısı varsa yeterli analjezi sağ­
lanmalı ve antibiyoterapi başlanmalıdır (penisilin, amoksisilin, Sagital kesitte görüntülenirse orbita tabanı anterior ve posteri-
fluorokinolonlar, doksisiklin veya klindamisin). Burun kana- or apeks ile bir koni görünümünü alır. Orbita duvarları nispe-
ması varsa tampon veya koter ile kanama kontrolü sağlanma­ ten daha ince-duvarlı ve zayıf kemiklerden oluşurken, orbital
lıdır. rim daha kalın ve güçlü bir kemikten oluşmaktadır. Eksternal
kuvvetler göz küresine uygulandığında, intraorbital basınç or-
Sonuçlandırma bitanın en ince duvarlı bir vaya daha fazla kemik bölgesinde
artarak "blowout" veya kırık ortaya çıkar. İlginç bir şekilde
Tüm ZMK kırıkları çene cerrahı tarafından değerlendirilmeli­ "blowout" sonrasında basıncın yayılması göz küresini sıklıkla
dir. Ciddi göz yaralanması şüphelerinde oftalmoloji konsültas- çok ciddi oküler travmalardan korur. (Şekil 23-9). En sık kırı­
yonu istenmelidir. Acil cerrahi onarım düşünülmediği takdirde lan kemik orbita zeminini döşeyen maksiller kemiktir. Orbital
izole ZMK kırıkları yakın takip, uygun analjezik ve yumuşak yapılar blowout" kırığı sonucu ciddi bir şekilde alt tarafa doğru
gıdalarla diyet önerilerek ayaktan taburcu edilebilir. yer değiştirir.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

Tedavi
Acil serviste uygun tetanoz profilaksisi ve ağrı kontrolü yapıl­
malıdır aynı zamanda herhangi bir valsalva manevrasından
kaçınılmalıdır. Profilaktik anti-emetikler uygun olabilir. Has-
taya burnunu oynatmaması yönünde talimatlar veriniz. Uzun
dönem tedavide ya nonoperatif olarak yada enoftalmi ve eks-
traoküler kas sıkışması varlığına bağlı olarak cerrahi tercih
edilebilir. Cerrahi tedavi planlanmış ise, genellikle travmadan
7- 10 gün sonra yapılabilir.

Sonuçlandırma

Acil cerrahi müdahale nadiren gereklidir. Önemli bir sıkışma


yada enoftalmisi olan tüm "blowout" kırıkları daha ayrıntılı
bir oküler muayeneyi için çene ve göz cerrahlarıyla konsülte
edilmelidir. Herhangi bir sıkışma yada enoftalmi yoksa hastayı
yakın takip etmek üzere taburcu ediniz.

A Şekil 23-9. Orbital Blowout kırıklarının BT görünü-


mü (Karışık Tip). Orbital içeriğin Maksiller sinüs (sol üst
çerçeve) içine rüptürü ile birlikte olan orta kafatasına
doğru sıralı yatay kesitler sağ orbita blowout kırığını
gösteriyor. Orbital ödem sağ göz küresinin (sol alt kare)
dışarı çıkıntı yapmasına neden oluyor.

Klinik Bulgular
Orbital blow-out kırığı olan tüm hastalarda ağrı ve büyük ço-
ğunluğunda periorbital ekimoz meydana gelecektir. Hastaların
çoğunluğu inferior rektus kasının sıkışması nedeniyle yukarı Genel Bilgiler
bakışta çift görme ile belirtisi ortaya çıkar. Orbital blow-out kı­
rığı olan hastaların önemli bir kısmında da infraorbital sinir Burun kemiği kırıkları tüm fasiyal kırıkların yaklaşık % 40'ını
sıkışmasına sekonder V2 dermatomunda ipsilateral anestezi içerir ve yüzün en sık kırılan kemiğidir. Burun distalde kıkır­
gelişecektir. Orbita içeriğinin kırık zemininden alt tarafa doğ­ dak bir yapıdan, üstte frontal kemik, yanlarda maksiller kemik
ru yer değiştirmesi nedeniyle kayması sonucu en ilgili klinik ile önde nasal kemik tarafından oluşturulur. Nazal kemik kırık­
bulgu olan enoftalmi meydana gelecektir. Oküler travma sık ları yüze ön-arka yönlü direkt travmalarla meydana gelebilece-
ortaya çıkar, biyomikroskop ve göz dibi muayenesi dahil olmak ği gibi, yanlardan gelen travmalar sonucu da ortaya çıkabilir.
üzere detaylı bir muayene ile lens dislokasyonu, korneal hasar, Yeterli bir kozmetik görünüm nazal kemik kırıkları için ana
orbita rüptürü, kontüzyon, göz içi kanama veya retina dekol- uzun vadeli sonuçtur.
manı değerlendirilınelidir. Periorbital amfizem şiddetli ise, göz
içi basıncı ölçülmeli ve olası acil kantoliz gereksinimi için of- Klinik Bulgular
talmoloji konsültasyonu istenmelidir.
Hastanın sıklıkla burunda ağrı yakınması olacak ve bir çok
hastada travma sonrası en azından biraz burun kanaması da
Görüntüleme
görülecektir. Hastaların aynı zamanda burun deformitesi şika­
Maksillofasiyal BT orbital blow-out kırıklarının tanı ve tedavisi yeti olabilir. Yaralanma öncesinde hastanın yüzüne ait bir fo-
için tercih edilen tanı yöntemidir. BT son derece hassas, tanı toğrafına atfen hastada oluşmuş herhangi bir yüz deformitesi

açısından özeldir ve cerrahi müdahale gerekli görüldüğü tak- hekime tanıda yardımcı olacaktır. Naza! kemik kırıkları sıklıkla
dirde de cerrahi açısından değerli bilgiler sağlar. Eskiden kul- diğer yüz kırıkları ile birlikte görülür. Hastada hassasiyet veya

lanılan orbital direkt grafilerin duyarlılığı tanı amacıyla kabul yüzün diğer alanlarında ekimoz varsa diğer yüz kemiği kırıkla­
edilemeyecek kadar oldukça düşüktür. rı açısından dikkatli bir şekilde muayene edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

Görüntüleme lı ardından primer olarak kapatılmalıdır. Burun yapılarını ve


septumu içeren kompleks laserasyonlar yada ciddi deformiteye
Genellikle tipik klinik bulgular oluşturan basit naza! kırıklarda yol açan kompleks laserasyonlar bir konsültan tarafından acil
görüntüleme ihtiyacı olmaz. Yüzdeki diğer kırıklardan şüphe­ serviste tamir edilmelidir. Burun Staphylococcus'tan zengin bir
leniliyorsa maksillofasiyal BT ile kullanılmalıdır. doku olduğundan antibiyoterapi başlanmalıdır (amoksisilin/
klavulanat, sülfa, sefaleksin, veya eritromisin). Burun kemeri
Tedavi üzerine bandaj uygulayarak redükte edilmişkırıklargüvence
altına alınmalıdır.
Birincisi, hastanın soluma yeteneği değerlendirilir ve havayolu
sağlanır. Kalıcı havayolu sağlandıktan sonra dikkatimizi epis- B. Hematomlan Boşaltın
taksis kontrolüne döndürmeliyiz. İdeal olanı deplase kırıkların
hemen düzeltilmesi, ancak erken fiksayon öncesi kırık redük- Septal hematomlar acil servisten taburcu olmadan önce mut-
siyonu (3-5 gün). makul bir alternatif olarak ele alınabilir Acil laka boşatılmalıdır, zira yüksek olasılıkla ortaya çıkabilecek
septal nekrozun neden olduğu eyer deformitesi ortaya çıkabi­
tıp uzmanı burun kırığını redüksiyonu yapabilir, ancak önemli
lir. Hematomu boşaltmak için hematom alt kısmında bulunan
ölçüde yer değiştirmiş kırıkların da çene cerrahı tarafından de-
mukoza! dokuyu 11 nolu bistüri ile kesiniz ve burnu sağınız.
ğerlendirilmesi gerekir. Septal nekroz ve şekil bozukluğu gelişi­
Boşaltma işlemi tamamlandıktan sonra burnu bandajı insizyon
mini önlemek için var olan septal hematomlar boşaltılmalıdır. hattının üstünde kalacak şekilde sarınız. Uygun antibiyotikler
Hastaya taburculuk öncesinde oral analjezik ve naza! dekonjes- ile tedaviye başlayınız.
tanlar verilmelidir.
Sonuçlandırma
A. Kmk Redüksiyonu
Eşlik eden başka bir problem yoksa tüm burun kırıkları analje-
Öncelikle analjezi sağlanmalıdır. Topikal kokain ile kombi- ziklerle taburcu edilebilir.l hafta içinde bir KBB uzmanı tara-
ne narkotikler yeterli olacaktır. 15 dakika boyunca hastanın fından görülmesi ve değerlendirilmesi elzemdir.
burnuna kokain emdirilmiş silindirik pamuk veya gazlı bez
yerleştirilmelidir. Lateral deplase kırıklar hafifçe burun ke-
narlarına basılarak yerine oturtulur. Gömülü kırıklarda naza!
septuma (Şekil 23-10) Kelly klempleri veya Asch septal forseps
ile anterior ve lateral manipülasyon ile redüksiyon gerekir. Kı­
rık oturtulmasında başarısız olunursa hemen plastik cerrahi

~t/~z&i~ı)r~;df~J~(f~t~tr
konsültasyonu istenmelidir. Laserasyon alanları iyice yıkanma-
> .,

ve.,s.~ .... ··. .. .•··•• .•·.· ....•. y~ralaıirp~iılrınv~i!ş~ ~u


rıt, · ~e,~dı~§l,mt? ~~!la, ~,~, Ç9ffttklılt~ıl· f:\ıl~fr

Genel Bilgiler
Frontal sinüs kırığı gelişebilmesi için muazzam bir enerji ge-
reklidir. Frontal sinüs kırıkları en sık motorlu araç kazaların­
da meydana gelir. Bu nedenle, frontal sinüs kırıkları genellikle
başka bir yerdeki kraniyofasiyal veya travmatik yaralanma ile
ilişkilidir. Bir frontal sinüs kırığı ile karşılaşıldığı zaman olası
ikinci bir yaralanma her zaman akılda tutulmalıdır. Frontal si-
nüsün yüzün yumuşak dokularının altında bir ön duvarı (Ön
tabla olarak adlandırılır)ve beynin hemen önünde bir arka
duvarı (arka tabla olarak adlandırılır) .bulunur. Frontal sinüs
kırıkları tek başına ön duvar veya kombine ön ve arka duvar
kırıkları şeklinde olabilir.

A Şekil 23-1 O. Forseps ile anterior redüksiyon yönte- Klinik Bulgular


mi ile nasal fraktür redüksiyonu (Wang MK, Macomber
WB. Maxillofacial injuries. in Eichert C (editor). Emer- Ezilme, şişlik ve ekimoz sinüs alanında krepitasyon ve yüz ön
gency Room Care, 4th ed. Little Brown, 1981, izni ile duvarda laserasyonlar görülebilir. Arka duvarda bir kırık varsa
yayınlanmıştır) ve dural yırtık oluşmuş ise rinore görülebilir. Bir frontal sinüs
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

kırığına bağlı supraorbital sinir hasarı meydana gelmişse alın­ sensorinöral veya mikst tip işitme kaybı, vertigo, baş dönme-
da anestezi oluşabilir. Diğer yüz kırıkları, kafatası çökme kırık­ si, otoraji, BOS akıntısı, TM perforasyonu, hemotimpanum ve
ları ve orbita kırıkları eşlik edebilir. kanal laserasyonlar içerir. Kırık tipinin düzensizliği nedeniyle
klinik özellikleri, tedavi ve taburculuk kırık tipinden daha çok
Görüntüleme fonksiyonunun değerlendirilmesi bağlıdır. Her tip intrakrani-
al kanama, beyin hasarı ve sonraki menenjit ile ilişkili olabilir.
Hastalardan yüz, baş, servikal omurga görüntüleme, aksiyel ve
Bu nedenle, nöroşirürji konsültasyonu yanı sıra maksillofasiyal
korona! BT istenmelidir. Eskiden direkt radyografilerden fay-
cerrahi konsültasyon bir zorunluluk olduğunun unutulmaması
dalanılmaktaydı. Ancak ileri cerrahi planlaması ve yüksek sen-
sitivite sebebiyle BT daha sık tercih edilir hale gelmiştir. gerekir.

Tedavi Klinik Bulgular

Venöz basıncı ve kafa içi basıncı azaltmak için hastanın başını A. Longitudinal Kırıklar
yüksekte tutunuz. Antibiyotikler artık tartışmalıdır ve konsül-
Longitudinal kırıklar temporal kemiğintüm kırıkların% 80
tasyon ile başlanması gerekir. Arka kenar kırıklarını acil servis-
te bir beyin ve çene cerrahı ile değerlendiriniz. Göz küresinde oluşturmaktadır. Kırık hattı kemiğin uzun eksenine parallel
önemli bir tutulum varsa bir göz doktoruyla beraber değer­ olduğu için bu ismi verilmiştir. Mastoid ekimoz ("Battle Bul-

lendiriniz. Cerrahi düzeltme, rinore, açık kırıklar, yüz yapısını gusu" işareti), periorbital ekimoz ("rakun göz"), hemotimpa-
önemli ölçüde değiştirmiş kırıklarda ve arka duvar kırıklarında num, deri ve TM laserasyonu ile kulak kanalı içine kanama sık
gerekir. Herhangi bir travma değerlendirmesinde olduğu gibi görülür. TM sıklıkla yırtılmış ve dış kulak yolunda bir adım
servikal vertebra yaralanmasından hastayı korumak gerekir içeride görülebilir. BOS akıntısı yaygındır. Kemikçikler iletim
Açık kırık varsa laserasyonları kontaminasyonu önlemek için tipi işitme kaybı yaratacak şekilde disloke olabilir. Kohlea tu-
gazlı bez ile kapatmalıyız. tulmadığı için işitme kaybı yoktur. Yüz sinir paralizisi mevcut
olabilir ama genellikle gecikir. Bu durum hemen ortaya çıkan
Sonuçlandırma paralizilerden daha iyi prognoza işaret eder. Sinir kanalında ve
sinir gövdesinde cerrahi onarım yapılmalıdır.
İzole yer değiştirmemiş frontal sinüs kırığı olan hastalar bir uz-
man tarafından değerlendirildikten ve uygun bir gözlem süresi
B. Transvers Kırıklar
sonrası taburcu edilebilir. Deplase kırıklar genellikle cerrahi
fiksasyon ve yakın gözlem amacıyla hastaneye yatırılabilir.
Daha az yaygın görülsede, transvers kırıklar temporal kemik
içeriğini daha ciddi yaralanmalara neden olur. Kırık, genellikle
iç kulak ve kohleanın semisirküler kanallarına, temporal kemi-
ğin uzun eksenine ve fasiyal sinir kanalına dik başlar. Genellikle
tam bir işitme kaybı, şiddetli vertigo ve nistagmus yoğun veya
acil fasiyal sinir felci ile beraber görülür. Hastaların% 50 fasiyal
sinir hasarı olacaktır. Mastoid ekimoz ("Battle işareti"), perior-
bital ekimoz ("rakun göz"), ve hemotimpanum sık görülür.

Görüntüleme
Maksillofasiyal ve beyin BT temporal kemik kırıklarının her
üç tipi yanı sıra herhangi bir intrakraniyal patoloji tespit etmek
seçilecek görüntüleme çalışmadır. Bir kez daha, her zaman ser-
vikal omurga görüntülemesi düşününüz.
Genel Bilgiler
Birçok baziler kafatası kırıkları temporal kemik kırıklarını içe- Tedavi ve Sonuçlandırma
rir. Temporal kemik kohlea, vestibül, fasiyal sinir kanalı, jugu-
Temporal kemik kırığıolan hastalar sıklıkla birden çok diğer
ler ven ve internal karotis arter yapılara ev sahipliği yaptığı için
yaralanmaları vardır. Bu tanı ve tedavi gecikmesi neden ola-
ciddi kırık sekelleri vardır. Yüksek enerji mekanizmaları genel-
likle gereklidir ve genellikle yaralanma beklenen klinik belirti bilir. İlişkili yaralanma dışlanana kadar servikal omurga ön-
ve bulguları sınırlayan ciddi beyin hasarı ile ilişkilidir. Klinik lemleri alınmalıdır. Bir temporal kemik kırığı teşhis edildikten
görünüm, eğer varsa, kısmi veya tam yüz sinir felci, iletim tipi sonra dış kulak yolunda kan ve BOS varlığı kontrol edilmeli
TRAVMA ACİLLERİ

ve fasiyal sinir değerlendirilmesi yapılmalıdır. Dış kulak lava- DIŞ KULAK TRAVMASI
jıveya iç kulağa beyin ve meninks enfeksiyon riski nedeniyle
tampon yerleştirmeyiniz. Hemen maksillofasiyal veya KBB AURİKULA~ l;:l~MATQM ··
cerrahi konsültasyon gereklidir. Beyin cerrahisi uzmanı ile
konsülte edilerek herhangi intrakraniyal yaralanma varlığı de- Klinik Bulgular
ğerlendirilmelidir. Temporal kemik kırığı bulunan bütün has-
taların hastaneye yatırılması gerekir. Kulağa Künt travma genellikle perikondriuma ve kulak kıkır­
dak arasında kanama ile sonuçlanır. Bu yaralanmalar güreşçi­
DENTAL TRAVMA ler ve boksörlerde yaygındır. Eğer tedavi edilmezse, karnabahar
kulak deformitesi hematom bölgesinde proliferatif yara izi so-
DİŞ AVÜLSlYONU nuçlanacaktır.

Diş avulsiyonu soket dışına dişin tamamen yer değiştirmesidir. Tedavi


Bu herhangi bir oral travması sonucu ortaya çıkabilir ve acil
tedavi gerektirir. Reimplantasyon başarı oranları her dakikada Lokal anestezi veya bir kulak bloğu gerçekleştirin. Tedavi iğne
% 1 oranında azalmaktadır. Amaç hızlı ve güvenli bir şekilde aspirasyonu veya herhangi bir subperikondral kanın insizyon ve
kendi doğru anatomik konuma diş geri yerleştirmektir. drenajından ibarettir. Doğal deri kıvrımları boyunca 1 cm kesi
Salin ile hafifçe dişi durulayın. Lokal anestezi veya böl- yapılır ve sonra delikten hafif bir manuel müdahale ile hematom
gesel ağız içi sinir bloğu yapın. Sokete diş yerleştirin ve hemen boşaltılır. Antibiyotikli merhem ile yara örtülür. Sütür, kulağın
bir diş hekimi veya ağız cerrahı ile konsülte edin. Bu mümkün her iki tarafındaki dental pledget kısmını güçlendirir veya vazelin
olmadığı takdirde, Viaspan, Hank çözeltisi, soğuk süt, tükürük gazlı bez ya da tuzlu suya batırılmış pamuk toplar ile kulak anato-
(hasta ağzında) ya da serum fizyolojik vasıtasıyla dişi yerleşti­ misine uygun bir şekilde yerleştirilir. Posterior destek için kulak
rin. Mandibula kırığı ile birlikte diş avulsiyonu varlığı açık bir arkasında bir yere gazlı bez konur. Hantal kabartılı gazlı bez ile
kırık gibi tedavi gerektirir. Diş parçaları aspirasyonu ekarte et- dolu ön kulak kısmı da örtülür. Yeni hematom oluşumu önlemek
mek için bir göğüs röntgeni düşününüz. için kulağın üst kısmından başı da içerecek şekilde sarılır.

DİŞİNSUBLUKSASYONU Sonuçlandırma

Diş subluksasyonu travma sonucu dişin gevşemesidir. Uygun Hastaneye yatış gerekli değildir. Cilt florası için antibiyotikler
pozisyonda diş nazik manipülasyon ile tedavi edilmelidir. reçete edilmelidir. Bir çene cerrahı 24 saat sonra tekrar oluşum
Mümkünse atelleme için acil servise başvurusu sırasında bir için hastayı tekrar değerlendirmelidir.
diş hekimi veya ağız cerrahı ile konsülte edin. Çocukların süt
dişleri subluksasyonundan ziyade kırılma eğilimindedir. AURİKYLA i.ASERAS'fON!.Al;U.·. .

Tedavi
Bir göğüs X-ray ile herhangi bir parçasının aspirasyonu dışlan­ Kulak kepçesi laserasyonlarında deformite gelişimini önlemek
malıdır. Diş kırıkları iyi sınıflandırılır ve Ellis sınıflandırması için titiz bir onarım gerektirir. Lokal infıltrasyon anatomik yapı­
kullanılarak tedavi edilir. Ellis Tip I kırıkları sadece dişin mine ları bozabilir bu yüzden bölgesel sinir blokları tercih edilmekte-
tabakasını içerir. Onlar sadece kaba kenarların düzeltilmesini dir. Kulak anestezi için şu anda tıp literatürü epinefrin kullanımı­
ve diş izlemi gerektirir. Ellis II kırıklar mine ve sarı dentin ta- nı desteklemektedir. Perikondrium 6.0 sentetik emilebilir sütür
bakalarını içerir. Bu dişler havaya ve dokunmaya oldukça du- ile kapatılabilir. Dikişler, kıkırdak dokunun tamamını içerme-
yarlıdır. Maruz kalan alanı Kalsiyum Hidroksit karışımı, cam melidir ancak sadece perikondrium tabakasında geçmesi gerek-
iyonomer veya yapışkan bariyer bir şerit (örn., Stomahesive) mektedir. Üzerindeki deri 6.0 naylon veya deri bant ile kapatıl­
ile kaplamak gerekir. Dermabond dışında herhangi bir mal- malıdır. Antibiyotikli ve hafıfbasınç altında gazlı bez ile kapatılır.
zeme yoksa kullanılabilir. 24 saat sonar bir dişçi tarafından Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda, ısırık yaralanmaların­
takip edilmesi öğütlenir. Ellis III kırık mine, dentin, ve pulpa da veya kirli yaralarda antibiyotik proflaksisi yapılmalıdır.
tabakalarını içerir ve acil diş konsültasyon gerektirir. Kalsiyum
Hidroksit macun veya cam iyonomer ile maruz kalan alanı Sonuçlandırma
kaplanmalıdır. Hastalar Klindamisin gibi oral flora kapsayacak
antibiyotikler ile muamele etmek gerekir. Lokal anestezi veya Basit yaralanmalar acil serviste kapatılır ve 1-2 gün içinde bir
sinir blokları düşünülmelidir. Topikal anestetiklerden kaçını­ yüz cerrahına sevk edilebilir. Yaygın kıkırdak hasarı veya doku
nız. Panoramik mandibula grafısi alveolar kırığı ekarte etmek kaybı olan kompleks laserasyonlar ya acil serviste veya ameli-
için gerekli olabilir. yathanede bir plastik cerrah tarafından kapatılmalıdır.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!

KA~A TRAVMASI SONRASI GELİŞEN ORTA ren bir bulgudur. Bu tip yaralanmalarda kemik yoluyla iletim
VE iÇ KULAK BOZUKLUKLAR! hava yoluyla olan iletimden daha fazla olacaktır. Odiyometrik
testlerle hastada işitme kaybının mevcut olup olmadığını tespit
edebiliriz.

Klinik Bulgular Tedavi ve Sonuçlandırma

Minimal kafa travması sonrası otore ve rinoreye sık rastlanır. Hastaneye yatış genellikle gerekli değildir. Bir KBB uzmanının
BOS'un burun yapılarından kaçağı subaraknoid boşluk ile na- hastayı birkaç gün içinde görmesi şartıyla hasta ayaktan tabur-
zal veya paranazal boşluk arasında oluşan bir bağlantı sonucu cu edilebilir. Travmatik iletim tipi işitme kaybı ile gelen hasta-
oluşur. Post-travmatikkaçakların yüzde sekseni travma sonrası ların büyük çoğunluğu konservatif olarak tedavi edilebilir.
ilk 48 saatte meydana gelir. Hastalar tuzlu veya tatlı bir tat al-
dıklarını belirtirler. Valsalva manevrası ile gelen sıvı miktarı ar-
tar. Burundan gelen sıvı kağıt mendilde yada yatak örtülerinde
bir halo işareti oluşturabilir. Menenjit riski yüksektir. Aksiyel
ve koronal BT taramalarında yaralanma ve buna eşlik eden int- Klinik Bulgular
rakranial kanama veya beyin hasarı tespit edilebilir.
Travma hem geçici (iç kulak sarsıntısı) hem de kalıcı tip işitme
Tedavi ve Sonuçlandırma kaybına neden olabilir. Silah, havai fişek, patlamalar, barotrav-
malar, travmatik TM rüptürü ve temporal kemik kırığı gibi
Burun sıvısında Beta-2 Transferrin tarama testi BOS için son akustik travmalar sensörinöral iştime kaybına neden olabilir.
derece hassas ve özgüldür. BOS kaçağı olan tüm hastalar bir Kohleayı transvers bir biçimde kat eden temporal kemik kırık­
beyin cerrahı ile konsülte edilerek hastaneye yatırılmalıdır. ları total kalıcı işitme kaybına ve ilk birkaç gün oldukça şiddetli
Profılaktik antibiyotik kullanımı halen tartışmalıdır. seyreden vertigo ataklarına neden olabilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma
Serbest dozda Diazepam ile vertigoyu kontrol edin. Tüm hasta-
Klinik Bulgular lar KBB tarafından görülerek hastaneye yatırılmalıdır.
Kafa tabanı kırıklarında, doğrudan yüz yaralanmalarında, orta
kulağın penetran travmalarında, barotravma (rakım, felç ya da
tüplü dalış) veya yakınına yıldırım düşmüş olan kişilerin yara-
lanmalarında travmatik fasiyal paralizi meydana gelebilir. Para- Klinik Bulgular
lizi yaralanmanın konumuna bağlı olarak kısmi veya total olabi-
lir. Motor ve duyu kaybı çok değişik şekillerde gelişebilir. Motor Post-travmatik vertigo baş veya boyun travması sonrası geli-
kayıp açısından yüzü inceleyiniz, gözyaşı miktarı veya yüzün şen sersemlik hissidir. Kafa travması sonrası benign pozisyonel
belli bir alanındaki duyu azalmıştır. BT ve MRG tanıda yardım­
vertigo (BPV) sık görülür. Hastalarda aynı zamanda travmaya
cı görüntüleme yöntemleridir. Hastada fasiyal paralizi yönünde
sekonder Meniere hastalığı, labirent "konküzyonu" ya da bo-
bir bulgu varsa hastayı bir çene cerrahına yönlendiriniz.
yun yaralanması veya temporal kemik kırığına sekonder servi-
kal vertigo gelişebilir. Bazen vertigo o kadar güçlü ve süreklidir
Tedavi ve Sonuçlandırma
ki hastada yürüme güçlüğüne neden olabilir. Hastalarda nis-
Fasiyal sinir paralizisi olan hastalar hastaneye yatırılmalı ve bir tagmus da mevcut olabilir.
cerrah tarafından hemen değerlendirilmelidir.
Tedavi ve Sonuçlandırma

Tedavi tanıya dayandırılmalıdır. Tedavi; değişik ilaç kombinasyon-


ları, yaşam tarzı değişiklikleri ve fizik tedaviden oluşur. Bazen cer-
Klinik Bulgular rahi de gerekebilir. Şiddetli baş dönmesi olan hastalara diazepam
oral 2-5 mg günde 2-4 kez veya meklizin 25 mg günde 3-4 defa
Kulak travmaya ikincil en sık yaralanan duyu organıdır. TM şeklinde başlanabilir. Hastaneye yatış gerekli değildir. Rutin takip
perforasyonu, hemotimpanum ve kemikçik zincirinde meyda-
ve olası ek testler için hasta bir KBB uzmanına yönlendirilebilir.
na gelen kesintiler travmatik iletim tipi işitme kaybına neden
olabilir. Kemikçik zincirinde dezartikülasyon meydana gelen
hastalarda akut işitme kaybı gelişir. Dış kulak yolunda saat 12
hizasında meydana gelen basamaklanma temporal kemik kırı­
ğının kanıtıdır ve orta kulak kemikçiklerinde çıkığı düşündü- Ayrıca konu 30'a bakınız.
TRAVMA ACİLLERİ

Kesilerin Kapatılması orbital sinir blokajı ve alın laserasyonları için bir supraorbital /
supratrohlear sinir blokajı tercih edilebilir. Yara uyuşturulduk­
Hastaların çoğu, özellikle açık yaralanmalar sonrası yüzde geli- tan sonra, yara alanının irrigasyonu, fazla dokunun debridma-
şebilecek yara izlerinden endişe etmektedir. Yüz laserasyonları nı ve yara yeri eksplorasyonu yapılmalıdır. Sütür seçimini be-
sonrası yüzde en az skar izine neden olacak yöntem birincil lirleyen faktörler arasında yaralanmanın boyutu, yaralanmaya
onarım yöntemidir. Yüz laserasyonlarının onarımında uygun dahil olan katman sayısı ve bu gibi yaraların tamir deneyimi
materyalin kullanılmasına ve yüzün anatomik bölgelerine uy- önemlidir. 6.0 sentetik emilemeyen monofılament dikişler
gun şekilde yara dudaklarının bir araya getirilmesine dikkat yüksek direnç ve minimal inflamatuvar yanıt oluşturmaları
edilmelidir. Geniş doku hasarı varsa veya dokunun kapatıl­ nedeniyle cilt kapatılması için iyi birer seçenektirler (naylon,
masında daha ileri uzman görüşü ihtiyacı varsa uygun cerra- polipropilen, polybutester). Sentetik emilebilir sütürler derialtı
hi branşlardan (kulak burun boğaz, göz, plastik cerrahi, diş ve yapıların onarımında veya mukoza! laserasyonların kapatılma­
çene cerrahı) konsültasyon istenmelidir. sında kullanılabilirler. Bu tip dikişler iyi çekme kuvveti ve diğer
Dudak yaralanmaları özellikle sıktır ve hassas onarım doğal ürünlere kıyasla daha az inflamatuvar yanıt oluştururlar.
gerektirir. Nemli bir gazlı bez yardımı ile tüm yara ve pıhtılı Bu tür yaralanmaların kapatılmasındaki önemli nokta
kanı temizleyiniz. Islakken vermillon hattı daha kolay görülür. sütürlerin yerleştirilme şeklidir. Yüzdeki dikişlerde daha iyi
Yaranın düzgün iyileşebilmesi için ilk dikişi vermillion hattı­ kozmetik sonuçlar elde edebilmek için dikişleri; birbirinden en
na atınız. Vermillon hattına ek olarak ıslak ve kuru mukoza! az 3 mm aralıklarla ve deri kenarından en az 1-2 mm uzaklıkta
yüzeyleri hizalamak da önemlidir. Bu onarım bittikten sonra olacak şekilde atmak gerekir. Deri içine giriş açısı 90° 'de olma-
yaranın kalanını da dikiniz. lıdır.
Düzensiz laserasyonlar, belirgin ödemli alanlar, enfek-
Doku Avülsiyonlarmm Yenilenmesi siyon için yüksek riskli alanlardaki kesiler aralıklı bir şekilde
kapatılabilir. Lineer laserasyonlar ardışık olarak dikilebilir. Çok
Deri kenarlarının debridmanı dikkatle yapılmalıdır. Çünkü küçük bir gerilim altında küçük lineer laserasyonlar sütüre al-
iskemik görünen yüzeylerdeki kanlanma artışı nedeniyle o ternatif olarak siyanoakrilatlı doku yapıştırıcısı ile kapatılabi­
dokular revaskülarize olacaklardır. Kulak, burun veya yüzdeki lirler. Mukoza ve göze cilt yapıştırıcısı uygulamaktan kaçının.
küçük kopmuş parçalar temizlenir ve kanlanması için onlara Kıllı derinin mevcut olduğu alanlarda cilt yapıştırıcısı kullan-
bir şans verilir. Bu tür kulak veya kafa derisinin subtotal avul- mayınız.

siyonu gibi daha büyük parçalar mikrovasküler cerrahi tek- Yaralar sütür koyulduktan sonraki ilk 48 saatte kuru ve
nikleri kullanılarak bir cerrah tarafından onarılmalıdır. Doku temiz tutulmalıdır. Temiz sabunlu su ve yumuşak uçlu kulak
alanındaki tüm yabancı doku partikülleri dokudan uzaklaştı­ çubukları yaraları temizlemek için kullanılabilir. Yara onarımı
rılmalıdır. tamamlandıktan sonra yara alanına peroksit ve betadin uygu-
lanmamalıdır. Hastalara topikal antibiyotikleri sık kullanma-
Gecikmiş Kesi Onarımı nın yara kenarlarını incelteceği bilgisi verilmeli ve kötü yara
iyileşmesine yol açacağı söylenmelidir. Yüze yerleştirilen sütür-
Genel olarak, göz kapakları, lateral orbita, burun sırtı ve man- ler en geç 5 gün içinde alınmalıdır. Sütürler ya 11 nolu neşterle
dibula laserasyonları direkt grafıler alınmadan kapatılmamalı­ ya da oftalmolojik sütür makasıyla alınmalıdır. Sütür alındık­
dır. Laserasyonlar bu açıklıktan kırık fragmanlarının redüksi- tan sonra, sütür yüzeyi benzoin yapışkan ve cilt bandı (Steril-
yonu ve fıksasyonu için açık kalmalıdır. strip) ile yaklaştırılmalıdır. Bu uygulamalar yara yüzey gergin-
Bu bölgeler iyi kanlandığından 24 saat gibi uzun süreler liğini ortadan kaldırarak skar genişleme ve hipertrofı riskini en
açık kalabilir ve bu yaralanma alanları iyice temizlenmelidir. aza indirecektir. Hastaya ilk 6 ay güneş ışığından uzak durması
Bir yaranın uzun süre açık kalması gerekecekse bu bölge serum gerektiği ve iyi bir yara iyileşmesinin 12 ay süreceği anlatılmalı.
fizyolojik emdirilmiş gazlı bezlerle nemli bir biçimde hazırlan­ Yaranın revizyonu da ancak bu tarihten sonra düşünülebilir.
ması gerekir. Antibiyotikler (sefaleksin, dikloksasilin, eritromi-
sin) bu gibi durumlarda başlanmalıdır.

Onarım Teknikleri
Bir kez daha kapsamlı yaralanmaları dışladıktan sonra (örn.,
fasiyal sinir kesileri veya parotis kanal kesileri) lokal anestetik
ile yara kenarlarını uyuşturmalı ya da bölgesel anestezi ile blo-
kaj sağlanmalıdır. Yara kenarlarını deforme etmeyeceğinden
bölgesel anestezi tercih edilmelidir. Dudak altındaki alt dudak
ve deri duyusunun blokajı için mental sinir blokajı, üst dudak,
lateral burun derisi, alt göz kapağı ve yanak mediali için infra-
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
TRAVMA ACİLLERİ

Göğüs Travması

Jonathan Jones, MD
Seth Stearley, MD 1

Çeviri:
Dr. Metin Topal

Yaşamı Tehdit Eden Problemlerin Acil Yönetimi Diafragmatik Herni


ABC nın Saptanması Özefagfyal Yırtılma
Ağrı Kontrolü Aortik Yırtılma
Birincil Bakıda Tespit Edilen Acil Yaşamı Tehdit Eden Tora· Trakebronşiyal Yaralanma
sik Yaralanmalar Diğer Yaralanmalar
Tansiyon Pnömotoraks Kot Kırıkları
Açık Pnömotoraks {Emici Göğüs Yaralanması) Sternal Kırık
Masif Hemotoraks Sistemik Hava Embolisi
Kalp Tamponadı Travmatik Asfiksi
Yelken Göğüs Kommosyo Kordis
İkincil Bakıda Tespit Edilen Potansiyel Olarak Yaşamı Teh· Penetran Travma
dit Eden Yaralanmalar
Pulmoner Kontüzyon
Miyokardiyal Kontüzyon

Tüm travma hastalarının yarıya yakını bir derece torasik yara- anormallikler şu mekanizmalardan bir veya birkaçı sebebiyle
lanmayı içerir. Tüm travma ölümlerinin yüzde yirmi ile yirmi olabilir: (1) Göğüs duvar veya kas yapısında örneğin ağrıya
beşi doğrudan göğüs travmasına atfedilebilinir. Torasik travma ikincil veya göğüs duvar hareketinin koordine olmaması nede-
diğer %25 travma ölümlerinde yardımcı faktördür. niyle hasarlar, (2) Atelektazi, kontüzyon veya solunum yolunda
bozulmaya ikincil gaz değişiminde hasar; ve (3) İlaçlara veya
kafa travmasına ikincil SSS (santral sinir sistemi) hasarları.
Hipoksi göğüs yaralanmasının en önemli niteliğidir. Emniyet
altına almak için normal ventilasyon ve perfüzyon yapan ak-
ciğer parçalarına yeterli oksijen vererek erken müdahale giri-
ABCyi SAGlAYIN şimlerinde bulunabilinir. Dolaşımda anormalikler kan kaybı,
artmış intraplevral basmç, perikardial boşlukta kan, vasküler
ABC önceden konu 9 ve 10 da taslağı çizildiği gibi yapılmalıdır.
bozukluk veya miyokardiyal disfonksiyon sebepleriyle olabilir.
Künt veya penetran göğüs travmalı hastada ABC nin değerlen­
Madem ki şok en sık kan kaybı nedeniyle olacağmdan, ilk adım
dirilmesinde özel bir önem vardır. Hava yolu farinksten tra-
uygun sıvı resusitasyonunu sağlamak olmalıdır.
keaya kadar herhangi bir seviyede tıkanmış olabilir. Solumada

AGRI KONTROLÜ
Ağrı göğüs duvar genişlemesini bozabilir ve oksijenasyonu en-
'Bu konu 6. baskıda Seth Stearley, MD, ve L. Richard Boggs, MD tarafından gelleyebilir. Ağrı küçük sık doz narkotik tedavileriyle örneğin
yazılan konu 22'nin revizyonudur. 2-8 mg morfin veya 50-100 µg fentanil her 30 dakikada gerek-
GÖGÜS TRAVMASI

tikçe, hafifletilmelidir. Ağrı seviyesi uygun analjeziyi sağlamak


için devamlı yeniden değerlendirilmelidir.

Göğüs travmalı hastada çeşitli hastalıklar dikkate alınmalıdır.


Ciddi hipoksi ve/veya şoka sebep olabilirler. Tanılar klinik
olarak konulur ve herhangi bir tanısal testi beklemeksizin ya-
pılmalıdır. Bu durumların herhangi biriyle başvuran herhangi
bir hasta taslaktaki gibi tedavi edilmelidir ve ileri bakım için
hastaneye kabul edilmelidir.

Tansiyon pnömotoraks ya akciğer veya göğüs duvarından tek


yönlü valf şeklinde hava kaçağı olduğu zaman meydana gelir. J;. Şekil 24-1. Tansiyon pnömotoraksı gösteren dü-
Hava plevral boşluktan girer fakat kaçamaz, artmış intraplevral şüncesiz bir CXR. Tek başına klinik bulgular bu durumu
basınç, akciğerin kollapsı ve mediastinal içeriğin karşı tarafa tanımada yeterli olmalıdır ve bir X-ray elde etmekle ilgili
yer değiştirmesine yol açar. yaşamı tehdit eden gecikmeden sakınmak gerekir.

Tansiyon pnömotoraks akciğer yaralanmasıyla birlikte


künt göğüs travmasından meydana gelebilir fakat ayrıca pozitif Tedavi
basınç ventilasyonuna ikincil de olabilir.Bazen küçük bir pe-
Tansiyon pnömotoraks ıçın tedavi acil tüp torakostomidir
netran yaralanma inspirasyonda plevral boşluğa hava girmesi-
(Konu 6). Eğer göğüs tüpü acil hazır değilse, geniş delikli
ne izin veren fakat ekspirasyonda çıkamayan valfbenzeri etkiye
(16-gauge veya daha az) iğne ile midklavikular hat ikinci inter-
neden olabilir. Akciğerin kolapsı sağdan sola pulmoner şanta kostal aralığa iğne torakostomi, bir tüp yerleştirilene kadar tan-
yol açar ve hipoksiyle sonuçlanır. Ek olarak, artmış intratorasik siyon pnömotoraksı basit pnömororaksa dönüştürecektir. Bu
basınç ve vena kavadaki basınç kalbe venöz dönüşü azaltabilir örnekte iğne, nihai göğüs tüpü yerleştirilene kadar bırakılmalı-
ve kardiyak outputun azalmasına ve şoka yol açabilir.

Tanı

Pnömotoraks solunumsal distres, taşipne ve hipoksiyle karak-


terizedir. Etkilenen tarafta perküsyonda hiperrezonans ve azal-
mış veya solunum seslerinin yokluğu olacaktır. Tansiyon pnö-
motoraksla birlikte trakea etkilenen taraftan uzağa sapacaktır.
Boyun venleri şişkinleşebilir fakat bu, hasta hipovolemik ise ol-
mayabilir. Tansiyon pnömotoraksın tanısı klinik olarak yapılır.
Tansiyon pnömotorakslı hastanın acil tedaviye ihtiyacı vardır
ve X-ray için beklememek gerekir. Şekil 24- 1 doktora fizik bakı
bulgularının X-ray yerine iğne dekompresyon yapmasını gös-
teren hastanın göğüs X-ray (CXR) ini göstermektedir (yazar-
ların hatası değildir). Pnömotoraksı şüpheli stabil hastalar için
tanı CXR ile onaylanmalıdır (Şekil 24-2). Ayrıca ultrasonografi
Şekil 24-2. CXR derin sulkus belirtisi olarak da bili-
pnömotoraksı tez belirlemek için hızla X-ray e alternatif ol-
nen sağ kostofrenik açının genişleme ve derinleşmesiyle
maktadır. Pnömotoraksı tespit etmede supin X-ray için %28-75 birlikte geniş sağ pnömotoraksı göstermektedir. Zaman
e karşılık ultrasonografınin %86-98 bildirilmiş duyarlılığı onu zaman bu belirti süpin hastada pnömotoraksın tek rad-
potansiyel olarak cazip alternatif yapmaktadır. yografik ipucudur.
TRAVMA ACİLLERİ

dır.Eldivenli parmak veya bir klemp ile yaranın açılıp ilerletil-


mesi penetran yaralanmayla bağlantılı tansiyon pnömotoraksı
hafifletebilir. Travmaya ikincil basit pnömotorakslı hastalar
için, geleneksel öğreti tüp torakostomi vasıtasıyla drene etmek
ve hastayı gözleme almak olmuştur. Buna rağmen, BT tarama-
da saptanan küçük pnömotoraksların komlikasyonlar için dü-
şük risk gösterdiği ve drenaj gerektirmediği gösterilmiştir. Ek
olarak, sıralı gözlem veya basit aspirasyonun daha geç ortaya
çıkan hastalarda veya küçük basit pnömotorakslı hastalarda
güvenli olduğu gösterilmiştir.

''s~i~;d~e,ij:7c11;~'; ·
. ion:b~se'd sfudy 6ri;
. ts. 1hıutiia 2(}0}}51

~ijafı~~eırıent ·of pıte~otfıor~ 11~~~ .


·H:IÖ8, . i1ıi-11.2•[PMID:J~8526fa] (Re:vrewJ; .../. &. Şekil 24-3. Sol hemotoraksla birlikte künt travma
. W1lk~;;;~R ~/ Stone M: •Sensiti~itt o( bedsıcle .ultt~söllnt:1 ~il hastası
supin~1~11ttTOJ?OStedor. <ilie~t ı;-adfı:ıgrapl}s . for·. tlj~, İd\!ptifü,a:';,\
tıo~. ~f p11eµll}o!~°'~·atter,biul'lt.tra~a. Aç;rd:'~meriM~·
i',--·. 2~1öilj(1,);Ü))J;}?lııÜD:2QQ{"8434.:lf
' >- ,---\- ,- .-· :-"-" -, - - : '•>
. .. . . ..
-f yaralanmaya ikincildir. Büyük damar yaralanması ile birlikte
olan hemotoraksta, %50'si hemen ölür, %25 i 5-10 dakika yaşar
ve %25 i 30 dakika veya daha fazla yaşar. Solunumsal yetmez-
AÇIK PNÖMOTORAKS (EMİCİ GÖGÜS lik, ne kadar kan kaybedildiğine bağlıdır. Masif yaralanmada
YARAlANMASl) etkilenen akciğerde, sağdan sola şant meydana getiren çökme
meydana gelir. Kan kaybı aynı zamanda dolaşımın tehlikeye
Toraksın geniş penetran yaralanmaları hemen pnömotoraks ile girmesine yol açar.
sonuçlanır. İntratorasik ve atmosferik basınç arasında denge
vardır ve böyle olunca negatif intratorasik basınç oluşturula­ Tanı
maz. Hava akciğer içinden çok göğüs duvarı yoluyla gittikçe,
şiddetli hipoksi ile sonuçlanan etkin ventilasyon bozulur. Tanı Solunum sıkıntısı, taşipne ve değişken derecede hipoksi oluşa­
çok açıktır ve tedavi acilen yapılmalıdır. caktır. Etkilenen tarafta perküsyonda matite ve solunum sesle-
rinde azalma olacaktır. Kan kaybının derecesine bağlı olarak,
Tedavi hipotansiyon ve düzleşmiş boyun venleri görülebilir. Nabız
basıncı dar olacaktır. Küçük hemotoraksları süpin hastalarda
Açık pnömotoraksın yönetimi hastaların ABC sinin değerlen­ fark etmek zor olabilir. Tanı CXR ile doğrulanır (şekil 24-3).
dirilmesiyle başlar. Tüm pnömotorakslı hastalara geri solu- Küçük hemotorakslar (<350 mi) genellikle dikey CXR de sade-
masız maske ile %100 oksijen takılmalıdır. Acilen göğüs tüpü ce küçük efüzyon olarak görülebilir. Orta efüzyonlar (350-1500
yerleştirilmesini takiben yara üstüne kapatıcı pansuman yer- mi) etkilenen tarafta opaklıkta yaygın artış olarak görülecektir.
leştirilmelidir. Kapatıcı pansuman yaranın kenarların kapsa- Geniş(> 1500 ml) efüzyonlarda süpin filmde buzlu cam görün-
mak için yeterince geniş olmalıdır. Pansuman havanın plevra! tüsü olacaktır.
boşluktan kaçmasına izin verip fakat tekrar geri girmesine izin
vermeyecek şekilde üç kenarından bantlanmalıdır. Kesin teda- Tedavi
vi göğüs tüpü yerleştirilmesi ve yaranın kapatılmasını içerir.
Masifhemotoraks bulgularıyla gelen hastalar için tüp torakos-
tomi tanısal testler beklenmeden acilen uygulanmalıdır. Daha
küçük hemotorakslar için tanı, tedaviyi yapmadan önce doğru­
Göğüs duvarı, büyük damarlar veya akciğer yaralanması int- lanabilir. Bir veya iki geniş delikli göğüs tüpü kullanarak yapı­
raplevral kanama veya hemotoraks ile sonuçlanabilir. Tanımla­ lan tüp torakostomi mevcut ve devam eden kan kaybının tam
mayla, masifhemotoraks göğüs boşluğunda 1000-1500 ml den değerlendirilmesine izin verir. Ototransfüzyon geniş kanamalı
daha fazla veya üçte bir veya daha fazla hasta kan hacminin (> 1 L) hastalar için göz önüne alınmalıdır. Başlangıç kan kaybı
hızlı birikimi tarif edilir. Genellikle en sık, masif hemotoraks 1.0-1.5 L üzerinde veya devam eden 2-4 saatte >200 mi/saat
pulmoner veya sistemik kan damarlarını zedeleyen penetran sürekli kayıp cerrahi gerektirir.
GÖGÜS TRAVMASI

kalbi veya diğer organları yaralayabilir ve kesin bakımı elde et-


mede gecikmeye neden olabilir. Bu uyarılarla birlikte stabil bir
hastada, ultrason kılavuzluğuyla perikardiyosentezin emniyetli
ve güvenilir olduğu gösterilmiştir. Stabil olmayan veya kardi-
yak tamponadla uyumlu semptom ve bulguları olan ciddi şoklu
hastalarda, acil torakotomi, tamponadın rahatlamasına ve myo-
kardiyal yaralanmanın kontrol edilmesine imkan tanır.

Kardiyak tamponad arteriyel, ventriküler veya atriyal yaralan-


ma perikardiyuma kan sızmasına sebep olunca görülür. Gerçek
tamponad nadirdir ve çoğu zaman en çok penetran yaralanma-
larla bağlantılıdır. Perikardiyum akut olarak çok genişleyebilir
değildir ve tamponad küçük miktar (200 ml) kan ile dahi gö-
rülebilir. Artmış intraperikardiyal basınç kalbi komprese eder
ve kardiyak atım hacmini düşürür. Ek olarak, venöz dönüş ve
kardiyak dolum düşer. Artmış basınç azalmış miyokardiyal
perfüzyonuna da sebep olabilir. Bu faktörler birlikte kardiyak Yelken göğüs, göğüsün bir segmentinin kalan torasik kafesle
outputun düşmesine sebep olur. Daha sonra hipotansiyon ve kemik komşuluğunun olmadığı zaman görülür. İnspirasyonda
şok ile sonuçlanabilir.
negatif intratorasik basınç meydana getirildiği zaman, sallanan
segment içeriye doğru hareket eder bu, tidal volümü azaltır.
Tanı Genellikle, özellikle motorlu araç çarpışması (MVC) veya yük-
sekten düşme gibi önemli künt kuvvet gerektirir. Major prob-
Tamponadın belirti ve semptomları özgün değildir. Taşikardi ve
lem altında yatan pulmoner yaralanmaya bağlı solunumsal
dar nabız basıncı genellikle vardır. Hipotansiyon,azalmış kalp
yetmezliktir.
sesi ve genişlemiş boyun venlerinden oluşan Beck triadı künt
travmadan oluşan kardiyak tamponadlı hastaların az kısmında
Tanı
bulunur. Juguler venöz genişleme, birlikte bulunan hipovolemi
yüzünden olmayabilir. CXR de tanıyı doğrulayacak özgül bul- Yelken göğsün iki major semptomu ağrı ve solunumsal sıkın­
gular yoktur. Tamponad küçük effüzyonla görülebildiği halde, tıdır. Ağrıya ikincil yüzeysel solumayla birlikte taşipne görü-
kalp boyutu önemli ölçüde artmayabilir. Travma için yatak başı lecektir. Göğüs duvarı kırığına bağlı paradoksal göğüs duvarı
odaklı sonografık değerlendirme (FAST) bakılan (Konular 6 ve
hareketi bilinci açık hastada görülmeyebilir. Krepitus sıklıkla
25) birçok acil bölümünde perikardiyal effüzyonu hızlıca belir- bulunur. Belirgin yelken göğüste dahi, hasta başlangıçta azal-
lemek için künt ve penetran travma hastalarında yapılmakta­ mış tidal volümü hiperventilasyonla kompanse edebilir. Yor-
dır. FAST bakısı perikardiyal sıvının hızlıca yüksek duyarlılık
gunluk veya altta yatan pulmoner yaralanma gelişirse, arkasın­
ve özgüllükle saptanmasına izin verir. Acil bir perikardiyosen - dan aşikar solunumsal yetmezlik meydana gelebilir.
tez veya torakotomi perikardiyal efüzyonlu stabil olmayan bir
hastada hayat kurtarıcı olabilir. Stabil bir hastada, perikardiyal
efüzyon tanısı transtorasik veya transözefagiyal ekokardiyog-
Tedavi
ram ile doğrulanabilir ve hemodinamik etkiyi açıklar. Stabil Destek oksijen ilk tedavidir. İntravenöz morfin veya fentanil
hasta için ultrasound veya ekokardiyografi mevcut olmadığı ile ağrı kontrolü erken yapılmalıdır. Opiyat infüzyonun hasta
zaman, BT tarama perikardiyal sıvıyı saptamada duyarlıdır. kontrollü uygulaması (PCA) koopere hastalar için sıklıkla et-
Ancak kardiyak dinami değerlendirilemez. kilidir. Hastaya solunumsal depresyon riski olmaksızın normal
inspirasyon ve öksürüğün sürdürülmesine izin veren bir lokal
Tedavi anastezik ajanın epidural infüzyonu tama yakın analjezi sağlar.
Ek olarak nonsteroid yeterli rahatlama sağlayabilir fakat diğer
Perikardiyosentez geçmişte hem tanısal ve hem de tedavi edici yaralanmalar dışlanana kadar esirgenmelidir. Hipoksisi devam
yöntem olarak savunuldu. Buna rağmen ciddi sınırlamalar var- eden veya solunum işi önemli derecede artmış hastada erken
dır. Perikardiyosentezin %80' e kadar yanlış negatif ve %35' e entübasyon ve mekanik ventilasyonu değerlendir. Yaklaşık
kadar yanlış pozitifliği olduğu bildirilmiştir. Akut yaralanma- olarak hastaların %50 sinin acil entübasyon ihtiyacı olacaktır.
larda geniş parça perikardiyal kan pıhtılaşmış olabilir ve bu yüz- Erken entübasyon endikasyonları belirgin hipoksi, hiperkapni
den geniş oluklu iğne ile bile aspire edilemez. Perikardiyosentez veya yetersiz solunumu içerir. Eksternal göğüs duvarı destek-
TRAVMA ACİLLERİ

leri sallanan segmentin hareketiyle birlikte ağrıyı azaltır fakat faydalı bilgiler sağlayabilir. BT' nin deneysel pulmoner yara-
vital kapasiteyi de azaltır ve solunumsal fonksiyonu kötüleşti­ lanma yapılanlarda kontüzyonu %100 belirleyecek olduğu hay-
rebilir ve bu yüzden en dike değildirler. Cerrahi sabitleme sade- van çalışmalarında ileri sürülmüştür; bu yüzden saptanamayan
ce diğer yaralanmalar için torakotomi yapılacak vakalarda göz yaralanma şüphesinin yüksek olduğunda ve yaralanmanın be-
önüne alınmalıdır. lirlenmesinin yönetimi değiştireceği durumlardaki hastalarda
CXR sonrası BT ile takip edilmelidir.

Tedavi
Pulmoner kontüzyonun erken tanınması ve tedavisi uzun dö-
nem komplikasyonları önlemek için temel zorunluluktur. Te-
davinin başlıca dayanak noktası destekleyici bakım ve hastayı
övolemik tutacak kadar intravenöz sıvının dikkatli kullanıl­
ması, destekleyici oksijen, göğüs fizyoterapisi ve eğer ciddi ise

Dikkatli ve tam ikincil bakı yaşamı tehdit etmeyen çoklu göğüs pozitif ekspiryum sonu basınçla mekanik ventilasyonun kulla-
nılmasından ibarettir.
yaralanmasını tespit edecektir. Bunların erken tanı ve tedavisi
toplam morbidite ve mortalite azalmasına yol açabilir.
Sonuçlandırma

Pulmoner kontüzyonun radyografik delilleri olan veya klinik


bulguları pulmoner kontüzyonu destekleyen çoğu hastalar mo-
Pulmoner kontüzyonlar birlikte yırtılma olmadan akciğer pa-
nitörizasyon ve solunum desteği için kabul edilmelidir. Bunla-
renkiminde hemoraji ve ödem olan yaralanmalarıdır. Penetran
rın dışındakiler, minör kontüzyonu olan ve altta yatan pulmo-
olmayan göğüs travmalarında en sık olan intratorasik yaralan-
ner hastalığı olmayan genç erişkinleri içerir.
malardır. Ciddi künt göğüs travmalı hastaları yaklaşık olarak%
30-75 inde görülür. Pulmoner kontüzyon tipik olarak etkilenen
tarafta görülür ve tek başlarına görülebildiği halde sıklıkla ka-
burga kırıkları ve yelken göğüs gibi diğer torasik yaralanma-
larla birliktedir. Pnömoni pulmoner kontüzyonun en yaygın
komplikasyonudur fakat varlığı akut solunumsal distres send-
romu ve uzun dönem engellilik için de bir risk faktörüdür. Kro-
nik obstrüktif akciğer hastalığı gibi birlikte olan tıbbi durumlar
pulmoner kontüzyondan kaynaklanan komplikasyonların ola-
sılığını artırır ve erken entübasyon eşiğini düşürür.

Tanı

Pulmoner kontüzyon travmanın ilk değerlendirilmesi boyun-


ca sıklıkla sessizdir. Diğer torasik ve ekstratorasik yaralanma- Ciddi torasik travmadan muzdarip olan hastaların % 15-20
ların varlığıyla birlikte ciddi travmatik mekanizma pulmoner sinde bazı derecelerde kardiyak tutulum olduğu tahmin edilir.
kontüzyon varlığı için şüpheyi artırmalıdır. Pulmoner kon- Myokardiyal konti.izyonlar tipik olarak subendokardiyaldir ve
tüzyonun en önemli bulgusu hipoksidir. Hipoksemi derecesi kanama alanlarından ayrıdır fakat transmural olarak genişle­
kontüzyonun boyutu ile direk olarak bağlantılıdır. Geniş kon- yebilir. Sağ ventrikül sternuma yakınlığına bağlı olarak en sık
tüzyonlar önemli solunum sıkıntısına yol açacaktır. Pulmoner etkilenir. Myokardın kontüzyonu tipik olarak iletim eksik-
kontüzyonu destekleyen diğer klinik bulgular dispne, hemop- likleri, aritmiler, veya kardiyojenik şoka sebep olan kardiyak
tizi, taşikardiyi ve palpabl kaburga kırıkları, göğüs duvarı zede- atım hacminde azalmaya yol açan duvar hareket anormallikleri

lenmesi, azalmış solunum sesleri veya pulmoner oskültasyonda meydana getirir.


çıtırtılar gibi göğüs yaralanmasının diğer delillerini içerir.
CXR ile radyografik bulgular yamalı intertisyel infiltrat- Tanı
lardan tam lober opasiteye kadar çeşitlilik gösterebilir. CXR
başlangıçta önemli sayıda pulmoner konti.izyonu kaçırabi­
Myokardiyal kontüzyonun klinik görünümü özgül değildir.
lecektir fakat devam eden kanama ve ödemin sonucu olarak Hastalar sıklıkla asemptomatiktir fakat göğüs ağrısından yakı­
konti.izyonun radyografik delilleri yaralanmanın 6 saatinde ge- nabilirler, ince EKG değişiklikleri vardır veya kardiyak dismoti-
nellikle görülür. Kontüzyonun boyutu hastanın klinik seyrini liteye ikincil hipotansiyon görülebilir. Myokardiyal kontüzyon
tanısı için özgül standardize kriter mevcut değildir. Kardiyak
öngörmeye yardımcı olduğundan sonra torasik BT ek olarak
GÖGÜS TRAVMASI

kontüzyon delili aranan künt travma hastaları çalışmaları kla- Sonuçlandırma


sik olarak bir veya daha fazla takip eden kriterleri kullanır:
Normal ECG si olan asemptomatik stabil hastalar diğer torasik
1. EKG-Normal bir ECG miyokardiyal kontüzyon olasılığı­
yaralanma delili olmayanlar acil servisten güvenli bir şekilde
nı dışlamaz fakat en önemli tarama aracıdır. Özellikle yel-
taburcu edilebilir. Yaşlı hastalar ve bunların koroner hastalığı
ken göğüs, kaburga kırıkları veya pulmoner kontüzyon öyküsü, ciddi künt torasik travma, EKG değişiklikleri ve hipo-
gibi eşlik eden yaralanmalar varsa ciddi toraks travması tansiyon ile birlikteliğinde monitörizasyon için kabul edilme-
olan tüm hastalardan EKG alınmalıdır. Koroner arter lidir.
hastalığı öyküsü olan ve açıklanamayan hipotansiyonla
birlikte göğüs ağrısından yakınan tüm travma hastala-
rından da EKG alınmalıdır. Miyokardiyal kontüzyonda
EKG' de en sık bulgu özgün olmayan ST ve T dalga deği­
şiklikleri ile devam eden sinuzal taşikardidir (ST). Sağ dal
bloğu da sık olarak görülür. Buna rağmen ST elevasyonu,
atriyal fibrilasyon, atriyal flatter, prematüre ventriküler
atımlar, ventriküler taşikardi, ventriküler fibrilasyon, bi-
Diyafragmatik herniler künt göğüs veya abdominal travmadan
rinci derece kalp bloğu ve sağ dal bloğunu kapsayan çe-
muzdarip olan hastaların %1-5' inde rapor edilmiştir. Diyaf-
şitlilik gösteren disritmiler ve iletim bozuklukları aşikar
ragmanın direk bozulmasıyla ya da diafragma uygulanan ciddi
olabilir. Normal bir EKG miyokardiyal kontüzyon varlı­
intraabdominal veya intratorasik basınç nedeniyle rüptür ile
ğını %100 dışlayamazken literatür normal EKG li çok az
sonuçlanması sonucu meydana gelir. Sağ taraf soldan üç kez
hastada komplikasyon meydana geldiğini destekler.
kadar daha az etkilenir çünkü göreceli olarak karaciğer tara-
2. Biokimyasal Belirteçler- Son zamanlardaki literatürde
fından iyi korunur. Bu yaralanmaların %50 kadarı ilk trav-
potansiyel miyokardiyal kontüzyonlu hastanın değer­
ma değerlendirilmesinde atlanır ve gecikmiş tanımlanmaları
lendirilmesinde elde edilen kardiyak enzimin faydasının
obstrüksiyon, inkarserasyon strangülasyon, perforasyon hatta
kabul edilmesinde fazlaca tartışma vardır. Kreatin kinaz
ölüm ile sonuçlanan abdominal içeriğin diyafragma arasından
MB (CK-MB) travmanın belirlenmesinde kardiyak ya-
herniasyonu ile sonuçlanmadıkça klinik olarak ciddi olmayabi-
ralanma için özgül değildir ve sıklıkla iskelet kası, diyaf-
lir. Önce diyafragmada yırtık oluşur, spontan olarak kapanmaz,
ragma, karaciğer veya barsak yaralanması vakalarında
abdominal içeriğin göğüs boşluğuna herniasyonuna izin verir.
yükselmiştir. Hem Troponin T hem de Troponin I' nın
Künt diafragmatik rüptürün gecikmiş tanımlanması birincil
travma hastalarında kardiyak yaralanma için çok özgül
travmatik olaydan 50 yıl sonrasına kadar rapor edilmiştir.
olduğu gösterilmiştir fakat zayıf duyarlılığı vardır. Kardi-
yak enzimlerin komplikasyonların gelişimini veya hasta-
Tanı
neye kabul etme ihtiyacını öngördüğü gösterilmemiştir.
3. Ekokardiyografı- Transtorasik veya transözefagiyal eko- Diyafragmatik hernili hastalar özellikle akut fazda asemptoma-
kardiyografı miyokardiyal kontüzyonda tarama aracı tik olabilir veya barsak obstrüksiyonu semptomları bulunabilir.
olarak kullanılmamalıdır. Bunlar en uygun perikardiyal Erken tanının belirlenmesi zor ve sıklıkla atlanıldığından özgül
tamponad ve ventriküler rüptür gibi diğer potansiyel kar- olmayan solunumsal veya barsak şikayetleri ile birlikte gecik-
diyak yaralanmaları dışlamak için açıklanamayan hipo- miş tanımlanma sıktır.
tansiyonu veya kalıcı EKG anormallikleri olan hastaların
1. CXR-CXR künt diyafragmatik rüptürü tespit etmede de-
değerlendirilmesinde kullanılır. Her iki çalışma da miyo-
ğerli tarama aracıdır. Başlangıçtaki X-ray akut vakalarda
kardiyal kontüzyonla uyumlu duvar hareket anormallik-
%50 ye kadar normal değerlendirilir fakat gecikmiş ta -
lerini tespit ederken, klinik komplikasyonları öngörmeyi
nımlanmalarda yaklaşık olarak %100 ünde anormaldir.
veya önlemeyi göstermemişlerdir. Dikey CXR deki diyafragmatik rüptürü destekleyen bul-
gular diyafragmatik sınırda elevasyon veya irregülarite,
Tedavi unilateral plevra! kalınlaşma, abdominal içeriğin göğüs
boşluğuna aşikar herniasyonu ve nazogastrik tüpün gö-
Miyokardiyal kontüzyonun potansiyel komplikasyonlar ortaya ğüs boşluğunda bulunmasını içerir (Şekil 24-4).
çıktığında onları tedavi etmekten başka özel tedavisi yoktur. 2. BT-BT inceleme hemodinamik olarak stabil hastalarda
Hastalar her zaman monitörize edilmelidir. Aritmiler önceki sıklıkla preoperatif olarak kullanılır fakat bildirilen izo-
bölümlerde tartışıldığı gibi tedavi edilmelidir. Profilaktik an- le diyafragmatik yaralanmalarda tatminkar sonuçlardan
tiaritmik uygulamanın rolü yoktur. Daha sonra miyokard en- daha az bulunmuştur. Sağ taraf lezyonları sıklıkla atlanır
farktüsü gelişen hastalar o şekilde tedavi edilmelidir fakat trav- çünkü sağ diyafragma kontürünü karaciğer kon türünden
ma hastalarında trombolitik kullanılmamalıdır. ayırmak zordur.
TRAVMA ACİLLERİ

tedavi ve immobilizasyona rağmen boğaz ağrısı, disfaji, odi-


nofaji, ses kısıklığı, boğulma, göğüs ağrısı, hematemez, disp-
ne veya devamlı boyun ağrısından şikayet edebilirler. Boyun
kızarıklığı, şişlik, açıklanamayan taşikardi, boyun veya göğsün
subkutanöz amfizemi ve kanlı nazogastrik tüp içeriği fizik mu-
ayenede bulunabilir.
CXR de özefagiyal yaralanmayı destekleyen radyolojik
bulgular pnömomediastinum, genişlemiş mediastinum ve sol
plevra! effüzyonu içerir. Baryum yutmayı takiben gastrografin
ve özefagoskopi özefagiyal perforasyonu tespit etmek için uy-
gun muhtemel en iyi tanı aracıdır; buna rağmen, kesin tanı için
ayrıntılı eksploratif cerrahi gerekli olabilir.

Tedavi
Özefagiyal perforasyonun tedavisi lokalizasyona ve yaralanma-
nın büyüklüğüne bağlıdır. Drenaj ile operatif olmayan yöne-
tim, antibiotik ve nutrisyonel destek seçilmiş yaralanmalarda
uygun olabilir fakat çoğu, mediastinal ve plevra! boşluğa ge-
.A Şekil 24-4. MVC den künt torakoabdominal trav- nişçe yayılmış enfeksiyonu engellemek için agresif cerrahi yö-
malı erişkin bayan. CXR rüptüre sol semidiyafragmayı
netim gerektirir.
belirten göğüste nazogastrik tüpü gösterir.

' ,,
Tedavi
'(

lvfortıorıJ}R;; N:ytıif .·Ik lfi~rack .cisdphageaf .petforatfon s~cdn~-


ary -f~,p!iulf ttıı~ma'..rJ;.Traıiµıac 2QOQı49(6)ı}129S,Lı3i{~M'JD:
Diyafragmatik rüptürlü tüm hastalarda herninin cerrahi olarak üs4~iz~ı~ · ·- · · · ' ·· · ··
dönüştürülmesi ve diyafragmanın tamiri zorunludur. Birlikte
hemotoraks veya pnömotoraks olan hastalarda göğüs tüpü
yerleştirirken abdominal yaralanmadan sakınmak için önlem
alınmalıdır.
AORTİK '(IRTllMA
Travmatik aort rüptürü künt travmada ölümün en yaygın sebe-
Nursal 1'Zet.ıfü Trauniatlc: dıaı:ıiıragmatıp, hrtıııas'::t •v,-~~·· -,,,.,=~· bidir. Yaralanma tipik olarak hızlı deselerasyondan ve motorlu
. cases,.Hernıa 2001;5(1):25-29[PMIEh 113877191; araç kazaları, düşmeler ve ezilme tarzı yaralanmalarla devam-
• Sin:gh §f:et al:, Diaplıtağ ruptuı-e' ıi~sıı~t.ı~gi so:. yeat( iı:t!!.L
·. lılık gösteren kesme kuvvetlerinden kaynaklanır ve en sık ola-
the t#ıırıi!ltfo ~veni. ·ma· 29od;49(i1: Jşô,i59E~Wıırt rak sol subklavian arter kökeninin hemen bitiminde inen aort
f0912814], •·· bölümünü tutar. Hastaların %80 den fazlası olay yerinde ölür.
Aortik yırtılması olan diğer %10-20 hasta ilk saat içinde ölecek-
ÖZEFAGİAL YI.R.TllMA tir. Hızlı tanı ve tedavi bu yaralanmalarla bağlantılı mortaliteyi
sınırlandırmak için esastır.
Künt travmaya ikincil özefagial yırtılma veya perforasyonun
sık olmayan yaralanma olduğu kabul edilmiştir. Yaralanmanın Tanı
mekanizması açık değildir fakat en sık yüksek hızlı motorlu
araç çarpışması boyunca görülür ve tipik olarak diğer ciddi Aortik yaralanma, hızı 30 mil/saat den fazla motorlu araç çar-
torasik yaralanmalarla bağlantılıdır. Görülmesi nadir iken pe- pışmaları veya 10 feet den daha yüksekten düşmeler gibi hız­
rikardit, pnömoni, ampiyem ve aort erozyonunu dahi içeren lı deselerasyon kazalarından etkilenmiş tüm hastalarda göz
sonuçta ortaya çıkan mediastinit komplikasyonu yüzünden önünde bulundurulmalıdır. Aortik yaralanmayı destekleyen
bildirilen mortalite %20 den fazladır. klinik belirti ve semptomlar göğüs ağrısı, sırt ağrısı, dispne,
ses kısıklığı, intraskapular üfürüm ve iskemiden kaynaklanan
Tanı ekstremite ağrısını içerir. Hastalar hipertansif, hipotansif ola-
bilir veya üst ekstremitelerin hipertansif ve alt ekstremitelerde
Özefagiyal yaralanmaların tanısı zordur. Semptom ve bulgular minimal kan basıncı ve nabız açığının olduğu psödokoarktas-
sıklıkla özgül değildir ve diğer ciddi yaralanmalarla maskelen- yonla birlikte bulunabilir. Travmatik aort yaralanmalı hastala-
miştir. Ciddi boyun, torasik , sırt ve abdominal yaralanma de- rın yüzde otuzunda göğse olan travmanın dış belirtileri yoktur.
lili olan hastada her zaman şüphelenilmelidir. Hastalar uygun TAİ için klinisyenin şüphe indeksini artıran diğer hasta fak-
GÖGÜS TRAVMASI

A B

Jıı. Şekil 24-5. A: Yüksek hızlı MVC ile yaralanmış


hipotansif bayan CXR si. Belirtiler: (1) genişlemiş
mediastinum, (2) trakeanın sağa deviasyonu, (3)
sağ paratrakeal şeritin genişlemesi, (4) sol api-
kal başlık, (5) aortik topuzun bulanıklaşması, (6)
nazogastrik tüpün sağa deviasyonu ve (7) aorto-
pulmoner pencerenin tahrip olması. 8: Göğsün
kompüterize tomografik incelemesi gösterir (1)
periaortik hematom ve (2) gerçek ve yanlış aortik
lümen; sağ paratrakeal şerit de belirlenmiştir. C:
(1) Periaortik hematom vardır birlikte (2) küçük sol
hemotoraks.
c
törleri yaş >50, kontrolsüz sürücü, fırlamış yolcu veya motorlu rir. Çünkü künt aortik yaralanmanın klinik göstergeleri
araçla yayaya vurulmasını içerir. özgül değildir, geniş sayıda negatif aortogram geçmişte
uygulanmıştır. Son on yılın üstünde, göğüs BT aortik ya-
1. CXR-CXR künt aortik yaralanma için tarama aracıdır ralanmanın değerlendirilmesinde BT bulguları belirsiz
ve çoğunlukla daha ileri çalışmalar ihtiyacını saptamak olan hastalar için korunmuş angiyografi ile birlikte kul-
içi kullanılır.8 cm den fazla mediastinal genişleme daha lanılmıştır.
ileri tanısal çalışmalara götüren CXR de en sık bahsedi- 3. Göğüs BT-BT angiyografiden daha az pahalıdır ve çok
len anormalliktir. Aortik yaralanmayı destekleyen diğer daha hızlıca uygulanabilir. Daha yeni nesil tarayıcılarla ve
bulgular bulanık aort topuzu, sol ana bronş depresyonu, intravenöz kontrast kullanımıyla ve uygun protokollerle
trakeanın sağa deviasyonu, nazogastrik tüp deviasyonu, özellikle pozitif tarama kriteri aortik yaralanmanın direk
sağ paratrakeal şeritin genişlemesi (>Sının), apikal başlık bulgularıyla beraberinde periaortik hematomu içerdiği
ve pulmoner arter ve aorta arasındaki boşluğun tahrip ol- zaman aortik yaralanma için duyarlılık ve özgüllük %100
ması (Şekil 24-5). CXR nin tarama aracı olarak kullanıl­ yaklaşmaktadır.
masına rağmen aortik yaralanmalı hastaların %2-5 inde
normaldir. Tedavi
2. Angiyografi-Angiyografi aortik yaralanma tanısında ta-
rihsel olarak altın standart idi fakat bugün klinik uygu- Künt aortik yaralanmanın tedavisi zamanında yapılan cerrahi
lamada nadiren kullanılmaktadır. Angiyografi pahalıdır, veya endovasküler tamirle birlikte kan basıncının farmakolojik
zaman alır, invazivdir ve geniş boya yüklemeyi gerekti- yönetimi kombinasyonunu içerir.
TRAVMA ACİLLERİ

Kot kırıkları künt torasik travmada kabul edilmiş en yaygın ya-


ralanmadır. Genellikle motorlu araç kazalarında olduğu kabul
edilmiştir. Birinci kot kırıkları genellikle böyle bir yaralanmaya
neden olacak gerekli kuvvetten dolayı ciddi travmayı gösterir.
Kırıklar lokalize ağrı, krepitasyon, inspirasyonla ağrı ve disp-
neye neden olabilir ve pnömotoraks veya hemotoraksa bile
neden olabilir. Mortalite etkilenen kotların sayısıyla artar. Kot
kırıklarıyla bağlantılı ağrı hipoventilasyon, atelektazi, devam
eden sekresyon ve sonuçta pnömoniye yol açabilir.
Künt travmanın sonucu olarak trakea veya bronş yaralanma-
sı göreceli olarak yaygın değildir fakat oldukça ciddi olabilir. Tanı
Yaklaşık olarak trakeabronşial yaralanmalı hastaların %80' i
hastaneye ulaşmadan önce ölür. Trakeabronşial yaralanmalar CXR kot kırıklarını tespit etmek için tercih edilen tarama ara-
cıdır bununla birlikte kot kırıklarının %50' den fazlası CXR
genellikle motorlu araç kazaları ve ezilme yaralanmaları sonu-
cu olur. Sağ tarafbronşiyal yaralanmalar yaklaşık olarak kari- de saptanamaz. BT inceleme sıklıkla gizli kot kırıklarına tanı
nanın 2cm dahilinde görülür iken oldukça yaygın görülür ve koyduracaktır. Göğsün özel kot görüntüleri gereksizdir çünkü

tipik olarak çok ciddidir. Trakeabronşiyal yaralanmaların tanı­ genel olarak kot fraktürlü hastaların yönetiminde yardımcı de-
sı ilk travma değerlendirilmesi boyunca hastaların hiç olmazsa ğildir.

%25 inde atlanır.


Tedavi
Tanı
Hızlı mobilizasyon, solunumsal destek ve ağrı yönetimi çoklu

İlk travma değerlendirilmesi boyunca trakeabronşial yaralan- kot fraktürü olan hastalar için ana dayanak noktasıdır. Devamlı
manın tanınmasındaki başarısızlık yaygındır. Hastalar oda vücut pozisyonu ayarlama ve titreşim tedavisi hipoventilasyon
havasında rahat olabilirler veya akut solunumsal sıkıntıda ve atelektaziyi çeşitli akciğer bölümlerine ventilasyon ve per-
olabilirler. Trakea veya bronşun yaralanmasını destekleyen en füzyonu yeniden dağıtmayı destekleyerek engeller. Mekanik
yaygın klinik semptom ve bulgular dispne ve boyun veya üst ventilasyon kotların iyileşmesine ve solunum yetmezlikli has-
torasik bölgenin subkütan amfızemidir fakat ses kısıklığı, he- talarda komplikasyonların önlenmesine izin verir. Özendirici
moptizi, hipoksi ve uygun tüp torakostomiye rağmen devam spirometri stabil hastalarda mükemmel destek tedavisidir. Ağrı
eden pnömotoraksı da içerebilir. Trakeabronşiyal yaralanmayı tedavisi yeterli ventilasyonu kolaylaştırmada önemlidir. Bupi-
gösteren CXR bulguları subkutanöz amfizem, pnömomediasti- vicaine ile epidural anestezi sedasyona neden olmadan ve ök-
num, pnömotoraks ve peribronşiyal havayı içerir. sürük refleksini bozmadan ağrıyı kontrol eder.

Tedavi Sonuçlandırma

Trakeabronşiyal yaralanma şüphesiyle birlikte solunum sıkıntı­ Altta yatan diğer ciddi yaralanma delili olmayan izole kot fraktür-
sı olan tüm hastalar zaman izin verirse tercihen bronkoskop ile lü genç, sağlıklı hastalar ağrı tedavisi ve özendirici spirometriyle
endotrakeal olarak entübe edilmelidir. Kör entübasyon, küçük birlikte derin soluma egzersizleriyle tedavi edilebilir. Rutin kabu-
trakeal laserasyonlar tam yırtıkla sonuçlanabileceği için hayal le veya seri radyografık çalışmalara ihtiyaç göstermezler. Kabul,
kırıklığına uğratır. Trakea veya bronşa travma şüphesi olan sta- yaşlıca veya altta yatan ciddi akciğer hastalığı ve izole kot fraktür-

bil hastalar kesin değerlendirme ve yaralanmanın lokalizasyo- lü diğer hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hastaların
nunu takiben cerrahi tamir için acil bronkoskopiye alınmalıdır. hipoventilasyon, atelektazi ve pnömoninin daha yüksek preva-
lansından dolayı daha yüksek komplikasyon oranı vardır.

.• ÇassadaDC::'.t!f a!? Adıte inJurieiJ.ot"t~e trnciıia'ııil1 ın~Jiıı lıf~nclii:


... importaıicegf e~rfy'diagn9sis~AnJi,.~orai.f Stirğ2Q~0;§!>~~1:JŞ6l±'i:·
. 1567 [PMir>: 10881842h .·.·. · ·· ·.. . · .: ..' '• " · : '. '
1*isee f\6'ft!t~,aI},,~lıınt.fraı;Jiebi'§rıclııııır;[üıtif{ı;tti~fiiıint'aJdi
:,.7:;11ırtııtıı~·~ç>l'al;{s;%üm(l~Ö1,1l.(6Ji20~~s:ıo65~i(fıy;i!Ö,.·.
GÖGÜS TRAVMASI

da fokal nörolojik anormallikler yaygındır. Mekanik ventilas-


yon başlatıldıktan sonra dolaşım arresti hava embolisini akla
Çoğu sternal kırıklar direk darbeyle bağlantılıdırlar. Bunlar getirir. Fundoskopik muayene retinal damarlarda havayı ortaya
tahminen osteopeniye ikincil postmenapozal kadınlarda en çıkarır. Arter kan gazında hava (köpüğe bağlı olmayan) tanısal­
yaygı dırlar. dır. Tranözefagiyal ekokardiyografi tanısal araç olarak tavsiye
edilmiştir.
Tanı
Tedavi
Sternum üzerinde fokal hassasiyetle birlikte plöretik göğüs orta
hat ağrısı bulunabilir. Respirasyonla biraz ağrı olabilir fakat Oksijenasyon ilk seçenek tedavidir. Etkilenen akciğeri izole
akciğer riski bulunmamalıdır. Pulmoner kontüzyon veya künt etme ve dolaşıma gaz akışını durdurma veya en aza indirme
kardiyak yaralanma sternal kırığa eşlik edebilir ve göz önünde yoluyla seçici akciğer ventilasyonu savunulmuştur. Alternatif
bulundurulmalıdır. Sternal fraktürün nadir komplikasyonu eş­ olarak, yüksek frekanslı ventilasyonun azalmış ventilatör vo-
lik eden süperior vena kava obstrüksiyonuyla birlikte klaviku- lüm ve basıncına izin vererek etkili olduğu gösterilmiştir. Öl-
lar başın mediastene yer değiştirmesiyle sonuçlanan posterior mek üzere olan hastalar için torakotomi ve etkilenen akciğer
sternoklavikular çıkıktır. hilusunun klemplenmesi savunulmuştur. Serebral hava embo-
lisi hiperbarik oksijen terapisi ile tedavi edilir fakat diğer önce-
Tedavi likler kullanımını engelleyebilir veya geciktirebilir.

Komplikasyonların yokluğunda sternal kırık için tedavi esasen


semptomatiktir. Gerekli iken narkotikle uygun analjezi veriniz
ve derin solumayı cesaretlendiriniz.

Sonuçlandırma
Toraks veya abdomenin ciddi ezilme yaralanması kanın sağ
Diğer yaralanma delili olmayan izole sternal kırıklı hastalar kalpten baş ve boynun büyük venleri içine doğru retrograd
güvenle eve gönderilebilinir. Kardiovasküler komplikasyonlu akımına neden olabilir.
hastalar kabul edilmelidir. Kabul, standart doz narkotikle anal-
jezi sağlanamayanlar veya sınırlı sosyal desteği olan hastalar Tanı
için aynca göz önünde bulundurulmalıdır.
Yüz ve boynun morumsu-mavimsi rengi vardır. Subkonjonk-
tival ve retina! hemorajiler yaygındır. İntraserebral kanamalar
yaygın değildir fakat bilinç kaybı ve nörolojik anormallikler se-
rebral hipoksiden kaynaklanabilir. Travmatik asfiksinin klinik
önemi ciddi ezilme kuvvetiyle bağlantılı intratorasik yaralan-
malar olanağı olmasındandır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Akciğer parankimi veya kan damarlarında hava geçişiyle lase- Oksijenasyon dışında özgül tedavi yoktur. Diğer yaralanmalar
rasyonun olduğu akciğer travması, bu yapılar arasında direk uygun şekilde tedavi edilmelidir. Hastalar gözlem için hastane-
bağlantıyla sonuçlanabilir. Hava, düşük pulmoner venöz ba- ye yatırılmalıdır.
sınç (hipovolemi) veya artmış hava yolu basıncından (pozi-
tif basınçlı ventilasyon, tansiyon pnömotoraks) kaynaklanan
gradyent sonucu olarak pulmoner venöz sisteme girebilir. Pul-
moner venöz hava sistemik olarak koroner ve serebral dolaşımı Kommosyo kordis ani kardiyak ölüm veya yapısal kardiyak
da dahil embolize eder. Hava embolisi en yaygın penetran trav- anormallik yokluğunda künt, düşük etkili göğüs duvarı trav-
madan sonra görülür. masından sonra hemen hemen ani kardiyak ölüm durumudur.
Ventriküler fıbrilasyon kommosyo kordiste bildirilen indük-
Tanı lenmiş en yaygın aritmidir. Yaşlan 5-18 yıl olan genç erkek at-
letler bu felaket için özellikle risk altındadır. Beysbol, softbol
Hava embolisini destekleyen farklı bulgular vardır. Hemoptizi, toplan, hokey diskleri ve diğer nesnelerle göğse darbelerden
pozitif basınçlı ventilasyon başlatıldıktan hemen sonra dolaşım sonra tanımlanmıştır. Ölüm genellikle bir anlıktır ve başarılı
ve CNS disfonksiyonu fikir vericidir. Kafa travması yokluğun- resüsitasyon yaygın değildir.
TRAVMA ACİLLERİ

tüpü kan kaybı 1500 ml yi aşan, 2-4 saatte belirgin devam eden
.h1a~i~~. ~,.M..ıi6rt.BE.Wft~stoc~r~i:~! .Comin~tıo'~ö~d~c.Sll kanama >200ml/saat veya ısrarlı hipotansiyonu olan hastalar
.c:ı,rdıi<id~ath*ith• ~fi~St\\Tııİ(irppa~ı,J' Ça{~icıyas~)\H~CtJ'Ol) • direk olarak ameliyat odasına alınmalıdır. Saplanmış nesneler
.• 2007rfB(l )f l)s':~2frFMI1:l, ~1t293ıoı(~epe~f:" ... ...
0

vasküler yapıları çevreleyerek gerçekten tamponad sağlayabi­


leceğinden acil bölümünde asla yerinden çıkarılmamalıdır. Bu
hastalar ameliyat odasında yapılan nesnenin geri çıkarılma­
sıyla stabilize edilmelidir. Angiyografi hemodinamik olarak
stabil, yaranın yoluna dayanılarak büyük damar yaralanması
Göğse penetran travma genellikle bıçaklama veya ateşli silah-
için yüksek riskte olan hastaların değerlendirilmesi için altın
tan kaynaklanırfakat diğer yabancı cisimleri ve saplanma ya-
standarttır buna rağmen BT angiyografinin artan oranda güve-
ralanmalarını da içerebilir. Ateşli silah yaralanmaları daha çok
nilirliği gösterilmiştir.
tipik olarak desendan torasik aortayı yaralarken bıçak yara-
Normal fizik bakı ve negatif başlangıç CXR yle birlik-
lanmaları genellikle asendan aortayı yaralar buna rağmen pe-
te düşük riskli periferik yaralara maruz kalan asemptomatik
rikardiyum laserasyonu ve herhangi bir torasik büyük damar
hastalar 3 saat gözlem ve tekrar negatif CXR sonrası güvenle
yaralanması görülebilir.
evlerine taburcu edilebilirler. Bu gözlem periyodu boyunca ge-
cikmiş pnömotoraksı gelişen hastalar tüp torakostomi ve kabul
Tanı
gerektirirler.
Silahın tipi ile ilgili bilgi, silahın boyu veya kalibresi, silahtan
uzaklık ve olay yerindeki kanama miktarı penetran torasik Adi Serviste Torakotominin Rolü
travmalı hastanın değerlendirilmesinde çok yardımcı olabilir.
Acil servis torakotomisinin rolü tartışmalıdır. Torakotomi için
Çoğu hastalar hemodinamik olarak kararsızdır ve ani fakat ta-
endikasyonlar (1) agonal durum ve vital bulguların yeni kay-
mamen bakı elzemdir. ABC önce yapılmalıdır.
bıyla birlikte penetran torasik yaralanma, kötüleşme veya ba-
İkincil bakı boyunca hasta ekstremitelerin eşit olmayan
kım başladıktan sonra kardiyak arrest veya torasik göğüs tüpü
kan basınçları, yeni vasküler yapılar ve klasik perikard tam-
giriş veya çıkışından kontrol edilemeyen kanama; (2) açık kar-
ponad bulguları: genişlemiş boyun venleri, azalmış kalp sesle-
diyak masaj ihtiyacı veya önceden planlanmış laparotomi için
ri ve hipotansiyonu içeren vasküler yaralanma bulguları için
kalbe ve beyine artmış kan akımı sağlamak amacıyla desendan
değerlendirilmelidir. Bir CXR pnömotoraks, hemotoraks veya
torasik aortanın oklüzyonu; ve (3) intraplevral kanamayı dur-
yabancı cismi saptamak için derhal elde edilmelidir. Yaralan-
durmakla ilgili şüphelenilen subklavian damar yaralanması.
manın giriş ve çıkışı tarafına radyoopak işaretleyici yerleştir­
Torakotomi için kontrendikasyonlar sahada yaşam belirtisi
me CXR nin yorumlanmasına yardımcı olabilir. Perikardiyal
olmayan penetran travma veya acil departmanına vardığında
tamponadı değerlendirmek için yatak başı acil FAST bakısı şok
yaşam belirtisi olmayan künt travmayı içerir. Torakotomi kali-
bulgularıyla birlikte penetran travması olan hastada torako-
fiye cerrahi destek olmadıkça endike değildir.
tomi ihtiyacını tanımlamada son derece yararlı olabilir. Künt
Acilde torakotomi en iyi acil serviste kardiyopulmoner
travmada tanımlanan aynı yaşamı tehdit eden ve potansiyel
arreste tanık olunan veya acil servise kısa sürede nakil boyunca
olarak yaşamı tehdit eden yaralanmalar göğse penetran trav-
yaşam belirtilerinin kaybolduğu penetran torasik yaralanmaya
mayla da görülebilir ve bu bölümlerde tartışıldığı gibi yönetil-
maruz kalan hastalarda kullanılır. Kardiyak yaralanmalar ve bı -
melidir.
çak yaralanmaları için sağ kalım oranları tipik olarak kardiyak
olmayan yaralanmalar ve ateşli silah yaralanmalarından daha
Tedavi iyidir. Penetran yaralanmalar için torakotomi toplamda yakla-
şık olarak % 11 sağ kalım oranı sağlar.
Belirgin şok bolus intravenöz sıvı ve kan transfüzyonuyla der-
hal yönetilmelidir. Buna rağmen agresif sıvı resusitasyonunun

·~!:!t=~,:~:;:;:;:ı'i:li~tıı:~ıg~~4$ ;ı~w
kontrol edilemeyen kanama miktarını ve sonradan mortaliteyi
arttırabileceğini destekleyen bazı bilgiler vardır. Perikardiyal
tamponadlı hastalar ani perikardiyal pencere ve torakotomi proto,cpLJJra~.ına?OOlJŞO(~~.t ıqtlJlH3?,tf.MI~;.ı\ .. • •.J.,..,,,
ihtiyacı gösterir. Pnömotoraks veya hemotoraks delili olan Mer~diili. J~, . H.oth,JI: aho:ra~!i t~.uiii!~:,wpfo. arıc,blio,w tq)n··
tüm hastalarda tüp torakostomi uygulanmalıdır. Ototransfüz- te~~ne, Surg elin. North A.m, 2Q07;87(\tt~:ı:ı,a,,~t)fM:ıp;~,
yon geniş hemotorakslı hastalarda endikedir. Başlangıç göğüs 1712712~] (Reyfewı, · · · · ·
Abdominal Travma

Sonya C. Melville, MD
Daniel E. Melville, MD 1

Çeviri:
Dr. Mehmet Özdoğan
Dr. Faruk Karateke

Yaşamı Tehdit Eden Yaralanmaların Acil Yönetimi Pankreas Yaralanmaları


Özgün Varalanmaların Acil Tedavisi BöbrekYaralanmaları
Dalak Yaralanmaları Mesane Yaralanmaları
Diyafram Yaralanmaları Gastrointestinal Yaralanmalar
Karaciğer Yaralanmaları Flank Yaralanmalar

A. Hava Yolu
Potansiyel servikal yaralanma dışlanana kadar servikal immo-
Karın yaralanmaları potansiyel olarak yaşamı tehdit edicidir bilizasyon sağlayarak hava yolunu değerlendirin. Travma has-
tasının hava yolunu açmak için başa ekstansiyon yapmaksızın
ve dikkatli yaklaşım gerektirir. Karın boşluğunda geniş bir ya-
ralanma spektrumu olabileceğinden travma sonrası doğru ve çene itme yapılabilir. Yüksek akımlı oksijen verin ve gerekirse
hastayı entübe edin.
hızlı değerlendirme olmadığında tehlikeli sonuçlar meydana
gelebilir. Bu yaralanmalar geleneksel olarak künt veya penetran
B. Solunum
olarak sınıflandırılır. Künt karın travmalarının büyük çoğun­
luğu motorlu taşıt kazalarına bağlı olarak, penetran yaralan- Solunumu ilk olarak steteskop ile dinleyerek değerlendirin.
maların büyük bir kısmı ise delici-kesici alet yaralanmaları ve Solunum seslerinin azlığı veya yokluğu olası pnömotoraks
ateşli silah yaralanmaları sonucu meydana gelir. Karın travmalı açısından klinik şüphe uyandırmalıdır. Sonra göğüs duvarı
hastalarda başarılı sonuç almak için hızlı değerlindirme ve sta- hareketlerinde asimetri, açık yara veya yelken ğöğüs açısından
bilizasyon ve endikasyon olduğunda erken cerrahi konsültas- değerlendirme yapın. Daha sonra göğüs duvarını dikkatlice
yon gerekir. palpe edin. Palpabl krepitasyon pnömotoraks veya kaburga
fraktürünü işaret edebilir. Gerekirse hızla iğne ile dekompres-
Değerlendirme yon uygulayın veya toraks tüpü takın (Bakınız konu 24). Nabız
oksimetri ve kapnografı faydalı olabilir.
Karın travmalarında ilk değerlendirme diğer tüm travma has-
talarında olduğu gibidir. ATLS protokolleri rehberliğinde ha- C. Dolaşım
vayolu, solunum, dolaşım, nörolojik değerlendirme ve hasta- Dolaşımı değerlendirin. Eğer ciddi eksternal kanama varsa di-
nın ek olası yaralanmalarının araştırılması ile hızlı bir ilk bakı rekt bası
ile kontrol edin. Nabızları, kapiller dolaşımı ve kan
yapılır. basıncını değerlendirin. Tercihen en az iki büyük periferik da-
mar yolu açın (.::16 G).Eğer periferik damar yolu açılamazsa
veya yetersiz kalırsa santral venöz kateter takın. Sıvı resüsitas-
'Bu konu 6. baskıda Roger Humphries, MD tarafından yazılan konunun re- yonuna başlayın. Değerlendirmenin bu aşamasında FAST ya-
vizyonudur. pılması önemlidir. Özellikle hemodinamik olarak kararsız olan
TRAVMA ACİLLERİ

hastalarda FAST incelemesinin pozitif olması acil laparotomi yaralanmayı değerlendirmek için retrograd üretrogram gerek-
endikasyonu olacaktır. lidir.

D. Nörolojik Değerlendirme Tedavi


Hastanın mevcut bilinç durumunu tespit etmek amacıyla kısa A. Sıvı Resüsitasyom.ı
ve odaklanmış bir nörolojik bakıyı tamamlayın. Bakıda pupil
çapı ve reaktivitesi değerlendirilmeli, Glasgow Koma Skalası Travma hastasının tedavisinde hemodinamik destek ilk hedef-
skoru belirlenmeli ve tek taraflı güçsüzlük veya kas tonusunda tir. Günümüzde travma resüsitasyonunda kristaloidlerin kul-
azalma gibi herhangi bir nörolojik defısiti işaret eden bulgular lanılması önerilmesine rağmen, akut sıvı tedavisi konusunda
araştırılmalıdır. İdealde nörolojik değerlendirme ağrı kesici, se- değişiklikler oluşmaktadır ve bazı tartışmalı durumlar mevcut-
datif veya paralitik etkili ilaçlar verilmeden önce yapılmalıdır. tur. Özellikle penetran yaralanmalarda agresif sıvı tedavisinin
zararlı etkileri olduğu hayvan ve insan çalışmalarında gösteril-

E. Maruziyet miştir. Hızlı ve fazla miktarlarda kristaloid infüzyonu pıhtılaş­


ma faktörlerini dilüe ederek yumuşak pıhtı oluşumunu boza-
İkincil bakıyı tamamlamak için hasta tamamen sydurularak bilir ve kanamayı arttırabilir. Bu bulgular künt travmada yete-
incelenmelidir. Hipotermiyi engellemek için gerekli önlemler rince net değildir. Verilecek sıvı miktarı hastaya özgün olarak
alarak hastayı tamamen soyun. Hastanın tüm deri kıvrımları­ ayarlanmalıdır. Ayrıca kan basıncı yalnız başına şok düzeyinin
nı, sırtını ve aksillasını herhangi bir travma bulgusu açısından en iyi göstergesi değildir. Hastayı normotensifhale getirme ça-
(kontüzyon, hematom, abrazyon veya penetran yaralanma) in- baları önerilmemektedir. Sistolik kan basıncının 80-90 mmHg
celeyerek ayrıntılı ikincil bakıya başlayın. Tüm yaralanmaları ve ortalama arteriyel kan basıncının 70mm Hg civarında tutu-
ve yerlerini tespit etmeye çalışın. Ateşli silah yaralanmalarında lacak şekilde hedeflenmesi daha akılcı bir yaklaşımdır. İlk ba-
merminin trasesini ortaya koymak için direkt grafıden önce samak kristaloid tedavisinden sonra eritroisit süspansiyonları
yara yerine bir radioopak işaretleyici koyun. Damar yaralan- verilmelidir. Taze donmuş plazma ve trombosit gibi diğer kan
malarında bası ile hemostaz sağlıyor olabileceklerinden dolayı, ürünleri kontrol edilemeyen (özellikle derin gövde yaralanma-
saplanmış yabancı cisimleri çıkarmayın. Yabancı cisimlerin çı­ larında) kanamalarda kullanılabilir. Massif kanamalarda diğer
karılması daha kontrollü bir ortamda ve cerrahi ekip tarafın­ kan ürünlerine ek olarak rekombinant Faktör VIIa kullanıla­
dan yapılmalıdır. Her yarayı tanımlayarak tarif et ve ilk başvu­ bilir. CRASH-2 çalışmasında hemoraji şüphesi olan travma
ruda giriş veya çıkış yeri gibi terimleri kullanmaktan kaçının hastalarında yaralanmadan sonraki 8 saat içinde tranexamic
çünkü çoğu zaman bunu görsel olarak doğru değerlendirmek asid infüzyonunun ölüm oranını % 9 azalttığı gösterilmiştir. Bu
genellikle zordur. Bu tanımlamaları Adli Tıp Uzmanına bırak­ tedavi günümüzde standart olmasa da, travma hastalarındaki
mak en doğrusudur. ciddi kanamaların tedavisinde birkaç yıl içinde geniş ölçüde
Her iki meme başını birleştiren çizginin altından oluşan kabul görebilir.
yaralanmalarda intraabdominal organ yaralanması olma olası­
lığı yüksektir. Motorlu araç kazalarında oluşan yaralanmalarda 13. Acil laparotomi Endikasyonian
göğüs ve karın bölgesini tamamen görecek şekilde ekimoz veya
eritem açısından dikkatlice bakı yapın. Klasik emniyet kemeri Fasya defekti olan çoğu penetran karın travmalı hastalarda ka-
bulgusu veya alt kadaranlarda çizgisel zedelenme ve dermab- rın içi yaralanma insidansı yüksek olduğundan laparotomi ge-
razyonu olan hastaların %25'inde intraabdominal yaralanma rekir. Hemodinamik olarak dengesiz olan künt veya penetran
bulunur. Hassasiyet, distansiyon, rijidite ve defans varlığını karın travmalı bir hastada "travmaya odaklanmış abdominal
değerlendirecek şekilde karın bakısı yapın. Bakının bu aşama­ sonografi değerlendirmesi" (FAST) veya tanısal periton lavajı­
sında barsak seslerini değerlendirmek genellikle zordur. Pel- nın (TPL) pozitif olması, kanama kontrolü veya karın içi yara-
viste anterior-posterior veya lateral instabilite varlığını hafifçe lanmayı değerlendirmek için laparotomi yapılmasını gerektirir.
basınç uygulayarak değerlendirin. Bu bakı fazla kuvvet uy- Penetran karın travmalı hastalarda peritonit bulguları veya he-
gulamadan yapılmalı ve sık tekrarlanmamalıdır. Genital bakı modinamik dengesizlik varlığı acil laparotomi gerektirir ancak
yapın ve özellikle erkeklerde üretral meatustan kanama olup peritoniti olmayan ve stabil hastalar ameliyatsız takip edilebilir.
olmadığını değerlendirin. Karın travmalı hastaların hepsinde Delici-kesici alet yaralanması ile başvuran hemodinami stabil,
rektal bakı yapılarak kanama varlığı araştırılmalı, sfınkter to- karında yaygın hassasiyet veya peritonit bulgusu olmayan has-
nusu kontrol edilmeli ve prostatın normal yerinde olup olma- talarda rutin laparotomi endikasyonu YOKTUR. Ateşli silah
dığı incelenmelidir. Travma hastasında akut dönemde gaytada yaralanmalarında da hemodinamik olarak stabil hastalarda,
gizli kan testinin yeri yoktur. Eğer üretral meatusta kan veya yaralanma tanjansiyel ise ve periton irritasyon bulgusu yoksa
prostatın normalden daha yukarıda yerleştiği saptanırsa üriner yine rutin laparotomi endikasyonu YOKTUR. Başvuruda sta-
kateterizasyon kontrendikedir. Bu durumda potensiyel üretral bil olan ve herhangi bir yöntemle intraabdominal yaralanma
ABDOMİNAL TRAVMA

olduğu gösterilmiş künt travmalı hastalar yakın takip edilmeli, Tanısal Testler
bu hastalarda hemodinami bozulursa acil cerrahi müdahele
yapılmalıdır. Tanısal laparoskopinin kullanıma girmesi belirli A. Laboratuvar Testleri
penetran karın travması hastalarında terapötik olmayan lapa-
rotomileri azaltmıştır. Direkt grafıde tespit edilmiş diyafram Travmalı hastanın başlangıç labarotuvar değerlendirilmesin­
yaralanması varsa acil laparotomi gerekir. Hipotansiyon olma- de bakılması gerekenler hemoglobin, hematokrit ve trombo-
ması, GKS<l4 olması, kostal sınırda veya karında hassasiyet sit sayımıdır. Transfüzyon gereken durumlarda kan grubu ve
olmaması, hematüri (:2:25 eritrosit/hpf) olmaması, hematok- çapraz karşılaştırma çalışılmalıdır. Laktat düzeyi bakılabilir ve
rit<30 olması ve femur kırığı olmaması özellikle acil cerrahi yüksekse şokun mükemmel bir göstergesidir. Benzer şekilde
gerektirecek karın içi yaralanma ihtimalinin düşük olduğunun baz defısiti şokun diğer önemli bir göstergesidir. Karın travma-
göstergeleridir. larında amilaz veya lipaz düzeyi güvenilir değildir. Karaciğer
enzimlerinin yiikselmesi hepatik yaralanmaya işaret edebilir.
C. Cerrahi Konsültasyon Glukoz ve beyaz küre sayımı akut dönemde sıklıkla yükselir
ancak özgün olmayan bulgulardır. İdrar tetkikinde bariz hema-
Özellikle hemodinamik olarak dengesiz hastalarda erken cer- türi olması tipik olarak ciddi ürogenital traktus yaralanmasının
rahi konsültasyon istenmesi bir zorunluluktur. Stabil künt göstergesidir.
travmalı hastaların bir çoğu konservatif olarak tedavi edilebilir.
Künt veya penetran travmalı hastaların hepsine cerrahi müda- B. Diğer Tanısal Yaklaşımlar
hale gerekmez ancak büyük kısmına yakın takip ve sık muaye-
ne yapılmalıdır. 1. Düz grafiler-Majör travmalı hastalarının çoğunluğun­
da göğüs, pelvis ve servikal grafıler çekilmelidir. Günümüzde
bilgisayarlı tomografinin ulaşılabilirliğinden dolayı nadiren
kullanılsa da, flank-lomber travmalı veya gross hematürili has-
talarda ameliyat öncesi ayrıntılı tanısal testler yapılamadığı du-
rumlarda tek doz intravenöz piyelogram faydalı olabilir. Direkt
grafılerin karın içindeki mermi trasesisinin değerlendirilmesi
dışında penetran travmaların değerlendirilınesinde genellikle
faydası yoktur.
2. Tanısal periton lavajı- Her ne kadar TPLnın yerini genel
olarak ultrasonografı almış olsa da hala TPL için net endikas-
yonlar vardır. Hemodinamik olarak dengesiz çoklu travmalı
hastalarda TPLnın pozitif olması hızla girişim yapılabilmesine
olanak sağlar. Delici-kesici yaralanmalarda ise TPLnın negatif
olması konservatif tedavi ve erken taburcu olanağı sağlar. TPL
ile ilgili dikkate alınması gereken en önemli nokta, karın içi
kanamayı göstermede aşın duyarlı olması ve bu nedenle non-
terapötik veya negatif laparotomi oranlarını artırabilmesidir.
Ancak güncel literatürde TPLnin özellikle düşük hızlı penetran
travmalarda (kesici-delici yaralanmalar) terapötik olmayan la-
parotomi sayısını azaltmak için BT veya laparoskopi ile birlikte
kullanımı önerilmektedir. TPL yapılması planlanırsa bu işlem
tercihen cerrahi konsültasyon yapıldıktan sonra ve cerrah ta-
rafından yapılınalıdır. Güncel rehberler TPL, FAST ve BT'nin
travma hastalarında birbirini tamamlayıcı özellikte olduklarını
vurgulamaktadır.
3. BT görüntüleme- BT taraması hemodinamisi stabil trav-
ma hastalarında uygulanması kolay ve mükemmel bir tanısal
yöntemidir. Eğer ciddi karın içi yaralanma şüphesi varsa ve
hastanede bu tür hastalan yönetecek yeterli donanım yoksa
hastaya BT taraması yapmak için başka merkeze transferi ge-
ciktirmek önerilmez. Hem retroperitoneal, hem de intraperito-
neal yaralanmaların değerlendirilmesinde BT'den daha üstün
bir tanısal yöntem yoktur. Hemodinamik olarak dengesiz yada
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 25-1. Pozitif FAST bakısında dalak çevresinde geniş bir sıvı izlenmekte.

laparotomi için net endikasyon olan travma hastalarında BT laparotomi yapılmalıdır. Eğer hastanın hemodinamisi dengede
kontrendikedir. ise BT gibi ileri tetkikler yapılabilir.
4. Ultrasonografi-Ultrasonografi künt çoklu travma has- 5. laparoskopi- Laparoskopinin BT veya TPL ile birlikte ya
talarında abdominal incelemede en öncelikli tanı yöntemi da tek başına kullanımı ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.
haline gelmiştir. Acil ultrasonografi ile ilgili pek çok çalışma Laparoskopi laparotomiye göre daha az invazivdir, terapötik
olmayan laparotomileri azaltırken ve hasta maliyetini ve yatış
yapılmıştır ve intraperitoneal sıvının tespitinde doğru ve hız­
süresini düşürebilir. Travma hastasının yönetiminde nispeten
lı sonuç verir. Çocuk hastalar ve gebeler gibi özellikli hasta
yeni bir yöntem olan laparoskopinin, periton penetrasyonu-
gruplarında da güvenle kullanılabilir. Travmaya odaklanmış
nun ve diyafram yaralanmalarının araştırılmasındaki kullanı­
abdominal sonografi değerlendirmesi (FAST) hemoperitonu mı muhtemelen artacaktır. Laparoskopinin künt travmalardaki
göstermede yüksek özgüllüğe sahiptir. Temel kullanım amacı kullanımı da gelişerek artmaktadır.
künt veya penetran karın travmalı hastalarda laparotomi ön-
cesi süreyi kısaltmaktır. FAST bakısı hasta başında uygulana-
bilen ve nispeten minimum deneyim sahibi kullanıcılarla (en
az 30 inceleme) doğru sonuç veren bir testtir (Bakınız konu
6). Standart FAST muayenesi önce ksifoid altından perikarda,
sonra sağ üst kadrandan Morrison poşuna (hepeatorenal boş­
luk) serbest sıvı varlığı açısından bakılarak yapılır. Morrison
poşu supin pozisyondaki travma hastasında karın içi sıvının
(kan) ilk toplandığı ve gözlenebildiği yerlerden biridir. Sonra
sırasıyla sol üst kadranda splenorenal fossa ve pelvis incelenir
(Şekil 25-1). FAST bakısı BT'den farklı olarak hızla, acil ser-
viste hasta başında yapılabilir ve kolayca tekrarlanabilir. Karın
travması hastasında eğer hasta hipotansif ve FAST (+) ise hızla
ABDOMİNAL TRAVMA

Yaralanma Tipleri fizik bakısında veya BT gibi görüntüleme yöntemlerinde karıı1


içi yaralanma saptanmayan seçilmiş hasta gruplarında takip
A. Künt Karın Yaralanmaları önermektedir.

Künt yaralanmalar en sık motorlu taşıt kazalarına bağlı ola-


rak oluşur. Yaralanmalar kopma, yırtılma veya direkt darbeye
bağlı olarak meydana gelir. "Emniyet kemeri işareti" bulgusu
vakaların en az %25'inde karın içi yaralanma olduğunun belir-
tisidir. Özellikle çocuklarda sadece bel kemeri kullanılıp kulla-
nılmadığını öğrenmek öne.mlidir. Sadece beli saran kemerlerin
kullanımı küçük çocukları intestinal perforasyon ve mezenter
yırtıkları gibi karın içi yaralanmalar açısından risk altına so-
kar. Lomber omurganın mutlaka değerlendirilmelidir çünkü
bu yaralanmalar transvers lomber fraktürler ile ilişkili olabilir
(Chance fraktürleri). Künt travma sonrası solid organ yaralan-
ması olmaksızın karın içi yüksek miktarda serbest sıvı sapta -
nırsa içi boş organ yaralanmasından şüphelenmek gerekir. Bu
hastalara genellikle laparotomi gerekir.

B. Penetran Yaralanmalar
Her iki meme başını birleştiren transvers çizginin altındaki ya-
ralanmalarda potansiyel olarak batın içi yaralanma olabileceği
göz önüne alınmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, hastane
öncesi dönemde sıvı tedavisi dikkatli bir şekilde uygulanmalı­
dır. Hastanın acil servise ulaştırılmasına kadar geçen dönemde Dalak yaralanmaları genellikle künt travmaya bağlı olarak
90 mm Hg sistolik kan basıncı elde edilecek şekilde sıvı tedavisi görülür. Hastalar dalakta hematom, laserasyon, devasküla-
yapılmalı, aşırı sıvı resüsitasyonundan kaçınılmalıdır. Eğer pe- rizasyon veya tam rüptür ile başvurabilirler (Şekil 25-2). Bu
netran yaralanma mevcutsa antibiyotik tedavisi başlanmalı ve
yaralanmalar, yaralanmanın ciddiyetine göre sınıflandırılırlar.
uygun tetanoz profılaksisi yapılmalıdır.
Çoğu sınıflandırma şemaları yaralanmaları laserasyonun veya
1. Ateşli yaralanmaları- Karına yönelik ateşli silah
silah hematomun boyutu ve yerleşimi veya aktif kanama varlığına
yaralanmalarına geleneksel yaklaşım tümüne laparotomi ya- göre derecelendirir. Örneğin vasküler pedikül veya hilusa ka-
pılmasıdır. Bazı yazarlar tarafından düşük hızlı ateşli silah
dar uzanım gösteren yaralanmalar yüksek derecelidir ve muh-
yaralanmalarında, dikkatli seçilmiş hastalarda daha az agresif
yaklaşımlar tarif edilmiştir. Peritona nafiz ateşli silah yaralan-
temelen splenektomi gerektirir.
malarında operatif olmayan yaklaşım tartışmalıdır. Sıvı teda- Travma cerrahları dalak yaralanmalarında rutin cerrahi
visine rağmen hipotansif olan hastalara acil laparotomi, kan tedaviden ziyade nonoperatif yaklaşıma yönelmişlerdir. Hayatı
transfüzyonu, karın florasına yönelik antibiyotik tedavisi ve tehdit edici kanama yok ise amaç dalağı korumaktır. Hemo-
tetanoz aşısı yapılması gerekir. Hemodinamisi dengede olan dinamisi dengede olan hastalarda düşük dereceli yaralanma-
hastalarda periton penetrasyonu dışlandıktan sonra, yüzeye! lar takip edilebilir. Operatif olmayan tedavi dalak yaralanması
ve tanjansiyel yaralanmalar konservatif olarak takip edilebilir.
olan hastaların yönetiminde ve dalağın korunmasında en çok
Tüm abdominal ateşli silah yaralanmalarında erken cerrahi
kullanılan yöntemdir. Yüksek dereceli yaralanması olan veya
konsültasyon istenmelidir.
BT'de pelviste serbest sıvı saptanan hastalar konservatif teda-
2. Delici-kesici yaralanmalar-Periton penetrasyonu şüp­ viye uygun adaylar değildir ve bu hastalarda nonoperatif teda-
hesi olan delici-kesici yaralanmalarda resusitasyonla birlikte
vinin başarısızlık şansı yüksektir. 2 L kristaloid infüzyonuna
tetanoz profılaksisi ve antibiyotik tedavisi gerekir. Uygun ko-
rağmen hipotansif olan hastalara kan transfüzyonu yapılmalı
şullar ve ışıklandırma sağlanarak çok yüzeye! olanlar dışında
tüm yaralara bir cerrah tarafından lokal ekplorasyon yapılma­ ve hastalar ameliyata hazırlanmalıdır. Bazı merkezlerde laparo-
lıdır. Hastanın yönetiminde TPL, BT tarama ve laparoskopi
tomiden kaçınmak ve splenik kanamayı kontrol etmek amacı
kullanılabilir. Periton penetrasyonu dışlanırsa, hastalar lokal ile anjiyografi ve selektif arteryel embolizasyon uygulanmakta-
yara bakımı sonrası taburcu edilebilir. Periton penetrasyo- dır. Tüm dalak yaralanmaları yaralanmanın ciddiyetinden ba-
nu varlığında geleneksel yaklaşım tanısal laparotomidir. Bazı ğımsız olarak travma cerrahına konsülte edilmeli ve yatırılarak
cerrahlar düşük hızlı ateşli silah yaralanmalarında olduğu gibi takip edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 25-2. Dalak yaralanması olan künt travmalı erişkin erkek hasta. Dalakta multipl ge,:ıiş laserasyonlar ve
perisplenik hematom görülmektedir. Ayrıca perihepatik serbest sıvı dikkati çekmektedir. A ve B: lntravenöz kontrast
verildikten hemen sonra elde edilen görüntüler. Dalak etrafındaki hematomun sol böbreğe olan bası etkisi dikkati
çekiyor.
ABDOMİNAL TRAVMA

c
Jı.. Şekil 25-2 (Devamı) C: Kontrast maddenin verilişinden sonra daha net dalak görüntülenmesi. Dalak arka yüzün-
deki geniş laserasyonun anteriorda hilusa doğru uzanımı daha net görülmektedir.

larda tanı ve gözden kaçmış yaralanmaların onarımı için tora-


koskopi veya laparoskopi önerilmektedir. Penetran torakoab-
(Daha fazla ayrıntı için konu 24'e halanız) dominal yaralanmalardaki çok küçük diyafram yaralanmaların
tanısı zordur ve aylarca veya yıllarca gizli kalabilirler. Bu hasta
grubunda tanıdaki gecikmeler fıtık oluşumu, strangülasyon ve
morbidite ve mortalite riskininde artışa yol açabilir.

Diyafram penetran veya künt travmaya bağlı olarak yaralana-


bilir. Diyafram yaralanmalarını ilk başta saptamak çoğunlukla
zordur. Künt diyafram yaralanmaları nadir görülür, doğru tanı
bazen zor ve geç konulabilir. İlk göğüs grafisinde abdominal
organların toraksa geçişi belirgin şekilde gözlenemeyebilir.
Nazogastrik sonda takılması tanıyı kolaylaştırabilir (Şekil 25-
3). Diyafram yaralanmaları ilk elde edilen BT'de dahi gözden
Karaciğer büyüklüğü ve lokalizasyonu nedeni ile hem penetran
kaçabilir. Eğer abdominal organların toraks boşluğunda yerleş­
hem de künt travmalarda sık yaralanan bir organdır. Künt ka-
tiği görülürse tanıyı koymak kolaydır. Hemodinamisi dengede
raciğer yaralanmalarının %80'den fazlasında operatif olmayan
olan sol torakoabdominal bölge penetran yaralanmalı hastalar-
tedavi standart hale gelmiştir. Karaciğer yaralanmaları laseras-
da diyafram yaralanması insidansı oldukça yüksektir. Bu hasta-
yon, hematom veya rüptür şeklinde görülebilir (Şekil 25-4).
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 25-3. Künt travma nedeni ile başvuran erişkin bayan hastada sol hemidiyaframda bulanıklaşma ve nazo-
gastrik tüp ve mide gaz odacığının anormal yerleşimi sol diyafram yaralanmasını işaret etmekte

Periferik yerleşimli küçük laserasyonlar veya hematomlar (1 Pankreas yaralanmaları nadir görülmelerine karşın ciddi mor-
ve 2. derece) genellikle operasyon gerekmeksizin tedavi edile- bidite ve mortalite ile ilişkilidir. En sık penetran travmalarda
bilir. Ancak yüksek dereceli karaciğer yaralanmalarının opere görülür. Pankreasın künt yaralanmaları tüm olguların sadece
edilmeden tedavisi ciddi morbidite ile ilişkili olabilir. Yaralan- %26'sını oluşturur. Pankreas yaralanmaları nadirdir ve tanı
manın derecesi arttıkça morbidite riski de artar. Hemodina- sıklıkla zordur. Pankreas lasere veya kontüze olabilir. Amilaz
mik olarak dengesiz karaciğer yaralanmalı hastalarda kanama düzeyleri özellikle erken dönemde özgül ve faydalı değildir.
kontrolü için laparotomi gerekir. Karaciğerdeki büyük doku BT veya radyolog tarafından yapılan ultrason faydalı olabilir.
kayıplarını onarmak teknik olarak zordur. Bu yaralanmalar ka- Pankreas yaralanması olan tüm hastalar yatırılmalıdır.
raciğere hepatik arter ve portal venden gelen yüksek kan debisi
nedeni ile kontrol edilemeyen kanama ve ölüme neden olabilir.
Ameliyat gereken olgularda güncel cerrahi yaklaşım kompleks
onarımlar yapmak yerine packing ve hasar kontrol cerrahisi (Ayrıca bakınız konu 26)
yöntemlerinin uygulanmasıdır. Hastaların bir kısımında an-
jiografi ve embolizasyon gibi girişimsel radyolojik yöntemler
başarılı olmaktadır.

Böbrek laserasyon, kontüzyon, parçalanma veya devaskülari-


zasyon yaralanmalarına maruz kalabilir. Travma hastalarında
üretral meatustan kanama veya yüksek yerleşimli prostat yoksa
gros hematüri olup olmadığını tespit etmek için üriner kateter
takılır. Makroskobik hematüri olması tipik olarak ürolojik ya-
ABDOMİNAL TRAVMA

B
A. Şekil 25-4. Künt travmalı erişkin erkek hastada karaciğer posteriorunda perihepatik ve perisplenik kanamayla
ilişkili geniş kontüzyon.

ralanma bulgusudur. Erişkinlerde hipotansiyon yoksa mikros- Operasyon yapılmaksızın takip kararı alınan renal yaralanmalı
kopik analiz gereksizdir. Çocuklarda mikroskopik bakıda her hastalarda yüksek ateş, hematokritte düşme, şiddetli yan ağrısı
büyük sahada en az 5 kırmızı kan hücresi görülmesi muhtemel
idrar yolu yaralanmasına işaret eder. Bu durumda acil servis- ve hemodinamik bozukluk konservatif tedavinin başarısızlığı­
te üroloji konsültasyonunu yapılmalıdır (Şekil 26-Se bakınız). nı gösterir.
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 25-5. Erişkin erkek hastada solda karın içi serbest sıvı, ince barsak duvarında kalınlaşma ve mezenterik yağ
planlarında çizgilenme. Hastaya tanısal laparotomi yapıldı ve mezenterik yırtıkla beraber devaskülarize ve perfore
jejenum ansı saptandı.
ABDOMİNAL TRAVMA

kullanıldığında mezenter ve barsak yaralanmaları başarılı bir


şekilde saptanabilmektedir (Şekil 25-5). BT'de belirgin bir so-
(Bakınız konu 26) lid organ yaralanması olmaksızın karın içi önemli miktarda
serbest sıvı saptanması içi boş organ yaralanması açısından
kuvvetli şüphe uyandırmalıdır. Hasta acilde oral alımı tolere
etse bile bu tip yaralanma var olabilir. Eğer bu tanıdan şüp­
heleniliyorsa acil hekimi dikkatli olmalıdır. Taburcu edilecek
hastalar erken takip edilmeli ve bilgilendirilmelidir. Bu hastalar
acil servisten ayrıldıktan sonra ateş ve tahta karın bulgularıyla
geri dönebilirler. Travmatik apendisit vakaları literatürde nadir
olgu sunumları şeklinde bildirilmiştir. Eğer bisiklet gidonu-
na bağlı travma varsa hasta duodenum hematomu açısından
değerlendirilmalidir. Bu hastalar genellikle konservatif olarak
takip edilebilir.

Mesane yaralanmaları intraperitoneal veya ekstraperitoneal


olabilir. Karın ağrısı ve makroskobik hematürisi olan hastada
mesane yaralanmasından şüphelenmelidir ve tanı retrograd
sistogram ile doğrulanır. BTöe mesane kubbesine bitişik "sen-
tinel pıhtı işareti" bulgusunun tespiti travmatik intraperitoneal
mesane rüptürü için tanısaldır. İntraperitoneal mesane rüptü-
rü olan hastaya acil üroloji konsültasyonu ve cerrahi müdahele
gerekir (Şekil 26-6 ve 26-7).

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM

Flank yaralanmaların yönetimi diğer yaralanma tiplerine


göre daha zordur. Bu hastalarda retroperitoneal yaralanmayı
intraperitoneal yaralanmadan ayırt etmek zor olabilir. Karın
BT veya tek-doz intravenöz piyelogram üreter yaralanmasını
veya retroperitoneal yaralanmayı tespit etmede faydalı olabilir.
Hemodinamik dengesizliği ve peritonit bulgusu olmayan pe-
netran flank yaralanmalı hastalarda tanıya yönelik olarak BT
tarama, seri fizik bakı ile takip ve laparoskopi yapılabilir.

Hem penetran hem de künt travmalar gastrointestinal sistem


(GİS) yaralanmalara yol açabilir. GİS yaralanmaları künt trav-
malara göre penetran yaralanmalarda daha çok görülür ve kli-
nik olarak tanımak zor olabilir. Karına nafiz delici-kesici alet
yaralanmalarının %30'unda, ateşli silah yaralanmalarının ise
%80'inde GİS yaralanması görülür. Künt travmada karın duva-
rında yaralanma veya "emniyet kemeri işareti" bulgusu vakala-
nn %25'e varan oranında GİS yaralanma ile ilişkili olduğundan
şüphe uyandırmalıdır. GİS yaralanmaları FAST veya standart
BT görüntülemede gözden kaçabilir fakat multidedektör BT
TRAVMA ACİLLERİ

Harbreclıt I!G: tsanythıng new in,aclult blunt spienic trauma?.Am l Köz:"'~· Môore ~A, Cothrert c2;tvı~otiE~)J~a M,i~ı~~rEli,
Surg:2005;190~2):273~278 [PMID: 16023445]; . Miller CC; Ea~trıdge B, Achesort E, Brundage Tatada'~; ~c,ı, sr,.
Haan J.~' Boclılcchlo. GV; ıfumer N, S~alea TM: Nortopetativ~ M,
C:ar~y .Hokomb JB; Risk factors f?r hepatif morfüdiiy föJ~·
maııag~eııt of blunt spfo11fo injuı'y; a: 5.~yeat expedenc:e. n-au- •· J .ıowmg nonoper~tive maıiagfnıent: multicenter study•.A:rch Surg ·
20~6;l41{5}:451..,45HPMIPfl6Z02516]. . . .
ma}005;58(3);492-49S: [P}yiID: 15761342]. · · ·
)~ala M, ~dflert Y,. f4intz; '{; I<isselgoff D, G~rcertsfein t !Uvkınd. ~ecllıt W~nick fo.···.I>~dJaitl\füjJJ} $6uit
· 2009,ıo2(J.2)nzss~ı256\ ·· ······ ··· · ··
AI, J:'~r?gy . M\ fmogy (,: Illunt, splenic trauına: predlctcır,~
for . ~ııccessful non-ol?erative ınaı1agement, Isr M.ed i\ssoc J ·Shlraii.M.,:s!:11dbakhtS,.Jan.ailflb~ı!f~,.Asa~öf~p.~u.tiiiAfra:sliılit
2007;9(12):8s7:..86f[PMmll82W925]. .· ·. .. •. .·....•.•.. ·.··•· ...
:1aisevxci,1 OY:, Blunf diaı>hra~matlç, rupkre1 fciur teatf eıqyeıi"
. iiA: . l~l~1i!!:a~ı~~:tt~ı, .... :rntt~
20ıoı6~HJ,9c:1], ~Pıvno: 2om643"4J, ;, · · ··
ence. fürI]ia: 2008;12(1 ):73-78 [fMID: 17891332}. • " · ·.·.. ·.·. ·.·
,~anna 'Af<:::Eef;i LE: Acut~..trau'mııtic diaphra~ınatic lnjury. 'Dfrıc ·.
rac Surg Clin 2009; i 9( 4):485-489 (PMID: 2011263 f] ,.. •..
Friese RS, Cöln CE,. Gentilello LM: Laparoscopy ~uffidertt to. is
exdude occuıt <lfaphra:gm ınJury aft~r peneu~ting .ab.<lominal.
;!W~=~~!~t~~,
rean JRadiol 2007;8(6):492-497 [PMID: 18071279]'.
A.td M1 tf~ns()n JM, (]rinblat L, Şrof.nı.ıuı N, C!lıı.ıgiıtııiT; Tomlijısö~ .
trauma,.f: Ttauma, 2005;58(4}:789:"792' [PMID:.15824657],
·. .G; §urgically,-J~por,ıanr bowef ,nd/pr'mesentericırtJury.in bl~nt·
Powell BS, Ma:grtotti Lf, Schi:oeppel. TJ;. Finnell CW, Savage SA, ~ra~r accuracy (!f. Il}~ti~~JecfC>r f! f<>r' ~ıtaticiJl.'.,lladiology.
Fischer PE, Fabian TC, Cröce rvfA;Diagnostkfaparoscopy ~r the . }O~Ş;249(1):524-533[PMID: l87966(l0]: •...••.••...•••.•.............. ·.·...........~ •.
e~u~tfo~ of ı:ıc~ult dia_{)hragınftfo, iııJury, foijowing ptıI!eftıttil]g•..
. tiıC>i:ı!C()~Iiıio:qıl.ı.:uil traut!];a, Iniury 20Q8\3;9(Sjı§3Q"-5:fl;{[ilMI!'}: ·. ı:ı-azi~iŞ~aı-s~rookAF. M()çre Ki': C~s~ oqhe mon~:traıık\J~ıı~ •·.
ı8336818]. . . . .. . ·... ·. .• •• • • •. ing.fqllowin& abctôminat traııma:.ın e~sily ôverlooke<i foJiıry,:Sl t
·Radiol 2oQ9;82(973)!79'-&1 [PMID: 19()95818}; ·. . .•. . ... . . .
Sfraderi .• LD, . Scar1:1eH11ı ·. S(I-fepa~ş:. ih!ury. A.cta · ·. Cfr Bia~
20Q6;2l(Suppll): 8qcc88'.[PMID: l'i'OJ352l}. /. . ;· · üissıttı~; s: Griswold JA( Frezza ·EE: fr~~tıııekf' d(isoiııt~J f;ıi;f
etratıng flank ttaunıa. Ani.· Surg 2005;7I(li):493'-496 [P:!\,fID(
PolaricôP,Eeoıı:5ıPiriedaJ:PuyanaJC,()clıôaJB,ArıitcMt,frat-' 1601,4928}. .
br.echt BG, Geller D, Peitzma.ıi A~: Hepatfc resection {n the~nıan,
ag~men~of'complex füJuryto the l'lveı:. JTrl}uma:200S;65(61:ız61,,:
1269 [PMH): 190776111, .
Genitoüriner Travma

Brian Adkins, MD 1

Çeviri:
Dr. Müge Gülen

Yaşamı Tehdit Eden Yaralanmaların Acil Yönetimi Mesane Yaralanmaları


Özgün Yaralanmaların Acil Tedavisi . Oretral Yaralanmalar
Renal Yaralanmalar Eksternal Genltal Yaralanmalar
Oreteral Yaralanmalar

bakıda, rektal bakıda yumuşak veya yüksek yerleşimli prostat,


perineal veya skrotal hematom ve üretral meada kan varlığı
değerlendirilir. Bu bulguların herhangi birinin varlığında, fo-
ley kateter yerleştirmeden önce retrograd üretrogram (RUG)
Genitoüriner yaralanmalar, major travmalı hastaların % 10-
yapılmalıdır. Eğer bulgular yoksa ve gerekliyse foley kateter
20' sinde meydana gelir. Renal hiler parçalanma veya böbreğin
yerleştirilir (ö~n., stabil olmayan hastalar veya idrar yapama-
parçalanması dışında bu yaralanmaların çoğu erken dönem-
yan hastalar). Üretral çalışmalar yaşamı tehdit eden potansiyel
de yaşamı tehdit edici yaralanmalar değildir. Çünkü bunlar
yaralanmaların tanı çalışmalarını veya tedavisini asla geciktir-
sıklıkla, potansiyel olarak yaşamı tehdit eden diğer organ ya-
memelidir. Şekil 26-1 ve 26-3 künt, penetran ve pediyatrik üro-
ralanmalarına eşlik eder. Bu nedenle acil hekiminin ürolojik
lojik yaralanmaların yönetim akış şemasını içermektedir.
yaralanmaların semptom veya bulgularını gözden kaçırması
kolaydır. Tanı ve tedavideki hatalar bu yaralanmalarda önemli
uzun dönem morbiditelerine sebep olur. Bu nedenle, travma
Özgün Bakı ve İşlemler
h~s~ası değerlendirilirken, hekimin genitoüriner yaralanmaya
Foley kateler yerleştirilmesinin güvenli olup olmadığını belir-
aıt ıpuçlarının farkında olması gerekmektedir. Bu ipuçları (1)
lemek için, genitoüriner sistemin değerlendirilmesi genellikle
lomber vertebra veya alt kot kırıkları, (2) pelvik fraktürler, (3) retrograd olarak yapılmalıdır: mesaneden önce üretra (genel-
böğürde ağrı veya hematom, (4) rektal bakıda anormal prostat
likle fizik bakı ile), daha sonra (Foley kateter yerleştirerek) üre-
(yüksek yerleşimli, palpabl olmayan veya serbest yüzer halde), ter veya böbrekten önce mesanede yaralanmanın dışlanması
(5) üretral meada kan ve (6) gros hematüriyi içermektedir.
gerekmektedir.

A. Kateterizasyon
Acil Tedavi
Fizik muayene üretranın bütünlüğünü desteklerse bir foley ka-
Künt ve penetran travmalı tüm hastalar için, ileri travma ya-
teter yerleştirilebilir. Sözü geçen herhangi bir üretral yaralan-
şam desteği protokolü gereğince ilk bakıda havayolu, solunum,
ma bulgusu varsa, önce RUG yapılır. Eğer üretrogram negatifse
dolaşım ve nörolojik durum değerlendirilir (Konu 12). İkincil
veya endike değilse, 14-16 F 'lik bir kateter, steril teknikle ve
Bu konu 5. baskıda Geoffrey A. Wiss, MD, Claudia Whitaker, MD, & Robert K.
1 bol miktarda kayganlaştırıcı jel kullanılarak yerleştirilmelidir.
Dunne, MD, FACEP tarafından yazılan konunun revizyonudur. Katlanmış 4x4 inçlik gazlı ped sünnetsiz hastalarda sünnet
TRAVMA ACİLLERİ

ERİŞKİN KÜNT TRAVMA

Meada kan veya diğer üretral


Meada kan veya diğer üretral yaralanma bulguları var
yaralanma bulguları yok

Kateler takılamadı
Foley kateler Retrograd
takılabilir üretrogram
14-------Normal------___,
~-----~
Anormal

Hematüri yok Üroloji


Hematüri konsültasyonu

c Gözlemle ) Major deselarasyon


yaralanmalarında
BT' yi düşün

Mikroskopik hematüri
Gros Hematüri (pozitif dipstik veya
her alanda > 5 RBC )

Şok (her hangi bir zamanda


SKB<90 mmHg veya major Şok yok
BTve deselerasyon yaralanması)
sitogram

Pelvik
1
Pelvik
ı
BT (Pelvik fraktür fraktür yok Major

INom,al
fraktürlerde deselarasyon
sistogramla yaralanmalarında
beraber) BT' yi düşün

r·ı-~-AoT rmal Normal

Üroloji konsültasyonu ( Gözlemle ) Üroloji konsültasyonu Gözlemle

A Şekil 26-1. Erişkinlerde künt travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA

PENETRAN

I
YARALANMALAR

Hernodloarnlk olacak stabU Hemodinamik olarak stabil olmayan

Buraya
Operasyon
odasına

Alt göğüs,
Penis Suprapubik alan Skrotum böğür, sırt, karın

Abdominal BT Abdominal BT
ve BT sistogram Skrotal USG

Anormal--
Üroloji konsültasyonu
ve mikroskopik veya Tal
gros hematüri varsa
retrograd üretrogram

Üroloji
( Gözlem ) ( Gözlem )
konsültasyonu

JJ.. Şekil 26-2. Erişkinlerde penetran travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)

derisinin geri çekilmesi, sünnet derisinin glans üzerine tekrar mek üzere eve taburcu edilebilirler. Penetran yaralanması ve
düşmesi ve kateter yerleştirilirken kateterin kontamine olma- idrarda her büyük büyütmeli alanda 5' ten fazla kırmızı kan
sını önlemek için kullanılabilir. Üretral yaralanma olasılığın­ hücresi olan hastalar görüntüleme çalışması gerektirir, bunun-
da, kateterin yerleştirilmesindeki herhangi bir zorluk durumu la beraber hematürinin olmaması görüntüleme çalışmasının
retrograd üreterografiyi gerektirir. Gros veya mikroskopik gerekınediğini göstermez. Penetran travma ile ilgili olarak
hematüri olası ürolojik travmayı gösterir, ancak mikroskopik yaranın lokalizasyonu, yaralanmanın tahmini için hematüri
hematürinin derecesi yaralanmanın lokalizasyonu ve derecesi varlığından daha önemlidir, çünkü önemli yaralanmalar (bir
ile karele değildir. çalışmada hastaların % 9' u) hematüri olmadan da görülebi-
1989'da, yapılan 10 yıllık prospektifbir çalışma künt re- lir. Pediatrik hastalarda böbrekler en sık yaralanan intraabdo-
nal travmanın değerlendirilmesi ve tedavisinde kılavuz olarak minal organlardır. Çocuklar renal travmalara erişkinlerden
belirlenmiştir ve ortak görüş aynı kalınıştır. Gros hematürili daha duyarlıdır çünkü onların böbrekleri orantılı olarak daha
hastalar bir görüntüleme çalışması gerektirir. Mikroskopik he- büyüktür ve daha az perirenal yağ dokusu ile sarılıdır. Göğüs
matürili hastalarda, şok öyküsü varsa (sistolik kan basıncı< 90 kafesi daha az rijittir ve erişkinlerde olduğu gibi koruma sağ­
mmHg) veya ani deselerasyon yaralanması varsa bir görüntü- lamaz. Sonuç olarak, mikroskopik hematürisi olan her çocuk
leme çalışması yapılmalıdır. Şoku ve deselerasyon yaralanması hasta ilave tetkik gerektirir [genellikle bilgisayarlı tomografi
olmayanlar, mikroskopik hematürinin tamamen temizlendi- (BT) tarama]. Mikroskopik hematürinin miktarı üzerinde bazı
ğini garanti altına almak için ayaktan üroloji kontrolüne gel- tartışmalar bulunmaktadır, bu çocuklarda başka değerlendir-
TRAVMA ACİLLERİ

PEDİATRİK
KÜNTTRAVMA

Meada kan veya diğer üretral Meada kan veya diğer üretral
yaralanma bulguları yok yaralanma bulguları var

Retrograd
Foley kateter
ürethrogram
takılabilir

Normal
Ekstravazasyon l
Mikroskopik hematüri
Üroloji
Hematüri yok (her alanda > 5 RBC)
konsültasyonu
veya gros hematüri

iV kontrastlı
abdomen BT ve
Renal yaralanma BT sistogram
şüphesi varsa:
Renal yaralanma • böğürde kontüzyon
şüphesi yoksa
• kot fraktürü
• deselerasyon yaralanması

Abnormal

( Gözlemle ) Üroloji konsültasyonu ( Gözlemle )

.ıl Şekil 26-3. Pediatrik hastalarda künt travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's
General Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)

meleri gerektirmektedir. Güncel literatürdeki bir eleştiri yazı­ matürisinin klinik olarak önemli kabul edilmesi ve ileri değer­
sında değişen cut off değeri genellikle 5 ila 50 RBC/hpf arasın­ lendirmeler istenmesidir.
da kabul edilmektedir. Hatta bir retrospektif eleştiri yazısında
B. Suprapubik Kateter Yerleştirilme
yazarlar, BT' ye sınırlama getirmek için çocukların erişkinler
gibi değerlendirilmesi gerektiğini önermektedirler. Bu başlık Travmada suprapubik keteter yerleştirme, foley kateter yer-
gelecekteki çalışmalara konu olacak iken, güncel düşünce künt leştirmenin kontraendike olduğu durumlarda endikedir. Bu
veya penetran travmalı pediatrik hastaların mikroskopik he- genellikle doğrulama çalışması veya cerrahi müdahale için
GENİTOÜRİNER TRAVMA

bekleyen üretral yaralanması bilinen veya şüphelenen hastalar- G. İntravenöz Ürografi


da yapılır. Çeşitli ticari kitler vardır. Bu kitlerin çoğu kılavuz
teli kullanılarak yerleştirilir. Eğer kit bulunamazsa, tek lümenli İntravenöz pyelogram çoğunlukla sadece tarihsel amaçlar için
santral venöz kateter kullanılabilir. belirtilir, genitoüriner travmada standart görüntüleme yönte-
mi olarak helikal BT tarama, BT' nin yüksek duyarlılığı ve üro-
C. BT Tarama lojik olmayan yaralanmaları da değerlendirebilmesi nedeniyle
intravenöz pyelogramın yerini almıştır.
Üreteral veya renal travmanın değerlendirilmesinde seçilecek
çalışma intravenöz kontrastlı helikal BT taramadır. Böbrekler,
üreterler ve mesane gibi retroperitoneal yapılar abdominal BT
tarama ile çok iyi görüntülenir. Renal travmanın değerlendi­
rilmesinde, BT taramaya dikkatle bakıldığında hemoraji alanı,
ekstravazasyon ve devaskülarizasyon hakkında detaylı bilgi
sağlar. BT tarama retrograd sistografı için kullanılabilir. İnt­
ravenöz kontrastlı pelvik BT tarama yapılırken foley kateterin
basit kleplenmesi, yetersiz mesane basıncı ve seyrelmiş boya-
dan dolayı mesane yaralanmasının ekarte edilmesi için yeterli
değildir. Bu çalışma için foley kateterden mesane içine kontrast
uygulanması tekniği gerekir.

D. Retrograd Üretrografi
Üretral travmanın değerlendirilmesinde seçilecek çalışma ret-
rograd üretrografıdir. Eğer üretral yaralanma şüpheliyse; (örn.,
meada kan, çamurlu veya yüksek yerleşimli prostat, skrotal
veya perineal hematom) üreterografı foley kateter yerleştiril­
meden önce yapılmalıdır. Çalışma genellikle fluroskopi altında
üretranın ortasına kontrast damlatılarak yapılır. Enjeksiyondan
önce abdominal X-ray çekilir, 60 cc'lik enjektör ve bir Cooke
adaptör ile yaklaşık 20 cc suda çözünür kontrast ortalama 60
saniyede enjekte edilir. Eğer fluroskopiye ulaşılamazsa, enjek-
siyonun son 10 saniyesinde X-ray çekilir. Mesane dolumu ile
ekstravazasyon kısmi üretral yırtığı gösterir, mesane dolumu
olmadan ekstravazasyon tam üretral yırtığı gösterir.

E. Retrograd Sistografi
IVP' ye benzer, retrograd sistogramda düz radyografınin yerini
aslında BT sistogram tutmaya başlamıştır. Bu teknikte, 400 cc
kadar sulandırılmamış suda eriyebilen kontrast madde, üretral
kateterden yerçekimine karşı mesane kontraksiyon noktasına
kadar damlatılır. Mesane tam dolduğunda ve sonrasında işe­
meyi bitirdikten sonra ekstravazasyonları görüntüleyebilmek
için X-ray çekilir.

F. Ultrason
Ultrason travma durumlarında peritondaki kanamayı tespit
etmek için sıkça kullanılmasına rağmen, özgün renal yaralan- Genel Bilgiler
maların güvenilir biçimde tespiti için duyarlı değildir (muhte-
melen % 22' den düşük) ve bu nedenle renal travma çalışmala­ Renal yaralanmalar en sık görülen ürolojik yaralanmalardır.
rında önerilmemektedir. Böbrekler yerlerinde yapışık değillerdir ama vasküler bağla-
TRAVMA ACİLLERİ

rından ve perirenal yağ dokularından asılı haldedirler ve di- bekleyerek yönetilebilir ve nadiren cerrahi müdahale gerektirir-
yafragma ile hareket ederler. Sadece vasküler pedikül güvenlik ler. Ayaktan tedavi edilen hastalarda üroloji takibi, hematürinin
altındadır, böbrekler deselerasyon yaralanmalarından kolay tamamen temizlendiğinin garanti altına alınması için gereklidir.
etkilenirler, künt yaralanmalar penetran yaralanmalardan beş Major laserasyonlar (künt travmalarda renal yaralanmaların %
kat daha sıktır. Böbreklerde tümör, konjenital lezyonlar veya 3' ü) cerrahi müdahale gerektirmektedir, bununla beraber gün-
hidronefroz gibi daha önceden var olan anormalliklerde görü- cel yaklaşım bu yaralanmaların mümkün olduğunca konservatif
nüşte önemsiz olabilecek mekanizmalarla da hasar görebilir. yönetimidir. Aktif kanamaları BT taramada gösterilebilen hemo-
Renal travmanın tanısı, sık görülen diğer peritoneal ya- dinamik olarak stabil hastalarda, anjiografi ile selektif embolizas-
ralanmalarla beraber olması ve renal yaralanma için iyi bilinen yon yararlı olabilir. Künt travmaların% 1-2' sinde renal pedikül
herhangi bir duyarlı marker olmaması nedeniyle zordur. He- yaralanması görülür (arteriyel tromboz veya avulsiyon), geri
matüri önemli renal yaralanmalarda olmayabilir (özellikle tam dönüşümsüz böbrek hasarından kaçınmak için hızlıca tedavi
üreteropelvik avulsiyonlarda) ve hematüri varlığında hematü- edilmelidir. Çoğu cerrah böbreklerin destruksiyondan korunabi-
rinin derecesi yaralanmanın derecesi ile korele değildir. Renal leceği, eşik değerinin 4 saatlik sıcak iskemi zamanı olduğuna ina-
yaralanma l' den 5' e kadar olan bir skalada derecelendirilir. nır, sonrasında böbreklerin kısmi fonksiyon için az şansı vardır.
(Şekil 26-4) İntraabdominal yaralanmalarda çoğu solid orga-
Penetran renal yaralanma genellikle cerrahi müdahale
nın ameliyatsız yönetimi takip edilen genel bir eğilimdir, renal
gerektirir. Kontrol edilemeyen renal kanamalar, parçalanmış
yaralanmaların % 95'i cerrahi eksplorasyon olmadan yönetil-
böbrek ve ana renal damarlarda avulsiyon cerrahi eksplorasyon
mektedir. Bununla beraber yüksek-gradeli renal yaralanması
için kesin endikasyonları içerir.
olan hastaların sadece özel küçük bir grubu, cerrahi onarım
veya nefrektomi olmadan takip için adaydır.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı bir böğürde lokalize veya tüm karında olabilir, ama vis-
seral yaralanma veya pelvik fraktür renal yaralanmanın semp-
tomlarının anlaşılmasını zorlaştırabilir. Bulantı ve kusma,
böğürde ekimoz, alt kotlarda kırık veya lomber vertebralarda
kırık (özellikle transvers proçeslerde) dikkati çekebilir. Böğüre
penetran veya trasesi potansiyel olarak paravertebral boşluğu
geçen yaralanmalarda ürolojik yaralanmalardan şüphelenilme­
lidir. Ciddi kan kayıpları ve şok retroperitona ait bir kanama-
nın sonucu olabilir. Ele gelen bir kitle retroperitoneal hematom
veya ürinomu gösterebilir. Eğer retroperiton bölünmüş ise, he-
moperitoneum yaygın karın hassasiyeti ve ileusa neden olabilir.

B. laboratuvar Bulguları

Hematüri olabilir veya olmayabilir.

C. Görüntüleme
Seçilecek görüntüleme yöntemi hem ani hem de geciktirilmiş
görüntülerle intravenöz kontrastlı abdomen ve pelvik helikal
BT' dir. (Şekil 26-5) Görüntüleme, hiçbir durumda gerekli ope-
ratif müdahaleyi geciktirmemelidir. Acil cerrahi gerektiren has-
talarda cerrahi eksplorasyon radyografik görüntülemenin yeri-
ni almalıdır. BT' ye ulaşılamayan durumlarda, IVP major renal
yaralanmaların tanısına yardımcıdır, bununla beraber bazı kü- Genel Bilgiler
çük kontüzyonlar ve renal laserasyonlar gözden kaçabilir.
Genitoüriner sistemin en az sıklıkta yaralanan parçası üre-
Tedavi terdir. Bu yaralanmaların büyük kısmı (% 80-90' ı) penetran
yaralanmaların sonucunda görülür, bununla beraber künt üre-
Renal kontüzyonlar (künt travmalarda renal yaralanmaların % teral travma bir çok ürolojik olmayan yaralanma ile beraberdir.
85' i) ve minör laserasyonlar (bu tür yaralanmaların % 12' si) Böbreğin üreterden kopmasına neden olacak künt deseleras-
GENİTOÜRİNER TRAVMA

Jı,,. Şekil 26-4. Renal yaralanmaların sınıflandırması. Evre 1 ve 2 yaralanmalar minör yaralanmalardır. Evre 3, 4 ve 5
yaralanmalar ise major yaralanmalardır. A: Evre 1- Mikroskopik veya gros hematüri; radyolojik çalışmalarda normal
bulgular; parankima! laserasyon olmaksızın kontüzyon veya subkapsüler hematom. B: Evre 2- Genişlemeyen perire-
nal hematom veya üriner ekstravazasyon olmaksızın 1 cm'den daha küçük kortikal laserasyon. C: Evre3- üriner eks-
travazasyon olmaksızın 1 cm'den daha büyük kortekse doğru uzanan parankima! laserasyon. D: Evre 4- Toplayıcı sis-
teme ve kortkomedüller sisteme doğru uzanan parankima! laserasyon. Laserasyon damarsal bir bölgede de olabilir.
TRAVMA ACİLLERİ

.. Şekil 26- 4 (Devam) E: Evre 4- Parankima! laserasyon olmaksızın renal arter segmentinin t~ombozu. Bunun ya-
nındaki parankimin iskemik olması akılda tutulmalıdır. F: Evre 5- Ana renal arterin trombozu. lntimal yrtık ve distal
tromboz resimde gösterilmiştir. G: Evre 5- Parçalanmış böbrek ile sonuçlanmış çoklu renal Jaserasyonlar. H: Evre 5-
Ana renal arter ve/ veya venin trombozu. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General Urology, 16 th Ed. New York,
McGraw-Hill, 2004 izni ile yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA

Jıı.. Şekil 26-5. Yüksek evreli sağ renal


laserasyonlu ve perinefrik hematomlu
erişkin künt travmalı hasta. (Sol böbre-
ğin normal görünümde olduğuna dikkat
B edin.)

yon travmalarında üreter yaralanmasından şüphelenilmeli­ Klinik Bulgular


dir. Bu tür yaralanmaların vertebral kolonlarının daha esnek
olmasından dolayı çocuklarda görülmesi daha muhtemeldir.
A. Semptom ve Belirtiler
Çoğu yaralanma üreterin 1/3 proksimal kısmında meydana Fizik muayene bulguları özgün değildir, sıklıkla intraabdo-
gelir. Üreteral yaralanmalar sıklıkla operasyon sırasında veya minal yaralanmalarla ilişkilidir, bununla beraber böğür ağrısı
daha sonra komplikasyonlar ortaya çıkınca tanı alır, çünkü bu veya kitle bulunabilir. Hematüri bulunabilir, ama eğer tam üre-
yaralanmalar nadirdir, tanısı zordur ve sıklıkla diğer yaralan- teral kesilme meydana gelmişse sıklıkla yoktur. Cerrahi eks-
malarla beraber görülür. plorasyon sırasında intravenöz indigo karmin boyası kullanımı
TRAVMA ACİLLERİ

üreteral yaralanmanın tanınmasına yardımcı olabilir. Tanının


geciktiğihastalarda sıklıkla, karın ağrısı, acil işeme isteği, ateş,
pyüri, idrar veya kan içeren ele gelen kitle (ürinoma) görülür.

13. Görüntüleme
IVP ve ET taramanın ikisi de üreteral yaralanmaları gözden
kaçırabilir.Görüntüleme yaralanmadan hemen sonra resü-
sitasyon sıvılarının verilmesi ile birlikte yapılırsa, kontrast
maddenin üreterden ekstravazasyonu sadece puslu şekilde
görünür, buzlu cam görünümündedir. Eğer yaralanma ürete-
roplevik bileşkeye yakınsa, böbreğin etrafındaki sıvının iç hattı
üreteral yaralanmadan ziyade yanlış renal yaralanma tanısının
konulmasına yol açabilir. Retrograd pyelografide daha kon-
santre boya ve fluroskopi kullanıldığından, bu yöntemde diğer
yöntemlerle gözden kaçan yaralanmalar tanınabilir. Ultrason
üreteral yaralanma tanısında güvenilir değildir.

Tedavi
Üreteral yaralanmalar stentle, nefrostomi tüpü yerleştirerek
veya cerrahi ile yönetilebilir. Gecikıniş onarım artmış enfeksi-
yon riski ile ilişkili olmasına rağmen renal fonksiyon kaybında A. Şekil 26-6. Mesane yaralanmasının mekanizması.
artışa yol açmaz. Dolu bir mesane üzerine gelecek olan darbe intravezi-
kal basıncı arttıracak ve intraperitoneal rüptüre neden
Brandes S, Coöııriı M,, Arıneııak:is Net al: I)iagn olacaktır. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill, 2004 izni ile
agemeıitof uretefic injury:'an evidence,based an
2004;94:27'1.'..28~ [Plvl.ID;i.5291852]; . yayınlanmıştır.)

;d:
Tezval H,· ·Tezval ]ı,i; von Kfot C H trriıiai'y
patlents :with mitltipk traumıı,. Worfq J .Uro~ 2
[PMID: 173517Şı.J•.. lıkla mesanesi tamamen dolu hastalarda motorlu araç kazaları
Pereır B.fyf, ôgilvie MP, G,ome;-Rodrigµ~z JC et nedeniyle olur ve yeni alkol almış hastalarda (tam dolu mesa-
· ureteral lnjuı'ies after e1'.teriıaI trauma:~ Sca:tıd J Ti neye sebep olur), kadınlar (daha ince mesane kas yapısı) ve ço-
EmergMed 2010~18:6 [PMID: 20128'l05J, cuklarda (mesane pelvis tarafından korunmamış) olma olasılı­
ğı daha yüksektir. İntraperitoneal rüptürler sıklıkla mesanenin
MESANE YARALAI\IMAlARi en zayıf yeri olan kubbesinde meydana gelir. Mesane rüptürü
olan hastalarda intraperitoneal ve ekstraperitoneal rüptürün
kombinasyonu% 5-12 oranında meydana gelir. Mesane rüptü-
rü nedeniyle acı çeken künt travmalı hastakların sıklıkla mul-
tisistem yaralanmaları vardır ve mortalite o/o 22-44 oranında

.~0lii~ij~{~~:~f~r
·~ Gros hetnatüri ye~arın 'ağrısr.sı~h~fa:var ır;.
Ilı>· Seçirec;ektarı y~nte1T1irettô9.radsis,ogr~md1.1\
rapor edilmiştir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler

Genel Bilgiler Alt karın ağrısı ve idrar yapamama ile gros hematüri (%98) en
sık bulgulardır.
Mesane rüptürleri en sık künt travmalar ve pelvik fraktürler ile
ilişkili olarak özellikle mesane tam dolu olduğu zaman mey- B. Görüntüleme
dana gelir. Rüptür intraperitoneal (Şekil 26-6) veya ekstrape-
ritoneal (Şekil 26-7) boşluğa doğru olabilir. Rüptürlerin büyük Üretral yaralanma RUG veya fizik muayene ile dışlandıktan
kısmı (% 85'i) ekstraperitoneal boşluğa olur ve sıklıkla pelvik sonra, mesane yaralanmasının tanısı retrograd sistogram ile
fraktürlerle ilişkilidir (% 60-90). İntraperitoneal rüptürler sık- konur (ya konvansiyonel radyografi veya genellikle bilgisayarlı
GENİTOÜRİNER TRAVMA

A Şekil 26-7. Ekstraperitoneal mesa-


ne rüptürü olan erişkin künt travmalı
hasta. Pelvis ve sol anterior abdominal
duvar boyunca ilerleyen contrast madde
ekstravazasyonuna dikkat edin. Ciddi bir
pelvik travma belirtisi olarak (A) sağ sak-
roiliak eklem ayrışması (B) sol asetabular
B kırık.

tomografi ile). Mesane foley katater aracılığıyla gönderilecek gösterecektir. İşeme sonrası görüntü her zaman çekilmelidir,
suda eriyebilen 300-400 cc kontrast madde ile tamamen şişi­ ilk filmlerde anlaşılmayan gizli yaralanmaların tanısına yar-
rilmelidir. Tam dolum sağlandıktan sonra radyografıler çekilir dımcıdır.
ve mesane tamamen boşaldıktan sonra tekrarlanır. İntraperito­
neal rüptür kontrast maddenin karın içine yayıldığını gösterir, Tedavi
parakolik çukura yayılımla birlikte barsak duvarı kıvrımları­
nın dış sınırlarını ortaya çıkaracaktır. Ekstraperitoneal rüptür İntraperitoneal rüptürler ve mesaneye penetran tüm yaralan-
mesaneye bitişik, kaba çizgilenen bir ekstravazasyon oluşumu malar cerrahi müdahale gerektirir. Ekstraperitoneal yaralan-
TRAVMA ACİLLERİ

malar genellikle foley kateter drenajı ve bunu takip eden 10-14 1. Posterior Üretra
gün içinde tekrar sistogram ile cerrahi olmadan tedavi edilirler.
Basit kontüzyon veya tamamlanmamış laserasyonlar foley ka- Genel Bilgiler
teter drenajı ve erken üroloji takibi ile konservatif tedavi edilir.
Prostatik ve membranöz kısımlardan meydana gelen posterior
üretra, en sık kemik pelvis yaralanmalarının eşlik ettiği künt
·• M.oteyf.F, rverson M, sra11f; Bladtl~r rtıptute ~fli!t. travma sonucu yaralanır. Üretra genellikle ürogenital diyafrag-
giıideHnesfor di~gnostk imaging. frı:a~ma 2®t;
manın proksimalinden kesilir. Prostat gelişen hematom nede-
11586159), . .
niyle yukarı doğru yer değiştirir. (Şekil 26-8) Posterior üretral
Ramcha~dantP, Bücfileı; PM: Im~~g. ~(ienıt~ yaralanmaların % 35'ine eş zamanlı mesane yaralanması eşlik
An:ıJ Roetıfgenohl009}19~:J514'"" 1S23 [PlyfID; I
eder.
Heıı:t(;, Iyrlgkaran t Power Net af: .Utoloğici infu
trııuma~ (illt:ıJ'fad.jql200Ş;6J:l36K.C:13ı;zü .
Klinik Bulgular

ÜRETRAl YARALANMA, A. Semptom ve Belirtiler


Hastalar karın veya perine ağrısı ve işeyememeden şikayet
ederler. Meada kan üretral yaralanmaların en sık görülen bul-
gusudur. Prostat posteriora yer değiştirmiştir ve rektal bakıda
yüksek yerleşimli ve çamurlu palpe edilir.

ı ı,;· Sık ğöJiilen ko11:1plikasro11l,arrnEdetıiyfe ôtreliifi, ya" El. Görüntüleme


ralanma ....• . ·. .•.• •.. ·. ......... .
;,.: 'Oretrar. rneatıa t<:ariııe ışiyery;ıeme: sıtd,~ Posterior üretral yaralanmalarda, retrograd ürogram kontrast
maddenin ürogenital diyafragmanın süperioruna ekstravaze
il>- PanriMda rekti:lLbakıda,yuksekyerl~şi. olduğunu gösterir. (Şekil 26-9) Mesane boynunun yaralanma-
Eı:i•lyjçc:1/ışrJ1a, retr,ogr,qd: Ot~~r~g. sını belirlemek için suprapubik kateter yerleştirilir ve sistogram
çekilir.

Genel Bilgiler
Üretral yaralanmalar sık değildir ama inkontinans, striktür ge-
lişimi, impotans ve kronik idrar yolu enfeksiyonları gibi yüksek
komplikasyon riskinden dolayı potansiyel olarak sıklıkla kuv-
vetten düşürür. Erkeklerde sıklıkla künt travmaya ikincil ge-
lişir ve genitoüriner yaralanmaların % lü'undan sorumludur.
Üretral yaralanmalar kadınlarda oldukça nadirdir ve sıklıkla
pelvik fraktürlerle ilişkilidir. Üretral meada kan üretral yara-
lanma için en güvenilir ve kesin bulgudur, % 93' ün üstünde
duyarlılık bildirilmiştir. Üretral kanamanın miktarı üretral ya-
ralanmanın ciddiyeti konusunda zayıf bir belirteçtir.
Üretral yaralanma şüpheliyse, tanı RUG ile dışlanana
kadar foley kateter yerleştirilmesi kontrendikedir. Eğer üretral
yaralanması olan bir hastaya foley kateter yerleştirilmişse, ka-
teter hareket ettirilmemelidir ve üretrogram kateterin etrafın­
dan pediyatrik feeding tüpü kullanılarak ve distal üretral meayı
glansa nazikçe bastırıp tıkayarak yapılmalıdır. A Şekil 26-8. Posterior üretra (membranöz) hasrlan-
Özel bir yaralanma şekli, foley kateterin travmatik çı­ ması. Pelvis fraktürüne ikincil olarak prostat membra-
karılmasıdır. Hasta hareket ederken veya sıklıkla hastanın nöz üretradan kopmuştur. Ekstravazasyon triangüler
hareket sırasında katetere basması sonucunda meydana gelir. ligament boyunca ve periprostatik ve perivezikal böl-
Bu mekanizmayla önemli yaralanmalar meydana gelir ve tek- gededir. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
rardan herhangi bir kateter takmadan önce üretrogram yapıl­ Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill, 2004 izni ile
malıdır. yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA

B
A Şekil 26-9. Prostomembranöz üretral hasarlanması olan erişkin künt travmalı hasta. A: Simfizis pubis diastazisi
dikkat çekicidir. 8: Kontrast maddenin serbestçe ekstravazasyonu ve mesaneyi dolduramaması posterior üretral kop-
mayı göstermektedir.
TRAVMA ACİLLERİ

..\ Şekil 26-10. Bulböz üretra hasarlanması. Sol: Mekanizma: Sıklıkla perineal bölgeye künt travma veya bir objenin
üstüne düşmekle olur; Simfizis pubisin inferior köşesinden üretrayı hasarlar. Sağ: Kan ve ürenin Colles fasiyasına
doğru ekstravazasyonu. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill,
2004 izni ile yayınlanmıştır.)

Tedavi {hrı-Ôfog(cdnjıi/
7t'~f9$}, .
Başlangıçtaki tedavi üriner drenajın sağlanması için suprapu-
bik sistostomidir. Kesin tedavi seçenekleri farklı olup üroloji
konsültasyonu gereklidir.

2. Anterior Üretra

Genel Bilgiler
Anterior üretra bulböz ve peni! kısmı içerir, ürogenital diyaf-
ramın altında yerleşmiştir. Anterior üretra travmaları tipik ola-
rak ata biner tarzda yaralanmalar, penetran yaralanmalar, peri-
neye direk darbeler, enstrümantasyon veya hatalı foley kateter
yerleştirilmesinden dolayı olur.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Buck fasiyası kalıntıları sağlamsa, kan ve idrarın ekstravazas-
yonu penis şaftı ve perineye sınırlı olur. Buck fasiyasının rüp- 1.Penil Rüptür
türüyle, ekstravazasyon karın duvarı boyunca yayılır, sadece
Colles' fasiyası ile sınırlıdır ve perinede kelebek tarzında he- Erekte penise künt travma korpus kavernosumda rüptüre ne-
matomla sonuçlanır. den olur, peni! fraktür meydan gelir. Hasta tipik olarak yüksek
sesli çatırtı, ani ağrı ve ereksiyon kaybı tarifler. Peni! fraktür
B. Görüntüleme sırasında corpus spongiosum ve üretra yaralanması meydana
gelir.
Anterior üretral yaralanmalarda, üretrogramda kontrast üro-
genital diyafragmanın altına ekstravaze olur. Klinik Bulgular
Tedavi A. Semptom ve Belirtiler
Uzun süreli kateter drenajı veya direk reanastomoz en sık rast- Penis şaftında büyük bir hematom görülebilir ve şaftın ekseni
lanan tedavi seçenekleridir. deviye olabilir.
GENİTOÜRİNER TRAVMA

A Şekil 26-11. Perine bölgesine ata biner tarzda hasarlanması olan erişkin hasta ve üretral meada kan. Bu pozitif
retrograd üretrogramdaki ekstravazasyon üretranın bulboz kısmında olan üretral hasarlanmayı göstermektedir.

B. Görüntüleme B. Görüntüleme
Eğer üretral yaralanma varsa retrograd üretrogram ekstrava- Seçilecek tanı çalışması Doppler akım çalışmaları ile ultrason
zasyon gösterebilir. muayenesidir.

Tedavi Tedavi
Cerrahi onarım için acilen üroloji konsültasyonu gereklidir. Basit hematomlar NSAİD, skrotal elevasyon ve oturma banyo-
su ile konservatif yönetilebilir. Daha büyük hematomlar cerra -
2. Sıkıştırma Yaralanmaları hi drenaj gerektirir. Testiküler rüptür ve penetran yaralanmalar
eksplore edilmeli ve cerrahi olarak onarılmalıdır. Penetran ya -
Sıkıştırma yaralanmaları penis şaftı etrafında dairesel olarak ralanmalarda tetanoz proflaksisi ve antibiyotikler önerilir.
yerleştirilmiş objeler nedeniyle meydana gelebilir. Nadiren bu
yaralanmalar erişkinlerin seksüel oyunları sırasında yerleştir­ 4. Cilt Yaralanmaları
dikleri tıkayıcı halkalara bağlı olabilir. Üretral yaralanma ve
nörovasküler baskının önlenmesi için acilen çıkarılmaları ge- Bütünlüğü bozulmuş yaralanmalarda geniş cerrahi debrid-
rekmektedir. Sünnetli erkek çocuklarda, saç sık bir suçludur. manla onarım gerekir, deri greftlenmesi de gerekebilir. Skrotal
laserasyonlar skrotal derinin elastik yapısından dolayı genel-
3. Testiküler Yaralanmalar likle primer olarak kapatılır. Fermuar yaralanmalarında, sı­
kışmış deri fermuarın kayan bölümünün kesilmesi ile serbest-
Skrotuma künt travma, testisi güçlü bir şekilde simfızis pubis leştirilebilir. Skrotal laserasyonlar testiküler yaralanma ekarte
veya medial uyluğa karşı sıkıştırarak testis rüptürüyle sonuç- edildiğinde onarılabilir. Yanık yaralanmaları masif ödem ge-
lanabilir. lişebilmesi ve üretral tıkanıklıkla sonuçlanabilmesi nedeniyle
özel değerlendirme gerektirir. Başlangıçtaki resüsitasyon dö-
Klinik Bulgular neminde üretral veya suprapubik bir kateter erken dönemde
yerleştirilmelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
5. Kadın Genital Yaralanmaları
Hastalar ciddi ağrı, bulantı, kusma ve hematom oluşumuna
bağlı büyük bir şişlik ile başvururlar ki, tüm bunlar testiküler Eğer vajinal kanam mevcutsa, eksternal genitallerde fark edilen
muayeneyi zorlaştırır. herhangi bir yaralanmaya ek olarak vajinal laseraasyonu değer-
TRAVMA ACİLLERİ

lendirmek için spekulum muayenesi yapılmalıdır. Eksternal


genitalyaya künt travma nadirdir ve sıklıkla vulvar hematom
. rt·afr :BAtf ğuidelıries oit •
0f; . 10;1ö16{f.euru~ô,2olQ,
şeklinde bulunur. Basit laserasyonlar emilebilir süturlarla ona-
rılabilir. Eğer hemostaz sağlanamazsa, cerrahi onarım gerekir. mi \'asal irlJ)!ries. BJ.Y. Iiıt
Tüm vajinal laserasyonlarda, önemli organ ve damar yaralan- Jlô~30944J (Revıew; n.<;i
masına işaret eden pelvik taban penetrasyonunun ekarte edil-
iati:ıc, mal{ !'ectaf.inde ge~f~
mesi önemlidir. Seksüel saldırı olasılığı her zaman göz önünde .thl inju{ies; İ>ediatr Ellierg
bulundurulmalı ve bir jinekolog takibi önerilmelidir.
~eiı~traüriğ and is~~eınl.c
'Pi l);I4a{,143.5 [PN1İD:
Lpich '{Fİ; !Yfaı:üniız~ PI.ııdr S~ifC; GröthW Juneınanrt
ur9logic:al tt.ıuma. Eurôpe · S< anc( trt(ııtıneıfü BJU. Int
[P!YUD::15582243]; .. :l.5H2İ39k
Omurga ve Medulla
Spinalis Travmaları
S. Derrick Fowler, MD
Jason Seamon, DO, MHS, FACEP, FAAEM

Çeviri:
Dr. Zikret Köseoğlu

Spjnal)'aralanmaŞüphesi olan Haı;tanın Aı:il Yönetimi Oınurga veyaJıı1edulla Spinalis Yıaralanı:nası -0lan Hastanın
Şüpheli Medı.itla. Spinalis Yaralanması Sonuçlandırılması
Spjnal Yaralanmalı Hastanın ileri Değerlendirilmesi ·· Kırbaç (Hiperekstensiyon) Yaralanmaları {(-Omurganın
Burkulması)

olan boyunluk (Miami J) ile değiştirilmelidir. Sert bir yüzeyde


tutulan hastanın rahatsızlığını en aza indirmek ve basınç yara-
lanmaları önlemek için kısıtlı zamanı olduğu unutulmamalıdır.

Spinal Kord Yaralanmasından Şüphelenin B. lateral Pozisyon


Özellikle kafa travması, şiddetli mekanizması veya nörolojik Hasta herhangi bir sebeple (örn., kusma) supin pozisyonda ya-
bulguları olan künt travmalı hastalarda aksi ispatlanana kadar tamıyorsa dikkatli doğrusal servikal immobilizasyon sağlana­
spinal yaralanmanın var olduğu.kabul edilmelidir. Bu tür yara- rak lateral pozisyona getirilebilir.
lanmalar travmalı hastada morbidite ve mortalitenin en büyük
nedenidir, bu yüzden hastane öncesi ortamda başlayan değer­ C. Hastayı Hareket Ettirmek İçin Teknikler
lendirmeler önemlidir. Bu tür yaralanmaların instabilite potan-
Eğer hasta hareket ettirilmek zorunda ise doğrusal spinal sta-
siyeli nedeni ile bu hastalara ek zararlar verecek hareketlerden
korumak için son derece dikkatli davranmak gerekir. bilizasyon sürdürülmeli ve gerekliliğinde baş ve gövde tek bir
parça (birbirine destekleyen) gibi döndürülerek hareket et-
İmmobilizasyon tirilmelidir. Bu 3 kişi gerektiren bir tekniktir. İlk birey yatak
başında ayakta durur ve servikal omurga immobilizasyonunu
Omurganın immobilizasyonu, korumada en önemli nokta sürdürmekten ve dönüşün kontrolünden sorumludur. Kalan
olup medulla spinalisin gelecekte yaralanmasını önler. Yara- iki birey hastanın bir yanında ayakta durur ve dönüş sırasında
lanma ortamında veya nakil sırasında hastalar uzun spinal torasik ve lomber omurganın immobilizasyonunun sürdürül-
tahta üzerinde, yan destekli ve alnı çaprazlayan bandı olan sert mesinde görevlidirler.
servikal boyunluklu olmalıdır. Merkeze ulaşıldığında, hasta
bu tahtadan destekli şekilde ve doğrusal stabilizasyon sürdü-
rülerek muayene yatağına alınmalıdır. (bakınız aşağı). Özenli Havayolu Sağlayın ve Ventilasyonu
immobilizasyona canlandırma işlemleri, fizik bakı ve tanısal Sürdürün
değerlendirmeler boyunca dikkat edilmelidir.
Acil servisteki tüm hastalar gibi başlangıç yönetimi, hava yolu
A. Supin Pozisyonu ve solunum üzerine odaklanmalıdır. Ancak vertebral ve spi-
nal yaralanmadan şüphelenildiğinde tüm girişimler sırasında
Bakı ve doğrusal immobilizasyona en uygun pozisyon supin yeterli ventilasyonun sağlanması için boynun hizalanması ve
pozisyonudur. Acil serviste hastanın sert boyunluğu, yarı sert irnmobilitesi sürdürülmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

Apne veya aşikar respiratuvar yetmezlikli hastalarda, açık kontrastsız BT'si intrakraniyal yaralanmaları tanımlamak için
bir havayolu acilen sağlanmalıdır. Mümkün olduğunda hızlı tercih edilen bir çalışmadır. Hastada sadece bilinç kaybı öyküsü
ardışık entübasyon için en az travmatik ve entübasyonu sağ­ varsa ve acil serviste uyanık ise kafa BT ertelenebilir ve olası
lamada en etkin olan yöntem tercih edilir (Bakınız konu 10). spinal travmalı hastaları değerlendirmek için gerekli olabilecek
Entübasyon sırasında servikal stabilizasyonu korumak için diğer BT'ler ile birlikte gerçekleştirilir.
bir yardımcı bulundurmakla direk laringoskopiye bağlı boyun
ekstansiyonu en aza indirilir. Fiberoptik laringoskop veya vi- Nörolojik Yaralanmaym Enaza
deolaringoskop gibi aletlerle hava yolu sağlanırken deneyimli
İndirgeyin
bir el bunu daha az boyun hareketi ile yapabilir. Nazotrakeal
entübasyon yalnız spontan solunumu olan hastalarda bir seçe- A. Akut Penetran Olmayan Spinal
nektir.
Yaralanmalarda Steroidi Düşünün
Servikal spinal kord yaralanmalı spontan solunumu olan
hastalarda diyafragmatik ve/veya interkostal kasların inner- NASCIS II ve NASCIS III çalışmalarında spinal yaralanma tedavi-
vasyon kaybı olabilir, inefektif solunum ve ilerleyici kötüleşen sinde steroid kullanımının klinik anlamı üzerinde uzun tartışma­
hipoksemi ve hiperkarbi nedeniyle hasta kolay yorulur. Bu tür lar olmuştur. İleri Travma Yaşam Destek Rehberinin 8. baskısı "şu
vakalarda devamlı nabız oksimetre, yakın klinik gözlem ve seri anda spinal kord yaralanmasında rutin steroid kullanımını des-
kapnografi solunumsal durumundaki değişiklikleri izlemek tekleyen kanıtlarda yetersizlik vardır" diye başlamakta artık me-
için yararlı araçlardır. tilprednizolon uygulamasını önermemektedir. Ek olarak Kanada
Acil Doktorları Birliği spinal kord yaralanmalarının akut tedavi-
Yeterli Dolaşımı Sağlayın sinde steroid kullanımını artık hiç destelememektedirler. Dikkat
çeken önemli bir nokta, bu konudaki tartışmalara rağmen yüksek
A. Şok veya Hipotansiyon doz metil prednizolonun akut künt spinal kord yaralanmalarında
bir tedavi seçeneği olduğunun ve yaygın kullanımının izlerinin
Spinal yaralanma direkt olarak hipotansiyona neden olabilme- varlığıdır. Bir tedavi seçeneği olduğunda travmadan sonra ilk 3
sine rağmen hipovolemi künt veya penetran travmanın olduğu saat içinde tedaviye başlanan hastalarda metil prednizolon 30 mg/
bir durumda çok sık görülür. Bu yüzden diğer nedenler dışla­ kg iv bolus olarak 15 dakikadan uzun sürede verilir ve 45 dakika
nana kadar şok hipovolemik (örn., hemorajik) kabul edilme- sonra 5,4 mg/kg/24 saat dozunda idame infüzyonuna başlanır.
lidir (bakınız konu 11). Açık yaralar mevcut ise anlamlı eks- Yaralanma sonrası 3-8 saat içinde tedavi başlanan hastalarda ste-
ternal kanama yaralanmanın olduğu yerde meydana gelebilir. roid tedavisinin idamesi 48 saatte verilmelidir. Travmadan sonra
8 saatten daha fazla süre geçmişse başlangıç steroid tedavisinin
Göğüs ve pelvis gibi vücudun iç boşlukları içine anlamlı ka-
endikasyonu yoktur. Unutulmaması gereken önemli nokta stero-
nama sonucunda hipovolemi oluşabilir. Hipotansiyonun baş­
id tedavisinin artmış enfeksiyon riski ve avasküler nekroz riski ile
langıç tedavisinde kristaloid ve veya kan ürünleri kullanarak
ilişkili olduğudur. Acil servisteki ilk değerlendirmede yaralanma
volüm açığını kapatmak amaçlanmalıdır. zamanına ilişkin sıklıkla sınırlı bilgiden dolayı tedavi yaralanma
Nörolojik çok spinal kord yaralanması düzeyinin altında zamanı doğrulanana kadar uygulanabilir. Mümkün olan en kısa
sempatik tonus kaybı sonucu hipotansiyona neden olur. Bu T6 sürede ilgili uzman konsültasyonu sağlanır.
düzeyinde veya üzerinde yaralanma olduğu zaman oluşabilir. Not: Penetran spinal kord yaralanmalarının tedavisinde
Bu tanı ancak uygun bakı, görüntüleme ve laboratuvar çalış­ steroidlerin rolü yoktur.
maları ile hipovolemi dışlandıktan sonra konulabilir ve uygun
tedavi tetkik sırasına esirgenmemelidir. Nörolojik şok için te- B. Penetran Yaralanmalarda Antibiyotik
rapatik amaç, genellikle volüm replasmanına dirençli olan ye- Verin
tersiz perfüzyonu sağlamaktır. En az 2 litre ısıtılmış kristaloid
ile sıvı resüsitasyonu sonrasında Dopamin gibi bir vazopressör, Penetran spinal kord yaralanmalı hastalar (örn., ateşli silah ya-
ortalama arteriyel basınçı 85-90 mmHg üzerinde tutmak için ralanması) proflaktik antibiyotik almalıdır. Nafsilin 4-6 doza bö-
başlanır. Foley kateter yerleştirilir ve dikkatlice idrar çıkışı ta- lünerek 200mg/kg/gün iv olarak yaygın olarak önerilmektedir.
kip edilir, 30 ml/saat'den fazla veya eşit olmalıdır.
Tedavi Komplikasyonları
B. Kafa Travmaları
A. Üriner İnkontinans veya Retansiyon
Kafa yaralanmaları, tüm spinal kord yaralanmalı hastaların
Hastalar spinal travma sonrası lezyon altında duyu kaybı oldu-
yaklaşık %25'inde birliktedir. Bilinç durumu değişmiş, nö-
ğu için mesane fonksiyonları bozuk olabilir. Spinal travmadan
betleri veya kraniyal sinir defisitleri veya diğer foka! nörolojik şüphelenildiği zaman idrar retansiyonunu önlemek ve idrar
defisitleri olan hastalar başlangıç değerlendirme ve ABC sta- çıkışını takip etmek amacı ile mesane kateterizasyonu uygu-
bilizasyonu sonrası acil beyin görüntülemesi gerektirir. Başın lanmalıdır.
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

B. İleus
Paralitik ileus ve gastrik atoni spinal travma sonrası sıktır. Spi-
nal yaralanma dışlanana kadar hastaya ağızdan hiçbir şey ve-
rilmemelidir. Eğer spinal kord yaralanması doğrulanırsa akut
yaralama sonrası süreçte kusmayı önlemek için aralıklı düşük Öykü
basınçlı aspiratör bağlantılı NG tüp yerleştirilmelidir
Hastadan, Acil Tıp Sistemi veya olaya tanık olan her hangi bir
kişiden alınan öykünün en gerekli bölümü travmanın meka-
C. Aspirasyon nizmasıdır. Örneğin, motorlu araç kazalarına maruz kalan bi-

Sekresyonların aspirasyonu uygulaması ve antiemetikler spinal


reyler fleksiyon-ekstansiyon yaralanmalarına daha eğilimdir
oysa düşen ve ayakları üzerine yere düşen bir birey kompresyo-
travma yönetiminde esastır. Aspirasyon pnomonisi solunum
na duyarlı olacak ve devamında vertebral hasarlanma olacaktır.
fonksiyonu azalmış ve hava yolu koruması yetersiz olan hasta-
Boyun ve sırt ağrısı şikayetinde spinal yaralanmadan şüphe­
larda ciddi bir komplikasyondur.
lenmek gerekir ve omurga palpasyonu ile oluşan ağrıdan daha
duyarlıdır. Ancak spinal ağrı yokluğunda özellikle hasta alkol
D. Soydurma veya diğer bilinci etkileyen ilaçların etkisi altında ise spinal
yaralanma ihtimali elimine edilemez. Künt kafa travmalı bir
Duyusal innervasyonu olmayan cilt basınç nekrozu gelişimine hastada, belirli bir spinal seviyede yaralanma ile anatomik iliş­
eğilimlidir. Hastayı bütünüyle soymak sadece tam bakıya izin kili bir nörolojik defısiti olan spinal yaralanmaya veya boyun,
vermekle kalmayıp aynı zamanda araba anahtarları, bir kemer toraks veya batına penetre olan bir yaralanmaya dikkat edil-
veya cüzdan gibi basınç ülseri oluşumu ihtimalini artıracak ya- melidir.
bancı cisimlerin cilde bası yapmadığı garanti altına alınacaktır.
Soydurma esas olmakla beraber spinal kord yaralanmalı has- Genel Fizik Bakı
talar soyunmaya özellikle duyarlıdır ve hastalarda hipotermiyi
önlemek için acil serviste sıcak battaniye ile örtülmelidir Kısa genel fizik bakı nörolojik fonksiyonların özgün değerlen­
dirilmesinden daha önceliklidir. Tüm vital bulgular vücut ateşi
Gerekirse Ek Değerlendirmeleri Yapın dahil alınmalıdır.
Baş, göğüs, kalp, abdomen ve ekstremiteler diğer anor-
Spinal kord yaralanmalı bir hasta major travma için alışıla gel- mallikler açısından dikkatle muayene edilir. Spinal kord yara-
miş resüsitatif önlemleri gerektirir. Tüm yaşamı tehdit eden lanmalı hastaların az bir kısmında lezyon seviyesinin altında
durumlarda değerlendirme (örn., tansiyon pnömotoraks, kar- anestezi gelişmesi nedeniyle majör yaralanmaya eşlik eden
diyak tamponat, hemorajik şok) ve tedavide öncelik vertebral semptom ve bulguların görülmeyebileceği unutulmamalıdır.
ve spinal kord travmasının kesin tedavisi üzerine verilmiştir Kot fraktürü, hematoraks, hemoperiteneum, peritonit ve diğer
ınajor yaralanmalar olmasına rağmen ağrı, nöbet, rebound ve
(bakınız bölüm 11). Diğer taraftan travma değerlendirmesinin
diğer bulgular bulunmayabilir. Genital, rektal ve perine bakı­
ABC'si devam eder. Hemen daima resüsitasyon ve tedavi bo-
sında spinal kord yaralanmasını destekleyen priapizm, rektal
yunca doğrusal spinal immobilizasyon korunur.
sfinkter tonusunun azalması veya yokluğu ve perine duyusun-
da azalma görülebilir. Israrlı tekrarlayan bakılar, laboratuvar
testleri ve uygun radyolojik görüntüleme tetkikleri umulmayan
yaralanmayı saptamak için gereklidir.
Muhtemel vertebra fraktürünü gösteren deformite,
ödem, ekimoz, kas spazmı veya hassasiyeti saptamak için bo-
yıın ve omurganın nazik ama ayrıntılı muayenesi yapılır. Pos-
terior boyun ligamentlerinde palpe edilen defekt major spinal
yaralanmanın tek kanıtı olabilir.

Nörolojik Bakı

Nörolojik bakıda aşağıdaki fonksiyonlar değerlendirilir; bilinç,


motor fonksiyon, duyu ve beyin sapı ve spinal refleksler.

A. Bilinçlilik
Bilinçlilik yelpazesi uyanıklıktan komatöz duruma kadar deği­
şen tüm bilinç seviyelerini içerir. Hastanın bilinç durumu en iyi
TRAVMA ACİLLERİ

Glasgow Koma Skoru ile değerlendirilir (bakınız konu 12). Bu 4- Hafif dirence karşı aktif hareket
sistematik değerlendirme, değişiklikleri izlemek için kolayca
5- Tam direce karşı aktif hareket
tekrarlanır olması nedeniyle yaygın olarak kullanılır ve kolayca
beyin cerrahi ve ortopedi konsültanına iletilir.
1. Normal hareket, hasta tüm ekstiremitelerini kendiliğin­
B. Motor Fonksiyonlar den, anlamlı (örn., özgün emirlere cevap) ve hareketin
tam güç ve genlikte olduğu anlamına gelir. Bu skala üze-
(bakınızTablo 27-1.) Amerikan Spinal Travma Derneği motor
rinde 5/5 anlamında gelmektedir.
kuvvetin derecelendirilmesi için aşağıdaki skalayı önermekte-
dir. 2. Paralizi ekstremitenin veya kas gruplarının spontan ola-
rak ya da ağrılı uyarana cevap olarak hareketin olmama-
O- Kontraksiyon veya kuvvet yok
sı şeklinde tanımlanır. Tam paralizi skala üzerinden 0/5
1- Minimal hareket
derece olacaktır (uyaran hem direkt ekstiremite hem de
2- Aktif hareket var fakat yer çekimine karşı koyamaz göğüse uygulanmalıdır, çünkü ekstremitelerin hipoeste-
3- Yerçekimine karşı koyan aktif hareket zisine ikincil hareket yetersiziği olabilir). Spontan ya da

Tablo 27-1. Motor Fonksiyon Tablosu

Üst !araksın elevasyonu Skalen C3-5 Phrenik

Kolun arkadan öne doğru adduksiyonu Pektoralis major ve minör C5-8, T1 Pektoral Brakial
(torasik;fleksusun
medial ve lateral kord-
larından}

Skapulanın elevasyonu Levator skapula C3-5 Dorsal skapufar


Skapulanın elevasyonu ve medial adduksiyonu Rhomboidler C4-5
KiırJrf"a~du~Jı~Jıait ;; ., ·
~~r~rı;J~te~af roı~~Yrnt
Kolun medial rotasyonu Latisslmus dorsi, teres mojor ve C5-8 Supraskapular (fleksu-
subskapularis sun posterir kordundan)
Kolun önden arkaya adduksiyonu Latissimus dorsi, teres mojor ve C5-8 Supraskapufar (fleksu-
subskapularis sun posterir kordundan)

Kolun lateral rotasyonu Teres minor C4-5


·. ~~~bf~~.~~rY' .f~~;r,~~r
Qnkolun supfrias~iınii'
ı<or~ıı adduksiyô!JlJ
Ônkôlun Mksı~QoU
.Önkol~nfl~k~lııoo~.
(devamı)
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

Tablo 27-1. Motor Fonksiyon Tablosu (Devamı)

Önkol pronasyonu Pronator teres C6,7 Median (fleksusun


Elin radial fleksiyonu Fleksör karpi ulnaris C6,7 medial kordundan
Elin fleksiyonu Palmarıs longus C7,8; T1 C6,7; lateral kordundan
lşaret, orta yüzük veya küçük parmak orta Fleksör digilorum superfıcialis C7,8;T1 C8,T1)
falanksta fleksiyon Fleksör pollisis profundus C7,8;T1
Elin fleksiyonu . (radial bölümü) C7,8;T1
Baş parmak terminal falanks fleksiyonu
İşaret veya Orta parmağın terminal fleksiyonu
Elin fleksiyonu

Kosta elevasyonu
Kosta deprasyonu
Abdomen kasılması
Gövdenin anterıor fleksiyonu
Gövdenin lateral fleksiyonu

{devamı)
TRAVMA ACİLLERİ

Tablo 27·1. Motor Fonksiyon Tablosu (Devamı)

Kalça addukslyonu Pectineus L2,3 Obtura!uar Sa~ral.


Adduktor longus L2,3
Adduklor brevis L2-4
Adduklor magnus L3,4
Gracilis L2-4
Kalça adduksiyonu Oblurator eks!ernus L3,4
Kalçanın laleral rotasyonu Gluteus medius ve minlus L4,5;81 Superfor glu!eal
Kalça abduksiyonu Tensor facia lata L4,5
Kalçanın medial rotasyonu Piriformis 812
Kalça fleksiyonu Gluteus maksimus L4.5:81,2 fnferior gluleal
Kalçanın latera/ rotasyonu Obturator intemus L5,81 8akral fleksusun muskü-
Kalça abduksiyonu Gemeli L4,5;81 ler dallarr
Kalçanın ıateral rotasyonu Quadratus femoris L4,5;81
Bacak fleksry~nuJye,kal.ça, eksf~~.r~or(t Blceps, fert)~rif [J,Ş;S1\2' Scıati~ (gcivde} .
desteğincte i · ·· · ·· 8em1leııdinous: t4;5;S.r'·
s~nıimerııbranosüf · L4ı5':S1
Ayağın dorsal flekslyonu Tibialis anterfor L4,5 Derinperoeal
Ayağın supinasyonu L4,5;81
Parmakların 2-5 ekstensiyonu Ekstensor dfgitorum longus
Ayağın dorsal fleksiyonu

Baş parm~k ve.~)i~a pariiı~ğın ~kst~risfy:onu :f, ERstfııspftlfg!f~rıi~ f\r~vi~


Pronasyondakf ayağın planlar fleksiyonu Peronous longus and brevis L5;81 8uperfasiyal peroneal
8upinasyondakf ayağın planlar fleksfyonu Gastrocnemius L5;81,2 Tibial
8upinasyondaki ayağın planlar fleksiyonu Tibialis posterior ve trlceps surae L5:81
11-V parmakların orta falanks fleksiyonu Fleksor digitorum longus 81,2
8upinasyondak1 ayağın planlar fleksiyonu Fleksor hallusis longus L5;81,2
Başparmağın terminal falanks fleksiyonu Fleksor digitorum brevis L5;81
11-V parmakların orta falanks fleksiyonu Fleksor lıallusis brevis L5;81,2
Başparmağın proksimal falanks fleksiyonu Ayağın küçük kasları 81.2
Ayak parmakları kapama ve açma
Ayak parmakfarının proksimal falanks
fleksiyonu
pel~lk tatıariırı tsferrııtkohftÔltlı .• '
' "<

P~~E!f\dat·

McKinley JC: Correlative Neuroanatomy, 21. ed. Appleton ve Lange, 1991, modifiye edilmiş ve izni ile yayınlanmıştır

hoş olmayan bir uyarana cevap olarak hiç hareketin ol- "Paraparezi" ya da" deserebre postür" gibi geniş tanımla­
maması bir yapısal lezyona (örn., kırık) veya metabolik yıcıterimlerden kaçının.
nedenlere (örn., ilaç fazla alımı) bağlı paraliziyi göstere-
C. Duyu
bilir. Sıklıkla yanıttaki başarısızlık basitçe yetersiz ağrılı
uyarandan kaynaklanmaktadır. (Bakınız şekil 27-1 ve 27-2 ve Tablo 27-2) Şüpheli omurilik ya-
3. Bu iki uç nokta arasında seviyelendirme (grade 0-5), ke- ralanması olan bir hastada mümkün olduğu kadar çok duyu
sin olarak tanımlanmalıdır, örneğin;' Hasta supraorbital fonksiyon testi yapılır (kafa travması için gerekli çok basit bakı­
basınça yanıt olarak sağ kol ve bacak ekstansiyonu, sol kol ların aksine). Lezyon altında bazı veya tüm duyusal fonksiyon-
fleksiyonu ve sol bacak ekstansiyonu yapıyor". ların kaybının olması lezyonun kesin anatomik lokalizasyonu
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

Periferik Sinir Sinir kökü

Oftalmik dal

Trigeminal
{ Maksiller dal
Mandibular dal
Boynun anterior kütanöz siniri

Aksiller sinir

Kolun medial kütanöz siniri


Kolun lateral kütanöz siniri
(radial sinir dalı)
Lateral torasik rami
Anterior torasik rami

ön kolun medial kütanöz siniri

Ön kolun lateral kütanöz siniri

C6
Radial-----------------t
Median - - - - - - - - - - - - - - - - - , . . - , , , . .
Ulnar-----------------ı-t-

Obturator - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Lateral femoral kütanöz

Anterior femoral kütanöz

x = lliohipogasrik
Baldırın lateral kütanöz siniri
t = llioinguinal
Safen
* = Genitofemoral
il = Penisin dorsal siniri
il = Penisin perineal siniri
Süperfisiyal pereneal - - - - - - - - - - - - - - - - -

Sural------------------------y-,
Lateral ve medial plantar
Derin p e r o n e a l - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
A Şekil 27-1. Kütanöz İnnervasyon (Anterior) Greenberg DA, Aminoff MJ, Siman RP: Clinica/ Neurology, 5 th, Edn. New-York
Mc_ Graw Hi/1, 2002 izni ile yayınlanmıştır.
TRAVMA ACİLLERİ

Sinir kökü Periferik sinir

- - - + - - - - - - - - - Büyük oksipital

C2
11-1'-:f-------- Küçük oksipital

-r---------- Büyük aurikular

•-=-------- Servikal sinirlerin posterior ramileri


__,,__ _ _ _ _ Supraklavikular

- - - - - Aksiller

- - - - - Kolun lateral kütanöz siniri


-+-+---- Kolun posterior kütanöz siniri
-ı-+----- Kolun medial kütanöz siniri
"',,,__ _ _ Ön kolun lateral kütanöz siniri
r - - - - Ön kolun posterior kütanöz siniri
- - - - Ön kolun medialkütanöz siniri
- - - - Posterior lumbar rami
=----- Posterior sakral rami
----Radial
es
.Ji+ltt====""'• Median
~----Utnar
C7 - - - - - - - Obturator
· - - - - - - - - Lateral femoral kütanöz
-,-/..,.,._________ Anterior fernoral kütanöz
--ı--------- Posterior fernoral kütanöz
-+--------- Baldırın lateral kütanöz siniri

- - - - - - - - - - Superfisiyal peroneal

+ - - - - - - - - - - - Saten
- + - - - - - - - - - - Surat
x = İliohipogastrik

k-'1--------- Kalkaneal
Wr-------- Lateral plantar
, \ r - - - - - - - - - - Medial planlar

.& Şekil 27-2. Kütanöz İnnervasyon (Posterior) Greenberg DA, Aminoff MJ, Siman RP: Clinica/ Neuro/ogy, 5 th, Edn. New-York
Mc Graw Hi/1, 2002 izni ile yayınlanmıştır.
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

duğunu gösterir. Bulbokavernöz refleksin olmaması spinal şok


Tablo 27-2. Dermatomal Duyu Testi için Sıklıkla Kulla- varlığını veya Sl ve S2 segmentlerini içeren bir omurilik lezyo-
nılan Sınırlar
nu olduğunu gösterebilir. Spinal şok genellikle 24 saat içinde
düzelir ve Sl ve S2 segmentleri doğrndan spinal kord lezyonu
İkinci kaburga C4-T2 ile ilişkili değilse bulbokavernöz refleksin geri dönmesine eşlik
eder.

Spinal Kord Sendromları


A. Komplet Spinal Kord Lezyonu
lnguınal ligament L1
Sakral duyunun olmaması (perianal duyu, rektal sfınkter to-
nusu), tam bir omurilik lezyonu olduğunu gösterir, bu durum
hakkında bilgi verir. Perianal duyu test edilmelidir; varlığı tam
24 saatten daha uzun sürerse geri dönüşüm ihtimali ortadan
omurilik kesisi olasılığını ortadan kaldırır ve düzelen prognoz
kalkar.
anlamına gelir.

B. Kısmi Spinal Kord Lezyonları


1. Pozisyon, titreşim ve hafif dokunma- Dorsal kolon,
titreşim, hafif dokunma ve pozisyon değişikliklerine verdiği
1. Brown-Sequard sendromu-Bu sendroma genellikle
cevabın belirlenmesi ile test edile bilir.
spinal kordun yarı kesilerine sebep olan penetran yaralanma-
2. Ağrı ve sıcaklık- Ventral sütunlar, ağrı (iğne batırma) ve lar neden olmaktadır. Bulgular distal ipsilateral pozisyon ve
sıcaklığa hassasiyeti değerlendirilerek test edilmektedir.
vibrasyon duyusu kaybı, distal ipsilateral motor kayıp ve vazo-
3. Bilinç değişikliği -Bilinç bozulduğu zaman, bir iğneyi motor felç ve karşı tarafta (genital bölge ve perine dahil) Tl2
batırmak veya derin ağrılı stimülasyon vermek tek güvenilir
seviyesinin altında ağrı ve sıcaklık duygusu kaybıdır.
duyusal test olabilir. 2. Santral Kord Sendromu- Bu sendrom, genellikle servi-
kal hiperekstansiyondan kaynaklanmakta ve merkezi gri cevher
D. Beyin-Sapı Refleksleri ve lateral spinotalamik yolların merkezi bölümlerini tutmakta-
dır. Kuadripleji minimal sakral duyu kaybı ile sonuçlanabilir.
Beyin sapı refleksleri, yüksek servikal spinal kord yaralanması Üst ekstremiteler alt ekstremitelerden daha fazla tutulmaktadır.
olan vakalar dışında genellikle bozulmaz ve nistagmus (orta 3. Anterior Kord Sendromu- Bu sendrom servikal hiperf-
beyin, pons), fasiyal hipoaljezi (trigeminal sinirin spinal nük- leksiyon yaralanmalarından kaynaklanır. Pozisyon ve titreşim
leusu) ve hipoventilasyon (frenik sinir, interkostal) mevcut (posterior kolon fonksiyonları) korunur fakat motor fonksiyon,
olabilir. sıcaklık, ağrı duyusu lezyon altında bilateral olarak kaybolur.
Not: Bir intrakraniyal lezyonun olduğu dışlanana kadar
beyin sapı bulgularının varlığı omurilik yaralanmasına ait ka-
Tekrar Bakı
bul edilmemelidir.
Nörolojik bakı, bir tanı koymak için yeterli sıklıkta tekrarı ya-
E. Spinal Refleksler pıldığında yararlıdır, ileri tanısal adımlar veya nörolojik fonk-
siyonlardaki değişimlerin açık bir şekilde takip edilmesi öne-
Akut tam omurilik kesisi seviyesinin altında tendon refleksi ve rilmektedir. Ardışık bakılarda iyileşme gösterilirse ileri özel
plantar yanıt genellikle yoktur (Tablo 27-3); asimetri de yay- tetkikler gerekli olmayabilir. İyileşme olmaması -tekralayan
gındır. Kas grubunda spastisite veya artan kas tonusu kısmi
bakılar ile doğrulanmış- ek çalışmaların gerekli olduğunu gös-
omurilik yaralanmaları ile oluşabilir. Anal sfınkter tonusunda terir, acil servise ulaştıklarında yapılan bakıda oluşan başlangıç
(refleks ve istemli) komplet spinal kord kesisi sonrasında zayıf­ durumuna göre ilerleyici bozulma olması gibi. Yaralanma ser-
lama olur. Yaralanma sonrası yakın dönemde priapizm oluş­ vikal kordu içeriyorsa ilerleyici nörolojik bozukluklara özellik-
ması akut tam spinal kord lezyonunu destekler. Başlangıçtan
le dikkat etmek gereklidir, çünkü bu durum solunum yetmez-
bir süre sonra lezyon inkompletten komplet evreye ilerleme liğine neden olabilir.
gösterebilir. Terleme ve cilt vazomotor tonusu spinal kord lez-
yon seviyesinin altında yoktur. Laboratuvar Bakısı
Bulbokavernöz refleks, sağlam Sl ve S2 spinal refleksleri
olmasına bağımlıdır. Komplet perineal duyu kaybı ve alt eks- Başlangıç laboratuvar değerlerini elde etmek için tam kan sa-
tremitelerin flask paralizi olduğu halde bulbokavernöz refleks yımı (CBC), koagülasyon profili, kan grubu, crossmatch ve id-
korunmuş ise bu spinal şok periyodunun sonlandığını ve nö- rar tahlilini içeren tetkikler yapılır. Ventilasyon bozulmuş veya
rolojik defısitin Sl segmenti üzerindeki bir lezyona bağlı ol- potansiyel risk mevcut ise arter kan gazı ölçümleri gereklidir.
TRAVMA ACİLLERİ

Tablo 27-3. Reflekslerin Özeti

Naza/ (hapşırma) Kranlal V Beyin sapı ve üst kordon Krania/s, V,V/1,IXX ve ekspirasyon ile ilgili spina/ sinirler
ı=ar,ngeaı ve, ~vuıar: Meclöııa'.s6ınaıı§ l<r~nı~ı~
Üst abdominal T?,8,9,10 TB,9,10
Allabdoıninaf. .+1tı,11.1f •.11q,1t12
Kremasterik Femoral L1 Genltofemoral
Pl#ritar•··· Tıbiat
Ana/ Pudendal 84,5 Pudendal

Çene Kranla/ V Pons Kranfal V


d:ıı~ep~· ·Muskulokutanoz:·,
Trlseps Radlal C6,7,8 Radial
Rac!l~tperiok:
(.":..'>t ',,' \ •,' ,~; 'if'
Ra~ıaı Radraı•
Bilek (fleksiyonj Medfan C6,7,8 Medfan
.. BıtJR ek~te_ij~ycirf '
Patel/ar Femora/ L2,3,4 Femaral

Akomodasyon Kranial il Oksipital korteks Kranial 111


'..' .. «;:< ,
Klttospiıiar • erVi:ıuyiJsalhırrırf
, ",, d
·tt~ı

Okulokardiyak Kranial V Medu/fa Kranial X


Karotid sinus. KraniaUx·· Mı,ıdlıi[a:·. ~r~~ıaıx·
Bu/bokavernôz Pudendal 82,3,4 Pelvfk otonomlk
.Miısrı~~;r~ktal ,·.··· ·~~cı~~c1~1··· ·-.82;3,4·. Pudencfaı: ve otonomikler

deGroot J: Correlative Neuroanatomy, 21 st ed. Appleton E Lange, 1991. izni ile yayınlanmıştır.

Görüntüleme yaralanması tedavisinde kritik önem taşımaktadır. Birçok omur-


ga anormalliklerine (örn., minör faset kırıkları ve yer değiştir­
Bir hastanın omurilik yaralanması şüphesi varsa radyolojik memiş kırıklar) bir radyolog tarafından çok daha kolay tanı ko-
görüntüleme gerekir, istenecek grafıler hastaların anamnez ve nulabilir. Künt travmalı hastalarda yapılan geniş bir çalışmada,
fizik bakılan temel alınarak seçilmelidir. Bugünün acil kurum- hastaların % 2.4'ünde C-omurga yaralanmaları tespit edilmiş­
larında, BT hızlı ulaşılabilir ve yaygın olarak bulunması yanı tir. Üç yönlü C-omurga radyografıleri ile hastaların %1.S'unda
sıra birçok yaralanma için giderek artan duyarlılığı nedeniyle C-omurga yaralanması olduğu tespit edilmiştir. Radyografıler
giderek popüler hale gelmiştir. Ek olarak, doğrudan bu çabaya ile normal olarak değerlendirilmiş hastaların % 0.9'unda daha
yardımcı olmak için karar verme kuralları geliştirilmiş ve geniş sonra bir C-omurga yaralanması olduğu tespit edilmiştir.
hasta grupları üzerinde doğrulanmıştır. Not: Normal grafıler ile omurilik yaralanması varlığını
Radyografılerin dikkatli ve doğru yorumlaması omurilik dışlamayın. Radyolojik anormallik olmaksızın gelişen spinal
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

kord yaralanması nadir görülmekle beraber oldukça iyi ta- tedir. Standart oblik grafi boyun rotasyonunu gerektirir; bu
nımlanmış bir durumdur ve özellikle esnek spinal omurgaya durumdan oblik grafinin bir modifikasyonu olan travma oblik
ve nispeten daha büyük baş-vücut oranlarına sahip çocuklarda grafi çekilerek kaçınılabilir. Travma oblik grafi, hasta sup in (ve
görülür. NEXUS çalışmasında- gözlemsel, çok merkezli büyük hareketsiz) poziyonunda iken masa düzlemine 60 derecelik bir
açıyla X-ışını gönderilmesi ile elde edilmektedir.
bir çalışma- bu yaralanmalar tüm künt travmalı hastaların%
Servikal vertebraların tamamı bu teknikleri ile yeterince
0.07'sinde ve spinal yaralanması olan tüm hastaların % 6'sın­
görüntülenemez veya radyografıler normal olmasına rağmen
da saptanmıştır. Santral kord sendromu (santral kanama) ve yaralanma için klinik şüphe hala mevcut ise diğer tanı yöntem-
kendiliğinden düzelen çıkıklarda grafıler normal olabileceği leri kullanılmalıdır. Servikal omurganın fleksiyon-ekstansiyon
gibi fleksiyon-ekstansiyon yaralanmalarından kaynaklanan li- grafileri servikal instabilitenin akut değerlendirilmesinde rutin
gament yırtıkları da olabilir. Tüm olgularda fizik bakı ve dik- olarak önerilmemektedir. Yeni bir nörolojik bulgusu olan her
katli tekrarlanan nörolojik değerlendirme yapmak bu nedenle hasta BT ve / veya MRG ile görüntüleme gerektirir.
önemlidir. Yumuşak dokuyu görselleştirmedeki üstün yeteneği ile
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), spinal kord da ol-
duğu gibi servikal omurganın liganıentöz yapılarının değerlen­
A. Göğüs, Kafatası ve Pelvis dirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Nörolojik bulguları
radyografi veya BT ile açıklanamayan hastalarda, omurilik ba-
Portabl göğüs ve pelvis radyografıleri künt spinal yaralanması
sısı veya yaralanmalarının değerlendirilmesi için MRG tetkiki
olan hastanın ilk değerlendirilmesinde standart uygulamadır. yapılması gerekmektedir.
İlişkili kafa yaralanmaları sıktır ve spinal yaralanması olan has- Normal görüntüleme bulgularına rağmen ısrarlı boyun
talarda intrakraniyal yaralanmaları değerlendirmek için sıklık­ ağrısı veya hassasiyeti olan hastalarda bir ligamentöz yaralan-
la kafanın BT taraması gerekir. ma olduğu kabul edilmelidir. Hastaların nörolojik semptomları
ve nörolojik muayeneleri normal olsa bile fleksiyon-ekstensi-
B. Servikal Omurga yon grafileri ve MRG gibi devam eden tetkikleri yapılana ka-
dar 14-28 gün süre ile yastıklı sert servikal boyunlukla sürekli
Ulusal Acil X-Radyografi Kullanım Çalışması (NEXUS) kriter- immobilizasyon önerilir. Radyolojik olarak tanı konulabilen
leri ve Kanada C-omurga Kurallarının (CCR) her ikisinin de C-omurga yaralanması tiplerinin yaygın bulguları ve mekaniz-
maları Tablo 27-4'de özetlemektedir.
servikal omurga yaralanması tespitinde negatif prediktif değer
açısından güvenilir olduğu gösterilmiştir. NEXUS kriterleri
aşağıda bulunan beş kriterin tamamı karşıladığında servikal
C. Torakai ve Lomber Omurga
omurga görüntüleme tetkikinin gereksiz olduğunu öne sür- Torasik ve lomber omurga görüntülemesi için karar verme ku-
mektedir: ralları oluşturulmamıştır. Bununla birlikte, servikal omurgada
1. Anormal nörolojik bulgular olmamalı benzer kriterler yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu kriterlere
2. Hastanın bilinç durumu normal olmalı göre, hasta tanı uyanık olmadığı ve orta hat kemik hassasiye-
tine dair hiçbir kanıt olmadığında; foka! nörolojik kusur; ze-
3. Zehirlenme bulguları olmamalı
hirlenme; veya ağrılı, rahatsız edici yaralanması dışlandığında
4. Posterior orta hatta serviko-spinal hassasiyet olmamalı tam radyografik değerlendirme yapılmalıdır. Buna ek olarak,
5. Rahatsız edici ağrılı yaralanması olmamalı bir hastada omurganın bir bölümünde bir kırık varsa, tüm
Servikal spinal kord yaralanması şüphesi varsa en azın­ omurga görüntülenmelidir çünkü başka bir düzeyde ilişkili bir
dan, Clöen Tle kadar uzanan C-omurganın anteroposterior kırık oluşumu oldukça yaygındır.

ve lateral grafileri ve odontoid (ağız açık) grafisi gereklidir.


Lateral C-omurga grafisi tek başına C-omurga kırıklarının D. Özgün Çalışmalar
tespitinde sadece % 79 sensiviteye sahiptir. Grafide C6 ile Tl
1. BT tarama- Hızı, çözünürlüğü ve tekrarlayan aksiye! tara-
arasında kalan segment görünmüyorsa, hasta sırt üstü yatar
ma yeteneğindeki gelişmeler ile, iki ve üç boyutlu görüntüler
pozisyona getirilmeli, bir üst ekstremite abduksiyon ve eks-
sağlayan omurganın bilgisayarlı tomografisinin kullanımı çok
tensiyonda (kol başının üstüne kaldırılmış) ve karşısındaki üst
yaygın bir hale gelmiştir ve özellikle C-omurganın değerlen­
ekstremite ise adduksiyon ve ekstansiyon pozisyonunda (kol dirilmesinde geleneksel düz filmlerin yerini almıştır. BT ta-
vücudun bir tarafına uzanmış şekilde) uzatılarak "yüzücü" gra- rama omurga yaralanmasının değerlendirilmesi için en kolay
fisi çekilmelidir. Hasta yatağının yanında ayakta duran bir kişi ve en duyarlı görüntüleme yöntemidir. MRG, vertebral kanal
tarafından hastanın eli hafifçe çekilir ve adduksiyon ve eksten- ve spinal kord arasındaki ilişkilerin daha iyi görüntülenmesi
siyondaki ekstremiteye ait omuz üzerine bastırılır. X-ray grafi, için gerekli olabilir. Torasik ve lonıber spinal kırık veya çıkığın
abduksiyon ve ekstensiyondaki ekstremitenin aksillası boyunca düşük bir olasılıkla mevcut olduğu obez olmayan hastalar için
yukarı doğru çekilir. Oblik grafiler C-omurga serisinin duyar- konvansiyonel radyografıler, spinal sütun bütünlüğünü değer­
lılığını artırmaktadır ve şüpheli servikal omurga yaralanmaları lendirmek için klinik olarak uygun ve maliyet etkin bir tanı
değerlendirilmesinde bazı yazarlar tarafından tavsiye edilmek- aracı olarak hala kabul edilebilir bir tetkiktir.
TRAVMA ACİLLERİ

Tablo 27-4. Servikal Omurga Yaralanmaları

(yüksakfik kaybr;bozulmamış,pôsterfor' kolon; stabıfkıfll(


Fleksiyon gözyaşı tipi kırıklar Vertebra cisminin anteroinferior yüzünde kırık; kolonda anterior. orta ve posteriorunda ayrışma, son
derece anstabil yaralanma
•/~qsfa!iof ıtqa~n,tôz.kd~pl~k~fe~~yfışm~;arı~f~iıl~ıe:iotarıtiiTfl ..
Bilateral faset çıkıkları Anterior deplasman (kayma) vertebra gövdesinin ön-arka çapının yarısından daha azdır; yüksek
anstabil yaralanma
Spin,özp~sesi~ (çıkıntının) avüfsiyorıvey~ kırigı;sıkirkla aİf serv~aı)ertetırada ~uı 'UIUI,· ~,,outL
· ya~ta,ninatartlır · ·

Hangman kırıkları Hiperekstansiyona sekonder C2'in pedikülünde doğrudan kırık;


spiiıolaminar kesinti:
anstabil kırık
; •Anterlorlongltudinal lıgıırrıentlnti~k;fyoııuri~s;konder'a11,teroıjıf~riôi-~Q'i~~~tç;sıyeririd~ri , ·
kopmuş; olduk~ an.stab11 ~ırıK. ., ,; ; , ;C,., · ....
C 1'in posterior ark kırıkları Odonloid grafı, lateral kitlede herhangi bir yer değişimi olmadığını gösterir;stabil yaralanma

Vertebra cisminin çökme kırıkları Anterior ve orta kolonda kopma: geriye yürümeyi değerlendirmek için BT ve MRG iste; yükseklik
kaybı > %25 ise nörolojik defısit veya relropulsion oluşur; küçük ansatbil kırık düşünülmeli

.• ..• ,/iransevefs lıgarrıenttekes11lnJ Pr~ct&nialrtı~saf;·>3,5JT\~ (ÇÔ<itıkla[Ha.sinMfiseyarafa~;;,~ija{i


şuphelemiıelb . .
Atlanlo-oksipital çıkıklar Atlas ve oksipul arasındaki tam lfgamentöz yapıların komple! ayrışması : sıklıkla ani ölüm görülür;
yuksek anstabil
ôdonloid proses (çıkıntı} kırıkrarf . ı:iJl.1:.bTnsucununkopma:sk ~ta6ilkırıK:
Tıp 2: Densin tabanında kırık; anstabil kırık
· Tfp '3!k,rık c2·rıin cısmınrn rç,rıe doğru uzanır;'aostabı1,1<1rık
'• -· .-, -.ı ------ ·,i ' - -- -- - .. - - - - , ., -

2. MRG- MRG spinal kord yaralanması şüphesi olan hastalar- E. Özel Popülasyorıiar
da endikedir. MRG, spinal kordla ilişkili ödem veya kanamayı
Oluşturulan karar verme kriterlerinin çocuk veya hamile has-
ve kordu çevreleyen yumuşak dokuların ayrıntılı bir görüntü-
talar için geçerli olmadığı unutulmamalıdır. Ek olarak, bu alt
sünü sağlar. MRG taramalarında elde edilen bilgilerle, yaralan- gruplarda uygun bir değerlendirme yapılırken sınırlı radyas-
malar takip edilebilir veya kord dekompresyonu ve spinal sta- yon uygulamaya özel bir dikkat gösterilmelidir. Eğer şüpheniz
bilizasyon için gerekli olan operatif müdahaleler planlanabilir. varsa, bu tür hastaların tedavisinde erken dönemde yan daldan
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!

konsültasyon istemek en iyisidir. Hamile hastalarda omurganın Özellikle, nörolojik defısite ait hiçbir kanıt yoktur. Tanım ola-
radyolojik görüntülemesi gerektiğinde imzalanmış bilgilendi- rak whiplash, servikal X-ray bulgusu olan kırıklara neden ol-
rilmiş onam gereklidir. maz, buna rağmen şiddetli yaralanmalar anterior disk liflerin-
de rüptüre ve sonuç olarak genişlemiş disk mesafesine neden
olabilir. X-ray grafı genellikle normaldir fakat normal servikal
OMURGA VEYA SPİNAL KORO TRAVMASI lordozdaki değişiklikler gösterilebilir Daha önce belirtildiği
gibi, hastanın normal C-omurga radyografisi olmasına rağmen
ligamentöz instabilitesi olabilir. Bu nedenle, C-omurganın orta
hattında sürekli hassasiyeti olan hastalar, birincil bakım hekimi
Klinik Bulgular veya omurga cerrahı tarafından tekrar muayene edilene kadar
yastıklı, sert yakalıklı boyunluk içinde 24 saat/gün, 7-14 gün
Spinal kord yaralanması olmayan vertebra kırıklarında, omur- süre ile immobilize edilmelidir.
ganın üzerinde lokal ağrı ve hassasiyet genellikle vardır. Rad-
yolojik görüntüleme, vertebra cismi, transvers çıkıntılar veya Tedavi
spinöz çıkıntılardaki kırıkları göstermektedir. Bakı normal ol-
masına rağmen eşlik eden çıkık veya instabilite mevcut olabilir.
Tedavi sert servikal boyunluk, ısı ve analjeziklerden oluşur ve
analjezik olarak sıklıkla narkotikler gerekli olmasına rağmen
Yatış gerektirmeyen hastalar, lineer, yer değiştirmemiş,
genellikle nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar tedavinin ilk
spinöz veya transvers çıkıntıların stabil kırıkları veya sakrum basamağını oluşturur. Kas gevşeticilerin endikasyonuda ola-
veya kuyruk sokumunda benzer kırıkları olan hafif semptoma- bilir. Tekrarlayan bakılarda bir ligamentöz yaralanma varlığı
tik hastalardır. Bu tür hastalara analjezik ve immobilizasyon saptanırsa fleksiyon-extensiyon grafıler ile subluksasyon sap-
için boyunluk (kırıklar servikal vertebrada ise) verilebilir. Bu- tanacaktır. MRG C-omurga instabilitesi ihtimali olan hasta-
nunla birlikte, hasta taburcu edilmeden önce hastanın kontrol da ligamentöz yaralanmaları tespit etmek için yararlı olabilir.
zamanının belirlenmesi ve kararın doğruluğunun onaylanması Fleksiyon-ekstansiyon grafıleri veya MRG normal değilse, has-
için bir ortopedi veya beyin cerrahı uzmanına danışılması ge- ta servikal boyunlukla kalmalıdır ve herhangi bir subluksasyo-
rekir. nun önemini belirlemek için hasta bir omurga cerrahı tarafın­
Vertebra kırığı olsun veya olmasın spinal kord yaralan- dan değerlendirilmelidir.
maları nörolojik semptomlar ve nörolojik defısitler (örneğin,
TS' de duyusal defısitin sonlanması) ile birliktedir. Grafısinde Sonuçlandırma
kanıtlanabilir vertebra kemik hasarı belirgin olsun ya da olma-
Yatış nadiren gereklidir. İleri değerlendirme için hasta bir bi-
sın şiddetli fleksiyon-ekstansiyon yaralanmaları ve ligamentöz rinci basamak hekimi veya beyin cerrahına sevk edilir.
yırtıklardan kaynaklanan kemik instabiliteleri kemik anormal-
likleri olmadan ciddi ve hatta ölümcül omurilik yaralanmasına
neden olabilir. Acil beyin cerrahisi veya ortopedik konsültasyo-
nu istenmelidir.
Nörolojik defısiti olan, kararsız veya potansiyel olarak ka-
rarsız omurgası (kırığı olan veya olmayan) olan, vertebralarda
kırık veya subluksasyonu olan veya şiddetli ağrı tedavisi için
parenteral analjezik ihtiyacı olan hastalar için yatış gereklidir.

KIRBAÇ (HİPEREKSTENSİYON)
YARALANMALAR! (C-OMURGANIN

Klinik Bulgular
Whiplash yaralanmalı hastalarda genellikle bilinç kaybı olma-
dan, boynun ani hiperekstansiyonu (genellikle motorlu araç
kazası) öyküsü vardır. Hiperfleksiyondan kaynaklanan ya-
ralanma daha sık görülür. Boyun ağrısı veya kas spazmı, baş
ağrısı, ses kısıklığı ve disfaji gibi semptomlar genellikle yara-
lanma sonrası 12-24 saate kadar ortaya çıkmaz. Boyun ağrı­
sı kol veya göğüs bölgesine yayılabilir. Fizik bakıda posterior
boyun kaslarında hassasiyet ve hareket kısıtlılığı gösterilebilir.
Ortopedik Aciller

Royce Coleman, MD
Alison Reiland, MD

Çeviri:
Dr Leyla Sürmeli
Dr. Mehmet Akçimen
Dr. Secgin Söyüncü

Yaşamı Tehdit Eden Yaralanmaların Acil Yönetimi Önkal Kırıkları


Travmatik Ampütasyonlar El Bileği ve El Yaralanmaları
Kompartman Sendromu Pelvik Kuşak Kırıkl.arı
Genel Ortopedik İlkeler Pelvik Kırıklar
Kırıklar ve Çıkıklar Kalça Yaralanmaları
Burkulmalar ve Gerilmeter Alt Ekstremite Yaralanmaları
Atelleme Femoral Şaft Kırıkları.
Girişimsel Sedasyon Diz Eklemi Yaralanmaları
Çocuk İstismarı Tibia.1 Şaft Kırıkları
Özgün Ortopedik YaralanmafarınınTedavisi Fibula Kırıkları
Omuz Kuşağı Yaralanmaları Ayak Bileği Eklem Yaralanmaları
Sternoklavikular Eklem Dislokasyonlarr Kalkaneus Kırıkları
Klavikula Kırıkları Talar Kırıklar
Skapula Kırıkları Subtalar Çıkıklar
Rotator Kaf Yaralanmaları Tarsal Yaralanmalar
Omuz Çıkıkları Tarsometatarsal. Yaralanmalar (Usfrank Yaralanmaları}
Üst Ekstrem ite Yaralanmaları Metatarsal Kırıklar
Humerus Kırıkları Falangeal Kırıklar
Suprakondiler Kırıklar Sesamoid Kırıklar
Dirsek Yaralanmaları Sık Tuzaklar

eden durumları, hava yolu, solunum, dolaşım, kısa nörolojik


değerlendirmeden ibaret olan birincil bakı içinde hızlıca tanı­
yıp tedavi etmelidir (ABCDE) (tablo 28-1).
Birincil bakı tamamlanır tamamlanmaz ikinci bakıya
Ortopedik yaralanmalar ve kas-iskelet sistemi hastalıkları acil
geçilir. "Baştan aşağı" tüm olası yaralanmalar hızlı bir mua-
servise başvuran hastaların önemli bir kısmını oluşturur. Altta yeneyle değerlendirilir. Yerinde boyun omurlarını koruyarak
yatan yaralanmalar ne olursa olsun tüm travma hastaları aynı kütük çevirmeyle arka kafa derisi ve tüm omurlar duyarlılık
ciddiyette değerlendirilmelidir. Ortopedik yaralanmalar dra- veya deformite açısından değerlendirilir. Sifınkter tonusunun
matik olabilir, ancak bu durum hastanın daha önemli olan ha- değerlendirilmesi, kan veya anormal yerleşmiş prostat için
yati fonksiyonlarının değerlendirilmesine engel olmamalıdır. rektal tuşe yapılmalıdır. Pelvisin sağlamlığını test etmek için
Acil servis doktoru hastayı değerlendirmeli ve yaşamı tehdit nazikçe önden arkaya ve yanlardan bastırmak gereklidir. Tüm
ORTOPEDİK ACİLLER

eklem hareketleri, kesiler, sıyrıklar ve darbeler not edilmelidir.


Ortopedik yaralanmalarda muayene; deformitelerin şekli, renk Tablo 28·1. Kapalı Kırıklarda Potansiyel Kan Kayıpları
değişikliği, muayenede duyarlılık, hareket kabiliyeti ve nöro-
vaskuler durumun değerlendirilmesini içerir. Çıkık kalça, diz
veya damarları etkileyebilecek kırık veya çıkıklar düzeltilmeli-
dir (Şekil 28-1). Bu düzeltmelerin gecikmesi avasküler nekroza
veya diğer komplikasyonlara neden olabilir. Bu yüzden eğer
mümkünse kırık ve çıkıklar hasta nakil edilmeden düzeltilme- Bacak 0,5-1
lidir.

narlı yaralanması olan, ezilme ve kopması olmayan hastalar ba-


şarılı
reimplantasyon şansı olan hastalardır. Buna rağmen tüm
hastalar muhtemel adaylar olarak değerlendirilmeli ve ampüte
parçalar gerekli şekilde hazırlanmalıdır.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta ampüte parmak veya uzuvla başvurur.

B. Radyografi Bulguları

Tanı klinikle konmasına rağmen grafı yaralanmanın tam yeri


veya altta yatan kırık veya çıkığın teşhisinde yardımcıdır.

Genel Bilgiler Tedavi


Travmatik ampütasyonu olan hastalar bir reimplantasyon cer- Ampüte parça temiz tutulmalı, steril beze sarılmalı, normal
rahına konsulte edilmelidir. Genç, sağlıklı, keskin, düzgün ke- salin ile yıkanıp plastik bir çantaya konup buza konmalıdır.

Jıı,. Şekil 28-1. Deplase kırığın manuel traksiyon tekniğiyle düzeltilmesi.


TRAVMA ACİLLERİ

Kuru buz kullanılmamalı veya donmasına izin verilmemelidir. edilebilir. Stryker basınç monitörü kompartman içi basıncın
Kuru buz kullanmayın veya ampüte olan parçanın donmasını ölçülmesiyle tanı desteklenir. İnvaziv olmayan teknikler (örn.,
izin vermeyin. Ampüte parçanın soğutulması canlılığını 6 - 8 ultrason) hala çalışılmaktadır. 30 mm-Hg civarındaki basınçlar
saatten 12 - 24 saate kadar korumasını sağlar. Yara açık kırık anormaldir ve doku ve kas nekrozuna gidebilir.
gibi tedavi edilmeli, antibiyotik ve tetanoz proflaksisi uygulan-
malıdır. Tedavi
Öncelikle hareketsizlik sağlanmalı ve basınç artışı sağlayan
bandajlar ve ateller uzaklaştırılmalıdır. Rabdomiyoliz ve böb-
Sonuçlandırma
rek yetmezliğine karşı dikkat edilmelidir. 30 mm-Hg üzerin-
deki kompartman içi basınç varlığında acil fasiyotomi gerekir.
Uzuv ampütasyonu olan hastalar genellikle ortopedist, plastik
veya travma cerrahlarıyla konsülte edilir. Bu hastalar ileri cer-
rahi değerlendirme, nörolojik veya vasküler değerlendirme ve
Sonuçlandırma
kan kaybının takibi için hastaneye yatırılmalıdır. Küçük par-
mak ampütasyonu olan hastalar acil serviste tedavi edilip, sıkı Kompartman sendromu olan hastalar cerrahi tedavi için yatı­
takip altına alınarak taburcu edilebilirler. rılmalıdır.

.I1otd MS\ teırc; l'ickforcfijA. ~f.~:Pieoperativ~ ın;~~ğe,~:~f


ofth(aınpuJ~ti:!dtl(mbiEmeı:g;Xitıı'dif2005;22{7'):4~ıt::;4i!.!l;,[PlVfIJ2)t·
i59S~Q81}.; . . . .

Genel Bilgiler
Potansiyel tahrip edici ve çözümü zor ortopedik komplikas- Kırıklarda ortak bir dil oluşturmak için belli terimler kullanılır.
yonlardan biri de kompartman sendromudur. Genellikle alt Kapalı veya açık terimleri kırığın cilt ve doku bütünlüğündeki
ekstremitelerde gelişmesine rağmen vücudun tüm kısıtlayıcı etkilerini belirtir. Tam anatomik yeri belirtirken kemiğin ismi,
kompartmanlarında görülebilir. Kompartman sendromu, ka- vücuttaki bölgesi ve standart referans noktaları belirtilmelidir.
palı doku bölgelerindeki hidrostatik basıncın artmasına bağlı Deplasmanın ve açılanmanın derecesi proksimaldeki parça-
bu bölgedeki kan akımının tehlikeye girmesidir. Bacakta dört ya göre belirtilmelidir. Ek tanımlayıcı terimler parçalı (ikiden
adet kompartman vardır; anterior, posterior, lateral ve derin fazla parça), impakte (kemiğin sıkışması), transvers (kemiğin
posterior. Diz altındaki travmalarda nörolojik ve damarsal ba- uzun aksına dik kırık hattı), oblik (kırık hattının dik açıdan
sıya neden olabilecek giderek ilerleyen ödem oluşabilir. Erken
farklı bir açıda olması) ve spiral (kemik hattının rotasyonel
tedavi dokunun ve sinirlerin canlılığını sağlamaktır, geç bulgu- kuvvetler yüzünden spiral şeklinde olması). Valgus terimi de-
ların ortaya çıkması halinde kalıcı kas kontraktürleri, infeksi-
formitenin vücuttan uzaklaşan bir açıya sahip olduğunu, varus
yonlar, rabdomiyoliz ve böbrek yetmezliği oluşabilir.
terimi ise açının orta hatta yakınlaştırdığını belirtir. Avulsiyon
kırıkları bir ligament ya da tendonun yapıştığı kemikten bir
Klinik Bulgular
parçayı koparmasıdır. Patolojik kırıklar kemiklerin zayıflamış

Kompartman sendromunun klasik bulguları solukluk, nabız­ kısımlarında (osteomalazi, kist, karsinom, Paget hastalığı gibi)

sızlık, ağrı, parestezi ve poikilotermidir. Pasif germeyle hare- gelişen kırıklardır. Minör travmaya bağlı kırıklarda patolojik
ketleri ile, orantısız ağrı ortaya çıkması önemli bir bulgudur. kırıklar düşünülmelidir. Stres kırıkları genellikle alt ekstremi-
Nabız basıncında azalma veya nabızsızlık geç ve kötü bulgu- tede devamlı travmaya bağlı (uzun süreli yürüyüş ya da koşu)
lardır, ayrıca nabzın olması da kompartman sendromunun ol- gelişen kırıklardır. Stres kırıkları çok ince olup radyografıde
madığı anlamına gelmez. Kompartman sendromları sedatize, görülmeyebilirler. Tanı için ileri görüntüleme teknikleri gere-
kafa travması veya bilinç değişikliği olan hastalarda geç teşhis kebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER

1. Büyüme il. Metafiz ve 111. Büyüme iV. Metafiz, v. Büyüme


plağı büyüme plağı plağı ve epifiz büyüme plağı plağında
boyunca boyunca boyunca ve epifiz yaralanma.
eklem içine boyunca eklem Direk grafide
doğru içine doğru görülmeyebilir.

A Şekil 28-2. Büyüme plağı kırıklarının Salter-Harris Sınıflaması.

Çıkıklar eklemi oluşturan kemiklerin eklem yüzlerinin Tip 111 Yaralanmalar


normal konumlarının bozulmasıdır. Kırıklarla beraber olabi-
lirler. Çıkıklar proksimal parçadan ziyade distal parça ile tarif Tip IlI yaralanmalarda epifızdeki dikey kırık hattı fızise kadar
edilmelidir. Subluksasyon tam olmayan çıkıktır. uzanır ve büyüme plağını da içerir. Bu tip yaralanmalar az gö-
Pediatrik kırıklar çocukların kemik yapılarındaki farklı­ rülür ve genellikle distal tibiyal epifizdedir. Potansiyel büyüme
lıklardan dolayı yetişkin kırıklarından ayrılırlar. Bunlar daha plağı ölümüne karşı kırık kanlanmanın tekrar sağlanacağı şe­
az yoğun olmaları ve artmış kompliansdır. Yeşil ağaç kırığı kor- kilde redükte edilmelidir. Redüksiyon genellikle operatif fık­
teks ve periostun sadece tek taraflı olarak açılı kırılmasını ifade sasyonla sağlanmaktadır. Cerrahi uygulanmazsa hastalar sık
eder. Torus kırığı (kortikal ya da kopça kırığı olarak da adlan- aralılarla grafilerle değerlendirilmeli ve kırığın immobilizas-
dırılır) korteksin ezilmesiyle oluşur. Fizyal ya da büyüme plağı
yon sonrasında yer değiştirmediğine emin olunmalıdır.
kırıkları Salter-Harris Sınıflaması ile sınıflandırılır (Şekil 28-2).

Tip I Yaralanmalar Tip iV Yaralanmalar

Epifız, metafizden metafizyal ya da epifizyal kırıkların radyo- Tip I-II-III'ün aksine tip IV yaralanmalar baskı tarzındaki güç-
lojik bir bulgusu olmadan ayrılmıştır. Eğer belirgin yer değiş­ lerin etkisiyle oluşur. Epifizin dikey kırılmasıyla oluşur ve fızis
tirme yoksa bu tip yaralanmaların tanısı çok güçtür. Epifızyal ve metafizi de içerir. En sık distal humerusta görülür. Tip IV
bölgede duyarlılık varlığında şüphelenilmelidir. Büyüme pla- yaralanmalar cerrahi tedavi gerektirir ve büyüme plağının bo-
ğında kalınlaşma ve yumuşak doku ödemi grafideki tek bulgu zulması cerrahiye rağmen gelişebilir.
olabilir. Yaralanma şüphesi var ancak grafilerde görülmüyorsa
atelleme ve ortopedi poliklinik kontrolü önerilmelidir. Tip V Yaralanmalar
Tip il Yaralanmalar Tip V yaralanmalar nadirdir, fızis bölgesinden epifize gelen
kuvvetlerle oluşur. Distal tibia ve dizde görülürler. Kırık hattı
Tip Il yaralanmalar en sık görülen fizyal yaralanmalardır ve
olmadığı için ilk grafilerde genellikle atlanırlar ve büyüme pla-
1O yaş üstü çocuklarda daha sık görülür. Kırık hattı fizis hattı
ğının bozulmasına bağlı meydana gelen açılanma ve kısalma­
boyunca uzanır ve gücü uygulandığı tarafın karşı tarafındaki
metafizde oblik kırıkla beraberdir. Metafizyal parça Thurston- lar neticesinde anlaşılabilirler. Osteomiyelit ve epifızyal aseptik
Holland belirtisi olarak adlandırılır. Tip I ve II yaralanmalarda nekroz gibi non-travmatik nedenlerle de gelişebilirler. Tedavi-
genellikle büyümede sorun yaşanmaz. de hareketsizlik ve yakın ortopedik takip gerekir.
TRAVMA ACİLLERİ

Eponimler li ve not etmelidir. Çepeçevre kullanılan ateller (örn., sirküler


alçılar) acil servislerde kullanılmazlar. Hemen tüm ortopedik
Acil servis doktorları her ne kadar eponimleri kullanmayı sev- yaralanmalarda ödem taburculuk sonrasında daha da kötü-
seler de (Colles, Monteggia, Galeazzi gibi) ortopedi konsültan- leşir ve bu durum potansiyel olarak hastaya eğer acil serviste
lan ile konuşurken yukarıdaki terminolijiden ziyade anatomik
çepeçevre ate! yapıldıysa çok önemli nörovasküler yaralanma
bölgeleri kullanılması daha uygundur.
geliştirme riski vardır.

Burkulmalar, ligamentlerin yaralanmalarıdır ve kırıklarla be- Kırık ya da çıkık


redüksiyonu öncesi yeterli analjezi ve kas
raber olabilir. Yaralanmanın şiddetini belirtmek için aşağıdaki gevşemesi sağlanmalıdır. Kırık veya dislokasyonun redük-
sınıflama kullanılmaktadır: siyonu öncesi sedasyonun en uygun yolu intravenöz veya
intramüsküler ajanların kullanıldığı yoldur. Acil servislerde
Sınıf I - Tam olmayan kopma. Ödem ve ekimoz gelişe­
sedasyon uygulamaları için yataklar, monitörler hazırda bu-
bilir. Hareketsizlik ve koruyucu tedavi önerilir.
lundurulmalı, özel politikalar oluşturulmalıdır. Amaç hastaya
Sınıf II - Anlamlı tam olmayan kopma. Ödem ve eki- işlem öncesi genel anestezi verilmeden önce etkin sedasyonu
mozla birlikte eklemde bir miktar oynama vardır. Ha- sağlamaktır.
reketsizlik ve sonrasında ortopedi poliklinik kontrolü Halen tartışılıyor olsa da pek çok otorite hastaların giri-
önerilir. şim öncesi 4 - 6 saat aç kalmasını önermektedir. Gerekli mal-
zemeler en az bir adet çalışan damar yolu, sürekli nabız-oksi­
Sınıf III - Tam kopma. Eklem anstabildir. Muhtemel
metri takibi, kardiyak monitörizasyon, aspiratör, ileri havayolu
cerrahi tedavi için ortopedi konsültasyonu gerekir. malzemeleri ve ambu maskedir. Mallampati orofarinks değer­
Eklem stabilitesini test ederken eklemdeki ödem, koru- lendirmesi ve ASA (American Society of Anesthesiologists)
skorları girişim öncesi doktor tarafından değerlendirilmeli ve
ma ve kas kasılmaları başlangıçtaki klinik bakıyı komplike hale
acil hekimi sedasyon bağlı oluşabilecek olası havayolu komp-
getirebilir. Soru işaretleri varsa eklem hareketsizleştirilmeli ve
likasyonları için gerekli tedbirleri almalıdır. Genellikle sadece
kontrole çağrılmalıdır. Gerilme kas-tendon biriminin yara-
ASA sınıf I veya II hastalara (ciddi sistemik komorbit hastalığı
lanmasıdır. Gerilmeler de şiddetine göre sınıflandırılır. Çoğu
olmayan) acil serviste girişimsel sedasyon uygulanır. ASA sınıf
hareketsizlik ve koruyucu tedaviyle tedavi edilir. Buna rağmen
III veya IV hastalar ameliyathane odasında tedavi edilmelidir.
bazı durumlarda cerrahi müdahale ve ortopedi konsültasyonu
Pek çok uzman acil serviste sedatize edilen hastalara
gerekebilir. başlangıçtaki oksijen saturasyonundan bağımsız olarak des-
tekleyici oksijen tedavisi verilmesini önerir. Amaç oksijen sa-
türasyonunun %90'ın altına düşmemesidir. Hatırlanmalıdır ki
nabız-oksimetre hastanın ventilasyon durumunu değil, oksijen
Ateller ortopedik tedavinin temel bir parçasıdır ve kırık varlığı saturasyonunu ölçer. Bu yüzden pek çok klinisyen günümüzde
veya şüphesinde kas, sinir damar ya da derinin daha fazla za- hipoksemiyi önlemek amacıyla ventilasyonu monitorize etmek
rar görmesini engeller. Yarayı sabitleyerek ağrının azalmasını için end-tidal C02 seviyelerini kullanmaktadır. Girişimsel se-
ve daha fazla yaralanmanın oluşmasına engel olur. Bazı ateller dasyon için pek çok ajan kullanılır. İdeal olan kısa etkili olma-
geçicidir ve acil servis çalışanları tarafından uygulanabilirler. sıdır. Etomidat, 0,15 mg/kg dozuyla derin ve kısa etki süreli
Bu ateller yaranın bir alt ve bir üst eklemini sabitlemelidir. bir çok girişim için yeterli olan ve sıkça kullanılan bir ajandır.
Yaralanmaların grafı öncesi düzeltilmesi damarsal yaralanma Adrenal baskılamaya yol açtığı rapor edilmiştir, çocuklarda
kullanımı uygun değildir. Propofol acil servislerdeki girişimsel
şüphesi olmasa dahi önerilmemektedir.
sedasyon işlemlerinde kısa etki süreli olduğu, sedasyon etkisi
Ateller genellikle acil serviste hasta taburcu edilmeden
ayarlanabildiği ve erken ayılma sağladığı için sıkça kullanılır.
ya da yatırılmadan önce ortopedik müdahale yapılıncaya ka-
Aynca bulantı giderici etkisi sayesinde sedasyon süresince as-
dar kalacak şekilde konur. Tüm doktorlar atelleme konusunda
pirasyon riskini de teorik olarak azaltır. Ketamin bazı durum-
deneyimli olmalıdır. Ate! bir teknisyen tarafından konmuşsa larda farklı etkilerinden dolayı özellikle çocuklarda kullanılır.
doktor atelin yeri, pozisyonu ve yastıklanmasını ve uygun po- Etkin biçimde intramüsküler veya intravenöz kullanılabilir.
zisyonda olup olmadığını hasta taburcu olmadan önce kontrol Hipoventilasyon ve aşırı sedasyon riski olmaksızın mükem -
etmelidir. Ayrıca doktor atelleme ve herhangi bir redüksiyon mel sedasyon sağlar. Bir diğer alternatif midazolam ve fentanil
sonrası uzvun nörovasküler durumunu tekrar değerlendirme- kombinasyonudur. Fentanilin potansiyel yan etkisi olan (yük-
ORTOPEDİK ACİLLER

sek dozlarda veya hızlı infüzyonda) göğüs duvarı rijiditesine Tedavi


karşı dikkatli olunmalıdır. Oluştuğunda balon maske ile ha-
valandırmayı imkansız kılar ve paralizi ve entübasyon gerek- Özgün yaralanmaların tedavileri aşağıda anlatılmıştır. Dikkatli
tirebilir. Herhangi bir sedatif ajanın kullanıldığı durumlarda kayıt
çok önemlidir.
hava yolu manevralarının ve yardımcı ventilasyon metodlarına
ihtiyaç duyulabileceği akılda tutulmalıdır. Eğitilmiş hemşireler Sonuçlandırma
tarafından uygun kayıtlar tutulmalıdır ve hastalar tamamen
ayılıp sıvı gıdalar tüketebilene kadar gözlemlenmelidir. Hasta acil servisteyken pediatri, ortopedi ve sosyal hizmetlerle
bağlantıya geçilmelidir. Eğer hastanın güvenliği hakkında soru
işaretleri varsa kız veya erkek hastaneye yatırılmalı ya da sosyal
hizmetler tarafından bütün soru işaretleri giderilene kadar ve
ev çevresinin güvenli olduğu kabul edilene kadar koruma altı­
na alınmalıdır. Tüm doktorlar şüpheli çocuğa şiddet olaylarını
rapor etmelidir.

OMUZ KUŞAGI YARALANMALAR!

Ne yazık ki toplumumuzda çocuk istismarı çok ciddi bir prob-


lemdir ve Amerika Birleşik Devletlerfnde bunun % 2-S'i fi-
ziksel istismardan etkilenen çocuklardır. İskelet yaralanmaları
bazen istismar sırasında oluşabilir ve bu hastada ciddi bir ko-
morbiditeyi gösterir. İstismarda yeni kırık oluşumları ile birlik-
te iyileşmesinin çeşitli dönemlerinde olan çoklu eski kırıklarda
vardır. Özellikle 3 yaşın altındaki çocuklarda veya kırıkların ol-
duğu daha genç hastalarda çocuklarda istismar şüphesi klinik

olarak akla gelmelidir.

Klinik Bulgular
Hastaya yaklaşım tüm travma hastalarına yaklaşım gibidir.
Muhtemel şiddetin anahtarı öyküde, hikayeyle bulguların ör-
tüşmemesinde (kallus dokusu gelişmiş bir kırığın yeni olduğu­
Genel Bilgiler
nun söylenmesi) olabilir. Fizik bulgular belirgin yaraları, eski
Sternoklaviular eklem (SKE) çıkıkları en az görülen major
ezikleri ve çok sayıda değişik iyileşme dönemlerinde olan kı­
eklem çıkığıdır ve motorlu araç kazaları ve spor kazalarında
rıkları içerebilir.
genellikle görülür. Anterior çıkıklar en sık görülendir ve omza
Omurga, skapula ve sternum kırıkları yüksek güçteki
gelen anterolateral kuvvetlerin etkisiyle oluşur. Posterior çıkık­
travmalar sonucunda oluşurlar. Kaburga kırıkları çocuklar-
lar göğse gelen çarpma güçleriyle oluşur ve posterior çıkıkların
da sık görülmez ve istismar işareti olabilir. Bu yüzden göğüs
%25'i süperior mediastinal yapıların yaralanmalarıyla beraber-
grafıleri bu açıdan dikkatlice değerlendirilmelidir. Yine spiral
dir. Yaralanmanın derecesi aşağıdaki gibidir:
kırıkların varlığı acil servis doktorları için kırmızı bayraklardır
ve olası istismarı akla getirmelidir. Humerus ve femurdaki bu Sınıf I - Sternoklavikular ve kostaklavikular ligamentlerin
tür yaralanmalarda dikkat edilmesi gerekirken tibiadaki spiral orta derecede gerilmesi
kırıklar (Toddler's kırığı) genellikle kaza sonucu oluşmaktadır.
Sınıf II - Kostaklavikular ligamentin korunduğu, ster-
Şiddete bağlı görülen bir diğer kırık ise metafız çatlaklarıdır.
nomklavikular ligamentin koptuğu SKE'nin anteriyora ya
Çekme ve burkma kuvvetleri de periostta kopmalara ve kıkır­
da posteriyora subluksasyonu
dak ve uzun kemiklerin büyüme plağında, skapulada ve klavi-
kulada kırıklara yol açabilir. Sınıf III - Tam çıkık
TRAVMA ACİLLERİ

Klinik Bulgular madır. Genellikle kavikula deformedir, ödem, duyarlılık ve kre-


pitasyon olabilir.
A. Semptom ve Belirtiler
Tanı genellikle klinik olarak konur. Duyarlılık, ödem ve SKE'de B. Radyorafi Bulguları
deformite gelişebilir. Hastalar tipik olarak etkilenmemiş kolla-
Pek çok kırık direk grafıyle kolayca görülebilir.
rıyla diğer kollarını göğüs önünde desteklerler. Posteriyor çı­
kıklar disfaji, dispne, disfoni ya da üst ekstremitede güçsüzlük
şikayetiyle başvurabilirler.
Tedavi
Açık kırıklar antibiyotik ve ortopedi konsultasyonuyla tedavi
B. Radyografi Bulguları edilir. Kapalı kırıklar için tedavi tipik olarak ağrı tedavisi, askı
Direk grafıler, anteroposterior, oblik ve 40° sefalik açıyla çeki- ile hareketsizlik veya askı ve sargılamadır.
len grafıler tanıda yardımcıdır. BT çekilebilir, özellikle posteri-
or çıkıklarda mediastinal yaralanmaları dışlamak için mutlaka Sonuçlandırma
çekilmelidir.
Pek çok klavikula kırığı olaysız iyileşir. Uç uca olmayan kırık­
Tedavi larda kısalma veya yer değiştirme görülür. Kapalı kırığı olan
hastalar ortopedi kontrolü önerisiyle taburcu edilebilirler. Açık
Tüm anterior ve posterior çıkıklarda ortopedi konsültasyonu kırığı olan hastalar yatırılmalıdır.
istenmelidir. Anterior çıkıklar acil serviste sedasyon altında
skapulaların arasına rulo yapılmış bir havlu konarak etkilen-
AKROMİYOKlAVİKULAR EKLEM
miş kola traksiyon uygulanarak redükte edilebilir. Posterior
çıkıklar operasyon gerektirir, mediastinal yapılardaki travma
olasılığına karşı acil ortopedi veya travma cerrahisi değerlen­
dirmesi uygundur.

Sonuçlandırma

Anterior çıkığı olan hastalar kol omuz askısıyla taburcu edile-


bilirler. Redüksiyon başarılı olsa da eklem genellikle anstabildir
ve klavikula başı tekrar çıkabilir. Buna rağmen redüksiyonun
asıl amacı genellikle kozmetik olduğu için redüksiyon başarı­
sızsa dahi kol omuz askısı ve ortopedi poliklinik kontrolü öne-
rileriyle hasta taburcu edilebilir. Posterior çıkıklar traksiyon ve
Genel Bilgiler
addüksiyonla redükte edilebilir, ancak hastalar yatış için uz- En sık
omuz eklemi üzerine düşme sonucu çıkar ve % 25 ora-
manla konsülte edilmelidir. nında omuz kuşağı çıkığıyla beraberdir. Bu yaralanmalar cid-
diyetlerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır:
KlAVİ!(UlA KIJU!(ll-\11l Tip I - İncinme, akromiyoklavikular (AK) ligamentte mi-
nimal kopma
Tip II - AK ligamentin az miktarda kopması, eklem boşlu­
ğunda genişleme, korakoklavikular aralık korunmuş.
Tip III-VI - AK ligamentin, korakoklavikular ligamentin ve
kas yapılarının tam kopması. Tip III yaralanmada klavikula
yukarı doğru yer değiştirir, tip IV yaralanmada klavikula
posteriyora, trapeziusun içine yer değiştirir, tip V yaralan-
mada ise klavikula superiora doğru yer değiştirir. Tip VI ya-
ralanma nadirdir ve klavikula aşağıya doğru yer değiştirir.

Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Hastalar oturur pozisyonda muayene edilmelidir. Genellikle
Klavikula kırıklarının en çok görülen nedeni omza direk trav- AKE'de deformite, ödem, duyarlılık ve krepitasyon gözlenir.
ORTOPEDİK ACİLLER

B. Radyografi Bulguları Klinik Bulgular


Grafiler ön-arka, aksiler ve 150 sefalik açıda çekilmelidir. Bas- A. Semptom ve Belirtiler
kılıçekimler artık önerilmemektedir. Klasik olarak tip lI ve III
yaralanmalarda akromion ve klavikula arasında ayrılma vardır. Hasta skapular bölgede ağrı ve duyarlılıkla başvurur. Hematom
Ayrıca tip III yaralanmada korakoklavikular ligament koptuğu ve krepitasyon gözlenebilir. Hasta etkilenmiş kolunu gövdesine
için distal klavikula, akromiona göre yukarı çıkmış haldedir. yakın tutar.

Tedavi B. Radyografi Bulguları


Tip l ve lI yaralanmalar askıyla koruyucu tedavi uygulanarak Kırıklar direk grafılerde görülmeyebilir. Her zaman akromion,
tedavi edilir. Tip IlI yaralanmalar genel olarak cerrahi tedavi korakoid ve glenoidi değerlendirmek için aksiller açıdan grafı
gerektirir; ancak koruyucu tedaviden de iyi sonuçlar alınmak­ çekilmelidir. Bazı durumlarda BT, görülmesi zor olan ve eklem
tadır. içi kırıkların değerlendirilmesinde kullanılabilir. Çocuklarda
akromionun fızisi görülebilir. Toplumun %3'ünde fızis birleş­
Sonuçlandırma mez (os akromiale) ve kırık gibi algılanabilir.

Çoğu hasta eve taburcu edilir. Tüm hastalara ortopedi polikli- Tedavi
nik kontrolü önerilmelidir.
İzole skapula kırıklarında koruyucu yaklaşım ve askı - ban-
dajlama yeterlidir. İntraartikuler kırıklar cerrahi stabilizasyon
gerektrir.

Sonuçlandırma

Belirgin deplase kırıklar nadiren cerrahi onarım gerektirir; bu


hastalar yatırılmalıdır. İzole skapula kırığı olan hastalar yakın
takip önerileriyle taburcu edilebilir.

Genel Bilgiler
Skapula kırıklarına az rastlanır, tüm kırıkların %l'ini oluş­
turur. Kırıklar genellikle direk travmalara ya da ezilme yara-
lanmalarına ikincil gelişir. Skapula kaslarla çok iyi korunduğu
için kırığında yaralanma mekanizması, akciğer, göğüs duvarı, Genel Bilgiler
humerus ve klavikula iyice değerlendirilmelidir. Akromion ve
korakoid çıkıntı kırıkları brakiyal pleksus yaralanmalarıyla be- Rotator kuşak dört kastan oluşur: subskapularis (internal ro-
raber olabilir. Skapula kırıkları aşağıdaki şekilde sınıflanabilir: tasyon), infraspinatus ve teres minor ( eksternal rotasyon) ve
Tip I - Korakoid, akromion ya da skapular omurganın kı­ supraspinatus (addüksiyon). Akut kopmalar genellikle uzan-
rığı mış el üzerine ya da direkt omuz üzerine düşmelerle, ya da ağır
Tip lI - Skapular boyun kırığı cisimlerin çekmesiyle oluşur. Ancak pek çok kopma kroniktir.
Tip lII - Glenoid boşluğu içeren eklem içi kırığı Rotator kuşak kopmaları daha çok orta yaş - yaşlı erkek hasta-
Tip IV - Skapula gövdesinin kırığı (en sık) larda, baskın kolda gözlenir.
TRAVMA ACİLLERİ

Klinik Bulgular Klinik Bulgular


A. Semptom ve Belirtiler A. Semptom ve Belirtiler
Hata ağrı ve hareketlerde azalma tarifler. Büyük tüberkül üze- Hasta çoğunlukla kolunu adduksiyonda, dirsekten kıvırmış,
rinde noktasal duyarlılık veya hissedilebilir defekt gözlenebilir. vücuduna yapıştırmış olarak gelir. Ufak bir hareketle ağrı olu-
Rotator kuşak kopmaları kol düşürme testiyle test edilebilir: şur. Glenoid oluk hissedilebilir. Ekstremitenin tam bir nörolo-
kol pasif olarak 90° abduksiyona getirilir ve distal ön kola baskı jik ve vasküler bakısının yapılması çok büyük önem taşır. Ak-
yapılır. Belirgin akut kopmalarda hastanın kolu düşer.
siler sinir bakısı; omzun lateralinin duyusu ve deltoid kasının
motor bakısı mutlaka yapılmalıdır. Radiyal, ulnar ve mediyan
B. Radyografi Bulguları
sinir bakılan sedasyon ve redüksiyon öncesi ve sonrası değer­
Direk grafıler tanı için kullanışsızdır ancak kırık olasılığına lendirilmelidir. Brakiyal ve radiyal nabızlar not edilmelidir.
karşı çekilmelidir. Humeral baş tam kopmalarda yukarı yer de- Aşağı çıkıklarda hasta tipik olarak kolunu başının üzerinde,
ğiştirir, ancak tanısal değildir. dirsekten fleksiyonda vaziyette tutar. Bu çıkıklara aksiler arter
yaralanması ve brakiyal pleksusun nöropraksisi eşlik edebilir.
Tedavi Arkaya çıkıklarda hasta kolunu adduksiyonda, göğüsden
uzakta ve iç rotasyonda tutar. Abduksiyon ve dış rotasyon aşırı
Analjezikler ve askı yeterlidir.
kısıtlıdır. Omuz yukarıdan bakıldığında geriye doğru çıkık gö-
rülür. Buna rağmen özellikle kaslı hastalarda bunu fark etmek
Sonuçlandırma
zor olabilir.
Hastalar ayaktan tedavi edilir, tanının kesinleşmesi için artrog-
ram veya MRI çekilebilir. Hastalar ortopedi kontrolü önerile- B. Radyografi Bulguları
rek taburcu edilebilir.
Skapular Y grafisinin de (Şekil 28-3) içinde olduğu omuz
grafısi serisi çıkığın yönünü gösterir. Tanıda şüphe varsa ak-
siller açıdan çekilen grafiler yardımcı olabilir. Grafiler ayrı­
ca kırıkların tanısında da yararlıdır. Hill-Sachs deformitesi
(posterolateral humeral başta impaksiyon) çıkıklarla berabar
görülebilir. Öne çıkıklarda anterior glenoid rimde kırık (Ban-
kart kırığı) olabilir. Bankart kırıkları atlanabilir ve tanı BT ile
konabilir.

Tedavi
Omuz çıkıklarında
redüksiyon öncesi grafı çekimi için bazı
tartışmalar vardır.Ancak biz vaskü !er sorunlar olmasa da gra-
fı çekilmesini atlamayı önermemekteyiz. Kronik tekrarlayan
çıkığı olan hastalarda çıkık, belirgin bir travma olmadan ge-
Gener Bilgiler lişebilir; bu durumda redüksiyon öncesinde grafı çekilmemesi
düşünülebilir.
Omuz tüm vücuttaki en sık çıkan büyük eklemdir. Pek çoğu
(%95 kadarı) öne çıkıklardır ve tanıları klinik olarak kolay- Acil servis doktorları çeşitli redüksiyon metotlarını bil-
ca konur; buna rağmen kaslı kişilerde klinik başvuruda daha melidir. Hasta işlem öncesinde sıklıkla sedasyona ihtiyaç du-
siliktir. Arkaya olan çıkıklar seyrek görülür. Nöbetlerdeki ve yacaktır ve iyi kas gevşemesi başarılı redüksiyonun anahtarıdır.
elektrik çarpmalarındaki gibi şiddetli kas kasılmaları sonu- Biz redüksiyon için addüksiyon-iç rotasyon tekniğini öneriyo-
cunda veya fleksiyonda, iç rotasyondaki kolun üstüne düşme­ ruz. Hasta sırtüstü yatırılır, kol hafif çekilerek dirsekten kıvrık
ler sonucunda gözlenir. Arkaya çıkıklar klinik olarak atlana- halde dış rotasyona getirilir. Bu teknikte yaralanma riski dü-
bilir ve standart ön-arka grafılerde tanısını koymak zordur. şüktür ve diğer metotlardakinin aksine aşırı güç gerektirmez.
Aşağı çıkıklar (Luxatio erecta) öne çıkıkların bir şekli olarak
Çekme-karşı çekme metodunda - bir başka kişinin hastayı bir
kabul edilmektedir ve çok seyrek görülür. Humeral başın in-
çarşafla aynı doğrultuda ters yönde çekmesi gerekir - fiziksel
ferior rimden aşağı yönlü kuvvetle glenoid oluktan itilmesiyle
oluşur.
güç gerekir (Şekil 28-4). Humerus yerine çekilmeye çalışılma-
ORTOPEDİK ACİLLER

Skapular
hat

\
\
\
'
I
1
Normal 1

' \
\
~Humerus
\
\
Posterior Anterior \
dislokasyon dislokasyon \
\
\
\
\ \
\
\
\
Skapula
\
gövdesi \

A Şekil 28-3. Şekil, tanjansiyel lateral grafi skapula gövdesinin en dar şeklini göstermektedir. Eğer hastaya doğru
pozisyon verilmezse mediyal ve lateral sınırlar üst üste gelmez. Normalde humeral baş gölgesi glenoidin üzerinde
olur ve görmek zordur. Çıkık hu meral baş glenoidin önünde ya da arkasında görülür.

malıdır. Humerus başı yerine gelene kadar çekmeye devam değerlendirilir ve kol askıya alınır, sarılır. Redüksiyon sonrası

edilmelidir. Stimson tekniğinde, hastanın çıkık omzunun oldu- grafi tekrarlanır.


ğu kolunun bileğine ağırlık bağlanır ve yatak kenarından aşağı­
Sonuçlandırma
ya sallandırılır. 20 - 30 dakika sonra yerine oturması beklenir.
Skapular manuplasyonda redüksiyon, humeral başın yer de- Hastalar non-steroid antiinflamatuar ilaçlar veya opiyatlar ve
ğiştirmesinden ziyade glenoid oluğun yer değiştirmesi ile olur. ortopedi kontrolü önerileriyle tabucu edilir. Herhangi bir nö-
Skapulanın üst ve orta köşeleri sabitlenirken alt köşesi orta hat- rolojik bulgu - düşük el bileği gibi - gelişirse hasta acil servis-
ta yaklaştırılır. Redüksiyon sonrası nörovasküler durum tekrar teyken ortopedi konsültasyonu istenmelidir. Bu nörolojik bul-
TRAVMA ACİLLERİ

Genel Bilgiler
Humerus kırıkları genellikle yaşlı, osteoporotik kadınlarda;
klasik olarak uzanmış kol üzerine düşmelerde görülür. Neer sı­
nıflamasında sınıflar iki, üç, dört parça olan kırık sayısına göre
olur.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genellikle omzunda bir deformiteyle ve etkilenmiş kolu
vücuduna yapışmış vaziyette gelir. Damarsal yapıların kontrolü
önemlidir; zira, brakiyal arter distal humeral şaftın yakınından
geçer ve arteryel yaralanmalar gelişebilir. Radial sinir değerlen­
dirilmeli ve düşük el varlığı araştırılmalıdır.

B. Radyografi Bulguları
Grafıler bu yaralanmaları açıkça gösterir. Proksimal humerus
A. Şekil 28-4. Omuz çıkığının redüksiyonu için çıkık kırıklarıen sık görülen tipidir. Genç hastalarda kemik kisti ya
humerusa çekme ve toraksa karşı çekme metodu. da diğer patolojiler araştırılmalıdır.

Tedavi
Baykhl .B, Senfr S, 'I\ırkan Ff/scapu1ar maftipul~tiqn. teclfnlgtl~'j
Özellikle yaşlı hastalarda koruyucu tedavi genel kuraldır. Pek
·for5eduction ?f trauliıatit ~terlor. shoulder. dislcıcation~: ex;; çoğunda minimal deplasman vardır. Hastalar ate!, askı ve sar-
perieııces ofıın. acaclemfo.emergency departinent; Einerg Medf;
2Q05;22(5);33!5-'-338 fPMİDü5843'l'OOJ. , . . ······ gıyla iyileşirler(Şekil 28-5) ya da askı ve sargı analjezikle bera-

Koch~rMS; ~te~sPM; Mfcfıellp!!Uppeifxtteınity ınJ.üriesiı{t~t'; ber yeterli olur.


· pediatridathlete~ J SportiMed:2ÔÖ0;30(2):lJ7 [PMIQ: 10966lil:}:(
.Owen'.s . s;spoh~,
··ries, ırt
ltlın1Uı'a' JM: pift'ere11tiiıf diagnosi~ of sljd~tcfer ı~il!;;;
OrthQp .Gİirn Nqqli, .Am.· 21)01;32( 3)i39{. fl!.ıvfQJ:ıj.
11888134): . ... . . . . . . . ..·• . .. . . .. "
iuôfoloC;~~ttagiW1v{:Surgİ~iıı1drtonsıırgkru;ıpııiıagehreli2Jt
rôtaiotcıifftears,A.rthroscopy2002;I8{5}ı~2? ~Pl\,n:p! 1:l~sı(~~Jr

guların çoğu nöropraksi nedeniyle gelişir ve genellikle zamanla


düzelir.

A Şekil 28-5. Dirseğin hareketsiz hale getirildiği pos-


terior atelleme ve askı-sargı uygulaması. Bol yastıklama
alçı pamuğuyla tüm kola yapılır. Alçı dirseği içten ve dış­
tan desteklemelidir, ancak ne pamuk ne de alçı antekü-
bital boşluğu sıkmamalıdır.
ORTOPEDİK ACİLLER

Sonuçlandırma Tedavi
Hastalar 3 - 4 gün içinde ortopedi kontrolüne gitmelidirler. Tüm suprakondiler kırıklar ortopedi konsültasyonu gerektirir.
Genç humerus kırığı olan hastalar acil serviste konsulte edil-
melidir. Eğer hastada deplase humerus şaft kırığı varsa askı ya Sonuçlandırma
da ağır ate! uygulanabilir. Genellikle bu hastalar açık redüksi-
yon ve internal fıksasyonla (ARIF) tedavi edilir. Proksimal hu- İdare de ortopedi konsültasyonudur. Açık redüksiyon genellik-
merus kırıklarının en sık komplikasyonu "donuk omuz" veya le gereklidir ve deplase kırıklar yatış endikasyonudur.
adheziv kapsülittir. Erken rehabilitasyonla korunulabilir.

Genel Bilgiler
Genel Bilgiler
Dirsek yaralanmaları genellikle dirseğe direk travmayla olur
Suprakondiler kırıklar distal humerusta olur ve klasik olarak ve dirsek eklemi hareketleri kısıtlanır. Hasta genellikle kolunu
çocuklarda 5 - 10 yaşlarında, dirsek hiperekstansiyondayken fleksiyonda tutar ve dirsekte ödem görülür. Tüm kırık ve çı -
kıklarda gözlenir. Nörovaskuler durum ve hareket kabiliyeti iyi
el üzerine düşme sonrasında görülür. Tedavisi düzgün yapıl­
değerlendirilmelidir. Hasta dirseğini tam açamıyorsa yüksek
mazsa Volkmann iskemik kontraktürü gibi ciddi morbiditelere
oranda kırık mevcuttur. Ulnar sinirin değerlendirilmesi çok
yol açabilir. önemlidir, 5. parmağın duyusu ve interosseos kasların motor
fonksiyonları bu yüzden dikkatlice değerlendirilmelidir.
Klinik Bulgular Ön-arka ve yan grafıler çekilmelidir. Her zaman ''fat pad"
oluşumu aranmalıdır. Küçük, ön "fat pad" normal olabilir, an-
A. Semptom ve Belirtiler cak arka "fat pad" doktoru her zaman kırık için uyarmalıdır.
Yetişkinlerde radius başı kırıklarını, çocuklarda suprakondiler
Hastalar dirseklerinde ağrı ve kollarında şişme ile başvururlar. kırıkları gösterir. Grafıde kırık görülmese bile bu hastalar kı­
Nörolojik ve damarsal bakıları dikkatli yapılmalıdır. Özellikle rıkmış gibi tedavi edilmelidir.
sadece motor uyarıyla flexor pollicis longus, fleksor digitorum
profundus ve pronator quadratus'u uyaran anterior interosseos 1. Olekranon Kırıkları
sinir değerlendirilmelidir. Bu sinirin disfonksiyonunda hasta
eliyle "OK" işaretini yapamaz, elini yumruk haline getiremez Olecranon kırıkları genellikle direk travmayla olur veya dirsek
veya bileğini bükemez. fleksiyondayken trisepsin kasılmasıyla oluşur.

Klinik Bulgular
B. Radyografi Bulguları
A. Semptom ve Belirtiler
Suprakondiler kırıkların tespiti zordur ve bazen sadece yan
grafıde "posterior fat pad" işareti olabilir. Kırık şüphesi var Ağrı, hareket kabiliyetinde kısıtlılık ve defekt veya krepitasyon
ancak tam tanı konamazsa karşılaştırmalı grafıler yardımcı görülebilir. Diğer klinik bulgu dirseğin kuvvete karşı ekstansi-
olabilir. yona getirilememesidir.
TRAVMA ACİLLERİ

B. Radyografi Bulguları nuna göre (posterior (en sık), anterior, medial veya lateral) ad-
landılır.
En sık neden düşmedir ve kırıkla beraberliği yüksektir.
Direk grafıler tanıyı koymada yeterlidir.
Klinik Bulgular
Tedavi
A. Semptom ve Belirtiler
Kırıklar uzun kol ateline, dirsek 90° fleksiyonda iken alınır,
askıya alınır ve ortopedi kontrolü önerilir. Deplase kırıklar (2 Hasta dirseğini 45° fleksiyonda tutar ve olacranon'daki deformite
mm'den fazla olan ayrılmalar) veya ulnar sinir yaralanmaları dışarıdan gözlenebilir. Humerus sabit tutulurken el bileği distale

acil ortopedi konsultasyonu gerektirir. doğru çekilerek redüksiyon gerçekleştirilir (Şekil 28-6). Diğer bir
teknik; hasta, karnının üstünde yatarken etkilenmiş kolun yatak-
Sonuçlandırma tan aşağı sarkıtılması ve traksiyon uygulanmasıdır. Analjezi ve
sedasyon uygulandıktan sonra pek çok çıkık birkaç dakika içinde
Cerrahi tedavi gerektirmeyen hastalar 1 - 2 gün içinde ortope- redükte olur. Bu yaralanmalarda nörovasküler değerlendirme tek-
di kontrolüne gelmek üzere taburcu edilebilir. rarlanır ve dirsek fleksiyondayken atele alınır (Bakınız Şekil 28-5).

2. Radius Başı Kırıkları B. Radyografi Bulguları

Eşlik edebilecek kırıkların varlığı araştırılmalıdır


Radius başı kırıkları direk travmayla oluşsa da daha çok açık
el ayası üzerine düşme sonucu indirek olarak da gelişebilir.
Tedavi
Ayrıca capitellum'un eklem yüzeyinde ve kollateral ligamentte
hasar meydana gelebilir. Eğer nörovasküler yaralanma varsa redüksiyon en kısa süre-
de yapılmalıdır. Redüksiyon bileği distale doğru traksiyonda
Klinik Bulgular tutarken humerusun stabilize edilmesiyle yapılır (Şekil 28-6).
Bir diğer teknikte ise hasta kendi karnı üzerine yatarken bilek
A. Semptom ve Belirtiler traksiyondayken etkilenen eklem yatağın kenarından aşağıya
doğru çekilir. Yeterli analjezi ve sedasyondan sonra birçok çı­
Hasta, supinasyonda ve pronasyonda ağrı ve hareket kabiliye- kık 1-2 dakikada redükte edilebilir. bu yaralanmalar mutlaka
tinde azalmayla başvurur. Dirseğin ekstansiyonu ödem nede- nörovasküler yaralanma açısından değerlendirilmeli daha son-
niyle sınırlıdır.

13. Radyografi Bulguları

Direk grafıde kırığı tespit etmek çoğu zaman zordur. Daha


önce de belirtildiği gibi "fat pad" bulgusu -özellikle posterior-
da- kırık şüphesini artırır.

Tedavi
Basit radius başı kırıkları analjezik ve askı ile konservatif ola-
rak tedavi edilir. Parçalanmış radius başı kırıkları için ortopedi
konsültasyonu önerilir.

Sonuçlandırma

Hastalar hareketsizlik, ağrı kontrolü ve ortopedi kontrolü öne-


rileri ile taburcu edilir.
.& Şekil 28-6. Posterior dirsek çıkığı redüksiyonu. Hu-
3. Dirsek Çıkıkları merus bir yardımcı tarafından sabit tutulurken ön kola
traksiyon uygulanır. Eğer radiale ya da laterale devias-
Dirsek en sık çıkan ikinci büyük eklemdir. Genellikle radius ve yon varsa redüksiyon tamamlanmadan dirseğin fleksi-
ulna beraber hareket eder ve çıkık ulnanın humerusa pozisyo- yonuyla düzeltilmelidir.
ORTOPEDİK ACİLLER

ra dirseği fleksiyonda ve gerilimden uzakta tutulacak şekilde


uzun kol ateline alınmalıdır.

Sonuçlandırma

Hastalar ağrı tedavisi ve ortopedi kontrolü önerileri ile, oluşa­


bilecek damarsal problemler anlatılarak taburcu edilebilir.

4. Radius Başı Çıkığı


Radius başı çıkıkları ( dadı dirseği) özellikle çocuklarda dirsek
yaralanmalarının %25'inin oluşturur ve sık görülür. Genellikle
1 - 3 yaş grubunda görülmekle birlikte okul çocuklarında ve
daha az olarak ergenliğin erken dönemlerinde görülür. Çıkık
Genel Bilgiler
genellikle dirsek ekstansiyondayken ve kol pronasyondayken
Ön kol kırıkları pek çok mekanizmaya bağlı gelişebilir ancak
uzunlamasına traksiyon uygulanmasıyla gelişir. Bu manevra
çoğunlukla direk travmalarla veya açık el üzerine düşmelerle
annular ligamentin radius başı ve capitellum'un arasından kay-
masına neden olur. olur. Yaralanmanın yeri fiziksel bulgularla tespit edilebilir. Has-
ta radial, ulnar ve medial sinir fonksiyonları açısından dikkat-
lice bakı yapılmalıdır. Değerlendirme, belgelendirme ve distal
Klinik Bulgular nabız ve tendonlarm durumu tekrar değerlendirilmelidir.
Kompartman sendromu sürekli akılda tutulmalı ve uygun
A. Semptom ve Belirtiler yaklaşım sağlanmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi yaralan-

Genellikle deformite görülmez, çocuk kolunu pasif pronas- manın anatomik olarak tarifi daha uygundur. Ancak, ön kol

yonda, dirsekten hafif fleksiyonda tutar. Radius başı üzerinde eponimlerin çok fazla oduğu bir bölgedir, örneğin,
hassasiyet olur ve çocuk kolunu kullanmaya çekinir. Radius Kolles kırığı - Distal radiusun dorsal açıyla transvers kırı­
başı çıkığı sık görülse de bu çocuklarda ev içi şiddet sorgulan- ğıdır, erişkinlerde en sık görülen el bileği kırığıdır.
malıdır.
Smith kırığı - Distal radiusun metafızinin volara açılan­
masıdır.
B. Radyografi Bulguları
Barton kırığı - Radius distalinin oblik, eklem içi kırığıdır.
Bazı uzmanlar eğer yaralanmanın mekanizması ve fizik mu- Dorsal korpus çıkığıyla birlikte distal parça yer değiştir­
ayene bulguları açıksa grafi çekilmeden redüksiyon yapıla­ miştir.
bileceğini önerirler. Buna rağmen diğerleri, diğer potansiyel
Hutchinson (chauffeur's) kırığı - Radial stiloidin eklem içi
yaralanmaları dışlamak için grafi çekilmesi gerektiğini söyler.
kırığı
Redüksiyon sonrası çocuk kolunu hala kullanmıyorsa grafi çe-
kilmelidir. Monteggia kırığı - Radius başı çıkığıyla birlikte ulna kırığı
Galezzi kırığı - Distal radioulnar eklemin çıkığının, distal
Tedavi radiusun 1/3 distalinin kırığıyla beraber olması
Tanı konduktan sonra redüksiyon kolaylıkla yapılabilir. Dirsek
bir elle sabitlenir, radius başına hafif baskı uygulanırken ön kol Tedavi
fleksiyona ve el bileği fleksiyona getirilir. Genellikle bir klik ya
da çat sesi duyulur. Hastaların büyük çoğunluğu birkaç daki- Deplase olmayan kırıklar genellikle U şekilli atelle (metacarp-
ka içinde kollarını kullanmaya başlarlar. Hareketsizlik önerilir ları içine alan, volar ve dorsali kaplayan) ve ortopedi kontrolü

ancak pek çok hasta uygulamaz ve eğer redüksiyon başarılıysa önerileriyle taburcu edilebilir.
askı kullanma ile kullanmama arasında fark yoktur.
Sonuçlandırma
Sonuçlandırma
Deplase kırıklar ortopedi ile kapalı ya da açık redüksiyon için
Başarısız ya da tekrarlayan çıkıklar ortopedi konsultasyonu ge- konsülte edilir. Çocuklardaki deplase ön kol kırıkları acil ser-
rektirir. viste ortopedi konsültanları tarafından görülmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 28-7. A. El bileğinin normal anatomisi. Capitat'ın proksimal sonu lunat'ın boşluğu içindedir. Metakarpal-
lerden ve capitat'tan geçen, radiusun içine uzanan düz çizgi lunat'ı keser. Scaphoid, radiusun uzun aksına 45°'lik bir
açı yapar. B. Lunat çıkık. Lunat volara çıkmış. Skafoid ile radiusun uzun aksı arasındaki açı 90°'ye çıkmış. C. Lunat'ın
volar çıkığının grafisi. (Way LW (editör) izniyle yeniden uyarlanmıştır. Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. Appleton &
Lange, 1991)

B. Radyografi Bulguları

Bu yaralanmalarda yan grafı en değerli grafıdir. Radius şaftının


ortasından geçen bir sanal hat lunat ve kapitatın ortasından
geçer (Şekil 28-7A). Lunat çıkıkta radius ve kapitat birbirini
keser, lunat dorsale veya volara yer değiştirir. Buna "tea cup"
(çay fincanı) bulgusu denir (Şekil 28-7B ve C). Ön-arka grafıde
lunatın üçgen şeklinin tepesi parmakları gösterir, buna "piece-
of-pie" bulgusu denir. Perilunat çıkıkta radiusun lunatı kestiği
çizgi oluşur ve capitat ayrıktır.

1. Lunat veya Perilunat Çıkıkları Tedavi


Acil serviste analjezi ve atelleme tedavi edicidir. Anatomik dü-
zeltme için ortopedi konsultasyonu gereklidir.

Sonuçlandırma

Açık redüksiyon-internal fıksasyona gidecek hastalar yatırıl­


malıdır. Redükte edilebilir yaralanması olan hastalar atelleme
sonrası cerrahi planlaması yapılarak eve taburcu edilebilir.

2. Skafolunat Çıkıklar
Genel Bilgiler
Lunat veya perilunat çıkıklar genellikle gerilmiş üst ekstremite
üzerine düşmelerde veya aşırı dorsifleksiyonda görülür.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genellikle şişmiş, hareket kabiliyeti azalmış ve aşırı ağrılı
bir bilekle başvurur. Median sinir yaralanmaları bakıda ortaya
çıkar.
ORTOPEDİK ACİLLER

Genel Bilgiler
Genellikle açık el üzerine düşmelerde görülür ve genellikle ta-
nısı atlanır.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta el bileğinde ödem ve hareketlerde azalmayla başvurur.
Bilek üzerinde duyarlılık görülebilir.

B. Radyografi Bulguları
Normal bir el ön-arka grafısinde skafoid ile lunat arası mesafe 3
mm'nin altındadır. Eğer mesafe daha fazlaysa çıkık vardır.

Tedavi
Skafolunat çıkıklaran aljezik ve radial gutter atellerle tedavi
edilir.

Sonuçlandırma

Hastalar ortopediste kesin tedavi için yönlendirilmelidir. Jı.. Şekil 28-8. Baş parmak spika ateli: Yeterli miktarda
pedin üzerine bir flaster konulur veya elastik bandaj ile
güvenli bir şekilde tutulur.
3. Karpal Kemik Kırıkları

lık vardır. Anatomik enfiye çukurunda duyarlılık varsa scap-


hoid kırığından şüphe edilmeli, uygun grafı alınmalı ve tedavi
düzenlenmelidir.

B. Radyografi Bulguları
Skafoid ve diğer karpal kemik kırıkları ön-arka ya da skafo-
id grafılerinde görülebilir. Triquetrum kırıkları yan grafılerde
Genel Bilgiler küçük dorsal avulsiyonlar şeklinde görülür. 1 - 2 hafta içinde
alınan grafı tekrarlarında daha önceden belli olmayan kırıklar
Karpal kemik kırıkları acil serviste atlanabilir, tanı için şüphe ortaya çıkabilir.
gerekir. Genellikle açık el üzerine düşmelerle oluşur. Nörovas-
küler değerlendirme mutlaka dikkatle yapılmalıdır. Klinik bul- Tedavi
gular kırık yönündeyse, grafıde kırık yoksa bile kırık gibi tedavi
edilir. Bu vakalarda skafoid ya da lunat kırıklarında avasküler Skafoid kırıkları "thumb spica'' ateliyle tedavi edilebilir (Şekil
nekroz (Kienbörk hastalığı) ve buna bağlı sekeller görülebilir. 28-8). [Şekil 28-8. "Thumb spica'' ateli: Plasterin bir tabakası
Pisiform ya da hamatumun kancasının kırığı durumunda ul- uygun yastıklamayla uygulanır ve elastik bandajla koruma al-
nar sinir zarar görebilir. tına alınır.] Diğer kırıklar volar bilek ateliyle tedavi edilebilir
(Şekil 28-9). [Şekil 28-9. El bilek yaralanmalarında sabitleme
Klinik Bulgular için volar atelleme]

A. Semptom ve Belirtiler Sonuçlandırma

Karpal kemik kırıkları genellikle elde ve bilekte ödem, ağrı ve Hastalar analjezikle ve 2 - 3 gün sonra ortopedi poliklinik
hareketlerde kısıtlılıkla başvurur. Yaralanmış bölgede duyarlı- kontrolü önerileriyle taburcu edilebilir.
TRAVMA ACİLLERİ

ğerlendirmek için hastaya elini yumruk yapması söylenir. Açık


yaralanmalarda, yaranın diş yüzünden oluştuğundan şüphe
edilmelidir. Bu yaralanmalar insan ısırığı gibi yıkanmalı, anti-
biyotiklerle tedavi edilmelidir.

B. Radyografi Bulguları

Pek çok metakarp kırığı, elin ön-arka veya yan grafı!erinde


ortaya çıkar. Kırıkta açılanma varsa buna yönelik tedavi plan -
!anmalı dır.

Tedavi
Eğer düzeltme gerekiyorsa hastada yeterli analjezi -lokal lido-
kain infıltrasyonu gibi- sağlanmalıdır. Rotasyonel kırıklar bir
miktar traksiyonla düzeltilmelidir. Eğer metakarpal boyundaki
açılanma düzeltme gerektiriyorsa bir miktar traksiyon uygu-
lanmalıdır. Açılanmayı hatırlamanın en iyi yolu 10-20-30-40
kuralıdır. Bunlar sırasıyla ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
metakarpların tolare edilebilecek maksimum açılanma derece-
leridir. İkinci, üçüncü ve dördüncü metakarp kırıklarında vo-
} \ lar el bilek ateli tedavi için uygundur (Şekil 28-10). Redüksiyon
sonrasında boksör kırıkları ulnar gutter ateline alınır (Şekil
28-11). Bennet kırıkları ise thub spica atele alınır(Şekil 28-8).

A Şekil 28-9. Bilek yaralanmalarında volar splint im-


mobilizasyonu

4. Metakarpal Kırıklar

Genel Bilgiler
En sık görülen metakarpal kırığı, boksör kırığı olarak bilinen
5. metakarpalin boynunun kırığıdır ve bir cisme veya insana
yumruk atmayla oluşur. Bennet kırığı, 1. metakarpalin taba-
nının eklem içine uzanan kırığıdır. Eğer kırık parçalıysa buna
Rolando kırığı adı verilir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler A Şekil 28-1 O. Metakarpal şaft kırıkları ve el bilek ya-
ralanmalarının sabitlenmesi için volar el bilek ve el ateli.
Hasta, genellikle el sırtında olan ödem ve etkilenen kemik Flasterin bir tabakası uygun yastıklamayla uygulanır ve
üzerinde duyarlılıkla başvurur. Rotasyonel yaralanmaları de- elastik bandajla koruma altına alınır.
ORTOPEDİK ACİLLER

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Çıkıklarda deformite genellikle görülür. Kırığı olan hastalar
ağrı,ödem, hareketlerde azalma, ekimoz ve duyarlılıkla başvu­
rur. Kapiller geri dolum ve iki nokta diskriminasyonu mutlaka
değerlendirilmelidir.

B. Radyografi Bulguları
Elin ön-arka ve yan grafıleri genellikle yeterlidir. Özel parmak
grafileri de istenebilir.

Tedavi
Lokal anestezi ya da dijital blok işlem öncesinde uygulanmalı­
dır. Çıkıkların ve kırıkların redüksiyonunda bir miktar traksi-
yon genellikle yeterli olur. Alüminyum parmak ateli uygulanır.

Sonuçlandırma

Hasta analjezik ve 3 - 4 gün içinde ortopedi poliklinik kontrolü


önerileriyle taburcu edilir.

A. Şekil 28-11. Dördüncü ve beşinci metakarpal ya- 6. Subungal Hematom


ralanmalarında uygulanan ulnar gutter ateli. Bir flaster
tabakası ön kolun ulnar tarafına uygulanır ve uygun yas- Ayrıca konu 29'a bakınız.
tıklama sonrasında elastik bandaj sarılır.

Sonuçlandırma

Yara atellendikten sonra hasta uygun analjezik.le eve gönderilir.


Birinci metakarp tabanı kırıkları için, operasyona gidebilecek-
leri için kontrol ayarlanmalıdır.
Genel Bilgiler
5. Falanks Kırıkları ve Çıkıkları
Subungal hematomlar genellikle tırnak üzerine direk travmay-
la (çekiç gibi) oluşur.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta ağrılı parmakla başvurur. Tırnak altında hematom ko-
laylıkla görülür.
Genel Bilgiler
Parmak kırıkları ve çıkıkları genellikle parmağa gelen direk B. Radyografi Bulguları
travmalarla oluşur. Rotasyonel deformiteler ve açılanmalar
gözlenebilir. Ön-arka ve yan grafiler var olan saçak kırıklarını gösterir.
TRAVMA ACİLLERİ

Tedavi 8. Çekiç Parmak


Subungal hematomlarda tırnak yatağına baskı ciddi ağrılıdır. Ayrıca konu 29'a bakınız.
Hematomun boşaltılması için trafınasyon elektrikli bir koter
yardımıyla yapılır. Eğer tırnak yatağında kesi şüphesi varsa tır­
nak çekilir, tırnak yatağı gözlenir ve kesiler düzeltilir. Düzelt-
me sonrası çekilen tırnak tekrar yerine konur ve kenarlardan
dikilir. Bu sayede tırnak yatağının üstü kapatılır ve proksimal
tırnak katlantısı açık kalır.

Sonuçlandırma

Tırnak yatağında kesi ve açık kırık varsa antibiyoterapi ve 2 - 3 Genel Bilgiler


gün içinde ortopedi poliklinik kontrolü gereklidir. Basit hema-
tomlar bir hafta sonra aile hekimi tarafından değerlendirilebilir. Çekiç parmak genellikle spora bağlı yaralanmalarda, distal fa-
lanksa direk travmalarda görülür. Ekstansör tendonun distal
7. Boutonierre Deformitesi falanksta yapıştığı yerden kopmasıyla oluşur.

Ayrıca konu 29'a bakınız. Klinik Bulgular


A. Semptom ve Belirtiler
Distal interfalangial eklem üzerinde ağrı ve klasik olarak dis-
tal falanksın fleksiyonu görülür. Eğer erken dönemde atelle
sabitlenmezse kuğu boynu deformitesi (proksimal interfalan-
gial eklemde hiperekstansiyon ve distal interfalangial eklemde
fleksiyon) gelişir.

Genel Bilgiler B. Radyografi Bulguları

Boutonierre deformitesi, proksimal interfalangial ekleme zorlu Bazen distal falanksın dorsal yüzünde avulsiyon kırığı görüle-
fleksiyon yaptırılması sonucu ekstansör tendonun merkez kılı­ bilir.
fının kopmasıyla oluşur.
Tedavi
Klinik Bulgular Distal interfalangial eklemi hiperekstansiyonda tutan atelle sa-
bitleme yapılır. Bu deformite için özel üretilmiş ateller mevcut-
A. Semptom ve Belirtiler
tur. Atel 4 - 8 hafta kalmalıdır.
Hasta proksimal interfalangial eklemde ödemle başvurur. Ha -
reket kısıtlılığı ve ağrı eşlik eder. Bu deformite olaydan 2 - 3 Sonuçlandırma
hafta sonra merkez kılıfın kopması sonucu da ortaya çıkabilir.
Hasta 3 - 4 gün içinde ortopedi polikliniğine başvurmak üzere
B. Radyografi Bulgulan taburcu edilir.

Bazen yan grafılerde orta falanksın avulsiyon kırıkları görüle- 9. Ulnar Kollateral Ligament Kopması
bilir.

Tedavi
Proksimal interfalangial eklem 4 haftalığına atele alınır. Distal
eklem sabitlenez.

Sonuçlandırma

Hasta bir hafta içinde ortopedi polikliniğine başvurmak üzere


taburcu edilir. Ağrı kesici başlanabilir.
ORTOPEDİK ACİLLER

Genel Bilgiler Sonuçlandırma

Kaleci parmağı ya da kayakçı parmağı olarak da bilinir. Birinci Hastalar atelle taburcu edilir ve ileri tedavi için ortopediye yön-
parmağın proksimal falanksının radiale zorlu yer değiştirmesi lendirilir.
sonucu ulnar kollateral ligamentin kopması sonucu gelişir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Birinci metakarpal ve proksimal falanksın ulnar yüzünde ağrı
ve ödem bulunur. Çimdikleme hareketi zayıflamıştır. Muaye-
nede metokarpofalangial eklemde stres testinde son nokta ol- PELVİK KUŞAK YARALANMALAR!
maz ve duyarlılık mevcuttur (Şekil 28-12). Acil serviste akut
yaralanmalarda stres testi aşın ağrı nedeniyle genellikle uygu-
lanamaz.

B. Radyografi Bulguları

Proksimal falanksta avulsiyon kırıkları bazen görülebilir.

Tedavi
Tumb spika ateline alınır ve analjezik başlanır. Tam kopmalar
cerrahi tedavi gerektirebilir.

Genel Bilgiler
Pelvik kırıklar, önemli mortalite oram ile ilişkili olan ciddi ya-
ralanmalardır. Kırıkların çoğundaki yaralanma mekanizması
motor kazalarında görülen yüksek hızlı çarpışmalardır. Kırık­
lar, genelde osteoporozu olan yaşlı hastalarda, ezilme yaralan-
maları ve basit düşmeler gibi düşük enerjili travmalarda da gö-
rülebilir. Mortalitenin oranının yüksek olma nedeni, eşlik eden
olan yaralanmalarından dolayıdır. Pelvik halkaya zarar veren
yüksek hızlı yaralanmalar genel olarak pelvik ven ve arterleri
yırtar. Buyaralanmalara bağlı ortaya çıkan kanamalar çok cid-
didir ve hastayı kansız bırakma potansiyeline sahiptir (Tablo
28-1) ve pelvikkırıklara bağlı hipotansiyon ile başvuran hasta-
ların mortalite oranları yüksektir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Pelvik kırıklar ağrı, palpasyon ile instabilite, perineal ödem,
pelvik ödem, ekimoz, deformite, veya iguinal ligament veya
skrotum üzerinde hematom varlığı ile anlaşılabilir. Geleneksel
ATLS öğretilerinde, tüm travma hastalarına (özellikle pelvik
A Şekil 28-12. Birinci parmağın metakarpofalangi- kırıkları olanlarda), kanama varlığı, prostat pozisyonu ve bariz
al ekleminin stres testi. Ulnar taraf daha çok yaralanır. kırık palpasyonu yapılması amacı ile dijital rektal muayeneyi
Tüm bölgeler ekstansiyon ve 30° fleksiyonla test edilir. önerilmektedir. Penis ve testislerin veya vajinanın muayenesi de
Etkilenmiş taraf, etkilenmemiş tarafla karşılaştırılır. Son
birlikte olabilecek ürolojik ve jinekolojik yaralanmayı anlamak
nokta ve aşırı elastikiyet test edilir.
TRAVMA ACİLLERİ

Genel Bilgiler
Kalça yaralanmaları birçok fraktür ve dislokasyonu içerir. Pel-
vik fraktürlerde olduğu gibi, genç hastalarda kalça yaralanma-
ları yüksek enerjili travmalarda görülür ve direk (düşme) veya
indirek (dizin arabanın kontrol paneline çarpması) güçleri ile
oluşur. Yaşlı hastalarda ayakta dururken düşme gibi düşük
enerjili güçlerle de yaralanmalar olabilir.

1. Kalça Kırıkları

.ol 28-13. Pelvik halkanın stabilitesinin kompres-


yon ve distraksiyon tesi ile değerlendirilmesi. İliak çıkın­
tılar basılı ya da ayrı ayrı çekilebilirse pelvis stabil değil­
dir. Daha şiddetli bir yaralanmada pelvisin yarısı yukarı
doğru yer değiştirir.
Kalça ağmı v~ hassasiyet····· ... ··
açısından gereklidir. Üretranın yaralanmasından şüphelenili­ ~ Genelde ekstrem ite. l<ısalmı~trr iqe. ef<sterol:i( rotas,;::
yorsa üriner kateter yerleştirmeyin ve retrograd sistogram ger- yöndadır. . . . . .. . • .
çekleştiriniz. Üreteral bir yaralanma mevcutsa suprapubik veya ~ AP .ve lateraf grafıler genelde tanı köfdurı:ıcydür.
foley kateter yerleştirilmesi için bir ürolog ile konsülte edilmesi Hala tanıcfan. şüpl)eleniliyôr, fakat gra,filerde(bit;
gereklidir (Bakınız bölüm 26). Pelvik instabilitenin varlığını bulgu.yoksa BT çekmeyi plc:ırılc:ıyın~
anlamak için yapılacak kompresyonlar için anteroposterior ve
laterale yapılacak basılarda nazik olunmalıdır. (şekil 28-13)

Femur kırıkları anatomik olarak femur boyun, intertorakante-


rik veya subtorakanterik kırıklar olmak üzere tanımlanır.
İlkistenen grafıler AP pelvis görüntüsünü içermelidir. Giriş ve
çıkışgörüntüleri yardımcı olabilir; gene de BT taramalaryara- Bulgular
lanmanın boyutuu belirlemek ve tedaviyi planlamak amacı ile
çekilmelidir. A. ve Belirtiler

Tedavi Hastalar kasık ağrısından yakınırlar. Etkilenen bacakta, abdük-


siyon ve eksterneal rotasyon ile kısalma olması yaygındır fakat
Simfızis pubis kırığı ile ilişkili (açık kitap kırıkları) sıklıkla pel- bazı deplase olmayan fraktürlerde çok bariz olmayabilir. Yaşlı
vis içine masif kanama ile ilişkilidir. Hastanın dolaşım duru- hastaların muayenesinde dikkatli olunmalıdır, çünkü yardım
muna dikkat edilerek ve yeterli volüm replasmanı ile sürekli beklerken geçen uzun sure sebebi ile hastalarda dehidratasyon,
gözlenmelidir. Hastane öncesi alanda, askeri antişok pantolon- elektrolit anormallikleri veya rabdomiyoliz gelişebilir. Ayrıca
lar veya kuşaklar kullanılabilir, ayrıca bu cihazlara acil servis- ciddi kan kaybı ve birlikte görülebilecek yaralanma potansiyel-
te de ihtiyaç duyulabilir. Pelvis etrafına sarılacak bir bezin de leri de mevcuttur.
pelvis stablizasyonu ve kanama tamponadı konusunda yardımı
olabilir. Bazı vakalarda, ortopedistler eksternal fıksatör takma
B. Radyografi Bulguları
durumunda kalabilirler. Bazı hastalara acil açık redüksiyon in-
ternal fıksasyon ihtiyacı olabilir veya arteriografı ve embolizas- Grafilerde AP (bacaklar internal rotasyondayken) ve lateral
yon amacı ile radyolojiye transfer edilebilir. grafıleriiçermelidir. Özellikle asetabular bir tutulum düşünü­
lüyorsa BT gerekli olabilir.
Sonuçlandırma
Tedavi
Tüm hastalarda ortopedi konsültasyonu isteyin. Çoğu hastada
hospitalizasyona gerek vardır. Pubik kenarın (ramus) basit, lo- Etkilenen ayağın immobilizasyonunu sağlayın. Eğer kırık ka-
kalize edilemeyen fraktürlerinde hasta taburcu edilerek gözle- palı ise veya herhangi bir nörolojik defısit yoksa yaban tavşanı
nebilir. Travma cerralıisi, üroloji, ve jinekoloji ile konsültasyon ateli gibi tek hat traksiyonu uygulanabilir, sıklıkla da hastane
da gerekli olabilir. öncesi dönemde uygulanmaktadır.
ORTOPEDİK ACİLLER

Sonuçlandırma

Hastayı potansiyel süregelen bir kanama açısından gözleyin.


Bu tür yaralanmaların %20'sinde oluşan Femur başı avasküler
nekroz riski açısından erken ortopedi konsültasyonu istenme-
lidir. Tüm kalça fraktürlerinde ARİF için ortopedi konsültasyo-
nu ve hastaneye yatış sağlanmalıdır.

2. Kalça Çıkıkları

A. Şekil 28-14. Posterior kalça çıkığının yerine otour-


turulması için kullanılan Allis tekniği. Her iki diz ve kalça
90 derece fleksiyona getirilir. Bir asistan pelvis stabilize
ederken, operatör femuru yukarı ve öne doğru sürekli
olarak çekerken, biraz içten ve dıştan döndürerek kalça-
nın yerine oturtulmasına yardımcı olur.

Tedavi
Genel Bilgiler Kalça çıkıklarında, avasküler nekroz, travmatik artrit, eklem
instabilitesi ve nörolojik sekelleri engellemek amacı ile acil re-
Kalça çıkıkları femur başının asetabuluma olan komşuluğu ile düksiyon gerekir. Posterior kalça çıkıkları en sık Allis tekniği
tarif edilir. Çıkıklara asetabulum veya femur başı fraktürleri ile redükte edilir (Şekil 28-14). Yeterli sedasyonun ardından
eşlik edebilir. Çıkıkların büyük çoğunluğu (%80-90), posteri- hasta supin pozisyona getirilir ve yardımcı kişi pelvisi üstten
ordadır ve tipik olarak motorlu araç kazalarında dizin göster- stabilize eder, yııkarıya doğru traksiyon ve hafif rotasyon uygu-
ge paneline çarması mekanizması ile oluşur. Anterior çıkıklar lanırken, kalça ve diz 90 derecede fleksiyona getirilir. Redüksi-
daha az görülür (%10-15) ve kalça prtotezi olan hastalarda gö- yon sağlandıktan sonra bacak uzatılır.
receli olarak daha sık görülürler. Santral çıkık, femur başının Alternatif bir yöntem, stimson yöntemidir. Hasta yatağın
parçalanmış asetabulumdan zorla ayrılması anlamına gelir. kenarına bacağını düz uzatacak şekilde yüz üstü pozisyona ge-
İnferior çıkıklar nadirdir ve neredeyse her zaman çok küçük tirilir. Yardımcı kişi pelvisi stabilize ederken, aşağı doğru trak-
çocuklarda gözlenir. Kalça çıkıkları genelde ciddi bir zorlama siyo ile birlikte, rotasyon uygulanır. Yardımcı kişi, daha sonra
sonucu oluşur ve potansiyel olarak eşlik edebilecek yaralanma- torakanter majör üzerine asetabuluma doğru basınç uygular.
lar araştırılmalıdır.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Çıkıklar yııkanda bahsedilen yötemlerden biri ile redükte edil-
A. Semptom ve Belirtiler dikten sonra bacak traksiyona alınarak uzatılmalı ve grafiler
çevrilene kadar bu pozisyonda kalmalıdır. Tüm kalça çıkıları
Posterior çıkıklarda yapılan fizik muayenede, ekstremite kısal­ için ortopedi konsültasyonu isteyiniz.
mış, addüksiyon, ve internal rotasyon ile birlikte kalça ve diz-
de fleksiyon gözlenir. Anterior çıkıklarda femur başı mediale
obturator foramene doğru veya laterale, pubis yönüne doğru
çıkabilir olabilir, fizik muayenede abdüksiyon, eksternal rotas-
yon ve kalça fleksiyonu gözlenir.

B. Radyografi Bulguları

Tanıyı kesinleştirmek ve birlikte olabilecek kırıkları dışlamak


amacıyla AP ve lateral grafileri çekiniz.
TRAVMA ACİLLERİ

ALT EKSTREMİTE YARALANMALAR! kemikleri distal femur, proksimal tibia ve patellayı içerir. Fi-
bula diz ekleminin bir parçası değildir, fakat lateral kollateral
fEMURŞAH KIRIKlARi: ligament için yapışma noktası oluşturur. Kemikler ekleme az
bir stabilite sağlar ve diz düzgün fonksiyon için yumuşak doku
komponentlerine ihtiyaç duyar.
Medial kollateral ligament medial femoral epikondilden
başlar ve tibianın medial yanında, distal tibiofemoral eklemin
distalinde sonlanır. Medial kollateral ligament valgus stresine
(Şekil 28-lSA) karşı stabilizasyon sağlar ve medial menisküsü
Ağ;, veif~~clr d~}~(~.{tEisr stabilize etmeye yardım eder. Lateral kollatteral ligament late-
Uylukta• biiyül( rnikt~r~aJan kaybı of~bili( ral femoral epikondilden başlarve proksimal fibulada sonlanır,
~ Fenı.ur AP/ ye latEıf ·rtc1nı koyqı:ırı:ıc:Udu varus güçlerine (Şekil 28-lSB) karşı direnç sağlar. Krusiat li-
gamentler interkondiller çentik içine lokalizedir ve anterior ve
posterior olarak, tibia ve tibial çentiklere bağlanmalarına göre
isimlendirilirler. Krusiat ligamentler, dizi anterior ve posterior
Klinik Bulgular deplasmanlarına karşı korurlar.
Menisküsler tibia üzerine yerleşik kıkırdaklardır. Menis-
Femur şaft fraktürleri genelde yüksek enerjili travmalar sonucu küsler diz eklemi içindeki güçleri dağıtmaya yardımcı olurlar
oluşur. Minimal travma ile oluşan kırıklar, acil hekimini pato- ve tibia ve femurun anormal hareketlerini engellerler. Hams-
lojik fraktür ihtimaline karşı uyarmalıdır. tring kasları (semitendineus, semimembraneus ve biseps femo-

A. Semptom ve Belirtiler
Daha önce de belirtildiği gibi, femur şaft kırıklarına sekonder
kayda değer miktarda bir kanama oluşabilir ve uylukta 3 litre-
ye yakın kan kaybı oluşabilir (Bakınız Tablo 28-1). Hasta tipik
olarak uylukta hassasiyet ve deformite ile başvurmaktadır. Nö-
rovasküler durumu araştırıp belgelemek gerekir. Her ne kadar
alt bacak kırıkları kadar olmasa da, kayda değer bir yumuşak
doku şişliği oluşur; bu nedenle, kompartman sendromu oluşu­
munu anlayabilmek amacı ile sık aralıklarla tekrar muayeneler
yapılmalıdır.

-
B. Radyografi Bulgulan
Ön-arka ve lateral grafıler tanıyı koydurur. Diz ve kalçanın bu
fılmlerde yeterli derecede görüntülenmesi önemlidir çünkü
birlikte olabilecek kırıklar yaygındır.
Valgus
Tedavi
B
Yeterli ağrı kontrolü ve sıvı resüsitasyonu yapılması gerekir.
Tek- hatta traksiyon, iskelet traksiyonu veya eksternal traksi-
yon şeklinde olarak bacağa uygulanmalıdır.

Sonuçlandırma

Yatış ve ARİF için ortopedi konsültasyonu isteyin.

A Şekil 28-15. Dizdeki içi ve dış yan bağların kopması­


Diz büyük sinoviyal mafsal eklemidir ve acil serviste en sık nı için Varus (A) ve Valgus (B) stress testi. Sağlam diz ile
görülen ortopedik yaralanmalarla ilişkili olan eklemdir. Dizde karşılaştırıldığında daha fazla gevşeklik veya sağlam bir
kemik, kas ve ligamentin kompleks bir yapısı mevcuttur. Dizin son nokta eksikliği varsa test pozitif olarak kabul edilir.
ORTOPEDİK ACİLLER

risin iki başı) kuadriseps tendonunu oluşturmak için birleşir­ medial ve lateral retinakulum ile yerinde sabit olarak tutulur.
ler, bu da superior patellaya ve eklem kapsülü retinakulumuna Bu yaralanmalar genellikle adölesanlarda görülür. Hasta daha
tutunur ve diz ekleminin ekstansiyonunda görev alır. önce olan ve spontan olarak düzelen yarı çıkık öyküsünden
Diz yaralanmalarında nörovasküler durumu değerlendir­ bahseder.
mek oldukça önemlidir. Kollateral dolaşım zayıftır ve bacağa
olan kan akımından popliteal arter sorumludur. Popliteal arter, Kinik Bulgular
üstte adduktor magnus hiatusundan altta soleus kasına kadar
olan bir alanda gerilmiş bir şekilde yerleşir. Bu gerilim popli- A. Semptom ve Belirtiler
teal arteri çıkıklar, kırıklar veya penetre travmalar,da traksiyon
güçleriyle oluşan yaralanmalara karşı savunmasız bırakırlar. Hastanın bakısında patella üzerinde hassasiyet ve ağrı vardır.
Akut diz yaralanmasının acil servisteki değerlendirmesi Eklem effüzyonu bulunabilir. Patella belirgin bir biçimde yer
sıklıkla ön-arka, lateral ve tanjansiyel patella tipi diz grafıleri değiştirmişse, patellar defekt palpe edilebilir.

ile yapılır. Birkaç klinik karar kuralı acil hekiminin akut olarak
diz grafisine ihtiyacı olup olmadığını belirlemesini sağlar. Pitt- B. Radyografi Bulguları
sburgh kuralları, yaralanma mekanizması (künt travma veya
düşmeler), hasta yaşı (55 yaşından büyük, 12 yaşından küçük Ön-arka, lateral ve tanjansiyel grafıleri içeren Basit grafıler
olmak), ve en az 4 yük binen adım atamama, kırıkların göster- kırıkları saptamada yeterlidir; gene de gizli kalmış kırıkların
geleri olabilir ve radyografik değerlendirme gerektirrir. Otta- tespiti için BT veya MRG gerekli olabilir. İki parçalı patella veya
wa kuralları diz grafısi için 5 kural belirlemiştir: 55 yaş üstü, çok parçalı patellalar akut kırık ile karıştırılabilen konjenital
patellada izole hassasiyet, fıbula başında hassasiyet, dizi 90° bulgulardır.

bükememe ve ağırlığı 4 adım boyunca tranfers edememesidir.


Her iki kural da yaralanmaları belirlemede yüksek duyarlılığa Tedavi
sahiptir ve acil hekimine akut diz yaralanması bakısında yar-
Ortopedi konsültasyonu isteyin. Basit fraktürler diz ekstansi-
dımcı olabilirler.
yonda immobilize edilerek tedavi edilebilir.
1. Patella Fraktürleri
Sonuçlandırma

Basit fraktürü olan hastalar ayaktan takip ile taburcu edilebilir.


Açık ve yer değiştirmiş fraktürler acil cerrahi girişim gerektirir.

2. Patella Çıkıkları

Genel Bilgiler Klinik Bulgular


Patella vücuttaki en büyük sesamoid kemiktir ve düşme gibi di-
rek veya indirek kuvvetler ile kırılabilir. Patellanın ciddi kırık­
A. Semptom ve Belirtiler
ları, dizdeki ekstansör mekanizmayı bozabilir. Patella kırıkları­
Fizik bakıda hassasiyet mevcuttur ve deformite genelde rahat-
nın en çok karşılaşılan şekli transvers kırıklardır, direk darbeler
lıkla görülebilr. Eklemde effüzyon bulunabilir.
veya quadrisepsin güçlü kontraksiyonları nedeni ile oluşabilir.
Patella direk güçler veya hiperefleksiyon yaralanmaları nedeni
B. Radyografi Bulguları
ile çıkabilir veya yarı çıkık olabilir ve genelde laterale doğru
yer değiştirir. Patella kuadriseps tendonu, patellar ligament ve Basit grafıler genelde hasarlanmayı göstermede yeterlidir.
TRAVMA ACİLLERİ

Tedavi 4. Tibia Plato Kırıkları


Tedavide, her nekadar çoğu dislokasyon sedasyon yapılmadan
rahatlıkla redükte edilebilse de, kas gevşemesi için uygulanacak
uygun sedasyon ile kapalı redüksiyon uygulanır. Bu işlem, diz
uzatılarak patellaya medialden güç uygulanarak yapılır.

Sonuçlandırma

Hastayı immobilizasyon, koltuk değneği ve ortopedide takip


ile taburcu edin. Rekürren subluksasyon veya dislokasyonlar
cerrahi girişim gerektirir.

3. Distal Femur Kırıkları Genel Bilgiler


Tibia plato kırıkları intraartriküler kırıklardır ve varus veya
valgus kuvvetler ile uygulanan aksiye! yüklenme sonucu olu-
şurlar. En sık Tibianın lateral kısmı etkilenir. Kırık diz ekle-
minin işlevini belirgin bir şeklilde bozar. Popliteal arter ve
peroneal sinir hasarlanması görülebilir, nörovasküler durum
sürekli kontrol edilip kaydedilmelidir. Segond kırığı lateral ti-
bia plato kırığının meydana geldiği bir kopma kırığıdır, ACL
hasarlanmasının göstergesidir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı ve hassasiyet genellikle
beklenir. Hemartroz veya effüzyon
bulunabilir, beraberinde kayda değer ligamentöz yaralanma in-
Genel Bilgiler sidansı mevcuttur.

Femur distal 1/3lük kısımda olan kırıklar femoral kandillerde-


B. Radyografi Bulguları
ki kırık hattına olan komşulukları ile tarif edilirler. Distal femur
kırıkları genellikle yüksek enerjili bir yaralanmayı düşündürür. Tanı genelde AP ve lateral grafılerle konur, fakat rutin grafıler
ile tanınması güç olabilir. Hasar derecesini belirlemede genel-
Klinik Bulgular likle ET kullanılır. Tomografiler ve MRG de kullanılabilir. Vas-
küler bir hasardan şüpheleniliyorsa arteriografi isteyin.
A. Semptom ve Belirtiler
Tedavi ve Sonuçlandırma
Genellile ağrı, deformite, şişlik, ve ağırlık taşıyamama mevcut-
tur. Birlikte patella ve kalça yaralanmaları bazen görülebilir ve Dizi immobilize edin, hastayı yük taşımayacağı bir pozisyonda
akut hemartroz yaygındır, fraktürün intraartriküler uzanımı tutun ve ortopedi konsültasyonu isteyin. Tibia plato kırıklarına
olduğunu veya ligamentöz yaralanma olduğunu gösterir. kompartman sendromu eşlik edebilir, eğer endikasyon varsa
kompartman basınçları ölçülmelidir.
B. Radyografi Bulguları
5. Tüberositas Tibia Fraktürleri ve Osgood-
Tanı genelde standart ön-arka ve lateral grafılerle konur. Oblik Schlatter Sendromu
grafıler ve ET gerekli olabilir. Vasküler tutulum düşünülüyorsa
arteriografı istenmelidir.

Sonuçlandırma

Distal femur fraktürleri acil serviste ortopedi konsültasyonu


gerektiren ciddi yaralanmalardır. İskelet traksiyonu ve cerrahi
onarım sıklıkla gereklidir.
ORTOPEDİK ACİLLER

Genel Bilgiler B. Radyografi Bulguları


Tibia tüberkülü, gövdenin anterior sınırın proksimalindedir Prezentasyon belirsiz olabilir ve sadece grafilerde tesadüf eseri
ve patella ligamentinin yapışma yeridir. Bu kırıklar genellikle saptanablir. Basit grafıler sıklıkla hasarı gösterebilir. Ek olarak,
dizin dirence karşı güçlü fleksiyon veya ekstansiyonları sonucu
dizin diğer intra-artriküler fraktürlerinde, lenfhemartroz ge-
oluşur. Kırıklar genelde epifizin kapanmasından önce oluşur
ve patella tendonu tarafından oluşturulan kopma kırıklarını nellikle bulunur (Şekil 28-16). Lateral görüntüdeki bu dizde,
düşündürür. Osgood-Schlatter sendromu (ya da tüberkulum eklem içinde farklı dansitelerde (kan ve kemik iliği yağı) sıvı
tibia apofıziti) tüberositas tibianın kronik traksiyon ile hasar- katmanları görülmüştür. BT, MRG veya artroskopi krusiat li-
lanmasını temsil eder ve genelde spor ile ilgilenen adölesanlar- gament rüptürleri gibi birlikte görülebilecek yaralanmaları ta-
da karşımıza çıkar. nımlamada gerekli olabilir.

Klinik Bulgular Tedavi


Tuberkulum tibia üzerinde ağrılı şişlik mevcuttur ve hasar Basit fraktürler immobilizasyon ile tedavi edilir.
mekanizmasına bağlı olarak effüzyon görülebilir. Tanı basit
grafiler ile konur. Adölesanlarda Osgood-Schlatter sendromu
Sonuçlandırma
ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmelidir. Osgood-Schlatter send-
romu en sık 10- 13 yaş arası adölesanlarda görülür. Radyolojik
Belirgin ligamentöz bir hasar versa, cerrahi gerekebilir.
bulgularının akut fraktürden ayrımı güç olabilir. Dikkatli bir
öykü ve fizik muayene akut hasarlanmayı anlamamızı sağlar.
Osgood-Schlatter'de hemartroz beklenmez. 7. Diz Çıkıkları

Tedavi ve Sonuçlandırma

Tüberositas tibia kırıklarında cerrahi müdahale yapılması gere-


kebileceğinden ortopedi konsültasyonu istenmelidir. Osgood-
Schlatter hastalığı konservatif olarak, dinlenme, buz ve analje-
zikler ile ve immobilizasyon ile tedavi edilebilir ve bazı nadir
vakalarda cerrahi ile tedavisi yapılabilir.

6. Tibial Çıkıntı Kırıkları

Genel Bilgiler
Tibiofemoral eklemi ilgilendiren çıkıklar (patellar çıkıkların
aksine), ortopedik acillerdir ve eklemi tehdit edebilecek ya-
ralanmaları temsil eder. Sıklıkla yüksek enerjili travmalarda
görülürler, fakat düşme veya spor yaralanmaları gibi düşük
enerjili travmalarda da karşımıza çıkabilirler. Çıkık varlığı, yu-
muşak dokulara (örn., ligamentler, menisküsler, ve eklem kap-
Genel Bilgiler sülü) olan ciddi travmanın göstergesidir. Yukarıda bahsedildiği
gibi, popliteal arter, popliteal ven ve büyük peroneal siniri içe-
Tibial çıkıntı kırıkları (interkondiller eminens) sık olarak gö- ren nörovaslüler yapının yeri ve anatomisi bu yapıyı özellikle
rülmez. Kırıklar krusiat ligamentlerden birininkopman yara- posterior dislokasyonlarda yaralanma riskine sokar. Hassasiyet
lanmalarını temsil eder. Sılıkla çocuklarda görülürler ve sıklık­ ve eklem effüzyonu genelde mevcuttur.
la anterior tibial çıkıntıyı ilgilendirirler.
Klinik Bulgular
Kinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Görsel deformite belirgin olabilir, fakat bazı çıkıklar bakı ön-
Lokalize ağrı ve hematroz bulunabilir. Eğer belirgin bir liga- cesi azalabilir. Nörovasküler durumun dikkatli yapılması ge-
ment yaralanması oluşmuşsa, dizde instabilite görülebilir. rekir, nabız varlığı arter yaralanması ihtimalini dışlamaz. Diz
TRAVMA ACİLLERİ

Lipohemartroz

A B

A Şekil 28-16. Kırık görüntülenememesine ragmen lateral radyo~ra_fi~e supi~ ~i_r_ pozisyonda yatan bir hastanı_n
dizindeki özgün bir kırık işareti olan lipohemartroz görünüm not edılmıştır. Kemık _ılıgınden kaynaklanan kan ve yag,
bu röntgenogramda sadece yağ ve su olarak düz çizgiler şeklinde görüntülenmiştır.

çıkığında da, etraf ligamentler ve menisküs hasarlanması ile


J(leneberg Eô;.Ci'ites BM/ Ffi:ııır WR .efa!:
11\~rofebt'angiôgtaJ)hy
birliktedir. in assessing popliteal artery fojury inknee d.islocatıon,s:J .Traum:a
Z9P5;56(4}:'.186-' 79Ö !PMIDf r,ıs7i'43}. · .
B. Radyografi Bulguları

Basit grafıler tanıyı doğrulamamıza yardım eder. Geleneksel


olarak, arteriografı tüm vakalarda, intimal yırtık gibi, klinik 8. Diz Ligament Yaralanmaları:
olarak hafif, fakat oklüzyon ve iskemiye kadar ilerleyebilen Genel Bilgiler
arterial yaralanmaları gösterebilmek amacı ile istenir. Bazı ya-
zarlar, klinik olarak belirgin arterial yaralanmaları dışlamak
için ayak bileği- brakiali içeren seri muayenelerin yapılmasının
yetrli olabileceğini önermektedir. Bunun yanında tüm yazarlar,
anırma! bir arterial muayene bulgusu varsa arterial veya dopp-
ler çalışmalarının yapılması gerektiğinde hemfıkirdir. •. ~· K~r~rtma v~·~kı~ij;~t:ici~ydJtirvJiğt:~9~~©~·~1 ta~
Tedavi }l'YJ;.g~çl~ştiı::~~ifi~ .r..•....· · . .. .•.••.• · . · • '. .·. , · •. •· ·....•.
.·~ ·. M<11i!~Y<!•İflllll<?Bill~~$~~1tV;~ t~~i(Y·~~[ıir.:g~ı;e.fi~~füf
Tedavide aynı hatta acil longitüdinal traksiyon uygulanarak
redüksiyon yapılır. Nörovasküler durum sürekli gözlenmeli ve Diz eklem yaralanmaları minor burkulmalardan komplet yır­
sıklıkla tekrar değerlendirilmelir.
tıklara kadar uzanabilir. Defans ve eklem effüzyonları, eklem
instabilitesinin değerlendirilmesini sorunlu hale getirdiği için,
Sonuçlandırma daha basit yaralanmaların akut olarak değerlendirilmeleri daha
zor olabilir. Eğer mümkünse, etkilenmemiş diz, yaralanmış
Ortopedi konsültasyonu gereklidir ve kalp damar konsültasyo-
dizden önce hastanın temel değerlerini tespit etmek amacı ile
nu gerekebilir. Arteriografı istenmeyen hastalar da gözlem için
muayene edilmelidir, çünkü bireylerde bir dereceye kadar olan
yatırılmalıdır.
olan laksisite hasta için normal olabilir. İlk klinik ve radyolojik
değerlendirmeden sonra, hastaya takip bakısı ayarlanana ka-
dar bir süre immobilize edip koltuk değneği ile tedavi etmek
Gholve PA, Scli~r DM,. Khakharia S)t.aJ: qsgöpd ~F111a.~(r şytı~ daha iyi bir yaklaşımdır. Hastanın klinik durumu ve birlikte
.drom1c. Curr.Opin Pedlatr 2007; l~(Ü~ 44-50 fPMrnıl f;i2~4f61]:'
bulunabilecek yaralanmalara bağlı olarak, hastayı genel anes-
If~~i~ JJlYi)Jaleyln 19~r,earmffe~ of kıı~~i~tsJpc~~i5>11ş;;t~.~gf; tezi altında, ortopedi konsültasyonu ile muayene etmek bazen
.. ogy~phYalwars11J::ı:;e.~sa17? I ~r~W?l'J:t~Q!;l;~Wl:!1527~Ş?.ll',iı1IQ;. daha doğru bir yaklaşım olabilir. Eğer hastada çoklu ligament
,l<>36@ffr · .· ..... .
yırtıkları ile birlikte, gross stabil olmayan bir diz eklemi varsa,
ORTOPEDİK ACİLLER

hastada spontan olarak redükte olmuş bir diz çıkığı olabileceği


ihtimalini de düşünülmesi gerekir. Ayak bileği-brakial indeks-
leride dahil olmak üzere seri vasküler muayene, birlikte ola-
bilecek ekstremiteyi etkileyebilecek popliteal arter yaralanması
kaçırmamızı önler. Eğer vasküler muayene anormalse, ileri de-
ğerlendirme için arteriografi ve doppler istenmelidir.

9. Diz Ligament Yaralanmaları:


Kollateral Ligamentler
En sık yaralananan ligament medial kollateral ligamettir ve
ACL (anterior krusiat ligament) yaralanması ile birliktedir.
Yaralanma mekanizması direk çarpma ve spor yaralanmasını
ilgilendirir. En az etkilenen ligamet lateral ligamettir ve motor-
lu araç kazaları gibi yüksek enerjili travmalar sonucu görülür.
Jı... Şekil 28-17. Ön çapraz bağ yırtığı için Lachman tes-
ti. Diz hafif fleksiyonda iken femur göre tibia çekmeye
Klinik Bulgular ileri çalışırlar. Yaralanmamış diz ile karşılaştırıldığında
gevşekliğindeki herhangi bir artış yaralanma anlamına
A. Semptom ve Belirtiler gelir.
Hasta, ligament uzanım bölgesinde hassasiyet ile karşımıza
gelir. Ligament stabilitesini varus ve valgus stres testleri, diz Klinik Bulgular
ekstansiyon ve 30° fleksiyonda (Bakınız Şekil 28-15) iken uy-
gulayarak muayene edilir. A. Semptom ve Belirtiler

B. Radyografi Bulguları Eklem effüzyonları yaygındır ve özellikle anterior krusiat liga-


ment yaralanmalarında hemartroz görülebilir. Anterior krusiat
Basit radyografilerin yararı kısıtlıdır fakat birlikte görülebile- ligament stabilitesi Lachman testi (uyluk stabilize edildikten
cek fraktürleri dışlamak amacı ile istenmelidir. MRG, bu hasar- sonra tibia uç noktası anteriora çekilip değerlendirilir) (Şekil
ları belirlemede en uygun seçenektir fakat acil serviste kullanıl­ 28-17). Pivot shift (anterior rotatuar instabiliteye bakmak için
masına nadiren gerek vardır. Mutlaka ortopedi mayene takibi için uygulanan çevirme testi) ve ön çekmece testleri (tibianın
ayarlanmalıdır. femura komşu tarafının diğer tarafa kıyasla öne doğru olan ha-
reketni değerlendirilir) ile klinik olarak bakılabilir. Posterior
Tedavi krusiat ligamentin stabilitesi arka çekmece testi ve ya posterior
çökme bulgusu (kaslar gevşek ve diz bükülü haldeyken tibia-
Basit gerilmeler immobilizasyon ve muayene takibi ile konser- nın arkaya doğru çekmesi pozitif bulgusudur) (Şekil 28-18) ile
vatif olarak tedavi edilebilir. değerlendirilir.

Sonuçlandırma B. Radyografi Bulguları

Hastalar immobilizasyon ve takip ile taburcu edilebilir. Uns- Basit grafilerde herhangi bir şey görülmeyebilir. Tibia çıkıntıla­
tabil eklemlere ileri tetkik ( ör: MRG, arterioskopi) ve sonuçta rının avülsiyon fraktürleri krusiat ligament yırtıklarını düşün -
cerrahi onarım yapılması gerekir. dürür. Klinik muayenede belirgin bir instabilite görülmezse,
muayene takipleri MRG'yi de içerebilir.
1 O. Diz Ligament Yaralanmaları:
Krusiat Ligament Tedavi
Kusiat ligamentlerdeki hasar dize anterior ve posteriordan Dizi immobilize edin ve hastaya ağırlık taşımamasını belirterek
uygulanan güçler sonucu ortaya çıkar. Rotasyonel güçler de koltuk değmeği önerin.
krusiat ligametlerde hasara neden olabilir ve genelde diğer
hasarlanmalar ile birliktedir (menisküs, kollateral ligament- Sonuçlandırma
ler gibi). Yaralanmalar yüksek ve düşük enerjili travmalar ile
birlikte olabilir. En sık hasarlanan ligament anterior kollateral Tüm belirgin yaralanmalarda ortopedi konsültasyonu endike-
ligamenttir. dir ve hem tanı hem de tedavi amaçlı artroskopi yapılabilir.
TRAVMA ACİLLERİ

B. Radyografi Bulgulan
Basit filmler yırtığı belirlemez, fakat birlikte olabileceğinden
şüphelenilen kemik kırıklarının olup olmadığını anlamamızı
sağlar.

Tedavi
Tedavi diz immobilizasyonu, koltuk değneği ve ağrı kontrolü-
nü içerir.

Sonuçlandırma

Hastalar acil servisten immobilizasyon ve ortopedi takibi ile ta-


burcu edilmelidir. Taburculuk sonrası yapılacak MRG genelde
tanı koyma amaçlı uygulanır. Artroskopi tanı koydurucu olabi-
A Şekil 28-18. Arka çapraz bağın kopmasının tanısı, lir vemenisektomi uygulaması amaçlı kullanılabilir.
etkinen dizdeki distal femurun altındaki tibianın arka
kısmında diz ve kalça eklemi 90 derece fleksiyonda iken
çökme ile konur 12. Tendon Rüptürleri

11. Menisküs Yırtıkları

Genel Bilgiler

Genel Bilgiler Kuadriseps veya patella tendonunun komplet rüptürleri dizin


ekstansör mekanizmasını bozar. Yaralanmalar yüksek enerji-
Menisküsler femoral kandiller için kaygan bir yüzey oluşturur li travmalar sonucu veya özellikle yaşlılarda ve ayrıca steroid
ve eklem etrafındaki stresi dağıtmayı sağlar. Menisküs yırtıkla­
kullanımı ile ilişkili olarak düşük enerjili travmalar sonucu da
rı genellikle dize, ayak yere basar halde iken rotasyon kuvveti
uygulanması sonucu oluşur. Dejeneratif süreç nedeni ile akut
görülebilir. Patella tendonuna kıyasla kuadriseps tendonu daha
yırtığı oluşturan hasarlanma belirgin olmayabilir. En sık medi- sık rüptüre olur.

al menisküs etkilenir.
Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta şiş ve hassas bir diz ile gelir ve dizi dirence karşı ekstan-
Hasta bir pop sesi duyduğunu söyler ama bu bulgu çok spe- siyona getiremez. Palpabl defekt fark edilebilir.
sifik değildir. Eklem hattı hassasiyeti genelde mevcuttur ve
hasta diz "kilitlenmelerinden" yakınır. Bu kilitlenme, genellikle
menisküsün serbest merkezi kısmı interkondiller çıkıntıya ta- B. Radyografi Bulgulan
kıldığında oluşan "bucket-handle" denen testi sapı yırtıkları ile
görülür. Klinik değerlendirme McMurray ve Apley testleri ile Basit filmler patellanın anormal pozisyonunu gösterebilir. BT
yapılır. ve MRG, tanıyı kesinleştirmek amacı ile kullanılır.
ORTOPEDİK ACİLLER

Tedavi
Konsültan gelene kadar dizi immobilize edici bir atel ile takip
edin.

Sonuçlandırma

Tedavi hasar derecesine göre belirlenir. Komplet rüptürler cer- Ha,~t;lar'.1>i~~k}zerlrıe yu,k ~ind}tebilirle~ gJ>.j ,,
rahi müdahale gerektirir.
~; ·M~J:;pn.qeµv~ 1,k.ır1ğfsat1ıı,irtd~n~~gir!~'ıli1irin '··

Genel Bilgiler
İzole fibula kırıkları sık değildir, çünkü genellike tibia kırıkları
ile birlikte görülürler. Direk çarpma veya rotasyon güçleri ile
oluşabilir. Maisonneuve kırıkları özel öneme sahiptir, proksi-
mal fibulanın kırığı ile birlikte, ayak bileği medial malleol kırığı
veya kırık olmadan ayak bileğinin ligamentöz rüptürü olma-
sıdır.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Genel Bilgiler
Hasta ağrı ve hassasiyetten yakınır, deformite genelde palpe
Tibia uzun kemik kırıklarının en sık görüldüğü bölgedir. Bu edilebilir. Fibula ağırlık taşımayan bir kemik olduğundan has-
kırıkların büyük çoğunluğu beraberinde fibula kırığı ile birlik- tada izole fibula şaft kırıkları olup rahat bir şekilde yürüyebilir.
tedir. Tibia kırıkları çeşitli kuvvetler ile oluşabilir.
B. Radyografi Bulguları
Klinik Bulgular
Tanı koymada basit grafıler yeterli olabilir.
A. Semptom ve Belirtiler
Tibianın anteriorunda az miktarda yumuşak doku bulunduğun­
Tedavi
dan açık kırıkları sık olarak görülür. Genelde ağrı, şişlik ve de-
Rahatlatmak için atel veya baskılı sargılar kullanılabilir. Mai-
formite mevcuttur. Tibia yaralanmalarında bazen kompartman
sonneuve kırıkları unstabil bir ayak bilek yaralanmasını temsil
sendromu oluşur, sık aralıklar ile değerlendirme yapılmalıdır.
eder ve kesin tedaviyi belirlemek amacı ile immobilizasyon ve
ortopedi konsültasyonu gerektirir.
B. Radyografi Bulgulan
Kırığı tanımlamada basit grafiler genelde yeterlidir. Şüphele­ Sonuçlandırma
nilen her uzun kemik kırıklarında olduğu gibi, üst ve alttaki
İzole,komplike olmamış fibula fkırıklarında hastaya yük bin-
eklemler de grafıler ile yeterli şekilde görüntülenmelidir.
meyecek pozisyonda veya tolere edebildiği kadar yük binebile-
Tedavi cek posizyonda durabileceği ile ilgili bilgiler verilerek taburcu
edilebilir.
Klinik olarak kompartman sendromundan şüpheleniliyorsa
kompartman basınçlarını ölçün. Basit deplase olayan fraktürler,
daha sonra ortopedi polikniğine kontrole gitmek üzere uzun
bacak posterior atel ve koltuk değneği ile taburcu edilebilir. Ayak bileği kemikleri distal tibia, distal fibula ve talusu içerir.
Ayak bileği mortisi medial ve lateral malleol ve plafonddan
Sonuçlandırma (distal tibianın eklem yüzeyi) oluşur. Dizde olduğu gibi, ayak
bileği eklem stabilitesini sağlamak için eklem kıkırdağı, eklem
Açık, deplase ve parçalı kırıklarda ortopedi konsültasyonu is- kapsülü ve ligametlere ihtiyaç duyar. Ayak bileği yaralanmala-
tenmelidir çünkü cerrahi olarak müdahale edilmeleri gerekir. rının tedavi şekli eklem stabilitesine bağlıdır.
TRAVMA ACİLLERİ

Ligametler 3 gruba ayrılır: sindesmotik (anterior ve pos-


terior tibiofıbular ligamentler); lateral kollateral (kalkaneofıbu­
lar, anterior talofıbular ve lateral tibiokalkaneal ligamentler); ve
medial kollateral veya deltoid ligamentler, ki bular da 4 gruba
ayrılırlar (posterior tibiotalar, tibiokalkaneal, anterior tibiota-
lar, ve tibionaviküler). Ayak bileği yaralanmaları yaygındır ve
genelde kemik ve ligamentöz yaralanmaların kombinasyonu
şeklindedir.
Klinik karar kuralları, hastada grafılerinin ayak veya ayak
bileği yaralanmalarında gerekli olup olmadığı konusunda acil
tıp uzmanına yardımcı olur. Ottawa ayak bileği kuralları mal-
leollerde ağrı mevcutsa, acil serviste dört adım atamıyorsa, mal-
leollerin posterior veya inferiorunda hassasiyet mevcutsa, ayak
bileği grafılierinin çekilmesi gerektiğini belirtir. Ottawa ayak ku-
ralları acil serviste dört adım atamıyorsa, 5. metatarsal veya na-
viküler kemik üzerinde hassasiyet varsa grafılerinin çekilmesini
önerir. Ottawa ayak bileği kurallarının sensitivitesi %98-1 OOöür.

1. Lateral Malleol Kırıkları

,, ' '
A Şekil 28-19. Kombine dolgulu Sugar-tong atel ve
posterior plantar alçı levha (ağırlık taşımayan) ayak ya-
~ im,ersıJ~n·~:rafartmafaırr,, . . . . >• ··. y . • ralanmaları olan ayaktan hasta içindir.
il>'·•· ERl'e\ırbôzülmasıni tamarrilayac~f<·friinôr avilf~iyôfi
fraRtürlerfo~ ıç~ıiebilir · · · ·· · · · · · ·
·~ Basıi: 9J!'!fil~r ğ~i"ı~lcJe t~ı:ıtkQYJ11a9<'J.:Ye~~rfid1r . 2. Medial Malleol Kırıkları

Genel Bilgiler
Lateral malleolar kırıklar inversiyon ile görülen basit kopma
kırıklarındaneklem yuvası bozukluğuna kadar gidebilir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genelde noktasal hassasiyet, şişlik ve yürümede güçlük Genel Bilgiler
şikayeti
ile başvurur.
Medial malleolar kırıklar eversiyon yaralanmaları veya eks-
B.Radyografi Bulgulan ternal rotasyon sonucu oluşur. Bu kırıklar sıklıkla deltoid liga-
ment yaralanmalrı ile ilişkilidir.
Tanı koymada basit grafıler genelde yeterlidir.

Tedavi Klinik Bulgular

Basit kırıklar sargı ile posterior kısa bacak ateli (Şekil 28-19), A. Semptom ve Belirtiler
koltuk değneği kullanarak ağırlık vermeme ve ortopedi kontro-
lü ile tedavi edilebilir. Ağrı, şişlik veyürümede zorluk genelde mevcuttur. Maisonne-
uve fraktür varlığı açısından proksimal fıbulayı palpe edin.
Sonuçlandırma
13. Radyografi Bulgulan
Açıkveya deplase fraktürlere operatif tedavi amacı ile ortopedi
konsültasyonu gerekir. Basit grafıler genelde tanı için yeterlidir.
ORTOPEDİK ACİLLER

Tedavi
Tedavi lateral malleol kırıklarıi ile benzerdir; fakat, deltoid liga-
mentte hasarlanma oluştu ise, rehabilitasyon süresi daha uzun
olur.

Sonuçlandırma

Kapalı yaralanmaları olan hastalar posterior kısa bacak atel


(Şekil 28-19), ağırlık yüklenmemek amacı ile koltuk değneği
ve 2-3 gün içinde ortopedi poliknik muayenesi ile taburcu edi-
lebilir.

3. Posterior Malleol Kırıkları

A Şekil 28-20. Aşil tendonu sürekliliği için yapılan


testtir. Baldırı sıkın, bu şekilde üretilen ayak bileği plan-
tar fleksiyon miktarını gözlemlenir. Tendonu yırtılmışsa,
karşı taraf ile karşılaştırıldığında daha az hareket ortaya
çıkar.

Genel Bilgiler
Posterior malleolü ilgilendiren kırıklar nadir görülür ve ge-
Klinik Bulgular
nelde posterior talofıbular ligamentin avülsiyon yaralanmaları
A. Semptom ve Belirtiler
sonucu oluşur. İzole ise yukarıda anlatıldığı gibi konservatif
olarak tedavi edilebilir. Bu kırıklar diğer yaralanmalar veya ek- Plantar fleksiyonda lokalize ağrı ve güçsüzlük vardır ve defor-
lem instabilitesi ile birlikte ise ortopedi konsültasyonu gerekir. mite fark edilebilir. Tanı temel olarak klinik ile konur. Tendo-
Bimalleolar ve trimalleolar kırıklar anstabil olarak değerlendi­ nun rüptüre olduğunu anlamak amacı ile, acil tıp uzmanı hasta
rilmeli ve cerrahi müdahale amaçlı ortopedi konsültasyonnu pron şekilde ve dizi 90° fleksiyonda iken bacak kaslarını sıkabi­
istenmelidir. lir (thompson testi) veya alternatif olarak hasta bir sandalyeye
her iki diz bükülü olarak oturur şekilde iken bacak kaslarını sı -
4. Aşil Tendon Yaralanmaları karak bakılabilir (Şekil 28-20). Etkilenmemiş tarafa göre plan-
tar fleksiyonun olmaması veya azalması rüptürü düşündürür.

B. Radyografi Bulguları
Grafılerde tendonda kalınlaşma görülebilir. MRG tanıyı kesin-
leştirir.

Tedavi
Geçici uzun bacak veya sargılı alteller ortopedi konsültasyonu
istenene kadar uygulanabilir.
Genel Bilgiler
Sonuçlandırma
Aşil tendon rüptürü, genelde kısa aktiviteleler yapan orta yaşlı
kişilerde karşımıza çıkar. Direk çarpmaya sekonder olarak veya Ortopedi konsültasyonu istenmelidir çünkü Aşil tendon yara-
zorlu dorsifleksiyon gibi indirek güçler sonucu oluşabilir. Kişi lanmaları cerrahi olarak veya cerrahi yöntem dışı metodlar ile
genelde bir pop sesi duyduğunu söyler. tedavi edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ

5. Peroneal Tendon Yaralanmaları Bilgiler


Ayak bileği çıkıkları,talus ve ayağın tibiadan ayrılması anla-
mına gelir. Çıkıklar
talusun tibiaya ile olan ilişkisine göre tarif
edilir. Açık veya kapalı olabilirler ve genelde kırıklar ile birlik-
tedir. Çıkıklar spor yaralanmaları ve motorlu araç kazaları gibi
lı>- Genelde' Zörlu dorsiffeksiyon sohutU oh,~şur yüksek enerjili travmalarda ayak plantar fleksiyonda iken olu-
Lateral ıhalleolün p(isteriorqJıd~ ı:ıassasiyet şan aksiyal yüklenmeler sonucu meydana gelir.
Tamyıdqğrulamak içitıatveyaMRG, gerekebilir
Klinik Bulgular
Genel Bilgiler A. Semptom ve Belirtiler
Peroneal tendonların fonksiyonu eversiyon, pronasyon ve Nörovasküler durum hızlı redüksiyon ile birlikte acele bir şe­
plantar fleksiyondur. Bu tendonlar fibuladaki süperior reti- kilde değerlendirilmelidir. Hastanın ayak bileği ekleminde
nakulumun bağlantı yerinin yırtılması sonucu yarı çıkık veya gross bir deformite oluşur.
çıkık oluşabilir. Hasar genelde zorlu dorsifleksiyon sonucu olu-
şur.
B. Radyografi Bulguları

Klinik Bulgular Tanıda grafiler kullanılır, fakat ciltte kıvrılma veya nörovaskü-
ler tutulum mevcutsa geciktirilmemelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
Tedavi
Hasta ağrı, şişlik ve eversiyon güçlüğü ile gelir. Lateral malleo-
lün posteriorunda hassasiyet mevcuttur. Çıkık düzeltildikten sonra nörovasküler durumu yeniden göz-
den geçirin, eklemi atelleyin ve grafi çekip ortopedi konsültas-
B. Radyografi Bulguları yonu isteyin.

Lateral malleolde küçük bir avülsiyon fraktürü bu hasarlan - Sonuçlandırma


mada patagnomoniktir. Tanıyı kesinleştirmek için BT ve MRG
gerekebilir. Bu hastalar sıklıkla yatırılmalı ve ortopedi konsültasyonu is-
tenmeden taburcu edilmemelidir.
Tedavi
7. Ayak Bileği Burkulmaları
Tedavi posterior atelleme, ağırlık verilmemek üzere koltuk
değneği kullanımı ve analjezikleri içerir.

Sonuçlandırma

Ortopedi konsültasyonu uygun tedaviyi belirlemek açısından


gereklidir. Bu tür yaralanması olan hastalar uygun takip ile ta-
burcu edilebilir, fakat peroneal tendon yaralanmaları genelde •· Eh .s,; ei~lfe.MJ.fafofiÖllf;r••ııJah1enttfr•·
cerrahi müdahale gerektirir. ~ . ?İşli~, eRirnoz/nOk~asal ~aisasiyef
~· Eigameof,fnstabilı:teMyönfi°:d:eıa d'eğ~rtenttıriıilf.
6. Ayak Bileği Çıkıkları ııı- Ayal( bi.1'~~1 kuralları ~ratfae ı:ı,~re~ qlU~J1>1h'Ycidıgl ·
keintı§ğnaa yar~u:n~19labllı~ •. • .... .. . . . .
~,, ç9ğu k9ô~erıtclt,fôı~r'ak\~ci~~t~amt·

Bilgiler
•~oroVas~Qter'dJfumq.cj~ğeffendföır> ·. . , Ayak bileği burkulamaları en sık inversiyon ve plantar fleksi-
•Gxafiteiç~l<ilnıeden.önce dislok;sy,q~··r:edijksfytm. yonda olduğu gibi ciddi güç uygulamasına sekonder oluşur. En
ge~ektir~bilfr . .• . sık etkilenen anterior talofibular ligamenttir ve ayak bileği bur-
ORTOPEDİK ACİLLER

kulmalarının yaklaşık 2/3'üdür. İkinci en sık etkilenen ligament fonksiyonlarına birkaç günlük bir sürede dönebilir; gene de tam
kalkaneofıbular ligamenttir, ve %20 vakada hem kalkaneofıbular anlamı ile fonksiyonların geri dönmesi birkaç haftayı bulabilir.
hem de anterior talofıbular ligament beraber etkilenir. Mediale
lokalize olan deltoid ligament en az oranda etkilenir (burkulma- Sonuçlandırma
ların yaklaşık %5'i). Eversiyon güçleri bu yaralanmayı başlata­
bilir ve deltoid ligament burkulmaları daha sık görülen anterior Minör yaralanmalarda tedavi yukarıda anlatıldığı şekilde yapıl­
talofıbular ve kalkaneofıbular ligament yaralanmalarına göre
malıdır. Eğer semptomlar hızlı bir şekilde düzelirse takip gerek-
daha uzun rehabilitasyon süreci gerektirir. Deltoid ligament
li olmayabilir. Minör vakalarda takibin aile hekimi tarafından
yaralanmaları medial malleol fraktürleri ile birlikte görülebilir.
yapılması düşünülebilir. Ciddi burkulamalarda hastalar yııkarı­
da anlatıldığı gibi immobilizasyon ve koltuk değneği ile tedavi
Klinik Bulgular
edilir, 1 hafta içinde ortopedi polikniğine yönlendirilmelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
tJirıicaldecjsi911.rı,ıles on çljniqil qıre
Hasta tipik olarak düşme veya burkulma öyküsü ile karşımıza .~erıtıwe, p::rvic~.~pine,
çıkar. Sıklıkla şilik, ekimoz ve noktasal hassasiyet bulunur. Bur- 5 [BMJD; 1707.8955].
,,,_,, ,,, :: ,,

kulmaların derecelendirilmesi daha önce bu bölümde anlatıl­


!e·.apkle.inJµri~s:Jhe{)~-
mıştır. Maisonneuve fraktürleri veya Aşil tendon rüptürü gibi .clSfon r.ules. J\nrı Emerg
0

birlikte bulunabilecek diğer yaralanmalar açısından mutlaka


muayene edilmelidir.
Fizik bakı ön çekmece testini içerebilir. Hasta oturur po-
zisyonda, diz 90° fleksiyonda ve ayak bileği nötral pozisyon
veya 10° plantar fleksiyonda iken, nazikçe topuktan ileri doğru
çekin, bu arada bacak alt kısmını posteriora doğru itin. Her-
hangi bir deformite olup olmadığına bakın veya klik sesi gibi
bir ses hissetıneye çalışın. Bu test anterior talofıbular ligamen-
tin bütünlüğünü değerlendirin. Talar tilt testi ile anterior talo-
fibular ve kalkaneofibular ligamentler değerlendirilir. Diz 90°
fleksiyonda ve ayak bileği nötral pozisyonda iken topuğu inver-
siyona getirin ve talar baş deplasmanı veya laksisitesi açısından
değerlendirin. Eksternal rotasyon testi distal talar sindesmotik
ligamentleri incelemek amacı ile yapılır. Diz 90° fleksiyonda ve
ayak bileği nötral pozisyonda iken, ayağı döndürün ve laksisite
ve lateral ağrı yönünden değerlendirin.
Genel Bilgiler
B. Radyografi Bulguları
Kalkaneus en büyük tarsal kemiktir ve en sık kırılanlardan bi-
Öykü, fizik bakı bulguları ve Ottawa ayak bileği kurallarını
grafüıin gerekliliğini belirlemek amacı ile kullanınız. Grafıler
ridir.. En yaygın mekanizma düşme sonucu oluşan aksiyel yük-
fraktür açısından negatif gelecektir fakat yumuşak doku şişli­ lenmedir. Kalkaneal fraktürler ve diğer alt ekstremite ve verteb-
ğini gösterebilir. Ciddi ligament gerilmeleri ve rüptürlerinde, ral fraktürler arsında sıkı bir ilişki mevcuttur.
eklem yuvası etkilenebilir.
Klinik Bulgular
Tedavi
A.Semptom ve Belirtiler
Çoğu ayak bileği gerilmeleri ayaktan konservatif olarak tedavi
edilebilir. İstirahat, soğuk uygulama, elevasyon, immobilizas- Hasta topukta şiddetli ağrıdan ve ayağına yük bindirememe-
yon ve koltuk değneği ve ortopedi poliklinik kontrolü öneril- den şikayet eder. Ekimoz ve deformite bulunabilir.
melidir. Minör yaralanmalarda, sadece elastik bandaj ve koltuk
değneği yeterli olabilir. Daha ciddi yaralanmalarda sugar-tong B. Radyografi Bulguları
veya posterior plaster ateli uygulanabilir. Posterior plaster atel,
artmış ağrı ve vasküler tutulum olmasından dolayı olacak daha Ön-arka, lateral ve aksiyel görünümlerde grafılerini isteyiniz.
sonraki şişlik nedeni ile akut evrede uygulanmamalıdır. Aircast Lateral alanda Boehler açısının ölçülmesi gizli fraktürleri sap-
ve diğer ticari aletler yararlı olabilir. Koltuk değnekleri başlan­ tamamızı sağlar. Boehler açısı, kalkaneusun süperior kısmının
gıçta hiç yük binmeyecek şelikde, daha sonra tolere edilebildiği anterior ve posteriorundan çizilen hatların kesişmesi ile oluşur
kadar yük binebilecek şekilde kullanılmalıdır. Uygun analje- (Şekil 28-21), Normal açı 20-40°'dir; 20°'den düşük olması kal-
zikleri reçete edin. Hasar derecesine bağlı olarak hasta normal kaneal fraktürü düşündürür.
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 28-21. Kalkaneus kırık hatlar sıklıkla ince olduğundan ayak grafilerinde görselleştirmek için, normal anato-
mik ilişkiler bozulmuş kalkaneus kemik çıkıntılarını belirlemek için Boehler'in Açısı için kullanılır. Normal açısı 28-40 °
'dir ve bir eksene! yükten kırığı, açısı daha az 20 °' ye düşer.

Tedavi Genel Bilgiler


Posterior ayak ateli veya iri Jones ateli uygulanmalıdır. Hastaya Talus kalkaneustan sonra en çok hasarlanan ikinci en büyük
koltuk değneği ve yük taşımamasına yönelik talimatlar veril- tarsal kemiktir. Talus ayakta kasların yapışmadığı tek kemik-
melidir. tir; melleollaer ve ligamentler ile yerinde tutulur. Talusun kan-
lanması zayıftır, ciddi kırıklarda avasküler nekroz potansiyeli
Sonuçlandırma mevcuttur. Diğer komplikasyonlar enfeksiyon, posttravmatik
artrit, yanlış kaynama ve kaynamamadır. Kırıklar plantar flek-
Ortopedi konsültasyonu cerrahi gınşım gerekliliğinin olup siyon, dorsi fleksiyon veya inversiyon güçleri sonucu oluşabilir.
olamdığınıanlamak açısından istenmelidir Talus kırıkları yüksek enerjili travmalar sonucu oluşur ve sık­
lıkla beraberinde başka yaralanmalar da görülür.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı ve şişlik yaygındır. İnversiyon ve eversiyon genelde olduk-
ça ağrılıdır.

B. Radyografi Bulguları
Düz grafiler çok ince kırıkları atlayabilir ve BT ve MRG gere-
kebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER

Tedavi Sonuçlandırma

Basit kırıklar atelleme, ağırlık taşımama ve analjezikler ile Redüksiyondan sonra atelleme ile immobilze etmek ve ortope-
konservatif olarak tedavi edilebilir. Majör kırıklar genelde açık di polikniğine yönlendirmek gerekir.
redüksiyon veya uzun süreli ağırlık binmemesine yönelik im-
mobilizasyon uygulanabilir.

Sonuçlandırma

Talar kırıklarda ortopedi konsültasyonu gerekir, çoğunda ARİF


gerekir.

Genel Bilgiler
Diğer tarsal kemiklerde de kırıklar ve çıkıklar oluşabilir (na-
viküler, küboid, ve küneiformlar gibi). İzole çıkıklar nadir gö-
rülür. Ayak kısmında en sık naviküler kemik kırıkları görülür.
Navikülerin kopma kırıkları deltoid ve talonaviküler ligamente
eversiyon güçleri uygulandığında oluşur.
Genel Bilgiler
Klinik Bulgular
Subtalar çıkıklar nadir yaralanmalardır ve kalkaneonaviküler Lokal ağrı ve şişlik sıktır. Basit grafıler hasarlanmayı gösterebi-
ligament sağlamken, talokalkaneal ve talonaviküler ligament- lir; çok küçük lineer yaralanmaları göstermek amacı ile kemik
lerin rüptürüne neden olan ciddi rotasyonel güçler nedeni ile taramaları ve MRG kullanılabilir.
oluşurlar. Çıkıklar genelde lateral veya mediale doğru olur, ge-
nel de anterior ve posterior dislokasyonlar da görülebilir. Tedavi
Klinik Bulgular Posterior kısa bacak atel ile immobilizasyon ve ortopedi polik-
liniğineyönlendirmek gerekir.
A. Semptom ve Belirtiler
TARSOMETATARSAl YARALANMALAR
Belirgin deformite görünür şekildedir ve nörovasküler durum
değerlendirilınelidir, fakat tutulum nadirdir.

B. Radyografi Bulguları

AP görüümü de içeren basit grafiler tanıyı belirleyebilir.

Tedavi
Çıkıklar, genelde yeterli sedasyon ile kapalı redüksiyon yön-
temi uygulanarak, hızlıca düzeltilmelidir. Ayağa aynı hizada
longitüdinal traksiyon uygulanıp, daha sonra deformiteyi dü-
zeltmek için uygun yönde güç uygulanmalıdır. Talus başına
uygulanacak direk bası yardımcı olabilir. Talusu ekstansör re- Genel Bilgiler
tinakulumda iliklemek (Buttonholing) redüksiyonu imkansız
Tarsometatarsal eklem, ilk 3 metatarsalin medial, orta ve lateral
hale getirecektir.
kuneiform kemikler ile, ayrıca 4 ve 5. metatarsallerin küboid
TRAVMA ACİLLERİ

kemik ile eklemleşmesi ile oluşur. Tarsometatarsal eklem ön Klinik Bulgular


ayağı ort ayaktan ayırır ve sıklıkla Lisfrank eklemi olarak ad-
landırılır. Ayak supinasyonu ve pronasyonunda işlev görür. Bu A. Semptom ve Belirtiler
eklemede olan hasarlanmalar sık görülmez ve genelde ayağa
uygulanan büyük çapta güçler sonucu oluşur. Çıkıklar bir böl- Hassasiyet ve şişlik ile birlikte görülebilir deformite olabilir.
gede veya tüm eklem alanında oluşabilir ve sıklıkla metatarsal
ve tarsal fraktürleri ile birliktedir. B. Radyografi Bulguları

Klinik Bulgular En sık görülen 5. metatars basis kırıklarıdır. Basit grafıler tanı
koymada yeterlidir. Lisfrank ekleminde basit anomalilerin gö-
A. Semptom ve Belirtiler rülebilmesi amacı ile grafılerin dikkatle incelenmesine önem
gösterilmelidir.
Genelde eklem üzerinde ağrı ve belirgin deformite mevcuttur
Tedavi
B. Radyografi Bulguları
Tüberositas ve 5. metatarsal proksimalini içeren kopma kırık­
Basit grafıler genelde yeterlidir; lateral ağırlık biner şekilde gö- ları atellenebilir veya hastanın sert tabanlı ayakkabılar ile yük-
rüntü hafif yaralanmaları gösterebilir fakat acil serviste kulla- lenmesine izin verilebilir. Metafiz ve 5. metatars proksimalini
nım endikasyonu yoktur. 2. metatars bazisinde veya küboidin içeren kırıklar (jones fraktürü olarak da bilinir) komplikasyon
dorsal kısmında olan fraktürler genelde Lisfrank kırıklı çıkık­ oluşmaya en eğilimli kırıklardır, kaynamama gibi, ve posterior
ları ile ilişkilidir. atelleme ile immobilize edilmelidir (Bakınız şekil 28-18).

Tedavi Sonuçlandırma

Bu yaralanmalar genelde kapalı redüksiyon ve perkütan teller Hastayı birkaç gün içinde ortopedi poliklinik takibine gidecek
ile tedavi edilir. şekilde taburcu edin.

Sonuçlandırma FALANKS YARALANMALAR&


Ortopedi konsültasyonu gerekir.

. .
Perron Al); Brady'WJ, Keats TEı Ortlı:otıedic pitfalls irı, jiie ED; fis,
franc fracture-dis!ocatıon. Am J Emerg Med 2001;19:n [PMID:
{t~kttJ~r ve disldkasybnt~r yaygındır '' ·.
Hl.460251'.t. . . !İ> '.Ağn, belifgiıi deformfte ; ; ;' .. .. 01,~;:i
li>. •Minör yaralanmalarda grafiler istenmeye.bilir
METATARSI\L.J<IRl~LAR ~ Tedavi. k:omşu pa~mat{ile'i~antlal)Jaii§eriı\.

Genel Bilgiler
Ayak parmağı yaralanmaları yaygındır ve hem kırık hem de çı­
kıklarıiçerir. Ayakta en sık falanks kırıkları görülür ve en sık 5.
''yaytji~drt( Jif;Z;
sonu<iµ qluşur ·
J~ya b6rkufrrla .yar;ı~dJ~;~;;
. · · · .·
falanksı içerirler. Çıkıklar daha nadirdir; görüldüğünde en sık
ayak başparmağının metatarsal ekleminde oluşurlar.
En' sıi<S. rnetatars, bazisıQd~: gör!ur (Jorıe~ kıtığı}
Klinik Bulgular
At~ıı~~e iJ~t~,<;f~v'lediti . . · · · ·
A. Semptom ve Belirtiler
Genelde ağrı, şişlik ve deformite görülür.
Genel Bilgiler
Metatarsal kırıklar yaygındır, ayak kırıklarının yaklaşık l/3ünü B. Radyografi Bulguları
oluşturur. Çarpma veya burkulma kuvvetleri yaralanmaları so-
Grafıler genelde yaralanmayı gösterir. Minör yaralanmalarda
nucu oluşabilir. grafıler istenmeyebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER

Tedavi B. Radyografi Bulguları

Konservatif tedavi ve yanındaki ayak parmağına bantlama Sesarnoid kemikler diğer yaralanmaları dışlamak için çekilen
(buddy taping) sureti ile iınmobilizasyon önerilir. Çıkıklar uy- grafılerde görülen, sıklıkla beklenmeyen bulgulardır. Sesamoid
gun sedasyon veya dijital sinir bloğu ile rahatça yerine oturttu- kemiklerin benzer görüntüleri yoktur ve bazen kırıkların ta-
rulabilir edilebilir. nınması zordur.

Sonuçlandırma Tedavi
Basit fraktürü olan hastalara ortopedi takibi gerekmez. Komp- İmmobilizasyon, analjezi ve tolere edilebildiği kadar yük bin-
like fraktürler ve dislokasyonlar buddy taping ile immobilize dirme tedavi yöntemleridir.
edilmelidir; komplike fraktür ve dislokasyonları olan hastalar
ortopedi polikniğine ayaktan takip için yönlendirilmelidir. Sonuçlandırma

Bu kırıklar genelde ortopedik inceleme gerektirmezler; hasta-


SESAIVIO!O KEMİK KIR!KlARI lar eve taburcu edilebilirler.

Acil serviste atlanmış ortopedik yaralanmalar sık karşılaşılan


malpraktis davalarıdır. En sık atlanan özellikle skafoidde olmak
üzere karpal kemik kırıklarıdır. Diğer sık kaçırılan yaralanma-
lar posterior omuz dislokasyonları, yaşlılarda kalça ve pelvik
kırıklar, tarsometatarsal çıkıklı kırıklar, patellar tendon yara-
lanması, ve kompartman sendromlarıdır. Çocuklarda büyüme
Genel Bilgiler plaklarında grafılerde hasarlanma veya başlangıçta bir bulgu
görülmeksizin hasarlanmalar görülebilir. Bu nedenle acil heki-
Sesamoid kemikler genelde fleksör hallusisi brevis tendonunda mi başlangıçta negatif gelen grafılere rağmen, eklem etrafında
oluşur. Kırıklar yaygın değildir ve genelde direk kuvvetler veya hassasiyeti veya ağrısı olan çocukları immcibilize etme eşiğini
başparmağın hiperekstansiyonu sonucu oluşur. daha düşük tutmalıdır. 7-10 gün içinde atelsiz olarak tekrar ba-
kılması ve muhtemelen tekrar grafılerinin çekilmesi amacı ile
Klinik Bulgular hastanın takibe gelmesi ayarlanmalıdır. Hastalara bazı nondep-
lase fraktürlerin ilk başta grafılerde görülemeyebileceği ve eğer
A. Semptom ve Belirtiler ağrı ve hassasiyet devam edecek olursa ayaktan takip ve tekrar
grafi çekilmesi amacı ile acil servise takrar gelmesi gerektiği
Lokal ağrı mevcuttur. anlatılmalıdır.
El Travması

Bill Ewen, MD
Raymond G. Hart, MD, MPH

Çeviri:
Dr. Mehmet Akçimen

Acil Tanı ve Tedavi Kemik ve .eklem yaralanmaları


El Bakısı ve Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi Enfeksiyonlar
' Tedavi İçin Kullanılan Araç Gereçler Küçük konstriktif problemler
Özgün El Yaralanmalarımn Ydnetimi Termal yaralanmalar
Laserasyonl'ar , Yabancı cisimler
Parmak ucu yarafanmalcırı Kômpleks el yaralanmaları
Distal eksta.nsör tendon yaralanmaları Acil Servise Özgü Problemler

tağın hemen yanındaki bir el tablasının üzerine konulmalıdır.


Bu alanda her türlü gerekli ekipman bulunmalı; temiz, steril
El yaralanmaları acil servis başvurularının önemli bir kısmını ve iyi aydınlatılmış olmalıdır. Eğer mümkünse ışıklandırmada,
oluşturmaktadır. El yaralanmaları tek başına olabileceği gibi pozisyon vermede ve onarımda bir asistanın yardımcı olması
çoklu travmaların bir parçası da olabilir. Nadiren yaşamı tehdit en iyisidir. Acil servislerde bu hastaları koridorlarda, sandal-
edici olabilir ancak sıklıkla hastanın hayatı boyunca sürebile- yede otururken ve ideal koşulların çok altındaki durumlarda
cek olan belirgin işlev bozukluklarına yol açar. Bu yaralanma- görmek gibi bir eğilim vardır. Bu eğilimden uzaklaşılmalıdır.
lar hastaların olası bir işgücü kaybına yol açıp ciddi ekonomik
kayıplarına yol açabilir. Tüm el yaralanmalarında sistematik Kanama Kontrolü
bakı ve birincil bakım nihai sonuç almak için kilit rol oynar.
Genel olarak yaranın iyatrojenik veya şekil bozukluklarına se- Kanama steril bir gazlı bezle direk basıyla, elevasyonla ve
bep olacak uygunsuz tedavilerden ziyade çok daha iyi tedavi gerekli ise bir arteryel turnikeyle (sistolik kan basıncının üs-
edebilecek bir yere göndermek uygun bir yaklaşım olacaktır. tündeki bir değere kadar şişirilen tansiyon aletinin manşonu)
İyileşmenin gidişatı başlangıç tedavi yönetime bağlıdır.
kontrol altına alınmalıdır. Diğer yöntemler başarısız olmadıkça
klemp kullanılmaz. Damarın kör klemplenmesi ek yaralanma-
lar oluşturabilir.
Hastanın Pozisyonu
El yaralanması olan bir hastaya oturtularak bakı yapılabilir an - Öykü
cak ortam huzurlu ve kontrollü olmalıdır. Bu durum el yara-
lanması olan hastaya uygun düşmez. El kesisi olan yaralanmış A. Mevcut Yaralar
hastaların bakılan en iyi yatarken yapılır. Yaralanmış olan el ya-
Yaralanmanın mekanizması hasta veya yakınlarından öğrenil­
melidir. Yaralanma mekanizmasının tam tanımlanması grafı,
antibiyotik ihtiyacının belirlenmesi, acil konsültasyon istenme-
si veya kontrole çağırılması ile ilgili yol gösterici bilgiler verir.
1
Bu konu 6. baskıda Adam Saperston, MD, MS tarafından yazılan konunun
Yaralanmanın mekanizması, zamanı ve ne ile olduğunun kay-
revizyonudur.
EL TRAVMASI

dının yapılması çok önemlidir. Yaralanmanın mekanizmasıyla 1. Dijital blok ya da el bileği bioğu - (Bkz: Şekil 29-1, 2,
ilgili olarak aşağıdaki detaylar cevaplandırılmalıdır: 3) Dijital blok PIP eklem distalinde uygulanacak olan girişim­
Yaralanmanın şekli - ezilme, patlama veya basit ampütas- ler için uygundur. 25, 27, 30 gauge 1,5 cın'lik enjektör uçlarıyla
yon. küçük hacimlerde %1 lidokain veya %0,5 bupivakain (uzun
Yaralanmalar - tam olarak yaralanmaya sebep olan şey ve etki süresi için) anestezi için kullanılır. Dijital blokta 0,5 - lml
nasıl olduğu. anestetik madde dijital sinir çevresine verilir. Enjeksiyon asla
Yaralanma sırasında elin tam pozisyonu (örneğin parmak- doku gerginliğini artırmamalı veya çepeçevre yapılmamalıdır.
lar açık mıydı, kapalı mı?). Periferik sinirlerin blokajında hekim bu bölgenin sinir
Ağrı oluşumu, uyuşukluk, his kaybı, güçsüzlük, renk de- dağılımı ve anatomisi hakkında deneyimli olmalıdır. İntravas­
ğişikliği, ısı farkı, hantallık veya zayıf koordinasyon ya da
küler enjeksiyondan sakınmak için mutlaka anestezi öncesi as-
krepitasyon.
pirasyon yapılmalıdır.
Açık yaralarındurumu - yaralanmanın oluş yeri (örneğin
lağım yada toprak alan) yada özellikli durumlar (kavga es- 2. Transtekal dijital blok - Bu tarz blok parmaklardaki
nasında oluşan yaralar). özellikle distal falanks, tırnak yatağı ve volar parmak ucu ya-
ralanmalarında tercih edilir. Ancak enfeksiyon ve fleksör teno-

B. İlişkili Öykü sinovit şüphesi varlığında uygulanmamalıdır. Blokaj yapılacak


parmak bakı masasına alınır. 5-cc 27 gauge enjektör seçilir.
Eski ya da var olan el veya üst ekstremite yaralanmaları Blok için 50:50 %1 lidokain: %0,5 bupivakain karışımı uygun-
yada hastalıklarının hikayeleri. Dupuytren fasiiti, artrit ve dur (Bakınız Şekil 29-4). MCP fleksör kıvrım orta noktası tes-
benign tümoral oluşumlar en sık görülen, travmatik kö- pit edilir. İğne 90° açıyla kemiğe temas edene kadar batırılır,
kenli olmayan problemlerdir. daha sonra iğne ucu 45°'lik açıyla distale yönlendirilir. 2 - 3
cc fleksör tendon kılıf içine verilir. Diğer elin 2. ve 3. parmak-
Kanama bozuklukları (hemofili)
larıyla kılıf içine verilen anestetik hissedilir. Ayrıca parmak da
Yara iyileşmesini bozan faktörler (Örn. kortikosteroid kul- enjeksiyonla beraber bir miktar fleksiyon pozisyonu oluşur. Bu
lanımı) bloklarda tek iğne deliği yeterlidir. Güvenli ve etkilidir. Komp-
Tetanoz aşısı durumu (Bölüm 30) likasyon oluşumu nadirdir.
Alerji varlığı 3. Lokal infiltrasyon - (Bakınız Konu 30, Şekil 30-1) Do-
Genel sağlık durumu, kullandığı ilaçlar ve devam eden te- kuda gerginlik oluşturmadığı müddetçe yara çevresine infilt-
daviler rasyon yapılabilir.
4. Solüsyon miktarı - Yüksek doza bağlı sistemik toksisi-
El Bakısı
te geniş alanların anestezisi sırasında meydana gelebilir. Bunu
El bakısı daha anemnez alınırken başlanılır. Açık yara olması önlemenin yolu, verilen solüsyon içindeki ilacın kaç miligram
olduğunu hesaplayıp toksik doza çıkmadan verilecek solüsyon
durumunda, gerekli materyaller ve dikiş malzemeleri hazırlan­
malıdır. Tüm muayene ve erken tedavi prosedürleri esnasında
miktarını ayarlamaktır (Bakınız Tablo 30-1). Örneğin %1 epi-

steril teknikler çok önemlidir. Anestezi öncesi iki nokta ayırımı nefrinsiz lidokainin (lOmg/ml) maksimum yetişkin dozu 300
mgöır (30 cc).
muayenesi uç kısımları açılmış bir ataç yardımı ile yapılmalı­
dır. Aktif bakıya başlamadan önce yaralı bölgenin anestezisi 5. İnflame bölgeler - Boşaltılacak apselerin Üzerlerindeki
sağlanmalı ve tansiyon manşonu ile turnike uygulanmalıdır. inflame bölgeler hariç anestezik maddeler bu bölgelere enjekte
Hastanın parmaklarındaki yüzükler muayene, radyografi ya da edilmemelidir. Enjeksiyonlar dokunun enfeksiyona olan diren-
yapılan işlemlerden önce çıkarılmalıdır. cini azaltır, inflame bölgedeki artmış vaskülarite nedeniyle hızlı
sistemik emilim ile sonuçlanabilir, lokal dokudaki pH düşük­
A. Anestezi lüğü de anestetik aktivite için gerekli olan anestetik maddenin
iyonik dağılımını bozarak anestezinin oluşmasını etkiler.
Yara incelenecekse yada sütüre edilecekse anestezisi sağlanma­
lıdır. Seçilecek anestetik madde epinefrinsiz %1 lidokaindir. El
B. Turnike Uygulaması
yaralanmalarının anestezisinde epinefrin kullanımı vazokons-
trüksiyon ve sonucunda kanlanmada azalma meydana getir- Kanayan el yaralanmalarının muayene ve tedavileri sırasında
mesi nedeniyle asla kullanılmamalıdır. Bölüm 30'da Yara Bakı­ kol turnikesi uygulanmalıdır. Tansiyon aletinin manşonu kul-
mı bölümünde uygulanacak teknikler tartışılmıştır. lanılabilir ancak manşonun yarayla temasını önlemek için hava
TRAVMA ACİLLERİ

A Şekil 29-1. Dijital blok. A: 1,5 cm, 25,


27, 30 gauge enjektör ile düşük hacimde %1
lidokain kullan. B: Dijital sinir çevresine 0,5 -
1 ml uygula. C: Enjeksiyon asla dokuyu aşırı
germesin yada çepeçevre olmasın.

tüpleri üstte olacak şekilde bağlanmalıdır. 200 - 250 mmHg'ye tam olarak doğru yapılabilmesi zordur. Ayrıca yaranın
kadar şişirilir (veya Kelly Klemp yerleştirilir), böylece brakiyal karakteri ve yeri sinir yaralanmasının tespitinde bazı du-
arter kapatılarak kanamanın artması engellenir. Düzgün yer- rumlarda daha çok yardımcıdır. Duyu testi turnike uygu-
leştirilmemiş turnike hastaya birkaç dakika içinde oldukça faz- lamadan ve anestezi uygulanmadan yapılmalıdır.
la acı vermeye başlayabilir. Bu yüzden kontrolsüz kanamalarda 4. Mümkünse yara steril, kandan arındırılmış ortamda
veya yaranın temel değerlendirilmesinde kullanılmalıdır. mümkünse 2,5 kat büyüterek bir büyüteç altında incelen-
melidir. Turnike takılmalı, ancak kanama kontrolü dışın­
C. Bakı Sıralaması daki durumlar haricinde anestezi sağlanmadan şişirilme­
melidir (bakınız yukarı). Bakı, temizleme ve debridman
Bakıyıdört adıma bölmek tanı ve tedavi için hem yararlı hem gibi erken tedavi yöntemleri ile birlikte kesin acil tedavi
de sonuca erken götüren bir yaklaşım olacaktır. ve sütürasyon işlemleri yapılmadan önce eş zamanlı ola-
1. Elin bakı masası üzerinde supin pozisyonda ve dinlenim rak ilerlemek zorundadır (Konu 30). Not: Doku bakısı
durumunda iken aldığı pozisyonun değerlendirilmesi. sırasında kan pıhtılarının alınması ve dikkatli manipülas-
Normal postür dışında gözlenen durumlar hekimi defor- yon, mikro-dolaşımın korunması açısından dikkat edil-
miteler hakkında uyarır. mesi gereken durumlardır.
2. Yara alanında bulunan kemik ve kas - tendon yapılarının
aktif fonksiyonlarının değerlendirilmesi. Fleksor digito-
rum profundi ve fleksor digitorum superfısiyalis kas ve
tendonlarına dikkatlice bakılır.
3. Ağrı ve ıslaklık nedeniyle testlerin duyarlılığının kaybı­
(Bakınız Şekil 29-5 ve 29-6) El, yüksek hareket kabiliyetine sa-
nın değerlendirilmesi. İki nokta ayırımı testi duyu kaybı­
hip sıra dışı duyarlılık ve dikkate değer adaptasyon yeteneğine
nı anlamak için duyarlı, objektif bir testtir. Ancak bunun
sahip bir organdır. Ancak yaralandığı zaman kalıcı katılıklara,
EL TRAVMASI

On iki Ekstrensek Fleksör


Bakınız Şekil 29-5

A.Anatomi
1. El Bilek Fleksörleri- Üç adet el bilek fleksörü bulunmak-
tadır: fleksör karpi ulnaris (ulnar sinir tarafından uyarılır), pal-
maris longus (median sinir) ve fleksör karpi radialis (median
sinir).
2. Parmak Fleksörleri- Dokuz adet parmak fleksörü bulun-
maktadır (her IP ekleme bir tane). Fleksör pollisis longus (me-
dian sinir tarafından uyarılır) baş parmak IP ekleme fleksiyon
yaptırır. Fleksör digitorum superfısiyalis (sublimis) (median
sinir) tüm PIP eklemleri hareket ettirir. Her süperfısial birbi-
rinden bağımsız kasılır, çünkü her parmağın kası bağımsızdır.
Fleksör digitorum profundus tüm DIP eklemlere (2. ve
3. parmaklar median sinir tarafından, 4. ve 5. parmaklar ul-
nar sinir tarafından uyarılır) hareket sağlar. Üç ulnar profundal
tendon aynı kas kütlesine yapışıktır. Bu yüzden tendonlar ba-
Radial arter ğımsız hareket edemezler.

Median Ulnar B. Fleksörlerin Test Edilmesi


sinir sinir
bloğu bloğu 1. Fleksör Karpi Radialis- Fleksör karpi radialis hastanın
el bileğinin fleksiyonuyla test edilir. Bileğin orta hattının radial
tarafında palpe edilebilir. Fleksör karpi ulnaris de bileğin flek-
A Şekil 29-2. Sol el volar yüzde gösterilen median ve siyonu sırasında palpe edilebilir. Palmaris longus el bileğinin
ulnar sinir blokları. yarım fleksiyonunda, 1. ve 5. parmaklar birbirine değerken
palpe edilebilir.
ağrılara ya da duyarlılıkta azalmaya bağlı olarak sıkıntılar geli- 2. Süperfisiyal Fleksörler- Test edilmeyen üç parmak tam
şebilir. Önleyici önlemler anahtar rol oynar, ayrıca fonksiyonel ekstensiyondayken hasta dördüncü parmağına fleksiyon yap-
el anatomisinin bilinmesi de bu yaraların tanı ve tedavisi için tırmaya çalışır. PIP eklem fleksiyonu bu.parmağın süperfısiyal
yardımcıdır. fleksörünün sağlam olduğunu gösterir.
3. Profundal Fleksörler- Bu fleksörler, hastanın PIP eklem-
Terminoloji leri sabitken DIP eklemlerini fleksiyona getirmesiyle test edilir.
(Bakınız Şekil 29-7) Elin ve parmakların ulnar ve radial taraf- 4. Fleksör Pollisis Longus- Bu fleksör hastanın baş parmak
ları ile palmar ve dorsal yüzleri vardır. Beş parmak sırasıyla; I distal falanksının aktif fleksiyonuyla test edilir.
(baş parmak), II (işaret parmağı), IlI (orta parmak), IV (yüzük Fleksörler aktif olarak ve opozisyon hareketiyle beraber test
parmağı), V (serçe parmak) olarak adlandırılıp numaralandı­ edilmelidir. Tam olmayan fleksör tendon kesileri en iyi opozis-
rılır. Eklemlerle ilgili sıkça kullanılan kısaltmalar bölüm başın­ yon testiyle anlaşılabilir.
daki kutuda verilmişti. Hangi elin yaralandığı ve baskın el olup
olmadığı her zaman not edilmelidir. On iki Ekstrensek Ekstensör
Cilt ve Dolaşım (Bakınız Şekil 29-6) Tüm ekstansör kaslar radial sinir tarafın­
dan uyarılır.
Avuç içi cildi serbestçe terleyen, sert, dolgun ve fasya yardımıy­
la gergin, aşırı duyarlı ve yağ yastıkçıklarıyla döşenmiş bir ya- A. Anatomi
pıdadır. El sırtı derisi tersine ince, hareketli ve duyu sinirleriyle
daha az kuşatılmıştır. Arteriyel beslenme palmar yüzdendir. 1. Santral El Bilek Ekstensörleri- Ekstensör karpi radia-
Venöz ve lenfatik boşalım dorsal yüzde daha yoğundur ve bu lis longus ve ekstensör karpi radialis brevis sırasıyla ikinci ve
bölgenin yaralanmalarında sıkıntıya girebilir. üçüncü metakarpallerin tabanlarına bağlanırlar.
TRAVMA ACİLLERİ

Ekstensor pollisis longus


Dorsal ----~=::tt
Ulnar ulnar sinir Ekstensor pollisis brevis
duyusal
sinir :,;___ _ Abduktor pollisis Jongus
ıı,1ıııılıııılıııı1ıı,ı1
bloğu
'------ Enfiye kutusunun içindeki
Ulnanın radial arter
stiloid çıkıntısı

Basilik - - - ~ f - h ' 2 '


vein

Radial duyusal
sinir bloğu

A Şekil 29-3. Radial ve unlar duyusal sinir blokları.

2. Ekstensör ve Ulnar Deviyatör- Ekstensör karpi ulnaris B.Ekstansörlerin Test Edilmesi


beşinci
metakarpalin tabanına bağlanır.
Tendonların testi için hastanın parmaklarını MP'den ve IP'den
3. Abdüktör pollisis !ongus- Abdüktör pollisis longus el ekstensiyona getirmesi istenir. İkinci test ise ekstensörlerin int-
bileğinini radiale çeker ve baş parmağın stabilizasyonunu sağ­ rensek tendonlarla birlikte ekstensör kaput içinde hareketinin
lar (birinci metakarpal). Baş parmağın radiale abdüksiyonuyla başarılmasıdır. İkinci ve beşinci parmakların bağımsız (propri-
test edilir. us) tendonları her zaman ekstensör digitorum kommunis'lerin
ulnar taraflarında bulunurlar.
4. iki Başparmak Ekstensörü- Ekstensör pollisis brevis
MP ekleminin hareketini sağlar, ekstensör pollisis longus ise Yirmi İntrensek Kas
intrensek kaslar ile uyumlu bir şekilde çalışarak IP ekleminin
hareketini sağlar. Ancak intrenseklerin aksine daha fazla güçle Anatomi
birlikte ekleme ekstensiyon ve hatta hiperekstensiyon yaptırır. Yirmi intreksek kasın on beşi ulnar sinir tarafından, beşi de
median sinir tarafından uyarılır. Ekstensör tendonlarla bir-
5. Dört Parmağın Ekstensörleri- Ekstensör digitorum
likte ekstensör kaput mekanizmasını oluşturur. Bu ise üç adet
kommunis her parmağın ekstensör kaputunun ortasından
tendonun proksimal tabanlı bir üçgen oluşturmasıdır. Late-
(MET) kayarak geçer.
ral kenarlar (lateral bantlar) intrensek kaslardan gelen küçük
6. işaret ve Küçük Parmaklar- Bu parmakların bağımsız LET'lerdir. MET olarak adlandırılan merkez büyük tendon
(proprius) ekstansör tendonları bulunur. Bu tendonlar üçüncü (santral slip) ekstrensek ekstensörlerden gelir, her parmağın
ve dördüncü parmaklar fleksiyondayken bu parmakların eks- orta falanksında sonlanır. TET, MET ve LET'in birleşmesinden
tensiyonunu sağlarlar. meydana gelen çok ince bir tendondur ve distal falanksta son-
EL TRAVMASI

A Şekil 29-4. Transtekal dijital sinir bloğu. İğne prok-


simal parmak kıvrımına 90° açıyla girdikten sonra 2 -
3mm distale 45° açıyla ilerletilir, anestezik madde flek-
sör tendon kılıfı içine yavaşça enjekte edilir.

lanır. Başparmağın sadece iki adet falanksı olduğu için MET'in


eşdeğeri ekstensör pollisis brevis, TET'in eşdeğeri ekstensör
pollisis longus'tur. İntrensek kaslar MP ekleme fleksiyon, IP
ekleme ekstensiyon, parmaklara da abdüksiyon ve addüksiyon
A Şekil 29-5. Elin palmar yüzünün derinin uzaklaştı­
yaptırırlar. Hepsi birlikte çalıştığında avuç içini çukur hale ge-
rılmasından sonraki görüntüsü. Fleksör tendonlar ve kı­
tirirler. lıfları, terminal duysal dallarıyla birlikte median ve unlar
sinirler (Way LW izniyle: Current Surgical Diagnosis & Treatment,
B. İntrenseklerin Test Edilmesi 9th ed. Appleton & Lange, 1991 ).

1. Tenar ve Hipotenar İntrensekler- Tenar ve hipotenar


intrensekler baş parmak ve küçük parmağın pronasyona geti-
rilmesini, avuç içinin çukurlaşmasını sağlarlar. Hasta böylelikle 1. Motor Testi- Kasların testi için hastadan el bileği ve par-
baş parmağının distal yağ yastıkçığını ortaya çıkarır ve beşinci maklarını ekstansiyona getirmesi istenir. (Şekil 29-SC) Bu test
parmağıyla birleştirir. en iyi opozisyona karşı gelerek uygulanır.
2. Diğer İntrensekler- Ekstensiyondaki ikinci parmaktan 2. Duyu Testi- Radial sinir elin sırt ve radial tarafına duyu
beşinci parmağa kadar parmaklarını abdüksiyon hareketini liflerini verir (Şekil 29-8 A, B)
yaptırır, ardından PIP ve DIP ekstansiyondayken parmaklarını
MP eklemden fleksiyona getirir. B. Median Sinir
Median sinir on iki ekstrinsik fleksörden dokuzunu, ikinci ve
Sinir Yaralanmatarmm üçüncü parmakların lumbrikal'lerini ve tenar bölgenin opozis-
yonla alakalı üç kasını uyarır.
Değerlendirilmesi
1. Motor Testi:
Radial, median ve ulnar olmak üzere eli uyaran üç ana sinir
A. ÜsT MEDİAN SİNİR: Testi, ikinci parmak DIP eklemin
vardır.
fleksiyonuyla ve birinci parmak IP eklem fleksiyonuyla yapılır
(Şekil 29-9). Hasta dördüncü ve beşinci parmakları pasif flek-
A. Radial Sinir siyondayken, ikinci ve üçüncü parmaklarını aktif olarak tam
Radial sinir tüm ekstensörleri uyarır. fleksiyona getirir (Şekil 29-9C).
TRAVMA ACİLLERİ

C. Uinar Sinir
Ulnar sinir yirmi intrensek kasın on beşini ve üç ekstrensek
kası uyarır.
1. Motor Testi- İntrensek kaslar şu manevralardan herhangi
biriyle test edilebilir: avuç içi masanın üstüne gelecek şekilde
parmakların abdüksiyonu ve addüksiyonu, parmakların çap-
razlaştırılması ya da ikinci parmağın güçlü şekilde radiale doğ­
ru yer değiştirtilmesi.
Ekstrensekler şu şekilde test edilirler: dördüncü ve beşin­
ci parmakların uçları fleksiyona getirilip avuç içine değmele­
ri sağlanır (Şekil29-10C). Daha sonra iki parmak birbirinden
ayırtılır ve bilek hizasında fleksör karpi ulnaris'in tendonları
hissedilir.
2. Duyu Testi- Ulnar sinir küçük parmağın inen kısımları­
nın ulnar ve radial yarımlarını, yüzük parmağın inen kısmının
ulnar tarafını ve elin ulnar yüzünün duyusunu sağlamaktadır
(Şekil 29-lOA ve B). Elin dorsoulnar bölgesinin ek duyu kayıp­
ları el bilek seviyesinin üstündeki lezyonlara işaret eder.

Radyolojik Değerlendirme

Elin ağır yaralanmalarında görüntüleme kırıkların saptanma-


sında, çıkıklarda ve opak görülen yabancı cisim ya da gaz göl-
gelerinin görülmesi için gereklidir. X-Ray el yaralanmalarının
değerlendirilmesinde standart görüntüleme yöntemidir. BT
veya MRI görüntülemede ortopedi/el cerrahisi konsültasyon-
ları sonrası yararlanılmalıdır. Travmanın yönüne ve tarafına
bağlı olarak özel grafıler istenmelidir. Örneğin skafoid kemik
ya da parmağa özel filmler yaralanmaların durumuna göre
istenmelidir. Eğer şüpheli görülen yerler varsa karşılaştırmalı
grafıler çekilebilir. Yeni yapılan çalışmalar yüksek çözünür-
lüklü ultrason (YÇUS), el ve bilekteki yumuşak doku rahat-
sızlıklarının (örn., sinovit, tendon yaralanması) ve yumuşak
dokudaki yabancı cisimlerin saptanmasında kullanılabilirliği
göstermiştir. Kırıkların tanısında YÇUS'ın tanısal değerliliğine
..\ Şekil 29-6. Elin dorsal yuzunun kesiti. Ekstansör ait yetersiz kanıtlar mevcuttur. tespitinde kullanılmasıyla ilgili
tendonların kılıfları el bileği seviyesinde uzaklaştırılmış olarak yetersiz kanıt vardır. Bu yöntem deneyimli üst ekstremi-
(Way LW izniyle: Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. te sonografisi yapan kişilerin kullanımı ile sınırlıdır.
Appleton & Lange, 1991 ).

Hasta birinci parmak fleksiyonuyla beşinci parmak tabanında­


ki avuç içi bölgesine dokunur (Şekil 29-9D).
B. ALT MEDİAN SİNİR: Alt median sinir hasarını test için (örn.,
bilekte) hasta birinci parmağının ucuyla dördüncü parmağı­
nın ucunu birleştirir ve güç uygular. Bu sırada proksimal fa-
lanks üzerinde kasılmış addüctor pollisis brevis hissedilebilir.
2. Duyu Testi- Median sinir avuç içinin radial tarafının Enstrümanlar, Antiseptik Solüsyonlar
2/3'ünü, başparmağın ikinci ve üçüncü parmakların palmar ve Sütürler
yüzünü, dördüncü parmağın radial tarafını ve orta distal fa-
lankslarının dorsal yüzlerinin duyusunu alır (Şekil 29-9A ve A. İğneler
B). Bu bölgelerin duyusunun öneminden dolayı median sinire
Dikiş, dikkatlice ve çok keskin iğnelerle atılmalıdır (örn., Ethi-
"elin gözü" denmektedir.
con P-1, P-3).
EL TRAVMASI

111
Orta
iV veya kısa
Yüzük II
işaret

DiP ekiemi
Falankslar

iP eklemi
MP eklemi

Hamal

IJıı. Şekil
29-7. El kemik ve eklemleri-
nin terminolojisi

B. Sütür Materyalleri luk suyu ya da salin) cerrahi sünger "merkez" kapama olarak
yaranın üzerine yerleştirilir. Islaklık kanı yaradan çeker ve ölü
İnce (5-0, 6-0), monfilaman propilen sütürler cilt kapama için
boşluk oluşmasını sağlar. Kapamalar parmak, el yada ön kolda
seçilmelidir. Sadece bebek ve çocuklarda emilebilen 5-0, 6-0
çepeçevre olmamalıdır.
krome yada düz katgüt kullanılabilir.
Tek tarafı yapışkan olan bir köpük yastık (Reston yastık
C. Araçlar gibi) daha sonra bu merkez kapamanın üstüne konur. Yumu-
şak elastik bandaj (Kerlix, Kling) ya da içi yumuşak köpük veya
İnce plastik cerrahi forseps, retraktörler, klempler ve iğne tu-
yastıkla sarılmış bir atel ile yara çepeçevre sarılabilir.
tucular gereklidir.
D. Cilt ve Yara Hazırlığı B. Atel
Yara çevresindeki deri Konu 30Üa anlatıldığı gibi steril hale ge- El bileği tüm major el yaralanmalarında - sadece tek parmak
tirilmelidir. El ve yara normal salinle irrige edilebilir. Yara uzun olsa da - atellemede en önemli eklemdir. İyi yastıklanmış bir
süre ıslatılmamalıdır flaster de eli ate! gibi korur.
DIP veya PIP'in izole, ağrısız dorsal yaralanmalarında iki
Kapama, Atelleme ve Antibiyotikler
parmak uzunluğunda kesilip spanç ya da köpükle sarılmış bir
A. Kapama dil basacağı çok iyi bir atel olur. Yumuşak yastıklarla destek-
lenmiş aluminyum ateller daha işlevseldir. Eklem çevresinde
Vazelin emdirilmiş gazlı bez, ardından su ile ıslatılmış (mus- yara varsa atel palmar yüze, yoksa dorsal yüze konmalıdır. Atel
TRAVMA ACİLLERİ

\
1

1~

J'...r~,_------

A Şekil 29-8. Radial sinirin duyusunu aldığı A:palmar


ve B: dorsal alanlar. C: Ana radial sinir parezisi testi

kesildikten sonra sivri köşelerin kalmadığından emin olunma-


lıdır.
En kullanışlı palmar atel, 10 - 12 kat alçı tabakasından
oluşan ve parmakların yarısını içine alacak şekilde ön kolun
volar yüzüne uygulanan atel olarak belirtilebilir. İç yüzeyine
ince bir köpük ped yerleştirilir (örn., Reston yastığı). Bu şekilde
Küçük Kesiler
bir sargı bezi, elastik bandajla veya el çorabıyla sarılır. El genel-
likle "fonksiyonel pozisyon"unda durmalıdır. Bu hafif el bile- Basit kesiler (derialtı yağ dokuya ulaşmayan ve deri gergi çiz-
ği ekstansiyonu, MP kısmi fleksiyonu, PIP ve DIP'lerin kısmi gilerine dikey olmayan yüzeye! kesiler) steril cerrahi bantlarla
ekstensiyonu ve baş parmağın açık durmasıdır (Şekil 29-11). (örn., Steri-Strips) ya da doku yapıştırıcılarıyla kapatılır. El ve
parmaklar çok hareketli olduğu için sütür kullanılması tercih
Yaranın tipine göre düzenlemeler yapılabilir.
edilir. Sütür gerektiren kesiler (deri gergi çizgilerine paralel
veya derialtı yağ dokuya kadar inen) steril, kansız bir alanda
Kol Askısı değerlendirilmelidir. Atelleme ve ekstremitenin elevasyo-
nu iyileşmeye ve ağrının azalmasına yardımcı olur. Atelleme
Hiçbir hasta acil servisten kalp seviyesinin üstünde ayarlanmış, aynı zamanda eklem üzerindeki yaralarda eklem katılığının
venöz ve lenfatik drenajı sağlayacak şekilde düzenlenmiş kol ve kontraktürlerin gelişmesine engel olur. Sütürlerin alınması
askısı olmadan ayrılmamalıdır. Kalp seviyesinin altındaki kol
için 7 - 10 gün sonra aile hekimi tarafından kontrole çağrıl­
ması uygundur. Temiz, düzgün kesiler için doku yapıştırıcılar
askıları doku ödemi gelişmesine yol açar. Turnike gibi davran -
bulunmaktadır. Acil serviste çok sayıda küçük el/bilek kesile-
masını önlemek için kol, giysinin dışında olmalıdır. riyle karşılaşılmaktadır. Yara distalinin nörolojik, tendon ve
EL TRAVMASI

A Şekil 29-11. Fonksiyonel el pozisyonu. Parmakların


c D fleksiyonuna ve el bileğinin hafif dorsifleksiyonuna dik-
kat.

~
J vasküler değerlendirilmesi çok önemlidir. Literatürler, önemli
-
/

derin yapı yaralanmalarının rutin minör el yaralanmalarının


değerlendirilmesi sırasında atlandığını söylemektedir. En çok
A Şekil 29-9. A ve B: Median sinirin duyusunu aldığı tendon yaralanmaları 3 cm'nin altındaki kesilerde gerçekleş­
alanlar koyu renkle belirtilmiştir. İkinci ve üçüncü par- mektedir. Ayrıca sinir ve arter kesileri de meydana gelir.
makların profundus'ları {C) ve flexor pollisis longus (D)
median sinir tarafından uyarılır.

Büyük Kesiler
Yaralar steril, kansız bir alanda değerlendirilmelidir. Steril salin
ya da musluk suyuyla yıkama bir sonraki adımdır. Dokuların
dikkatli manüplasyonu gereklidir. Uygun yara dudakları sü-
türlerle bir araya getirilir. Kapama sırasında doku gerilimi ol-
mamalıdır. Eğer yara dudakları birleşmiyorsa açık bırakılmalı,
hastaya el cerrahisine birincil kapama veya geç dönem greftle-
me için başvurması önerilmelidir.

c Antibiyotik Tedavisi
Enfekte ve oldukça kontamine derin doku yaralanmalarında
(açık kırıklar dahil) acil serviste yüksek miktarlarda irrigasyon
ve doku debridmanı yapılması gerekebilir. Çok geniş yaralan-
ması olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır. Enfeksiyöz acillerde
acil serviste antibiyotik başlanması zorunludur. Taburcu edile-
A Şekil 29-1 O. A ve B: Koyu renkli alanların duyula- cek hastalar oral antimikrobiyal tedavileri başlanarak taburcu
rı ulnar sinir tarafından alınır. C: Dördüncü ve beşinci
edilmelidir. Daha hafif yaralanmalarda proflaktik antibiyotik
parmakların fleksiyonları profundal kaslara ulnar sinir
tarafından yaptırılır.
uygun olabilir. Cilt yaralanmalarında antibiyotik kullanımı bu
TRAVMA ACİLLERİ

bölümün dışında olsa da doktorlar hastalarına cilt patojenleri- parmak ucu pulpası getirilmişse, temiz ve iyi durumdaysa tam
ne karşı kısa süreli (3 - 5 gün) antibiyotik başlamalıdır. Antibi- sıkı deri grefti olarak kullanılabilir.

yoterapi gelecek bölümlerde tartışılacaktır. Tüm kesici - delici


yaralanmalarda tetanoz proflaksisi sorgulanmalıdır. 2. Tırnak Altı Hematom

Klinik Bulgular
Künt yaralanmaya bağlı hematom (örn., çekiç darbesi) yada
1. Parmak Ucu Amputasyonları ezilme yaralanmaları tırnak yatağındaki damarları zedeler.
Sonuçta ağrı ve tırnak yatağında koyu kırmızı - siyah renk
değişikliği oluşur. Falanks kırığını dışlamak için röntgen çekil-
Klinik Belirtiler melidir.

Parmak ucu ampütasyonu üst ekstremitenin en sık karşılaşı­ Tedavi


lan ampütasyon tipidir. Yaranın yeri ve defektin büyüklüğü
Geniş tırnak altı hematomları aşırı ağrılıdır. Yüksek dereceli
göz önünde bulundurulmalıdır. Ampütasyonun yerine göre
mikrokoter aletlerle, 18 gauge iğne ile tırnak trefinasyonu (tır­
parmak ucu ampütasyonları dört bölgeyle sınıflandırılır. bu
nakta delik açma) yapılabilir ya da tırnağın alınmasıyla hema-
alanlar pulpa hasarına ve tırnak yatağı ve kemik hasarına göre tom boşaltılabilir. Isıtılmış kağıt klipslerinin kullanımı tırnak
dizayn edilmiştir. 1. Bölge lezyonlar, distal falanks tüberkü- yatağında karbon partiküllerinin "lampback" oluşmasına ve
lünden uzaktaki distal amputasyonlardır. Genellikle lezyon 1 hayal kırıklığına neden olabilir. Trefinasyon için anesteziye
cm'den küçüktür ve tırnak yatağı veya kemik etkilenmesi yok- gerek yoktur, dekompresyon sonrası hızlı rahatlama gözlenir.
tur. 2. Bölge lezyonlar, tırnak yatağını ve çoğunlukla kemiğin Geniş tırnak altı hematomları genellikle tırnak yatağı zedelen-
bir bölümünü içerir. 3. Bölge yaralanmalarda tırnak matrik- meleriyle birliktedir. Çoğu cerrah tırnağın alınıp, tırnak yatağı
sinde hasar vardır ve sonrasında tırnakta deformasyon olur. 4. onarımının yapılmasının iyi bir iyileşme ve tırnak gelişimi için
yapılması gerektiğini belirtmektedir. Tırnak alındıktan sonra
Bölge yaralanmalarda DIP eklemine yakın yerden ampütasyon
temizlenip tekrar yerine konmalı, sütürle desteklenmelidir.
vardır. Fleksör ve ekstansör tendonlar korunmuş olmasına rağ­
Böylece tırnak yatağı için ate! vazifesi görür ve proksimal tır­
men distal parçanın aktif hareketinde kısıtlılık gelişir.
nak kıvrımını açık tutar.
Hastanın yaşı, yarası, yaralanmanın nasıl olduğu, işi, ya-
Radyografide görülen distal falankstaki kırıklar kompli-
ranın yeri ve baskın eli not edilmelidir. Yaranın durumu yö- kasyonsuz iyileşmelerine rağmen açık kırık olarak adlandırı­
netimini etkileyecektir. El cerrahlarının çoğu baş parmağı tam lırlar. Tırnak yatağı lezyonuyla beraber olan tırnak kırıklarında
olarak korumak isterler. İşaret parmağı, diğer parmaklar içinde osteomyelit gelişimi sık değildir. Falanksın açık kırığıyla birlik-
baş parmaktan sonra gelir. Pulpaları karşılıklı birleştirmek asıl te enfeksiyon riski varlığında geniş spektrumlu antibiyotik ve
amaçtır. yakın takip önerilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma Sonuçlandırma

Tırnak altı hematomu olan hastalar tedavilerinin (trefinas-


1 cm'den küçük 1. Bölge yaralanmalarda sekonder iyileşmeye
yon, tırnak yatağı onarımıylaya da onarımsız tırnak çekimi)
bırakmak en kolay ve en iyi sonucu verecektir. Kemik yapıyı
ardından acil servisten taburcu olabilirler. Tırnak altı hemato-
etkilemediği sürece pediatrik yaş grubunda çok iyi bir seçe-
mu olan tüm hastalara tırnağının düşebileceği ya da deformite
nektir. Yara yeri temizlenir, yapışkan olmayan bir pansuman gelişebileceği söylenmelidir. Tırnak kırıklarıyla beraber olan
ile kapatılır, uygun tetanoz proflaksisi sağlanır, atellenir ve par- hematomlarda antibiyotik önerilir.
mak ucunu korumak için şişkince bantlanarak kapatılır. Distal
falanksı içeren ampütasyonlar kontamine açık kırıklar gibi te- 3. Tırnak Avülsiyonu
davi edilir, tek doz IV sefalosporin verilir, ardından oral tedavi
başlanır. Hastalara 1 - 3 gün sonra yara bakımı için kontrole Klinik Bulgular
gelmesi önerilir. Tırnak avülsiyonu, ya tırnak ucuna aşağıdan uygulanan güçle
Ciddi pulpa veya kemik amputasyonu olan hastalar (Böl- tırnağın sökülerek yatağından ayrılması ya da üstten uygula-
ge 2 - 4) el cerrahı ile konsulte edilir. Hastalara cerrahi olarak; nan bir kuvvetle tırnak kökünün eponişial sulkusundan ayrılıp
birincil kapama, tam yada kısmi sıkı deri grefti, kompozit greft, tırnak yatağından sökülmesiyle palmar tabanlı bir flep haline
flap kaydırma ya da reimplantasyon uygulanır. Eğer ampüte gelmesidir.
EL TRAVMAS!

Tedavi Tedavi
Kökünden kopmuş bir tırnak tamamen alınmalıdır. Alınmaz­ Kısmi tendon kesilerinin %50'sinden az kısmında koruyucu
sa, onarımı gereken bir tırnak yatağı yaralanması gözden ka- atelleme yöntemi ile tam iyileşme sağlanır. Minör ekstansör
çırılabilir. Aynı zamanda alınmayan tırnak skar oluşumu ve tendon yaralanmaları dikkatli yıkama, inceleme ve doku deb-
enfeksiyonlar için ölü boşluklar oluşturur. ridmanı sonrası acil serviste veya daha sonra konsültan hekim
tarafından onarılabilir. Eğer tendonun ucu yaranın içinde ko-
A. Tırnak Çekimi laylıkla görülüyorsa ya da yara kenarı kaldırıldığında rahatlıkla
bulunuyorsa, tendon 8 sütürü ile ya da çapraz sütür tekniğiyle
Dijital blok yapılır. Kopmuş tırnak bir klemp yardımıyla distal- 4-0, 5-0 sütürlerle onarılabilir (bebeklerde 6-0 naylon). İdeal
den tutulur ve tırnak klemp yardımıyla yatağından ayırılarak olan bu onarımın el cerrahı tarafından yapılmasıdır (Şekil 29-
alınır. Açıkta kalan tırnak yatağı ya alınan tırnakla (yukarda
13 ). İçi yastıklanmış bir atel, el ve parmakları alacak şekilde ön
bahsedilmişti) ya da steril vazelinli pansuman ile (tırnak sul-
kola uygulanır. Böylece onarılan bölge mümkün olduğu kadar
kusuna da pansuman koyarak) kapatılır. Tırnak yatağındaki
rahatlatılır. Eklemler tek başlarına hiperekstansiyona nede tüm
kesiler 5-0, 6-0 emilebilen özenle sütüre edilmelidir
eklemler aynı anda ekstansiyona getirilmemelidir. MP eklem
tam ekstansiyonda hareketsiz bırakılmamalıdır, çünkü kollate-
B. Distal Parmak Flebinin Yerine Konması
ral ligamentlerin kontraksiyonları eklemin ekstansiyonda fik-
Eğer parmağın distal kısmı tırnakla birlikte kesildiyse ve vo- sasyonuyla sonuçlanabilir. Yaralanmış parmak, komşu bir veya
lar yüzden tutan bir ayağı varsa, flep anatomik olarak yerine daha fazla parmak ile beraber immobilize edilmelidir.
yerleştirilir ve 6-0 emilebilen sütürle dikilir. Antibiyotik baş­
lanmalıdır. Sonuçlandırma

Eğer tendon uçları bulunamıyorsa el cerrahisi konsültasyonu


C. Kmklarm Yönetimi
istenmelidir. Onarım 1 - 2 gün içinde yapılabilir. Geçiş döne-
Distal falanksın açık kırıkları yumuşak doku sütürasyonuyla minde hastaya 2 - 3 günlüğüne antibiyotik başlanır (Bakınız
onarılır. Eğer kırık düzgün değilse Kirshner teli ile internal sellülit tartışmaları, aşağıda).
fiksasyon uygulanabilir.
2. Çekiç Parmak
Sonuçlandırma

Hasta 2 - 3 gün sonra yara bakımı ve pansuman için çağırılır.


Komplike problemler bir el cerrahına yönlendirilir erken ran-
devu alması sağlanır.

DİSTAL EKSTANSÖR TENDON

1. Ekstansör Tendon Kesileri

Klinik Bulgular
Dorsal parmak ve el yaralanmaları sıklıkla tam ya da kısmi
tendon veya tendon kılıfı yaralanmaları ile sonuçlanır. Yara-
lanmanın genişliği iyi bir gözlem ve yara bakısıyla anlaşılır.
Tendonun tam değerlendirilmesi zordur çünkü %90'ı kesilmiş
bir tendon bile fonksiyonlarını devam ettirir. Kısmi tendon ke- Klinik Bulgular
sileri genellikle tendonun bir güce karşı zorlanmasıyla ortaya
çıkar. Kısmi tendon kesilerinde direnç aniden kaybolur. Aynı Çekiç parmak, distal falanks sırtına yapışan ekstansör tendo-
zamanda hasta da direnç sırasında ağrı duyar. Ekstansör ten- nun kesisi veya kopması sonucu oluşur. Çekiç parmak genel-
don yaralanmalarında sekiz bölgenin tarifi değerlendirme ve likle ekstansiyonda olan parmak ucuna gelen darbeyle, parmak
tedavi açısından yardımcıdır (Şekil 29-12) distalinin zorlu fleksiyonu sonucu gelişir. Klinik olarak DIP
ekleminde ekimoz, daha az olmak üzere ağrı ve ödem görülür.
2
Fleksör ve proksimal ekstansör tendon yaralanmaları bu konuda daha sonra X-Ray normal ya da DIP ekleminde kopan parçayı gösterebilir.
fleksör tendon yaralanmaları ile birlikte tartışılmıştır. Eklem yüzeyini ilgilendiren kırıklar %40'ın üzerinde ise hasta
TRAVMA ACİLLERİ

Bölge 4: Proksimal -------\-


falankslar
Bölge 5: MCP eklemi - - - - - ' i t , J , y

Bölge 6: Metakarpaller ------ı-

Bölge 8: Proksimal bilek

29-12. Ekstansör tendon yaralanmalarındaki bölgeler.

açık redüksiyon için el cerrahına yönlendirilmelidir. Ekstensi- 6 - 8 hafta daha atelde kalması gerekecektir. Parmak maseras-
yon kusuru başlangıç acil servis değerlendirmesinde gelişme­ yonu önlemek için kuru tutulmalıdır.
yebilir. DIP eklemin dikkatli ekstensiyon testi bu problemin
ortaya çıkarılmasını sağlar. Pek çok olguda hasta iyi bir mu- Sonuçlandırma
ayene için çok rahatsızdır. Tedavi edilmezse DIP eklemindeki
fleksiyon deformitesine PIP ekleminin hiperekstansiyonu eşlik Bu olguların iyileşmeleri zayıftır. Bu yüzden takipleri bir el cer-
eder (Kuğu boynu deformitesi) (Şekil 29-14). rahı tarafından yapılmalıdır.

Tedavi 3. Düğme Deliği Deformitesi

Açık Parmak Yaralanmalan


Açık yaralar el cerrahları tarafından DIP ekleminin tenorafı ve
intramedüller fiksasyonuyla tedavi edilir. Proflaktik antibiyo-
tik tedavisi verilir (Bakınız Sellülit, aşağıda).

B. Kapalı Çekiç Parmak Yaralanmaları


Bu yaralanmalar DIP eklemi tam ekstansiyonda tutan atellerin
6 - 8 hafta uygulanmasıyla tedavi edilir. Atel değişikliklerinde
dahi DIP eklemi fleksiyona getirilmemelidir. Eğer yapılırsa bir
EL TRAVMASI

Proksimal

1,J

Gömülü
düğüm
tekniği

A Distal

Proksimal

Sekiz şekli
tekniği

C_
Horizontal matris
B tekniği

if. Şekil 29-13. Tenorafi metodları. A: Geniş çaplı tendonlar için. B: Bu sütür tekniği en iyi bir miktar ayrılmış küçük
parçaları olan ince tendonlar içindir (örn. dijital ekstansörler).
TRAVMA ACİLLERİ

Tedavi
A. Açık Yaralanmalar
Açık yaralanmalar en kısa zamanda el cerrahı tarafından nay-
lon sütürle 8 şeklinde onarılmalı ve tam ekstansiyondayken
dört hafta boyunca palmar parmak ateline alınmalıdır.

A Şekil 29-14. Kuğu boynu deformitesiyle beraber B. Kapalı Yaralanmalar


çekiç parmak. Ekstansör mekanizmanın kopma, kesi ya
da avulsiyonu sonucu çekiç parmak oluşur. ( Way LW Eklem sırtına
direkt travmalardan sonra ortaya çıkan ödem
izniyle: Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. varlığında şüphelenilmelidir.Tedavide PIP eklemi düğme deli-
Appleton & Lange, 1991.) ği deformitesinden korumak için (baş parmakta MP eklem) 4
hafta ekstansiyondayken atellenmelidir. Tam tedavi uygulanır­
sa deformite gelişmesi nadirdir.
Bu deformitenin sekonder olarak düzeltilmesi çok zordur
Klinik Bulgular ve IP eklemin eski hareket kabiliyetini kazanması imkansızdır.
Kapalı orta falanks ekstansör ten don (OFET) yırtıklarının düğ­
Sonuçlandırma
me deliği deformitesi ortaya çıkmadan önce erken tanınması
zordur. Hastada PIP eklem travmasıyla birlikte ağrı ve şişlik Açık yaralar iyice yıkanmalı, korunmalı ve bir an önce el cerra-
varsa şüphelenilmelidir. Ayrıca sık olmamakla beraber PIP ek- hı tarafından değerlendirilmelidir. Kapalı OFETyaralanmasın­
leminin volar çıkıklarında da OFET yırtığı görülebilir. Çıkık dan şüphelenilen hastaların erken dönemde el cerrahı tarafın­
olmadıkça radyografi normaldir. dan görülmesi sağlanmalıdır. El, PIP eklemi ekstansiyondayken
Düğme deliği deformitesinde, distal eklem hiperekstan- atellenmelidir. MP ve DIP eklemleri hareketli kalabilir.
siyonda ve parmağın PIP eklemi (baş parmağın MP eklemi)
fleksiyondadır (Şekil 29-15). PIP ekleminin dorsumundaki
kesi ya da künt travma sonucunda PIP ekleminin apeksinde
(baş parmakta MP ekleminde) ekstansör kılıfın bütünlüğü Kemik ve eklem yaralanmaları geniş şekilde Bölüm 28'de tartı­
kaybolur. Deformite travma sonrası nadiren kendini gösterir, şılmıştır, ancak bazı genel ilkeler burada tartışılacaktır.
hasarlı kılıfın aşamalı gerilmesiyle birlikte sinsice ilerler. Kemik
başı kılıf içinden dışarı doğru çıkıntı yapar. OFET'i (baş par- Klinik Bulgular
makta ekstansör pollisis brevis) kenara çeker, geri iter ve LET'i
(Lateral ekstansör tendon) volara kaydırarak DIP'in hipereks- Röntgende kırık ya da eklem yaralanması şüphesi varsa başka
tansiyonunu sağlar. yönlerde ve karşılaştırmalı grafiler de eklenmeli, ya da 7 - 10
gün sonra tekrar değerlendirilmelidir.

Tedavi
A. Atelleme
El bilek eklemi kırıkların konforlu immobilizasonu sağlayan ve
hareketleri yöneten başlıca eklemdir. Bu yüzden ilk olarak atel-
lenmesi gereklidir. Ayrıca bir parmağın iyice atellenmesi için
bir diğer parmakla beraber atellenmesi gerekir. Baş parmak tek
başına atellenebilir. Tercih edilecek pozisyon; el bileğinin hafif
ekstansiyonu, fonksiyonel parmak fleksiyonu ve baş parmağın
hafif opozisyonudur. Ate! fonksiyonel olmalıdır, ancak ağrı ya da
/... .,s ;;,._ .
ödem olması durumunda çıkarılabilecek şekilde olmalıdır. Ay-
A Şekil 29-15. Boutonniere deformitesi. Merkez eks- rıca ate! etkilenmiş parmağın gözlenmesine de izin vermelidir.
tansör mekanizmanın avulsiyonu veya yırtığıyla oluşan
PIP ekleminde fleksiyon, DiP ekleminde ekstansiyon-Bo- B. Stabil Yaralanmalar
utonniere veya düğme deliği deformitesi. (Way LW izniyle:
Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. Appleton & Lan- Stabil çıkık ya da kırıklar acil serviste yeterli anestezi ile re-
ge, 1991). dükte edilerek ve ate! uygulanarak tedavi edilebilir. Asla zor-
EL TRAVMASI

lanmamalıdır. Zorlama yerine açık redüksiyon tercih edilme- 1. Paronişi ve Eponişi


lidir.

C. Açık ya da Stabil Olmayan Yaralanmalar

Stabil olmayan kapalı yaralanmalar, acil servis doktorunun re-


dükte edemeyeceği çıkıkları ya da redüksiyon sonrası tekrar
çıkan çıkıkları içerir. Açık ya da anstabil yaralanmalar uzman
bakımı gerektirir. Hasta atellenmeli ve el cerrahına yönlendi-
rilmelidir. Nörolojik veya vasküler yapılarında zedelenme olan
vakalarda da uzman görüşü alınmalıdır. Açık yaralanmalarda
proflaktik antibiyotik başlanmalıdır.

Klinik Bulgular
Sonuçlandırma
Tırnak kıvrımında iltihap birikimi ve inflamasyon travmaların
Kapalı, stabil yaralanmaları olan vakalar 2 - 3 gün sonra el cer- sonrasında gözlenir (Şekil 29-16A). Eğer atlanırsa tüm tırnağın
rahı ya da ortopedist tarafından kontrol edilmelidir. Açık ek- etrafında oluşur ve tırnak yüzer hale gelir. En sık etken Staph-
lem yaralanmaları, anstabil yaralanmalar veya kolayca redükte ylococcus aureus'dur. Kültür nadiren gereklidir. Kronik paronişi
edilemeyen çıkıklar erken dönemde el cerrahisi konusunda iş gereğieli sürekli nemli kalan veya temizlik malzemeleriyle
uzman olan doktorlara yönlendirilmelidir. çalışanlarda görülür ve etken genellikle Candida albicans'dır.
Yabancı cisim varlığını veya distal falangial osteomiyeliti dışla­
mak için grafi çekilmelidir.

Tedavi
Tedavide, 11 numara bistüri ile iltihabın en yoğun olduğu yer-
den kesi yapılır, drenaj sağlanır ve tırnak kenarı kaldırılır (Şekil
29- 16B). Genellikle eğer abse olgunlaşmışsa ağrı ve kanama
olmaz. Eğer ağrı olursa dijital blok yapılmalıdır.
Yaygın sellülit veya lenfanjit gelişmediği sürece antibiyo-
terapiye gerek yoktur. Kronik paronişi tedavisinde tırnak çekil-

Elin enfeksiyonlarına acil servislerde sıkça rastlanılır. Nere-


deyse tüm enfeksiyonların nedeni travmayı takiben ihmal ve
venöz konjesyon ve doku ödeminin teşvik edilmesidir.
Enfeksiyondan korunmada dokunun dikkatli manüplas-
yonu, ölü boşlukların ortadan kaldırılması, yaralanma sonrası
ekstremitenin erken dönemde elevasyonu ve immobilizasyonu,
kıyafet ya da takılarla ekstremitenin sıkılmaması gibi alınan
önlemler, yara hazırlanması ve proflaktik antibiyotik kullanı­
mından daha önemlidir. Tüm enfeksiyonların tedavisindeki
temel amaç, konjesyonu azaltmak ve. normal dolaşımı sağla­
maktır. Eğer ciddi enfeksiyon ilıtimali varsa el atel ile sabitlen-
melidir. Yara etrafındaki cilde pansuman ile emdirilmiş çinko ''
oksitli merhem koymak deriyi kurumaktan, kabuk bağlama­
sından ve yaranın kapanmasından koruyarak drenajı sağlar.
Tüm var olan ya da potansiyel enfeksiyonlar saatlik ya da gün-
lük olarak yakından takip edilmelidir. Acil serviste tedavi edile-
bilen enfeksiyonlar tırnak kıvrımı enfeksiyonları, felonlar, basit
apseler ve sellülitlerdir. Diğer enfeksiyonlar hızlıca yönlendi-
rilmelidir. iı,. Şekil 29-16. İnsizyon ve paronişinin boşaltılması
TRAVMA ACİLLERİ

mesi, eponişyal kıvrımın marsupiyalizasyonu, oral antibiyotik A Pus


ve topikal antifungaller kullanılabilir. cebi

Sonuçlandırma

Tüm el enfeksiyonlarında olduğu gibi hasta elini elevasyonda


tutmalı ve 24 - 48 saat sonra kontrol edilmelidir. Distal fa- İnsizyon
lanksın osteomiyeliti sık görülen bir komplikasyondur. Kronik
paronişiler muhtemel marsupiyalizasyon için el cerrahına yön-
lendirilmelidir.

2. Herpetik Dolama
B

Herpetik dolama, elin en sık rastlanan, kendini sınırlayan distal


parmağın herpes simplex vira! enfeksiyonudur. Klasik olarak Jl Şekil 29-17. Felon kesi ve drenajı. A: Merkez uzun-
parmak ucunda eritemöz zeminde gruplaşmış veziküller ola- lamasına kesisi - önerilen yaklaşım. B: Klasikyan balık
rak ortaya çıkar. Tedavi destekleyicidir; oral asiklovir immün ağzı kesisi, komplikasyon riski yüksektir.
yetmezlikli hastalarda kullanılır. Ayırıcı tanıda akla gelmezse
atlanabilir. Kesi ve drenaj kontrendikedir.
damar kesisi, stabil olmayan parmak yastığı, ağrılı nörinomlar
3. Felon ve anestetik parmak ucu komplikasyon olarak gelişebilir. Pek
çok felon, apsenin uç verdiği yerden - genellikle orta yastık -
distal fleksiyon katlantısını geçmeyen merkezi uzunlamasına
yapılan bir kesiyle boşaltılır. Felon aynı zamanda tek bir late-
ral kesiyle de boşaltılabilir. Kesi, 2., 3. ve 4. parmakların ulnar
yanlarından, 1. ve 5. parmakların radial yanlarından "pincher"
yüzeyini koruyarak yapılır. Kesi DIP katlantısının 0,5 cm dista-
linden başlar ve dorsalde parmak ucunun nörovaskuler dalla-
rına kadar ilerler. Geniş bir kesi yapılacaksa parmak uyuşturul­
malıdır. Bu işlem ağrılı olabilir. Yara yıkanır ve gevşekçe sarılır
sonra parmak hareketsizleştirilir. Beş günlük anti stafılokokal
bir antibiyotik başlanır ve 1 - 3 gün sonra kontrole gelmesi be-
lirtilir.

Klinik Bulgular 4. Derin Fasial Boşluk Enfeksiyonları


Felon, distal parmak yağ yastığının apsesidir. S. aureus en sık
görülen patojendir. Hastalar genellikle ağrılı, şiş distal pulpa
şikayeti ile başvururlar.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Felonun klasik tedavisi septaya drenaj ve bası uygulamak için


tam bir balık ağzı kesi yapmaktır (Şekil 29-17). Ancak sinir ve
EL TRAVMASI

Elin dört tane derin fasial boşluğu bulunur. Subfasiyal ağ Hayvan ısırıklarının tedavisinde amoksilin-klavulanat, klin-
boşluğu, dorsal subaponörotik boşluk (yaka düğmesi absesi), damisin ve tlorokinolonlar penisilin alerjik yetişkinlerde ya
midpalmar boşluk abseleri ve tenar boşluk. Derin boşluk abse- da klindamisin ve TMP-SMZ çocuklarda kullanılır. Bu yaralar
lerinin genellikle nedeni S. aureus, streptokoklar ve koliform-
kapatılmaz.
lardır. Tüm derin boşluk enfeksiyonları operatif eksplorasyon
ve drenaj için el cerrahına yönlendirilmelidir. Antibiyotikler
acil serviste başlanmalıdır. C. İnsan !sırıkları

5. Sellülit (İnsan ve Hayvan ısırıklar Dahil) MCP ekleminin çevresindeki yaralar (özellikle baskın elde) ge-
nellikle kavga sırasında atılan yumruk sonrasında gelişen yara-
lardır. Bu yaraların enfeksiyon kapma şansı yüksektir. Hastalar
genellikle kavgada oluşan küçük bir (kavga ısırığı) yaranın bir-
kaç gün sonra enfekte olmasıyla başvururlar. Bu yaraların tam
muayenesi yapılmalı, ekstansör tendon ya da eklem kapsülü
yaralanmaları araştırılmalıdır. Bu yapılardan birindeki yara-
lanma ortopedi konsultasyonu gerektirir. Bu yapıların sağlam
olması halinde yara yıkanmalı ve devitalize dokular debride
edilmelidir.
En güvenli yol olayın olduğu zamanki başvuruda, enfek-
siyon ya da tendon - kapsül yaralanmaları olmasa da tedavinin
başlanmasıdır. İnsan ısırıklarında miks anaeroblar, streptokok-
lar, S. aureus ve Eikenella corrodens enfeksiyona yol açar ve
hastanede tedavisi gerekir. Antibiyotik seçenekleri ampisilin-
sulbaktam, sefoksitin ve tikarsilin-klavunattır. Penisilin alerjisi
olan hastalara klindamisin ve TMP-SMZ veya klindamisin ve
tlorokinolon verilebilir. İnsan ısırıklarında protlaktik antibiyo-
tik olarak amoksilin-klavunat veya ikinci kuşak sefalosporin
Tedavi kullanılır. Bu yaralar enfekte olmaya eğilimlidir. Kavga ısırık­
ları asla dikilmemelidir.
A. Komplike Olmayan Sellülitler ve
Antibiyotik Proflaksisi Sonuçlandırma
Artan enfeksiyon riski olan yaralanmalarda (örn., insan yada Ağır vakalar (yaygın sellülit, tendon ya da eklem ilişkisi, pal-
hayvan ısırıkları, ezilme yaralanmaları veya kontamine yara- mar bölge enfeksiyonları, sistemik semptomlar ya da olağan
lar) kullanılacak antibiyotik S. aureus veya Streptococcus pyo-
dışı patojenler), oral antibiyotik alamayan hastalar hastaneye
genes 'i de etkilemelidir. Tedavide oral olarak sefaleksin, IV
yatırılmalıdır. Hastane dışı tedavi edilen selüliti olan hastalar
olarak sefazolin gibi birinci kuşak sefalosporin veya oral olarak
dikloksasilin, IV olarak nafsilin ya da oksasilin gibi penisilinaz her gün görülmeli ve süreç devam ediyorsa yatırılmalıdır.
- dirençli penisilin önerilir. Trimetoprim - sulfometaksazol
(TMP - SMZ) ya da eritromisin penisilin alerjisi olan hastalar- 6. Süpüratif Tenosinovit
da efektif olabilir. Diyabetik hastalarda ve IV ilaç kullananlarda
polimikrobiyal tedavi ve muhtemel yatış düşünülmelidir.

B. Hayvan ısırıkları

Hayvan ısırıklarının (örn. kedi, köpek) neden olduğu enfek-


siyonlar sıklıkla P. Multocida'ya bağlı olup ilk 24 saatte ortaya
çıkar ve hızla sellülite ilerler. Diğer patojenlere bağlı enfeksi-
yonlar 2 - 3 gün içinde ortaya çıkar. Diğer sıklıkta karşılaşı­
lan patojen, gram (-) çomak olan C. Canimorsus (DF-2 olarak
bilinir), immün yetmezlikli hastalarda sepsise neden olabilir.
TRAVMA ACİLLERİ

Klinik Bulgular sinir üstüne vurulmasıyla hasta elektrik şokuna benzer bir şey
hisseder (Tinel belirtisi). Ani gelişen ödem ve travma sonrası
Süpüratif tenosinovit (nongonokokal) tendon kılıfı boyunca alışılmadık şekilde sinir sıkışması, ilerleyici his kaybıyla, inf-
şişlik,eritem ve hassasiyetle karakterizedir. Daha önemlisi, lamasyon veya alerji ile başvuran hastalar için acil el cerrahisi
hastanın fleksör tendonunun pasif hareketi ile parmakta veya konsultasyonu gereklidir.
ekstansör tendonun pasif hareketi ile bilek hizasında şiddetli
ağrı hissetmesidir. Fleksör tenosinovitte pasif hareket parma- B. Tıkanmış Fleksör Tenosinovit (Tetik Baş
ğın tırnak üzerinden tutulmasıyla ve distal falanksın ekstansi-
Parmak veya Tetik Parmak)
yona getirilmesiyle yapılır. Tendonu ilgilendiren açık yaralan-
malarda enfeksiyonlar gelişebilir. Tıkanmış fleksör tenosinovit, MP eklemde proksimal tendon
parçasının lokal gerginliği, PIP ekleminde ağrı ve parmağın
Tedavi ve Sonuçlandırma aktif hareketiyle ortaya çıkan "tık" sesiyle karakterizedir. Ge-
nellikle hikayede tekrarlayan zorlanmalar vardır.
Belirgin şişlikle beraber inflamasyon varlığında hasta, el cer-
rahı kontrolünde hastaneye yatırılmalı ve parenteral antibiyo-
C. De Quenıain Tenosinoviti
tik tedavisi başlanmalıdır. Kültürler alındıktan sonra sonuçlar
beklenmeden IV sefalosporin (örn., sefazolin 100 mg/kg/gün
De Quervain tenosinoviti, radial tarafta ilk dorsal kompart-
üçe bölünmüş dozda) başlanır. El ve bilek atelle sabitlenmeli ve
operasyona kadar kol askıya alınmalıdır. mandaki tendonlarda pasif ve aktif germeyle ağrı ve gerginlikle
karakterizedir. Yumruk başparmak üzerine sıkıldığında ve el
7. Dissemine (Hematojen) Gonokokal En- bileği ulnar deviasyona getirildiğinde ağrı gelişir (Finkelstein

feksiyonlar testi).

Gonokokal enfeksiyonların tanı ve tedavisi 42. Bölümde tar- Tedavi


tışılmıştır. Genç yetişkinlerde tenosinovit gonokok enfeksiyo-
nuna bağlı olabilir. Tenosinovit, tendon kılıfına yakın açık bir A. Karpal Tünel Sendromu
yaradan dolayı oluşmaz ancak çoğunlukla gonokok enfeksi-
yonlarının neden olduğu püstüler deri lezyonlarıyla ilişkilidir. Tedavi el bileği ateli ve NSAİİ ile başlar. Aktivite değişikliği ve
IV antibiyotik için yatış genellikle gerekir. Seçilmiş vakalarda fizik tedavi egzersizleri de semptomları geriletebilir. Tedavide-
yakın takiple hastalar hastane dışında da takip edilebilir. Öne-
ki bir sonraki adım karpal kanala 1 mL steroid ve 3 mL lido-
rilen tedaviler bölüm 42'dedir.
kainin enjeksiyonudur. Oral steroidler de yararlı olabilir, ancak
bu tedavi acil serviste yapılmamalıdır. Karpal tünel sendromu
bulguları olan hastalar, muhtemel sinir testleri ve cerrahi teda-
vi planı için uzmana yönlendirilmelidir.

B. Fleksör Tenosinovit

NSAİİ enjeksiyonu ile tedaviye başlanır. Steroidler, enfeksiyon


şüphesi varlığında yapılmamalıdır. 0,5 mL steroid ve 0,5 mL
Klinik Bulgular lidokain, parmak kökünde fleksör tendon üzerindeki sinovyal
bursaya enjekte edilir. Parmak ekstansiyonda sabitlenmelidir.
Acil serviste sık olarak görülen üç konstrüktif problem şunlar­
dır.
C. De Quervain Tenosinoviti
A. Karpal Tünel Sendromu (Median Sinir
Cerrahi olmayan tedaviler istirahat, "thumb spica" ile atelleme,
Sıkışması)
anti-inflamatuar ilaçlar, germe egzersizleri ve steroid enjeksi-
Karpal tünel sendromu, median sinirin (Şekil 29-9) dağılım yonunu içerir. Enjeksiyon yapılacaksa 0,5 mL steroid ile 0,5
alanında ağrı ve uyuşuklukla karakterize, küçük parmağın ko- mL lidokain radiyal stiloid çıkıntıya, radiyal siniri koruyarak
runduğu bir durumdur. Bu semptomlar hastayı genellikle uy- yapılır. Steroid enjeksiyonları iyi huylu işlemler değildir ve acil
kudan uyandırır ve bileğin tam fleksiyonda 30 sn tutulmasıyla doktoru bu konuda iyi yetişmiş ve deneyimli olmalıdır. Bu iş­
(Phalen manevrası) ortaya çıkar. El bilek kıvrımında median lemler en iyi el cerrahları tarafından uygulanır.
EL TRAVMASI

Sonuçlandırma Sonuçlandırma

El cerrahına yönlendirilmeleri önerilir. Çünkü, çoklu enjeksi- Eğer yanık geniş(> 1 - 2 cm2 [3/8 - % in2 ]) ya da eklem sırtın­
yon uygulamaları ya da ligamentin veya kılıfın cerrahi olarak da ise hasta el cerrahına debridman ve greft olasılığı için sevk
rahatlatılması gerekebilir. edilmelidir.

4. Elektrik Yaralanmaları
Ayrıca Konu 45'e bakınız. (Ayrıca Bölüm 46'ya bakınız.) Elektrik yanıkları iki çeşittir: ark
yanığı yaratan çapraz devre yanıkları ve doku içinden taşınan
1. Birinci Derece Yanıklar yüksek voltajın neden olduğu yanıklar. Ark yanığı, doku ha-
sarı yapan yaygın yanıklardan daha korkutucudur. Karbonun
Klinik Bulgular ve Tedavi birikmesine bağlı deride siyahlıklar oluşur. Yanık birinci dere-
Basit yanıklar (bül olmadan kızarıklık) musluk suyuyla yıka­ ceden üçüncü dereceye kadar herhangi bir derecede olabilir,
ma ve ağrı kesicilerle tedavi edilir. Yumuşak, tahriş etmeyen bir ancak genellikle lokalizedir. Ark yanıklarının tedavisi diğer
sargıyla yanığı sarmak ve eli hareketsizleştirmek rahatlamayı yanık tedavileri gibidir.
artırır. Elevasyon ve dar giysilerden uzak durma tavsiye edilir. Yüksek voltaj iletim yanıklarında bir giriş bir de çıkış
noktası bulunur. Derin dokulardaki pıhtılaşmalar yüzey der-
Sonuçlandırma sindeki değişikliklerle kendini belli eder. Kan damarları ve si-
Hastalar 1 - 2 gün sonra görülmeli veya telefon görüşmesi ya- nirler iletimin olduğu yollardır, bu yüzden çok savunmasızdır.
pılmalıdır. Hızlı şekilde geri dönüşümsüz iskemi ve paralizi gelişir. Bu gibi
olgular el cerrahı tarafından gerekirse acil fasiyotomi ve göze-
2. İkinci Derece Yanıklar tim için yatırılmalıdır. Ayrıca elektrik şokunun sistemik etkile-
ri için de yatış gerekir. Uygun debridman (hatta amputasyon),
Klinik Bulgular ve Tedavi greft ve rekonstrüksiyon yatışı takip eder. Ekstremitenin kaybı
Bül kısmi derin yanıkları işaret eder. Bunlar değişken derinliğe bazen kaçınılmazdır.
sahip olan daima aşırı duyarlı yanıklardır. Bu tedavi tartışmalı Eğer elektrik ileti yolu sadece elde değil, başka alanları da
olmasına rağmen büyük bililer aspire edilmeli veya üstlerin- içeriyorsa miyokardiyal hasar da göz önünde bulundurulmalı -
deki kubbe debride edilmelidir. Küçük büller sağlam bırakılır. dır. EKG ve kardiyak enzim (CK-MB, Troponin) takibi gerekli-
Gümüş sülfadiazin (Silvadene) krem topikal olarak uygula-
nabilir. Sulfa-allerjik hastalarda bazitrasin veya neomisinli dir. Miyokardiyal hasar şüphesi varsa monitörize edilmelidir.
kremler tercih edilir. İkinci derece yanıklarda el fonksiyonel
pozisyonda genişçe sarılır. Tetanoz proflaksisi sorgulanmalıdır 5. Donma (Frostbite)
(Konu 30). Yanık, katrana bağlı olmuşsa katran konu 45'te an-
latıldığı gibi çıkarılmalıdır. (Ayrıca konu 46'ya bakınız.) Soğuğa maruz kalma, hissedilen
sıcaklığa ve maruz kalma süresine bağlı olarak yüzeysel veya
Sonuçlandırma derin donmalara neden olabilir. Bunun gibi vazokonstrüktif
hastalıklardan veya geri dönüşümsüz mikrovasküler trombo-
Yaygın yanığı ya da belirgin ödemi olan hastalar değerlendir­
me ve muhtemel yatış için el cerrahına acil yönlendirilmelidir. tik olaylar ve gangrenden korunmak için alınacak önlemler:
Daha az yanığı olan hastalar, özellikle debridman yapılanlar, ( 1) rüzgara, soğuk metallere kar ve buza maruz kalmamak için
her 1 - 3 günde sargı değişimi ve kontrol için çağrılmalıdır. Ço- koruyucu eldiven giymek; (2) vücut ısısını korumak için uygun
cukların derileri ince olduğu için küçük yanıklarda bile ikinci giysiler giymek, bere takmak, terlemeye yol açacak fiziksel eg-
hatta üçüncü derece yanıkların gelişebileceği akıldan çıkarıl­ zersizler yapmamak ve alkol almamak; (3) yağ ve karbonhidrat
mamalıdır.
içeren yüksek kalorili besinler le beslenmek; ve (4) sigara içme-
3. Üçüncü Derece Yanıklar mek olarak sayılabilir.
Yüzeysel donma ciltte sınırlıdır. Parmakların soğuğa ma-
Klinik Bulgular ve Tedavi ruziyetiyle rahatsızlık ve uyuşmayla kendini gösterir. Hızlı şe­
Tam kat yanıklar (üçüncü derece) gümüş sülfadiazin gibi anti kilde ısıtma önerilir. Sıcak bir sızlama hissi oluşur. Derin don-
enfektif ajanlarla beraber gevşek, büyük, steril sargılarla sarıl­ ma elde ağrı ve şişlikle belirti verir, ardından bül formasyonu ve
malıdır. Elevasyon ve atelleme de önerilir. Tetanoz proflaksisi dokunma duyusunda bozukluk olur. Derin donmalar el cerrahı
sorgulanmalıdır (Bakınız konu 30). kontrolü için yatırılmalıdır. Hastada kriyofıbrinojenemi varlığı
TRAVMA ACİLLERİ

durumu ağırlaştırır ve kriyofıbrinojen çökmesine neden olan


heparin kullanımı ise daha da kötüleştirir. Tedavide hasta ve eli
ısıtılır ve dinlendirilir. 37 - 40 °C (98,6 - 104 °F) suda kısa süreli
tutulma (örn. 20 dk) yararlı olabilir. Büller debride edilmeli ve Sımflandırma
steril olarak kapatılmalıdır. Sempatik blokaj göz önünde tutul-
Kompleks yaralanmalar: ampütasyonlar, ciddi tendon yaralan-
malıdır.
maları, sinir yaralanmaları, yüksek basınçlı enjeksiyon yaralan-
maları, kapalı kompartman sendromu, ezilme yaralanmaları ve
ateşli silah yaralanmaları olarak sınıflandırılabilir.

Değerlendirme ve Yönetim
Kompleks yaralanmalarda, erken ve hızlı tanı ve destekleyici
tedavi sağlanmalıdır. Çoğu kompleks yaralanmalar acil el cer-
rahı sevkini gerektirir. Tüm vakalarda koruyucu önlemler alın­
malıdır.

A. Manuplasyondan Kaçm

Balık oltaları, kıymıklar ve dikenli diğer cisimler yaradan geri Hastanın transfer ya da yatış kararı verildikten sonra ekstremi-

çekilerek çıkarılabilir. Yabancı cismi girdiği doğrultuda iterek teye gerekmedikçe dokunulmamalı, hareket ettirilmemelidir.
karşı taraftan çıkarmak da mümkündür. Sinir bloğu veya diğer Kolayca uzaklaştırılabilen yabancı cisimler uzaklaştırılmalıdır.
anestezi ve turnike uygulaması işlemden önce gereklidir. Profı­ Steril bir sargıyla korunmalı ve gerekirse kalıcı tedavi esnasın­
laktik antibiyotik ve tetanoz proflaksisi genellikle gerekir. da atellemelidir.
El içine gömülmüş yabancı cisimlerin bulunması ve alın­
ması zordur. Tanı hikaye ve muayeneye dayanır. Cam veya me-
B. Muhtemel Adi Cerrahiye Hazırlama
tal cisimlerde röntgen hemen her zaman çok işe yarar. Radyo
8 - 1O saat içinde cerrahiyi gerektirecek bir durum varsa hasta
opak olmayan cisimlerin bulunması için MRI, BT ve ultrason ağızdan bir şey almamalıdır. IV sıvı infüzyon başlanmalı ve kan
yararlı olabilir. Eğer yabancı cisim hızlı ulaşılıp alınabilecekse
numuneleri çalışılmalıdır.
lokal anestezi, turnike ve steril teknikle büyüteç altında çıkarı­
labilir. Ancak tipik olarak yabancı cisim etrafındaki kanamaya C. Antibiyotik: Verin
bağlı olarak görülen renk değişikliği 3 - 4 hafta sonra geçece-
ğinden (fagositler bölgedeki kanı temizler) cisim daha kolay Parenteral antibiyotik tedavisi açık ya da delici yaralanmalar-
bulunabilir. İşleme başlamadan önce hastaya arama ve çıkarma da en kısa zamanda başlanmalıdır. Ne kadar erken başlanırsa
işlemi zor olursa (örn. 15 - 20 dk'dan fazla) işlemin durdurula- o kadar etkilidir. 6 - 8 saatte bir 1 - 2 gr sefazolin (IV veya IM),
cağı ve bir el cerrahına sevk edileceği söylenmelidir. veya 25 - 100 mg/kg/gün 4 - 8 saatte bölünmüş dozlarda IVya
Yara girişine bir açık dren konur, sarılır, elevasyon ve da IM (> 1 aylık çocuklarda) başlanır.
hareketsizlik sağlanır. Lokal veya sistemik proflaktik antibiyo-
tik başlanır ve tetanoz proflaksisi yapılır (Konu 30). Hastalara 1. Ampütasyonlar
derin cisimlerin acil olmadığı, vücutlarında gezmeyeceği ve
alınmalarının zorluk ve risk açısından gereksiz olduğu anlatıl­ Klinik Bulgular
malıdır.
Ampütasyonlar el yaralanmalarının yaklaşık %l'ini oluşturur­
lar. Ampütasyonun tanısı açıkça ortada olan parçanın görül-
mesidir. Ampütasyonlar genellikle parsiyel (eksik parçası kop-
muş) ve komplet olmak üzere ikiye ayrılır.
Genellikle orta falanks, bilek ya da distal ön kolun düz-
gün ampütasyonları, başarılı fonksiyonel replantasyonlar için
en güçlü şansı olan yaralanmalardır. Tek parmak ampütasyon-
EL TRAVMASI

larında cerrahlar başparmak replantasyonlarına diğer parmak- Klinik Bulgular


lardan daha meyillidirler. Hasta ya da ailesiyle replantasyonun
uygulanabilirliğinin tartışması el cerrahına bırakılmalıdır. Acil servisteki önemli adımlardan biri fleksör veya proksimal
ekstansör tendon yaralanması olabileceğinden şüphe etmek
Tedavi ve İdare ve doğru tamyı koymaktır. Tam kesilmeyen tendonlar ( bazı
durumlarda tam kesiler de dahil) fonksiyonel olarak durumu
A. Replantasyon Mümkünse maskeleyebilir ve saatleı; günler ya da haftalar sonra bulgu ve-
rebilirler.
Ampüte parça serum fizyolojik emdirilmiş gazlı bir beze, ar- Açık yaralarda tendon yaralanmalarım tamsı çoğunluk­
dından da kapalı bir plastik kutu ya da kaba 4°C (39,2°F) (örn. la etkilenmiş tarafın anormal duruşuyla, hemen her zaman da
ıslak buz üstüne) konur. Ampütatı asla dondurma, çünkü bu dikkatli fonksiyonel muayeneyle konur. Eğer tam kesin değilse,
dokuyu öldürür. ancak yara yeri tendon yaralanmasından şüphe ettiriyorsa ya-
Destekleyici tedbirler alınmaya başlandıktan sonra eğer ranın doğrudan muayenesi gerekir. Fleksörlerin herhangi bir
mikrocerrahi ve replantasyon bulunulan tesiste yapılamaya­ yerde görülmesi zordur, ekstansörlerin de metakarpal boynun
caksa, yapılabileceği yakındaki yerler araştırılır. Hastanın dok- proksimalinde görülmeleri zordur.
toru diğer tesisteki mikrocerrahi uzmanıyla görüşmeli ve has- Bazen acil hekimi kapalı profundal tendon rüptürü gö-
tayı göndermek için onay almalıdır. Bu işlemlerin yapılmaması rebilir. Bu yaralanmalara "jarse parmağı" adı verilir, çünkü
sonucu gelişecek durumlar kanun tarafından değerlendirilecek genellikle mücadele eden biri diğerinin jarsesinden yakalar ve
(COBRA-EMTLA; Bakımz konu S) ve doktora ve hastaneye jarse mücadele edenin elinden sökülür. Bu tür yaralanmalarda
ciddi para cezaları verilebilecektir. her zaman fleksörde ani gelişen gerginlik oluşur ve hasta distal
falanksını fleksiyona getiremez.

B. Replantasyon Mümkün Değilse


Tedavi
Eğer ampütat bulunamamışsa veya iyi durumda değilse güdük
En kısazamanda el cerrahisi uzmamyla konsülte edilir. Te-
acil serviste kapatılabilir. Ancak parmak ucu yastığı ampütas-
mizliğin ardından yara sarılır, el bileği ve el atellenir. Takılar
yonları (yukarıda tartışılmıştı) hariçtir. Bu yaralanmalar her
ve sıkan giysiler çıkarılır, ekstremitenin kalıcı tedavi yapılana
zaman el cerrahına yönlendirilmelidir.
kadar elevasyonda kalması sağlamr. Fleksör tendon kesileri 1O
güne kadar tamir edilebilir. Buna rağmen el cerrahı tarafından
2. Fleksör ve Proksimal Ekstansör Tendon erken dönemde görülmesi önerilir. Eğer onarım gecikecekse
Yaralanmaları yara sütüre edilmeli ve antibiyotik başlanmalıdır (örn. sefa-
zolin 1-2 gr IV, ardından 3 - 5 gün, günde dört kez oral 500
mg sefaleksin).

Sonuçlandırma

Kesik tendon kılıfının varlığı, altında bütünlüğü bozulmamış


tendonun tamamının kaydığının görülmesi haricinde sevk
edilmelidir. Eğer yine de şüphe varsa hızlıca sevk etmeli, çün-
kü tam olmayan atlanan tendon kesileri kopma ile sonuçla-
nabilir.

3. Sinir Yaralanmaları

Genel Bilgiler Klinik Bulgular

Tüm fleksör tendon yaralanmaları ve proksimal tendon par- Erken tanı çok önemlidir. Yaralanmanın şekli ve nedeni, bul-
çaları geri çekilmiş ekstansör tendon yaralanmaları kompleks gular, yaralanma yeri ve derinliği muhtemel sinir yaralanması
yaralanmalar olarak değerlendirilir. Kolay birleştirilebilen eks- hakkında fikir verir. Eğer dikkatli motor ve duyu muayenesi
tansör tendon yaralanmalarından daha önce bu bölümde bah- yapılırsa (Şekil 29-18 ve 29-19) daha az oranda sinir yaralan-
sedilmişti. maları atlanır.
TRAVMA ACİLLERİ

Oppozisyon
olmayan
başparmak ·. 1 . (
\' 1

A c E ,
Ulnar sinir
Radial sinir Median sinir

\J'V
A Şekil 29-18. Sinir yaralanmasını belirlemek. A: Radiyal yaralanmalarda el düşmesi. B: Radiyal sinir yaralanma-
sında başparmak ucunun zorlu ekstansiyonunun kaybı. C: "Maymun eli" median sinir yaralanması deformitesi. D:
Yüksek median sinir yaralanmasında işaret parmağı ucunun zorlu fleksiyonunun kaybı. Eve F: Başparmak ağ atrofisi
ve 4. ve 5. parmağın pençeleşmesi ve ulnar sinir yaralanmasında abduksiyon ve adduksiyon kaybı.

A Şekil 29-19. Elin duyu dağılımı


EL TRAVMASI

Tedavi tibiyotikler ve dekompresif cerrahi (örn. fasiyotomi) ayarlan-


malıdır. Eğer tedavi edilmezse dolaşım ve fonksiyonların geri
Endikeyse uygun kapama ve atelleme yapılmalı ve hasta kesin dönüşü çoğunlukla sıkıntılıdır.
tedavisi yapılana kadar uyuşmuş derisinin olacağı konusunda
uyarılmalıdır. 5. Kapalı Kompartman Sendromu

Sonuçlandırma

Hastayı el cerrahına
yönlendirmeli ve ne zaman kesin tedavi
için gönderildiği belirtilmelidir.

4. Yüksek Basınçlı Enjeksiyon Yaralanmaları

Genel Bilgiler
Kompartman sendromu (örn. değişik derecelerde iskemiye
ilerleyen konjesyon) parmak, el, ön kol ve koldaki tüm alanlar-
da gelişebilir. Genelde tek bir alanda (örn. ön kolun ekstansör
ve fleksör kompartmanları ve elin intrensek kas kompartman-
ları) meydana gelir. Venöz akımın tıkanması mikrovasküler
Klinik Bulgular göllenmeye ve kas, yağ ve sinirlerin ölmesine yol açar. Koın­
partman sendromu dış basıya bağlı (örn., sıkı ate!, komatöz
Yüksek basınçlı jetler, sanayi alanında sıcak ve soğuk sıvılar
hastada ekstremiteye uzamış bası) olabileceği gibi iç şişmeyle
(örn., yağ, su, plastik, organik çözücüler) ve gazlar için geniş
de bağlı (örn. aşırı kanamaya bağlı, ezilme yaralanması, yanık,
alanlarda kullanılır. Derinin kazara delinmesi küçük bir girişe,
kırık, alerji veya enfeksiyöz inflamatuar yanıt) gelişebilir. Cer-
ancak harap edici bir hasara neden olur. Buna rağmen elin ya
rahi dekompresyon yapılmamış, atlanmış vakaların kaderi geç
da etkilenen vücudun diğer bölümlerinin görünümleri yanıl­
fibrozis ve şiddetli fonksiyonel kayıptır.
tıcı şekilde normaldir. Bunun nedeni dokulara giren yabancı
maddelerin derine ve geniş bir alana yayılmasıdır. Dijital yağ
yastığına penetrasyon sonrası yabancı maddenin fleksör ten-
Klinik Bulgular
don kılıfına yayılması yaygın görülen bir durumdur. Grafi Hasta tipik olarak giderek artan ağrı (örn: zonklama) ve kaya
çekilmelidir, çünkü bazı maddeler radyoopaktır (örn., kurşun gibi sert kompartman hikayesiyle başvurur. Tüm ön kol ve el
bazlı boyalar). Kimyasal, inflamatuar veya termal cevap olay- incelendiğinde hipoestezi, parmak hareketlerinde azalma ya da
dan 4 - 12 saat sonra ortaya çıkar, ilerlemiş iskemi ve doku kayıp ve kıvrılmış parmağın pasif ekstansiyonunda ağrı görü-
nekrozu görülebilir. Öyküdeki önemli faktörler enjekte cismin lür. Ağrı algısı; basınç, sinirin ileti kabiliyetini yok ettiği zaman
tip, boyut ve hızı olup yaralanmanın ciddiyeti hakkında en kaybolur.
önemli ipuçlarıdır.
Tedavi
Tedavi ve Sonuçlandırma
Cerrahi dekompresyon yapılana kadar tedavi destekleyicidir.
Ağrı için analjezik verilir ve ekstremite rahat etmesi için atele Ekstremite askıya alınır ve ağrı için analjezik verilir. Etkilenen
alınır. Dijital blok doku basıncını artıracağı ve dolaşımı baskı­ el sık sık dolaşım durumu için kontrol edilmelidir. Solukluk,
layacağı için kontrendikedir. Grafi çekilmelidir. gecikmiş kapiller geri dolum, doppler atımının kaybolması ve
Oral alım durdurulmalı, ve el cerrahı ile acil konsülte artan ağrı doktoru fasiyotomi için uyarmalıdır. İlk cerrahi mü-
edilmelidir. Pek çok vakada tetanoz proflaksisi, sistemik an- dahalenin yapılmaması durumunda elin dorsal intraosseöz kas
TRAVMA ACİLLERİ

kompartmanı boyunca yapılan yatak başı eskaratomi subkutan


basıncın rahatlatılmasını sağlayabilir.Kesi yumuşak dokuya ya Lewist-r<fetal:·;'\) cJ~ye~r r~yiey;;.~f1ıi~li~ıır~ssu
•· ; t6, tlJe,hand, J Harldsurg [BiJJc99ıi;Z:~{4)
da yağ dokusuna kadar inmeli ve skar boyunca uzatılmalıdır.
Eğer skar ön kolda da varsa mid-lateral kesi yapılmalıdır. Bu
işlem acil serviste ancak kesin dekompresyon için beklenecekse
··~iwif!jr:}fiJilo;:ft;;;Jtrtfidp;
9728160]; . . .• .
ve uzamış doku iskemisi varsa yapılabilir. · Vıiıinevsl<irl.etalihıgh,press~reın{e~tion
tEnıerg Med 2oooıI8:8:2Ö[PMII);,l ÜQ .
Sonuçlandırma F~ldnıann', ME, et ah Early m.
'i.:~ımd'f.J€ii1'11lliofaçŞmg2®slilıt:
'- i:' ; -- - - ---
El cerrahı kontrolünde, cerrahi dekompresyon için erkenden
yatırılması gerekir.

6. Ezilme Yaralanmaları

Klinik Bulgular 1. Yüzüklerin Çıkarılması


Ezilme yaralanmaları ateşli silah ve patlama yaralanmalarını, Elin herhangi bir bölümünün yaralanma, cerrahi, enfeksiyon
ağır açık ezilme yaralanmalarını, büyük baş hayvanların ağır yada akut şişmesine neden olacak durumlarda tüm yüzükler,
ısırıkları ve geniş bir yelpazedeki sökülme veya kopma yaralan- bilezikler, kol saatleri ve gömlek veya ceket kolları önlem ola-
malarını (örn. çim biçme makinesi veya kar atma makinesine rak çıkarılmalıdır. Bunun yapılmaması gereksiz komplikasyon-
bağlı yaralanmalar) içerir. Ortak payda; çoklu doku etkilenme- lara ve ciddi konjesyona neden olabilir.
si, distorsiyon ve belirgin yara kontaminasyonudur.
Şişmiş bir parmaktaki yüzük üç yolla çıkarılır:
Tedavi 1. Cilt sabunla kayganlaştırılır ve yüzük dikkatlice çıkarılır.

Hızlı destekleyici önlemler; steril, bol sarma ve atelleme, erken 2. Parmak distal uçtan başlayarak bir iple sıkıca yüzüğe
antibiyoterapi (örn. sefazolin 50 - 100 mg/kg/gün IV veya IM 2 kadar sarılır, böylelikle ödem parmak dışına "sağılır" ve
- 3 doza bölünerek); ve hastanın cerrahi tedavisi başarılı sonuç yüzük ipin üstünden çıkartılır.
için önemlidir.
3. Yüzük, bir yüzük kesici tarafından kesilir, ikiye ayrılır ve
alınır. Belirgin parmak yaralanması ve ödem varlığında
Sonuçlandırma
tercih edilecek yöntemdir.
Tüm bu tür yaralanmalar hızlıca el cerrahı tarafından değerlen­
dirilerek cerrahi debridman ve onarım için yatırılmalıdır. 2. Yılan ısırığı

· Areifano Weğ~rıer E; Ffeelancf ~MutilM!tıgl&fılffu~tCf&ec~arid;


A, Tedavi için konu 46'ya bakınız.
e~l}; anıpıı;t,atiQ~ ~r r; · ~d; fec9iı~H'.tıftl9~:)Jrtli9p;e~cs,:
I9Q9;22{7i683[PMIDJ 1165)/ .·. . . ..,, . o;," ..
.drıfü Getıiıi'S:ifliw ;bfo~ı;"fftjürieltı{flftf1Ifılf }t)'i.ıi~tı1Ksf s:1.1ııt
;f991k41;(4).i~90;f~JnJDi9:ı88~19}~ . . .. . . ·. . ·.....·... . . .
Yara Bakımı

Thomas R. Jones, MD, MDiv, FAAEM 1

Çeviri:
Dr. Faruk Güngör
Dr. İkbal Şaşmaz

Yaşamı Tehdit Eden Problemlerin Acil Tedavisi Özgün Yaralanma Tiplerinin Acil Tedavisi
Hemostaz Yüz Laserasyonları
Yara Değerlendirmesi Ağız İçi Laserasyonlar
Öykü Patlama Yaralanmaları
Yaralanmaların Tipleri Yüksek Basınçlı Enjeksiyon Yaralanmaları
Bakı Cildin Serbestleştiği Yaralanmalar
Anestezi Ampütasyonlar
Temizlik ve Oebridman !sırıklar
Yara Kapama Delinme Yaraları
Operasyon Sonrası Yara Korunması ve Pansuman

Birçok arteriyel kanama bu yolla geçici olarak durur. Daha


büyük damar kanamaları parmakla bası ile kontrol altına alı­
nabilir. Büyük arterlerin eninde sonunda damar onarımı veya
Yaraların değerlendirilmesinden önce yeniden canlandırma­ bağlanması gerekir.

nın "ABC'si" ele alınmalıdır. Açık yaralar acil tıp uzmanı veya
yeniden canlandırma takımı için hayatı tehdit eden yaralanma-
lara göre daha dramatik ve dikkat çekici olabilir. Geniş doku Sütür Ligasyonu
kayıplarında bile yaşamı etkileme çok nadirdir. Yara değerlen­
dirmesinden önce havayolu açıklığından emin olunmalı, yeter- Arter bağlama kararı dikkatli verilmelidir; distal doku perfüz-
li solunum sağlanmalı ve kan basıncı stabilize edilmelidir. yonu hakkında en ufak bir belirsizlik varsa mutlaka ilgili uz-
man ile konsülte edilmelidir. Proksimal ekstremite arter yara-
lanmaları acil vasküler cerrahi konsültasyonu gerektirir.
Dış çapı 2 (1/16 ine) mm'den daha büyük damarlarda
basit bağlama veya sütür ligasyonu endikasyonu vardır. Aşırı
Direk Bası doku travmasını önlemek için damar tam olarak tespit edilmeli
ve klemplenmeli sonra birincil olarak bağlanmalıdır. Birçok ar-
Hemostazı sağlamak için en kolay ve en sık kullanılan yöntem ter için genellikle basit bağlama yeterlidir. Venlerde sütür ligas-
direk hasıdır. Elastik bandajla sarılmış sıkı baskılı bir pansu- yonu tercih edilir. Sütür ligasyonu damar duvarı ve çevresinden
man ile venöz, kapiller ve arteriyel kanamalar genellikle durur. sütür iğnesini geçirilip bağlanması ile gerçekleştire bilinir. Dik-
kat: arter ve ven birlikte bağlanmamalı çünkü bu durum ar-
'Bu konu 6. baskıda David A. Fritz, MD, FACEP tarafından yazılan konunun teriyovenöz fistüllere neden olabilir. Emilebilen sütürler tercih
revizyonudur. edilmelidir. Sentetik emilebilen sütürler (poliglikolik asit (dek-
TRAVMA ACİLLERİ

son) ve poliglaktin (vikril)) düşük reaktivite ve yüksek tespit


etkileri nedeniyle avantajlıdırlar.
ÖYKÜ
Turnike
Yaralarıma yönetimi organizasyonu ve yaralanmanın oluş şekli,
Yara görüntülenmesi ve tamiri sırasında turnike manşonu ge- detayları ayrıntılı sorulmalıdır.
Üç önemli soru yaralanmanırı
çici olarak kullanılabilir, fakat 20-40 dakikalık periyodu geç- öyküsünde kullanılır.
mesi önerilmez. Manşon yaranın proksimaline yerleştirilir ve
kanama durana kadar şişirilir. 15-20 dk sonra turnike gevşe­ A. Yaralanma Ne Zaman Oldu?
tilmesine dikkat edilmelidir ve işlem tamamlanmadan önce
Yaralanma zamanı hasar ve tedavi arasında geçen süreyi belir-
kanama kontrol edilmelidir. Turnike yanlışlıkla unutulursa is-
lemek için önemlidir. Bir çok sivil yaralanmada ilk 6 saatinde
kemik hasara neden olabilir.
gram dokuda l0 5 'derı az bakteri bulunur ve bu nedenle kapat-
mak güvenlidir. Altıncı saatten sonra yara onarımı bölgenin
Epinefrin İçeren Anestetik kanlanması, kontaminasyon derecesi ve hastanırı sağlık duru-
mu gibi birçok faktöre bağlıdır. Yaralanmanırı üzerinden uzun
Lidokain veya bupivakain gibi epinefrin içeren lokal anestetik-
zaman geçtiyse birincil kapama sonrası büyük olasılıkla enfek-
ler yara onarımında kanama kontrolü için sıklıkla kullanılır. siyon gelişecektir. Bir kural olarak enfeksiyona doku direnci
Saçlı deri gibi geniş vasküler alana sahip kanama kontrolünün bölgenin kanlanması ile direk orantılıdır. Yüz laserasyonları 24
zor olduğu durumlarda faydalı olabilir. saat içinde güvenle kapatılabilir.

Elektrokoter B. Yaralanma Nerede Oldu?


Cerrahi mono- ve bipolar elektrokoter üniteleri dokuda ve Yaralanmayla ilişkili olası kontaminasyon materyali neler?
kanda termal koagülasyon sağlayarak kanama kontrolü sağlar. Dışkı, idrar, tükürük veya toprak ile temas enfeksiyon riskini
Doku hasarı oluşturması bu tekniğin cazibesini azaltır. Tek kul- arttırır ve kapama zamanırıa karar verirken göz önünde bulun-
lanımlık elle çalışan elektrokoterler de mevcuttur. durulmalıdır.

Yaralanmaları C. Yaralanma Nasıl Oldu?

Yaralanmanın mekanizmasırıı öğrenmek potansiyel hasarın


Saçlı deri yaralanmalarında direk bası veya epinefrin içeren
derinliği hakkında fikir verir. Yüksek basırıçlı yaralanmalarırı
anestetik ajanların infiltrasyonu nadiren kanamayı durdurma-
derin dokulara hasar potansiyeli fazladır. Yaralanma bölgesi
yabilir. Bu durum özellikle künt travmalar sonucu doku ıslanıp
dikkatle değerlendirilmelidir. Künt travmalarda doku ezilmele-
yumuşadığında ortaya çıkar. Bu durumda derin dokulara 2-0,
ri, alttaki kemik kırıkları, açık kırıklar, kompartman sendromu
3-0 emilebilen sütür ile kapatılması uygulanan basıncı arttırdı­ ve arter yaralanmaları önemlidir.
ğından yaralı olabilir. Eğer belirgin bir hematom varsa yara tek-
rar açılarak eksternal drenaja bırakılabilir. Zaman zaman emi-
lemeyen sütür ile de iyi bir hemostaz sağlanıp yara kapatılabilir.
Eğer zaman izin veriyorsa 2-0 veya 3-0 abzorbe olmayan A. Laserasyonlar
sutur ile yaranın kapatılması ile en iyi hemostaz sağlanacak ve
yara kapaması spontarı olarak olacaktır. Laserasyonlar genellikle minimal doku yaralanmaları sonucu
olur ve genellikle enfeksiyona dirençlidir.
Kimyasal Koter
B. Delinme Yaralanmalan
Gümüş nitrat ve diğer kostik ajanlar doku koagülasyonu ve
Özellikle kontamine veya yabancı cisim içeren delinme yara-
hemostaz sağlayabilir, ancak doku nekrozuna neden oldukla-
lanmaları sıklıkla
enfekte olur.
rından yara hemoztası için önerilmemektedir. Amerikan askeri
güçleri prokoagüları toz ve jel yapıştırıcılarının yeni formlarını
C. Gerilme Yaralanmaları
araştırmaktadır. Bunlardan bazıları ekzotermik bir kimyasal
reaksiyon sonucu yüksek derecede ısı üretir ve doku hasarı Gerilme yaralanmalarırıda yüzeyden görünmeyen damar, sinir
oluşturduğundan sivil sektörde kullanımı sınırlıdır. veya tendon yaralanmaları olabilir.
YARA BAKiMi

D. Kompresyon veya Ezilme Yaralanmaları Yaralanmaların Lokalizasyonlanm


Değerlendirin
Kompresyon ve ezilme yaralanmaları sonrası geniş doku nek-
rozları oluşur. Yumuşak doku içine kanamalar ekimoz ve he-
A. Saçlı Deri
matom olarak kendini gösterir. Ezilen dokuların iyileşme ve
enfeksiyonlara direnç yetenekleri belirgin bozulmuştur. Loka- Saçlı derinin kanlanması mükemmeldir ve enfeksiyon nadiren
lizasyona bağlı olarak bu hasarlar kompartman sendromu için ortaya çıkar. Hekim saçlı deri yaralanmalarında galea laseras-
yüksek risklidir. yonu olup olmadığını dikkatle değerlendirmelidir. Galeal la-
serasyonlar, subgaleal hematom ve enfeksiyon riski açısından
E. ısırıklar iyice temizlenerek emilebilen sütürler ile onarılmalıdır.

Isırık yaralanmaları ciddi kontaminedir ve gecikmeli olarak


kapatılmalıdır.
B. Yüz
Yüz yaralanmaları hastaların görünümleri açısından dramatik
sonuçlar doğurabilir. Skar doku oluşumunu ve doku kaybını en
aza indirmek için çok fazla efor harcanmalıdır. Yüzde debrid-
Yara bakımından kaynaklanan komplikasyonlar acil tıp uzma- man nadiren uygulanır. Kulak, göz ve burun laserasyonlarında
nı için malpraktis davalarına neden olabilir. İnspeksiyon acil daha dikkatli olunmalıdır. Deneyimli bir acil tıp uzmanı fazla
bakıda veya cerrahi alanda uygun ışık altında ve yeterli ekip-
konsültasyon ihtiyacı hissetmez, fakat komplike yüz yaralan-
man ile yapılmalıdır. Yara hemostazı etkilenen yapıların uygun maları bir plastik cerrah tarafından konsülte edilmelidir.
değerlendirilmesi ve yabancı cisimlerin dışlanması için sağlan­
malıdır. Yara muayenesine hazırlık için ekstra zaman harcan-
C. Boyun
malıdır, bu onarım için harcanan toplam süresiyi kısaltır. Ste-
ril tekniklerin kullanımı ve özen gösterilmesi doku hasarının Boyun, derinde önemli yapılar (konu 23) içermesinden dolaya
artması ve kontaminasyonun önlenmesi açısından önemlidir. derin yaralanmaları risklidir. Büyük fonksiyonel veya kozmetik
Yüzeydeki defekten derin yaralanmalar değerlendirilemi­ sorunlar içermiyorsa bu kompleks anatomik bölgelerde deb-
yorsa, laserasyonun derine gittiği düşünülen durumlarda bir ridman tercih edilmez. Yara değerlendirilmesi ve tedavisi en
bistüri yardımıyla yara kenarından genişletilerek değerlendi­ iyi ameliyathanede bir maksillofasiyal cerrah, otolaringolojist
rilebilir. Böylelikle tendon yaralanmaları, kapsüle penetrasyon veya bir genel cerrah tarafından yapılır.
ve yabancı cisimler daha iyi değerlendirilir.
D. Göğüs ve Abdomen
Yaralanmanın Tipini ve Boyutunu
Değerlendirin Göğüs ve abdomen yaralanmaları muhtemel vücut boşlukları
ile bağlantıları ve iç organ yaralanmaları açısından değerlendi­
Yaralanmanın tipi ve boyutunu değerlendirmek için aşağıdaki rilmelidir. (konu 24-25)
sorular düşünülmelidir:
Hasarlanan bölgede fonksiyon kaybı var mı? E. Ekstremiteler
Sinir, büyük damar, tendon, kemik gibi alttaki önemli do-
El yaralanmaları acil servise başvuran hastaların önemli bir
kularda hasar var mı?
kısmını oluşturur ve özel dikkat gerektirir. Tek bir parmağın
Yaranın kontaminasyon derecesi nedir? fonksiyon kaybı hastanın mesleği veya hobilerine engel oluş­
Yabancı cisim içeriyor mu? turabilir. Görünüşte minör delinme yaraları sinir, tendon veya
Hasarlanan parçanın canlılığı ne durumda? Kayıp parça arter yaralanmalarına neden olabilir ve erken dönemde tanı
var mı? konulamazsa önemli hasarlara yol açarlar. Tüm el yaralanma-
ları median, unlar ve radial sinir (motor, dokunma ve iki nokta

Doku Avülsiyonu ayırımı) fonksiyonlarının içeren detaylı nörovasküler değer­


lendirme yapılmalıdır; intrensek el kasları, ekstansör ve tüm
Avülsiyone flebin yaşayabilirliği sadece fleb dokusunun kan- derin ve yüzeye! fleksör tendonlar, radial ve ulnar arter nabız­
lanması ile değil flebin uzunluğuna, taban oranına, etkilenen ları, kapiller geri dolum ve el bilek fleksiyon ve ekstensiyonu
dokunun maserasyonuna ve çevre dokuların kanlanması ile de değerlendirilir.
ilişkilidir. Dar zeminde, uzun, kötü, masere olmuş flebin iyi- Ayak palmar yüzey yaralanmaları enfeksiyona açıktır. Bir
leşme şansı azken, yüzdeki temiz küçük flebin iyileşmesi daha çok acil tıp uzmanı tarafından iyice temizlendikten sonra bi-
fazladır. rincil kapatılmadan kendiliğinden iyileşmeye bırakılır.
TRAVMA ACİLLERİ

Tablo30-1. Lokal Anestezi İçin Kullanılan İlaçlar•

Toksitite (prokain ile 4 10 1-t5 4-6 1-1.5


karşılaştırıldığında}

Stabıf· ·sıııbır
değıt

Toplam erişkin doz 100-200 500 mg 50-100mg 300 mg 175mg 400mg


mg
Tolam psdia(çik ~öZ
İnfıltrasyon
Konsantrasyonc 0.25-1mg% 005-0.1% 0.5-1% 0.25% 0.5%
Etki başlama süresi 5-15 dk 10-20 dk 3-5 dk 5-10 dk 5-10 dk
Etki süresi 45-60 dk t5-3 saat 30-60 dk 1.5-2 saat 1.25-2.5 saat
Sinir blok'·
Kontsaiıtrasyonc
Etkf beyşlama süresi
Q'1~20dk
,1·;;~
E.tkf süre~f 1füsaat
'vasopresör eklenmesi etki süresini %25-50 uzatır; aşırı sistemik emilimi önlemek için topikal olarak kullanıldığında
b çocuklar için önerilmez
'0.5 % solüsyon = 5mg/ml; 1% solüsyon = 1O mg /mi; 2% solüsyon = 20 mg /mi

Kesin Tedavi için Hazırlık Yapın 30-1). Lidokain alerjik reaksiyon riski nadir olduğundan en
güvenilir lokal anestetik olarak tercih edilir. Lokal anestetikler-
Başlangıç değerlendirmesinden sonra ileri değerlendirme veya de en önemli problem sistemik emilim sonucu kardiyovasküler
kalıcıtedavi yapılana kadar yara etrafı steril örtü ile kapatılır. sistem ve santral sinir sistemi toksisitesidir. Erişkinlerde mak-
Dokuda yabancı cisim kontaminasyon şüphesi varsa X-ray çe- simum güvenli doz epinefrinsiz % 1 lidokainde 5 mg/kg (300
kilmelidir. Eğer değerlendirmede ve tedavide belirgin bir gecik- mg'ı geçmemeli) ve epinefrinli % 1 lidokainde 7 mg/kg (500
me olacaksa yara iyice temizlenip, debride edilip, geçici olarak mg'ı geçmemelidir). Çocuklar için lidokain ve mepivakainin
kapatılmalıdır. Geniş yaralanmalar veya önemli yapıları içeren güvenli ve etkin olduğu bilinmektedir. Ayrıca tablo 30- l'deki
küçük yaralanmalar ameliyathanede değerlendirilmelidir. diğer ilaçların çocuklarda güvenliği ve etkinliği bilinmemek-
tedir.

Topikal Anestezi

Ön Bakı Topikal anestezi özellikle lokal infiltrasyonu tolare edemeyen


küçük yaralanması olan çocuklarda kullanışlıdır. En sık kul-
Anestezi uygulanmadan önce dikkatli bir duyu, motor ve nö- lanılan LET (lidokain, epinefrin ve tetrakain) kombinasyon
rolojik bakı yapın. solüsyonudur. TAC (tetrakain, adrenalin ve kokain) sistemik
toksisite ve potansiyel kötüye kullanım riskinden dolayı daha
Ajan Seçimi risklidir. Solüsyonu içeren gazlı bez yara etrafına direk temas
ettirilip 20 dk bekletilir. Mukozalara veya uç arteriyel dolaşımı
Lokal anestetiklerin güvenlik, etki süresi, lokal yara çevresine olan (parmak ucu, burun ve penis gibi) bölgelere uygulanmaz.
etkileri bakımında değişik özellikleri bulunmaktadır. (Tablo Az miktarda anestetik kullanımı yeterlidir.
YARA BAKiMi

ması kullanılan ajanın tipine ve sinire ne kadar yakın enjekte


edildiğine bağlıdır. Epinefrinle birlikte kullanıldığında anestezi
süresi uzatılabilir. Ancak dijital sinir bloklarında epinefrin kul-
lanılmaz. Ağır kontamine ekstremite yaralanmaları veya ona-
rımı uzun sürecek işlemlerde bölgesel anestezi daha yararlıdır.
Ayrıca genel anestezi alamayacak hastalarda da kullanılır.

A. Bölgesel Anestezide Tuzaklar


Siniri bulmak zordur. Blok oluşması için süre gerekir ve sinire
anestetik ajanın direk uygulanması sinirde kalıcı hasar oluştu­
rabilir.

A.. Şekil 30-1. Yara kapama için lokal aneztezik enjek- El Cerrahisinde Sık Kullanılan Bölgesel
siyonu. (Dunphy JE, Way LE(editors): Current Surgical Diagnosis Bloklar
&Treatment. 5th edn. Lange, Los Altos, CA, 1981 izni ile yayın­
lanmıştır)
El cerrahisinde kullanılan bölgesel blok teknikleri aşağıda anla-
tılmıştır. Ancak kullanılacak yöntem ne olursa olsun anatomiyi
iyi anlamak kritik öneme haizdir. Parestezi riskinden dolayı de-
rin enjeksiyondan kaçınılmalıdır. Sinire hasar vermemek için,
İnhalasyon Anestezisi sinire penetre olmadan çevresine anestetik madde uygulanır.
Nitröz oksit ile inhalasyon anestezisi özellikle çocuklar için de- 25-27 gauge kalınlığında iğneler kullanılır; daha büyük
neyimli kişiler tarafından yapılmalıdır. iğneler sinire hasar verebilir. Tam an estetik etki sağlanması için
dijital blokta 1O dk, el bileğinde 20 dk beklemek gerekir.
Lokal İnfiltrasyon
Lokal anestetik ajanın infıltrasyonu yara kenarlarından veya
A. Dijital Blok
direkt doku içine 25-30 numaralı ince iğne ile yapılır. (Şekil 30-
Bu teknikte iki farklı iğne ucu ile dört dijital sinirin tüm dalla-
1). Lokal infiltrasyon ilişkili ağrı kısmen lokal infiltrasyon so-
rına dört tane 1 ml %1 lidokain enjeksiyon yapılır. İğne önce-
nucu gerilmeye, dermisteki hassas sinir uçlarında gerilmeye ve
bazı anestetiklerin asidite farkına bağlı oluşur (lidokainin ticari likle dorsalden uygulanır, dorsal dijital sinir bloke edilir sonra
preperatında pH 5-7 dir). Daha az miktarlarda yüksek kon- iğne karşı yöne tam çıkarılmadan volar bölgeye anestetik en-
santre edilmiş lokal anestetik daha yavaş şekilde uygulandığın­ jekte edilir. Aynı uygulama diğer tarafa da yapılır.
da ağrıyı azaltır. (9ml %1 lidokaine 1 ml sodyum bikarbonat
solüsyonu eklenir). En az miktarda etkili anestezi sağlanacak
B. Radyal Sinir Bloğu
şekilde doz kısıtlanmalıdır. İnfıltrasyonla önemli işaretlerin
bozulduğu ve yara kenarlarının karşılıklı eşleşmesini zorlaş­
Radial sinirin duyu dalı brakioradialis tendon kılıfının yakla-
tırdığı özellikle yüz yaralanmaları için önemlidir. Anestetik
şık 6 cm (2 %) Lister tüberkülü üzerinden ortaya çıkar (Şekil
maddenin direk yara içine infıltrasyonu daha az ağrılıdır ancak
yarayı kontamine etme riski daha fazladır.
30-2). Lister tüberkülünün 4 cm proksimaline 4 ml lidokain
Ciltten küçük bir alandan yavaş yavaş durarak doku ta- 2 cm (% inch) genişliğinde bir bant oluşturacak şekilde içine
mamen uyuşana kadar anestetik uygulamak daha fazla zaman enjekte edilir.
almasına rağmen daha az ağrılı bir işlemdir.

C. Median Sinir Bloğu


Bölgesel Anestezi
Median sinir bilekte hemen radyalin yanında palmaris longus
Bölgesel anestezi (yaralanma proksimalindeki duyu sinir blo-
tendonunun ve transvers karpal ligamentin derininde seyreder
ğu) lokal anesteziden daha teknik bir işlem olup daha geniş bir
alan sağlayan ve dokuların daha rahat manüplasyonunu sağla­ (Şekil 30-3). El bileği fleksiyona getirilerek Palmaris longus ko-
yan bir yöntemdir. Çünkü lokal yara anatomisi bölgesel blok laylıkla tespit edilir. İğne palmaris longus ve fleksör karpi ra-
ile bozulmaz ve daha iyi onarım şansı olur. Anestezinin başla- dialisin arasından ilerletilir. 4 mi lokal anestetik enjekte edilir.
TRAVMA ACİLLERİ

I
(\ı
\
~
\

\\\ \
,,

\ 1

Radial duysal sinir

, Palmaris longus kası


Fleksör karpi radialis kası

A Şelrn .:HJ-.::;, ıvıeaıan sınır nıogu. tı nııegının hemen


proksimaline median sinir çevresine aneztezik enjekte
Jı. Şekil 30-2. Radial sinir blogu, anestezik ön kolun edildir. Sinir palmaris longus ve fleksor karpi radialis
radial görünümünde Lister tuberkulun 4 cm (1 9/16 in) tendonları arasındadır.
proksimaline ve 2-cm'lik genişliğinde alana enjekte edilir.

Maksimum etkili blok sağlanması için lidokain karpal tünel de kullanılabilir. Üst dudakta hissizlik semptomu olana kadar
içine yavaşça enjekte edilir. beklenir. İnfraorbital sinir bloğu ile yanak, üst dudak ve bur-
nun bir kısmının anestezisi sağlanır.
D.
B. Supraorbital Sinir Bloğu
Unlar sinir ve arter el bileğinde fleksör karpi ulnarisin hemen
dorsalindedir. (Şekil 30-4). İğne aspire edildiğinde arterde ise Supraorbital sinirin orbitadan çıkış yeri supraorbital çentikte
iğne geri çekilir ve fleksör karpi ulnarisin unlar tarafından 2 palpe edilir. Yaklaşık 0.5 cm (3/16 inch) kadar ilerleyip 1-2
ml lokal anestetik enjekte edilir. Radial tarafa da 2 ml enjekte mi anestetik enjekte edilir (Şekil 30-6). İğne lateral ve medial
edildiğinde total blok oluşur. yönde çevrilmeli ancak sinir penetrasyonundan kaçınılmalıdır.
Hem supraorbital ve hem de infraorbital blok gerektiğinde orta
fasiyal Yaralanmalarda Kullanılan hattın medialinden uygulanmalıdır. Alın anestezisinde supra-

r orbital blok kullanışlıdır.

Sinir Bloğu TEMiZL.İK DEBRiDMAN ..


İnfraorbitalforamen anterior maksilladan ilerlerken, pupil Saçların Uzaklaştırılması
hizasında rahatlıklapalpe edilebilir. 1-2 ml medial ve lateral
yönde enjeksiyon yapılır (Şekil 30-5). Sinir penetrasyonun- Kıllı alanlarda yara debridmanı ve si.itür zordur. Saç yabancı
dan kaçınılmalı, foramene girilmemelidir. Ağız içi girişimde cisim gibi davranır yara iyileşmesinde gecikme ve enfeksiyon
YARA BAKiMi

Fleksör karpi ulnaris kası

A Şekil 30-4. Ulnar sinir blogu. Aneztezik


el bileğinin hemen proksimalinde fleksör kar-
pi ulnarisin diğer tarafına unlar sinir çevresi-
ne enjekte edilir.

Jl'ı
A Şekil 30-5. İnfraorbital sinir blogu. İnf~aor_bital fora- A Şekil 30-6. Supraorbital sinir blogu. Orbital çatının
men çevresine intraoral veya subkutan enıeksıyon taralı
hafif yukarısından supraorbital çentiğe anestezik enjek-
alanda anestezi ile sonuçlanır. te edilir. Aynı tarafta taralı alanda anestezi sağlanır.
TRAVMA ACİLLERİ

riskini arttırır. Yara kenarlarının tıraşlanması işi kolaylaştırır cimli irrigasyon tercih edildiğinde klorinat içeren şehir suyu ile
ancak kıl foliküllerinin infindibulumu yaralanmışsa enfeksi- yıkamanın steril serum ile yıkamaya kıyaslandığında enfeksi-
yon riski artar. Saçların, deriden uzaklığı 1-2 mm (1/16 inch) yon riskini arttırmadığı gösterilmiştir.
olacak şekilde kısaltılması kontaminasyonu en aza indirir. Tüy
dökücü kremler ve özel usturalar infindibular yaralanma olma- B. Mekanik Ovalama
yanlarda kılları güvenle uzaklaştırır.
1. Sünger- Yara yüzeyini ovma işlemi en çok gözenekli sün-
Saçlı deri laserasyonlarının onarımında saçları bağlaya­
ger ile yapılır. Süngerler rutinde iyi el yıkamak için kullanılır.
rak yara dudaklarının birleştirilmesi, standart sütür yöntemi- Fırçalar ve küçük porlu süngerler yaranın enfeksiyon direncini
ne göre enfeksiyon riskini değiştirmediği gözlenmiştir. Bazı azaltır.
hekimlerin saçları bağladıktan sonra açılmasın diye bir damla 2. Fırça- Derin dokulara yerleşmiş aşınmalar ve dövmelerde
doku yapıştırıcı damlattığı da bildirilmiştir. temizleme için dermaabrazyon gerekir. Sabun ve deterjan kul-
lanılmamalıdır.
Dikkat: kaş ve kirpik kılları asla çıkarılmaz. Yara kenarları
kritik bölgelerde ise çıkarılmaz. Kaş çizgisini kaçırmak düzen-
Deri ve Yara Temizleyiciler
siz veya basamaklanmaya neden olabilir. Kaş kılları yavaş uza-
dığından kozmetik sorunlara neden olabilir. Yaranın ve çevresinin temizliği için geçici mikroflorayı, geniş
debrisleri, pıhtılaşmış kan ve benzerlerini uzaklaştırmak gere-
Mekanik Temizlik kir.

Yaranın yıkama ve fırçalama ile mekanik temizliği cerrahi deb- A. Serum Fizyolojik
ridman kadar efektiftir. Açık yaraların mekanik temizliğinde
Çoğu durumda açık yarayı sadece basınçlı serum (yukarı bakı­
sabun ve deterjan kullanılmamalıdır.
nız) ile yıkayarak bakterilerin çoğu uzaklaştırılır.

A. irrigasyon B. iyonik Olmayan Sürfaktan


İyonik olmayan Pluronik polyol F-68 sürfaktan yara iyileşmesi
Acil yara temizliğinde en güvenilir yöntem serum fizyolojik ile
ve enfeksiyon direncini değiştirmeden yara temizliğinde etkili
yüksek basınçlı irrigasyondur. Bakteri ve partiküllerin uzaklaş­ bir yöntemdir.
ması için 7- 11 lb/inch 2 basınç uygulamak gerekir.
Yüksek basınçlı yıkamalar için birçok ticari malzeme var- C. Hidrojen Peroksit
ken, en basit ve en ucuz yöntem enjektör ile yıkamaktır. 35-50
ml'lik enjektör ucuna üçlü musluk yerleştirilir, bu musluğun Hidrojen peroksitin köpürme aksiyonu sıklıkla partikülleri
ve pıhtılaşan kan parçalarını temizlemede kullanılır. Hidrojen
uçlarından birine 19 gauge veya künt uçlu iğne, diğer ucuna
peroksitin dilüe edilmiş formu kurumuş kan ve debrisin yara
normal salin solüsyonu içeren bir rezevuara bağlanarak irrigas-
çevresinden uzaklaştırılmasında kullanılır. Seyreltilmemiş
yon yapılır. Ticari sıvı sıçramasını önleyici şırınga takmak, vü- hidrojen peroksit sitotoksite riski nedeniyle yara üzerine direk
cut sıvılarına karşı koruma ve gerekli basıncın elde edilmesine kullanılmamalıdır.
olanak sağlar.
Göz yaşı şeklinde veya yuvarlak enjektör ile yapılan irri- D. İyonik Sabun ve Deterjanlar
gasyon işleminin hiç irigasyon yapılmamasına karşı üstünlüğü
İyonik sabunlar ve deterjanlar (örn., pHisoHex gibi) yara te-
gösterilememiştir. Yaranın ıslatılması bakterileri uzaklaştırıla­
mizliğinde kullanılmamalı çünkü bu maddeler dokuya direk
madığı gibi yaranın kontaminasyonuna da neden olur. Sıklıkla uygulandığında zarar verici ve enfeksiyon potansiyelini arttırı­
kullanılan litrelik salin solusyonun plastik şişesine delik açıla­ cı etkiye sahiptir. Yarayı çevreleyen sağlam dokunun temizliği
rak yara üzerine sıkmak da bakterilerin büyük kısmını uzaklaş­ için kullanılabilir ancak bunların normal sabun ve diğer malze-
tırsa da yeterli basıncı sağlayamadığından uzun süre kullanıl­ melere üstünlüğü gösterilmemiştir. Uygulamadan sonra su ile
mamalıdır.
iyice temizlenerek maddenin uzaklaştırılması gerekir.
Serum fizyolojik (veya benzer dengede kristaloid) so-
E. Deri Dezenfektanları ve Antimikrobiyaller
lüsyonları ile yara yüzeyine cilde dik olacak şekilde etkin bir
şekilde enjekte edilir. Kullanılan irrigasyonun miktarı yaranın Yara irrigasyonunda %1 povidon iyodür kullanımı tartışma­
büyüklüğü ve kontaminasyon derecesine bağlıdır. Geniş ha- lıdır.
Ameliyat öncesi cilt dezenfektanı olarak etkilidir ancak
YARA BAKiMi

konsantre iodin sitotoksiktir. Serum fizyolojik ile karşılaştı­ A. Ağır Bakteriyel Kolonizasyon
rıldığında povidon iyodinin avantajı ve dezavantajı açısından
belirgin bir farkı yoktur. Antibiyotik solüsyonlar ile irrigasyon Yaralanma ile başvuru arasında 6 saatten fazla zaman geçtiyse
enfeksiyon oranını biraz azaltsa da maliyeti fazladır. yara kapama kontrendike olabilir. Bu süre kanlanması iyi olan
yüz gibi bölgelerde 24 saate kadar çıkabilir. Isırık gibi konta-
Debridman mine yaralar açık bırakılmalıdır. Acil servise başvuruda aktif
enfeksiyonu olan yaraların kapatılması kontrendikedir.
Cansız doku veya debrisin cerrahi veya mekanik temizleme ile
ortamdan uzaklaştırılması işlemidir. Cerrahi debridman cansız B. Büyük Doku Kayıpları
veya ağır kontamine dokuları ve düzensiz yaralanmaları kapa-
madan önce uygulanabilir. Debridman için paslanmaz çelik Yarada aşırı doku gerilimi yaratmadan kapatılması mümkün
bistüri kullanılır. Yüz debridmanı sadece ilgili cerrah tarafm- değilse kapatma kontrendikedir.
dan yapılmalıdır.
C. Diğer Faktörler
A. Yaranm Total Eksizyonu
Yabancı cisim, cansız doku ve perfüzyon bozukluğu olan doku
Debridmanın en basit şekli cerrahi olarak temiz alan oluştura­ varlığında yara kapama kontrendikedir.
cak şekilde yaralı dokunun tamamının çıkarılmasıdır. Dikkat:
Total eksizyon özel yapıları içermeyen yaralar için uygundur. Birindi Kapama
El ve yüz bölgesinde debridman endikasyonu daha seçicidir.
Birincil yara kapamanın hedefi (1) hassas ve hızlı iyileşme sağ­
B. Seçici Debridman lamak, yaralı parçaların uyumunu sağlamak, fonksiyon kay-
bını önlemek, kozmetik sonuçların iyi olmasının sağlamaktır.
Geniş cansız doku varlığmda çoğu durumda önce mekanik te- (2) doku hasarından, hematom ve yara gerilimi oluşumundan
mizlik sonrasında debridman en iyi seçenektir. Dokunun gri kaçınmaktır.
siyah renkte olması, insize edildiğinde kanama olmaması doku
nekrozunun göstergesidir. Bütün cansız kısımlar çıkarılır, dü- A. Gecikmiş Birincil Kapama
zensiz yara kenarları keskin bir bistüri ile debride edilir. Yeterli
debridman uygulan1a yaranın kapanmasına engel olacak gibi Kontamine yaralar eğer uygun bir şekilde debride edildiyse
görünüyorsa bir plastik cerrah ile konsülte edilmelidir. bir süre açık bırakıldığında bile enfeksiyon oluşumuna karşı
Özellikle yüz eksizyonları, kulak, burun gibi özel yapıla­ direnç kazanacakır. Bu tür yaralar 48-96 saat sonra yara iyi-
rın debridmanı için konservatif davranmak gerekir. Yüz böl- leşmesi için gerekli zaman kaybı olmadan kapatılabilir. Dışkı,

gesindeki küçük pediküllerle dokuların kanlanması çok iyidir. idrar, yabancı cisim ve tükürük içeren ısırık yaralanmalarında
Bu olgularda gözlem ve tedavi için beklemek en iyisidir. Özel gecikmiş birincil kapama yöntemi tercih edilmelidir. Ezilme,

bölgelere cerrahi eksizyon yapmadan önce mutlaka bir plastil< ve patlama yaralanmalarında, avülsiyon hasarlarında da enfek-
cerrah ile konsülte edilmelidir. siyon ve nekroz riski artacağından gecikmiş birincil kapama
düşünülmelidir.
İli< debridmandan sonra salin solüsyonu ile nemlendiril-
miş bir gazlı bez ile yara sarılmalıdır. Yara kapatılana kadar bu
Yara dikkatlice bakıldıktan sonra anestezi yapılıp, yıkanır, deb- sargı günde 1-3 kez değiştirilmelidir. Bu yöntemin güvenilirliği

ride edilir ve tekrar bakı yapılarak kapatılıp kapatılmayacağı­ hastaya bağlıdır. Belli aralıklarla kontrole gelmelidir. Enfek-
na karar verilir. Hızlı, daha az skarla olması, hemostazm daha siyon açısından bakı yapılmalı eğer enfeksiyon şüphesi yoksa
kolay sağlanması ve fonksiyonel açıdan etkili olması nedeniyle yara birincil kapatılmalıdır.
primer kapama tercilı edilir. Enfeksiyon riskini en aza indir-
mek için tüm yabancı cisimler ortamdan uzaklaştırılır. 1. Sütür Seçimi

Yara Kapamanın Kontrendikasyonlan Tüm sütürler yara yerinde yabancı cisim anlamına gelirler. Bu
nedenle, dokuları yeterince karşı karşıya getirecek, en az boyut
Bir çok faktör yaranın kapatılması ile enfeksiyon riskini et- ve miktarda sütür materyali kullamlır.
kiler ve yaranın kapatılıp kapatılmama kararının verilmesini Yaranın boyutu ve yerleşimi ve istenen kapanma hassa-
sağlar. siyeti iğne ve sütür boyutunu seçmeye zorlar. Genellikle ince
TRAVMA ACİLLERİ

iğneler, tam kapanmanın istendiği yaralarda (veya bunların üstündürler. Polidioksanonun monofilaman karakteristiği onu
parçalarında) kullanılır; yüz yaralanmalarının kapatılmasında ideal emilebilir sentetik sütür yapar.
5-0 ve 6-0 sütürler tercih edilir. Herhangi bir yaranın tabakalı
kapatılması (fasya, dermis) ince epidermal sütürlerin vücudun Emilemeyen Sütürler
herhangi bir yerinde kullanılmasını sağlar. Epidermisin kendi-
sinin hafif bir gerilim gücü vardır ve bu tabakaya yerleştirilen Emilemeyen sütürler tüm dokularda yıkılmazlar veya çok ya-
sütürler sadece yara dudaklarının bir araya gelmesini sağlaya­ vaş yıkılırlar.

bilir.
Yüz dışındaki bölgelerde dermis ve epidermisin perkütan A. İpek
kapatılması en iyi 3-0 ve 4-0'lık sütür materyaliyle başarılabilir.
Sütür izleri düğümlenmiş sütürün gerginliğinin ve sütürün ya - İpek sütürler doğal fiber sütürlerin en sık tipini temsil eder-
rada uzun süre bırakılmasının sonucudur. ler. İpek gerim gücünü yavaşça kaybeder ve yavaş emilebilen
sütür materyali olarak sınıflandırılır. İpeğin doku reaktivitesi
Emilebilir Sütürler tüm emilemeyen sütürler içinde en yüksektir ve akut yaralarda
kullanımı genellikle terk edilmiştir.
Emilebilir sütürler canlı ortamda kendiliğinden ayrışırlar ve
2-6 haftada gerim güçlerini kaybederler. B.Sentetik Sütürler

A. Katgüt Sütürler 1. Dakron - İpekten daha az doku reaksiyonuna neden olan


bir polyesterdir. Sürtünme katsayısının yüksek olması nedeniy-
Koyun submukozası veya sığır serozasından yapılmış sütürler
le sütür materyali olarak kullanımı zordur. Dakron nedeniyle
yaradaki proteolitik enzimlerce sindirilir. Enfeksiyon varlığın­
dokularda oluşan sürtünme hasarı teflon kaplanmasıyla çözü-
da daha hızlı yıkıma uğrarlar. Düz katgütün düğüm tutma ye-
lebilir.
teneği tartışmalı olsa da, krome katgüt bu açıdan daha iyi gibi
görünmektedir. 2. Naylon - Dakron'dan daha az doku reaktivitesine neden
1. Düz Katgüt - Yarada yoğun bir inflamatuvar yanıt başlatır olur ve daha düşük yara enfeksiyon oranları nedeniyle konta-
ve gerim gücünü 2 haftada kaybeder. mine yaralarda kullanılır. Monofilaman naylon sütürler yaraya
2. Krnme Katgüt - Katgütün krom tuzlarıyla güçlendirilme- yerleştirildikten bir yıl sonra gerim güçlerinin yaklaşık %20
si doku reaktivitesini azaltır ve düz katgüte göre yaşam ömrünü 'sini kaybederler. Naylonun monofılaman formu büyük oran-
iki kat kadar artırır. Ancak bazı çalışmalarda düz katgüte göre da serttir ve düğümü iyi tutmaz. Multifilaman naylon sütürler
daha fazla enfeksiyon yaratma potansiyeli olduğu gösterilmiş­ 6 ayda yara gerilimini tamamen kaybederler, fakat bağlaması
tir. monofilaman sütürlerden daha kolaydır.
3. Polipropiien ve Polyester - Bu materyaller tüm sütür
B. Sentetik Sütürler materyalleri içinde en az reaktiviteye sahip olanlarıdır. Gerim
güçlerini süresiz olarak korurlar ve kontamine yaraların kapa-
Poliglikolik asit (Dekson), poliglaktin (Vikril), polidioksanon
tılmasında tercih edilirler. Bu materyaller en sık fasya ve cilt ka-
(PDS) yarada minimal doku reaksiyonuna neden olur ve en sık
patmada tercih edilirler. Damar, sinir ve tendon yaralanmala-
dermal, subkutan yaralanmalarda, vasküler ligasyonda kulla-
rının tamirinde de yararlıdırlar. Bağlılıklarının daha yumuşak
nılır.
olması sayesinde düğümleri naylondan daha iyi taşırlar.
1. Yıkılma - Poliglikolik asit ve poliglaktin hidrolizle yıkılır,
gerim gücünün %50'sini 14-20 günde, yaklaşık %90'ını da 4.
haftada kaybeder (krome katgütle karşılaştırılabilir). Polidiok- 2. Yara Bantları
sanon, bir üçüncü nesil sentetik emilebilir sütür, gerim gücü-
Akut yaranın sütür atmadan kapatılması enfeksiyona karşı
nün %50'sini 5 haftada, %90'ını 2 ayda kaybeder.
en yüksek direnci sağlar. Kullanılmış çeşitli bant materyalleri,
2. Bağlama Kalitesi - Kullanım özelikleri açısından ipeğe
sütürle karşılaştırıldığında yara yeri enfeksiyonunu anlamlı
benzer olsa da, poliglikolik asit ve poliglaktin sütürler düğümü
olarak azaltmıştır. Yara kapatma bantları kontamine yarada
o kadar iyi tutmazlar. Polidioksanonun görünümü, tutuşu ve
faydalı olduğu kadar, yüzeyi temiz ve düzgün yaralarda, çocuk-
uyandırdığı his monofilaman naylon veya polipropilen gibidir.
lardaki yaralarda obez hastalarda da faydalıdır.
3. Akut Yaralarda KuHarnmı - Emilebilir sentetik sütürler
Yara kapatma bantları sütürler ile karşılaştırıldığında ke-
akut yaralarda, düşük doku reaktivitesi ve enfeksiyon varlığın­
sin yara kenarlarının bütünlüğün ve eversiyonunun sağlama­
da yıkıma dayanıklılık konusunda olasılıkla katgüt sütürlerden
da, kozmetik olarak kabul edilebilir sonuçlar elde edilmesinde
YARA BAKiMi

daha kötüdür. Ancak bantla kapatma, genellikle sütürlerin er- na, müköz membranlar veya mukoza] yüzeyler üzerine, nemli
ken alınmasından sonra sütür izlerini en aza indirmek için ve alanlara, yoğun saç içeren alanlara uygulanmamalıdırlar. Doku
yara gerimi dudakları birbirinden ayırma eğiliminde olan lokal yapıştırıcıları enfekte yaralara uygulanmamalıdır.
güçlere karşı yeterince dayanıklı olana kadar ek dayanıklılık Doku yapıştırıcıları uzunluğu 5 cm'den kısa, yara du-
sağlamak için kullanılır.
dakları arası mesafesi 0,5 cm'den kısa minör yaralanmalarda
kullanışlıdır. En çok kendi kendine kapanabilecek yaralarda
Yara Bantlarının Özellikleri yararlıdırlar. 5x0,5 cm'den büyük yaralar, yara dudaklarının

Yara kapatma bantlarının etkili olması için, yeterli iyileşme or- yaklaşmasını güçleştirecek ve kötü kozmetik sonuçlara neden
taya çıkana kadar yara dudaklarını bir arada tutabilecek özel- olabilecek, yüksek gerim gücüne sahiptir. Yara kenarı gerili-
likte olmalıdır. Bantlar deriye iyi yapışmalı ve alttaki dokuda mini azaltıp daha iyi kozmetik sonuç elde etmek için cilt altı
nem oluşturmamalıdır. Nemi uzaklaştıran ve yağı yok edecek sütürler yararlı olabilir.
ajan kullanmak (aseton gibi) deriye yapışmayı kolaylaştırır ve 2 Yaraları doku yapıştırıcısıyla kapatırken yapılacak hazır­
haftaya kadar yapışık kalır. Başlangıçta benzoin tentürü kulla- lık sütür için yapılanın aynısıdır. Uygulamadan önce yaranın
nılması yapışkanlığı artırmaktadır, ancak deri yağlarıyla çözü-
içi temizlenir ve kanama kontrolü yapılır. Yara dudakları for-
nebildiğinden hızla etkinliğini yitirmektedir.
seps yardımıyla bir arada kaldırılmış bir şekilde tutulur. Yapış­
Derin Sütürlerin Üzerine Uygulanan tırıcı tüpü hafifçe sıkılarak, ucu uzun aks boyunca uygulanır.
Birkaç tabakaya hızlıca uygulanır ve yara dudakları, yeterli
Yara Bantları
yapışma sağlanması için 60 saniye boyunca bir arada tutulur.
Düzensiz ve ezilme türü yaralarda sütürle kapatma banda göre Uygulandıktan sonra merhem, giysi veya yara bandıyla üzeri
yara dudaklarının daha iyi yaklaşmasını sağlar. Dahası, yalnız­ kapatılmamalıdır. Yanlış bir yere uygulandığında petrol jeli
ca bantla kapatma yaranın yüzeysel kısmını birbirine yaklaş­ veya asetonla çıkarılabilir. Çok çeşitli uygulama boyutu ve
tırırken, daha derin tabakaları biyomekanik streslere açık bı­
uçlarıyla, çeşitli doku yapıştırıcılarını piyasada bulmak müm-
rakır ve zayıf, göze hoş görünmeyen skara neden olur. Temiz
yaralarda derin tabakaların sütürle, yüzeye! tabakaların bantla kündür. Hatta çeşitli yara boyutu ve türleri için temizleme
kapatılması tercih edilebilir. araçlarından doku forsepslerine yardımcı aksesuarlar da bu-
lunmaktadır.

3. Metal Stapler Uygun kullanıldığında, yararlarının yanında kozmetik


sonuçları daha iyidir. Üreticisi Dermabond'un rakamlarına
Birçok türde tek kullanımlık deri stapleri bulunmaktadır. Stap- göre yara enfeksiyonu %3.6, yeniden tedavi gerektiren yara in-
ler yapıları çeşitli olsa da yara dudaklarını minimal travmayla sidansı %2.2'dir ve her ikisi de sütürle karşılaştırıldığında ista-
birbirine yaklaştırmak için tasarlanmışlardır. Bazı staplerler tistiksel olarak anlamlı değildir.
stapler izinden kaçınmak için cilt yüzeyi üzerinde projekte
olurlar. Yara bantlarında olduğu gibi yara dudaklarının tam 5. Kapatma Tekniğinin Seçilmesi
karşılıklı gelmesini sağlamak zordur ve kozmetik kapanma için
kullanılmamalıdır. Stapler uygulanmış deri dermal sütürleri Yarayı kapatmak için uygun materyal seçimi, materyalin biyo-
içermediğinden gerim gücü staplerin varlığına bağlıdır ve yük- lojik ve mekanik özelliklerine ve yaranın özelliklerine bağlıdır.
sek gerime maruz kalabilecek yaralar için düşünüldüğünde bu Kapatılacak tabakalar hakkındaki kararlar birçok belirleyiciye
akılda tutulmalıdır (örn., Eklem yüzeyleri, hareketli parçalar). bağlıdır. En önemlileri cildin yaklaştırılırıası, stres ve ölü boş­
Staplerin erken çıkarılırıası düşünülüyorsa, yara lokal biyome- luktur.
kanik güçlere karşı yeterli gerim kuvvetini kazanana kadar yara
bantlarıyla desteklenmelidir. Gereken zaman yaranın yerine Fasya
göre 1-2 hafta arasında değişir.
Yüzü içermeyen yumuşak doku yaralanmalarında kapanmanın
4. Doku Yapıştırıcılar gücü fasyaya bağlıdır. Fasya yavaş iyileştiğinden, sütür mater-
yali gücünü uzun süre koruyabilmelidir. Sentetik emilemeyen
Siyanoakrilat doku yapıştırıcılara yaygın olarak bulunabilir sütürler bu amaçla en iyileridir.
(Dermabond). Bu yapıştırıcılar dokuya uygulandıklarında,
yara dudaklarını bir arada tutmak için hızla polimerize olarak Kas ve Yağ
sağlam epitel üzerinde yapışkan bir tabaka oluştururlar. Bu ya-
pıştırıcılar yoğun inflamatuvar yanıta neden olurlar ve yalnızca Kas ve yağ sütürü iyi tutmaz ve kapatma öncelikle ölü boşlu­
yüzeysel küçük yaralanmalarda kullanılmalıdırlar. Göz etrafı- ğu azaltmak için yapılır. Ölü boşluk travmatik doku kaybıyla,
TRAVMA ACİLLERİ

debridmanla, cilt altı doku kaybıyla oluşur. Ölü dokunun di- 6. Yaranın Drenajı
kilmesi istisnasız ek doku travmasına ve nekroza neden olur.
Drenler yabancı cisim demektir, doku nekrozu oluştururlar,
Kontamine yara kapatılmasında kontrendikedir. Böyle bir dikiş
yaranın bakteriyel kontaminasyonu için yol verirler ve hema-
atılacaksa mümkün olan en az gevşek yerleştirilmiş sütürlerle
tom oluşumundan korunmada etkin değildirler. Eğer güvenli
atılmalıdır. Bu amaçla krome katgüt veya herhangi bir sentetik yönetim ilkeleri dikkatle takip edildiyse, akut yarada drenler
emilebilir sütür kullanılmalıdır. genellikle gereksizdir. Akıntı kontrol edilemiyorsa yaranın ka-
patılması ertelenebilir. Ancak direnler aşırı kontamine ve zaten
Cilt enfekte yaralarda bulunabilecek irin ve nekrotik atıkların uzak-
laştırılmasında etkili olabilir.
Cilt kapatması tabakalar halinde, tam kat perkutan dikişle, yara
bandıyla yada bunların kombinasyonuyla yapılabilir. Cilt ka- POST-OPERATiF YARA BAKiMi ve
patma türünün seçimi yarayı açmaya zorlayan güçler ve nasıl
PANSUJVIANLI\R
bir kozmetik sonuç istendiğine bağlıdır. İyileşme sonucunda
ortaya çıkacak skarın genişliği çevredeki dokunun lokal stre- Post-op yara bakımı yara iyileşmesi için ideal bir çevre oluş­
sinden etkilenir. Maksimum cilt geriliminin yönü genellikle turmalıdır. Bu çevre pansuman kullammıyla elde edilebilir. Bir

cilt kıvrımlarına paraleldir. Lokal streslerle aynı yönde olan pansuman yedi işlevden bir veya daha fazlasına hizmet eder:
Koruma, hareketi önleme, ödem kontrolü (baskı), emilim,
yaralar gerime daha az maruz kalırlar ve sonuç olarak daha az
debridman, topikal ilaç uygulanması (antibiyotik), kozmetik
görünebilir skar oluştururlar. Alnın transvers, üst dudağın ver-
görünüm.
tikal yaralanmaları buna örnektir. Cilt kıvrımlarını çaprazlayan Perkütan süti.irle kapatılan yaralar kapatmanın ardından
yaralar iyileşme sırasında yüksek gerime maruz kalacaklardır. 48 saat bakteriyel invazyona açıktırlar. Bu süre boyunca yara
Bu yaralar zamanla genişlerler ve hipertrofik skar oluşturma steril sargıyla veya sık sütür hattı bakımıyla korunmalıdır.
eğilimindedirler. Yanağın transvers yaralanması ve dirsek üze-
rindeki aksiye! yaralanmalar buna örnektir.
Yara Pansumanı
Skarın hipertrofi eğilimi yerleşim ve kapatma tekniğin­

den bağımsız belirleyicilerden de etkilenmektedir. Çocuk ve Eğer pansuman kullanılacaksa, çıkarması kolay olduğundan ve
adolesanların hipertrofik skar oluşturma eğilimi meşhurdur sütürlere veya kaplanmış yara kenarlarına zarar vermedikle-
ve olasılıkla büyüme hormonun veya diğer büyüme faktörle- rinden, yapışkan olmayan materyaller (örn., Telfa, petrolyum
emdirilmiş gazlı bez) tercih edilmelidir.
rinin artmış düzeyiyle ilişkilidir. Gebe kadınların hipertrofik
Petrolyum emdirilmiş pansumanların kısmi kalınlıktaki yara-
skar insidansı artmıştır ve doğumdan sonra normal menslerin
larda epitelizasyon hızını azalttıkları gösterilmiştir. Bu nedenle,
başlamasıyla azalır. Bu eğilim genellikle gebeliğe eşlik eden bu özellikli yara ti.iri.inde merhem emdirilmiş kapatmalar ter-
pigmentasyonun paralel artışıyla ilişkilidir. Bazı araştırmacı­ cih edilir (örn., basitrasin, polimiksin B sülfat veya yapışkan
lar hipertrofik skar ve hiperpigmentasyonun benzer hormona! olmayan baskılı sargı). Neomisinin alerji riski vardır ve yara
etkilerle çıktığını önermektedirler. Hipertrofik skar ve keloid yeri enfeksiyonuyla alerjinin özellikleri benzer olduğundan,
gelişminin artmış insidansı aynı zamanda zencilerde ve diğer
neomisin dikkatle kullanılmalıdır.
Poliüretan, metakrilat, silikon polimer veya jel baskılı
koyu tenli ırklarda görülür. Bu özgün gruplar, yarayı kapatma
veya yarı baskılı pansumanlar mükemmel koruma sağlarlar
tekniklerinin ötesinde manipülasyonlarla kontrol edilebilecek, ve çoğu normal epitelizasyon hızını değiştirmez. Eğer yarada
aşırı skar oluşumu yanıtı göstermektedirler. Bu gruplardaki nekrotik rezidüel debri veya anlamlı düzeyde bakteriyel kon-
tüm hastalarda hipertrofik skar gelişmeyecektir, ancak hipert- taminasyon varsa bakteriyel enfeksiyon riski bu sargılarla art-
rofik skar öyküsü bilinenlerin dışında kimlerde gelişebileceği­ maktadır.

ni kestirmek imkansızdır. Bu hastalarda ince süti.ir materyali


B. Pansumansız Yaralar
ve atravmatik teknikler oluşacak hipertrofik skarın derecesini
azaltabilir. Yine de akut yarada öncelikli önem yaranın yerleşi­ Üzeri kapatılmayan sütür hatları sıklıkla yüz yaralarını içerir
mi, yönü ve kapatma tekniğine verilmelidir. ve salin veya sulandırılmış hidrojen perokside sık, titiz temizlik
YARA BAKiMi

gerektirir. Temizleme işlemi cilt-sütür bileşkesinden koagulu- Dikkat: Baskılı kapamalar çarpışmayla oluşan yaralanma-
mu uzaklaştırır, dikiş apsesi olma olasılığını azaltır. larda ve kompartman sendromu oluşturabilecek durumlarda
kullanılmamalıdır (Ön kol veya bacağın ciddi yaralanmaları).
C. Bant Pansumanlar Devam eden ağrı veya azalmış duyu, kapamanın açılıp yaranın
dikkatlice muayene edilmesini gerektirir. Kapatmalar genellik-
Bantlanmış yaralar yüzeysel bakteri kontaminasyonuna karşı le cerrahi yerinden kanlı akıntıyı emmeleri amacıyla kullanılsa
anlamlı şekilde dirençlidir. Sıklıkla bandın kendisinin sağladı­
da, hemostaz sağlama çabası yerine kullanılmamalıdırlar.
ğından başka korumaya ihtiyaç duymazlar. Bu tür yaralar bant
yüzeyine drenaj açısından sıklıkla kontrol edilmelidir. Yoğun Pansumanlarla proksimal parçaların sıkıştırılmasından
drenaj yara kenarında nemlenmeye neden olur ve böylece bak- kaçınınız çünkü turnike etkisiyle venöz ve lenfatik konjesyon
teriyel çoğalma için iyi bir ortam sağlar. ortaya çıkacaktır.
Pansumanların cömert kullanımı sırasında kemik çıkın­
İmmobilizasyon tıları dikkatlice sarılmalıdır. Baskı bandajı uygulanırken her
yerde aynı basıncın olmasını sağlamak ve sıkma, basınç noktası
Yaranın immobilizasyonu enfeksiyona direnci artırır, doğru­
hasarından kaçınmak için, düz uygulanmalı ve bazen şişlikleri
dan gelen güçleri azaltır ve iyileşmeyi hızlandırabilir.
engellemek için katlanmalıdır.
Ellerdeki yaralarının tedavisinde, parmakların aşırı
A. Materyaller
nemlenmesini önlemek için bir veya iki kat gazlı bez koymak
Hareketsizlik kalın kapamalar, ateli er, bantlar veya bunların bir önemlidir. Duyu ve kapiller dolumun değerlendirilebilmesi
kombinasyonuyla sağlanabilir. açısından el parmak uçları ve ayak parmakları görülebilir ol-
malıdır. Rulo gazlı bez veya tek tarafı kesilmiş stokinetler aşırı
B. immobilizasyon Süresi basınca neden olabilen elastik bandaj yerine tercih edilmelidir.
Son hali sıkı olmalı ancak boğucu olmamalıdır.
İdeal olarak hareketsizlik, yaranın enfeksiyon yatkınlığı geçene,
Ekstremite yaralanmalarında bandaj proksimal noktadan
yara hareket ve cildin gerilmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek
en distal noktaya kadar olmalıdır. Örneğin baskı bandajı uygu-
streslere dayanıklı olabileceği yeterli gücü sağlayana kadar sağ­
lanacak ön koldaki bir yaranın bandajı parmakların bitimin-
lanmalıdır. Yaralar enfeksiyonlara karşı bir haftada yeterli diren-
ci sağlarlar ancak maksimum güce ulaşmaları için 6 haftaya ih- den başlayıp yara üzerine kadar uzanmalıdır.
tiyaç vardıı: Uzamış hareketsizliğin zararları yararlarının önüne
geçecektir. Örneğin yaşlı hastalarda kalıcı eklem kontraktürleri Emilim
oluşturabilir veya DVT'ye neden olabilir. Yara immobilizasyo-
Kapatmaların emme becerileri sıklıkla yara veya drenaj alanın­
nunun olumlu yönleri ve istenmeyen sonuçları iyi tartılmalıdır.
dan kanlı veya seröz akıntıyı uzaklaştırmak amacıyla kullanılır.
Ödem Kontrolü
A. Kapalı Yaralar
ödem doku iyileşmesini azaltır ve ağrıya neden olur. Hasar-
dan sonra 48 saatte gelişir ve 5 günde geriler. Ödem kontrolüne Kapalı yaralarda, nemli pansumanlar cildin aşırı nemlenme-
temel yöntemler baskılı bandaj ve yara yerinin elevasyonudur. sine neden olup bakteriyel enfeksiyona neden olabileceğinden
kuru kapatmalar tercih edilmelidir.
A. Elevasyon
B. Açık Yaralar
Yara yerinin kalbin üzerinde olacak şekilde yükseltilmesi, yara-
ya doku sıvısı sızmasını sınırlayacak en basit yoldur. Bu amaç- Açık yaralarda, açık yara yüzeyine nemli pansumanlar uygu-
la askı kullanımı iyi değildir. Hastaya dinlenme halinde yara lanmalı ve kapiller etkiden yararlanmak için kuru kapatmalar-
yerini omuzlarının üzerinde tutmasını tavsiye edilmelidir. Bu la desteklenmelidir. Bu ilkenin istisnası, yüzeye buharlaşmanın
amaca ulaşmak için, yan-uzanmış pozisyonda göğsünün üze- sınırlı olması nedeniyle kapiller etkinin azaldığı derin, tünel
rine bir yastık koyup kolları ve ellerini üzerine yerleştirmesi şeklindeki yaralardır. Bu tür yaraları maksimum emilime ulaş­
önerilmelidir. mak için kuru gazlı bezle kaplamak en iyi yöntemdir.

B. Baskılı Pansuman C. Materyaller


Belirli durumlarda "yaranın yükseltilmesiyle birlikte, baskı Tüm durumlarda emici pansumanlar ince ağ veya örgü şeklin­
yapması için yara üzerine büyük basınç kapatmaları" uygula- de olmalıdır.
manın yararları vardır. Dikkat: Emici pansumanlar toksin üreten bakterilerden
TRAVMA ACİLLERİ

kaçınmak için sık sık değiştirilmelidir. Emici pansumanlar tok- 1. Olası Enfeksiyonlar ve Antimikrobiyaller
sik şok sendromuyla ilişkilidir.
Antimikrobiyaller yara enfeksiyonundan korunmada, özellikle
Debridman tedavi başlanmadan önceki gram başına bakteri sayısı 106 clan
düşükse etkili olabilir. Gram başına bakteri sayısı 106 clan fazla
Pansumanlar genellikle açık yaranın mekanik debridmanı için olan yaralar antibiyotik profılaksisine rağmen enfekte olurlar
kullanılırlar. Geleneksel ıslak-kuru yöntemi, yara yüzeyindeki ve açık bırakılmalıdırlar. Sistemik antimikrobiyallerin etkin
ölü kalıntıların yapışık oldukları dokudan uzaklaştırılmasında olması için en kısa zamanda, tercihen ilk 4 saatte başlanması
yararlıdır. Maalesef bu yöntem canlı veya cansız eleman ayrımı gerekmektedir. Topikal antibakteriyeller sıklıkla bakteriyel ço-
yapmaz ve her pansumanda yaraya yeniden hasar verir. Ağrılı ğalmanın baskılanmasında kullanılırlar. Ancak takip eden bir
ve yara iyileşmesine zararlı olsa da bu yöntem yara yüzeyindeki enfeksiyonu önlemedeki verimlilikleri olasılıkla düşüktür. Yara
ince yapışkan maddelerin uzaklaştırılmasında etkilidir. İstenen yeri enfeksiyonu gelişme olasılığı kaza mekanizmasıyla, konta-
etkiye ulaşıldığında bırakılmalıdır. minasyon düzeyiyle, debridmanın yeterliliğiyle, hastanın genel
Teknik şu şekildedir: Birkaç kat nemli gazlı bez yara yü- sağlık durumuyla birlikte düşünülmelidir.
zeyine kurumaya bırakılır. Yaklaşık 4 saat sonra kaldırılır. Çı­ Herhangi bir nedenle yeterli yara bakımı ertelendiyse sis-
karılırken ki ağrının azaltılması ve kapamayı gevşetmek ama- temik antibakteriyel profılaksisi düşünülmelidir.
cıyla (sempatik bir hastane çalışanı tarafından yapılabilir) kuru Keskin, temiz laserasyonlar enfeksiyonlara belirgin ola-
kapamanın nemlendirilmesi amaca ulaşmayı engeller. rak dirençlidir ve sıklıkla kemoprofılaksi ihtiyacı duymaz-
lar. Açık yaralar inflamatuvar süreçten ve bakteriyel yayılıma
Topikal Antibakteriyel Ajan dirençlerinden dolayı başlangıçtaki kontaminasyon düzeyi
Uygulanması yüksek değilse ve debridmanla azaltılamazsa nadiren enfek-
te olurlar. Dahası bu yaralardaki fıbrinöz koagulum, sistemik
Pansumanlarda en sık kullanılan ilaçlar antibakteriyellerdir. antimikrobiyallerin bakteriyel kontaminantlardaki etkinliğini
Sistemik ajanların ulaşamayacağı bakterileri kontrol etmek sınırlar ve kullanışlılığını azaltır.
amacıyla kullanılırlar. Yeterli bir debridmanın yerini tutamaz- Derin yaralar veya kemik, tendon, ligament veya fasya
lar. gibi kötü vaskülarize yapıları içeren yaralar sistemik antibak-
teriyaller ile profilaktik olarak tedavi edilmelidir. Dışkı, irin,
A. Topik Antibakteriyel Ajanlar tükürükle temas halinde gelen ağır kontamine yaralar kapatıl­
mamalıdır. Sistemik antibakteriyel ile tedavisi mecburidir. İlaç
Mafenid (Sulfamylon) gümüş sülfadiazin (Silvadene) bu yön- seçimi şüpheli predominant patojene göre yapılmalıdır (Tablo
den en etkin olanlarıdır. Bu ajanlar aynı zamanda kısmi ka- 30-2).
lınlıktaki yaralanmalarda ve marjinal yaşayabilen dokularda
kullanışlıdır (abrazyonlar, yanıklar, ezilme yaraları). Olası bak-
teriyel invazyonu azaltarak enfeksiyon ve ilişkili doku nekrozu
olasılığını azaltırlar.

B. istenmeyen Reaksiyonlar
Tablo 30-2. Özgün Yaralarda Enfeksiyonu Önlemek
Bu ajanlar kullanımları sırasında yakından takip edilmelidir,
İçin Antimikrobiyal Seçimi
çünkü aşırı miktarları asit baz bozukluklarına (mafenid) veya .....................__
a

lökopeniye (gümüş sülfadiazin) neden olabilir. Her iki ajan da


yara epitelizasyonunu geciktirebilir ve nekrotik doku uzaklaş­
tırıldığında gram başına bakteri sayısı 10 5'in altına indiğinde
bırakılmalıdır.

Hayvan ısırığı Amoksisilin/klavunat Klindamisin 150-450


Kozmetik Görünüm
875/125 mg bid mg qid ve siproflok·
sasın 500 mg bid
Hasta veya sıradan bir gözlemci için yara görünümü iğrençtir
ve kötü tepki için bir fırsat olabilir. Kapatma yarayı gizler ve ·D.l!!er yaralar
hastanın dikkati dağılmadan rehabilitasyon sürecine devam
etmesini sağlar. Ayrıca düzgün uygulanmış iyi görünümlü
pansuman hastaya yara bakımının iyi yapıldığı güvencesini 'Bu öneriler sadece bakıesnasında enfeksiyon bulguları olmadığı
verir. zaman uygulanmalı ve 3-4 gün süre ile verilmelidir.
YARA BAKiMi

Sağlıklı
evcil kedi ve köpekler 10 gün boyunca veteriner
Tablo 30-3. Yara Yönetiminde Tetanoz Proflaksi tarafından gözlenmelidir. Kuduz belirtileri ortaya çıkarsa, hay-
Kılavuzu
van öldürülüp beyni yerel halk sağlığı laboratuvarında incelen-
melidir.
Başıboş veya istenmeyen kedi ve köpeklere hızla ötenazi
uygulanıp kuduz açısından incelenmelidir. İnsan ısırmış vahşi
hayvanlar hızla öldürülmeli ve beyni kuduz açısından incelen-
melidir.

3 veya daha Hayırb Hayır Hayır Hayır


C. lsınlma Olayının Koşullan
fazla doz
Hayvanın tahrik edilmediği durumlarda oluşan ısırıklar, hay-
'Td = tetanoz ve difteri toksoid, erişkin tip, 7 yaş üzeri için. DTP 7 yaş vanın kuduz olma olasılığını artırır, maalesef normal savunma
ve üzeri çocuklar için. TIG= tetanoz immünglobulin. Tdap (tetanoz, ve bölgesel davranışı ayırt etmek zordur. Kavga ederken veya
difteri, ve bogmaca). beslenirken alınan veya sevilen hayvan ısırıkları da tahrik al-
b eğer son dozdan 1Oyıl daha fazla geçtiyse evet.
tında kabul edilmelidir ve kuduz riski düşüktür.
'eğer son dozda 5 yıl daha fazla geçtiyse evet.

D. Maruziyet Türü
2. Tetanoz Bağışıklanma Durumu Cildin dişle penetrasyonu ısırık olarak ifade edilir. Isırık dışı
maruziyetler çizikler, abrazyonlar, müköz membranlar, eski ya-
Tetanoz, modern ülkelerde bağışıklamanın önemi bilindiğin­ raların enfekte hayvanların tükürüğüyle kontaminasyonundan
den nadir görülmektedir. Tetanoz IV ilaç kullanıcıları, göç- oluşur. Isırık izi olup olmadığına bakılmaksızın yatak odasında
menler, yaşlı hastalarda, özellikle kadınlarda ortaya çıkma yarasa bulmak veya hayvanların insanlara yakınlığı da maruzi-
eğilimindedir. Tablo 30-3 bağışıklama durumu ve yara türüne yet olarak düşünülmelidir.
göre rehberlerde önerilen dozları göstermektedir. Tetanoz tok-
soidi son 10 yıldır hatırlatma dozu almamış veya ilk 3 dozu E. Hayvanın Kuduz Bağışıklama Durumu
tamamlamamış kimselere uygulanmalıdır. Td yalnızca tetanoz
Aşılar kedi ve köpeklerde etkilidir ancak diğer hayvanlarda,
toksoidine tercih edilir. Pasif immünizasyon gerekiyorsa insan
tetanoz Ig endikedir. Önerilen doz IM 250 birimdir. Hem Td özellikle evcilleştirilmiş vahşi havanlarda etkili değildir (evcil
hem tetanoz Ig veya antitoksin verilecekse ayrı alanlardan ayrı kokarca ve tilkiler).
enjektörlerle verilmelidirler.
f. Bölgedeki Kuduz Prevalansı

3. Kuduz Profilaksisi Bazı bölgelerde kuduz görülmemektedir (San Francisco, Alas-


ka, Büyük Britanya). Bazı kırsal alanlarda kuduz riski yüksektir
Kuduz Riskinin Değerlendirilmesi ((Texas-Mexico sının).

Bakınız Şekil 30-7. Yüksek Riskli Hastanın Yönetimi


A. ısıran Hayvan Türü Tetanoz profilaksisi uygulayın ve uygunsa antibakteriyel verin
(yukarıya bakınız). Maruziyet sonrası gereken kuduz profılak­
Etçil hayvanların (özellikle kokarca, tilki, porsuk, vaşak, çakal, sisini hızlıca uygulayın (Şekil 30-7, Tablo 30-4 ve 30-5).
rakun, köpek ve kedi) ve yarasaların ısırıkları enfeksiyona daha Hızlı davranın! Kuduz için ne kadar erken dönemde ön-
eğilimlidir ve kuduz virüsünün taşıyıcısıdırlar. Tavşanımsı­ lemler alınırsa, o kadar etkili olmaktadır
lar (tavşan, fare), kürklü ve kemiriciler (sincap, hamster, gine
domuzu, sıçan, amerika sincabı, ratlar, fare) ABD'de nadiren A. Yara Bakımı
kuduza neden olur.
En önemli basamaktır. Yarayı% 20 yeşil sabun ve su karışımıy­
B. Hayvanın Kuduz Olup Olmadığını la bolca yıkayınız. Dörtlü amonyum bileşikleri ve alkol artık
önerilmemektedir.
Belirleme (Eğer Mümkünse)
B. Pasif Bağışıklama
(Not: Davranış kuduz için güvenilir bir işaret değildir.) Hayva-
nınbeyninin incelenmesi kuduz için negatifse hayvanın tükü- 1. Kuduz immünglobulin USP - Bu nötralizan antikor,
rüğünün kuduz virüsü içermediği varsayılabilir.
belgelendirilen antikor titrasyonu olan, karşılaşma öncesi in-
TRAVMA ACİLLERİ

Hastanın ısırıldığı bölge


Hayır-ı,. Dur, ·.
kuduz için endemik bölge

Evet
+
Havyan cinsi kuduz
taşıyıcılığı özellikte Hayır-. Dur

Evet
+
Maruz kalınan havyan cinsi
kuduz taşıyıcılık özellikte
1. ısırık yarası
2. Açık ayrad veya mukoz
membranda tükrük ~Hayır--,ı,. Dur
3. Beyin dokusu ile temas
4. Enfekte havya dokusunun
transplante edildiği kişi

1
Evet
+
Hayvan ele geçirildi veya l. lmmurıglobülinveı ~trııeJuctüf
gözlem altında Hayır---------------ı•profl~ksisine"bcışia: ·, . ; ( '· •·• •
~ - - - - - - - > · a.Has!ayi,Hal<ip bl'ıkıı'rfinı cıner"+ •
Evet
+
Hayvan yeni kuduz aşılı Hayvanda kuduz mevcutsa
kedi, köpek veya at --Hayır-+ Hayvarıı itlafı,
' beyin ııicelemesi
Evet Hayır
Evet
+ ı ı
1 .Karantinada !ufaran havya,n, lnimllntzairona rmn1t1nitasyanu:
kuduz bulgularının gözlenmesi devam et sonlandır ...
2J(tidu i~I· .

Havyan kuduz bulguları gösteriyor Hayır

1
Evet
+

Kuduz mevcut -Evec------,>

A Şekil 30- 7. Olası kuduz maruziyeti yönetimi için akış şeması


YARABAKIMI

Tablo 30-4. Kuduz Maruziyeti Sonrası Proflaksi Kılavuzu


\

Vahş1 Laboratuar testleri negatif çıkına kadar kuduz


Ko)<çırca,yarasa, tilki, rçıkun, vaşak ve diğer et kabuletd
oburlar

a tüm ısırıklar ve yaralar hızlıca sabun ve su ile temizlenmelidir. Eğer antirabies tedavi endike ise hem kuduz immünglobulin hem
de insan diploid hücre aşısı (HDCV)mümkün olan en kısa sürede maruziyet süresi dikkate alınmadan uygulanmalıdır.
b olağan 1O günlük gözlem süresince herhangi bir kişiyi ısırmış kedi veya köpek kuduzun ilk belirtileri görülmüşse RIG ve HDCV
tedavisine başla.
ceğer HDCVyoksa sadeleştirilmiş tavuk embriyo hücre aşısını (PCECV) kullan. Aşıya bağlı lokal reaksiyonlar yaygındır fakat tedaviyi
sonlandırmayı gerektirmez. Hayvanın fluresent antibody testi negatif ise aşılamayı sonlandır.
d hayvan öldürülmeli ve mümkün olan en kısa sürede test edilmelidir.gözlemde tutmak önerilmez.

e eğer RIG yoksa, at antirabies serumu kullan (ARS). Önerilen dozdan daha fazla kullanma.

san diploid hücre kuduz aşısı yapılmış veya tam aşılı olduğu çevresine uygulanmalıdır; artan olursa aşı uygulama alanından
bilinen olgular dışındaki tüm hastalara uygulanmalıdır. Kuduz uzakta bir yerden IM olarak enjekte edilmelidir. Kuduz Ig'si
tedavisinin başında 20 IU/kg verin; kuduz Ig'si gerekiyorsa se- aşıya antikor yanıtını baskılayabileceğinden önerilen dozdan
kizinci güne kadar verilebilir. Tam doz Ig doğrudan yara içi ve fazlası verilmemelidir.

Tablo 30-5. Kuduz Maruziyet Sonrası İmmunizas­ C. Aktif Bağışıklama


yon Rejimi
İnsan diploid hücre aşısı, insan diploid fıbroblastlarında geli-
şen kuduz virüsünden hazırlanan bir inaktive virüs aşısıdır. Be-
lirli günlerde dört, 1 mL dozu intramusküler olarak verin. ilk
doz ısırığın ardından en kısa sürede verilmelidir. İzleyen dozlar
3, 7, 14. günlerde verilir. Diğer alternatif olan tavuk hücre emb-
riyo aşısı (PCECV) aynı doz ve takvimle verilir.
Eğer karşılaşma öncesi insan diploid hücre kuduz aşısı
Kuduza maruz kalan kişelere maruziyet sonrası kuduz prof\aksisi, profılaksisi ve yeterli hatırlatma dozu verilmişse (örneğin kişi
tüm yaraların erken dönemde su ve sabunla temizlenmesi, kuduz
veterinerse), sadece iki 1 mL intramusküler doz ısırığın hemen
immünglobulin uygulanması ve insan diploid hücre aşılaması
ardından ve 3. günde verilir.
(HDCV) veya sadeleştirilmiş tavuk embriyo hücre aşılaması (PCECV)
başlatılması, takip programına uyulmasından meydana gelir. Hasta immün riskli değilse veya steroid almıyorsa insan
'sadece immümkomprpmize hastalarda 28.günde ek doz verilebilir. diploid kuduz aşısını test etmek için rutin seroloji gerekli değil-
TRAVMA ACİLLERİ

Tablo 30-6. Sütur Alınma Zamanları

Yüz 3-5
Bakınız konu 23.
Burun, alın. boxun 5.
Kulak, skalp 5-7
LASERASYOI\ILAR
Kol, bacak, ef; ayar< 7,10+
Oral mukoza ve dildeki küçük laserasyonların dikilmesine gerek
Gögüs, sırt. karın 7-10+
olmayabilir. Zengin kan akımı hızlı iyileşme sağlar, kozmetik kay-
gılar minimaldir. Ancak büyük veya geniş aralıklı yaralar, tam kat
laserasyonlar, kemik kas gibi önemli derin yapıları içeren laseras-
dir. Steroid kullanmakta olan ve antikuduz tedavi alacak hasta- yonlar tamir gerektirir. Bu tür yaralar normal salin solüsyonu ile
lar steroidi bırakmalıdırlar. irrige ed'.ildikten sonra ayrılmış kas dokuları emilebilir sütürler ile
yaklaştırılmalıdır (örn., 5-0 vikril) ve mukoza emilebilir sütürler

4. Yara Bakımının Takibi ile kapatılmalıdır (5-0 krome katgüt veya vikril). Yara dudakları­
nı en az sayıda sütürler ile yaklaştırmak en iyi kullanımdır.
Hastalara yara bakımını, enfeksiyonu nasıl tanıyacaklarını, Dudağın tam kat yaralanmaları için özel önem gösterilmelidir:
kontrollere veya dikiş aldırmaya ne zaman geleceklerini anla- 1. Yaranın tamamını, içini ve dışını irrige edin. İrrige edil-
tan sözlü ve yazılı bir metin verilmesi gerekir. miş yaranın yeniden kontamine olmasını engellemek
için, rulo yapılmış bir gazlı bezi dişler ve dudak arasına
5. Dikişlerin Alınması yerleştirin.
2. Mukoza! laserasyonu emilebilir sütürler ile kapatın (5-0
Dikişlerin alınması; yaranın yeri, kapatılma şekli, enfeksiyon krome katgüt veya vikril).
varlığı, hastanın yaşı, sağlığı, kompliyansı gibi birçok belirleyi- 3. Yarayı dıştan yeniden irrige edin. Dikilmiş mukoza tükü-
ciye bağlıdır. Tablo 30-6 sağlıklı erişkinlerin komplike olmayan rüğün yeniden girmesine engel olacaktır.
yaraları için genel bir rehberdir. Buradaki öneriler hastaların 4. Orbikularis oris kası hasar görmüşse, emilebilir sütürler
özelliklerine göre uyarlanmalıdır. ile yaklaştırın (örn., 5-0 vikril).
5. Dıştaki cildi 6-0 monofilaman naylonla aralıklı sütürler
ile dikin. Dudağın vermilyon kenarlarını karşı karşıya ge-
Kretsinger k
Bri:ıdet KR,Corfose MM et alı Preventing t~tanus, tiren çizgiye çok dikkat edin.
diphtheria, ·and pertussis among adults: ıise' of tetihus toxold, 6. Yaraya neden olan dişi muayene edin, kırılmış veya çık­
reduced diphtheria toxoid aıid ·. acellular pertussis vaccirie rec- mış olabilir.
ommendations of the Advisory Cdmmittee on Iı:ıımuriizatfon
Practices (ACIP) arid .recommendation. of ACIP, supported by
the Healthcare Infection ControJ'. Practices Advisory Commit,
PATLAM.A YARALANMALARi
tee (HICPACt .f'or.use of 'fdap arrıong health-care' persoiınel,
MMWR Rei:omm Rep 2ôô6i55:l.:37 [PMID: 1'71673971'
McMamis J, Wedmore T; Schwiırt:t RB (editors1: Emergerrcy De-
Patlama Yaralanmalarında Klinik
partment Wourrd Management . ·Em erg Med'. Clin N Am 20Ö7~ Bulgular
25.:1-248. .
Yüksek hızlı kurşun veya av tüfeği yaralanmaları sivil uygulama -
Rupprecht CE; Brigg~Dı Br6wri CM, Franka R, Katz S.L, Kert.HI),.
Lett SM, Levis R, Meltzer MI, Schafföer W, Citslak PR;, Cent~rs !arda karşılaşılan en ciddi yaralar arasındadır. Lokal olarak yo-
for Disease Confrol and Pr~veİ:ıtion (Cl)C): Use of~ reduced (4· ğun doku kaybı görülür. Yara parçaları kavite oluşturacak şekilde
d~se) vaccine schedule for posteıq,osure l?rophyfaxis fo prevent kaybolur veya hasarlanır. Etki noktasından uzaktaki alanlar, do-
human. rabie:S: recommen~atioiıs 6ftlıe advisory committee on kular aracılığıyla şok dalgalarının iletilmesiyle zarar görebilir. Bu
imrnunization, practicei,. · MMWR Recoinm .. Rep 201.0;59,L:·:9 karmaşık yaralarda hasarın kapsamını değerlendirmek zordur.
[PMID: 20300058],
Singer Af et al~ Cldsure of Iaceratfons and incisions .with octykya· Tedavisi
noacrylate: .A. nmlticenter randcımized controU~d tdal. Surgery
2002;Bl:270 [PMID:1189403].. . . . . ..· .. '
Başlangıç tedavi direkt olarak hemostazın sağlanması, temiz-
Thompson WL et al: Peripheral nerve blocks and anesthesia of the leme ve minimal debridman olmalıdır. Yarayı birincil olarak
hand. MU Med 2002;167:478 [PMID: 12099083]. kapatmamak akıllıcadır.
YARA BAKiMi

İlk karşılaşmanın ardından tekrarlayan aşamalı yara ince-


lenmesi, ardından 24 ve 48 saatte yeniden değerlendirme, nek-
rotik veya yaşamayan dokuların uzaklaştırılması için yapılma­ Cilt ve cilt altı dokuların altında yatan muskulofasyal tabaka-
lıdır. Antibiyotik profilaksisi önerilir. 8 saatte bir lg intravenöz dan ayrılması kapalı sıyrılma yaralanmalarını oluşturur. Bir
sefazolin uygun bir seçenektir. Yara daha sonra ikincil olarak sapla iliştirilmiş fleplerin sağ kalımı flebin dolaşımına bağlıdır.
kapatılır. Öncelik kemik ilişkilerine ve ardından yumuşak do-
Tedavi ve Sonuçlandırma
kunun kapatmasına verilir.
Tüm kapalı alan sıyrılma yaralanmaları hastane yatışı gerektirir
Sonuçlandırma ve plastik cerrahi görüşü alınması önerilir.
Bu hastalar hastaneye yatırılmalıdır.

YÜKSEK-BASINÇLI ENJEKSİYON Ekstremite ve parmak ampütasyonları hastane öncesinde dik-


YARALANMALARA,,
<. ;--, ·. ··,-:
•. :.·.: i
···
:; ·• ( .. ~~ :,i;,;,_c.f'-'?'.-- '>?..,-!:et:/~';'.:"·- c
katli bakım gerektirirler. Ampüte parçanın yaşayabilmesi doku
hasarına, iskemik geçen zamana ve çevre sıcaklığına bağlıdır.
Reimplantasyon sıcak iskemik zamanı olan 6 saatten daha
Genel Bilgiler önce başvuran hastalarda mümkündür. Daha düşük ısı sıcak
iskemi süresini uzatacaktır ve ampüte parçanın doğru soğu­
Yüksek basınçlı enjeksiyon ekipmanları boya, boya inceltici, tulması bu zamanı bazı durumlarda 24 saate kadar uzatabilir.
yağ veya gres yağını küçük bir püskürtücüden yüksek basınçla
İlk karşılayanlar, parçaları normal salinle yıkamak ve parçayı
geçirmek amacıyla kullanılmaktadır. Bazen basınç birkaç bin salinle nemlendirilıniş (ıslak olmayan) gazlı beze yerleştirmek
psi'yi geçer. Eğer püskürtücü cilde yakın veya cildin karşısında için eğitim almış olınalıdırlar. Daha sonra parça suya dayanıklı
tutulursa, sıvı akışının cildin içine veya cilt altı dokulara doğru plastik bir torbaya konmalı, plastik torba hastaneye götürülür-
olması olasıdır. ken buzun içine yerleştirilınelidir. Ampüte parçalar doğrudan
suyun içine, salin banyosuna, buzla doğrudan temas halinde
Klinik Bulgular asla koyulmamalıdır. Doku donabileceğinden ampüte parçayı
soğutmak için kuru buz asla uygulanmamalıdır.
Bu kazaların, enjekte edilen sıvının başlattığı yoğun inflamas-
yon ve doğrudan travma sonucunda ciddi seke! oluşturma Ampütasyonun seviyesi cerrahın reimplantasyon kararı­
nı etkileyecektir. Bir reimplantasyon merkezine yönlenmeden
olasılığı vardır. İnflamasyon sonucu ortaya çıkan ödem artmış
doku basıncına ve kompartman sendromuna yol açabilir. En- önce hekimlerin görüş alışverişi şarttır.
jekte edilen maddenin türü ve miktarı, basınç hızı inflamasyon
derecesini ve hasarın ciddiyetini belirleyecektir.
Bu tarz hasarı olan hastaların sıklıkla ekstremitelerinde
izole, küçük bir yara delikleri bulunmaktadır. Hastalar sıklıkla Başparmağı olmayan birçok memelinin ısırığı minördür ve

görünen yarayla orantısız ağrıyla ve eğer erken dönemdeyse %10'u dikiş gerektirir. Hayvan saldırısına maruz kalan ve bü-
minimal terlemeyle gelirler. Madde büyük bir güçle enjekte yük yaralanması olan hastalar değerlendirilmeli ve başka bir
edildiğinden, enjeksiyon alanından dokuya enjekte edildiği ciddi travma hastası gibi tedavi almalıdır.
mesafe anlamlı olabilir. Isırık yaraları için dikkatli yara bakımı tedavinin köşe taşı
ve enfeksiyonu önlemede en önemli belirleyicidir. Yara temiz-
Tedavi ve Sonuçlandırma lenmeli, debride edilmeli, bolca irrige edilmelidir. Ekstremite-
lerdeki tüm ısırık yaraları agresif tedavi edilmelidir; antibak-
Başvuru anında nörovasküler fonksiyonları dikkatle değer­ teriyeller verilmeli, etkilenen kısım kalp seviyesinin üstünde
lendirin ve ağrı kontrolü için uygun parenteral analjezik tutulmalı ve immobilize edilmelidir.
uygulayın. Normal deri florasına karşı parenteral antibakte- Enfeksiyon yoksa rutin kültür alınmasına gerek yoktur,
riyeller de ilk başvuru anında başlanmalıdır (Staphylococcus, çünkü pozitif kültürle daha sonra enfeksiyonun klinik bulgu-
Streptococus). Bazı maddeler radyo opak olup, cilt altı yayılı­ larının izlendiği yara arasında pozitif korelasyon göstermez.
mı ve ayrıca varsa cilt altı amfizemi göstereceğinden gerek- Antimikrobiyaller ile profilaksi tüm insan, birçok kedi fakat
li radyografiler çekilmelidir. El cerrahisi uzmanı veya diğe~ sadece yüksek riskli köpek ısırıklarında önerilmektedir (Tablo
cerrahi uzmanlarıyla debridman için erken temasa geçilmesi 30-2, aşağıya bakınız). Tetanoz ve kuduz profilaksisi düşünül­
ve takibi önerilir. melidir (Tablo 30-3, 30-4).
TRAVMA ACİLLERİ

1. Köpek Isırıkları tendon ve eklemleri sıkça kapsar. Dental plaktan büyük sayıda
bakteri inokülasyonu olur (Çocukların ısırıkları daha az ağız
Köpek ısırıkları açık yaralara ve genellikle ezilme yaralanması­ bakterisi ve daha az ısırma gücü nedeniyle daha az risk taşı­
na ikincil doku nekrozuna neden olur. Hemen ilk 6 saat içinde yor gibi görünmektedir). Başlangıçtaki tehlikesiz görünümüne
eksizyonel debridmanla tedavi edilmelidir. Yaranın büyüklüğü rağmen bu yaralar aşırı tehlikelidir çünkü ciddi nekrotizan en-
veya olaydan beri geçen zaman primer kapatmayı zorlaştırıyor­ feksiyona yatkındırlar.
sa, yara irrige, debride edilmeli, açık bırakılmalı veya gevşek
olarak yaklaştırma sütürleri ile birleştirilmelidir. Enfeksiyon Tedavi ve Sonuçlandırma
sıklıkla gelişmez ve antimikrobiyaller ile profılaksi gerekli de-
ğildir. Şüpheli tendon, eklem, kıkırdak yaralanması olan hastala-
Yüksek enfeksiyon riski ile ilişkili köpek ısırıkları elde- rı (örn el veya kulak ısırığı) yoğun irrigasyon, debridman ve
ki ısırıklar, delinme yaralanmaları ve üzerinden 6-12 saatten parenteral antibakteriyel tedavi için yatırılmalıdır (yüksek doz
daha fazla zaman geçmiş yaralardır. Bu yaralara çok dikkatli penisilin veya klindamisin). Bu tür yaralar asla kapatılmamalı­
lokal bakım uygulanmalıdır ve yaralar açık bırakılmalıdır. An- dır. Diğer yapıların ısırıkları acil serviste irrige ve debride edi-
tibiyotik profılaksisi önerilir (Tablo 30-2). Düşük riskli yaralar lebilir ve ardından antimikrobiyal profılaksi verilebilir (Tablo
antibakteriyel profilaksisi gerektirmezler ve uygun yara bakı­ 30-2). Hasarlı alan hareketsiz bırakılmalı, ekstremitenin kalp
mının ardından dikilebilirler. Hasar çoklu veya yoğun değilse,
seviyesinin üzerinde olması sağlanmalı, olası enfeksiyon yayı­
enfeksiyon yoksa hastane yatışı nadiren gerekir. lımı açısından sık sık kontrol edilmelidir. Hasta ilk 6-18 saatte
Enfekte ısırıklar temizlenmeli, debride edilmeli, etkilenen yeniden değerlendirilmeli sonraki bir haftada 1-2 gün aralık­
ekstremite hareketsiz bırakılmalı ve kalp seviyesinin üzerinde
larla izlenmelidir.
olması sağlanmalıdır. Parenteral dozda bir birinci kuşak sefa-
Nekrotizan enfeksiyon bulguları progresif eritem, blis-
losporin acil serviste başlanmalı, hasta 7-10 günlük oral anti-
terlerin oluşması ve bariz nekrozdur. Bu bulgular ilk başvuru
bakteriyel tedavi ile taburcu edilmelidir (profılaksi için olanlar-
anında varsa hasta ilgili alanların geniş debridmanı ve parente-
da aynı, yukarıya bkz). Hasta 1-2 günde bir takibe çağrılmalı,
durumu kötüleşirse erken başvurması için bilgilendirilmelidir. ral antibakteriyel tedavi için yatırılmalıdır.
Sepsis bulguları olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır.
Alkolik veya immün riskli hastalar, minör köpek ısırık­ DELİNME YARA~ANMALARI
larından sonra bile Capnocytophaga canimorsus'la hızlı sepsis
geliştirme riskindedirler. Genel Bilgiler
2. Kedi ısırıkları Delinme yaralanmaları kirliyse, kontamineyse veya yabancı ci-
sim içeriyorsa enfekte olma riski mevcuttur. Ayakkabı tabanı­
Kedi ısırıkları derin delinme yaralanmaları ve biraz ezil-
nın penetrasyonuyla oluşan yaralar (özellikle spor ayakkabılar)
me yaralanmalarına neden olurlar esas olarak Pasteurella
genellikle parçalı debri içerir ve özellikle enfeksiyona yatkındır.
multocida'yla yüksek enfeksiyon riskiyle ilişkilidirler. Kedi
tırmığıyla oluşmuş yaralar ısırıkla eşdeğer kabul edilir. Tedavi
Eklem kapsülü veya kemik penetre edildiyse septik artrit veya
tüm anlamlı ısırıklar için lokal temizleme, debridman ve profı­ osteomyelit ortaya çıkabilir. Psödomonas türleri sık rastlanan
laktik antibakteryallerden oluşur (Tablo 30-2). türlerdir.
24 saatte ortaya çıkan kedi ısırığı enfeksiyonları P. multo- Tüm delinme yaralanmaları yabancı cisim varlığı açısın­
cida kökenlidir ve yukarda bahsedildiği gibi tedavi edilmelidir. dan uzun (6,5 cm) 22 g bir iğneyle incelenmelidir. Ağrı kont-
24 saatten daha geç enfekte olan yaralar birinci kuşak sefolosp- rolü %1 lidokainle yapılabilir. Yara kontrolünün sonucu negatif
rorin veya amoksisilin klavulonik asitle 7- 10 gün tedavi edil- olsa bile, kaza öyküsü veya mekanizması yabancı cisim kaldı­
melidir (Yukarıda Köpek Isırıkları'na bakınız). ğını düşündürenlerde yumuşak dokusu grafısi görünmelidir
Enfeksiyon ciddi değilse ve yara eli içermiyorsa hastane (fam kırıkları, uçan metal parçası).
yatışı nadiren gerekir. Düşük riskli, kozmetik sorun yaratan
yüz ısırıkları dışında primer kapatılmamalıdır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
3. İnsan ısırıkları
A. Yara Temizliği ve incelenmesi
Genel Bilgiler Yara normal salinle basınçlı bir şekilde irrige edilmeli, %1 povi-
Erişkin insan ısırıkları kedi ve köpek ısırıklarından daha ciddi- don iyodürle temizlenmelidir. Derinlemesine nazikçe gidilmeli
dir. Ezilme ve çekilme yaralanmalarıyla karakterizedir ve sık­ ve yabancı cisimleri uzaklaştırılmalıdır. % l 'lik lidokainle lokal
lıkla parmak eklemlerinin üzerinde veya elin dorsumundadır, infıltrasyon ve yaranın hafifçe genişletilmesi yeterli eksploras-
YARA BAKiMi

yon için gerekli olabilir. Küçük ve derin yerleşimli parçalar için E. Geride Kalan Yabancı Cisimler
acil serviste geniş diseksiyon önerilmemektedir.
Önemli bölgelerde (göz gibi) yabancı cisim kalması acil uzman
görüşü alınmasını gerektirir. Önemli olmayan bölgelerde kalan
B. Tetanoz ve Antibiyotik Profilaksisi
olası yabancı cisimlerin ayaktan cerrahi olarak çıkarılması için
Tetanoz profilaksisinin güncel olduğuna emin olunmalıdır hastaları 2-3 hafta içinde yönlendirin.
(Tablo 30-3). Özellikle olası kemik ve eklem yaralanması olan,
derin ve kirli yaraları profilaktik antibakteriyeller ile tedavi
edilmelidir (Tablo 30-2). Penetrasyon bir spor ayakkabının ta-
banından olduysa (çok yüzeysel olmadıkça), yüksek psödomo-
nas enfeksiyonu riskine karşı tek parenteral doz antipsödomo-
nal sefalosporinle (örn., seftazidim 1 g IM) veya siprofloksasin
ile 500 mg 3-5 gün profilaksi düşününülmelidir.

C. Elevasyon ve Takip
Hastalara ilgili herhangi bir ekstremiteyi yüksekte tutması ko-
nusunda bilgilendirilmeli ve ayak yaralarında 3-5 gün ağırlık
vermemesini öğütlenmelidir. Yüzeysel delinmeler dışında, has-
ta 5-7 günde veya ağrısı artarsa, kızarıklık olursa, kırmızı hat
veya püy gözlenirse daha erken kontrol edilmelidir.

D. Osteomiyelit
Ağrısı 5 veya 7 günden uzun süren veya anormal sedimentas-
yonu olan hastalarda osteomyelit riski mevcuttur. Eğer osteom-
yelit söz konusuysa etkilenen bölgenin direkt grafisi görülmeli,
normalse sınırlı kemik taraması için sevki düşünülmelidir. Os-
teomyelitli hastayı tutulum bölgesine göre bir uzmana yönlen- e~~~'Vf;iiQnrı~~~f/'.. .. ·.... ·.· .... < .
dirilmelidir. rieıtl.ançet.2009;.aY4;ı!~Ş~1}:SlPMlQ;f~fı313?ı];;· ··
Göz Acilleri

Robert D. Grenberg, MD, FACEP


Kimrey J. Daniel, MD

Çeviri:
Dr. Müge Gülen

Önemli Oküler Semptomların Acil Değerlendirilmesi Akut Kornea Hidropsu


Kırmızı Veya Ağrılı Gözün Değerlendirllmesı Hifema
Akut Tek Taraflı Görme Kaybının Değerlendirilmesi Üveit (lrltis ve İrldosiklitis)
Oküler Acil Tedavi Gerektiren Durumlar Vitröz Kanama
Akut Açı Kapanması Glokomu Retina! Kanama
Santral Retina! Arter Tıkanıklığı Santral Retina! Ven Tıkanıklığı
Orbital Selülit Optik Nörit
Kavernöz Sinüs Trombozu Oküler Yanıklar ve Travma
Endoftalmit Oküler Yanıklar
Retina D.ekolmanı Alkali Yanıklar
Görme Kaybının Tokslk Nedenleri Asit Yanıkları
Travmatik Olmayan Oküler Aciller Termal Yanıklar
Akut Dakriyosistit Ultraviole lşmlarının Neden Olduğu Yanıklar
Akut Dakrlyoadenit Mekanik Göz Travmaları
Akut Hord.eloum (Arpacık) Penetre veya Perfore Göz Yaralanmaları
Göz Kapağı Enfeksiyonları (Preseptal Selülit) Göz, Adneks ve Orbitanın Künt Travması
Spontan Sübkonjonktival Kanama Ekipman ve Araçlar
Konjonktivitl~r Oküler Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan Yaygın Teknikler
Bakteriyel Kornea! Ülser Oküler Hastalıkların Yönetiminde Sık Yapılan ve Kaçınılması
Vlral Keratokonjonktivit Gereken Yanlışlar

nımını, önceki atakları, ağrının başlangıcını, kontakt lens kul-


lanımını, sistemik hastalık öyküsü ve bulgularının varlığını ve
ilişkili semptomları içermelidir.
Tam bir göz bakısı aşağıdaki bölümleri içerir.
KIRMIZI VEYA AGRIU GÖZÜN
A. Görme Keskinliği
Bakınız Şekil 31-1 ve Tablo 31
Görme keskinliğinin test edilmesi için standart görme kartı
Öykü ve Fizik Bakı (Snellen) kullanılır. Görmedeki akut bir değişiklik, genellikle
göz küresinden veya görme yollarından kaynaklı bir hastalık
Oküler şikayetin nedenini saptamada öyküsel etmenler önem- nedeniyle olur. Ağrı ve görme keskinliğinin azalması kornea!
lidir. Öykü, fizik bakı saptanan karakteristik oküler bulgularla bir hastalığı, akut açı kapanması glokomunu veya iritisi işaret
birleştirildiğinde tanı koydurucudur. Öykü, göz damlası kulla- edebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Kimyasal
Evel--l> 1. Bol miktarda lzotonik saliri
maruziyet
~8h'.lsyonu; ringer laktat. veya su
.. · ırel~vı;ıfya,:ıın~.· • ...· . ·
2'., Kal.arı partiküıt,ır temizleyin.

Yabancı cisim Kiıriiealı/eyıı:


- Evet-l> konforıl(tıvşlyabancı
·1, Ftor~seiri boyamil ve'
öyküsü veya .. · · blyoınikrôsl<i;iı:ı ·• ·
metal parçaları cisimlere bakın .. muayene~Jile . . ·
veya toza maruziyet tanıqan emlrr olun

1 2. lntracıkqter yabşncı,
cfsıfn için BT taraına
Hrr ve xlray·-( · · F> · ·

Güneş, ultraviyole
veya kaynak ışığına
Tanı:
Evel---l> Muhtemelen ıı---_J
maruziyet, ağrı aktinik keratit

1
Hayır

Görme Korneanın floresein Ciddi ağrı,


Hayır+ Ağrı, konstrikte
keskinliğinde Eve\--l> boyamasında Hayır ... middilate puplil, pupil
azalma, ağrı anormal ön kamarada
sonuçlar sığlaşma

Hayır Evet Evet

Tanı:
l
muhtemelen iritis

Evet
t
Tanı: Tanı:
1. Keratit Akut Dar açılı
2. Kornea! ülser glokom
3. Korneal

ı
abrazyon

Konjonktival Tanı: Alerjik, ~iqresein, testi.


Evet Pürülan akıntı Hayır+
akıntı viral veya kfasiktcj'~ncWiK
nonspesifik ··paterniaçlğii'
·, çıRarı.r;ıa> /
Evet konjonktivit

Tanı:
T
Subkonjonktival
l
Tanı: Bakteriyel
Tanı:
keratit
Evet
t
Herpetik
veya klamdiyal
kanama
konjonktivit

A Şekil 31-1. Ağrılı veya Kırmızı Gözün Değerlendirilmesi


GÖZ ACİLLERİ

Tablo 31-1. Travmatik Olmayan Tek Taraflı Gözde Kızarıklık ve Ağrının Ayırıcı Tanısı. (En Faydalı Bulgular Gölge-
lendirildi.)

Ağrı Hiç-orta derece Orta derece Ciddi Orta derece- şiddetli Ciddi
Eolofopi

Hipopiyon Yok Nadir Yok Nadiren Yok

Pupil ışık yanıtı

B. İnspeksiyon G. Yanklı lamba Bakısı


Gözün inspeksiyonu konjonktiva, kornea, sklera, lens ve pupil, Biyomikroskop bakısı, kornea! anormalliklerin kontrolü ve ön
dış göz kapağı, kirpikler, lakrimal kanallar, orbita ve periorbital
kamaranın muayenesi için yapılan fluoresein boyamadan önce
alanların travma, enfeksiyon eksüda ve irritasyon yönünden
ve sonra yapılmalıdır.
bakılmasını içerir.

C. Pupiller Fonksiyon H. İntraoküler Basmç


Pupiller fonksiyonu şekil, simetri, ışığa yanıt ve akomodasyon İntraoküler basınç (IOP) Tono-Pen veya Schiotz tonometresi
açısından kontrol edin. ile ölçülebilir. (Bu bölümde daha sonra anlatılacaktır.) Anor-
mal yüksek basınç palpasyonla (taktii tonometre) kabaca tah-
D. Ekstraokuler Kas Fonksiyonu
min edilebilir.
Ekstraoküler kas disfonksiyonu bir sinir felcinin bulgusu olabilir.
1. Diğer Çalışmalar
E. Görme Alanı
Kan tahlilleri, kültürler, düz grafi, yatakbaşı ultrason, bilgisayar-
Acil serviste, görme alanındaki anormalliklerin kontrolü ge- lı tomografi (BT) ve gözün manyetik rezonansı (MRG) gibi di-

nellikle konfrontasyon yöntemiyle yapılır. ğer tanı çalışmaları kesin tanının konulması için gerekli olabilir.

F. Fundoskopi Sonuçlandırma
Direk fundoskopi genellikle retina, optik disk ve retinal. da- Akut oküler durumun görme keskinliğinde kalıcı azalma ya -
marların kontrolü için kullanılır. pacağı düşünülen hastalara (örn., açı kapanması glokomu) acil
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

oftalmoloji konsültasyonu gerekmektedir. Diğer durumdaki 2. Santral Retina! Ven Ok!üzyonu-Santral retina! ven ok-
hastalar tedavisi verilerek, uygun takip altında taburcu edile- lüzyonu birçok yaygın retina! kanamayla ilişkilidir.
bilirler. 3. Retina! Kanama- Başka sebeplerle olan (örn., antikoagü-
lan) retina! kanama, görme kaybına neden olabilir.
AKUT TEK TARAFLI GÖRME KAYBININ 4. Retina Dekolmanı- Retina dekolmanında görme kaybın­
dan önce ışık çakmaları görülür. Eğer görme keskinliği etkilen-
DEGElll.ENDİRillVIE:SJ mişse, dekolman büyüktür ve direkt oftalmoskopide kolaylıkla
Bakınız Şekil 31-2 görülebilir, bununla beraber, küçük dekolmanların görüntü-
lenmesi için indirekt oftalmoskopi gerekmektedir. Işık çakma-
Travma Açısından Bakın ları, migren hastalarında veya posterior vitröz dekolmanların­
da da meydana gelebilmektedir.
Travmayı görme kaybının nedeni olarak dışlayın. Künt ve pe-
netran oküler travmaların her ikisi de körlükle sonuçlanabilir. AYIRICI TANI

Öykü ve Fizik Bakı Akut görme kaybının nedenleri aşağıda listelenmiştir ve tartı­
şılacaktır.
Hastadan öykü alın (görme kaybının ani olup olmadığı, tek
veya çift taraflı oluşu, ağrının eşlik edip etmediği, gözde kıza­ A. Akut Açı Kapanması Glokomu
rıklık olup olmadığı) Göz bakısında görme keskinliği ve görme
Akut açı kapanması glokomu kornea! ödeme neden olur, ama
alanı bakısı üzerinde durulmalıdır.
en dikkat çekici bulgusu göz ağrısıdır, pupiller orta pozisyonda
fikslenmiş veya dilatedirler, genellikle düzensiz sınırlıdırlar, ön
A. Retinayı Görüntülemede Yetersizlik kamara açısı sığdır, (Şekil 31-3), konjonktiva hiperemiktir ve
intraoküler basınç fazlasıyla artmıştır. Akut açı kapanması glo-
Bulanık görüntü retinayı tamamen belirsiz hale getirecek (kır­
komu tıbbi bir acildir. (aşağı bakınız)
mızı retle yok) veya optik disk gibi retina! belirteçlerin görün-
tülenebilmesini imkansız hale getirecektir. Görüntüyü bulanık B. Komeal Ödem
yapan kronik sebepler (örn., Katarakt) sıktır ve akut görme
kaybının değerlendirilmesini zorlaştırabilir. Çeşitli nedenlerle olan (örn., abrazyon, keratit, postoperatif) ciddi
kornea! ödem göz ağrısı ile beraber görme kaybına neden olabilir.
B. Anormal Görme Alanı
C. Hifema
Anormal görme alanının büyük kısmı genellikle santral sinir
Hifema ön kamarda kan bulunmasıdır. Genellikle travma so-
sistemi hastalıkları nedeniyle olur ve genellikle iki göz birden nucu oluşur, spontan hifemalar özellikle antikoagülan tedavi
etkilenir. (her zaman aynı derecede değil) Oftalmoskopik bakı­ alan hastalarda meydana gelir.
da retina genellikle normaldir.
1. Hemianopsi-Hemianopsi genellikle postkiazmatik nöro- D. Vitröz Hemoraji
lojik hastalıklarda (örn., tümör, anevrizma, migren, inme) gö-
Vitröz hemoraji posterior kamarada kan birikmesinden dolayı
rülür ve diğer akut nörolojik lezyonlar da eşlik eder. Nadiren
oluşan ağrısız görme kaybıdır. Anterior kamara temizdir. Ge-
psikojenik kaynaklıdır. nellikle kırmızı retle yoktur.
2. Santral Skotom-Santral skotom, retrobulber nörit için
tipik olan izole makuler etkilenmenin göstergesidir, ağrılı veya E. Endoftalmit
ağrısız olabilir.
3. Tübüler Görme- Tübüler görme optik kurallarla destek- Endoftalmit (intraoküler enfeksiyon) sıklıkla gözde ağrı ve gör-
lenmeyen psikojenik görme kayıpları için tipiktir. me keskinliğinde azalma ile ilişkili nadir görülen bir durumdur.
Göz bakısında anterior kamara (hipopiyon) veya vitreusta irin
bulunur. Ankilozan spondilit, ülseratif kolit, diğer seronegatif
C. Anormal Retina artropatiler, sarkoidoz, toksoplazmozis, tüberkülozis, sifiliz ve
herpes zoster gibi sistemik hastalıklar endoftalmitle ilişkilidir.
Anormal bir retina, genellikle o gözde görme kaybına neden
olan, nadir ama ciddi bir kaç durumun göstergesidir. Sonuçlandırma
1. Santral Retina! Arter Oklüzyonu- Santral retina arter
tıkanıklığında, fundus kiraz kırmızısı foveaya rağmen soluktur. Oküler hastalıklardan kaynaklı ani görme kaybı olan tüm has-
Bu tıbbi bir acildir. (aşağı bakınız) talara oftalmoloji konsültasyonu yapılmalıdır.
Tanı: Kornea! Tanı:Muhtemelen
hidrops endottalmit
vey_a üveit

Hayır~j~·
·r Evet
2,

3, Di(iıl<
I Ciddi ağrı, artmış
Korneal ödem
Hayır~, ·'"""'"A,,.rn,zs. ~··"~
Hayır IVitreus veya ön
kamarada eksuda
,URJlilnitUPA=,@ #~,

Evet

Evet---ı>-\Ağrılı veya Kırmızı göz!!- Hayır -ı Ön kamarada


kan
Hayır-ı,. fvrtr~;;~;;--ı-- Eve
,.w °' .•. "'""""'" •.. ,..
ITanı:
hemoraıı
Vi~röz

:W.Z\ Q "" Mc

Evet

+
Evel

Evet----,
L"·m· ~-anı: Spontan

1,. . He:i;no;si f-Hayır-J>- 1 ···"-""·"·'·'"r····" . ,_, !i Hayır I Tübüler görme


"'9' ;;;;,.ı:;,.

· Evet Evet

Hayır
Tanı:
+ Tanı:
+ Tanı: Psikojenik
C)
o,
N
+
Bilateral akut görme kaybı. Tek
1. Serebrovasküler
inme
Retrobulber nörit
a.u., ,.,~ 4;;;;,,« ""'"'z;;ı;;;:ı,,,,
ı2~~y?n,~I ,gö'.:l'e ~;Y~I
~
2. Migren
taraflı görme kaybında, diğer 3. Fonksiyonel r
r
göz için önceki kronik hastalıkları rn
göz önünde bulundurun. ~-
(hasta tarafından bilinmeyen)
~-----1 Soluk fundus; kir, Hayır-)-1~~-ti~~~:,;,.°.~!i .. Jj-Hayır-ı,. Retina D~k~:~a~ı .
kırmızısı maküla
, :ı;;s,,:z;;,1.s;;:;:ıı:e.,:w
H~yır

Evet Evet Evet

Tanı: Santral
t Tanı:
+ ~Retina
Tanı: Tanı:
Nörolojik Evet- Tanı: Oksipltal
1. Retinal ven 1. Optik nörit
anormalliklerle ilişkilidir ı lob Hastalıkları retina! arter
oklüzyonu
Dekolmanı
veya papilit
oklüzyonu 2. Relinal hemaraji 2. Metanol
Hayır 3. Relinal vaskülit zehirlenmesi
t
Tanı: Muhtemelen
Tanı: Retrobulber
psikojenik fonksiyonel
optik nörit
örme
1
kaybı

A Şekil 31-2. Akut Parsiyel ve Tam Görme Kaybının Değerlendirilmesi


TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

IŞJK

__..
KAYNAGI

DERiN YÜZEYSEL

- -
.& Şekil 31-3. Oblik Aydınlatma ile Ön Kamaranın Derinliğinin Tahmini (R. Shaffer çizimi) (Riordan-Eva P, Whitcher JP:
Vaughan and Asbury's General Ophtha!mology, 16. ed. McGraw-Hill, New York 2004 izniyle basılmıştır.)

ağrısı, bulantı ve kusma ile karekterizedir. Fiske veya middila-


te pupille beraber gözde kızarıklık, sığ ön kamara ve korneada
bulanıklık diğer bulgulardır. İntraoküler basınç 30 mmHg' dan
fazla olabilir. Risk faktörleri arasında miyopi, hipermetropi, sığ
AKUT AÇl·KAPAl\AMA~l
ön kamara, dar açı ve önde yerleşimli lens bulunmaktadır.

Ayırıcı Tanı

(Bakınız Şekil 31-2 ve Tablo 31-1) İridosiklitte (iritis) IOP nor-


•·'J>; ~~laı'lfrıj~ kusrn~rrırfeşlfkettl~i{a;~t başlanğı~lr~ maldir ve pupil küçüktür. Konjonktivitte, IOP normaldir ve
tiktaraflışıddetlt~~zıağn~f . .· .. ·. . . ., .· .. '• .·.·· ·.·.· ..... pupil etkilenmemiştir. Kornea! ülser tanısı korneanın fluorese-
trjnımı; etratında,;~p;ıı~~,. k•~atrkfı~la· . beraber: dQr inle boyanması ile konur.
z~n~ız, re~ktif·bfa~ijfar;ı, miôdila;te pupit ·
~·· Aittmış;IOP ta~ıyı>~i,ğ'r4tar. · Tedavi
Akut açı kapanması glokomu tıbbi bir acildir. Zamanında tedavi
önemlidir. Acil tedavi için göz konsültasyonu isteyin ve intrao-
Genel Bilgiler küler basıncı aşağıdakilerden bir veya bir kaçı ile düşürün:

Timolol, % 0.5, etkilenen göze bir damla


Akut açı kapanması
glokomu, iris köküyle beraber ön kamara
açısındaki kanallardan olan akışın blokajına bağlı oluşan ani Pilokarpin, 2 % göz damlası, 2-3 saat boyunca her 15 daki-
IOP artmasına bağlı gelişir. Bu ani IOP artışı intaoküler damar- kada bir 2 damla
larda yetersizliğe sebep olup, optik sinir veya retinada iskemiye
neden olur ve saatler içinde kalıcı görme kaybı ile sonuçlanır. Mannitol, % 20, 250-500 ml, intravenöz 2-3 saatten fazla
Kalıcı görme kaybı olasılığını azaltmak için acilen tedaviye baş­ sürede
lanması gereklidir.
Asetolazamid, 500 mg oral veya 250 mg intravenöz
Gliserin, lg/kg oral olarak, limonata ile karıştırılmış %
Klinik Bulgular
50' lik soğuk solüsyon olarak uygulanır. Ağrı, bulantı ve ajitas-
Akut açı kapanması glokomu ani bulanık görme, takibinde yonların kontrolü için gerekirse, sedasyon, antiemetik ve anal-
ciddi ağrı, ışık çevresinde halolar, fotofobi, frontal tipte baş jezik verilebilir.
GÖZ ACİLLERİ

Sonuçlandırma

Akut açı kapanması glokomunda acil medikal tedavinin başlan­


ması ve oftalmoloji konsültasyonu için göz uzmanı aranmalıdır.

Genel Bilgiler
Orbital dokuların akut enfeksiyonuna genellikle Streptococ-
cus pneumoniae, diğer streptokoklar, Staphylococcus aureus ve
(özellikle çocuklarda) Haemophilus injluenza neden olur. Daha
az sıklıkla, Phycomycetes grubu mantarlar diyabetiklerde orbi-
tal enfeksiyonlara (rinoorbitoserebral mukormikozis) neden
Genel Bilgiler olabilirler. Sık görülen organizmalar göze paranasal sinüsler-
Santral retina! arter tıkanıklığı sıklıkla emboli kaynaklıdır. den (özellikle ethmoid) veya periorbital dokulardaki vasküler
Görme kaybı oklüzyon meydana geldikten sonra 90 dakikadan kanallardan girerler. Nadiren, enfeksiyon meninks ve kavernöz
kısa bir sürede meydana gelir. Bunu azaltan faktörler, oklüzyon sinüse yayılabilir.
zamanı, silioretinal arter açıklığı ve oklüzyona neden olan se-
beplerdir. Klinik Bulgular
Klinik Bulgular Öyküde periorbital bölgede yaralanma veya sinüzit, göz ve
çevresinde ağrı ve görme keskinliğinde azalma olabilir. Muaye-
Tipik öykü, yaşlı veya tromboemboliye yatkınlığı olan hastalar- nede göz kapaklarında ve periorbital dokuda kızarıklık, şişlik,
da tek gözde ani, ağrısız ve tam görme kaybıdır. Oftalmolojik konjonktivada kemozis, hızlı ilerleyen ekzoftalmus ve oftal-
bakıda, optik diskte solukluk, retinada ödem, kiraz kırmızısı mopleji görülebilir. Disk sınırları silikleşebilir ve sıklıkla ateş
fovea, zorlukla tanınabilen içinde kan olmayan kasılmış arte- görülür. Radyografik bulgular sinüzitle beraber veya tek başına
riyoller ve retinal venlerde 'vagon' görüntüsü veren kanın seg-
orbital yumuşak doku infiltrasyonunu gösterir.
mentler şeklinde venlerde birikmesi görülür.
Phycomycetes grubunun (Mucor, Rhizopus ve diğer cins-
ler) neden olduğu invaziv enfeksiyona sahip hastalarda orbital
Tedavi
selülit hızlı ilerler ve sıklıkla sinüs cavernosus trombozu ile be-
Santral retina! arter tıkanıklığı tıbbi bir acildir. Görme 90 daki- raberdir. Diyabetiklerde ve immünsüprese hastalarda risk art-
kadan kısa bir sürede kalıcı olarak kaybolabilir, bununla bera- mıştır. Muayene sıklıkla maksiler ve/veya ethmoidal sinüzit ve
ber görme oklüzyon oluştuktan 3 gün sonra düzelebilir. Öne- palatal veya nasal mukozal ülserlerin beraberliğini gösterir.
rilen, hastalar semptomlar başladıktan sonraki 24 saat içinde
görülürse, tedavinin başlamasıdır. Tedavi ve Sonuçlandırma
Tedavi oküler masajı (orta basınçta 10 saniye ve 5 sani-
ye ara), oftalmik timolol, intravenöz asetazolamid veya inhale Periorbital doku sıvısı ve kandan kültür alın. Orbital abse ve
karbogeni (% 95 oksijen ve % 5 karbondioksitten oluşan oksi- intrakraniyal tutulumun dışlanması için orbita tomografisi
jen-karbondioksit karışımı) içerir. Oftalmoloji tarafından ka- çektirin. Hastalar hastaneye yatırılmalı ve geniş spektrumlu
bul gören diğer bir tedavi şekli trombolitiklerin oftalınik artere intravenöz antibiyotikler (1-2 gr Seftriakson + lgr Vankomi-
direk enjeksiyonu veya ön kamara parasentezidir. Eğer ulaşıla­ sin IV veya 3.375g Piperasilin tazobaktam IV) başlanmalıdır.
bilirse hiperbarik tedavi yararlı olabilir. Hızlıca göz ve kulak-burun-boğaz konsültasyonu yapılmalıdır.
Orbital Phycomicosisi olan hastalara intravenöz Amfoterisin
Sonuçlandırma B verilmeli ve enfekte dokuların debridmanı için cerrahi mü-
dahale gerekmektedir. Herhangi bir intrakraniyal yayılım için
Acil olarak göz konsültasyonu yapılmalıdır. beyin cerrahisi konsültasyonu gerekebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

KAVl:RNÖZ SİNÜS TROMBOZU


Endoftalmit göz küresiyle sınırlı akut mikrobiyal bir enfek-
siyondur. Enfeksiyon hem sklerayı hem de diğer intraoküler
yapıları içine alırsa panoftalmit adını alır. Göz küresinin en-
feksiyonları endojen ve eksojen olabilir. Eksojen enfeksiyonlar
.Fasiy:af. ve sinüs enfeksiyc>nlarının ~001pHraisy:qnu: penetran yaralanmalar sonucunda, intraoküler cerrahi sonra-
dur; · · · . · · sında veya kornea! ülserlerin rüptürüyle oluşabilir. Endojen
' ", ',

~ Görmede .azalma ile b~rabe{ paş'ağ(ısr, bulai')tı 1 enfeksiyonlar daha az sıklıkla hematojen yolla gelişir, ateş ve
ateş, üşüme ve diğer sisternik enfeksfy:on bulgu..; üşüme eşlik edebilir.
'larivardır,. ·
~ Erken clönernde parenferal antibiy:otik:verifmefidir. Klinik Bulgular
Hastaların şikayetleri ağrı, bulanık görme ve fotofobidir. Ba-
kıda gözde kızarıklık, konjonktivada kemosis, göz kapağında
Bilgiler şişlik, hipopiyon (ön kamarada püy) ve bulanık görme (fundus
puslu görünür ve kırmızı refle yoktur) vardır.
Kavernöz sinüs trombozu genellikle orbital ve oküler bulgu
ve semptomlarla ilişkilidir. Enfeksiyon hematojen yolla uzak ve
bir bölgeden veya lokal yolla boğaz, yüz, paranazal sinüs veya
gözden yayılım sonucunda olur. Kavernöz sinüs trombozu tek Kan kültürü gönderin, acil göz konsültasyonu isteyin, sedas-
taraflı bir enfeksiyon olarak başlar ve hızlıca diğer kavernöz si- yon ve analjezi uygulayın. Hastada ön kamaradan vitröz aspi-
nüslere yayılır. rasyonu gereklidir (göz uzmanı tarafından). Gram ve Giemsa
boyama ve uygun vasata kültür ekmek için alınan örnekten
Bulgular gönderin.
Oküler sıvıdan sürüntü şeklinde yayma yapın, eğer or-
Hastalar üşüme, başağrısı, letarji, bulantı, ağrı ve görmede ganizma görünmezse, kültür sonuçları gelene kadar ampirik
azalmadan şikayet edebilir. Ateş, kusma ve sistemik enfeksiyo- olarak subkonjonktival ve sistemik antibiyotik başlayın (van-
nun diğer bulguları görülebilir. Oftalmolojik bakıda tek veya komisin ve bir aminoglikozid veya 3. kuşak sefalosporin).
çift taraflı ekzoftalmusu, pupiller refleks yokluğunu ve papilö-
demi gösterir. Üçüncü, dördüncü ve altıncı kafa çifti veya be- RETiNA DEKOLMANI
şinci kraniyal sinirin oftalmik dalının tutulumu oküler hareketi
kısıtlar ve azalmış kornea! duyarlılığa neden olur.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Kan kültürünü alın ve uygun antibiyotikleri başlayın (nafsi-


lin + 3. kuşak sefalosporin). Eğer metisiline dirençli S. Aure- ·Ağr'ısız görmede aza.rma
us mevcutsa veya şüpheleniliyorsa vankomisin düşünülebilir. il>'. Işık çakmalarmdatJ.sonra; gözüne perde inmesi
Beyin ve orbita tomografisi çektirin. Erkenden oftalmolojik, li' Cerrahi onarım i~ln adf. konsültasyon
nörolojik ve medikal konsültasyonları yapın. Bununla beraber
tartışmalı olsa da, klinik durumu kötüye giden hastalarda rad-
yolojik olarak intrakraniyal kanama dışlandıktan sonra güvenli
olarak heparinle antikoagülan tedavi düşünülebilir. Genel Bilgiler

ENDOfTALMi,T Retina dekolmanı, nörosensöryal tabakanın retina pigment


epitelinden ayrılmasıdır. Retinanın altındaki sıvı nörosensör-
yel tabakanın altına birikir. Dörtte bir vakada dekolman bila-
teral olabilir. Retina dekolmanı yaşlılarda ve yüksek dereceli
miyopilerde daha sıktır. Herediter faktörler sıklıkla rol alabi-
Ôn kamarada. püy: tanısafdırOılpopiy:on). lir. Üç tip primer retina dekolmanı tanımlanmıştır: (1) yırtıklı
dekolman (en sık), retina! halo ve açıklıklardan; (2) eksüdatif
~· Drenaj ve aritibiy:otıktedavisi içi(!' acil gôz<konsüf·
tasy:onu y:aptrt: · dekolman, sıklıkla inflamasyon kaynaklı ve (3) çekilme dekol-
manı, vitröz bandlar retinadan çekildiğinde oluşur.
GÖZ ACİLLERİ

Gözde orta dereceli veya basit bir travma retina dekol- Oftalmoskopik bakıda optik sinir başında şişlik ve hiperemi
manına neden olabilir, ancak bazı vakalarda vitröz, retina ve görünür, venlerde distansiyon ve retinada peripapiller ödem
koroidteki değişiklikler gibi predispozan faktörler patogenezde vardır.
önemli rol oynar. Ciddi travmalar predispozan faktörler olma- Hastayı acilen hastaneye yatırın. Tedavi ve değerlendir­
dan retina! yırtık ve dekolmanlara neden olabilir. menin ayrıntıları için 47. konuya bakın.

Klinik Bulgular
Hastalarda ağrısız
görmede azalma meydana gelir ve öyküde
ışık çakmalarıve kıvılcımlar vardır. Görme kaybı gözün önü-
ne perde inmesi şeklinde tanımlanabilir veya görme bulanık,
dumanlıdır. Maküler alan tutulmamışsa santral görme etkilen-
mez; bu da sıklıkla tedavide gecikmeye neden olur. Makülada • ,<!
ayrışması olan hastalar acil servise görmede ani kötüleşme ile .(!ast ııq:essed ~.n Ju y.
başvururlar. Ch.mı.h JL, · Gho.sh. YIÇ; Riclıaı'd.s )); ()çularJschefiıic syndro111.e; a
IOP normal veya düşüktür. Ayrılmış retina beyaz kıv­ 111eôicıµ eı:nergency. L,11nçet ;1370 {PMID: )663lf.ll 7l,
rımlar ve göz küresinde büllerle beraber, gri görünür. Yırtıklı o;ğı~'1ıi/I~;;iı~~inJi~i uıur ' .~~i'ij;{çffit
dekolmanın dolaylı oftalmoskopisinde, yuvarlak çukurlar ve l\lÔrth An:ı 2008;26:W9.:.2ı:6 ıı;':f .
atnalı yırtılmalar görülür. Vitröz bantlar ve diğer değişiklikler
Narad~yJ, B,ı!"ısbR.M Approath 1o o~!J.l~\w}?!9glc~~eıg~ııçies.
çekilme tipi dekolmanda görülebilir. MedGlin Nor\h. Am 20\ııs;90:30s-sjs tPMI@:i644ss1iJi .. ' .
·:Yirtni~n M, ~çm11,!,~e c»f~,m-o~~çı:il~,x!~.~)qşs. Jim-er,g
Ayırıcı Tanı ,~dJ31#1J)tqt'!t-t\ın . ıı:~.:.ı~;i.PJV,ı}~;,l~~~~;:sııJ. •....
Birincil retina dekolmanının ikincil dekolmana neden olan
preeklampsi-eklampsi veya koroid tümörler gibi diğer sebep-
lerden ayırıcı tanısı yapılmalıdır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Göz uzmanına sevk etmeyi planlayın. Eğer makula yapışıksa ve


santral görme keskinliği normalse, acil cerrahinin bu vakalar-
da % 80 oranında başarılı olduğu gösterilmiştir. Eğer maküla
ayrılmış veya ayrılmaya yüz tutmuşsa acil operasyon planlan-
malıdır, çünkü makulanın uzamış ayrılması santral görmenin
kalıcı kaybıyla sonuçlanır.

Genel Bilgiler
Birçok kimyasal organik madde görmede kötüleşmeye neden Lakrimal kesenin akut enfeksiyonları çocuklarda ve nasolak-
olabilir. Kornea! ve lentiküler opasitelere neden olan kimyasal rimal kanal tıkanıklığı olan erişkinlerde meydana gelir. En sık
maruziyetler, sıklıkla sinsi başlangıçlı görme kaybına neden neden olan organizma S. pneumoniae' dır.
olur. Sinir dokusunda hasara neden olan bileşiklere maruziyet,
görmenin hızlı veya yavaş bozulmasına neden olur. Metanol, Klinik Bulgular
halojenli hidrokarbonlar (örn., metil klorid) ve arseniğin toksik
doz maruziyetleri görmede kalıcı hasara sebep olur. Etambutol, Hasta ağrıdan şikayet eder. Öyküde gözlerde yaşarma ve akıntı
kloramfenikol, kinin ve salisilat gibi ilaçların akut veya kronik vardır. Bakıdalakrimal kese üzerinde hassasiyet, kızarıklık ve
kullanımları optik nörite ve görme kaybına neden olabilir. şişlik vardır.
Körlüğe neden olan en sık toksik neden metanoldür Lakrimal kese üzerine baskı uygulanarak Gram boyama,
(metil alkol) . Sadece birkaç mililitre maruziyet kalıcı körlüğe yayma ve kültür için püy toplanmalıdır.
neden olabilir. Akut metanol zehirlenmesi bulantı, kusma ve
karın ağrısına neden olur. Baş ağrısı, baş dönmesi ve deliryum Tedavi
görülebilir. Görme kaybı metanol içiminden birkaç saat sonra
ani ve tam görme kaybı olarak gelişebilir veya nadiren maruzi- Amoksisilin-klavunat veya sefaleksin gibi sistemik antibiyotik-
yetten 3 gün sonra görülebilir. Pupiller refleksler zayıflamıştır. ler başlayın. Topikal antibiyotikler kullanılabilir ama tek başla-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Sonuçlandırma

Hasta 2-3 günlük takip için göz doktoruna yönlendirilmelidir.

AKUT HORDELOUI\J!(ARPACIK)

A Şekil 31-4. Akut Dakriyosistit (Riordan-Eva P, Whitcher ~·- .!R!,.~~.~~~!@i)~ir°'.vt~ri~fı~ı,!fa ~~lq_be?i{fı~ltl,.


JP: Vaughan and Asbury's General Ophthalmo/ogy, 16. ed. .~ ;~ı'.ilil9ecü:ç ~efa:tlık kompres ve topikal cl~tibiyq,:,
McGraw-Hill, New York 2004 izniyle basılmıştır.) tit<ıer/ · · ·· · · · · · ·· ·

rına kullanılmaz. Günde 3-4 defa ılık kompres uygulayın. Abse


gelişmişse insizyon ve drenajı düşünün. Genel Bilgiler

Sonuçlandırma Akut hordeolum göz kapağı bezlerinden meibomian bezleri-


nin (internal hordeloum) ve zeis veya moll bezlerinin (ekster-
Hastalar sistemik antibiyotikleri reçete edilerek ve ılık lokal nal hordeloum) sık görülen enfeksiyonudur. En sık neden olan
kompresin nasıl uygulanacağı tarif edilerek eve taburcu edile- organizma S. aureus' tur.
bilirler. Cerrahi tedavi için göz konsültasyonu yapılabilir. Hasta
1-3 gün içinde yeniden görülmelidir. Klinik Bulgular
Arpacık göz kapağında çeşitli boyutlarda şişlik, ağrı ve kıza­
AKUT. DAKRiYOAQENİl rıklıklakarekterizedir. Büyük bir hordeloum nadiren etkilenen
tarafta preauriküler lenf nodlarında şişliğe, ateş ve lökositoza
neden olur.

Tedavi
Eğer püy cilt veya konjonktivada belli bir alana lokalize ise,
cilde horizontal konjonktivaya vertikal bir insizyon yapılabilir.

Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Hasta tedavinin devamı için günde üç defa ılık kompres ve iki
Lakrimal bezin infeksiyonu ve inf!amasyonu üst göz kapağının defa topikal antibiyotikli merhemler (eritromisin %0.S'lik veya
temporal kısmında lakrimal bez lokalizasyonunda şişlik, ağrı, % 0.3'lük gentamisin) verilerek eve taburcu edilebilir.
duyarlılık ve kızarıklıkla karekterizedir.

GÖZ KAPAGI ENFEKSİYONLAR! (PRESEPTAl


Ayrıcı Tam
Akut dakriyoadenitin viral enfeksiyonlarla (kabakulak), sarko-
idoz, sjögren sendromu, tümör, lösemi ve lenfoma ile ayırıcı
tanısının yapılması gereklidir.

Tedavi
Pürülan bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler, ılık kompres,
sistemik analjezikler ve biriken lokal püyün insizyon ve drenaj-
la boşaltılması ile tedavi edilmelidir. Vira] dakriyoadenitlerin
(kabakulak) tedavisi konservatiftir.
GÖZ ACİLLERİ

Genel Bilgiler
Preseptal selülit göz kapağının enfeksiyonudur. En sık neden
olan organizmalar S. aureus, H.influenza ve streptokoklardır.
Eğer cilt döküntüsü ile beraberse (ör: herpes zoster) viral ne-
denler düşünülmelidir.

Klinik Bulgular
Göz kapağında hassasiyet, kızarıklık ve ödem vardır. Propito-
zis, göz hareketleri ile ağrı ve ekstraoküler hareketlerde kısıtlı­
lık yoktur. Eğer bunlardan biri varsa orbital selülit gelişmiştir. Genel Bilgiler
Konjonktivitler kırmızı gözün en sık nedenidir. Hastalık kesin
Tedavi
olarak kontrol altına alınıncaya kadar tıbbi acil bir problem
Amoksisilin-klavunat veya sefaleksin ile 10 günlük tedavi veri- olarak değerlendirilir.
lir. Herpers zosterden şüpheleniliyorsa antivirallerde verilebi-
lir. Ciddi vakalarda insizyon ve drenaj gerekebilir. Akut Konjonktivit Nedenleri

Sonuçlandırma A. Enfeksiyonlar

Hasta günlük kontrollere çağrılarak taburcu edilebilir. Eğer Akut konjonktivitte bakteriyel, vira!, paraziter, fungal veya kla-
hastanın semptomları kötüye gidiyor ve antibiyotikler yetersiz
midyal enfeksiyonlar neden olabilir.
kalıyorsa intravenöz antibiyotikler geçin ve göz veya KBB kon-
sültasyonu isteyin.
B. Kimyasal İrritanlar
Klorin gazı ve göz yaşartıcı gaz kimyasal irritasyonla akut kon-
jonktivite neden olur.

C. Allerji
Akut konjonktivitin alerjik nedenleri vernal keratokonjonkti-
vit, san1an nezlesi ve diğer sık görülen allerjenlerdir.

D. Cilt Bozuklukları

Steven-Johnson sendromu, akne rozasea, Lyell hastalığı, Kawa-


saki hastalığı ve psöriazis gibi cilt bozuklukları akut konjonk-
Genel Bilgiler tivite neden olabilir.

Küçük subkonjonktival damarların spontan rüptürü ile olur E. Sistemik Bozukluklar


veya öksürmek, hapşırmak veya kusmakla uyarılır. Sjögren sendromu ve A vitamini eksikliği akut konjonktivite
neden olabilir.
Klinik Bulgular
Konjonktivanın altında parlak kırmızı kan birikir. Ağrısızdır ve Klinik Bulgular
görme kaybı yoktur. Rekürren veya bilateral hemorajiler hiper- (Tablo 31-2' ye bakınız) Hastalar ağrı, kaşıntı hissi ve konjonk-
tansiyon veya koagülopatiler açısından araştırılmalıdır. tival akıntıdan şikayet ederler. Tek veya her iki göz etkilenebi-
lir. Bakteriyel konjonktivitlerde uykudan uyanıldığında sıklıkla
Tedavi ve Sonuçlandırma göz kapaklarını açarken yapışıklık vardır.
Bakıda konjonktival kızarıklık, pürülan veya mukopürü-
En iyi tedavi gözlemdir, bununla beraber birçok hasta çok endi-
lan akıntı ve değişik derecelerde göz kapaklarında şişlik vardır.
şelidir ve acil servisi terk etmeden önce yoğun bir şekilde has-
Uygun vakalarda Gram ve giemsa yaymaları, çikolata agar ve
talıkla ilgili içlerini rahatlatmak isterler. Çıkıntılı kemotik do- kan kültürü için konjonktival keseden örnek alınabilir. Viral
kular için gerekliyse suni gözyaşı ve merhemler kullanılabilir. kültürlerde de üretilebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

TABI.O 31-2. Konjonktivitlerin Ayırıcı Tanısı

.
. 'i<rlnikQ~$Lt!~tet
aa:;fanJı~
Ağrı
'' . ,, Aküt '
Orta
c ~aw~ııı~~.
'/ q
J~@ıntayaı
Akujv~ra§,Uba~ut.
Hafif-orta Hafif-orta
·•.: iff',J,ii,ıı,JrıirlfKri'Ji 10
Tekrarlaya~
Yok
tr~~t.
;;;ı tiff[f~p'ciN''

Yok veya hafif


Akıntı Bof, pürula~ ,orıa., pı'.lrul~ri Orta, seroj:>ürütan Orta, berrak:. C?k a~, befı'ak
Smear. Gram Boyama PMNL, bakteri PMNL, monosit, bakteri PMNL, monosit, bakteri Eizonofil vardır Negatif
yok yok
Rutin killtür Sıkfıkla Negatif Negatif ·· Negatif
Staph iıureus, Pnômôkok
Özgün kültür Klamidya Adenovirus, çok az enle- Negatif Negatif
rovırus, nadiren diğerleri

Preaurikilferadenopa!t Sıklikla .Sıklıkla Sıklıkla Nadiren


PMNL= Polimorfonükleer nötrofil

hızlıca perforasyonuna ve aquöz humorun kaybına neden ola-


bilir. Bakteriyel ülserler tamamen tedavi edilmezlerse bakteri-
Bakteriyel konjonktiviten şüphelenilen hastalara günde dört yel endoftalmit meydana gelebilir.
defa olacak şekilde % 10' luk sulfasetamid veya % 0.3' lük sip-
rofloksasinli göz damlaları topikal olarak ve gece yatmadan Klinik Bulgular
önce eritromisin veya tetrasiklin içeren göz merhemleri reçete
edilebilir. Hastada ağrı, fotofobi, bulanık görme ve göz irritasyonu şika­
Klamidyal enfeksiyondan şüphenilen hastalarda (örn., yetleri vardır. Bakıda konjonktival kızarıklık ve kemozis, kor-
üretrit öyküsü) topikal ve sistemik tetrasiklin veya eritromisin nea! ülserasyonlar veya beyazımsı-sarımsı infıltrasyonlar var-
reçete edilir. 21 gün boyunca, 0.5 g dozunda, günde dört defa dır. Fluoresein boyama ve ultraviyole ışık ile inspeksiyon bakıyı
(erişkin dozu) . Doksisiklin günde 2 defa 100 mg dozunda tet- kolaylaştırır. Hipopiyon gelişebilir. Gram ve Giemsa boyaları
rasiklin yerine verilebilir. Gonore için tedavi düşünülebilir. ile boyama ve kültür için kornea! sürüntü alınmalıdır.

rma Ayrıcı Tam


Hastalar 48-72 saat sonra kontrole gelmek üzere eve taburcu Tablo 31-1' e bakınız.
edilebilir. Tedaviye yanıt vermeyen hastalar göz doktoruna
yönlendirilmelidir. Tedavi ve Sonuçlandırma
Bakteriyel kornea! enfeksiyonların neden olduğu kornea! ül-
BAKTERİYEL ÜlSE.R serlerin tedavisine mümkün olduğunca hızlı başlanmalıdır.
Göz konsültasyonu acilen istenmelidir.

VİRAL KERATOKON.JO.N.KTİViT,
Ffuoroseirıle. bakı farırda yardırncİdir, ·.,
. Aı;ıtibiyotiJ~ te:davisCve: göz(in kapalı. tc1:kibı zorun~
ILicldr. < ' , . ···•.·.·. . .·· .· ..
··.:·.. Kontakt İe:ns, ~uUananlarda sıktır.

Genel Bilgiler Patpebrar •.. konjq~tJVqO!fl f<llikuHednde te((.tarc1:fh


Kornea! enfeksiyonlara bakteriler, virüsler, klamidyalar veya
il>
ağn ve kız.arıklık
Erı sık ' •••···•····.·.•·.•. ' '. ·.' ····,
et~e.n Ade:novirüstür; ancc1:k. .~fıfibiyotı~ıF
' . .,
mantarlar neden olabilir. Konjonktiva tutulabilir veya tutulma- göz daml'alan sıklikla 1<urıarıılfr.; ' '
yabilir. Bakteriyel kornea! ülserler ciddidir, çünkü korneanın " ,',' '' ,,,)",ı-"'" ' ' ,,- ----- -
GÖZ ACİLLERİ

Klinik Bulgular Genel Bilgiler


Viral keratokonjonktivit en sık adenovirüslerin neden oldu- Korneanın akut hidropsu, desement membran rüptürü geliş­
ğu (Tip 8 ve 19) akut konjonktivit ve keratittir. Hastada gözde miş keratokonuslu hastalarda görülür, korneal stromanın aköz

kızarıklık, yaşarma ve orta derecede ağrı vardır. Başlangıçta


humor ile infıltrasonuyla sonuçlanır. Bu aniden oluşur ve kor-
neal bulanıklaşmayla sonuçlanır.
genellikle tek taraflıdır ve bu göz çok daha ciddi etkilenir. Fo-
tofobi genellikle vardır ve başlangıçtan sonra 5-14 gün devam Klinik Bulgular
eder. Bakıda göz kapaklarında şişlik, folliküllerde ve bulbar
konjonktivada kızarıklık, palpebral konjonktivanın üzerinde Tipik olarak keratokonuslu hastalarda, görme keskinliğinde
pseudomembran olabilir. Sıklıkla hassas bir preauriküler lenf ani, ağrısız azalma şeklinde görülür. Az miktarda göz irritas-
nodu palpe edilebilir. 48 saat içinde subkonjonktival hemora- yonu olabilir ve korneal ödem sonucunda kornea bulanıklaşır.
Bakteriyel ve vira! keratit dışlanmalıdır.
ji gelişebilir. Korneal epitelyal keratit konjonktivite eşlik eder
ama subepitelyal opasiteler semptomların ilk başlangıcından
Tedavi
5- 14 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
Erişkinlerde, hastalık dış göze sınırlıdır. Çocuklarda ateş, % 2 lik veya %5' lik sodyum kloridli göz damlaları gibi hiper-
farenjit ve ishal (farengokonjonktival ateş) görülebilir. Kon- tonik göz damlaları, bir hafta boyunca günde dört defa göze
jonktival kazıntıyı Giemsa boyası ile boyamak, baskın olan mo- damlatılmalıdır. Korneanın dehidratasyonunu hızlandırmak

nonükleer inflamatuvar reaksiyonu gösterir. Pseudomembran için, günde iki defa saç kurutma makinesiyle göze sıcak hava
akımı uygulanmalıdır. Gözü ovalamaktan kaçınılmalıdır.
meydana geldiğinde, polimorfonükleer nötrofıller görülebilir.
Semptomların başlangıcından sonraki ilk iki hafta içinde kül-
Sonuçlandırma
tür adenovirüsler için genellikle pozitiftir. Klamidyal konjonk-
tivit ayırıcı tanıda daima akılda tutulınalıdır. Hastayı 24-72 saat içinde göz doktoruna yönlendirin.

Tedavi HiFEMA
Tedavi semptomatiktir. Topikal dekonjestanlar faydalı olabilir.
Koyu cam gözlükler fotofobiyi rahatlatabilir. Eğer tanı kesin
değilse, bakteriyel kültür için materyal gönderin ve laboratuar

:'tt~t~f!iJfJ!;:ııJ! ~l~Iii~:
sonuçlarını beklerken,% 10' luk sulfasetamidli göz damlaların­
dan günde dört defa, %1' lik (lOmg/g) tetrasiklinli merhemler-
den günde 2 defa olacak şekilde başlayın.
Viral ajanların iyatrojenik yayılımının sebep olduğu epi- dem9lac~ğındant9mya ya fAl14r~r ,.
demilerde, el yıkama ve diğer koruyucu önlemlerin alınması JQP ·b 9 sınc;; kQntrQl;;'edilm
çok önemlidir.

Sonuçlandırma Genel Bilgiler

Hastalar 2-3 gün içinde kontrole gelmek üzere taburcu edile- Hifemaya (ön kamarada kan birikmesi) genellikle gözün per-
bilirler. Hastalar diğer aile bireyleri ve çalışma arkadaşlarına fore olmayan travmaları neden olur. Nadiren, oküler veya sis-
virüsü oküler sekresyonlar yoluyla yaymaktan kaçınmalı ve temik bir bozukluğun veya antikoagülasyonun komplikasyonu
olarak spontan olarak meydana gelebilir.
dikkatli olmalıdırlar. İdeali semptomlar gerileyene kadar has-
taların işe gitmemesidir.
Klinik Bulgular
Hifema görme keskinliğinde ani azalma ile karekterizedir. Eğer
IOP yükselmişse, başağrısı ile beraber veya baş ağrısız gözde ağrı
olabilir. Tüm ön kamara kan ile dolabilir veya kan seviyesi gö-
rülebilir. Perilimbal çekilme ile beraber konjonktiva kızarıktır.

Tedavi
Hastanın başı 30 derece yükseltilir. Etkilenen göz kapatılır. Göz
konsültasyonu gereklidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Son zamanlarda, göz uzmanı tarafından kamara içine KANAMA


25µg t-PA enjeksiyonunun, ön kamaradaki kan pıhtısının emi-
limini kolaylaştırdığı gösterilmiştir. Aminokaproik asit pıhtı­
nın stabilizasyonu ve tekrar kanama oranını azaltmak için to-
pikal olarak kullanılabilir.

Sonuçlandırma

Göz uzmanı tarafından erken bakım ve değerlendirme şarttır.


Emilmeyen kan pıhtısının boşaltılması için cerrahi girişim ge-
rekebilir. Yaralanmayı takiben 3. ve 5. günlerde tekrarlayan ka-
nama nadir değildir. Hifemalı hastalar göz uzmanı tarafından,
beş gün boyunca günlük olarak takip edilmelidir.
Genel Bilgiler
Vitröz cisime spontan kanama, gozun lokal sebeplerinden
kaynaklı (örn., retina! yırtıklar, tümörler, inflamasyon, venöz
tıkanıklar, retina dekolmanı) veya sistemik bir hastalıkla ilişkili
(örn., hemopoetik hastalıklar, diabetes mellitus, hipertansi-
yon) olabilir. (Tablo 31-3) Kan vitröz cisimde hızlıca pıhtılaşır
ve kollajen liflerle hyaluronik asid ağından dolayı kırmızı kan
Fotqfofö, ·. ~ğrı, .. sifüıet ·.· ka~ıftn.jyk hücrelerinin ortadan kaldırılması gecikir.
k~nsti~~·r?~ •. > ·. .•. . •.·. . . .·
~ Tedav;nina.nahtatr mıdrıyatikf~f . Klinik Bulgular
Vitröz hemoraji ani, ağrısız görme kaybı veya etkilenen gözde
görmede bozulmayla karekterizedir. Göz kırmızı değildir. Fun-
Genel Bilgiler dustaki kırmızı retle bulanık, soluk ve siyahlaşmıştır. Retina ve
optik sinirin ayrıntıları bulanık vitreus nedeniyle anlaşılmazdır.
Üvea iris, silier cisim ve koroidden oluşur. Anterior üveit veya
iridosiklit iris ve siliyer cisimin inflamasyonudur. Her üç yapı­ Tedavi ve Sonuçlandırma
nın inflamasyonu panüveit olarak adlandırılır.
Hasta acilen bir göz uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Eğer kanın emilimi gerçekleşmezse veya kan pıhtısının birik-
Klinik Bulgular mesine ikincil vitröz bulanıklaşma meydana gelirse parsiyel
(Tablo 31-1' e bakınız) Hastada görmede bulanıklaşma, fotofo- veya total vitrektomi düşünülmelidir. Yeni oluşan damar ağı
bi, baş veya göz ağrısı vardır. Siliyer enjeksiyon limbus çevresi- (ör: diyabetiklerde ve orak hücreli retinopatilerde meydana
gelen yeni kan damarı oluşumu) meydana geldiğinde fotoko-
ne olabilir ve konjonktival enjeksiyon az miktarda olabilir. Göz
agülan tedavisi bazı vakalarda proflaktil< olarak düşünülebilir.
içi basınç yüksek olabilir. Konjonktival akıntı yoktur.

Tedavi
Sikloplejik midriyatik ajanlar olan, Tropisamid veya siklo-
pentolat gibi % l' lik göz damlalarından her sekiz saatte bir Tablo 31-3. Travmayla İlişkisiz Spontan Vitröz Kana-
damla damlatılır. Eğer göz içi basınç yüksekse altı saatte bir malarınBilinen Bazı Nedenleri
oral olarak 250 mg asetozalamid ver. Göz konsültasyonu son-
rası % l' lik prednisolon asetatlı göz damlası günde beş defa
verilebilir.

Sonuçlandırma

Üveitli hastalar takip için ertesi gün görülmelidir. Devam eden


bakımları göz doktoru tarafından yapılmalıdır. Üveitin nedeni
araştırılmalıdır.
GÖZ ACİLLERİ

Son çalışmalarda 25µg t-PA' nın vitreus içine enjeksiyo- Tedavi ve Sonuçlandırma
nunun travmatik vitröz kanamalı seçilmiş bazı hastalarda uy-
gulanabileceği gösterilmiştir. Özgün bir tedavisi yoktur. Hastalar ileri bakım ve tekrarla-
yan kanamaların önlenmesi için göz doktoruna yönlendiril-
melidir.

Genel Bilgiler
Retina! kanama, travma, lokal göz hastalıkları veya sistemik Genel Bilgiler
hastalıklardan dolayı oluşabilir
(Tablo 31-4). Kanama retina-
Santral retina! ven tıkanıklığı, en sık yaşlı hastalarda glokom
nın yüzeysel tabakalarında, derin tabakalarında, preretinal
veya hipertansiyonla beraber görülür. İnsidansı, diyabetes mel-
boşlukta veya subhyaloid alanda meydana gelebilir.
litusta, otoimmun hastalıklarda, Waldenström makroglobuli-
nemisinde, kriyoglobulinemide, orak-hücreli anemi, poliste-
Klinik Bulgular mia vera ve lösemide artmıştır.
Kanaması maküler veya perimaküler alanda olan hastalar gör-
mede ani gelişen azalma ile gelirler. Küçük periferal retina[ Klinik Bulgular
kanamalar semptoma neden olmayabilir. Sinir lifleri tabaka-
Hastalarda tek taraflı, ağrısız, ani görme kaybı vardır. Oftalmos-
sından meydana gelen yüzeye! retina! kanamalar, oftalmolojik
kopide dilate ve kıvrımlı venler, retina! ve maküler ödem, mul-
bakıda parlak kırmızı ve alev şeklinde görülür. Derin retina!
tipl veya diffüz retinal kanamalar ve incelmiş arterioller görülür.
kanamalar yuvarlak ve koyu kırmızımsı renklidir. Subhyaloid
kanamalar vitröz cisimle iç membranın sınırları arasındaki
alanda bot şeklindeki kanamalardır. Yeni damar ağları rüptüre Tedavi ve Sonuçlandırma
olup, retina! ve vitreusta kanamalara neden olabilir. Özgün bir tedavisi yoktur. Sistemik bir hastalıkla ilişkisi veya
olası glokom açısından değerlendirilmesi için hastayı göz dok-
toruna yönlendirin. Glokom gibi lokal predispozan faktörler
dışlandıysa, tıkanıklığı olan hastaların tam bir tıbbi değerlen­
dirilmesi yapılmalıdır.
Tablo 31-4. Retina! Kanamayla İlgili Sistemik Durum-
lar

Genel Bilgiler
Optik nörit, bir çok nedenden dolayı görülebilir, demiyelinizan
hastalıklar, sistemik enfeksiyonlar, nutrisyonel ve metabolik bo-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

zukluklar, toksik: maddelere maruziyet (ör: arsenik, metanol, Genel


tütün, kurşun), vasküler yetmezlik, intraoküler yapıların lokal
enfeksiyonunun sinüs ve meninkslere yayılımı bunların arasın­ Öykünün haricinde, genellikle yanıkların tanısında şişmiş göz
dadır. Optik: nörit retrobulber nöritide kapsar (globun arkasında­ kapakları, konjonktival kızarıklık ve kemosis olması esastır.
ki optik sinirin inflamasyonu), oftalmaskopik bulgu olmayabilir. Limbus, özellikle palpebral alanda, konjonktival kabuklanma
alanları ile dengeli yamalı alanlar içerir. Genellikle geniş alan-
larda epitel kaybı ve kornea! ülserlerle beraber korneada bu-
lanıklaşma ve diffüz ödem vardır. Kornea! ülserler fluorosein
boyama ile mavi ışıkta daha iyi görülebilir.
Tipik görülme yaşı 25-40 arasıdır, kadınlarda erkeklerden iki
kat daha sıktır. Hastalar tek gözde (nadiren her ikisinde) hızlı
gelişen görme kaybı ve bazen de gözün üzerinde ağrı ile gelir.
Santral görme kaybı, gözde duyarlılık ve renklerin mat algı­
lanması ile görülebilir. Uhtoff fenomeni (egzersiz ve sıcaklıkla Klinik Bulgular
artan görme kaybı) görülebilir. Pupiller refleks zayıftır. Optik
Alkali yanıklar
çok ciddidir, (özellikle kireç gibi alkali parça -
nöritin oftalmoskopik bakısında, optik sinirin başında kızarık­
cıklar) çünkü maruz kalınan ajan görünürde ortadan kaldırılsa
lık (retrobulber nöritte görülmez), büyük venlerde konjesyon,
bile, küçük partiküller kese içerisine girerek orada kalabilir ve
disk sınırlarında düzensizlik, peripapiller retina! ödem ve optik gözde ilerleyici hasara neden olabilir.
sinirin başının yanında alev şeklinde kanamalar görülür. Gör-
me alanı testlerinde santral skotom bulunur. Tedavi
ve Acilen bir topikal anestezik damlatın (%0.5' lik proparakain
veya% 0.5' lik tetrakain) ve sonrasında 2-3 litre su, ringer laktat
Tedavi nedene yöneliktir. Demiyelinizan hastalıklarla ilişkili va- veya normal salinle göze bolca irrigasyon yapın. Bir göz kapağı
kalarda intravenöz kortikosteroidler yardımcı olabilir. Hastalar retraktörü faydalı olabilir.
Göz kapağının iki taraflı eversiyonu kese içerisinde kalan
1-2 gün içinde Nöroloji veya göz uzmanına yönlendirilmelidir.
materyalleri görüp uzaklaştırmak için yapılmalıdır. Alkali sert
parçacıklar bir forseps veya nemli bir pamuk çubuk kullanı­
larak çıkarılmalıdır. Parçacıklar çıkarıldıktan sonra yeniden
irrigasyon yapılmalıdır. Asidik bir madde kullanarak alkalileri
nötralize etmeyin, çünkü ekzotermik reaksiyon daha fazla hasa-
ra yol açar.
Topikal midriyatik, sikloplejik göz damlası damlatın, ve
antibiyotikli merhem sürün. İrrigasyon sonrası göz pH'sı kont-
rol edilmelidir ve pH 6.8-7.4 aralığında olmalıdır. Eğer pH hala
yüksekse irrigasyona devam edin. Parenteral narkotik analje-
zikler ağrıyı azaltmak için gereklidir. Eğer göz içi basınç yük-
sekse asetozalamidle tedaviye başlayın.

ırma

Göz konsültasyonu isteyin.

Klinik Bulgular
Asitle olan yanıklar kural olarak daha hızlı hasara neden olur
ancak genel olarak alkalilere göre daha az ciddidir. Çünkü al-
kalilerde olduğu gibi gözün dokularında ilerleyici hasara sebep
olmazlar.

Tedavi
Maruziyetten sonra hızlıca göze su, ringer laktat veya normal
salinle bolca irrigasyon yapın. İrrigasyon sırasındaki ağrıyı
azaltmak için topikal anestezik damlatılabilir (%0.5' lik propa-
rakain). Asitler alkalilerle nötralize edilmez.
GÖZ ACİLLERİ

Parenteral veya oral narkotik analjezikler gerekebilir. Sonuçlandırma


Eğer gözde korneal defekt varsa tamir edilir.
24 saat sonra kontrole çağrılmalıdır.

Sonuçlandırma MEKANİK GÖZ TRAVMALAR!


Göz konsültasyonu isteyin.

Klinik Bulgular
Termal yaralanmadan dolayı göz kapakları, kornea ve kon-
jonktivada meydana gelen yaralanma çok az hasardan ciddi
yaralanmalara kadar farklı boyutlarda olabilir. Kornea! ülserler
kornea epitelinin kaybı sonucunda meydana gelse de, yüzeye!
korneal yanıklar iyi prognozludur. Oküler travma penetre ve penetre olmayan yaralanmalar olarak
Göz kapakları cildinin yanıkları birinci, ikinci veya üçün- sınıflandırılabilir. Travma ciddi yaralanma ve görme kaybına ne-
cü derece olabilir. Konjonktival kızarıklık belirgindir. Termal den olabilir. Göz yaralanmaları koruyucu orbital kemik yapı ve or-
yanığa maruz kalmış interpalbebral alandaki kornea epitelinde bital yağ dokusunun tampon etkisine rağmen oldukça yaygındır.
diffüz nekroz görülebilir. Korneanın termal yanıklarında sıkça Mesleki güvenlik önlemleri ve önleyici tedbirler vurgulanmalıdır.
görülen korneal ödemden kaynaklı korneadaki bulanıklaşma,
görme keskinliğinde azalmaya neden olur.
Değerlendirme

Tedavi Yaralanmanın öyküsünü hastadan veya görgü tanıklarından


alın. Doğrulama yapılarak veya yapılmadan görme keskinliği
Gözün termal yanıklarının tedavisi, vücudun herhangi bir ye-
ölçülüp kayıt edilir. Dokudaki yaralanmalar ve kanamalar için
rinin yanık tedavisiyle benzerdir. (Konu 45) Sistemik analjezi
göz kapağı, konjonktiva, kornea, ön kamara, pupil, lens, vitröz
sağlanır. Müdahale sırasındaki ağrıyı azaltmak için %0.5' lik
ve fundusa bakılır. Gözdeki kornea! lezyonların varlığı (örn.,
proparakain veya %0.5' lik tetracain damlatın. Kornea! yanıklı
vakalarda midriyatik bir ajan damlatın. abrazyon) fluoresein boya damlatılarak kontrol edilir ve gözün
muayenesinde ışık ve mavi ışık filtresi kullanılır.
Sonuçlandırma X- ray ve tomografi radyoopak yabancı cisimlerin varlığı­
nı dışlamaya ve orbital kemik kırıklarını görmeye yardımcıdır.
Göz konsültasyonu isteyin.
Tedavi ve Sonuçlandırma
ULTRAVİOLE IŞINLARININ NEDEN OLDUGU
Görmeyi tehdit eden yaralanması olan hastalar acile göz dok-
toruna konsülte edilmelidir. Manüpliasyon yaparak ilerleyici
Ultraviyole ışığı tarafından kornea epitelyuminin destruksiyonu, hasara neden olmaktan kaçınılmalıdır. Tedavi ve sonuçlandır­
ultraviyole radyasyonunun kaynağına bağlı olarak aktinik kerato- mayla ilgili daha detaylı bilgi için aşağıdaki özgün yaralanma
zis, kar körlüğü ve Welder' in ark yanığı (ışık yanığı) olarak bilinir. tiplerine bakın.
Ciddi ağrı, fotofobi ve yabancı cisim hissi içi bir-iki defa
Klinik Bulgular %0.5' lik proparakainden bir iki damla damlatın. Sistemik
analjezikler gerekebilir. Gözü, bir göz bandajı ile kapatın.
Hastalarda ağrı, aşırı miktarda fotofobi ve 6-12 saat önce ultra-
viyole ışığına maruz kalma öyküsü (ör: kayak yapmak, bronz-
laşmak, kaynak yapmak) vardır. Bakıda, kornea! bulanıklık,
PENETRE VEYA PERFORE GÖZ
konjonktival kızarıklık ve gözlerde yaşarma vardır. Floresein
ve mikroskopta büyütme (örn., biyomikroskop) ile korneada
boyanmış yüzeye! noktasal lezyonlar görülebilir.
Genel Bilgiler
Tedavi Penetran ve perfore göz yaralanmaları, hızlı ve dikkatli bir ba-
Sadece bakı sırasında topikal anestezik damlatılmalıdır. Hasta- kımı, görmenin ve gözün olası kaybını önlemek için gecikme-
lara evde kullanmaları için topikal anestezik vermeyin. Midri- den cerrahi müdahaleyi gerektirir.
yatik bir ajan damlatın ve antibiyotikli merhem sürün. Düzel- Çoğu yüz yaralanması, özellikle otomobil kazaları ile il-
me 12-36 saatte olur. Ağrı için sistemik analjezik verin. gili olanlar penetran göz yaralanmaları ile ilişkilidir. Acil servis
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

ekibi hastanın yaşamı tehdit eden diğer yaralanmalarıyla daha GÖZ, ADNEKS VE ORBİTANIN KÜNT
çok meşgul olduğundan veya göz kapaklarındaki şişlikten do-
layı bazı göz yaralanmaları gizlenmiş ve fark edilmemiş olabilir.
Bazı yaralanmalar çabucak tedavi edilmezse görme kaybına ne- Göz küresinde ve oküler adnekslerde kontüzyon künt travma-
den olabilir. Engelli veya bilinci kapalı hastaların maalesef gizli nın sonucudur. Böyle bir yaralanmanın sonucu her zaman be-
veya tedavi edilmemiş yaralanmaları bulunabilir, ancak bu has- lirlenemez ve hasarın boyutu yüzeye! muayene ile net bir şekilde
talara da koopere hastalar gibi uygun göz bakısı yapılmalıdır. ortaya konamayabilir. Dikkatli göz bakısı gereklidir beraberinde
X-ray tetkikleri veya gerektiğinde tomografi kullanılabilir.
Değerlendirme
Yaralanma Tipleri
Yaralanmanın nasıl meydana geldiği öğrenilip, kayıt edilir. Göz
ve oküler adnekslere bakılır, eğer hastanın durumu müsade edi- A. Göz kapaklan
yorsa görme testleri yapılır. Göz küresine basınç uygulamayın.
Ekimoz, şişlik, laserasyon ve abrazyon açısından göz kapakla-
Uygun şartlarda, BT taraması radyoopak yabancı cisimlerin
rını kontrol edin.
dışlanması ve orbital kemik kırıklarının tespiti için gereklidir.
B. Konjonktiva
Klinik Bulgular
Subkonjonktival kanama veya konjonktival laserasyonlar açı­
Penetran yaralanmalar gözün dış kısımlarında (sklera, kor- sından konjonktivayı kontrol edin.
nea) hasara neden olurken, tabakaların anatomik bütünlüğüne
C. Kornea
zarar vermez, böylelikle oküler içeriğin prolapsusu ve kaybı
önlenir. Perfore yaralanmalar sklera ve korneanın anatomik Abrazyon, ödem, laserasyon veya rüptür açısından korneayı
bütünlüğünün bozulmasıyla (laserasyon) sonuçlanır. Bazı ya- kontrol edin.
ralanmalar üveal yapıların prolapsusu ile ilişkili olabilir. Sklera
veya korneaya ait yaralanmalar sıklıkla intraoküler veya intra- D. Ön Kamara
orbital yabancı cisimlerle ilişkilidir. Hifema, açı silinmesi veya sekonder glokom açısından ön ka-
marayı kontrol edin.
Tedavi
E. iris
Perfore ve penetran yaralanmaların acil yönetiminde amaç İridodialysis, iridopleji, iris sfinkter rüptürü, kornea! veya skle-
ağrıyı dindirmek, görmeyi korumak veya düzeltmek ve iyi bir ral laserasyonlarda iris prolapsusu veya iris atrofisi açısından
kozmetik sonuç elde etmektir. Ağrıyı dindirmek için sistemik irisi kontrol edin.
analjeziklere ihtiyaç vardır. Sedatif gerekebilir. Gözü bir göz
bandajı ile kapatın. Ayrıca oküler hareketleri en aza indirge- F. Siliyer Cisim
mek için yaralanmamış gözde bir yama ile kapatılır. Göz dam- Aköz humorun azalmış sekresyonu veya skleral laserasyondan
lası damlatmak veya antibiyotikli merhem sürmek gibi herhan-
siliyer cismin prolapsusu açısından siliyer cismi kontrol edin.
gi bir uygulama yapılmaz.
Gerekliyse tetanoz proflaksisi verin (Konu 30). Hasta bir G. lens
göz uzmanı tarafından bakılana kadar olası bir cerrahi müda-
Lens dislokasyonu veya katarakt açısından lensi kontrol edin.
hale için oral alımını kesilir. İntravenöz sıvılarla hidrasyon sağ­
lanır. H. Vitreus
Gram pozitif ve gram negatif organizmalara etkili antibi-
Vitröz hemoraji veya prolapsus açısından vitreusu kontrol edin.
yotikleri parenteral verin. Göz içi basıncın artmasına bağlı olu-
şabilecek ilave hasarları önlemek için antiemetik ajanlar verilir. 1. Siliyer Kas
Sonuçlandırma Paralizi ve spazm açısından siliyer kası kontrol edin.

Hasta ciddi göz yaralanmalarının müdahalesi, intraoküler ya- Tedavi ve Sonuçlandırma


bancı cisimlerin araştırılması ve gerekirse acil cerrahi onarım Oldukça şiddetli bir yaralanma intraoküler kanamaya (ör: vit-
için göz uzmanı tarafından acilen görülmelidir. Yaralanmış röz hemoraji, hifema) neden olabilir, yaralanmış uveal bir da-
gözde sempatik oftalmi riskini azaltmak için prolabe olmuş mardan gecikmiş sekonder kanama tehlikesi mevuttur bunlar
üveanın onarımında hemen harekete geçilmelidir. Kornea! la- inatçı glokoma ve kalıcı göz hasarına neden olabilir. Bu gibi
serasyonlara müdehaledeki gecikme, cerrahi riskini ve posto- durumlarda, diğer göz yaralanmalarını dışlamak için göz kon-
peratif komplikasyonları arttırabilir. sültasyonu gereklidir.
GÖZ ACİLLERİ

Göz küresinin rüptürü dışında, kontüzyonlar genellikle Klinik Bulgular


acilen kesin tedavi gerektirmez. Eğer göz perfore ise gözün üs-
tünü bandajla örtün ve göz konsültasyonu isteyin. Ethınoid kemik kırıkları en sık göz kapağında cilt altı amfı­
zemle görülürler. Göz kapağında ekimoz olur veya olmaz. Gö-
1. Göz Kapağı Ekimozu (Siyah Göz) rüntüleme yöntemleri orbitada havayı gösterir. Diğer orbital
kemiklerin kırıkları radyografi ile dışlanmalıdır.
Klinik Bulgular
Periorbital dokularda kan direk travma sonucu meydana ge-
Tedavi
lebilir veya komşu bölgelerdeki bir darbeden kaynaklanabilir. Ethmoid kemik kırıkları genellikle cerrahi redüksiyon gerek-
Göz etrafındaki gevşek cilt altı bağ dokusu kanın yaygın bir tirmez. Gerekirse analjezi sağlanır. Soğuk kompres uygulanır.
şekilde dağılmasına izin verir. Tanı genellikle açıkça ortadadır. Sistemik antibiyotikler verilir. Hastaya burnuna darbe almak-
Daima göze ait travmalar dışlanmalıdır (hifema, blowout kırık­ tan ve hapşırmaktan kaçınması söylenir.
ları ve retina dekolmanı)
Sonuçlandırma
Tedavi
1-2 gün içinde hastayı göz uzmanına veya yüz cerrahisine yön-
Şişliği
azaltmak ve kanamayı durdurmaya yardım etmek için lendirin.
buz kompresi uygulayın. Dikkatli bakı ile daha ciddi oküler ya-
ralanmalar dışlanır. 5.0rbita Tabanının Blowout Kırıkları

Sonuçlandırma Klinik Bulgular


Eğer gözün kendi yaralanması yoksa hastanın takibi gerekmez. Blowout kırıkları, enoftalmus ve hipotropi (yaralanmış gözün
2. Göz Kapağı Laserasyonu görsel aksisi sağlam gözle karşılaştırıldığında aşağı doğru kay-
mıştır) ile ilişkilidir, birincil pozisyonda veya yukarı bakışta
Klinik Bulgular diplopi görülür, yukarı bakışta göz hareketlerinde kısıtlılık ve
maksilla üzerinde duyuda azalma veya duyu kaybı vardır. Or-
Göz kapağının yaralanmaları ve laserasyonları lakrimal sistem, bitanın BT taraması orbita tabanındaki kaymaları gösterir.
levator kası ve optik sinir yaralanmaları gibi ilk bakıda görüle-
meyecek ciddi göz yaralanmaları ile beraber olabilir. Göz kapa- Tedavi
ğı laserasyonu olan her hastada bu gibi yaralanmaların çok titiz
bir şekilde araştırılması zorunludur. Analjezi gerekliyse sağlanır. % 0.3'lük gentamisin gibi topikal
antibiyotikli bir merhem uygulanır. Soğuk kompres ve steril
Tedavi ve Sonuçlandırma göz kapama bandı uygulanır.

Göz kapağı laserasyonu olan hastalar dikkatli göz değerlendir­ Sonuçlandırma


mesi ve süturasyon gerektirir. Tarsal tabaka, levator mekaniz-
Erken dönemde göz uzmanına veya yüz cerrahına konsülte
mayı içeren üst göz kapağı ve medial kantal alanı içeren lase-
rasyonlar göz uzmanı tarafından onarılmalıdır. edilir.

6. Kornea! Abrazyon
3. Orbital Hemoraji
Klinik Bulgular
Ekzoftalmus ve subkonjonktival kanama, yüzüne künt travma
öyküsü veren bir hastada oküler damarların rüptürünü düşün­
dürür. Konjonktival kemozis ve göz kapağında ekimoz olabilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma
Soğuk kompres uygulayın ve acil göz konsültasyonu isteyin.

4. Ethmoid Kemik Kırıkları Klinik Bulgular


Ethmoid kemik orbitanın mediyal duvarının bir parçasıdır. Hastada ağrı, fotofobi, ve görmede bulanıklaşma vardır. Genel-
Ethmoid kemik kırıkları sıklıkla orbitanın künt travmaları so- likle önemsiz bir travma öyküsü vardır. Hastalarda ciddi ağrı
nucunda meydana gelir. ile beraber blefarospazm varsa göz muayenesini kolaylaştırmak
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

için %0.5' lik proparakainden göze damlatılır. Ciddi vakalarda, korneaya % 0.5 proparakain veya tetrakain ile anestezi uygula-
göz kırmızıdır, kornea! yüzey düzensizdir ve normal parlaklı­ yın. Yabancı cisim gözden başarılı bir şekilde uzaklaştırıldıktan
ğını kaybetmiştir. Floresein ile boyama kornea! epitelde bir de- sonra antibiyotikli göz merhemi (% 0.3' lük gentamisin veya %
fekti ortaya çıkarır. Gerekirse göz küresinin enfeksiyonu veya 10' luk sulfasetamid) sürün veya göz damlası damlatın.
perforasyonu dışlanır.
Sonuçlandırma
Tedavi
Semptomu veya görmesinde değişiklik olmadıkça, hasta 24
Debrisleri ve serbest yabancı cisimleri uzaklaştırmak için ste-
ril salin solüsyonu ile göz nazikçe irrige edilir. Ciddi vakalar- saat sonra tekrar görülmelidir. Derin kornea! yerleşimli yaban-
da siliyer kası gevşetmek ve ağrıyı azaltmak için tropicamide cı cisimler veya görme aksındaki büyük yabancı cisimler göz
damlatılır. Antibiyotikli göz merhemleri sürülür. Uyarı: Kor- doktoruna yönlendirilmelidir.
tikosteroid içeren göz merhemleri kullanmayın. Ağrı kontrolü
için nonsteroid antiinflamatuvar içeren göz damlaları kullanı­ 8. Travmatik Lens Dislokasyonu ve
labilir. Gerekirse sistemik analjezi sağlanır. Hastaya asla topikal Katarakt Oluşumu
anestezik vermeyin, çünkü geri dönüşümsüz kornea! hasarlan-
maya neden olur.
Klinik Bulgular
Sonuçlandırma Göze künt travma sonrasındald lens dislokasyonunda tek gözde
Hasta günlük olarak kontrole çağrılmak üzere ayaktan takip (nadiren ildsinde) çift görme, bulanık görme ve şekil bozukluğu
edilir. 48-72 saat içinde düzelmeyen kornea! abrazyonlar için olur. Hızlı göz hareketlerinden sonra iriste titreme olur. Lens of-
göz konsültasyonu isteenbilir. talmoskop ile görülebilir veya BT taraması ile görüntülenebilir.
Öykü ve bakı tanıda önemlidir. Lens dislokasyonu sıklıkla Marfan
7. Kornea! ve Konjonktival Yabancı Cisimler sendromu, homosistinüri veya sferofaki gibi tıbbi bozukluklarla
ilişkilidir. Eğer sublukse lens (anterior subluksasyon) aköz hu-
mourun akışını tıkayıp akut glokoma neden olursa acil duruma
neden olur. Eğer lens kapsülü bozulmuşsa, lens stroması şişebilir
ve bulanıklaşır, akut glokoma yol açabilir ve katarakta ilerleyebilir.
Ağrt, yab;n~ı dsim Bu genellikle yıldırım veya elektrik çarpması sonrasında görülür.
Bakıd~ flqoreseiff boya kulfanın, gôz. Kaf)Jkf~rıtılrfai:
.t.ına b~karak. yabancı dsill).olmadrğında~ı.emııı: olu!;\ Tedavi
~. intra.okmer yafuanq dsinııteri dılraı;nak ~e~~krt ... Lens dislokasyonu olan hastalar cerrahi onarım ve artmış göz
içi basınç için acilen göz uzmanına yönlendirilmelidir. Trav-
Klinik Bulgular matik katarakt için tedavi yoktur.

Yüksek hızlı
dönen sıkıştırılmış çelikten aletlerle (örn., matkap) Sonuçlandırma
çalışma öyküsü olabilir, veya göze travma öyküsü yoktur ve hasta
gözündeki yabancı cisimden habersizdir. Bununla beraber çoğu Artmış göz içi basınç ile ilişkili dislokasyon acil göz konsultas-
vaka gözde veya göz kapağının altında yabancı cisim hissinden yonu gerektirir, bunun dışında hastanın zamanında göz uzma-
şikayet eder veya sadece gözde irritasyon vardır. Bir kornea! ya- nına yönlendirilmelisi gereklidir.
bancı cisim büyüteç ve iyi odaklanmış diffüz ışık veya biyomikros-
kop yardımıyla görülebilir. Konjonktival yabancı cisimler sıklıkla .· ~rna~ Kf1 Smiddy WE, Banta)'et atitj~rıflr'\faüMıfj~Mr{vf~al
üst göz kapağının altında gömülüdür. Kapak görmeyi ve yabancı ~ ·•.• out~o111«: ,~e,;o!ldaryto . ı;,aıJJtball,.P,r<>J~c.tileş, ~m.f\:}'.l?~~~'q)'
cismi uzaklaştırmayı kolaylaştırmak için ters çevrilmelidir. ·.··. 2oog;147@9;;-f'.42.(P::ZWil:l;tssqS(lr71J,;::, •"'"'·. /:;,.',:; .;..ı••.L,
Çıplak göz, büyüteç veya biyomikroskop ile kolayca görül- . ~ı:d.sB'.Lin<l~ri.J~J'raumi,;;tiie.g!ol,~,;i();H~.~*~ı1~1vf;~aıii:·
Niırth Am2008;2ô:9'?...;f23 [I?MİD~ ıs24g2sgh . . .
meyen yabancı cisimlerin dakikalar içinde görülmesi için fluore-
sein damlatılıp bakılmalıdır. Yumuşak dokuda ve intraoküler ya- ·BurgetBM,. kelty PK•Bqwi~~i@Jfilıir:kıtjufii'ilıj~~r~~t~~filmrf'
bancı cisimlerin dışlanması için X ray veya BT taraması endikedir. ·olp15yand,>isual outcoıneş.J,1'faujp:a 2.QQ~;~7:l~20-:-J?"2~ (~MIR;
20<lO<Y68.4]\ '
Tedavi flahrt B; Kass D; lvfcCarrqij Nt~i~~ıfy t{~m~~
pfa. lentis,Anri Em erg .fy!ed,2008;52:47,(481
Bazı gevşek yabancı cisimler nemli pamuklu bir çubuk yardı­
mıyla çıkartılabilir.
Yüzeye! gömülü yabancı cisimler hipoder-
mik iğnenin ucu veya künt bir spatula ile kaldırılabilir. Öncelikle
GÖZ ACİLLERİ

E. Antibakteriyei Ajanlar
% l' lik tetrasiklin içeren oftalmik merhem; polimiksin
B-basitrasin oftalmik merhem; % lO'luk sulfasetamidli oftal-
mik solusyon veya merhem, % 0.5' lik eritromisinli merhem,
% 0.3'lük siprofloksasinli damlalar, % 0.3'lük polimiksin
B-trimetoprimli solusyonlar veya % 0.3'lük gentamisinli mer-
hemler gibi antibakteriyel ajanlar bulundurulmalıdır.

Üst Göz Kapağının Ters Çevrilmesi


Temel Ekipmanlar Hasta aşağı doğru baktırılır. Bir elin başparmağı ve işaret par-
mağı ile göz kapağının dış kenarı kirpiklerden sıkıca tutulur,
Göz hastalıklarının incelenmesi için birçok mükemmel özel araç nazikçe ve yavaşça kapak aşağı ve dışa doğru bastırılır. Pamuk-
bulunmuştur. Birçok acil duruma birkaç basit araç yardımıyla lu bir çubuk kullanılarak, kapak kenarı aplikatörün üzerinde
tanı konulabilir. Acil serviste bulunması gereken malzemeler: hızlıca dışa ve yukarı doğru çevrilirken tarsusun üst kenarına
Yeni bataryalı el feneri göz kapağının ortası boyunca karşıdan bastırılır. Kirpikleri
Yarıklı Lamba (Biyomikroskop) olan üst orbital kenarın kaldırılmasıyla, palbebral konjonkti-
Oftalmoskop (Tercihen mavi filtreli lense sahip) va net bir şekilde izlenebilir. Bakı tamamlandıktan ve yabancı
cisim uzaklaştırıldıktan (eğer mümkünse) sonra, hasta yukarı
Görme keskinliği kartları (Snellen)
bakarken göz kapaklan normal pozisyonuna döndürülür.
Tonometre
Gözü kapatmak için tıkayıcı ve iğne Göz Damlaları
Göz koruyucu (plastik veya metal) ve göz bantları
Hasta her iki gözü açık ve yukarı bakar şekilde oturtulmalıdır.
Alt göz kapağı yavaşça aşağı doğru çekilmeli ve iki damla alt
Temel Tedaviler keseye dan1latılmalıdır. Hasta daha sora aşağı bakmak isterse,
(Bakınız Tablo 31-5) alt göz kapağını parmağıyla tutmalıdır. Hastanın gözlerini sıkıca
kapatmasına izin verilmez. Aplikatör ile göze veya göz kapağına
A. Lokal Arıestezikler dokunmayın, benzer şekilde göz damlasını göze uzaktan dam-
latmayın.
%0 .S'lik proparakain veya % 0.5' lik tetrakain kullanılır. Bu
ilaçların beyaz kapaklı şişeleri vardır. Merhemler
B. Boyalar Göz merhemleri, sıvılar gibi uygulanır. Hasta yukarı bakarken,
alt göz kapağı aşağı çekilir ve ilaç konjonktival kese içine sürülür.
Fluoresein kağıtlar veya damlalar kullanılabilir.
llık Kompres
C. Midriyatikler
Temiz bir havlu veya bez ılık çeşme suyu ile ıslatılır, ısı düşük
Bu ilaçlar kırmızı kapaklı şişelerdedir. Muayene eden kişi len-
olmalıdır, çünkü göz kapağını çevreleyen ince deri yanabilir.
sin, vitreusun veya oküler fundusun net bir görünüşünü elde
Ilık kompres bölgeye günde dört defa on beş dakika süreyle
etmek istediğinde % O.S'lik veya % l' lik tropisamid oftalmik
uygulanır. Doğru tedavi etkilenmiş bölgeye olan kan akımını
sollusyon tatmin edici bir ilaçtır. Kısa süreliğine silier kasılmayı
arttırır, ağrı ve inflamasyonu azaltır.
rahatlatmak için kullanılır.

D. Miyotikler Yüzeye! Kornea! Yabancı Cisimlerin


Uzaklaştırılması
Miyotik ajanların yeşil renkli kapakları vardır. Miyotik ajanlar-
dan % 1 veya 2 'lik pilokarpin elde bulundurulmalıdır. Ana unsurlar iyi bir aydınlatma, büyütme, anestezi, hastaya
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tablo 341-5. Sık Kullanılan Oftalmolojik İlaçlar

Kloramfenikol (Chloroplic) Gr (+) Gr (-) organizma %0.5' lik solüsyon, %1'/ik memem: 7-10 gün boyunca günde 3-6 defa
merhem veya 1-2 damla

Eritromisin (llotycin) Gr (+) organizma Chlamdlya %0.5' lik merhemlerden 5-7 gün boyunca günde 4 defa

Polimiksin B ö trimetoprim (Polytrim) Gr (+) organizma Oftalmik so/Gsyonu: 7-10 gün boyunca 3 saatte bir 1 damla

Trifluridin (Viroptic) Herpes %1'lik solüsyon: uyanıkken her iki saatte bir 2 damla, günde ençok 9 damla
Reepitelizasyondan sonra ?gün boyunca, her dört saate bir 1 damlaya
düşülür

Atropin sülfat Dilatasyon. siklopleji, ıJveit % 0.25·2' lik solüsyon


2 hafta boyunca

Fenilefiin (Neosinefrin)' Dilatasyon, siklopleji yok %2.5-10' luk solüsyon


2-3 saat boyunca

Tetrakain (Pontocalne) Lokal anestezi % 0.5'1ik solüsyon


'Kardiyak hastalar fenilefrin kullanmamalıdır
bDaha önceden görülmeyen hastalara anestezik ilaçlar yazılmamalıdır.

uygun pozisyon verme ve steril tekniklerden ibarettir. İlk önce tırılmalıdır. Yabancı cisim çıkarıldıktan sonra antibiyotikli bir
hastanın görme aktivitesi kaydedilmelidir. merhem sürülebilir.
Hasta oturabilir veya uzanabilir. Bir büyüteç veya varsa
biyomikroskop kullanılabilir. Bir yardımcı oblik bir açı ile göze Evde Tedavi
kuvvetli bir ışık tutmalıdır. Daha sonra bakı yapan kişi yabancı Evde hasta yatar pozisyonda uzanırken yukarıda anlatılan tek-
cismi görüp nemli pamuklu bir çubukla cismi uzaklaştırmalı­ niklerin aynısı uygulanarak göz damlası damlatılır. Tecrübeli
dır. Eğer bu başarılı olmazsa, diğer elle göz kapaklarının kırpıl­ hastalar (ör: glokom! u hastalar) genellikle göz damlalarını ken-
ması engellenirken metal bir spatula ile yabancı cisim uzaklaş- di başlarına kolayca ve başarılı bir şekilde uygularlar.
GÖZ ACİLLERİ

Tonometri şişeden fluoresein solüsyonu kullanılabilir ama kontaminasyon


riski mevcuttur.
Tonometri özel bir alet kullanarak korneaya ağırlık verdikten
sonra, korneada oluşan çökme miktarına göre intraoküler ba- C. Teknik
sıncı tespit eder. Tonometre ölçümleri artmış IOP'tan şüphele­
nilen her hasta için yapılmalıdır. Teker teker paketlenmiş fluoresein kağıtları steril salinle ısla­
tılır veya ıslak konjonktivaya değdirilir böylece kornea yüzeyi
A. Dikkat Edilecekler üzerinde ince bir film tabaka şeklinde fluoresein yayılır. Korne-
ada fluoresein ile boyanan herhangi bir düzensizliğin görülme-
Tonometre kornea! ülseri olan hastalarda çok dikkatli uygu- si mavi filtreli ışıkla daha kolaydır.
lanmalıdır. Tonometrenin temizlenmesi çok önemlidir, her
kullanımdan önce aletin tabanı önce steril solüsyon emdirilmiş
D. Normal ve Anormal Bulgular
ıslak pamuklu çubukla temizlenmeli (kullanmadan önce kuru
olduğundan emin olun) ve sterilize edilmelidir. Tonometre Eğer yüzeye! kornea! düzensizlik yoksa tek tip ince bir boya
nadiren korneal abrazyona neden olur. Epidemik keratokon- tabakası korneayı sarar. Eğer kornea! yüzey bozulmuşsa, etki-
jonktivit tonometre ile yayılabilir, her kullanımdan önce eğer lenen alan daha çok boya emer ve daha koyu yeşile boyanır.
tonometre temizlenir ve hastaların muayenesi arasında elleri
yıkama prensibi itinayla uygulanırsa bulaşma engellenebilir. Ön Kamara Derinliğinin Tahmini
Bazı tonometreler için tek kullanımlık kapaklar vardır.
(Bakınız Şekil 31-3) Bir el feneri kullanarak ışık büzmesi iris
B. Teknik yüzeyine paralel ve oblik olarak kornea ve ön kamaraya geçer.
Normal bir ön kamara tamamen aydınlatılabilir. Sığ bir ön ka-
Her göze anestezik solüsyon(% 0.5' lik tetracain veya %0.S'lik
mara ile (dar açılı glokomdaki gibi) öne doğru yerleşimli iris
propacain) damlatılır. Hasta sırt üstü uzanır ve hastadan her
gölge oluşturacaktır.
iki gözüyle tavandaki bir lambaya veya başının üstünde yukarı
bakış hattında tutulan bir parmağa dikkatle bakması söylenir.
Göz kapakları göz küresine basınç uygulanmaksızın açık tu-
tulur. Daha sonra tonometre her iki gözün korneasının yüze-
yine yerleştirilir ve tonometreden derece okunur. IOP, Schiotz
tonometresi için okunan değeri milimetre civaya dönüştüren
bir çizelge yardımıyla veya dijital olarak okuyan elektronik ci-
hazlarla tespit edilir. Normal göz içi basınç 12-20 mmHg' dır. lokal Anesteziklerin Kullanımındaki
C. Anormalliğin Yorumlanması Tehlikeler
Eğer göz içi basınç 20 mm Hg veya daha fazla ise, glokom varlı­ Gözlemcisiz kendi başına lokal anestezi uygulaması tehlikeli-
ğının tespiti için başka incelemelerde gerekmektedir. dir, hasta bilmeden anestezi uygulanmış gözüne zarar verebilir.
Üstelik çoğu anestezik iyileşmeyi geciktirir. Bu özellikle yüksek
Kornea! Boyama oranda alerjik yanıt ortaya çıkmasına neden olan butakain için
doğrudur. Bundan dolayı hastalara eve götürmeleri için lokal
Korneal boyama, korneal yüzeydeki düzensizlikleri ana hatla- anestezik verilmemelidir. Göz ağrısı sistemik analjeziklerle
rıyla belirlemek için konjonktival keseye fluoresein damlatmayı kontrol edilmelidir.
içerir. Boyama korneal travma veya diğer kornea! bozukluklar-
da (örn., herpes simpleks keratiti) endikedir. Boyama olmadan Tanı Hatalan
büyüteç veya biyomikroskopla yapılan muayene yeterli değildir.
Doğru tanı iritis (anterior üveit), glokom veya kornea! ülser
A. Dikkat Edilecekler (özellikle herpes simpleks ülseri) iken en sık görülen oftalmo-
lojik tanı hatası konjonktivittir. İritis ve akut glokom arasında
Korneal epitel korneanın enfeksiyonları için ana bariyer olduğun­
ayrım yapmak çoğu zaman zor olabilir.
dan genellikle hasar görür, korneal boyama gerektiğinde kullanı­
lacak boyanın (özellikle floresein) steril olduğundan emin olun.
Atropin Yanlış Kullanımı
B. Ekipman ve Materyaller
Atropin rutin tanıda kullanılınamalıdır. 14 gün boyunca sik-
Not: Fluoresein mutlaka steril olmalıdır. Fluoresein kağıtlar loplejiye (siliyer kas paralizisi) neden olur ve eğer hastanın dar
veya steril kişisel damlalıklar en güveniliridir. Damlalıklı bir bir ön kamara açısı varsa akut glokom atağını tetikleyebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

lokal l<ortikosteroid Tedavisinin Kortikosteroidler belli endikasyonlar dışında (ör: iritis,


çeşitli keratit tipleri ve akut alerjik hastalıklar) kullanılmama­
Tehlikeleri
lıdır ve reçeteli topikal kortikosteroid kullanan hastalar tedavi

Lokal oftalmolojik kortikosteroidli preperatlar (ör: prednizo- sonrasında mutlaka göz uzmanı tarafından görülmelidir.

lon) sıklıkla konjonktiva, kornea ve iris üzerindeki anti-intla-


matuvar etkilerinden yararlanmak için kullanılır. Konjonkti- Aşın tedavi
viti, kornea! intlamasyonu veya iritisi olan hastalarda topikal
Kronik konjonktiviti veya keratiti olan bazı hastalar aşırı topi-
kortikosteroidler kullanıldığında hastayı oldukça rahatlatır.
kal ilaçlarla daha da kötüleşebilir. Bu hastalar bir göz uzmanı
Ancak kortikosteroidlerin dört hastalıkta kullanımı çok ciddi
tarafından görülmelidir.
komplikasyonlara neden olur bunlar: Herpes simpleks keratiti,
açık açılı glokom, katarakt oluşumu ve mantar enfeksiyonları.
Kulak, Burun, Sinüs,
Orofarenks ve Ağzın Acil
Hastalı klan
Timothy C. Stallard, MD

Çeviri:
Dr. Alper Kanmaz
Dr. Osman Kürşat Arıkan

Potansiyel Zararlı Olan Hastalıkların Acil Tedavisi Kronik (Süpüratif) Otitis Media
Kulak Ağrısı Sinüs Hastalıktan (Sinüzit)
İşitme Kaybı Orofarinks Hastalıkları
Vertigo Peritonsillit {Peritonsiller sellülit veya abse)
Epistaksis Epiglottit
B.urunTıka.mklığı Krup
Boğaz Ağrısı Ağzın Ha5,tç1lıkh:1rı
Diş Kırılması ··Diş Anatomisi
Diş Subluksasyonu veya Avülsiyonu Diş Ağrısı
Diş Ç~kimi Sonras.ı Kanama TME Ağrısı
Özgün Hastalıkların Yönetimi TME Dislokasyonu
Kulak Hastalıkları
Soğuk ısırması

uğultu) sorun. Hasta ağrıyı tam olarak lokalize edebiliyor mu?


Bu tip önceki döneme ait sorular ile ayırıcı tanı aralığı daral-
tılabilir.

B. Fizik Bakı

Kulak ağrısı şikayeti erişkinlere nazaran çocuklarda daha Dış kulak yolu ağzı, kulak kepçesi ve kulak etrafını öncelikle
sık görülmekte olup enfeksiyöz bir durumu işaret eder. Bazı gözle inceleyin. Daha sonra etraf dokular lenf nodu ve kemik
durumların ciddi olmasına rağmen hastalar çoğu zaman acil
çıkıntılarını palpe edin. Yumuşak kıvamda lenf nodları dış ve
hekimi tarafından konsülte edilmeden tedavi alırlar. (Tablo
32-1) orta kulak enfeksiyonlarında görülür. Mastoid bölgede ağrı,
şişme ve kızarıklık mastoidit yönünde bulgulardır. Daha son-
ra dış kulak yolu ve kulak zarı değerlendirilir. Kulak zarına
Klinik Bulgular bakılırken zarın rengi, parlaklığı, ladnmarkların görülebilir-
liği ve zarın arkasında sıvı, hava kabarcıkları varlığı değer­
A. Öykü lendirilir ve aynca perforayon olup olmadığına bakılır. Varsa
Hastaya travma ve cerrahi öyküsü olup olmadığı veya kulağı da pnömotik otoskopla zarın esnekliğine de bakılır. Bulgular
içeren tekrarlayan enfeksiyonlar geçirip geçirmediğini sorun. sağlam kulakla karşılaştırılır. Kulak bakısı normal ise benzer
Ayrıca özgün semptomları (örn., ateş,üst solunum yolu enfek- şikayetlere neden olabilecek üst dişlere ve temporomandibu-
siyonu veya kulak akıntısı) ve ağrı tipini (ağrı, basınç, kaşıntı, lar ekleme bakılır.
TRAVMA OLMAYAN
1
Tablo 32-'l. Kulak Ağrısının Tanı ve Tedavisi

- '
· Taıiriııli ipiıçlari
-~:--:7-->-'--:c -" -- -- -_- - --
··Yortımfar·

e'}\te1 Veyııfüreme, ağrr, şişUk ve KBB,.konsulfasyonli. s.pıje0~~~fııif,&pyötı;;ıs, .s:aııreus


• } mfstolcf proçeste eritem; tipik •LV AnHbfyotik · Akut Ôtit sonrası geliştiyse koel.esan
· · öl~rcık a,k~~otit ~zanlısı, ~orrna[ Cerrahı mildahere gerekebffir masloidifc · ·
•·· J<anal bulguları xe beraberinde, .SefÔ!aksfm 1g lV 24 saatte
.ôtllis medfa Seftrlakson 1-2 g iV 24 saatte
Büllôz MirinJıt Şiddetlikulak ağrısı. kulak Eritromisin (Erişkinde 400 mg Mycoplasma ya da viral
zarında etrafıeritemli bili Çocukta 1Omg/kg) Doksisiklin
Orta kulak etkilenmemiş A.zitromisin
• • ·K~lak kiıpçesırı1e· ağn Ve şişlik ·Yabancı clsimlerf uzakraşfırrh
·aeçirilmlşkÜlak tra,yrnasıUık/ Yarayı temizleyin Is/ak parı­
enıemlfyumuş~kaurikula . . sunian v~ o~aı cephalexin
Ciltte travmıheya küpe izi KBB takibi ônerin.
Kulak deforme ise kartilafınôz Kartila} tutulumu varsa iV
enfeksiyondan ~upfielen. tedavı

Yabancı Cisim Genellikle küçük çocuk Yabancı cisim çıkarmak Kanal travması varsa otitis ekterna gibi
Konulduğunu gôren kims.e için aspiratör.küre!, a/fgatôr tedavi edin
Kanalda yabancı cisim forseps kullanabilirsiniz
Topikal anestezi yapabilirsiniz
Çocuk küçükse sedasyon
gerekebilir
Enfekte. Sebase Kist Kaniroa ağtr, ertt&matöıd<istıl< · .kiste fnsizyon yapıp drene Selenyum sÔrrıd ya da ~uRetaf<orıai6~
kanal yüzeyi Küİağı çekmekle edin · içeren şampuanların kullarııriı~
iığrıoltıiasf · ·· · · · Sefa/eksin ya da dikİoksasılfn'
.KBB takibi Önerin
Kulakta bôcek Uğultu ya da hareket sesi İmmobilizasyon rahatlama Otoskopla aligatör forceps yardımıyla
Kanalda ya da zar üstünde sağlar genellikle çıkarılır
Hasta sakinken çıkar Mineral yağı kullanarak
kulağıbir şırınga yardımıyla
yıkayın

~ksfernat.Otft .·, G~nellikleıyü~ücGfflJoe .. oıtE11ıaJ<yôfurıa;ka~ıııırr:··· ·


!)'iızücu.Kplağıf: Kalak ağrısı, kaşıntı .. i.· · . ..
Pıiilanalontr Erlferrırı dış.RufaK
ka~~rimasını: .
pafüu~tarfo . ·.··
yolu · steroid \İe afıtfbiy
. Kepçe hareketfyfeağrf. . Hydrocortisone-poymyxin rıe·
Ödemden kanal kapanabilir omycin 4 damla günde 4 kere
Kanal kaparidfysa işitme kaytir Hydrocrtisöna:-cıprofoxiıc!ir 3
damla günde 3kere
Malign Oti!Js Eksterna Yaşlı immunyetmezlikli hasta KBB konsultasyonu Psôdomonas düşkün hastalarda hızlı ilerler
Otitis eksternalı diabetik hasla iV antibiyotik (fmipenem-si- ve nekrotizan etki yapar
Yukardaki fizik muayene bulgu- lastatfn, 500 mg iV 6 satte bir Mastoid ostemyeliti düşünüyorsanız BT
larının varlığı Sfprofloksasi/in iV 400 mg 12 çekin
satte bir ya da 750 mg oral
...

$eır°'z vey;:ı Siı~retuaf.ôtitıs fy!edla: Üst sotunu:m Yofu: enfekslyöııu 14 güh dekonjestan tedavisi Enfekslyôidegilôfr.
takibinde ôfmiısı · · Östaki dlsfonksfyonun.a bağr~ ..• .•··.·• ••. •. ·. •.•
tek taratıi işttn\&Raybı,ağrı 2 haftada geçinezse KBB korısi.ıltasyomr
13asın~veya fokuriu sesi
· · Kulak ziır1; etiterııatôz değil
>·\ . ·. ·.. . •
ısteyln .·• .· . · ·
Bazı hekfmier s~kretuvafotitolaral<:adtandt~
Zar motnltesi ve ışık reflest: ·.• r.ır ama .tedavi ııyıııdır
azalmış Zar arl<asında hava sıvı
seviyesi.. ....
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Tablo 32·1. Kulak Ağrısının Tanı ve Tedavisi (Devam)

C. Diğer İncelemeler tipi ya da sensörinöral tip ayırımı için Rinne ve Weber testle-
ri uygulanır. Weber testi 512 Hz diapozonun titretilerek başın
Öykü ve fizik bakı mastoidit düşündürüyorsa BT görüntüleme midparietal bölgesine konulmasıyla uygulanır (Şekil 32-1 ). Ses
istenmelidir. genellikle her iki taraftan eşit olarak işitilir. Rinne testi diapozo-
nun tabanının mastoid proçese konulmasıyla yapılır.Hastanın
Tedavi titreşim sesini duyması bitince diapozon mastoid proçesten
kaldırılıp kulak kanalı girişinin önüne doğru yaklaştırılır (Şekil
Her durum özgün tedavi gerektirir (Bakınız Tablo 32- 1)

Tablo 32-2. Ani İşitme Kaybı Nedenleri


Ani iştme kaybı 3 günden az süren parsiyel ya da komplet şe­
kildedir. Teşhis iletim tipi (mekanik neden) ya da sensörinöral
(iç kulak ya da kohlear sinir-santral sinir sistemi) olarak ikiye
ayrılır. İlaca bağlı olan işitme kaybı ise genellikle süre ve doz
bağımlıdır. Pek çok potansiyel nedeni göz önünde bulundur-
mak gerekir (Tablo 32-2).

Klinik Bulgular
A. Öykü
Hastanın öyküsündeki hazırlayıcı nedenler (travma ya da son
yaptığı aktiviteler) ve semptomların süresi (dakika, saat, gün)
olası sebeplere yaklaştırabilir. Unilateral sağırlık yapısal bir ne-
dene yönlendirirken (iletim ya da akustik nörinom) bilateral
semptomlar sistemik (metabolik ya da ilaca bağlı) bir neden
düşündürür. İyi bir ilaç kullanım öyküsü alınmalıdır. Şiddet
ayrıca (parsiyel ya da komplet işitme kaybı) değerlendirilme­
lidir. Sonunda tinnitus ya da vertigo gibi veya başka nörolojik
bulgular olması sensörinöral nedenleri düşündürür.

B. Fizik Bakı

Dış kulak yoluna ve kulak zarına yabancı cisim, enfeksiyon ve


travmayı dışlamak için iyi bakılır. Kafa çiftleri nörolojik bakı Not: İletim kategorisi hariç hepsi sensörinöral tiptir U: unilateral B:
ile değerlendirilir. Tek taraflı olan işitme kayıplarında iletim bilateral
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tedavi
Tedavi altta yatan nedene dayalı olarak yapılır. Hızlı bir takip
ve tedavinin gerekli uzmanlar tarafından (Nörolog ve Kulak
Burun Boğaz Uzmanı) verilmesi önerilir.

Gerçek vertigo bir kişinin sabitken hareket algısıdır. Tipik ola-


rak dünya etrafımda dönüyor şeklinde tanımlanır. Bazı hasta-
lar çok telaşlanır çünkü ciddi derecede rahatsızlık duyarlar.

Klinik Bulgular
A.
En önemli ayırım santral (Santral Sinir Sistemi) ya da periferik
(8. kranial sinir veya içkulak) nedenleri ayırmaktır. Bu ayırım
sadece iyi bir öykü ile yapılabilir (Tablo 32-3). Ani başlayan
ve kafa hareketleri ile artan semptomlar genellikle periferik
A Şekil 32-1. Weber testinde iletim tipi kayıp olan nedenlere bağlıdır. Hastaya aminoglikozid, vankomisin, feni-
tarafta sesler daha iyi duyulur toin, kinidin ve minoksilin gibi vestibulotoksik olabilecek ilaç
kullanıp kullanmadığı sorulmalıdır. Kafein, alkol ve nikotinin
32-2). Karşı taraf için de aynı işlemler tekrarlanır. Hasta, dia- semptomları artırdığı bilinmektedir. Kafa travması sıklıkla
pozon kemikten kaldırılıp kulak önüne tutulduğunda titreşim­ yarı kronik semptomlara neden olabilir (son birkaç ay yada
ler duymaya devam eder. Sensörinöral işitme kaybında, Rinne bir sene). Periferik vertigonun özgün nedenleri Tablo 32-4' te
testi bilateral normal, Weber testi sağlam kulağa lateralize olur. tanımlanmıştır.

İletim tipi işitme kaybında Weber testi hasta kulağa lateralize


olur ve hasta kulakta Rinne testinde de anormallik vardır. B. Fizik Bakı

C. Diğer İncelemeler Öncelikle dış kulak kanalı, kulak zarı kranial sinirler ve sere-
bellar fonksiyonlar değerlendirilir. Vertigosu olan hastaların
Kan tahlili enfeksiyöz ya da metabolik nedenler düşünüldü­ çoğu yürüyüş testlerinde zorlanır ama foka! serebellar bulgula-
ğünde yardımcı olur. BT ya da manyetik rezonans görüntüleme rın varlığı (hızlı keskin hareketler, ani kaymalar ya da parmak
(MRG) ise akustik nörinom şüphesinde kullanılır. burun testi) santral bir neden düşündürür. Nistagmusu tanım-

A Şekil 32-2. A. Kemik vibrasyonu hava vibrasyonundan uzunsa iletim tipi kayıp vardır B. Sensörinöral kayıpda
hava iletimi kemik iletiminden uzundur.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Tablo 32·3. Santral ve Periferik Vertigo Karşılaştırması

Nistagmus Her zaman horizontal ve rotatuar şekilde; kafa hareket- Genellikle yok ama olursa vertikal bazen de
leriyle artar ve 5-30sn sürer ve yavaşlar horizontal ama yavaşlama olmaz

işitme Genellikle azalmış ve çınlama Normal

lamak özellikle de kafa hareketleriyle ilişkili ise ayırıcı tanıya yukarı doğru olur. Daha sonra boyun hiperekstansiyona ge-
gitmede fayda sağlar. Dix Hallpike testi eğer istirahat halinde tirilip baş öne doğru eğilir. Test daha sonra baş her iki yöne
vertigo ve nistagmus yoksa bu semptomları ortaya çıkarabilir. çevrilerek yapılır. Pozitif sonuç akut vertigo ya da nistagmusun
Bu teste, uygulayıcı oturur pozisyondaki hastanın oksipital ortaya çıkmasıyla konulur. Periferik nedene bağlı nistagmus ti-
bölgesine bir elini koyup hızlıca arkaya doğru uzandım ve baş pik olarak 1-3 saniye sonra ortaya çıkar ve kafa hareketinden

Tablo 32-4. Periferik Vertigo Nedenleri

Benign Pozisyonel Vertigo Semptomlar ve nistagmus kı,fa hareketleri ile Periferik vertigonun en sık nedenidir ve genellikle bir sebebi
ilişkilidir ve genellikle hareketten birkaç dakika yoktur ·
sonra ortaya çıkarlar

Belirgin işitme kaybı ve vertigo,orta kulak veya


iç kulak enfeksiyonu sonrasında gelişir
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

5-30 saniye sonra sonlanır. Santral nedenli olan nistagmus ise


tipik olarak sonlanmaz.

C. Diğer İncelemeler

Görüntüleme yöntemleri yaşlı hastalarda ve santral patoloji


düşünülen durumlarda çok yardımcı olur. MRG serebellum ve
üstünü iyi gösterir, BT ise yer kaplayan lezyonlarda yardımcı­
dır.

Tedavi
Uzun süren kusmaları olan ve dehidrate kalan hastalara int-
ravenöz hidrasyon uygulanır. Periferik vertigoda farmakolojik
tedavi daha başarı olur. Tedavi semptomların hafiflemesine ne-
den olur ama hastalığın iyileşme sürecine pek fazla katkıda bu-
lunmaz. İlk basamak tedavi oral meklizin (25-50 mg her 8-12
saatte), yalnız hastalar oral alamayacak durumda olabilirler ve A Şekil 32-3. Kiesselbach pleksusun koterizasyonu
o zaman intravenöz tedavi (5-10 mg diazepam) daha uygun
olur. Genelde antikolinerjik etkisi olan ilaçların faydası olur.
Bunlar difenhidramin (50 mg IM veya oral her 6-8 saatte), di-
menhidrinat (50 100 mg IM veya oral her 4 saatte), siklizin (50
mg oral her 6 satte) ve prometazin (25 mg oral, rektal ya da IV
her 6-8 saatte). Periferik vertigosu olan hastalar ilk tedaviden pik olarak kanama genellikle burun deliklerinin anteromedial
sonra oral tedavi alacak duruma gelirler.Bazı hastalar ise şid­ kısmındaki anastomoz bölgesi olan Kiesselbach pleksusundan
detli semptomlardan dolayı oral tedavi alabilene kadar hasta- olur. Genellikle travma ve dış ortama açık olmasından kay-
neye yatırılıp tedavi edilmek zorunda kalırlar. Etyolojik neden naklansa da bazen nasal veya sinüs malignitesinin ilk bulgusu
bağlı olarak semptomlar birkaç saatten 1 haftaya kadar sürebi- olabilir.
lir ama bazen 4-5 hafta devam ettiği olur. Bazı santral vertigolu
hastalar altta yatan nedene yönelik tedavi gördüklerinden ra- Klinik Bulgular
hatlamadıklarını söyleyip tedavi takibe devam etmeyebilirler.
Epley manevrası pozisyonel olan vertigo hastalarına fay- A. Öykü
dalı olabilir. Kanalitlerin utriküler alana hareket etmesiyle iç
kulak sensörial bir uyarı gelmiş gibi algılar. Hastaya önce Dix- Hastaların çoğu varfarin, trombosit inbihe edici ilaçlar kul-

Hallpike testi uygulanır. Epley manevralarında hasta başı diktir lanan veya böbrek hastası hemofili hastası gibi hastalardır.
ve karşıya bakar. Testi yapan kişi hastanın arkasında yer alır. Hastalar sorgulanırken kolay morarma ve kanama şikayetleri
Hasta yatırılır, baş masadan aşağı sarkar ve doktor tarafından sorulmalıdır. Soğuk havalarda kapı girişi havalandırma ısıtıcı­
desteklenir. Hastanın başı 45 derece etkilenen tarafa döndürü- ları da havayı kurutarak naza] mukozanın çatlamasına neden
lür. Bir süre sonra (latent süre) nistagmus başlar ve nistagmus olabilir. Allerjik rinitli ya da sık üst solunum yolu enfeksiyonla-
kesilinceye kadar beklenir. Nistagmusun son bulmasıyla hasta- rı geçiren hastalarda da naza] mukoza hassaslaşır ve küçük bir
nın başı 45 derece daha çevrilir. Burada da aynı süre beklenir. travmayla kanar. Gebeliğin ilk dönemlerinde de epistaksis sık
Bunda sonra baş orta hatta ve 90 derece derece karşı tarafa çev- olur ve hastalar gebelik yönünden de sorgulanmalıdır.
rilir ve aynı süre burada da beklenir. Baş düz konuma getirilir
ve çene 20 derece öne eğilir. Bütün pozisyonlarda nistagmusun B. Fizik Bakı
son bulması beklenir. Süre nistagmusun son bulmasıyla sınırlı­
dır. Manevra yanıt alınana kadar birkaç defa tekrarlanabilir Hemodinamisi stabil olan hastalara en iyi oturur pozisyonda
bakılır. Bu pozisyonda kanama varsa ön taraftan kan akar ve

E,PİSTAKSİS aspirasyon ya da kan yutma minimal olur. Hastanın aktif ka-


naması varsa kurutlar temizlenip burnun kıkırdak kısmına 15
Burun kanamalarının çoğu ciddi bir kan kaybına yol açmaz ve dakika sürekli bastırması söylenir. Çoğu zaman kanamanın
yaşamı tehdit etmez. Genellikle minimal invaziv yöntemlerle durması için bu işlem yeterli olur. Bu süre içinde doktor da
durur. Yine de hekim önce hastanın hemodinamik paramet- gerekli hazırlıkları yapar. Kanamanın daha yoğun olduğu ta-
relerini kontrol eder ve gerekirse destek tedavide bulunur. Ti- raf not edilir. Bilateral kanama posterior bir odak düşündürür.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Bakıda tüm naza! mukoza değerlendirilir ve septumla ilişkisine B. Posterior Epistaksis


bakılır.Posterior orofarenks 10-15 sn taze kanama olup olma-
dığı açısından gözlenir. Bilateral posterior kökenli kanamalar- Posterior tampon genellikle arterial kökenli olur ve yukarıda
da orofarenksten akan taze kan görülür. bahsettiğimiz müdahalelere yanıt vermez. Tedavi için balon
kateter tamponlar kullanılır (Epistat, nasostat) (Şekil 32-4B).
Tedavi Posteriora yerleştirilen tamponların ön kısmı anterior tampon-
larla aynıdır farklı olarak basıncı ayarlanabilerek şişirilen bir
A. Anterior Epistaksis
balona sahiptir. Nazal mukozada basınca ağlı iskemiye yol aç-
Anterior kaynaklı bir epsitaksis sıklıkla kontrol altına alınır. mamak için balon basıncı çok fazla olmamalıdır. Tampon aynı
Genellikle minimal invaziv ve basit tıbbi aletlerle müdaha- anterior tampon gibi yerleştirilir ve daha sonra serum fizyo-
lojik kullanılarak balon şişirilir. Kanaması çok olan hastalarda
le edilerek kanama durdurulur. Çok ajite olan hastalar opiyat
posterior tampon anterior tampon ile desteklenebilir. Hasta-
ya da benzodiazepin gibi ilaçlarla sedatize edilir. Burnu aspire
lara antibiyotik proflaksisi verilir ve KBB uzmanına konsülte
etmeden önce %1 'lik fenilefrin, %4'lük kokain ya da %2'lik li-
edilmesi önerilir.
dokain-epinefrin ile hazırlanmış pamuk tamponlar konularak
vazokonstriksiyon ve lokal anestezi sağlanır. Alternatif olarak
bu solüsyonlar naza! mukozaya sprey şeklinde de uygulanabi-
lir. Kanama odağı görüldüğü zaman gümüş nitrat ile koterize Acil servise başvuran hastalarınbir akut naza! obstrüksiyon
etmek çoğu zaman yeterli olur (Şekil 32-3). Koter uygulaması şikayetiyle başvurur (yabancıcisim, travma). Nadir olarak obs-
unilateral yapılmalıdır. Kanama odağının biraz üstünden baş­ trüksiyon tümör gibi ya da septum deviasyonu gibi kronik bir
lanarak koterize etmek daha faydalı olur. patolojiye bağlıdır.
Kanama eğer devam ediyorsa tampon uygulaması gere-
kir. Bunun için çeşitli tamponlar vardır. Genellikle fenilefrin ya Klinik Bulgular
da lidokain-epinefrin ile hazırlanmış pamuk tamponlar hazır­
lanarak naza! pasaj girişi kapanacak şekilde bayonet yardımıy­ A. Öykü
la konur. Bazı uygulaması kolay hazır tamponlar da mevcuttur
Hastaya şikayetlerinin ne zamandır olduğu ve hazırlayıcı bir
(Şekil 32-4A). Bu hazır tamponlar burnun taban kısmına yer-
nedenin olup olmadığı sorulur. Çocuklarda sıklıkla neden ya-
leştirilerek serum fizyolojik ile ya da 1: 1 sulandırılmış vazo-
bancı cisimdir ve genellikle renkli bir boncuk veya bir yiyecek
konstriktör ajanlar ile şişirilir. Tampon yerleştirilirken konka-
parçasıdır. Öyküden hemen rahatlıkla tanı konur. Hastada pü-
lara zarar vermemeye dikkat edilir. Tampon içerde genişleyince
rülan bir burun akıntısı mevcutsa organik bir yabancı cisim
kanama olan alana baskı yapar. Bazı koagülasyonu hızlandıran
düşünülür. Burunda yabancı cisimlerin çoğu tek taraflıdır ve
ajanlar (Gelfoam, Surgicel) da tampon olarak kullanılabilir.
solunum sıkıntısı yaratacak düzeyde değildir. Yabancı cisim
Bu uygulamaların hiçbiri yeterli olmazsa klasik anterior
acil servis dışındaki kliniklerde de çıkarılabilir.
tampon konulur. Uzun şerit halinde hazırlanmış gazlı bezler
burnun posteriorundan başlanarak anteriora doğru yerleştiri­
B. Fizik Bakı
lir. Daha sonra anteriordan posteriora doğru üzerine bir kat
daha yerleştirilir. Burun boşluğu tamamen dolana kadar aynı Her bir burun deliğine burun spekulumu ya da otoskop ile ba-
işlem tekrarlanarak devam edilir. Nazal pasaj tamamen gergin
kılır.Genellikle direkt inspeksiyon ile yabancı cisim görülür ve
olacak bir şekilde tampon konulduktan sonra karşı tarafta da teşhis konur (Tablo 32-5).
kanama mevcutsa aynı işlem karşı tarafa da uygulanır. Birçok
yazar tampon konulan hastalara sinüzit proflaksisi için 875 mg
amoksisilin-klavunat verilmesini ve günde iki kez kullanılma­
sını önerir. Çocuklarda ise günlük 40mg/kg dozun ikiye ya da Genellikle bir çok hastalık boğaz ağrısına neden olur yalnız
üçe bölünerek verilmesi önerilir. Bazı çalışmalarda ise antibiyo- nadir olarak solunum sıkıntısına neden olan bazı durumlar
tik verilmesi önerilmez ama bunun kesin kararını verebilmek kahramanca müdahale gerektirebilir. Genel durumu iyi gözük-
için daha çok çalışmaların yapılması gerekmektedir. Konulan meyen, tükürüğünü yutamayan, stridoru olan ya da solunum
tamponlar 3-5 gün sonra çıkarılmalıdır. Anterior tampon ko- sıkıntısı olan hastalara acil müdahale ekipmanlarının bulun-
nulan hastalar eve gönderilebilir. duğu bir yerde bakılmalıdır. Obstrüktifhava yolu semptomları
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

8
Şekil 32-4. Xomed merosel tampon (A) ve Epistat il (B) ürünleri

olan hastalara bakılırkenve görüntüleme yöntemleri kullanı­ Haemophilus influenza tip B (Hib) için ayırıcı tanıda yardımcı
lırken hastanın güvenliği sağlanmalıdır çünkü hastanın duru- olur. Bu aşıdan sonra çocuklarda Hib sonucu gelişen epiglottit
mu her an kötüye gidebilir. Görüntüleme yöntemleri mesela çok nadir görülmektedir. Hastanın semptomları aniden geliş­
direkt grafı kullanılacaksa da acil müdahale setini yanımızda tiyse hızlı bir bakı ve tanı gerekir. Birlikte hastada odinofaji
bulundurmalıyız. Çocuklarda ise hastayı sakin tutabilmek için (yutmada ağrı) ya da disfaji (yutmada zorluk) varsa boyuna
ailesini yanımıza alabiliriz ve damar yolu açmak gibi çocuğu yönelik bir inceleme yapmamız gerekir. Ateş, öksürük ya da
irrite edecek metodlarda mümkün mertebe gerekmedikçe baş­ salya varsa diğer enfeksiyöz nedenler düşünülür. Genel semp-
vurmamalıyız.
tomlar (başağrısı, eklem ağrısı, diyare) mevcutsa vira! nedenler
düşünülür.

Klinik Bulgular
B. Fizik Bakı
A. Öykü
Hava yolunda ödem veya abse olduğu düşünülen hastalar bakı
Çocuklarlarda mutlaka aşı öyküsü iyi alınmalıdır ve bu bize yapılırken başhafif ekstansiyona gelecek şekilde oturtulur.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Tablo 32-5. Burun Tıkanıklığında Tanı ve Tedavi

Tipik olarak küçük çocuk, yabancı cisim dışarıdan


görülebilir, tek tarafllpürülan akıntı olabilir

Genellikle ağrısız, ağır semptomlar yaratmaz


Bazen burun deliğinden gözükür

Genellikle zamanla ilerleyen semptomlar, baz~n


kanamalı olabilir ·

Ağız tabanına bakılır. Fokal elevasyon ve dil deplasyonu olup


olmadığına bakılır. Gingivalar abse belirtileri yönünden ince-
lenir.
Uvula, tonsil plikaları ve orofarenks şişlik eksudasyon
veya eritem yönünden incelenir. Asimetri varlığı abse lehine
bir bulgudur (Şekil 32-5). Boyun anterior bölgesine lenfade-
nopati, kitle ya da asimetri yönünden bakılır. Larenks sertlik
yönünden dışarıdan palpe edilir.

C. Diğer İncelemeler
Lateral ve anteroposterior direk grafiler epiglottit veya retro-
farengeal abse yönünden tanıda yardımcı olur (Şekil 32-6). Bu
incelemeler durumu kararsız olan hastalara yapılmaz. Hasta-.
nın durumu kararlı ise yapılır ve emin olmak için kontrastlı
BT çekilir.

Tedavi
Her durum özgün tedavi gerektirir (Tablo 32-6). Basit farenjit
çocuk ve erişkinler boğaz ağrısının sık nedenidir ve viral en- A Şekil 32-5. Asimetrik tonsiller hipertrofi ve
feksiyonlar %90' lık kısmını oluşturur. Son çalışmalar gösteri- uvulanın yer değiştirmesi peritonsiller abse için tipiktir
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

A 8

c
A Şekil 32-6. Yumuşak doku lateral grafileri A. Normal bir grafide epiglotta bir büyüme yoktur ve hava sütunu
ile servikal vertabralar arasında yeterli boşluk mevcuttur B. Retrofarengeal abse genelde erişkinlerde görülür, hava
sütunu daralmıştır ve kitlede hava-sıvı seviyesi mevcuttur C. Çocukta epiglottit. Epiglot büyümüş ve genişlemiştir ve
baş parmak şeklindedir.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Tablo 32-6. Boğaz Ağrısında Tanı ve Tedavi

Anaerobik farenjit Ağız ve farenkste görülür Hidrojen peroksit ile yıkama Oral Klinik takib önerilir
(Vincent AnjinQ Ağız hijeni bozuk kişllerde olur Penisilin
Mukoza! ülserasyon izlenir
Psödomembranlar vardır

Difteri Ateş ve disfaji sıktır Tensil muko- Antitoksin verilir yalnız allerjik Amerikada çok sık görülmez
zasında gri psödomembran vardır reaksiyon gelişebilir Eritrom1sin ya Toksik sekel bırakabilir
da penisllin verilir

Gonokokal Klamidyal Farenjit Eksudatif semptomlar görülür Seftriakson 125 mg I.M tek doz Ağız ve genital bölge teması
Ağız sürüntüsü yapılıp ONA testi Doksisiklin 100mg 12 satte bir
yapılır 10gün
Genital bölge kont.rol ediUr

Enfeksiyoz Mononükleoz Ateş Tensil mukozasında eksuda Steroid tedavisi


Jeneralize LAP I.V hidrasyon
Splenomegali
Mononükleer,hücreler
testte yüksek çıkar

(Devam)
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tablo 32-6. Boğaz Ağrısında Tanı ve Tedavi (Devamı)

Peritonsiller abse Bakteriyel tonsillit sonrasında ge- 3-4 noktadan iğne ile aspfrasyon Karotis arteri tonsilin 2.5 cm
lişir Genç erişkinlerde sık görülür ya da insizyon ve drenaj yapılır posteriorunda olduğundan keskin
Ateş, ağrı ve boğuk bir ses vardır Penisilin ya da klindamisin aletler kullanırken fazla derine
Trismus tipiktir başlanır gitmeden müdahele edilir
Tek taraflıdır KBB takibi önerilir
Uvula diğer tarafa deviye
olmuştur

yor ki; bakteriyel ile viral ayırımı sadece bakı ile pek mümkün
değildir. Tedavi edilmeyen A grubu streptokokkal farenjitler
akut romatizma! ateşe ve kalp kapağı sorunlarına neden ola- Diş kırılması genellikle Ellis sınıflamasına göre değerlendirilir
bilmektedir. (Şekil 32-7). Sadece enam el kırılması (Ellis sınıf 1) acil müdahale
Gereksiz antibiyotik kullanımı zamanla antibiyotik di- gerektirmez. Daha sonra bir diş hekimi kozmetik amaçlı defekt
rencine yol açmaktadır. Boğaz ağrısı yanında ateş, anterior olan bölgeyi onarabilir. Sınıf 2 kırıklar biraz daha derindir ve
lenf nodlarında büyüme ve öksürüğün olmaması streptokok- dentin tabakaya ulaşmıştır. Defektin orta kısmındaki hafif sarı
alan bize dentin tabakasını işaret eder. Dentin tabaksıa bakte-
kal bir enfeksiyonu düşündürür ve tedavi edilmesi gereklidir.
rilere karşı dayanıklı değildir ve uzun dönemde sıkıntı yaşama­
Bazı hekimler streptokokkal hızlı antijen testi yaparak kimlere
mak için kaplama yapmak gerekir. Defekt olan yer steril serum
antibiyotik verilmesi gerektiğini belirler ve bu şekilde gereksiz fizyolojik ile yıkanıp temizlenir ve kalsiyum hidroksit pasta ile
antibiyotik kullanımı önlenmiş olur. Bazı aileler antibiyotik ve- onarılır. Özellikle çocuklardaki kalıcı dişlerdeki dentin tabaka-
rilmesi konusunda ısrarcı olabilir ve hızlı antijen testinin sonu- sı incedir ve enfeksiyon olursa daha derin tabakalara ulaşabilir.
cu sizleri aileyi ikna etmeye de yardımcı olur. Ulaşmak mümkünse bir diş hekimi konsültasyonu istenmelidir.
Belirgin odinofaji ve disfajisi olan hastalara steroid teda- Defekte kan ya da pembemsi bir alan varsa bu bize pulpa
visi de verilmelidir. Hastanın yaşı küçükse solunum sıkıntısı ve hasarını gösterir ki Elllis 3 sınıf kırığa girer. Bu tip kırıklar has-
oral hidrasyonu açısından aile ikaz edilmelidir. sastır ve ağrı şikayeti mevcuttur. Tedavi mantığı yine aynıdır.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Tam avulsiyon kısmen acildir ve dişin diş yuvasından ayrı


durduğu her dakika yaşaması şansını azaltır. Eğer diş buluna-
maz ise trakeal aspirasyon açısından bakı yapılmalıdır. Dengeli
Hanks tuzlu solüsyonu (HBSS) dişi korumak ve saklamak açı­
sından mükemmeldir. Süt, normal salgı veya salin daha az ide-
aldir. Sudan ve düz yüzeylerden kaçınılmalıdır. Kuru dişin diş
yuvasına yerleştirilmesi gerekir o nedenle HBSS veya salinden
çıkarıldıktan sonra dişim kuruması için bir süre beklenmelidir.
Bu işlem için diş hekimi beklenmemelidir, hastayı gören ilk he-
kim tarafından bu işlem yapılmalıdır.
Diş tamamen koptuysa eğer bulunduysa geçen zaman çok
önemlidir. Diş tutulurken sadece enamel tabakasına dokunu-
larak tutulur. HBSS içinde muhafaza edilerek nakli sağlanır. Bu
solüsyon yoksa normal serum fizyolojik içine konur. Müdahale
öncesinde diş iyice kurutularak ıslak yüzey kalmaması sağlan­
malıdır. Diş hekimi tarafından diş yuvasına oturtulur ve gerekli
olan şekilde stabilizasyon sağlanır. Diş hekimi yoksa acildeki
doktor diş kökünü serum fizyolojik ile yıkar. Dişi yuvasına
oturtup kalsiyum hidroksiapatit macun ile stabilize etmeye ça-
lışır. Proflaktik olarak 5 gün antibiyotik verilir. Devamında diş
hekimi tarafından hastanın takip edilmesi gerekir.

Diş çekimi sonrası kanama belirli bir süreden sonra devam


A Şekil 32-7. Ellis diş kırığı sınıflaması ediyorsa altta yatan bir koagülopati olabilir. Hastalar antikoa-
gülan ilaç kullanımı ya da hemofili hastalığı yönünden sorgu-
lanmalıdır. Koagülasyon testleri bize bu konuda yardımcı olur.
Hastaya ilk etapta diş çekilen yere pamuk tampon konularak
Ellis 2 gibi tedavi edilir ve mümkünse diş hekimi konsültasyo-
20 dakika ısırması söylenir. Kanama devam ediyorsa lidoka-
nu istenir. Hastanın ağrısı için de lokal anestezik ile blok yapı­
in-adrenalin içeren solüsyonla aynı işlem tekrarlanır ve bir
labilir.
miktar aynı solüsyondan kanama etrafına enjeksiyon yapılır.
Kanamanın devam etmesi halinde sütür atılıp diş hekimine
yönlendirilir.
Diş subluksasyonu travma sonrası oluşur ve diş yuvasından ay-
rılır. Sublukse olup sallanan dişin birincil bir nedene mi bağlı
yoksa ikincil bir nedene mi bağlı olduğu anlaşılmalıdır. Birincil
olanların boyutu ileri ise diş çekmeden başka tedavisi yoktur.
Steril spançla ile diş tutulup hafifçe oynatılarak subluksasyo-
nun derecesine bakılır. Diş yuvadan tam ayrıldıysa çekilir. Yu-
vasından tam ayrılmadı ise (2mm'den az olan laksisite) bir süre
sıvı gıda alımı ve o dişin kullanılmaması ile düzelme olabilir.
Takip için diş hekimine başvurulması önerilir. Eğer hastanın
dişi diş yuvasından kısmi olarak ayrıldıysa veya ılımlı bir ha-
reketlilik varsa (2 mm'den fazla laksisite), fıbröz sement ve
atında olan alveolar kemiğe ve vasküler yapıya hasarı önlemek
için diş yuvasının sabitlenmesi veya buraya splint konulması
gerekmektedir. Dişin sabitlenmesi uzun süre sağlam kalmasına
yardımcı olacaktır. Bu amaçla bir çok farklı malzeme kullanıla­
bilir. Eğer acil tıp hekimi bu malzemelere ulaşabiliyorsa hastaya
spilint koyar ve acilden diş hekimine görülmesi için göndere-
bilir. Bunlar yoksa o zaman folyo benzeri maddeler ile dişi ve
komşu dişleri sarmak faydalı olacaktır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

tercih edilmez. Serumen çıkartıldıktan sonra minimal kalanlar


varsa devam edilmez çünkü zar perforasyonu riski artar. İrri­
gasyon için ılık su ile aynı oranda %3lük hidrojen peroksit ka-
rıştırılarak kullanılır. Fleksible bir kateter ile ya da damar yolu
açmak için kullanılan kelebeklerin uç kısmı bir enjektöre yer-
leştirilerek irrigasyon yapılır. Dikkatli yapılan bir irrigasyonda
kulak zarının zarar görme ihtimali düşüktür. Acil serviste 15
dakika arayla yapılan irrigasyonlar serumenin temizlenmesi
için genellikle yeterli olur. Eğer yeterli olmazsa hastanın aynı
solüsyona evde birkaç gün devam etmesi tekrar irrigasyon için
hastaneye başvurması söylenir. Bu metod uygulanırken yaşlı
hastalara ve diyabetik hastalara dikkat etmek gerekir çünkü
işlem sonrasında malign otitis eksterna gelişebilir.

Acil müdahale gerektiren durumlarda bahsedilen Tablo 32-1


deki hastalıklara bakınız ve otitis eksterna, malign otitis
eksterna,dış kulak yolunda yabancı cisim veya böcek, enfekte
sebase kist, kondrit, perikondrit,süpürativ ve seröz otitis me-
dia, büllöz mirinjit ve akut mastoidit hastalıklarını inceleyiniz.

Klinik Bulgular
Burun ve kulak soğuk karşısında pek fazla korunmalı değildir.
Cildin yüzeye! tabaksı kızarır ve sertleşir.Bir kısım hastalarda
ise nadir olarak his kaybı da başlamış olabilir. Isındıktan sonra
cildin rengi normale dönmeye başlar ve hasar varsa belli olur.
Hastanın ayrıca dudaklarına ve burnuna da renk değişikliği,
kontür düzensizliği, ödem, his kaybı açısından bakılması ge-
Klinik Bulgular rekir. Hasar sınırlarını belirlemek için bir diagram çizmek yar-
dımcı olabilir. En sık olarak kulağın en distal kısmı ve burnun
Dış kulak yolundaki sekretuvar materyaller ve epitelyum ar-
tıkları zamanla dış kulak yolunda birikerek tıkanmaya neden uç kısmı etkilenir ve hasar buralardan başlar.
olabilir. Nadiren bu materyalin acil serviste müdahale edilerek
çıkarılması gerekir. Sıkışmış olan serumen hastada hafif bir ba- Hasar Sınıflaması
sınç hissi, vertigo, bir miktar işitme kaybı yapabilir ve kulak
zarı bakısına engel teşkil edecek şekilde kulak zarının önünü Soğuk maruziyeti sonucunda oluşan hasarı değerlendirmek
kapatmış olabilir. için 1-2 saat beklemek gerekir ama ciddi vakalarda 1-2 gün
sonra tam olarak hasar ortaya çıkar. Karakter olarak ağrı, so-
Tedavi lukluk, uyuşma ısınma sonrasında devam eder. Frostnip (so-
ğuk ısırmasının ilk evresi) hasarın ılımlı halidir. Ağrı, solukluk,
Tedavide kullanılan temel olarak iki metod vardır; küretle çı­ hissizlik ile karekterizedir ve ılıtılmadan sonra hasar düzelir.
karma ve irrigasyon. Küretle çıkarmada dikkatli olmak gerekir.
Soğuk ısırmasını dört evrede değerlendirilir:
Fazla sert hareket etmemekte yarar vardır çünkü kulak zarına
1. Birinci derecede hiperemi ve ödem vardır ve bütün duyu-
veya dış kulak yoluna zarar verebiliriz. Büyük ve çok sert olan
serumenler bu yöntemle daha kolay olarak çıkar ve irrigasyon lar geri dönüşümlüdür.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

2. İkinci derecede birinci derecedeki bulgulara ek olarak rahi müdahale gerektirir. Sadece orta kulakta sınırlı bir enfek-
küçük büller mevcuttur duyuların dönmesi değişkendir. siyon ise antibiyotik ile tedavi edilebilir (Tablo 32-1) ve KBB
konsültasyonu sağlanmalıdır.
3. Üçüncü derecede derin cilt dokularında kartilajda hasar
mevcuttur ve küçük hemorajik büller mevcuttur. Bu sevi-
yede kalıcı duyusal hasarlar oluşabilir. SİNÜS HASTALIKLARI (SİNÜZİT)
4. Dördüncü derecede büller yoktur ama cilt kartilaj tama-
men etkilenmiştir. Nekroz gelişebilir ve deformite kalabi-
lir.

Tedavi
Hastalar sistemik bir hasar yönünden incelenir ve derin hi-
potermi olup olmadığına bakılır. Hasar gören kısımlar hızlıca
ısıtılmaz ve kendiliğinden yavaşça ısınması beklenir. Yüzdeki
yapılar ise ılık serum fizyolojik emdirilmiş spanç ile pansuman
yaparak ısıtılır. Kulak şekil bozukluğu olmaması için normal
Genel Değerlendirme
anatomik pozisyonda sargı ile sarılır ya da hazır kulak bandaj-
ları ile kapatılır. Gerekirse dış kulak yoluna küçük bir tampon Paranazal sinüsler (maksiller, frontal, etmoid ve sfenoid) ge-
da yerleştirilir ve kulak arkasına da gazlı bez konulur. Hasarın nellikle içleri hava dolu olan ve küçük bir ostiumla burunla
tüm boyutlarının belli olması için birkaç gün geçmesi gereke- bağlantılı boşluklardır. Sinüzit vakalarının çoğu fonksiyonel ya
bilir ve üçüncü ve dördüncü dereceler için hastaneye yatış öne- da anatomik obstrüksiyon sonucu gelişir ve inflamasyon dre-
rilir. İki gün geçmeden hasarlanmış bölgeye insizyon yapılması naj bozulumu mevcuttur.Genellikle viral olmakla beraber bir
önerilmez. İki gün sonrasında ölü dokular gelişirse gerekli deb- kısmı bakteriyeldir. 3 haftadan uzun süren sinüzitler tedaviye
ridman işlemi yapılır. Hastalar tetanoz aşısı da önerilir. Hasar- rağmen düzelmiyorsa kronik sinüzit olarak adlandırılır ve te-
lanan bölgelerdeki dokular nadiren tam olarak iyileştiğinden davisi cerrahidir.
iyileşen bölgeler hasarlanmaya ve soğuğa aşırı hassas olacaktır.
Hastaların yeniden soğuğa maruz kalmaması konusunda bilgi- Klinik Bulgular
lendirilmesi gerekir.
A.Öykü
Sinüzitte yüzün üst bölgesinde ağrı ve basınç hissi vardır. Has-
talar tarafından frontal bölgede yoğunlaşan bir başağrısı olarak
da tariflenir. Ateş, titreme ve burun akıntısı genellikle mevcut-
tur. Maksiller sinüzitte ise genellikle üst çenedeki dişlerde ağrı
olur. Semptomlar 1-3 günde ağırlaşır ve geçirilmiş üst solunum
yolu enfeksiyonu hikayesi mevcuttur. Anatomik yapısal ano-
malileri olan hastalar ise benzer şikayetleri daha önce defalarca
yaşadığının belirtir.

B. Fizik Bakı
Kronik otitis media kulak zarının arkasında birkaç hafta veya
Ateş genellikle mevcuttur. Hastalar burun akıntısı yönünden
aydan beri devam eden enfekte sıvı bulunmasıdır. Akıntının sorgulanır ve bakı yapılır. Klasik olarak etkilenmiş sinüs üze-
çeşitli şekilleri olabilir. Normalde perfore olan kulak zarı 1-2 rine baskı yapıldığında hastanın şikayetleri artar. En çok etki-
haftada iyileşir ama devam eden şikayetlerin olması yakın araş­ lenen maksiler sinüsün üst kısmına zigomatik proçese baskı
tırmayı gerektirir. Keratin birikintilerinden oluşan kolestatom yapıldığında hastalar tipik olarak basınç artışı hissettiklerini
söylerler. Karanlık bir odada elinizde yeterli imkanlar mevcut-
varlığı orta kulaktaki kemik yapılara hasar verebilir. Sürekli
sa maksiler sinüs transluminasyonuna da bakabilirsiniz. Işık
devam eden kulak enfeksiyonları mastoidit veya menenjit ile kaynağı ya da otoskop zigomanın üstüne tutulup ağızdan ba-
sonuçlanabilir. BT ile görüntüleme bize orta kulak ve kemik kıp yumuşak damaktan transluminasyon değerlendirilir. Bir
komponentler ile bilgi verir. Mastoidit varlığı tedavi için cer- tarafta sinüzit varsa o taraftaki taransluminasyon azalmıştır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

C. Diğer İncelemeler PERİTONSİLlİT (PERİTONSİllER SELÜLİT VE

Sinüs grafıleri büyük sıvı koleksiyonlarını gösterir (Şekil 32-8


A ve B) ama BT ile görüntüleme çok daha hassastır ve septum
deviasyonu veya küçük tümörler gibi anatomik deformiteleri
çok net gösterir (Şekil 32-8 C) Radyolojik incelemelere teşhis­
ten emin değilseniz başvurun yoksa gerek yoktur.

Tedavi
Acil serviste sinüsteki sıvıdan kültür almak pek pratik değildir.
Eğer bakteriyel enfeksiyondan eminsek ve hastada devam eden
bir ateş varsa H. Influenza, M. Catarrhalis ve gram pozitifbak-
terleri de kapsayan ampirik antibyoterapiye başlanır. Amoksi-
silin-klavunat 875 mg 12 saatte bir kullanılarak bu bakterileri
ve beta laktamaz dirençli olanları kapsar. Penisiline alerjisi olan
hastalara ise trimetoprim-sulfametaksazol veya sefuroksim al-
Genel Değerlendirme
ternatif olarak verilebilir. Bu hastalar için kısa süreli tedavilerin
de uzun süreli tedaviler kadar başarılı olduğu gösterilmiştir. Peritonsillit, peritonsiller selülit ve abse tonsillerde yaygın ola-
Naza! dekonjestanlar ve dekonjestan spreyler sinüs ostiu-
rak karışık flora enfeksiyonudur. Selülit ile absenin tam olarak
mu etrafındaki ödemi azaltarak drenaja yardımcı olabilir. Ste-
ayırımını yapabilmek için kontrastlı BT çekmek gerekir ya da
roidler de bu hastalarda mevcut inflamasyonu azaltmada yar-
insizyon yapıp drenaj olup olmadığına bakılır. Bazıları yatak
dımcı olur. Genellikle sinüsteki enfeksiyon bir kitleye (tümör,
başı ultrasonografı ile değerlendirme yapılabileceğini söyler.
polip, septum deviasyonu, konka anomalisi) bağlı olabileceği
Tablo 32-6 da yer alan bulgulara bakarak ayırıcı tanıda nelere
için KBB hekimine başvurulması söylenir.
dikkat etmemiz gerektiğine bakınız. Bu hastalarda belirli sevi-
Kronik sinüzitler Staph. aereus ile genellikle ilişkilidir.
Tedavinin aslını cerrahi drenaj ve varsa anatomik problemlerin · yede trismus vardır ve hastalar ağızlarını açmakta zorlanırlar.
Teşhis konulduktan sonra hastaya IV antibiyoterapi verilir ve
düzeltilmesi oluşturur. Immun yetmezlikli hastalar psödomo-
nas ve fungal enfeksiyonlar açısından risk altındadır. acil serviste abse varsa drenaj yapılır.

Komplikasyonlar Drenaj İşlemi

Sinüs enfeksiyonlarına bağlı çeşitli komplkasyonlar bildirilmiş­ A. Hazırlık


tir. Direkt olarak enfeksiyonun etraf dokulara yayılması frontal
osteomyelit, fasial selülit, periorbital selülit ya da periorbital Öncelikle hastanın havayolu güvenliği sağlanır ve obstrüktif
abseye yol açabilir. Bundan dolayı yüksek ateş ile birlikte okü- bir havayolu patolojisinin olmadığından emin olunur. Hasta
ler hareket problemleri, ekzoftalmus, diplopi, yüzde şişme veya dik pozisyonda oturtulur ve oksipital bölgesi desteklenecek bir
eritem varlığı BT ile değerlendirme gerektirir. Intrakranial ya- pozisyon verilir. Dik pozisyonda oturtmak oral sekresyonları
yılım menenjit, kavernöz sinüs trombozu, beyin absesi ya da
temizlemekte kolaylık sağlar ve oksipital bölgeden desteklemek
subdural ampiyem ile sonuçlanabilir. Bunun için başağrısı ve
hastanın müdahale sırasında pozsiyonunu bozmasını engeller.
nörolojik semptomları olan hastalar BT ile değerlendirilir ve
Tonsil yüzeyinde fluktuasyon olup olmadığı kontrol edilir. Bu
gerekirse lomber ponksiyon yapılır.
sırada yanınızda mevcutsa yüksek frekanslı ultrason ile de de-

ğerlendirme yapılabilir. Eğer pulsativ bir kitle mevcutsa kont-


OROFARENKS HASTALIKLARI
rastlı BT çekmeden işlem yapmayın çünkü karotis arteri anev-
Acil müdahale bölümünde Tablo 32-6 da belirtilen epiglottit, rizması olabilir. İyi bir drenaj yapabilmek için hastanın çok
Ludwig anjini ve diğer boğaz ağrısı yapan nedenleri inceleyi- fazla trismusu olmaması ve hasta uyumu açısından hastanın iyi
niz. Burada daha derin dokularda yer alan enfeksiyonlardan ve sedatize edilmesi gerekir. Hastaya opiyat bir analjezik yapıldığı
patofızyolojisinden bahsedilecektir.
zaman hasta uyumu çok daha fazla olur. Bir topikal anestezik
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

A B

c
iıt.. Şekil 32-8. Sinüs görüntülemesi A. Frontal Sinüzit B. Maksiller Sinüzit Etkilenmiş alanlar sıvı dolu olduğu için
opak gözükür C. BT görüntüsü bilateral maksiler sinüzit ve ön etmoid sinüziti göstermektedir
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

spreyden sonra 1-2 mi %2lik lidokain-epinefrin lokal anestezik rekürrens riskini minimize etmektedir. Kitlenin üst kısmına
mukozaya enjekte edilir. Aspiratör yanımızda hazır olmalıdır. lokal anestezi yapılmasını takiben (Şekil 32-9) bistürinin prok-
Püy ve kanama için gerekebilir. simal kısmı bantlanır ve O.Sem lik kısmı açıkta kalacak şekilde
hazırlanır. Derin dokulara zarar vermemek için bu önlemi al-
B. İğne Aspirasyonu mak gerekir. En bombe alandan 0.5 cm derinliğinde insizyon
yapılır ve insizyon inferolaterale doğru O.Sem uzatılır. Daha
18 gauge iğne ile IOcc lik bir şırınga hazırlanır. İğne ucundaki laterale gidilmez çünkü karotis artere zarar verebiliriz. İnsiz­
plastik koruyucu çıkarılmaz sadece uç kısmından kesilir ve iğ­ yon yaptığımız alana aspiratörü yerleştirerek içerdeki pürülan
nenin O.Sem lik kısmı dışarıda kalır. Bu şekilde derin dokulara mayi aspire edilir. Kanama olursa hastaya müdahale sonra-
zarar verme ihtimalimiz ortadan kalkar. Tonsil üzerindeki mu- sında serum fizyolojik ile ya da hidrojen peroksit ile gargara
kozanın en bombe olduğu yere enjektör sokulur ve aspire edilir yaptırılır.
(Şekil 32-9) Mümkün olan miktarda sıvı aspire edilmeye çalı­ Hasta müdahaleden sonra en az 1 saat gözlem altında tu-
şılır. Daha sonra üst ve alt polden aynı işlem tekrarlanır. Fazla tulur. Hastaların çoğu dehidratedir ve IV hidrasyon desteği ge-
laterale doğru iğne hareket ettirilmez çünkü laterade karotis ar- rekir. Tıbbi tedavide 2-4 milyon ünite pensilin IV olarak verilir
teri yer almaktadır. İğne abse kesesinin içine girmemiş olabilir ve takibinde SOOmg oral penisilin günde 4 defa kullanılır ya da
ya da abse iğneden geçemeyecek kadar yoğun da olabilir ama lgr sefazolin IV verilir ve takibinde günde 4 defa 10 gün sefa-
aspirasyon materyali gelmemesi abse olmadığını göstermez. leksin kullanılır. Hastaların çoğuna nonstreoid antiinflamatu-
var ajan ya da opiyat analejezik başlanır. Hastalara 2-3 gün KBB
C. Açık Drenaj takibi önerilir. Oral alamayan ve immun yetmezlikli hastalar
hastaneye yatırılarak IV antibiyoterapi verilir. Bazı yazarlar ne-
Birçok klinik iğne ile aspirasyon yapıp antibiyoterapi vermeyi gatif aspirasyonun olduğu hastaları yakın takibe almayı ve IV
daha güvenli bulmaktadır. İnsizyon yapıp drenaj yapmak ise antibiyotik vermeyi savunmaktadırlar.

Palatoglosal ark--..-.ı-:;,...,,;ı:...-,L-,.ııı;.

Palatofarengeal ark--+-µwıııı;ıc..~~

Oral farenksin posterior duvarı -ııit.""ı~?Z=::::::....

A Şekil 32-9. Peritonsiller abse iğne drenajı


KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Genel Değerlendirme

Krup (Lareingotrakeobronşit) genellikle çocuklarda görülen


bir hastalıktır. En sık olarak 6 ay ile 3 yaş arasındaki çocuklar-
da rastlanır. Acil servise stridor ile başvuran hastalardır. Sup-
raglottik bölgedeki şişlik bazen supraglottik trakeayı obstrükte
edebilir (korların altında kriikoid kartilaj seviyesinde).

Klinik Bulgular
A.Öykü
En sıkgörülen neden parainfluenza virüsüdür. Bahar ve kış
aylarında hastalığın görülme sıklığı artar. Çocuklar genelde
Hib aşısının yaygınlaşmasından beri çok sık olarak görülme- geceleri fenalaşır ve birkaç gündür süren havlar tarzda öksü-
mektedir. Epiglottit olan çocuklarda yükse ateş ve toksik bir rük mevcuttur. Hastalarda stridor vari bir nefes alma vardır ve
tablo vardır (Tablo 32-6). Epiglottit olduğundan şüphelenilen bunun nedeni daralmış olan üst solunum yoludur. Hastaların
hastada mutlaka ateş düşürülmelidir. Hastanın havayolu gü- nefes alma şekli yüksek seslidir ve bu ses yüksek frekanslıdır.
venliği sağlanmalıdır. Gerekirse anestezi uzmanı ya da KBB Hastaların şikayetleri acil servise gelirken artar çünkü genel-
uzmanı çağınlarak müdahale edilmelidir. Hasta çocuğun sa- likle soğuk havalarda olduğu için soğuk ve kuru hava semp-
kinleşmesi için ailesinin yanında bulundurulması faydalı olur. tomları artırır. Solunum yollarında yabancı cisim de aynı
Genel durumu stabil hale gelen çocuk ailesi ile birlikte lateral şekilde semptom verir ve aile yabancı cisim açısından sorgu -

direkt grafı çekilmesi için yönlendirilir. Grafide genişlemiş lanmalıdır.


epiglot izlenebilir (Şekil 32-6C) yalnız normal bir grafı bizi
epiglottit teşhisinden vazgeçirmez. Hastanın eğer toksik bir B. Fizik Bakı
tablosu varsa ve tanıdan emin değilsek hasta acil müdahale
Hastalar genellik toksik olmayan bir tablodadır. Ateş çok yük-
odasına ya da ameliyathaneye alınır. Laringoskop, entübasyon
sek değilse hastalıkta vira! bir neden düşünülür. Ağlama ile
tüpü ve havayolu hazırlanır. Pediatrik hastalar eğer toksik bir
çocukların semptomları genellikle artar. Genellikle akciğerler
tabloda ise eninde sonunda havayolu güvenliğini sağlamak için
etkilenmemiştir ve oksijen satürasyonları normaldir. Yaşı bi-
entübasyon gerekecektir. raz büyük olan çocuklarda havlar tarzda öksürük mevcuttur.
Erişkinlerde ise hastalar 2-3 gündür düzelmeyen ve iler-
Orofarengeal bakı genellikle normaldir ve geçirilmiş bir üst
leyen bir boğaz ağrısı, yutkunmada güçlük ateşten şikayetçidir. solunum yolu enfeksiyonuna bağlı mukozalar hiperemiktir.
Erişkin hastalarda havayolu güvenliği çocuklar kadar tehlikeli Tonsillerde tek taraflı bir büyüme olup olmadığı abse açısından
değildir. Hasta direkt grafı çektirebilir. Gerekirse fleksibl en- değerlendirilmelidir. Hastanın akciğerleri dinlendiğinde gü-
doskop ile bakı yapılabilir. Havayolu kollaps riski düşüktür. rültülü nefes almasından dolayı akciğer seslerinde kabalaşma
Hastalar IV antibiyoterapi ve hidrasyon ile genelde düzelir. varmış gibi duyulur ama aslında akciğerler normaldir. Hasta-
nın bilinç durumuna, oksijen satürasyonuna, ve solunumda
aksesuar kasları kullanıp kullanmadığına bakılır.

C. Diğer incelemeler
Anteroposterior olarak çekilen direkt grafıde daralmış olan üst
trakeal bölüm görülür (Şekil 32-10 A ve B). Hastalarda beyaz
küre yükselmiş olabilir ama bu özgün bir bulgu değildir.

Tedavi
Havayolu güvenliğinden emin olunmalıdır. Krup çok nadir
olarak havayolunu tehlikeye sokar (6 aydan küçük çocuklar
hariç). Hafif seyirli epiglottitli hastalar da krup semptomlarıyla
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

A Şekil 32-10. Kruplu 1 yaşındaki


hastada "çan kulesi" işareti (A) ve 12
yaşındaki çocuk (B) B

gelebilirler. Hastaya rahatlamak amacıyla nebül ile buhar veri- sonunda bazı hastalarda tam olarak rahatlama sağlanamazsa
lir. Bir maske yardımıyla ve ebeveynlerin gözetiminde verilme- hastanın hastaneye yatırılması gerekebilir. Hastaya birkaç gün
si hastayı da rahatlatır. Stridoru olan hastalara nebül içine % daha steroid tedavisi verilip daha sonra evine gönderilir.
2.25' lik solusyonda 10 damla epinefrin verilebilir. Tedavi 20-30
dakika aralıklarla tekrarlanır. Hasta çocuk son tedaviden sonra AGIZ HASTALIKLARI
2-3 saat gözlem altında tutulur ve şikayetlerin tekrarlamadığı
gözlendikten sonra eve gönderilebilir. Hastaya eve gönderme- Çoğu hastanın şikayeti diş ya da periodontal dokulardan
den 0.6mg/kg dekzametazon yapılır. Klinik değerlendirmelerin kaynaklanır. Acil servise başvuran hastaların çoğu ağrı şi-
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

Enam el
Klinik Bulgular

Taç
A. Öykü
Dentin
Ağrının süresi ve şiddeti akut veya subakut bir problem mi
olduğunu anlamada yardımcı olur. Ağrının yeri tam olarak
Pulpa belirlenmeye çalışılır. Çiğneme ve ağız hareketleriyle hastanın
şikayetleri artıyorsa lokal bir problem olduğunu gösterir.

B. Fizik Bakı

Hastanın ağrısının en yoğun olduğu bölgeye odaklanılır. Has-


Kök
Sementum tanın ağrısının olduğu söylediği dişin üstüne abeslang ile ha-
fifçe vurulduğunda ağrı artıyorsa dişin içinde (pulpit) ya da
dişin kökünde (periapikal abse) bir problem var demektir.
Kan damarları Dişin tamamı ve etrafındaki periodontal doku ayna yardımıy­
ve sinir kökleri la değerlendirilir. Herhangi bir şişlik ya da kavite var mı diye
kontrol edilir. Foka! eritem, şişlik ve fluktuan kitle görünü-
mü varsa periodontal abse düşünülür. Gingivada ülserasyon
ve psödomembran var mı diye bakılır çünkü akut nekrotizan
ülserativ gingivit olabilir. Etraf dokularda kan görülmesi bir
Ji.. Şekil 32-11. Diş anatomisi
travma belirtisi olabilir ya da zayıf periodontal sağlık belirti-
sidir. Ayrıca dil kökü ve ağız tabanına da bakı yapılır. Dişteki
bir enfeksiyonun mandibula etrafındaki yumuşak dokulara
yayılması Ludwig anjinine neden olur ve şiş ve tahta sertli-
ğinde bir ağız tabanı ile eleve olmuş bir dil izlenir (Tablo 32-6

kayetiyle başvurur. Ağzın dikkatli bakısı tanı koymada çok ya bakınız)


önemlidir.
C. Diğer İncelemeler
Başın ve boyunun BT'si enfeksiyonun yayılım sınırlarını belir-

Dişin merkezinde damar ve sinirlerden yoğun pulpa tabakası lemede ve diğer hastalıkların ayırıcı tanısını yapmakta yardım­
mevcuttur ve bu tabaka dentin tabakasını üretir (Şekil 32-11) cı olur.
Dentin tabakası pulpanın etrafındadır ve dentin tabakasının
etrafında da dişin sert yüzeyini oluşturan koruyucu enamel Tedavi
tabakası mevcuttur. Dişin kök kısmı çimento tabakası ile kap-
lıdır. Dentin tabakası kadar sert değildir ağız içindeki flora ve Birçok hasta tam donanımlı bir diş kliniğinde daha iyi tedavi
asitlere karşı dayanıksızdır. Bütün dişler periodontium tabaka- edilir. Oral analjezik ve diş hekimi takibi tüm hastalara öneri-
sı ile maksilla ve mandibula ile bağlantılıdır. Gingival tabaka da lir. Çoğu hasta naproksen ve ibuprofen gibi non-steroid analje-
vasküler bir mukoza ile kaplıdır. ziklerden ve kodein ve hidrokodon gibi opiyat analjeziklerden
fayda görür. Hastaların narkotik analjeziklere bağımlı olmama-
larına dikkat edilmelidir.
Hastalara uzun etkili lokal anestezikler ile diş bloğu ya-
Tablo 32-7' ye bakınız. pılması hastaların çok ciddi ağrıdan yakınmalarını önleyeceği
gibi hastanın oral analjezik ihtiyacını da azaltacaktır.
Hastalara oral analjeziklerin yanında oral antibiyotik de veril-
melidir. Oral penisilin günde 4 kez kullanılacak şekilde 500 mg
verilirse diş enfeksiyonlarına ve periodontal enfeksiyonlara ye-
terli olur ama immun yetmezlikli hastalara eğer yüksek ateşleri
de varsa günlük 15-20 milyon ünite penisilin parenteral olarak
verilir. Oral tedavi verilecekse de bu hastalara amkosisilin-kla-
vunat tercih edilmelidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Taıblo32-7. Diş Ağrısı Tanı ve Tedavisi

Aftöz stomatit Küçük (2-3mm) mukoza! yü- Topikal analjezik ağız Stresli ya da kötü be.slenen kişilerde görülür
zeyde beyaz plaklardan oluşur gargarası verilir Süpe-
Etrafında eritem varsa ikincil rinfeksiyon geliştiyse
enfeksiyon düşünülür oral antibiyotik verilir

Periodontal abse Fokal gingival şişlik eritem lnsizyon ve drenaj pro- Birkaç sütı:ır atılması önerilir
fluktuasyon ses periapikal abseden
basittir

Pulpit Zayıf dentalhijyen Diş ena- Oral antibiyotik ve 1-2 gün diş hekimi takibi önerilir
melindeki hasar gözle görülür analjezik
Ateş yoktur ve ağrı 1-2 diş ile
sınırlıdır

Diş sallanması Kökten kısmen ayrılmış diş Destek tedavisi Sallanmanın derecesine göre dişin kurtulma
ihtimali vardır

Diş kırılması Darbe ya da travma öyküsü Oral analjezik Dentin Diş hekimi takibi önerilir
sorulur Dişte fıssür hattı izlenir tabaka kaplanır
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI

molarlardan başparmak.lada kavranırken işaret parmaklarıyla


da mandibula köşesinden tutulur. Arkaya ve alta doğru bastırı­
TME ağrısı (temporomandibular eklem hastalıkları) eklemin larak çene oturtulur. Klik sesi ile çene oturur ve hasta rahatlar.
inflamasyonu ile karakterize romatizmal, aşırı kullanma ya da Hazır olmayan hekimlerin çene oturunca hasta elini ısırabilir
travmaya bağlı olabilir. bu yüzden önceden spanç konulması unutulmamalıdır.Hasta­
ya daha sonra da çenesinin çıkabileceği anlatılır ve esnerken ve
Klinik Bulgular gülerken dikkat etmesi söylenir.

Eklem boşluğuna basınç uygulamayla ya da abeslan ısırtmayla


ve çene hareketleriyle ağrı artar. Travma öyküsü varsa çene ba-
kısı yapılırken dikkatli olunur ve zarar vermemek esastır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Hastaya o taraf ile bir süre yemek yememesi önerilir ve 1-2 haf-
ta süreyle antiinflamatuvar tedavi verilir. Hastaya detaylı bir
eklem bakısı yapılması için diş hekimine başvurması önerilir
ve diş hekiminden doğru ısırma ve çiğneme yöntemlerinin öğ­
renilmesi söylenir.

Tipik olarak hastalar ağızlarını çok açtıklarında (gülerken ya


da esnerken) kapattıkları esnada bir klik sesi duyduklarını
ve ardından ağızlarını kapatmakta zorlandıklarını söylerler.
Hastalar acil servise ağızları açık şekilde başvururlar ve rahat
konuşamazlar. Hastalar masseter spazmı nedeniyle ağrı duy-
duklarından streslidir. Tek tarafa deviasyon dislokasyonun tek

taraflı olduğunu gösterir.


Dislokasyonun redüksiyonu göreceli olarak kolaydır.
Benzodiazepinler ile sedasyon hem hastayı sedatize eder hem
de kasları gevşeterek redüksiyonu kolaylaştırır. Hasta sedyeye
başı arkaya gelecek şekilde oturur. Bazı yazarlar önce ekstra-
oral redüksiyonu daha sonra intraoral redüksiyonun denen-
mesini önerirler. Hastanın koronid proçesinden ve mandibula
köşesinden tutularak aşağıya ve arkaya doğru bastırılır. Eğer
başarılı olunamazsa intraoral redüksiyon denenir. Hastanın
yüz tarafına geçilir ve spançla alt çeneden tutulur ve alt arka
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

.......
Pulmoner Aciller

David A. Smith, MD

Çeviri:
M. Sencer Seğmen

Astım veKronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Pulmoner Enfı:ksiyon,


Pulinoner Vasküler Hastalıklar Pn~monlve Bronşit
.AkutPulmonı:r.Emboli Pulmoner Tüberküloz
J:lemoptizi Özgün Durumlann Acil Yönetimi
f>ulinoner.Arteriy.:ıl.Hipertansiyon Pulmoner Aspirasyon Sendromu
Pl;vral ve Mediasti11aLHa5talıklar Akut Akciğe'r Has~rı ve Akut RespiratUvar Distres
PnömÔtoraks Sendromu
PnömOmediastinum Kistik Flbrozis
Plevra! Effüzyon interstisyel Akciğer Hastalıkları

AST!M VE KRONİK OBSTRUKTİF AKCİGER Genel Bilgiler


Obstrüktif akciğer hastalıkları iki kategoride sınıflandırılır:
Ayrıca konu 13'e bakınız Astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH). Astımlı
hastaların şikayetleri epizotik ve önemli derecede geri dönü-
şümlüdür. Bu hastalar akut ataklar arasında nispeten normal
akciğer fonksiyonuna sahiptir. Bununla birlikte inatçı infla-
masyonu olan hastalarda fonksiyonel kapasitenin azalması gibi
kalıcı değişikler zamanla gelişebilir. KOAH'lı hastalarda has-
talık optimal kontrol altında olsa bile belirgin kalıcı hava yolu
obstrüksiyonunun başlangıç kalıntıları vardır. Geri dönüşüm­
lülük kavramına ek olarak bu iki grubu ayırmada başka özellik-
ler de vardır. Astımlı hastalar daha genç olma, daha çok alerjik
tetikleyici ve şartlara sahip olma eğilimindedir. Aile öyküsü
sıktır. KOAH'lı hastalar genellikle uzun süre sigara kullanım
öyküsüne ve belirgin kalıcı akciğer hasarı ve göğüs şekillen­
mesine sahiptirler. Astım ile sağ kalp yetmezliği ilişkisi yokken
ileri düzey KOAH'lılarda yaygın görülür.
Astım ve KOAH atakları ile ilişkili sık görülen durumlar
Tablo 33-1' de listelenmiştir. Bu durumların bir kısmı tedavi
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

değişimi neden olmaktadır. Hafif sıkıntılı hastalar tipik olarak


Tablo 33.1. Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Alev-
dik otururlar. Sıklıkla ajite, taşikardik ve aksesuar kasların kul-
lenmesi ve Akut Astımda Yaygın Tetikleyici Faktörler
lanımıyla takipneiktirler. Ağır sıkıntılı hastalarda ise anormal
vital bulgular belirgin veya ek oksijene rağmen hipoksik bir
durum vardır. Bilinç değişikliği C02 retansiyonuna bağlıdır.

Kronik Bronşit ve Amfizem


1. Öykü- KOAH kronik bir hastalıktır ve temel olarak fonk-
siyonel kapasitede kısıtlama ile karakterizedir. Akut ataklarda
artan nefes darlığı, vizing ve öksürükle birkaç günde artarak
daha fazla kötüleşebilir. Özellikle kronik bronşit hastalarında
artan balgam çıkarma vardır. Bu hastalarda egzersiz tolerasın­
da kısıtlılık vardır.

2. Fizik Bakı
A. AMFİZEM- Akciğer parankim kaybından dolayı amfizemli
edilebilir ve hekim hastanın öyküsünü alırken bunları sorgula-
hastalarda akciğer sesleri azalmıştır. İleri düzeyde hastalar ge-
malıdır.
nelde zayıftırlar ve yardımcı solunum kaslarının kullanılması­
KOAH' ın iki tipi vardır: kronik bronşit ve amfizem.
na rağmen hasta rahatsız görünür. Bu hastalar "pink puffers"
Kronik bronşit, balgam çıkarma ve kronik öksürükle karakte-
rizedir. Uzun süreli ve yoğun sigara kullanımıyla ilişkilidir. Bu diye tanımlanabilir. Çünkü genellikle siyanotik değildirler veya
tür hastaların genellikle akciğer hacimleri artmıştır ve akciğer belirgin hipoksileri ve dudaklarını büzerek solunumu yoktur.
grafisinde artmış hava işaretleriyle fıçı şeklinde göğüsleri var- B. KRONİK BRONŞİT- Uzamış ekspirasyon ve vizinge ek ola-

dır. İleri düzey vakalarda sağ kalp yetmezliğine bağlı siyanoz rak kronik bronşit hastalarında genellikle belirgin ronküsler ve
ve periferik ödem görülür. Amfizemli hastalarda ayrıca ellerde raller bulunur. Kalp sesleri genellikle belirgin değildir çünkü
hafif siyanoz ve solunum süresince dudaklarda büzüşme görü- göğüsleri fıçı biçiminde ve akciğer parankiminden bu seslerin
lür. Aksesuar kasların kullanımı daha fazla öne çıkar. Göğüs iletiminde kayıp vardır. Bu hastalar sıklıkla obezdirler. İleri dü-
grafisinde bozulan akciğer dokusunu yansıtan bulgular görü- zey hastalarda sağ kalp yetmezliğine bağlı periferik ödem görü-
lür. Bazı amfizemli hastalarda, hastalığın temelinde genetik lebilir. Kronik bronşitli hastalar amfizemliler kadar konforsuz
faktörler (a 1 -antitripsin eksikliği) olsa da daha sıklıkla uzun görünümleri yoktur ve sıklıkla C02 birikimi ve hipoksinin
süreli sigara kullanım öyküsü vardır. yüzlerinde göze çarpan semptomları minimaldir. Bu hastalar
bazen "blue bloaters" diye tanımlanırlar çünkü sıklıkla ödem
ve siyanoz gözlenir.
Klinik Bulgular
Değerlendirme
A. Astım

1. Öykü- Sıklıkla astımlı hastalarda bilinen nefes darlığı ve A. Tıbbi Öykü


öksürük rahatsızlıklarının atakları görülür. Sıklıkla göğüslerin­
Ek olarak standart tıbbi öyküsünde evde oksijen kullanımı
de darlık şikayeti vardır. Belirgin göğüs ağrısı, ateş veya pürü-
lan balgam pnömoni ile ilişkili olabilir. Akut ataklar egzersiz, önemlidir. Şiddetli hastalık riski daha büyük olanlarda entü-
allerjenlerin inhalasyonu veya üst solunum yolu enfeksiyonları basyon veya yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyulabilir. Ölüm
ile sıklıkla tetiklenir. ve hastalık riskinin artmasında sigara içimi diğer başka faktör-
2. Fizik Bakı- Çoğu hastada solunum güçlüğüyle öksürük ve lerden daha fazla katkı sağlar.
vizing vardır. Tremor ve taşikardi hastalığın stresi ve sempto-
matik tedavinin birleşmesi yüzünden yaygın görülür. Hafif de- B. laboratuvar ve Diğer Bulgular
recede hipoksi yaygındır. Dehidratasyon yetersiz oral alım veya
tekrar tekrar hastanın başına gelen kusmalar yüzünden olur. 1. Nabızoksimetre- Nabız oksimetre genellikle oksijen hak-
Takipne veya belli belirsiz ateş yükselmeleri olabilir. Kalın ve kında gazından daha iyi bilgi verir. Çünkü gerçek zamanlı
kan
inatçı salgılara muköz tıkaçlar ve belirgin şekilde bozulan gaz bulunandır. Aletin doğru okuması bağlanılan vücut bölümüne
PULMONER ACİLLER

ve bağlandığı yerdeki kan akımına bağlıdır. Monitördeki iyi ar- likle akciğer kanseri, pnömotoraks, pulmoner emboli, konjestif
teriyel dalgalanmaların varlığında ölçülen nabız oksimetredeki kalp yetınezliğini de içeren hastalıklarla ilişkisini dışlamada
oksijen çok doğru ve güvenilirdir. veya ayırt etmede yaşanır. Çoğu hasta yaşlıdır ve bütün has-
talıklar için risk altındadır. Birçok hastada dispnenin nedeni
2. Kan Gazı- Alveolar ventilasyon ve respiratuvar asidoz du- multifaktöryel olabilir. Ateşli hastalar pnömoni veya başka en-
rumu kan gazları ile daha iyi değerlendirilir. Özelikle evinde feksiyon tipleri olabilir. Eğer göğüs ağrısı varsa kalple ilişkili
oksijen kullanan KOAH'lı hastalarda metabolik kompansas- rahatsızlıklar düşünülmelidir. Pnömotoraks gibi başka akciğer
yonlu respiratuvar asidoz vardır. Düşük pH akut dekompan- patolojileride olabilir. Aslında vizingi mevcut olan çoğu has-
sasyon belirtisidir. Önceki ölçümlerle karşılaştırılan değerler tada dispnenin birinci nedeni olarak sahip olunan akut kalp
belirgin anormalliklerin değerlendirilmesi yardımcı olur. yetmezliği güçlü bir şekilde vurgulanmayabilir. Şaşırtıcı şekilde
yükselmiş kan basıncı, akut kalp yetmezliği ilişkisinin bulun-
3. Göğüs Grafi- Hafif astımlı birçok hastada pnömotoraks ması açısından değerli bir işarettir.
veya pnömoniden şüphelenilmedikçe akciğer grafisine gerek
yoktur. KOAH'lı hastalar ve yaşlılarda büyük ihtimalle önem- B. Çocuklar
li akciğer grafisi bulguları vardır. Konjestif kalp yetmezliği,
akciğer kanseriyle birlikte plevaral efüzyon ve ilişkili kompli-
RSV enfeksiyonu nefes darlığı olan çocukların ve vizingin
kasyonlar göğüs grafilerinden şüphelenildiğinde ortaya çıkan önemli bir nedenidir. Bu enfeksiyonlar için kullanılan hızlı test
bu hastaları teşhis etınede kullanılır. Fakat genellikle tedavileri
önemli tanılardır. Eğer pulmoner emboliden şüpheleniliyorsa
değişmez. Bu test, eğer hastaları hastaneye yatırma gerekliliği
kontrastlı BT taraması gereklidir.
duyulmuşsa, solunumsal izolasyon için ihtiyacı belirmede kul-
4. Pik Ekspiratuvar Akım Ölçümü- Pik ekspiratuvar akım lanılır. Birçok çocuğa reaktif solunum yolu enfeksiyonu teşhisi

ölçümü (PEF) ölçümleri astımlı hastalarda tedaviye yanıtı ve konulur ve benzer şekilde tedavi edilir. Yabancı cisim aspiras-
hastalığın şiddetinin takibinde kullanılan pratik bir yoldur. Bu
yonu yeni yürümeye başlayan, akut bir şekilde vizingi başlayan
çocuklarda düşünülmelidir.
değerler yaşa, cinsiyete, boya göre tahmini zirve akım değerleri
ile karşılaştırılmalıdır.
Tedavi
5. Elektrokardiyogram- Anormal vital bulguları veya ciddi
Tanım gereği astım tedavisi büyük oranda geri dönüşümlü
solunum sıkıntısı olan çoğu hasta kardiyak monitörizasyona
olmalıdır. KOAH'lı hastalarda obstruksiyon kalıcıdır. Fakat
alınmalı ve kardiyak ritim belirlenmelidir. EKG kardiyak iske-
epizodları olduğu zaman semptomlar abartılıdır ve tedavi ile
mi şüphesi olduğunda veya monitörün yol göstermesiyle tek
düzelebilir.
başına kolayca belirleyemediği ritim hakkında ek bilgi sağlar.

6.CBC ve Elektrolitler- KOAH'lı bazı hastalar kronik hipok- 1. Ek Oksijen Sağlayın


si yüzünden polistemiktir. Kronik C02 retansiyonunun meta-
A. OKSİJEN TEDAVİSİ- Hafif astımlı çoğu hasta 2-4 lt/dk naza!
bolik kompansasyonu genellikle toplam C02' nin yansıtıldığı
kanül oksijen ile tedavi edilebilir. Hastaların saturasyonu %90
gibi yükselmiş bikarbonat formlarının içindeki elektrolitlerden
altına düştüğünde maske ile yüksek konsantrasyona vermeye
bellidir.
gerek duyulur. Anksiyetesi olan, hipoksik ve solunum çabası
7 .Mikroskobik balgam incelenmesi- Balgam incelemesi, olan hastalara yeterli oksijen saturasyonlarına ulaşması gerek-
pnömoni şüphesinde ve yeterli örnek varlığında seçilen hasta- tiği için yüksek konsantrasyonda oksijen verilmelidir. Oksijen
larda öncelikli olarak kullanılır. Ayrıca lejyonella ve mikobak- rezervuarlı geri solumasız maskeyle eğer gerek görülüyorsa
ter gibi atipik patojenlerden şüphelenildiğinde tanısal değer­ yaklaşık %100 oksijen konsantrasyonlu inspiryumda vermekle
lendirmede kullanılabilir. kullanılabilir.

8. İlaç düzeyleri- Teofilin uzun süre kullanılamaz. Teofilin B, C02 NARKOZU- İleri düzey KOAH'lı bazı hastalar özellikle
kullanan hastalar zehirlenebilir. Eğer zehirlenmeden şüphele­ evlerinde oksijenle tedavi olanlarda eğer yüksek konsantras-
niliyorsa ilaç düzeyleri gösterilmelidir. yonda oksijen kullanmışlarsa bunlarda C02 narkozu gelişebi­
lir. Bu hastalarda bilinç değişikleri vardır. C02 düzeyleri artar
Ayırıcı Tanı ve respiratuvar asidoz gelişir. Bu durum çoğu zaman hastada
nefes darlığı olmadan göğüs ağrısı gibi başka bir nedenden do-
A. Yetişkinler layı oksijenle tedavi edildiğinde görülür.

KOAH'lı hastaların çoğunda mevcut epizot uzun bir geçmişi 2. Hidrasyon- Hastalar genellikle intravenöz sıvılara ihtiyaç
olan önceki ataklarına benzer şekildedir. Tanıda zorluk genel- duyarlar. Bu özelikle astımlılarda ve sıklıkla bakımsız kalmış-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

!arda tedavinin gerektiği durumlarda doğrudur. Astımlı genç sına yardım eder. Kan gazlarıölçümü her türlü pozitif basınç
erişkinlere ve kardiyak hastalığı olmayanlara bir veya iki saat- desteği kullanıldığında tedavinin planlanmasında önemlidir.
ten uzun bir sürede 1-2 lt normal salin verilmeli ve sonrada 500
cc/saat infüzyona geçilmelidir. Çocuklar 20 cc/kg bolus salinle 4. P-Adrenerjik agonist- Bu tedaviler astım ve KOAH te-
tedavi edilmelidir.
davisinin başlıca dayanağıdır. Bunlar yaygınca kullanılan kısa
KOAH'lı hastalar genellikle yaşlıdır ve ilişkili kardiyak
etkili B2 selektif agonistlerdir. Bu ajanlar bronşial düz kaslarda
rahatsızlıkları bulunabilir. Bu nedenle dikkat gösterip bu hasta-
hızlı gevşemeyle hava yolu obstruksiyonunu azaltır ve bu bron-
lara yüksek miktarda sıvı vermekten kaçınmak gerekir. Bilinen
kalp hastalığı olanlarda veya yaşlı hastalarda genel anlamda kodilatasyonla sonuçlanır. Albuterol, levalbuterol (albuterolün
250-500 cc salin bolus uygulanır. r izomeri), metaproteranol sık kullanılan ajanlardır. İnhalasyon
ölçülü doz salınım veya nebülizatör yoluyla daha hızlı ve daha
3. Solunum Desteklenmesi- Eğer hasta yorulmaya başlar­ yüksek konsantrasyonlarda sağlanır. Oral preperatlara oranla
sa ya da solunumsal yetmezlik belirtileri görülmeye başlanı­ daha az yan etkileri olduğu gösterilmiştir. Ancak ölçülü inha-
yorsa bu durumda mekanik olarak solunum desteklenmelidir. lasyon aleti uygun ve koordinasyon gerektirir, kullanan has-
A. BiPAP- BİPAP desteği ile invaziv olmayan tedavi teknolo-
talar nefeslerini 5- lOsn tutabilmelidir. Dolayısıyla pasif etkili
jisi son birkaç yılda gelişti. Çoğu hastada başka nedenlerden
~2 agonistler hafif ve şiddetli alevlenmelerde kullanılır. Orta
dolayı entübasyon gerekebiliyorken, invaziv olmayan solunum
desteğinin olması desteklenmeli ve yapay hava yolu risklerin-
düzey rahatsızlık için ölçülü inhalasyon aletinde albuterol dozu
den kaçınılmalıdır. İnspirasyon basıncının 10cm H20, ekspi- her 10 dk da 4-6 puffve nebülüzatör solüsyonları için her 20-
rasyon basıncının Sem H20 düzeyinde başlangıç ayarı, astım 30 dakikada 2.Smcg verilmelidir. Ağır hasta olanlara her 20-30
ve KOAH'dan biri için BİPAP destekli başlangıç ayarıdır. dakikada Smcg verilmesidir. 1 saat ve daha uzun süre tedavi
B. ENTÜBASYON- Eğer hasta letarji, konfüzyon veya ajitasyon devam etmelidir. Solunum yetmezliği ve taşikardisi olan hasta-
nedenlerinden birinden dolayı hava yolunu kullanamıyorsa lar monitorize edilmeli ve bu hastalara ayrıca dikkat edilmeli ve
onlara yapay hava yolu gerekecektir. (bakınız konu 7) Aynı za- bu hastaların tedavi devamlılığı sağlanmalıdır.
manda hastalarda aşırı sekresyondan ve sık aspirasyon ihtiya-
cından dolayı entübasyon denenebilir. Eğer hastanın durumu 5. Antikolinerjikler- İpratropium nebülizasyon solüsyonu
aniden kötüleşirse hızlı ardışık entübasyon kontrolü körle- her 20-30 dakikada 0.Smgr olacak şekilde kullanılabilir. Sıklık­
mesine entübasyon yapmaya tercih edilir. Büyük endotrakeal la albuterolle karıştırılır ve her 20-30 dakikada verilir. Hasta-
tüpler bronkoskopiye kolaylık sağlar ve eğer uygunsa kullanıl­ neye yatırılan hastalarda her 4-6 saatte bir verilmesi planlanır.
malıdır. Düşük tidal volüm ventilasyonu, aşırı distansiyonun,
hava tuzağının ve sonuçta oluşabilecek barotravmanın azalma- 6. Sistemik Steroidler- Steroidlerin hava yolunda inflama-
tuvar mediatörlerin salınımını ve inflamatuvar hücre biriki-
mini engellediği bilinmektedir. Kortikosteroid kullanılması ile
obstruktif hava yolu hastalığının şiddeti azalır. Bu ilaçlar alev-
lenmelerin azaltılmasında ve relaps oranının azalmasında, tüm
yan etkilerine rağmen, acil servis yönetiminde ilk başlardaki
Tablo 33.2. Düşük Tidal Volüm Ventilasyon Ayarları yerini korumaktadır. Eğer hasta ilk bronkodilatör tedaviye ya-
nıt vermezse steroid tedaviye eklenebilir. Hasta oral veya inhale
steoid alıyorsa, uzun süreli semptomları ya da son zamanlarda
steroid dozu azaltılmışsa tekrar kullanımı düşünülmelidir. Şid­
Erkeklerde tahmini ağırlık=50.0+0,91
(Santimetre cinsinden boy-152,4) detli rahatsızlığı olan hastalar steroidleri almalıdır. Yetişkinde
steroid dozu prednizon için 40-60 mgr oral veya metilpredni-
zolon için 60-125 mgr intravenöz veya intramuskulerdir. Pred-
nizonun çocuklardaki dozu 2 mgr/kg oral veya metilprednizo-
Başlangıç solunum sayısı 18-22 solunum/dakika lon dozu 0.5-2 mgr/kg IV <lir. Hastalığın şiddetine bağlı olarak
bir steroid patlaması (yetişkinde 40 mgr/kg çocuklarda 1 mgr !
kg 3-5 gün) ve dozunun giderek azaltılmasıyla hasta evine ta-
burcu edilebilir.
Plato havayolu basıncı 30 cm su veya daha az
7. Antibiyotik- Akciğer grafısi ve fizik bakı ile enfeksiyon
ispatlanmadıkça hafif astım için antibiyotik kullanım endikas-
yonu yoktur. Akut KOAH alevlenmesi olan hastalar, dispnenin
PULMONER ACİLLER

daha da kötüleştiği,öksürüğü olan ve balgam çıkaran hastalar


antibiyotikten yarar görürler. Pnömoniyle ilişkisi olan hastalar
antibiyotiklerle tedavi edilmelidir.

A. Başka Bilinen Tedavi Modaliteleri

1. Magnezyum sülfat- Magnezyumun bronş düz kasları


üzerine direkt gevşetici etkisi var ve aynı zamanda çoğu infla-
matuvar mediatör salınımını engellemektedir. Şiddetli astımı
olan hastalarda magnezyum hava yolu tıkanıklığını düzeltme-
ye ve entübasyonu önlemeye yardımcı olabilir. (Sürekli tedavi
ile birlikte) Dozu kan basıncının yakından izlenmesi şartıyla
dakikada 1 gr infüzyonla 2-3 gram verilir. Eğer hastada hipo-
tansiyon, solunum depresyonu ve derin tendon reflekslerinde
azalma tespit edilirse infüzyon sonlandırılmalıdır.

2.Metilksantinler- Oral teofılin veya IV aminofılin kısmen


etkili bronkodilatörlerdir. Bununla birlikte toksikasyon, özel-
likle kusma dehidratasyonla sonuçlanması belirgin problem-
lerdir. Bu ilaçların astım ve KOAH alevlenmelerinin tedavisin-
de uzun süreli kullanımı tavsiye edilmez.

3.Ketamin- Ketamin bronkodilatör özellik gösterir ve teda-


visi güç şiddetli ajite hastalarda entübasyon kolaylığı sağlamak
için kullanılabilir (status astmatikus). Klasik anestezik indük- Genel Bilgiler
siyon dozu IV 1-2 mgr/kg veya intramuskuler 4 mgr/kg dır.
Çeşitliklinik durumlar venöz sistemde emboli oluşmasına
neden olabilir. Bu pıhtılar yerinden çıktığı zaman pulmoner
Sonuçlandırma
emboliye neden olacaktır (Tablo 33-3). Venöz tromboz gene-
A. Astım

Tablo 33.3. Pulmoner Emboliye Eğilimi Arttıran Du-


Semptomları giderilmiş iyi tepki veren astımlı hastalar eve ta-
rumlar
burcu edilebilir (tahmin edilen PEF %70 üzerinde). Tedaviye
tam cevap vermeyen hastalar (PEF değeri %50-70 arasında)

semptomları düzelmişse ve hipoksileri yoksa inhaler ilaçları

nasıl kullanılacağı anlatılıp yakın takip önerilerek hasta tabur-


cu edilebilir. 3 gün içinde tekrar aynı şikayetlerle acil servise
gelen hastaların tedavisi hastaneye yatırılarak yapılmalıdır.

B. Akut KOAH Alevlenmeleri

Akut KOAH alevlenmeleri, astım alevlenmelerinden daha zor-


dur ve daha yavaş çözülürler. KOAH'lı çoğu hasta yatış gerek-
tirir. Bazı hastaların pnömoni veya kalp yetmezliği gibi önemli
ek hastalıkları vardır. Kimisi şiddetli semptomlarla gelir ve
yoğun bakım yatışı gerektirir. Birçoğu yaşlıdır ve evde bakım
yapılamaması gibi sosyal sorunları vardır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

ralize bir hiperkoagule durum, venöz endotel hasarı veya lokal kapni genel bulgulardır. Alveolar-arteriyel oksijen grandiyenti
staz sonunda görülebilir (Virchow triadı). Klinik olarak ciddi (A-a) hesaplanmalıdır.
pulmoner emboliye sebep olan pıhtılar en çok iliyofemoral ve 4. D-Dimer- Serum seviyesi ölçülen D-Dimerin akut trom-
pelvik venöz yataklarda oluşur. Üst ekstremite ve distal alt eks- büs oluşumunun değerlendirilmesinde yüksek sensitiviteye
tremite venlerinden pulmoner embolizasyon nadirdir. (%95) sahip bir takip parametresi olduğu gösterilmiştir. Trav-
Embolizasyon oluştuktan sonra sonuçlar ve etkiler em- ma, cerrahi,kanama ve hemostazda yükselebilir. Düşük risk
bolinin boyutuna, hastanın altta yatan kardiyopulmoner duru- grubundaki hastalarda negatif çıkan D-Dimer düzeyi hastayı
muna ve pulmoner dokuda daha sonra infarkt oluşup oluş­ eve göndermede faydalıdır. Ancak yüksek risk grubundaki bir
hastada negatif çıkmışsa hastada BT tarama gibi ileri testlere
mayacağına bağlıdır. Küçük-orta büyüklükteki embolilerde
ihtiyaç vardır.
pulmoner vasküler yapılardaki lokalize obstruksiyon lokal
atelektazi sonucunda ventilasyon-perfüzyon bozukluğuna ve 5. Genova Skoru- Pulmoner emboliden şüphelenilen hasta-
ların değerlendirilmesinde kullanılan klinik skorlama sistemi-
hipoksemiye neden olur. Refleks hiperventilasyonla birlikte
dir. Genova skorlama sistemi arteriyel kan gazı örneklemesini
sonuçta hipokapni ve taşikardi görülür. Masif embolizasyonla
dışarıda bırakmaktadır. Genova skoru 0-2 arasında çıkanlarda
birlikte (vasküler yatağın %60' ından fazlasında obstruksiyon) pulmoner emboli olasılığı % 3'den azdır.
ayrıca akut pulmoner hipertansiyon, sağ kalp yüklenmesi, sis-
temik hipotansiyon ve şok görülebilir. Akut pulmoner emboli C. Tamda Kullanılan Görüntüleme
ani kardiyovasküler kollaps ve ölümle de sonuçlanabilir. Yöntemleri
Klinik Bulgular 1 . Kontrast BT- Diğer akciğer patolojileri hakkında (pnömo-
ni, plevra! effüzyon, vasküler pataloji, anevrizma) bilgi verir.
A. Semptom ve Belirtiler Ancak uzman düzeyinde radyolojik inceleme gerektirir. Son
yıllarda bu teknoloji gelişmiştir ve artık otomatik bolus en-
Hastalık sıklıkla ani başlar ve neredeyse her zaman altta yatan
predispozan bir durum vardır. Taşikardi ve hipoksi sıklıkla gö-
rülür. Dispne ve göğüs ağrısı genel semptomlardır. Ateş, hipo-
tansiyon, siyanoz, plevra! sürtünme sesi ve pulmoner konsoli-
Tablo 33-4. Basite İndirgenmiş Düzeltilmiş Revize
dasyon bulunabilir. Genova Skoru

8. laboratuvar ve Diğer Bulgular

1. Göğüs radyografi- Enfarktüslü pulmoner embolilerin Daha önce DVT veya PE 1 puan
çoğunda göğüs radyografisi normal olmasına rağmen bu anor-
mallikler genellikle özgün değildir (örn., atelektazi. plevra!
effüzyon, küçük infiltrasyonlar). Westermark belirtisi (embo-
linin proksimalindeki vasküler yatağın genişlemesi distalde oli-
gemi) ve hampton hörgücü (tabanı plevrada yuvarlak sınırları
hilusa bakan dansite) pulmoner embolde özgül ama sık olma-
yan bulgulardır. veya <1 yıl öncesinde iyileşme 1 puan

2. Elektrokardiyogram- EKG sıklıkla anormaldir. Taşikardi


ve sıklıkla özgün olmayan ST-T değişiklikleri mevcuttur. Akut
sağ kalp yüklenmesinin klasik bulgusu (SIQ3T3/Vl-V3 deri-
vasyonlarında T dalgasının ters dönmesi) daha özgün bir bul-
gudur ama sık görülmez.

3. Arteriye! Kan Gazları- Klinik olarak önemli pulmoner


emboli her zaman olmamakla fakat sıklıkla hipoksemiyle iliş­
kilidir (S02<%90,Pa02<80 mmhg). Hiperventilasyon ve hipo- 'Ü dimer testi ile birlikte 0-2 arasındaki bir puan PE göstergesi
değildir ve PE olasılığı %3 veya daha azdır.
PULMONER ACİLLER

jeksiyon, hızlı yüksek rezolüsyonunu çok kesitli BT tarama ve gecikme beklenirse ve kontrendikasyonlar yoksa hastalara var-
plomoni, plevral efüzyon, kitle, anevrizma gibi vasküler patolo- sayımsal tedavi yapılabilir. Bu sıklıkla BT tarama hastanın ol-
jileri içeren diğer göğüs patolojilerini dışlamakta kullanılmak­ duğu merkezde olmadığında yapılır ve hasta başka bir kuruma
tadır. Kontrast allerjisiyle bazen karşılaşılır. Bu durumlarda transfer edilmelidir veya bir gecelik tutulmalıdır.
steroid ve antihistaminikler kullanılabilir. Genel fraksiyone olmayan heparin dozu (UFH) ilk 80 IU /
kg bolus takibinde lSIU/kg/h infüzyondur. Çoğu kurum hepa-
2. Ventilasyon-Perfüzyon Radyonükleid Akciğer Ta- rinizasyon protokollerine sahiptir ve tavsiye edilen bir kulla-
rama (V/Q Tarama)- V/Q taraması kontrast allerjisi olması nımdır. Düşük molekül ağırlıklı heparin (LMWH) (enoksopa-
dışında kontrsatı artırılınış BT taraması ile yer değiştirmiştir. rin lmg/kg SC q 12 saat veya deltaparin 200units/kg/ gün SC qd
Normal bir perfüzyon taraması aslında şiddetli embolizasyonu BID ye bölünür) ve fondaparinuks (bir X,inhibitör faktördür)
dışlar. Pekçok hastada perfüzyon taraması normal olmayacak-
7.5 mg SC qd UFH kadar etkili ve güvenlidirler ve daha uy-
gundur. UFH ile karşılaştırıldığında LMWH ve fondaparinuks
tır (çoğunlukla KOAH da) ve ventilasyon taraması uyumsuz
daha pahalıdırlar ama toplam hastane masrafını ve hastanede
ventilasyon ve perfüzyon alanlarını bulmak için kullanılır. kalış süresini azaltabilir.
Yüksek olasılıklı bir V / Q taraması normal ven tilasyon olan
bölgelerde büyük bir perfüzyon defekti olarak tanımlanır ve C. Tromboiitik Tedavi
akut pulmoner emboli için yüksek oranda özgüldür (ama has-
sas değil). Belirsiz bir V/Q taramasını (tanısal olmayan, düşük Antikoagülasyon pulmoner embolili çoğu hasta için yeterli te-
davi olmasına rağmen, bazı hastalar sağ kalp kalp fonksiyon
olasılıklı ya da orta olasılıklı da denir) klinik olarak kullanmak
bozukluğu, hemodinamik baskılanma veya kardiyojenik şok
daha zordur. ile başvurur ve bu hastalar pulmoner arterden pıhtı çıkarılına­
sından fayda görebilirler. Periferik olarak verilmiş trombolitik
3. Venöz Doppler Ultrasonografi- Doppler USG derin
tedavi değer biçmek için gösterilmez.
ven trombozunu değerlendirmek için kullanılan invazif olma-
yan bir testtir. Derin ven trombozu tanısında yüksek oranda
D. Cerrahi tedavi
hassas ve özgündür. Bu test derin ven trombozu kanıtı olmayıp
akut pulmoner emboli için yüksek klinik şüphe olan hastalarda Bir transvenöz kateter embolektomi veya açık cerrahi embo-
kullanılır. Bazı hastalarda pulmoner emboli asemptomatiktir lektomi masif emboli ve refrakter hipotansiyonlu hastalarda
hayat koruyucu bir manevra olabilir. Bir vena kava filtresi için
ve Doppler USG de alt ekstremitede herhangi bir bulguya rast-
genel endikasyon tromboembolizmi engellemek için antikoa-
lanmaz.
gülasyonun başarısızlığıdır.
4. Pulmoner anjiyogram- Pulmoner anjiyografinin doğ­
rulayıcı tanısında elverişli hangi en iyi yöntem olursa o dik-
Sonuçlandırma
kate alınır. Sıklıkla BT görüntüleri patognomonik nedenleri
göz önünde bulundurmak için yeterince tatmin edicidirler ve o Sürekli antikoagülasyon ve destek tedavi için tüm hastaları has-
takdirde anjiyografi tanısal bir avantaj sunmaz. Anjiyografi ge- taneye yatır. Büyük embolisi olan ya da hemodinarnik bozukluğu
nellikle emboli büyüklüğüne bağlı hemodinamik olarak riskli olan hastalar veya trombolitik tedavi alan hastalar yoğun bakım
ünitesinde monitörize edilmelidir. Kuvvetli pulmoner emboli
hastalar için sadece trombolitik tedavinin parçası olarak yapı­
şüphesi olan hastalar kesin tanı konuncaya kadar antikoagülas-
lan sağ kalp kateterizasyonu gerektirir.
yon için (kontredikasyon yoksa) hastaneye yatırılmalıdırlar.

Tedavi

A. Hemodinamik Destek
Destek oksijen ile hastanın hipoksemisi düzeltilmelidir. Geniş
emboliye bağlı hasta hipotansifse intravenöz sıvı resüsitasyo-
nuna başlanmalıdır. Pressorler ve pozitif basınçlı ventilasyon
kötü tolere edilir ve kesinlikle gerekli olmadıkça kaçınılmalıdır.

B. Antikoagülan Tedavi
Antikoagülasyon standart tedavidir ve pulınoner embolizas-
yon tanısı konuncaya kadar yönetilmelidir. Tanı koymada bir
TRAVMA OLMAYAN

da olabilir. Hastanın geçmişinde kan tükürmenin olması tanı­

sal kolaylık sağlayabilir.

Genel Bilgiler
Hemoptizi yapan nedenler arasında dışlanması gereken önce-
likli tanı bronşittir. Hemoptizi yapan daha önemli nedenlerde Hastanın vital bulgularında
solukluk ve siyanoz varlığı önem-
olabilir. Bunlar arasında Good Pasture Sendromu gibi otoim- lidir. Akciğerler bulguları özgün değildir. Akciğerde effüzyon,
mun hastalıklar, kanser ve tüberküloz gibi hastalıklar vardır. kitle ve hava hapsi görülebilir. Mitral stenoz hemoptizi nedeni
Ama yine de kan tükürme şikayeti ile kliniğe müracaat eden
olabilir.
hastalara ileri değerlendirme mutlaka gereklidir. Tablo 33-5
de hemoptizi yapan sebepler sıralanmıştır. Masifhemoptizi 24
saatte 200-600 cc arasında volüm kaybını ifade etmektedir. Bu laboratuvar
geniş aralık çıkarılan kanın ölçülmesindeki güçlükten kaynak-
lanmaktadır. Yaşamı tehdit eden hemofili yaşlı hastalarda bir Hasta soluk görünür. Önemli bir kan kaybı ve anemi için değer­
çok komorbid durumla birliktedir. lendirilmelidir. Hepatik yetmezliği olan ve warfarin kullanan
hastalardan koagülasyon parametreleri çalışılmalıdır. Şiddetli
Klinik bulgular respiratuvar distresi olan hastalardan kan gazı istenmelidir.
A. Öykü
D.
Hemoptizi öksürükle kan çıkarılmasıdır. Açık bir şekilde he-
matemezden ayırt edilmesi gerekmektedir. Çünkü her ikisinin Hemoptizisi olan hastada en önemli tanısal çalışma akciğer
tanısal yaklaşımları birbirinden farklıdır. Eğer hasta kan tükür-
grafisidir. BT taraması ilk çekilen düz grafi anormal ya da tanı
me şikayeti ile gelmişse bu öksürük kaynaklı değil muhtemel
koydurucu değilse tanısal değerlendirme amaçlı çekilebilir.
orofarinks kaynaklıdır. Kan ağız, burun, nazofarinks kaynaklı
Anjiyografi masif kanamalarda gerekli olabilir ve embolizas-
yon üzerinden tedavi imkanı sağlamaktadır.

Tablo 33-5. Hemoptiziye Neden Olan Durumlar


Tedavi
Acil serviste hemoptizi tedavisi genel destekleyici bakım ilke-
lerinden ibarettir. Hastanın dik durması istenir. Entübasyon sı­
rasında daha büyük (7.5 den büyük) endotrakeal tüp gereklidir
ve fiberoptik bronkoskopi yardımcı olabilir.

Rijid bronkoskopi ve selektif entübasyon kanamanın büyük


olması durumunda tercih edilmelidir. Çift lümenli tüp kullanı­
labilir ama teknik olarak daha zordur. Bronkoskopi, endobron-
şial tedavi ile kanama kontrolünde başarı sağlayabilir.

Masifhemoptiziler bronşiyal odaktan daha fazla %90 oranında


pulmoner sirkülasyondan kaynaklanmaktadır. Selektif emboli-
zasyon bronşial arteryal segmentte % 90 üzeri hastada kanama-
nın kontrol altına alınmasında etkilidir. Bu selektif teknikte en

önemli major risk spinal kord iskemisidir. Anterior spinal arter


PULMONER ACİLLER

embolizasyonu en önemli risktir. Ama selektif yöntemlerle bu arterlerde oklüzyon mevcuttur. Sağ ventrikül art yükü artmış­
risk minimalize edilebilir. tır. Pulmoner arteriyel akımda obstruksiyon ve buna bağlı
olarak sağ ventrikül basıncı artmış art yükü yenebilmek için
C. Cerrahi Tedavi yükselmiştir.

Cerrahi rezeksiyon pulmoner segmente dahil loba yapılır. Fa- Klinik Bulgular
kat kanama lokalize bir bölgeye de bağlı olabilir. Hastanın pul-
moner rezervi yeterli olmalıdır. Fokal hastalık varlığı ve cerrahi A. Semptom ve Belirtiler
için kabul edilebilir olması gerekmektedir.
Yaygın semptom nefesin çabuk kesilmesiyle beraber solunum
Sonuçlandırma gayret veya çabasıdır. Hasta senkop şikayeti ile başvuru yapa-
bilir. Konjestif kalp yetmezliği de nefesin çabuk kesilmesiyle
Masif hemoptizi göğüs hastalıkları, girişimsel radyoloji ve to- gelebilir fakat bu hastalar düz yatamazken PAH için bu tipik
raks cerrahisi arasında çoklu yaklaşım gerektirir. Minimal he- bir bulgu değildir.
moptizi genellikle bronşite ikincildir ve bu hastalar ayaktan ta-
kip ve tedavi edilebilirler. Şüpheli pulmoner tüberküloz öyküsü
B.Görüntüleme ve Laboratuvar Bulguları
olan hastalar izole bir odaya alınmalı ve kesin tanı alıncaya
kadar muhtemel tanı için tedavisini almalıdır. Ekokardiyografi ile PAH tespit edilebilir veya şüphelenilebilir.
Ama tanı için Swan-Ganz Katateri ile pulmoner arter akım ve
basıncının ölçülmesi gerekmektedir. Pulmoner arter kama ba-
sıncı 15 mmHg' den düşük olmalıdır. Pulmoner arter basıncı­
nın 25 mmHg' den yüksek olması tanıyı koydurur.

Tedavi ve Sonuçlandırma
A. Fosfodiesteraz tip 5 inhibitörieri
Fosfodiesteraz tip 5 inhibitörleri erekti! disfonksiyon tedavi-
si için geliştirilmiştir. Ama ılımlı veya hafif semptomları olan
PAH hastalarında etkili bulunmuştur. PAH tedavisinde Sil-
denafil Revatio (TM) adı altında pazarlanmaktadır ve Viagra
Genel Bilgiler (TM) yerine kullanılmaktadır ve yine aynı endikasyon için
tadafil (TM) Adciraca (TM) adı altında Cialis (TM) yerine pa-
zarlanmaktadır.

B. Prostoglandinler

Şiddetli PAH' da epoprostenol (sentetik prostaglandin, flolan)


dikkati çeker. Santral venöz kataterden 3-5 dakika içinde sü-
rekli infüzyon şeklinde verilmelidir. Bu tip hastalar acil durum-
larda görülüler ve buna bağlı olarak katetere ikincil istenmeyen
komplikasyonlar gelişebilir ama bu komplikasyonlar dolayısı
ile eğer tedavi sonlandırılırsa o zaman semptomların hepsi geri
Pulmoner hipertansiyon KOAH, sol ventrikül yetmezliği ve dönebilir. Bu durum yaşamı tehdit edebilir ve böyle bir durum-
tekrarlayan pulmoner tromboembolik hastalıklar gibi başka dan şüphelenildiğinde göğüs hastalıkları uzmanından konsül-
akciğer hastalıklarına ikincil ortaya çıkabilir. PAH yukarıda tasyon istenmelidir.
bahsedilen sebeplerin ikincil sonucu olarak değilde kollojen
vasküler hastalıklar. (skleroderma), HIV enfeksiyonu, toksik
maruziyet ve ailesel sebepleri içeren bir tanı kategorisidir. Ana-
tomik olarak pulmoner sirkülasyonda yeniden biçimlendirme
ile karakterizedir. Beraberinde orta ve küçük ölçekli pulmoner
TRAVMA OLMAYAN

potansiyon, siyanoz ve boyun venlerinde dolgunluk ile birlikte


trakeanın karşıtarafa itilmesi vardır.

EL ve Bulguları

Ayrıca bakınız konu 13 ve 14. Düz göğüs radyografisi genelikle tanısaldır. Ekspiratuvar film-
ler inspiratuvar filmlerde görünmeyen küçük pnömotoraksları
ortaya çıkarabilir. Toraks BT pnömosistis pnömonisi gibi ilişki­
li patolojilerin saptanmasında sıklıkla yardımcı olacaktır ya da
KOAH' lı hastalarda amfızematöz bleblerden pnömotoraksın
ayırt edilmesinde yardımcı olur.

ve
A. Pnömotoraks
Küçük bir pnömotoraks tedavi olmaksızın genellikle ortadan
kalkmayacaktır. Ek oksijen reabsorbsiyon oranını hafifçe art-
tırır ve acil serviste kısa bir gözlem periyodu sırasında uygun-
dur. Heimlich valfıne bağlı olarak küçük bir katater ile tedavi
edilebilirler. Heimlich valfli hastalar ayaktan tedavi için aday
olabilirler ve yeterli takip düzenlemenin yapılabilmesi sağlanır.
Eğer pnömotoraks yeniden havalanmakta başarısız olursa su
altı drenaj sistemine bağlı standart 24-28 F bir göğüs tüpüne
ihtiyaç duyulacaktır.

Pnömotoraks plevra! boşlukta anormal hava birikimidir. Bu İkincil pnömotorakslı hastalar standart göğüs tüpü drenajı ve
durum spontan (birincil-ikincil), travmatik ya da iyatrojenik hastaneye yatış ihtiyacı olan hastalardır. Altta yatan hastalık
olarak sınıflandırılabilir. Pnömotoraks ayrıca basit veya basınç sıklıkla antibiyotikler, cerrahi ya da ilave tanısal değerlendirme
altında da sınıflandırılabileceği gibi birincil ( altta yatan bir ak- gibi ek müdahale gerektirir.
ciğer hastalığı ile ilişkili olmadan) veya altta yatan bir akciğer
hastalığına ikincil olarak ta sınıflandırılabilir.
Birincil spontan pnömotorakslar klinik olarak belir-
gin akciğer hastalığı olmayan hastalarda gelişir (sıklıkla genç, Travmatik pnömotorakslı pek çok hasta büyük göğüs tüpleri
uzun erkek, 20-40 yaşlarında ve genellikle sigara içen). İkincil ve vakumlu su drenajı gerektiren hemotoraksla birliktedir. He-
pnömotorakslar önceden var olan altta yatan akciğer hasta- motorakstan şüphelenildiğnde ilk tüp 32F ya da daha büyüğü
lıklarının komplikasyonudur (KOAH, pnömoni, kistik fıbroz, olmalıdır. Travma hastalarında toraks BT'nin sık kullanılması
astım, tüberküloz, pneumocystis carinii pnömonisi) Travmatik bazı küçük pnömotoraksların saptanmasını sağlamaktadır. Bu
pnömotorakslar künt ya da penetre göğüs travmalarına bağ­ hastaların bazıları eğer pozitif basınçlı ventilasyon gerektirmi-
lı ortaya çıkabilir. Subklavian yol açma, torasentez, akciğer ya yorsa gözlem altında tutulabilir.
da plevra biyopsileri ya da pozitif basınçlı ventilasyona bağlı
barotravma gibi işlemlere maruz kalan hastalarda her zaman D. Tansiyon Prıömotoraks
düşünülmelidir.
Tansiyon pnömotoraks eğer hava dışarı çıkmasını engelleyen
bir kapakla plevra! boşluğa ilerlemeye devam ederse ortaya
çıkar. Bu travmatik pnömotorakslı hastalarda çok sıktır. Trav-

A. ve matik pnömotorakslı hastalar acil dekompresyonla tedavi edil-


melidirler ve radyografık doğrulma için beklenmemelidir. En
Hastalar asemptomatik olabilir ancak genelikle plöretik göğüs iyi yaklaşım eğer zaman izin verirse tüp torakostomidir. Eğer
ağrısı, takipne ve taşikardi semptomlarıyla gelebilir. Göğsün et- hasta uç noktadaysa, o zaman midklavikular hatta 2. interkos-
kilenen tarafında perküsyon ve oskültasyonda sırasıyla hiper- tal aralıkta 14-16 gauge ile girilerek iğne dekompresyonu uy-
rezonans ve azalmış solunum sesleri duyulur. Fazla miktarda gulanabilir. Böyle hastalar daha sonra torakostomi drenajına
hava birikmiş bir tansiyon pnömotoraksta ciddi taşikardi, hi- ihtiyaç duyacaklardır.
PULMONER ACİLLER

Genel Bilgiler
Pnömomediastinum trakeobronşial ağacın hava yolları veya
özafagus lümeni dışında mediastenumdaki havadır. En sık ola-
rak gergin bir alveolün veya bu tür bleplerin bronkuslar bo-
yunca mediastene doğru geriye doğru diseksiyonu, diseksiyo-
nu sonucunda peribronkovasküler interstisyel aralığa rüptüre
olması sonucu görülür. Bu genellikle astım hastalarında vardır
ama bazen de güçlü öksürükle ve künt travma sonucunda mey-
dana gelebilir. Pnömomediastinum ayrıca kokain vuruşu gibi
illegal maddeleri içerken valsalva olan hastalarda görülür. Bu Genel Bilgiler
durumlarda pnömomediastinum benigndir ve hekim dikkatini
uygun olarak altta atan hastalığa odaklar. Pnömomediastenim Plevra! effüzyonlar lokal hastalık ya da inflamasyon sonucu pa-
pnömotoraks olmadan gelişebilir, hava yüz seviyesinde boyu- rietal ve visseral plevra arasında anormal sıvı birikimidir. Nor-
na ve diğer yumuşak dokulara da girerek subkutan amfizeme malde plevra! aralıkta 5-15 rnl seröz sıvı bulunur. Ayırıcı tanıda
. neden olabilir.Bazen pnömomediastinum Ôzafagus rüptürü so- yardımcı olması için bir effüzyon eksuda ve transuda olarak

nucu görülebilir (Boerhave sendromu). Hasta eğer akut olarak sınıflandırılabilir. Eksudatif sıvı analizinde ortaya çıkanlar; ( 1)

kötüleşmişse ve kusma öyküsü varsa bu tanı düşünülmelidir. Plevra! sıvı proteininin serum proteinine oranı 0.5'den büyük-
tür, (2) Plevra! sıvı LDH' sının serum LDH'a oranı 0.6'dan bü-
Klinik Bulgular yüktür, (3) Plevra! sıvı LDH normal serum üst sınırından 2-3
kat daha fazladır. Eksudalar genellikle enfeksiyon, inflamasyon
Pnömomediastenumun tek özgün fizik bulgusu Hammarı's çı­ ya da malignensiden olan plevranın kendi hastalığı ile ilişki­
tırtısıdır. Göğüs oskültasyonunda kalp üzerinde bir çıtırtı sesi lidir. Transudalar yukarda bahsedilen karakteristik özelliklere
duyulur. Diğer taraftan pnömomediastinum aslında mediasti- sahip değildirler. Sıklıkla konjestif kalp yetmezliği, asitle birlik-
nel yapıların dış hattındaki gazın lusent (açık, parlak) izi (belir- te olan siroz ya da nefrotik sendrom nedeniyle oluşurlar. Yeni
tisi) olarak tanımlanmış bir radyolojik tanıdır. Bunlar medias- plevra! effüzyon tanısı konmuş her hasta, nedeninin saptanma-
tinal plevra trakea ve dalları veya pulmoner arter veya aortayı sı ve böylece erken ve uygun tedavinin verilebilmesi için çabuk
içerir. Bazen pnömomediastinum lateral göğüs grafisinde daha değerlendirme gerektirir.
belirgindir. Mediastinal gaz ayrıca diafram üst yüzüy kontü-
ründe (dış hattında) görülür ve onu kalpten ayırır. Boerhave's Klinik Bulgular
sendromu kusmaya bağlı özefagus duvarının rüptürüdür. Tipik
olarak ağır alkol kullanımda belirginleşen kusma ve öğürme­ A. Semptom ve Belirtiler
den sonraki ciddi retrosternal göğüs ağrısı açıklar.
Hastalar plöritik ve plöritik olmayan göğüs ağrısından veya
Tedavi ve Sonuçlandırma dispneden şikayet edebilir. Göğüs bakısında matite, solunum
seslerinde azalma ve ilgili tarafta taktii fremitusta azalına or-
Pnömomediastinum tedavisi daima altta yatan hastalığa yö- taya çıkar. Geniş effüzyonlar komşu akciğer dokusuna bası
neliktir; astım, travma ya da ilaç kötüye kullanımı olabilir. yaparak respiratuvar distres ve hipoksiye ve geri kalan akciğer
Boerhave's sendromundaki gibi özafagial rüptür geniş medias- dokusunda havalanmanın kısıtlanmasına neden olabilirler.
tinal drenaj, özefagial tamir ve acil torakotomi olmazsa fatal
bir bozukluktur. Trakebronşiyal rüptür hızlıca tanınmalıdır. B. Görüntüleme
Çünkü akciğerleri ventile etme girişimine devam etmek me-
diastinuma doğru ilave hava girişine sebep olabilir ve diğer Posterior anterior ve lateral göğüs grafileri eğer 250 ml den
mediastinal yapıların yer değiştirmesi ve kompresyonuyla so- daha fazla sıvı varsa pek çok vakada plevra! sıvıyı gösterebi-
nuçlanabilir. lir (örn., kostofrenik açının düzleşmesi). Plevra! sıvıyı plevra!
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

skarlaşmadan ayırt etmek ve sıvının loküle olup olmadığını an-


lamak için dekübit filmleri yararlıdır. Toraks BT görüntüleme
küçük effüzyonları tanımlamada ve pnömoni, tümörler ya da
emboli gibi ilişkili patolojiyi tanımlamada yardımcı olabilir.

Tedavi
A. Oksijen
Eğer dispne varsa nabız oksimetre ya da kan gazı ölçümleri
elde edilir ve maske veya nazal kanülle direk oksijen tedavisine
başlanır.

B. Torasentez
Eğer göğüs radyografisnde geniş bir sıvı birikimi görülüyorsa
(örn., en çok görülenlerden biri hematoraks) ve hastada res-
piratuvar distres varsa semptomların hafiflemesi için sıvının
uzaklaştırılması ile birlikte torasentez göz önünde bulundu-
rulmalıdır. Nadiren pulmoner ödemin yeniden havalanması
meydana gelir ama bu girişimin bir riskidir ve eğer meydana
gelirse akut kardiyojenik pulmoner ödeme benzer biçimde te-
davi edilmelidir. Plevra! sıvıdan hücre sayıları, protein, LDH,
glukoz ve pH gönderilmelidir. Eğer sebep tanımlanmamış bir
malignensi söz konusu ise plevra! sıvı sitolojisi göz önünde bu-
lundurulmalıdır. Eğer hasta distreste değilse torasentez hasta-
neye kabule kadar ertelenebilir.

C. Ampiyem Genel Bilgiler


Plevra! effüzyonun enfeksiyonu ampiyemdir. Harfi harfine bir Bronşit için trakeabronşiyal yolda inflamasyon şarttır. Pnö-
pürülan effüzyon antibiyotik tedavisine ek olarak sıvı ağır bir moni için pulmoner parankim ve alveol fazladan iflamatuvar
şekilde pürülan ise veya gram boyama pozitif ise göğüs tüpü olaydan eklenmiştir. Pnömoni ile bronşit arasındaki klinik
drenajı gerekecektir. Ayrıca pH 7.0 altında ise drenaj gerektirir. fark ise pnömoni hastalarında akciğer grafisinde infıltrasyon
bulunmasıdır. Bronşit tanısı alan hastalarda hipoksi nadirdir.
Eğer pH 7.0-7.2 arasında ise tedavi bireyselleştirilmelidir veto-
rasentez 24-48 saat sonra tekrarlanmalıdır. Pnömoni ise eğer parankimde geniş bir konsolidasyon yapmış­
sa hipoksi tablosu yaratabilir. Her iki hastalıkta ateş ile kendini
gösterebilir ama pnömoni için bu daha önde gelen bir semp-
Sonuçlandırma
tomdur.
Açıklanamayan plevra! sıvı birikimi olan tüm hastalar tanı
ve tedavi için hastaneye yatırılmaldır. Bilinen sebepten (örn., Klinik Bulgular
metastatik sebepler veya kalp yetmezliği) rekürren sıvılı stabil
hastalar her zamanki tıbbi bakım kaynaklarına sevk edilmeli- A. Akut Bronşit
dir veya acil serviste tedavi edilmelidirler veya en azından altta Hastalar öksürük, ateş ve genel şikayetlerle başvururlar. Ök-
yatan hastalığın gerektirdiği şekilde hastaneye yatırılmak üzere sürük başlangıçta kurudur ama daha sonra prodüktif bir hal
sevk edilmelidir. alabilir. Bu şikayetlere sık sık şiddetli orta göğüs ağrısı eklenir.
Öksürükle belirgin hale gelen ronküs karakteristik bulgusudur.
Ral pnömonik konsolidasyon için daha karakteristiktir ama
pulmoner fibrozis gibi parankim tutulumu ile giden hastalarda
dinleme bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Laboratuvar tesleri
tanı koymada yardımcı değildir. Akciğer grafısi infıltrat olma-
dığını ortaya çıkarır. Dispne, hipoksi,önemli komorbid hastalı-
PULMONER ACİLLER

ğı (KOAH, Demans) olmayanlarda bir bulgu vermeyebilir. Si-


gara içmek birçok hastalığın ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Tablo 33-6. Sağlık Bakımı ile İlişkili Pnömoni için
Risk Faktörleri
B. Pnömoni
1. Semptom ve Belirtiler- Hastalar ateş, dispne, öksürük,
plörotik göğüs ağrısı ve artan balgam çıkarma şikayeti ile ge- Son 90 gün içinde hemşireli evde bakım veya uzun dönem bakım
lirler. Akciğer oskültasyonunda ral veya ronküs duyulabilir. hizmetlerinden faydalanma
İnfiltrasyonun olduğu bölgede perküsyonla matite alınır. Plev-
raya bitişik yoğun infıltrat, bronşial solunum seslerinin klasik
bulgusudur.
2. Kültür ve serolojik testler- Sadece az sayıda olguda kan
kültürü sonuçları tedaviyi yönlendirir. Ama kan kültürü, has-
taneye alınan olgularda önemli bir ölçümdür. Hastaya antibi-
yotik verilmeden önce mümkünse elde edilmeye çalışılmalıdır. Bilinen çoklu ilaç direnci olan patojeni olan blr aile bireyi olması
Atipik pnömoni düşünülen vakalarda, balgam gram boyama ve
kültürü lazımdır.
3. Laboratuvar değerlendirmesi- Temel metabolik panel
Renal yetmezlik ve dehidratasyon), hemoglobin ve hemotok-
rit, (Anemi) beyaz küre nabız oksimetre ve kan gazı mutlaka yapılmalıdır. Antibiyotik seçimi kuruma bağlıdır ama yayınla­
değerlendirilmelidir. Hastalar HIV, tüberküloz, Mycoplazma ve
nan prensiplere bağlı kalınmalıdır. Genel bir tedavi kuralı ola-
legionella açısından taranmalıdır. rak antipsödomanal sefalosporin, B laktam, karbapenem veya
monobaktama ek olarak bir aminoglikozid ve MRSA yı kap-
Tedavi sayan vankomisin ya da linelozid gibi ajan kullanımı ve tedavi
kombinasyonu tercih edilmelidir.
A. Akut Bronşit

Önemli dehidratasyonu olan ve oral mayiyi tolere edemeyen Sonuçlandırma


hastalara intravenöz mayi verilmelidir. Bunun dışında ,karışık Oral antibiyotikleri tolere edemeyen ya da oksijene ihtiyacı
olmayan vakalarda tedaviye antipiretik ve öksürük baskılayıcı olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır. İntravenöz sıvı ihtiya-
ilaçların verilmesi yeterlidir. B-Adrenerjik ilaçlar (albuterol)
cıyla birlikte oral sıvı alımını sürdürememe ve kusma hasta-
daha vizing ortaya çıkmadan bile semptomları düzeltebilir. neye kabul için bir diğer endikasyondur. Pnömonili hastalarda
Antibiyotikler önerilmez çünkü birincil hastalık viral orjinli morbidite ve mortaliteyi tahmin etmek için pnömoni ciddiyet
olabilir. Birçoğu sigara içicidir ve hastalara sigarayı bırakmaları skoru veya CURB-65 skoru gibi çeşitli ciddiyet göstergeleri ge-
önerilmelidir. liştirilmiştir. Bu kriterler hastaneye yatış ihtiyacını belirlemek
için geliştirilmemiştir ama ileri yaş, önemli komorbiditeler, vi-
B. Pnömoni tal bulgulardaki değişim veya bilinç durumdaki değişim gibi
belirttikleri unsurlar pnömonili hastalarda hastaneye yatırmak
1. Edinilmiş Toplum Kökenli Pnömoni- Ayaktan teda-
için göz önünde bulundurulmalıdırlar. Hemodinamik moni-
vi edilecek toplum kökenli pnömoni hastaları için azitromisin
törizasyon ve katekolaminler ile kan basıncı desteğine ihtiyaç
gibi makrolid grubu antibiyotik veya levofloksasin gibi geniş
duyulan vakalar yoğun bakıma alınmalıdır.
spektrumlu fluorokinolon başlanmalıdır. Doksisiklin alterna-
tif ilaçtır. Tedavi 7-1 O gün sürmelidir (Azitromisin tedavisi 5
gündür). Hastaneye kabul edilen hastalara ise geniş spektrum-
lu fulorokinilonlar veya makrolidle birlikte beta laktam!bata
laktamaz inhibitörleri birlikte verilmelidir.
2.Hastane Kökenli Pnömoni- Öyküsünde yakın zamanda
sağlık bakrm sisteminde yüksek riskli bir bölgeye sahip olan
hastalar hastane kökenli pnömoni katagorisinde yer alırlar. Bu
hastalarda pnömoniye daha çok HA-MRSA (hastane kökenli
metisilin rezistans staph. aereus) veya pseudomanas aereogino-
sa sebep olur. Antibiyotik tedavisi acil serviste ilk 6 saat içinde
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

iyileşmiş bir birincil enfeksiyonun kanıtıdır. Tüberküloz reakti-


vasyonu sıklıkla üst zonlarda beklenir. İmmunsüpresifhastalar,
özellikle HIV hastaları, göğüs radyografisinde sayısız bulgular-
la gelebilirler.

1. Kültürler ve sero!ojik testler- Tüberküloz sıklıkla sero-


lojik testlerle belirlenir. Bu testler bakteriyal DNA' yı bulmak
için bir polimeraz zincir reaksiyonuyla birlikte nükleik asit
amplifıkasyonu (PCR testleri) kullanılır. Balgam kültürleri bir-
kaç haftaya ihtiyaç duyarlar ama çoklu ilaç rezistans tüberkü-
lozdan kurtulmak için önemlidirler. Tedavi duyarlılık sonuçla-
rına bağlıdır. Acil serviste kesin tanı genellikle imkansızdır. Bu
sebeple hastalığa sahip olduğu şüphelenilen bireyler hastayla
temas riski taşıyan çalışanların sağlıklarını korumak için respi-
ratuvar izolasyona alınmalıdır.
2. Tüberküloz Deri Testi- Bir hastada tüberküloz olduğun­
Hassas kişiler M. Tuberculosis enfekte hava damlacıklarını in- dan şüphelenilirse PPD deri testi uygulanabilir. Bu test uygula-
hale ettikleri zaman pulmoner enfeksiyon oluşur. 1980']erin madan sonra 48-72 saate kadar tamamlanıp okunmadığından
ortalarında ABD' de insidansı keskin bir şekilde arttığında bü- acil serviste çok yararlı değildirler. Pozitif bir test (Hastalık için
yük bir kaygı olarak yeniden belirmişti. Bu yeniden dirilmenin risk faktörlerine bağlı olarak değişen çaplarda dairesel deri
major sebepleri; HIV epidemisi, tanı konmamış tüberkülozlu sertlikleri) önceki enfeksiyonu ya da aktif tüberküloz enfeksi-
insanların Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki yüksek riskli ül-
yonunu gösterir. Yeni ya da aktif hastalığı değerlendirmek için
pozitif PPD testinden sonra göğüs radyografisi çekilmelidir.
kelerden göç etmesi, önceden belirlenmiş suboptimal antimik-
Ciddi immun sup resif hastalar ve HIV hastaları anerjik olabilir.
robiyal tedavi rejimleri ve uyumsuz hasta olmuştur. Acil servis-
Bu yüzden deri testleri güvenilir olmayabilir.
te hedef bu hastaların erken tanı tedavi ve sevki ve erken hasta
izolasyonu üzerinden hastane personelini korumaktır.

A.
Öksürük yada pnömoniyle gelen hastalarda tüberküloz göz Aktif tüberküloz tedavisi ilaç rezistans organizmaların artma-
önünde bulundurulmalıdır ve bunlar daha önce dile getirilen sıyla zorlaşmıştır. Hastalar eğer aktif hastalığa sahipse çoklu
yüksek risk grubunun üyeleridir. ilaç tedavisine ihtiyaç duyacaklardır. Çoklu ilaç rezistans tü-
berküloz en etkili l.sıra ilaçları olan rifampisin ve izoniazidin
ve ikisine direnç gelişimi olarak tanımlanır. Geniş çaplı ilaç rezis-
tans tüberkülozda 6 sınıfa ayrılmış 2. sıra ilaçların 3 veya daha
En sık görülen semptom tüberküloz tanısında da dikkat çeki- fazlasına direnç gelişmesidir.
lecek olan özellikle kanlı ve 3 haftadan uzun süren öksürüktür.
Ateş sık görülür. Ateş geceleyin rezolüsyonla birlikte gün için-
dedir. Gece terlemeleri sık görülen semptomdur. Yorgunluk,
rahatsızlık, anoreksiya ile birlikte kilo kaybı sık görülür. Hasta- Bu hastalarda pozitif deri testi olmasına rağmen göğüs rad-
lar çoğunlukla kronik hastaymış gibi görülürler. Göğüs bakısı yografileri ve balgamı negatiftir. Klinik olarak hastalık yoktur.
normal olabilir veya ral bulunabilir. Bu hastalar tüberkülozun reaktivasyonu için risk altındadırlar
ve genelikle 9 aylık izoniazid ile tedavi edilirler. Tüberküloz
B. ABD'de tanımlanmış yüksek risk grubu haricindeki kişilerde
çok nadir görülür. Tüberküloz için düşük risk grubundaki has-
Birincil tüberküloz göğüs radyografisinde parankima! konsoli- talar deri testiyle taranmamalıdırlar. Çünkü yanlış pozitif deri
dasyon, muhtamelen paratrakeal lenfadenopatiyle birlikte olan testleri hastaların tedavisiyle ilişkili problemler potansiyel ya-
plevra! effüzyon olarak görülebilir. Kalsifıye bir gon kompleksi rarlarından daha ağır basar.
PULMONER ACİLLER

C. ihtiyaçlann Raporlanması şeklinde görülür. Sırtüstü yatan hastalarda hastalarda gastrik


partiküller akciğerin posterior, apikal ya da alt segmentiyle iliş­
Lokal sağlık departmanı tüm tüberküloz vakaları hakkında ye- kili olabilir. Dik duran hastalarda ise sağ akciğer alt segmentle
terli bakım sağlamak, tedavi kaynaklarının mevcut olması ve
ilişkilidir. Kötü dental bakımı ve fazla miktarda dental plağı
tedaviye uyum sağlaması açısından bilgilendirilmelidir.
olan hastalarda orofaringeal sekresyonların aspirasyonu bakte-
D. Sonuçlandırma riyel pnömoniye neden olur.

Aktif hastalığı olan pek çok hasta tam bir değerlendirme ve Klinik Bulgular
planlama için genellikle repiratuvar izolasyona alınırlar. Risk
altında olduğu düşünülen hastalar için deri testiyle taramadan Hastanede oluşan pulmoner aspirasyonlar, anestezi, kardiyo-
yararlanılabilir, Uygun takibin düzenlenmesi sağlanabilir. İnt­
pulmoner resüsitasyon ve diğer işlemler esnasında meydana
radermal deri testlerinin okunması 48-72 saati bulacaktır.
gelir. Toplumdan kazanılmış vakalar genellikle ilaç (alkolü
içine alan) zehirlenmeleri, konvülsiyonlar ve travma sonra-
sı bilinç değişikliklerine bağlı olarak görülür. Aspirasyondan
sonra dakikalar saatler içinde hastada prodüktif öksürük, disp-
ne, ateş, lökositoz ve konsolidasyon belirtileri, pulmoner raller
veya matite gelişir. Göğüs radyografisinde ilgili akciğer lobları
(özellikle sağ alt lob)daha fazla etkilenmiş olsa da karakteristik
görünüm olmadan pulmoner infiltrasyonlar görülebilir. Balga-
mın makroskobik bakısında besin parçacıkları bulunabilir.

Tedavi
Arteriyel kan gazı ölçümleri ve klinik bulgular baz alındığında
eğer gerekiyorsa solunum desteği sağlanmalıdır. Eğer hastada
şiddetli dispne ve solunum sıkıntısı varsa acilen entübasyon ve
mekanik ventilasyon ile havayolu kontrolü sağlanmalıdır. Gö-
rülmüş aspirasyonlar hızla orofaringeal veya trakeal aspirasyon
ile tedavi edilmelidir. Üst hava yollarının akut obstruksiyonu
acilen heimlich manevrası ile tedavi edilmelidir. Geride kalmış
aspirat ve yabancı cisimler genellikle bronkoskopiyi gerekli
Genel Bilgiler kılar. Kortikosteroidlerin faydalı olduğu gösterilmemiştir ve
enfeksiyon duyarlılığım arttırabilir. Aspirasyon pnömonisi için
A. Pu!moner Aspirasyon Sendromu antibiyotikler sadece enfeksiyon oluşursa verilmeli, aspirasyo-
Gastrik içeriklerin aspirasyonu önemli miktarda aspire ya da nu takiben profılaksi amaçlı verilmemelidir.
inhale edilen irritanların sebep olduğuna benzer şekilde kim-
yasal pnömoniye neden olurlar. Gıda parçacıklarının aspi- Sonuçlandırma
rasyonuyla oluşan mekanik obstruksiyon gaz değiş tokuşunu
fazlasıyla zayıflatacaktır. Pulmoner enfeksiyon ilk akciğer zede- Gözlem ve gerektiğinde tedavi için tüm hastalar hastaneye ya-
lenmesinin bir parçası değildir ama sonra onun bir sonucu ola- tırılmalıdır.
rak gelişebilir. Pulmoner aspirasyon ARDS (akut respiratuvar
distres sendromu) nun gelişmesi için sık bir sebeptir.

B. Apirasyon Pnömonisi
Aspirasyon pnömonisi orofaringial sekresyonların aspirasyonu
ve bakteriyal pnömoniyle karakterize tablodur. Göğüs radyog-
rafisi genellikle aspirasyonun olduğu segmentte konsolidasyon
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Göğüs radyografisinde opasiteler vardır ve alveolde artmış sıvı

görülür. Akciğerde birincil dinleme bulgusu raldir. Eğer has-


tada akciğerde sıvı birikmesine bağlı solunum eforu artmışsa,
dispnesi var ve güç ventilasyon yapıyorsa hasta entübe edilme-
lidir.

B. Görüntüleme ve laboratuvar Bulguları


Göğüs grafıside genellikle geniş infıltrasyon görülür. Bazen
diffüz ve bilateral opasite görülebilir. Bunu yapan diğer du-
rumlar plevra! efüzyon ve travma hastalarında kot fraktürü-
dür. Bazen pulmoner emboli ve pnömonide böyle görüntü
verebilir ve ayırıcı tanıda çok zor anlaşılır. Düzeltilmemiş
hipoksi anearobik metabolizma ve laktik asidozla sonuçlanır.
C02 değiş tokuşu daha az etkilenmiştir. Hipoksemiyi tolere
etmek için ventilasyon artmıştır ve bazen respiratuvar alkoloz
görülebilir. Pulmoner arter kama basıncı 18 mmHg'nin altın­
dadır. Tüm bu hastalarda beyaz küre sayısı enfeksiyon olmasa
bile yükselmiştir.

Tedavi
Bilgiler
A. Desteği
Akut akciğer hasraı akut başlangıçlı gaz değişiminin bozulma-
sı, Pa02/Fi02<300 olması, bilateral alveolar interstisyel infılt­
1. Destek oksijen- Yüksek bir başlangıç oksjen konsantras-
yonu sağla (FI0 2 =%50-100),oksijen saturasyonu izlemini nabız
ratın olması ve hastada kalp yetmezliğinin olmaması şeklinde
oksimetre ile sürdür ve oksijen saturasyonunu %90'dan yüksek
tanımlanır. ARDS' de ise oksijenizasyon çok daha şiddetli bir tutmak için en düşük muhtemel FIO/yi titre et.
şekilde bozulmuştur (Pa02/Fi02 <200). ARDS için artmış 2. ve mekanik verıtilasyorı- Pik havayolu
alveola kapillar membran geçirgenliği ile diffüz alveolar hasar basınçları için düşük tidal volümleri ve permisif hiperkapniyi
kullanın (Tablo 33-2)
şarttır. Ödem vasküler yataktan alveolar tarafa sıvı ve protein
sızması nedeniyle oluşur. Bunun birincil sonucu da oksijen
değiş tokuşunun bozulması üzerinedir. Bazı durumlar diffüz
B. Dolaşımı İdame Edin
alveolar hasar yaparak ARDS'ye sebep olabilir. Bunlar arasın­ Dehidrasyon ve fazla hidrasyondan sakının. Santral venöz
da sepsis, travma, pulmoner aspirasyon sendromu, termal veya basınç monitörizayonu gerektirebilir ve CVP basıncı 8 ve 12

kimyasal inhalasyon yaralanmalarına bağlı akciğer hasarı sayı­ mmHg arasında tutulmalıdır.
labilir. Pankreatit, yanık, çok kan transfüzyonu şiddetli hastalık
Yatan
tablosu oluşturabilir. Bu hastalarda önemli olan aşırı sıvı teda-
visinden kaçınmaktır. Çünkü aşırı sıvı tedavisi alveolda biriken Bu hastaların sağ kalımı için en önemli şey altta yatan sebebin
eksudanın artmasına sebep olabilir. Pozitif basınçlı ventilasyon tam değerlendirilmesi ve hızlı tanımlanmasıdır. Tetikleyen bo-
esnasında akciğeri aşırı havalandırma özellikle çocuklarda ak- zukluğun özgül tedavisi (en sık sepsis) acil serviste mümkün
olan en kısa sürede başlanmalıdır.
ciğer hasarını arttırabilir.

Sonuçlandırma

Yoğun bakım ünitesinde şiddetli ARDS (P,0 2 /FI0 2 < 300)


A. ve kriteriyle karşılaşan tüm hastaları hastaneye yatırın. Hemen
hemen bu hastaların tümünde entübasyon gerekecektir. Akut
Semptomların altında yatan hastalarda oksijenizasyonun bo- akciğer zedelenmesinin ılımlı formları uygun tedaviye rağmen
zulmasıdır. Düzeltilmemiş hipoksi kardiyak atım hacmi gibi sıklıkla ilerler ve oksijenizasyonun kötüleşmesi önceden tah-

bazal metabolik fonksiyonların devamlılığını engellemektedir. min edilmelidir.


PULMONER ACİLLER

kollajen hastalıklar, sarkoidoz, organik ve inorganik tozlar,


esasen akciğerleri içeren patolojik özellikleriyle nedeni bilin-
meyen hastalıkları içerir (örn., idiopatik interstisyel fibrozis) .
Bu hastalıkların çoğu nispeten nadiridir. Bütün hepsinin temel
özelliği dispne yavaş yavaş başlar ve nadiren artan bir nefes
darlığının zemininde olmaksızın akut bir şekilde meydana ge-
lir. Akut başlangıçlı dispne meydana gelirse sıklıkla araya giren
diğer hastalıklardan dolayıdır (mevcut hastalığa bağlı olarak)
Kistik fibrosis egzokrin fonksiyonu olan organlara zarar veren
ve kalın ve vizköz mukus oluşumuyla sonrasında obstruksiyo- ( örn., pulmoner enfeksiyonlar). Hastalar ayrıca bozulınuş gaz
değişimini ve restriktif akciğer disfonksiyonunu gösteren pul-
na neden olan otozomal resesif bir hastalıktır. Hastaların öykü-
sünde pulmoner fonksiyonlarda dereceli bir azalmayla birlikte moner fonksiyon testlerine sahiptirler.
kronik akciğer hastalığı öyküsü, pankreas yetmezliği ve gast-
rointestinal şikayetler vardır. Hastalığın çoğu semptom ve şi­ Klinik Bulgular
kayetleri erken yaşlarda (2-20yaşlar) gelişir. Pulmoner hastalık İnterstisiyel akciğer hastalığı olan birçok hasta kendi tanılarını
çoklu organizmalarla, periyodik akut alevlenmelerle, öksürük bilmektedirler; nadiren de olsa bilmeyenleri kesin tanısı acil
ve balgam üretiminde artışla birlikte olan kronik enfeksiyon- serviste sıklıkla gerekli olan bronkoalveolar lavaj ve akciğer bi-
larla karakterizedir. Staphylococcus aureus ve Haemophilus inf- yopsisi sonrası konur.
luenza çocukluk çağlarında yaygındır. Çoğu hastada sonuçta
Pseudomonas aeroginosa yada diğer virulan gram negatif orga-
nizmalarla kronik enfeksiyon gelişir.
A. Semptom ve Belirtiler
Egzersizle birlikte gittikçe artan dispne, tek güvenilir semptom-
Tedavi dur. Göğüs ağrısı, öksürük, balgam çıkarma ve diğer semptom-
lar meydana gelebilir ama tutarsızdırlar. Fizik bulgular değiş­
A. Pu!moner Enfeksiyonlar kendir ama akciğer bazallerinde sert raller yaygındır. Siyanoz
Antibiyotik tedavisi akciğer hastalığının akut alevlenmelerini ve çomak parmak dahi ortaya çıkabilir.
tedavi etmek için kullanılır ya oral, parenteral ya da inhalasyon
yolluyla yapılır. Makrolid antibiyotikler özellikle azitromisin ile B. Görüntüleme
tedavi bakımının pulmoner fonksiyonları iyileştirdiği gösteril-
miştir ve respiratuvar alevlenmelerin sayısını azaltır. Göğüs grafisi genellikle interstisyel infiltratları gösterir. Önceki
göğüs grafileri kronik interstisyel hastalığı (interstisiyel fibro-
B. Diğer Tedaviler zis) saptamak için yardımcıdırlar. Göğüs BT taraması da bu
hastaların değerlendirilmesinde yardımcıdır. Diğer değişiklik­
Kısa etkili inhale B2 adrenerjik reseptör agonistleri özellikle ler hastalık sürecine bağlı olarak ortaya çıkabilir (örn., sarkoi-
cevap verdikleri bilinen hastalarda yardımcıdırlar. Ek tedaviler dozda hiler adenopati, silikozisde konglomere fibrozis).
DNase I (dornase alfa) ve hipertonik salin nebulizasyonunu içe-
rir. Yüksek doz ibuprofen çocuklarda ve genç adolesanlarda iyi Tedavi ve Sonuçlandırma
akciğer fonksiyonuyla yardımcıdır. Şiddetli kistik fibrosis akci-
ğer hastalığı akciğer transplantasyonu için sık bir endikasyondur. İhtiyaç olduğunda solunumsal destek sağla ve araya giren mev-
cut hastalıkları tedavi edin (örn., enfeksiyonlar). Solunum ye-
tersizliği olan veya son günlerde semptomları belirgin kötüle-
Sonuçlandırma
şen ya da akut enfeksiyondan şüphelenilen hastaları hastaneye
Kistik fibrosisli hastalar en iyi hastanın göğüs hastalıkları uz- yatırın. Halen bakım altına alınmayan hastalan bir pulmoner
manı ile çok sıkı bir şekilde bağlantı ile tedavi edilirler. Bu has- hastalık uzmanına sevk edin. Seçilen hastalar için erken akci-
talarda hastaneye yatış hastane çevresindeki antibiyotik direnci ğer transplantasyonu cerrahi bir terapötik tercih sunar.
nedeniyle önemli bir problemdir.

Genel Bilgiler
Bir takım durumlar diffüz progresif pulmoner interstisyel inf-
lamasyon ve fibrozise yol açabilirler, ilaçlar, pnömokonyoz,
s .. ler iU r

Sameer Desai, MD

Çeviri:
Dr. Çağlar Emre Çağlıyan

Kardiyak hastalıklar sıkılıkla göğüs ağrısı, nefes darlığı, solu-


num yetmezliği, kardiyak arrest, senkop veya şok bulguları ile Miyokard infarktüsü, miyokardiyuma giden arteryel kan akı­
karşımıza çıkar. Bu semptomlar, kalp hastalıkları dışındaki se- mının aniden azalması veya kesilmesi sonucunda ortaya çıkar.
beplerden dolayı da ortaya çıkabileceği için ve acil servislerde Sıklıkla, plak yırtılması ve trombüsle aniden tıkanma gelişen
bu şikayetlere çok sık rastlandığından ötürü daha önceki konu- aterosklerotik koroner arter hastalığı sonucunda gelişir; vas-
larda (Konu 9, 10, 11, 13 ve 14) ayrı olarak anlatılmıştır. Tüm külit veya emboli gibi sebepler daha nadir görülür. Kliniğin
kardiyak hastalıkların az da olsa yaşamı tehdit edici potansiyeli başlangıcından sonraki birkaç saat içerisinde yapılan koroner
olduğu için, bu bölümde, hastalıklar şiddet derecesine ve tedavi anjiyoplastilerde, göğüs ağrısı ve ST-yükselmesi olan hastaların
önceliğine göre gruplandırılmayacaktır. % 80-90'ında tromboz sonucu tamamen tıkanıklık izlenmiştir.
Miyokard infarktüsü sonucu yaşamını kaybeden hastaların bir
kısmında, tamamen tıkalı olmayan koroner damarlar izlenmiş­
tir. Bu durumlarda enfarktüsün koroner damarlarda spazma
bağlı olduğu veya trombüsün tamamen eridiği düşünülmekte­
Akut koroner sendrom (AKS), miyokardiyumun metabolik dir. Kokain kullanımı, bazı durumlarda intravasküler trombüs
ihtiyaçlarını karşılayacak kan akımının yetersiz olması ile ka- oluşumunun da eşlik ettiği koroner spazm sonucu miyokard
rakterize olan durumların oluşturduğu bozukluklardır. Akut infarktüsü ile ilişkilidir. Miyokard infarktüsünde, ciddi şekilde
koroner sendromlu bir hasta, kararsız anjina pektoris, non-ST- iskemik olan kas bölgesinin kasılma ve gevşeme fonksiyonu ileri
yükselmeli miyokart enfarktüsü veya ST-yükselmeli miyokart derecede bozulur; bazen tamamen işlevsiz hale gelebilir. İnfark­
enfarktüsü tablolarından herhangi birisi ile seyredebilir. tüsün yaygın olduğu durumlarda, kardiyak debi azalır, kalp yet-
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

mezliği ve hatta şok görülebilir. Miyokard infarktüsü sonrasında zasyonu ile birlikte seri laboratuvar testlerinin yapılması, baş­
ventrikül anevrizmatik hale gelebilir, hatta rüptüre olabilir. ileti langıçta tanısal olmayan EKG bulguları olan hastalarda AKS
sisteminde iskemi veya infarktüs gelişirse, ileti anormallikler gö- gelişimini açığa çıkarabilir.
rülebilir. İnfarkt gelişen miyokardiyum dokusuna trombosit ve
fibrin affınitesi artar ve bunun sonucunda embolilere sebep ola- C. Laboratuvar Bulguları
bilen mural trombüs gelişebilir. Miyokard enfarktüsü sırasında
miyokardiyum elektriksel olarak kararsız hale gelebilir ve bunun CK-MB enzimi sadece miyokardiyumda bulunmayıp aynı za-
sonucunda yaşamı tehdit eden aritmiler oluşabilir. manda beyin ve iskelet kasında bulunur. Diğer bazı belirteçler-
Bir koroner arterin tıkanmasından sonra, zaman bağım­ le kıyaslandığında, miyokardiyal iskemik olayları göstermede
lı bir şekilde -genellikle 4-6 saat içerisinde- endokardiyumdan daha az spesifiktir. CK-MB serum seviyesi akut MI oluşumun­
epikardiyuma doğru ilerleyen nekroz gelişir. Kollateral damarlar dan itibaren yaklaşık 4-6 saat içerisinde yükselmeye başlar ve
aracılığıyla veya trombüsün erimesi sonucu -spontan veya teda- 12-24 saat içerisinde pik yapar. Akut MI'nin 6. Saatiyle birlikte
viye bağlı- miyokardiyumun beslenmesi sağlanabilir. Reperfüz- serum CK-MB seviyelerindeki artışın hassasiyet ve özgünlüğü
yon ne kadar erken olursa, o kadar çok miyokardiyum korunur. sırasıyla% 17-62 ve% 92-100 seviyelerindedir. Birçok hekim,
kardiyak troponin belirtecinin daha yüksek hassasiyet ve öz-
Klinik Bulgular günlüğünden ötürü, CK-MB seviyelerini artık istememektedir.
Troponin, çizgili kaslarda bulunan üç özgün proteinden
A. Semptom ve Belirtiler oluşan bir bileşkedir. Alt ünitelerden 2 tanesi, kardiyak tro-
ponin T (cTnt) ve I (cTni), kardiyak hasarın klinik belirteçleri
Miyokard infarktüsü olan birçok hastada tipik olarak, sıklık­ olarak faydalıdır. Bu kardiyak proteinlerin genetik olarak ben-
la substernal olup boyun ve sol kola yayılabilen göğüs ağrısı zersiz olmaları nedeniyle, cTnt ve cTni en kardiyak özgün bi-
mevcuttur. Bununla birlikte, ağrı, sağ kol, omuzlar, sırt veya yokimyasal belirteçlerdir. Testlerdeki son gelişmelerle birlikte,
epigastriyum gibi atipik bölgelerde de izlenebilir. Ağrı sıklıkla CK-MB seviyelerinde anlamlı bir değişiklik gözlenmemesine
baskı yapan veya sıkışma vasfında olup nefes darlığı, başdön­ rağmen, cTnt ve cTni seviyelerindeki yükselmeler mikroin-
mesi, senkop veya presenkop, bunaltı, huzursuzluk, bulantı, farktüslerin tanısının koyulabilmesini sağlar. Akut miyokard
kusma, abdominal şişkinlik, dispne ve terleme şikayetleri de infarktüsü sonrasında, kardiyak troponin seviyeleri sıklıkla 2-6
ağrıya eşlik edebilir. Hastaların "ağrı" ve semptomlarını ifade saatte yükselmeye başlar, 12-24 saat içerisinde tepe noktasına
etmeleri çok değişkenlik gösterebilir. Semptomlar sıklıkla isti- ulaşır ve 7- 10 gün boyunca yüksek olarak kalırlar. Akut miyo-
rahatta başlar, kademeli olarak artar ve saatlerce devam eder. kard infarktüsünün 6. saatinde cTnt ve cTni'nin yükselmesinin
Bazı hastalarda, özellikle yaşlılar ve diyabetiklerde, miyokard hassasiyeti sırasıyla % 50-59 ve % 6-44'tür. cTnt ve cTni'nin ilk
infarktüsü ağrısızdır; akut sol kalp yetmezliği, hipotansiyon 6 saatteki elevasyonunun özgünlüğü ise sırasıyla% 74-96 ve%
veya kardiyak aritmilerle ortaya çıkabilir. Miyokard infarktü- 93-99'dur.
sü geçiren hastaların% 25'inde, hastaların hastaneye gitmesini Kullanılan ilk belirteçlerden birisi olan miyoglobin, ha-
gerektirecek belirgin bir semptom olmaz. len arasıra kullanılmaktadır. Miyoglobin, kardiyak hasarın en
Fizik bakı bulguları değişkenlik gösterir ve hiçbiri miyo- hassas erken belirteci olmakla birlikte, özgünlüğü çok düşük­
kard infarktüsü tanısı için özgün değildir. S4 galo ritmi, bazen tür. Akut miyokard infarktüsü sonrasında miyoglobin 1-3 saat
de S3 galo ritmi mevcuttur. Bazen, apikal sistolik üfürüm; papil- içerisinde yükselmeye başlar, 4-12 saat içerisinde pik yapar
ler kas veya miyokardiyal disfonksiyona bağlı mitral yetmezlik ve serum seviyeleri 12-36 saat boyunca yüksek olarak izlenir.
bulunabilir. Komplikasyon gelişmeyen miyokard infarktüslü Semptomların başlangıcından sonraki 6 saat içerisinde mi-
hastalarda fizik bakıda hiçbir bulgu olmayabilir. Kardiyopul- yoglobinin miyokard infarktüsünü göstermedeki hassasiyeti
moner fizik bakı bulgularının varlığı, komplikasyon gelişimi­ çok iyi olup % 55- lOO'dür. Bazı kişiler, miyoglobinin devamlı
nin bir göstergesi olına eğilimindedir (bakınız aşağıda) olmayan bir şekilde salınım gösterdiğini ve çok özgün olmadı­
ğını düşünmektedir. Diğer belirteçlere göre yararlılığı daha dü-
B. Elektrokardiyografik Bulgular şüktür ve miyokardiyal iskeminin standart değerlendirilmesine
dahil edilınemelidir.
Hastaların yarısında, elektrokardiyogram (EKG) incelemesin-
de infarktüs bulguları (hiperakut T dalgaları, ters çevrilmiş T
dalgaları, ST segment yükselınesi ve anormal Q dalgaları) gö- Ayırıcı Tam
rülebilir. Diğer yarısında ise, özgün olmayan ST-T değişiklikle­
ri, hatta normal EKG bulguları görülebilir. Elektrokardiyogram Göğüs ağrısının tam ayırıcı tanısı için konu 14e bakınız. Aort
bulgularının daha eski EKG bulguları ile kıyaslanarak değişik­ diseksiyonu, anevrizması, perikardit ve gastrointestinal bo-
liklerin takip edilmesi önemlidir. zukluklar (peptik ülser hastalığı ve pankreatit gibi), trombo-
Not: Normal EKG bulguları AKS veya MI tanısını ekarte litik tedavi için değerlendirilen hastalarda mutlaka dışlanma­
etmez. ST segmentlerinin veya EKG'lerin devamlı monitori- lıdır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Not: Miyokard infarktüsü tanısında öykü yön vericidir ve kullanılmadıkları müddetçe tercih edilmemelidir. Beta-bloker
sadece bu bilgiye dayanarak hastanın koroner bakım ünitesi- başlanmasının kontrendikasyonları kronik kalp yetmezliği,
ne transferi acilen yapılmalıdır. Acil serviste alınacak verilerin bradikardi, ileti defektleri ve hipotansiyondur. Ayrıca, yaşlıla­
hiçbirisi AKS'yi tamamen ekarte edemez. Akut koroner send- ra, kokain kullanım şüphesi olanlara, KOAH/astma hastalarına
romu tamamen ekarte etmek için stres testi, ekokardiyogram
başlanırken daha yüksek riskleri olduğu bilinmelidir.
ve kardiyak kateterizasyon gereklidir. Bazı kliniklerde, düşük
riskli hastalarda AMI tanısı dışlandıktan sonra, hastalar erken
stres testine yönlendirilmektedir. Eğer zamanında efor testi B.
imkanı yoksa, hastalara erken efor testi yaptırmaları tavsiye
edilmektedir. Akut MI seri troponin ve EKG takibi ile dışlana­ Tam kan sayımı (CBC), serum kreatinin, elektrolitler, kan üre
bilsede, kararsız angına daha ileri tetkik yapılmadan dışlana­ azotu ve enzim seviyelerini (cTni veya cTnt) içeren laboratuvar
mamaktadır. Stres testi yapılmadan taburcu edilen hastaların, testleri yapılmalıdır. Tromboltik tedavi başlanacak hastalarda,
bebe aspirini almaları ve değerlendirme tamamlanıncaya ka- platelet sayısı, protrombin zamanı, parsiyel tromboplastin za-
dar egzersizden kaçınmaları tavsiye edilmelidir. manı ve kan grubu örneklemesi (çapraz karşılaştırma ile birlik-
te) belirlenmelidir. İdrar çıkışı gözlenmelidir.

Akut koroner sendromlu hastalar, agresif tedavi almalı ve is- 1:


kemik miyokardiyum hızlı bir biçimde reperfüze edilmelidir.
Günümüzde mevcut olan iki yöntem, plazminojen aktivatör- Bir hastada STEMI gelişirse, 90 dakikadan daha uzun bir süre
leri yoluyla yapılan farmakolojik trombolizis ve peruktan ko- içerisinde PKG imkanı yoksa ve kontrendikasyon mevcut
roner girişim (PKG)'dir. Her iki yöntemin mortaliteyi düşürme değilse, farmakolojik revaskülarizasyon endikasyonu vardır.
ve miyokardiyal hasarı azaltmadaki etkinliği, semptomların Streptokinaz, anistreplaz (APSAC), alteplaz (doku plazmino-
başlangıcından itibaren ne kadar kısa sürede uygulandıklarına jen aktivatörü: t-PA), reteplaz (r-PA) ve tenekteplazı (TNK)
bağlıdır.
da içeren birçok trombolitik ajan mevcuttur. Miyokard infark-
tüsünü takiben her geçen saatte farmakolojik trombolizisin
faydası azaldığı için, trombolitiklere acil serviste haşlanmalı­

Akut koroner sendrom şüphesiyle değerlendirilen bir hasta, dır. Miyokard infarktüslü bazı hastalar trombolitiklerden ilk
gelişinden itibaren kardiyak monitöre bağlanmalı, hastaya na- 12 saat içerisinde fayda görseler de, ilk 6 saat genellikle sınır
za! kanül veya maske yoluyla oksijen verilmeli ve 2 periferik olarak kabul edilir. Doksan dakika içerisinde verilen alteplaz
intavenöz yol açılmalıdır. infüzyonunun, streptokinaz veya 3 saatlik alteplaz infüzyonuy-
Aspirin, hastalara erkenden verilmesi gereken ilk ve en la kıyaslandığında sağ kalımı artırdığı gösterilmiştir. İntrakra­
önemli ilaçtır. Non-enterik, çiğnenebilen şeklinin 162-325 mg
niyal kanama ihtimalini artırsa da, alteplaz, tromboze koroner
doz aralığında verilmesi en etkili uygulama biçimidir. Kont-
rendikasyon varlığında 300 mg klopidogrel uygulanmalıdır. arterlerin erken trombolizisi ve reperfüzyonuna bağlı olarak
Kumadin kullanımı, tekli aspirin dozunun verilmesine bir uzun dönemde sağ kalım avantajı sağlar. Alteplaz ile kıyas­
kontrendikasyon değildir ve etki mekanizması farklı olduğu landığında, TNK ile tek bolus uygulama avantajı ve daha az
için aspirin yerine geçmez. Kardiyak kökenli olduğu düşünülen intrakraniyal kanama mevcuttur. İntrakraniyal kanama, trom-
göğüs ağrısının tedavisinde NSAID'ler kullanılmamalıdır. bolitik tedavinin en korkulan komplikasyonu olup hastaların
İdeal olarak acile gelişin ilk 1O dakikasında olmak üzere, % 0,5-3,3'ünde görülür.
12 derivasyonlu EKG olabilecek en kısa sürede çekilmelidir.
Göğüs ağrısı devam ediyorsa, nitrogliserin (0.4 mg sublin-
1. Farmakolojik revaskülarizasyonun endi-
gual veya oral mukozaya bir sprey) veriniz. Beş dakika içerisinde
kasyonları aşağıdaki gibidir:
herhangi bir etki görülmezse tekrarlanmalıdır. Göğüs ağrısı geç-
mezse veya tekrar başlarsa, sistolik kan basıncının 100 mmHg Sol dal bloğu yokluğunda, birbirini takip eden (II, III, aVF
üzerinde olduğu durumlarda 10 µg/dk dozunda intravenöz nit- veya Vl-V6, I, aVL) iki veya daha fazla derivasyonda, 0.1
rogliserin başlayın ve göğüs ağrısı geçene kadar veya sistolik kan m V ST segment yükselmesi bulunması, akut hasar göster-
basıncı % 10 düşene kadar her 3-5 dakikada bir dozu 5 µg/dk gesidir. Gerçek posteriyor MI (V 1-V4 arasındaki derivas-
artırın. Sistolik kan basımcı 90 mmHg'nın altına düşmemelidir.
yonlarda ST depresyonu) varlığı da trombolizis için en-
Morfin, özellikle STEMI hastalarında olmak üzere, halen
dikasyondur. Devam eden göğüs ağrısı olan ve yeni (veya
analjezi için kullanılabilir. Bununla birlikte, USAP/NSTEMI
hastalarında istenmeyen etkileri olabilir.
eski olduğu bilinmeyen) sol dal bloğu olan hastalarda da
Güncel AHA kılavuzları, beta-blokerlerin semptomların farmakolojik reperfüzyon düşünülmelidir.
başlamasından sonraki ilk 24 saatte başlanmasını önermek- Göğüs ağrısının ve ST yükselmesinin 2-3 sublingual nit-
tedir. İntravenöz beta-blokerler, kan basıncını azaltmak için rogliserin tabletle geçmemesi
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

Hastanın kendinde ve bilinçli olması veya aile üyelerinden B. ALTEPLAZ- Önerilen doz, 15 mg intravenöz bolusu takiben
veya hastanın yakınlarından birisinin hastanın geçmiş tıb­ 30 dakikada verilen 0.75 mg/kg (maksimum 50 mg) ve sonra-
bi öyküsünü bilmesi sında 60 dakikada verilen 0.5 mg/kg (maksimum 35 mg)'dır.
Trombolitik veya antikoagülan tedaviye herhangi bir kont- Alteplazın yarılanma ömrü çok kısadır (5 dakika); bundan
rendikasyon bulunmaması (aşağıya bakınız) ötürü tekrar tıkanmanın önlenmesi için anfraksiyone heparin
verilmelidir. Heparin, alteplazın başlanması ile birlikte 60 üni-
2. Kontrendikasyon!ar - te/kg) bol us yapılır ve 12 ünite/kg idame dozu devam edilir. Al-
A. KESİN KONTRENDİKASYONLAR-Kesin kontrendikasyonlar teplaz ile mortalite azalması (semptom başlangıcmdan itibaren
aşağıdaki gibidir: 6 saat içinde verildiği takdirde) % 23-30 olup tedavi edilmesi
gereken hasta sayısı bakımından 3-5 hastaya denk gelir.
Herhangi bir hemorajik serebrovasküler olay (inme, arte-
riyovenöz malformasyon veya anevrizma) veya son bir yıl C. İZOLE EDİLMEMİŞ PLASMİNOJEN STREPTOKİNAZ AKTİVA­
içinde nonhemorajik serebrovasküler olay veya geçici iske- TÖR KOMPLEKSİ (APSAC)- Önerilen doz, 5 dakika içerisinde
mik atak yavaş infüzyonla uygulanan 30 mg'dır. Ciddi alerjik reaksiyon
Herhangi bir intrakraniyal neoplazm riskinden ötürü, daha önceden streptokinaz veya APSAC uy-
Mens kanamaları haricinde aktif iç kanama (ciddi gastro- gulanan hastalara uygulanmamalıdır.
intestinal kanama gibi) D. ÜRoKİNAZ- Önerilen doz, 10 dakikalık bir sürede uygula-
Aort disseksiyonu şüphesi nan 0.5 milyon ünitedir. Bu ise, 18-24 saat içerisinde 1.6-4.5
milyon ünite infüzyon dozu ile idame edilir.
B. GÖRECELİ KONTRENDİKASYONLAR-Aşağıdaki durumlar- E.RETEPLAZ- r-PA, t-PA'.nın bir çeşidi olup 13-16 dakikalık bir
da trombolitik tedavi ile ilişkili riskler artabilir ve klinik karar; yarı ömre sahiptir ve uygulaması t-PA'.dan daha kolaydır. Uy-
muhtemel faydalar göz önüne alınarak verilmelidir: gulama şekli, 30 dakika arayla yapılan ve her birisi 2 dakikada
Baskı uygulanamayan bir damara son zamanlarda (10 gün verilen 2 adet lO'ar ünitelik intravenöz infüzyondur.
içerisinde) girişim yapılmış olması
F. TENEKTEPLAZ- TNK, t-PA'.nın üçüncü jenerasyon bir şek­
Birkaç yıl boyıınca kontrol altına alınamayan arteriyel hi- lidir. Fibrin spesifisitesi artırılmıştır ve tek doz bolus uygu-
pertansiyon veya şiddetli, kontrolsüz (diyastolik basıncın lanmasını sağlayacak şekilde yarı ömrü uzundur. Doz, vücut
110 mmHg ve sistolik basmcın 180 mmHg'dan büyük ol- ağırlığına bağlı olarak 30-50 mg aralığında hızlı bolus şeklin­
ması) arteriyel hipertansiyon mevcudiyeti
de uygulanabilir. t-PA ile kıyaslanan toplam mortalite eşittir;
Diyabetik heınorajik retinopati veya hemorajik oftalmik bununla birlikte, akut ME'nin daha ileri evrelerinde başvuran
durum hastalarda TNK verilenlerde daha az non-intrakraniyal kana-
INR seviyesi 2-3'ten daha fazla olacak şekilde antikoagülan ma gözlenmiştir.
tedavi altında olmak veya diğer kanama diyatezleri Reperfüzyonun, konvansiyonel tedavi ile kıyaslandığın­
Gebelik da, miyokardiyumu koruduğu ve daha iyi miyokardiyal fonksi-
Kanamaya yatkınlığı artıran diğer durumlar (ülseratif ko- yon oluşumunu; ilk 6 saatte yapıldığında ise sağ kalımı artırdığı
lit, aktif peptik ülser, polikistik böbrek, gastrointestinal ar- yönünde çok sağlam veriler bulunmaktadır. Devam eden gö-
ğüs ağrısı varlığında, semptomların başlangıcından itibaren 24
teriyovenöz malformasyon, vasküler tümörler gibi) veya 4
hafta içerisinde kanama geçirilmiş olması saate kadar geçen sürede reperfüzyon tedavisi faydalı olabilir.
Streptokinaz (% 30-60) ile kıyaslandığında, t-PA (% 60-80) ile
Bir yıl öncesinde hemorajik olmayan serebrovasküler olay
daha yüksek oranda damar açıklığı saptanabilir ve semptom-
hikayesi
ların başlangıcındaki ilk saatte bu durum, artmış sağ kalım ile
Baskı yapılamayan bir bölgede yeni (4 hafta içerisinde)
ilişkilidir.
travma veya majör cerrahi (koroner arter bypass greftleme,
organ biyopsisi yapılınış olması, intra-abdominal cerrahi 4. Heparin- Heparin, enoksaparin veya fondoparinuks gibi
veya doğum yapılması gibi) öyküsü anti-koagülanlar, alteplaz gibi herhangi bir trombin-özgün
trombolitik ajanla yardımcı olarak kullanılmalıdır. Strepto-
kinaz veya APSAC ile sistemik fıbrinolizis sağlandığı için, bu
3. Dozajlar-Endikasyon mevcutsa, doz uygulamaları aşağıda­
ilaçlarla beraber heparin kullanım endikasyonu yoktur. Hepa-
ki gibidir: rin, intravenöz 60 ünite/kg dozunda bolus uygulandıktan son-
A. STREPTOKİNAZ- Önerilen doz, 1 saat içerisinde 250 ınL % 5 ra 12 ünite/kg/h dozunda idame olarak, alteplazdan farklı bir
dekstroz içerisinde uygulanan 1.5 milyon ünitedir. Ciddi aler- damar yolundan uygulanmalıdır; çünkü alteplazın yarı ömrü
jik reaksiyon riskinden ötürü, daha önceden streptokinaz alan kısa olduğu için tekrar tromboz riski vardır. Anti-koagulasyon
hastalara tekrar uygulanması kontrendikedir. 48 saat veya daha uzun süre devam etmelidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

5. Monitorizasyon- Trombolitik tedavi verilen hastalar, te- yapılabilen bir merkezi direkt olarak arayıp kateter laboratuva-
davi başlandıktan sonraki en kısa sürede yoğun bakım ünitesi- rını hazırlayıp hastaların bir an önce gerekli tedaviyi almalarını
ne transfer edilmelidir. Aşağıdakiler takip edilmelidir: sağlayabilir. Miyokard infarktüsü şüphesi olup ilk EKG ve en-
İnfüzyon sırasında her 15 dakikada, sonrasında ise her 30- zimleri normal olan hastalar, monitörlü bir ara yoğun bakım
60 dakikada bir kan basıncı ünitesinde takip edilebilir.
EKG ritmi ile reperfüzyon aritmileri ve ST segment deği­
şiklikleri
MİYOKARD İNFARKTÜSÜNÜN
Kanama komplikasyonları ve nörolojik durum değişiklik­
leri; gereksiz arteryel ve venöz girişimden ve travmadan
kaçınınız
Hastaneye Mİ tanısıyla getirilen hastaların yaklaşık % 10-15
Tedavi başlangıcındansonraki 4. saatte ve gerektiğinde
(göğüs ağrısının tekrarlaması gibi) EKG çekilmesi
hastanede yatış sırasında kaybedilir. Diğer MI hastalarının ise
yaklaşık yarısında bir veya daha fazla komplikasyon oluşur.
Tedavi başlangıcından sonraki 4. saatte ve ve sonraki 24
saat boyunca 4 saatte bir cTni veya cTnt seviyelerine ba-
kılması 1.Şok (Kardiyojenik Şok)
Şok, MI hastalarının yaklaşık% 7-S'inde görülür ve yaygın mi-
D. Seçenek Perkütan yokard hasarına bağlı azalmış kardiyak debi (en sık sebep), uy-
Koroner Girişim gunsuz refleks periferik vazodilatasyon, aritmiler, hipovolemi,
sağ ventrikül infarktüsü ve ventriküler septal rüptür ile mitral
Daha önceden "anjiyoplasti" olarak adlandırılan PKG'de, kardi-
yetmezlik gibi mekanik komplikasyonlara bağlı oluşur. Serbest
yak kateterizasyon ve çeşitli tekniklerle acil bir biçimde damar
açıklığı sağlanır. Koroner artere stent uygulanması, tercih edi-
duvar rüptürü tamponad ve şoka neden olur. Akut MI'nün bir
len metot haline gelmiştir. Akut MI'nün erken evresinde uygu- komplikasyonu olarak görülen kardiyojenik şokun mortalitesi
landığı zaman, PKG, farmakolojik trombolizise göre daha yük- % 70-80 kadar yüksek olabilir.
sek sağ kalım oranları ile ilişkilidir. Farmakolojik reperfüzyon
yerine PKG tercih edildiği zaman, normal akım yüzdeleri daha Klinik Bulgular
yüksek ve enfarktla ilişkili arterde tekrar tıkanma oranları daha
düşüktür. Ek olarak, koroner anatominin erkenden görülmesi, Konfüzyonun eşlik ettiği hipotansiyon, obtundasyon, huzur-
tedaviye yön verebilir ve risk belirlemesine katkıda bulunur. suzluk, soğuk cilt, oliguri ve metabolik asidoz şoku düşündü­
Perkütan koroner girişim ile t-PA verilmesini kıyaslayan bir rür. Hafif-orta dereceli hipotansiyon MI'ne sıkça eşlik eder ve
çalışmada, PKG ile mortalitenin % 4 daha fazla azaldığı görül-
tek başına şoku düşündürmez. Miyokard infarktüsünde şok,
müştür. Trombolitiklerle ilişkili olan intrakraniyal kanama gibi
birçok sebebe bağlı olabilir (Tablo 11 -1) ve invaziv girişim
majör komplikasyonlar, PKG ile gözlenmez. Trombolitiklerin
olmadan olarak ayırıcı tanısının yapılması zor olabilir (Tablo
kontrendike olduğu hastalarda, reperfüzyon ve miyokardiyu-
mun korunmasının tek alternatifi PKG'dir. Trombolitik alma- 34- 1).
sına rağmen göğüs ağrısı devam eden ve yeterli ST segment
çökmesi (fıbrinolizis başlangıcından sonraki 90. dakikada % Tedavi
50 veya daha fazla ST segment çökmesi olması) olmayan has-
talarda kurtarıcı (rescue) PKG yapılabilir. Maalesef PKG çok Burada bahsedilen yöntemlerin bir kısmı veya hepsi kullanıla­
yaygın olarak bulunabilen bir yöntem olmayıp ABD'deki has- bilir (Ayrıca konu 1l'e bakınız).
tanelerin sadece % 18'inde PKG uygulamasına elverişli altyapı
mevcuttur. Perkütan koroner girişim yapılana kadar geçecek
zamanın 90 dakikadan daha fazla olduğu durumlarda, olabil-
diğince fazla miyokardiyumun korunabilmesi için trombolitk Oksijen maskesi veya naza! kanül kullanın. Solunum yetmezli-
tedavi kullanımı şiddetle tavsiye edilmektedir. ği görülen şoklu hastalara endotrakeal entübasyon yapılabilir.
Kolaylaştırılmış PKG, fıbrinolitik tedavinin tam veya
azaltılmış doz verilmesinden hemen sonra yapılan PKG uygu-
laması, günümüzde tavsiye edilmemektedir. Bu durum, fıbri­
B. Basmç Monitorizasyonu
nolitik tedavinin başarısız olduğu durumlarda yapılan kurtarı­
Santral venöz basıncın Swan-Ganz kateteri (veya, pek tercih
cı PKG'den farklıdır.
edilmese de santral venöz basınç kateteri ile; çünkü MI'nde sağ
Sonuçlandırma ventriküler basınçlar normalken sol ventriküler dolum basınç­
ları çok yüksek olabilir; bunun tersi de olabilir) ile izlenmesi
Klinik öyküleri MI'nü düşündüren tüm hastaları hastaneye ya- uygun olacaktır. Kan basıncını ölçmek için arteriyel hat kul-
tırın. ST yükselmeli ME hastaları için, acil hekimi, birincil PKG lanın.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

Tablo 34-1. Miyokard Sonrasında Hipotansiyon ve Kalp Yetmezliğinin Hemodinamik Bulgular ile Ayırıcı
Tanısı

lnotropik ajanlar, diüretikler, arteryel basınç uygunsa


->Veya t t Kardiyojenik Şok
ön yük ve art yük azaltma, counterpulsation

C. Diğer Ölçümler Klinik Bulgular


Hastada konjestif kalp yetmezliği bulguları (raller, göğüs fil- Konjestif kalp yetmeliğinin semptom ve bulguları dispne,
minde pulmoner ödem bulguları) yoksa, sıvı yüklemesi (20 da-
anksiyete, takipne, taşikardi, pulmoner raller, belirgin pulmo-
kika içerisinde gönderilen 200 mL salin) yapın. Konjestif kalp
yetmezliği gelişmezse, tekrarlayabilirsiniz. Aritmileri düzeltin
ner ödem, juguler venöz dolgunluk, hipoksemi ve tipik X-ray
(aşağıya bakınız). Foley kateter takarak idrar çıkışını saatlik bulgularını (kardiyomegali, pulmoner vasküler dolgunluk,
olarak izleyin. Kerley-B çizgileri, plevra! effüzyon, pulmoner ödemle uyum-
lu pulmoner infiltratlar) içerir. Sağ kalp yetmezliği bulguları­
D. İlaç Tedavisi nın (sağ ventriküler gallop ritmi, artmış santal venöz basınç,

Devamlı intravenöz infüzyon şeklinde 2.5-20 mg/kg/dak do-


hepatomegali, periferik ödem) eşlik ettiği ve sol kalp yetmez-
zunda dopamin (veya dobutaınin) verin. Heınodinamik cevabı liği bulgularının (dispne, raller, X-ray"de pulmoner konjes-
takip ederek etkili olan en düşük dozu verin. Şok, uygunsuz yon) inferior MI'lü hastalarda sağ ventriküler infarktüsten
vazodilatasyona bağlıysa (nadirdir), norepinefrin gibi alfa-ad- şüphelenin.
renerjik ilaçlar faydalıdır.
Tedavi
E.Perkütan Koroner Girişim

Deliller, PKG ile revaskülarizasyonun, kardiyojenik şokun A. Havayolu Yönetimi


MI'nün erken saatlerinde (3-6 saat içinde) geliştiği durumlarda
özellikle etkili olabileceğini göstermektedir. Perkütan koroner Maske veya nazal kanül ile oksijen verin. Solunum yetmezliği
girişim, akut MI ile ilişkili olan kardiyojenik şokta ciddi bir bi- varsa tedavi edin.
çimde düşünülmelidir, çünkü trombolitikler bu tabloda etki-
li değildir. İntraaortik balon pompası (IABP) yerleştirilebilir. B. İlaç Tedavisi
IABP uygulaması, kardiyak debiyi artırır ve hem koroner hem
de periferik perfüzyonu artırır. Aort kapak hastalığı veya aort 1. Nitrogliserin- Sublingual veya sprey olarak NTG verin
diseksiyonu olanlarda IABP uygulaması kontrendikedir. ve intravenöz infüzyon şeklinde idame ettirin. NTG hem ön
yük, hem de art yükü azaltır. İnferior ve sağ MI'lü hastalarda,
Sonuçlandırma derin hipotansif etkileri olabileceği için nitratlar kısmen kont-
rendikedir. Nitratlara bağlı olan hipotansiyon, semptomatik
Kardiyojenik şoku olan tüm hastalar, tercihen yoğun bakım hipotansiyon derecesine bağlı olarak infüzyonun azaltılması,
ünitesine olmak üzere, hospitalize edilmelidir. Tedavi, şokun hatta sonlandırılmasıdır. İntravenöz sıvı infüzyonu ile damar
muhtemel sebebine yönelik yapılmalıdır. içi hacmin artırılması sıklıkla hipotansiyonun hızlıca düzeltil-
mesini sağlar.
2. Konjestif Kalp Yetmezliği
2. Furosemid- Hastanın günlük dozundan az olmamak kay-
Konjestif kalp yetmezliği, yaygın MI, volüm yüklenmesi, arit- dıyla intravenöz furosemid verin. Eğer hasta daha önceden
miler, akut mitral yetmezlik veya ventriküler septal rüptür ne- furosemid almıyorsa, başlangıçta 40 mg intravenöz furosemid
deniyle gelişir. verip hastanın idrar çıkışını monitorize ederek diüretik ceva-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

bını değerlendirin. Sağventrikül infarktüsünden şüphelenilen 4. Miyokardiyal Rüptür


durumlarda diüretikler kontrendikedir.
3. Art yükü azaltmak için ACE inhibitörleri veya ARB'ler kul- Miyokardiyal rüptürün en önemli sebebi, infarktüs gelişen
lanılabilir. ventriküler duvarın mekanik yetersizliğidir.
4. Pozitif basınçlı invaziv olmayan ventilasyonun (CPAP/Bi-
pap) entübasyon ihtiyacını azalttığı gösterilmiştir. Pozitif ba- Bulgular
sınç ile alveoller açık tutulur ve kalbin iş yükü azalır.
Miyokardiyal rüptür, akut MI sırasındaki ani ölümlerin %
Sonuçlandırma S"inden sorumlu olup, çok sık bir sebep değildir. Miyokardiyal
rüptür, ani gelişen hipotansiyonla birlikte artmış venöz basın­
Acil serviste konjestif kalp yetmezliğinin tedavisi diüretikler cın (kardiyak tamponada bağlı) olduğu durumlarda akla gel-
veya vazodilatatörlerle hastanın intravasküler hacminin azal- melidir. Atımsız elektriksel aktivite sık görülür.
tılmasına yöneliktir. Solunum yetmezliği olan hastaların acil
serviste entübe edilmesi gerekebilir. Pulmoner arter kateteri ile
ve
hemodinamik monitorizasyon, hastanın volüm durumunu gös-
termede yardımcı olabilir. Akut MI'ne bağlı konjestifkalp yet- Eğer ekokardiyografi veya yatak başı ultrason cihazında pe-
mezliklerinin yoğun bakım ünitesinde takip edilmesi gereklidir. rikardiyal effüzyon saptanırsa, ultrason eşliğinde boşaltılabi­
lir (Konu 6). Olası bir perikardiyal effüzyonu saptayacak acil
3. Akut Mitral Yetersizlik ve Ventriküler
ultrason şartları yoksa, körlemesine yapılan perikardiyosentez
Septal Rüptür hayat kurtarıcı olabilir.
İnfarktüs dokusunun mekanik komplikasyonu (ventriküler sep- Acil cerrahi için erken kardiyak cerrahi konsültasyonu is-
tum rüptürü, korda tendineayı tutan papiller kas rüptürü gibi), teyin. Acil cerrahi, sadece rüptürün minimal olup intraperikar-
akut mitral yetmezlik ve ventriküler septal rüptürün sık bir diyal hemorajinin yavaş geliştiği az bir hastada başarılı olabilir.
sebebidir. Papiller kas veya ventriküler miyokardiyumumn dis-
fonksiyonuna bağlı olarak hafif-orta mitral yetmezlik, MI'nde 5. Sistemik veya Pulmoner Embolizasyon
sık görülür. İnfarktüs olmadan veya az miktarda infarktüsle
birlikte şiddetli iskemi olması şiddetli mitral yetmezliğe neden Ayrıca konu 33'e bakınız.
olabilmekle birlikte, revaskülarizasyon ile tamamen düzelebilir. Sistemik veya pulmoner embolizasyon sıklıkla intrakardiyak
mural tromboz veya flebotrombozdan kaynaklanır.

Bulgular
Ani gelişen şiddetli kalp yetmezliği bulgularına eşlik eden sis-
tolik üfürüm, akut mitral yetmezlik veya ventriküler septal Pulmoner embolideki en sık bulgular, açıklanamayan ani disp-
rüptürü düşündürür. Mitral yetersizliği veya ventriküler septal ne ve taşikardidir. Ayrıca, bazı hastalarda, plöritik ağrı, sağ kalp
defektin anormal jet hızını gösteren ekokardiyografik inceleme yüklenme bulguları veya anormal göğüs filmi bulguları görü-
tanıyı kesinleştirir. lebilir. En yüksek riskli hastalar, iki boyutlu ekokardiyografi ile
sol veya sağ kalp içerisinde trombüs izlenenlerdir. Tanı, bilgi-
sayarlı göğüs tomografisi, akciğer görüntülemesi veya arteri-
yografi ile kesinleştirilebilir (Konu 33). Sistemik embolizasyon,
A. Girişimler
arteriyel oklüzyon semptom ve bulguları görüldüğünde düşü­
Kalp yetersizliğini diüretikler, morfin ve NTG ile tedavi edin. nülür. Klinik tablo, tıkanan artere bağlıdır; mesela renal arter
Acil kardiyolojik ve cerrahi konsültasyonu isteyin. Hasta cerra- embolisinde yan ağrısı ve hematüri; brakiyal veya femoral arter
hiye hazırlanırken IABP uygulanması faydalıdır. embolisinde solukluk, ağrı ve nabız defisiti; serebral embolide
ise inme görülebilir.
B. Ek Girişimler
Tedavi ve Sonuçlandırma
Birçok hasta için hayatı kurtaran tek girişim, kardiyak kateteri-
zasyon ve sonrasında yapılan cerrahidir. Oksijen verin; protombin ve parsiyel tromboplastin zamanla-
rının belirlenmesi için kan örneği alın. Heparin (80 ünite/kg
Sonuçlandırma bolus sonrası 18 ünite/kg/saat infüzyon) veya düşük molekül
ağırlıklı heparin (enoksaparin 1 mg/kg her 12 saatte bir) başla­
Tüm hastaları tedavi ve cerrahi için yoğun bakım ünitesine ya -
yın. Perikardit mevcudiyetinde antikoagülasyon, perikardiyal
tırın
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

boşluğa kanama sonucunda perikardiyal tamponada yol aça-


bilmesi nedeniyle kısmi kontrendikedir. Heparin ayrıca, yeni
geçirilmiş inme, aktif duodenal ülser ve direkt basıyla kontrol
edilemeyen aktif kanaması olan hastalarda kontrendikedir. Genel Değerlendirmeler
Plasentayı geçmemesine rağmen, özellikle üçüncü trimester-
Miyokardiyal iskemi (anjina pektoris), miyokardiyal oksijen
deki gebelerde heparin dikkatle kullanılmalıdır (gebelik sıra­ ihtiyacı ile kaynağı arasındaki dengesizlik sonucunda ortaya
sında akut miyokard infarktüsü oldukça nadirdir). çıkar. Klinik bulgular, iskeminin şiddetine, sıklığına, süresine
Sağ kalp yetmezliği veya şokun eşlik ettiği masif pulmo- ve iskemik atakların sıklığma bağlı olarak değişir. Eğer miyo-
ner embolilerde, akut MI'ndekine benzer dozlarda streptoki- kardiyal oksijen ihtiyacı, obstrükte olmuş olan arteriyel siste-
naz, ürokinaz veya t-PA ile intravenöz fibrinolizis yapılması min kapasitesini aşarsa, huzursuzluk (anjina pektoris), ihtiyaç
önerilir. Bazı olgularda, embolik trombüsün bir kateter ile me- azalana kadar devam eder.
kanik olarak parçalanması hayat kurtarıcı olabilir. Aterosklerotik plak üzerinde trombüs oluşumu, koroner
İnatçı hipotansiyon, trombolitik tedaviye kontrendikas-
artere embolizasyon veya koroner arter spazmı sonucu ani ok-
lüzyon gibi koroner kan akımmın aniden azaldığı durumlarda
yon veya cerrahi tedaviden fayda görebilecek sistemik embo-
rahatsızlık daha şiddetlidir. Bu sırada miyokardiyal nekroz ge-
lizasyonu (nabız olmayan iskemik ekstremite için anjiyoplasti
lişirse, durum "miyokard infarktüsü" olarak adlandırılır; yoksa
veya embolektomi) olan hastalarda uygun cerrahi konsültasyo-
bu atağa akut koroner yetmezlik veya pre-infarktüs anjinası
na (toraks, genel veya damar cerrahi) başvurun.
denir.
Hemodinamik instabilitesi olan veya t- PA alan hastalar yoğun
Obstrüksiyonun sadece istirahattaki ihtiyaçları karşılaya­
bakım ünitesine yatırılmalıdır.
bilecek kadar şiddetli olduğu durumlarda, miyokardiyal oksi-
jen ihtiyacındaki küçük artışlar bile anjinaya neden olabilir. Ek
6. Perikardit olarak, rüptüre olmuş bir plaktaki küçük trombosit kümelen-
meleri, spazm ve artmış vazomotor ton, şiddetli bir biçimde
Transmural MI, nekroz alanının çevresinde perikardiyal infla-
daralmış olan koroner arter çapında minör daralmalar meyda-
masyon yaptığı zaman, ilk hafta içerisinde perikardit oluşabilir.
na getirerek anjinayı tetikler.
Bir haftadan daha sonra gelişen perikardit, otoimmun bir reak-
Miyokardiyal iskemi, herhangi bir göğüs rahatsızlığı his-
siyon olan Dressler sendromunun sonucu olabilir. sedilmeden gerçekleşebilir. Şiddetli iskemisi olan hastalarda,
24 saatlik EKG monitorizasyonunda, bir dakika veya daha fazla
Klinik Bulgular süren ST segment depresyonlarının yaklaşık % SO'i anjina his-
sedilmeden (sessiz iskemi olarak adlandırılır) gözlenmektedir.
Perikardit sıklıkla MI gelişiminin 2-3 gününden önce izlen-
Ağrısız miyokard infarktüsü, yaşlılar ve diyabetiklerde hiç de
mez. Perikardiyal sürtünme sesi sıklıkla tek bulgu olup ağrı ve
olağandışı değildir.
EKG bulguları sıklıkla izlenmez. Sıklıkla, ekokardiyografi ile
küçük bir perikardiyal effüzyon izlenir. Eğer perikardiyal sür-
tünme sesini ilk 24 saatte duyarsanız, birincil tanı olarak akut Klinik Bulgular
MI yerine perikarditten şüphelenin. Akut perikarditin erken
EKG bulguları yaygın ST segment yükselmesi (konkav ve J A. Kararlı Anjina (Efor Anjinası)
noktasıyla birlikte) ve yaygın PR segment depresyonunu (AVR
Tanım olarak, rahatsızlık şekli, oluşma sıklığı ve tetikleyen fak-
haricinde; AVR'de PR segmenti yükselir) içerir.
törler 3 ay boyunca değişmemiştir.
Rahatsızlık sıklıkla substernal olup diğer bölgelerde de
Tedavi
(dirsek, ön kol, omuz, boyun, interskapular bölge, veya çene
Ağrıyı, günde üç kere 25-50 mg po verilen indometazin gibi bir gibi) oluşabilir. Sıklıkla miyokardiyal oksijen ihtiyacını artıran
non-steroidal anti-inflamatuvar ilaçla tedavi edin. Ağrı şiddet­ aktivitelerle (egzersiz, yemek yeme veya emosyonel stres gibi)
liyse, iv morfin (2-4 mg; her 5-10 dakikada) verin. tetiklenir, 1 dakikadan uzun ve sıklıkla 15 dakikadan kısa sü-
rer, genellikle dinlenmek veya sublingual nitrogliserinle geçer.
Sonuçlandırma Bu kriterler uyan ağrı, genellikle kararlı bir koroner obstrüksi-
yon varlığını gösterir. Anjina pektoris tanısını destekleyen en
Hastayı, ağrı kontrolü ve tamponad takibi (nadirdir) için koro- önemli özellik, egzersiz veya duygu durum değişikliğiyle tetik-
ner bakım ünitesine yatırın. lenen rahatsızlıktır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

B. Kararsız Arıjina B. Kararsız Anjina, istirahat Arıjinası ve


Prirızmetal Arıjina
Daha önceden ağrısı olmayan hastada gelişen anjinal ağrı (1
aydan daha kısa süreli anjina), yeni başlangıçlı anjina olarak 1. Adi değerlendirme- Maske veya naza! kanül ile oksijen
adlandırılır. Kararsız anjina, şekli değişen, sıklığı artan (kre- verin. Hastayı koroner bakım ünitesine yatırın; olası miyokard
şendo anjina), ve daha uzun süren anjinadır. Daha az miktarda infarktüsünü teşhis etmek için günlük EKG ve enzim (cTni
aktivite ile indüklenir, kararlı anjinaya göre istirahat ve nit- veya cTnt) takibi yapın.
rogliserine daha az cevap verir. Herhangi bir tetikleyen faktör
olmadan istirahatte gelişen anjina (istirahat anjinası), kararsız 2.Aspirin- Oral yoldan 160-325 mg dozunda enterik kaplı ol-
anjinanın en şiddetli şeklidir.
mayan aspirin başlayın. Aspirinin MI insidansı ve ölümü yak-
laşık % 50 oranında azalttığı gösterilmiştir.
Miyokardiyal oksijen ihtiyacı (artan kan basıncı veya kalp
hızı) artışıyla ilişkili olmayan ani anjinal değişikliklerin, kalp 3. Nitrogliserin- Her 4 saatte bir, sıkı bir bandajın içerisinde
hastalığının ilerlemesine bağlı olarak gelişen yeni damar obs- 1.25 cm ebadında nitrogliserin bandı veya transdermal nitrog-
trüksiyonu, trombüs gelişimi, trombosit agregasyonu veya ko- liserin uygulayın. Hastada ağrı yoksa, topikal nitrogliserin uy-
roner spazm gibi koroner arter anatomisindeki değişikliklere gulanabilir. Ağrı devam ederse, 10 µg/dk başlangıç dozuyla iv
bağlı olduğu varsayılır. NTG uygulanmalıdır.
4. Beta-biokeder- Kontrendikasyon (kalp hızının 60 atım/
C.Atipik Anjina veya Prirızmetal (Varyant) dk altında olması, atriyoventriküler blok, şiddetli astım veya
Arıjina kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi) yoksa, bir beta-bloker
ajan (metoprolol 25 mg p.o. gibi) ekleyin. Kalsiyum kanal blo-
Prinzmetal anjina; ani, geri dönebilir şiddetli koroner obs- kerleri, sıklıkla vazospastik veya prinzmetal anjinalı hastaların
trüksiyon (koroner arter spazmı) sonucu gelişir. Sabit koroner uzun dönem tedavisinde kullanılır. Beta-bloker kullanımı, ka-
obstrüksiyonu olanlarda ve daha az sıklıkla minimal obstrük- rarsız anjinanın ilk 24 saatinde tavsiye edilmektedir.
siyonu olan veya hiç plağı olmayanlarda gelişir. Göğüs ağrısı
sıklıkla tetikleyici bir etken olmadan gelişir. Sıklıkla dinlen- 5. Morfin- Devam eden ağrıyı kesmek için, her 5-10 dakika-
me sırasında olur, hatta hastayı gece uykudan uyandırabilir. da bir 2-3 mg iv morfin verin. Kan basıncını monitorize edin.
Rahatsızlık sıklıkla anjinanın olağan atağından uzun sürer ve
Morfinin kardiyak göğüs ağrısında, özellikle NSTEMI'de kulla-
nımı, sonuçlanmaların kötüleşmesinin gösterilmesinden ötürü
geçici bir ST segment yükselmesi ile birliktedir; nitrogliserin
azalmıştır. Mortaliteyi artırdıkları gösterildiği için, kardiyak
uygulamasından dakikalar sonra geçer. Spazmın daha az mik-
göğüs ağrısı şüphesi olanlarda NSAID'ler kullanmayın.
tarda olduğu durumlarda, ST segment depresyonu gözlenebi-
lir. Ventriküler ektopi ve ventriküler taşiaritmiler de gözlene- 6.Antikoagü!asyon- Bu hastalarda antikoagulasyon da fay-
bilir. dalı olabilir. Anfraksiyone heparin (80 ünite/kg bolusu takiben
18 ünite/kg/saat iv infüzyon) veya düşük molekül ağırlıklı he-
Tanı parin (her 12 saatte bir subkütan 1 mg/kg enoksaparin) kulla-
nınız. Anfraksiyone heparin ile enoksaparinin karşılaştırıldığı
Konu 14e bakınız. SYNERGY çalışmasında, ölüm ve miyokard enfarktüsünden
oluşan 30 günlük primer sonlanım istatistiksel olarak benzer
Tedavi ve Sonuçlandırma olmakla birlikte; enoksaparin grubunda kanama komplikas-
yonları biraz daha fazlaydı. Günümüzde, çalışmalarda faydaları
A. Kararlı Arıjina ispatlanmış ve kullanımda olan diğer ilaçlar fondoparinuks ve
bivaluridindir.
Ağrı başlangıcında verilen 0.4 mg sublingual nitrat tercih edi-
len ilaçtır. Anjinayı tetikleyen aktivitelerden birkaç dakika önce 7. Diğer ilaç Tedavileri- Glikoprotein IIB/IIIIA inhibitörle-
profılaktik olarak uygulanabilir. Ağrı sıklıkla 1-2 dakikada ge- rinden absiksimab ile yeni ajanlardan tirofiban ve eptifibatid,
çer. Nitrogliserin tabletler sıklıkla 6 ayda bozulur; baş ağrısı ve akut koroner sendromlu hastalarda kullanım için onaylanmış­
sublingual uyuşma, aktif tabletlerin sık yan etkilerindendir. tır. Bu ajanlar, trombositlere fibrinojeni çapraz olarak bağlayan
Daha önceden NTG başlanmış olan hastalardaki güncel reseptör seviyesinde trombosit bağlanmasını bloke eder. Bu
tavsiyeler, bir doz alınması; 5 dakikada herhangi bir düzelme ajanlar, PKG'ye yardımcı olarak gelecek vadetmekle birlikte
izlenmezse yeni bir doz alınmadan l 12'nin aranması şeklinde­ kararsız anjinadaki rolleri halen tam netleşmemiştir. İleride,
dir. Eğer ağrıda azalma hissedilirse, NTG, 3 doza kadar her 5 bu ajanları, daha düşük doz fibrinolitiklerle kombine ederek
dakikada bir tekrarlanabilir. Üç doz sonrasında ağrı geçmezse, reperfüzyonu iyileştirirken kanama komplikasyonlarını azalt-
91 1 aranmalıdır. mak uygun olabilir.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

8. Perkütan koroner girişim- Tedaviye rağmen ağrı devam


ederse, PKG'yi düşünün. Akut miyokart enfarktüsü gelişirse ve
ağrı, optimal medikal tedavi ve trombolitiklere rağmen devam
Kalp yetmezliği, (KY) birçok kardiyak hastalığın beklenen son-
ederse, PKG düşünülmelidir. Kardiyojenik şoku olan hastalar-
lanım noktasıdır. Altmış beş yaşından daha yaşlı hastalardaki
da, perkütan aortik balon uygulaması da yapılabilir.
tüm hastaneye başvuruların % 20'sinden fazlasının sebebidir.
Temel anormallik, kalbin, sistemik ihtiyaçları sağlayacak kar-
diyak debiyi sağlayamamasıdır. Kompansatuvar mekanizma-
lar: (1) ventrikülün normal atım hacmini sağlayabilmek için
dilatasyonunu (Frank-Starling mekanizması), (2) intravasküler
volümün sağlanabilmesi için böbrekler tarafından sodyum ve
tuz tutulumunu, (3) sempatik sinir sistemi aktivite artışının ta-
şikardi ve sistemik vasküler direnç artışına yol açması ve (4)
artmış serum serum renin ve anjiyotensininin aldosteron salı­
nımını stimüle ederek sodyum ve su birikimiyle birlikte siste-
mik vasküler direnç artışına yol açmasını içerir. Kardiyak debi,
normal veya biraz düşük olmakla birlikte, ventriküler hacim
ve dolum basınçları artmıştır. Artmış ventriküler dolum ve di-
yastolik basınçları pulmoner ve sistemik basınçların artışına ve
bunun sonucunda pulmoner ve periferik ödeme yol açar. Doku
ve organ disfonksiyonu artmış venöz basınç, azalmış kardiyak
debi ve ödeme bağlıdır.
Son zamanlarda, kalp yetmezliğinin % 20-SO'sinde sis-
tolik fonksiyonun korunduğu, birincil sebebin ventrikülün
kompliyansının bozulduğu diyastolik disfonksiyon olduğu ve
buna bağlı olarak normal diyastolik volümlerde bile yüksek
dolum basınçlarının pulmoner konjesyona yol açtığı anlaşıl­
mıştır. Kalp yetmezliğinin bu şekli, hipertansiyon, hipertrofik
kardiyomiyopati ve miyokardiyal iskemide görülür. Birçok
hastada, hem sistolik hem de diyastolik disfonksiyon mevcut-
tur. Konjestif KY'si olan tüm hastalarda, yetmezliğin sebebini
belirlemek ve sistolik ile diyastolik disfonksiyonun derecesini
değerlendirmek için ekokardiyografi ve doppler incelemesi ya-
pılmalıdır. Ekokardiyografi ve doppler çalışmasının acil servis-
te yapılmasına gerek yoktur.
Ilımlı-orta dereceli ve şiddetli KY arasındaki ayırım kesin
olmamakla birlikte, tedavi konusunda pratik yardımları mev-
cuttur.

CİDDİ KALP YETERSİZLİGİ VE PULMONER

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Belirgin akciğer ödemi, şiddetli sol KY ile birlikte olabilir.
Hastalarda istirahat dispnesi (Konu 13) olmakla birlikte şid­
detli vakalarda siyanoz ve öksürükle köpüklü balgam görüle-
bilir. Periferik ödem görülebilmekle birlikte, şiddetli sağ KYae
ödem şiddetli (anazarka) olabilir. Pulmoner ödeme vizing ve
sıklıkla S3 eşlik edebilir. Şiddetli ronküs ve raller daha detaylı
incelemeyle ayırt edilebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

B. Radyografi Bulguları D. Non-imıazif Pozitif Basmçh Ventilasyon


(NIPPV)
Göğüs filminde pulmoner ödem, plevra! effüzyon ve kardiyo-
megali görülebilir. Non-invazif pozitif basınçlı ventilasyonun (CPAP /Bipap) enti.i-
basyon ihtiyacını azalttığı gösterilmiştir. Pozitifbasınçla alveol-
Claboratuvar Bulguları ler açık tutulur ve kalbin iş yükü azalır.
Art-yükü azaltmak için ACE inhibitörleri ve ARB'ler kul-
Arteriyel kan gazı ölçümlerinde hipoksemi görülür; pH ve P'° 2 lanılabilir.
değişkenlik gösterebilir; hipokapni ve metabolik asidoz sık­
tır. Yorulmakla birlikte hiperkapni görülebilir; entübasyon ve
E. Nitroprussid
mekanik ventilasyon ihtiyacı görülebilir. Son yıllarda, bir nö-
ropeptid olan brain natriuretic peptid (BNP)'nin serum sevi- Şiddetli KY'nin sebebi direkt olarak hipertansif acile bağlıysa,
yeleri konjestifKY için yararlı bir klinik belirteç olarak bulun- devamlı infüzyon şeklinde 2-20µg/kg/dk dozunda nitroprussid
muştur. BNP, ventriküler duvar gerilimindeki artışlara cevap başlayın. Hasta dikkatli bir şekilde monitorize edilirken (arte-
olarak ventriküler miyokardiyıımundan salınır. BNP'nin 100 riyel basınç monitörü önerilir), hedeflenen kan basıncına ulaş­
pg/mL üzerindeki seviyelerinde KY'yi diğer dispne sebeple- mak için doz titre edilebilir.
rinden ayırmadaki duyarlılık ve özgünlüğü sırasıyla % 90 ve
% 76'dır. F. Nesiritid
D. Elektrokardiyografik Bulgular Mortaliteyi artırdığının çalışmalarda gösterilmesinden bu yana
kullanılmamaktadır. Halen, diğer tedavilere dirençli olan has-
Şiddetli KY'si olan hastalarda sinüs taşikardisi sıktır. Hipertan- talarda etkili olabilir. Bununla birlikte, kullanımına başlama­
sif kalp hastalığı olanlarda sol ventrikül hipertrofisi belirgin dan önce kardiyolog konsültasyonu gereklidir.
olabilir. Ek olarak, iskemi varlığını araştırmak için EKG çekin.
Kalp yetmezliğinin sebebinin bulunması çok önemlidir. Sonuçlandırma
Özgün nedenlere göre özgün tedaviler mevcuttur; mesela şid­
detli aort stenozundan kaynaklanan pulmoner ödem için ka- Şiddetli KY'si olan ti.im hastaları hastaneye yatırın. Reki.irren
pak replasmanı veya hipertansiyon için kan basıncının düşü­ pulmoner ödemin altında yatan nedeni araştırın; mesela diyet
rülmesi gibi. ve ilaçlara uyumsuzluk, paroksismal aritmiler, negatif inotro-
Not: Ani başlangıçlı konjestif KY olan tüm hastalarda pik etkisi olan bir tedavinin başlanması, pulmoner emboli ve
akut MI veya iskemi akla getirilmelidir. eşlik eden hastalıklar bunların bazılarıdır.

Tedavi
A. Oksijenasyon ve Verıöz Giriş
Klinik Bulgular
Maske veya naza! kanül ile oksijen başlayın. Periferik bir intra-
venöz kateter yerleştirin. Damar yolunun açık kalmasını sağ­ A. Semptom ve Belirtiler
layın.
Nokturnal öksürük ve dispne, ortopne, efor dispnesi ve ayak bile-
B. Nitrogliserin ği şişliği sıktır. Hasta, istirahat sırasında sıkıntılı değildir. Kardiyo-
megali hemen her zaman mevcuttur ve genellikle altta yatan kar-
Potent bir vazodilatör olan nitrogliserin, ön yük ve art yükü diyak hastalıkların bazı semptom ve bulgularıyla (anjina veya aort
düşürücü etkileriyle ciddi KY'de faydalıdır. Başlangıç dozu 10 stenozu ile uyumlu bulgular) birliktedir. Diğer önemli bulgular
µg/dk'dir. Özellikle akut inferior ve sağ MI durumunda daha artmış venöz basınç, hepatojuguler reflü, pulmoner raller, plevra!
belirgin olmak üzere şiddetli hipotansiyon gelişebilir. effiizyon, sakral veya periferik ödem ve S3 galo ritmini içerir.
Hipertansiyon, KY'nin en sık sebeplerinden birisi olduğu
C Furosemid için, kan basıncı ölçümünü hasta supin ve yatar pozisyonday-
ken her iki koldan yapın.
Eğer hasta daha önceden furosemid kullanmıyorsa, 40 mg IV
doz başlanabilir. Daha önceden oral furosemid kullanan has- B. Radyografi Bulguları
talarda, intravenöz bolus olarak en azından günlük doz veril-
melidir. Hasta 10 dakika içerisinde cevap vermezse, dozu tek- Göğüs filminde kardiyomegali ve pulmoner konjesyon görü-
rarlayın. lebilir.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

C. Elektrokardiyografik Bulgular
Kalp yetmezliğine özgün EKG bulguları olmamakla birlikte,
EKG çekilmesi faydalıdır.
Klinik Bulgular
D. Laboratuvar Bulguları Acil hekimi, günlük olarak, kan basıncı yükselen hastaları de-
ğerlendirir. Aciliyet, anormal vital bulguların düzeltilmesidir.
Serum elektrolitleri, renal fonksiyon testleri, kan üre azotu ve
Acil hekimleri, hastaları klinik olarak değerlendirmeden tüm
kreatinin ölçümlerini yapın. Renal kan akımı azaldığı zaman,
yükselıniş kan basınçlarını düşürme refleksine kapılmamalıdır.
serum kreatinini ile uyumsuz bir biçimde artan kan üre azotu
Mesela, ağrı veya anksiyete bulguları olan bir hasta, basitçe ad-
sık görülür (prerenal azotemi). Son zamanlarda, serum BNP
renerjik refleks sonucunda hipertansif olabilir. Asemptomatik
ölçümünün (daha önce de belirtildiği gibi), KY tanısının güve-
hipertansiyonun acil serviste agresif tedavisi, hipoperfüzyona
nilirliğini artırdığı gösterilmiştir.
yol açarak serebrovasküler iskemik olaylara yol açabileceği için
benign olmayabilir. Hipertansiyon akut olarak semptomlara
Tedavi yol açtığında, en sık etkilenen organlar beyin, kalp ve böbrek-
Hastaya düşük sodyum diyeti (1-2 gr/gün) ile ilgili önerilerde lerdir. Acil serviste görülen hipertansiyon, iki kategoriye gir-
bulunun. Diüretik reçete edin. Tiyazid diüretikleri (potasyum diği zaman ileri değerlendirme gerektirir: hipertansif aciliyet

replasmanı ile birlikte günde 2 kez 25 mg verilen tiyazid diü- ve hipertansif tehlike. Her hastaya göre sınırlar değişebileceği
retikleri) birçok hasta için yeterli başlangıç tedavisi olacaktır. için, bunları tanımlamak üzere özgün sayıların verilmesi tercih
Hipertansiyon varsa, kontrol ediniz (Aşağıya bakınız) edilmez.

Sonuçlandırma A. Hipertansif Aciliyet


Ilımlı KY'si olan hastalarda hastaneye yatış gerekli olmamakla Hipertansif aciliyet, semptomatik olmayan ve laboratuvar bul-
birlikte, bazı hastaların yatırılması (uyumsuz hastalar, altta ya- gularında uç organ hasarı izlenmeyen kişilerde kan basıncının

tan hastalığı olanlar veya yeni başlangıçlı semptomları olanlar) ciddi derecede yükselmesidir. Tipik olarak değerlendirmede
uygun olacaktır. Tüm hastalar, uzun dönem takip için yönlen- serum kreatinini (akut yükselme), idrar tetkiki (proteinüri,
dirilmeli; acile başvurularından 1 hafta sonra kontrole çağırıl­ eritrositler ve kırmızı hücre silendirleri), göğüs filmi (pulmo-
malıdır. Bu hastaların birçoğu, ACE inhibitörleri (kaptopril ve ner ödem veya torasik aort disseksiyonu) ve EKG çekilmesi
enalapril gibi) ve beta-blokerlerle medikal tedaviye adaydır. Bu (kardiyak iskemi) önemlidir. Bu hastalar, kan basıncı yüksek-
ajanların, orta dereceli konjestif KY hastalarında semptomları liği devam ettiği takdirde, uç organ hasarı gelişimi riskine sa-
azalttığı gösterilmiştir. hiptir.

B. Hipertansif Tehlike
Hipertansif tehlike, yüksek kan basıncının semptom, bulgu
ve uç organ hasarı bulgularına (mental durum değişiklikleri,
intrakraniyal hemoraji, retinopati, aort diseksiyonu, kardiyak
iskemi, konjestif kalp yetmezliği veya renal yetmezlik) neden
olmasına verilen isimdir.

Tedavi
A. Tedavi Kategorileri
1.Hipertansif aciliyet- Eğer öykü, fizik bakı ve görüntüleme
testlerinde uç organ hasarı yoksa, kan basıncı 24-48 saat içeri-
sinde kontrol altına alınmalıdır. Bilinçli hastalar, birinci basa-
mak hekiminin kan basıncını tekrar kısa süreli takibi ve kan
basıncı yüksekse antihipertansif tedavi başlanması önerisiyle
taburcu edilebilir. Tedavi yapılacaksa, oral ajanlar uygundur.
Ağızdan 0.2 mg olarak başlanan ve kan basıncı kontrol altına
alınıncaya kadar saat başı 0.1 mg tekrarlanan klonidin; ağız yo-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

luyla verilen 12.5-25 mg kaptopril, veya 200-400 mg labetalol olup her 5 dakikada bir 2.5 mg/saat (hızlı
titrasyon) veya { 5
kullanılabilir. Eğer hasta reçete yazılarak gönderilecekse, gün- dakikada bir 2.5 mg/saat (basamaklı
titrasyon) artırılarak ıs
lük 12.5-25 mg dozunda verilen HCTZ ilk basamak tedavidir. mg/ saat'e kadar çıkılabilir.
Hastaların, verilen ilcaların titre edilme ihtiyacından ötürü sık
olarak takip edilmesi gereklidir. 7. Esmolo!- Esmolol bir iv beta-blokerdir. Aort disseksiyonu
2. Hipertansif Tehlike- Tedavi, intravenöz ajanlar kullanıla­ benzeri durumlarda yararlıdır. Kısa etkilidir ve titre edilebilir.
rak kan basıncının hızlı ama kontrollü bir biçimde düşürülme­ Yükleme dozu: 1 dakika içerisinde verilen 500 mcg/kg olup
sidir. Hedef, ortalama kan basıncının acile gelişin ilk 1 saatinde sonrasında 4 dakika içerisinde 50 mck/kg/dk infüzyon yapılır.
% 25 azaltılmasıdır. Eğer başlangıçtaki azalma hasta tarafında Cevap yeterli olmazsa, infüzyon 50 mcg/kg/dk'lık artışlarla 200
iyi tolere edilirse, normal seviyelere kadar düşürme takip eden mcg/kg/ dk'ya kadar artırılabilir.
24 saat içerisinde yapılabilir.
Hipertansifkrizi olan hastaların acilen hastaneye yatması
gerekmektedir. Hipertansif ivedi durum olarak değerlendirilen
8. Hipertansif Tehlikeli Acilleri Tedavi
hastalar 12-24 saat içinde aile hekimleri tarafından görülmeli-
Etmek İçin Kullanılan İlaçlar
dir. Bu hastaların kan basıncındaki artışın kontrolu ve uygun
Dikkat: Kan basıncında hızlı ve fazla miktarda düşüşlerden ka- zamanlama için kanıta dayalı öneriler henüz yoktur.
çının, çünkü dolaşımın bozulmasına bağlı olarak serebral in-
farktüs gelişebilir. Kan basıncı, basamaklı bir biçimde düşürül­
melidir: öncelikle 160-180 mmHg aralığına hızla düşürülmeli;
daha sonra oral ilaçlar kullanılarak günler içerisinde normal
seviyeye yaklaştırılmalıdır.
1. Nitroprussid- Nitroprussid güçlü bir vazodilatördür. De-
vamlı intravenöz infüzyon şeklinde 2-20 µg/kg/dk dozunda
uygulayın. Bu ilaç, kan basıncını saniyeler içerisinde düşürür;
infüzyonun kesilmesi kan basıncının önceki seviyeye çok hızlı
bir biçimde dönmesine neden olur. Yoğun bakım ünitesine ya-
tış ve intra-arteriyel basınç monitorizasyonu sıklıkla gereklidir.
Nitroprussid uygulandığı zaman, kan basıncının intra-arteri-
yel basınç kateteri ile izlenip hipoperfüzyona yol açacak şekilde
dozun artırılmasından kaçınılması gereklidir.
2. labetalol- Labetalol, alfa ve beta bloker kombinasyonu
olup hipertansif acillerde faydalıdır. Doz, 2 dakikada uygula-
nan intravenöz 20 mg'dır. Daha sonra iv idame başlanıp titre
edilebilir. Gebelikte kullanılabilir; hemoraji ve inme gibi int-
raktraniyal patolojilerin varlığında da kullanılabilir.
3.Hidralazin- Hidralazin, aynı zamanda uterin kan akımını
Genel Değerlendirme
artırıcı etkileri olduğu için gebelikte de kullanılan bir vazodi-
latördür. Doz, her 15-30 dakikada bir verilen iv 10-40 mg'dır. Akut perikardit, vira! ve bakteriyel (tüberküloz dahil) enfeksi-
Devamlı infüzyon uygulanacaksa, 1.5-5.0 µg/kg/dk dozunda yonlar, kollajen vasküler hastalıklar (özellikle romatizma! ateş
uygulanmalıdır. ve yaygın lupus eritematosus), üremi, penetran ve penetran
4. Fenoldopam- Fenoldopam, renal yetmezliği olan hasta- olmayan travma, miyokard infarktüsü, perikardiyotomi veya
larda, siyanit toksisitesi riski olan nitroprusside alternatif ola- göğüs irradyasyonuna bağlı olarak gelişir. Neoplazmlar (özel-
rak kullanılabilir. Başlangıç dozu, 0.1- 1.6 µg/kg/dk'dır. likle Hodgkin gibi lenfomalar) ile de ilişkili olabilir. Perikardit
ayrıca, enfektif endokardite bağlı olarak annular veya miyokar-
5. Enalaprilat- Enalaprilat, intravenöz bir anjiyotensinojen
diyal apselerden de gelişebilir. Kazanılmış immün yetmezlik
dönüştürücü enzim inhibitörüdür. Konjestif kalp yetmezliği
sendromu (AIDS) olan hastalarda, perikardit ve hatta kardiyak
ve inmeli hastalarda sodyum nitroprusside bir alternatif ola-
tamponad da gelişebilir. Bazı durumlarda, hidralazin ve proka-
rak kullanılabilir.Doz, 5 dakikada uygulanan ve her 6 saatte bir
inamid gibi ilaçlar da immün cevaplı perikardite sebep olabilir.
verilen 1.25-5.0 mgöır.
Değişen derecelerde miyokardit de, perikardite eşlik eder ve
6. Nikardipin- Nikardipin bir iv kalsiyum kanal blokeridir. EKG değişikliklerinin bir kısmından sorumludur. Eğer müm-
Serebral perfüzyon korunduğu için, özellikle subaraknoid ka- künse, perikarditin doğru bir etiyolojik tanısını yapmak önem-
nama ve inmeli hastalarda faydalıdır. Başlangıç dozu 5 mg/saat lidir, çünkü tedavi sebebe göre özgün yapılabilir.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

Klinik Bulgular Göğüs filmi ayrıca perikardiyal effüzyonun hassas olmayan bir
göstergesidir, özellikle hızlı gelişen effüzyonlarda perikardiyal
A. Semptom ve Belirtiler gölgede minimal artış olur. Bir cam şişe konturu şeklinde ge-
nişlemiş olan kardiyak silüet, zamanla gelişen fazla miktarlar-
Altta yatan sebebe bağlı semptomlar ve ateş olabilir. Akut peri- daki effüzyonlarda izlenebilir. Bazı durumlarda, lateral göğüs
karditte, yatmakla artan ve oturup öne eğilmekle azalan inatçı filminde epikardiyal yağın kardiyak silüet içerisinde görülüp
göğüs ağrısı görülebilir. Plöritik bir bileşen sıktır. Ağrının bo- sternumdan ayrılmış bir biçimde izlenmesi perikardiyal sıvı­
yun kısmına, sol omuza ve kola yayılımı sık görülür. dan şüphelenilmesini sağlar.
3. Ekokardiyografi- Ekokardiyografı, perikardiyal sıvının
1. Perikardiyal sürtünme sesi- Perikarditi olan hastaların
saptanmasındaki en hassas ve özgün invazif olmayan testtir.
% 85'inde mevcut olup en sık ve tanısal bulgudur. Perikardiyal
Perikardit ve perikardiyal effüzyon şüphesi olan herkese uygu-
sürtünme sesinin atriyal sistol, hızlı ventriküler dolum ve vent- lanmalıdır.
riküler sistole denk gelen l, 2 veya 3 bileşeni olabilir. Ses sıklık­
la hastanın derin nefes almasıyla, öne eğilmesiyle ve diz dirsek 4. Laboratuvar Çalışmaları- Tam kan sayımı, serum elekt-
rolit ölçümleri, renal fonksiyon testleri, sistemik inflamasyon
pozisyonuna geçmesiyle artar. Bununla birlikte, bazı olgularda
belirteçleri (eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein)
sürtünme sesi duyulmaz.
ve troponin gibi kardiyal( belirteçleri çalışmak için kan alın.
2. Plevra! sürtünme sesi- Plevra! sürtünme sesi de eşlik
edebilir. Tedavi
3. Perikardiyal effüzyon- Perikardiyal effüzyon nadiren EKG monitorizasyonu yapın. Kan basıncını her 5-15 dakikada
fizik bakıda saptanmakla birlikte, effüzyondan göğüs filminde bir alın. Hemodinamikyönden stabil olmayan hastalarda, sant-
şüphelenilip ekokardiyogram ile tanısı kesinleştirilir. Büyük ral venöz basınç kateteri takın (Konu 7) ve muhtemel kardiyak
miktarlardaki effüzyonlarda kalp sesleri azalabilir, pulmoner tamponad bulgularını gözlemlemek üzere santral venöz basın­
cı monitorize edin (Tablo 34-2).
konsolidasyon, sol akciğer bazalinde raller ve sol skapula altın­
Ağrı tedavisi için morfin verin; her 5- 10 dakikada bir
daki bölgenin perküsyonla bakısında mat ses (Ewart bulgusu)
2-4 mg intavenöz olarak uygulayın ve ağrı geçene kadar tek-
izlenebilir. Perikardiyal effüzyon gelişip arttıkça perikardiyal rarlayın. Perikardiyal effüzyon bulgularını gözlemlemek için
sürtünme azalabilir. Hızlı bir biçimde biriken effüzyon tampo- mümkün olan en kısa zamanda ekokardiyogram yapın. Kar-
nada yol açabilir. diyolog konsültasyonu isteyin. Piyojenik perikarditi düşündü­
ren enfeksiyon bulguları (ateş) varsa, veya muhtemel malign
B. EKG, Radyografik Çalışma ve Diğerleri perikardit bulguları mevcutsa; etiyolojik tanıyı desteklemek
için perikardiyosentez yapmayı düşünün (Konu 7). Eğer pe-
1. Elektrokardiyogram- Perikarditte sıklıkla EKG anormal rikardiyosentez yapılacaksa, yoğun bakım ünitesinde, kardi-
olmakla birlikte en sık görülen bulgular özgün olmayan ST ve T yak kateterizasyon laboratuvarında floroskopi eşliğinde veya
ameliyathanede yapılabilir. Acil servis ünitesinde yapılan pe-
dalga bozukluklarıdır. Perikardit için özgün olan bulgular, baş­
rikardiyosentez sadece dekompanse perikardiyal tamponadı
langıçta birçok derivasyonda (sıklıkla l, Il, aVF ve V2-6) izle-
rahatlatmak için yapılmalı; etiyolojik tanı amacı için yapılma­
nen ve ST segmentinin konkavitesinin korunduğu ST segment malıdır.
elevasyonudur. Birkaç gün içerisinde ST segment elevasyonu-
nun bazal seviyeye dönmesini simetrik T dalga inversiyonu iz- Sonuçlandırma
ler. Bazı olgularda, normal bir varyant olan ST segmentlerinde-
ki Jkavşağının elevasyonu perikarditteki EKG değişiklikleriyle Perikarditi olan birçok hastanın hastaneye yatışı gereksizdir.
karıştırılabilir; bununla birlikte normal varyanttaki değişik­ Özellikle perikarditi olan, laboratuvar bulguları normal sı­
likler sabit kalır. Ayrıca, perikarditte, ST segment elevasyonu nırda, hemodinamik olarak stabil ve 1-3 gün içerisinde yakın
genellikle V5 ve V6 derivasyonundaki T dalgalarının% 25'i ve takibe gelebilecek bilinçli genç hastalar için özellikle böyledir.
daha fazlası kadardır. PR segment depresyonu, büyük ölçüde Yüksek riskli hastalarda hastaneye kabul önemlidir. Yüksek
perikardit düşündürür. Perikarditte, PR segment depresyonu, riskli hastalar, ateşi 38 °C üzerinde, subakut başlangıçlı, immü-
PR elevasyonunun görüldüğü AVR derivasyonu dışındaki tüm nosupressif durumu olan, travma ile ilişkili perikarditi olan,
derivasyonlarda izlenebilir. oral anti-koagülan tedavi öyküsü olan, miyokardiyal tutulu-
mun klinik ve serolojik delilleri (kardiyak izoenzimlerin yük-
2. X-ray- Hiç bir göğüs filmi bulgusu perikardit için özgün selmesi), büyük miktarda perikardiyal effüzyonu (ultrasonda
değildir. Bazı hastalarda, plöritik ağrıdan kaynaklanan hipo- kalp çevresinde 20 mm'den fazla) ve kardiyak tamponadı olan
ventilasyon atelektazi oluşturabilecek kadar şiddetli olabilir. hastalardır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tablo 34-2. Kardiyak Tamponadın Sınıflaması

4.Kussmau! bulgusu- Kardiyak tamponadda, inspirasyon


sırasında, santral venöz basınçta normalde gözlenen azalma ye-
rine artış olabilir (juguler venöz dalgaların izlenmesiyle tanınır).
Genel Değerlendirme
B. X-ray ve Diğer Bulgular
Perikardiyal alana sıvıbirikimi, perikardın bu birikime uyum
sağlayabilecek şekilde esnemesine olanak vermeyecek şekilde 1 .Ekokardiyografi- Ekokardiyografı, perikardiyal sıvının
hızlı olursa; kalbin kompresyonuna, yani kardiyak tamponada tanınması için en hassas ve özgün invaziv olmayan test olup
neden olur. Kardiyak tamponada benzer fızyopatolojik deği­ kardiyak tamponad şüphesi olan hastalarda olabilecek en kısa
şiklikler, çok daha yavaş ve progresifbir biçimde gelişen kons- sürede uygulanmalıdır. Kardiyak tamponadda, belirgin şekil­
triktif perikarditte de görülür. Kardiyak tamponadın sonucun- de yüzen kalp görüntüsü ile birlikte ekspiryumda sağ atriyal
da ventriküllerin diyastolik doluşu bozulur, kadiyak debi düşer. ve ventriküler boşlukların belirgin kollapsı izlenir. Ek olarak,
Sonuç olarak şok ve ölüm gelişir. sağ ventrikülün diyastolik kollapsı tamponad için tanı koydu-
rucudur.
Klinik Bulgular 2. X-ray- Göğüs fılmindeki bulgular sıklıkla tamponad tanısı­
nı koymada çok yararlı değildir. Kalp gölgesindeki ani ve belir-
A. Semptom ve Belirtiler gin artış perikardiyal effüzyonu akla getirmelidir. Perikardit ze-
mininde kardiyomegali izlenmesi, yaklaşık olarak 250 mL'den
1.Eşlik eden veya daha önceki bulgular- Eşlik eden veya
daha fazla perikardiyal effüzyon mevcudiyeti anlamına gelir.
daha önce olmuş perikardit, perikardiyal effüzyon veya effüz- 3. Elektrokardiyogram- Kardiyak tamponadda, QRS komp-
yona neden olan hastalık bulguları görülebilir. Bununla birlik- leksinin kendi başına veya tüm komplekslerin birlikte (P, QRS ve
te, bazı hastalarda eşlik eden başka bir bulgu olmadan kardiyak T dalgaları) elektriksel alternansı görülebilir. Bu bulgu, kardiyak
tamponad gelişir. tamponad olmayan perikardiyal efftizyonda nadir görülür. QRS
2.Taşikardi ve hipotansiyon- Kardiyak tamponad, santral
dalgalarındaki düşük voltaj (ekstremite derivasyonlarında 5 mm
venöz basıncın 18 mmHg ve daha üzerine çıkmasına neden veya 0.5 m V'dan daha düşük olması) sıklıkla tamponad fizyo-
olursa, sağ ventrikül dolumu bozularak öncelikle sağ; sonra da lojisiyle bir arada olan perikardiyal effüzyonun bir bulgusudur.
sol ventrikülün atım hacmi azalır. Sistemik kan basıncının ida-
me ettirilebilmesi için refleks taşikardi ve sistemik vasküler re-
zistans artışı gelişir. Kardiyak tamponad kötüleştikçe, bu kom-
C:Kardiyak Tamponadm Sınıflandırması
pansasyonlar yeterli gelmez ve kardiyak debi ve kan basıncında Kardiyak tamponadın şiddeti Tablo 34-2'deki gibi sınıflandırı­
ani bir düşüş (dekompanse kardiyak tamponad) meydana gelir. labilir.
Dekompanse tamponad hemen çözülmezse ölüm kaçınılmaz
olacağı için, bu hastalardaki hafif hipotansiyon ve taşikardi ge-
Tedavi
lişimi bile dikkatle takip edilmelidir.
3.Pulsus paradoksus- Normal bir bireyde, inspirasyon sı­ A. Dekompanse Kardiyak Tamponad
rasında sistolik kan basıncı 8- 10 mmHg'dan fazla düşmez. Bu
değişiklik tamponadda belirgin hale gelmiştir ve nabız dol- Not: Dekompanse kardiyak tamponad, yaşamı ciddi derecede
gunluğu inspirasyonla azalır. Pulsus paradoksus, perikardiyal tehdit eder ve acil olarak tedavi edilmelidir.
effüzyona bağlı olarak gelişen kardiyak tamponad için çok du- 1. Oksijenasyon ve kan basıncı desteği- Maske veya na-
yarlı olmakla birlikte özgün değildir; konstriktif perikarditle za! kanül ile oksijen verin. Geniş çaplı (?. 16 gauge) periferik
ilişkili olan tamponadda daha az görülür. intravenöz kateter takın ve kan basıncını yükseltmek için kris-
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

taloid çözelti verin. Erişkin bir hastada, 10-20 dakika içerisin-


de 300-500 mL sıvı verip kan basıncı cevabına göre infüzyona Tablo 34-3. İkincil Kardiyomiyopati Sebeplerinin Ör-
devam edin. neklerle Sınıflaması
2. Dopamin- İntravenöz yoldan 2-20 µg/kg/dk dozunda do-
pamin verin. Dozajı kan basıncına göre ayarlayın.
3. Perikardiyosentez- İmkan varsa, acil serviste yatak başı
ultrasonografi veya ekokardiyografinin acilen uygulanması ta-
nısaldır. Ek olarak, ultrason eşliğinde perikardiyosentez yapıla­
bilir (Konu 6). Ultrason yoksa ve hasta ölümcül durumdaysa,
körlemesine yapılan perikardiyosentez yaşam kurtarıcıdır.

B. Kompanse Kardiyak Tamponad


Yukarıda tarif edilen biçimde oksijen verin. Kan basıncını her
5-15 dakikada bir kontrol edin. Devamlı EKG monitorizasyo-
nuna başlayın. Santral venöz basınç kateteri uygulayarak sant-
ral venöz basıncı monitorize edin.
Geniş çaplı (~ 16 gauge) periferik intravenöz kateter ta-
kın ve kristaloid bir sıvı ile açık kalmasını sağlayın. Perikardi-
yal sıvı varlığını veya perikardiyal kalınlık artışını (nadirdir)
yatak başı ultrason ile kesinleştirip 1 saat içerisinde ekokardi-
yografi yapılmasını sağlayın.
Dikkat: Venöz göllenmenin önüne geçmek için diüretik
veya ön yük azaltıcılar (mesela nitrat) başlamayın (hipotansi-
yon gelişebilir). Herhangi bir genel anestezik verilmeden önce
kardiyak tamponadın tedavi edilmesi önerilir. Anestezi, kalbin
ve venöz sistemin sempatik desteğini azaltacak ve şiddetli hi-
potansiyona neden olacaktır.

Sonuçlandırma
Kardayak tamponad veya şüphesi olan tüm hastaları hastane-
ye, tercihen yoğun bakım ünitesine yatırın. Acil kardiyolojik ve
kardiyotorasik cerrahi konsültasyon isteyin. protozoonlar (Trypanosoma cruzi ve Borrelia burgdorferi) ve
parazitlerdir ( Trichinella).

Klinik Bulgular
Semptom ve bulgular, kalp hastalıklarının herhangi bir şeklini
taklit edebilir. Göğüs ağrısı sıktır. Ilımlı miyokardit ve kardi-
yomiyopatiler sıklıkla asemptomatiktir, şiddetli olgular kalp
yetmezliği, aritmiler ve sistemik embolizasyonla birlikte sey-
redebilir. Biyopsi ile kanıtlanmış miyokarditi olan birçok hasta,
prodromal dönemde viral bulgulardan bahsetmektedir.
Değişiklikler çoğunlukla özgün olmasa da, sıklıkla EKG
anormallikleri görülür. Sol ventrikül hipertrofisine benzer bir
Kalp kasını etkileyen birçok hastalık sonuç olarak kalp yetmez- patern görülebilir. Düzleşmiş veya ters dönmüş T dalgaları çok
liğine neden olabilir. İkincil kardiyomiyopatiler, Tablo 34-3'te sıktır ve çoğunlukla düşük voltajlı QRS kompleksleri ile birl-

gösterilen şekilde sınıflandırılabilir. ktedir. İntraventriküler ileti defektleri, dal blokları ve özellikle
Hastaların çoğunda neden belirlenemez. Akut miyokar- sol dal bloğu ayrıca sık görülür. Ekokardiyogramda duvar ha-
diyal hasar ve kalp yetmezliğinin en sık sebebi, koroner arter reket kusurları veya perikardiyal effüzyon görülebilir. Göğüs
hastalığına bağlı iskemi ve infarktüs olup bu ihtimal, akut filmleri normal olabilir veya pulmoner ödem ile kardiyomega-
konjestif kalp yetmezliği gelişen hastaların hepsinde akla ge- linin eşlik ettiği konjesyon bulguları görülebilir.
tirilmelidir. Miyokarditin enfeksiyöz sebepleri virüsler (ço- Akut miyokarditte, kardiyak enzimler (CK-MB, cTni
ğunlukla enterovirüsler, özellikle coxackievirus B), bakteriler, veya cTnt) yükselebilir. Endomiyokardiyal biyopsi tanısaldır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tedavi rışmasına neden olur. Sonuçta arteryel desaturasyon (şiddetli


olgularda 3-5 g/dL desature hemoglobin) ve santral siyanoz
Yatak istirahati sıklıkla tavsiye edilir ve faydalarını gösteren gelişebilir.
bazı deliller mevcuttur. Hastalığın sebebi biliniyorsa (trişinoz, Kapak darlıkları (aortik veya pulmoner stenoz) ve aortik
akut romatizma! ateş gibi), altta yatan hastalığa yönelik tedavi obstrüksiyon (aort koarktasyonu), etkilenen ventriküllerde art
başlayın. Miyokardit komplikasyonları göğüs ağrısı, aritmiler, yük anormalliklerine neden olur. Trakea ve özefagus etrafında­
embolizasyon ve kalp yetmezliği olup bunların uygun bir şekil­ ki vasküler halkalar, obtruksiyondan kaynaklanan semptomla-
de tedavi edilmesi gereklidir. ra (dispne, öksürük, disfaji) neden olur.

Sonuçlandırma

Hastalıkkronik ve stabil olmadığı müddetçe, hastaneye yatış Siyanotik kalp hastalığı olan tüm infantlar (1 yaş altı), hayatı
endikasyonu mevcuttur. ani olarak tehdit edici riski olan ciddi hastalıklar için adaydır.
Sağdan sola şant yapan lezyonlar, akciğerler duktus arteriosus
vasıtasıyla kanlandığı için, sıklıkla yenidoğan döneminin so-
nuna kadar bulgu vermeyebilir. Duktus arteriosus kapanmaya
Konu 40'a bakınız. başlayınca, siyanoz belirgin hale gelir. Pulmoner atrezi gibi ak-
ciğerlerin majör kaynağının duktus arteriosus olduğu durum-
larda, duktusun kapanmasından kısa süre sonra infant ciddi
derecede siyanotik hale gelebilir; hatta kısa süre içerisinde ha-
yatını kaybedebilir.
Konjenital kalp hastalıklarının ayırıcı tanısı, bu kitabın ama-
cının üzerindedir. Genel ilkeler, acil hekimlerine yön vermesi
Bu çocukların ne kadar iyi olduğu ve asemptomatik ol-
malarının hiç bir önemi yoktur; kanlarının oksijenasyonu her
amacıyla aşağıda özetlenmiştir.
zaman kapanma riski olan bir duktus arteriosusa bağlıdır.
Sınıflama
Klinik Bulgular
Konjenital kalp hastalıklarının sınıflaması, meydana gelen he-
modinamik etkiye veya özgün anatomiye göre yapılır: Siyanoz en sık olarak, dudaklar, oral mukoza, konjunktival
mukoza ve tırnak yatakları gibi yüksek derecede kanlanmaya
Soldan sağa şantlar- İnteratriyal septal defekt, interventri-
sahip olan yüzeysel kapillerlerlere sahip dokularda görülür. Hi-
küler septal defekt, patent duktus arteriozus
poksemi ve desaturasyon ciddileştikçe, cildin diğer bölümle-
Sağdan sola şantlar- Siyanotik kalp hastalıkları (büyük ar- rinde de siyanoz izlenebilir. Tanı, arteryel kan P02 ölçümleriyle
ter transpozisyonu, Fallot tetralojisi, pulmoner atrezi, tri- kesinleştirilir.
küspid atrezisi gibi)
Valvuler stenoz, hipoplazi ve atreziler- pulmoner kapak ve Tam ve Sonuçlandırma
aortik kapak stenozu, triküspid atrezisi, pulmoner atrezi,
mitral ve aortik atrezi Konjenital kalp hastalığından şüphelenilen ve ciddi derecede
şok, siyanoz ve ölüm riski olan yenidoğanlarda; dekompan-
Pozisyon anomalileri- Dekstrokardi, büyük arter transpo-
zisyonu, düzeltilmiş transpozisyon sasyonun sebebinin duktal bağımlı bir lezyon varlığında duk-
tus arteriosusun kapanmasına bağlı olduğu düşünülmelidir.
Büyük damarların anomalileri- Aort koarktasyonu, patent
Kapanmanın önlenmesi için, intravenöz infüzyon eşliğinde
duktus arteriosus, arterial ringler
0.05-0.1 µg/kg/dk dozunda Prostoglandin El (PGEI) infüz-
yonu başlanabilir. Hastaların % IO'unda yan etki olarak apne
Açıkça görülmektedir ki, bazı lezyonlar iki veya daha faz-
izlenebileceği için, entübasyonu ciddi derecede düşünün. Siya-
la kategoriye dahil olabilir. Mesela, triküspid atrezisi hem sağ­
dan sola doğru bir şanttır (interatrial bağlantıdan ötürü); hem nozu olan tüm infantlar (intermittan veya devamlı) hospitalize
de bir atretik lezyondur. edilmeli ve pediatrik kardiyolojiye acil olarak gösterilmelidir;
çünkü bu hastalarda kateterizasyon ve anjiyokardiyografı ge-
Patofizyoloji rekli olabilir. Tanı sıklıkla ekokardiyografı ile koyulur.
Stabil siyanotik kalp hastalığı olan daha büyük çocukla-
Soldan sağa doğru
olan geniş şantlar, akciğerlerde kan akımı rı acil olarak hospitalize edilmesine gerek olmamakla birlikte
artışınave ventriküllerden bir veya ikisinde volüm yüküne ne- değerlendirme için danışılmalıdır. Kardiyak hastalıkların diğer
den olur. Sağdan sola doğru olan şantlar, sistemik venöz ka- bulguları (kalp yetmezliği, aritmiler gibi) mevcutsa, hastaneye
nın akciğerlere uğramadan direkt olarak arteryel sisteme ka- yatırılmalı veya uygun tedavi yapılmalıdır.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER

normal olan 15-20 dakikalık sürede bitirilememesi KY'nin ilk


göstergesi olabilir. Ek olarak, bebek huzursuz, miskin olabilir;
Klinik Bulgular zayıf bir ağlama sesi olabilir.

Anoksik nöbetler, siyanotik kalp hastalığı olan hastalarda sık A. Aortik Üfürümler
görülür ve sıklıkla infant 3 aylık olduktan sonra başlar. Dört
beş yaşından sonra nadiren görülürler. Sıklıkla infant huzursuz Aortik üfürümlerde (pulmoner stenoz ve aort koarktasyonu
hale gelince başlarlar, siyanoz artar ve takipne olur. Daha sonra gibi), sistolik ejeksiyon üfürümleri duyulabilir. Sıklıkla bir
infant aniden çömelir. Bu nöbetler sıklıkla iyi bir gece dinlen- ejeksiyon "klik'' sesi ile birliktedirler. Patent duktus arteriozus
mesinden sonra sabahları, veya beslenme ve ıkınma sırasında veya aortikopulmoner pencerede, kalbin tabanında devamlı
vasıfta üfürüm duyulabilir. Stenoz şiddetli olursa veya kardiyak
çocuk daha aktif hale gelince görülür; sağdan sola şantın belir-
debi ciddi derecede azalırsa, üfürüm şiddeti azalabilir.
gin artışlarıyla ilişkilidirler.
B. Takipne ve Taşikardi
Tedavi
Takipne ve taşikardi sıklıkla mevcuttur.
Hastayı çömelme pozisyonuna getirin ve hızlıca 0.2 mg/kg int-
ramuskuler veya subkutan morfin verin. Maske ile% 100 oksi-
C. Terleme
jen verin ve aniden entübasyon yapmaya hazırlıklı olun. Eğer
pH 7.1 ve daha düşükse, asidozu düzeltmek için 1-2 mEq/kg Konjestif KY'si olan çocuklarda artmış sempatik sinir sistemi
sodyum bikarbonat verin. Eğer hipoglisemi veya şüphesi mev- aktivitesi nedeniyle belirgin terleme sık görülür.
cutsa, intravenöz olarak 5-10 mL/kg/saat dozunda% 10 glukoz
solüsyonu başlayın ve kan glukoz konsantrasyonunu gözleyin. D. Biventriküler Yetmezlik
Fallot teralojisi ile birlikte anoksik nöbetleri olan çocuk-
larda, O.O 1 mg/kg dozunda yavaş intravenöz olarak verilen İnfantlarda izole sol kalp yetmezliği nadirdir. Ventriküler galo
propranolol yararlıdır. Doz, 5 dakika sonra tekrar edilebilir. ritmleri, raller, hepatomegali ve ödemin eşlik ettiği biventrikü-
ler yetmezlik daha sıktır.
Sonuçlandırma
E. Venöz Distansiyon
Siyanotik kalp hastalığı olan bir çocukta açıklanamayan sen-
kop, "nöbet sırasında çömelme" veya konvülziyonlar anoksik İnfantlarda boynun kısa olması nedeniyle, sıklıkla venöz dis-
nöbetleri düşündürmelidir. Bu çocuklar acilen hastaneye ya- tansiyon gözlenmez.
tırılmalıdır.
F. Hepatomegali
Hepatomegali, konjestif KY gelişiminden itibaren birkaç saat
İnfantlardaki konjestif kalp yetmezliği sıklıkla ventriküler içerisinde gelişebilir ve tedaviyle kısa sürede düzelebilir.
(ventriküler septal defekt) veya arteriyel (patent duktus arte-
riyosus) seviyedeki geniş soldan sağa şantlarla ilişkilidir. Aort Sonuçlandırma
stenozu, aortik veya mitral atrezi ve aort koarktasyonu gibi
obstruktif lezyonlarla da ilişkili olabilir. Nadir olarak, sol ko- A. Adi Hastaneye Yatış
roner arterin pulmoner arterden köken alması da sorumlu
olabilir. İnfantlardaki konjestif kalp yetmezliği, preeksitasyon Yeni tanı koyulmuş konjestifKY'si olan tüm bebekler ve çocuk-
sendromlarıyla beraber veya yalnız başına olabilen hızlı vent- lar, özellikle sistolik ejeksiyon üfürümüyle birlikteyse, ivedi de-
riküler yanıtlı atriyal taşikardi veya fluuter ile birlikte olabilir. ğerlendirme için mutlaka hospitalize edilmelidir. Üfürüm aort
Altta yatan bir başka kalp hastalığı olması gerekmez. stenozuna, pulmoner stenoza ve aort koarktasyonuna bağlı
olabilir ve hepsi de düzgün tanı ve tedavi gerektirir.
Klinik Bulgular
B. Hastane Dışı Bakım
İnfantlardaki kalp yetmezliği, aynen erişkinlerde olduğu gibi
efor dispnesiyle kendini gösterir. Süt çocukluğundaki en çok Daha önceden tanı koyulmuş konjenital kalp hastalıklarına
efor gerektiren aktivitelerden birisi beslenme olduğu için, bağlı stabil, ılımlı KY'si olan hastalar hastane dışında tedavi
konjestif kalp yetmezliği olan infantlar her yutma işlevinden edilebilir. Diüretikler ve digital preparatları (daha büyük infant
sonra ara verip nefes almak zorunda kalabilir. Tüm biberonun ve çocuklarda) sıklıkla etkilidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Geniş bir ventriküler septal defekti veya patent duktus ar- Aort koarktasyonu tanısı, brakiyal nabızlarla karşılaştırıldı­
teriozusu olan bir çocuğun pulmoner vasküler yatağında ğı zaman femoral nabızların daha zayıf olarak alınması veya
2 yıl içerisinde geri dönüşümsüz değişiklikler olabilir ve alınmaması ile koyulabilir. Femoral nabızlar var ama zayıfsa,
problem tespit edildikten sonra en kısa zamanda değerlen­ uygun çapta bir manşonu olan tansiyon aletiyle hem alt hem de
dirilmelidir. üst ekstremitelerde tansiyonun ölçülmesi ve alt ekstremiteler-
Doğrusal büyüme ve kilo alımı yavaş olabilir. İki yaşın­ deki düşük basınç gösterilebilir. Bir kardiyoloğa erken danışma
dan sonra, artmış pulmoner vasküler direnç, defektin çapının endikasyonu vardır.
azalmasına bağlı olarak pulmoner kan akımının azalması ve
krista supraventrikülaris hipertrofısine bağlı olarak infundibu-
ler pulmoner stenoz gelişimi gibi soldan sağa şantın miktarını
düşüren mekanizmalar sıkça gelişir.
Daha önceden tanısı koyulmamış olan ventriküler septal
defekt veya patent duktus arteiosus saptanırsa, pediatrik kardi-
yoloğa hemen başvuru endikasyonu mevcuttur.
Kardiyak Aritmiler

Joseph Heidenreich, MD

Çeviri:
Dr. Onur Akpınar

Acil Serviste Aritmiler için Onbir Yardımcıİpucu Atrioventrikület Blok


Kardiyoversiyon ve Defibrilasyon Üzerine Bir Not .İdioventriküler Ritm
Taşiaritmiler Atrio.ventriküler .J~nctiı>nal.Ritm
Supraveritriküler Aritmiler Kalıcı Kardiyak Pacenıaker v.e in:ıplante Kardioverterler-
Ventriküle.rAritmiler ·.• . . .. . ··.· •.. / Defibrilatörler . . . .. •· ... ·
Bradiar,itmiler~jleti.Bozı.iklıikları.ve Kurtarıcı.Ritmleri İrriplante Kardiyak P.aceml:lkerların ve 1CD'lerin
Sinüs Ritmleri 1<omplikasyonl;m
Sinüs Arresti Alet Fonks.i;von Bozuklukları
Sinoatrial Blok Ek: Sık Karşılaşılan Kardiyak Aritmiler

Acil servislerde kardiyak aritmili hastalar sıklıkla görülürler. mez. Dl'de P, QRS ve T pozitif olmalı, aralıkları normal
Klinik değerlendirmelerine göre hastaların aciliyet dereceleri olmalıve PR ve ST segmentler izoelektrik hatta olmalı­
belirlenir ve yönetimleri planlanır. Ciddi belirti ve bulguları dırlar.
bulunan hastaların (şok, hipotansiyon, konjestif kalp yetmez- 3. Hızı 150e yakın düzenli bir taşikardi atriyal flatter için bir
liği (KKY), nefes darlığı, bilinç bozukluğu, iskemik göğüs ağ­ detaylı bir inceleme gerektirir.
rısı ya da akut miyokard infarktüsü) acil tedavisi gerekir. Stabil
4. Geniş kompleksli taşikardilerin kesin tanısı zor olabilir.
hastalarda, 12 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG) çoğu
Ventrikül hızı düzensiz ise dal bloklu atriyal fıbrilasyon
zaman ve ritim EKG, kalp ritim bozuklukları teşhis etmek için
(AF) veya değişen iletimli atriyal flatter düşünülmeli­
yeterlidir. Ayrıca hastaların eski EKG'lerini incelemek aritmi
dir.
tanısını koymada yardımcı olabilir.
5. EKG cihazının yorumlarına güvenmeyin. Bu yorumlar
doğru veya hatalı olabilir.
6. Tek derivasyonlu EKG'ler yeterli bilgi vermezler. Müm-
künse, her zaman bir 12-derivasyonlu EKG edinin.
1. Mümkün olduğunca fazla bilgi edinin. EKG'de hastanın 7. Çok fazla EKG'ye sahip olmayabilirsiniz. Ancak seri EKG
adına, tarihine, yaşına, tüm 12 derivasyona, derivasyon- önemlidir. Sinüs taşikardisinde kalp hızı zamanla değişir.
ların doğru yerleştirildiğine ve standardizasyona her za- 8. Akut ST yükselmeli miyokard infarktüsünde aritmi sık
man bakın. görülür.
2. Her derivasyonun normal görüntüsünü bilin (Şekil 35-1). 9. Taşiaritmiler dar veya geniş QRS'li daha sonra düzenli
Mesela, Dl'de (ve genellikle D2 ve aVF) Q dalgası görül- veya düzensiz ritimli olarak ayrılırlar.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

~
w
"iii
E
...
o
z
KARDİYAK ARİTMİLER

10. Aritmi sınıflandırmaları ve terminolojileri kafa karıştırıcı Son yıllarda, hastalar daha geleneksel yöntemlerle, stabil ve
olabilir ve yeni bilgilerle değişebilirler. stabil olmayan olarak sınıflandırılmaktadırlar. Hemodinamik
olarak stabil hastalar, korunmuş veya bozulmuş kardiyak fonk-
11. Hastanın kalp ritmi yavaş ve kötü perfüzyon bulgularıyla
siyonlu olarak iki alt gruba ayrılırlar. Bozulmuş kardiyak fonk-
beraber hipotansif ise, transtorasik veya transvenöz pace
siyon bulguları bulunan bir hasta eğer stabil ise farmakolojik
ihtiyacı olacaktır.
tedavi uygulanabilir.

KARDİYOVERSİYON VE DEFİBRİLASYON

1. Sinüs Taşikardisi
Padlerin doğru yerlerşimi hakkında bir uzlaşma yoktur. Mev-
cut ACLS kılavuzları hem geleneksel hem de sternal apikal Klinik Bulgular
pozisyon (bir ped sağ göğüsün superiyor-anteriyor'unda, kla-
vikula seviyesinin hemen altında ve diğer ped sol göğüsün (Bakınız ek. Şekil 35-3) Sinüs hızı 100/dk daha hızlı olduğunda
inferolateral'inde) ve anteroposteriyor (anteriyor ped gele- sinüs taşikardisidenir. Genellikle kalp hızı 101-160/dk arasın­
neksel bölgede, diğer ped sağ veya sol sırtın üst kısmında) dadır. Gençlerde ve sağlıklı erişkinlerde özellikle egzersiz sıra­
destekler. Ancak bazı yazarlara göre anteroposteriyor yer- sında kalp hızı 180-200/dk'a çıkabilir. Genç çocuklarda 220/
leşimde, atrial taşiaritmilerde kardiyoversiyon yapmak için dk'a kadar çıkabilen sinüs taşikardisi görülebilir. Sinüs taşikar­
anteriyor ped sağ atriyumun üzerine, posteriyor ped ise sol disi birincil aritmi olarak görülmez, daha çok altta yatan bir
skapulanın ucuna, ventriküler aritmiler için ise anteriyor ped hastalık veya duruma cevap olarak izlenir. Genellikle bebeklik

ventriküllerin üzerine posteriyor ped ise yine sol skapulanın ve erken çocukluk döneminde normal olmasına karşın ağrı,
ucuna yerleştirilir. ateş, stres, hiperadrenerjik durumlar, anemi, hipovolemi, hi-

Eğer eski bir makine kullanmıyorsanız imal edilen tüm poksi, miyokard iskemisi, pulmoner ödem, şok ve hipertiroidi
defıbrilatörler bifazik dalga formu kullanmaktadır ve enerji de dahil olmak üzere bir dizi durum sonucu olarak oluşabilir.
aralığı O Joul O) ile 200 J. arasındadır. Bu bölümde anlatılan Bazı ilaçlar ve yasadışı ilaçlar da taşikardiye neden olabilir. Si-

tüm enerji dozları bifazik defıbrilatörler için bahsedilmiştir. nüs taşikardisindeki P dalgası frontal eksende pozitif olmalıdır;
Hastalığa özgün enerji önerilerine ek olarak, bazı durumlar- örneğin, D 1 ve aVF'de P dalgası pozitiftir.

da farklı bifazik defıbrilatör modellerinin ilk şok enerji dozları


için cihazlara özgün önerilerde bulunmaktadır. Özellikle vent- Tedavi ve Sonuçlandırma
riküler fıbrilasyon (VF) ve nabızsız ventriküler taşikardi (VT)
Sinüs taşikardi tedavisi altta yatan nedene yöneliktir. Tedavi-
hastaların başlangıç şok enerjisi, tekli dalga boyu kullanan ci-
de amaç kalp hızını düzeltmekten ziyade altta yatan durumu
hazlarla 120 J ve 120-200 J arasında değişen kesikli dalga boyu
düzeltmektir. Eğer taşikardi bir kompanzasyon ve kardiyak
kullanan cihazlarla 150-200 J olmalıdır. ACLS kılavuzlarının
atım hacmini düzeltmek için oluşuyor ise bu taşikardiyi dü-
önerisi, EGER OPERATÖR cihazın özelliklerinden EMİN DE-
zeltmek hastaya zarar verebilir. Altta yatan hastalığın tedavisi
GİL İSE yukarıdaki durumlarda en yüksek enerji seviyesi ile
ile veya karotis sinüs masajı ile kalp hızının yavaşlatılması, si-
kullanmalıdır. Bu ise bifazik cihazlarda 200 J ve monofazik ci-
nüs taşikardisi ile diğer supraventriküler taşikardilerin ayırıcı
hazlarda 360 J'dur. Eğer acil bir durumda enerji dozu konusun- tanısında yardımcı olabilir. Yine taşikardilerin ayırıcı tanısında
da emin olunamıyorsa erişkin bir hasta için verilecek enerji, 12 derivasyonlu EKG çekerken adenosin uygulaması da fayda-
cihazın maksimum dozu olması daha doğruolacaktır. lı olacaktır. Bundan sonraki tedavi planı, ki bunun içerisinde
hastaneye yatış da dahildir, hastanın genel durumuna bağlı
olarak belirlenir.

Stabil olmayan taşiaritmili hastaların hepsinde hızlıca senk- 2. Paroksismal Supraventriküler Taşikardi
ronize kardiyoversiyon uygulanmalıdır. Özellikli aritmilerin
kesin tanısının (supraventriküler veya ventriküler) hızlı bir şe­ Klinik Bulgular
kilde konulmasına ihtiyaç yoktur, çünkü hepsinin başlangıç te- (Bakınız ek. Şekil 35-6 ile 35-11) Paroksismal supraventrikü-
davileri aynıdır. Ayrıca polimorfık ventriküler taşikardisi olan ler taşikardi (PSVT) genel bir terimdir His bandının bifürkas-
hastalardan stabil olmayanlara ve 30 sn'den fazla devam eden yonunun üzerinden kaynaklanan bir grup taşikardiyi tarif eder.
hızlıca defıbrilasyon tedavisi uygulanmalıdır. Bu aritmilerin yaklaşık %90'ı bir reentran mekanizması sonucu
Eğer hasta stabil ise, hastanın başlangıç tedavisi altta ya- oluşurken diğer %10'u otomatisitenin artışına bağlı olarak or-
tan ritim, ayrıntılı bir öykü ve fizik bakı sonucu belirleyecektir. taya çıkmaktadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Atrioventriküler nodal reentrant taşikardi en sık PSVT önerilir. Hastaların diğer bakımları ile uğraşılırken acil kar-
nedenidir, vakaların yaklaşık %60'ını oluşturur. Kalp hızı ge- diyoversiyona gecikilmemelidir. Eğer hızlıca kardiyoversiyon
nellikle 180-200 atım/dk'dır. Genellikle birden başlar ve birden yapılamıyorsa vagal uyarıyı artıran fiziksel manevralar denen-
sona erer. Aniden çıkan atrial veya ventriküler bir uyarı son- melidir. Adenosin, B-blokerler veya kalsiyum antagonistleri
rası AV nod içerisindeki reentrant bir mekanizmanın çalışma­ uygulanabilir.
sı ile ortaya çıkar. Sonuç olarak P dalgaları QRS komleksleri
ile eş zamanlı ortaya çıkar ve buna bağlı olarak P dalgalarının B. Stabil Hastalar
EKG'de görülmesi mümkün değildir. AVNRT hastalarında sık­
Eğer altta yatan kardiyak hastalığı veya sol ventrikül sistolik
lıkla altta yatan bir hastalık yoktur. Alkol, sigara ve sempato-
disfonksiyonu yok ise PSVT ilişkili taşikardi genellikle iyi tö-
mimetik ajanlar sıklıkla provake edebilirler. AVNRT hastaları lere edilir.
genellikle hastaların 3. veya 4. dekadlarında görülür ve daha
sıklıkla bayanlarda rastlanır (%70).
1. Fiziksel manevralar- Stabil hastalarda vagal uyarıyı ar-
tıran fiziksel manevralar ilaç tedavisinden önce denenmelidir.
Atrioventriküler resiprok taşikardi (AVRT) PSVT'lerin
Bu manevralar vagus sinirini uyarır. Mesela valsalva manevrası
%30'udur. Çoğu vakada, uyarılar AV noddan aşağı doğru iler-
(kapalı glotise karşı nefes verme), Mueller manevrası (kapalı
ler ve retrograd aksesuar bir yolu takip eder. Ventrikül aktivas- glotise karşı derin nefes alma), soğuk su ile yüz yıkama ve ka-
yonunun normal ileti yolunu kullanması nedeniyle aksesuar rotis sinüs masajının birkaç kez yapılması AV nod ve sinoatrial
yol gizlidir ve QRS morfolojisi normaldir. Çarpıntı sırasında (SA) noda bağımlı olan PSVT'yi sonlandırabilir. Karotis masa-
kalp hızı 200/dk üstünde ise veya QRS kompleksinin sonrasın­ jını karotisleri steteskop ile oskülte ettikten sonra yapmak daha
da P dalgası görülüyorsa AVRT düşünülmelidir. doğru olur.
Sinüs nod reentry ve intraarteriyel reentry PSVT'nin çok
2. Farmakolojik tedavi- Eğer vagal uyarı kontrendike veya
nadir nedenleridir, vakaların yaklaşık %5'ini oluşturur. Bu arit- başarısız ise, PSVT'yi sonlandırmak için tıbbi tedavide ilk
miler sırasında kalp hızı genellikle 130-140 atım/ dk civarıdır. tercih adenozini düşünmek gerekir. Genellikle, farmakolojik
Bu tip aritmisi olan hastaların çoğunda altta yatan bir kalp has- ajanlar AV nodu bloke ederler. Adenosin, B-blokerler, kalsi-
talığı mevcuttur. yum antagonistleri ve digoksin AV noda bağımlı PSVT'yi akut
Otomatik atrial taşikardi, diğer bir nadir aritmi nedenidir düzeltme ve korumak amacıyla kullanılırlar. Diğer aritmik
ve PSVT vakalarının %5'inden daha azında görülür. Kalp hızı ajanlar, örnek olarak prokainamid ve amiodarone ki bunlar
genellikle 160-250 atım/dk arası izlenir, fakat 140atım/dk altın­ kalbin iletim sisteminin çeşitli seviyelerinde etkindirler, AV
da da görülebilir. Bu durumda, alttaki mekanizma reentran ta- noda bağımlı olmayan PSVT'yi düzeltme ve korumak amacıy­
la kullanılırlar. Antiaritmik ilaçların kullanımı, ancak AV nod
şikardiden ziyade artan otomatisitedir. Otomatik atrial taşikar­
bloke edici ajanlar PSVT'yi düzeltmekte başarısız olduğu za-
di sıklıkla altta yatan kalp hastalığı ile ilişkilidir. Bu aritmilerin
man düşünülmelidir.
tedavisi zordur ve kardiyoversiyonunda dahil olduğu standart
tedavilere dirençli olabilir. A. ADENOZİN- Adenozin endojen bir nükleosittir ve AV no-

PSVT AV noda bağımlı ve bağımsız olarak sınıflandırıla­ dun ileti hızını yavaşlatır, AV noda bağımlı olan PSVT'lerin
(AVNRT, AVRT) %90'ından fazlasını başarıyla sonlandırır.
bilir. AVNRT ve AVRT AV nod bağımlıdır. Bunun anlamı, AV
Adenozin ayrıca sinüs nod reentry taşikardilerinide başarıyla
nod reentren çemberin içerisinde yer almaktadır. Bu ritimlerin
düzeltebilir, ancak otomatik atrial taşikardilerde etkisizdir.
farmakolojik tedavisi AV nod içindeki iletimin yavaşlatılması
Adenozin çoğunlukla geçici bir AV blok yapar, altta yatan
ile sağlanır. atrial aktiviteyi ortaya çıkarır. AV nod üzerinde uzun süren
etkisi olan ilaçlar (B-blokerler ve kalsiyum antagonistleri)
Tedavi ventrikül hızını devamlı olarak azaltmayı sağlamak için kul-
lanılabilir.
A. Stabil Olmayan Hastalar Adenozin tedavisi hızlıca yapılır ve her bir uygulamanın
ardından 20 cc serum hızlıca uygulanmalıdır. Şimdiki bilgi-
Hemodinamik olarak stabil olmayan PSVT'li hastalara biran
lerimiz 6mg'lık başlangıç dozunun 1-3sn içerisinde verilme-
önce senkronize DC kardiyoversiyon uygulanmalıdır. Hali ha- si, eğer bu doz PSVT'yi sonlandıramıyorsa, 2-4 dakika sonra
zırda işleme küçük enerji seviyeleri ile başlanması (50-lOOj), 12mg'lık doz tekrar edilmesi önerilmiş olmasına rağmen, bir
düzelmezse sinüs ritmine dönene kadar 50 J artırılması öne- çok hekim başlangıçtaki 6 mg doz yerine ve 12 mg ile baş­
rilmektedir. Klinik koşullar izin veriyorsa intravenöz sedatifler lar ve AV blok oluşturamıyorsa dozu 18 mg'a kadar artırır.
KARDİYAK ARİTMİLER

18 mg'lık dozun güvenli ve etkili olduğu gösterilmiştir. Sık gö- l 5dk'da 5-1 Omg verapamil hedef sonucu gösterene kadar veya
rülen yan etkileri; tarif edilemeyen kötü bir şeyin olacağı hissi, toplam doz 30mg'a gelene kadar tekrar edilebilir.
yüzde kızarma, hiperventilasyon, dispne ve göğüs ağrısıdır. Bu
Diltiazem- Başlangıç dozu 2dk içerisinde 0.25mg/kg olarak
yan etkiler sıklıkla adenosinin kısa yarılanma ömrü nedeniyle
(5sn) çabuk geçer. Bu şikayetler için hastaya önceden bilgilen- (erişkinlerde ortalama 20 mg) uygulanması önerilir. Eğer gere-
dirmek faydalı olur. Adenozinin etkisi kafein ve teofilin ile an- kirse 0.35mg/kg 15 dk içerisinde ek doz uygulanabilir. Çevirme
tagonize olurken, dipiridamol ve karbamezapin ile etkisi artar. sonrası 5-lOmg/saat koruma amaçlı infüzyon başlanabilir ve

Transplant kalbi olan hastalar adenozinin etkisine karşı aşırı ihtiyaç olursa en fazla 15mg/saate kadar artırılabilir.
derecede hassas olabilir, eğer kullanmak gerekirse küçük doz- p-bloker ve kalsiyum kanal bloker seçimi bir çok faktöre
lerda kullanılmalıdır. Adenozinin bronkospazm yapıcı etkisi bağlıdır ve her iki ilaç bir arada aynı hastaya verilmemelidir.
olması nedeniyle reaktifhavayolu hastalığı öyküsü olan hasta- Her ikisininde etkisi hızlı başlar (dakikalar içinde) ve her ikisi-
larda kullanılırken dikkatli olunmalıdır. nide ciddi KOAH ve KKY hastalarında kullanıldığında dikkatli
Adenozin ayrıca supraventriküler kökenli düşünülen ge- olunmalıdır. İlaç tercihi hastaya göre yapılmalıdır. Hastada hi-
niş QRS'li taşikardisi olan stabil hastaların tedavisi içinde kul-
pertiroidizm ve konjenital kalp hastalığı varsa P-bloker en iyi
lanılabilir. Adenozin hipotansiyonu olan veya bozulmuş kar-
tercihtir.
diyak fonksiyonu olan hastalarda ve beraberinde B-bloker ilaç
D. DiGOKSİN- Digoksin sempatik aktiviteyi azaltarak vagal
alan hastalarda, kalsiyum antagonistlerinden daha fazla tercih
tonusu artırır. Sonuç olarak AV nodun iletimini yavaşlatır.
edilir.
Digoksin intravenöz bolus dozu 0.5mg olarak önerilmektedir.
B. r-BLOKER AJANLAR- P-blokerler mesela metoprolol veya Takibinde her 4-6 saatte 0.25mg uygulanabilir. Ancak toplam
esmolol SA nodun uyarı çıkarmasını ve AV noda ileti geçirme- dozu 24 saat içerisinde 1.25 mg'ı geçmemelidir. Digoksinin
sini yavaşlatır. Bu ilaçlar ciddi reaktif hava yolu hastalıkları ve
etkisinin başlaması yavaş olduğu için faydalı etkiside yavaştır.
KKY hastalarında dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Metop-
Antiaritmik ajanlarla kombine tedavide kullanıldığı zaman
rolol kalsiyum kanal blokerlerinin alternatifidir ve 5 dk içeri-
digoksin daha düşük dozlarda verilmesi önerilir. Ayrıca vent-
sinde 5 mg olacak şekilde 3 defa intravenöz olarak uygulanabi-
riküler preeksitasyonu olan AF'li hastalarda digoksin kullanıl­
lir. Esmolol çok kısa etkili p1 selektif p-blokerdir, avantajı kısa
mamalıdır.
yarı ömre sahip olması (lOdk) ve etkisini hızlı göstermesidir.
E. AMİODARON- Amiodarone sınıf 3 antiaritmik ajan olup
Bir dk sürede 0.5mg/kg yükleme dozu uygulanır. Takipte 50
mikrogr/kg/dk şeklinde infüzyon ile gönderilir. Eğer yanıt alı­ sodyum ve potasyum kanal blokeri, J3 -bloker ve kalsiyum ka-
namazsa 4dk sonra ikinci bir 0.5mg/kg yükleme dozu ve son- nal blokeri özelliklerine sahiptir. B-bloker ve kalsiyum kanal
rası 100 mikrogr/kg/dk infüzyon dozu uygulanabilir. Kalp hızı blokeri özellikleri sayesinde amiodarone AV noda iletimi ya-
kontrolü sağlanırsa infüzyon hızı 25mikrogr/kg/ dk düşülür. vaşlatır. Bozulmuş kardiyak fonksiyonu olan veya KKY olan
hastalarda amiodarone güvenilir ve etkili ajandır. Amiadaro-
c. KALSİYUM KANAL BLOKERLERİ- Kalsiyum kanal blokerle-
nun 150mg infüzyonla 10 dk'dan uzun süre içerisinde uygu-
ri, mesela diltiazem veya verapamil PSVT'yi etkili bir şekilde
lanması, takipte ilk 6 saat boyunca lmg/dk, sonrası 0.5mg/dk
sinüs ritmine döndürebilirler. Diltiazem ve verapamilin etkisi,
hızında verilmesi önerilir. Rezistan veya reküren PSVT'lerde
sinüs ritmine çavirme gücü, çevirme hızı ve güvenilirlik pro-
fili birbirine benzer. Bu ilaçlar SA ve AV nod iletimini azaltır ek 150 mg amiodarone uygulanabilir. Ancak günlük toplam
ve AV nodun refrakter periyodunun süresini uzatır. Kalsiyum doz 2gr'ı geçmemelidir.
kanal blokerleri ayrıca miyokardiyal kontraktiliteyi ve perife- F. PROKAİNAMİD- Prokainamid sodyum kanal blokeri özel-

rik damar direncini azaltırlar. Bu nedenle KKY ve sol ventrikül likleri olan sınıf lA antiaritmik ajandır. AV nod ve eğer varsa
fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kalsiyum kanal bloker- aksesuar yolun ileti hızını yavaşlatır. Prokainamid özellikle AV
leri dikkatli kullanılmalıdır. Orjini bilinmeyen geniş QRS'li nod bloke edici tedavilere dirençli PSVT hastalarında düşünü­
taşikardili hastalarda, ventriküler taşikardili veya ventriküler lebilir. Önerilen prokainamid dozu 17mg/kg 20-30dk içerisin-
preeksitasyonu olan hastaların taşikardilerinde bu ilaçlardan de yavaş intravenöz infüzyonla verilmesidir (erişkin için orta-
kaçınılmalıdır. Hipotansiyon intravenöz uygulamalarda en sık lama lgr). Eğer aritmi sonlanırsa, hipotansiyon gelişirse, QRS
görülen yan etkidir, hastaların %10-15'inde görülür. süresi orjinal halinden %50'den daha fazla genişlerse infüzyon
Vernpamil- Verapamilin başlangıç dozu intravenöz yoldan kesilmelidir. Aritmi sonlandıktan sonra l-4mg/ dk dozu ile de-
l-2dk içerisinde 5-lOmg olarak verilmesi önerilir. Takipte her vam edilebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Sonuçlandırma lir. p-blokerler hipertiroidi hastalarında oldukça faydalıdır­


lar. Ancak akut dekompanse KKY hastalarında rölatif olarak
Ciddi semptom ve bulgusu olan PSVT hastalar hastaneye ya - kontrendikedir. Diltiazem ve verapamil kalp hızını yavaşlatır
tırılabilir.
Ventriküler preeksitasyon bulunan PSVT'li, standart ve antianginal etkileri ve hipertansifhastalarda antihipertansif
tedaviye dirençli aritmileri olan hastalara acil kardiyoversiyon özellikleri ile ek yarar sağlarlar. Hastaların %90'ından fazlasın­
uygulanabilir. Acil serviste PSVT atakları sinüs ritmine dön- da, kalp hızında en az %20'lik bir azalma görülür. Diltiazem
dürülen bu hastaların taburcu olduktan sonra tedavilerinin orta derecede kalp yetersizliği olan hastalarda güvenilir olarak
devamı sağlanmalıdır.
kullanılabilir. Digoksin AF olan hastalarda ventrikül hız yanı­
tını kontrol etmede faydalıdır, ayrıca sol ventrikül fonksiyon
3. Atriyal Fibrilasyon bozukluğunda da digoksin fayda gösterir. Kalp hızı kontrolü
açısından digoksinin etki gösterme süresi diğer ilaçlara göre

Klinik Bulgular daha yavaştır. Eğer hastada hafif ve orta derecede kalp yeter-
sizliği mevcutsa, amiodaron kullanımı faydalı olacaktır. İntra­
(Bakınız ek. Şekil 35-12 ve 35-13 ) AFüe atrial hız düzensiz ve venöz amiodaron ayrıca yukarıdaki ajanlar faydasız olursa kalp
300-600atım/dk'dır. AF karakteristik olarak düzensiz ventrikü- hızı kontrolü açısından alternatif bir ilaç olarak düşünülebilir.
ler yanıta neden olur ve P dalgaları görülmez. Spesifik ilaç seçimi mevcut durumun aciliyetine, elinde bulu-
AF erişkinlerde en sık görülen kalıcı kardiyak aritmi- nan ilaç durumuna, hekimin seçimine ve hastanın altta yatan
dir. ABD'de yaklaşık 2 milyondan fazla kişide AF bulunur ve durumuna göre yapılır.
prevelansı yaş ile artar. 80'1i yaşlarda hastaların %10'unda AF 1. Antikoagülanlar- Varfain ile proflaktik antikoagülan
bulunur. AF altta kalp hastalığı bulunmayanlarda da ortaya AF'li hastalarda inme insidansını azalttığı anlamlı olarak gös-
çıkabileceği gibi, kronik hipertansiyon, kapak hastalığı, kardi-
terilmiştir. Eğe yeni başlangıçlı AF 48 saat veya daha fazla za-
yomiyopati, miyokradiyal iskemi, miyokardit, perikardit veya
mandır devam ediyorsa, antikoagülasyon gereklidir. Mevcut
konjenital kalp hastalıkları gibi durumlarla da ilişkili olabilir.
öneriler 3 hafta antikoagülan sonrası elektif kardiyoversiyon
AF ayrıca bazı sistemik hastalıklar ile beraber olabilir, bunlar
ve sonrası 4 hafta antikoagülasyonun devamı şeklindedir. Al-
içinde hipertiroidi, pulmoner emboli, hipoksi, alkol ve kafeinin
ternatif tedavi biçimi başlangıç antikoagülasyonu heparin veya
fazla tüketilmesi bulunmaktadır.
düşük moleküler ağırlıklı heparin ile yapmak, takibinde tran-
Kapak hastalığı olmayan AF'li hastalarda, tromboembo-
liye bağlı inme riski yıllık yaklaşık %5'tir. Bu risk beraberinde sösefageal ekokardiyografi ile sol atrial apendikste pıhtı olma-
dığını kontrol etmek, eğer pıhtı yoksa hastaya kardiyoversiyon
mitral darlığı olanlarda 4 kat daha fazladır ve yaşla beraber
dramatik olarak artar, hastaların %30'u 80-89 yaşlarına ulaşa­ yapmak ve takipte 4 hafta antikoagülasyon uygulamaktır. Eğer
bilir. sol atrial apendiksinde pıhtı mevcut ise, yine 3 hafta antikoagü-
lasyon, sonrası kardiyoversiyon ve sonra yine 4 hf antikoagü-
lasyonun devamı önerilir. Eğer hastanın AF gelişimi 48 saatten
Tedavi az süredir devam ediyorsa antikoagülasyona gerek yoktur.
2. Antiaritmik- Amiodaron, prokainamid ve sotalol gibi çe-
AF'nin akut tedavisi ventrikül yanıtının kontrolü ve trombo- şitli antiaritmik ajanlar AF'yi düzeltmek için kullanılırlar. 48
embolik komplikasyonlardan korumadır. Sonraki tedavide si- saatten daha kısa süredir başlangıçlı AF ile gelen stabil seçilmiş
nüs ritmine döndürmek düşünülmelidir. hastalara acil serviste farmakolojik veya elektriksel kardiyover-
siyon yapılabilir. AF'nin başlangıcından hemen sonra anatomic
A. Stabil Olmayan Hastalar ve elektriksel remodeling başlar. Bu nedenle kardiyoversiyonu
Hızlı ventrikül yanıtlı AF'li hasta hemodinamik olarak stabil ertelemek, kardiyoversiyona karşı oluşacak direnci artırır.
değil ise bir an önce senkronize kardiyoversiyon uygulanmalı­
dır. 100 ve 200 Jbifazik cihazlarla başlanması önerilir ve sinüs
Sonuçlandırma
ritmi oluşana kadar enerji dozu artırılır.
Kronik ve kötü kontrollü AF'li hastaların hastaneye yatması
gerekmemektedir. Yeni başlangıçlı AF olan hastaların ventrikül
B. Stabil Hastalar hızının kontrolü, antikoagülan başlamak ve bazen antiaritmik

Hızlı ventrikül yanıtlı AF'li hasta hemodinamik olarak sta- tedavi uygulamak için sıklıkla hastaneye yatırılırlar. Eğer hasta-
bil ise başlangıç hedefi hız kontrolü olmalıdır. Bu amaçla da tromboembolik komplikasyon varsa hastaneye yatışı ayrıca
P-bloker, kalsiyum kanal blokeri ve digoksin kullanılanılabi- gerekecektir.
KARDİYAK ARİTMİLER

4. Atriyal Flatter 5. Multifokal Atrial Taşikardi

Klinik Bulgular Klinik Bulgular


(Eke bakınız, Şekil 35-14 ). Atrial flatterde atrial hız genellik- (Eke bakınız, Şekil 35-15). Karakteristik EKG bulgusu en az
le 250-300 atım/dk'dır. En sık atlanılan taşikardidir. Testere 3 farklı P dalgasının saptanmasıdır. Ritim sıklıkla irregüler ve
dişi flatter dalgaları bazen EKG'de görülebilir, fakat güvenilir çoğu zaman AF ile karıştırılabilir. Değişken PR aralıkları ipucu
değildir. Tipik olarak atrial flatter 2: 1 AV ileti geçirir. Bu ne- olabilir. Kalp hızı 100/dk altında olduğu zaman sürekli dola-
denden dolayı kalp hızı yaklaşık 150/dk olan düzenli taşikardi­ şan atriyal pacemaker uygulanılır. Eğer aberan bir ileti yoksa,
li hastaların ayırıcı tanısında flatter dalgalarının gözükmemesi QRS kompleksleri dardır. Ciddi KOAH hastalarının yaklaşık
nedeniyle atrial flatter'ı da düşünmek gerekir. Atrial flatter'da %60-85'inde görülür. Teofilin ve digoksin toksikasyonlarında
sıklıkla D2,3 ve aVF'de negatif, Vl'de ise pozitif flatter dalgaları bu artimi sık görüldüğü için bu ilaçları kullananlarda serum
görülür. · ilaç düzeyleri incelenmelidir.
Eğer atrial flatter'den şüpheleniliyorsa atrial aktivitenin
daha iyi tanımlanması için çeşitli yöntemler mevcuttur. Vagal Tedavi
manevralar veya adenozin uygulanması sayesinde 12 derivas-
yonlu EKG'de gizli olan flatter dalgalarının ortaya çıkmasını Multifokal atrial taşikardinin başlangıç tedavisi altta yatan
sağlar. hastalığın tedavisine yönelik olmalıdır. Eğer AF ile beraber
görülüyorsa ilk hedef hız kısıtlayıcı tedavi olmalıdır. Çünkü
Tedavi multifokal atrial taşikardiler elektriksel kardiyoversiyona yanıt
vermez, farmakolojik tedavi gerekir.
AF'nin akut tedavisi ventrikül yanıtının kontrolü ve trombo- Magnezyum multifokal atrial taşikardinin düzeltilmesin-
embolik komplikasyonlardan korumadır. Sonraki tedavide si- de etkili olabilir, 1 dk üzerinde 2 gr iv bolus ve sonrası 5 saat
nüs ritmine döndürmek ve bunun idamesi planlanmalıdır. içerisinde 2gr/saat infüzyon uygulanması önerilir. Mağnezyum
serum seviyesi normal olan hastalarda da faydalı olabilir. Hipo-
A. Stabil Olmayan Hastalar kalemisi olan hastalara potasyum replasmanı verilmelidir.
Amiodarone, digoksin veya diltizem özellikle kalp yeter-
Hızlıventrikül yanıtlı atrial flatter'lı hasta hemodinamik ola- sizliği bulguları olan hastalarda hız kontrolünde alternatif ajan
rak stabil değil ise bir an önce senkronize kardiyoversiyon olarak kullanılabilirler.
uygulanmalıdır. Mevcut öneriler 50 ve 100 J bifazik cihazlarla
başlanması ve sinüs ritmi oluşana kadar enerji dozu kademeli Sonuçlandırma
olarak artırılmasıdır.
Eğer kalp hızı kontrolü zor veya altta yatan hastalığın tedavisi

B. Stabil Hastalar gerekiyorsa multifokal atrial taşikardi hastalarının hastaneye


yatışı uygun olacaktır.
Hızlı ventrikül yanıtlı atrial flatter'li hasta hemodinamik olarak
stabil ise başlangıç hedefi hız kontrolü olmalıdır. Yeterli kalp 6. Preeksitasyon Aritmileri
hızı kontrolü hem /3-bloker, hem de kalsiyum kanal blokerleri
ile sağlanabilir. Digoksin genellikle daha az etkilidir, çünkü di-
goksinin etkisi yavaş başlar. Amiodaron ve diltiazem bozulmuş Klinik Bulgular
kardiyak fonksiyonu veya KKY'si olan stabil hastaların kalp
hızı kontrolü için alternatif tedavi seçenekleridir. (Eke bakınız, Şekil 35-11 ve 35-13). Wolf-Parkinson-White
İnme gelişme riski atrial flatterli hastalarda AF'li hastala- sendromlu (WPW) hastalarda aksesuar bir yol bulunur. Ana-
ra göre daha düşüktür. Yine de AF için geçerli olan antikoagü- tomik lokalizasyon değişken olabilir ve aksesuar yol AV (Kent),
lasyon önerileri atrial flatter içinde geçerlidir. atriyo-his (James), intranodal ve nodoventriküler (Mahain)
olabilir. EKG'de kısa PR aralığı (120msn'den kısa) ve preeksi-
Sonuçlandırma tasyon görülen ventriküler vurularda odalgasının (QRS komp-
leksinin ilk kısmındaki eğim) varlığı saptanır.
Kronik ve kötü kontrollü atrial flatter'li hastaların hastaneye WPW hastasında taşikardi oluşursa, yaklaşık %70'si or-
yatması zorunlu değildir. Yeni başlangıçlı atrial flatter olan todromik AVRT olarak izlenir. Bu durumda kardiyak uyarılar
hastaların ventrikül hızının kontrolü, antikoagülan başlanması aşağı AV noda antegrad ileti ile ilerler, ventrikül içerisinde
ve bazen antiaritmik tedavi uygulanması için hastaneye yatışı normal ileti yolunu kullanırlar. Aksesuar yol ise çemberin ret-
yapılabilmektedir.. rograd bacağını oluşturur. Aberan ventriküler iletiler görün-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

mediğinde veya sabit bir dal bloğunda, QRS kompleksinin semptom ve bulgusu bulunan hastaların hastaneye yatışı düşü­
morfolojisi dardır, ventriküler preeksitasyon görülmez (8 dal- nülebilir ve bu hastalarda kardiyoversiyon gerekir. Bunun yanı
gası yoktur). Eğer bazal EKG'de PR mesafesi kısa ve 8 dalgası
sıra, ventriküler preeksitasyonu olan AF'li hastalar veya antid-
yoksa, aksesuar yolun gizli (concealed) olduğu düşünülür.
romik AVRT'li hastalara da hastaneye yatış önerilir. Ortodro-
Nadiren, aksesuar yol çemberin antegrad yolunu ve AV
pik AVRT mevcut stabil hastalar ise acil serviste farmakolojik
nod retrograd yolunu oluşturan antidromik AVRT ortaya çıka­
kardiyoversiyon sonrası taburcu edilebilirler.
bilir. Bu çarpıntı geniş QRS'lidir ve VT ile karışabilir. Taşikardi
genellikle hızlıdır (ventriküler hızı 220-300) ve R on T fenome-
ninin bir sonucu olarak VF gelişebilir.
WPW sendromunun en sık görülen diğer aritmi şekli

AF'dir. Ventriküler preeksitasyonu olan AF'ler hemodinamik


bozukluk açısından yüksek riske sahiptir. Hızlı ventriküler ya-
nıtlı AF'ler ventriküler preeksitasyon nedeniyle geniş QRS'li
düzensiz taşikardilerdir.

Tedavi
Ortodromik AVRT olan ve hemodinamik olarak stabil olma-
yan hastalara biran önce senkronize kardiyoversiyon yapmak
gerekir. Öncelikle 50-100 J bifazik enerji ile başlamak ve son-
rası sinüs ritmi oluşana kadar adım adım enerjiyi arttırmak
önerilir. Eğer bilinen bir WPW hastasında dar QRS'li taşikardi
mevcutsa, ortodromik AVRT kabul edilir. Stabil hastada me-
dikal tedavi AVNRT gibidir. Farmakolojik tedavide adenosin,
1. Ventriküler Taşikardi
/3-bloker ajanlar veya kalsiyum kanal blokerleri gerekli görül-
düğünde uygun hastalara uygulanabilirler. Bu hastalarda aşağı Klinik Bulgular
inen antegrad ileti yolunun güçlenme riski çok düşüktür.
(Eke bakınız, Şekil 35-16 ve 35-17). Ventriküler taşikardi en
Ventriküler preeksitasyonu bulunan (antidromik AVRT) sık görülen geniş QRS'li taşikardi nedenidir. VT terimi 6 veya
AF'li hastada tedavi ortodromik AVRT'den farklıdır. Eğer hasta daha fazla ardışık ventriküler vurunun ortaya çıkması ile ko-
hemodinamik olarak stabil değilse hızlıca 100-200 J ile senk- nulur. Ventriküler hız genellikle 150-220/dk arasıdır, buna rağ­
men nadiren 120/dk altında VT görülebilir. 30sn'den daha kısa
ronize kardiyoversiyon uygulanır. AV nodu bloke eden ajan-
sürede sonlanıyorsa nonsustained VT olarak tanımlanılır. Sus-
lar, özellikle /3-blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve digoksin tained VT ise 30sn'den uzun süren, hemodinamik bozukluk-
kullanımı kontrendikedir. Eğer AV nodun iletisi yavaşlarsa, la ilişkili veya tedavi ile sonlandırılan VT'lerdir. Geniş QRS'li
aşağı ileten aksesuar yol güçlenecektir ve belki VF'ye dönüşüm taşikardiler QRS kompleksinin 120ms'den daha büyük olduğu

olacaktır. Prokainamid'in hem AV nod, hemde aksesuar yolun düzenli taşikardilerdir. Bu taşikardiler çoğunlukla ya VT ya da
aberan iletili SVT'in sonucunda ortaya çıkar (bazalde dal bloğu
iletimini yavaşlatması nedeniyle preeksitasyonu bulunan hızlı
veya hıza bağlı ortaya çıkan dal bloğu).
ventriküler yanıtlı AF'lerde kullanılabilir. Prokainamid ayrıca Düzenli geniş QRS'li taşikardi ile acil servise başvuran
antidromik AVRT içinde kullanılabilecek tedavidir. Amioda- hastaların %75'inden fazlasında neden VT'dir. Yapısal kalp
hastalığı, koroner arter hastalığı, geçirilmiş kalp krizi veya
ron KKY bulguları bulunan ve preeksitasyonu mevcut olan AF
KKY bulunan hastalarda sıklıkla VT izlenir. VT ile aberan ile-
hastalarda kullanılabilecek alternatif ilaçtır. tili SVT'yi birbirinden ayırmak önemlidir. VT'de bulunan bazı
bulgular; QRS kompleksinin 160ms'den uzun olması, füzyon
Sonuçlandırma atımlarının varlığı, AV dissosiasyonunun varlığı sayılabilir.
VT'li hastaların %20'sinde AV disosiasyon bulunur ve tanı­
EKG'de preeksitasyonu bulunan (sinüs ritmi, kısa PR ve 8 dal- yı koydurur (ventriküler hızı 150'nin altında ise görülebilir).
gası) aseptomatik hastaların hastaneye yatışı gerekmez. Ciddi En sık görülen klinik hatalardan biri geniş QRS'li taşikardiyi
KARDİYAK ARİTMİLER

aberan iletili SVT olarak varsaymaktır. Bu nedenle bilinmeyen tedavi edilmelidirler. Başlangıç dozu 50-100 J' dür ve sonrası
tüm geniş QRS'li taşikardiler VT gibi tedavi edilmelidir. sinüs ritmi oluşana kadar adım adım 50 J enerjiyi artırılınası
Elektriksel fırtına oldukça nadirdir, fakat tekrarlayan önerilir.
ventriküler taşikardinin varlığı iyi tanımlanmıştır, genellikle
implante defibrilatörlerin pillerinin çabuk bitmesine neden B. Stabil Hastalar
olur. Bu durumdaki hastalar yüksek mortaliteye sahiptir ve
tekrarlayan aritmilerin kontrolünde sempatik blokajın yanı Geleneksel olarak VT'li hastalar stabil ise antiaritınik ajanlar
sıra sedasyonada ihtiyacı olacaktır. Antiaritmik ilaçlara genel- ile tıbbi kardiyoversiyon ile tedavi edilirler. Birkaç çeşit tıbbi te-
likle gerekir ve sıklıkla iv amiodaron tercih edilir. davi vardır. Tedavi seçimi doktorun seçimi, tecrübesi, kardiyak
fonksiyonların bozukluğuna ait bulguların varlığı ve VT neden
Geniş QRS'li Taşikardilerin Tanısında
olabilecek altta yatan nedenine göre yapılır.
10İpucu
1. Lidokain- Lidokain sınıf Ib antiaritmik ajandır ve sod-
1. Geniş QRS'li taşikardiler genellikle VTöir
2. Toksikasyonu düşün - hiperkalemi, trisiklik antidepre- yum kanal blokajı yapar. Hızlı uygulandığı zaman ortaya çıkan
sanlar ve digoksin alımını incele. Tedavi farklıdır ve kar- birkaç yan etkisinden dolayı, birçok yazar akut miyokardiyal
diyoversiyon faydalı olmaz. iskemi veya infarkt ile ilişkili ventriküler aritmilerin tedavisin-
3. Eğer stabil değilse biran önce kardiyoversiyon uygula de tercih etmektedirler. İntravenöz yükleme dozu l.O- l.5mg/
4. İki soru sor: Geçirilmiş MI ? Taşikardi yeni MI sonrası kg'dır. Eğer gerekirse ikinci bir bol us dozu 5- 1Odk içerisinde
mı? Eğer cevap evet ise >%90 ihtimalle VTöir. O. 75- l.5mg/kg uygulanabilir. Eğer ventriküler ektopiler devam
5. 12 derivasyonlu EKG gereklidir, eğer mümkün ise tedavi ederse her 5-lOdk'da bir 0.75-l.5mg/kg dozunda toplam doz
öncesi, tedavi sırası ve sonrası tüm kayıtlar kaydedilmelidir. 3mg/kg'ı geçmeyecek şekilde ek doz uygulanabilir. Ritim dü-
6. Eski EKG varlığı çok değerlidir, daha önce benzer dal blo- zeldikten sonra 2-4mg/dk infüzyon dozundan tedavi başlana­
ğu var mı görülebilir. bilir. Lidokain tüm antiaritmik ilaçlar arasında en az toksisite
7. VT ve dal bloklu SVT ayırımı için çeşitli algoritmalar var- insidansına sahip olandır.
dır. Ancak hiçbiri %100 doğru değildir. Kuralları hatırla­
mak zordur. Aşağıdaki özellikler varsa VT lehinedir. 2. Diğer ilaçlar- Prokainamid monomorfik stabil VT'lerin
a. Tüm perikordiyal derivasyonlarda RS dalgası görün- tedavisinde lidokaine alternatif ilaçtır. Amiodaron kalp yeter-
memesi (VT'lerin %25'inin azında görülür). Eğer RS sizliği olan VT'lerin tedavisi için en uygun olan antiaritmik
dalgası görülemiyorsa (sadece QS, QR, monofazik R ilaçtır. Önerilere rağmen, amiodaronun etkinliği acil durum-
veya rSR kompleksi) muhtemelen VTöir. larda kullanımı için yeterince hızlı değildir.
b. Herhangi bir prekordiyal derivasyonda R dalgasının
başlangıcından S dalgasının en alt kısmına kadar olan Sonuçlandırma
süre >0.10 ms
c. AV disosiasyon VT ile başvuran tüm hastalara yatış önerilir.
d. Füzyon vurusu, capture vurusu.
e. Concordans - bütün prekordial derivasyonların pozi- 2. Polimorfik Ventriküler Taşikardi
tif veya negatif olması
(Torsades de Pointes Dahil)
f. Frontal düzlem QRS aks-genellikle anormal.
g. Eğer sağ dal bloğu örneğiyse, Vl'de monofazik R veya
RSR ve V6'da R/S <l varlığına bakın. Eğer sol dal blo-
ğu örneğiyse, Geniş R dalgası (>30ms), Vl veya V2Öe
Klinik Bulgular
R dalgasının başlangıcından S dalgasının en alt kıs­ (Eke bakınız, Şekil 35-18) Polimorfik ventriküler taşikardi de-
mına kadar olan süre >100 ms ve V6'da QR veya QS
ğişken QRS komplekslerinden oluşan bir VT formudur. Ritim
varlığına bakın.
h. Eğer hala tanıdan emin değilseniz, VT şeklinde tedavi
genellikle düzensiz, hemodinami bozuktur ve zamanla VF'ye
edin dejenere olabilir.
8. En iyi tedavi kardiyoversiyondur. Torsades de pointes bazal EKG'de uzamış QT ile ilişkili
9. Yatış öncesinde ritmi stabil hale getirin polimorfik VT'nin bir formudur. Ritim sıklıkla "bir noktada
bükülme" görünümü varlığı ile tanımlanır ve paroksismal veya
Tedavi devamlı olabilir. Kalp hızı genellikle 200-250 atım/dk'dır. Lan-
ge-Nielsen sendromu ve Romano- Ward sendromu torsades de
A. Stabil Olmayan Hastalar
pointes ile ilişkili kalıtsal uzun QT sendromlarıdır. Torsades de
Nedeni bilinmeyen VT veya geniş QRS'li taşikardisi olan has- pointes bir çok ilacın kullanımı sonrası da ortaya çıkabilir. Bu
talar eğer hemodinamik olarak stabil olmayan semptom ve QT süresini uzatan ilaçların tam bir listesi www.qtdrugs.org.
bulgulara sahip ise biran önce senkronize kardiyoversiyon ile adresinde bulunmaktadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Polimorfik VT uzamış QT olmadan da ortaya çıkabilir.


Bu durumda, kardiyak iskemi veya yapısal kalp hastalığı sıklık­
la nedenidir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Polimorfik VT'si olan hastalar hemodinamik olarak stabil de-


ğildir ve buna ait semoptom ve bulgulara sahiptirler, bir an
önce kardiyoversiyon ve ya defibrilasyon ile tedavi edilmeli-
dirler. 200J ile başlanması önerilir. Tekrarından korunmak için
QT uzamasına neden olan ajanların kesilmesi gerekir.
Magnezyum konjenital veya sonradan kazanılan uzun
QT ile ilişkili torsades de pointes tedavisi için seçilebilecek bir
ilaçtır. Serum magnezyum düzeyi normal olsa bile etkilidir.
İntravenöz 2 gr 5dk'dan daha uzun bir sürede olacak şekilde ve-
rilebilir. Bolus dozun takibinde l-2gr/saat infüzyon ile gönde-
rilir. Potasyum düzeyini normal seviyenin üst sınırında tutmak
için ek potasyum tedavisi düşünülmelidir. Geçici transvenöz
pace ile kalp hızının lOOatım/dk hızında tutulması da özellikle
bradikardisi ve pause'leri olan hastalarda tekrar polimorfik VT
gelişmesinde önlemeye yardımcı olabilir. Polimorfik VT bulu-
nan tüm hastaların yatırılması önerilir.

3. Ventriküler Fibrilasyon

Klinik Bulgular
(Eke bakınız, Şekil 35-19) Ventriküler fibrilasyon QRS komp-
leksleri, ST segment ve T dalgalarının arasında belirgin bir ay-
rım yapılamadığı düzensiz bir ventriküler ritimdir. VF en sık
görülen ani kardiyak ölüm nedenidir ve bir akut miyokardiyal
infarktüsünden sonraki ilk 24 saat içerisindeki mortaliteye en
önemli katkı sağlayan faktördür. Erken kardiyopulmoner resü- Taşikardi tedavisi gibi, eğer bradikardisi olan hasta stabil de-
sitasyon, ileri kardiyak yaşam desteği ve defibrilasyon yapıla­ ğilse, mevcut aritmi ne olursa olsun (SA blok, AV blok veya
mazsa yaşam şansı düşüktür. ventriküler kaçı ritmi) acil tedavi gerekmektedir. Transvenöz
pacemaker takılıncaya kadar bradikardiye ait ciddi semptom
Tedavi ve Sonuçlandırma ve bulgular için transkütanöz kardiyak pace uygulanmalıdır.
Stabil hastalarda veya hafif semptomları olan hastalarda (baş
VF veya nabızsız VT acil müdahele ile tedavi edilmelidirler; dönmesi, sersemlik) farmakolojik tedavi başlangıçta sıklıkla
senkronize olmayan defibrilasyon ve takiben KPR uygulanma- tercih edilir (beraberinde standby pace bulunabilir). Sempto-
lı, 2 dk'da bir ritim kontrol edilmelidir. Eğer VF veya nabızsız matik bradikardisi olan hastaların kardiyak pace takılana kadar
VT düzelmediyse epinefrin ve vazopressin uygulaması sonra- başlangıç tedavisinde veya eğer acil kardiyak pace mevcut değil
sı defıbrilasyon tekrarlanmalı ve 2dk boyunca sürekli KPR'a
ise, tıbbi tedavi verilebilir.
devam edilmelidir. Eğer VF veya nabızsız VT düzelmediyse Birincil iletim sistemi bozuklukları acil servisteki bradia-
amiodaron veya lidokain uygulaması sonrası defibrilasyon tek-
ritmilerin %15'inde görülür. Kalan %85 çeşitli sebeplere sekon-
rarlanmalı ve 2dk boyunca sürekli KPR devam edilmelidir. Ba-
der olarak ortaya çıkar, örneğin, akut koroner iskemi (%40),
şarılı resüsitasyon uygulanan VF veya nabızsız VT'li tüm has-
ilaçlar ve toksik nedenler (%20), metabolik sebepler (%5),
talara en son uygulanan antiaritmik ajan başlanmalı ve yoğun
nörolojik sebepler (%5), kalıcı pacemaker yetersizliği (%2) ve
bakım ünitesinde yakın gözlem altında takip edilmelidir. Eğer
diğer çeşitli sebepler (%13). AV iletim bozuklukları veya hasta
arrest olma sebebi olarak akut koroner sendromdan şüphele­
niliyorsa bu hastaların değerlendirme ve tedavisi için kardiyak sinüs sendromu ileri yaş hastalarında en sık görülen sempto-
kateterizasyonu yapılabilir. 9. bölümde kardiyak arrest tedavisi matik bradikardi nedenleridir, özellikle 65 yaş ve üzerindeki-
derinlemesine tartışılmıştır. lerde en önemli nedenidirler.
KARDİYAK ARİTMİLER

ken, gittikçe kısalan PP aralıkları ile karekterizedir. Pause'un


uzunluğu bir önceki PP süresinin iki katından daha kısadır.

Klinik Bulgular 3. İkinci derece Sinoatriyal Blok


(Mobitz Tip il)
(Eke bakınız, Şekil 35-4) Kalp hızı 60atım/dk olduğunda sinüs
bradikardisi denir. Genellikle hız 45-59 atım/dk'dır, ancak na- İkinci derece Mobitz Tip II SA blok sabit pause'larla karekteri-
diren 35atım/dk oluncaya kadar görülebilir. Sinüs bradikardisi zedir. EKG'de, PP aralığı sabit kalır ve bloklu bir P dalgası takip
sıklıkla sinüs aritmisi ile ilişkilidir ve genç, sağlıklı, atletik bi- eder. PP intervali, bloklu P dalgası içerir, bu aralık normal PP
reylerde normal bir bulgu olarak saptanır. Sinüs bradikardisi aralığının uzunluğunun iki katı olacaktır.
sıklıkla benigndir. Sinüs nod fonksiyon bozukluğunu incele-
mek gerekmez. Çoğunlukla fizyolojik olmasına rağmen, cereb- 4. Üçüncü derece Sinoatriyal Blok
ral hipoperfüzyon bulguları olduğunda veya egzersiz ve akti-
vite ile kalp hızında uygun artış olmuyorsa, sinüs bradikardisi Üçüncü derece SA bloğu sinüs arrestinden ayırmak güç olabi-
patolojik olabilir. Kalp hızının yavaşlığının sebebi hipotermi, lir. İleti bozukluğu olan hastaların EKG'lerinde kurtarıcı ritmi
hipotiroidism ve intrakraniyal basınç artışı olabilir. Bunun ya- ortaya çıkana kadar veya sinüs ritmi tekrar oluşana kadar de-
nında, kalsiyum kanal blokerleri, B-blokerler, klonidin, digok- ğişken duraklamalar izlenir.
sin ve lityum gibi bir grup ilaçta bradikardiye neden olabilir.
5. Hasta Sinüs Sendromu
Tedavi ve Sonuçlandırma

Asemptomatik bradikardiye genellikle tedavi gerekmez. Eğer Klinik Bulgular


ciddi semptom ve bulgu mevcutsa, hastaneye yatış, medikal
tedavi ve pacemaker takılması uygulanabilir. Hasta sinüs sendromu sinüs nod fonksiyon bozukluğunun bir
görüntüsüdür. Bu sendromlu hastalar geniş bir bradiaritmi yel-
pazesinde kendini gösterirler. Çok çeşitli aritmiler hasta sinüs
sendromunda görülebilirler, bunlar sinüs bradikardisi, sinüs
Sinüs arresti sinüs nodu impuls formasyonundaki bir yetersiz- pause, sinüs arresti ve SA blok gibidir. Ara sıra hastalar ventri-
lik ile tanımlanır. EKG'de rastgele zamanlarda kardiyak aktivi- küler ve atriyal taşikardi ile kendine gösterebilirler.
tenin olmadığı dönemler olarak görülür. Eğer kurtarıcı ritmi
yoksa, uzun duraksamalar görülür. Duraksama ortaya çıktığı Tedavi ve Sonuçlandırma
zaman hastalarda baş dönmesi, sersemlik veya senkop şikayeti
olabilir. Eğer tedavi edilmezse, 2.5sn'den daha uzun duraksa- 2-3sn'den daha uzun süren duraklamalar görülüyorsa veya hasta
ma, asistoliye ilerleyebilir. semptomatik ise tedavi gereklidir. Atropin uygulaması ve geçi-
ci pacemaker takılması gerekli olabilir. Semptomatik hastaların
sıklıkla kalıcı pacemaker takmak için hastaneye yatışı önerilir.

SA blok sinüs arrestinden farklıdır. SA blok impuls oluşturma­


daki yetersizlikten ziyade, çıkış yolundaki bir blok formudur.
Sinüs arrestine benzer. SA blok birkaç durum sonucu ortaya AV bloklar AV junctional dokudaki bir grup ileti bozukluğunu
çıkabilir. Bunlar; akut rniyokardiyal infarktüsü, miyokardit, SA tarif eder. Genellikle AV blok, uzamış ileti zamanı veya AV nod
nodun fibrozisi, vagal tonus artışı ve digoksin intoksikasyonu. içerisinden geçen uyarıların iletimindeki yetersizliklere bağlı
AV bloğa benzer şekilde, SA blok birinci, ikinci ve üçüncü de- oluşur. İletim bozukluğu kısmi (birinci veya ikinci derece AV
rece blok şeklinde sınıflandırılır. blok) veya tam (üçüncü derece AV blok) olabilir. Genellikle,
hemodinamik etkileri ventrikül hızına ve altta yatan kalp has-
1. Birinci derece Sinoatriyal Blok
talığına bağlıdır. AV iletim blokları klasik olarak birinci, ikinci

Birinci dereceden SA blok herhangi bir EKG değişikliği yap- ve üçüncü derece blok olarak 3 gruba ayrılır.
maz. Tanı sadece elektrofızyolojik testler ile konulabilir.
1. Birinci derece Atriyoventriküler Blok
2. İkinci derece Sinoatriyal Blok
(Mobitz Tip 1) (Eke bakınız, Şekil 35-25) birinci dereceden blok en sık görü-
len iletim kusurudur ve PR mesafesinin 0.2sn'den daha fazla
(Eke bakınız, Şekil 35-24) İkinci derece Mobitz Tip I SA blok, uzaması ile karakterizedir. Genellikle, PR mesafesi sabit ve her
diğer adıile Sinoatriyal Wenckebach, PR aralıkları sabit kalır- atrial uyarı ventriküle iletilir. Birinci dereceden blok gençlerde
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

ve atletlerde artan vagal tonusa bağlı olarak normal varyantı birbirinden bağımsız olduğu durumdur. AV tam bloğun bir
olarak görülebilir. Birinci dereceden blok kalp hastalığı olma- sonucu atrial impulslar AV noda geçemez. Ventriküler hız int-
dan yaşlı bireylerde görülebilir. Ayrıca miyokarditis, hafif di- rinsik kurtarıcı ritmi, AV junctional kurtarıcı ritmi (genellikle
goksin intoksikasyonu, AV nod iskemisine neden olan inferi- 45-60 atım/dk) veya idioventrikülar kurtarıcı ritmi (genellik-
yor akut miyokrad enfarktüsünde de görülebilir. le 30-40 atım/dk) ile sağlanır. Atrial hız sinüs nodundan veya
atrial farklı bir odaktan kaynaklanabilir. Tam kalp bloğunda
2. İkinci derece Atriyoventriküler Blok atrial hız ventriküler hızdan daha fazladır. İkinci dereceden
(Mobitz Tip 1) AV blokta olduğu gibi hemodinamik durum ventrikül hızına
(Eke bakınız, Şekil 35-26) İkinci dereceden Mobitz tip I AV ve altta yatan kardiyak hastalığa bağlıdır. Senkop veya kalp ye-
blok Wenckebach AV blok olarakta bilinir. Bu tip blok PR tersizliği sıklıkla akut gelişen tam blok sonrası görülür. AV tam

mesafesinde progresif uzaması ve takibinde P dalgasının ile- blok çoğu zaman koroner arter hastalığına veya iletim sistemi-
tilememesi, QRS kompleksinin oluşmaması ile karakterizedir. nin dejenerasyonuna bağlı gelişir.
Klasik olarak PP aralığı sinüs aritmisi haricinde sabit kalır. RR
aralığının karekteristik bir döngüsü vardır. RR aralığı bu uza- Tedavi
ma içerisinde bloklu bir P dalgası içerir. Bir sonraki P dalgası
bloklu olana kadar, RR aralığı gittikçe kısalacaktır. A. Stabil Olmayan Hastalar
Bir ritim şeridi üzerinde, üst üste vurular sıklıkla bulunur
ve bunlar ikinci derece ile üçüncü derece AV blokların birbirin- Hemodinamik olarak stabil olmayan bradikardili hastalarda,
den ayrılmasına yardımcı olur. Bloklu P dalgaları sık sık veya özellikle tıbbi tedavi ile başarısız olunan, malign kurtarıcı ritmi
aralıklı görülebilir ve düzenli olabilir veya olmayabilir. Çünkü olan ve bradisistolik arrest olan hastalara da acil kardiyak pace
Mobitz Tip I AV bloklar AV nod seviyesinde olduğu için alt- önerilir. Transkütanöz kardiyak pacemaker transvenöz pace-
ta yatan dal bloğu veya iletim defekti yoksa QRS morfolojisi maker işlemine göre çok daha basit bir işlem olması nedeniyle
normaldir. Genellikle Mobitz Tip I AV bloklar hemodinamik ilk yapılması gereken işlemdir. Stabil olmayan hastalarda, fay-
olarak anlamlı semptomlara yol açmazlar. Onlar akut miyokard dası geçici olmasına rağmen, tıbbi tedavi uygulanabilir.
infarktüsünde (genellikle inferior duvar) görülebilirler ve sık­
lık.la tam bloğa ilerlemezler. Eğer tam blok ortaya çıkarsa, AV
junctional dokuda genellikle kurtarıcı ritimleri izlenir ve bu ri-
B. Stabil Hastalar
timler kardiyak debiyi hızlıca korumak için sıklıkla yeterli olur. 1. Atropin- Atropin antikolinerjik tedavidir, parasempatoli-
tik özellikleri ile SA nod otomatisitesini ve AV nod iletimini
3. İkinci derece Atriyoventriküler Blok artırırlar. Atropinin başlangıç dozu 0.5- l.Omg'dır, toplam doz
(Mobitz Tip il) 0.04mg/kg'a kadar (ortalama erişkinde 3mg) her 5 dk'da bir
tekrarlanabilir. Maksimum doz tam vagal blokajı yapar. At-
(Eke bakınız, Şekil 35-28) İkinci dereceden Mobitz tip II AV
ropin semptomatik bradikardi veya rölatif bradikardi, malign
blok sabit bir PR intervaline sahiptir, PR intervali normal veya
kurtarıcı ritmi ve asistol gibi durumlarında önerilir.
uzun olabilir, iletilemeyen bir P dalgası takip eder. Mobitz tip
II AV blokta QRS genellikle geniştir. Bunun nedeni Mobitz tip Nadiren ilerlemiş AV bloklu hastalarda atropin uygula-
II blokların infranodal özellik göstermesindendir. Bazen, tüm ması sonrası, kalp hızında paradoksik azalma görülebilir. Bu
ikinci P dalgaları blokludur. Buna 2:1 AV ieti denir. Bu ortaya nedenle, infranodal AV blok olan hastalarda (Mobitz tip II ve
çıktığında, Mobitz tip I ile tip II ayrımı yapılamaz (Eke bakınız, geniş QRS'li AV tam blok) atropin kullanılırken dikkatli olun-
Şekil 35-27). Mobitz tip II AV blok sıklıkla akut miyokradiyal malıdır. Atropinin kullanılan nadiren karşılaşılan diğer bir yan
enfaktta (özellikle anteriyor duvar) görülür ve senkopa neden etkisi akut miyokardiyal enfarktüsü olan hastalarda kardiyak
olan tam bloğa ilerleyebilir. iskeminin kötüleşmesi veya ventriküler taşikardinin gelişebil­
mesidir. Bu yan etkiler sık değildir, fakat bunların bilinmesi
4. Üçüncü derece Atriyoventriküler Blok uygun hasta seçimine yardımcı olur. Kardiyak transplantas-
(Tam Kalp Bloğu) yon hastalarında vagal sinirin cerrahi denarvasyonu nedeniyle
semptomatik bradikardi tedavisinde atropin etkili değildir.
2. lzoproterenol- Izoproterenol özgün olmayan B-adrenerjik
Klinik Bulgular
agonisttir ve kalp hızı ve kontraktivitesinde artışa yol açar. Bu
(Eke bakınız, Şekil 35-29'dan 35-3l'e) Üçüncü dereceden AV kombine etkiler kardiyak debi ve sistolik kan basıncında artışa,
blok veya tam kalp bloğu, atriyal ve ventriküler aktivitenin diyastolik kan basıncı, sistemik ve pulmoner vasküler dirençte
KARDİYAK ARİTMİLER

azalmaya yol açar. Sonuç olarak, ortalama kan basıncında de- küler vurulara benzer, fakat ektopik ventriküler odağın yerine
ğişiklik olmaz. Kalp hızının ve kontraksiyon gücünün artışını­ bağlı olarak morfoloji farklılık gösterebilir. Kurtarıcı ritimleri
nın sounucu olarak miyokardiyal oksijen ihtiyacı artar. Bunun sıklıkla ciddi bradikardi veya ileri AV bloğa yanıt olarak ortaya
yanında, isoproterenol düz kaslarda gevşemeye ve bronkodi- çıkar. Eğer kalp hızı 50- lOOatım/ dk arasında ise, ritmin ismi
latasyona sebep olur. Izoproterenol transplant hastalarındaki akselere idioventriküler ritimdir (AIVR). AIVR akut miyokar-
semptomatik bradikardi tedavisinde kullanılabilir. Başlangıç iv diyal enfarktlarda trombolitik tedavi sonrasında ve varlığı re-
dozu 1 µg/min'dır. İstenilen hemodinamik etkileri oluşuncaya perfüzyonun bir göstergesidir.
kadar doz yavaş yavaş artırılır, maksimum infüzyon dozu 4 µg/
min'dır. ~ Tedavi ve Sonuçlandırma
3. Dopamin- Dopamin doza bağımlı etkileyen endojen bir Hasta stabil değilse veya kurtarıcı ventriküler ritim yeterli se-
katekolamindir. Doz 3.0-7.5 µg/kg/min'sir. ~-agonist özellikleri rebral perfüzyonu sağlayamazsa tedavi gerekebilir. İleri AV
ile kalp hızını ve kardiyak debiyi artırırlar. ~-agonist özellikleri bloğa cevap olarak ventriküler kurtarıcı vurulan ortaya çıkı­
izoproterenolden daha azdır. Atropine refrakter semptomatik yorsa, bu kurtarıcı vurularını ortadan kaldırmak tehlikeli ola-
bradikardide dopamin tercih edilen katekolamindir. bilir. Bu durumda, kurtarıcı vurulan yeterli perfüzyonu sağla­
4. Aminofillin- Aminofilin, metilksantin türevidir, adeno- mada yardımcı olandır ve tedavi altta yatan AV bloğa yönelik
olınalıdır. Eğer reperfüzyona sekonder AIVR ortaya çıkıyorsa,
sinin yarışmalı antagonistidir. Endojen adenozinin serbest
tedavi genellikle gerekmez. İdioventriküler kurtarıcı ritminin
kalması kısmen akut miyokardiyal enfarkt sırasında iletim
sık ortaya çıkması nedeniyle, mesela ilerlemiş AV blok sonucu
bozukluklarına aracılık etmiş olabilir Aminofıllinin 5-6 mg/kg
olarak, hasta hastaneye yatırılabilir.
infüzyon dozunu 5 dk üzerinde bir sürede gönderilmesi öneri-
lir. İdame infüzyon gerekli olabilir, bu durumda 0.5 mg/kg/saat
dozundanbaşlanır.
5. Glukagon- Glukagon siklik adenosin monofosfat üretimi- Klinik Bulgular
ni artırır. Bu ise ~-bloker ve kalsiyum kanal bloker toksisiteleri
ile ilişkili bradikardilerin tedavisinde faydalı olabilir. Optimal AV junctional kurtarıcı ritmi 6 veya daha fazla ardışık juncti-
doz belirlenememiş olmasına rağmen, başlangıç dozu iv 0.05- onal kurtarıcı atımların oluşumunu ifade eder. Ventrikül hızı
0.15 mg/kg önerilir. genlikle 45-60 atım/dk'dır. AV junctional ritim, AV junctioanl
prematür atımlar gibi, AV junctional dokunun herhangi bir
Sonuçlandırma bölgesinden köken alabilir. Ritmin kaynağının AV junctio-
nal dokuda olmasından dolayı, eğer bazal ritminde dal bloğu
Semptomatik bradikardisi olan tüm hastalar hastaneye yatırıl­ yoksa, QRS kompleksi dardır. Eğer junctional kurtarıcı ritmi
malıdır. AV nodal blokajı yapan ilaçlar kesilmelidir. İlerlemiş 60atım/ dkclan hızlı ise, AV junctional taşikardiden bahsedilir

AV bloğa rağmen bazı hastalar asemptomatik olsa bile, yeni ve bu ritim varsa digoksin toksisitesi dışlanır.
tanı ikinci dereceden Mobitz tip II AV blok ve AV tam blok
Tedavi ve Sonuçlandırma
hastalarının hastaneye yatışı önerilir.
Wenckebach AV bloklu hastalar sıklıkla asemptomatik- Sinüs bradikardisi olan hastalarda nadiren veya aralıklı AV
tir. Semptom mevcut değilse tedaviye gerek yoktur. Genellikle junctional kurtarıcı atımlar için genellikle girişimsel tedavi ge-
birinci dereceden AV bloklu hastalara tedavi gerekmez. Has- rektirmez. Altta yatan kardiyak aritmiye bağlı olarak hastaneye
taneye yatış gerektiğinde miyokardiyal iskemi veya digoksin yatırılarak tedavi uyulanabilir.
intoksikasyonu gibi altta yatan hastalığa yönelik tedavi yapılır.

Klinik Bulgular
İdiyoventriküler ritim 6 veya daha fazla ardışık ventriküler
kurtarıcı atımların oluşumunu ifade eder. İdioventriküler bir
kurtarıcı ritmin hızı genellikle 30-40 atım/dk'dır. QRS süresi
genellikle 0.16sn'yi geçer. QRS morfolojisi prematür ventri-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

ICD tipleri
1985 tarihinde ABD'de FDA tarafından onaylanmasından iti-
baren, ICD'lerin teknolojileri anlamlı bir şekilde genişlemiştir.
Başlangıçta, cihazlar karın duvarına implante edilmiş ve epi-
kardiyal yamalar medyan sternotomi ile yerine dikilmiştir. Yeni
üçüncü jenerasyon cihazlar daha küçük cihazlardır ve bunla-
rın çoğunluğu, kalıcı pacemaker'larda olduğu gibi, transvenöz
lead sistemi kullanılarak subpectoral facianın altına yerleşti­
rilmektedir. Erken modelleriyle karşılaştırıldığında, üçüncü
jenerasyon cihazların taşikardiyi tanıma özelliği daha gelişmiş,
pil ömürlerinin uzamasıyla cihazların kullanım süresi (7-8 yıl)
artmıştır. Gelişmiş taşikardi özellikleri, antitaşikardi pacing
USA'da yıllık yaklaşık 100.000'den fazla implantable cardio-
verter-defıbrillatör (ICD) ve 200.000'den fazla kalıcı kardiyak (ATP), düşük enerjili kardiyoversiyon ve yüksek enerjili defib-
rilasyonu içerir. Yeni ICD'lerde ayrıca hız duyarlı, hafızalı ve
pacemaker takılmaktadır. Bu cihazlar ani kardiyak ölüm ve di-
çift odacıklı özelliklerde vardır.
ğer aritmilerden ölümleri dramatik olarak azaltırlar. Fakat, bu
cihazlar bazen hata verirler. Acil servis hekimleri pacemaker
ve ICD fonksiyon bozukluklarını görmeye alışkındırlar. Kalıcı İMPlANTE KARDİYAK PACEMAKER VE
pacemakerlarda yaklaşık yıllık %6 gibi fonksiyon bozukluğu
insidansı mevcuttur. Bu fonksiyon bozuklukların büyük ço-
ğunluğu rutin kontrollerde saptanabilmesine rağmen, bazen
Venöz Giriş
acil servistede fark edilebilir.
Nadir olmasına rağmen, venöz komplikasyonların çoğunlu­
Pacemaker Tipleri ğu implantasyondan sonra erken dönemde görülür. Kanama,
pnömotoraks, hemotoraks ve nadiren hava embolisi görülebi-
Pacemakerlar tek boşluklu (sağ atriyum veya sağ ventrikül), çift lir. Venöz tromboz diğer nadir bir komplikasyondur. Hastalar
odacıklı (sağ atriyum ve sağ ventrikül) veya biventriküler (sağ tek taraflı üst ekstremite ağrısı ve şişlik ile başvururlar.
atriyum, sağ ventrikül ve sol ventrikül) cihazlardır. Tek odacıklı Genellikle sol subclavian bölgede yer alırlar, erken dö-
pacemakerlarda tek basit lead bulunur. Bu lead ile pacemaker nem komplikasyonları kanama, hematom oluşumu, yara yeri
hem algılar hemde pace yapar ve sıklıkla sağ ventriküle yer- açılması ve enfeksiyondur. Erken dönem enfeksiyonlarının
leştirilir. Çift odacıklı pacemakerlarda, algılama ve pace yapan nedeni genellikle stafılococus aureus'tur. Geç dönem koplikas-
iki adet lead vardır ve biri sağ atriyuma, diğeri sağ ventriküle yonları (30. günden sonra) pacemaker yerinde erezyon, kelloid
yerleştirilir. Biventriküler pacemaker sol ventriküler lead ha- formasyonu, pacemaker yer değiştirmesi ve enfeksiyonudur.
ricinde çift odacıklı pacemakerlara benzer. Bunlar, KKY ve Geç dönem enfeksiyonlarında neden genellikle stafılokokus
iletim defekti veya senkronizasyon bozukluğu olan hastaların epidermidis'tir. Yaklaşık olarak kalıcı pacemaker hastalarının
optimizasyon tedavisini sağlamak için kullanılırlar. %6'sında enfeksiyon görülür.

1990 tarihinden beri, tüm pacemaker lead'leri bipolardır.


Bipolar lead'lerde aynı lead içerisinde 2 elektrod mevcuttur, lead Komplikasyonları
bir distal katod ve 1 cm proksimalinde yer alan anod elektrod.
Bipolar lead'ler iki elektrod arasında küçük bir elektrik alanı Endokardiyal pacemaker ve ICD'leri ile ilgili bir grup komp-
oluşturur. Bu üretilen pacemaker vurusu EKG'de küçük, bazen
likasyon görülebilir. Lead'in yerinden çıkması nadir bir pace-
zor görülebilen spike olarak saptanır. Eski pacemaker'lar uni- maker komplikasyonudur. Ventriküler lead'lerde %2'den daha
polar olarak dizayn edilmiştir. Katod, lead'ın en distal ucunda az ve atrial lead'lerde %5'inden daha az izlenir. ICD'lerde bu
yer alır ve nabız generator anod olarak görev yapar. Unipolar oran %10'dur. Eğer lead'in yerinden çıktığından şüphelenili­
lead'lar büyük bir elektrik alanı oluşturur ve EKG'de büyük yorsa, eski ve yeni PA ve lateral göğüs grafılerini karşılaştırıla­
spike'lar oluştururlar. Unipolar lead'ler pektoral kas aktivitesi bilir. Lead kırılması veya yalıtım kırıkları olabilir. Lead kırıkları
gibi kalp dışı elektriksel aktiviteleri daha fazla algılarlar. Bu genellikle 3 bölgede olur: Pacemaker gövdesinde, venöz giriş
ise pacemaker'ın uygunsuz olarak inhibe olmasına neden olur yerinde ve kalpte. Lead kırıkları göğüs filmleri veya pacemaker
(miyopotansiyel inhibisyon). Bipolar lead'ların ortaya çıkışı ölçümleri ile tanı konulabilir.
ile fazla algılamaya bağlı olan fonksiyon bozuklukları ortadan Kardiyak perforasyon diğer nadir fakat ciddi lead kop-
kalkmıştır. likasyonudur. EKG'de yeni sağ dal bloğu görülen, interkostal
KARDİYAK ARİTMİLER

kaslarda veya diyafragmada kontraksiyon olan (hıçkırık), pe- atriyuma iletili bir PVC tarafından tetiklenebilir. Retrograde
rikardiyal effüzyonu veya tamponadı olan hastada perforas- atriyal aktivite bir ventriküler pace vurusunu tetikler. Ventikü-
yondan şüphelenilmelidir. Kardiyak perforasyon ayrıca PA AC ler pace vurusu VA ileti ile yukarı iletildiğinde, diğer bir ventri-
grafısinde lead'lerin kardiyak silüetin dışına çıktığı görülerekte küler vuru tetiklenir ve çember devam eder. Pace vurusu üst li-
tanı konulabilir. Ekokardiyografı perikardiyal effüzyon tanısın­ mitlerde programlanmış ( 1OO- l 40atım/ dk) olduğunda sürekli
da çok değerlidir. Perforasyonların %80'i pacemaker takıldık­ pacing belirgin olacaktır. EKG karekteristik olarak geniş QRS'li
tan sonraki ilk 4 gün içerisinde ortaya çıkar. Diğer nadir bir taşikardi şeklindedir. Kalp hızı genellikle hemodinamik olarak
lead komplikasyonu Twiddler's sendromudur. Bu sendromda bozukluğa yol açmaması nedeniyle PBT hayatı tehtid edici de-
pacemaker jenaratörü kendi etrafında döner ve yer değişimine ğildir. Kontrolden çıkmış pacemaker geniş QRS'li taşikardiye
bağlı lead fonksiyon kaybına neden olur. neden olan bir başka sebeptir. Bu durum, bozulmuş pulse jena-
ratörünün onun üst sınırının üzerinde bir hız ile deşarj nabız
generatörünün bozulmasına yol açar.

Klinik Bulgular
Genel Bilgiler
Hastalarda ICD veya pacemaker fonksiyon bozukluğunu dü-
En sık görülen pacemaker fonksiyon bozukluğu algılama bo-
şündürecek bir grup semptom görülebilir. Bunlar; baş dönme-
zukluklarıdır. Algılama bozuklukları az algılama ve fazla algıla­
si, sersemlik hissi, bayılma, senkop, çarpıntı, nefes darlığı veya
ma bozuklukları olarak ikiye ayrılır. Az algılama bozuklukları
göğüs ağrısıdır. Bu semptomların çoğunluğu serebral hipoper-
(az algılama= undersensing) kalbin içerisindeki elektriksel ak-
tiviteleri (P dalgası veya QRS kompleksi) pacemaker'ın algıla­ füzyonla ilgilidir. Künt göğüs travması veya eksternal defibri-
yamadığı zaman oluşur. EKG'de P dalgası veya QRS kompleksi
lasyon sonrasıda pacemaker fonksiyon bozukluğu görülebilir.
öncesi bir pacemeker spike'ı izlenir. Fazla algılama bozukluğu Pacemaker alt hızı tipik olarak 50-60atım/ dk civarı olduğu için
(fazla algılama= oversensing) veya karışma - bir lead'in sin- bradikardi varlığı fonksiyon bozukluğu hakkında uyarıcı olabi-
yali diğer lead nedeniyle yanlış yorumlanması- yanlış algılama lir. Bu pace yapmada yetersizlik veya fazla algılamaya bağlı ola-
nedeniyle pace uyarısının inhibe olmasına neden olur. EKG'de bilir. Pacemaker'ın cevap verdiği üst limit 100- l 40atım/ dkliır.
bu olay programlı pacemaker ritmi sırasında pause'lara neden Pace vurusu bu hızdan fazlaysa yine pacemaker fonksiyon bo-
olur. zukluğundan bahsedilebilir.
Diğer pacemaker fonksiyon bozuklukları pace etmede Bilinenin aksine, sık ve tekrarlayan şoklar ICD fonksiyon
ve capture yapmada yetersizliklerdir. Pace etmedeki yetersiz- bozukluğunu gösterebilir. Artan sıklıkta şoklar bir grup duru-
lik uygun pace uyarısının olmaması ile karekterizedir. Capture ma bağlı oabilir; ventriküler aritmilerin sıklığının artışı, cihaz
yetersizliği ise pace uyarısı vardır ancak ventrikül depolarizas- etkinliğinin az olması veya ICD algılama bozukluğu sayılabilir.

yonu görülmez. Fizyolojik capture yetersizliği eğer ventriküler VT ve VF'nin sıklığındaki artış ICD şoklama sıklığındaki artış­
refrakter periyod sırasında pace vurusu ortaya çıkıyorsa görü- ların en önemli nedenidir. Ventriküler aritmiler sol ventrikül
lür. (doğal depolarizasyon sonrası 300ms içinde). Bu fonksiyon fonksiyon bozukluğundaki kötüleşmeye, miyokardiyal iskemi-
bozukluğu değildir ancak programlamak gerekebilir. ye veya antiaritmik tedavideki değişikliğe bağlı ortaya çıkabi­
Lead komplikasyonları pacemaker fonksiyon bozukluk- lir. Bir ICD algılama bozukluğu T dalgasını çift hesaplamasına
larından en sık görülenidir. Pace threshold'unda bir artış, algı­ veya SVT ile VT ayrımını tam yapamamasına bağlı olabilir ve
lama bozukluklarına neden olabilir ve capture yetmezliği yapar. uygunsuz şoklamalara neden olabilir.
Bu lead'lerin ucunun fıbrozisi, hiperkalemi, hipoksi, miyokar- Bazen ICD takılmamış bir hasta sürekli ventriküler aritmi
ile karşımıza çıkabilir. Nadir olmasına rağmen, bu aritmilerin
diyal iskemi ve antiaritmik ilaç toksisitesine bağlı olarak ortaya
tanınmasındaki bir yetersizliğin veya tedavilerin tükenmesinin
çıkabilir. Pil bataryasının tükenmesi veya komponentlerindeki
sonucu olarak ortaya çıkabilir. ICD'li hastalarda, antibradikar-
yetersizlik pace veya az algılama sonucu olabilir. Pilin azalması diyal pace yapma fonksiyonunun bozukluğu kalıcı kardiyak
veya içeriğin bozulması atım üretim yetmezliğine veya uyarımı pacemaker takılı hastalardakine benzer.
olmamasına neden olabilir. Elektrokoter veya MRI nedeniyle ICD veya pacemaker fonksiyon kaybından şüphelenilen
oluşan elektromagnetik karmaşa pace'te fazla algılamaya neden hastanın değerlendirilmesi 12 derivasyonlu EKG ve ritim EKG
olabilir. Kalıcı kalp pili olan hastalar MRG cihazına giremezler. ile yapılır. Eğer mümkünse EKG'lerin karşılaştırılması yararlı
Değişik etkiler kaydedilmiştir, bunlar pacemaker'ın hareket et- olacaktır. Bir göğüs grafısi ayrıca çekilmelidir. Laboratuar test-
mesi, fonksiyon değişikliği, pacemaker jeneratörünün ısınması leri, özellikle potasyum, magnezyum, kreatinin, tiroid testleri
ve pace yapan lead'larda akım veya voltajın ortaya çıkması sa- ve antiaritmik ilaç düzeyleri gerekli olabilir.
yılabilir. 12 derivasyonlu EKG ve ritim kayıtlarının sistematik de-
Pacemaker bağımlı taşikardi (PBT) çift odacıklı pacema- ğerlendirilmesi pacemaker fonksiyon bozukluğunun tanısını
kerlarda görülen nadir bir komplikasyondur. PBT ventrikülden koymada yardımcı olacaktır. Pace spike'larının olup olmadığı-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

nı görmek için EKG incelenmelidir. Normal fonksiyon gören yapılması önerilmez. Adı geçen her bir tekniğin pacemaker'ın
bir pacemaker eğer bazal kalp hızı fazlaysa inhibe olmalı ve algılama fonksiyonu üzerinde bir etkisi vardır ve ventriküler
EKG'de pace spike'ı olmamalıdır. pace'i inhibe ederek PBT sonlandırılır. Eğer başarısız olunursa,
Mıknatıs uygulaması batarya tükenmesi veya fonksiyon pilin çıkartılması için kardiyoloji konsültasyonu ve pacemaker
bozukluğu hakkında bilgi verir. Mıknatıs uygun şekilde pace- programlanması gerekli olabilir.
maker veya ICD üzerine getirilirse, mıknatıs anahtarı kapatır Kontrolden çıkmış (Runaway) pacemaker oldukça nadir
ve algılama fonksiyonunu inaktive eder. Pacemaker başlangıç, bir problemdir. Farmakolojik müdahale veya mıknatıs uygu-
senkronsuz moda, üretici firmanın ayarladığı hızda (magnet laması denenebilir ancak büyük olasılıkla başarısız olacaktır.

hızı) sabit pace eder. Magnet hızı batari üretici hızından daha Kesin tedavi pacemaker elektrotlarının bağlantısının kesilmesi
yavaşsa batarinin bittiğini gösterir. Eğer mıknatıs uygulama- veya pacemaker gövdesinin çıkartılmasıdır.
sından sonra pacemaker spike'ı yoksa, lead kırılması veya diğer
Pacemaker fonksiyon bozukluğu şüphesi varsa kardiyo-
fonksiyon bozukluğu nedenleri olabilir. Antibradikardik pace loji konsültasyonu gerekmektedir. Eğer acil serviste pacemaker
değerlendirilemiyorsa, hastaların hastaneye yatırılması uygun
fonksiyonları etkilenmez. Çoğu pacemaker ve ICD bir doğru
olacaktır. Uygunsuz şok yapan ICD mevcut ise cihaz deakti-
mıknatıs uygulamasına sonrası hızlıca yanıt vermesine rağmen,
vasyonu gerekebilir. Kardiyak pacemaker'lardakine benzer şe­
orada bir endüstri (veya özel bir çaba) bulunmaz. Standart ve
kilde, mıknatıs uygulaması, manyetik ile aktive olan anahtarı
yanıtları bir miktar üretici bağımlıdır. MRI kalıcı pacemaker
çalıştırır ve tüm antitaşikardik fonksiyonları kapatır (ATP ve
ve ICD hastalarında kontrendikedir. Güçlü magnetik alan pile şok terapileri). Antibradikardik pace fonksiyonları ise etki-
zarar verebilir ve normal cihaz fonksiyonlarını karıştırabilir. lenmez. Mıknatıs ile doğru etkileştiği zaman çoğu ICD hızlıca
ICD'nin en önemli fonksiyonları algılama, tanımlama ve deaktivite olduğu halde, yanıt biraz da, üretici bağımlıdır. Sık
VT ve VF'nin sonlandırılması, bradikardi için pace yapmadır. görülen şokların en önemli nedeni VT ve VF artışı olduğu için,
Bir Taşikardi saptandığı zaman iki çeşit tedavi mevcuttur. Bi- deaktivasyon sık olarak yapılmaz.
rincisi ATP, sıklıkla bust pacing denenir, ventrikül hızından Eğer ventriküler aritmiler sık ICD şoklamasına neden
daha yüksek bir hızda 6- 10 atım uygulanır. ATP hissedilir oluyorsa, antiaritmik uygulaması ve sedasyon gerekebilir. Eğer
ancak ağrılı değildir. İkincisi, eğer ATP taşikardiyi sonlandı­ ventriküler aritmiler sürekli ise, external kardiyoversiyon veya
ramazsa, sağ ventrikül elektrodu ile pacemaker kasası arasında defibrilasyon gerekebilir. Defıbrilatör pedlerini veya kaşıklarını
yüksek enerjili şok (l-40J) uygulanır. Hastanın eğer şuuru ye- mümkün olabildiğince ICD kasasından uzakta yerleştirilmeli­
rinde ise şok ağrılı olarak hissedilir. dir. Epikardiyal elektrodu olan eski ICD'lerde defıbrilasyon
threshlod'unu artırdığı bildirilmiştir. Bu ise başarılı defibrilas-
Tedavi ve Sonuçlandırma yon olasılığını azaltır.

Venöz giriş komplikasyonlarının tedavisi mevcut probleme uy-


gun şekilde yapılır. Eğer enfeksiyondan şüpheleniliyorsa paren-
teral antibiyotik önerilir.
Pacemaker fonksiyon bozukluğu olan hastalarda semp-
tomatik bradikardi mevcutsa farmakolojik tedavi başlanmalı
veya acil pace için değerlendirilmelidir. Eğer transkütanöz kar-
diyak pace başlanıyorsa, anteriyor pace pedi pacemaker jene-
ratöründen mümkün olabildiğince uzakta olmalıdır. Sempto-
matik bradikardinin varlığında, bir mıknatıs ayrıca senkronsuz
pace ayarlarına geri dönmesini sağlayabilir. Eğer bir hastaya
senkronize kardiyoversiyon veya defibrilasyon yapılması plan-
lanırsa, kaşıklar veya pedler mümkün olabildiğince pil gövde-
sinden uzakta olmalıdır.
Acil serviste, PBT tedavisi birkaç farklı manevra ile ya-
pılabilir. Öncelikle, bir mıknatıs taşikardiyi sonlandırmaya
yardımcı olabilir. Eğer mıktanıs bulunamazsa veya başarısız
olursa, bir transkütanöz pacemaker kullanılarak göğüs duva-
rına uyarı denenebilir. İstenen uyarı genellikle 10-20mA'dir.
Bu transkütanöz pacing için gerekli olandan daha az bir uya-
rıdır. Eğer başarısız olursa isometrik egzersiz denenebilir. Son
olarak göğüse vuru ile PBT sonlandırılabilir, iki defadan fazla
KARDİYAK ARİTMİLER

At.. Şekil 35-2. Normal sinüs ritmi, hızı 90 atım/dk.

morfolojisi genellikle normal sinüs ritminden farklıdır. Çoğu


vakada PP ve RR siklusları düzenlidir. Atrial hız 200atım/dk
altında ise sıklıkla 1: 1 ileti izlenir. Atrial hız 200atım/ dk üze-
rinde ise çoğunlukla AV nodun refrakteri nedeniyle atrial hız,
ventriküler hızın yarısı olur.
Normal Sinüs Ritmi
(Şekil 35-2 ) Kalp hızı 60-100 atım/dk' dır. Sabit ve normal Atriyoventriküler Nodal Reentran
PR aralıkları, P dalgası D2'de yukarı bakıyor, aVR'de negatiftir. Taşikardi

Sinüs Taşikardisi (Şekils


35-7'den 35-lO'a kadar) Kalp hızı genellikle 180-200
atım/dk.P dalgaları QRS kompleksleri içerisindedir ve EKG'de
(Şekil 35-3 ) Kalp hızı 100 atım/dk üstünde, genellikle 101- görmek sıklıkla zordur.
160atım/dk arasındadır. P dalga morfolojisi normal sinüs rit-
mindeki gibidir. Atriyoventriküler Resiprok Taşikardi
Sinüs Bradikardisi (Şekil 35-11) Kalp hızı genellikle 200 atım/dk'dan fazladır.
Çünkü ventrikül aktivasyonu normal bir iletim yolu üzerinden
(Şekil 35-4 ) Kalp hızı60 atım/dk altında, genellikle 45-59 gerçekleştiğinden aksesuar yol gizlidir ve QRS morfolojisi nor-
atım/dk arasındadır. Sinüs bradikardisi sıklıkla sinüs aritmisi maldir.
ile ilişkilidir. P dalga morfolojisi normal sinüs ritmindeki gi-
bidir. Atriyal Fibrilasyon
Sinüs Aritmisi (Şekil 35-12 ve 35-13) Atrial hız dezorganizedir ve 400-650
atım/dk'dır. Ventriküler hız irregülerdir. EKG'deki P dalgası
(Şekil 35-5 ) Kalp hızı genellikle 45-100 atım/dk'dır. P dalga belirgin değildir.
morfolojisi normal sinüs ritmindeki gibidir. PP veya RR sik-
lusu 0.16sn değişiklik gösterebilir. Çoğunlukla, sinüs aritmisi Atriyal Flatter
respiratuvar siklus ile değişkenlik gösterir. Sinüs hızı inspiras-
yonla artar, ekspirasyonla azalır. (Şekil 35-14) Atrial hız genellikle 250-350 atım/dk'dır. EKG
üzerinde özellikle D2 derivasyonunda karekteristik testere dişi
Otomatik Atriyal Taşikardi dalgalar görülebilir. Değişken AV iletim tespit edilebilir. Tipik
olarak, 2:2 AV iletim oluşur, yaklaşık 150 atım/dk'lık ventrikü-
(Şekil 35-6) Kalp hızı genellikle 160-250atım/dk arasındadır ler hızla sonuçlanır.
ancak bazen 140atım/dk'a kadar düşükte görülebilir. P dalgası

At.. Şekil 35-3. Sinüs taşikardisi, hızı 130 atım/dk.


TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

JI

A Şekil 35-4. Sinüs bradikardisi, hızı 45 atım/dk.

lil

A Şekil 35-5. Sinüs aritmisi, hızı 60 ile 80 atım/dk arası değişiyor.

,,
J

A Şekil 35-6. Otomatik atriyal taşikardi, hızı 140 atım/dk.

1 !

A Şekil 35-7. Atriyoventriküler nodal reentran taşikardi (AVNRT), hızı 175 atım/dk. P dalgaları net ayırt edilemiyor.
KARDİYAK ARİTMİLER

B
· .' ...
·~ ·.'·.;·.··· ' ·
· · !.. ·
:··.·.·
ı V4, . ; · : ; • ·

'
l~·.·.;:.':,;J,1
-.: _ -~ --L - ;·-:·~· _ ,.-~,,·-· --:·-~---,-
··> .: ;: ~
, ts
, .• : :' • '.· •. " \o

ı ... ·: .·• , , ..
--ı •• , ·1 ; '" ' ' ·, - ,. -· -~ - 'J "-1 -· ~ .

! 1

·. _:n .· ·ı _A, LA;. : _


.;·/1:~\rf>etf~Yjhtf'
A Şekil 35-8. A: AV nodal reentran taşikardi (AVNRT) ve sol dal bloğu, hızı 155 atım/dk. B: Aynı hastanın sinüs
ritmine girdikten sonraki sol dal bloklu EKG'si, hızı 95 atım/dk. 11. atım bir prematür ventriküler kontraksiyondur.

Multifokal Atriyal Taşikardi Ventriküler Taşikardi

(Şekil 35-15) Kalp hızı tipik olarak 100-130 atım/dk'dır. Karek- (Şekil 35-16 ve 35-17) Ventriküler hız genellikle 180-250 atım/
teristik EKG bulguları en azından 3 farklı P dalgasıdır. Farklı dk'dır,ancak 160/ dk'dan daha düşük hızlarda da oluşabilir. QRS
PR intervalleri dahi saptanabilir. süresi geniştir(0,12 sn'den uzun) ve sıklıkla görünümü tuhaftır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

A Şekil 35-9. A: AV nodal reentran taşikardi (AVNRT}, hızı 150 atım/dk. B: Aynı hastanın adenosin sonrası sinüs
ritmi EKG'si.

A Şekil 35-1 O. Paroksismal supraventriküler taşikardi, hızı 150 atım/dk ve hemodinamik olarak stabil değil. Yedinci
vurudan sonra 50 J kardiyoversiyon ile hasta sinüs ritmine dönmüş.

A ı 1. 1.

A Şekil 35-11. A: AV resiprokan taşikardi (AVRT), hızı 250 atım/dk. B: Aynı hastanın farmakolojik kardiyoversiyon
sonrasıgörülen sinüs ritmi (ventriküler preeksitasyon mevcut).
KARDİYAK ARİTMİLER

A Şekil 35-12. A: Atriyal fibrilasyon, ventriküler yanıtı kontrol altında. B: Yüksek ventriküler yanıtlı atriyal fibrilas-
yon, hızı 130 atım/dk.

A Şekil 35-13. A: Ventriküler preeksitasyonlu atriyal fibrilasyon. B: Aynı hastanın farmakolojik kardiyoversiyon
sonrası görülen sinüs ritmi (ventriküler preeksitasyon mevcut).
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

A Şekil 35-14. A: Atriyal flatter, 4:1 AV ileti geçiriyor. B: Atriyal flatter, 2:1 AV ileti geçiriyor. Ventriküler hız 145
atım/dk.

Füzyon atımları ya da AV dissosiyasyon görülebilir. AV disso- Premature Ventriküler


siasyon varsa VT tanısı doğrulanır.
Kontraksiyonlar
Polimorfik Ventriküler Taşikardi (Şekil 35-21) PVC ventrikülün herhangi bir yerinden köken
(Torsades de Pointes) alabilir. QRS kompleksi 0.12 sn veya daha uzundur ve sol veya
sağ dal bloğu şeklindedir. Uniform PVC'lar aynı görünüme
(Şekil 35-18) Kalp hızı genellikle 200-250 atım/dk'dır. Torsades sahiptir ve aynı odaktan köken alır. Multiform PVC'ler farklı
de pointes o nokta üzerinde dalgalanmayla tanınır. morfolojiye sahiptir çünkü farklı ventriküler odaklardan kay-
naklanır.

Ventriküler fibrilasyon
İdiyoventriküler Ritim
(Şekil35-19) VF irregüler ventriküler ritmle karakterizedir. ST
(Şekil 35-22) Ventriküler hız genellikle 30-40 atım/dk'dır. QRS
segment T dalga ve QRS kompleksinde farkedilebilir bir ayrım
morfolojisi PVC'ye benzeyebilir fakat ventriküler odaklanır
yoktur.
bulunduğu yere göre değişir. Ventriküler hız 50-100 atım/dk
ise ritm AIVR ile adlandırılır.
Premature Atriyal Kontraksiyon!ar
Atriyoventriküler Junctional Ritim
(Şekil 35-20) Prematür atrial kontraksiyon atriumun sinüs
nodu dışındaki herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. P dal- (Şekil 35-23) Ventriküler hız genellikle 45-60 atım/dk'dır. QRS
ga morfolojisi normal sinüs ritminden farklıdır. PAC sonrası kompleksi aberan iletim olmadıkça dardır. Eğer Junctional
yaygın olarak postektopik duraksama görülür. QRS kompleksi ritm hızı 60 atım/dk'nın üzerindeyse, AV junctional taşikardi
aberan ileti olmadıkça dardır. olarak isimlendirilir.

A Şekil 35-15. Multifokal atriyal taşikardi, hızı 145 atım/dk. Not; farklı P dalga morfolojileri.
KARDİYAK ARİTMİLER

A Şekil 35-16. Ventriküler taşikardi ritmi, hız 150 atım/dk. 16 atım sonrası ventriküler taşikardi spontan olarak
sinüs taşikardisine dönmüş.

A Şekil 35-17. Ventriküler taşikardi, hızı 145 atım/dk.

Jı. Şekil 35-18. Polimorfik ventriküler taşikardi.

A Şekil 35-19. Ventriküler fibrilasyon. Sinüs ritmi, 6. vurudan sonra ventriküler fibrilasyona dejenere oluyor.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

A Şekil 35-20. Sinüs ritmi, bigemine atrial erken vurular mevcut. Atriyal erken vurulardaki ve sinüs ritmindeki P
dalgalarının yapısı birbirinden farklı.

A Şekil 35-21. A: Sinüs ritmi ve bigemine ventriküler ekstrasistol. B: Sinüs ritmi ve trigemine ventriküler ekstra-
sistol.

.ı:
B

A Şekil 35-22. A: Atriyal fibrilasyon ve arada idioventriküler kurtarıcı ritmi . B: Akselere idioventriküler ritim, hızı
50 atım/dk.
KARDİYAK ARİTMİLER

Jııı. Şekil 35-23. AV junctional ritim, hızı 40 atım/dk.

Sinoatriyal Blok Üçüncü Derece Atriyoventriküler


(Şekil 35-24) SA blok P dalga bloğuyla karekterizedir. Uzun PP
Block (Tam Kalp Bloğu)
intervali tarafından tespit edilir. PP aralığı bloklu P dalgasın­
dan önce giderek kısalabilir (SA Wenkwbach), ya da PP inter- (Şekil 35-29 ile 35-31 arası) PP intervali(Atrial hız) genellikle
vali aynı kalabilir (2. Derece Mobitz Tip 2 SA blok). RR intervalinden(ventriküler hız) kısadır. Çünkü atrial impuls
AV noda iletim yapamaz, atrial ve ventriküler aktivite arasında
Birinci Derece Atriyoventricular Blok ilişki yoktur.
(Şekil35-25) PR intervali sabittir fakat karekteristik olarak 0.2
saniyeden daha uzundur. Tek Odacıklı Ventriküler Pace

İkinci Derece Atriyoventriküler Blok (Şekil 35-32 ve 35-33) İntrensek kalp hızı programlı pace ma-
(Mobitz Tip 1) ker hızından fazla olduğu zaman, pacemaker inhibe olur. İnt­
rensek hız yavaş olduğu zaman pacemaker tetiklenir, kalp pili
(Şekil35-26) Progresif olarak PR intervali uzar ve iletilemeyen
dominant hale gelir.
P dalgası QRS kompleksinin düşmesine yol açar. Klasik olarak,
PP intervali sabit kalır. RR intervali süresi en uzun olan bloklu
P dalgası içerir. Çift Odacıklı Atriyoventriküler Pace

İkinci Derece Atriyoventriküler Blok (Şekil 35-34 ve 35-35) Pacemaker atrium ve ventrikülleri uya-
rır. Pacemakerın tetiklemesi ya da inhibe etmesi intrinsik hıza
(Şekil 35-27) Diğer her P dalgası bloklandığı zaman, mobitz tip
bağlıdır.
1 ya da mobitz tip 2 blok AV blok arasında ayrım yapılamaz. Bu
2:1 AV iletim gibi tanımlanır.
Capture yetersizliği
İkinci Derece Atriyoventriküler Blok
(Şekil 35-36 ) Capture yetersizliği yeterli pacemakerin miyo-
(Mobitz Tip il)
kardiyumu depolarize edemediği durumlarda oluşur. Fizyo-
(Şekil 35-28) PR intervali düzenlidir ve diğerleri normal ya lojik capture yetersizliği uyarı ventriküler refrakter periyotla
da uzamış olabilir. Periodik olarak P dalgası iletilemez, QRS olduğu zaman oluşur.
kompleks eksikliğine yol açar.

Jııı. Şekil 35-24. İkinci derece Mobitz tip I SA blok olan sinüs ritmi. PR aralıkları sabitken, PP aralıkları kademeli
olarak kısalıyor. Siklus bir P dalgasının bloğu ile tamamlanıyor. Pause uzunluğu önceki PP siklus uzunluğunun iki
katından daha kısadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

.ı\ Şekil 35-25. Birinci derece AV blok olan sinüs ritmi. PR mesafesi 0.44 sn .

.ı\ Şekil 35-26. İkinci derece Mobitz tip I AV blok olan sinüs bradikardisi. Progresif olarak bir QRS dalgası atlayana
kadar PR mesafesi gittikçe uzuyor .

.ı\ Şekil 35-27. İkinci derece AV blok olan sinüs ritmi.

~· ..

.ı\ Şekil 35-28. İkinci derece Mobitz tip il AV blok olan sinüs ritmi. AV ileti değişken .

.ı\ Şekil 35-29. Üçüncü derece AV blok. Atriyal hız 92 atım/dk ve ventriküler hız 50 atım/dk.
KARDİYAK ARİTMİLER

A Şekil 35-30. Üçüncü derece AV blok. Atriyal hız 88 atım/dk ve ventriküler hız is 30 atım/dk.

A Şekil 35-31. Akselere idioventriküler kurtarıcı ritmi olan üçüncü derece AV blok, ventriküler hız 60 atım/dk.

A Şekil 35-32. Senkronize olmayan ventriküler pace ritmi. Bu durumda, intrinsik kalp hızı programlı pacemaker
hızından daha düşüktür. Bu durumda, pacemaker ritmi dominant olarak kalp hızını sağlayan ritimdir.

A Şekil. 35-33. WI çalışan pacemaker. Although pacemaker spike'larını ayırt etmek zor olsada, 3-8. vurular pace
vurusu. lntrinsik kalp hızı programlı kalp hızından fazla olduğunda pacemaker vurusu inhibe olur.

ı '
UI'.,,,_,__ ....,,. .-'·4"'·.•.-.i
, ,.. ·•··,__..:_____,:_, ...,
i_._

A Şekil 35-34. Çift odacıklı pacemaker ile AV ardışık pace ediyor. Bu durumda, intrinsik kardiyak aktivite olmadığı
zaman, atriyum ve ventrikül sırayla pace edecektir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

.t. Şekil 35-35. VAT modunda çift odacıklı pacemaker. Pacemaker atriyumu sadece algılanırken, ventrikülü pace
ediyor. Eğer intrinsik atriyal depolarizasyon sadece algılarsa, bir ventriküler pace vurusu tetiklenir.

ı_JJ
il

A Şekil 35-36. A: Tek odacıklı ventriküler pacemaker, capture yetersizliği görülmekte. Altta yatan ritim ikinci de-
rece Mobitz tip I AV blok. Bir adet ventriküler pace spike'ı beşinci atrial kompleks (P dalgası) sonrasında görülüyor.
Ancak bu pace ventrikül miyokardını depolarize etmekte başarısız oluyor. B: Çift odacıklı pacemaker ile capture
yetersizliği görülüyor. Üçüncü vuruda atrial pace atriyal miyokardiyumu depolarize etmekte yetersiz oluyor. Daha
sonra ventriküler pacemaker ile pace ediyor. 1, 2 ve 4-9. vurularda atriyal vuruların spike'ları ve onu takip eden
normal ventriküler AV ileti görülüyor. (Garson A: Stepwise approach to the unknown pacemaker ECG. Am Heart J 1990;119:924
izni ile kullanılmıştır.)

A Şekil 35-37. A: Yetersiz algılama. Beşinci vuru bir ventriküler ekstrasistol (VES). Sonraki vuru bir ventriküler
pace vurusu. Pace vurusu VES sonrası ortaya çıkıyor, bu ise, bir önceki kompleksi algılama yetersizliğini gösteriyor.
B: Birinci ve ikinci vurular pace, üçüncü ve dördüncü vurular normal AV iletiyi gösteriyor. Dördüncü ve beşinci vuru
arasında beklenenden daha uzun bir pause görülüyor, bu ventriküler fazla algılamaya bağlı oluşmuştur.(Garson A:
Stepwise approach to the unknown pacemaker ECG. Am Heart J 1990; 119:924 izni ile kullanılmıştır.)
KARDİYAK ARİTMİLER

Algılamada Yetersizlik (Undersensing) Fazla Algılama (Oversensing)


(Şekil 35-37 A) Algılamada
yetersizlik kalp içi elektriksel uya- (Şekil 35-37B) Fazla algılama pace uyarılarının inhibisyonun-
nları algılamada yetersizlik olduğu zaman görülür. EKG'de P daki yetersizliktir. EKG'de programlı pacemaker hızından daha
dalgası veya QRS kompleksleri bir pace spike tarafından uy- uzun pause'ler bulunur.
gunsuz olarak takip edilir.
Gastrointestinal Aciller

Elizabeth Davis, MD
Kimberly J. Powers, MD

Çeviri:
Dr. Azade Sarı

Yaşamı Tehdit Eden Problemlerin Acil Yönetimi Enfeksiyöz Gastroenteriti Olan Hastanın Ampirik Yônetimi
Hipotansiyon ve Şok ve Taburculuğu
Akut Karın Acilleri İnflamatuvar Barsak Hastalığı
Toksik Maruziyetler Gastroözefageal Refüi Hastalığı
Diğer Aciller Özefagus Acilleri
İshal ve Kusması Olan Hastanın İleri Değerlendirilmesi Özefagus Yırtığı
İshal ve Kusmanın Enfeksiyöz Nedenlerinin Acil Özefagus Yabancı Cismi
Değerlendirilmesi ve Yönetimi Akut Gastrit ve Peptik Ülser Hastahğı
Viral Gastroenterit Alkolik Hepatit
Bakteriyel Gastroenterit Hemoroidler
Parazitik Enterit

ishal ve Kusma
İshal ve kusma acil servis başvurularının sık nedenlerinden-
dir. Her ne kadar vakaların büyük çoğunluğu enfeksiyöz, kendi
kendini sınırlar özellikte olsa da, belirgin morbidite ve morta-
lite potansiyeliyle birlikte ayırıcı tanı geniştir. Birçok patolojik
durum gastrointestinal (GI) semptomları içerir. Bunlar kafa
içi patoloji (travma, kitleler, enfeksiyonlar), kalp hastalıkları
(miyokard enfarktüsü, anjina), toksik maruziyetler (digoksin,
karbonmonoksit, ağır metaller), akut karın patolojileri (intes-
tinal tıkanıklık, mezenter iskemisi) ve endokrin anormallikleri
(diyabetik ketoasidoz, adrenal yetmezlik) ve diğerlerini içerir.
Ayrıca ishal ve kusmanın enfeksiyöz nedenleri özellikle yaşlı­
lar, bebekler ve immün yetmezlikli bireylerde belirgin hasara
neden olabilir (Şekil 36- 1).
1. Fokal veya ciddi karın ağrısı 1. Toksidrom: Kolinerjik
KUSMA VEYA İSHAL
2. Peritoneal inflamasyon JHayırJ veya sempatomimetik

bulguları 2. Çoklu ilaç?


Hayır-Şekil 36-1'e git
3. Kusma veya ishale
3. Diğer toksik
neden olan ağrı maruıziyetlere ait kanıt?

Bütün vital bulguları saptayın: I Eveti Değerlendir

1. Kan basıncı, nabız I Eveti


1.
2.
Antibiyotik
Kemoterapötik ilaçlar
2.Solunum hızı, nabız oksimetre ' ,-ı,-J 3. Laksatifler/ katartikler
Akut karın patolojisi açısından 4. Antiasitler (Mg)
3.Rektal ısı değerlendir. Düşün:

IHayırJ
5. Antihipertansifler
1. Akut apandisit 6. Antiparkinson ilaçları
Nörolojik
2. İntestinal tıkanıklık 7. Antiepileptik ilaçlar
semptomlarla
3. Mezenter iskemisi 8. Antidepresanlar
birlikte deniz
4. Gastrointestinal kanama 9. Antiaritmikler cı
ürünleri alımı? )>
5. Ektopik gebelik 10. Kolşisin Vl

Sıvı açığı
veya azalmış 6. İntussusepsiyon 11. Kinidin
perfüzyon belirtileri:
1.Şok?

2.Hipotansiyon?
!Hayır!
7. Gonadal torsiyon
8. Pankreatit
9. Kolesistit
Düşün
lB 12.
13.
14.
15.
Teofilin
Digoksin
Kolesterol düşürücü ilaçlar
H2-reseptör antagonistleri
;:,;:ı

m
o
z-ı
Vl
10. Divertikülit :::!.
11. Piyelonefrit 16. Laktüloz z
3.0rtostaz? 1. C. botulinum
17. NSAID )>
12. Pelvik enflamatuvar hastalık r
2. Amneziye yol açan deniz 18. Diüretikler
13.Hepatit kabuklularıyla zehirlenme
)>
19. Kafein
I Eveti 14. Volvulus
15. Enflamatuvar barsak hastalığı 3. Uskumrugiller 20. Kolinerjik ajanlar
Q.
r
r
21. Lityum m
1.Geniş lümenli intravenöz kateter 16. Peptik ülser hastalığı 4. Ciguatera ;:,;:ı
22. Tiroid hormonu
yerleştir 17. Toksik megakolon 5. Balon balığı zehirlenmesi 23. Mantarlar
2.Destek oksijen, kalp monitörizasyonu, 18. Radyoterapi 24. Nikotin (yeşil tütün sendromu)
6. Nörotoksik deniz
serum fizyolojikle sıvı resusitasyonu 19. Gastrointestinal kanser 25. Pesitisidler (organofosfat
kabuklularıyla zehirlenme
3.CBC, elektrolitler, böbrek ve karaciğer 20. Malabsorbsiyon sendromları zehirlenmesi)
fonksiyonları, lipaz, gebelik testi, kan 21. Otonomik disfonksiyon 26. Bitkisel preparatlar
grubu ve çapraz uyum için endikeyse 22. Fekal tıkaç 27. Ağır metaller
kan al 23. Hirshsprung hastalığı 28. Opiad yoksunluğu
4.Gerektiğinde ampirik antibiyotikler, kan 24. Çölyak hastalığı 29. Allerjik reaksiyonlar
ürünleri, gastrointestinal 30. Karbon monoksit zehirlenmesi
dekontaminasyon, stres steroidleri, 31. Monosodyum glutamat
toksin antidotları ve konsültasyon düşün

.A Şekil 36-1. Kusma ve ishali olan hastaya yaklaşım, kısım 1. NSAID, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar.
IŞekil 34-1 'de-n~ j
Öyküde aşağıdakilerle ilgili ek Gelişmekte olan

1
bilgiler sağla ülkelere seyahat, HIV,
1. Seyahat immun sistem
baskılanması, bakım
2. Gıda alımı; deniz ürünleri,
1. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, mantarlar, az pişmiş veya kötü yurduna yatırılma,
diyaforez, kardiyak öykü, pompa saklanmış gıdalar
uzamış süreç? I Eveti
yetmezliği kanıtları?
!Hayır! 3. Toplumsal salgınlar
2. Travma, anormal nörolojik bakı, 4. Kreşle temas Amipli dizanteri .
bilinç durum değişikliği, ateş, 5. Bakım yurdunda kalma açısından
sefalji? değerlendirme ve
6. Hastanede yatma
tedavidüşün
3. Endokrin patolojinin öykü, 7. Yakın zamanda kullanılan
fiziksel veya laboratuvar kanıtları? antibiyotikler
8. İmmun yetmezlik 1
Yakın zamanda
9. Cinsel temas
antibiyotik kullanımı? 1

,o
I Eveti
1
)>
<
I Eveti s:
1 )>
or
Düşün
Toksik gör jnüm, sistemik semptomlar, s:
Kardiyak
1. Akut miyokard enfarktüsü
>390C ate 1• yaşamsal belirtilerde jHayırl C.difficile koliti açısındar
değerlendirme ve ~z
değişme, karın ağrısı, kanlı diyare, tedavi düşün
2. Unstabil anjina
dehidratas ron, miyalji, sefalji )>
3. Perikardit, miyokardit 1
O.
4. Konjestif kalp yetmezliği, r
r
Merkezi sinir sistemi m

1. Serebral kanama, hemoraji veya I Eveti Düşün

1.IV veya PO hidrasyon


,o

hematom
2. Menenjit, ensefalit Yaşlı, bebek? 2.Ampirik antibiyotikler:

!Hayır!
3. Tümörler Siprofloksasin 500mg PO bid 3-7
Komplike edici tıbbi durum. gün ve destek tedavi (Tablo 17-1
4. Toksik, metabolik patoloji ve 17-2)
Endokrin immun yetmezlikli?
3.Gayta kültürü, yumurta ve
1. Adrenal yetmezlik parazitler

'B
2. Diyabet komplikasyonları Hastaneye yatır, destek 4.Yatır veya taburcu et
3. Hiper/ hipotiroidizm

~
bakım, kan ve gayta kültürleri
4. Karsinoid sendrom
1 ampirik antibiyotikleri düşün
5. Pankreas yetmezliği
6. Hipoparatiroidizm (Tablo 17-1 ve 17-2)
7. Zollinger- Ellison sendromu

A Şekil 36- 1. (Devam) Kusma ve ishali olan hastaya yaklaşım, kısım 2.


GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

Klinik Bulgular ishalle birlikte olan erken akut karın acillerini gastroenteritten
ayırt etmeye yardımcı olabilir. Fizik bakı ile uyumsuz ağrı ile
Tüm vital belirtileri alın. Düşük perfüzyon belirtileri (örn., so- başvuran arteriyovasküler hastalığı olan hastalarda mezenter
ğuk, soluk cilt; bilinç değişikliği; idrar çıkışında azalma; kuru iskemisi dışlanmalıdır.
müköz membranlar) açısından bakın. Hipotansiyon (sistolik
basınç <90 mmHg), taşikardi, oligüri ve ortostaz hemodina-
mik dengesizliğin yakın olduğuna işaret edebilir. Sepsis, GI Tedavi ve Sonuçlandırma
kanama, kardiyak pompa fonksiyon bozukluğu, cerrahi karın
patolojisi, toksik maruziyetler, endokrin anormallikleri veya Tedavi nihayetinde semptomların nedenlerine bağlıdır. Tüm
anafılaksi kanıtları açısından bakın. vital belirtileri al; intravenöz yol açın ve CBC, elektrolitler,
böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, serum lipaz, gerekliy-
Tedavi ve Sonuçlandırma se gebelik testi ve kan grubu ve çapraz karşılaştırma için kan
alın. Akut karın serileri ince veya karın barsak tıkanıklığını
Geniş çaplı bir intravenöz kateter yerleştir ve endikeyse tam gösterebilir. Bilgisayarlı tomografi (BT) tarama veya ultrason,
kan sayımı (CBC), elektrolitler, böbrek ve karaciğer fonksi- akut karnın nedenini belirlemeye yardımcı olabilir. Eğer intus-
yonları, serum lipaz ve gebelik testi için kan alın. Belirgin kan susepsiyondan şüpheleniliyorsa hava kontrastı veya baryum
kaybı bildiriliyorsa veya bundan şüpheleniliyorsa kan grubu ve enemanın her ikisi de tanısal ve tedavi edici olabilir. Hastanın
çapraz karşılaştırma için kan alın. Altta yatan neden araştırılır­ durumu stabil değilse, erkenden uygun cerrahi konsültasyonu-
ken destek oksijen, kalp monitörizasyonu ve nabız oksimetre nu isteyin.
ile birlikte serum fizyolojik ile sıvı resusitasyonuna başlayın.
Eğer uygunsa ampirik antibiyotik tedavisini başlatın. Eğer ne-
den belirsiz ise sürekli monitörizasyon, destek tedavi ve ileri
araştırma için hastayı hastaneye yatırın. Neden belirlendikten
sonra özgün tedaviyi başlatın.

Klinik Bulgular
Toksik maruziyetlerin başvuru semptomları sıklıkla ishal ve
kusmadır. Toksinlerin listesi uzundur (Şekil 36- 1). Öyküde
anahtar bilgiler olan ilaçlar, mesleki maruziyetler, şifalı ot pre-
Klinik Bulgular paratlarının kullanımı, mantarlar veya bitkisel ürünlerin tüke-
timi, deniz ürünleri alımı, ağır metallere maruziyet ve allerjik
Akut cerrahi karın patolojisi olan hastalar ishal ve kusmayla reaksiyonların öyküsünü alın. Kolinerjik veya sempatomime-
başvurabilirler ve gastroenterit yanlış tanısı alma riski altında­ tik reaksiyonlar gibi özgül toksinlerin indüklediği sendromla-
dırlar. Ağrının özelliği ve yeri ve üst GI semptomlar (kusma) ve rı araştırın. Digoksin, salisilatlar ve karbon monoksit gibi sık
alt GI semptomların (ishal) varlığı açısından araştırın. Hangi toksinleri düşünün. Nörolojik semptomlar varsa botulizm veya
semptomun önce başladığını belirleyin. Akut karın acilini dü- deniz kabuklularıyla zehirlenmelerini düşünün.
şündüren belirti ve semptomlar foka! karın ağrısı, peritoneal
inflamasyonla uyumlu bakı, kusma ve diyare öncesinde ağrı, Tedavi ve Sonuçlandırma
özgün olmayan karın ağrısıyla birlikte uzun süreli kusma ve
fizik bakı ile uyumsuz ağrıdır. Akut apandisit, intestinal tıka­ Uygun dekontaminasyon yöntemiyle tedaviye başlayın. Tok-
nıklık, mezenter iskemisi, ektopik gebelik, GI kanama, intus- sik alımı olan hastaya aktif kömür ve bir katartik verin. Cilt
susepsiyon ve gonadal torsiyon gibi durumların varlığını dü- veya inhalasyon maruziyeti olan hastalar kaynaktan uzaklaş­
şünün (Tablo 36- 4). Acil serviste seri karın bakısı kusma veya tırılmalı ve kontamine madde seyreltilmelidir. Destek bakım
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

ve sürekli monitörizasyonu başlat. Uygunsa özgün antidotları terimini açığa kavuşturun. Eşlik eden semptomları belirleyin.
uygulayın. Ateş, karın ağrısı, anoreksi, ishal, kabızlık, tenesmus, miyalji,
kusma, baş ağrısı ve parestezi, güçsüzlük veya kraniyal sinir pal-
sileri gibi nörolojik semptomları sorgulayın. Dışkıda kan veya
mukus varlığını ve kusmuğun özelliklerini (kanlı veya safralı)
sorgula. İshal ve kusmanın diğer semptomlarla ilişkileri dahi-
linde başlangıç ve şiddetlerini belirleyin. Bol, sulu ishali takiben
karın krampları gastreoenteritle uyumludur. Bununla birlikte
bulantı ve yumuşak dışkıyı takiben karın ağrısı, apandisiti gös-

Tablo 36-1. Akut Kusma ve İshalin Değerlendirilmesi.

Klinik Bulgular
Kalp, merkezi sinir sistemi veya endokrin bozukluklar, başvuru
semptomları olarak kusma veya ishali içerebilir (Şekil 36- 1).
Kalple ilişkili bozuklukların kanıtları göğüs ağrısı, nefes darlı­
ğı, diyaforez, kalp hastalığı öyküsü veya akut pompa yetmez-
liği kanıtlarıdır. Merkezi sinir sistemi patolojisinin göstergele-
ri travma öyküsü, anormal nörolojik bakı, ateş, baş ağrısı ve
merkezi sinir sistemini etkileyen diğer toksik veya metabolik
patolojilerdir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Kusma veya ishal nedeni olarak kalp, merkezi sinir sistemi veya
endokrin nedenlerden şüphelenilen hastalara agresif değerlen­
dirme ve yönetim uygulanmalıdır. Bunlar EKG, sürekli kalp
monitörizasyonu, intravenöz yol, destek oksijen, nabız oksi-
metre ve endikeyse pıhtılaşma çalışmaları ve kalp enzimlerini
içeren tam laboratuvar çalışmaları olabilir. Gerekliyse X-ray,
BT tarama ve konsültasyonları sağlayın.

Yaşamı tehdit eden durumlar araştırıldıktan ve tedavi başla­


dıktan sonra, girişimler kusma ve ishalin ileri tanımlanmasına
yönelik olmalıdır. Aşağıdaki öykü, fiziksel ve laboratuar araş­
tırmalarını düşünün (Tablo 36- 1).

Öykü
A. Mevcut Hastahğm Özellikleri
Mevcut hastalığınönemli özellikleri başlama zamanı, semp-
tomların karakteri ve hastalığın süresidir. Akut semptomları (2
haftadan az) kroniklerden ayırt edin. Hastanın kullandığı ishal
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

terebilir. Bol ishal, ateş, miyalji ve sefaljinin bulunduğu semp- Fizik Bakı
tomlar kompleksi dizanteriyle uyumluyken, şiddetli baş ağrısı,
bulantı, kusma ve yumuşak dışkının bulunduğu semptomlar Hastanın hidrasyon durumunu belirlemek, sepsis açısından
kompleksi subaraknoid kanama gibi bir durumu gösterebilir. değerlendirmek, akut karnı dışlamak ve dışkıda kan varlığını
belirlemek için fızik bakıyı kullanın.
B. Tıbbi ve Cerrahi Öykü
A. Genel Görünüm
Hastanın tıbbi ve cerrahi öyküsünü araştırın. İmmün yetmezliği
olanlara özel önem göster. HIV, diyabetes mellitus, GI kanama, Hastanın baştan ayağa sağlığını değerlendirin. Sıvı açığı, toksik
karın cerrahileri, malignensiler ve endokrin hastalıkları araştı­ görünüm veya sarılık kanıtlarına bakın.
rın. Yeni alınmış kemoterapi veya radyoterapiyi sorgulayın.
B. Ateş
C. İlaçlar ve Antibiyotik Kuilarnmı
Ateş, gastroenteritin invaziv bakteriyel veya parazitik nedenle-
Reçeteli, reçetesiz ilaçları, bitkisel preparatlar ve ilaç bağımlılı­ riyle (ör, dizanteri) uyumludur. Ateş aynı zamanda akut cerra-
ğını araştırın. Yeni kullanılan antibiyotik veya laksatiflere özel hi araştırmayı gerektiren bir durumun göstergesi olabilir. Ateş
ilgi gösterin. daha nadiren vira! veya noninvaziv bakteriyel gastroenteritle
ilişkili olabilir. Gıda zehirlenmesi ateşle ilişkili değildir.
D. Maruziyet Riskleri; Diğer Kişilerdeki
Benzer Hastalıklar C. Kan Basıncı ve Nabız Hızı

Kreşler veya toplumsal salgınlar gibi ortak maruziyet kaynak- Hipotansiyon ve taşikardi, sıvı azalmasına tipik yanıtlardır. Sıvı
larını sorgulayın. Hastane veya bir kurumda yatış öyküsünü durumu belirgin değilse daha düşük derecelerdeki sıvı açığını
araştırın.
değerlendirmek için hastanm supin pozisyonunda, otururken
ve ayaktaykenki ortostazını (sistolik kan basıncı :2:lOmmHg
E. Diyet Öyküsü düşer ve nabız hızı :2: l Satım/ dk artar) değerlendirin. Genç,
sağlıklı erişkinler belirgin dehidratasyona rağmen normal ya-
Alışılmadık gıdalar, süt ürünleri, yumurta, deniz ürünleri veya
pastörize olmayan veya çiğ gıdaları sorgulayın. Mantarlar veya şamsal belirtilerini idame ettirebilirler. Atriyoventriküler nodal
diğer bitkisel ürünleri sorgulayın. bloker alan hastalarda olası yamta bakm.

D. Karın Bakısı
F. Seyahat Öyküsü
Yeni gidilmiş uluslararası seyahatı, özellikle de gelişmekte olan Belirgin karın ağrısı, enfeksiyöz gastroenterit dışmdaki neden-
ülkelere, sorgulayın. Latin Amerika, Asya ve Afrika'nın ende- lerin araştırılmasını hızlandırmalıdır. Eğer karın bakısı fokal
mik bölgelerine seyahat edenlerin yüzde kırkı seyahat ishali hassasiyeti gösteriyorsa veya peritoneal enflamasyon belirtileri
olur. Yeni gidilmiş ülke içi seyahat veya özellikle piknik veya varsa, akut cerrahi patoloji düşünün. Bununla birlikte subjek-
yeni su kaynaklarına maruziyet gibi açık hava aktivitelerini tif, yaygm ve kramp tarzmda karın ağrısı veya hassasiyeti, aşırı
sorgulayın.
kusma veya ishal sonrası gelişebilir. Ayrıca, özellikle Yersinia en-
terocolitica ve Campylobacter tipleri gibi birçok enfeksiyöz ajan,
G. Toksin Maruziyetleri
apandisiti taklit edebilir ve sağ alt kadran ağrısı, anoreksi, düşük
Ağır metaller, karbon monoksit, salisilatlar ve digoksini içeren dereceli ateş ve diyare öncesinde kusmaya neden olabilir. Bu şe­
toksinlere maruziyet riskini belirleyin (bakınız Şekil 36- 1). kilde başvuran hastalarda apandisit mutlaka dışlanmalıdır.
Toksin maruziyetiyle ilişkili olabileceğinden mesleki öyküyü
sorgulayın. Çiftçilerde pestisidleri (organofosfat zehirlenmesi)
E. Rektal Bakı
ve nikotini (yeşil tütün sendromu) düşünün. Allerjik reaksi-
yonların öyküsünü sorgulayın.
Pekal tıkaç, melena veya hematokezyayı tespit etmek için rektal
bakı uygulayın.
H. Seksüel Maruziyetler
Seksüel ilişkileri sorgulayın. Amibiyazis, giardiyazis, kampi- Laboratuvar ve Tanısal Çalışmalar
lobakteriyozis, salmonellozis ve şigellozis seksüel temasla ge-
çebilir. Chlamydia trachomatis, herpes simpleks ve Neisseria İshal ve kusmanın rutin değerlendirilmesinde laboratuvar ve
gonorrhoeae de ayrıca alt GI semptomların olası nedenlerin- tamsa! testlerin değeri sınırlıdır. Testler, kusma veya ishalin en-
dendir. HIV- pozitif ve immün yetmezlikli bireyler, Cryptospo- feksiyon dışı nedenlerinden şüphelenilen hastalarda, ki bunlar
ridium, sitomegalovirüs ve Mycobacterium avium intracellulare hemodinamisi stabil olmayan, çok genç, yaşlı ve immün sup-
enfeksiyonlarına yatkındırlar. rese bireylerdir, eğer endikeyse düzenlenmelidir. Ayrıca testler
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

uzamış durumlarda veya konservatif tedaviye yanıt vermeyen G. CBC, Kan Üre Azotu/ Kreatinin, Glukoz,
hastalarda gerekli olabilir. Upaz ve Karaciğer Fonksiyon Testleri
A. Fekal Hücre Sayımı Endike olduğunda, özellikle de dehidratasyondan şüphelenili­
yorsa diğer kan testlerini isteyin. Kusma nedeni olarak safra
Pekal eritrositler ve daha yüksek derecelerde lökositler, ampirik koliğinden veya kolesistitten şüpheleniliyorsa karaciğer fonksi-
antibiyotik alması gereken hastaları belirlemede kılavuz olarak yon testleri yardımcıdır. Pankreatit öyküsü, belirgin alkol kul-
kullanılmaktadır. Her iki bulgu, en sık bakteriyel dizanteri ol- lanımı veya epigastrik ağrısı olan hastalarda lipaz istenmelidir.
mak üzere, inflamatuvar ishal ile ilişkilidir. Ancak, inflamatu-
var ishalin aynı zamanda fekal kırmızı ve beyaz hücreler ürete- H. İdrar Tahlili
bilen enfeksiyon dışı birçok nedeni vardır. Bunlar inflamatuvar
barsak hastalığı (IBD), kemoterapi ve radyoterapi, aşırı duyar- Eğer endikeyse idrar talılili ve idrarda gebelik testi yapılmalıdır.
lılık ve otoimmün bozukluklardır. Dışkı yaymasında eritrosit
ve lökositlerin varlığı nasıl bakteriyel bir duruma özgün değil­ 1. Radyografik Değerlendirme
se, bunların yokluğu da bakteriyel bir olayı dışlamaz. Ayrıca,
Cerralıi karın olduğu düşünülen hastalarda radyografık değerlen­
ampirik antibiyotik tedavisinden yararlanacak hastalarda hüc-
dirme endikedir. Anormal barsak sesleri, safralı kusma veya ka-
re sayımının iyi bir indikatör olduğu gösterilememiştir.
rında distansiyon varsa, akut karın serilerini uygulamayı düşün.
Endike olduğunda karın BT tarama veya ultrason uygun olabilir.
B. Dışkının Bakteriyel Kültürü
J. Sevk
Uzun süren vakalarda, bebeklerde, yaşlılarda, immün yetmez-
likli ve toksik görünümlü hastalarda dışkının bakteriyel kültü- Kronik ishalin değerlendirilmesinde bir gastroenteroloğa sevk
rünü yapmayı düşünün. Kültür için dışkı, acil serviste alınabilir edilmesi endike olabilir.
ve sonuçlar, ishalin devam ettiği durumlarda tedaviye kılavuz
olarak kullanılabilir.

C. Yumurta ve Parazitler için Dışkı


Gelişmekte olan ülkelere seyahat öyküsü olan, HIV enfeksiyo-
nu olan ve kreşteki bebeklerle temas eden kronik diyareli has- Akut durumlarda bir enfeksiyöz gastroenterit atağından sorum-
talarda yumurta ve parazitler açısından test yapmayı düşünün. lu özgün ajanı belirlemek güçtür. Buna rağmen atakların çoğu­
nu, bazı talıminlere göre %70'lere varan, vira! ajanlar oluştur­
D. Clostiridium Diffile Toksini maktadır. Geri kalan enfeksiyöz nedenlerin yaklaşık %24'ünü
bakteriyel ajanlar ve %6'sını parazitik ajanlar oluşturmaktadır.
Hasta yakın zamanda antibiyotik kullandığını ya da hastaneye
yatırıldığını bildiriyorsa C.difficile toksini için test yapmayı dü-
şünün. İshal, antibiyotik tedavisinden sonra 12. haftaya kadar
uzayabilir. Klindamisin, penisilinler ve sefalosporinler sıklıkla
belirtilenlerdir. Yakın zamanda antibiyotik kullanımı olmadan
toplumdan kazanılmış enfeksiyon insidansı iyi belirlenmiştir.
Yakın zamanda antibiyotik kullanımı olmasa bile ağır ishal, karın
ağrısı ve pis kokulu dışkısı olan hastalarda test yapmayı düşünün.

E. Eschericia Coli 0157:H7 Toksini


E.coli 0157:H? toksinine bağlı hemolitik üremik sendrom-
dan şüphelenilen hastalarda dışkı kültüründe özgün olarak
0157:H?'ye bakarak test yap veya eğer mümkünse hızlı immu-
noassay ile toksini belirleyin.
Klinik Bulgular
f. Giardia Antijeni
Çoğu vira! ajan sekretuvar ishale neden olur. Vira! sitotoksinler
HIV ile enfekte hastalarda, gelişmekte olan ülkelere seyahat hücresel geçirgenlikte artışa neden olur ve su ve elektrolitlerin
veya piknik öyküsü olanlarda ve kreştekilerle temas edenlerde intestinal lümene sekresyonuyla sonuçlanır. İnvaziv dizante-
Giardia antijeni açısından test yapmayı düşünün. rinin aksine vira! gastroenteritte genellikle belirgin sistemik
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

semptomlar yoktur ve genellikle ateş ve karın ağrısıyla ilişkili rağmen belirgin dehidratasyon gelişebilir ve özellikle ileri yaş­
değildir. Pekal eritrosit ve lökositler nadirdir. En sık tespit edi- larda veya diğer baskılayıcı tıbbi durumlarda şiddetli hastalığa
len ajanlar Norwalk virüsü ve rotavirüstür. yol açabilir. Altta yatan hastalığı olmayan, toksik görünümlü
olmayan, oral alımı tolere edebilen, normal yaşamsal belirtileri
Tedavi ve Sonuçlandırma
olan ve evde destekleyici/ uygun sosyal durumları olan hastalar
Dizanterik olmayan gastroenteritlerin diğer nedenleri (Tablo genellikle taburcu edilebilirler. Hastalar, oral alımı tolere ede-
36-2) gibi viral gastroenteritler de kendi kendilerini sınırlama mediklerinde veya semptomları kötüleştiğinde geri dönmele-
eğilimindedirler ve sadece destek tedavi gerektirirler. Buna riyle ilgili taburculuk bilgileri verilmelidir.

Tablo 36-2. Dizanterik Olmayan Gastroenteritlerin Sık Tiplerinin Ayırıcı Tanı Özellikleri

Bacillus cereus Önceden pişirilmiş et, kızartılmış pirinç, 1-6 saat Ani başlangıçlı bulantı kusma, hafif ishal; Kendi kendini sınırlayan; deste!< bakım;
sebzeler, kuru meyveler ve süt loi:u ateş nadir; önceden üretilmiş enterotoksin- oral veya intravenöz rlıidratasyon ve
lerle indüklenir semptomatik tedavi

Clostridium botulism Evde yapılmış konserve meyve ve 12-36 saat Çok nadir; hafif gastrointestinal semptomlar, Hastaneye yatırılma, destek bakım ve
sebzeler; ticari balık ürünleri takiben güçsüzlük, kırgınlık, kuru ağız, gerektiğinde ventilalör desteği; uygunsa
diplopi, dişfaji ve kas koordinasyonunda gastrointestina\ dekontaminasyon
bozukluk; ilerleyici kraniyal sinir palsileri ve ve trivalan antito~sin uygulanmasını
kas güçsüzlüğü solunum yetmezliğine yol düşünün ·
açabilir

V. cholerae Çiğ veya az pişmiş deniz ürünleri .12- 72 saat Yaz veya sonbahar başı; Kuzey Amerlka'da Sıvı resusitasyonu zaruri tedavidir; an-
(istiridye, yengeç, karides); kontamine çoğu vaka Jeksas ye ~ouisiana körfez tibiyotikler hastalığın seyrini kısaltabilir;
su veya fekal- oral bulaş sınırında; 1U saat'e kadar patlayıcı pirinç- siprofloksasin .1.0 gr oral 1doz; alternatif
sulu ishal; kusma, ateş, karın krampları, olarak telrasikliıı veya TMP- SMZ
dehidratasyon, laktik asidoz ve tedavi
edilmezse ölüm; enterotoksinler bakteriyel
kolonizasyon sonrası oluşur
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Tablo 36-2. Dizanterik Olmayan Gastaroenteritlerin Sık Tiplerinin Ayırıcı Tanı Özellikleri (Devamı)

Paralitik deniz Çift kabuklu deniz kabukluları (mld· 1 saate kadar Bulantı, kusma, ishal, karın krampları, Gastrointestinal dekontaminasyon
kabuklularıyla ye, istiridye, kara kabuk midyesi, yüz ve ekstremitelerde parestezi, baş ve destek bakım; 24 saatlik gözlem
zehirlenme deniz tarağı) ağrısı, ataksi, vertigo, kraniyal sinir pal- için hastaneye yatırılma; ventilatör
sileri ve kas güçsüzlüğü; ciddi alımlarda desteği gerekli olabilir
paralizi

Giardia lamblia Kontamine gıdalar veya su; fekal- 1-4 hafta Piknik yapanlar, seyahat edenler, Metronidazol 250 mg oral, günde üç
oral, kişiden kişiye bulaş yaşlılar: Birleşik Devletler'deki en sık pa- kere 7 gün
razit; şişkinlik, kramplı karın ağrısı, aşırı
gaz ve malabsorbtif ishal; kusma nadir;
kronik ishalin sık bir nedeni
TMP-SMZ, trimetoprim- sülfometoksazol

dehidratasyon ve kilo kaybını içerebilir. İnvaziv enteritte dışkı


yaymasında genellikle hem eritrositler hem de lökositler bu-
lunur.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Gastroenteritli hastalardan dizanterisi olanlar en yüksek morta-


lite ve morbiditeye sahip olma eğilimindedirler. En başta Salmo-
nella ve Shigella olmak üzere birçok invaziv bakteriyel ajan bakte-
remi, sepsis ve ölümle sonuçlanabilir. Bu durum özellikle yaşlılar,
bebekler ve immün yetmezlikli kişilerle ilgilidir. Buna rağmen
hassas hastalarda herhangi bir bakteriyel ajan da belirgin hasara
neden olabilir. Her yıl tüm dünyada belirgin sayıda ölümlerden V.
chlorae sorumludur. Tedavi etken olan ajana bağlıdır; buna rağ­
men akut durumlarda sıklıkla ampirik strateji gereklidir (Aşağı
bakınız). Sonraki tedaviye kılavuz olmak için uzamış dizanterisi
Klinik Bulgular olan hastalarda laboratuar tahlili için dışkı toplamayı düşünün.

Bakteriyel ajanlar inflamatuvar veya sekretuvar ishale yol aça-


bilir. Sekretuvar ishal sitotoksin aracılıdır ve olasılıkla Staph-
ylococcus aureus besin zehirlenmesinde olduğu gibi önceden
yapılan toksinlerle oluşturulur veya Vibrio cholerae'da olduğu
gibi bakteriyel kolonizasyon sonrası oluşan toksinlerle meyda-
na gelir, bu nedenle hızlı etkilidir (Tablo 36- 2). İnce barsağın
üst kısmını etkileyen sekretuvar ishal genel olarak sulu isha-
le neden olur. İnflamatuvar ishal intestinal mukozanın direkt
bakteriyel invazyonuyla oluşur ve genellikle distal ince barsak
ve kolonu etkiler. Sonuç, intestinal lümene su, elektrolitler, kan,
proteinler ve mukus salınmasıdır. Klinik prezentasyon dizante-
ridir ve ateş, karın ağrısı, kanlı diyare, anoreksi, miyalji, sefalji,
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

Klinik Bulgular erişkinler, oral alımın tolere edebilme ve normal yaşamsal be-
lirtilere sahip olma gibi genel taburculuk kriterlerine uyuyor-
Acil serviste parazitik ajanlar nadiren tespit edilir. Entamobea larsa, hastane dışından tedaviye aday olabilirler.
histolytica'nın neden olduğu akut amipli dizanteriyi klinik ola- Akut durumlarda kültür sonuçları genellikle mümkün
rak dizanterinin bakteriyel nedenlerinden ayırt etmek güç ola- olmadığından, tedavi ampirik olmalıdır ve dizanterinin sık ne-
bilir. Gelişmekte olan ülkelere seyahat öyküsü olan hastalarda, denleri bilgisine dayanılarak yönlendirilmelidir (Tablo 36- 3).
huzurevinde kalan hastalarda veya immün yetmezlikli hasta - Günde iki kere 3- 5 gün oral siprofloksasin, tercih edilen ilaç-
larda parazitiknedenleri düşünün. Ayrıca uzamış seyirlerde ve tır. Azitromisin çocuklarda ve gebe kadınlarda bir seçenektir.
konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyenlerde parazitik neden- Hemolitik üremik sendromla (HUS) ilişkili olabileceğinden
leri düşünün. Dışkının laboratuar tahlili, parazitik enfeksiyon pediyatrik hastalarda ve yaşlılarda ampirik tedaviyi dikkatli
şüphesinde tanı için yararlı olabilir. uygulayın. Bu ilişki siprofloksasin ve TMP-SMZ'nin ikisiyle de
gösterilmiştir ve en güçlü ilişki enterohemorajik E.coli Ol 57:H7
Tedavi ve Sonuçlandırma tedavisiyledir. HUS ishalli bir hastalığı takip eder ve hemolitik
anemi, böbrek yetmezliği ve trombositopeni ile karakterize-
Tedavi en iyi dışkı analizi sonuçlarıyla belirlenir. Akut durum- dir. Çoğu vakalar çocuklar ve yaşlılardadır, ama herhangi bir
larda ampirik tedavi gerekli olabilir (sonraki bölüme bakınız). yaştaki insanlar de etkilenebilir. Salmonella ve Shigella da aynı
zamanda bildirilmiştir. Eğer mümkünse bu hastalarda tedavi,
kültür sonuçlarına dayandırılmalıdır. Eğer C.dijfici/e enfeksiyo-
nundan şüpheleniliyorsa, dışkı C.dijficile toksini için test edil-
melidir ve tedavi metronidazolle başlatılmalıdır.
Parazitik ajanların tedavisi için genel bir ampirik strateji
bulunmadığından, ilaç tedavisi en iyi laboratuvar tahliline göre
yönlendirilir. Buna rağmen amipli dizanteri şüphesi varsa met-
Destek Bakım ronidazolle tedavi düşünülmelidir. İodoquinol gibi ikinci bir
ajan, başlangıç tedavisinden sonra gereklidir.
Başlangıç tedavisi, hastanın hidrasyon durumuna özel dikkat
göstererek, destek bakımı içerir. Birçok hasta için bu, gerekli
tek tedavi olabilir. Hafif orta dehidratasyonda oral rehidratas- Semptomatik Tedavi
yon kullanılabilir. Pediyatrik hastalarda 50- 100 mL/kg glu-
koz- elektrolit solusyonu 4 saatte verilerek oral rehidratasyon
A. Antiemetikler
uygulanabilir. İntravenöz hidrasyon bulantıyı azaltmaya yardımcı olur ve
Daha şiddetli dehidratasyon kanıtları olan hastalarda se- başlangıç tedavisi olarak kullanılmalıdır. Sıklıkla bu, gerekli
rum fizyolojik veya ringer laktat solusyonuyla intravenöz sıvı olan tek tedavidir. Kontrol altına alınamayan uzamış kusmaları
resusitasyonunu başlatın. Pediyatrik hastalara 20ml/kg bolus olan hastalar için bir antiemetik kullanımı düşünülebilir. Buna
serum fizyolojik verin ve gerektiğinde tekrarlayın. Uzamış kus- rağmen bu ajanlar somnolansa neden olabilir ve olası septik
ma ve zayıf oral alım sonrası çocuklar özellikle hipoglisemiye popülasyonun değerlendirilmesini komplike edebilir. Ayrıca,
duyarlı olduklarından, hasta görünümlü pediyatrik hastalara
fenotiyazinlerle (proklorperazin veya prometazin) distonik
yatak başında hızlı glukoz ölçümü yapılmalıdır. reaksiyonlar gibi, yan etkileri de sıktır. Eğer hastalar bir mik-
tar oral alımı tolere edebilirlerse, oral antiemetik denenmesi
Ampirik Kemoterapi uygun olabilir. Çocuklarda tek doz oral verilen ondansetron,
intravenöz rehidrasyon ihtiyacını engelleyebilir. Tek oral doz,
Pekal- oral yolağın kesilmesi, enfeksiyöz gastroenteritte başlan­
tekrarlayan düşük dozlarda oral rehidratasyon solüsyonlarıyla
gıç tedavisi olmalıdır ve bu, sıkı hijyen kurallarına bağlı kalına­
takip edilebilir. Aşağıdakiler bazı mevcut antiemetik seçenek-
rak tamamlanabilir. Bakteriyel dizanterinin birçok vakasında
leridir:
olduğu gibi viral ve invaziv olmayan bakteriyel gastroenteritler
Proklorperazin (Compazine)- Erişkinler, 5- 10 mg intrave-
de, kendi kendilerini sınırlamaya meyillidirler ve sadece destek
tedavi gerektirirler. İnvaziv bakteriyel durumdan şüphelenilen nöz veya 25 mg rektal; çocuklar >lükg, O. lmg/kg rektal her
hastalarda ve ağır ishal, sistemik semptomlar, ateş ve karın ağ­ 6 saatte bir (<1Okg çocuklarda kullanımı kontrendikedir)
rısı veya toksik görünümlü olanlarda ampirik antibiyotik teda-
Ondansetron (Zofran)- Erişkinler, 4- 8 mg intravenöz veya
visini başlatın. Kimin tedavi edileceğine karar vermede fekal oral her 4- 6 saatte bir; çocuklar, O. 1 mg/kg
hücre sayımının yararı sınırlıdır. Bu şekilde başvuran hastaları, Prometazin (Phenergan)- Erişkinler, 12.5- 25.0 mg intra-
eğer immun yetmezlikli iseler, komplike edici tıbbi durumları venöz veya rektal; çocuklar, 0.25- 1.0 mg/kg rektal her 4- 6
varsa, yaşlılarsa veya bebeklerse hastaneye yatırın. Bu hastalar saatte bir; bilinç durumunu değiştirebileceğinden yaşlılar­
için nihayi tedaviyi kültür sonuçlarına dayandır. Genç sağlıklı da prometazini dikkatli kullanın
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Shigellasp Fekal- oral, kişiden kişiye 1- 3 gün Çok sık. 1- 5 yaş çocuklar, Şiddetli dizanteri, sepsfs veya kurumsal sal-
bulaş veya kontamine huzurevinde kalan hastalar Ateş, gınlarda enfeksiyonu tedavi et. Siprofloksa-
gıdalar. Kreşler ve bakım baş ağrısı, karın ağrısı, miyalji, çok sin 500 mg oral (400 mg intravenöz) günde
yurtları. Kötü temizlik. ·az kusmayla birlikte diyare. Febril iki kere 3- 5 gün. Alternatif: TMP- SMZ veya
Yüksek oranda bulaşıcı. nöbetler ve toksik görünüm lumbar azitromisin.
ponksiyon yapılmasını hızlandırabi·
lir. ishal işlem sırasında başlayabilir.
Fekal RBC sık; WBC tabakaları

Yersinia Kontamine gıdalar veya su 1- 5 gün Çocuklar ve genç erişkinler. Ano- Çok ciddi hastalarda enfeksiyonu tedavi et.
enterocolitika (domuz, süt). Fekal oral, reksf. subfebril ateş, karında sağ Genellikle kendi kendini sınırlar. Siproflok-
kişiden kişiye bulaş. Vahşi alt kadran ağrısı ve kusma, diyare sasin 500 mg oral günde iki kere, 3- 5 gün.
ve evcil hayvanlar. öncesi olabilir ve akut apandisitı Alternatif: TMP- SMZ.
taklit edebilir. Bakteriyemi nadirdir.
Fekal RBC ve WBC sıktır.

Enterohemorajik Kontamine gıda veya su; 3- 8 gün Çocuklar ve yaşlılar; ateş, karın Destek bakım; antibiyotikler önerflmemekte;
E. Co/i 0157:H7 çiğ- az pişmiş et, hambur- ağrısı. kusma, çok fazla kanlı ishal; komplikasyon riskini artırabilfr (hemolitik
ger; fekal- oral, kişiden gastrointestinal kanama veya üremik sendrom)
kişiye bulaş; kurumlar, mezenter iskemisini taklit edebilir;
kreşler %5'inde enfeksiyondan 5- 20 gün
sonra hemolitik üremik sendrom
(çocuklarda böbrek yetmezliğinin
sık nedeni); fekal RBC ve WBC sık
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

Tablo 36-3. Dizanterinin Sık Tiplerinin Ayırıcı Tanısal Özellikleri (Devamı)

Strongyloides Fekal kontaminasyonlu Haftalar: aylar lmmün yetmezliklilerde ateş, karın Tiyabendazol 25 mglkg oral günde ikilere,
stercoralis toprak. Hık mevsimler, kötü ağrısı, kusma, diyare ve sepsis; 3-5 gün '
temizlik, kurumlar immün sistemi baskılanmışlarda ku-
tanöz, pulmoner veya merkezi sinir
sistemi semptomları gelişebilir

Entamiıeba hıstolyti­ Kontamine gıda veya su 1- 12 hafta Akut amipli dizanterili hasta ani Metronidazol 750 mg oral, günde üç kere 1O
ca (aniipli dizanterı) başlangıçlı ateş, karın ağrısı, tenes- gün, ardından iyodokinol 650 mg oral günde
mus ve kanlı diyare ile başvurur; üç kere 20 gül"l
kusma nadirdir; kronik dizanteri
kırQınlık, kilo kaybı, şişkinlik ve kanla
boyanmış diyareye neden olur; .
hepatik abse gelişebilir;fekal RBC
veWBCsık ··

RBC, eritrosit; TMP-SMZ, trimetoprim-sulfometoksazol; WBC, lökosit

Metoklopramid (Reglan)- Erişkinler, 5- 10 mg intravenöz; Atropinli difensoksilat (Lomotil)- pediyatrik hastalarda


çocuklar, 0.1- 0.2 mg/kg intravenöz her 6-8 saatte bir sakın; IBD'li hastalarda toksik megakolonu tetikleyebilir;
merkezi sinir sistemi depresyonuna neden olabilir
Opiatlar- antibiyotiğe bağlı kolit, IBD veya dizanterisi olan
B. Antidiyareal Ajanlar hastalarda sakının
Antimotilite ve antisekretuvar ajanlar dikkatli kullanılmalıdır.
Bir endişe morfin uygulanmasıyla, Salmonella ve Shigella bakte-
C. Dehidratasyon Tedavisi
remisi arasındaki ilişkidir. Tahmin edilen başka bir ilişki de ülse- Kusma ve ishali olan hasta dehidratasyon riski altındadır. He-
ratif kolit veya antibiyotiğe bağlı koliti olan hastalarda opiatlar, kim yaşamsal belirtileri ve müköz membranların bakısı ve ka-
loperaınid veya difenoksilat ile birlikte atropin kullanımı ve tok- piller geri dolumu kullanarak hidrasyon durumunu değerlen­
sik megakolonun tetiklenmesi arasındaki ilişkidir. Antimotilite dirmelidir. Ayaktayken sersemleme gibi eşlik eden semptomlar
ve antisekretuvar ajanlar genellikle ateşi olan dizanteri hastala- da aynı zamanda hastanın hidrasyon durumunun anlaşılma­
sını sağlar. Ağır dehidrate hastalar genellikle izotonik sıvılarla
rında kullanılmamalıdır. Bunlar genellikle ateşsiz ve kansız, ağır
ishali olmayan hastalarda kullarulabilir. Akut durumlarda, yarar- intravenöz sıvı replasmanına fütiyaç duyarlar. Hafif veya geliş­
mesi yakın dehidratasyon için oral sıvı replasmanı genellikle
ları bu ajanların kullanımının olası risklerinin üzerine çıkanıaz.
yeterlidir. Gelişmesi yakın dehidratasyon veya hafif- orta de-
Sık kullanılan ajanlar ve bazı ilgili riskleri aşağıda listelenmiştir: hidratasyonu olan bebekler genellikle düşük miktarlarda, sık
Loperamid (Imodium)- antibiyotiğe bağlı kolit, IBD veya uygulanan oral rehidratasyon solüsyonlarıyla 3- 4 saat içinde
başarılı bir şekilde rehidrate edile bilirler.
dizanterisi olan hastalarda sakının
Bizmut subsalisilat süspansiyonu (Pepto- Bismol)- Reye D. Sonuçlandırma
sendromu ilgili olduğundan pediyatrik hastalarda sakın;
Gıda zehirlenmesi veya vira! gastroenterite bağlı kusma veya
salisilat toksisitesine neden olabilir
ishalde hastaneye yatış nadiren gereklidir. Her ne kadar semp-
Kaolin- pektin süspansiyonu (Kaopectate)- kabızlık ve şiş­ tomlar şiddetli olabilse de, kusma veya ishal nadiren hastanede
kinliğe neden olabilir; intestinal tıkanıklıktan şüphelenili­ parenteral hidrasyon gerektirecek kadar uzun sürer. Dizanterili
yorsa sakın ve toksik görünümlü, ağır dehidratasyonu olan hastalar veya
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

inatçı kusma veya ishali olanlar; komplike edici tıbbi durumu GI semptomlara yol açan Crohn hastalığı ve ülseratif kolittir.
olanlar ve çok genç veya yaşlı olanların hastaneye yatırılmaları Crohn hastalığı veya ülseratif kolitin, özgül bir tanısı olmadan
gerekli olabilir. Hastalar acil servisi terk etmeden önce stabil yıllarca süren semptomları olabilir. Semptomlar yavaş yavaş
yaşamsal belirtiler, benign karın bakısı ve oral alımı tolere ede- kötüleşebildiğinden, hastalar değerlendirilme için başvuruda
bilme dahil, temel taburculuk kriterlerini karşılamalıdır. Has- geç kalabilirler. Crohn hastalığı ağızdan anüse kadar GI yalağın
taneye yatırılma aşağıdaki vakalarda gerekli olabilir: herhangi bir segmentini tutabilir ve barsakta transmural inf-
uç yaşlar- yenidoğanlar ve çok yaşlılar sıvı azalmasını zayıf lamasyona neden olur. Transmural tutulumla fistül, abse, ince
tolere ederler; barsak tıkanıklığı veya perforasyon gibi komplikasyonlar olu-
sistemik toksemi, yüksek ateş ve ürperme ile işaret edilen; şabilir. Perianal hastalık (fistül ve abse) da Crohn hastalığında
ileri değerlendirme veya tedavi gerektiren olası toksik ma- oluşabilir. Ülseratifkolitli hastalarda hastalık kolonun mukoza
ruziyetler; ve submukozasıyla sınırlıdır ve herhangi bir atlanılmış alan
masif ishal veya aşırı dehidratasyon; olmadan rektumdan başlayıp proksimale doğru yayılır. Tipik
ishal ile birlikte şiddetli kusma (oral replasmanı engelle- semptomlar ağrı, tenesmus ve rektal kanamadır. Crohn hasta-
yen); lığı olan hastaların tipik seyri karın ağrısı, kusma ve ağır kansız

kusma veya ishalin açıklanamamış nedenlerinin ileri de- diyare ve ateşin aralıklı alevlenmeleri, ardından göreceli olarak
ğerlendirilmesi için; semptomsuz remisyon periyotlarıdır. Hastalığa sahip hastala-
rın çoğunda immunsüpresanlarla tedavi gerektiren sık ataklar
gerekli desteğin sağlanamadığı zayıf ev ortamı.
vardır. Crohn hastalığı sıklıkla terminal ileumu tuttuğundan,
tekrarlayan semptomlara ait daha dikkatli bir öykü alınmadığı
taktirde apandisitle karıştırılabilecek sağ alt kadran ağrısı ola-
bilir. Sık ishal ve rektal kanama, ülseratifkolit alevlenmelerinde
sıktır. IBD tanısı öykü ile tahmin edilebilir, ama endoskopi ve
biyopsi histolojisiyle daha doğru tespit edilebilir. Alevlenmeler
sırasında hastalar değerlendirilme için acil servise başvurabi­
lirler. Özellikle Crohn hastalığı için abse, mikroperforasyon
veya tıkanıklık gibi komplikasyonlar gelişmişse, tespit etmek
için tercih edilecek çalışma batının kontrastlı geliştirilmiş
BT'sidir. Eğer şiddetli karın ağrısı veya distansiyon varsa, bar-
sağın dilate olduğu ve iskemik hale gelerek sepsis kliniğine yol
açabildiği bir durum olan toksik megakolonu düşün. Yüzde elli
mortaliteye sahip olan bu durum, IBD'nin şiddetli atakları sı­
rasında oluşabilir.

Yönetim ve Sonuçlandırma

IBD hastası acil servise atakla başvurduğu zaman yönetim,


dehidratasyonun derecesine, oral alımı devam ettirebilmesine
ve karın bakısı bulgularına dayanır. Mümkünse IBD hastaları
için genellikle acil serviste hastanın gastroenteroloğu ile kon-
sültasyon önerilmektedir. Ataklar için tipik tıbbi tedavi barsak
istirahati, intravenöz s1V1lar, elektrolitlerin yakın takibi, intra-
venöz antibiyotikler ve steroidlerdir ve sıklıkla semptomların
kontrolü için hastaneye yatırılma gerekecektir. Eğer tıkanıklık,
abse, fistül veya toksik megakolon gibi cerrahi durumlar tespit
edilirse, acil olarak bir cerrahla konsülte edin.

Klinik Bulgular
IBD, iki benzer otoimmun bozukluğu tanımlamak için kulla-
nılan bir terimdir, bunlar kronik ve sıklıkla kuvvetten düşüren
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

Klinik Bulgular
Gastroözefageal reflü hastalığı (GERD) genellikle boyuna
yayılan substernal yanıcı tarzda sıkıntıya neden olan sık bir
hastalıktır. Semptomlar genellikle yemekten sonra veya uza-
nırken şiddetlenir ve sadece geçici olarak antiasitlerle düzelir.
Bu durum, yüksek konsantrasyonlu asidik gastrik sekresyonlar
koruyucu epitelyal mukozayı hasarladığında ve özefajite neden
olduğunda oluşur. GERD'in diğer semptomları bulantı, boğaz
ağrısı, hoarseness ve wheezing'dir. Nadiren gastrik sıvılar ve az
miktarda, sindirilmemiş gıdalar posterior farinks, ağız veya üst
hava yollarına reflü olur. Akut koroner sendrom semptomları
GERD'inkilerle çakışabileceğinden, her iki durumun doğru bir Klinik Bulgular
şekilde ayırt edilmesinin güç olduğu hastalarda EKG çekmeyi
düşün ve miyokard enfarktüsü protokolünü dışla. Aynı zamanda Boerhaave sendromu olarak da bilinen özefagus
rüptürü, çok çeşitli nedenlerden dolayı oluşur. Zorlu kusma,
Yönetim ve Sonuçlandırma özefagusa girişim veya göğse künt veya penetran travma öze-
fagus ruptürüne neden olur. Gastrik ve oral sekresyonlar öze-
GERD olan hastalara genellikle özefagus sfinkter basıncını fagus dışına sızıp mediasten veya plevra! kaviteye girerse, bir
azaltan, kaçınmaları gereken gıdaların (örn., kafein, çikolata, inflamatuvar ve septik olay başlar. Hastalarda şiddetli taşikardi,
yağlı gıdalar, alkol ve karabiber) bir listesi gibi yaşam tarzın­ hipotansiyon, solunum sıkıntısı veya mediastinite bağlı sepsi-
da değişiklik önerileri verilir. GERD hastalarının sigarayı iki sin diğer belirtileri gelişebilir. Hekimler bu durum açısından
nedenden dolayı bırakmaları önerilmelidir: (1) sigara, distal yüksek şüphe altında olmalıdırlar, çünkü mediastinal etkile-
özefagustaki sekresyonu nötralize eden salgıyı azaltır ve (2) nim ne kadar uzun sürerse hastanın başarılı bir seyir göster-
me şansı o kadar kötü olur. Klasik üçlü olan kusma, göğüs alt
sigara, özefagusun sfinkter basıncını azaltır. Kaçınılması gere-
kısmında ağrı ve subkutan amfizem, ne yazık ki sık değildir.
ken diğer gıdalar, gastrik pH'yı düşüren portakal suyu, kırmızı
Hamon belirtisi, mediastende hareket eden havanın oluşturdu­
şarap ve kolalı içeceklerdir. Özefagus sfinkter basıncını düşüre­
ğu çıtırtı benzeri bir sestir. Kusma, ateş ve göğüs ağrısı olan
rek reflü semptomlarını alevlendirebilen ilaçlar kalsiyum kanal hastalarda özefagus ruptürü düşünülmelidir. Her ne kadar Bo-
blokerleri, ~- agonistler, antikolinerjikler, diazepam, östrojen, erhaave sendromunda nadiren normal olsa da, göğüs röntge-
narkotikler, progesteron ve teofilindir. Bir basit modifıkasyon, ninde pnömomediastinum, pnömoperitoneum, herhangi bir
eğer geceleri kalp yanması veya öksürük, vizing veya larin- tarafta plevral efüzyon veya pnömotoraks gösterilebilir. Göğüs
gospazm gibi diğer semptomlar baskınsa yatak başını en az 6 travması durumunda ateş veya göğüs ağrısı, yakın zamanda
inç yükseltmektir. Farmakolojik tedavi hafif semptomlar için özefagus girişimi veya zorlu kusması olan hastalara tanı için
günde iki kere H2- blokerler veya orta- ağır hastalık için gün- agresif yaklaşım önerilmektedir. Suda çözünen kontrast madde
de bir kere proton pompa inhibitörlerini içerir. Hastalar ileri kullanarak özefageal floroskopi, tanı için gerekli olabilir. İlk ça-
lışma negatif ise, tam değerlendirme için baryumlu özefagog-
değerlendirme için birinci basamak hekimine takip olmalıdır.
ram yapılmalıdır. Floroskopik çalışmayı tolere edemeyen genel
Uzun süreli GERD, Barret özefajiti ve özefagus kanseriyle iliş­
durumu kötü hastalarda göğsün kontrastlı- geliştirilmiş BT'si
kili olabileceğinden bazı hastalar yatırılmadan özefagogastro- özefagus dışındaki havayı ve/ veya paraözefageal sıvıyı göstere-
duedonoskopiden fayda görebilirler. bilir ve bu, tanı için yeterlidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Yönetim ve Sonuçlandırma madan tüm GI yolağı geçecektir. Özefagusta hareketsiz kalan


cisimler veya ağrı, yutma güçlüğü, ağızdan salya akışı veya
Özefagus ruptürünün başarılı yönetimi, mediasten etkilenimin nefes darlığına yol açanlar acilen çıkartılmalıdırlar. Belirgin
dekontaminasyonu ve genel olarak özefagus hasarının birin- komplikasyonları önlemek için, düğme piller belirlendiği anda
cil tamirini içeren, zamanı11;da kesin tedaviye bağlıdır. AS'de acilen endoskopiyle çıkartılmalıdır. Asemptomatik bir hastada
hastanın yönetiminde solunum baskılanması gelişiyorsa veya madeni para mideye geçtiğinde, hastaneye yatış yapılmadan
gelişmişse, entübasyon da dahil ABC'nin stabilizasyonuna
birinci basamak hekimine takip uygundur. Karın ağrısı, kusma
odaklanılmalıdır. Sıvı resüsitasyonu için geniş lümenli perife-
veya ateş geliştiğinde, ebeveynler acil servise geri gelmeleri ko-
nusunda uyarılmalıdırlar.
ral veya santral intravenöz yol gereklidir. İntraarteriyel basınç
monitörizasyonu önerilir. Mediastenin daha fazla kontamine
2. Bolus Gıda Tıkacı
olmasını engellemek için hastalar aç tutulmalıdır ve gastrik de-
kompresyon için bir nazogastrik tüp yerleştirilmelidir. Geniş
spektrumlu intravenöz antibiyotikler başlanmalıdır. Tedavi he- Klinik Bulgular
men her zaman cerrahi olduğundan bir kardiyotorasik cerrah
ile acil konsültasyon gereklidir; bununla birlikte olası yönetim Erişkinler özefagus yabancı cisimlerinden daha sık olarak bo-
seçenekleri de özefajektomi, stent yerleştirilmesi, yırtığın cer- lus gıda tıkacı
ile semptomatik hale gelmektedirler. Bolus gıda
rahi tamiri ve konservatif tedavidir. Hastanın başvurduğu mer- tıkacı geliştiğinde, bu genellikle yutulan gıdanın özelliği ve öze-

kezde özefagus rupturünü yönetecek cerrahi veya yoğun bakım fagusta mevcut patolojinin bir kombinasyonu sonucudur. Yarı
uzmanı yoksa, erken sevk yapılmalıdır. çiğnenmiş et, tıkacın sık bir kaynağıdır. Tıkaca eğilim yaratan
özefagus anomalileri distal özefagusta benign striktür, Shatzki
halkası veya özefajitle birlikte özefagus spazmıdır. Hastalar ge-
nellikle semptomatiktir; disfaji, göğüs ağrısı, oral sekresyonları
tutamama ve kusma vardır. Göğüs röntgeni bolus gıda tıkacını
belirlemede etkisizdir, ama özefagustaki hava- sıvı seviyesini
görüntüleyebilir. Eğer bolus gıda tıkacı spontan olarak temiz-
lenemezse endoskopiyi komplike edeceğinden, kontrastlı rad-
yografik çalışma önerilmemektedir.
1. Pediatrik Özefageal Yabancı Cisim
Yönetim ve Sonuçlandırma
Bakınız, konu 50.
Alt özefagus sfinkterini gevşetmek ve özefagus tıkacının te-
Klinik Bulgular mizlenmesini sağlamak için 1 mg intravenöz glukagon kul-
lanılmaktadır. Eğer gıda tıkacı et ise çalışmalar, glukagonun
Çocuklar, en sık madeni paralar olmak üzere, sıklıkla yabancı
bolusun pasajını hızlandırmayacağını düşündürmektedir, ama
cisim yutarlar. Neyse ki çoğu, havayolu tıkanıklığına yol açma-
çoğu gastroenterologlar bunun kullanımını halen önermekte-
dan hipofarinksten özefagusa geçer (Bakınız konu 50, yabancı
dirler. Semptomatik hastalar özefagus tıkacının açılması için
cisim tıkanıklığına bağlı pediyatrik havayolu yönetimi). Made- acil endoskopiye ihtiyaç duyarlar. Endoskopinin, tıkanıklığı
ni paraların boyutlarından dolayı çocuklar yabancı cismi öze-
açmada yüksek başarı oranı vardır. Obstrüktif semptomlar dü-
faguslarından spontan olarak temizlemekte güçlük yaşayabilir­
zelirse, gıda bolusunun hareket edip etmediğini ve tıkanıklığın
ler. Boyun, göğüs ve batını görüntüleyen radyografi, madeni
düzelip düzelmediğini belirlemek için sıvı denenmesi uygun-
para gibi metalik yabancı cismi belirlemek ve seyrini takip et-
dur. Spontan açıklık oluşursa, hastalar, altta bu probleme kat-
mek için oldukça yararlıdır (bakınız Şekil 50- 10). Özel dikkat
kıda bulunabilecek özefagus patolojisi olup olmadığını belirle-
gerektiren diğer bir metalik yabancı cisim de düğme pillerdir. mek için endoskopi planlanarak hastaneye yatırılmadan takip
Düğme piller bulunduğu yerde belirgin mukoza! irritasyon ve
altına alınmalıdırlar.
hatta perforasyon oluşturabilen, yaklaşık bir pil boyutu kadar
veya bir bonbon şekeri kadar küçük olan disklerdir.

Yönetim ve Sonuçlandırma

Madeni para veya diğer cisimler alt özefagus sfinkterinden ge-


çip mideye girdiğinde, büyük ihtimalle bir güçlükle karşılaş-
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

veya famotidin) veya proton pompa inhibitörleri (omeprazol)


ile olabilir. Hastalar yeniden değerlendirilme ve olası endos-
kopi sevki için bir birinci basamak hekimi tarafından takip
edilmelidirler. Şiddetli dehidratasyon ve/ veya inatçı bulantı
ve kusması olan hastalar hastaneye veya seri karın bakılan ve
rehidratasyon için gözlem ünitesine yatırılmalıdır. İntravenöz
omeprazol semptomatik rahatlama sağlayabilir.
Gastrik veya duedonal ülserden şüphelenilen hastalara
sigara içme ve NSAID kullanma gibi risk faktörlerinden uzak-
laşmak gibi tavsiyeler verilmelidir. H. pylori testi ve endikeyse
tedavisi için birinci basamağa sevk edilmelidirler. H2 bloker-
lerden çok daha pahalı olan proton pompa inhibitörlerinin,
ülserde daha hızlı iyileşme oranları sağladığı gösterilmiştir.
Proton pompa inhibitörleri aynı zamanda ağrının daha hızlı
rahatlatılmasını sağlar.
Klinik Bulgular Şiddetli ağrısı olan, ülsere bağlı belirgin kan kaybı olduğu
doğrulanmış veya olduğundan şüphelenilen hastalar yatırılma­
Akut gastriti olan hastalar acil servise sıklıkla yanıcı tipte epi-
lıdır. Perfore ülser olduğu doğrulanmış veya bundan şüphele­
gastrik karın ağrısıyla birlikte bulantı veya kusma ile başvurur­
nilen hastalara acil cerrahi konsultasyon yapılmalı ve bunlar
lar. Gıdalar semptomları hafifletebilir veya şiddetlendirebilir.
yatırılmalıdır.
Sıklıkla NSAID, alkol veya kokain gibi GI irritanlara maruzi-
yet öyküsü vardır. Diğer etyolojiler kanser tedavisi sırasında
radyasyon maruziyeti, Helicobacer pylori veya diğer bakteriler,
virüsler, mantarlar veya parazitler gibi enfeksiyöz nedenlerdir.
Peptik ülser hastalığına bağlı ağrı yayılmaz, yanıcıdır ve klasik
olarak yemeklerden 2- 3 saat sonra başlar. Gastrik ve duedonal
ülserler H. Pylori enfeksiyonu ve NSAID kullanımına bağlıdır.
Duedonal ülserler aynı zamanda sigara içimiyle de alakalıdır.
Laboratuar değerlendirilmesi karaciğer fonksiyon testleri, li-
paz, hemogram (eğer belirgin kan kaybından endişeleniliyor­
sa), idrar tahlili ve endikeyse idrarda gebelik testini içermelidir.
Abdominal rahatsızlık şiddetliyse, iç organlardaki perforasyo-
nu dışlamak için akut karın serilerini veya karın BT'sini düşün.
Hasta safra taşları açısından risk altındaysa (hiperkolesterolo-
emi veya safra taşları açısından pozitif aile öyküsü) veya karın
sağ üst kadranda hassasiyet veya ağrı varsa safra kesesi ultraso-
nunu düşün. Kırk yaş üzeri, hipertansiyon, diyabet ve pozitif Klinik Bulgular
aile öyküsü gibi risk faktörleri varsa, epigastrik karın ağrısının
ayırıcı tanısına akut koroner sendromu dahil etmeyi unutma. Bulantı, halsizlik ve düşük dereceli ateşle başvuran, çok alkol
Bu gibi vakalarda EKG' düşün ve/ veya semptomların anjinay- kullanım öyküsü olan herhangi bir hastada alkolik hepatitten
la eşdeğer olduğundan şüpheleniliyorsa miyokard enfarktüsü (AH) şüphelenmek gerekir. Diğer başvuru semptom ve belir-
protokolünü dışla. tileri sarılık, anoreksi, sağ üst kadran ağrısı, hepatomegali veya
asittir. Alkolik hepatit çok içki içenlerin yaklaşık %35'inde geli-
Tedavi ve Sonuçlandırma şir ve hafif hassas hepatomegaliden, fulminan hepatik yetmez-
liğe kadar uzanan bir spektrumda belirebilir. Kronik karaciğer
Akut gastrit, kesin olarak endoskopiyle doğrulanabilen klinik hastalığının lekeleri, ki bunlar palmar eritem, spider anjiom ve
bir tanıdır. Akut gastrit için endoskopi genel olarak acil olma- jinekomastidir, sıklıkla bulunur. Düşük dereceli ateş (genellikle
yan tanısal bir yöntemdir. Hafif abdominal rahatsızlık olan, pe- 101 °Föen daha yüksek değil) AH'de sıklıkla bulunsa da, enfek-
ritoneal belirtileri olmayan ve oral sıvıları tolere edebilen akut siyöz etyolojiler de ayrıca düşünülmelidir. AH'da karın ağrısı
gastrit tanısı almış hastalar, acil servisten taburcu edilebilirler. sık olmadığından, karın ağrısı şikayeti olan alkolik hastalarda
Taburculuk talimatları, bu duruma yol açabilecek irritanlardan spontan bakteriyel peritonit, pankreatit veya içi boş organ per-
(NSAID veya alkol) sakınmayı içermelidir. Farmakolojik tedavi forasyonu gibi diğer etyolojilerden şüphelenin. Sağ üst kadran
reçetesiz satılan antiasitler, H2- blokerleri (simetidin, ranitidin hassasiyeti ve hepatomegali, alkolik hepatite bağlı hepatik enf-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

akut alkol yoksunluğuna özel dikkat gösterilmelidir. Koagülo-


Tablo 36- 4. Glasgow Alkolik Hepatit Skoru patili ve eş zamanlı kanamalı hastalar için taze donmuş plazma
transfüzyonu düşünülmelidir. Genel olarak AH, alkol kesildi-
ğinde olasılıkla yavaşça gerileyen inflamatuvar bir durumdur.
İnatçı alkol alımında AH'lı hastalarda olasılıkla progresif siroz
ve hepatik yetmezlik gelişecektir. Sıvıları tolere edebilen ve
hemodinamisi stabil olan hafif AH'lı hastalar, hastane dışında
WBC(10 9/I) <15 ~15 tedavi edilmeye aday olabilirler. Alkolden uzaklaşma, mevcut
durumun kötüleşip ileri düzeyde hepatik yetmezliğe dönüşme­
sini engelleyen tek tedavi olduğundan bu hastalara alkolizm te-
PT oranı (INRJ <15 1.5-2.0 >2 davisi almaları için tavsiyede bulunulmalıdır. Ne yazık ki alkol-
den tamamen uzaklaşılsa da bazı hastalarda alkolik karaciğer
hastalığından, progresifhepatik disfonksiyon gelişmeye devam
edecek ve sıklıkla kalıcı siroz gelişecektir.
Birinci gününde kombine GAHS ~9 olan hastaların sağ ka-
lımı 28 ve 84. günlerde sırasıyla %46 ve 40'dır. Birinci gün
GAHS <9 olan hastaların sağ kalımı 28 ve 84. günlerde %87
ve 79'dur. BMJ Publishing Group Ltd. Source izniyle kopya-
lanmıştır: Forrest EH, Evans CDJ, Stewart S et al. Analysis of
factors predictive of mortality in alcoholic hepatitis and deriva-
tion and validation of the Glasgow alholic hepatitis score. Gut
2005; 54:1174-1179.

lamasyon ve ödemle ilişkili sık bulgulardır. Sık görülen anor-


mal ]aboratuar çalışmaları yüksek PT, konjuge olmayan biliru-
binemi, orta derecede yükselmiş AST ve sadece hafif yükselmiş
ALT'dir; AST:ALT oranı tipik olarak 2:1 şeklindedir.
Uzun süredir kullanılan objektif bir skorlama sistemi olan
Maddrey Diskriminant Fonksiyon (MDF) skoru, AH atağının
şiddetini belirlemek için kullanılmıştır. Bilirubin ve protrom-
bin zamanının mutlak değeri hesaba alındığında düşük skorlu,
ama belirgin mortaliteye sahip hastalarda sadece orta derecede
duyarlı ve özgül olduğundan ve belki de bu hastaları kaçırabi­
leceğinden bu sistem eleştirilmektedir.
Glasgow Alkolik Hepatit Skoru (GAHS), 1 ve 7. günler-
de ölçüldüğünde 28 ve 84 günlük mortaliteyi doğru bir şekilde
tahmin etmeye yardımcı olan yeni bir araçtır (bakınız Tablo
36- 4). Bu, beş değişkeni (yaş, serum bilirubin, kan üresi, prot-
rombin zamanı ve beyaz küre sayısı) kapsayan ve neticeyi MDF
skorundan çok daha doğru tahmin ettiği gösterilen basit bir
sistemdir. Ayrıca kortikosteroidlerden yarar görebilecek hasta-
ların belirlenmesine yardımcı olur.

Tedavi ve Sonuçlandırma Klinik Bulgular


Tartışmalı olsa da AH'nın kortikosteroidlerle (prednisolon Anorektal şikayetleri olan hastalarda dikkatli öykü alınmalı ve
40mg/ gün 4 hafta, takiben azaltılıp kesilerek) tedavisi genel- fizik bakı yapılmalıdır. Kanama, hemoroide bağlı en sık baş­
likle spontan ensefalopatili MDF>32 veya GAHS~9 olan ve vuru semptomudur. Belirgin kan kaybı veya eşlik eden anemi
GI kanama, hepatorenal sendrom, sepsis veya vira! hepatit nadir olsa da hemoroide bağlı kanama genellikle parlak kırmı­
gibi kontrendikasyonları olmayan hastalar için önerilmekte- zıdır. Daha koyu renkli kanama veya dışkıyla karışık kanama
dir. Ağır AH'ı olan veya semptomatik olan hastalar durumları hemoroid kanaması için tipik değildir ve kaynağın daha prok-
stabilize oluncaya kadar tercihen bir yoğun bakım ünitesine simalden olduğunu düşündürür. Genel kılavuzlar rektal kana-
yatırılmalıdırlar. Ayrıca kan glukoz seviyeleri, koagülasyon ça- ması olan hastaların, yatırılmadan anoskopi ve sigmoidoskopi
lışmaları, Wernicke ensefalopatisinin belirti ve semptomları ve dahil tam bir değerlendirme altına girmelerini önermektedir.
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER

Dikkatli inspeksiyon, klasik olarak defekasyondan sonra kö- ren topikal ilaçlar ve suppozituvarlar hemoroidin semptomatik
tüleşen şiddetli anal ağrıya neden olabilen anal fissürü ortaya kontrolü için sıklıkla önerilseler de, bu uygulamaların hasta-
çıkarabilir. Kronik karaciğer hastalığına bağlı partal hipertan- lığın seyrinin süresini değiştirdiğini gösteren kanıtlar yoktur.
siyonu olan hastalarda, klinik olarak hemoroidden farklı olan Akut, ağrılı tromboze eksternal hemoroidler genellikle ma-
anal kanal varisleri gelişir. Hemoroide bağlı ağrı genellikle vimtrak- mor renkli, katı ve dokunmaya karşı aşırı hassastır­
trombozla ilişkilidir. Önemli bir klinik ayrım ise hemoroidin lar. Semptomatik tromboze eksternal hemoroidi olan hastalar,
başlangıcının dişli çizgi ile olan ilişkisine bağlıdır. Bu hattın ASöe adrenalinli lokal anestezik kullanarak hemoroidleri kesi-
üzerinden kaynaklanan hemoroidler "internal" ve altından lebilir ve eliptik insizyonla üzerindeki cilt uzaklaştırılabilir ve
kaynaklananlar "eksternal"dir. İnternal hemoroidler daha na- pıhtı tam olarak boşaltılabilir. Belirgin kanamaya yol açmamak
dirdir ve üzerinde duyusal epitelyum yoktur ve bu nedenle için, acil serviste sadece tromboze olduğu kesin olan hemoro-
bunlar genellikle ağrısızdır. Hemoroid dokusunun kaynağını idler eksize edilmelidir. Eksternal hemoroidlerin acil serviste
(internal veya eksternal), prolapsus derecesini ve redükte edi- eksize edilmelerinin kontrendikasyonları kanama bozuklukla-
lebilirliğini belirle. Tromboze eksternal hemoroidler sıktır ve rı, immunsuprese durumlar veya belirgin hemodinamik den-
akut ağrı, perianal yumru ve üzerindeki cilt irritasyondan do- gesizliktir. Eksizyon sonrası yara, gazlı bez veya jel köpük ile
layı erozyona uğrarsa kanamaya neden olur. Tromboze inter- kapatılabilir ve 24 saat içinde oturma banyoları başlatılabilir.
nal hemoroidler kanama ve mukus üretimine neden olurlar ve İnkarsere tromboze internal hemoroidler veya ameliyathanede
prolabe olduğunda hassas olabilirler. Buna rağmen gangrenöz cerrahi olarak tedavi edilmesi gereken, aşırı kanamaya neden
hale gelirlerse internal hemoroidler aşırı ağrılı olurlar. Nadir olanlar için bir genel cerrah ile konsülte et. Acil servisten ta-
olmasına rağmen, ateş ve idrar retansiyonu, enfekte hemoroide burcu edilen hastalar ateş, belirgin kanama veya şiddetli ağrı
bağlı şiddetli perineal nekrotizan enfeksiyonun kötü belirtileri ve dışkılayamama- ki bunlar enfeksiyon gibi belirgin kompli-
olabilir. kasyonların bir göstergesi olabilir- geliştiğinde acil servise dön-
meleri için özel olarak bilgilendirilmelidirler. Ayrıca eksizyon
Tedavi ve Sonuçlandırma sonrası hastalar yara kontrolü için 48-72 saat sonra acil servis
veya birinci basamak hekimine gitmelidirler.
Tedavi trombozun derecesine ve hemoroidin internal veya eks-
ternal olmasına bağlıdır. Tromboze ve inkarsere olmayan he-
moroidlerin çoğu oturma banyoları ve iyi perianal hijyen, dışkı
yumuşatıcıları, yüksek lifli diyet ve ağrı kontrolü önerileriyle
medikal olarak tedavi edilirler. Reçetesiz satılan ve streoid içe-
Nörolojik Aciller

C Keith Stone, MD

Çeviri:
Dr. Çağlar Emre Çağlıyan

Yaşamı Tehdıt Eden Probfemierln Acil Yönetimi Nöromuskuler Kavşak Hastalıkları


inme Botulismus
İskemik inme Organofosfat Zehirlenmesi
Hemorajik inme Miyastenia gravis
Akut Konfüzyonet Durum Miyopatilerin Acil servıste Yönetimi
Özgün Santral Sinir Sistemi Bozukluklarının Acil Serviste Primer Akut Miyopatiler
Yörıetinii Periyodik Paralizi
Laküner İnme Rabdomiyoliz
Arteryel Disseksiyotı Metabolik Ensefalopatilerin Acil Ser~iste Yönetimi
Geçici İskemik Ataklar (TIA) İlaca Bağlı Ensefalopatiler
Spinal Ko.rd Basısı Hepatik Ensefalopati
Spin.al Bas.ı Yapan Metastatik Tüll)füler Wertıick~ En.sefalop.atisi (Akut Tiamin Eksikliği)
Tranvers l'ı/liyelit .. • . Bilinç Dürum Değişiklikleri ..
Spinal Epidural Apse Reye Sendromu . .
Periferik Nöropatilerin Acil Serviste Yönetimi Nörolojik Semptomlara Yol Açan Diğer Durumların Acil
Mononöropatiler Serviste Yönetimi
Bell's Palsy Amnestik Sendromlar
Kompresif Mononöropatiler Psikiyatrik Hastalıklara Bağlı Konfüzyon
Polinöropatiler Sebebi Bilinmeyen Konfüzyonel Durumlar
Guilfain Barre Sendromu
Arsenik Nöropatisi
Kene Paralizisi

lukların ani olarak gelişmesi ile karakterizedir. Klinik bulgular,


etkilenen damarın beyinde etkilediği alana bağlıdır. İnme, eriş­
kinlerdeki en ciddi nörolojik bozukluk olmakla birlikte sıklıkla
İNME 60 yaşından sonra ortaya çıkar. Mortalite oranı ilk ayda % 40
olmakla birlikte hayatta kalan hastaların uzun dönem özel ba-
kıma gereksinimi olmaktadır.
Trombotik, laküner ve embolik oklüzyonlardan oluşan
iskemik inmeler; inmelerin % 80 kadarını oluşturur ve serebral
Genel Bilgiler iskemi veya infarktüse neden olurlar. Kan, damarlar ve kalpten
İnme, oklüzyon (trombüsler veya emboli ile) veya hemorajiye kaynaklanan çeşitli bozukluklar tıkayıcı inmelere neden olabi-
bağlıolarak serebral kan akımının bozulmasından kaynakla- lir; en sık olanlar aterosklerotik hastalıklar (özellikle karotis ve
nan bir serebrovasküler bozukluktur. Foka! nörolojik bozuk- vertebrobasiller arterler) ve kardiyak anormalliklerdir.
NÖROLOJİK ACİLLER

Konvülziyonları Tedavi Edin


(Konvülziyonların yönetimi için Konu 19'a bakınız.) Konvülzi-
yonlar için profilaksi yapmayı göz önünde bulundurun. İntra­
venöz yoldan 50 mg/ dk hızını geçmeyecek şekilde 15-18 mg/kg
fenitoin veya 15-20 mg/kg fosfenitoin verin.

Hipoglisemiyi Tedavi edin


Bazı durumlarda, hipoglisemik hastalarda inmeyi taklit edecek
şekilde fokal nörolojik bulgular olabilir. Elli ml % 50 dekstroz
solüsyonu vermeden önce hipoglisemi varlığını glukometre ile
teyit edin. Kan glukoz seviyeleri artan inmeli hastaların prog-
nozu daha kötü olabilir.

Acil BT Görüntülemesi İsteyin


Kafa bölgesinin acil BT görüntülemesi erken olarak yapılma­
Solunumu Stabilize Edin lıdır. Halihazırdahemoraji veya foka! serebral ödem varlığını
gösterecek en iyi yöntem budur. Özellikle diffüzyon ağırlıklı
A.Havayolunu Sağlayın olan MRG, iskemik inme tanısını geliştirmiştir.

Tüm inme hastalarında, özellikle de bilinç durumunun deprese İnmeli Hastanın İleri Değerlendirmesi
olduğu, öğürme refleksinin kaybolduğu, solunumun güçleştiği
ve sekeresyonlarının atılımının düzenlenemediği durumlarda Uygun değerlendirme ve tedavi için, inme sebebinin doğru
daha dikkatli olmak üzere, havayolu ve solunumun yeterliliğini tanı ve belirlenmesi önemlidir. İnmeye sebep olabilen durum-
değerlendirin lar araştırılmalı ve düzeltilmelidir. İnmeli bir hastanın değer­
lendirmesindeki sistematik yaklaşım aşağıda anlatılmıştır ve
B.Entübasyonu Göz Önünde Bulundurun hastanın aciliyet durumuna göre modifıye edilebilir.

Solunumu yeterli olmayan (respiratuvar asidoz) veya sekresyon- Öykü


larını
yutma tehlikesi olan hastalarda entübasyon gerekebilir.
A. Sekellerin Zamanla Seyrini Belirleyin
Kafa Travması Yönönden Araştırın
Amaç, semptomların ortaya çıkışının net zamanını belirlemek-
İnme hastalarında, koordinasyon bozukluğu veya güçsüzlüğe tir, çünkü trombolitik tedavi şansı için önerilen zaman süresi
bağlı olarak kafa travması gelişebilir. Bunun tersi olarak, fo-
3 saattir. Semptomlarla birlikte uyanan hastalarda semptom
ka! nörolojik bulguları olan kafa travmalı hastalar yanlışlıkla başlangıcının, nörolojik olarak normal oldukları en son zan m
inme tanısı alabilir. Klinik bulgular ve öyküye dayanarak kafa dilimi, yani uykuya daldıkları saat olduğu kabul edilir.
travmasından şüphelenilirse, servikal omuru immobilize edin.
Yönetim için konu 22'ye bakabilirsiniz.
B. Risk Faktörlerini Belirleyin
Sereabral Ödemi Tedavi Edin Hipertansiyon, diyabetes mellitus, geçici iskemik ataklar, hi-
perlipideıni, aile öyküsü ve oral kontraseptifkullanımı aterosk-
Nörolojik durumun kötüleşmesi ve beyin sapı bulguları (azal-
mış duyular, pupiller veya ekstraoküler hareket bozuklukları, lerotik hastalıklara yatkınlığı artırır. Kardiyak bozukluklardan
dekortike veya deserebre postür), belirgin serebral ödem ve değişken kardiyak ritmli durumlar (özellikle atrial fıbrilasyon),
herniasyon tehlikesini düşündürür. İskemik inme ile ilişkili diskinetik miyokardiyum ve kapak hastalıkları artmış embo-
kafa içi basıncının artmasına ikincil gelişen serebral ödemin lik inme riskiyle ilişkilidir (Tablo 37-1). Kanama bozuklukları,
tedavisinde saatte 0.5-l.5g/kg %20 mannitol veya 0.5-2.0ml/ hiperkoagulabilite durumları, kan hastalıkları (özellikle orak
kg % 23.4 hipertonik salin solüsyonu ile yatağm baş kısmınm hücreli anemi) ve vasküler hastalıklar da artmış inme riskiy-
30"den daha fazla açıda tutulmasıdır. Bununla birlikte, iskemik le ilişkilidir. Geçici iskemik atak veya inmesi olan hastalardaki
inme ile ilişkili serebral ödem tedavisi, hastanın sonuçlanması­ karotid arter üfürümleri ateromatöz plaklardan kaynaklanan
nı etkiliyor gibi gözükmemektedir. embolileri düşündürür.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

7. Akciğer sesleri- Aspirasyon pnömonisi ve akciğer ödemi


Tablo 37 1. Emboli Kaynakları ihtimaline karşı oskültasyon yapın.

B.Nörolojik Bakı
Acil serviste hızlı bir nörolojik bakı yapılmalı ve şunlara odak-
lanmalıdır: (1) sekelin anatomik yerini belirleyip spesifik inme
sendromunu açığa çıkarmak ve (2)nörolojik sekelin derecesi-
nin belirlenmesi ve iyiye ve kötüye gidişin değerlendirilmesi.
1. Uyanıklık seviyesi- Azalmış bilinçli dikkat, hemorajiye
bağlı yaygın beyin hasarı, beyin sapı enfarktı, herniasyon ve
metabolik bozuklukların göstergesi olabilir.
2. Kognitif- Komutlara verilen cevabı ve konuşma akışkanlı­
ğını değerlendirin. Afazi ve apraksi, serebral korteks ve anteri-
or (karotid) dolaşım tutulumuyla ilişkili olup laküner infarktüs
veya posterior (vertebrobasiller) dolaşım tutulumu ihtimali
düşüktür.

3. Kraniyal Sinirler- Görme alanı bozuklukları, laküner in-


farktüsü dışlar. Anormal pupiller refleksler ve oküler felç bul-
guları, beyin sapı bulguları olup posterior dolaşım bulguları
veya serebral herniasyon tehlikesini gösterir.
4. Motor- Hemiparezi, anterior veya posterior dolaşım bo-
zukluklarıyla birlikte olabilir. Anterior dolaşıma bağlı inmeler-
de, genellikle yüz, el ve kol bölgeleri bacaktan daha fazla etki-
Fizik Bakı
lenir. Bu patern, posterior dolaşım ve laküner inmelerde daha
A. Genel nadirdir. Yüzün bir yarısını ve ekstermitelerin karşı yarısını
etkileyen inmeler, posterior dolaşımın bozulmasına bağlıdır.
Detaylı bir bakı, inmenin altta yatan nedenini ve tedaviyi belir-
5. Duysal- Motor tutulum olmadan hemisensöryel defektler
lemede yardımcıdır.
sıklıkla laküner infarktlara bağlıdır. Asterognozi (nesneleri
1. Vital bulgular- Ateşi ölçün. Hipertansiyon, inme için bir dokunma ile tanıtabilme) ve agrafes tezi (deri üzerinde dolaş­
risk faktörüdür ve belirgin olarak artan kan basıncı tedavi ge-
tırılan nesneleri fark edebilme) kortikal sensoryel bozukluklar
rektirebilir.
olup anteriyor dolaşımın bozukluklarından kaynaklanır.
2. Kafa- Aretriovenöz malformasyonlar, kafa oskültasyonun-
ı-l,ı duyulan üfürümlerle saptanabilir. Temporal arterleri hassa- 6. Serebellar- Hemiataksi, serebellum veya beyin sapının
siyet, nodularite ve nabız yokluğu gibi dev hücreli arterit bul- etkilendiğini veya derin beyaz cevherdeki laküner infarktüsü
guları için palpe edin. Herhangi bir travma bulgusu yönünden düşündürür.
araştırın.

3. Gözler- Retina incelemesi, retina! damarlardaki herhangi C. NIH İnme Derecelendirmesini Uygulayın
bir emboliyi gösterebilir.
NIH inme ölçeği (Tablo 37.2), 13 öğeli bir derecelendirme sis-
4. Boyun- Karotid arterler, üfürüm mevcudiyeti ve nabız
temi olup nörolojik bakı elemanları, dil ve uyanıklık derecesi
azalması yönünden sırayla incelenmedir. Bu bulgular karotid
gibi nörolojik disfonksiyon derecesini belirler. Maksimum de-
hastalıkları için özgün olmasa da, muhtemel karotid endarte-
rece 42 olup tehlikeli inmeyi gösterir, O ise normaldir. Minör
rektomi için ileri incelemeler yapılmalıdır.
inme 1-4 arası, orta dereceli 5-15 arası, şiddetli 15-20 arası ve
5. Kalp- Değişen kardiyak ritm ve kapak hastalıklarını göste-
çok şiddetli > 20 olarak derecelendirir.
ren üfürümler kalpten atan emboliler için risk faktörüdür.
6. Cilt- Ekimoz ve peteşi, sorumlu lezyon olarak kan hasta- Klinik Bulgular
lıkları ve vaskülitleri düşündürür. Yeni iğne izleri veya tırnak
altı splinter hemorajiler, enfekte olmuş kalp kapakçıklarından Nörolojik bozukluklar, dakikalar-saatler içerisinde gelişebilir
kaynaklanan septik emboli ihtimalini düşündürür. ve özgün bir vasküler dağılım için tipiktir. Motor ve sensör-
NÖROLOJİK ACİLLER

Laboratuvar Bulguları
Tablo 37·2. NIH İnme Skalası Özeti
A. Kan Tahlilleri
Fokal nörolojik bozuklukları olan hastalarda aşağıdaki tetkik-
ler alınmalıdır:
1b. LOC sorul11rı: Hastaya O=Her 2 soruya doğru cevap ve~yof Tam kan sayımı ve trombosit sayısı (kan diskrazilerini sap-
yaşını ve içinde bulun: ..1=Sadece 1.soruya ~oğf'IJ cev~p veriyor tamak için) ve koagulasyon bozukluklarını saptamak için
duğu ayı sorun 2=Hiçbir soruya ~;ığru cevap v~renıiyor
protrombin zamanı ve parsiyel tromboplastin zamanı
Glukoz seviyesi; çünkü hem hiperglisemi, hem de hipog-
lisemi inmeyi taklit eden fokal nörolojik bozukluklar ya-
pabilir.
Vaskülit ve arteriti saptamak için eritrosit sedimentasyon
hızı

İlaç kullanımından şüphelenilirse, toksikolojik görüntüle-


me

4.. Fasiyal paralizi O=Normal simetrik hareketler B. Elektrokardiyogram


1=Minör paralizi
2,,;Parsiyel paraliı:i Elektrokardiyogramda yeni aritmiler veya sinüs ritmine çevril-
3=Konıplel parıılizi me görülebilir; her ikisi de artmış emboli riskiyle ilişkilidir. Mi-
yokard infarktüsü varlığı veya anevrizma varlığını düşündüren
persistan değişiklikler de inme riskini artırır.

C. BT
Bilgisayarlı tomografi, lezyonu lokalize etmek, hemorajik-iske-
mik inme ayrımını yapmak, tümör ve apse gibi diğer intrakran-
yal lezyonları ayırt etmek için gereklidir. İnmeden şüphelenilen
her hastada, kontastsız BT görüntülemesi gereklidir.

Tedavi
11. En iyi konuşma O=Afazi yok
1=11ımlı-orta afazi A. İntravenöz Tromboliz
2=Şiddııtli afazi
3=Tamamen sessiz Akut iskemik inmede trombolitik tedavi düşünülebilir. Kul-
lanımı ile ilgili olarak Amerikan Kalp Cemiyeti ve Amerikan
İnme Cemiyeti'nin hazırladığı kılavuzlar mevcuttur. Akut is-
kemik inmenin yönetimi, olguya göre yapılmalıdır. İntravenöz
doku plasminojen aktivatörü (t-PA), aşağıdaki kriterlere uy-
gunsa verilebilir:
İskemik inmesi olan bir hastada belirgin defısit varlığı,
spontan gerileme olmaması ve nörolojik durumun minör
veya izole olmaması
Majör defisitlerde (NIHSS > 22) dikkatli olunmalıdır.
Hastada subaraknoid hemoraji bulguları olması
yel yolaklar etkilenir. Başağrısı ve kusma nadirdir. Tanı, klinik
bulguların varlığı ve BT ile hemorajinin dışlanması ile konulur. İnmenin başlangıç saati kesin olarak tarif edilebilmeli; te-
Başlangıçtaki görüntüleme normal sınırlardaysa, 48-72 saat daviye semptomlar başladıktan sonraki 3 saat içerisinde
sonra MRG veya BT'nin tekrarlanması ile tanı kesinleştirilir. başlanmalı
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Nan-kontrast BT'de (1) hemoraji ve (2) multilobar enfark-


tüs (serebral hemisferin 1/3'ünden fazlasında hipodens
alan olması) izlenmemesi 1. Subaraknoid Kanama
Geçmiş 3 ay içerisinde herhangi bir kafa travması veya
inme öyküsü olmaması
Son 3 ay içerisinde miyokard infarktüsü olmaması
Son 21 gün içerisinde gastrointestinal veya üriner sistem
kanaması olmaması

Son 14 gün içerisinde majör cerrahi olmaması


Son 7 gün içerisinde, baskı yapılamayan herhangi bir artere
girişim yapılmamış olması

Daha önceden intraserebral kanama öyküsü olmaması


Sistolik kan basıncının 185 mmHg ve diyastolik kan basın­ Genel Bilgiler
cının 11OmmHg altında olması
Subaraknoid kanama (SAK), subaraknoid mesafeye ikincil
Herhangi bir travma veya aktif kanama bulgusu olmaması
kanama sonucunda gelişir. Tıbbi bir acildir. Yaklaşık % 80'i
Hastanın oral-antikoagulan kullanmaması, eğer kullanı­ sakküler veya "berry'' anevrizmalara bağlıdır. Geri kalanı trav-
yorsa INR:,;; 1.7 olması ma veya arteriyovenöz malformasyonlara bağlı olabilir. Risk
Trombosit sayısının > 100.000 olması faktörleri ailesel SAK öyküsü, otozomal dominant polikistik
Hasta son 48 saat içerisinde heparin aldıysa, PTT'si normal böbrek hastalığı, konnektif doku hastalıkları, hipertansiyon ve
sınırlarda olmalıdır yüksek miktarda alkol kullanımını içerir.
Kan glukozu;:: 50 mg/dl olmalıdır
Klinik Bulgular
Post-iktal residüel nörolojik defisiti olan konviilziyonlar
(Todd Paralizisi) veya konvülziyon ile başlayan inme ol- Hastalar sıklıkla "hayatımın en kötü baş ağrısı" veya "şimşek
ması çakar gibi" baş ağrısı ifadesini kullanır. Sıklıkla eşlik eden
T-PA tedavisinin fayda ve zararlarının hasta ve yakınları ile semptomlar bulantı, kusma, ense sertliği ve fotofobidir. Stupor
tamamen paylaşılması ve koma ile gelen hastalar en yüksek mortalite riskine sahiptir.
En çok, "ön sızdırma" erken uyarıcı bulguları olan hasta-
t-PA'.nın dozaj ve uygulama şekli:
lardan şüphelenilmelidir. Sıklıkla tanıları atlanır ve erken tanı
Maksimum 90 mg'ı aşmayacak şekilde 0.9 mg/kg intrave- hayat kurtarıcıdır. Subaraknoid kanamaların derecelendirmesi,
nöz t-PA verin· hastanın başlangıçtaki durumuna göre yapılır. Dünya Nörolo-
Dozun % lO'unu bolus olarak verin, dozun geri kalanını 1 jik Cerrahlar Sınıflaması aşağıdaki gibidir:
saatte gönderin
Tedaviden sonraki 24 saatlik dönemde anti-koagulan veya
anti-trombosit ilaçlar vermeyin
Akut inme için t-PA alan hastalar yoğun bakım şartların­
da takip edilmelidir.

B. intra-arteryel Trombolizis
Orta serebral arterin tıkanmasına bağlı olarak majör inme ge-
çiren, ilk 6 saatinde başvuran ve intravenöz t-PA için uygun
olmayan hastalara intra-arteryel trombolizis uygulanabilir. Bu
uygulama, anjiyografiye her an ulaşılabilen ve deneyimli giri-
şimlerin bulunduğu tecrübeli inme merkezlerinde yapılmalıdır.
İlk tanısal çalışma için BT görüntüleme yapılmalıdır (Şe­
kil 37-1). BT görüntüleme, ilk 12 saatte% 98 doğru bilgi verir.
Lomber ponksiyon, BT görüntülemede kan izlenmezse ama
C. Sonuçlandırma
SAK şüphesi yüksekse yapılmalıdır. Beyin omurilik sıvısında
Akut iskemik inme geçiren her hasta, klinik durumlarıyla ksantokromi görülmesi tanısaldır. Bununla birlikte, omurilik
uyumlu olacak yerlerde yatırılmalıdır. T-PA alan hastalar, yo- sıvısı içerisine olan kanamadan sonra ksantokromi gelişmesi
ğun bakım ünitesine yatırılmalıdır. için 12 saat geçmesi gerekmektedir; bundan sonra da 2 hafta
NÖROLOJİK ACİLLER

ile intravenöz hidrasyon yapılır. Santral intravenöz monitori-


zasyon önerilir.

D. Hidrosefali
1. Akut obstrüktif hidrosefali- Hidrosefalinin bu şekli,
SAK hastalarının yaklaşık% 20'sinde gelişir. Tekrar kanama ve
enfeksiyon riskini artırmasına rağmen, ventrikülostomi öneri-
lir.
2. Kronik komünikan hidrosefali- Hidrosefalinin bu şek­
li, SAK sonrasında sık olarak gelişir. Semptomatik hastalarda,
geçici veya kalıcı BOS ayrıştırılması önerilir.

E. Vazospazm
Vazospazm, veya uzamış serebral iskemi, morbidite ve morta-
lite oranları yüksek olan sık bir komplikasyondur. Her 4 saatte
bir 60 mg oral nimodipin şiddetle önerilir.

A Şekil 37-1. Diffüz subaraknoid kanamayı gösteren F. Hipertansiyon


kontrastsız kafa BT
SAK sırasında
ani kan basıncı yüksekliklerinin tedavisi tar-
boyunca ksantokromik olarak kalır. Beyin omurilik sıvısı içeri- tışmalıdır.Kan basıncını düşürmenin tekrar kanama veya se-
sindeki kan, SAK veya lomber ponksiyon sırasındaki travmaya rebral infarktüs gelişimini azalttığına dair herhangi bir delil
bağlı olabilir. Travmatik lomber ponksiyonu belirlemek için yoktur. Antihipertansif tedavi, şiddetli kan basıncı yüksek-
eritrosit sayısını düşürmek tartışmalıdır. Tanı halen şüpheliyse, liklerinde kullanılmalı ve tekrar kanama riskini azaltırken
anjiyografi yapılabilir. serebral dolaşım basıncını koruyacak şekilde kontrollü olma-
Anevrizmaların saptanması için altın standart anjiyog- lıdır.
rafi olmakla birlikte, MR anjiyografi (MRA) ve BT anjiyografi
(BTA) gibi yeni görüntüleme teknikleri gelişmektedir. Durumu G.Beyin Cerrahisi Konsültasyonu
kritik olan hastalarda, BTA, MRA'.ya göre daha kolay uygulana-
bilir. BTA hassasiyeti% 77-100 arasında değişir. Tekrar kanama riskini azaltmak için, cerrahi klipleme veya
endovasküler "coil" işlemi, bulunabilirliğine göre yapılmalıdır.
Komplikasyonlar ve Tedavi
2. İntraserebral Kanama
A. Anevrizma! Tekrar Kanama
Anevrizmal tekrar kanama, kontrol altına alınamayan hiper-
tansiyon veya anevrizma! pıhtı fibrinolizisi sonucunda gelişe­
bilir. Tekrar kanama oranını düşürmek için, cerrahi klipleme
. veya endovasküler "coil" işlemi yapılması şiddetle önerilir.

B. Konvülziyon
Kasılmalar, SAK sonrasında tekrar kanamayı artırabildiği için,
intravenöz 15-20 mg/kg fosfenitoin veya fenitoin gibi bir anti-
konvülzanın profılaktik olarak verilmesi önerilir.

C. Hlpovolemi ve Hiponatremi
Hipovolemi ve hipernatremi, uygunsuz antidiüretik hormon
salınımına bağlı olarak gelişir. Tedavisinde isotonik kristaloid
TRAVMA OLMAYAN

Genel Biligler Ataksi, serebellar anormallikle ve hemiparezi serebellar


hemoraji için tipiktir. Hipertansif intraserebellar hemorajinin
İntraserebral kanama, SAK'a göre 2 kat daha sık görülür; ölüm hızlıca tanınması, ölümcül beyin sapı kompresyonu riskin-
ve majör disabilite ile sonuçlanması daha muhtemeldir. Ka- den ötürü önemlidir. İntraserebellar hemorajinin acil cerrahi
namanın birincil olarak beyin parankimine olmasına rağmen
dekompresyonu hayat kurtarıcıdır. Akut vestibüler disfonksi-
BOS'ta kan görülebilir. Semptomlar, hematomun kitle etkisine
yonla klinik ayrımı güç olabileceği için, aniden dengesizlik ve
bağlı olarak komşuluğundaki beyin dokusuna baskı yapmasına
kusma şikayetleri olan hastalarda serebellar hemorajiyi ekarte
bağlıdır. En sık sebep ileri yaş ve uzun süreli hipertansiyona
bağlı olarak intraserebral arteriyollerin hasar görmesidir. Diğer
etmek için BT görüntüleme gereklidir.
bulgular, antikoagulasyon, alkol bağımlılığı, trombolitik tedavi,
kanama diyatezi, neoplazmlar, serebral amiloid anjiyopati, en- Tedavi
feksiyonlar ve arteriyovenöz malformasyonlardır.
Ti.im diğer acillerde olduğu gibi, intraserebral hemorajisi olan
Klinik Bulgular hastalarda ilk değerlendirme havayolu, solunum ve dolaşım ile
ilgili olmalıdır. Detaylı bir öykü ve fizik bakı ile altta yatan ne-
Klinik bulgular, hemorajinin yerine bağlı olup aniden gelişir; den ve defısitler anlaşılabilir. Eğer hastada havayolu açıklığının
dakikalar içerisinde ilerleyebilir. Başağrısı ve kusma sık görü- korunması gerekiyorsa, endotrakeal enti.ibasyon yapılabilir.
len bulgulardır. Foka! nörolojik defısitler belirgindir, çünkü en
sık kanama bölgeleri bazal gangliyonlar, talamus ve internal
kapsüldür. Aniden koma gelişimi ve belirgin beyin sapı bulgu-
A. Kan Basmcmm
ları ("pinpoint pupiller", ekstraoküler hareket yokluğu) pontin
Kan basıncı
tedavisi, teorik bir kurala göre yapılır: kan basın -
hemoraji için tipiktir. BT görüntüleme tanısal olup tercih edi-
cını düşür ve rüptüre olmuş küçük arteriyollerden devam eden
len görüntüleme yöntemidir (Şekil 37-2). MRG, MRA ve BTA
ise malformasyonlar ve anevrizmalar gibi yapısal anomalileri kanamayı durdur. Diğer görüş ise, agresif tedavi ile serebral

saptamak için faydalıdır. kan akım basıncının düşebileceği ve beyin hasarının artacağını
savunur. Eğer hastanın sistolik kan basıncı >200 mmHg veya
ortalama arteryel basıncı> 150 mmHg ise, devamlı IV ilaçlarla
(labetalol 20 mg bolusu takiben 2 mg/dk infüzyonu, nitroprus-
sid 0.1-10 mikrogram/kg/dk veya nikardipin 5-15 mg/saat) ag-
resif bir şekilde kan basıncını düşürün. Eğer sistolik kan basın­
cı> 180 mmHg veya ortalama arteryel basınç> 130 mmHg ise
ve kafa içi basıncı (KİB) artış bulguları mevcutsa, KİB monito-
rize edilerek serebral perfüzyon basıncı 60-80 mmHg arasında
olacak şekilde, intermittan veya devamlı ilaç tedavisi uygulanır.
Eğer sistolik basınç> 180 mmHg veya ortalama basınç > 110
mmHg ise ve KİB artış bulguları yoksa, ortalama arter basıncı­
nı 110 mmHg'ya düşürecek hafif bir tedavi verilebilir.

B.
Muhtemel KİB artışına yönelik yatağın başını yükseltme, anal-
jezi ve sedasyon gibi tedaviler acil serviste uygulanmalıdır.

c.
Beyin cerrahisi konsültasyonu istenmelidir. Operasyon yapılıp
yapılmaması ve zamanlaması tartışmalıdır. Serebellar > 3 cm
kanaması olan ve nörolojik kötüleşme bulguları olan, ventri-
ki.iler obstrüksiyon sebebiyle hidrosefalisi olan veya beyin sapı
.t. Şekil 37-2. Frontal lobda geniş intraserebral bası bulguları olan hastalara cerrahi dekompresyon yapılma­
hemorajinin izlendiği kontrastsız kafa BT. lıdır.
NÖROLOJİK ACİLLER

kardiyak arrest sonrası veya akut inme durumlarında glukoz


Tablo 37-3. Hızlı
serebral hasara yol açabilecek akut vermeyin.
konfüzyon veya deliryumla ilişkili durumlar

C. Şoku Tedavi Edin


Periferik hipoperfüzyon ile birlikte olan hipotansiyon ve şok,
deliryum ve konfüzyona neden olabilir. Hasta kardiyojenik
şokta değilse, kristaloid solüsyonları acilen başlayıp diğer ta-
kipler yapılmalıdır (Konu 11).

D. Solunum Yetmezliğini Düzeltin


Ani gelişen hipoksemi veya hiperkapni, deliryumla ilişkili ola-
bilir. Solunum durumunu, arteryel kan gazları ile değerlendi­
rin, hipoksemi ve hiperkapniyi oksijen, solunum desteği veya
her ikisiyle düzeltin.
D. Sonuçlandırma
E. Hipertermi ve Hipotermiyi Tedavi Edin
İntraserebral hemorajisi olan tüm hastalar yoğun bakım ünite-
sinde takip ve tedavi edilmelidir. Belirgin olarak artmış vücut ısısı (40.6 °C), deliryum veya akut
konfüzyonel durumla ilişldli olabilir. Hipotermi ise, vücut sı­
AKUT KONFÜZYONEL DURUM caklığının 32.2°C altına düştüğü durumlarda, bilinçsizlik bo-
zulması ise 26.6°C altında görülür. İhtiyaca göre iç vücut ısısını
Deliryum ve akut konfüzyonel durumlar acil hekiminin karşı­ azaltarak veya artırarak tedavi edin (Konu 46).
sına çıkabilecek en zor durumlardandır. Hastanın bilinç duru-
mu, bir sınıflandırma şeması kullanılarak hızlıca değerlendiri­
F. Şiddetli Hipertansiyonu Tedavi Edin
lebilir. Bu şemalar, hastaları, uyanık olup olmamalarına, yanıt
verme yeteneklerine, hafıza kapasitelerine göre sınıflandırıp Şiddetli hipertansiyon (papil ödemi ve ensefalopati ile ilişkili
hekimlerin koma, deliryum ve demans ayrımı yapabilmesini olduğunda) tıbbi bir acil olup ortalama kan basıncının hızlıca
sağlar.
110 mmHg seviyelerine indirilmesini gerektirir (Konu 35). An-
Konfüze hastaların kooperasyonu bozuk olup değerlen­
tihipertansif tedavi başlanmadan önce hipertansif ensefalopati
dirmeyi zorlaştırır. Semptom ve bulgular, acil tedaviyi geri dö-
tanısı kesin olarak koyulmalıdır, çünkü serebral iskemi mevcu-
nüşümsüz beyin hasarını önlemeye yönelik acil tanı ve tedaviyi
gerektiren hayati riski bulunan durumlar olabilir (Tablo 37-3). diyetinde kan basıncının düşürülmesi iskemik beyin hasarını
şiddetlendirir.
Değerlendirme zor olabilse de, akut olarak bilinç durumu deği­
şikliği olan her hastaya bakılmalı ve öyküleri değerlendirilmeli­
dir. Tanı kesinleştirilemezse, hasta hastaneye yatırılmalıdır. İlk Değerlendirme
l. Vücut sıcaklığını da içeren tüm vital bulguları kontrol
Acil Değerlendirme
edin.
A. Havayolu Açıklığını Sağlayın 2. Şok yönünden değerlendirin (periferik hipoperfüzyon).
3. Oksijen saturasyonunu ölçün ve gerekliyse kan gazı ana-
Sekresyonları gerektikçe temizleyin. Gerekliyse maske veya na- lizi yapın.
zal kanül ile 5-10 L/ dk oksijen başlayın. 4. İntravenöz gkukoz, tiarnin ve nalokson verildikten sonra
deliryum bulgularında hafifleme oluyor mu? Eğer olu-
B. İntravenöz Yolu Açın yorsa, aşağıdaki olasılıkları düşünün:
• Hipoglisemi (düşük serum glukoz bulguları ile tanı ke-
Geniş lümenli (:2 18 gauge) bir intravenöz kateter yerleştirin. sinleştirilir).
Aşağıdakileri intravenöz olarak başlayın:(1) 100 mg tiamin ya- • Wernicke ensefalopatisi (eşlik eden alkolizm, malnut-
vaş infüzyon, (2) eğer hasta hipoglisemikse, 50 mL % 50 deks-
risyon, ataksi, oftalmopleji ve periferik nöropati bulgu-
trozu 3-5 dakikada verin ve (3) 0.4-2 mg bolus nalokson yapın. larına bakın).
Dikkat: Glukoz verilmesi, iskemik alanlarda laktat artışı yapa-
• Opiyat doz aşımı (tanıi naloksona pozitif cevap ve tok-
rak beyin hasarını artırabilir. Eğer serum glukozu normalse,
sikoloji tetkikleri ile yapılır).
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

İleri Değerlendirme 6. Gastrik dekontaminasyon- Eğer doz aşımı bulguları


varsa, aktif kömür karışımı (50-100 mg aktif kömür ile su veya
A. Bakı ve Tamsa! Testler sorbitol karışımı) uygulayın ve gastrik lavaj yapın.

B.Travma
1 . Öykü- Hasta, aile, arkadaşlar, komşular, ambulans görev-
lileri veya beraber olan kişilerden kısa bir öykü alın. Özellik- Eğer travma bulgusu varsa-kafa yaralanması bulgusu olmasa bile-
le daha önceki konfüzyon ve deliryum atakları, önceki atağın travmatik beyin hasarı (subdural ve epidural hematom) ihtima-
özellikleri ve süresi, ilaç kullanımı ve eski hastalıklarla ilgili lini göz önünde bulundurun. BT görüntülemesi endike olabilir.
bilgi alın.
C. Deliryum ve Konfüzyonun Diğer
2. Fizik ve nörolojik bakı- Genel fizik bakı yapın ve özel-
likle travma, meninks irritasyonu ve kardiyak hastalık bulgu-
Sebepleri
larına bakın. Meningeal irritasyon bulguları (meningismus, Yaşamı tehdit eden bulgular dışlandıktan sonra diğer özgün
ense sertliği, Kernig ve Brudzinski pozitifliği), çok genç veya tanılar akla getirilmelidir. Temel sebepler Tablo 37-4'te göste-
çok yaşlı hastalar dışında hemen her zaman menejit veya SAK rilmiştir. AIDS hastalarında gözlenen deliryum ve konfüzyon
ile birliktedir. En faydalı tanısal manevra, meninks irritasyo- Konu 42'de anlatılmıştır.
nu sırasında hastanın boynunun pasif fleksiyonu ile refleks diz
fleksiyonunun (sıklıkla unilateral) ortaya çıkmasıdır (pozitif Tedavi ve Sonuçlandırma
Brudzinski işareti). Artmış intrakranyal basınç bulguları (pa-
Akut bilinç durum değişikliği olan hemen her hastanın hasta-
pil ödemi, fokal nörolojik bulgular) olmayan hastalarda, beyin
neye yatırılıması gerekir.
omurilik sıvısını değerlendirmek için hemen lumbar pansiyon
yapın. Ateş ve fokal nörolojik bulguları olan hastalarda, menejit
ve ensefalite eşlik eden fokal beyin apsesi düşünülmelidir. BT
ile bir kitle lezyonu ekarte edilinceye kadar lumbar ponksiyon
kontrendikedir. BT görüntüleme sonuçları çıkana kadar muh-
temel menenjit tedavisini geciktirmemek için kan kültürlerini
alıp acilen antibiyotik başlayın (Konu 42).
Bazal bir nörolojik muayeneyi, oriyentasyon ve hafıza
testlerini de yaparak tamamlayın. Metabolik beyin hastalıkla -
rında fokal bulgular izlenebilse de (hipoglisemi ve hepatik en-
sefalopati ile birlikte görülebilen fluktuan hemiparezi), bu tip
bulgular BT görüntülemesi yapılana ve aksi kanıtlanana kadar
yapısal bir beyin hasarını akla getirmelidir.

3. laboratuvar Tetkikleri- Laboratuvara, tam kan sayımı,


serum elektrolitleri, glukoz, kalsiyum, magnezyum ölçümleri,
renal testler, karaciğer fonksiyon testleri, karboksihemoglobin
seviyesi ve toksikoloji çalışmaları için kan gönderin. İdrar tah-
lili ve toksikoloji çalışmaları için idrar numunesi alın.
4. Elektrokardiyogram- Konfözyon durumunun kardiyak
sebeplerini (miyokart enfarktüsü, kardiyak aritmiler, uzamış
intervaller) göstermek üzere bir EKG çekin. Bununla birlikte,
T dalga değişiklikleri özgün olmayıp intrakraniyal hadiselere
eşlik edebilir.

5. Özel testler- Bilinç durumunda akut değişiklikler olan


birçok hastada BT görüntüleme endikedir. Diğer özel incele-
melere, öykü ve fizik bakıya göre karar verilir (ateş ve meninks
irritasyon bulguları olan konfü.ze hastalarda BOS incelemesi
için lumbar ponksiyon yapılması gibi).
NÖROLOJİK ACİLLER

Tablo 37-4. Akut Konfüzyonel Durumların Ayırıcı Tanısı

Menenjit veya meningoensefalit


lnfeksiyöz, karsinomatöz, SAK'a ikincil kimyasal menenjit

Amnestik durumlar Yakın hafıza kaybına ait bulgular

Psikiyatrik hastalık (düşünce bozuklukları ve hisleri) Paranoya belirgindir; işitsel halüsinasyonlar sıktır; kişilere olan disorientasyon
mekana karşı olandan daha fazla; bu da zamana karşı ol.andan daha fazladır.
Yakın hafıza korunmuştur.

Klinik Bulgular
Laküner inme, beynin küçük, penetran arteriyollerinin, uzun
süreli hipertansiyon sonucunda oluşan lipohyalonitik kalıntı­
larla tıkanması sonucunda oluşur. İnfarktüs alanları genellikle
küçüktür, BT görüntülemede de çoklu eski infarkt alanları iz-
lenebilir. Klinik bulgular değişken olmakla birlikte, pür motor
veya pür sensoryel defısitlerden el hareketlerinde koordinas-
yon bozukluğu, beceriksizlik veya kol-bacakta ataksiye kadar
değişir. BT görüntüleme sıklıkla normal olabilir veya özellikle
internal kapsül, bazal gangliyonlar ve üst beyin sapında tutu-
lum azalması izlenen küçük infarktlar izlenebilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Tedavi, destek şeklinde olup esas olarak kan basıncı kontrol


edilmesi şeklindedir. Prognoz genellikle iyidir. Hastalar sıklıkla
gözlem amaçlı yatırılırlar.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

olduğu foka! nörolojik olay olarak değişmiştir. İnme ile uğra­


şan birçok nörolog yeni tanımı benimsemekle birlikte, genel
nörologlar ve diğer tıp camiası halen klasik tanımı kulanmak-
tadır. Birçok TIA bulgusu 1 saatten kısa sürer, hatta sıklıkla 30
dakikada kaybolur. Yirmi dört saat kavramını kullanan çalış­
malar, hastaların % 8.6- 1l.5'inde TIA'nın ilk 7 gününde inme
gelişebileceğini; TIA gelişen hastaların% 10.5-17.3'ünde ilk 90
gününde inme gelişebileceğini göstermiştir. Bir çalışma, in-
melerin % 50'sinin TIA'dan sonraki 2 gün içerisinde geliştiği
gösterilmiştir. Bundan ötürü, TIA; inme riskinin düşürülmesi
için dikkatlice değerlendirilmelidir. Klinik bulgular, etkilenen
beyin bölgesine göre değişir. Retinal arter embolisine bağlı tek
taraflı geçici görme kaybı (amaurosis fugax) aynı taraftaki bir
karotid arter hastalığını gösterebilmekle birlikte; hemisferik
TIA'lardan farklı olarak takip eden karotid inme riski düşüktür.

Klinik Bulgular Tedavi


Karotid veya vertebral arteryel sendroma hemen her zaman Tedavi, altta yatan sebebi bulmaya ve tedavi etmeye yöneliktir
eşlik eden anteriyor veya posteriyor boyun ağrısı, karotid veya (hipertansiyonu tedavi et, karotid endarterektomi yönünden
vertebral arter disseksiyonunu düşündürür. Son zamanlar-
değerlendir). Aterosklerotik kaynaklı olduğu düşünülen TIA
da meydana gelen boyun travması öyküsü sık olup bazen elle
geçiren hastalarda, ilerideki inmelerin önlenebilmesi için ter-
yapılan düzeltici manevralar gibi önemsiz olduğu düşünülen
cih edilen tedavi antiplatelet ajanlardır. Spesifik ajan seçimi,
hareketler sonucu gelişebilir. Ayrıca, disseksiyon spontan ola-
rak da gelişebilir. Hasta, ağrı ve geçici tek taraflı görme kay- daha önceden TIA ve inme geçirip bu ajanları kullanan has-
bından şikayet edebilir. Ayrıca, Horner Sendromu bulguları ile
talarda yapılan randomize çalışmaların sonuçlarının yorum -
başvurabilirler. Acil BT ile kafa görüntülemesi, sıklıkla iskemik !anmasına göre yapılır. Seçilmiş hastalarda, antikoagulasyon ve

komplikasyonları değerlendirmek için endikedir. Arteryel dis- cerrahi girişim uygun olabilir.
seksiyon tanısının koyulması için MRG ve BT anjiyografi, kla-
sik kateter anjiyografinin yerini almıştır. A. Aspirin

Tedavi ve Sonuçlandırma Aspirin, TIA geçiren hastalarda kullanılabilecek en ekonomik


ve sık bulunan (tolere edemeyen hastalar dışında) ilaçtır. As-
Mevcut düşünce, hasara uğrayan damar duvarından kaynak- pirin, inmenin önlenmesi için 75-1300 mg/gün dozunda kul-
lanan platelet agregatlarının distal embolizasyonunu önlemek lanılabilir.
için akut olarak verilen ve birkaç ay devam eden antikoagu-
lasyonu önermektedir. Cerrahi ve endovasküler tedavi sıklıkla
B. Tiklopidin
primer olarak düşünülmemekle birlikte tıbbi tedavinin başarı­
sız olduğu hastalarda veya antikoagulasyon kullanımına kont- Tiklopidin, adenosin difosfat tarafından oluşturulan trombo-
rendikasyonu olan hastalarda düşünülebilir. sit agregasyonunu inhibe eder. Minör inme veya TIA geçiren
hastalardaki kullanımı ABD'de onaylanmıştır. Tipik olarak as-
pirini tolere edemeyen hastalarda ve aspirin almasına rağmen
iskemik olay geçiren hastalarda kullanılır; faydalı olmakla bir-
likte yan etkileri kullanımını kısıtlar. Önerilen doz, günde iki
kere verilen 250 mg'dır.

C. Klopidogrel
Klopidogrel, adenozin difosfat ile oluşturulan trombosit agre-
Klinik Bulgular gasyonunu inhibe ederek etki gösterir. Aspirini tolere edeme-
yen veya aspirin almasına rağmen iskemik olay gelişen hasta-
TIA tanımı, 24 saatten daha kısa süren semptomlar yerine bir larda başka bir tedavi alternatifidir. Güvenlik aralığı geniştir.
saatten daha kısa süren ve normal görüntüleme bulgularının Önerilen doz 75 mg/gün'dür.
NÖROLOJİK ACİLLER

D. Antikoagulasyon fonksiyonları ve kraniyal sinir muayenesi normal olarak izle-


necektir.
Warfarin ile oral antikoagulasyon, atriyal fibrilasyonu olan has- Servikal seviye- Hem üst hem de alt ekstremite güçsüzlü-
talarda inme tedavisi için kullanılır, prostetik kapağı olanlarda ğü mevcuttur; kraniyal sinir fonksiyonları normaldir. Yüksek
tercih edilen tedavidir. Oral antikoagulasyonun kontrendike servikal kord lezyonlarında solunum yetmezliği gelişimi muh-
olduğu hastalarda, aspirin önerilir. Mevcut öneriler, hedef INR temeldir.
olarak 2.0-3.0 aralığında doz ayarlamasının yapılmasıdır. Torasik seviye- Alt ekstremitelerde güçsüzlük izlenmekle
birlikte üst ekstremiteler ve kraniyal sinirler korunmuştur. Spi-
E. Cerrahi Girişimler nal kord basısı, sensöryel ve motor sinirleri etkilediği için, iğne
testi veya deriye soğuk bir cismin değdirilmesi gibi testlerle
sensöryel seviye dikkatlice değerlendirilmelidir.
1. Karotid endarterektomi- Bu girişim, damar tıkanıklığı
Alt spinal kord veya kauda equina tutulumu- Semp-
durumunda karotid arterinden aterosklerotik plağın çıkartıl­
tom ve bulgular mesane ve barsak inkontinansı, sakral bölgede
masıdır. Minör inme ve TIA hastalarında ilerideki inmelerin
(eyer şeklinde) sensöryel kayıp ve alt ekstremite güçsüzlüğünü
gelişmesini önlemedeki faydası kanıtlanmıştır. Bu işlem, karo-
içerir.
tid arter darlığı % 70-99 arasında olduğunda endikedir. Darlık
Vertebra! gövde tutulumu- Eğer spinal kord basısı aynı
% 50-69 arasındayken işlem önerilmekle birlikte % SO<ien daha
zamanda vertebra gövdesini tutan bir olaya (metastatik tümör,
az olan stenozlarda tıbbi tedavi tercih edilir.
epidural apse gibi) bağlıysa, vertebra perküsyonu sırasında
2. Karotid anjiyoplasti ve stent yerleştirilmesi- Bu foka! hassasiyet belirgindir. Anormal nörolojik bulgulardan
yöntemin teknik başarısı yüksek olup komplikasyon oranları sorumlu spinal kord seviyesinde keınik erozyonu ve vertebra
düşük olarak izlenmektedir. Bu teknik halen yaygın olarak ula- kollapsı gibi radyolojik bulgular tanıyı kesinleştirir.
şılabilir değildir.
B. Adi Görüntüleme Yapın
Sonuçlandırma
Spinal kord basısından şüphelenilen hastalarda, tercihen MRG
TIA hastalarının çoğu yatırılmalıdır. Yakın bir zamanda TIA ile olmak üzere acil görüntüleme yapılmalıdır. Maalesef BT gö-
yönünden detaylı olarak araştırılan ve cerrahi girişimler için rüntülemenin değeri sınırlıdır. Gösterilen bir spinal kord bası­
uygun olmayan hastalar, dışarıdan takip için aile hekimlerine sında acil beyin cerrahisi veya ortopedi konsültasyonu gerek-
yönlendirilebilir. lidir. Eğer metastatik kanser sorumlu ise, radyasyon onkoloğu
ile ekstra konsültasyon önerilir.
SPiNAL KORO BASJSI
SPİNAL BASI YAPAN METASTATiK

. . \~ijy~f~~{il~rle~iJ~H~J(jı<>Ji
Travma, ~arı~eı:, e.nf.ek~iY';)~, .. s
.dis~hE!fOi~ine ilağlı ~tı,ıJ;>j,liı;;/,;lt~

Spinal kord basısı sıklıkla metastatik kanserlere bağlı oluşur ve


olguların% 85-95'i buna bağlıdır. Diğer sebepler spinal epidu- Klinik Bulgular
ral apseler, epidural hematomlar ve santral disk hernileridir.
Hızlı değerlendirme ve tanı önemlidir, çünkü kalıcı parapleji/ Epidural metastaz ve spinal kord basısından en sık sorumlu
kuadriplejiyi önlemek için cerrahi veya radyoterapi uygulan- olan malign neoplazmlar meme kanseri(% 20), akciğer kanseri
ması gerekebilir. (% 10), Hodgkin hastalığı(% 10) ve prostat kanseridir(% 7).

A. lezyon Yerini Belirleyin A. Semptom ve Belirtiler


Akut spinal kord basısı, tutulan seviyenin distalinde güçsüzlük Hastaların çoğunda spinal kord lezyonu seviyesinde lokal ver-
ve sensoryel kayıpla birliktedir. Bu seviyenin üzerindeki kord tebral ağrı ilk bulgudur. Semptom sıklıkla nörolojik bulgular-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

dan haftalar-aylar önce gelişmekle birlikte bazı olgularda sade- mum seviyeye ulaşabilir. Olguların yarısında, perküsyonla ver-
ce birkaç saat önce de gelişebilir. tebral hassasiyet gözlenebilir.
Ağrının radiküler olarak (sinir kökünün dağıldığı böl-
gede) dağılması, progresyonun habercisidir. Ağrının yayılımı,
B. Görüntüleme
özellikle torasik omurların tutulumunda, bilateral olabilir. Bu Bası yapan bir lezyonu ekarte etmek için MRG veya miyelog-
tabloyu, ekstremite güçsüzlüğü, parestezi, sensoryel bozulma ram yapılmalıdır; miyelografıde hemen her zaman kontrast
ve mesane-barsak disfonksiyonunun görüldüğü miyelopati ta- maddenin serbest dağılımı izlenir.
kip eder. Sensoryel ve motor tutulum kısa bir süre sonra lezyo-
nun altındaki spinal kord seviyesine sıçrar. Tedavi ve Sonuçlandırma
B. Görüntüleme Tedavi sadece destekleyici bakımdır. Haftalar-aylar içerisinde
kısmi veya tam iyileşme sağlanabilir. Hastaneye yatış, tanı ve
Omurilik radyogramında, tutulan vertebral düzeyde tümörün destekleyici tedavi için gereklidir. Steroid tedavisi sıklıkla kul-
neden olduğu destrüksiyon izlenir. Bununla birlikte, yeni geli- lanılmakla birlikte yararlılığı tartışmalıdır. Plazma değiştiril­
şen veya kötüleşen sırt ağrısı olan bir kanser hastasında omur mesi faydalı olabilir.
MRG endikasyonu vardır. Hastada nörolojik defısitler mevcut-
sa, acil MRG endikedir. Miyelopati bulgu veya semptomunun
eşlik etmediği ağrılarda, 24 saat içerisinde MRI yapılmalıdır.

Tedavi ve Sonuçlandırma
Bu tanıyı alan hastalarda, tümör etrafındaki ödemin azaltılma­
sı amacıyla acil olarak kortikosteroid (deksametazon 10-40 mg
iv takiben her 6 ssatte bir 4 mg iv veya po) başlanmalıdır. Has-
tada nörolojik semptomlar varsa ve MRI'da spinal kord basısı
gösterilmişse, acil beyin cerrahisi konsültasyonu isteyin. La-
minektomi veya lokal radyoterapi ile dekompresyon yapılması
amacıyla hastaneye yatış endikasyonu vardır.

Spinal epidural apseler, transvers miyelitin sekizde biri ka-


dar yaygın olmakla birlikte benzer semptom ve bulgular
gösterir.

Klinik Bulgular
En sıkpredispozan durumlar, derinin lokal stafılokokkal en-
feksiyonları, cerrahi yaralar (intravenöz bölgelerle birlikte),
bakteriyemi, vertebral osteomiyelit, spondilodiskit ve intrave-
nöz ilaç kullanımıdır.

A. Semptom ve Belirtiler

Genel Bilgiler Hastalarda sıklıkla ateş mevcuttur ve akut olarak hasta görünü-
mündedirler. Apse üzerinde lokal ağrı ve hassasiyet neredey-
Transvers miyelit, tanımlanması zor bir durum olmakla birlik- se değişmez bulgulardandır. Klasik olarak semptomlar birkaç
te idiyopatik olarak veya sistemik bir hastalığa bağlı (multiple gün içerisinde lokal vertebral ağrıdan yansıyan radiküler ağrıya
skleroz veya SLE) olarak gelişir. ilerler. Lezyonun altındaki bölgedeki kord basısına bağlı olarak
güçsüzlük ve sensöryel kayıp gelişir.
Klinik Bulgular
B. Görüntüleme
A. Semptom ve Belirtiler
Bazı hastalarda, özellikle de uzun süreli hastalığı bulunanlarda,

Semptomlar motor güçsüzlük, duysal kayıp veya parestezi ve X-ray'de omurlar üzerinde osteomiyelitik lezyonlar görülebilir.
yayılan sırt ağrısıdır. Tranvers (bilateral) bir şekilde spinal kord Spinal apseden şüphelenilen olgularda tercih edilen görüntüle-
tutulumuna ait semptom ve bulgular saatler içerisinde maksi- me yöntemi MRG'dir.
NÖROLOJİK ACİLLER

C. laboratuvar Bulguları Genel Bilgiler


Tanısal gerekçelerle lumbar ponksiyon yapılmamalıdır. Apse- Bell's palsy, bilinmeyen bir sebebe (bazı yazarlar herpes simp-
nin içerisinden geçen iğne, irinin subaraknoid mesafeye yayıl­ leks ile arasında bağ bulsa da) bağlı gelişen sık bir durumdur.
masına neden olarak menenjite yol açabilir. Hemen her hasta- Hastalığın bileşenleri dramatik olsa da, iyileşme sıklıkla bir aya
nın ESR ve CRP düzeyleri yüksektir. Kan kültürleri alınmalıdır doğru başlar ve hastaların% 70-SS'inde semptomlar tamamen
ve olguların % 60'ında sebep olan organizmanın tanınmasını kaybolur. Başlangıçta subtotal fasiyal paralizisi olan tüm hasta-
sağlar. larda kozmetik olarak tam bir iyileşme gelişir.

Tedavi ve Sonuçlandırma Klinik Bulgular


Laminektomi, apse drenajı ve intravenöz antimikrobiyal teda- Tanısal özellikler aşağıdakileri içerir:
vi verilerek dekompresyon yapılması amacıyla hospitalizasyon Semptomların 24-48 saatten daha kısa bir sürede gelişmesi
gereklidir. Belirgin güçsüzlük izlenmeyen bazı seçilmiş hasta-
Fasiyal sinirin tek taraflı tutulumu
larda, sadece antibiyotikler ile takip yapılabilir.
Diğer sinir sistemi bulgularının normal olması
Kulak arkasında ağrı olması (tanı için gerekli değildir)

Ayırıcı Tanı

En sık görülen ve ayırılnıası gereken tanılar, inme ve tümördür.


Fasiyal sinir bölgesindeki tümörler nadiren ani olarak semp-
tom verir ve sıklıkla diğer kraniyal sinirlerin de tutulumuna
bağlı olarak nistagmus, duymada azalma ve ataksi gibi bulgular
eşlik edebilir. Fasiyal duyu bozuklukları, trigeminal sinir tutu-
lumunun bir göstergesidir; fakat Bell's palsy ile gelen hastalar,
yüzlerindeki pür motor güçsüzlüğü sensoryel terimlerle (yü-
zümde uyuşma var gibi) ifade edebilir.
Yüzde güçsüzlükle birlikte olan inme, ipsilateral kol ve
ipsilateral bacakta güçsüzlükle (kolun ekstensörleri ve bacağın
fleksörlerinde daha belirgindir) ilişkilidir. İnme, üst motor nö-
ron lezyonu yapar; alın kaşarlarını etkilemez. Bell's palsy ise, fa-
siyal sinirin kendisini etkiler ve unilateral olarak tüm yüz kas-
larında güçsüzlük (alın kasları, gözün kapanmasını sağlayan
kaslar, ağız çevresindeki kaslar) meydana getirir. Gözyaşının
unilateral olarak azalması tat duyusunun azalması ve seslerin
şiddetinde artış (telefonda konuşurken) gibi fasiyal sinire bağlı
başka bozukluklar izlenebilir.

Laboratuvar Testleri ve Diğer


MONONÖROPATİLER İncelemeler
Klinik olarak tanı kesinse, diğer değerlendirmelere ve ileri in-
celemeler (BT görüntüleme, MRG) gerek yoktur.

Tedavi ve Sonuçlandırma
Bell's palsy akut dönemde kozmetik olarak sıkıntı oluştursa da,
en çok dikkat edilmesi gereken durum gözkapaklarının tama-
men kapatılamamasına bağlı olarak gelişebilecek göz yaralan-
ması ihtimalidir. Uyanma saatlerinde suni gözyaşları damlatıl­
malı ve hasta uykuya giderken kornea! ülser ve abrazyonları
önlemek için gözkapakları sıkıca kapatılmalıdır (dikkatlice ta-
rif edilerek). Günde 40-60 mg dozlarında 10 gün boyunca veri-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

len prednizolon gibi kortikosteroidler motor fonksiyonun tam Ulnar Felç


düzelmesini artırıp post-aurikular ağrıyı azaltırlar. Steroidle
birlikte 10 gün boyunca günde 5 kere 400 mg dozunda alınan Ulnar sinirin akut yaralanması, dirsek düzeyinde; sıklıkla kırık
asiklovir iyileşmeyi hızlandırabilir. Tüm hastalar, kortikoste- veya çıkık sonrası gelişir. Gecikmiş ulnar sinir felçleri ise, vücu-
roid başlanmasından bağımsız olarak birkaç gün içerisinde dun üst kısmının ağırlığını dirseklerde taşımak gibi tekrarlayan
nörolog, KBB uzmanı veya pratisyen hekime başvurmalıdır. travmalardan kaynaklanır. Ellerin güçsüzlüğü ve kas kaybı so-
Hastananeye yatış gerekmez. nucunda pençe el (metakarpofalangeal eklemde hiperekstensi-
yon, ve 4 ve 5. eklemlerde maksimum olmak üzere interfalange-
al eklemlerde fleksiyon) gelişir. Sensöryel kayıp, bilekten sonra,
elin ulnar sınırındaki dorsal ve palmar yüzeylerinde gelişir, 4 ve
5. parmağa kadar yayılır. Ulnar sinirin avuç içerisindeki yara-
lanmalarında (bisiklet yarışçısı felci) sensöryel sinirler korunur.
Genel Bilgiler
Öncelikle, dirsek bölgesi desteklenmeli ve hasta pratisyen
Kompresif mononöropatiler, yüzeysel bir periferik sinirin uzun hekim, el uzmanı veya nöroloğa yönlendirilmelidir.
süreli basısına bağlı olarak gelişir. Bu durum, bağ dokuya tek-
rarlayan stres, uygunsuz bir durumda uyuma, bir ekstremi- Peroneal Sinir felci
tenin uzun süreli hareketsiz pozisyonu veya genel anesteziye Sinir sıkışması,akut travmaya bağlı olarak fıbula başında (fı­
bağlı gelişebilir.
bulanın kırılması, bacaklar çaprazlanarak oturma veya uyuma)
oluşur. Sonuç olarak gelişen ayak düşmesine bağlı olarak tutu-
Karpal Tünel Sendromu lan ayakta yüksek adımlama, muayene sırasında dorsifleksiyon
ve eversiyon hareketini yapamama gözlenir. Ayak sırtında ve
Bilek seviyesinde medyan sinirin paralizisi, en sık görülen üst baldırın lateral kısmında bir miktar sensöryel kayıp görülebilir.
ekstremite nöropatisidir. Bayanlarda daha sık görülüp, sıklıkla Vertebralardan L5 seviyesindeki lezyonlar da (disk has-
dominant elde daha şiddetli bulgular olmakla birlikte sıklık­ talıkları gibi) düşük ayağa neden olabilmekle birlikte, kök ba-
la bilateraldir. Hastalar, el ve bilekte ağrıyla birlikte mediyal, sısına bağlı ayak düşüklüklerinde L5 tarafından uyarılan diğer
işaret parmağı ve yüzük parmağında parestezilerden yakınır. kaslarda da (ayak invertörleri, diz fleksörleri) tutulum izlenir.
Bakı bulgularında hafif dokunmayla olan duyularda bozulma, Acil servisteki veya bir ortopedist, pratisyen hekim, nöro-
pozitif Tine! bulgusu ve bileğin fleksiyona getirilmesiyle me- log veya fizik tedavi uzmanına başvurudaki yönetimde, ayağın
dian sinir bölgesinde parestezi gelişimi (Phalen manevrası) uygun açıda sabitlenerek postürün düzenlenmesi önemlidir.
görülebilir.
Tedavi, konservatif yaklaşım, sebep olan manevraların POLİNÖROPATİLER
giderilmesi, nötral pozisyonda bilek sabitlenmesi ve non-
steroidal anti inflamatuvar ilaçları içerir. Tüm hastaların el
uzmanlarına yönlendirilmesi; sinir ileti çalışmaları yapılması,
konservatif tedavinin başarısız olduğu hastalarda lokal steroid
enjeksiyonu veya cerrahi tedavi uygulanması gerekebilir.

Radyal Sinir Felci


Radyal sinir paralizisi, bilekte ve parmaklarda komplet ve izole
düşme (bileğin ve parmakların ekstensiyona getirilememesi)
ve elin lateral sırtında duyu azalması meydana getirir. Bu tip
yaralanmalar, alkol veya diğer ilaçlarla sedatize edilen kişilerde
(Cumartesi gecesi felci) veya birlikte uyunan durumlarda (ge-
lin-damat felci) sinirin humerusta sıkışması sonucu meydana
gelir. Koltuk değneği kullanımı gibi sebeplere bağlı olarak si-
nirin aksillada sıkışması sonucunda triseps kası da etkilenerek
dirsek seviyesinde ekstensiyon güçlüğü de izlenir.
Haftalar-aylar içerisinde tam düzelme gelişmesi kuraldır. Genel Bilgiler
Acil tedavi parmakların ekstensiyonda olacağı şekilde bileğin
sabitlenmesidir. Hastayı pratisyen hekime, el uzmanına veya Guillain-Barre sendromu, her iki cinste ve tüm yaş gruplarında
nöroloğa yönlendirin. sık görülebilen, sebebi bilinmeyen ve periferik sinirleri tutan
NÖROLOJİK ACİLLER

bir hastalıktır. Olguların üçte ikisinde, nörolojik hastalığın baş­ romu tanısını desteklemekle birlikte özgün değildir ve herhan-
lamasından 1-3 hafta önce hafif bir üst solunum yolu enfeksi- gi bir kronik polinöritte görülebilir.
yonu veya gastroenterit tarif edilir. İyi tanımlanabilen vakalar,
cerrahi sonrası, viral enfeksiyonlar sonrası, aşılama (influenza Tedavi ve Sonuçlandırma
aşısı sonrası), akut glomerulonefrit veya HIV enfeksiyonuna
Solunum yetmezliği olan hastalarda acil serviste entübasyon ve
serokonversiyon reaksiyonu olarak gelişebilir. Belirgin hipo- solunum desteği düşünülmelidir. Yüksek doz immunoglobu-
fosfaterni, neredeyse aynı bir sendroma neden olabilir. lin IVIg ve plazmaferez eşit olarak etkin tedavi yöntemleridir.
Korttikosteroidler etkili değildir ve yaşlı hastalarda hastalık sü-
Klinik Bulgular resini uzatabilir. Tüm hastalar yatırılmalıdır.

A. Semptom ve Belirtiler

Majör semptom, simetrik motor güçsüzlüktür. İlk başlangıçta Ayrıca Konu 47'yi görünüz.
proksimal veya distal olabilmekle birlikte sıklıkla alt ekstremi-
telerden başlar. Güçsüzlük klasik olarak asendan olarak ilerler,
öncelikle alt sonra üst ekstremiteleri; semptom başlangıcından
1-3 gün sonra ise kranyal sinirleri tutar. Bununla birlikte, tüm
olgularda güçsüzlük yukarı doğru ilerlemez.
Kısa süreli sübjektif ve objektif sensöryel bozukluklar
(uyuşma veya parestezi) başlangıçta sıktır ve ilk bulgu olabi-
lir. Bu ağrılı paresteziler sıklıkla distal dağılımlı (eldiven-çorap
tarzında)olarak gelişir. Kas ağrısı ve hassasiyet olguların yakla-
şık yarısında erken semptom olarak görülür.
Derin tendon reflekslerinin kaybolması (veya nadiren
biseps ve diz bölgesinde distal arefleksi ile birlikte belirgin hip-
refleksi) bir hekime başvurulduğunda hemen her zaman mev- Genel Bilgiler
cuttur. Not: Refleks kaybı en önemli ipucudur ve bakı sırasında
Arsenik zehirlenmesine bağlı nöropati, birçok yönden Guil-
zayıflığı gösterilememiş kaslarda bile bulunabilir.
lain-Barre sendromunu taklit eden, hızlı ilerleyen bir sensori-
Kraniyal sinir tutulumu sıktır; olfaktör ve optik sinirler motor polinöropatidir. Maruz kalındıktan haftalar sonra orta-
dışındaki tüın sinirlerde tutulum olabileceği bildirilimiştir. En ya çıkar. Arseniğin en sık bulunduğu maddeler fare ve karınca
sık tutulan, fasiyal sinir olup olguların yarısında yüzde bilateral zehirleri ile insektisitlerde bulunan bakır asetoarsenit (Paris
güçsüzlük izlenir. Kraniyal sinir felçleri, hastalığın en belirgin yeşili gibi), ve bir zamanlar psoriasiste de kullanılan Fowler so-
özelliği olabilir; Guillain-Barre varyantında oftalmopleji, ataksi lüsyonu gibi maddelerdir.
ve arefleksi izlenir.
Periferik otonom sinir tutulumu da izlenir ve hiper- Klinik Bulgular
tansiyon, taşikardi, fasiyal kızarma, postüral hipotansiyon ve
A. Semptom ve Belirtiler
elektrokardiyografık bulgularla kendini gösterir. Olguların %
75'inde, solunum desteği gerektiren solunum kası tutulumu iz- Abdominal ağrı, bulantı ve kusma alımdan sonra dakikalar-sa-
lenir. atler içerisinde ortaya çıkar. Hızlı gelişen ilerleyici polinöropati
7-14 gün sonra ortaya çıkar. Simetrik ve yukarı doğru seyreden
paresteziler başlangıçta distalde ve alt ekstremitelerde başlar
B. Laboratuvar Bulguları
ve belirgin sensöryel kayba kadar ilerler. Yaygın kas ağrıları ve
Spinal sıvı basınç artışı sadece şiddetli olgularda izlenir. Sereb- hassasiyet sıktır, deriye dokunmakla belirgin olarak artan ayak
tabanı ağrısı izlenebilir. Derin tendon refleksleri erken dönem-
rospinal sıvı hücre sayımı başlangıçta olguların çoğunda nor-
de kaybolur ve duysal kayıpla aynı dağılımdaki bölgelerde iz-
maldir; hastaların % lO'unda mikrolitrede lO'dan fazla lökosit
lenir.
izlenir. Serebrospinal sıvıdaki proteinlerin pleositoz olmadan Nöropati günler ve haftalar içerisinde ilerledikçe, distalde
100-400 mg/dl seviyesine kadar artması (albuminositolojik ve alt ekstremitelerde ·daha şiddetli olan ve flask paraliziye yol
dissosiasyon) semptomların başlangıcından sonra birkaç gün açabilen simetrik motor nöropati izlenebilir. Kraniyal sinirler,
geçen kadar izlenmez. Bu BOS bulguları Guillain-Barre send- rektal sfınkter ve respiratuvar kaslar etkilenmez.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Arsenik zehirlenmesinin kutanöz bulguları artmış deri Klinik Bulgular


pigmentasyonu ve belirgin soyulmayı (özellikle eller ve ayak-
larda) içerir. Mee çizgileri (tırnaklar üzerinde yatay, palpe edi- A. Semptom ve Belirtiler
lemeyen beyaz çizgiler) arsenik zehirlenmesini ciddi derecede
ön gördürmekle birlikte, tırnakların yavaş uzamasından ötürü Semptomlar çoğunlukla çocuklarda görülür. Nörolojik bul-
40-60 günden önce ortaya çıkmaz. gular ataksi ve alt ekstremitelerde güçsüzlük ile başlar; 24-48
saat içerisinde üst ekstremitelere ve kraniyal sinirlere ilerler.
B. Laboratuvar Bulguları Refleksler azalmıştır ve erken dönemde kaybolabilir. Solunum
baskılanması sıkça görülür ve ölümcüldür. Distal ekstremite-
Tanı, tek seferlik ölçümde SOµg/L, 24 saatlik ölçümde ise 100 lerde parestezi sık olmakla birlikte objektif duyu kaybı nadirdir.
µg/L düzeyinde izlenebilen idrarda artmış arsenik düzeyinin
ölçümüyle kesinleştirilir. Dış kontaminasyondan korunmuş B. Laboratuvar Bulguları
olan kıllar, özellikle pubik kıllar da tanı için kullanılabilir (üst
sınır: 0.1-0.5 mg/kg). Beyin omurilik sıvısı ve periferik kan incelemeleri normaldir.

C. Görüntüleme Tedavi
Halen arsenik alımının devam ettiği düşünülüyorsa abdominal Kene, vücudun her bölgesine yapışabilmekle birlikte, sıklıkla
X-ray çekilebilir; çünkü arsenik radyoopaktır. baş ve boyun kısmındaki uzun saçlar arasına yapışır. Kenenin
tamamen çıkartılması, saatler içerisinde semptomatik rahatla-
Tedavi ma sağlar. Semptomların tamamen geçmesi birkaç gün-hafta
arasında sürer.
(Ayrıca Konu 47'yi görünüz) Semptomatik hastalarda arseni-
ğin atımını artırmak için bir şelasyon ajanı başlanmalıdır. Te- Sonuçlandırma
davi, nöropatinin önlenmesi amacıyla alımın ilk 24 saatinde
başlanmalıdır. Kırk sekiz saat boyunca her 4 saatte bir 3-4 mg/ Akut fazdaki hastalar destek tedavisi amacıyla yatırılmalıdır.
kg; daha sonraki 10 gün boyunca ise her 12 saatte bir 3 mg/kg
im dimerkaprol uygulayın. İdrar arsenik seviyelerini gözleyin, NÖROMUSKULER KAVŞAK HASTAUKLARI
çünkü tırnak ve saç düzeyleri akut değişiklikleri göstermez.

Sonuçlandırma

Arsenik zehirlenmesinden şüpheleniliyorsa, değerlendirme ve


tedavi için hastaneye yatış gereklidir.

Genel Bilgiler
Clostridiurn botilinurn toksini, asetilkolinin tüm periferik si-
napslarda salınımını engelleyerek sinir-kas kavşağına saldırır.
Paralizi sıklıkla toksinle kontamine olmuş gıdaların alımıyla
gerçekleşir; nadiren enfekte yaralar sebep olur. Süt çocukların­
Genel Bilgiler da gastrointestinal kanalın C. botulinurn ile kolonize olması
(bazı olgularda bal alımı sonrası) sık bir sebeptir. Ticari olarak
Kene paralizisi, dişi Derrnacentor andersoni (ağaç kenesi) ve satılan konserveler epidemilere sebep olabilse de, olguların ço-
Derrnacentor variabilis (köpek kenesi) vektörleri tarafından ğunluğu evde uygunsuz biçimde yapılan konserve sebze, mey-
enjekte edilen bir nörotoksine bağlı olarak gelişir. Semptomlar, ve, et ve balığa bağlı görülür. Kontamine olan yiyeceğin birkaç
kene hastaya yapıştıktan 5-7 gün sonra başlar. damlası bile botilismusa yol açabilir. Kontamine olan gıdalar-
NÖROLOJİK ACİLLER

B. Laboratuvar Bulguları
Tablo 37-5. Sıklık Sırasına Göre Botilusmusta İzlenen
Semptom ve Bulgular Beyin omurilik sıvısı ve periferik kan sürüntülerinin incelen-
mesi, üste eklenen bir durum (aspirasyon pnömonisi gibi)
olmadıkça faydalı değildir. Kan veya kontamine olmuş gıda
örnekleri, botulinum toksinlerinin laboratuvarda incelenmesi
için saklanmalıdır (halk sağlığı bölümlerinde bulurıabilir). Kan
Yaygın güçsüzlük Pitosis
örnekleri, 30 mL heparinize olmamış şekilde olmalı; santrifüj
edilip ayrılmalı ve antitoksin başlanmadan önce alınmalıdır.
İnfantlarda kültür yapılmak üzere dışkı örneği alınmalıdır (ay-
rıntılar için halk sağlığı bölümüne danışın).

Tedavi
Dispne Solunum güçlüğü
A. Antitoksin

Baş dönmesi (özellikle postüral) Tanıdan sonra, olabilecek en kısa zamanda trivalan at anti-
toksini (Tip A, B ve E) başlanmalıdır. Antitoksin verilmeden
önce, anaflaksi riskinden ötürü deri testi yapılmalıdır. Lisanslı
botulinum toksininin mevcut önerilen dozu, % 0.9 salin so-
Karında şişkinlik
lüsyonu ile 1:10 oranında seyreltilen ve tek iv yavaş infüzyon
olarak verilen 10 mL dozudur. Bölgesel halk sağlığı birimleri
acilen bilgilendirilmelidir. Hızlı tanı ve yeterli destek tedavi ile
mortalite oranları % lO'un altına düşmüştür. Nörolojik fonk-
siyonun düzelmesi haftalar-aylar içerisinde olur; tam düzelme
daki dağılım tek biçimde olmayabilir. Tip A ve B toksinle kon- sıktır.
tamine olan meyve ve sebzeler bozulabilmekle birlikte diğer
besinler bozulmaz. B. Antibiyotikler
Klinik Bulgular Yara kaynaklı botulismisun tedavisi, yukarıda anlatılanlara ek
olarak, debridman ile 300.000 ünite/kg/gün dozunda intrave-
A. Semptom ve Belirtiler nöz penisilin verilmesidir. Penisiline allerjisi olan bireylerde,
klindamisin 30 mg/kg/gün veya kloramfenikol 50 mg/kg/gün
Semptomlar sıklıkla toksin alımından sonraki 12-48 saat içe- intravenöz olarak kullanılabilir. Aminoglikozidler nöromüskü-
risinde başlar ve saatler-günler içerisinde ilerler (Tablo 37-5). ler bloğu artırıp tabloyu ağırlaştırabilecekleri için kullanılma­
Toksin alımından sonra semptomlar ne kadar kısa sürede or - malıdır.
taya çıkıyorsa hastalık o kadar şiddetli seyreder. Sinir sistemi,
kraniyal sinirlerden başlayarak desendan şekilde tutulur. Bu C. Ek Öneriler
durum, tutulumun asendan olarak seyrettiği Guillain-Barre
sendromunun tersidir. Vital kapasite, maksimum inspiratuar güç ve kan gazlarının
Olguların üçte birinde bulantı ve kusma ilk bulgulardır monitorizasyonu gereklidir çünkü solunum yetmezliği kısa
(Tip E toksinle daha belirgindir). Görmede azalma (akomo- sürede gelişebilir. Barsak içerisinde kalan toksinlerin temiz-
dasyon kaslarının paralizisine bağlı olarak)en sık görülen erken lenmesi için katartik ve enemalar erken dönemde verilmelidir.
nörolojik semptomdur. Daha alttaki bulbar sinirler tutuldukça, Kontamine olan gıda acil servise başvurudan önceki 6-8 saatlik
diplopi, disfaji ve disfoni sırayla gelişir. Paralizi aşağıya indikçe dönemden daha kısa sürede alınmışsa, emezis ve gastrik lavaj
solunum ve ekstremite kaslarında zayıflık başlar. Pitozis, eks- endikedir.
traoküler kas paralizisi, pupiller dilatasyon ve fıksasyonu çene
ve damak kaslarının güçsüzlüğü izler. Kas paralizisi tamamla- Sonuçlandırma
nıncaya kadar bazı derin tendon refleksleri alınabilir.
Bazı hastalarda müköz membranların kuruluğu ve ortos- Hasta, gözlem ve tedavi için yatırılmalıdır.
tatik hipotansiyon belirgin bulgulardır. Duysal anormallikler
izlenmez.
Süt çocuğu botulismisu zayıf beslenme, azalmış kas tonu-
su, aspirasyon atakları ve konstipasyonla seyreder. Aynca Konu 47'yi görünüz
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

dozlar gerekebilir. 0.5 mg/kg dozunda başlayıp, atropinizasyon


(yüzde kızarma, midriyazis, sekresyonları kuruması ve taşikar­
di) oluşana kadar her 5- 10 dakikada bir 2-4 mg iv uygulayın.
Yirmi dört saat içerisinde 50 mg'a kadar kullanım sıra dışı de-
ğildir.
Pralidoksim (Protopam, 2-Pam), asetilkolinesteraza bağlı
olan organofosfatları uzaklaştırır ve belirgin zehirlenme bulgu-
ları olan tüm hastalara verilmelidir. Karbamat zehirlenmesinde
kullanılmamalıdır çünkü karbamatlar asetilkolinesteraza irre-
versibl olarak bağlanmaz. Doz, 20-30 dakika içerisinde 20-40
Genel Bilgiler mg/kg-1 grama kadar şeklindedir. İdrarla atıldığı için, yeterli
renal fonksiyon olması gereklidir.
Organofosfatlar etkilerini asetilkolinesterazı bloke ederek Kasılmaların kontrolünde benzodiazepinler kullanılabi-
gösterir; katabolize edilmemiş asetilkolin tarafında kas-sinir
lir.
kavşağı önce stimüle, sonra da inhibe edilir. Zehirlenme en sık
olarak insektisitlere (malation, paration) bağlı olarak görülür
ve ekinlerin ilaçlanması sonucunda meydana gelir. Organofos- Sonuçlandırma
fatlar akciğerler, deri, gastrointestinal sistem ve müköz memb-
ranlardan absorbe edilebilir. Çok hafif olarak etkilenen ve semptomları iyileşen hastalar
dışında tüm hastalar hospitalize edilmelidir. Tedavi ne kadar
Klinik Bulgular erken olursa mortalite o kadar az olur.

Oluşma süresi ve semptomların şiddeti doz miktarı ve uygu-


lama yeriyle ilişkilidir. Semptomlar, ilaç alımından sonraki 5
dakika-12 saat arasında ortaya çıkar.

A. Semptomlar ve Bulgular
Başlangıçtaki semptomlar yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi,
bulantı, kusma ve artmış tükrük ve ter salgısıdır. İskelet kasları
ve bulbar kaslarda güçsüzlük ve belirgin fasikülasyonlar izlenir.
Sonra da bilinç laybı gerçekleşir.
Lakrimasyon sıktır, pupiller iğne deliği kadar küçülür ve
ışık reaksiyonu olmaz. Kas paralizileri ve tam motor paralizi
izlenebilir.

B. laboratuvar Bulguları

Hiperglisemi ve belirgin glukozuri gelişebilir. Polimorfonükle-


er lökositoz sıktır. Plazma ve eritrosit kolin esteraz aktivitesinin
depresyonunun gösterilmesi tanıyı kesinleştirir.
Klinik Bulgular
Tedavi
Kraniyal sinirler tarafından uyarılan kaslar, myastenia graviste
A. Dekontaminasyon ilk ve en sık tutulan kaslar olup pitosis, azalmış göz hareketleri,
yüz ifadeleri, çiğneme, yutma ve konuşmada bozukluk olarak
Hava yolu ve solunum açıklığını sağlayın, cildi yıkayarak ve kendini gösterir. Repetitif kas kullanımında artan kas güçsüz-
kontamine olmuş elbiseleri çıkartarak residüel organofosfatı lüğü (yorgunluk) meydana gelir. Sensoryel anormallikler izlen-
temizleyin. Yutulmuş olan organıfosfatların lavaj ve katarsis mez.
ile temizlenmesi gereklidir. Kusmanın indüklenmesi, erken Daha önceden tedavi almamış olan myastenia gravis-
dönemde görülebilen uyku hali ve aspirasyon riskinden ötü-
li hastalarda tanı, edrofonyum (Tensilon) ve daha uzun etkili
rü kontrendikedir. Bu tip durumlarda, hava yolunu koruyarak
neostigmin (Prostigmin) gibi antikolinesteraz ilaçların baş­
gastrik lavaj uygulayın.
lanmasıyla klinik düzelme izlenmesi ile kesinleştirilir. Stabil
myastenialı hastalar, Tablo 37-6Üa gösterilen ilaç rejimlerinden
B. Özgün Tedavi
kullanıyor olacaktır.
Özgün bir antidot olan atropin tercih edilen tedavi olmakla Stabil bir myastenia hastasında solunum yetmezliğinin
birlikte paraalitik semptomlar üzerine etkili değildir. Yüksek akut gelişimi veya ağız içi sekresyonlarının temizlenememesi
NÖROLOJİK ACİLLER

Tablo 37-6. Stabil Miyastenia Graviste İlaç Tedavisi

Enjeksiyon solüsyonu 1:1000,


Neostigmin metilsülfat (Prostigmin, diğer) 1mg (2 mL 1:2000 ) im veya sc 2-4
1:2000, 1:4000

myastenik kriz olarak adlandırılır. Kriz, enfeksiyonlar, cerrahi


veya herhangi bir sebebe bağlı olmadan tetiklenebilir. Bu has-
talardaki sübjektifbir dispne şikayeti acil ve dikkatli bir değer­
lendirmeyi gerektirir.

Tedavi
Solunum desteği endotrakeal entübasyon için ihtiyaç olup ol-
madığını acilen belirleyin. İlaç tedavisi ile geçici olarak tedavi
verilmesinin ciddi sonuçları olabilir, hasta dakikalar içerisinde
kötüleşebilir. Entübe edilen hastalarda antikolinesteraz teda-
visine devam etmeyin. Altta yatan sebebe yönelik (enfeksiyon
gibi) tedavi verin, ama myastenia gravisi kötüleştirebileceği
için aminoglikozidlerden uzak durun. Plazmaferez, semptom-
ları geçici olarak azaltabilir veya hastadaki krizin sonlanmasını
sağlayabilir. Diğer tedavilerin başarısız olduğu durumlarda,
intravenöz immünoglobulin akut tedavide başarılı olabilir.

Sonuçlandırma

Miyastenik krizde olan tüm hastalar acilen hospitalize edilme- BİRİNCİL AKUT MİYOPATİLER
lidir. Respiratuvar semptomları olmayan stabil hastalar (kriz
içerisinde olmayan) tıbbi tedavi alıp ve ayaktan tedavi için
yönlendirilebilir. Myastenia gravis için yeni tanı alan hastalar,
değerlendirme, tedavi ve bir ilaç rejiminin (Tablo 37-6) başlan­
ması için hastaneye yatırılmalıdır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

!ar sıklıkla açlık ve soğuğa maruz kalmayla tetiklenir. Ataklar


Tablo 37-7. Akut kas güçsüzlüğüne neden olabilen
serum potasyum bozuklukları
---- hiperkalemik formda daha sık olmakla birlikte hipokalemik
forma göre daha ılımlı seyreder.

B. laboratuvar Bulguları

Birincil hipokalemik periyodik paralizide hastanın serum


potasyum seviyesi, alışık olduğu seviyeden daha düşüktür.
Belirgin olarak hipokalemisi olan ogularda, hastalığın ikincil
sebeplere bağlı olduğu düşünülüp genellikle renal veya gastro-
intestinal kaynaklı olarak potasyum kaybına yol açan nedenler
araştırılmalıdır. Serum fosforu düşük olabilir, ölçülmelidir. Ti-
rotoksik periyodik paralizinin dışlanması için tiroid fonksiyon
testleri yapılmalıdır. Hiperkalemik veya hipokalemik periyodik
paralizide serum potasyum seviyeleri sadece ataklar sırasında
anormal olur, bu da hastalığın birincil ve ikincil formunun ko-
layca ayırt edilmesini sağlar.

Tedavi
Hipokalemik periyodik paralizi tedavisinde potasyum verilir.
Potasyum, 1 mEq/kg dozunda saatlik aralıklarla ağız yoluyla
verilir veya intravenöz potasyum klorid şeklinde, 20 mEq/saat
hızını aşmayavak şekilde verilir. Klinik iyileşme yaklaşık 3-4
saatte gözlenir. Atakların sıklığı ve şiddeti günde 2 veya 3 kere
verilen 250 mg oral asetazolamid tedavisi ile azaltılabilir.
Genel Bilgiler Hiperkalemik periyodik paralizi atakları sıklıkla hafif
Periyodik paralizi, ciddi güçsüzlük ile karakterize; haftada bir- olup nadiren acil servis tedavisi gerektirir. Tedavi gerekirse,
kaç ataktan hayat boyunca sadece bir kere görülme arasında glukoz verilmeli; kalsiyum ve loop diüretikleri düşünülmelidir.
sıklığı değişen, nadir bir hastalıktır. Paralizi atakları, kan potas-
yum seviyeleri ile ilişkilidir. Üç şekli vardır: hipokalemik, nor- Sonuçlandırma
mokalemik ve hiperkalemik periyodik paralizi. İlk atak sıklıkla
Akut atakları olan hastalar sıklıkla acil serviste tedavi edilip
ergenlik yıllarında olup erkeklerde daha sık görülür. Ayrıca er-
keklerde, kızlara göre ataklar daha sık olur. Hastalığın birincil evine gönderilir.
formu genetik kökenli olmakla birlikte sekonder sebepler gast-
rointestinal veya renal yolla potasyum kaybı veya renal veya
endokrin hastalıklarda görülen hiperkalemiye bağlı olabilir
(Tablo 37-7). Hastalığın normokalemik şekli de olmakla bir-
likte oldukça nadirdir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Güçsüzlükle seyreden bir atak yaklaşın 2-24 saat sürer. Güç-
süzlük ağrısız ve yaygın olup sıklıkla alt ekstremitelerde başla­
yıp şiddetlendikçe daha proksimale yayılır. Kraniyal ve respi-
ratuvar kasların paralizisi nadirdir, bundan ötürü fatal ataklar
nadirdir. Ekstremite kasları atak sırasında hipotoniktir. Kas
güçsüzlüğü ile orantılı bir şekilde refleksler azalmıştır. Duysal
bakı normaldir. Tüm formlarda ataklar, egzersiz sonrasındaki
istirahatle tetiklenir. Hipokalemik formda, karbonhidratlardan
zengin öğünler de tipik bir tetikleyicidir. Hiperkalemik atak-
NÖROLOJİK ACİLLER

çıkışını 2mL/kg hızında tutun. Özellikle daha önceden hipvo-


Tablo 37-8. Rabdomiyolizin Sık Görülen Sebepleri leminin olduğu durumlarda daha belirgin olmak üzere, renal
sonuçları kötüleştirebilecekleri için diüretikler kullanılmama­
lıdır. Kullanımlarını destekleyecek herhangi bir veri bulunma-
maktadır.
İdrarı alkali ederek miyoglobinin nefrotıksik metabolit-
lerinin yıkılınasını sağlamak
için sodyum bikarbonat sıklıkla
kullanılır.Bununla birlikte, salinin tek başına verilmesine her-
hangi bir üstünlüğü gösterilememiştir. Bikarbonat kullanımı,
zaten mevcut olan hipokalsemiyi daha da kötüleştirip çeşitli
dokularda kalsiyum fosfat birikimine yol açabilir. İdrar çıkışını
sıkıca takip edin. Hasta semptomatik değilse veya EKG'sinde
hiperkalemi bulguları yoksa hipokalsemiyi tedavi etmeyin.
Rabdomiyolizin iyileşme döneminde hiper kalsemi sık görülen
bir komplikasyondur. Bazı hastalarda akut renal yetmezlik ge-
Genel Bilgiler lişimine sekonder hemodiyaliz gerekebilir.

Rabdomiyoliz, kas hasarına bağlı olarak hücreler arası mesafe- Sonuçlandırma


ye kalsiyum salınımının olduğu ve bunun da kas protein yıkı­
mı, potasyum, fosfat, miyoglobin, kreatin fosfokinaz (CPK) ve Hastaneye yatış şarttır. Yaşlı ve daha önceden renal disfonk-
ürat salınımına yol açtığı bir döngünün olduğu bir sendrom - siyonu olan hastaların daha sıkı takip için yoğun bakım üni-
dur. Rabdomiyolize sebep olabilecek birçok sebepten bir kıs­ tesine yatırılması önerilir. Genel olarak, yaygın kas hasarı ve
mı Tablo 37-8Öe gösterilmektedir. Güçsüzlük en sık şikayettir. böbrek yetmezliği olsa bile bu hastalığın prognozu iyidir.
Hyatı tehdit edebilecek komplikasyonlar, akut renal yetmezlik
ve hiperkalemidir.

Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Etkilenen kaslarda ağrı ve şişlik ve özellikle proksimal kısımlar­
da olmak üzere ekstremitelerde güçsüzlük meydana gelir. Sen-
söryel muayene normaldir. Rabdomiyolizi olan hastaların yarı­
sı ılımlı semptomlardan şikayetçi veya asemptomatik olabilir.
Kaslarda belirgin hasara neden olan bulgu genellikle görülmez.
1. Alkol Yoksunluğu
B. Laboratuvar Bulguları
Genel Bilgiler
Seum CK düzeyi kas hasarından sonra 2-12 saat içerisinde ar-
tar ve 1-3 gün içerisinde zirve yapar. Tipik olarak rabdomiyoliz Alkolün akut olarak kesilmesi, iyi tanımlanabilen birkaç send-
tanısı koymak için CPK'nın normal serum seviyesine göre 5 romla ilişkilidir. Alkol yoksunluğuyla ilişkili olan komplikas-
kat artması gereklidir. Bununla birlikte, hastalığın şiddeti ve yonlar, yoksunluk kasılmaları ve deliryum tremensi içerir. Ka-
komplikasyonlar ile serum CPK seviyeleri arasında herhangi sılmalar, alkol kesildikten sonra 48 saatte başlarken deliryum
bir korelasyon yoktur. İdrar kırmızı renkli olabilir ve bekletilin- tremens yoksunluğun 3-4. gününde (24 saat-7 gün arası) or-
ce koyu kahverengiye döner. Miyogiobinüri, hem pozitif testi taya çıkar.
(dipstick) ile gösterilip özgün kimyasal testle kesinleştirilebilir.
Hiperkalemi hastalığın hayatı tehdit eden bir komplikasyonu Klinik Bulgular
olduğu için, serum potasyum seviyeleri ölçülmelidir.
A. Deliryum Tremens
Tedavi
Not: Deliryum tremens, nadir görülen ama hayatı tehdit etti-
Tedavi, idrar volümünü artırmak ve myoglobinin renal tübül- ğiiçin hemen tanınıp tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
lerde birikimini önlemek için hidrasyon yapılmasıdır. Tavsiye Semptom ve bulguları aşağıdakiler gibidir:
edilen doz, normal salinin 1.5 1/ saat hızında verilmesidir. İdrar Ajitasyon ve huzursuzlukla birlikte ciddi deliryum tablosu
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Artmış motor aktivite (sıklıkla yüz, dil ve ekstremitelerde A. BAŞLANGIÇ DOZU- Önerilen doz, en az 2 dakikada verilen
tremorlarlarla karakterize; konuşmayı etkileyebilir) ve ya- 10 mg diazepamı takiben hasta sakinleşene kadar her 5 daki-
tak çarşaflarını ç~kme gibi amaçsız aktiviteler kada bir verilen 5 mg dozunu içerir. Bir hastayı sakinleştirmek
Halüsinasyonlar, genellikle duysal olmayıp görsel karakter- için gerekebilecek toplam doz 200 mg kadar yüksek olabilir.
li, özellikle hastalara, "Ne görüyorsun?''. "Orada ne var?''. Lorazepam, etki süresi daha uzun olan bir alternatiftir. Yeterli
"Seni korkutan bir şey var mı?" diye sorulunca fark edilebi- hidrasyon yapılırsa ve gereksiz aşırı dozdan kaçınılırsa, delir-
lir. Bu hastalar oldukça yönlendirilebilir şekildedir, hayali yum tremens tedavisi sırasında hipotansiyon ve solunum dep-
bir sigarayı yakabilirler veya hiç bulunmayan bir ipliğin resyonu ihtimali düşüktür. Deliryum tremens kontrol altına
alındıktan sonra, hasta aralıksız olarak 36 saat uyuyabilmekle
rengini söyleyebilirler.
birlikte kolayca uyandırılabilir.
Otonomik sinir sistemi hiperaktivitesi: taşikardi, dilate pu-
piller, ateş ve hiperhidrosis B. İDAME DOZLARI- İhtiyaç oldukça intravenöz veya oral yol-
dan 5-1 Omg diazepam verin. İntramusküler uygulamadan kaçı­
Zaman ve mekan oriyentasyon kaybı. Bu hastalar, kendile-
nın çünkü bu yolla olan emilim düzenli değildir. Sedasyon, int-
rini saran çevredeki en belirgin nesnelere bile kayıtsızdır.
ravenöz enjeksiyondan sonra birkaç dakika içerisinde sağlanır.
4. Fenotiazinler- Fenotiazin!er kullanılabilir ve halüsinas-
B. Yoksunluk Kasılmaları
yon semptomlarını etkili bir biçimde kontrol altına alırlar. Bu-
Yoksunluk kasılmaları, deliryum tremensten ayrı bir sendrom nunla birlikte, hipotansiyon ve kasılmaları artırıcı etkilerinden
ötürü kullanılmaları önerilmez.
olup alkol alımının akut olarak azaltılması veya kesilmesine
5. Beta Blokerler- Beta bloker ilaçların yardımcı olarak ve-
bağlı olarak gelişir. Kasılmaların yaklaşık % 90'ı yoksunluğun
rilmelerinin artmış otonomik aktiviteyi azaltıcı etkileri olmak-
ilk 6-48 saatinde görülür. Kasılmalar, plazma alkol seviyelerin- la birlikte bu ilaçların deliryum tremens tedavisindeki yararları
de ani bir düşmenin olduğu durumlarda, hasta alkol alırken hakkında delil bulunmamaktadır.
bile izlenebilir. Alkoliklerde düşmeler sık olarak olabileceği
için, kafa travması akla getirilmeli ve kasılmanın sebebi olarak B. Yoksunluk Kasılmaları
herhangi bir intrakraniyal olayı dışlamak için BT görüntüleme
yapılmalıdır. Pür yoksunluk kasılmaları genellikle kendini sınırlar ve anti-
Deliryum tremens gelişmesi için daha uzun bir yoksun- konvülzan tedavi gerektirmez. Gözlem gereklidir, çünkü has-
taların % 60'ında birden fazla kasılma olur; bu kasılmaların
luk dönemi gerekeceği için pür yoksunluk kasılmaları hemen
% 95'i ilk kasılmadan sonraki 12 saatte, % SO'i ise ilk 6 saatte
her zaman deliryum tremensten önce gerçekleşir. Bununla bir-
gerçekleşir. Benzodiazepinler ilk basamak tedavidir ve ikinci
likte, deliryum tremensten sonra gelişen her kasılmanın alkol
kasılma riskini azaltırlar. Lorazepam veya diazepam uygundur.
kesilmesine bağlı olmadığı düşünülüp ileri değerlendirme ge-
Daha önceden incelenmedilerse, yoksunluk kasılmaları olan
reklidir.
hastalar ayaktan takip edilmelidir. Hepsi, en az bir kere yapısal
Tedavi bir sebep yönünden araştırılmalıdır. Hospitalizasyon nadiren
gereklidir.
A. Deliryum Tremens
2. İlaç İntoksikasyonu
Vücut ısısı, nabız ve kan basıncını ölçün, hiperpreksi ve hipo-
tansiyon yönünden saatte iki kere ölçümleri tekrarlayın. Ateş
veya meningismus bulgusu varsa, lumbar ponksiyonu düşü­ Santral Etkili Antikolinerjik İlaçlar
nün.
Santral sinir sistemine geçebilen çeşitli antikolinerjik ilaçlardan
1. Sıvılar- Tedavinin ilk gününde, derin dehidratasyon varsa,
ötürü ajite ve konfüzyonel durumlar gelişebilir. Tablo 37-9'da
sıvı gereksinimi olacaktır. Hipogliseminin önlenmesi için int-
sebep olabilen ilaçlar ve reçetesiz satılan ilaçlar listelenmiştir.
ravenöz sıvılar glukoz içermelidir. Deliryum, psikoz, anksiyete, halüsinasyonlar, nefessizlik,
2. Tiamin- Tiamin, 100 mg/gün dozunda verilince Wernicke hiperaktivite, disorientasyon, kasılmalar ve koma durumu pe-
ensefalopatisini önler riferik kolinerjik blokaj bulgularıyla ilişkilidir: taşikardi, midri-
3. Benzodiazepinler- Benzodiazepinler, tedavinin ana öğe­ yazis, hiperpreksi, üriner retansiyon, azalmış barsak motilitesi,
sidir. Aynız zamandai deliryum tremens tehlikesi olan hasta- azalmış terleme, azalmış bronşiyal, faringiyal ve tükrük bezi
larda şiddetli deliryum gelişimini önleyebilirler. salgıları. Hasta kuru, sıcak, kırmızı ve çılgın görünümlüdür.
NÖROLOJİK ACİLLER

Tablo 37-9. Santral Antikolinerjik Sendroma Yol Aça- Tablo 37-10. Hepatik ensefalopati gelişimini
bilen İlaçlar kolaylaştıran
sebepler

Genel Bilgiler
Hepatik ensefalopati yaşamı tehdit eden ve potansiyel olarak
geri döndürülebilir bir metabolik ensefalopatidir. Hastaların
birçoğunda siroz mevcuttur ve karaciğer yetmezliği veya portal
hipertansiyon öyküleri vardır. Tetikleyen nedenler tablo 37-10'
da listelenmiştir.
Tedaviden Konu 47'de bahsedilmektedir. Hastaneye yatış des-
tek tedavisi için gereklidir.
Klinik Bulgular
Stimülanlar ve Halüsinojenik İlaçlar
A. Semptom ve Belirtiler
Kokain, amfetamin, LSD (lizerjik asit dietilamid), esrar ve PCP
(fensiklidin) gibi sıkça suiistimal edilen bazı maddeler ajite ve Hastalarda sıklıkla bilinç durumunda gelişebilecek çeşitli de-
konfüzyonel bir duruma neden olabilir. Kokain ve amfetamin ğişiklikler bulunur. Semptomların şiddetini derecelendirmek
en sık sebep olan maddelerdir; ajitasyon, anksiyete, depresyon, için bir klinik skala kullanılabilir (Tablo 37-11). Fizik bakıda
psikoz, paranoya, intihar eğilimi ve bu durumların herhangi ayrıca hepatomegali, sarılık, skleral ikter, asit, asteriksis, jine-
bir kombinasyonuna neden olabilir. Semptomlar, maddenin komasti ve spider anjiyomlar gibi kronik karaciğer hastalığı
kullanılma yolundan bağımsızdır. Tedavi konu 47'de anlatıl­ bulguları olabilir.
maktadır. Kısa süreli psikiyatrik değerlendirme önerilir.

B. Laboratuvar Bulguları

Değişken bilinç durumuyla başvuran bir hastada, artmış


amonyum seviyeleri hepatik ensefalopati tanısını koydurur. Se-
viye direkt olarak semptomların şiddetiyle korele olmasa bile,
erken ve orta dönemde tedavi etkinliği açısından monitorizas-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Klinik Bulgular
Wernicke ensefalopatisi, oftalmopleji, ataksi ve bilinç durum
değişiklikleri ile karakterize bir tıbbi acildir. Bununla birlikte,
hastaların yaklaşık% 19'unda bu klasik triadın hiçbir bulgu-
su olmaz. Olguların çoğu, alkolizm, malnutrisyon veya her
ikisiyle ilişkilidir. Bu bulguların bulunduğu bir hastaya tiamin
başlanmasının geciktirilmesi, ölüm veya kalıcı nöropati veya
bilinç kaybına neden olabilir.

A. Oküler Anormallikler
Oküler semptomlar, kabaca hastaların % 29'unda görülür. Nis-
tagmus (sadece horizontal veya horizontal ve vertikal) görülebi-
lir. İzole vertikal nistagmus nadirdir. Bilateral lateral rektus kası
(6. Kraniyal sinir) felci ve konjugat bakış felci mevcut olabilir.
yon önerilir. Bilinç durum değişiklikleri için diğer laboratuvar Diğer tip oftalmoplejiler izlenebilir. Dış kulak yolunun buzlu
bulgularının incelenmesi göz önüne alınmalıdır.
suyla irrigasyonu (kalorik test) hemen her zaman anormaldir
ve unilateral veya bilateral oküler hareket yokluğunu gösterir.
Tedavi
Acil servis tedavisi, destekleyici ve altta yatan nedene yönelik
B. Ataksi
olmalıdır. Oral veya rektal yolla verilen laktüloz, amonyak se-
Ataksi, alkolik serebellar dejenerasyonla ilişkili olana benzer.
viyelerini düşürür. Laktüloz tedavisini tolere edemeyen veya Trunkal ataksi en sık görülen tip olmakla birlikte majör bulgu-
bu tedaviye dirençli olan hastalarda, intestinal floranın elimine su geniş tabanlı ve dengesiz yürümedir. Uzuv ataksisi, yürüme
edilerek laktüloz seviyelerinin düşürülmesine yönelik oral ne- ataksisine göre daha nadirdir ve alt ekstremiteleri üst ekstremi-
omisin, vankomisin veya metronidazol verilebilir. Fakat kulla- telere göre daha fazla tutar.
nımlarını destekleyecek kanıtlar fazla değildir.

Sonuçlandırma
Bilinç durum değişiklikleri hastaların % 82'sinde ve belirgin
Derece 1-4 arasındaki hastalar kabul edilmelidir. Karaciğer
deliryum ise % 20'sinde gözlenir. Dikkatsizlik, ihmal ve azalmış
hastalığı veya alkolizmin ileri evresinde olan ve hayati riski
spontan konuşma ile kendini gösteren belirgin apati, olguların
olan hastaların yoğun bakım ünitesi ihtiyacı olabilir. Kronik
önemli bir kısmında görülür. Düzelme evresinde, Korsakoff
veya intermittan ensefalopatisi olan ve tedaviye iyi cevap veren
psikozu daha belirgin hale gelir, yakın hafızanın belirgin bo-
hastalar, özellikle iyi bir sosyal destek ve yakın takip olanakları
zulması ve ve yeni öğrenilenlerin unutulması ile karakterizedir.
varsa, taburcu edilebilirler.
Konfabulasyon sıktır.

Tedavi
A. Vitaminler
Wernicke ensefalopatisinden şüphelendiğiniz anda 100 mg ti-
WERNICKE ENSEFAlOPATİSİ (AKUT TİAMİN
amini intravenöz olarak verin. Hastalar yatırılmalı ve hastalar
uygun diet ve barsak alışkanlıklarını kazanana kadar günde 50
mg iv tiamin idame olarak verilmelidir. Bu hastalarda çoklu bo-
zukluklar olacağı için, diğer suda çözünen vitaminler (B komp-
leks ve C) eklenmelidir. Polat ve vitamin B12 ihtiyacına tam kan
sayımına göre karar verilir (hipersegmente polimorfonükleer
lökositler, makrositoz varlığı). Yağda çözünen vitaminlerin (A,
D ve E) eksikliği nadirdir.
Alkolün bırakıldığı evrelerde magnezyum eksikliği sık
görülür. Kan seviyelerine bakarak magnezyum replasmanı ya-
pılmalıdır (Konu 44).
NÖROLOJİK ACİLLER

B. Seyir ortaya çıkarmıştır. Reye sendromu olduğundan şüphelenilen


tüm infant ve çocuklarda, tedavi edilebilen iç metabolik bozuk-
Tiamin tedavisini takiben, oküler anormallikler dakikalar-sa- lukların ortaya çıkartılabilmesi için detaylı testlerin yapılması
atler içerisinde düzelmeye başlar; persistan lateral bakış nistag- önerilmektedir.
musu dışında tam düzelme 1-4 haftada olur. Global konfüzyo-
nal durum, ataksi, periferik nöropati ve Korsakoff psikozu çok Klinik Bulgular
daha yavaş düzelir; kalıcı seke! sıktır. Hastalık kusma ve deliryumla başlar ve 2 gün içerisinde koma-
ya ilerler. Kasılmalar sık görülmekle birlikte kendini sınırlar.
Sonuçlandırma Deserebre postür sık olmakla birlikte koma geliştikten sonra
foka! nörolojik bulgular nadir görülür. Hiperventilasyon ve he-
Tiamin eksikliği olan tüm hastalar, destek tedavisi ve tiamin patomegali sıklıkla izlenir.
uygulamasının devamı amacıyla hospitalize edilmelidir.
Laboratuvar Bulguları
Beyin omurilik sıvısı incelemsinde protein ve hücre sayımı
normaldir. Kan glukozu, karaciğer yetmezliğine bağlı olarak
sıklıkla düşüktür; bu da BOS glukozunun düşük olması şeklin­
de yansıyabilir. Serum transaminaz ve kan amonyak seviyeleri
karakteristik olarak yüksektir. Protrombin zamanı uzar. Serum
biluribini normaldir, ikter mevcudiyeti Reye sendromu tanısını
şüpheye düşürür.

Tedavi ve Sonuçlandırma

İntrakraniyal basıncın kontrolü ve destek tedavisi amacıyla


hospitalizasyon gereklidir. İntrakraniyal basınç monitörünün
erken yerleştirilmesi ve intrakraniyal basıncı azaltmaya yönelik
girişimler faydalı olabilir. Herhangi bir özgün tedavisi yoktur.

Genel Bilgiler
Reye sendromu, infantlar ve çocuklarda karaciğerin yağlı de-
jenerasyonu ile birlikte seyreden ve % 21 gibi yüksek mortalite
oranlarına sahip bir ensefalopatidir. Santral sinir sistemi bas-
kılanmasının derecesi, hepatik disfonksiyon derecesi ile pek
korelasyon göstermez. Hastalık, 20 yaşından büyük bireylerde
oldukça nadirdir. Kasım ve Nisan arasında, Şubat ayında pik
yaparak bir mevsimsel seyir gösterir. Daha önceden bir vira]
hastalık geçirme öyküsü bulunabilir. Epidemiyolojik kanıtlar,
Reye sendromu ile su çiçeği ve influenza arasında sıkı bir bağ­
lantı ortaya çıkarmıştır. Parainfluenza, adenovirus, coxsackie
ve herpes simplex virüsleri de suçlanmıştır. Daha önceki bir
enfeksiyon sırasında salisilat kullanımı ile Reye sendromu ara-
sında bağlantı olduğu gösterilmiştir.
Olgu sayıları
1980'lerden bu yana dramatik olarak azal- 1. Amnestik Ataklar
mıştır. Bazı yazarlar, bildirilen olgulardaki azalmanın neredey-
se sıfır olduğunu; ortak patofizyolojisi olan yeni metabolik bo- Klinik Bulgular
zuklukların saptandığını bildirmiştir. Metabolizma ile ilişkili
bu bozuklukların saptanmasını sağlayan yeni teknikler, Reye Anımsamanın özgün olarak değerlendirmesi yapılmadan hafı­
sendromunun birçok olgusunun bu bozuklukları taklit ettiğini za kaybının değerlendirilmesizordur. Amnestik hastalar sade-
TRAVMA OLMAYAN LLER

ce hafıza kaybıyla başvurabilir; bilinç durumu, temel fark etme


ve diğer fizik bakılar normal olabilir. Yakın hafıza, sıklıkla uzak
hafıza etkilenmeden bozulur. Bazı hastalar belirgin biçim-
de şaşkın görünürken diğerleri semptomlarını inkar edebilir.
Öykü ve hafıza kaybının tipi, gerçek tanının kesinleştirilmesin­
de önemlidir. Beyin omurilik sıvı incelemesi, MR veya BT gö-
rüntüleme ve diğer temel laboratuvar tetkikleri faydalı olabilir.
Doğru klinik öyküyle ve eşlik eden semptomlarla birleştirildi­
ğinde, bu çalışmalar birçok olguda sebebi ortaya çıkartacaktır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Herhangi bir destek tedaviye ek olarak, intravenöz olarak 100


mg tiamin verilmesi uygun olacaktır; çünkü Korsakoff send-
romu olası bir tanıdır. Yeni başlangıçlı hafıza kaybı olan tüm
hastalar hastaneye yatırılmalıdır.
Konfüzyonun organik ve psikiyatrik sebeplerinin ayırt edilmesi
2. Geçici Global Amnezi (psikoz ve histeri) zor olabilir. Doğru tanının koyulabilmesi için
dikkatli değerlendirme gereklidir. Organik ve psikiyatrik psikoz-
ların özelliklerinin ayırt edilmesi Tablo 37-12'de özetlenmiştir.
lgular
Geçici global amnezi, yaklaşık birkaç saat süren şiddetli bir 1.Psikotik Konfüzyonel Durumlar
anterograd amnezidir. Elli yaşından büyük olan hastalarda in-
sidans yüksektir. Erkekler, kadınlara göre daha fazla etkilenir.
Ataklar, erken sabah saatlerinde daha sık görülür. Daha önce-
den, bu bozukluğun migren, konvülziyon aktivitesi ve TIA ile Psikotik sebeplere bağlı konfüze olan hastalar, organik sebeple-
ilgili olduğu düşünülmekle birlikte, patofızyoloji halen bilin- re bağlı konfüze olanlara göre bazı farklılıklar gösterir. Psikotik
memektedir. hastalar tamamen oriyente olabilir, eğer disoriente durumda-
Hastalar uyanıktır ve iletişim kurulabilir. Ek olarak, kendi larsa, insanlara olan disorientasyonları zaman ve mekana olan-
kişisel kimliklerini hatırlarlar. Son zamanlarda olan olaylar ko-
la aynı veya daha fazladır. Zıt olarak, organik beyin hastaların­
da zaman ve mekana olan disoriyentasyon hemen her zaman
nusunda belirgin olarak amnestiktirler ve yeni bir şeyi hafızaya
kişilere olandan daha fazladır.
alamazlar, kendi durumlarıyla ilgili olarak devamlı aynı soruyu
Psikotik hastalarda sıklıkla yakın hafızada bir sıkıntı ol-
sorarlar. Ajitasyon göstermezler ve entelektüel fonksiyonları maz, basit işlemleri ve diğer kognitif fonksiyonları yapabilirler.
korunmuştur. Fizik ve nörolojik bakı normaldir. Atak sırasın­ Farklı olarak, bu fonksiyonlar organik konfüzyonel durumlar-
da retrograd amnezi mevcuttur ve günler-aylar ve hatta yıllar da nadiren korunmuştur. Psikotik durumlarda işitsel, organik
sürebilir. İyileşme 2 saat içerisinde başlar ve hemen her zaman konfüzyonal durumda ise görsel halüsinasyonlar ön plandadır.
12 saat içerisinde olur. Tüm atakla ilgili anterograd amnezi ge-
nellikle tam ve kalıcıdır. ve rma

Tedavi ve Sonuçlandırma
Psikiyatrik konsültasyon isteyin. Akut psikozu olan veya kro-
nik psikozu aniden kötüleşen hastaların güvenli bir servise ya-
Herhangi bir özgün tedavisi yoktur. Tanı şüpheliyse veya yeterli tırılması gereklidir. Kendine veya başkalarına zarar verme riski

bir sosyal destek yoksa, hastaneye yatış uygundur. olanlarda parenteral antipsikotik kullanımı gerekebilir.

2.Histeri

Histeri bir ekartasyon tanısıdır ve tüm diğer olasılıklar dış­


landıktan sonra tanı koyulabilir. Ayırıcı tanı için Tablo 37-12
NÖROLOJİK ACİLLER

Tablo 37·12. Bilinç Bozukluklarında Psikiyatrik ve Organic Köken Ayrımının Yapılmasını Sağlayan Özellikler

Sıklıkla etkilenmiştir; yakın hafıza daha Kimlik bilgilerini de içeren totalamnezi; veya hafıza tama-
Hafıza
fazla etkilenir men etkilenmemiş olabilir

Sıklıkla anormaldir; genellikle yavaşla­


Elektroensefalogram Genellikle normaldir
mıştır.

faydalı olmakla birlikte, sadece az miktarda kılavuz kesinlik ka- Tedavi ve Sonuçlandırma
zanmıştır. Amnezinin, mental fonksiyonla ilgili en önemli bo-
zukluk olduğunun akılda tutulması faydalıdır. Histerikal am- Hastaya psikiyatri önerin anksiyolitikler yararlı olabilir. Dü-
zenli bir ev ortamı yoksa hastaneye yatış gerekebilir.
nezide, herhangi bir yeni olayın hafızaya alınması ve geçmişle
ilgili bir olayın hatırlanması bozulmuştur. Mesela, bu hastalar
BİLİNMEYEN SEBEPLERE BAGU
sıklıkla kendi isimlerini inkar ederler; bu bulgu uyanık ve dik-
katli bir insanda direkt olarak histerik kişilik tamsını koydurur.
İddia· edilen bilinç kapasite ile kendisini çevreleyen bileşenlere Konfüzyonla durumla başvuran hastalarda yukarıdaki tüm
karşı tepkileri arasındaki uyumsuzluk çarpıcıdır. sebepler değerlendirilse bile, hastaların birçoğunda acil servis-
te kesin tam koyulamayabilir. Bu hastalarda, özellikle de yaşlı
Fizik bakıdaki en faydalı ayırıcı özellikler asteriksis ve
olanlarda, subklinik ılımlı metabolik veya ilaca bağlı anormal-
miyoklonustur; fizik bakıda bulunmaları metabolik bir bozuk- likler veya enfeksiyonlar sebep olabilir. Altta yatan sebebe yö-
luğa işaret ederler. Asteriksis ve miyoklonus, histerik veya psi- nelik tedaviyle hastalar normal haline dönebilir. Özellikle yaşlı
kiyatrik bozuklukların bir parçası olarak izlenmez. hastalarda hipertiroidi veya hipotiroidi dikkate alınmalıdır.
Elektroensefalogram tam koymada faydalıdır, çünkü psi- Sebebi bulunmayan konfüzyonel durumdaki hastaların,
kiyatrik hastalıklarda hemen her zaman normal, organik ve ileri değerlendirme için yatırılma endikasyonu vardır.
metabolik hastalıklarda ise sıklıkla yavaşlamış olarak bulunur.
Traselerde çok hızlı b dalga aktivitesinin görülmesi sedatif-hip-
notik ilaç intoksikasyonunda görülebilir ve doğru tanı hakkın­
da ipucu verir.
Obstetrik ve Jinekolojik
Aciller ve Tecavüz
Ryan Tucker, MD
Melisa Platt, MD

Çeviri:
Dr. Hakan Aytan

Yaşamı T~hdıt Eden Problemlerin Acil Y6netimi Postkoital A~ff Ko~trasepsıyon


Anormal Vajinal Kanama Vulva veVajel)in Hastalıkları
Kanamanın Eşlik Ettiği veya Etmediği Pelvik Ağrı Kontrasepsiyonun Bırakılması Hakkında Uyarılar
Jinekolo)ik Hastal.ıklarm Acil Yönetimi Obstetrik Hastalıkların Acil.Yönetimi
Ektopik Gebelik Gebelik
Spontan Abortus Gebeliğe Bağlı Sıkıntılar
Septik Abortus Hiperemezis Gravidarum
Karsinom veya Diğer Tümörler Üçüncü.Trimester,.Kanaması
Genitat Travma Gebeliğin indüklediğl Hipertansiyon (Preeklampsi:
Rüptüre Over Kisti Eklampsi}
Over Torsiyonu Gebelikte Travma
Endometriozis Dogtırn Sancısı ve Doğum
Mittelschmerz Postpartum Kanama
Uterus Prolapsusu Puerperal Sepsis ve Endometrit
Salpenjit ve Tubo-Ovariyan Abse Puerperal Mastit
İntrauterin Aletler

gizli hacim kaybını belirlemek için bunları hasta ayakta iken


ölçün.
2. Taşikardi- hasta istirahatta iken veya hasta doğrulduğun­
da olan taşikardi vasküler azalmayı gösterebilir.
3. Zayıf periferik perfüzyon -soğuk, alacalı deri ve gecik-
Bakınız Tablo 38- 1. Aktif vajinal kanaması olan hastalar çok
miş kapiller dolum belirgin hacim kaybını gösterebilir.
fazla kan kaybı riski altındadırlar ve hızlı değerlendirme ve te-
daviye gereksinim duyarlar.
B. Şoku, Eğer Varsa, Tedavi Edin
Acil Değerlendirme ve Tedavi (Konu 1 l'e bakınız) Kısaca girişim aşağıdaki gibidir:
1. En az iki adet geniş çaplı (;;:16 gauge kalınlıkta) intra-
A. Hemodinamik İnstabilite Açısından
venöz kateter yerleştirin. Eğer periferik venöz giriş ça-
Değerlendirin
bucak sağlanamazsa santral venöz bir kateter tercih edi-
lebilir. İntraosseöz giriş kabul edilebilir bir alternatiftir.
İntravasküler hacim azalmasına bağlı olarak hipotansiyon veya
(Konu 8).
taşikardi açısındanhastaya bakın.
2. Kan kaybı miktarını belirleyin ve (a) kan grubu tayini
1. Hipotansiyon -Eğer supin pozisyonda kan basıncı ve na-
ve çapraz karşılaştırma (dört ünite taze donmuş plazma
bız normalse bunları oturur pozisyonda ölçün. Halen normalse
ve iki ila dört ünite eritrosit rezerve edin), (b) herhangi
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

C. Kanamanın Nedenini Belirleyin


Tablo 38-1. Anormal Vajinal Kanamanın Nedenleri
1. Pelvik Ultrasonografi - Vajinal kanaması olan gebe bir has-
tanın değerlendirilmesinde kuvvetli biçimde rüptüre ektopik
gebeliği düşündüren pelvis veya abdomen içindeki sıvının (şok
tablosunda kan olduğu farzedilir) hızlıca tespit edilmesinde ult -
rason kullanılabilir. Gebeliğin birinci trimesterinde semptoma-
tik vajinal kanama durumunda ultrason inkomplet bir spontan
abortusu gösteren uterus içinde kalmış konsepsiyon ürünlerini
gösterebilir. Gebe olınayan hasta için belirgin bir pelvik veya
intraabdominal sıvıyı gösteren ultrason, bazen cerrahi müda-
haleyi gerektiren rüptüre olmuş hemorajik bir kisti gösterebilir.

D. Tedavi
Burada açıklanan tedbirler gebeliğin üçüncü trimesterinde
kullanılmamalıdır.
1. Uterusun kompresyonu - Bir el ile vajene girin, uterusu
kaldırın ve abdominal duvar ile diğer eliniz arasında sı­
kıştırın. Alternatif olarak uterin kaviteye bir foley kateteri
yerleştirme ve kanama duruncaya kadar balonu şişirme
denenebilir.
2. Tıbbi tedavi - Tek başına veya direkt sıkıştırma ile birlikte
25 mg 4 saate bir konjuge östrojen kanama kontrol altına
alınıncaya kadar kullanılabilir.

E. Travma Açısından Tedavi Edin


Eğer travma olmuşsa hasarın miktarının tespit edin ve kanayan
yere basınç uygulayın.
F. Konsültasyon isteyin
Hemodinamik olarak stabil olmayan hastada olası dilatasyon
ve küretaj, laparoskopi veya laparatomi için jinekolojik veya
cerrahi konsültasyon isteyin.

Sonuçlandırma
bir kanama anormalliğini ortaya çıkarmak için trombo- Anormal hemodinamiye veya belirgin anemiye yol açan vajinal
sit sayımı, protrombin zamanı ve parsiyel tromboplastin kanamalıhastalar hastaneye yatırılmalıdır.
zamanı, (c) tam kan sayımı (CBC), (d) renal fonksiyon
testleri ve serum elektrolitlerinin ölçümü, (e)kan gazı ve KANAMANIN EŞLİK ETTİGİ VEYA ETMEDİGİ
pH (ventilasyon ve perfüzyonun yeterliliğinin değerlen­
dirmesinde faydalıdır) ölçümleri için kan alın.
3. Foley kateter takın. Tablo 38-2'ye bakınız
4. Eğer hasta doğurganlık çağında ise idrar veya serumda
gebelik testi yapın. Klinik Bulgular
5. Hızı vital bulgulara bağlı olacak şekilde (örn., 200-1000
mL/h) uygun kan transfüzyon için kan elde edilene kadar A. Öykü
intravasküler hacmi düzeltmek ve kan basıncını korumak
Aşağıdaki noktalar hakkında bilgi alın:
için kristalloid solüsyonların (Ringer solüsyonu veya nor-
Olası gebelik (yakın zamanda amenore veya anormal kana-
mal serum fizyolojik) hızlı infüzyonuna başlayın.
ma periyodu, kontrasepsiyon olmadan cinsel ilişki, sabah
6. Çapraz karşılaştırması uygun kanı mümkün olduğunca
bulantısı veya yeni başlangıçlı meme hassasiyeti)
çabuk verin. Eğer hasta stabil değil ise ve krosu uygun
kan temin edilememişse, O Rh negatif kan transfüzyonu Tecavüz veya tıbbı olmayan abortusu da kapsayan travma
yapın.
öyküsü.
Tablo 38·2, Pelvik Ağrının Ayırıcı Tanısı

lnkomplet abortus Yakınzamanda le- Kramp tarzında ± Ağır kan Dil ate Büyü muş Yok Yok ± ±
kelenme veya aşikar ve suprapubik Pıhtıları hassas
kanama ile birlikte

--!
::o
)>
<
Ektopik gebelik Yakınzamanda intermıtan değiş- ± Az fakat ± Hafifçe Normal + Unilateral ± ±
:S'.:
)>
kanama ıle birlikte ken ciddiyet Nadiren Hassas veya or
amenore yok hafifçe
büyümüş ~
)>
-<
)>
z
)>
Mıttelschmerz Siklüs ortası Ani Lekelen- Normal Normal Yok Unilateral n
me r
r
m
::o

RİA ile birlıkte veya Değişken Kramp tarzında ± Az veya + Değışken Hafifçe Tuba abse- Değişken ± ±
olmayan yok hassas si varsa+
endometrit

Apandisit Yok Periumblıkal Yok ± Normal Normal Yok Unilateral ± ±


kramp tarzında
sağ alt kadranda
sabitlenmeye
ilerler
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

Salpenjit öyküsü testleri sensitiftir ve konsepsiyonu takiben 7 gün içinde pozi-


Ektopik gebelik öyküsü tif sonuç elde edilebilir. Bunlar aynı zamanda göreceli olarak
ucuz, kolay yapılabilen ve 5-10 dakikada yapılabilen testlerdir.
Semptomların süresi ve mens ile olan ilişkisi.
Kantitatif kan testleri daha sensitiftir ve gestasyonel yaşın de-
Ağrının tipi (kramp veya devamlı) ğerlendirilmesinde yardımcı olabilir.
Vajinal kanama veya akıntının tipi ve miktarı 3. Kültürler - Eğer enfeksiyon olası bir tanı ise gonokok ve
Rahim içi araç kullanımı (RİA). Chlamidya trachomatis için pamuklu çubukla servikal kültür
elde edin.
4. Ultrason - Ultrason bir ektopik gebeliği, intrauterin ge-
B. Semptom ve Belirtiler
beliği, iltihaplı fallop tüplerini, over kistlerini veya apselerini

Ateş sıklıkla enfeksiyonun ilk işaretidir ve pelvik ısı artışı (lokal gösterebilir. (Şekiller 38-1 ve 38-2).
inflamasyona bağlı) bimanüel bakıda saptanabilir. Pelvik or- 5. laparoskopi -Tanı kesin olmadığında laparoskopi faydalı
ganlar hassas ve kan ile dolınuştur. olabilir.

C. laboratuvar Testleri ve Özel Araştırmalar Tedavi ve Sonuçlandırma

Eğer tanı kesin değil fakat ektopik gebelik veya septik abortus
1. Kan testleri - lökosit sayımı ve eritrosit sedimentasyon
hızı inflamasyonu gösterebilir fakat nonspesifık testlerdir.
bir olasılıksa hastaneye yatış için bir jinekolog ile konsültasyon
2. Gebelik testi - Eğer ağrı veya kanama mevcutsa bir gebe- veya ayaktan günlük takip zorunludur.
lik testi önemlidir. (Bakınız Tablo 38-3). Kalitatif kan ve idrar

Tablo 38-3. Sık Görülen Pelvik Hastalıkların Klinik


Görünümleri

. •••·•.·.•.·· Travırıaf.·.···ır~.c+.z·•ıı.;i!'.ı/P
·· ..... ' Po~tpartum hemoraii •. ı '. > : " · ·.
DisfıırıkslJpııııı.uıerı.o Jıaııanıa ···, ··· •
.;Karsiıııım.: .. . ....
Ağrı Salpenjit ve tuboovaryan abse
Rüptüre over kisti
Tüp ve overin lorsiyonu
Mittelschmerz ·
Abdomınal hastalıklar (apandisit, vb.)

Plasenta previa
Ektopik gebelik
Spontan abortus
Ablasyo plasenta Genel Bilgiler
Ektopik gebelik ilk trimesterde gebelik ile ilişkili ölümlerin
başta gelen sebebidir. Ektopik gebeliği olan hastalarla sıklıkla
. . acil servislerinde karşılaşılır ve bu hastalığın tespiti görülen de-
Ağrı ve kanamalı gebelik Plasenta previada travay ğişik başvuru şikayetleri nedeni ile zor olabilir. Ektopik gebe-
Ablasyo plasenta lik yaşamı tehdit edebilecek bir durum olduğundan amenore,
Septik abortus vajinal kanama ve alt abdominal ağrı ile gelen tüm hastalarda
Puerperal sepsis şüphelenilmesi gereken bir durumdur. Bazı kadınlar için ekto-
Ektopik gebelik pik bir gebeliğin ilk bulgusu senkoptur. En sık görülen şikayet
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

.J.. Şekil 38-1. İntrauterin bir gebeliğin yatak


başı ultrasonu. Yolk kesesi ile birlikte intraute-
rin bir gebelik kesesi net bir şekilde görüntü-
lenmiştir.

önceleri az olan, kramp tarzında alt abdominal ağrı ile birlikte Ultrasonların artmış çözünürlüğü ve hızlıca elde edilebi-
olan vajinal kanamadır. len kantitatif hCG testleri ile ektopik gebeliğin tanısı daha ke-
Ektopik gebelik insidansı RİA kullanan ve pelvik enfeksi- sin ve eskiye oranla daha erken konulabilmektedir (Şekil 38-3).
yon (örn., Salpenjit), tuba! cerrahi, infertilite tedavisi veya daha
önce tuba! gebelik öyküsü olanlarda artmıştır. Ektopik gebelik- Klinik Bulgular
lerin %98'i tubaldir.
Ektopik gebeliğin klinik başvuru şekli değişken olup A. Semptom ve Belirtiler
asemptomatik hastadan hemorajik şoktaki hastaya kadar deği­ Hastalarda şunların öyküsü mevcuttur: (1) geçmiş veya anor-
şir. Fallop tüpünün rüptürünü takiben tubal damarlardan gelen mal mens veya vajinal kanama - fakat ektopik gebeliği olan
serbest intraperitoneal kanama hastalığın ve ölümün temel ne- hastaların %30'unda vajinal kanama yoktur, (2) amenoreyi ta-
denidir. kip eden terk taraflı olabilen pelvik ağrı, ve (3) olası gidip gelen,

.J.. Şekil 38-2. İntrauterin bir gebeliğin yatak


başı endovajinal ultrasonu. Yolk kesesi ve fe-
tal pole sahip intrauterin bir gestasyonel kese
gösterilmiştir.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

Birinci trimesterde vajinal kanama ve/veya abdominal ağrı

Öykü ve Fizik Bakı

Hasta hemodinamik olarak kararlı mı?

Hayır Evet
ı ı
• Resüsitasyon Pelvik ultrason
• Acil jinekolojik konsültasyon
• Yatak başı ultrason (mümkünse)

l
Ektopik gebeliğin tedavisi için •
IUP yok

Pelvis veya abdomende


serbest sıvı, veya
Heterotopik gestasyon riskini
acil laparatomi veya değerlendir
laparoskopi • Adneksiyel kitle veya • Gerekirse Rh immünglobulin

• Kesin ektopik gebelik • Takipte yardım için kantitatif


hCG
Perinatal bakım takibi ayarla

Hayır Evet

ı
Kantitatif beta hCG

2':1000 mIU

• 48 saat jinekolojik konsültasyon ve


hCG'yi tekrarlayın • Acil jinekolojik konsültasyon
• Rh immünoglobulin gerekirse
Rh immünoglobulin gerekirse

• Ektopik gebelik önlemleri

A Şekil 38-3. Olası Ektopik Gebeliği Olan Hastada Tanısal Akış Şeması. IUG: İntrauterin Gebelik
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

sürekli olmayan ağrı, fallop tüpünün rüptürü ağrıda geçici bir 3. Laparoskopi veya laparatomi - Ektopik gebeliğin ke-
rahatlama sağlayabilir. sin tanısını koyabilmek için laparoskopi veya laparatomi gerek-
Erken gebelik belirtileri (örn., Meme hassasiyeti ve bu- li olabilir.
lantı) olabilir. Tek taraflı abdominal veya pelvik ağrı olabilir.
Yansıyan omuz ağrısı, senkop, veya baş dönmesi, sersemleme Tedavi ve Sonuçlandırma
de olabilir. Tuba! rüptür sonrası periton içine kanama ile peri-
toneal ağrı olabilir. Olası ektopik gebeliğin tedavisi, hastanın ektopik gebelik için
Ektopik gebeliğin erken dönemlerinde pelvik bakı sonu- risk faktörleri (örn., infertilite tedavileri, tuba! ligasyon öyküsü
cu nSrmal olabilir. Başlangıçta semptomlar tamamı ile özgün veya pelvik inflamatuvar hastalık), hemodinamik stabilite ve
olmayabilir çünkü onları oluşturan tuba! gebelik gelişiminin fizik bakı bulguları tarafından belirlenir. Sonografi abdominal
erken safhalarında olabilir. İlerlemiş vakalarda hassas bir ad- ağrı veya vajinal kanaması olan gebe hastaların değerlendiril­
neksiyel kitle, büyümüş uterus veya peritoneal kavitede kan mesinde önemlidir (şekil 38-3). KantitatifhCG sonuçları ultra-
(örn., Yumuşamış cul-de-sac) olabilir. sonografi bulgularının yorumlanmasında yardımcı olabilir. Ek
Sırtüstü yatarken, oturur halde ve ayakta nabızları da içe-
olarak Rh negatif anneler Rho(D) immünglobulin almalıdır.
ren vital bulguları eksiksiz elde edin ve supin veya ortostatik
hipotansiyon açısından kan basıncını ölçün.
A. Ektopik Gebelik için Yüksek Olasılık

B. laboratuvar Testleri ve Özel Araştırmalar Eğer hemodinamik stabilite izin veriyorsa acil pelvik sonografi
isteyin. Eğer endovajinal ultrasonda boş bir uterin kavitesi olan
1. Gebelik testi - Kalitatif (niceliksel) idrar ve serum gebe-
bir hastada kantitatifhCG değeri 1500-2000 mIU/mL'den yük-
lik testi 10 mIU/mI:ye kadar düşük seviyelerde pozitif olabilir.
Laboratuvar ile kontrol edin. En özgün ve hassas test serumda sekse, ektopik gebelikten kuvvetli bir biçimde şüphelenilmeli­
kantitatif hCG'dir. Laboratuvar kitlerine bağlı olarak 5 mIU/ dir. Adneksiyel bir kitle veya ekstrauterin konsepsiyon ürünleri
mI:ye kadar düşük seviyeleri tespit edebilir. Pelvik ultrasonun kolaylıkla görülebilir veya görülemeyebilir. Fazla miktarda pel-

yorumlanmasında kantitatif hCG değerleri bu durumda de- vik veya intraperitoneal sıvı ektopik gebeliği çok düşündürür
ğersizdir. Normal bir intrauterin birinci trimester gebeliğinde (şekil 38-4c ve 38-5). Pozitif gebelik testi olan bir hastanın de-

hCG yaklaşık her 1.5 günde bir iki katına çıkmalıdır. ğerlendirilmesinde ultrason elde edilemiyorsa, ektopik gebelik
2. Ultrason - Endovajinal ve transabdominal sonografı nor- için kaygılandıran fiziksel bulgular adneksiyel hassasiyet veya
mal (şekil 38-1 ve 38-2'ye bakınız) ile anormal erken gebeliğin adneksiyel bir kitleyi içerir. Fakat muayeneniz esnasında peri-
(şekil 38-4) ayırt edilmesinde anahtar tanı aracı haline gelmiş­ toneal bulguların olmaması sizi yanıltmasın.
tir. Bazen adnekste veya cul de sacta bir kitle görülebilir veya Hemorajik şoku iki geniş çaplı (:?:16-gauge) intravenöz
konsepsiyon ürünleri uterin kavite dışında görüntülenebilir kateter yerleştirip hacim replasmanı için kristaloid sıvı vererek
ve ektopik gebelik tanısı kolaylıkla konulabilir (şekil 38-4'e önleyin veya düzeltin. 2-4 ünite eritrosit süspansiyonu için kan
bakınız). ·" grubunu belirleyin ve çapraz karşılaştırma yapın. Bir Foley ka-
Ultrason sıklıkla intrauterin bir gebeliğin gösterilmesi teteri takın ve tetkik için idrar yollayın.
ile ektopik gebeliğin dışlanmasında kullanılır. Eğer hastada Acil obstetrik konsültasyon isteyin ve hastayı ameliyata
bir infertilite tedavisi öyküsü varsa erken sonuç çıkarmak­ hazırlayın. Tam kan sayımı, serum elektrolitleri, kan üre nitro-
tan sakının çünkü heterotopik bir gebelik (aynı anda intra- jeni, kreatinin, koagülasyon profili ve gerekli olursa diğer test-
uterin ve ektopik) olasılığının 4000'de 1 kadar düşük olduğu leri isteyin.
rapor edilmiştir. 6000-6500 mIU/mL seviyesinde bir hCG ile
vakaların %94'ünde intrauterin bir gebelik transabdominal B. Ektopik Gebelik Şüpheli
olarak görüntülenebilir. Benzer olarak endovajinal ultrason
kullanıldığında ayırt edici değer olarak 1000-1500 mIU/mL Gebelik testi pozitif olan bir hastada açıklanamayan vajinal ka-
hCG değerlerinde yolk kesesi tanımlanabilir. Endovajinal nama, pelvik ağrı ve hassasiyet olabilir.
görüntüleme ile ektopik gebelik ile ilişkili olan küçük bir int- İntravenöz bir kateter yerleştirin ve CBC ve çapraz karşı­
rauterin kan birikimi veya psödokese görülebilir. Ayırt edici laştırma için kan yollayın. Pelvik sonografi yaptırın. Transvaji-
değerlerin altında gebeliğin çok erken dönemlerinde ute- nal bir sonogram ektopik gebeliğin kesin kanıtlarını gösterme-
rus boş olarak görülebilir. Transabdominal görüntüleme ile yebilir; endişe verici bulgular arasında cul-de-sac'ta sıvı veya
Morrison çukurunda sıvı görülmesi kuvvetle rüptüre ektopik ayırt edici seviyede veya üzerinde bir kantitatifhCG varlığında
gebeliği düşündürür ki genellikle cerrahi müdahale gerekti- boş bir uterus olması vardır. Bu durumlarda acil jinekolojik
rir (şekil 38-5). konsültasyon önerilir.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

Jı... Şekil 38-4. Ektopik gebeliği açıkça


gösteren endovajinal ultrason. A. İyi ta-
nımlanmış endometriyal çizginin olduğu
ve intrauterin kesenin olmadığı uterusun
longitüdinal görüntüsü. Uterusun poste-
riorunda bir gestasyonel kese görülmek-
tedir. B. Yine ekstrauterin gestasyonel
keseyi gösteren uterus ve sağ adneksin
transvers görüntüsü. C. Cul-de-sac'ta
serbest sıvıyı gösteren longitüdinal gö-
c rüntü.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

&. Şekil 38-5. Rüptüre bir ektopik gebeliğe sekonder Morison çukurunda (hepatorenal boşluk) serbest sıvının yatak
başı transabdominal ultrasonu

C. Ektopik Gebelik için Düşük Olasılık

Vajinal kanama veya pelvik ağrı vardır. Fizik bakı ve labora-


tuvar çalışmaların sonuçları normaldir. Bazı yazarlar ektopik
gebeliğin öngörüsü için klinik kriterler geliştirmişlerdir. Ağrısı
veya kanaması olan hastalar için öne sürülen düşük risk (ekto-
pik gebelik riski <%1) kriterleri içinde palpasyonda peritone-
al irritasyon bulgularının olmaması, servikal, adneksiyel veya
uterin hassasiyet olmaması ve orta hat dışında abdominal veya
pelvik ağrının olmaması vardır.
Kantitatif hCG için kan yollayın. Eğer pelvik sonografi
intrauterin bir gebeliği gösteriyorsa ve hasta heterotopik bir ge-
belik için düşük riskli ise (fertilite tedavisi veya işlemi olmama-
sı) 24-48 saatlik bir takip sonrası hastayı taburcu edin. Yakın
jinekolojik takip ile ayaktan tedavi edilebilecek diğer hastalar
boş bir uterus ile birlikte ayırt edici seviyenin altında kantitatif
hCG'si (1000 mIU/mL) olan ve endovajinal ultrasonda ektopik Genel Bilgiler
gebeliği düşündürecek herhangi bir anormalliği olmayan has-
talardır. Tek başına kantitatif hCG değeri lOOO'in altında olan Tüm gebeliklerin yaklaşık %20'si genellikle ovumdaki ciddi
hastalar mutlaka düşük riskli değildir çünkü ektopik gebeliği defektler nedeniyle abortus ile sonuçlanır. Abortusların yarı­
olan hastaların üçte bire yakınının kantitatif hCG değerleri sı 8. gebelik haftasından önce olur ve diğer bir çeyreği de 16.
1000 mIU/mLnin altındadır. Ayırt edici seviyenin altında olan haftadan önce olur. Bu erken spontan abortusların çoğu gecik-
tek bir hCG değerine dayalı bir karar özgünlüğünden yoksun- miş bir adet kanaması olarak düşünülüp fark edilememektedir.
dur ve dikkatli bir biçimde değerlendirilmelidir. Buna rağmen erken spontan abortuslar acil servise başvurula­
Hastayı 1-2 gün içinde tekrar değerlendirmek için kesin rın sık bir sebebidir.
bir takip randevusu vererek acil bölümünden taburcu edip Fetal kayıp ve kapalı bir serviks ile birlikte konsepsiyon
ayaktan takibe alın. Hastaya ektopik gebeliğin olası bir tanı ol- ürünlerinin uterustan atılmasında başarısızlığa missed abor-
duğunu açıklayan ve onun hastaneye hemen gelmesini gerekti- tus denir. Eğer bu durum 4-6 haftadan daha uzun sürerse has-
recek aşağıdaki belirtiler için uyanık olması gerektiğini açıkla­ tada enfeksiyon ve dissemine intravasküler koagülasyon riski
yan yazılı talimatlar verin: (!)artmış vajinal kanama, (2)artmış artar. Tablo 36-4 spontan abortusların farklı tiplerini açıkla­
pelvik veya abdominal ağrı, veya (3) senkop. maktadır.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

Tablo 38-4. Spontan Abortusların Sınıflaması

Kaçınılmaz düşük inatçı uterin kramplar ve orta şiddette vajinal kanama


Servikal os açıktır (örn., 0.5 cm [3/16 in] çapında bir gazlı bezli çubuk kolayca geçer)
Konsepsiyonun bazı veya tüm parçalarının düşmesi kaçınılmazdır veya olmak üzeredir; vajende fetal veya plasenta!
doku pulunur veya servikal olsan sarkar veya hasta doku düşürme öyküsü verir.
Gebelik belirli ve bulguları kaybolur

Komple! abortus Uterin kramplar belirgin olarak azalmış veya durmuştur


Vajinal kanama kesilir
Tüm konseptus atılmıştır
Gebelik, semptomları kaybolur.

'Uterus büyüklüğü cm olarak simfizis pubisin en üst noktası ila uterus fundusunun en üst noktası arasında ölçülürse gebeliğin 15-16 ila 32-33.
haftaları arasında tahmin açısından çok faydalıdır. Normal gebeliğin 20. haftasında uterus umblikus hizasındadır.

Klinik Bulgular B. Laboratuvar Testleri ve Özel Araştırmalar


A. Semptom ve Belirtiler Gebeliğin ilk trimesterinde 48 saat içinde ikiye katlanmayan
bir hCG seviyesi fetal kaybı veya anormal bir gebeliği düşündü­
Hemen hemen tüm hastalarda olası bir gebeliği düşündüren rür. Abdominal veya vajinal problar kullanılarak yapılan ger-
hikaye vardır: çek-zamanlı ultrasonografı, örneğin kalp atımı veya hareketi
olmayan bir fetusu göstererek, tanı koydurucu olabilir. Uterus
Cinsel ilişki tarafından dışarı atılan dokunun patolojik incelemesi konsep-

Amenore veya anormal mens periyodu siyon ürünlerinin düştüğünü onaylar.

Bulantı ve kusma; meme hassasiyeti Tedavi ve Sonuçlandırma


Uterus kasılmaları ve vajinal kanama Kan grubunun tayini ve antikor taraması herhangi tipte bir
Fetal veya plasenta! doku düşmesi (inkomplet veya komp- abortusu olan tüm hastalarda gereklidir. Eğer hastalar Rh ne-
let abortus) gatif ise Rh0 (D) immünoglobini (RhoGAM 300 mcg İM, diğer­
leri de vardır) abortus da dahil fetal transfüzyonun olabileceği
Dikkat: Abortusu şüphesi olan ve 20. gestasyonel haftanın her olayı takiben 72 saat içinde verin.
altında gebeliği olan tüm gebe hastalara pelvik bakı yapılmalı­ A. Düşük Tehdidi
dır. Fakat ikinci trimesterdeki hastaların bakısında aşırı dik-
katli olunmalıdır; servikal osa herhangi bir alet uygulanmama- Hastaya dinlenmesini tavsiye edin. Hormon, duş (dezenfekte
lıdır. 20. gebelik haftasından sonra pelvik bakı artmış plasenta amaçlı) veya tampon kullanmayın. Hasta cinsel ilişkiye girme-
previa riski nedeniyle bir obstetrisyen tarafından yapılmalıdır. melidir. Ultrasonda gestasyonel kese veya fetal kardiyak akti-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

vite bulgusu görülebilir. Taburculuk talimatlarında kontrole Genel Bilgiler


gelmesi ve acil servise dönmesi için endikasyonlar, fetal doku
düşürmesi, saate bir petten daha fazla olan ciddi vajinal kana- Septik abortus bazı obstetrik-jinekolojik işlemlerden sonra gö-
ma, belirgin abdominal veya pelvik ağrı ya da ateş dahil, yer rülen nadir bir komplikasyondur. Septik abortus ayrıca steril
almalıdır. Hastaya ayrıca yeterli analjezi verilmelidir. omayan terapötik olmayan abortusların sonucunda da oluşa­
bilir. Sepsisin çoğunlukla sebebi konsepsiyon ürünlerinin tam
B. İnkomplet veya Kaçınılmaz Abortus olmayan tahliyesidir. Enfeksiyon genellikle mikst aerobik ve
anaerobik bakterilere bağlıdır (Bakteroides, prevotella, grup
Eğer hipovolemi veya anemi varsa ya da gebelik birinci trimes- B streptokok, enterobakteriler ve C. Trachomatis) ve hızlı iler-
teri geçmişse hastayı hastaneye yatırın. Eğer varsa hipovolemi- leyicidir, hızlıca myometriyum içinden ilerleyip adnekslere ve
yi tedavi edin. Olası kürtaj veya dilatasyon ve kürtaj yapılması pelvik peritona yayılır. Septik pulmoner embolinin eşlik ettiği
için bir obstetrik veya jinekolojik konsültasyon isteyin. veya etmediği septik pelvik tromboflebit sık olmayan fakat tah-
rip edici bir komplikasyondur.
C. Komplet Abortus
Klinik Bulgular
Eğer vital bulgular ve hematokrit stabil ise ve vajinal kanama
açıkça azalıyorsa hasta evde bakım için taburcu edilebilir. Ağrı A. Semptom ve Belirtiler
da açıkça azalmalı ve servikal os kapalı olmalıdır. Bir doktor
komplet bir abortus ile inkomplet bir abortusu ayırt edebilme- Belirti ve bulgular geçmiş bir gebelik öyküsü ve pelvik ağrının
lidir. Doktora komplet bir abortusun olduğunu belirlemede ve enfeksiyon belirtilerinin takip ettiği indüklenmiş abortus ile
birkaç ipucu faydalı olabilir: uyumludur. Terapötik olmayan bir abortus öyküsünü aydın­
İnandırıcı bir öykü
latmak için özel bir ortamda doktor tarafından yargılamadan
bir sorgulama gerekebilir; bazı durumlarda böyle bir öykü asla
Temiz bir uterin kaviteyi gösteren ultrason elde edilemez. Klinik bulgular arasında vakaların çoğunda en-
Konsepsiyon ürünleri doktora getirilmiş ve patoloji tara- feksiyon bulguları (ateş ve lökositoz); yaygın pelvik hassasiyet
fından onaylanmışsa. Eğer patoloji hemen mevcut değilse ve bol miktarda, kötü kokulu vajinal akıntı vardır. Tamamen
doktor kan pıhtıları ve konsepsiyon ürünlerinin ayrımını septik şok mevcut olabilir.
parçayı ıslak bir gazlı bez arasında ovalayarak yapabilir.
Gerçek konsepsiyon ürünleri kan pıhtısının aksine dağıl­ B. Görüntüleme
mayacaktır.
Ultrason veya diğer görüntüleme teknikleri ile (bilgisayarlı to-
D. Missed Abortus (Alıkonulan Konseptus) mografi [BT], magnetik rezonans görüntüleme) kalmış intrau-
terin materyali, uterin amfizemi veya uterin perforasyona bağlı
CBC ve koagülasyon paneli (trombosit sayısı, protrombin za- intraperitoneal hava görülebilir.
manı, ve parsiyel tromboplastin zamanı) isteyin. Eğer anormal
değerler bulunursa dissemine intravasküler koagülasyon tara- Tedavi ve Sonuçlandırma
ma testleri isteyin. Hastayı hastaneye yatırın ve eğer enfeksiyon
veya dissemine intravasküler koagülasyon bulgusu varsa ya da Uterus içeriğinin tahliyesi ve geniş spektrumlu antibiyotiklerin
konsepsiyon ürünleri 4 haftadan daha uzun içeride kalmışsa verilmesi tedavinin temel dayanağıdır.
dilatasyon ve kürtaj için hazırlayın. Not: enfeksiyonun en erken safhalarında tek başına an-
Erken missed abortusun ayaktan yönetimi de eğer hasta- tibiyotik tedavisi yeterli iken, birçok hastada acil histerektomi
nın yakın takipleri varsa mümkündür. gerekir. En iyi tedaviye rağmen ölüm olabilir.

A. Acil Önlemler
Önce hastayı hastaneye yatırın ve septik şok için genel önlem-
lere başlayın (konular 11 ve 42). Acil cerrahi obstetrik-jineko-
lojik konsültasyon isteyin.

8. Laboratuvar Testleri
Kültür için kan ve uterin akıntı elde edin. CBC, hepatik ve re-
nal paneller, serum elektrolit tayini, protrombin zamanı, parsi-
yel tromboplastin zamanı, trombosit sayısı, ve eğer ilk bulgular
anormal ise dissemine intravasküler koagülasyon tarama test-
leri için kan alın.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

C. Antibiyotikler kadar değişebilirler.


Hastalar sıklıkla devamlı sulu akıntıdan
şikayet ederler. Spekulum bakısında serviks üzerinde nekrotik
Aerobik ve anaerobik organizmaların kültürü için örnekler kolay dağılabilen bir lezyon görülür.
alındıktan sonra antibiyotikler verin (örn., Doksisiklin 100 mg Serviksten gelen kontrol edilemeyen kanama ferik subsulfat
İV 12 saate bir ve şunlardan biri: sefoksitin 2 g 6-8 saate bir solüsyonu tatbiki veya vajinal tampon ile tedavi edilebilir. Ma-
İV, piperasillin/tazobaktam 4.5 g İV her 8 saate bir, ampisillin nipülasyon minimumda tutulmalıdır. Lezyonun normal doku
/ sulbaktam 3 g İV günlük veya ertapenem 1 g günlük İV). Al- ile olan sınırından alınan biyopsi genellikle tanıyı doğrular fa-
ternatif bir rejim klindamisin 900 mg İV her 8 saate bir ve ek kat bu işlem acil serviste yapılmamalıdır.
olarak seftriakson 1 g İV günlük.
B. Endometriyum Kanseri
Postınenopozal kanama endometriyum kanserinin en sık
Jinekolojik kanserler nadiren acil durumlar olarak kendini semptomudur. Endometriyum kanseri için risk faktörleri ara-
gösterse de, acil doktoru jinekolojik kanserler ile ilişkili farklı sında ekzojen östrojen alınması, obezite, infertilite, polikistik
semptomların ve risk faktörlerinin farkında olmalıdır. Vulva over sendromu ve 50 yaşın üstünde olma vardır.
kanserleri nadiren ani başlangıçlıdır ve genellikle 50 yaş üstü Doktor tanıyı daha önceden kesinleştirmeden postme-
kadınlarda olur. Servikal displazi veya kanser öyküsü cilan ka- nopozal kanamayı hormon (örn., Östrojenler veya progeste-
dınlarda daha sıktır. ronlar) vererek durdurmaya çalışmamalıdır. Diğer tavsiyelerde
İnatçı, devamlı vajinal kaşıntı vulvar kanserinin tek en sık bulunup taburcu etmeden önce bir jinekologtan konsültasyon
semptomudur ve postmenopozal hastada anlamsız bir şikayet istenmelidir.
olarak ihmal edilmemelidir. Vajen kanserleri nadirdir. Kana-
ma tipik şikayettir. Hasta genellikle 50 yaşında veya daha yaş­
lıdır fakat genç kızlarda da berrak hücreli karsinom gelişmiştir
(örn., annelerine hamilelikleri esnasında dietilstilbestrol veri- Kadınlarda genital travma hemen hemen her zaman zorla (te-
len kızlar). Over kanseri olan hastalarda asite bağlı abdominal cavüz) veya isteyerek cinsel aktivite sonucunda oluşur. Penisin
distansiyon, intestinal obstrüksiyon veya nadiren akut abdomi- girişi ilk cinsel tecrübe haricinde nadiren travma oluşturur.
nal ağrı olabilir. Ayrıca over kanseri over torsiyonu riskini de
arttırır.
Klinik Bulgular
Gestasyonel trofoblastik hastalığı olan hastalar ağır va-
jinal kanama ve erken düşüğe benzer semptomlarla başvura­ En sık başvuru şikayetleri vajinal kanama ve ağrı ya da dis-
bilirler fakat şu semptomlar trofoblastik hastalığı düşündürür: paronidir. Muayene sıklıkla genital mukozada veya derideki
(1) doku düşürmesi ile birlikte olan veya olmayan ağır vajinal bir yırtıktan kanamayı gösterir. Kanama nadiren hipovolemi
kanama veya servikal ostan çıkan üzüm salkımı benzeri doku, bulguları oluşturacak kadar aktiftir fakat eğer bulgular varsa
(2) haftasına göre uygunsuz büyüklükte uterin boyut, (3)derin hacim kayıplarını replase edin ve destekleyici tedavi sağlayın
anemi, (4)molar gebelik öyküsü, (5)birinci trimesterde hiper-
(konu 11). Prepubertal hastalarda yeterli muayene için genel
tansiyon veya preeklampsi ya da (6)beklenen değerlerin çok
anestezi gerekebilir.
üzerinde artmış hCG. Tanı ultrason bakısı ile doğrulanabilir.
Nörolojik bulgular ile başvuran ve yakın tarihli bir molar
gebelik ya da trofoblastik hastalık öyküsü olan her hastada se-
Tedavi ve Sonuçlandırma
rebral metastazlar olabilir. Trofoblastik hastalığın santral sinir Tecavüzün olup olmadığını tespit edin ve ona göre devam edin.
sistemi metastazı gerçek bir onkolojik acildir çünkü serebral
Eğer gerekli ise sedasyon veya analjezi sağlayın.
metastaz hızlı büyüme veya kanama olmazsa tedavi potansiye-
Eğer varsa hipovolemiyi tedavi edin. Vajinal kanamayı
line sahiptir.
geçici olarak vajinal bir tampon ile veya eğer kanama eksternal
Trofoblastik hastalığı olan hastalar jinekolojik konsültas-
genitalyadan ise direkt bası ile kontrol altına alın. Eğer üretra
yon için hastaneye yatırılmalıdır.
travmasından şüpheleniliyorsa bir üretrogram gerekebilir.
Her kanser için eğer kanama ciddi ise kanamanın kontrol
Eğer kanama kolayca ve tamamen kontrol edilemezse
edilmesine çalışmak (vajinal tamponlama), hacim resüsitasyonu
ve acil cerrahi veya obstetrik konsültasyon istenmesi zaruridir. hastayı yatırın ve jinekolojik konsültasyon isteyin. İntroitustaki
küçük lezyonlar acil serviste lokal anestezi altında onarılabilir.
A. Serviks Kanseri Fakat küçük ve minör gözüken yırtıklar rektum veya periton ile
devam edebilir, sonuçta böyle onarımlar en iyisi bir jinekolog
Serviks kanserinde vajinal kanama en sık semptomdur. Hasta- tarafından yeterli anestezi ve iyi görüntü ile ameliyathanede ya-
lar yirmili yaşların sonlarından erken kırklı yaşlarına (en sık) pılmalıdır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

kadınları içeren bimodal bir yaş dağılımı vardır. Semptomlar


kademeli olabilir veya beraberinde intraovariyan kanama varsa
aniden oluşabilir. Fizik bakı güvenilmez olabilir, bu nedenle gö-
rüntüleme çalışmaları, genellikle ultrasonografi gerekir. Dopp-
ler çalışmaları torsiyone olmuş overe azalmış veya kesilmiş kan
akımını tespit edebilir. Eğer başka intraabdominal patolojiden
şüphelenilirse bilgisayarlı tomografi daha iyi bir görüntüleme
yöntemi olabilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Hastayı hastaneye yatırın ve acil jinekolojik konsültasyon iste-


yin. Laparoskopi sıklıkla gerekir. Laparatomi eğer tanı doğrula­
nırsa veya hastanın durumu kötüye giderse endikedir.

Klinik Bulgular
Rüptüre over kisti ani başlangıçlı, kısmen ciddi pelvik veya alt
abdominal ağrı ile ilişkilidir. Hastada ateş yoktur ve lökositoz
değişkendir. Etkilenmiş over üzerinde hassasiyet bulunur ve
kitle yoktur. Bir gebelik testi istenmelidir çünkü ektopik gebelik
olası bir tanıdır. Ultrasonografı over kisti veya serbest pelvik sıvı
varlığını gösterebilir ve ektopik gebeliğin tespitinde faydalıdır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Doktor gerekirse narkotikler de dahil olmak üzere yeterli anal-


jezikleri sağlamalıdır. Hasta gözlenmeli ve eğer tanı şüpheli veya Klinik Bulgular
narkotikler ile azalmayan ciddi ağrının giderilmesi gerekiyorsa
hastanın hospitalizasyonu gerekebilir. Hemodinamik instabilite Endometriozisli hasta menstürasyon ile ilişkili kramp tarzında
ile bir hemorajik korpus luteum kisti rüptürüne bağlı belirgin alt abdominal ağrı atakları öyküsü verir. Semptomlar kademeli
bir hemoperitoneum olmadıkça cerrahi nadiren gereklidir. veya kanama varsa ani olabilir. Edinilmiş dismenore en sıklıkla
endometriyozise bağlıdır. Diğer semptomlar arasında ağrılı de-
fekasyon ve disparoni vardır.

Tedavi ve Sonuçlandırma

Hastayı ileri jinekolojik değerlendirme için yönlendirin. Kesin


tanı genellikle laparoskopi gerektirir. Gerektiğinde oral analjezi
sağlayın.

Klinik Bulgular
Over torsiyonu alt abdomende ciddi unilateral ağrı atakları
öyküsü ile ilişkilidir. Adölesan ve 50 yaş üstü postmenapozal
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

Klinik Bulgular değişken pelvik ağırlık veya bir sürükleme hissi ve alt sırt ağrısı
semptomları ile karakterizedir. Ani başlangıçlı üriner retansi-
Birçok kadın ağrılı menstürasyon (dismenore) yaşarlar. Ağrı yon bir başvuru şikayeti olabilir. Muayenede vajende veya va-
kramp tarzındadır, güçten düşürebilir ve genellikle mensler ile jenden dışarı sarkan (procidentia) uterus ve serviks şekline ve
düzelir. Ağrı endometriyum tarafından aşırı miktarda prostog- boyutuna sahip sert müsküler bir kitle görülür. Procidentiaya
landinlerin salınması ve bunu müteakip artmış uterin tonus sıklıkla sistosel, rektosel ve enterosel eşlik eder.
nedeniyle olur. Fizyolojik kökenli değildir.
İdiopatik dismenore genellikle menarşta başlar ve büyük Tedavi ve Sonuçlandırma
olasılıkla edinse! formdan daha yaygındır. Geç ergenlik ve er-
ken yirmili yaşlarda olan edinse! dismenore endometriyozisi Doğum esnasında uterus prolapsusu acil obstetrik-jinekolojik
düşündürebilir ve kronik inflamatuar hastalıkta sıktır. konsültasyon gerektirir çünkü belirgin kanama ve hemodina-
mik instabilite oluşabilir. Uterusun geri yerine yerleştirilmesi
Tedavi ve Sonuçlandırma (reversiyonu) fundusu tekrar introitusa doğru yönelten manu-
el basınç ile denenmelidir. Tokolitikler gerekirse uterusu gev-
Her iki tip dismenore de acil doktoru tarafından görülebilir ve şetmek için kullanılabilir. Tekrar yerine yerleştirdikten sonra
prostaglandin inhibitörleri ile (ibuprofen 400 mg oral her 6 sa- oksitosin uterus kontraksiyonlarını başlatmak ve tekrar pro-
ate, naproksen 250-500 mg günde 2 defa veya kontrollü salınım lapsusu engellemek için verilir. Akut üriner retansiyon veya
750-1000 mg her gün) tedavi edilebilir. Alt abdomene lokal ısı procidentiası olan hastalar için acil jinekolojik konsültasyon
uygulaması faydalı olabilir. gerekir. Hafif prolapsusu olan hastalar 5-7 gün içinde jinekolo-
jik değerlendirme ve olası cerrahi için danışılmalıdır.

Mid-siklüs ağrısı (Mittelschmerz) doğum kontrol hapı alma-


yan düzenli menstrüel periyotları olan kadınlarda sıktır. Bu Konu 42'ye bakınız.
hastalarda sıklıkla östrojen artmasına bağlı midsiklüste leke-
lenme olur. Ateş ve herhangi bir anormal kanama, servikal Tecavüz (Erkek ve Kadın)
travmada (örn., koit ve duş) olduğu gibi yoktur. Ağrı genellikle
birkaç siklüs boyunca olur. Aralıklı alt abdominal ağrı öyküsü Rapor edilmiş tecavüz mağdurunun uygun bakımı olayın me-
yoktur. Mittelschmerz zamanında yapılan bakıda rebound ile dikal sonuçları için olan ilgi kadar sosyal ve duygusal sonuçla-
birlikte veya olmayan bir miktar alt kadran hassasiyeti buluna- rına da ilgi gerektirir. En iyi bakım yasanın gerektirdiklerini ye-
bilir. Bimanuel bakı lokalize hassasiyeti gösterebilir. Ele gelen
rine getirirken hastaya uygun destek ve rahatlatma sağlamaktır.
(palpabl) bir over olabilir, fakat düzenli bir mens öyküsü, ateş
Tecavüz konusunda her eyaletin kendi yasaları ve uygulamaları
olmaması ve negatif gebelik testi tanıyı doğrular.
vardır, fakat bazı genel prensipler uygulanır. Doktorun sorum-
Hafif analjezikler ve rahatlatma bu hastalar için genellikle
lulukları şunları içerir:
yeterlidir.

Yaşamıtehdit eden travmanın tanınması ve yönetimi (örn.,


hemorajik şok)
Fizik bakı, kanıt toplanması, fotoğraf ile dökümantasyon
ve tedavi için yazılı izin almak
Tecavüz mağdurunu diğer hastalardan, görgü tanıkların­
dan ve ziyaretçilerden korumak
Genital olan ve olmayan tüm fiziksel yaraların doğru tanısı
ve tedavisi
Hastanın kendi sözleri ile olayın detaylı ve açık öyküsünü
kaydetmek
Düzgün dökümantasyon ve olayın zincirini koruyarak ka-
nıt için dikkatlice örnek toplama
Klinik Bulgular Psikolojik destek ve takip sağlamak

Uterus prolapsusu tipik olarak çocuk doğurmaya bağlı pelvik Gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı profilaksi
tabanda oluşan müsküler defektler nedeniyle olur. Prolapsus önermek.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

Doktor eleştirel veya nihai konuşmaktan kaçınmalıdır D. Fizik Bakı


Mahkemede tanıklık etmeye istekli olmalı
Hastaya diğer bedensel travma veya kanama bulguları açısın­
Acil servisten güvenli bir yere taburcu olduğundan emin
dan derinlemesine bakın; bakı sonuçlarını kaydedin ve tüm
olmak
lezyonları fotoğraflayın (bu sonuncu sadece hastanın yazılı izni
Hasta adli bakıyı reddetse bile bir fizik bakı için cesaret- ile). Ağız ve rektuma hasar yönünden bakın. Eğer penetrasyon
lendirmek olmuşsa ve eğer yabancı maddeler kullanılmışsa proktoskopi
Kanun tarafından gerekli kılınmadıkça acil doktoru teca- tavsiye edilebilir çünkü rektal travmadan peritoneal perforas-
vüz mağduruna tedavi sağlarken polise kanunen bildirmek yon olabilir.
zorunda değildir. Polise bildirmek eğer hasta böyle bir ha-
ber vermeye rıza gösterirse (tercihen yazılı olarak) uygun- E. Pelvik Bakı
dur. Doktor tecavüz mağdurlarına yardım eden danışman­
lık organizasyonuna yönlendirmek isteyebilir. Travma bulguları açısından eksternal genitalyaya dikkatlice
bakın. Himenin intakt olup olmadığını ve himende yırtıkla­
Yukarıda tarif edilen sorumluluklar belirlenmiş bir proto-
ra bağlı katlantıların taze olup olmadığını (travmayı gösterir)
kolü uygulayan bir multidisipliner ekip ile uygulanabilir.
veya iyileşip iyileşmediğini not edin ve kaydedin.
Ilık, su ile nemlendirilmiş spekülüm kullanarak vajene
1. Tecavüz Mağdurunun Yönetimi (Erkek laserasyonlar açısından dikkatlice bakın. Toludin mavisinin
veya Kadın) topikal uygulaması genital deri yırtıklarının tespitini kolaylaş­
tırabilir. Kolposkopi travmatik hasarın tespitini kolaylaştırır.
Değerlendirme Nadiren peritoneal perforasyon olabilir. Eğer muayenenin kısa
bir süre gecikmesi gerekiyorsa ileride kanıt toplamayı kolay-
A. Başlangıç Basamakları laştıracak bazı metotlar arasında tampon yerleştirilmesi (tam-
ponu da kanıt ile yollayın) ve hastanın idrar yapmasına, duş
Kanunen gerekli ise veya hastanın rızası varsa polise haber ve- almasına veya defekasyonuna izin vermeme vardır.
rin (aşağıya bakınız). Bakı için yazılı rıza alın.
F. Laboratuvar Testleri
B. Öykü
Biyokimyasal çalışmalar (eğer gerekli ise), sifıliz için serolojik bir
Öyküyü hastanın kendi sözleri ile alın ve kaydedin. Rapor edi- test ve kan grubu tayini (iddia edilen saldırganın kan grubu ile
len tecavüzün olduğu özgün zamanı da içeren diğer özgün so- mağdurunkini karşılaştırmak için) için kan alın. Kan örnekleme-
rulara cevap alın (eğer daha önce cevaplanmadı ise). Saldırıya si ayrıca hepatit B ve C ile HİV serolojik testleri için de kullanıla­
neden olan olayların detaylı bir açıklaması yararsızdır ve dökü- bilir. Faile de hızlı HİV testi yapılması eğer önerilirse istenmeli-
mante edilmemelidir. Mağdurun genel görünümünü ve tavrını dir. Gebeliğin dışlanması için idrarda bir gebelik testi endikedir.
rapor edin ve kıyafetinin yırtık veya lekeli olup olmadığını not
edin Tedavi
C. Kanıt Doktor empati göstermeli ve ilgili olmalı, asla kuşkucu ve eleş­
tirel olmamalıdır.
Eyalet ve yerel protokolü takip ederek ilişkili kanıtı toplayın ve
işaretleyin, eğer varsa bir tecavüz kiti kullanın ve kanıt zincirini
A. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıktan Önleyin
koruyun. Muayeneniz eksiksiz ve derinlemesine saldırı öyküsü
tarafından yönlendirilmiş tüm uygun kanıtları içerecek şekilde Gonore, C. Trachomatis ve sifıliz için tedavi (Konu 40) öne-
olmalı. Çoğu kanıt şunları içerir fakat bunlarla sınırlı olmak rilmelidir. Tecavüzlerin sadece %3'ü gonore ile sonuçlanır ve
zorunda değildir: sadece %0.l'i sifıliz ile sonuçlanır. Neisseria gonorrhoeae için
1. El tırnağı altında kazıntılar takip kültürleri gereklidir. Tecavüzden 1 ve 3 ay sonra sifıliz
2. Pubikkıl için takip serolojik testleri yapın.
3. Diğer gevşek kılların veya kurumuş kanın toplanması
4. Vajinal içeriğin ve vajinal sekresyonların kurumuş slayt- B. Enfeksiyöz Hastalıkları Önleyin
ları
5. Eğer penetrasyon olmuşsa oral kaviteden ve ya rektum- Hepatit B aşısı yaptırmasını ve 3-4 ay sonra takibe gelip hepatit
dan spesimenler aşısını ve testini tekrar ettirmesini önerin. HİV'e de dikkat edil-
6. Tüm eksternal lezyonların fotoğrafı, ama sadece hastanın melidir. Maruziyet sonrası risk faktörlerine bağlı olarak profi-
yazılı izni ile. laktik tedavi ile takibinde tekrar HİV testi önerin.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

C. Gebeliği Önleyin yosalpenks, veya pelvik peritonit). RİA kullanan kadınlarda


endometrit, salpenjit ve tuba! abse insidansı artmıştır. Budu-
Gebeliğin önlenmesi için tedavi önerilmelidir. Tecavüzlerin sa- rumların herhangi birinde RİA çıkartılmalıdır ki enfeksiyon
dece %l'i gebelik ile sonuçlanır; eğer mağdur etkili bir kontra- tamamen temizlenebilsin. Eğer mümkünse araç çıkartılmadan
septif yöntem kullanıyorsa şans çok daha azdır. Levonorgestrel hastaya uygun antibiyotikler başlanmalıdır (bakınız salpenjit
0.75 mg 12 saat ara ile alınan 2 tablet veya tek doz halinde 1.5 bölümü Konu 40)
mg Levonorgestrel acil kontrasepsiyon için onaylanmıştır. Kabul 2. Kanama ve Ağrı- devamlı bir vajinal kanama veya pelvik
edilen alternatif rejimler içinde hastanın hali hazırda gebe olma- ağrı genellikle RİA'nın çıkartılmasını gerektirir fakat sıklıkla
dığından emin olmak kaydı ile implantasyonu önlemek için eti-
acil bir ortamda değil. Hastanın aleti takan doktora refere edil-
ni! östradiol 200 µg ve norgestrel 2 mg oral olarak 12 saat ara ile
mesi tercih edilir.
(örn., norgestrel [Ovral] oral olarak 2 tablet, 12 saat sonra tekrar)
Eğer danışılması pratik değilse bir Kelly klempi veya
vardır. Hastayı bulantı ve kusmanın olabileceğini hakkında uya-
uzun kavrama forsepsi ile RİA'nın ipini tutun ve nazikçe fakat
rın. Oral kontraseptiflerden 40 dakika önce bir antiemetik verin.
RİA uterustan görünene kadar kuvveti arttırarak çekin. İpi bü-
Dikkat: var olan gebelik oral kontraseptiflerin kullanımı
züştürmeyin çünkü aletten ayrılabilir ve çıkartılmayı daha zor
için kesin bir kontraendikasyondur. Hastayı bu rejimin etkili ola-
mayabileceği konusunda uyarın ve 1-2 hafta içinde bir gebelik hale getirir. Eğer spekülüm ile manipülasyondan sonra ip ko-
testi için tekrar kontrole gelmesinin gerekli olduğunu açıklayın. layca görünmüyorsa ipin yerini saptamak ve tutmak için özel
bir RİA çıkartma aleti kullanın.
D. Olayı Raporlayın
C. Ciddi fakat Nadir Problemler
Eğer kanunen gerekiyorsa veya hasta onay verirse hasta acil
servisi terk etmeden önce uygun makamlara olayı rapor edin 1. Uterusun rüptürü- endometrit, salpenjit veya peritonit
çünkü polis onu sorgulamak isteyecektir. Eğer rapor edilen semptomları olan Rİ.A]ı hastalarda uterus perforasyonu muh-
mağdur bir çocuk ise olay uygun çocuk koruma makamlarına temel bir tanıdır. Fizik bakı, bir abdominal X-Ray ve sonografi
bildirilmelidir. (Konu 50). Rİ.A'nın uterin duvara gömüldüğünü veya peritonda serbest ol-
duğunu gösteriri. Acil hastaneye yatış gerekir.
E. Tecavüz Danışmanlığına Hemen Başlayın 2. RİA yerinde iken gebelik- Eğer gebelik pozitif bir gebe-
lik testi ile doğrulanırsa ve RİA hala yerinde ise acil obstetrik
Tercihen danışmanlık resmileşmiş bir tecavüz danışmanlık
konsültasyon isteyin. Rİ.A'sı hala yerinde olan gebe bir hastada
progran1ının parçası olan deneyimli personel tarafından yürü-
ektopik gebelik belirgin bir olasılıktır.
tülmelidir.

F. Takipleri Ayarlayın
Kesin bir randevu (zaman, yer ve doktor veya klinilz) verilme- Postkoital acil kontrasepsiyon, ertesi gün hapı olarak da bilinir,
lidir. implantasyonu engellemek için verilebilir. ABD Gıda ve İlaç İda­
resi plan B'yi (Levonorgestrel 0.75 mg) cinsel ilişkiden sonra ilk 72
saat içinde ve 12 saat sonra tekrar edilmek kaydı ile onaylamıştır.
Birkaç tane yapıla gelen eşdeğer uygulama mevcuttur. Bulantı ve
RİA ile ilgili Problemler kusma sıklıkla olur ve bir antiemetik verilmelidir. Ertesi gün ha-
pın %98 etkili olduğu bildirilmiş olsa da tedavi bitiminde itibaren
A. "Kayıp" RİA 21 gün içinde menstrüasyon olmazsa gebeli!( testi yapılmalıdır.

Acil serviste bu araçlarla ilgili en sık problem "kayıp" RİA'lar­


dır. RİA'nın uygun yerleşimli olup olmadığını serviksten sar-
kan çıkartma iplerine bakarak kontrol edin (kadınların çoğu
Bu bölümde vajina ve vulva kanserleri ve diğer lezyonlar daha
bir süre sonra parmak ile bunu hissetmeyi öğrenir). Eğer her-
önce tartışılmıştı. Vajinit, gonore, genital herpes virüs enfeksi-
hangi bir ip bulunmazsa RİA'nın yeri ultrasonografi veya ab-
yonu ve genital abseler Konu 42Öe tartışılmıştır.
dominal X-ray ile (metalik RİA'lar için) tespit edilebilir. RİA
ekstrauterin bir yerde de olabilir ki bu durumda cerrahi olarak
laparoskopik veya laparatomik olarak çıkartılmalıdır. KONTRASEPSİYONUN BIRAKILMASI

B. RİA'nın Acil Çıkartılması


Acil serviste jinekolojik problemlerin tedavisi hastanın halen
1. Enfeksiyon- Bir RİA'.nın acil serviste çıkartılmasının te- kullandığı kontrasepsiyon yöntemini bırakmasını gerektirebi-
mel endikasyonu enfeksiyondur (salpenjit, endometrit, pi- lir. Bu tip bir uygulamayı öneren doktor hastayı gebelik olasılığı
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

hakkında uyarmalı ve uygun kontraseptif tavsiyeyi vermelidir. abdominal ağrı olur. Ligamentum teres ağrısı olan hastalar bu
Acil serviste tedavi için oral kontraseptiflerin ve ya RİA kul- şekilde gelebilirler. Ağrı oldukça sabittir, kramp tarzında değil­
lanımının bırakılması istenmeyen bir gebelik ile sonuçlanma- dir. Vücut sıcaklığı ve beyaz küre sayısı genellikle normaldir.
malıdır.
Tedavi oral analjezikleri ve yatak istirahatını kapsar.
Birinci trimesterde bulantı ve kusma sıktır ve genellikle sabah
olur. Bulantı ve kusmanın semptomatik tedavisi tercih edilir;
örneğin sabah kalkar kalkmaz kraker yemek veya az miktarda
sık, az yağlı yemekler yeme gibi.

Klinik Bulgular Klinik Bulgular


Hiperemezis gravidarum kendisini devamlı kusma ve dehid-
Hasta inkar etse de, kontraseptif öyküsü olsa da veya yeni adet ratasyon, idarın özgül ağırlığında artma, ketonüri ve hemo-
görmüş olsa da doktor gebelik tanısı için yüksek bir şüpheye konsantrasyon ile gösterir. Hastalarda parenteral hidrasyon ve
sahip olmalıdır. Gebeliğin ilk başvuru zamanı, gebeliğin komp- beslenme için hastaneye yatışa ihtiyaç duyulabilir. Bulantının
likasyonunun ortaya çıkması ile aynı zamana denk gelebilir. diğer nedenleri, enfeksiyon, diyabetes mellitus veya abdominal
hastalıklar gibi dışlanmalıdır.
A. Erken Belirti ve Bulgular
A. Belirti ve Bulgular
Amenore, bulantı ve kusma, senkop atakları, meme hassasi-
yeti veya sızlaması ve üriner semptomlar (özellikle sık idrara Gebe olduğu bilinen veya gebelik belirti ve bulgularına sahip
(yukarıya bakınız) hastalar devamlı kusma, sıklıkla postürel
çıkma) gebeliğin erken belirtileridir. Erken bulgular içinde ser-
baş dönmesi, presenkop, kilo kaybı ve diğer dehidratasyon
vikal siyanoz ve yumuşama, vajinal siyanoz, uterusun yumu-
bulgularından yakınırlar. Hiperemezis gravidarum genellikle
şaması ve büyümesi ve meme büyümesiyle hassasiyeti yer alır.
erken ikinci trimesterde düzelir. Fizik bakıda dehidratasyon
bulguları görülebilir: hipotansiyon veya postürel hipotansiyon,
B. laboratuvar Testleri kuru mukus membranları ve kollabe boyun venleri. Hastalar
nadiren ciddi şoktadır.
Erken gebelikte idrarda gebelik testleri bazen negatif olabilir.
Herhangi bir zamanda yalancı pozitif sonuçlar trofoblastik tü- B. laboratuvar Testleri
mörler olmadıkça nadirdir.
Gebelik testleri sıklıkla pozitiftir fakat nadiren erken gebelik-
Ektopik gebelikler ve spontan abortuslar nadiren immü-
te negatif olabilir. Kan testlerinde hemokonsantrasyon, artmış
nolojik idrar gebelik testlerinde yalancı negatif sonuçlara ne- kan üre nitrojenini veya kreatinin veya metabolik alkaloz gö-
den olabilirler. rülebilir. İdrar genellikle yüksek özgül ağırlık ve ketonüri ile
birlikte konsantredir. Başlangıç karaciğer fonksiyon testleri ha-
Gebeliğin Ayırıcı Tanısı fifçe yükselmiş olabilir.

Gebeliğin ayırıcı tanısı içinde sekonder amenore yapan hasta- Tedavi


lıklarendokrinopatiler, duygusal stres, ilaçlar, malnütrisyon ve
menapoz) ve abdominal veya uterusta büyüme yapan hastalık­ A. Başlangıç Basamakları
lar (obezite, tümörler, psödogebelik [psödosiyezis J) vardır.
Bir 18- gauge intravenöz kateter (daha geniz çaplı olan nadiren
gerekir) yerleştirin. CBC, elektrolitler ve renal/karaciğer fonk-
siyonları için kan alın. Hipovolemiyi düzeltmek için glukoz

Gebe kadınlar her biri acil servise gelmelerine yol açacak bir- içeren kristalloid solüsyon (örn., %5'lik dekstrozlu %0.9'luk
çok sıkıntıya maruz kalırlar. Sık sıkıntılar içinde kusma, bel serum fizyolojik) verin. Wernicke ensefalopatisinin nadir fakat
ağrısı, senkop atakları, üriner semptomlar (gösterilebilen idrar ciddi bir komplikasyon olması dolayısı ile tiamin replasmanını
yolu enfeksiyonu olsun veya olmasın), mide yanması, kabızlık, düşünün. Vermenin miktarı ve hızı dehidratasyonun ciddiyeti-

hemoroid, varikoz venler, ayak şişmesi ve kramplar vardır. ne bağlıdır. Gerektiği kadar potasyum replase edin.
Bu şikayetler için ilaç tedavisi düşünülüyorsa sadece ge-
belikte güvenli olduğu bilinen ilaçlar kullanılmalıdır ve her B. Arıtiemetiider
hasta potansiyel yara ve riskler hakkında bilgilendirilmelidir. Eğer bulantı devam ederse bir antiemetik verin. Ondansetron
Nadiren gebe kadınlarda bir veya diğer kadranlara lokalize (gebelikte güvenliği B sınıfı) her 8 saate bir 4-8 mg İV veya pro-
OBSTETRİK VE JİNEl<OLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

methazin (gebelikte güvenliği C sınıfı) her 6 saate bir 12.5-25 si yaratabilir çünkü ani masif hemoraji herhangi bir zamanda
mg İV kullanılabilir. Bu tedavilerin kontrollü randomize çalış­ olabilir. Plasenta previa için risk faktörleri arasında artmış yaş,
maları sınırlıdır olmasına rağmen her ikisi de gebelikte güvenli artmış parite, çoğul gebelikler ve daha önceki sezeryen seksiyo
kabul edilir. Alternatif olarak günde 3 defa oral 10-25 mg vita- ve abortuslar yer alır. Abdominal ve transvajinal ultrason gü-
min B6'nın gebelikte bulantıyı azalttığı gösterilmiştir. venlidir ve tercih edilen görüntüleme yöntemidir.
Gebeliğin ilk 10 haftasında fetal organogenez nedeniyle
B. Sistemik Koagülopatiler
tedavilerden sakınılmalıdır fakat vaka bazında bir risk-fayda
oranı değerlendirilmelidir. Hasta antiemetikler verilmeden Koagülasyon bozuldukları tek başına nadiren üçüncü trimes-
önce böyle riskler hakkında uyarılmalıdır. ter kanaması nedenidir. Tanı rutin koagülasyon çalışmaları ile
doğrulanır.

Sonuçlandırma Tedavi
İnatçı kusması ve ketonürisi olan hastaları hastaneye yatırın. A. Başlangıç Basamakian
Bulantısıkontrol altına alınan ve ketonürisi düzelen hastalar
1-2 gün içinde kontrole gelmek kaydı ile taburcu edilebilirler. Acil obstetrik konsültasyonu isteyin. Hastayı hipovolemi (su-
Hastaya antiemetik tabletler veya fitiller sadece ihtiyaç oldu- pin veya postural hipotansiyon ile gösterilir) açısından değer­
ğunda kullanması için yazılabilir.
lendirin ve eğer varsa intravenöz kristalloid solüsyonları veya
tam kan ile düzeltin.
B. laboratuvar Testleri
Geniş kanallı (216-gauge) bir intravenöz kateter yerleştirin.
Genel Bilgiler CBC, koagülasyon çalışmaları (protrombin zamanı, parsiyel
tromboplastin zamanı, fibrinojen ve trombosit sayımı), kan üre
Üçüncü trimester kanamalarının en sık sebepleri ablasyo pla- nitrojeni ve serum kı-eatinin için kan alın. 4 ünite kanı tiplendi-
senta, plasenta previa, alt genital yol kanamaları veya sistemik rin ve çapraz karşılaştırma yapın.
koagulopatidir. En az ciddi olan sebep, alt genital yol kanama- Fetal kalp sesini ve toksikolojiyi özellikle kokain varlığını
ları, ancak daha ciddi durumlar sistemik olarak dışlandıktan açısından monitorize edin. İdrar analizi için idrar elde edin ve
sonra tanı alabilir. bir idrar kateteri ile idrar çıkınımı monitorize edin.
Üçüncü trimester kanamaları hem annenin hem de fetu- C. Diğer Hususlar
sun hayatını tehdit eden çok ciddi bir acil durum olarak tedavi
edilmelidir. Ultrasonda plasenta ile servikal osun ilişkisi görü- Plasenta lokalizasyonunun tespiti için ultrason kullanılmalı fa-
lene kadar dijital pelvik bakı ertelenmelidir. kat bu eğer fetus distreste ise doğumu geciktirmemelidir.
Gebe hasta asla herhangi bir sürede de olsa supin, boylu
Klinik Bulgular boyunca uzanmış pozisyonda bekletilmemelidir (Balanız ge-
belikte travma bölümü)
A. Plasenta! Bozukluklar
Sonuçlandırma
1. Ablasyo Plasenta- Plasentanın endometriyumdan pre- Hastayı acilen hastaneye yatırın ve mümkün olan en kısa za-
matür ayrılması ile birlikte subplasental boşlukta (uterus ve manda bir doğum ünitesine yollayın. Fetal bradikardi sezaryen
plasenta arası) hemoraji olmasıdır. Çoğu vakada hastalar vaji- seksiyo ihtiyacının aciliyetini arttır.
nal kanama ile başvururlar. Pelvik ağrı uterin irritabiliteye bağ­
lı olarak olabilir veya olmayabilir. Risk faktörleri arasında ileri
anne yaşı, multiparite, sigara içmek, hipertansiyon, eksternal GEBELİGİN İNDÜKLEDİGi HİPERTANSİYON
abdominal travma, kokain kullanımı ve daha önceki ablasyo
öyküsü vardır. Belirti ve bulgular arasında uterin hassasiyet,
vajinal kanama ve sırt veya abdominal ağrı vardır. Takometre
artmış uterin kontraktiliteyi ve fetal distres bulgularını göste-
Klinik Bulgular
rebilir. Ultrason ile erken ablasyon kaçırılabilir. Daha büyük Gebeliğin indüklediği hipertansiyon bir semptomlar spekt-
ablasyonlar dissemine intravasküler koagülasyon, fetal kayıp ! rumunu ve sürekli ciddiyeti kapsayan bir durumu tarif eder.
veya annede kanın tükenmesi ile ilişkili olabilir. Gestasyonel hipertansiyon 140/90 veya daha yüksek bir kan
2. Plasenta previa- Alt uterin duvara implante olmuş bir basıncı ölçümü ile tanımlanır. Preeklampsi gebeliğin indük-
plasenta sıklıkla kısa bir gözlem süresinde düzenli olarak mey- lediği hipertansiyon ve proteinüri ile karakterizedir. Eklampsi
dana gelen küçük miktarlarda ağrısız kanamaya neden olur. kendisini preeklampsi bulguları olan bir hastada nöbetler gö-
Böyle görünüşte az miktarda kan kaybı yanlış bir güvenlik his- rülmesi olarak belli eder. Kan basıncı ölçümü ve idrar testi acil
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

servise gelen tüm gebe hastalarda preeklamsi - eklampsinin tur. HELLP Sendromu hemoliz, artmış karaciğer enzimleri, ve
bulgularını erken tespit etmek için yapılmalıdır. düşük trombositlerin laboratuvar bulgularının olduğu preek-
lampsinin ciddi bir formudur. Bu yukarıdaki bulgular nöbetler
A. Semptom ve Belirtiler ile birlikte olursa hastada eklampsi olduğu söylenir.
Orta - şiddetli preeklampsi bulguları olan hastalarda
Belirti ve bulgular değişkendir ve baş ağrısı, çeşitli vizüel semp- hastaneye yatış endikasyonu vardır. Hipertansiyonu 5-10 mg
tomlar ve vertigoyu içerebilir. Bulantı ve kusma, hiperrefleksi intravenöz hidralazin (Alazine, Apresoline) ile takibinde kan
ve abdominal ağrı olabilir. Özellikle endişe verici olan şey şiş­ basıncını kontrol etmek için her 20-30 dakikada bir 5-10 mg
miş karaciğerin kendi kapsülü tarafından sıkıştırılmasına bağlı
intravenöz uygulama ile tedavi edin. Labetolol bir alternatif
sağ üst kadran ve epigastriyum (hepatik ağrı da denilir) ağrısı­
olarak kullanılabilir. Kan basıncını "normal" değerlere (120/80
dır. Sinirlilik, irritabilite ve hatta nöbetler olabilir.
mm Hg) düşürmeyin, çünkü uç organ hipoperfüzyonu olabilir.
Hipertansiyon veya hastanın normal kan basıncına oran-
la artan kan basıncı önemli bir bulgudur. Kan basıncının ge- Magnezyum sülfat nöbet profılaksisi için endikedir, 30 dakika-
nellikle gebelik ile ilişkili kan basıncındaki fizyolojik düşüş da verilen 4-6 g yükleme dozunu takiben 2 g/saat verilir. De-
nedeniyle anormal olarak değerlendirilebilecek kadar artış vam eden nöbet serebral bir hemoraji gibi intrakranial patoloji
göstermeyebileceğini unutmayın. olasılığını düşündürür ve kafanın bir BT ile taranması istenebi-
Periferik ödem genellikle vardır. Retina! arteriollerin lir.
spazmı ve hemorajisi olabilir. Hepatomegali veya hepatik has- Nörolojik ve kardiyovasküler durum stabil olunca hastayı
sasiyet (veya ikisi) olabilir. yüksek riskli obstetrik hastaların tedavisinde donanımlı olan
bir hastaneye transfer edin.
B. laboratuvar
Preeklampsi - eklampsi tanısını destekleyen klinik laboratuvar
bulguları azalmış idrar çıkımı, artmış kan üre nitrojeni ve se- Ateşli silah yaralanmalarına, şiddete veya otomobil kazalarına
rum kreatinin seviyeleri, azalmış kreatin klerensi, proteinüri ve bağlı travma ablasyo plasenta, fetal membranların rüptürü ve
dissemine intravasküler koagülasyon bulgularıdır. ya direkt fetal travmaya neden olabilir.

Tedavi ve Sonuçlandırma A. Normal Fizyolojik Değişimler


Preeklampsi - eklamsi şüphesi olan hastalar acilen bir obstet-
Anne ve fetusun değerlendirilmesi ve tedavisinin sağlanmasın­
risyen tarafından değerlendirilmelidir.
da gebelikteki normal fizyolojik değişimlerin farkında olmak
önemlidir:
A. Gestasyorıel Hipertansiyon
İkinci trimester ortalarına doğru sistolik ve diastolik kan
Gestasyonel hipertansiyon l 40/90'ın üzerinde bir kan basıncı basıncı yaklaşık olarak 10 mmHg azalır
olarak tanımlanır. Proteinüri olmamalı ve karaciğer fonksiyon-
İstirahattaki kalp hızı 10-15 atım artar
ları ile koagülasyon panelleri normal olmalıdır. Fizik bakıda
normal derin tendon refleksleri ve bilinç düzeyi tespit edilme- Uterin kan akımı kardiak çıkınım %17'sine yükselir
lidir. Gestasyonel hipertansiyonu olan hastalar bir obstetrisyen Hematokrit %30-36'lık bir aralığa düşer
ile konsültasyondan sonra kısa bir gözlemi takiben taburcu için
uygun olabilirler. Tidal hacim %30-40 artar
Rezidüel hacim ve fonksiyonel rezidüel kapasite düşer
İkinci trimesterde lökositoz sıktır.

Hafif preeklampsi 105 mmHg'nin altında diyastolik basınç, Pco2 yaklaşık 35 mmHg düşer (hafif respiratuar alkaloz)
eser ila <300/24 saat proteinüri, iyi idrar çıkımı ve diğer semp-
tomların olmaması ile karakterizedir. Obstetrik konsültasyon
B. Yaralanmalar
istenmelidir ve eğer servise kabul edilmedi ise taburculuğunda
hastaya yatak istirahatı yapması talimatı verilmeli ve kısa bir 1. Kürü Abdomina! Travma- Motorlu taşıt kazaları birçok
zaman sonraya takibi ayarlanmalıdır. travmanınnedenidir. Ablasyo plasenta veya uterin rüptür açı­
sından uyanık olunmalıdır.
C. Ciddi Preeklampsi 2. Penetran abdominal yaralanma- Gebelik esnasında
Ciddi preeklampsi proteinüri, 110 mmHg'den yüksek kan ba- intraperitoneal irritasyona fiziksel yanıt azalabilir. Ek olarak
sıncı, başağrıları, görsel değişiklikler, anüri veya ciddi ödem maternal intraabdominal organlar sefalik ve laterale doğru de-
ile karakterizedir. Uç organ hasarı bulguları sıklıkla mevcut- ğiştirirler.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

C. laboratuvar Bulguları Perimortem Sezaryen Doğum

Rh tayini endikedir. Kleihauer-Betke testi maternal dolaşımda A. Endikasyoniar


ve plasenta! parçalanmada fetal hücreleri tespit eder; belirgin
fetal distres oluşmadan fetal hipovoleminin tespitinde yardım­ Bir fetusun maternal kardiyak arrestten sonra 30 dakikaya ka-
cı olabilir. dar yaşadığı bildirilmiştir fakat fetal survi için en yüksek olası­
lık maternal kardiyak arrestten sonra 4-5 dakika içinde doğum
Tedavi olursa olur. Perimortem sezaryen için bir başka endikasyon re-
süsitasyon esnasında spontan maternal dolaşımın geri dönme
A. Künt Abdominal Travma olasılığını arttırmaktır.

24 gestasyonel haftanın üzerinde, potansiyel spinal yaralan- B. Teknik


ma şüphesi olmadıkça hasta sol lateral dekübit pozisyonda
tutulmalıdır. Gerek olduğunda spinal immobilizasyonu hafif 1. Kardiyopulmoner resüsitasyon işlem esnasında devam
sola eğilmiş uzun, sert bir omurga tahtası üzerinde koruyun. etmelidir.
Ventilasyon ve resüsitatif önlemlerin yeterli olduğundan emin 2. Ksifoidin 4-5 cm altından pubisin 2-3 cm üstüne kadar
olun. Hızlı oksijen desatürasyonunu önceden tahmin edin ve bir abdominal insizyon yapın
asidozu agresif olarak tedavi edin. Servikal osun değerlendiril­ 3. Orta hatta rektus kaslarını künt olarak ayırın ve orta hat
diği bir bimanuel bakının da dahil olduğu tam bir fiziksel bakı bir insizyon ile genellikle umblikusun altında peritona
yapın. Maternal vital bulgular, vajinal kanama ve her hangi bir girin
abdominal hassasiyet bakının odağı olmalıdır. 4. Uterin fundustan en tepesinden mesanenin opak inzersi-
20 haftadan büyük bir gebelik için fetal kalp seslerini ve yosunun üstüne kadar vertikal insizyon yapın
kontraksiyonları monitorize etmek için standart bir fetal moni- 5. Fetusu çıkartın
tör kullanın. Gestasyonel yaşın doğrulanması için bir sonogram 6. Plasentayı çıkartın
kullanılmalıdır. Fetal distres maternal hemodinamik instabilite-
7. Geniş sütürler kullanarak uterusu bir veya iki kat halinde
yi takip edebilir ki yetersiz resusite edilmiş şokun bir gösterge-
kapatın
sidir. Agresif resusitasyon önlemlerine gereksinim abartılamaz
çünkü kan kaybı kolaylıkla olduğundan eksik tahmin edilebilir.
Cerrahi ve obstetrik konsültanlara erken bilgi verilmesi öneırıli­
dir. Radyolojik çalışmalar endike olduğu gibi yürütülmelidir.
Minör bir künt travma ile bile fetal-maternal transfüzyon Birçok hastanede aktif travaydaki hastalar ilk olarak acil ser-
olasılığı olduğundan, Rh negatifhastalar halihazırdaki veya ile- viste görülürler. Bu hastaların değerlendirmesinde sakin ve
riki gebelikleri ciddi şekilde etkileyebilecek ciddi bir izoimmü- düzenli - sorumluluğun acil servis ekibinden obstetrik ekibe
nizasyonu engellemek için RhoGAM almalıdır. transferi için belirlenmiş politikalar ile birlikte - yaklaşım uy-
gun yönetim için gereklidir.
B. Penetran Travma
Değerlendirme
Abdomenin silahlı yaralanmalarının çoğu cerrahi olarak eks-
plore edilmelidir. Gebe bir hastada herhangi bir penetran ab- A. Öykü
dominal yara ile birlikte stabil olmayan vital bulgular bir lapa-
Eğer prenatal hasta bakım kayıtları elde edilemiyorsa hastaya
ratomi endikasyonudur. Fakat tüm penetran travmalar cerrahi
gerektirmez. Örneğin alt abdomendeki bıçak yaraları üst abdo- son zamanlardaki veya eklenen hastalıkları ile diyabetes melli-
mendeki yaralara oranla daha az visseral yaralanmaya neden tus, kalp kapak hastalığı veya daha önceki sezaryen doğum gibi
olur ve ekploratiflaparatomiye gerektirmeyebilir. Gebelikte ge- risk faktörleri hakkında sorular sorun. Membranların rüptüre
nel olarak kontraendike olarak kabul edilse de tanısal periton olup olmadığını sorun. Pariteyi ve multiparite gebeliği belirleyin.
Olası doğum tarihini ve fetusun gestasyonel yaşım hesaplayın.
lavajı (konu 8) hemoperitonun ve cerrahi ihtiyacın tanısında
yardımcı olabilir.
Doğum ile veya doğum yaptırmadan cerrahi uygulama B. Fizik Bakı
kararı bir cerrah ile bir obstetrisyen tarafından birlikte veril-
Maternal vital bulguları eksiksiz kaydedin. Annenin kısa bir
melidir. Girişimsel bir işlem karan vermek için birkaç faktör
kullanılır; bunlar arasında gestasyonel yaş, amniotik kaviteye
fizik bakısını yapın. Uterin kontraksiyonların sıklığını ve yo-
ğunluğunu belirleyin.
penetrasyon ve fetal yaralanma vardır. Obstetri ve cerrahinin
Spekülüm bakısı ile vajinal akıntıyı kontrol edin (kan
dahil olduğu multidisipliner bir yaklaşım gereklidir.
veya mekonyum). Amniotik sıvı varlığı Nitrazin kağıdı kulla-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

narak alkalin bir reaksiyon ile tespit edilebilir (sarının maviye Göbek kordonunu bebeğin abdomeninden 2-3 cm uzakta
dönmesi). bağladıktan sonra (5-7.5 cm) kesin.
Fetal pozisyonu tespit belirleyin. Uterin kontraksiyonlar 20-30 dakika içinde plasentayı eğer dışarı kolayca çıkı­
esnasında ve arasında fetal kalp hızını belirleyin. yorsa kord üzerinde nazik traksiyon uygulayarak doğurtun.
Vajinal bakı yapın. Not: eğer vajinal kanama varsa dijital bakı Hemostazın ve uterin tonusun sağlamasına yardım için fundu-
yapmayın. Gelen kısmı ve serviksin dilatasyon ile efasman de- sa masaj yapın. Eğer hasta aktif olarak kanamıyorsa hasta ileri
recesini spekülüm ile belirleyin. tedavi için (örn ]aserasyonların sütürasyonu) doğum salonuna
gönderilirken plasenta yerinde bırakılabilir. İnkomplet bir pla-
Klinik Bulgular sentanın doğurtulması obstetrik bir acildir.
2. Postpartum Önlemler- Bebeği kurulayın ve bakın ve
İlerleyicitravay her 3 dakikada olan uterin kontraksiyonlar ve gerekirse resüsite edin. Bebeği sıcak tutun.
servikal osun dilatasyonu ile karakterizedir. Acil obstetrik kon- Annenin kan basıncını 15 dakika boyunca her 5 dakikada
sültasyonu gerektiren bulgular arasında fetal bradikardi (uterin bir, daha sonra 1 saat boyunca her 15 dakikada bir monitorize
kontraksiyonlar esnasında veya sonrasında <100 atım/dak) va- edin. Vajinal laserasyonlardan kaynaklanan kontrolsüz kanama
jinal kanama (öyküde veya muayenede), transvers, makat veya bir obstetrisyen tarafından kesin onarım yapılması beklenirken
kordon prezentasyonları ve maternal hastalık (örn eklampsi, tamponlanabilir. Bebeğin pıhtılaşmış kordon kanı ABO ve Rh tip-
koma, majör travma) vardır. lendirmesi ve sifıliz için serolojik bir test amacıyla gönderilmelidir.

Tedavi Sonuçlandırma

A. Erken Doğum Yenidoğan bebeği ve annesini değerlendirme ve destekleyici


tedavi için hastaneye yatırın.
Gebelik haftası 36 haftanın altında olan bebeklerin yeni doğan
yoğun bakımına ihtiyaç duymaları olasıdır. Eğer annenin teda-
vi için geldiği merkezde böyle bir bakım yoksa annenin aktif
travayda ve nakil esnasında doğum kaçınılmaz veya olması
muhtemel olmadıkça başka bir merkeze transferini düşünün
(bebek taçlanıyor veya çok aşağı pozisyonda). İleri tartışma
için konu S'e bakınız.
Kristalloid solüsyon, 3-4 saate 1000 mi verin ve dikkatlice
kardiyovasküler durumu monitorize edin. Bir obstetrisyen ile
konsültasyon içinde tokoliz uygulamak, fetal akciğer matüri-
tesi için betamethasone vermek ve penisilin G vererek grup B
streptokoka karşı profilaksi hakkında kararlar verilebilir. Klinik Bulgular
B. Acil Serviste Doğum Nadiren bir hasta doğumdan birkaç gün sonra hemorajik şok
ile ilişkili olabilen veya olmayan aktif vajinal kanama ile has-
Eğer doğum yakın ise ağızdan bir şey vermeyin (veya sadece taneye geri döner. Postpartum hemorajinin olağan nedenleri
berrak sıvı yudumları). İntravenöz sıvılar vererek yeterli hid- uterin atoni, konsepsiyon ürünlerinin retansiyonu veya sezar-
rasyonu koruyun veya yeniden sağlayın. Eğer kontraendikas- yeni takiben uterus rüptürüdür. Diğer olası sebepler plasenta!
yonlar yoksa analjezi verin. Bir bebek ısıtıcısı, acele doğum seti yatağın subinvolüsyonu, vajinal yırtıklar veya bir epizyotomi-
sağlayın ve bir travay ile doğum hemşiresinin olmasına çalışın. den olan kanamadır. Postpartum hemorajinin bulguları içinde
1. Doğum- Komplike olmayan term bir gebeliği olan anne- atoniyi düşündüren büyümüş bir uterus, inverte bir uterusu
ye gerektiğinde analjezi verilebilir. Doğum litotomi veya Sims düşündüren vajinal bir kitle veya iyi uterus tonusu ile birlikte
pozisyonlarında yaptırılabilir. Temiz bir alan hazırlayın (vulva uterin kanama ve konsepsiyon ürünlerinin retansiyonunu dü-
ve perineyi yıkayın). Fetal başın hızlı, kontrolsüz doğumunu şündüren normal bir boyut olabilir.
engelleyin.
Vücut doğurtulmadan baş henüz doğurtulduğunda bir Tedavi ve Sonuçlandırma
vakum haznesi ile (veya eğer varsa DeLee vakum tertibatı)
bebeğin naza! pasajları ve hava yollarını temizleyin. Eğer am- A. ilk Basamaklar
niyon koyu mekonyum ile boyanmışsa direkt laringoskop ve
subglotik vakum tekniklerini kullanabilirsiniz. Doktor spontan Eğervarsahemorajik şoku tedavi edin. (konu 11). Eğer kanama
respirasyon olmadan bebeği vakit kaybetmeden entübe etmek aktif ise bir elin parmaklarını vajen içine yerleştirin ve uterusu
ve trakeya vakum uygulamak zorunda kalabilir. abdominal duvara doğru sıkıştırın.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ

B. Laboratuvar Testleri mal semptomları olan hastalar ayaktan tedavi edilebilir. Tanısal
kültür ve sensitivite testi için kan ve akıntıdan örnek alın. Aşa­
CBC, koagülasyon çalışmaları (protrombin zamanı, parsiyel ğıdaki önerilere uygun şekilde antibiyotikler başlayın.
tromboplastin zamanı ve trombosit sayımı), kan üre nitrojeni
ve serum kreatinin için kan alın. 4 ünite kanın tiplendirmesini A. Ağır Hastalığı Olan Hastalar
ve kros uygunluğunu yapın.
İntravenöz olarak her 6-8 saate bir 2 g sefoksitin, intravenöz
C. Konsültasyon olarak her 6 saate bir 3.1 g tikarsillin-klavulunat, intravenöz
olarak her 6 saate bir 500 mg imipenem-silastatin veya her 8
Acil obstetrik-jinekolojik konsültasyon isteyin. saate bir intravenöz 1 g meropenem verin.

D. İlaçlar
Oksitosin, l litre normal serum içinde 10-40 Ü dakikada 20-40
miliünite olacak şekilde intravenöz, uterin atoni için kullanı­
labilir. Obstetrik konsültasyon istendikten sonra taburculuk
öncesi oral metilergonovin (methergine) önerilebilir.

E. Kesin Tedavi
Kesin tedavi, post-partum cerrahi uterin bir perforasyona ne-
den olabileceği için bir obstetrisyen tarafından yapılması gere-
ken dilatasyon ve kürtajdır.

Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Eğer kanamanın nedeni kesin olarak tedavi edilmiş ve hasta
stabil ise 2-3 gün içinde takibe gelmek kaydıyla taburcu edi- Memenin postpartum enfeksiyonu hemen hemen her zaman
lebilir. Diğer tüm hastalar hospitalize edilmeli ve gerektiğinde Staphylococcus aureus nedeniyle olur. Etkilenmiş memede
obstetrik konsültasyon istenmelidir. ağrı, kızarıklık ve sıcaklık mastiti karakterize eder. Ağrı, titre-
me, halsizlik ve aksiler adenopati olabilir.
Puerperal mastit tanısı etkilenmiş memede enfeksiyonun
sistemik bulgularına, ağrı ve hassasiyete dayanır. Abse formas-
yonu olabilir ve kan kültürleri nadiren pozitiftir.

Tedavi ve Sonuçlandırma

A. Hafif Vaka!ar (Afebril)


Etkilenmiş memeye sıcak kompresler uygulayın. Hasta em-
zirmeye devam etmelidir. Hastaya dikloksasilin 500 mg oral
olarak günde 4 defa veya sefaleksin 500 mg oral olarak günde
4 defa verilmelidir. Toplum kökenli metisilin rezistan staph-
ylococcus aereus (MRSA) için risk faktörleri olan hastalarda
günde iki defa çifte kuvvetli trimethoprim-sulfametoksazol
Klinik Bulgular veya günde 4 defa 300 mg klindamisin vermeyi düşünün. Bir
obstetrisyen ile birlikte yakın takip önerilir ve bir laktasyon uz-
Erken postpartum dönemde puerperal sepsis semptomları
manı ile konsültasyon istenebilir. Analjezi endike olabilir.
ateş, peritoneal ağrı ve vajinal akıntıdır. Bakıda abdominal has-
sasiyet, şiddetli uterin hassasiyet ve Gram boyamasında lökosit
B. Ciddi Vakalar (Şüpheli Abse)
ve bakterinin olduğu pürulan loşi bulunur.
Hastayı hastaneye yatırın ve cerrahi konsültasyon isteyin. İnt­
Tedavi ve Sonuçlandırma ravenöz olarak her 4 saate bir 2 g nafsilin verin. Penisiline aler-
jisi olan hastalara her 8 saate bir 450 mg intravenöz klindami-
Eğer sepsis bulguları varsa obstetrik-jinekolojik konsültasyon
sin veya her 6 saate bir 0.5 g intravenöz erythromisin verilebilir.
isteyin ve hastayı zaman kaybetmeden hastaneye yatırın. Mini-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER

You might also like