You are on page 1of 188

JAMES BLISH

UZAY YOLU
GiZLi GÖREV

Türkçesi:
Reha Pınar
Bu Kitabın Türkiye'de yaym
hakkı KEStM Ajansından
Altın Kitaplarca satın alınmıştır.
ÖN SÖZ

U
ZAY YOLU sadece zevkle okunan ve he­
yecanla seyredilen hikayeler dizisi değil­
dir. Küçükleri eğiten, büyükleri düşündüren
yönüyle 7'den 70'e herkesi ilgilendiren ve mut­
Laka okunması gereken hikayelerdir.
Her hikayenin insanlığa bir mesajı olduğu
gibi, hikaye kahramanlarının kişilikleri c!-e
okuyanları derhal etkileyecek güçtedir.
Çünkü; Kaptan Körk cesaretin, liderliğin ve
kahramanlığın sembolüdür. Volkan Gezegeni'­
nden gelen yeşil kanlı Mister Spak, ileri görüşü
ve mantığı temsil eder. Onsezisiyle ve trans ha­
Line geçerek diğer canlıların düşüncelerini oku­
ma yeteneği vardır. Doktor Makkoy bilime ve
hayata saygıyı canlandırır.
A tılgan uzay gemisi ve onun maceraları,
gelişmiş zekanın neler yapabileceğini ortaya
lcoymaktadır. Günümüz insanının, aslında ger­
çeklik tohumlarını içinde barındıran hayal gü­
cünü ortaya koyan bu eser, kesin bir belge ola­
rak hafızaları süsleyecektir.

DR. TURHAN BOZKURT


UZAY YOLU'NDA ADI GEÇEN ÖNEMLi
KiŞiLER . . .

4tılgan - Yıldız Donanma Sisteminin en modem


silahlarla donatılmış, en büyük uzay
gemi lerinden biridir.
Kaptan Körk - Atı lgan gemisinin tam yetkili
kaptanı. Son derece bilgi l i , karakterl i ,
zeki v e dürüst b i r kişidir.
Mister Spak - Atılgan gemisinin birinci kapta­
nı ve Kaptan Körk'ün en yakın arka­
daşı, yeşil deri l i , sivri kulaklı bir Vol­
kan. Bütün sorunları mantıkla çözüm­
ler, tüm olayları mantığa bağlar.
Doktor Makkoy - Geminin Başheki mi. Bilgi l i ,
yüksek eğiti mli bir kişi. Spak'ia daima
şakalaşır. Kaptan Körk'le Mister Spak'·
ın yakın arkadaşı.
Mister Skat - Geminin makine mühendisi . Yük­
sek eğitimli, her türlü makineden an­
layan, becerikli bir subaydır.
Mister Sulu - Atılgan gemisinin dümencisi.
feğmen Uhura - Haberleşme uzmanı , Ni l vadi·
sinden gelme, güzel ve çekici bir San­
tu.
Kapta n ı n Sey i r Defteri : Y ı l d ı z tari h i
3701.07.2. Atı lgan g izl i b i r görevl e yo l u n a de­
vam ed iyor. Al d ı ğ ı m emre göre, Atı l g a n ' ı n gö­
revi , b i r i nc i aşamaya kada r gemi person e l i ne
b i l e söylenmeyecek. Bu daki kaya kadar, s i n i r l i
v e huysuzluğumun d ı ş ı nd a a ç ı k l anamayacak h i ç
b i r davra n ı ş ı m o l m ad ı . Sanki a ş ı r ı yorg u n l u ğ u m
dan ötürü yarg ı larım hata l ı o luyormuş g iJ:> i dav­
rand ı m . Ama bu çözüm yolu çok hata l ı . Çünkü
subayl arı m , Yıldız Fi losunun en iyi ve yetenekl i
subayl arı . Er veya geç, a ldatı c ı d avra n ı ş l a rı m ı
a n l ayacak l a r v e beni mantı ksız yarg ı l ara sü rük­
l eyen neden i , g i z l i b i r e m i r l e hare ket etmekte
olduğuma bağ l ayacaklar. Gerçekten ne yaptı ğ ı­
m ı b i l meyecek kadar yorg u n ol duğum zaman
d a bana körü körü n e itaat edece kler. . . Ve b i r
uzay g e m i s i n i n kazaya u ğ ra masma sebep o l a­
caklar. Atı lgan tarafs ı z böl g e n i n ters tarafı n­
da ve R o m u l a n uzayı nda bulunuyor. Atı lgen ' ı n
çevresi, a l etleri m iz i n tespitine fı rsat kal madan,
nereden ç ı ktığ ı n ı a n l ayamad ı ğ ı m ı z üç Rom u l a n
g e m i s i y l e sarı l d ı . Atı l gan ' ı n bu rada b u l u n ması ,
a n laşmayı_ bozduğu muzun açı k b i r d e l i l i . Romu­
lanla r, halen K l i ngonları n mode l i ne benzer savaş
gem i l eri ku l l andı kları i ç i n , s i l a h bak ı m ı ndan da b i­
ze karş ı üstü n l ü k s ağ l ı yorlar.

* * *
- 8 -

Teğmen U h u ra'n ı n sesi duyu ldu :


- Kapta n , Rom u l a n G em i l erinden b i ri nden
i k i nci S ı n ı f bir s i nya l a l ı yoruz.
- S i nya l i orta ekrana a l ı n , Teğmen . Ayn ı za­
manda, Y ı l d ı z F i l o Komutan l ı ğ ı na b i r mesaj gön­
dererek d u rumu ve ye rim izi tam o l arak b i l d i ri n
Spak, sen i n tes pit a l etleri n nettir. N e o l d u ?
- Efend i m , bir varsayı mdan başka şey
yok . . .
Teğmen Uhura :
- S i nyal o rta e krana a l ı n d ı , d ed i .
Orta ekran k ı s a b i r s ü re yan ı p sönd ü , sor.ra
e kranda Rom u l an l ı b i r subay göründü . Su bay ge­
m i nin kontro l odası ndayd ı , ama arka p l a n d i kkat­
l e bu l a nd ı rı l m ı ştı . Subay t ı p k ı M i ster SpaL'a
benziyor, hatta onun g i b i konuşuyord u .
- Y ı l d ı z G e m i s i Atı l gan o l a ra k n ite l e ndiril­
d i n iz. Son b i l g iye göre kapta n ı n ı z C i m T. Körk.
Körk, bir e l m i krofonu a l d ı ve düğmes i n e
bastı
- A l d ı ğ ı n ı z b i l g i l e r doğrudur. Ben Kaptan
Kö rk.
- Ben de Romulan i mparatorluğu Fi losu n u n
komutan yard ı mc ı s ı y ı m . i s m i m Ta l . Gem inizin et­
rafı sarı l d ı , Kaptan . Hemen tes l i m o l m azsan ı z...
s i z i yok edeceğ iz.
Körk, m i krofonun düğmes i n i kapad ı ve b3ş ı ­
n ı S p a k ' a doğru çev i rd i . Romu lan'ı n yabancı b i r
d i l i d u d a k aynaması ndan a n l ayamayac3ğın• bn
yord u , ama ona bu i m ka n ı vermek gereks iz ol a­
cakt ı .
- S p a k , bu raya g e l . Bundan ne ar.l ıyorsuıı?
B i r şey i stiyorl ar, aksi ta kdi rd e biz i çoktan yok
ederlerdi .
-9-

- H i ç kuşku yo k, Kaptan . B i z i yok etm eleri


o n l a r için standart b i r i ş l em o l acaktı .
- A n l ad ı ğ ı m a göre isted i kl e ri, bu g&m i .
H e m de ço k i stiyorlar.
- E l bette . Büyük bir gani met ol acaktı .
Büyük b i r kay ı p , kaptan.
· - M a ntı k ders i ne boş ver.
Körk, m i krofonun düğmes i n i tekrar açtı . Sert
ses l e :
- Tehd iti e r i n i z i kend i n ize saklay ı n, koınu­
ta n , ded i . Eğer gem i m e yanaşmak i steyecek
o l u rsanız, gemiyi hemen tah r i p edeceğ i m . O Zi:l·
man da b i r kaza n c ı n ı z o l maz.
Tat, zaten böyle b i r cevab ı bek l i yor olmal ıy­
d ı , ama y i ne de kaş ları hafifçe çatıld ı.
- Sorab i l i r m i yi m , Kapta n , yanını zdaki
kim?
- B i r i n c i kapta n ı m , Yüzbaşı Spak. Bilgisiz­
l i ğ inize şaş ı rd ı m .
- Bana h a karet etm e k i stiyorsunuz, ar;1a
her şeyi b i l mernek utan ı l acak b i r şey değil. He­
m en söyl eyeb i l i r i m k i , Federasyon donanması n­
da yüksek rütbel i b i r Vol kan l ı subay görmek be­
ni şaş ı rttı . Mamafih . . .
Bi r s i nya l konuşmas ı n ı kesti ve gödinır.e­
yen kontro l tab losu üzerindeki b i r şeye bast ı .
- Evet, komuta n ? Ö zür d i leri m . Kaptan . . .
B i rden ekran ç i zg i l er l e kapl and ı . Sowa Tal
tekrar göründü .
- Kimse hemen ö l m eye kara r verm eme­
li, Kapta n , dedi. S ize· , s i z i n zaman ö l çüni"ız l e bir
saatl i k zaman ta n ı yoruz. Eğer bu zaman sonunda
gern i n i z l e b i rl i kte tes l i m o l m azsa n ı z, yok edil­
meniz gerçek l eşecek. Arzu ett i ğ i n i z takd i rde !ıa­
berleşmeye aç ı k o l acağ ız.
- 10 -

- Y ı l d ı z F i l o Komuta n l ı ğ ı n ı n bu durumdan
haberdar ed i l d i ğ i n i bi l iyorsu nuz h e r halde.
Tal, umursamaz bir tav ı r l a :
- Tabii, d ed i . Fakat buradan gönderi l e n b i r
mesaj. Y ı l d ı z F i l o Komuta n l ı ğ ı na ancak üç haf­
ta sonra u l aşabi l i r . . . Ve öyl e san ıyoru m ki , her
n e o l u rsa olsun, arkanızdan b i r fi l o gönderip
göndermemekte tereddüt edecek l e rd i r . Karar si­
z i n d i r , Kapta n . Bir saat.
Tal ' ı n görüntüsü kayboldu ve ekran yıldız­
l arla d o l d u .
Körk :
- Teğmen U h ura , ded i . Bütü n üst subayl a­
rın hemen Brifing salonunda top l a n ma l arı n ı söy­
l ey i n .

* * *

Körk, top lanan g rubu gözden geç irerek :


- Peka l a , d ed i .
Spak, Makkoy ve Skat top l a ntıya ge l m işti ;
Kekov ve S u l u , U h u ra 'y l a beraber kontrol oda­
sı ndayd ı .
- Spa k, Romulan gem i l er i n i n tepem izde
b itmes inden önce gem i n i n tesp i t aletler i n i n on­
ları neden görarned i ğ i üzerinde b i r teorin vardı .
- Öy l e sanıyoru m ki Romulan lar, gemin i n
tespit a l etl e r i n i maske leyici b i r aparey i gel i ş­
t i rm i ş l er. D i kkat edersen i z , Kapta n , çevrem i zde­
k i Romu l a n gem i l eri , K l i ngon gemi leri n i n mo­
d e l i nde n es i n l en e re k yapı l m ı ş . B i r gem i n i n ya­
p ı s ı n ı böy l e s i n e değ i şti rme çok pa hal ıya m a l
o l u r . B i l d iğim iz g i b i , Kli ngon g e m i l e ri n i n , R o­
mu!an g e m i lerinden üstü n b i r tarafı yok . Böy l e
- 11 -

b i r masraf ancak, çok önem l i b i r g izley i c i apa­


rey i n gem i ye uyg u l anması üzeri n e yapı l a b i l i r.
- Eğer tah m i n i n doğruysa, Romulan gem i­
l e r i , federasyon böl ges i n e fark ed i l meden g i re­
b i l i r ve b i r gezegen ya da b i r gemi koru n m aya
fırsat b u l amadan tahrip edil eb i l i r.
Skat :
- Zaten b i z de böy l e yaka l a n d ı k , ded i .
Körk, ters b i r sesle :
- Çok parlak b i r göz l e m , M i ster S kat, de­
d i . Yard ı m c ı o l ab i l ecek başka f i k i r l e ri n iz de var
mı?
Skat, bir an şaş ı rarak d u rdu, sonra omuzla­
rı n ı s i l kti .
- Başka çaremiz yok g i b i görünüyor . . .
- Ü ç çare m i z va r. Dövüşü p . . . kaybedebi-
li riz. Atı lgan ' ı R o m u l a n l ara vermektense, kend i
el i m izle yok ede bi l i riz. Ya da . . . tes l i m o l a b i l i ri z .
Top l antıda b u l unan subay l a r a ras ı nda b i r kı­
p ı rdanma oldu. Körk zaten böyl e bir tepk i bek­
l ed i ğ i i ç i n fı rsatı kaç ı rmad ı .
- Rom u l an l a r ı n ş u mas ke l ey i c i a l etleri n i n
nas ı l ça l ı ştığ ı n ı b e l k i öğreneb i l i ri z . Fede rasyon '­
u n bu b i l g iye kes i n l i kl e i htiyac ı var.
Skat :
- i ç i nde b u l u n u lan koş u l l a r herhangi b i r
şey öğren m e m i z i ö n l üyor, ded i . Eğer Atı lgan Ro­
m u l a n l a r ı n e l i ne g eçecek o l u rsa, b i r Yı l d ı z gemi­
s i hakkında öğrenmek i sted i kl e r i her şeyi öğre­
nebil i r l er.
- Spa k ?
Spa k, seri n kan l ı l ı k l a v e h i ç sakı nmadan :
-- Eğer e m r i n i z l e tarafs ı z Böl geyi geçme­
m i ş o l sayd ı k , ded i . Ş i m d i b i r karar vereb i l mek
-12-

ı ç ı n düşünce l e r i m izi öğrenmek gereğ i o l m aya­


caktı .
Salonda b u l unan s u bay l a r önce d i kkatle
Spak'a sonra Kaptan Körk'e baktı lar.
Makkoy, i l eri doğru e ğ i l d i .
- C i m , b i ze em retm i şti n , a m a böy l e b i r
e m i r vermeye yetk i n yoktu . . .
- G i debi l i rs i n , Dokto r !
- Ama C i m . . .
U h u ra ' n ı n sesi konuşmay ı kesti :
- Kontro l odas ı ndan Kaptan Kö rk'e .
- Körk konuşuyor.
- Romu l a n gem i s i y i n e s i nya l veriyo r ,
efen d i m .
- Buradaki e kran a a l ı n , Teğ men.
Brifing odas ı n ı n üçgen şekl i ndeki ekran ı
ayd ı n l a n d ı ve ekranda Vo l ka n l ı'ya benzer Ta l'ı n
görüntüsü be l i rd i .
Ta l , h i ç b i r başlangıca gerek duymadan :
- Kamuta n ı m s i z i n l e görüşmek i stiyor,
Kapta n Kö rk, ded i .
Körk, b i raz şaşırarak :
- Pe ka l a , ded i . Bağ l ay ı n .
- Komuta n ı m , B i ri n c i Kaptan ı n ı z i a b i rl i kte
bu gem iye gel menizi .arzu ediyor. Bu mese l e
üzerind e tartı ş ı l m a s ı . . . uygun görü l d ü . Kom uta­
nı m, Rom u l a n Y ı l d ız i mpa ratorluğunun yüksek
bir tems i l c i s i d i r.
- Neden ken d i ayağ ı ın ı z i a size- tes l i m o l a-
lım?
- S i z b u radayken reh i n e o l a rak i k i s u ba­
y ı m gern i n ize gönderi lecek.
- Gern i n ize g i rd i kten sonra , o n l arı n b u ra­
ya nakledilece kle rine d a i r e l i m izde b i r garanti
yok.
- 13 -

Ta l ' ı n yuzu ne hafif, a l ay l ı b i r g ü l ümseme


yayı l acakm ı ş g i bi o l d u .
- B i rb i r i m ize ko l ay l ı k l a g üven memek hak­
kı mız. Kapta n . Fa kat bi zim bölgemize g i ren s i z­
s i n i z. S i z i n tutu m u n uzdan b i z i m kuşku lanmamız
g e rekmez m i ? Bunu n l a beraber, subayl a r ı m ı z ı si­
z i n l e ka rş ı l ı k l ı o l a ra k değiştirmeyi kab u l edi yo­
ruz.
Bu hiç beklemed i ğ i b i r tek l i fti . . . Böylf! ol­
makla beraber durumu, merak ve end işey l e ken­
d i s i n e bakan subaylarına a ç ı k l ayamazd ı .
Kö rk, sanki karar vermek i ç i n düşünüyor­
muş g i b i b i rkaç san i ye bekled i , sonra :
- Bize naki l oda n ı z ı n koord i natları n ı ve
sen kronu n u veri n , ded i .
Ta l , baş ı y l a a n l ad ı ğ ı n ı bel i rtti kten sonra e k­
randan kaybo l d u .
Skat i t i raz ederek :
- B una razı o l mamanızı öze l l i kl e ı srar et­
m e l i y i m , Kapta n , ded i . Rom u l a n l a r b i r h i l eye baş
vurab ili r l e r . . .
Körk :
- B u rada otu ru p bek l e m e k l e h i ç b i r şeyi
ögrenemeyiz, ded i . Son bir e m i r . M ü hend i s Skat,
ko mutayı s i z a l acaks ı n ız. Eğer geri dönmezsek,
bu gemi onların e l i ne geçmem e l i . Eğer Romu­
lania r b i r teşebbüste bu l u nurl arsa, savaşaca ksı­
nız . . . ve gere k i rse, Atı lgan tah r i p ed i l ecek. An­
l aşı l d ı m ı ?
- Çok iyi a n l aş ı l d ı , Kapta n .
As l ı nd a , Skat'ı n g ü n l erden b e r i veri l e n emir­
l e r i ç i nde iyice a n l a d ı ğ ı tek em i r buyd u . Eğer,
- 14 -

şansları yard ı m eders e , evve lce veri l e n e m i rle­


ri de an l ayacaktı . . . tabii eğer b i r yar ı n l arı va rsa.
- Peka l a . Naki l subay ı n a haber veri l s i n .

* * *

Körk ve Spak, s i l ah l arı a l ı n d ı ktan sonra i k i


nöbetç i tarafı ndan Rom u l an Komutanı n ı n d a i re­
s i n e götürü l d ü . Eğer gerekm i ş o l sayd ı , s i l ah l arı
olsa da o l masa da, i ki nöbetçi n e reden g e l d i k l e­
r i n i şaş ı rı rl a rd ı , ancak nöbetçi leri altetmekl e e l­
l e rine bi r şey geçmeyece kti . Körk, bu avantaj l a­
rı n ı i l e rd e ku l l anmayı tasarlad ı .
Sonra kapı b i rden açı l d ı . . . masas ı n ı n baş ı n­
da duran R o m u l a n Komutan ı n b i r kad ı n o l d u ğ u
görül d ü . Ayn ı zamand a , komutan a l e lade b i r ka­
d ı n da değ i l d i . Norm a l o l arak b i r kad ı n , h e m
y ü k s e k rütbe l i b i r s u bay, hem de b i r savaş­
ç ı l a r top l u m u n u n tems i l c i s i o l amazd ı . Bu kad ı n
son d e rece güze l , ari sto krat, otoriterd i . . . V e e n
çok etki l ey i c i yön ü , i nsan nes l i nden o l may ı p Vol­
kan nes l i nden o l masıyd ı . Körk ve Spa k b i rb i r l e­
r i n e şöy l e b i r göz attı l ar . Körk , eğer ı s l ı k ç a l a­
bi l s e , Spak ' ı n h i ç tereddüt etmeden b i r ı s l ı k ça­
l acağ ı n ı d ü ş ü n d ü .
Kad ı n :
- Kaptan Körk, ded i .
- M e m n u n oldu m , Komuta n .
- H iç sanmıyoru m , Kapta n . Fakat tartış m a-
m ı z gereken çok önem l i b i r sorun var ve s i z i n
sahte o l a n bu nezaket i n i z tartı şmamızın b i r baş­
langıc ı o l a b i l i r.
Komuta n ı n bakışları Spak'ı n üzeri ne kayd ı .
- Siz B i ri n c i kaptan . . .
- Spak.
-15-

- Önce Kapta n l a görüşeceğ i m .


Spak, Körk'e kaçamak b i r bakış f ı r l attı .
Körk baş ı y l a o l u m l u b i r işaret verd i . B i ri n c i kap­
tan b i r kaş ı n ı kal d ı r ı p komutana bakarke n , oto­
matik kap ı , Kaptan Körk' ü n arkas ı ndan sessizce
kapand ı .
Körk :
- Peka l a , d ed i . N ezaket c ü m l e l e r i n i b i r ke­
nara ite l i m ve konuya g e l e l i m . Gemim i s ize tes­
l i m etm iyoru m .
Kad ı n Komutan soğ u k b i r ifadey l e :
- B i r y ı ldız g e m i s i kaptan ı i ç i n ta kd i r edi­
l e n bir tutu m , ded i . Fakat Romulan uzay ı ndan
geçmek evrensel bir önem taş ı r . . . An l aşmayı
bozma k demektir. Şimdi s ize basitçe soruyo­
rum : B u radaki görev i n i z ned i r ?.
- A l etl eri n bozu k l u ğ u trafi k ba k ı m ı ndan
hataya sebep oldu. Fark ı na vard ı ğ ı m zaman Böl­
g e s ı n ı rı n ı çoktan aşm ı ştı k . Dönmek fı rsatı b u­
l amadan , çevre m i z gem i l er i n i z tarafından sarı l­
dı.
- B i r y ı l d ı z g e m i s i . . . Y ı l d ı z F i l osu n u n e n
güzel gem i l eri nden b i r i . Yan i , g e m i n i z Ta rafs ı z
Bö lge s ı n ı r ı n ı geçti kten çok sonra a l et l e r i n bo­
zukiuğu a n l aş ı l d ı d iyorsunuz, öy l e m i ?
- H e r z a m a n b i r kaza o l ab i l i r. Kes i c i l e r v e
destekleyici s i ste m l er bozu l abi l i r. i k i aydan beri
revizyona g i receğ iz, ama henüz bir uzay doku
tahsis ed i l emed i .
- Anl ıyoru m . Fakat b u bozukl uğa rağmen
rota tay i n edeb i l d i n iz, değ i l m i ?
Körk :
- H ata düzelti l m i şti , ded i .
Kö rk, maze reti n i n n e kadar zayıf o l d u ğ u n u
b i l iyord u , fakat ke l i me cambaz l ı ğ ı yapmak zo-
- 16 -

ru ndayd ı ; her yönden yeni l m i ş g i b i görünmek i s­


tiyord u .
- Ç o k uyg u n . B u m azereti n s i z i casus l u k­
tan ku rtaracağ ı n ı h i ç san m ı yo ru m .
- Cas u s l u k etm iyoruz.
- D i l i n i z ben i m i ç i n her zaman g üçtü ,
Kaptan. B e l k i d e siz i n ku l l an d ı ğ ı n ı z başka b i r ke­
l i me va rd ı r ?
- En kötü i hti m a l l e , b i r keş iften i l eri g i d e­
mez. Fakat s i z i tem i n ederim ki , çok haksız b i r
yarg ıya . . .
- Kapta n , eğer bir R o m u l a n gem i s i , ge­
çerli b i r a ç ı k l a m a yapamadan Federasyon bölge­
s i n e g i rm i ş olsayd ı , B i r Y ı l d ı z Üs Komuta n ı aca­
ba nas ı l davranacaktı ? i ki i htimal olabi l i r . . . An­
cak, bundan zararl ı çı kan ı n s i z o l m ayacağ ı n ızdan
kes i n l i kl e e m i n im.
Bir d üğ m eye bas ı nca kapı aç ı l d ı .
- Spak, içeri gel i n . H e m Fede rasyon M ec­
l i s i hem de Rom u l an M a ka m l a rı bu duru mdan
,
haberdar ed i l d i , fa kat o n l a r ı n cevab ı n ı a l ma k bi­
raz uzu n s ü rece k. Ş i md i l i k , o n l ara verm ek üzere
b i l g i top l a mak i ç i n sizi sorguya çekmek i stiyo­
rum. Kapta n , i fades i n i verd i .
Spak :
- An l ad ı m , ded i .
- S i z i gördüğümda ç o k şaş ı rm ı ş olduğumu
söyleyeb i l i r i m , Spak. Atı l gan'da Vol kan l ı l a r ı n bu­
lunabileceği h i ç akl ı m ı za g e l m e m i şti .

- Y ı l d ı z donanması, gem i l eri nde çal ışan


personel hakkı nda Rom u l a n l ara b i l gi vermek zo­
runda değ i l .
- Ço k doğ ru. Fa kat bel i r l i gem i l e r . . . Bel i r­
l i subay l a r . . . b!zce tan ı n ı yor. Sizi n durumunuz
çok i l g i nç görü nüyor.
- 17 -

Körk söze karıştı :


- Spak, s i z i n d i kkatinizi çekmek için ne
yaptı ?
'- , - Yabancı bir nesilden o l ması yeterli. Ata­
ları�!" da kö kleri ve as ı l ları böy l eydi . . . Sizin
a n l ayarriayacağ ı n ız bir ş ey, Kapta n . Biz Vo l ka n l arı
takd i r ederiz . . . Bizim uza ktan uzağa kardeşimiz
say ı l ı rl ar. Spak, çok iyi bil i nen b i r şey var . . . Vol­
ka n l ar ı n ya l a n söyl eyeme d i k l eri üzeri n e . Yoksa
bu bir efsane mi?
- Efsane değ i l , bir gerçek.
- Şu halde şim d i bana dosdoğru cevap ve-
r i n . B i r Vo l kan o l arak şerefin iz üzerine , görevi­
niz neyd i ?
- G e rçeği ancak, bir Vo l ka n l ı o larak şere­
fimi zede l em eyece kse sakl ayabilirim.
- Kaçam a k kon uşmak bir Vo l ka n l ı için al­
çaklıktır.
- Bir R o m u l a n için de ayn ı eşitlikte a l çak­
l ı ktı r. B i r gerçeği insa n ı n ken .d i s i n e saklaması
ya l ancı l ı k değil d i r.
Körk, bir c ü m l eyle birçok_şeyi ifade edebil­
di, diye düşünd ü . Fakat Spak'ın yarad ı l ış ı ndaki
kim o l u rsa olsun böyl e konuşmaktan kaç ı namaz­
d ı . Kad ı n zeki o l duğu kadar da hil ekardı .
- Şu halde, dedi. H a l a söyl enmeyen bir
ge rçek var.
Körk :
- B i linmesi gereken her şey söylend i , de­
di. Başka bir şey yok.
- Mister Spak ' ı n söylenmeyen gerçeği
var. Ge l i ştird i ğimiz maske l eyici a l etten haberi­
niz va r. Federasyonun emriy l e , açı k b i r casu s l u k
yapmak amacıyle Rom u l an uzayı n ı bil e re k çiğ­
nediniz .
Gizli Görev : F. 2
- 1 8-

- Bütün b u n l arı konuşm uştuk, Komuta n .


- H enüz baş lamam ı ştı k b i l e , Kapta n . B i r
Vo!kan ı konuştu rm ak i ç i n o n a herhang i b i r bas­
kı yap ı lamayacağ ı n ı b i l iyoru m . Fakat b i r i nsan ı n
beyn i n e , b i r kavu na batı rı l a n b ı ça k g i b i i ş leyen
Romu l a n metotlar vard ı r. O n l a r ı ancak gerekl i ol­
duğu zaman ku l l a n ı rız.
Spak :
- Şu h a l d e , bu m etotl a r ı n kom uta ettiğ i mi
görmüş bir i n sana sökm eyeceğin i de b i l iyorsu­
nuz demekti r, ded i .
Komutan :
- E l bette , ded i . Bu metotl ar onu ö l d ü re­
cek . . . ya da ö l ümden beter edecek . Fakat iş l e m
Yönetm e l i ğ i n i n gösterd i ğ i g i b i davranmayacak
o l u rsam , yeri m e muhakka k başkas ı n ı göndere­
ceklerd i r. Şu veya bu şek i l d e , söyl enmeyen şu
saklad ı ğ ı n ız gerçeğ i n izi öğreneceğ i m .
Kö rk, Spa k ' ı n dem i r g i b i i rades i n i n ş i m d i ye
kadar sars ı l d ı ğ ı n ı h i ç görm e m i şti . Birden onun
yüz ifades i nde gördüğü hafif bir deği ş i k l i k üze­
r i n e ace l ey l e :
- B ı rak atı p tuts u n , d ed i . Söyl eyecek sözü­
müz yok .
Spa k, kaptan Körk'e bakmadan :
- Kapta n ı n daha faz l a y ı p ranmas ı n a ı z ı n
vere m e m , ded i . Komuta soru m l u l uğ u onu epey
y ı p ratt ı ve yord u . H afta l ardan beri kend i s i nde de­
ğil.
Körk :
- Hayatımda böylesine kuyruklu b i r yalan
duymad ı m , ded i .
Spak , a l d ı r ı ş etmeden konuşması n ı s ü rdür­
dü :
- Gördüğünüz gi b i , Kaptan Körk son dere-
- 1 9-

ce hassas ve duyg u l u b i r kimsed i r. Mantı k l ı ka­


rar verme yeteneğ i n i tamamen yiti rm i ş o l duğu­
n u san ı yoru m .
- Yete r art ı k , Spak.
- Bir sır ve rm iyorum ki. Komutan ı n , Yıl-
d ı z Filo Komutan l ı ğ ı n ı n Atı l g a n ' ı bu bö lgeye özel­
l i kle gönderd i ğ i n i söylemes i n i n kab u l ed ilmedi­
ğ i ni a n l atmak i stiyoru m . Hemen ya kal a n m a m ı z
b u n u n gerçek o l m ad ı ğ ı n ı açı kça gösteriyor.
- Spak . . . A l l a h ı n cezas ı , ne yapıyorsu n ?
- Atı lgan ' ı n v e Federasyon'un ç ı kar ına o l a-
rak gerçeğ i a n l atıyoru m . Kaptan Kö rk'ün Atı l g a n ' ı
Ta rafs ız Bölgeye kend i içgüdüsüne uyarak b i r
başarı kazanmak amac ı y l e soktuğunu söyl üyo­
ru m . Ka p tan ı n a kli denges i yerinde değil .
Körk. s ı kı l ı d i ş l e ri n i n a ras ı ndan :
- Ben d e s e n i n p i s b i r h a i n olduğunu söy-
l üyoru m , ded i .
Kom utan :
- Yeter ! ded i .
Son ra masas ı n ı n ü stündeki b i r pla kaya ba&-
tı .
- Atı lgan'la bağ ı ntı kuru l s u n .
U z u n b i r daki ka sonra Skat ' ı n s e s i duyu ldu :
- Bura s ı Atı l g a n , görev l i subay Skat konu-
ş uyor.
- Subay Skat, Kaptan C i m T . Kö rk, res­
men casus l u k l a suçlanm ı ştı r. B i ri n c i Kaptan
Spa k ' ı n tan ı k l ı ğ ıy l a Atı lgan ' ı n Romulan uzay ı n a
yan l ışl ı k l a g i rm ed i ğ i a n l aş ı l d ı . G e m i n i z bu raya
kadar ne Y ı l d ı z F i l o Kom utan l ı ğ ı n ı n ne d e Fed&
rasyonun emriyle g e l m ed i ğ i , bundan ta mamen
Kaptan Körk'ün soru m l u olduğu i spatl and ı . G e m i
m ü rettebatı e m i rlere uymak zoru n l uğunda oldu­
ğ u i ç i n bu o l aydan soru m l u tutu lamazlar. Bu ne-
- 20 -

den l e , h a l e n gem i n i n komuta n ı b u l u na n M ühen­


d!s Skat, b i r R o m u l a n k ı l avuz gem i s i n i n eşl i ğ i n­
de üssüm üze g e l m e n i z i e m rediyorum. Oradan
Federasyon Komuta n l ı ğ ı n a tes l i m ed ileceks i n i z.
Kaptan Kö rk, yarg ı l anacağ ı zamana kadar tutu k l u
kali.ıca k.
Atı l g a n ' ı n sesi b irden kes i l d i ve uzun s üren
b i r sess i z l i k old u . Fakat Körk, Skat ' ı n ne. yaptı ğı­
n ı tah m i n edeb i l i yordu . . . Skat muhte m e l e n iki
Ronıulan subayı n ı n tutuklanmas ı n ı emred i yord u .
Skat tekrar konuştuğu zaman ses i , zor l a tuttu ğu
bell i olan öfkes i nden titriyord u .
- Yüzbaşı Skat ko nuşuyor. Atı lgan , Kaptan
Körk 'ün d ı ş ı nda k i mseden e m i r a l maz. Eğer b i ze
yanaşma teşebbüsünde b u l u n u rsanız, Atı l g a n ,
kend i s i y l e beraber mümkün o l du ğ u kadar ç o k
R o m u l a n gem i s i ni de i m ha edecekti r . Ge m i m i z i n
savu nma g ü c ü n ü b i l d i ğ i n ize göre , söyled i k l eri­
min doğru olduğunu da bili rs i n i z .
Komutan ç o k s i n i rle nmekle beraber yüzü ifa­
desiz ka l d ı .
- S i z i n s a n l ar çok kahraman l ı k tas l ıyorsu­
nuz, ded i . Yaptı ğ ı n ızın hata o l d u ğ unu s i ze a n l a­
tacak b i r çok yo l l ar vard ır.
Komuta n , bir düğmeyi çevi rerek konuş mayı
kesti .
Körk, öfkeyl e Spak'a dönd ü .
- i şittin m i , uzun ku l akl ı , h a i n ? Değerl i
o l an her şey i m izi e l e ve rd i n . B i r i nsan ı n n as ı l d ü­
rüst olabi l eceğ i n i an i adın m ı ?
- Onu g üven l ik odas ı n a götürün .
Nöbetç i l e r Körk'ü sürükl eyerek d ı şarı çıka r­
d ı l ar.

* * *
-21

Rom u l a n Komutan :
- Tayfa l a r ı n ı z ı n hayatı n ı , Kaptan Körk'ün
ma ntı ksız bir d avra n ı ş l a soru m l u l uğ u tek ba ş ı na
yükl end i ğ i üzeri ndeki tan ı kl ı ğ ı n ı z ku rtard ı , dedi .
Fakat bu yard ı m ı n ı z i ç i n teşekkür beklemeyi n .
Spak:
- insanl ardan mantı k l ı hareket beklen e­
m e , ded i . Bunu i k i m iz de b i l iyoruz.
- insa n l a r ı n arası nda bir Vo l ka n l ı . . . O n l a r­
l a yaş ıyor, o n l a r l a çal ı ş ıyor. Bu d u rumun s i z i n
i ç i n dayan ı l amayacak kadar z o r o l d u ğ u n u kab u l
ediyoru m .
- Yarı Vo l ka n ı m . Annem i nsandı.
·

Kad ı n Komutan soğuk bir i l g i y l e :


- Şu h a l d e , ki mden yanas ı n ı z ? d i ye sordu.
Kendin ize Dü nyal ı m ı yoksa Vo l ka n l ı m ı d i yorsu­
nuz?
- Vo l kan l ı .
- N e zamandan beri Yı l d ı z Don i mması nda
subays ı n ız, Spa k ?
-'- On s e k i z yı ldan beri .
- Kaptan Körk'e h i zmet etti n iz. Onu sever
m is i n i z ? iş arkadaş l a r ı n ızdan memnun musunuz?
- Bu soru konumuzia i l g i l i d eğ i l .
- Belki.
Komuta n , Spak'a b i raz daha yanaştı ve göz­
l e ri n i n i ç i n e m eydan okurmuş g i b i baktı .
- Fakat Kapta n ı n emri altı ndayd ı n ı z. H atta
onun arzu larına uyuyordunuz.
Spak, katı bir ses l e :
- B i r subay o l arak görevi m ona itaat et­
mektir, ded i .
- i nsanüstü b i r yaratı ks ı n ı z . S i z neden ko­
muta etm iyorsunuz?
Spak tereddüt etti .
-22-

- Kend i m e a i t b i r g e m i i stemed i ğ i mden .


- On sekiz y ı ldan sonra buna e l b ette i n a-
nacaks ı n ız. Fakat s ize . . . b i r Vo l kana ş i md iye d e k
kimsen i n b i r fı rsat vermed i ğ i de doğ ru değ i l m i ?
- Böy l e fı rsatlar son derece enderd i r.
- S i z i n g i b i yüksek yetenek l i b i r k i ş iye bu
fı rsat veri l m e l i d i r . Ve veri l ecekti r de. Eğer Fede­
rasyonu tüm evren o l a ra k kabu l etmezs eni z bu
konuda yard ı m c ı o l ab i l i r i m . As l ı nda da Fed eras­
yon artı k söz konusu o l amaz.
Spak :
- Bu düşünce zaman zaman akl ı m a g e l i rd i ,
dedi.
- S ize a i t b i r gem i n iz o l m a l ı .
Spak, neşe l i b i r ses l e :
- Komuta n , ded i . Aç ı kça konuşal ı m m ı ?
As ı l gem iye i htiyacı o l a n s i zs i n i z. Atı l g a n ' ı i sti­
yorsunuz.
- El bette ! Böy l e b i r gem i gücümü ç o k ar­
t ı r ı rd ı .
Komutan b i raz d u raklad ı , son ra:
- Tabii, ayn ı f ı rsatla r s iz i n i ç i n de açı k o l a­
caktır.
Dah i l i te l efon Spa k ' ı n cevap vermes i n i ön­
l ed i . Komuta n eski t i p ah izayi a l ı p ku l a ğ ı n a gö­
türdü ve d i n l e d i .
B i r daki ka sonra :
- O raya g e l eceğ im, d ed i .
Spak, b i r kaş ı n ı sorgu l u b i r i fadey l e kal d ı r-
dı.
Komutan b i raz öfke l i :
- Kapta n ı n ız , ded i . H ücres i n i koruyan son i k
a l a n ı geçm eye çal ı ş m ı ş v e yara l a n m ı ş , i n san
anata m is i n i b i l med i ğ i m i z için B i r i nci Kaptan ı m
Atılgan ' ı n doktoru n u çağ ı rm ı ş . Daktoru n i l k ceva-
- 23 -

b ı , ev muayenelerine g itmed i ğ i n i söyl emek ol­


m u ş , ama bunun bir h i l e o l m ad ı ğ ı na i n a nd ı rd ı k.
Ş i m d i hasta n ı n baş ı nda. Lütfen ben i ta k i p ed i n .
Komutan bürodan ç ı ktı v e peş i nde i ki nö­
betç i olduğu halde uzun koridorda yürürken :
- Söylemeyi u n uttu m , dedi. Sizi yemeğe
bekl iyoru m . Konuşacak çok şeyleri miz var.
Spak, kad ı n a sorg u l u b i r i fadey l e baktı .
- Sahi m i ?
- C ü m l e m i düze ltmeme i z i n veri n . Yemeğ i
beraber yiyeb i l i r m iyiz?
- Memnun o l uru m , Komuta n . Nöbetç i l e r de
davetli mi?
Cevap o l arak, Komuta n , b i r e l işaretiyle nö­
betç i leri savd ı . Ada m l a r şaş ı rm ı ş görünmekle be­
raber hemen gözden kayboldu/ar. Bir da kika son­
ra küçü k b i r hole u l aştı lar. Koridor sol tarafa
doğru devam ediyordu. Sağ tarafta önünde nö­
betç i b u l u nan b i r kap ı vard ı . Kap ı n ı n hemen ya­
n ı nda b i r a m b l e m vard ı , fakat Spak' ı n b u l unduğu
açıdan n e olduğunu a n l amak mümkün değ i l d i .
·

Ambleme doğru yürüd ü .


- M i ster Spa k !
S p a k h e m e n d u rdu.
- O koridor Rom u l a n l ardan başkas ı n a ya­
saktır.
- Ah , tabii, komuta n . Vasa kları mza uyaca­
ğım.
- Yak ı nda sizin i ç i n b i r yasak ka l m ayaca­
ğ ı n ı umarı m .
- Bütün koşu l l arı n h e p ayn ı kal acağ ı n ı dü­
ş ü n m e k mantığa ayk ı rı düşer.
Romulan hapishanes i ne u l aştı l ar. Nöbetç i
on ları s e l a m l ad ı ktan sonra son i k a l a n ı kesen ko­
lu çekt i . Hücreye g i rd i kleri zaman nöbetç i son i k
-24-

a l a n ı tekrar çal ı şt ı rd ı . M a kkoy, gözlerinde bom­


boş b i r ifad e , ko l l arı n ı bacakl arı n ı n aras ı n a sar­
kıtm ı ş b i r vazi yette otu ran Körk'ün baş ı ndayd ı .
Komutan :
- Doktor s i z mis i n iz ? d i ye sordu.
- M a kkoy .. . Başhe ki m .
- Kaptan Körk'ün durumu nas ı l ?
- F i z i ki o l arak zayıf. Z i h n en . . . depresyon
geç i riyor.
- Ya n i s iz i n .standartları n ıza göre , bu adam
ta mamen yeteneks i zd i r.
- Ş i m d i öy l e . Tamamen yeten eks iz.
- M i ster Spa k ' ı n söy l ed i ğ i n e göre, Kapta-
n ı n Tarafs ız Böl geye geçmek i ç i n yetk i s i ya d a
a l d ı ğ ı böy l e b i r em i r yokmu ş . S i z i n fikri n i zce, bu
z i hni yete neks izl i k o n u n böy l e davranmas ı n ı n
nedeni o l a b i l i r m i ?
- Evet . . . M ü mkündür.
- M i ster Spak, Doktor da sızın i faden i zi
doğ ru l ayanık Kaptan ı n akli denges i n i n bozu k ol­
duğunu söyl üyor. Atı lgan g e m i s i n e kom uta etmek
yeteneğ i n e sah i p değ i l . Bu görev s i z i n omuzları­
n ıza yü klen iyor. Bu görevi kabu l l enmeye haz ı r
m ı sı n ı z ?
- H az ı r ı m .
M a kkoy şaş ı rm ı ş görü n d ü .
- S p a k . . . i nanam ıyoru m !
Spak:
- Bu d u ru m tartı ş ı lamaz, ded i .
- Tartı ş ı l a maz demekle n e kasted iyors u n ?
Eğer .. .
Komutan :
-Yeter, Doktor, ded i . B i r doktor olarak gö­
rev i n i z hayat kurtarmaktır. M i ster Spa k ' ı n da gö­
revi Atı lgan ' ı n güve n l i ğ i n i sağl amaktı r.
-25-

Spak :
- Ba ş ka çare yok, Doktor, ded i . M ü rette­
batı n hayatı buna bağ l ı .
Kö rk, ağ ı r a ğ ı r ba ş ı n ı kald ı rd ı . Gözleri b i r
delin i n göz l eri g i b i ı ş ı l ı ş ı l yan ıyord u . B i rdenbi re
hayk ırarak Spak ' ı n üzerine atı l d ı .
- H a i n ! Sen i . . . geberteceğ i m !
Spa k , seri b i r hareket l e Körk'ü n b i r omuzu n u
v e enses i n i yaka l ad ı . Del i g i b i öfke l i Kapta n , bir­
den kas ı l d ı , kes k i n b i r ç ı ğ l ı k atarak harekets iz
ka ldı.
Spak, donmu ş gibi Kaptan Körk'e baktı . Nö­
betçi s i l a h ı n ı çekmi ş t i . M a kkoy, kaptanı n yan ı na
d i z çöktü , tri korderle inceled i , sonra e l l eri titre­
yere k b i r enjektör haz ı r l ad ı .
- Ona n e yaptı n ?
i ğneyi yaptı kta n sonra Spa k ' ı n yüzü ne baktı .
Kon u ştuğu zaman sesi adeta h ı r ı l d ıyordu.
- Ona n e yaptı n ?
Spak :
- Sa l d ı rıya haz ı r değ i ld i m , ded i . O . E l i m­
. .

de o l mayarak Vol kan ö l ü m oyu n u n u uygu l ad ı m .


Ma kkoy, b i r i ğ n e daha yapmaya ça l ı ş tı , son­
ra kDip ve nabız atı ş ları n ı d i n l ed i .
Sonra soğ u k b i r ses l e :
- i çg ü d ü n hala güç l ü , Spak , d ed i . Kaptan
öldü.
Rom u l an Komuta n ı :
- Ö l ü m ü kendi hatas ıyd ı , ded i . Cesedi ve
Doktoru Atı l g a n 'a gönderi n . M i ster Spak, yeme­
ğ e g i d iyor . m uyuz?
- B u davete bayı l d ı m , Komuta n .

* * *
-26-

Yemek gerçekten de zevk l i yd i . Spak, ş i mdi­


ye kadar böy l e s i n e zevkle haz ı r l a n m ı ş zeng i n b i r
sofra görmem i şti . Komuta n ı n bardağına bi raz da­
ha şarap koyd u .
Komutan :
- S i z i n i ç i n özel o l arak Vol kan yemekl e r i n i
hazı rl attı m , ded i . H oşunuza g i tti m i ?
- Çok memnun o l d u m , Komutan. G em i n i z­
deki yemeki erin Atı lgan ' ı n yemeklerinden çok
daha güzel olduğunu söyl eyebi l i rim . Gerçekten
de kuvvetl i b i r kand ı rı c ı .
- Kan d ı rmak iç i n başka yol l a rı m ı z da var.
Komutan yerinden kal ktı ve Spa k ' ı n yan ı n a
&tu rdu .
- Yıldız Donanması nda s ı ğ ı nabi l eceğ i n
ki msen yok . B e n . . . Biz sana b i r çare tekl i f edi­
yoruz. Sana bir yer bulacağ ı z , i stersen .
- B i r yer m i ?
Kad ı n komuta n , Spa k ' ı n omuzl arı n ı , boynunu
okşad ı .
- Ben i m yan ı m d a . Romu l a n kad ı n l a rı Vo l­
kan l ı kad ı n i arına benzemezler. Onlar gibi kendi­
m izi tamamen mantığa verip duygudan yoksun
ka l m ı ş değ i l iz. H a l k ı m ı z savaşç ı d ı r , çoğu n l u k l a
vahşid i r , fakat yapab i l eceğ i m iz b i rçok . . . g üzel
şeyler d e vard ı r.
- Rom u lan topl umunda böy l e şey l e r o l du­
ğ u nu b i l m i yord u m .
Kad ı n yumuşak b i r s es l e :
- B i r Vol kan l ı o l arak, i nceleyecekt i n , ded i .
Ama b i r i nsan o larak, bunlardan zevk a l ma n ı n
b i r yol u n u b u l acakt ı n .
- B u n l ardan zevk a l d ı ğ ı ma i nanmal ı s ı n .
- Ç o k memnun o l d u m . B u rastl antıyı ta-
mamlayacak b i r basamak daha var. Küçük b i r
- 27 -

R o m u l a n grubunu Atı lgan 'a götü receks i n . Sana


layık olan yeri a l acak ve Atı l g a n 'a kom uta ede­
re k , k ı l avuz gem i m i n eş l i ğ i nde onu b i r Romu l a n
!i manına götü receks i n .
Spak s a b ı rs ı z b i r tav ı r l a :
- Evet, tabii, d ed i . Ama hemen ş i mdi d eğ i l
her h a l d e . B i r saat sonra . . . daha iyi o l ur , öyl e de­
ğil m i , Kom uta n ?
Kad ı n Komutan bu kez gerçekten b i r kah ka­
ha attı .
- Evet, M i ster Spak. B e n i m de b i r i s m i m
olduğ unu b i l iyor m u s u n ?
- D ü ş ü n üyord u m .
Kad ı n i l eri doğru uzand ı v � i s m i n i f ı s ı ldad ı .
Söyled i ğ i kel i m e b i r insan i ç i n anlamsız o l ab i l i r­
d i , ama Spak kel i me n i n kökü n ü hemen hatı rlad ı .
- N e kadar ender ve g üzel b i r i s i m , ded i .
Fakat b u i s i m b i r as kere yakışm ıyor.
- Eğer bana bir dakika izin ve r i rsen , bu as­
ker, bi r kad ı n o l arak tekrar ka rşma ç ı kab i l i r.
i k i s i b i rl i kte ayağa kal ktı l ar . Kad ı n göz leri n i
Spa k'ta n ayı rmadan b i r odaya g i rd i , sonra odan ı n
kap!s ı n ı hafifçe çekere k kapad ı .
Spa k , a rkas ı n ı kapıya döndürd ü , koynuna
uzandı ve te l s i z i n i ç ı karta rak açtı .
- Spak'tan Ka ptan Kö rk'e.
- Körk konuş uypr. Gem iye ge l d i m b i l e . . .
Yesil deri l i , s ivri kulakl ı , ü n iforma l ı faJ a n . B i l g i y i
a l abild i n m i ?
- Evet, arad ı ğ ı m ı z a l et, komuta n ı n odas ı n a
ge l i rken s o l a doğ ru uzanan koridorun üstü nde.
Çok d i kkatle korunuyor ve sadece yetkil i perso­
n e l i n g i rm es i n e i z i n veri l iyor.
- Anlad ı m . Onları n d i kkati n i çekmeden
Atı l g a n 'a döneb i l ecek m i s i n ?
- 28 -

- B i l m iyoru m . H a l e n . . .
- B i ri s i gel iyor. Tamam.
Spak, te l s i z i n i ace l eyl e saklad ı . Kadı n b i r da­
k i ka son ra od aya g i rd i . Değ i ş i kl ik i nsan ı şaş k ı n a
çevlrecek kadar güze ld i . Kad ı n ı n s ı rtında son de­
rece şeffaf b i r g i ys i vard ı ve bütü n hatl arı n ı mey­
danda b ı rakıyord u .
Kad ı n odan ı n o rtas ı nda d u rarak :
- M i ster Spak? ded i . Ş i m d i ki d uru m u m da­
ha uyg u n değ i l m i ?
- Uyg u n ke l i mesi çok yers i z kal ıyor. Ko­
nuşmamızı ge rçekten de tah r i k etmesi gereki­
yor.
Kad ı n e l i n i ka l d ı r ı p parmakl arı n ı Vo l kan
u s u l ü açtı . Spak da onu takl it etti ve parmakla­
rı n ı n ucuy l a b i rb i r l e ri n i n yüz l e r i n i okşad ı l ar.
Kad ı n :
- i nanması çok zor, ded i . B i r yabanc ı n ı n
dokunmasıyla b u kadar duyg u l a n ab i l eceğ i m i tah­
min etmezd i m .
- Ben d e iti raf etm e l i y i m ki . . . duygu l a n­
d ı m . M antı ks ı z olduğunu b i l iyorum . . . Fa kat . . .
-- Spak, gerçekten nas ı l h i ssetti ğ i m i ta rtış­
mama l ıy ı z . Sen de ben i m g i b i aram ızda geçen­
l e r i kab u l et.
- Başka b i r sözüm yok.
- Gel öyl eyse .
Kad ı n , Spa k ' ı n e l i n i tuta rak öbür odaya yö­
neldi.
Kap ı b i rden ı s rarla çal ı nd ı . Eğer Spak, tam
b i r insan yarad ı l ı ş ı nda o l sayd ı , heyeca n l a yeri n­
den s ı çrard ı .
Ta l 'ı n sesi d uyul d u :
- Komutan ! Gi rmek i ç i n izin istiyoru m !
- Şimdi o l maz, Ta l .
- 29-

- Çok ace l e , Komutan.


Kad ı n , Spak'a ba kara k tereddütl e durdu , fa­
kat iç inde b u l u nduğu duygusal durum sars ı l m ı ş
g i b i yd i .
- Peka l a . . . Gireb i l i rs i n .
Ta l ' ı n yan ı nda i k i nöbetç i vard ı . Y a Spak' ı
komuta n ı n odas ı n d a b u l d u k l arı i ç i n y a da komu­
tan l a r ı n ı böy l e b i r kı l ı kta görd ü k l e r i i ç in çok şa­
ş ı rd ı lar, ama a l d ı kları d i s i p l i n kendilerini hemen
toparl amalarına yard ı mc ı o l d u .
- Komutan , kendi g e m i m izden yep ı l a n ya­
bancı b i r yay ı n tesp i t ettik .

- Yeri n i b u l u p rapor edin .


- Ye r i n i b u l d u k , Komutan. Yay ı n bu odadan
yap ı l d ı .
Kad ı n b i rden kaskatı kes i l d i v e Spak'a dön­
dü. Spak, gözleri n i kad ı ndan ayı rmadan e l i n i koy­
nuna attı , bu arada nöbetç i l er s i l ah l a rını çekti lı:ır.
Kad ı n , trans hal i ndeym i ş g i b i gözl eri n i Spak'tan
ay ı rmadan uzatı l a n te l s i z a l eti n i aldı . Sonra b i r­
den ken d i s i n e g e l d i .
- Maske l em e c i hazı ! Adam gönderin . . .
Ta l :
- Onu da düşündü k, Kom utan , ded i. A l et
yerinde yok.
- Tam al arm Bütün g üverte l eri aray ı n .
.

Spak :
- Bu faydas ı z o l u r , Komuta n , ded i . B u l abi-
l eceğ i n izi h i ç sanm ıyorum.
Kad ı n ı n tepki s i sadece haykırmak o l d u :
- Sen b i r d e l i o l m a l ı s ı ni
- Sizi tem i n ederi m , akl ı m b aş ı mda.
- Bunu neden yaptı n ? Bunu yapab i l ecek
gücü nerden b u l d u n ?
S p a k tane tane :
- 30 -

- Atı lgan ' ı n B i ri n c i Kapta n ı yı m , ded i .


Kad ı n , Spak'a ş i ddetl i b i r tokat yap ı şt ı rd ı .
B u tokat,. herhang i b i r i nsanı baş ı n a balyoz i ndi­
riim i ş öküz gibi yere y ı kabi l i rd i .
Spa k , buz g i b i b i r ifadey l e kad ı n a ba kt ı . Ka­
d ı n da d i k d i k Spak'a bakıyord u . Sol ukları yavaş
yavaş düze l d i kten son ra Ta l 'a :
- Büroma götürün, d ed i . Ben de b i razda n
g e l i yoru m .

* * *

Kad ı n tekrar ü n iformas ı m giymişt i . Yüzü ta­


mamen anlamsız b i r hal a l m ı ştı .
- Devl ete karş ı suç i ş l ernek çok ağ ı rd ı r,
dedi. Ayrı ntı l a r ı n gere ks iz o l acağ ı n a i n a n ı yoru m .
Veri len h ü kü m kayda g eçti kten sonra hemen i n­
faz ed i l ecekti r.
Spak :
- Ben Rom u l a n deği l i m , ded i . Fakat b i r
Romulan muamelesi görece kse m , önce savu n m a
hakkı i stiyoru m .
- D e m e k ki Rom u l a n l a r hakkında tah m i ­
n i mden de çok b i l g i n var. Bu suçl u l uğunu d a h a
da ağ:rl aştı r ı r . Mamafi h , tal e b i n kab u l edi l m i ştir.
- Teşekkür eder i m .
- Komutan Ta l . göreviniz baş ı n a dön ü n .
Atı l gan'a yanaşma hare keti e m ri m l e başl aya­
caktır.
Ta l , selam vererek uzakl aştı . Kom utan masa­
s ı n ı n gözü nden b i r s i l ah ç ı kartarak önüne koyd u .
Bu hare keti Spak'ı n kaçmaya çal ı şması i hti m a l i­
n e karş ı yapmam ı ştı , çün kü onun kaçma teşeb­
büsünün mantı ksız o l acağ ı n ı düşün müştü .
- Savu nma Hakkı i ç i n b i r kısıtlama o l m a -
- 31

makla beraber, saatlarca savunmanı d i n i eyecek


değ i l i m .
Spak :
- Fazl a zaman i stemeyeceğ i m , ded i . Bana
yirm i d a k i ka yeter.
- Savu n m an ı , maske l e m a a l eti n i ça l a n yar­
tla kç ı n ı n yaka l a n m a s ı ndan önce biti rme!i s i n . Yal­
nız ö l meyeceks i n .
Kontro l tab l osundaki düğmelerden b i ri n e
bastı .
- Kay ıt odas ı . Rom u l an Savunma Hakkı
s uçluya , savunması nda ya da suçun u açıklama­
s ı n da ifades i n i n resmi kayıtlara geçme i m kan ı n ı
sağ!ıyor. Yı l d ı z Donanınası subayları ndan v e i k i­
li ajan o l d u ğ u kes i n l eşen Yüzba ş ı Spak, bu h a k­
kı ta lep etti . Başlay ı n Yüzbaşı Spak.
- Suç l a r ı m casu s l u k , sabotaja işti ra k ve
yard ı m d ı r. Bu i k i suçu sakl amadan kab u l ediyo­
ru m . Fakat Praetori Lord l arı , i hanet a n l a m ı n a ge­
l e n i k i taraf l ı casus l u k yap m a k l a suçl amayı red­
dediyorum . H e r ne kadar i k i tarafl ı ça l ı ş ıyor gö­
rünm üşsem d e , böy l e b i r a l d atmada başarı de­
recerni d i kkate a l maksız ı n , R o m u l a n i mparatorlu­
ğuna ye m i n l e bağ l ı o l m ad ı ğ ı m gibi Federasyona
d a i hanet etm i ş deği l i m .
Spak, b i r kaş ı n r hafifçe kal d ı rı p konuşması­
n ı s ü rd ü rd ü :
- Yı l d ı z F i l os u Komutan l ığ ı n ı n gizl i b i r em­
riyle ça l ı ş ıyord u m . B u emr in ne olduğunu, Kap­
tan Kö rk d ı ş ı nda, Atı l gan'da kimse b i l m iyord u .
B u e m i r , Romu l a n l a r ı n d ed i kodusu yayı lan mas­
ke lema a l et i n i ge l i ştirip gel i şti rmed i kleri n i öğ­
ren mek, böyl e b i r a l et varsa, bu a l eti ne pahas ı­
na o l u rsa olsun ele geçi rmekti . Bütün b u n l a r ı
Kaptan Körk ' l e ben hazı rlad ı m .
-32-

Komutan :
- Ve böylece, d ed i . Vol kanların h i ç yalan
söylemed i kl e ri n i n de bir h i kaye olduğu a n l aş ı l­
mış oldu.
- B u n a h i ç şaşmamak gerekir, Komuta n .
Hassas i ns a n l a r ı n aras ı nda yaşayan b i r k i ş i n i n ,
d i ğerleri n i korumak amacıyle be l i rl i bir ö l çüde
ya l a n söyl emes i n i öğ ren mesi gere kiyor. i nsan l a r
arasında böy l e ya l a n l a ra , cıgere k l i yal an» adı ve­
r i l iyor. i nsan l a r ı n dürüstl ü ğ ü , i k i yalan a ras ı nda­
k i ayrı m ı b i l mesiyle ö l ç ü l üyor. Yerinde b i r yal a n
söylemek, k i m i zaman büyük fe l a ketiere y o l
açab i l en gerçeklerin d a i m a körü körüne söylen­
mesinden çok daha hassas b i r mese l e d i r . Ş i m d i
o l duğu g i b i baz ı öyl e zaman l a r vard ır k i , eğer
doğruyu söy l eyerek bir kütl e n i n hayatı n ı teh l i­
keye atacaks a n , ya l a n söyl eyerek b i r k i ş i n i n ha­
yat ı n ı teh l i keye ata rs ı n daha iyi . S i z i n beni kan­
d ı rı p kend i tarafı mza a l m aya ça l ı şmanız as l ı nda
böyle seçi m l e rden b i r i d i r , Komutan. Eğer başka
bir amaç l a davrand ı n ızsa , bağ ı ş l ayı n , fakat böy l e
teşebbüsl erde bu t ü r teh l i ke her z a m a n vard ı r.
Kom utan :
- Bana acımanız ve a h l a k ders i verme n i z
gereks iz, ded i . Lütfe n , d evam ed i n .
-, Nas ı l i stersen iz. B i r Y ı l d ı z Donan ması su­
bavı o l a ra k ettiğ i m yem i n kes i n ve bağl ayı c ı dn.
Bu ü n i formayı taş ı d ı ğ ı m s ü rece, Federasyonun
g üven l i ğ i n i korumak i l k görevimd ir. Ye n i bul du­
ğunuz maske l e m e a l eti n i n güve n l i ğ i tehdit etti­
ği aç ı k seç i k ortadad ı r . Görevi m i , aldığım e m i r l e­
rin ve etti ğ i m yem i n i n geret i rd i ğ i g i b i yaptı m .
Kom utan :
H e rkes görev i n i yapmakla soru m l udur, M i s-
- 33 -

ter Spak, ded i . H e rkes i n b i l d i ğ i b i r şeyi söy l e d i-


n iz .
- i faden i n kapsad ı ğ ı söz l e r l e i l gi l i b i r ku­
ra l yoktu r. Devam edeyi m m i ?
- Peka l iL Yirmi daki kan ı z dolmak üzere .
- Ara m ızdaki konuşmalarla geçen zama-
n ı n , savunmam i ç i n ayrı l a n zamandan sayı l m aya­
cağı n ı u m a rı m . Resmi b i r savu n m a aras ı nda ya­
p ı lan sorgunun çok yers iz o l d uğunu düşünüyo­
ru m .
Komutan öfkeyl e :
- Bu sonu ge l m ez saçma konuşmalar! d e­
di. Lütfen as ı l konuya döner m i s i n iz ?
- Tabii. Komuta n ı n ben i m Vo l kan bağ l ı l ı­
ğ ı m a güvenmesi yers izd i . Ç ü n kü u n utul m a m a l ı­
d ı r ki , Vo l ka n , Gezege n l e r Federasyonuna bağ l ı
b i r üyed i r . D i ğ e r b i r deyi m l e . . .
B i rdenb i re , odan ı n i ç i , Komutana yabancı
g e l m eyen bir uğu ltuyl a d o l d u . Komutan ne o l d u­
ğ u n u kavrayarak, önündeki s i l a h ı a l ı p ateşl eye­
ceği yerde, ye ri nden f ı r l a d ı ve Spak'a sarı l d ı .
Sonra i k i s i b i rden parl a k b i r ı ş ı k i ç i nde donup
kald ı l ar . . .
Ve i kisi b i r l i kte Atı l gan ' ı n Naki l odas ı nda
b e l i rd i ler.
* * *

Kontro l odas ı ndaki asansör kap ı s ı açı l diğ ı n-


da, Körk ' ü n sesi duyu l du :
- Şu a l et üzeri ndeki şalteri kapa, Skati!
- Kapad ı m , kapta n . Ç a l ı ş m ıyor.
Spa k ' l a b i rl i kte asansörden Kontrol odas ı n a
gi ren komuta n ı n dudaklarından b i r hayret ü n l e­
m i f ı r l ad ı . Körk, ten i n i n reng i n i değ i şti rmek, ya
Gizli Görev: F . 3
-34 -

da amel iyat l a s ivri iti l e n ku l a k l ar ı n ı eski şekl i n e


döndürmek şöy l e dursu n , üzeri ndeki Romulan
ü n i formas ı m bile hala ç ı kartm a m ı ştı . Aleti n nası l
çal ı n m ı ş o l duğu art ı k açı kça be l l iyd i .
Spak, komuta n ı ya l n ız b ı ra k ı p ye rine geçer­
ke n , onun şöy l e konuştuğunu duydu :
- Ş i md i ye kadarki başa r ı n ı z i ç i n s i z i tebr i k
etme k gerekir, Kaptan . . . Fakat b i r daki ka sonra
hepin iz ö l eceks i n i z ve başarı n ı z boşa g i d ecek.
Kapta n , komuta n ı n söz l e r i n e a l d ı rmad ı .
- Teğ men Uhura , Romulan ami ra l gem isi­
ne b i r kanal açı n . i ki l i görü n ü m .
- Tamam . . . Komutan yard ı m c ı sı Ta l , e k­
ra nda, Kapta n .
Ta l , kom uta koltuğunda otu ran Rom u l a n ı gö­
rünce çok şaş ı rd ı , ama şaşkı n l ığı kısa sü rmüştü ,
çü nkü tan ı m ad ı ğ ı bu k i ş i n i n gerçek b i r Romu l a n
o l m ad ı ğ ı n ı hemen a n l a m ı şt ı .
- S i z i ana batarya ları m ı z i ç i n e a l d ı k , Atı l­
g a n . Kaçamazs ı n ı z.
- Kaptan Körk konuşuyor. Ateş etmey i n .
Komuta n ı n ı z gem i m izde.
Ta l , kendi ana ekra n ı n a ace l e bir göz attı.
- Komutan!
Kad ı n :
- Komutan yard ı mc ı s ı Ta l , ded i . Size kes i n
b i r emi r veriyorum . Emre itaat ed i n . Ya klaş ı n ve
gemiyi tah r i p edi n !
U h u ra bağ ı ntıy ı b i rden kesti , ama b u hare­
keti yete ri kadar çabuk o l m a m ı şt ı . Kad ı n a ko­
n u şma fı rsatı n ı verm i ş o l mak, göze al ı nması ge­
reken bir teh l i keyd i .
- Hayd i , Skat i , zaman ı m ı z aza l d ı .
- M ü m kü n o l d u ğ u kada r çabuk çal ı ş ı yo-
ru m . Kapta n .
- 35 -

Komutan :
- Siz d e görüyorsunuz ya, Kaptan, ded i .
Çaban ız boşuna.
- M i ster Spak, Romu lan gem i l eriy l e ara­
m ızdaki uzakl ı ğ ı verin.
- Yüz e l l i b i n kilom etre , fakat çok çabuk
aza l ı yor.
- Fazer l e r haz ı r o l s u n . Dövüş ü rsem beni
bağ ı ş layı n , Komutan.
- El bette dövüşeceks i n iz. Karşı koymanızı
zatc>n bek l i yord u k .
Spak :
- Yüz b i n k i l ometre , ded i . Altı saniye son­
ra maks i m u m menz i l e g i rm i ş o l acaklar . . . Beş . . .
Dört . . .
- Skat, şalteri kapa !
- B i raz fazl a yük b i necek, fakat . . .
- . . . i ki . . . B i r . . .
- Ça l ı ş ıyor, Kaptan !
- M i ster Çevkov, ratayı 318 dereceye çevi-
r i n . Hız 9.
- Dokuz m u , Kaptan ? . . Tamam .
Spak, Körk'e döndü :
- Son b u l u nduğumuz yere ateş ett i l e r ,
Kapta n , fakat, maske l eyici a l et son derece etki l i
görünüyo r. Komutan ı n bana söyl ed i ğ i n e göre ,
böy l e b i r a l etle teçh iz e d i l e n gemiyi kend i a raş­
t ı r ı c ı ları n ı n b i l e tespit edemed i ğ i n i b i l iyoru m .
Kö rk, i çten l i kl e :
- Teşekkür ederi m , M i ster Spak, ded i .
Sonra Komutana döndü :
- S i z i b i r Federasyon karakoluna b ı rakaca­
ğ ız.
- Çok cömerts i n i z , Kapta n . Eğer beni ha­
p ishanenize gönderi rseniz b i r tutuklu o l a rak ye-
- 36 -

r i m i a l acağ ı m . B u rada daha fazla kal mak ben i m


için üzücü ol uyor.
Körk, çok res mi bir tav ı r l a :
- M i ster Spak, ded i . Komutanı d a i re s i n e
götü rmek şerefi s ize veri l m i şti r .
B i rb i r i n i n z ı d d ı olan i k i kuvvetl i k i ş i b i rb i r­
l e rin i eğ i l erek n ezaketle s e l a m l ad ı l a r . Spak, Ko­
muta n ı asansöre doğru götü rd ü . Arkalar ı ndan
Sulu 'n u n sesi duyu l d u :
- Tarafs ı z Bölgeye g i ri yoruz, Kapta n .
S p a k , Kom utana :
- i steksiz b i r kon u k o l duğunuz i ç i n üzgü­
n ü m , d ed i . Böy l e b i r amac ı m ız yoktu . As l ı nda bü­
tün isted i k l e r i maskeley i c i a l etti .
- Peki s i z i n i sted i ğ i n iz neyd i ?
- G e rn i n ize g e l d i ğ i m zaman benim d e bü-
tün iste ğ i m a l eti a l ab i l m e kti .
- N ite k i m i sted i ğ i n iz o l d u ve a l et l e dön­
d ü n üz.
- Siz ken d i n i z i küçü k görüyorsunuz, Kap­
tan .
Kad ı n , bu sözün altındaki g i zl i manayı an­
l a mamaz l ı ktan ge l d i .
- Maskeleyici a l eti etki s i z yapacak b i r
y o l bul acağ ı m ı zı b i l iyors u nuz. Nihayet, bu a l eti
.
yapan biz, çalan s i zs i n iz.
- Askeri s ı rl a r ı n çok çab u k e l değiştird i k­
l e r i açı kça bel l i , Komuta n .
Kad ı n asansöre g i rd i , arkas ı ndan g e l e n
Spak' ı n yo l u n u kesti .
- Seç i m i s i z yapt ı n ı z .
- M ü m kün olan t e k seç i m d i . Siz d e olsa-
n ı z ben i m g i b i yapard ı nız.
-37-

Kad ı n uzun b i r dak i ka Spak'a baktı , sonra


dudaklarında üzü ntü l ü b i r tebessüm be l i rd i .
- B u d a b i z i m . . . s ı rrı m ı z olarak kalacak.
Görev i n ize dön ü n . Buradan iti baren beni nöbet­
ç i lerin götü rmes i daha iyi .
Spak, i k i nöbetç iyi işaretl e çağ ı rd ı . Kad ı n ,
be l k i Spak ' ı d a kend i s i yle beraber b i r san iye
i ç i nde götü reb i l i rd i , ama herhang i bir R o m u l a n
gem i s i n i n Naki l şuaları ndan çok uzaklarda b u l u­
nuyorlard ı . Ayrı ca, kad ı n ı n bu hareketi çok m a n­
t ı ksız o l u rd u . B i r bakı ma, Vo l ka n l a r ı n i nsanl ara
benzemed i kl e ri n i , onları n ç i ftleşme adetleri n i n
bel irl i zama n l a rda olduğu n u , aks i takd i rde kad ı­
na ka rş ı tamamen i l g i s i z o l d u k l a rı n ı b i l memesi
çok garipti . Yoksa onun i nsa n l ı k yönüne m i gü­
ve n i yord u ? Böyle düşünmekte acaba haklı m ı y ­

dı?
Asansör kapı s ı kapandı ve asansör aşağı
doğru hareket etti . Spa k, tekrar kontro l odas ı n­
daki yerine dönd ü .
- R ev i rden Kaptan Körk'e . Eğer orada k i
ta rtış m a l a r b ittiyse , h e m e n bu raya gelme n i i sti­
yoru m .
- Neden , Doktor?
- Tekrar amel iyat o l acaks ı n . Ben i aldattı-
ğ ı n iç i n kulakları n ı keseceğ i m .
Körk, s ı rıtara k e l i y l e ku l ak l a r ı n a dokund u .
Ku l akları n ı n amel i yatl a değ i ş m i ş o l duğunu ope­
rasyon s ı ra s ı n d a tamamen u n utmuştu. B a k ı ş l arı
Sp3k' ı n üzeri nde d u rd u .
S p a k , a l ı n m ad ı ğ ı n ı gösteren b i r ifadey l e :
- Lütfen g i d i n , Kapta n , ded i . B i r i nsanda
bu tip ku l a k pek estet i k görü n m üyor.
M a kkoy :
- 38 -

- Gel iyor m u s u n , C i m ? d ed i . Yoksa ömrü ­


n ü n sonuna kadar B i ri n c i Kapta n ı n g i b i uzun ku­
l a k l a mı gezmek i stiyorsun ?
Ve M akkoy y i n e son sözü söyl emişti .
DÜN. BUGÜN
VE YARIN

Kaptanın Sey i r Defte ri : Yıl dız Tar i h i


1748.06.1. Atılgan uzaydaki araştırmalarına de­
vam ed iyor. Kom pütör, Beta N i obe y ı l dızı nın yak ­

l aş ı k o la ra k üç buçuk saat sonra patiayacağ ı n ı


b i l d i rdi. Yıldızın t e k uyd u s u , M sın ıfından b i r
dü nya o l a n Sarpeidon gezege n i . Son zaman larda
bu gezegene, uygar ol makla beraber uzay uçuş
o l ana k l a rından yoks u n , i nsan c i n s i n e çok yakın
b i r ı rkın yerl eşti ğ i b i l d i r i l m i şti Atılganın a raştı­
.

rıcı a l etleri gezegende yaşayan i nsan o l m adığı­


nı, fakat büyük b i r kuwet jene ratö rü n ü n h a l e n
çalışma kta olduğunu gösteriyor. Gezegende h a l a
yaşayan i ns a n bu l u n ması i hti m a l i n e karş ı , o n l a­
rın gezegen tah r i p o l m adan önce bu l u n u p g e m i­
ye c.lınmaları gere kiyor.
* * *

Kaptan Körk, kontrol tab losundaki m i krofo-


n u n d ü ğ m es i n e bastı.
- Naki l odas ı. Kaptan Körk konuşuyor.
- Burası naki l odası, Kaptan.
- Iş ı n kanal ları gezegenden a l ınan kuwet
s i nya l l e r i üze r i n e ayarl ansın . N a k l e hazır o l u n .
- E m reders i n iz. Kapta n .
Kaptan Kö rk, N a k i l odas ıyla bağmtıyı kes­
ti kten sonra Doktor Makkoy'u a rad ı :
- Doktor, Körk konuşuyor.
- 40 -

- D i n l iyoru m , C i m .
- B i r a raştı rma yapmak i ç i n gezeg er.ıe i n i-
yoruz . Hemen naki l odas ı n a g e l . Tamam .
Kaptan Körk, M i ster Spak'a döndü :
- Kon uşmaları duydunuz, M i ster Spak, ha­
z ı r m ı s ı n ız ?
- H az ı rı m , Kapta n .
Eıi rkaç daki ka s o n r a K�rk' l e S p a k , nak i l oda-
s ı nda Doktor M a kkoy'la b u l uştu lar.
Kaptan Körk :
- Naki l odası haz ı r m ı ? d iye sord u .
- Hazır, Kaptan.
Ü ç s u bay nak i l d i s k l e r i üzeri ndeki yerleri n i
a l d ılaı· v e b i r saniye sonra o l d u kça g eniş b i r oda­
n ı n ortasında bel i rd i ler.
Oda , rafl arla böl m a l e re ayrı l m ı ş ve m u hte­
l i f bö l m a l e re çel i k dosya dolapl arı konmuştu .
Bölme l erden b i rinde, arkas ı n d a kitap l ı k b u l u nan
büyük b i r top l a ntı masas ı vard ı . Başka b i r böl­
mede, bıl;ü k b i r d i kkat l e yerl eşti rd i kl e r i bel l i
o l an b i rkaç m a k i n e bu l u nuyord u . Derinden deri­
ne duyu l a n hafif uğultu , a rada s ı rada çakan s i n­
yaller, m a k i n e l e r i n halen çal ı şt ı k l a rı n ı açı kça
gösteriyo rd u .
Kaptan Körk, şaşkı n l ı kl a makinel ere baktı ,
sonra Spa k'a döndü.
Mister Spak, trikord e r l e (can l ı ve cans ı z var­
l ı k ları i n c e l eyen ve her türl ü radyasyonu göste­
ren b i r çeşit a l et) maki n e l e r i i n c e l ed i , e l i y l e be­
l i rs i z b i r işaret yaptı.
- Araştı r ı c ı l a r ı n gösterd i ğ i güç kaynağ ı ol­
dukları açı kça bel l i , kaptan. Fakat ne i ş e yara­
d ı k l a rı ayrı b i r soru n .
B i r kenarda, kulaklar ı , p rojeks i yon l a r ı v e b i ­
r e r küçü k ekran l arıyla kom p l e t e k k i ş i l i k b i rkaç
-41-

ç a l ı ş m a masas ı n ı kapsayan b i r od i ovizyal (d i n l e­


y i p görm e k l e yap ı l a n eğitimde ku l l a n ı l a n tesi s)
tes i s iyle donatı l m ı ştı . Biti ş i k duvarda b i r kapıy­
l a pencere görü l üyordu . Oda n ı n d i p taraf ı n a ,
teyp l e r i n d e p o ed i l d i ğ i kafes b i r b ö l m e vard ı ve
b u ran ı n kapı s ı a ra l ı ktı.
- S ize yard ı m edebi l i r m iyim?
Ü ç subay topu k l a rı n ı n üzerinde dönd ü . Karşı­
l a r ı n d a o rta yaş l ı , o ldukça kel l i fe l l i , ağ ı r baş l ı b i r
adam du ruyord u .
Ada m , naz i k b i r d i l l e sözü n ü tamam l ad ı :
- Kitap l ı ğ ı ben yönetiyoru m .
M i ster Spak :
- B e l k i yard ı m edeb i l i rs i n i z , M i ste r . . . ?
dedi .
- M i ste r Atoz. Sizi görünce b i raz şaş ı rciı­
ğ ı mı i l i raf ederim. H e rkes i n çoktan gitm i ş o l du­
ğunu san ıyord u m .
Kapta n Körk :
- H e rkes i n g i t m i ş olduğunu söyled i n i z , de­
d i . Nereye g itti l e r ?
- G i tt i k l eri y e r l e r k i ş i l i kl e r i n e g ö r e deği­
ş i k. Eğer bel i rl i bir kişiyi arıyors a n ı z , özür d i l e­
r i m , bu b i l g i l e r g i z l i d i r.
Doktor M a kkoy :
- Hayır, bel i rl i bir- k i ş i y i aram ı yoruz, ded i .
Sadece . . . gen e l l i k l e . . . nereye g i tti kleri n i öğren­
mek istiyoruz.
- Ah, seçmekte g ü çl ü k çekiyorsunuz, öyl e
deği l m i ? Evet, seç i m o l an a k l a rı n ı n çok l u ğ u ka­
rar vermeyi g ü ç l eşti rir, a m a s ize b e l ki yard ı m c ı
o l abi l i ri m . Bu tarafa gel i r m i s i n iz, l ütfe n ?
Atoz, naz i k b i r şeki lde hafifçe eğ i l erek, ç a­
l ı şma s ı ra l arı n ı n b u l unduğu b ö l m eye geçme l e r i
i ç i n işaret etti .
- 42 -

Körk, • Atoz, · b i z i m yerl i olduğumuzu ve d i ­


ğerleri n i n g itti ğ i yere g itmek i sted i ğ i m iz i s a n ı­
yar. Eh , durumu öğrenmen i n daha i y i b i r yo l u o l a­
b i l i r m i yd i ?» d i ye düşünd ü .
Geride ka ld ı ğ ı n ı yem i n l e söyl eyeb i l eceğ i
Atoz 'un g ü l ümsayerek teyp bö l mesi nden ç ı km as ı .
üze ri n e şaşı rmamak i m kans ı zd ı .
Doktor M akkoy, ancak duyu l a b i l ecek şeki l d e
fı s ı l dadı :
- Oraya nas ı l g i d e b i l d i ?
Atoz, sanki konuşmas ıyle her şeyi a ç ı k l a m ı ş
gibi :
- Bu tes i steki her etüt i stasyonu bağ ı m s ı z
çal ışmaktad ı r , ded i . Y i r m i b i nden faz!a Ver i s i m
teyp l e r i nden seçeb i l i rs i n iz . Bu teyplerden yüz­
l e rces i ko l e ks iyana son zama n l arda k8tı l m ıştır.
S i z i m e m n u n edecek bir şey l e r b u l acağ ı n ızdan
eminim.
Kaptan Körk'e döndü.
- S i z , efend i m , öze l l i kl e hangi kon u l a r l a i l-
gil isiniz?
Kaptan Körk :
- Son tarihe a it b i r şey yok m u ? ded i .
- S a h i m i ? Ç o k fe n a . Son ta r i h üzeri n e çok
az şeyi m i z var, çünkü hiç i steyen o l mad ı .
- Faz l a g e n i ş b i l g iye i htiyac ı m yok . Sadece
· b i rkaç soruma cevap vers i n yete r .
- A h , e l b ette . Bu takd i rd e , sağ taraf ı n ııda
i ki n c i böl medeki Referans Serv i s i m i z h izmeti­
n i zded i r.
Bu kez, i n an ı l maz davra n ı ş l arı o l a n M i ster
Atoz 'u , Referans masas ı n d a kend i l eri n i bekler
b u l d u kları zaman pek şaş ı rm ad ı l a r. Fa kat başka
b i r şey daha vard ı : Kaptan Kö rk, Atoz 'un kend i­
l e r i n i i l k kez görüyormuş g i b i davrand ı ğ ı n ı sezd i .
- 43 -

N itek i m , adam ı n i l k sözleri Körk.'ün yan ı l ma d ı ğ ı ­


n ı gösterd i .
Ad a m öfkeyle :
- Çok geç ka l d ı n ız, ded i . N e redeyd i n iz ?
- Ne o l d u ğ u n u öğre n i r öğrenmez ge l d i k.
M i ste r Spak :
- Ben i m hata m , efen d i m , ded i . Yan l ı ş he­
saplam ı ş o l m a l ı y ı m . H atı rlarsan ız, gem i n i n araş­
t ı r ı c ı l a r ı bu rada k i msen i n b u l u n m ad ı ğ ı n ı göster­
m i şti .
Atoz :
- B i rkaç saat sonra , sözl e ri n i z çok doğru
o l acaktı , ded i . Ü çünüz d e ö l ecekt i n iz . . . B u h a r
o l acaktı n ı z . T a m · zaman ı nda g e l d i n i z .
Doktor M a k koy sordu :
- Şu h a l d e n e o l acağ ı n ı b i l iyorsunuz, değ i l
mi?
- Budala! Elbette b iliyoru m . Herkez patl a­
m a o l acağ ı n ı çok önce öğrend i . Veri l e n ta l i mat­
l a r ı izled i l e r ve ş i m d i e m i n ye rdeler. Siz d e ayn ı
şeyi yaps a n ı z iyi eders i n iz .
Kaptan Körk :
- O n l a r ı n e m i n b i r yerde olduğ unu mu söy-
l e d i n i z ? d i ye sord u .
Atoz g u rurl u b i r tav ı r l a :
- Çok doğru , d ed i . H erkes e m i n yerl erde .
- Nered e ? Nereye g ittile r ?
- Tabii k i her nereye gitmek istedi l erse
oraya. Seç i m h a k k ı tamamen k i ş iye b ı ra k ı l m ı şt ı r .
- Bu gezegen h a l k ı n ı e m i n yerlere s i z tek
baş ı n ı za mı gönderd i n i z ?
Atoz :
- Evet, ded i . Tek baş ı m a gönderd i ğ i m i söy­
l e m e kten gu ru r duyuyoru m . Tabii, bu bas it iş i ç i n
ken d i ta k l itleri m i d e l ege o l a ra k göndermek zo-
- 44 -

ru nda ka l d ı m . Fakat soru m l u l u k sadece bana ait­


ti.
Kaptan Kö rk, b i raz haş i n sesle :
- O n l ardar:ı i ki s i y l e tan ı ş m ı ş o l d u ğ u muzu
san ıyoru m , ded i . Siz her halde gerçeks i n iz.
- E l bette .
Dokto r M a kkoy, trikoderiyle Atoz'u i ncele­
meye baş l a m ı ştı b i l e .
- Doğrusunu iste rsen , s a h i c i i n s a n , C i m .
Bu da gem i n i n a raştı r ı c ı l a rı n ı n verd i ğ i b i l g i yi
a ç ı k l ı yor. Tek b i r insa n ı n tespit ed i l mesi g ü ç .
E ğ e r burada kalacak o l u rsanız ö l eceğ i n izi b i l iyor
musu n u z , efe nd i m ?
- E l b ette b i l i yoru m , fakat zaman ı g e l i nce
karı m ı n ve a i l e m i n yan ı n a g i deceği m . Siz be n i m­
l o i l g i l e n m eyi n . Kend i n iz i d ü ş ü n ü n .
Kapta n Körk i ç i n i çekt i . Adam değişmez fi­
k i rl i , hemen hemen c i nnet geti rme noktas ı n a
g e l m i ş b i riyd i . Fakat böy l e b i r i ş ancak onun g i b i
b i rine veri l e b i l i rd i . Y a da böy l e i ş veri l d i ğ i nde
kısa zamanda c i n n et geti reb i l ecek b i r k i ş i yd i .
S ı kk ı n b i r ses l e :
- Peka l a , ded i . Nas ı l ? Ne yapaca ğ ı z ?
Atoz, ye rinden ka l k ı p o n l arı teyp l e r i n b u l u n­
d u ğ u ça l ı ş m a s ı ra l ar ı na götü rü rken :
- Gezegen i n tari h i bütün ayrı ntı l a r ı y l e var,
ded i . Sadece sizi en çok neyin i l g i lend i rd i ğ i n i se­
ç i n . . . Yüzy ı l , tari h , dakika. Fakat, u n utmay ı n , çok
geç ka l d ı n ız .
Körk v e M a kkoy ku l a k l ı k l a r ı takt ı l ar. Atoz
raf! ::ırdan teyp leri seçerek i nceleme ayg ıtına tak­
tı .
Körk :
- Teşe kkür ederi m , efend i m , ded i . M ü m­
kün olduğu kadar çabu k davranacağ ız.
- 45 -

B i r ku l a k l r ğ r M i ste r Spak'a uzattı , fakat Spak


baş ı n ı s a l i ayarak bu raya ge l d i ğ i nden beri kendi­
s i n i düşündüren m a k i n e l ere doğru uza kl aştı . Bu
s ı rada Atoz da m a k i ne l e r i n baş ı n a geç m i ş , kon­
tro l larta oynuyord u . B i rden Körk ' ü n ekra n ı ayd ı n­
land ı . Gözleri n i n önünde boş b i r sokak bel i rd i . . .
Bu soka k , b i r ara sokaktan b i raz daha genişçey­
d i . . . Eğer d ü nyada o l sayd ı , bu sokağ ı n on yed i n­
c i yüzy ı l i ngi ltere ' s i ndeki b i r a ra sokak o l d u ğ u n u
d ü ş ü n ü rd ü . M a kkoy 'un ekra n ı n a şöy l e b i r g ö z at­
tı , oradaki görüntü n ü n de pek i l g i n ç o l m ad ı ğ ı n ı
gördü : Arkti k 'te buzu l b i r b ö l g e . Atoz 'un m u­
hakkak ki pek garip f i k i r l e r i . . .
B i r kad ı n , k u l a k l a r ı yr rtarcas ı n a kes k i n b i r
ç ı ğ l ı k attı .
Kaptan Ko rk, baş ı ndan k u l a k l ı k l a r ı s ı y ı ra­
ra k ayağa f ı r l ad ı . Ç ı ğ l ı k tekrar d uyu l d u . . . B u­
n u n k u l a k l ı ktan g e l m ed i ğ i , gözlem kitap l r ğ ı n ı n
d ı ş ı ndan ge l d i ğ i a ç ı k seç i k be l l i yd i .
- i mdat ! Beni öldü rüyorlari
Kaptan Körk kap ıya doğ ru koşarken :
- Spa k ! Doktor ! d iye bağ ı rd ı . Buraya ge­
l i n , çabu k !
Atoz, ka ptan Körk 'ün arkas ı n dan hayk ı rd ı :
- D u ru n ! Sizi hazı rlamad ı m ı Bekleyi n ,
haz ı rl a n m ı ş o l . . .
Kaptan Körk kapıdan ç ı karke n , sanki b i ri­
si b i r şa lteri kapa m ı ş g i b i , Atoz'un sesi b i rden
kes i l d i . . .
. . . ve Kör k , ekranda görd ü ğ ü sokakta to­
pu kları n ı n üzerinde kayarak d u rd u !
Şaşr rmak i ç i n za man yoktu . Sokak soğ u k
v e pus l uyd u , fa kat yeteri kadar gerçekti v e ç ı ğ­
I r k l a r en yakın köşed en gel iyord u . Ç ı ğ l ı kl a r bu
kez bir erkek sesi izled i :
- 46 -

- U s l u d u r , g üze l i m , b e l k i sana karş ı cö­


m e rt davranab i l i r i m .
Kaptan Körk, köşeyi d i kkatl e dönd ü . Dan­
tei l i kad ife e l b i s e g i ym i ş , k ı l ı ç kuşan m ı ş genç
b i r adam, çj ngene gibi g i yi n m i ş bir kad ı n l a bo­
ğ u ş uyord u . Kad ı n her ne kadar tekme l i yor ve
t ı r m a l ı yorsa da, adama pek zorl u k ç ı karın ıyar
sayı labi l i rd i . Adam ı n davran ı ş ları hem şehevi
h e m de kabayd ı . D i ğeri nden b i raz daha züppe
kı l ı k l ı başka bir genç, yakı n ı ndaki duvara yas­
l a n m ı ş zevk l e onları seyred i yord u . Son ra ka­
d ı n , kend i s i y l e boğuşan adam ı n e l i n i ı s ı rmayı
başard ı .
- Ooof ! Kahpe !
El i n i ka l d ı r ı p kad ı n ı n yanağ ı n a ş iddetl i b i r
to kat vurmak i sted i . Fakat kal kan e l i i n e m ed i .
Ç ü n kü arkadan gelen Kö rk adam ı n bi l e ğ i n i ya­
ka l a m ı şt ı .
Körk :
- B ı ra k kad ı n ı , ded i .
Kad ı n kıvrı l arak adamdan kurtu l d u . Züp­
pe k ı l ı k l ı adam ı n yüzü sertl eşti .
- Çağrı l d ı ğ ı m zaman gel , es i r, d ed i .
Sonra Körk'ün baş ı n a doğ ru bir yumruk
s a l l ad ı . K ö r k , y u m ruğu savu ştu rdu ve ken d i
yumruğ unu adam ı n çenes i n e pat l att ı . B i r daki­
ka sonra ra k i b i toz l u sokağa seri l d i .
i k i n c i züppe, kad ı n ı kabaca b i r kenara ite­
rek, e l i n i k ı l ı c ı n a tehd i t edercas i n e attı ve
Körk'e doğru yürüd ü .
- Sen i n b i r derse i htiyac ı n var, e s i r , ded i .
Efend i n k i m ?
- Ben özgü r b i r i nsan ı m .
Kö rk'ün bu sözü üzer i ne adam bayağ ı na-
- 47 -

zi k l eşti . S i n s i s i n s i g ü l ü mseyerek k ı l ı c ı n ı sı­


y ı rd ı .
- Özg ü r l ü k sana fa k i r b i r yaşantı verm i ş .
H e m b i raz d a h a naz i k o l mayı öğrenm e l i s i n , öz-
g ür- adam . .

K ı l rç ;-- Kö rk'ün kol u n u n yen i n i y ı rttı .


Kad ı n ı n s e s i :
- D i ğ eri arkanda, arkadaş ! d iye duyu l d u .
Fakat uyarıda g e ç ka l m ı ştı v e Körk a rka-
dan tutu l m uştu . D i rseğ i n i kend i s i n i tutan ı n m i­
des i ne ya p ı ştı rd ı ve ku rtu lduğu zaman adam ı n
k ı l ı c ı s o l e l i ndeyd i . B u yaratı k l a r ı n s i l a h s ı z dö­
vü şten haberleri yo ktu , ama bu kavgaya hemen
bir son verm e l i yd i . Fazer tabancas ı n ı çekti ve
körl emes i n e ateş l e d i.
Fazer ça l ı şmad ı .
Si l a h ı yere ata n Körk, k ı l ı cı s a ğ e l i n e a l d ı
v e rak i b i n e yakl aştı . Kı l ı ç ku l l anmakta da o l d u k­
ça usta sayı l ı rd ı ; raki b i n i n beceri ksizce sa l d ı rı­
l a r ı , ona, s i l a h s ı z adam ı sol e l l e i nd i rd i ğ i ka ra­
te darbe l e r i y l e yerde tutma o l a nağ ı n ı sağl ıyord u .
Raki b i , arkadaş ı n ı n üçüncü kez b i r e l darbes i y l e
y ı k ı l d ı ğ ı n ı görünce göz l e r i yuva l arı ndan uğ rar­
cas ı na i r i l eşti ve geri lerneye başlad ı .
- Aman ı n ! Bu b i r şeytan ! Ben bu i şte ya­
ku m !
Adam b i rden döndü ve peş i nde arkadaşı ol­
duğu halde arkas ı na bakmadan kaçtı . Körk, etki­
ı:ıiz Fazer s i l a h ı n ı yerden a l ı p kı l ıfına soktu , son­
ra saç l a rı n ı e l i y l e düzelten ve e l b i s es i nde y ı rtı k
o l u p o l m ad ı ğ ı n ı ko ntro l eden kad ı n a döndü . Ka­
d ı n her ne kad ar güzel ceysa d e , hem kend i s i
h e m de e l b i s e s i p e k tem i z değ i l d i .
Kad ı n :
- M e rs i , dostu m , ded i . Enayiden keseyi
- 48 -

tam yü rüteceğ i m s ı rada hapı yuttuğumu san­


ını ştı m .
- Anlayamad ı m ! B i r şey i n iz yok ya ?
Kad ı n , karş ı s ı ndaki n i ö l çen bakı ş l a r l a süz-
dü.
- Ah, sen i b i r angler sand ı m , fakat sen
b i zden değ i l s i n . Eh, iyi dövüşmes i n i b i l iyors u n .
On l a ra ne güzel b i r kötek attı n !
Her geçe n dakika kad ı n b i raz daha anlaş ı l­
m az ol uyord u .
Körk :
- Yara l a n m ı ş olabi l i rs i n iz, ded i . Ben i m l e
kitap l ı ğa ge l s e n i z i y i o l u r . Orada e m n iyette o­
l u rsunuz ve Doktor M akkoy, şu bere l e r i n ize ba­
kar.
- Se n i n l e beraberi m , şekeri m . Yo l u gös­
ter, peş i ndeyi m . Kitapl ı k nered e ?
- Sokağ ı n i ç i nde . . .
Fa kat sokağa g i rd i klerinde kapı fa l a n göre­
m ed i l e r. Kaptan Körk 'ün sokağa ç ı ktı ğ ı , kap ı
kaybo l m u ştu.
Kapta n Kö rk, i l eri geri , duvar boyu nca do­
l aştı , sonra kad ı n a dönd ü .
Şakın şaşkın onu seyreden kad ı n :
- N ey i n var, adam ? ded i . Şu züppe l e r as­
ker a l ı p g e i nıeden önce b u radan tüye l i m .
- B e n i i l k görd ü ğ ü n daki kayı hatı r l ı yor
musu n ? Kapı fa lan gibi bir yerden ç ı k ı p ç ı kma­
d ı ğ ı ın ı hatı r i ayab i i i r m i s i n ?
- Korka r ı m şu züppe sen i n katana v u r­
m u ş , g e l . dostu m . Faz l a soru sormayan b i ri n i
tan ı yoru m .
- Dur. Buralarda b i r yerde o l m a l ı . Doktor !
Spa k !
- 49 -

i k i n c i kaptan Spak ' ı n hemen cevap verme­


s i üzerine kad ı n ı n şaşkı n l ı ğ ı açı kça arttı .
- Buradayı z , kapta n . S i z i d uyuyor, fakat
'�em iyoruz. i yi m i s i n i z ?
·
- Mals_�oy 'un s e s i duyu l d u :
- Serif'takie__ . ett i k , fakat o rtadan kaybol-
-
m uştu n .
- S i s i ç i nde b i rb i r i m iz i kaybetmiŞ olmalı;
yız.
Spa k ' ı n sesi tekrar duyu l d u .
- S i s m i , kaptan ? S i s l e fa l a n kar ş ı l aşma-
m ı ştı k .
Kad ı n :
- Tanrı bize acıs ı n , ded i . Bu b i r ru h !
Körk aceleyle :
- Hayı r, korkma , ded i . O n l a r ben i m dost­
l a rı m . O n l a r . . . duva r ı n öbür tarafındal ar. Spa k !
H a l a kitap l ı kta m ı s ı n ı z ?
S p a k cevap verd i :
- Hayır, kapta n . Arkt i k n ite l i kl e ri n i taş ı-
yan b i r buz çölü ndeyiz.
Makkoy, kuru bir ses l e söze katı l d ı :
- Çok soğuk olduğunu söy l emek i stiyor.
- Yaklaş ı k o l a rak eks i y i r m i beş d e rece
santigrad , kapta n . Kitap l ı ğ ı görem i yoruz. B i r buz
ya mae m ı n tam önündeyiz. Görünü rde b i r ç ı k ı ş
yeri o l m ad ı ğ ı n a göre, yamac ı n i ç i nden ç ı k m ı ş o l­
m a l ıyız.
Körk :
- B u rada da kap ıdan eser yo k, ded i . Sa­
dece b i r duvar var, o kadar. Buras ı s i s l i ve d e n i z
kokusu a l ıyoru m .
- Evet. Ekrana baktı ğ ı n ı z s ı rada qördüğü­
nüz ye r. Doktor M a kkoy d a , teypte Sarpe idon'un
son b u i: u l çağ ı n ı seyrediyordu . . . Ve ş i m d i b u ra­
Gizli Görev : F. 4
- so -

d a . Kitapl ı ktan o n u n l a b i r l i kte ayn ı anda ç ı ktı­


ğ ı m i ç i n ben de bu raday ı m .
- Bu duru m , h a l k ı n nas ı l kaybo lduğunu
gösteriyor. M i ster Atoz 'u küçümsem i ş o l duğu­
muz kaç ı n ı l maz b i r gerçe k.
Vücutsuz ses l er i n varl ı ğ ı ndan dehşete kcı­
p ı l d ı ğ ı a ç ı kça bel l i o l a n kad ı n yavaş yavaş
Kaptan Körk'ten uzaklaşmaya baş l ad ı . Fakat ka­
d ı n ı n kaçmaya haz ı rl a n ı ş ı i ç i nde bulundukl arı
ş u ao için önem l i d eğ i l d i .
M i ster Spak kon uşmas ı n ı sürdürd ü :
- Evet, görünüşe göre h a l k , dünya l arı­
n ı n y ı kı l ı ş ı ndan önce geç m i ş e çeki l erek kurtu l­
du.
- Buraya n as ı l g e l d i ğ i m izi b i l i yoruz. Geri
döneb i l i r m iyiz?
Çıkış kap ı s ı görü n m üyor, ama b i rb i ri m i z i n
ses i n i d uyab i l i yoruz. Ve kpare g i bi görünen b u
d uva r ı n üzerinde b i r boş l u k o l m a l ı . . .
Kaptan Kö rk'ün ses i , kad ı n ı n ç ı ğ l ı ğ ı i l e ya­
nda kes i l d i . Kad ı n artı k can ı n ı s ı kmaya ·baş l a­
m ı ştı . Dön ü p bakt ı ğ ı zama n , sokağ ı n ç ı k ı ş ı n ı tu­
tan i k i züppen i n kad ı n ı n kaç ı ş ı n ı engel l e d i k l eri­
n i görd ü . Yan l a r ı nda o zaman ı n po l i s l e r i o l d u­
ğunu tah m i n ett i ğ i i k i k i ş i vard ı .
- Dostl a r ı m ı z geri döndü . . . B i raz önce ça­
tıştı ğ ı m ı z . . . Şey . . . Züppe k ı l ı k l ı şöva lye bozu n­
tu l a rı . Ve bu kez ta kviye kuvveti a l m ı ş l ar.
M a kkoy 'un sesi duyu l d u :
- Araştı rmaya devam et, C i m . Ç ı k ı ş kapı­
sına ya k ı n o l m a l ı s ı n . Biz de arıyoruz.
Züppe l e rden b i r i Körk'ü işaret ederek :
- Kahpen i n yardakç ı s ı , ded i . Onu yaka l a-
yın.
Po l i s l erden b i r i Körk'e :
- 51 -

- B i z kan u n u tem s i l ediyoruz, d ed i . Tes­


l i m olmal ısın.
- N e g i b i b i r suç l a ?
- H ı rs ı z l ı k v e yankes i ci l i k suçuyl a .
. - Saçma. Ben h ı rs ı z değ i l i m .
M akkoy 'un sesi tekrar duyu l d u :
- C i m , - neler o l uyo r?
i k i n c i pol i s :
- Tan rı yard ı mc ı m ı z o l s u n , d iye söyl en-
d i . Bu d a nes i ?
Kad ı n :
- B i r ru h ! d i ye hayk ı rd ı .
i k i n c i po l i s , e l i ndeki kı l ı ç l a hançeri haç
şekl i nde tutup göğ üs h izas ı na ka l d ı rd ı . Kork­
muş görü n m e k l e beraber Kö rk'e doğru i l e rle­
m e kten kaç ı n m ad ı .
- Kaybo l , ru h , b ı ra k n a m u s l u ada m l a r gö­
rev i n i yaps ı n .
Körk fı rsatı kaç ı rmad ı . Geri geri çeki l i r-
ken :
- Konuşmaya devam et, Doktor, ded i .
Züppe l e rden b i ri heyecan l a atı l d ı .
- i sted i ğ i takd i rde ru h l arı konuşturuyor!
Ağzı n ı kapars a n ı z , ru h l a r d a susar.
Spak ' ı n ses i duyu l d u .
- Ş i m d i ç ı k ı ş kap ı s ı n a y a k ı n o l ma l ı s ı n .
- Konuşmaya devam ed i n . . .
Fa kat pol i s l erden b i ri a rkadan yak l aş m ı ş­
tı . Kafa s ı n a yed i ğ i da rbeyl e Körk' ü n d ü nyası
b irden karard ı ve her ş ey bir anda b itti .
* * *

Çevre tamamen ç ı p l a k , buzul ve kaya l ı ktı .


Kaya l ı kl a r ı n tepes i nden doğru u ğ u l daya rak e­
s e n rüzgarın h i ç merhameti yoktu . Kitap l ı kl �
beraber, çevres i ndeki y ı k ı k dökü k evl e r d e kay-
- 52 -

bol muştu . Buzu l yamaçtan ve yamac ı n ötesi n­


deki p ı r ı l p ı r ı l cam g i b i parl ayan uçsuz bucaks ı z
b i r ovadan başka ş e y görünmüyord u .
Spak, yamac ı n yüzey i n i e l l eriyle d i kkati e
a raştı rıyor, fakat parmakl arı n ı b i rkaç saniyeden
faz l a dokundura m ı yord u . M akkoy, soğ u ktan tit­
riyor, e l l e r i n e h o h l uyor, yanakl a rı n ı ve ku l a k l a­
rı n ı oğuşturuyord u .
Doktor :
- C i m y i n e kaybo l d u ! ded i . Onu neden d u­
yam ıyoruz?
- M i ster Atoz'un çıkış yerini kapa m ı ş o l ­
d u ğ u n u tah m i n ediyoru m . Her n e o l u rsa o l s u n
ç - l(( ş kap ı s ı n ı b u l acağ ı m ı h i ç s a n m ı yo r-u: n Çev
r-:ım izi a raşt ı rsak daha iyi o l acak.
- C i m ' i n ses i nden baş ı n ı n dertte olduğu­
r. u a n l ad ı m .
- Baş ı n ı n de rtte o l d u ğ u gerçek, aına bi­
z i m durumumuz da pek p a r l a k değ i ! . Bir s ı ğ ı­
n a k b u l amad ı ğ ı m ı z takd i rde bu soğu kta donup
kal acağ ız.
Makkoy tökez l e nd i . Spak, onu tuttu ve b i r
kaya n ı n üzeri ne otu rmas ı n a yard ı m ederken çe­
n es i n i n , b u r n u n u n ve ku l a k l a rı n ı n karı ı n çeki l­
mesi nden ötü rü bembeyaz o l d u ğ u n u fa rk etti .
i k i n c i kapta n , b u n u n ne demek o l d u ğ u n u çok i y i
b i l iyord u . Ayrı ca, coğ rafi o l a ra k n e rede o l d u k­
l a rı n ı da b i l iyord u ; buzu l l a r ı n zama n l a kaya ları
s ü rü k l eyerek m eydana get i rd i ğ i kapa l ı b i r vad i­
de b u l unuyo rl a rd ı . Burada b i r s ı ğ ı n ak bu l m a l a­
rı hemen hemen o l anak d ı ş ı yd ı . B u radan daha
o l u m l u bir s ü r ü yer varken zaman i ç i nde yol cu­
l u k yapan i n san l a r ı n böyle b i r yeri seçm e l e r i ol­
d u kça acayi pti.
M a kkoy :
- 53 -

- Spak, ded i . Beni burada b ı rak.


- Ya be rabe r gide r iz, ya da beraber ka l ı-
rız.
- Saçm a l a m a . Yüzüm ve e l l e r i m donmak
üzere . Aya k l a rı m ı n varl ı ğ ı n ı b i l e ancak h i ssede­
b i l i yoru m . Ya l n ı z olduğun takd i rd e , ku rtu l m a
ş a n s ı n d a h a kuvvetl i o l u r . . . H i ç d eğ i lse C i m ' i
arayab i l i rs i n i
Spak kara r l ı b i r ifadey l e :
- Beraber kal ıyoruz, ded i .
- i natç ı , ka l ı n kafa l ı . . .
Daktorun sesi hafifl ayerek kaybo l d u . Spak
e ndişeyle çevres i n e bakı nd ı . B i rd e n b i re , gözet­
lenmekte o l d u k l a r ı n ı görünce çok şaş ı rd ı .
B u l undukları yerden pek uzak o l m ayan b i r
no ktad a , kürk gocuğa bürü n m ü ş , taktı ğ ı i ri kar
gözl üğü neden i y l e , göz l erinden başka yeri gö­
rünmeyen esrarl ı b i r k i ş i durmuş, d i kkat l e bakı­
yord u . Bir d a k i ka sonra kürklü kişi e l i y l e işaret
etti .
Spak, M a kkoy'a dönünce o n u n yere y ı k ı l­
m ı ş olduğunu görd ü . Doktoru sarstı , ama kar­
ş ı l ı k a l a m ad ı . Spak, ku l ağ ı n ı M a kkoy 'un göğsü­
n e yap ı ştı rd ı ; evet, ç o k hafif o l m a kla beraber,
kalp atı ş l arı duyu l uyord u .
H e r i k i s i n i n üzeri ne i ri b i r gölge düştü . Şe­
k i l tam tepe l e rinde du ruyordu ; tekrar i ş a ret et­
ti , beni izleyi n.
- Arkadaş ı m hasta.
Beni izleyin.
M a ntı k başka şey e m retm iyordu. M a kkoy'u
omzuna vuran Spak doğ ru l d u . Denges i n i b i raz
,

bozmakl a beraber, dakto ru n a ğ ı r l ı ğ ı daya n ı l ama­


yacak g i b i d eğ i l d i . Şeki l kaya l a r ı n aras ı ndan yü­
rüdü . 'S pak, onu i z l ed i .
- 54 -

Spa k ' ı n da tah m i n ettiği g i b i izledi k l e ri pa­


ti ka on l a rı b i r yeraltı mağaras ı n a götü rd ü . Bu
ç ı p l a k bölged e , mağaradan başka s ı ğ ı n ı l acak
başka neres i o l a b i l i rd i ki ? Mağarada iki oda
vard ı . . . As l ı nd a i k i kovu k demek daha uygun­
du . . . ve bu odalardan b i ri yata k odası o l a ra k
ku l l an ıyord u . O l d u kça küçü k , zoru n l u l u k nede­
n i y l e penceres iz, çok basit ve i l ke l döş e n m i ş b i r
yerd i . Spak, M a kkoy 'u kap ı n ı n hemen yan ı ndaki
kaba s ed i r i n üze r i n e yat ı rd ı .
- Batta n i y e .
Kürk l ü k i ş i e l iyle işaret ett i , sonra hasta a ­
dam ı n üstü n ü ö rtmeye çal ışan S p a k ' a yard ı m
etti . Spak, M a kkoy 'un to rbas ı n ı araştı rarak tri­
korderi b u l d u ve hemen i n c e l e m eye baş l ad ı .
Kü r k l ü k i ş i , M a kkoy 'un ayak ucuna otu rdu ve
Spa k 'ı s eyre koyu l d u . Hala konuşmuyor ve es­
ra r ı n ı koruyordu.
- H ava koşu l l arı mza dayanamad ı . N e ya­
z ı k ki , doktor ben değ i l i m , O. B u durumdayken
ona i l aç vereme m . Eğer s ı ca k tutu l ab i l i rs e , nor­
m a l o l a ra k b e l k i kurtu l a b i l i r.
Esrarl ı ev s ah i b i n i sorg u l u bakışlarla süz-
dü.
- Burası i n s a n ı üş ütmeyecek kadar sıcak.
Şu kar mas kes i n i hala niçin çı kartm ıyorsunuz ?
Yüzün üzü görm e m i yasa k l ayan b i r b i r töre n i z m i
va r ?
Maske n i n arkas ı ndan b i l l u r g i b i şakıyan b i r
kad ı n kahkahası duyu ldu :
- Bunları h a l a ç ı karmad ı ğ ı rn ı n farkı nda bi­
l e değ i l i m .
Kad ı n yüzündeki maskeyi v e s ı rtındaki kürk
gocuğu ç ı kard ı . Spak'ı daha ya kı ndan ve d i kkat­
le i nc e l ed i kten sonra c i dd i l eşti .
- 55 -

- Ki m s i n i z ?
- i s m i m Spak.
- i s m i n i z b i l e gari p . Beni bağ ı ş l ay ı n . . . Ş i m-
diye kadar gördüğüm erkeklerden çok d eğ i ş i k-
s i n iz . . ,
- Bu söz l e r i n i z b e n i ş aş ı rtmad ı . Lütfen en­
d i ş e etmey i n .
Kad ı n tereddütle sordu :
- Burada ne arıyorsunuz? S i z d e h ü kü m­
l ü ınüs ü n ü z ?
- Hükümlü mü?
- i nsan ların ortada n kal kmas ı n ı arzu et-
tiğ i nde Zor H a n ' ı n onları gönderd i ğ i yerl e rden . . .
daha doğrus u , zaman l a rdan b i r i . S i z d e zaman
kap ı s ı ndan g e l m ed i n iz m i ?
- Evet, fakat b i r h ü k ü m l ü o l arak d eğ i l .
Yan l ı ş l ı kl a bu raya gönderi l d i k , y a d a ben böy l e
d ü ş ü n üyoru m .
Kad ı n b u sözl e r üzeri nde b i raz düşünd ü , so­
nunda :
- Atavakran çok uzakta , ded i . Ama s iz i n
oradan da u z a k b i r yerden g e l d i ğ i nizi sanıyo­
ru m .
- Doğ ru .
Spak, kad ı na daha d i kkatl e baktı . G eçm i ş­
tek i bu yüz, i n s a n ı rahatl atı c ı b i r i fade taş ıyor­
du ve makyaj s ı zd ı . Acaba . . . Dünya l ı l a r ı n duygu­
l anma d ed i k l e ri bu muyd u ?
- Evet. . . Tan ı d ı ğ ı n ı z d ünyadan g e l m ed i m .
B e n i m d ü nyam buradan b i rçok ı ş ı k yı l ı uzakl ı k-
ta.
- Fevkalade ! Böyle o l anakl ardan söz eden
kitapları zaten çok severd i m .
Kad ı n böyle söyl e d i ğ i halde, y ü z ifadesi b i r­
den karard ı .
- 56 -

- Fakat - b u n l a r sadece h i kaye. Gerçek de­


ğ i l . Bütün b u n l a r ı haya l ku ruyor o l m a l ıyı m . Ç ı l­
d ı racağ ı m . Zaten ç ı l d ı racağ ı m ı hep düşünüp du­
rurd u m .
Kad ı n , Spak'tan uzakl aşmak i ç i n o l duğu
yerde büzü l ü rken , Spak uza n ı p kad ı n ı n e l i n i tut­
tu .
- Fakat ben gerçek b i r varl ı ğ ı m . H aya l
ku rmuyor, gerçeğ i görüyorsunuz.
Kad ı n zay ı fça g ü l ümsed i , fakat y i n e rahatla­
d ı ğ ı bel l i yd i .
- Uzun zamandan beri , hatı rlamak i steme­
d i ğ i m uzun zamandan beri buraday ı m . Sizi ora­
d a görd üğ üm zaman göz l e r i m e b i r tü r l ü i nana­
mad ı m .
Spak , kad ı n a karş ı b i r şey l e r h i ssetti ğ i n i n
fark ı n a vard ı . Ö y l e s i n e o l ağand ı ş ı b i r duyguydu
k i , buna kend i s i de şaş ı rd ı . H atta şaş ı rması da
o l ağand ı ş ı yd ı . M a k koy'a döndü ve bayg ı n ada­
m ı tri korderle kontrol ett i . Bu kez, şaşkı n l ı ğ ı na
endişe duygusu da karıştı .
Dakto run torbasından b i r e njeks iyon ç ı kar­
tıp ku l l a n ı rken :
- Koradrenal i n vermemekle hata ett i m ,
ded i .
- N e ol uyor? Ö l üyar m u ? B i rkaç Çeş it i l a­
c ı m va r . . .
- Zıt - işaret. S i z i n fizyo loj i n iz rad i ka l yön­
den değ i ş i k o l ab i l i r. Fakat fazl a i l aç verm i ş o l a­
b i l i r i m . E h , olan o l d u .
Kad ı n d i kkatle Spak' ı n hare ketl eri n i i z l i yo r-
du.
- Çok s a k i n görün üyorsunuz, ded i . Fa kat
s ize ya k ı n b i r i ol duğunu zanned iyoru m .
- 57 -

- Y ı l l a rdan beri b i rb i r i m ize çok a l ı ştık.


Aha . . .
M a kkoy i n l ed i , k ı m ı ldandı ve sanki zorl u k­
la nefes a l ı yormuş g i b i h ı rı ldad ı . Spak ona doğ­
ru eğ i l d i .
Resmi, fakat endi şe l i b i r s e s l e :
- Doktor Leonard M a kkoy, uyan ı n , d ed i .
Sonra h aykı rd ı :
- Dokto r !
M a kkoy 'un n efes a l ı ş l a rı ağ ı r ağ ı r düze l i nc e
S p a k b i r ad ı m g e r i çeki l d i . Daktorun gözl e r i a­
ç ı l d ı ve bakışları kad ı n ı n üze r i nde d u rdu .
G evş e k b i r ses l e :
- K i m s i n i z ? d iye sordu .
- i s m i m Zarabet.
Her nas ı l s a , kad ı n ı n i sm i n i sormak Spak' ı n
a k l ı na h i ç g e l m e m i şti .
- Spak n e re d e ?
- Buraday ı m , doktor.
- Kitapl ı kta m ıyız?
- H a l a buzul çağ ı ndayız. Fakat, ş u anda
güven l i k i ç i ndeyiz.
M a kkoy, otu rm aya çal ı şt ı , ama henüz ken­
d i n i toparlayamad ı ğ ı ve sa rhoş g i b i old uğu a­
ç ı kça be l i i yd i .
- C i m ! C i m n e rede ? Onu bul m a l ı y ı z !
- Kal kaca k durumda değ i l s i n . Ş i m d i d i n-
l e n , ben Kaptan ı b u l maya çal ı ş ı r ı m .
M a kkoy, Spa k ' ı n kend i s i n i tekrar yatı rma­
s ı n a ses ç ı karmad ı .
- Onu bu l , Spak. B e n i h i ç düşünme. Onu
bul !
M a kkoy gözl e ri n i kapad ı ve b i r daki ka son­
ra Spa k , baş ıyla kapıyı işaret etti .
- 58 -

Zarabet, yeraltı mağ'aras ı ndaki otu rma oda·


s ı na kadar önden yürüdü , sonra :
- Bu C i m d ed i ğ i k i m ol uyor? diye sor-
du.
- Komutan ı m ız. Dostumuz.
- Ben yal n ı zca i ki n iz i görd ü m . Başka b i ri-
nin daha olduğunu b i l m iyordum.
- Başka b i ri . . . yok. B i z i m l e gelmed i . Za­
man kap ı s ı o n u , bu çağdan çok daha i l eri , tari hi
b i r çağa gönderd i . Eğe r onu b u lacaksa m , tek b i r
yol var. Zaman kap ı s ı n ı n yeri n i bana gösteri r m i­
siniz?
- Fakat arkadaş ı n ız . . . Ö bür odada k i . . . H as-
ta .
- Onu terkedecek o l u rsam, b i r daha g e m i­
yi göre m e rn e s i çok m ü m k ü n .
S p a k mantı ğ ı y l a bu sorun üzeri nde epey
düşündü . Karar vermesi gerçekten d e çok g üç­
tü .
- Bu takd i rd e , i ç i n d e b u l unduğu bu çağda
kalmak zoru nda. Fa kat a rtı k ö l ü m teh l i kes i n i at­
l attı . Bu neden l e ona karş ı i l k görevi m bitti . . .
Eğer b u rada kal acak o l u rs a m , i k i m iz i n d e Kap­
tan Körk'e b i r yard ı m ı dokunamaz . . .
- Denklem çözerm iş g i b i b i r hal i n iz var.
'
Spak kaş l a r ı n ı çatarak :
- B i r d e n k l e m ol ması gerek, d ed i . B u
d e n k l e m i mantı ğ ı m l a çözü m l e rn e k zorunday ı m .
i çgüdüm kapta n ı b u l m aya çal ı ş m a m ı söyl üyor,
ama . ..

Spak, dolaşmakta olduğunun fark ı n a vard ı .


Dolaşmas ı n ı n karar verm e s i n d e b i r ro l ü yoktu r.
- N e redeyse M a kkoy 'un hayatı n ı kaybet­
m e s i n e sebep o l a b i l ecek b i r yarg ı h atas ı yap­
tım. Baş ka b i r hata yapmama l ıy ı m . B e l k i de bu-
- 59 -

n u n Atavakron i l e b i r bağ ı ntısı vard ı r. Eğer na­


s ı l ça l ı şt ı ğ ı üzerinde b i raz daha b i l g i m ol sayd ı . . .
Zarabet, burada b i r hüküm l ü o l duğunu söy l ed i n .
Sorab i l i r m i y i m . . .
- . . . N eden sormaya s ı n ı z ? Suçum kocal a­
r ı m ı n s eç i m i nd e o l d u . i k i s i d e Zor H a n ' ı ö l d ü r­
mek i ç i n haz ı rlanan komploya dah i l d L Koc a l a­
rı m ı n ö l d ü r ü l m e s i yeterl i o l m ad ı . Zo r H a n bütün
a i l e m i z i yok etmeye kararl ıyd ı . B izi kimsen i n b u­
l am ayacağ ı yerl e re göndermek i ç i n Atavakron'u
ku l land ı .
- A h , ş u ha lde çözü m yo l u çok basit. Zor
Han artı k yok. Sen ve ben M akkoy'u kitap l ı q a
taş ıyab i l i riz. Seni v e Makkoy'u g em iye g önder­
d i k ten sonra , M i ster Atoz 'un b e n i C i m ' i n bu l u n­
duğu yere göndermes i n i i sterim . . .
Zarabet, açı kça be l l i o l a n b i r korkuyl a h ay­
k ı rd ı :
- H ay ı r ! A rt ı k zaman kap ı s ı ndan geçe-
mem ! Geçt i ğ i m takd i rde ö l ü rü m !
- Geri dönemez m i s i n ?
Kad ı n b i raz daha saki n b i r tavırla :
- H i ç b i r i m i z geri dönemeyiz, ded i . Zaman
kap ı s ı ndan geçerke n , Atava kron bizi değ i şti rd i .
Onun naki lde k i ro l ü b u . Vücut m etabol izma yapı­
mız g i rd i ğ i m iz zamana göre ayarlanır. Geri döne­
m ezs i n . Za man kap ı s ı ndan tekrar geri dönmek
i stersen , öbür ta rafa geçti ğ i nden hemen ö l ü r­
sün.
V e h e p s i bu kadard ı . Kend i s i ve Makkoy, ö­
m ü i l e ri n i n sonuna kadar burada kal mak zoru n­
d a l a rd ı . C i m ' i n d u rumu d a , her nerede i s e , ay­
n ı yd ı .
Körk, ayı l d ı ğ ı nda kend i s i n i i l ke l b i r hapisha­
nede b u l d u . Tahta b i r ranzaya döşen m i ş saman-
- 60 -

l a r ı n üzeri nde yatıyord u . B aş ı n ı n a rkas ı ndaki ş i ş i


parmakları n ı n u c u y l a kontrol ederken y ü z ü n ü e k­
ş i tti ve dem i r parmakl ı kl a kapıya gitti . Karan l ı k
b i r koridordan v e karş ı s ı ndaki hücreden başka
b i r şey göremed i . Bu h ücrede adamların e l i nden
kurta rm ı ş olduğu ç i ngene vard ı .
Ç i ngene tam konuşmak üzereyke n , yak ı n­
dan gelen sesler üzeri n e hücres i n i n d i p tarafı­
n a çeki l d i ve b i r köşeye büzü l d ü . B i r d a k i ka
sonra, her hal i nden genel savcı olduğu a n l aş ı l a n
b i r a d a m a yol gösteren po1 i s göründü.
Po l i s , parmağ ıyla Kö rk'ü işaret ederek :
- i şte , adam bu , ded i . Kahpen i n yardak­
çısı.
Savc ıyı h ücreye soktu . Ada m , merakla
Kö rk'ü süzd ü .
- R u h l a r l a konuşan h ı rs ı z s e n m i s i n ?
- Sayı n efend i m , b e n b u ra n ı n yaba n c ı s ı-
yım.
- N e re l i s i n ?
Körk tereddüt etti .
- B i r ada l ı .
- B u ada n ı n ism i ned i r ?
- B i z d ü nya d i yoruz.
- D ü nya d i ye b i r ada b i l m iyoru m . Ney-
se. ö nemi yok . Devam et.
- Şu karş ı hücredeki h an ı m ı ; ç ı ğ l ı ğ ı n ı duy­
madan önce h i ç tan ı m azd ı m . Tahm i n etti ğ i m ka­
d a r ı y l a , b i r s a l d ı rıya uğram ı ştı .
- Şu h a l d e , düşkün kad ı n ı n yardakç ı s ı ol­
duğunu iti raf ediyorsun , değ i l m i ?
- Evet. Ç ı ğ l ı ğ ı n ı duyduğumda kitap l ı kta ki­
tap okuyord u m .
Körk, a n i b i r kararla adamı söyletm e k iste-
di.
- 61 -

- B e l k i kitap l ı ğ ı n nerede olduğunu h at ı r l a r­


s ı n ız ?
Savc ı , b i raz heyeca n l anarak:
- Peki , pe ki , belki de bu i şte suçsuzs u n ,
d ed i . Sen i n namus l u b i r k i ş i olduğuna i nan­
dım.
Ç i ngene h ücresi nden haykırdı :
- O b i r büyücüdür!
- A m a , bir daki ka . . .
Savc ı , ağda l ı b i r ifadeyl e :
- Kes ses i n i , kad ı n , ded i . Suçlu o l duğuna
i nand ı m . Yan l ı ş suçl amalarl a , suçunu ağ ı rl aşt ı r­
ma.
- Te m i z ol mayan ru h l arla konuştu ! B i r bü­
yücüdür. Pol i s , ses l eri sen de duymuştu n !
Pol i s :
- Kad ı n ı n söyled i kl e r i , doğrudur, m ay­
l o rd , ded i . R u h l a rı n ona s e s l e nd i kl e r i n i d uydu m .
O d a o n l a ra cevap verd i v e ru h l a rdan b i r i n e
a dokto r ıo d ed i .
Kad ı n ı s rarla :
- O b i r büyücüdür, d ed i . B i r büyü i l e i ste­
m ed i ğ i m h a l d e b e n i ça l m aya zor l ad ı .
Çok şaşı ran Körk, ü ç ki ş i n i n yüzü n e ayrı
ayrı baktı . H i ç kuşku yoktu . . . Her üçü de büyü­
c ü l ü ğ e i n an ıyord u .
Savc ı , es k i s i nden d a h a ağdal ı b i r ses l e po-
l is e sordu :
- Sen de şu . . . ruh l a r ı n ses i n i duydun mu ?
- Evet, Maylord . Tan ı k l ı k edeceğ i m .
Körk, çares iıl i k l e ;
- i ş itti k l e r i sesler a rkadaş l a rı m ı n ses l e­
riyd i , ded i . O n l a r h a l a duva r ı n arkas ı nda, kitap­
l ı kta bu l u nuyo r l a rd ı , maylord.
Savc ı , heyecan l a :
- 62 -

- Böy l e b i r şeyden haberim yok , ded i . Böy­


l e s i n e c i ddi b i r d u rumda yarg ıya varmam m ü m­
kün ol amaz. Büyücü l ü kte tec rübesi o l an b i r i s i
bu adam ı i n c e l es i n . Bu d avayl a a rt ı k ben i m i l i ş­
k i m ka l m ad ı .
- Ben i d i n l ey i n , efend i m . H i ç d eğ i l s e M i s­
ter Atoz 'u görm e m i tem i n edemez m is i n iz? M i s­
ter Atoz'u hatı rlars ı n ı z , değ i l m i ?
- Atoz d iye b i r i n i tan ı m ıyoru m . B u mese­
l eyl e i l g i m yok, h i ç b i r şey b i l m iyoru m . Götü rün
o n u . D i n l e m e k i stem iyoru m .
Po l i s , savc ı yı hücreden ç ı ka rd ı ktan sonra
b i rl i kte loş kor idorda uzakl aştı l a r .
Körk arka l a rı ndan ses l en d i :
- S i z i n l e b i raz kon uşmak i stiyoru m , M ay­
l o rd .
Adam l a r arka l arma bakmadan gözden kay­
bo l d u l a r . Kö rk, burada h i ç b i r dostu o l m ad ı ğ ı n ı
a n l a m ı ştı . Çares i z l i k i ç i nde öfkeyl e dem i r par­
m a k l ı k l ı kap ı y ı ş i ddet l e sarstı . Ka rş ı h ücredeki
ç i ngene kad ı n ı n yüzü öfke ve ki n l e b u ruş m uş­
tu .
Ş i rret b i r ses l e :
- Büyücü ! Büyücü ! d iye hayk ı rd ı . Seni ya­
kaca k l a r !
Ertesi g ü n , ç i ngene kad ı n ı a l ı p götü rd ü l er.
Körk, o l a n l a r ı n fa rkında b i l e değ i l d i . N as ı l ha re­
ket etmesi gerekt i ğ i n i tasariay ı p du ruyord u . Ş i m­
d i ye kad a r kaç ı l m ası böy l e s i n e basit o l a n b i r
hapishane daha görmem i şti . Fakat bütün çaba l a­
rına rağmen daha derin d ü ş ü n m eye baş l ad ı ğ ı za­
man baş ı nda g i tti kçe a rta n b i r ağrı be l i riyord u .
Ve rinden ka l k ı p ko l u n u n parmakl ı kl a r aras ı n­
dan geç i p geçmed i ğ i n i kontro l ederken b i rden
- 63 -

bay ı l acakm ı ş g i b i o l du. Acaba b i r çeşit böcek


tarafı ndan m ı ı s ı rı l m ı ştı ?
Kod i rodun aşağ ı k ı s m ı ndan doğ ru a nahtar
sesleri g e l i yord u . Gardiya n ı n yemek geti rd i ğ i n i
tah m i n etti . Y a ş i md i deneyecek y a da burada
kal mayı kab u l l enecekt i .
Gard i yan hücre n i n ö n ü n d e durduğu za­
m a n , Körk, y i n e saman l a r ı n üzerinde otu ruyor­
d u ; fakat gard iyat yemeği yere b ı ra k ı p doğ ru­
l u rken Körk ' ü n kuvvetl i ko l u adam ı n· g ı rtlağ ı na
doland ı , serbest e l i anahtari ara uzand ı . Kap ı y ı
d ı şardan açtı ktan sonra , korkudan titreyen ada­
m ı hücreye çek i p , kapıyı tekrar kapad ı .
Ko l u n u gevşeti rken adam ı n hafif b i r ç ı ğ l i k
atmas ı n ı bekled i , sonra adamı b i r e l kesmesi i l e
bayı ltıp ranıa n ı n a l t ı n a itti . Standart kaç ı ş ma­
n evras ı n ı n b i r numara l ı k ı s m ı bitm i şt i . Eğer şan­
s ı iyi g i derse, gardiya n ı n attı ğ ı bu ç ı ğ l ı k po l i s
ta rafı ndan duyu l acak v e kaçma p l a n ı uyg u l a­
nacaktı . Baş ı n ı n bu kadar dön m e s i n e hayret ede­
rek, içgüdüsünün verd i ğ i b i r i ste k l e ranzaya u­
zandı ve gözl e ri n i kapad ı .
Ace l e ad ı m ses l e ri duyu l d u , sonra yeni g e­
l e n i n kap ıyı zorlaması ndan doğan menteşe g ı ­
c ı rtı s ı i ş i ti l d i . Sonradan duyduğu boğ u k hayret
ü n l e m i , tah m i n i n den şans l ı o l d u ğ u n u n b i r d e l i­
l iyd i ; çünkü kap ı n ı n önündeki adam ı n savcı d an
başkas ı o l m ad ı ğ ı n ı a n l a m ı ştı . Körk bu kez bi­
raz boğukça bir i n i lti koyuverd i .
Aya k s ü rtünmesi nden doğan sesl erden he­
yeca n l ı s o l u k l ardan savcı n ı n , üzeri ne doğ ru eği l­
d i ğ i n i a n l ad ı . K i rp i kleri n i n aras ı ndan baktı ğ ı za­
man · adam ı n en ya k ı n ko l u n u n nerede o l d u ğ u n u
tespit e tt i ve b i l e ğ i n e yap ı ştı .
Y ı l a n t ı s l a m as ı n ı and ı ra n hafif b i r ses l e :
- 64 -

- Ses i n i ç ı kart ı rs a n , geberti r i m , ded i .


Savc ı ne hayk ı rd ı , n e d e kurtu l m a k i ç i n ça­
balad ı . Ya l n ızca :
- I s rar edecek o l u rsan d u ru m u n daha d a
kötüye g i recek, ded i .
- Yan l ı ş yere suçland ı ğ ı m ı b i l i yors u n .
- Ben i m l e yarg ı tJdas ı n a g e l eceks i n . Bü-
yücü l ü k soru n u i ç i n orada karar veri lecek.
- Büyücü d i ye bir şey yoktur.
- Böy l e söy l ed i ğ i n i duym a m ı ş o l ayı m . Bu
bir iti raftır. Eğer seni duymuş o l u rs a m , böy l e
i na n c ı n i ç i n s e n i yakarl a r .
- B e n i duyabi l ecek ya l n ız sen vars ı n . Yar­
g ı ç önünde ol sayd ı m , durum başka ol u rd u . Sen i n
d e ben i m g i b i g e l ecek zamandan geld i ğ i n i aç ı k­
I a rı m . Bu takd i rde, sen de ben i m g i b i b i r büyü­
c ü o l u rs u n .
Savc ı bu mantı ğ ı kabu l l end i .
- Beni d e yakacakları m u hakkak, ded i . Fa­
kat bunun sana n as ı l b i r yararı dokunacak ?
- Kata n ı ku l l an, a rkadaş. Yard ı m ı na i htiya­
c ı m var.
- Sana nas ı l yard ı m edeb i l i r i m ? Suçsuz l u­
ğunu kabu l etti rmek i ç i n e l i mden g e l e n i yapabi­
l i ri m . Geride b ı raktı ğ ı n dostları ndan söz etme­
yeceğ i n i kab u l edersek . . . S e n i buradan b i l e kur­
tara b i l i r i m .
- Yetm ez. Kitap l ı ğa dönmeme yard ı m et­
mel isin.
- G e r i dönemezs i n .
-:- G e r i dönmem gerekti ğ i n i söy l üyoru m ,
dön m e l i y i m . Arkadaş lar ım başka b i r çağda kay­
bo l d u l a r. O n l a r ı b u l m a l ıyı m . Neden sen de geri
dönm üyorsun ?
- B iz a rtı k geri dönemeyiz. Yaş a m ı m ızı b u
- 65 -

geç m i şte s ü rd ü rm e k zoru ndayız. Atavakron vü­


cut hücre l e r i m i z i ve bey i n yapı s ı n ı bu rada nor­
m a l b i r yaşantı s ü rd ü reb i l me m i z i ç i n değ i şti rd i .
G e l eceğe dönmek hemen ö l ü m o l acaktı r.
- Değ i ş i kl i k m i ? Ben kazayla bu raya gel­
d i m . M i ster Atoz 'unuz ben i hiç bir şekilde de­
ğ i şti rmed i .
Körk konuşurken şakakları n ı n y i n e zonk l a­
m aya baş l ad ı ğ ı n ı h i ssett i .
- Ş u halde hemen geri dönmel i s i n iz. Eğer
vücudu nuzda gerekl i h ücre d eğ i ş i k l i kleri yap ı l­
madıysa burada üç günden faz l a yaşaya mazs ı­
nız.
- Şu h a l d e b a n a ç ı k ı ş kap ı s ı n ı n yeri n i
göstereceks i n , d eğ i l m i ?
- Evet . . . Yaklaşı k o l a rak. Fakat t a m yeri­
ni kend i n b u l ma l ı s ı n . Sen i n l e beklerneye cesaret
edemeyeceğ i m i n neden i n i a n l a ma l ı s ı n . . .
- E l b ette . Hayd i , g i d e l i m .
Beş daki ka son ra Körk, kitap l ı ktayd ı . G e n i ş
oda , i l k görd ü ğ ü zaman k i g i b i y i n e bomboştu .
Çağdaş saati Atı l g a n ' l a kontro l etti v� soru l a n
bütü n soru ları cevapsız b ı ra kt ı . G ezeg e n i n tah­
rip o l m a s ı n a on yed i daki ka vard ı . Geçm i şte ge­
ç i rd i ğ i zaman ı n önem i yoktu , çünkü kap ı n ı n
ş i md i ki ayarı o n u h e r zaman ayn ı g ü n e dönd ü re­
cekti . Böy l e o l m a s ı da gere kti , çünkü, bu kapı­
n ı n b i r yarı n ı o l mayacakt ı .
Fazer tabanca s ı n ı çekti . Tabanca geç m i şte
ça l ı şm a m ı ştı , ama ş i m d i ça l ı şacağ ı ndan kes i n l i k­
l e em i nd i . " Bu kez M i ster Atoz, b ana yard ı mc ı
o l acaks ı n , , d iye düşündü .

* * *

Gizli Görev : F. 5
- 66 -

M a kkoy h a l a yatıyord u , ama i ştah ı n ı n art­


ması i l e kend i s i n i daha iyice h i ssediyord u . Za­
rabet, kend i s i n i çok güzel göste ren zeng i n görü­
n ü s l ü b i r e l b i s e g iy m i ş , m utfa k o l a ra k ku l l andı­
ğ ı yerde çok leziz o l acağ ı n ı söyl e d i ğ i b i r yemek
haz ı r l ı yord u .
M a kkoy :
- Atı l g a n ' ı n zaman ı nda uzaklaş m ı ş o l duğu­
n u u m a rı m , ded i .
- Kurtu l acağ ı n ı umarı m . O l ay yüz b i n y ı l
sonra k i g e l ece kte .
- Evet, b i l iyoru m . Acaba C i m nerede ?
Spak :
- K i m b i l i r ? ded i . H e r nerede ise, sadece
hayatta o l m as ı n ı tem e n n i edeb i l i riz.
- Sadece temen n i edeb i l i ri z demekle n e
kasted iyorsu n : Onu b u l m a k i ç i n b i r ş ey l e r yap­
m ad ı n m ı ?
- Ya p ı l acak n e vard ı k i ?
M akkoy sab ı rs ı z l ı k l a :
- Ç ı k ı ş kapı s ı n ı bu l , d ed i . Bu çağa g e l d i ­
ğ i m izde ç ı k ı ş kap ı s ı n ı n ya k ı n b i r y e r i n d e o l m a­
m ı z gere k i rd i .
- Bütün b u n l a rı daha önce d e kon u ş m u ş­
tu k, dokto r. Konuyu tazel emen i n n e yararı var ?
Geri dönemeyiz. B u n u açı kça a n l amad ı n m ı ?
- Açı kça a n l ad ı m , ancak i n a n m ıyoru m . De-
ıı e m e kten vazg eçmeyi redd ediyoru m .
- Başarman i ntihar demek o l acak.
M a k koy i ç geç i rd i .
- Seni bu d u rumda gö receğ i m i sanmaz­
d ı m . Fakat a n l ı yo ru m . Burada ka l m a k i stiyors u n .
Bu ı ssı z yerde ka l ma k i stem e n i ç i n yeterl i se­
bep o l d uğunu da söyl eyeb i l i r i m .
Spa k , .. zarabet ' i n p i ş i rd i ğ i yem e k i e r i n n e
- 67 -

kadar güzel olduğunu on daki ka önce öven ve ona


i ltifat eden M a k koy'du , " d iye düşündü.
- B i rkaç daki ka önce bu d u ru m sana o l d u k­
ça caz i p g e l i yord u .
M a k koy :
- Beni d i n l e , ded i . S ivri ku l ak l ı Vo l kan­
lı...
Spak, n e yaptı ğ ı n ı n farkında ol madan e ğ i l­
di ve M a kkoy 'u tuttuğu g i bi yataktan kald ı rd ı .
- B u sözden hoş l anmad ı m . Hoş l a nd ı ğ ı m ı
da h i ç sanm ıyord u m . Ş i md i e m i n i m .
Makkoy h i ç d e te l a ş i a n m ı ş görünmed i . Yal­
n ı zca Spak'ı d i kkatle i n c e l e r görü n üyord u .
- N e y i n v a r , Spa k ? d i ye sord u . N e o l u­
yor ?
Spak, Makkoy'u tekrar yatağ ı n üze r i n e b ı ­
raktı .
- Evve lce o l maması gereken b i r şey.
M a kkoy , göz l e r i n i Spak'tan ayı rmada n , yu­
muşak b i r s e s l e :
- Evve l c e , ded i . Evet, zannedersem . . . Ev­
ve lce .
i k i n c i kapta n , a n l ayamad ı ğ ı b i r nedenden
.
ötürü bu bakı ş l a rdan s ı k ı l d ı . Topukl arı n ı n üze r i n­
de dönerek Zarabet ' i n sofrayı kurm a k l a meşg u l
o l duğu yera l tı otu rma odas ı n a geçti .
Zarabet baş ı n ı ka l d ı r ı p baktı ve g ü l ümsed i .
- B i raz sonra haz ı r . Yatmak i ster m i s i n ?
- Teşekkür ederi m , zaten a ç değ i l i m .
Zarabet g e l d i v e Spa k ' ı n yan ı n a otu rd u .
- N as ı l h i ssetiğ i n i tasawu r edeb i l iyoru m .
Arzu n u n d ı ş ı nda bu raya gönderi l m e n i n ne d e­
m e k o l d u ğ u n u b i l i ri m .
- S i z i n deyi m i n i z l e , duygu l a rı m ı n h i ç ö-
- 68 -

n e m i yok . i ç i nde b u l u nduğum durumu kabu l l e n­


d i nı .
- Sen i n i ç i n tal i h s i z l i k olduğunu kabul
etme k l e beraber, burada b u l u nduğuna üzü l d ü­
ğ ü m ü söyleye me m. Ben d e tıpkı s e n i n g i b i , bu­
raya a rzu m u n d ı ş ı nda g e l d i m .
- S i z i kend i zama n ı n ıza geri götüreb i l­
rn e k için hiç bir b i l g i m o l m ad ı ğ ı na üzü l üyo-
ru m .
Zarabet :
- Dönmeyi a rzu etti ğ i m i söyleme � i ste­
m ed i m , ded i . Bu zam a n , ş i m d i ben i m çağ ı m .
Bunu kabu l etm e k zoru nday ı m . Fakat burada çok
ya l n ı zd ı m . Ya l n ı z o l m an ı n , gerçekten d e yal n ı z
o l m an ı n n e demek olduğunu b i l i r m i s i n ?
----' Evet. Ya l n ı z l ı ğ ı n ne d e m e k olduğunu q i­
l irim.
- B i l d i ğ i n e i n a n ıyoru m . B i r ş e y yemez m i­
s i n ? Lütfe n ?
- E ğ e r memnun o l acaksa n .
S p a k masa n ı n yan ı n a g i d i p üzeri ndeki l ere
şöyle b i r göz attı . Çok hafif b i r sarsı ntı g eç i rd i .
- B u hayvan eti .
- N e yaz ı k k i burada başka y i yecek- b i r
ş ey yok.
- i k l i m nede n i y l e norm a l . Bu mağara n ı n
.
s ı cakl ı ğ ı nereden gel iyor?
- Doğ a l buharı ve kuweti tem i n eden
bir yera ltı s ı ca k s u kaynağ ı nd a n .
- D ı şarda da güneşi g ö r m e k m ü m k ü n .
Fevka lade. B i r çeş it sebze bahçesi kuru l ab i l i r. O
zamana kadar, bes i n kayna ğ ı o l arak bun u n l a ye­
tineceğ iz.
En zarars ı z görünen bir parça et a l d ı , i ğ re·
- 69 -

nerek baktı , sonra ı s ı rd ı . O l d u kça l ezzetl iyd i ; b i r


parça e t d a h a a l d ı .
Zarabet, takd i r e d e n göz l e r l e Spak'a bakar­
ken :
- Bu rada faz l a l ü ks b u l mak m ü m k ü n değ i l ,
ded i . Zor H a n , sadece yaşayab i l me m i ç i n g e re k­
l i şeyl eri b ı raktı .
Spa k , başka b i r yemeğ i n tad ı n a bakarak :
- Fa kat sen i n yaşaman ı i sted i ğ i açı kça bel­
l i , ded i .
- Evet. Bana s i l a h , s ı ğ ı nacak b i r yer, yi-
yecek . . . yaş amak için i htiyac ı m o l a n h e r şeyi
verd i . . . B i r a rkadaştan başka her şeyi . Beni öl-
d ü rttü ğ ü n ü n söylenmes i n i i stem ı yord u . Fa kat
ben i tek baş ı m a bu raya yo l l amak . . . Eğer ö l ü m
değ i l s e , ned i r ? i cat yeteneği o l a n b i r k i ş i yd i .
- Fakat böylesine güzel b i r kad ı n ı s ü rgü­
ne göndermes i duyg u l u o l m ad ı ğ ı n ı gösteriyor.
Spak, b i rdenb i re çok şaş ı rm ı ştı .
- Beni bağ ı ş l ayı n ! K i ş i se l düşünce l e ri m i
söylemek adetim değ i l d i r.
Zarabet :
- Bu sözlere gücenmem m ü m kü n o l ab i l i r
m i ? ded i .
Spak, kad ı n ı n söyl ed i k l e ri n i şöy l e böy l e d uy­
muştu .
- Soğ u k b e n i ta h m i n i mden faz l a etk i l e­
m i ş o l m a l ı . Lütfen . . . Söyl e d i k l er i m e a l d ı rmayı n .
Kend i m d e değ i l i m .
- Güzel olduğu nuzu söyl ed i m . Fakat güzel­
s i n i z . Şunu s ize söylemem hata l ı mı ?
Zarabet, Spak'a soku l d u . Yumuşak ses l e :
- Bunu söyled i ğ i n i duymak i ç i n sab ı rs ı z l a­
n ı yordu m , d ed i .
Son ra Spa k ' ı n kol l a r ı ndayd ı . Öpüşme bitti-
- 70 -

ğ i nde, Spak, her zaman i ç i n d e hapsed i l en b i r


i nsan ı n s a n k i b i rden serbest b ı rak ı l d ı ğ ı n ı h i sset­
ti .
- G üzel s i n , ded i . Rüyaları mda gördüğüm
güze l l e rden de güze l s i n . Bunu sana söylemekten
hiç bı kmayacağ ı m .
Za rabet :
- Burada ka l , d iye f ı s ı ldad ı . Seni mutlu
yapacağ ı m .
- H ayat ı m buradad ı r.
Kap ıdan b i r ses :
- Ya l a n söyl üyors u n , ded i .
Spak, b i rden döndü , Makkoy'a müth i ş kızı­
yar ve bundan zevk a l ı yord u .
- i ç i nde b u l u nduğumuz gerçekten s ö z e�
d iyoru m , ded i . Buradayız, hem de ömrümüzün
sonuna kadar. Sana gerçe k l e ri söyl e m i şti m .
- B i l d i ğ i n i sand ı ğ ı n gerçekl eri söy l ed i n .
Kend i kend i n e de dü rüst davranm ıyors u n ve
bu se n i n i ç i n yen i b i r şeyd i r. i nanmak i sted i ğ i n
i ç i n Zarabet ' i n söy l ed i kl e ri n i kab u l ed iyors u n .
Fa kat Zarabet, ya l n ı z l ı ğ a m a h k u m ed i l m i ş b i r
kad ı nd ı r. Bunu değ işti reb i l me k i ç i n e l i n den ge­
l e n her şeyi yapacakt ı r , öyl e d eğ i l m i , Zarabet?
Zarabet :
- B i l d i k l e ri m i söyle m i şti m , d ed i .
- Heps i n i değ i l . Geri dönemeyeceğ i m izi
söyled i n . Gerçek, ya l n ızca sen i n dönemeyece ğ i n
öyl e değ i l m i ?
Spak atı l d ı :
- Başkaları n ı n hayatl arı n ı teh l i keye . . .
M a kkoy :
- Bu ya l n ı z hayattan kurtu l ma k i ç i n yalan
söylerd i , ded i . H atta ben i , Kapta n ı , Atı l g a n ' ı n
- 7
1 -

tü m tayfa s ı n ı ö l d ü rü rd ü , s ı rf seni burada tuta­


b i i rnek i ç i n .
M a kkoy b i rden uzandı v e Zarabet ' i n kol u­
nu tuttu .
- Spak'a gerçeği söy l e . . . Onu burada tu­
tab i i rn e k i ç i n ö l d ü rmekten kaç ı n m ayacağ ı n ı söy­
le!
Zarabet dehşetle haykı rd ı . B i r san iye son­
ra Spak, M a k koy'un g ı rtlağ ı n a sarı l m ıştı . Doktor
karş ı koymak l üzumunu duymad ı .
- Spa k ! ded i . Düş ü n ! Beni öl dürmeye m i
çal ı ş ıyors u n ? i sted i ğ i n b u m u ? N e h i ssed iyo r­
s u n ? H i ddet m i ? K ı s kanç l ı k m ı ? B u r. l a r ı evve lce
h i ssetm i ş m i yd i n ?
Spa k ' ı n e l l eri gevşed i . Baş ı fı l d ı r f ı l d ı r dö­
nüyord u .
- M ü mkün d eğ i l , ded i . Bu o l amaz! Ben b i r
Vo l kan ı m .
- Sen i n tan ı d ı ğ ı n Vo l kan yüz b i n yı ldan
önce va rl ı k gösteremez ! Düşün, Spak . . . Ş i m d i
s.e n i n gezegende d u ru m nas ı l , bu daki kada ?
- Ata l a r ı m barbard ı . U l u s b i r l i ğ i ol mayan,
savaş çı barbar . . .
- Bu arzu larıyla neredeyse kü l hal i nde yok
o l acaklard ı ! Ş i m d i sen ata l a r ı n a doğ ru geri l i yor­
sun !
Spa k donuk b i r halde :
- Kend i m i kaybett i m , ded i . K i m olduğu­
m u b i l m iyoru m . Zarabet . . . Geri döneb i l i r m iyiz?
- B i l m iyoru m . B i l m iyoru m . Ben i m için dön­
mek i m ka n s ı z . S i z i n i ç i n de böy l e olduğunu dü­
ş ü n m ü ştü m .
M a l : koy :
- Ben deneyeceğ i m , Spak , ded i . Ben i m h a­
yat ı m oradad ı r ve bana a i t o l a n hayatı istiyo-
- 72 -

ru m . Ş i m d i g itme l i yi m . Fazl a vakit yok . . . Ben d e


d eğ i ş i yoru m . Zarabet, ç ı k ı ş kap ı s ı n ı bu l ma m i ç i n
yard ı m edecek m i s i n ?
- B e n . . . Evet. B u n a zoru n l uysa m .
- G i y i ne l i m şu h a l d e .
* * *

Soğ u k e s k i s i nden daha ş i ddetl iyd i ve M a k­


koy, b i r battan i yeye sarı l ı olduğu h a l d e ı s ı na­
m ıyord u . Kürk gocuğuy l a yine tan ı nmaz h a l e gel­
miş o l a n Zarabet ' i n yard ı m ıy l a buzu l yamaca d a­
yand ı . Spak, buzu l yamaca parmakları n ı n ucuy­
l a vu ruyor, fakat sonuç a l a m ı yord u .
- B u rada ç ı kış kap ı s ı yo k, ded i . Boş u na,
M a kkoy.
- H a k l ı s ı n san ıyoru m .
- Bu soğu kta u z u n s ü re d u ramayacak ka-
d a r hastas ı n . Vazgeçe l i m .
Sonra , çok hafiften Körk'ün ses i n i duydu-
lar.
- Spa k ! B e n i duyuyor m u su n ?
M akkoy :
- Bu C i m ! d i ye h aykı rd ı . Buraday ı z !
Körk'ün sesi :
- Dur, o n l a r ı bulduk, ded i . Kı m ı ldatm a . A­
toz . Beni daha iyi duyuyor musunuz?
Spak :
- Evet, ded i . Ş i m d i s e n i çok net duyuyo-
ruz.
- Ses i m i i z l eyi n .
M a kkoy uzan d ı . E l i buzu l yarnar ı n i ç i nde
kaybo l d u .
- i şte burad a ! H ayd i , Spak!
- Sen g i r.
Spak, Zarabet'e döndü.
- S izden ayr ı l mayı a rzu etm iyoru m .
- 73 -

- Sen i n l e g e l e m e m . Bunu b i l iyorsu n .


Körk ' ü n sesi :
- Dah a ne bek l i yorsunuz? ded i . Çabuk!
Skati , hemen gemiye dönmemizi söyl üyo r !
Atoz 'un sesi duyu l d u .
- Kapı d a n i ki s i n i n b i rl i kte geçmesi g ere­
k i r , çünkü b i rl i kte ç ı km ı ş l a rd ı . Teker teker g i rer­
l e rse, ç ı k ı ş kap ı s ı o n l a r ı kabu l etm eyecekt i r .
S p a k v e Zarabet çares i ı l i k l e b i rb i rlerine
baktı l a r . Spa k , parmakl arı n ı n ucuy l a Zarabat' i n
yanağ ı n a doku n d u .
Zarabet :
- Ya l a n söy l ed i m , ded i . G e rçeğ i b i l iyor­
d u m . Bunun cezas ı n ı çekeceğ i m . Al l a h a ı smar·
l ad ı k .
Sonra kitap i ı ğa g i rd i l e r . Kö rk, o n l a r ı kol l a­
rı ndan tutup çekm i şti . Atoz, ç ı l g ı n b i r h ı z l a Ata­
vakronun düğmel eriyle oynuyord u . Sonra b i r­
den b i re m a k i n en i n baş ı ndan ayrı l d ı , o n l a r ı n ya­
n ı ndan geç i p kapıdan d a l d ı ve gözden kaybo l d u .
M a kkoy :
- Atoz ! d i ye hayk ı rd ı .
Körk :
- Kaç ı ş ı n ı hazı r l a m ı şt ı , ded i . Zam a n ı nda
kaça b i l d i ğ i n e sevi n d i m .
Te l s i z i n i açtı .
- O rada m ı s ı n , Skati ?
- Evet. Ya ş i md i ya h i ç .
Spak, ç ı k ı ş kap ı s ı n a doğ ru döndü v e san­
ki yum ruklamak i stiyormuş g i b i yumruğunu kal­
d ı rd ı , fakat h a reketi n i tama m l a m ad ı .
- B i z i yukarı a l . Gem iye u l aştı ğ ı m ızda
maks i m u m sap ı nç .
Kitap l ı k b i rden kaybol d u ve Atı lgan ' ı n naki l
- 74 -

odasında bel i rd i l er. M akkoy, s ı rtında battan i ye­


s i , y i n e d i kkatle Spak'ı i ncel iyord u .
Spak :
- A rtı k b e n i i neelemane gerek yok , Dok­
to r, ded i . ' Görd ü ğ ü n g i b i ş i m d i ki zamana dön­
d ü m . Hem de sapsağ l a m .
- E m i n m i s i n ? A m a önce d e ğ i ş m i şti n ,
Spa k !
M i ster Spa k ' ı n kaş l arı düşünee l i b i r tav ırla
ka l ktı .
- Evet, değ i ş m i şti m , ded i . Ama bu değ i ş­
m e yüz b i n yı l ö nceyd i . Bu değ işmen i n h a l a ge­
çerl i o l d u ğ u n u d ü ş ü n m e k mantığa ayk ı r ı düşü­
yor, dokto r .
Dokto r tatl ı s ı rıttı v e b u r n u n u n ucunu çe­
kiştird i .
Atı lgan uzay gem i s i s o n h ız l a gezeg e n i n
yörü ngesi nd�n koptu ve uzayı n boş l uğuna atı l­
d ı . Ş i m d i , ş i ddet l i patl a m a l a r l a uzayı ı s ı l ı ş ı l ay­
d ı n l atarak parça lanan gezegeni çok geri l e rde bı­
rakm ı ş l a rd ı .
YERALTI CANAVARI
(HORTA)

Kapta n ı n Sey i r Defteri : Yı l d ı z ta ri h i 1925.1.


Atı l g a n , Ja n u s gezeg e n i n e ya klaşıyor. Kızı l -
kahve reng i , çok ağ ı r dönen , ç i rk i n görü n ü ş l ü ge­
zege n i n çevres i ndeki ka l ı n b u l ut tabakası öy l e­
s i n e çal kantı l ı k i , foku r foku r kayn ıyorm u ş g i ­
b i görün üyor. Pek sevi m l i b i r gezegen sayı l m az,
ama b i rleşme değeri p l utonyum gibi 358 o l a n
b i r enerj i maddes i perg i yu m u n baş l ı ca kaynağ ı .
B u gezeg endeki yera ltı kolon i s i çok eskiden ku­
ru l m uş son d e rece modern , hemen hemen her
şeyi m a k i n e l eşti r i l m i ş . Kayıtl a r ı m ızda, bugüne
d e k b i r olayına rastl anmad ı . Bir canava rdan söz
ed i l iyor. i nce l e m e k üzere gezegene i n eceğ i z .

* * *

Kapta n Kö rk, kontro l tab losuna doğru eğ i l-


di :
- N a k i l odası haz ı r o l s u n , S kati . Tamam .
Son ra , M i ster Spak'a döndü :
- H az ı r m ı yız, M i ster Spak ?
- Evet, Kapta n .
Kapta n Kö rk, M i ste r Spa k , Yüzbaşı G i otto ,
Dokto r Makkoy ve Ke l i i s i m l i b i r g üven l i k su­
bayı ndan k u ru l u e k i p , naki l d i s k l eri üzerindeki
- 76 -

yerı n i a l d ı ve b i rkaç san iye sonra baş m ü h e n d i s


Vanderberg ' i n odas ı nd a be l i rd i .
M ühend i s , s i n i r l i v e e n d i şe l i b i r tavı rla m a­
sas ı n ı n önünde d u ruyord u . Karş ı s ı nd a be l i re n
subayları görünce h i ç v a k i t geçi rmeden söze
başladı :
- Ya klaş ı k o l ara k e l l i k i ş i ö l d ü rü l d ü , Kap­
tan . Ü reti m kes i n l i kl e d u rd u .
Kaptan Kö rk, büronun duvarındaki g rafi k
üstünde aşağ ı doğru uzanan çizgiyi göstererek :
- Bundan bel l i , d ed i . H eyecan l a n mayı n ,
s a k i n o l u n , M i ster Vande rberg . Ü reti m i n d u r­
mas ı n ı n as ı l sebebi n ed i r ?
- B i r canavar.
Vanderberg , sanki bu sözü ne iti raz ed i l m e­
s i n i bekl iyormuş g i b i , savu n maya geçmeye ha­
zır bir kavgac ı pozu nda , karş ı s ı nda d u ran Atı l­
gan gem i s i n i n d e l eg e l e r i n e d i kkat l e bakt ı . Faz l a­
ca heyecan rı · olduğu her hal i nden bel l i yd i .
Kaptan Körk :
- Peka l a , ded i . B i r canavar olduğunu ka­
bu l ede l i m . Bu canavar ne yaptı ? Ö l d ü r ü l m e
o l ayı n e z a m a n baş l ad ı ?
Vanderberg , kend i s i n i kontro l etme k ı ç ı n
aç ı k b i r çaba harcad ı . Koyu gri ren kl i , o n sant i m
çapında. krista l e benzer b i r küre n i n yan ı nda du­
ran masa telsizi n i n düğmes i n e bastı .
- Ed Appe l 'i gönderi n .
Sonra Kaptan Kö rk'e dönd ü .
- E d Appe l , ü retim m ü h endisim izdir, de­
d i . B u ndan üç ay kadar önce yeni b i r kat açtı k .
Perg i yu m , p l ati n , u ranyum ve hatta a ltı n bakı­
m ı ndan çok zen g i n b i r damard ı . Bütü n g ezegen
bir haz i n e yatağ ı , ama ş i m d iye dek b u rada b i l e
böy l e s i n e zeng i n b i r damar h i ç görm e m i şti m .
- 77 -

Ö nce otomati k m a k i n e l e r parça parça dağ ı l m a­


ya baş l ad ı . M aden sanki eriyip yok o l uyord u .
B u n u n neden i n i b i l iyord u k . M u htem e l e n i ç i nd e
b i raz h i d rofl o r i k asit b u l u n a n akva rejva . . . ş id·
detl i b i r asit. Bu rada b i l e faz l a m i ktarda b u l u n­
du rmad ı ğ ı m ız ı söyl eyeb i l i r i m . H atta , n as ı l b i r
madden i n i ç i nde korunduğunu d a b i l m iyoru m .
M i ster Spak :
- Te l efon o l m a l ı , ded i .
- Evet, fakat söy l e m e k i sted i ğ i m , b u a-
s i t i n b izde fazl a m i kta rda b u l u nmamas ı .
Körk naz i k b i r şeki lde :
- i nsa n l a r ı n ö l d ü rü l d ü k l e ri n i söy l e m i şti­
n iz, d iye hatı rl attı .
- Evet. Ö nce, bakı m mühend i s l e ri m i z i a­
s it l e tah r i p edi l m i ş m a k i n e l e r i n onarı l ına s ı i ç i n
g a l e r i l ere yol l a m ı şt ı k . O n l a r ı a s i t l e . . . yan m ı ş
b u l d u k.
Kaptan Körk :
- Lav o l amaz m ı ? ded i .
M i ster Spak :
- Bu gazegende vo l ka n i k h a re ket yok , kap­
tan , ded i .
- Doğ ru . Vo l kan i k o l ay yok. Söyl ed i ğ i m a­
s i t karı ş ı m ı y l a yan m ı ş l a rd ı . Ö nceleri ö l ü m l e r de­
rin g a l e r i l e rde o l uyord u , ama sonra l a r ı b i z i m
b u l u n duğumuz düzeye doğ ru ç ı km aya baş l ad ı .
Ü ç g ü n önce ö l e n ada m , b u l u nduğumuz düzey­
den üç kat aşağ ı dayd ı .
Dokto r M a k koy :
- Bu adam ı n cesed i n i kontro l etme k i s­
te ri m , ded i .
- S i z i n i ç i n sakl a m ı ştı k . . . Tab ii, g e r i ka­
l an ı . Pek güzel b i r görü n ü m ü yok.
Kap ı aç ı l d ı ve be l i nde bir n u m a ra l ı fazer
- 78 -

tabaneas ı b u l u n a n , orta yaş l ı , tıknazca ve sert


görü n ü ş l ü b i r adam odaya g i rd i .
Kapta n Körk sordu :
- N öbetç i koydunuz m u ? Gözcül er var m ı ?
- E l b ette . Nöbetç i l erden beşi ö l d ü .
- Şu . . . canavar ı n ızı gören o l d u mu ?
Yen i ge le n :
- Ben görd ü m , d ed i .
- Sözünü ett i ğ i m E d Appa l . Canavarı ta-
rif et, Ed .
- Ta rif edem em . Sadece şöyle b i r gör­
d ü m o kadar. Kocaman , s ü rüngene benzer b i r
şeyd i . O n a ateş etti m , v e vurdum d a . A m a fa­
zer ı ş ı n ı onu d u rd u rmak ş öy l e dursu n , yavaşl at­
madı bile.
Spak :
- Faze r l e etk i l e n m eyen şey ancak b i r h a­
ya l o l a b i l i r, ded i . Appe l , c i ddi b i r i fadeyl e :
- S i z onu B i l i Anderson 'a söyley i n , d ed i .
Fı rsat b i l e b u l a m ad ı . � en d e k ı l payı ancak kurtu-
i a b i ! d i rn .
Vanderberg :
- Söyl eyece kleri m i z bu kadar, d ed i . Ş i m­
d i ki mse a l t katiara i n m iyor ve onl arı bunun i ç i n
zorlaya m ıyoru m . Eğer Federasyon bizden perg i­
yum i stiyors a , bu duruma b i r çare b u l m a l ı d h·.
Kapta n Körk :
- B i z bu ça reyi b u l m a k i ç i n burada b u l u­
nuyo ruz, M i ster Vanderberg , ded i .
Appe l :
- S ize dokunu lamaz, değ i l m i ? ded i . Y ı l ­
d ı z ge m i s i , fazer stokları , a n t i - madde l e rden te­
m i n ed i l en e n e rj i , fa l a n fi l a n . Ancak, y ı l d ı z ge­
m i n i z i galeri l ere sokamazs ı n ız.
- Buna i htiyac ı m ı z o l acağ ı n ı sanm ıyoru m ,
- 79 -

M ister Appe l . M i ster Spak, b u rada o l a n l a r hak­


k ı nda b i l g i s i b u l u n a n l a r ı n tam b i r kompütör tah­
l i l i n i istiyoru m . M i ster Vanderberg , bütün tü nel­
l e ri , galeri l e r i , en küçük ayrı ntı l a r ı n a kad a r gös­
teren b i r harita n ı z var m ı ?
- Tab i i var.
Spak, masan ı n üstündeki koyu ren kl i kü­
rey i i ncel i yord u . B i r ad ı m i l erledi ve e l i y l e kü re­
ye doku n d u .
- M i ster Vanderberg , bu ned i r ?
- B i r s i l i kon yumru s u . Aşağ ı d a m i l yo n l a r-
cası va r. Ticari b i r değeri yok .
- Fakat, öze l l i k l e m u ntazam şekl i yö n ü n­
den jeolej i k b i r yap ı s ı var. Saf s i l i ko n m u ?
- D ı ş ı nda hafif b i r oksit tabakas ı , i ç i nde
b i rkaç madeni e l e m a n , fakat b i z s izi bu raya taş
ko l e ks i yonu yap m a n ı z i ç i n çağ ı rm ad ı k .
Kaptan Körk :
- M i ster Spak b i l g i top l a r ve top l ad ı ğ ı b i l­
g i l s r gen e l l i k l e yararl ı o l u r , ded i . B i z i m l e tam
b i r i ş b i r l i ğ i yapman ı za i htiyac ı m ı z var.
- M e rak etmey i n , s ize yard ı mc ı o l acağ ı z .
Ş u yaratı k her neys e , siz onu b u l u n yeter. Adam­
l a rı m ı kaybetm ekten usand ı m . . . Ayrı ca , karş ı i a­
mam g e reken b i r kota var.
Ka pta n Kö rk :
- S i z i n g i b i b e n i m de yap ı l acak ace l e ve
önem l i i ş l e r i m var, ded i .

* * *

Vanderberg ' i n büros u n u n yan ı ndaki b i r oda­


da ça l ı şt ı l a r . Atı lgan ' ı n kompütörüne verd i k leri
b i l g i l e r i n ta h l i l l e r i n i te l s i z vas ı tas ı y l a a l d ı l a r.
Vanderberg ' i n verd i ğ i p l a n l a r son derece karı-
- 80 -

ş ı ktı . . . yeraltı b i rb irl er iyt e kes� ktvrınfiTi- ç i z­


g i l e r l e dol uyd u . E l l i y ı l dan beri tam oto mat i k
maki n e l e r l e ça l ı şm a l a r yap ı l d ı ğ ı düş ü n ü i se b i ­
l e , t ü n e l l e r i n sayıs ı korkunç derecede kaba r ı k­
tı . Tüne l l e r şebekesi bütün gezegen kabu ğ u n u ,
hatt::ı d a h a deri n l eri b i l e sarıyord u .
Spak :
- i nsan e l i y l e yap ı l madı kları b i r gerçek,
dedi . Lav kan a l l ar ı olabi l i r, ama yine de ben i m
i ç i n çok faz l a karı ş ı k.
Körk :
- Avi a n m a k pek ko lay o l mayaca k, ded i .
Doktor, otopsiden haber var m ı ?
- G ezegen doktoru n u n v e ki myag e r i n hak­
kı var, C i m . Şm iter yanarak ö l m e m i ş . Ya b i r asit
i ç i n e düşmüş, ya da üzeri n e b i r asit kar.ı ş ı m ı
püskürtü l m ü ş .
- Bu a s i t m a k i n e maden i e r i n i de eritabi l i r
mi?
- Akva rejya altı n ı b i l e eriteb i l i r. Beni şa­
ş ı rtan h i d rofl orik asit izleri . Çok zayıf b i r asit
olmakla beraber, i k i m adde için korkunç bir a­
ş ı nd ı r ı c ı d ı r. B u n l a rdan biri cam . . . bu � s iti bal­
m u m u ndan yapı l m ı ş ş i ş e l ere, ya d a , Spa k ' ı n
söyled i ğ i g i b i telfondan yap ı l m ı ş kapl ara koy­
m a � gere k i r .
- D i ğer madde?
- i nsan eti .
- H ı m m m ! Bi ris i n i n d i kkatle h az ı r l a d ı ğ ı b i r
b i l e ş i k g i b i görü n üyor. M i ster Spak, acaba bu
canavar h i kayesi bir sabotaj h areketi n i g i z l emek
için m i uyd u ru l du ders i n ?
- O l a b i l i r, kapta n . M i ster Vanderberg , b u
ya ratı ğ ı n dolaşmak i ç i n tüne l l e r şebekes i n i kul­
l a n d ı ğ ı n ı söyl üyor. Fakat ö l ü m l e r i n , tah r i p h a-
- 81 -

reketl e ri n i n ve zaman l a rı n ı n b i r g rafi ğ i yap ı l a­


cak o l u rs a , yaratı ğ ı n söyl e n i l d i ğ i kadar çabu k
o l a rak bu nokta l a rda görü n m es i n i n m ü m k ü n o l a­
m ayacağ ı n ı a n l a rs ı n ı z .
- Şu tü n e l l eri gösteren harita l a r yen i
mi?
- Geçen y ı l yap ı l m ı ş . . . Sözü ed i l en cana­
var ı n i l k görü n ü ş ü nden önce, ama canava r ı n o r­
taya ç ı kmas ı y l a p l a n l arı n yap ı l ma s ı aras ı nda
uzun b i r zaman yok. Bundan başka , kapta n , a­
raştı rı c ı l a r ı n kontro l u , Janus yüzey i n i n a l t ı n d a ,
ko l o n i h a l k ı ndan b a ş k a b i r yaratı ğ ı n va rl ı ğ ı n ı da
gösterm iyor. i ki çare m i z va r ; ya varl ı ğ ı d ü ş ü n ü­
l e n canava r l a karş ı laşab i l mek g i b i zayıf b i r i h­
t i ma l l e b i n l erce m i l uzu n l uğundaki tüne l l eri ya­
ya dolaşmak; ya da kol ayca b i r a raya geti ri l me­
s i m ü m k ü n o l mayan bu a ş ı n d ı r ı c ı maddeyi tü­
kenmesi çok zor m i ktarda ü reti p saklamayı ba­
ş a rab i l e n , h i ç değ i l se otuz l itre kapas i te l i k za­
rars ı z görünüş l ü , portatif b i r taş ı y ı c ı yüklenebi·
l e n , çok zeki b i r i nsan aramak.
M akkoy :
- Canavar teori s i n i kab u l etmeyi terc i h
ederi m , d ed i . B u c i nayeti erin a rd ı nda b i r i nsan
yaka l ayacak o l u rsak, o i nsan ı ken d i yaptı ğ ı asi·
t i n içine santi m santi m sokarak yakm a l ıyız.
Spak :
- Eğer, ded i . Her i k i halde de çal ı ş m a s l o­
gan ı m ı z buysa . . .
Spa k ' ı n konuşması uzaktan g e l e n büyü k b i r
patl amayla yarıda kes i l d i . Oda s a l l a nd ı , ı ş ı kl a r
yan ı p sönd ü , sonra a l a rm z i l l eri çalmaya baş l a­
d ı . B i r daki ka sonra , Vanderberg , soluk soluğa
o daya da l d ı .
Gizli Görev : F. 6
- 82 -

- � Ana r.eaktör_ adasında bii-- �


d i ye hayk ı rd ı .
Vani:lerberg önde, M a kkoy arkada o l m a k
üzere koşarak odadan ç ı ktı l a r . i z l ed i k l e r i yo l ,
h e rkes i n ko l ayl ı k l a göre b i l eceği şe ki lde kon­
muş uya r ı l evhas ı n ı n b u l unduğu b i r tün e l i n ağ­
z ı n d a son b u l d u . Levhada ş u n l a r yazı l ı yd ı : D i K­
KAT. RADYASYON - ANA R EAKTÖ R ODASI -
B U RADAN YA LNlZ YETKi L i PERSO N E L G E Ç E­
B i L i R . Tüne l i n zem i n i , s a nk i üzeri nden ağ ı r b i r
c i s i m sürükl enere k çeki l m i ş g i b i görün üyord u .
Tün e l i n karş ı ucunda, büyü k madeni k a p ı par­
ça l a n m ı ş , g e n i ş b i r del i k açı l m ı ştı . D e l i ğ i n
ö n ünde , i nsana benzemeyen s i ms iyah top a r l a k
b i r c i s i m vard ı .
Vanderberg b i r zemberek g i b i boşand ı .
- Ş u n a bakı n !
Sonra a ce l e ad ı m l arla parça l a n m ı ş o l a n ka­
p ı n ı n ö n ü n e koştu . M a kkoy, hemen tri korderiy­
l e s i m s iyah topağ ı n baş ı n a çöme l d i . Körk ve
Spak, Vanderberg ' i n peşi nden g itti ler.
içerd e , rea ktö rün gövdesi duva r l a ra gömü­
l üydü ve sadece büyük ön l evhas ı y l a kontrol
panosu görün üyord u . Odada b i r s ü rü boru var­
d ı . Şaş k ı n a dönen Vanderberg odan ı n ortas ı n­
da d u r m u ş , odayı doldura n boru l a r ı n boşta kal­
mış u ç l a r ı n a bakıyo rd u .
Körk, kontrol panos u n u i n c e l ed i .
- EnerJ i elde etme k i ç i n h a l a b u n l a r ı n kul­
l a n ı l d ı ğ ı n ı b i l m iyord u m .
- B i zden başka kimsen i n ku l l and ı ğ ı m
s a n m ı yoru m . Fa kat perg i y u m para demekt i r . . .
heps i n i d ı şarı gönderiyoruz . . . ve u ranyum u
k i mse ku l l anmad ı ğ ı i ç i n d e , b u rada b i z ku l l anı­
yoruz. Ya da ş i md i ye dek ku l l an ıyorduk.
- 83 -

- Aç ı k l ayı n .
- A n a moderatör pompal a r ı g itm i ş . Al-
lahtan ki kes i c i devre l e r çal ı ş m ı ş , yoksa bura s ı
ş i m d i b i r sodyum g ö l ü h a l i ne gel i rd i .
Spa k, d i z çökü p boru l a r ı n ç ı p l a k uçları n ı i n­
c e l ed i .
- Yine as it. Kap ı d a ku l l a n ı l d ı ğ ı g i b i . M i s­
ter Venderberg , kay ı p pompan ı n yedeğ i var m ı ?
- H i ç sanmam . P l atinden yap ı l m ! ştı , asi­
te karş ı daya n ı k l ıyd ı , ş i md iye kadar hiç bir sı­
k ı n tı m ı z o l m a d ı ve ebediyen daya n ı rd ı .
B i rd e n b i re Vanderberg ' i n p a n i ğ e kap ı l d ı ğ ı
açı kça bel l i o l d u .
- Bakı n , reaktörün ça l ı şm a s ı kes i l d i . . .
Bütün kolon i n i n ı s ı s ı n ı , e l e ktri ğ i n i ve yaşantı
desteğ i n i tem i n ediyordu ! Bu o l ma d ı ğ ı takd i r­
d e , en büyük kaza l a ra yo l a ç ı l acak ve gezege­
n i n yarı s ı zeh i rlenecek !
Kaptan Körk:
- Sa k i n olun, ded i . M i ster Spak, gemide
yedek bir pompa m ı z var m ı ?
- H a y ı r , kapta n . Böy l e b i r yedek b u l mak
için müzeye bakmak g e re k i r.
Körk, te l s i z i n i ç ı ka rd ı .
- Körk 'ten Atı lgan'a . . . Teğ m e n U h u ra , ba-
na M i ster Skat ' ı bağ l ay ı n . . . S kati . . . ben Kaptan .
PXK reaktörü i ç i n b i r moderatör pompas ı yapa­
bilir misin?
- Oooo , Kaptan , şaka ediyor a l ma l ı s ı n ız . . .
- Çok c i d d i y i m . Son derece önem l i .
- Peki , efend i m . . . Eski püskü şeyl eri b i r
a raya geti reb i l i ri m . Fakat uzun s ü re d ayanaca­
ğ ı n ı sanmam .
- N e kadar d aya n ı r?
- Şans ı m ı z iyi g i derse , b e l k i k ı rk sekiz sa-
- 84 -

at. S ı rf p l atinden yap ı l m a s ı gere k i r , ama &limtz­


de yeteri kadar p l at i n yok . Bu nede n l e a l t ı n karı­
ş ı m ı ku l l a nacağ ı m k i , bunun d a bası nca faz l a da­
yanacağ ı n ı tah m i n etm iyorum . . .
- N e gereki rse yap ve tama m l a n ı nca onun­
la beraber sen d e g e l .

Körk, te l s i z i n i cebine koydu ve Vanderberg'e


dönd ü . Yüzünde deri n bir kuşku ifadesi vard ı .
- M i ste r Vanberg , b u ras i antı i a r ı n böyl e
b i r i kmesi p e k hoşuma g itmiyor. Varsayı l ı b i r ca­
navar n as ı l o l uyor da i k i l i fe l a ket yaratabi l ecek
eski bir rea ktörün e n can a l acak hassas bir m e­
kan izmas ı n ı ç a l ab i l i yor? Ayrıca, nas ı l o l uyor d a ,
h e m p l ati n i . . . h e m d e i nsan eti n i e riteb i f en d i k­
katle hazı r l a n m ı ş b i r asitle b i rl i kte bu pompayı
a l ı p götü re b i l iyor?
Vande rberg , n e söyl eyeceğ i n i b i l e rneden :
- B i l m iyoru m , ded i . Sabotajdan m ı kuşku l a­
n ı yorsu n u z ? M ü m k ü n d eğ i l . Ayrı ca, Ed Appel ca­
n avarı görd ü .
- Ö y l e söyl üyor.

- Ed , bu raya g e l d i ğ i mden beri ben i m baş


ü ret i c i md i r. Ona g üven i m ve itimad ı m sonsuz­
d u r . Hem ayrı ca, ne g i b i b i r maksadı o l a b i l i r ?
Bak, A l l a h kah rets i n , Kö rk, adam i a r ı m ö l d ü rü l ü­
yor ! Cas u s l a r üzeri ne f i k i r yü rütm e n i n za m a n ı
değ i l ! O l ay meydanda v e gerçe k. Şu yarat ı k h e r
neyse, burnumuzun ucunda h a reket ediyor! A l ­
l a h a ş k ı n a neden b i r şeyler yapm ıyorsun ?
Arka ta raftan Spak' ı n sesi duyu l d u .
- Kapta n , d ı şarı g e l i p şuna b i r göz ata r m ı­
s ı n ı z , l ütfe n ?
- 85 -

Kö rk, a n a tü n e l e ç ı k ı nca, i ki n c i kapta n ı n yan


tünel l e rden b i r i n i i neeled i ğ i n i görd ü .
Spak :
- Çok i l g i nç , ded i . Bu tüne l , b ize veri l e n
p l a n l a r ı n h i ç b i r i nde yoktu . T e k ke l i mey l e , evvel­
ce d e yo ktu .
- Çok yeni olduğu i ç i n p l a n a Qeçm e m i ş
o l amaz m ı ?
- Evet, ama b u tü nel nas ı l a ç ı l d ı , Kapta n ?
D e l i n e rak açı l d ı ğ ı n ı göste ren h i ç b i r i z yok .
Körk, daha ya kı ndan baktı .
- Ö y l e . Duvar lar da d a l g a l ı . B i r a l ev kana­
l ı o l amaz m ı ?
Spak :
- Lav kana l ı n a benziyor, d ed i . Eğer b u ra­
ya ge l d i ğ i m izden beri bu düzeyd e b i r harekat o l­
sayd ı , h e rkes bunun fa rk ı n a varacaktı . Ayrıca, b u
tü n e l , e l l i yarda kadar i l e rdeki , p l anda gösteri­
len tüne l l e b i rleş i yor.
- H ı m m m ! Gem iye dön e l i m . B i r top l antı
yapmak zoru n l u ğunu duyuyoru m .

* * *

Spak, Atı l g an ' ı n brifing odas ı n a , Vander­


berg' i n s i l i kom topağ ı ded i ğ i g a r i p kü reyi geti r­
d i ve masan ı n üze r i n e koyd u . Sonra otu rdu ve
kü ren i n üze rine eğ i l erek i ncelemeye baş l ad ı . B u
h a l i y l e cam k ü reye bakarak g e l eceği söy l eyen
b i r fa l c ıya benziyordu.
M akkoy :
- Heps i büyük b i r s i n i r k r i z i g eç i ı iyor, de-
di.
Körk :
- 86 -

- S i n i r krizi m i ? d i ye sord u . Düzi n e l e r l e


i nsan ö l d ü rü l d ü .
- Bazı s ı . . . doğal nede n l e rd e n . Doğ a l b i r
o l ay . . . fakat i nsan l a r bu o l ay ı esrarl ı b i r canava­
ra bağ l ıyor.
Spak, k ı m ı ldand ı .
- El bette , Dokto r. Doğal b i r o l ay. Fakat s i­
n i r krizi değ i l .
- Peki , peki . F i kri m i sordunuz, ben de söy­
l ed i m . N e r 'den b i l i ri m ? B e l k i de b i r çeşit cana­
var vard ı r . . .
- H i ç b i r yaratı k , kendi çevres i nd e cana­
var değ i l d i r, Dokto r. Ve bu canavar, ayn ı zaman­
da ak ı l l ı da.
- Böyle düşünmene sebep ned i r ?
Spak :
- Kay ı p pompa tesadüfen a l ı n m ı ş değ i l ,
ded i : B u parça , rea ktö rün can damarıyd ı .
Körk, B i ri n c i Kapta n ı n a baktı .
. - Ya n i bu ya ratı ğ ı n ko loniyi gezeg enden
kovma k isted i ğ i n i mi söy l e m e k i stiyorsun ?
- M a ntı k l ı görün üyor.
- Peki neden o n l a r ı ş i md i kovma k i stes i n ,
M i ste r Spak? Bu üretim tes i s i e l l i y ı l dan beri
burad a .
S p a k tekrar kü reye bakmaya baş'J ad ı .
- B i l m iyoru m , Kapta n . Fakat, M i ster Ap­
pel ' i n faze ri i l e vu rduğu i d d i a s ı y l e i l i ş k i s i o l abi­
l i r. Bana öy l e gel iyor ki , M i ster Appel yete nekl i ,
fa kat haya l kurmaktan yoksun b i r t i p . Eğer vur­
dum d iyo rsa, vurdu ğuna i n a n ıyoru m . Yaratı k ne­
den . etki l e n m ed i ? B i r f i k r i m var, ama Doktor
M a kkoy y i n e b e n i haya l kurmakla suçlayaca k .
Makkoy :
- 87 -

- Sen m i h aya l ku racaks ı n ? ded i . H i ç san­


mam.
- P e k i öy l eyse . Ko l o n i d e otu ra n l a r ı n e l i n­
de b i r n u m a ra l ı fazer tabancaları var. Daha güç­
l ü fazeri ere i htiyaç ları yok. B u a l et, ö l d ü rm e k
i ç i n ayarland ı ğ ı nd a , karbon esas l ı prote i n i p ı htı­
l aştı rır. Ya bu ya ratı ğ ı n 'organ i k' b i leş i m i s i l i ko n
esas l ı ys a ?
Körk :
- Ama bu g e rçekten de b i r haya l , d ed i .
M a kkoy :
- H a y ı r , bu o l a b i l i r, ded i . S i l i ko n u n d a
atom say ı s ı karbonunki g i b i d i r v e bas it si l i koid
' Orga n i z m a l a r ' ı n varl ı ğ ı uzun zamandan beri b i l i­
n i yor. Ve y ı l d ı z l a r h a l k ı i ç i n , b u , asit meseles i n i
d e a ç ı k l ıyor. N i hayet, b i z i m m i dem izde de h ı d­
roko l i r i k asit var. Fakat çoğu n l u ğ u su meydana
getiriyor. S i l i kon · S U i ç i nd e eri mez, bu takd i rd e
d e yaratı ğ ı n kan s i stem i nde a kva rejya o l ab i l i r.
Ve h i droflori k . . . evet, flori n i n öze l l i k l e s i l i kona
karşı b i rleşme eğ i l i m i vard ı r. Sonuç te lfonu do­
ğ u ru r k i , yaratı ğ ı n damarl a rı n ı n te l fon o l m a s ı
i htima l i ortaya ç ı kar.
Körk, ağ ı r ağ ı r :
- Yan i , ded i . Bu yarat ı ğ ı n i nsanları kendi
kan ı y l a mı ö l d ü rdüğünü söy l e m e k istiyors u n ?
- Şart d eğ i l , C i m . B u asiti h e m tükürebi­
l i r, hem d e teri eyerak ç ı karab i l i r. B i l d i ğ i m kada­
r ı y l e , şu tü n e l açab i l m e meselesi ancak bu fara­
z i ye i l e a ç ı k l a n ab i l i r.
- H ı m m m . Ayn ı zamanda üzeri nde b i r çe­
şit koruyucu kab u k o l ma s ı i hti mal i n i de o rtaya
atar. Fa kat bizim e l i m izde iki numara l ı tezerler
var. H e r neden yapı l m ı ş o l u rsa o l s u n , bu yüksek
- 88 -

güç ka rş ı s ı nda h i ç b i r şey dayanamaz. As ı l me­


s e l e , bu yaratı ğ ı nas ı l b u l acağ ı z ?
Spak :
- Bu s i l i kon topakları n ı n b u l unduğu dü­
zeyden baş l am a m ı z ı tekl if edeceğ i m , ded i .
- N eden ? B u s i l i kon küre l e r i n yaratı k l a n e
i l i ş k i s i va r ?
- Sadece tah m i n , Kapta n . Fakat doğ ru l a­
nacak o l u rs a , yard ı m ı dokunab i l i r.
- Peka l a , güven l i k kuvvet i n i hazı rlayı n .
M i ster S kat ' ı n reaktörde çal ı ştı ğ ı n ı san ıyoru m ,
öy l e değ i l m i ? Çok güze l , Vanderberg ' i n b ü rosun­
da topl an acağ ız.

* * *

Körk, a d a m l a r ı n a :
- Bu tes i s i n altındaki bütün tüne l l e r i n ve
d e l i k i e r i n b i re r p l a n ı ve r i l ecek, d ed i . Her açı k l ı ğ ı
kontro l ederek düzeyden düzeye hareket edecek­
s i n iz . Görünüşe göre, faze r ı ş ı n l arına d ayan ı k l ı
b i r yarat ı k arayacaks ı n ı z . Bu neden l e taze rleri­
n izi maks i m u m güce ayarlay ı n . Şunu da unutma­
y ı n . . . e l l i k i ş i h a l e n ö l m ü ş b u l u n uyor. Başka
ö l ü m o l ayı o l m as ı n ı iste m i yorum . . .
Va nderberg , dayanarnadı ve hayk ı rd ı .
- Ş u canavar hariç!
Kö rk baş ı y l a doğ ru l a d ı .
- Ya rat ı k s i z i görü r görmez hem s a l d ı rabi­
l i r, hem s a l d ı rm ayab i l i r . F akat s i z hemen s a l d ı r­
mal ı s ı n ız . Bu tes i s i n t e krar i s i etmeye saku l abi l­
mesi i ç i n çok ça l ı ş m a m ı z gerekecek .
Spak :
- M i ste r Vanderb e rg , d ed i . B u s i l i ko n to-
- 89 -

pakları n ı n hangi d üzeyde bulduğu nuzu sorab i l i r


m i yi m ?
- Y i r m i üçüncü düzeyde. N eden sordunuz?
Kö rk :
- Yüzbaş ı G i otto , ded i . E m r i n izdeki adam­
l a r l a hemen y i r m i üçüncü düzeye i n i n ve araşt ı r­
m a l arı mza o radan baş l ayı n . M i ster Vanderberg ,
bütün adam ları n ı z ı n üst düzeyde ka l maları n ı i sti­
yoru m . Hep b i rl i kte zarar gö rmeyece kleri b i r ye­
re topl a ns ı n la r .
- Em i n b i r y e r göre m i yoru m , Kapta n . Bu
yaratı ğ ı n g e l i p gidiş şekl i n e bakı l acak o l u rs a
- B i r şey l e r yapmaya çal ı şacağız. Evet,
bay l a r. Em i rl e r i n i z i a l d ı n ız. Hayd i , baka l ı m iş b a­
şına.
Spak, Körk, G i otto ve i ki g üven l i k koruyucu­
su y i rm i üçüncü d üzeyde d u rdu l a r . Spak hemen
tri korderi y l e i ncel emes i n e baş l ad ı . G i otto 'nun
ada m l arı tü n e l l er i n i ç i nde kaybo l muşl ard ı b i l e .
Körk, G i otto 'nun e l i ndeki harita n ı n üzeri n­
deki b i r noktayı işaret etti .
- Ş i m d i buradayız. Sen ve ada m l arı n , şu
tüne l e g i r. Bu tün e l e ş i md iye kad a r hiç i nsan g i r­
m e m i ş . Görd üğün g i b i tünel i l erde başka b i r tü­
n e l l e bi rleş iyor. Tam kavş akta b u l uşacağ ız.
- Emreders i n iz , Kapta n .
Ü ç a d a m tüne l i n kara n l ı ğ ı nda kayboldular.
Spak, araştı rmas ı n ı s ü rd ü rd ü .
- Garip b i r duyu . Çevre m i z i nsan l a d o l u
o l duğu h a l d e , tri korder s i l i ken esas l ı yaratı ğ a
göre ayarlan m ı ş o lduğundan burada ya l n ı z g i b i
görün üyoruz. Hayır, tamamen ya l n ı z değ i l iz .
- i z m i va r ?
- Hem de pek ç o k . . . Fakat h e p s i de son de-
- 90 -

rece eski . B i n l erce yı l eski . Ama y i n e de b u rada


b i rço k yen i tü n e l ler var. Bağ ı ntı kuru l m uyor.
Kö rk, düşünee l i b i r tavı r l a :
- B e l k i de bağ ı nt ı s ı vard ı r, ded i . Tü n e l l e r l e ,
l av kana l l arıyl a değ i l . Karayo l l arıyl a , yol l a r l a ba­
ğ ı nt ı s ı vard ı r. M i ster Spak, her yönde b i n yarda
o l m a k üzere çevre oku n u ş l a r ı n ı ver i n .
- Peki , efen d i m . . . Ah ! Can l ı b i r varl ı k. Çe­
k i ş yüz on b i r derece, yü ksekl i k a ç ı s ı dört dere­
ce .
- B i z i m k i l erden b i r i değ i l m i ?
- H a y ı r , kapta n , b i z i m k i l er i gösterınez.
- H ayd i !
Tünel i n g i r i nti ve ç ı kı ntı l a rı n ı n i m ka n verd i ğ i
oranda h ı z l a çekiş dereces i n i i z l ed i l e r . Sonra ,
i l e rde b i r i s i hayk ı rd ı . . . Y a d a haykı rmaya çal ı ştı ,
ç ü n kü ses b i rden kes i l m i şti . Koşm aya bc;şlad ı l ar.
Bir daki ka sonra yan ı nda fezer tabaneas ı du­
ran s i m s iyah bir topakla karş ı l aştı l a r . Spak,
üzüntü l ü bir tavırla tabaneayı a l d ı ve ko rıtro l etti .
- B i z i m k i l e rden b i ri , ded i . Ateş etm e k f ı r­
satın ı b i l e b u l amam ı ş , Kapta n .
- V e o n u n ç ı ğ l ı ğ ı n ı d uymam ı z üzeri nden
ancak b i rkaç s a n i ye geçti . . .
Arka tarafları nda s ü rtü nmeden doğan b i r ses
oldu. i k i s i b i rden döndü l er.
Kara n l ı k olduğu i ç i n , i leri doğ ru yap ı l an on­
d ü l e m s i hareket d ı ş ı nda başka ayr ı ntı l arı görmek
m ü m k ü n değ i l d i . Yarat ı k , bir bakıma t ı rtı l a ben­
zeye n kocaman b i r şeyd i . Ş i m d i , tenekeye kon­
muş çakı l taş l a rı n ı n s a l l anması ndan ç ı kan sesi
a n d ı ran teh d i t e d i c i bir g ü rü ltü yap ıyord u .
Körk :
- D i kkat! d i ye hayk ı rd ı . S a l d ı rıyo r !
i ki a d a m b i rl i kte ateş etti . i k i fazer ı ş ı n ı yan
- 91 -

taraf ı n a çarp ı nca canavar dönd ü . Ac ı d o l u b i r


kü krem eyl e geri s ı çrad ı v e gözden kaybo ldu .
- Peş i n i b ı rakmaya l ı m !
Fakat tü nel boştu . Böyles i n e kocaman b i r
yaratı ğ ı n b u kadar çabuk hareket edeb i l mesi ş a­
ş ı rtıcıyd ı . Kö rk, tüne l i n duva r ı n a dokunmak üzere
e l i n i uzattı , sonra b i rden çekti .
- M i ster Spak! Bu duvar s ı c a k !
- E l b ette , Kapta n . Tri korder bu duvarl a r ı n
son i k i daki ka i ç i nde açı l m ı ş o l duğunu gösteri­
yor.
Körk, koşan ayak ses l e ri duyd u , sonra G i­
otto ve b i r adam ı , fazerieri haz ı r b i r şeki l d e , a r­
kalarında göründ ü .
- B i r ş eyi n iz yok y a , Kaptan ? Şu ç ı ğ l ı k . . .

- B i r ş ey i m yok, yüzbaş ı . Fakat adamları-


n ızdan b i ri . . .
- Evet, görd ü m . Zava l l ı Ke l ly . O şeyi gör­
d ü n üz m ü , efend i m ?
- Görd ü k . H e m de ondan b i r ı s ı r ı k l ı k l o k­
ma a l d ı k.
Spak eğ i l d i , sonra e l i nd e büyük b i r parçay l a
doğru l d u .
- i şte b u rada, Kaptan .
Yerden a l d ı ğ ı şeyi Körk'e verd i . Körk b u n u
d i kkatle i n c e l ed i . Bu parça n ı n b i r hayva n deri s i
o : m ad ı ğ ı be l l i yd i ; d a h a ç o k asbestos l i fleri n i
a n d ; rryordu . Spa k ' ı n öne s ü rd ü ğ ü tah m i n i n doğ­
ru l u ğ u açı kça ortadayd ı .
- Yüzbaş ı G i otto , b u yaratı ğ ı ö l d ü reb i i rne k
i ç i n d a h a yoğu n fazer ı ş ı n l a r ı n a i htiyaç va r. Y a
da ı ş ı n verme s ü resi d a h a uzun o l a n b i r fazer si­
lahı gerekl i . Bunu ada m l arı mza duyuru n . Başka
bir şey daha va r. Artı k onun kati l olduğunu b i l i­
yoruz. Ş i m d i yara l ı . . . belki de acı içinde kıvranı-
- 92 -

yar ve şu anda tü nel i n geri leri nde b i r yerde . Ya­


ra l ı hayvandan daha teh l i ke l i hiç bir şay ol amaz.
Bunu unutmay ı n .
Spak :
- Yaratı k , kaya l a r ı n a ras ı ndan süratl e i l e r­
l iyor, ded i . Sapınç i k i yüz b i r derece, d üzey a ç ı s ı
beş derece. B i n y ü z yarda .i l e rd e .
- Ta m a m .
G i otto ve ada m ı uzakl aştı . K ö r k de o n l a r ı n
a rkas ı ndan yürü m e k üzereyke n , Spak' ı n d ü ş ü n­
eel i b i r tavı r l a d u rduğ u n u görd ü .
- Derd i n ned i r, M i ster Spa k ?
- Kaptan , sadece bu g e n e l sahada haritaya
göre yüz l e rce tü n e l var. Normal b i r h ayat sü re­
s i nde ya l n ızca b i r yaratı k tarafı ndan aç ı l am aya­
cak kadar çok.
- Ya ratı ğ ı n n e kadar yaşad ı ğ ı n ı b i l m iyoruz
ki.
- Hayır, efend i m , fakat yaratı ğ ı n hare ket
sü rati yüksek b i r metabo l i k oran gösteriyor. Bu
d u ru m , b i z i m k i nden uzun b i r h ayat süres i n e uy­
g u n düşm üyor.
Körk :
- B e l k i öy l e , ded i . Ama bunun b i z i m soru­
n u m u z l a ne i l g i s i var?
- Söy l ed i m , Kapta n , eğer bu yarat ı k ö l ü b i r
ı rk ı n yaşayan tek can i ı s ı i s e , o n u ö l d ü rmek b i l i­
m e karş ı yapı l a n b i r suç o l acak.
- Bizim görev i m i z bu ko lon iyi koru m a ktır,
M i ster Spak, Perg i yum ü reti m i n i yeniden başl at­
m a l ıyız. B u rada zoo loj i k a raştı rma yapm ıyoruz.
- Çok doğru , Kapta n , a m a yine de . . .
- Tri korderi n i ça l ı ş ı r durumda tut. Yaratı k
üzerinde s ü rekl i okumayı sağ l a . Onun önünü kes­
rnek i ç i n bu tü n e l l erden yararlanmaya ça l ı şaca-
- 93 -

ğ ız. Eğer gere k i rs e , fazerleri m i z l e kend i m ize tü­


n e l açaca ğ ı z .
Körk, d u rd u , sonra daha yumu ş a k b i r d i l l e
ekledi :
- Ü zgün ü m , M i ster Spak, n e yaz ı k k i onun
ö l mesi gerekiyor.
- Efend i m , onu ö l d ü receğ i m i z yerde eğer
yaka l amak fı rsatı ç ı karsa . . .
- Daha faz l a adam kaybetmeyeceğ i m , M i s­
ter Spak. Ya ratı k görü l ü r görü l m ez ö l d ü rü l ecek.
B u emi r kes i n d i r.
- Peki , efend i m .
Fakat Kö rk, tatm i n o l ma m ı ştı . Hepsi i ç i n öl­
d ü rmek zord u , ama öze l l i kl e Spak, koruyucu i ç­
güdüsü ya da b i l i m sel mera k ı kabard ı ğ ı zaman
ateş etmemek eğ i l i m i ndeyd i .
B i r daki ka sonra Körk :
- M i ster Spak, ded i . Yukarı ç ı k ı p devi r
pompas ı n ı yapmaya ça l ı şa n M i ster Skat'a yar­
d ı m etm e n i istiytırum.
Spa k ' ı n kaş ları kal ktı .
- A n l ayamad ı m , Kapta n ?
- Söy l ed i k l e ri m i duyd u n . Reaktörün çal ı ş-
tı rı l m as ı n ı n h ayati önemi var. B i l i msel b H g i l e­
rin. . .
- . . . Orada i htiyaçları yok. M i ste r S kat' ı n
reaktörler hakkı ndaki b i l g i s i benden ç o k daha
i l eri . Bunu s i z de b i l iyorsunuz.
Bir duraklamadan sonra, Körk :
- Peka l a , ded i . Atı lgan ' ı n kom utan ı ben i m ,
B i rinci kaptan sens ı n . Bu a v teh l i ke l i o l acak.
İ k i m izden b i ri ö l e b i l i r, fakat i ki m i z b i rden ö l m e­
m e l iyiz.
Spak :
- Em i rl e r i n izi elbette d i n l eyeceğim , Kap-
- 94 -

tan , d ed i . Fakat burada çok ciddi b i l imsel b i r ko­


nuyla i l g i l e n i yoruz. Bu bakımdan ben i m yeri m ,
M i ster Skat ' ı n yan ı değ i l , buras ı d ı r. Ayrıca, efen­
d i m , b i r yaratığa karş ı yakl aş ı k o l arak yüz k i ş i­
yiz. H e r i ki m iz i n b i rden ö l m e s i i htima l i . . .
Spak b i r a n l ı k teredd ütte n sonra ekledi :
- B i re karş ı yüz y i r m i altı no kta sekiz.
Körk ' ü n a l t o l rrıası ilk değ i l d i .
- i yi b i r i hti ma l . Peka l a , ka labi l i rs i n . Fa­
kat, teh l i keden uzak d u rmal ı s ı n , M i ste r Spak.
- Ben i m de n iyeti m bU , Kapta n .
Kö rk'ün te l s i z i s i nyal verince, Körk, tel s izi­
ni açtı .
- Ben Körk.
- Skati , Kapta n . Parlak buluşum bir h aya l
o l d u . Pcr;npa bası nca dayanmad ı .
- Te kra r tam i r edeb i l i r m i s i n ?
- Hayır, Kapta n . Tam i r ed i l emeyecek du-
ru mda.
- Peka l a . Ko lon idek i leri hemen Atı l g a n 'a
nakletmeye başlayı n .
Te l s i zden Vanderberg '!n sesi duyu ldu :
- Heps i n i değ i l , Kaptan . Ben ve bazı k i l it
noktaya g e l ecek. Canavarı n ı z ı çok daha erken
b u l m a k zoru ndas ı n ı z.
- H e p i n i z i ç i n yete ri kadar Fazeri m i z yok.
Vanderberg ' i n ses i :
- Şu h a l d e sopa ku l l a n ı rı z , ded i . Fakat b u­
radan kovu l maya razı o l muyoruz. Adam i a r ı m s i z·
den değ i l , benden em i r a l ı rl a r.
l<örk hemen kara r ve rd i :
- Peka l a . Gerı ka l a n l a r ı gem iye gönderi n .
Nefes a l acak ne kadar a z i nsan o l ursa , b i z o ka­
dar uzun yaşayab i l i riz. Ne kada r vakt i m i z var,
Skati ?
- 95 -

- Havayl a i l g i s i yok, Kaptan . Reaktör, yak­


l aş ı k o l a ra k on saat sonra çok yüksek kriti k b i r
noktaya ge l ecek. Canavarı n ı z ı ç o k daha erken
b u l ma k zoru ndas ı n ı z .
- A n l aş ı l d ı . Durum hakkında b ize s ı k s ı k
b i l g i ver, S kati . M i ster Vande rberg , s i z v e adam­
l a r ı n ı z y i r m i üçüncü düzeyde top l anacaks ı n ı z ,
kontrol nokta s ı Kap l a n . Orada Atı ı g an ' ı n g üven­
l i k person e l iyle b i rl eşeceks i n i z . O n l a r s i zden da­
h i iyi s i l a h l ı oldukları ndan, daima o n l ardan b i ri n i
görüş noktas ı i ç i nde b u l u n u n . . . i ki l i s ı stem . M i s­
ter Spak ve b e n , tüm operasyonu te l s i z l e yön ete­
ceğ iz. A n l aş ı l ı p . . . kab u l ed i l d i m i ?
Vanderberg ' i n ses i ciddi b i r i fadey l e cevap
verd i :
- H e r i ki s i d e . P l a n l a rı m ı n aras ı nd a i ntihar
etmek yok, Kapta n .
- Güze l . Devreden ç ı kıyoru m . . . M i ster
Spak, b i r şey yaka l a m ı ş g i b i s i n .
- Evet, Kapta n . Ya ratı k ş i m d i şu yönde , bu­
radan b i rkaç bin yarda i l erde harekets iz du ruyor.
Körk, e l i ndeki ha ritaya şöy l e b i r göz att ı .
- H a rita i ki tü ne l i n orada b i rl eşti ğ i n i gös­
te riyor. Soldaki tü nelden siz g i d i n , M i ster Spak.
Ben de sağdakinden gi deceğ i m .
- Ayrı l m a m ı z gerekl i m i ?
- i ki tü nel v e i k i m iz . Ayrı l ıyoruz.
- Peka l a , Kapta n .
M i ster Spak ' ı n s e s i n d e kuşku l u b i r i fade
vard ı . Fakat yap ı l acak bir şey yo ktu . Körk , sağ­
daki tü n e l e g i rd i ve s i n i rleri gerg i n bir şeki l d e
a ğ ı r ağ ı r i l er l ed i .
Körk b i r köşeyi döndü v e kend i s i n i küçü k
b i r mağarada b u l d u . Mağara n ı n duvarl a r ı n d a ,
çevres indeki kaya lara benzemeyen parlak ren k l i
- 96 -

c i s i m l e r vard ı . M ağara , Vanderberg' i n masas ı n ı n


üzeri nde d u ran , y a d a M i ster Spak'ı son derece
i l g i l e n d i ren yuva r l a k c i s i m l e rle dol uydu .
Te l s i z i n i kal d ı rd ı .
- M i ste r Spak.
- Evet, Kapta n .
- Sen i n şu s i l i kon modü l l eri nden b i r s ü r ü
buldum.
- Ç o k güze l , Kapta n . Çok ayd ı n l atıcı . Kap­
tan . . . o n l a r ı n h i ç b i ri n e zarar vermemeye d i kkat
ed i n .
- Aç ı k l a .
- Sadece b i r tah m i n , Kapta n , fakat . . .
M i ster Spa k ' ı n ses i , yüzlerce ton kaya n ı n
gümbürtüy l e çökmes i nden doğan g ü rü l tü n ü n ara­
s ı nda kaybo l d u . Körk, çevres i nde ka l kan toz bu­
l utu içinde zorl u k l a nefes a l ı p öksürüp t ı k s ı r ı rken
kend i s i n i duvarlardan b i r i n i n d i b i n e attı . Toz bu­
l utu a ras ı ndan tekrar göreb i l d i ğ i zama n , g e l m i ş
o l d u ğ u tü nel i n tavan ı n ı n çökmüş o l d u ğ u n u a n l a­
dı .
- Kaptan ! B i r şey m i o l d u ? Kaptan !
- Evet, M i ste r Spak. H i ç b i r şeyi m yok. Fa-
kat b i r çöküntü olduğunu s a n ı yoru m .
- S i z i fazer l e oradan ç ı karta b i l i ri m .
- Hay ı r , herhangi b i r h a re ket duvarl a r ı n d a
çökmes i n e s e b e p olab i l i r. N as ı l s a gerekl i değ i l .
Har!taya göre tün e l l e rin i l erde b i rl eşti ğ i görü­
l üyor. Yürüyere k öbür taraftan ç ı kab i l i r i m .
- Peka i � L Fakat şu anda tünel i n i z i n tavan ı­
n ı n çökmes i n i ga rip b u l uyoru m . Lütfe n , çok d i k­
katl i davra n ı n . Çok ace l e yürüyerek oraya gel i­
yoru m .
- Peka l a , M ister S p a k . Tüne l i n ö b ü r baş ı n­
da b u l uşuruz. Devreden ç ı kıyoru m .
- 97 -

Körk, te l s i z i a rka ceb i n e koyarken , arkas ı n­


d a , te neke i ç i n e konmuş çakı l taşları n ı n sa l l an­
m as ı n a benzeyen gürültüyü duyd u . B i rden dön­
d ü , fakat çok geç ka l m ı ştı . Tü n e l i n ağzı tı kan­
m ı ştı .
Tı rtı l g i b i ayağa ka l k m ı ş , tüne l i n tam orta­
s ı nda d u ran ya ratı ğ ı i l k kez tüm ayrı ntı l a rıyl a gö­
rüyord u . Çok i r i , çok ayakl ı , karı ş ı k renkl i ve baş ,
duygu organ l a r ı , e l l er o l a b i l ecek yumru l a r l a do­
l uydu . . . Körk 'ün b u n l a r ı n neye yarad ı ğ ı n ı tah m i n
etmesi zord u . T ı rtı l ı m s ı yarat ı k hafifçe titriyor,
hala o gari p sesi ç ı kartıyord u .
Körk, b i rden fazer tabancas ı n ı çekti . Yara­
t ı k b i rden geriye doğru s i nd i . Acaba ş i m d i tek
s i l ahtan b i l e korkuyor m uydu ? Körk, tabaneayı
yine doğ ru lttu , fakat bu kez yaratı k geri çeki l m e­
d i , fakat yeri nden de k ı m ı ldamad ı .
Fazer tabaneas ı ateşe hazı r b i r vaziyette,
çevres i nden dolan ı p geçmek amacıyl e yarat ı ğ a
doğru yü rüd ü . Yarat ı k hemen ha rekete geçti v e
Körk'ün yo l u n u kapad ı . Körk, yaratı ğ ı n bu hareke­
ti tehd i t eder g i b i yapmad ı ğ ı n ı , sadece onun git­
mes i n i enge l l ed i ğ i n i h i ssetti .
Spak, ta m bu s ı rada Körk'ü arad ı .
- Kaptan , yen i b i r işaret ya ratı ğ ı n . . .
Kö rk, fazeri n i n n a m l u s u n u yaratı ktan ayı r­
madan :
- Ya ratı ğ ı n nerede o l duğunu kes i n l i kl e bi­
l i yoru m , ded i . Benden ü ç metre uzakta , tam kar­
ş ı mda du ruyor.
- Ö l d ü rü n , Kaptan ! Çabu k !
- Ya ratı k . . . Şu anda tehdit e d i c i h i ç b i r ha-
reket yapm ıyor, M i ster Spak.
- Ona pek güven i l mez! Ö l d ü rün !
- O n u n ö l d ü rü l m es i n i i stemeyen i n sen ol-
Gizli Görev : F . 7
- 98 -

duğunu sa nıyo rd u m . M ü m kü n s e , yaka laya l ı m d i­


yordu n !
- H ayat ı n ı z teh l i kede, Kapta n . B u teh l i keyi
göze al amazs ı n ı z.
- Yaratı k bir şey l e r beklerm i ş g i b i . N e ol­
duğunu anlamak i stiyoru m . Zoru n l u ka l ı rs a m
ateş edeceğ i m .
- Peka l a , Kapta n . Hemen g e l i yoru m . Vara­
t ı ğ ın arkas ı ndan yanaşacağ ı m . Onun c i n ayet i ş­
l e m i ş olduğunu hatı rlatı r ı m . Devreden ç ı kıyoru m .
Yaratı k ş i m d i sess iz du ruyord u . Körk, faze­
ri n i b i raz i n d i rd i , fakat yaratı k y i n e k ı m ı ldama­
dı.
Körk :
- Pe k i , ded i . Ş i m d i n e yapacağ ı z ? Hayd i ,
kon uşa l ı m m ı ?
As l ı nda yaratı ğ ı n , cevap vermes i n i beklemi­
yord u , n ite k i m cevap a l a m ad ı . i leri ve yana doğ­
ru b i rkaç a d ı m atı nca, yarat ı k y i n e yo l u n u kesti .
Körk bu hare keti s ı ras ı nda yaratı ğ ı n yan taraf ı n­
d a , yara o l d u ğ u açı kça bel l i o l a n , parlak b i r kaya
yüzey i n i and ı ran b i r yer görd ü .
- D e m e k ki s e n i n de can ı n yanab i l iyorm u ş ,
öyle değ i l m i ?
Fazer tabancas ı n ı y i n e doğ ru l ttu . Varat ı k te k­
rar ayn ı sesi ç ı kart ı p geriye doğ ru eğ i l d i ,fakat
yerinden k ı m ı ldamad ı . Tabancadan korktu ğ u , fa­
kat kaçmak i stemed i ğ i aç ı k seç i kti .
Körk, fazeri i n d i ri nce yaratı ğ ı n sesi kesi l d i .
O zaman Körk, en ya k ı n duva r ı n d i b i n e çö ktü ve
fazer tabancas ı n ı bacakları n ı n aras ı nd a gevşek
bir vaziyette tuttu .
- Peka l a . Sen harekete geç . Yoksa bu ra­
da otu ru p b i r şeyl er o l m as ı n ı mı be'<l eyeceğ i z ?
B e k l e m e k u z u n s ü rm ed i . M i ster S p a k , tüne-
- 99 -

l i n aç ı k k ı s m ı ndan h ı z l a d a l d ı . Durumu b i r bakış­


ta kavra d ı ve fazer tabancas ı n ı doğru l ttu .
Kö rk :
- Ateş etme d iye hayk ı rd ı .
Körk'ün haykı r ı ş ı bomboş tüne l l erd e , g a l e­
r i l e rde ç ı n ç ı n öttü . Spa k ' ı n b a k ı ş l a rı Körk ' l a ya­
ratı k aras ı n d a dol aştı . B u arad a , yarat ı k ağ ı r ağ ı r
b i r kenara çeki l d i . Körk, fı rsat varken yarat ı ğ ı n
yan ı ndan s ıyrı l ı p geçeb i l eceğ i n i tah m i n ett i , fa­
kat bu fı rsattan yararlanacağ ı yerde :
- Bu raya g e l , M i ster Spak, ded i .
Spak, gözleri i l g iyle yarat ı ğ a d i k i l m i ş o l d u ğ u
h a l d e b ü y ü k b i r i htiyatla Körk 'ün yan ı na geçti .
S i l i kon Modü l l e rin yuva l and ı ğ ı duvarlara baktı .
- M a ntı kl ı , ded i .
- N e demek i sted i n ?
- Henüz a ç ı k l amasam i y i o l acak. Eğer ya-
ratı k l a Vo l ka n z i h i n bağ ıntı s ı n ı kurab i l i rsem . . .
Tabii, yarat ı ğ a dokunab i l i rsem daha iyi o l u r ,
ama. . .
Körk, bu düşüneeye i t i raz ed i p etmemesi g e­
rekti ğ i ne karar veremeden Spak, e l leri n i uzata­
rak yarat ı ğ a doğru yürüd ü . Yaratı k hemen geri­
ye doğru eğ i l d i ve tehdit eder b i r şeki l d e ses çı­
karmaya baş l ad ı .
Spak :
- Çok fen a , ded i . Kend i s i n e dokundurmak
i stemed i ğ i a ç ı kça bel l i . Eh, şu h a l d e , ben de i ş i
z o r tarafı ndan yapma l ıy ı m . E ğ e r sab ı r l ı o l u rs a­
n ı z , Kaptan . . .
Trans ha l i ne geçmeye baş l a d ı ğ ı zaman
Spa k ' ı n gözleri kapand ı . Karş ı s ı ndaki yaratı ğ ı n
beyn i ne doğ ru süzü len ı s rarl ı z i h i n gücü , a nc a k
Spak ' ı n fizi ki yap ı s ı ndan bel l i o l uyordu. Körk, ne-
- 1 00 -

fes a l m aktan kaç ı n a ra k bekled i . Ya rat ı k s i n i rl i ,


huzursuz b i r şeki lde k ı p ı rda n ı yord u .
B i rden b i re Spa k ' ı n yüzü a c ı y l a bu ruştu v e
hayk ı rd ı :
- Ac ı ! Ac ı !
Spak, ani b i r titremey l e , yüzü kül reng i , ye­
re doğ ru çökmeye baş l ad ı . Kö rk, tam zama n ı nd a
onu tuttu .
Spak, kend i s i n i toparl arken sol u k s o l u ğ a :
- Teşekkü r . . . Kaptan , ded i . Bağ ı ş l ay ı n . . .
Fakat bütün öğreneb i l d i ğ i m bu. Sadece m üth i ş
acı veren d a l g a l a r . Oh , v e b i r de i s i m . Kend i s i n i
Horta diye i s i m lend i riyor. Yarası ndan ötü rü çok
acı çekiyor. . . fakat yara l ı bir hayvan gibi tepki
gösterm iyor.
B i rd e n b i re , yarat ı k mağaran ı n düzg ü n b i r
yüzeyine doğ ru kayd ı , orada b i r dak i ka kada r
d u rd u . Sonra g e r i çeki l d i . Yaratı ğ ı n bi raz önce
d u rduğu zem i n üzerinde, dumanı h i H a tüten b i r­
kaç kel i me vard ı : ÖLD Ü R M EY i N BEN i . i ki adam
bu cüm l eye şaşkı n l ı kl a baktı l ar.
'
Körk :
- ' Ö i d ü rmeyi n ben i ' ? ded i . Bu ne demek?
Kend i s i n i ö l d ü rmememiz için bir yakarı . . . Ya d a
b i z i ö l d ü rmeyeceğ i n e d a i r b i r s ö z o l a b i l i r.
- B i l iyoru m . Görün üşte , o , ke n d i s i n d en öğ­
rene b i l d i ğ i m den çok faz l as ı n ı benden öğrend i .
Fa kat d i kkat ed i n , Kaptan , yaz ı y i � düşüneb i l iyor.
Bu, duyab i l d i ğ i n i de göste r i r.
Körk yüksek sesle :
- Horta ! ded i .
Yaratı k hemen b i r s e s ç ı ka rd ı , sonra tekrar
sessizl eşti .
- M i ster Spak, bunu yapmak i stemezd i m ,
a m a . . . b i rden b i re H orta 'n ı n bu pompayı tah rip
- 101 -

etm e m i ş o l duğunu düşünd ü m . Pompa p l atinden


yapı l m ı ştı ve asitl ere karş ı daya n ı kl ıyd ı . Bir yer­
l erd e sakl ı o l m a l ı . . . ve bu pompayı geri a l m a l ı­
yız. Ne kadar ı stı rap veri c i o l u rs a o l s u n , bu yara­
t ı k l a yen iden bağı ntı kurmak zoru ndas ı n .
Spak tereddüt etmeden cevap verd i :
- Ta bii, Kapta n . Fakat bu apareyi b i ze ver­
mesi i ç i n sebep yok . Va görünüşe göre , geze­
. .

genden gitmemizi i stemesi i ç i n b i r sürü sebep


va r.
- Farkı ndayı m . Eğer g üven i n i kazanabi l i r-
sek . . .
Kö rk, te l s i z i n i ç ı kard ı .
- Doktor M a kkoy. Ben Kaptan Körk.
M a kkoy 'un sesi hemen cevap verd i :
- D i n l iyoru m , Kaptan .
- A l et çanta n ı z ı a l ı p h e m e n buraya g e l i n .
S i z i n i ç i n b i r hastamız va r.
- B i ri s i m i yaraland ı ? Nası l ?
- Ta rif edeme m , tecrübem i n çok d ı ş ı nda.
S i z gel i n yete r. Y i rm i üçüncü düzeydeyi z . Bizi
tri korderle bulun ve çabu k olun. D evreden ç ı kı­
yoru m .
Spak :
- Size h atı rlatı r ı m , Kapta n , ded i . Bu yara­
tı ğ ı n hayatı s i l i kon esas ı üzer ine kuru l m u ş . Dok·
tor Ma kkoy 'un t ı p b i l g i s i tamamen yarars ız o l a­
b i l i r.
- Doktor tedavi ed i c i b i r k i ş i d i r. B ı ra ka l ı m
tedavi ets i n . Peki , hayd i , M i ster Spak. Te krar ba­
ğ ı ntı kurmaya ça l ı ş ı n . Neden b i rdenb i re ö l d ü rmek
l üz u m u nu görd ü ğ ü n ü öğren meye çal ı ş ı n .
Spak ya k la ş ı rken yarat ı k yine huzursuz lan­
d ı , ama sadece titreye rek sal i a n d ı ve uyarıcı se -
- 1 02 -

s i ç ı ka rd ı . Spak' ı n göz l er i kapa n ı nca ses yavaş


yavaş kaybo l d u .
Kö rk'ün te l s i z i s i nyal verd i .
- Ben Körk.
- G i otto, Kapta n . B i r şeyi n i z yok ya ?
- Tüne l i n öte ki ucunda. M i ster Vander·
berg ' l e adam l arı da burada. Çok kötü tutu mda
görün üyorlar. Ö nce s i z i n l e d u rumu bir görüşey i m
ded i m . ..

- O n l a r ı o rada tutu n , yüzbaş ı . H i ç b i r şeki l­


de bu raya geçmelerine i z i n vermey i n . Makkoy
g e l i nce hemen bu raya gönderi n .
- Emreders i n i z, efend i m . G i otto devreden
ç ı kıyor.
Spak ş i m d i trans h a l i ndeyd i . M ı n i danmaya
baş ladı :
- Acı . . . Acı . . . C i nayet . . . B i n l erces i . . . şey-
tan l ar . . . edeb iyat son b u l uyor . . . korkunç . . . kor-
kunç . . . Yüzyı l l a r Odas ı nda dehşet . . . G e l ecek ne-
s i l l er . . . korku nç . . . C i nayet . . . C i n ayet . . .
- M i ster Spak! Pompa . . .

- O n l a r ı d u rd u ru n . . . ö l ü m . . . karş ı l ı k ver-
m e k . . . canava rlar . . .
Ace l eyle yaklaşan ad ı m s e s l e ri duyu ldu ve
Doktor M akkoy , a l et çantası e l i nd e , düzlüğe dal­
d ı . Gördüğü m anzaradan çok ş aş ı rd ı ğ ı n ı bel l i
edecek şeki lde b i rden d u rd u . Körk el iyle işaret
ederek M a kkoy 'u yan ı n a çağ ı rd ı . M a kkoy, gözl e­
r i n i yaratı ktan ayı rmadan g e n i ş b i r d a i re çizdi ve
Kö rk'ün yan ı n a gel d i .
F ı s ı ltı l ı b i r ses l e :
- Ne o l d u ğ u n u pek a n l ayamad ı m . . . ded i .
Körk de f ı s ı ltıyla cevap verd i :
- Yara l ı . . . Ağ ı rca. Ya rd ı m etmel i s i n .
- Yard ı m . . . Buna m ı ?
- 1 03 -

- B i r göz at !
M a kkoy , ş i m d i k ı m ı ldamadan taş g i b i d u ra n
yaratığa d i kkatle soku l d u . O n u n g e l i ş i n i S p a k d a
fark etmem i şt i .
- Hayat ı n sonu . . . c i n ayetl e r . . . ö l d ü rme­
ler . . . ölü çocu klar . . .
M a kkoy, açı k yaraya baktı , ş u ras ı n a buras ı­
na dokun d u. Iri korde r i n i ç ı karta rak ince l ed i ve
gös tergeye şaşkı n l ı kl a baktı . Sonra tekra r Körk'­
ü n ya n ı n a döndü , su ratı as ı l m ı şt ı .
- Şaka ediyo r o l m a l ı s ı n , ded i . B u yaratı-
ğm dışı kaya içi plastik.
- Ona yard ı m et. Yaras ı n ı tedavi et.
- Ben doktoru m , duvarcı değ i l .
- Sen b i r tedavic i s i n . H astan d a b u yara-
t ı k . Bu b i r e m i rd i r, Doktor.
M akkoy , şaşkın l ı kl a baş ı n ı sal l ad ı , fakat ya­
ratığa doğru yü rüdü . Spa k ' ı n göz l er i ha l a kapa­
l ıyd ı , harcad ı ğ ı güç neden i y l e yüzü ter i ç i nde kal­
m ı ştı . Körk hemen Spak ' ı n yan ı na g i tti .
- Spak. Ona, kend i s i ne yard ı mcı o l maya
ça l ı şacağ ı m ı zı söy l e . Bir doktor ona yard ı m ede­
cek. ·
- A n l ad ı . A n l ad ı . H ayat ı n son u . Edebiyat
durdu. G i d i n . Tü nelden g i d i n . Ö l ü msüzl ü k kori­
doruna g i d i n . Yüzy ı l l a r Odas ı n a g i d i n . Çocu k l a r
i ç i n y a s tutu n . Ez i l e n l e r i ç i n g ö z y a ş ı dökü n . Ça­
l ı na n l a r i ç i n a ğ l ayı n . G i d i n . G i d i n . Yaşantı n ı n so­
n u i ç i n yas tutu n .
Körk, kend i s i n e ta l i mat m ı veri l d i ğ i n i , yok­
s a , konuş m a l a ra ku l a k m i safi ri m i olduğunu an­
l ayamad ı . Bakışları n ı hemen tüne l i n g i r! ş ağzına
çev i rd i .
Spak :
- G i d i n ! ded i . Tün e l e g i r i n ! Küçük b i r geçit
- 1 04 -

var. Çabu k ! Çabu k ! Ü zü ntü . . . Çok ı stı rap. stı­


rap ! Acı !
Spak ' ı n ş i m d i yanakları ndan göz yaş l a r ı sü­
z ü l üyord u .
- Istı rap . . . Ö l ü l e r . . . Çocu klar . . .
Körk, b i rden acıma h i s s i duyd u . B u söz l e r­
den b i r şey a n l a m ıyord u , fakat ki mse böyle ger­
g i n b i r d u rumda bu kadar acı d o l u s öz l e r i ş i t i p
de duygusuz ka la mazd ı .
Fakat veri l e n ta l i m at a ç ı ktı . B i r daki ka sonra
b i r e l i nde pompa d i ğ e r e l i nde b i r s i l i kon nod ü l
o l d u ğ u h a l d e dön d ü .
M a kkoy, yaratı ğ ı n yan ı n a çömel m i ş ta l s i z i
i l e konuşuyordu :
- Evet, tama m , Teğ men . H emen bana gön­
deri n . N e i ç i n i sted i ğ i m i b ı ra k ı n ş i md i , sadece
i stiyorum o kadar. Çabuk!
Spak :
- Yüzyı l l a r ö l ü r, ded i . Uyku zaman ı g e l d i .
Artı k bitt i . Başarı s ı zl ı k . Kati l l er kazand ı l ar. Ö l ü m
kaç ı n ı l maz. B ı ra k ı n burda ö l d ü rü l en çocu k l a r ı n
yan ı nda hayat son b u l s u n . . .
Körk :
- M i ster Spak! d i ye ses l e nd i . Yeter a rtı k !
Spa k !
Spak, z i h i n bağ ı ntı s ı n ı kopa rı rken ş i ddetle
titred i . Körk, pompayı yere b ı ra ktı ve Spa k ' ı n ba­
k ı ş l a rındaki donuk ifaden i n kaybo l mas ı n ı bekled i .
- Pompayı b u l d u m . i yi vaziyette görünü­
yor. Ayrı ca, bu s i l i kon kürel e rden b i n l erces i n i
b u l d u m . B u n l a r . . . yumurta , öyl e değ i l m i , M i ster
S pak?
- Evet, Kapta n . Yu murta . Yarı l m a k üzere
o l a n yum u rta la r.
- M adenc i l e r bunl ar ı n o l g u n l aşma zama-
- 1 05 -

n ı nda g e l m i ş l e r. B i n l erces i n i tah r i p etm i ş o l m a­


l ı l a r . Tevekke l i değ i l . . .
Bağrışma sesl eri duyu l d u . Vanderberg , Ap­
pel ve b i r s ü rü s i l ah l ı s i v i l tün e l i n ağz ı n a y ı ğ ı l­
'
m ı ş l ar, içeri g i rmeye ça l ı ş ıyorl ard ı . Yarat ı ğ ı gö­
rür görmez, a l arma geçerek hayk ı r ı ştı l ar. Fazer­
l e r doğru l d u .
Körk ö n l e rine atı l d ı .
- H ay ı r ! d iye hayk ı rd ı . Ateş etmeyi n !
Appe l ' i n sesi duyu ldu :
- Ö l d ü rü n ! Ö ldürü n !
Kö rk, fazer tabancas ı n ı doğru lttu .
- Ateş eden i l k k i ş i ö l ü r.
Vande rberg , nefretten ti treyerek parmağıy­
l a yarat ı ğ ı i ş a ret etti .
- C i ddi o l amazs ı n ı z ! Şu yaratı k ada m l arım­
d a n e l l i k i ş i y i ö l d ü rdü !
Körk s a k i n se s le :
- S i z de onun yavru l a r ı ndan yüzlerces i n i
ö l d ü rdünüz, ded i .
- Ne ?
- Ş u ko l eks iyon yaptı ğ ı n ı z , tahrip etti ğ i n iz
s i l i kon nodü l l er onun yumurta l arıyd ı . An l at o n l a­
ra , M i ster Spak.
Spak :
- Bu g ezegende evve l ce Horta ' n ı n nes l i
vard ı , ded i . H e r e l l i b i n y ı l d a b i r bütün nes l i
ö l ü rdü . . . Ya l n ızca b i r i , bunun g i b i b i ri d ı ş ı nda sağ
ka lan o l mazd ı . Fakat yumurta l a r yaşard ı . Bu ya­
ratı k o n l arı , koru r, o n l ara bakar ve yavru l a r yu­
murtadan ç ı kt ı k l a r ı nda i s e , o yavru l a r ı n ana l ı ğ ı ­
n ı yapard ı . . . B i n l e rces i n i n . Bu gördüğünüz yara­
tı k da g e l ecek nes l i n anas ı d ı r .
Kö rk :
- Yaratı k çok ze k i , s u l hsever ve yumuşak
- 1 06 -

huyl u , d iye e k l ed i . Gezege n i s i z l e r l e payl aşma­


s ı na iti razı yok . . . Ancak, s i z onun b a k ı m odas ı na
dal ı p yu m u rta l a rı n ı tah rip etmeye baş l ad ı n ı z . O
zaman da karş ı l ı k vermek zorunda ka l d ı . . . B i l d i­
·
ğ i tek ş e k i l d e karş ı l ı k verd i . H e r anan ı n yavru l arı .
te h l i kede o l d u ğ u zaman yapt ı ğ ı g i b i mücad e l e
etti .
Vanderberg şaşkı n l ı kl a :
- N e reden b i l i rd i k ? d ed i . Fakat . . . bu yu­
mu rta lar yarı l ı nca burada b i n l erees i mi sürüne­
cek demek i sted i n i z ? Ç ı karmak zoru nda o l duğu­
muz perg iyum made n i n i n varl ı ğ ı n ı u nutuyorsu•
nuz!
Kö rk :
- Reaktör pompas ı n ı geri a l d ı n ı z , ded i .
Bunu s i ze geri verd i . E l i n izde yeterl i kapasitede
a l et o l duğu takd i rd e bu gezegen i n tükenmez ha­
z i n e l e ri n i n tü münden yararlanab i l eceğ i n i z i söy­
l üyordunuz. B i z havada nas ı l hareket edeb i l iyor­
sak, Horta da kaya l a r ı n i ç i nde öyles i n e kolayl ı k­
l a h a reket adeb i l iyo r ve gerisi nde b i r sürü tü nel
b ı ra kıyor. B ütün evrende b u l u n a m ayacak n i te l i k­
te b i r madenc i . Daha ne i stiyorsu nuz? B i r a n l aş­
m a ya p ı p . . . hoş b i r geç i n m e şek l i n e u l aşabi l i rsi­
niz. Onlar tün e l l e r i n i z i kazarlar, siz de made n i e­
r i n i z i top l a r i ş l etmeye i l et i rs i n iz . H a l en etme kte
o l d u ğ unuz ka r ı n b i n kere faz l a üstüne ç ı k m ı ş
o l u rsunuz.
Va nderberg düşünee l i bir tav ı r l a :
- O l u m l u görün üyor, d ed i . Fakat ya ratı q ı n
böy l e b i r te k l ifi nas ı l karş ı layacağ ı n ı nereden
b i l i yorsunuz?
Spak :
- Böy l e b i r te kl ifi neden kab u l etmes i n ?
d ed i . M a ntı k l ı b i r tekl if. Fakat te k b i r sorun var.
- 1 07 -

Horta ' n ı n yara s ı ağ ı r. Bu neden l e fazl a yaşama­


yab i l i r.
Doktor M a kkoy, yüzünde g e n i ş b i r tebes­
s ü m l e yerinden doğru l d u .
- M erak etmey i n , ö l m eyece k. Val l ah i ,
yağm urlu b i r g ü n ü b i l e tedavi edeb i l eeeğ i m e
i n anmaya baş l ıyorum .
Körk h ayretle :
- Tedavi edeb i ld i n m i ? d iye sord u . N as ı l
yapt ı n bu i ş i ?
- Gemiden on l i bre kadar termobeton ge­
ti rtti m . H an i , aci l s ı ğ ı na k yapmak i ç i n ku l l andı­
ğ ı m ı z maddede n . Bu madde n i n esas ı n ı s i l i kon
teş k i l eder. Yara n ı n üstü n ü s ıvad ı m , o kadar. Ya­
ra ken d i kend i s i n i onarı ncaya kadar b i r bandaj
görevi n i yapacak. Baksana, eskisinden yeni o l d u .
- S i z i teb ri k ede ri m , Doktor. M i ster Spak,
Horta 'yl a y i n e bağ ı ntı ku rm a n ı i steyeceğ i m . Tek­
l it i m izi a n l at. Kend i s i ve yavru l arı i sted i k l e ri ka­
d a r tü n e l kazab i l i rl e r . B i z i m k i l e r sadece maden
a l aca k l a r ve iki taraf da b i rb i r i n i rahat b ı rakacak.
Buna razı o l u r mu ders i n ?
- Söyled i ğ i m g i b i , Kapta n , Horta çok man­
tıkl ı .
B i r daki kal ı k tereddütten sonra ekledi :
- i nsan l a r l a y ı l l a r boyu s ü ren yak ı n i l i ş ki­
leri mden sonra , böy l e bir a n l aşman ı n yap ı l d ı ğ ı n ı
görmek i nsan ı n i ç i n e i l g i nç b i r i ç ferah l ı ğ ı veri­
yor.
Dokto r M a kkoy s ı rıtarak Spak'a baktı :
- Çok merak ett i m . . Vo l kan l ı , ded i . Şu ya­
ratı k k u l a k l a rı n ı n neden s ivri olduğunu sormadı
mı?
Spak ' ı n kaş l a r ı hayretle ka l ktı , sonra h i ç bo­
zu ntuya vermeden cevapladı :
- 1 08 -

- Elbette sordu. Ona, s izlerden çok fark l ı


b i r ya rat ı k o l d u ğ u m u , mantı ğ ı ın ı n s i z i n k i nden çok
daha o l u m l u sonuç l a r verd i ğ i n i söyled ! m . Görü­
nüş ba k ı m ı ndan s i z l erden çok daha yakış ı k l ı ol­
duğumu söylemek neza keti n i gösterd i . Buna b i r
iti raz ı n ız var m ı , Dokto r ?
Kaptan Körk, bıyı k a ltı ndan g ü l ümsed i , son-
ra :
Hayd i , M i ster Spak, i ş i m i z i bitire l i m ,
ded i .
BABEL'E
YOLC ULUK

Kaptan ı n Sey i r Defteri : Yıldız Tarihi


2840 .02 .3 . Atı l g a n ' a , 1 1 4 Federasyon d e l eges i n i ,
Babel ş i fre a d ı y l a a n ı lan tarafs ı z küçük b i r geze­
gende yap ı l acak Kuru l top l antı s ı na götü rmek gö­
revi veri l d i . Bütün delegeler Atı lgan 'da top l a nd ı .
Ya l n ı z Vo l kan l ı d e l ege g rubu ka l d ı . On l a rı d a al­
m a k üzere haz ı rl ı k yapı l d ı .

* * *

Şeref konu kları n ı karş ı l amak üzere sekiz ki­


ş i l i k güven l i k persone l i dörder dörder h ava
hücres i n i n i k i yan ı na dizi l d L Kaptan Körk , M i ster
Spak ve Doktor M a kkoy, resmi tö re n l erd e ku l­
l a nd ı kları m avi ü n i form a l a rı n ı g i y m i ş l e r , bu i n­
san tünel i n i n ağz ı nda bekl iyorlard ı .
M a kkoy, ' boynuma b i r ha l ka geçm i ş g i b i '
d iyı::ı nite l e nd i rd i ğ i yakas ı n ı çekişti rerek, Spak'a
sordu :
- Şu Vo l ka n s e l a m ı nas ı l d ı ?
Spa k , s e l a m şekl i n i gösterd i . Fakat bu ta­
rif öyles i n e karı ş ı ktı ki , Spak'ı takl it etm e k i ste­
yen M a kkoy, se l a m vermeyi beceremeyi nce :
- Bu s e l a m verme şekl i , üzerimdeki ü n i­
fo rmı:ıdan da beter, ded i .
Körk , bi raz endi şeyl e b u üniforma\ ar ı n çok
- 1 10 -

daha az s ı k ı ntı verici o l d u k l a r ı n ı düşünd ü . Vol­


kan l a r Atı lgan 'a a l ı nacak son grup de l egeyd i ve
bu geeeki kabu l top lantı s ı ndan sonra bu ü n i for­
m a l ı=ı rdan ku rtu l acakl ard ı . Ondan sonra tarafsı z
b i r gezegen o l a n Babe l 'e yolcu l u k başl ayacaktı .
Gemide b u l unan 1 14 Federasyon delegesi nden
3 2 's i e l ç i yd i ve yarı s ı diğer yarı s ı na karş ıyd ı .
Hemen hemen heps i , Kori eyan sorunu üzeri nde ,
daku n u l u r doku n u l maz patlamaya h az ı r b i r bom­
badarı daha hassastı . As ı l s ı k ı ntı i k i hafta s ü re­
cek o l a n yolcu l u k s ı rası nda başl ayacaktı .
H ava hücresi açı l d ı ve Vo l ka n e l ç i s i Sarek,
içeri g i rd i . Vol kan l ı l a r ı n ömürleri n i n uzun o l m a­
s ı ned e n i y l e , Sare k ' i n yaş ı n ı tah m i n etm ek i m­
kans ızd ı . . . Sa re k, kı rkından faz l a gösterm iyor­
d u , fakat Kö rk, onun Vo l kan standartl a r ı n a göre
orta yaş sayı l a n yüz iki yaş c ivar ı nda o l d u ğ u n u
b i l i yord u . Sare k ' i n bi rkaç ad ı m gerisi n d e n , yol­
cu l u k e l b i ses i g i y m i ş , omuz l a r ı n a renkl i kapi şon­
lu pe l e r i n atm ı ş b i r kad ı n yü rüyord u ; o n u n a rka­
s ı nda da Vo l kan l ı i ki yard ı mc ı vard ı .
Gr up, güven l i k persone l i n i n önünden geçip
Kaptan Kö rk'e doğ ru yürü rken Spak ve M akkoy
naz i k b i r tav ı r l a bekled i l er.
Spak, bir adım öne ç ı karak Sare k ' i Vo l kan
u s u l ü s e l a m l ad ı .
- Va rl ı ğ ı n ı z l a Vo l ka n l ı l a r b ize şeref verd i­
l e r , ded i . H izmeti n i zdeyiz.
Sarek, kas ıtl ı bir tav ı r l a Spak'a a l d ı rmadı ve
Kapta n Körk'ü selam l ad ı . Konuştuğu zaman se­
s i nde h i ç b i r değ işme yo ktu .
- Kaptan , h i zmeti n i z bize şeref veriyor.
Körk, hafifçe eğ i l erek :
- Teş ekkü r eder i m , Say ı n e l ç i , ded i . Kap-
- 111 -

tan C i m Körk. B i rinci Kapta n ı m , Yüzbaş ı Spak .


Baş h e k i m Doktor M a kkoy.
Sare k , heps i n i k ı sa baş ha reketl eriyle se­
l a m l a d ı ve peş i nden g e l e n l eri gösterd i .
- Yard ı mc ı l a rı m .
E l i n i ka l d ı rd ı v e işaret parmağ ıyle oı:ta par­
m ağ ı n ı uzattı . Kad ı n Sare k ' i n ya n ı na g e l d i ve
işaret parmağ ı y l e orta parmağ ı n ı Sare k ' i n par­
ınakl arı n a doku ndurd u .
- Ve Amanda, karı m .
Kad ı n baş ıyla selam vererek :
- M e m n u n o l d u m , Kaptan Körk, ded i .
- B e n d e çok memnun o ldum , madam . Sa-
y ı n elçi , siz yerleşti kten sonra gemide b i r gezi
turu haz ı r latacağ ı m . Birinci kapta n ı m sizi gezd i­
recek.
Sarek :
- Başka b i r k ı l avuzu tercih ederi m , Kap-
.
tan , ded i .
Sare k ' i n o l d u ğ u kada r Spak' ı n da y ü z ü ifa­
desizd i . Bu gerg i n l i k , s e l a m lama olayından da­
ha çok şaş ı rtıcıyd ı , ama yüksek b i r elçiyi gü­
cen d i rmek doğru o l m ayacaktı .
- E l bette . . . nas ı l arzu ederseniz M i ster
Spak, yörü ngeden ayrı l mam ıza henüz iki saat
var. Naki l odas ı ndan ı ş ı kl a aşağ ı i n i p aileni gör­
mek i ste r m i s i n ?
Kısa s ü re n , fakat d i kkate değer b i r sessi z­
l i k o l d u . Sonra Spak :
- Kapta n , d ed i . Elçi Sarek ve karı s ı ben i m
ailem.
Körk, i l k şaşkı n l ı ğ ı geçti kten sonra üzü ntüy­
l e düşündü : « B i raz önce bu yolcu l u ğ u n s ı k ı ntı l ı
geçeceğ i n i düşünen ben değ i l m i yd i m '! ,
* * *
- 1 12 -

Kö rk, gemide yap ı l acak gezi tu runu kend isi ­


yön etmeye karar verd i . Spa k ' ı n ar m_esini- öze l l i k­
f e i lginç
. . . hatta , çok d i kl<ate-- d eğer b u l uyord u .
M amafi h , a f ı ş kan f ı ğ ı ndan ötü rü , d a i m a erkeğ i n
b i raz g e r i s i nden v e açı ğ ı ndan yürüdüğü i ç i n onu
i n c e l e m e k çok güçtü . Amanda dünya l ı olduğu
· ha l d e , bu Vo l kan töre s i n e rahatl ı k l a uymas ı n ı
b i l m i ı;.ti . G e m i d e k i l e r i n hemen hemen heps i n i n
Spak hakkı nda bu kadarc ı k o l s u n b i l g i s i vard ı .
Amanda e l l i yaş ı n ı biti rmek üzere o l duğu
halde d i n ç ve sağ l ı k l ı bir kad ı nd ı . Bir Vof kan l ı y­
f a evl e n m i ş ve kad ı n s ı duygu f a r ı n a yer o l m ayan
b i r dü nyada yaşamayı kabu l etm i şti . Körk, onun
i nsan c ı l duyg u l a r ı n ı h a l a yitirmed i ğ i nden , fakat
bu duyg u l a rı n ı , kocas ı n ı n ö rf ve adetl e r i n e duy­
duğu i ç i n , saklamak zorunda ka l d ı ğ ı ndan kes i n­
l i k l e e m i nd i .
O n l a r ı m a k i n e da i res i n e götü rd ü . M i ster
Spak, normal uzay g i ys i s i i ç i nd e , kafes b i r böl me­
n i n a rkas ı ndaki kompütö r banka l a rı üzeri nde ça­
l ı ş ıyord u .
Kör k kon u k f a r ı na :
- B u ras ı makine b ö l ü m ü , ded i . Ana kon­
tro l l e r i ç i n , ac i l duru m l a rda ku l l a n ı l an takviye
s i stem l e r i var. Ayn ı za manda, say ı s ı z kontro l
kömpütö r f e r i m i z de b u rada.
Amanda, yine b i raz geride d u ruyo rdu . Sa­
rek'e fa rk etti rmeden Spa k ' ı n yan ı n a doğ ru sü­
z ü f d ü . Körk göz ucl,.lyf a o n l a r ı n d i nsel b i r s e f am­
f aşma şekl i y l e , avuç i ç i e r i n i göste r i p b i rb i r l eri­
nin parma k i a n n a dokunarak kucakl aştı k f a rı n ı
görd ü . Sonra a n a oğu l m ı n i danmaya baş l ad ı l a r .
Spak ' ı n yüz ü , h e r zamanki g i b i ifadesizd i . B i r
keres i n d e , A m a n d a baş ı n ı kederl i b i r i fadey l e
sa l l adı .
- 113 -
Körk, can s ı k ı c ı b i r o l ayı ö n l e m e k amacıy­
l a konuşmas ı n ı s ü rd ü rd ü , fakat Sarek de kendi­
s i kadar d i kkat l i yd i .
- Amanda , ded i . Burayı d i n l eyi n .
i şa ret ve ortaparmakları n ı açtı . Amanda, h i ç
ses i n i ç ı karmadan Spa k ' ı baş ı y l a s e l a m i a y ı p ko­
cas ı n ı n yan ı na g e l d i ve parmakları n ı kocas ı n ı n
p a rm a k i a n n a dokundurd u . Körk, kad ı n ı n , bu a l et
tab l o l arı ve o n l a r ı n üzeri ndeki kontrol a l et l e­
riyle h i ç i l g i l e n m ed i ğ i n i tah m i n etti .
Spa k , b i r s ü rü teyp a l d ı , yeri nden ka l ktı ve
kap ı ya doğru y Ü rüd ü . Tam bu s ı rada Körk'ün ka­
fas ı n a a ni b i r fi k i r sapland ı .
- M i ster Spak . . . B i r dakika, l ütfe n .
B i ri n c i knptan i steks izce dönd ü .
- Evet, Kapta n ?
- Say ı n E l ç i , kompütö r düzen l eri üzerinde
kon uşacak kadar yetk i l i değ i l i m . M i ster Spak,
l ütfe n aç ı k l amada b u l u n u r musu n ?
Sare k , duygusuz b i r ses l e :
- Spa k 'a kompütörler üzerinde i l k b i l g iyi
ben verm işti m , ded i . B i l g i l e r i n i Vo l kan B i l i m
Akadem i s i n e vereceğ i yerd e , Yı l d ı z Donanması­
n a a ktarmayı terc i h etti .
Bu söz gerg i n l i ğ i n üzerine tuz b i ber e km i ş­
t i . l<ö rk, yard ı m c ı o l m aya çal ı ş ı rken , a i l e tart ı ş­
m as ı n ı n can d a m a r ı n a basm ı ştı . Ö zür d i l erees i­
ne Spak'a baş ı y l a g i d eb i l eceğ i n i işaret etti , son­
ra Sare k 'e döndü .
- Bağ ı ş l ayı n , Say ı n e l ç i , ded i . Sizi b i r a i l e
meselesi yüzünden gücend i rrnek istememiş­
tim . . .
- Gücenmek, i nsanc ı l b i r duygudur, Kap­
tan . Başka neden l e r l e odama çeki l iyoru m . Siz
devam ed i n , Amanda.
Gizli Görev: F. 8
- 1 14 -

Amanda h i ç iti raz etmeden baş ı n ı �k


_kf! bul ettill!_n i b i l d i rd i . Si.r.-Li� Sarek
yan larından ayrı l d ı . Kaptan Körk, B i r i n c i kapta­
n ı yla a i l es i a ras ı ndaki bu gerg i n l iğe çok şaş ı r­
m ı ştı . Baş ı n ı s a l i ayarak Amanda'ya dönd ü .
- Korkar ı m ki a n l ayam ıyoru m , M i s i s Sa­
rek, ded i .
M i s i s Sare k , ace l ey l e düzeltti :
- Amanda d iyeb i l i rs i n iz. Ne yaz ı k ki Vo l­
kan i s i m le r i n i te l affuz edem iyorsunuz.
- Ya s i z ?
Amanda ' n ı n dudaklarında hafif b i r tebessüm
be l i rd i , sonra eski a l ı şkan l ı ğ ı neden iyle b i rden
kayboldu .
. - Yı l l arca s ü ren ça l ı şmal arı mdan sonra te­
l affuz etmeye baş l ad ı m . Tu rumuza devam ede­
cek m i y i z ? Kocam böy l e i sted i .
- B u , i ste kten çok, b i r e m i r g i b i yd i .
- E l bette . O b i r Vo l kan l ı d ı r. B e n de onun
karı s ı y ı m .
- Spak da onun oğ l u .
Amanda, s a n k i ç o k şaş ı r m ı ş g i b i Kaptan
Kö rk'e şöy l e b i r baktı , sonra kend i s i n i hemen
topari ad ı .
- Vo l ka n l a r ı pek a n l ayamazs ı n ı z , Kapta n .
O n l a r ç o k mantı k l ı d ı r. B i z i m adetl erim izden çok
daha mantı kl ı ad etl eri var . . . Fa kat a l ı ş m a k ko l ay
o l m uyor. Bu adetler Spa k ' l a Sarek ' i n b i rb i rle­
riyle on sekiz y ı l d ı r konuşm a l arı n ı önl üyor.
Körk :
- Spak ben i m en iyi subayl arımdan ve e n
iyi dostl arımdan b i r i d i r , d ed i .
- Böy l e b i r dostu o l duğuna sevi n d i m . Vo l­
kan o l s u n i nsan o l s u n , Spak i ç i n ko l ::ıy d eğ i l . . .
Yı l d ı z donanması ndan baş ka yuvası yok.
- 1 15 -

- An l a d ı ğ ı m a göre , meslek seç i m i yön ü n­


den Spa k ' l a babas ı a n l aşama m ı ş l ar.
- Kocam Y ı l d ı z Donanmas ı n a karş ı değ i l .
Fakat Vo l kan l ı l a r barı ş ı n kuvvete dayanmaması
gerekti ğ i ne i n a n ı rlar. Sarek, babas ı n ı n yo l u n u
izl eyere k öğren i m üye l i ğ i yaptı ğ ı g i b i , Spak' ı n
d a kend i s i n i izlemes i n i isted i .
- H e r i ki s i d e çok i n atç ı .
Am anda g ü l ü msedi :
- Bu da b i r i nsan öze l l i ğ i d i r , Kapta n .
B i rdenb i re U h u ra'n ı n ses i duyu ldu :
- Kontro l odas ından Kaptan Körk 'e.
Kö rk, bir konsol üzeri ndeki m i krofonun düğ­
mes i n i çevird i .
- Körk konuşuyor.
- Kapta n , bir çeş i t s i nya l yakalad ı m . Sade-
ce b i rkaç sembol , anlaş ı l ı r g i b i değ i l .
- Kaynağ ı ?
- Beni d e endişelend i re n b u , Kapta n . Tes-
pit etm e k m ümkün değ i l . G em i n i n a raştı rıcı l arı
çevrede h i ç b i r şey gösterm iyor. Fakat s i nya l ,
sanki çok ya kı ndan veri l iyorm uş g i b i g ü ç l üydü .
- Dördüncü p l a n ı uyg u l ayı n . Uzun menzi l
a raştı rma l a r ı n a baş l a ns ı n . Tam a m .
Kö rk, düşünee l i b i r tav ı r l a kaş l arı n ı çatarak
m i krofonu kapatan düğmeyi çev i rd i .
- M adam . . . Amanda . . . Beni bağ ı ş l am a n ı z ı
rica edeceğ i m . Bu geeeki top l antıda görüşece­
ğ i m iz i umarı m .
- E l b ette , Kapta n . Vo l kan l ı l a r d a i n s a n l a r
g i b i görev i n ne o l d u ğ u n u b i l i rl er.

* * *
- 116 -

Körk, salona g i rd i ğ i nd e , topl antı bütü n hı- ·

z ı y l a sü rüyord u . Konu ş m a l a r a ras ı nda .det� g e l e r


masadan masaya gidtyor Ve çeŞ itl i uygarl ı k l a r­
dan tem i n ed i l m i ş o l a n l ezzetl i i ç k i l e r l e ordövr­
l eri tad ıyorl a rd ı .
G e ne l l i k l e , salonun havası gergi nd i . Korid­
yan g ezeg e n l e ri n i n Fed e rasyona a l ı n ması i ç i n
yap ı l an b i r te kl ifi tartı şmak üzere Geze g e n l era­
ras ı b i r konfe rans ya p ı l m ası öngörü l m üştü . Ko­
ri dyan s i ste m i n e sah i p ç ı ka n bazı ı rkları n d e l e­
g e l eri h a l e n Atı l g a n 'da b u l u n uyord u . Bu ı rkları n ,
Ko ridya n ' ı n Federasyon d ı ş ı nda kalmas ı n ı i ste­
m e l e ri n i n · kuvvetl i k i ş i s e l nedenleri vard ı . Kon­
ferans ı n baş laması ndan önce. d e l e g e l e r arası n­
d a k i aç ı k a n l aşmazl ı ğ ı n patl amas ı n ı ö n l e m e k çok
zor b i r mese l eyd i ; delegelerd e n çoğu tecrübe l i
d i p i omat b i l e değ i l d i . B u n l ar, Babe l 'de ortaya ç ı­
kab i l ecek d u rum l a r ı n soru m l u l u ğ u n u yü k l e n m e k
i stemeyen patra n l a r tarafı ndan öne sürü l e n ba­
s i t m e m u r l a rd ı .
Körk , Spa k ' l a M a kkoy ' u , küçük b i r grubun
a ras ı nda görd ü . Bu gru pta, Te l a ritl i Gav, Shras
ve The l ev i s i m l i i k i Andorya n l ı , Sarek ve Aman­
da vard ı . Eh, h i ç değ i l se Spak . . . uzaktan d a o l s a
a i l es i y l e bağ ı ntı hal i ndeyd i .
Kö rk, g ruba katı l d ı ğ ı zaman Makkoy konu­
şuyordu :
- Say ı n e l ç i , bu konferans ı n yap ı l m as ı n a
karar veri l m eden ç o k ö n c e k a m u hizmetinden
çeki l m i ş o l d u ğ u n uzu a n l ıyoru m . Mera k ı m ı ba­
ğ ı ş l ayı n . fakat b i r doktor o l a rak, Volkan fizyol o­
j i s i i l e i l g i l iy i m . S i z i n yaş ı n ı zda b i r Vo lK a n l ı i ç i n
emekl iye ayrı l m a k b i raz o l ağand ı ş ı değ i l m i ?
Yaş ı n ı z henüz yüz l<üsur.
-
Sa re k cevap verd i :
- 1 17 -

- S i z i n y ı l l a r ı n ızla ö l çü l ecek o l u rsa, yüz i ki


nokta dört üç yed i . i l g i lend i ğ i m başka . . . kon u l a r
va r.
Gav, e l i ndeki içki kadeh i n i b ı raktı ve b i raz
daha eğ i l d i . Konuştuğu zaman ses.i kaba ve ke­
l i m e l e r i ku l a ğ ı tı rmalayıcıyd ı . i ç l e r i nd e en iyi
konuşan kend i s i o l duğu h a l d e , i ng i l izce kendi
ı rkı için çok zor bir d i l d i .
- Vo l kan l ı Sarek, Cori da ' ı n Federasyona
a l ı nması için oy ve recek m i s i n ?
- O y bu rada ku l l an ı l m ayacak, e l ç i Gav.
H ü k ü m eti m i n kara r ı n ı Babe l 'deki topl antı salo­
nunda duyacaks ı n ı z.
- Hayı r . . . S e n . Sen n as ı l oy ku l l anacak­
s m , Vo l kan l ı Sare k ?
Sh ras baş ı n ı ka l d ı rd ı . i pek g i b i y u m u ş a k , fı­
s ı ltıyı and ı ra n b i r sesl e :
- N e de n öğrenmek i stiyors u n , Te laritl i ?
d iye sord u .
Gav, parmağ ı y l a Sare k ' i göste rerek : .

- Kuru l d a , d i ğ e r ay l a r onun oyu nu i z l e r ,


ded i . N as ı l b i r tutu mda o l d u ğ u n u ve neden i n i
önceden b i l me k i stiyoru m .
S arek :
- Te l aritl i l er mantı k l ı tartışmaz lar , d ed i .
Sadece tartışmak i ç i n tartı ş ı rlar.
- Bu bir . . .
Körk kes i n b i r d i l l e sözü kesti :
- Baylar, e l ç i Sare k ' i n de i ş aret etti ğ i g i b i
b u rası Babe l 'deki top l antı s a l o n u değ i l . Kori­
dan ' ı n Fed erasyona kabu l ü n ü n tartışma götü rG r
_
b i r sorun o l d u ğ u n u b i l iyoru m , ama bu sorunu
b u rada çözüm l eyemezs i n iz.
Bir an için üç elçi b i rb i rl er i n e baktı l ar.
Sonra Sarek, baş ı y l e Körk'ü işaret etti :
- 1 18 -

- Hakl ı s ı n ız , Kapta n . Çok m antı kl ı .


Shras fı s ı ldadı :
- Ö zür d i l e r i m , Kapta n .
G av, b i r d a k i ka kada r te l aş i a n m ı ş g i b i dur­
d u , sonra başıyle kısa b i r s e l a m veri p öfke l i b i r
ses l e :
- Bana i z i n ver i n , ded i .
Sonra g ruptan uzaklaştı .
Shras , yumuşak b i r fısı ltıyla Sarek'e :
- Gav' l a daha önce d e tan ı ş m ı ştı n ı z , Sa­
y ı n e l ç i , ded i .
- Ben i m son kuru l top lantımda tartışm ı ş-
tık.
Amanda c i d d i b i r tavı r l a ekledi :
- E l ç i Gav, tartışmayı kaybetmi şti .
Eğer Shras , duydukları ndan me m n u n o l­
duysa d a , bunu yüzü nden a n l amak i m kansızd ı .
B i raz sonra baş ıyle n az i k b i r selam vererek
g ruptan ayrı l d ı .
Doktor M akkoy, gerg i n h avayı dağıtmak
i ç i n açık bir çabay l a :
- Spak, ded i . Sen i n daha i nsanc ı l oldu­
ğundan hep kuşku l a n m ı ştı m . Bayan Sarek, Vol­
kan l ı çocu k l a r ı n nas ı l eğiti l d i klerini b i l i r i m ,
a m a Spak, h i ç i nsan g i b i koşup oynamadı m ı ?
G iz l i b i l e o l s a ?
Amanda :
- Çok sevd i ğ i b i r s e h l at' ı vard ı , ded i .
- Sehlat m ı ?
- Ş i şmanca b i r oyuncak ayıya benzer.
M a kkoy'un gözleri şaşkı n l ı kl a açı l d ı .
- B i r oyu ncak ayı ın ı ?
B i rçok g e m i personel i b u konuşmayı duy­
muştu ve genel b i r k ı k ı rdama o l d u . Sare k , b i r­
den karı s ı n a döndü ve kol u n u tuttu .
- 1 19 -

� Bizi bağ ı ş l ay ı n , Doktor, ded i . Karı m i ç i n


yorucu b i r gün o l d u .
Sare k , iyi gecel e r temenn i l eri aras ı nd a ka­
r ı s ı n ı kapiya doğru götürdü .
M a k koy, bu konuşmal ardan h i ç s ı k ı l ma m ı ş
görünen Spak'a döndü.
- Bir oyuncak ayı !
Spak :
- Tam değ i l , Doktor, ded i . Vol kanda, oyun­
cak ayı l a r can l ı d ı r ve on beş santim uzu n l uğun­
.
da d i ş l eri vard ı r.
M akkoy, Spa k ' ı n bu sözü üzerine apta l l aştı .
Ne söyl eyeceğ i n i düşünürken , d uvardaki m i kro­
fon doktorun i mdad ı na yetişti .
- Kontro l odas ı ndan Kaptan Körk'e . . .
- Körk konuşuyor.
- Kapta n , a raştı rıcı l a r peş i m izden g elen
k i m l i ğ i bel i rs i z b i r gemiyi gösteriyor.
- He men g e l iyoru m . Görevl i personel sa­
rı a l a rm . Yo l c u l a r heyecan l a n d ı rı l ması n . . . M i s­
ter Spa k !
A l etler tarafı ndan testi p ed i l en gem i , b i r
a raştı rma gem i s i g i b i küçüktü . Gemi n i n ki m l i ğ i­
n i b i l d i recek b i r işaret o l mad ı ğ ı g i b i bLı çeyrek
da i re i ç i nde b u l u n maması g e rek i rd i . Beş daki­
kadan beri Atı lgan ' ı n izled i ğ i rotaya para l e l ha­
reket ediyord u . Atı l gan ' ı n fazer topları ndan
uzak o l m a k l a berabe r, tespit ed i c i a l etleri men­
z i l i ndeyd i . Atı lgan 'dan veri len s i nya l i erin hep­
s i n i cevaps ız bı rakıyord u .
Kaptan Körk, gem i n i n k ı s a b i r s ü re görün­
mesinden sonra araştı rıcı ve tespit ec:lici a l et­
l e r i n verd i k l eri kayıtları n tüm b i r raporunun ha­
zı rlanmas ı n ı i sted i ve kontro l ü Spak'a b ı raka­
rak top l antı salonuna dönd ü .
1 20 -

Top l a ntı n ı n h ı zı g eç i ş m i ş g i b i goru n uyor­


d u . Gav, b i r köşeye çe ki l m i ş , tek başına i ç iyor­
d u . Eğer sa rhoş o l m aya ça l ı ş ıyorsa, sonucun şa­
ş ı rt ı c ı o l acağ ı n ı a n l ayacaktı . Körk, Ta l eritlerin
h i ç sarhoş o l mad ı kl a rı n ı , fakat içki n i n zaten d i­
ken üstü nde o l a n h uysuzl u k l a rı n ı art ı rd ı ğ ı n ı b i l i­
yo rd u . Sh ras ve The l ev, başları y i n e öne eğ i k
b i r vazi yette h a l a sal ondayd ı l a r . O n l a r ı n d ı ş ı nda
b i rkaç d e l ege daha vard ı .
As ı l i l g i n ç mese l e Sare k ' i n dönmüş ol ma­
s ı yd ı . Bu kez ya l n ızd ı . Ama neden ? Acaba bü­
tün amacı , oğu l l a r ı n ı daha zor duruma sokması­
nı ö n l emek i ç i n Amanda'yı uzakl aşt ı rmak m ı y­
d ı ? Böy l e b i r davra n ı ş ı n g e ri s i nd e duygusal b i r
tutu m o l amazd ı . M a ntı kl ı sebep n e o l a b i l i rd i ?
Acaba , Sare k ; h e r n e kadar Y ı l d ı z Donan masm­
dan hoş l a n m ıyorsa d a , Spak ' ı n bu donanmada
görevl i o l d u ğ u n u ve gö revı n ı s ü rd ü rab i l m e s i
i ç i n çevres i n d e sayg ıyla a n ı l m as ı n ı n gerekl i ol­
duğunu m u düşünm ü ştü ? B u tah m i n d i ğ e r l e r i n­
den çok daha o l u m l u görünüyord u . Fakat Körk,
Vo l kan ps i koloj i s i hakkındaki b i l g i s i n i n pek
o l u m l u o l m ad ı ğ ı n ı b i l iyord u .
Körk, hala bu düşünce l e r ! e u ğ raş ı rken, Sa­
rek, b i r su soğutucusunun yan ı n a g itm i ş ve b i r
bard ;:; k su i ç m işti . O n u n bu ha reketi nden b i r
i l aç a l d ı ğ ı d ü ş ü n eb i l i rd i . Bu a rada Gav d a . ye­
ri nden · ka l km ı ş , g e l i p Sarek'i n a rkas ında d u r­
muştu . B i r o l ay ç ı kacağ ı n ı h i sseden Körk, o n l a­
ra b i raz daha yakl aştı . N itek i m , Gav, y i n e Kori­
dan soru n u n u ortaya atm ı ştı .
Sarek :
- Kuru l top l a ntı s ı n a kadar bekleyemedi­
ğin a n l aş ı l ıyor, s ay ı n e l ç i , d i yord u . Neyse,
- 1 21 -

önem l i değ i l . B i z , Federasyona katı l m a s ı taraf­


ta rıyız.
- Tarafta r m ı s , n ı z ? N eden ?
- Kori d a n , fede rasyon yas alara yl a koru na-
b i l i r . . . Zeng i n l i ğ i kendi h a l k ı i ç i n ku l l a n ı l a b i­
l i r.
Gav :
- Çok iyis i n iz , ded i . Vo l kan ' ı n mad e n lerl e
i l g i s i yo k.
- Ko ridya n ı n s ı n ı rs ı z maden zeng i n l i ğ i var.
D i l ityum krista l l e ri ortada. B u n u n için de kan u n­
suz madenci l i k yap ı l m as ı n a sebep o l u r.
- Kanunsuz, h a ! Bizi kanunsuz i ş l e m yap­
m a k l a m ı suçl uyors u n uz ?
Sarek :
- S i z i h i ç b i r şey l e suç l a m ı yoruz, ded i . Fa­
kat c- l ı n a n raporlara göre gem i l e riniz Koridyan
d i J ityum krista l l e ri n i taşıyor.
- B ize h ı rs ı z mı diyorsunuz?
Gav, b i rden atı l d ı ve Sare k ' i n g ı rtl3ğ ı n a sa­
rı l m a k i sted i . Sarek, Ve l a ritl i n i n e l i n i havada ya­
kaladı ve h i ç g ayret sarfetm eden onu b i r masa­
n ı n üzeri ne savu rdu . Gav, y i n e Sarek'e s a l d ı rmak
üze reyken , Körk, onu yaka l a d ı ve Sarek'ten uzak­
laşt ı rd ı .
Gav, omzu n u n üzeri nden haykırıyordu :
- Ya l a nc ı l a r ! Benim h a l k ı m a iftira ediyor-
sunuz!
Körk :
- Bay l a r! ded i .
Gav, kıvran mayı kes i nce Körk o n u b ı raktı ve
ad ı nı geri çeki l d i , son ra iki e l ç i y i soğ u k b a k ı ş l a r­
l a süzdü :
- Aran ızdaki tart ı ş m a l a r ya l n ızca sizleri i l­
g i lendirir. Görevim bu gemiyi yönetmektir . . . Ve
- 1 22 -

b u rada komutan ben o l d u ğ u m sürece , g e m i m d e


g eç i m s i z l i k istemem .
Sarek :
- El bette , Kaptan , ded i .
Gav, b i r da k ika sonra i steks iz b i r tav ı r-
la :
- Anlaşı l d ı , ded i . Fakat, Sarek, bu hareke­
t i n i s e n i n yan ı na b ı rakmayacağ ı m .
Sarek :
- Tehdit etmek m a ntı ks ı zl i ktır, d i ye cevap
verd i . Ayrıca, böyle ödemeler çok pahal ıya m a l
o l ur.
i ki adam a ras ı ndaki kavg a n ı n soo bulduğu
g i b i , top l antı d a sona erd i . Körk, artı k düşüne­
m eyecek kadar yorg u n b i r şeki lde karnaras m a
ç e k i l d i . Bütün günü hep gerg i n b i r h ava i ç i nde
geç m i şti . Gem i deki pe rson e l i n çoğ u n l u ğ u gece
görev i n e baş l a m ı ştı ve sess iz, boş ko ridorl ardan
yürümek de i nsana ayrı b i r sükunet veriyord u .
Fakat gerg i n l i k henüz geçm i ş d eğ i l d i . Ü ze­
ri ndeki resmi ü n i formayı ç ı kart ı p rahat b i r n e­
fes a l ı rken , odas ı n ı n d ah i l i hoparl örü b i rden
can i cı n d ı :
- G üven l i kten Kaptan Körk'e.
Körk, 'yi n e n e va r ? ' d i ye düşünere k cevap
verd i :
- Körk konuşuyor.
- Teğm e n Jozef, Kapta n . l l . G üverte . A- 3
bölümü ndeyi m . Te laritlerden b i ri n i , ö l d ü rü l m ü ş
v e ç ö p kana l ı n a soku l m uş o l arak bu l d u m . E l ç i ­
n i n kend i s i o l d u ğ u n u sanıyo ru m , Kapta n .
Böy l ece, g e m i d e barı ş ı koru mak o l ı m görev
l eri nden b i ri başarı s ı z l ı ğ a u ğ ram ı ş o l uyord u .

* * *
- 1 23 -

Ma kkoy, çöp kanal ı n ı n yan ı n a d i z çökmüş


a l et ku l l an madan , parmakı.uı y ı d cesed i muaye­
n e ediyord u . Körk ve Sp�k. Dakioru izl erke n ,
teğmen Jozef v e i k i güven l ı k persone l i cesed i n
ka l d ı rı l ması i ç i n e m i r b e k l i yc r d u . N i haye t Mak­
koy ayağa ka l ktı .
Körk :
- Nas ı l ö l d ü rü l m ü ş ? d i ye sord u .
- Boynu k ı rı l m ı ş . U sta b i ri tarafından .
Spak, b i rden M a kkoy 'a baktı , sonra cesedi
!:end i s i m u ayene etme k üzere eğ i l d i .
Körk :
- Aç ı k l a , ded i .
- K ı rı ğ ı n yerinden v e kara kteri nden , kati-
l i n omurgayı hemen k ı rmak i ç i n nereye ve na­
s ı l bask ı yapacağ ı n ı söyl eyeb i l i r i m . Darbe i z i
fa lan yo k.
- Senden başka b u b i l g iye ki m s a h i p o l a­
b i l i r?
Spak , yerinden doğru l u rken :
- Vol kan l ı lar, ded i . Vo l kan'da, bu m etoda
ta l - shaya adı veri l i r . . . eski zaman l arda me rha­
m etl i b i r i nfaz m etodu o l arak kabu l ed i l m i şt i r .
Körk :
- M i ster Spak, ded i . Kısa b i r s ü re önce
babanla Gav a ras ı ndaki bir kavg ayı enge l l ed i m .
- Sahi m i , Kapta n ? i l g i n ç .
- i l g i nç m i ? Spak, baban ı n ş üphe altında
ka l d ı ğ ı n ı a n l a m ıyor musun ?
- Vol kan l ı l ar vahşetten hoşl anmazlar.
- Yan i , baba n ı n bu c i n ayeti i ş l eyem eyece-
ğ i n i mi söylemek i stiyorsun ?
Spak :
- Hayır, ded i . Fakat b i r neden o l madan
ö l d ü rmek mantı ksız o l acak.
- 1 24 -

- Fakat ö l d ü rmesi i ç i n b i r neden varsa ?


- Eğer b i r neden varsa, babam ı n mant ı k l ı
ve etki l i o l arak ö l d ü rm e k yeteneğ i n e sah i p ol­
duğunu söyl eyeb i l i ri m . U sta l ı ğ ı vard ı r ve henüz
orta yaş l ı d ı r .
Körk, B i r i n c i Kapta n ı n a b i r an korkuyla bak­
tı , sonra :
- Ben i m l e g e l , ded i . Sen d e , Doktor .
Kaptan Körk, Sare k ' i n d a i re s i n e gitti v e g ü ­
l ü mseyerek kend i l e r i n i karş ı l ayan Amanda ' n ı n
o n l arı içeri a l ması üzerine ç o k şaş ı rd ı . Ç ü n kü
d a i re, Vol kan l ı e l ç i n i n hoşnut o l acağ ı b i r ş e k i l d e
hazı r l a n m a m ı ştı . Oysa, Spa k ' ı n bu konuda titiz
davranacağ ı n ı d ü ş ü n m ü ştü.
- Sizi rahats ız etti ğ i m için bağ ı ş l ay ı n .
Fakat kocan ı z l a konuşmak zoru nday ı m .
- B i r s ü reden beri yok. Yatmadan önce
ya l n ız o l arak deri n düşü neeye d a l m a k gibi b i r
a l ı ş k ı s ı var. N e o l d u ? Spak?
Tam bu s ı rada kap ı tekrar açı l d ı ve Sarek
odaya g i rd i .
- Benden b i r ş ey m i i sted i n i z , Kapta n ?
Körk, Sare k ' i n b i r bakı m a s i n i r l i o l d u ğ u n u ,
fakat bu s i n i r l i ha l i n i n end i şeden çok . b i r şeyi
bastı rma k i stemesi nden doğduğunu h i ssetti .
--' Sayı n e l ç i , Telaritl i G av ö l d ü rü l d ü . Boy­
nu k ı rı l m ı ş . . . Spa k ' ı n tari f i n e göre ta l - shaya
m etod uyla k ı r ı l m ı ş .
Sare k, b i r kaş ı n ı ka l d ı r ı p oğ l un a b a ktı .
- Sahi m i ? i l g i nç.
- Say ı n e l ç i , acaba son bir saatt i r n e re-
d eyd i n iz ?
Amanda :
- Ama bu çok saçma, Kapta n , ded i . Yoksa
onu m u suçl uyorsunuz?
- 1 25 -

Spak :
- Görünen de l i l e göre , mantı k yön ünden
babam suçludur, anne, ded i .
Sare k :
- Hakl ı s ı n ız, ded i .
Fakat ş i m d i eskisi nden daha s i n i r l i görü­
n üyord u .
- Ö zel o l arak deri n düşüneeye d a l m ı ştı m .
Spak'a sorarsanız, böy l e d ü ş ü n ü ş l e r i n ta rtı ş ı l­
m ayacak kadar özel olduğunu söyl eyece kt i r . Ö­
zel l i k l e , b i r dünya l ı i l e tartı ş ı lamaz.
- Uygun bir sakınca, say ı n elçi, ama . . .
Kö rk 'ün konuşmas ı , Sarek zorl u k l a n efes a­
larak d izl eri bükü l ü rken yarıda kes i l d i . Sarek,
e l l e r i n i göğs üne bastırarak Körk ve Spa k ' ı n tut­
masına fı rsat ka l m adan d i z l e ri n i n üzer ine çök­
tü . Dudakları ndan uzun b i r i n i lti y ü kse l d i ; b i r ·

Vo l kan l ı n ı n böy l e s i n e i n l emesi i ç i n çektiği acı­


nın çek büyü k o l ması gere k i rd i .
Makkoy tri kord e ri n i hemen i n c e l ed i , sonra
b i r enjeksiyon ç ı kartarak Sarek'e iğne yaptı , tri­
korderi n i bu kez daha d i kkat l e i n ce l e meye baş l a­
dı.
Amanda sordu :
- Nesi var?
- B i l m iyorum . . . Vol kan fizyo l oj i s i olduğu
i ç i n e m i n ol arak söyl eyem e m . Kardiyovasku l a r
s i stem i y l e i l i ş ki l i o l m a l ı , fakat . . .
Kö rk :
- Onu tedavi edeb i l ecek m i s i n , Doktor? d i­
ye sord u .
- B u n u da henüz b i l m iyoru m .
Körk, a n a oğu l a baktı . Spa k'ı n yüzü h e r za­
m a n k i g i b i ifades izd i , fakat Amanda'n ı n göz l e r i n­
d e körku l u b i r ifade vard ı . Yı l lardan beri Vol kan
- 1 26 -

geleneklerine a l ı ştığı halde böy l e b i r korkuyu


saklamak onun yetenekleri d ı ş ı ndayd ı .
Körk, n az i k b i r tavı rla :
- Ş i m d i çeki l m e m gerekiyor, ded i . Yar ı n
ben i bekleye n soru n l ara karş ı d i n l e n m i ş o l m a­
l ıy ı m . Eğer yarı ndan önce bana i htiys.ç o l u rsa,
Dokto r M akkoy, ben i hemen bul acaktır.
Amanda a n l ayı ş l ı bir ses l e :
- Sizi çok iyi a n l ıyoru m , Kaptan, d ed i . i yi
gece l e r ve teşekkür ederi m .
Amanda gerçekten de ç o k d i kkate d e ğ e r b i r
kad ı n d ı .

* * *

Atı lgan ' ı n peş i n i izl eyen g e m i hakkında ay­


d ı n l atıcı h i ç b i r b i l g i a l ı n a m a m ı ştı . Gem i n i n y a
yüksek yoğu n l u kta b i r madenden yapı l m ı ş ol­
m as ı , ya da araştı rıcı ı ş ı n l a ra karş ı daya n ı k l ı bir
perdeyl e korunması gere k i rd i . M uhakkak � on i h­
t i m a l doğru o l m a l ıyd ı , ama ne ku l l anarak ko­
runuyorlard ı ? Rom u l a n l a r ı n , Fede rasyonun ve ta­
rafs iz gezegen l e r i n böyle b i r a l eti yoktu . K l i ngon
o l ması i htima i i d e hemen hemen sıfırd ı .
B i l i nmeyen b i r ş i frey l e gönderi len v e a l ı n­
ma noktas ı n ı n Atı lgan 'da o l duğu tespit ed i l e n
b i r- i k i m esaj k ı r ı nt ı s ı a l ı n m ı ştı . Körk, tespit per­
des i n i n ken d i gem i s i i ç i nde yoğ u n l aş tı r ı l mas ı n ı
e m retti . Eğer kendi l e ri n i i z l eyen gölge, başka
b i r mesaj daha gönderecek o l u rsa gemideki a l ı­
c ı n ı n yeri n i kes i n l i kl e tespit etme k m ü m kü n o­
l ab i l ecekti .
Bu konu üzerinde bundan başkas ı n ı yapa­
mazlard ı . Spak' ı n , babas ı n ı n hasta l ı ğ ı i l e ya k ı n­
dan i l g i lenmesi de yap ı l acak i ş l e r i n b i raz erte-
- 1 27 -

lenmes i n e sebep o l uyord u . Körk, revi ri ziyaret


etti . Sarek, b i r yatağa yatı rı l m ı ştı . Makkoy ve
Hemş i re Krist i n Çape l , vücut fonksiyonunun pa­
no üzeri ndeki garip i şaretleri n i çözüm l erneye ça­
l ı ş ıyorlard ı . Amanda, ayak altında dalaşmamaya
çal ı şarak kap ı n ı n önünde gaz i n i p duruyord u . Sa­
rek'e g e l i nce, i l k zamanki g i b i kontro l ederne­
yeceğ i kadar acı çekm iyordu.
Körk sordu :
- Durumu has ı l , Doktor?
; - Söyl eyebi l eceğ i m kadarı , baş l ıca ş üphe­
m i z ka l p kapakç ı klarında ç a l ı ş m a yete rs i z l i ğ i
va r. B i r açıklama o l madan b i r Vo l kan l ı üzeri nde
daha kes i n bir teş h i s yapam ı yoru m . Bayan Sarek,
evve l c e böy l e bir kriz geç i rd i ğ i oldu rr. u ?
Amanda :
- Hayır, ded i .
Sare k , karı s ı n ı n hemen arkas ı ndan :
- Evet, ded i . Ü ç kriz daha geç i rm i şti m .
Doktoru m , b u krizler i ç i n benjas i d r i n verm i şti .
Amanda :
- N eden bana söyl emed i n ? d iye sord u .
- Yapa b i l eceğ i n b i r ş e y yoktu . Emekl i o l -
d u ğ u m takd i rde hasta l ı ğ ı n i l erl emes i c i ddi de­
ğ i l d i ve bu neden l e emekl i o l d u m .
M a kkoy :
- Bu krizler ne zaman baş l a m ıştı , Say ı n el­
ç i ? d iye sord u .
- Emekl i o l madan önce i k i k r i z geç i rd i m .
Ü çüncü kriz d e , Te l aritl i ö l d ü rü l d ü ğ ü n d e , G öz­
lem güvertes i nde düşüneeye dald ı ğ ı m zaman
geld i . G av ' ı n ö l d ürü l d ü ğ ü zaman kı m ı l dayam a­
yacak du rumdayd ı m .
Körk :
- S i z i n i l aç a l d ı ğ ı n iZI topl antı salonunday-
- 128 -

ken fark etm i şti m . ded i . Eğer tah l i l ed i l m e k ü­


zere bu tab i etl erden b i r i n i Doktor M a k koy'a ve­
recek o l u rsa n ı z , s i z i n i ç i n kuvvetl i b i r del i l o l u r.
Göz l e m g üvertes i nde kriz geç i rd i ğ i niz zuman bu­
n u gören b i r tan ı k var m ı ?
- Hayır. Tan ı kl a r yan ı nd a düşüneeye dal­
mam .
- Çok fena. M i ster Spak, sen bi l i m ada­
m ı s m ve Vo l kan l ı ları ya k ı ndan tan ı rs ı n . Bu kriz
için standart bir u s u l b i l iyor musu n ?
Spak cevap ve rd i :
- Sare k ' i n bu i ş i yükü m l enmesiyl e , bu i­
ş i n meydana geti rd i ğ i ters etki d i k kate a l ı n ı rs a ,
m a ntı k çerçeves i i ç i ndeki e n akl a yakı n çare ,
s i rojen i k aç ı k b i r ka l p a m e l iyatı d ı r.
Sarek :
- Tartışma kal d ı rmaz, ded i .
M a k koy :
- Bu amel iyat için çok m i ktarda kana i h­
tiyaç var, ded i . Kristi n , kan bankas ı n ı kontro l et,
bak baka l ı m yete ri kadar Vo l kan l ı kan ı ve p l az­
ması var m ı ? Bence, böy l e b i r amel iyata baş l aya­
b i l m e k i ç i n b i l e e l i m izde yeterl ı kan yok.
- G e m i d e başka Vol kan l ı l a r da var.
Sarek :
- Kan g ru b u m u n T-n egatif olduğunu göre­
ceks i n iz, ded i . Bu çok ender b u l u n an b i r kan g ru­
budur. i k i yard ı m c ı m ı n kan grupları n ı n ben i m
kan g rubu m l a uyg u n o l m a s ı hemen hemen i man-
SIZ.
S pa k :
- Tab ii, ded i . Ben i m kan grubum da T-Nega-
tif.
Kristin :
- Kan ı n ızda süzü lmesi gereken insan fa k-
- 1 29 -

tör l eri var, . M i ster Spak, ded i . Bu neden l e , ame­


l i yat i ç i n yeterl i kan ı verebi l eceğ i n i z şüphe l i .
Spak :
- Gereğ i yok , d ed i . B i z i m fizyoloj i m izde
o l a n l a r ı n kan yapı m ı n ı h ı z l a nd ı rı c ı bir i l aç var­
d ı r.
M akkoy :
- Hangi i l ac ı kastett i ğ i n i b i l iyoru m , ded i .
Fa kat o i l aç h a l e n deneme h a l i nde v e ya l n ı zc a
b i r R i ge l l i a n üzerinde yararl ı o l d u . i ki fizyo loj i
b i rb i ri n e benzer, ama b i rb i r i n i n eşi değ i l d i r. R i­
g e l l i a n da b i l e , karaciğer ve d a l a k üzeri nde çok
büyü k etki yaptı . Yarı n , kem i kl e r üzerınde n as ı l
b i r etki göstereceğ i de b i l i n m iyor. Ayrıca, bu
i l acı i k i n ize de vermek zoru n l uğunday ı m . Da­
h a önem l i s i ş i md iye dek b i r Vo l kan i ı y ı a m e l iyat
etm e m i ş o l m a m . Vol kan anata m i s i n i inceled i m ,
fakat nazari o l a ra k i nce l e rn e m amel iyattan çok
daha değ i ş i kt i . Eğer amel iyat s ı rası nda Sare k ' i
ben ö l rlürmezse m , i l aç m u hakkak ö l d ü recekti r.
B·e l k i i l aç i k i n izi d e ö l d ü reb i l i r
.

Sarek :
- Yaş ama faktörü d ü ş ü k olabi l i r, ama kab u l
ediyo ru m , ded i .
M a ltkoy :
- Ben kabu l edem e m , ded i . B u rev i rde,
söyled i k l erim kanundur. Böyle b i r amel iyata ra ­

zı olamam.
Amanda :
- Ve ben d e böyle b i r a me l i yata i z i n vere­
mem . ded i . i k i n i z i ri h ayat ı n ı d a teh i i keye ata­
mam . . .
S pa k :
- Ama a n l ayı ş l ı o l m a l ı s ı n , ari n e , ded i . T-

N egatif kan ı başka şeki l d e tem i n etm e m i z m ü rn­


Gizli Görev : F. 9
- 1 30 -

kün o l amaz. Şöy l e b i r tah m i nde b u l u nabi l i ri m


ki . . .
Amanda :
- Lütfe n , tah m i nde b u l u n m a , ded i .
Spak lafı n ı sakın madan :
- Şu h a l d e , ded i . Sare k ' i ö l ü m e mahkum
ediyorsun demektir. Doktor, sen i n de başka ça­
ren yok. Ame l i yat yapma l ı s ı n , e l i nde hem i l aç
hem de kan verici var.
Sarek :
- Tek ç ı kar yol g i b i görün üyor, ded i .
M a kkoy , i steks iz b i r tav ı r l a baş ı n ı sal l ad ı .
Amanda , korkudan darmadağ ı n ı k b i r yüzle
Körk'e baktı , fakat Körk 'ün bu konuda söy l eye
b i l eceğ i tek söz yoktu .
- i n a n ın Amanda, bu iş ben i m de hoşu­
m a g itmiyor, d ed i . Fa kat koca n ı z ı k u rta rmak zo·
ru ndayız. Oğ l u nuzun ben i m yan ı mdaki değ e r i n i
de ç o k iyi b i l iyorsunuz. Fa kat onun h ayatı n ı da
teh l i keye atmak zoru ndaysak, bu teh l i keyi göze
a l m a l ıyız. Doktor Ma kkoy , a m e l iyatı kabu l etti ..
ve ben, böy l e kon u l arda o n u n l a tartı ş ı lamayaca­
ğ ı n ı çok önce öğrend i m . G e rçekte , Atı lgan ge­
m i s i nde bana e m i r verebi l ecek tek subay o l arak
onu gösterd i m . S i z d e ben i m g i b i ona güvenme­
ye ça l ı ş ı n .
Spak :
- Ben i m de ona güve n i m çoktu r, ded i .
M akkoy, Spak ' ı n bu sözü ne çok şaş ı rd ı .
Amanda :
- Ça . . . l ı şacağ ı m , d ed i .
- Zaten e l i n izden başka b i r şey g e l mez.
Bana i htiyac ı n ı z o l u rsa, görevi m i n baş ı nda­
yım.
Körk, gösterd i ğ i nden ç o k daha faz l a üzü n-
- 131 -

tü l ü o l a ra k ki barca eğ i l i p Amanda'yı s e l a m l ad ı
v e revirden ç ı ktı .
Düşünce l e r i i ç i n e göm ü l m ü ş , kontro l odası­
n a g i derke n , yarı yolda a rkadan s a l d ı rıya uğ ra­
dı.
B i r ç e ş i t lobutl a baş ı n a yed i ğ i ş i ddet l i dar­
beye rağ m e n , s a l d ı rg a n ı s i l ke l ey i p karş ı duva­
ra çarprnayı başard ı . Sald ı rg a n ı şöy l e b i r gör­
d ü . . . Kend i s i nden b i raz daha uzunca ve zayı f
b i riyd i v e e l i nde b ı çağı and ı ra n kes i c i b i r s i l a h
va rd ı . Ondan sonraki u ğ raşta , sa l d ı rg a n , kav­
gada oldukça beceri kl i o l d u ğ u n u i s patlad ı . Kö rk,
zaten baş ı na yed i ğ i darbeden ötü rü sersem g i­
b i yd i . Sonunda sald ı rganı . . . bel kide b i r daha kal­
kamayaca k ş e k i l d e yere y ı ktı , ama bu başarı s ı
b ı çağ ı s ı rt ı n a yemes i n i ö n l eyemed i .
Sayı l madan önce, duvardaki m i krofo n l ardan
birine zorl u k l a. u l aşab i l d i .
Makkoy 'un sesiyle yarı yarıya ayı l d ı .
- Kötü b i r yara . . . s o l akciğeri d e l m i ş . E­
ğ e r b i r santi m daha aşağ ıdan o l sayd ı , kalbi de­
l i p geçecekm i ş . A l l ahtan k i , b ı ça ğ ı tutu p yeri n­
den ç ı kartm ayacak kadar düşünee l i davra n m ı ş ,
tabii düşü necek z a m a n ı o l duysa.
M a kkoy 'un sesi de Spa k ' ı n sesi cevap ver-
di :
- Sa l d ı rgan Th e l ev'd i . Bayg ı n , ama c i ddi
b i r teh l i ke yok. Ya l n ı z yed i ğ i darbeden ötü rü
zor ayı l acak. Kaptan a aniden s a l d ı rm ı ş o l m a l ı .
Ben hapishanede onu ve S h ras ' ı sorguya çekece­
ğim.
Kristi n Çape l ' i n sesi duyu ldu :
- Doktor, K-i k i faktö rü düş üyor.
Makkoy :
- Spak, ded i . Baban ı n durumu eskisi nden
- 1 32 -

kötü: Artı k s eç i m hakk ı m ı z ka l m ad ı . Hemen a m e­


l i yata baş l arnam gerekiyor. Sen hazı r l a n ı r haz ı r­
l a nmaz başl ayab i l i riz.
Spak :
- O l m az, ded i .
- Ne?
Sonra Amanda'n ı n s e s i duyu ldu :
- Spak, baban ı n az da olsa ku rtu l m a şan­
s ı sana bağ l ı . Gönü l l ü kab u l etm işti n .
Spak :
- i l k görev i m ve soru m l u l uğ u m gem i d i r,
ded i . H e r şeyden önem l i s i , g e m i yol cu l a rı n ı n gü­
ven l i ğ i n i n y ı l d ı z donanmas ı n ı n emri o l m as ı d ı r.
B i r düşman tarafı ndan i z l e n i yoruz. B u koşu l l ar
altı nda kom u ta görevi m i terk edemem .
M a kkoy, öfke l i b i r ses l e :
- Kom utayı Skat'a devredeb i l i rs i n , ded i .
- N e sebep l e , Doktor? Komuta g e rekçel e ri
k i ş i s e l kayı rmaları tan ı maz. Andorya n ' ı sorguya
çekmek üzere hapishanede o l acağ ı m .
Sonra karan l ı k y i n e Körk ' ü n üzer ine çöktü .
B i r kez daha ayı l d ı ğ ı zaman kend i s i n i daha iyi
h i ssediyord u . Gözleri n i açtı , Sarek ' i n yan ı n d a k i
yatakta yatt ı ğ ı n ı görd ü . S a r e k uyur görü nüyordu .
Dokto r M a kkoy ' l a Hemş i re Krist i n , Sare k ' i n üze­
r i n e eğ i l m i ş l e rd i .
l<ö rk, yerinden doğru l m aya çal ı ştı . Ka l k­
·
m aya ç a l ı ş m as ı , b i rden baş ı n ı dönd ü rdü ve m i -
des i b u l a n d ı . yata kta o l a n k ı m ı ldama nedeniy­
o o

l e Ma kkoy 'un dönüp onun ka l kmaya çal ı ştı ğ ı n ı


an layınca, yatm ası i ç i n e m i r ve rmes i n e fı rsat
ka l madan tekrar yatağa seri l d i .
M a kkoy :
- Bu sana b i r d e rs o l s u n , ded i . Orada u s l u
u s l u yat v e h a l a s a ğ o l d u ğ u n a ş ü kret.
- 1 33 -

- Sarek nas ı l ?
- i yi değ i l . Eğer a me l iyat edeb i l seyd i m . . .
- Seni enge l l eyen n ed i r ? O h , hatı rlad ı m
ş i m d i . Spak hakl ı , Doktor. Bağ l ı l ı ğ ı , y a da göre­
v i n i yapt ı ğ ı i ç i n onu suçlayamam. Fakat onun
baba kati l i o l m as ı n ı ö n l eyeceğ i m .
Otu rdu v e ayakları n ı yataktan sal land ı rd ı .
M akkoy, Körk'ün omzunu tutarak ayağa kal kma­
s ı n ı ö n l ed i .
- C i m , aya kta durman i m kansız. Yi n e b i r
i ç kanamas ı n a sebep o l ab i l i rs i n .
- Doktor, Sarek amel iyat o l mazsa ö l ecek . .
M a kkoy'un baş ıyla evetl emesinden sonra
Körk, konuşmas ı n ı s ü rd ü rd ü :
- . . . ve Spak'tan kan nakl i yapamazsan
a m e l iyat da gerçekl eşemez . . .
Makkoy y i n e başıyla evetl ed i .
- . . . Spak'a i y i l eşti ğ i m i i spatl ayacak ve
onu hemen bu raya göndereceğ i m . Onu kontrol
odas ı ndan buraya gönderd i kten sonra, komutayı
S kati 'ye devrederek adama çeki l eceğ i m . B u tak­
d i rde, raz ı o l u r musun ?
- Şey, hay ı r . . . Fakat en iyi yol g i b i gö­
rünüyor. D u r sana yard ı m edey i m .
- M e m n u n o l u ru m .
Makkoy, kontrol odas ı n a kadar Körk'e yar­
d ı m , etti , fakat asansörün kap ı s ı açı l ı r açı l maz
Körk'ü b ı ra ktı . Spak, döndü ve Körk'ü görünce yü­
züne m e m n u n b i r ifade yay ı l d ı , fakat bu ifade­
n i n bel i rm e s i y l e kaybo l m a s ı b i r o l d u .
- Kapta n .
Körk, büyü k b i r d i kkat l e yü rüyerek kapta n
koftuğuna otu rd u . Sanki kontrol odas ı n ı gözden
geçi riyormuş g i b i çevre s i n e b a k ı nd ı , asl ı nda,
bu raya kadar ge l i rken harcad ı ğ ı çaba nede n i y l e
- 1 34 -

h is settiğ i a cı n ı n b e l l i o l mas ı n ı önlemeye ça l ı ş ı- .


yord u . M a k koy, Körk'e yard ı m etm e m e k l e bera­
ber, sanki ona yapı ş ı k m ı ş g i b i b i r saniye o l s u n
ya n ı ndan ayrı l m ı yordu.
Körk, ko ltuğuna u l aş ı p otu rurke n , Spak da
b u l u nduğu yerden ayrı l ı p Körk'ün yan ı n a gel m i ş­
t i . Körk ona bakıp g ü l ü msedi ve hare keti n i o­
naylad ı ğ ı n ı belli etti .
- Kom utayı a l ıyoru m , Spak. Doktor M a k­
koy ' l a b i rl i kte revi re g i d i n .
Spak, d i kkatle Körk'ü i ncel iyord u . Körk, h i s­
setti ğ i acıyı e l i nden g e l d i ğ i kadar saklamas ı n ı
beceriyord u , a m a yüzü n ü n s olukluğu i ç i n yapabi­
l eceği bir şey yoktu .
- Kapta n , tamamen iyi o lduğ unuzdan e m i n
m is i n iz?
Makkoy :
- Onun f i z i ki ol arak çal ı şabi l eceğ i n i ben
söyled i m , Spak, ded i . Ş i m d i , yap ı l ması gereken
ac i l bir a m e l iyatı m var. Bu a m e l iyat için i k i m ize
de i htiyaç olduğuna göre . . .
M a kkoy, e l i y l e asansörü işaret ett i .
Spak h a l a Kaptan Körk'ü i nceleyerek kısa
bir teredd u t ge çi rd i .
Körk, kes i n � i r d i l l e :
- Kontro l odas ı n ı terk ed i n , M i ster Spak,
d ed i .
Spak, başıyla a n l ad ı ğ ı n ı işaret ederek M a k­
koy ' l a b i rl i kte kontrol odas ı ndan ayrı l d ı .
Körk :
- M ister Çekov, ded i . Bizi izleyen g e m i­
n i n duru m u ned i r ?
- Değ i ş i kl i k yok, efen d i m . Uzakl ı ğ ı n ı ko­
ruyor.
- 1 35 -

- Başka mesaj gönderi l d i m i , teğmen U­


h u ra ?
- Hayır, efend i m .
Körk, baş ı y ! a peki a n l a m ı nd a b i r işaret ver­
d i . B i raz rah atl a m ı ştı , ama y i n e baş dönmesi ge­
l i nce kend i s i n i hemen tapa rlaması g e re kti ğ i n i
düşündü.
- M i ste r Skat'ı kontro l odas ı nda çağ ı rı n . . .
Çe kov, Kapta n ı n sözün ü kesti :
- Kapta n , yabancı g e m i yaklaş ıyo r !
- S o n e m ri i ptal ed i n , Teğmen Uhura : B u-
rada ka l ı yoru m .
Fakat baş dönmesi ı s ra r l ı y d ı . A l n ı n ı oğuştu r­
m a k üzere e l i n i ka l d ı rd ı ğ ı nd a , e l i n i n titred i ğ i n i
görd ü .
Teğ m e n U h u ra :
- Kapta n , ded i . Yabancı gem ı n ı n s i nya l l e­
r i n i y i n e a l ıyoru m . Fa kat bu s i nya l l er Atı lgan ' ı n
i ç i nden . . . Hapishaneden g e l iyor.
- G üven l i ğ i ara ve tutu k l u n u n derhal üze­
r i n i n aranmas ı n ı söy l e . Bu kez , sakl a n m ı ş b i r ve­
rici ve a l ı c ı a ra m a l a rı n ı b i l d i r.
Kom uta tab losundaki te l s i z i n s i nya l i n i d uy­
duğu zaman saatl e r boyu s ü ren baş dönmesi­
n i n hafifl e m e kte olduğunu h i ssetti .
Te l s izden Teğmen Jozef'in sesi duyu l d u :
- G üven l i k , Kaptan . Tutu k l uyu b2yı ltmak
zoru nda ka l d ı m . Bir çeşit a l ı c ı - verici radyonun
a nten i erinden birine yerl eşti ri l m i ş olduğunu gör­
d ü m , efen d i m . Ante n i e l i md e k ı r ı l ıverd i . Anten­
lerinin böyles ine hassas olduğunu b i l m iyord u m .
- Zannett i ğ i n i z kadar hassas değ i l d i r. Te­
şekkür, teğ m e n . Nötrl eşti rin ve anal iz i ç i n M is­
te r Skat'a gönderi n . Tam a m .
Çekov :
- 1 36 -

- Kapta n , ded i . Yaban c ı g e m i rotas ı n ı ve


h ı z ı n ı değ iştird i . Varp ( b i r çeş it h ı z b i ri m i ) s e­
k i z l e üze r i m ize gel iyor.
- Teğmen U h u ra, Teğmen Jozef'e tutu k l u­
yu kontrol odas ı na getirmes i n i söyl eyi n . M i ster
Çekov, deflektörler açı l s ı n . K ı r m ı z ı a l arm . i şa re­
t i m üzerine ateş etmek üzere fazerler hazı r ol­
sun.
- Emreders i n i z, Kaptan .
Alarm s e s i duyu l m aya baş l ad ı .
- Koruyucu kal kan lar kapand ı . Fazerler h a­
z ı r bek l i yor.
- Spak' ı n e kran ı n a geç i n . Asteğ men , d ü­
mene geçi n .
G ö r ü ş ekran ı nda ı ş ı k l ı b i r nokta bel i rd i v e
h ız l a kaybo l d u . l ş ı kl ı nokta b i r an içi n büyükmüş
gibi görü n d ü , ama b u hızla b u l an ı k bir gölge gi­
b i yd i . B i rdenb i re kontro l odas ı ş i ddetle s a rs ı l d ı .
Atı lgan isabet a l m ı ştı .
- Hasar, M i ster Çevkov !
- Yok , efend i m . Yansıtı l d ı . Hedef uzak l a ş ı-
yor. Ş i m d i tekrar dönüyor. Ü zeri m ize g e l iyor.
- Yan ı m ı zdan geçerken faze rlerle ateş a-
ç ı n . Asteğmen , dümen sabit . . . Ateş !
Çekov, ekranı inceledi .
- lskalad ı k, efend i m .
Ayn ı anda y i n e ş iddetl i b i r sarsı ntı oldu.
- S i l a h durumu hakkı nda b i l g i veri n .
- Araşt ı r ı c ı a l etlerin b i l d i rd i ğ i n e göre ,
standart faze r, kapta n .
Standart fazer. Güze l . Düşman ı n h ı z ı y ü k­
sekti , ama b i r dev değ i l d i .
Y i n e hafif b i r bayg ı n l ı k g eç i ri r m i ş g i b i o l d u .
Atı l g a n , şu ana kadar dayan m ı ş görün üyord u ,
fakat bundan p e k e m i n değ i l d i .
- 1 37 -

U h u ra :
- Kapta n , d ed i . Dah i l i hoparl örl er tıkanaı :
Bütün e l ç i l er ne o l duğunu soruyorlar.
- O n l ara söy l e . . . o n l ara tah m i n etm e l e ri­
n i , fa kat da h i l i muhabereyi tı kamama l a r ı n ı söy­
l e , Teğmen !
G e m i y i n e ş i ddetle sars ı l d ı .
U h u ra :
- Kapta n , ded i . Doktor Makkoy'dan b i r
habeı a l d ı m . Eğer böy l e b i r sarsı ntı daha o l u rs a ,
i k i hastas ı n ı da kaybedebi l eceğ i n i söyl ed i .
- Ona, b u n u n daha b i r baş l a n g ı ç o l d u ğ u n u
söy l ey i n . M i ster Çekov, ateş kontro l l e r i n i kom­
pütöre bağ l ayı n . i ki , dört ve altı n o l u foton tor­
p i l l e r i , üç yönden yol keseb i l ecek ve en g e n i ş
b i r a l ana yayı l ab i l e c e k şeki l d e ayari ansı n . . .
Düşman y i n e y ı l d ı r ı m g i b i g eçti . Torp i l l e­
r i n zarars ı z b i r şeki l d e boş l u kta patl ad ı ğ ı ekran­
d a görü n d ü . Y i n e ş i ddet l i b i r sars ı ntı geç i rd i ler.
Körk 'ün başı ş i ddet l e dönmeye baş l ad ı .
- Dört numara l ı ka l kan eğ i l d i .
- Yedek g ü ç .
- Efen d i m , M i ster Skat, yede k gücün re-
v i rden ta l ep ed i l d i ğ i n i b i l d i riyor.
- Ç ev i r i n .
- Yedek g ü ç çevri l d i . . . ka l ka n l a r şağ l a m l a-
ş ıyor. Dört n u mara h a l a zayıf, efe n d i m . Eğer b i­
z i y i n e oradan vu ru rlars a , tamamen parça lana­
cak.
- Kom pütörü ü ç numara l ı koruyucu kal ka­
nı i n d i rm e k üzere ve dört n u mara tah rip o l d u ğ u
takd i rde yede k gücü tekrar revi re bağ l ayacak
ş e k i l d e ayarlay ı n .
- E m reders i n i z , efend i m .
- 1 38 -

Körk, a rkas ı ndaki asansör kap ı s ı n ı n aç ı l d ı­


ğ ı n ı duyd u . B i r san iye son ra Teğmen J ozef ' l e
başka b i r güven l i k persone l i n i n Th elev'i kabaca
itel eyere k önüne doğru itti kl e r i n i görd ü . Kör k '­
ü n d u r u m u kavrayabi l mesi i ç i n b i r daki ka kad a r
d ü ş ü n m e s i gere kti , sonra The l ev ' i bu raya kendi­
s i n i n çağ ı rm ı ş o l d u ğ u n u hatı r l ad ı .
Sert sert tutu k l u n u n yüzüne baktı .
- G e m i d e k i dostl a r ı n başarı l ı , ded i . Fa kat
kaza n m a k i ç i n bu g e m i y i toz h a l i n e geti rmeleri
g e re kecek.
Th e l ev :
- Daha ı ş ı n baş ı ndan beri n i yeti m i z buy­
d u , Kapta n , ded i .
Körk , Th e l ev' i n yed i ğ i sapadan ötü rü epey
h ı rpa l a n m ı ş o l duğunu görünce baya ğ ı s evi n d i .
Adam ı n kay ı p ante n i de bu d uygusu n u n a rtma­
s ın a sebep ol uyord u . Kay ı p anten i n ye rindeki ha­
fif ya ra kapan m ı ştı , fakat hayati önemi o l a n b i r
orga n ı n kay ı p yerinden ço k , d e r i n b i r yara iz i n i
a nd ı rı yord u .
- S e n Andoryan değ i l s i n . N eden o n l a r ı n
k ı l ı ğ ı n a b ü r ü n m e k gereğ i n i duyd u n ?
Atı l g an y i n e şars ı l d ı .
Çe kov :
- Dört n u m a ra l ı koruyucu kal kan çöktü ,
ded i .
Körk :
- Bütün güverte l er, hasar kontrol uyg u l a­
m as ı , ded� .
Son ra Th e l ev'e döndü :
- Şu g e m i fazer s i l a h l arı taş ıyor. B izden
daha süratl i , fakat s i l a h l a r ı m ıza karş ı h i ç bir şey
yapamaz.
The l ev sadece g ü l ümsed i .
- 1 39 -

- Henüz isabet ett i reb i l d i n iz m i , Kaptan ?


Atı lgan bu kez daha ş i ddetle sars ı l d ı .
Çe kov :
- Ü ç numara l ı kal kan zayıfl ıyor, ded i . Ve­
d e k gücü oraya çevi rey i m m i ?
B u çatı şmayla b i r kazançları o l mayacakt ı .
Savaş, böyle y ı p ratm a şek l i nde s ü rerde, Atı l g an­
ın kaybedeceğ i kaç ı n ı l m az b i r gerçekt i . Ayrıca,
d i kkate a l m a l arı gereken uzaydaki görevleri var­
dı.
- M a k i n e d a i res i , kapta n ı n ı z konuşuyor.
Faze r banka l a r ı d ı ş ı nda, g em i n i n i s k e l e tarafı n­
daki bütün gücü kes i n . i şareti m üzeri n e , san­
cak taraf ı n d a k i güç d e kes i l ecek. Tama m .
Y i n e The l ev'e döndü :
- Kimsin?
- Cevab ı n ı kend i n iz b u l u n , Kapta n . Yaşa-
yacak faz l a vakti n i z ka l m ad ı .
- Sen , a m e l i yatla Andoryan k ı l ı ğ ı n a g i r­
m i ş b i r casussu n . E l ç i l e r g ru b u n u n i ç i n e , karga­
şa l ı k ç ı karmak ve bu s a l d ı rıyı hazı rlamak i ç i n
yerleşt i ri l d i n .
- B u n l a r sadece düşünce l e r i n i z , Kapta n .
G e m i y i n e sars ı l d ı .
Çekov :
- Ü ç n u m a ra l ı kal kan tah r i p o l d u , efen­
d i m , ded i .
- M a k i n e d a i res i , sancak tarafındaki gücü
kes i n . Bütün güve rte l e r . i l eri bir e m re kada r
durumunuzu bozmay ı n .
Kontro l odas ı n ı n ı ş ı klar ı s ö n d ü . Ş i m d i sade­
ce kontrol panoları n ı n hafif ı ş ı kl a rı ndan ve yı l ­
dızl ar ı n e kran l a rdaki parı ltısı ndan b a ş k a ayd ı n­
l ı k yoktu .
- 1 40 -

Yarı ay d ı n l ı kta , Thel e v i n yüzün de ki şaşkı n


'

i fadey i görm e k m ü m k ü n d ü .
- N e yapıyorsunuz?
- Sen düşün bu kez.
Çekov :
- Sürüklenm eye baş l ıyoruz, Kapta n , ded i .
Gemiyi ratas ı nda tutaca k m ıyı m ?
- Hayır. Fazerleri n i z i n baş ı nda bekl e yi n ,
rll1 ister Çe kov.
- Emreders i n iz, efend i m . Fazer l e r haz ı r
bekl iyor.
Ekranda yine pa rlak b i r ı ş ı k görü n d ü , yavaş­
l ad ı , duraklar g i b i o l d u . Körk, b i raz eğ i l erek d i k­
'
katl e baktı .
- Sadece dolaşıyor, efe nd i m .
Kö rk :
- B i z i i ncel iyo r , ded i . Ö l üyüz . . . Tah m i n et­
tlği k ad a rı y l e . H i ç b i r kaptan gem i s i n i böy l e b i r
d u rumda harekets iz b ı rakmaz, öze l l i k l e gem i s i n­
de çok değe r l i konu klar varken . . . Sözün kı s a s ı ,
o n l a r ı n böy l e düşünmes i n i u m uyoru m .
- M e nz i l g i tti kçe k ı s a l ıyor. Y a r ı ı ş ı k h ı z ı .
- Ateş etmey i n .
- H a l a yaklaşıyor. . . M e n z i l y ü z b i n k i l o-
metre . . . Faze r l e r hedef üzerinde k i l it! end i . . .
- Ateeeş !
Ekran üze rindeki ı ş ı k l ı nokta b i rden p ı r ı l p ı-
rı l yandı .

Çe kov sevi n ç l e haykı rd ı :


- Onu yaka l ad ı k !
- Teğmen U h u ra , b i r m esaj gönderi n . E-
ğ e r tes l i m o l ma k isterlerse . . .
Kapta n ı n sözü, ekranda büyük b i r parlama
görününce yarıda kes i l d i . H e rkes , e l i nde o l m a­
yara k baş ı n ı eğd i , çünk ü ı ş ı k i nsan ı n gözü n ü
- 1 41 -

kör edecek kadar parl a ktı . Körk, tekrar ekrana


baktı ğ ı zaman ekra n ı n , y ı l d ız l a r d ı ş ı nda bomboş
o l d u ğ u n u görd ü .
The l ev :
--:- Tes l i m o la m azl a rd ı , Kapta n , ded i . G em i ,
kend i ·kend i s i n i tahrip etmek e m ri n i a l m ı ştı .
-
- Teğ ılierNJhura , Y ı l d ı z fi l os u komuta n l ı ğ ı­
-
n ı a rayı p , e l i m izde b i r lutuklu olduğunu b i l d i r i n .
The l ev :
- Ya l n ı z geçici o l a ra k , Kapta n , ded i . An­
l ıyorsunuz ya , ben d e can l ı o l a rak ele geçme­
m e k e m r i n i a l d ı m . Yavaş etki gösteren b i r ze­
h i r . . . tamamen a c ı s ız ve b i l i ne n b i r panze h i ri
yok . On d a k i ka l ı k b i r ö m rü m ka l d ı .
Körk, g üven l i k person e l i n e dönd ü . Sert ses-
le :
- Onu revi re götü rün , d ed i .
Jozef v e güvenl i k personel i Thel ev' i n yan ı­
na ge l d i l e r ve onu asansöre doğru iteled i l er . A­
sansörün kap ı s ı n a u l aştı klarında, Thel ev, b i rden
m ides i n i tuta ra k yere d i z ü stü çöktü .
i fad esiz b i r sesle :
- Yan l ı ş . . . hesa p l ad ı ğ ı m . . . m u h akkak . . . d e-
di.
Yüz ü stü düştü ve k ı m ı l damadan kal d ı .
Körk yorgun b i r tavı rla ayağa ka l ktı .
- Demek böyle, ded i . O n u otopsi i ç i n
morga kal d ı r ı n . M i ster Çekov, kom utayı a l ı n .
Kö rk, a m e l i yat odas ı n a g i tti . Oda boştu , a­
l etler te rte m i z b i r şeki l d e yerl erinde d u ruyord u .
B i raz sonra M a kkoy, rev i r k ı s m ı ndan ç ı k ı p ame­
l i yat odas ı n a g i rd i . Doktor da Körk kadar yorg u n
ve bitkin görün üyord u .
- N e h a b e r , Doktor?
- G e m i y i sarsmaktan vazgeçt i n mi a rtı k ?
- 1 42 -

- Sa re k . . . S pak . . . N as ı l l a r ?
- Çok hassas b i r a m e l iyat yapan b i r dok-
to ra çok g ü ç l ü k l e r ç ı ka rtm ı ş olduğunu söy l e m e k­
te b i r sakı nca görm üyoru m . . .
- Dokto r !
Revi r i n kap ı s ı açı l d ı v e Amanda görü n d ü .
- Kapta n , ded i . i çeri geleb i l i rs i n i z .
Kö rk, h eyecan l a M a kkoy 'un yan ından g eçti .
Rev i rd e , Sarek ve Spak üç yataktan i ki s i n-
d e yan yana yatıyorl a rd ı . H e r i ki adam ı n d a
r e n k l e r i so l u k o l m a k l a beraber teh l i keyi atiat­
m ı ş görü n üyo rl a rd ı . Amanda mutl u b i r tav ı r l a
Sare k ' i n yatağ ı n a otu rd u .
M a k koy 'un s e s i Körk'ün arkas ı ndan duyu l­
du :
- Şu keçi g i b i i n atçı Vo l kan dayan ı kl ı l ığ ı
o l masayd ı , o n l arı kurtarmam m ü m kü n o l a m az­
dı.
- Bazı doktorlar s o n derece şans l ı o l u r-
lar. . .
Spak :
-Kapta n , d ed i . Yabancı gem i n i n . . .
Körk :
- G e m i l e r i n i yara l ad ı k , d ed i . Ya kalanma­
m a k i ç i n gem i l er i n i kend i l eri tahrip etti l e r . Dok­
tor, The l ev ' i n cesed i l aboratuvarı n a gönderi l d i .
Çal ı şab i l ece k d u rumda olduğun zaman b i r otopsi
yap ı l m as ı n ı istiyoru m .
Spak :
- O n u n , gene l l i kl e O ryon d iye a R ı l a n b i r
ya ratı k o l d u ğ u n u göreceks i n iz, Doktor, ded i . Ba­
z ı rapo rlara göre, O ryon kaçakç ı l a rı n ı n oridya n ' ı
ta l a n etti k l e r i b i l d i r i l iyor.
Körk sordu :
- 1 43 -

- B i ze sa l d ı rmakla kazançları n e o l a b i l i r-
di ?
Sarek :
- Karş ı l ı kl ı şüphe yaratm a k ve b e l k i de
gezegen l e ra ras ı bir savaş ç ı karmak.
-
-- - J:<örk baş ı y l a evetled i .
--..:--su
: _arada Oryon tarafs ı z kal acak v e her
iki tarafa daDTtityu_rr:ı tem i n ederek . . . Coridy1a n ' ı
ta l a n etm eye devam eOecekti.
Spak :
- B e n i d ü ş ü ndüren, ku l l a n ı l an enerj i n i n
ç o k yüksek o l m a s ı yd ı , ded i . Gerçeği a n a l i z sı­
ras ı nda kavrayab i l d i m . Ku l l a n ı l a n güç, b i l d i ğ i m iz
kadarıyla, b i r y ı l d ız g e m i s i tarafından ku l l a n ı l a­
mayacak kada r fazl ayd ı . B u n u n tek neden i olabi­
l i rd i . .. G e m i bir i ntihar saldırısı i ç i n hazı rlan m ı ş­
tı . Ü s l e r i n e dönmek n i yeti nde o l m a d ı k l a r ı nede­
n i y l e , sald ı rı s ı rası nda yüzde yüz güç ku l l anabi­
l iyorlard ı . Bunu neden daha önce kavrayama­
d ı ğ ı m ı b i r türl ü a n l ayam ıyoru m .
Kö rk, Spak'a baktı .
- Başka b i r düşünceniz var m ıyd ı ?
- Pek i ht i m a l verm e m i şti m .
Körk, yorg u n b i r tav ı r l a :
- Doğru , ded i . Fakat y i n e de teşekkü r e­
deri m .
Amanda :
- Pe ki , sen Sarek, ded i . Oğluna sen de te-
ş ekkür etmeyece k m i s i n ?
- A n l ayamad ı m .
- Hayatı n ı ku rtard ı ğ ı i ç i n .
Sarek :
- Spak sadece mantı ğ ı n ı n arnrett i ğ i g i b i
davrand ı , ded i . i nsan b i r mantığa teşekkü r ede­
mez , Amanda.
- 1 44 -

Amanda b i rden kaskatı kes i l d i ve patlad ı .


·
- M a ntı k ! M antı k ! Ş u m a ntı k mese l e s i n­
den art ı k usand ı m . Sen i n m a ntı ğ ı n üzerindeki
düşünce l e r i m i öğrenmek i ster m i s i n ?
i k i Vo l ka n l ı sanki i l k kez görüyorl armı ş
g i b i Amanda 'ya baktı lar. Spak, babas ı n a baktı ve
sohbet ediyormuş g i b i :
- Duygusa l , d eğ i l m i ? ded i .
- H e r zaman böyl eyd i .
- Sah i m i ? Pek i , o n u n l a neden evlend i n ?
Sarek c i ddi v e vaku r b i r tavı r l a :
- O zaman yap ı l acak e n mantı kl ı h a re ket
o l d u ğ u n u d ü ş ü n müştü m , d ed i .
Amanda, şaşkı n l ı kl a baba oğu l a baktı . Körk,
g ü l ü msemekten kend i n i a l amad ı . M akkoy d a tat­
l ı tat l ı s ı rıtıyord u . Onlardan yard ı m i sterne k i ç i n
o n l ara doğ ru dönen Amanda, şaş ı rd ı , sonra ça­
res i z o l d u ğ u n u a n l ad ı . Yüzü b i rden g e n i ş b i r
tebessü m l e ayd ı n l a n d ı .
B i rden oda dönüyormu ş g i b i o l u n c a , Körk,
masan ı n kenarına tutund u . M akkoy, hemen Körk­
ü n ya n ı n a koştu , onu ü çü n c ü yatağa doğru ade­
ta s ü rü k l ed i .
Körk :
- Doktor . . . As l ı nda b i r şeyi m yok, ded i .
- Eğer, böy l e s i n e n az i k d avranan b i r a i l e
doktoru n a iti raz edecek o l u rsan , on g ü n ü n ü bu­
rada g eç i rm e k zoru nda kal ı rs ı n . Eğer zorl u k ç ı ·
karmazsan i k i g ü n sonra b u radan taburcu o l a b i ­
l i rs i n .
Kö rk, çares izl i k i ç i nde ses i n i ç ı kartamad ı .
B u kez Spa k , ka l k ı p otu rdu .
- Eğer bi r sakı nca yoksa, Doktor, art ı k g ö­
rev i m i n b aş ı na döneb i l i r i m .
- 1 45 -

M a k koy, iti raz götü rmeyen b i r tav ı r l a yata­


ğ ı işaret etti :
- H a l e n , görev i n baş ı ndas ı n , Spak.
B i ri n c i kaptan omuz s i l kti ve tekrar yatağa
�zand ı . M a k koy aman vermez b i r ifadey l e i n at­
'
ç ı � hastas ı n ı süzdü.
K Ör-K-�
- Dokto� B i z i m durumumuzdan
m e m n u n olduğunu sanıy orum;- ·

Spak, kapta n ı n sözün e katı l d ı ğ ı n ı be l i rtt i :


- El bette , Kapta n . Onun böy l e s i n e mutlu
olduğunu hiç görm e m i şti m .
M a kkoy :
- Kapayı n çenen lzi , diye em retti .
Uzun b i r sessizl i k o l d u . Makkoy'un yüz i fa­
desi yavaş yavaş değ i şti , yüzü ne gerçekten d e
m utlu b i r i fade yayı l d ı .
Amanda'ya :
- N e d e rs i n i z buna? d i ye sord u . N i hayet
son sözü ben söy l eyeb i l d i m !

Gizli Görev: F. 10
MENAGERif
Hugo Ödülünü Kazanan Hikaye

Kapta n ı n Seyi r · Defte ri : Y ı l d ı z ta r i h i


1 2 8 .0 3 .2. Ta los IV gezegeni nden b i r i mdat s i n­
ya l i a l d ı k. A n l aş ı l d ı ğ ı na göre , bu mesaj SS Co­
l u m b i a i s i m l i b i r gemiden kurtu l a n l a r taraf ı n­
dan gönderi l m i ş . Spa k ' ı n kitap l ı k a raştı rm aları ,
b u i s i mde b i r keş i f gem i s i n i n bundan on sekiz
yıl önce b u l u n d u ğ u m uz bölge i ç i nde kaybo l m u ş
o l d u ğ u n u gösteriyor. Bu m esaj ı n Talos s i ste m i n­
den Atı lgan'a kadar u l aşab i l m esi i ç i n a radan on
sekiz yıl geçm i ş o l ması gerekiyor. Gem i m ü ret­
tebatı çok yorg u n . R i gel V I I I gezeg eni i l e yaptı­
ğ ı m ız savaşta n Atı l gan hasars ı z kurtu l d u , ama
yerdeki çatı ş m a l a r pek zarars ı z o l d u denemez.
Spa k . h e r ne kada r g izlerneye çal ı ş ıyorsa da to­
pa l l ıyor. Trafikçi Jose S u l u 'n u n sol ko l u b i l eği­
ne kadar sarg ı i ç i nde. B u d u ru m karş ı s ı nda on­
l a r ı başka bir gö reve sokmak i stem iyoru m . Bu­
n u n l a beraber, kitap l ı ktan tem i n ed i l en b i l g i l e r
Ta los I V gezegen i n i n yaşamaya e l veri ş l i o l duğu­
nu bel i rtiyor. Bu neden l e C o l u m b i a g e m i s i nden
ku rtu l m u ş o l a n l a r ı n gezegende yaş�yab i l ecekl e­
ri söz konu s u . Atı l g a n ' ı n gezege n i göre b i l ecek
bir yakından geçeceğ i n i d i kkate a l a ra k , şöy l e
b i r g ö z atm a n ı n sakınca l ı o l m ayacağı ka n ı s ı nda­
yı m . Böy l e s i n e geç b i r tari hte orada h a l a yaşa-
- 1 47 -

yan l a rı n b u l u n ab i l eceğ i n i düşü nmek belki yers iz ,


ama kontro l etmek doğru o l acak.

* * *

Atı l g a n , Ta los IV gezege n i n i n yakı n ı ndan ge­


çerken, S_u l u , gezegen üzerinde, b i r gem i n i n göv­
desi olabi lecek._n ite l i kte maden parı ltı ları tespit
etti ğ i n i b i l d i rd i .
Kaptan Körk :
- Yörüngeye g i re l i m , M i ster Su l u , d ed i .
Kontro l tab l osunun üstündeki te l s i z i n düğ-
m e s i n e bastı .
- N a k i l odas ı , Kaptan Körk konuşuyor. Al­
tı k i ş i l i k b i r parti n i n gezegene nakl e d i l mesi i ç i n
haz ı rl ı k yap ı l s ı n . Tamam.
Sonra Spak'a döndü.
- M i ster Spak, altı k i ş i l i k b i r eki p l e geze­
gene i n eceğ i z . i kinci komuta sende olacak. M is­
ter S u l u , Doktor M a kkoy, M i ster Skat ve gemi­
nin jeologu b i ze katı lacak. Teğmen U h u ra yok­
l uğumuzda kom utayı alacak. M i ster S u l u i l e gi­
d i p şu yara l a r ı n ı z ı bir kere kontrol ett i r i n .
Teğ men U h u ra 'ya :
- Teğ m e n , ded i . Yard ı m c ı n ı z Ki m ?
- Çavuş Rand, Kapta n .
Kaptan Körk b i r an l ı k tereddüt geç i rd i . M a­
mafi h , kom utayı kad ı n ları n e l i n e b ı rakması nda
b i r sakı nca yoktu , çünkü kad ı n l ar ın yetenekleri
bundan y ı l l a r önce is patl a n m ı ştı . Ayrıca, R i g e l
savaş ı ndan sonra Teğ men U h u ra ' n ı n ç o k değerl i
yetenekleri olduğu kes i n l i kl e a n l aş ı l m ı ştı . Teğ­
men U h u ra , N i s Vad i s i nden g e l m e , i nce uzun
boy : u , esmer ve yaş ı n ı göstermeyen bir kad ı n­
d ı . Onun ş i m d iye dek, h i ç b i r o l ay karş ı s ı nda
- 1 48 -

sars ı l m ad ı ğ ı n ı b i l i yord u . Çavuş Rand, gem iye


yen i atan m ı ş , tecrü besiz bir ç avuştu ve yeten e k­
leri üzerinde henüz kes i n b i l g i s i yoktu . Eh , böy­
le b i r gö rev onun yetenekleri n i ortaya koyma­
s ı n a yard ı m c ı o l a b i l i rd i .
- Peki H a . M ister Spak, o n dakika sonra
N a k i l Odas ı nd a buluşa l ı m .
Ya r ı m s aat sonra g ezegene i necek o l a n
e k i p Naki l odas ı nda top l a nd ı . Naki l d i s k l eri üze­
ri ndeki yerl e r i n i a l d ı ktan sonra Kaptan Körk :
- Tam a m , ded i . M i ster Su l u 'nun tespit et­
m i ş o l d u ğ u maden parı ltı l a rı n ı n b u l unduğu yere
inel im.

* * *

Kaya l ı k b i r düzl ü k üzerinde be l i rd i ler. Taş


b l o k l a rd a n , g e m i gövdes i n i n a rt ı k l a r ı n d a n , çuval
pa rça l a r ı n d a n kabaca yapı l m ı ş b i r grup ku l ü be­
n i n bu l u nduğu yere çok yakı n b u l u n uyor l a rd ı .
O l d u kça yaş l ı b i rkaç adam görül üyord u . Hepsi­
nin saçı saka l ı b i rb i ri n e karı ş m ı ş , üstl erindaki
g i ys i l er l i me l i me o l m uştu . B i ri su taş ı yordu :
D i ğerleri meyve ağaç l a r ı n ı s u l uyorl a rd ı . Bütün
görü n ü m l e r bu adam l a rı n , çal ı şkan l ı k l a r ı ve s a­
b ı rl ı o l m a l a r ı neden iyle bu ı s s ı z yabancı d ü nya­
da yi rm i y ı l a ya k ı n b i r zaman yaşad ı k l ar ı n ı açı k­
ça gösteriyord u .
Ada m l a rdan b i r i , b i rden bel i ren a ltı kiş i n i n
bul unduğu yere doğru baktı v e gördüklerine i n a­
namad ı ğ ı n ı bel l i eden b i r şaşkı n l ı kl a donup kal­
d ı . Sonra boğ u k bir ses l e haykı rd ı :
- W i nte r ! Bak!
D i ğ e r a d a m baş ı n ı ka l d ı r ı p baktı , o d a bir
- 1 49 -

önceki kadar şaş ı rd ı . Sonra avazı ç ı ktığı kadar


hayk ı rd ı :
- B u n l a r i nsan ! insa n [
i ki adam ı n feryatları d i ğerleri n i k u l ü b e l erin­
d e n d ı şarı uğ rattı . i ç l erinden e n genci e l l i yaşl a­
r ı n d a göste riyord u , ama heps i güneşten bronz­
laşm ı ş , sağlam yap ı l ı ve o l ağanüstü sağ l ı k l ı k i m­
s e l e rd i . H e r i k i grup b i rb i rlerine d i kkat l e ve a ğ ı r
a ğ ı r yakl aştı . Kaptan Körk kal a ba l ı k aras ı ndaki
sevinç dalgas ı n ı açı kça h i ssetti . Bir ad ı m i l eri
ç ı karak e l i n i uzattı .
- Ben Kaptan Ceyms Körk, ded i . Uzay ge­
m is i Atı lgan ' ı n kaptan ı .
O n l a r ı i l k gören yaş l ı adam ; gözl erinden
yaş l a r süzü l e re k Kaptan Körk 'ün e l i n e sarı l d ı .
B i r s ü re konuşamad ı , sonra büyük b i r gayretl e :
- Ben Doktor Teadar H a s k i n s , ded i . Ame­
r i ka n Kıta l a r Enstitüsünden.
Wi nder adı ndaki i htiyar b i rden rahatl ayarak
kahkahayı bast ı .
- B u n l a r i nsan ! B i z i kurtarmak i ç i n g e l d i­
l e r ! Öyl e değ i l m i ? D ü nya nas ı l , iyi m i ?
Kaptan Körk g ü l ümsayerek :
- Eski b i l d i ğ i n i z d ü nya, ded i . Yak ı n b i r ge­
l ecekte d ü nyayı göreceks i n iz.
M i ster S u l u :
- D ü nyaya ne kadar çabu k u l aştı ğ ı mza şa­
ş ı racaks ı n ız, ded i . Zaman engel i a ş ı l d ı ! Yen i ge­
m i lerimiz. . .
B i rden konuşmas ı n ı kesti ve Has k i n s ' i n
anızu n u n üzerinden a ğ z ı b i r k a r ı ş açı k o l a ra k
bakmaya baş l ad ı . Trafi kçi s i n i n bakı ş l a r ı n ı i z l e­
yen Kaptan Körk, b i r ku l ü b e n i n önünde d u ran
çok güze l , genç b i r kad ı n görd ü . Kad ı n ı n saçla­
rı her n e kadar dağ ı n ı k , e l b i sesi y ı rt ı k p ı rtı ksa
- 1 50 -

da, b i r orman pari s i n e taş ç ı kartacak kadar gü­


ze l d i . Kad ı n ı e l iy l e işaret ederek yan l a r ı n a ça­
ğ ı ran Haskins :
- Size V i n a 'y ı tan ıştı ray ı m , ded i . A i l es i ö l ­
d ü . Gem i m iz i n düşmesi nden h emen sonra d ü n ­
yaya g e l m i şti .
Kaptan Körk, etrafı ndaki l e r l e de ta n ı ştı , a m a
gözleri n i b i r türlü V i n a 'dan ayı ra m ı yord u . Çevre­
s i ndeki ada m l a rdan çok genç o l ması i nsan üze­
rinde zıt b i r etki yaratıyord u , a m a vahş i güzel­
l i ğ i gerçe kten de çarp ı c ı yd ı . M i ster Su l u 'n u n ağ­
z ı bir karış açı k o l a r a k genç kad ı n a bakmas ı n a
şaş ı rm a m a k gere k i rd i .
Kaptan Körk :
- Oya l a n m a kta a n l a m yok, ded i . Yan ı n ı za
a l m a k i sted i ğ i n iz eşya l a r ı n ı z ı toparl ay ı n , bu ra­
dan hemen g i d e l i m . Daha çok burada geç i rd i­
ğ i n iz yaşantıya a i t a n ı l a r ı n ı z ı kaydetti ğ i n i z b i r
şey vars a , o n l a rı a l maya bak ı n . Atı lgan'da a ra­
d ı ğ ı n ı z her şeyi ve konforu b u l ab i l i rs i n iz .
Haskins :
- O l ağanüstü , ded i . Çok büyü k b i r g e m i
olmal ı .
- E n büyük v e modern t i pte gem i l erden b i ­
ri . Dört y ü z otuz kişi l i k m ü rettebatı var.
H a s k i n s , hayretle baş ı n ı s a l l a d ı ve te l aş l a
uzakl aştı , H a reket haz ı rl ı kl a rı n ı n en c ivciv l i za­
m a n ı n d a V i n a , Kaptan Körk'e yakl aştı ve onu b i r
kenara çekti .
- Kaptan, b i raz konusab i l i r m iyiz ?
- Elbette , V i n a .
- G i tmeden önce , görmeniz ge re ken b i r
şey var. Çok önem l i b i r şey.
- Peka l a . Neym iş o?
- 1 5 1 ..,...-

- G österm esi a n l atma ktan çok daha ko l ay.


Size yo l u göstereyi m . . .
V i n a , Kaptan Kö rk'ü kamptan b i raz uzakta
b u l u nan kaya l ı k b i r tepec i ğ i n yan ı n a götü rdü ve
kaya l a r ı n d i p taraf ı n ı işaret etti .
- i şte , o rad a .
Kaptan K ö r k ne göreceği n i b i l m iyor. . . B i r
m e z a r ya d a yabancı l a r tarafından yap ı l m ı ş b i r
e s e r b u l acağ ı n ı u m m uştu . Fa kat u mduğunu b u l a­
m ayı nca bunu söyled i . V i n a çok ş aş ı rm ı ş görün­
dü.
- I ş ı k aç ı s ı her h a l d e ters d üşüyor, ded i .
Bu ta rafa gel i n .
Ye rl e ri n i değ iştird i l er. Ş i m d i Kaptan Körk­
ün s ı rtı kaya l a ra , V i n a ' n ı n s ı rtı kampa dönüktü .
Kaptan Kö rk, yer değ i şti rmes i n i n de b i r yarar
sağlamad ı ğ ı n ı görd ü .
- A n l a m ıyoru m , ded i .
Vi na'n ı n ses tonu b i rden değ i şti .
- A n l ayacaks ı n ız, ded i . Çok iyi b i r seçi m
yapı l d ı .
Kaptan Kö rk, b i rden baş ı n ı kal d ı rı p genç ka­
d ı n a baktı , fakat kad ı n b i rden o rtad an kaybol­
muştu. Kad ı n ı n kayboluşu , bir naki l a l eti n i n et­
1
k i s i y l e o l m u şa benzem iyord u . Kad ı n , sanki b i ri­
s i ı ş ı ğ ı b i rden kapay ı p onu gözden sakl a m ı ş g i b i
kaybo l m uştu . Bu a rada ya l n ı zca kad ı n kaybo l m a­
m ı ş , kad ı n l a b i rl i kte bütün kamp ve adam l a r d a
y o k o l m u ş l ard ı . Ş i m d i sadece kaya l ı k b i r düzl ü k
v e Atı lgan ' ı n şaşkı n persone l i vard ı .
Kaptan Körk, a rkas ında y ı l a n tıslamas ı n ı a n­
d ı ran b i r ses duyunca e l i n i fazer tabancas ı n a
ata rak h ı z l a dönd ü . Beyaz b i r g a z b u l utu üze r i n e
doğ ru g e l iyord u . G a z b u l utu n u n aras ı nd a n , kaya­
l ı k yama c ı n b i r parçası g i b i çok iyi gizlenmiş ga-
- 1 52 -

r i p şeki l l i b i r kap ı n ı n sessizce aç ı l m ı ş ve b i r a­


sansör şaftı n ı n üst kes i m i n i meydanda b ı ra km ı ş
o l duğunu görd ü . Asansörde ufak tefek, i nce ya­
p ı l ı , s o l u k yüz l ü , kocama n · ç ı p l a k baş l ı , p ı rı l p ı rı l
parl ayan madeni peleri n l i , i nsan ı msı i ki k i ş i d u­
ruyordu ; b u n l ardan b i r i n i n e l i ndeki küçük b i r si­
l i nd i rd e n h a l a beyaz bir gaz püskürüyord u .
Kaptan Körk, bu ayrı ntı ları hayal meyal gö­
rürke n , beyaz gaz b u l utu b i rd e n yüzü ne çarpı p ·
bütün vücudu nu fe lce u ğ ratt ı . H a l a kend i s i ndey­
d i , ama gözleri nden başka h i ç b i r yeri n i oynata­
m ıyord u . i ki yarat ı k Kaptan Körk' ü n yan ı n a gel­
d i l e r ve onu asansöre s ü rü k led i l er.
- Ka pta n !
Spa k ' ı n s e s i ç o k uzaklardan duyu l d u . Sonra
koşuşan ayak ses l eri , sanki b i r kapı b i rdenb i re
kapan m ı ş g i b i kes i l d i . Asansör yü ksek h ı z l ı h i d­
rol i k b i r tüp g i b i t ı s l ayarak i n m eye başl ad ı . u­
zaktan uzağa b i r yerden , b i ri s i fazer tabancas ı n ı
s o n güce ayarl ayarak ateş etm i ş g i b i b i r g ü m­
bürtü iş iti l d i , ama asansö r · h ı z l a yoluna devam
etti .
Kaptan Körk, nas ı l olduğunu anlayamadan
kend i s i n i kaybett i .

* * *

Ayı l ı rken fazer tabancas ı n a sarıl ma k i sted i .


Süngeri m s i b i r yüzey hareketl eri n i enge l l iyord u .
Fazer taba.ncas ı yoktu . Yatt ı ğ ı yerden yuvarlana­
rak ayağa f ı r l arken e l i n i küçü k tel s i z i n e attı , a­
ma te l s i z yoktu . Hatta ceket i n i b i le a l m ı ş l ard ı .
Çevres i n e bakınd ı ; tertemiz, s üsten çok ya­
rarl ı o l ab i l ecek eşyay l a döşe n m i ş , kapa l ı b i r yer­
de b u l u nuyord u . Süngeri m s i yüzey, b i r çeşit
- 1 53 -

p l asti kten yapı l m ı ş b i r yataktı . i ncec i k metal i m­


s i b i r kumaştan b attan i ye mu ntazam o l arak kat­
l a n m ı ş ve yata ğ ı n ayak ucuna yerl eşti ri l m i şti .
Ayrıca, oda n ı n b i r kenarında tab i i b i r h avuzc u k
v e h e m e n yan ı nda küçük b i r i çecek su k a b ı var­
d ı . B i r h ücrede o l duğu gerçekti , a ma parmakl ı k­
lar. . .
Fakat odan ı n çevre s i n d e parmakl ı ktan eser
yoktu . Dördüncü d uvar tamamen ş effaf b i r mad­
deden yap ı l m ı ştı . Körk, hemen bu duva r ı n ö n ü·
ne gitti ve d ı şarıyı d i kkatle kontro l ett i . Uzun
bir ko ridor görd ü . Ko r i dorun sağ ı nd a ve solunda
kendi hücres i n e benzer hücre l e r vard ı , a m a bu
hücre l e r b i rb i rl e ri n i n a ks i yön lerinde yerl eşti­
r i l d i k leri i ç i n Körk, sadece ke n d i hücres i n i n kar­
ş ı s ı ndaki i ki h ücren i n küçü k b i r k ı s m ı n ı göreb i l i­
yord u .
Ç ı karm ı ş o l duğu s e s kori dora aksetm i ş o l ­
m a l ıyd ı k i , b i rden b i re vahş i b i r kükreme duyul­
d u . Yarı hayvan , yarı örümcek şekl i ndeki bir ya­
rat ı k ç i rk i n görünüş l ü çenes i n i takı rdatarak­
Körk'e doğru s a l d ı rd ı , fakat şeffaf duvara ça rpa­
rak geri f ı r l ad ı . Körk sağ taraf ı n a baktı ve b i r
c i n s ağac ı n b i r k ı s m ı n ı görd ü . Sonra hafif b i r
kanat sesi d uyd u . Kırı l acakm ı ş g i b i i ncec i k yapı­
lı i nsan l a kuş arası bir yarat ı k , çekingen bir ta­
v ı r l a Kö rk'ün h ü cres i n e doğ ru yakl aştı , d i kkatle
baktı . l<ö rk'ün kend i s i n i s eyrett i ğ i n i fark eder
etmez b i rden döndü ve gözden kaybol d u .
Ya ratı k kaybo l u rken, kend i s i n i kaç ı ra n l ara
benzeye n koca kafa l ı , sol u k yüz l ü , erkeğe ben­
zeyen b i r g ru p ortaya ç ı ktı ve Körk'ün hücresi­
n e doğru yürü d ü . Baş l ar ı n d a , otoriter tavı rl ı ,
boyn u n a k ı s a z i n c i rl i , mücevherle i ş l e n m i ş b i r
madalyon ta km ı ş . o n l a ra benzer b i r yaratı k var-
- 1 54 -

d ı . G ru p Körk'ün hücres i n i n önünde d u rdu ve


sess i zce onu s eyretti . Körk d e o n l arı s eyred i­
yord u . Heps i n i n baş ları ç ı p l aktı ve a l ı n l a r ı n ı n
t a m ortas ı nda ka l ı nca b i r damar vard ı .
N i hayet Körk :
- Beni i ş iteb i l iyor musunuz? Ded i . i s m i m
Ceyms Körk, Y ı l d ı z fi l osuna bağ l ı Atı lgan uzay
g em i s i n i n kaptanıyı m . Barışçıyız. Beni a n i ayabi­
l i yor musunuz?
Ta l azyan ' l a rdan b i r i n i n a l n ı ndaki damar ka·
bard ı . Körk, dudakl arın k ı m ı ldan ı ş ı n ı görmed i ğ i
h a l d e kafas ı n ı n i ç i nde b i r s e s duydu . B u ses
san ki bir şeyl e r a n l atı rm ı ş g i b iyd i .
- Görünüşe göre, M a g i strate , b u n u m ü ne­
n i n zekas ı hayret ed i l ecek kadar kıt.
Şimdi boynunda bir mada lyon taş ıyan ya ra­
t ı ğ ı n a l n ı ndaki damar ş i şti ve nabız g i b i atmaya
baş l ad ı .
- Sahte b i r mesaj l a gem i s i n i n buraya g e l d i­
ğ i n e bakı l ı rs a , buna hayret etmemek gere k i r .
Düşünce l e r i nden o kuyab i l d i ğ i ne g ö r e , a n c a k
ş i m d i , bütün kam p ı n ve i n s a n l a r ı n z i h i n l e r i n e
yerl eşti rd i ğ i m i z görüntü o l duğundan kuşku l a n­
m aya baş l ı yor. Düş ünce konuşmam ızı okuyunca
yüzünde be l i ren ifadeye d e d i kkat et . . .
Kö rk, b i rden konuşmayı kesti :
- Peka l a , te l epati , düşüncelerim i o kuyab i l­
d i ğ i niz g i b i ben de s i z i n düşünce l e r i n i z i o kuya­
b i l i yoru m . Ge m i m i m beni düşm anca b i r amaç l a
yaka l a m ı ş o l d u ğ u n u düşünmes i n i i ste m i yorsa­
nız. . .
- Ş i md i , i l kel korku tehd i d i n e tan ı k o l uyor­
s u n uz. N u m ü n e kuvveti , gem i s i n i n s i l ah l arı hak­
k ı nda fa lan söz etm eye baş l ad ı .
- 1 55 -

Kö rk, b i rkaç a d ı m geri çeki l i p ş effaf du­


vara atı l m aya haz ı r l a n ı rke n , Magi strate ekled i :
- Ş i m d i d e kuweti n i denemek amac ı nd a .
Yıaratı k kend i s i n i şeffaf duvara f ı rl atacak .
Körk, yapacağ ı hareketi n önceden b i l i n d i ğ i n i
düşünere k vazgeçti , fakat büsbütün s i n i rl e nd i .
Ters b i r ses l e :
- H e r yerden kurtu l man ı n b i r yol u vard ı r,
ded i . Bunu nas ı lsa b u l acağ ı m .
M ag i strate sözü ne devam etti :
- Hayal k ı r ı k l ı ğ ı n a u ğ raması d ı ş ı nda bu
yaratık, diğer gezegen l erden gelen örneklerden
daha zeki . Yakı nda deneyierim ize başlayab i l i­
riz.
Körk, M a g istrate ' n i n n e demek i sted i ğ i n i
merak etti , a m a kend i söz l e r i n e a l d ı rmad ı kları­
n ı b i l d i ğ i için susmayı terc i h etti . H ücrede aşa­
ğı yukarı dolaşmaya baş l ad ı . Te l epat i k 'ses l e r '
konuşmaları n ı s ü rd ü rüyordu :
- B i n l ercem i z şu anda yarat ı ğ ı n beyn i n i
a raştırıyor. Magi strate . Fevka lade hafıza kapasi­
tes i olduğunu öğre n d i k .
- Çok kuwetle okuduğum s o n a n ı s ı nda,
top l u m s i stem i n i koru m a k için yapt ı ğ ı uğ raş .
B u n u n l a baş l ayacağ ız. Bu mod e l e koruyab i l eceğ i
daha i l g i nç b i r şey vereceğiz.
Körk'ün i ç i nde b u l unduğu hücre b i rden kay­
bo l d u .

* * *

Kaya l a r ı n ve garip b i tki l e r i n arası nda d u ru­


yord u . B i raz daha d i kkatle baktı ğ ı za m a n , bul un­
duğu y e r i n ken d i s i n e yaban c ı g e l m ed i ğ i n i an-
- 1 56 -

tad ı . Sonra , kend i s i n e h i ç yabancı o l mayan sesi


duyd u .
- G e l . Çabu k !
Döndüğü zaman V i n a 'yı görd ü . Vi na, uzun
saçları n ı örmü ş , Ortaçağdaki b i r köy l ü kızı g i b i
g i y i n m i şti . Vina'n ı n arkas ında gördüğü ka l eyi
hemen tan ı masayd ı , o ka l e n i n de Ortaçağa ait
o l duğunu düşüneb i l i rd i .
V in a , kaley i işaret ederek :
- Ka l e terk ed i l m i ş , ded i . Orada s i l a h , be l­
k i yiyecek bulabi l i riz.
Körk, hafif bir ses l e :
- Buras ı Ragel VI I I gezege n i , ded i . i ki haf­
ta önce o ka l e n i n i ç i nde çarp ı ş m ı şt ı m . Fakat sen
bu raya nas ı l g e l d i n ?
Uzaktan doğru gelen b i r böğ ü rtü duyu l d u .
V i n a b i rden döndü v e ace l e ad ı m l arla kal eye
doğru yü rüdü . Körk, durduğu yerden k ı m ı ldama­
dı.
B i r hücrede, b i r çeşit hayvanat bahçesinde­
ki hücredeydim. Hala oradayı m. Bu manzarayı
gördüğümü düşünüyorum . Zihnimin derinlerine
inmiş, anılarımı i ncelemiş ve böyle bir yerde bu­
lunduğumu öğrenmiş olacaklar . . . Ancak, anıla­
rı mda bu kadın yoktu.
Böğ ü rtü ses i bu kez b i raz daha yakı ndan
duyu l d u . Körk, aceley l e kızın arkas ı ndan yü rü­
dü ve ona ka l e kap ı s ı n ı n iç tarafında yeti şti . Ka­
l e n i n avlusu parçalanm ı ş ka l ka n l ar, m ı zrak lar,
g ü rzler, kırık oklarla doluydu . H atta k ı rı k bir
manc ı n ı k b i l e vard ı . Bütün bun l ar, Körk ve adam­
l a rı ka l ey i ele geç i rd i kten sonra , barba rlardan
geri ka l a n şeyl erd i . Ka l a n l a r ı n ç i ftç i l er üzeri nde­
k i baskı s ı n ı kal d ı rmak kan l ı b i r i şti . Yı l d ız F i l o
Komutan l ı ğ ı n ı n b u harekatla B i r n o l u G e n e l Ka-
- 1 5'/ -

n u n u bozup bozmad ı kları üzerindeki karars ı z l ı­


ğ ı i ş i daha da güçl eşt i rm i şti . A l : ahtan ki A ltar­
l a r b u n u kend i l i kleri nden ç özü m l e m i ş l e r ve R i­
gal X gezegeni nden dej enere o l muş ka lan i l e r i n e
yard ı m etm ek üzere s ü rü l e r hal i nde R i ga l V I I I
gezege n i n e üşüşmüşlerd i . . .
Arka l arı nda duydukları öfke l i böğ ü rtü , an­
cak, kales i n i n düşmes i nden ve derebey l i ğ i n i n
y ı k ı l ması ndan ötü rü yo l u n a ç ı kan h e r şeyden i n­
t i ka m a l m a k i steye n serseri b i r Ka l a r'a ait o l a­
b i l i rd i . V i n a , avludaki s i l a h döküntüleri n i n a ra­
s ı nda kend i s i n i koruyab i l eceğ i b i r s i l a h arıyor­
d u , ama bu s i l a h l a r onun kaldı ramayacağ ı kadar
ağ ı rd ı .
Böğ ü rtü b i rden kap ı n ı n tam ağzında duyu l­
du. Vina, Kö rk'ü de beraberinde çekerek kendi­
sine e n ya k ı n olan gölgel i k bir yere s i nd i . Körk'­
ün a n ı s ı öyles i n e güçl üydü k i , V i n a g i b i s a k l a n­
maktan kend i n i a l a m ad ı . Avl u kap ı s ı ndan g i ren
Ka l :3 r savaşç ı s ı , i ri yarı , kı l l ı , i l ke l bir i nsand ı .
Göğüs l ü k z ı rh kuşan m ı ş , baş ı n a m i ğfer g i y m i ş­
ti ve e l i nde ağ ı r b i r gürz vard ı . Ka l a r savaşç ı s ı
avı n ı arayan b i r hayvan g i b i çevresine bakı n d ı .
Körk :
- N e saçma l ı k, d iye m ı rı ldand ı . Bu o l ay
hafta lar önce son b u l muştu .

V i n a korkuyl a f ı s ı l dadı :
- Sus, evve l ce bu raya g e l m i şti n . B ize n e
. .

yapacağ ı n ı b i l iyorsun.
- Bu Allahın cezası bir hayalden başka hiç
bir şey değ i l .
Savaşçı , y i n e meydan okurcas ına böğ ü rd ü .
Ses i , b o ş duvarlarda yan k ı yaparak gürled i . O n l a­
rı henüz görmed i ğ i b e l l iyd i .
V i n a y i n e f ı s ı ldadı :
- 1 58 -

- B u n u nas ı l n i te l e nd i rd i ğ i n önem l i değ i l .


As ı l önem l i o l a n , bunu h i ssedeceğ i nd i r. H e r n e
o l u rsa o l s u n , o l a n l a r ı n heps i n i gerçekten h i sse­
deceks i n . Ben b i l e h i ssediyoru m .
Savaşçr farkın da o l mayarak o n l ara doğru
yürüd ü . Ya gerçekten korktuğ u ya da Körk'ü
k r ş k r rtmak i ç i n Vina b i rden döndü ve s avaş mby­
dan ı n ııı üzerine doğru yü kse l e n sur merd i ven­
leri nden ç ı kmaya baş lad ı . Kalar, V i n a 'y ı hemen
görd ü . Körk ' ü n , genç kad ı n ı izlemekten başka
çares i yo ktu .
Merd i ve n l e r i n üs k ı s m ı nda y i n e b i r s ü rü si­
lah vard ı . Vina g e n i ş ağ ızl ı bir m ızrak a l m ı ştı b i­
l e . Körk de kend i s i ne b i r ka l ka n l a k ı rr l m a m r ş b i r
k ı l ı ç b u l d u . Yerinden doğru l u rken V i n a onu b i r
ken ara itti . i ri , yuvarlak b i r taş ka l e n i n duva r ı n a
çarptı v e dağ ı l a n parça l a rı Kö rk'ün yere y ı k ı l­
m as ı n a sebep o l d u .
Çekti ğ i ac ı n ı n gerçek o l d u ğ u kuşkusuzd u .
El i n i a l n ı na sürünce, a l n ı n ı n kanamakta o l duğu­
n u a n l ad ı . Aşağ ı d a , Ka l a r savaşç ı s ı kırı k mancr­
n ı ğ ı n yan ı na kü m e l e n m i ş yuvarlak taş l a rdan bi­
rini daha a l ma k üzereyd i .
Körk, ye rinden doğru l u rken Vina m r zrağ ı n ı
savu rd u , fakat tam m ı zrak ku l l anmakta usta d e­
ğ i l d i , hem de m r zrağ r uzun mesafeye atacak gü­
cü yoktu . B i rde n fi kri n i değ i şt i ren Ka lar, e l i nde­
ki taş ı yere attı ve merd i ve n l e re sal d ı rd ı .
G ü rzün i l k darbes i Körk 'ün kal kan ı n ı ne re­
d eyse ko l u ndan söküp al ıyord u . E l i ndeki kı l ı ç
zarars ız b i r şek i l d e Ka l a r ' r n göğüs z r rh ı na çarp­
tı ve Körk, g ü rz darbe leriyle duvara doğru geri­
l emek zoru nda ka l d ı .
B i rden kes kirı b i r v ı n l ama duyu l d u . Savaş­
çı acıyla kü kreyerek döndüğü zaman s ı rtı n a gö-
- 1 59 -

m ü l e n ok görü ndü. V i n a , haz ı r kuru l u b i r karg ı


b u l muş ve ya k ı n mesafeden atı ş yapm ı ştı . Sa­
vaşç ı n ı n i ri gövdes i n i bu mesafeden ı s ka l aması
i m kansızd ı .
Fakat o k yaras ı ö l d ü rücü d eğ i ld i v e V i n a ,
karg ı n ı n nas ı l ku ru l acağ ı n ı b i l m iyord u . Ka lar sa­
vaşçı sendel eyerek Vina 'ya doğ ru yü rüd ü .
Bu mesafeden atı l acak herhan g i b i r karg ı
oku , her kal ı n l ı ktaki z ı rh ı kol ayca delebi l ecek ka­
dar g ü ç l ü o l a b i l i rd i , ama Körk 'ün e l i ndeki k ı l ı ç
tamamen etk i s i zd i . Kı l ı c ı b i r kenara f ı r l atarak
kal kan ı n ı ko l u ndan ç ı kartıp ka l d ı rd ı ve kal kan ı n
kes k i n ucunu bütün gücüy l e Ka l a r savaşç ı s ı n ı n
ense kökü ne i nd i rd i . Yarat ı k b i rden sende l ed i ,
denges i n i kaybederek kalen i n avl usuna uçtu ,
h ız l a yere çarptı ve harekets i z ka l d ı .
V i n a kurtu l ma n ı n sevi nci i ç i nde h ı ç k ı rarak
kend i s i n i Körk ' ü n ko l i arı na attı :
. . . ve y i n e menagerie hücres i ndeyd i l e r .
V i n a 'n ı n s a ç l a r ı yine kı sayd ı v e s ı rtında me­
ta l i m s i Ta lazyan kumaş ı ndan yapı l m ı ş basit b i r
g i ys i vard ı . Yaras ı v e yorgu n l uğ u , e l i ndeki ka l­
kan l a b i rl i kte kaybolmuştu . Körk, b i r daki ka sü­
rey l e ne o l d u ğ u n u pek a n l ayamad ı .
V i n a g ü l ü m seyerek Kö rk'e baktı .
- Artı k b i tti .
- Sen ned en bu radas ı n ?
Vina, kısa b i r te reddüt geç i rd i , sonra yine
g ü l ümsed i .
- Seni memnun etme k i ç i n .
- G e rçek m i s i n ?
- Arzu ettiğ i n kada r gerçeğ i m .
- Bu cevap değ i l .
- B e l k i d e ben i , sen i n u n utmuş olduğun rü-
ya ları ndan doğ u rdu lar.
- 1 60 -

V i n a 'n ı n üzeri ndeki g iys iyi işaret etti :


- Peki , s e n i rüyaları mda o n l a r ı n ku l l an d ı ğ ı
bu m eta l g i ys i y l e m i görmüştü m ?
V i n a , Körk'e b i raz daha soku l arak :
- B i r ş eyl e r giym e l i yd i m , dedi . Yoksa ç ı p­
l a k m ı gel seyd i m ? i sted i ğ i n şeyi g iyeb i l i r, i ste­
d i ğ i n şey olabi l i ri m . . .
- B u n u m u n e o n l a ra n as ı l seviş i l d i ğ i n i gös­
terecek, h a ? Ben i m nas ı l davrand ı ğ ı m ı s eyrede­
cekl er, h a ? Ö yle değ i l m i ?
- Çok a rzu etti ğ i n b i r şeyi n rüyas ı n ı gör­
med i n m i h i ç . . .
- Ben i seyretme kten d e i l eri m i g i d ecek­
l e r ? O n l a r da ben i m le b i rl i kte m i h issedece k l e r ?
- Arzu ettiğ i n rüyayı göreb i l i rs i n . i sted i­
ğ i n her k ı l ı ğ a g i rebi l i ri m . H ayal ettiğ i n her kad ı n
olabi l i ri m .
V i n a , Kö rk'e b i raz daha soku l maya çal ı ştı .
- H e r yere gideb i l i r, her şeyi yapab i l i r­
s i n . . . Bütün evrende a rzu etti ğ i n her deneyi uy­
gu layabi l i rs i n . B ı rak s e n i memnun edeyi m .
Körk, düşünceyle V i n a 'ya baktı . B i rdenbire :
- Ben i m e m n u n edeb i l i rs i n , ded i . Bana on­
ları a n l at. Düşüncel eri m i a l eyh i me ku l l an m a l a­
l a r ı n ı ö n l eyeb i l i r m i y i m ? A h , korkuyors u n . Kork­
man b i r ç ı ka r yol olduğuna m ı işaret ediyor?
- Aptal l ı k ed iyors u n .
Körk baş ıyla evetl ed i .
- Hakl ı s ı n . B i r haya l o l d u ğ u n u i d d i a ett i ğ i­
n e göre, bu konuşmalar yers i z o l uyor.
Körk, V i n a 'ya a l d ı r ı ş etmeden g i tti ve yata­
ğa uzand ı . V i n a 'n ı n e n d i şe l i tavrı gözü nden kaç­
m ıyord u . A l d ı ğ ı görev her neyse, bu görevi n i
başarmak i stiyord u .
B i r müddet sonra V i n a konuştu :
- 1 61 -
- B e l k i de . . . C evap vere b i l eceğ i m b i r şey
soracak o l u rsan . . .

Körk, ka l k ı p otu rdu .


- Z i h n i m i ne kadar s ü reyle kontro l edebi-
l i rl e r ?
- Bu b i r . . . Yan i . . .
V i n a tereddütl e sustu , sonra :
- Eğe r s öy l e rsem . . . G ö rd ü ğ ü n rüya l a rdan
b i r i n i seç i p , o rüyanda ben i m de yaşamama i m­
kan verecek m i s i n ?
Körk, b u tekl ifin üzerinde kı saca düşündü .
Al acağ ı b i l g i n i n değerl i o l ab i l eceğ i nede n i y l e ,
başıyla evetledi.
- Asl ı nda. . . As l ında yapmak i stem ed i ğ i n
b i r şeyi yapman i ç i n s e n i zorl ayamazlar.
- Hayal güçleriyle beni tuzağa düşürm e k
zorundalar, değ i l m i ?
- Evet. O n l a r l a i ş b i rl i ğ i yapmad ı ğ ı n tak­
d i rde seni ceza l a nd ı rab i l i rl e r . Bunu da yakında
öğ reneceks i n .
- B i r zaman l a r gezegen i n yüzeyinde yaşa­
m ı ş olmal ı l a r. . .
V i n a , Kö rk'ün sözü n ü kesti :
- Lütfen , ded i . Eğer daha faz l a söyl eyecek
o l u rsam . . .
Kö rk, sorgusuna ı s rarla devam etti :
- Yera ltı nda yaş a m a l a rı n ı n sebebi ned i r ?
Vi na aceleyle :
- B i n l e rce yüzy ı l önceki sava ş , ded i . Yü­
zeyde ka l a n l a r hem kend i l eri n i hem de dünyala­
r ı n ı mahvetti ler. Gezeg e n i n kendi ken d i s i n i
onarması b u n c a yüzy ı l s ü rd ü .
- Yeraltına kaça n l a r b u radaki yaşantıyı
s ı k ı c ı b u l acak z i h i n güçleri n i g e l i şti rmeye çal ı ş­
tılar.
Gizli Görev: F . l l
- 1 62 -

V i n a baş ıyla evetl ed i .


- Fa kat bunun b i r tuzak o l duğunu a n l adı­
lar. Narkot i k l e r g i b i . R üya, gerçekten önem l i ol­
m aya baş layınca, yo l c u l u ktan , i nşaattan , yaratı­
c ı l ı ktan vazgeçer, hatta , ata l a r ı n tarafı ndan terk
ed i l m i ş makine ve a raç ların nas ı l tami r ed i l eceği­
ni b i l e unuturs u n . Sadece otu rur, başka l a rı n ı n
düşünce l erinde yaşars ı n . Y a d a hayvan örnekle­
ri n , g a l a ks i n i n çeş itl i yerleri nden geti rd i kl eri
can l ı nes i l le r i n düşünce l e r i n i yoklars ı n .
Körk, durumu b i rden kavrad ı .
- Bu d a demekti r k i , e l lerinde b i rden faz l a
hayva n b u l u ndurmak zorundal ar.
Vina gerçek b i r korkuyl a :
- Evet, d ed i . Lütfen , soru l arına cevap ver­
d i ğ i m takd i rde . . .
- Fakat bu a n l aşma var o l m ayan b i r şey l e
yap ı l m ı ştı . B i r haya l o l d u ğ u n u söyl e m i şti n , u nut­
ma.
Vina şimdi öfkey l e :
- Ben b i r kad ı n ı m , ded i . Sen i n g i b i can l ı
b i r va rl ı ğ ı m . B i z . . . Ade m ' l e H avva g i b iyiz. Eğer
yapab i l i rl e rse . . .
Vina b i rden haykı rarak konuşmas ı n ı kesti
ve kıvranarak yere yuvarland ı .
- Lütfen , d iye ya lvard ı . Ben i cezaland ı rma­
y ı n . . . E l i mden g e l e n i yapm aya ça l ı ş ıyorum . . . H a­
y ı r, l ütfe n . . .
V i n a , tam acıyla kıvranı rken gözden kaybol­
du. Körk, baş ı n ı kal d ı r ı p bakınca, M a g i strate de­
nen ya rat ı ğ ı n şeffaf duvarı n önünde d u rduğ u n u
görd ü . Körk, öfkeyl e a rkas ı n ı d ö n d ü . . . Ve o za­
man yatağ ı n ı n ya n ı ndaki duvarın b i r adam bo­
yu yüksekl i ğ i nde b i r yerinde b u l u nan d a i re şek-
- 1 63 -

l i ndeki ç izgiyi fark etti . Acaba orada gizl i b i r ge­


çit m i vard ı ?
Arkası nd a duyduğu hafif çıtı rtı üzerine tek­
rar dönd ü . Şeffaf duvarı n heme n d i b i nde, i ç i nd e
mavi sıvı b u l u nan c a m b i r t ü p görd ü . Makistrate
hala Körk'e bakıyord u . Körk, kafas ı n ı n i ç i nde b i r
ses duydu :
- Tüpün içinde bes l eyici b i r prote i n karı­
ş ı m ı var.
- G ard iyan gerçekten d e hayvanl arından
b i riyle mi konuşuyor?
- Eğer sıvı n ı n şekl i ve rengi hoşuna git­
mediyse, haya l etme k isted i ğ i n herhangi b i r y i­
yecek g i b i görüneb i l i r .
Körk :
- Va eğer . . . d iye başl ayacak o ldu.
- Açl ı k grevi mi ? Ceza l a n d ı rman ı n n e ka-
dar tats ı z o l duğunu unutmuş görünüyorsun.
Yine her zamanki g i b i b i rdenbire Körk, ken­
d i s i n i acıdan k ı vran ı rken b u l d u . Dumanla kap l ı
karan l ı k b i r yerdeyd i . A l evler vücudunu her taraf.
tan yal ıyord u . Aniden duyduğu acıdan öyl esine
şaş ı rm ı ştı ki dudakl arı n ı n aras ı ndan fı rl ayan
haykı rıya engel ol amad ı .
A c ı çekmes i ancak b i rkaç san iye sürd ü .
Körk y i n e hücres i nd eyd i .
M a g istrate :
- Çocu kluğunda d i n l ed i ğ i n b i r masaldan,
d ed i . Ş i m d i g ıdayı a l acaks ı n .
Körk, çekm i ş olduğu acıdan h a l a sol u k solu­
ğ ayd ı .
- Neden sadece z i h n i m e daya n ı l amayacak
derecede b i r açl ı k d uygusu koymuyors u n ? Bunu
yapamazs ı n . Sen i n d e yapamayacağ ı n ş eyler var,
öyle değ i l m i ?
- 1 64 -

- Eğe r itaat atm ernekte ı s rar edecek o l u r­


san, z i h n i n i n deri n l e rinde daha kötü a n ı l a r ı n var.
Kö rk, sende l ayerek g i tti ve tüpü a l arak ağ­
z ı na boşa lttı . Ayn ı anda, tüpü bir kenara f ı r l ata­
rak şeffaf duvara doğ ru atı l d ı . Körk, normal o l a­
rak duvara çarpmas ı y l a geriye doğru savru l d u ,
ama Magi strate d e b i r ad ı m geri l e m i şti .
Körk :
- Bu çok i l g i nç , ded i . Şaş ı rd ı m . Düşü nce­
l e r i m i okuyamad ı n m ı ?
- Yan ı ndaki kad ı n a g e l i nce , sen i n d e tah­
m i n etti ğ i n g i b i , b i r d ünya aracı gerçekten de bu
gezegen i n üstüne düştü . Fakat i ç i nde sadece b i r
can ! ı vard ı .
- i l k konu üzerinde d u ra l ı m . Duvara atı l­
d ı ğ ı m s ı rada bütü n arzum g ı rtlağ ı n a sarı l ab i l­
mekti . i l ke l duygu l a r , z i h n i okuyamayacağ ı n b i r
şekı lde perde l iyar m u ?
- Ca n l ı n ı n yara l a r ı n ı tedavi .ett i k v e onu
çok i l g i n ç bulduk. Böylece, bir erkeği çekeb i l m e k
i ç i n gerekl i oldu .
- Peka l a , ş u kad ı n üzerinde kon u şaca ğ ı z .
Kad ı n ı n caz i p görüneb i l mes i , benim koruyucu
b i r duyguya sah i p o l a b i l mem i ç i n yol undan ç ı k­
m ı ş g i b i görün üyorsu n .
- N u m u n e l e r i n yaşayab i l m esi i ç i n b u g e­
re k l i yd i .
Körk :
- Bu tıbbi, suni o l arak yap ı l a b i l i rd i , ded i .
Hayı r, o n u kab u l etme m , ondan hoş l anmam ş i m­
d i sen i n i ç i n çok daha önem l i görünüyor . . .
- N u m u n e l e r i m i z i n yen i yaşa m l a rı nda m ut­
l u o l ma l a r ı n ı arzu ediyoruz.
- B u n u n başka bir ya lan olduğunu kabu l
edersek, neden ondan hoş lanmam ı istiyors u n ?
- 1 65 -

Böylece aşk duyg u l arı h i ssedecek , karı-koca i l i ş­


k i l e r i n i yü rütecekt i m , öyl e d eğ i l m i ? Böy l e b i r
şeyi ancak, b i r a i l e grubu, hatta gerçek i nsan
ya ratma k gereğ i n i düşündüğünüz takd i rd e yapa­
b i l i rd i n iz . . .
- Ş i m d i tam o l a rak haz ı rlanm ı ş bu d i ş i y l e ,
a rt ı k tecrü be l e . . .
Körk :
- Yan i , iyice ceza l a nd ı rı l d ı demek i stiyor­
s u n ! d iye haykı rd ı . Sizi n l e i ş b i r l i ğ i yapmayan
ben i m . Beni neden ceza l a n d ı rmıyorsun ?
- Ö nce, koruyucu o l m a duygusu, ş i m d i de
acı ma. Fevkalade.
M a g istrate , döndü ve koridorda uzakl aştı .
H aya l k ı rı k l ı ğ ı na u ğ rayan Körk, döndü ve
duvarda g ö rd ü ğ ü garip izi i ncelem eye baş l ad ı .
B i rden kend i s i n i b i r ağacı i ncel erke n b u l d u .
Ağaçl ı k l ı b ü y ü k b i r parktayd ı . Çok uza kta bu l u­
nan b i r şehrin d ı ş hatları görünüyord u . Körk, bu­
l u nduğu yeri hemen hatı rlad ı .
Sağ tarafındaki b i r ağaca , g üze l i k i a t bağ­
l a n m ı ştı . Sol tarafında, d ü nya l ı g iys i s i i ç i nd e Vi­
na, p i k n i k yemeğ i n i haz ı r l ıyord u .
V i n a , baş ı n ı ka l d ı rı p Körk'e baktı ve g ü l ü m­
sayerek :
- Termosu eyere a s m ı şt ı m , orada unutmu­
ş u m , ded i .
Körk, atl arı n yan ı n a g itti v e onları okşad ı .
- Tang o ! Seni şeytan seni M erhaba, M eri
Lu ! Hay ı r, kusura bakmay ı n bu kez şeke r yok . . .
Fakat e l i nd e o l mayarak ceb i n i yoklad ı ğ ı za­
man i k i adet kesm e şeker bu l u nca şaş ı rd ı . Şe­
kerleri atl a ra yed i rd i . Ta lazya n l a r her şeyi d ü­
ş ü n m ü ş l e rd i .
Termosu atı n eyerinden a l ı p Vi na'n ı n yan ı n a
- 1 66 -

g e l d i ve ç i m e n l e r i n üzerinde otu rarak d i kkat l e


kad ı na bakt ı . Vina s i n i r l i görünüyord u .
- Doğduğun yere dönmekten memnun m u­
sun?
- B u raya dönmek i ç i n yan ı p tutuşuyord u m .
Düşünce l e ri m i ç o k iyi okudukları be l l i .
- Lütfen !
Vina, b u ke l i meyi adeta korkuyla h ayk ı r m ı ş­
t ı . Yüzünde, susması i ç i n Körk'e yalvaran b i r i fa­
de vard ı .
Körk :
- Doğduğum yer, i sted i ğ i m her şey, d ed i .
Eğer o n l a r l a i ş b i rl i ğ i yapars a m . Ö y l e d eğ i l m i ?
- Baş ağrı l a rı m ı u n uttun m u , sevg i l i m ?
Doktor d e m i şti k i , eğer sen böy l e garip konuşa­
cak o l u rsan . . .
Vina, sesi titreye rek sustu . Körk, y i n e ken­
d i s i n i tuzağa düşmüş h i ssediyord u .
- Seni cezaland ı rd ı kları i ç i n özü r d i l e ri m .
Fakat b u durumu h e r zaman baş ı m ı za sarmaları­
na izin vere m e m . Bir s ü re sonra bize sah i p o l a­
caklar.
Vina, Körk'e a l d ı rmadan öğ l e yemeğ i n i ha-
z ı r l amaya devam ett i .
- N e kadar güzel b i r g ü n , d eğ i l m i ?
Kö rk a l ayl ı b i r ses l e :
- G a ri p , ded i . Y i rm i dört saat kadar önce . . .
b u rada görd ü k l e r i m e ya k ı n bazı ş eyl eri n e ka­
dar arzu etti ğ i m i gem i n i n doktoruna söylüyor­
d u m . Soru m l u l u k , aksi l i k, u ğ raş . . . her şeyden
uzak, rahat b i r yaşantıdan söz ediyord u m . . . Ş i m­
d i b u n l a ra sah i p o l u nca daktoru n cevab ı n ı çok
iyi a n l ı yoru m . Va önündeki hayatı her tü r l ü zor­
l u klarıyla kabu l eder, ya da o hayata s ı rt ı n ı dö-
- 1 67 -

ner kend i n i ö l ü m e terk eders i n . Ta l azyanlar bu­


nun ters i n i yapmayı te rc i h etti ler.
Vina sahte b i r neşey l e :
- Ac ı k m ı ş o l duğunu umarı m , ded i . Beyaz
sandviç l e r , annen i n usu l ü n e göre haz ı rlanm ı ş ta­
vu k l u sandviç l e r .
Körk, sandviç l e rden b i r i n i tatt ı . Vina hak­
l ı yd ı .
- Doktor b u olay ı n bazı parçaları ndan
memnun kalacak. D i n l enmeye i htiyac ı m olduğu­
nu söyl e m i şti .
- B u rası d i n f enrnek i ç i n çok güzel b i r yer.
- Çocu k l u ğ u m bu rada geçti . Büyük şe-
h i rl e r i n çevre l e r i ndeki bahçe ler le karş ı l aştırma
kab u l etmez, ama ben buras ı n ı çok seve ri m .
Körk baş ı y l a uzak ufuk çizg i s i n i işaret etti .
- Oras ı Mojave , doğduğum yer.
Vina bir kahkaha att ı .
- Karına veri l ecek s ü rpriz b i r haber m i b u ?
Gö rüyorsu n ya . . . doğd uğu n yerdes i n ! i stersen
burcıda ka l ab i l i rs i n de. B i r zaman l a r koşup oyna­
d ı ğ ı n yerleri çocu klarına göstermek güzel b i r şey
değ i l m i ?
Körk :
- Şu . . . Baş ağrı l a rı n , ded i . i rsi o l arak ge­
çebi l i r. Çocuğunun ya da çocukl arı n ı n böy l e b i r
şeyi i rsi o l a ra k a l mas ı n ı i ster m iyd i n ?
- A m a bu ç o k saç m a .
- Öy l e m i ? Bak, ö n c e seni koru m aya zor-
land ı m , sonra sana karş ı b i r acıma hissi duymam
iste n d i . . . Ve ş i m d i de b i l d i ğ i m yerlerde koca ro­
l ü n e bürünmem ta lep ed i l iyor. B i r duyguyu uyar­
mak i ç i n bütün bun lara i htiyaç ları yok . Koca l ı k
duygusu sayg ıdan, sevg i d e n , karş ı l ı k l ı bağ l ı l ı k­
tan . . . ve daha başka b i r şeyl erden doğar . . .
- 1 68 -

- Söyl end i ğ i n e göre eskiden bura l arı çöl­


müş. Kum l a r , kaktüs l e r . . .
Körk sert b i r sesle :
- Eğer bana fı rsat vermezsen i k i m ize d e
yard ı m c ı o l amam , d ed i . B a n a hayal kurma gücü­
nün o n l a r i ç i n n arkoti k bir a l ışkı g i b i olduğunu
söylem işti n . H atta , ataları tarafından terk ed i l e n
makinelerin nas ı l tam i r ed i ld i ğ i n i b i l e u n utmuş­
l a rd ı . B u nede n l e mi böyl e s i n e önem l iyiz? H e r
i htiyaç l a rı n ı yapab i l ecek b i r e s i r l e r kolo n i s i ku­
rarak . . .
- Yete r ! Yeter Bana yaptı kları seni h i ç m i
i l g i l en d i rm iyor?
Körk :
- Tam b i r hapishane diye b i r şey yoktu r,
ded i . H e r zaman bir kaç ı ş yo l u vard ı r . H ü c redey­
ken , b i r ara l ı k gardiyan ı m ı n düşünce l e ri m i o ku­
yamad ı ğ ı n ı a n l ad ı m . Ö fke g i b i b i r duygu düşün­
celarimizi oku m a l a rı n ı ö n l üyor m u ?
V i n a öfkeyl e :
- Böy l e şeyl eri daha önce denemed i ğ i m i
m i sanıyorsu n ? d ed i .
- Onların ü stesi nden g e l ecek b i r yol var­
d ı r. Cevap ver bana !
V i n a 'n ı n öfkesi göz yaş iarına dönüştü .
- Evet, okuyamaz l a r . . . i l ke l duyg u l a r ı n ara­
s ı ndcın okuyamazlar. Fakat böy l e duyg u l arı ye­
terl i s ü re koruyamazs ı n . Ben dened i m !
Vina h ı ç k ı rmaya baş l ad ı .
- O n l a r . . . Yı l l arca h i ç b ı kmadan düşünce­
l e r i okumaya , zayıf b i r yön ü n ü aramaya çal ı ş ı r l a r
ve b i r h i l ey l e seni kand ı rı p ceza l a n d ı rmayı başa­
r ı r l a r . . . Ve her zaman kaza n ı rlar. Bana sah i p o l d u­
l ar. Benden bunun i ç i n n efret etti ğ i n i b i l iyoru m .
V i n a 'n ı n korku s u , çaresi z l i ğ i , y a l n ı z l ı ğ ı , ge-
1 69 -

ç i rd i ğ i bunca s ı k ı ntı tü m ü y l e d ı ş a vu ruyo�d u .


Kö rk, sam i mi b i r tav ı r l a ko l u n u genç kad ı n ı n omu­
zuna d o l ad ı .
- Senden n efret etm iyoru m . N as ı l b i r du­
rumda o l d u ğ u n u tah m i n edeb i l iyoru m .
- Yeterl i değ i l ! Sen i n b i r a i l e kuracak ve
o n u koruyacak şe k i l de h i ssetm e n i i stiyorl ar. Bu­
n u a n l a m ıyor mus u n ? Düşünceleri m i , arzu l a rı­
m ı , tam b i r erkeğ i n nas ı l o l ması gerekti ğ i n i üze­
r i n e gördüğüm rüya ları okuyorlar. Seni d e bu
neden l e seçt i l e r. Seni sevm ekten başka çarem
yo k. Sen i n de ayn ı duyguyla d o l m a n ı i stiyorlar.
Körk , i stemed i ğ i h a l d e sararm ı ştı . Duyd u k­
l a r ı ko rku nçtu .
- Eğ e r düşünce l e ri m i okuyabi l iyorlarsa·,
sen i i l k gördüğüm andan iti baren senden hoş­
l a nd ı ğ ı m ı b i l iyorlar. Küçücü k vahşi b i r h ayvan
g i b i yd i n .
- Sebep bu muyd u ? B i r barbar olduğum
n eden i y l e m i benden hoş l a n m ı ştı n ?
Kö rk, neşey l e :
- B e l k i de, ded i .
Vina doğru l a rak :
- Bütün b u n l a r ı n s e n i neden etk i l emed i­
ğ i n i ş i md i a n l ıyoru m , ded i . Doğduğun ye rdey­
d i n . R i ge l 'deki g i b i dövü şmen de sen i n i ç i n y e n i
b i r ş e y değ i l d i . B i r k i ş i n i n e n g ü ç l ü rüya lar, ya­
pamad ı ğ ı şeyler üzeri ned i r.
- B e l k i de. Ps i kolog değ i l i m .
Vina b i rden g ü l ümsed i .
- Evet, her zaman res m i , d ü rüst, şeref l i
yaşantıya a l ı ş m ı ş b i r g e m i kapta n ı . . . bütü n b u n­
l a rdan yoks u n o l d u ğ u zaman yaşantı s ı n ı n nas ı l
o l acağ ı n ı m e rak e d i yor o l ma l ı .
Sahne tatl ı b i r müz i k sen i y l e b i rden değ i ş-
- 1 70 -

ti . Değ i ş i kl i k Körk'ü otu rurken yaka l a m ı ştı .


Ş i m d i m i nderlerle döşe n m i ş b i r odada oturu­
yordu ve önündeki yuvarlak, a l ça k masa n ı n üz&­
r i nde b i r kase dolusu meyve ve şarap barda kla­
rı va rd ı . Ü ze r i n d e , Doğu h ü kümdarları n ı n k i n i
and ı ra n ipekl i b i r cüppe vard ı . Yan ı nda, tüccar
olara k hatı rlad ı ğ ı , daha sade g i yi m l i b i ri otu ru­
yord u . D i ğer yan ı nda i s e , Y ı l d ı z F i l osu ü n i for­
ması g i ym i ş , h i ç tan ı mad ı ğ ı b i r subay vard ı . Kı­
l ı kl a r ı ndan ve tutu m l a r ı ndan esir oldukl arı a n l a­
ş ı lan kad ı n l a r h izmet ed iyord u . Kad ı n l a r ı n ten­
l eri , Spa k ' ı n ten i ren g i ndeyd i . M ü z i k , fıskıye l i
b i r havuzun kenarı na otu rmuş ü ç l ü b i r g ru ptan
gel iyord u .
Kö rk y i n e b u l unduğu y e r i tan ı d ı ; Oryon
Kral l ı ğ ı n ı n saray avl usundayd ı . Subay Körk'e
doğru uzand ı .
- Körk, ded i . Evve lce Atr l gan gem i s i n i n
kaptanıyd ı n , değ i l m i ?
Tüccar :
- Doğru , ded i . Atı lgan ' ı n kaptanıydı .

- Ben de böyle d ü ş ü n m ü ştü m . Arada s ı-


rad::ı bu raya uğ ruyord u n uz . . . sözü m ona, duru­
mu kontro l etme k i ç i n .
Tüccar :
- Ve sonra , ded i . D ü nyaya , Oryon tücca r­
ları n ı n yerl i l e rden n as ı l yararl a n d ı k l arı n ı rapor
e d iyo rdu .
i ki adam kahkahalarla g ü l d ü l e r .

Su bay :
- Bu g ezegen h a l k ı n a şaş ıyoru m , ded i .
Kend i l e rinden yararlan ı l m as ı n dan hoş l a n ı yorlar.
- Sadece kar etm e yönünde de değ i l .
Subay takd i rl e çevre s i n e bakınd ı .
- B u rası çok güze l , M i ster Kö rk.
- 1 71 -

Tüccar :
- Bu henüz b i r baş l a n g ı ç , dedi .
i ki adam y i ne kahkaha lar la g ü l d ü l er. Subay,
yakı n ı ndaki b i r es i ri n poposuna hafif bir tokat
yap ı ştı rd ı .
- Yeş i l ten l i e s i r i n i z var m ı ? Söylendiği­
ne göre , çok vahşi ol uyorlarm ı ş . U stura g i b i
kes k i n tı rnakları varm ı ş ve i nsanı dayan ı l amaya­
cak b i r caz i bey l e çekerl erm i ş .
Bu a n a kadar, su bay Körk'te b i r nefret
uyand ı rm ı ştı , fakat son sözde kend i s i n e yaban­
c ı g e l meyen b i r i fade vard ı . . . ve esrarl ı b i r
ö n e m l e söy l e n m i şt i . Tüccar, a n l ayı ş l ı b i r i fa­
deyle Körk'e baktı .
- Arada s ı rada, ded i . Onlardan b i ri n i yo­
l a geti ren b i r erkek ç ı kar.
M ü z i kte b i r değişme oldu ; ses daha yük­
sel m i ş , önce yavaş olan tempo g i tti kçe h ı z l an­
m ı ş tı . Es i r kızlar b i rden , sanki kaçmak i ç i n sa­
b ı rs ı z l a n ıyorl arm ı ş g i b i ace l eyle uzaklaşt ı l ar.
M üz i sye n l e r i n b u l unduğu tarafa bakan Körk, ye­
ş i l ten i yağ l ıym ı ş g i b i p ı r ı l p ı r ı l parlaya n , ç ı rı l­
ç ı p l a k b i r kızı n havuzun kenarı n a d i z çökmüş ol­
duğunu görd ü . Kızın tırnakian uzun ve ustu ra g i­
b i kes k i n d i , saçları b i r at y e l e s i g i b i gür ve da­
ğ ı n ı ktı . Kız, gözl eri n i Kö rk'e d i km i ş d i kkat l e ba­
kıyord u .
Es i r l erden b i r i ağ ı r davra n m ı ştı . Yeş i l kız,
t ı s l ayan b i r ked i ses i n i and ı ran bir ses l e s ı ç ra­
d ı ve es i r k ı z ı n yo l u n u kesti . Körk'ün ş i m d iye
dek görmed i ğ i bir adam göründü ve e l i nd e k i
kamçıyı ka l d ı rd ı .
Kö rk :
- Vurm a ! d i ye hayk ı rd ı .
- 1 72 -

Yeş i l k ı z dönüp tekrar Kö rk'e bakınca, Körk,


onu hemen tan ı d ı . Vina y i n e karş ı s ı ndayd ı .
V i n a ağ ı r ad ı m larla üçgen şekl i ndeki mey­
dana doğ ru yürüdü ve tam ortada d u ru p b i r
a n Kö rk'e baktı . Sonra, m üz i k ses i n i duydu ve
b i r fl ütün Kobrayı etki lernesi g i b i , müzi k ses i n e
uyara k , baş ı n ı geriye attı , sonra kes k i n b i r
hayk ı rıyla dans etmeye baş lad ı .
Su bayı n sesi duyu ldu :
- Bu k ı z ı n e reden b u l d u ?
Körk, gözleri n i ç ı p l a k k ı zdan ayı ra m ı yord u .
Tücca r ı n s e s i cevap verd i :
- Kara n l ı k b i r kori dorda düşmüş ve i l erde
b i r ı ş ı k fark etm i ş . Uzun zaman denizl erde ka­
d ı ns ı z dolaşan b i r kapta n ı n göreb i l eceğ i b i r rü­
ya g i b i , değ i l m i ? Kız e l i nde b i r m eş a l e , yemye­
ş i l parı ltı l a r l a orada d u ruyormuş . . .
- Kız san3 çok garip bak ı ş l a r f ı r l atıyor,
Körk.
- Sanki s e n i n hakkı nda b i r şey l e r b i l i yor­
muş gibi.
Kö rk, bel i rs i z o l arak Ta l azya n l a r ı n bu i k i
a d a m vas ıtas ı y l a kend i s i n i tuzağa d ü ş ü rm eye
ça l ı ştı k l a rı n ı b i i iyord u , fakat dansı seyretm esi­
ni enge l l eyem i yord u .
Tüccar :
- Bu k ı z ı n b i r erkeğ i n ruhuna bedel o l d u­
ğ u n u d ü ş ü n m ez m i s i n ? ded i .
Subay cevap verd i :
- Bu k ı z i n sana her şeyi yaptı rab i l i r. Se­
ç i m yapabi l eceğ i n koca b i r uzay varsa ve bu da
küçük örneklerden sadece b i riyse . . .
Bu kadarı da fazl ayd ı . Kö rk, hamurdanarak
ayağa f ı r l ad ı .
- Çeki l ö n ü mden , A l l a h ı n cezas ı !
- 1 73 -

Avi u yu geçti ve b i r kap ı o l arak tan ı m l adı­


ğ ı n ı düşündüğü perdeyi çekerek karan l ı k bir ko­
ridora d a l d ı . Ö fkeyl e h ı z l ı h ı z l ı yürü rken koridor
daha da karan l ı kl aştı . Uzakta bir ı ş ı k parı l t ı s ı
vard ı . B i raz daha yürüyünce, gerçekten de e l i n­
d e b i r meşa l e tutan Vi na'y l a karş ı l aştı . . .
Sahne ayd ı n l a n d ı ve meşale kaybo l d u . Vi­
n a , deri s i bem beyaz, s ı rtında bir Talazyan g i y­
s i s i , e l i n i b i r şey tutuyormuş g i b i kald ı r m ı ş kar­
ş ı s ı nda d u ruyord u . Tekrar hücreye dön m ü ş lerd i .
V i n a 'n ı n yüzü öfkey l e darmadağ ı n ı k o l d u .
Şeffaf d uvara koşarak, yumruklamaya v e b o ş ko­
ridorlara doğ ru haykı rmaya baş ladı :
- Hayı r ! B ı ra k ı n b i t i re l i m ! Tam başaraca-
ğ ı m s ı rada . . .
Başka b i r kad ı n sesi :
- Ne o l uyor burad a ? d i ye sord u .
Körk ' l e Vina hı z la döndü ler.
Hücrede i k i kad ı n daha vard ı ; Teğ men U h u­
ra ve Çavuş R a n d . Körk, ş i md iye kadar o l a n
o l ay l a rdan öyl es i ne ç o k şaş ı r m ı ştı ki , art ı k bu
o l ayle<rı kan ı ksad ı ğ ı için hiç bir tepki göste rme­
di.
- B e n de s i ze ayn ı soruyu sorma l ı yı m , de-
di.
Teğmen U h u ra :
- Bu raya i n m eye çal ıştı k, ded i . Som ka­
ya l a r ı n i ç i n de bel i rme teh l i kesi vard ı , ama yu­
kardaki asansör kap ı s ı n ı faze rl erle parça l a m a­
ya çal ı ş m ı ş , başaramam ı şt ı k .
Çavuş Rand :
- Altı k i ş i yd i k , ded i . D i ğerleri n i n neden
başaramad ı kları n ı b i l m iyoru m .
V i n a , Körk'e :
- Bu haks ı z l ı k ! ded i . O n l ara i htiyac ı n yok : .
- 1 74 -

Körk, kend i s i n e o l a n güve nini yine kazan­


m aya baş larken ku ru b i r ses l e :
- Belki de ası l o n lara i htiyac ı m var, ded i .
Teğ men U h u ra , Çavu ş , ş u tazerleri n izi bana ve-
ri n .
i ki kadı n fazer tabanca ları n ı Körk'e uzattı­
lar. Körk, tabancaları d i kkatle i nceled i . Görd ü ğ ü
şeyden ötürü h i ç de şaş ı rm ad ı .
- i k i s i de boş .
Teğmen U h u ra :
- G e m i den ayrı l d ı ğ ı m ızda i k i s i d e doluy­
d u , ded i .
- Kuşkusuz. Fakat te lsizlerinizin de çal ı ş­
m ad ı ğ ı n ı göreceks i n i z .
Kafa s ı n a a n i b i r düşü nce sapland ı . D a h a ön­
ce bulmuş olduğu d a i re b i ç i m i ndeki p a n e l e bak­
tı . Sonra , aniden e l i ndeki fazer tabanca ları n ı pa­
n e l e doğru f ı r l attı .
Teğ men U h u ra , buz g i b i b i r ses l e :
- Bunun size ne yararı oldu ? d iye sord u .
- Beni m l e konuşma. H i ç b i r ş e y söy l e m e .
B i r nefret duygusu üzerine ça l ı ş ıyoru m . . . koca­
man, ç ı plak kafa l a r ı n ı parçalamak, b i r hamur yı­
ğ ı n ı şekline sokmak i steğ i y l e kafa m ı doldurmak
istiyoru m . Böy l e s i n e i l ke l d ü ş ü nceler d i ğ e r d ü­
şünce l eri perde l i yor. O n l a rdan nefret ediyo­
rum . . . Anl ıyor musunuz?
Vina :
- Düşünce l e r i n i ne kadar perde l eyeb i l i r­
s i n ? d iye sord u . B i rkaç dakika, b i rkaç saat m i ?
B u n u n sana n e yararı dokunaca k ?
l<örk, V i n a 'ya a l d ı rmamaya çal ı şarak düşün­
celeri n i d uyduğu nefret üzerine toplad ı .
V i n a , yen i g e l e n i k i kad ı n a döndü. Ö fke l i b i r
k ı s kanç l ı k l a :
- 1 75 -

- S ize i htiyacı yok, ded i . O beni seçti .


Çavuş Rand :
- Seni ne i ç i n seçti ? diye sordu .
Vina, öfkeyl e Çavuş a baktı .
- Ş i m d i çok zeki ürün e l d e etme k olanağı
var.
Çavuş :
- Ü rün m ü ? d ed i . Yan i • çocu k · ta olduğu
gibi m i ?
Teğmen U h u ra , Kö rk'ü i şaret edere k :
- Adam 'de o l d uğu g i b i , ded i . Ö y l e değ i l
mi?
- Siz benden daha o l u m l u b i r seç i m d e­
ğ i l s i n i z . Onu b i r kompütörle kontrol· etse l e rd i ,
şansları daha yüksek o l u rd u .
Teğ m e n U h u ra :
- Yaş ı n ı tah m i n etm e m i i ster m i s i n ? dedi .
O keş i f gem i s i n e yeti ş k i n b i r kad ı n o l a ra k kay­
ded i l d i n . B u n a on sekiz y ı l eki eyecek o l u rsak . . .
V i n a , şeffaf d uvara dönünce kon uşmas ı n ı
yarıda kesti . M a g i strate g e l m i şti . i ki tayfa kad ı n
i l g i y l e o n a baktı l a r .
Vina :
- Bu haks ı z l ı k , d ed i . Benden i sted i ğ i n i z
şeyi yaptı m .
M a g i strate o n a a l d ı rm ad ı . Körk'e :
- M adem k i halen var olan örneğ i i steme­
d i n , ded i . Ş i m d i seçmek hakkı n var.
Körk, duygu ları etk i l en meyen yarat ı ğ ı n üze­
rine atı l d ı .
- B u ras ı n ı parçalay ı p nas ı lsa seni yaka l a­
yacağ ı m ! d i ye hayk ı rd ı . Baka l ı m s e n i n de kan ı n
b i z i m k i g i b i k ı rm ız ı m ı ? Bunu kısa zamanda öğ­
reneceğ i m !
- H e r i k i yeni numunen i n kend i l er i n e gö-
- 1 76 -

re yetenekleri var. Teğ men U h u ra d i ye çağ ı rdı­


ğ ı n , çok zeki b i r kad ı n ve bize çok zeki ürün ve­
recek. H e r n e kadar duygusuz görün üyorsa d a ,
bu sadece sahte b i r görünü ş . Sen i n de i ç i nd e ol­
duğun bir çok haya lleri var.
Kö rk, Teğ men U h u ra ' n ı n bu duygu l a r ı n ı i ş i­
tince şaş ı rd ı , fakat bu haberi d e , onun öze l anı­
l a r ı n a yap ı l a n gereks iz bir karı ş m a ol arak n i te­
l e n d i rerek öfkes i n e kattı .
- Bütün i steğ i m s e n i e l i m e g eç i rm e k ! Bu
düşünce l e ri m i okuyab i l iyor musu n ? N efret, ö l­
d ü rme haya l l e ri . . .
- Çavuş Rand ded i ğ i n kad ı n , sen i n eri ş i l e­
m eyecek b i r k i ş i o l d u ğ u n u d ü ş ü n üyord u , fa kat
ş i m d i d u ru m u n değ işti ğ i n i kavrıyor. O n u n genç­
l i ğ i , gücü ve b u n l a ra ek o l arak, ol ağanüstü d i­
şiliği. . .
- Ben i m düşünce l eri m i çok daha i l g i n ç
b u l acaks ı n ! i l ke l düşünce l e rden a n l amazs ı n .
Son d e rece ç i rk i n duygu l arı . . .
B i rden acıyla yere düştü ve kıvra n m aya
baş lad ı . Bu kezki görü n ü m d e , engizisyon mah­
kemeleri n i n i ş kence odas ı vard ı . Baş ı n ı n üstün­
d e sanki M a g i strate'n i n d ü ş ü nceleri yüzüyar­
m u ş g i b i yd i .
Yan l ı ş düşünce l e r ceza l a nd ı r ı l abi l i r.
Doğ ru düşünce l e r hemen m ü kafatland ı rı l ı r. Bu­
nun çok geçe r l i bir b i l eş i m o l d u ğ u n u öğrene­
ceks i n .
Görü n ü m kaybo l d u v e Körk, yuvarl and ı ğ ı
yerden doğru l u p otu rdu . M a g i strate g itm i şti ,
Teğmen U h u ra 'y l a Çavuş Rand üzer i n e doğru
eğ i l m i ş l erd i .
- H ayı r . . . Bana . . . Yard ı m etmey i n . B e n i
ya l n ız b ı ra k ı n yeter. N efret üzer i ne yoğ u n b i r
- 1 77
-

şeki lde düşü n m e l i y i m . N efret düşünce l e ri n i ge­


ç i p düşünceleri okuyamaz l a r.
Saatl er ağ ı r ağ ı r geçti , n i hayet ı ş ı k l a r h a­
fifled i . Ta l azya n l a r ı n üç kad ı n ı da Körk' l e bera­
ber ayn ı hücrede tutmak n i yeti nde o l d u k l arı
aç ı kça b e l l i yd i . Duyduğu nefret h i s s i n i ca n l ı tut­
m a k g i tti kçe zorlaş ıyord u . Yu m ruğunu bütün gü­
cüyle tekrar ve tekrar d uvara i n d i riyor ve duy­
duğu acı n ı n n efreti n i a rtı racağ ı n ı u m uyord u .
Kad ı n l a r a l ç a k ses l e a ra l a r ı n d a konuşuyor­
l a rd ı . B i r s ü re sonra teker teker uykuya daldı­
l a r . V i n a yata kta , d i ğ e r i k i kad ı n da yerde otu r­
m u ş , s ı rtları n ı yatağa daya m ı ş o l arak uyuyord u .
Kö rk, b i r duvarı n d i b i ne çöküp otu rd u . Kafas ı n­
da ş i m d i yorg u n l u ktan başka h i ç b i r düşünce
yoktu ve yorg u n l uğ u n u n üstes i nden gelme ça­
bas ı i ç i ndeyd i .
Sonra , duymaktan çok, yan tarafında b i r h a­
reke t o l d u ğ u n u h i ssetti . Duvardaki panel aç ı l­
m ı ş , ve b i r Ta l ozya n ı n kol u yerdeki Fazer taban­
c a l a rı n ı a l m a k üzere uza n m ı ştı . Körk , b i rden h a­
rekete geçti ve Ta l ozya n ı n ko l u n u yaka l ay ı p h ı z­
l a kend i s i ne doğ ru çekt i .
M a g i strate , böyles i n e g ü ç l ü b i r ç e k i ş sonu­
cu odaya adeta b i r tak l a k atarak g i rd i . B i r s a n i­
ye sonra Körk 'ün parmakları M a g i strate ' n i n i n­
cec i k boyn u n a d o l a n m ı ştı .
V i n a yatt ı ğ ı yerden :
- Onu h ı rp a l a m a ! d iye bağ ı rd ı . H i ç b i r za­
man kötü l ü k düşünm ezl e r . . .
- O n l a r ı n n e kadar iyi o l d u k l a r ı n a b i rkaç
örnek vereb i l i ri m . . .
Ta l ozyan b i rd e n kaybo l d u ve Körk, daha ö n­
ce görmüş olduğu yarı hayvan yarı örümcek ya­
ratı ğ ı n boğaz ı n ı s ı kmakta o l d u ğ u n u görd ü . Ağ ı z
Gizli Görev : F . 1 2
- 1 78 -

k ı s kaçları Körk 'ün yüzün ü paralamak i sted i . Ça­


vuş Rand, kes k i n b i r ç ığ l ı k attı .
Körk, e l i ndeki yaratı ğ ı b ı rak m adan boğaz ı n ı
_
s ı kmaya devam . etti. - --- -
- H a l a sen i n g ı rtlağ ı n ı tutuyorum ! Ya bu
görü ntüyü ka l d ı r ı rs ı n , ya da boyn unu koparı r ı m !
Yaratığ ı n yeri n i b i rden Magistrate a l d ı .
Körk :
- Böylesi daha iyi , d ed i . B i r görü n ü m daha
tekrarlarsa n . . . e n küçü k b i r şey yaparsan . . .
boynunu hemen koparacağ ı m . An i ad ı n m ı ?
Körk, parmakları n ı b i raz gevşeterek Magis­
trate 'n i n n efes almasına i m kan verd i . Mag i stra­
te 'n i n a l n ı ndaki damar kabard ı .
- Gem i n . Beni b ı rakmazsan , gem i n i tah­
rip edeceğ iz.
Vina :
- B l öf yapm ı yor, ded i . H aya l gücüy l e per­
sone l i n yan l ı ş b i r hareket yapmas ı n ı . yan l ı ş b i r
d ü ğ m eye basarak gemi n i n tah r i p o l m as ı n ı sağ­
l ayab i l i rl e r .
- B i r s e b e p yokken ö l d ü rmeyecek kadar
a kı l l ı o l d u ğ u n u düşünmek teh l i kesi n i göze a l a­
cağ ı m . D i ğ e r tarafta n , ben i m ö l d ü rmek i ç i n se­
beb i m var. Teğ men U h u ra , ş u n u n g ı rtlağ ı na ya­
p ı ş . En küçü k b i r hareketinde d e . . .
Teğ men Uhura, sert b i r ses l e :
- An l ad ı m , Kapta n , d ed i .
Serbest ka l a n Körk. yerdeki fazer tabanca­
l a rı n ı a l d ı . B i ri n i bel i n e sokarak, diğeri n i ayar­
l ad ı , şeffaf duvara doğ ru tuttu ve teti ğ i çekti .
Tah m i n ett i ğ i g i b i , faze r tabaneası çal ışmad ı .
Kö rk, M a g istrate 'ye döndü v e faze rin naml usu­
n u şakağ ı n a dayad ı .
San ki g e l i ş igüzel konuşuyormuş g i b i :
- 1 79 -

- Bak, şöy l e b i r i dd i aya g i re l i m , ded i . Sen ,


bu tabane ı n ı n ç a l ı ş m ad ı ğ ı n ı düşünmem i ç i n b i r
hayal oyunu yapıyors u n . B ı ra k b i z i m m a k i n e l eri ,
kendi maki n e l e r i n izden b i l e a n l ayam ıyorsunuz,
ve bu neden l e s i l a h l a r ı ku rca l a m aya cesareti n i z
yok. B u faze r tabaneas ı ş i md i duvarda b i r d e l i k
açtı , a m a sen o d e l i ğ i görmem izi ö n l üyors u n .
Acaba bu teori m i baş ı nda denesem m i d iye dü­
şünüyoru m ?
M a g i strate , çares izl i k i ç i nde gözl e r i n i ka­
pad ı . B i rd e n b i re , şeffaf duva r ı n üzerinde koca­
m a n b i r d e l i k b e l i rd i .
- O . E . D . , Teğmen U h u ra , a rtı k o n u b ı raka­
b i l i rs i n . Eğer b i r numara yapmaya ka l k ı şacak
o l u rsa ateş edeceğ i m ve o d a bunu b i l iyor. H e r­
kes d ı şarı . Buradan g i d iyoruz!

* * *

Yüzeyd e , sadece asansör kap ı s ı n ı n ü s ke­


s i m i h a l a du ruyordu ve kaya l ı k küçük tepec i k
toz o l muştu . Demek k i Tal ozya n l ar , kurtarma
eki b i n i n bu kapıyı görm e l e r i n i engel l e m i ş l e rd i .
Teğmen U hura, te l s iz i n i ku l l a nmak i sted i ,
a m a te l s iz ça l ı şmad ı . M a g i strate ' n i n a l n ı ndaki
damarı n kabard ı ğ ı n ı gören Körk, fazer tabanca­
s ı n ı ka l d ı rd ı ve dem i r g i b i sert b i r ses l e :
- Gem i m l e bağ ı ntı kurmak i stiyoru m .
H e m de ş i m d i !
M a g i strate :
- Hayır, d ed i . Sonunda b u l un m a n ı i sted i­
ğ i m iz yüzeydes i n . Seçe b i l eceğ i n d i ş i l e r l e b i r­
l i kte burada beceri kl i b i r nes i l yarata . . .
- Ö nce i ş e s e n i gömmekle başl ayacağ ı z .
- Öl d ü rmek n iyetinde olduğunu g örüyo-
� 1 80 -

ru m . Sen i ö n l eyemem , fakat d i ğerleri ben i m ye­


r i m i a l acakt ı r . G azegende b i r hayat kurab i l me n
i ç i n , zoo l o l oj i k bahçe m i ze b itki l e r d i k i l ecek . . .
Körk :
- Bana bak, ded i . Sen i n l e b i r a n l aşma ya­
pa l ı m . Sen ve hayatına karş ı l ı k, şu i ki Dünya l ı­
n ı n hayatı .
- B i z i m hayat s ü remiz s iz i n ki nden uzun
olduğu i ç i n , sanatkar, tekn i syen o l ara k eğiti l ­
m i ş b i r top l u m g e l i şti rmeye vakti m i z var . . .
- N e söyled i ğ i m i a n l ıyor musun ? Gemi­
m i z i n iyi d u ru mda o l duğunu i spatl arsan , şu i ki­
s i n i gem iye gönderirs e n , bu rada Vina i l e ka l a­
cağ ı m .
Keme ri n i n çeki l d i ğ i n i h issetti v e göz ucuy­
la bakınca Teğmen U h u ra'n ı n , bel indaki fazer
tabancas ı n ı çekip a l d ı ğ ı n ı görd ü . Teğ m e n , taban­
cas ı n ı n aya r kontro l düğmes i n i sonuna kadar
açt ı ğ ı zaman sert b i r ses ç ı ktı . Fazer tabaneas ı
b i rden keski n , ı s l ı ğ ı and ı rı r b i r ses l e çal ı ş maya
baş i ad ı . S i l a h büyük b i r yük top l uyordu . . . b i r sü­
re sonra top l anan bu yük, bir bomba g i b i patla­
yacaktı .
Teğ men U h u ra :
- Es i r g i b i yaşayacak o l a n b i r nes i l yarat­
m a k yan l ı ş düşünce, ded i . Ayn ı f i k i rde değ i l m i­
s i n iz , Kapta n ?
B i r d a k i ka l ı k tereddütten sonra , Körk baş ı y­
l a evetl ed i .
M a g i strate :
- Bu b i r aldatma değ i l m i ? d i ye sord u .
G e rçekten de kend i n izi y o k etmek amac ı nda m ı ­
s ı n ı z ? Evet, böy l e b i r amac ı n ı z olduğunu a n l ı yo­
rum.
- Vina, yeraltına dönmek fı rsatı n var. Fa­
\
- 181 -

kat çabu k o l . Ve sen Ta lozya n , sana i nsan l a r ı n


ne k a d a r i l ke l o l duğunu göstermek i stemem ne­
d e n i y l e , sen d e onunla beraber gideb i l i rs i n .
N e M a g i strate n e d e V i n a yerlerinden kı­
m ı ldamad ı l ar.
- Hayır, ded i . Eğer hep i n i z bunun böylesi­
ne önem l i o l duğunu düşünüyorsanız, ben de g i t­
m iyoru m . Eğer e l lerine başka b i r i nsan daha ge­
çecek o l u rsa, ayn ı şeyi y i n e tekrarl ayab i l i rler ! . .
M a g i strate , garip b i r üzüntüyle :
- Bunun m ü m kü n o labi l eceğ i n i düşün me­
m i şti k, ded i . Nesi i n iz i n adetl eri ve tari h i n iz, ra­
hat edeb i leceğ i n iz b i r yerde b i l e olsanız, tutsak
o l m a ktan n efret etti ğ i n izi gösteriyor. Ö l ü m ü
terc i h ediyorsunuz. Bu d a ğ b i z i m i htiyaç l arı m ı z ı
karş ı l ayamayacak kadar vahşi v e teh l i ke l i o l du­
ğ u n uzu gösteriyor.
Vina :
- Ya n i , s i z i ku l l anamayacağ ı n ı söy l e m e k i s­
tiyor, dedi . G e rn i n ize dönmekte serbests i n i z .
Teğmen U h u ra , fazer tabancas ı n ı n kontro­
l ü n ü tam zaman ı nda tekrar s ı f ı ra çev i rd i .
Kısa b i r sessizl i kten sonra, Körk :
- V i n a , ded i . O l a n o l d u . Özür d i l emeye
gerek yok. B izden b i r i n i ya ka l ad ı n , b i z i te h d it
ett i n , b i ze ı stı rap verd i n . . .
M a g istrate :
- Uygunsuzluğunuz Ta l azyan nesi i n i n yok
o l m a s ı n a sebep o l d u , d ed i . Bu yeterl i değ i l m i ?
Sizden başka h i ç b i r numune s i z i n gösterd i ğ i n iz
e lveri ş l i l i ğ i gösteremed i . Son umudumuz s iz d i-
n iz .
Körk, şaş ı rara k :
- Saçm a , d ed i . B i r çeşit ticareti n , bazı
karş ı l ı k l ı i ş b i rl i ğ i n i n . . .
- 1 82 -

Magistrat baş ı n ı sal l ad ı :


- N es l i n iz b i z i m haya l gücümüzü og rene­
cek . . . ve kend i kend i s i n i yok edecek. i nanc ı m ı­
za göre bunu ö n l e m e k b i z i m içi n son derece
önem l i .
Teğ men U h u ra :
- Kapta n , ded i . Naki l kontrolunu tem i n et­
tik.
- Iyi . G i de l i m . V i n a , sen de gel iyorsu n .
- Ben . . . S i z i n l e g e l e m e m .
Körk, tah m i n ederneyeceğ i ş e k i l d e şaş ı rd ı .
- Teğ men U h u ra , Çavuş Rand , s i z g i d i n .
Şu mese l e n i n as l ı n ı öğren i r öğrenmez b e n d e
g e l eceğ i m .
i ki kad ı n ı n tereddütl e durması üze r i n e e k­
ledi :
- Bu b i r e m i rd i r.
i ki kad ı n b i rden g ö l g e l eşti , sonra ortadan
kaybo l d u . Kö rk, V i n a 'ya döndü :
- Ş i m d i gel e l i m . . .
B i rden şaşkı n l ı k ve korkuy l a sustu . V i n a
s ü ratl e değ i ş i yord u . Yüzü k ı r ı ş k ı r ı ştı . Yanağ ı n­
da ç i rk i n b i r ya ra izi bel i rd i . Vücudu korku nç b i r
şeki l d e d e ğ i ş iyord u . B ütü n bu d eğ i ş m e s ü res i n­
d e , V i n a , acı ifadesi d o l u göz l e r l e Körk'e bakı­
yord u . Vina, bel i bükü l m ü ş , yüzü k ı r ı ş ı k dol u ,
çok yaş l ı b i r i htiyar hal i ne g e l e n e kadar değ i ş­
me s ü rd ü .
M a g i strate :
- i şte b u , d i ş i n i n gerçek görünü m ü , ded i .
Doğru o l amazd ı . Kazazed e l e r i n ka m p ı nda
gördüğü genç kad ı n , sağ l ı k l ı köyl ü , bir d ü nya l ı­
n ı n karı s ı , Oryon Kra l l ı ğ ı ndaki yeş i l ten l i vahşi
kız, karş ı s ı nda duran bu i htiyar o l amazd ı . . .
V i n a , yaş l ı b i r ses l e :
- 1 83 -

- Gerçek b u , ded i .
Ko l l a r ı n ı ka l d ı rd ı .
- B e n i gerçek ki ş i l i ğ i m l e gör. B e n i enkaz
a ras ı nda ö l m e k üzereyken buldul ar . Beni tedavi
ed i p yaşattı lar. Yaşattı l ar , ancak beni eski k ı l ı­
ğ ı m a sokamad ı l ar. Ş i m d i a n l ı yor musu n ? Sizi n l e
neden g e l e m eyeceğ i m i an l ı yor musun ?
V i n a döndü ve sarsak ad ı m l arla asansör
kap ı s ı n a doğ ru uzakl aştı . Körk, Vi n a ' n ı n arkası n­
dan korkuyl a karı ş ı k b i r a c ı m a duygusuyl a bak­
tı . Sonra M a g i strate 'ye döndü .
M a g i strate :
- Vi n a 'n ı n neden i steyerek kalmak isted i­
ğ i n i sana ispatlamak gerekiyord u , ded i .
Körk, karş ı s ı ndaki garip adama ş i md i daha
a n l ayı ş l ı bir ifadey l e baktı :
- Demek k i sen i n içinde d e dürüstl ü k kı­
vı l c ı m l arı va rm ı ş , ded i . Ona y i n e genç görünü­
m ü verecek m i s i n ?
- E l bette . Daha fazl as ı n ı da vereceğiz.
Bak.
Sevi m l i ve güze l V i n a , asansörün kapı s ı n­
dan g i rmek üzereyd i ve yan ı n da . . . kend i s i var­
d ı . V i n a 'y l a Körk'ün haya l i dönüp ona e l sal l adı­
lar. Son ra asansör onl arı Ta los IV gezegen i n i n
der i n l e r i n e doğru i n d i rd i .
M a g i strate :
- Artı k haya l i n e e r i şti , ded i . Sen de ger­
çeğ i öğrend i n . Art ı k i ç i n rahat o l arak döneb i l i r­
sin.
Körk, ada m ı n g ü l ümseyip g ü l ümsemed i ğ i n i
a n l ayamad ı .
Körk, Naki l odas ı ndaki naki l d i s ki n i n üze­
rinde bel i rd i ğ i zaman Spak, Teğmen Uhura , Su-
- 1 84 -

l u , Çavuş Rand ve Doktor M akkoy , Körk'ün


baş ı na üşüştü l e r .
Çavuş Rand :
- Vina n e o l d u ? d i ye sord u .
Teğ m e n U hl!ra :
- B i z i m l e . . . G e l m iyor m u ? d iye e k l ed i .
Kö rk, kı saca :
- Hayı r, ded i . O n u n g e l m e rn e k i ç i n göster­
d i ğ i nede n l eri mantı k l ı b u l d u m . Artı k yörü nge­
den ayrı l a b i l i riz. N e res i buras ı , okul g e m i s i m i ?
Hayd i , he rkes kontrol odas ı n a ! Trafi kçi , b i r rota
istiyoru m !
- E m reders i n iz , Kaptan !
Doktor M akkoy 'dan başka herkes , ü rkek
kekl i k l e r g i b i dağ ı l d ı l a r .
M a kkoy :
- B i r dakika, Kaptan , ded i .
- N e va r ? Çok iyi y i m .
- As ı l mese l e b u y a . Yüzde y ü z sağ l ı k l ı gö-
rün üyors u n .
- Ö y l e . D i n l en m e m i v e d e ğ i ş i k l i ğ i tavs iye
eden s e n değ i l m i s i n ? H e m d i n l e nd i m hem de
d eğ i ş i k l i k o l d u . Doğduğu m . . . yerlere g i tti m .
Hayd i , a rtı k gö revi m ize baka l ı m .
Atı l g a n , Ta los I V gezegen i n i n yörünges i n­
den ayrı l ı p , otomati k o l arak ki l itlenen yen i rota­
s ı nda s ü ratl e yol a l ı rken , gezeg endeki b ütü n
a n ı l a r g itti kçe uzaklaş ı yo r ve bel i rs izl eşiyordu .
Kaptan Körk, başka koşu l l a r a ltında h a ng i s i n i
Jeçe b i l eceğ i n i düş ü nerek Teğ men U h u ra 'y l a
Çavuş Rand 'a kaçamak b a k ı ş l a r fırlatmaktan
kend i n i a l a m ıyord u .
B i r a r a , o n l a r ı n da kend i s i n e kaça mak ba­
k ı ş l a rl a baktı k l a r ı n ı fark e d i nce, kararl ı b i r ifa-
- 1 85 -

deyl e d i kkati n i karş ı s ı ndaki ekrana verd i ve


böy l e düşünceleri kafas ı ndan hemen s i l i p attı .
Bu kon u l a r üzeri nde, son zaman l arda epey
tec rübe geç i rm i şti .

sini

You might also like