You are on page 1of 92

PERİANAL BÖLGENİN BENİGN

HASTALIKLARI

Dr. E. Özlem Gür


İKÇÜ GENEL CERRAHİ
• Anal bölgenin anatomisi
• Hemoroid
• Anal fissür
• Perianal apse ve fistüller
• Pururitis ani
• Hidradenitis süpürativa
Anatomi
• Cerrahi ana kanal, anorektal halkada başlar ve anal
kenarda (verge) sona erer.

• Ortalama 4 cm uzunluktadır.

• Kalın barsağın sirküler kasları kalınlaşarak aşağı


doğru ilerler ve internal sfinkteri oluşturur.

• Eksternal sfinkter ise çizgili kas yapısındadır ve


subkutan, süperfisial ve derin kısımları olmak üzere
üç kısımdan oluşur.
• Puborektalis kası eksternal sfinkterin derin kısmı
ile birleşir.

• Puborektalis , eksternal sfinkterin derin kısmı,


longitüdinal kas ve internal sfinkterin üst kısmı
palpabl ‘ anorektal halka’ yı oluşturur.

• Cerrahi anal kanalın bitiş yeri ise anoderm ile


perianal derinin birleşim yeri olan anal
kenardır(Anal verge).
• Cerrahi anal kanal üstte mukoza ile altta ise
modifiye bir deri olan anoderm ile kaplıdır.

• Anoderm özel bir tip epitel ile kaplı olup bu


alanda kıl kökleri ve ter bezleri yoktur ancak
sinir uçlarından çok zengin bir bölgedir.
• Anal kriptalar anodermin üst kısmındadır.

• Anal kriptaların hizasındaki çizgi ise dentat veya


pektinat çizgi olarak adlandırılır.

• Kolorektumun kolumnar epiteli distalde 0.5- 1 cm


bir geçiş zonu sonrası , dentat çizgiden itibaren çok
katlı yassı epitel olarak devam eder.
• Dentat çizgi cerrahlar için çok önemlidir, bu
kesimin üstünün epiteli otonom sinir sistemi
tarafından innerve edilirken ağrıya duyarsız iken
bu çizginin altı spinal sinirler tarafından innerve
edilir ve ağrıya duyarlıdır.

• Anal bezler çok katlı mukus salgılayan kolumnar


epitel ve skuamöz epitel ile örtülüdür.
• Anüs çevresinde 6- 10 anal bez ve her bezin dentat
çizgiye açılan bir kripti bulunur.
• Bu bezlerde oluşan infeksiyon perianal abse ve
fistülün en sık nedenidir.
Anatomi
HEMOROİDLER

• Popülasyonda %25-40
• E/K:1
• Anal kanalın submukoza tabakasında üç yerde
uzunluğuna yerleşmiş arterioller, venüller ve
arteriovenöz anastomozlar, düz kas yapıları ve
fibrovasküler yapılardan oluşan “vasküler
yastıkçıklar”dır.
• Hemoroidler bir hastalık olmayıp, anal kanalın
anatomik elemanlarıdır.
• Hemoroidin bir hastalık olmadığı, ancak
hemoroidler zemininde gelişen klasik
inflamatuar hadisenin hemoroidal hastalık
olarak kabul edilmesi gerektiği genel olarak
kabul edilmektedir.

• Hemoroidlerin , anal kanal basıncının ve


kontinensin sağlanmasında önemli
komponentler oldukları ve aynı zamanda
defekasyon sırasında suspansuar işlev
gördükleri düşünülmektedir.
• Genellikle düşünülenin aksine hemoroidal
hastalık variköz bir hastalık değildir.
• Venöz yapılar hemen tümüyle normaldir ya
da sekonder bazı değişiklikler saptanabilir.
• Hemoroidal hastalık esasen bir bağ dokusu
hastalığıdır.
• Hemoroidal yastıkçıkları destekleyen fibro-
elastik dokunun dejenerasyonu sonucu anal
kanal dinamiği bozulur ve yastıkçıklar prolabe
olurlar.
• Hemoroidal yastıkçıklar,
dentat çizginin hemen
proksimalinde ve genellikle
üç adettir ( sol lateral, sağ
ön ve sağ arka) ve aslında
normal anatomik
yapılardır.
ETİYOPATOGENEZİ

• Hemoroidal hastalık multi faktöriyel bir


hastalıktır.
• İnternal hemoroidi destekleyen fibroelastik
doku dejenere olur ve dokunun anormal
derecede gevşemesine yol açar.
• Destek dokunun gevşemesi nedeniyle
vasküler komponentler distansiyona uğrar ve
hemoroidlerin boyutunun artmasına yol açar.
Hemoroid neden oluşur?
• Kalıtsal • Ailevi yatkınlık
• Kabızlık • Kronik öksürük
• İshal • Şişmanlık
• Gebelik , doğum • Kolit , enterit , proktit gibi
• Ayakta uzun süre kalma iltihabi barsak hastalıkları
• Masa başında uzun süre • Alkol alışkanlığı
çalışma • Prostat büyümesi
• Çeşitli meslek grupları • Kalp yetmezliği
( Şoförler ) • Karaciğer sirozu
• Baharatlı , tahriş edici • Karın içi tümörler (rahim ,
gıdalarla kötü beslenme kalın barsak tümörleri)
alışkanlıkları
Hemoroid belirtileri
• Rektal kanama
• Ağrı
• Makatta ele gelen şişlik
• Akıntı,makatta ıslaklık hissi
• Kaşıntı
• İleri evrelerde anemi, ödem,
infeksiyon, ülserasyon, fibrozis ve
strangülasyon görülebilir.
Hemoroid Tipleri

• Eksternal (dış) hemoroid: Dentat hattın distal


kısmından, squamoz epitelle örtülü bölgesinden
gelişir. Dentat hattın altında ve anal kanalın çıkışına
yakındırlar.
• İnternal (iç) hemoroidler: Dentat hattın üzerinden
kolumnar epitelle örtülü mukozal bölgesinden
gelişir.
• İçinde kanın pıhtılaştığı hemoroidlere ise tromboze
hemoroid denir.
Hemoroid Tipleri

İç hemoroid Dış hemoroid


Hemoroid
dereceleri

Grade III
Grade I Grade II
Dışarı çıktıktan sonra Grade IV
Hemoroid dışarı çıkmaz . Dışarı çıkabilir , kendiliğinden
Sadece kanama ile belirti verir. geri çekilir.
Ancak beklemekle veya Artık devamlı dışarıdadır.
parmakla içeri girer
TANI

• Digital muayene
• Rekto-sigmoidoskopik inceleme
TEDAVİ

• Lifli gıdalardan zengin bir beslenme


• Bol miktarda sıvı alınması
• Defekasyon alışkanlıkları
• Oturma banyosu: Uzayan oturma sürelerinin anodermde
maserasyon ve ödemi
artıracağını hatırlatılmalı
• Egzersiz
İLAÇ TEDAVİSİ

• Venoprotektif ilaçlar (Flavonoid,Kalsiyum dobesilat)


• Topikal anti-inflamatuvar ve steroid krem ve supp
MUKOZAL FİKSASYON TEDAVİLERİ

• Skleroterapi
• Lastik band ligasyonu
• Kriyotedavi
• İnfrared fotokoagülasyon
• Laser tedavisi
CERRAHİ TEDAVİ

• Semptomların diğer yöntemlerle giderilemediği


• Geniş prolabe pakelerin varlığı
• Tekrarlayan trombozlar
• Eksternal komponentin bulunması
• Ülserasyon, gangren bulunması
• Birlikte fissür, fistül, gibi cerrahi tedavi gerektiren
patolojilerin bulunması
CERRAHİ TEKNİKLER

• Kapalı Teknik (Ferguson)


• Açık Teknik (Milligan-Morgan)
• Stapler hemoroidopeksi ( Longo yöntemi)
• Hemoroidektomide rektal mukoza ile birlikte
hemoroidler çıkarılır.
• Bu işlem yapılırken anal sfinkterlerin korunması ve
hemoroidlerin üç kadrandan( sol lateral, sağ anterior,
sağ posterior) çıkarılırken arada sağlam mukoza
bırakıldığından emin olunması gereklidir.
• Anal mukoza korunmadığında defekasyon sırasında
anal kanal genişleyemez ve striktür oluşur.
ANAL FİSSÜR
• Anal fissür, anal kanalda anüs
kenarına kadar uzanan çatlak
şeklinde ağrılı bir yaradır.
• Vakaların çoğunda arka orta
çizgide ve uzunlamasına
yerleşimlidir.
• En sık genç ve orta yaşlarda
görülür.(20-40y)
• Kadın, erkek dağılımı açısından
önemli bir fark yoktur.
• Etyopatogenez:

• Anal fissürün etyolojisi tam olarak


anlaşılamamıştır.
• Ancak hacimli sert bir dışkının anal kanaldan
geçerken yol açtığı travmanın neden olduğu
kabul edilmektedir.
• Bunun yanında rektuma dışarıdan sokulan
lavman cihazı, endoskop, yabancı cisimler,
daha önce geçirilmiş ameliyatlar(özellikle
hemoroidektomi) ve ishal anal fissür
oluşumunda rol oynayabilen diğer etkenleridir.
• Travma dışındaki nedenlerle oluşan fissürler anal
kanaldaki yerleşimlerinin orta hat dışında oluşu, çoğu
kez yüzeyel ve multibl olmaları, geniş tabanlı ve
kenarlarının düzensizliği gibi özellikleri ile ayırt
edilirler.
• Vakaların % 90 ından fazlasında arka-orta çizgi
üzerinde yerleşir. Bunun nedeni dış sfinkter kasının bu
kesimde yeterli destek sağlamaması ve anodermin
hareketsiz oluşu yüzünden kolayca yırtılmasıdır.
•Anal fissür, başlangıçta anodermdedir.
•İyileşmeyen vakalarda giderek derinleşir
ve tabanında internal sfinkter lifleri
görünür.
•Kronikleşmeye yüz tutan fissürlerde
derinleşme yanında dişli hat üzerindeki
komşu papillada iltihabi ve fibrotik
değişiklikler oluşur (hipertrofik papilla).
•Fissürün distalindeki deri kesiminde
de benzer değişiklikler sonucu bir deri
uzantısı ortaya çıkar (sentinel pili)
•Fissürün kendisi,hipertrofik papilla
ve sentinel pili birlikte fissür triadını
oluştururlar.
Kronik Anal Fissür
• Üç aydan uzun sürmüş iyileşememiş , meme yapmış
fissürler kronikleşmiş kabul edilir.
• Klinik;
• Ana semptomu ağrıdır.
• Dışkılama sırasında yırtılma tarzında şiddetli bir ağrı
ortaya çıkar.
• Bir diğer semptomu da kanamadır. Dışkılama sırasında
parlak kırmızı renkli, tuvalet kağıdı ya da parmaklara
bulaşan az miktarda kanama görülebilir.
• Islanma ve kaşıntı
• Akıntı
• Anüs etrafında ele gelen minik meme
Fissür kimlerde görülür?
• Kadınlarda , özellikle doğum sonrası sık karşımıza çıkar.
• Kabızlık , hemoroidlerde olduğu gibi
fissürlerin de en önemli nedenidir. Ancak
fissür bir kez oluştuktan sonra , ishal olmak
da hastanın ızdırabını arttırır.
• Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi iltihabi
barsak hastalıklarında anal fissür görülme
sıklığı da artmıştır. Tedavisi de alelade
fissürlere göre zordur.
• Endoskopik muayeneler sırasında anal fissür oluşabilir.
Nazik ve yavaş uygulama şarttır.
Ayırıcı tanıda

• Crohn hastalığı,
• tüberküloz,
• anal kanser,
• abse,
• sitomegalovirüs,
• herpes simpleks virüs enfeksiyonları,
• klamidya ve sfiliz göz önünde bulundurulmalıdır.
Tedavi;

• Anal fissürlü hastalarda iç sfinkter istirahat basıncı


yüksektir.
• Bu basınç artışının fissürün nedeni mi yoksa sonucu
mu olduğu belli değildir.
• Ancak iç sfinkter basıncını azaltan her işlem fissürün
iyileşmesini kolaylaştırır.
•Yeni başlayan olgular konservatif
yöntemlerle tedavi edilirler.
•Diyet
•Oturma banyosu
•Topikal ajanların kullanımı
- Lokal anestezik pomad ve kremler
- Steroidli pomadlar
- Topikal kalsiyum kanal blokörleri
- Topikal nitrogliserin
Botilismus Toksini
• KAF tedavisinin algoritmlerinde yerini almış diğer bir
nonoperatif yöntemdir.
• Botulinum toxin (Botox) Clostridium botulinum’un
toksik bir ürünü olup, sinaptik aralığa asetilkolin
salınımını inhibe eder ve güçlü bir nöromuskuler
blokaj oluşturur
CERRAHİ TEDAVİ

• Kronik anal fissürün tedavisinde uygulanan


yöntemler başlıca anal dilatasyon, fissürektomi, iç
sfinkterotomidir.
• İç anal sfinkterotomi bu yöntemler içerisinde en
etkili olanıdır. Bu yöntemde iç sfinkterin distal 1-1.5
cm lik kesimi sırt üstü yatan bir hastada saat 3 ya da
9 hizasında yandan kesilir.
• Sfnkter spzmı ortadan kalkınca fissür kendiliğinden
iyileşir.
PERİANAL ABSELER
• Anal kanal ,rektum ve perirektal alanda abse
oluşumu sıktır.
• Enfeksiyon genellikle internal sfinkter ile
longitüdinal intersfinkterik kas lifleri arasında
bulunan anal bezlerden başlar.
• Anal gland kanalı koyu sekresyonla tıkanır, glandda
kistik dilatasyon gelişir, dilate gland kanal boyunca
gelen bakterilerle infekte olur, intersfinkterik apse
gelişir. Boşalamayan infeksiyon en az direnç
bulduğu yöne ilerler..
Anorektal Abse

• Perianal
• İskiorektal
• Yüksek intermuskuler, rektum duvar kasları arası
• Supralevator %2-3, iskiorektal uzantısı veya PID
• Perirektal süpürasyonu olan hastalarda ağrı
ve palpe edilebilen inflamatuar kitle, yüksek
ateş ile birlikte sıklıkla görülür.

• Sık görülen perianal ve iskiorektal


apselerde tanı kolaydır ancak diğer
abselerde ağrıya eşlik eden palpe edilebilir
kitle olmadığından tanı zorlaşır.

• Bu hastalarda rektal muayene çok ağrılı


olmakla ele gelen kitle tanıda yardımcı olur.
• Atnalı abselerde infeksiyon posterior orta hattan
başlayarak perianal bölgenin her iki tarafına yayılır.

• Yüksek intersfinkterik abselerde ise ağrı perianal değil,


rektal bir ağrıdır.

• Supralevator abselerde ise ağrı ve lokal bulgu


olmadan hastada etyolojisi belli olmayan ateş
görülebilir.Bu durum perfore apandisit gibi
intraabdominal patolojilerde de görülebilir ve tanıda
tomografi yardımcı olur.
•Perianal ve perirektal abselerin primer
tedavisi insizyon ve drenajdır.
•Antibiyotikler tedavide yardımcıdır ancak
primer tedavi olarak kullanılmamalıdır.
•Abse drenajları lokal anestezi ile
yapılabilir.
•Supralevator ve pelvirektal abseler genel
anestezi altında rektumdan drene
edilmelidir.
•Abse poşuna lateks dren
yerleştirilebilir.
•Drenajdan sonra birçok abse
fistül gelişmeden iyileşir ancak %
50 hastada fistül gelişmesi
beklenir.
PERİANAL FİSTÜLLER

• Fistül, primer( iç) ağzı anal kanalda dentat çizgide,


sekonder ağzı(dış) ise perianal deride bulunan inflamatuar
bir trakttır.

• Fistüller genellikle
intersfinkterik alanda
gelişen apseler sonucu
oluşur.
• Goodsall kanunu dış ağzın lokalizasyonu ile iç ağzın
yerini belirlemekte yararlıdır.
• Anüse orta kesiminden transvers bir çizgi çizildiğinde
eğer dış ağız ön tarafta ise fistül genellikle düz bir yol
izler.
• Eğer dış fistül ağzı çizginin arka tarafında ise fistül
traktüsü anal kanalın posterior orta kesimine eğri bir
yol izler.
• Eğer önde bulunan ağız anüse 3 cm den uzakta ise bu
kural geçerli değildir ve trakt eğri bir yol izleyerek
posterior orta hatta anüse açılabilir.
• PARKS, fistülleri sfinkter kaslarına ilişkisine göre
intersfinkterik (%60-70), transsfinkterik (%25),
suprasfinkterik (% 5), ekstrasfinkterik (%2) olarak
dört gruba ayırmıştır.
• Klinik bulgularda; bir çok hastada eski bir apse öyküsü
ve aralıklı akıntı mevcuttur. Apsenin rekürrensi de
fistülün varlığını düşündürmelidir.
• Dış ağzı genellikle granülasyon dokusu ile örtülü bir
açıklık olarak görülür ve palpe edilebilir.
• Fistüllerin ülseratif kolit ve crohn hastalığı
ile ilişkisi araştırılmalıdır.
Bu hastalarda yara iyileşmesi geç olduğundan
büyük cerrahi girişimlerden kaçınılmalıdır.
• Ayırıcı tanıda perianal bölgeye uzanmış
pilonidal sinus, hidradenitis süpürativa ve çok
ender olmakla birlikte perineye fistülize
olmuş bir perfore divertikülit düşünülmelidir.
•Anal kanal karsinomları ender
olarak fistül ile kendini
gösterir.
•Uzun süreli fistüllerde
karsinomanın geliştiği de
bildirilmiştir.
•Spontan iyileşme nadir
•Malignite riski nadirdir
•Tekrarlayan abse riski

Cerrahi yapılmalı
Cerrahi tedavi
• Fistülotomi
• Seton uygulaması
• Fibrin yapıştırıcılar
• Biyolojik fistül tıkaçları
• Anokutanöz ilerletme flebi
• LIFT yöntemi
• Basit fistüllerde her iki ağız bulunduktan
sonra yapılacak en iyi tedavi yöntemi fistülün
üstünün tamamen açılması (fistülotomi ) ve
fistül traktının küretajıdır.
• Daha sonra bu alan sekonder iyileşmeye
bırakılır ve dikilmez.
• Fistül traktının tamamen çıkarılması
( fistülektomi ) ender olarak kullanılan bir
yöntemdir,iyileşmenin daha geç olduğu
kanıtlanmıştır.
• Yüksek transsfinkterik yerleşimli fistüllerde
• Komplike fistül özelliği kazanmış fistüllerde
• Kadınlarda ön yerleşimli transsfinkterik fistüllerde
• Lokal şartları sebebiyle fistülotomi yapılmaması
gereken (önceki anal girişimler, multipl vaginal
doğum, yaşlılığa bağlı sfinkter hipotonisi, vb)
kişilerde, fistülotomi çok yüksek oranda sfinkter
yetmezliği ile sonuçlanır.

SETON
•Fibrin yapıştırıcılar
•Biyolojik fistül tıkaçları
•Anokutanöz ilerletme flebi
•LIFT yöntemi
PERİANAL CROHN HASTALIĞI

• Crohn hastalığı gastrointestinal kanalda ağızdan


anüse kadar her yerde görülebilir.
• Anal lezyonlar hastaların % 25 inde hastalığın ilk
bulgusu olarak ortaya çıkabilir.
• Ancak izole anorektal Crohn hastalığı % 3 hastada
görülmektedir.
• Perianal fistül ve apseler crohn koliti olan hastaların
% 40- 60 ında görülmekle birlikte crohn enteritinde
perianal patolojilerin görülmesi enderdir.(%10-20)
• Bu durumda bu fistüllerin hastalıklı ince barsak ile
ilişkisi gösterilemediği için oluş biçimi tam olarak
aydınlatılamamıştır.
• Aynı şekilde ülseratif koliti olan hastalarda perianal
patolojilerin görülme sıklığı % 10 civarındadır.
•Anal semptomlar hastalığın en
rahatsız edici semptomları olabilir.
•Anal fissürler, hemoroidler, apseler
ve fistüller ayrı ayrı veya birlikte
görülebilir. Geç dönemde striktür ve
inkontinans görülebilir.
Tedavi;

• Ana prensip perianal patolojilerin semptomatik


tedavisidir.
• Anal hijyenin sağlanıp diyarenin kontrolü çoğu kez
rahatlatır.
• Crohn hastalığının medikal tedavisi de semptomların
gerilemesine neden olabilir.
• Apseler efektif olarak drene edilmelidir.
• Basit fistül ve hemoroidlerin konservatif tedavisi
esastır.
•Fissürler klasik ön veya arka
pozisyonda değil lateraldedir. Tedavi
için fissürün eksizyonu ve
sfinkterotomi yapılabilir.
•Fistüller ise çoğu kez komplike
fistüller olduğundan seton
uygulanmalıdır.
Pruritis Ani
•Perianal bölgede istenmeyen kaşınma ve
yanma hissi ile karakterize dermatolojik
bir durum olarak tanımlanmaktadır.
•Genel toplumda görülme sıklığı %1–5
Nedenleri
• İnfeksiyöz : Bakteriyel ,fungal, viral, parazitik
• Diet: Kafeinli içecekler,alkol (bira, şarap), sut ve sut urunleri, fındık, domates, ketçap,
çikolata, baharat ve baharatlı yiyecekler
• Kolorektal ve anal hastalıklar: Hemoroidal hastalık, anal fistül, anal fissur
• Dermatolojik hastalıklar: Psoriazis,seboreik dermatit, atopik dermatit,kontakt dermatit
• Lokal irritanlar: Fekal kontaminasyon, sabunlar, topikal sistemik medikasyonlar,
• Sistemik hastalıklar
• Diabetes mellitus
• Losemi, lenfoma
• Karaciğer hastalıkları
• Tıkanma sarılığı
• Pellegra
• A ve D vitamin eksiklikleri
• Bobrek yetmezliği
• Demir eksikliği anemisi
• Hipertiroidi
• Psikolojik faktörler
• Anksiyete, stres
TEDAVİ

İlk aşamada pruritus aniye neden olan kremler,


sabunlar, ıslak mendil ve tuvalet kağıdı gibi
irritanların bireyden uzak tutulmasıdır.
•İç çamaşırlarını deterjanlar yerine sabun tozları ile
yıkaması gerektiği, perine bölgesine sabun vb.
kozmetikleri sürmemesi konusunda uyarılmalıdır.
•Kafeinli içecekler, alkol (bira, şarap), süt ve süt
ürünleri,fındık, domates, ketçap, çikolata, baharat ve
baharatlı yiyecekler, üzüm, mandalina gibi gıdaların
tüketilmesi engellenmelidir.
İkinci aşama ise ; perianal bölgenin temiz, kuru tutulması
ve deri bütünlüğünün korunmasına yönelik önlemlerdir.
•Defekasyon sonrası o bölgenin temizliğinin sıcak su ile
yapılması, perianal bölgenin ya özel pamuklu kurutma
havlusu ile kurulanması ya da saç kurutma makinesi ile
kurutulması gerekmektedir.
•Çinko içeren bariyer kremler de kurulama sonrası
kullanılmaktadır. Günlük içi çamaşırı değiştirilmesi,
perianal bölgeye küçük bir gazlı bez konulması hem
terlemeyi hem de özellikle geceleri meydana gelebilecek
fekal kirlenmeye bağlı akut kaşıntıları önleyecektir.
• Üçüncü aşama ise sekonder nedenlerin ortadan
kaldırılmasıdır. Yani anorektal, infeksiyöz,
dermatolojik vb. patolojilerin tedavi edilmesidir.
• Erken evre (I, II) pruritus aninin tedavisinde
%1’lik hidrokortizon içeren topikal steroidler ya
da antifungal, antibakteriyel kombinasyonları
kullanılabilmektedir. Uygulamalar sabah ve
akşam sıcak su banyolarının arkasından
kurulanma sonrası yapılmaktadır. Kısa süreli
kullanımda hastaların semptomlarında
rahatlama olmaktadır
• Hastanın üç aydan uzun süren herhangi bir patoloji
tespit edilmeyen, intraktable anal kaşıntı öyküsü
olması durumunda pruritus ani idiopatik olarak
değerlendirilmeli, topikal kapsaisin ve metilen
mavisi injeksiyonu gibi yöntemler hastada
denenmelidir.
Hidradenitis Suppürativa

•Apokrin ter bezlerinin enfeksiyonudur.


• Fistülü taklit edebilir.
• Anal verge de deriyi tutabilir.
• Tedavide tutulan derinin geniş bir
şekilde eksizyonudur.
Pilonidal Sinüs
• Kılların kuyruk sokumu ve nadiren de göbekte, deri
altına ilerleyip burada abse ve fistül oluşturmasıdır.
• Kuyruk sokumunda ağrı ve kötü kokulu akıntı en sık
görülen belirtilerdir. Deri altına yerleşen kılların
oluşturduğu boşluklarda enfeksiyon gelişirse abse
meydana gelir. Bu durumda ağrı, ateş, titreme ve
terleme olabilir. Absenin cerrahi olarak boşaltılası
gerekir.
• Çok uzun süre oturarak çalışanlarda görülür.
• Erkeklerde kadınlara göre 3 kez daha sık görülür.
Tedavi

• Esas tedavi cerrahidir.


• Uygulanan cerrahi yöntemlerden bazıları;
• Eksizyon ve sekonder iyileşme: Deri ve deri altı
dokusunun çıkarılması ve oluşan boşluğun
pansumanlarla iyileşmesinin sağlandığı yöntemdir.
Pansuman süresi 1 ayın üzerindedir. Nüks (tekrarlama)
oranı düşüktür.
• Eksizyon ve primer onarım: Deri ve deri altı dokusunun
çıkarılarak, oluşan boşluğun dikişlerle kapatılmasıdır.
İyileşme süresi yaklaşık 1 haftadır. Nüks oranı yüksektir.
• Eksizyon ve flapla (yama) tamir: Deri ve deri altı
dokusunun çıkarılması, oluşan boşluğun yan
taraflarda bulunan dokuların kaydırılmasıyla yapılan
tamir yöntemidir. İyileşmesi süresi yaklaşık 1
haftadır. Nüks oranı çok düşüktür.
SAĞLIKLI GÜNLER…………..

You might also like