Professional Documents
Culture Documents
Artrit Ve Bel: Ryan P. Woods, MD Jason Seamon, Do, MHS, Facep, Faaem Çeviri: Dr. Leyla Sürmeli
Artrit Ve Bel: Ryan P. Woods, MD Jason Seamon, Do, MHS, Facep, Faaem Çeviri: Dr. Leyla Sürmeli
Ryan P. Woods, MD
Jason Seamon, DO, MHS, FACEP, FAAEM 1
Çeviri:
Dr. Leyla Sürmeli
Hayır vı
;;,;::
cı
o,
;xı
Tanı:
1.Monoartritis
c,
2.0ligoartritis 'm
z
ı
)>
Q.
ı İ
r
u
:;x:ı
Sınıf I eklem sıvısı Sınıf il eklem sıvısı Sınıf III eklem sıvısı Sınıf I eklem sıvısı Sınıf il eklem sıvısı Sınıf JII eklem sıvısı
o
ı
ı:::o
r
'İ' t 'İ' 'İ' m
Tanı:
1. Travma
Kristal Hayır-ı,.I Gram boyama ve
kültür de organizma Evet
Tanı: Travma kırık ve/
veya kanama bozuklukları
,~~~~~~ Tanı:
1. Romotoid artritis
Tanı: Septik artsitis
özellikle gonokokal
~
r
üremesi m
~:ı~~kte veya yanlız
&azW!M\WE
2. Osteoartrit 2. Psöriatik artritis
3. Erken lnflamatuvar
Evet 3. Reiter sendromu ~-
artrit 1 Hayır
4. Ankilozon spondilit z
Tanı:
1
1 5. Romatoid ateş
-<
o,
Lı Tanı Septık artrıt I
6. inflamatuvar barsak
1. Gut
2. Pseudogut Tanı:
hastalıkları ile ilişkili artritis
7. Vital enfeksiyon
zm
1. Piyojenik
Enfeksiyon
8. SLE ve kollojen doku :::!.
hastalıkları
2. Romatoid ateş 9. Serum Hastalığı ~
3. Juvenil romatoid 1O. Kristalin tetiklediği artrit
artrit
4. Reiter Hastalığı
mevcut mu? Eklem ile ilişkili değilse selülit, tenosinovit, bursit artritlerdeki erken eklem aspirasyonlarında benzer sonuçlar
veya diğer periartriküler lezyonları düşünün. görülebilir.
Normal eklem sıvısıHe birlikte olan akut artrit genelde reaksiyona neden olur. Hemorajik sıvı aynca hemofili ve
travma veya osteoartrite işaret eder. Nadiren inflamatuvar sinovyal neoplazmlarda da görülür.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
İnflamatuvar olmayan
Yüksek berrak Açık sarı <4000 negatif
(sınıf 1)
1,;:~::~:?
{şırııfi).
'En çok kabul edilen gonokokal enfeksiyondur (Olguların sadece %25'inde pzitif kültür veya gram boyama vardır).
bÇok sayıda eritrosit bulunur.
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ
Kinik Bulgular
Akut gut artriti olan hastaların, sınıf 2 veya sınıf 3 eklem sıvısı,
sinovyal sıvıda ürat kristalleri ve negatif sinovyal sıvı kültürleri
ile beraber, monoartrit veya oligoartriti vardır.
A. Semptom ve Belirtiler
Ani başlangıçlı ısı artışı, hiperemi, sertlik ve eklemde ciddi ağrıya
Klinik Bulgular neden olur, en sık ayak başparmağının metotarsofalangeal
eklemindedir. Sık etkilenen diğer eklem dizdir. Her ne kadar
Travma ile ilişkili ciddi eklem ağrısı genellikle, geçici veya
çoğu hasta tek bir ağrılı eklem ile başvursa da birkaç eklem
kesin bir yaralanmaya bağlıdır. Yaralanmadan belli bir süre
birden etkilenebilir.
sonra hafif ağrı oluşabilir. Ateş ve diğer sistemik semptomlar
genelde mevcut değildir. İnflamatuvar olmayan veya hemorajik
sinoviyal sıvının varlığı tanıyı doğrular. Septik artriti olan Laboratuvar Bulguları
hastaların ayrıca son zamanlarda oluşan bir travma öyküleri
olabileceğinden, gram boyama ve sıvı kültürü rutin olarak Serum ürik asit konsantrasyonundaki artış gut artritinin
alınmalıdır. destekleyici bulgusu olabilir, fakat akut atak sırasında serum
Hemorajik eklem sıvısındaki yağ globülleri kuvvetli ürat seviyeleri normal sınırlarda olabilir. Bu nedenle ürik
asit seviyeleri tanısal test olarak istenmemelidir. Kesin tanı,
olarak intraartriküler kırığı düşündürür; grafıler gizli kırıkların
sinovyal sıvıdaki karakteristik ürat kristallerini polarize
yerini belirlemek amacı ile dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
mikroskop kullanarak görülmesi ile konur.
Kemik üzerinde iyi lokalize edilen bir duyarlılık kırık
için önemli bir bulgudur (Konu 28). Skafoid kırık yerinin Tedavi
saptanması özellikle zordur ve klinik bulgularla dikkatli bir
şekilde korelasyonu gerekir (örn., anatomik enfiye çukurunda A. Nonsteroid Anti İnflamatuvar İlaçlar
lokalize duyarlılık). Sadece eklem efüzyonları ve periartriküler (NSAİİ)
yumuşak doku şişliklerini gösteren grafıler gizli kırıklar veya
kendiliğinden düzelen eklem çıkıkları, bağ yaralanmaları, Gut artriti tanısı kesin olarak konulan hastalarda İndometazin
menisküs yırtıkları, kopma kırıkları ve osteokondral kırıklar veya diğer NSAİİ'ler tedavi için başlanabilir. Aspirin
kullanılmaz, çünkü düşük dozları hiperürisemiye neden
gibi diğer yaralanmaları tespit etme konusunda güvenilirdir.
olabilir.
Travmayı takiben hemen meydana gelen eklem efüzyonları
genelde aynı şekilde hemorajiktir ve tanısal süreç amacı ile 1. indometazin - 8 saatte bir oral yoldan 2 gün boyunca
artrosentez yapılmasına gerek yoktur. SOmg verin. Dozu günde 3-4 defa 3 gün boyunca 25mg olarak
azaltın. Peptik ülser hastalığında indometazin kullanılmaz.
Tedavi ve Sonuçlandırma
2. Diğer ilaçlar - İndometazine alternatif olarak 6 saatte bir
Atele almak, üzerine binen yükü azaltmak ve hastayı takip 600mg oral ibuprufen, 500 mg 12 saatte bir oral Naproksen
etmek gereklidir. Analjezi gerekli olabilir. Daha özgün detaylar, kullanılabilir. Uygun dozlarda Ketoralak gibi diğer NSAİİ'ler
tedavi ve taburculuk ilkeleri için konu 28'e bakınız. de akut gut atağında etkili olabilir.
ARTRİT VE BEL AGRISI
C. Kortikosteroidler
NSAİİ ve kolşisin alamayan hastalarda kortikosteroidler ya-
rarlıdır. Prednizon günlük 40 mg, 1-3 gün boyunca, 1-2 hafta
boyunca azaltarak kesilmesi önerilir. Alternatif olarak tek doz
adrenokortikotropik hormon veya 40 mg intramuskuler korti-
kotropin uygulaması hastanın endojen steroid üretimini arttı
rır ve gut alevlenmesinde rahatlama sağlayabilir.
3. Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Yatışnadiren gereklidir. Hastalar birkaç gün içinde takibe gel-
melidir. Septik artrit, oligoartritin en yaygın nedenlerinden biridir, fa-
kat genelde yalnızca bir eklem etkilenir. Septik oligoartritte en
sık görülen patojen, eklem sıvısından tanınması zor olsa da,
genelde ciltte tipik püstüler bulgulara ve tenosinovite neden
olan gonokoktur. Monoartriküler septik artritte en sık görülen
patojen staj Aureustur. Diğer bir yaygın patojen streptococcus
türleridir. İntrav'enöz ilaç kullananlarda ve immün yetmezlikli
kişilerde gram negatif ve anaerobik organizmalar görülebilir.
Klinik Bulgular
tinden hızlıdır. Staphylococcal veya gonococcal artriti olan bazı · OLİGOARTRİT VEYA POLİARTRİT
hastalarda, 2 veya daha fazla eklem etkilenebilir. Akut gezici
oligoartriti 1-2 gün içinde takip eden, bir veya iki ekleme lo- OSTEOARTRİT
kalize olan akut artrit; gonokokkal artriti kuvvetli bir şekilde {DEJENERAJİf EKLEM HASTAllGO .
düşündürür. Eğer septik artritte çoklu eklem tutulumu varsa,
dağılım genelde asimetriktir. Enfeksiyonun sistemik bulgu ve
semptomları (örn., ateş, titreme, lökositoz) genelde yaygındır.
B. laboratuvar Bulgu!an
Kesin tanı enfeksiyona yol açan organizmanın sinovya dokusu
Gin,ıii~fi·porıartrfk~terve.~tk;ı~if s,(ııi<ıa·.karç~,.
•.
•. . diz; omür~a ye distal f)[Ôf<sirnal•lnterfalengec.l
veya eklem s1V1sında gösterilmesi ile konur. Eklem s1V1sında
ek.ıemlerr etkiler. .• . . .· .·. ·. ... · ·•· . . • .•,· ....
genelde 50.000/mLden yüksek lökosit sayımı görülür. Eklem · ~··· sistemil<sernptonfve öulgular(atef{ıe titf~rite}öf~
slVlsındaki daha yüksek lökosit değerleri daha yüksek oran- rnamatıdır ·· · ·· ·
da bakteriyel veya fungal artriti düşündürür. Sinovyal sıvının Ratfybğrafffetgenefde osteôfitferlebirlikt~ olan. f<:(.
glikoz içeriği genelde düşmüştür. Antimikrobiyal tedavi veril- kıtcfak qeğişiklilderini gösterir ·
memişse eklem sıvısı gram yaymaları ve kültürlerinde bakteri
görülebilir.
Gonokokkal artritte, gram boyama ve hatta kültürler ne- Klinik Bulgular
gatiftir, gene de çoğu vakada serviks, üretra, farinks veya rek-
tum eksüda kültürlerinde gonokok görülebilir. Gonokokkal Osteoartrit, sinovyal eklemdeki kıkırdağının bölgesel alanla-
artritte tanı, antimikrobial tedaviye verilen hızlı yanıt ile doğ rında kayıp ile karakterize, değişken derecelerde osteofıt for-
rulanabilir (Konu 42). masyonu, subkondral kemik değişiklikleri ve sinovit ile birlikte
olan, kronik ilerleyici bir hastalıktır. Osteoartrit, genellikle ke-
Tedavi miğin basınca maruz kalan bölgelerinde ortaya çıkar. Tanıda
ağrı, ileri yaş, sertlik, azalmış hareket, kas azalması ve eklemler-
A. Eklem Aspirasyonu de çıtırtı (krepitasyon) gibi klinik bulgular ile kombine, eklem
aralığında daralma, osteofıtler, düzensiz eklem yüzeyi ve ke-
Eklem aspirasyonu gereklidir. Kan ve eklem sıvısı kültürleri
alınmalıdır. Eğer gonokokkal artritten şüpheleniliyorsa ayrıca miksi sklerozlar gibi radyografik bulgular kullanılır. Osteoart-
servikal, üretral, ve ihtimal dahilinde faringeal ve rektal kültür- rit genellikle poliartikülerdir ama monoartiküler de olabilir. En
ler alınmalıdır. Sepsis olabileceğinden şüpheleniliyorsa eklem- sık etkilenen eklemler diz, kalça, servikal, lomber omurga ile
den mümkün olduğunca fazla sıvı alınmalıdır. distal ve proksimal interfalengiel eklemlerdir. Etkilenme yaş ile
kuvvetli koraledir, nadiren hayatın 5. dekadından önce görülür
B. Antibiyotikler ve ileri yaşla birlikte prevalansı artar.
POLİARTİRİT
ROMATOiD ARTRİT
Klinik Bulgular
Romatoid artrit, genellikle simetrik, ağırlıklı olarak proksimal
interfalangeal ve metakarpofalangeal eklemleri tutar, genellikle
ulnar deviasyon ile ortaya çıkar. Distal interfalangeal eklemler
tutulmamıştır.
A. Semptom ve Belirtiler
Romotoid ateş ve poststreptokokal reaktif artrit erken dönem-
de akut monoartik:üler eklem ağrısı olarak görülebilir. Akut ro- Romatoid artrit, erişkinlerde çoklu eklem tutulumuyla giden,
matoid ateş tanısı, gözden geçirilmiş Jones Kriterleri ile konur subakut eklem ağrısının yaygın bir nedenidir. Her ne kadar si-
(Tablo 21-2). metrik tutulum klasik olarak görünse de, hastalık asimetrik tu-
Poststreptokokal reaktif artritte, Jones kriterlerinin sa- tulum ile de başlayabilir. Tipik akut prezentasyonu eklemlerde
dece bazıları görülür ve genellikle oligoartikülerdir. Kardit na- sadece ısı artışı, duyarlılık veya şişmiş bir şekilde olabilir.
dirdir; ciddi, tekrarlayıcı ve aspirin ve diğer NSAİİ'lere düşük
yanıt verme eğilimindedir. Romatoid ateşten şüpheleniliyorsa
B. Laboratuvar bulguları
hastalar yatırılmalıdır. Başlangıç tedavisi penisilin ve salisilattır.
Romatoid Faktör (RF) hastaların % 85 inde pozitiftir; bu ne-
denle negatif test sonuçları romatoid artriti dışlamaz. Sediman -
tasyon ve C-reaktif protein artışı da yaygın fakat özgül olmayan
bulgulardır.
C. Radyografi Bulguları
Tablo 21.l. Romatoid Ateş Tanısı İçin Gözden Geçiril-
Erken radyografi testlerinde genelde doku şişliği ve juksta-art-
miş Jones Kriterleri•
riküler osteoporoz görülür. Erozyonlar daha sonra ortaya çıkar.
Tedavi
Aspirin ve diğer NSAİİ'lerin romatoid artritin başlangıç teda-
visinde etkili olduğu gösterilmiştir. Fakat NSAİİ'lere eşzamanlı
eklenen diğer ilaç gruplarının kullanımı da şu anda yaygındır.
Örneğin steroidler, altın, penisillamin, metotreksat (MTX),
siklosporin ve sulfasalazin kullanılmaktadır. Acil servisteki
başlangıç tedavisi, aspirin veya NSAİİ'lerin uygun dozlarını ve
eğer ek ilaçların başlanması gerekiyorsa; acil romatoloji kon-
sültasyonu veya takibi içermelidir.
Sonuçlandırma
*2 majör veya bir majör 2 minör kriterin, daha önceden geçirilmiş
grup A streptokok bulguları ile birlikte olması romatoid ateş olma Hasta erkenden bir romatoloğa veya aile hekimine yönlendiril-
ihtimalinin yüksek olduğunu işaret eder. melidir. Ciddi sistemik tutulumu olan (örn., kısıtlayıcı poliart-
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ
rit, ateş veya kilo kaybı) veya vasküliti olan hastaların yatırıl Klinik Bulgular
ması düşünülmelidir.
Reiter sendromu klasik artrit, konjonktivit ve üretrit üçlüsü ile
birlikte olan reaktifbir artrittir (göremez, idrar yapamaz, ağaca
tırmanamaz). Genelde 15-35 yaş arası erkeklerde görülür. Art-
Spondiloartropatiler psöriyatik ve intestinal artrit, Reiter send- rit öncelikle alt ekstremitenin ağırlık binen eklemleri etkiler.
Reaktif artrit, genitoüriner (chlamydia trachomatis) veya ente-
romu ve ankilozan spondiliti içeren bir grup kronik inflamatu-
ral (shigella, salmonella, yersiniya, campylobacder) enfeksiyo-
var romatoid hastalıktır. Romatoid faktör ile ilişkili değillerdir
nunu takiben, 1 ay içinde oluşur. Asimetrik ve poliartikülerdir.
ama HLA-B27 ile kuvvetli birliktelikleri vardır. Anatomik tutu- Artrosentez eklem sıvısında sınıf 2 inflamasyonu gösterir.
lum bölgeleri şunlardır: tendon yapışma yerleri (entheses) sak-
roiliyak eklemler, ekstremite eklemleri ve artriküler olmayan Tedavi ve Sonuçlandırma
bölgelerdir. (örn., bağırsak, deri, göz).
NSAİİ'ler tedavinin esaslarıdır. Tetrasiklin chlamydia'ya bağlı
oluşan artritin tedavi süresini kısaltır. Enteral nedenli olanları
1. Psöriyatik Artrit ve İntestinal Artrit
etkilemez. Tipik reaktif artrit 4-5 ay sürer fakat hastalarda kro-
nik veya tekrarlayıcı artrit gelişebilir.
3. Ankilozan Spondilit
Klinik Bulgular
Psöriyatik artrit, psöriyazisi olan hastaların %40'ında görü-
len, inflamatuvar bir artrittir. Tırnak tutulumu (çukurlanma,
distrofi veya onikolisis) tanı için ipucudur. Artrit hastaların
%15'inde psöriyazis görülmeden önce oluşur. İntestinal artrit
ülseratif kolit veya crohn hastalığı olan hastalarda görülen inf-
lamatuvar bir artrittir. Bir çalışmada bu artrit formunun has-
taların % 40'ında görüldüğü gösterilmiştir. Artrit ekstremite
eklemlerinde veya sakroilyak eklemde olabilir.
Klinik Bulgular
Tedavi ve Sonuçlandırma Ankilozan spondilit en sık görülen spondiloartropatidir. Klasik
bulguları şunlardır; yavaş başlangıç, 40 yaş altı, sırt ağrısı, en az
Başlangıç tedavisi NSAİİ'lerdir. Sulfasalazin, hasta NSAİİ'leri
3 aylık bir süre içinde olan hareketsizlik ile kötüleşen ve hareket
kullanamıyorsa veya yanıt vermiyorsa eklenmelidir.
ettikçe düzelen sabah tutukluğu ve grafilerde sakroileit görül-
mesidir. Üveit öyküsü genellikle mevcuttur.
2. Reiter Sendromu Periferik eklemlerde asimetrik artrit görülür. Çünkü ente-
zis alanları sıklıkla tutulur (aşil ve plantar fasya). Artrosentez
sonrası sınıf II inflamatuvar eklem sıvısı vardır. Bazı hastalar
halsizlik, iştahsızlık ve ateş gibi konstitüsyonel semptomlardan
yakınır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Vira! artrit akut, simetrik ve poliartikülerdir. İkincil artrite 2
en sık yol açan virüs rubella ve hepatit B <lir. Kabakulak, ade-
novirüsler, enterovirüsler ve EBV' de görülebilir. Artrit immün
komplekslerin birikimine bağlı oluşan inflamatuvar reaksiyona
bağlıdır.
Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
Artritik eklem üzerinde yaygın ağrı, ısı artışı ve hassasiyetin
Tanı hastanın öyküsüyle konulur. Son zamanlarda geçirilen bir aksine, tendinitte daha çok etkilenen eklemin gerilmesiyle ar-
vira! enfeksiyon veya aşılama öyküsü, tanıda yardımcıdır. En tan lokalize bir ağrı mevcuttur. Tendinitin tekrarlayan aşırı
sık etkilenen, proksimal interfalangeal, metakarpofalengeal,
kullanıma bağlı oluşan hasara, tendon ve onu çevreleyen yapı
diz ve ayak bileği eklemleridir. Belirtiler genellikle birkaç haf- larda oluşan inflamasyona bağlı olduğu düşünülmektedir. Eğer
tadan sonra kendini sınırlar. Fakat yıllarca sürebilir. tendonun üzerinde eritem, tendon boyunca oluşan ağrı, ateş ve
tendonun minimal pasif hareketinde oluşan ciddi ağrı ile bir-
Tedavi ve Sonuçlandırma likte, delinme veya laserasyon öyküsü varsa enfeksiyöz süreç
dışlanmalıdır.
Tedavi semptomatiktir ve NSAii'leri içerir. Hastaları aile he-
kimlerine yönlendirilmesi gerekir.
Tedavi
A. Ek Önlemler
Zorlayıcı aktivitelerin göreceli kısıtlanması, etkili atelleme ve
buz uygulaması tedavinin esaslarıdır. NSAİİ'ler ve eklem ha-
reketlerinin sürdürülmesini ve kas gücünü arttıran egzersiz
programlan yararlıdır.
B. Lokal Enjeksiyon
BUHSİT E.
Septik bursit, nadiren insizyon ve debridman gerektirir.
B.
Septik bursit genellikle S.aureus bağlı oluşur ve kültür ve du-
yarlılıktestlerinin sonuçlarına göre geleneksel olarak, penisi- Bakınız Şekil 21-2.
linaz ve B laktamaza dirençli antibiyotikler ile tedavi edilirler
(örn., nafsilin, 150 mg/kg/gün intravenöz 4-6 bölünmüş dozda;
veya sefazolin 60 mg/kg/gün intravenöz veya intramuskuler 3 Temel
bölünmüş dozda). Toplum kaynaklı kazanılmış MRSA preve-
lansına bağlı olarak vankomisin, hastaneye yatırılan hastalarda Akut sırt ağrısı
olan hasta bakısında belirlenmiş rutinler, akut
başlangıç parenteral tedavisi olarak (1 gr intravenöz 12 saatte sırt ağrısında hayatı tehdit edici olayları atlamamıza yardımcı
bir) ve ayaktan takip eden hastalarda Trimetoprim/Sülfame- olur. Aşağıda anlatılan kategorilere uymayan kişiler muhteme-
toksazol (2 DS tablet oral yol ile 12 saatte bir) septik bursitin len acil olmayan nedenlere bağlı oluşan bel ağrısına sahiptirler
tedavisinde için kullanılabilir. (örn., disk hernisi, faset sendromu, tutulmalar ve burkulmalar).
Arıtiiııflamatuvar Ajanlar A.
NSAİİ'ler diğerleriyle kombine edildiğinde oldukça etkilidir 1. Travma mevcut mu veya buna neden olabilecek
bir durum mevcut mu? - Genelde hastalar akut sırt ağrısı
D. Kortikosteroid na yol açabilecek travma veya buna neden olabilecek bir neden
bildirirler. Kronik sırt problemleri olan hastalarda öksürük gibi
Lokal olarak enjekte edilen steroidler aseptik bursitin tedavi- minör bir travma bile akut sırt ağrısına yol açabilir.
sinde yararlıdır. Ne var ki enjeksiyon yalnızca yöntemde yete- 2. Viseral bir hastalık var mı? - Acil hekiminin ilk hedefi,
nekli hekimler tarafından yapılmalıdır. sırt ağrılarının acil nedenlerini tanımlamak ve ortopedik olma-
ARTRİT VE BEL AGRISI
1. Abdominal duyarlılık
2. Pulsatil abdominal kitle
3. Kostavertebral açı hassasiyeti Eve,____,.r.
4. Hematüri
5. Periferik nabız yokluğu
Hayır
ı Tanı:
1. Romatoid artrit
Artirit ile birlikte akut sırt ağrısı Evet
2. Ankilozan spondilit
3. Psöriyatrik artrit
Hayır
l
1. Ateş, gece terlemesi, gece
ağrısı ve kilo kaybı Tanı:
1
Hayır
Tanı:
J Tanı:
1. Siyatik
1.Tek tarafı radiküler yayılım ~Evet- 2. Zoster (Döküntü olabilir veya
2.Deri hiperestezi
olmayabilir)
1
Hayır
Tanı:
1. Dejeneratif disk hastalığı
2. Lumbosakral gerilme
3. Faset sendromu
sa, yumuşak doku yaralanmalarından korumak amacıyla sırt dilolistezis, posterior faset eklem subluksasyonu, skleroz bul-
tahtası kaldırılmalıdır. Hastayı yan çevirerek torasik ve lomber guları bulunabilir.
vertebraları duyarlılık ve deformite açısından bakı yapılması
nın ardından rektal bakı uygulanmalıdır. Hasta tekrar sırtüstü Tedavi
pozisyonda yatırılmalı ve dikkatli bir şekilde nörolojik bakı
yapılmalıdır. Eğer mümkünse lumbosakral ve dorsolomber
A. Analjezik
vertebra grafileri çekilmelidir. Diğer değerlendirmeler ve teda- İlaç verilebilir (NSAİİ, asetominofen). NSAİİ'leri tolere ede-
viler; yaralanmalar için endikasyon varsa yapılmalıdır. Spinal meyen hastalara opiyat analjezikler veya kas gevşeticiler verile-
immobilizasyon için hastanın sol yana çevrilmesi gebe hasta- bilir. Eğer opiyat verilecekse; 1 haftadan daha kısa süreli kulla-
lara özel bir durumdur. Bu teknik vena kava inferior basısını nım ve yakından takip önerilmelidir. Acil serviste ağrı kontrolü
azaltarak venöz geri dönüşü arttırır. sağlanamamışsa hastaneye yatış düşünülmelidir.
C. Kas Gevşeticiler
Sırt kaslarında spazm mevcutsa ilk birkaç gün boyunca kulla-
nılması yararlı olabilir. Bu ajanlar genelde sedasyona da neden
olabilirler.
D. Diyet
Klinik Bulgular Obezite, akut lomber yaralanmaya neden olan faktör ise, kilo
verilmesi gerekmektedir.
A. Semptom ve Belirtiler
Sonuçlandırma
Akut lumbosakral gerilme ve kronik dejeneratif disk hastalığı
Yatış nadiren gerekir. Semptomlarda 2 hafta içinde bir düzel-
arasındaki fark yalnızca süredir. Ağrı epizodik, orta ve aşağı bel
me olmazsa hastayı aile hekimine veya ortopediste yönlendi-
bölgelerinde olan, derinden gelen özelliktedir. Genelde tek ta- rilmesi gerekir. Hastaların aşağıda belirtilen acil belirtilerden
raflıdır ve kalça ve uyluğun arkasına yayılır. Ağrı dinlenmekle herhangi biri oluşacak olursa; yeni nörolojik belirtiler, bağır
geçer, aktivasyonla artar. sak veya mesane inkontinansı, ağrının artması, ateş veya gece
ağrıları, acil servise veya kendi doktorlarına geri gitmeleri öne-
B. Fizik Bakı rilmelidir.
C. Laboratuvar Bulguları
Tam kan, TİT ve eritrosit sedimantasyon hızı bakılmasının en-
dikasyonu yoktur. İstenecek olurlarsa normal gelecektir.
D. Grafi Bulguları
Grafı çekme endikasyonu yoktur. İstenecek olursa normal ola- Siyatik genellikle kronik dejeneratif bir sürecin akut episotla-
bilir veya kronik dejeneratif disk hastalığının göstergelerinden rınıtemsil eder. Hastalarda kronik episodik bel ağrısı öyküsü
olan, daralmış disk alanı, horizontal anterior osteofıtler, spon- olabilir.
SIK GÖRÜLEN ACİL PROBLEMLERİN YÖNETİMİ
Klinik Bulgular telenen aynı nedenler ortaya çıktığında tekrar acil servise geri
dönmesi belirtilir.
Ağrı genellikle hapşırma
gibi sıradan bir travma sonucu ani
başlar. Sıklıkla batıcıveya zonklayıcı şekilde tariflenir; öksü- Çocuklarda Sırt Ağnsı
rük, valsalva manevrası veya oturmayla kötüleşir ve genellikle
Sırt ağrısı ile başvuran çocuklara dikkatli bakı yapılmalıdır.
düşkünleştirir. Siyatik ağrının en önemli ayırıcı faktörü dizin
altına uzanan radiküler ağrıdır. Akut bel ağrısı olan hastala-
Acil durumlar, ağrıya ikincil azalmış aktivite, ateş ve gece ağ
rılarını içerir. Bunlar tümör veya enfeksiyonun muhtemel gös-
rın % 2 sini etkiler. Çoğu vakada herniye disk olarak bilinen
tergeleridir. Eğer çocuk son zamanlarda yorucu sporlar veya
nükleus pulposusun herniasyonu sonucu, sinir köküne baskı
egzersiz programlarına katılmışsa spondilolizis ve spondilolis-
nedeni ile oluşur. Siyatik, disk hernisine %88 özgündür. Diğer
tezisi düşünülmesi gerekir. Bakteriyemi spinal enfeksiyon ris-
nedenler intraspinal tümör veya enfeksiyon, foraminal stenoz,
kini arttırır. Bu nedenle son zamanlarda geçirilen ateşli hasta-
priformis sendromu ve lumbar spinal stenozdur. lık öyküsü önemlidir. Omurga grafıleri sırt ağrısıyla başvuran
Radiküler ağrı genellikle yalnızca bir ayaktadır ve pares- çocukların neredeyse tümünden istenmelidir. Tam kan sayımı,
tezi, duyu kaybı veya motor güçsüzlük ile karakterizedir (tablo tam idrar tetkiki ve eritrosit sedimantasyon hızı acil durum
21.4); disk hernilerinin %95 i L4-L5 veya L5-Sl seviyesinde şüphesi mevcutsa istenmelidir. İleri araştırma ve gözlem için
oluşur. LS sinir kökünün en önemli patolojik bulguları dü- yatışı düşünülmelidir.
şük ayak, ayak baş parmağının dorsifıleksiyon kaybı ve ayak
baş parmağındaki ağrıdır. Sl bulguları, topuk ağrısı, ayak baş
parmağının azalmış plantar fleksiyonu ve azalmış ayak bileği
refleksidir.
Lumbosakral gerilme ve siyatik arasındaki farklar ikin-
ci durumda anormal nörolojik bulgular, dizin altında ağrı ve
pozitif düz bacak ve çapraz bacak germe testlerinin olmasıdır.
Basit x-ray ve laboratuvar testleri kırık, malignite, enfeksiyon
veya epidural kompresyon sendromunun varlığını gösteren
acil durumlar ile birlikte olmadıkça gerekli değildir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Tedavi, yalnızca ağrı ile kısıtlanan aktivite önerilerini de içere- Epidural kompresyon sendromu gerçek bir acildir. Bu olasılı
cek şekilde neredeyse lumbosakral zorlanma ile aynıdır. Opi- ğın bel ağrısı ile acile başvuran tüm hastalarda düşünülmesi
yatların kısa dönemde daha sıklıkla kullanılmaları gerekebilir. gerekir. Öykü ve fizik bakıdaki ipuçları bu sendromu göster-
Tedavideki tek farklılık seçilmiş siyatik hastalarının epidural mek için kullanılır. Bu belirtiler şunlardır; taşma inkontinansı
steroid enjeksiyonlarına ihtiyaç duyabilmesidir. Sistemik stero- olarak görülen üriner retansiyon, eyer tarzında anestezisi, azal-
idlerin kanıtlanmış yararı bulunmamaktadır. mış rektal tonus ve bilateral motor ve duyu kusurlarıdır. Bu acil
Disk hernisi olan hastaların yaklaşık olarak %80'i ame- durumlardan herhangi biri mevcutsa işeme sonrası kalan idrar
liyat olmadan iyileşir. Yalnızca %5- lO'u cerrahi gerektirir. rezidüsüne bakılmalıdır. İşeme sonrası kalan idrar miktarı 50-
%50'den daha fazla hasta 6 hafta içinde konservatif tedavi ile 100 ml'den azsa, kauda equina sendromu genelde dışlanabilir
iyileşir. Bu nedenle tek başına siyatik kriterlerini karşılayan (negatif prediktif değeri %99.99). Eğer hastada başka acil du-
hastalar 2 hafta içinde aile hekimlerine başvurması önerilerek rum belirteçleri mevcutsa normal işeme sonrası rezidü testleri
güvenle taburcu edilebilirler. Lumbosakral gerilim altında lis- olsa bile epidural kompresyon sendromuna yönelik görüntüle-
ARTRİT VE BEL AGRISI
me teknikleri kullanın. Nedenleri geniş santral disk hernileri, Komşuvertebra son plak yıkımı ile birlikte olan disk ara-
tümörler, travma, epidural apseler ve hematomları içerir. lığında daralmanın tipik x-ray bulguları semptomların başlan
gıcından 1O- 14 gün sonrasına kadar görülmez. Erken hastalık
Tedavi ve Sonuçlandırma dönemlerinde grafilerdeki değişiklikler oluşmaya başlamadan
önce kemik taramaları genellikle pozitif olarak görülür. Epidu-
Eğer epidural kompresyon sendromu muhtemel ise, tanıyı ke- ral veya paraspinöz apseler grafilerde sınırları belirsiz kitleler
sinleştirici MRG sonuçlarını beklemeden acilen steroid teda- olarak görülür. Eğer spinöz enfeksiyondan şüpheleniliyorsa
visine başlayın. Başlangıç ve gidişatın ciddiyet ve hızına bağlı MRG (altın standart) veya BT taraması mutlaka yapılmalıdır.
olarak genelde 10 ila 100 mg intravenöz olarak deksametazon Kan ve idrar kültürleri de mutlaka alınmalıdır.
verilir. Sonraki, adım MRG çekimi ve bir nöroşirürji uzmanına
konsülte etmektir. Eğer MRG çekilemiyorsa myelografi ile BT Tedavi ve Sonuçlandırma
çekilebilir.
Spinal enfeksiyonlarda hastane yatışı, ortopedi konsültasyonu,
bakteriyolojik tanı ve uygun antibiyotik başlanılması için iğne
aspirasyonu gereklidir. Cerrahi boşaltım nadiren gereklidir.
Lomber ve torakal fasetlerin aşırı üst üste binmesi dejenera- Spinal enfeksiyon bulguları ile birlikte olan nörolojik ku-
tif disk hastalığı ile birlikte olan disk aralığı daralması sonucu sur, genellikle epidural veya paraspinöz apse mevcudiyetini gös-
oluşur. Faset sendromu nadir ve episodiktir, asimetrik taşıma terir. Bu temel acil durum, acilen MRGveya BT myelografı, kon-
sonucu akut oluşan skolyoz ile karakterizedir. Tanı genelde dış sültasyon, yatış ve muhtemelen acil dekompresyon gerektirir.
lama ile konur. Hastalara uygun sırt bakımının gereklilikleri
anlatılmalıdır.
Roger L. Humphries, MD
Çeviri:
Dr. Derya Yılmaz
başarılı değil ise ivedilikle ulaşılabilecek malzemeye, hastanın sıvılardan kaçınılmalıdır. Hipotansiyon durumu yalnız kafa
klinik durumuna ve doktorun deneyimli olduğu prosedüre yaralanması ile ilişkilendirilmemelidir. Bradikardi ve solunum
dayanılarak retrograd seldinger tekniği, fiberoptik entübasyon depresyonu ile birlikte olan artmış kan basıncı, artmış intrak-
veya krikotiroidotomi tercih edilir. Ek olarak zor entübasyon ranial basıncın işareti olabilir (Cushing cevabı)
düşünülen hastalarda laringeal maske gibi geçici araçların
kullanımı düşünülebilir. Entübasyon sonrası akciğer alanları
Kısa Nörolojik Bakı
nın ve epigastrik bölgenin oskültasyonu yapılarak endotrakeal Kafa travmalı hastada GKS değerlendirilir. Ölçüm kriterleri;
tüp pozisyonu doğrulanır. Tüp pozisyonunu doğrulamak için göz açma kapama, konuşma ve motor cevap olan ve 3 (tüm
renkli kapnometre ve aspirasyon cihazları kullanılabilir. Ya- kategorilerde cevap yok) ila 15 (tamamen normal) arasında
pılan çalışmalarda endotrakeal tüp pozisyonunu doğrulamak toplam skorun değerlendirilmesi; nörolojik disfonksiyonun
için kullanılan herhangi bir test, 2 testin birlikte kullanımına değerlendirilmesi ve diğer klinisyenlerin bulguları ile ilişkilen
göre daha az etkilidir. Endotrakeal tüpün yerini doğrulamak dirilmesini sağlar. Tekrar değerlendirilmelerde GKS periodik
için acil hasta başı göğüs grafisi kullanılabilir. Başarılı entübas- olarak tekrarlanır. Buna ek olarak eğer gerekirse pupil cevabı
yondan sonra orogastrik tüpün yerleştirilmesi gerekir. Nazot- ve simetrisi değerlendirilir ve (servikal vertebra yaralanması
yoksa) taş bebek hareketi (Okulosefalik refleks), kalorik sti-
rakeal entübasyonda aynı sebepten dolayı kafa travmalı hasta-
mulasyon (okulovestibuler) testleri hastanın kortikal ve beyin
larda nazogastrik tüp uygulamaktan kaçınılmalıdır.
sapı fonksyonunun değerlendirilmesi için kullanılır. Bütün
Hastanın genel durumunda, oksijen satürasyonunda
asimetrik nörolojik değerlendirme bulguları veya foka! nöro-
düşme ya da BT'ye gitme, gelme gibi yer değişimlerinde en-
lojik bulgular kayıt altına alınmalıdır. Yanıtsız hastada motor
dotrakeal tüp pozisyonunun yeri oskültasyon ile kontrol edil- cevap tırnak yatağına baskı yapılarak oluşturulan ağrılı uyaran
melidir. ile değerlendirilir. Eğer motor yanıt asimetrik ise GKS hesap-
Acil hekimi özellikle kafa travmalı hastalarda hızlı lamak için en iyi olan yanıt kullanılır. Eğer mümkünse seda-
seri entübasyon yapabilmek ve kesin hava yolu erişimini tif ve paralitik ajanlar uygulanmadan önce yapılmış nörolojik
garantiye alabilmek için ileri hava yolu tekniklerine hakim muayene bulguları not edilmelidir. Değişken mental durumu
olmalıdır. olan bütün hastalarda klinisyenin hipoglisemi (yatak başı par-
mak glikozu), hipoksemi (pulse oksimetre), narkotik doz aşımı
Solunum (naloksan uygulanması) ve beslenmesi bozuk, alkolik hastalar-
da vernike ensefalopatisi (tiamin uygulanması) gibi kolay geri
Entübasyon ile kalıcı hava yolu sağlandıktan sonra arteriyel döndürülebilecek ve tedavi edilebilecek durumları kontrol et-
kan gazı ile hastanın solunumsal durumu değerlendirilir. Ar- mesi önerilir.
teriyel PC02 değerinin fizyolojik sınırlar arasında tutabilmek
için tekrarlanan kan gazları ve end-tidal karbondioksit izlemi Hastanın Elbiselerinin Çıkarılması
kullanılır. Hiperkapni artmış mortalite ve morbidite ile ilişki
lidir. Hipokapni ise azalmış serebral kan akımı ve azalmış se- Bütün travma hastalarında olduğu gibi hasta tamamen soyul-
malı, bütün vücut sırt da dalıil olmak üzere değerlendirilmeli
rebra] oksijen perfüzyonu ile ilişkilidir. PC02'yi düşürmek için
hastalar hipoventile edilmemelidir ve PC02 35 mmHg veya dir. İlk değerlendirme tamamlandıktan sonra hasta sıcak bat-
daha yüksekte tutulmalıdır. Normal ventilasyon ve PC02 sağ taniyeler ile sarılır. Muayene odasını ısıtarak, sıcak battaniye
lanmasının tek istisnası olası unkal herniasyon nedeniyle exi-
kullanarak ve ılık sıvılar kullanılarak hipotermiden kaçınılma
tus olan hastalarda geçici ölçüm yapabilmektedir. Entübasyon ya çalışılmalıdır. Eğer hasta zaten hipotermik ise tekrar ısıtılır.
ihtiyacı olmayan hastalarda sık sık respiratuar durum tekrar
değerlendirilmelidir. Kafa travmalı bütün hastalar değerlen
dirme sırasında transkutanöz nabız oksimetre ile monitörize
edilmelidir.
Nöbetler
Dolaşım
GKS 8 veya altında olan, serebral kontüzyosu, deplase kafatası
Travma hastalarında hipotansiyon artmış mortalite ve morbi- kırığı, intrakranial hematomu veya penetran kafa yaralanması
dite ile ilişkilidir. 90 mm Hg'nin üstü olarak tanımlanan uygun olan hastalarda yaralanma sonrası dönemde acil nöbet prof-
ortalama arteriyel kan basıncının sağlanabilmesi için hasta sü- laksisi uygulanması düşünülmelidir. Erişkinlerde fenitoin, fos-
rekli monitörize edilmelidir. Şokta olan hastalarda 1S1t1lmış IV fenitoin veya karbamezepin seçilebilecek profılaktik ilaçlardır.
ringer laktat veya normal salin solüsyonu ve gerekli durum- Çocuklarda fenobarbital profılaktik olarak kullanılır. Herhangi
larda kan ürünleriyle agresif tedavi uygulanmalıdır. Hipotonik bir akut post travmatik nöbeti, nöbete bağlı kötüleşen hipokse-
KAFA TRAVMALAR!
miyi ve buna bağlı beyin hasarını önlemek için hızlı bir şekil
de lorazepam, fenitoin, fosfenitoni veya fenobarbital ile tedavi
edilir. Yaralanma sonrasında 7 günden uzun süre devam eden
proflaksilerin yararı belirsizdir ve bu yüzden önerilmez.
Saldırganlık
Kafa yaralanmaları genellikle dramatik bir tabloya sahip ol-
Saldırgan hasta öncelikle hipoksi, hipotansiyon, hipoglisemi masına rağmen yumuşak doku yaralanmaları nadiren uzun
ve ağrı açısından değerlendirilir. Eğer mümkünse fiziksel kı dönem sonuçlar doğurur ve birçoğu acil serviste kolaylıkla te-
sıtlamalardan kaçınılır veya gerekliyse sadece uygun sedasyon davi edilebilir. Buna rağmen yumuşak doku yaralanmaları olası
uygulanana kadar yapılır. Hastaların fiziksel kısıtlamalarla mü- belirgin intrakraniyal yaralanmaların belirtisi olabilir. Örneğin
cadele etmesine izin verilmemelidir. Bazen yalnızca sedasyon bir çalışmada klavikula yukarısındaki herhangi bir yaralanma-
nın BT' de olası intrakranial anormalliğin bağımsız bir belirte-
ve analjezi ile kontrol altına alınmayan hastalarda vertebraların
ci olduğu gözlenmiştir.
korunması ve tanısal çalışmaların tamamlanması için paralizi
ve endotrakeal entübasyon gerekli olabilir.
1. Skalp Laserasyonları
Ağrı Kontrolü
ilk değerlendirmeden sonra ağrı kesiciler ve sedatitler kesil-
mez. Narkotikler ve benzodiazepinler, sedasyon ve analjezi için
güvenli ve etkili ilaçlardır ve efektif olabilmesi için gerekli olan
yüksek dozlarda kullanılabilirler. Felçli ve entübe hastalarda ye-
terli analjezi ve sedasyon sağlanması için dikkatli olunmalıdır.
Sistemik Hipertansiyon
Klinik Bulgular
Eğer hastanın tansiyonları yüksek seyrediyorsa hasta uygun
sedasyon ve analjezi açısından değerlendirilmelidir. Daha ön- Skalp laserasyonlarına prim er olarak palpasyon ve inspeksiyon
cede bahsedildiği gibi ciddi beyin hasarlı hastalarda bradikardi ile tanı konulur. Laserasyon veya hematoma ait deliller bulu-
birlikteliğinde hipotansiyon artmış kafa içi basıncının bir işare nabilmesi için skalpın tam ve derinlemesine muayene edilmesi
ti olabilir. Acil Hipertansiyon yaratacak kadar yüksek olan izole gereklidir. Laserasyon alanı bulunduğunda herhangi bir kafa-
sistemik hipertansiyon durumu nadiren görülür. Eğer bu du- tası kırığı bulunup bulunmadığı derinlemesine palpasyon ile
rum görülürse tansiyondaki ani düşüşlerden ve başlangıçtaki belirlenmelidir. Skalpın yoğun damarlanması nedeniyle skalp
laserasyonları belirgin kan kaybı kaynağı olabilir.
tansiyonun %10'undan daha fazla düşürmekten kaçınılmalı ve
dikkatle tedavi edilmelidir.
Tedavi
İntrakraniyal Hipertansiyon Birçok skalp yaralanması stapler veya basit aralıklı sütürlerle
kolaylıkla kapatılabilir. Saçın tokalanması yaranın daha kolay
İntrakraniyal basınç artışı kendisini başka bir nedenle açık kapanmasını sağlayabilir. Alternatif olarak sudan çözünen kay-
lanamayan bradikardi ve hipertansiyon (cushing cevabı), ganlaştırıcı jeller (örn., surgilube) yara iyileşmesi sırasında saç-
transtentorial herniasyon bulguları veya ilerleyici nörolojik ların laserasyon alanından uzak durmasını sağlayabilir. Skalpın
kötüleşme ile belli eder. Mannitol (0.25-1.0 gr/kg bolus) art- traş edilmesi artmış enfeksiyon riskine neden olabilir. Skalp
mış intrakraniyal basınç tedavisi için tercih edilen bir ilaçtır. artmış vaskülariteye sahiptir ve yaralanmanın ardından 12 saa-
Mannitol uygulanması esnasında I.V. sıvı replasmanı ile se- te kadar yara kapanmış olabilir. Skalp yaralanması ve bilinç de-
ğişikliği olan her hastaya skalp laserasyonu kapatılmadan önce
rum osmolaritesini 320 mOsm'un altında tutmak ve övolemiyi
BT çekilmelidir. Yara bol miktarda normal salin solüsyonu ile
sağlamak hayati öneme sahiptir. Serum ozmolaritesinin 320
yıkanmalıdır. Bazen emilebilen sütürlerle katmansal olarak ka-
mOsrn'un üstünde olması; osmotik gradiyentin tersine dön-
patılması gerekebilir (Konu 30)
mesine ve bunu takiben serebral ödemin artışına yol açar. Eğer
mümkünse mannitol uygulanması bir beyin cerrahı eşliğinde
Sonuçlandırma
başlatılmalıdır.
Skalp yaralanması olan ve başka bir komplikasyonu bulunma-
yan hastalar evlerine güvenle taburcu olabilirler. 3-5 gün içinde
tekrar değerlendirilerek takip edilmelidirler ve sütürler/stap-
lerler 7-1O gün içinde alınmalıdır.
TRAVMA ACİLLERİ
Tedavi
Çizgisel kafatası kırıklarının
özgün tedavisi yoktur. Normal
~ .İnsp~ksıyt1h Ve' pal~asyon.ifg;t,11;11Je>t1UJÜr' başlangıçBT'sini takiben oluşabilecek epidural hematom geliş
~· BiifeığeğEı{lenqirme'tirıerilrr . . mesini belirlemek için yakın gözlen önerilir.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Beyin hasarı olmadan olan izole kapalı kafatası kırığı olan has-
Skalp hematomuna palpasyon ve inspeksiyon ile tanı konulur.
talara yatış veya uzamış gözlem önerilir.
İzole olduğunda hematom uzun dönemde çok az öneme ha-
izdir. Ancak özellikle hematom 2 yaşın altındaki çocuklarda
frontal olmayan skalp lokalizasyonunda bulunursa daha cid- 2. Açık Kafa Tası Kırıkları
di intrakranial anomalilerin belirtisi olabilir. Skalp hematomu
bulunan, belirli yaralanma mekanizması olan veya bilinç deği
şikliği olan hasta BT ile değerlendirilmelidir.
4. Kafa Tabanı Kırıkları Epidural hematom duramater ve kafa tası kemiği arasında
birikmiş kan ve pıhtıdan oluşur. Epidural hematomda kana-
manın kaynağı meningeal arterler (genellikle orta meningeal
arter) veya bazende dural venöz sinüslerdir. Bu kanamalar ge-
nellikle mercek şeklindedir (bikonveks). Epidural hematomlu
hastalarda başlangıçta kısa süreli bilinç kaybını takip eden nö-
rolojik açıdan doğal olan Lusid İnterval görülür. Bu intervali
hızlı klinik bozulma takip eder. Bütün epidural hematomlu
hastalar tipik olarak beyin cerrahi uzmanı tarafından müda-
hale gerektirir. Epidural hematom beyinde yer kaplayan ve ge-
nellikle yüksek basınçlı arteriyel kaynaklı olan lezyonlardır. Bu
yüzden bu hematomun ani büyümesi beyin içeriğinin herni-
asyonuna yol açar. Hasta iyileşmesi hastanın bilinç durumuna
ve potansiyel yer kaplayan lezyonun dekompresyonuna kadar
geçen süreyle ilişkilidir.
Baziller kafatası kırıkları kafa tabanındaki kırıklardır ve tipik
olarak temporal kemiğin petröz parçasında bulunurlar. Klinik 2. Subdural Hematom
bulguları hematimpanum, Battle bulgusu (kafatasının mastoid
bölümünde ekimoz), Rakun gözleri (periorbital ekimoz), bu-
rundan ve kulaktan BOS kaçağıdır. Bu bulgulardan herhangi
birini taşıyan hastaya olası kafa tabanı kırığını değerlendirmek
ve daha ciddi intrakranial anomalileri ekarte etmek için kont-
rastsız BT çekilmelidir.
Tedavi
Antibiyotikler tartışmalıdır ve kafatabanı kırığı olan hastalarda
menenjiti önleme açısından yararları ispat edilmemiştir. Anti-
biyotik uygulanması kararı beyin cerrahisi konsültasyonu ile
alınmalıdır. Eğer istenirse sefazolin gibi IV antbiyotikler yaygın
bir tercihtir.
Subdural hematomlar aynı zamanda yer kaplayan lezyonlardır.
Sonuçlandırma Buna rağmen bu lezyonlar durameter ve araknoidmeter ara-
sındaki boşlukta yer alır ve genellikle komşu serebral korteksin
Kanıtlanmış baziller kafatası kırığı
olanlar veya baziller kafa- konturlarına uyarlar. Kanamanın kaynağı sıklıkla köprü venle-
tası kırığı bulguları taşıyanlar
gözlem amacıyla hastaneye ya- ridir ki bu venler özellikle belirgin beyin atrofısi olan (ör: yaşlı
tırılmalıdır. Daha ciddi intrakraniyal anomalilerle bulunması ve alkolik) yırtılmaya meyilli venlerdir. Bu hastalarda büyük
halinde beyin cerrahisi konsültasyonu istenir. kronik subdural hematoma rağmen minimal nörolojik defısit
görülebilir. Bir subdural hematom cerrahi drenaj gerektirebilir
veya gerektirmeyebilir. Akut kanamalar kronik subdural he-
matom alanlarından (sıklıkla yeni travma nedeniyle) kaynak-
1. Epidural Hematom lanabilir ve nörolojik bozulmaya neden olabilir. (Şekil 22-5).
Bütün subdural hematomlu hastalar ivedi beyin cerrahisi de-
ğerlendirmesi gereklidir.
3. Serebral Kontüzyon
TRAVMA ACİLLERİ
Serebral kontüzyonlar beyin parankimi içerisinde yer kapla- 4. Travmatik Subaraknoid Hemoraji
mayan sınırlı lezyonlardır. Diğer intrakranyal lezyonlara göre
nadiren herniasyona neden olma eğilimindedirler. Serebral
kontüzyo çevresinde artmış intrakraniyal basınca ve orta hat
şiftine neden olabilecek belirgin ödem meydana gelebilir. Ti-
pik olarak serebral kontüzyon cerrahi müdahale gerektirmez.
Buna rağmen eğer kontüzyon yeterince büyükse ve belirgin şift .... ttt .· ..J. <?·i'•
meydana gelmişse intrakraniyal basınç monitörizasyonu beyin ·sösöllstrüksiiôn~· ·rı~deı:ıiyt{tiıfl'akrah1aLbJs;n~
cerrahisi uzmanı tarafından yapılmalıdır. rartıfıMrıecl~n <>1!'16ilfr, . ·· ·· · · ·. · ,
ana karar vermek için kullanılan değişkenlerin uzun listesi; (güven aralığı %95: %98-100). 16-64 yaş arası hastalara uygu-
GKS<l5, amnezi (anterograd/retrograd), şüpheli kafa fraktü- lanan bu kriter göre minör kafa travması (GKS 13-15 olan ve
rü, kusma, 65 yaş üstü (bir çalışmada 60 yaş üstü), koagulopati, tanıklı bilinç kaybı, amnezi ve konfüzyonu olan hastalar olarak
foka! defısit, nöbet, bilinç kaybı görülebilen travma, baş ağrı tanımlanmış) olan hastaların beyin BT ihtiyacı aşağıdaki de-
sı, yaralanma mekanizması, intoksikasyon ve geçirilmiş beyin ğişkenlerin mevcut olmasına göre verilir;
cerrahi operasyonunu içerir. Bütün klinik karar verme kriter-
leri çalışmaları %95 güven aralığında nöroşirurşikal girişim Yaralanma sonrası 2. saatte GKS<l5,
gerektirecek intrakraniyal patolojiyi saptamadaki duyarlılığı % Şüpheli açık veya deprese kafatası kırığı veya baziller kafa-
93-100 olarak saptamışlardır. Kanada beyin BT kuralları en çok tası kırığının herhangi bir bulgusu mevcutsa
üzerinde çalışılan karar verme kriterlerindendir. Klinik olarak
önemli beyin hasarının tespiti açısından duyarlılığı %100' dür 2 yada daha fazla kusma episodu mevcutsa
KAFA TRAVMALAR!
Darbeden 30 dk veya daha öncesine kadar olan amnezi hekim mevcut durumun riskini ne kadar açıkça anlayabilirse,
varlığı her hastanın değerlendirilmesi esnasındaki riski o kadar iyi
azaltabilir.
Tehlikeli mekanizmalar ile olan yaralanmalar
Yaralanmanın beyin sarsıntısı olup olmadığı ve sarsıntı
Motorlu araç ile çarpılan yaya
sonrası kısıtlamalara ihtiyacın olup olmadığı hakkında tartış
Motorlu araçtan fırlayan yolcu
malar mevcuttur. Sarsıntının BT bulgularının negatif olduğu
3 veya daha fazla feet yüksekten veya 5 basamaktan
durumunda geçici bir bilinç kaybı olarak görülmesi sıkça ya-
fazla merdivenden düşme pılan yanlış bir düşüncedir. En güncel tedbir kılavuzlarında ki
Bu kriterler kanama bozukluğu öyküsü olan veya warfa- birçoğu mevcuttur, beyin sarsıntısını; bilinç kaybının görülebi-
rin kullanan hastalarda uygulanmıştır. Önemli olan şudur ki leceği veya görülmeyebileceği, travmanın neden olduğu bilinç
TRAVMA ACİLLERİ
durumdaki değişimler olarak tanımlar. Beyin sarsıntısının en çekilme süresi beyin sarsıntısının derecesine ve daha önce geçi-
temel bulguları konfüzyon ve amnezidir. Uzun dönemde tek- rilmiş sarsıntıöyküsüne bağlıdır. Daha önce beyin sarsıntısı öy-
rarlayan beyin sarsıntılarına maruz kalan atletlerde yapılmış küsü olan hastaların daha uzun süre kısıtlamaları vardır. Günü-
olan nöropsikiyatrik çalışmalarda, atletlerin yaşamları süresince müzde acil tedavi ve kısıtlamalar hakkında öneriler mevcuttur.
kognitif bozulmaya maruz kaldıkları gözlenmiştir. Bu yüzden Beyin sarsıntısı sonrası sendromu baş ağrısı, sersemlik
beyin sarsıntısı belirgin öneme sahiptir. Bu kılavuzlar tamamen ve kognitif bozulmayla karakterizedir (hafıza) ve hafif dere-
atlet olmayan hastalar üzerinde uygulanmamış olsa da, bun- ce travmatik beyin yaralanması yaşamış hastaların %50 sinde
lardan bazıları atlet olmayan hastaların sonuçlarına kılavuzluk görülür. Bu semptomlar tek başlarına veya diğer semptomlarla
edebilir. Günümüz kılavuzları beyin sarsıntısını 3 dereceye ayır birlikte gözlenebilir ve sarsıntıdan sonraki haftalar veya aylar
maktadır (Tablo 22-1). Atletin veya hastanın zorlu aktiviteden
içinde kaybolabilir.
Tablo 22-1. Beyin Sarsıntısı Derecelendirmesi ve İlk Sarsıntı Bulguları (Amerika Nöroloji Akademisi)
Acil tedavi Müsabakadan ayrılma Aynıgün geri dönmemek üzere Müsabakadan ayrılıp en yakın acil
müsabakadan ayrılma sevise başvurma
KAFA TRAVMALAR!
defisitlerin bulunması kritik öneme sahiptir. İntoksike hasta- .~a.maıB,.C:östa J,Safuııaig,Ç:Apti&iôtiğpr~ffıyJaıd~for preventing
nın bilinç düzeyinin zamanla arttığına emin olabilmek için . men!ngıtis ~n ati . t~.iıriili .bas~ar skull fracture, Coclı.ran? Dat~.,.
tekrarlayan bakılar yapılması çok önemlidir. Bilinç düzeyinde bafe ~Yt ~~f ,,, .. ~fi}Gl)0018t~ [ı>Mff)tı.1~~~50~]:. ·• ·
bozulma veya yeni defısit gelişimi gibi ileri değerlendirme için ·.· s~Wüfzına,n}f f?trf~uatı~n ;rtd.niıiı!ageriı~n;tıC>f c6ıiair;i
acil kontrastsız BT taraması gereken durumlar dikkatle izlen- y6ungı,(f.Iiıvı·nırC>r~arş dfd \vith, alfpa~entlrc ınıiı<in ııeadt(allrrıaı ·
melidir. .ı; Rf?ioş~gı.ı!cleli~fS'.'~~~aft:iıış1ıQ1tIQZı~~~JPfyfltl}fl'I-W67 sj,
S'e~di!r'enat? l)~ffifw~i~ııt~.ınUclnhe~d fnJuty~adıılts:. ~. pfQ-.
l;io.s.aJ:~ased:orr pfyfilİ9st.fo•(ac.tçr~ " .·· ..•.. ajld:İ)j~.ig:~pi~rif.J
ı,Tcıfrotrat1ı'ıia 2 8ı65ti [pMııtıi
f ıneiicllR;At~Hemy ()f Neur~fö~~,P~ailftl ~~etet: tf}trflafı" ·
0
Steirı
clliıicaldecision~~trumeiıt§foncoll1p~te~•fg~ogiapfo,s~a!J11ıng
. iJi:ınlld ğôs~, tm. . ialri;irı.Jury,iri a101escents..and .•adruts;
knhEnıergMf, ........... ·. ;ıs.o~l88[PMip;~~3j'>+l?J; ; ., .· •
Bı-erınerDİ~~sHnıat{ngtanceı;risks.fro1T1.pediatrfo~lffg~ılngftom
th~ qqalıfative to thr quantftııfüie;,:E'ediııtr Radiol 2002;~2x 228.,-
231 t.PMIDi:U956700J. " . . . . . ..
Maksillofasiyal ve
Boyun Travmaları
Alicia A. Shiakbari, MD
Marshall Hail, MD
Çeviri:
Dr. Fırat Bektaş
Dr. Halil Mutlu
kiben tüm havayolu direkt bakı ile değerlendirilmelidir. Hasta ce sedatif kullanmak alternatif bir yöntemdir. Fiberoptik ve
spinal kolon hasarı dışlanmadan mobilize edilmemelidir. videolaringoskop yöntemler havayolundaki kan, sekresyon-
Maksillofasiyal ve boyun travması sonrası havayolu prob- lar ve kusmuk artıkları nedeniyle görüşü engelledikleri için
lemi her an meydana gelebileceğinden hastanın havayolu sıkı ve zorlukla uygulanır. LMA kalıcı havayolu sağlanana kadar
gayretli olarak takip edilmelidir. Havayolu problemi olabilecek geçici amaçla kullanılmalı ve mümkün olan ilk fırsatta kalı
hastalarda entübasyon eşiğimizi düşük tutmalı ve her an entübas- cı havayoluyla değiştirilmelidir. Cerrahi havayollan ve direkt
yona hazır olmalıyız. Yumuşak doku şişliği ve ödem uzamış hava- laringoskopi hala kalıcı havayolunun sağlanmasında en iyi
yolu basısı ile sonuçlanabilir. Hırıltılı solunum, cilt altı amfizem, opsiyonlardır. Eğer hastada yüz travması varsa entübasyon
laringeal ağrı, gözle görülebilir ödem ve çapı giderek artan hema- sonrası gastrik dekompresyon için nazogastrik (NG) veya
tomlar doğabilecek bir havayolu probleminin uyarı işaretleridir. orogastrik tüp yerleştirilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ
kan sayımı, koagülasyon profili, elektrolitler, böbrek fonksiyon cisim hakkında bilgi edinilmeli, silahın karakteri, uzunluğu,
testleri ve çapraz karşılaştırma için örnek alınmalıdır. Hemen giriş yönü bıçağın giriş yönü, yaranın derinliği ve uzanımını
izotonik kristalloid 2 L başlanmalıdır. Sistolik kan basıncı 90 belirlemeye yardımcı olur. Faringeal hematomların rüptürüne
mm Hg altında kalırsa, çapraz karşılaştırma yapılmamış 2 ünite neden olabileceği için orogastrik yada nazogastrik tüp yerleşti
eritrosit süspansiyonu verilmelidir. rilmesinden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
2. Kurşun Yaraları-Yüksek hızlı silahların direkt olarak trase-
B. Nörojenik Şok lerini takip edin. Bu tür kurşun yaralanmaları dokuda patlama
etkisi yaratırlar ve kemik parçalanması ve ikincil yaralanmalara
Hipotansiyon ve bradikardi spinal kordun yaralanmasına bağlı yol açarlar. Düşük hızlı silahların öngörülemeyen ve aynı trase
ortaya çıkan nörojenik şokun özellikleridir. Sempatik kordun üzerinde giriş çıkış delikleri olmayan yaralanmalar oluşturur.
kesilmesi sonucu vagal uyarımın aşırı aktivasyonu ile sonuç- Havayolu, özefagus, damarsal yapılar ve sinirler gibi boyunda-
lanır. Kord yaralanma seviyesinin altındaki spinal refleks ak- ki tüm yapılar dikkatle bir şekilde değerlendirilmelidir. Cerrahi
tivitenin geçici kaybı olarak tanımlanan "spinal" şoktan ayırt müdahale seçeneği yaranın lokalizasyonuna göre ele alınmalıdır.
edilmelidir. Hastanın gerekli kan basıncı devamlılığı hastanın
supin pozisyonda tutulması ile sağlanır. Buna rağmen dirençli B. Künt Boyun Travmaları
bir hipotansif durum varsa, ortalama arteriyel basıncı 70 mm-
Hg'nın üzerinde tutmak için kristaloidler başlanabilir. Sıvı Künt boyun travmaları sıklıkla trakeal, laringeal veya servikal
replasmanına yanıtsız hastada vasopressörler düşünülebilir. omurga kırıkları ve her birinin özellikleri ile ilişkilidir. Damar-
Fenilefrin iyi bir vasopressör tercihidir. Ciddi bradikardinin sal yapılar ve özefagus gibi yumuşak dokular nadiren yaralanır.
tedavisine atropin eklenebilir. Eğer hasar ortaya çıkarsa damarsal yapılar yırtıldığı için kendi-
ni Hematom ve Hematemez şeklinde gösterebilir. Bazen, künt
karotis veya vertebral arter yaralanması serebrovasküler has-
talık ile ilişkili semptom ve bulgular oluşturur ve yüksek mor-
talite ilişkilidir. Pnömomediastineum özefagus veya havayolu
Spinal Kord Yaralanmasından hasarı varlığının göstergesidir. Bakınız Şekil 23-2.
Şüphelenin
Yaralanmanın Yeri
Künt kafa travması olan veya künt veya delici alet ile birden
çok yaralanması olan hasta gruplarında aksi kanıtlanana kadar Boyun yaralanmanın yeri onun tedavisinde önemlidir. Platis-
mayı geçen yaralanmalar cerrahi olarak Bölge I,II,III şeklinde
omurga yaralanması olabileceği kabul edilmelidir. Radyolojik
sınıflandırılabilir (Şekil 23-3), ve bir cerrah tarafından acil ser-
ve/veya klinik olarak hastanın boyun patolojisi bulunmadığı
tespit edilene kadar hastanın boynu servikal boyunluk ile ta- viste değil ameliyathanede eksplore edilmelidir. Bölge I in alt
sınırını suprasternal çentik ve klavikula , üst sınırını ise kriko-
mamen immobilize edilmelidir. Klinik açıdan bazı şüpheler
mevcut olsa da bazı hekimler nörolojik hasar varsa ilk 8 saat id kıkırdağın alt kenarı oluşturur. Bölge II krikoid kıkırdağın
içinde hastaya metilprednizolon başlanmasını önermektedir. alt kenarından mandibula açısına kadar uzanır. Klasik olarak
platismayı geçmiş tüm bölge II yaralanmaları cerrahi olarak
30 mg/kg intravenöz bolus dozu takiben, 23 saatte 5.4 mg/kg/
değerlendirilir. Konvansiyonel anjiografi, BT anjiografi, iki
saat infüzyon gidecek şekilde başlanabilir.
boyutlu Doppler ultrasonografi ve özefaogaskopi tanısal yön-
temlerin kombinasyonları ile değerlendirilebilir, eksplorasyon
daha seçici bir yöntemdir. Bölge III ise mandibula köşesinden
kafa tabanına kadar uzanır. Bölge I ve bölge II yaralanmaları
cerrahi olarak eksplore edilmez. Sırasıyla proksimal ve distal
kanama kontrolü esas problemi oluşturur.
A. Penetran Boyun Travmaları Havayolunu delip geçen yaralanmalar kendini hava kaçağı,
subkutan pnömomediastinum veya entübasyona rağmen hava
Penetran boyun travmasına yaklaşım anatomik bölgeye bağlı kaçıran pnömotoraks şeklinde gösterebilir.Larengeal veya tra-
olarak değişkenlik gösterir. Şekil 23-1 bakınız. keal kontüzyon şeklindeki diğer yaralanmalar kendini stridor,
1. Bıçak Yaraları-Boyundaki bıçakla yaralamalarda hastanın hırıltılı solunum, zorlu sesli çıkarma, hemoptizi veya hemoto-
çeşitli hayati organları yaralanabilir ve semptomlara ve yara- raks olarak gösterebilir. Hastanın havayolunu daima monitö-
lanmanın lokalizasyonuna bağlı olarak ileri tanısal testler ve/ rize edin. Havayolu hasarı şüphesinde bronkoskopi planlayın.
veya cerrahi eksplorasyon gerekir. Hastanın vücuduna saplı Yüksek şüpheyi takiben yapılan bronkoskopi yaralanmayı aşi
yabancı cisimler lokal tampon görevi gördüğü için orada bıra kar hale getirebilir. Medulla spinalis hasarı şüphesinde X rayi
kılmalıdır. Eğer bir yabancı cisim yoksa hastaya saplanmış olan takiben BT taraması planlayın.
TRAVMA ACİLLERİ
. ~oyun
Eks~l1~~~tqhij>1"···
.• endlkasyohtı~·
r
r
o..,.,
)>
V)
~-
r
<
m
o:ı
o
Semptoma tik c-<
SNörolojik defisit)
z
-ı
~
:?'.
)>
~
~
B. Spinal Aksesuar
Sternokleidomastoid ve trapezius güçsüzlüğü, etkilenen tara-
fın omuz silkıne hareketinde yetersizlik ve karşı tarafa dirence
karşı çeneyi döndürün
C. Hipoglossal
Yaralanma tarafına doğru çıkıntı yapan dil.
D. Frenik
Solunum kaslarının aksesuar kullanımı, göğüs X-ray diyafram
asimetrisi.
Sonuçlandırma
Platismayı geçen tüm penetran travma hastalarına acil cerrahi
konsültasyonu istenmeli ve bu hastalar hastaneye yatırılmalı
dır. Havayolu semptomu, özefagus, vasküler veya sinir hasarı
olmayan künt boyun travmalı hastalar güvenle taburcu edile-
bilir. Tüm boyun yaralanmalarında her zaman servikal kord ve
göğüs değerlendirmesi yapılmalıdır.
Yaralanmanın Tipi
Künt travma yüzün en sık görülen yaralanma şeklidir, bunu
yumuşak doku yaralanmaları ve yüksek hızlı mermi yaralan-
maları takip eder. MSS tutulumu mermi yaralanmalarında sık
görülür ve hastanın havayolu, solunumu ve dolaşımı dikkatle
değerlendirilmelidir.
A Şekil 23-3. Travmatik yaralanmanın tanımlanmasın
da boyun zanları Havayolu Yaralanmaları
Mandibular kırıklar ve travmatik yüz yaralanmaları genellik-
Vasküler Yaralanma le zor havayolu ile ilişkilidir. Eğer debrislerin basit bir şekilde
uzaklaştırılması ve çene itme manevrası başarısız olursa, tercih
Dışa doğru olan kanamalar açıkça belirgin iken, vasküler ya- sırasına göre endotrakeal entübasyon, krikotiroidotomi veya tra-
ralanmalar daha sinsi olabilir. Genişleyen hematom trakeaya keostomi ile kalıcı havayolu sağlanmalıdır. Maksiller travma dış
basarak dispneye neden olabilir. Elle muayene ile nabız defisiti, lanıncaya kadar nazogastrik tüp kullanımından kaçınılmalıdır.
şişlik veya tril alınabilir. Doppler ultrason, düşük riskli hasta-
larda tarama testi olarak kullanılabilir. Penetran vasküler yara- Vasküler Yaralanma
lanmalar bölge I, II veya III olarak sınıflandırılmalıdır. Bölge I Kompresyon yüzde ortaya çıkan tipik bir kanamayı durdurmak
ve III genellikle anjiyografi gerektirir. BT anjiyografi kullanıl için yeterlidir fakat, faringeal tampon yöntemi bazı durumlar-
ması durumu daha yaygın ikincil oluyor ve komşu anatomik da gerekli olabilir. Ağız ve farenks tampon yöntemi uygulan-
yapıların görüntülenmesi yoluyla hekime yardımcı olabilir. madan önce kalıcı havayolu sağlanmalıdır. Yüzün sinirleinin
Ancak, konvansiyonel anjiyografi vasküler hasarın tespiti için görüntülenmesindeki zorluk ve komşuluğu sebebiyle yüz ar-
altın standarttır. Hızla dekompansasyon gelişebileceği için bir terlerinin klemplenmesinden kaçınmak gerekir.
travma veya kardiyovasküler cerrahın mutlaka şüpheli damar
yaralanmasında hazır bulunması sağlanmalıdır Sinir Yaralanması
Yaralanma riski açısından yüzün tüm sinirlerine bakılmaldır.
Sinir Yaralanması Sinir yaralanmasının erken tanısı oldukça önemlidir zira, ödem
ve ağrı nedeniyle zaman geçtikçe bakı bulgularını etkileyebilir.
Boyunda yaralanma riski bulunan tüm sinirlere bakın.
A. Fasiyal Sinir
A. Vagus, Rekurrent laringeal
1. Temporal Dal-Frontalis kası: alnın kırışmasında yetersiz-
Ses bozuklukları, vokal kord asimetri, ses kısıklığı. lik.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
B. Trigeminal Sinir
Yüzün tamamı ve üst boyun bir kısmında duyu kaybı.
C. Auditory Sinir
Sensorinöral işitme kaybı.
D. Lingual
Dilin ön 2/3 ünde duyu kaybı.
E. Hipoglossal ;,%
\
Yaralı tarafa doğru dilde sapma.
Jı... Şekil
23-5. Temporomandibuler eklem
çıkığıredüksiyonu. Başparmaklar ile aşağı
ve arkaya doğru basınçların kullanılması
D. Çeneyi İmmobilize Edin hastada farklı Le fort kırıkları da görülebilir. Konsültanlara ya-
ralamayı açıklamada ve ileri görüntüleme tekniklerinin tercihi
Bir Barton bandajı kullanılması durumunda belirgin ağrısı esnasında kolaylık sağlar. Le Fort kırıkları çoğunlukla yüksek
olan hastalarda rahatlama olabilir. Barton bandajı başın üstün- enerjili yaralanmalar sonucu oluşur; yani her hastada intrakra-
den ve çenenin altında bir elastik bandaj sarılarak oluşturulur. niyal ve servikal omur yaralanması varlığı araştırılmalıdır. Her
Bu mandibulayı aynı atellerde olduğu gibi hareketsiz bırakır. zaman ilk olarak havayolunu korumayı akılda tutun.
A. Le Fort I Kırığı
\
Le Fort
1
Le Fort
il
Le Fort
111
At. Şekil 23-6. Le fort kırıklarının Ön (sol) ve Yan (sağ) görüntüleri. A. Le Fort 1, B. Le Fort il, C. Le Fort 111.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
B. Le Fort il Kırığı
(Bakınız Şekil 23-6 B). Le Fort II kırıkları Le Fort l kırık hat-
larına ek olarak burun iskeletini de içerir ve bir piramit şekli
oluşturur.
Havayolu komplikasyonlar nadirdir. Maloklüzyonu, ve
yine burun sırtı ve alt göz kapaklarında ekimozu vardır. Infra-
orbital sinir kanalı olaya dahil olur ve bu sinir yaralanmasında
tutulan alt göz kapağı altında bir duyu eksikliği olur. Stresle sert
damak, diş ve burun yerinden oynar ama gözler yerinde kalır.
Maksillofasiyal BT kırığı tanımlamak için kullanılan görüntü-
leme yöntemidir ve maksillofasiyal cerrahi konsültasyonu has-
tanın yönetimini belirlemek için istenmelidir. Cerrahi tamir
düşünülmediği takdirde hasta analjezikler ile taburcu edilebi-
lir.
Klinik Bulgular
Hastalarda ağrı, şişlik ve yanakta ekimoz gibi sık görülen klinik
semptomlar beraber sık atlanabilecek bir bulgu olarak "elma-
cık kemiğinde" düzleşme de görülebilir. El ile fark edilebilen
periorbital basamaklanma genellikle görülür. Trismus ve cilt
altı amfizemi görülebilir. Epistaksis olabilir. İnfraorbital sinir
tutulumu mevcutsa alt göz kapağı, komşu yanak dokusunda,
burun ve üst dudakta paresteziler görülebilir. Ekstraoküler kas
kontüzyonu, tuzak, orbital hematom veya göz küresinde "sark-
ma" gibi patolojiler diplopiye neden olabilir. Yukarı doğru ba-
Zigomatikomaksillar (ZMK) kırıkları
en sık görülen ikinci yüz kışlarda görülen diplopi en yaygıngörülen şeklidir. Acil müda-
kemiği kırıklarıdır. İnfraorbital
kenar, zigomatiko-frontal su- hale gerektiren bir oftalmolojik retrobulber hematom veya glob
tura ve zigomatiko-temporal bileşke olmak üzere 3 farklı kırık rüptürünü akılda tutunuz. Kırık içine ekstraoküler kas sıkış-
TRAVMA ACİLLERİ
A B
.IA Şekil 23-8. Üç boyutlu rekonstrüksiyonlu maksillofasiyal BT A. Sol Parasimfiseal Mandibuler kırık. B. ZMK'nın
inferior ve lateral deplasmanı ile birlikte olan Sağ zigomatikomaksiller kompleks kırığı.
Görüntüleme
Düz filmler gerekli değildir. Tüm tripod kırıkları maksillofa-
siyal BT ile değerlendirilmelidir. Üç boyutlu rekonstrüksiyon-
lu maksillofasiyal BT tetkiki kırıkların gösterilmesi ve cerrahi
onarımın planlamasında elzemdir (Şekil 23-8). Servikal ver-
tebtalarda herhangi bir hassasiyet varsa mutlaka görüntülemesi
yapılmalıdır.
Tedavi
ZMK kırığı varlığında
oftalmoloji konsültasyonu istenmelidir. Genel Bilgiler
Kırık hattının sinüsler içine uzantısı varsa yeterli analjezi sağ
lanmalı ve antibiyoterapi başlanmalıdır (penisilin, amoksisilin, Sagital kesitte görüntülenirse orbita tabanı anterior ve posteri-
fluorokinolonlar, doksisiklin veya klindamisin). Burun kana- or apeks ile bir koni görünümünü alır. Orbita duvarları nispe-
ması varsa tampon veya koter ile kanama kontrolü sağlanma ten daha ince-duvarlı ve zayıf kemiklerden oluşurken, orbital
lıdır. rim daha kalın ve güçlü bir kemikten oluşmaktadır. Eksternal
kuvvetler göz küresine uygulandığında, intraorbital basınç or-
Sonuçlandırma bitanın en ince duvarlı bir vaya daha fazla kemik bölgesinde
artarak "blowout" veya kırık ortaya çıkar. İlginç bir şekilde
Tüm ZMK kırıkları çene cerrahı tarafından değerlendirilmeli "blowout" sonrasında basıncın yayılması göz küresini sıklıkla
dir. Ciddi göz yaralanması şüphelerinde oftalmoloji konsültas- çok ciddi oküler travmalardan korur. (Şekil 23-9). En sık kırı
yonu istenmelidir. Acil cerrahi onarım düşünülmediği takdirde lan kemik orbita zeminini döşeyen maksiller kemiktir. Orbital
izole ZMK kırıkları yakın takip, uygun analjezik ve yumuşak yapılar blowout" kırığı sonucu ciddi bir şekilde alt tarafa doğru
gıdalarla diyet önerilerek ayaktan taburcu edilebilir. yer değiştirir.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
Tedavi
Acil serviste uygun tetanoz profilaksisi ve ağrı kontrolü yapıl
malıdır aynı zamanda herhangi bir valsalva manevrasından
kaçınılmalıdır. Profilaktik anti-emetikler uygun olabilir. Has-
taya burnunu oynatmaması yönünde talimatlar veriniz. Uzun
dönem tedavide ya nonoperatif olarak yada enoftalmi ve eks-
traoküler kas sıkışması varlığına bağlı olarak cerrahi tercih
edilebilir. Cerrahi tedavi planlanmış ise, genellikle travmadan
7- 10 gün sonra yapılabilir.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Orbital blow-out kırığı olan tüm hastalarda ağrı ve büyük ço-
ğunluğunda periorbital ekimoz meydana gelecektir. Hastaların
çoğunluğu inferior rektus kasının sıkışması nedeniyle yukarı Genel Bilgiler
bakışta çift görme ile belirtisi ortaya çıkar. Orbital blow-out kı
rığı olan hastaların önemli bir kısmında da infraorbital sinir Burun kemiği kırıkları tüm fasiyal kırıkların yaklaşık % 40'ını
sıkışmasına sekonder V2 dermatomunda ipsilateral anestezi içerir ve yüzün en sık kırılan kemiğidir. Burun distalde kıkır
gelişecektir. Orbita içeriğinin kırık zemininden alt tarafa doğ dak bir yapıdan, üstte frontal kemik, yanlarda maksiller kemik
ru yer değiştirmesi nedeniyle kayması sonucu en ilgili klinik ile önde nasal kemik tarafından oluşturulur. Nazal kemik kırık
bulgu olan enoftalmi meydana gelecektir. Oküler travma sık ları yüze ön-arka yönlü direkt travmalarla meydana gelebilece-
ortaya çıkar, biyomikroskop ve göz dibi muayenesi dahil olmak ği gibi, yanlardan gelen travmalar sonucu da ortaya çıkabilir.
üzere detaylı bir muayene ile lens dislokasyonu, korneal hasar, Yeterli bir kozmetik görünüm nazal kemik kırıkları için ana
orbita rüptürü, kontüzyon, göz içi kanama veya retina dekol- uzun vadeli sonuçtur.
manı değerlendirilınelidir. Periorbital amfizem şiddetli ise, göz
içi basıncı ölçülmeli ve olası acil kantoliz gereksinimi için of- Klinik Bulgular
talmoloji konsültasyonu istenmelidir.
Hastanın sıklıkla burunda ağrı yakınması olacak ve bir çok
hastada travma sonrası en azından biraz burun kanaması da
Görüntüleme
görülecektir. Hastaların aynı zamanda burun deformitesi şika
Maksillofasiyal BT orbital blow-out kırıklarının tanı ve tedavisi yeti olabilir. Yaralanma öncesinde hastanın yüzüne ait bir fo-
için tercih edilen tanı yöntemidir. BT son derece hassas, tanı toğrafına atfen hastada oluşmuş herhangi bir yüz deformitesi
açısından özeldir ve cerrahi müdahale gerekli görüldüğü tak- hekime tanıda yardımcı olacaktır. Naza! kemik kırıkları sıklıkla
dirde de cerrahi açısından değerli bilgiler sağlar. Eskiden kul- diğer yüz kırıkları ile birlikte görülür. Hastada hassasiyet veya
lanılan orbital direkt grafilerin duyarlılığı tanı amacıyla kabul yüzün diğer alanlarında ekimoz varsa diğer yüz kemiği kırıkla
edilemeyecek kadar oldukça düşüktür. rı açısından dikkatli bir şekilde muayene edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ
~t/~z&i~ı)r~;df~J~(f~t~tr
konsültasyonu istenmelidir. Laserasyon alanları iyice yıkanma-
> .,
Genel Bilgiler
Frontal sinüs kırığı gelişebilmesi için muazzam bir enerji ge-
reklidir. Frontal sinüs kırıkları en sık motorlu araç kazaların
da meydana gelir. Bu nedenle, frontal sinüs kırıkları genellikle
başka bir yerdeki kraniyofasiyal veya travmatik yaralanma ile
ilişkilidir. Bir frontal sinüs kırığı ile karşılaşıldığı zaman olası
ikinci bir yaralanma her zaman akılda tutulmalıdır. Frontal si-
nüsün yüzün yumuşak dokularının altında bir ön duvarı (Ön
tabla olarak adlandırılır)ve beynin hemen önünde bir arka
duvarı (arka tabla olarak adlandırılır) .bulunur. Frontal sinüs
kırıkları tek başına ön duvar veya kombine ön ve arka duvar
kırıkları şeklinde olabilir.
kırığına bağlı supraorbital sinir hasarı meydana gelmişse alın sensorinöral veya mikst tip işitme kaybı, vertigo, baş dönme-
da anestezi oluşabilir. Diğer yüz kırıkları, kafatası çökme kırık si, otoraji, BOS akıntısı, TM perforasyonu, hemotimpanum ve
ları ve orbita kırıkları eşlik edebilir. kanal laserasyonlar içerir. Kırık tipinin düzensizliği nedeniyle
klinik özellikleri, tedavi ve taburculuk kırık tipinden daha çok
Görüntüleme fonksiyonunun değerlendirilmesi bağlıdır. Her tip intrakrani-
al kanama, beyin hasarı ve sonraki menenjit ile ilişkili olabilir.
Hastalardan yüz, baş, servikal omurga görüntüleme, aksiyel ve
Bu nedenle, nöroşirürji konsültasyonu yanı sıra maksillofasiyal
korona! BT istenmelidir. Eskiden direkt radyografilerden fay-
cerrahi konsültasyon bir zorunluluk olduğunun unutulmaması
dalanılmaktaydı. Ancak ileri cerrahi planlaması ve yüksek sen-
sitivite sebebiyle BT daha sık tercih edilir hale gelmiştir. gerekir.
Venöz basıncı ve kafa içi basıncı azaltmak için hastanın başını A. Longitudinal Kırıklar
yüksekte tutunuz. Antibiyotikler artık tartışmalıdır ve konsül-
Longitudinal kırıklar temporal kemiğintüm kırıkların% 80
tasyon ile başlanması gerekir. Arka kenar kırıklarını acil servis-
te bir beyin ve çene cerrahı ile değerlendiriniz. Göz küresinde oluşturmaktadır. Kırık hattı kemiğin uzun eksenine parallel
önemli bir tutulum varsa bir göz doktoruyla beraber değer olduğu için bu ismi verilmiştir. Mastoid ekimoz ("Battle Bul-
lendiriniz. Cerrahi düzeltme, rinore, açık kırıklar, yüz yapısını gusu" işareti), periorbital ekimoz ("rakun göz"), hemotimpa-
önemli ölçüde değiştirmiş kırıklarda ve arka duvar kırıklarında num, deri ve TM laserasyonu ile kulak kanalı içine kanama sık
gerekir. Herhangi bir travma değerlendirmesinde olduğu gibi görülür. TM sıklıkla yırtılmış ve dış kulak yolunda bir adım
servikal vertebra yaralanmasından hastayı korumak gerekir içeride görülebilir. BOS akıntısı yaygındır. Kemikçikler iletim
Açık kırık varsa laserasyonları kontaminasyonu önlemek için tipi işitme kaybı yaratacak şekilde disloke olabilir. Kohlea tu-
gazlı bez ile kapatmalıyız. tulmadığı için işitme kaybı yoktur. Yüz sinir paralizisi mevcut
olabilir ama genellikle gecikir. Bu durum hemen ortaya çıkan
Sonuçlandırma paralizilerden daha iyi prognoza işaret eder. Sinir kanalında ve
sinir gövdesinde cerrahi onarım yapılmalıdır.
İzole yer değiştirmemiş frontal sinüs kırığı olan hastalar bir uz-
man tarafından değerlendirildikten ve uygun bir gözlem süresi
B. Transvers Kırıklar
sonrası taburcu edilebilir. Deplase kırıklar genellikle cerrahi
fiksasyon ve yakın gözlem amacıyla hastaneye yatırılabilir.
Daha az yaygın görülsede, transvers kırıklar temporal kemik
içeriğini daha ciddi yaralanmalara neden olur. Kırık, genellikle
iç kulak ve kohleanın semisirküler kanallarına, temporal kemi-
ğin uzun eksenine ve fasiyal sinir kanalına dik başlar. Genellikle
tam bir işitme kaybı, şiddetli vertigo ve nistagmus yoğun veya
acil fasiyal sinir felci ile beraber görülür. Hastaların% 50 fasiyal
sinir hasarı olacaktır. Mastoid ekimoz ("Battle işareti"), perior-
bital ekimoz ("rakun göz"), ve hemotimpanum sık görülür.
Görüntüleme
Maksillofasiyal ve beyin BT temporal kemik kırıklarının her
üç tipi yanı sıra herhangi bir intrakraniyal patoloji tespit etmek
seçilecek görüntüleme çalışmadır. Bir kez daha, her zaman ser-
vikal omurga görüntülemesi düşününüz.
Genel Bilgiler
Birçok baziler kafatası kırıkları temporal kemik kırıklarını içe- Tedavi ve Sonuçlandırma
rir. Temporal kemik kohlea, vestibül, fasiyal sinir kanalı, jugu-
Temporal kemik kırığıolan hastalar sıklıkla birden çok diğer
ler ven ve internal karotis arter yapılara ev sahipliği yaptığı için
yaralanmaları vardır. Bu tanı ve tedavi gecikmesi neden ola-
ciddi kırık sekelleri vardır. Yüksek enerji mekanizmaları genel-
likle gereklidir ve genellikle yaralanma beklenen klinik belirti bilir. İlişkili yaralanma dışlanana kadar servikal omurga ön-
ve bulguları sınırlayan ciddi beyin hasarı ile ilişkilidir. Klinik lemleri alınmalıdır. Bir temporal kemik kırığı teşhis edildikten
görünüm, eğer varsa, kısmi veya tam yüz sinir felci, iletim tipi sonra dış kulak yolunda kan ve BOS varlığı kontrol edilmeli
TRAVMA ACİLLERİ
ve fasiyal sinir değerlendirilmesi yapılmalıdır. Dış kulak lava- DIŞ KULAK TRAVMASI
jıveya iç kulağa beyin ve meninks enfeksiyon riski nedeniyle
tampon yerleştirmeyiniz. Hemen maksillofasiyal veya KBB AURİKULA~ l;:l~MATQM ··
cerrahi konsültasyon gereklidir. Beyin cerrahisi uzmanı ile
konsülte edilerek herhangi intrakraniyal yaralanma varlığı de- Klinik Bulgular
ğerlendirilmelidir. Temporal kemik kırığı bulunan bütün has-
taların hastaneye yatırılması gerekir. Kulağa Künt travma genellikle perikondriuma ve kulak kıkır
dak arasında kanama ile sonuçlanır. Bu yaralanmalar güreşçi
DENTAL TRAVMA ler ve boksörlerde yaygındır. Eğer tedavi edilmezse, karnabahar
kulak deformitesi hematom bölgesinde proliferatif yara izi so-
DİŞ AVÜLSlYONU nuçlanacaktır.
DİŞİNSUBLUKSASYONU Sonuçlandırma
Diş subluksasyonu travma sonucu dişin gevşemesidir. Uygun Hastaneye yatış gerekli değildir. Cilt florası için antibiyotikler
pozisyonda diş nazik manipülasyon ile tedavi edilmelidir. reçete edilmelidir. Bir çene cerrahı 24 saat sonra tekrar oluşum
Mümkünse atelleme için acil servise başvurusu sırasında bir için hastayı tekrar değerlendirmelidir.
diş hekimi veya ağız cerrahı ile konsülte edin. Çocukların süt
dişleri subluksasyonundan ziyade kırılma eğilimindedir. AURİKYLA i.ASERAS'fON!.Al;U.·. .
Tedavi
Bir göğüs X-ray ile herhangi bir parçasının aspirasyonu dışlan Kulak kepçesi laserasyonlarında deformite gelişimini önlemek
malıdır. Diş kırıkları iyi sınıflandırılır ve Ellis sınıflandırması için titiz bir onarım gerektirir. Lokal infıltrasyon anatomik yapı
kullanılarak tedavi edilir. Ellis Tip I kırıkları sadece dişin mine ları bozabilir bu yüzden bölgesel sinir blokları tercih edilmekte-
tabakasını içerir. Onlar sadece kaba kenarların düzeltilmesini dir. Kulak anestezi için şu anda tıp literatürü epinefrin kullanımı
ve diş izlemi gerektirir. Ellis II kırıklar mine ve sarı dentin ta- nı desteklemektedir. Perikondrium 6.0 sentetik emilebilir sütür
bakalarını içerir. Bu dişler havaya ve dokunmaya oldukça du- ile kapatılabilir. Dikişler, kıkırdak dokunun tamamını içerme-
yarlıdır. Maruz kalan alanı Kalsiyum Hidroksit karışımı, cam melidir ancak sadece perikondrium tabakasında geçmesi gerek-
iyonomer veya yapışkan bariyer bir şerit (örn., Stomahesive) mektedir. Üzerindeki deri 6.0 naylon veya deri bant ile kapatıl
ile kaplamak gerekir. Dermabond dışında herhangi bir mal- malıdır. Antibiyotikli ve hafıfbasınç altında gazlı bez ile kapatılır.
zeme yoksa kullanılabilir. 24 saat sonar bir dişçi tarafından Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda, ısırık yaralanmaların
takip edilmesi öğütlenir. Ellis III kırık mine, dentin, ve pulpa da veya kirli yaralarda antibiyotik proflaksisi yapılmalıdır.
tabakalarını içerir ve acil diş konsültasyon gerektirir. Kalsiyum
Hidroksit macun veya cam iyonomer ile maruz kalan alanı Sonuçlandırma
kaplanmalıdır. Hastalar Klindamisin gibi oral flora kapsayacak
antibiyotikler ile muamele etmek gerekir. Lokal anestezi veya Basit yaralanmalar acil serviste kapatılır ve 1-2 gün içinde bir
sinir blokları düşünülmelidir. Topikal anestetiklerden kaçını yüz cerrahına sevk edilebilir. Yaygın kıkırdak hasarı veya doku
nız. Panoramik mandibula grafısi alveolar kırığı ekarte etmek kaybı olan kompleks laserasyonlar ya acil serviste veya ameli-
için gerekli olabilir. yathanede bir plastik cerrah tarafından kapatılmalıdır.
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
KA~A TRAVMASI SONRASI GELİŞEN ORTA ren bir bulgudur. Bu tip yaralanmalarda kemik yoluyla iletim
VE iÇ KULAK BOZUKLUKLAR! hava yoluyla olan iletimden daha fazla olacaktır. Odiyometrik
testlerle hastada işitme kaybının mevcut olup olmadığını tespit
edebiliriz.
Minimal kafa travması sonrası otore ve rinoreye sık rastlanır. Hastaneye yatış genellikle gerekli değildir. Bir KBB uzmanının
BOS'un burun yapılarından kaçağı subaraknoid boşluk ile na- hastayı birkaç gün içinde görmesi şartıyla hasta ayaktan tabur-
zal veya paranazal boşluk arasında oluşan bir bağlantı sonucu cu edilebilir. Travmatik iletim tipi işitme kaybı ile gelen hasta-
oluşur. Post-travmatikkaçakların yüzde sekseni travma sonrası ların büyük çoğunluğu konservatif olarak tedavi edilebilir.
ilk 48 saatte meydana gelir. Hastalar tuzlu veya tatlı bir tat al-
dıklarını belirtirler. Valsalva manevrası ile gelen sıvı miktarı ar-
tar. Burundan gelen sıvı kağıt mendilde yada yatak örtülerinde
bir halo işareti oluşturabilir. Menenjit riski yüksektir. Aksiyel
ve koronal BT taramalarında yaralanma ve buna eşlik eden int- Klinik Bulgular
rakranial kanama veya beyin hasarı tespit edilebilir.
Travma hem geçici (iç kulak sarsıntısı) hem de kalıcı tip işitme
Tedavi ve Sonuçlandırma kaybına neden olabilir. Silah, havai fişek, patlamalar, barotrav-
malar, travmatik TM rüptürü ve temporal kemik kırığı gibi
Burun sıvısında Beta-2 Transferrin tarama testi BOS için son akustik travmalar sensörinöral iştime kaybına neden olabilir.
derece hassas ve özgüldür. BOS kaçağı olan tüm hastalar bir Kohleayı transvers bir biçimde kat eden temporal kemik kırık
beyin cerrahı ile konsülte edilerek hastaneye yatırılmalıdır. ları total kalıcı işitme kaybına ve ilk birkaç gün oldukça şiddetli
Profılaktik antibiyotik kullanımı halen tartışmalıdır. seyreden vertigo ataklarına neden olabilir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Serbest dozda Diazepam ile vertigoyu kontrol edin. Tüm hasta-
Klinik Bulgular lar KBB tarafından görülerek hastaneye yatırılmalıdır.
Kafa tabanı kırıklarında, doğrudan yüz yaralanmalarında, orta
kulağın penetran travmalarında, barotravma (rakım, felç ya da
tüplü dalış) veya yakınına yıldırım düşmüş olan kişilerin yara-
lanmalarında travmatik fasiyal paralizi meydana gelebilir. Para- Klinik Bulgular
lizi yaralanmanın konumuna bağlı olarak kısmi veya total olabi-
lir. Motor ve duyu kaybı çok değişik şekillerde gelişebilir. Motor Post-travmatik vertigo baş veya boyun travması sonrası geli-
kayıp açısından yüzü inceleyiniz, gözyaşı miktarı veya yüzün şen sersemlik hissidir. Kafa travması sonrası benign pozisyonel
belli bir alanındaki duyu azalmıştır. BT ve MRG tanıda yardım
vertigo (BPV) sık görülür. Hastalarda aynı zamanda travmaya
cı görüntüleme yöntemleridir. Hastada fasiyal paralizi yönünde
sekonder Meniere hastalığı, labirent "konküzyonu" ya da bo-
bir bulgu varsa hastayı bir çene cerrahına yönlendiriniz.
yun yaralanması veya temporal kemik kırığına sekonder servi-
kal vertigo gelişebilir. Bazen vertigo o kadar güçlü ve süreklidir
Tedavi ve Sonuçlandırma
ki hastada yürüme güçlüğüne neden olabilir. Hastalarda nis-
Fasiyal sinir paralizisi olan hastalar hastaneye yatırılmalı ve bir tagmus da mevcut olabilir.
cerrah tarafından hemen değerlendirilmelidir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Kesilerin Kapatılması orbital sinir blokajı ve alın laserasyonları için bir supraorbital /
supratrohlear sinir blokajı tercih edilebilir. Yara uyuşturulduk
Hastaların çoğu, özellikle açık yaralanmalar sonrası yüzde geli- tan sonra, yara alanının irrigasyonu, fazla dokunun debridma-
şebilecek yara izlerinden endişe etmektedir. Yüz laserasyonları nı ve yara yeri eksplorasyonu yapılmalıdır. Sütür seçimini be-
sonrası yüzde en az skar izine neden olacak yöntem birincil lirleyen faktörler arasında yaralanmanın boyutu, yaralanmaya
onarım yöntemidir. Yüz laserasyonlarının onarımında uygun dahil olan katman sayısı ve bu gibi yaraların tamir deneyimi
materyalin kullanılmasına ve yüzün anatomik bölgelerine uy- önemlidir. 6.0 sentetik emilemeyen monofılament dikişler
gun şekilde yara dudaklarının bir araya getirilmesine dikkat yüksek direnç ve minimal inflamatuvar yanıt oluşturmaları
edilmelidir. Geniş doku hasarı varsa veya dokunun kapatıl nedeniyle cilt kapatılması için iyi birer seçenektirler (naylon,
masında daha ileri uzman görüşü ihtiyacı varsa uygun cerra- polipropilen, polybutester). Sentetik emilebilir sütürler derialtı
hi branşlardan (kulak burun boğaz, göz, plastik cerrahi, diş ve yapıların onarımında veya mukoza! laserasyonların kapatılma
çene cerrahı) konsültasyon istenmelidir. sında kullanılabilirler. Bu tip dikişler iyi çekme kuvveti ve diğer
Dudak yaralanmaları özellikle sıktır ve hassas onarım doğal ürünlere kıyasla daha az inflamatuvar yanıt oluştururlar.
gerektirir. Nemli bir gazlı bez yardımı ile tüm yara ve pıhtılı Bu tür yaralanmaların kapatılmasındaki önemli nokta
kanı temizleyiniz. Islakken vermillon hattı daha kolay görülür. sütürlerin yerleştirilme şeklidir. Yüzdeki dikişlerde daha iyi
Yaranın düzgün iyileşebilmesi için ilk dikişi vermillion hattı kozmetik sonuçlar elde edebilmek için dikişleri; birbirinden en
na atınız. Vermillon hattına ek olarak ıslak ve kuru mukoza! az 3 mm aralıklarla ve deri kenarından en az 1-2 mm uzaklıkta
yüzeyleri hizalamak da önemlidir. Bu onarım bittikten sonra olacak şekilde atmak gerekir. Deri içine giriş açısı 90° 'de olma-
yaranın kalanını da dikiniz. lıdır.
Düzensiz laserasyonlar, belirgin ödemli alanlar, enfek-
Doku Avülsiyonlarmm Yenilenmesi siyon için yüksek riskli alanlardaki kesiler aralıklı bir şekilde
kapatılabilir. Lineer laserasyonlar ardışık olarak dikilebilir. Çok
Deri kenarlarının debridmanı dikkatle yapılmalıdır. Çünkü küçük bir gerilim altında küçük lineer laserasyonlar sütüre al-
iskemik görünen yüzeylerdeki kanlanma artışı nedeniyle o ternatif olarak siyanoakrilatlı doku yapıştırıcısı ile kapatılabi
dokular revaskülarize olacaklardır. Kulak, burun veya yüzdeki lirler. Mukoza ve göze cilt yapıştırıcısı uygulamaktan kaçının.
küçük kopmuş parçalar temizlenir ve kanlanması için onlara Kıllı derinin mevcut olduğu alanlarda cilt yapıştırıcısı kullan-
bir şans verilir. Bu tür kulak veya kafa derisinin subtotal avul- mayınız.
siyonu gibi daha büyük parçalar mikrovasküler cerrahi tek- Yaralar sütür koyulduktan sonraki ilk 48 saatte kuru ve
nikleri kullanılarak bir cerrah tarafından onarılmalıdır. Doku temiz tutulmalıdır. Temiz sabunlu su ve yumuşak uçlu kulak
alanındaki tüm yabancı doku partikülleri dokudan uzaklaştı çubukları yaraları temizlemek için kullanılabilir. Yara onarımı
rılmalıdır. tamamlandıktan sonra yara alanına peroksit ve betadin uygu-
lanmamalıdır. Hastalara topikal antibiyotikleri sık kullanma-
Gecikmiş Kesi Onarımı nın yara kenarlarını incelteceği bilgisi verilmeli ve kötü yara
iyileşmesine yol açacağı söylenmelidir. Yüze yerleştirilen sütür-
Genel olarak, göz kapakları, lateral orbita, burun sırtı ve man- ler en geç 5 gün içinde alınmalıdır. Sütürler ya 11 nolu neşterle
dibula laserasyonları direkt grafıler alınmadan kapatılmamalı ya da oftalmolojik sütür makasıyla alınmalıdır. Sütür alındık
dır. Laserasyonlar bu açıklıktan kırık fragmanlarının redüksi- tan sonra, sütür yüzeyi benzoin yapışkan ve cilt bandı (Steril-
yonu ve fıksasyonu için açık kalmalıdır. strip) ile yaklaştırılmalıdır. Bu uygulamalar yara yüzey gergin-
Bu bölgeler iyi kanlandığından 24 saat gibi uzun süreler liğini ortadan kaldırarak skar genişleme ve hipertrofı riskini en
açık kalabilir ve bu yaralanma alanları iyice temizlenmelidir. aza indirecektir. Hastaya ilk 6 ay güneş ışığından uzak durması
Bir yaranın uzun süre açık kalması gerekecekse bu bölge serum gerektiği ve iyi bir yara iyileşmesinin 12 ay süreceği anlatılmalı.
fizyolojik emdirilmiş gazlı bezlerle nemli bir biçimde hazırlan Yaranın revizyonu da ancak bu tarihten sonra düşünülebilir.
ması gerekir. Antibiyotikler (sefaleksin, dikloksasilin, eritromi-
sin) bu gibi durumlarda başlanmalıdır.
Onarım Teknikleri
Bir kez daha kapsamlı yaralanmaları dışladıktan sonra (örn.,
fasiyal sinir kesileri veya parotis kanal kesileri) lokal anestetik
ile yara kenarlarını uyuşturmalı ya da bölgesel anestezi ile blo-
kaj sağlanmalıdır. Yara kenarlarını deforme etmeyeceğinden
bölgesel anestezi tercih edilmelidir. Dudak altındaki alt dudak
ve deri duyusunun blokajı için mental sinir blokajı, üst dudak,
lateral burun derisi, alt göz kapağı ve yanak mediali için infra-
MAKSİLLOFASİYAL VE BOYUN TRAVMALAR!
TRAVMA ACİLLERİ
Göğüs Travması
Jonathan Jones, MD
Seth Stearley, MD 1
Çeviri:
Dr. Metin Topal
Tüm travma hastalarının yarıya yakını bir derece torasik yara- anormallikler şu mekanizmalardan bir veya birkaçı sebebiyle
lanmayı içerir. Tüm travma ölümlerinin yüzde yirmi ile yirmi olabilir: (1) Göğüs duvar veya kas yapısında örneğin ağrıya
beşi doğrudan göğüs travmasına atfedilebilinir. Torasik travma ikincil veya göğüs duvar hareketinin koordine olmaması nede-
diğer %25 travma ölümlerinde yardımcı faktördür. niyle hasarlar, (2) Atelektazi, kontüzyon veya solunum yolunda
bozulmaya ikincil gaz değişiminde hasar; ve (3) İlaçlara veya
kafa travmasına ikincil SSS (santral sinir sistemi) hasarları.
Hipoksi göğüs yaralanmasının en önemli niteliğidir. Emniyet
altına almak için normal ventilasyon ve perfüzyon yapan ak-
ciğer parçalarına yeterli oksijen vererek erken müdahale giri-
ABCyi SAGlAYIN şimlerinde bulunabilinir. Dolaşımda anormalikler kan kaybı,
artmış intraplevral basmç, perikardial boşlukta kan, vasküler
ABC önceden konu 9 ve 10 da taslağı çizildiği gibi yapılmalıdır.
bozukluk veya miyokardiyal disfonksiyon sebepleriyle olabilir.
Künt veya penetran göğüs travmalı hastada ABC nin değerlen
Madem ki şok en sık kan kaybı nedeniyle olacağmdan, ilk adım
dirilmesinde özel bir önem vardır. Hava yolu farinksten tra-
uygun sıvı resusitasyonunu sağlamak olmalıdır.
keaya kadar herhangi bir seviyede tıkanmış olabilir. Solumada
AGRI KONTROLÜ
Ağrı göğüs duvar genişlemesini bozabilir ve oksijenasyonu en-
'Bu konu 6. baskıda Seth Stearley, MD, ve L. Richard Boggs, MD tarafından gelleyebilir. Ağrı küçük sık doz narkotik tedavileriyle örneğin
yazılan konu 22'nin revizyonudur. 2-8 mg morfin veya 50-100 µg fentanil her 30 dakikada gerek-
GÖGÜS TRAVMASI
Tanı
''s~i~;d~e,ij:7c11;~'; ·
. ion:b~se'd sfudy 6ri;
. ts. 1hıutiia 2(}0}}51
leri sallanan segmentin hareketiyle birlikte ağrıyı azaltır fakat faydalı bilgiler sağlayabilir. BT' nin deneysel pulmoner yara-
vital kapasiteyi de azaltır ve solunumsal fonksiyonu kötüleşti lanma yapılanlarda kontüzyonu %100 belirleyecek olduğu hay-
rebilir ve bu yüzden en dike değildirler. Cerrahi sabitleme sade- van çalışmalarında ileri sürülmüştür; bu yüzden saptanamayan
ce diğer yaralanmalar için torakotomi yapılacak vakalarda göz yaralanma şüphesinin yüksek olduğunda ve yaralanmanın be-
önüne alınmalıdır. lirlenmesinin yönetimi değiştireceği durumlardaki hastalarda
CXR sonrası BT ile takip edilmelidir.
Tedavi
Pulmoner kontüzyonun erken tanınması ve tedavisi uzun dö-
nem komplikasyonları önlemek için temel zorunluluktur. Te-
davinin başlıca dayanak noktası destekleyici bakım ve hastayı
övolemik tutacak kadar intravenöz sıvının dikkatli kullanıl
ması, destekleyici oksijen, göğüs fizyoterapisi ve eğer ciddi ise
Dikkatli ve tam ikincil bakı yaşamı tehdit etmeyen çoklu göğüs pozitif ekspiryum sonu basınçla mekanik ventilasyonun kulla-
nılmasından ibarettir.
yaralanmasını tespit edecektir. Bunların erken tanı ve tedavisi
toplam morbidite ve mortalite azalmasına yol açabilir.
Sonuçlandırma
Tanı
Tedavi
Özefagiyal perforasyonun tedavisi lokalizasyona ve yaralanma-
nın büyüklüğüne bağlıdır. Drenaj ile operatif olmayan yöne-
tim, antibiotik ve nutrisyonel destek seçilmiş yaralanmalarda
uygun olabilir fakat çoğu, mediastinal ve plevra! boşluğa ge-
.A Şekil 24-4. MVC den künt torakoabdominal trav- nişçe yayılmış enfeksiyonu engellemek için agresif cerrahi yö-
malı erişkin bayan. CXR rüptüre sol semidiyafragmayı
netim gerektirir.
belirten göğüste nazogastrik tüpü gösterir.
' ,,
Tedavi
'(
A B
tipik olarak çok ciddidir. Trakeabronşiyal yaralanmaların tanı genel olarak kot fraktürlü hastaların yönetiminde yardımcı de-
sı ilk travma değerlendirilmesi boyunca hastaların hiç olmazsa ğildir.
İlk travma değerlendirilmesi boyunca trakeabronşial yaralan- kot fraktürü olan hastalar için ana dayanak noktasıdır. Devamlı
manın tanınmasındaki başarısızlık yaygındır. Hastalar oda vücut pozisyonu ayarlama ve titreşim tedavisi hipoventilasyon
havasında rahat olabilirler veya akut solunumsal sıkıntıda ve atelektaziyi çeşitli akciğer bölümlerine ventilasyon ve per-
olabilirler. Trakea veya bronşun yaralanmasını destekleyen en füzyonu yeniden dağıtmayı destekleyerek engeller. Mekanik
yaygın klinik semptom ve bulgular dispne ve boyun veya üst ventilasyon kotların iyileşmesine ve solunum yetmezlikli has-
torasik bölgenin subkütan amfızemidir fakat ses kısıklığı, he- talarda komplikasyonların önlenmesine izin verir. Özendirici
moptizi, hipoksi ve uygun tüp torakostomiye rağmen devam spirometri stabil hastalarda mükemmel destek tedavisidir. Ağrı
eden pnömotoraksı da içerebilir. Trakeabronşiyal yaralanmayı tedavisi yeterli ventilasyonu kolaylaştırmada önemlidir. Bupi-
gösteren CXR bulguları subkutanöz amfizem, pnömomediasti- vicaine ile epidural anestezi sedasyona neden olmadan ve ök-
num, pnömotoraks ve peribronşiyal havayı içerir. sürük refleksini bozmadan ağrıyı kontrol eder.
Tedavi Sonuçlandırma
Trakeabronşiyal yaralanma şüphesiyle birlikte solunum sıkıntı Altta yatan diğer ciddi yaralanma delili olmayan izole kot fraktür-
sı olan tüm hastalar zaman izin verirse tercihen bronkoskop ile lü genç, sağlıklı hastalar ağrı tedavisi ve özendirici spirometriyle
endotrakeal olarak entübe edilmelidir. Kör entübasyon, küçük birlikte derin soluma egzersizleriyle tedavi edilebilir. Rutin kabu-
trakeal laserasyonlar tam yırtıkla sonuçlanabileceği için hayal le veya seri radyografık çalışmalara ihtiyaç göstermezler. Kabul,
kırıklığına uğratır. Trakea veya bronşa travma şüphesi olan sta- yaşlıca veya altta yatan ciddi akciğer hastalığı ve izole kot fraktür-
bil hastalar kesin değerlendirme ve yaralanmanın lokalizasyo- lü diğer hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hastaların
nunu takiben cerrahi tamir için acil bronkoskopiye alınmalıdır. hipoventilasyon, atelektazi ve pnömoninin daha yüksek preva-
lansından dolayı daha yüksek komplikasyon oranı vardır.
Sonuçlandırma
Toraks veya abdomenin ciddi ezilme yaralanması kanın sağ
Diğer yaralanma delili olmayan izole sternal kırıklı hastalar kalpten baş ve boynun büyük venleri içine doğru retrograd
güvenle eve gönderilebilinir. Kardiovasküler komplikasyonlu akımına neden olabilir.
hastalar kabul edilmelidir. Kabul, standart doz narkotikle anal-
jezi sağlanamayanlar veya sınırlı sosyal desteği olan hastalar Tanı
için aynca göz önünde bulundurulmalıdır.
Yüz ve boynun morumsu-mavimsi rengi vardır. Subkonjonk-
tival ve retina! hemorajiler yaygındır. İntraserebral kanamalar
yaygın değildir fakat bilinç kaybı ve nörolojik anormallikler se-
rebral hipoksiden kaynaklanabilir. Travmatik asfiksinin klinik
önemi ciddi ezilme kuvvetiyle bağlantılı intratorasik yaralan-
malar olanağı olmasındandır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Akciğer parankimi veya kan damarlarında hava geçişiyle lase- Oksijenasyon dışında özgül tedavi yoktur. Diğer yaralanmalar
rasyonun olduğu akciğer travması, bu yapılar arasında direk uygun şekilde tedavi edilmelidir. Hastalar gözlem için hastane-
bağlantıyla sonuçlanabilir. Hava, düşük pulmoner venöz ba- ye yatırılmalıdır.
sınç (hipovolemi) veya artmış hava yolu basıncından (pozi-
tif basınçlı ventilasyon, tansiyon pnömotoraks) kaynaklanan
gradyent sonucu olarak pulmoner venöz sisteme girebilir. Pul-
moner venöz hava sistemik olarak koroner ve serebral dolaşımı Kommosyo kordis ani kardiyak ölüm veya yapısal kardiyak
da dahil embolize eder. Hava embolisi en yaygın penetran trav- anormallik yokluğunda künt, düşük etkili göğüs duvarı trav-
madan sonra görülür. masından sonra hemen hemen ani kardiyak ölüm durumudur.
Ventriküler fıbrilasyon kommosyo kordiste bildirilen indük-
Tanı lenmiş en yaygın aritmidir. Yaşlan 5-18 yıl olan genç erkek at-
letler bu felaket için özellikle risk altındadır. Beysbol, softbol
Hava embolisini destekleyen farklı bulgular vardır. Hemoptizi, toplan, hokey diskleri ve diğer nesnelerle göğse darbelerden
pozitif basınçlı ventilasyon başlatıldıktan hemen sonra dolaşım sonra tanımlanmıştır. Ölüm genellikle bir anlıktır ve başarılı
ve CNS disfonksiyonu fikir vericidir. Kafa travması yokluğun- resüsitasyon yaygın değildir.
TRAVMA ACİLLERİ
tüpü kan kaybı 1500 ml yi aşan, 2-4 saatte belirgin devam eden
.h1a~i~~. ~,.M..ıi6rt.BE.Wft~stoc~r~i:~! .Comin~tıo'~ö~d~c.Sll kanama >200ml/saat veya ısrarlı hipotansiyonu olan hastalar
.c:ı,rdıi<id~ath*ith• ~fi~St\\Tııİ(irppa~ı,J' Ça{~icıyas~)\H~CtJ'Ol) • direk olarak ameliyat odasına alınmalıdır. Saplanmış nesneler
.• 2007rfB(l )f l)s':~2frFMI1:l, ~1t293ıoı(~epe~f:" ... ...
0
·~!:!t=~,:~:;:;:;:ı'i:li~tıı:~ıg~~4$ ;ı~w
kontrol edilemeyen kanama miktarını ve sonradan mortaliteyi
arttırabileceğini destekleyen bazı bilgiler vardır. Perikardiyal
tamponadlı hastalar ani perikardiyal pencere ve torakotomi proto,cpLJJra~.ına?OOlJŞO(~~.t ıqtlJlH3?,tf.MI~;.ı\ .. • •.J.,..,,,
ihtiyacı gösterir. Pnömotoraks veya hemotoraks delili olan Mer~diili. J~, . H.oth,JI: aho:ra~!i t~.uiii!~:,wpfo. arıc,blio,w tq)n··
tüm hastalarda tüp torakostomi uygulanmalıdır. Ototransfüz- te~~ne, Surg elin. North A.m, 2Q07;87(\tt~:ı:ı,a,,~t)fM:ıp;~,
yon geniş hemotorakslı hastalarda endikedir. Başlangıç göğüs 1712712~] (Reyfewı, · · · · ·
Abdominal Travma
Sonya C. Melville, MD
Daniel E. Melville, MD 1
Çeviri:
Dr. Mehmet Özdoğan
Dr. Faruk Karateke
A. Hava Yolu
Potansiyel servikal yaralanma dışlanana kadar servikal immo-
Karın yaralanmaları potansiyel olarak yaşamı tehdit edicidir bilizasyon sağlayarak hava yolunu değerlendirin. Travma has-
tasının hava yolunu açmak için başa ekstansiyon yapmaksızın
ve dikkatli yaklaşım gerektirir. Karın boşluğunda geniş bir ya-
ralanma spektrumu olabileceğinden travma sonrası doğru ve çene itme yapılabilir. Yüksek akımlı oksijen verin ve gerekirse
hastayı entübe edin.
hızlı değerlendirme olmadığında tehlikeli sonuçlar meydana
gelebilir. Bu yaralanmalar geleneksel olarak künt veya penetran
B. Solunum
olarak sınıflandırılır. Künt karın travmalarının büyük çoğun
luğu motorlu taşıt kazalarına bağlı olarak, penetran yaralan- Solunumu ilk olarak steteskop ile dinleyerek değerlendirin.
maların büyük bir kısmı ise delici-kesici alet yaralanmaları ve Solunum seslerinin azlığı veya yokluğu olası pnömotoraks
ateşli silah yaralanmaları sonucu meydana gelir. Karın travmalı açısından klinik şüphe uyandırmalıdır. Sonra göğüs duvarı
hastalarda başarılı sonuç almak için hızlı değerlindirme ve sta- hareketlerinde asimetri, açık yara veya yelken ğöğüs açısından
bilizasyon ve endikasyon olduğunda erken cerrahi konsültas- değerlendirme yapın. Daha sonra göğüs duvarını dikkatlice
yon gerekir. palpe edin. Palpabl krepitasyon pnömotoraks veya kaburga
fraktürünü işaret edebilir. Gerekirse hızla iğne ile dekompres-
Değerlendirme yon uygulayın veya toraks tüpü takın (Bakınız konu 24). Nabız
oksimetri ve kapnografı faydalı olabilir.
Karın travmalarında ilk değerlendirme diğer tüm travma has-
talarında olduğu gibidir. ATLS protokolleri rehberliğinde ha- C. Dolaşım
vayolu, solunum, dolaşım, nörolojik değerlendirme ve hasta- Dolaşımı değerlendirin. Eğer ciddi eksternal kanama varsa di-
nın ek olası yaralanmalarının araştırılması ile hızlı bir ilk bakı rekt bası
ile kontrol edin. Nabızları, kapiller dolaşımı ve kan
yapılır. basıncını değerlendirin. Tercihen en az iki büyük periferik da-
mar yolu açın (.::16 G).Eğer periferik damar yolu açılamazsa
veya yetersiz kalırsa santral venöz kateter takın. Sıvı resüsitas-
'Bu konu 6. baskıda Roger Humphries, MD tarafından yazılan konunun re- yonuna başlayın. Değerlendirmenin bu aşamasında FAST ya-
vizyonudur. pılması önemlidir. Özellikle hemodinamik olarak kararsız olan
TRAVMA ACİLLERİ
hastalarda FAST incelemesinin pozitif olması acil laparotomi yaralanmayı değerlendirmek için retrograd üretrogram gerek-
endikasyonu olacaktır. lidir.
olduğu gösterilmiş künt travmalı hastalar yakın takip edilmeli, Tanısal Testler
bu hastalarda hemodinami bozulursa acil cerrahi müdahele
yapılmalıdır. Tanısal laparoskopinin kullanıma girmesi belirli A. Laboratuvar Testleri
penetran karın travması hastalarında terapötik olmayan lapa-
rotomileri azaltmıştır. Direkt grafıde tespit edilmiş diyafram Travmalı hastanın başlangıç labarotuvar değerlendirilmesin
yaralanması varsa acil laparotomi gerekir. Hipotansiyon olma- de bakılması gerekenler hemoglobin, hematokrit ve trombo-
ması, GKS<l4 olması, kostal sınırda veya karında hassasiyet sit sayımıdır. Transfüzyon gereken durumlarda kan grubu ve
olmaması, hematüri (:2:25 eritrosit/hpf) olmaması, hematok- çapraz karşılaştırma çalışılmalıdır. Laktat düzeyi bakılabilir ve
rit<30 olması ve femur kırığı olmaması özellikle acil cerrahi yüksekse şokun mükemmel bir göstergesidir. Benzer şekilde
gerektirecek karın içi yaralanma ihtimalinin düşük olduğunun baz defısiti şokun diğer önemli bir göstergesidir. Karın travma-
göstergeleridir. larında amilaz veya lipaz düzeyi güvenilir değildir. Karaciğer
enzimlerinin yiikselmesi hepatik yaralanmaya işaret edebilir.
C. Cerrahi Konsültasyon Glukoz ve beyaz küre sayımı akut dönemde sıklıkla yükselir
ancak özgün olmayan bulgulardır. İdrar tetkikinde bariz hema-
Özellikle hemodinamik olarak dengesiz hastalarda erken cer- türi olması tipik olarak ciddi ürogenital traktus yaralanmasının
rahi konsültasyon istenmesi bir zorunluluktur. Stabil künt göstergesidir.
travmalı hastaların bir çoğu konservatif olarak tedavi edilebilir.
Künt veya penetran travmalı hastaların hepsine cerrahi müda- B. Diğer Tanısal Yaklaşımlar
hale gerekmez ancak büyük kısmına yakın takip ve sık muaye-
ne yapılmalıdır. 1. Düz grafiler-Majör travmalı hastalarının çoğunluğun
da göğüs, pelvis ve servikal grafıler çekilmelidir. Günümüzde
bilgisayarlı tomografinin ulaşılabilirliğinden dolayı nadiren
kullanılsa da, flank-lomber travmalı veya gross hematürili has-
talarda ameliyat öncesi ayrıntılı tanısal testler yapılamadığı du-
rumlarda tek doz intravenöz piyelogram faydalı olabilir. Direkt
grafılerin karın içindeki mermi trasesisinin değerlendirilmesi
dışında penetran travmaların değerlendirilınesinde genellikle
faydası yoktur.
2. Tanısal periton lavajı- Her ne kadar TPLnın yerini genel
olarak ultrasonografı almış olsa da hala TPL için net endikas-
yonlar vardır. Hemodinamik olarak dengesiz çoklu travmalı
hastalarda TPLnın pozitif olması hızla girişim yapılabilmesine
olanak sağlar. Delici-kesici yaralanmalarda ise TPLnın negatif
olması konservatif tedavi ve erken taburcu olanağı sağlar. TPL
ile ilgili dikkate alınması gereken en önemli nokta, karın içi
kanamayı göstermede aşın duyarlı olması ve bu nedenle non-
terapötik veya negatif laparotomi oranlarını artırabilmesidir.
Ancak güncel literatürde TPLnin özellikle düşük hızlı penetran
travmalarda (kesici-delici yaralanmalar) terapötik olmayan la-
parotomi sayısını azaltmak için BT veya laparoskopi ile birlikte
kullanımı önerilmektedir. TPL yapılması planlanırsa bu işlem
tercihen cerrahi konsültasyon yapıldıktan sonra ve cerrah ta-
rafından yapılınalıdır. Güncel rehberler TPL, FAST ve BT'nin
travma hastalarında birbirini tamamlayıcı özellikte olduklarını
vurgulamaktadır.
3. BT görüntüleme- BT taraması hemodinamisi stabil trav-
ma hastalarında uygulanması kolay ve mükemmel bir tanısal
yöntemidir. Eğer ciddi karın içi yaralanma şüphesi varsa ve
hastanede bu tür hastalan yönetecek yeterli donanım yoksa
hastaya BT taraması yapmak için başka merkeze transferi ge-
ciktirmek önerilmez. Hem retroperitoneal, hem de intraperito-
neal yaralanmaların değerlendirilmesinde BT'den daha üstün
bir tanısal yöntem yoktur. Hemodinamik olarak dengesiz yada
TRAVMA ACİLLERİ
A Şekil 25-1. Pozitif FAST bakısında dalak çevresinde geniş bir sıvı izlenmekte.
laparotomi için net endikasyon olan travma hastalarında BT laparotomi yapılmalıdır. Eğer hastanın hemodinamisi dengede
kontrendikedir. ise BT gibi ileri tetkikler yapılabilir.
4. Ultrasonografi-Ultrasonografi künt çoklu travma has- 5. laparoskopi- Laparoskopinin BT veya TPL ile birlikte ya
talarında abdominal incelemede en öncelikli tanı yöntemi da tek başına kullanımı ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.
haline gelmiştir. Acil ultrasonografi ile ilgili pek çok çalışma Laparoskopi laparotomiye göre daha az invazivdir, terapötik
olmayan laparotomileri azaltırken ve hasta maliyetini ve yatış
yapılmıştır ve intraperitoneal sıvının tespitinde doğru ve hız
süresini düşürebilir. Travma hastasının yönetiminde nispeten
lı sonuç verir. Çocuk hastalar ve gebeler gibi özellikli hasta
yeni bir yöntem olan laparoskopinin, periton penetrasyonu-
gruplarında da güvenle kullanılabilir. Travmaya odaklanmış
nun ve diyafram yaralanmalarının araştırılmasındaki kullanı
abdominal sonografi değerlendirmesi (FAST) hemoperitonu mı muhtemelen artacaktır. Laparoskopinin künt travmalardaki
göstermede yüksek özgüllüğe sahiptir. Temel kullanım amacı kullanımı da gelişerek artmaktadır.
künt veya penetran karın travmalı hastalarda laparotomi ön-
cesi süreyi kısaltmaktır. FAST bakısı hasta başında uygulana-
bilen ve nispeten minimum deneyim sahibi kullanıcılarla (en
az 30 inceleme) doğru sonuç veren bir testtir (Bakınız konu
6). Standart FAST muayenesi önce ksifoid altından perikarda,
sonra sağ üst kadrandan Morrison poşuna (hepeatorenal boş
luk) serbest sıvı varlığı açısından bakılarak yapılır. Morrison
poşu supin pozisyondaki travma hastasında karın içi sıvının
(kan) ilk toplandığı ve gözlenebildiği yerlerden biridir. Sonra
sırasıyla sol üst kadranda splenorenal fossa ve pelvis incelenir
(Şekil 25-1). FAST bakısı BT'den farklı olarak hızla, acil ser-
viste hasta başında yapılabilir ve kolayca tekrarlanabilir. Karın
travması hastasında eğer hasta hipotansif ve FAST (+) ise hızla
ABDOMİNAL TRAVMA
B. Penetran Yaralanmalar
Her iki meme başını birleştiren transvers çizginin altındaki ya-
ralanmalarda potansiyel olarak batın içi yaralanma olabileceği
göz önüne alınmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi, hastane
öncesi dönemde sıvı tedavisi dikkatli bir şekilde uygulanmalı
dır. Hastanın acil servise ulaştırılmasına kadar geçen dönemde Dalak yaralanmaları genellikle künt travmaya bağlı olarak
90 mm Hg sistolik kan basıncı elde edilecek şekilde sıvı tedavisi görülür. Hastalar dalakta hematom, laserasyon, devasküla-
yapılmalı, aşırı sıvı resüsitasyonundan kaçınılmalıdır. Eğer pe- rizasyon veya tam rüptür ile başvurabilirler (Şekil 25-2). Bu
netran yaralanma mevcutsa antibiyotik tedavisi başlanmalı ve
yaralanmalar, yaralanmanın ciddiyetine göre sınıflandırılırlar.
uygun tetanoz profılaksisi yapılmalıdır.
Çoğu sınıflandırma şemaları yaralanmaları laserasyonun veya
1. Ateşli yaralanmaları- Karına yönelik ateşli silah
silah hematomun boyutu ve yerleşimi veya aktif kanama varlığına
yaralanmalarına geleneksel yaklaşım tümüne laparotomi ya- göre derecelendirir. Örneğin vasküler pedikül veya hilusa ka-
pılmasıdır. Bazı yazarlar tarafından düşük hızlı ateşli silah
dar uzanım gösteren yaralanmalar yüksek derecelidir ve muh-
yaralanmalarında, dikkatli seçilmiş hastalarda daha az agresif
yaklaşımlar tarif edilmiştir. Peritona nafiz ateşli silah yaralan-
temelen splenektomi gerektirir.
malarında operatif olmayan yaklaşım tartışmalıdır. Sıvı teda- Travma cerrahları dalak yaralanmalarında rutin cerrahi
visine rağmen hipotansif olan hastalara acil laparotomi, kan tedaviden ziyade nonoperatif yaklaşıma yönelmişlerdir. Hayatı
transfüzyonu, karın florasına yönelik antibiyotik tedavisi ve tehdit edici kanama yok ise amaç dalağı korumaktır. Hemo-
tetanoz aşısı yapılması gerekir. Hemodinamisi dengede olan dinamisi dengede olan hastalarda düşük dereceli yaralanma-
hastalarda periton penetrasyonu dışlandıktan sonra, yüzeye! lar takip edilebilir. Operatif olmayan tedavi dalak yaralanması
ve tanjansiyel yaralanmalar konservatif olarak takip edilebilir.
olan hastaların yönetiminde ve dalağın korunmasında en çok
Tüm abdominal ateşli silah yaralanmalarında erken cerrahi
kullanılan yöntemdir. Yüksek dereceli yaralanması olan veya
konsültasyon istenmelidir.
BT'de pelviste serbest sıvı saptanan hastalar konservatif teda-
2. Delici-kesici yaralanmalar-Periton penetrasyonu şüp viye uygun adaylar değildir ve bu hastalarda nonoperatif teda-
hesi olan delici-kesici yaralanmalarda resusitasyonla birlikte
vinin başarısızlık şansı yüksektir. 2 L kristaloid infüzyonuna
tetanoz profılaksisi ve antibiyotik tedavisi gerekir. Uygun ko-
rağmen hipotansif olan hastalara kan transfüzyonu yapılmalı
şullar ve ışıklandırma sağlanarak çok yüzeye! olanlar dışında
tüm yaralara bir cerrah tarafından lokal ekplorasyon yapılma ve hastalar ameliyata hazırlanmalıdır. Bazı merkezlerde laparo-
lıdır. Hastanın yönetiminde TPL, BT tarama ve laparoskopi
tomiden kaçınmak ve splenik kanamayı kontrol etmek amacı
kullanılabilir. Periton penetrasyonu dışlanırsa, hastalar lokal ile anjiyografi ve selektif arteryel embolizasyon uygulanmakta-
yara bakımı sonrası taburcu edilebilir. Periton penetrasyo- dır. Tüm dalak yaralanmaları yaralanmanın ciddiyetinden ba-
nu varlığında geleneksel yaklaşım tanısal laparotomidir. Bazı ğımsız olarak travma cerrahına konsülte edilmeli ve yatırılarak
cerrahlar düşük hızlı ateşli silah yaralanmalarında olduğu gibi takip edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ
A Şekil 25-2. Dalak yaralanması olan künt travmalı erişkin erkek hasta. Dalakta multipl ge,:ıiş laserasyonlar ve
perisplenik hematom görülmektedir. Ayrıca perihepatik serbest sıvı dikkati çekmektedir. A ve B: lntravenöz kontrast
verildikten hemen sonra elde edilen görüntüler. Dalak etrafındaki hematomun sol böbreğe olan bası etkisi dikkati
çekiyor.
ABDOMİNAL TRAVMA
c
Jı.. Şekil 25-2 (Devamı) C: Kontrast maddenin verilişinden sonra daha net dalak görüntülenmesi. Dalak arka yüzün-
deki geniş laserasyonun anteriorda hilusa doğru uzanımı daha net görülmektedir.
A Şekil 25-3. Künt travma nedeni ile başvuran erişkin bayan hastada sol hemidiyaframda bulanıklaşma ve nazo-
gastrik tüp ve mide gaz odacığının anormal yerleşimi sol diyafram yaralanmasını işaret etmekte
Periferik yerleşimli küçük laserasyonlar veya hematomlar (1 Pankreas yaralanmaları nadir görülmelerine karşın ciddi mor-
ve 2. derece) genellikle operasyon gerekmeksizin tedavi edile- bidite ve mortalite ile ilişkilidir. En sık penetran travmalarda
bilir. Ancak yüksek dereceli karaciğer yaralanmalarının opere görülür. Pankreasın künt yaralanmaları tüm olguların sadece
edilmeden tedavisi ciddi morbidite ile ilişkili olabilir. Yaralan- %26'sını oluşturur. Pankreas yaralanmaları nadirdir ve tanı
manın derecesi arttıkça morbidite riski de artar. Hemodina- sıklıkla zordur. Pankreas lasere veya kontüze olabilir. Amilaz
mik olarak dengesiz karaciğer yaralanmalı hastalarda kanama düzeyleri özellikle erken dönemde özgül ve faydalı değildir.
kontrolü için laparotomi gerekir. Karaciğerdeki büyük doku BT veya radyolog tarafından yapılan ultrason faydalı olabilir.
kayıplarını onarmak teknik olarak zordur. Bu yaralanmalar ka- Pankreas yaralanması olan tüm hastalar yatırılmalıdır.
raciğere hepatik arter ve portal venden gelen yüksek kan debisi
nedeni ile kontrol edilemeyen kanama ve ölüme neden olabilir.
Ameliyat gereken olgularda güncel cerrahi yaklaşım kompleks
onarımlar yapmak yerine packing ve hasar kontrol cerrahisi (Ayrıca bakınız konu 26)
yöntemlerinin uygulanmasıdır. Hastaların bir kısımında an-
jiografi ve embolizasyon gibi girişimsel radyolojik yöntemler
başarılı olmaktadır.
B
A. Şekil 25-4. Künt travmalı erişkin erkek hastada karaciğer posteriorunda perihepatik ve perisplenik kanamayla
ilişkili geniş kontüzyon.
ralanma bulgusudur. Erişkinlerde hipotansiyon yoksa mikros- Operasyon yapılmaksızın takip kararı alınan renal yaralanmalı
kopik analiz gereksizdir. Çocuklarda mikroskopik bakıda her hastalarda yüksek ateş, hematokritte düşme, şiddetli yan ağrısı
büyük sahada en az 5 kırmızı kan hücresi görülmesi muhtemel
idrar yolu yaralanmasına işaret eder. Bu durumda acil servis- ve hemodinamik bozukluk konservatif tedavinin başarısızlığı
te üroloji konsültasyonunu yapılmalıdır (Şekil 26-Se bakınız). nı gösterir.
TRAVMA ACİLLERİ
A Şekil 25-5. Erişkin erkek hastada solda karın içi serbest sıvı, ince barsak duvarında kalınlaşma ve mezenterik yağ
planlarında çizgilenme. Hastaya tanısal laparotomi yapıldı ve mezenterik yırtıkla beraber devaskülarize ve perfore
jejenum ansı saptandı.
ABDOMİNAL TRAVMA
GASTROİNTESTİNAL SİSTEM
Harbreclıt I!G: tsanythıng new in,aclult blunt spienic trauma?.Am l Köz:"'~· Môore ~A, Cothrert c2;tvı~otiE~)J~a M,i~ı~~rEli,
Surg:2005;190~2):273~278 [PMID: 16023445]; . Miller CC; Ea~trıdge B, Achesort E, Brundage Tatada'~; ~c,ı, sr,.
Haan J.~' Boclılcchlo. GV; ıfumer N, S~alea TM: Nortopetativ~ M,
C:ar~y .Hokomb JB; Risk factors f?r hepatif morfüdiiy föJ~·
maııag~eııt of blunt spfo11fo injuı'y; a: 5.~yeat expedenc:e. n-au- •· J .ıowmg nonoper~tive maıiagfnıent: multicenter study•.A:rch Surg ·
20~6;l41{5}:451..,45HPMIPfl6Z02516]. . . .
ma}005;58(3);492-49S: [P}yiID: 15761342]. · · ·
)~ala M, ~dflert Y,. f4intz; '{; I<isselgoff D, G~rcertsfein t !Uvkınd. ~ecllıt W~nick fo.···.I>~dJaitl\füjJJ} $6uit
· 2009,ıo2(J.2)nzss~ı256\ ·· ······ ··· · ··
AI, J:'~r?gy . M\ fmogy (,: Illunt, splenic trauına: predlctcır,~
for . ~ııccessful non-ol?erative ınaı1agement, Isr M.ed i\ssoc J ·Shlraii.M.,:s!:11dbakhtS,.Jan.ailflb~ı!f~,.Asa~öf~p.~u.tiiiAfra:sliılit
2007;9(12):8s7:..86f[PMmll82W925]. .· ·. .. •. .·....•.•.. ·.··•· ...
:1aisevxci,1 OY:, Blunf diaı>hra~matlç, rupkre1 fciur teatf eıqyeıi"
. iiA: . l~l~1i!!:a~ı~~:tt~ı, .... :rntt~
20ıoı6~HJ,9c:1], ~Pıvno: 2om643"4J, ;, · · ··
ence. fürI]ia: 2008;12(1 ):73-78 [fMID: 17891332}. • " · ·.·.. ·.·. ·.·
,~anna 'Af<:::Eef;i LE: Acut~..trau'mııtic diaphra~ınatic lnjury. 'Dfrıc ·.
rac Surg Clin 2009; i 9( 4):485-489 (PMID: 2011263 f] ,.. •..
Friese RS, Cöln CE,. Gentilello LM: Laparoscopy ~uffidertt to. is
exdude occuıt <lfaphra:gm ınJury aft~r peneu~ting .ab.<lominal.
;!W~=~~!~t~~,
rean JRadiol 2007;8(6):492-497 [PMID: 18071279]'.
A.td M1 tf~ns()n JM, (]rinblat L, Şrof.nı.ıuı N, C!lıı.ıgiıtııiT; Tomlijısö~ .
trauma,.f: Ttauma, 2005;58(4}:789:"792' [PMID:.15824657],
·. .G; §urgically,-J~por,ıanr bowef ,nd/pr'mesentericırtJury.in bl~nt·
Powell BS, Ma:grtotti Lf, Schi:oeppel. TJ;. Finnell CW, Savage SA, ~ra~r accuracy (!f. Il}~ti~~JecfC>r f! f<>r' ~ıtaticiJl.'.,lladiology.
Fischer PE, Fabian TC, Cröce rvfA;Diagnostkfaparoscopy ~r the . }O~Ş;249(1):524-533[PMID: l87966(l0]: •...••.••...•••.•.............. ·.·...........~ •.
e~u~tfo~ of ı:ıc~ult dia_{)hragınftfo, iııJury, foijowing ptıI!eftıttil]g•..
. tiıC>i:ı!C()~Iiıio:qıl.ı.:uil traut!];a, Iniury 20Q8\3;9(Sjı§3Q"-5:fl;{[ilMI!'}: ·. ı:ı-azi~iŞ~aı-s~rookAF. M()çre Ki': C~s~ oqhe mon~:traıık\J~ıı~ •·.
ı8336818]. . . . .. . ·... ·. .• •• • • •. ing.fqllowin& abctôminat traııma:.ın e~sily ôverlooke<i foJiıry,:Sl t
·Radiol 2oQ9;82(973)!79'-&1 [PMID: 19()95818}; ·. . .•. . ... . . .
Sfraderi .• LD, . Scar1:1eH11ı ·. S(I-fepa~ş:. ih!ury. A.cta · ·. Cfr Bia~
20Q6;2l(Suppll): 8qcc88'.[PMID: l'i'OJ352l}. /. . ;· · üissıttı~; s: Griswold JA( Frezza ·EE: fr~~tıııekf' d(isoiııt~J f;ıi;f
etratıng flank ttaunıa. Ani.· Surg 2005;7I(li):493'-496 [P:!\,fID(
PolaricôP,Eeoıı:5ıPiriedaJ:PuyanaJC,()clıôaJB,ArıitcMt,frat-' 1601,4928}. .
br.echt BG, Geller D, Peitzma.ıi A~: Hepatfc resection {n the~nıan,
ag~men~of'complex füJuryto the l'lveı:. JTrl}uma:200S;65(61:ız61,,:
1269 [PMH): 190776111, .
Genitoüriner Travma
Brian Adkins, MD 1
Çeviri:
Dr. Müge Gülen
A. Kateterizasyon
Acil Tedavi
Fizik muayene üretranın bütünlüğünü desteklerse bir foley ka-
Künt ve penetran travmalı tüm hastalar için, ileri travma ya-
teter yerleştirilebilir. Sözü geçen herhangi bir üretral yaralan-
şam desteği protokolü gereğince ilk bakıda havayolu, solunum,
ma bulgusu varsa, önce RUG yapılır. Eğer üretrogram negatifse
dolaşım ve nörolojik durum değerlendirilir (Konu 12). İkincil
veya endike değilse, 14-16 F 'lik bir kateter, steril teknikle ve
Bu konu 5. baskıda Geoffrey A. Wiss, MD, Claudia Whitaker, MD, & Robert K.
1 bol miktarda kayganlaştırıcı jel kullanılarak yerleştirilmelidir.
Dunne, MD, FACEP tarafından yazılan konunun revizyonudur. Katlanmış 4x4 inçlik gazlı ped sünnetsiz hastalarda sünnet
TRAVMA ACİLLERİ
Kateler takılamadı
Foley kateler Retrograd
takılabilir üretrogram
14-------Normal------___,
~-----~
Anormal
Mikroskopik hematüri
Gros Hematüri (pozitif dipstik veya
her alanda > 5 RBC )
Pelvik
1
Pelvik
ı
BT (Pelvik fraktür fraktür yok Major
INom,al
fraktürlerde deselarasyon
sistogramla yaralanmalarında
beraber) BT' yi düşün
A Şekil 26-1. Erişkinlerde künt travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA
PENETRAN
I
YARALANMALAR
Buraya
Operasyon
odasına
Alt göğüs,
Penis Suprapubik alan Skrotum böğür, sırt, karın
Abdominal BT Abdominal BT
ve BT sistogram Skrotal USG
Anormal--
Üroloji konsültasyonu
ve mikroskopik veya Tal
gros hematüri varsa
retrograd üretrogram
Üroloji
( Gözlem ) ( Gözlem )
konsültasyonu
JJ.. Şekil 26-2. Erişkinlerde penetran travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)
derisinin geri çekilmesi, sünnet derisinin glans üzerine tekrar mek üzere eve taburcu edilebilirler. Penetran yaralanması ve
düşmesi ve kateter yerleştirilirken kateterin kontamine olma- idrarda her büyük büyütmeli alanda 5' ten fazla kırmızı kan
sını önlemek için kullanılabilir. Üretral yaralanma olasılığın hücresi olan hastalar görüntüleme çalışması gerektirir, bunun-
da, kateterin yerleştirilmesindeki herhangi bir zorluk durumu la beraber hematürinin olmaması görüntüleme çalışmasının
retrograd üreterografiyi gerektirir. Gros veya mikroskopik gerekınediğini göstermez. Penetran travma ile ilgili olarak
hematüri olası ürolojik travmayı gösterir, ancak mikroskopik yaranın lokalizasyonu, yaralanmanın tahmini için hematüri
hematürinin derecesi yaralanmanın lokalizasyonu ve derecesi varlığından daha önemlidir, çünkü önemli yaralanmalar (bir
ile karele değildir. çalışmada hastaların % 9' u) hematüri olmadan da görülebi-
1989'da, yapılan 10 yıllık prospektifbir çalışma künt re- lir. Pediatrik hastalarda böbrekler en sık yaralanan intraabdo-
nal travmanın değerlendirilmesi ve tedavisinde kılavuz olarak minal organlardır. Çocuklar renal travmalara erişkinlerden
belirlenmiştir ve ortak görüş aynı kalınıştır. Gros hematürili daha duyarlıdır çünkü onların böbrekleri orantılı olarak daha
hastalar bir görüntüleme çalışması gerektirir. Mikroskopik he- büyüktür ve daha az perirenal yağ dokusu ile sarılıdır. Göğüs
matürili hastalarda, şok öyküsü varsa (sistolik kan basıncı< 90 kafesi daha az rijittir ve erişkinlerde olduğu gibi koruma sağ
mmHg) veya ani deselerasyon yaralanması varsa bir görüntü- lamaz. Sonuç olarak, mikroskopik hematürisi olan her çocuk
leme çalışması yapılmalıdır. Şoku ve deselerasyon yaralanması hasta ilave tetkik gerektirir [genellikle bilgisayarlı tomografi
olmayanlar, mikroskopik hematürinin tamamen temizlendi- (BT) tarama]. Mikroskopik hematürinin miktarı üzerinde bazı
ğini garanti altına almak için ayaktan üroloji kontrolüne gel- tartışmalar bulunmaktadır, bu çocuklarda başka değerlendir-
TRAVMA ACİLLERİ
PEDİATRİK
KÜNTTRAVMA
Meada kan veya diğer üretral Meada kan veya diğer üretral
yaralanma bulguları yok yaralanma bulguları var
Retrograd
Foley kateter
ürethrogram
takılabilir
Normal
Ekstravazasyon l
Mikroskopik hematüri
Üroloji
Hematüri yok (her alanda > 5 RBC)
konsültasyonu
veya gros hematüri
iV kontrastlı
abdomen BT ve
Renal yaralanma BT sistogram
şüphesi varsa:
Renal yaralanma • böğürde kontüzyon
şüphesi yoksa
• kot fraktürü
• deselerasyon yaralanması
Abnormal
.ıl Şekil 26-3. Pediatrik hastalarda künt travmanın evrelendiği akış şeması (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's
General Urology, 13 th Ed. Appleton ve Lange, 1992 izni ile yayınlanmıştır.)
meleri gerektirmektedir. Güncel literatürdeki bir eleştiri yazı matürisinin klinik olarak önemli kabul edilmesi ve ileri değer
sında değişen cut off değeri genellikle 5 ila 50 RBC/hpf arasın lendirmeler istenmesidir.
da kabul edilmektedir. Hatta bir retrospektif eleştiri yazısında
B. Suprapubik Kateter Yerleştirilme
yazarlar, BT' ye sınırlama getirmek için çocukların erişkinler
gibi değerlendirilmesi gerektiğini önermektedirler. Bu başlık Travmada suprapubik keteter yerleştirme, foley kateter yer-
gelecekteki çalışmalara konu olacak iken, güncel düşünce künt leştirmenin kontraendike olduğu durumlarda endikedir. Bu
veya penetran travmalı pediatrik hastaların mikroskopik he- genellikle doğrulama çalışması veya cerrahi müdahale için
GENİTOÜRİNER TRAVMA
D. Retrograd Üretrografi
Üretral travmanın değerlendirilmesinde seçilecek çalışma ret-
rograd üretrografıdir. Eğer üretral yaralanma şüpheliyse; (örn.,
meada kan, çamurlu veya yüksek yerleşimli prostat, skrotal
veya perineal hematom) üreterografı foley kateter yerleştiril
meden önce yapılmalıdır. Çalışma genellikle fluroskopi altında
üretranın ortasına kontrast damlatılarak yapılır. Enjeksiyondan
önce abdominal X-ray çekilir, 60 cc'lik enjektör ve bir Cooke
adaptör ile yaklaşık 20 cc suda çözünür kontrast ortalama 60
saniyede enjekte edilir. Eğer fluroskopiye ulaşılamazsa, enjek-
siyonun son 10 saniyesinde X-ray çekilir. Mesane dolumu ile
ekstravazasyon kısmi üretral yırtığı gösterir, mesane dolumu
olmadan ekstravazasyon tam üretral yırtığı gösterir.
E. Retrograd Sistografi
IVP' ye benzer, retrograd sistogramda düz radyografınin yerini
aslında BT sistogram tutmaya başlamıştır. Bu teknikte, 400 cc
kadar sulandırılmamış suda eriyebilen kontrast madde, üretral
kateterden yerçekimine karşı mesane kontraksiyon noktasına
kadar damlatılır. Mesane tam dolduğunda ve sonrasında işe
meyi bitirdikten sonra ekstravazasyonları görüntüleyebilmek
için X-ray çekilir.
F. Ultrason
Ultrason travma durumlarında peritondaki kanamayı tespit
etmek için sıkça kullanılmasına rağmen, özgün renal yaralan- Genel Bilgiler
maların güvenilir biçimde tespiti için duyarlı değildir (muhte-
melen % 22' den düşük) ve bu nedenle renal travma çalışmala Renal yaralanmalar en sık görülen ürolojik yaralanmalardır.
rında önerilmemektedir. Böbrekler yerlerinde yapışık değillerdir ama vasküler bağla-
TRAVMA ACİLLERİ
rından ve perirenal yağ dokularından asılı haldedirler ve di- bekleyerek yönetilebilir ve nadiren cerrahi müdahale gerektirir-
yafragma ile hareket ederler. Sadece vasküler pedikül güvenlik ler. Ayaktan tedavi edilen hastalarda üroloji takibi, hematürinin
altındadır, böbrekler deselerasyon yaralanmalarından kolay tamamen temizlendiğinin garanti altına alınması için gereklidir.
etkilenirler, künt yaralanmalar penetran yaralanmalardan beş Major laserasyonlar (künt travmalarda renal yaralanmaların %
kat daha sıktır. Böbreklerde tümör, konjenital lezyonlar veya 3' ü) cerrahi müdahale gerektirmektedir, bununla beraber gün-
hidronefroz gibi daha önceden var olan anormalliklerde görü- cel yaklaşım bu yaralanmaların mümkün olduğunca konservatif
nüşte önemsiz olabilecek mekanizmalarla da hasar görebilir. yönetimidir. Aktif kanamaları BT taramada gösterilebilen hemo-
Renal travmanın tanısı, sık görülen diğer peritoneal ya- dinamik olarak stabil hastalarda, anjiografi ile selektif embolizas-
ralanmalarla beraber olması ve renal yaralanma için iyi bilinen yon yararlı olabilir. Künt travmaların% 1-2' sinde renal pedikül
herhangi bir duyarlı marker olmaması nedeniyle zordur. He- yaralanması görülür (arteriyel tromboz veya avulsiyon), geri
matüri önemli renal yaralanmalarda olmayabilir (özellikle tam dönüşümsüz böbrek hasarından kaçınmak için hızlıca tedavi
üreteropelvik avulsiyonlarda) ve hematüri varlığında hematü- edilmelidir. Çoğu cerrah böbreklerin destruksiyondan korunabi-
rinin derecesi yaralanmanın derecesi ile korele değildir. Renal leceği, eşik değerinin 4 saatlik sıcak iskemi zamanı olduğuna ina-
yaralanma l' den 5' e kadar olan bir skalada derecelendirilir. nır, sonrasında böbreklerin kısmi fonksiyon için az şansı vardır.
(Şekil 26-4) İntraabdominal yaralanmalarda çoğu solid orga-
Penetran renal yaralanma genellikle cerrahi müdahale
nın ameliyatsız yönetimi takip edilen genel bir eğilimdir, renal
gerektirir. Kontrol edilemeyen renal kanamalar, parçalanmış
yaralanmaların % 95'i cerrahi eksplorasyon olmadan yönetil-
böbrek ve ana renal damarlarda avulsiyon cerrahi eksplorasyon
mektedir. Bununla beraber yüksek-gradeli renal yaralanması
için kesin endikasyonları içerir.
olan hastaların sadece özel küçük bir grubu, cerrahi onarım
veya nefrektomi olmadan takip için adaydır.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı bir böğürde lokalize veya tüm karında olabilir, ama vis-
seral yaralanma veya pelvik fraktür renal yaralanmanın semp-
tomlarının anlaşılmasını zorlaştırabilir. Bulantı ve kusma,
böğürde ekimoz, alt kotlarda kırık veya lomber vertebralarda
kırık (özellikle transvers proçeslerde) dikkati çekebilir. Böğüre
penetran veya trasesi potansiyel olarak paravertebral boşluğu
geçen yaralanmalarda ürolojik yaralanmalardan şüphelenilme
lidir. Ciddi kan kayıpları ve şok retroperitona ait bir kanama-
nın sonucu olabilir. Ele gelen bir kitle retroperitoneal hematom
veya ürinomu gösterebilir. Eğer retroperiton bölünmüş ise, he-
moperitoneum yaygın karın hassasiyeti ve ileusa neden olabilir.
B. laboratuvar Bulguları
C. Görüntüleme
Seçilecek görüntüleme yöntemi hem ani hem de geciktirilmiş
görüntülerle intravenöz kontrastlı abdomen ve pelvik helikal
BT' dir. (Şekil 26-5) Görüntüleme, hiçbir durumda gerekli ope-
ratif müdahaleyi geciktirmemelidir. Acil cerrahi gerektiren has-
talarda cerrahi eksplorasyon radyografik görüntülemenin yeri-
ni almalıdır. BT' ye ulaşılamayan durumlarda, IVP major renal
yaralanmaların tanısına yardımcıdır, bununla beraber bazı kü- Genel Bilgiler
çük kontüzyonlar ve renal laserasyonlar gözden kaçabilir.
Genitoüriner sistemin en az sıklıkta yaralanan parçası üre-
Tedavi terdir. Bu yaralanmaların büyük kısmı (% 80-90' ı) penetran
yaralanmaların sonucunda görülür, bununla beraber künt üre-
Renal kontüzyonlar (künt travmalarda renal yaralanmaların % teral travma bir çok ürolojik olmayan yaralanma ile beraberdir.
85' i) ve minör laserasyonlar (bu tür yaralanmaların % 12' si) Böbreğin üreterden kopmasına neden olacak künt deseleras-
GENİTOÜRİNER TRAVMA
Jı,,. Şekil 26-4. Renal yaralanmaların sınıflandırması. Evre 1 ve 2 yaralanmalar minör yaralanmalardır. Evre 3, 4 ve 5
yaralanmalar ise major yaralanmalardır. A: Evre 1- Mikroskopik veya gros hematüri; radyolojik çalışmalarda normal
bulgular; parankima! laserasyon olmaksızın kontüzyon veya subkapsüler hematom. B: Evre 2- Genişlemeyen perire-
nal hematom veya üriner ekstravazasyon olmaksızın 1 cm'den daha küçük kortikal laserasyon. C: Evre3- üriner eks-
travazasyon olmaksızın 1 cm'den daha büyük kortekse doğru uzanan parankima! laserasyon. D: Evre 4- Toplayıcı sis-
teme ve kortkomedüller sisteme doğru uzanan parankima! laserasyon. Laserasyon damarsal bir bölgede de olabilir.
TRAVMA ACİLLERİ
.. Şekil 26- 4 (Devam) E: Evre 4- Parankima! laserasyon olmaksızın renal arter segmentinin t~ombozu. Bunun ya-
nındaki parankimin iskemik olması akılda tutulmalıdır. F: Evre 5- Ana renal arterin trombozu. lntimal yrtık ve distal
tromboz resimde gösterilmiştir. G: Evre 5- Parçalanmış böbrek ile sonuçlanmış çoklu renal Jaserasyonlar. H: Evre 5-
Ana renal arter ve/ veya venin trombozu. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General Urology, 16 th Ed. New York,
McGraw-Hill, 2004 izni ile yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA
13. Görüntüleme
IVP ve ET taramanın ikisi de üreteral yaralanmaları gözden
kaçırabilir.Görüntüleme yaralanmadan hemen sonra resü-
sitasyon sıvılarının verilmesi ile birlikte yapılırsa, kontrast
maddenin üreterden ekstravazasyonu sadece puslu şekilde
görünür, buzlu cam görünümündedir. Eğer yaralanma ürete-
roplevik bileşkeye yakınsa, böbreğin etrafındaki sıvının iç hattı
üreteral yaralanmadan ziyade yanlış renal yaralanma tanısının
konulmasına yol açabilir. Retrograd pyelografide daha kon-
santre boya ve fluroskopi kullanıldığından, bu yöntemde diğer
yöntemlerle gözden kaçan yaralanmalar tanınabilir. Ultrason
üreteral yaralanma tanısında güvenilir değildir.
Tedavi
Üreteral yaralanmalar stentle, nefrostomi tüpü yerleştirerek
veya cerrahi ile yönetilebilir. Gecikıniş onarım artmış enfeksi-
yon riski ile ilişkili olmasına rağmen renal fonksiyon kaybında A. Şekil 26-6. Mesane yaralanmasının mekanizması.
artışa yol açmaz. Dolu bir mesane üzerine gelecek olan darbe intravezi-
kal basıncı arttıracak ve intraperitoneal rüptüre neden
Brandes S, Coöııriı M,, Arıneııak:is Net al: I)iagn olacaktır. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill, 2004 izni ile
agemeıitof uretefic injury:'an evidence,based an
2004;94:27'1.'..28~ [Plvl.ID;i.5291852]; . yayınlanmıştır.)
;d:
Tezval H,· ·Tezval ]ı,i; von Kfot C H trriıiai'y
patlents :with mitltipk traumıı,. Worfq J .Uro~ 2
[PMID: 173517Şı.J•.. lıkla mesanesi tamamen dolu hastalarda motorlu araç kazaları
Pereır B.fyf, ôgilvie MP, G,ome;-Rodrigµ~z JC et nedeniyle olur ve yeni alkol almış hastalarda (tam dolu mesa-
· ureteral lnjuı'ies after e1'.teriıaI trauma:~ Sca:tıd J Ti neye sebep olur), kadınlar (daha ince mesane kas yapısı) ve ço-
EmergMed 2010~18:6 [PMID: 20128'l05J, cuklarda (mesane pelvis tarafından korunmamış) olma olasılı
ğı daha yüksektir. İntraperitoneal rüptürler sıklıkla mesanenin
MESANE YARALAI\IMAlARi en zayıf yeri olan kubbesinde meydana gelir. Mesane rüptürü
olan hastalarda intraperitoneal ve ekstraperitoneal rüptürün
kombinasyonu% 5-12 oranında meydana gelir. Mesane rüptü-
rü nedeniyle acı çeken künt travmalı hastakların sıklıkla mul-
tisistem yaralanmaları vardır ve mortalite o/o 22-44 oranında
.~0lii~ij~{~~:~f~r
·~ Gros hetnatüri ye~arın 'ağrısr.sı~h~fa:var ır;.
Ilı>· Seçirec;ektarı y~nte1T1irettô9.radsis,ogr~md1.1\
rapor edilmiştir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Genel Bilgiler Alt karın ağrısı ve idrar yapamama ile gros hematüri (%98) en
sık bulgulardır.
Mesane rüptürleri en sık künt travmalar ve pelvik fraktürler ile
ilişkili olarak özellikle mesane tam dolu olduğu zaman mey- B. Görüntüleme
dana gelir. Rüptür intraperitoneal (Şekil 26-6) veya ekstrape-
ritoneal (Şekil 26-7) boşluğa doğru olabilir. Rüptürlerin büyük Üretral yaralanma RUG veya fizik muayene ile dışlandıktan
kısmı (% 85'i) ekstraperitoneal boşluğa olur ve sıklıkla pelvik sonra, mesane yaralanmasının tanısı retrograd sistogram ile
fraktürlerle ilişkilidir (% 60-90). İntraperitoneal rüptürler sık- konur (ya konvansiyonel radyografi veya genellikle bilgisayarlı
GENİTOÜRİNER TRAVMA
tomografi ile). Mesane foley katater aracılığıyla gönderilecek gösterecektir. İşeme sonrası görüntü her zaman çekilmelidir,
suda eriyebilen 300-400 cc kontrast madde ile tamamen şişi ilk filmlerde anlaşılmayan gizli yaralanmaların tanısına yar-
rilmelidir. Tam dolum sağlandıktan sonra radyografıler çekilir dımcıdır.
ve mesane tamamen boşaldıktan sonra tekrarlanır. İntraperito
neal rüptür kontrast maddenin karın içine yayıldığını gösterir, Tedavi
parakolik çukura yayılımla birlikte barsak duvarı kıvrımları
nın dış sınırlarını ortaya çıkaracaktır. Ekstraperitoneal rüptür İntraperitoneal rüptürler ve mesaneye penetran tüm yaralan-
mesaneye bitişik, kaba çizgilenen bir ekstravazasyon oluşumu malar cerrahi müdahale gerektirir. Ekstraperitoneal yaralan-
TRAVMA ACİLLERİ
malar genellikle foley kateter drenajı ve bunu takip eden 10-14 1. Posterior Üretra
gün içinde tekrar sistogram ile cerrahi olmadan tedavi edilirler.
Basit kontüzyon veya tamamlanmamış laserasyonlar foley ka- Genel Bilgiler
teter drenajı ve erken üroloji takibi ile konservatif tedavi edilir.
Prostatik ve membranöz kısımlardan meydana gelen posterior
üretra, en sık kemik pelvis yaralanmalarının eşlik ettiği künt
·• M.oteyf.F, rverson M, sra11f; Bladtl~r rtıptute ~fli!t. travma sonucu yaralanır. Üretra genellikle ürogenital diyafrag-
giıideHnesfor di~gnostk imaging. frı:a~ma 2®t;
manın proksimalinden kesilir. Prostat gelişen hematom nede-
11586159), . .
niyle yukarı doğru yer değiştirir. (Şekil 26-8) Posterior üretral
Ramcha~dantP, Bücfileı; PM: Im~~g. ~(ienıt~ yaralanmaların % 35'ine eş zamanlı mesane yaralanması eşlik
An:ıJ Roetıfgenohl009}19~:J514'"" 1S23 [PlyfID; I
eder.
Heıı:t(;, Iyrlgkaran t Power Net af: .Utoloğici infu
trııuma~ (illt:ıJ'fad.jql200Ş;6J:l36K.C:13ı;zü .
Klinik Bulgular
Genel Bilgiler
Üretral yaralanmalar sık değildir ama inkontinans, striktür ge-
lişimi, impotans ve kronik idrar yolu enfeksiyonları gibi yüksek
komplikasyon riskinden dolayı potansiyel olarak sıklıkla kuv-
vetten düşürür. Erkeklerde sıklıkla künt travmaya ikincil ge-
lişir ve genitoüriner yaralanmaların % lü'undan sorumludur.
Üretral yaralanmalar kadınlarda oldukça nadirdir ve sıklıkla
pelvik fraktürlerle ilişkilidir. Üretral meada kan üretral yara-
lanma için en güvenilir ve kesin bulgudur, % 93' ün üstünde
duyarlılık bildirilmiştir. Üretral kanamanın miktarı üretral ya-
ralanmanın ciddiyeti konusunda zayıf bir belirteçtir.
Üretral yaralanma şüpheliyse, tanı RUG ile dışlanana
kadar foley kateter yerleştirilmesi kontrendikedir. Eğer üretral
yaralanması olan bir hastaya foley kateter yerleştirilmişse, ka-
teter hareket ettirilmemelidir ve üretrogram kateterin etrafın
dan pediyatrik feeding tüpü kullanılarak ve distal üretral meayı
glansa nazikçe bastırıp tıkayarak yapılmalıdır. A Şekil 26-8. Posterior üretra (membranöz) hasrlan-
Özel bir yaralanma şekli, foley kateterin travmatik çı ması. Pelvis fraktürüne ikincil olarak prostat membra-
karılmasıdır. Hasta hareket ederken veya sıklıkla hastanın nöz üretradan kopmuştur. Ekstravazasyon triangüler
hareket sırasında katetere basması sonucunda meydana gelir. ligament boyunca ve periprostatik ve perivezikal böl-
Bu mekanizmayla önemli yaralanmalar meydana gelir ve tek- gededir. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General
rardan herhangi bir kateter takmadan önce üretrogram yapıl Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill, 2004 izni ile
malıdır. yayınlanmıştır.)
GENİTOÜRİNER TRAVMA
B
A Şekil 26-9. Prostomembranöz üretral hasarlanması olan erişkin künt travmalı hasta. A: Simfizis pubis diastazisi
dikkat çekicidir. 8: Kontrast maddenin serbestçe ekstravazasyonu ve mesaneyi dolduramaması posterior üretral kop-
mayı göstermektedir.
TRAVMA ACİLLERİ
..\ Şekil 26-10. Bulböz üretra hasarlanması. Sol: Mekanizma: Sıklıkla perineal bölgeye künt travma veya bir objenin
üstüne düşmekle olur; Simfizis pubisin inferior köşesinden üretrayı hasarlar. Sağ: Kan ve ürenin Colles fasiyasına
doğru ekstravazasyonu. (Tanagho EA, McAninch JW: Smith's General Urology, 16 th Ed. New York, McGraw-Hill,
2004 izni ile yayınlanmıştır.)
Tedavi {hrı-Ôfog(cdnjıi/
7t'~f9$}, .
Başlangıçtaki tedavi üriner drenajın sağlanması için suprapu-
bik sistostomidir. Kesin tedavi seçenekleri farklı olup üroloji
konsültasyonu gereklidir.
2. Anterior Üretra
Genel Bilgiler
Anterior üretra bulböz ve peni! kısmı içerir, ürogenital diyaf-
ramın altında yerleşmiştir. Anterior üretra travmaları tipik ola-
rak ata biner tarzda yaralanmalar, penetran yaralanmalar, peri-
neye direk darbeler, enstrümantasyon veya hatalı foley kateter
yerleştirilmesinden dolayı olur.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Buck fasiyası kalıntıları sağlamsa, kan ve idrarın ekstravazas-
yonu penis şaftı ve perineye sınırlı olur. Buck fasiyasının rüp- 1.Penil Rüptür
türüyle, ekstravazasyon karın duvarı boyunca yayılır, sadece
Colles' fasiyası ile sınırlıdır ve perinede kelebek tarzında he- Erekte penise künt travma korpus kavernosumda rüptüre ne-
matomla sonuçlanır. den olur, peni! fraktür meydan gelir. Hasta tipik olarak yüksek
sesli çatırtı, ani ağrı ve ereksiyon kaybı tarifler. Peni! fraktür
B. Görüntüleme sırasında corpus spongiosum ve üretra yaralanması meydana
gelir.
Anterior üretral yaralanmalarda, üretrogramda kontrast üro-
genital diyafragmanın altına ekstravaze olur. Klinik Bulgular
Tedavi A. Semptom ve Belirtiler
Uzun süreli kateter drenajı veya direk reanastomoz en sık rast- Penis şaftında büyük bir hematom görülebilir ve şaftın ekseni
lanan tedavi seçenekleridir. deviye olabilir.
GENİTOÜRİNER TRAVMA
A Şekil 26-11. Perine bölgesine ata biner tarzda hasarlanması olan erişkin hasta ve üretral meada kan. Bu pozitif
retrograd üretrogramdaki ekstravazasyon üretranın bulboz kısmında olan üretral hasarlanmayı göstermektedir.
B. Görüntüleme B. Görüntüleme
Eğer üretral yaralanma varsa retrograd üretrogram ekstrava- Seçilecek tanı çalışması Doppler akım çalışmaları ile ultrason
zasyon gösterebilir. muayenesidir.
Tedavi Tedavi
Cerrahi onarım için acilen üroloji konsültasyonu gereklidir. Basit hematomlar NSAİD, skrotal elevasyon ve oturma banyo-
su ile konservatif yönetilebilir. Daha büyük hematomlar cerra -
2. Sıkıştırma Yaralanmaları hi drenaj gerektirir. Testiküler rüptür ve penetran yaralanmalar
eksplore edilmeli ve cerrahi olarak onarılmalıdır. Penetran ya -
Sıkıştırma yaralanmaları penis şaftı etrafında dairesel olarak ralanmalarda tetanoz proflaksisi ve antibiyotikler önerilir.
yerleştirilmiş objeler nedeniyle meydana gelebilir. Nadiren bu
yaralanmalar erişkinlerin seksüel oyunları sırasında yerleştir 4. Cilt Yaralanmaları
dikleri tıkayıcı halkalara bağlı olabilir. Üretral yaralanma ve
nörovasküler baskının önlenmesi için acilen çıkarılmaları ge- Bütünlüğü bozulmuş yaralanmalarda geniş cerrahi debrid-
rekmektedir. Sünnetli erkek çocuklarda, saç sık bir suçludur. manla onarım gerekir, deri greftlenmesi de gerekebilir. Skrotal
laserasyonlar skrotal derinin elastik yapısından dolayı genel-
3. Testiküler Yaralanmalar likle primer olarak kapatılır. Fermuar yaralanmalarında, sı
kışmış deri fermuarın kayan bölümünün kesilmesi ile serbest-
Skrotuma künt travma, testisi güçlü bir şekilde simfızis pubis leştirilebilir. Skrotal laserasyonlar testiküler yaralanma ekarte
veya medial uyluğa karşı sıkıştırarak testis rüptürüyle sonuç- edildiğinde onarılabilir. Yanık yaralanmaları masif ödem ge-
lanabilir. lişebilmesi ve üretral tıkanıklıkla sonuçlanabilmesi nedeniyle
özel değerlendirme gerektirir. Başlangıçtaki resüsitasyon dö-
Klinik Bulgular neminde üretral veya suprapubik bir kateter erken dönemde
yerleştirilmelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
5. Kadın Genital Yaralanmaları
Hastalar ciddi ağrı, bulantı, kusma ve hematom oluşumuna
bağlı büyük bir şişlik ile başvururlar ki, tüm bunlar testiküler Eğer vajinal kanam mevcutsa, eksternal genitallerde fark edilen
muayeneyi zorlaştırır. herhangi bir yaralanmaya ek olarak vajinal laseraasyonu değer-
TRAVMA ACİLLERİ
Çeviri:
Dr. Zikret Köseoğlu
Spjnal)'aralanmaŞüphesi olan Haı;tanın Aı:il Yönetimi Oınurga veyaJıı1edulla Spinalis Yıaralanı:nası -0lan Hastanın
Şüpheli Medı.itla. Spinalis Yaralanması Sonuçlandırılması
Spjnal Yaralanmalı Hastanın ileri Değerlendirilmesi ·· Kırbaç (Hiperekstensiyon) Yaralanmaları {(-Omurganın
Burkulması)
Apne veya aşikar respiratuvar yetmezlikli hastalarda, açık kontrastsız BT'si intrakraniyal yaralanmaları tanımlamak için
bir havayolu acilen sağlanmalıdır. Mümkün olduğunda hızlı tercih edilen bir çalışmadır. Hastada sadece bilinç kaybı öyküsü
ardışık entübasyon için en az travmatik ve entübasyonu sağ varsa ve acil serviste uyanık ise kafa BT ertelenebilir ve olası
lamada en etkin olan yöntem tercih edilir (Bakınız konu 10). spinal travmalı hastaları değerlendirmek için gerekli olabilecek
Entübasyon sırasında servikal stabilizasyonu korumak için diğer BT'ler ile birlikte gerçekleştirilir.
bir yardımcı bulundurmakla direk laringoskopiye bağlı boyun
ekstansiyonu en aza indirilir. Fiberoptik laringoskop veya vi- Nörolojik Yaralanmaym Enaza
deolaringoskop gibi aletlerle hava yolu sağlanırken deneyimli
İndirgeyin
bir el bunu daha az boyun hareketi ile yapabilir. Nazotrakeal
entübasyon yalnız spontan solunumu olan hastalarda bir seçe- A. Akut Penetran Olmayan Spinal
nektir.
Yaralanmalarda Steroidi Düşünün
Servikal spinal kord yaralanmalı spontan solunumu olan
hastalarda diyafragmatik ve/veya interkostal kasların inner- NASCIS II ve NASCIS III çalışmalarında spinal yaralanma tedavi-
vasyon kaybı olabilir, inefektif solunum ve ilerleyici kötüleşen sinde steroid kullanımının klinik anlamı üzerinde uzun tartışma
hipoksemi ve hiperkarbi nedeniyle hasta kolay yorulur. Bu tür lar olmuştur. İleri Travma Yaşam Destek Rehberinin 8. baskısı "şu
vakalarda devamlı nabız oksimetre, yakın klinik gözlem ve seri anda spinal kord yaralanmasında rutin steroid kullanımını des-
kapnografi solunumsal durumundaki değişiklikleri izlemek tekleyen kanıtlarda yetersizlik vardır" diye başlamakta artık me-
için yararlı araçlardır. tilprednizolon uygulamasını önermemektedir. Ek olarak Kanada
Acil Doktorları Birliği spinal kord yaralanmalarının akut tedavi-
Yeterli Dolaşımı Sağlayın sinde steroid kullanımını artık hiç destelememektedirler. Dikkat
çeken önemli bir nokta, bu konudaki tartışmalara rağmen yüksek
A. Şok veya Hipotansiyon doz metil prednizolonun akut künt spinal kord yaralanmalarında
bir tedavi seçeneği olduğunun ve yaygın kullanımının izlerinin
Spinal yaralanma direkt olarak hipotansiyona neden olabilme- varlığıdır. Bir tedavi seçeneği olduğunda travmadan sonra ilk 3
sine rağmen hipovolemi künt veya penetran travmanın olduğu saat içinde tedaviye başlanan hastalarda metil prednizolon 30 mg/
bir durumda çok sık görülür. Bu yüzden diğer nedenler dışla kg iv bolus olarak 15 dakikadan uzun sürede verilir ve 45 dakika
nana kadar şok hipovolemik (örn., hemorajik) kabul edilme- sonra 5,4 mg/kg/24 saat dozunda idame infüzyonuna başlanır.
lidir (bakınız konu 11). Açık yaralar mevcut ise anlamlı eks- Yaralanma sonrası 3-8 saat içinde tedavi başlanan hastalarda ste-
ternal kanama yaralanmanın olduğu yerde meydana gelebilir. roid tedavisinin idamesi 48 saatte verilmelidir. Travmadan sonra
8 saatten daha fazla süre geçmişse başlangıç steroid tedavisinin
Göğüs ve pelvis gibi vücudun iç boşlukları içine anlamlı ka-
endikasyonu yoktur. Unutulmaması gereken önemli nokta stero-
nama sonucunda hipovolemi oluşabilir. Hipotansiyonun baş
id tedavisinin artmış enfeksiyon riski ve avasküler nekroz riski ile
langıç tedavisinde kristaloid ve veya kan ürünleri kullanarak
ilişkili olduğudur. Acil servisteki ilk değerlendirmede yaralanma
volüm açığını kapatmak amaçlanmalıdır. zamanına ilişkin sıklıkla sınırlı bilgiden dolayı tedavi yaralanma
Nörolojik çok spinal kord yaralanması düzeyinin altında zamanı doğrulanana kadar uygulanabilir. Mümkün olan en kısa
sempatik tonus kaybı sonucu hipotansiyona neden olur. Bu T6 sürede ilgili uzman konsültasyonu sağlanır.
düzeyinde veya üzerinde yaralanma olduğu zaman oluşabilir. Not: Penetran spinal kord yaralanmalarının tedavisinde
Bu tanı ancak uygun bakı, görüntüleme ve laboratuvar çalış steroidlerin rolü yoktur.
maları ile hipovolemi dışlandıktan sonra konulabilir ve uygun
tedavi tetkik sırasına esirgenmemelidir. Nörolojik şok için te- B. Penetran Yaralanmalarda Antibiyotik
rapatik amaç, genellikle volüm replasmanına dirençli olan ye- Verin
tersiz perfüzyonu sağlamaktır. En az 2 litre ısıtılmış kristaloid
ile sıvı resüsitasyonu sonrasında Dopamin gibi bir vazopressör, Penetran spinal kord yaralanmalı hastalar (örn., ateşli silah ya-
ortalama arteriyel basınçı 85-90 mmHg üzerinde tutmak için ralanması) proflaktik antibiyotik almalıdır. Nafsilin 4-6 doza bö-
başlanır. Foley kateter yerleştirilir ve dikkatlice idrar çıkışı ta- lünerek 200mg/kg/gün iv olarak yaygın olarak önerilmektedir.
kip edilir, 30 ml/saat'den fazla veya eşit olmalıdır.
Tedavi Komplikasyonları
B. Kafa Travmaları
A. Üriner İnkontinans veya Retansiyon
Kafa yaralanmaları, tüm spinal kord yaralanmalı hastaların
Hastalar spinal travma sonrası lezyon altında duyu kaybı oldu-
yaklaşık %25'inde birliktedir. Bilinç durumu değişmiş, nö-
ğu için mesane fonksiyonları bozuk olabilir. Spinal travmadan
betleri veya kraniyal sinir defisitleri veya diğer foka! nörolojik şüphelenildiği zaman idrar retansiyonunu önlemek ve idrar
defisitleri olan hastalar başlangıç değerlendirme ve ABC sta- çıkışını takip etmek amacı ile mesane kateterizasyonu uygu-
bilizasyonu sonrası acil beyin görüntülemesi gerektirir. Başın lanmalıdır.
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!
B. İleus
Paralitik ileus ve gastrik atoni spinal travma sonrası sıktır. Spi-
nal yaralanma dışlanana kadar hastaya ağızdan hiçbir şey ve-
rilmemelidir. Eğer spinal kord yaralanması doğrulanırsa akut
yaralama sonrası süreçte kusmayı önlemek için aralıklı düşük Öykü
basınçlı aspiratör bağlantılı NG tüp yerleştirilmelidir
Hastadan, Acil Tıp Sistemi veya olaya tanık olan her hangi bir
kişiden alınan öykünün en gerekli bölümü travmanın meka-
C. Aspirasyon nizmasıdır. Örneğin, motorlu araç kazalarına maruz kalan bi-
Nörolojik Bakı
A. Bilinçlilik
Bilinçlilik yelpazesi uyanıklıktan komatöz duruma kadar deği
şen tüm bilinç seviyelerini içerir. Hastanın bilinç durumu en iyi
TRAVMA ACİLLERİ
Glasgow Koma Skoru ile değerlendirilir (bakınız konu 12). Bu 4- Hafif dirence karşı aktif hareket
sistematik değerlendirme, değişiklikleri izlemek için kolayca
5- Tam direce karşı aktif hareket
tekrarlanır olması nedeniyle yaygın olarak kullanılır ve kolayca
beyin cerrahi ve ortopedi konsültanına iletilir.
1. Normal hareket, hasta tüm ekstiremitelerini kendiliğin
B. Motor Fonksiyonlar den, anlamlı (örn., özgün emirlere cevap) ve hareketin
tam güç ve genlikte olduğu anlamına gelir. Bu skala üze-
(bakınızTablo 27-1.) Amerikan Spinal Travma Derneği motor
rinde 5/5 anlamında gelmektedir.
kuvvetin derecelendirilmesi için aşağıdaki skalayı önermekte-
dir. 2. Paralizi ekstremitenin veya kas gruplarının spontan ola-
rak ya da ağrılı uyarana cevap olarak hareketin olmama-
O- Kontraksiyon veya kuvvet yok
sı şeklinde tanımlanır. Tam paralizi skala üzerinden 0/5
1- Minimal hareket
derece olacaktır (uyaran hem direkt ekstiremite hem de
2- Aktif hareket var fakat yer çekimine karşı koyamaz göğüse uygulanmalıdır, çünkü ekstremitelerin hipoeste-
3- Yerçekimine karşı koyan aktif hareket zisine ikincil hareket yetersiziği olabilir). Spontan ya da
Kolun arkadan öne doğru adduksiyonu Pektoralis major ve minör C5-8, T1 Pektoral Brakial
(torasik;fleksusun
medial ve lateral kord-
larından}
Kosta elevasyonu
Kosta deprasyonu
Abdomen kasılması
Gövdenin anterıor fleksiyonu
Gövdenin lateral fleksiyonu
{devamı)
TRAVMA ACİLLERİ
P~~E!f\dat·
McKinley JC: Correlative Neuroanatomy, 21. ed. Appleton ve Lange, 1991, modifiye edilmiş ve izni ile yayınlanmıştır
hoş olmayan bir uyarana cevap olarak hiç hareketin ol- "Paraparezi" ya da" deserebre postür" gibi geniş tanımla
maması bir yapısal lezyona (örn., kırık) veya metabolik yıcıterimlerden kaçının.
nedenlere (örn., ilaç fazla alımı) bağlı paraliziyi göstere-
C. Duyu
bilir. Sıklıkla yanıttaki başarısızlık basitçe yetersiz ağrılı
uyarandan kaynaklanmaktadır. (Bakınız şekil 27-1 ve 27-2 ve Tablo 27-2) Şüpheli omurilik ya-
3. Bu iki uç nokta arasında seviyelendirme (grade 0-5), ke- ralanması olan bir hastada mümkün olduğu kadar çok duyu
sin olarak tanımlanmalıdır, örneğin;' Hasta supraorbital fonksiyon testi yapılır (kafa travması için gerekli çok basit bakı
basınça yanıt olarak sağ kol ve bacak ekstansiyonu, sol kol ların aksine). Lezyon altında bazı veya tüm duyusal fonksiyon-
fleksiyonu ve sol bacak ekstansiyonu yapıyor". ların kaybının olması lezyonun kesin anatomik lokalizasyonu
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!
Oftalmik dal
Trigeminal
{ Maksiller dal
Mandibular dal
Boynun anterior kütanöz siniri
Aksiller sinir
C6
Radial-----------------t
Median - - - - - - - - - - - - - - - - - , . . - , , , . .
Ulnar-----------------ı-t-
Obturator - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Lateral femoral kütanöz
x = lliohipogasrik
Baldırın lateral kütanöz siniri
t = llioinguinal
Safen
* = Genitofemoral
il = Penisin dorsal siniri
il = Penisin perineal siniri
Süperfisiyal pereneal - - - - - - - - - - - - - - - - -
Sural------------------------y-,
Lateral ve medial plantar
Derin p e r o n e a l - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
A Şekil 27-1. Kütanöz İnnervasyon (Anterior) Greenberg DA, Aminoff MJ, Siman RP: Clinica/ Neurology, 5 th, Edn. New-York
Mc_ Graw Hi/1, 2002 izni ile yayınlanmıştır.
TRAVMA ACİLLERİ
- - - + - - - - - - - - - Büyük oksipital
C2
11-1'-:f-------- Küçük oksipital
- - - - - Aksiller
- - - - - - - - - - Superfisiyal peroneal
+ - - - - - - - - - - - Saten
- + - - - - - - - - - - Surat
x = İliohipogastrik
k-'1--------- Kalkaneal
Wr-------- Lateral plantar
, \ r - - - - - - - - - - Medial planlar
.& Şekil 27-2. Kütanöz İnnervasyon (Posterior) Greenberg DA, Aminoff MJ, Siman RP: Clinica/ Neuro/ogy, 5 th, Edn. New-York
Mc Graw Hi/1, 2002 izni ile yayınlanmıştır.
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!
Naza/ (hapşırma) Kranlal V Beyin sapı ve üst kordon Krania/s, V,V/1,IXX ve ekspirasyon ile ilgili spina/ sinirler
ı=ar,ngeaı ve, ~vuıar: Meclöııa'.s6ınaıı§ l<r~nı~ı~
Üst abdominal T?,8,9,10 TB,9,10
Allabdoıninaf. .+1tı,11.1f •.11q,1t12
Kremasterik Femoral L1 Genltofemoral
Pl#ritar•··· Tıbiat
Ana/ Pudendal 84,5 Pudendal
deGroot J: Correlative Neuroanatomy, 21 st ed. Appleton E Lange, 1991. izni ile yayınlanmıştır.
kord yaralanması nadir görülmekle beraber oldukça iyi ta- tedir. Standart oblik grafi boyun rotasyonunu gerektirir; bu
nımlanmış bir durumdur ve özellikle esnek spinal omurgaya durumdan oblik grafinin bir modifikasyonu olan travma oblik
ve nispeten daha büyük baş-vücut oranlarına sahip çocuklarda grafi çekilerek kaçınılabilir. Travma oblik grafi, hasta sup in (ve
görülür. NEXUS çalışmasında- gözlemsel, çok merkezli büyük hareketsiz) poziyonunda iken masa düzlemine 60 derecelik bir
açıyla X-ışını gönderilmesi ile elde edilmektedir.
bir çalışma- bu yaralanmalar tüm künt travmalı hastaların%
Servikal vertebraların tamamı bu teknikleri ile yeterince
0.07'sinde ve spinal yaralanması olan tüm hastaların % 6'sın
görüntülenemez veya radyografıler normal olmasına rağmen
da saptanmıştır. Santral kord sendromu (santral kanama) ve yaralanma için klinik şüphe hala mevcut ise diğer tanı yöntem-
kendiliğinden düzelen çıkıklarda grafıler normal olabileceği leri kullanılmalıdır. Servikal omurganın fleksiyon-ekstansiyon
gibi fleksiyon-ekstansiyon yaralanmalarından kaynaklanan li- grafileri servikal instabilitenin akut değerlendirilmesinde rutin
gament yırtıkları da olabilir. Tüm olgularda fizik bakı ve dik- olarak önerilmemektedir. Yeni bir nörolojik bulgusu olan her
katli tekrarlanan nörolojik değerlendirme yapmak bu nedenle hasta BT ve / veya MRG ile görüntüleme gerektirir.
önemlidir. Yumuşak dokuyu görselleştirmedeki üstün yeteneği ile
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), spinal kord da ol-
duğu gibi servikal omurganın liganıentöz yapılarının değerlen
A. Göğüs, Kafatası ve Pelvis dirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Nörolojik bulguları
radyografi veya BT ile açıklanamayan hastalarda, omurilik ba-
Portabl göğüs ve pelvis radyografıleri künt spinal yaralanması
sısı veya yaralanmalarının değerlendirilmesi için MRG tetkiki
olan hastanın ilk değerlendirilmesinde standart uygulamadır. yapılması gerekmektedir.
İlişkili kafa yaralanmaları sıktır ve spinal yaralanması olan has- Normal görüntüleme bulgularına rağmen ısrarlı boyun
talarda intrakraniyal yaralanmaları değerlendirmek için sıklık ağrısı veya hassasiyeti olan hastalarda bir ligamentöz yaralan-
la kafanın BT taraması gerekir. ma olduğu kabul edilmelidir. Hastaların nörolojik semptomları
ve nörolojik muayeneleri normal olsa bile fleksiyon-ekstensi-
B. Servikal Omurga yon grafileri ve MRG gibi devam eden tetkikleri yapılana ka-
dar 14-28 gün süre ile yastıklı sert servikal boyunlukla sürekli
Ulusal Acil X-Radyografi Kullanım Çalışması (NEXUS) kriter- immobilizasyon önerilir. Radyolojik olarak tanı konulabilen
leri ve Kanada C-omurga Kurallarının (CCR) her ikisinin de C-omurga yaralanması tiplerinin yaygın bulguları ve mekaniz-
maları Tablo 27-4'de özetlemektedir.
servikal omurga yaralanması tespitinde negatif prediktif değer
açısından güvenilir olduğu gösterilmiştir. NEXUS kriterleri
aşağıda bulunan beş kriterin tamamı karşıladığında servikal
C. Torakai ve Lomber Omurga
omurga görüntüleme tetkikinin gereksiz olduğunu öne sür- Torasik ve lomber omurga görüntülemesi için karar verme ku-
mektedir: ralları oluşturulmamıştır. Bununla birlikte, servikal omurgada
1. Anormal nörolojik bulgular olmamalı benzer kriterler yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu kriterlere
2. Hastanın bilinç durumu normal olmalı göre, hasta tanı uyanık olmadığı ve orta hat kemik hassasiye-
tine dair hiçbir kanıt olmadığında; foka! nörolojik kusur; ze-
3. Zehirlenme bulguları olmamalı
hirlenme; veya ağrılı, rahatsız edici yaralanması dışlandığında
4. Posterior orta hatta serviko-spinal hassasiyet olmamalı tam radyografik değerlendirme yapılmalıdır. Buna ek olarak,
5. Rahatsız edici ağrılı yaralanması olmamalı bir hastada omurganın bir bölümünde bir kırık varsa, tüm
Servikal spinal kord yaralanması şüphesi varsa en azın omurga görüntülenmelidir çünkü başka bir düzeyde ilişkili bir
dan, Clöen Tle kadar uzanan C-omurganın anteroposterior kırık oluşumu oldukça yaygındır.
Vertebra cisminin çökme kırıkları Anterior ve orta kolonda kopma: geriye yürümeyi değerlendirmek için BT ve MRG iste; yükseklik
kaybı > %25 ise nörolojik defısit veya relropulsion oluşur; küçük ansatbil kırık düşünülmeli
2. MRG- MRG spinal kord yaralanması şüphesi olan hastalar- E. Özel Popülasyorıiar
da endikedir. MRG, spinal kordla ilişkili ödem veya kanamayı
Oluşturulan karar verme kriterlerinin çocuk veya hamile has-
ve kordu çevreleyen yumuşak dokuların ayrıntılı bir görüntü-
talar için geçerli olmadığı unutulmamalıdır. Ek olarak, bu alt
sünü sağlar. MRG taramalarında elde edilen bilgilerle, yaralan- gruplarda uygun bir değerlendirme yapılırken sınırlı radyas-
malar takip edilebilir veya kord dekompresyonu ve spinal sta- yon uygulamaya özel bir dikkat gösterilmelidir. Eğer şüpheniz
bilizasyon için gerekli olan operatif müdahaleler planlanabilir. varsa, bu tür hastaların tedavisinde erken dönemde yan daldan
OMURGA VE MEDULLA SPİNALİS TRAVMALAR!
konsültasyon istemek en iyisidir. Hamile hastalarda omurganın Özellikle, nörolojik defısite ait hiçbir kanıt yoktur. Tanım ola-
radyolojik görüntülemesi gerektiğinde imzalanmış bilgilendi- rak whiplash, servikal X-ray bulgusu olan kırıklara neden ol-
rilmiş onam gereklidir. maz, buna rağmen şiddetli yaralanmalar anterior disk liflerin-
de rüptüre ve sonuç olarak genişlemiş disk mesafesine neden
olabilir. X-ray grafı genellikle normaldir fakat normal servikal
OMURGA VEYA SPİNAL KORO TRAVMASI lordozdaki değişiklikler gösterilebilir Daha önce belirtildiği
gibi, hastanın normal C-omurga radyografisi olmasına rağmen
ligamentöz instabilitesi olabilir. Bu nedenle, C-omurganın orta
hattında sürekli hassasiyeti olan hastalar, birincil bakım hekimi
Klinik Bulgular veya omurga cerrahı tarafından tekrar muayene edilene kadar
yastıklı, sert yakalıklı boyunluk içinde 24 saat/gün, 7-14 gün
Spinal kord yaralanması olmayan vertebra kırıklarında, omur- süre ile immobilize edilmelidir.
ganın üzerinde lokal ağrı ve hassasiyet genellikle vardır. Rad-
yolojik görüntüleme, vertebra cismi, transvers çıkıntılar veya Tedavi
spinöz çıkıntılardaki kırıkları göstermektedir. Bakı normal ol-
masına rağmen eşlik eden çıkık veya instabilite mevcut olabilir.
Tedavi sert servikal boyunluk, ısı ve analjeziklerden oluşur ve
analjezik olarak sıklıkla narkotikler gerekli olmasına rağmen
Yatış gerektirmeyen hastalar, lineer, yer değiştirmemiş,
genellikle nonsteroid anti-inflamatuar ilaçlar tedavinin ilk
spinöz veya transvers çıkıntıların stabil kırıkları veya sakrum basamağını oluşturur. Kas gevşeticilerin endikasyonuda ola-
veya kuyruk sokumunda benzer kırıkları olan hafif semptoma- bilir. Tekrarlayan bakılarda bir ligamentöz yaralanma varlığı
tik hastalardır. Bu tür hastalara analjezik ve immobilizasyon saptanırsa fleksiyon-extensiyon grafıler ile subluksasyon sap-
için boyunluk (kırıklar servikal vertebrada ise) verilebilir. Bu- tanacaktır. MRG C-omurga instabilitesi ihtimali olan hasta-
nunla birlikte, hasta taburcu edilmeden önce hastanın kontrol da ligamentöz yaralanmaları tespit etmek için yararlı olabilir.
zamanının belirlenmesi ve kararın doğruluğunun onaylanması Fleksiyon-ekstansiyon grafıleri veya MRG normal değilse, has-
için bir ortopedi veya beyin cerrahı uzmanına danışılması ge- ta servikal boyunlukla kalmalıdır ve herhangi bir subluksasyo-
rekir. nun önemini belirlemek için hasta bir omurga cerrahı tarafın
Vertebra kırığı olsun veya olmasın spinal kord yaralan- dan değerlendirilmelidir.
maları nörolojik semptomlar ve nörolojik defısitler (örneğin,
TS' de duyusal defısitin sonlanması) ile birliktedir. Grafısinde Sonuçlandırma
kanıtlanabilir vertebra kemik hasarı belirgin olsun ya da olma-
Yatış nadiren gereklidir. İleri değerlendirme için hasta bir bi-
sın şiddetli fleksiyon-ekstansiyon yaralanmaları ve ligamentöz rinci basamak hekimi veya beyin cerrahına sevk edilir.
yırtıklardan kaynaklanan kemik instabiliteleri kemik anormal-
likleri olmadan ciddi ve hatta ölümcül omurilik yaralanmasına
neden olabilir. Acil beyin cerrahisi veya ortopedik konsültasyo-
nu istenmelidir.
Nörolojik defısiti olan, kararsız veya potansiyel olarak ka-
rarsız omurgası (kırığı olan veya olmayan) olan, vertebralarda
kırık veya subluksasyonu olan veya şiddetli ağrı tedavisi için
parenteral analjezik ihtiyacı olan hastalar için yatış gereklidir.
KIRBAÇ (HİPEREKSTENSİYON)
YARALANMALAR! (C-OMURGANIN
Klinik Bulgular
Whiplash yaralanmalı hastalarda genellikle bilinç kaybı olma-
dan, boynun ani hiperekstansiyonu (genellikle motorlu araç
kazası) öyküsü vardır. Hiperfleksiyondan kaynaklanan ya-
ralanma daha sık görülür. Boyun ağrısı veya kas spazmı, baş
ağrısı, ses kısıklığı ve disfaji gibi semptomlar genellikle yara-
lanma sonrası 12-24 saate kadar ortaya çıkmaz. Boyun ağrı
sı kol veya göğüs bölgesine yayılabilir. Fizik bakıda posterior
boyun kaslarında hassasiyet ve hareket kısıtlılığı gösterilebilir.
Ortopedik Aciller
Royce Coleman, MD
Alison Reiland, MD
Çeviri:
Dr Leyla Sürmeli
Dr. Mehmet Akçimen
Dr. Secgin Söyüncü
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta ampüte parmak veya uzuvla başvurur.
B. Radyografi Bulguları
Kuru buz kullanılmamalı veya donmasına izin verilmemelidir. edilebilir. Stryker basınç monitörü kompartman içi basıncın
Kuru buz kullanmayın veya ampüte olan parçanın donmasını ölçülmesiyle tanı desteklenir. İnvaziv olmayan teknikler (örn.,
izin vermeyin. Ampüte parçanın soğutulması canlılığını 6 - 8 ultrason) hala çalışılmaktadır. 30 mm-Hg civarındaki basınçlar
saatten 12 - 24 saate kadar korumasını sağlar. Yara açık kırık anormaldir ve doku ve kas nekrozuna gidebilir.
gibi tedavi edilmeli, antibiyotik ve tetanoz proflaksisi uygulan-
malıdır. Tedavi
Öncelikle hareketsizlik sağlanmalı ve basınç artışı sağlayan
bandajlar ve ateller uzaklaştırılmalıdır. Rabdomiyoliz ve böb-
Sonuçlandırma
rek yetmezliğine karşı dikkat edilmelidir. 30 mm-Hg üzerin-
deki kompartman içi basınç varlığında acil fasiyotomi gerekir.
Uzuv ampütasyonu olan hastalar genellikle ortopedist, plastik
veya travma cerrahlarıyla konsülte edilir. Bu hastalar ileri cer-
rahi değerlendirme, nörolojik veya vasküler değerlendirme ve
Sonuçlandırma
kan kaybının takibi için hastaneye yatırılmalıdır. Küçük par-
mak ampütasyonu olan hastalar acil serviste tedavi edilip, sıkı Kompartman sendromu olan hastalar cerrahi tedavi için yatı
takip altına alınarak taburcu edilebilirler. rılmalıdır.
Genel Bilgiler
Potansiyel tahrip edici ve çözümü zor ortopedik komplikas- Kırıklarda ortak bir dil oluşturmak için belli terimler kullanılır.
yonlardan biri de kompartman sendromudur. Genellikle alt Kapalı veya açık terimleri kırığın cilt ve doku bütünlüğündeki
ekstremitelerde gelişmesine rağmen vücudun tüm kısıtlayıcı etkilerini belirtir. Tam anatomik yeri belirtirken kemiğin ismi,
kompartmanlarında görülebilir. Kompartman sendromu, ka- vücuttaki bölgesi ve standart referans noktaları belirtilmelidir.
palı doku bölgelerindeki hidrostatik basıncın artmasına bağlı Deplasmanın ve açılanmanın derecesi proksimaldeki parça-
bu bölgedeki kan akımının tehlikeye girmesidir. Bacakta dört ya göre belirtilmelidir. Ek tanımlayıcı terimler parçalı (ikiden
adet kompartman vardır; anterior, posterior, lateral ve derin fazla parça), impakte (kemiğin sıkışması), transvers (kemiğin
posterior. Diz altındaki travmalarda nörolojik ve damarsal ba- uzun aksına dik kırık hattı), oblik (kırık hattının dik açıdan
sıya neden olabilecek giderek ilerleyen ödem oluşabilir. Erken
farklı bir açıda olması) ve spiral (kemik hattının rotasyonel
tedavi dokunun ve sinirlerin canlılığını sağlamaktır, geç bulgu- kuvvetler yüzünden spiral şeklinde olması). Valgus terimi de-
ların ortaya çıkması halinde kalıcı kas kontraktürleri, infeksi-
formitenin vücuttan uzaklaşan bir açıya sahip olduğunu, varus
yonlar, rabdomiyoliz ve böbrek yetmezliği oluşabilir.
terimi ise açının orta hatta yakınlaştırdığını belirtir. Avulsiyon
kırıkları bir ligament ya da tendonun yapıştığı kemikten bir
Klinik Bulgular
parçayı koparmasıdır. Patolojik kırıklar kemiklerin zayıflamış
Kompartman sendromunun klasik bulguları solukluk, nabız kısımlarında (osteomalazi, kist, karsinom, Paget hastalığı gibi)
sızlık, ağrı, parestezi ve poikilotermidir. Pasif germeyle hare- gelişen kırıklardır. Minör travmaya bağlı kırıklarda patolojik
ketleri ile, orantısız ağrı ortaya çıkması önemli bir bulgudur. kırıklar düşünülmelidir. Stres kırıkları genellikle alt ekstremi-
Nabız basıncında azalma veya nabızsızlık geç ve kötü bulgu- tede devamlı travmaya bağlı (uzun süreli yürüyüş ya da koşu)
lardır, ayrıca nabzın olması da kompartman sendromunun ol- gelişen kırıklardır. Stres kırıkları çok ince olup radyografıde
madığı anlamına gelmez. Kompartman sendromları sedatize, görülmeyebilirler. Tanı için ileri görüntüleme teknikleri gere-
kafa travması veya bilinç değişikliği olan hastalarda geç teşhis kebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER
Epifız, metafizden metafizyal ya da epifizyal kırıkların radyo- Tip I-II-III'ün aksine tip IV yaralanmalar baskı tarzındaki güç-
lojik bir bulgusu olmadan ayrılmıştır. Eğer belirgin yer değiş lerin etkisiyle oluşur. Epifizin dikey kırılmasıyla oluşur ve fızis
tirme yoksa bu tip yaralanmaların tanısı çok güçtür. Epifızyal ve metafizi de içerir. En sık distal humerusta görülür. Tip IV
bölgede duyarlılık varlığında şüphelenilmelidir. Büyüme pla- yaralanmalar cerrahi tedavi gerektirir ve büyüme plağının bo-
ğında kalınlaşma ve yumuşak doku ödemi grafideki tek bulgu zulması cerrahiye rağmen gelişebilir.
olabilir. Yaralanma şüphesi var ancak grafilerde görülmüyorsa
atelleme ve ortopedi poliklinik kontrolü önerilmelidir. Tip V Yaralanmalar
Tip il Yaralanmalar Tip V yaralanmalar nadirdir, fızis bölgesinden epifize gelen
kuvvetlerle oluşur. Distal tibia ve dizde görülürler. Kırık hattı
Tip Il yaralanmalar en sık görülen fizyal yaralanmalardır ve
olmadığı için ilk grafilerde genellikle atlanırlar ve büyüme pla-
1O yaş üstü çocuklarda daha sık görülür. Kırık hattı fizis hattı
ğının bozulmasına bağlı meydana gelen açılanma ve kısalma
boyunca uzanır ve gücü uygulandığı tarafın karşı tarafındaki
metafizde oblik kırıkla beraberdir. Metafizyal parça Thurston- lar neticesinde anlaşılabilirler. Osteomiyelit ve epifızyal aseptik
Holland belirtisi olarak adlandırılır. Tip I ve II yaralanmalarda nekroz gibi non-travmatik nedenlerle de gelişebilirler. Tedavi-
genellikle büyümede sorun yaşanmaz. de hareketsizlik ve yakın ortopedik takip gerekir.
TRAVMA ACİLLERİ
Klinik Bulgular
Hastaya yaklaşım tüm travma hastalarına yaklaşım gibidir.
Muhtemel şiddetin anahtarı öyküde, hikayeyle bulguların ör-
tüşmemesinde (kallus dokusu gelişmiş bir kırığın yeni olduğu
Genel Bilgiler
nun söylenmesi) olabilir. Fizik bulgular belirgin yaraları, eski
Sternoklaviular eklem (SKE) çıkıkları en az görülen major
ezikleri ve çok sayıda değişik iyileşme dönemlerinde olan kı
eklem çıkığıdır ve motorlu araç kazaları ve spor kazalarında
rıkları içerebilir.
genellikle görülür. Anterior çıkıklar en sık görülendir ve omza
Omurga, skapula ve sternum kırıkları yüksek güçteki
gelen anterolateral kuvvetlerin etkisiyle oluşur. Posterior çıkık
travmalar sonucunda oluşurlar. Kaburga kırıkları çocuklar-
lar göğse gelen çarpma güçleriyle oluşur ve posterior çıkıkların
da sık görülmez ve istismar işareti olabilir. Bu yüzden göğüs
%25'i süperior mediastinal yapıların yaralanmalarıyla beraber-
grafıleri bu açıdan dikkatlice değerlendirilmelidir. Yine spiral
dir. Yaralanmanın derecesi aşağıdaki gibidir:
kırıkların varlığı acil servis doktorları için kırmızı bayraklardır
ve olası istismarı akla getirmelidir. Humerus ve femurdaki bu Sınıf I - Sternoklavikular ve kostaklavikular ligamentlerin
tür yaralanmalarda dikkat edilmesi gerekirken tibiadaki spiral orta derecede gerilmesi
kırıklar (Toddler's kırığı) genellikle kaza sonucu oluşmaktadır.
Sınıf II - Kostaklavikular ligamentin korunduğu, ster-
Şiddete bağlı görülen bir diğer kırık ise metafız çatlaklarıdır.
nomklavikular ligamentin koptuğu SKE'nin anteriyora ya
Çekme ve burkma kuvvetleri de periostta kopmalara ve kıkır
da posteriyora subluksasyonu
dak ve uzun kemiklerin büyüme plağında, skapulada ve klavi-
kulada kırıklara yol açabilir. Sınıf III - Tam çıkık
TRAVMA ACİLLERİ
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Hastalar oturur pozisyonda muayene edilmelidir. Genellikle
Klavikula kırıklarının en çok görülen nedeni omza direk trav- AKE'de deformite, ödem, duyarlılık ve krepitasyon gözlenir.
ORTOPEDİK ACİLLER
Çoğu hasta eve taburcu edilir. Tüm hastalara ortopedi polikli- Tedavi
nik kontrolü önerilmelidir.
İzole skapula kırıklarında koruyucu yaklaşım ve askı - ban-
dajlama yeterlidir. İntraartikuler kırıklar cerrahi stabilizasyon
gerektrir.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Skapula kırıklarına az rastlanır, tüm kırıkların %l'ini oluş
turur. Kırıklar genellikle direk travmalara ya da ezilme yara-
lanmalarına ikincil gelişir. Skapula kaslarla çok iyi korunduğu
için kırığında yaralanma mekanizması, akciğer, göğüs duvarı, Genel Bilgiler
humerus ve klavikula iyice değerlendirilmelidir. Akromion ve
korakoid çıkıntı kırıkları brakiyal pleksus yaralanmalarıyla be- Rotator kuşak dört kastan oluşur: subskapularis (internal ro-
raber olabilir. Skapula kırıkları aşağıdaki şekilde sınıflanabilir: tasyon), infraspinatus ve teres minor ( eksternal rotasyon) ve
Tip I - Korakoid, akromion ya da skapular omurganın kı supraspinatus (addüksiyon). Akut kopmalar genellikle uzan-
rığı mış el üzerine ya da direkt omuz üzerine düşmelerle, ya da ağır
Tip lI - Skapular boyun kırığı cisimlerin çekmesiyle oluşur. Ancak pek çok kopma kroniktir.
Tip lII - Glenoid boşluğu içeren eklem içi kırığı Rotator kuşak kopmaları daha çok orta yaş - yaşlı erkek hasta-
Tip IV - Skapula gövdesinin kırığı (en sık) larda, baskın kolda gözlenir.
TRAVMA ACİLLERİ
Tedavi
Omuz çıkıklarında
redüksiyon öncesi grafı çekimi için bazı
tartışmalar vardır.Ancak biz vaskü !er sorunlar olmasa da gra-
fı çekilmesini atlamayı önermemekteyiz. Kronik tekrarlayan
çıkığı olan hastalarda çıkık, belirgin bir travma olmadan ge-
Gener Bilgiler lişebilir; bu durumda redüksiyon öncesinde grafı çekilmemesi
düşünülebilir.
Omuz tüm vücuttaki en sık çıkan büyük eklemdir. Pek çoğu
(%95 kadarı) öne çıkıklardır ve tanıları klinik olarak kolay- Acil servis doktorları çeşitli redüksiyon metotlarını bil-
ca konur; buna rağmen kaslı kişilerde klinik başvuruda daha melidir. Hasta işlem öncesinde sıklıkla sedasyona ihtiyaç du-
siliktir. Arkaya olan çıkıklar seyrek görülür. Nöbetlerdeki ve yacaktır ve iyi kas gevşemesi başarılı redüksiyonun anahtarıdır.
elektrik çarpmalarındaki gibi şiddetli kas kasılmaları sonu- Biz redüksiyon için addüksiyon-iç rotasyon tekniğini öneriyo-
cunda veya fleksiyonda, iç rotasyondaki kolun üstüne düşme ruz. Hasta sırtüstü yatırılır, kol hafif çekilerek dirsekten kıvrık
ler sonucunda gözlenir. Arkaya çıkıklar klinik olarak atlana- halde dış rotasyona getirilir. Bu teknikte yaralanma riski dü-
bilir ve standart ön-arka grafılerde tanısını koymak zordur. şüktür ve diğer metotlardakinin aksine aşırı güç gerektirmez.
Aşağı çıkıklar (Luxatio erecta) öne çıkıkların bir şekli olarak
Çekme-karşı çekme metodunda - bir başka kişinin hastayı bir
kabul edilmektedir ve çok seyrek görülür. Humeral başın in-
çarşafla aynı doğrultuda ters yönde çekmesi gerekir - fiziksel
ferior rimden aşağı yönlü kuvvetle glenoid oluktan itilmesiyle
oluşur.
güç gerekir (Şekil 28-4). Humerus yerine çekilmeye çalışılma-
ORTOPEDİK ACİLLER
Skapular
hat
\
\
\
'
I
1
Normal 1
' \
\
~Humerus
\
\
Posterior Anterior \
dislokasyon dislokasyon \
\
\
\
\ \
\
\
\
Skapula
\
gövdesi \
A Şekil 28-3. Şekil, tanjansiyel lateral grafi skapula gövdesinin en dar şeklini göstermektedir. Eğer hastaya doğru
pozisyon verilmezse mediyal ve lateral sınırlar üst üste gelmez. Normalde humeral baş gölgesi glenoidin üzerinde
olur ve görmek zordur. Çıkık hu meral baş glenoidin önünde ya da arkasında görülür.
malıdır. Humerus başı yerine gelene kadar çekmeye devam değerlendirilir ve kol askıya alınır, sarılır. Redüksiyon sonrası
Genel Bilgiler
Humerus kırıkları genellikle yaşlı, osteoporotik kadınlarda;
klasik olarak uzanmış kol üzerine düşmelerde görülür. Neer sı
nıflamasında sınıflar iki, üç, dört parça olan kırık sayısına göre
olur.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genellikle omzunda bir deformiteyle ve etkilenmiş kolu
vücuduna yapışmış vaziyette gelir. Damarsal yapıların kontrolü
önemlidir; zira, brakiyal arter distal humeral şaftın yakınından
geçer ve arteryel yaralanmalar gelişebilir. Radial sinir değerlen
dirilmeli ve düşük el varlığı araştırılmalıdır.
B. Radyografi Bulguları
Grafıler bu yaralanmaları açıkça gösterir. Proksimal humerus
A. Şekil 28-4. Omuz çıkığının redüksiyonu için çıkık kırıklarıen sık görülen tipidir. Genç hastalarda kemik kisti ya
humerusa çekme ve toraksa karşı çekme metodu. da diğer patolojiler araştırılmalıdır.
Tedavi
Baykhl .B, Senfr S, 'I\ırkan Ff/scapu1ar maftipul~tiqn. teclfnlgtl~'j
Özellikle yaşlı hastalarda koruyucu tedavi genel kuraldır. Pek
·for5eduction ?f trauliıatit ~terlor. shoulder. dislcıcation~: ex;; çoğunda minimal deplasman vardır. Hastalar ate!, askı ve sar-
perieııces ofıın. acaclemfo.emergency departinent; Einerg Medf;
2Q05;22(5);33!5-'-338 fPMİDü5843'l'OOJ. , . . ······ gıyla iyileşirler(Şekil 28-5) ya da askı ve sargı analjezikle bera-
Sonuçlandırma Tedavi
Hastalar 3 - 4 gün içinde ortopedi kontrolüne gitmelidirler. Tüm suprakondiler kırıklar ortopedi konsültasyonu gerektirir.
Genç humerus kırığı olan hastalar acil serviste konsulte edil-
melidir. Eğer hastada deplase humerus şaft kırığı varsa askı ya Sonuçlandırma
da ağır ate! uygulanabilir. Genellikle bu hastalar açık redüksi-
yon ve internal fıksasyonla (ARIF) tedavi edilir. Proksimal hu- İdare de ortopedi konsültasyonudur. Açık redüksiyon genellik-
merus kırıklarının en sık komplikasyonu "donuk omuz" veya le gereklidir ve deplase kırıklar yatış endikasyonudur.
adheziv kapsülittir. Erken rehabilitasyonla korunulabilir.
Genel Bilgiler
Genel Bilgiler
Dirsek yaralanmaları genellikle dirseğe direk travmayla olur
Suprakondiler kırıklar distal humerusta olur ve klasik olarak ve dirsek eklemi hareketleri kısıtlanır. Hasta genellikle kolunu
çocuklarda 5 - 10 yaşlarında, dirsek hiperekstansiyondayken fleksiyonda tutar ve dirsekte ödem görülür. Tüm kırık ve çı -
kıklarda gözlenir. Nörovaskuler durum ve hareket kabiliyeti iyi
el üzerine düşme sonrasında görülür. Tedavisi düzgün yapıl
değerlendirilmelidir. Hasta dirseğini tam açamıyorsa yüksek
mazsa Volkmann iskemik kontraktürü gibi ciddi morbiditelere
oranda kırık mevcuttur. Ulnar sinirin değerlendirilmesi çok
yol açabilir. önemlidir, 5. parmağın duyusu ve interosseos kasların motor
fonksiyonları bu yüzden dikkatlice değerlendirilmelidir.
Klinik Bulgular Ön-arka ve yan grafıler çekilmelidir. Her zaman ''fat pad"
oluşumu aranmalıdır. Küçük, ön "fat pad" normal olabilir, an-
A. Semptom ve Belirtiler cak arka "fat pad" doktoru her zaman kırık için uyarmalıdır.
Yetişkinlerde radius başı kırıklarını, çocuklarda suprakondiler
Hastalar dirseklerinde ağrı ve kollarında şişme ile başvururlar. kırıkları gösterir. Grafıde kırık görülmese bile bu hastalar kı
Nörolojik ve damarsal bakıları dikkatli yapılmalıdır. Özellikle rıkmış gibi tedavi edilmelidir.
sadece motor uyarıyla flexor pollicis longus, fleksor digitorum
profundus ve pronator quadratus'u uyaran anterior interosseos 1. Olekranon Kırıkları
sinir değerlendirilmelidir. Bu sinirin disfonksiyonunda hasta
eliyle "OK" işaretini yapamaz, elini yumruk haline getiremez Olecranon kırıkları genellikle direk travmayla olur veya dirsek
veya bileğini bükemez. fleksiyondayken trisepsin kasılmasıyla oluşur.
Klinik Bulgular
B. Radyografi Bulguları
A. Semptom ve Belirtiler
Suprakondiler kırıkların tespiti zordur ve bazen sadece yan
grafıde "posterior fat pad" işareti olabilir. Kırık şüphesi var Ağrı, hareket kabiliyetinde kısıtlılık ve defekt veya krepitasyon
ancak tam tanı konamazsa karşılaştırmalı grafıler yardımcı görülebilir. Diğer klinik bulgu dirseğin kuvvete karşı ekstansi-
olabilir. yona getirilememesidir.
TRAVMA ACİLLERİ
B. Radyografi Bulguları nuna göre (posterior (en sık), anterior, medial veya lateral) ad-
landılır.
En sık neden düşmedir ve kırıkla beraberliği yüksektir.
Direk grafıler tanıyı koymada yeterlidir.
Klinik Bulgular
Tedavi
A. Semptom ve Belirtiler
Kırıklar uzun kol ateline, dirsek 90° fleksiyonda iken alınır,
askıya alınır ve ortopedi kontrolü önerilir. Deplase kırıklar (2 Hasta dirseğini 45° fleksiyonda tutar ve olacranon'daki deformite
mm'den fazla olan ayrılmalar) veya ulnar sinir yaralanmaları dışarıdan gözlenebilir. Humerus sabit tutulurken el bileği distale
acil ortopedi konsultasyonu gerektirir. doğru çekilerek redüksiyon gerçekleştirilir (Şekil 28-6). Diğer bir
teknik; hasta, karnının üstünde yatarken etkilenmiş kolun yatak-
Sonuçlandırma tan aşağı sarkıtılması ve traksiyon uygulanmasıdır. Analjezi ve
sedasyon uygulandıktan sonra pek çok çıkık birkaç dakika içinde
Cerrahi tedavi gerektirmeyen hastalar 1 - 2 gün içinde ortope- redükte olur. Bu yaralanmalarda nörovasküler değerlendirme tek-
di kontrolüne gelmek üzere taburcu edilebilir. rarlanır ve dirsek fleksiyondayken atele alınır (Bakınız Şekil 28-5).
Tedavi
Basit radius başı kırıkları analjezik ve askı ile konservatif ola-
rak tedavi edilir. Parçalanmış radius başı kırıkları için ortopedi
konsültasyonu önerilir.
Sonuçlandırma
Sonuçlandırma
Genellikle deformite görülmez, çocuk kolunu pasif pronas- manın anatomik olarak tarifi daha uygundur. Ancak, ön kol
yonda, dirsekten hafif fleksiyonda tutar. Radius başı üzerinde eponimlerin çok fazla oduğu bir bölgedir, örneğin,
hassasiyet olur ve çocuk kolunu kullanmaya çekinir. Radius Kolles kırığı - Distal radiusun dorsal açıyla transvers kırı
başı çıkığı sık görülse de bu çocuklarda ev içi şiddet sorgulan- ğıdır, erişkinlerde en sık görülen el bileği kırığıdır.
malıdır.
Smith kırığı - Distal radiusun metafızinin volara açılan
masıdır.
B. Radyografi Bulguları
Barton kırığı - Radius distalinin oblik, eklem içi kırığıdır.
Bazı uzmanlar eğer yaralanmanın mekanizması ve fizik mu- Dorsal korpus çıkığıyla birlikte distal parça yer değiştir
ayene bulguları açıksa grafi çekilmeden redüksiyon yapıla miştir.
bileceğini önerirler. Buna rağmen diğerleri, diğer potansiyel
Hutchinson (chauffeur's) kırığı - Radial stiloidin eklem içi
yaralanmaları dışlamak için grafi çekilmesi gerektiğini söyler.
kırığı
Redüksiyon sonrası çocuk kolunu hala kullanmıyorsa grafi çe-
kilmelidir. Monteggia kırığı - Radius başı çıkığıyla birlikte ulna kırığı
Galezzi kırığı - Distal radioulnar eklemin çıkığının, distal
Tedavi radiusun 1/3 distalinin kırığıyla beraber olması
Tanı konduktan sonra redüksiyon kolaylıkla yapılabilir. Dirsek
bir elle sabitlenir, radius başına hafif baskı uygulanırken ön kol Tedavi
fleksiyona ve el bileği fleksiyona getirilir. Genellikle bir klik ya
da çat sesi duyulur. Hastaların büyük çoğunluğu birkaç daki- Deplase olmayan kırıklar genellikle U şekilli atelle (metacarp-
ka içinde kollarını kullanmaya başlarlar. Hareketsizlik önerilir ları içine alan, volar ve dorsali kaplayan) ve ortopedi kontrolü
ancak pek çok hasta uygulamaz ve eğer redüksiyon başarılıysa önerileriyle taburcu edilebilir.
askı kullanma ile kullanmama arasında fark yoktur.
Sonuçlandırma
Sonuçlandırma
Deplase kırıklar ortopedi ile kapalı ya da açık redüksiyon için
Başarısız ya da tekrarlayan çıkıklar ortopedi konsultasyonu ge- konsülte edilir. Çocuklardaki deplase ön kol kırıkları acil ser-
rektirir. viste ortopedi konsültanları tarafından görülmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ
A Şekil 28-7. A. El bileğinin normal anatomisi. Capitat'ın proksimal sonu lunat'ın boşluğu içindedir. Metakarpal-
lerden ve capitat'tan geçen, radiusun içine uzanan düz çizgi lunat'ı keser. Scaphoid, radiusun uzun aksına 45°'lik bir
açı yapar. B. Lunat çıkık. Lunat volara çıkmış. Skafoid ile radiusun uzun aksı arasındaki açı 90°'ye çıkmış. C. Lunat'ın
volar çıkığının grafisi. (Way LW (editör) izniyle yeniden uyarlanmıştır. Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. Appleton &
Lange, 1991)
B. Radyografi Bulguları
Sonuçlandırma
2. Skafolunat Çıkıklar
Genel Bilgiler
Lunat veya perilunat çıkıklar genellikle gerilmiş üst ekstremite
üzerine düşmelerde veya aşırı dorsifleksiyonda görülür.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genellikle şişmiş, hareket kabiliyeti azalmış ve aşırı ağrılı
bir bilekle başvurur. Median sinir yaralanmaları bakıda ortaya
çıkar.
ORTOPEDİK ACİLLER
Genel Bilgiler
Genellikle açık el üzerine düşmelerde görülür ve genellikle ta-
nısı atlanır.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta el bileğinde ödem ve hareketlerde azalmayla başvurur.
Bilek üzerinde duyarlılık görülebilir.
B. Radyografi Bulguları
Normal bir el ön-arka grafısinde skafoid ile lunat arası mesafe 3
mm'nin altındadır. Eğer mesafe daha fazlaysa çıkık vardır.
Tedavi
Skafolunat çıkıklaran aljezik ve radial gutter atellerle tedavi
edilir.
Sonuçlandırma
Hastalar ortopediste kesin tedavi için yönlendirilmelidir. Jı.. Şekil 28-8. Baş parmak spika ateli: Yeterli miktarda
pedin üzerine bir flaster konulur veya elastik bandaj ile
güvenli bir şekilde tutulur.
3. Karpal Kemik Kırıkları
B. Radyografi Bulguları
Skafoid ve diğer karpal kemik kırıkları ön-arka ya da skafo-
id grafılerinde görülebilir. Triquetrum kırıkları yan grafılerde
Genel Bilgiler küçük dorsal avulsiyonlar şeklinde görülür. 1 - 2 hafta içinde
alınan grafı tekrarlarında daha önceden belli olmayan kırıklar
Karpal kemik kırıkları acil serviste atlanabilir, tanı için şüphe ortaya çıkabilir.
gerekir. Genellikle açık el üzerine düşmelerle oluşur. Nörovas-
küler değerlendirme mutlaka dikkatle yapılmalıdır. Klinik bul- Tedavi
gular kırık yönündeyse, grafıde kırık yoksa bile kırık gibi tedavi
edilir. Bu vakalarda skafoid ya da lunat kırıklarında avasküler Skafoid kırıkları "thumb spica'' ateliyle tedavi edilebilir (Şekil
nekroz (Kienbörk hastalığı) ve buna bağlı sekeller görülebilir. 28-8). [Şekil 28-8. "Thumb spica'' ateli: Plasterin bir tabakası
Pisiform ya da hamatumun kancasının kırığı durumunda ul- uygun yastıklamayla uygulanır ve elastik bandajla koruma al-
nar sinir zarar görebilir. tına alınır.] Diğer kırıklar volar bilek ateliyle tedavi edilebilir
(Şekil 28-9). [Şekil 28-9. El bilek yaralanmalarında sabitleme
Klinik Bulgular için volar atelleme]
Karpal kemik kırıkları genellikle elde ve bilekte ödem, ağrı ve Hastalar analjezikle ve 2 - 3 gün sonra ortopedi poliklinik
hareketlerde kısıtlılıkla başvurur. Yaralanmış bölgede duyarlı- kontrolü önerileriyle taburcu edilebilir.
TRAVMA ACİLLERİ
B. Radyografi Bulguları
Tedavi
Eğer düzeltme gerekiyorsa hastada yeterli analjezi -lokal lido-
kain infıltrasyonu gibi- sağlanmalıdır. Rotasyonel kırıklar bir
miktar traksiyonla düzeltilmelidir. Eğer metakarpal boyundaki
açılanma düzeltme gerektiriyorsa bir miktar traksiyon uygu-
lanmalıdır. Açılanmayı hatırlamanın en iyi yolu 10-20-30-40
kuralıdır. Bunlar sırasıyla ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
metakarpların tolare edilebilecek maksimum açılanma derece-
leridir. İkinci, üçüncü ve dördüncü metakarp kırıklarında vo-
} \ lar el bilek ateli tedavi için uygundur (Şekil 28-10). Redüksiyon
sonrasında boksör kırıkları ulnar gutter ateline alınır (Şekil
28-11). Bennet kırıkları ise thub spica atele alınır(Şekil 28-8).
4. Metakarpal Kırıklar
Genel Bilgiler
En sık görülen metakarpal kırığı, boksör kırığı olarak bilinen
5. metakarpalin boynunun kırığıdır ve bir cisme veya insana
yumruk atmayla oluşur. Bennet kırığı, 1. metakarpalin taba-
nının eklem içine uzanan kırığıdır. Eğer kırık parçalıysa buna
Rolando kırığı adı verilir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler A Şekil 28-1 O. Metakarpal şaft kırıkları ve el bilek ya-
ralanmalarının sabitlenmesi için volar el bilek ve el ateli.
Hasta, genellikle el sırtında olan ödem ve etkilenen kemik Flasterin bir tabakası uygun yastıklamayla uygulanır ve
üzerinde duyarlılıkla başvurur. Rotasyonel yaralanmaları de- elastik bandajla koruma altına alınır.
ORTOPEDİK ACİLLER
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Çıkıklarda deformite genellikle görülür. Kırığı olan hastalar
ağrı,ödem, hareketlerde azalma, ekimoz ve duyarlılıkla başvu
rur. Kapiller geri dolum ve iki nokta diskriminasyonu mutlaka
değerlendirilmelidir.
B. Radyografi Bulguları
Elin ön-arka ve yan grafıleri genellikle yeterlidir. Özel parmak
grafileri de istenebilir.
Tedavi
Lokal anestezi ya da dijital blok işlem öncesinde uygulanmalı
dır. Çıkıkların ve kırıkların redüksiyonunda bir miktar traksi-
yon genellikle yeterli olur. Alüminyum parmak ateli uygulanır.
Sonuçlandırma
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta ağrılı parmakla başvurur. Tırnak altında hematom ko-
laylıkla görülür.
Genel Bilgiler
Parmak kırıkları ve çıkıkları genellikle parmağa gelen direk B. Radyografi Bulguları
travmalarla oluşur. Rotasyonel deformiteler ve açılanmalar
gözlenebilir. Ön-arka ve yan grafiler var olan saçak kırıklarını gösterir.
TRAVMA ACİLLERİ
Sonuçlandırma
Boutonierre deformitesi, proksimal interfalangial ekleme zorlu Bazen distal falanksın dorsal yüzünde avulsiyon kırığı görüle-
fleksiyon yaptırılması sonucu ekstansör tendonun merkez kılı bilir.
fının kopmasıyla oluşur.
Tedavi
Klinik Bulgular Distal interfalangial eklemi hiperekstansiyonda tutan atelle sa-
bitleme yapılır. Bu deformite için özel üretilmiş ateller mevcut-
A. Semptom ve Belirtiler
tur. Atel 4 - 8 hafta kalmalıdır.
Hasta proksimal interfalangial eklemde ödemle başvurur. Ha -
reket kısıtlılığı ve ağrı eşlik eder. Bu deformite olaydan 2 - 3 Sonuçlandırma
hafta sonra merkez kılıfın kopması sonucu da ortaya çıkabilir.
Hasta 3 - 4 gün içinde ortopedi polikliniğine başvurmak üzere
B. Radyografi Bulgulan taburcu edilir.
Bazen yan grafılerde orta falanksın avulsiyon kırıkları görüle- 9. Ulnar Kollateral Ligament Kopması
bilir.
Tedavi
Proksimal interfalangial eklem 4 haftalığına atele alınır. Distal
eklem sabitlenez.
Sonuçlandırma
Kaleci parmağı ya da kayakçı parmağı olarak da bilinir. Birinci Hastalar atelle taburcu edilir ve ileri tedavi için ortopediye yön-
parmağın proksimal falanksının radiale zorlu yer değiştirmesi lendirilir.
sonucu ulnar kollateral ligamentin kopması sonucu gelişir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Birinci metakarpal ve proksimal falanksın ulnar yüzünde ağrı
ve ödem bulunur. Çimdikleme hareketi zayıflamıştır. Muaye-
nede metokarpofalangial eklemde stres testinde son nokta ol- PELVİK KUŞAK YARALANMALAR!
maz ve duyarlılık mevcuttur (Şekil 28-12). Acil serviste akut
yaralanmalarda stres testi aşın ağrı nedeniyle genellikle uygu-
lanamaz.
B. Radyografi Bulguları
Tedavi
Tumb spika ateline alınır ve analjezik başlanır. Tam kopmalar
cerrahi tedavi gerektirebilir.
Genel Bilgiler
Pelvik kırıklar, önemli mortalite oram ile ilişkili olan ciddi ya-
ralanmalardır. Kırıkların çoğundaki yaralanma mekanizması
motor kazalarında görülen yüksek hızlı çarpışmalardır. Kırık
lar, genelde osteoporozu olan yaşlı hastalarda, ezilme yaralan-
maları ve basit düşmeler gibi düşük enerjili travmalarda da gö-
rülebilir. Mortalitenin oranının yüksek olma nedeni, eşlik eden
olan yaralanmalarından dolayıdır. Pelvik halkaya zarar veren
yüksek hızlı yaralanmalar genel olarak pelvik ven ve arterleri
yırtar. Buyaralanmalara bağlı ortaya çıkan kanamalar çok cid-
didir ve hastayı kansız bırakma potansiyeline sahiptir (Tablo
28-1) ve pelvikkırıklara bağlı hipotansiyon ile başvuran hasta-
ların mortalite oranları yüksektir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Pelvik kırıklar ağrı, palpasyon ile instabilite, perineal ödem,
pelvik ödem, ekimoz, deformite, veya iguinal ligament veya
skrotum üzerinde hematom varlığı ile anlaşılabilir. Geleneksel
ATLS öğretilerinde, tüm travma hastalarına (özellikle pelvik
A Şekil 28-12. Birinci parmağın metakarpofalangi- kırıkları olanlarda), kanama varlığı, prostat pozisyonu ve bariz
al ekleminin stres testi. Ulnar taraf daha çok yaralanır. kırık palpasyonu yapılması amacı ile dijital rektal muayeneyi
Tüm bölgeler ekstansiyon ve 30° fleksiyonla test edilir. önerilmektedir. Penis ve testislerin veya vajinanın muayenesi de
Etkilenmiş taraf, etkilenmemiş tarafla karşılaştırılır. Son
birlikte olabilecek ürolojik ve jinekolojik yaralanmayı anlamak
nokta ve aşırı elastikiyet test edilir.
TRAVMA ACİLLERİ
Genel Bilgiler
Kalça yaralanmaları birçok fraktür ve dislokasyonu içerir. Pel-
vik fraktürlerde olduğu gibi, genç hastalarda kalça yaralanma-
ları yüksek enerjili travmalarda görülür ve direk (düşme) veya
indirek (dizin arabanın kontrol paneline çarpması) güçleri ile
oluşur. Yaşlı hastalarda ayakta dururken düşme gibi düşük
enerjili güçlerle de yaralanmalar olabilir.
1. Kalça Kırıkları
Sonuçlandırma
2. Kalça Çıkıkları
Tedavi
Genel Bilgiler Kalça çıkıklarında, avasküler nekroz, travmatik artrit, eklem
instabilitesi ve nörolojik sekelleri engellemek amacı ile acil re-
Kalça çıkıkları femur başının asetabuluma olan komşuluğu ile düksiyon gerekir. Posterior kalça çıkıkları en sık Allis tekniği
tarif edilir. Çıkıklara asetabulum veya femur başı fraktürleri ile redükte edilir (Şekil 28-14). Yeterli sedasyonun ardından
eşlik edebilir. Çıkıkların büyük çoğunluğu (%80-90), posteri- hasta supin pozisyona getirilir ve yardımcı kişi pelvisi üstten
ordadır ve tipik olarak motorlu araç kazalarında dizin göster- stabilize eder, yııkarıya doğru traksiyon ve hafif rotasyon uygu-
ge paneline çarması mekanizması ile oluşur. Anterior çıkıklar lanırken, kalça ve diz 90 derecede fleksiyona getirilir. Redüksi-
daha az görülür (%10-15) ve kalça prtotezi olan hastalarda gö- yon sağlandıktan sonra bacak uzatılır.
receli olarak daha sık görülürler. Santral çıkık, femur başının Alternatif bir yöntem, stimson yöntemidir. Hasta yatağın
parçalanmış asetabulumdan zorla ayrılması anlamına gelir. kenarına bacağını düz uzatacak şekilde yüz üstü pozisyona ge-
İnferior çıkıklar nadirdir ve neredeyse her zaman çok küçük tirilir. Yardımcı kişi pelvisi stabilize ederken, aşağı doğru trak-
çocuklarda gözlenir. Kalça çıkıkları genelde ciddi bir zorlama siyo ile birlikte, rotasyon uygulanır. Yardımcı kişi, daha sonra
sonucu oluşur ve potansiyel olarak eşlik edebilecek yaralanma- torakanter majör üzerine asetabuluma doğru basınç uygular.
lar araştırılmalıdır.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Çıkıklar yııkanda bahsedilen yötemlerden biri ile redükte edil-
A. Semptom ve Belirtiler dikten sonra bacak traksiyona alınarak uzatılmalı ve grafiler
çevrilene kadar bu pozisyonda kalmalıdır. Tüm kalça çıkıları
Posterior çıkıklarda yapılan fizik muayenede, ekstremite kısal için ortopedi konsültasyonu isteyiniz.
mış, addüksiyon, ve internal rotasyon ile birlikte kalça ve diz-
de fleksiyon gözlenir. Anterior çıkıklarda femur başı mediale
obturator foramene doğru veya laterale, pubis yönüne doğru
çıkabilir olabilir, fizik muayenede abdüksiyon, eksternal rotas-
yon ve kalça fleksiyonu gözlenir.
B. Radyografi Bulguları
ALT EKSTREMİTE YARALANMALAR! kemikleri distal femur, proksimal tibia ve patellayı içerir. Fi-
bula diz ekleminin bir parçası değildir, fakat lateral kollateral
fEMURŞAH KIRIKlARi: ligament için yapışma noktası oluşturur. Kemikler ekleme az
bir stabilite sağlar ve diz düzgün fonksiyon için yumuşak doku
komponentlerine ihtiyaç duyar.
Medial kollateral ligament medial femoral epikondilden
başlar ve tibianın medial yanında, distal tibiofemoral eklemin
distalinde sonlanır. Medial kollateral ligament valgus stresine
(Şekil 28-lSA) karşı stabilizasyon sağlar ve medial menisküsü
Ağ;, veif~~clr d~}~(~.{tEisr stabilize etmeye yardım eder. Lateral kollatteral ligament late-
Uylukta• biiyül( rnikt~r~aJan kaybı of~bili( ral femoral epikondilden başlarve proksimal fibulada sonlanır,
~ Fenı.ur AP/ ye latEıf ·rtc1nı koyqı:ırı:ıc:Udu varus güçlerine (Şekil 28-lSB) karşı direnç sağlar. Krusiat li-
gamentler interkondiller çentik içine lokalizedir ve anterior ve
posterior olarak, tibia ve tibial çentiklere bağlanmalarına göre
isimlendirilirler. Krusiat ligamentler, dizi anterior ve posterior
Klinik Bulgular deplasmanlarına karşı korurlar.
Menisküsler tibia üzerine yerleşik kıkırdaklardır. Menis-
Femur şaft fraktürleri genelde yüksek enerjili travmalar sonucu küsler diz eklemi içindeki güçleri dağıtmaya yardımcı olurlar
oluşur. Minimal travma ile oluşan kırıklar, acil hekimini pato- ve tibia ve femurun anormal hareketlerini engellerler. Hams-
lojik fraktür ihtimaline karşı uyarmalıdır. tring kasları (semitendineus, semimembraneus ve biseps femo-
A. Semptom ve Belirtiler
Daha önce de belirtildiği gibi, femur şaft kırıklarına sekonder
kayda değer miktarda bir kanama oluşabilir ve uylukta 3 litre-
ye yakın kan kaybı oluşabilir (Bakınız Tablo 28-1). Hasta tipik
olarak uylukta hassasiyet ve deformite ile başvurmaktadır. Nö-
rovasküler durumu araştırıp belgelemek gerekir. Her ne kadar
alt bacak kırıkları kadar olmasa da, kayda değer bir yumuşak
doku şişliği oluşur; bu nedenle, kompartman sendromu oluşu
munu anlayabilmek amacı ile sık aralıklarla tekrar muayeneler
yapılmalıdır.
-
B. Radyografi Bulgulan
Ön-arka ve lateral grafıler tanıyı koydurur. Diz ve kalçanın bu
fılmlerde yeterli derecede görüntülenmesi önemlidir çünkü
birlikte olabilecek kırıklar yaygındır.
Valgus
Tedavi
B
Yeterli ağrı kontrolü ve sıvı resüsitasyonu yapılması gerekir.
Tek- hatta traksiyon, iskelet traksiyonu veya eksternal traksi-
yon şeklinde olarak bacağa uygulanmalıdır.
Sonuçlandırma
risin iki başı) kuadriseps tendonunu oluşturmak için birleşir medial ve lateral retinakulum ile yerinde sabit olarak tutulur.
ler, bu da superior patellaya ve eklem kapsülü retinakulumuna Bu yaralanmalar genellikle adölesanlarda görülür. Hasta daha
tutunur ve diz ekleminin ekstansiyonunda görev alır. önce olan ve spontan olarak düzelen yarı çıkık öyküsünden
Diz yaralanmalarında nörovasküler durumu değerlendir bahseder.
mek oldukça önemlidir. Kollateral dolaşım zayıftır ve bacağa
olan kan akımından popliteal arter sorumludur. Popliteal arter, Kinik Bulgular
üstte adduktor magnus hiatusundan altta soleus kasına kadar
olan bir alanda gerilmiş bir şekilde yerleşir. Bu gerilim popli- A. Semptom ve Belirtiler
teal arteri çıkıklar, kırıklar veya penetre travmalar,da traksiyon
güçleriyle oluşan yaralanmalara karşı savunmasız bırakırlar. Hastanın bakısında patella üzerinde hassasiyet ve ağrı vardır.
Akut diz yaralanmasının acil servisteki değerlendirmesi Eklem effüzyonu bulunabilir. Patella belirgin bir biçimde yer
sıklıkla ön-arka, lateral ve tanjansiyel patella tipi diz grafıleri değiştirmişse, patellar defekt palpe edilebilir.
ile yapılır. Birkaç klinik karar kuralı acil hekiminin akut olarak
diz grafisine ihtiyacı olup olmadığını belirlemesini sağlar. Pitt- B. Radyografi Bulguları
sburgh kuralları, yaralanma mekanizması (künt travma veya
düşmeler), hasta yaşı (55 yaşından büyük, 12 yaşından küçük Ön-arka, lateral ve tanjansiyel grafıleri içeren Basit grafıler
olmak), ve en az 4 yük binen adım atamama, kırıkların göster- kırıkları saptamada yeterlidir; gene de gizli kalmış kırıkların
geleri olabilir ve radyografik değerlendirme gerektirrir. Otta- tespiti için BT veya MRG gerekli olabilir. İki parçalı patella veya
wa kuralları diz grafısi için 5 kural belirlemiştir: 55 yaş üstü, çok parçalı patellalar akut kırık ile karıştırılabilen konjenital
patellada izole hassasiyet, fıbula başında hassasiyet, dizi 90° bulgulardır.
2. Patella Çıkıkları
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı ve hassasiyet genellikle
beklenir. Hemartroz veya effüzyon
bulunabilir, beraberinde kayda değer ligamentöz yaralanma in-
Genel Bilgiler sidansı mevcuttur.
Sonuçlandırma
Tedavi ve Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Tibiofemoral eklemi ilgilendiren çıkıklar (patellar çıkıkların
aksine), ortopedik acillerdir ve eklemi tehdit edebilecek ya-
ralanmaları temsil eder. Sıklıkla yüksek enerjili travmalarda
görülürler, fakat düşme veya spor yaralanmaları gibi düşük
enerjili travmalarda da karşımıza çıkabilirler. Çıkık varlığı, yu-
muşak dokulara (örn., ligamentler, menisküsler, ve eklem kap-
Genel Bilgiler sülü) olan ciddi travmanın göstergesidir. Yukarıda bahsedildiği
gibi, popliteal arter, popliteal ven ve büyük peroneal siniri içe-
Tibial çıkıntı kırıkları (interkondiller eminens) sık olarak gö- ren nörovaslüler yapının yeri ve anatomisi bu yapıyı özellikle
rülmez. Kırıklar krusiat ligamentlerden birininkopman yara- posterior dislokasyonlarda yaralanma riskine sokar. Hassasiyet
lanmalarını temsil eder. Sılıkla çocuklarda görülürler ve sıklık ve eklem effüzyonu genelde mevcuttur.
la anterior tibial çıkıntıyı ilgilendirirler.
Klinik Bulgular
Kinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Görsel deformite belirgin olabilir, fakat bazı çıkıklar bakı ön-
Lokalize ağrı ve hematroz bulunabilir. Eğer belirgin bir liga- cesi azalabilir. Nörovasküler durumun dikkatli yapılması ge-
ment yaralanması oluşmuşsa, dizde instabilite görülebilir. rekir, nabız varlığı arter yaralanması ihtimalini dışlamaz. Diz
TRAVMA ACİLLERİ
Lipohemartroz
A B
A Şekil 28-16. Kırık görüntülenememesine ragmen lateral radyo~ra_fi~e supi~ ~i_r_ pozisyonda yatan bir hastanı_n
dizindeki özgün bir kırık işareti olan lipohemartroz görünüm not edılmıştır. Kemık _ılıgınden kaynaklanan kan ve yag,
bu röntgenogramda sadece yağ ve su olarak düz çizgiler şeklinde görüntülenmiştır.
Hastalar immobilizasyon ve takip ile taburcu edilebilir. Uns- Basit grafilerde herhangi bir şey görülmeyebilir. Tibia çıkıntıla
tabil eklemlere ileri tetkik ( ör: MRG, arterioskopi) ve sonuçta rının avülsiyon fraktürleri krusiat ligament yırtıklarını düşün -
cerrahi onarım yapılması gerekir. dürür. Klinik muayenede belirgin bir instabilite görülmezse,
muayene takipleri MRG'yi de içerebilir.
1 O. Diz Ligament Yaralanmaları:
Krusiat Ligament Tedavi
Kusiat ligamentlerdeki hasar dize anterior ve posteriordan Dizi immobilize edin ve hastaya ağırlık taşımamasını belirterek
uygulanan güçler sonucu ortaya çıkar. Rotasyonel güçler de koltuk değmeği önerin.
krusiat ligametlerde hasara neden olabilir ve genelde diğer
hasarlanmalar ile birliktedir (menisküs, kollateral ligament- Sonuçlandırma
ler gibi). Yaralanmalar yüksek ve düşük enerjili travmalar ile
birlikte olabilir. En sık hasarlanan ligament anterior kollateral Tüm belirgin yaralanmalarda ortopedi konsültasyonu endike-
ligamenttir. dir ve hem tanı hem de tedavi amaçlı artroskopi yapılabilir.
TRAVMA ACİLLERİ
B. Radyografi Bulgulan
Basit filmler yırtığı belirlemez, fakat birlikte olabileceğinden
şüphelenilen kemik kırıklarının olup olmadığını anlamamızı
sağlar.
Tedavi
Tedavi diz immobilizasyonu, koltuk değneği ve ağrı kontrolü-
nü içerir.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
al menisküs etkilenir.
Klinik Bulgular
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta şiş ve hassas bir diz ile gelir ve dizi dirence karşı ekstan-
Hasta bir pop sesi duyduğunu söyler ama bu bulgu çok spe- siyona getiremez. Palpabl defekt fark edilebilir.
sifik değildir. Eklem hattı hassasiyeti genelde mevcuttur ve
hasta diz "kilitlenmelerinden" yakınır. Bu kilitlenme, genellikle
menisküsün serbest merkezi kısmı interkondiller çıkıntıya ta- B. Radyografi Bulgulan
kıldığında oluşan "bucket-handle" denen testi sapı yırtıkları ile
görülür. Klinik değerlendirme McMurray ve Apley testleri ile Basit filmler patellanın anormal pozisyonunu gösterebilir. BT
yapılır. ve MRG, tanıyı kesinleştirmek amacı ile kullanılır.
ORTOPEDİK ACİLLER
Tedavi
Konsültan gelene kadar dizi immobilize edici bir atel ile takip
edin.
Sonuçlandırma
Tedavi hasar derecesine göre belirlenir. Komplet rüptürler cer- Ha,~t;lar'.1>i~~k}zerlrıe yu,k ~ind}tebilirle~ gJ>.j ,,
rahi müdahale gerektirir.
~; ·M~J:;pn.qeµv~ 1,k.ır1ğfsat1ıı,irtd~n~~gir!~'ıli1irin '··
Genel Bilgiler
İzole fibula kırıkları sık değildir, çünkü genellike tibia kırıkları
ile birlikte görülürler. Direk çarpma veya rotasyon güçleri ile
oluşabilir. Maisonneuve kırıkları özel öneme sahiptir, proksi-
mal fibulanın kırığı ile birlikte, ayak bileği medial malleol kırığı
veya kırık olmadan ayak bileğinin ligamentöz rüptürü olma-
sıdır.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Genel Bilgiler
Hasta ağrı ve hassasiyetten yakınır, deformite genelde palpe
Tibia uzun kemik kırıklarının en sık görüldüğü bölgedir. Bu edilebilir. Fibula ağırlık taşımayan bir kemik olduğundan has-
kırıkların büyük çoğunluğu beraberinde fibula kırığı ile birlik- tada izole fibula şaft kırıkları olup rahat bir şekilde yürüyebilir.
tedir. Tibia kırıkları çeşitli kuvvetler ile oluşabilir.
B. Radyografi Bulguları
Klinik Bulgular
Tanı koymada basit grafıler yeterli olabilir.
A. Semptom ve Belirtiler
Tibianın anteriorunda az miktarda yumuşak doku bulunduğun
Tedavi
dan açık kırıkları sık olarak görülür. Genelde ağrı, şişlik ve de-
Rahatlatmak için atel veya baskılı sargılar kullanılabilir. Mai-
formite mevcuttur. Tibia yaralanmalarında bazen kompartman
sonneuve kırıkları unstabil bir ayak bilek yaralanmasını temsil
sendromu oluşur, sık aralıklar ile değerlendirme yapılmalıdır.
eder ve kesin tedaviyi belirlemek amacı ile immobilizasyon ve
ortopedi konsültasyonu gerektirir.
B. Radyografi Bulgulan
Kırığı tanımlamada basit grafiler genelde yeterlidir. Şüphele Sonuçlandırma
nilen her uzun kemik kırıklarında olduğu gibi, üst ve alttaki
İzole,komplike olmamış fibula fkırıklarında hastaya yük bin-
eklemler de grafıler ile yeterli şekilde görüntülenmelidir.
meyecek pozisyonda veya tolere edebildiği kadar yük binebile-
Tedavi cek posizyonda durabileceği ile ilgili bilgiler verilerek taburcu
edilebilir.
Klinik olarak kompartman sendromundan şüpheleniliyorsa
kompartman basınçlarını ölçün. Basit deplase olayan fraktürler,
daha sonra ortopedi polikniğine kontrole gitmek üzere uzun
bacak posterior atel ve koltuk değneği ile taburcu edilebilir. Ayak bileği kemikleri distal tibia, distal fibula ve talusu içerir.
Ayak bileği mortisi medial ve lateral malleol ve plafonddan
Sonuçlandırma (distal tibianın eklem yüzeyi) oluşur. Dizde olduğu gibi, ayak
bileği eklem stabilitesini sağlamak için eklem kıkırdağı, eklem
Açık, deplase ve parçalı kırıklarda ortopedi konsültasyonu is- kapsülü ve ligametlere ihtiyaç duyar. Ayak bileği yaralanmala-
tenmelidir çünkü cerrahi olarak müdahale edilmeleri gerekir. rının tedavi şekli eklem stabilitesine bağlıdır.
TRAVMA ACİLLERİ
,, ' '
A Şekil 28-19. Kombine dolgulu Sugar-tong atel ve
posterior plantar alçı levha (ağırlık taşımayan) ayak ya-
~ im,ersıJ~n·~:rafartmafaırr,, . . . . >• ··. y . • ralanmaları olan ayaktan hasta içindir.
il>'·•· ERl'e\ırbôzülmasıni tamarrilayac~f<·friinôr avilf~iyôfi
fraRtürlerfo~ ıç~ıiebilir · · · ·· · · · · · ·
·~ Basıi: 9J!'!fil~r ğ~i"ı~lcJe t~ı:ıtkQYJ11a9<'J.:Ye~~rfid1r . 2. Medial Malleol Kırıkları
Genel Bilgiler
Lateral malleolar kırıklar inversiyon ile görülen basit kopma
kırıklarındaneklem yuvası bozukluğuna kadar gidebilir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Hasta genelde noktasal hassasiyet, şişlik ve yürümede güçlük Genel Bilgiler
şikayeti
ile başvurur.
Medial malleolar kırıklar eversiyon yaralanmaları veya eks-
B.Radyografi Bulgulan ternal rotasyon sonucu oluşur. Bu kırıklar sıklıkla deltoid liga-
ment yaralanmalrı ile ilişkilidir.
Tanı koymada basit grafıler genelde yeterlidir.
Basit kırıklar sargı ile posterior kısa bacak ateli (Şekil 28-19), A. Semptom ve Belirtiler
koltuk değneği kullanarak ağırlık vermeme ve ortopedi kontro-
lü ile tedavi edilebilir. Ağrı, şişlik veyürümede zorluk genelde mevcuttur. Maisonne-
uve fraktür varlığı açısından proksimal fıbulayı palpe edin.
Sonuçlandırma
13. Radyografi Bulgulan
Açıkveya deplase fraktürlere operatif tedavi amacı ile ortopedi
konsültasyonu gerekir. Basit grafıler genelde tanı için yeterlidir.
ORTOPEDİK ACİLLER
Tedavi
Tedavi lateral malleol kırıklarıi ile benzerdir; fakat, deltoid liga-
mentte hasarlanma oluştu ise, rehabilitasyon süresi daha uzun
olur.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Posterior malleolü ilgilendiren kırıklar nadir görülür ve ge-
Klinik Bulgular
nelde posterior talofıbular ligamentin avülsiyon yaralanmaları
A. Semptom ve Belirtiler
sonucu oluşur. İzole ise yukarıda anlatıldığı gibi konservatif
olarak tedavi edilebilir. Bu kırıklar diğer yaralanmalar veya ek- Plantar fleksiyonda lokalize ağrı ve güçsüzlük vardır ve defor-
lem instabilitesi ile birlikte ise ortopedi konsültasyonu gerekir. mite fark edilebilir. Tanı temel olarak klinik ile konur. Tendo-
Bimalleolar ve trimalleolar kırıklar anstabil olarak değerlendi nun rüptüre olduğunu anlamak amacı ile, acil tıp uzmanı hasta
rilmeli ve cerrahi müdahale amaçlı ortopedi konsültasyonnu pron şekilde ve dizi 90° fleksiyonda iken bacak kaslarını sıkabi
istenmelidir. lir (thompson testi) veya alternatif olarak hasta bir sandalyeye
her iki diz bükülü olarak oturur şekilde iken bacak kaslarını sı -
4. Aşil Tendon Yaralanmaları karak bakılabilir (Şekil 28-20). Etkilenmemiş tarafa göre plan-
tar fleksiyonun olmaması veya azalması rüptürü düşündürür.
B. Radyografi Bulguları
Grafılerde tendonda kalınlaşma görülebilir. MRG tanıyı kesin-
leştirir.
Tedavi
Geçici uzun bacak veya sargılı alteller ortopedi konsültasyonu
istenene kadar uygulanabilir.
Genel Bilgiler
Sonuçlandırma
Aşil tendon rüptürü, genelde kısa aktiviteleler yapan orta yaşlı
kişilerde karşımıza çıkar. Direk çarpmaya sekonder olarak veya Ortopedi konsültasyonu istenmelidir çünkü Aşil tendon yara-
zorlu dorsifleksiyon gibi indirek güçler sonucu oluşabilir. Kişi lanmaları cerrahi olarak veya cerrahi yöntem dışı metodlar ile
genelde bir pop sesi duyduğunu söyler. tedavi edilmelidir.
TRAVMA ACİLLERİ
Klinik Bulgular Tanıda grafiler kullanılır, fakat ciltte kıvrılma veya nörovaskü-
ler tutulum mevcutsa geciktirilmemelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
Tedavi
Hasta ağrı, şişlik ve eversiyon güçlüğü ile gelir. Lateral malleo-
lün posteriorunda hassasiyet mevcuttur. Çıkık düzeltildikten sonra nörovasküler durumu yeniden göz-
den geçirin, eklemi atelleyin ve grafi çekip ortopedi konsültas-
B. Radyografi Bulguları yonu isteyin.
Sonuçlandırma
Bilgiler
•~oroVas~Qter'dJfumq.cj~ğeffendföır> ·. . , Ayak bileği burkulamaları en sık inversiyon ve plantar fleksi-
•Gxafiteiç~l<ilnıeden.önce dislok;sy,q~··r:edijksfytm. yonda olduğu gibi ciddi güç uygulamasına sekonder oluşur. En
ge~ektir~bilfr . .• . sık etkilenen anterior talofibular ligamenttir ve ayak bileği bur-
ORTOPEDİK ACİLLER
kulmalarının yaklaşık 2/3'üdür. İkinci en sık etkilenen ligament fonksiyonlarına birkaç günlük bir sürede dönebilir; gene de tam
kalkaneofıbular ligamenttir, ve %20 vakada hem kalkaneofıbular anlamı ile fonksiyonların geri dönmesi birkaç haftayı bulabilir.
hem de anterior talofıbular ligament beraber etkilenir. Mediale
lokalize olan deltoid ligament en az oranda etkilenir (burkulma- Sonuçlandırma
ların yaklaşık %5'i). Eversiyon güçleri bu yaralanmayı başlata
bilir ve deltoid ligament burkulmaları daha sık görülen anterior Minör yaralanmalarda tedavi yukarıda anlatıldığı şekilde yapıl
talofıbular ve kalkaneofıbular ligament yaralanmalarına göre
malıdır. Eğer semptomlar hızlı bir şekilde düzelirse takip gerek-
daha uzun rehabilitasyon süreci gerektirir. Deltoid ligament
li olmayabilir. Minör vakalarda takibin aile hekimi tarafından
yaralanmaları medial malleol fraktürleri ile birlikte görülebilir.
yapılması düşünülebilir. Ciddi burkulamalarda hastalar yııkarı
da anlatıldığı gibi immobilizasyon ve koltuk değneği ile tedavi
Klinik Bulgular
edilir, 1 hafta içinde ortopedi polikniğine yönlendirilmelidir.
A. Semptom ve Belirtiler
tJirıicaldecjsi911.rı,ıles on çljniqil qıre
Hasta tipik olarak düşme veya burkulma öyküsü ile karşımıza .~erıtıwe, p::rvic~.~pine,
çıkar. Sıklıkla şilik, ekimoz ve noktasal hassasiyet bulunur. Bur- 5 [BMJD; 1707.8955].
,,,_,, ,,, :: ,,
A Şekil 28-21. Kalkaneus kırık hatlar sıklıkla ince olduğundan ayak grafilerinde görselleştirmek için, normal anato-
mik ilişkiler bozulmuş kalkaneus kemik çıkıntılarını belirlemek için Boehler'in Açısı için kullanılır. Normal açısı 28-40 °
'dir ve bir eksene! yükten kırığı, açısı daha az 20 °' ye düşer.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Ağrı ve şişlik yaygındır. İnversiyon ve eversiyon genelde olduk-
ça ağrılıdır.
B. Radyografi Bulguları
Düz grafiler çok ince kırıkları atlayabilir ve BT ve MRG gere-
kebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER
Tedavi Sonuçlandırma
Basit kırıklar atelleme, ağırlık taşımama ve analjezikler ile Redüksiyondan sonra atelleme ile immobilze etmek ve ortope-
konservatif olarak tedavi edilebilir. Majör kırıklar genelde açık di polikniğine yönlendirmek gerekir.
redüksiyon veya uzun süreli ağırlık binmemesine yönelik im-
mobilizasyon uygulanabilir.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Diğer tarsal kemiklerde de kırıklar ve çıkıklar oluşabilir (na-
viküler, küboid, ve küneiformlar gibi). İzole çıkıklar nadir gö-
rülür. Ayak kısmında en sık naviküler kemik kırıkları görülür.
Navikülerin kopma kırıkları deltoid ve talonaviküler ligamente
eversiyon güçleri uygulandığında oluşur.
Genel Bilgiler
Klinik Bulgular
Subtalar çıkıklar nadir yaralanmalardır ve kalkaneonaviküler Lokal ağrı ve şişlik sıktır. Basit grafıler hasarlanmayı gösterebi-
ligament sağlamken, talokalkaneal ve talonaviküler ligament- lir; çok küçük lineer yaralanmaları göstermek amacı ile kemik
lerin rüptürüne neden olan ciddi rotasyonel güçler nedeni ile taramaları ve MRG kullanılabilir.
oluşurlar. Çıkıklar genelde lateral veya mediale doğru olur, ge-
nel de anterior ve posterior dislokasyonlar da görülebilir. Tedavi
Klinik Bulgular Posterior kısa bacak atel ile immobilizasyon ve ortopedi polik-
liniğineyönlendirmek gerekir.
A. Semptom ve Belirtiler
TARSOMETATARSAl YARALANMALAR
Belirgin deformite görünür şekildedir ve nörovasküler durum
değerlendirilınelidir, fakat tutulum nadirdir.
B. Radyografi Bulguları
Tedavi
Çıkıklar, genelde yeterli sedasyon ile kapalı redüksiyon yön-
temi uygulanarak, hızlıca düzeltilmelidir. Ayağa aynı hizada
longitüdinal traksiyon uygulanıp, daha sonra deformiteyi dü-
zeltmek için uygun yönde güç uygulanmalıdır. Talus başına
uygulanacak direk bası yardımcı olabilir. Talusu ekstansör re- Genel Bilgiler
tinakulumda iliklemek (Buttonholing) redüksiyonu imkansız
Tarsometatarsal eklem, ilk 3 metatarsalin medial, orta ve lateral
hale getirecektir.
kuneiform kemikler ile, ayrıca 4 ve 5. metatarsallerin küboid
TRAVMA ACİLLERİ
Klinik Bulgular En sık görülen 5. metatars basis kırıklarıdır. Basit grafıler tanı
koymada yeterlidir. Lisfrank ekleminde basit anomalilerin gö-
A. Semptom ve Belirtiler rülebilmesi amacı ile grafılerin dikkatle incelenmesine önem
gösterilmelidir.
Genelde eklem üzerinde ağrı ve belirgin deformite mevcuttur
Tedavi
B. Radyografi Bulguları
Tüberositas ve 5. metatarsal proksimalini içeren kopma kırık
Basit grafıler genelde yeterlidir; lateral ağırlık biner şekilde gö- ları atellenebilir veya hastanın sert tabanlı ayakkabılar ile yük-
rüntü hafif yaralanmaları gösterebilir fakat acil serviste kulla- lenmesine izin verilebilir. Metafiz ve 5. metatars proksimalini
nım endikasyonu yoktur. 2. metatars bazisinde veya küboidin içeren kırıklar (jones fraktürü olarak da bilinir) komplikasyon
dorsal kısmında olan fraktürler genelde Lisfrank kırıklı çıkık oluşmaya en eğilimli kırıklardır, kaynamama gibi, ve posterior
ları ile ilişkilidir. atelleme ile immobilize edilmelidir (Bakınız şekil 28-18).
Tedavi Sonuçlandırma
Bu yaralanmalar genelde kapalı redüksiyon ve perkütan teller Hastayı birkaç gün içinde ortopedi poliklinik takibine gidecek
ile tedavi edilir. şekilde taburcu edin.
. .
Perron Al); Brady'WJ, Keats TEı Ortlı:otıedic pitfalls irı, jiie ED; fis,
franc fracture-dis!ocatıon. Am J Emerg Med 2001;19:n [PMID:
{t~kttJ~r ve disldkasybnt~r yaygındır '' ·.
Hl.460251'.t. . . !İ> '.Ağn, belifgiıi deformfte ; ; ;' .. .. 01,~;:i
li>. •Minör yaralanmalarda grafiler istenmeye.bilir
METATARSI\L.J<IRl~LAR ~ Tedavi. k:omşu pa~mat{ile'i~antlal)Jaii§eriı\.
Genel Bilgiler
Ayak parmağı yaralanmaları yaygındır ve hem kırık hem de çı
kıklarıiçerir. Ayakta en sık falanks kırıkları görülür ve en sık 5.
''yaytji~drt( Jif;Z;
sonu<iµ qluşur ·
J~ya b6rkufrrla .yar;ı~dJ~;~;;
. · · · .·
falanksı içerirler. Çıkıklar daha nadirdir; görüldüğünde en sık
ayak başparmağının metatarsal ekleminde oluşurlar.
En' sıi<S. rnetatars, bazisıQd~: gör!ur (Jorıe~ kıtığı}
Klinik Bulgular
At~ıı~~e iJ~t~,<;f~v'lediti . . · · · ·
A. Semptom ve Belirtiler
Genelde ağrı, şişlik ve deformite görülür.
Genel Bilgiler
Metatarsal kırıklar yaygındır, ayak kırıklarının yaklaşık l/3ünü B. Radyografi Bulguları
oluşturur. Çarpma veya burkulma kuvvetleri yaralanmaları so-
Grafıler genelde yaralanmayı gösterir. Minör yaralanmalarda
nucu oluşabilir. grafıler istenmeyebilir.
ORTOPEDİK ACİLLER
Konservatif tedavi ve yanındaki ayak parmağına bantlama Sesarnoid kemikler diğer yaralanmaları dışlamak için çekilen
(buddy taping) sureti ile iınmobilizasyon önerilir. Çıkıklar uy- grafılerde görülen, sıklıkla beklenmeyen bulgulardır. Sesamoid
gun sedasyon veya dijital sinir bloğu ile rahatça yerine oturttu- kemiklerin benzer görüntüleri yoktur ve bazen kırıkların ta-
rulabilir edilebilir. nınması zordur.
Sonuçlandırma Tedavi
Basit fraktürü olan hastalara ortopedi takibi gerekmez. Komp- İmmobilizasyon, analjezi ve tolere edilebildiği kadar yük bin-
like fraktürler ve dislokasyonlar buddy taping ile immobilize dirme tedavi yöntemleridir.
edilmelidir; komplike fraktür ve dislokasyonları olan hastalar
ortopedi polikniğine ayaktan takip için yönlendirilmelidir. Sonuçlandırma
Bill Ewen, MD
Raymond G. Hart, MD, MPH
Çeviri:
Dr. Mehmet Akçimen
dının yapılması çok önemlidir. Yaralanmanın mekanizmasıyla 1. Dijital blok ya da el bileği bioğu - (Bkz: Şekil 29-1, 2,
ilgili olarak aşağıdaki detaylar cevaplandırılmalıdır: 3) Dijital blok PIP eklem distalinde uygulanacak olan girişim
Yaralanmanın şekli - ezilme, patlama veya basit ampütas- ler için uygundur. 25, 27, 30 gauge 1,5 cın'lik enjektör uçlarıyla
yon. küçük hacimlerde %1 lidokain veya %0,5 bupivakain (uzun
Yaralanmalar - tam olarak yaralanmaya sebep olan şey ve etki süresi için) anestezi için kullanılır. Dijital blokta 0,5 - lml
nasıl olduğu. anestetik madde dijital sinir çevresine verilir. Enjeksiyon asla
Yaralanma sırasında elin tam pozisyonu (örneğin parmak- doku gerginliğini artırmamalı veya çepeçevre yapılmamalıdır.
lar açık mıydı, kapalı mı?). Periferik sinirlerin blokajında hekim bu bölgenin sinir
Ağrı oluşumu, uyuşukluk, his kaybı, güçsüzlük, renk de- dağılımı ve anatomisi hakkında deneyimli olmalıdır. İntravas
ğişikliği, ısı farkı, hantallık veya zayıf koordinasyon ya da
küler enjeksiyondan sakınmak için mutlaka anestezi öncesi as-
krepitasyon.
pirasyon yapılmalıdır.
Açık yaralarındurumu - yaralanmanın oluş yeri (örneğin
lağım yada toprak alan) yada özellikli durumlar (kavga es- 2. Transtekal dijital blok - Bu tarz blok parmaklardaki
nasında oluşan yaralar). özellikle distal falanks, tırnak yatağı ve volar parmak ucu ya-
ralanmalarında tercih edilir. Ancak enfeksiyon ve fleksör teno-
steril teknikler çok önemlidir. Anestezi öncesi iki nokta ayırımı nefrinsiz lidokainin (lOmg/ml) maksimum yetişkin dozu 300
mgöır (30 cc).
muayenesi uç kısımları açılmış bir ataç yardımı ile yapılmalı
dır. Aktif bakıya başlamadan önce yaralı bölgenin anestezisi 5. İnflame bölgeler - Boşaltılacak apselerin Üzerlerindeki
sağlanmalı ve tansiyon manşonu ile turnike uygulanmalıdır. inflame bölgeler hariç anestezik maddeler bu bölgelere enjekte
Hastanın parmaklarındaki yüzükler muayene, radyografi ya da edilmemelidir. Enjeksiyonlar dokunun enfeksiyona olan diren-
yapılan işlemlerden önce çıkarılmalıdır. cini azaltır, inflame bölgedeki artmış vaskülarite nedeniyle hızlı
sistemik emilim ile sonuçlanabilir, lokal dokudaki pH düşük
A. Anestezi lüğü de anestetik aktivite için gerekli olan anestetik maddenin
iyonik dağılımını bozarak anestezinin oluşmasını etkiler.
Yara incelenecekse yada sütüre edilecekse anestezisi sağlanma
lıdır. Seçilecek anestetik madde epinefrinsiz %1 lidokaindir. El
B. Turnike Uygulaması
yaralanmalarının anestezisinde epinefrin kullanımı vazokons-
trüksiyon ve sonucunda kanlanmada azalma meydana getir- Kanayan el yaralanmalarının muayene ve tedavileri sırasında
mesi nedeniyle asla kullanılmamalıdır. Bölüm 30'da Yara Bakı kol turnikesi uygulanmalıdır. Tansiyon aletinin manşonu kul-
mı bölümünde uygulanacak teknikler tartışılmıştır. lanılabilir ancak manşonun yarayla temasını önlemek için hava
TRAVMA ACİLLERİ
tüpleri üstte olacak şekilde bağlanmalıdır. 200 - 250 mmHg'ye tam olarak doğru yapılabilmesi zordur. Ayrıca yaranın
kadar şişirilir (veya Kelly Klemp yerleştirilir), böylece brakiyal karakteri ve yeri sinir yaralanmasının tespitinde bazı du-
arter kapatılarak kanamanın artması engellenir. Düzgün yer- rumlarda daha çok yardımcıdır. Duyu testi turnike uygu-
leştirilmemiş turnike hastaya birkaç dakika içinde oldukça faz- lamadan ve anestezi uygulanmadan yapılmalıdır.
la acı vermeye başlayabilir. Bu yüzden kontrolsüz kanamalarda 4. Mümkünse yara steril, kandan arındırılmış ortamda
veya yaranın temel değerlendirilmesinde kullanılmalıdır. mümkünse 2,5 kat büyüterek bir büyüteç altında incelen-
melidir. Turnike takılmalı, ancak kanama kontrolü dışın
C. Bakı Sıralaması daki durumlar haricinde anestezi sağlanmadan şişirilme
melidir (bakınız yukarı). Bakı, temizleme ve debridman
Bakıyıdört adıma bölmek tanı ve tedavi için hem yararlı hem gibi erken tedavi yöntemleri ile birlikte kesin acil tedavi
de sonuca erken götüren bir yaklaşım olacaktır. ve sütürasyon işlemleri yapılmadan önce eş zamanlı ola-
1. Elin bakı masası üzerinde supin pozisyonda ve dinlenim rak ilerlemek zorundadır (Konu 30). Not: Doku bakısı
durumunda iken aldığı pozisyonun değerlendirilmesi. sırasında kan pıhtılarının alınması ve dikkatli manipülas-
Normal postür dışında gözlenen durumlar hekimi defor- yon, mikro-dolaşımın korunması açısından dikkat edil-
miteler hakkında uyarır. mesi gereken durumlardır.
2. Yara alanında bulunan kemik ve kas - tendon yapılarının
aktif fonksiyonlarının değerlendirilmesi. Fleksor digito-
rum profundi ve fleksor digitorum superfısiyalis kas ve
tendonlarına dikkatlice bakılır.
3. Ağrı ve ıslaklık nedeniyle testlerin duyarlılığının kaybı
(Bakınız Şekil 29-5 ve 29-6) El, yüksek hareket kabiliyetine sa-
nın değerlendirilmesi. İki nokta ayırımı testi duyu kaybı
hip sıra dışı duyarlılık ve dikkate değer adaptasyon yeteneğine
nı anlamak için duyarlı, objektif bir testtir. Ancak bunun
sahip bir organdır. Ancak yaralandığı zaman kalıcı katılıklara,
EL TRAVMASI
A.Anatomi
1. El Bilek Fleksörleri- Üç adet el bilek fleksörü bulunmak-
tadır: fleksör karpi ulnaris (ulnar sinir tarafından uyarılır), pal-
maris longus (median sinir) ve fleksör karpi radialis (median
sinir).
2. Parmak Fleksörleri- Dokuz adet parmak fleksörü bulun-
maktadır (her IP ekleme bir tane). Fleksör pollisis longus (me-
dian sinir tarafından uyarılır) baş parmak IP ekleme fleksiyon
yaptırır. Fleksör digitorum superfısiyalis (sublimis) (median
sinir) tüm PIP eklemleri hareket ettirir. Her süperfısial birbi-
rinden bağımsız kasılır, çünkü her parmağın kası bağımsızdır.
Fleksör digitorum profundus tüm DIP eklemlere (2. ve
3. parmaklar median sinir tarafından, 4. ve 5. parmaklar ul-
nar sinir tarafından uyarılır) hareket sağlar. Üç ulnar profundal
tendon aynı kas kütlesine yapışıktır. Bu yüzden tendonlar ba-
Radial arter ğımsız hareket edemezler.
Radial duyusal
sinir bloğu
C. Uinar Sinir
Ulnar sinir yirmi intrensek kasın on beşini ve üç ekstrensek
kası uyarır.
1. Motor Testi- İntrensek kaslar şu manevralardan herhangi
biriyle test edilebilir: avuç içi masanın üstüne gelecek şekilde
parmakların abdüksiyonu ve addüksiyonu, parmakların çap-
razlaştırılması ya da ikinci parmağın güçlü şekilde radiale doğ
ru yer değiştirtilmesi.
Ekstrensekler şu şekilde test edilirler: dördüncü ve beşin
ci parmakların uçları fleksiyona getirilip avuç içine değmele
ri sağlanır (Şekil29-10C). Daha sonra iki parmak birbirinden
ayırtılır ve bilek hizasında fleksör karpi ulnaris'in tendonları
hissedilir.
2. Duyu Testi- Ulnar sinir küçük parmağın inen kısımları
nın ulnar ve radial yarımlarını, yüzük parmağın inen kısmının
ulnar tarafını ve elin ulnar yüzünün duyusunu sağlamaktadır
(Şekil 29-lOA ve B). Elin dorsoulnar bölgesinin ek duyu kayıp
ları el bilek seviyesinin üstündeki lezyonlara işaret eder.
Radyolojik Değerlendirme
111
Orta
iV veya kısa
Yüzük II
işaret
DiP ekiemi
Falankslar
iP eklemi
MP eklemi
Hamal
IJıı. Şekil
29-7. El kemik ve eklemleri-
nin terminolojisi
B. Sütür Materyalleri luk suyu ya da salin) cerrahi sünger "merkez" kapama olarak
yaranın üzerine yerleştirilir. Islaklık kanı yaradan çeker ve ölü
İnce (5-0, 6-0), monfilaman propilen sütürler cilt kapama için
boşluk oluşmasını sağlar. Kapamalar parmak, el yada ön kolda
seçilmelidir. Sadece bebek ve çocuklarda emilebilen 5-0, 6-0
çepeçevre olmamalıdır.
krome yada düz katgüt kullanılabilir.
Tek tarafı yapışkan olan bir köpük yastık (Reston yastık
C. Araçlar gibi) daha sonra bu merkez kapamanın üstüne konur. Yumu-
şak elastik bandaj (Kerlix, Kling) ya da içi yumuşak köpük veya
İnce plastik cerrahi forseps, retraktörler, klempler ve iğne tu-
yastıkla sarılmış bir atel ile yara çepeçevre sarılabilir.
tucular gereklidir.
D. Cilt ve Yara Hazırlığı B. Atel
Yara çevresindeki deri Konu 30Üa anlatıldığı gibi steril hale ge- El bileği tüm major el yaralanmalarında - sadece tek parmak
tirilmelidir. El ve yara normal salinle irrige edilebilir. Yara uzun olsa da - atellemede en önemli eklemdir. İyi yastıklanmış bir
süre ıslatılmamalıdır flaster de eli ate! gibi korur.
DIP veya PIP'in izole, ağrısız dorsal yaralanmalarında iki
Kapama, Atelleme ve Antibiyotikler
parmak uzunluğunda kesilip spanç ya da köpükle sarılmış bir
A. Kapama dil basacağı çok iyi bir atel olur. Yumuşak yastıklarla destek-
lenmiş aluminyum ateller daha işlevseldir. Eklem çevresinde
Vazelin emdirilmiş gazlı bez, ardından su ile ıslatılmış (mus- yara varsa atel palmar yüze, yoksa dorsal yüze konmalıdır. Atel
TRAVMA ACİLLERİ
\
1
1~
J'...r~,_------
~
J vasküler değerlendirilmesi çok önemlidir. Literatürler, önemli
-
/
Büyük Kesiler
Yaralar steril, kansız bir alanda değerlendirilmelidir. Steril salin
ya da musluk suyuyla yıkama bir sonraki adımdır. Dokuların
dikkatli manüplasyonu gereklidir. Uygun yara dudakları sü-
türlerle bir araya getirilir. Kapama sırasında doku gerilimi ol-
mamalıdır. Eğer yara dudakları birleşmiyorsa açık bırakılmalı,
hastaya el cerrahisine birincil kapama veya geç dönem greftle-
me için başvurması önerilmelidir.
c Antibiyotik Tedavisi
Enfekte ve oldukça kontamine derin doku yaralanmalarında
(açık kırıklar dahil) acil serviste yüksek miktarlarda irrigasyon
ve doku debridmanı yapılması gerekebilir. Çok geniş yaralan-
ması olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır. Enfeksiyöz acillerde
acil serviste antibiyotik başlanması zorunludur. Taburcu edile-
A Şekil 29-1 O. A ve B: Koyu renkli alanların duyula- cek hastalar oral antimikrobiyal tedavileri başlanarak taburcu
rı ulnar sinir tarafından alınır. C: Dördüncü ve beşinci
edilmelidir. Daha hafif yaralanmalarda proflaktik antibiyotik
parmakların fleksiyonları profundal kaslara ulnar sinir
tarafından yaptırılır.
uygun olabilir. Cilt yaralanmalarında antibiyotik kullanımı bu
TRAVMA ACİLLERİ
bölümün dışında olsa da doktorlar hastalarına cilt patojenleri- parmak ucu pulpası getirilmişse, temiz ve iyi durumdaysa tam
ne karşı kısa süreli (3 - 5 gün) antibiyotik başlamalıdır. Antibi- sıkı deri grefti olarak kullanılabilir.
Klinik Bulgular
Künt yaralanmaya bağlı hematom (örn., çekiç darbesi) yada
1. Parmak Ucu Amputasyonları ezilme yaralanmaları tırnak yatağındaki damarları zedeler.
Sonuçta ağrı ve tırnak yatağında koyu kırmızı - siyah renk
değişikliği oluşur. Falanks kırığını dışlamak için röntgen çekil-
Klinik Belirtiler melidir.
Tedavi Tedavi
Kökünden kopmuş bir tırnak tamamen alınmalıdır. Alınmaz Kısmi tendon kesilerinin %50'sinden az kısmında koruyucu
sa, onarımı gereken bir tırnak yatağı yaralanması gözden ka- atelleme yöntemi ile tam iyileşme sağlanır. Minör ekstansör
çırılabilir. Aynı zamanda alınmayan tırnak skar oluşumu ve tendon yaralanmaları dikkatli yıkama, inceleme ve doku deb-
enfeksiyonlar için ölü boşluklar oluşturur. ridmanı sonrası acil serviste veya daha sonra konsültan hekim
tarafından onarılabilir. Eğer tendonun ucu yaranın içinde ko-
A. Tırnak Çekimi laylıkla görülüyorsa ya da yara kenarı kaldırıldığında rahatlıkla
bulunuyorsa, tendon 8 sütürü ile ya da çapraz sütür tekniğiyle
Dijital blok yapılır. Kopmuş tırnak bir klemp yardımıyla distal- 4-0, 5-0 sütürlerle onarılabilir (bebeklerde 6-0 naylon). İdeal
den tutulur ve tırnak klemp yardımıyla yatağından ayırılarak olan bu onarımın el cerrahı tarafından yapılmasıdır (Şekil 29-
alınır. Açıkta kalan tırnak yatağı ya alınan tırnakla (yukarda
13 ). İçi yastıklanmış bir atel, el ve parmakları alacak şekilde ön
bahsedilmişti) ya da steril vazelinli pansuman ile (tırnak sul-
kola uygulanır. Böylece onarılan bölge mümkün olduğu kadar
kusuna da pansuman koyarak) kapatılır. Tırnak yatağındaki
rahatlatılır. Eklemler tek başlarına hiperekstansiyona nede tüm
kesiler 5-0, 6-0 emilebilen özenle sütüre edilmelidir
eklemler aynı anda ekstansiyona getirilmemelidir. MP eklem
tam ekstansiyonda hareketsiz bırakılmamalıdır, çünkü kollate-
B. Distal Parmak Flebinin Yerine Konması
ral ligamentlerin kontraksiyonları eklemin ekstansiyonda fik-
Eğer parmağın distal kısmı tırnakla birlikte kesildiyse ve vo- sasyonuyla sonuçlanabilir. Yaralanmış parmak, komşu bir veya
lar yüzden tutan bir ayağı varsa, flep anatomik olarak yerine daha fazla parmak ile beraber immobilize edilmelidir.
yerleştirilir ve 6-0 emilebilen sütürle dikilir. Antibiyotik baş
lanmalıdır. Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Dorsal parmak ve el yaralanmaları sıklıkla tam ya da kısmi
tendon veya tendon kılıfı yaralanmaları ile sonuçlanır. Yara-
lanmanın genişliği iyi bir gözlem ve yara bakısıyla anlaşılır.
Tendonun tam değerlendirilmesi zordur çünkü %90'ı kesilmiş
bir tendon bile fonksiyonlarını devam ettirir. Kısmi tendon ke- Klinik Bulgular
sileri genellikle tendonun bir güce karşı zorlanmasıyla ortaya
çıkar. Kısmi tendon kesilerinde direnç aniden kaybolur. Aynı Çekiç parmak, distal falanks sırtına yapışan ekstansör tendo-
zamanda hasta da direnç sırasında ağrı duyar. Ekstansör ten- nun kesisi veya kopması sonucu oluşur. Çekiç parmak genel-
don yaralanmalarında sekiz bölgenin tarifi değerlendirme ve likle ekstansiyonda olan parmak ucuna gelen darbeyle, parmak
tedavi açısından yardımcıdır (Şekil 29-12) distalinin zorlu fleksiyonu sonucu gelişir. Klinik olarak DIP
ekleminde ekimoz, daha az olmak üzere ağrı ve ödem görülür.
2
Fleksör ve proksimal ekstansör tendon yaralanmaları bu konuda daha sonra X-Ray normal ya da DIP ekleminde kopan parçayı gösterebilir.
fleksör tendon yaralanmaları ile birlikte tartışılmıştır. Eklem yüzeyini ilgilendiren kırıklar %40'ın üzerinde ise hasta
TRAVMA ACİLLERİ
açık redüksiyon için el cerrahına yönlendirilmelidir. Ekstensi- 6 - 8 hafta daha atelde kalması gerekecektir. Parmak maseras-
yon kusuru başlangıç acil servis değerlendirmesinde gelişme yonu önlemek için kuru tutulmalıdır.
yebilir. DIP eklemin dikkatli ekstensiyon testi bu problemin
ortaya çıkarılmasını sağlar. Pek çok olguda hasta iyi bir mu- Sonuçlandırma
ayene için çok rahatsızdır. Tedavi edilmezse DIP eklemindeki
fleksiyon deformitesine PIP ekleminin hiperekstansiyonu eşlik Bu olguların iyileşmeleri zayıftır. Bu yüzden takipleri bir el cer-
eder (Kuğu boynu deformitesi) (Şekil 29-14). rahı tarafından yapılmalıdır.
Proksimal
1,J
Gömülü
düğüm
tekniği
A Distal
Proksimal
Sekiz şekli
tekniği
C_
Horizontal matris
B tekniği
if. Şekil 29-13. Tenorafi metodları. A: Geniş çaplı tendonlar için. B: Bu sütür tekniği en iyi bir miktar ayrılmış küçük
parçaları olan ince tendonlar içindir (örn. dijital ekstansörler).
TRAVMA ACİLLERİ
Tedavi
A. Açık Yaralanmalar
Açık yaralanmalar en kısa zamanda el cerrahı tarafından nay-
lon sütürle 8 şeklinde onarılmalı ve tam ekstansiyondayken
dört hafta boyunca palmar parmak ateline alınmalıdır.
Tedavi
A. Atelleme
El bilek eklemi kırıkların konforlu immobilizasonu sağlayan ve
hareketleri yöneten başlıca eklemdir. Bu yüzden ilk olarak atel-
lenmesi gereklidir. Ayrıca bir parmağın iyice atellenmesi için
bir diğer parmakla beraber atellenmesi gerekir. Baş parmak tek
başına atellenebilir. Tercih edilecek pozisyon; el bileğinin hafif
ekstansiyonu, fonksiyonel parmak fleksiyonu ve baş parmağın
hafif opozisyonudur. Ate! fonksiyonel olmalıdır, ancak ağrı ya da
/... .,s ;;,._ .
ödem olması durumunda çıkarılabilecek şekilde olmalıdır. Ay-
A Şekil 29-15. Boutonniere deformitesi. Merkez eks- rıca ate! etkilenmiş parmağın gözlenmesine de izin vermelidir.
tansör mekanizmanın avulsiyonu veya yırtığıyla oluşan
PIP ekleminde fleksiyon, DiP ekleminde ekstansiyon-Bo- B. Stabil Yaralanmalar
utonniere veya düğme deliği deformitesi. (Way LW izniyle:
Current Surgical Diagnosis & Treatment, 9th ed. Appleton & Lan- Stabil çıkık ya da kırıklar acil serviste yeterli anestezi ile re-
ge, 1991). dükte edilerek ve ate! uygulanarak tedavi edilebilir. Asla zor-
EL TRAVMASI
Klinik Bulgular
Sonuçlandırma
Tırnak kıvrımında iltihap birikimi ve inflamasyon travmaların
Kapalı, stabil yaralanmaları olan vakalar 2 - 3 gün sonra el cer- sonrasında gözlenir (Şekil 29-16A). Eğer atlanırsa tüm tırnağın
rahı ya da ortopedist tarafından kontrol edilmelidir. Açık ek- etrafında oluşur ve tırnak yüzer hale gelir. En sık etken Staph-
lem yaralanmaları, anstabil yaralanmalar veya kolayca redükte ylococcus aureus'dur. Kültür nadiren gereklidir. Kronik paronişi
edilemeyen çıkıklar erken dönemde el cerrahisi konusunda iş gereğieli sürekli nemli kalan veya temizlik malzemeleriyle
uzman olan doktorlara yönlendirilmelidir. çalışanlarda görülür ve etken genellikle Candida albicans'dır.
Yabancı cisim varlığını veya distal falangial osteomiyeliti dışla
mak için grafi çekilmelidir.
Tedavi
Tedavide, 11 numara bistüri ile iltihabın en yoğun olduğu yer-
den kesi yapılır, drenaj sağlanır ve tırnak kenarı kaldırılır (Şekil
29- 16B). Genellikle eğer abse olgunlaşmışsa ağrı ve kanama
olmaz. Eğer ağrı olursa dijital blok yapılmalıdır.
Yaygın sellülit veya lenfanjit gelişmediği sürece antibiyo-
terapiye gerek yoktur. Kronik paronişi tedavisinde tırnak çekil-
Sonuçlandırma
2. Herpetik Dolama
B
Tedavi ve Sonuçlandırma
Elin dört tane derin fasial boşluğu bulunur. Subfasiyal ağ Hayvan ısırıklarının tedavisinde amoksilin-klavulanat, klin-
boşluğu, dorsal subaponörotik boşluk (yaka düğmesi absesi), damisin ve tlorokinolonlar penisilin alerjik yetişkinlerde ya
midpalmar boşluk abseleri ve tenar boşluk. Derin boşluk abse- da klindamisin ve TMP-SMZ çocuklarda kullanılır. Bu yaralar
lerinin genellikle nedeni S. aureus, streptokoklar ve koliform-
kapatılmaz.
lardır. Tüm derin boşluk enfeksiyonları operatif eksplorasyon
ve drenaj için el cerrahına yönlendirilmelidir. Antibiyotikler
acil serviste başlanmalıdır. C. İnsan !sırıkları
5. Sellülit (İnsan ve Hayvan ısırıklar Dahil) MCP ekleminin çevresindeki yaralar (özellikle baskın elde) ge-
nellikle kavga sırasında atılan yumruk sonrasında gelişen yara-
lardır. Bu yaraların enfeksiyon kapma şansı yüksektir. Hastalar
genellikle kavgada oluşan küçük bir (kavga ısırığı) yaranın bir-
kaç gün sonra enfekte olmasıyla başvururlar. Bu yaraların tam
muayenesi yapılmalı, ekstansör tendon ya da eklem kapsülü
yaralanmaları araştırılmalıdır. Bu yapılardan birindeki yara-
lanma ortopedi konsultasyonu gerektirir. Bu yapıların sağlam
olması halinde yara yıkanmalı ve devitalize dokular debride
edilmelidir.
En güvenli yol olayın olduğu zamanki başvuruda, enfek-
siyon ya da tendon - kapsül yaralanmaları olmasa da tedavinin
başlanmasıdır. İnsan ısırıklarında miks anaeroblar, streptokok-
lar, S. aureus ve Eikenella corrodens enfeksiyona yol açar ve
hastanede tedavisi gerekir. Antibiyotik seçenekleri ampisilin-
sulbaktam, sefoksitin ve tikarsilin-klavunattır. Penisilin alerjisi
olan hastalara klindamisin ve TMP-SMZ veya klindamisin ve
tlorokinolon verilebilir. İnsan ısırıklarında protlaktik antibiyo-
tik olarak amoksilin-klavunat veya ikinci kuşak sefalosporin
Tedavi kullanılır. Bu yaralar enfekte olmaya eğilimlidir. Kavga ısırık
ları asla dikilmemelidir.
A. Komplike Olmayan Sellülitler ve
Antibiyotik Proflaksisi Sonuçlandırma
Artan enfeksiyon riski olan yaralanmalarda (örn., insan yada Ağır vakalar (yaygın sellülit, tendon ya da eklem ilişkisi, pal-
hayvan ısırıkları, ezilme yaralanmaları veya kontamine yara- mar bölge enfeksiyonları, sistemik semptomlar ya da olağan
lar) kullanılacak antibiyotik S. aureus veya Streptococcus pyo-
dışı patojenler), oral antibiyotik alamayan hastalar hastaneye
genes 'i de etkilemelidir. Tedavide oral olarak sefaleksin, IV
yatırılmalıdır. Hastane dışı tedavi edilen selüliti olan hastalar
olarak sefazolin gibi birinci kuşak sefalosporin veya oral olarak
dikloksasilin, IV olarak nafsilin ya da oksasilin gibi penisilinaz her gün görülmeli ve süreç devam ediyorsa yatırılmalıdır.
- dirençli penisilin önerilir. Trimetoprim - sulfometaksazol
(TMP - SMZ) ya da eritromisin penisilin alerjisi olan hastalar- 6. Süpüratif Tenosinovit
da efektif olabilir. Diyabetik hastalarda ve IV ilaç kullananlarda
polimikrobiyal tedavi ve muhtemel yatış düşünülmelidir.
B. Hayvan ısırıkları
Klinik Bulgular sinir üstüne vurulmasıyla hasta elektrik şokuna benzer bir şey
hisseder (Tinel belirtisi). Ani gelişen ödem ve travma sonrası
Süpüratif tenosinovit (nongonokokal) tendon kılıfı boyunca alışılmadık şekilde sinir sıkışması, ilerleyici his kaybıyla, inf-
şişlik,eritem ve hassasiyetle karakterizedir. Daha önemlisi, lamasyon veya alerji ile başvuran hastalar için acil el cerrahisi
hastanın fleksör tendonunun pasif hareketi ile parmakta veya konsultasyonu gereklidir.
ekstansör tendonun pasif hareketi ile bilek hizasında şiddetli
ağrı hissetmesidir. Fleksör tenosinovitte pasif hareket parma- B. Tıkanmış Fleksör Tenosinovit (Tetik Baş
ğın tırnak üzerinden tutulmasıyla ve distal falanksın ekstansi-
Parmak veya Tetik Parmak)
yona getirilmesiyle yapılır. Tendonu ilgilendiren açık yaralan-
malarda enfeksiyonlar gelişebilir. Tıkanmış fleksör tenosinovit, MP eklemde proksimal tendon
parçasının lokal gerginliği, PIP ekleminde ağrı ve parmağın
Tedavi ve Sonuçlandırma aktif hareketiyle ortaya çıkan "tık" sesiyle karakterizedir. Ge-
nellikle hikayede tekrarlayan zorlanmalar vardır.
Belirgin şişlikle beraber inflamasyon varlığında hasta, el cer-
rahı kontrolünde hastaneye yatırılmalı ve parenteral antibiyo-
C. De Quenıain Tenosinoviti
tik tedavisi başlanmalıdır. Kültürler alındıktan sonra sonuçlar
beklenmeden IV sefalosporin (örn., sefazolin 100 mg/kg/gün
De Quervain tenosinoviti, radial tarafta ilk dorsal kompart-
üçe bölünmüş dozda) başlanır. El ve bilek atelle sabitlenmeli ve
operasyona kadar kol askıya alınmalıdır. mandaki tendonlarda pasif ve aktif germeyle ağrı ve gerginlikle
karakterizedir. Yumruk başparmak üzerine sıkıldığında ve el
7. Dissemine (Hematojen) Gonokokal En- bileği ulnar deviasyona getirildiğinde ağrı gelişir (Finkelstein
feksiyonlar testi).
B. Fleksör Tenosinovit
Sonuçlandırma Sonuçlandırma
El cerrahına yönlendirilmeleri önerilir. Çünkü, çoklu enjeksi- Eğer yanık geniş(> 1 - 2 cm2 [3/8 - % in2 ]) ya da eklem sırtın
yon uygulamaları ya da ligamentin veya kılıfın cerrahi olarak da ise hasta el cerrahına debridman ve greft olasılığı için sevk
rahatlatılması gerekebilir. edilmelidir.
4. Elektrik Yaralanmaları
Ayrıca Konu 45'e bakınız. (Ayrıca Bölüm 46'ya bakınız.) Elektrik yanıkları iki çeşittir: ark
yanığı yaratan çapraz devre yanıkları ve doku içinden taşınan
1. Birinci Derece Yanıklar yüksek voltajın neden olduğu yanıklar. Ark yanığı, doku ha-
sarı yapan yaygın yanıklardan daha korkutucudur. Karbonun
Klinik Bulgular ve Tedavi birikmesine bağlı deride siyahlıklar oluşur. Yanık birinci dere-
Basit yanıklar (bül olmadan kızarıklık) musluk suyuyla yıka ceden üçüncü dereceye kadar herhangi bir derecede olabilir,
ma ve ağrı kesicilerle tedavi edilir. Yumuşak, tahriş etmeyen bir ancak genellikle lokalizedir. Ark yanıklarının tedavisi diğer
sargıyla yanığı sarmak ve eli hareketsizleştirmek rahatlamayı yanık tedavileri gibidir.
artırır. Elevasyon ve dar giysilerden uzak durma tavsiye edilir. Yüksek voltaj iletim yanıklarında bir giriş bir de çıkış
noktası bulunur. Derin dokulardaki pıhtılaşmalar yüzey der-
Sonuçlandırma sindeki değişikliklerle kendini belli eder. Kan damarları ve si-
Hastalar 1 - 2 gün sonra görülmeli veya telefon görüşmesi ya- nirler iletimin olduğu yollardır, bu yüzden çok savunmasızdır.
pılmalıdır. Hızlı şekilde geri dönüşümsüz iskemi ve paralizi gelişir. Bu gibi
olgular el cerrahı tarafından gerekirse acil fasiyotomi ve göze-
2. İkinci Derece Yanıklar tim için yatırılmalıdır. Ayrıca elektrik şokunun sistemik etkile-
ri için de yatış gerekir. Uygun debridman (hatta amputasyon),
Klinik Bulgular ve Tedavi greft ve rekonstrüksiyon yatışı takip eder. Ekstremitenin kaybı
Bül kısmi derin yanıkları işaret eder. Bunlar değişken derinliğe bazen kaçınılmazdır.
sahip olan daima aşırı duyarlı yanıklardır. Bu tedavi tartışmalı Eğer elektrik ileti yolu sadece elde değil, başka alanları da
olmasına rağmen büyük bililer aspire edilmeli veya üstlerin- içeriyorsa miyokardiyal hasar da göz önünde bulundurulmalı -
deki kubbe debride edilmelidir. Küçük büller sağlam bırakılır. dır. EKG ve kardiyak enzim (CK-MB, Troponin) takibi gerekli-
Gümüş sülfadiazin (Silvadene) krem topikal olarak uygula-
nabilir. Sulfa-allerjik hastalarda bazitrasin veya neomisinli dir. Miyokardiyal hasar şüphesi varsa monitörize edilmelidir.
kremler tercih edilir. İkinci derece yanıklarda el fonksiyonel
pozisyonda genişçe sarılır. Tetanoz proflaksisi sorgulanmalıdır 5. Donma (Frostbite)
(Konu 30). Yanık, katrana bağlı olmuşsa katran konu 45'te an-
latıldığı gibi çıkarılmalıdır. (Ayrıca konu 46'ya bakınız.) Soğuğa maruz kalma, hissedilen
sıcaklığa ve maruz kalma süresine bağlı olarak yüzeysel veya
Sonuçlandırma derin donmalara neden olabilir. Bunun gibi vazokonstrüktif
hastalıklardan veya geri dönüşümsüz mikrovasküler trombo-
Yaygın yanığı ya da belirgin ödemi olan hastalar değerlendir
me ve muhtemel yatış için el cerrahına acil yönlendirilmelidir. tik olaylar ve gangrenden korunmak için alınacak önlemler:
Daha az yanığı olan hastalar, özellikle debridman yapılanlar, ( 1) rüzgara, soğuk metallere kar ve buza maruz kalmamak için
her 1 - 3 günde sargı değişimi ve kontrol için çağrılmalıdır. Ço- koruyucu eldiven giymek; (2) vücut ısısını korumak için uygun
cukların derileri ince olduğu için küçük yanıklarda bile ikinci giysiler giymek, bere takmak, terlemeye yol açacak fiziksel eg-
hatta üçüncü derece yanıkların gelişebileceği akıldan çıkarıl zersizler yapmamak ve alkol almamak; (3) yağ ve karbonhidrat
mamalıdır.
içeren yüksek kalorili besinler le beslenmek; ve (4) sigara içme-
3. Üçüncü Derece Yanıklar mek olarak sayılabilir.
Yüzeysel donma ciltte sınırlıdır. Parmakların soğuğa ma-
Klinik Bulgular ve Tedavi ruziyetiyle rahatsızlık ve uyuşmayla kendini gösterir. Hızlı şe
Tam kat yanıklar (üçüncü derece) gümüş sülfadiazin gibi anti kilde ısıtma önerilir. Sıcak bir sızlama hissi oluşur. Derin don-
enfektif ajanlarla beraber gevşek, büyük, steril sargılarla sarıl ma elde ağrı ve şişlikle belirti verir, ardından bül formasyonu ve
malıdır. Elevasyon ve atelleme de önerilir. Tetanoz proflaksisi dokunma duyusunda bozukluk olur. Derin donmalar el cerrahı
sorgulanmalıdır (Bakınız konu 30). kontrolü için yatırılmalıdır. Hastada kriyofıbrinojenemi varlığı
TRAVMA ACİLLERİ
Değerlendirme ve Yönetim
Kompleks yaralanmalarda, erken ve hızlı tanı ve destekleyici
tedavi sağlanmalıdır. Çoğu kompleks yaralanmalar acil el cer-
rahı sevkini gerektirir. Tüm vakalarda koruyucu önlemler alın
malıdır.
A. Manuplasyondan Kaçm
Balık oltaları, kıymıklar ve dikenli diğer cisimler yaradan geri Hastanın transfer ya da yatış kararı verildikten sonra ekstremi-
çekilerek çıkarılabilir. Yabancı cismi girdiği doğrultuda iterek teye gerekmedikçe dokunulmamalı, hareket ettirilmemelidir.
karşı taraftan çıkarmak da mümkündür. Sinir bloğu veya diğer Kolayca uzaklaştırılabilen yabancı cisimler uzaklaştırılmalıdır.
anestezi ve turnike uygulaması işlemden önce gereklidir. Profı Steril bir sargıyla korunmalı ve gerekirse kalıcı tedavi esnasın
laktik antibiyotik ve tetanoz proflaksisi genellikle gerekir. da atellemelidir.
El içine gömülmüş yabancı cisimlerin bulunması ve alın
ması zordur. Tanı hikaye ve muayeneye dayanır. Cam veya me-
B. Muhtemel Adi Cerrahiye Hazırlama
tal cisimlerde röntgen hemen her zaman çok işe yarar. Radyo
8 - 1O saat içinde cerrahiyi gerektirecek bir durum varsa hasta
opak olmayan cisimlerin bulunması için MRI, BT ve ultrason ağızdan bir şey almamalıdır. IV sıvı infüzyon başlanmalı ve kan
yararlı olabilir. Eğer yabancı cisim hızlı ulaşılıp alınabilecekse
numuneleri çalışılmalıdır.
lokal anestezi, turnike ve steril teknikle büyüteç altında çıkarı
labilir. Ancak tipik olarak yabancı cisim etrafındaki kanamaya C. Antibiyotik: Verin
bağlı olarak görülen renk değişikliği 3 - 4 hafta sonra geçece-
ğinden (fagositler bölgedeki kanı temizler) cisim daha kolay Parenteral antibiyotik tedavisi açık ya da delici yaralanmalar-
bulunabilir. İşleme başlamadan önce hastaya arama ve çıkarma da en kısa zamanda başlanmalıdır. Ne kadar erken başlanırsa
işlemi zor olursa (örn. 15 - 20 dk'dan fazla) işlemin durdurula- o kadar etkilidir. 6 - 8 saatte bir 1 - 2 gr sefazolin (IV veya IM),
cağı ve bir el cerrahına sevk edileceği söylenmelidir. veya 25 - 100 mg/kg/gün 4 - 8 saatte bölünmüş dozlarda IVya
Yara girişine bir açık dren konur, sarılır, elevasyon ve da IM (> 1 aylık çocuklarda) başlanır.
hareketsizlik sağlanır. Lokal veya sistemik proflaktik antibiyo-
tik başlanır ve tetanoz proflaksisi yapılır (Konu 30). Hastalara 1. Ampütasyonlar
derin cisimlerin acil olmadığı, vücutlarında gezmeyeceği ve
alınmalarının zorluk ve risk açısından gereksiz olduğu anlatıl Klinik Bulgular
malıdır.
Ampütasyonlar el yaralanmalarının yaklaşık %l'ini oluşturur
lar. Ampütasyonun tanısı açıkça ortada olan parçanın görül-
mesidir. Ampütasyonlar genellikle parsiyel (eksik parçası kop-
muş) ve komplet olmak üzere ikiye ayrılır.
Genellikle orta falanks, bilek ya da distal ön kolun düz-
gün ampütasyonları, başarılı fonksiyonel replantasyonlar için
en güçlü şansı olan yaralanmalardır. Tek parmak ampütasyon-
EL TRAVMASI
Sonuçlandırma
3. Sinir Yaralanmaları
Tüm fleksör tendon yaralanmaları ve proksimal tendon par- Erken tanı çok önemlidir. Yaralanmanın şekli ve nedeni, bul-
çaları geri çekilmiş ekstansör tendon yaralanmaları kompleks gular, yaralanma yeri ve derinliği muhtemel sinir yaralanması
yaralanmalar olarak değerlendirilir. Kolay birleştirilebilen eks- hakkında fikir verir. Eğer dikkatli motor ve duyu muayenesi
tansör tendon yaralanmalarından daha önce bu bölümde bah- yapılırsa (Şekil 29-18 ve 29-19) daha az oranda sinir yaralan-
sedilmişti. maları atlanır.
TRAVMA ACİLLERİ
Oppozisyon
olmayan
başparmak ·. 1 . (
\' 1
A c E ,
Ulnar sinir
Radial sinir Median sinir
\J'V
A Şekil 29-18. Sinir yaralanmasını belirlemek. A: Radiyal yaralanmalarda el düşmesi. B: Radiyal sinir yaralanma-
sında başparmak ucunun zorlu ekstansiyonunun kaybı. C: "Maymun eli" median sinir yaralanması deformitesi. D:
Yüksek median sinir yaralanmasında işaret parmağı ucunun zorlu fleksiyonunun kaybı. Eve F: Başparmak ağ atrofisi
ve 4. ve 5. parmağın pençeleşmesi ve ulnar sinir yaralanmasında abduksiyon ve adduksiyon kaybı.
Sonuçlandırma
Hastayı el cerrahına
yönlendirmeli ve ne zaman kesin tedavi
için gönderildiği belirtilmelidir.
Genel Bilgiler
Kompartman sendromu (örn. değişik derecelerde iskemiye
ilerleyen konjesyon) parmak, el, ön kol ve koldaki tüm alanlar-
da gelişebilir. Genelde tek bir alanda (örn. ön kolun ekstansör
ve fleksör kompartmanları ve elin intrensek kas kompartman-
ları) meydana gelir. Venöz akımın tıkanması mikrovasküler
Klinik Bulgular göllenmeye ve kas, yağ ve sinirlerin ölmesine yol açar. Koın
partman sendromu dış basıya bağlı (örn., sıkı ate!, komatöz
Yüksek basınçlı jetler, sanayi alanında sıcak ve soğuk sıvılar
hastada ekstremiteye uzamış bası) olabileceği gibi iç şişmeyle
(örn., yağ, su, plastik, organik çözücüler) ve gazlar için geniş
de bağlı (örn. aşırı kanamaya bağlı, ezilme yaralanması, yanık,
alanlarda kullanılır. Derinin kazara delinmesi küçük bir girişe,
kırık, alerji veya enfeksiyöz inflamatuar yanıt) gelişebilir. Cer-
ancak harap edici bir hasara neden olur. Buna rağmen elin ya
rahi dekompresyon yapılmamış, atlanmış vakaların kaderi geç
da etkilenen vücudun diğer bölümlerinin görünümleri yanıl
fibrozis ve şiddetli fonksiyonel kayıptır.
tıcı şekilde normaldir. Bunun nedeni dokulara giren yabancı
maddelerin derine ve geniş bir alana yayılmasıdır. Dijital yağ
yastığına penetrasyon sonrası yabancı maddenin fleksör ten-
Klinik Bulgular
don kılıfına yayılması yaygın görülen bir durumdur. Grafi Hasta tipik olarak giderek artan ağrı (örn: zonklama) ve kaya
çekilmelidir, çünkü bazı maddeler radyoopaktır (örn., kurşun gibi sert kompartman hikayesiyle başvurur. Tüm ön kol ve el
bazlı boyalar). Kimyasal, inflamatuar veya termal cevap olay- incelendiğinde hipoestezi, parmak hareketlerinde azalma ya da
dan 4 - 12 saat sonra ortaya çıkar, ilerlemiş iskemi ve doku kayıp ve kıvrılmış parmağın pasif ekstansiyonunda ağrı görü-
nekrozu görülebilir. Öyküdeki önemli faktörler enjekte cismin lür. Ağrı algısı; basınç, sinirin ileti kabiliyetini yok ettiği zaman
tip, boyut ve hızı olup yaralanmanın ciddiyeti hakkında en kaybolur.
önemli ipuçlarıdır.
Tedavi
Tedavi ve Sonuçlandırma
Cerrahi dekompresyon yapılana kadar tedavi destekleyicidir.
Ağrı için analjezik verilir ve ekstremite rahat etmesi için atele Ekstremite askıya alınır ve ağrı için analjezik verilir. Etkilenen
alınır. Dijital blok doku basıncını artıracağı ve dolaşımı baskı el sık sık dolaşım durumu için kontrol edilmelidir. Solukluk,
layacağı için kontrendikedir. Grafi çekilmelidir. gecikmiş kapiller geri dolum, doppler atımının kaybolması ve
Oral alım durdurulmalı, ve el cerrahı ile acil konsülte artan ağrı doktoru fasiyotomi için uyarmalıdır. İlk cerrahi mü-
edilmelidir. Pek çok vakada tetanoz proflaksisi, sistemik an- dahalenin yapılmaması durumunda elin dorsal intraosseöz kas
TRAVMA ACİLLERİ
6. Ezilme Yaralanmaları
Hızlı destekleyici önlemler; steril, bol sarma ve atelleme, erken 2. Parmak distal uçtan başlayarak bir iple sıkıca yüzüğe
antibiyoterapi (örn. sefazolin 50 - 100 mg/kg/gün IV veya IM 2 kadar sarılır, böylelikle ödem parmak dışına "sağılır" ve
- 3 doza bölünerek); ve hastanın cerrahi tedavisi başarılı sonuç yüzük ipin üstünden çıkartılır.
için önemlidir.
3. Yüzük, bir yüzük kesici tarafından kesilir, ikiye ayrılır ve
alınır. Belirgin parmak yaralanması ve ödem varlığında
Sonuçlandırma
tercih edilecek yöntemdir.
Tüm bu tür yaralanmalar hızlıca el cerrahı tarafından değerlen
dirilerek cerrahi debridman ve onarım için yatırılmalıdır. 2. Yılan ısırığı
Çeviri:
Dr. Faruk Güngör
Dr. İkbal Şaşmaz
Yaşamı Tehdit Eden Problemlerin Acil Tedavisi Özgün Yaralanma Tiplerinin Acil Tedavisi
Hemostaz Yüz Laserasyonları
Yara Değerlendirmesi Ağız İçi Laserasyonlar
Öykü Patlama Yaralanmaları
Yaralanmaların Tipleri Yüksek Basınçlı Enjeksiyon Yaralanmaları
Bakı Cildin Serbestleştiği Yaralanmalar
Anestezi Ampütasyonlar
Temizlik ve Oebridman !sırıklar
Yara Kapama Delinme Yaraları
Operasyon Sonrası Yara Korunması ve Pansuman
nın "ABC'si" ele alınmalıdır. Açık yaralar acil tıp uzmanı veya
yeniden canlandırma takımı için hayatı tehdit eden yaralanma-
lara göre daha dramatik ve dikkat çekici olabilir. Geniş doku Sütür Ligasyonu
kayıplarında bile yaşamı etkileme çok nadirdir. Yara değerlen
dirmesinden önce havayolu açıklığından emin olunmalı, yeter- Arter bağlama kararı dikkatli verilmelidir; distal doku perfüz-
li solunum sağlanmalı ve kan basıncı stabilize edilmelidir. yonu hakkında en ufak bir belirsizlik varsa mutlaka ilgili uz-
man ile konsülte edilmelidir. Proksimal ekstremite arter yara-
lanmaları acil vasküler cerrahi konsültasyonu gerektirir.
Dış çapı 2 (1/16 ine) mm'den daha büyük damarlarda
basit bağlama veya sütür ligasyonu endikasyonu vardır. Aşırı
Direk Bası doku travmasını önlemek için damar tam olarak tespit edilmeli
ve klemplenmeli sonra birincil olarak bağlanmalıdır. Birçok ar-
Hemostazı sağlamak için en kolay ve en sık kullanılan yöntem ter için genellikle basit bağlama yeterlidir. Venlerde sütür ligas-
direk hasıdır. Elastik bandajla sarılmış sıkı baskılı bir pansu- yonu tercih edilir. Sütür ligasyonu damar duvarı ve çevresinden
man ile venöz, kapiller ve arteriyel kanamalar genellikle durur. sütür iğnesini geçirilip bağlanması ile gerçekleştire bilinir. Dik-
kat: arter ve ven birlikte bağlanmamalı çünkü bu durum ar-
'Bu konu 6. baskıda David A. Fritz, MD, FACEP tarafından yazılan konunun teriyovenöz fistüllere neden olabilir. Emilebilen sütürler tercih
revizyonudur. edilmelidir. Sentetik emilebilen sütürler (poliglikolik asit (dek-
TRAVMA ACİLLERİ
Stabıf· ·sıııbır
değıt
Kesin Tedavi için Hazırlık Yapın 30-1). Lidokain alerjik reaksiyon riski nadir olduğundan en
güvenilir lokal anestetik olarak tercih edilir. Lokal anestetikler-
Başlangıç değerlendirmesinden sonra ileri değerlendirme veya de en önemli problem sistemik emilim sonucu kardiyovasküler
kalıcıtedavi yapılana kadar yara etrafı steril örtü ile kapatılır. sistem ve santral sinir sistemi toksisitesidir. Erişkinlerde mak-
Dokuda yabancı cisim kontaminasyon şüphesi varsa X-ray çe- simum güvenli doz epinefrinsiz % 1 lidokainde 5 mg/kg (300
kilmelidir. Eğer değerlendirmede ve tedavide belirgin bir gecik- mg'ı geçmemeli) ve epinefrinli % 1 lidokainde 7 mg/kg (500
me olacaksa yara iyice temizlenip, debride edilip, geçici olarak mg'ı geçmemelidir). Çocuklar için lidokain ve mepivakainin
kapatılmalıdır. Geniş yaralanmalar veya önemli yapıları içeren güvenli ve etkin olduğu bilinmektedir. Ayrıca tablo 30- l'deki
küçük yaralanmalar ameliyathanede değerlendirilmelidir. diğer ilaçların çocuklarda güvenliği ve etkinliği bilinmemek-
tedir.
Topikal Anestezi
A.. Şekil 30-1. Yara kapama için lokal aneztezik enjek- El Cerrahisinde Sık Kullanılan Bölgesel
siyonu. (Dunphy JE, Way LE(editors): Current Surgical Diagnosis Bloklar
&Treatment. 5th edn. Lange, Los Altos, CA, 1981 izni ile yayın
lanmıştır)
El cerrahisinde kullanılan bölgesel blok teknikleri aşağıda anla-
tılmıştır. Ancak kullanılacak yöntem ne olursa olsun anatomiyi
iyi anlamak kritik öneme haizdir. Parestezi riskinden dolayı de-
rin enjeksiyondan kaçınılmalıdır. Sinire hasar vermemek için,
İnhalasyon Anestezisi sinire penetre olmadan çevresine anestetik madde uygulanır.
Nitröz oksit ile inhalasyon anestezisi özellikle çocuklar için de- 25-27 gauge kalınlığında iğneler kullanılır; daha büyük
neyimli kişiler tarafından yapılmalıdır. iğneler sinire hasar verebilir. Tam an estetik etki sağlanması için
dijital blokta 1O dk, el bileğinde 20 dk beklemek gerekir.
Lokal İnfiltrasyon
Lokal anestetik ajanın infıltrasyonu yara kenarlarından veya
A. Dijital Blok
direkt doku içine 25-30 numaralı ince iğne ile yapılır. (Şekil 30-
Bu teknikte iki farklı iğne ucu ile dört dijital sinirin tüm dalla-
1). Lokal infiltrasyon ilişkili ağrı kısmen lokal infiltrasyon so-
rına dört tane 1 ml %1 lidokain enjeksiyon yapılır. İğne önce-
nucu gerilmeye, dermisteki hassas sinir uçlarında gerilmeye ve
bazı anestetiklerin asidite farkına bağlı oluşur (lidokainin ticari likle dorsalden uygulanır, dorsal dijital sinir bloke edilir sonra
preperatında pH 5-7 dir). Daha az miktarlarda yüksek kon- iğne karşı yöne tam çıkarılmadan volar bölgeye anestetik en-
santre edilmiş lokal anestetik daha yavaş şekilde uygulandığın jekte edilir. Aynı uygulama diğer tarafa da yapılır.
da ağrıyı azaltır. (9ml %1 lidokaine 1 ml sodyum bikarbonat
solüsyonu eklenir). En az miktarda etkili anestezi sağlanacak
B. Radyal Sinir Bloğu
şekilde doz kısıtlanmalıdır. İnfıltrasyonla önemli işaretlerin
bozulduğu ve yara kenarlarının karşılıklı eşleşmesini zorlaş
Radial sinirin duyu dalı brakioradialis tendon kılıfının yakla-
tırdığı özellikle yüz yaralanmaları için önemlidir. Anestetik
şık 6 cm (2 %) Lister tüberkülü üzerinden ortaya çıkar (Şekil
maddenin direk yara içine infıltrasyonu daha az ağrılıdır ancak
yarayı kontamine etme riski daha fazladır.
30-2). Lister tüberkülünün 4 cm proksimaline 4 ml lidokain
Ciltten küçük bir alandan yavaş yavaş durarak doku ta- 2 cm (% inch) genişliğinde bir bant oluşturacak şekilde içine
mamen uyuşana kadar anestetik uygulamak daha fazla zaman enjekte edilir.
almasına rağmen daha az ağrılı bir işlemdir.
I
(\ı
\
~
\
\\\ \
,,
\ 1
Maksimum etkili blok sağlanması için lidokain karpal tünel de kullanılabilir. Üst dudakta hissizlik semptomu olana kadar
içine yavaşça enjekte edilir. beklenir. İnfraorbital sinir bloğu ile yanak, üst dudak ve bur-
nun bir kısmının anestezisi sağlanır.
D.
B. Supraorbital Sinir Bloğu
Unlar sinir ve arter el bileğinde fleksör karpi ulnarisin hemen
dorsalindedir. (Şekil 30-4). İğne aspire edildiğinde arterde ise Supraorbital sinirin orbitadan çıkış yeri supraorbital çentikte
iğne geri çekilir ve fleksör karpi ulnarisin unlar tarafından 2 palpe edilir. Yaklaşık 0.5 cm (3/16 inch) kadar ilerleyip 1-2
ml lokal anestetik enjekte edilir. Radial tarafa da 2 ml enjekte mi anestetik enjekte edilir (Şekil 30-6). İğne lateral ve medial
edildiğinde total blok oluşur. yönde çevrilmeli ancak sinir penetrasyonundan kaçınılmalıdır.
Hem supraorbital ve hem de infraorbital blok gerektiğinde orta
fasiyal Yaralanmalarda Kullanılan hattın medialinden uygulanmalıdır. Alın anestezisinde supra-
Jl'ı
A Şekil 30-5. İnfraorbital sinir blogu. İnf~aor_bital fora- A Şekil 30-6. Supraorbital sinir blogu. Orbital çatının
men çevresine intraoral veya subkutan enıeksıyon taralı
hafif yukarısından supraorbital çentiğe anestezik enjek-
alanda anestezi ile sonuçlanır. te edilir. Aynı tarafta taralı alanda anestezi sağlanır.
TRAVMA ACİLLERİ
riskini arttırır. Yara kenarlarının tıraşlanması işi kolaylaştırır cimli irrigasyon tercih edildiğinde klorinat içeren şehir suyu ile
ancak kıl foliküllerinin infindibulumu yaralanmışsa enfeksi- yıkamanın steril serum ile yıkamaya kıyaslandığında enfeksi-
yon riski artar. Saçların, deriden uzaklığı 1-2 mm (1/16 inch) yon riskini arttırmadığı gösterilmiştir.
olacak şekilde kısaltılması kontaminasyonu en aza indirir. Tüy
dökücü kremler ve özel usturalar infindibular yaralanma olma- B. Mekanik Ovalama
yanlarda kılları güvenle uzaklaştırır.
1. Sünger- Yara yüzeyini ovma işlemi en çok gözenekli sün-
Saçlı deri laserasyonlarının onarımında saçları bağlaya
ger ile yapılır. Süngerler rutinde iyi el yıkamak için kullanılır.
rak yara dudaklarının birleştirilmesi, standart sütür yöntemi- Fırçalar ve küçük porlu süngerler yaranın enfeksiyon direncini
ne göre enfeksiyon riskini değiştirmediği gözlenmiştir. Bazı azaltır.
hekimlerin saçları bağladıktan sonra açılmasın diye bir damla 2. Fırça- Derin dokulara yerleşmiş aşınmalar ve dövmelerde
doku yapıştırıcı damlattığı da bildirilmiştir. temizleme için dermaabrazyon gerekir. Sabun ve deterjan kul-
lanılmamalıdır.
Dikkat: kaş ve kirpik kılları asla çıkarılmaz. Yara kenarları
kritik bölgelerde ise çıkarılmaz. Kaş çizgisini kaçırmak düzen-
Deri ve Yara Temizleyiciler
siz veya basamaklanmaya neden olabilir. Kaş kılları yavaş uza-
dığından kozmetik sorunlara neden olabilir. Yaranın ve çevresinin temizliği için geçici mikroflorayı, geniş
debrisleri, pıhtılaşmış kan ve benzerlerini uzaklaştırmak gere-
Mekanik Temizlik kir.
Yaranın yıkama ve fırçalama ile mekanik temizliği cerrahi deb- A. Serum Fizyolojik
ridman kadar efektiftir. Açık yaraların mekanik temizliğinde
Çoğu durumda açık yarayı sadece basınçlı serum (yukarı bakı
sabun ve deterjan kullanılmamalıdır.
nız) ile yıkayarak bakterilerin çoğu uzaklaştırılır.
konsantre iodin sitotoksiktir. Serum fizyolojik ile karşılaştı A. Ağır Bakteriyel Kolonizasyon
rıldığında povidon iyodinin avantajı ve dezavantajı açısından
belirgin bir farkı yoktur. Antibiyotik solüsyonlar ile irrigasyon Yaralanma ile başvuru arasında 6 saatten fazla zaman geçtiyse
enfeksiyon oranını biraz azaltsa da maliyeti fazladır. yara kapama kontrendike olabilir. Bu süre kanlanması iyi olan
yüz gibi bölgelerde 24 saate kadar çıkabilir. Isırık gibi konta-
Debridman mine yaralar açık bırakılmalıdır. Acil servise başvuruda aktif
enfeksiyonu olan yaraların kapatılması kontrendikedir.
Cansız doku veya debrisin cerrahi veya mekanik temizleme ile
ortamdan uzaklaştırılması işlemidir. Cerrahi debridman cansız B. Büyük Doku Kayıpları
veya ağır kontamine dokuları ve düzensiz yaralanmaları kapa-
madan önce uygulanabilir. Debridman için paslanmaz çelik Yarada aşırı doku gerilimi yaratmadan kapatılması mümkün
bistüri kullanılır. Yüz debridmanı sadece ilgili cerrah tarafm- değilse kapatma kontrendikedir.
dan yapılmalıdır.
C. Diğer Faktörler
A. Yaranm Total Eksizyonu
Yabancı cisim, cansız doku ve perfüzyon bozukluğu olan doku
Debridmanın en basit şekli cerrahi olarak temiz alan oluştura varlığında yara kapama kontrendikedir.
cak şekilde yaralı dokunun tamamının çıkarılmasıdır. Dikkat:
Total eksizyon özel yapıları içermeyen yaralar için uygundur. Birindi Kapama
El ve yüz bölgesinde debridman endikasyonu daha seçicidir.
Birincil yara kapamanın hedefi (1) hassas ve hızlı iyileşme sağ
B. Seçici Debridman lamak, yaralı parçaların uyumunu sağlamak, fonksiyon kay-
bını önlemek, kozmetik sonuçların iyi olmasının sağlamaktır.
Geniş cansız doku varlığmda çoğu durumda önce mekanik te- (2) doku hasarından, hematom ve yara gerilimi oluşumundan
mizlik sonrasında debridman en iyi seçenektir. Dokunun gri kaçınmaktır.
siyah renkte olması, insize edildiğinde kanama olmaması doku
nekrozunun göstergesidir. Bütün cansız kısımlar çıkarılır, dü- A. Gecikmiş Birincil Kapama
zensiz yara kenarları keskin bir bistüri ile debride edilir. Yeterli
debridman uygulan1a yaranın kapanmasına engel olacak gibi Kontamine yaralar eğer uygun bir şekilde debride edildiyse
görünüyorsa bir plastik cerrah ile konsülte edilmelidir. bir süre açık bırakıldığında bile enfeksiyon oluşumuna karşı
Özellikle yüz eksizyonları, kulak, burun gibi özel yapıla direnç kazanacakır. Bu tür yaralar 48-96 saat sonra yara iyi-
rın debridmanı için konservatif davranmak gerekir. Yüz böl- leşmesi için gerekli zaman kaybı olmadan kapatılabilir. Dışkı,
gesindeki küçük pediküllerle dokuların kanlanması çok iyidir. idrar, yabancı cisim ve tükürük içeren ısırık yaralanmalarında
Bu olgularda gözlem ve tedavi için beklemek en iyisidir. Özel gecikmiş birincil kapama yöntemi tercih edilmelidir. Ezilme,
bölgelere cerrahi eksizyon yapmadan önce mutlaka bir plastil< ve patlama yaralanmalarında, avülsiyon hasarlarında da enfek-
cerrah ile konsülte edilmelidir. siyon ve nekroz riski artacağından gecikmiş birincil kapama
düşünülmelidir.
İli< debridmandan sonra salin solüsyonu ile nemlendiril-
miş bir gazlı bez ile yara sarılmalıdır. Yara kapatılana kadar bu
Yara dikkatlice bakıldıktan sonra anestezi yapılıp, yıkanır, deb- sargı günde 1-3 kez değiştirilmelidir. Bu yöntemin güvenilirliği
ride edilir ve tekrar bakı yapılarak kapatılıp kapatılmayacağı hastaya bağlıdır. Belli aralıklarla kontrole gelmelidir. Enfek-
na karar verilir. Hızlı, daha az skarla olması, hemostazm daha siyon açısından bakı yapılmalı eğer enfeksiyon şüphesi yoksa
kolay sağlanması ve fonksiyonel açıdan etkili olması nedeniyle yara birincil kapatılmalıdır.
primer kapama tercilı edilir. Enfeksiyon riskini en aza indir-
mek için tüm yabancı cisimler ortamdan uzaklaştırılır. 1. Sütür Seçimi
Yara Kapamanın Kontrendikasyonlan Tüm sütürler yara yerinde yabancı cisim anlamına gelirler. Bu
nedenle, dokuları yeterince karşı karşıya getirecek, en az boyut
Bir çok faktör yaranın kapatılması ile enfeksiyon riskini et- ve miktarda sütür materyali kullamlır.
kiler ve yaranın kapatılıp kapatılmama kararının verilmesini Yaranın boyutu ve yerleşimi ve istenen kapanma hassa-
sağlar. siyeti iğne ve sütür boyutunu seçmeye zorlar. Genellikle ince
TRAVMA ACİLLERİ
iğneler, tam kapanmanın istendiği yaralarda (veya bunların üstündürler. Polidioksanonun monofilaman karakteristiği onu
parçalarında) kullanılır; yüz yaralanmalarının kapatılmasında ideal emilebilir sentetik sütür yapar.
5-0 ve 6-0 sütürler tercih edilir. Herhangi bir yaranın tabakalı
kapatılması (fasya, dermis) ince epidermal sütürlerin vücudun Emilemeyen Sütürler
herhangi bir yerinde kullanılmasını sağlar. Epidermisin kendi-
sinin hafif bir gerilim gücü vardır ve bu tabakaya yerleştirilen Emilemeyen sütürler tüm dokularda yıkılmazlar veya çok ya-
sütürler sadece yara dudaklarının bir araya gelmesini sağlaya vaş yıkılırlar.
bilir.
Yüz dışındaki bölgelerde dermis ve epidermisin perkütan A. İpek
kapatılması en iyi 3-0 ve 4-0'lık sütür materyaliyle başarılabilir.
Sütür izleri düğümlenmiş sütürün gerginliğinin ve sütürün ya - İpek sütürler doğal fiber sütürlerin en sık tipini temsil eder-
rada uzun süre bırakılmasının sonucudur. ler. İpek gerim gücünü yavaşça kaybeder ve yavaş emilebilen
sütür materyali olarak sınıflandırılır. İpeğin doku reaktivitesi
Emilebilir Sütürler tüm emilemeyen sütürler içinde en yüksektir ve akut yaralarda
kullanımı genellikle terk edilmiştir.
Emilebilir sütürler canlı ortamda kendiliğinden ayrışırlar ve
2-6 haftada gerim güçlerini kaybederler. B.Sentetik Sütürler
daha kötüdür. Ancak bantla kapatma, genellikle sütürlerin er- na, müköz membranlar veya mukoza] yüzeyler üzerine, nemli
ken alınmasından sonra sütür izlerini en aza indirmek için ve alanlara, yoğun saç içeren alanlara uygulanmamalıdırlar. Doku
yara gerimi dudakları birbirinden ayırma eğiliminde olan lokal yapıştırıcıları enfekte yaralara uygulanmamalıdır.
güçlere karşı yeterince dayanıklı olana kadar ek dayanıklılık Doku yapıştırıcıları uzunluğu 5 cm'den kısa, yara du-
sağlamak için kullanılır.
dakları arası mesafesi 0,5 cm'den kısa minör yaralanmalarda
kullanışlıdır. En çok kendi kendine kapanabilecek yaralarda
Yara Bantlarının Özellikleri yararlıdırlar. 5x0,5 cm'den büyük yaralar, yara dudaklarının
Yara kapatma bantlarının etkili olması için, yeterli iyileşme or- yaklaşmasını güçleştirecek ve kötü kozmetik sonuçlara neden
taya çıkana kadar yara dudaklarını bir arada tutabilecek özel- olabilecek, yüksek gerim gücüne sahiptir. Yara kenarı gerili-
likte olmalıdır. Bantlar deriye iyi yapışmalı ve alttaki dokuda mini azaltıp daha iyi kozmetik sonuç elde etmek için cilt altı
nem oluşturmamalıdır. Nemi uzaklaştıran ve yağı yok edecek sütürler yararlı olabilir.
ajan kullanmak (aseton gibi) deriye yapışmayı kolaylaştırır ve 2 Yaraları doku yapıştırıcısıyla kapatırken yapılacak hazır
haftaya kadar yapışık kalır. Başlangıçta benzoin tentürü kulla- lık sütür için yapılanın aynısıdır. Uygulamadan önce yaranın
nılması yapışkanlığı artırmaktadır, ancak deri yağlarıyla çözü-
içi temizlenir ve kanama kontrolü yapılır. Yara dudakları for-
nebildiğinden hızla etkinliğini yitirmektedir.
seps yardımıyla bir arada kaldırılmış bir şekilde tutulur. Yapış
Derin Sütürlerin Üzerine Uygulanan tırıcı tüpü hafifçe sıkılarak, ucu uzun aks boyunca uygulanır.
Birkaç tabakaya hızlıca uygulanır ve yara dudakları, yeterli
Yara Bantları
yapışma sağlanması için 60 saniye boyunca bir arada tutulur.
Düzensiz ve ezilme türü yaralarda sütürle kapatma banda göre Uygulandıktan sonra merhem, giysi veya yara bandıyla üzeri
yara dudaklarının daha iyi yaklaşmasını sağlar. Dahası, yalnız kapatılmamalıdır. Yanlış bir yere uygulandığında petrol jeli
ca bantla kapatma yaranın yüzeysel kısmını birbirine yaklaş veya asetonla çıkarılabilir. Çok çeşitli uygulama boyutu ve
tırırken, daha derin tabakaları biyomekanik streslere açık bı
uçlarıyla, çeşitli doku yapıştırıcılarını piyasada bulmak müm-
rakır ve zayıf, göze hoş görünmeyen skara neden olur. Temiz
yaralarda derin tabakaların sütürle, yüzeye! tabakaların bantla kündür. Hatta çeşitli yara boyutu ve türleri için temizleme
kapatılması tercih edilebilir. araçlarından doku forsepslerine yardımcı aksesuarlar da bu-
lunmaktadır.
debridmanla, cilt altı doku kaybıyla oluşur. Ölü dokunun di- 6. Yaranın Drenajı
kilmesi istisnasız ek doku travmasına ve nekroza neden olur.
Drenler yabancı cisim demektir, doku nekrozu oluştururlar,
Kontamine yara kapatılmasında kontrendikedir. Böyle bir dikiş
yaranın bakteriyel kontaminasyonu için yol verirler ve hema-
atılacaksa mümkün olan en az gevşek yerleştirilmiş sütürlerle
tom oluşumundan korunmada etkin değildirler. Eğer güvenli
atılmalıdır. Bu amaçla krome katgüt veya herhangi bir sentetik yönetim ilkeleri dikkatle takip edildiyse, akut yarada drenler
emilebilir sütür kullanılmalıdır. genellikle gereksizdir. Akıntı kontrol edilemiyorsa yaranın ka-
patılması ertelenebilir. Ancak direnler aşırı kontamine ve zaten
Cilt enfekte yaralarda bulunabilecek irin ve nekrotik atıkların uzak-
laştırılmasında etkili olabilir.
Cilt kapatması tabakalar halinde, tam kat perkutan dikişle, yara
bandıyla yada bunların kombinasyonuyla yapılabilir. Cilt ka- POST-OPERATiF YARA BAKiMi ve
patma türünün seçimi yarayı açmaya zorlayan güçler ve nasıl
PANSUJVIANLI\R
bir kozmetik sonuç istendiğine bağlıdır. İyileşme sonucunda
ortaya çıkacak skarın genişliği çevredeki dokunun lokal stre- Post-op yara bakımı yara iyileşmesi için ideal bir çevre oluş
sinden etkilenir. Maksimum cilt geriliminin yönü genellikle turmalıdır. Bu çevre pansuman kullammıyla elde edilebilir. Bir
cilt kıvrımlarına paraleldir. Lokal streslerle aynı yönde olan pansuman yedi işlevden bir veya daha fazlasına hizmet eder:
Koruma, hareketi önleme, ödem kontrolü (baskı), emilim,
yaralar gerime daha az maruz kalırlar ve sonuç olarak daha az
debridman, topikal ilaç uygulanması (antibiyotik), kozmetik
görünebilir skar oluştururlar. Alnın transvers, üst dudağın ver-
görünüm.
tikal yaralanmaları buna örnektir. Cilt kıvrımlarını çaprazlayan Perkütan süti.irle kapatılan yaralar kapatmanın ardından
yaralar iyileşme sırasında yüksek gerime maruz kalacaklardır. 48 saat bakteriyel invazyona açıktırlar. Bu süre boyunca yara
Bu yaralar zamanla genişlerler ve hipertrofik skar oluşturma steril sargıyla veya sık sütür hattı bakımıyla korunmalıdır.
eğilimindedirler. Yanağın transvers yaralanması ve dirsek üze-
rindeki aksiye! yaralanmalar buna örnektir.
Yara Pansumanı
Skarın hipertrofi eğilimi yerleşim ve kapatma tekniğin
den bağımsız belirleyicilerden de etkilenmektedir. Çocuk ve Eğer pansuman kullanılacaksa, çıkarması kolay olduğundan ve
adolesanların hipertrofik skar oluşturma eğilimi meşhurdur sütürlere veya kaplanmış yara kenarlarına zarar vermedikle-
ve olasılıkla büyüme hormonun veya diğer büyüme faktörle- rinden, yapışkan olmayan materyaller (örn., Telfa, petrolyum
emdirilmiş gazlı bez) tercih edilmelidir.
rinin artmış düzeyiyle ilişkilidir. Gebe kadınların hipertrofik
Petrolyum emdirilmiş pansumanların kısmi kalınlıktaki yara-
skar insidansı artmıştır ve doğumdan sonra normal menslerin
larda epitelizasyon hızını azalttıkları gösterilmiştir. Bu nedenle,
başlamasıyla azalır. Bu eğilim genellikle gebeliğe eşlik eden bu özellikli yara ti.iri.inde merhem emdirilmiş kapatmalar ter-
pigmentasyonun paralel artışıyla ilişkilidir. Bazı araştırmacı cih edilir (örn., basitrasin, polimiksin B sülfat veya yapışkan
lar hipertrofik skar ve hiperpigmentasyonun benzer hormona! olmayan baskılı sargı). Neomisinin alerji riski vardır ve yara
etkilerle çıktığını önermektedirler. Hipertrofik skar ve keloid yeri enfeksiyonuyla alerjinin özellikleri benzer olduğundan,
gelişminin artmış insidansı aynı zamanda zencilerde ve diğer
neomisin dikkatle kullanılmalıdır.
Poliüretan, metakrilat, silikon polimer veya jel baskılı
koyu tenli ırklarda görülür. Bu özgün gruplar, yarayı kapatma
veya yarı baskılı pansumanlar mükemmel koruma sağlarlar
tekniklerinin ötesinde manipülasyonlarla kontrol edilebilecek, ve çoğu normal epitelizasyon hızını değiştirmez. Eğer yarada
aşırı skar oluşumu yanıtı göstermektedirler. Bu gruplardaki nekrotik rezidüel debri veya anlamlı düzeyde bakteriyel kon-
tüm hastalarda hipertrofik skar gelişmeyecektir, ancak hipert- taminasyon varsa bakteriyel enfeksiyon riski bu sargılarla art-
rofik skar öyküsü bilinenlerin dışında kimlerde gelişebileceği maktadır.
gerektirir. Temizleme işlemi cilt-sütür bileşkesinden koagulu- Dikkat: Baskılı kapamalar çarpışmayla oluşan yaralanma-
mu uzaklaştırır, dikiş apsesi olma olasılığını azaltır. larda ve kompartman sendromu oluşturabilecek durumlarda
kullanılmamalıdır (Ön kol veya bacağın ciddi yaralanmaları).
C. Bant Pansumanlar Devam eden ağrı veya azalmış duyu, kapamanın açılıp yaranın
dikkatlice muayene edilmesini gerektirir. Kapatmalar genellik-
Bantlanmış yaralar yüzeysel bakteri kontaminasyonuna karşı le cerrahi yerinden kanlı akıntıyı emmeleri amacıyla kullanılsa
anlamlı şekilde dirençlidir. Sıklıkla bandın kendisinin sağladı
da, hemostaz sağlama çabası yerine kullanılmamalıdırlar.
ğından başka korumaya ihtiyaç duymazlar. Bu tür yaralar bant
yüzeyine drenaj açısından sıklıkla kontrol edilmelidir. Yoğun Pansumanlarla proksimal parçaların sıkıştırılmasından
drenaj yara kenarında nemlenmeye neden olur ve böylece bak- kaçınınız çünkü turnike etkisiyle venöz ve lenfatik konjesyon
teriyel çoğalma için iyi bir ortam sağlar. ortaya çıkacaktır.
Pansumanların cömert kullanımı sırasında kemik çıkın
İmmobilizasyon tıları dikkatlice sarılmalıdır. Baskı bandajı uygulanırken her
yerde aynı basıncın olmasını sağlamak ve sıkma, basınç noktası
Yaranın immobilizasyonu enfeksiyona direnci artırır, doğru
hasarından kaçınmak için, düz uygulanmalı ve bazen şişlikleri
dan gelen güçleri azaltır ve iyileşmeyi hızlandırabilir.
engellemek için katlanmalıdır.
Ellerdeki yaralarının tedavisinde, parmakların aşırı
A. Materyaller
nemlenmesini önlemek için bir veya iki kat gazlı bez koymak
Hareketsizlik kalın kapamalar, ateli er, bantlar veya bunların bir önemlidir. Duyu ve kapiller dolumun değerlendirilebilmesi
kombinasyonuyla sağlanabilir. açısından el parmak uçları ve ayak parmakları görülebilir ol-
malıdır. Rulo gazlı bez veya tek tarafı kesilmiş stokinetler aşırı
B. immobilizasyon Süresi basınca neden olabilen elastik bandaj yerine tercih edilmelidir.
Son hali sıkı olmalı ancak boğucu olmamalıdır.
İdeal olarak hareketsizlik, yaranın enfeksiyon yatkınlığı geçene,
Ekstremite yaralanmalarında bandaj proksimal noktadan
yara hareket ve cildin gerilmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek
en distal noktaya kadar olmalıdır. Örneğin baskı bandajı uygu-
streslere dayanıklı olabileceği yeterli gücü sağlayana kadar sağ
lanacak ön koldaki bir yaranın bandajı parmakların bitimin-
lanmalıdır. Yaralar enfeksiyonlara karşı bir haftada yeterli diren-
ci sağlarlar ancak maksimum güce ulaşmaları için 6 haftaya ih- den başlayıp yara üzerine kadar uzanmalıdır.
tiyaç vardıı: Uzamış hareketsizliğin zararları yararlarının önüne
geçecektir. Örneğin yaşlı hastalarda kalıcı eklem kontraktürleri Emilim
oluşturabilir veya DVT'ye neden olabilir. Yara immobilizasyo-
Kapatmaların emme becerileri sıklıkla yara veya drenaj alanın
nunun olumlu yönleri ve istenmeyen sonuçları iyi tartılmalıdır.
dan kanlı veya seröz akıntıyı uzaklaştırmak amacıyla kullanılır.
Ödem Kontrolü
A. Kapalı Yaralar
ödem doku iyileşmesini azaltır ve ağrıya neden olur. Hasar-
dan sonra 48 saatte gelişir ve 5 günde geriler. Ödem kontrolüne Kapalı yaralarda, nemli pansumanlar cildin aşırı nemlenme-
temel yöntemler baskılı bandaj ve yara yerinin elevasyonudur. sine neden olup bakteriyel enfeksiyona neden olabileceğinden
kuru kapatmalar tercih edilmelidir.
A. Elevasyon
B. Açık Yaralar
Yara yerinin kalbin üzerinde olacak şekilde yükseltilmesi, yara-
ya doku sıvısı sızmasını sınırlayacak en basit yoldur. Bu amaç- Açık yaralarda, açık yara yüzeyine nemli pansumanlar uygu-
la askı kullanımı iyi değildir. Hastaya dinlenme halinde yara lanmalı ve kapiller etkiden yararlanmak için kuru kapatmalar-
yerini omuzlarının üzerinde tutmasını tavsiye edilmelidir. Bu la desteklenmelidir. Bu ilkenin istisnası, yüzeye buharlaşmanın
amaca ulaşmak için, yan-uzanmış pozisyonda göğsünün üze- sınırlı olması nedeniyle kapiller etkinin azaldığı derin, tünel
rine bir yastık koyup kolları ve ellerini üzerine yerleştirmesi şeklindeki yaralardır. Bu tür yaraları maksimum emilime ulaş
önerilmelidir. mak için kuru gazlı bezle kaplamak en iyi yöntemdir.
kaçınmak için sık sık değiştirilmelidir. Emici pansumanlar tok- 1. Olası Enfeksiyonlar ve Antimikrobiyaller
sik şok sendromuyla ilişkilidir.
Antimikrobiyaller yara enfeksiyonundan korunmada, özellikle
Debridman tedavi başlanmadan önceki gram başına bakteri sayısı 106 clan
düşükse etkili olabilir. Gram başına bakteri sayısı 106 clan fazla
Pansumanlar genellikle açık yaranın mekanik debridmanı için olan yaralar antibiyotik profılaksisine rağmen enfekte olurlar
kullanılırlar. Geleneksel ıslak-kuru yöntemi, yara yüzeyindeki ve açık bırakılmalıdırlar. Sistemik antimikrobiyallerin etkin
ölü kalıntıların yapışık oldukları dokudan uzaklaştırılmasında olması için en kısa zamanda, tercihen ilk 4 saatte başlanması
yararlıdır. Maalesef bu yöntem canlı veya cansız eleman ayrımı gerekmektedir. Topikal antibakteriyeller sıklıkla bakteriyel ço-
yapmaz ve her pansumanda yaraya yeniden hasar verir. Ağrılı ğalmanın baskılanmasında kullanılırlar. Ancak takip eden bir
ve yara iyileşmesine zararlı olsa da bu yöntem yara yüzeyindeki enfeksiyonu önlemedeki verimlilikleri olasılıkla düşüktür. Yara
ince yapışkan maddelerin uzaklaştırılmasında etkilidir. İstenen yeri enfeksiyonu gelişme olasılığı kaza mekanizmasıyla, konta-
etkiye ulaşıldığında bırakılmalıdır. minasyon düzeyiyle, debridmanın yeterliliğiyle, hastanın genel
Teknik şu şekildedir: Birkaç kat nemli gazlı bez yara yü- sağlık durumuyla birlikte düşünülmelidir.
zeyine kurumaya bırakılır. Yaklaşık 4 saat sonra kaldırılır. Çı Herhangi bir nedenle yeterli yara bakımı ertelendiyse sis-
karılırken ki ağrının azaltılması ve kapamayı gevşetmek ama- temik antibakteriyel profılaksisi düşünülmelidir.
cıyla (sempatik bir hastane çalışanı tarafından yapılabilir) kuru Keskin, temiz laserasyonlar enfeksiyonlara belirgin ola-
kapamanın nemlendirilmesi amaca ulaşmayı engeller. rak dirençlidir ve sıklıkla kemoprofılaksi ihtiyacı duymaz-
lar. Açık yaralar inflamatuvar süreçten ve bakteriyel yayılıma
Topikal Antibakteriyel Ajan dirençlerinden dolayı başlangıçtaki kontaminasyon düzeyi
Uygulanması yüksek değilse ve debridmanla azaltılamazsa nadiren enfek-
te olurlar. Dahası bu yaralardaki fıbrinöz koagulum, sistemik
Pansumanlarda en sık kullanılan ilaçlar antibakteriyellerdir. antimikrobiyallerin bakteriyel kontaminantlardaki etkinliğini
Sistemik ajanların ulaşamayacağı bakterileri kontrol etmek sınırlar ve kullanışlılığını azaltır.
amacıyla kullanılırlar. Yeterli bir debridmanın yerini tutamaz- Derin yaralar veya kemik, tendon, ligament veya fasya
lar. gibi kötü vaskülarize yapıları içeren yaralar sistemik antibak-
teriyaller ile profilaktik olarak tedavi edilmelidir. Dışkı, irin,
A. Topik Antibakteriyel Ajanlar tükürükle temas halinde gelen ağır kontamine yaralar kapatıl
mamalıdır. Sistemik antibakteriyel ile tedavisi mecburidir. İlaç
Mafenid (Sulfamylon) gümüş sülfadiazin (Silvadene) bu yön- seçimi şüpheli predominant patojene göre yapılmalıdır (Tablo
den en etkin olanlarıdır. Bu ajanlar aynı zamanda kısmi ka- 30-2).
lınlıktaki yaralanmalarda ve marjinal yaşayabilen dokularda
kullanışlıdır (abrazyonlar, yanıklar, ezilme yaraları). Olası bak-
teriyel invazyonu azaltarak enfeksiyon ve ilişkili doku nekrozu
olasılığını azaltırlar.
B. istenmeyen Reaksiyonlar
Tablo 30-2. Özgün Yaralarda Enfeksiyonu Önlemek
Bu ajanlar kullanımları sırasında yakından takip edilmelidir,
İçin Antimikrobiyal Seçimi
çünkü aşırı miktarları asit baz bozukluklarına (mafenid) veya .....................__
a
Sağlıklı
evcil kedi ve köpekler 10 gün boyunca veteriner
Tablo 30-3. Yara Yönetiminde Tetanoz Proflaksi tarafından gözlenmelidir. Kuduz belirtileri ortaya çıkarsa, hay-
Kılavuzu
van öldürülüp beyni yerel halk sağlığı laboratuvarında incelen-
melidir.
Başıboş veya istenmeyen kedi ve köpeklere hızla ötenazi
uygulanıp kuduz açısından incelenmelidir. İnsan ısırmış vahşi
hayvanlar hızla öldürülmeli ve beyni kuduz açısından incelen-
melidir.
D. Maruziyet Türü
2. Tetanoz Bağışıklanma Durumu Cildin dişle penetrasyonu ısırık olarak ifade edilir. Isırık dışı
maruziyetler çizikler, abrazyonlar, müköz membranlar, eski ya-
Tetanoz, modern ülkelerde bağışıklamanın önemi bilindiğin raların enfekte hayvanların tükürüğüyle kontaminasyonundan
den nadir görülmektedir. Tetanoz IV ilaç kullanıcıları, göç- oluşur. Isırık izi olup olmadığına bakılmaksızın yatak odasında
menler, yaşlı hastalarda, özellikle kadınlarda ortaya çıkma yarasa bulmak veya hayvanların insanlara yakınlığı da maruzi-
eğilimindedir. Tablo 30-3 bağışıklama durumu ve yara türüne yet olarak düşünülmelidir.
göre rehberlerde önerilen dozları göstermektedir. Tetanoz tok-
soidi son 10 yıldır hatırlatma dozu almamış veya ilk 3 dozu E. Hayvanın Kuduz Bağışıklama Durumu
tamamlamamış kimselere uygulanmalıdır. Td yalnızca tetanoz
Aşılar kedi ve köpeklerde etkilidir ancak diğer hayvanlarda,
toksoidine tercih edilir. Pasif immünizasyon gerekiyorsa insan
tetanoz Ig endikedir. Önerilen doz IM 250 birimdir. Hem Td özellikle evcilleştirilmiş vahşi havanlarda etkili değildir (evcil
hem tetanoz Ig veya antitoksin verilecekse ayrı alanlardan ayrı kokarca ve tilkiler).
enjektörlerle verilmelidirler.
f. Bölgedeki Kuduz Prevalansı
Evet
+
Havyan cinsi kuduz
taşıyıcılığı özellikte Hayır-. Dur
Evet
+
Maruz kalınan havyan cinsi
kuduz taşıyıcılık özellikte
1. ısırık yarası
2. Açık ayrad veya mukoz
membranda tükrük ~Hayır--,ı,. Dur
3. Beyin dokusu ile temas
4. Enfekte havya dokusunun
transplante edildiği kişi
1
Evet
+
Hayvan ele geçirildi veya l. lmmurıglobülinveı ~trııeJuctüf
gözlem altında Hayır---------------ı•profl~ksisine"bcışia: ·, . ; ( '· •·• •
~ - - - - - - - > · a.Has!ayi,Hal<ip bl'ıkıı'rfinı cıner"+ •
Evet
+
Hayvan yeni kuduz aşılı Hayvanda kuduz mevcutsa
kedi, köpek veya at --Hayır-+ Hayvarıı itlafı,
' beyin ııicelemesi
Evet Hayır
Evet
+ ı ı
1 .Karantinada !ufaran havya,n, lnimllntzairona rmn1t1nitasyanu:
kuduz bulgularının gözlenmesi devam et sonlandır ...
2J(tidu i~I· .
1
Evet
+
a tüm ısırıklar ve yaralar hızlıca sabun ve su ile temizlenmelidir. Eğer antirabies tedavi endike ise hem kuduz immünglobulin hem
de insan diploid hücre aşısı (HDCV)mümkün olan en kısa sürede maruziyet süresi dikkate alınmadan uygulanmalıdır.
b olağan 1O günlük gözlem süresince herhangi bir kişiyi ısırmış kedi veya köpek kuduzun ilk belirtileri görülmüşse RIG ve HDCV
tedavisine başla.
ceğer HDCVyoksa sadeleştirilmiş tavuk embriyo hücre aşısını (PCECV) kullan. Aşıya bağlı lokal reaksiyonlar yaygındır fakat tedaviyi
sonlandırmayı gerektirmez. Hayvanın fluresent antibody testi negatif ise aşılamayı sonlandır.
d hayvan öldürülmeli ve mümkün olan en kısa sürede test edilmelidir.gözlemde tutmak önerilmez.
e eğer RIG yoksa, at antirabies serumu kullan (ARS). Önerilen dozdan daha fazla kullanma.
san diploid hücre kuduz aşısı yapılmış veya tam aşılı olduğu çevresine uygulanmalıdır; artan olursa aşı uygulama alanından
bilinen olgular dışındaki tüm hastalara uygulanmalıdır. Kuduz uzakta bir yerden IM olarak enjekte edilmelidir. Kuduz Ig'si
tedavisinin başında 20 IU/kg verin; kuduz Ig'si gerekiyorsa se- aşıya antikor yanıtını baskılayabileceğinden önerilen dozdan
kizinci güne kadar verilebilir. Tam doz Ig doğrudan yara içi ve fazlası verilmemelidir.
Yüz 3-5
Bakınız konu 23.
Burun, alın. boxun 5.
Kulak, skalp 5-7
LASERASYOI\ILAR
Kol, bacak, ef; ayar< 7,10+
Oral mukoza ve dildeki küçük laserasyonların dikilmesine gerek
Gögüs, sırt. karın 7-10+
olmayabilir. Zengin kan akımı hızlı iyileşme sağlar, kozmetik kay-
gılar minimaldir. Ancak büyük veya geniş aralıklı yaralar, tam kat
laserasyonlar, kemik kas gibi önemli derin yapıları içeren laseras-
dir. Steroid kullanmakta olan ve antikuduz tedavi alacak hasta- yonlar tamir gerektirir. Bu tür yaralar normal salin solüsyonu ile
lar steroidi bırakmalıdırlar. irrige ed'.ildikten sonra ayrılmış kas dokuları emilebilir sütürler ile
yaklaştırılmalıdır (örn., 5-0 vikril) ve mukoza emilebilir sütürler
4. Yara Bakımının Takibi ile kapatılmalıdır (5-0 krome katgüt veya vikril). Yara dudakları
nı en az sayıda sütürler ile yaklaştırmak en iyi kullanımdır.
Hastalara yara bakımını, enfeksiyonu nasıl tanıyacaklarını, Dudağın tam kat yaralanmaları için özel önem gösterilmelidir:
kontrollere veya dikiş aldırmaya ne zaman geleceklerini anla- 1. Yaranın tamamını, içini ve dışını irrige edin. İrrige edil-
tan sözlü ve yazılı bir metin verilmesi gerekir. miş yaranın yeniden kontamine olmasını engellemek
için, rulo yapılmış bir gazlı bezi dişler ve dudak arasına
5. Dikişlerin Alınması yerleştirin.
2. Mukoza! laserasyonu emilebilir sütürler ile kapatın (5-0
Dikişlerin alınması; yaranın yeri, kapatılma şekli, enfeksiyon krome katgüt veya vikril).
varlığı, hastanın yaşı, sağlığı, kompliyansı gibi birçok belirleyi- 3. Yarayı dıştan yeniden irrige edin. Dikilmiş mukoza tükü-
ciye bağlıdır. Tablo 30-6 sağlıklı erişkinlerin komplike olmayan rüğün yeniden girmesine engel olacaktır.
yaraları için genel bir rehberdir. Buradaki öneriler hastaların 4. Orbikularis oris kası hasar görmüşse, emilebilir sütürler
özelliklerine göre uyarlanmalıdır. ile yaklaştırın (örn., 5-0 vikril).
5. Dıştaki cildi 6-0 monofilaman naylonla aralıklı sütürler
ile dikin. Dudağın vermilyon kenarlarını karşı karşıya ge-
Kretsinger k
Bri:ıdet KR,Corfose MM et alı Preventing t~tanus, tiren çizgiye çok dikkat edin.
diphtheria, ·and pertussis among adults: ıise' of tetihus toxold, 6. Yaraya neden olan dişi muayene edin, kırılmış veya çık
reduced diphtheria toxoid aıid ·. acellular pertussis vaccirie rec- mış olabilir.
ommendations of the Advisory Cdmmittee on Iı:ıımuriizatfon
Practices (ACIP) arid .recommendation. of ACIP, supported by
the Healthcare Infection ControJ'. Practices Advisory Commit,
PATLAM.A YARALANMALARi
tee (HICPACt .f'or.use of 'fdap arrıong health-care' persoiınel,
MMWR Rei:omm Rep 2ôô6i55:l.:37 [PMID: 1'71673971'
McMamis J, Wedmore T; Schwiırt:t RB (editors1: Emergerrcy De-
Patlama Yaralanmalarında Klinik
partment Wourrd Management . ·Em erg Med'. Clin N Am 20Ö7~ Bulgular
25.:1-248. .
Yüksek hızlı kurşun veya av tüfeği yaralanmaları sivil uygulama -
Rupprecht CE; Brigg~Dı Br6wri CM, Franka R, Katz S.L, Kert.HI),.
Lett SM, Levis R, Meltzer MI, Schafföer W, Citslak PR;, Cent~rs !arda karşılaşılan en ciddi yaralar arasındadır. Lokal olarak yo-
for Disease Confrol and Pr~veİ:ıtion (Cl)C): Use of~ reduced (4· ğun doku kaybı görülür. Yara parçaları kavite oluşturacak şekilde
d~se) vaccine schedule for posteıq,osure l?rophyfaxis fo prevent kaybolur veya hasarlanır. Etki noktasından uzaktaki alanlar, do-
human. rabie:S: recommen~atioiıs 6ftlıe advisory committee on kular aracılığıyla şok dalgalarının iletilmesiyle zarar görebilir. Bu
imrnunization, practicei,. · MMWR Recoinm .. Rep 201.0;59,L:·:9 karmaşık yaralarda hasarın kapsamını değerlendirmek zordur.
[PMID: 20300058],
Singer Af et al~ Cldsure of Iaceratfons and incisions .with octykya· Tedavisi
noacrylate: .A. nmlticenter randcımized controU~d tdal. Surgery
2002;Bl:270 [PMID:1189403].. . . . . ..· .. '
Başlangıç tedavi direkt olarak hemostazın sağlanması, temiz-
Thompson WL et al: Peripheral nerve blocks and anesthesia of the leme ve minimal debridman olmalıdır. Yarayı birincil olarak
hand. MU Med 2002;167:478 [PMID: 12099083]. kapatmamak akıllıcadır.
YARA BAKiMi
görünen yarayla orantısız ağrıyla ve eğer erken dönemdeyse %10'u dikiş gerektirir. Hayvan saldırısına maruz kalan ve bü-
minimal terlemeyle gelirler. Madde büyük bir güçle enjekte yük yaralanması olan hastalar değerlendirilmeli ve başka bir
edildiğinden, enjeksiyon alanından dokuya enjekte edildiği ciddi travma hastası gibi tedavi almalıdır.
mesafe anlamlı olabilir. Isırık yaraları için dikkatli yara bakımı tedavinin köşe taşı
ve enfeksiyonu önlemede en önemli belirleyicidir. Yara temiz-
Tedavi ve Sonuçlandırma lenmeli, debride edilmeli, bolca irrige edilmelidir. Ekstremite-
lerdeki tüm ısırık yaraları agresif tedavi edilmelidir; antibak-
Başvuru anında nörovasküler fonksiyonları dikkatle değer teriyeller verilmeli, etkilenen kısım kalp seviyesinin üstünde
lendirin ve ağrı kontrolü için uygun parenteral analjezik tutulmalı ve immobilize edilmelidir.
uygulayın. Normal deri florasına karşı parenteral antibakte- Enfeksiyon yoksa rutin kültür alınmasına gerek yoktur,
riyeller de ilk başvuru anında başlanmalıdır (Staphylococcus, çünkü pozitif kültürle daha sonra enfeksiyonun klinik bulgu-
Streptococus). Bazı maddeler radyo opak olup, cilt altı yayılı larının izlendiği yara arasında pozitif korelasyon göstermez.
mı ve ayrıca varsa cilt altı amfizemi göstereceğinden gerek- Antimikrobiyaller ile profilaksi tüm insan, birçok kedi fakat
li radyografiler çekilmelidir. El cerrahisi uzmanı veya diğe~ sadece yüksek riskli köpek ısırıklarında önerilmektedir (Tablo
cerrahi uzmanlarıyla debridman için erken temasa geçilmesi 30-2, aşağıya bakınız). Tetanoz ve kuduz profilaksisi düşünül
ve takibi önerilir. melidir (Tablo 30-3, 30-4).
TRAVMA ACİLLERİ
1. Köpek Isırıkları tendon ve eklemleri sıkça kapsar. Dental plaktan büyük sayıda
bakteri inokülasyonu olur (Çocukların ısırıkları daha az ağız
Köpek ısırıkları açık yaralara ve genellikle ezilme yaralanması bakterisi ve daha az ısırma gücü nedeniyle daha az risk taşı
na ikincil doku nekrozuna neden olur. Hemen ilk 6 saat içinde yor gibi görünmektedir). Başlangıçtaki tehlikesiz görünümüne
eksizyonel debridmanla tedavi edilmelidir. Yaranın büyüklüğü rağmen bu yaralar aşırı tehlikelidir çünkü ciddi nekrotizan en-
veya olaydan beri geçen zaman primer kapatmayı zorlaştırıyor feksiyona yatkındırlar.
sa, yara irrige, debride edilmeli, açık bırakılmalı veya gevşek
olarak yaklaştırma sütürleri ile birleştirilmelidir. Enfeksiyon Tedavi ve Sonuçlandırma
sıklıkla gelişmez ve antimikrobiyaller ile profılaksi gerekli de-
ğildir. Şüpheli tendon, eklem, kıkırdak yaralanması olan hastala-
Yüksek enfeksiyon riski ile ilişkili köpek ısırıkları elde- rı (örn el veya kulak ısırığı) yoğun irrigasyon, debridman ve
ki ısırıklar, delinme yaralanmaları ve üzerinden 6-12 saatten parenteral antibakteriyel tedavi için yatırılmalıdır (yüksek doz
daha fazla zaman geçmiş yaralardır. Bu yaralara çok dikkatli penisilin veya klindamisin). Bu tür yaralar asla kapatılmamalı
lokal bakım uygulanmalıdır ve yaralar açık bırakılmalıdır. An- dır. Diğer yapıların ısırıkları acil serviste irrige ve debride edi-
tibiyotik profılaksisi önerilir (Tablo 30-2). Düşük riskli yaralar lebilir ve ardından antimikrobiyal profılaksi verilebilir (Tablo
antibakteriyel profilaksisi gerektirmezler ve uygun yara bakı 30-2). Hasarlı alan hareketsiz bırakılmalı, ekstremitenin kalp
mının ardından dikilebilirler. Hasar çoklu veya yoğun değilse,
seviyesinin üzerinde olması sağlanmalı, olası enfeksiyon yayı
enfeksiyon yoksa hastane yatışı nadiren gerekir. lımı açısından sık sık kontrol edilmelidir. Hasta ilk 6-18 saatte
Enfekte ısırıklar temizlenmeli, debride edilmeli, etkilenen yeniden değerlendirilmeli sonraki bir haftada 1-2 gün aralık
ekstremite hareketsiz bırakılmalı ve kalp seviyesinin üzerinde
larla izlenmelidir.
olması sağlanmalıdır. Parenteral dozda bir birinci kuşak sefa-
Nekrotizan enfeksiyon bulguları progresif eritem, blis-
losporin acil serviste başlanmalı, hasta 7-10 günlük oral anti-
terlerin oluşması ve bariz nekrozdur. Bu bulgular ilk başvuru
bakteriyel tedavi ile taburcu edilmelidir (profılaksi için olanlar-
anında varsa hasta ilgili alanların geniş debridmanı ve parente-
da aynı, yukarıya bkz). Hasta 1-2 günde bir takibe çağrılmalı,
durumu kötüleşirse erken başvurması için bilgilendirilmelidir. ral antibakteriyel tedavi için yatırılmalıdır.
Sepsis bulguları olan hastalar hastaneye yatırılmalıdır.
Alkolik veya immün riskli hastalar, minör köpek ısırık DELİNME YARA~ANMALARI
larından sonra bile Capnocytophaga canimorsus'la hızlı sepsis
geliştirme riskindedirler. Genel Bilgiler
2. Kedi ısırıkları Delinme yaralanmaları kirliyse, kontamineyse veya yabancı ci-
sim içeriyorsa enfekte olma riski mevcuttur. Ayakkabı tabanı
Kedi ısırıkları derin delinme yaralanmaları ve biraz ezil-
nın penetrasyonuyla oluşan yaralar (özellikle spor ayakkabılar)
me yaralanmalarına neden olurlar esas olarak Pasteurella
genellikle parçalı debri içerir ve özellikle enfeksiyona yatkındır.
multocida'yla yüksek enfeksiyon riskiyle ilişkilidirler. Kedi
tırmığıyla oluşmuş yaralar ısırıkla eşdeğer kabul edilir. Tedavi
Eklem kapsülü veya kemik penetre edildiyse septik artrit veya
tüm anlamlı ısırıklar için lokal temizleme, debridman ve profı osteomyelit ortaya çıkabilir. Psödomonas türleri sık rastlanan
laktik antibakteryallerden oluşur (Tablo 30-2). türlerdir.
24 saatte ortaya çıkan kedi ısırığı enfeksiyonları P. multo- Tüm delinme yaralanmaları yabancı cisim varlığı açısın
cida kökenlidir ve yukarda bahsedildiği gibi tedavi edilmelidir. dan uzun (6,5 cm) 22 g bir iğneyle incelenmelidir. Ağrı kont-
24 saatten daha geç enfekte olan yaralar birinci kuşak sefolosp- rolü %1 lidokainle yapılabilir. Yara kontrolünün sonucu negatif
rorin veya amoksisilin klavulonik asitle 7- 10 gün tedavi edil- olsa bile, kaza öyküsü veya mekanizması yabancı cisim kaldı
melidir (Yukarıda Köpek Isırıkları'na bakınız). ğını düşündürenlerde yumuşak dokusu grafısi görünmelidir
Enfeksiyon ciddi değilse ve yara eli içermiyorsa hastane (fam kırıkları, uçan metal parçası).
yatışı nadiren gerekir. Düşük riskli, kozmetik sorun yaratan
yüz ısırıkları dışında primer kapatılmamalıdır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
3. İnsan ısırıkları
A. Yara Temizliği ve incelenmesi
Genel Bilgiler Yara normal salinle basınçlı bir şekilde irrige edilmeli, %1 povi-
Erişkin insan ısırıkları kedi ve köpek ısırıklarından daha ciddi- don iyodürle temizlenmelidir. Derinlemesine nazikçe gidilmeli
dir. Ezilme ve çekilme yaralanmalarıyla karakterizedir ve sık ve yabancı cisimleri uzaklaştırılmalıdır. % l 'lik lidokainle lokal
lıkla parmak eklemlerinin üzerinde veya elin dorsumundadır, infıltrasyon ve yaranın hafifçe genişletilmesi yeterli eksploras-
YARA BAKiMi
yon için gerekli olabilir. Küçük ve derin yerleşimli parçalar için E. Geride Kalan Yabancı Cisimler
acil serviste geniş diseksiyon önerilmemektedir.
Önemli bölgelerde (göz gibi) yabancı cisim kalması acil uzman
görüşü alınmasını gerektirir. Önemli olmayan bölgelerde kalan
B. Tetanoz ve Antibiyotik Profilaksisi
olası yabancı cisimlerin ayaktan cerrahi olarak çıkarılması için
Tetanoz profilaksisinin güncel olduğuna emin olunmalıdır hastaları 2-3 hafta içinde yönlendirin.
(Tablo 30-3). Özellikle olası kemik ve eklem yaralanması olan,
derin ve kirli yaraları profilaktik antibakteriyeller ile tedavi
edilmelidir (Tablo 30-2). Penetrasyon bir spor ayakkabının ta-
banından olduysa (çok yüzeysel olmadıkça), yüksek psödomo-
nas enfeksiyonu riskine karşı tek parenteral doz antipsödomo-
nal sefalosporinle (örn., seftazidim 1 g IM) veya siprofloksasin
ile 500 mg 3-5 gün profilaksi düşününülmelidir.
C. Elevasyon ve Takip
Hastalara ilgili herhangi bir ekstremiteyi yüksekte tutması ko-
nusunda bilgilendirilmeli ve ayak yaralarında 3-5 gün ağırlık
vermemesini öğütlenmelidir. Yüzeysel delinmeler dışında, has-
ta 5-7 günde veya ağrısı artarsa, kızarıklık olursa, kırmızı hat
veya püy gözlenirse daha erken kontrol edilmelidir.
D. Osteomiyelit
Ağrısı 5 veya 7 günden uzun süren veya anormal sedimentas-
yonu olan hastalarda osteomyelit riski mevcuttur. Eğer osteom-
yelit söz konusuysa etkilenen bölgenin direkt grafisi görülmeli,
normalse sınırlı kemik taraması için sevki düşünülmelidir. Os-
teomyelitli hastayı tutulum bölgesine göre bir uzmana yönlen- e~~~'Vf;iiQnrı~~~f/'.. .. ·.... ·.· .... < .
dirilmelidir. rieıtl.ançet.2009;.aY4;ı!~Ş~1}:SlPMlQ;f~fı313?ı];;· ··
Göz Acilleri
Çeviri:
Dr. Müge Gülen
Kimyasal
Evel--l> 1. Bol miktarda lzotonik saliri
maruziyet
~8h'.lsyonu; ringer laktat. veya su
.. · ırel~vı;ıfya,:ıın~.· • ...· . ·
2'., Kal.arı partiküıt,ır temizleyin.
1 2. lntracıkqter yabşncı,
cfsıfn için BT taraına
Hrr ve xlray·-( · · F> · ·
Güneş, ultraviyole
veya kaynak ışığına
Tanı:
Evel---l> Muhtemelen ıı---_J
maruziyet, ağrı aktinik keratit
1
Hayır
Tanı:
l
muhtemelen iritis
Evet
t
Tanı: Tanı:
1. Keratit Akut Dar açılı
2. Kornea! ülser glokom
3. Korneal
ı
abrazyon
Tanı:
T
Subkonjonktival
l
Tanı: Bakteriyel
Tanı:
keratit
Evet
t
Herpetik
veya klamdiyal
kanama
konjonktivit
Tablo 31-1. Travmatik Olmayan Tek Taraflı Gözde Kızarıklık ve Ağrının Ayırıcı Tanısı. (En Faydalı Bulgular Gölge-
lendirildi.)
Ağrı Hiç-orta derece Orta derece Ciddi Orta derece- şiddetli Ciddi
Eolofopi
nellikle konfrontasyon yöntemiyle yapılır. ğer tanı çalışmaları kesin tanının konulması için gerekli olabilir.
F. Fundoskopi Sonuçlandırma
Direk fundoskopi genellikle retina, optik disk ve retinal. da- Akut oküler durumun görme keskinliğinde kalıcı azalma ya -
marların kontrolü için kullanılır. pacağı düşünülen hastalara (örn., açı kapanması glokomu) acil
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
oftalmoloji konsültasyonu gerekmektedir. Diğer durumdaki 2. Santral Retina! Ven Ok!üzyonu-Santral retina! ven ok-
hastalar tedavisi verilerek, uygun takip altında taburcu edile- lüzyonu birçok yaygın retina! kanamayla ilişkilidir.
bilirler. 3. Retina! Kanama- Başka sebeplerle olan (örn., antikoagü-
lan) retina! kanama, görme kaybına neden olabilir.
AKUT TEK TARAFLI GÖRME KAYBININ 4. Retina Dekolmanı- Retina dekolmanında görme kaybın
dan önce ışık çakmaları görülür. Eğer görme keskinliği etkilen-
DEGElll.ENDİRillVIE:SJ mişse, dekolman büyüktür ve direkt oftalmoskopide kolaylıkla
Bakınız Şekil 31-2 görülebilir, bununla beraber, küçük dekolmanların görüntü-
lenmesi için indirekt oftalmoskopi gerekmektedir. Işık çakma-
Travma Açısından Bakın ları, migren hastalarında veya posterior vitröz dekolmanların
da da meydana gelebilmektedir.
Travmayı görme kaybının nedeni olarak dışlayın. Künt ve pe-
netran oküler travmaların her ikisi de körlükle sonuçlanabilir. AYIRICI TANI
Öykü ve Fizik Bakı Akut görme kaybının nedenleri aşağıda listelenmiştir ve tartı
şılacaktır.
Hastadan öykü alın (görme kaybının ani olup olmadığı, tek
veya çift taraflı oluşu, ağrının eşlik edip etmediği, gözde kıza A. Akut Açı Kapanması Glokomu
rıklık olup olmadığı) Göz bakısında görme keskinliği ve görme
Akut açı kapanması glokomu kornea! ödeme neden olur, ama
alanı bakısı üzerinde durulmalıdır.
en dikkat çekici bulgusu göz ağrısıdır, pupiller orta pozisyonda
fikslenmiş veya dilatedirler, genellikle düzensiz sınırlıdırlar, ön
A. Retinayı Görüntülemede Yetersizlik kamara açısı sığdır, (Şekil 31-3), konjonktiva hiperemiktir ve
intraoküler basınç fazlasıyla artmıştır. Akut açı kapanması glo-
Bulanık görüntü retinayı tamamen belirsiz hale getirecek (kır
komu tıbbi bir acildir. (aşağı bakınız)
mızı retle yok) veya optik disk gibi retina! belirteçlerin görün-
tülenebilmesini imkansız hale getirecektir. Görüntüyü bulanık B. Komeal Ödem
yapan kronik sebepler (örn., Katarakt) sıktır ve akut görme
kaybının değerlendirilmesini zorlaştırabilir. Çeşitli nedenlerle olan (örn., abrazyon, keratit, postoperatif) ciddi
kornea! ödem göz ağrısı ile beraber görme kaybına neden olabilir.
B. Anormal Görme Alanı
C. Hifema
Anormal görme alanının büyük kısmı genellikle santral sinir
Hifema ön kamarda kan bulunmasıdır. Genellikle travma so-
sistemi hastalıkları nedeniyle olur ve genellikle iki göz birden nucu oluşur, spontan hifemalar özellikle antikoagülan tedavi
etkilenir. (her zaman aynı derecede değil) Oftalmoskopik bakı alan hastalarda meydana gelir.
da retina genellikle normaldir.
1. Hemianopsi-Hemianopsi genellikle postkiazmatik nöro- D. Vitröz Hemoraji
lojik hastalıklarda (örn., tümör, anevrizma, migren, inme) gö-
Vitröz hemoraji posterior kamarada kan birikmesinden dolayı
rülür ve diğer akut nörolojik lezyonlar da eşlik eder. Nadiren
oluşan ağrısız görme kaybıdır. Anterior kamara temizdir. Ge-
psikojenik kaynaklıdır. nellikle kırmızı retle yoktur.
2. Santral Skotom-Santral skotom, retrobulber nörit için
tipik olan izole makuler etkilenmenin göstergesidir, ağrılı veya E. Endoftalmit
ağrısız olabilir.
3. Tübüler Görme- Tübüler görme optik kurallarla destek- Endoftalmit (intraoküler enfeksiyon) sıklıkla gözde ağrı ve gör-
lenmeyen psikojenik görme kayıpları için tipiktir. me keskinliğinde azalma ile ilişkili nadir görülen bir durumdur.
Göz bakısında anterior kamara (hipopiyon) veya vitreusta irin
bulunur. Ankilozan spondilit, ülseratif kolit, diğer seronegatif
C. Anormal Retina artropatiler, sarkoidoz, toksoplazmozis, tüberkülozis, sifiliz ve
herpes zoster gibi sistemik hastalıklar endoftalmitle ilişkilidir.
Anormal bir retina, genellikle o gözde görme kaybına neden
olan, nadir ama ciddi bir kaç durumun göstergesidir. Sonuçlandırma
1. Santral Retina! Arter Oklüzyonu- Santral retina arter
tıkanıklığında, fundus kiraz kırmızısı foveaya rağmen soluktur. Oküler hastalıklardan kaynaklı ani görme kaybı olan tüm has-
Bu tıbbi bir acildir. (aşağı bakınız) talara oftalmoloji konsültasyonu yapılmalıdır.
Tanı: Kornea! Tanı:Muhtemelen
hidrops endottalmit
vey_a üveit
Hayır~j~·
·r Evet
2,
3, Di(iıl<
I Ciddi ağrı, artmış
Korneal ödem
Hayır~, ·'"""'"A,,.rn,zs. ~··"~
Hayır IVitreus veya ön
kamarada eksuda
,URJlilnitUPA=,@ #~,
Evet
:W.Z\ Q "" Mc
Evet
+
Evel
Evet----,
L"·m· ~-anı: Spontan
· Evet Evet
Hayır
Tanı:
+ Tanı:
+ Tanı: Psikojenik
C)
o,
N
+
Bilateral akut görme kaybı. Tek
1. Serebrovasküler
inme
Retrobulber nörit
a.u., ,.,~ 4;;;;,,« ""'"'z;;ı;;;:ı,,,,
ı2~~y?n,~I ,gö'.:l'e ~;Y~I
~
2. Migren
taraflı görme kaybında, diğer 3. Fonksiyonel r
r
göz için önceki kronik hastalıkları rn
göz önünde bulundurun. ~-
(hasta tarafından bilinmeyen)
~-----1 Soluk fundus; kir, Hayır-)-1~~-ti~~~:,;,.°.~!i .. Jj-Hayır-ı,. Retina D~k~:~a~ı .
kırmızısı maküla
, :ı;;s,,:z;;,1.s;;:;:ıı:e.,:w
H~yır
Tanı: Santral
t Tanı:
+ ~Retina
Tanı: Tanı:
Nörolojik Evet- Tanı: Oksipltal
1. Retinal ven 1. Optik nörit
anormalliklerle ilişkilidir ı lob Hastalıkları retina! arter
oklüzyonu
Dekolmanı
veya papilit
oklüzyonu 2. Relinal hemaraji 2. Metanol
Hayır 3. Relinal vaskülit zehirlenmesi
t
Tanı: Muhtemelen
Tanı: Retrobulber
psikojenik fonksiyonel
optik nörit
örme
1
kaybı
IŞJK
__..
KAYNAGI
DERiN YÜZEYSEL
- -
.& Şekil 31-3. Oblik Aydınlatma ile Ön Kamaranın Derinliğinin Tahmini (R. Shaffer çizimi) (Riordan-Eva P, Whitcher JP:
Vaughan and Asbury's General Ophtha!mology, 16. ed. McGraw-Hill, New York 2004 izniyle basılmıştır.)
Ayırıcı Tanı
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Orbital dokuların akut enfeksiyonuna genellikle Streptococ-
cus pneumoniae, diğer streptokoklar, Staphylococcus aureus ve
(özellikle çocuklarda) Haemophilus injluenza neden olur. Daha
az sıklıkla, Phycomycetes grubu mantarlar diyabetiklerde orbi-
tal enfeksiyonlara (rinoorbitoserebral mukormikozis) neden
Genel Bilgiler olabilirler. Sık görülen organizmalar göze paranasal sinüsler-
Santral retina! arter tıkanıklığı sıklıkla emboli kaynaklıdır. den (özellikle ethmoid) veya periorbital dokulardaki vasküler
Görme kaybı oklüzyon meydana geldikten sonra 90 dakikadan kanallardan girerler. Nadiren, enfeksiyon meninks ve kavernöz
kısa bir sürede meydana gelir. Bunu azaltan faktörler, oklüzyon sinüse yayılabilir.
zamanı, silioretinal arter açıklığı ve oklüzyona neden olan se-
beplerdir. Klinik Bulgular
Klinik Bulgular Öyküde periorbital bölgede yaralanma veya sinüzit, göz ve
çevresinde ağrı ve görme keskinliğinde azalma olabilir. Muaye-
Tipik öykü, yaşlı veya tromboemboliye yatkınlığı olan hastalar- nede göz kapaklarında ve periorbital dokuda kızarıklık, şişlik,
da tek gözde ani, ağrısız ve tam görme kaybıdır. Oftalmolojik konjonktivada kemozis, hızlı ilerleyen ekzoftalmus ve oftal-
bakıda, optik diskte solukluk, retinada ödem, kiraz kırmızısı mopleji görülebilir. Disk sınırları silikleşebilir ve sıklıkla ateş
fovea, zorlukla tanınabilen içinde kan olmayan kasılmış arte- görülür. Radyografik bulgular sinüzitle beraber veya tek başına
riyoller ve retinal venlerde 'vagon' görüntüsü veren kanın seg-
orbital yumuşak doku infiltrasyonunu gösterir.
mentler şeklinde venlerde birikmesi görülür.
Phycomycetes grubunun (Mucor, Rhizopus ve diğer cins-
ler) neden olduğu invaziv enfeksiyona sahip hastalarda orbital
Tedavi
selülit hızlı ilerler ve sıklıkla sinüs cavernosus trombozu ile be-
Santral retina! arter tıkanıklığı tıbbi bir acildir. Görme 90 daki- raberdir. Diyabetiklerde ve immünsüprese hastalarda risk art-
kadan kısa bir sürede kalıcı olarak kaybolabilir, bununla bera- mıştır. Muayene sıklıkla maksiler ve/veya ethmoidal sinüzit ve
ber görme oklüzyon oluştuktan 3 gün sonra düzelebilir. Öne- palatal veya nasal mukozal ülserlerin beraberliğini gösterir.
rilen, hastalar semptomlar başladıktan sonraki 24 saat içinde
görülürse, tedavinin başlamasıdır. Tedavi ve Sonuçlandırma
Tedavi oküler masajı (orta basınçta 10 saniye ve 5 sani-
ye ara), oftalmik timolol, intravenöz asetazolamid veya inhale Periorbital doku sıvısı ve kandan kültür alın. Orbital abse ve
karbogeni (% 95 oksijen ve % 5 karbondioksitten oluşan oksi- intrakraniyal tutulumun dışlanması için orbita tomografisi
jen-karbondioksit karışımı) içerir. Oftalmoloji tarafından ka- çektirin. Hastalar hastaneye yatırılmalı ve geniş spektrumlu
bul gören diğer bir tedavi şekli trombolitiklerin oftalınik artere intravenöz antibiyotikler (1-2 gr Seftriakson + lgr Vankomi-
direk enjeksiyonu veya ön kamara parasentezidir. Eğer ulaşıla sin IV veya 3.375g Piperasilin tazobaktam IV) başlanmalıdır.
bilirse hiperbarik tedavi yararlı olabilir. Hızlıca göz ve kulak-burun-boğaz konsültasyonu yapılmalıdır.
Orbital Phycomicosisi olan hastalara intravenöz Amfoterisin
Sonuçlandırma B verilmeli ve enfekte dokuların debridmanı için cerrahi mü-
dahale gerekmektedir. Herhangi bir intrakraniyal yayılım için
Acil olarak göz konsültasyonu yapılmalıdır. beyin cerrahisi konsültasyonu gerekebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
~ Görmede .azalma ile b~rabe{ paş'ağ(ısr, bulai')tı 1 enfeksiyonlar daha az sıklıkla hematojen yolla gelişir, ateş ve
ateş, üşüme ve diğer sisternik enfeksfy:on bulgu..; üşüme eşlik edebilir.
'larivardır,. ·
~ Erken clönernde parenferal antibiy:otik:verifmefidir. Klinik Bulgular
Hastaların şikayetleri ağrı, bulanık görme ve fotofobidir. Ba-
kıda gözde kızarıklık, konjonktivada kemosis, göz kapağında
Bilgiler şişlik, hipopiyon (ön kamarada püy) ve bulanık görme (fundus
puslu görünür ve kırmızı refle yoktur) vardır.
Kavernöz sinüs trombozu genellikle orbital ve oküler bulgu
ve semptomlarla ilişkilidir. Enfeksiyon hematojen yolla uzak ve
bir bölgeden veya lokal yolla boğaz, yüz, paranazal sinüs veya
gözden yayılım sonucunda olur. Kavernöz sinüs trombozu tek Kan kültürü gönderin, acil göz konsültasyonu isteyin, sedas-
taraflı bir enfeksiyon olarak başlar ve hızlıca diğer kavernöz si- yon ve analjezi uygulayın. Hastada ön kamaradan vitröz aspi-
nüslere yayılır. rasyonu gereklidir (göz uzmanı tarafından). Gram ve Giemsa
boyama ve uygun vasata kültür ekmek için alınan örnekten
Bulgular gönderin.
Oküler sıvıdan sürüntü şeklinde yayma yapın, eğer or-
Hastalar üşüme, başağrısı, letarji, bulantı, ağrı ve görmede ganizma görünmezse, kültür sonuçları gelene kadar ampirik
azalmadan şikayet edebilir. Ateş, kusma ve sistemik enfeksiyo- olarak subkonjonktival ve sistemik antibiyotik başlayın (van-
nun diğer bulguları görülebilir. Oftalmolojik bakıda tek veya komisin ve bir aminoglikozid veya 3. kuşak sefalosporin).
çift taraflı ekzoftalmusu, pupiller refleks yokluğunu ve papilö-
demi gösterir. Üçüncü, dördüncü ve altıncı kafa çifti veya be- RETiNA DEKOLMANI
şinci kraniyal sinirin oftalmik dalının tutulumu oküler hareketi
kısıtlar ve azalmış kornea! duyarlılığa neden olur.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Gözde orta dereceli veya basit bir travma retina dekol- Oftalmoskopik bakıda optik sinir başında şişlik ve hiperemi
manına neden olabilir, ancak bazı vakalarda vitröz, retina ve görünür, venlerde distansiyon ve retinada peripapiller ödem
koroidteki değişiklikler gibi predispozan faktörler patogenezde vardır.
önemli rol oynar. Ciddi travmalar predispozan faktörler olma- Hastayı acilen hastaneye yatırın. Tedavi ve değerlendir
dan retina! yırtık ve dekolmanlara neden olabilir. menin ayrıntıları için 47. konuya bakın.
Klinik Bulgular
Hastalarda ağrısız
görmede azalma meydana gelir ve öyküde
ışık çakmalarıve kıvılcımlar vardır. Görme kaybı gözün önü-
ne perde inmesi şeklinde tanımlanabilir veya görme bulanık,
dumanlıdır. Maküler alan tutulmamışsa santral görme etkilen-
mez; bu da sıklıkla tedavide gecikmeye neden olur. Makülada • ,<!
ayrışması olan hastalar acil servise görmede ani kötüleşme ile .(!ast ııq:essed ~.n Ju y.
başvururlar. Ch.mı.h JL, · Gho.sh. YIÇ; Riclıaı'd.s )); ()çularJschefiıic syndro111.e; a
IOP normal veya düşüktür. Ayrılmış retina beyaz kıv 111eôicıµ eı:nergency. L,11nçet ;1370 {PMID: )663lf.ll 7l,
rımlar ve göz küresinde büllerle beraber, gri görünür. Yırtıklı o;ğı~'1ıi/I~;;iı~~inJi~i uıur ' .~~i'ij;{çffit
dekolmanın dolaylı oftalmoskopisinde, yuvarlak çukurlar ve l\lÔrth An:ı 2008;26:W9.:.2ı:6 ıı;':f .
atnalı yırtılmalar görülür. Vitröz bantlar ve diğer değişiklikler
Narad~yJ, B,ı!"ısbR.M Approath 1o o~!J.l~\w}?!9glc~~eıg~ııçies.
çekilme tipi dekolmanda görülebilir. MedGlin Nor\h. Am 20\ııs;90:30s-sjs tPMI@:i644ss1iJi .. ' .
·:Yirtni~n M, ~çm11,!,~e c»f~,m-o~~çı:il~,x!~.~)qşs. Jim-er,g
Ayırıcı Tanı ,~dJ31#1J)tqt'!t-t\ın . ıı:~.:.ı~;i.PJV,ı}~;,l~~~~;:sııJ. •....
Birincil retina dekolmanının ikincil dekolmana neden olan
preeklampsi-eklampsi veya koroid tümörler gibi diğer sebep-
lerden ayırıcı tanısı yapılmalıdır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Birçok kimyasal organik madde görmede kötüleşmeye neden Lakrimal kesenin akut enfeksiyonları çocuklarda ve nasolak-
olabilir. Kornea! ve lentiküler opasitelere neden olan kimyasal rimal kanal tıkanıklığı olan erişkinlerde meydana gelir. En sık
maruziyetler, sıklıkla sinsi başlangıçlı görme kaybına neden neden olan organizma S. pneumoniae' dır.
olur. Sinir dokusunda hasara neden olan bileşiklere maruziyet,
görmenin hızlı veya yavaş bozulmasına neden olur. Metanol, Klinik Bulgular
halojenli hidrokarbonlar (örn., metil klorid) ve arseniğin toksik
doz maruziyetleri görmede kalıcı hasara sebep olur. Etambutol, Hasta ağrıdan şikayet eder. Öyküde gözlerde yaşarma ve akıntı
kloramfenikol, kinin ve salisilat gibi ilaçların akut veya kronik vardır. Bakıdalakrimal kese üzerinde hassasiyet, kızarıklık ve
kullanımları optik nörite ve görme kaybına neden olabilir. şişlik vardır.
Körlüğe neden olan en sık toksik neden metanoldür Lakrimal kese üzerine baskı uygulanarak Gram boyama,
(metil alkol) . Sadece birkaç mililitre maruziyet kalıcı körlüğe yayma ve kültür için püy toplanmalıdır.
neden olabilir. Akut metanol zehirlenmesi bulantı, kusma ve
karın ağrısına neden olur. Baş ağrısı, baş dönmesi ve deliryum Tedavi
görülebilir. Görme kaybı metanol içiminden birkaç saat sonra
ani ve tam görme kaybı olarak gelişebilir veya nadiren maruzi- Amoksisilin-klavunat veya sefaleksin gibi sistemik antibiyotik-
yetten 3 gün sonra görülebilir. Pupiller refleksler zayıflamıştır. ler başlayın. Topikal antibiyotikler kullanılabilir ama tek başla-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Sonuçlandırma
AKUT HORDELOUI\J!(ARPACIK)
Tedavi
Eğer püy cilt veya konjonktivada belli bir alana lokalize ise,
cilde horizontal konjonktivaya vertikal bir insizyon yapılabilir.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Hasta tedavinin devamı için günde üç defa ılık kompres ve iki
Lakrimal bezin infeksiyonu ve inf!amasyonu üst göz kapağının defa topikal antibiyotikli merhemler (eritromisin %0.S'lik veya
temporal kısmında lakrimal bez lokalizasyonunda şişlik, ağrı, % 0.3'lük gentamisin) verilerek eve taburcu edilebilir.
duyarlılık ve kızarıklıkla karekterizedir.
Tedavi
Pürülan bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler, ılık kompres,
sistemik analjezikler ve biriken lokal püyün insizyon ve drenaj-
la boşaltılması ile tedavi edilmelidir. Vira] dakriyoadenitlerin
(kabakulak) tedavisi konservatiftir.
GÖZ ACİLLERİ
Genel Bilgiler
Preseptal selülit göz kapağının enfeksiyonudur. En sık neden
olan organizmalar S. aureus, H.influenza ve streptokoklardır.
Eğer cilt döküntüsü ile beraberse (ör: herpes zoster) viral ne-
denler düşünülmelidir.
Klinik Bulgular
Göz kapağında hassasiyet, kızarıklık ve ödem vardır. Propito-
zis, göz hareketleri ile ağrı ve ekstraoküler hareketlerde kısıtlı
lık yoktur. Eğer bunlardan biri varsa orbital selülit gelişmiştir. Genel Bilgiler
Konjonktivitler kırmızı gözün en sık nedenidir. Hastalık kesin
Tedavi
olarak kontrol altına alınıncaya kadar tıbbi acil bir problem
Amoksisilin-klavunat veya sefaleksin ile 10 günlük tedavi veri- olarak değerlendirilir.
lir. Herpers zosterden şüpheleniliyorsa antivirallerde verilebi-
lir. Ciddi vakalarda insizyon ve drenaj gerekebilir. Akut Konjonktivit Nedenleri
Sonuçlandırma A. Enfeksiyonlar
Hasta günlük kontrollere çağrılarak taburcu edilebilir. Eğer Akut konjonktivitte bakteriyel, vira!, paraziter, fungal veya kla-
hastanın semptomları kötüye gidiyor ve antibiyotikler yetersiz
midyal enfeksiyonlar neden olabilir.
kalıyorsa intravenöz antibiyotikler geçin ve göz veya KBB kon-
sültasyonu isteyin.
B. Kimyasal İrritanlar
Klorin gazı ve göz yaşartıcı gaz kimyasal irritasyonla akut kon-
jonktivite neden olur.
C. Allerji
Akut konjonktivitin alerjik nedenleri vernal keratokonjonkti-
vit, san1an nezlesi ve diğer sık görülen allerjenlerdir.
D. Cilt Bozuklukları
.
. 'i<rlnikQ~$Lt!~tet
aa:;fanJı~
Ağrı
'' . ,, Aküt '
Orta
c ~aw~ııı~~.
'/ q
J~@ıntayaı
Akujv~ra§,Uba~ut.
Hafif-orta Hafif-orta
·•.: iff',J,ii,ıı,JrıirlfKri'Ji 10
Tekrarlaya~
Yok
tr~~t.
;;;ı tiff[f~p'ciN''
VİRAL KERATOKON.JO.N.KTİViT,
Ffuoroseirıle. bakı farırda yardırncİdir, ·.,
. Aı;ıtibiyotiJ~ te:davisCve: göz(in kapalı. tc1:kibı zorun~
ILicldr. < ' , . ···•.·.·. . .·· .· ..
··.:·.. Kontakt İe:ns, ~uUananlarda sıktır.
nonükleer inflamatuvar reaksiyonu gösterir. Pseudomembran için, günde iki defa saç kurutma makinesiyle göze sıcak hava
akımı uygulanmalıdır. Gözü ovalamaktan kaçınılmalıdır.
meydana geldiğinde, polimorfonükleer nötrofıller görülebilir.
Semptomların başlangıcından sonraki ilk iki hafta içinde kül-
Sonuçlandırma
tür adenovirüsler için genellikle pozitiftir. Klamidyal konjonk-
tivit ayırıcı tanıda daima akılda tutulınalıdır. Hastayı 24-72 saat içinde göz doktoruna yönlendirin.
Tedavi HiFEMA
Tedavi semptomatiktir. Topikal dekonjestanlar faydalı olabilir.
Koyu cam gözlükler fotofobiyi rahatlatabilir. Eğer tanı kesin
değilse, bakteriyel kültür için materyal gönderin ve laboratuar
:'tt~t~f!iJfJ!;:ııJ! ~l~Iii~:
sonuçlarını beklerken,% 10' luk sulfasetamidli göz damlaların
dan günde dört defa, %1' lik (lOmg/g) tetrasiklinli merhemler-
den günde 2 defa olacak şekilde başlayın.
Viral ajanların iyatrojenik yayılımının sebep olduğu epi- dem9lac~ğındant9mya ya fAl14r~r ,.
demilerde, el yıkama ve diğer koruyucu önlemlerin alınması JQP ·b 9 sınc;; kQntrQl;;'edilm
çok önemlidir.
Hastalar 2-3 gün içinde kontrole gelmek üzere taburcu edile- Hifemaya (ön kamarada kan birikmesi) genellikle gözün per-
bilirler. Hastalar diğer aile bireyleri ve çalışma arkadaşlarına fore olmayan travmaları neden olur. Nadiren, oküler veya sis-
virüsü oküler sekresyonlar yoluyla yaymaktan kaçınmalı ve temik bir bozukluğun veya antikoagülasyonun komplikasyonu
olarak spontan olarak meydana gelebilir.
dikkatli olmalıdırlar. İdeali semptomlar gerileyene kadar has-
taların işe gitmemesidir.
Klinik Bulgular
Hifema görme keskinliğinde ani azalma ile karekterizedir. Eğer
IOP yükselmişse, başağrısı ile beraber veya baş ağrısız gözde ağrı
olabilir. Tüm ön kamara kan ile dolabilir veya kan seviyesi gö-
rülebilir. Perilimbal çekilme ile beraber konjonktiva kızarıktır.
Tedavi
Hastanın başı 30 derece yükseltilir. Etkilenen göz kapatılır. Göz
konsültasyonu gereklidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Sonuçlandırma
Tedavi
Sikloplejik midriyatik ajanlar olan, Tropisamid veya siklo-
pentolat gibi % l' lik göz damlalarından her sekiz saatte bir Tablo 31-3. Travmayla İlişkisiz Spontan Vitröz Kana-
damla damlatılır. Eğer göz içi basınç yüksekse altı saatte bir malarınBilinen Bazı Nedenleri
oral olarak 250 mg asetozalamid ver. Göz konsültasyonu son-
rası % l' lik prednisolon asetatlı göz damlası günde beş defa
verilebilir.
Sonuçlandırma
Son çalışmalarda 25µg t-PA' nın vitreus içine enjeksiyo- Tedavi ve Sonuçlandırma
nunun travmatik vitröz kanamalı seçilmiş bazı hastalarda uy-
gulanabileceği gösterilmiştir. Özgün bir tedavisi yoktur. Hastalar ileri bakım ve tekrarla-
yan kanamaların önlenmesi için göz doktoruna yönlendiril-
melidir.
Genel Bilgiler
Retina! kanama, travma, lokal göz hastalıkları veya sistemik Genel Bilgiler
hastalıklardan dolayı oluşabilir
(Tablo 31-4). Kanama retina-
Santral retina! ven tıkanıklığı, en sık yaşlı hastalarda glokom
nın yüzeysel tabakalarında, derin tabakalarında, preretinal
veya hipertansiyonla beraber görülür. İnsidansı, diyabetes mel-
boşlukta veya subhyaloid alanda meydana gelebilir.
litusta, otoimmun hastalıklarda, Waldenström makroglobuli-
nemisinde, kriyoglobulinemide, orak-hücreli anemi, poliste-
Klinik Bulgular mia vera ve lösemide artmıştır.
Kanaması maküler veya perimaküler alanda olan hastalar gör-
mede ani gelişen azalma ile gelirler. Küçük periferal retina[ Klinik Bulgular
kanamalar semptoma neden olmayabilir. Sinir lifleri tabaka-
Hastalarda tek taraflı, ağrısız, ani görme kaybı vardır. Oftalmos-
sından meydana gelen yüzeye! retina! kanamalar, oftalmolojik
kopide dilate ve kıvrımlı venler, retina! ve maküler ödem, mul-
bakıda parlak kırmızı ve alev şeklinde görülür. Derin retina!
tipl veya diffüz retinal kanamalar ve incelmiş arterioller görülür.
kanamalar yuvarlak ve koyu kırmızımsı renklidir. Subhyaloid
kanamalar vitröz cisimle iç membranın sınırları arasındaki
alanda bot şeklindeki kanamalardır. Yeni damar ağları rüptüre Tedavi ve Sonuçlandırma
olup, retina! ve vitreusta kanamalara neden olabilir. Özgün bir tedavisi yoktur. Sistemik bir hastalıkla ilişkisi veya
olası glokom açısından değerlendirilmesi için hastayı göz dok-
toruna yönlendirin. Glokom gibi lokal predispozan faktörler
dışlandıysa, tıkanıklığı olan hastaların tam bir tıbbi değerlen
dirilmesi yapılmalıdır.
Tablo 31-4. Retina! Kanamayla İlgili Sistemik Durum-
lar
Genel Bilgiler
Optik nörit, bir çok nedenden dolayı görülebilir, demiyelinizan
hastalıklar, sistemik enfeksiyonlar, nutrisyonel ve metabolik bo-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
ırma
Klinik Bulgular
Asitle olan yanıklar kural olarak daha hızlı hasara neden olur
ancak genel olarak alkalilere göre daha az ciddidir. Çünkü al-
kalilerde olduğu gibi gözün dokularında ilerleyici hasara sebep
olmazlar.
Tedavi
Maruziyetten sonra hızlıca göze su, ringer laktat veya normal
salinle bolca irrigasyon yapın. İrrigasyon sırasındaki ağrıyı
azaltmak için topikal anestezik damlatılabilir (%0.5' lik propa-
rakain). Asitler alkalilerle nötralize edilmez.
GÖZ ACİLLERİ
Klinik Bulgular
Termal yaralanmadan dolayı göz kapakları, kornea ve kon-
jonktivada meydana gelen yaralanma çok az hasardan ciddi
yaralanmalara kadar farklı boyutlarda olabilir. Kornea! ülserler
kornea epitelinin kaybı sonucunda meydana gelse de, yüzeye!
korneal yanıklar iyi prognozludur. Oküler travma penetre ve penetre olmayan yaralanmalar olarak
Göz kapakları cildinin yanıkları birinci, ikinci veya üçün- sınıflandırılabilir. Travma ciddi yaralanma ve görme kaybına ne-
cü derece olabilir. Konjonktival kızarıklık belirgindir. Termal den olabilir. Göz yaralanmaları koruyucu orbital kemik yapı ve or-
yanığa maruz kalmış interpalbebral alandaki kornea epitelinde bital yağ dokusunun tampon etkisine rağmen oldukça yaygındır.
diffüz nekroz görülebilir. Korneanın termal yanıklarında sıkça Mesleki güvenlik önlemleri ve önleyici tedbirler vurgulanmalıdır.
görülen korneal ödemden kaynaklı korneadaki bulanıklaşma,
görme keskinliğinde azalmaya neden olur.
Değerlendirme
ekibi hastanın yaşamı tehdit eden diğer yaralanmalarıyla daha GÖZ, ADNEKS VE ORBİTANIN KÜNT
çok meşgul olduğundan veya göz kapaklarındaki şişlikten do-
layı bazı göz yaralanmaları gizlenmiş ve fark edilmemiş olabilir.
Bazı yaralanmalar çabucak tedavi edilmezse görme kaybına ne- Göz küresinde ve oküler adnekslerde kontüzyon künt travma-
den olabilir. Engelli veya bilinci kapalı hastaların maalesef gizli nın sonucudur. Böyle bir yaralanmanın sonucu her zaman be-
veya tedavi edilmemiş yaralanmaları bulunabilir, ancak bu has- lirlenemez ve hasarın boyutu yüzeye! muayene ile net bir şekilde
talara da koopere hastalar gibi uygun göz bakısı yapılmalıdır. ortaya konamayabilir. Dikkatli göz bakısı gereklidir beraberinde
X-ray tetkikleri veya gerektiğinde tomografi kullanılabilir.
Değerlendirme
Yaralanma Tipleri
Yaralanmanın nasıl meydana geldiği öğrenilip, kayıt edilir. Göz
ve oküler adnekslere bakılır, eğer hastanın durumu müsade edi- A. Göz kapaklan
yorsa görme testleri yapılır. Göz küresine basınç uygulamayın.
Ekimoz, şişlik, laserasyon ve abrazyon açısından göz kapakla-
Uygun şartlarda, BT taraması radyoopak yabancı cisimlerin
rını kontrol edin.
dışlanması ve orbital kemik kırıklarının tespiti için gereklidir.
B. Konjonktiva
Klinik Bulgular
Subkonjonktival kanama veya konjonktival laserasyonlar açı
Penetran yaralanmalar gözün dış kısımlarında (sklera, kor- sından konjonktivayı kontrol edin.
nea) hasara neden olurken, tabakaların anatomik bütünlüğüne
C. Kornea
zarar vermez, böylelikle oküler içeriğin prolapsusu ve kaybı
önlenir. Perfore yaralanmalar sklera ve korneanın anatomik Abrazyon, ödem, laserasyon veya rüptür açısından korneayı
bütünlüğünün bozulmasıyla (laserasyon) sonuçlanır. Bazı ya- kontrol edin.
ralanmalar üveal yapıların prolapsusu ile ilişkili olabilir. Sklera
veya korneaya ait yaralanmalar sıklıkla intraoküler veya intra- D. Ön Kamara
orbital yabancı cisimlerle ilişkilidir. Hifema, açı silinmesi veya sekonder glokom açısından ön ka-
marayı kontrol edin.
Tedavi
E. iris
Perfore ve penetran yaralanmaların acil yönetiminde amaç İridodialysis, iridopleji, iris sfinkter rüptürü, kornea! veya skle-
ağrıyı dindirmek, görmeyi korumak veya düzeltmek ve iyi bir ral laserasyonlarda iris prolapsusu veya iris atrofisi açısından
kozmetik sonuç elde etmektir. Ağrıyı dindirmek için sistemik irisi kontrol edin.
analjeziklere ihtiyaç vardır. Sedatif gerekebilir. Gözü bir göz
bandajı ile kapatın. Ayrıca oküler hareketleri en aza indirge- F. Siliyer Cisim
mek için yaralanmamış gözde bir yama ile kapatılır. Göz dam- Aköz humorun azalmış sekresyonu veya skleral laserasyondan
lası damlatmak veya antibiyotikli merhem sürmek gibi herhan-
siliyer cismin prolapsusu açısından siliyer cismi kontrol edin.
gi bir uygulama yapılmaz.
Gerekliyse tetanoz proflaksisi verin (Konu 30). Hasta bir G. lens
göz uzmanı tarafından bakılana kadar olası bir cerrahi müda-
Lens dislokasyonu veya katarakt açısından lensi kontrol edin.
hale için oral alımını kesilir. İntravenöz sıvılarla hidrasyon sağ
lanır. H. Vitreus
Gram pozitif ve gram negatif organizmalara etkili antibi-
Vitröz hemoraji veya prolapsus açısından vitreusu kontrol edin.
yotikleri parenteral verin. Göz içi basıncın artmasına bağlı olu-
şabilecek ilave hasarları önlemek için antiemetik ajanlar verilir. 1. Siliyer Kas
Sonuçlandırma Paralizi ve spazm açısından siliyer kası kontrol edin.
6. Kornea! Abrazyon
3. Orbital Hemoraji
Klinik Bulgular
Ekzoftalmus ve subkonjonktival kanama, yüzüne künt travma
öyküsü veren bir hastada oküler damarların rüptürünü düşün
dürür. Konjonktival kemozis ve göz kapağında ekimoz olabilir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Soğuk kompres uygulayın ve acil göz konsültasyonu isteyin.
için %0.5' lik proparakainden göze damlatılır. Ciddi vakalarda, korneaya % 0.5 proparakain veya tetrakain ile anestezi uygula-
göz kırmızıdır, kornea! yüzey düzensizdir ve normal parlaklı yın. Yabancı cisim gözden başarılı bir şekilde uzaklaştırıldıktan
ğını kaybetmiştir. Floresein ile boyama kornea! epitelde bir de- sonra antibiyotikli göz merhemi (% 0.3' lük gentamisin veya %
fekti ortaya çıkarır. Gerekirse göz küresinin enfeksiyonu veya 10' luk sulfasetamid) sürün veya göz damlası damlatın.
perforasyonu dışlanır.
Sonuçlandırma
Tedavi
Semptomu veya görmesinde değişiklik olmadıkça, hasta 24
Debrisleri ve serbest yabancı cisimleri uzaklaştırmak için ste-
ril salin solüsyonu ile göz nazikçe irrige edilir. Ciddi vakalar- saat sonra tekrar görülmelidir. Derin kornea! yerleşimli yaban-
da siliyer kası gevşetmek ve ağrıyı azaltmak için tropicamide cı cisimler veya görme aksındaki büyük yabancı cisimler göz
damlatılır. Antibiyotikli göz merhemleri sürülür. Uyarı: Kor- doktoruna yönlendirilmelidir.
tikosteroid içeren göz merhemleri kullanmayın. Ağrı kontrolü
için nonsteroid antiinflamatuvar içeren göz damlaları kullanı 8. Travmatik Lens Dislokasyonu ve
labilir. Gerekirse sistemik analjezi sağlanır. Hastaya asla topikal Katarakt Oluşumu
anestezik vermeyin, çünkü geri dönüşümsüz kornea! hasarlan-
maya neden olur.
Klinik Bulgular
Sonuçlandırma Göze künt travma sonrasındald lens dislokasyonunda tek gözde
Hasta günlük olarak kontrole çağrılmak üzere ayaktan takip (nadiren ildsinde) çift görme, bulanık görme ve şekil bozukluğu
edilir. 48-72 saat içinde düzelmeyen kornea! abrazyonlar için olur. Hızlı göz hareketlerinden sonra iriste titreme olur. Lens of-
göz konsültasyonu isteenbilir. talmoskop ile görülebilir veya BT taraması ile görüntülenebilir.
Öykü ve bakı tanıda önemlidir. Lens dislokasyonu sıklıkla Marfan
7. Kornea! ve Konjonktival Yabancı Cisimler sendromu, homosistinüri veya sferofaki gibi tıbbi bozukluklarla
ilişkilidir. Eğer sublukse lens (anterior subluksasyon) aköz hu-
mourun akışını tıkayıp akut glokoma neden olursa acil duruma
neden olur. Eğer lens kapsülü bozulmuşsa, lens stroması şişebilir
ve bulanıklaşır, akut glokoma yol açabilir ve katarakta ilerleyebilir.
Ağrt, yab;n~ı dsim Bu genellikle yıldırım veya elektrik çarpması sonrasında görülür.
Bakıd~ flqoreseiff boya kulfanın, gôz. Kaf)Jkf~rıtılrfai:
.t.ına b~karak. yabancı dsill).olmadrğında~ı.emııı: olu!;\ Tedavi
~. intra.okmer yafuanq dsinııteri dılraı;nak ~e~~krt ... Lens dislokasyonu olan hastalar cerrahi onarım ve artmış göz
içi basınç için acilen göz uzmanına yönlendirilmelidir. Trav-
Klinik Bulgular matik katarakt için tedavi yoktur.
Yüksek hızlı
dönen sıkıştırılmış çelikten aletlerle (örn., matkap) Sonuçlandırma
çalışma öyküsü olabilir, veya göze travma öyküsü yoktur ve hasta
gözündeki yabancı cisimden habersizdir. Bununla beraber çoğu Artmış göz içi basınç ile ilişkili dislokasyon acil göz konsultas-
vaka gözde veya göz kapağının altında yabancı cisim hissinden yonu gerektirir, bunun dışında hastanın zamanında göz uzma-
şikayet eder veya sadece gözde irritasyon vardır. Bir kornea! ya- nına yönlendirilmelisi gereklidir.
bancı cisim büyüteç ve iyi odaklanmış diffüz ışık veya biyomikros-
kop yardımıyla görülebilir. Konjonktival yabancı cisimler sıklıkla .· ~rna~ Kf1 Smiddy WE, Banta)'et atitj~rıflr'\faüMıfj~Mr{vf~al
üst göz kapağının altında gömülüdür. Kapak görmeyi ve yabancı ~ ·•.• out~o111«: ,~e,;o!ldaryto . ı;,aıJJtball,.P,r<>J~c.tileş, ~m.f\:}'.l?~~~'q)'
cismi uzaklaştırmayı kolaylaştırmak için ters çevrilmelidir. ·.··. 2oog;147@9;;-f'.42.(P::ZWil:l;tssqS(lr71J,;::, •"'"'·. /:;,.',:; .;..ı••.L,
Çıplak göz, büyüteç veya biyomikroskop ile kolayca görül- . ~ı:d.sB'.Lin<l~ri.J~J'raumi,;;tiie.g!ol,~,;i();H~.~*~ı1~1vf;~aıii:·
Niırth Am2008;2ô:9'?...;f23 [I?MİD~ ıs24g2sgh . . .
meyen yabancı cisimlerin dakikalar içinde görülmesi için fluore-
sein damlatılıp bakılmalıdır. Yumuşak dokuda ve intraoküler ya- ·BurgetBM,. kelty PK•Bqwi~~i@Jfilıir:kıtjufii'ilıj~~r~~t~~filmrf'
bancı cisimlerin dışlanması için X ray veya BT taraması endikedir. ·olp15yand,>isual outcoıneş.J,1'faujp:a 2.QQ~;~7:l~20-:-J?"2~ (~MIR;
20<lO<Y68.4]\ '
Tedavi flahrt B; Kass D; lvfcCarrqij Nt~i~~ıfy t{~m~~
pfa. lentis,Anri Em erg .fy!ed,2008;52:47,(481
Bazı gevşek yabancı cisimler nemli pamuklu bir çubuk yardı
mıyla çıkartılabilir.
Yüzeye! gömülü yabancı cisimler hipoder-
mik iğnenin ucu veya künt bir spatula ile kaldırılabilir. Öncelikle
GÖZ ACİLLERİ
E. Antibakteriyei Ajanlar
% l' lik tetrasiklin içeren oftalmik merhem; polimiksin
B-basitrasin oftalmik merhem; % lO'luk sulfasetamidli oftal-
mik solusyon veya merhem, % 0.5' lik eritromisinli merhem,
% 0.3'lük siprofloksasinli damlalar, % 0.3'lük polimiksin
B-trimetoprimli solusyonlar veya % 0.3'lük gentamisinli mer-
hemler gibi antibakteriyel ajanlar bulundurulmalıdır.
Kloramfenikol (Chloroplic) Gr (+) Gr (-) organizma %0.5' lik solüsyon, %1'/ik memem: 7-10 gün boyunca günde 3-6 defa
merhem veya 1-2 damla
Eritromisin (llotycin) Gr (+) organizma Chlamdlya %0.5' lik merhemlerden 5-7 gün boyunca günde 4 defa
Polimiksin B ö trimetoprim (Polytrim) Gr (+) organizma Oftalmik so/Gsyonu: 7-10 gün boyunca 3 saatte bir 1 damla
Trifluridin (Viroptic) Herpes %1'lik solüsyon: uyanıkken her iki saatte bir 2 damla, günde ençok 9 damla
Reepitelizasyondan sonra ?gün boyunca, her dört saate bir 1 damlaya
düşülür
uygun pozisyon verme ve steril tekniklerden ibarettir. İlk önce tırılmalıdır. Yabancı cisim çıkarıldıktan sonra antibiyotikli bir
hastanın görme aktivitesi kaydedilmelidir. merhem sürülebilir.
Hasta oturabilir veya uzanabilir. Bir büyüteç veya varsa
biyomikroskop kullanılabilir. Bir yardımcı oblik bir açı ile göze Evde Tedavi
kuvvetli bir ışık tutmalıdır. Daha sonra bakı yapan kişi yabancı Evde hasta yatar pozisyonda uzanırken yukarıda anlatılan tek-
cismi görüp nemli pamuklu bir çubukla cismi uzaklaştırmalı niklerin aynısı uygulanarak göz damlası damlatılır. Tecrübeli
dır. Eğer bu başarılı olmazsa, diğer elle göz kapaklarının kırpıl hastalar (ör: glokom! u hastalar) genellikle göz damlalarını ken-
ması engellenirken metal bir spatula ile yabancı cisim uzaklaş- di başlarına kolayca ve başarılı bir şekilde uygularlar.
GÖZ ACİLLERİ
Lokal oftalmolojik kortikosteroidli preperatlar (ör: prednizo- sonrasında mutlaka göz uzmanı tarafından görülmelidir.
Çeviri:
Dr. Alper Kanmaz
Dr. Osman Kürşat Arıkan
Potansiyel Zararlı Olan Hastalıkların Acil Tedavisi Kronik (Süpüratif) Otitis Media
Kulak Ağrısı Sinüs Hastalıktan (Sinüzit)
İşitme Kaybı Orofarinks Hastalıkları
Vertigo Peritonsillit {Peritonsiller sellülit veya abse)
Epistaksis Epiglottit
B.urunTıka.mklığı Krup
Boğaz Ağrısı Ağzın Ha5,tç1lıkh:1rı
Diş Kırılması ··Diş Anatomisi
Diş Subluksasyonu veya Avülsiyonu Diş Ağrısı
Diş Ç~kimi Sonras.ı Kanama TME Ağrısı
Özgün Hastalıkların Yönetimi TME Dislokasyonu
Kulak Hastalıkları
Soğuk ısırması
B. Fizik Bakı
Kulak ağrısı şikayeti erişkinlere nazaran çocuklarda daha Dış kulak yolu ağzı, kulak kepçesi ve kulak etrafını öncelikle
sık görülmekte olup enfeksiyöz bir durumu işaret eder. Bazı gözle inceleyin. Daha sonra etraf dokular lenf nodu ve kemik
durumların ciddi olmasına rağmen hastalar çoğu zaman acil
çıkıntılarını palpe edin. Yumuşak kıvamda lenf nodları dış ve
hekimi tarafından konsülte edilmeden tedavi alırlar. (Tablo
32-1) orta kulak enfeksiyonlarında görülür. Mastoid bölgede ağrı,
şişme ve kızarıklık mastoidit yönünde bulgulardır. Daha son-
ra dış kulak yolu ve kulak zarı değerlendirilir. Kulak zarına
Klinik Bulgular bakılırken zarın rengi, parlaklığı, ladnmarkların görülebilir-
liği ve zarın arkasında sıvı, hava kabarcıkları varlığı değer
A. Öykü lendirilir ve aynca perforayon olup olmadığına bakılır. Varsa
Hastaya travma ve cerrahi öyküsü olup olmadığı veya kulağı da pnömotik otoskopla zarın esnekliğine de bakılır. Bulgular
içeren tekrarlayan enfeksiyonlar geçirip geçirmediğini sorun. sağlam kulakla karşılaştırılır. Kulak bakısı normal ise benzer
Ayrıca özgün semptomları (örn., ateş,üst solunum yolu enfek- şikayetlere neden olabilecek üst dişlere ve temporomandibu-
siyonu veya kulak akıntısı) ve ağrı tipini (ağrı, basınç, kaşıntı, lar ekleme bakılır.
TRAVMA OLMAYAN
1
Tablo 32-'l. Kulak Ağrısının Tanı ve Tedavisi
- '
· Taıiriııli ipiıçlari
-~:--:7-->-'--:c -" -- -- -_- - --
··Yortımfar·
Yabancı Cisim Genellikle küçük çocuk Yabancı cisim çıkarmak Kanal travması varsa otitis ekterna gibi
Konulduğunu gôren kims.e için aspiratör.küre!, a/fgatôr tedavi edin
Kanalda yabancı cisim forseps kullanabilirsiniz
Topikal anestezi yapabilirsiniz
Çocuk küçükse sedasyon
gerekebilir
Enfekte. Sebase Kist Kaniroa ağtr, ertt&matöıd<istıl< · .kiste fnsizyon yapıp drene Selenyum sÔrrıd ya da ~uRetaf<orıai6~
kanal yüzeyi Küİağı çekmekle edin · içeren şampuanların kullarııriı~
iığrıoltıiasf · ·· · · · Sefa/eksin ya da dikİoksasılfn'
.KBB takibi Önerin
Kulakta bôcek Uğultu ya da hareket sesi İmmobilizasyon rahatlama Otoskopla aligatör forceps yardımıyla
Kanalda ya da zar üstünde sağlar genellikle çıkarılır
Hasta sakinken çıkar Mineral yağı kullanarak
kulağıbir şırınga yardımıyla
yıkayın
$eır°'z vey;:ı Siı~retuaf.ôtitıs fy!edla: Üst sotunu:m Yofu: enfekslyöııu 14 güh dekonjestan tedavisi Enfekslyôidegilôfr.
takibinde ôfmiısı · · Östaki dlsfonksfyonun.a bağr~ ..• .•··.·• ••. •. ·. •.•
tek taratıi işttn\&Raybı,ağrı 2 haftada geçinezse KBB korısi.ıltasyomr
13asın~veya fokuriu sesi
· · Kulak ziır1; etiterııatôz değil
>·\ . ·. ·.. . •
ısteyln .·• .· . · ·
Bazı hekfmier s~kretuvafotitolaral<:adtandt~
Zar motnltesi ve ışık reflest: ·.• r.ır ama .tedavi ııyıııdır
azalmış Zar arl<asında hava sıvı
seviyesi.. ....
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
C. Diğer İncelemeler tipi ya da sensörinöral tip ayırımı için Rinne ve Weber testle-
ri uygulanır. Weber testi 512 Hz diapozonun titretilerek başın
Öykü ve fizik bakı mastoidit düşündürüyorsa BT görüntüleme midparietal bölgesine konulmasıyla uygulanır (Şekil 32-1 ). Ses
istenmelidir. genellikle her iki taraftan eşit olarak işitilir. Rinne testi diapozo-
nun tabanının mastoid proçese konulmasıyla yapılır.Hastanın
Tedavi titreşim sesini duyması bitince diapozon mastoid proçesten
kaldırılıp kulak kanalı girişinin önüne doğru yaklaştırılır (Şekil
Her durum özgün tedavi gerektirir (Bakınız Tablo 32- 1)
Klinik Bulgular
A. Öykü
Hastanın öyküsündeki hazırlayıcı nedenler (travma ya da son
yaptığı aktiviteler) ve semptomların süresi (dakika, saat, gün)
olası sebeplere yaklaştırabilir. Unilateral sağırlık yapısal bir ne-
dene yönlendirirken (iletim ya da akustik nörinom) bilateral
semptomlar sistemik (metabolik ya da ilaca bağlı) bir neden
düşündürür. İyi bir ilaç kullanım öyküsü alınmalıdır. Şiddet
ayrıca (parsiyel ya da komplet işitme kaybı) değerlendirilme
lidir. Sonunda tinnitus ya da vertigo gibi veya başka nörolojik
bulgular olması sensörinöral nedenleri düşündürür.
B. Fizik Bakı
Tedavi
Tedavi altta yatan nedene dayalı olarak yapılır. Hızlı bir takip
ve tedavinin gerekli uzmanlar tarafından (Nörolog ve Kulak
Burun Boğaz Uzmanı) verilmesi önerilir.
Klinik Bulgular
A.
En önemli ayırım santral (Santral Sinir Sistemi) ya da periferik
(8. kranial sinir veya içkulak) nedenleri ayırmaktır. Bu ayırım
sadece iyi bir öykü ile yapılabilir (Tablo 32-3). Ani başlayan
ve kafa hareketleri ile artan semptomlar genellikle periferik
A Şekil 32-1. Weber testinde iletim tipi kayıp olan nedenlere bağlıdır. Hastaya aminoglikozid, vankomisin, feni-
tarafta sesler daha iyi duyulur toin, kinidin ve minoksilin gibi vestibulotoksik olabilecek ilaç
kullanıp kullanmadığı sorulmalıdır. Kafein, alkol ve nikotinin
32-2). Karşı taraf için de aynı işlemler tekrarlanır. Hasta, dia- semptomları artırdığı bilinmektedir. Kafa travması sıklıkla
pozon kemikten kaldırılıp kulak önüne tutulduğunda titreşim yarı kronik semptomlara neden olabilir (son birkaç ay yada
ler duymaya devam eder. Sensörinöral işitme kaybında, Rinne bir sene). Periferik vertigonun özgün nedenleri Tablo 32-4' te
testi bilateral normal, Weber testi sağlam kulağa lateralize olur. tanımlanmıştır.
C. Diğer İncelemeler Öncelikle dış kulak kanalı, kulak zarı kranial sinirler ve sere-
bellar fonksiyonlar değerlendirilir. Vertigosu olan hastaların
Kan tahlili enfeksiyöz ya da metabolik nedenler düşünüldü çoğu yürüyüş testlerinde zorlanır ama foka! serebellar bulgula-
ğünde yardımcı olur. BT ya da manyetik rezonans görüntüleme rın varlığı (hızlı keskin hareketler, ani kaymalar ya da parmak
(MRG) ise akustik nörinom şüphesinde kullanılır. burun testi) santral bir neden düşündürür. Nistagmusu tanım-
A Şekil 32-2. A. Kemik vibrasyonu hava vibrasyonundan uzunsa iletim tipi kayıp vardır B. Sensörinöral kayıpda
hava iletimi kemik iletiminden uzundur.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
Nistagmus Her zaman horizontal ve rotatuar şekilde; kafa hareket- Genellikle yok ama olursa vertikal bazen de
leriyle artar ve 5-30sn sürer ve yavaşlar horizontal ama yavaşlama olmaz
lamak özellikle de kafa hareketleriyle ilişkili ise ayırıcı tanıya yukarı doğru olur. Daha sonra boyun hiperekstansiyona ge-
gitmede fayda sağlar. Dix Hallpike testi eğer istirahat halinde tirilip baş öne doğru eğilir. Test daha sonra baş her iki yöne
vertigo ve nistagmus yoksa bu semptomları ortaya çıkarabilir. çevrilerek yapılır. Pozitif sonuç akut vertigo ya da nistagmusun
Bu teste, uygulayıcı oturur pozisyondaki hastanın oksipital ortaya çıkmasıyla konulur. Periferik nedene bağlı nistagmus ti-
bölgesine bir elini koyup hızlıca arkaya doğru uzandım ve baş pik olarak 1-3 saniye sonra ortaya çıkar ve kafa hareketinden
Benign Pozisyonel Vertigo Semptomlar ve nistagmus kı,fa hareketleri ile Periferik vertigonun en sık nedenidir ve genellikle bir sebebi
ilişkilidir ve genellikle hareketten birkaç dakika yoktur ·
sonra ortaya çıkarlar
C. Diğer İncelemeler
Tedavi
Uzun süren kusmaları olan ve dehidrate kalan hastalara int-
ravenöz hidrasyon uygulanır. Periferik vertigoda farmakolojik
tedavi daha başarı olur. Tedavi semptomların hafiflemesine ne-
den olur ama hastalığın iyileşme sürecine pek fazla katkıda bu-
lunmaz. İlk basamak tedavi oral meklizin (25-50 mg her 8-12
saatte), yalnız hastalar oral alamayacak durumda olabilirler ve A Şekil 32-3. Kiesselbach pleksusun koterizasyonu
o zaman intravenöz tedavi (5-10 mg diazepam) daha uygun
olur. Genelde antikolinerjik etkisi olan ilaçların faydası olur.
Bunlar difenhidramin (50 mg IM veya oral her 6-8 saatte), di-
menhidrinat (50 100 mg IM veya oral her 4 saatte), siklizin (50
mg oral her 6 satte) ve prometazin (25 mg oral, rektal ya da IV
her 6-8 saatte). Periferik vertigosu olan hastalar ilk tedaviden pik olarak kanama genellikle burun deliklerinin anteromedial
sonra oral tedavi alacak duruma gelirler.Bazı hastalar ise şid kısmındaki anastomoz bölgesi olan Kiesselbach pleksusundan
detli semptomlardan dolayı oral tedavi alabilene kadar hasta- olur. Genellikle travma ve dış ortama açık olmasından kay-
neye yatırılıp tedavi edilmek zorunda kalırlar. Etyolojik neden naklansa da bazen nasal veya sinüs malignitesinin ilk bulgusu
bağlı olarak semptomlar birkaç saatten 1 haftaya kadar sürebi- olabilir.
lir ama bazen 4-5 hafta devam ettiği olur. Bazı santral vertigolu
hastalar altta yatan nedene yönelik tedavi gördüklerinden ra- Klinik Bulgular
hatlamadıklarını söyleyip tedavi takibe devam etmeyebilirler.
Epley manevrası pozisyonel olan vertigo hastalarına fay- A. Öykü
dalı olabilir. Kanalitlerin utriküler alana hareket etmesiyle iç
kulak sensörial bir uyarı gelmiş gibi algılar. Hastaya önce Dix- Hastaların çoğu varfarin, trombosit inbihe edici ilaçlar kul-
Hallpike testi uygulanır. Epley manevralarında hasta başı diktir lanan veya böbrek hastası hemofili hastası gibi hastalardır.
ve karşıya bakar. Testi yapan kişi hastanın arkasında yer alır. Hastalar sorgulanırken kolay morarma ve kanama şikayetleri
Hasta yatırılır, baş masadan aşağı sarkar ve doktor tarafından sorulmalıdır. Soğuk havalarda kapı girişi havalandırma ısıtıcı
desteklenir. Hastanın başı 45 derece etkilenen tarafa döndürü- ları da havayı kurutarak naza] mukozanın çatlamasına neden
lür. Bir süre sonra (latent süre) nistagmus başlar ve nistagmus olabilir. Allerjik rinitli ya da sık üst solunum yolu enfeksiyonla-
kesilinceye kadar beklenir. Nistagmusun son bulmasıyla hasta- rı geçiren hastalarda da naza] mukoza hassaslaşır ve küçük bir
nın başı 45 derece daha çevrilir. Burada da aynı süre beklenir. travmayla kanar. Gebeliğin ilk dönemlerinde de epistaksis sık
Bunda sonra baş orta hatta ve 90 derece derece karşı tarafa çev- olur ve hastalar gebelik yönünden de sorgulanmalıdır.
rilir ve aynı süre burada da beklenir. Baş düz konuma getirilir
ve çene 20 derece öne eğilir. Bütün pozisyonlarda nistagmusun B. Fizik Bakı
son bulması beklenir. Süre nistagmusun son bulmasıyla sınırlı
dır. Manevra yanıt alınana kadar birkaç defa tekrarlanabilir Hemodinamisi stabil olan hastalara en iyi oturur pozisyonda
bakılır. Bu pozisyonda kanama varsa ön taraftan kan akar ve
8
Şekil 32-4. Xomed merosel tampon (A) ve Epistat il (B) ürünleri
olan hastalara bakılırkenve görüntüleme yöntemleri kullanı Haemophilus influenza tip B (Hib) için ayırıcı tanıda yardımcı
lırken hastanın güvenliği sağlanmalıdır çünkü hastanın duru- olur. Bu aşıdan sonra çocuklarda Hib sonucu gelişen epiglottit
mu her an kötüye gidebilir. Görüntüleme yöntemleri mesela çok nadir görülmektedir. Hastanın semptomları aniden geliş
direkt grafı kullanılacaksa da acil müdahale setini yanımızda tiyse hızlı bir bakı ve tanı gerekir. Birlikte hastada odinofaji
bulundurmalıyız. Çocuklarda ise hastayı sakin tutabilmek için (yutmada ağrı) ya da disfaji (yutmada zorluk) varsa boyuna
ailesini yanımıza alabiliriz ve damar yolu açmak gibi çocuğu yönelik bir inceleme yapmamız gerekir. Ateş, öksürük ya da
irrite edecek metodlarda mümkün mertebe gerekmedikçe baş salya varsa diğer enfeksiyöz nedenler düşünülür. Genel semp-
vurmamalıyız.
tomlar (başağrısı, eklem ağrısı, diyare) mevcutsa vira! nedenler
düşünülür.
Klinik Bulgular
B. Fizik Bakı
A. Öykü
Hava yolunda ödem veya abse olduğu düşünülen hastalar bakı
Çocuklarlarda mutlaka aşı öyküsü iyi alınmalıdır ve bu bize yapılırken başhafif ekstansiyona gelecek şekilde oturtulur.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
C. Diğer İncelemeler
Lateral ve anteroposterior direk grafiler epiglottit veya retro-
farengeal abse yönünden tanıda yardımcı olur (Şekil 32-6). Bu
incelemeler durumu kararsız olan hastalara yapılmaz. Hasta-.
nın durumu kararlı ise yapılır ve emin olmak için kontrastlı
BT çekilir.
Tedavi
Her durum özgün tedavi gerektirir (Tablo 32-6). Basit farenjit
çocuk ve erişkinler boğaz ağrısının sık nedenidir ve viral en- A Şekil 32-5. Asimetrik tonsiller hipertrofi ve
feksiyonlar %90' lık kısmını oluşturur. Son çalışmalar gösteri- uvulanın yer değiştirmesi peritonsiller abse için tipiktir
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
A 8
c
A Şekil 32-6. Yumuşak doku lateral grafileri A. Normal bir grafide epiglotta bir büyüme yoktur ve hava sütunu
ile servikal vertabralar arasında yeterli boşluk mevcuttur B. Retrofarengeal abse genelde erişkinlerde görülür, hava
sütunu daralmıştır ve kitlede hava-sıvı seviyesi mevcuttur C. Çocukta epiglottit. Epiglot büyümüş ve genişlemiştir ve
baş parmak şeklindedir.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
Anaerobik farenjit Ağız ve farenkste görülür Hidrojen peroksit ile yıkama Oral Klinik takib önerilir
(Vincent AnjinQ Ağız hijeni bozuk kişllerde olur Penisilin
Mukoza! ülserasyon izlenir
Psödomembranlar vardır
Difteri Ateş ve disfaji sıktır Tensil muko- Antitoksin verilir yalnız allerjik Amerikada çok sık görülmez
zasında gri psödomembran vardır reaksiyon gelişebilir Eritrom1sin ya Toksik sekel bırakabilir
da penisllin verilir
Gonokokal Klamidyal Farenjit Eksudatif semptomlar görülür Seftriakson 125 mg I.M tek doz Ağız ve genital bölge teması
Ağız sürüntüsü yapılıp ONA testi Doksisiklin 100mg 12 satte bir
yapılır 10gün
Genital bölge kont.rol ediUr
(Devam)
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Peritonsiller abse Bakteriyel tonsillit sonrasında ge- 3-4 noktadan iğne ile aspfrasyon Karotis arteri tonsilin 2.5 cm
lişir Genç erişkinlerde sık görülür ya da insizyon ve drenaj yapılır posteriorunda olduğundan keskin
Ateş, ağrı ve boğuk bir ses vardır Penisilin ya da klindamisin aletler kullanırken fazla derine
Trismus tipiktir başlanır gitmeden müdahele edilir
Tek taraflıdır KBB takibi önerilir
Uvula diğer tarafa deviye
olmuştur
yor ki; bakteriyel ile viral ayırımı sadece bakı ile pek mümkün
değildir. Tedavi edilmeyen A grubu streptokokkal farenjitler
akut romatizma! ateşe ve kalp kapağı sorunlarına neden ola- Diş kırılması genellikle Ellis sınıflamasına göre değerlendirilir
bilmektedir. (Şekil 32-7). Sadece enam el kırılması (Ellis sınıf 1) acil müdahale
Gereksiz antibiyotik kullanımı zamanla antibiyotik di- gerektirmez. Daha sonra bir diş hekimi kozmetik amaçlı defekt
rencine yol açmaktadır. Boğaz ağrısı yanında ateş, anterior olan bölgeyi onarabilir. Sınıf 2 kırıklar biraz daha derindir ve
lenf nodlarında büyüme ve öksürüğün olmaması streptokok- dentin tabakaya ulaşmıştır. Defektin orta kısmındaki hafif sarı
alan bize dentin tabakasını işaret eder. Dentin tabaksıa bakte-
kal bir enfeksiyonu düşündürür ve tedavi edilmesi gereklidir.
rilere karşı dayanıklı değildir ve uzun dönemde sıkıntı yaşama
Bazı hekimler streptokokkal hızlı antijen testi yaparak kimlere
mak için kaplama yapmak gerekir. Defekt olan yer steril serum
antibiyotik verilmesi gerektiğini belirler ve bu şekilde gereksiz fizyolojik ile yıkanıp temizlenir ve kalsiyum hidroksit pasta ile
antibiyotik kullanımı önlenmiş olur. Bazı aileler antibiyotik ve- onarılır. Özellikle çocuklardaki kalıcı dişlerdeki dentin tabaka-
rilmesi konusunda ısrarcı olabilir ve hızlı antijen testinin sonu- sı incedir ve enfeksiyon olursa daha derin tabakalara ulaşabilir.
cu sizleri aileyi ikna etmeye de yardımcı olur. Ulaşmak mümkünse bir diş hekimi konsültasyonu istenmelidir.
Belirgin odinofaji ve disfajisi olan hastalara steroid teda- Defekte kan ya da pembemsi bir alan varsa bu bize pulpa
visi de verilmelidir. Hastanın yaşı küçükse solunum sıkıntısı ve hasarını gösterir ki Elllis 3 sınıf kırığa girer. Bu tip kırıklar has-
oral hidrasyonu açısından aile ikaz edilmelidir. sastır ve ağrı şikayeti mevcuttur. Tedavi mantığı yine aynıdır.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
Klinik Bulgular
Burun ve kulak soğuk karşısında pek fazla korunmalı değildir.
Cildin yüzeye! tabaksı kızarır ve sertleşir.Bir kısım hastalarda
ise nadir olarak his kaybı da başlamış olabilir. Isındıktan sonra
cildin rengi normale dönmeye başlar ve hasar varsa belli olur.
Hastanın ayrıca dudaklarına ve burnuna da renk değişikliği,
kontür düzensizliği, ödem, his kaybı açısından bakılması ge-
Klinik Bulgular rekir. Hasar sınırlarını belirlemek için bir diagram çizmek yar-
dımcı olabilir. En sık olarak kulağın en distal kısmı ve burnun
Dış kulak yolundaki sekretuvar materyaller ve epitelyum ar-
tıkları zamanla dış kulak yolunda birikerek tıkanmaya neden uç kısmı etkilenir ve hasar buralardan başlar.
olabilir. Nadiren bu materyalin acil serviste müdahale edilerek
çıkarılması gerekir. Sıkışmış olan serumen hastada hafif bir ba- Hasar Sınıflaması
sınç hissi, vertigo, bir miktar işitme kaybı yapabilir ve kulak
zarı bakısına engel teşkil edecek şekilde kulak zarının önünü Soğuk maruziyeti sonucunda oluşan hasarı değerlendirmek
kapatmış olabilir. için 1-2 saat beklemek gerekir ama ciddi vakalarda 1-2 gün
sonra tam olarak hasar ortaya çıkar. Karakter olarak ağrı, so-
Tedavi lukluk, uyuşma ısınma sonrasında devam eder. Frostnip (so-
ğuk ısırmasının ilk evresi) hasarın ılımlı halidir. Ağrı, solukluk,
Tedavide kullanılan temel olarak iki metod vardır; küretle çı hissizlik ile karekterizedir ve ılıtılmadan sonra hasar düzelir.
karma ve irrigasyon. Küretle çıkarmada dikkatli olmak gerekir.
Soğuk ısırmasını dört evrede değerlendirilir:
Fazla sert hareket etmemekte yarar vardır çünkü kulak zarına
1. Birinci derecede hiperemi ve ödem vardır ve bütün duyu-
veya dış kulak yoluna zarar verebiliriz. Büyük ve çok sert olan
serumenler bu yöntemle daha kolay olarak çıkar ve irrigasyon lar geri dönüşümlüdür.
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
2. İkinci derecede birinci derecedeki bulgulara ek olarak rahi müdahale gerektirir. Sadece orta kulakta sınırlı bir enfek-
küçük büller mevcuttur duyuların dönmesi değişkendir. siyon ise antibiyotik ile tedavi edilebilir (Tablo 32-1) ve KBB
konsültasyonu sağlanmalıdır.
3. Üçüncü derecede derin cilt dokularında kartilajda hasar
mevcuttur ve küçük hemorajik büller mevcuttur. Bu sevi-
yede kalıcı duyusal hasarlar oluşabilir. SİNÜS HASTALIKLARI (SİNÜZİT)
4. Dördüncü derecede büller yoktur ama cilt kartilaj tama-
men etkilenmiştir. Nekroz gelişebilir ve deformite kalabi-
lir.
Tedavi
Hastalar sistemik bir hasar yönünden incelenir ve derin hi-
potermi olup olmadığına bakılır. Hasar gören kısımlar hızlıca
ısıtılmaz ve kendiliğinden yavaşça ısınması beklenir. Yüzdeki
yapılar ise ılık serum fizyolojik emdirilmiş spanç ile pansuman
yaparak ısıtılır. Kulak şekil bozukluğu olmaması için normal
Genel Değerlendirme
anatomik pozisyonda sargı ile sarılır ya da hazır kulak bandaj-
ları ile kapatılır. Gerekirse dış kulak yoluna küçük bir tampon Paranazal sinüsler (maksiller, frontal, etmoid ve sfenoid) ge-
da yerleştirilir ve kulak arkasına da gazlı bez konulur. Hasarın nellikle içleri hava dolu olan ve küçük bir ostiumla burunla
tüm boyutlarının belli olması için birkaç gün geçmesi gereke- bağlantılı boşluklardır. Sinüzit vakalarının çoğu fonksiyonel ya
bilir ve üçüncü ve dördüncü dereceler için hastaneye yatış öne- da anatomik obstrüksiyon sonucu gelişir ve inflamasyon dre-
rilir. İki gün geçmeden hasarlanmış bölgeye insizyon yapılması naj bozulumu mevcuttur.Genellikle viral olmakla beraber bir
önerilmez. İki gün sonrasında ölü dokular gelişirse gerekli deb- kısmı bakteriyeldir. 3 haftadan uzun süren sinüzitler tedaviye
ridman işlemi yapılır. Hastalar tetanoz aşısı da önerilir. Hasar- rağmen düzelmiyorsa kronik sinüzit olarak adlandırılır ve te-
lanan bölgelerdeki dokular nadiren tam olarak iyileştiğinden davisi cerrahidir.
iyileşen bölgeler hasarlanmaya ve soğuğa aşırı hassas olacaktır.
Hastaların yeniden soğuğa maruz kalmaması konusunda bilgi- Klinik Bulgular
lendirilmesi gerekir.
A.Öykü
Sinüzitte yüzün üst bölgesinde ağrı ve basınç hissi vardır. Has-
talar tarafından frontal bölgede yoğunlaşan bir başağrısı olarak
da tariflenir. Ateş, titreme ve burun akıntısı genellikle mevcut-
tur. Maksiller sinüzitte ise genellikle üst çenedeki dişlerde ağrı
olur. Semptomlar 1-3 günde ağırlaşır ve geçirilmiş üst solunum
yolu enfeksiyonu hikayesi mevcuttur. Anatomik yapısal ano-
malileri olan hastalar ise benzer şikayetleri daha önce defalarca
yaşadığının belirtir.
B. Fizik Bakı
Kronik otitis media kulak zarının arkasında birkaç hafta veya
Ateş genellikle mevcuttur. Hastalar burun akıntısı yönünden
aydan beri devam eden enfekte sıvı bulunmasıdır. Akıntının sorgulanır ve bakı yapılır. Klasik olarak etkilenmiş sinüs üze-
çeşitli şekilleri olabilir. Normalde perfore olan kulak zarı 1-2 rine baskı yapıldığında hastanın şikayetleri artar. En çok etki-
haftada iyileşir ama devam eden şikayetlerin olması yakın araş lenen maksiler sinüsün üst kısmına zigomatik proçese baskı
tırmayı gerektirir. Keratin birikintilerinden oluşan kolestatom yapıldığında hastalar tipik olarak basınç artışı hissettiklerini
söylerler. Karanlık bir odada elinizde yeterli imkanlar mevcut-
varlığı orta kulaktaki kemik yapılara hasar verebilir. Sürekli
sa maksiler sinüs transluminasyonuna da bakabilirsiniz. Işık
devam eden kulak enfeksiyonları mastoidit veya menenjit ile kaynağı ya da otoskop zigomanın üstüne tutulup ağızdan ba-
sonuçlanabilir. BT ile görüntüleme bize orta kulak ve kemik kıp yumuşak damaktan transluminasyon değerlendirilir. Bir
komponentler ile bilgi verir. Mastoidit varlığı tedavi için cer- tarafta sinüzit varsa o taraftaki taransluminasyon azalmıştır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tedavi
Acil serviste sinüsteki sıvıdan kültür almak pek pratik değildir.
Eğer bakteriyel enfeksiyondan eminsek ve hastada devam eden
bir ateş varsa H. Influenza, M. Catarrhalis ve gram pozitifbak-
terleri de kapsayan ampirik antibyoterapiye başlanır. Amoksi-
silin-klavunat 875 mg 12 saatte bir kullanılarak bu bakterileri
ve beta laktamaz dirençli olanları kapsar. Penisiline alerjisi olan
hastalara ise trimetoprim-sulfametaksazol veya sefuroksim al-
Genel Değerlendirme
ternatif olarak verilebilir. Bu hastalar için kısa süreli tedavilerin
de uzun süreli tedaviler kadar başarılı olduğu gösterilmiştir. Peritonsillit, peritonsiller selülit ve abse tonsillerde yaygın ola-
Naza! dekonjestanlar ve dekonjestan spreyler sinüs ostiu-
rak karışık flora enfeksiyonudur. Selülit ile absenin tam olarak
mu etrafındaki ödemi azaltarak drenaja yardımcı olabilir. Ste-
ayırımını yapabilmek için kontrastlı BT çekmek gerekir ya da
roidler de bu hastalarda mevcut inflamasyonu azaltmada yar-
insizyon yapıp drenaj olup olmadığına bakılır. Bazıları yatak
dımcı olur. Genellikle sinüsteki enfeksiyon bir kitleye (tümör,
başı ultrasonografı ile değerlendirme yapılabileceğini söyler.
polip, septum deviasyonu, konka anomalisi) bağlı olabileceği
Tablo 32-6 da yer alan bulgulara bakarak ayırıcı tanıda nelere
için KBB hekimine başvurulması söylenir.
dikkat etmemiz gerektiğine bakınız. Bu hastalarda belirli sevi-
Kronik sinüzitler Staph. aereus ile genellikle ilişkilidir.
Tedavinin aslını cerrahi drenaj ve varsa anatomik problemlerin · yede trismus vardır ve hastalar ağızlarını açmakta zorlanırlar.
Teşhis konulduktan sonra hastaya IV antibiyoterapi verilir ve
düzeltilmesi oluşturur. Immun yetmezlikli hastalar psödomo-
nas ve fungal enfeksiyonlar açısından risk altındadır. acil serviste abse varsa drenaj yapılır.
A B
c
iıt.. Şekil 32-8. Sinüs görüntülemesi A. Frontal Sinüzit B. Maksiller Sinüzit Etkilenmiş alanlar sıvı dolu olduğu için
opak gözükür C. BT görüntüsü bilateral maksiler sinüzit ve ön etmoid sinüziti göstermektedir
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
spreyden sonra 1-2 mi %2lik lidokain-epinefrin lokal anestezik rekürrens riskini minimize etmektedir. Kitlenin üst kısmına
mukozaya enjekte edilir. Aspiratör yanımızda hazır olmalıdır. lokal anestezi yapılmasını takiben (Şekil 32-9) bistürinin prok-
Püy ve kanama için gerekebilir. simal kısmı bantlanır ve O.Sem lik kısmı açıkta kalacak şekilde
hazırlanır. Derin dokulara zarar vermemek için bu önlemi al-
B. İğne Aspirasyonu mak gerekir. En bombe alandan 0.5 cm derinliğinde insizyon
yapılır ve insizyon inferolaterale doğru O.Sem uzatılır. Daha
18 gauge iğne ile IOcc lik bir şırınga hazırlanır. İğne ucundaki laterale gidilmez çünkü karotis artere zarar verebiliriz. İnsiz
plastik koruyucu çıkarılmaz sadece uç kısmından kesilir ve iğ yon yaptığımız alana aspiratörü yerleştirerek içerdeki pürülan
nenin O.Sem lik kısmı dışarıda kalır. Bu şekilde derin dokulara mayi aspire edilir. Kanama olursa hastaya müdahale sonra-
zarar verme ihtimalimiz ortadan kalkar. Tonsil üzerindeki mu- sında serum fizyolojik ile ya da hidrojen peroksit ile gargara
kozanın en bombe olduğu yere enjektör sokulur ve aspire edilir yaptırılır.
(Şekil 32-9) Mümkün olan miktarda sıvı aspire edilmeye çalı Hasta müdahaleden sonra en az 1 saat gözlem altında tu-
şılır. Daha sonra üst ve alt polden aynı işlem tekrarlanır. Fazla tulur. Hastaların çoğu dehidratedir ve IV hidrasyon desteği ge-
laterale doğru iğne hareket ettirilmez çünkü laterade karotis ar- rekir. Tıbbi tedavide 2-4 milyon ünite pensilin IV olarak verilir
teri yer almaktadır. İğne abse kesesinin içine girmemiş olabilir ve takibinde SOOmg oral penisilin günde 4 defa kullanılır ya da
ya da abse iğneden geçemeyecek kadar yoğun da olabilir ama lgr sefazolin IV verilir ve takibinde günde 4 defa 10 gün sefa-
aspirasyon materyali gelmemesi abse olmadığını göstermez. leksin kullanılır. Hastaların çoğuna nonstreoid antiinflamatu-
var ajan ya da opiyat analejezik başlanır. Hastalara 2-3 gün KBB
C. Açık Drenaj takibi önerilir. Oral alamayan ve immun yetmezlikli hastalar
hastaneye yatırılarak IV antibiyoterapi verilir. Bazı yazarlar ne-
Birçok klinik iğne ile aspirasyon yapıp antibiyoterapi vermeyi gatif aspirasyonun olduğu hastaları yakın takibe almayı ve IV
daha güvenli bulmaktadır. İnsizyon yapıp drenaj yapmak ise antibiyotik vermeyi savunmaktadırlar.
Palatoglosal ark--..-.ı-:;,...,,;ı:...-,L-,.ııı;.
Palatofarengeal ark--+-µwıııı;ıc..~~
Genel Değerlendirme
Klinik Bulgular
A.Öykü
En sıkgörülen neden parainfluenza virüsüdür. Bahar ve kış
aylarında hastalığın görülme sıklığı artar. Çocuklar genelde
Hib aşısının yaygınlaşmasından beri çok sık olarak görülme- geceleri fenalaşır ve birkaç gündür süren havlar tarzda öksü-
mektedir. Epiglottit olan çocuklarda yükse ateş ve toksik bir rük mevcuttur. Hastalarda stridor vari bir nefes alma vardır ve
tablo vardır (Tablo 32-6). Epiglottit olduğundan şüphelenilen bunun nedeni daralmış olan üst solunum yoludur. Hastaların
hastada mutlaka ateş düşürülmelidir. Hastanın havayolu gü- nefes alma şekli yüksek seslidir ve bu ses yüksek frekanslıdır.
venliği sağlanmalıdır. Gerekirse anestezi uzmanı ya da KBB Hastaların şikayetleri acil servise gelirken artar çünkü genel-
uzmanı çağınlarak müdahale edilmelidir. Hasta çocuğun sa- likle soğuk havalarda olduğu için soğuk ve kuru hava semp-
kinleşmesi için ailesinin yanında bulundurulması faydalı olur. tomları artırır. Solunum yollarında yabancı cisim de aynı
Genel durumu stabil hale gelen çocuk ailesi ile birlikte lateral şekilde semptom verir ve aile yabancı cisim açısından sorgu -
C. Diğer incelemeler
Anteroposterior olarak çekilen direkt grafıde daralmış olan üst
trakeal bölüm görülür (Şekil 32-10 A ve B). Hastalarda beyaz
küre yükselmiş olabilir ama bu özgün bir bulgu değildir.
Tedavi
Havayolu güvenliğinden emin olunmalıdır. Krup çok nadir
olarak havayolunu tehlikeye sokar (6 aydan küçük çocuklar
hariç). Hafif seyirli epiglottitli hastalar da krup semptomlarıyla
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
gelebilirler. Hastaya rahatlamak amacıyla nebül ile buhar veri- sonunda bazı hastalarda tam olarak rahatlama sağlanamazsa
lir. Bir maske yardımıyla ve ebeveynlerin gözetiminde verilme- hastanın hastaneye yatırılması gerekebilir. Hastaya birkaç gün
si hastayı da rahatlatır. Stridoru olan hastalara nebül içine % daha steroid tedavisi verilip daha sonra evine gönderilir.
2.25' lik solusyonda 10 damla epinefrin verilebilir. Tedavi 20-30
dakika aralıklarla tekrarlanır. Hasta çocuk son tedaviden sonra AGIZ HASTALIKLARI
2-3 saat gözlem altında tutulur ve şikayetlerin tekrarlamadığı
gözlendikten sonra eve gönderilebilir. Hastaya eve gönderme- Çoğu hastanın şikayeti diş ya da periodontal dokulardan
den 0.6mg/kg dekzametazon yapılır. Klinik değerlendirmelerin kaynaklanır. Acil servise başvuran hastaların çoğu ağrı şi-
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
Enam el
Klinik Bulgular
Taç
A. Öykü
Dentin
Ağrının süresi ve şiddeti akut veya subakut bir problem mi
olduğunu anlamada yardımcı olur. Ağrının yeri tam olarak
Pulpa belirlenmeye çalışılır. Çiğneme ve ağız hareketleriyle hastanın
şikayetleri artıyorsa lokal bir problem olduğunu gösterir.
B. Fizik Bakı
Dişin merkezinde damar ve sinirlerden yoğun pulpa tabakası lemede ve diğer hastalıkların ayırıcı tanısını yapmakta yardım
mevcuttur ve bu tabaka dentin tabakasını üretir (Şekil 32-11) cı olur.
Dentin tabakası pulpanın etrafındadır ve dentin tabakasının
etrafında da dişin sert yüzeyini oluşturan koruyucu enamel Tedavi
tabakası mevcuttur. Dişin kök kısmı çimento tabakası ile kap-
lıdır. Dentin tabakası kadar sert değildir ağız içindeki flora ve Birçok hasta tam donanımlı bir diş kliniğinde daha iyi tedavi
asitlere karşı dayanıksızdır. Bütün dişler periodontium tabaka- edilir. Oral analjezik ve diş hekimi takibi tüm hastalara öneri-
sı ile maksilla ve mandibula ile bağlantılıdır. Gingival tabaka da lir. Çoğu hasta naproksen ve ibuprofen gibi non-steroid analje-
vasküler bir mukoza ile kaplıdır. ziklerden ve kodein ve hidrokodon gibi opiyat analjeziklerden
fayda görür. Hastaların narkotik analjeziklere bağımlı olmama-
larına dikkat edilmelidir.
Hastalara uzun etkili lokal anestezikler ile diş bloğu ya-
Tablo 32-7' ye bakınız. pılması hastaların çok ciddi ağrıdan yakınmalarını önleyeceği
gibi hastanın oral analjezik ihtiyacını da azaltacaktır.
Hastalara oral analjeziklerin yanında oral antibiyotik de veril-
melidir. Oral penisilin günde 4 kez kullanılacak şekilde 500 mg
verilirse diş enfeksiyonlarına ve periodontal enfeksiyonlara ye-
terli olur ama immun yetmezlikli hastalara eğer yüksek ateşleri
de varsa günlük 15-20 milyon ünite penisilin parenteral olarak
verilir. Oral tedavi verilecekse de bu hastalara amkosisilin-kla-
vunat tercih edilmelidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Aftöz stomatit Küçük (2-3mm) mukoza! yü- Topikal analjezik ağız Stresli ya da kötü be.slenen kişilerde görülür
zeyde beyaz plaklardan oluşur gargarası verilir Süpe-
Etrafında eritem varsa ikincil rinfeksiyon geliştiyse
enfeksiyon düşünülür oral antibiyotik verilir
Periodontal abse Fokal gingival şişlik eritem lnsizyon ve drenaj pro- Birkaç sütı:ır atılması önerilir
fluktuasyon ses periapikal abseden
basittir
Pulpit Zayıf dentalhijyen Diş ena- Oral antibiyotik ve 1-2 gün diş hekimi takibi önerilir
melindeki hasar gözle görülür analjezik
Ateş yoktur ve ağrı 1-2 diş ile
sınırlıdır
Diş sallanması Kökten kısmen ayrılmış diş Destek tedavisi Sallanmanın derecesine göre dişin kurtulma
ihtimali vardır
Diş kırılması Darbe ya da travma öyküsü Oral analjezik Dentin Diş hekimi takibi önerilir
sorulur Dişte fıssür hattı izlenir tabaka kaplanır
KULAK, BURUN, SİNÜS, OROFARENKS VE AGZIN ACİL HASTALIKLARI
Tedavi ve Sonuçlandırma
Hastaya o taraf ile bir süre yemek yememesi önerilir ve 1-2 haf-
ta süreyle antiinflamatuvar tedavi verilir. Hastaya detaylı bir
eklem bakısı yapılması için diş hekimine başvurması önerilir
ve diş hekiminden doğru ısırma ve çiğneme yöntemlerinin öğ
renilmesi söylenir.
.......
Pulmoner Aciller
David A. Smith, MD
Çeviri:
M. Sencer Seğmen
2. Fizik Bakı
A. AMFİZEM- Akciğer parankim kaybından dolayı amfizemli
edilebilir ve hekim hastanın öyküsünü alırken bunları sorgula-
hastalarda akciğer sesleri azalmıştır. İleri düzeyde hastalar ge-
malıdır.
nelde zayıftırlar ve yardımcı solunum kaslarının kullanılması
KOAH' ın iki tipi vardır: kronik bronşit ve amfizem.
na rağmen hasta rahatsız görünür. Bu hastalar "pink puffers"
Kronik bronşit, balgam çıkarma ve kronik öksürükle karakte-
rizedir. Uzun süreli ve yoğun sigara kullanımıyla ilişkilidir. Bu diye tanımlanabilir. Çünkü genellikle siyanotik değildirler veya
tür hastaların genellikle akciğer hacimleri artmıştır ve akciğer belirgin hipoksileri ve dudaklarını büzerek solunumu yoktur.
grafisinde artmış hava işaretleriyle fıçı şeklinde göğüsleri var- B. KRONİK BRONŞİT- Uzamış ekspirasyon ve vizinge ek ola-
dır. İleri düzey vakalarda sağ kalp yetmezliğine bağlı siyanoz rak kronik bronşit hastalarında genellikle belirgin ronküsler ve
ve periferik ödem görülür. Amfizemli hastalarda ayrıca ellerde raller bulunur. Kalp sesleri genellikle belirgin değildir çünkü
hafif siyanoz ve solunum süresince dudaklarda büzüşme görü- göğüsleri fıçı biçiminde ve akciğer parankiminden bu seslerin
lür. Aksesuar kasların kullanımı daha fazla öne çıkar. Göğüs iletiminde kayıp vardır. Bu hastalar sıklıkla obezdirler. İleri dü-
grafisinde bozulan akciğer dokusunu yansıtan bulgular görü- zey hastalarda sağ kalp yetmezliğine bağlı periferik ödem görü-
lür. Bazı amfizemli hastalarda, hastalığın temelinde genetik lebilir. Kronik bronşitli hastalar amfizemliler kadar konforsuz
faktörler (a 1 -antitripsin eksikliği) olsa da daha sıklıkla uzun görünümleri yoktur ve sıklıkla C02 birikimi ve hipoksinin
süreli sigara kullanım öyküsü vardır. yüzlerinde göze çarpan semptomları minimaldir. Bu hastalar
bazen "blue bloaters" diye tanımlanırlar çünkü sıklıkla ödem
ve siyanoz gözlenir.
Klinik Bulgular
Değerlendirme
A. Astım
ve bağlandığı yerdeki kan akımına bağlıdır. Monitördeki iyi ar- likle akciğer kanseri, pnömotoraks, pulmoner emboli, konjestif
teriyel dalgalanmaların varlığında ölçülen nabız oksimetredeki kalp yetınezliğini de içeren hastalıklarla ilişkisini dışlamada
oksijen çok doğru ve güvenilirdir. veya ayırt etmede yaşanır. Çoğu hasta yaşlıdır ve bütün has-
talıklar için risk altındadır. Birçok hastada dispnenin nedeni
2. Kan Gazı- Alveolar ventilasyon ve respiratuvar asidoz du- multifaktöryel olabilir. Ateşli hastalar pnömoni veya başka en-
rumu kan gazları ile daha iyi değerlendirilir. Özelikle evinde feksiyon tipleri olabilir. Eğer göğüs ağrısı varsa kalple ilişkili
oksijen kullanan KOAH'lı hastalarda metabolik kompansas- rahatsızlıklar düşünülmelidir. Pnömotoraks gibi başka akciğer
yonlu respiratuvar asidoz vardır. Düşük pH akut dekompan- patolojileride olabilir. Aslında vizingi mevcut olan çoğu has-
sasyon belirtisidir. Önceki ölçümlerle karşılaştırılan değerler tada dispnenin birinci nedeni olarak sahip olunan akut kalp
belirgin anormalliklerin değerlendirilmesi yardımcı olur. yetmezliği güçlü bir şekilde vurgulanmayabilir. Şaşırtıcı şekilde
yükselmiş kan basıncı, akut kalp yetmezliği ilişkisinin bulun-
3. Göğüs Grafi- Hafif astımlı birçok hastada pnömotoraks ması açısından değerli bir işarettir.
veya pnömoniden şüphelenilmedikçe akciğer grafisine gerek
yoktur. KOAH'lı hastalar ve yaşlılarda büyük ihtimalle önem- B. Çocuklar
li akciğer grafisi bulguları vardır. Konjestif kalp yetmezliği,
akciğer kanseriyle birlikte plevaral efüzyon ve ilişkili kompli-
RSV enfeksiyonu nefes darlığı olan çocukların ve vizingin
kasyonlar göğüs grafilerinden şüphelenildiğinde ortaya çıkan önemli bir nedenidir. Bu enfeksiyonlar için kullanılan hızlı test
bu hastaları teşhis etınede kullanılır. Fakat genellikle tedavileri
önemli tanılardır. Eğer pulmoner emboliden şüpheleniliyorsa
değişmez. Bu test, eğer hastaları hastaneye yatırma gerekliliği
kontrastlı BT taraması gereklidir.
duyulmuşsa, solunumsal izolasyon için ihtiyacı belirmede kul-
4. Pik Ekspiratuvar Akım Ölçümü- Pik ekspiratuvar akım lanılır. Birçok çocuğa reaktif solunum yolu enfeksiyonu teşhisi
ölçümü (PEF) ölçümleri astımlı hastalarda tedaviye yanıtı ve konulur ve benzer şekilde tedavi edilir. Yabancı cisim aspiras-
hastalığın şiddetinin takibinde kullanılan pratik bir yoldur. Bu
yonu yeni yürümeye başlayan, akut bir şekilde vizingi başlayan
çocuklarda düşünülmelidir.
değerler yaşa, cinsiyete, boya göre tahmini zirve akım değerleri
ile karşılaştırılmalıdır.
Tedavi
5. Elektrokardiyogram- Anormal vital bulguları veya ciddi
Tanım gereği astım tedavisi büyük oranda geri dönüşümlü
solunum sıkıntısı olan çoğu hasta kardiyak monitörizasyona
olmalıdır. KOAH'lı hastalarda obstruksiyon kalıcıdır. Fakat
alınmalı ve kardiyak ritim belirlenmelidir. EKG kardiyak iske-
epizodları olduğu zaman semptomlar abartılıdır ve tedavi ile
mi şüphesi olduğunda veya monitörün yol göstermesiyle tek
düzelebilir.
başına kolayca belirleyemediği ritim hakkında ek bilgi sağlar.
8. İlaç düzeyleri- Teofilin uzun süre kullanılamaz. Teofilin B, C02 NARKOZU- İleri düzey KOAH'lı bazı hastalar özellikle
kullanan hastalar zehirlenebilir. Eğer zehirlenmeden şüphele evlerinde oksijenle tedavi olanlarda eğer yüksek konsantras-
niliyorsa ilaç düzeyleri gösterilmelidir. yonda oksijen kullanmışlarsa bunlarda C02 narkozu gelişebi
lir. Bu hastalarda bilinç değişikleri vardır. C02 düzeyleri artar
Ayırıcı Tanı ve respiratuvar asidoz gelişir. Bu durum çoğu zaman hastada
nefes darlığı olmadan göğüs ağrısı gibi başka bir nedenden do-
A. Yetişkinler layı oksijenle tedavi edildiğinde görülür.
KOAH'lı hastaların çoğunda mevcut epizot uzun bir geçmişi 2. Hidrasyon- Hastalar genellikle intravenöz sıvılara ihtiyaç
olan önceki ataklarına benzer şekildedir. Tanıda zorluk genel- duyarlar. Bu özelikle astımlılarda ve sıklıkla bakımsız kalmış-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
!arda tedavinin gerektiği durumlarda doğrudur. Astımlı genç sına yardım eder. Kan gazlarıölçümü her türlü pozitif basınç
erişkinlere ve kardiyak hastalığı olmayanlara bir veya iki saat- desteği kullanıldığında tedavinin planlanmasında önemlidir.
ten uzun bir sürede 1-2 lt normal salin verilmeli ve sonrada 500
cc/saat infüzyona geçilmelidir. Çocuklar 20 cc/kg bolus salinle 4. P-Adrenerjik agonist- Bu tedaviler astım ve KOAH te-
tedavi edilmelidir.
davisinin başlıca dayanağıdır. Bunlar yaygınca kullanılan kısa
KOAH'lı hastalar genellikle yaşlıdır ve ilişkili kardiyak
etkili B2 selektif agonistlerdir. Bu ajanlar bronşial düz kaslarda
rahatsızlıkları bulunabilir. Bu nedenle dikkat gösterip bu hasta-
hızlı gevşemeyle hava yolu obstruksiyonunu azaltır ve bu bron-
lara yüksek miktarda sıvı vermekten kaçınmak gerekir. Bilinen
kalp hastalığı olanlarda veya yaşlı hastalarda genel anlamda kodilatasyonla sonuçlanır. Albuterol, levalbuterol (albuterolün
250-500 cc salin bolus uygulanır. r izomeri), metaproteranol sık kullanılan ajanlardır. İnhalasyon
ölçülü doz salınım veya nebülizatör yoluyla daha hızlı ve daha
3. Solunum Desteklenmesi- Eğer hasta yorulmaya başlar yüksek konsantrasyonlarda sağlanır. Oral preperatlara oranla
sa ya da solunumsal yetmezlik belirtileri görülmeye başlanı daha az yan etkileri olduğu gösterilmiştir. Ancak ölçülü inha-
yorsa bu durumda mekanik olarak solunum desteklenmelidir. lasyon aleti uygun ve koordinasyon gerektirir, kullanan has-
A. BiPAP- BİPAP desteği ile invaziv olmayan tedavi teknolo-
talar nefeslerini 5- lOsn tutabilmelidir. Dolayısıyla pasif etkili
jisi son birkaç yılda gelişti. Çoğu hastada başka nedenlerden
~2 agonistler hafif ve şiddetli alevlenmelerde kullanılır. Orta
dolayı entübasyon gerekebiliyorken, invaziv olmayan solunum
desteğinin olması desteklenmeli ve yapay hava yolu risklerin-
düzey rahatsızlık için ölçülü inhalasyon aletinde albuterol dozu
den kaçınılmalıdır. İnspirasyon basıncının 10cm H20, ekspi- her 10 dk da 4-6 puffve nebülüzatör solüsyonları için her 20-
rasyon basıncının Sem H20 düzeyinde başlangıç ayarı, astım 30 dakikada 2.Smcg verilmelidir. Ağır hasta olanlara her 20-30
ve KOAH'dan biri için BİPAP destekli başlangıç ayarıdır. dakikada Smcg verilmesidir. 1 saat ve daha uzun süre tedavi
B. ENTÜBASYON- Eğer hasta letarji, konfüzyon veya ajitasyon devam etmelidir. Solunum yetmezliği ve taşikardisi olan hasta-
nedenlerinden birinden dolayı hava yolunu kullanamıyorsa lar monitorize edilmeli ve bu hastalara ayrıca dikkat edilmeli ve
onlara yapay hava yolu gerekecektir. (bakınız konu 7) Aynı za- bu hastaların tedavi devamlılığı sağlanmalıdır.
manda hastalarda aşırı sekresyondan ve sık aspirasyon ihtiya-
cından dolayı entübasyon denenebilir. Eğer hastanın durumu 5. Antikolinerjikler- İpratropium nebülizasyon solüsyonu
aniden kötüleşirse hızlı ardışık entübasyon kontrolü körle- her 20-30 dakikada 0.Smgr olacak şekilde kullanılabilir. Sıklık
mesine entübasyon yapmaya tercih edilir. Büyük endotrakeal la albuterolle karıştırılır ve her 20-30 dakikada verilir. Hasta-
tüpler bronkoskopiye kolaylık sağlar ve eğer uygunsa kullanıl neye yatırılan hastalarda her 4-6 saatte bir verilmesi planlanır.
malıdır. Düşük tidal volüm ventilasyonu, aşırı distansiyonun,
hava tuzağının ve sonuçta oluşabilecek barotravmanın azalma- 6. Sistemik Steroidler- Steroidlerin hava yolunda inflama-
tuvar mediatörlerin salınımını ve inflamatuvar hücre biriki-
mini engellediği bilinmektedir. Kortikosteroid kullanılması ile
obstruktif hava yolu hastalığının şiddeti azalır. Bu ilaçlar alev-
lenmelerin azaltılmasında ve relaps oranının azalmasında, tüm
yan etkilerine rağmen, acil servis yönetiminde ilk başlardaki
Tablo 33.2. Düşük Tidal Volüm Ventilasyon Ayarları yerini korumaktadır. Eğer hasta ilk bronkodilatör tedaviye ya-
nıt vermezse steroid tedaviye eklenebilir. Hasta oral veya inhale
steoid alıyorsa, uzun süreli semptomları ya da son zamanlarda
steroid dozu azaltılmışsa tekrar kullanımı düşünülmelidir. Şid
Erkeklerde tahmini ağırlık=50.0+0,91
(Santimetre cinsinden boy-152,4) detli rahatsızlığı olan hastalar steroidleri almalıdır. Yetişkinde
steroid dozu prednizon için 40-60 mgr oral veya metilpredni-
zolon için 60-125 mgr intravenöz veya intramuskulerdir. Pred-
nizonun çocuklardaki dozu 2 mgr/kg oral veya metilprednizo-
Başlangıç solunum sayısı 18-22 solunum/dakika lon dozu 0.5-2 mgr/kg IV <lir. Hastalığın şiddetine bağlı olarak
bir steroid patlaması (yetişkinde 40 mgr/kg çocuklarda 1 mgr !
kg 3-5 gün) ve dozunun giderek azaltılmasıyla hasta evine ta-
burcu edilebilir.
Plato havayolu basıncı 30 cm su veya daha az
7. Antibiyotik- Akciğer grafısi ve fizik bakı ile enfeksiyon
ispatlanmadıkça hafif astım için antibiyotik kullanım endikas-
yonu yoktur. Akut KOAH alevlenmesi olan hastalar, dispnenin
PULMONER ACİLLER
ralize bir hiperkoagule durum, venöz endotel hasarı veya lokal kapni genel bulgulardır. Alveolar-arteriyel oksijen grandiyenti
staz sonunda görülebilir (Virchow triadı). Klinik olarak ciddi (A-a) hesaplanmalıdır.
pulmoner emboliye sebep olan pıhtılar en çok iliyofemoral ve 4. D-Dimer- Serum seviyesi ölçülen D-Dimerin akut trom-
pelvik venöz yataklarda oluşur. Üst ekstremite ve distal alt eks- büs oluşumunun değerlendirilmesinde yüksek sensitiviteye
tremite venlerinden pulmoner embolizasyon nadirdir. (%95) sahip bir takip parametresi olduğu gösterilmiştir. Trav-
Embolizasyon oluştuktan sonra sonuçlar ve etkiler em- ma, cerrahi,kanama ve hemostazda yükselebilir. Düşük risk
bolinin boyutuna, hastanın altta yatan kardiyopulmoner duru- grubundaki hastalarda negatif çıkan D-Dimer düzeyi hastayı
muna ve pulmoner dokuda daha sonra infarkt oluşup oluş eve göndermede faydalıdır. Ancak yüksek risk grubundaki bir
hastada negatif çıkmışsa hastada BT tarama gibi ileri testlere
mayacağına bağlıdır. Küçük-orta büyüklükteki embolilerde
ihtiyaç vardır.
pulmoner vasküler yapılardaki lokalize obstruksiyon lokal
atelektazi sonucunda ventilasyon-perfüzyon bozukluğuna ve 5. Genova Skoru- Pulmoner emboliden şüphelenilen hasta-
ların değerlendirilmesinde kullanılan klinik skorlama sistemi-
hipoksemiye neden olur. Refleks hiperventilasyonla birlikte
dir. Genova skorlama sistemi arteriyel kan gazı örneklemesini
sonuçta hipokapni ve taşikardi görülür. Masif embolizasyonla
dışarıda bırakmaktadır. Genova skoru 0-2 arasında çıkanlarda
birlikte (vasküler yatağın %60' ından fazlasında obstruksiyon) pulmoner emboli olasılığı % 3'den azdır.
ayrıca akut pulmoner hipertansiyon, sağ kalp yüklenmesi, sis-
temik hipotansiyon ve şok görülebilir. Akut pulmoner emboli C. Tamda Kullanılan Görüntüleme
ani kardiyovasküler kollaps ve ölümle de sonuçlanabilir. Yöntemleri
Klinik Bulgular 1 . Kontrast BT- Diğer akciğer patolojileri hakkında (pnömo-
ni, plevra! effüzyon, vasküler pataloji, anevrizma) bilgi verir.
A. Semptom ve Belirtiler Ancak uzman düzeyinde radyolojik inceleme gerektirir. Son
yıllarda bu teknoloji gelişmiştir ve artık otomatik bolus en-
Hastalık sıklıkla ani başlar ve neredeyse her zaman altta yatan
predispozan bir durum vardır. Taşikardi ve hipoksi sıklıkla gö-
rülür. Dispne ve göğüs ağrısı genel semptomlardır. Ateş, hipo-
tansiyon, siyanoz, plevra! sürtünme sesi ve pulmoner konsoli-
Tablo 33-4. Basite İndirgenmiş Düzeltilmiş Revize
dasyon bulunabilir. Genova Skoru
1. Göğüs radyografi- Enfarktüslü pulmoner embolilerin Daha önce DVT veya PE 1 puan
çoğunda göğüs radyografisi normal olmasına rağmen bu anor-
mallikler genellikle özgün değildir (örn., atelektazi. plevra!
effüzyon, küçük infiltrasyonlar). Westermark belirtisi (embo-
linin proksimalindeki vasküler yatağın genişlemesi distalde oli-
gemi) ve hampton hörgücü (tabanı plevrada yuvarlak sınırları
hilusa bakan dansite) pulmoner embolde özgül ama sık olma-
yan bulgulardır. veya <1 yıl öncesinde iyileşme 1 puan
jeksiyon, hızlı yüksek rezolüsyonunu çok kesitli BT tarama ve gecikme beklenirse ve kontrendikasyonlar yoksa hastalara var-
plomoni, plevral efüzyon, kitle, anevrizma gibi vasküler patolo- sayımsal tedavi yapılabilir. Bu sıklıkla BT tarama hastanın ol-
jileri içeren diğer göğüs patolojilerini dışlamakta kullanılmak duğu merkezde olmadığında yapılır ve hasta başka bir kuruma
tadır. Kontrast allerjisiyle bazen karşılaşılır. Bu durumlarda transfer edilmelidir veya bir gecelik tutulmalıdır.
steroid ve antihistaminikler kullanılabilir. Genel fraksiyone olmayan heparin dozu (UFH) ilk 80 IU /
kg bolus takibinde lSIU/kg/h infüzyondur. Çoğu kurum hepa-
2. Ventilasyon-Perfüzyon Radyonükleid Akciğer Ta- rinizasyon protokollerine sahiptir ve tavsiye edilen bir kulla-
rama (V/Q Tarama)- V/Q taraması kontrast allerjisi olması nımdır. Düşük molekül ağırlıklı heparin (LMWH) (enoksopa-
dışında kontrsatı artırılınış BT taraması ile yer değiştirmiştir. rin lmg/kg SC q 12 saat veya deltaparin 200units/kg/ gün SC qd
Normal bir perfüzyon taraması aslında şiddetli embolizasyonu BID ye bölünür) ve fondaparinuks (bir X,inhibitör faktördür)
dışlar. Pekçok hastada perfüzyon taraması normal olmayacak-
7.5 mg SC qd UFH kadar etkili ve güvenlidirler ve daha uy-
gundur. UFH ile karşılaştırıldığında LMWH ve fondaparinuks
tır (çoğunlukla KOAH da) ve ventilasyon taraması uyumsuz
daha pahalıdırlar ama toplam hastane masrafını ve hastanede
ventilasyon ve perfüzyon alanlarını bulmak için kullanılır. kalış süresini azaltabilir.
Yüksek olasılıklı bir V / Q taraması normal ven tilasyon olan
bölgelerde büyük bir perfüzyon defekti olarak tanımlanır ve C. Tromboiitik Tedavi
akut pulmoner emboli için yüksek oranda özgüldür (ama has-
sas değil). Belirsiz bir V/Q taramasını (tanısal olmayan, düşük Antikoagülasyon pulmoner embolili çoğu hasta için yeterli te-
davi olmasına rağmen, bazı hastalar sağ kalp kalp fonksiyon
olasılıklı ya da orta olasılıklı da denir) klinik olarak kullanmak
bozukluğu, hemodinamik baskılanma veya kardiyojenik şok
daha zordur. ile başvurur ve bu hastalar pulmoner arterden pıhtı çıkarılına
sından fayda görebilirler. Periferik olarak verilmiş trombolitik
3. Venöz Doppler Ultrasonografi- Doppler USG derin
tedavi değer biçmek için gösterilmez.
ven trombozunu değerlendirmek için kullanılan invazif olma-
yan bir testtir. Derin ven trombozu tanısında yüksek oranda
D. Cerrahi tedavi
hassas ve özgündür. Bu test derin ven trombozu kanıtı olmayıp
akut pulmoner emboli için yüksek klinik şüphe olan hastalarda Bir transvenöz kateter embolektomi veya açık cerrahi embo-
kullanılır. Bazı hastalarda pulmoner emboli asemptomatiktir lektomi masif emboli ve refrakter hipotansiyonlu hastalarda
hayat koruyucu bir manevra olabilir. Bir vena kava filtresi için
ve Doppler USG de alt ekstremitede herhangi bir bulguya rast-
genel endikasyon tromboembolizmi engellemek için antikoa-
lanmaz.
gülasyonun başarısızlığıdır.
4. Pulmoner anjiyogram- Pulmoner anjiyografinin doğ
rulayıcı tanısında elverişli hangi en iyi yöntem olursa o dik-
Sonuçlandırma
kate alınır. Sıklıkla BT görüntüleri patognomonik nedenleri
göz önünde bulundurmak için yeterince tatmin edicidirler ve o Sürekli antikoagülasyon ve destek tedavi için tüm hastaları has-
takdirde anjiyografi tanısal bir avantaj sunmaz. Anjiyografi ge- taneye yatır. Büyük embolisi olan ya da hemodinarnik bozukluğu
nellikle emboli büyüklüğüne bağlı hemodinamik olarak riskli olan hastalar veya trombolitik tedavi alan hastalar yoğun bakım
ünitesinde monitörize edilmelidir. Kuvvetli pulmoner emboli
hastalar için sadece trombolitik tedavinin parçası olarak yapı
şüphesi olan hastalar kesin tanı konuncaya kadar antikoagülas-
lan sağ kalp kateterizasyonu gerektirir.
yon için (kontredikasyon yoksa) hastaneye yatırılmalıdırlar.
Tedavi
A. Hemodinamik Destek
Destek oksijen ile hastanın hipoksemisi düzeltilmelidir. Geniş
emboliye bağlı hasta hipotansifse intravenöz sıvı resüsitasyo-
nuna başlanmalıdır. Pressorler ve pozitif basınçlı ventilasyon
kötü tolere edilir ve kesinlikle gerekli olmadıkça kaçınılmalıdır.
B. Antikoagülan Tedavi
Antikoagülasyon standart tedavidir ve pulınoner embolizas-
yon tanısı konuncaya kadar yönetilmelidir. Tanı koymada bir
TRAVMA OLMAYAN
Genel Bilgiler
Hemoptizi yapan nedenler arasında dışlanması gereken önce-
likli tanı bronşittir. Hemoptizi yapan daha önemli nedenlerde Hastanın vital bulgularında
solukluk ve siyanoz varlığı önem-
olabilir. Bunlar arasında Good Pasture Sendromu gibi otoim- lidir. Akciğerler bulguları özgün değildir. Akciğerde effüzyon,
mun hastalıklar, kanser ve tüberküloz gibi hastalıklar vardır. kitle ve hava hapsi görülebilir. Mitral stenoz hemoptizi nedeni
Ama yine de kan tükürme şikayeti ile kliniğe müracaat eden
olabilir.
hastalara ileri değerlendirme mutlaka gereklidir. Tablo 33-5
de hemoptizi yapan sebepler sıralanmıştır. Masifhemoptizi 24
saatte 200-600 cc arasında volüm kaybını ifade etmektedir. Bu laboratuvar
geniş aralık çıkarılan kanın ölçülmesindeki güçlükten kaynak-
lanmaktadır. Yaşamı tehdit eden hemofili yaşlı hastalarda bir Hasta soluk görünür. Önemli bir kan kaybı ve anemi için değer
çok komorbid durumla birliktedir. lendirilmelidir. Hepatik yetmezliği olan ve warfarin kullanan
hastalardan koagülasyon parametreleri çalışılmalıdır. Şiddetli
Klinik bulgular respiratuvar distresi olan hastalardan kan gazı istenmelidir.
A. Öykü
D.
Hemoptizi öksürükle kan çıkarılmasıdır. Açık bir şekilde he-
matemezden ayırt edilmesi gerekmektedir. Çünkü her ikisinin Hemoptizisi olan hastada en önemli tanısal çalışma akciğer
tanısal yaklaşımları birbirinden farklıdır. Eğer hasta kan tükür-
grafisidir. BT taraması ilk çekilen düz grafi anormal ya da tanı
me şikayeti ile gelmişse bu öksürük kaynaklı değil muhtemel
koydurucu değilse tanısal değerlendirme amaçlı çekilebilir.
orofarinks kaynaklıdır. Kan ağız, burun, nazofarinks kaynaklı
Anjiyografi masif kanamalarda gerekli olabilir ve embolizas-
yon üzerinden tedavi imkanı sağlamaktadır.
embolizasyonu en önemli risktir. Ama selektif yöntemlerle bu arterlerde oklüzyon mevcuttur. Sağ ventrikül art yükü artmış
risk minimalize edilebilir. tır. Pulmoner arteriyel akımda obstruksiyon ve buna bağlı
olarak sağ ventrikül basıncı artmış art yükü yenebilmek için
C. Cerrahi Tedavi yükselmiştir.
Cerrahi rezeksiyon pulmoner segmente dahil loba yapılır. Fa- Klinik Bulgular
kat kanama lokalize bir bölgeye de bağlı olabilir. Hastanın pul-
moner rezervi yeterli olmalıdır. Fokal hastalık varlığı ve cerrahi A. Semptom ve Belirtiler
için kabul edilebilir olması gerekmektedir.
Yaygın semptom nefesin çabuk kesilmesiyle beraber solunum
Sonuçlandırma gayret veya çabasıdır. Hasta senkop şikayeti ile başvuru yapa-
bilir. Konjestif kalp yetmezliği de nefesin çabuk kesilmesiyle
Masif hemoptizi göğüs hastalıkları, girişimsel radyoloji ve to- gelebilir fakat bu hastalar düz yatamazken PAH için bu tipik
raks cerrahisi arasında çoklu yaklaşım gerektirir. Minimal he- bir bulgu değildir.
moptizi genellikle bronşite ikincildir ve bu hastalar ayaktan ta-
kip ve tedavi edilebilirler. Şüpheli pulmoner tüberküloz öyküsü
B.Görüntüleme ve Laboratuvar Bulguları
olan hastalar izole bir odaya alınmalı ve kesin tanı alıncaya
kadar muhtemel tanı için tedavisini almalıdır. Ekokardiyografi ile PAH tespit edilebilir veya şüphelenilebilir.
Ama tanı için Swan-Ganz Katateri ile pulmoner arter akım ve
basıncının ölçülmesi gerekmektedir. Pulmoner arter kama ba-
sıncı 15 mmHg' den düşük olmalıdır. Pulmoner arter basıncı
nın 25 mmHg' den yüksek olması tanıyı koydurur.
Tedavi ve Sonuçlandırma
A. Fosfodiesteraz tip 5 inhibitörieri
Fosfodiesteraz tip 5 inhibitörleri erekti! disfonksiyon tedavi-
si için geliştirilmiştir. Ama ılımlı veya hafif semptomları olan
PAH hastalarında etkili bulunmuştur. PAH tedavisinde Sil-
denafil Revatio (TM) adı altında pazarlanmaktadır ve Viagra
Genel Bilgiler (TM) yerine kullanılmaktadır ve yine aynı endikasyon için
tadafil (TM) Adciraca (TM) adı altında Cialis (TM) yerine pa-
zarlanmaktadır.
B. Prostoglandinler
EL ve Bulguları
Ayrıca bakınız konu 13 ve 14. Düz göğüs radyografisi genelikle tanısaldır. Ekspiratuvar film-
ler inspiratuvar filmlerde görünmeyen küçük pnömotoraksları
ortaya çıkarabilir. Toraks BT pnömosistis pnömonisi gibi ilişki
li patolojilerin saptanmasında sıklıkla yardımcı olacaktır ya da
KOAH' lı hastalarda amfızematöz bleblerden pnömotoraksın
ayırt edilmesinde yardımcı olur.
ve
A. Pnömotoraks
Küçük bir pnömotoraks tedavi olmaksızın genellikle ortadan
kalkmayacaktır. Ek oksijen reabsorbsiyon oranını hafifçe art-
tırır ve acil serviste kısa bir gözlem periyodu sırasında uygun-
dur. Heimlich valfıne bağlı olarak küçük bir katater ile tedavi
edilebilirler. Heimlich valfli hastalar ayaktan tedavi için aday
olabilirler ve yeterli takip düzenlemenin yapılabilmesi sağlanır.
Eğer pnömotoraks yeniden havalanmakta başarısız olursa su
altı drenaj sistemine bağlı standart 24-28 F bir göğüs tüpüne
ihtiyaç duyulacaktır.
Pnömotoraks plevra! boşlukta anormal hava birikimidir. Bu İkincil pnömotorakslı hastalar standart göğüs tüpü drenajı ve
durum spontan (birincil-ikincil), travmatik ya da iyatrojenik hastaneye yatış ihtiyacı olan hastalardır. Altta yatan hastalık
olarak sınıflandırılabilir. Pnömotoraks ayrıca basit veya basınç sıklıkla antibiyotikler, cerrahi ya da ilave tanısal değerlendirme
altında da sınıflandırılabileceği gibi birincil ( altta yatan bir ak- gibi ek müdahale gerektirir.
ciğer hastalığı ile ilişkili olmadan) veya altta yatan bir akciğer
hastalığına ikincil olarak ta sınıflandırılabilir.
Birincil spontan pnömotorakslar klinik olarak belir-
gin akciğer hastalığı olmayan hastalarda gelişir (sıklıkla genç, Travmatik pnömotorakslı pek çok hasta büyük göğüs tüpleri
uzun erkek, 20-40 yaşlarında ve genellikle sigara içen). İkincil ve vakumlu su drenajı gerektiren hemotoraksla birliktedir. He-
pnömotorakslar önceden var olan altta yatan akciğer hasta- motorakstan şüphelenildiğnde ilk tüp 32F ya da daha büyüğü
lıklarının komplikasyonudur (KOAH, pnömoni, kistik fıbroz, olmalıdır. Travma hastalarında toraks BT'nin sık kullanılması
astım, tüberküloz, pneumocystis carinii pnömonisi) Travmatik bazı küçük pnömotoraksların saptanmasını sağlamaktadır. Bu
pnömotorakslar künt ya da penetre göğüs travmalarına bağ hastaların bazıları eğer pozitif basınçlı ventilasyon gerektirmi-
lı ortaya çıkabilir. Subklavian yol açma, torasentez, akciğer ya yorsa gözlem altında tutulabilir.
da plevra biyopsileri ya da pozitif basınçlı ventilasyona bağlı
barotravma gibi işlemlere maruz kalan hastalarda her zaman D. Tansiyon Prıömotoraks
düşünülmelidir.
Tansiyon pnömotoraks eğer hava dışarı çıkmasını engelleyen
bir kapakla plevra! boşluğa ilerlemeye devam ederse ortaya
çıkar. Bu travmatik pnömotorakslı hastalarda çok sıktır. Trav-
Genel Bilgiler
Pnömomediastinum trakeobronşial ağacın hava yolları veya
özafagus lümeni dışında mediastenumdaki havadır. En sık ola-
rak gergin bir alveolün veya bu tür bleplerin bronkuslar bo-
yunca mediastene doğru geriye doğru diseksiyonu, diseksiyo-
nu sonucunda peribronkovasküler interstisyel aralığa rüptüre
olması sonucu görülür. Bu genellikle astım hastalarında vardır
ama bazen de güçlü öksürükle ve künt travma sonucunda mey-
dana gelebilir. Pnömomediastinum ayrıca kokain vuruşu gibi
illegal maddeleri içerken valsalva olan hastalarda görülür. Bu Genel Bilgiler
durumlarda pnömomediastinum benigndir ve hekim dikkatini
uygun olarak altta atan hastalığa odaklar. Pnömomediastenim Plevra! effüzyonlar lokal hastalık ya da inflamasyon sonucu pa-
pnömotoraks olmadan gelişebilir, hava yüz seviyesinde boyu- rietal ve visseral plevra arasında anormal sıvı birikimidir. Nor-
na ve diğer yumuşak dokulara da girerek subkutan amfizeme malde plevra! aralıkta 5-15 rnl seröz sıvı bulunur. Ayırıcı tanıda
. neden olabilir.Bazen pnömomediastinum Ôzafagus rüptürü so- yardımcı olması için bir effüzyon eksuda ve transuda olarak
nucu görülebilir (Boerhave sendromu). Hasta eğer akut olarak sınıflandırılabilir. Eksudatif sıvı analizinde ortaya çıkanlar; ( 1)
kötüleşmişse ve kusma öyküsü varsa bu tanı düşünülmelidir. Plevra! sıvı proteininin serum proteinine oranı 0.5'den büyük-
tür, (2) Plevra! sıvı LDH' sının serum LDH'a oranı 0.6'dan bü-
Klinik Bulgular yüktür, (3) Plevra! sıvı LDH normal serum üst sınırından 2-3
kat daha fazladır. Eksudalar genellikle enfeksiyon, inflamasyon
Pnömomediastenumun tek özgün fizik bulgusu Hammarı's çı ya da malignensiden olan plevranın kendi hastalığı ile ilişki
tırtısıdır. Göğüs oskültasyonunda kalp üzerinde bir çıtırtı sesi lidir. Transudalar yukarda bahsedilen karakteristik özelliklere
duyulur. Diğer taraftan pnömomediastinum aslında mediasti- sahip değildirler. Sıklıkla konjestif kalp yetmezliği, asitle birlik-
nel yapıların dış hattındaki gazın lusent (açık, parlak) izi (belir- te olan siroz ya da nefrotik sendrom nedeniyle oluşurlar. Yeni
tisi) olarak tanımlanmış bir radyolojik tanıdır. Bunlar medias- plevra! effüzyon tanısı konmuş her hasta, nedeninin saptanma-
tinal plevra trakea ve dalları veya pulmoner arter veya aortayı sı ve böylece erken ve uygun tedavinin verilebilmesi için çabuk
içerir. Bazen pnömomediastinum lateral göğüs grafisinde daha değerlendirme gerektirir.
belirgindir. Mediastinal gaz ayrıca diafram üst yüzüy kontü-
ründe (dış hattında) görülür ve onu kalpten ayırır. Boerhave's Klinik Bulgular
sendromu kusmaya bağlı özefagus duvarının rüptürüdür. Tipik
olarak ağır alkol kullanımda belirginleşen kusma ve öğürme A. Semptom ve Belirtiler
den sonraki ciddi retrosternal göğüs ağrısı açıklar.
Hastalar plöritik ve plöritik olmayan göğüs ağrısından veya
Tedavi ve Sonuçlandırma dispneden şikayet edebilir. Göğüs bakısında matite, solunum
seslerinde azalma ve ilgili tarafta taktii fremitusta azalına or-
Pnömomediastinum tedavisi daima altta yatan hastalığa yö- taya çıkar. Geniş effüzyonlar komşu akciğer dokusuna bası
neliktir; astım, travma ya da ilaç kötüye kullanımı olabilir. yaparak respiratuvar distres ve hipoksiye ve geri kalan akciğer
Boerhave's sendromundaki gibi özafagial rüptür geniş medias- dokusunda havalanmanın kısıtlanmasına neden olabilirler.
tinal drenaj, özefagial tamir ve acil torakotomi olmazsa fatal
bir bozukluktur. Trakebronşiyal rüptür hızlıca tanınmalıdır. B. Görüntüleme
Çünkü akciğerleri ventile etme girişimine devam etmek me-
diastinuma doğru ilave hava girişine sebep olabilir ve diğer Posterior anterior ve lateral göğüs grafileri eğer 250 ml den
mediastinal yapıların yer değiştirmesi ve kompresyonuyla so- daha fazla sıvı varsa pek çok vakada plevra! sıvıyı gösterebi-
nuçlanabilir. lir (örn., kostofrenik açının düzleşmesi). Plevra! sıvıyı plevra!
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tedavi
A. Oksijen
Eğer dispne varsa nabız oksimetre ya da kan gazı ölçümleri
elde edilir ve maske veya nazal kanülle direk oksijen tedavisine
başlanır.
B. Torasentez
Eğer göğüs radyografisnde geniş bir sıvı birikimi görülüyorsa
(örn., en çok görülenlerden biri hematoraks) ve hastada res-
piratuvar distres varsa semptomların hafiflemesi için sıvının
uzaklaştırılması ile birlikte torasentez göz önünde bulundu-
rulmalıdır. Nadiren pulmoner ödemin yeniden havalanması
meydana gelir ama bu girişimin bir riskidir ve eğer meydana
gelirse akut kardiyojenik pulmoner ödeme benzer biçimde te-
davi edilmelidir. Plevra! sıvıdan hücre sayıları, protein, LDH,
glukoz ve pH gönderilmelidir. Eğer sebep tanımlanmamış bir
malignensi söz konusu ise plevra! sıvı sitolojisi göz önünde bu-
lundurulmalıdır. Eğer hasta distreste değilse torasentez hasta-
neye kabule kadar ertelenebilir.
A.
Öksürük yada pnömoniyle gelen hastalarda tüberküloz göz Aktif tüberküloz tedavisi ilaç rezistans organizmaların artma-
önünde bulundurulmalıdır ve bunlar daha önce dile getirilen sıyla zorlaşmıştır. Hastalar eğer aktif hastalığa sahipse çoklu
yüksek risk grubunun üyeleridir. ilaç tedavisine ihtiyaç duyacaklardır. Çoklu ilaç rezistans tü-
berküloz en etkili l.sıra ilaçları olan rifampisin ve izoniazidin
ve ikisine direnç gelişimi olarak tanımlanır. Geniş çaplı ilaç rezis-
tans tüberkülozda 6 sınıfa ayrılmış 2. sıra ilaçların 3 veya daha
En sık görülen semptom tüberküloz tanısında da dikkat çeki- fazlasına direnç gelişmesidir.
lecek olan özellikle kanlı ve 3 haftadan uzun süren öksürüktür.
Ateş sık görülür. Ateş geceleyin rezolüsyonla birlikte gün için-
dedir. Gece terlemeleri sık görülen semptomdur. Yorgunluk,
rahatsızlık, anoreksiya ile birlikte kilo kaybı sık görülür. Hasta- Bu hastalarda pozitif deri testi olmasına rağmen göğüs rad-
lar çoğunlukla kronik hastaymış gibi görülürler. Göğüs bakısı yografileri ve balgamı negatiftir. Klinik olarak hastalık yoktur.
normal olabilir veya ral bulunabilir. Bu hastalar tüberkülozun reaktivasyonu için risk altındadırlar
ve genelikle 9 aylık izoniazid ile tedavi edilirler. Tüberküloz
B. ABD'de tanımlanmış yüksek risk grubu haricindeki kişilerde
çok nadir görülür. Tüberküloz için düşük risk grubundaki has-
Birincil tüberküloz göğüs radyografisinde parankima! konsoli- talar deri testiyle taranmamalıdırlar. Çünkü yanlış pozitif deri
dasyon, muhtamelen paratrakeal lenfadenopatiyle birlikte olan testleri hastaların tedavisiyle ilişkili problemler potansiyel ya-
plevra! effüzyon olarak görülebilir. Kalsifıye bir gon kompleksi rarlarından daha ağır basar.
PULMONER ACİLLER
Aktif hastalığı olan pek çok hasta tam bir değerlendirme ve Klinik Bulgular
planlama için genellikle repiratuvar izolasyona alınırlar. Risk
altında olduğu düşünülen hastalar için deri testiyle taramadan Hastanede oluşan pulmoner aspirasyonlar, anestezi, kardiyo-
yararlanılabilir, Uygun takibin düzenlenmesi sağlanabilir. İnt
pulmoner resüsitasyon ve diğer işlemler esnasında meydana
radermal deri testlerinin okunması 48-72 saati bulacaktır.
gelir. Toplumdan kazanılmış vakalar genellikle ilaç (alkolü
içine alan) zehirlenmeleri, konvülsiyonlar ve travma sonra-
sı bilinç değişikliklerine bağlı olarak görülür. Aspirasyondan
sonra dakikalar saatler içinde hastada prodüktif öksürük, disp-
ne, ateş, lökositoz ve konsolidasyon belirtileri, pulmoner raller
veya matite gelişir. Göğüs radyografisinde ilgili akciğer lobları
(özellikle sağ alt lob)daha fazla etkilenmiş olsa da karakteristik
görünüm olmadan pulmoner infiltrasyonlar görülebilir. Balga-
mın makroskobik bakısında besin parçacıkları bulunabilir.
Tedavi
Arteriyel kan gazı ölçümleri ve klinik bulgular baz alındığında
eğer gerekiyorsa solunum desteği sağlanmalıdır. Eğer hastada
şiddetli dispne ve solunum sıkıntısı varsa acilen entübasyon ve
mekanik ventilasyon ile havayolu kontrolü sağlanmalıdır. Gö-
rülmüş aspirasyonlar hızla orofaringeal veya trakeal aspirasyon
ile tedavi edilmelidir. Üst hava yollarının akut obstruksiyonu
acilen heimlich manevrası ile tedavi edilmelidir. Geride kalmış
aspirat ve yabancı cisimler genellikle bronkoskopiyi gerekli
Genel Bilgiler kılar. Kortikosteroidlerin faydalı olduğu gösterilmemiştir ve
enfeksiyon duyarlılığım arttırabilir. Aspirasyon pnömonisi için
A. Pu!moner Aspirasyon Sendromu antibiyotikler sadece enfeksiyon oluşursa verilmeli, aspirasyo-
Gastrik içeriklerin aspirasyonu önemli miktarda aspire ya da nu takiben profılaksi amaçlı verilmemelidir.
inhale edilen irritanların sebep olduğuna benzer şekilde kim-
yasal pnömoniye neden olurlar. Gıda parçacıklarının aspi- Sonuçlandırma
rasyonuyla oluşan mekanik obstruksiyon gaz değiş tokuşunu
fazlasıyla zayıflatacaktır. Pulmoner enfeksiyon ilk akciğer zede- Gözlem ve gerektiğinde tedavi için tüm hastalar hastaneye ya-
lenmesinin bir parçası değildir ama sonra onun bir sonucu ola- tırılmalıdır.
rak gelişebilir. Pulmoner aspirasyon ARDS (akut respiratuvar
distres sendromu) nun gelişmesi için sık bir sebeptir.
B. Apirasyon Pnömonisi
Aspirasyon pnömonisi orofaringial sekresyonların aspirasyonu
ve bakteriyal pnömoniyle karakterize tablodur. Göğüs radyog-
rafisi genellikle aspirasyonun olduğu segmentte konsolidasyon
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tedavi
Bilgiler
A. Desteği
Akut akciğer hasraı akut başlangıçlı gaz değişiminin bozulma-
sı, Pa02/Fi02<300 olması, bilateral alveolar interstisyel infılt
1. Destek oksijen- Yüksek bir başlangıç oksjen konsantras-
yonu sağla (FI0 2 =%50-100),oksijen saturasyonu izlemini nabız
ratın olması ve hastada kalp yetmezliğinin olmaması şeklinde
oksimetre ile sürdür ve oksijen saturasyonunu %90'dan yüksek
tanımlanır. ARDS' de ise oksijenizasyon çok daha şiddetli bir tutmak için en düşük muhtemel FIO/yi titre et.
şekilde bozulmuştur (Pa02/Fi02 <200). ARDS için artmış 2. ve mekanik verıtilasyorı- Pik havayolu
alveola kapillar membran geçirgenliği ile diffüz alveolar hasar basınçları için düşük tidal volümleri ve permisif hiperkapniyi
kullanın (Tablo 33-2)
şarttır. Ödem vasküler yataktan alveolar tarafa sıvı ve protein
sızması nedeniyle oluşur. Bunun birincil sonucu da oksijen
değiş tokuşunun bozulması üzerinedir. Bazı durumlar diffüz
B. Dolaşımı İdame Edin
alveolar hasar yaparak ARDS'ye sebep olabilir. Bunlar arasın Dehidrasyon ve fazla hidrasyondan sakının. Santral venöz
da sepsis, travma, pulmoner aspirasyon sendromu, termal veya basınç monitörizayonu gerektirebilir ve CVP basıncı 8 ve 12
kimyasal inhalasyon yaralanmalarına bağlı akciğer hasarı sayı mmHg arasında tutulmalıdır.
labilir. Pankreatit, yanık, çok kan transfüzyonu şiddetli hastalık
Yatan
tablosu oluşturabilir. Bu hastalarda önemli olan aşırı sıvı teda-
visinden kaçınmaktır. Çünkü aşırı sıvı tedavisi alveolda biriken Bu hastaların sağ kalımı için en önemli şey altta yatan sebebin
eksudanın artmasına sebep olabilir. Pozitif basınçlı ventilasyon tam değerlendirilmesi ve hızlı tanımlanmasıdır. Tetikleyen bo-
esnasında akciğeri aşırı havalandırma özellikle çocuklarda ak- zukluğun özgül tedavisi (en sık sepsis) acil serviste mümkün
olan en kısa sürede başlanmalıdır.
ciğer hasarını arttırabilir.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Bir takım durumlar diffüz progresif pulmoner interstisyel inf-
lamasyon ve fibrozise yol açabilirler, ilaçlar, pnömokonyoz,
s .. ler iU r
Sameer Desai, MD
Çeviri:
Dr. Çağlar Emre Çağlıyan
mezliği ve hatta şok görülebilir. Miyokard infarktüsü sonrasında zasyonu ile birlikte seri laboratuvar testlerinin yapılması, baş
ventrikül anevrizmatik hale gelebilir, hatta rüptüre olabilir. ileti langıçta tanısal olmayan EKG bulguları olan hastalarda AKS
sisteminde iskemi veya infarktüs gelişirse, ileti anormallikler gö- gelişimini açığa çıkarabilir.
rülebilir. İnfarkt gelişen miyokardiyum dokusuna trombosit ve
fibrin affınitesi artar ve bunun sonucunda embolilere sebep ola- C. Laboratuvar Bulguları
bilen mural trombüs gelişebilir. Miyokard enfarktüsü sırasında
miyokardiyum elektriksel olarak kararsız hale gelebilir ve bunun CK-MB enzimi sadece miyokardiyumda bulunmayıp aynı za-
sonucunda yaşamı tehdit eden aritmiler oluşabilir. manda beyin ve iskelet kasında bulunur. Diğer bazı belirteçler-
Bir koroner arterin tıkanmasından sonra, zaman bağım le kıyaslandığında, miyokardiyal iskemik olayları göstermede
lı bir şekilde -genellikle 4-6 saat içerisinde- endokardiyumdan daha az spesifiktir. CK-MB serum seviyesi akut MI oluşumun
epikardiyuma doğru ilerleyen nekroz gelişir. Kollateral damarlar dan itibaren yaklaşık 4-6 saat içerisinde yükselmeye başlar ve
aracılığıyla veya trombüsün erimesi sonucu -spontan veya teda- 12-24 saat içerisinde pik yapar. Akut MI'nin 6. Saatiyle birlikte
viye bağlı- miyokardiyumun beslenmesi sağlanabilir. Reperfüz- serum CK-MB seviyelerindeki artışın hassasiyet ve özgünlüğü
yon ne kadar erken olursa, o kadar çok miyokardiyum korunur. sırasıyla% 17-62 ve% 92-100 seviyelerindedir. Birçok hekim,
kardiyak troponin belirtecinin daha yüksek hassasiyet ve öz-
Klinik Bulgular günlüğünden ötürü, CK-MB seviyelerini artık istememektedir.
Troponin, çizgili kaslarda bulunan üç özgün proteinden
A. Semptom ve Belirtiler oluşan bir bileşkedir. Alt ünitelerden 2 tanesi, kardiyak tro-
ponin T (cTnt) ve I (cTni), kardiyak hasarın klinik belirteçleri
Miyokard infarktüsü olan birçok hastada tipik olarak, sıklık olarak faydalıdır. Bu kardiyak proteinlerin genetik olarak ben-
la substernal olup boyun ve sol kola yayılabilen göğüs ağrısı zersiz olmaları nedeniyle, cTnt ve cTni en kardiyak özgün bi-
mevcuttur. Bununla birlikte, ağrı, sağ kol, omuzlar, sırt veya yokimyasal belirteçlerdir. Testlerdeki son gelişmelerle birlikte,
epigastriyum gibi atipik bölgelerde de izlenebilir. Ağrı sıklıkla CK-MB seviyelerinde anlamlı bir değişiklik gözlenmemesine
baskı yapan veya sıkışma vasfında olup nefes darlığı, başdön rağmen, cTnt ve cTni seviyelerindeki yükselmeler mikroin-
mesi, senkop veya presenkop, bunaltı, huzursuzluk, bulantı, farktüslerin tanısının koyulabilmesini sağlar. Akut miyokard
kusma, abdominal şişkinlik, dispne ve terleme şikayetleri de infarktüsü sonrasında, kardiyak troponin seviyeleri sıklıkla 2-6
ağrıya eşlik edebilir. Hastaların "ağrı" ve semptomlarını ifade saatte yükselmeye başlar, 12-24 saat içerisinde tepe noktasına
etmeleri çok değişkenlik gösterebilir. Semptomlar sıklıkla isti- ulaşır ve 7- 10 gün boyunca yüksek olarak kalırlar. Akut miyo-
rahatta başlar, kademeli olarak artar ve saatlerce devam eder. kard infarktüsünün 6. saatinde cTnt ve cTni'nin yükselmesinin
Bazı hastalarda, özellikle yaşlılar ve diyabetiklerde, miyokard hassasiyeti sırasıyla % 50-59 ve % 6-44'tür. cTnt ve cTni'nin ilk
infarktüsü ağrısızdır; akut sol kalp yetmezliği, hipotansiyon 6 saatteki elevasyonunun özgünlüğü ise sırasıyla% 74-96 ve%
veya kardiyak aritmilerle ortaya çıkabilir. Miyokard infarktü- 93-99'dur.
sü geçiren hastaların% 25'inde, hastaların hastaneye gitmesini Kullanılan ilk belirteçlerden birisi olan miyoglobin, ha-
gerektirecek belirgin bir semptom olmaz. len arasıra kullanılmaktadır. Miyoglobin, kardiyak hasarın en
Fizik bakı bulguları değişkenlik gösterir ve hiçbiri miyo- hassas erken belirteci olmakla birlikte, özgünlüğü çok düşük
kard infarktüsü tanısı için özgün değildir. S4 galo ritmi, bazen tür. Akut miyokard infarktüsü sonrasında miyoglobin 1-3 saat
de S3 galo ritmi mevcuttur. Bazen, apikal sistolik üfürüm; papil- içerisinde yükselmeye başlar, 4-12 saat içerisinde pik yapar
ler kas veya miyokardiyal disfonksiyona bağlı mitral yetmezlik ve serum seviyeleri 12-36 saat boyunca yüksek olarak izlenir.
bulunabilir. Komplikasyon gelişmeyen miyokard infarktüslü Semptomların başlangıcından sonraki 6 saat içerisinde mi-
hastalarda fizik bakıda hiçbir bulgu olmayabilir. Kardiyopul- yoglobinin miyokard infarktüsünü göstermedeki hassasiyeti
moner fizik bakı bulgularının varlığı, komplikasyon gelişimi çok iyi olup % 55- lOO'dür. Bazı kişiler, miyoglobinin devamlı
nin bir göstergesi olına eğilimindedir (bakınız aşağıda) olmayan bir şekilde salınım gösterdiğini ve çok özgün olmadı
ğını düşünmektedir. Diğer belirteçlere göre yararlılığı daha dü-
B. Elektrokardiyografik Bulgular şüktür ve miyokardiyal iskeminin standart değerlendirilmesine
dahil edilınemelidir.
Hastaların yarısında, elektrokardiyogram (EKG) incelemesin-
de infarktüs bulguları (hiperakut T dalgaları, ters çevrilmiş T
dalgaları, ST segment yükselınesi ve anormal Q dalgaları) gö- Ayırıcı Tam
rülebilir. Diğer yarısında ise, özgün olmayan ST-T değişiklikle
ri, hatta normal EKG bulguları görülebilir. Elektrokardiyogram Göğüs ağrısının tam ayırıcı tanısı için konu 14e bakınız. Aort
bulgularının daha eski EKG bulguları ile kıyaslanarak değişik diseksiyonu, anevrizması, perikardit ve gastrointestinal bo-
liklerin takip edilmesi önemlidir. zukluklar (peptik ülser hastalığı ve pankreatit gibi), trombo-
Not: Normal EKG bulguları AKS veya MI tanısını ekarte litik tedavi için değerlendirilen hastalarda mutlaka dışlanma
etmez. ST segmentlerinin veya EKG'lerin devamlı monitori- lıdır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Not: Miyokard infarktüsü tanısında öykü yön vericidir ve kullanılmadıkları müddetçe tercih edilmemelidir. Beta-bloker
sadece bu bilgiye dayanarak hastanın koroner bakım ünitesi- başlanmasının kontrendikasyonları kronik kalp yetmezliği,
ne transferi acilen yapılmalıdır. Acil serviste alınacak verilerin bradikardi, ileti defektleri ve hipotansiyondur. Ayrıca, yaşlıla
hiçbirisi AKS'yi tamamen ekarte edemez. Akut koroner send- ra, kokain kullanım şüphesi olanlara, KOAH/astma hastalarına
romu tamamen ekarte etmek için stres testi, ekokardiyogram
başlanırken daha yüksek riskleri olduğu bilinmelidir.
ve kardiyak kateterizasyon gereklidir. Bazı kliniklerde, düşük
riskli hastalarda AMI tanısı dışlandıktan sonra, hastalar erken
stres testine yönlendirilmektedir. Eğer zamanında efor testi B.
imkanı yoksa, hastalara erken efor testi yaptırmaları tavsiye
edilmektedir. Akut MI seri troponin ve EKG takibi ile dışlana Tam kan sayımı (CBC), serum kreatinin, elektrolitler, kan üre
bilsede, kararsız angına daha ileri tetkik yapılmadan dışlana azotu ve enzim seviyelerini (cTni veya cTnt) içeren laboratuvar
mamaktadır. Stres testi yapılmadan taburcu edilen hastaların, testleri yapılmalıdır. Tromboltik tedavi başlanacak hastalarda,
bebe aspirini almaları ve değerlendirme tamamlanıncaya ka- platelet sayısı, protrombin zamanı, parsiyel tromboplastin za-
dar egzersizden kaçınmaları tavsiye edilmelidir. manı ve kan grubu örneklemesi (çapraz karşılaştırma ile birlik-
te) belirlenmelidir. İdrar çıkışı gözlenmelidir.
Akut koroner sendrom şüphesiyle değerlendirilen bir hasta, dır. Miyokard infarktüslü bazı hastalar trombolitiklerden ilk
gelişinden itibaren kardiyak monitöre bağlanmalı, hastaya na- 12 saat içerisinde fayda görseler de, ilk 6 saat genellikle sınır
za! kanül veya maske yoluyla oksijen verilmeli ve 2 periferik olarak kabul edilir. Doksan dakika içerisinde verilen alteplaz
intavenöz yol açılmalıdır. infüzyonunun, streptokinaz veya 3 saatlik alteplaz infüzyonuy-
Aspirin, hastalara erkenden verilmesi gereken ilk ve en la kıyaslandığında sağ kalımı artırdığı gösterilmiştir. İntrakra
önemli ilaçtır. Non-enterik, çiğnenebilen şeklinin 162-325 mg
niyal kanama ihtimalini artırsa da, alteplaz, tromboze koroner
doz aralığında verilmesi en etkili uygulama biçimidir. Kont-
rendikasyon varlığında 300 mg klopidogrel uygulanmalıdır. arterlerin erken trombolizisi ve reperfüzyonuna bağlı olarak
Kumadin kullanımı, tekli aspirin dozunun verilmesine bir uzun dönemde sağ kalım avantajı sağlar. Alteplaz ile kıyas
kontrendikasyon değildir ve etki mekanizması farklı olduğu landığında, TNK ile tek bolus uygulama avantajı ve daha az
için aspirin yerine geçmez. Kardiyak kökenli olduğu düşünülen intrakraniyal kanama mevcuttur. İntrakraniyal kanama, trom-
göğüs ağrısının tedavisinde NSAID'ler kullanılmamalıdır. bolitik tedavinin en korkulan komplikasyonu olup hastaların
İdeal olarak acile gelişin ilk 1O dakikasında olmak üzere, % 0,5-3,3'ünde görülür.
12 derivasyonlu EKG olabilecek en kısa sürede çekilmelidir.
Göğüs ağrısı devam ediyorsa, nitrogliserin (0.4 mg sublin-
1. Farmakolojik revaskülarizasyonun endi-
gual veya oral mukozaya bir sprey) veriniz. Beş dakika içerisinde
kasyonları aşağıdaki gibidir:
herhangi bir etki görülmezse tekrarlanmalıdır. Göğüs ağrısı geç-
mezse veya tekrar başlarsa, sistolik kan basıncının 100 mmHg Sol dal bloğu yokluğunda, birbirini takip eden (II, III, aVF
üzerinde olduğu durumlarda 10 µg/dk dozunda intravenöz nit- veya Vl-V6, I, aVL) iki veya daha fazla derivasyonda, 0.1
rogliserin başlayın ve göğüs ağrısı geçene kadar veya sistolik kan m V ST segment yükselmesi bulunması, akut hasar göster-
basıncı % 10 düşene kadar her 3-5 dakikada bir dozu 5 µg/dk gesidir. Gerçek posteriyor MI (V 1-V4 arasındaki derivas-
artırın. Sistolik kan basımcı 90 mmHg'nın altına düşmemelidir.
yonlarda ST depresyonu) varlığı da trombolizis için en-
Morfin, özellikle STEMI hastalarında olmak üzere, halen
dikasyondur. Devam eden göğüs ağrısı olan ve yeni (veya
analjezi için kullanılabilir. Bununla birlikte, USAP/NSTEMI
hastalarında istenmeyen etkileri olabilir.
eski olduğu bilinmeyen) sol dal bloğu olan hastalarda da
Güncel AHA kılavuzları, beta-blokerlerin semptomların farmakolojik reperfüzyon düşünülmelidir.
başlamasından sonraki ilk 24 saatte başlanmasını önermek- Göğüs ağrısının ve ST yükselmesinin 2-3 sublingual nit-
tedir. İntravenöz beta-blokerler, kan basıncını azaltmak için rogliserin tabletle geçmemesi
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
Hastanın kendinde ve bilinçli olması veya aile üyelerinden B. ALTEPLAZ- Önerilen doz, 15 mg intravenöz bolusu takiben
veya hastanın yakınlarından birisinin hastanın geçmiş tıb 30 dakikada verilen 0.75 mg/kg (maksimum 50 mg) ve sonra-
bi öyküsünü bilmesi sında 60 dakikada verilen 0.5 mg/kg (maksimum 35 mg)'dır.
Trombolitik veya antikoagülan tedaviye herhangi bir kont- Alteplazın yarılanma ömrü çok kısadır (5 dakika); bundan
rendikasyon bulunmaması (aşağıya bakınız) ötürü tekrar tıkanmanın önlenmesi için anfraksiyone heparin
verilmelidir. Heparin, alteplazın başlanması ile birlikte 60 üni-
2. Kontrendikasyon!ar - te/kg) bol us yapılır ve 12 ünite/kg idame dozu devam edilir. Al-
A. KESİN KONTRENDİKASYONLAR-Kesin kontrendikasyonlar teplaz ile mortalite azalması (semptom başlangıcmdan itibaren
aşağıdaki gibidir: 6 saat içinde verildiği takdirde) % 23-30 olup tedavi edilmesi
gereken hasta sayısı bakımından 3-5 hastaya denk gelir.
Herhangi bir hemorajik serebrovasküler olay (inme, arte-
riyovenöz malformasyon veya anevrizma) veya son bir yıl C. İZOLE EDİLMEMİŞ PLASMİNOJEN STREPTOKİNAZ AKTİVA
içinde nonhemorajik serebrovasküler olay veya geçici iske- TÖR KOMPLEKSİ (APSAC)- Önerilen doz, 5 dakika içerisinde
mik atak yavaş infüzyonla uygulanan 30 mg'dır. Ciddi alerjik reaksiyon
Herhangi bir intrakraniyal neoplazm riskinden ötürü, daha önceden streptokinaz veya APSAC uy-
Mens kanamaları haricinde aktif iç kanama (ciddi gastro- gulanan hastalara uygulanmamalıdır.
intestinal kanama gibi) D. ÜRoKİNAZ- Önerilen doz, 10 dakikalık bir sürede uygula-
Aort disseksiyonu şüphesi nan 0.5 milyon ünitedir. Bu ise, 18-24 saat içerisinde 1.6-4.5
milyon ünite infüzyon dozu ile idame edilir.
B. GÖRECELİ KONTRENDİKASYONLAR-Aşağıdaki durumlar- E.RETEPLAZ- r-PA, t-PA'.nın bir çeşidi olup 13-16 dakikalık bir
da trombolitik tedavi ile ilişkili riskler artabilir ve klinik karar; yarı ömre sahiptir ve uygulaması t-PA'.dan daha kolaydır. Uy-
muhtemel faydalar göz önüne alınarak verilmelidir: gulama şekli, 30 dakika arayla yapılan ve her birisi 2 dakikada
Baskı uygulanamayan bir damara son zamanlarda (10 gün verilen 2 adet lO'ar ünitelik intravenöz infüzyondur.
içerisinde) girişim yapılmış olması
F. TENEKTEPLAZ- TNK, t-PA'.nın üçüncü jenerasyon bir şek
Birkaç yıl boyıınca kontrol altına alınamayan arteriyel hi- lidir. Fibrin spesifisitesi artırılmıştır ve tek doz bolus uygu-
pertansiyon veya şiddetli, kontrolsüz (diyastolik basıncın lanmasını sağlayacak şekilde yarı ömrü uzundur. Doz, vücut
110 mmHg ve sistolik basmcın 180 mmHg'dan büyük ol- ağırlığına bağlı olarak 30-50 mg aralığında hızlı bolus şeklin
ması) arteriyel hipertansiyon mevcudiyeti
de uygulanabilir. t-PA ile kıyaslanan toplam mortalite eşittir;
Diyabetik heınorajik retinopati veya hemorajik oftalmik bununla birlikte, akut ME'nin daha ileri evrelerinde başvuran
durum hastalarda TNK verilenlerde daha az non-intrakraniyal kana-
INR seviyesi 2-3'ten daha fazla olacak şekilde antikoagülan ma gözlenmiştir.
tedavi altında olmak veya diğer kanama diyatezleri Reperfüzyonun, konvansiyonel tedavi ile kıyaslandığın
Gebelik da, miyokardiyumu koruduğu ve daha iyi miyokardiyal fonksi-
Kanamaya yatkınlığı artıran diğer durumlar (ülseratif ko- yon oluşumunu; ilk 6 saatte yapıldığında ise sağ kalımı artırdığı
lit, aktif peptik ülser, polikistik böbrek, gastrointestinal ar- yönünde çok sağlam veriler bulunmaktadır. Devam eden gö-
ğüs ağrısı varlığında, semptomların başlangıcından itibaren 24
teriyovenöz malformasyon, vasküler tümörler gibi) veya 4
hafta içerisinde kanama geçirilmiş olması saate kadar geçen sürede reperfüzyon tedavisi faydalı olabilir.
Streptokinaz (% 30-60) ile kıyaslandığında, t-PA (% 60-80) ile
Bir yıl öncesinde hemorajik olmayan serebrovasküler olay
daha yüksek oranda damar açıklığı saptanabilir ve semptom-
hikayesi
ların başlangıcındaki ilk saatte bu durum, artmış sağ kalım ile
Baskı yapılamayan bir bölgede yeni (4 hafta içerisinde)
ilişkilidir.
travma veya majör cerrahi (koroner arter bypass greftleme,
organ biyopsisi yapılınış olması, intra-abdominal cerrahi 4. Heparin- Heparin, enoksaparin veya fondoparinuks gibi
veya doğum yapılması gibi) öyküsü anti-koagülanlar, alteplaz gibi herhangi bir trombin-özgün
trombolitik ajanla yardımcı olarak kullanılmalıdır. Strepto-
kinaz veya APSAC ile sistemik fıbrinolizis sağlandığı için, bu
3. Dozajlar-Endikasyon mevcutsa, doz uygulamaları aşağıda
ilaçlarla beraber heparin kullanım endikasyonu yoktur. Hepa-
ki gibidir: rin, intravenöz 60 ünite/kg dozunda bolus uygulandıktan son-
A. STREPTOKİNAZ- Önerilen doz, 1 saat içerisinde 250 ınL % 5 ra 12 ünite/kg/h dozunda idame olarak, alteplazdan farklı bir
dekstroz içerisinde uygulanan 1.5 milyon ünitedir. Ciddi aler- damar yolundan uygulanmalıdır; çünkü alteplazın yarı ömrü
jik reaksiyon riskinden ötürü, daha önceden streptokinaz alan kısa olduğu için tekrar tromboz riski vardır. Anti-koagulasyon
hastalara tekrar uygulanması kontrendikedir. 48 saat veya daha uzun süre devam etmelidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
5. Monitorizasyon- Trombolitik tedavi verilen hastalar, te- yapılabilen bir merkezi direkt olarak arayıp kateter laboratuva-
davi başlandıktan sonraki en kısa sürede yoğun bakım ünitesi- rını hazırlayıp hastaların bir an önce gerekli tedaviyi almalarını
ne transfer edilmelidir. Aşağıdakiler takip edilmelidir: sağlayabilir. Miyokard infarktüsü şüphesi olup ilk EKG ve en-
İnfüzyon sırasında her 15 dakikada, sonrasında ise her 30- zimleri normal olan hastalar, monitörlü bir ara yoğun bakım
60 dakikada bir kan basıncı ünitesinde takip edilebilir.
EKG ritmi ile reperfüzyon aritmileri ve ST segment deği
şiklikleri
MİYOKARD İNFARKTÜSÜNÜN
Kanama komplikasyonları ve nörolojik durum değişiklik
leri; gereksiz arteryel ve venöz girişimden ve travmadan
kaçınınız
Hastaneye Mİ tanısıyla getirilen hastaların yaklaşık % 10-15
Tedavi başlangıcındansonraki 4. saatte ve gerektiğinde
(göğüs ağrısının tekrarlaması gibi) EKG çekilmesi
hastanede yatış sırasında kaybedilir. Diğer MI hastalarının ise
yaklaşık yarısında bir veya daha fazla komplikasyon oluşur.
Tedavi başlangıcından sonraki 4. saatte ve ve sonraki 24
saat boyunca 4 saatte bir cTni veya cTnt seviyelerine ba-
kılması 1.Şok (Kardiyojenik Şok)
Şok, MI hastalarının yaklaşık% 7-S'inde görülür ve yaygın mi-
D. Seçenek Perkütan yokard hasarına bağlı azalmış kardiyak debi (en sık sebep), uy-
Koroner Girişim gunsuz refleks periferik vazodilatasyon, aritmiler, hipovolemi,
sağ ventrikül infarktüsü ve ventriküler septal rüptür ile mitral
Daha önceden "anjiyoplasti" olarak adlandırılan PKG'de, kardi-
yetmezlik gibi mekanik komplikasyonlara bağlı oluşur. Serbest
yak kateterizasyon ve çeşitli tekniklerle acil bir biçimde damar
açıklığı sağlanır. Koroner artere stent uygulanması, tercih edi-
duvar rüptürü tamponad ve şoka neden olur. Akut MI'nün bir
len metot haline gelmiştir. Akut MI'nün erken evresinde uygu- komplikasyonu olarak görülen kardiyojenik şokun mortalitesi
landığı zaman, PKG, farmakolojik trombolizise göre daha yük- % 70-80 kadar yüksek olabilir.
sek sağ kalım oranları ile ilişkilidir. Farmakolojik reperfüzyon
yerine PKG tercih edildiği zaman, normal akım yüzdeleri daha Klinik Bulgular
yüksek ve enfarktla ilişkili arterde tekrar tıkanma oranları daha
düşüktür. Ek olarak, koroner anatominin erkenden görülmesi, Konfüzyonun eşlik ettiği hipotansiyon, obtundasyon, huzur-
tedaviye yön verebilir ve risk belirlemesine katkıda bulunur. suzluk, soğuk cilt, oliguri ve metabolik asidoz şoku düşündü
Perkütan koroner girişim ile t-PA verilmesini kıyaslayan bir rür. Hafif-orta dereceli hipotansiyon MI'ne sıkça eşlik eder ve
çalışmada, PKG ile mortalitenin % 4 daha fazla azaldığı görül-
tek başına şoku düşündürmez. Miyokard infarktüsünde şok,
müştür. Trombolitiklerle ilişkili olan intrakraniyal kanama gibi
birçok sebebe bağlı olabilir (Tablo 11 -1) ve invaziv girişim
majör komplikasyonlar, PKG ile gözlenmez. Trombolitiklerin
olmadan olarak ayırıcı tanısının yapılması zor olabilir (Tablo
kontrendike olduğu hastalarda, reperfüzyon ve miyokardiyu-
mun korunmasının tek alternatifi PKG'dir. Trombolitik alma- 34- 1).
sına rağmen göğüs ağrısı devam eden ve yeterli ST segment
çökmesi (fıbrinolizis başlangıcından sonraki 90. dakikada % Tedavi
50 veya daha fazla ST segment çökmesi olması) olmayan has-
talarda kurtarıcı (rescue) PKG yapılabilir. Maalesef PKG çok Burada bahsedilen yöntemlerin bir kısmı veya hepsi kullanıla
yaygın olarak bulunabilen bir yöntem olmayıp ABD'deki has- bilir (Ayrıca konu 1l'e bakınız).
tanelerin sadece % 18'inde PKG uygulamasına elverişli altyapı
mevcuttur. Perkütan koroner girişim yapılana kadar geçecek
zamanın 90 dakikadan daha fazla olduğu durumlarda, olabil-
diğince fazla miyokardiyumun korunabilmesi için trombolitk Oksijen maskesi veya naza! kanül kullanın. Solunum yetmezli-
tedavi kullanımı şiddetle tavsiye edilmektedir. ği görülen şoklu hastalara endotrakeal entübasyon yapılabilir.
Kolaylaştırılmış PKG, fıbrinolitik tedavinin tam veya
azaltılmış doz verilmesinden hemen sonra yapılan PKG uygu-
laması, günümüzde tavsiye edilmemektedir. Bu durum, fıbri
B. Basmç Monitorizasyonu
nolitik tedavinin başarısız olduğu durumlarda yapılan kurtarı
Santral venöz basıncın Swan-Ganz kateteri (veya, pek tercih
cı PKG'den farklıdır.
edilmese de santral venöz basınç kateteri ile; çünkü MI'nde sağ
Sonuçlandırma ventriküler basınçlar normalken sol ventriküler dolum basınç
ları çok yüksek olabilir; bunun tersi de olabilir) ile izlenmesi
Klinik öyküleri MI'nü düşündüren tüm hastaları hastaneye ya- uygun olacaktır. Kan basıncını ölçmek için arteriyel hat kul-
tırın. ST yükselmeli ME hastaları için, acil hekimi, birincil PKG lanın.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
Tablo 34-1. Miyokard Sonrasında Hipotansiyon ve Kalp Yetmezliğinin Hemodinamik Bulgular ile Ayırıcı
Tanısı
Bulgular
Ani gelişen şiddetli kalp yetmezliği bulgularına eşlik eden sis-
tolik üfürüm, akut mitral yetmezlik veya ventriküler septal Pulmoner embolideki en sık bulgular, açıklanamayan ani disp-
rüptürü düşündürür. Mitral yetersizliği veya ventriküler septal ne ve taşikardidir. Ayrıca, bazı hastalarda, plöritik ağrı, sağ kalp
defektin anormal jet hızını gösteren ekokardiyografik inceleme yüklenme bulguları veya anormal göğüs filmi bulguları görü-
tanıyı kesinleştirir. lebilir. En yüksek riskli hastalar, iki boyutlu ekokardiyografi ile
sol veya sağ kalp içerisinde trombüs izlenenlerdir. Tanı, bilgi-
sayarlı göğüs tomografisi, akciğer görüntülemesi veya arteri-
yografi ile kesinleştirilebilir (Konu 33). Sistemik embolizasyon,
A. Girişimler
arteriyel oklüzyon semptom ve bulguları görüldüğünde düşü
Kalp yetersizliğini diüretikler, morfin ve NTG ile tedavi edin. nülür. Klinik tablo, tıkanan artere bağlıdır; mesela renal arter
Acil kardiyolojik ve cerrahi konsültasyonu isteyin. Hasta cerra- embolisinde yan ağrısı ve hematüri; brakiyal veya femoral arter
hiye hazırlanırken IABP uygulanması faydalıdır. embolisinde solukluk, ağrı ve nabız defisiti; serebral embolide
ise inme görülebilir.
B. Ek Girişimler
Tedavi ve Sonuçlandırma
Birçok hasta için hayatı kurtaran tek girişim, kardiyak kateteri-
zasyon ve sonrasında yapılan cerrahidir. Oksijen verin; protombin ve parsiyel tromboplastin zamanla-
rının belirlenmesi için kan örneği alın. Heparin (80 ünite/kg
Sonuçlandırma bolus sonrası 18 ünite/kg/saat infüzyon) veya düşük molekül
ağırlıklı heparin (enoksaparin 1 mg/kg her 12 saatte bir) başla
Tüm hastaları tedavi ve cerrahi için yoğun bakım ünitesine ya -
yın. Perikardit mevcudiyetinde antikoagülasyon, perikardiyal
tırın
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Belirgin akciğer ödemi, şiddetli sol KY ile birlikte olabilir.
Hastalarda istirahat dispnesi (Konu 13) olmakla birlikte şid
detli vakalarda siyanoz ve öksürükle köpüklü balgam görüle-
bilir. Periferik ödem görülebilmekle birlikte, şiddetli sağ KYae
ödem şiddetli (anazarka) olabilir. Pulmoner ödeme vizing ve
sıklıkla S3 eşlik edebilir. Şiddetli ronküs ve raller daha detaylı
incelemeyle ayırt edilebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tedavi
A. Oksijenasyon ve Verıöz Giriş
Klinik Bulgular
Maske veya naza! kanül ile oksijen başlayın. Periferik bir intra-
venöz kateter yerleştirin. Damar yolunun açık kalmasını sağ A. Semptom ve Belirtiler
layın.
Nokturnal öksürük ve dispne, ortopne, efor dispnesi ve ayak bile-
B. Nitrogliserin ği şişliği sıktır. Hasta, istirahat sırasında sıkıntılı değildir. Kardiyo-
megali hemen her zaman mevcuttur ve genellikle altta yatan kar-
Potent bir vazodilatör olan nitrogliserin, ön yük ve art yükü diyak hastalıkların bazı semptom ve bulgularıyla (anjina veya aort
düşürücü etkileriyle ciddi KY'de faydalıdır. Başlangıç dozu 10 stenozu ile uyumlu bulgular) birliktedir. Diğer önemli bulgular
µg/dk'dir. Özellikle akut inferior ve sağ MI durumunda daha artmış venöz basınç, hepatojuguler reflü, pulmoner raller, plevra!
belirgin olmak üzere şiddetli hipotansiyon gelişebilir. effiizyon, sakral veya periferik ödem ve S3 galo ritmini içerir.
Hipertansiyon, KY'nin en sık sebeplerinden birisi olduğu
C Furosemid için, kan basıncı ölçümünü hasta supin ve yatar pozisyonday-
ken her iki koldan yapın.
Eğer hasta daha önceden furosemid kullanmıyorsa, 40 mg IV
doz başlanabilir. Daha önceden oral furosemid kullanan has- B. Radyografi Bulguları
talarda, intravenöz bolus olarak en azından günlük doz veril-
melidir. Hasta 10 dakika içerisinde cevap vermezse, dozu tek- Göğüs filminde kardiyomegali ve pulmoner konjesyon görü-
rarlayın. lebilir.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
C. Elektrokardiyografik Bulgular
Kalp yetmezliğine özgün EKG bulguları olmamakla birlikte,
EKG çekilmesi faydalıdır.
Klinik Bulgular
D. Laboratuvar Bulguları Acil hekimi, günlük olarak, kan basıncı yükselen hastaları de-
ğerlendirir. Aciliyet, anormal vital bulguların düzeltilmesidir.
Serum elektrolitleri, renal fonksiyon testleri, kan üre azotu ve
Acil hekimleri, hastaları klinik olarak değerlendirmeden tüm
kreatinin ölçümlerini yapın. Renal kan akımı azaldığı zaman,
yükselıniş kan basınçlarını düşürme refleksine kapılmamalıdır.
serum kreatinini ile uyumsuz bir biçimde artan kan üre azotu
Mesela, ağrı veya anksiyete bulguları olan bir hasta, basitçe ad-
sık görülür (prerenal azotemi). Son zamanlarda, serum BNP
renerjik refleks sonucunda hipertansif olabilir. Asemptomatik
ölçümünün (daha önce de belirtildiği gibi), KY tanısının güve-
hipertansiyonun acil serviste agresif tedavisi, hipoperfüzyona
nilirliğini artırdığı gösterilmiştir.
yol açarak serebrovasküler iskemik olaylara yol açabileceği için
benign olmayabilir. Hipertansiyon akut olarak semptomlara
Tedavi yol açtığında, en sık etkilenen organlar beyin, kalp ve böbrek-
Hastaya düşük sodyum diyeti (1-2 gr/gün) ile ilgili önerilerde lerdir. Acil serviste görülen hipertansiyon, iki kategoriye gir-
bulunun. Diüretik reçete edin. Tiyazid diüretikleri (potasyum diği zaman ileri değerlendirme gerektirir: hipertansif aciliyet
replasmanı ile birlikte günde 2 kez 25 mg verilen tiyazid diü- ve hipertansif tehlike. Her hastaya göre sınırlar değişebileceği
retikleri) birçok hasta için yeterli başlangıç tedavisi olacaktır. için, bunları tanımlamak üzere özgün sayıların verilmesi tercih
Hipertansiyon varsa, kontrol ediniz (Aşağıya bakınız) edilmez.
tan hastalığı olanlar veya yeni başlangıçlı semptomları olanlar) ciddi derecede yükselmesidir. Tipik olarak değerlendirmede
uygun olacaktır. Tüm hastalar, uzun dönem takip için yönlen- serum kreatinini (akut yükselme), idrar tetkiki (proteinüri,
dirilmeli; acile başvurularından 1 hafta sonra kontrole çağırıl eritrositler ve kırmızı hücre silendirleri), göğüs filmi (pulmo-
malıdır. Bu hastaların birçoğu, ACE inhibitörleri (kaptopril ve ner ödem veya torasik aort disseksiyonu) ve EKG çekilmesi
enalapril gibi) ve beta-blokerlerle medikal tedaviye adaydır. Bu (kardiyak iskemi) önemlidir. Bu hastalar, kan basıncı yüksek-
ajanların, orta dereceli konjestif KY hastalarında semptomları liği devam ettiği takdirde, uç organ hasarı gelişimi riskine sa-
azalttığı gösterilmiştir. hiptir.
B. Hipertansif Tehlike
Hipertansif tehlike, yüksek kan basıncının semptom, bulgu
ve uç organ hasarı bulgularına (mental durum değişiklikleri,
intrakraniyal hemoraji, retinopati, aort diseksiyonu, kardiyak
iskemi, konjestif kalp yetmezliği veya renal yetmezlik) neden
olmasına verilen isimdir.
Tedavi
A. Tedavi Kategorileri
1.Hipertansif aciliyet- Eğer öykü, fizik bakı ve görüntüleme
testlerinde uç organ hasarı yoksa, kan basıncı 24-48 saat içeri-
sinde kontrol altına alınmalıdır. Bilinçli hastalar, birinci basa-
mak hekiminin kan basıncını tekrar kısa süreli takibi ve kan
basıncı yüksekse antihipertansif tedavi başlanması önerisiyle
taburcu edilebilir. Tedavi yapılacaksa, oral ajanlar uygundur.
Ağızdan 0.2 mg olarak başlanan ve kan basıncı kontrol altına
alınıncaya kadar saat başı 0.1 mg tekrarlanan klonidin; ağız yo-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
luyla verilen 12.5-25 mg kaptopril, veya 200-400 mg labetalol olup her 5 dakikada bir 2.5 mg/saat (hızlı
titrasyon) veya { 5
kullanılabilir. Eğer hasta reçete yazılarak gönderilecekse, gün- dakikada bir 2.5 mg/saat (basamaklı
titrasyon) artırılarak ıs
lük 12.5-25 mg dozunda verilen HCTZ ilk basamak tedavidir. mg/ saat'e kadar çıkılabilir.
Hastaların, verilen ilcaların titre edilme ihtiyacından ötürü sık
olarak takip edilmesi gereklidir. 7. Esmolo!- Esmolol bir iv beta-blokerdir. Aort disseksiyonu
2. Hipertansif Tehlike- Tedavi, intravenöz ajanlar kullanıla benzeri durumlarda yararlıdır. Kısa etkilidir ve titre edilebilir.
rak kan basıncının hızlı ama kontrollü bir biçimde düşürülme Yükleme dozu: 1 dakika içerisinde verilen 500 mcg/kg olup
sidir. Hedef, ortalama kan basıncının acile gelişin ilk 1 saatinde sonrasında 4 dakika içerisinde 50 mck/kg/dk infüzyon yapılır.
% 25 azaltılmasıdır. Eğer başlangıçtaki azalma hasta tarafında Cevap yeterli olmazsa, infüzyon 50 mcg/kg/dk'lık artışlarla 200
iyi tolere edilirse, normal seviyelere kadar düşürme takip eden mcg/kg/ dk'ya kadar artırılabilir.
24 saat içerisinde yapılabilir.
Hipertansifkrizi olan hastaların acilen hastaneye yatması
gerekmektedir. Hipertansif ivedi durum olarak değerlendirilen
8. Hipertansif Tehlikeli Acilleri Tedavi
hastalar 12-24 saat içinde aile hekimleri tarafından görülmeli-
Etmek İçin Kullanılan İlaçlar
dir. Bu hastaların kan basıncındaki artışın kontrolu ve uygun
Dikkat: Kan basıncında hızlı ve fazla miktarda düşüşlerden ka- zamanlama için kanıta dayalı öneriler henüz yoktur.
çının, çünkü dolaşımın bozulmasına bağlı olarak serebral in-
farktüs gelişebilir. Kan basıncı, basamaklı bir biçimde düşürül
melidir: öncelikle 160-180 mmHg aralığına hızla düşürülmeli;
daha sonra oral ilaçlar kullanılarak günler içerisinde normal
seviyeye yaklaştırılmalıdır.
1. Nitroprussid- Nitroprussid güçlü bir vazodilatördür. De-
vamlı intravenöz infüzyon şeklinde 2-20 µg/kg/dk dozunda
uygulayın. Bu ilaç, kan basıncını saniyeler içerisinde düşürür;
infüzyonun kesilmesi kan basıncının önceki seviyeye çok hızlı
bir biçimde dönmesine neden olur. Yoğun bakım ünitesine ya-
tış ve intra-arteriyel basınç monitorizasyonu sıklıkla gereklidir.
Nitroprussid uygulandığı zaman, kan basıncının intra-arteri-
yel basınç kateteri ile izlenip hipoperfüzyona yol açacak şekilde
dozun artırılmasından kaçınılması gereklidir.
2. labetalol- Labetalol, alfa ve beta bloker kombinasyonu
olup hipertansif acillerde faydalıdır. Doz, 2 dakikada uygula-
nan intravenöz 20 mg'dır. Daha sonra iv idame başlanıp titre
edilebilir. Gebelikte kullanılabilir; hemoraji ve inme gibi int-
raktraniyal patolojilerin varlığında da kullanılabilir.
3.Hidralazin- Hidralazin, aynı zamanda uterin kan akımını
Genel Değerlendirme
artırıcı etkileri olduğu için gebelikte de kullanılan bir vazodi-
latördür. Doz, her 15-30 dakikada bir verilen iv 10-40 mg'dır. Akut perikardit, vira! ve bakteriyel (tüberküloz dahil) enfeksi-
Devamlı infüzyon uygulanacaksa, 1.5-5.0 µg/kg/dk dozunda yonlar, kollajen vasküler hastalıklar (özellikle romatizma! ateş
uygulanmalıdır. ve yaygın lupus eritematosus), üremi, penetran ve penetran
4. Fenoldopam- Fenoldopam, renal yetmezliği olan hasta- olmayan travma, miyokard infarktüsü, perikardiyotomi veya
larda, siyanit toksisitesi riski olan nitroprusside alternatif ola- göğüs irradyasyonuna bağlı olarak gelişir. Neoplazmlar (özel-
rak kullanılabilir. Başlangıç dozu, 0.1- 1.6 µg/kg/dk'dır. likle Hodgkin gibi lenfomalar) ile de ilişkili olabilir. Perikardit
ayrıca, enfektif endokardite bağlı olarak annular veya miyokar-
5. Enalaprilat- Enalaprilat, intravenöz bir anjiyotensinojen
diyal apselerden de gelişebilir. Kazanılmış immün yetmezlik
dönüştürücü enzim inhibitörüdür. Konjestif kalp yetmezliği
sendromu (AIDS) olan hastalarda, perikardit ve hatta kardiyak
ve inmeli hastalarda sodyum nitroprusside bir alternatif ola-
tamponad da gelişebilir. Bazı durumlarda, hidralazin ve proka-
rak kullanılabilir.Doz, 5 dakikada uygulanan ve her 6 saatte bir
inamid gibi ilaçlar da immün cevaplı perikardite sebep olabilir.
verilen 1.25-5.0 mgöır.
Değişen derecelerde miyokardit de, perikardite eşlik eder ve
6. Nikardipin- Nikardipin bir iv kalsiyum kanal blokeridir. EKG değişikliklerinin bir kısmından sorumludur. Eğer müm-
Serebral perfüzyon korunduğu için, özellikle subaraknoid ka- künse, perikarditin doğru bir etiyolojik tanısını yapmak önem-
nama ve inmeli hastalarda faydalıdır. Başlangıç dozu 5 mg/saat lidir, çünkü tedavi sebebe göre özgün yapılabilir.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
Klinik Bulgular Göğüs filmi ayrıca perikardiyal effüzyonun hassas olmayan bir
göstergesidir, özellikle hızlı gelişen effüzyonlarda perikardiyal
A. Semptom ve Belirtiler gölgede minimal artış olur. Bir cam şişe konturu şeklinde ge-
nişlemiş olan kardiyak silüet, zamanla gelişen fazla miktarlar-
Altta yatan sebebe bağlı semptomlar ve ateş olabilir. Akut peri- daki effüzyonlarda izlenebilir. Bazı durumlarda, lateral göğüs
karditte, yatmakla artan ve oturup öne eğilmekle azalan inatçı filminde epikardiyal yağın kardiyak silüet içerisinde görülüp
göğüs ağrısı görülebilir. Plöritik bir bileşen sıktır. Ağrının bo- sternumdan ayrılmış bir biçimde izlenmesi perikardiyal sıvı
yun kısmına, sol omuza ve kola yayılımı sık görülür. dan şüphelenilmesini sağlar.
3. Ekokardiyografi- Ekokardiyografı, perikardiyal sıvının
1. Perikardiyal sürtünme sesi- Perikarditi olan hastaların
saptanmasındaki en hassas ve özgün invazif olmayan testtir.
% 85'inde mevcut olup en sık ve tanısal bulgudur. Perikardiyal
Perikardit ve perikardiyal effüzyon şüphesi olan herkese uygu-
sürtünme sesinin atriyal sistol, hızlı ventriküler dolum ve vent- lanmalıdır.
riküler sistole denk gelen l, 2 veya 3 bileşeni olabilir. Ses sıklık
la hastanın derin nefes almasıyla, öne eğilmesiyle ve diz dirsek 4. Laboratuvar Çalışmaları- Tam kan sayımı, serum elekt-
rolit ölçümleri, renal fonksiyon testleri, sistemik inflamasyon
pozisyonuna geçmesiyle artar. Bununla birlikte, bazı olgularda
belirteçleri (eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein)
sürtünme sesi duyulmaz.
ve troponin gibi kardiyal( belirteçleri çalışmak için kan alın.
2. Plevra! sürtünme sesi- Plevra! sürtünme sesi de eşlik
edebilir. Tedavi
3. Perikardiyal effüzyon- Perikardiyal effüzyon nadiren EKG monitorizasyonu yapın. Kan basıncını her 5-15 dakikada
fizik bakıda saptanmakla birlikte, effüzyondan göğüs filminde bir alın. Hemodinamikyönden stabil olmayan hastalarda, sant-
şüphelenilip ekokardiyogram ile tanısı kesinleştirilir. Büyük ral venöz basınç kateteri takın (Konu 7) ve muhtemel kardiyak
miktarlardaki effüzyonlarda kalp sesleri azalabilir, pulmoner tamponad bulgularını gözlemlemek üzere santral venöz basın
cı monitorize edin (Tablo 34-2).
konsolidasyon, sol akciğer bazalinde raller ve sol skapula altın
Ağrı tedavisi için morfin verin; her 5- 10 dakikada bir
daki bölgenin perküsyonla bakısında mat ses (Ewart bulgusu)
2-4 mg intavenöz olarak uygulayın ve ağrı geçene kadar tek-
izlenebilir. Perikardiyal effüzyon gelişip arttıkça perikardiyal rarlayın. Perikardiyal effüzyon bulgularını gözlemlemek için
sürtünme azalabilir. Hızlı bir biçimde biriken effüzyon tampo- mümkün olan en kısa zamanda ekokardiyogram yapın. Kar-
nada yol açabilir. diyolog konsültasyonu isteyin. Piyojenik perikarditi düşündü
ren enfeksiyon bulguları (ateş) varsa, veya muhtemel malign
B. EKG, Radyografik Çalışma ve Diğerleri perikardit bulguları mevcutsa; etiyolojik tanıyı desteklemek
için perikardiyosentez yapmayı düşünün (Konu 7). Eğer pe-
1. Elektrokardiyogram- Perikarditte sıklıkla EKG anormal rikardiyosentez yapılacaksa, yoğun bakım ünitesinde, kardi-
olmakla birlikte en sık görülen bulgular özgün olmayan ST ve T yak kateterizasyon laboratuvarında floroskopi eşliğinde veya
ameliyathanede yapılabilir. Acil servis ünitesinde yapılan pe-
dalga bozukluklarıdır. Perikardit için özgün olan bulgular, baş
rikardiyosentez sadece dekompanse perikardiyal tamponadı
langıçta birçok derivasyonda (sıklıkla l, Il, aVF ve V2-6) izle-
rahatlatmak için yapılmalı; etiyolojik tanı amacı için yapılma
nen ve ST segmentinin konkavitesinin korunduğu ST segment malıdır.
elevasyonudur. Birkaç gün içerisinde ST segment elevasyonu-
nun bazal seviyeye dönmesini simetrik T dalga inversiyonu iz- Sonuçlandırma
ler. Bazı olgularda, normal bir varyant olan ST segmentlerinde-
ki Jkavşağının elevasyonu perikarditteki EKG değişiklikleriyle Perikarditi olan birçok hastanın hastaneye yatışı gereksizdir.
karıştırılabilir; bununla birlikte normal varyanttaki değişik Özellikle perikarditi olan, laboratuvar bulguları normal sı
likler sabit kalır. Ayrıca, perikarditte, ST segment elevasyonu nırda, hemodinamik olarak stabil ve 1-3 gün içerisinde yakın
genellikle V5 ve V6 derivasyonundaki T dalgalarının% 25'i ve takibe gelebilecek bilinçli genç hastalar için özellikle böyledir.
daha fazlası kadardır. PR segment depresyonu, büyük ölçüde Yüksek riskli hastalarda hastaneye kabul önemlidir. Yüksek
perikardit düşündürür. Perikarditte, PR segment depresyonu, riskli hastalar, ateşi 38 °C üzerinde, subakut başlangıçlı, immü-
PR elevasyonunun görüldüğü AVR derivasyonu dışındaki tüm nosupressif durumu olan, travma ile ilişkili perikarditi olan,
derivasyonlarda izlenebilir. oral anti-koagülan tedavi öyküsü olan, miyokardiyal tutulu-
mun klinik ve serolojik delilleri (kardiyak izoenzimlerin yük-
2. X-ray- Hiç bir göğüs filmi bulgusu perikardit için özgün selmesi), büyük miktarda perikardiyal effüzyonu (ultrasonda
değildir. Bazı hastalarda, plöritik ağrıdan kaynaklanan hipo- kalp çevresinde 20 mm'den fazla) ve kardiyak tamponadı olan
ventilasyon atelektazi oluşturabilecek kadar şiddetli olabilir. hastalardır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Sonuçlandırma
Kardayak tamponad veya şüphesi olan tüm hastaları hastane-
ye, tercihen yoğun bakım ünitesine yatırın. Acil kardiyolojik ve
kardiyotorasik cerrahi konsültasyon isteyin. protozoonlar (Trypanosoma cruzi ve Borrelia burgdorferi) ve
parazitlerdir ( Trichinella).
Klinik Bulgular
Semptom ve bulgular, kalp hastalıklarının herhangi bir şeklini
taklit edebilir. Göğüs ağrısı sıktır. Ilımlı miyokardit ve kardi-
yomiyopatiler sıklıkla asemptomatiktir, şiddetli olgular kalp
yetmezliği, aritmiler ve sistemik embolizasyonla birlikte sey-
redebilir. Biyopsi ile kanıtlanmış miyokarditi olan birçok hasta,
prodromal dönemde viral bulgulardan bahsetmektedir.
Değişiklikler çoğunlukla özgün olmasa da, sıklıkla EKG
anormallikleri görülür. Sol ventrikül hipertrofisine benzer bir
Kalp kasını etkileyen birçok hastalık sonuç olarak kalp yetmez- patern görülebilir. Düzleşmiş veya ters dönmüş T dalgaları çok
liğine neden olabilir. İkincil kardiyomiyopatiler, Tablo 34-3'te sıktır ve çoğunlukla düşük voltajlı QRS kompleksleri ile birl-
gösterilen şekilde sınıflandırılabilir. ktedir. İntraventriküler ileti defektleri, dal blokları ve özellikle
Hastaların çoğunda neden belirlenemez. Akut miyokar- sol dal bloğu ayrıca sık görülür. Ekokardiyogramda duvar ha-
diyal hasar ve kalp yetmezliğinin en sık sebebi, koroner arter reket kusurları veya perikardiyal effüzyon görülebilir. Göğüs
hastalığına bağlı iskemi ve infarktüs olup bu ihtimal, akut filmleri normal olabilir veya pulmoner ödem ile kardiyomega-
konjestif kalp yetmezliği gelişen hastaların hepsinde akla ge- linin eşlik ettiği konjesyon bulguları görülebilir.
tirilmelidir. Miyokarditin enfeksiyöz sebepleri virüsler (ço- Akut miyokarditte, kardiyak enzimler (CK-MB, cTni
ğunlukla enterovirüsler, özellikle coxackievirus B), bakteriler, veya cTnt) yükselebilir. Endomiyokardiyal biyopsi tanısaldır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Sonuçlandırma
Hastalıkkronik ve stabil olmadığı müddetçe, hastaneye yatış Siyanotik kalp hastalığı olan tüm infantlar (1 yaş altı), hayatı
endikasyonu mevcuttur. ani olarak tehdit edici riski olan ciddi hastalıklar için adaydır.
Sağdan sola şant yapan lezyonlar, akciğerler duktus arteriosus
vasıtasıyla kanlandığı için, sıklıkla yenidoğan döneminin so-
nuna kadar bulgu vermeyebilir. Duktus arteriosus kapanmaya
Konu 40'a bakınız. başlayınca, siyanoz belirgin hale gelir. Pulmoner atrezi gibi ak-
ciğerlerin majör kaynağının duktus arteriosus olduğu durum-
larda, duktusun kapanmasından kısa süre sonra infant ciddi
derecede siyanotik hale gelebilir; hatta kısa süre içerisinde ha-
yatını kaybedebilir.
Konjenital kalp hastalıklarının ayırıcı tanısı, bu kitabın ama-
cının üzerindedir. Genel ilkeler, acil hekimlerine yön vermesi
Bu çocukların ne kadar iyi olduğu ve asemptomatik ol-
malarının hiç bir önemi yoktur; kanlarının oksijenasyonu her
amacıyla aşağıda özetlenmiştir.
zaman kapanma riski olan bir duktus arteriosusa bağlıdır.
Sınıflama
Klinik Bulgular
Konjenital kalp hastalıklarının sınıflaması, meydana gelen he-
modinamik etkiye veya özgün anatomiye göre yapılır: Siyanoz en sık olarak, dudaklar, oral mukoza, konjunktival
mukoza ve tırnak yatakları gibi yüksek derecede kanlanmaya
Soldan sağa şantlar- İnteratriyal septal defekt, interventri-
sahip olan yüzeysel kapillerlerlere sahip dokularda görülür. Hi-
küler septal defekt, patent duktus arteriozus
poksemi ve desaturasyon ciddileştikçe, cildin diğer bölümle-
Sağdan sola şantlar- Siyanotik kalp hastalıkları (büyük ar- rinde de siyanoz izlenebilir. Tanı, arteryel kan P02 ölçümleriyle
ter transpozisyonu, Fallot tetralojisi, pulmoner atrezi, tri- kesinleştirilir.
küspid atrezisi gibi)
Valvuler stenoz, hipoplazi ve atreziler- pulmoner kapak ve Tam ve Sonuçlandırma
aortik kapak stenozu, triküspid atrezisi, pulmoner atrezi,
mitral ve aortik atrezi Konjenital kalp hastalığından şüphelenilen ve ciddi derecede
şok, siyanoz ve ölüm riski olan yenidoğanlarda; dekompan-
Pozisyon anomalileri- Dekstrokardi, büyük arter transpo-
zisyonu, düzeltilmiş transpozisyon sasyonun sebebinin duktal bağımlı bir lezyon varlığında duk-
tus arteriosusun kapanmasına bağlı olduğu düşünülmelidir.
Büyük damarların anomalileri- Aort koarktasyonu, patent
Kapanmanın önlenmesi için, intravenöz infüzyon eşliğinde
duktus arteriosus, arterial ringler
0.05-0.1 µg/kg/dk dozunda Prostoglandin El (PGEI) infüz-
yonu başlanabilir. Hastaların % IO'unda yan etki olarak apne
Açıkça görülmektedir ki, bazı lezyonlar iki veya daha faz-
izlenebileceği için, entübasyonu ciddi derecede düşünün. Siya-
la kategoriye dahil olabilir. Mesela, triküspid atrezisi hem sağ
dan sola doğru bir şanttır (interatrial bağlantıdan ötürü); hem nozu olan tüm infantlar (intermittan veya devamlı) hospitalize
de bir atretik lezyondur. edilmeli ve pediatrik kardiyolojiye acil olarak gösterilmelidir;
çünkü bu hastalarda kateterizasyon ve anjiyokardiyografı ge-
Patofizyoloji rekli olabilir. Tanı sıklıkla ekokardiyografı ile koyulur.
Stabil siyanotik kalp hastalığı olan daha büyük çocukla-
Soldan sağa doğru
olan geniş şantlar, akciğerlerde kan akımı rı acil olarak hospitalize edilmesine gerek olmamakla birlikte
artışınave ventriküllerden bir veya ikisinde volüm yüküne ne- değerlendirme için danışılmalıdır. Kardiyak hastalıkların diğer
den olur. Sağdan sola doğru olan şantlar, sistemik venöz ka- bulguları (kalp yetmezliği, aritmiler gibi) mevcutsa, hastaneye
nın akciğerlere uğramadan direkt olarak arteryel sisteme ka- yatırılmalı veya uygun tedavi yapılmalıdır.
KARDİYOVASKÜLER ACİLLER
Anoksik nöbetler, siyanotik kalp hastalığı olan hastalarda sık A. Aortik Üfürümler
görülür ve sıklıkla infant 3 aylık olduktan sonra başlar. Dört
beş yaşından sonra nadiren görülürler. Sıklıkla infant huzursuz Aortik üfürümlerde (pulmoner stenoz ve aort koarktasyonu
hale gelince başlarlar, siyanoz artar ve takipne olur. Daha sonra gibi), sistolik ejeksiyon üfürümleri duyulabilir. Sıklıkla bir
infant aniden çömelir. Bu nöbetler sıklıkla iyi bir gece dinlen- ejeksiyon "klik'' sesi ile birliktedirler. Patent duktus arteriozus
mesinden sonra sabahları, veya beslenme ve ıkınma sırasında veya aortikopulmoner pencerede, kalbin tabanında devamlı
vasıfta üfürüm duyulabilir. Stenoz şiddetli olursa veya kardiyak
çocuk daha aktif hale gelince görülür; sağdan sola şantın belir-
debi ciddi derecede azalırsa, üfürüm şiddeti azalabilir.
gin artışlarıyla ilişkilidirler.
B. Takipne ve Taşikardi
Tedavi
Takipne ve taşikardi sıklıkla mevcuttur.
Hastayı çömelme pozisyonuna getirin ve hızlıca 0.2 mg/kg int-
ramuskuler veya subkutan morfin verin. Maske ile% 100 oksi-
C. Terleme
jen verin ve aniden entübasyon yapmaya hazırlıklı olun. Eğer
pH 7.1 ve daha düşükse, asidozu düzeltmek için 1-2 mEq/kg Konjestif KY'si olan çocuklarda artmış sempatik sinir sistemi
sodyum bikarbonat verin. Eğer hipoglisemi veya şüphesi mev- aktivitesi nedeniyle belirgin terleme sık görülür.
cutsa, intravenöz olarak 5-10 mL/kg/saat dozunda% 10 glukoz
solüsyonu başlayın ve kan glukoz konsantrasyonunu gözleyin. D. Biventriküler Yetmezlik
Fallot teralojisi ile birlikte anoksik nöbetleri olan çocuk-
larda, O.O 1 mg/kg dozunda yavaş intravenöz olarak verilen İnfantlarda izole sol kalp yetmezliği nadirdir. Ventriküler galo
propranolol yararlıdır. Doz, 5 dakika sonra tekrar edilebilir. ritmleri, raller, hepatomegali ve ödemin eşlik ettiği biventrikü-
ler yetmezlik daha sıktır.
Sonuçlandırma
E. Venöz Distansiyon
Siyanotik kalp hastalığı olan bir çocukta açıklanamayan sen-
kop, "nöbet sırasında çömelme" veya konvülziyonlar anoksik İnfantlarda boynun kısa olması nedeniyle, sıklıkla venöz dis-
nöbetleri düşündürmelidir. Bu çocuklar acilen hastaneye ya- tansiyon gözlenmez.
tırılmalıdır.
F. Hepatomegali
Hepatomegali, konjestif KY gelişiminden itibaren birkaç saat
İnfantlardaki konjestif kalp yetmezliği sıklıkla ventriküler içerisinde gelişebilir ve tedaviyle kısa sürede düzelebilir.
(ventriküler septal defekt) veya arteriyel (patent duktus arte-
riyosus) seviyedeki geniş soldan sağa şantlarla ilişkilidir. Aort Sonuçlandırma
stenozu, aortik veya mitral atrezi ve aort koarktasyonu gibi
obstruktif lezyonlarla da ilişkili olabilir. Nadir olarak, sol ko- A. Adi Hastaneye Yatış
roner arterin pulmoner arterden köken alması da sorumlu
olabilir. İnfantlardaki konjestif kalp yetmezliği, preeksitasyon Yeni tanı koyulmuş konjestifKY'si olan tüm bebekler ve çocuk-
sendromlarıyla beraber veya yalnız başına olabilen hızlı vent- lar, özellikle sistolik ejeksiyon üfürümüyle birlikteyse, ivedi de-
riküler yanıtlı atriyal taşikardi veya fluuter ile birlikte olabilir. ğerlendirme için mutlaka hospitalize edilmelidir. Üfürüm aort
Altta yatan bir başka kalp hastalığı olması gerekmez. stenozuna, pulmoner stenoza ve aort koarktasyonuna bağlı
olabilir ve hepsi de düzgün tanı ve tedavi gerektirir.
Klinik Bulgular
B. Hastane Dışı Bakım
İnfantlardaki kalp yetmezliği, aynen erişkinlerde olduğu gibi
efor dispnesiyle kendini gösterir. Süt çocukluğundaki en çok Daha önceden tanı koyulmuş konjenital kalp hastalıklarına
efor gerektiren aktivitelerden birisi beslenme olduğu için, bağlı stabil, ılımlı KY'si olan hastalar hastane dışında tedavi
konjestif kalp yetmezliği olan infantlar her yutma işlevinden edilebilir. Diüretikler ve digital preparatları (daha büyük infant
sonra ara verip nefes almak zorunda kalabilir. Tüm biberonun ve çocuklarda) sıklıkla etkilidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Geniş bir ventriküler septal defekti veya patent duktus ar- Aort koarktasyonu tanısı, brakiyal nabızlarla karşılaştırıldı
teriozusu olan bir çocuğun pulmoner vasküler yatağında ğı zaman femoral nabızların daha zayıf olarak alınması veya
2 yıl içerisinde geri dönüşümsüz değişiklikler olabilir ve alınmaması ile koyulabilir. Femoral nabızlar var ama zayıfsa,
problem tespit edildikten sonra en kısa zamanda değerlen uygun çapta bir manşonu olan tansiyon aletiyle hem alt hem de
dirilmelidir. üst ekstremitelerde tansiyonun ölçülmesi ve alt ekstremiteler-
Doğrusal büyüme ve kilo alımı yavaş olabilir. İki yaşın deki düşük basınç gösterilebilir. Bir kardiyoloğa erken danışma
dan sonra, artmış pulmoner vasküler direnç, defektin çapının endikasyonu vardır.
azalmasına bağlı olarak pulmoner kan akımının azalması ve
krista supraventrikülaris hipertrofısine bağlı olarak infundibu-
ler pulmoner stenoz gelişimi gibi soldan sağa şantın miktarını
düşüren mekanizmalar sıkça gelişir.
Daha önceden tanısı koyulmamış olan ventriküler septal
defekt veya patent duktus arteiosus saptanırsa, pediatrik kardi-
yoloğa hemen başvuru endikasyonu mevcuttur.
Kardiyak Aritmiler
Joseph Heidenreich, MD
Çeviri:
Dr. Onur Akpınar
Acil servislerde kardiyak aritmili hastalar sıklıkla görülürler. mez. Dl'de P, QRS ve T pozitif olmalı, aralıkları normal
Klinik değerlendirmelerine göre hastaların aciliyet dereceleri olmalıve PR ve ST segmentler izoelektrik hatta olmalı
belirlenir ve yönetimleri planlanır. Ciddi belirti ve bulguları dırlar.
bulunan hastaların (şok, hipotansiyon, konjestif kalp yetmez- 3. Hızı 150e yakın düzenli bir taşikardi atriyal flatter için bir
liği (KKY), nefes darlığı, bilinç bozukluğu, iskemik göğüs ağ detaylı bir inceleme gerektirir.
rısı ya da akut miyokard infarktüsü) acil tedavisi gerekir. Stabil
4. Geniş kompleksli taşikardilerin kesin tanısı zor olabilir.
hastalarda, 12 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG) çoğu
Ventrikül hızı düzensiz ise dal bloklu atriyal fıbrilasyon
zaman ve ritim EKG, kalp ritim bozuklukları teşhis etmek için
(AF) veya değişen iletimli atriyal flatter düşünülmeli
yeterlidir. Ayrıca hastaların eski EKG'lerini incelemek aritmi
dir.
tanısını koymada yardımcı olabilir.
5. EKG cihazının yorumlarına güvenmeyin. Bu yorumlar
doğru veya hatalı olabilir.
6. Tek derivasyonlu EKG'ler yeterli bilgi vermezler. Müm-
künse, her zaman bir 12-derivasyonlu EKG edinin.
1. Mümkün olduğunca fazla bilgi edinin. EKG'de hastanın 7. Çok fazla EKG'ye sahip olmayabilirsiniz. Ancak seri EKG
adına, tarihine, yaşına, tüm 12 derivasyona, derivasyon- önemlidir. Sinüs taşikardisinde kalp hızı zamanla değişir.
ların doğru yerleştirildiğine ve standardizasyona her za- 8. Akut ST yükselmeli miyokard infarktüsünde aritmi sık
man bakın. görülür.
2. Her derivasyonun normal görüntüsünü bilin (Şekil 35-1). 9. Taşiaritmiler dar veya geniş QRS'li daha sonra düzenli
Mesela, Dl'de (ve genellikle D2 ve aVF) Q dalgası görül- veya düzensiz ritimli olarak ayrılırlar.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
~
w
"iii
E
...
o
z
KARDİYAK ARİTMİLER
10. Aritmi sınıflandırmaları ve terminolojileri kafa karıştırıcı Son yıllarda, hastalar daha geleneksel yöntemlerle, stabil ve
olabilir ve yeni bilgilerle değişebilirler. stabil olmayan olarak sınıflandırılmaktadırlar. Hemodinamik
olarak stabil hastalar, korunmuş veya bozulmuş kardiyak fonk-
11. Hastanın kalp ritmi yavaş ve kötü perfüzyon bulgularıyla
siyonlu olarak iki alt gruba ayrılırlar. Bozulmuş kardiyak fonk-
beraber hipotansif ise, transtorasik veya transvenöz pace
siyon bulguları bulunan bir hasta eğer stabil ise farmakolojik
ihtiyacı olacaktır.
tedavi uygulanabilir.
KARDİYOVERSİYON VE DEFİBRİLASYON
1. Sinüs Taşikardisi
Padlerin doğru yerlerşimi hakkında bir uzlaşma yoktur. Mev-
cut ACLS kılavuzları hem geleneksel hem de sternal apikal Klinik Bulgular
pozisyon (bir ped sağ göğüsün superiyor-anteriyor'unda, kla-
vikula seviyesinin hemen altında ve diğer ped sol göğüsün (Bakınız ek. Şekil 35-3) Sinüs hızı 100/dk daha hızlı olduğunda
inferolateral'inde) ve anteroposteriyor (anteriyor ped gele- sinüs taşikardisidenir. Genellikle kalp hızı 101-160/dk arasın
neksel bölgede, diğer ped sağ veya sol sırtın üst kısmında) dadır. Gençlerde ve sağlıklı erişkinlerde özellikle egzersiz sıra
destekler. Ancak bazı yazarlara göre anteroposteriyor yer- sında kalp hızı 180-200/dk'a çıkabilir. Genç çocuklarda 220/
leşimde, atrial taşiaritmilerde kardiyoversiyon yapmak için dk'a kadar çıkabilen sinüs taşikardisi görülebilir. Sinüs taşikar
anteriyor ped sağ atriyumun üzerine, posteriyor ped ise sol disi birincil aritmi olarak görülmez, daha çok altta yatan bir
skapulanın ucuna, ventriküler aritmiler için ise anteriyor ped hastalık veya duruma cevap olarak izlenir. Genellikle bebeklik
ventriküllerin üzerine posteriyor ped ise yine sol skapulanın ve erken çocukluk döneminde normal olmasına karşın ağrı,
ucuna yerleştirilir. ateş, stres, hiperadrenerjik durumlar, anemi, hipovolemi, hi-
Eğer eski bir makine kullanmıyorsanız imal edilen tüm poksi, miyokard iskemisi, pulmoner ödem, şok ve hipertiroidi
defıbrilatörler bifazik dalga formu kullanmaktadır ve enerji de dahil olmak üzere bir dizi durum sonucu olarak oluşabilir.
aralığı O Joul O) ile 200 J. arasındadır. Bu bölümde anlatılan Bazı ilaçlar ve yasadışı ilaçlar da taşikardiye neden olabilir. Si-
tüm enerji dozları bifazik defıbrilatörler için bahsedilmiştir. nüs taşikardisindeki P dalgası frontal eksende pozitif olmalıdır;
Hastalığa özgün enerji önerilerine ek olarak, bazı durumlar- örneğin, D 1 ve aVF'de P dalgası pozitiftir.
Stabil olmayan taşiaritmili hastaların hepsinde hızlıca senk- 2. Paroksismal Supraventriküler Taşikardi
ronize kardiyoversiyon uygulanmalıdır. Özellikli aritmilerin
kesin tanısının (supraventriküler veya ventriküler) hızlı bir şe Klinik Bulgular
kilde konulmasına ihtiyaç yoktur, çünkü hepsinin başlangıç te- (Bakınız ek. Şekil 35-6 ile 35-11) Paroksismal supraventrikü-
davileri aynıdır. Ayrıca polimorfık ventriküler taşikardisi olan ler taşikardi (PSVT) genel bir terimdir His bandının bifürkas-
hastalardan stabil olmayanlara ve 30 sn'den fazla devam eden yonunun üzerinden kaynaklanan bir grup taşikardiyi tarif eder.
hızlıca defıbrilasyon tedavisi uygulanmalıdır. Bu aritmilerin yaklaşık %90'ı bir reentran mekanizması sonucu
Eğer hasta stabil ise, hastanın başlangıç tedavisi altta ya- oluşurken diğer %10'u otomatisitenin artışına bağlı olarak or-
tan ritim, ayrıntılı bir öykü ve fizik bakı sonucu belirleyecektir. taya çıkmaktadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Atrioventriküler nodal reentrant taşikardi en sık PSVT önerilir. Hastaların diğer bakımları ile uğraşılırken acil kar-
nedenidir, vakaların yaklaşık %60'ını oluşturur. Kalp hızı ge- diyoversiyona gecikilmemelidir. Eğer hızlıca kardiyoversiyon
nellikle 180-200 atım/dk'dır. Genellikle birden başlar ve birden yapılamıyorsa vagal uyarıyı artıran fiziksel manevralar denen-
sona erer. Aniden çıkan atrial veya ventriküler bir uyarı son- melidir. Adenosin, B-blokerler veya kalsiyum antagonistleri
rası AV nod içerisindeki reentrant bir mekanizmanın çalışma uygulanabilir.
sı ile ortaya çıkar. Sonuç olarak P dalgaları QRS komleksleri
ile eş zamanlı ortaya çıkar ve buna bağlı olarak P dalgalarının B. Stabil Hastalar
EKG'de görülmesi mümkün değildir. AVNRT hastalarında sık
Eğer altta yatan kardiyak hastalığı veya sol ventrikül sistolik
lıkla altta yatan bir hastalık yoktur. Alkol, sigara ve sempato-
disfonksiyonu yok ise PSVT ilişkili taşikardi genellikle iyi tö-
mimetik ajanlar sıklıkla provake edebilirler. AVNRT hastaları lere edilir.
genellikle hastaların 3. veya 4. dekadlarında görülür ve daha
sıklıkla bayanlarda rastlanır (%70).
1. Fiziksel manevralar- Stabil hastalarda vagal uyarıyı ar-
tıran fiziksel manevralar ilaç tedavisinden önce denenmelidir.
Atrioventriküler resiprok taşikardi (AVRT) PSVT'lerin
Bu manevralar vagus sinirini uyarır. Mesela valsalva manevrası
%30'udur. Çoğu vakada, uyarılar AV noddan aşağı doğru iler-
(kapalı glotise karşı nefes verme), Mueller manevrası (kapalı
ler ve retrograd aksesuar bir yolu takip eder. Ventrikül aktivas- glotise karşı derin nefes alma), soğuk su ile yüz yıkama ve ka-
yonunun normal ileti yolunu kullanması nedeniyle aksesuar rotis sinüs masajının birkaç kez yapılması AV nod ve sinoatrial
yol gizlidir ve QRS morfolojisi normaldir. Çarpıntı sırasında (SA) noda bağımlı olan PSVT'yi sonlandırabilir. Karotis masa-
kalp hızı 200/dk üstünde ise veya QRS kompleksinin sonrasın jını karotisleri steteskop ile oskülte ettikten sonra yapmak daha
da P dalgası görülüyorsa AVRT düşünülmelidir. doğru olur.
Sinüs nod reentry ve intraarteriyel reentry PSVT'nin çok
2. Farmakolojik tedavi- Eğer vagal uyarı kontrendike veya
nadir nedenleridir, vakaların yaklaşık %5'ini oluşturur. Bu arit- başarısız ise, PSVT'yi sonlandırmak için tıbbi tedavide ilk
miler sırasında kalp hızı genellikle 130-140 atım/ dk civarıdır. tercih adenozini düşünmek gerekir. Genellikle, farmakolojik
Bu tip aritmisi olan hastaların çoğunda altta yatan bir kalp has- ajanlar AV nodu bloke ederler. Adenosin, B-blokerler, kalsi-
talığı mevcuttur. yum antagonistleri ve digoksin AV noda bağımlı PSVT'yi akut
Otomatik atrial taşikardi, diğer bir nadir aritmi nedenidir düzeltme ve korumak amacıyla kullanılırlar. Diğer aritmik
ve PSVT vakalarının %5'inden daha azında görülür. Kalp hızı ajanlar, örnek olarak prokainamid ve amiodarone ki bunlar
genellikle 160-250 atım/dk arası izlenir, fakat 140atım/dk altın kalbin iletim sisteminin çeşitli seviyelerinde etkindirler, AV
da da görülebilir. Bu durumda, alttaki mekanizma reentran ta- noda bağımlı olmayan PSVT'yi düzeltme ve korumak amacıy
la kullanılırlar. Antiaritmik ilaçların kullanımı, ancak AV nod
şikardiden ziyade artan otomatisitedir. Otomatik atrial taşikar
bloke edici ajanlar PSVT'yi düzeltmekte başarısız olduğu za-
di sıklıkla altta yatan kalp hastalığı ile ilişkilidir. Bu aritmilerin
man düşünülmelidir.
tedavisi zordur ve kardiyoversiyonunda dahil olduğu standart
tedavilere dirençli olabilir. A. ADENOZİN- Adenozin endojen bir nükleosittir ve AV no-
PSVT AV noda bağımlı ve bağımsız olarak sınıflandırıla dun ileti hızını yavaşlatır, AV noda bağımlı olan PSVT'lerin
(AVNRT, AVRT) %90'ından fazlasını başarıyla sonlandırır.
bilir. AVNRT ve AVRT AV nod bağımlıdır. Bunun anlamı, AV
Adenozin ayrıca sinüs nod reentry taşikardilerinide başarıyla
nod reentren çemberin içerisinde yer almaktadır. Bu ritimlerin
düzeltebilir, ancak otomatik atrial taşikardilerde etkisizdir.
farmakolojik tedavisi AV nod içindeki iletimin yavaşlatılması
Adenozin çoğunlukla geçici bir AV blok yapar, altta yatan
ile sağlanır. atrial aktiviteyi ortaya çıkarır. AV nod üzerinde uzun süren
etkisi olan ilaçlar (B-blokerler ve kalsiyum antagonistleri)
Tedavi ventrikül hızını devamlı olarak azaltmayı sağlamak için kul-
lanılabilir.
A. Stabil Olmayan Hastalar Adenozin tedavisi hızlıca yapılır ve her bir uygulamanın
ardından 20 cc serum hızlıca uygulanmalıdır. Şimdiki bilgi-
Hemodinamik olarak stabil olmayan PSVT'li hastalara biran
lerimiz 6mg'lık başlangıç dozunun 1-3sn içerisinde verilme-
önce senkronize DC kardiyoversiyon uygulanmalıdır. Hali ha- si, eğer bu doz PSVT'yi sonlandıramıyorsa, 2-4 dakika sonra
zırda işleme küçük enerji seviyeleri ile başlanması (50-lOOj), 12mg'lık doz tekrar edilmesi önerilmiş olmasına rağmen, bir
düzelmezse sinüs ritmine dönene kadar 50 J artırılması öne- çok hekim başlangıçtaki 6 mg doz yerine ve 12 mg ile baş
rilmektedir. Klinik koşullar izin veriyorsa intravenöz sedatifler lar ve AV blok oluşturamıyorsa dozu 18 mg'a kadar artırır.
KARDİYAK ARİTMİLER
18 mg'lık dozun güvenli ve etkili olduğu gösterilmiştir. Sık gö- l 5dk'da 5-1 Omg verapamil hedef sonucu gösterene kadar veya
rülen yan etkileri; tarif edilemeyen kötü bir şeyin olacağı hissi, toplam doz 30mg'a gelene kadar tekrar edilebilir.
yüzde kızarma, hiperventilasyon, dispne ve göğüs ağrısıdır. Bu
Diltiazem- Başlangıç dozu 2dk içerisinde 0.25mg/kg olarak
yan etkiler sıklıkla adenosinin kısa yarılanma ömrü nedeniyle
(5sn) çabuk geçer. Bu şikayetler için hastaya önceden bilgilen- (erişkinlerde ortalama 20 mg) uygulanması önerilir. Eğer gere-
dirmek faydalı olur. Adenozinin etkisi kafein ve teofilin ile an- kirse 0.35mg/kg 15 dk içerisinde ek doz uygulanabilir. Çevirme
tagonize olurken, dipiridamol ve karbamezapin ile etkisi artar. sonrası 5-lOmg/saat koruma amaçlı infüzyon başlanabilir ve
Transplant kalbi olan hastalar adenozinin etkisine karşı aşırı ihtiyaç olursa en fazla 15mg/saate kadar artırılabilir.
derecede hassas olabilir, eğer kullanmak gerekirse küçük doz- p-bloker ve kalsiyum kanal bloker seçimi bir çok faktöre
lerda kullanılmalıdır. Adenozinin bronkospazm yapıcı etkisi bağlıdır ve her iki ilaç bir arada aynı hastaya verilmemelidir.
olması nedeniyle reaktifhavayolu hastalığı öyküsü olan hasta- Her ikisininde etkisi hızlı başlar (dakikalar içinde) ve her ikisi-
larda kullanılırken dikkatli olunmalıdır. nide ciddi KOAH ve KKY hastalarında kullanıldığında dikkatli
Adenozin ayrıca supraventriküler kökenli düşünülen ge- olunmalıdır. İlaç tercihi hastaya göre yapılmalıdır. Hastada hi-
niş QRS'li taşikardisi olan stabil hastaların tedavisi içinde kul-
pertiroidizm ve konjenital kalp hastalığı varsa P-bloker en iyi
lanılabilir. Adenozin hipotansiyonu olan veya bozulmuş kar-
tercihtir.
diyak fonksiyonu olan hastalarda ve beraberinde B-bloker ilaç
D. DiGOKSİN- Digoksin sempatik aktiviteyi azaltarak vagal
alan hastalarda, kalsiyum antagonistlerinden daha fazla tercih
tonusu artırır. Sonuç olarak AV nodun iletimini yavaşlatır.
edilir.
Digoksin intravenöz bolus dozu 0.5mg olarak önerilmektedir.
B. r-BLOKER AJANLAR- P-blokerler mesela metoprolol veya Takibinde her 4-6 saatte 0.25mg uygulanabilir. Ancak toplam
esmolol SA nodun uyarı çıkarmasını ve AV noda ileti geçirme- dozu 24 saat içerisinde 1.25 mg'ı geçmemelidir. Digoksinin
sini yavaşlatır. Bu ilaçlar ciddi reaktif hava yolu hastalıkları ve
etkisinin başlaması yavaş olduğu için faydalı etkiside yavaştır.
KKY hastalarında dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Metop-
Antiaritmik ajanlarla kombine tedavide kullanıldığı zaman
rolol kalsiyum kanal blokerlerinin alternatifidir ve 5 dk içeri-
digoksin daha düşük dozlarda verilmesi önerilir. Ayrıca vent-
sinde 5 mg olacak şekilde 3 defa intravenöz olarak uygulanabi-
riküler preeksitasyonu olan AF'li hastalarda digoksin kullanıl
lir. Esmolol çok kısa etkili p1 selektif p-blokerdir, avantajı kısa
mamalıdır.
yarı ömre sahip olması (lOdk) ve etkisini hızlı göstermesidir.
E. AMİODARON- Amiodarone sınıf 3 antiaritmik ajan olup
Bir dk sürede 0.5mg/kg yükleme dozu uygulanır. Takipte 50
mikrogr/kg/dk şeklinde infüzyon ile gönderilir. Eğer yanıt alı sodyum ve potasyum kanal blokeri, J3 -bloker ve kalsiyum ka-
namazsa 4dk sonra ikinci bir 0.5mg/kg yükleme dozu ve son- nal blokeri özelliklerine sahiptir. B-bloker ve kalsiyum kanal
rası 100 mikrogr/kg/dk infüzyon dozu uygulanabilir. Kalp hızı blokeri özellikleri sayesinde amiodarone AV noda iletimi ya-
kontrolü sağlanırsa infüzyon hızı 25mikrogr/kg/ dk düşülür. vaşlatır. Bozulmuş kardiyak fonksiyonu olan veya KKY olan
hastalarda amiodarone güvenilir ve etkili ajandır. Amiadaro-
c. KALSİYUM KANAL BLOKERLERİ- Kalsiyum kanal blokerle-
nun 150mg infüzyonla 10 dk'dan uzun süre içerisinde uygu-
ri, mesela diltiazem veya verapamil PSVT'yi etkili bir şekilde
lanması, takipte ilk 6 saat boyunca lmg/dk, sonrası 0.5mg/dk
sinüs ritmine döndürebilirler. Diltiazem ve verapamilin etkisi,
hızında verilmesi önerilir. Rezistan veya reküren PSVT'lerde
sinüs ritmine çavirme gücü, çevirme hızı ve güvenilirlik pro-
fili birbirine benzer. Bu ilaçlar SA ve AV nod iletimini azaltır ek 150 mg amiodarone uygulanabilir. Ancak günlük toplam
ve AV nodun refrakter periyodunun süresini uzatır. Kalsiyum doz 2gr'ı geçmemelidir.
kanal blokerleri ayrıca miyokardiyal kontraktiliteyi ve perife- F. PROKAİNAMİD- Prokainamid sodyum kanal blokeri özel-
rik damar direncini azaltırlar. Bu nedenle KKY ve sol ventrikül likleri olan sınıf lA antiaritmik ajandır. AV nod ve eğer varsa
fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kalsiyum kanal bloker- aksesuar yolun ileti hızını yavaşlatır. Prokainamid özellikle AV
leri dikkatli kullanılmalıdır. Orjini bilinmeyen geniş QRS'li nod bloke edici tedavilere dirençli PSVT hastalarında düşünü
taşikardili hastalarda, ventriküler taşikardili veya ventriküler lebilir. Önerilen prokainamid dozu 17mg/kg 20-30dk içerisin-
preeksitasyonu olan hastaların taşikardilerinde bu ilaçlardan de yavaş intravenöz infüzyonla verilmesidir (erişkin için orta-
kaçınılmalıdır. Hipotansiyon intravenöz uygulamalarda en sık lama lgr). Eğer aritmi sonlanırsa, hipotansiyon gelişirse, QRS
görülen yan etkidir, hastaların %10-15'inde görülür. süresi orjinal halinden %50'den daha fazla genişlerse infüzyon
Vernpamil- Verapamilin başlangıç dozu intravenöz yoldan kesilmelidir. Aritmi sonlandıktan sonra l-4mg/ dk dozu ile de-
l-2dk içerisinde 5-lOmg olarak verilmesi önerilir. Takipte her vam edilebilir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Klinik Bulgular daha yavaştır. Eğer hastada hafif ve orta derecede kalp yeter-
sizliği mevcutsa, amiodaron kullanımı faydalı olacaktır. İntra
(Bakınız ek. Şekil 35-12 ve 35-13 ) AFüe atrial hız düzensiz ve venöz amiodaron ayrıca yukarıdaki ajanlar faydasız olursa kalp
300-600atım/dk'dır. AF karakteristik olarak düzensiz ventrikü- hızı kontrolü açısından alternatif bir ilaç olarak düşünülebilir.
ler yanıta neden olur ve P dalgaları görülmez. Spesifik ilaç seçimi mevcut durumun aciliyetine, elinde bulu-
AF erişkinlerde en sık görülen kalıcı kardiyak aritmi- nan ilaç durumuna, hekimin seçimine ve hastanın altta yatan
dir. ABD'de yaklaşık 2 milyondan fazla kişide AF bulunur ve durumuna göre yapılır.
prevelansı yaş ile artar. 80'1i yaşlarda hastaların %10'unda AF 1. Antikoagülanlar- Varfain ile proflaktik antikoagülan
bulunur. AF altta kalp hastalığı bulunmayanlarda da ortaya AF'li hastalarda inme insidansını azalttığı anlamlı olarak gös-
çıkabileceği gibi, kronik hipertansiyon, kapak hastalığı, kardi-
terilmiştir. Eğe yeni başlangıçlı AF 48 saat veya daha fazla za-
yomiyopati, miyokradiyal iskemi, miyokardit, perikardit veya
mandır devam ediyorsa, antikoagülasyon gereklidir. Mevcut
konjenital kalp hastalıkları gibi durumlarla da ilişkili olabilir.
öneriler 3 hafta antikoagülan sonrası elektif kardiyoversiyon
AF ayrıca bazı sistemik hastalıklar ile beraber olabilir, bunlar
ve sonrası 4 hafta antikoagülasyonun devamı şeklindedir. Al-
içinde hipertiroidi, pulmoner emboli, hipoksi, alkol ve kafeinin
ternatif tedavi biçimi başlangıç antikoagülasyonu heparin veya
fazla tüketilmesi bulunmaktadır.
düşük moleküler ağırlıklı heparin ile yapmak, takibinde tran-
Kapak hastalığı olmayan AF'li hastalarda, tromboembo-
liye bağlı inme riski yıllık yaklaşık %5'tir. Bu risk beraberinde sösefageal ekokardiyografi ile sol atrial apendikste pıhtı olma-
dığını kontrol etmek, eğer pıhtı yoksa hastaya kardiyoversiyon
mitral darlığı olanlarda 4 kat daha fazladır ve yaşla beraber
dramatik olarak artar, hastaların %30'u 80-89 yaşlarına ulaşa yapmak ve takipte 4 hafta antikoagülasyon uygulamaktır. Eğer
bilir. sol atrial apendiksinde pıhtı mevcut ise, yine 3 hafta antikoagü-
lasyon, sonrası kardiyoversiyon ve sonra yine 4 hf antikoagü-
lasyonun devamı önerilir. Eğer hastanın AF gelişimi 48 saatten
Tedavi az süredir devam ediyorsa antikoagülasyona gerek yoktur.
2. Antiaritmik- Amiodaron, prokainamid ve sotalol gibi çe-
AF'nin akut tedavisi ventrikül yanıtının kontrolü ve trombo- şitli antiaritmik ajanlar AF'yi düzeltmek için kullanılırlar. 48
embolik komplikasyonlardan korumadır. Sonraki tedavide si- saatten daha kısa süredir başlangıçlı AF ile gelen stabil seçilmiş
nüs ritmine döndürmek düşünülmelidir. hastalara acil serviste farmakolojik veya elektriksel kardiyover-
siyon yapılabilir. AF'nin başlangıcından hemen sonra anatomic
A. Stabil Olmayan Hastalar ve elektriksel remodeling başlar. Bu nedenle kardiyoversiyonu
Hızlı ventrikül yanıtlı AF'li hasta hemodinamik olarak stabil ertelemek, kardiyoversiyona karşı oluşacak direnci artırır.
değil ise bir an önce senkronize kardiyoversiyon uygulanmalı
dır. 100 ve 200 Jbifazik cihazlarla başlanması önerilir ve sinüs
Sonuçlandırma
ritmi oluşana kadar enerji dozu artırılır.
Kronik ve kötü kontrollü AF'li hastaların hastaneye yatması
gerekmemektedir. Yeni başlangıçlı AF olan hastaların ventrikül
B. Stabil Hastalar hızının kontrolü, antikoagülan başlamak ve bazen antiaritmik
Hızlı ventrikül yanıtlı AF'li hasta hemodinamik olarak sta- tedavi uygulamak için sıklıkla hastaneye yatırılırlar. Eğer hasta-
bil ise başlangıç hedefi hız kontrolü olmalıdır. Bu amaçla da tromboembolik komplikasyon varsa hastaneye yatışı ayrıca
P-bloker, kalsiyum kanal blokeri ve digoksin kullanılanılabi- gerekecektir.
KARDİYAK ARİTMİLER
mediğinde veya sabit bir dal bloğunda, QRS kompleksinin semptom ve bulgusu bulunan hastaların hastaneye yatışı düşü
morfolojisi dardır, ventriküler preeksitasyon görülmez (8 dal- nülebilir ve bu hastalarda kardiyoversiyon gerekir. Bunun yanı
gası yoktur). Eğer bazal EKG'de PR mesafesi kısa ve 8 dalgası
sıra, ventriküler preeksitasyonu olan AF'li hastalar veya antid-
yoksa, aksesuar yolun gizli (concealed) olduğu düşünülür.
romik AVRT'li hastalara da hastaneye yatış önerilir. Ortodro-
Nadiren, aksesuar yol çemberin antegrad yolunu ve AV
pik AVRT mevcut stabil hastalar ise acil serviste farmakolojik
nod retrograd yolunu oluşturan antidromik AVRT ortaya çıka
kardiyoversiyon sonrası taburcu edilebilirler.
bilir. Bu çarpıntı geniş QRS'lidir ve VT ile karışabilir. Taşikardi
genellikle hızlıdır (ventriküler hızı 220-300) ve R on T fenome-
ninin bir sonucu olarak VF gelişebilir.
WPW sendromunun en sık görülen diğer aritmi şekli
Tedavi
Ortodromik AVRT olan ve hemodinamik olarak stabil olma-
yan hastalara biran önce senkronize kardiyoversiyon yapmak
gerekir. Öncelikle 50-100 J bifazik enerji ile başlamak ve son-
rası sinüs ritmi oluşana kadar adım adım enerjiyi arttırmak
önerilir. Eğer bilinen bir WPW hastasında dar QRS'li taşikardi
mevcutsa, ortodromik AVRT kabul edilir. Stabil hastada me-
dikal tedavi AVNRT gibidir. Farmakolojik tedavide adenosin,
1. Ventriküler Taşikardi
/3-bloker ajanlar veya kalsiyum kanal blokerleri gerekli görül-
düğünde uygun hastalara uygulanabilirler. Bu hastalarda aşağı Klinik Bulgular
inen antegrad ileti yolunun güçlenme riski çok düşüktür.
(Eke bakınız, Şekil 35-16 ve 35-17). Ventriküler taşikardi en
Ventriküler preeksitasyonu bulunan (antidromik AVRT) sık görülen geniş QRS'li taşikardi nedenidir. VT terimi 6 veya
AF'li hastada tedavi ortodromik AVRT'den farklıdır. Eğer hasta daha fazla ardışık ventriküler vurunun ortaya çıkması ile ko-
hemodinamik olarak stabil değilse hızlıca 100-200 J ile senk- nulur. Ventriküler hız genellikle 150-220/dk arasıdır, buna rağ
men nadiren 120/dk altında VT görülebilir. 30sn'den daha kısa
ronize kardiyoversiyon uygulanır. AV nodu bloke eden ajan-
sürede sonlanıyorsa nonsustained VT olarak tanımlanılır. Sus-
lar, özellikle /3-blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve digoksin tained VT ise 30sn'den uzun süren, hemodinamik bozukluk-
kullanımı kontrendikedir. Eğer AV nodun iletisi yavaşlarsa, la ilişkili veya tedavi ile sonlandırılan VT'lerdir. Geniş QRS'li
aşağı ileten aksesuar yol güçlenecektir ve belki VF'ye dönüşüm taşikardiler QRS kompleksinin 120ms'den daha büyük olduğu
olacaktır. Prokainamid'in hem AV nod, hemde aksesuar yolun düzenli taşikardilerdir. Bu taşikardiler çoğunlukla ya VT ya da
aberan iletili SVT'in sonucunda ortaya çıkar (bazalde dal bloğu
iletimini yavaşlatması nedeniyle preeksitasyonu bulunan hızlı
veya hıza bağlı ortaya çıkan dal bloğu).
ventriküler yanıtlı AF'lerde kullanılabilir. Prokainamid ayrıca Düzenli geniş QRS'li taşikardi ile acil servise başvuran
antidromik AVRT içinde kullanılabilecek tedavidir. Amioda- hastaların %75'inden fazlasında neden VT'dir. Yapısal kalp
hastalığı, koroner arter hastalığı, geçirilmiş kalp krizi veya
ron KKY bulguları bulunan ve preeksitasyonu mevcut olan AF
KKY bulunan hastalarda sıklıkla VT izlenir. VT ile aberan ile-
hastalarda kullanılabilecek alternatif ilaçtır. tili SVT'yi birbirinden ayırmak önemlidir. VT'de bulunan bazı
bulgular; QRS kompleksinin 160ms'den uzun olması, füzyon
Sonuçlandırma atımlarının varlığı, AV dissosiasyonunun varlığı sayılabilir.
VT'li hastaların %20'sinde AV disosiasyon bulunur ve tanı
EKG'de preeksitasyonu bulunan (sinüs ritmi, kısa PR ve 8 dal- yı koydurur (ventriküler hızı 150'nin altında ise görülebilir).
gası) aseptomatik hastaların hastaneye yatışı gerekmez. Ciddi En sık görülen klinik hatalardan biri geniş QRS'li taşikardiyi
KARDİYAK ARİTMİLER
aberan iletili SVT olarak varsaymaktır. Bu nedenle bilinmeyen tedavi edilmelidirler. Başlangıç dozu 50-100 J' dür ve sonrası
tüm geniş QRS'li taşikardiler VT gibi tedavi edilmelidir. sinüs ritmi oluşana kadar adım adım 50 J enerjiyi artırılınası
Elektriksel fırtına oldukça nadirdir, fakat tekrarlayan önerilir.
ventriküler taşikardinin varlığı iyi tanımlanmıştır, genellikle
implante defibrilatörlerin pillerinin çabuk bitmesine neden B. Stabil Hastalar
olur. Bu durumdaki hastalar yüksek mortaliteye sahiptir ve
tekrarlayan aritmilerin kontrolünde sempatik blokajın yanı Geleneksel olarak VT'li hastalar stabil ise antiaritınik ajanlar
sıra sedasyonada ihtiyacı olacaktır. Antiaritmik ilaçlara genel- ile tıbbi kardiyoversiyon ile tedavi edilirler. Birkaç çeşit tıbbi te-
likle gerekir ve sıklıkla iv amiodaron tercih edilir. davi vardır. Tedavi seçimi doktorun seçimi, tecrübesi, kardiyak
fonksiyonların bozukluğuna ait bulguların varlığı ve VT neden
Geniş QRS'li Taşikardilerin Tanısında
olabilecek altta yatan nedenine göre yapılır.
10İpucu
1. Lidokain- Lidokain sınıf Ib antiaritmik ajandır ve sod-
1. Geniş QRS'li taşikardiler genellikle VTöir
2. Toksikasyonu düşün - hiperkalemi, trisiklik antidepre- yum kanal blokajı yapar. Hızlı uygulandığı zaman ortaya çıkan
sanlar ve digoksin alımını incele. Tedavi farklıdır ve kar- birkaç yan etkisinden dolayı, birçok yazar akut miyokardiyal
diyoversiyon faydalı olmaz. iskemi veya infarkt ile ilişkili ventriküler aritmilerin tedavisin-
3. Eğer stabil değilse biran önce kardiyoversiyon uygula de tercih etmektedirler. İntravenöz yükleme dozu l.O- l.5mg/
4. İki soru sor: Geçirilmiş MI ? Taşikardi yeni MI sonrası kg'dır. Eğer gerekirse ikinci bir bol us dozu 5- 1Odk içerisinde
mı? Eğer cevap evet ise >%90 ihtimalle VTöir. O. 75- l.5mg/kg uygulanabilir. Eğer ventriküler ektopiler devam
5. 12 derivasyonlu EKG gereklidir, eğer mümkün ise tedavi ederse her 5-lOdk'da bir 0.75-l.5mg/kg dozunda toplam doz
öncesi, tedavi sırası ve sonrası tüm kayıtlar kaydedilmelidir. 3mg/kg'ı geçmeyecek şekilde ek doz uygulanabilir. Ritim dü-
6. Eski EKG varlığı çok değerlidir, daha önce benzer dal blo- zeldikten sonra 2-4mg/dk infüzyon dozundan tedavi başlana
ğu var mı görülebilir. bilir. Lidokain tüm antiaritmik ilaçlar arasında en az toksisite
7. VT ve dal bloklu SVT ayırımı için çeşitli algoritmalar var- insidansına sahip olandır.
dır. Ancak hiçbiri %100 doğru değildir. Kuralları hatırla
mak zordur. Aşağıdaki özellikler varsa VT lehinedir. 2. Diğer ilaçlar- Prokainamid monomorfik stabil VT'lerin
a. Tüm perikordiyal derivasyonlarda RS dalgası görün- tedavisinde lidokaine alternatif ilaçtır. Amiodaron kalp yeter-
memesi (VT'lerin %25'inin azında görülür). Eğer RS sizliği olan VT'lerin tedavisi için en uygun olan antiaritmik
dalgası görülemiyorsa (sadece QS, QR, monofazik R ilaçtır. Önerilere rağmen, amiodaronun etkinliği acil durum-
veya rSR kompleksi) muhtemelen VTöir. larda kullanımı için yeterince hızlı değildir.
b. Herhangi bir prekordiyal derivasyonda R dalgasının
başlangıcından S dalgasının en alt kısmına kadar olan Sonuçlandırma
süre >0.10 ms
c. AV disosiasyon VT ile başvuran tüm hastalara yatış önerilir.
d. Füzyon vurusu, capture vurusu.
e. Concordans - bütün prekordial derivasyonların pozi- 2. Polimorfik Ventriküler Taşikardi
tif veya negatif olması
(Torsades de Pointes Dahil)
f. Frontal düzlem QRS aks-genellikle anormal.
g. Eğer sağ dal bloğu örneğiyse, Vl'de monofazik R veya
RSR ve V6'da R/S <l varlığına bakın. Eğer sol dal blo-
ğu örneğiyse, Geniş R dalgası (>30ms), Vl veya V2Öe
Klinik Bulgular
R dalgasının başlangıcından S dalgasının en alt kıs (Eke bakınız, Şekil 35-18) Polimorfik ventriküler taşikardi de-
mına kadar olan süre >100 ms ve V6'da QR veya QS
ğişken QRS komplekslerinden oluşan bir VT formudur. Ritim
varlığına bakın.
h. Eğer hala tanıdan emin değilseniz, VT şeklinde tedavi
genellikle düzensiz, hemodinami bozuktur ve zamanla VF'ye
edin dejenere olabilir.
8. En iyi tedavi kardiyoversiyondur. Torsades de pointes bazal EKG'de uzamış QT ile ilişkili
9. Yatış öncesinde ritmi stabil hale getirin polimorfik VT'nin bir formudur. Ritim sıklıkla "bir noktada
bükülme" görünümü varlığı ile tanımlanır ve paroksismal veya
Tedavi devamlı olabilir. Kalp hızı genellikle 200-250 atım/dk'dır. Lan-
ge-Nielsen sendromu ve Romano- Ward sendromu torsades de
A. Stabil Olmayan Hastalar
pointes ile ilişkili kalıtsal uzun QT sendromlarıdır. Torsades de
Nedeni bilinmeyen VT veya geniş QRS'li taşikardisi olan has- pointes bir çok ilacın kullanımı sonrası da ortaya çıkabilir. Bu
talar eğer hemodinamik olarak stabil olmayan semptom ve QT süresini uzatan ilaçların tam bir listesi www.qtdrugs.org.
bulgulara sahip ise biran önce senkronize kardiyoversiyon ile adresinde bulunmaktadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tedavi ve Sonuçlandırma
3. Ventriküler Fibrilasyon
Klinik Bulgular
(Eke bakınız, Şekil 35-19) Ventriküler fibrilasyon QRS komp-
leksleri, ST segment ve T dalgalarının arasında belirgin bir ay-
rım yapılamadığı düzensiz bir ventriküler ritimdir. VF en sık
görülen ani kardiyak ölüm nedenidir ve bir akut miyokardiyal
infarktüsünden sonraki ilk 24 saat içerisindeki mortaliteye en
önemli katkı sağlayan faktördür. Erken kardiyopulmoner resü- Taşikardi tedavisi gibi, eğer bradikardisi olan hasta stabil de-
sitasyon, ileri kardiyak yaşam desteği ve defibrilasyon yapıla ğilse, mevcut aritmi ne olursa olsun (SA blok, AV blok veya
mazsa yaşam şansı düşüktür. ventriküler kaçı ritmi) acil tedavi gerekmektedir. Transvenöz
pacemaker takılıncaya kadar bradikardiye ait ciddi semptom
Tedavi ve Sonuçlandırma ve bulgular için transkütanöz kardiyak pace uygulanmalıdır.
Stabil hastalarda veya hafif semptomları olan hastalarda (baş
VF veya nabızsız VT acil müdahele ile tedavi edilmelidirler; dönmesi, sersemlik) farmakolojik tedavi başlangıçta sıklıkla
senkronize olmayan defibrilasyon ve takiben KPR uygulanma- tercih edilir (beraberinde standby pace bulunabilir). Sempto-
lı, 2 dk'da bir ritim kontrol edilmelidir. Eğer VF veya nabızsız matik bradikardisi olan hastaların kardiyak pace takılana kadar
VT düzelmediyse epinefrin ve vazopressin uygulaması sonra- başlangıç tedavisinde veya eğer acil kardiyak pace mevcut değil
sı defıbrilasyon tekrarlanmalı ve 2dk boyunca sürekli KPR'a
ise, tıbbi tedavi verilebilir.
devam edilmelidir. Eğer VF veya nabızsız VT düzelmediyse Birincil iletim sistemi bozuklukları acil servisteki bradia-
amiodaron veya lidokain uygulaması sonrası defibrilasyon tek-
ritmilerin %15'inde görülür. Kalan %85 çeşitli sebeplere sekon-
rarlanmalı ve 2dk boyunca sürekli KPR devam edilmelidir. Ba-
der olarak ortaya çıkar, örneğin, akut koroner iskemi (%40),
şarılı resüsitasyon uygulanan VF veya nabızsız VT'li tüm has-
ilaçlar ve toksik nedenler (%20), metabolik sebepler (%5),
talara en son uygulanan antiaritmik ajan başlanmalı ve yoğun
nörolojik sebepler (%5), kalıcı pacemaker yetersizliği (%2) ve
bakım ünitesinde yakın gözlem altında takip edilmelidir. Eğer
diğer çeşitli sebepler (%13). AV iletim bozuklukları veya hasta
arrest olma sebebi olarak akut koroner sendromdan şüphele
niliyorsa bu hastaların değerlendirme ve tedavisi için kardiyak sinüs sendromu ileri yaş hastalarında en sık görülen sempto-
kateterizasyonu yapılabilir. 9. bölümde kardiyak arrest tedavisi matik bradikardi nedenleridir, özellikle 65 yaş ve üzerindeki-
derinlemesine tartışılmıştır. lerde en önemli nedenidirler.
KARDİYAK ARİTMİLER
Birinci dereceden SA blok herhangi bir EKG değişikliği yap- ve üçüncü derece blok olarak 3 gruba ayrılır.
maz. Tanı sadece elektrofızyolojik testler ile konulabilir.
1. Birinci derece Atriyoventriküler Blok
2. İkinci derece Sinoatriyal Blok
(Mobitz Tip 1) (Eke bakınız, Şekil 35-25) birinci dereceden blok en sık görü-
len iletim kusurudur ve PR mesafesinin 0.2sn'den daha fazla
(Eke bakınız, Şekil 35-24) İkinci derece Mobitz Tip I SA blok, uzaması ile karakterizedir. Genellikle, PR mesafesi sabit ve her
diğer adıile Sinoatriyal Wenckebach, PR aralıkları sabit kalır- atrial uyarı ventriküle iletilir. Birinci dereceden blok gençlerde
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
ve atletlerde artan vagal tonusa bağlı olarak normal varyantı birbirinden bağımsız olduğu durumdur. AV tam bloğun bir
olarak görülebilir. Birinci dereceden blok kalp hastalığı olma- sonucu atrial impulslar AV noda geçemez. Ventriküler hız int-
dan yaşlı bireylerde görülebilir. Ayrıca miyokarditis, hafif di- rinsik kurtarıcı ritmi, AV junctional kurtarıcı ritmi (genellikle
goksin intoksikasyonu, AV nod iskemisine neden olan inferi- 45-60 atım/dk) veya idioventrikülar kurtarıcı ritmi (genellik-
yor akut miyokrad enfarktüsünde de görülebilir. le 30-40 atım/dk) ile sağlanır. Atrial hız sinüs nodundan veya
atrial farklı bir odaktan kaynaklanabilir. Tam kalp bloğunda
2. İkinci derece Atriyoventriküler Blok atrial hız ventriküler hızdan daha fazladır. İkinci dereceden
(Mobitz Tip 1) AV blokta olduğu gibi hemodinamik durum ventrikül hızına
(Eke bakınız, Şekil 35-26) İkinci dereceden Mobitz tip I AV ve altta yatan kardiyak hastalığa bağlıdır. Senkop veya kalp ye-
blok Wenckebach AV blok olarakta bilinir. Bu tip blok PR tersizliği sıklıkla akut gelişen tam blok sonrası görülür. AV tam
mesafesinde progresif uzaması ve takibinde P dalgasının ile- blok çoğu zaman koroner arter hastalığına veya iletim sistemi-
tilememesi, QRS kompleksinin oluşmaması ile karakterizedir. nin dejenerasyonuna bağlı gelişir.
Klasik olarak PP aralığı sinüs aritmisi haricinde sabit kalır. RR
aralığının karekteristik bir döngüsü vardır. RR aralığı bu uza- Tedavi
ma içerisinde bloklu bir P dalgası içerir. Bir sonraki P dalgası
bloklu olana kadar, RR aralığı gittikçe kısalacaktır. A. Stabil Olmayan Hastalar
Bir ritim şeridi üzerinde, üst üste vurular sıklıkla bulunur
ve bunlar ikinci derece ile üçüncü derece AV blokların birbirin- Hemodinamik olarak stabil olmayan bradikardili hastalarda,
den ayrılmasına yardımcı olur. Bloklu P dalgaları sık sık veya özellikle tıbbi tedavi ile başarısız olunan, malign kurtarıcı ritmi
aralıklı görülebilir ve düzenli olabilir veya olmayabilir. Çünkü olan ve bradisistolik arrest olan hastalara da acil kardiyak pace
Mobitz Tip I AV bloklar AV nod seviyesinde olduğu için alt- önerilir. Transkütanöz kardiyak pacemaker transvenöz pace-
ta yatan dal bloğu veya iletim defekti yoksa QRS morfolojisi maker işlemine göre çok daha basit bir işlem olması nedeniyle
normaldir. Genellikle Mobitz Tip I AV bloklar hemodinamik ilk yapılması gereken işlemdir. Stabil olmayan hastalarda, fay-
olarak anlamlı semptomlara yol açmazlar. Onlar akut miyokard dası geçici olmasına rağmen, tıbbi tedavi uygulanabilir.
infarktüsünde (genellikle inferior duvar) görülebilirler ve sık
lık.la tam bloğa ilerlemezler. Eğer tam blok ortaya çıkarsa, AV
junctional dokuda genellikle kurtarıcı ritimleri izlenir ve bu ri-
B. Stabil Hastalar
timler kardiyak debiyi hızlıca korumak için sıklıkla yeterli olur. 1. Atropin- Atropin antikolinerjik tedavidir, parasempatoli-
tik özellikleri ile SA nod otomatisitesini ve AV nod iletimini
3. İkinci derece Atriyoventriküler Blok artırırlar. Atropinin başlangıç dozu 0.5- l.Omg'dır, toplam doz
(Mobitz Tip il) 0.04mg/kg'a kadar (ortalama erişkinde 3mg) her 5 dk'da bir
tekrarlanabilir. Maksimum doz tam vagal blokajı yapar. At-
(Eke bakınız, Şekil 35-28) İkinci dereceden Mobitz tip II AV
ropin semptomatik bradikardi veya rölatif bradikardi, malign
blok sabit bir PR intervaline sahiptir, PR intervali normal veya
kurtarıcı ritmi ve asistol gibi durumlarında önerilir.
uzun olabilir, iletilemeyen bir P dalgası takip eder. Mobitz tip
II AV blokta QRS genellikle geniştir. Bunun nedeni Mobitz tip Nadiren ilerlemiş AV bloklu hastalarda atropin uygula-
II blokların infranodal özellik göstermesindendir. Bazen, tüm ması sonrası, kalp hızında paradoksik azalma görülebilir. Bu
ikinci P dalgaları blokludur. Buna 2:1 AV ieti denir. Bu ortaya nedenle, infranodal AV blok olan hastalarda (Mobitz tip II ve
çıktığında, Mobitz tip I ile tip II ayrımı yapılamaz (Eke bakınız, geniş QRS'li AV tam blok) atropin kullanılırken dikkatli olun-
Şekil 35-27). Mobitz tip II AV blok sıklıkla akut miyokradiyal malıdır. Atropinin kullanılan nadiren karşılaşılan diğer bir yan
enfaktta (özellikle anteriyor duvar) görülür ve senkopa neden etkisi akut miyokardiyal enfarktüsü olan hastalarda kardiyak
olan tam bloğa ilerleyebilir. iskeminin kötüleşmesi veya ventriküler taşikardinin gelişebil
mesidir. Bu yan etkiler sık değildir, fakat bunların bilinmesi
4. Üçüncü derece Atriyoventriküler Blok uygun hasta seçimine yardımcı olur. Kardiyak transplantas-
(Tam Kalp Bloğu) yon hastalarında vagal sinirin cerrahi denarvasyonu nedeniyle
semptomatik bradikardi tedavisinde atropin etkili değildir.
2. lzoproterenol- Izoproterenol özgün olmayan B-adrenerjik
Klinik Bulgular
agonisttir ve kalp hızı ve kontraktivitesinde artışa yol açar. Bu
(Eke bakınız, Şekil 35-29'dan 35-3l'e) Üçüncü dereceden AV kombine etkiler kardiyak debi ve sistolik kan basıncında artışa,
blok veya tam kalp bloğu, atriyal ve ventriküler aktivitenin diyastolik kan basıncı, sistemik ve pulmoner vasküler dirençte
KARDİYAK ARİTMİLER
azalmaya yol açar. Sonuç olarak, ortalama kan basıncında de- küler vurulara benzer, fakat ektopik ventriküler odağın yerine
ğişiklik olmaz. Kalp hızının ve kontraksiyon gücünün artışını bağlı olarak morfoloji farklılık gösterebilir. Kurtarıcı ritimleri
nın sounucu olarak miyokardiyal oksijen ihtiyacı artar. Bunun sıklıkla ciddi bradikardi veya ileri AV bloğa yanıt olarak ortaya
yanında, isoproterenol düz kaslarda gevşemeye ve bronkodi- çıkar. Eğer kalp hızı 50- lOOatım/ dk arasında ise, ritmin ismi
latasyona sebep olur. Izoproterenol transplant hastalarındaki akselere idioventriküler ritimdir (AIVR). AIVR akut miyokar-
semptomatik bradikardi tedavisinde kullanılabilir. Başlangıç iv diyal enfarktlarda trombolitik tedavi sonrasında ve varlığı re-
dozu 1 µg/min'dır. İstenilen hemodinamik etkileri oluşuncaya perfüzyonun bir göstergesidir.
kadar doz yavaş yavaş artırılır, maksimum infüzyon dozu 4 µg/
min'dır. ~ Tedavi ve Sonuçlandırma
3. Dopamin- Dopamin doza bağımlı etkileyen endojen bir Hasta stabil değilse veya kurtarıcı ventriküler ritim yeterli se-
katekolamindir. Doz 3.0-7.5 µg/kg/min'sir. ~-agonist özellikleri rebral perfüzyonu sağlayamazsa tedavi gerekebilir. İleri AV
ile kalp hızını ve kardiyak debiyi artırırlar. ~-agonist özellikleri bloğa cevap olarak ventriküler kurtarıcı vurulan ortaya çıkı
izoproterenolden daha azdır. Atropine refrakter semptomatik yorsa, bu kurtarıcı vurularını ortadan kaldırmak tehlikeli ola-
bradikardide dopamin tercih edilen katekolamindir. bilir. Bu durumda, kurtarıcı vurulan yeterli perfüzyonu sağla
4. Aminofillin- Aminofilin, metilksantin türevidir, adeno- mada yardımcı olandır ve tedavi altta yatan AV bloğa yönelik
olınalıdır. Eğer reperfüzyona sekonder AIVR ortaya çıkıyorsa,
sinin yarışmalı antagonistidir. Endojen adenozinin serbest
tedavi genellikle gerekmez. İdioventriküler kurtarıcı ritminin
kalması kısmen akut miyokardiyal enfarkt sırasında iletim
sık ortaya çıkması nedeniyle, mesela ilerlemiş AV blok sonucu
bozukluklarına aracılık etmiş olabilir Aminofıllinin 5-6 mg/kg
olarak, hasta hastaneye yatırılabilir.
infüzyon dozunu 5 dk üzerinde bir sürede gönderilmesi öneri-
lir. İdame infüzyon gerekli olabilir, bu durumda 0.5 mg/kg/saat
dozundanbaşlanır.
5. Glukagon- Glukagon siklik adenosin monofosfat üretimi- Klinik Bulgular
ni artırır. Bu ise ~-bloker ve kalsiyum kanal bloker toksisiteleri
ile ilişkili bradikardilerin tedavisinde faydalı olabilir. Optimal AV junctional kurtarıcı ritmi 6 veya daha fazla ardışık juncti-
doz belirlenememiş olmasına rağmen, başlangıç dozu iv 0.05- onal kurtarıcı atımların oluşumunu ifade eder. Ventrikül hızı
0.15 mg/kg önerilir. genlikle 45-60 atım/dk'dır. AV junctional ritim, AV junctioanl
prematür atımlar gibi, AV junctional dokunun herhangi bir
Sonuçlandırma bölgesinden köken alabilir. Ritmin kaynağının AV junctio-
nal dokuda olmasından dolayı, eğer bazal ritminde dal bloğu
Semptomatik bradikardisi olan tüm hastalar hastaneye yatırıl yoksa, QRS kompleksi dardır. Eğer junctional kurtarıcı ritmi
malıdır. AV nodal blokajı yapan ilaçlar kesilmelidir. İlerlemiş 60atım/ dkclan hızlı ise, AV junctional taşikardiden bahsedilir
AV bloğa rağmen bazı hastalar asemptomatik olsa bile, yeni ve bu ritim varsa digoksin toksisitesi dışlanır.
tanı ikinci dereceden Mobitz tip II AV blok ve AV tam blok
Tedavi ve Sonuçlandırma
hastalarının hastaneye yatışı önerilir.
Wenckebach AV bloklu hastalar sıklıkla asemptomatik- Sinüs bradikardisi olan hastalarda nadiren veya aralıklı AV
tir. Semptom mevcut değilse tedaviye gerek yoktur. Genellikle junctional kurtarıcı atımlar için genellikle girişimsel tedavi ge-
birinci dereceden AV bloklu hastalara tedavi gerekmez. Has- rektirmez. Altta yatan kardiyak aritmiye bağlı olarak hastaneye
taneye yatış gerektiğinde miyokardiyal iskemi veya digoksin yatırılarak tedavi uyulanabilir.
intoksikasyonu gibi altta yatan hastalığa yönelik tedavi yapılır.
Klinik Bulgular
İdiyoventriküler ritim 6 veya daha fazla ardışık ventriküler
kurtarıcı atımların oluşumunu ifade eder. İdioventriküler bir
kurtarıcı ritmin hızı genellikle 30-40 atım/dk'dır. QRS süresi
genellikle 0.16sn'yi geçer. QRS morfolojisi prematür ventri-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
ICD tipleri
1985 tarihinde ABD'de FDA tarafından onaylanmasından iti-
baren, ICD'lerin teknolojileri anlamlı bir şekilde genişlemiştir.
Başlangıçta, cihazlar karın duvarına implante edilmiş ve epi-
kardiyal yamalar medyan sternotomi ile yerine dikilmiştir. Yeni
üçüncü jenerasyon cihazlar daha küçük cihazlardır ve bunla-
rın çoğunluğu, kalıcı pacemaker'larda olduğu gibi, transvenöz
lead sistemi kullanılarak subpectoral facianın altına yerleşti
rilmektedir. Erken modelleriyle karşılaştırıldığında, üçüncü
jenerasyon cihazların taşikardiyi tanıma özelliği daha gelişmiş,
pil ömürlerinin uzamasıyla cihazların kullanım süresi (7-8 yıl)
artmıştır. Gelişmiş taşikardi özellikleri, antitaşikardi pacing
USA'da yıllık yaklaşık 100.000'den fazla implantable cardio-
verter-defıbrillatör (ICD) ve 200.000'den fazla kalıcı kardiyak (ATP), düşük enerjili kardiyoversiyon ve yüksek enerjili defib-
rilasyonu içerir. Yeni ICD'lerde ayrıca hız duyarlı, hafızalı ve
pacemaker takılmaktadır. Bu cihazlar ani kardiyak ölüm ve di-
çift odacıklı özelliklerde vardır.
ğer aritmilerden ölümleri dramatik olarak azaltırlar. Fakat, bu
cihazlar bazen hata verirler. Acil servis hekimleri pacemaker
ve ICD fonksiyon bozukluklarını görmeye alışkındırlar. Kalıcı İMPlANTE KARDİYAK PACEMAKER VE
pacemakerlarda yaklaşık yıllık %6 gibi fonksiyon bozukluğu
insidansı mevcuttur. Bu fonksiyon bozuklukların büyük ço-
ğunluğu rutin kontrollerde saptanabilmesine rağmen, bazen
Venöz Giriş
acil servistede fark edilebilir.
Nadir olmasına rağmen, venöz komplikasyonların çoğunlu
Pacemaker Tipleri ğu implantasyondan sonra erken dönemde görülür. Kanama,
pnömotoraks, hemotoraks ve nadiren hava embolisi görülebi-
Pacemakerlar tek boşluklu (sağ atriyum veya sağ ventrikül), çift lir. Venöz tromboz diğer nadir bir komplikasyondur. Hastalar
odacıklı (sağ atriyum ve sağ ventrikül) veya biventriküler (sağ tek taraflı üst ekstremite ağrısı ve şişlik ile başvururlar.
atriyum, sağ ventrikül ve sol ventrikül) cihazlardır. Tek odacıklı Genellikle sol subclavian bölgede yer alırlar, erken dö-
pacemakerlarda tek basit lead bulunur. Bu lead ile pacemaker nem komplikasyonları kanama, hematom oluşumu, yara yeri
hem algılar hemde pace yapar ve sıklıkla sağ ventriküle yer- açılması ve enfeksiyondur. Erken dönem enfeksiyonlarının
leştirilir. Çift odacıklı pacemakerlarda, algılama ve pace yapan nedeni genellikle stafılococus aureus'tur. Geç dönem koplikas-
iki adet lead vardır ve biri sağ atriyuma, diğeri sağ ventriküle yonları (30. günden sonra) pacemaker yerinde erezyon, kelloid
yerleştirilir. Biventriküler pacemaker sol ventriküler lead ha- formasyonu, pacemaker yer değiştirmesi ve enfeksiyonudur.
ricinde çift odacıklı pacemakerlara benzer. Bunlar, KKY ve Geç dönem enfeksiyonlarında neden genellikle stafılokokus
iletim defekti veya senkronizasyon bozukluğu olan hastaların epidermidis'tir. Yaklaşık olarak kalıcı pacemaker hastalarının
optimizasyon tedavisini sağlamak için kullanılırlar. %6'sında enfeksiyon görülür.
kaslarda veya diyafragmada kontraksiyon olan (hıçkırık), pe- atriyuma iletili bir PVC tarafından tetiklenebilir. Retrograde
rikardiyal effüzyonu veya tamponadı olan hastada perforas- atriyal aktivite bir ventriküler pace vurusunu tetikler. Ventikü-
yondan şüphelenilmelidir. Kardiyak perforasyon ayrıca PA AC ler pace vurusu VA ileti ile yukarı iletildiğinde, diğer bir ventri-
grafısinde lead'lerin kardiyak silüetin dışına çıktığı görülerekte küler vuru tetiklenir ve çember devam eder. Pace vurusu üst li-
tanı konulabilir. Ekokardiyografı perikardiyal effüzyon tanısın mitlerde programlanmış ( 1OO- l 40atım/ dk) olduğunda sürekli
da çok değerlidir. Perforasyonların %80'i pacemaker takıldık pacing belirgin olacaktır. EKG karekteristik olarak geniş QRS'li
tan sonraki ilk 4 gün içerisinde ortaya çıkar. Diğer nadir bir taşikardi şeklindedir. Kalp hızı genellikle hemodinamik olarak
lead komplikasyonu Twiddler's sendromudur. Bu sendromda bozukluğa yol açmaması nedeniyle PBT hayatı tehtid edici de-
pacemaker jenaratörü kendi etrafında döner ve yer değişimine ğildir. Kontrolden çıkmış pacemaker geniş QRS'li taşikardiye
bağlı lead fonksiyon kaybına neden olur. neden olan bir başka sebeptir. Bu durum, bozulmuş pulse jena-
ratörünün onun üst sınırının üzerinde bir hız ile deşarj nabız
generatörünün bozulmasına yol açar.
Klinik Bulgular
Genel Bilgiler
Hastalarda ICD veya pacemaker fonksiyon bozukluğunu dü-
En sık görülen pacemaker fonksiyon bozukluğu algılama bo-
şündürecek bir grup semptom görülebilir. Bunlar; baş dönme-
zukluklarıdır. Algılama bozuklukları az algılama ve fazla algıla
si, sersemlik hissi, bayılma, senkop, çarpıntı, nefes darlığı veya
ma bozuklukları olarak ikiye ayrılır. Az algılama bozuklukları
göğüs ağrısıdır. Bu semptomların çoğunluğu serebral hipoper-
(az algılama= undersensing) kalbin içerisindeki elektriksel ak-
tiviteleri (P dalgası veya QRS kompleksi) pacemaker'ın algıla füzyonla ilgilidir. Künt göğüs travması veya eksternal defibri-
yamadığı zaman oluşur. EKG'de P dalgası veya QRS kompleksi
lasyon sonrasıda pacemaker fonksiyon bozukluğu görülebilir.
öncesi bir pacemeker spike'ı izlenir. Fazla algılama bozukluğu Pacemaker alt hızı tipik olarak 50-60atım/ dk civarı olduğu için
(fazla algılama= oversensing) veya karışma - bir lead'in sin- bradikardi varlığı fonksiyon bozukluğu hakkında uyarıcı olabi-
yali diğer lead nedeniyle yanlış yorumlanması- yanlış algılama lir. Bu pace yapmada yetersizlik veya fazla algılamaya bağlı ola-
nedeniyle pace uyarısının inhibe olmasına neden olur. EKG'de bilir. Pacemaker'ın cevap verdiği üst limit 100- l 40atım/ dkliır.
bu olay programlı pacemaker ritmi sırasında pause'lara neden Pace vurusu bu hızdan fazlaysa yine pacemaker fonksiyon bo-
olur. zukluğundan bahsedilebilir.
Diğer pacemaker fonksiyon bozuklukları pace etmede Bilinenin aksine, sık ve tekrarlayan şoklar ICD fonksiyon
ve capture yapmada yetersizliklerdir. Pace etmedeki yetersiz- bozukluğunu gösterebilir. Artan sıklıkta şoklar bir grup duru-
lik uygun pace uyarısının olmaması ile karekterizedir. Capture ma bağlı oabilir; ventriküler aritmilerin sıklığının artışı, cihaz
yetersizliği ise pace uyarısı vardır ancak ventrikül depolarizas- etkinliğinin az olması veya ICD algılama bozukluğu sayılabilir.
yonu görülmez. Fizyolojik capture yetersizliği eğer ventriküler VT ve VF'nin sıklığındaki artış ICD şoklama sıklığındaki artış
refrakter periyod sırasında pace vurusu ortaya çıkıyorsa görü- ların en önemli nedenidir. Ventriküler aritmiler sol ventrikül
lür. (doğal depolarizasyon sonrası 300ms içinde). Bu fonksiyon fonksiyon bozukluğundaki kötüleşmeye, miyokardiyal iskemi-
bozukluğu değildir ancak programlamak gerekebilir. ye veya antiaritmik tedavideki değişikliğe bağlı ortaya çıkabi
Lead komplikasyonları pacemaker fonksiyon bozukluk- lir. Bir ICD algılama bozukluğu T dalgasını çift hesaplamasına
larından en sık görülenidir. Pace threshold'unda bir artış, algı veya SVT ile VT ayrımını tam yapamamasına bağlı olabilir ve
lama bozukluklarına neden olabilir ve capture yetmezliği yapar. uygunsuz şoklamalara neden olabilir.
Bu lead'lerin ucunun fıbrozisi, hiperkalemi, hipoksi, miyokar- Bazen ICD takılmamış bir hasta sürekli ventriküler aritmi
ile karşımıza çıkabilir. Nadir olmasına rağmen, bu aritmilerin
diyal iskemi ve antiaritmik ilaç toksisitesine bağlı olarak ortaya
tanınmasındaki bir yetersizliğin veya tedavilerin tükenmesinin
çıkabilir. Pil bataryasının tükenmesi veya komponentlerindeki
sonucu olarak ortaya çıkabilir. ICD'li hastalarda, antibradikar-
yetersizlik pace veya az algılama sonucu olabilir. Pilin azalması diyal pace yapma fonksiyonunun bozukluğu kalıcı kardiyak
veya içeriğin bozulması atım üretim yetmezliğine veya uyarımı pacemaker takılı hastalardakine benzer.
olmamasına neden olabilir. Elektrokoter veya MRI nedeniyle ICD veya pacemaker fonksiyon kaybından şüphelenilen
oluşan elektromagnetik karmaşa pace'te fazla algılamaya neden hastanın değerlendirilmesi 12 derivasyonlu EKG ve ritim EKG
olabilir. Kalıcı kalp pili olan hastalar MRG cihazına giremezler. ile yapılır. Eğer mümkünse EKG'lerin karşılaştırılması yararlı
Değişik etkiler kaydedilmiştir, bunlar pacemaker'ın hareket et- olacaktır. Bir göğüs grafısi ayrıca çekilmelidir. Laboratuar test-
mesi, fonksiyon değişikliği, pacemaker jeneratörünün ısınması leri, özellikle potasyum, magnezyum, kreatinin, tiroid testleri
ve pace yapan lead'larda akım veya voltajın ortaya çıkması sa- ve antiaritmik ilaç düzeyleri gerekli olabilir.
yılabilir. 12 derivasyonlu EKG ve ritim kayıtlarının sistematik de-
Pacemaker bağımlı taşikardi (PBT) çift odacıklı pacema- ğerlendirilmesi pacemaker fonksiyon bozukluğunun tanısını
kerlarda görülen nadir bir komplikasyondur. PBT ventrikülden koymada yardımcı olacaktır. Pace spike'larının olup olmadığı-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
nı görmek için EKG incelenmelidir. Normal fonksiyon gören yapılması önerilmez. Adı geçen her bir tekniğin pacemaker'ın
bir pacemaker eğer bazal kalp hızı fazlaysa inhibe olmalı ve algılama fonksiyonu üzerinde bir etkisi vardır ve ventriküler
EKG'de pace spike'ı olmamalıdır. pace'i inhibe ederek PBT sonlandırılır. Eğer başarısız olunursa,
Mıknatıs uygulaması batarya tükenmesi veya fonksiyon pilin çıkartılması için kardiyoloji konsültasyonu ve pacemaker
bozukluğu hakkında bilgi verir. Mıknatıs uygun şekilde pace- programlanması gerekli olabilir.
maker veya ICD üzerine getirilirse, mıknatıs anahtarı kapatır Kontrolden çıkmış (Runaway) pacemaker oldukça nadir
ve algılama fonksiyonunu inaktive eder. Pacemaker başlangıç, bir problemdir. Farmakolojik müdahale veya mıknatıs uygu-
senkronsuz moda, üretici firmanın ayarladığı hızda (magnet laması denenebilir ancak büyük olasılıkla başarısız olacaktır.
hızı) sabit pace eder. Magnet hızı batari üretici hızından daha Kesin tedavi pacemaker elektrotlarının bağlantısının kesilmesi
yavaşsa batarinin bittiğini gösterir. Eğer mıknatıs uygulama- veya pacemaker gövdesinin çıkartılmasıdır.
sından sonra pacemaker spike'ı yoksa, lead kırılması veya diğer
Pacemaker fonksiyon bozukluğu şüphesi varsa kardiyo-
fonksiyon bozukluğu nedenleri olabilir. Antibradikardik pace loji konsültasyonu gerekmektedir. Eğer acil serviste pacemaker
değerlendirilemiyorsa, hastaların hastaneye yatırılması uygun
fonksiyonları etkilenmez. Çoğu pacemaker ve ICD bir doğru
olacaktır. Uygunsuz şok yapan ICD mevcut ise cihaz deakti-
mıknatıs uygulamasına sonrası hızlıca yanıt vermesine rağmen,
vasyonu gerekebilir. Kardiyak pacemaker'lardakine benzer şe
orada bir endüstri (veya özel bir çaba) bulunmaz. Standart ve
kilde, mıknatıs uygulaması, manyetik ile aktive olan anahtarı
yanıtları bir miktar üretici bağımlıdır. MRI kalıcı pacemaker
çalıştırır ve tüm antitaşikardik fonksiyonları kapatır (ATP ve
ve ICD hastalarında kontrendikedir. Güçlü magnetik alan pile şok terapileri). Antibradikardik pace fonksiyonları ise etki-
zarar verebilir ve normal cihaz fonksiyonlarını karıştırabilir. lenmez. Mıknatıs ile doğru etkileştiği zaman çoğu ICD hızlıca
ICD'nin en önemli fonksiyonları algılama, tanımlama ve deaktivite olduğu halde, yanıt biraz da, üretici bağımlıdır. Sık
VT ve VF'nin sonlandırılması, bradikardi için pace yapmadır. görülen şokların en önemli nedeni VT ve VF artışı olduğu için,
Bir Taşikardi saptandığı zaman iki çeşit tedavi mevcuttur. Bi- deaktivasyon sık olarak yapılmaz.
rincisi ATP, sıklıkla bust pacing denenir, ventrikül hızından Eğer ventriküler aritmiler sık ICD şoklamasına neden
daha yüksek bir hızda 6- 10 atım uygulanır. ATP hissedilir oluyorsa, antiaritmik uygulaması ve sedasyon gerekebilir. Eğer
ancak ağrılı değildir. İkincisi, eğer ATP taşikardiyi sonlandı ventriküler aritmiler sürekli ise, external kardiyoversiyon veya
ramazsa, sağ ventrikül elektrodu ile pacemaker kasası arasında defibrilasyon gerekebilir. Defıbrilatör pedlerini veya kaşıklarını
yüksek enerjili şok (l-40J) uygulanır. Hastanın eğer şuuru ye- mümkün olabildiğince ICD kasasından uzakta yerleştirilmeli
rinde ise şok ağrılı olarak hissedilir. dir. Epikardiyal elektrodu olan eski ICD'lerde defıbrilasyon
threshlod'unu artırdığı bildirilmiştir. Bu ise başarılı defibrilas-
Tedavi ve Sonuçlandırma yon olasılığını azaltır.
JI
lil
,,
J
1 !
A Şekil 35-7. Atriyoventriküler nodal reentran taşikardi (AVNRT), hızı 175 atım/dk. P dalgaları net ayırt edilemiyor.
KARDİYAK ARİTMİLER
B
· .' ...
·~ ·.'·.;·.··· ' ·
· · !.. ·
:··.·.·
ı V4, . ; · : ; • ·
'
l~·.·.;:.':,;J,1
-.: _ -~ --L - ;·-:·~· _ ,.-~,,·-· --:·-~---,-
··> .: ;: ~
, ts
, .• : :' • '.· •. " \o
ı ... ·: .·• , , ..
--ı •• , ·1 ; '" ' ' ·, - ,. -· -~ - 'J "-1 -· ~ .
! 1
(Şekil 35-15) Kalp hızı tipik olarak 100-130 atım/dk'dır. Karek- (Şekil 35-16 ve 35-17) Ventriküler hız genellikle 180-250 atım/
teristik EKG bulguları en azından 3 farklı P dalgasıdır. Farklı dk'dır,ancak 160/ dk'dan daha düşük hızlarda da oluşabilir. QRS
PR intervalleri dahi saptanabilir. süresi geniştir(0,12 sn'den uzun) ve sıklıkla görünümü tuhaftır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
A Şekil 35-9. A: AV nodal reentran taşikardi (AVNRT}, hızı 150 atım/dk. B: Aynı hastanın adenosin sonrası sinüs
ritmi EKG'si.
A Şekil 35-1 O. Paroksismal supraventriküler taşikardi, hızı 150 atım/dk ve hemodinamik olarak stabil değil. Yedinci
vurudan sonra 50 J kardiyoversiyon ile hasta sinüs ritmine dönmüş.
A ı 1. 1.
A Şekil 35-11. A: AV resiprokan taşikardi (AVRT), hızı 250 atım/dk. B: Aynı hastanın farmakolojik kardiyoversiyon
sonrasıgörülen sinüs ritmi (ventriküler preeksitasyon mevcut).
KARDİYAK ARİTMİLER
A Şekil 35-12. A: Atriyal fibrilasyon, ventriküler yanıtı kontrol altında. B: Yüksek ventriküler yanıtlı atriyal fibrilas-
yon, hızı 130 atım/dk.
A Şekil 35-13. A: Ventriküler preeksitasyonlu atriyal fibrilasyon. B: Aynı hastanın farmakolojik kardiyoversiyon
sonrası görülen sinüs ritmi (ventriküler preeksitasyon mevcut).
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
A Şekil 35-14. A: Atriyal flatter, 4:1 AV ileti geçiriyor. B: Atriyal flatter, 2:1 AV ileti geçiriyor. Ventriküler hız 145
atım/dk.
Ventriküler fibrilasyon
İdiyoventriküler Ritim
(Şekil35-19) VF irregüler ventriküler ritmle karakterizedir. ST
(Şekil 35-22) Ventriküler hız genellikle 30-40 atım/dk'dır. QRS
segment T dalga ve QRS kompleksinde farkedilebilir bir ayrım
morfolojisi PVC'ye benzeyebilir fakat ventriküler odaklanır
yoktur.
bulunduğu yere göre değişir. Ventriküler hız 50-100 atım/dk
ise ritm AIVR ile adlandırılır.
Premature Atriyal Kontraksiyon!ar
Atriyoventriküler Junctional Ritim
(Şekil 35-20) Prematür atrial kontraksiyon atriumun sinüs
nodu dışındaki herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. P dal- (Şekil 35-23) Ventriküler hız genellikle 45-60 atım/dk'dır. QRS
ga morfolojisi normal sinüs ritminden farklıdır. PAC sonrası kompleksi aberan iletim olmadıkça dardır. Eğer Junctional
yaygın olarak postektopik duraksama görülür. QRS kompleksi ritm hızı 60 atım/dk'nın üzerindeyse, AV junctional taşikardi
aberan ileti olmadıkça dardır. olarak isimlendirilir.
A Şekil 35-15. Multifokal atriyal taşikardi, hızı 145 atım/dk. Not; farklı P dalga morfolojileri.
KARDİYAK ARİTMİLER
A Şekil 35-16. Ventriküler taşikardi ritmi, hız 150 atım/dk. 16 atım sonrası ventriküler taşikardi spontan olarak
sinüs taşikardisine dönmüş.
A Şekil 35-19. Ventriküler fibrilasyon. Sinüs ritmi, 6. vurudan sonra ventriküler fibrilasyona dejenere oluyor.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
A Şekil 35-20. Sinüs ritmi, bigemine atrial erken vurular mevcut. Atriyal erken vurulardaki ve sinüs ritmindeki P
dalgalarının yapısı birbirinden farklı.
A Şekil 35-21. A: Sinüs ritmi ve bigemine ventriküler ekstrasistol. B: Sinüs ritmi ve trigemine ventriküler ekstra-
sistol.
.ı:
B
A Şekil 35-22. A: Atriyal fibrilasyon ve arada idioventriküler kurtarıcı ritmi . B: Akselere idioventriküler ritim, hızı
50 atım/dk.
KARDİYAK ARİTMİLER
İkinci Derece Atriyoventriküler Blok (Şekil 35-32 ve 35-33) İntrensek kalp hızı programlı pace ma-
(Mobitz Tip 1) ker hızından fazla olduğu zaman, pacemaker inhibe olur. İnt
rensek hız yavaş olduğu zaman pacemaker tetiklenir, kalp pili
(Şekil35-26) Progresif olarak PR intervali uzar ve iletilemeyen
dominant hale gelir.
P dalgası QRS kompleksinin düşmesine yol açar. Klasik olarak,
PP intervali sabit kalır. RR intervali süresi en uzun olan bloklu
P dalgası içerir. Çift Odacıklı Atriyoventriküler Pace
İkinci Derece Atriyoventriküler Blok (Şekil 35-34 ve 35-35) Pacemaker atrium ve ventrikülleri uya-
rır. Pacemakerın tetiklemesi ya da inhibe etmesi intrinsik hıza
(Şekil 35-27) Diğer her P dalgası bloklandığı zaman, mobitz tip
bağlıdır.
1 ya da mobitz tip 2 blok AV blok arasında ayrım yapılamaz. Bu
2:1 AV iletim gibi tanımlanır.
Capture yetersizliği
İkinci Derece Atriyoventriküler Blok
(Şekil 35-36 ) Capture yetersizliği yeterli pacemakerin miyo-
(Mobitz Tip il)
kardiyumu depolarize edemediği durumlarda oluşur. Fizyo-
(Şekil 35-28) PR intervali düzenlidir ve diğerleri normal ya lojik capture yetersizliği uyarı ventriküler refrakter periyotla
da uzamış olabilir. Periodik olarak P dalgası iletilemez, QRS olduğu zaman oluşur.
kompleks eksikliğine yol açar.
Jııı. Şekil 35-24. İkinci derece Mobitz tip I SA blok olan sinüs ritmi. PR aralıkları sabitken, PP aralıkları kademeli
olarak kısalıyor. Siklus bir P dalgasının bloğu ile tamamlanıyor. Pause uzunluğu önceki PP siklus uzunluğunun iki
katından daha kısadır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
.ı\ Şekil 35-25. Birinci derece AV blok olan sinüs ritmi. PR mesafesi 0.44 sn .
.ı\ Şekil 35-26. İkinci derece Mobitz tip I AV blok olan sinüs bradikardisi. Progresif olarak bir QRS dalgası atlayana
kadar PR mesafesi gittikçe uzuyor .
~· ..
.ı\ Şekil 35-28. İkinci derece Mobitz tip il AV blok olan sinüs ritmi. AV ileti değişken .
.ı\ Şekil 35-29. Üçüncü derece AV blok. Atriyal hız 92 atım/dk ve ventriküler hız 50 atım/dk.
KARDİYAK ARİTMİLER
A Şekil 35-30. Üçüncü derece AV blok. Atriyal hız 88 atım/dk ve ventriküler hız is 30 atım/dk.
A Şekil 35-31. Akselere idioventriküler kurtarıcı ritmi olan üçüncü derece AV blok, ventriküler hız 60 atım/dk.
A Şekil 35-32. Senkronize olmayan ventriküler pace ritmi. Bu durumda, intrinsik kalp hızı programlı pacemaker
hızından daha düşüktür. Bu durumda, pacemaker ritmi dominant olarak kalp hızını sağlayan ritimdir.
A Şekil. 35-33. WI çalışan pacemaker. Although pacemaker spike'larını ayırt etmek zor olsada, 3-8. vurular pace
vurusu. lntrinsik kalp hızı programlı kalp hızından fazla olduğunda pacemaker vurusu inhibe olur.
ı '
UI'.,,,_,__ ....,,. .-'·4"'·.•.-.i
, ,.. ·•··,__..:_____,:_, ...,
i_._
A Şekil 35-34. Çift odacıklı pacemaker ile AV ardışık pace ediyor. Bu durumda, intrinsik kardiyak aktivite olmadığı
zaman, atriyum ve ventrikül sırayla pace edecektir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
.t. Şekil 35-35. VAT modunda çift odacıklı pacemaker. Pacemaker atriyumu sadece algılanırken, ventrikülü pace
ediyor. Eğer intrinsik atriyal depolarizasyon sadece algılarsa, bir ventriküler pace vurusu tetiklenir.
ı_JJ
il
A Şekil 35-36. A: Tek odacıklı ventriküler pacemaker, capture yetersizliği görülmekte. Altta yatan ritim ikinci de-
rece Mobitz tip I AV blok. Bir adet ventriküler pace spike'ı beşinci atrial kompleks (P dalgası) sonrasında görülüyor.
Ancak bu pace ventrikül miyokardını depolarize etmekte başarısız oluyor. B: Çift odacıklı pacemaker ile capture
yetersizliği görülüyor. Üçüncü vuruda atrial pace atriyal miyokardiyumu depolarize etmekte yetersiz oluyor. Daha
sonra ventriküler pacemaker ile pace ediyor. 1, 2 ve 4-9. vurularda atriyal vuruların spike'ları ve onu takip eden
normal ventriküler AV ileti görülüyor. (Garson A: Stepwise approach to the unknown pacemaker ECG. Am Heart J 1990;119:924
izni ile kullanılmıştır.)
A Şekil 35-37. A: Yetersiz algılama. Beşinci vuru bir ventriküler ekstrasistol (VES). Sonraki vuru bir ventriküler
pace vurusu. Pace vurusu VES sonrası ortaya çıkıyor, bu ise, bir önceki kompleksi algılama yetersizliğini gösteriyor.
B: Birinci ve ikinci vurular pace, üçüncü ve dördüncü vurular normal AV iletiyi gösteriyor. Dördüncü ve beşinci vuru
arasında beklenenden daha uzun bir pause görülüyor, bu ventriküler fazla algılamaya bağlı oluşmuştur.(Garson A:
Stepwise approach to the unknown pacemaker ECG. Am Heart J 1990; 119:924 izni ile kullanılmıştır.)
KARDİYAK ARİTMİLER
Elizabeth Davis, MD
Kimberly J. Powers, MD
Çeviri:
Dr. Azade Sarı
Yaşamı Tehdit Eden Problemlerin Acil Yönetimi Enfeksiyöz Gastroenteriti Olan Hastanın Ampirik Yônetimi
Hipotansiyon ve Şok ve Taburculuğu
Akut Karın Acilleri İnflamatuvar Barsak Hastalığı
Toksik Maruziyetler Gastroözefageal Refüi Hastalığı
Diğer Aciller Özefagus Acilleri
İshal ve Kusması Olan Hastanın İleri Değerlendirilmesi Özefagus Yırtığı
İshal ve Kusmanın Enfeksiyöz Nedenlerinin Acil Özefagus Yabancı Cismi
Değerlendirilmesi ve Yönetimi Akut Gastrit ve Peptik Ülser Hastahğı
Viral Gastroenterit Alkolik Hepatit
Bakteriyel Gastroenterit Hemoroidler
Parazitik Enterit
ishal ve Kusma
İshal ve kusma acil servis başvurularının sık nedenlerinden-
dir. Her ne kadar vakaların büyük çoğunluğu enfeksiyöz, kendi
kendini sınırlar özellikte olsa da, belirgin morbidite ve morta-
lite potansiyeliyle birlikte ayırıcı tanı geniştir. Birçok patolojik
durum gastrointestinal (GI) semptomları içerir. Bunlar kafa
içi patoloji (travma, kitleler, enfeksiyonlar), kalp hastalıkları
(miyokard enfarktüsü, anjina), toksik maruziyetler (digoksin,
karbonmonoksit, ağır metaller), akut karın patolojileri (intes-
tinal tıkanıklık, mezenter iskemisi) ve endokrin anormallikleri
(diyabetik ketoasidoz, adrenal yetmezlik) ve diğerlerini içerir.
Ayrıca ishal ve kusmanın enfeksiyöz nedenleri özellikle yaşlı
lar, bebekler ve immün yetmezlikli bireylerde belirgin hasara
neden olabilir (Şekil 36- 1).
1. Fokal veya ciddi karın ağrısı 1. Toksidrom: Kolinerjik
KUSMA VEYA İSHAL
2. Peritoneal inflamasyon JHayırJ veya sempatomimetik
IHayırJ
5. Antihipertansifler
1. Akut apandisit 6. Antiparkinson ilaçları
Nörolojik
2. İntestinal tıkanıklık 7. Antiepileptik ilaçlar
semptomlarla
3. Mezenter iskemisi 8. Antidepresanlar
birlikte deniz
4. Gastrointestinal kanama 9. Antiaritmikler cı
ürünleri alımı? )>
5. Ektopik gebelik 10. Kolşisin Vl
-ı
Sıvı açığı
veya azalmış 6. İntussusepsiyon 11. Kinidin
perfüzyon belirtileri:
1.Şok?
2.Hipotansiyon?
!Hayır!
7. Gonadal torsiyon
8. Pankreatit
9. Kolesistit
Düşün
lB 12.
13.
14.
15.
Teofilin
Digoksin
Kolesterol düşürücü ilaçlar
H2-reseptör antagonistleri
;:,;:ı
m
o
z-ı
Vl
10. Divertikülit :::!.
11. Piyelonefrit 16. Laktüloz z
3.0rtostaz? 1. C. botulinum
17. NSAID )>
12. Pelvik enflamatuvar hastalık r
2. Amneziye yol açan deniz 18. Diüretikler
13.Hepatit kabuklularıyla zehirlenme
)>
19. Kafein
I Eveti 14. Volvulus
15. Enflamatuvar barsak hastalığı 3. Uskumrugiller 20. Kolinerjik ajanlar
Q.
r
r
21. Lityum m
1.Geniş lümenli intravenöz kateter 16. Peptik ülser hastalığı 4. Ciguatera ;:,;:ı
22. Tiroid hormonu
yerleştir 17. Toksik megakolon 5. Balon balığı zehirlenmesi 23. Mantarlar
2.Destek oksijen, kalp monitörizasyonu, 18. Radyoterapi 24. Nikotin (yeşil tütün sendromu)
6. Nörotoksik deniz
serum fizyolojikle sıvı resusitasyonu 19. Gastrointestinal kanser 25. Pesitisidler (organofosfat
kabuklularıyla zehirlenme
3.CBC, elektrolitler, böbrek ve karaciğer 20. Malabsorbsiyon sendromları zehirlenmesi)
fonksiyonları, lipaz, gebelik testi, kan 21. Otonomik disfonksiyon 26. Bitkisel preparatlar
grubu ve çapraz uyum için endikeyse 22. Fekal tıkaç 27. Ağır metaller
kan al 23. Hirshsprung hastalığı 28. Opiad yoksunluğu
4.Gerektiğinde ampirik antibiyotikler, kan 24. Çölyak hastalığı 29. Allerjik reaksiyonlar
ürünleri, gastrointestinal 30. Karbon monoksit zehirlenmesi
dekontaminasyon, stres steroidleri, 31. Monosodyum glutamat
toksin antidotları ve konsültasyon düşün
.A Şekil 36-1. Kusma ve ishali olan hastaya yaklaşım, kısım 1. NSAID, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar.
IŞekil 34-1 'de-n~ j
Öyküde aşağıdakilerle ilgili ek Gelişmekte olan
1
bilgiler sağla ülkelere seyahat, HIV,
1. Seyahat immun sistem
baskılanması, bakım
2. Gıda alımı; deniz ürünleri,
1. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, mantarlar, az pişmiş veya kötü yurduna yatırılma,
diyaforez, kardiyak öykü, pompa saklanmış gıdalar
uzamış süreç? I Eveti
yetmezliği kanıtları?
!Hayır! 3. Toplumsal salgınlar
2. Travma, anormal nörolojik bakı, 4. Kreşle temas Amipli dizanteri .
bilinç durum değişikliği, ateş, 5. Bakım yurdunda kalma açısından
sefalji? değerlendirme ve
6. Hastanede yatma
tedavidüşün
3. Endokrin patolojinin öykü, 7. Yakın zamanda kullanılan
fiziksel veya laboratuvar kanıtları? antibiyotikler
8. İmmun yetmezlik 1
Yakın zamanda
9. Cinsel temas
antibiyotik kullanımı? 1
-ı
,o
I Eveti
1
)>
<
I Eveti s:
1 )>
or
Düşün
Toksik gör jnüm, sistemik semptomlar, s:
Kardiyak
1. Akut miyokard enfarktüsü
>390C ate 1• yaşamsal belirtilerde jHayırl C.difficile koliti açısındar
değerlendirme ve ~z
değişme, karın ağrısı, kanlı diyare, tedavi düşün
2. Unstabil anjina
dehidratas ron, miyalji, sefalji )>
3. Perikardit, miyokardit 1
O.
4. Konjestif kalp yetmezliği, r
r
Merkezi sinir sistemi m
hematom
2. Menenjit, ensefalit Yaşlı, bebek? 2.Ampirik antibiyotikler:
!Hayır!
3. Tümörler Siprofloksasin 500mg PO bid 3-7
Komplike edici tıbbi durum. gün ve destek tedavi (Tablo 17-1
4. Toksik, metabolik patoloji ve 17-2)
Endokrin immun yetmezlikli?
3.Gayta kültürü, yumurta ve
1. Adrenal yetmezlik parazitler
'B
2. Diyabet komplikasyonları Hastaneye yatır, destek 4.Yatır veya taburcu et
3. Hiper/ hipotiroidizm
~
bakım, kan ve gayta kültürleri
4. Karsinoid sendrom
1 ampirik antibiyotikleri düşün
5. Pankreas yetmezliği
6. Hipoparatiroidizm (Tablo 17-1 ve 17-2)
7. Zollinger- Ellison sendromu
Klinik Bulgular ishalle birlikte olan erken akut karın acillerini gastroenteritten
ayırt etmeye yardımcı olabilir. Fizik bakı ile uyumsuz ağrı ile
Tüm vital belirtileri alın. Düşük perfüzyon belirtileri (örn., so- başvuran arteriyovasküler hastalığı olan hastalarda mezenter
ğuk, soluk cilt; bilinç değişikliği; idrar çıkışında azalma; kuru iskemisi dışlanmalıdır.
müköz membranlar) açısından bakın. Hipotansiyon (sistolik
basınç <90 mmHg), taşikardi, oligüri ve ortostaz hemodina-
mik dengesizliğin yakın olduğuna işaret edebilir. Sepsis, GI Tedavi ve Sonuçlandırma
kanama, kardiyak pompa fonksiyon bozukluğu, cerrahi karın
patolojisi, toksik maruziyetler, endokrin anormallikleri veya Tedavi nihayetinde semptomların nedenlerine bağlıdır. Tüm
anafılaksi kanıtları açısından bakın. vital belirtileri al; intravenöz yol açın ve CBC, elektrolitler,
böbrek ve karaciğer fonksiyon testleri, serum lipaz, gerekliy-
Tedavi ve Sonuçlandırma se gebelik testi ve kan grubu ve çapraz karşılaştırma için kan
alın. Akut karın serileri ince veya karın barsak tıkanıklığını
Geniş çaplı bir intravenöz kateter yerleştir ve endikeyse tam gösterebilir. Bilgisayarlı tomografi (BT) tarama veya ultrason,
kan sayımı (CBC), elektrolitler, böbrek ve karaciğer fonksi- akut karnın nedenini belirlemeye yardımcı olabilir. Eğer intus-
yonları, serum lipaz ve gebelik testi için kan alın. Belirgin kan susepsiyondan şüpheleniliyorsa hava kontrastı veya baryum
kaybı bildiriliyorsa veya bundan şüpheleniliyorsa kan grubu ve enemanın her ikisi de tanısal ve tedavi edici olabilir. Hastanın
çapraz karşılaştırma için kan alın. Altta yatan neden araştırılır durumu stabil değilse, erkenden uygun cerrahi konsültasyonu-
ken destek oksijen, kalp monitörizasyonu ve nabız oksimetre nu isteyin.
ile birlikte serum fizyolojik ile sıvı resusitasyonuna başlayın.
Eğer uygunsa ampirik antibiyotik tedavisini başlatın. Eğer ne-
den belirsiz ise sürekli monitörizasyon, destek tedavi ve ileri
araştırma için hastayı hastaneye yatırın. Neden belirlendikten
sonra özgün tedaviyi başlatın.
Klinik Bulgular
Toksik maruziyetlerin başvuru semptomları sıklıkla ishal ve
kusmadır. Toksinlerin listesi uzundur (Şekil 36- 1). Öyküde
anahtar bilgiler olan ilaçlar, mesleki maruziyetler, şifalı ot pre-
Klinik Bulgular paratlarının kullanımı, mantarlar veya bitkisel ürünlerin tüke-
timi, deniz ürünleri alımı, ağır metallere maruziyet ve allerjik
Akut cerrahi karın patolojisi olan hastalar ishal ve kusmayla reaksiyonların öyküsünü alın. Kolinerjik veya sempatomime-
başvurabilirler ve gastroenterit yanlış tanısı alma riski altında tik reaksiyonlar gibi özgül toksinlerin indüklediği sendromla-
dırlar. Ağrının özelliği ve yeri ve üst GI semptomlar (kusma) ve rı araştırın. Digoksin, salisilatlar ve karbon monoksit gibi sık
alt GI semptomların (ishal) varlığı açısından araştırın. Hangi toksinleri düşünün. Nörolojik semptomlar varsa botulizm veya
semptomun önce başladığını belirleyin. Akut karın acilini dü- deniz kabuklularıyla zehirlenmelerini düşünün.
şündüren belirti ve semptomlar foka! karın ağrısı, peritoneal
inflamasyonla uyumlu bakı, kusma ve diyare öncesinde ağrı, Tedavi ve Sonuçlandırma
özgün olmayan karın ağrısıyla birlikte uzun süreli kusma ve
fizik bakı ile uyumsuz ağrıdır. Akut apandisit, intestinal tıka Uygun dekontaminasyon yöntemiyle tedaviye başlayın. Tok-
nıklık, mezenter iskemisi, ektopik gebelik, GI kanama, intus- sik alımı olan hastaya aktif kömür ve bir katartik verin. Cilt
susepsiyon ve gonadal torsiyon gibi durumların varlığını dü- veya inhalasyon maruziyeti olan hastalar kaynaktan uzaklaş
şünün (Tablo 36- 4). Acil serviste seri karın bakısı kusma veya tırılmalı ve kontamine madde seyreltilmelidir. Destek bakım
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
ve sürekli monitörizasyonu başlat. Uygunsa özgün antidotları terimini açığa kavuşturun. Eşlik eden semptomları belirleyin.
uygulayın. Ateş, karın ağrısı, anoreksi, ishal, kabızlık, tenesmus, miyalji,
kusma, baş ağrısı ve parestezi, güçsüzlük veya kraniyal sinir pal-
sileri gibi nörolojik semptomları sorgulayın. Dışkıda kan veya
mukus varlığını ve kusmuğun özelliklerini (kanlı veya safralı)
sorgula. İshal ve kusmanın diğer semptomlarla ilişkileri dahi-
linde başlangıç ve şiddetlerini belirleyin. Bol, sulu ishali takiben
karın krampları gastreoenteritle uyumludur. Bununla birlikte
bulantı ve yumuşak dışkıyı takiben karın ağrısı, apandisiti gös-
Klinik Bulgular
Kalp, merkezi sinir sistemi veya endokrin bozukluklar, başvuru
semptomları olarak kusma veya ishali içerebilir (Şekil 36- 1).
Kalple ilişkili bozuklukların kanıtları göğüs ağrısı, nefes darlı
ğı, diyaforez, kalp hastalığı öyküsü veya akut pompa yetmez-
liği kanıtlarıdır. Merkezi sinir sistemi patolojisinin göstergele-
ri travma öyküsü, anormal nörolojik bakı, ateş, baş ağrısı ve
merkezi sinir sistemini etkileyen diğer toksik veya metabolik
patolojilerdir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Kusma veya ishal nedeni olarak kalp, merkezi sinir sistemi veya
endokrin nedenlerden şüphelenilen hastalara agresif değerlen
dirme ve yönetim uygulanmalıdır. Bunlar EKG, sürekli kalp
monitörizasyonu, intravenöz yol, destek oksijen, nabız oksi-
metre ve endikeyse pıhtılaşma çalışmaları ve kalp enzimlerini
içeren tam laboratuvar çalışmaları olabilir. Gerekliyse X-ray,
BT tarama ve konsültasyonları sağlayın.
Öykü
A. Mevcut Hastahğm Özellikleri
Mevcut hastalığınönemli özellikleri başlama zamanı, semp-
tomların karakteri ve hastalığın süresidir. Akut semptomları (2
haftadan az) kroniklerden ayırt edin. Hastanın kullandığı ishal
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER
terebilir. Bol ishal, ateş, miyalji ve sefaljinin bulunduğu semp- Fizik Bakı
tomlar kompleksi dizanteriyle uyumluyken, şiddetli baş ağrısı,
bulantı, kusma ve yumuşak dışkının bulunduğu semptomlar Hastanın hidrasyon durumunu belirlemek, sepsis açısından
kompleksi subaraknoid kanama gibi bir durumu gösterebilir. değerlendirmek, akut karnı dışlamak ve dışkıda kan varlığını
belirlemek için fızik bakıyı kullanın.
B. Tıbbi ve Cerrahi Öykü
A. Genel Görünüm
Hastanın tıbbi ve cerrahi öyküsünü araştırın. İmmün yetmezliği
olanlara özel önem göster. HIV, diyabetes mellitus, GI kanama, Hastanın baştan ayağa sağlığını değerlendirin. Sıvı açığı, toksik
karın cerrahileri, malignensiler ve endokrin hastalıkları araştı görünüm veya sarılık kanıtlarına bakın.
rın. Yeni alınmış kemoterapi veya radyoterapiyi sorgulayın.
B. Ateş
C. İlaçlar ve Antibiyotik Kuilarnmı
Ateş, gastroenteritin invaziv bakteriyel veya parazitik nedenle-
Reçeteli, reçetesiz ilaçları, bitkisel preparatlar ve ilaç bağımlılı riyle (ör, dizanteri) uyumludur. Ateş aynı zamanda akut cerra-
ğını araştırın. Yeni kullanılan antibiyotik veya laksatiflere özel hi araştırmayı gerektiren bir durumun göstergesi olabilir. Ateş
ilgi gösterin. daha nadiren vira! veya noninvaziv bakteriyel gastroenteritle
ilişkili olabilir. Gıda zehirlenmesi ateşle ilişkili değildir.
D. Maruziyet Riskleri; Diğer Kişilerdeki
Benzer Hastalıklar C. Kan Basıncı ve Nabız Hızı
Kreşler veya toplumsal salgınlar gibi ortak maruziyet kaynak- Hipotansiyon ve taşikardi, sıvı azalmasına tipik yanıtlardır. Sıvı
larını sorgulayın. Hastane veya bir kurumda yatış öyküsünü durumu belirgin değilse daha düşük derecelerdeki sıvı açığını
araştırın.
değerlendirmek için hastanm supin pozisyonunda, otururken
ve ayaktaykenki ortostazını (sistolik kan basıncı :2:lOmmHg
E. Diyet Öyküsü düşer ve nabız hızı :2: l Satım/ dk artar) değerlendirin. Genç,
sağlıklı erişkinler belirgin dehidratasyona rağmen normal ya-
Alışılmadık gıdalar, süt ürünleri, yumurta, deniz ürünleri veya
pastörize olmayan veya çiğ gıdaları sorgulayın. Mantarlar veya şamsal belirtilerini idame ettirebilirler. Atriyoventriküler nodal
diğer bitkisel ürünleri sorgulayın. bloker alan hastalarda olası yamta bakm.
D. Karın Bakısı
F. Seyahat Öyküsü
Yeni gidilmiş uluslararası seyahatı, özellikle de gelişmekte olan Belirgin karın ağrısı, enfeksiyöz gastroenterit dışmdaki neden-
ülkelere, sorgulayın. Latin Amerika, Asya ve Afrika'nın ende- lerin araştırılmasını hızlandırmalıdır. Eğer karın bakısı fokal
mik bölgelerine seyahat edenlerin yüzde kırkı seyahat ishali hassasiyeti gösteriyorsa veya peritoneal enflamasyon belirtileri
olur. Yeni gidilmiş ülke içi seyahat veya özellikle piknik veya varsa, akut cerrahi patoloji düşünün. Bununla birlikte subjek-
yeni su kaynaklarına maruziyet gibi açık hava aktivitelerini tif, yaygm ve kramp tarzmda karın ağrısı veya hassasiyeti, aşırı
sorgulayın.
kusma veya ishal sonrası gelişebilir. Ayrıca, özellikle Yersinia en-
terocolitica ve Campylobacter tipleri gibi birçok enfeksiyöz ajan,
G. Toksin Maruziyetleri
apandisiti taklit edebilir ve sağ alt kadran ağrısı, anoreksi, düşük
Ağır metaller, karbon monoksit, salisilatlar ve digoksini içeren dereceli ateş ve diyare öncesinde kusmaya neden olabilir. Bu şe
toksinlere maruziyet riskini belirleyin (bakınız Şekil 36- 1). kilde başvuran hastalarda apandisit mutlaka dışlanmalıdır.
Toksin maruziyetiyle ilişkili olabileceğinden mesleki öyküyü
sorgulayın. Çiftçilerde pestisidleri (organofosfat zehirlenmesi)
E. Rektal Bakı
ve nikotini (yeşil tütün sendromu) düşünün. Allerjik reaksi-
yonların öyküsünü sorgulayın.
Pekal tıkaç, melena veya hematokezyayı tespit etmek için rektal
bakı uygulayın.
H. Seksüel Maruziyetler
Seksüel ilişkileri sorgulayın. Amibiyazis, giardiyazis, kampi- Laboratuvar ve Tanısal Çalışmalar
lobakteriyozis, salmonellozis ve şigellozis seksüel temasla ge-
çebilir. Chlamydia trachomatis, herpes simpleks ve Neisseria İshal ve kusmanın rutin değerlendirilmesinde laboratuvar ve
gonorrhoeae de ayrıca alt GI semptomların olası nedenlerin- tamsa! testlerin değeri sınırlıdır. Testler, kusma veya ishalin en-
dendir. HIV- pozitif ve immün yetmezlikli bireyler, Cryptospo- feksiyon dışı nedenlerinden şüphelenilen hastalarda, ki bunlar
ridium, sitomegalovirüs ve Mycobacterium avium intracellulare hemodinamisi stabil olmayan, çok genç, yaşlı ve immün sup-
enfeksiyonlarına yatkındırlar. rese bireylerdir, eğer endikeyse düzenlenmelidir. Ayrıca testler
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
uzamış durumlarda veya konservatif tedaviye yanıt vermeyen G. CBC, Kan Üre Azotu/ Kreatinin, Glukoz,
hastalarda gerekli olabilir. Upaz ve Karaciğer Fonksiyon Testleri
A. Fekal Hücre Sayımı Endike olduğunda, özellikle de dehidratasyondan şüphelenili
yorsa diğer kan testlerini isteyin. Kusma nedeni olarak safra
Pekal eritrositler ve daha yüksek derecelerde lökositler, ampirik koliğinden veya kolesistitten şüpheleniliyorsa karaciğer fonksi-
antibiyotik alması gereken hastaları belirlemede kılavuz olarak yon testleri yardımcıdır. Pankreatit öyküsü, belirgin alkol kul-
kullanılmaktadır. Her iki bulgu, en sık bakteriyel dizanteri ol- lanımı veya epigastrik ağrısı olan hastalarda lipaz istenmelidir.
mak üzere, inflamatuvar ishal ile ilişkilidir. Ancak, inflamatu-
var ishalin aynı zamanda fekal kırmızı ve beyaz hücreler ürete- H. İdrar Tahlili
bilen enfeksiyon dışı birçok nedeni vardır. Bunlar inflamatuvar
barsak hastalığı (IBD), kemoterapi ve radyoterapi, aşırı duyar- Eğer endikeyse idrar talılili ve idrarda gebelik testi yapılmalıdır.
lılık ve otoimmün bozukluklardır. Dışkı yaymasında eritrosit
ve lökositlerin varlığı nasıl bakteriyel bir duruma özgün değil 1. Radyografik Değerlendirme
se, bunların yokluğu da bakteriyel bir olayı dışlamaz. Ayrıca,
Cerralıi karın olduğu düşünülen hastalarda radyografık değerlen
ampirik antibiyotik tedavisinden yararlanacak hastalarda hüc-
dirme endikedir. Anormal barsak sesleri, safralı kusma veya ka-
re sayımının iyi bir indikatör olduğu gösterilememiştir.
rında distansiyon varsa, akut karın serilerini uygulamayı düşün.
Endike olduğunda karın BT tarama veya ultrason uygun olabilir.
B. Dışkının Bakteriyel Kültürü
J. Sevk
Uzun süren vakalarda, bebeklerde, yaşlılarda, immün yetmez-
likli ve toksik görünümlü hastalarda dışkının bakteriyel kültü- Kronik ishalin değerlendirilmesinde bir gastroenteroloğa sevk
rünü yapmayı düşünün. Kültür için dışkı, acil serviste alınabilir edilmesi endike olabilir.
ve sonuçlar, ishalin devam ettiği durumlarda tedaviye kılavuz
olarak kullanılabilir.
semptomlar yoktur ve genellikle ateş ve karın ağrısıyla ilişkili rağmen belirgin dehidratasyon gelişebilir ve özellikle ileri yaş
değildir. Pekal eritrosit ve lökositler nadirdir. En sık tespit edi- larda veya diğer baskılayıcı tıbbi durumlarda şiddetli hastalığa
len ajanlar Norwalk virüsü ve rotavirüstür. yol açabilir. Altta yatan hastalığı olmayan, toksik görünümlü
olmayan, oral alımı tolere edebilen, normal yaşamsal belirtileri
Tedavi ve Sonuçlandırma
olan ve evde destekleyici/ uygun sosyal durumları olan hastalar
Dizanterik olmayan gastroenteritlerin diğer nedenleri (Tablo genellikle taburcu edilebilirler. Hastalar, oral alımı tolere ede-
36-2) gibi viral gastroenteritler de kendi kendilerini sınırlama mediklerinde veya semptomları kötüleştiğinde geri dönmele-
eğilimindedirler ve sadece destek tedavi gerektirirler. Buna riyle ilgili taburculuk bilgileri verilmelidir.
Tablo 36-2. Dizanterik Olmayan Gastroenteritlerin Sık Tiplerinin Ayırıcı Tanı Özellikleri
Bacillus cereus Önceden pişirilmiş et, kızartılmış pirinç, 1-6 saat Ani başlangıçlı bulantı kusma, hafif ishal; Kendi kendini sınırlayan; deste!< bakım;
sebzeler, kuru meyveler ve süt loi:u ateş nadir; önceden üretilmiş enterotoksin- oral veya intravenöz rlıidratasyon ve
lerle indüklenir semptomatik tedavi
Clostridium botulism Evde yapılmış konserve meyve ve 12-36 saat Çok nadir; hafif gastrointestinal semptomlar, Hastaneye yatırılma, destek bakım ve
sebzeler; ticari balık ürünleri takiben güçsüzlük, kırgınlık, kuru ağız, gerektiğinde ventilalör desteği; uygunsa
diplopi, dişfaji ve kas koordinasyonunda gastrointestina\ dekontaminasyon
bozukluk; ilerleyici kraniyal sinir palsileri ve ve trivalan antito~sin uygulanmasını
kas güçsüzlüğü solunum yetmezliğine yol düşünün ·
açabilir
V. cholerae Çiğ veya az pişmiş deniz ürünleri .12- 72 saat Yaz veya sonbahar başı; Kuzey Amerlka'da Sıvı resusitasyonu zaruri tedavidir; an-
(istiridye, yengeç, karides); kontamine çoğu vaka Jeksas ye ~ouisiana körfez tibiyotikler hastalığın seyrini kısaltabilir;
su veya fekal- oral bulaş sınırında; 1U saat'e kadar patlayıcı pirinç- siprofloksasin .1.0 gr oral 1doz; alternatif
sulu ishal; kusma, ateş, karın krampları, olarak telrasikliıı veya TMP- SMZ
dehidratasyon, laktik asidoz ve tedavi
edilmezse ölüm; enterotoksinler bakteriyel
kolonizasyon sonrası oluşur
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Tablo 36-2. Dizanterik Olmayan Gastaroenteritlerin Sık Tiplerinin Ayırıcı Tanı Özellikleri (Devamı)
Paralitik deniz Çift kabuklu deniz kabukluları (mld· 1 saate kadar Bulantı, kusma, ishal, karın krampları, Gastrointestinal dekontaminasyon
kabuklularıyla ye, istiridye, kara kabuk midyesi, yüz ve ekstremitelerde parestezi, baş ve destek bakım; 24 saatlik gözlem
zehirlenme deniz tarağı) ağrısı, ataksi, vertigo, kraniyal sinir pal- için hastaneye yatırılma; ventilatör
sileri ve kas güçsüzlüğü; ciddi alımlarda desteği gerekli olabilir
paralizi
Giardia lamblia Kontamine gıdalar veya su; fekal- 1-4 hafta Piknik yapanlar, seyahat edenler, Metronidazol 250 mg oral, günde üç
oral, kişiden kişiye bulaş yaşlılar: Birleşik Devletler'deki en sık pa- kere 7 gün
razit; şişkinlik, kramplı karın ağrısı, aşırı
gaz ve malabsorbtif ishal; kusma nadir;
kronik ishalin sık bir nedeni
TMP-SMZ, trimetoprim- sülfometoksazol
Tedavi ve Sonuçlandırma
Klinik Bulgular erişkinler, oral alımın tolere edebilme ve normal yaşamsal be-
lirtilere sahip olma gibi genel taburculuk kriterlerine uyuyor-
Acil serviste parazitik ajanlar nadiren tespit edilir. Entamobea larsa, hastane dışından tedaviye aday olabilirler.
histolytica'nın neden olduğu akut amipli dizanteriyi klinik ola- Akut durumlarda kültür sonuçları genellikle mümkün
rak dizanterinin bakteriyel nedenlerinden ayırt etmek güç ola- olmadığından, tedavi ampirik olmalıdır ve dizanterinin sık ne-
bilir. Gelişmekte olan ülkelere seyahat öyküsü olan hastalarda, denleri bilgisine dayanılarak yönlendirilmelidir (Tablo 36- 3).
huzurevinde kalan hastalarda veya immün yetmezlikli hasta - Günde iki kere 3- 5 gün oral siprofloksasin, tercih edilen ilaç-
larda parazitiknedenleri düşünün. Ayrıca uzamış seyirlerde ve tır. Azitromisin çocuklarda ve gebe kadınlarda bir seçenektir.
konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyenlerde parazitik neden- Hemolitik üremik sendromla (HUS) ilişkili olabileceğinden
leri düşünün. Dışkının laboratuar tahlili, parazitik enfeksiyon pediyatrik hastalarda ve yaşlılarda ampirik tedaviyi dikkatli
şüphesinde tanı için yararlı olabilir. uygulayın. Bu ilişki siprofloksasin ve TMP-SMZ'nin ikisiyle de
gösterilmiştir ve en güçlü ilişki enterohemorajik E.coli Ol 57:H7
Tedavi ve Sonuçlandırma tedavisiyledir. HUS ishalli bir hastalığı takip eder ve hemolitik
anemi, böbrek yetmezliği ve trombositopeni ile karakterize-
Tedavi en iyi dışkı analizi sonuçlarıyla belirlenir. Akut durum- dir. Çoğu vakalar çocuklar ve yaşlılardadır, ama herhangi bir
larda ampirik tedavi gerekli olabilir (sonraki bölüme bakınız). yaştaki insanlar de etkilenebilir. Salmonella ve Shigella da aynı
zamanda bildirilmiştir. Eğer mümkünse bu hastalarda tedavi,
kültür sonuçlarına dayandırılmalıdır. Eğer C.dijfici/e enfeksiyo-
nundan şüpheleniliyorsa, dışkı C.dijficile toksini için test edil-
melidir ve tedavi metronidazolle başlatılmalıdır.
Parazitik ajanların tedavisi için genel bir ampirik strateji
bulunmadığından, ilaç tedavisi en iyi laboratuvar tahliline göre
yönlendirilir. Buna rağmen amipli dizanteri şüphesi varsa met-
Destek Bakım ronidazolle tedavi düşünülmelidir. İodoquinol gibi ikinci bir
ajan, başlangıç tedavisinden sonra gereklidir.
Başlangıç tedavisi, hastanın hidrasyon durumuna özel dikkat
göstererek, destek bakımı içerir. Birçok hasta için bu, gerekli
tek tedavi olabilir. Hafif orta dehidratasyonda oral rehidratas- Semptomatik Tedavi
yon kullanılabilir. Pediyatrik hastalarda 50- 100 mL/kg glu-
koz- elektrolit solusyonu 4 saatte verilerek oral rehidratasyon
A. Antiemetikler
uygulanabilir. İntravenöz hidrasyon bulantıyı azaltmaya yardımcı olur ve
Daha şiddetli dehidratasyon kanıtları olan hastalarda se- başlangıç tedavisi olarak kullanılmalıdır. Sıklıkla bu, gerekli
rum fizyolojik veya ringer laktat solusyonuyla intravenöz sıvı olan tek tedavidir. Kontrol altına alınamayan uzamış kusmaları
resusitasyonunu başlatın. Pediyatrik hastalara 20ml/kg bolus olan hastalar için bir antiemetik kullanımı düşünülebilir. Buna
serum fizyolojik verin ve gerektiğinde tekrarlayın. Uzamış kus- rağmen bu ajanlar somnolansa neden olabilir ve olası septik
ma ve zayıf oral alım sonrası çocuklar özellikle hipoglisemiye popülasyonun değerlendirilmesini komplike edebilir. Ayrıca,
duyarlı olduklarından, hasta görünümlü pediyatrik hastalara
fenotiyazinlerle (proklorperazin veya prometazin) distonik
yatak başında hızlı glukoz ölçümü yapılmalıdır. reaksiyonlar gibi, yan etkileri de sıktır. Eğer hastalar bir mik-
tar oral alımı tolere edebilirlerse, oral antiemetik denenmesi
Ampirik Kemoterapi uygun olabilir. Çocuklarda tek doz oral verilen ondansetron,
intravenöz rehidrasyon ihtiyacını engelleyebilir. Tek oral doz,
Pekal- oral yolağın kesilmesi, enfeksiyöz gastroenteritte başlan
tekrarlayan düşük dozlarda oral rehidratasyon solüsyonlarıyla
gıç tedavisi olmalıdır ve bu, sıkı hijyen kurallarına bağlı kalına
takip edilebilir. Aşağıdakiler bazı mevcut antiemetik seçenek-
rak tamamlanabilir. Bakteriyel dizanterinin birçok vakasında
leridir:
olduğu gibi viral ve invaziv olmayan bakteriyel gastroenteritler
Proklorperazin (Compazine)- Erişkinler, 5- 10 mg intrave-
de, kendi kendilerini sınırlamaya meyillidirler ve sadece destek
tedavi gerektirirler. İnvaziv bakteriyel durumdan şüphelenilen nöz veya 25 mg rektal; çocuklar >lükg, O. lmg/kg rektal her
hastalarda ve ağır ishal, sistemik semptomlar, ateş ve karın ağ 6 saatte bir (<1Okg çocuklarda kullanımı kontrendikedir)
rısı veya toksik görünümlü olanlarda ampirik antibiyotik teda-
Ondansetron (Zofran)- Erişkinler, 4- 8 mg intravenöz veya
visini başlatın. Kimin tedavi edileceğine karar vermede fekal oral her 4- 6 saatte bir; çocuklar, O. 1 mg/kg
hücre sayımının yararı sınırlıdır. Bu şekilde başvuran hastaları, Prometazin (Phenergan)- Erişkinler, 12.5- 25.0 mg intra-
eğer immun yetmezlikli iseler, komplike edici tıbbi durumları venöz veya rektal; çocuklar, 0.25- 1.0 mg/kg rektal her 4- 6
varsa, yaşlılarsa veya bebeklerse hastaneye yatırın. Bu hastalar saatte bir; bilinç durumunu değiştirebileceğinden yaşlılar
için nihayi tedaviyi kültür sonuçlarına dayandır. Genç sağlıklı da prometazini dikkatli kullanın
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Shigellasp Fekal- oral, kişiden kişiye 1- 3 gün Çok sık. 1- 5 yaş çocuklar, Şiddetli dizanteri, sepsfs veya kurumsal sal-
bulaş veya kontamine huzurevinde kalan hastalar Ateş, gınlarda enfeksiyonu tedavi et. Siprofloksa-
gıdalar. Kreşler ve bakım baş ağrısı, karın ağrısı, miyalji, çok sin 500 mg oral (400 mg intravenöz) günde
yurtları. Kötü temizlik. ·az kusmayla birlikte diyare. Febril iki kere 3- 5 gün. Alternatif: TMP- SMZ veya
Yüksek oranda bulaşıcı. nöbetler ve toksik görünüm lumbar azitromisin.
ponksiyon yapılmasını hızlandırabi·
lir. ishal işlem sırasında başlayabilir.
Fekal RBC sık; WBC tabakaları
Yersinia Kontamine gıdalar veya su 1- 5 gün Çocuklar ve genç erişkinler. Ano- Çok ciddi hastalarda enfeksiyonu tedavi et.
enterocolitika (domuz, süt). Fekal oral, reksf. subfebril ateş, karında sağ Genellikle kendi kendini sınırlar. Siproflok-
kişiden kişiye bulaş. Vahşi alt kadran ağrısı ve kusma, diyare sasin 500 mg oral günde iki kere, 3- 5 gün.
ve evcil hayvanlar. öncesi olabilir ve akut apandisitı Alternatif: TMP- SMZ.
taklit edebilir. Bakteriyemi nadirdir.
Fekal RBC ve WBC sıktır.
Enterohemorajik Kontamine gıda veya su; 3- 8 gün Çocuklar ve yaşlılar; ateş, karın Destek bakım; antibiyotikler önerflmemekte;
E. Co/i 0157:H7 çiğ- az pişmiş et, hambur- ağrısı. kusma, çok fazla kanlı ishal; komplikasyon riskini artırabilfr (hemolitik
ger; fekal- oral, kişiden gastrointestinal kanama veya üremik sendrom)
kişiye bulaş; kurumlar, mezenter iskemisini taklit edebilir;
kreşler %5'inde enfeksiyondan 5- 20 gün
sonra hemolitik üremik sendrom
(çocuklarda böbrek yetmezliğinin
sık nedeni); fekal RBC ve WBC sık
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER
Strongyloides Fekal kontaminasyonlu Haftalar: aylar lmmün yetmezliklilerde ateş, karın Tiyabendazol 25 mglkg oral günde ikilere,
stercoralis toprak. Hık mevsimler, kötü ağrısı, kusma, diyare ve sepsis; 3-5 gün '
temizlik, kurumlar immün sistemi baskılanmışlarda ku-
tanöz, pulmoner veya merkezi sinir
sistemi semptomları gelişebilir
Entamiıeba hıstolyti Kontamine gıda veya su 1- 12 hafta Akut amipli dizanterili hasta ani Metronidazol 750 mg oral, günde üç kere 1O
ca (aniipli dizanterı) başlangıçlı ateş, karın ağrısı, tenes- gün, ardından iyodokinol 650 mg oral günde
mus ve kanlı diyare ile başvurur; üç kere 20 gül"l
kusma nadirdir; kronik dizanteri
kırQınlık, kilo kaybı, şişkinlik ve kanla
boyanmış diyareye neden olur; .
hepatik abse gelişebilir;fekal RBC
veWBCsık ··
inatçı kusma veya ishali olanlar; komplike edici tıbbi durumu GI semptomlara yol açan Crohn hastalığı ve ülseratif kolittir.
olanlar ve çok genç veya yaşlı olanların hastaneye yatırılmaları Crohn hastalığı veya ülseratif kolitin, özgül bir tanısı olmadan
gerekli olabilir. Hastalar acil servisi terk etmeden önce stabil yıllarca süren semptomları olabilir. Semptomlar yavaş yavaş
yaşamsal belirtiler, benign karın bakısı ve oral alımı tolere ede- kötüleşebildiğinden, hastalar değerlendirilme için başvuruda
bilme dahil, temel taburculuk kriterlerini karşılamalıdır. Has- geç kalabilirler. Crohn hastalığı ağızdan anüse kadar GI yalağın
taneye yatırılma aşağıdaki vakalarda gerekli olabilir: herhangi bir segmentini tutabilir ve barsakta transmural inf-
uç yaşlar- yenidoğanlar ve çok yaşlılar sıvı azalmasını zayıf lamasyona neden olur. Transmural tutulumla fistül, abse, ince
tolere ederler; barsak tıkanıklığı veya perforasyon gibi komplikasyonlar olu-
sistemik toksemi, yüksek ateş ve ürperme ile işaret edilen; şabilir. Perianal hastalık (fistül ve abse) da Crohn hastalığında
ileri değerlendirme veya tedavi gerektiren olası toksik ma- oluşabilir. Ülseratifkolitli hastalarda hastalık kolonun mukoza
ruziyetler; ve submukozasıyla sınırlıdır ve herhangi bir atlanılmış alan
masif ishal veya aşırı dehidratasyon; olmadan rektumdan başlayıp proksimale doğru yayılır. Tipik
ishal ile birlikte şiddetli kusma (oral replasmanı engelle- semptomlar ağrı, tenesmus ve rektal kanamadır. Crohn hasta-
yen); lığı olan hastaların tipik seyri karın ağrısı, kusma ve ağır kansız
kusma veya ishalin açıklanamamış nedenlerinin ileri de- diyare ve ateşin aralıklı alevlenmeleri, ardından göreceli olarak
ğerlendirilmesi için; semptomsuz remisyon periyotlarıdır. Hastalığa sahip hastala-
rın çoğunda immunsüpresanlarla tedavi gerektiren sık ataklar
gerekli desteğin sağlanamadığı zayıf ev ortamı.
vardır. Crohn hastalığı sıklıkla terminal ileumu tuttuğundan,
tekrarlayan semptomlara ait daha dikkatli bir öykü alınmadığı
taktirde apandisitle karıştırılabilecek sağ alt kadran ağrısı ola-
bilir. Sık ishal ve rektal kanama, ülseratifkolit alevlenmelerinde
sıktır. IBD tanısı öykü ile tahmin edilebilir, ama endoskopi ve
biyopsi histolojisiyle daha doğru tespit edilebilir. Alevlenmeler
sırasında hastalar değerlendirilme için acil servise başvurabi
lirler. Özellikle Crohn hastalığı için abse, mikroperforasyon
veya tıkanıklık gibi komplikasyonlar gelişmişse, tespit etmek
için tercih edilecek çalışma batının kontrastlı geliştirilmiş
BT'sidir. Eğer şiddetli karın ağrısı veya distansiyon varsa, bar-
sağın dilate olduğu ve iskemik hale gelerek sepsis kliniğine yol
açabildiği bir durum olan toksik megakolonu düşün. Yüzde elli
mortaliteye sahip olan bu durum, IBD'nin şiddetli atakları sı
rasında oluşabilir.
Yönetim ve Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
IBD, iki benzer otoimmun bozukluğu tanımlamak için kulla-
nılan bir terimdir, bunlar kronik ve sıklıkla kuvvetten düşüren
GASTROİNTESTİNAL ACİLLER
Klinik Bulgular
Gastroözefageal reflü hastalığı (GERD) genellikle boyuna
yayılan substernal yanıcı tarzda sıkıntıya neden olan sık bir
hastalıktır. Semptomlar genellikle yemekten sonra veya uza-
nırken şiddetlenir ve sadece geçici olarak antiasitlerle düzelir.
Bu durum, yüksek konsantrasyonlu asidik gastrik sekresyonlar
koruyucu epitelyal mukozayı hasarladığında ve özefajite neden
olduğunda oluşur. GERD'in diğer semptomları bulantı, boğaz
ağrısı, hoarseness ve wheezing'dir. Nadiren gastrik sıvılar ve az
miktarda, sindirilmemiş gıdalar posterior farinks, ağız veya üst
hava yollarına reflü olur. Akut koroner sendrom semptomları
GERD'inkilerle çakışabileceğinden, her iki durumun doğru bir Klinik Bulgular
şekilde ayırt edilmesinin güç olduğu hastalarda EKG çekmeyi
düşün ve miyokard enfarktüsü protokolünü dışla. Aynı zamanda Boerhaave sendromu olarak da bilinen özefagus
rüptürü, çok çeşitli nedenlerden dolayı oluşur. Zorlu kusma,
Yönetim ve Sonuçlandırma özefagusa girişim veya göğse künt veya penetran travma öze-
fagus ruptürüne neden olur. Gastrik ve oral sekresyonlar öze-
GERD olan hastalara genellikle özefagus sfinkter basıncını fagus dışına sızıp mediasten veya plevra! kaviteye girerse, bir
azaltan, kaçınmaları gereken gıdaların (örn., kafein, çikolata, inflamatuvar ve septik olay başlar. Hastalarda şiddetli taşikardi,
yağlı gıdalar, alkol ve karabiber) bir listesi gibi yaşam tarzın hipotansiyon, solunum sıkıntısı veya mediastinite bağlı sepsi-
da değişiklik önerileri verilir. GERD hastalarının sigarayı iki sin diğer belirtileri gelişebilir. Hekimler bu durum açısından
nedenden dolayı bırakmaları önerilmelidir: (1) sigara, distal yüksek şüphe altında olmalıdırlar, çünkü mediastinal etkile-
özefagustaki sekresyonu nötralize eden salgıyı azaltır ve (2) nim ne kadar uzun sürerse hastanın başarılı bir seyir göster-
me şansı o kadar kötü olur. Klasik üçlü olan kusma, göğüs alt
sigara, özefagusun sfinkter basıncını azaltır. Kaçınılması gere-
kısmında ağrı ve subkutan amfizem, ne yazık ki sık değildir.
ken diğer gıdalar, gastrik pH'yı düşüren portakal suyu, kırmızı
Hamon belirtisi, mediastende hareket eden havanın oluşturdu
şarap ve kolalı içeceklerdir. Özefagus sfinkter basıncını düşüre
ğu çıtırtı benzeri bir sestir. Kusma, ateş ve göğüs ağrısı olan
rek reflü semptomlarını alevlendirebilen ilaçlar kalsiyum kanal hastalarda özefagus ruptürü düşünülmelidir. Her ne kadar Bo-
blokerleri, ~- agonistler, antikolinerjikler, diazepam, östrojen, erhaave sendromunda nadiren normal olsa da, göğüs röntge-
narkotikler, progesteron ve teofilindir. Bir basit modifıkasyon, ninde pnömomediastinum, pnömoperitoneum, herhangi bir
eğer geceleri kalp yanması veya öksürük, vizing veya larin- tarafta plevral efüzyon veya pnömotoraks gösterilebilir. Göğüs
gospazm gibi diğer semptomlar baskınsa yatak başını en az 6 travması durumunda ateş veya göğüs ağrısı, yakın zamanda
inç yükseltmektir. Farmakolojik tedavi hafif semptomlar için özefagus girişimi veya zorlu kusması olan hastalara tanı için
günde iki kere H2- blokerler veya orta- ağır hastalık için gün- agresif yaklaşım önerilmektedir. Suda çözünen kontrast madde
de bir kere proton pompa inhibitörlerini içerir. Hastalar ileri kullanarak özefageal floroskopi, tanı için gerekli olabilir. İlk ça-
lışma negatif ise, tam değerlendirme için baryumlu özefagog-
değerlendirme için birinci basamak hekimine takip olmalıdır.
ram yapılmalıdır. Floroskopik çalışmayı tolere edemeyen genel
Uzun süreli GERD, Barret özefajiti ve özefagus kanseriyle iliş
durumu kötü hastalarda göğsün kontrastlı- geliştirilmiş BT'si
kili olabileceğinden bazı hastalar yatırılmadan özefagogastro- özefagus dışındaki havayı ve/ veya paraözefageal sıvıyı göstere-
duedonoskopiden fayda görebilirler. bilir ve bu, tanı için yeterlidir.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
kezde özefagus rupturünü yönetecek cerrahi veya yoğun bakım fagusta mevcut patolojinin bir kombinasyonu sonucudur. Yarı
uzmanı yoksa, erken sevk yapılmalıdır. çiğnenmiş et, tıkacın sık bir kaynağıdır. Tıkaca eğilim yaratan
özefagus anomalileri distal özefagusta benign striktür, Shatzki
halkası veya özefajitle birlikte özefagus spazmıdır. Hastalar ge-
nellikle semptomatiktir; disfaji, göğüs ağrısı, oral sekresyonları
tutamama ve kusma vardır. Göğüs röntgeni bolus gıda tıkacını
belirlemede etkisizdir, ama özefagustaki hava- sıvı seviyesini
görüntüleyebilir. Eğer bolus gıda tıkacı spontan olarak temiz-
lenemezse endoskopiyi komplike edeceğinden, kontrastlı rad-
yografik çalışma önerilmemektedir.
1. Pediatrik Özefageal Yabancı Cisim
Yönetim ve Sonuçlandırma
Bakınız, konu 50.
Alt özefagus sfinkterini gevşetmek ve özefagus tıkacının te-
Klinik Bulgular mizlenmesini sağlamak için 1 mg intravenöz glukagon kul-
lanılmaktadır. Eğer gıda tıkacı et ise çalışmalar, glukagonun
Çocuklar, en sık madeni paralar olmak üzere, sıklıkla yabancı
bolusun pasajını hızlandırmayacağını düşündürmektedir, ama
cisim yutarlar. Neyse ki çoğu, havayolu tıkanıklığına yol açma-
çoğu gastroenterologlar bunun kullanımını halen önermekte-
dan hipofarinksten özefagusa geçer (Bakınız konu 50, yabancı
dirler. Semptomatik hastalar özefagus tıkacının açılması için
cisim tıkanıklığına bağlı pediyatrik havayolu yönetimi). Made- acil endoskopiye ihtiyaç duyarlar. Endoskopinin, tıkanıklığı
ni paraların boyutlarından dolayı çocuklar yabancı cismi öze-
açmada yüksek başarı oranı vardır. Obstrüktif semptomlar dü-
faguslarından spontan olarak temizlemekte güçlük yaşayabilir
zelirse, gıda bolusunun hareket edip etmediğini ve tıkanıklığın
ler. Boyun, göğüs ve batını görüntüleyen radyografi, madeni
düzelip düzelmediğini belirlemek için sıvı denenmesi uygun-
para gibi metalik yabancı cismi belirlemek ve seyrini takip et-
dur. Spontan açıklık oluşursa, hastalar, altta bu probleme kat-
mek için oldukça yararlıdır (bakınız Şekil 50- 10). Özel dikkat
kıda bulunabilecek özefagus patolojisi olup olmadığını belirle-
gerektiren diğer bir metalik yabancı cisim de düğme pillerdir. mek için endoskopi planlanarak hastaneye yatırılmadan takip
Düğme piller bulunduğu yerde belirgin mukoza! irritasyon ve
altına alınmalıdırlar.
hatta perforasyon oluşturabilen, yaklaşık bir pil boyutu kadar
veya bir bonbon şekeri kadar küçük olan disklerdir.
Yönetim ve Sonuçlandırma
Dikkatli inspeksiyon, klasik olarak defekasyondan sonra kö- ren topikal ilaçlar ve suppozituvarlar hemoroidin semptomatik
tüleşen şiddetli anal ağrıya neden olabilen anal fissürü ortaya kontrolü için sıklıkla önerilseler de, bu uygulamaların hasta-
çıkarabilir. Kronik karaciğer hastalığına bağlı partal hipertan- lığın seyrinin süresini değiştirdiğini gösteren kanıtlar yoktur.
siyonu olan hastalarda, klinik olarak hemoroidden farklı olan Akut, ağrılı tromboze eksternal hemoroidler genellikle ma-
anal kanal varisleri gelişir. Hemoroide bağlı ağrı genellikle vimtrak- mor renkli, katı ve dokunmaya karşı aşırı hassastır
trombozla ilişkilidir. Önemli bir klinik ayrım ise hemoroidin lar. Semptomatik tromboze eksternal hemoroidi olan hastalar,
başlangıcının dişli çizgi ile olan ilişkisine bağlıdır. Bu hattın ASöe adrenalinli lokal anestezik kullanarak hemoroidleri kesi-
üzerinden kaynaklanan hemoroidler "internal" ve altından lebilir ve eliptik insizyonla üzerindeki cilt uzaklaştırılabilir ve
kaynaklananlar "eksternal"dir. İnternal hemoroidler daha na- pıhtı tam olarak boşaltılabilir. Belirgin kanamaya yol açmamak
dirdir ve üzerinde duyusal epitelyum yoktur ve bu nedenle için, acil serviste sadece tromboze olduğu kesin olan hemoro-
bunlar genellikle ağrısızdır. Hemoroid dokusunun kaynağını idler eksize edilmelidir. Eksternal hemoroidlerin acil serviste
(internal veya eksternal), prolapsus derecesini ve redükte edi- eksize edilmelerinin kontrendikasyonları kanama bozuklukla-
lebilirliğini belirle. Tromboze eksternal hemoroidler sıktır ve rı, immunsuprese durumlar veya belirgin hemodinamik den-
akut ağrı, perianal yumru ve üzerindeki cilt irritasyondan do- gesizliktir. Eksizyon sonrası yara, gazlı bez veya jel köpük ile
layı erozyona uğrarsa kanamaya neden olur. Tromboze inter- kapatılabilir ve 24 saat içinde oturma banyoları başlatılabilir.
nal hemoroidler kanama ve mukus üretimine neden olurlar ve İnkarsere tromboze internal hemoroidler veya ameliyathanede
prolabe olduğunda hassas olabilirler. Buna rağmen gangrenöz cerrahi olarak tedavi edilmesi gereken, aşırı kanamaya neden
hale gelirlerse internal hemoroidler aşırı ağrılı olurlar. Nadir olanlar için bir genel cerrah ile konsülte et. Acil servisten ta-
olmasına rağmen, ateş ve idrar retansiyonu, enfekte hemoroide burcu edilen hastalar ateş, belirgin kanama veya şiddetli ağrı
bağlı şiddetli perineal nekrotizan enfeksiyonun kötü belirtileri ve dışkılayamama- ki bunlar enfeksiyon gibi belirgin kompli-
olabilir. kasyonların bir göstergesi olabilir- geliştiğinde acil servise dön-
meleri için özel olarak bilgilendirilmelidirler. Ayrıca eksizyon
Tedavi ve Sonuçlandırma sonrası hastalar yara kontrolü için 48-72 saat sonra acil servis
veya birinci basamak hekimine gitmelidirler.
Tedavi trombozun derecesine ve hemoroidin internal veya eks-
ternal olmasına bağlıdır. Tromboze ve inkarsere olmayan he-
moroidlerin çoğu oturma banyoları ve iyi perianal hijyen, dışkı
yumuşatıcıları, yüksek lifli diyet ve ağrı kontrolü önerileriyle
medikal olarak tedavi edilirler. Reçetesiz satılan ve streoid içe-
Nörolojik Aciller
C Keith Stone, MD
Çeviri:
Dr. Çağlar Emre Çağlıyan
Tüm inme hastalarında, özellikle de bilinç durumunun deprese İnmeli Hastanın İleri Değerlendirmesi
olduğu, öğürme refleksinin kaybolduğu, solunumun güçleştiği
ve sekeresyonlarının atılımının düzenlenemediği durumlarda Uygun değerlendirme ve tedavi için, inme sebebinin doğru
daha dikkatli olmak üzere, havayolu ve solunumun yeterliliğini tanı ve belirlenmesi önemlidir. İnmeye sebep olabilen durum-
değerlendirin lar araştırılmalı ve düzeltilmelidir. İnmeli bir hastanın değer
lendirmesindeki sistematik yaklaşım aşağıda anlatılmıştır ve
B.Entübasyonu Göz Önünde Bulundurun hastanın aciliyet durumuna göre modifıye edilebilir.
B.Nörolojik Bakı
Acil serviste hızlı bir nörolojik bakı yapılmalı ve şunlara odak-
lanmalıdır: (1) sekelin anatomik yerini belirleyip spesifik inme
sendromunu açığa çıkarmak ve (2)nörolojik sekelin derecesi-
nin belirlenmesi ve iyiye ve kötüye gidişin değerlendirilmesi.
1. Uyanıklık seviyesi- Azalmış bilinçli dikkat, hemorajiye
bağlı yaygın beyin hasarı, beyin sapı enfarktı, herniasyon ve
metabolik bozuklukların göstergesi olabilir.
2. Kognitif- Komutlara verilen cevabı ve konuşma akışkanlı
ğını değerlendirin. Afazi ve apraksi, serebral korteks ve anteri-
or (karotid) dolaşım tutulumuyla ilişkili olup laküner infarktüs
veya posterior (vertebrobasiller) dolaşım tutulumu ihtimali
düşüktür.
3. Gözler- Retina incelemesi, retina! damarlardaki herhangi C. NIH İnme Derecelendirmesini Uygulayın
bir emboliyi gösterebilir.
NIH inme ölçeği (Tablo 37.2), 13 öğeli bir derecelendirme sis-
4. Boyun- Karotid arterler, üfürüm mevcudiyeti ve nabız
temi olup nörolojik bakı elemanları, dil ve uyanıklık derecesi
azalması yönünden sırayla incelenmedir. Bu bulgular karotid
gibi nörolojik disfonksiyon derecesini belirler. Maksimum de-
hastalıkları için özgün olmasa da, muhtemel karotid endarte-
rece 42 olup tehlikeli inmeyi gösterir, O ise normaldir. Minör
rektomi için ileri incelemeler yapılmalıdır.
inme 1-4 arası, orta dereceli 5-15 arası, şiddetli 15-20 arası ve
5. Kalp- Değişen kardiyak ritm ve kapak hastalıklarını göste-
çok şiddetli > 20 olarak derecelendirir.
ren üfürümler kalpten atan emboliler için risk faktörüdür.
6. Cilt- Ekimoz ve peteşi, sorumlu lezyon olarak kan hasta- Klinik Bulgular
lıkları ve vaskülitleri düşündürür. Yeni iğne izleri veya tırnak
altı splinter hemorajiler, enfekte olmuş kalp kapakçıklarından Nörolojik bozukluklar, dakikalar-saatler içerisinde gelişebilir
kaynaklanan septik emboli ihtimalini düşündürür. ve özgün bir vasküler dağılım için tipiktir. Motor ve sensör-
NÖROLOJİK ACİLLER
Laboratuvar Bulguları
Tablo 37·2. NIH İnme Skalası Özeti
A. Kan Tahlilleri
Fokal nörolojik bozuklukları olan hastalarda aşağıdaki tetkik-
ler alınmalıdır:
1b. LOC sorul11rı: Hastaya O=Her 2 soruya doğru cevap ve~yof Tam kan sayımı ve trombosit sayısı (kan diskrazilerini sap-
yaşını ve içinde bulun: ..1=Sadece 1.soruya ~oğf'IJ cev~p veriyor tamak için) ve koagulasyon bozukluklarını saptamak için
duğu ayı sorun 2=Hiçbir soruya ~;ığru cevap v~renıiyor
protrombin zamanı ve parsiyel tromboplastin zamanı
Glukoz seviyesi; çünkü hem hiperglisemi, hem de hipog-
lisemi inmeyi taklit eden fokal nörolojik bozukluklar ya-
pabilir.
Vaskülit ve arteriti saptamak için eritrosit sedimentasyon
hızı
C. BT
Bilgisayarlı tomografi, lezyonu lokalize etmek, hemorajik-iske-
mik inme ayrımını yapmak, tümör ve apse gibi diğer intrakran-
yal lezyonları ayırt etmek için gereklidir. İnmeden şüphelenilen
her hastada, kontastsız BT görüntülemesi gereklidir.
Tedavi
11. En iyi konuşma O=Afazi yok
1=11ımlı-orta afazi A. İntravenöz Tromboliz
2=Şiddııtli afazi
3=Tamamen sessiz Akut iskemik inmede trombolitik tedavi düşünülebilir. Kul-
lanımı ile ilgili olarak Amerikan Kalp Cemiyeti ve Amerikan
İnme Cemiyeti'nin hazırladığı kılavuzlar mevcuttur. Akut is-
kemik inmenin yönetimi, olguya göre yapılmalıdır. İntravenöz
doku plasminojen aktivatörü (t-PA), aşağıdaki kriterlere uy-
gunsa verilebilir:
İskemik inmesi olan bir hastada belirgin defısit varlığı,
spontan gerileme olmaması ve nörolojik durumun minör
veya izole olmaması
Majör defisitlerde (NIHSS > 22) dikkatli olunmalıdır.
Hastada subaraknoid hemoraji bulguları olması
yel yolaklar etkilenir. Başağrısı ve kusma nadirdir. Tanı, klinik
bulguların varlığı ve BT ile hemorajinin dışlanması ile konulur. İnmenin başlangıç saati kesin olarak tarif edilebilmeli; te-
Başlangıçtaki görüntüleme normal sınırlardaysa, 48-72 saat daviye semptomlar başladıktan sonraki 3 saat içerisinde
sonra MRG veya BT'nin tekrarlanması ile tanı kesinleştirilir. başlanmalı
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
B. intra-arteryel Trombolizis
Orta serebral arterin tıkanmasına bağlı olarak majör inme ge-
çiren, ilk 6 saatinde başvuran ve intravenöz t-PA için uygun
olmayan hastalara intra-arteryel trombolizis uygulanabilir. Bu
uygulama, anjiyografiye her an ulaşılabilen ve deneyimli giri-
şimlerin bulunduğu tecrübeli inme merkezlerinde yapılmalıdır.
İlk tanısal çalışma için BT görüntüleme yapılmalıdır (Şe
kil 37-1). BT görüntüleme, ilk 12 saatte% 98 doğru bilgi verir.
Lomber ponksiyon, BT görüntülemede kan izlenmezse ama
C. Sonuçlandırma
SAK şüphesi yüksekse yapılmalıdır. Beyin omurilik sıvısında
Akut iskemik inme geçiren her hasta, klinik durumlarıyla ksantokromi görülmesi tanısaldır. Bununla birlikte, omurilik
uyumlu olacak yerlerde yatırılmalıdır. T-PA alan hastalar, yo- sıvısı içerisine olan kanamadan sonra ksantokromi gelişmesi
ğun bakım ünitesine yatırılmalıdır. için 12 saat geçmesi gerekmektedir; bundan sonra da 2 hafta
NÖROLOJİK ACİLLER
D. Hidrosefali
1. Akut obstrüktif hidrosefali- Hidrosefalinin bu şekli,
SAK hastalarının yaklaşık% 20'sinde gelişir. Tekrar kanama ve
enfeksiyon riskini artırmasına rağmen, ventrikülostomi öneri-
lir.
2. Kronik komünikan hidrosefali- Hidrosefalinin bu şek
li, SAK sonrasında sık olarak gelişir. Semptomatik hastalarda,
geçici veya kalıcı BOS ayrıştırılması önerilir.
E. Vazospazm
Vazospazm, veya uzamış serebral iskemi, morbidite ve morta-
lite oranları yüksek olan sık bir komplikasyondur. Her 4 saatte
bir 60 mg oral nimodipin şiddetle önerilir.
B. Konvülziyon
Kasılmalar, SAK sonrasında tekrar kanamayı artırabildiği için,
intravenöz 15-20 mg/kg fosfenitoin veya fenitoin gibi bir anti-
konvülzanın profılaktik olarak verilmesi önerilir.
C. Hlpovolemi ve Hiponatremi
Hipovolemi ve hipernatremi, uygunsuz antidiüretik hormon
salınımına bağlı olarak gelişir. Tedavisinde isotonik kristaloid
TRAVMA OLMAYAN
saptamak için faydalıdır. kan akım basıncının düşebileceği ve beyin hasarının artacağını
savunur. Eğer hastanın sistolik kan basıncı >200 mmHg veya
ortalama arteryel basıncı> 150 mmHg ise, devamlı IV ilaçlarla
(labetalol 20 mg bolusu takiben 2 mg/dk infüzyonu, nitroprus-
sid 0.1-10 mikrogram/kg/dk veya nikardipin 5-15 mg/saat) ag-
resif bir şekilde kan basıncını düşürün. Eğer sistolik kan basın
cı> 180 mmHg veya ortalama arteryel basınç> 130 mmHg ise
ve kafa içi basıncı (KİB) artış bulguları mevcutsa, KİB monito-
rize edilerek serebral perfüzyon basıncı 60-80 mmHg arasında
olacak şekilde, intermittan veya devamlı ilaç tedavisi uygulanır.
Eğer sistolik basınç> 180 mmHg veya ortalama basınç > 110
mmHg ise ve KİB artış bulguları yoksa, ortalama arter basıncı
nı 110 mmHg'ya düşürecek hafif bir tedavi verilebilir.
B.
Muhtemel KİB artışına yönelik yatağın başını yükseltme, anal-
jezi ve sedasyon gibi tedaviler acil serviste uygulanmalıdır.
c.
Beyin cerrahisi konsültasyonu istenmelidir. Operasyon yapılıp
yapılmaması ve zamanlaması tartışmalıdır. Serebellar > 3 cm
kanaması olan ve nörolojik kötüleşme bulguları olan, ventri-
ki.iler obstrüksiyon sebebiyle hidrosefalisi olan veya beyin sapı
.t. Şekil 37-2. Frontal lobda geniş intraserebral bası bulguları olan hastalara cerrahi dekompresyon yapılma
hemorajinin izlendiği kontrastsız kafa BT. lıdır.
NÖROLOJİK ACİLLER
B.Travma
1 . Öykü- Hasta, aile, arkadaşlar, komşular, ambulans görev-
lileri veya beraber olan kişilerden kısa bir öykü alın. Özellik- Eğer travma bulgusu varsa-kafa yaralanması bulgusu olmasa bile-
le daha önceki konfüzyon ve deliryum atakları, önceki atağın travmatik beyin hasarı (subdural ve epidural hematom) ihtima-
özellikleri ve süresi, ilaç kullanımı ve eski hastalıklarla ilgili lini göz önünde bulundurun. BT görüntülemesi endike olabilir.
bilgi alın.
C. Deliryum ve Konfüzyonun Diğer
2. Fizik ve nörolojik bakı- Genel fizik bakı yapın ve özel-
likle travma, meninks irritasyonu ve kardiyak hastalık bulgu-
Sebepleri
larına bakın. Meningeal irritasyon bulguları (meningismus, Yaşamı tehdit eden bulgular dışlandıktan sonra diğer özgün
ense sertliği, Kernig ve Brudzinski pozitifliği), çok genç veya tanılar akla getirilmelidir. Temel sebepler Tablo 37-4'te göste-
çok yaşlı hastalar dışında hemen her zaman menejit veya SAK rilmiştir. AIDS hastalarında gözlenen deliryum ve konfüzyon
ile birliktedir. En faydalı tanısal manevra, meninks irritasyo- Konu 42'de anlatılmıştır.
nu sırasında hastanın boynunun pasif fleksiyonu ile refleks diz
fleksiyonunun (sıklıkla unilateral) ortaya çıkmasıdır (pozitif Tedavi ve Sonuçlandırma
Brudzinski işareti). Artmış intrakranyal basınç bulguları (pa-
Akut bilinç durum değişikliği olan hemen her hastanın hasta-
pil ödemi, fokal nörolojik bulgular) olmayan hastalarda, beyin
neye yatırılıması gerekir.
omurilik sıvısını değerlendirmek için hemen lumbar pansiyon
yapın. Ateş ve fokal nörolojik bulguları olan hastalarda, menejit
ve ensefalite eşlik eden fokal beyin apsesi düşünülmelidir. BT
ile bir kitle lezyonu ekarte edilinceye kadar lumbar ponksiyon
kontrendikedir. BT görüntüleme sonuçları çıkana kadar muh-
temel menenjit tedavisini geciktirmemek için kan kültürlerini
alıp acilen antibiyotik başlayın (Konu 42).
Bazal bir nörolojik muayeneyi, oriyentasyon ve hafıza
testlerini de yaparak tamamlayın. Metabolik beyin hastalıkla -
rında fokal bulgular izlenebilse de (hipoglisemi ve hepatik en-
sefalopati ile birlikte görülebilen fluktuan hemiparezi), bu tip
bulgular BT görüntülemesi yapılana ve aksi kanıtlanana kadar
yapısal bir beyin hasarını akla getirmelidir.
Psikiyatrik hastalık (düşünce bozuklukları ve hisleri) Paranoya belirgindir; işitsel halüsinasyonlar sıktır; kişilere olan disorientasyon
mekana karşı olandan daha fazla; bu da zamana karşı ol.andan daha fazladır.
Yakın hafıza korunmuştur.
Klinik Bulgular
Laküner inme, beynin küçük, penetran arteriyollerinin, uzun
süreli hipertansiyon sonucunda oluşan lipohyalonitik kalıntı
larla tıkanması sonucunda oluşur. İnfarktüs alanları genellikle
küçüktür, BT görüntülemede de çoklu eski infarkt alanları iz-
lenebilir. Klinik bulgular değişken olmakla birlikte, pür motor
veya pür sensoryel defısitlerden el hareketlerinde koordinas-
yon bozukluğu, beceriksizlik veya kol-bacakta ataksiye kadar
değişir. BT görüntüleme sıklıkla normal olabilir veya özellikle
internal kapsül, bazal gangliyonlar ve üst beyin sapında tutu-
lum azalması izlenen küçük infarktlar izlenebilir.
Tedavi ve Sonuçlandırma
komplikasyonları değerlendirmek için endikedir. Arteryel dis- cerrahi girişim uygun olabilir.
seksiyon tanısının koyulması için MRG ve BT anjiyografi, kla-
sik kateter anjiyografinin yerini almıştır. A. Aspirin
C. Klopidogrel
Klopidogrel, adenozin difosfat ile oluşturulan trombosit agre-
Klinik Bulgular gasyonunu inhibe ederek etki gösterir. Aspirini tolere edeme-
yen veya aspirin almasına rağmen iskemik olay gelişen hasta-
TIA tanımı, 24 saatten daha kısa süren semptomlar yerine bir larda başka bir tedavi alternatifidir. Güvenlik aralığı geniştir.
saatten daha kısa süren ve normal görüntüleme bulgularının Önerilen doz 75 mg/gün'dür.
NÖROLOJİK ACİLLER
. . \~ijy~f~~{il~rle~iJ~H~J(jı<>Ji
Travma, ~arı~eı:, e.nf.ek~iY';)~, .. s
.dis~hE!fOi~ine ilağlı ~tı,ıJ;>j,liı;;/,;lt~
dan haftalar-aylar önce gelişmekle birlikte bazı olgularda sade- mum seviyeye ulaşabilir. Olguların yarısında, perküsyonla ver-
ce birkaç saat önce de gelişebilir. tebral hassasiyet gözlenebilir.
Ağrının radiküler olarak (sinir kökünün dağıldığı böl-
gede) dağılması, progresyonun habercisidir. Ağrının yayılımı,
B. Görüntüleme
özellikle torasik omurların tutulumunda, bilateral olabilir. Bu Bası yapan bir lezyonu ekarte etmek için MRG veya miyelog-
tabloyu, ekstremite güçsüzlüğü, parestezi, sensoryel bozulma ram yapılmalıdır; miyelografıde hemen her zaman kontrast
ve mesane-barsak disfonksiyonunun görüldüğü miyelopati ta- maddenin serbest dağılımı izlenir.
kip eder. Sensoryel ve motor tutulum kısa bir süre sonra lezyo-
nun altındaki spinal kord seviyesine sıçrar. Tedavi ve Sonuçlandırma
B. Görüntüleme Tedavi sadece destekleyici bakımdır. Haftalar-aylar içerisinde
kısmi veya tam iyileşme sağlanabilir. Hastaneye yatış, tanı ve
Omurilik radyogramında, tutulan vertebral düzeyde tümörün destekleyici tedavi için gereklidir. Steroid tedavisi sıklıkla kul-
neden olduğu destrüksiyon izlenir. Bununla birlikte, yeni geli- lanılmakla birlikte yararlılığı tartışmalıdır. Plazma değiştiril
şen veya kötüleşen sırt ağrısı olan bir kanser hastasında omur mesi faydalı olabilir.
MRG endikasyonu vardır. Hastada nörolojik defısitler mevcut-
sa, acil MRG endikedir. Miyelopati bulgu veya semptomunun
eşlik etmediği ağrılarda, 24 saat içerisinde MRI yapılmalıdır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Bu tanıyı alan hastalarda, tümör etrafındaki ödemin azaltılma
sı amacıyla acil olarak kortikosteroid (deksametazon 10-40 mg
iv takiben her 6 ssatte bir 4 mg iv veya po) başlanmalıdır. Has-
tada nörolojik semptomlar varsa ve MRI'da spinal kord basısı
gösterilmişse, acil beyin cerrahisi konsültasyonu isteyin. La-
minektomi veya lokal radyoterapi ile dekompresyon yapılması
amacıyla hastaneye yatış endikasyonu vardır.
Klinik Bulgular
En sıkpredispozan durumlar, derinin lokal stafılokokkal en-
feksiyonları, cerrahi yaralar (intravenöz bölgelerle birlikte),
bakteriyemi, vertebral osteomiyelit, spondilodiskit ve intrave-
nöz ilaç kullanımıdır.
A. Semptom ve Belirtiler
Genel Bilgiler Hastalarda sıklıkla ateş mevcuttur ve akut olarak hasta görünü-
mündedirler. Apse üzerinde lokal ağrı ve hassasiyet neredey-
Transvers miyelit, tanımlanması zor bir durum olmakla birlik- se değişmez bulgulardandır. Klasik olarak semptomlar birkaç
te idiyopatik olarak veya sistemik bir hastalığa bağlı (multiple gün içerisinde lokal vertebral ağrıdan yansıyan radiküler ağrıya
skleroz veya SLE) olarak gelişir. ilerler. Lezyonun altındaki bölgedeki kord basısına bağlı olarak
güçsüzlük ve sensöryel kayıp gelişir.
Klinik Bulgular
B. Görüntüleme
A. Semptom ve Belirtiler
Bazı hastalarda, özellikle de uzun süreli hastalığı bulunanlarda,
Semptomlar motor güçsüzlük, duysal kayıp veya parestezi ve X-ray'de omurlar üzerinde osteomiyelitik lezyonlar görülebilir.
yayılan sırt ağrısıdır. Tranvers (bilateral) bir şekilde spinal kord Spinal apseden şüphelenilen olgularda tercih edilen görüntüle-
tutulumuna ait semptom ve bulgular saatler içerisinde maksi- me yöntemi MRG'dir.
NÖROLOJİK ACİLLER
Ayırıcı Tanı
Tedavi ve Sonuçlandırma
Bell's palsy akut dönemde kozmetik olarak sıkıntı oluştursa da,
en çok dikkat edilmesi gereken durum gözkapaklarının tama-
men kapatılamamasına bağlı olarak gelişebilecek göz yaralan-
ması ihtimalidir. Uyanma saatlerinde suni gözyaşları damlatıl
malı ve hasta uykuya giderken kornea! ülser ve abrazyonları
önlemek için gözkapakları sıkıca kapatılmalıdır (dikkatlice ta-
rif edilerek). Günde 40-60 mg dozlarında 10 gün boyunca veri-
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
bir hastalıktır. Olguların üçte ikisinde, nörolojik hastalığın baş romu tanısını desteklemekle birlikte özgün değildir ve herhan-
lamasından 1-3 hafta önce hafif bir üst solunum yolu enfeksi- gi bir kronik polinöritte görülebilir.
yonu veya gastroenterit tarif edilir. İyi tanımlanabilen vakalar,
cerrahi sonrası, viral enfeksiyonlar sonrası, aşılama (influenza Tedavi ve Sonuçlandırma
aşısı sonrası), akut glomerulonefrit veya HIV enfeksiyonuna
Solunum yetmezliği olan hastalarda acil serviste entübasyon ve
serokonversiyon reaksiyonu olarak gelişebilir. Belirgin hipo- solunum desteği düşünülmelidir. Yüksek doz immunoglobu-
fosfaterni, neredeyse aynı bir sendroma neden olabilir. lin IVIg ve plazmaferez eşit olarak etkin tedavi yöntemleridir.
Korttikosteroidler etkili değildir ve yaşlı hastalarda hastalık sü-
Klinik Bulgular resini uzatabilir. Tüm hastalar yatırılmalıdır.
A. Semptom ve Belirtiler
Majör semptom, simetrik motor güçsüzlüktür. İlk başlangıçta Ayrıca Konu 47'yi görünüz.
proksimal veya distal olabilmekle birlikte sıklıkla alt ekstremi-
telerden başlar. Güçsüzlük klasik olarak asendan olarak ilerler,
öncelikle alt sonra üst ekstremiteleri; semptom başlangıcından
1-3 gün sonra ise kranyal sinirleri tutar. Bununla birlikte, tüm
olgularda güçsüzlük yukarı doğru ilerlemez.
Kısa süreli sübjektif ve objektif sensöryel bozukluklar
(uyuşma veya parestezi) başlangıçta sıktır ve ilk bulgu olabi-
lir. Bu ağrılı paresteziler sıklıkla distal dağılımlı (eldiven-çorap
tarzında)olarak gelişir. Kas ağrısı ve hassasiyet olguların yakla-
şık yarısında erken semptom olarak görülür.
Derin tendon reflekslerinin kaybolması (veya nadiren
biseps ve diz bölgesinde distal arefleksi ile birlikte belirgin hip-
refleksi) bir hekime başvurulduğunda hemen her zaman mev- Genel Bilgiler
cuttur. Not: Refleks kaybı en önemli ipucudur ve bakı sırasında
Arsenik zehirlenmesine bağlı nöropati, birçok yönden Guil-
zayıflığı gösterilememiş kaslarda bile bulunabilir.
lain-Barre sendromunu taklit eden, hızlı ilerleyen bir sensori-
Kraniyal sinir tutulumu sıktır; olfaktör ve optik sinirler motor polinöropatidir. Maruz kalındıktan haftalar sonra orta-
dışındaki tüın sinirlerde tutulum olabileceği bildirilimiştir. En ya çıkar. Arseniğin en sık bulunduğu maddeler fare ve karınca
sık tutulan, fasiyal sinir olup olguların yarısında yüzde bilateral zehirleri ile insektisitlerde bulunan bakır asetoarsenit (Paris
güçsüzlük izlenir. Kraniyal sinir felçleri, hastalığın en belirgin yeşili gibi), ve bir zamanlar psoriasiste de kullanılan Fowler so-
özelliği olabilir; Guillain-Barre varyantında oftalmopleji, ataksi lüsyonu gibi maddelerdir.
ve arefleksi izlenir.
Periferik otonom sinir tutulumu da izlenir ve hiper- Klinik Bulgular
tansiyon, taşikardi, fasiyal kızarma, postüral hipotansiyon ve
A. Semptom ve Belirtiler
elektrokardiyografık bulgularla kendini gösterir. Olguların %
75'inde, solunum desteği gerektiren solunum kası tutulumu iz- Abdominal ağrı, bulantı ve kusma alımdan sonra dakikalar-sa-
lenir. atler içerisinde ortaya çıkar. Hızlı gelişen ilerleyici polinöropati
7-14 gün sonra ortaya çıkar. Simetrik ve yukarı doğru seyreden
paresteziler başlangıçta distalde ve alt ekstremitelerde başlar
B. Laboratuvar Bulguları
ve belirgin sensöryel kayba kadar ilerler. Yaygın kas ağrıları ve
Spinal sıvı basınç artışı sadece şiddetli olgularda izlenir. Sereb- hassasiyet sıktır, deriye dokunmakla belirgin olarak artan ayak
tabanı ağrısı izlenebilir. Derin tendon refleksleri erken dönem-
rospinal sıvı hücre sayımı başlangıçta olguların çoğunda nor-
de kaybolur ve duysal kayıpla aynı dağılımdaki bölgelerde iz-
maldir; hastaların % lO'unda mikrolitrede lO'dan fazla lökosit
lenir.
izlenir. Serebrospinal sıvıdaki proteinlerin pleositoz olmadan Nöropati günler ve haftalar içerisinde ilerledikçe, distalde
100-400 mg/dl seviyesine kadar artması (albuminositolojik ve alt ekstremitelerde ·daha şiddetli olan ve flask paraliziye yol
dissosiasyon) semptomların başlangıcından sonra birkaç gün açabilen simetrik motor nöropati izlenebilir. Kraniyal sinirler,
geçen kadar izlenmez. Bu BOS bulguları Guillain-Barre send- rektal sfınkter ve respiratuvar kaslar etkilenmez.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
C. Görüntüleme Tedavi
Halen arsenik alımının devam ettiği düşünülüyorsa abdominal Kene, vücudun her bölgesine yapışabilmekle birlikte, sıklıkla
X-ray çekilebilir; çünkü arsenik radyoopaktır. baş ve boyun kısmındaki uzun saçlar arasına yapışır. Kenenin
tamamen çıkartılması, saatler içerisinde semptomatik rahatla-
Tedavi ma sağlar. Semptomların tamamen geçmesi birkaç gün-hafta
arasında sürer.
(Ayrıca Konu 47'yi görünüz) Semptomatik hastalarda arseni-
ğin atımını artırmak için bir şelasyon ajanı başlanmalıdır. Te- Sonuçlandırma
davi, nöropatinin önlenmesi amacıyla alımın ilk 24 saatinde
başlanmalıdır. Kırk sekiz saat boyunca her 4 saatte bir 3-4 mg/ Akut fazdaki hastalar destek tedavisi amacıyla yatırılmalıdır.
kg; daha sonraki 10 gün boyunca ise her 12 saatte bir 3 mg/kg
im dimerkaprol uygulayın. İdrar arsenik seviyelerini gözleyin, NÖROMUSKULER KAVŞAK HASTAUKLARI
çünkü tırnak ve saç düzeyleri akut değişiklikleri göstermez.
Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Clostridiurn botilinurn toksini, asetilkolinin tüm periferik si-
napslarda salınımını engelleyerek sinir-kas kavşağına saldırır.
Paralizi sıklıkla toksinle kontamine olmuş gıdaların alımıyla
gerçekleşir; nadiren enfekte yaralar sebep olur. Süt çocukların
Genel Bilgiler da gastrointestinal kanalın C. botulinurn ile kolonize olması
(bazı olgularda bal alımı sonrası) sık bir sebeptir. Ticari olarak
Kene paralizisi, dişi Derrnacentor andersoni (ağaç kenesi) ve satılan konserveler epidemilere sebep olabilse de, olguların ço-
Derrnacentor variabilis (köpek kenesi) vektörleri tarafından ğunluğu evde uygunsuz biçimde yapılan konserve sebze, mey-
enjekte edilen bir nörotoksine bağlı olarak gelişir. Semptomlar, ve, et ve balığa bağlı görülür. Kontamine olan yiyeceğin birkaç
kene hastaya yapıştıktan 5-7 gün sonra başlar. damlası bile botilismusa yol açabilir. Kontamine olan gıdalar-
NÖROLOJİK ACİLLER
B. Laboratuvar Bulguları
Tablo 37-5. Sıklık Sırasına Göre Botilusmusta İzlenen
Semptom ve Bulgular Beyin omurilik sıvısı ve periferik kan sürüntülerinin incelen-
mesi, üste eklenen bir durum (aspirasyon pnömonisi gibi)
olmadıkça faydalı değildir. Kan veya kontamine olmuş gıda
örnekleri, botulinum toksinlerinin laboratuvarda incelenmesi
için saklanmalıdır (halk sağlığı bölümlerinde bulurıabilir). Kan
Yaygın güçsüzlük Pitosis
örnekleri, 30 mL heparinize olmamış şekilde olmalı; santrifüj
edilip ayrılmalı ve antitoksin başlanmadan önce alınmalıdır.
İnfantlarda kültür yapılmak üzere dışkı örneği alınmalıdır (ay-
rıntılar için halk sağlığı bölümüne danışın).
Tedavi
Dispne Solunum güçlüğü
A. Antitoksin
Baş dönmesi (özellikle postüral) Tanıdan sonra, olabilecek en kısa zamanda trivalan at anti-
toksini (Tip A, B ve E) başlanmalıdır. Antitoksin verilmeden
önce, anaflaksi riskinden ötürü deri testi yapılmalıdır. Lisanslı
botulinum toksininin mevcut önerilen dozu, % 0.9 salin so-
Karında şişkinlik
lüsyonu ile 1:10 oranında seyreltilen ve tek iv yavaş infüzyon
olarak verilen 10 mL dozudur. Bölgesel halk sağlığı birimleri
acilen bilgilendirilmelidir. Hızlı tanı ve yeterli destek tedavi ile
mortalite oranları % lO'un altına düşmüştür. Nörolojik fonk-
siyonun düzelmesi haftalar-aylar içerisinde olur; tam düzelme
daki dağılım tek biçimde olmayabilir. Tip A ve B toksinle kon- sıktır.
tamine olan meyve ve sebzeler bozulabilmekle birlikte diğer
besinler bozulmaz. B. Antibiyotikler
Klinik Bulgular Yara kaynaklı botulismisun tedavisi, yukarıda anlatılanlara ek
olarak, debridman ile 300.000 ünite/kg/gün dozunda intrave-
A. Semptom ve Belirtiler nöz penisilin verilmesidir. Penisiline allerjisi olan bireylerde,
klindamisin 30 mg/kg/gün veya kloramfenikol 50 mg/kg/gün
Semptomlar sıklıkla toksin alımından sonraki 12-48 saat içe- intravenöz olarak kullanılabilir. Aminoglikozidler nöromüskü-
risinde başlar ve saatler-günler içerisinde ilerler (Tablo 37-5). ler bloğu artırıp tabloyu ağırlaştırabilecekleri için kullanılma
Toksin alımından sonra semptomlar ne kadar kısa sürede or - malıdır.
taya çıkıyorsa hastalık o kadar şiddetli seyreder. Sinir sistemi,
kraniyal sinirlerden başlayarak desendan şekilde tutulur. Bu C. Ek Öneriler
durum, tutulumun asendan olarak seyrettiği Guillain-Barre
sendromunun tersidir. Vital kapasite, maksimum inspiratuar güç ve kan gazlarının
Olguların üçte birinde bulantı ve kusma ilk bulgulardır monitorizasyonu gereklidir çünkü solunum yetmezliği kısa
(Tip E toksinle daha belirgindir). Görmede azalma (akomo- sürede gelişebilir. Barsak içerisinde kalan toksinlerin temiz-
dasyon kaslarının paralizisine bağlı olarak)en sık görülen erken lenmesi için katartik ve enemalar erken dönemde verilmelidir.
nörolojik semptomdur. Daha alttaki bulbar sinirler tutuldukça, Kontamine olan gıda acil servise başvurudan önceki 6-8 saatlik
diplopi, disfaji ve disfoni sırayla gelişir. Paralizi aşağıya indikçe dönemden daha kısa sürede alınmışsa, emezis ve gastrik lavaj
solunum ve ekstremite kaslarında zayıflık başlar. Pitozis, eks- endikedir.
traoküler kas paralizisi, pupiller dilatasyon ve fıksasyonu çene
ve damak kaslarının güçsüzlüğü izler. Kas paralizisi tamamla- Sonuçlandırma
nıncaya kadar bazı derin tendon refleksleri alınabilir.
Bazı hastalarda müköz membranların kuruluğu ve ortos- Hasta, gözlem ve tedavi için yatırılmalıdır.
tatik hipotansiyon belirgin bulgulardır. Duysal anormallikler
izlenmez.
Süt çocuğu botulismisu zayıf beslenme, azalmış kas tonu-
su, aspirasyon atakları ve konstipasyonla seyreder. Aynca Konu 47'yi görünüz
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
A. Semptomlar ve Bulgular
Başlangıçtaki semptomlar yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi,
bulantı, kusma ve artmış tükrük ve ter salgısıdır. İskelet kasları
ve bulbar kaslarda güçsüzlük ve belirgin fasikülasyonlar izlenir.
Sonra da bilinç laybı gerçekleşir.
Lakrimasyon sıktır, pupiller iğne deliği kadar küçülür ve
ışık reaksiyonu olmaz. Kas paralizileri ve tam motor paralizi
izlenebilir.
B. laboratuvar Bulguları
Tedavi
Solunum desteği endotrakeal entübasyon için ihtiyaç olup ol-
madığını acilen belirleyin. İlaç tedavisi ile geçici olarak tedavi
verilmesinin ciddi sonuçları olabilir, hasta dakikalar içerisinde
kötüleşebilir. Entübe edilen hastalarda antikolinesteraz teda-
visine devam etmeyin. Altta yatan sebebe yönelik (enfeksiyon
gibi) tedavi verin, ama myastenia gravisi kötüleştirebileceği
için aminoglikozidlerden uzak durun. Plazmaferez, semptom-
ları geçici olarak azaltabilir veya hastadaki krizin sonlanmasını
sağlayabilir. Diğer tedavilerin başarısız olduğu durumlarda,
intravenöz immünoglobulin akut tedavide başarılı olabilir.
Sonuçlandırma
Miyastenik krizde olan tüm hastalar acilen hospitalize edilme- BİRİNCİL AKUT MİYOPATİLER
lidir. Respiratuvar semptomları olmayan stabil hastalar (kriz
içerisinde olmayan) tıbbi tedavi alıp ve ayaktan tedavi için
yönlendirilebilir. Myastenia gravis için yeni tanı alan hastalar,
değerlendirme, tedavi ve bir ilaç rejiminin (Tablo 37-6) başlan
ması için hastaneye yatırılmalıdır.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
B. laboratuvar Bulguları
Tedavi
Hipokalemik periyodik paralizi tedavisinde potasyum verilir.
Potasyum, 1 mEq/kg dozunda saatlik aralıklarla ağız yoluyla
verilir veya intravenöz potasyum klorid şeklinde, 20 mEq/saat
hızını aşmayavak şekilde verilir. Klinik iyileşme yaklaşık 3-4
saatte gözlenir. Atakların sıklığı ve şiddeti günde 2 veya 3 kere
verilen 250 mg oral asetazolamid tedavisi ile azaltılabilir.
Genel Bilgiler Hiperkalemik periyodik paralizi atakları sıklıkla hafif
Periyodik paralizi, ciddi güçsüzlük ile karakterize; haftada bir- olup nadiren acil servis tedavisi gerektirir. Tedavi gerekirse,
kaç ataktan hayat boyunca sadece bir kere görülme arasında glukoz verilmeli; kalsiyum ve loop diüretikleri düşünülmelidir.
sıklığı değişen, nadir bir hastalıktır. Paralizi atakları, kan potas-
yum seviyeleri ile ilişkilidir. Üç şekli vardır: hipokalemik, nor- Sonuçlandırma
mokalemik ve hiperkalemik periyodik paralizi. İlk atak sıklıkla
Akut atakları olan hastalar sıklıkla acil serviste tedavi edilip
ergenlik yıllarında olup erkeklerde daha sık görülür. Ayrıca er-
keklerde, kızlara göre ataklar daha sık olur. Hastalığın birincil evine gönderilir.
formu genetik kökenli olmakla birlikte sekonder sebepler gast-
rointestinal veya renal yolla potasyum kaybı veya renal veya
endokrin hastalıklarda görülen hiperkalemiye bağlı olabilir
(Tablo 37-7). Hastalığın normokalemik şekli de olmakla bir-
likte oldukça nadirdir.
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Güçsüzlükle seyreden bir atak yaklaşın 2-24 saat sürer. Güç-
süzlük ağrısız ve yaygın olup sıklıkla alt ekstremitelerde başla
yıp şiddetlendikçe daha proksimale yayılır. Kraniyal ve respi-
ratuvar kasların paralizisi nadirdir, bundan ötürü fatal ataklar
nadirdir. Ekstremite kasları atak sırasında hipotoniktir. Kas
güçsüzlüğü ile orantılı bir şekilde refleksler azalmıştır. Duysal
bakı normaldir. Tüm formlarda ataklar, egzersiz sonrasındaki
istirahatle tetiklenir. Hipokalemik formda, karbonhidratlardan
zengin öğünler de tipik bir tetikleyicidir. Hiperkalemik atak-
NÖROLOJİK ACİLLER
Klinik Bulgular
A. Semptom ve Belirtiler
Etkilenen kaslarda ağrı ve şişlik ve özellikle proksimal kısımlar
da olmak üzere ekstremitelerde güçsüzlük meydana gelir. Sen-
söryel muayene normaldir. Rabdomiyolizi olan hastaların yarı
sı ılımlı semptomlardan şikayetçi veya asemptomatik olabilir.
Kaslarda belirgin hasara neden olan bulgu genellikle görülmez.
1. Alkol Yoksunluğu
B. Laboratuvar Bulguları
Genel Bilgiler
Seum CK düzeyi kas hasarından sonra 2-12 saat içerisinde ar-
tar ve 1-3 gün içerisinde zirve yapar. Tipik olarak rabdomiyoliz Alkolün akut olarak kesilmesi, iyi tanımlanabilen birkaç send-
tanısı koymak için CPK'nın normal serum seviyesine göre 5 romla ilişkilidir. Alkol yoksunluğuyla ilişkili olan komplikas-
kat artması gereklidir. Bununla birlikte, hastalığın şiddeti ve yonlar, yoksunluk kasılmaları ve deliryum tremensi içerir. Ka-
komplikasyonlar ile serum CPK seviyeleri arasında herhangi sılmalar, alkol kesildikten sonra 48 saatte başlarken deliryum
bir korelasyon yoktur. İdrar kırmızı renkli olabilir ve bekletilin- tremens yoksunluğun 3-4. gününde (24 saat-7 gün arası) or-
ce koyu kahverengiye döner. Miyogiobinüri, hem pozitif testi taya çıkar.
(dipstick) ile gösterilip özgün kimyasal testle kesinleştirilebilir.
Hiperkalemi hastalığın hayatı tehdit eden bir komplikasyonu Klinik Bulgular
olduğu için, serum potasyum seviyeleri ölçülmelidir.
A. Deliryum Tremens
Tedavi
Not: Deliryum tremens, nadir görülen ama hayatı tehdit etti-
Tedavi, idrar volümünü artırmak ve myoglobinin renal tübül- ğiiçin hemen tanınıp tedavi edilmesi gereken bir durumdur.
lerde birikimini önlemek için hidrasyon yapılmasıdır. Tavsiye Semptom ve bulguları aşağıdakiler gibidir:
edilen doz, normal salinin 1.5 1/ saat hızında verilmesidir. İdrar Ajitasyon ve huzursuzlukla birlikte ciddi deliryum tablosu
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
Artmış motor aktivite (sıklıkla yüz, dil ve ekstremitelerde A. BAŞLANGIÇ DOZU- Önerilen doz, en az 2 dakikada verilen
tremorlarlarla karakterize; konuşmayı etkileyebilir) ve ya- 10 mg diazepamı takiben hasta sakinleşene kadar her 5 daki-
tak çarşaflarını ç~kme gibi amaçsız aktiviteler kada bir verilen 5 mg dozunu içerir. Bir hastayı sakinleştirmek
Halüsinasyonlar, genellikle duysal olmayıp görsel karakter- için gerekebilecek toplam doz 200 mg kadar yüksek olabilir.
li, özellikle hastalara, "Ne görüyorsun?''. "Orada ne var?''. Lorazepam, etki süresi daha uzun olan bir alternatiftir. Yeterli
"Seni korkutan bir şey var mı?" diye sorulunca fark edilebi- hidrasyon yapılırsa ve gereksiz aşırı dozdan kaçınılırsa, delir-
lir. Bu hastalar oldukça yönlendirilebilir şekildedir, hayali yum tremens tedavisi sırasında hipotansiyon ve solunum dep-
bir sigarayı yakabilirler veya hiç bulunmayan bir ipliğin resyonu ihtimali düşüktür. Deliryum tremens kontrol altına
alındıktan sonra, hasta aralıksız olarak 36 saat uyuyabilmekle
rengini söyleyebilirler.
birlikte kolayca uyandırılabilir.
Otonomik sinir sistemi hiperaktivitesi: taşikardi, dilate pu-
piller, ateş ve hiperhidrosis B. İDAME DOZLARI- İhtiyaç oldukça intravenöz veya oral yol-
dan 5-1 Omg diazepam verin. İntramusküler uygulamadan kaçı
Zaman ve mekan oriyentasyon kaybı. Bu hastalar, kendile-
nın çünkü bu yolla olan emilim düzenli değildir. Sedasyon, int-
rini saran çevredeki en belirgin nesnelere bile kayıtsızdır.
ravenöz enjeksiyondan sonra birkaç dakika içerisinde sağlanır.
4. Fenotiazinler- Fenotiazin!er kullanılabilir ve halüsinas-
B. Yoksunluk Kasılmaları
yon semptomlarını etkili bir biçimde kontrol altına alırlar. Bu-
Yoksunluk kasılmaları, deliryum tremensten ayrı bir sendrom nunla birlikte, hipotansiyon ve kasılmaları artırıcı etkilerinden
ötürü kullanılmaları önerilmez.
olup alkol alımının akut olarak azaltılması veya kesilmesine
5. Beta Blokerler- Beta bloker ilaçların yardımcı olarak ve-
bağlı olarak gelişir. Kasılmaların yaklaşık % 90'ı yoksunluğun
rilmelerinin artmış otonomik aktiviteyi azaltıcı etkileri olmak-
ilk 6-48 saatinde görülür. Kasılmalar, plazma alkol seviyelerin- la birlikte bu ilaçların deliryum tremens tedavisindeki yararları
de ani bir düşmenin olduğu durumlarda, hasta alkol alırken hakkında delil bulunmamaktadır.
bile izlenebilir. Alkoliklerde düşmeler sık olarak olabileceği
için, kafa travması akla getirilmeli ve kasılmanın sebebi olarak B. Yoksunluk Kasılmaları
herhangi bir intrakraniyal olayı dışlamak için BT görüntüleme
yapılmalıdır. Pür yoksunluk kasılmaları genellikle kendini sınırlar ve anti-
Deliryum tremens gelişmesi için daha uzun bir yoksun- konvülzan tedavi gerektirmez. Gözlem gereklidir, çünkü has-
taların % 60'ında birden fazla kasılma olur; bu kasılmaların
luk dönemi gerekeceği için pür yoksunluk kasılmaları hemen
% 95'i ilk kasılmadan sonraki 12 saatte, % SO'i ise ilk 6 saatte
her zaman deliryum tremensten önce gerçekleşir. Bununla bir-
gerçekleşir. Benzodiazepinler ilk basamak tedavidir ve ikinci
likte, deliryum tremensten sonra gelişen her kasılmanın alkol
kasılma riskini azaltırlar. Lorazepam veya diazepam uygundur.
kesilmesine bağlı olmadığı düşünülüp ileri değerlendirme ge-
Daha önceden incelenmedilerse, yoksunluk kasılmaları olan
reklidir.
hastalar ayaktan takip edilmelidir. Hepsi, en az bir kere yapısal
Tedavi bir sebep yönünden araştırılmalıdır. Hospitalizasyon nadiren
gereklidir.
A. Deliryum Tremens
2. İlaç İntoksikasyonu
Vücut ısısı, nabız ve kan basıncını ölçün, hiperpreksi ve hipo-
tansiyon yönünden saatte iki kere ölçümleri tekrarlayın. Ateş
veya meningismus bulgusu varsa, lumbar ponksiyonu düşü Santral Etkili Antikolinerjik İlaçlar
nün.
Santral sinir sistemine geçebilen çeşitli antikolinerjik ilaçlardan
1. Sıvılar- Tedavinin ilk gününde, derin dehidratasyon varsa,
ötürü ajite ve konfüzyonel durumlar gelişebilir. Tablo 37-9'da
sıvı gereksinimi olacaktır. Hipogliseminin önlenmesi için int-
sebep olabilen ilaçlar ve reçetesiz satılan ilaçlar listelenmiştir.
ravenöz sıvılar glukoz içermelidir. Deliryum, psikoz, anksiyete, halüsinasyonlar, nefessizlik,
2. Tiamin- Tiamin, 100 mg/gün dozunda verilince Wernicke hiperaktivite, disorientasyon, kasılmalar ve koma durumu pe-
ensefalopatisini önler riferik kolinerjik blokaj bulgularıyla ilişkilidir: taşikardi, midri-
3. Benzodiazepinler- Benzodiazepinler, tedavinin ana öğe yazis, hiperpreksi, üriner retansiyon, azalmış barsak motilitesi,
sidir. Aynız zamandai deliryum tremens tehlikesi olan hasta- azalmış terleme, azalmış bronşiyal, faringiyal ve tükrük bezi
larda şiddetli deliryum gelişimini önleyebilirler. salgıları. Hasta kuru, sıcak, kırmızı ve çılgın görünümlüdür.
NÖROLOJİK ACİLLER
Tablo 37-9. Santral Antikolinerjik Sendroma Yol Aça- Tablo 37-10. Hepatik ensefalopati gelişimini
bilen İlaçlar kolaylaştıran
sebepler
Genel Bilgiler
Hepatik ensefalopati yaşamı tehdit eden ve potansiyel olarak
geri döndürülebilir bir metabolik ensefalopatidir. Hastaların
birçoğunda siroz mevcuttur ve karaciğer yetmezliği veya portal
hipertansiyon öyküleri vardır. Tetikleyen nedenler tablo 37-10'
da listelenmiştir.
Tedaviden Konu 47'de bahsedilmektedir. Hastaneye yatış des-
tek tedavisi için gereklidir.
Klinik Bulgular
Stimülanlar ve Halüsinojenik İlaçlar
A. Semptom ve Belirtiler
Kokain, amfetamin, LSD (lizerjik asit dietilamid), esrar ve PCP
(fensiklidin) gibi sıkça suiistimal edilen bazı maddeler ajite ve Hastalarda sıklıkla bilinç durumunda gelişebilecek çeşitli de-
konfüzyonel bir duruma neden olabilir. Kokain ve amfetamin ğişiklikler bulunur. Semptomların şiddetini derecelendirmek
en sık sebep olan maddelerdir; ajitasyon, anksiyete, depresyon, için bir klinik skala kullanılabilir (Tablo 37-11). Fizik bakıda
psikoz, paranoya, intihar eğilimi ve bu durumların herhangi ayrıca hepatomegali, sarılık, skleral ikter, asit, asteriksis, jine-
bir kombinasyonuna neden olabilir. Semptomlar, maddenin komasti ve spider anjiyomlar gibi kronik karaciğer hastalığı
kullanılma yolundan bağımsızdır. Tedavi konu 47'de anlatıl bulguları olabilir.
maktadır. Kısa süreli psikiyatrik değerlendirme önerilir.
B. Laboratuvar Bulguları
Klinik Bulgular
Wernicke ensefalopatisi, oftalmopleji, ataksi ve bilinç durum
değişiklikleri ile karakterize bir tıbbi acildir. Bununla birlikte,
hastaların yaklaşık% 19'unda bu klasik triadın hiçbir bulgu-
su olmaz. Olguların çoğu, alkolizm, malnutrisyon veya her
ikisiyle ilişkilidir. Bu bulguların bulunduğu bir hastaya tiamin
başlanmasının geciktirilmesi, ölüm veya kalıcı nöropati veya
bilinç kaybına neden olabilir.
A. Oküler Anormallikler
Oküler semptomlar, kabaca hastaların % 29'unda görülür. Nis-
tagmus (sadece horizontal veya horizontal ve vertikal) görülebi-
lir. İzole vertikal nistagmus nadirdir. Bilateral lateral rektus kası
(6. Kraniyal sinir) felci ve konjugat bakış felci mevcut olabilir.
yon önerilir. Bilinç durum değişiklikleri için diğer laboratuvar Diğer tip oftalmoplejiler izlenebilir. Dış kulak yolunun buzlu
bulgularının incelenmesi göz önüne alınmalıdır.
suyla irrigasyonu (kalorik test) hemen her zaman anormaldir
ve unilateral veya bilateral oküler hareket yokluğunu gösterir.
Tedavi
Acil servis tedavisi, destekleyici ve altta yatan nedene yönelik
B. Ataksi
olmalıdır. Oral veya rektal yolla verilen laktüloz, amonyak se-
Ataksi, alkolik serebellar dejenerasyonla ilişkili olana benzer.
viyelerini düşürür. Laktüloz tedavisini tolere edemeyen veya Trunkal ataksi en sık görülen tip olmakla birlikte majör bulgu-
bu tedaviye dirençli olan hastalarda, intestinal floranın elimine su geniş tabanlı ve dengesiz yürümedir. Uzuv ataksisi, yürüme
edilerek laktüloz seviyelerinin düşürülmesine yönelik oral ne- ataksisine göre daha nadirdir ve alt ekstremiteleri üst ekstremi-
omisin, vankomisin veya metronidazol verilebilir. Fakat kulla- telere göre daha fazla tutar.
nımlarını destekleyecek kanıtlar fazla değildir.
Sonuçlandırma
Bilinç durum değişiklikleri hastaların % 82'sinde ve belirgin
Derece 1-4 arasındaki hastalar kabul edilmelidir. Karaciğer
deliryum ise % 20'sinde gözlenir. Dikkatsizlik, ihmal ve azalmış
hastalığı veya alkolizmin ileri evresinde olan ve hayati riski
spontan konuşma ile kendini gösteren belirgin apati, olguların
olan hastaların yoğun bakım ünitesi ihtiyacı olabilir. Kronik
önemli bir kısmında görülür. Düzelme evresinde, Korsakoff
veya intermittan ensefalopatisi olan ve tedaviye iyi cevap veren
psikozu daha belirgin hale gelir, yakın hafızanın belirgin bo-
hastalar, özellikle iyi bir sosyal destek ve yakın takip olanakları
zulması ve ve yeni öğrenilenlerin unutulması ile karakterizedir.
varsa, taburcu edilebilirler.
Konfabulasyon sıktır.
Tedavi
A. Vitaminler
Wernicke ensefalopatisinden şüphelendiğiniz anda 100 mg ti-
WERNICKE ENSEFAlOPATİSİ (AKUT TİAMİN
amini intravenöz olarak verin. Hastalar yatırılmalı ve hastalar
uygun diet ve barsak alışkanlıklarını kazanana kadar günde 50
mg iv tiamin idame olarak verilmelidir. Bu hastalarda çoklu bo-
zukluklar olacağı için, diğer suda çözünen vitaminler (B komp-
leks ve C) eklenmelidir. Polat ve vitamin B12 ihtiyacına tam kan
sayımına göre karar verilir (hipersegmente polimorfonükleer
lökositler, makrositoz varlığı). Yağda çözünen vitaminlerin (A,
D ve E) eksikliği nadirdir.
Alkolün bırakıldığı evrelerde magnezyum eksikliği sık
görülür. Kan seviyelerine bakarak magnezyum replasmanı ya-
pılmalıdır (Konu 44).
NÖROLOJİK ACİLLER
Tedavi ve Sonuçlandırma
Genel Bilgiler
Reye sendromu, infantlar ve çocuklarda karaciğerin yağlı de-
jenerasyonu ile birlikte seyreden ve % 21 gibi yüksek mortalite
oranlarına sahip bir ensefalopatidir. Santral sinir sistemi bas-
kılanmasının derecesi, hepatik disfonksiyon derecesi ile pek
korelasyon göstermez. Hastalık, 20 yaşından büyük bireylerde
oldukça nadirdir. Kasım ve Nisan arasında, Şubat ayında pik
yaparak bir mevsimsel seyir gösterir. Daha önceden bir vira]
hastalık geçirme öyküsü bulunabilir. Epidemiyolojik kanıtlar,
Reye sendromu ile su çiçeği ve influenza arasında sıkı bir bağ
lantı ortaya çıkarmıştır. Parainfluenza, adenovirus, coxsackie
ve herpes simplex virüsleri de suçlanmıştır. Daha önceki bir
enfeksiyon sırasında salisilat kullanımı ile Reye sendromu ara-
sında bağlantı olduğu gösterilmiştir.
Olgu sayıları
1980'lerden bu yana dramatik olarak azal- 1. Amnestik Ataklar
mıştır. Bazı yazarlar, bildirilen olgulardaki azalmanın neredey-
se sıfır olduğunu; ortak patofizyolojisi olan yeni metabolik bo- Klinik Bulgular
zuklukların saptandığını bildirmiştir. Metabolizma ile ilişkili
bu bozuklukların saptanmasını sağlayan yeni teknikler, Reye Anımsamanın özgün olarak değerlendirmesi yapılmadan hafı
sendromunun birçok olgusunun bu bozuklukları taklit ettiğini za kaybının değerlendirilmesizordur. Amnestik hastalar sade-
TRAVMA OLMAYAN LLER
Tedavi ve Sonuçlandırma
Tedavi ve Sonuçlandırma
Psikiyatrik konsültasyon isteyin. Akut psikozu olan veya kro-
nik psikozu aniden kötüleşen hastaların güvenli bir servise ya-
Herhangi bir özgün tedavisi yoktur. Tanı şüpheliyse veya yeterli tırılması gereklidir. Kendine veya başkalarına zarar verme riski
bir sosyal destek yoksa, hastaneye yatış uygundur. olanlarda parenteral antipsikotik kullanımı gerekebilir.
2.Histeri
Tablo 37·12. Bilinç Bozukluklarında Psikiyatrik ve Organic Köken Ayrımının Yapılmasını Sağlayan Özellikler
Sıklıkla etkilenmiştir; yakın hafıza daha Kimlik bilgilerini de içeren totalamnezi; veya hafıza tama-
Hafıza
fazla etkilenir men etkilenmemiş olabilir
faydalı olmakla birlikte, sadece az miktarda kılavuz kesinlik ka- Tedavi ve Sonuçlandırma
zanmıştır. Amnezinin, mental fonksiyonla ilgili en önemli bo-
zukluk olduğunun akılda tutulması faydalıdır. Histerikal am- Hastaya psikiyatri önerin anksiyolitikler yararlı olabilir. Dü-
zenli bir ev ortamı yoksa hastaneye yatış gerekebilir.
nezide, herhangi bir yeni olayın hafızaya alınması ve geçmişle
ilgili bir olayın hatırlanması bozulmuştur. Mesela, bu hastalar
BİLİNMEYEN SEBEPLERE BAGU
sıklıkla kendi isimlerini inkar ederler; bu bulgu uyanık ve dik-
katli bir insanda direkt olarak histerik kişilik tamsını koydurur.
İddia· edilen bilinç kapasite ile kendisini çevreleyen bileşenlere Konfüzyonla durumla başvuran hastalarda yukarıdaki tüm
karşı tepkileri arasındaki uyumsuzluk çarpıcıdır. sebepler değerlendirilse bile, hastaların birçoğunda acil servis-
te kesin tam koyulamayabilir. Bu hastalarda, özellikle de yaşlı
Fizik bakıdaki en faydalı ayırıcı özellikler asteriksis ve
olanlarda, subklinik ılımlı metabolik veya ilaca bağlı anormal-
miyoklonustur; fizik bakıda bulunmaları metabolik bir bozuk- likler veya enfeksiyonlar sebep olabilir. Altta yatan sebebe yö-
luğa işaret ederler. Asteriksis ve miyoklonus, histerik veya psi- nelik tedaviyle hastalar normal haline dönebilir. Özellikle yaşlı
kiyatrik bozuklukların bir parçası olarak izlenmez. hastalarda hipertiroidi veya hipotiroidi dikkate alınmalıdır.
Elektroensefalogram tam koymada faydalıdır, çünkü psi- Sebebi bulunmayan konfüzyonel durumdaki hastaların,
kiyatrik hastalıklarda hemen her zaman normal, organik ve ileri değerlendirme için yatırılma endikasyonu vardır.
metabolik hastalıklarda ise sıklıkla yavaşlamış olarak bulunur.
Traselerde çok hızlı b dalga aktivitesinin görülmesi sedatif-hip-
notik ilaç intoksikasyonunda görülebilir ve doğru tanı hakkın
da ipucu verir.
Obstetrik ve Jinekolojik
Aciller ve Tecavüz
Ryan Tucker, MD
Melisa Platt, MD
Çeviri:
Dr. Hakan Aytan
D. Tedavi
Burada açıklanan tedbirler gebeliğin üçüncü trimesterinde
kullanılmamalıdır.
1. Uterusun kompresyonu - Bir el ile vajene girin, uterusu
kaldırın ve abdominal duvar ile diğer eliniz arasında sı
kıştırın. Alternatif olarak uterin kaviteye bir foley kateteri
yerleştirme ve kanama duruncaya kadar balonu şişirme
denenebilir.
2. Tıbbi tedavi - Tek başına veya direkt sıkıştırma ile birlikte
25 mg 4 saate bir konjuge östrojen kanama kontrol altına
alınıncaya kadar kullanılabilir.
Sonuçlandırma
bir kanama anormalliğini ortaya çıkarmak için trombo- Anormal hemodinamiye veya belirgin anemiye yol açan vajinal
sit sayımı, protrombin zamanı ve parsiyel tromboplastin kanamalıhastalar hastaneye yatırılmalıdır.
zamanı, (c) tam kan sayımı (CBC), (d) renal fonksiyon
testleri ve serum elektrolitlerinin ölçümü, (e)kan gazı ve KANAMANIN EŞLİK ETTİGİ VEYA ETMEDİGİ
pH (ventilasyon ve perfüzyonun yeterliliğinin değerlen
dirmesinde faydalıdır) ölçümleri için kan alın.
3. Foley kateter takın. Tablo 38-2'ye bakınız
4. Eğer hasta doğurganlık çağında ise idrar veya serumda
gebelik testi yapın. Klinik Bulgular
5. Hızı vital bulgulara bağlı olacak şekilde (örn., 200-1000
mL/h) uygun kan transfüzyon için kan elde edilene kadar A. Öykü
intravasküler hacmi düzeltmek ve kan basıncını korumak
Aşağıdaki noktalar hakkında bilgi alın:
için kristalloid solüsyonların (Ringer solüsyonu veya nor-
Olası gebelik (yakın zamanda amenore veya anormal kana-
mal serum fizyolojik) hızlı infüzyonuna başlayın.
ma periyodu, kontrasepsiyon olmadan cinsel ilişki, sabah
6. Çapraz karşılaştırması uygun kanı mümkün olduğunca
bulantısı veya yeni başlangıçlı meme hassasiyeti)
çabuk verin. Eğer hasta stabil değil ise ve krosu uygun
kan temin edilememişse, O Rh negatif kan transfüzyonu Tecavüz veya tıbbı olmayan abortusu da kapsayan travma
yapın.
öyküsü.
Tablo 38·2, Pelvik Ağrının Ayırıcı Tanısı
lnkomplet abortus Yakınzamanda le- Kramp tarzında ± Ağır kan Dil ate Büyü muş Yok Yok ± ±
kelenme veya aşikar ve suprapubik Pıhtıları hassas
kanama ile birlikte
--!
::o
)>
<
Ektopik gebelik Yakınzamanda intermıtan değiş- ± Az fakat ± Hafifçe Normal + Unilateral ± ±
:S'.:
)>
kanama ıle birlikte ken ciddiyet Nadiren Hassas veya or
amenore yok hafifçe
büyümüş ~
)>
-<
)>
z
)>
Mıttelschmerz Siklüs ortası Ani Lekelen- Normal Normal Yok Unilateral n
me r
r
m
::o
RİA ile birlıkte veya Değişken Kramp tarzında ± Az veya + Değışken Hafifçe Tuba abse- Değişken ± ±
olmayan yok hassas si varsa+
endometrit
Ateş sıklıkla enfeksiyonun ilk işaretidir ve pelvik ısı artışı (lokal gösterebilir. (Şekiller 38-1 ve 38-2).
inflamasyona bağlı) bimanüel bakıda saptanabilir. Pelvik or- 5. laparoskopi -Tanı kesin olmadığında laparoskopi faydalı
ganlar hassas ve kan ile dolınuştur. olabilir.
Eğer tanı kesin değil fakat ektopik gebelik veya septik abortus
1. Kan testleri - lökosit sayımı ve eritrosit sedimentasyon
hızı inflamasyonu gösterebilir fakat nonspesifık testlerdir.
bir olasılıksa hastaneye yatış için bir jinekolog ile konsültasyon
2. Gebelik testi - Eğer ağrı veya kanama mevcutsa bir gebe- veya ayaktan günlük takip zorunludur.
lik testi önemlidir. (Bakınız Tablo 38-3). Kalitatif kan ve idrar
. •••·•.·.•.·· Travırıaf.·.···ır~.c+.z·•ıı.;i!'.ı/P
·· ..... ' Po~tpartum hemoraii •. ı '. > : " · ·.
DisfıırıkslJpııııı.uıerı.o Jıaııanıa ···, ··· •
.;Karsiıııım.: .. . ....
Ağrı Salpenjit ve tuboovaryan abse
Rüptüre over kisti
Tüp ve overin lorsiyonu
Mittelschmerz ·
Abdomınal hastalıklar (apandisit, vb.)
Plasenta previa
Ektopik gebelik
Spontan abortus
Ablasyo plasenta Genel Bilgiler
Ektopik gebelik ilk trimesterde gebelik ile ilişkili ölümlerin
başta gelen sebebidir. Ektopik gebeliği olan hastalarla sıklıkla
. . acil servislerinde karşılaşılır ve bu hastalığın tespiti görülen de-
Ağrı ve kanamalı gebelik Plasenta previada travay ğişik başvuru şikayetleri nedeni ile zor olabilir. Ektopik gebe-
Ablasyo plasenta lik yaşamı tehdit edebilecek bir durum olduğundan amenore,
Septik abortus vajinal kanama ve alt abdominal ağrı ile gelen tüm hastalarda
Puerperal sepsis şüphelenilmesi gereken bir durumdur. Bazı kadınlar için ekto-
Ektopik gebelik pik bir gebeliğin ilk bulgusu senkoptur. En sık görülen şikayet
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
önceleri az olan, kramp tarzında alt abdominal ağrı ile birlikte Ultrasonların artmış çözünürlüğü ve hızlıca elde edilebi-
olan vajinal kanamadır. len kantitatif hCG testleri ile ektopik gebeliğin tanısı daha ke-
Ektopik gebelik insidansı RİA kullanan ve pelvik enfeksi- sin ve eskiye oranla daha erken konulabilmektedir (Şekil 38-3).
yon (örn., Salpenjit), tuba! cerrahi, infertilite tedavisi veya daha
önce tuba! gebelik öyküsü olanlarda artmıştır. Ektopik gebelik- Klinik Bulgular
lerin %98'i tubaldir.
Ektopik gebeliğin klinik başvuru şekli değişken olup A. Semptom ve Belirtiler
asemptomatik hastadan hemorajik şoktaki hastaya kadar deği Hastalarda şunların öyküsü mevcuttur: (1) geçmiş veya anor-
şir. Fallop tüpünün rüptürünü takiben tubal damarlardan gelen mal mens veya vajinal kanama - fakat ektopik gebeliği olan
serbest intraperitoneal kanama hastalığın ve ölümün temel ne- hastaların %30'unda vajinal kanama yoktur, (2) amenoreyi ta-
denidir. kip eden terk taraflı olabilen pelvik ağrı, ve (3) olası gidip gelen,
Hayır Evet
ı ı
• Resüsitasyon Pelvik ultrason
• Acil jinekolojik konsültasyon
• Yatak başı ultrason (mümkünse)
l
Ektopik gebeliğin tedavisi için •
IUP yok
Hayır Evet
ı
Kantitatif beta hCG
2':1000 mIU
A Şekil 38-3. Olası Ektopik Gebeliği Olan Hastada Tanısal Akış Şeması. IUG: İntrauterin Gebelik
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
sürekli olmayan ağrı, fallop tüpünün rüptürü ağrıda geçici bir 3. Laparoskopi veya laparatomi - Ektopik gebeliğin ke-
rahatlama sağlayabilir. sin tanısını koyabilmek için laparoskopi veya laparatomi gerek-
Erken gebelik belirtileri (örn., Meme hassasiyeti ve bu- li olabilir.
lantı) olabilir. Tek taraflı abdominal veya pelvik ağrı olabilir.
Yansıyan omuz ağrısı, senkop, veya baş dönmesi, sersemleme Tedavi ve Sonuçlandırma
de olabilir. Tuba! rüptür sonrası periton içine kanama ile peri-
toneal ağrı olabilir. Olası ektopik gebeliğin tedavisi, hastanın ektopik gebelik için
Ektopik gebeliğin erken dönemlerinde pelvik bakı sonu- risk faktörleri (örn., infertilite tedavileri, tuba! ligasyon öyküsü
cu nSrmal olabilir. Başlangıçta semptomlar tamamı ile özgün veya pelvik inflamatuvar hastalık), hemodinamik stabilite ve
olmayabilir çünkü onları oluşturan tuba! gebelik gelişiminin fizik bakı bulguları tarafından belirlenir. Sonografi abdominal
erken safhalarında olabilir. İlerlemiş vakalarda hassas bir ad- ağrı veya vajinal kanaması olan gebe hastaların değerlendiril
neksiyel kitle, büyümüş uterus veya peritoneal kavitede kan mesinde önemlidir (şekil 38-3). KantitatifhCG sonuçları ultra-
(örn., Yumuşamış cul-de-sac) olabilir. sonografi bulgularının yorumlanmasında yardımcı olabilir. Ek
Sırtüstü yatarken, oturur halde ve ayakta nabızları da içe-
olarak Rh negatif anneler Rho(D) immünglobulin almalıdır.
ren vital bulguları eksiksiz elde edin ve supin veya ortostatik
hipotansiyon açısından kan basıncını ölçün.
A. Ektopik Gebelik için Yüksek Olasılık
B. laboratuvar Testleri ve Özel Araştırmalar Eğer hemodinamik stabilite izin veriyorsa acil pelvik sonografi
isteyin. Eğer endovajinal ultrasonda boş bir uterin kavitesi olan
1. Gebelik testi - Kalitatif (niceliksel) idrar ve serum gebe-
bir hastada kantitatifhCG değeri 1500-2000 mIU/mL'den yük-
lik testi 10 mIU/mI:ye kadar düşük seviyelerde pozitif olabilir.
Laboratuvar ile kontrol edin. En özgün ve hassas test serumda sekse, ektopik gebelikten kuvvetli bir biçimde şüphelenilmeli
kantitatif hCG'dir. Laboratuvar kitlerine bağlı olarak 5 mIU/ dir. Adneksiyel bir kitle veya ekstrauterin konsepsiyon ürünleri
mI:ye kadar düşük seviyeleri tespit edebilir. Pelvik ultrasonun kolaylıkla görülebilir veya görülemeyebilir. Fazla miktarda pel-
yorumlanmasında kantitatif hCG değerleri bu durumda de- vik veya intraperitoneal sıvı ektopik gebeliği çok düşündürür
ğersizdir. Normal bir intrauterin birinci trimester gebeliğinde (şekil 38-4c ve 38-5). Pozitif gebelik testi olan bir hastanın de-
hCG yaklaşık her 1.5 günde bir iki katına çıkmalıdır. ğerlendirilmesinde ultrason elde edilemiyorsa, ektopik gebelik
2. Ultrason - Endovajinal ve transabdominal sonografı nor- için kaygılandıran fiziksel bulgular adneksiyel hassasiyet veya
mal (şekil 38-1 ve 38-2'ye bakınız) ile anormal erken gebeliğin adneksiyel bir kitleyi içerir. Fakat muayeneniz esnasında peri-
(şekil 38-4) ayırt edilmesinde anahtar tanı aracı haline gelmiş toneal bulguların olmaması sizi yanıltmasın.
tir. Bazen adnekste veya cul de sacta bir kitle görülebilir veya Hemorajik şoku iki geniş çaplı (:?:16-gauge) intravenöz
konsepsiyon ürünleri uterin kavite dışında görüntülenebilir kateter yerleştirip hacim replasmanı için kristaloid sıvı vererek
ve ektopik gebelik tanısı kolaylıkla konulabilir (şekil 38-4'e önleyin veya düzeltin. 2-4 ünite eritrosit süspansiyonu için kan
bakınız). ·" grubunu belirleyin ve çapraz karşılaştırma yapın. Bir Foley ka-
Ultrason sıklıkla intrauterin bir gebeliğin gösterilmesi teteri takın ve tetkik için idrar yollayın.
ile ektopik gebeliğin dışlanmasında kullanılır. Eğer hastada Acil obstetrik konsültasyon isteyin ve hastayı ameliyata
bir infertilite tedavisi öyküsü varsa erken sonuç çıkarmak hazırlayın. Tam kan sayımı, serum elektrolitleri, kan üre nitro-
tan sakının çünkü heterotopik bir gebelik (aynı anda intra- jeni, kreatinin, koagülasyon profili ve gerekli olursa diğer test-
uterin ve ektopik) olasılığının 4000'de 1 kadar düşük olduğu leri isteyin.
rapor edilmiştir. 6000-6500 mIU/mL seviyesinde bir hCG ile
vakaların %94'ünde intrauterin bir gebelik transabdominal B. Ektopik Gebelik Şüpheli
olarak görüntülenebilir. Benzer olarak endovajinal ultrason
kullanıldığında ayırt edici değer olarak 1000-1500 mIU/mL Gebelik testi pozitif olan bir hastada açıklanamayan vajinal ka-
hCG değerlerinde yolk kesesi tanımlanabilir. Endovajinal nama, pelvik ağrı ve hassasiyet olabilir.
görüntüleme ile ektopik gebelik ile ilişkili olan küçük bir int- İntravenöz bir kateter yerleştirin ve CBC ve çapraz karşı
rauterin kan birikimi veya psödokese görülebilir. Ayırt edici laştırma için kan yollayın. Pelvik sonografi yaptırın. Transvaji-
değerlerin altında gebeliğin çok erken dönemlerinde ute- nal bir sonogram ektopik gebeliğin kesin kanıtlarını gösterme-
rus boş olarak görülebilir. Transabdominal görüntüleme ile yebilir; endişe verici bulgular arasında cul-de-sac'ta sıvı veya
Morrison çukurunda sıvı görülmesi kuvvetle rüptüre ektopik ayırt edici seviyede veya üzerinde bir kantitatifhCG varlığında
gebeliği düşündürür ki genellikle cerrahi müdahale gerekti- boş bir uterus olması vardır. Bu durumlarda acil jinekolojik
rir (şekil 38-5). konsültasyon önerilir.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ
&. Şekil 38-5. Rüptüre bir ektopik gebeliğe sekonder Morison çukurunda (hepatorenal boşluk) serbest sıvının yatak
başı transabdominal ultrasonu
'Uterus büyüklüğü cm olarak simfizis pubisin en üst noktası ila uterus fundusunun en üst noktası arasında ölçülürse gebeliğin 15-16 ila 32-33.
haftaları arasında tahmin açısından çok faydalıdır. Normal gebeliğin 20. haftasında uterus umblikus hizasındadır.
A. Acil Önlemler
Önce hastayı hastaneye yatırın ve septik şok için genel önlem-
lere başlayın (konular 11 ve 42). Acil cerrahi obstetrik-jineko-
lojik konsültasyon isteyin.
8. Laboratuvar Testleri
Kültür için kan ve uterin akıntı elde edin. CBC, hepatik ve re-
nal paneller, serum elektrolit tayini, protrombin zamanı, parsi-
yel tromboplastin zamanı, trombosit sayısı, ve eğer ilk bulgular
anormal ise dissemine intravasküler koagülasyon tarama test-
leri için kan alın.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ
Tedavi ve Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Rüptüre over kisti ani başlangıçlı, kısmen ciddi pelvik veya alt
abdominal ağrı ile ilişkilidir. Hastada ateş yoktur ve lökositoz
değişkendir. Etkilenmiş over üzerinde hassasiyet bulunur ve
kitle yoktur. Bir gebelik testi istenmelidir çünkü ektopik gebelik
olası bir tanıdır. Ultrasonografı over kisti veya serbest pelvik sıvı
varlığını gösterebilir ve ektopik gebeliğin tespitinde faydalıdır.
Tedavi ve Sonuçlandırma
Tedavi ve Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Over torsiyonu alt abdomende ciddi unilateral ağrı atakları
öyküsü ile ilişkilidir. Adölesan ve 50 yaş üstü postmenapozal
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ
Klinik Bulgular değişken pelvik ağırlık veya bir sürükleme hissi ve alt sırt ağrısı
semptomları ile karakterizedir. Ani başlangıçlı üriner retansi-
Birçok kadın ağrılı menstürasyon (dismenore) yaşarlar. Ağrı yon bir başvuru şikayeti olabilir. Muayenede vajende veya va-
kramp tarzındadır, güçten düşürebilir ve genellikle mensler ile jenden dışarı sarkan (procidentia) uterus ve serviks şekline ve
düzelir. Ağrı endometriyum tarafından aşırı miktarda prostog- boyutuna sahip sert müsküler bir kitle görülür. Procidentiaya
landinlerin salınması ve bunu müteakip artmış uterin tonus sıklıkla sistosel, rektosel ve enterosel eşlik eder.
nedeniyle olur. Fizyolojik kökenli değildir.
İdiopatik dismenore genellikle menarşta başlar ve büyük Tedavi ve Sonuçlandırma
olasılıkla edinse! formdan daha yaygındır. Geç ergenlik ve er-
ken yirmili yaşlarda olan edinse! dismenore endometriyozisi Doğum esnasında uterus prolapsusu acil obstetrik-jinekolojik
düşündürebilir ve kronik inflamatuar hastalıkta sıktır. konsültasyon gerektirir çünkü belirgin kanama ve hemodina-
mik instabilite oluşabilir. Uterusun geri yerine yerleştirilmesi
Tedavi ve Sonuçlandırma (reversiyonu) fundusu tekrar introitusa doğru yönelten manu-
el basınç ile denenmelidir. Tokolitikler gerekirse uterusu gev-
Her iki tip dismenore de acil doktoru tarafından görülebilir ve şetmek için kullanılabilir. Tekrar yerine yerleştirdikten sonra
prostaglandin inhibitörleri ile (ibuprofen 400 mg oral her 6 sa- oksitosin uterus kontraksiyonlarını başlatmak ve tekrar pro-
ate, naproksen 250-500 mg günde 2 defa veya kontrollü salınım lapsusu engellemek için verilir. Akut üriner retansiyon veya
750-1000 mg her gün) tedavi edilebilir. Alt abdomene lokal ısı procidentiası olan hastalar için acil jinekolojik konsültasyon
uygulaması faydalı olabilir. gerekir. Hafif prolapsusu olan hastalar 5-7 gün içinde jinekolo-
jik değerlendirme ve olası cerrahi için danışılmalıdır.
Uterus prolapsusu tipik olarak çocuk doğurmaya bağlı pelvik Gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı profilaksi
tabanda oluşan müsküler defektler nedeniyle olur. Prolapsus önermek.
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
F. Takipleri Ayarlayın
Kesin bir randevu (zaman, yer ve doktor veya klinilz) verilme- Postkoital acil kontrasepsiyon, ertesi gün hapı olarak da bilinir,
lidir. implantasyonu engellemek için verilebilir. ABD Gıda ve İlaç İda
resi plan B'yi (Levonorgestrel 0.75 mg) cinsel ilişkiden sonra ilk 72
saat içinde ve 12 saat sonra tekrar edilmek kaydı ile onaylamıştır.
Birkaç tane yapıla gelen eşdeğer uygulama mevcuttur. Bulantı ve
RİA ile ilgili Problemler kusma sıklıkla olur ve bir antiemetik verilmelidir. Ertesi gün ha-
pın %98 etkili olduğu bildirilmiş olsa da tedavi bitiminde itibaren
A. "Kayıp" RİA 21 gün içinde menstrüasyon olmazsa gebeli!( testi yapılmalıdır.
hakkında uyarmalı ve uygun kontraseptif tavsiyeyi vermelidir. abdominal ağrı olur. Ligamentum teres ağrısı olan hastalar bu
Acil serviste tedavi için oral kontraseptiflerin ve ya RİA kul- şekilde gelebilirler. Ağrı oldukça sabittir, kramp tarzında değil
lanımının bırakılması istenmeyen bir gebelik ile sonuçlanma- dir. Vücut sıcaklığı ve beyaz küre sayısı genellikle normaldir.
malıdır.
Tedavi oral analjezikleri ve yatak istirahatını kapsar.
Birinci trimesterde bulantı ve kusma sıktır ve genellikle sabah
olur. Bulantı ve kusmanın semptomatik tedavisi tercih edilir;
örneğin sabah kalkar kalkmaz kraker yemek veya az miktarda
sık, az yağlı yemekler yeme gibi.
Gebe kadınlar her biri acil servise gelmelerine yol açacak bir- içeren kristalloid solüsyon (örn., %5'lik dekstrozlu %0.9'luk
çok sıkıntıya maruz kalırlar. Sık sıkıntılar içinde kusma, bel serum fizyolojik) verin. Wernicke ensefalopatisinin nadir fakat
ağrısı, senkop atakları, üriner semptomlar (gösterilebilen idrar ciddi bir komplikasyon olması dolayısı ile tiamin replasmanını
yolu enfeksiyonu olsun veya olmasın), mide yanması, kabızlık, düşünün. Vermenin miktarı ve hızı dehidratasyonun ciddiyeti-
hemoroid, varikoz venler, ayak şişmesi ve kramplar vardır. ne bağlıdır. Gerektiği kadar potasyum replase edin.
Bu şikayetler için ilaç tedavisi düşünülüyorsa sadece ge-
belikte güvenli olduğu bilinen ilaçlar kullanılmalıdır ve her B. Arıtiemetiider
hasta potansiyel yara ve riskler hakkında bilgilendirilmelidir. Eğer bulantı devam ederse bir antiemetik verin. Ondansetron
Nadiren gebe kadınlarda bir veya diğer kadranlara lokalize (gebelikte güvenliği B sınıfı) her 8 saate bir 4-8 mg İV veya pro-
OBSTETRİK VE JİNEl<OLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ
methazin (gebelikte güvenliği C sınıfı) her 6 saate bir 12.5-25 si yaratabilir çünkü ani masif hemoraji herhangi bir zamanda
mg İV kullanılabilir. Bu tedavilerin kontrollü randomize çalış olabilir. Plasenta previa için risk faktörleri arasında artmış yaş,
maları sınırlıdır olmasına rağmen her ikisi de gebelikte güvenli artmış parite, çoğul gebelikler ve daha önceki sezeryen seksiyo
kabul edilir. Alternatif olarak günde 3 defa oral 10-25 mg vita- ve abortuslar yer alır. Abdominal ve transvajinal ultrason gü-
min B6'nın gebelikte bulantıyı azalttığı gösterilmiştir. venlidir ve tercih edilen görüntüleme yöntemidir.
Gebeliğin ilk 10 haftasında fetal organogenez nedeniyle
B. Sistemik Koagülopatiler
tedavilerden sakınılmalıdır fakat vaka bazında bir risk-fayda
oranı değerlendirilmelidir. Hasta antiemetikler verilmeden Koagülasyon bozuldukları tek başına nadiren üçüncü trimes-
önce böyle riskler hakkında uyarılmalıdır. ter kanaması nedenidir. Tanı rutin koagülasyon çalışmaları ile
doğrulanır.
Sonuçlandırma Tedavi
İnatçı kusması ve ketonürisi olan hastaları hastaneye yatırın. A. Başlangıç Basamakian
Bulantısıkontrol altına alınan ve ketonürisi düzelen hastalar
1-2 gün içinde kontrole gelmek kaydı ile taburcu edilebilirler. Acil obstetrik konsültasyonu isteyin. Hastayı hipovolemi (su-
Hastaya antiemetik tabletler veya fitiller sadece ihtiyaç oldu- pin veya postural hipotansiyon ile gösterilir) açısından değer
ğunda kullanması için yazılabilir.
lendirin ve eğer varsa intravenöz kristalloid solüsyonları veya
tam kan ile düzeltin.
B. laboratuvar Testleri
Geniş kanallı (216-gauge) bir intravenöz kateter yerleştirin.
Genel Bilgiler CBC, koagülasyon çalışmaları (protrombin zamanı, parsiyel
tromboplastin zamanı, fibrinojen ve trombosit sayımı), kan üre
Üçüncü trimester kanamalarının en sık sebepleri ablasyo pla- nitrojeni ve serum kı-eatinin için kan alın. 4 ünite kanı tiplendi-
senta, plasenta previa, alt genital yol kanamaları veya sistemik rin ve çapraz karşılaştırma yapın.
koagulopatidir. En az ciddi olan sebep, alt genital yol kanama- Fetal kalp sesini ve toksikolojiyi özellikle kokain varlığını
ları, ancak daha ciddi durumlar sistemik olarak dışlandıktan açısından monitorize edin. İdrar analizi için idrar elde edin ve
sonra tanı alabilir. bir idrar kateteri ile idrar çıkınımı monitorize edin.
Üçüncü trimester kanamaları hem annenin hem de fetu- C. Diğer Hususlar
sun hayatını tehdit eden çok ciddi bir acil durum olarak tedavi
edilmelidir. Ultrasonda plasenta ile servikal osun ilişkisi görü- Plasenta lokalizasyonunun tespiti için ultrason kullanılmalı fa-
lene kadar dijital pelvik bakı ertelenmelidir. kat bu eğer fetus distreste ise doğumu geciktirmemelidir.
Gebe hasta asla herhangi bir sürede de olsa supin, boylu
Klinik Bulgular boyunca uzanmış pozisyonda bekletilmemelidir (Balanız ge-
belikte travma bölümü)
A. Plasenta! Bozukluklar
Sonuçlandırma
1. Ablasyo Plasenta- Plasentanın endometriyumdan pre- Hastayı acilen hastaneye yatırın ve mümkün olan en kısa za-
matür ayrılması ile birlikte subplasental boşlukta (uterus ve manda bir doğum ünitesine yollayın. Fetal bradikardi sezaryen
plasenta arası) hemoraji olmasıdır. Çoğu vakada hastalar vaji- seksiyo ihtiyacının aciliyetini arttır.
nal kanama ile başvururlar. Pelvik ağrı uterin irritabiliteye bağ
lı olarak olabilir veya olmayabilir. Risk faktörleri arasında ileri
anne yaşı, multiparite, sigara içmek, hipertansiyon, eksternal GEBELİGİN İNDÜKLEDİGi HİPERTANSİYON
abdominal travma, kokain kullanımı ve daha önceki ablasyo
öyküsü vardır. Belirti ve bulgular arasında uterin hassasiyet,
vajinal kanama ve sırt veya abdominal ağrı vardır. Takometre
artmış uterin kontraktiliteyi ve fetal distres bulgularını göste-
Klinik Bulgular
rebilir. Ultrason ile erken ablasyon kaçırılabilir. Daha büyük Gebeliğin indüklediği hipertansiyon bir semptomlar spekt-
ablasyonlar dissemine intravasküler koagülasyon, fetal kayıp ! rumunu ve sürekli ciddiyeti kapsayan bir durumu tarif eder.
veya annede kanın tükenmesi ile ilişkili olabilir. Gestasyonel hipertansiyon 140/90 veya daha yüksek bir kan
2. Plasenta previa- Alt uterin duvara implante olmuş bir basıncı ölçümü ile tanımlanır. Preeklampsi gebeliğin indük-
plasenta sıklıkla kısa bir gözlem süresinde düzenli olarak mey- lediği hipertansiyon ve proteinüri ile karakterizedir. Eklampsi
dana gelen küçük miktarlarda ağrısız kanamaya neden olur. kendisini preeklampsi bulguları olan bir hastada nöbetler gö-
Böyle görünüşte az miktarda kan kaybı yanlış bir güvenlik his- rülmesi olarak belli eder. Kan basıncı ölçümü ve idrar testi acil
TRAVMA OLMAYAN ACİLLER
servise gelen tüm gebe hastalarda preeklamsi - eklampsinin tur. HELLP Sendromu hemoliz, artmış karaciğer enzimleri, ve
bulgularını erken tespit etmek için yapılmalıdır. düşük trombositlerin laboratuvar bulgularının olduğu preek-
lampsinin ciddi bir formudur. Bu yukarıdaki bulgular nöbetler
A. Semptom ve Belirtiler ile birlikte olursa hastada eklampsi olduğu söylenir.
Orta - şiddetli preeklampsi bulguları olan hastalarda
Belirti ve bulgular değişkendir ve baş ağrısı, çeşitli vizüel semp- hastaneye yatış endikasyonu vardır. Hipertansiyonu 5-10 mg
tomlar ve vertigoyu içerebilir. Bulantı ve kusma, hiperrefleksi intravenöz hidralazin (Alazine, Apresoline) ile takibinde kan
ve abdominal ağrı olabilir. Özellikle endişe verici olan şey şiş basıncını kontrol etmek için her 20-30 dakikada bir 5-10 mg
miş karaciğerin kendi kapsülü tarafından sıkıştırılmasına bağlı
intravenöz uygulama ile tedavi edin. Labetolol bir alternatif
sağ üst kadran ve epigastriyum (hepatik ağrı da denilir) ağrısı
olarak kullanılabilir. Kan basıncını "normal" değerlere (120/80
dır. Sinirlilik, irritabilite ve hatta nöbetler olabilir.
mm Hg) düşürmeyin, çünkü uç organ hipoperfüzyonu olabilir.
Hipertansiyon veya hastanın normal kan basıncına oran-
la artan kan basıncı önemli bir bulgudur. Kan basıncının ge- Magnezyum sülfat nöbet profılaksisi için endikedir, 30 dakika-
nellikle gebelik ile ilişkili kan basıncındaki fizyolojik düşüş da verilen 4-6 g yükleme dozunu takiben 2 g/saat verilir. De-
nedeniyle anormal olarak değerlendirilebilecek kadar artış vam eden nöbet serebral bir hemoraji gibi intrakranial patoloji
göstermeyebileceğini unutmayın. olasılığını düşündürür ve kafanın bir BT ile taranması istenebi-
Periferik ödem genellikle vardır. Retina! arteriollerin lir.
spazmı ve hemorajisi olabilir. Hepatomegali veya hepatik has- Nörolojik ve kardiyovasküler durum stabil olunca hastayı
sasiyet (veya ikisi) olabilir. yüksek riskli obstetrik hastaların tedavisinde donanımlı olan
bir hastaneye transfer edin.
B. laboratuvar
Preeklampsi - eklampsi tanısını destekleyen klinik laboratuvar
bulguları azalmış idrar çıkımı, artmış kan üre nitrojeni ve se- Ateşli silah yaralanmalarına, şiddete veya otomobil kazalarına
rum kreatinin seviyeleri, azalmış kreatin klerensi, proteinüri ve bağlı travma ablasyo plasenta, fetal membranların rüptürü ve
dissemine intravasküler koagülasyon bulgularıdır. ya direkt fetal travmaya neden olabilir.
Hafif preeklampsi 105 mmHg'nin altında diyastolik basınç, Pco2 yaklaşık 35 mmHg düşer (hafif respiratuar alkaloz)
eser ila <300/24 saat proteinüri, iyi idrar çıkımı ve diğer semp-
tomların olmaması ile karakterizedir. Obstetrik konsültasyon
B. Yaralanmalar
istenmelidir ve eğer servise kabul edilmedi ise taburculuğunda
hastaya yatak istirahatı yapması talimatı verilmeli ve kısa bir 1. Kürü Abdomina! Travma- Motorlu taşıt kazaları birçok
zaman sonraya takibi ayarlanmalıdır. travmanınnedenidir. Ablasyo plasenta veya uterin rüptür açı
sından uyanık olunmalıdır.
C. Ciddi Preeklampsi 2. Penetran abdominal yaralanma- Gebelik esnasında
Ciddi preeklampsi proteinüri, 110 mmHg'den yüksek kan ba- intraperitoneal irritasyona fiziksel yanıt azalabilir. Ek olarak
sıncı, başağrıları, görsel değişiklikler, anüri veya ciddi ödem maternal intraabdominal organlar sefalik ve laterale doğru de-
ile karakterizedir. Uç organ hasarı bulguları sıklıkla mevcut- ğiştirirler.
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK ACİLLER VE TECAVÜZ
narak alkalin bir reaksiyon ile tespit edilebilir (sarının maviye Göbek kordonunu bebeğin abdomeninden 2-3 cm uzakta
dönmesi). bağladıktan sonra (5-7.5 cm) kesin.
Fetal pozisyonu tespit belirleyin. Uterin kontraksiyonlar 20-30 dakika içinde plasentayı eğer dışarı kolayca çıkı
esnasında ve arasında fetal kalp hızını belirleyin. yorsa kord üzerinde nazik traksiyon uygulayarak doğurtun.
Vajinal bakı yapın. Not: eğer vajinal kanama varsa dijital bakı Hemostazın ve uterin tonusun sağlamasına yardım için fundu-
yapmayın. Gelen kısmı ve serviksin dilatasyon ile efasman de- sa masaj yapın. Eğer hasta aktif olarak kanamıyorsa hasta ileri
recesini spekülüm ile belirleyin. tedavi için (örn ]aserasyonların sütürasyonu) doğum salonuna
gönderilirken plasenta yerinde bırakılabilir. İnkomplet bir pla-
Klinik Bulgular sentanın doğurtulması obstetrik bir acildir.
2. Postpartum Önlemler- Bebeği kurulayın ve bakın ve
İlerleyicitravay her 3 dakikada olan uterin kontraksiyonlar ve gerekirse resüsite edin. Bebeği sıcak tutun.
servikal osun dilatasyonu ile karakterizedir. Acil obstetrik kon- Annenin kan basıncını 15 dakika boyunca her 5 dakikada
sültasyonu gerektiren bulgular arasında fetal bradikardi (uterin bir, daha sonra 1 saat boyunca her 15 dakikada bir monitorize
kontraksiyonlar esnasında veya sonrasında <100 atım/dak) va- edin. Vajinal laserasyonlardan kaynaklanan kontrolsüz kanama
jinal kanama (öyküde veya muayenede), transvers, makat veya bir obstetrisyen tarafından kesin onarım yapılması beklenirken
kordon prezentasyonları ve maternal hastalık (örn eklampsi, tamponlanabilir. Bebeğin pıhtılaşmış kordon kanı ABO ve Rh tip-
koma, majör travma) vardır. lendirmesi ve sifıliz için serolojik bir test amacıyla gönderilmelidir.
Tedavi Sonuçlandırma
B. Laboratuvar Testleri mal semptomları olan hastalar ayaktan tedavi edilebilir. Tanısal
kültür ve sensitivite testi için kan ve akıntıdan örnek alın. Aşa
CBC, koagülasyon çalışmaları (protrombin zamanı, parsiyel ğıdaki önerilere uygun şekilde antibiyotikler başlayın.
tromboplastin zamanı ve trombosit sayımı), kan üre nitrojeni
ve serum kreatinin için kan alın. 4 ünite kanın tiplendirmesini A. Ağır Hastalığı Olan Hastalar
ve kros uygunluğunu yapın.
İntravenöz olarak her 6-8 saate bir 2 g sefoksitin, intravenöz
C. Konsültasyon olarak her 6 saate bir 3.1 g tikarsillin-klavulunat, intravenöz
olarak her 6 saate bir 500 mg imipenem-silastatin veya her 8
Acil obstetrik-jinekolojik konsültasyon isteyin. saate bir intravenöz 1 g meropenem verin.
D. İlaçlar
Oksitosin, l litre normal serum içinde 10-40 Ü dakikada 20-40
miliünite olacak şekilde intravenöz, uterin atoni için kullanı
labilir. Obstetrik konsültasyon istendikten sonra taburculuk
öncesi oral metilergonovin (methergine) önerilebilir.
E. Kesin Tedavi
Kesin tedavi, post-partum cerrahi uterin bir perforasyona ne-
den olabileceği için bir obstetrisyen tarafından yapılması gere-
ken dilatasyon ve kürtajdır.
Sonuçlandırma
Klinik Bulgular
Eğer kanamanın nedeni kesin olarak tedavi edilmiş ve hasta
stabil ise 2-3 gün içinde takibe gelmek kaydıyla taburcu edi- Memenin postpartum enfeksiyonu hemen hemen her zaman
lebilir. Diğer tüm hastalar hospitalize edilmeli ve gerektiğinde Staphylococcus aureus nedeniyle olur. Etkilenmiş memede
obstetrik konsültasyon istenmelidir. ağrı, kızarıklık ve sıcaklık mastiti karakterize eder. Ağrı, titre-
me, halsizlik ve aksiler adenopati olabilir.
Puerperal mastit tanısı etkilenmiş memede enfeksiyonun
sistemik bulgularına, ağrı ve hassasiyete dayanır. Abse formas-
yonu olabilir ve kan kültürleri nadiren pozitiftir.
Tedavi ve Sonuçlandırma