Professional Documents
Culture Documents
Tevhid Dergisi, Sayı 1
Tevhid Dergisi, Sayı 1
1434
ARAP
Baharı!
BAŞYAZI’09
‘03
Ey İman Edenler Allah’a Ensar Olun - 1
Ebu HANZALA
‘15
İslamî Hareket Şahıslara Bağlı Olan Bir Hareket Değildir
Özcan YILDIRIM
20 Tağutu İnkar - 1
Ferhat CURA
17 Genel Olarak Arapların
Durumu, Cahiliye - 1
Enes YELGÜN
42 Yegane Davete, Bigane
Kavimler
Kerem ÇAĞLAR
Arap Baharı!
Rebîu'l-Evvel 1433
Ocak '12 SAYI: 1
"Allah'ın senin elinle bir kişiye hidayeti ulaştırması, kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır." 1
Bizlere iman nimetini veren Allah'a hamd olsun. Salat ve selam, iman nimetinin şükrünü biz-
lere yaşantısı ile öğreten Rasûl'üne, pak ailesine, ashabına ve hakkın müdafisi olmaya çalışan, bu
uğurda tüm çabasını ihlasla sarf eden Müslümanların üzerine olsun.
İlk sayımızla karşınızdayız… Umuyoruz ki yayınladığımız bu dergi, davet noktasında bir boş-
luğu dolduran çalışma olur. İslam'a yapılan çok yönlü ve sistematik saldırılara kayıtsız kalmama
çabası veren, daveti kendisine dert edinen her Müslüman fert gibi bu derginin amacı da Allah'ın
subhanehu ve teâlâ davetini katışıksız, duru bir şekilde insanlara ulaştırmaktır. Bu, gerek yapılan dersler,
gerek neşredilen kitaplar gerekse de bu çalışmamızda olduğu gibi dergi yoluyla devam etmektedir
(Elhamdulillah).
İmanın tadını alan, küfre girmeyi ateşe girmekten farksız gören her Müslüman gibi bizlerde,
"Allah'ın senin elinle bir kişiye hidayeti ulaştırması, kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır." 2 öğ-
retisi gereği, insanları bu yola çağırmak için her meşru yolu kullanmalıyız. Nerede bir davet sahası
fark etsek, orada bulunmamız Nebevi menhecin gereğidir. Bu doğrultuda gelişen teknoloji nimeti-
ni göz ardı etmeyerek dergimizi internet ortamına da aktardık.
Şunu unutmamak gerekir ki; bugün kendilerini İslam'a nispet edipte, İslam'ın bir vadide, ken-
dileri de başka vadide olduğu birçok yapı, cemaat vb. kurumlar İslam'a sürekli bir pencereden
bakmış, bir noktaya odaklanıp, İslam'ın diğer öngördüğü hususları, yokmuşçasına göz ardı ederek,
bu dinin bütünlüğünü kitlesel bir şekilde bozmuşlardır.
"Ey iman edenler dine (İslam'a) bir bütün olarak girin." 3 ayetinden fersah fersah uzaklaşanların
aksine, dergimizde Tevhid, Ahlak/Tezkiye, Gelişen Güncel Olaylar vb. konularının hepsine ağır-
lık vermeye tüm çabalarımızla gayret edeceğiz…
Bu ayki sayımıza: Ebu Hanzala Hoca'mızın 'Ey İman Edenler Allah'a Ensar Olun' başlıklı güzide
yazısı, Siyer Notları, Akaid Notları, Nasihatler ve Yusufiler'den mektup ve diğer yazı ve makalelerle
başladık. Okuyanların; ilk sayı olması hasebiyle, özü nisyan ve hata olan beşer olmamızı dikkate
alacaklarını ve bu doğrultuda öneri ve şikayetlerini mail yolu ile ileteceklerini umuyoruz.
Bir sonraki sayımızda yeniden beraber olmak duası ile… Gayret bizden, tevfik/başarı Allah'tandır.
Editör
1. Muttefekun Aleyh
2. Muttefekun Aleyh
3. 2/Bakara, 208
03 Ey İman Edenler Allah'a Ensar Olun - 1 Ebu HANZALA
48 Kadın ve Çocuk
Satış Noktaları Bursa: İkra Kitapevi, İlahiyat Fak. Karşısı Fethiye Mh. Kırlangıç Sk. No:17 Nilüfer/Bursa 0 (532) 138 02 42
Konya: Meva Kitap, Sahibi Ata Mh. Dursun Fakih Sk. No:4/A Meram/Konya 0 (332) 350 63 62
Vahyin Rehberliğinde
Ebu Hanzala
Ey İman Edenler
-1- Allah'a Ensar Olun
Hidayete erişmek bir nimettir. Onun kemale
ermesi ise, onun üzerinde sebat edip, son
nefeste hidayet üzere olmaktır. Allah bizlerden
Müslümanlar olmamızı istediği gibi, İslam
üzere ölmemizi de istiyor.
M ü'minleri, dinine ensar olma şerefine nail El-Kadir'dir. Herşeyin kendisine muhtaç oldu-
kılan Allah'a hamd, ensarlık yolunu en ğu Es-Samed'dir.
güzel şekilde beyan eden Allah Rasûl'ü, ashabı,
âl-i beyti ve hidayet önderlerine salât ve selam Hakikat bu iken kullarını O'na ve dinine
olsun. ensar olmaya davet etmiştir. Kulların felah bul-
maları için sunduğu fırsatlardandır. O'na ensar
"Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun! olmaya niyet eden kulun, ensarlıkta dahi O'nun
Meryem oğlu İsa'nın havarilere: 'Allah'a (yöne- muvaffak kılmasına muhtaç olduğu düşünülür-
lirken) benim yardımcılarım kimlerdir?' demesi se, bu çağrının sadece O'nun lütuf, kerem, ihsan
gibi. Havariler de demişlerdi ki: 'Allah'ın yar- ve fazlından olduğu daha iyi anlaşılır.
dımcıları bizleriz.' Böylece İsrailoğullarından
bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkâr Ensarullah, Ensaru'd Din olmak fıtratı bo-
etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanla- zulmamış, imanına şirk, kalbini dünya sevgisi
rına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler." 1 ve ölüm korkusuyla örtmemiş, hidayet nurunu
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına
masiyetlerle karartmamış sadık erler ve saliha
İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O kadınlar için en büyük şereftir. Bu çağrıya ica-
da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağ- bet etmek için en değerlileri feda etmekten bir
lamlaştırır." 2 an tereddüt etmezler. Bu çağrıya icabetin dün-
yada onlara kazandıracağı izzet, ahirette elde
Allah'a subhanehu ve teâlâ ve O'nun dinine ensar edecekleri nimetler, tüm dünyayı ve içindekileri
olmak… Allah'ın subhanehu ve teâlâ merhametinin onların gözünde değersizleştirir.
tecellisidir bu çağrı… Bu öyle bir çağrıdır ki,
selim kalpleri tarih boyunca kendine tabi kıl- İnsanlar önce Rasûllere etbaâ (tabi) oluyor-
mıştır. Çağrıyı farklı kılan, çağrının sahibinin lardı. Bunlardan seçkin olanlar ise, daha sonra
vasıflarıdır; El-Aziz, El-Kavi, El-Metin, Es- ensar…
Samed olan Allah'tır subhanehu ve teâlâ. O'nun hiç
kimseye ihtiyacı yoktur, O herşeye gücü yeten Ensarlık seçkin bir zümrenin gönüllü icabet
ettikleri bir süreçti.
Rebîu'l-Evvel
1. 37/Saff, 14 1433
2. 47/Muhammed, 7
Bizlerin böyle bir seçim hakkı yoktur. Zik-
Ocak’13 • SAYI: 1
3
redeceğim iki sebep, bizler için bu çağrıya ica- şiarları hainlerin ellerinde ve dillerinde alay ve
beti zorunlu kılıyor. Bu bazılarımızın yapacağı şaka malzemesi edilmiştir. Rasûlullah'ın sallallahu
farz-ı kifaye değil, her birimizin mecbur olduğu aleyhi ve sellem minberleri, Lat'ı, Menat'ı ve onların
farz-ı ayn babındandır. kutlamalarını ihya eder vaziyettedir.
4
Hasta olan kalplerin derdi dünya ve onun
rahatıdır. Onun ne katıldığı bir yarış ne de o
yarışta kimlerin olduğu gibi bir derdi yoktur; o
rahatsa dert yoktur. Bütün ümmet kan ağlamış
İslam davası yerlere düşmüş… Onun gündemi
değildir. Kalbi yere ve alçak olanlara mutaallık
olanlar ulvi meseleleri dert edinmezler. Kalbi
yerde olanın gözü de ayağı da yerdedir. Her en-
gel onları yavaşlatır. Bunun sonu kendi halin-
den ve ümmetin halinden hiçbir elem duyma-
yan 'ölü kalp'tir, Allah muhafaza.
Rabb'ini ve İslam davasını unutan, sade- Eğer nankörlük ederseniz şüphesiz azabım pek
ce kendi için yaşayan insanın cezası, unutmak şiddetlidir.' " 6
ve unutulmaktır. Ensar olup lezzetini tadanlar
'Daha fazla' dedikleri gibi unutan ve umursama- Bu Allah'ın subhanehu ve teâlâ değişmez kanu-
yanlar her geçen gün biraz daha batarlar. nudur. Verdiği nimete şükredilirse onu arttırır,
nankörlük edilirse o nimetin zıddıyla cezalan-
"Onlar Allah'ı unuttular; O da onları unuttu." 3 dırılır.
"Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onla- Bunun en güzel örneği, Allah'ın subhanehu ve teâlâ
ra kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olma- hidayet nimetinin şükrünü ifa edenlerin hida-
yın" 4 yetini arttırmasıdır.
Ensar olmak, bu çağrıya icabet etmek zorun- Hidayet olduktan sonra O'na ensar olanlar-
dayız. Bunu zaruri kılan o kadar çok gerekçe var dır, hidayeti arttırılanlar, dine ve onun yayılma-
ki, ne bu yazı ne de hacimli bir kitap onu anlat- sına yardımcı olanlar, zorlukta ve darlıkta itaat
maya yetmez. Ancak; ehli olanlar, zor günlerde kendi menfaatlerini
ellerinin tersiyle itip, hizmete ve davaya, verile-
"Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir cek göreve endekslenenlerdir.
şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir
öğüt (zikir) vardır." 5 "Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Allah) hi-
dayetlerini arttırmış ve takvalarını vermiştir." 7
Hidayet Nimetine Şükretmek için
Ensar Olmalıyız Muhammed suresi baştan sona dikkatli oku-
Şirk çağında en büyük nimet Allah'ın subhane- nursa bu ayet çok net anlaşılır. İki grup insan
hu ve teâlâ insanı tevhide hidayet etmesidir. Allah'ı
vardır, bir grup problemlidir; Allah'a, Rasûl'üne
ve O'nun hakkını, hakkıyla tazim eden için ve mü'minlere karşı içlerinde sıkıntılar vardır.
bundan daha büyük lütuf olamaz. Hidayette Allah'ın kaderine razı olamazlar. O'nun takdir
Allah'ın subhanehu ve teâlâ istediği her nimet gibidir. ettiği savaş, yokluk ve sıkıntı durumlarını ka-
Şükrü eda edilirse artacak, şükrü eda edilme- yıp görürler. Rasûl'ü ehliyet sahibi görmezler.
mek suretiyle nankörlük edilirse, insan zıddıyla Başlarına gelen sıkıntının müsebbibi sayarlar.
cezalandırılacaktır. Bu Allah'ın subhanehu ve teâlâ ni- Kardeşlerine güvenmezler, onları küçümser-
metleri hususunda değişmez sünnetidir. ler, gelen sıkıntının müsebbibi sayarlar. Bunlar
Allah'ın dünyada, içlerindeki hastalığı açığa çı-
"Hani Rabbiniz şöyle bildirmişti: 'Andolsun, karmak suretiyle rezil edip, ahirette elim verici
eğer şükrederseniz size olan nimetimi artırırım. azaba düçar edeceklerindendir.
Ocak’13 • SAYI: 1
5
etme, O'na hakkıyla kulluk etmek için her fırsa- "Ey Cebrail'in, Mikail'in ve İsrafil'in Rabb'i,
tı değerlendirenler vardır. Allah Rasûlü'nün ya- yerin ve göğün yaratıcısı, gaybın ve şehadet bil-
nında malları ve canlarıyla hazırdırlar. Allah'ın gisinin sahibi… Sen kulların arasında dilediğin
subhanehu ve teâlâ verdiği hidayeti O'nun istediği yer gibi hükmedersin, ihtilaf edilen konularda beni
ve şekilde kullanırlar. İşte bunlar hidayeti arttı- doğruya hidayet et." 11
rılan ve takvaya muvaffak kılınanlardır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem iki secde arasında:
Ayaklarımızın Sabit Kalması için "Allah'ım beni hidayet et, rızıklandır, kusurla-
Ensar Olmalıyız rımı gider, afiyet ver." 12
Hidayete erişmek bir nimettir. Onun ke-
male ermesi ise, onun üzerinde sebat edip, son Hutbetu'l Hace diye bilinen konuşmalara ve
nefeste hidayet üzere olmaktır. Allah bizlerden bir işe başlarken yaptığı duada "Şüphesiz hamd
Müslümanlar olmamızı istediği gibi, İslam üze- Allah'adır. O'na hamd eder O'ndan yardım diler,
re ölmemizi de istiyor. O'ndan mağfiret ister, O'ndan hidayet isteriz. O
kimi hidayet ederse onu saptıracak yoktur..." 13
"Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup sa- derdi.
kınmak gerekiyorsa öylece korkup sakının ve
siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir Hidayet üzere sebat, selef için en
din ve tutum üzerinde) ölmeyin." 8 önemli meselelerdendi. Onlar Allah
Rasûlü'nün dahi bu konuda çok du-
"Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet yarlı olduğunu görünce korkmuş-
etti, Yakup da: 'Oğullarım, şüphe-
vahyin rehberliğinde
Allah Rasûlü bunu bildiğinden, en çok talep Mü'min hidayeti Allah'tan subhanehu ve teâlâ bilir.
ettiği şeylerden biri hidayettir. O namaza du- Ne yaparsa yapsın bu nimetin hakkını ödeye-
rurken, secde aralarında, dualarında, konuşma- meyeceğini bilir, bu onu korkulara sevk eder,
ya başlarken muhakkak Allah'tan subhanehu ve teâlâ korkar; kaybetmemek için daha fazlasını yapar,
hidayet yani O'nun üzerinde sebat talep ederdi. yaptıkça lezzet alır ama korkusundan birşey
kaybetmez.
Namaza başlarken Fatiha'dan önce yapılan
istiftah dualarından biri de; Münafık rahattır, hidayeti Allah'ın subhanehu ve
6
verdiğini unutmuştur. O okumuştur, o araş-
teâlâ
tırmış bulmuştur, onun için korkmaz. Korku-
suzluğu onu cüretkâr kılar, az gözünde çoğalır.
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İman ettiği halde imanın tadını, lezzetini ala-
İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O mayan, ahirette cennette ve Rahman'ın rızasına
da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağ- nail olmayandan daha hüsranlı kim olabilir?
lamlaştırır." 14
"Üç şey vardır ki onu kendinde bulunduran
Dinde sabit kalmanın yolu dine yardım et- imanın tadını bulur. Allah ve Rasûl'ü ona her-
mektir. Hizmet ehli, dava insanı, cemaat ada- şeyden daha sevimli olan, kişiyi sadece Allah
mı olmaktır. Emir sahiplerine güven vermek- için sevmesi, imandan sonra küfrü ateşe girmek
tir. İslam'a hizmet için düşünülen her işte 'Bu gibi kesin görmesidir." 15
kardeşimiz yüzünün akıyla yapar' dedirtmektir.
"İmanın tadını aldı, imanın tadını aldı, ima-
Ne mutlu o insanlara, ne mutlu ki ensarlıkları nın tadını aldı Rab olarak Allah'tan, din olarak
mü'minlerin gönlünde tescillidir. Onlar Allah'a İslam'dan, Nebi olarak Muhammed'den sallallahu
güvendikleri gibi mü'minlerde onlara güvenir, aleyhi ve sellem razı olanlar." 16
her hizmete layıktırlar mü'minlerin gözünde.
Çünkü ensardırlar, yardımcıdırlar. Onlar ko- Bu hadisler ve imanın tadına varacak insan-
nuşmaz, iş yaparlar, aynalarında laf kalabalığı ların özelliklerine bakalım:
yoktur, amelleri vardır. Allah'ın dine ensardırlar,
geriye bakıldığında hep hizmet vardır. İnsanlar Onlar Allah'ı subhanehu ve teâlâ ve Rasûlü'nü her-
konuşmuş onlar çalışmıştır, insanlar eleştirmiş
Rebîu'l-Evvel
15. Muttefekun Aleyh 1433
14. 47/Muhammed, 7 16. Müslim
Ocak’13 • SAYI: 1
7
şeyden çok severler. İslam'da sevgi söz ile is- da onlara mutlaka cenneti vermek üzere- can-
patlanan bir mefhum değildir. Sevginin ispatı larını ve mallarını satın almıştır." 17
tabi olma ve tercih etmedir. Kardeşlerini Allah
subhanehu ve teâlâ için severler, ihlas onları şahısla- Malını, canını, dünyasını Allah'a satmak an-
ra bağlı hizmete ve ensarlığa değil, her daim ve cak hizmet ehli, dava insanı mü'minlerin işidir.
şartta ensarlığa iter. Derdi Allah ve rızası olanı
şartlar bağlamaz. Herşey ve onda O'nun ensar- Bu kutlu çağrı her nesli kapsayan, her daim
lığını yapacak durumu vardır. İmanı o kadar sa- icabet edecek olanlara açık olan bir çağrıdır.
hiplenmişlerdir ki, kaybını ateşe girmeye denk Tarih boyunca bu çağrıya her iman eden değil,
görürler. insan yaratılışı gereği uğruna yorulup, hakkıyla iman edenler icabet etmiştir. Çünkü o
fedakarlık yapmadığı birşeye değer vermez. Ra- zordur, o peşin olan rahatı çok uzakta görülen
hat elde edilenin gözden çıkarılması da rahattır. rahata tercihtir. O, insanın kendi nefsiyle müca-
Ancak dine ensar olmuş insanlar onu kaybet- delesi ve her an murakebe etmesinin sonucudur.
mekten korkar.
İnanıyor ve Allah'tan subhanehu ve teâlâ niyaz
Ensar olmayanlara iman, din, dava ediyorum ki bu dergi ensarlık yolunda atılan
yüktür. Ona birşey feda etmeyip kendi adımların bir tanesidir. Ensar olmak için yanıp
dünyalarını imar etmelerine rağmen tutuşan, Rabblerinin yardımı olmasa bir saniye
hep sıkıntılı ve keder içindedir- ayakta duramayacak olanların, "Allah'a yardım
ler. Korkuları, huzursuzlukları edin ki O da size yardım etsin" vaadine nail olma
“Hiç şüphesiz onları batıl ve malayani şey- çabasıdır. Allah subhanehu ve teâlâ muvaffak kılsın.
Allah, lere sevk ettikçe daha fazla,
Allah subhanehu ve teâlâ imkan ve ömür verirse bir
mü’minlerden daha beter susuzluklarını
sonraki yazımızda ensar olmaya aday olanların
arttırırlar.
karşılığında dikkat etmeleri gereken hususlara değineceğiz.
onlara Ensar ise farklıdır. O
Çaba bizden, başarı Allah'tandır.
mutlaka cenneti dünyada, ahiret cenne-
vermek üzere tine girmiştir, gönül ra-
Sizleri emanetleri zayi etmeyen Allah'a subha-
hatlığı içindedir. Yaptığı her
canlarını ve fedakarlık ve hizmet ona ya-
emanet ediyorum.
nehu ve teâlâ
mallarını satın kin, kalp ferahlığı ve tevekkül Selam ve dua ile, Ebu Hanzala...
almıştır.” olarak geri dönmüştür. Yedi-
(9/Tevbe, 111) ği yemeğin lezzetini beğenip,
yedikçe fazlasını isteyen insan
gibidir. Zahiren kaybeder, ma-
lından canından, vaktinden ve raha-
tından gidiyordur. Hakikatte ise kazanır,
dünyanın cenneti de, ahiretin cenneti de
ensarlığın karşılığıdır… Allah'ım bizi onlar-
dan kıl.
8
BAŞYAZI
Arap Baharı!
En başarılı kabul edildiği Tunus ve Mısır da dahil, belirsiz-
lik sürerken, Libya ve Suriye'nin kritik durumu göz önün-
deyken ‘Bahar' demek, halkların ‘Kış' yaşamasını temen-
ninin göstergesiydi. Bu sürece verilecek en doğru isim
‘Halk Ayaklanması', ‘Halk Devrimi' veya ‘Uyanış' olmalıydı.
Allah'a hamd, Rasûlü'ne salat ve selam olsun. Gündemi belirleyen maddeler, insanların
yaşadıkları iki madde halinde özetlenebilir:
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve bera-
katuhu, • Batının boğuştuğu ekonomik kriz (açlık).
"Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik kullanan batı, açlık korkusuyla imtihan ediliyor,
ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol daha doğrusu azaba uğruyor. Ekonomik kriz,
gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankör- açlık ve gelecek endişesinin pekiştirdiği ırkçılık
lük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık ola- damarı kabarıyor, bu da huzurlarını ve güven-
rak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı." 1 lerini sarsıyor. Eldekinin tükeneceği korkusu,
yabancı düşmanlığını, onların ekonomiye zarar
"Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir deği- verdiği düşüncesini tetikliyor.
şiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde
kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın." 2 İnsan hakları, azınlık hukuku konularında
dünyaya ahkam kesen batı, benzeri görülmemiş
ırkçı söylemlerle karşı karşıya. Sağ partilerin oy- Rebîu'l-Evvel
1. 16/Nahl, 112 ları artıyor, 'Göçmenleri kovalım' diyecek kadar 1433
2. 35/Fatır, 43
Ocak’13 • SAYI: 1
9
sorumsuzlaşan, Avrupa'nın dünyaya dayattığı ya dönüştü. Tunus'ta başlayan bu ayaklanmalar
en temel kriterlerle çelişen siyasetçilerin yıldızı , bölgeye tez zamanda sıçradı. Mısır da başlayıp
her geçen gün biraz daha parlıyor. 18 gün gibi kısa sürede Mübarek'in devrilmesi
tüm halkları heyecanlandırdı. Tetikleyen unsur
Açlık ve korku… tek olup, istekler aynı olsa da süreç her ülkede
farklı yaşandı. Sonuçlar ise tamamen birbirin-
Dünyanın doğusu, ayaklanmalar, halk hare- den farklı gelişti.
ketleri, iç çatışmalar, bölgede çakışan menfaat-
ler ve karşı karşıya gelen devletlerde hemen her Sürece Verilen İsim
gün bir savaş senaryosu konuşuluyor. Bunlar
Batı, olayların ilk gününde 'Arap Baharı'
propaganda veya psikolojik harbin bir parçası
dedi. Bu isimlendirme esin kaynağı ve amacı
olabilir... Belki hiçbir savaş yaşanmadan bölge
gözönüne alındığında problemliydi. Henüz na-
dizayn ediliyordur, bu senaryoların halklarda
sıl sonuçlanacağı belli olmadan, sürece 'Bahar'
oluşturduğu korku, azap boyutuna ulaşmıştır.
deme hakları, belli noktada hapsetme isteği-
Hiçbir halk emniyet içinde değildir.
nin tezahürüydü. Süreç başlayalı 1 yıl oldu. En
Komplo teorileri, stratejik yorumlar- başarılı kabul edildiği Tunus ve Mısır da dahil,
dan önce Müslüman olayları bu gözlük- belirsizlik sürerken, Libya ve Suriye'nin kritik
le değerlendirmelidir. Bu, kitap durumu göz önündeyken 'Bahar' demek, halk-
Komplo ve sünneti kendisine kaynak ların 'Kış' yaşamasını temenninin göstergesiydi.
kabul eden, onların evren- Bu sürece verilecek en doğru isim 'Halk Ayak-
teorileri, selliğini savunan, tevhid ehli lanması', 'Halk Devrimi' veya 'Uyanış' olmalıydı.
stratejik yo- için en uygun olanıdır. Kana-
rumlardan atimizce sayıları az yazarlar Sürecin Oluşumu ve Meydana
önce Müslü- dışında bu noktalara vurgu Getiren Etkenler
man olayla- yapılmaması, kaynak bu- Sürecin oluşumu tamamen Allah'ın subhanehu
nalımı ve İslam'a bakış ve teâlâkaderi ve Sünnetullah'ın işleyişidir. Allah
rı, kendisine açısından kaynaklanıyor. subhanehu ve teâlâ zulmü kendi nefsine haram kıldığı
kaynak kabul Stratejik yorumlar, komplo gibi kulları arasında da haram kılmıştır. O zul-
ettiği Kur’an teorileri söz konusu olduğun- me sabredip zalime mühlet verse de, bu O'nun
ve Sünnet ile da söyleyecek sözü bitmeyen razı olduğundan değil sonsuz hikmetindendir.
sözüm ona kanaat önderleri
değerlendir- "Ayetlerimizi yalanlayanları ise, onları bilme-
ve Müslüman(!) yazarlar, işin
melidir... Sünnetullah boyutuna ya hiç yecekleri bir yönden derece derece (günahları
değinmiyor ya da 1-2 kelimey- yükletip azaba) yaklaştıracağız. Onlara bir süre
le geçiştiriyorlar. Bu onların vahye tanıyorum. Hiç şüphesiz benim düzenim (ceza-
bakış açıları ve İslam'da yaşadıkları mik- landırmam) sapasağlamdır." 3
tarın göstergesidir. İslam'ı salt kültür düze-
Diktatörlerin zulmü, halkın yaşadığı mağ-
yine indirgeyen, bir zamanların kemalistle-
duriyetler, mazlumların ahı sürecin başlama-
riyle yarışır vaziyette; Müslümanları(!) muasır
sının asıl nedenidir. Bu aynı zamanda halklara
medeniyet seviyesinde temsil hayalleri onları
sunulmuş, Allah'ın subhanehu ve teâlâ rahmetinin te-
dinlerinden ettiği gibi, hayallerini dumura uğ-
cellisi olan fırsat sunma, zalimlerin cezalandırıl-
ratmış, söz sahibi değil, yorum hamalı kılmıştır.
masıydı. Diktatörleri deviren halklar, İslami bir
Başta kendileri olmak üzere, genel kamuoyu-
nizam tesis edebilirdi. Bunun demokrasi gibi
nun görüşlerini başkaları şekillendirmektedir.
yeni bir küfür sistemine feda etmeleri, süreci
başından kaybetmeleri ve Allah'ın subhanehu ve teâlâ
Ortadoğu ve Halk Ayaklanmaları
nimetlerine nankörlük etmelerinden başka bir
2010'nun son günlerinde başlayıp, 2011 yı- şekilde açıklanamaz. Bununla beraber konuyu
lının tamamını bu gündem belirledi. 17 Aralık açıklarken genel olarak siyasi üç eğilimden söz
2010 tarihinde ekonomik sebepleri gözeterek edebiliriz.
kendini yakan bir seyyar satıcı, süreci başlat-
mış oldu. Bu bireysel isyan, kitlesel başkaldırı- 3. 7/Araf, 182-183
10
a. Bu süreç batının dilemesi ile başladı. olmak üzere batının sıkıntıya girmesine neden
Halklar piyondu, meydanlarda bağıranlar onlar olur.
olsa da, onları örgütleyen, sloganları belirleyen,
hedeflerini sınırlayanlar dünyayı yöneten güç- Bölgenin, İslamî hareketlerin merkezi ol-
lerdir. ması, güç dengeleri onların lehine değişirse bu
batının medeniyetler çatışması, haçlı seferleri
Mevcut yönetimler uzun zaman ve elde et- intikamı gibi tezlerini de kaybetmesi anlamına
tikleri güç sayesinde, batının her isteğini yerine gelir. Bu da batının psikolojik üstünlüğünü biti-
getirmiyor, pazarlık yapabiliyordu. Batı ise böl- rir. Öne sürdüğü tezlerde yanılmış kabul edilir.
gede konuşan, üreten değil hizmet edecek yö-
netim arıyordu. Bir kargaşa ve akabinde yöne- Bu görüşü savunanların dayanağı, mevcut
timin kendine devrildiği hükümetlerde minnet haldir. Birçok yerde istenilen sonucun alınma-
duygusu oluşturacak, yeniden inşa sürecinde ması, iç savaş endişeleri yeni yönetimlere aday
onlardan mutlak itaat sağlanacaktı. Ayrıca halk- olanların batıyı ikna söylemleri bu tezlerini des-
larda 40 yıldır biriken öfke, kontrol altına alın- tekleyen unsurlardır.
malıydı. Kendiliğinden patlaması sonucu önü
alınamayabilir, bölgesel çıkarlar tehlikeye gi- Bu görüşün sahipleri (istisnalar olmakla
rebilirdi. Dünyada herşeyden haberdar olan(!) beraber) genelde batıya ilahi vasıflar yükleyen,
CIA ve Mossad bu halklar kendi dinamikleriyle aşağılık kompleksiyle mel'ul insanlardır. Onla-
harekete geçmeden bu süreci başlattı. Tüm kitle rın gözünde batı: herşeyi gören, haberdar olan,
iletişim araçlarını kontrol etme gücüne sahip ol- yaprak kıpırdasa mutlak dilemesi veya emret-
duğundan(!) halkların örgütlenmesi kolay oldu. mesiyle gerçekleşen güce sahiptir. Bu cümleler
Bölge onlar için çok önemlidir, bölgeyi kaderi- size tanıdık gelmiş olabilir. Bunlar Kur'an'ın
ne terk etmeleri mümkün değildir. Çünkü: Allah'a subhanehu ve teâlâ yakıştırdığı sıfatlardır.
Dünyada hala en önemli olan enerji kaynağı Bu insanlar: Musa aleyhisselam döneminde ya-
petrol bu bölgelerdedir. Aynı zamanda bölgeye şasa, onu firavunun adamı diye yaftalamaktan
petrolleri taşıma yolu, stratejik denizlere sahip- geri kalmazdı herhalde. Firavun İsrailoğulların-
tir. Kaynağın el değiştirmesi veya geçiş güzer- da biriken öfkeyi, Musa'yı aleyhisselam kullanarak
gahı olan denizlerin başkalarının kontrolüne kontrol altına almış olabilir. Ve o topraklardan
girmesi bu güçleri zor duruma sokar. çıktıktan sonra Musa aleyhisselam ile sorun yaşama-
ları bunun delili değil midir? Ki bu bakış açısına
Bölgede İsrail vardır. Onun çıkarları ve ko- sahip olanların bir türlü iman edemeyişlerinin
runması batı için hayati öneme sahiptir. İsrail nedeni de budur. Allah subhanehu ve teâlâ Müslüman-
bölgede, batının karakolu olduğu gibi psikolojik ları muhafaza etsin..
üstünlük aracıdır da. Ayrıca yahudi lobileri ve
şirketleri batının siyaset ve ekonomisine yön ve- b. Süreç tamamen İslamî hareketlerin kont-
rirler. İsrail'in çıkarları gözetilmediğinde, top- rolünde gelişmiştir.1930'lardan bu yana sistem-
lumu siyasi ve ekonomik anlamda sarsabilirler. li çalışan İhvan-ı Müslimin, seksen yıl sonunda
Rebîu'l-Evvel
Bölgede güç dengelerinin değişmesi başta İsrail 1433
Ocak’13 • SAYI: 1
11
Cuma namazları ve televizyon kanallarıyla, hal-
kı da sürece dahil etiler.
12
gan atmak olarak algılayan kesimler için Akp petrolü ele geçirecek hem de hac mevsiminde
dönemi nimettir. Sırf Amerikalı diplomatlara dünya Müslümanlarına şiilik propagandası ya-
göstermelik olsun diye, her ziyarette mağdur pacaktı. Körfez ülkelerinde yaşayan yoğun şii
edilen Müslümanlar düşünüldüğünde, duru- nüfus ve İran ile ilişkide olmaları İran'ın lehi-
mun hiçte sanıldığı gibi olmadığı anlaşılacak- neydi.
tır. Bunun en iyi örneklerinden biri İhvan'ın
kuruluşu olan Hamas'tır. Daha iktidarının ilk İkincisi: Ümmetin esaretinin sembolü olan
zamanında cami basması, Şeyh Ebu Nur El- Kudüs davasını sahiplenmek, bunun için hem
Makdisi'yi şehit (inşallah) etmesi, alınlarında Lübnan Hizbullah'ına hem de Filistin direni-
kara leke olarak durmaktadır. İktidar olmak
şine destek verecekti. İsrail'in bölgede etkisiz-
için dininden taviz verip, Rabb'ine ihanet et-
mekten imtina etmeyenlerin, Müslümanlara leştirilmesi İran'ı İslam dünyasının temsilcisi
ihaneti normal karşılanmalıdır. kılarak, batının karşısında psikolojik üstünlük
elde edecekti. Bu ikinci proje ancak Suriye ile
Taviz ve yaranma siyaseti üzere inşa edilen iyi ilişkiler geliştirmekle mümkündü. Ara ülke
hareketlerin, yarınları bugünlerinden daha konumunda olan Suriye ile en başından köklü
çirkin olmaya mahkumdur. Taviz verenlerin ilişkiler kuruldu. Yüzyıllardır İslam dışı gör-
kendilerini frenleyecek onurları, taviz iste- dükleri Nusayrilerin Müslüman olduklarına
yenlerin doyum noktası yoktur. Verdikçe dair fetva vererek bu siyasi ilişkiyi dini ala-
kaybedilen onur ve izzet, gördükçe na çekmiş oldular.
doymayan ve daha fazlasını isteyen
bir döngünün habercisidir. Batının Suriye ile problemi ne
demokrasi ne de sivil katliamları-
Sürecin Kilitlendiği dır. Yemen'de aylardır süren
Nokta: Suriye katliamı görmezden gelen,
Bahreyn'de yaşanan ayak-
Süreç Suriye'de tıkan- Taviz ve yaranma siyaseti
üzere inşa edilen hareketlerin, lanmanın tanklarla bastı-
mıştır. Aylardır süren
yarınları bugünlerinden daha rılmasına göz yuman,
ayaklanmalar yö- çirkin olmaya mahkumdur. Taviz hali hazırda mütte-
netime geri adım verenlerin kendilerini frenleyecek fikleri olan körfez
attıramamış, sivil kat- onurları, taviz isteyenlerin
ülkelerinin diktatörlükle
liamlarını durduramamış- doyum noktası yoktur.
olmasına tek kelime etme-
tır. Uluslararası yaptırımlar,
yenlerin, demokrasiden, hu-
müdahale tehdidi, iç savaşı,
kuktan ne kaybettikleri gayet
diktatörlerin sonları ve kapı-
açıktır.
daki tehlikeye kulaklarını tıkamıştır,
yönetim. Batının problemi İran'ladır.
İran'ın varlığı her yönden batının çı-
Aslında Suriye bu denli direnecek
karlarını tehdit etmektir.
güce sahip değildir. Süreçte aktör olabi-
lecek ne siyasi ne ekonomik ağırlığı taşır. • Rusya ve Çin'in İran üzerinden bölge-
Suriye'yi önemli kılan İran ile ilişkileridir. de güç dengesi kurmaları.
1979 İran devrimi bölgede dengeleri alt üst • Körfez ülkelerinde olası şii ayaklanmalarıyla
etti. Tüm dengeleri batının aleyhine değiştirdi. petrolün kaybedilmesi. Varili 180-200 dolar
Şah İran'ı batının bölgedeki karakoluyken, Hu- olan petrolün, ABD'ye 18 dolara satıldığı ve
meyni İran'ı batıya baş düşman ilan etmiştir. onun da kullanılmayan silahların suretiyle
Rusya ve Çin gibi batının karşısında duran güç- tekrar ABD'ye döndüğü düşünülürse bu çır-
ler, İran'ın yanında yer alarak, batıyı daha zor pınışın nedeni daha iyi anlaşılacaktır.
duruma sokmuştur. Bu süreçte İran bölgede iki • Hizbullah ve Hamas'ın İsrail'e oluşturduğu
büyük projeyi hayata geçirdi. tehdit. İsrail bölgede batının güç göstergesidir,
topraklarda sözünün geçtiğinin belgesi niteli-
Birincisi: Suud başta olmak üzere körfez ğindedir. İsrail zamanla bu özelliğini yitirecek Rebîu'l-Evvel
ülkelerinde devrim yapmak ve bununla hem 1433
Ocak’13 • SAYI: 1
13
Batı bu oyunu İran-Irak savaşında ve Körfez
krizinde de oynadı.
İslamî hareketlerin, ayaklanan
Tarihi ile övünen Osmanlı ruhunu diri tut-
halkları şeriata teşvik etmek ye- maya çalışan ama tarihinden ders alamayan bir
rine, pastadan pay alma adına hükümet ile karşı karşıyayız. Osmanlı batıyla
demokrat kesilmelerini anlamak girdiği ittifaklarda hem gücünden olmuş hem
de umut bağlayan halkların gözünde güveni-
mümkün değildir. Bu süreç birçok lirliğini ve temsil kabiliyetini yitirmiştir. Bugün
camianın kendini gözden geçirme- Akp'nin temsil ettiği Türkiye bundan farksızdır.
si, eksikliklerini tamamlaması için Batının şişirmesi ile kendini dev aynasında gö-
ren zevat, gerçeklerle yüzleşince hakikatı anla-
fırsattı... yacaktır.
sahiptirler. Suriye başından bu yana bu kartı ırkçılık ve sömürülecek olan devlet arayışını te-
oynamış, başta Türkiye olmak üzere batıyı kürt tikliyor. Doğuda ayaklanmalar, iç savaş, dış mü-
kartıyla tehdit etmiştir. dahale korkusu salıyor. Bu da kabile bağlarının,
grupçuluk anlayışının öne çıkmasına neden
Çakışan menfaatler, ülkelerin geri adım at- oluyor. İnsanlık Allah'ın subhanehu ve teâlâ nimetine
maması, süreci Suriye üzerinde kilitlemiştir. nankörlüğünün bedelini ödüyor. Üzücü olan
Batı başta İran, Rusya ve Çin'in açık desteği ne- çözümün yine de cahileyede arıyor olmalarıdır.
deniyle rahat hareket edememekte, Suriye bu
desteğe güvenip her geçen gün daha fazla sivil İslamî hareketlerin, ayaklanan halkları şeria-
katletmektedir. ta teşvik etmek yerine, pastadan pay alma adına
demokrat kesilmelerini anlamak mümkün de-
Süreçte en tehlikeli oyun Türkiye'nin taraf ğildir. Bu süreç birçok camianın kendini göz-
durumuna getirilmesidir. Füze kalkanının Tür- den geçirmesi, eksikliklerini tamamlaması için
kiye topraklarına kurulması, yetkililer inkar et- fırsattı. Maalesef henüz böyle bir girişime dahil
sede, ülkeyi İran ve Türkiye nezdinde taraf kıl- olunulmadı. Görünürde, süreçte en karlı çıkan
mıştır. Şişirilen ekonomi raporları, Türkiye'ye kesim İhvan-ı Müslimindir. Uzun yıllardır uğ-
üst üste yapılan ziyaretler, düzülen övgüler bu runa herşeylerinde taviz verdikleri yönetime
seviyeden okunmalıdır. Model ülke, karizmatik ulaşacakları kuvvetli ihtimaldir.
lider, ileri ekonomi söylemlerinin hortlatılması
öyle inanıldığından değil, Türkiye'nin kendini Uzun, çok yönlü, tüm dünyayı etkileyen bir
dev aynasında görmesi istenildiğindendir. olayı bir dergi yazısına sığdırmak imkansızdır.
Muhtemelen uzun yıllar üzerine akademik
ABD ve Batı, Afganistan ve Irak tecrübesin- çalışmalar yapılacak, tarihte dönüm noktala-
den sonra direk savaşa dahil olmak yerine, pi- rından sayılacak bir olaydan söz ediyoruz. Bir
yon kullanmayı tercih etmiş gözüküyor. Şayet çok noktayı özetlemek durumunda kaldık. Ya-
istediği sonuç elde edilirse patron olarak süreci zının bu özür gözetilerek okunmasını temenni
yönlendirecek. Elde edilmediği takdirde hezi- ediyoruz.
met, piyonların hezimeti olacaktır.
14
Fikriyat
ozcanyildirim@tevhiddergisi.com Özcan Yıldırım
İşte önümüzde duran şu iki sahne, sahabeye Fakat bu batıl menhece karşılık veren bir
yol gösterdiği gibi, bizlere de yolun işareti, zi- grup sahabe ise; 'Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
hinlerimizde asılı duran ve hiç inmemesi gere- öldürüldü ise, Allah subhanehu ve teâlâ ölmedi ya?', 'O
ken bir tablo olmalıdırlar... öldü ise sizde onun gibi ölün' ve bu gibi sözlerle,
bu yıkıcı propagandaya karşı koyuyor, vahyin
Tarih sahnesinin bu iki perdesine şöyle bir pak menhecinin bize bir örneğini teşkil ediyor-
nazar-ı dikkat edelim: lardı. Kalplerinde imanın kök saldığı bu taife,
Rasûlullah'a sallallahu aleyhi ve sellem dönüyor, vücutla-
1. Perde: Uhud rını vahyin temsilcisine siper ediyorlardı!
Halid bin Velid radıyallahu anh komutasındaki
Mekkeli müşrikler Müslümanları dağıttıkları Evet bir yanda imanın hakiki lezzetine va-
zaman, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öldürül- ranların tavrı... Bir yanda basit titreşimlerle sar-
düğü haberi bir anda yayıldı. Bu haberin yayıl- sılan yürekleri taşıyanların sergilediği tavır...
ması ile ilgili kaynaklarda olay şu şekilde ger-
Bir cenahta İslam menhecini özümseyen
çekleşir: Amr bin Kamia 1, Rasûlullah'a sallallahu
taife, diğer cenahta menhecini, rotasını beşere
aleyhi ve sellem yöneldi ve taş attı. Başını yardı, dişini
bağlamış ve bu yüzden izzetin zirvesinde, zille-
kırdı. Öldürdüğünü sanıp; 'Muhammed'i öldür-
tin bataklığına tamah edip de (razı olupta) müş-
düm' diye nida etti. Bu haber ansızın yaygınlık
riklerden eman dileyecek -hem de münafıkla-
kazandı. Müslümanlar bir anda şaşırıp, üzüntü-
rın başı vasıtası ile- pozisyona inen bir taife...
den zafiyete düştüler. Öyle ki, kimisi silahlarını
Allah'ın ayetleri ile terbiye edilmemenin verdi-
bırakmış yere çökmüş ve savaşın, mücadelenin
ği içsel marazın ortaya çıkışı ile oluşan iki ayrı
anlamsız olduğu hissine kapılmış, kimisi ise
menheç, iki ayrı taife, iki ayrı kutup...!
Rebîu'l-Evvel
1433
1. Abdullah bin Kamia olarakta geçer.
Ocak’13 • SAYI: 1
15
gitmiş, bir an olsun bu hareketi lidersiz bırakıp
da hareketin duraksamasına aman vermemiştir.
çekleşir ve Allah'ın takdir ettiği ecel Allah'ın yapmalı ve bizleri bu nazari prangalardan kur-
Rasûlü'nü sallallahu aleyhi ve sellem bulur... Her beşeri tarmalıdır.
bulan bu ölüm onu da bulmuştur... Menhecini
vahyin nuru ile çizen taife sebatta öncü olurlar- Fıtrat ve duygusal yön her ne kadar bu olay-
ken, vahyi tam anlamıyla özümsememiş, men- ları bizlere farklı lanse ettirirse de, İslami hare-
hecini şahıslara endeksli belirleyenler ise topuk- ket bu tarihi tabloyu zihinlerinin duvarlarından
ları üzerinde geriye dönerler. indirmemelidir. Aksi durum, batılın kuşandığı
bir yol olması ile beraber, bizim de bu yolu tut-
Ayette önceden gelecek tehlikeye ikaz lam- mamız, helak kapısından içeriye girmemiz de-
baları yakılması, örnek olan neslin sebatında rol mektir.
oynarken aynı zamanda onlara değişmez bir sa-
biteyi de öğretiyordu: Allah subhanehu ve teâlâ bizleri her durumda bu
sancağı dalgalandıran, hareketliliği şiar edinen
"Bu din, şahıslara bağlı bir hareket değildir!" kullarından eylesin.
16
Siyer Notları Genel Olarak Arapların Durumu
-1- Cahiliye
Müşriklerin asıl dinleri, heva ve heveslerine
tabi olmaktır. Bağlı olduklarını iddia ettikleri
dinin, kendi nefislerine hoş gelen kısımlarını
alır, geri kalanlarını ya arkalarına atar ya da
hevalarına uydurmaya çalışırlar.
Ocak’13 • SAYI: 1
17
etkisidir. Örneğin; çöllerle kapalı bir alanda ya-
şayan Araplar, aynı çöl gibi en ufak bir rüzgarda
bile değişebilen yapıya sahiptiler. Hemen kızar,
öfkelenir, asla sakinleşmeyecek denilirken, bir
anda sessizliğe bürünürlerdi. Çok basit mese-
leler yüzünden tartışır, sadece kabilelerini değil
koca bir Arap yarımadasını savaş alanına çevi-
recek çatışmalara bu meseleleri dayanak yapar-
lardı.
18
şılaşacağız. Ancak burada onların haram aylara yön veren kanunlar çıkartıyor muydu? Mesela
olan hürmetlerini(!) anlatmakla yetineceğiz. yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi iste-
dikleri zaman haram ayları değiştirebiliyorlar
Mekkeliler için ticaret herşey demekti. Ti- mıydı? Peki Allah subhanehu ve teâlâ buna Tevbe Su-
caretlerinin bitmesi hayat damarlarının kesil- resi 37. Ayette küfür hükmünü veriyor mu? Me-
mesi anlamına geleceği için, işlerinin sağlıklı sele budur! Bugünün parlementoları ister 55 is-
yürümesini sağlayacak her türlü tedbirlerini terse de 555 kişiden oluşsun! Yeryüzü ilahlığına
alıyorlardı. Bunlardan bir tanesi de haram ay- soyunmuş olanlar ister Daru'n Nedve de olduğu
lardı. Normalde haram ayların zamanı belli idi. gibi yastıklara yaslansın, isterse de günümüzde
Ancak Mekkeli müşrikler haram ayları düzenle- olduğu gibi ceylan derisi koltuklarında pinek-
mekle görevlendirdikleri bir görevliye, o seneki lesin! Fark etmez! Allah'ın kanunları dışında
ticari ve askeri duruma göre haram aylar değiş- kanunlar ile hayatımıza nizam vermeye çalış-
tirme yetkisi veriyorlardı. Böylelikle haram ay- tıkları anda çağdaş Daru'n Nedve konumuna
larla çakışan bir savaş varsa o ayı değiştiriyor ya yükselmiş demektirler.
da erteliyorlardı.
Aslında dini heva ve hevese göre yontmak
Günümüz cahiliyesinde de durumun farklı bir ahlaktır. Dolayısı ile bu sadece müşriklerde
olduğunu söylemek zor. Nedense din, rejimin olacak diye bir kaide yok. Kimi Müslümanlar-
aklına vergi zamanlarında ya da kaçak elektrik da da farklı farklı şekillerde bugün su yüzüne
kullanımı arttığı zamanlarda geliyor. Veya bir çıkabilir. Özellikle belli bir sayıya ulaştıktan ve
grup, ırkçılık bayrağını açıp, rejime karşı sava- bir güç elde ettikten sonra bu durumun tadını
şa başladığında bir anda din kardeşi oldukları, alanlar, cezaevlerini ve cihad meydanlarını sa-
İslam'da ise ırkıçılığın yeri olmadığını, minber- dece rüyalarında görmeyi temenni etmeye baş-
deki 'sahibinin sesi' kölelerin dillerinden dökül- layabilirler. Elbette Allah'tan bela, imtihan ve
meye başlıyor! Sanki yıllardır ırkçılığı besleyen ağır sorumluluk istenmez. Ancak bunlarla yüz
kendileri değilmiş gibi. yüze gelmemek için 'Aslında üslûbu biraz daha
yumuşatmak lazım', 'Sistem içerisinde bu davet
Tablo pek de şaşırtıcı değil! Ama asıl insanı çalışmasını yapsak ne kaybederiz ki?' gibi söy-
hayrete düşüren kendilerine Müslüman diyen lemleri hafiften hafiften dillendirmeye başlarlar.
kitlelerin, resmen dinle dalga geçmek diye tabir Söylenti aşamasındayken bunun önünü çok net
edilebilecek bu tablo karşısında sus pus kalma- bir şekilde kapatmalı ve bu kardeşlere içerisin-
ları! Cahiliye aynı cahiliye! O zaman verilecek de hiçbir kapalılık bulunmayan Peygamber'in
mücadele de, Mekke cahiliyesine karşı yüksel- sallallahu aleyhi ve sellem davet menhecini hatırlatmak
tilen tevhidi dirilişin tıpatıp aynısı olmalı! Bu gerekir.
menheçten ufacık bir sapma bizi çıkmaz sokak-
lara götürecek, bir cahiliyeyi yıkmaya çalışırken "Artık onun (Peygamber) emrine muhalefet
yeni bir cahiliyenin temellerini farkında olma- edenler kendilerine bir fitne veya acılı bir aza-
dan atmamıza neden olacaktır. İmam Malik bın isabet etmesinden çekinsinler." 1
rahimehullah bunu çok güzel ifade etmektedir: 'Bu
ümmetin başı ne ile ıslah oldu ise, sonu da aynı
şeyle ıslah olur.'
Ocak’13 • SAYI: 1
19
Akaid Notları
Ferhat Cura ferhatcura@tevhiddergisi.com
B u konuyu seçmemizdeki amaç, İslam dedi- Araplar size boyun eğsin, tüm mülk sizin elinize
ğimizde ilk anlatacağımız kelime 'La ilahe geçsin" dediği kelime 'Lailaheillallah'...
illallah ve şartları' olmasıdır, çünkü bu;
3. Bir diğer nokta bu kelimeyi ilk asırlarda
1. Tüm Peygamberlerin ve Peygamberimizin söyleyen insanlar ile şu anda söyleyen insanlar
ortak ve ilk davetiydi. Bu kelimeye başlangıcı- arasındaki fark.
mız da, ayet olarak ilk gördüğümüz Enbiya su-
resi 25. ayettir: 4. Allah'ın yardımının kendisine bağlı oldu-
ğu kelimenin 'La ilahe illallah' olmasıdır.
"Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona
şunu vahy etmiş olmayalım: 'Benden başka ilah "Üzülmeyeniz, gevşemeyeniz eğer iman edi-
yoktur ki öyleyse bana ibadet edin'. " yorsanız üstün gelecek insanlar sizlersiniz." 1
Peygamberlerin kavimlerine ilk söylediği ise: Üçüncü maddeye baktığımızda ilk asrın yıl-
dızları, Allah'ın ve Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve
"Ey kavmimiz Allah'a ibadet ediniz sizin için sellem imanına şahitlik etmiş olduğu insanlar bu
Allah'tan başka ilah yoktur." kelimeyi söylediğinde Araplarda en kuvvetli
bağ olan kavmiyet bağları kopuyor, tüm insan-
2. Peygamberimizin terk etmesine dair tüm lar onlara saldırıyordu. Yine kavminin içinde
ısrarlara rağmen "Size bir kelime söyleyeyim fe-
laha eriniz" veya "Size bir kelime söyleyeyim tüm
1. 2/Bakara, 139
20
Muhammedu'l Emin olan ve herkesin zatında "Peygamberler: 'Ey kavmimiz Allah'a ibadet
konuştuğunda övülen Peygamber; bu kelimeyi ediniz O'ndan başka ilah yoktur.' " 2
söylediğinde tüm Araplar Peygamberimize kar-
şı olmuşlardı; bu kelime ile insanların arasını dediklerinde hemen Allah bize:
nasıl alabiliriz diye düşünmeye başlamışlardı.
"O kavimlerinden büyüklenen mele' (aristok-
Lakin günümüzdeki insanlar tekkelerde, za- rat) tabakası hemen dediler ki…"
viyelerde, kimileri namazlardan sonra yüzlerce
defa bu kelimeyi söylemelerine rağmen ne kim- Nuh'a aleyhisselam dedikleri gibi (haşa): "Sen ve
se onlara düşman oluyor ne de yurtlarından çı- sana tabi olanlar rezil insanlarsınız" veya "Sen ya-
karılıp, işkencelere maruz bırakılıyor. Demek ki lancılardansın" veya Şuayb'a aleyhisselam:
ilk neslin söylediği kelime ile bu neslin söyleme-
"Ya biz senle iman edenleri bu topraklardan
si arasında fark vardır.
süreceğiz veyahutta siz bizim dinimize tekrardan
Yine baktığımızda ilk nesil bu kelimeyi söy- geri döneceksiniz." denildiğini bildiriyor.
3
Rebîu'l-Evvel
2. 11/Hud, 50 1433
3. 14/İbrahim, 13
Ocak’13 • SAYI: 1
21
neslin ise bunun manasını bir türlü anlamama- na kılıç çekebiliyorlardı. Çünkü bu insanlar 'La
sındandır. ilahe illallah' ne manaya geliyor anlamışlardı.
Bu konuyu ele almamızdaki bir diğer sebep Sadece 'La ilahe illallah' demekle Müslüman
olan 4. madde ise; olunmayacağını bu insanlar biliyorlardı. Bu-
gün ne yazık ki şeytanın ve şeytanın en büyük
Allah subhanehu ve teâlâ Kur'an-ı Kerim de bu askerleri olan bel'am alimlerinin bu insanlara
ümmete sürekli zafer vaad ediyor, yeryüzünde musallat olması ile ümmet Kur'an-ı Kerim'den,
temkin vereceğini söylüyor. Lakin şu andaki sünnetten ve Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem
ümmete baktığımızda, ümmet tarihteki en zelil siretinden uzaklaşınca ve de din olarak sade-
halini yaşıyor. Bunun sebebi ise Allah'ın yardım ce 'Falan hoca şöyle dedi, falan abi, üstad böyle
vaadinde bulunduğu ön şarttır; dedi'ye sarılınca, 'La ilahe illallah' bütün ehem-
miyetini kaybetmiştir. Hatta eskiden en zor
"Üzülmeyeniz, gevşemeyeniz eğer iman ediyor- olan şey 'La ilahe illallah' demek iken, bugün
sanız üstün gelecek insanlar sizlersiniz." 4 dünyada en kolay olan ''La ilahe illallah'ı söy-
lemek olmuştur.
Allah subhanehu ve teâlâ mutlak kudret sahi-
bi olduğundan vaadinde hiçbir değişme O zaman biz 'La ilahe illallah'ı söy-
olmayan, vaadini yerine getirebi- lerken;
lendir. Bugün bu ümmet bu
zilleti yaşıyorsa sorun Allah'ın Allah buna şartlar koşmuş
subhanehu ve teâlâ vaadinde değil de, Kur'an-ı Kerim de Allah ümmete yardım mudur? veya
kişilerin iman mefhumunda vaadinde bulunduğunda "İman ederseniz"
akaid notları
sıkıntısı olmasındandır. veya Nur suresinde "İman edip salih Bunu bozan unsurlar
Kur'an-ı Kerim de Allah amel işlerseniz" diyor. Ümmet iman ve var mıdır? veya
imanın ilk adımı olan 'La ilahe illallah'
ümmete yardım vaadin-
meselesinde problem yaşadığından
de bulunduğunda "İman Her 'La ilahe illallah' di-
dolayı Allah'ın yardımı gelmemektedir.
ederseniz" veya Nur suresinde yen Müslüman mıdır? yoksa
"İman edip salih amel işlerseniz"
diyor. Ümmet iman ve imanın Bu kelimeyi ikrar ederken
ilk adımı olan 'La ilahe illallah' me- başka rûkunları da yerine getiril-
selesinde problem yaşadığından dolayı meli midir?
Allah'ın yardımı gelmemektedir.
Bunu incelemeye çalışalım ki, bu keli-
O zaman bizim üzerimize düşen; meyi daha önce söyleyen ve kurtuluşa eren ilk
milletler ile bizim aramızdaki fark ortaya çıksın.
Peygamberlerin ilk daveti olması hasebiyle,
Başlangıç olarak Allah subhanehu ve teâlâ bize
Yanlış anlaşılması hasebiyle, birşeyi şart koştuğunda bunun muhakkak şart-
larını ve bozan unsurlarını da zikrettiğini bil-
Ve kişinin bunu yanlış anladığında Müs- meliyiz. Misal; namaz, oruç vs. her meselenin
lüman olamayacağından dolayı bu kelimeyi şartları vardır.
Kur'an-ı Kerim ve Sünnet ışığında anlatmaktır.
Kur'an-ı Kerim ve sünnet nasslarında 'La
Bugün birçok insanın zannettiği gibi bu ilahe illallah'ın bazı şartları vardır ve yerine gel-
kelimeyi 'Lailaheillallah'ı bir kere söyleyip er- melidir ki 'La ilahe illallah'ımız kabul olsun.
tesinde her istediğimizi yapamayız. Önceki
milletlere baktığımızda onlar 'La ilahe illallah' İlk önce 'La ilahe illallah'ın kelime manası;
için yaşayıp, ölüyor, çocuklarını, yurtlarını terk bildiğimiz gibi 'la mabude bihakkın illahu' yani
edebiliyor ve cihad meydanlarında akrabaları- Allah'tan başka ibadeti hak eden hiçbir ilah
yoktur. İbadeti tüm yönleri ile hak eden yalnız-
ca Allah'tır.
4. 3/Ali İmran, 139
22
Buradan yola çıkarak ibadetin manasını in- Biri sıkıştığı zaman Allah'tan başkasına dua
celersek; ibadet yalnızca insanların anladığı gibi etmeyecektir. Bir başkası seçim zamanlarında
namaz, oruç, hac demek değildi, Allah Kur'an-ı sandık başına gidip Allah'tan başka hakimler
Kerim'de duaya da ibadet diyordu, Allah sa- belirlemeyecektir.
dece hükmün kendisine verilmesine de ibadet
diyordu ve ibadet ile yan yana isimlendiriyor- Tevekkül ettiği zaman fayda ve zararı sadece
du. Buradan anladığımız üzere duayı başkası- Allah'tan subhanehu ve teâlâ bekleyecektir. Fayda ve
na yapan veya hükmü başkasına veren insan zararı kabirlerden, bez parçalarından bekleme-
Lailaheillallah'ın manasını bilmemiştir ki (hiç yecektir.
kimse isteyerek şirk koşar mı?) Lailaheillallah'ı
Allah'ın istediği gibi söyleyebilmiş olsun. Çünkü bunlar ibadettir, Allah'a hastır ve sa-
dece Allah'a yapılacaktır. İşte bunu bilmek ve
'La ilahe illallah'ı söylediğini zan eden bizim bunun dışındakileri 'La' diyerek red etmek, işte
toplumumuz yanında bu kelimenin manası 'La ilahe illallah'ın manası budur.
'Allah'tan başka yaratıcı yoktur' lakin bunu aynı
Mekke'li müşriklerde biliyordu. Hatta bundan Bu noktadan sonra ilk başta yazdığımız 4.
daha fazlasını biliyorlardı. Allah subhanehu ve teâlâ şu maddeyi daha rahat anlayabiliriz;
ayette bunu Rasûlullah'a sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
bildiriyor; Neden Allah'ın yardımı gecikiyor? Neden
bizimle sahabe arasında farklar var? derseniz:
"Ey Muhammed de ki: Gökten ve yerden size
rızık veren kimdir. Kulak ve gözlerin sahibi kim- Çünkü biz daha 'La ilahe illallah'ın manası-
dir. Diriyi ölüden çıkaran, ölüyü diriden çıkaran nı anlamamışız, 'La ilahe illallah'ın manasını
kimdir? Her işi düzenleyen kimdir? Onlar Allah anlamayan bir toplumun bunu Allah'ın istediği
diyecekler. O halde O'na karşı gelmekten sakınmaz gibi söylemesinin de imkanı yoktur.
mısınız?" 5
O zaman bizim bunun manasını:
Peki neden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu
müşriklerin kanını 'La ilahe illallah' dedirtene 'Önce 'La' diyerek Allah'ın dışında kendisine
kadar dökmüştü? ibadet edilen bütün ilahları red etmek, sonra sade-
ce 'illa' diyerek kendisine hakkıyla ibadet edilecek
Oysa bizim anlayışımızdaki 'La ilahe illallah'ı zat olarak Allah'ı tasdik etmek gerektiği' şeklinde
o günkü müşrikler zaten söylüyorlardı, lakin anlamalıyız.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu kabul etme-
mişti. Neden dersek; çünkü Allah'ın subhanehu Biz 'La ilahe illallah'ın manasını Peygamber-
ve teâlâ yaratıcı ve rızık verici olduğunu bilmek,
lerin kavimlerine olan davetinden de anlayabi-
Allah'ın Rabb'liğini bilmektir. Lailaheillallah ise liriz.
ibadetin yalnızca Allah'a yapılacağını bilmektir.
"Biz bütün kavimlere: 'Allah'a ibadet ediniz ve
Allah duaya Kur'an-ı Kerim'de ibadet demiş- tağutlardan uzak kalınız' diye Peygamber gönder-
se, o zaman bu sadece Allah'a yapılacaktır. dik. " 6
Eğer hüküm ibadet ile yan yana zikredilip, Ve bütün Peygamberlerin kavimlerine olan da-
yalnızca Allah'a has olduğu söylenmişse o za- vetine baktığımızda:
man hüküm sadece Allah'a verilecektir.
Rebîu'l-Evvel
1433
5. 10/Yunus, 31 6.E
nbiya 25
Ocak’13 • SAYI: 1
23
"Ey kavmimiz Allah'a ibadet ediniz sizin için Sizce bu insan sadece Allah'a mı dua edip,
Allah'tan başka ilah yoktur" dediklerini görürüz. ibadet etmiştir?
O zaman 'La ilahe illallah', o Allah'ın 'Bütün Bu insan ne kadar Müslüman olduğunu söy-
Peygamberlere vahy etmiş' olduğu 'La ilahe illal- lese de 'La ilahe illallah'ın temel manasını olan
lah'; Kur'an-ı Kerim ayetlerini birbirini tefsiri Allah'a ibadeti Allah'tan başka bir yöne çevir-
ile Allah'a ibadet edip, diğer ilahları terk edip, miştir.
tağutlardan uzak durmaktır.
Bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden de-
Bir insan sadece Allah'a ibadet ediyorsa, iba- vam etmek temennilerimizle...
det çeşitlerini Allah'tan başkasına yönlendirmi-
yorsa, bütün ilahları, ibadet edilenleri de inkar Davamızın sonu Allah'a hamd etmektir.
edebiliyorsa işte bu insan Lailaheillallah'ı ağzı
ile söylemiş fiili ile ameli de bunu onaylamıştır.
Bunun dışında olan insanlar ise Mekkeli müş-
rikler gibi Allah'a iman ettiklerini zanneden
fakat ibadeti Allah'tan başkasına çevirdiklerin-
den dolayı Allah'ın kendilerini 'Müşrikler' diye
isimlendirdiği insanlardır. Arkadaşlarımız bize:
'Herkes Müslüman, La ilahe illallah diyenlerin
hepsi Allah'a ibadet ediyor, Allah'tan başkasına
ibadet etmek diye bir mefhum var mıdır?' diye bir
söz söyleyebilir, zaten büyük musibet ibadetin
akaid notları
Bugün soralım:
7.M
ü'min 60
24
İlim Meclisi
ekrembulca@tevhiddergisi.com
Ekrem Bulca
ğü ayın yıldızlara olan üstünlüğü gibidir" diyen İnsanın Allah'a subhanehu ve teâlâ hakkıyla ibadet
Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem üzerine olsun. edip kulluğunu yerine getirebilmesi için ilim
şarttır. İlim olmadan kişinin bunu hakkıyla
Allah'ın ve Rasûlü'nün insana emrettiği veya yerine getirmesi mümkün değildir. Şu an gü-
insanı teşvik ettiği her şeyde biz bilsekte, bilme- nümüzde insanların Allah'a hakkıyla ibadet et-
sekte mutlaka bazı fayda ve hikmetler vardır. meyip, ibadeti Allah'tan subhanehu ve teâlâ başkasına
İlim de Allah'ın subhanehu ve teâlâ ve Rasûlü'nün sal- yapmalarının sebeplerinden biri de ilimsizliktir.
lallahu aleyhi ve sellem kendisine teşvik ettiği ve kendi-
sine birçok fazilet nispet etiği şeylerdendir. On- 2. İlim ışıktır, karanlıklar onun ile aydın-
dan dolayı birçok faydası vardır. lanır: İlim, akidede hak ile batılı, ibadetlerde
sünnet ile bidati, ahlakta güzel ile çirkini birbi-
İlmin Önemi rinden ayıran bir ışık konumundadır. İlmin ol-
madığı yerlerde doğru ile yanlışlar, güzel ile pis-
İlmin önemi ve faydalarını özetle şu şekilde
likler birbirine karışır. Hatta belli bir süre sonra
anlatabiliriz;
ilimsizlikten dolayı yanlışlar doğru, pislikler
1. Allah subhanehu ve teâlâ insanları kendisine iba-
det etsinler diye yaratmıştır: Rebîu'l-Evvel
1433
1. 51/Zariyat, 56
Ocak’13 • SAYI: 1
25
güzel diye bilinmeye başlar. Şu an günümüzde Ayette Allah subhanehu ve teâlâ kendisinden başka
olduğu gibi! ilah olmadığına ilim ehlinide şahit tutuyor. Bu
da ilim ehli için en büyük fazilettir. İlmin fazi-
3. İlim rehberdir hedeflere onunla varılır: letine dair başka hiçbir delil olmasaydı dahi bu
İlim, amelin rehberi ve mürşidi konumundadır. yeterli olurdu, ilim ehlinin fazileti için.
İlim olmadan insanın yapmakla mükellef oldu-
ğu salih amelin meydana gelmesi mümkün de- Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor:
ğildir. İlimsiz amel edenler sürekli şirke, bidat-
lere ve hurafelere düşerler. Bunlara düşmemek "De ki: 'Ey Rabbim benim ilmimi arttır.' " 3
için önce öğrenip sonra amel etmemiz lazım.
Bu ayette Allah subhanehu ve teâlâ Peygamber'den
ilim meclisi
4. İlim İslami harekette şart olup, olmazsa sallallahu aleyhi ve sellem ilmini arttırması için Allah'a
olmazlardandır: dua etmesini emrediyor. Bu da ilmin Allah sub-
hanehu ve teâlâ katındaki değerini gösterir. Şayet
İlme dayalı olmayan bir çalışmanın sürekli Allah'ın yanında ilimden daha değerli birşey ol-
olması mümkün değildir. Çünkü İslami hareke- saydı Peygamberden onun arttırılması için dua
tin devamlı olup ilerleyebilmesi için emr'i bi'l- etmesini isterdi.
ma'ruf neyh'i ani'l-münker şarttır. Bu da ancak
ilim ile olur. İlimsiz yapılan emr'i bi'l-ma'ruf Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor:
neyh'i ani'l-münker beraberinde başka mefse-
detler getirir. "Allah'tan tam manasıyla ancak âlimler kor-
kar." 4
İlmin Fazileti Hadislere bakacak olursak,
İlmin faziletine dair birçok ayet ve hadis
bulunmaktadır. Bunlardan bazısını zikredecek İlmin faziletine dair birçok hadis varid ol-
olursak: muştur. Bunlardan bazıları şunlardır;
Ku'ran-ı Kerim'de şu ayetleri görüyoruz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuru-
yor:
Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde ilmin ve
âlimin faziletine işaret edilir. ''Her kim ilim talep etmek için yola çıkarsa,
Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır.'' 5
Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyurur:
Bugün biz Müslümanların tek derdi cenne-
"Allah kendisinden başka ilah olmadığına şe- ti elde etmektir. Bu hadis cenneti elde etmenin
hadet etti. Melekler ve ilim ehli de O'ndan baş- yollarından bir tanesinin de ilim elde etmek ol-
ka ilah olmadığına şehadet etti." 2 duğunu anlatıyor.
3. 20/Taha, 114
4. 35/Fatır, 28
2. 3/Ali İmran, 18 5. Ebu Davud
26
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuru- Ebu Esved ed-Düeli şöyle demiştir:
yor:
"Dünyada ilimden daha üstün ve daha aziz
''Âlimler, Peygamberlerin varisleridir. Pey- hiçbir şey yoktur. Çünkü sultanlar halka hükme-
gamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; derken, âlimler de sultanlara hükmederler."
onlar miras olarak sadece ilim bırakmışlardır.
Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış İmam Şafi şöyle der: 'İlim tahsil etmek bütün
demektir." 6 nafile ibadetlerden daha üstündür.'
Peygamberlik mertebesinden daha üstün bir Madem bu faziletlerin hepsi ilim elde et-
mertebenin bulunmadığı herkesin malumudur. mekten geçiyor. O zaman herkes bu faziletleri
Demek ki bu mertebeye varis olmak, şereflerin elde etmek için elinden geldiği kadar ilim öğ-
en büyüğüdür. renecek. Hassaten ilim talebelerinin buna daha
çok dikkat etmeleri gerekir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuru-
yor: Bugün ise insanlar vakitlerini ne dünyada ne
de ahirette fayda vermeyen gereksiz işlerle dol-
''Yerlerde ve göklerde bulunan her şey hatta durdukları için hem ilim elde etme faziletinden
suyun içindeki balık bile ilim ehli olan bir kim- hem de birçok fayda verecek şeylerden mahrum
senin bağışlanması için af dilerler.'' 7
olmuşlardır.
Yerlerde ve göklerde bulunan tüm
mahlûkatın kendisi Allah'tan af dilediği bir
kimseden daha faziletli bir kimse olabilir mi?
6. Ebu Davud
Rebîu'l-Evvel
7. Ebu Davud 1433
8. Tirmizi
Ocak’13 • SAYI: 1
27
Nasihat
abdulmetinaksoy@tevhiddergisi.com
Abdulmetin
Aksoy
Boş Vakit
Allah için yapması gerekenleri ya-
pıp, Allah için kaçınılması gereken-
lerden kaçınanlar müstesna, bunun
dışındakiler düşman olacaklar.
Allah subhanehu ve teâlâ Kur'an'ı Kerim'de şöyle Yazmış olduğumuz birinci ayette, vaktin ge-
buyuruyor: nişliğinin, kıyamet anında, Allah'ın subhanehu ve
teâlâ huzurunda insanlığın aleyhine hüccet oldu-
"Biz size hatırlayacak olanın, hatırlayacağı ka- ğunu anlıyoruz.
dar bir ömür vermedik mi?" 1
Bu ayet aleyhimize hüccet olmasına rağmen,
Peygamber'de sallallahu aleyhi ve sellem Buhari de ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem insanların bir
başkalarının da rivayet etmiş olduğu bir hadiste çoğunun bu nimetten habersiz olduğunu bize
diyor ki: bildiriyor.
28
mizde bir sermayemiz ve uzun bir yolumuz var-
dır. Elimizdeki sermaye ise vaktimiz, ömrümüz ve
alacağımız nefestir. Varacağımız noktaya gidene
kadar ise yolumuz üzerinde yol kesici ve vaktimi-
zin hırsızı çoktur. O zaman insan selim bir şekilde
Allah'a subhanehu ve teâlâ yürümek istiyorsa sermayesi-
ni düzgün kullanmalı, yol kesicilerden bunu koru-
ması gerekir.'
Ocak’13 • SAYI: 1
29
dakiler düşman olacaklar. Kişiler, birbirlerinin kadaş ne güzel arkadaştır, onun peşini sakın
vaktini çaldıklarını ve salih amelden, Allah'ı bırakmayın.
zikretmekten alıkoyduğunu öne sürecekleri
manzaralar gözümüzün önüne gelmektedir. Lakin her oturduğumuz ortamda müçtehid-
Başka bir ayette Allah subhanehu ve teâlâ: lerin bile içinden çıkamadığı meseleleri konu-
şuyor veya sabahlara kadar İslam devleti kurup
"O gün zalim kendi ellerini ısıracak ve diyecek namazı bile kılmadan yatıyorsak veya Allah'ın
ki: 'Keşke ben Rasûl'le beraber Allah'a giden bir subhanehu ve teâlâ kelamını ağzımıza alıp, Allah'ın
yol edinseydim, keşke ben falanı arkadaş edin- subhanehu ve teâlâ kelamı bize lanet ediyorsa yani o
meseydim' diyecek." 3 konuştuklarımızı hayatımıza yerleştirmemişse 4,
Allah muhafaza, biz de kıyamet gününde elleri-
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Buhari, Müslim, ni ısırıp 'Keşke falanı kendime dost edinmeseydim'
Ahmed ve Nesai gibi birçoğunun rivayetinde: diyenlerden oluruz.
"İnsanın salih olan arkadaşı ile kötü olan ar-
Kendi yaşadığımız vakıalardan bunun bize
kadaşı arasındaki fark; misk taşıyan ile demirci
delilleri ise şöyle tezahür etmiştir;
körüğünü taşıyan gibidir. Miski taşıyan adam
ya kokusundan verir ya da ondan güzel koku
hissedersin, demirci körüğü taşıyan adam
Bir gün salih bir ortama gidin oturun,
ya elbiseni yakar ya da pis kokar." bu-
oradan kalktığınızda kalbiniz uça-
yurmuştur. cakmış gibi olur veya bir başkası ile
oturursunuz, kişi hiç konuşmama-
Misk taşıyan adam ya sana sına rağmen kendimizden utanı-
Allah'ı subhanehu ve teâlâ hatırlatır, rız. Çünkü kişinin salih hali
ya ilmiyle sana fayda verir simasına yansımıştır. İşte bu
nasihat
ya da birşeyler sorar ve öğ- Her dini gibi görünen tip insanlar bizim oturduğu-
renirsin. Demirci körü- ortam dini değildir. Bizim muz insanlar olmalıdırlar.
hayatımıza etkisi olmayan, bizi
ğünü taşıyanın misali Allah'a yaklaştırmayan veya her
ise ya seni hayırdan Aksi halde her
geçen günümüzü bir öncekinden
alıkoyar ya da sana bir dini gibi görünen or-
hayırlı kılmayan ortam Allah'a
kötülük öğretir. subhanehu ve teâlâ bizi tam dini değildir. Bizim
götüren bir ortam değildir. hayatımıza etkisi olmayan,
Şimdi kendi arkadaşlık- bizi Allah'a yaklaştırmayan
larımızı bir düşünelim; biz veya her geçen günümüzü bir
cahiliye toplumunda yaşıyoruz, öncekinden hayırlı kılmayan or-
tam Allah'a subhanehu ve teâlâ bizi götü-
birbirinin akidesini bilen, birbirini
seven bir avuç insan Müslüman. Bu ren bir ortam değildir.
sayısı belli insanları da özenle seç-
mezsek, yani misk taşıyan yerine körüğü Bir diğer Müslümanların hayatında
taşıyanı seçersek, bu hem bizim dünyamıza vakit öldüren husus ise, yani kendi hırsızı,
hem de ahiretimize zarar verecektir. Bu se- yol kesicisi ise televizyondur.
bepten Müslümanların arkadaşları hususunda
Tabi dini ve dünyayı beraber ifsad eden, za-
çok seçici olmaları gerekir.
manın putu ve tağutunu, aklı başında, kendi
Bunun ölçüsü nedir dersek; karısına kıskanç olan, çoluk çocuğunun gele-
ceğini düşünen bir Müslümanın bu aleti evine
Eğer biz, bir arkadaşımızın yanından kalk- sokması düşünülemez. Müslümanlar bunu ev-
tığımızda kıyamet günü için faydalı bir söz lerinden çıkarttılar, lakin daha şiddetli bir put
işitmişsek veya bir günahımızın farkına varıp olan interneti evlerine soktular. Normalde bu
ondan vazgeçmeyi aklımıza koymuşsak; o ar- meşgaleli zamanızda internet bir nimet. Tabi
30
bu ilmen istifade ettiğimiz, ders dinleyip öğren- tinin şükrünü bu hayır amellerle yerine getirip
diğimiz zaman veya kitaplar indirip faydalandı- Allah'ın subhanehu ve teâlâ arttırdıkça arttırmasına
ğımız zaman nimettir. Ama boş muhabbetleri, talip olmayan kişiler çoktur. Allah subhanehu ve teâlâ
facebook'ta cedelleşmeleri, video ilimleri(!), uy- vakit nimetini bu gibi kişilerin şükürsüzlüğün-
gunsuz resimleri, tebliğ kandırmacası altındaki den ve zayi etmesinden dolayı elinden alacaktır.
kızlarla chat'leri… ve neticesinde İslam adına
insanların kalbini öldürmesi, vaktini zayi etme- Salih amellere bizim ihtiyacımız vardır.
si internetin nimet kısmı değildir. Allah'ın subhanehu ve teâlâ bu amellere ihtiyacı yok.
İnsan düşman karşısında salih amelleriyle, yap-
Misal, İslamî chat odaları altında; çamur, ça- mış olduğu zikirlerle sabittir. Biz rahatlık anın-
mur attırmaktan başka birşey yapmıyor, Müslü- da Allah'ı subhanehu ve teâlâ anacağız ki zorluk anın-
manlara da herhangi bir istifade sağlayamıyor- da da Rabbimiz bizi ansın ve rahmetiyle bizleri
lar. Çünkü birşeyin cahili, ıslah edeyim derken kuşatsın. Biz, Allah'ın subhanehu ve teâlâ dini ihtiyaç
ancak ifsad eder. halindeyken ona yardımcı olmalıyız ki, bizler
de ihtiyaç anındayken bize yardım etsin ve bizi
Allah subhanehu ve teâlâ diyor ki: aziz kılsın. İslam zelil kılınmaya çalışılırken fe-
dakarlık yapıp onu aziz kılacağız ki, bizler zil-
"Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. lete düçar olacağımız yerde Allah subhanehu ve teâlâ
Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katın- bize yardım edip bizim şanımızı yüceltsin.
da, sevap olarak da ümit olarak da daha hayır-
lıdır." 5 Sözün sonunda; bizim selefimizin hayatı
vakti nasıl güzel değerlendirdiklerine dair çok
Kur'an'da Allah'ın subhanehu ve teâlâ göz aydın-
güzel örneklerle doludur. İnsanoğlu bazen gaf-
lığı dediği çocuk ile salih amel birbirine kıyas
letle, nisyanla bunun farkına varamasa da, Al-
ediliyor ve netice Rabbin yanında çok çok daha
lah subhanehu ve teâlâ bize bunu hatırlatmadan önce
hayırlı olarak salih amel ortaya çıkıyor.
kendimiz hatırlayıp, geçmiş günlerinde tedari-
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: ğine çalışmalı ve bundan sonra da vakti güzel
değerlendirebilmek için Allah'tan subhanehu ve teâlâ
"Kim derse bir kere 'Subhanallahi ve bihamdi- yardım istemeliyiz. Bunun yardımı, faydası nef-
hi' ona cennette bir tane hurma ağacı dikilir.' " simizedir.
buyuruyor. Boş işlerden olan internetteki Davamızın sonu alemlerin Rabbi olan
chat odalarından ziyade oturduğumuz yerde bir Allah'a hamddır.
zikir, bize cennetteki köşkte bir hurma ağacı ge-
tiriyor. Bir diğer hadiste:
Ocak’13 • SAYI: 1
31
Yusufiler
Yasir Bildirici
Oğlun Yasir
Bundan böyle iblis ile Adem aleyhisselam arasındaki bu savaş Allah'ın
belirlemiş olduğu bir güne kadar, yani ahirete kadar devam
edecek. İblis, insanoğluna hem sağlarından hem sollarından
hem önlerinden hem de arkalarından yaklaşarak onların doğru
yolunun üzerine oturarak, yoldan çıkarmaya çalışacak.
32
yüzüne yerleştirilen Adem aleyhisselam ve ondan
sonra gelecekler için, yani Ademoğulları için
yeni bir süreç başlamış oldu. Bundan böyle iblis
ile Adem aleyhisselam arasındaki bu savaş Allah'ın
belirlemiş olduğu bir güne kadar, yani ahirete
kadar devam edecek. İblis, insanoğluna hem
sağlarından hem sollarından hem önlerinden
hem de arkalarından yaklaşarak onların doğru
yolunun üzerine oturarak, yoldan çıkarmaya
çalışacak. Her kim ona uyarsa, onun ile birlikte
cehenneme gönderilecek her kim de Allah'tan
gelmiş olan hidayete tabi olup, şeytana tabi ol- Dikkat edilirse bu ayette şeytanın çok önem-
maz ise onları da cenneti ile mükafaatlandıra- li bir kaç vasfını görüyoruz. Allah'ın adına ko-
caktır. Evet, Allah subhanehu ve teâlâ bize Kur'an'da
nuşup yalan söylüyor, iftira ediyor ve bir de en
şeytanın hilelerini ve oyunlarını bildiriyor. Bun- önemlisi bunu kötü bir niyetle söylemediğini
dan sonrası bize düşen, bu hileleri ve oyunları sadece size öğüt verdiğini söyleyerek kendisi-
öğreneceğiz, bu hilelere ve oyunlara gelmemek nin iyilerden olduğuna dair yemin ediyor. Bu
için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışacağız. özellikleri bizim çok iyi anlayıp, kavramamız
gerekiz. Maalesef bugün birçok şahısta ve ko-
Allah'a karşı asi olmuş ve huzurundan ko- nuda bunu görebiliriz. Yani aynı şeytan gibi,
vulmuş olan şeytan, bir de günah işledikten insanlara yaklaşarak doğru yoldan uzaklaştır-
sonra günahının farkına varıp, ısrar etmeyip, maya, hatta doğru yolda olanları da bu yoldan
tevbe eden bir insan. Ve sonuç olarak birisi ce- çıkardıklarını görüyoruz.
henneme diğeri de cennete gönderilerek karşı-
lığını görmüş oluyorlar. Bizler elbette cenneti Örnek, Fethullah Gülen, Cübbeli Ahmet
seçeceğiz, her kime sorarsak soralım, elbetteki ve bunun gibi ve günümüzdeki daha birçok
bizler gibi herkes de cenneti seçeceğini belir- İslamî(!) kimselerin asıl hedeflerinin şeytana
tir. Fakat her insanın önünde geçmesi gereken hizmet etmek olduğunu, bu kişiler veya cema-
bir imtihanı, sınavı bulunmaktadır. En önemli atlerin hepsinin aynı amaç altında toplandığı-
olan bu imtihandan güzel bir sonuç alabilmek nı ve aynı taktiği uyguladıklarını görmekteyiz.
ve başarılı bir şekilde geçmektir. O halde şunu 'Gerçek Müslümanlar bizleriz, asıl öğüt verenler
hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız; şey- bizleriz' diyerek insanları demokratikleştir-
tanın her an hazır bir vaziyette bizleri saptırmak mek, laikleştirmek ve liberalleştirmekten başka
için hala yolun üzerine oturmuş ve bu yoldan amaçları da olmadığı çok bariz bir şekilde or-
çıkarmak için bin bir desiseye başvuracağı bi- taya çıkmasına rağmen, halen insanlar onlara
lincini her zaman kendimizde bulundurmalıyız. tabi oluyorlar ve bu oyuna çok rahat bir şekilde
Bizlere nasıl oyunlar oynar, ne gibi hileler, dü- girebiliyorlar. Müslümana düşen ise bunların
zenler ve tuzakları ne çeşit olur bunları çok iyi oyunlarını başlarına geçirmek için elinden ge-
bilmeliyiz. Bunu da ancak düşmanımızı çok iyi len herşeyi yapmaya çalışmaktır.
tanımakla başarabiliriz. Şeytanı en iyi tanıyan
Rabb'imiz Allah subhanehu ve teâlâ olduğundan do- Bir başka ayette şöyle buyuruyor: "Yeryüzün-
layı Kur'an'dan ve Sünnet'ten şeytanın özellikle- de onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsi-
rini öğrenmeliyiz ki, ona göre hazırlık yapalım. ni mutlaka azdıracağım." 2
"Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz Ayette açıkça anlatıldığı gibi günahları in-
veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, sanlara çok süslü göstererek, günah işlettire-
dedi. Ve onlara, ben gerçekten size öğüt verenler- cek. Bizler biliyoruz ki şeytanın hedefi insanları
denim diye yemin etti." 1 şirke sürükleyip, cehennemde ebedi kalmasını
sağlamaktır. Çünkü günahların en büyüğü şirk-
tir. Kişilerin hastalığına göre yaklaşıyor; kimisi-
Rebîu'l-Evvel
1433
1. 7/Araf, 20-21 2. 15/Hicr, 39
Ocak’13 • SAYI: 1
33
ne yalan söylemeyi, kimisine içki içmeyi, zina Kendi elleri ile yapmış oldukları bu heykel-
yapmayı, hırsızlık yapmayı, faiz yemeyi ve bu ler, öyle sıradan heykeller değildi. Her birinin
gibi günahlara bulaştırmaya çalışarak başlıyor bir hikayesi mutlaka vardı. Şöyle ki, bu heykel-
ve en son, kişi sebat etmediğinde, şirke sürük- ler herkesçe bilinen salih insanların şekilleri ol-
ledikten sonra onu şirki ile baş başa bırakıyor. duğunu ve onları unutmayıp sürekli hatırlamak
Hepimiz biliyoruz ki şeytan bize gelipte şöyle için ölümlerinden sonra bu yönteme başvur-
söylemeyecek 'İçki iç, zina yap, faiz ye' ve bu han- muşlar. Yani salih olan bir kişi ölüyor ve daha
gi günah olursa olsun, öyle direk gelipte bunları sonra bunun heykeli "Baktıkça Allah'ı hatırlaya-
yap demeyecek. Öncelikle bunları bize süsleye- lım" niyetiyle yapılıyor. Daha sonra bu niyetleri
cek, hepimiz biliyoruz ki bize bu günahlardan heykele ibadetler sunmaya ve kulluk yapılmaya
hangisi olursa olsun gelipte yap dediği zaman başlanıyor. Dikkat edersek şeytan burada çok
bizler hemen karşı çıkıp yapmayız. Fakat örnek sabırlı davranıp, insanları aşama aşama şirke
verelim: Faiz için bizlere şöyle yaklaşıyor, 'Ka- sürüklemiştir. En başlarda sadece salih bir in-
pitalist sistemde yaşadığımızdan dolayı herşey sanın sembolü, daha sonraları Allah'a yaklaşma
para üzerine dönüyor, bu sistemde yok olmamak aracı ilan ediliyor.
için sürekli çalışmalısın.' bu sistemin zorluğu-
nu sana söyleyerek, 'Senin yaşlanmadan önce Şeytan 'Putlara tapın, bunlar sizin ilahları-
yani emekli olmadan evvel bir daire bir de nızdır, bunlar size rızık veriyor, bunlar kaina-
araba alman lazım, çalıştığın paran da tın işlerini düzenliyor.' diyerek insanla-
sana ancak yetiyor, ev alman için kredi ra yaklaşmıyor. Zaten bu tip inanan
alman lazım yavaş yavaş öderim' de- insanların sayısı yok denecek kadar
dirterek bizi faize bulaştırıyor. azdır. Şeytan bunları "Ben sizden
beriyim" diyerek terk etmiş.
Bir de en tehlikeli oyunla-
yusufiler
34
'İstemek için direk bu şeyhlerden isteyin' demedi;
'Bunlar sizin Rabb'inizdir' demedi, bir kıyaslama
ile, melek için müşriklerin düşmüş olduğu şirke,
düşmüş oldular. Evet babacığım, bizim amansız
olan düşmanımız, bu ve buna benzer oyunlar
ve hileler kullanarak, Rahman olan Allah'a eşler
koşmamızı, günahlar işlememizi ve O'na karşı
asi olmamızı sağlamak için her zaman ve her an
hazırda bekliyor ve bekleyecektir de.
Ocak’13 • SAYI: 1
35
doğru sürüklemekte. Bize düşen kendimizi ve
ailemizi bu zilletten sakındırmak ve onun eline
düşmemek için, öncelikle bizim pratik olarak
bu kutudan kurtulmamız lazım. Onu, evimi-
ze sokmamalıyız, onu evinde bulunduranlarla
arkadaşlık yapmamalıyız. Ancak böyle yapa-
rak bunun etkisinden kurtulabiliriz. Ayrıca
Rabb'imizden dualarımızla yalvara yakara bu-
nun zilletinden ve çirkefliğinden hem bizi hem
de ailemizi koruması için talepte bulunmalıyız.
Allah subhanehu ve teâlâ bir ayetinde şöyle buyuruyor:
futbolcuyu taklit ediyor, hatta aynı onun gibi kanalları ayarlarım, diğerlerini hiç açmam' diye-
hareketler yapıyor. Maalesef bu hastalık o kadar rek bize bu kutunun evde kalması için bin bir
çok yaygınlaşmış ki önüne geçilemiyor. Hat- bahaneler sunarak telkin edecektir. Özellikle
ta yine aynı tv'de, televizyonun tehlikesinden bayanlara şu şekilde yaklaşıyor 'Ben ev işleri
bahsediyor çocuklarımızı tv'nin başında fazla ile uğraşırken veya kitap okurken çocuklar rahat
oturtmayın diyerek uyarıda bile bulunabiliyor- durmuyor bundan dolayıda tv'nin karşısına ge-
lar. Fakat halen aynı şeyleri yapmaya devam çiriyorum orada çocuklar oyalanırken ben biraz
ediyorlar. Maalesef Peygamberimizin şu hadi- rahat okuyorum.' diyerek çocukları annesinden
sinde buyurduğu gibi; alıyor ve kendisi eğitiyor. İşte bu tehlikeli telkin-
lerden kurtulmak veya bunların esiri olmamak
"Cennet nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle çev- için televizyonu hiç bir şekilde eve almamalıyız
rilmiştir. Cehennemi ise, nefsin arzuladığı şey- ve yakınımızda bile bulunmamalı. Ancak böy-
ler kuşatmıştır." 5 le yaparsak bunun üstesinden gelebiliriz yoksa
mutlaka bir bahane bulur ve tekrar izlemeye
Evet tv de bunlardan birisi. Çok hoş ve nefsin
başlarız. Toplumumuzda tv'nin yeri çok büyük,
hoşuna giden şeyler dolu bu kutuda. Çok büyük
olmazsa olmaz demirbaş eşyalarından olduğu
bir tehlike sadece benim için değil, bütün aile
için, büyük bir azim ve kuvvet ile bu tabuyu
fertleri için bir tehlike. Evdeki bayan için, ço-
yıkmalıyız. Biz bunu başardık mı Allah'ta bize
cuklar için bu kutu herkesi düşünerek ona göre
yardım edecektir.
programlar düzenliyor. Kimisi spor seviyor
ona göre kanallar ve programlar var, kimi ka- Ayette buyrulduğu gibi;
dın programlarını seviyor ona göre programlar
var, çocuklar içinde çizgi filmler yayınlanıyor "Şurası muhakkak ki benim ihlaslı kullarım
yani herkesin hoşuna giden bir program mutlak üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır.
bulunuyor. Televizyonun tehlikesi sayılmakla Koruyucu olarak Rabbin yeter." 7
bitmiyor. Tv'nin zilleti almış başını gidiyor. İn-
sanoğlunu eline almış ve cehennem kuyularına
6. 13/Rad, 11
5. Buhari, Müslim 7. 17/İsra, 65
36
Allah subhanehu ve teâlâ çok açık bir şekilde ihlas- hemen Allah'a sığın." Ve aynı şekilde ayette buy-
lı kulların üzerinde şeytanın hiçbir ağırlığının rulduğu gibi,
olmadığını herhangi bir tasarrufta bulunama-
yacağını bize bildirmiştir. Fakat nasıl ki, Adem'i "Takva sahipleri şeytandan bir vesvese uğra-
aleyhisselam kandırarak günah işlemesine vesile yınca hemen Allah'ı anarlar ve böylelikle gerçe-
olduysa, aynı şekilde bizleri de günah işlemeye ği görürler." 8
itecektir. Bizler de hem şirk hem de günah işle-
Babacığım, Allah'tan dileğimiz bizleri düş-
yebiliriz. Ama bizim için örnek olan Adem aley-
manımız olan şeytandan koruması ve onun
hisselam babamız, bu durumda ne yapmış ve nasıl
oyunlarına gelmememiz için bize yardım et-
davranmıştır? bunu bilirsek ve ona göre hareket
mesidir. Çünkü Allah'tan başka sığınağımız,
edersek, ayetlerden de bildiğimiz gibi Allah sub-
dayanağımız, yöneleceğimiz ve yardım iste-
hanehu ve teâlâ tarafından bağışlanmış olacağız. Ve
yeceğimiz başka bir merci yoktur. Ey Rabb'im,
şu kesinlikle biliniyor ki, şeytanın en çok nefret
Sen beni ve ailemi yakıtı taşlar ve insanlar olan
ettiği özelliklerden birisi de, insanoğlunun bir
cehennem ateşinden koru ve bu ateşe çağıran
günah işlemesi sonucunda, günahında ısrarcı
şeytanın şerrinden de bizi muhafaza et.
olmayıp hemen tevbe etmesidir. Böyle bir insa-
nı şeytan sevmiyor. Fakat Allah subhanehu ve teâlâ bu
Duamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah'a
kulunu çok sevdiğini bir çok ayette belirtmiştir.
subhanehu ve teâlâ hamddır.
Bunu Adem'in aleyhisselam kıssasından da anlıyo-
ruz. İşte en büyük erdem günahında ısrarcı ol- Elhamdulillahi Rabbi'l Alemin
mamak, büyüklenmemek, saptırmadan ve tevil-
lere başvurmadan hemen tevbe etmektir. Seni çok seven oğlun Yasir.
Babacığım, Allah subhanehu ve teâlâ bize hitaben
buyuruyor ki;
Ocak’13 • SAYI: 1
37
Menhec Notları
Yiğit İnan yigitinan@tevhiddergisi.com
Mukaddime
Müslümanların da Allah'ın dinine yardım etmeleri
gerekir. İslam'ın en büyük özelliği, açık ve görünür
temeli olan 'Allah'ın indirdikleri ile hükmetme bir ül-
kede yoksa, burada Allah'ın dinine yapılabilecek
olan yardım; buna karşı koyma, müdahele etmedir.
El-Umde isimli eserdir. Yazı dizimizde kalın ve Misal Komunizm, sosyalizm, kısaca-
düz olarak yazdığımız kısım, yazarın eserinden sı Allah'ın subhanehu ve teâlâ indirmediği tüm
alıntılar yapılmış olan kısımlardır. izm'ler ve beşeri ideolojiler açık bir küfürdür.
Allah'ın indirdiği dışındaki hükümleri ikame
Giriş hutbesinden sonra yazar; eden tüm yönetimler, yeryüzünde Allah'ın sub-
hanehu ve teâlâ hakkına saldırı konumundadırlar.
Biz bu yazımızda İslam'ın esası olan, cahiliye Müslümanların da Allah'ın dinine yardım
ile İslam toplumunu birbirinden ayıran bir me- etmeleri gerekir. İslam'ın en büyük özelliği, açık
seleden bahsedeceğiz. ve görünür temeli olan 'Allah'ın indirdikleri ile
hükmetme bir ülkede yoksa, burada Allah'ın subha-
Hüküm yalnızca Allah'ındır, bu yetkiyi nehu ve teâlâ dinine yapılabilecek olan yardım; buna
Allah'tan başkasına veren insanlar Allah'a denk karşı koyma, müdahele etmedir. İşte bu müda-
1. 12/Yusuf, 40 3. 43/Zuhruf, 84
2. 6/En'am, 1 4. 47/Muhammed, 7
38
helenin adı; Allah için, Allah'ın dini için, O'nun
kelimesini yüceltmek için ve dinin esaslarını koru-
yabilmek için yapılan müdahelenin adı İslam da
'Cihad' dır.'
Bu;
"Ey Kullarım, bana zarar veremezsiniz ki Lakin düzelme ferdîdir, yani biz davetçiler tek
bana zararınız dokunsun ve yarar veremezsiniz tek insanları düzeltebiliyoruzdur. Biz bir tane
ki bana yararınız dokunsun." 6 düzeltirken bozulma ve ifsad kitleseldir. Niye
derseniz: Yönetim tağutî bir küfür düzeni oldu-
Buradan anlıyoruz ki Allah subhanehu ve teâlâ in- ğundan ve tüm kitle iletişim araçlarını elinde
sanlardan kendine bir menfaat veya fayda bek- bulundurduğundan (radyo, televizyon, eğitim
lentisi içerisinde değildir. Burada Allah tarafın- kurumları, gazeteler vs.), bunların vasıtası ile
dan mü'min kuldan istenen, kulun kendisi için insanların kalbine zehirli oklarını fırlatabiliyor.
yapması gereken cihaddır; çünkü cihad hem Bir reklam yayınıyla bile aynı anda 6-7 milyon
dünyada hem de ahirette mü'minin yardımcı- insanı bu zehirli oklarıyla ifsad edebilmektedir.
sıdır. Ne var ki biz bir ayet öğreteceğiz, bir tane nur-
dan ok göndereceğiz 2-3 gün bunun uğraşında
Cihadın Dünya Menfaati oluyoruz.
Dünya ahkamında cihadını, direnişini ger-
Ferdi davetin başarıya ulaşması kolay değil-
çekleştiremeyen bir toplum; tağutların ve fira-
dir, davetin başarısında devlet etkin rol oynar.
vunların altında ezilen bir zillet toplumudur.
Bunun Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dönemin-
Dün firavunların piramitlerinin ağır taşları al-
den de pratiği açıktır; Mekke döneminde davet
tında ezilen toplumlar, bugün de firavunların
olmasına rağmen İslam'a girenlerin sayısı sınır-
ağır vergileri altında ezilmektedirler. Çünkü bu-
lıdır; birçok kaynakta 'Hicrette yetmiş kişi vardı
rada 'Allah yolunda cihadı terk etmek' gibi büyük
veya yüz kişi vardı' olarak geçer. Medine döne-
bir sıkıntı vardır.
mine baktığımızda, cihad başladığında bu ra-
Burada dikkatle idrak edilmesi gereken nok- kamlar, İslam'a giren kişi sayısı, onbinlerle ifade
ta: Allah subhanehu ve teâlâ gücü, kuvveti yetmediği edilmektedir.
için mü'minlerden yardım istiyor değildir, Al-
Yani istenen cihad Allah'ın subhanehu ve teâlâ zatı
lah subhanehu ve teâlâ çok kuvvetli olan, herşeye gücü
için değil, bizim dünya ve ahiret menfaatimiz,
yeten 'Zû'l-Kuvvet'ul-Metin' olandır. Allah subha-
yeryüzünde Allah'a subhanehu ve teâlâ ibadet eden bir
nehu ve teâlâ sadece 'Ol' emri ile dilediğini yerine
devletin gerçekleşmesi ve Müslümanların zillet-
getiren, yer ve göğün tüm melekutunu elinde
ten kurtulup izzete kavuşması içindir.
bulundurandır. Demek ki teklif olarak bunun
mü'minlerden istenmesinin sebebi; yeryüzünde
hakkıyla Allah'a subhanehu ve teâlâ ibadet edilebilme-
Cihadı Terk Etmenin Dünya
si için ilkin Allah'a subhanehu ve teâlâ hakkıyla ibadet Zararları
eden devletin kurulması gereklidir. Cihad terk edildiğinde, dünya zararı ise Ab-
dullah b. Ömer'in radıyallahu anh rivayetinden şu
Bugün tevhid ehli olan veya kendisini Müs- hadisle açıklanmıştır;
lüman sanıp İslam'a çağıran birçok grup vardır.
"Bi'a alışverişi yaptığınız zaman, hayvanların
peşine düştüğünüz zaman, dünyaya razı olup Rebîu'l-Evvel
5. 47/Muhammed, 7 1433
cihadı terk ettiğiniz zaman Allah sizin üzerini-
6. Müslim
Ocak’13 • SAYI: 1
39
ze öyle bir zillet musallat eder ki; tekrar dini- ve sabredenleri meydana çıkarana ve haberleri-
nize dönene kadar Allah sizden bu zilleti çekip nizi açıklayana kadar deneyeceğiz." 8
almaz."
Allah-u Teala kafirleri bir anda yok et-
Bir diğer hadiste:: meye kadirdir. Çünkü O subhanehu ve teala, "Ol"
deyince her şey anında oluverir. Cihadı em-
" 'Bir zaman gelecek diğer milletler hayvanla- retmekten amacı, bizim imanımızda samimi-
rın yemleri üzerine üşüştükleri gibi sizin üzeri- yetimizi ölçmektir.
nize üşüşecekler', sahabeler: 'Biz az olduğumuz-
dan mı ya Rasûlullah?", Rasûlullah: 'Bilakis siz Yukarıda yazdığımız ayetlerden de anlaşıldı-
çok olacaksınız ancak sele kapılan çer çöp gibi ğı üzere Allah subhanehu ve teâlâ bizi dünyada imtiha-
olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden na tabi tutacaktır. Bu imtihanlardan bir tanesi
sizin heybet ve korkunuzu çıkaracak. Sizin de Müslümanların kafirlerle imtihan olmasıdır,
kalplerinize ise vehen'i salacak', Sahabiler: 'Ve- ki 'Sabreder misiniz diye sizi birbirinizle sınarız'
hen nedir ya Rasûlullah?", Rasûlullah: 'Dünya ayetiyle de bize bunu apaçık bildirilmiştir.
sevgisi ve ölüm korkusu.' "
Cihad meydanları mü'minler ile müna-
Cihaddan kaçan toplum Rasûlullah'ın sal- fıkların birbirinden ayrıldığı, imanında sa-
lallahu aleyhi ve sellem bahsettiği topluluktur.
mimi olan insanların, imanında samimi
olmayan insanlarla birbirinden ay-
Cihad eden topluluk ise izzet
rıldığı yerdir. Bu kafirlerle imtihan
toplumudur. Sahabenin gidipte yer-
olunmamızın başlıca sebeplerin-
yüzünün en büyük imparatorla-
dendir.
rından birine:
menhec notları
40
Bu gerçek hepimizi şu soru ile yüzyü-
ze getirmektedir: Bizler bu şekilde zayıf,
bölünmüş ve çaresiz bir durumda iken cihad
görevini nasıl yerine getirebiliriz? Allah-u
Teala bu soruya şöyle cevap vermektedir:
değildir. Bizden istenen böyle bir güç birleştir- kesilmez" buyuruyor. Bunun gibi Peygamber'in
me değildir. Özellikle tevhid esasları üzerinde sallallahu aleyhi ve sellem genel uygulamaları, savaş es-
birleşebilecek olan insanların kendi güç ve kuv- nasında sayıyı çoğaltmaya yöneliktir. Mekke
vetlerini birleştirmeleri lazımdır. Bu olmazsa fethinde 3-5 3-5 ateş yaktırmıştır, bu da yine
yeryüzünde umumi cihadın gerçekleşmesi hiç- sayıyı fazla gösterme siyasetidir. Hatta cihad
bir şekilde mümkün olamaz. Şimdi biri diyor ki: esnasında "Peygamber kendi ashabını öldürdü,
'Ben kalemle cihad ediyorum', birisi diyor ki: 'Ben demesinler" diye, münafıkları öldürmediğini
kitapla cihad ediyorum', biri diyor: 'Ben kendi görüyoruz, çünkü cihad esnasında sayıya ihti-
kendime cihad ediyorum, ben kimseye bağlı kala- yaç vardır. Zafer Allah'ın subhanehu ve teâlâ elindedir,
mam.' vs. vs. Allah subhanehu ve teâlâ yardım etmediği sürece za-
fer gerçekleşemez, bu zaferin gerçekleşebilmesi
Eğer Müslümanlar kendi güçlerini tek bay- için bir de 'Dünyalık' sebeplerinde yerine gel-
rak altında birleştirmezse, durumları tekli tekli mesi gerekmektedir. Dikkat edersek bir sonraki
kibrit çöpüne benzer, bir çocuk bile bunları kı- ayette;
rabilir ama kırk taneyi çocuğun eline verirseniz,
bunu kırması çok zordur. "Onlara (düşmanlara) karşı gücünüzün yettiği
kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp, beslenen
Müslümanlar da bu şekilde olmalıdır, çünkü atlar hazırlayın. Onunla Allah'ın düşmanını,
küfür tek millet halindedir. Bir bakınız; siyasi sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin
amaçları farklı olabilir, ekonomik çıkarları fark- bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimse-
lı olabilir veya birbirlerine karşı kin duyabilirler, leri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcar-
sanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa
kalpleri paramparça olabilir fakat söz konusu
uğratılmazsınız." 12 denilmektedir.
İslam düşmanlığı olunca, küfür global bir savaş
yapmaktadır, dünyanın dört bir tarafında bir-
Bir sonraki yazımızda devam edebilmek te-
leşmektedirler. Tevhid üzere birleşebilen Müs-
mennisiyle. Duamız Alemlerin Rabbine hamd
lümanların da bu saldırılara karşı koyabilmeleri
etmektir.
için birlik halinde savaşmaları gerekmektedir.
Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem cihad anındaki
uygulamaları örnek verecek olursak:
Ocak’13 • SAYI: 1
41
Okuma Parçası
Kerem Çağlar keremcaglar@tevhiddergisi.com
Yegane Davete,
Bigane Kavimler
Bu büyük zelzelede aile fertlerini, akrabasını İnsanlar öz itibari ile temiz fıtratlarını gere-
ya da dostlarını kaybeden, aynı anda sahip ol- ği erdemli bir davranışla şu anda konumlanıp
duğu tüm maddi kazanımlarından da mahrum çakıldıkları içler acısı durumlarını acil ve ön-
kalan bir insanın yaşadığı travmayı gerçek ma- celikli olarak gözden geçirmelidirler. Anlaşılan
nada anlayıp, anlamlandırabilmek hiç te kolay o ki; insanlar binalarının temelini tahkim edip
değil. taşıyıcı kolonlarını ve kirişlerini sağlamlaştır-
42
mak yerine, bilgilerini ve güçlerini birbirlerine Bugünkü Irak sınırları içerisinde, ülke-
yönelttikleri kör cehalet-cahiliye eseri acımasız nin kuzeyindeki Musul kenti yakınlarındaki
saldırganlıkları ve düşmanlıkları arttırmaya ça- Ninova'ya halkının ataları Rasûlullah'ın sallallahu
lışmışlar. aleyhi ve sellem gelişinden önceki tevhid daveti tari-
hinin nadir ve dikkat çekici örneklerinden bi-
Düşünce ve inanç zemininde bu mecrada ridir.
ve aynı tarzda devam ettikleri müddetçe altın-
da bir milim dahi kımıldamayacakları dahi çok Yunus'un sallallahu aleyhi ve sellem kavminin mu-
daha büyük enkazlara gömülmek akibetinden vahhidler olarak Allah'ın subhanehu ve teâla buyruğu-
kurtulamayacaklardır. na konu olmak şerefine ulaşmakla neticelenen
akıllıca ve onurluca tutumları Hal-i pür Melal-
Doğrusu, çağımız insanlarının içinde bu- daki günümüz insanları içinde mükemmel bir
lundukları bu ağır vahametin boyutları insanlı- örneklik teşkil etmektedir.
ğın şu ana kadar bildiği tartı ve uzunluk ölçüleri
ile takdir edilip belirlenemeyecek cesamettedir. Yunus aleyhisselam yüz bin yahut daha fazla sa-
yıdaki kavmine gönderilmiş bir Peygamberdir.
Şehirleri yıkan bir depremin yürekleri bur- Uzun yıllar kavmini tevhid akidesine davet etti.
kan, can alıcı neticelerinden biri de çağımız Kavmini Allah'tan başka ilahlar edinmekten
insanlarının ekseriyetinin kalplerinde ve zihin- sakındırıyordu. Tek ve Kahhar olan Allah'ın dı-
lerinde sıralı olarak arzı endam eğleyen enva-i şında hiç kimseye, hiç bir otoriteye itaat, bağlılık
çeşit ve boylarda modern putların teşhiridir. ve ibadette bulunmamaları için sürekli tebliğde
Maalesef kalpler birer put galerisine dönmüş ve bulunuyordu. Halkını her türlü bela ve musi-
bundan ciddi anlamda rahatsızlıkta duyulma- betten koruyabilmek için olağanüstü çaba gös-
maktadır. Zaten kalp ölmüş ise ceset hiçbir yara teren bilge, adil ve cesur bir önder olarak, kah
nedeni ile acı hissetmez. bir baba şefkati ile kah bir öğretmen bilgeliği ile
gayretini sürdürdü.
Kalplerini put galerisine çevirip bunu inanç-
larına ve hayatlarına da yansıtanlara Allah sub- Tarih boyunca insanlara gönderilen hidayet
hanehu ve teâlâ hergün, her nefes alışverişlerinde rehberi Peygamberler de birer insan olmaları
mehil ve fırsat vermektedir. Ki bunlarda tevhid hasebiyle herhangi bir kimsede bulunabilecek
davetçilerine ve Hakka karşı gösterdikleri az- beşeri özellikler kendilerinde de mevcuttur. Yu-
gınlık, sahtekarlık, riya, kibir ve inattan bir an nus da aleyhisselam biraz öfkeli bir mizaca sahipti.
evvel vazgeçerek tevbe etsinler. Ölümle başla- Yaptığı davete kavminin uzunca bir süre geç-
yan, dönüşü olmayan yolculuk, sadece deprem- mesine rağmen icabet etmemiş olmalarını işte
ler ve diğer tabî afetlerle ortaya çıkmamaktadır. bu özelliğinin öne çıktığı bir tavırla karşılamıştı.
Yapılacak binalar çok sağlam zeminlerde ve Çünkü Tek ilahlık davasını yani Lailaheillallah'a
güçlü bir terkible inşa edilebilir. Salih'in aleyhisse- daveti kabul etmeyen kavmine büyük bir azabın
lam kavmi Semud, düzlüklerde ihtişamlı sarayla, geleceğini biliyordu ve bunu kalbine de haber
dağlarda da yonttukları evlerle sağlam ve daya- vermişti.
nıklı yapılar inşa ettiler. Buna rağmen azgınlık,
inkarcılık ve kibirlerinden dolayı yurtlarında
diz üstü dona kaldıkları azaba yakalanıp helak
olmaktan kurtulamadılar.
Ocak’13 • SAYI: 1
43
Yaptığı onca davete kavminin gösterdiği Daha da üzücü olanı çağımızın kavimleri
direnç karşısında onların iman etmeyecekleri bırakın musibet veya azap belirtileri ile kendi-
kanaatine vararak emrolunmadığı halde onları lerine çeki düzen vermeye çalışmalarını, son
terk edip gitti. dönemlerde sık sık yaşanan afetler örneğinde
olduğu gibi bu ağır musibetleri bizzat yaşadık-
Yunus'un aleyhisselam memleketini ve kavmini ları halde Allah'ın rıza ve hoşnutluğuna vesile
terk ederek gitmesi Ninova halkını korkuttu. olacak tevhid davetine icabet etmemekle nefis-
Çünkü kendilerini tehdit ettiği azabın üç gün lerine zulümlerin en büyüğünü reva görmekte-
içerisinde vuku bulacağını söylemişti. Ninova- dirler.
lılar Yunus'un aleyhisselam kendilerini tehdit ettiği
azabın gerçekleşeceğine kesin bir şekilde ina- Öyle ki bugün halklar arasında giderek yay-
nıyorlardı artık. Zira biliyorlardı ki hiç bir Pey- gınlaşan bir takım boş felsefe safsatalarıyla afet-
gamber asla yalan söylemezdi. Yunus'un aleyhisse- lerin, musibetlerin pozitivist izahını yapmaya
lam kendilerini terketmesinden ve geleceğinden gayret ederek Nuh'u aleyhisselam isyankar oğlunun
kuşku duymadıkları azaptan korkan halk, bebe- mantığına can simidi ve kurtuluş kulesi olarak
leri ile, dedeleri ile birlikte kırlara çıkıp feryatlar sarılma gafletinde bulunulmaktadır.
halinde Allah'a dua ederek, yalvarıp yakararak
tazarruda bulundular. Onların bu toplu ve içten Yunus aleyhisselam kavminin örnekliğinde de
duaları neticesinde Tevvab ve Rahim olan Allah gördüğümüz gibi adeta aktif bir yanardağın
subhanehu ve teâlâ kendileri için önceden takdir ettiği püskürttüğü lavlar gibi, ta derinlerden ve iç-
azabı üzerlerinden kaldırdı. tenlik ile yapılan dua ve yakarış dışında hiçbir
tedbir ilahi takdirin gerçekleşmesine mani ola-
"Yunus'un kavmi müstesna, herhangi bir kent maz. Küfrün zifiri karanlığında yolunu şaşırıp
okuma parçası
halkı keşke iman etse de bu imanları kendileri- şirk bataklığında debelenenler açısından musi-
ne fayda verseydi. Yunus'un kavmi iman edin- betler, sonuçları itibari ile sapkınlıklarını kat kat
ce kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık derinleşmesine neden olmaktadır.
azabını kaldırdık ve onları bir süre faydalandır-
dık." 1 İnsanlık tarihinde özellikle de İslam'dan
önceki tevhid davetinin tarihi sürecinde Yunus
Aralarında bulunan ve kendilerinden olup aleyhisselam kavminin ortaya koyduğu Yegane ör-
kendi dilleri ile konuşan bir Peygamberin dave- nekliğe, bigane kalanlara dünya hayatında an-
tinden yüz çeviren kavmin uğrayacakları rüsvay cak zillet ve rüsvaylık vardır. Hakka karşı inkar
edici azaba ramak kala tevbe ederek akıllıca ve kalelerine sığınanlar çok geçmeden bir daha
onurlu bir şekilde geri dönüşleri Allah subhanehu ve çıkmamasına; sığındıkları kalelerin ve sahte
teâlâ katında makbul ve müstecap olmuştur.
tanrılarının enkazının molozları altında kala-
caklardır. Bu zümrenin ahirette azap ile karşı-
Kıyamete kadar hükmü baki kalacak olan
laştıkları esnada ne diyeceklerini ise şimdiden
Kur'an-ı Kerim'i ellerinde ve evlerinde bulun-
biliyoruz:
duran, Müslümanlık iddiasındaki günümüz
kavimlerinin bu ilahi hitapları dinliyormuş gibi "Rabbimiz! Gördük, duyduk, şimdi bizi dün-
yapıp yükümlülüklerinden yüz çevirmeleri ile yaya geri gönderde, iyi işler yapalım, artık kesin
Yunus'un aleyhisselam kavminin ilk tavrı arasındaki olarak inandık." 2
sakat anlayış benzerliği hemen dikkatleri çeki-
yor. Allah'ın Salatı, Rahmeti, Bereketi, Rasûllerin
Efendisi, Muttakilerin önderi, Nebilerin sonun-
Üzücü olan şudur ki; günümüzdeki kavim- cusu, Hayrın ve Hidayetin rehberi ve Rahmet
lerin Yunus'un aleyhisselam kavminin yaptığı gibi elçisinin üzerine olsun.
musibetin belirtilerini görür görmez tevbe edip
tazarru ve niyazla tevhid davetine icabet etme-
leri gibi asil ve onurlu bir tavrı ortaya koyama-
malarıdır.
44
Ayın Kitabı Ebu Ensar
ebuensar@tevhiddergisi.com
Kitap: Hayatı Kuşatan Yönleriyle Tevhid Hukukta Tevhid şeklinde sekiz kısımda incele-
miştir.
Yazar: Muhammed B. Ahmed El-Hafzi
İkinci bölümdeki çalışma Ebu Abdillah Ab-
Yayınevi: Beka Yayınları durrahman b. Abdi'l-Hamid'in, El-Cevabu'l-
Mufid fi Hukmi Cahili't-Tevhid adıyla kaleme
Bu ay incelediğimiz bu eser, iki bölüm ve aldığı makalenin bir kısmının tercümesidir.
bir ekten oluşmaktadır. Eserin ana iskeletini Yazar bu çalışmada, cehalet halinin Tevhid'e
oluşturan birinci bölüm, Necid'in meşhur alim- etkisini, cahilliğin Tevhid'i bilmemede mazeret
lerinden Muhammed İbn Ahmed El-Hâfzi İbn olup olmayacağı konusunu inceleyip etraflıca
Abdi'l-Kadir El-Bekri'nin, Derecatu-s'Saidin ila tartışmıştır.
Makamati'l-Muvahhidin başlığıyla 'Tevhid' ko-
nusuna dair kaleme aldığı değerli çalışmanın Konuya dair Ebu'l-Al'a El-Mevdudi'nin ka-
tercümesidir. leme aldığı "Tevhid'in Beşer Hayatı Üzerindeki
Tesirleri" adlı makalesini ise çalışmanın sonun-
Bu çalışmada yazar Kur'an ve Sünnet'in da ek olarak bulabilirsiniz.
konuyla doğrudan ilgili naslarından hareketle
Tevhid konusunu;
Ocak’13 • SAYI: 1
45
46
KARIŞIK ZİNCİRLİ ÇENGEL BULMACA
Amaç; verilen tanımların cevaplarını bulup işaretlemek. Her tanımın cevabı, tanımın verildiği
karenin herhangi bir kenarından başlamakta ve yatay veya dikey hareketlerle ilerlemektedir. Di-
yagramdaki her harf sadece bir kez kullanılmalıdır. Cevaplardan birisi örnek olarak işaretlenmiştir.
Rebîu'l-Evvel
1433
Ocak’13 • SAYI: 1
47
49 Ey Din(i)dar!
KADIN ve ÇOCUK
50 Feminist miyim? Müslüman mı?
53 Ya Rab
54 İnsanoğlu...
56 Şükür
61 Peygamber'in Sırrı
62 Güncel Yaşam...
EY DİN(İ)DAR!
Eğer cennetin yolunu tutmak istersen, şeytanın dinini inkar etmek istersen, bu söyleyeceklerimi
iyi dinle…
Sen, Allah'ın razı olduğu ve onların da Allah'tan razı olduğu sahabeyle tanışamayan!
Sen, Allah'ın selam yolladığı Hatice'yi, Aişe'yi ve Meryem'i birebir örnek almak isteyip de ya-
pamayan!
Tüm bunlar senin elinde. İsteğini gerçekleştirmene engel olan şeytan, tepende. En büyük kö-
tülüğünü şirkle gösteriyor sana. Onu yapamıyorsan büyük günahla, onu da yapamıyorsan küçük
günahla cezp ediyor seni. Oysa sen: "Benim şeytanım Müslüman oldu" diyen bir Peygamberin üm-
metisin. 'Ümmeti olmak yeter' deyip geçme. İslam'ı öğrendiysen şirkle birlikte, bu senin için bir
tehlike. Ne demişti Bilal: "La". İşte bu yüzdendi Ebu Cehil'in kini. İşte bu yüzdendi Ebu Leheb'in
nefreti. İşte bu yüzdendi Bilal, kaya gibi. Çünkü o, efendisine boyun eğmedi. Ona hiçbir düşman,
hiçbir işkence etki etmedi. Sümeyye değil miydi ilk şehid? Ne diye geri çekilmedi onca ümmet?
Hepsi, bir tek cümle içindi. "La ilahe illallah Muhammedun Rasûlullah". Bunu söylemek değildi
marifet. Söylemek, tasdik etmek ve amel etmekti İslam'a girmek.
Haydi, durma! Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem kalktığı gibi kalk ayağa. Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi
elbisesini temiz tuttuğu gibi, sen de elbiseni temiz tut. Uyar, anlat, ama önce uygula. Durma
ve sellem
araştır, sor soruştur. Kaynaklarıyla, ayetiyle, hadisi ile… Delillerle bu İslam'ı yaşa.
Bunun için zaman yok. Ölüm çok yakın. Güzel ameller için bu dergiyle tanışın!...
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
49
Her Şeye Dair
mahi@tevhiddergisi.com
Mahi
Feminist miyim?
Müslüman mı?
Kadın, üzerinden; zihinleri, hedefleri nasıl bulandırdıklarına
bir göz gezdirsin. Adına ister feminizm, ister kadın hakları
densin, hedefin kadını yüceltmek olmadığını kadınların bu
hakları hararetle savunmalarına rağmen ne kadar mutsuz
olduklarına, düştükleri zillet hallerine bakarak anlasın…
Ö yle bir yüzyılda yaşıyoruz ki, kadına karşı iş yerinde patron, usta tarafından azarlanabilir,
çok çirkin bir bakış açısı hakim zihinlerde. hatta dolmuşta veya otobüste magandalardan
Yalnız erkekler değil, fıtratı bozulmuş kadınlar laf da yiyebilir, ama kadın evde; koca lafı yiye-
dahi hemcinslerini bazı özelliklerinden dolayı mez, çocuk derdi çekemez olmuştur.
küçümsemekte, aşağılamaktalar.
Bu anlayış anneliği, kadınlığı hafife alan de-
İşe giden, para kazanan, kazandığını ra- ğersiz gören bir anlayıştır. Kadının yaratılışına
hat rahat harcama salahiyeti olan kadın özgür, tamamen aykırı olan, onda olmayanı zorla ona
kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü kadın; yaptıran bir anlayıştır.
evinde oturan, çocuğuna bakan, mesleği anne-
lik olan kadın ise boş, aciz ve kocaya muhtaç, Nerden çıktı bu anlayış, nasıl yayıldı kısa
güçsüz kadın olarak görülmektedir. bir araştırma ile öğrenilebilir. Ancak neden pi-
yasaya sürüldüğü hakkında araştırma yapmak
Başkalarının çocuklarına bakmak çalışıp bile ihtiyaçtır. Kişi sağır ve dilsiz dahi olsa ama
üretmek sayılırken, kendi çocuklarına bakmak görme melekesini yitirmemişse zorlanmadan
angarya (boş iş) olarak algılanmaktadır. Kadın bu soruya cevap verebilir. Yeter ki etrafını dik-
50
katle incelesin... Kadını piyasaya malzeme ya- la birlikte ev içinde kadının sorumluluk ve feda-
pan mantığın önce zevklerini sonra ceplerini karlığı daha fazla olmalıdır.
nasıl kabarttığına bir baksın. Kadın, üzerinden;
zihinleri, hedefleri nasıl bulandırdıklarına bir Kendini İslam'a nispet eden kadınlar ise
göz gezdirsin. Adına ister feminizm, ister kadın bu anlayışları süzgeçten geçirmiş, kendilerince
hakları densin, hedefin kadını yüceltmek olma- yeni bir '…izm' bulmuşlardır. Ne tam feminist
dığını kadınların bu hakları hararetle savun- olmuşlar ne de İslam'a uymuşlardır. Öyle bir
malarına rağmen ne kadar mutsuz olduklarına, menzile icat etmişler ki "El menziletu beyne'l
düştükleri zillet hallerine bakarak anlasın… menzileteyn" demekten kendimi alamıyorum…
İki yol arasında bir yol tutturmuş(uz)lardır.
Resmi gördükten sonra yapmamız gereken
şey biz (ben) bu resmin neresindeyiz? demektir Örneğin, erkeği çalıştırmaya gelince çalış-
sanırım… tırmış, itaate gelince kadın hakları savunucusu
olmuşlar.
Kendini İslam'a nispet eden kadın bu man-
tığın fersah fersah ötesinde olması gerekirken Başı sıkışınca, korkunca liman olarak sığın-
üzülerek söyleyelim ki O, bu korkunç anlayışın mış; işine gelmeyen durumlarda: "Ben senden ne
tam sınırında. Nasıl mı? gördüm ki!" deyip nankörlük yapmışlar.
Bu anlayış, kadın-erkek eşitliğini savunur. Garibim çocukları, kocaya karşı hep silah
Kadın, erkeğin yaptığı her işi yapabilir der. Er- olarak kullanmış, yapmadığı her işin mazereti,
kek nasıl çalışıp kazanıyor ve dilediği gibi har- itaatsizliğinin bahanesi, evin kirinin temel sebe-
cıyorsa, kadın da çalışır, kazanır ve istediği gibi bi, Eş'e ilgisizliğin sevgisizliğin biricik müsebbi-
harcama yapabilir. Erkek evde söz sahibiyse ka- bi olarak sunmuşlar.
dın da söz sahibidir bu anlayışta. Erkeğin evde
ne kadar sorumluluğu varsa, kadının ki de eksik Gün boyu dışarının hır-güründen yorulan
olabilir ama asla fazla değildir bu mantıkta. adamı neden selam vermeden girdi diye koyu
kadın sohbetlerinde hep sanık sandalyesine
Oysa İslam'da roller böyle dağıtılmamıştır. oturtmuş, bazı oturumlarda tutuksuz yargıla-
Erkek çalışır, kadın usulüne uygun harcar. Er- mış, bazı oturumlarda tazminata bağlamış, bazı
kek danışır ama son o sözü söyler, kadın itaat oturumlarda müebbetle yargılamışlar… Ama
eder ve uygular. Erkeğin sorumlulukları olmak- aynayı kendilerine doğru çevirmeyi, o sandal-
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
51
tenceresinin kıymetini bilmelidir. Onsuz işe ya-
ramadığını farketmelidir. Onunla beraberliğini
bozacak şeytanî akımların kof sloganlarına pi-
rim vermemelidir.
Kadın ve erkek kimdir? Hak
ve sorumlulukları nelerdir? Kadın ve erkek kimdir? Hak ve sorumlu-
Sorularının cevabını internetten lukları nelerdir? Sorularının cevabını internet-
ten önüne gelen her sayfadan değil Kur'an'dan
önüne gelen her sayfadan öğrenmelidir. Sünnet'e bakmalıdır. Peygamber
değil Kur'an'dan öğrenmelidir. eşlerinin ve sahabe hanımlarının övülen davra-
Sünnet'e bakmalıdır. nışlarını örnek almalıdır.
1. 39/Zümer, 6
52
Ya Rab
YA RAB!
Sen ki beni özenle yaratan
Beni sonsuz kudretinle kuşatan
İsmiyle cihanda huzur dağıtan
YA RAB!
Elimde eteğimde sonsuz nimet
Ey insan! Haline hep şükret
Olsun seninde evinde bereket
YA RAB!
Kurumuş bir gül bile kokar
Bu aciz kul sana el açar
Elbet bir gün gelecek bahar
YA RAB!
Ölüm bize yaklaştı ya
Şehid olalım bu dava uğruna
Böylece yaklaşalım sana
YA RAB!
Cenneti hakedenlerden olmak
Hiç cehennemde yanmamak
Biz Müslümanlara yakışır ancak
esved
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
53
İnsanoğlu...
1. 6/En'am, 129
54
olan ve her şeye Malik bulunan Allah subhanehu ve
teâlâ,hakkı ayakta tutan hükümler koyabilir. O
Bakîdir, ezel ve ebedi ilmiyle kuşatmıştır. Bu
sebeple yüzlerce yıl öncesinden insanların ih-
tiyaçlarına karşılık veren, sorunlarını çözen şe-
riatı, kıyamete kadar geçerliliğini korur. O'nun
şeriatı, her gün bir yerinden patlak veren beşeri
sistemler gibi değildir.
2. 9/Tevbe, 31
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
55
Şükür
56
__ Zorluk çıkarmayın hanımefendi. __ Geçen ay müdür değişti, bazı görevlilerde.
Öncekilerin gösterdiği hoşgörüyü bırak göster-
__ Siz bilirsiniz. Gidip şikayet edeceğim sizi.
meyi, var olan kuralları da hiçe sayıp keyfi uy-
Savcıyla görüşürsünüz artık. gulamalar başlattı. Görevliler de onun istedik-
lerini harfiyen uyguladı. Sakallarımı, saçlarımı
Görevli, kadının ciddi olduğunu görünce kestiler, direndim! Kitaplarıma el koydular, di-
kibarlaşarak; rendim! Kur'an'ıma el koydular, daha çok diren-
__ Pardon hanımefendi karıştırmışım. Sizin dim! Suyu kesti, yemeği azalttı, direndim! En
son namaz kılarken hakaret edilince, daha fazla
görüşünüz iptal edilmemiş, dedi. direndim! Tabi her direnmemin, karşı gelme-
min sonunda bir parça işkence, dayak, hakaret
Kadın rahatlamıştı. Meseleyi uzatmadan
gördüm. Ama buna da şükür. Direnmeye güç
'Elhamdûlillah' deyip işlemlerini bir çırpıda ta-
veren Allah'a hamdolsun.
mamlayıp, soluğu görüş salonunda aldı.
Kadın hala kendine gelememişti. Bu dönem-
Herkes salondaydı. Görüş çoktan başlamıştı.
de, bu zamanda nasıl böyle bir şey olabilirdi?
Boş bir masaya oturdu. Beklemeye başladı. 15
Hiçbir şey diyemedi. Sanki yılların tükettiği sa-
dakika geçmişti nerdeyse. Niye hala gelmedi,
bır, umut kalmamıştı.
diye düşündü, endişelenmişti. Acaba görevli
onu oyalamak için böyle bir oyun mu oynamış- Büyük bir pişmanlık hissetti o an.
tı?
Geçen ay ne kadar sağlıklı, neşeli, rahat,
Sonunda kapı açıldı. 'Herhalde eşim geliyor' dinçti. Ama o geçen ayda sabrının tükendiğinin,
diye düşündü, rahatlamıştı. bu çilenin ne zaman biteceğini, niye hep bun-
ların onun başına geldiğini sorup duruyordu
Subhanallah! Eş'im…
Eş'ine. Eş'i ise;
Allah'ım ne olmuştu ona? Görevlinin koluna
'Sabret, bu halimize de şükür' dediğinde,
girmesiyle bile zor yürüyordu. Bu benim Eş'im
mi, diye kalakaldı. Ne kadar zayıflamıştı, bir 'Şükredilecek halimiz bu mu?' demişti.
ayda iğne ipliğe dönmüştü. Halbuki daha ge-
çen ay sağlıklıydı. Kadın güç bela kendine geldi. Ama bu ay… Bu ay anladı kadın geçen ay ki
Ayağa bile kalkamamıştı. Eş'i görevlinin yardı- nimetleri.
mı ile karşısına oturmuştu. Adam kadına selam
verdi. Kadın hala konuşamıyordu. Zira Eş'inin Peki diğer aylar? Önümüzdeki diğer aylar,
karşısına oturmasıyla daha da şaşırmıştı. Göz- mahkemeye 6 ay daha vardı. Ya çıkamazsa…
lerinin altı mosmordu, saçı sıfıra vurulmuştu, Ondan sonra ki aylar? Allah'ım…
dudağı dikişliydi, Sakalları…
Arabanın ani freniyle sıçrayarak uyandı ka-
Sonunda, dın. Yüzünden terler akıyordu, sırılsıklam ol-
muştu sanki, alev gibi yanıyordu?
- 'Ne oldu sana? Bu halin ne?' diye sorabildi
kadın. Adam gülümsemeye çalışıyordu. Kadı- Uyandığında, araç bahçeye park ediyordu.
nın sakinleşmesini sağlamak için sorduğu soru- Cezaevinin bahçesindeki miskin köpeklere
yu duymamazlıktan geldi. baktı… Bir gün ezilecekler diye düşündü. O an
gördüklerinin bir rüya olduğunu anladı ve di-
__ Nasılsın? Yolculuk nasıl geçti? dedi. Ka-
linden sadece şu sözler döküldü.
dın:
"Gerçekten Allah insanlara lütuf sahibidir. Fa-
__ Ne oldu sana? Bu halin ne? diye yineledi kat insanların çoğu şükretmezler." 1
sorusunu. Fakat bu defa daha sertti.
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
57
mahi
58
Yalanı, dile plesenk yapan, nasıl doğru sözlü
bir evlat yetiştirebilir ki?
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
59
Peygamberimizin
Hanımlarıyla Olan İlişkisi
'Aman Encaşi! Develeri yavaş yürüt, billurla- "Veda haccında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
ra yumuşak davran, sakın onları incitip kırma.' Hamdu Sena edip, öğüt verip uyardıktan son-
ra şöyle dediğini duydum: 'Haberiniz olsun!
Hanımlarınıza iyi davranmanızı tavsiye ede-
Açıklama
rim. Zira onlar sizin himayenize verilmişlerdir.
Kadınların bedenleri de ruhu gibi hassastır. Apaçık bir ahlaksızlık yapmadıkları takdirde
Hemen incinip etkilenebilirler. Rasûlullah'ın onlar üzerinde zorbalık yapma hakkınız yoktur.
sallallahu aleyhi ve sellem incitilmemelerini güzel sesten Eğer apaçık bir hayasızlık yaparlarsa onları ya-
etkilenmemelerini istediği hanımları, mümin- taklarında yalnız bırakın.Yaralayıcı ve şiddetli
lerin anneleridir. Onlar İslam toplumunun er- olmadıkça hafifçe onları dövün. Eğer size itaat
demli hanımlarıdır. Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve ederlerse, onlara zarar verecek bir takım davra-
sellem evinin bekçileridirler, nübüvvet pınarından nışta bulunmaya kalkmayın. Haberiniz olsun!
en fazla istifade edenleri onlardır. Sizin hanımlarınız üzerinde haklarınız vardır
ve hanımlarınızın da sizin üzerinde hakları
Bu hadis bize bir ders daha vermektedir. vardır…' " 1
Eğer Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gibi evinin
efendisi olmak istiyorsan edep ve ahlak konu-
sunda son derece riayetkar olmalısın. Eşine tatlı
1. Tirmizi
60
İnsanlığın İlk Kardeşlerinden
Onlar ilk insan, ilk Peygamber, Adem'in aley- "Eğer beni öldürmek için elini bana uzatacak
çocukları imiş. İkiside birer kurban sun-
hisselam olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uza-
muş Rabb'imize. Birinin ki kabul edilirken di- tacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan
ğerinin ki reddedilmiş. Kurbanı kabul edilmedi Allah'tan korkarım."
diye kıskançlıktan kıvranan kardeş, diğer kar-
deşini öldürmeye niyetlenmiş. Kardeşinin gü- "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı
yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından ol-
zel uyarılarıda fayda etmemiş ve onu öldürmüş.
manı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."
Bundan sonra pişmanlıklar onu bekliyormuş.
"Sonunda nefsi ona kardeşini öldürmeyi (tah-
"Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan ha-
rik edip zevkli göstererek) kolaylaştırdı; böylece
berini oku: Onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer
onu öldürdü, bu yüzden hüsrana uğrayanlar-
kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul
dan oldu." 1
edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurba-
nı kabul edilmeyen) Demişti ki: "Seni mutlaka
Bu kıssada geçen kardeşlerin isimlerini bili-
öldüreceğim." (Öbürü de:) "Allah, ancak kor-
yor muyuz?
kup-sakınanlardan kabul eder."
1. 5/ Maide, 27-30
Peygamber'in Sırrı
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hafsa'yı ba- - 'Kızını evlendirmekte acele etme, onu Pey-
basından istemeyi düşünüyormuş, bu sırrını gamber'imiz isteyecek.' diyememiş tabi, sadece
çok yakın arkadaşı olan Ebubekir radıyallahu anh kibarca reddetmiş ve arkadaşı Ömer'i radıyallahu
ile paylaşmış. İşe bakın ki, Ömer de radıyallahu anh anh gücendirmek pahasına, Peygamber'imizin
Ebubekir'e radıyallahu anh gelip; sırrını açığa vurmamış.
- 'Kızım Hafsa'yı seninle evlendirmek istiyo- Ebubekir'in radıyallahu anh bu tavrı hepimize
rum.' demiş. örnek olsun inşallah. Müslümanlar kendilerine
verilen sırları başkalarına söylemezler.
Şimdi Ebubekir radıyallahu anh ne yapsın ?
Pazar
kümdarı.
H
3.
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
61
YEMEK TARİFİ: Yapılışı:
Talaş Kebabı
Yağ tencerede
eritilir. Soğanlar
Malzemeler:
halka şeklinde
doğranıp tencere-
4 adet soğan
ye eklenir. Pem-
3 kaşık tereyağı
beleşmeye yüz tu-
500 gr. Kuşbaşı koyun eti
tarken içine etler
1 kaşık kuş üzümü
konulup birlikte
1 paket milföy
kavrulur. Etler su-
1 yumurta sarısı
yunu çekince su ilave edilerek lif lif oluncaya kadar pişirilir. Tuz,
tuz, karabiber, kekik
kara biber, kekik ve kuş üzümü de eklenip iç malzeme hazırlanır.
Milföy hamurların ortasına hazırlanan içten koyularak bohça
şeklinde kapatılır. Tepsiye dizilip, üzerin yumurta sarısı sürülür
ve pembeleşinceye kadar pişirilir.
Afiyet olsun...
ALTERNATİF
TIP
Hepimiz günlük hayatta pek çok sağlık sorunlarıyla karşılaşır ve sıkıntı yaşarız. Bazı zamanlar
ne yapacağımızı bilemez, sızlanır dururuz ya… İşte o zamanlar için pratik öneriler inşallah yar-
dımcı olabilir.
SOĞUK ALGINLIĞI
Nezle ve gripten korunmak için C vitamini alımı çok önemli-
dir. Günlük olarak vücudun C vitamini ihtiyacı kuşburnu çayı ile
karşılanabilir. Yalnız bitki çaylarının her zaman taze ve usule uy-
gun demlenmesi gerekir, kaynatmak genel olarak önerilmemekte-
dir. Kuşburnu meyvesi ince ince kıyıldıktan sonra bir bardak sıcak
suyla iki tatlı kaşığı ilave ederek 10 dk. kadar demlenmeye bırakı-
lır, süzerek sıcak olarak tüketilmelidir.
Yine aynı şekilde soğanın suyu ısıtılarak 1 çay bardağı su ve 1 kaşık bal ile karıştırılıp içildiğinde
inşallah hastalığınıza faydalı olacaktır.
PRATİK BİLGİLER
• Buz dolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap koyun, nemi alacaktır.
• Kekiniz kabından çıkmıyorsa, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin.
• Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur.
• Balık kokusunu çıkartmak için, yıkama suyuna bolca kahve telvesi koyup bekletin ve bolca du-
rulayın.
• Tıkanan borularınızı kaynar sodalı su ile açabilirsiniz.
62
Aşağıdaki sure isimlerini bulmacamızda bulmaya çalışalım. Sona kalan harfler bir Peygamber
ismi oluşturacaktır.
Z İ L Z A L
Zilzal
L H Z E K E İhlas
Leyl
İ L E Y L R
Fatiha
F A T İ H A Kevser
Nasr
E S İ H U N
Felak
L Y F A R A Nas
Nuh
A Y A N A S
Araf
K E V S E R Fil
Aşağıdaki kelimeleri bulmacmızda bulalım. Hadi bakalım kalan harfler Müslüman olan kişinin
bir özeliğini öğretecek bizlere, kolay gelsin.
İ M A N T A Ğ
S T E B L İ Ğ
İslamiyet
L M Ü Ş R İ K Tağut
Tevhid
A T E V A D U
Şirk
M T U Ş İ R K Küfür
Müşrik
İ İ N H K A Ü Münafık
Y A V R E K F İman
İnkar
E E D E R N Ü Davet
Tebliğ
T A Ğ U T İ R
M Ü N A F I K
Rebîu'l-Evvel 1433
OCAK’12 • SAYI: 1
63
64