You are on page 1of 68

Cemâziye’l-Evvel

1435

Aylık İslamî Eğitim Dergisi MART 2014 YIL: 3 SAYI: 26 FİYATI: 5

BAŞYAZI’14

‘03
Tüm Rasûllerin Ortak Müjdesi - 1
Ebu HANZALA

‘47
Olağanüstü Süreçler, Fetoperatif Manzaralar
Kerem ÇAĞLAR

22 Allah ile Yalnız


Kaldığında...
Özcan YILDIRIM
39 Davanın Sebatı ve Kuvveti için
Sırları Gizli Tutmak - 1
Emre ACAR
34 Kavaidu’l Erba’
3. Kaide
Murat MÜSLİHAN
“Bu Senin Kendi Ellerinle Yaptığının Karşılığıdır. Allah Kullarına Zulmetmez."
22/Hacc, 10

Cemâziye'l-Evvel 1435
MART '14 SAYI: 26

Allah'a hamd, Rasûlü'ne salat ve selam olsun…

Alışık olmadığımız bir gündemi ile harareti sönmeyen bir Türkiye var karşımızda… Bir tarafta
İslamî(!) STK'ları ve cemaatleri arkasına alan AKP, 'Benden başkası bu sahada at koşturamaz' mantığı
ile İslamî Camia'ya kan kusturan Gülen Hareketi…

Gülen Cemaati, son on yılda İslamî camiaya kan kusturdu. Kendi dışında hiçbir oluşuma taham-
mül edemedi. AKP'nin de göz yummasıyla açıktan zulümler yaptı. Kontrolü elinde bulundurduğu
Yargı-Emniyet ikilisiyle sahte dosyalar hazırladı. Çalışma yaptığı sahalarda kendine rakip gördüğü
her yapıyı bu dosyalarla engellemeye çalıştı.

Zulüm ile âbad olanın akibeti berbat olur!

Rabbimizden temennimiz, bu süreci Müslümanların lehine sonuçlandırması, yaşanan olayları bu


cemaat için çalışan samimi insanların hidayetine vesile kılmasıdır. Biz Müslümanları kibir, kendini
beğenmişlik ve gücün ahlakına kapılmaktan muhafaza etmesidir.

"Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" duamız ile…

Editör
03 Tüm Rasûllerin Ortak Müjdesi - 1 Ebu HANZALA

14 "Bu, Senin Kendi Ellerinle Yaptığının Karşılığı-


dır. Allah Kullarına Zulmetmez."
Başyazı

22 Allah ile Yalnız Kaldığında… Özcan YILDIRIM

26 Hılfu'l Fudûl Enes YELGÜN

29
İÇİNDEKİLER

Havaric/Hariciler - 4 Murat GÜÇ

34 Kavaidu'l Erba' - 7 (Üçüncü Kaide) Murat MÜSLİHAN

39 Davanın Sebatı Ve Kuvveti İçin Sırları


Gizli Tutmak - 1
Emre ACAR

43 Emirlere Karşı Sorumluluklarımız Emre UYAR

47 Olağanüstü Süreçler, Fetoperatif Manza-


ralar
Kerem ÇAĞLAR

51 Ben ne Yapmışım? Mahi

54 Katre ve Köpük Mirsad AĞINT

57 Böyle Korkunç Hırsızlık Olur Mu? İktibas Yazı

59 Allah ile Güçlenmek Veysel TÜRK

60 Dünyadan Haberler

Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Yazışma Adresi: Emre UYAR


Emre UYAR Güneşli Merkez Postane P.K. 51
Yayın Türü: Bağcılar/İstanbul
Yaygın Süreli
Aylık Dergi Basım: Step Matbaacılık
Reklam ve Abonelik: Göztepe Mah. Bosna Cad. No:11
Cemâziye'l-Evvel 1434 info@tevhiddergisi.com Mahmutbey-Bağcılar/İstanbul
Mart 2014 www.tevhiddergisi.com Tel : 0 (212) 446 88 46
Sayı: 26 Adres: Kirazlı Mh. 1 Sk. No:21/A Dergi İçerisinde Yer Alan Yazılardan
34210 Bağcılar/İSTANBUL İlgili Yazar Mesûldür.
Fiyatı: 5 Kaynak Gösterilerek Alıntı Yapılabilir.
Abonelik için: 0 545 762 15 15

Bursa: İkra Kitapevi, İlahiyat Fak. Karşısı Fethiye Mh. Kırlangıç Sk. No:17 Nilüfer/BURSA 0 (532) 138 02 42
Satış Noktaları
Diyarbakır: Tevhid Kitapevi, Kaynartepe Mh. Gürsel Cd. No:190/A Bağlar/DİYARBAKIR 0 (541) 857 34 20

MERKEZ: Kirazlı Mh. 1. Sk. No:21/A Bağcılar/İSTANBUL


Büro 1: Murat Paşa Mh. Çimen Sk. No:26 Bayrampaşa/İSTANBUL
Büro 2: Güvercin Tepe Mh. Fatih Cd. No:209 Başakşehir/İSTANBUL
İrtibat Büroları
Büro 3: Bahçıvan Mh. Eski Banka Sk. No:6/4 Merkez/VAN
Büro 4: 5 Nisan Mh. 749. Sk. No:5 Bağlar/DİYARBAKIR
Büro 5: Şemsi Tebrizi Mh. Kınacı Sk. No:20/A KONYA
Vahyin Rehberliğinde
Ebu Hanzala

Tüm Rasûllerin Ortak Müjdesi


“Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem

-1- Allah'ın Rasûlüdür"


Rabbinin yoluna davet eden, ‘toplumun ıs-
lahı, ümmetin ıslahıdır' diyerek yola çıkan
davetçiler için onda güzel örnekler var-
dır. 23 yıl gece-gündüz davet yapmıştır.

Allah'ın Adıyla!

M uhakkak hamd Allah'adır. O'na hamd


eder, yardım diler, O'ndan mağfiret is-
teriz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin
zi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve
Rasûlü'ne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş
olur."  3
kötülüklerinden O'na sığınırız. Allah'ın hidayet
ettiğini saptıracak, O'nun saptırdığını hidayet Bundan sonra; Şüphesiz ki sözlerin en doğ-
edecek yoktur. Şehadet ederim ki O'ndan başka rusu Allah'ın subhanehu ve teâlâ kelamıdır. Yolların en
ilah yoktur.. Ben şahitlik ederim ki Muhammed hayırlısı Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem yoludur.
sallallahu aleyhi ve sellem O'nun kulu ve Rasûlü'dür. İşlerin en şerli olanı sonradan ortaya çıkanlardır.
Her yenilik bidat, her bidat sapıklık, her sapıklık
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve on- da ateştedir.
dan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve
kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını Allah subhanehu ve teâlâ fırsat verirse bu sayımız-
kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz la beraber yeni bir yazı silsilesine başlayacağız.
Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de İsminden de anlaşılacağı gibi; Allah Rasûlü'nü
sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyi- sallallahu aleyhi ve sellem, ona imanın gereklerini ve onun
cidir."  1 risaletine şahitliğin ne anlama geldiğini incele-
"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde yeceğiz.
korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin."  2
İslam dinine girmek isteyen bir insanın, İslam
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru adını telaffuz ettiği ilk şey: Kelime-i Tevhid'le
söz söyleyin. (Böyle davranırsanız) Allah işlerini- beraber 'Şahitlik ederim ki Muhammed Allah'ın
Rasûlü'dür' cümlesidir. İnsan İslam'a Kelime-i
Cemâziye’l-Evvel
1. 4/Nisa, 1 1435
2. 3/Âli İmran, 102 3. 33/Ahzab, 70-71

MART'14 • SAYI: 26

3
Şehadet ile girdiği gibi, İslam üzere kalmasının geldiğine dair bir bilgiye sahip değilse, bilmediği-
yolu da bu kelimeyi muhafaza etmesidir. Bu da; ne şahitlik etmiş olur. Bu da mutlak bilgi kaynağı
onun anlamını tasdik, gerekleriyle amel, onu bo- olarak kabul ettiğimiz Kitap ve Sünnete yönel-
zan unsurlardan kaçınmakla mümkündür. menin önemini bizlere gösterir.

Neden 'Muhammedun Rasûlullah' Allah Rasûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem karşı


1. Şahitlik Vazifesini Yerine Kelime-i Şehadet'le beraber sorumluluklarımız
oluşmaktadır. Bunların tafsilatını, mutlak bilgi-
Getirebilmek nin tek kaynağı olan Kitap ve Sünnetten alma-
'Muhammed Allah'ın Rasûlü'dür' şehadeti, yanlar Allah Rasûlü'ne kabile reisi veya devlet
'Allah'ın tek ve hak ilah oluşuna' şehadetin ayrıl- başkanı muamelesi yapacaklardır. Bu da ifrat ve
maz parçasıdır. Kelime-i Tevhid'in sahih olup, tefrite kapı aralayacaktır.  6
kişiyi İslam dinine sokması için birtakım şartlar
olduğu gibi, bunun da şartları vardır.  4 İnsanın amelleri, tasavvurlarına tabidir. İn-
sanın tasavvuru da bilgisine... Allah Rasûlü'ne
Allah subhanehu ve teâlâ bu kabul ve ikrarı 'şahit-
yönelik doğru davranış ancak doğru bir Rasûl
lik' kavramıyla ifade etmemizi istiyor. Bizler
tasavvuruyla mümkündür. Bu da doğru, yani
Allah'ın El-Hakim olduğuna itikad ediyoruz.
Kitaba ve Sünnete dayalı bilgiyle müm-
Yani, 'Abes iş yapmayan, yaptığı her şeyi
kündür. Şahitliğin ilk mertebesi vahye
bir hikmet ve ölçü üzere yapan' demek-
başvurup: 'ona karşı sorumlulukları-
tir. Öyle ise Rabbimizin bu ikrarı 'şe-
mız nelerdir?' sorusunun cevabını
hadet ederim ki' diye yaptırmasının
aramaktır.
vahyin rehberliğinde

bir hikmeti olmalıdır.


Kur'an ve Sünnete baktığı- b. Şahitlik Ettiği Şeyi Dil-
mızda şahitliğin dört merte- lendirmek
İnsanın amelleri,
besinin olduğunu görü- tasavvurlarına tabidir. İnsanın "Rahmanın kulları
rüz. Kişi şahitliğin tasavvuru da bilgisine... Allah olan meleklerin dişi
mertebelerini yerine Rasûlü'ne yönelik doğru davranış
olduğunu söylediler. O
getirdiğinde Allah'ın ancak doğru bir Rasûl tasav-
vuruyla mümkündür. meleklerin yaratılışına mı
yanında şahitliği geçerli ol- şahitlik ettiler? Onların şahit-
muş olur. likleri yazılacak ve ondan hesa-
ba çekileceklerdir."  7
a. İlim
Burada müşrikler şahitlik ederiz
Şahitlik edenin şahitlik ettiği
ki melekler dişidir gibi bir cümle kul-
şeye dair ilim üzere olması şarttır.
lanmamışlardır. Şahitlik kelimesini
Aksi halde kişi cahili olduğu bir şeye
zikretmeden sadece melekler dişidir de-
şahitlik edecektir ki bu da en basitinden
diler. Allah subhanehu ve teâlâ onların bu ikrarını
yalan şahitlik kapsamında olacaktır.
şahitlik olarak isimlendirdi. Kişinin şahitlik
"Allah'ın dışında dua ettiklerinin şefaat yet- ettiği şeyi dillendirmesi, onu konuşması ge-
kisi yoktur. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler rekmektedir.
müstesna..."  5
c. İlan Etmek ve Başkalarına Bildirmek
Ayet açıkça göstermektedir ki Allah'ın yanın-
da faydası olan şahitlik, içinde ilim barındıran Şahit olan şahitlik ettiği şeyi içinde saklayıp
şahitliktir. başkalarına bildirmediği sürece ona şahit den-
mez. Bir şeyin şahitlik olabilmesi için dışarıya
'Şahitlik ederim ki Muhammed Allah'ın sözlü ya da fiili ilan edilmesi gerekmektedir.
Rasûlü'dür' diyen bir insan, bunun ne anlama

4. Kelime-i Tevhid'in şartları için bkz.: 'Tüm Rasullerin Ortak Daveti,


Furkan Yayınları' 6. Bunun tafsilatı ileride gelecektir.
5. 43/Zuhruf, 86 7. 43/Zuhruf, 19

4
Bu bazen sözlü olur: lara da bunu mecburi kılmış, uluhiyetin içeriği
olan ibadet için onları yaratmış ve onlara bir tek
"Allah kendisinden başka ilah olmadığına şahit- O'na ibadeti emretmiştir.
lik etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka
ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. O'ndan "Rabbin, O'ndan başkasına ibadet etmemenizi,
başka ilah yoktur. O, Aziz ve Hakim'dir."  8 anne-babaya iyilik yapmanızı emretti..."  10

Allah'ın şahitliği bunu kullarına bildirmesi "Ben cinleri ve insanları sadece Bana ibadet et-
ve fıtratlarına yerleştirdiği bu hakikati onlara sinler diye yarattım."  11
hatırlatmadır.
"Onlar sadece, dini Allah'a halis kılıp, şirk koş-
Bazen de fiille olur: maksızın O'na ibadet etmekle emrolundular.."  12

"Müşrikler kendi küfürlerine şahitlik ediyorken; Anlıyoruz ki: bir şeye şahitliğin gereği; onu
onların Allah'ın mescitlerini onarma hakları yok- başkalarına emredip gereğince amel etmek ve
tur..."  9 insanların da amel etmesini sağlamaktır.  13

Hiçbir müşrik 'şahitlik ederim ki ben müşriğim!' Bu yazı silsilesine başlamamızın gayesi 'Hak-
gibi bir cümle kullanmamıştı. Ancak yaptıkları kı ayakta tutan adaletli şahitler'den olabilmektir.
fiiller Allah'ın şirk dediği şeyler olunca, Allah İnsanlar söyledikleri sözlerin anlam ve gerekle-
subhanehu ve teâlâ bu durumu şahitlik olarak kabul etti. rinden uzaklaştıklarında Allah'ın ve Rasûlü'nün
razı olmayacağı durumlar din adı altında ortaya
Onu sallallahu aleyhi ve sellem önder kabul ettiğimiz çıkabiliyor. Maalesef Kelime-i Tevhid iki parça-
insanlara ilan etmeli, onun sünnetini hayatımıza sıyla bu olumsuzluktan nasibini almıştır. Onu
geçirerek fiillerimizi ona imanımıza şahit tut- nutkedip, ikrar ettiğini söyleyenlerin çoğu; bu
malıyız. Bize bakan, 'bunların hayatı ve yaşamı şahitliklerinin ne anlama geldiğini bilmediği için
Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem ümmeti oldukla- ona muhalif olup, onu bozan birçok ameli işle-
rının şahididir' demelidir. yebiliyorlar. Kendi şahitliğimizin Allah katında
geçerli olabilmesi için; dört mertebeye muvaf-
d. Şahitliğin Gereğini İltizam Edip, Başka- fak olabilme umuduyla bu yazı dizisine başladık.
larını İlzam Etmek Rabbimden temennim: bizleri Rasûlü'nü doğru
tanımaya, tanıtmaya ve insanlara bildirmeye mu-
Yani, neye şahitlik etmişseniz onun gerekle- vaffak kıldığı şehadet ehlinden kılmasıdır.
riyle amel edecek, başkalarına da bunun doğru-
luğunu anlatacak ve onları yönlendireceksiniz.

Kendisi başka ilah olmadığına şahitlik eden 10. 17/İsra, 23


Allah subhanehu ve teâlâ şahitlikle yetinmemiş insan- 11. 51/Zariyat, 56
12. 98/Beyyine, 5
13. Şahitliğin bu dört mertebesini İbnu'l Kayyım Medaricu's Salikin Cemâziye’l-Evvel
8. 3/Âli İmran, 18 adlı eserinde tafsilatıyla zikretmiştir. Dileyen aslına müracaat 1435
9. 9/Tevbe, 17 edebilir.

MART'14 • SAYI: 26

5
2. Kendinden Önce Yaşayan "...Onlardan biri annesiyle nikah yapsa, siz de
Peygamberlerin Başına Gelenlerin, yapacaksınız."
Peygamberimizin Başına Burada şu sorun kaçınılmazdır: Bizden önce
Gelmesinden Dolayı yaşayan ve kendilerine Peygamber gönderilen
Ebu Hureyre radıyallahu anh Allah Rasûlü'nden milletler, Peygamberlerine ne yapmışlardı?
sallallahu aleyhi ve sellem aktardı: Bu anlamda onların sünnetini bilmek, Allah
Rasûlü'nün sakındırdığı durumdan kurtulmaya
"Benim ümmetim kendinden önce geçen millet- yardımcı olacaktır.
lerin siyretine adım adım uymadan kıyamet kop-
maz."  14 Biliyoruz ki mücrimlerin yolundan haberdar
olmak, ondan sakınmak için şarttır. Bu sebeple
Ebu Said El-Hudri radıyallahu anh Allah
Allah subhanehu ve teâlâ kitabının büyük bir kısmını
Rasûlü'nden sallallahu aleyhi ve sellem:
mücrimlerin yolunun beyanına ayırmıştır. Öyle
" '...Siz, sizden önceki milletlerin sünnetine ki: Kitabın apaçık olması ve ayetlerin Allah tara-
adım adım, karış karış tabi olacaksınız. Öyle fından beyan edilmesi bu hikmete bağlanmıştır.
ki onlar kelerin deliğine girecek olsa siz de peşi
sıra gireceksiniz.' 'Ey Allah'ın Rasûlü! Onlar "İşte böylece ayetleri tafsilatlandırır ki:
Yahudi ve Hristiyanlar mıdır?' dediler. mücrim olanların yolu açığa çıksın."  17
'Başka kim olacak?' buyurdu."  15

Ömer radıyallahu anh:


Bu hadisler çok açık. Allah
vahyin rehberliğinde

Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ümme- "İslam'da cahiliyeyi bilmeyen-


tini sakındırıyor. Adım adım ler yetiştiğinde, İslam'ın bağları
önceki milletlerin sünnetine, Allah Rasûlü sallallahu tane tane kopar..." buyurmuş-
amellerine uyacaklarını aleyhi ve sellem ümmetini tur.
bildiriyor. Bu benzeme sakındırıyor. Adım adım önceki
ve takibin seviyesi ise milletlerin sünnetine, ameller- Bizden önceki
ine uyacaklarını bildiriyor. Bu milletlerin Peygam-
ürkütücü boyutta... benzeme ve takibin seviyesi
berlerine davranış bi-
ise ürkütücü boyutta...
Buhari ve Müslim'in ri- çimlerini Kur'an tafsilatıyla
vayetinde "...kelerin deliğine ele almıştır. İlgili ayetleri in-
girseler, siz de gireceksiniz..." celediğimizde, iki yaklaşımın
diyor. İslam alimleri; bu benzet- öne çıktığını görüyoruz:
me onları taklit ve ittibadaki aşırılık
ve mübalağalarına vurgu yapmak 1. Aşırı yüceltme ve beşeriyetten
içindir derler.  16
soyutlama

Bilindiği gibi keler sürüngen hayvanlar- 2. Aşırı indirgeme ve değerden düşür-


dandır. Yaptığı yuvaya kendi dışında hiç kim- me
seyi sokmaz. Öyle ki dişi keler dahi bu yuvaya
giremez. Adeta Allah Rasûlü şöyle diyor: 'Onlar Birinciye örnek: Peygamberlerin ilahın bir
sizleri onları taklit etmekten men etse dahi onları parçası olduğunu ya da ilahla aralarındaki bağın,
taklit edecek, onların yaptıklarını yapacaksınız.' Bu baba-oğul ilişkisi olduğunu söyleyen yaklaşımdır.
anlamda hadisin Buhari ve Müslim dışındaki
varyantlarında benzeşmenin boyutu daha açık "Yahudiler, 'Uzeyr Allah'ın oğludur', dediler.
şekilde gözler önüne serilmektedir. Hristiyanlar da, 'Mesih (İsa) Allah'ın oğludur' de-
diler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir.
"...Onlardan biri yol ortasında eşiyle beraber olsa, (Sözlerini) daha önce kafir olmuş kimselerin sözle-
siz de olacaksınız." rine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da
(haktan bâtıla) döndürülüyorlar!"  18
14. Buhari, 7319.
15. Buhari, 7320; Müslim, 2669. 17. 6/En'am, 55
16. Hafız b. Hacer, Kadı İyad'dan naklediyor. 18. 9/Tevbe, 30

6
"Andolsun ki 'Allah, kesinlikle Meryem oğlu
Mesih'tir' diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Me-
sih: 'Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan
Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak
koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar;
artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar
yoktur' demişti. Andolsun 'Allah, üçün üçüncüsü-
dür' diyenler de kafir olmuşlardır. Halbuki bir tek
Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Eğer diyegeldik-
lerinden vazgeçmezlerse, içlerinden kâfir olanlara
acı bir azap isabet edecektir."  19

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu tarz davra-


nışlara dikkat çekip sahabesini uyarmıştı: 'Levh-i mahfuz ve onu yazan kalem senin ilmin-
dendir', der.
"Hristiyanların İsa'yı övdüğü gibi beni övmede
aşırı gitmeyin. 'Allah'ın kulu ve Rasûlü' deyin."  20 İnsanın, 'Peki Allah'a ne kaldı' diyesi geliyor.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: "Sen ve Allah di-
Bu uyarılar dikkate alındığında Muhammed'in lerse..." sözünü duyduğunda kızmış, "Beni Allah'a
ümmeti olma iddiasında olan
sallallahu aleyhi ve sellem ortak mı kıldın!" diyerek tepkisini belli etmiştir.  21
insanların bu hatalara düştüğünü görmekteyiz.
'Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Allah'ın Rasûlü'dür' Maalesef iyi niyetli yapılan ve kitaplara alı-
şehadeti ilme muhtaçtır. İlim vahiydir. Aksi halde nan övgülerin, onun sallallahu aleyhi ve sellem asla razı
ortaya risaletine şahitlik ettiğiniz Nebi'nin ya- olamayacağı cinsten övgüler olduğunu vahyin
sakladığı bir durum çıkar ve bunu yapan, onu bilgisiyle biliyoruz.
övdüğünü zanneder.
Onun terinin gül koktuğu, sünnetli doğduğu,
Bunların medyatik olanlarından biri Allah dışkısının olmadığı vb. şeyler... Bunlar asılsız ve
Rasûlü'nü övdüğünü zannederek şu beyitleri onu insanlığından sıyırıp beşer üstü varlık gös-
okumaktadır: termeye matuf yaklaşımlardır. Oysa Allah subha-
nehu ve teâlâ kitabında onun beşer oluşuna özellikle

'O kabrinde' bir hayatla diridir vurgu yapar. Çünkü kitabın muhatabı beşerdir.
Kitabı okuyan, kendi gibi insan olan bir Nebi'ye
Tüm canlılar onun hayatıyla hayattadır.. yönlendirildiğini anlar.

Şahsa sorduğumuz takdirde Allah Rasûlü'nü "De ki: 'Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu
sevdiğini, O'nu övdüğünü söy-
sallallahu aleyhi ve sellem var ki) bana, ilahınızın, sadece bir ilah olduğu
leyecektir. Oysa El-Hayy/mutlak hayat sahibi vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı
Allah'tır. Tüm canlılara ruhundan üfleyen ve on- umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir
lara El-Hayy ismiyle hayat veren yine Allah'tır. O şeyi ortak koşmasın.' "  22
subhanehu ve teâlâ, zatında tek olup ortağı olmadığı gibi,
"Yahut da altından bir evin olmalı ya da göğe
sıfatlarında da tek ve ortağı olmayandır. Adım
çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirme-
adım, karış karış önceki milletlerin sünnetine diğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız. De
uymak bundan başka bir şey değildir. Peygam- ki: 'Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir
bere Allah'ın sıfatlarını vermek... elçiyim.' "  23
Bir başkası Allah Rasûlü'nü sallallahu aleyhi ve sellem "(Rasûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün
överken: Peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşı-
larda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı
'Dünya ve ahiret senin keremindendir' diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (baka-

21. Buhari, Edebu'l Mufred, 783; Nesai, 10759.


Cemâziye’l-Evvel
19. 5/Maide, 72-73 22. 18/Kehf, 110 1435
20. Buhari, 3445. 23. 17/İsra, 93

MART'14 • SAYI: 26

7
lım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla "Güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden birer ayettir.
görmektedir."  24 Ne kimsenin doğumu ne de ölümü için tutulmazlar.
Bunu (tutulmayı) gördüğünüzde namaz kılın ve
Bu saydıklarımız iyi niyetle yapılmıştır. An- Allah'a dua edin." buyurdu.  27
cak 'Muhammed Allah'ın Rasûlü'dür' şehadeti
ile çelişmektedir. Çünkü onun sallallahu aleyhi ve sellem Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bırakın dün-
yasakladığı şeylerdir. yanın kendi hatırı için yaratılmasını, dünyada
Bunun bir misali de kainatın 'onun yüzü suyu yaşanan herhangi bir olağanüstülüğün kendiyle
hürmetine' yaratıldığı aşırılığıdır. Birçok insan ilişkilendirilmesine müsaade etmemiş, ashabını
onun Allah katındaki değerine vurgu yapmak uyarmıştır.
için 'Şayet sen olmasaydın alemleri yaratmazdım'
mealindeki zındıkların uydurduğu sözü aktarır.  25 İkinciye Örnek:

Bu Allah'ın şu ayetine karşılık uydurul- "Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik ve ardın-
muştur: dan peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya
da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l Kudüs'le
Kainatın "Ben cinleri ve insanları sadece teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin
'onun yüzü Bana kulluk etsinler diye yarat- hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak
bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu
suyu hürme- tım."  26
öldürecek misiniz?"  28
tine' yaratıldığı İnsanlar, cinler ve içinde
aşırılığıdır. Birçok yaşadıkları alemler sadece "Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın
insan onun Allah Allah'a kulluk için yaratıl- ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka-
katındaki değerine mıştır. onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar,
Allah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağı-
vurgu yapmak için
Bir gün Medine'de lanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini
'Şayet sen olma- güneş/ay tutulması yaşandı. inkar etmeleri ve Peygamberleri haksız yere öldür-
saydın alemleri Aynı gün Allah Rasûlü'nün meleri nedeniyledir. (Yine) Bu, 29isyan etmeleri ve
yaratmazdım' me- oğlu İbrahim vefat etmişti. İn- haddi aşmaları dolayısıyladır."
alindeki zındıkla- sanlar tutulmanın bu sebeple
olduğunu konuşmaya başladı- "Dediler ki: 'Ey Musa biz, onlar durduğu sürece
rın uydurduğu lar. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve hiç bir zaman oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git,
sözü aktarır. sellem bunu duyunca bu aşırılığın
ikiniz savaşın. Biz burada duracağız.' "  30
önüne geçmek için:
İndirgemeci tavır Yahudilerin karakteriydi.
Onlar Allah'ın Rasûllerini kendi hevalarına tabi
kılmışlardı. Dilediklerini öldürüyor, hevalarına
24. 25/Furkan, 20
uymayan bilgileri yalanlıyor, kendilerine ağır ge-
25. Hadis uydurmadır.
len emirlerde "işittik, isyan ettik" diyorlardı.
Hadis ulemasından; İmam Acluni, Aliyyu'l Kari, İmam Es-Sağani
ve Şevkani bu sözün hadis olmadığını söylerler. Bu sözün iki ri-
vayeti vardır. Birinde 'levlake' lafzı iki kere kullanılmıştır. İkisi de "Hatırlayın ki, Tur dağının altında sizden söz
uydurmadır. (Şevkani, Fevaid; Acluni, Keşfu'l Hafa; Aliyyul Kari, almış: 'Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söyle-
Mevduat; Sağani, Risaletu'l Mevduat.) Lecnetu'd Daime bu hadise
şöyle demiştir: 'O lafız bakımından da, mana bakımından da batıl-
nenleri anlayın', demiştik. Onlar: 'İşittik ve isyan
dır. Çünkü Allah subhanehu ve teâlâ aslında mahlukatı kendisine ettik', dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı
ibadet etsin diye yaratmıştır. Yüce Allah'ın şöyle buyurduğu gibi:
"Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım."
sevgisi dolduruldu. De ki: 'Eğer inanıyorsanız, ima-
(51/Zariyat, 56) Yer ve göğün veya başka mahlukatın Peygamber nınız size ne kötü şeyler emrediyor!' "  31
için yaratıldığına dair Peygamberden sabit olan bir hadis yoktur.

İmam Muhammed b. Ali Eş-Şevkani uydurma hadisleri anlattığı


'El-Fevaid El-Mecmua fi'l-Ahadis El-Mevzua' adlı eserinde şöyle
der: 'Es-Sağani şöyle der: Bu hadis uydurmadır. Allah'ın subha-
nehu ve teâlâ şu ayeti buna delalet etmektedir: "Allah, yedi göğü 27. Buhari, 1043; Müslim, 915.
ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında 28. 2/Bakara, 87
durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve
gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz 29. 3/Âl-i İmran, 112
için." (65/Talak, 12)' (Lecnetu'd Daime, 6756 no'lu fetvadan.) 30. 5/Maide, 24
26. 51/Zariyat, 56 31. 2/Bakara, 93

8
İşittik isyan ettik hallerinin en bariz örneği
inek kıssası 32, arz-ı mukaddese girme emri 33 ve
cumartesi yasağıdır. 34

Günümüzde bu yaklaşımı daha ziyade akılcı/


mealci diye isimlendirilen çevrelerde görüyoruz.
Onlar Allah Rasûlü'nü sallallahu aleyhi ve sellem adeta
postacı olarak görüyorlar. Mektubu teslim et-
tikten sonra, postacının sizinle veya mektubun
içeriğiyle bir alakası kalmaz. Allah Rasûlü de sal-
lallahu aleyhi ve sellem böyledir onların yanında. Allah'ın
risalesi olan mektubu/Kur'an'ı bizlere bildirmiş
vazifesini yerine getirmiştir. Onun bu anlamda Bu büyük fitneyi 'tek kaynak' diye kodladıkları
bizlerden bir farkı yoktur. Tek bağlayıcı olan Kur'an'ın bizzat kendisi yalanlamaktadır:
Kur'an metnidir.
"Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler).
İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve
32. "Hani Musa kavmine: 'Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı in-
emrediyor' demişti. 'Bizi alaya mı alıyorsun?' dediler. (Musa):
'Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım' dedi. dirdik."  35
Rab'bine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın' dediler.
(Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) 'Şüphesiz Allah diyor ki: 'O "Biz bu kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düş-
ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı) tükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir
dır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin' ' dedi.
topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik."  36
(Bu sefer) dediler ki: 'Rabbine adımıza yalvar da, bize rengini
bildirsin.' O: '(Rabbim) diyor ki: 'O, bakanların içini ferahlatan
sarı bir inektir' ' dedi. Bu ayetler açıkça göstermektedir ki Kur'an,
(Onlar yine:) 'Rabbine adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem tarafından açıklan-
açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşallah (Allah sın diye indirilmiştir. İnsanlar onu anlamada ve
dilerse) biz doğruyu buluruz' dediler.
yaşamada problem yaşar, ihtilaf ederlerse Allah
(Bunun üzerine Musa, 'Rabbim) diyor ki: 'O, yeri sürmek ve ekini
sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem hakemliğine baş-
bir inektir' ' dedi. (O zaman): 'Şimdi gerçeği getirdin' dediler. Böy- vurmaları istenmiştir.
lece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.

Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düş- "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e
müştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. Bunun
için de: 'Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun' de- ve sizden olan ulu'l emre (idarecilere) de itaat edin.
miştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a
akıllanasınız." (2/Bakara, 67-73)
ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve
33. "Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: 'Ey kavmim, Allah'ın üze-
rinizdeki nimetini anın; içinizden Peygamberler çıkardı, sizden Rasûl'e götürün (onların talimatına göre halledin);
yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi. bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha
Ey kavmim, Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal
yere girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa kayba uğra- güzeldir."  37
yanlar olarak çevrilirsiniz.'

Dediler ki: 'Ey Musa, orda zorba bir kavim vardır, onlar çıkmadık- "Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan
ları sürece biz oraya kesinlikle girmeyiz. Şayet oradan çıkarlarsa, anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da
biz de muhakkak gireriz.'
verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymak-
Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki
kişi: 'Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler
sızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman
galipsiniz. Eğer müminlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin.' etmiş olmazlar."  38
dedi.

Dediler ki: 'Ey Musa biz, onlar durduğu sürece hiçbir zaman oraya Bu iki ayet de indirgemeci yaklaşımı yerle
girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin git, ikiniz savaşın. Biz burada duraca-
ğız.' (Musa:) 'Rabbim, gerçekten kendimden ve kardeşimden baş- bir eden ayetlerdir. Allah subhanehu ve teâlâ ihtilaf ve
kasına malik olamıyorum. Öyleyse bizimle fasıklar topluluğunun çekişme durumunda insanları kendi yüce zatıyla
arasını Sen ayır' dedi. (Allah) Dedi: 'Artık orası kendilerine kırk yıl
haram kılınmıştır. Onlar yeryüzünde 'şaşkınca dönüp duracaklar.' beraber Peygamberine yönlendiriyor. Bu yönlen-
Sen de o fasıklar topluluğuna üzülme.' " (5/Maide, 20-26)
34. "Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani
onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. Cumartesi 35. 16/Nahl, 44
günü iş yapma yasağına uyduklarında, balıkları onlara açıktan 36. 16/Nahl, 64
akın akın geliyor, cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıkla- Cemâziye’l-Evvel
rında ise, gelmiyorlardı. İşte biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları 37. 4/Nisa, 59 1435
böyle imtihan ediyorduk. " (7/Araf, 163) 38. 4/Nisa, 65

MART'14 • SAYI: 26

9
dirmenin varlığını imanî bir mesele haline geti- İndirgemeci yaklaşım ise şu mesajı:
rip, yeminle pekiştirerek noktalıyor. Anlıyoruz ki
dini anlamada Peygamberin rolü çok önemlidir. 'O da senin gibi bir insandı. Allah'ın kelamını
Ona müracaat insanların keyfine bırakılmamış, okur, anladığı ile amel ederdi. Sen de onun anla-
içtihadi bir mesele olarak orta yere konmamıştır. dığını anlayabilir, onun amellerini yaparsan onun
Dini anlamada Allah Rasûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem mertebesine ulaşabilirsin. Senin ona değil, onu o
yapan kitabın metnine ihtiyacın var. Oku, ne an-
müracaat, imanla alakalı bir durumdur.
ladıysan din odur...'
Bu iki yaklaşımın gayesi Allah Rasûlü'nü
Toplumumuzda genellikle birinci anlayış,
devreden çıkarıp onu örneklik mertebesinden
kısmen de ikinci anlayış yaygındır. 'Muhammed
düşürmektir. Biri onun hakkında ifrat, diğeri
Allah'ın Rasûlü'dür' şahitliğimiz aynı zamanda
tefrittir.
bu şahitlik etrafında oluşmuş sapkın ve aşırı dü-
Oysa Allah subhanehu ve teâlâ, onu bizlere mutlak şünceleri bertaraf etmeyi içerir. Vahyin ölçüleri
örnek olarak göstermiştir. içinde onu sevmek, saygı göstermek, örnek al-
mak, nefsimizden evla görmek bu şahitliğin ge-
"Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve reğidir. Doğru olanı delilleriyle ortaya koyup,
ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı yanlış olanı delilleriyle ortaya koymak için
çok zikredenler için güzel bir örnektir."  39 bu silsileyi kaleme almaya karar verdik.

Ne büyük bir makam...(Allah'ı 3. Ona Yardım ve İman


ve ahiret gününü uman, bunun için Sözümüzü Pratiğe
vahyin rehberliğinde

çalışan ve Allah'ı zikreden bir


insan hangi konumda olursa Dini
Geçirmek
olsun Allah Rasûlü'nde güzel anlamada "Hani Allah, Peygamber-
örnekliği bulacaktır. Burada Peygamberin rolü çok lerden: 'Ben size Kitap ve
insanın sıfatının zikredi-
önemlidir. Ona müracaat hikmet verdikten sonra
insanların keyfine bırakılmamış, nezdinizdekileri tasdik
lip statüsüne değinil- içtihadi bir mesele olarak orta eden bir Peygamber
memesi çok önem- yere konmamıştır. Dini anlamada
geldiğinde ona mutlaka
lidir. Yani, derdi Allah'ı Allah Rasûlü'ne sallallahu aleyhi
inanıp yardım edeceksiniz'
ve sellem müracaat, imanla
razı etmek olan bir insan ne diye söz almış, 'Kabul ettiniz
alakalı bir durumdur.
iş yapıyor olursa olsun, sosyal ve bu ahdimi yüklendiniz mi?'
ve ekonomik statüsü ne olur- dediğinde, 'Kabul ettik' cevabını
sa olsun, Allah Rasûlü'nü sallallahu vermişler, bunun üzerine Allah: 'O
aleyhi ve sellem örnek alabilir. Bu Allah'ın halde şahit olun; ben de sizinle birlik-
onun her halinden razı olduğunu ifa- te şahitlik edenlerdenim', buyurmuştu.
de eder. Bir baba, eş, devlet başkanı, Artık bundan sonra her kim dönerse işte
eğitici, arkadaş, abid, vatandaş... Hangi onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir."  40
yönünü örnek almak isterseniz serbestsiniz.
Allah'ın rızası onun davranış ve sözlerindedir.) Allah Rasûlü'nden önce gelen her Peygam-
berden bu söz alınmıştır. Şayet Muhammed
Aşırı yücelten yaklaşım farkında olmadan sallallahu aleyhi ve sellem gelirse, ona ittiba edip davetinin
bilinç altına şu mesajı verir: yayılmasına yardımcı olacaklardır. Ali ve İbni
Abbas radıyallahu anhuma:
'O, senin benim gibi alelade bir insan değildir.
Tüm kainat onun için yaratılmıştır. O eşsizdir. Sen "Allah hiçbir Peygamber göndermemiş olmasın ki
ise zaaflar ve acziyetle malulsun. O kim, sen kim? ondan 'Muhammed'e yetişirse ona iman ve yardım'
Senin onu örnek alman mümkün değildir. Öyley- sözü almış olmasın. Aynı şekilde Peygamberlere üm-
se seni ona ulaştıracak, senin anlayacağın şekilde metlerinden bu sözü almalarını istemiştir."  41
onu anlatacak bir şeyh, abi, üstad, hoca veya rehber
bulmalısın...'

40. 3/Âl-i İmran, 81-82


39. 33/Ahzab, 21 41. İbni Kesir, Âl-i İmran 81-82. ayetlerin tefsirinde anlatıyor.

10
Kendisinden önce gelen her Peygamber İnsanların ondan yüz çevirip başka liderler
aleyhimu's selam Allah'a söz vermiş ve ümmetlerinden ve çözümler peşinden koşturması onu tanıma-
de söz almışlardır. Şüphesiz ona iman ve yardım dıklarından dolayıdır. Onun ümmeti, risaletinin
hususunda bu söze en evla olan insanlar bizle- şahidi, ona yardımcı olup, saygı ile onu tazim
riz. Bizler onun ümmeti olma şerefiyle bahtiyar edeceğine ve kendi nefislerimizden daha evla
olmuş insanlarız. göreceğimize dair Allah'a söz veren bizler; onu
tanıtmak ve çözüm arayışında olan insanlığa onu
"Şüphesiz, biz seni bir şahit, bir müjde verici ve hatırlatmak istiyoruz.
bir uyarıcı olarak gönderdik. Ki Allah'a ve Rasûlü'ne
iman etmeniz, onu savunup desteklemeniz, O'nu en Çünkü O; Her Konuda Mutlak Örnek Alı-
içten bir saygıyla yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu nabilecek Tek Önderdir
(Allah'ı) tesbih etmeniz için..."  42
"Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve
Bu ayetlerde Allah bu sorumluluğu biz Müs- ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok
lümanlara da yüklüyor. İşte ona yardımcı olmak, zikredenler için güzel bir örnektir."  44
onu saygıyla yüceltmek için de bu yazı dizisini
kalem aldık. ve insanlığın sorunlarını risalelerin çözeceğini söylemiştir. Ona
tabi olan insanlar veya tezinde onu haklı bulup savunanlar, onun
risalelerini neredeyse ezbere bilmekte, Kur'an'dan bir sure okur
4. Onun Örnekliği Asrımızın Tüm gibi harfiyen paragraflar okumaktadırlar. Aynı insanların birçoğu
Allah Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem sahih hadislerinden
Problemlerine Çözümdür on tanesini harfiyen okuyamamaktadırlar. Bildikleri hadisler ise
sadece risalede geçen hadislerdir. Risalede geçen hadislerin bü-
Yaşadığımız dönemin problemleri dikkatle yük bir çoğunluğunu uydurma ve zayıf hadislerin oluşturduğunu
incelendiğinde; İlk problemin dini yorumların görmek isteyenlerin 'Risaleyi Nura Eleştirel Bir Yaklaşım' kitabını
okumalarını tavsiye ederim. Bu insanların kötü niyetli olmadığı
çoğalması olduğu görülecektir. Bu problem asıl kesindir. Said-i Nursi'nin Allah Rasûlü'nü sallallahu aleyhi ve
değildir. Kendinden başka bir problemin netice- sellem adım adım takip ettiğine inandıklarından, ona tabi olmuş
ve rehber seçmişlerdir. Ancak sonuç ortadadır.
sidir. O da: Allah Rasûlü'nün merkezden çıkarılıp,
Sadece Türkiye'de on taneye yakın farklı risale yorumu vardır.
onun yerine dini önderlerin konmasıdır. Top- Gayeleri muhabbet olan, lakin muhabbetlerini birbirlerinden
lumlar içtihatlarında masum olmayan, vahiyle esirgeyen onlarca grup. Daha önemlisi risaleler ümmete, 'dinler
arası diyalog' hakkını savunan bir grup hediye etmiştir(!) Patla-
uyarılmayan ve en önemlisi samimiyetleri sadece maya hazır bomba misali Müslümanların arasında duran bu grup,
Allah'ın huzurunda anlaşılacak olan insanlara diğer nurcu grupların da beyanlarıyla 'paralel bir problem' olarak
orta yerde durmaktadır. Bu açıklama Said-i Nursi'ye veya etbaına
tabi olmuşlardır. Bu önderlerin, insanlığın sorun- eleştiri değildir. Sadece durum tespiti, iddialarla vakıa arasında
larına çözüm getirmek adına ortaya koydukları bir değerlendirmedir.

reçeteler; daha fazla bölünmeye, düşmanlık ve Başka misal Arap aleminde bulunan İhvan hareketidir. Hareket
aynı iddialarla ortaya çıkmıştır. Kendilerine Allah'ın kitabı veya
probleme sebebiyet vermiştir. Çözüm adına or- Rasûlü'nün sünnetinden bir delil zikredildiğinde 'esaslarımız' diye
taya çıkan dini yorumlar ve reçeteler başlı başına harfiyen ezberledikleri ve Hasan El-Benna'nın belirlediği ilkeleri
okuduklarını görürüz. 'Arap Baharı'yla beraber: İhvan'ın alem-i
problem ve hastalık olarak ümmetin sorunlar İslam'a çözüm olacağı, seksen yıllık çalışmalarının meyve verdiği
listesinde yerini almıştır. 43 tezi revaç buldu. Şu anda Arap baharı dediğimiz süreç ümmetin
sorunlar listesini kabartmaktan başka bir işe yaramadı... Dediğim
gibi bu bir eleştiriden ziyade, bir durum tespiti ve çağrıdır. Onun
önderliğine dönüp, dışındaki esaslar ve çözüm reçetelerini elimizin
42. 48/Fetih, 8-9 tersiyle tepmedikçe her gün yeni bir sorunun bizi beklediği aşikardır.
43. Kendi yaşadığımız topraklarda buna verilecek en güzel örnek,
Said-i Nursi'dir. O iddialı bir çıkış yaparak 'İslam alemini içinde Bu, nasların haber verdiği bir durum olduğu gibi, vakıanın da Cemâziye’l-Evvel
bulunduğu itikadi ve ameli buhrandan kurtaracak nur risalele- şahitliğiyle sabittir. 1435
rini' kaleme almıştır. Sadece Türkiye'nin değil, alem-i İslam'ın 44. 33/Ahzab, 21

MART'14 • SAYI: 26

11
Allah'ı ve ahiret gününü uman, bunun için vardır. Onun sistemi ile çok kısa zamanda zekat
çalışan ve Allah'ı zikreden bir insan hangi ko- verilecek yardıma muhtaç insan kalmamıştır.
numda olursa olsun Allah Rasûlü'nde güzel ör-
nekliği bulacaktır. Burada insanın sıfatının zik- Kısacası örnek ve rol model arayanların, yan-
redilip statüsüne değinilmemesi çok önemlidir. lış kapılarda beyhude ömür tüketmesi, Allah'ın
Yani derdi Allah'ı razı etmek olan bir insan ne iş bu ümmete en büyük nimet ve minneti olan
yapıyor olursa olsun, sosyal ve ekonomik statüsü Muhammed'e sallallahu aleyhi ve sellem nankörlüktür. 45
ne olursa olsun, Allah Rasûlü'nü sallallahu aleyhi ve sellem
örnek alabilir. Bu Allah'ın onun her halinden razı Çünkü O; Hidayettir
olduğunu ifade eder. Bir baba, eş, devlet başkanı,
eğitici, arkadaş, abid, vatandaş... Hangi yönünü "... Şayet ona itaat edersiniz, hidayet bulursu-
örnek almak isterseniz serbestsiniz. Allah'ın rı- nuz."  46
zası onun davranış ve sözlerindedir.
"...ve muhakkak sen insanları dosdoğru yola
Yeter ki çözüm arayan insan samimi olsun. hidayet edersin."  47
Amacı Allah'ın subhanehu ve teâlâ rızası ve ahire-
tin nimetleri olan her samimi Müslümana, İnsanlığın şirk ve bidat bataklığında he-
onda örneklik vardır. lak olduğu bozulma ve ifsadın bireysel
olmaktan çıkıp kitlesel bir hal aldığı
Tağutlara baş kaldıran ve yeryü- bir dönemde Muhammed sallallahu aleyhi
zünde şirk kalmayıp, otorite Allah'ın ve sellem hidayettir. İtikadî kafa karışık-
vahyin rehberliğinde

oluncaya dek cihad edeceğine lıklarının, ameli ölçüsüzlükle-


dair Rabbi ile ahitleşen her rin kol gezdiği bir dünyaya, tek
mücahide ondan güzel bir çözüm o ve onun önderliğidir.
örneklik vardır. On yıl fiili Tağutlara baş kaldıran ve
olarak cihad etmiştir. yeryüzünde şirk kalmayıp, Çünkü O; Yolları
otorite Allah'ın oluncaya dek Aydınlatan Bir Kan-
Rabbinin yoluna cihad edeceğine dair Rabbi ile
dildir
davet eden, 'toplumun ahitleşen her mücahide ondan
ıslahı, ümmetin ıslahıdır' güzel bir örneklik vardır.
"Ve kendi izniyle Allah'a
diyerek yola çıkan davetçiler çağıran ve nur saçan bir çerağ
için onda güzel örnekler var- olarak (gönderdik). Müminlere
dır. 23 yıl gece-gündüz davet müjde ver; gerçekten onlar için
yapmıştır. Allah'tan büyük bir fazl vardır."  48

Her aile küçük bir ümmettir. 'Aile Yolların karıştığı, her yolun ba-
ıslah olmadan toplum ıslah olmaz' diyen şında dili bizim dilimiz, rengi bizim
ebeveynler için onda güzel örneklik vardır. rengimiz olan cehennem kapısına bekçilik
Dokuz ailenin babasıdır. yapanların davetine muhatabız.  49
Toplum bireylerden oluşur, 'toplumun ıslahı
bireylerin eğitimiyle mümkündür' diyen eğitimciler 45. "Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara
için de onda güzel örnek vardır. 23 yıl fiili olarak bir Peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki: O,) Onlara
ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti
eğitim vermiştir. öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler."
(3/Âl-i İmran, 164)
'Ümmetin sorunu teşkilatlanmadır. Bu dağınık- 46. 24/Nur, 54
lıktır bu ümmeti bu halde kılan' diyen liderlere 47. 42/Şura, 52
onda güzel örneklik vardır. Dünyanın en teşki- 48. 33/Ahzab, 46-47
49. Huzeyfe bin El-Yeman'dan:
latsız toplumunu, dünyanın en teşkilatlı toplumu
haline getirmiştir. "İnsanlar Rasûlullah'a iylikleri sorar, bende bana ulaşır endişesiyle
kötülükleri sorardım. Bir defasında:

- Ey Allah'ın Rasûlü biz cehalet ve kötülük üzere idik, ama Allah


'Bizi bu hale getiren fakirliktir, ekonomik olarak bize iyilik getirdi. Acaba bu iyilikten sonra bir kötülük var mıdır?
kalkınmamız lazım' diyenlere onda güzel örnek dedim.

12
Her yolun başında duran, bize cennet vade- çocuğuna katı, çocuklar ebeveyne karşı isyankar.
diyor. Ancak davet ettikleri şeyde cennet kokusu Yöneticiler tebadan nefret ediyor, teba yönetici-
yok. Yolların başını tutmuş olanlar birbirlerini sine beddua ve lanet okuyor. Patronlar işçileri
yalanlayıp 'Ona inanma, onun cennet tabelası al- eziyor, işçi patronu görmek dahi istemiyor... İn-
datmaca, o yol cehenneme çıkar...' diyor. sanlığın şefkate, merhamete, anlayışa ne kadar
da ihtiyacı var... İşte O Muhammed'dir sallallahu
İnsanlığa bir kandil lazım. Tüm yolların te- aleyhi ve sellem...
pesine asılacak ve yolların başında duranların
iddialarına hakem olacak bir kandil... Yolları öyle Allah'ım! bizleri onu anlamaya, sevmeye ve
bir aydınlatacak ki; ilk adımından son fersahına hakkıyla ittiba etmeye muvaffak kıl. Onun ri-
kadar yolları bütün çıplaklığıyla insanlara göste- saletine olan şahitliğimiz gereği: onu insanlığa
recek bir kandil... İşte o Muhammed'dir sallallahu hakkıyla tanıtmayı bizlere müyesser kıl. Alla-
aleyhi ve sellem. humme amin...
Çünkü O; Rahmettir
"...Biz seni ancak alemlere rahmet olasın diye
gönderdik."  50

Modern dünyanın hız, haz ve hareketliliğine


aldanıp bencilleşen, kendinden başkasını görme-
yen kalabalıklar içinde yaşıyoruz. Anne ve baba

- Ever, buyurdu.

- Bu kötülükten sonra iyilik var mıdır? dedim.

- Evet ama içerisinde bulanıklık vardır, buyurdu.

- Bulanıklığı nedir? dedim.

- Benim yolumun dışında bir yol tutan bir topluluktur. Sen onların
bir kısmını tanıyıp kabul eder, bir kısmını da reddedersin, buyurdu.

- Bu iyilikten sonra bir kötülük var mıdır? dedim.

- Evet cehennem kapılarının davetçileri vardır ki kim onların da-


vetlerine icabet ederse onu cehenneme atarlar buyurdu.

- Ey Allah'ın Rasûlü! Onların özelliklerini bize anlatsan, dedim.

- Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle


konuşurlar(halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur) buyurdu.

- Bu işler bana ulaşırsa ne emredersiniz? dedim.

- Müslümanların cemaatine ve imamına uyarsın, buyurdu.

- Eğer Müslümanların ne cemaati ne de imamı yoksa? dedim.

- Sen bu hal üzere iken ölüm sana gelene değin(yalnızlıktan) ağaç


kökünü kemirecek duruma gelsen bile bu fırkaların tümünden Cemâziye’l-Evvel
uzak dur, buyurdu." (Buhari, 4754. Müslim, 1847.) 1435
50. 21/Enbiya, 107

MART'14 • SAYI: 26

13
Başyazı

“Bu, Senin Kendi Ellerinle


Yaptığının Karşılığıdır.
Allah Kullarına Zulmetmez." 1

Müslümanlar kendi siyasetleri ile mücadele


etmelidirler. Arkasından ne geleceği bilinmeyen
ortamlar, kurgulanmış olaylar kısa vadede faydalı
olsa dahi ki bu durumda fayda görünmüyor
başkalarının çarkını döndüreceği için kaçınmanın
ve uzak durmanın gerekliliğine inanıyoruz.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla..

A llah'ın subhanehu ve teâlâ adıyla...


 1
yöntem farkı, Gezi parkı olayları ve son olarak da
Tüm hamdler âlemlerin Rabbi olan Allah'a- 17 Aralık yolsuzluk operasyonu...
dır. Salât ve selam O'nun Nebisi'ne sallallahu aleyhi ve
sellem, âline ve ashabının üzerine olsun. Bu olayların her biri Allah'ın subhanehu ve teâlâ şu
ayetinin vakıada tefsiri gibiydi:
Bir sayıyla daha bizleri bir araya getiren
Allah'a hamd olsun. Şüphesiz Türkiye gündemi- "Sen onları bir sanırsın, onların kalpleri param-
nin ana maddesini AKP-Cemaat kavgası meş- parçadır."  2

gul ediyor. AKP ve cemaat arasındaki ayrılıklara


dair 'Gündem Yazısı' başlığı altında kanaatlerimizi Aradaki ihtilafın ayyuka çıktığı nokta MİT
paylaştık. Mavi Marmara, MİT krizi, Türkiye'nin kriziydi. Savcı, Hakan Fidan'ı ifadeye çağırınca
dış politika tercihleri, Kürt sorunun çözümünde Başbakan bunu kendine yönelik bir saldırı olarak
algıladı. Hakan Fidan'ı ifadeye göndermediği gibi

1. 22/Hacc, 10 2. 59/Haşr, 14

14
açıkça olayın arkasında durdu. Bir taraf AKP'ye Bir oluşuma örgüt manasıyla baktığınızda, ör-
yönelik dosyalar hazırlamaya koyulurken, Hü- fümüzde saygının gereği olarak kullanılan 'Abi'
kümet de kurumlarda örgütlenmiş cemaatçilere kelimesi dahi alt-üst hiyerarşisine delil sayılabi-
karşı fişleme operasyonuna başladı. liyor. 'Abi'leri bol Gülen Cemaati için bu durum
baş ağrıtacağa benziyor. Daha sonra cemaatin
Hükümete yakın kaynaklar; yapılacak operas- ekonomik kaynakları... Bunlar örgüte yapılan fi-
yonların MİT takipleriyle bilindiğini, Hükümetin nansal destek olarak algılanacak... En masumane
ilk hamleyi Gülen Cemaatinin yapmasını bekle- duygularla yapılan yardımlar/himmet 'örgüte yar-
diğini belirtiyorlar. Böylece yapılacak tasfiyeye dım' kapsamında ele alınacak. Kendileri dışındaki
meşru zemin hazırlanacak, AKP saldıran taraf camiaların mal varlığına el koyabilmek için yakın
değil, yapılan saldırıyı bertaraf eden taraf olacaktı. zamanda çıkartılan bir yasa, onları vuracağa ben-
ziyor. İlahi adalet...
17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşanan-
lar; Gülen Cemaatinin hükümeti hedef aldığını, Gülen Cemaatinin operasyonla atağa kalktığı,
darbe yapmak suretiyle siyaseti dizayn etmek sonuç alamayınca mağdur ve mazlum edebiyatı
istediklerini açığa çıkardı. Darbelerin meşhur yaptığı bu süreci maddeler halinde özetleyecek
kuralı onlar için de geçerliydi. Yapılan darbeler olursak;
sonuca ulaşırsa sahipleri kahraman, netice alın-
mazsa vatan haini olurdu. Şuan Gülen Cemaa- 1. Cemaat, kendi eliyle yaptıklarının karşılığı-
tinin içine düştüğü durum da bundan ibarettir. nı görüyor. Bu süreç ilahi adaletin tecellisi olarak
Zahiren Hükümetin bu girişimi püskürttüğü ve algılanmalıdır. Kur'an'ın temel düsturlarından
yaptığı karşı atakla tasfiye sürecinin hızlanacağı olan "...Bu, sizin kendi ellerinizle yaptıklarınızın
anlaşılıyor. karşılığıdır." ayeti bu sürecin asıl unsurudur.

Özellikle son günlerde casusluk meselesinin Gülen Cemaati, son on yılda İslamî camiaya
Hükümet yanlılarınca dillendirilmesi, sürecin kan kusturdu. Kendi dışında hiçbir oluşuma ta-
nasıl işleyeceğinin izlerini barındırıyor içinde. hammül edemedi. AKP'nin de göz yummasıyla
Başbakanlık Teftiş Kurulu, dosyanın incelenme- açıktan zulümler yaptı. Kontrolü elinde bulun-
sini tamamlayıp savcılığa sundu. Başbakanın ofis durduğu Yargı-Emniyet ikilisiyle sahte dosyalar
ve evinin dinlenmesi devlete yönelik casusluk hazırladı. Çalışma yaptığı sahalarda kendine ra-
faaliyeti kapsamında yargıya intikal etti. Yani kip gördüğü her yapıyı bu dosyalarla engellemeye
özellikle cemaat yapılanması, devletin birlik ve çalıştı. Elindeki gücü İslam ahlakıyla kullanmak
bütünlüğüne zarar veren örgütsel bir yapı olarak yerine, gücün ahlakı olan zulme teslim oldu.
değerlendirilecek. Bundan sonra en masum faa-
liyetler dahi örgüt hiyerarşisi içinde ele alınacak. Bu zulme maruz kalan kardeşlerimizden biri
Gülen cemaatinin son on yılda Türkiye'de her zulmü yapanlara: 'Başkalarının omuzlarına basa-
kesimden camiaya yaptığı gibi... rak yükselenler, bir başkalarının ayakları altında
Cemâziye’l-Evvel
ezilmeye mahkumdur' dediğinde, zalim gülmüş 1435

MART'14 • SAYI: 26

15
ve 'o iş öyle kolay değil' diyerek içinde bulunduğudüşürmüş oldular. Elindeki imkanları kendi ül-
camianın kibir seviyesini de göstermişti. kesinin seçilmiş yönetimine karşı kullanan bir
yapının, yabancı bir ülkeye neler yapabileceği
2. Cemaat kendi eliyle kazdığı kuyuya düş- konuşulmaya başlandı.
müştür. Ergenekon süreciyle beraber kamuoyu
oluşturmak adına diziler çekildi. Bu dizilerde Hiçbir ülke siyasi yönetimi karşısına almak
var olan devlete rağmen ikinci bir oluşumun her adına bir sosyal yapıyı desteklemez. Basit ekono-
halükarda kötü olduğu, bazı eller tarafından ra- mik çıkarlar dahi devletlerin sosyal yapıları tasfi-
hatlıkla kullanılabileceği anlatıldı. yesi için yeterlidir. Ayrıca kendi ülkesi tarafından
meşru kabul edilmeyen bir hareket, bulunduğu
Bu karanlık yapıların tabanlarının kandırıl- ülkelerde mülteci konumuna düşer. Buna örnek
dığına özel vurgular yapıldı. Gelinen noktada; olarak Almanya'nın tavrı gösterilebilir. Tayip
kendi elleriyle çektikleri dizilerin kurbanı oldular. Erdoğan'ın Almanya ziyareti öncesi ülkenin ve
Seçilmiş yönetime rağmen ikinci bir karar me- dünyanın saygın dergilerinden 'Der Spiegel' Işı-
kanizması 'paralel yapı'dır. Karanlık odalarda ğın Askerleri başlığıyla Gülen Cemaatini masaya
toplanır, şantaj yapar, masum insanları kan- yatıran bir dosya yayınladı. Cemaatin okulları,
Sıradan dırır, ülkeyi kaosa sürükler, belli kesimle- hiyerarşisi ve bunun Almanya açısından olabi-
bir va- rin zengin olmasına katkı sağlar ve en lecek tehlikelerine dikkat çektiler.
tandaş şu önemlisi başka ülkelerin menfaat
ve taleplerini milli menfaatlerin 5. Yapılan operasyonun gerekçelerini açık-
soruyu sora-
önünde tutarlar. ladıkça açığa düştüler. Açıkça Hükümetin İran
bilir. ABD ve Batı, politikasında ABD ve İsrail'in zıddına bir rota
İran'la nükleer Şu an halk nezdinde Gülen çizdiğini ve bunun ülkeye zarar verdiğini söyle-
anlaşma imza- Cemaati bu yargılarla mah- diler. Bilerek veya bilmeyerek bu operasyonlarda
kum edilmiştir. Ve bunda en kimin adına hareket ettiklerini ifşa etmiş oldular.
layacak kadar
büyük pay kendileri dışın-
yakınlaşmışken daki camiaları karalamak Sıradan bir vatandaş şu soruyu sorabilir: ABD
Türkiye'nin yanı için çektikleri dizilerdir. ve Batı, İran'la nükleer anlaşma imzalayacak ka-
başında olan bir dar yakınlaşmışken Türkiye'nin yanı başında olan
3. Kendilerine yönelik bir ülkeyle yakın olmasında ne tür bir sakınca
ülkeyle yakın ol-
başlayacak bir yargılama sü- olabilir? Bu, Gülen Cemaatini neden rahatsız
masında ne tür bir recinde; eder?
sakınca olabilir?
Bu, Gülen Cema- • Terör örgütü olmak 6. Ülke içindeki tüm desteklerini kaybettiler.
atini neden İslamî camialar; gördükleri zulümler ve kimseyi
• Anayasal düzeni değiştirmek umursamaz kibirli tavırlardan dolayı Gülen Ce-
rahatsız maatinden rahatsızdı. Özellikle İHH'ya yapılan
eder? suçlarından yargılanacakları yüzlerce son operasyon bu rahatsızlığı iyice belirginleş-
emsal karar vardır. Ve ilginç olanı da bu tirdi.
kararlar camia hakimleri tarafından verilmiş,
camianın yargıtay ayağıyla da onaylanmıştır. Bunun yanında bireysel desteklerini de kay-
bettiler. Birçok noktada eleştirilere rağmen onlara
Zulmen verilmiş bu kararlardan birkaçı emsal olan desteğini esirgemeyen Hayrettin Karaman
kabul edildiğinde dahi cemaatin vatana ihanet ve Mustafa İslamoğlu gibi isimler dahi açıktan
eden bir örgüt olarak mahkum edilmesi kaçı- tavırlarını ortaya koymuş oldular.
nılmazdır.
Rabbimizden temennimiz, bu süreci Müs-
4. AKP aleyhine başlattıkları süreç, dün- lümanların lehine sonuçlandırması, yaşanan
ya kamuoyunda kendi aleyhlerine dönmüştür. olayları bu cemaat için çalışan samimi insanların
AKP'nin El Kaide'ye destek verdiğini ispatlayıp hidayetine vesile kılmasıdır. Biz Müslümanları
dünya kamuoyunda zor durumda bırakmak is- kibir, kendini beğenmişlik ve gücün ahlakına
tediler. Ancak kalkıştıkları operasyonda başa- kapılmaktan muhafaza etmesidir.
rılı olamayınca kendilerini konuşulan duruma

16
Suriye'de Yaşanan Son Gelişmeler
Ve Türkiye
Son dönemlerde bir iddia basında yer bulma-
ya başladı. İddia o ki; Suriye'de bulunan İslamî
gruplar, Türkiye'ye yönelik eylem girişimin-
de bulunacaklar. Kimi zaman Irak Şam İslam
Devleti'nin, bazen de En Nusra grubunun ismi
öne çıkıyor. Daha farklı bir iddiaysa yeni bir ya-
pılanmanın olduğu yönünde. Ürdün sınırında
ABD ve İsrail'e çalışan, uzman bir grup tarafın-
dan eğitildiği iddia edilen yaklaşık on bin savaşçı-
nın Suriye'ye kaydırıldığı konuşuluyor. Bunların hiliyye döneminde dostluklar ve düşmanlıklar
olası bir tehlikede İsrail'in güvenliğini sağlayacağı, meşhur şairlere havale edilir, karşılıklı yazılan
ek vazife olarak da Türkiye'nin istikrarsızlaştırıl- şiirlerle sözlü tarih haline getirilirdi. Cahiliyye
ması planını destekleyecek sansasyonel eylemler dönemi Araplarının tarihini de bugün şiirler-
yapacakları iddialar arasında. den öğreniyoruz. Yani; Allah Rasûlü, Mut'im'in
iyiliklerinin unutulmamasını ve ümmetin ortak
Bunlar birer iddia veya psikolojik savaş taktiği
hafızasına kaydedilmesini istemişti.
olabilir. Allah subhanehu ve teâlâ doğrusunu bilir.
Sonra Bedir Savaşı vuku buldu. Müslümanlar
Camia olarak bu konudaki düşüncemizi kar-
galibiyet kazandı. Müşriklerden yetmişe yakın
deşlerimizle paylaşmanın faydalı olacağı kanaa-
esir bulunuyordu. Kimi sahabe onların öldü-
tindeyiz.
rülmelerini istiyor, kimisi fidye karşılığı serbest
Türkiye'ye yönelik herhangi bir eylem üç se- bırakılmalarını...
beple doğru değildir:
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
1. Din Yönünden "Şayet Mut'im bin Adiyy yaşıyor olsaydı ve bu
İslam'ın Müslümanlara ahlak öğretilerinden leşler (esirler) hakkında benimle konuşsaydı, onun
biri vefadır. "Ahlakı Kur'an olan" Nebi'nin sallallahu hatırı için hepsini karşılıksız bırakırdım."  3
aleyhi ve sellem zatında muşahhaslaşan vefaya dair en
çarpıcı örnek Mut'im bin Adiyy kıssasıdır. Ümmet için en önemli olan Bedir Savaşı'nda
bu sözler söylenmişti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi
Siyer kaynakları Allah Rasûlü'nün Taif dönü- ve sellem Hassan bin Sabit radıyallahu anh aracılığı ile
şünde Mut'im'in korumasıyla Mekke'ye girdiğini ümmetin hafızasına sözlü tarih olarak kaydettiği
kaydederler. Bunun yanında bazı kaynaklar eko- Mut'im'in durumunu pekiştirmişti. Anlıyordu
nomik boykot sahifesinin yırtılmasında rol alan ki müşrik de olsa yapılan iyiliği unutmamak ve
grubun içinde Mut'im bin Adiyy'in de olduğunu sahibinin hatırını gözetmek Kur'an ahlakıydı.
zikreder.
Türkiye/AKP Hükümeti cihad eden gruplara
Bu şahıs Müslüman olmasa dahi Allah yardım etmiyor olabilir. Lakin Suriye halkının
Rasûlü'ne sallallahu aleyhi ve sellem ve Müslümanlara ilticalarını kabul ediyor, yaralarını tedavi ediyor,
iyilikte bulunmuş ve zor zamanlarında onlara insani yardım faaliyetleriyle sürece katkıda bulu-
yardımcı olmuştur. Ne Allah Rasûlü ne de Müs- nuyor. Direniş gruplarının en ciddi avantajı hal-
lümanlar onun bu iyiliğini hiçbir zaman unut- kın Esed rejiminin düşmesini istemesidir. Şayet
madılar. halk bu süreçten bıkacak olsa ve rejimle işbirli-
ğine girse, direnişin seyrinin değişeceği kesindir.
Mut'im, hicret döneminde vefat etti. Allah Çeçenistan ve Irak cihadında yaşanan manzaralar,
Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem şairi Hassan bin Suriye'de de yaşanacak. Kitlesel mücadele mar-
Sabit radıyallahu anh onunla alakalı bir mersiye yaz- jinalleşecek ve gerilla hareketine dönüşecektir.
dı. Müslümanlar arasında bu mersiyeyi okudu. Cemâziye’l-Evvel
1435
Şairlerin şiirleri, bir şeyi kalıcı kılmak içindir. Ca- 3. Buhari

MART'14 • SAYI: 26

17
Halklarda, uzayan savaş sürecinin olumsuz yıkmamış ve müşriklerin bozduğu hal üzere terk
şartlarını kaldıracak İslamî alt yapı olmadığı gibi, etmiştir. Hz.Aişe radıyallahu anha Rasulullah sallallahu
siyasi bir bilinç de yoktur. Suriye'de süreç bekle- aleyhi ve sellem bana: "Eğer kavmin küfürden yeni kur-
nenden çok daha fazla uzadı. Halkın; Çeçenistan tulmuş olmasaydı, ben Kâbe'yi yıkar onu tekrar
ve Irak cihadında olduğu gibi rejimle işbirliğine İbrahim'in aleyhisselam kurduğu temel üzerine yeniden
kaymamasında Türkiye'nin yardımlarının ciddi inşa ederdim. Çünkü Kureyş Kâbe'yi bina ederken
katkısı vardır. işi kısadan tutmuştur. Ben, Kâbe'ye bir de arka kapı
yapardım" buyurmuştur.  4 Bunu da onların henüz
Yani Türkiye en az Mut'im bin Adiyy kadar bu İslam olan bir kavim olmalarına bağlamıştır.
sürece destek vermiştir. Müslümanlardan bek-
lenen, vefa ehli olmaları ve Kur'an'ın ahlakını Bu örnekler O'nun sallallahu aleyhi ve sellem mübarek
mücadelelerine yansıtmalarıdır. siretinden çoğaltılabilir. Örneklerin her birin-
de Allah Rasûlü yapılması gerekeni yapmamış,
Bu iddialar yalan olsa dahi bu konuda açık- uygun bir zamana ertelemiştir. Bunun nedeni
lamalar yaparak vefalarını ortaya koymalıdırlar. ise, yapılması gereken icra edildiğinde ortaya
Bu söylediklerimizin hiçbiri Türkiye'nin İslam çıkacak mefsedetin/zararın daha büyük ol-
anayasasını yürürlükten kaldırmış tağutî bir masındandır.
rejim olduğunu, AKP'nin de rejimin tem-
silcisi olduğu gerçeğini değiştirmez. Burada, sahada cihad eden grup-
İnanç gereği bir taifenin küfrüne ların şu soruyu sorması kaçınıl-
itikad etmek başka, İslam ahla- mazdır.
kının gereği ile ona muamele Türkiye'yi/AKP Hükü-
etmek başkadır. Yukarıda Halklarda, uzayan savaş sürecinin metini karşımıza almanın
zikrettiğimiz rivayetle- olumsuz şartlarını kaldıracak
başyazı

İslamî alt yapı olmadığı gibi, siyasi


ne gibi bir faydası vardır?
rin Mut'im bin Adiyy'in Bunun işgal altında olan
bir bilinç de yoktur. Suriye'de süreç
müşrik olduğu gerçeğini topraklarda süren müca-
beklenenden çok daha fazla uzadı.
değiştirmediği gibi. deleye ne tür bir katkısı ola-
caktır?
2. Maslahat ve
Mefsedet Yönünden Kanaatimizce bu sorunun ce-
Allah Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve vabı 2003 Sinagog ve HSBC patlama-
sellem cihadı ve mücadele hayatı, İslam'ın larında mevcuttur. Müslümanlara hiçbir
siyaset anlayışının aynasıdır. O sallallahu aleyhi faydası olmadığı gibi, ABD güdümünde
ve sellem davranışını, tutum ve sözünü rasgele Türkiye'de palazlanan 'Ilımlı İslam'cıların
sarf etmemiştir. Şeriatın belirlediği maslahat ve Tevhidî camiaya saldırmasına fırsat sundu. Öyle
mefsedet ölçülerini gözeterek hareket etmiştir. ki yaptıkları her operasyonun başına 2003 iddia-
Mekke'de, açıktan putlara müdahale etmemiş, namesinden pasajlar koyarak adeta yeni eylemler
O'na ve ashabına radıyallahu anhum her türlü işkence yapılacakmış havası oluşturdular. Bu durum Hü-
ve eziyeti reva görenlere sabırla karşılık vermiştir. kümeti de sıkıştırdı. Olaylarla ilgisinin olmadığı-
nı göstermek için Batı'ya yakın durdu. Dünyada
Medine'de münafıkların varlığına müsaa- var olan mücadeleye destek veren İslamî camia,
de etmiş ve onları öldürmemiştir. Hicretin ilk belli isimlerle anılmamak adına mücadeleye olan
yıllarında Yahudileri karşısına almamış, onlarla desteğini kesti. Ayrıca çoğunluğu İslam'a davet
sözleşme imzalayarak aynı toprakta yaşamıştır. vazifesini üstlenmiş Müslümanlara ne denli zarar
verdiği de araştırma konusu olacak boyuttadır.
Fetihlerde, yeni Müslüman olanlara ayrıcalık
tanımış, eski Müslümanlara vermeyip, ganimeti Örneğin; Suriye'de mücadeleye aktif katılan
onlara dağıtmıştır. ve yaralanan Müslümanlar... Acaba bunlar hangi
ülkede tedavi görecek? Suriye'nin komşularına
Mekke'yi fethedince olası bir başkaldırıyı ön- kısa bir göz gezdirmek dahi fecaatin boyutunu
lemek için Mekke'nin ileri gelenlerinin evlerini gözler önüne serecektir.
'güvenli' ilan ederek onları taltif etmiştir. Kâbe'yi
4. Müslim 2367

18
İran, Ürdün, Irak veya Lübnan... Üçü Şii ve sonra, Müslümanlar başından bu yana süreci bir
Esed'i ayakta tutan unsurlar. Diğeri ise ABD ve daha gözden geçirmelidir. Bir ihtimal olmakla
İsrail'in Ortadoğu'daki en muhkem karakolla- beraber acaba yaşanan son süreçte birileri onları
rından biri. sınırlara itmek suretiyle Türkiye ile karşı karşıya
getirmek mi istiyor? Elbette bunun bir ihtimal ve
Bir başka mesele ise geçişler konusudur. zandan ibaret olduğunu biliyoruz. Lakin yapılan
Dünyanın dört bir tarafından 'Suriye Cihadı'na mücadelede maslahat ve mefsedetin hesaplan-
destek olmak için akın eden insanlar nereden ması Nebevi metoda ittiba için şarttır. Bu da her
giriş yapacaklar ülkeye, yukarıda ismi zikredilen seçeneği gözden geçirmeyi gerekli kılıyor.
ülkelerden mi?

Türkiye'de bu Hükümeti ayakta tutan şey eko-


3. Vakıa Yönünden
nomi ve uzun yıllar sonunda oluşan istikrardır. Gezi parkı olaylarıyla başlayan ve 17 Aralık
Bu ikisini zedeleyecek her durum Hükümetin süreciyle zirveye ulaşan AKP karşıtlığına şahit
aleyhindedir. oluyoruz. Bu, Müslümanların özellikle dikkat
etmeleri gereken bir süreçtir.
İçeride cemaatten gelen hamle ekonomiyi
hedef almıştır. Dışarıda, yani Suriye sınırındaki AKP'ye karşı başlatılan bu atakları Hükümet
her gelişmeyi Hükümet; istikrara, bir anlamda iki şekilde kontrol altına almış görünüyor.
da kendi bekasına yönelik tehdit olarak algılaya-
caktır. Buna binaen müdahalesi de beklenenden 1. Toplumu harekete geçirmek... Mütemadi-
daha sert olacaktır. yen milli iradeye vurgu yapılıp buna yönelik mi-
tingler; meseleyi AKP-Sol, AKP-Cemaat meselesi
AKP'siz Türkiye demek, -Allah subhanehu ve teâlâ olmaktan çıkarıp, %50 halk/sol ya da %50 halk/
en doğrusunu bilir- CHP'li bir Türkiye demek- cemaat meselesi haline getirdi. Yapılan operas-
tir. Başından beri Esed'e desteğini açıktan veren yonlarda gaye halkı galeyana getirmek ve AKP'ye
Sol'un siyasi ayağı olan CHP... Bu koalisyonda olan güveni zedelemekti. AKP yaptığı mitinglerle
Gülen Cemaati'nin de olacağı düşünüldüğünde meseleyi halkın meselesi haline getirdi.
durumun Müslümanların aleyhine olacağı izah-
tan varestedir. 2. Bu hareketlerin Batı kaynaklı olduğu vur-
gusuydu. İlk günden itibaren buna vurgu yapıldı.
Burada Esed'in savaşın ilk zamanlarında dev- Batı, yaptığı açıklamalarla bu algıyı destekledi.
reye soktuğu bir taktiği hatırlatmada fayda vardır. Mavi Marmara, MİT krizi, Gezi Parkı ve 17 Ara-
Esed, Golan Tepeleri'nde bulunan askerlerini çek- lık süreci İslam dünyasında şu algının oluşmasına
mişti. İsrail'in sınırı olan bu nokta savaşın en ha- zemin hazırladı:
raretli yerinde başıboş bırakılmıştı. Amaç; cihad
eden grupların bu bölgeye yerleşmesi ve Suriye 'AKP ümmetçi bir politika izliyor... Ekonomik Cemâziye’l-Evvel
meselesinde mücahidlerle İsrail'i, doğal olarak da olarak kalkınıyor... Dünya siyasetinde söz sahibi 1435
Batı'yı karşı karşıya getirmekti. Bu hatırlatmadan

MART'14 • SAYI: 26

19
olmaya başladı... Mazlum halkların yanında yer basınla paylaşılan vakıada polis muhbiri çarpıcı
alarak büyük devletlere kafa tutuyor... Bu durum açıklamalarda bulunmuştu.
İslam âleminin faydasına olduğu için, Batı bundan
rahatsız olmaya başladı. Ve içerideki müttefiklerin- '2008'de PKK çevresinden bazılarına tesadüfen
den solcular ve Gülen Hareketi'ni harekete geçirerek tanıştım. Emniyet'ten bunu öğrenen bazıları, Em-
AKP'ye darbe yapmak istedi.' niyet adına çalışmam için bana teklifte bulundu.
Faydalı olacağına inanarak kabul ettim. Süreç içe-
Doğal olarak şu anda özel bir vakıa oluşmuş risinde kanunsuz işler bana yaptırıldı.
durumda. AKP karşıtı her eylem ve söylem, in-
sanı Batı safında göstermeye veya 'birileri tara- Bana para verilerek, Emniyetin görevli polisleri
fından kullanılıyor' konumuna sokuyor. Müslü- tarafından Molotof, ses bombası alınması, hazırlan-
manların bundan şiddetle sakınması gerekiyor. ması talimatı aldım. Beş defa bu iş bana yaptırıldı.

Bizler Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem üm- Sonra, 2012'de ise İslamî gruplara yönlendiril-
dim. Bu iş bana zorla yaptırıldı. Hatta bir defa-
metiyiz. O günlük hayatta oluşabilecek zanları
sında bir grubun ders yaptığı ortama keleş tabir
dahi bertaraf ederdi.
edilen silahı saklamamı istediler, Yapmadım.
Bu olaydan sonra Diyarbakır Barosu'na mü-
Bir gün eşi Safiyye radıyallahu anha ile yü-
racaat ettim ve savcılığınıza geldim. Bana
rürken iki sahabeyle karşılaşmıştı. yaptırılan kanunsuz işler:
Safiyye annemiz, O'nu sallallahu
aleyhi ve sellem itikafta ziyaret etmiş, 1. Molotof ve ses bombası için
Allah Rasûlü, onu eve bırakı- gençlere ve çocuklara para ver-
yordu. Sahabelerin yanlış an- memi sağladılar.
İslam için mücadele eden insanların
layacağını düşünerek; "O,
başyazı

vefayı, maslahat ve mefsedeti


anneniz Safiyye'dir." bu- gözetmeyi ve yaşadıkları anın fıkhına 2. İslamî bir grubun
yurdu. 'Ey Allah'ın Rasûlü! sahip olmaktan alıkoymamalıdır. Kur'an Kursu olarak kul-
Nasıl senin hakkında kötü landığı bahçeye silah sakla-
düşünebiliriz.' dediler. "Şeytan mamı istediler.
insanın damarlarında dolaşan
kan gibidir." buyurdular.  5 3. Kur'an Kurslarının kapı-
larının anahtarlarını temin etmemi
istediler ve yaptırdılar.
Evet, bu saydıklarımızın hiçbiri Tür-
kiye Devleti'nin gayri İslamî bir devlet ol- 4. Ensar Market olayını muhbir olarak
duğu, AKP Hükümeti'nin de İslam'ı bozan önceden haber vermeme rağmen engellemediler.
birçok unsuru işleyip insanları da demokrasi
dinine davet etmesiyle tağutlaşmış olma gerçe- Bu ve benzeri olaylardan sonra onlarla çalışma-
ğini değiştirmez. mayı kararlaştırdım. Beni çalışmam ve kanunsuz
işler için tehdit etmeye devam ediyorlar. Emniyet-
Ancak bu durumun da İslam için mücadele teki bu şahıslar: Diyarbakır Polis Okulu 2. İstih-
eden insanların vefayı, maslahat ve mefsedeti barat Daire Başkanlığında (uğradığım yer) görevli
(mustear-kod adları da olabilir) H., A., T., N. ve
gözetmeyi ve yaşadıkları anın fıkhına sahip ol-
Y isimli kişilerle çalışıyordum, bunları tanıyorum.
maktan alıkoymamalıdır.

Önceki sayılarımızda müteaddit kereler dile Bugün bile beni arayan Y isimli şahıs ısrarla
beni arayarak, tedirgin etmektedir. Bunlarla görüş-
getirdik. Yerel seçimler ve sonrasında yapılacak
mek istemiyor ve devletten tedbir istiyorum. Beni
genel seçimlerde ülkede istikrarın bozulacağı kanunsuz işlerde kullanan kişi ve görevlilerden şi-
tahmin ediliyor. Özellikle Güneydoğu'da bazı kayetçiyim. Bendeki malumat daha fazladır. Savcı
odakların buna yönelik çalışmalar yaptığı tescil- beye daha detaylı bilgi vermek istiyorum. Emniyetin
lenip suç duyurusunda bulunuldu. 'Takva Oku- bana bir kötülük yapıp, örgütlerin üzerine atacağını
ma Salonu' tarafından deşifre edilen, detayları düşünüyorum. Yapmadıkları şey değildir.'

5. Müslim

20
http://www.haberler.com/takva-okuma-salonu- dayız. Hususen Suud destekli; adı Sahve, kendi
nun-iddiasi-gundeme-bomba-5340003-haberi/ 6 ne idüğü belirsiz grupların saldırılarına karşı
kardeşlerimizin yanındayız. Ancak herhangi bir
Polis içinde bir kanadın çatışmayı körükledi- grup, medyada dolaşan iddiaları destekleyecek
ğini, İslamî camia içerisindeki insanları PKK'ya, bir tavır içerisinde olursa bunu da dinen, aklen
PKK militanlarını da Müslümanlara karşı kışkırt- ve vakıa olarak tasvip etmeyiz.
tığını, bunun için özel ödenek ayırıp malzeme
temin ettiğini anlatıyordu. Bu konuyu işlediğimiz
sayıda kardeşlerimizi ve umumen Müslümanları
uyarmış, bu tip durumlardan şiddetle kaçınma-
larını tavsiye etmiştik. 7

İster içeriden, ister dışarıdan oluşacak bu tip


durumlara karşı tavrımız aynıdır. Sükûneti ve
başkalarının hesabına gelecek işlerden kaçınmayı
düstur ediniyoruz.

Müslümanlar kendi siyasetleri ile mücadele


etmelidirler. Arkasından ne geleceği bilinmeyen
ortamlar, kurgulanmış olaylar kısa vadede fayda-
lı olsa dahi -ki bu durumda fayda görünmüyor-
başkalarının çarkını döndüreceği için kaçınma-
nın ve uzak durmanın gerekliliğine inanıyoruz.

Suriye'de bulunan Müslüman kardeşlerimize


bir saldırı olması durumunda bunun karşısın-

6. 22 Kasım 2013 15:34


7. Planların En Çirkin Olanı

PYD'nin bu süreçle hedeflediği ve belki de planlarının en çirkini


hem Suriye hem de Türkiye'yi etkileyecek şekilde sınır kapılarını
kapattırmaktır. Genelde Suriye halkı, özelde mücahidler için sınır
kapısı çok önemlidir. Gerek var olan cihada yapılan yardım gerek
de halka yönelik insani yardımlar sınırdan rahatlıkla geçebiliyor.
Özellikle sınır kapılarının kapanması demek, savaştan perişan
düşmüş Suriye halkının ölüm fermanı demektir.

PYD bu süreçle uluslararası bir baskıyla sınır kapılarına müdahale


edilmesini istiyor. Adeta savaşı sınıra çekmek suretiyle insanlarda
şeriat ve laiklik mücadelesinin sınır kapılarında olduğu algısını
oluşturuyor. Mücahidler bu güne kadar sınır konusunda çok hassas
davrandılar. O bölgelerde karışıklık çıkmaması için özen göster-
diler. Bu hem halkın yardımlardan mahrum olmaması, hem de
Türkiye'yi sıkıntıya sokmama çabasıydı. Ancak PYD bu hamlesiyle Cemâziye’l-Evvel
hem Suriye halkı hem de Türkiye devleti için tehlikeli bir oyun 1435
oynuyor.

MART'14 • SAYI: 26

21
Allah ile Nasıl
Muamele Etmelisin?
Özcan Yıldırım ozcanyildirim@tevhiddergisi.com

Allah ile Yalnız Kaldığında…


Yalnız kaldığında Rabbin ile konuş, O'na tek başına
iken ibadet et.. Sevgi, ümit ve korku ile… İşte bu şuur
da bir çok kimsenin tatmadığı mutluluğun lezzetidir.

A llah'a hamd, Rasûlü'ne salat ve selam ol- beraberinde getireceği gibi, bunun yanında en
sun… büyük afete de düçar olacaktır: Kendi hastalığını
İnsanın yalnızlık hali, insanlarla beraber geçir- fark edememek! Yani, kişiye söylenildiği halde
miş olduğu vakitlerdeki halden çok farklıdır. bu hastalığın kendisinde olmadığını nakarat
İnsanların bakışlarından, onların takiplerinden haline getirmesi hali…
uzak olduğu için bu hale, insanın içerisindeki
hakikati izhar ettiği hal olarak da söylememiz Bunun tedavisi için de bizlerin şu iki şeyi tek-
mümkündür. Çünkü nefisten gelen sesleri, sesli rardan gözden geçirmesi gerekiyor:
bir ortamda işitmek, nefisten gelen pis kokuları,
kokuların yoğunlaştığı ihtilatî 1 bir ortamda his- 1. Hatamızı teşhis eden bir kardeşimizin/
setmek mümkün değildir. yapının yaptığı nasihati kabul ederek teslimiyet
içerisinde olmak,
Kişinin ihtilat halinde olması, kendi nefsini
hesaba çekecek bir vaktinin olmayışı, sadece kar- 2. Hatamızı iyi tefekkür ettikten sonra Allah
şısındakilerin hatasını görme gibi bir hastalığı ile halvet halinde iken bunu Allah'a arz etmek ve
bunun izalesi için dua ile yardım dilemek.
1. İnsanlarla karışık

22
Burada ikinci maddeye daha detaylı temas
edeceğiz inşallah…

Kişinin kendisini tezkiye etmesindeki yön-


temlerden bir tanesi de hiç şüphesiz Allah ile
halvet halinde iken kendisini muhasebe etme-
sidir. Peki bu halvet halinde Allah subhanehu ve teâlâ
ile muamelemiz nasıl olmalıdır? Allah ile yalnız
kaldığımızda amellerimiz ne yönde olmalıdır?

Allah'ın Gölgesini Aralayan Bir


Kapı: Halvet!
Salih amellerini çokça yapan bir kişi, bu amel- Yüreğinde kopan günah fırtınalarını dindiren,
leri tek başına yaptığı zaman yapılan bu amel- kalbinde oluşan günah noktalarının verdiği san-
lerden daha fazla ecir alacağı bir gerçektir. Farz cının yüzüne yansıması halidir gözyaşı… Allah'ın
namazlarını cemaat ile kılmak, hac vb. amelleri korkusu ile yüreğinin tercümanı olan gözlerin-
ise bunlardan istisna tutmak gerekir. Sünnet- den akan gözyaşları… En son hangi gün bu sıvıyı
te varid olduğu üzere, bunların ecri tek başına gözlerimizden aşağı akıttık? Acaba kendi masla-
yapmaktan daha faziletlidir. Nafilelere gelince, hatımız için ne zaman ağladık? Bunun karşısında
bunların en faziletlisi gizli bir şekilde, Allah ile Âlemlerin Rabbi olan, O'ndan başka sığınılacak
yalnız kalındığında yapılmasıdır. olmayan Rabbimiz için en son ne zaman ağladık?
İnsanlarla karışa karışa kendi nefsimizi unuttuk
Akıllı bir kimse, halvet halinin kıymetini bilen kardeşim…
ve tek başına bazı amelleri yapma fırsatını yaka-
layandır. Çünkü söz konusu ameli zahirde/açıkta Halvet halinde gözyaşı bizi nereye götürür
yapması ona aynı ecri vermeyecektir. biliyor musun?

Öyleyse kula düşen tek başına kaldığı her Kıyamet günü en sağlam kaleye…
dakikadan, her lahzadan faydalanmasıdır. Peki
Allah'ın gölgesine…
neden?
Hem de hiçbir gölgenin olmadığı o günde!
Çünkü hayatına şöyle bir bak… Özellikle şu
asrın getirdiklerine… Hayatımızın bir çoğunu "Allah, yedi sınıf insanı hiçbir gölgenin bulunma-
insanlarla geçirmekte, onlarla hemhal olmakta- dığı kıyamet gününde (arşının) gölgesinde gölgelen-
yız. İşte, yolculukta, evde vs… Hemen her alanda direcektir. (Bunlar, şu özelliğe sahip müminlerdir):
insanlarla beraberiz… Adil yöneticiler, Rabbine ibadet ile yetişen gençler,
kalbi mescitlere bağlı olanlar, Allah için birbirlerini
Kişi kendi nefsi ile çok az başbaşa kalabiliyor. seven, Allah için bir araya gelen ve Allah için ayrılan
Sürekli birileri ile oturuyor ve vaktimizi onlarla kimseler, asil ve güzel bir kadın kendisini arzu ettiği
geçiriyoruz. Öğrenciysek, derslerde arkadaşları- halde 'ben Allah'tan korkarım' diyerek iltifat etme-
mız ile… Çalışıyorsak iş yerinde çalışanlar ile… yen kimseler, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek
Sonra eve dönüyoruz, eşimiz, çocuklarımız ile… kadar gizli sadaka verenler, tenha yerlerde Allah'ı
Dışarı çıkıyoruz yine arkadaşlarımız ile… Bir de anıp göz yaşı dökebilenler."
 2

önceden verilmiş randevularımız… Peki mev'id-i


halvet? Yani kendi başımıza kalma randevumuz? Her masiyeti terk etmenin bile iki ortamdaki
Ona çok az bir vakit kalıyor değil mi? ecirleri farklıdır. Bir masiyeti genel bir ortamda
terk etmen, senin Allah katındaki dereceni yük-
Halvet halinde ecri çok olan amellerden bir seltir. Fakat bir masiyeti yalnız iken terketmen,
tanesi de, kulun Allah korkusu ile gözyaşı dök- Allah katındaki dereceni daha da fazla yükseltir.
mesidir. Bu ona umumen çok fazla ecir verecektir. Bizden kim Âlemlerin Rabbi'ne karşı hatasız ve
günahsız olabilir ki?
Gün boyu katılaştıkça katılaşan kalbinin Cemâziye’l-Evvel
1435
yumuşamasını sağlayan bir sıvıdır gözyaşı… 2. Buharî, Zekat 16, Ezan 36; Müslim, Zekat 91

MART'14 • SAYI: 26

23
Peki bu günahı terk ettikten sonra onu nasıl "Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuş-
sileceğiz biliyor musun? İleride karşılaşacağın bir manın şevkini istiyorum."
günah söz konusu olduğunda ve sen tek başına
olduğunda onu gücün nispetince terk etmeye Hangi şey Allah'ın vechinden daha güzel
çalış. O zaman ise, Allah diğer günahlarını da olabilir ki? O, hicabını kaldırdığı ve kul, benzeri
bağışlayacak, katındaki tüm nimetleri büyük bir olmayan Rabbi'ne bakacaktır. Evet, hiçbir ben-
ecir olarak sana verecektir. zeri yoktur…Sadece bu nimet bile, bizlere ondan
yalnız iken korkmayı gerektirir.
"Rablerinden gaybda (gizlide) korkanlar için bir
bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır."  3 "İşte size vâdedilen cennet! Ki o, Allah'a yöne-
len, emirlerine riayet eden ve Rahman'dan gaybta
Ayetin siyakına baktığımızda, Allah'ın subha- (gizlide) korkan ve ona yönelmiş bir kalp ile gelen
nehu ve teâlâ bu ayeti cehennemi vasfettikten sonra
kimseler içindir. Oraya esenlikle girin. İşte bu ebe-
getirdiğini görmekteyiz. O halde Allah'tan yalnız dilik günüdür. Orada kendileri için diledikleri her
başına iken korkanlar için cehennemden kur- şey vardır. Katımızda daha da fazlası vardır."
 5

Allah ile tuluş vardır diyebiliriz.


Yine başka bir yerde Allah subhanehu ve teâlâ "Güzel
yalnız, Kulun bundan sonra erişeceği yer cen- davrananlara daha güzeli ve fazlası var"  6 buyur-
halvet halin- net denilebilir. Fakat Allah subhanehu maktadır.
de kaldığın ve teâlâ ona öyle güzel nimetler ve-
recek ki bu en başta bir tane Ayette geçen mezid, yani 'daha fazla' ne de-
zaman yapaca- mektir biliyor musun? Cibril'in, Rasulullah'a sallal-
değil iki tane cennet olacaktır.
ğımız muamele- Diğerlerinin bir tane cenneti lahu aleyhi ve sellem haber verdiği, müminlerin Allah'ı

lerden bir tanesi var iken, Allah'tan korkanlar görme günüdür ki buna mezid günü denir. Bu
 7

de hiç şüphesiz ki için iki tane cennet var! da Allah'ın bu güzel amele karşılık verdiği en
güzel nimetidir.
O'na karşı sevgi-
"Rabbinin makamından
mizi hissetmemiz- korkanlar için iki cennet Halvet Halindeki Bir Muamele:
dir. Şurası malum- vardır"  4 Muhabbet!
dur ki, seven bir Allah ile yalnız, halvet halinde kaldığın za-
Bazı salih zatlar şöyle de-
kimse sevdiği bir mişlerdir: 'Gizliden işlenen
man yapacağımız muamelelerden bir tanesi de
kimse ile yalnız nice masiyet, beni bu ayetten hiç şüphesiz ki O'na karşı sevgimizi hissetmemiz-
kalmak, ona açıl- mahrum etmiştir.' dir. Şurası malumdur ki, seven bir kimse sevdiği
bir kimse ile yalnız kalmak, ona açılmak, onunla
mak, onunla konuşmak, dertleşmek ister. Bu, seven kimse için
O halde kardeşim, Allah ile
konuşmak, halvet bir ganimettir. Her insan her zaman aradığı bir fırsattır.
dertleşmek bunu kullanamadığı gibi, bununla da
ister. kurtulamaz! Şair der ki:

Halvet Halinde Allah'tan 'Geceye dedim ki senin içinde sözler ve sırlar gizli
midir?'
Korkmanın En Büyük Semeresi
Halvet halinde Allah'tan korkarak elde edece- 'Dedi ki, sevenlerin seher vaktinde söylediklerini
ğin en büyük semere de Allah'ı görmek olacaktır. hayatımda hiç gizleyip de atmadım.'
Allah'ı svt cemali, celali ve sıfatlarını kıyamet gü-
nünde görmek gibi bir nimeti de elde edeceksin. Yalnız kaldığında Rabbin ile konuş, O'na tek
Tıpkı şimdi gece ayı gördüğün gibi… Böyle bir başına iken ibadet et.. Sevgi, ümit ve korku ile…
hissi, böyle bir lezzeti de doğduğundan beri asla İşte bu şuur da birçok kimsenin tatmadığı mut-
hissetmeyeceksin. Bu sebeple Peygamber sallallahu luluğun lezzetidir.
aleyhi ve sellem duasında şöyle diyordu:

5. 50/Kâf, 32-35
3. 67/Mülk, 12 6. 10/Yunus, 26
4. 55/Rahman, 46 7. İlgili ayetin tefsirine bakılabilir.

24
Davud Et-Tâî rahimehullah der ki: "Allah'a yemin
olsun ki, gece vaktinde ibadet olmasaydı, bu dün-
yanızda kalmayı asla sevmezdim"

Hasan El-Basri'ye rahimehullah sorarlar: "Gece iba-


det eden kimselere ne oluyor ki yüzleri nurludur?" O
da şöyle cevap verir: "Çünkü onlar Rabbleri ile yal-
nız kalıyorlar. Rabbleri de onları nuru ile giydiriyor."

Halvet Ehli! Size Gizli ve Sürpriz Bir


Nimet Var!
Bir vakit olur insan uzun uzun secde yapar.
Rabbi ile konuşur, konuşur, konuşur… Fakat gularını gözyaşları ile besleyenleri bu sürpriz ni-
uzun uzun konuşması ile gözyaşlarından aldığı met beklemektedir.
his ve lezzeti asla alamaz.
O halde kardeşim bu fırsatları kaçırma ve hal-
Halvette dökülen gözyaşları… Bunun manası vet halinden mutlaka istifade et! Sakın ama sakın
bu satırları ne yazmakla, ne okumakla anlaşılır. halvet halinde hüsrana uğrayan, günah bataklı-
Bunu ancak tadan kimseler anlayabilir… ğına saplananlardan olma! Yalnız kaldıklarında
ilk işleri Rablerine isyan olan, bugün teknoloji ile
Ne mutlu o kimseye ki, Rabbi ile halvet halin- beraber günahlarda yarışan kimselerden olma.
de iken, sevgi ibadetinden başka bir şeyi yoktur. Allah ile yalnız kaldığında bu vakti ibadet ve göz-
Çünkü Allah onlara kıyamet gününde sürpriz bir yaşları ile süsle…
nimeti vaad ettiğini buyurmaktadır. Allah subhanehu
ve teâlâ bunu bize açıklamamış, kıyamet gününe Son olarak, halveti bir ganimet olarak düşün…
bırakmıştır. Allah subhanehu ve teâlâ halvet halinde Herkesin kullanamayacağı ve bazılarını da ateşe
kendisine ibadet edenlerden bahsederken şöyle götüren bir ganimet…
buyuruyor:
Allah'ım bizlere bu vakti seninle sevgi, korku
"Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Korku ve ümit ile yaşayıp, gözyaşları ile besleyen ve ka-
ve ümit ile Rabblerine yalvarırlar. Verdiğimiz rızık- tındaki gizli, sürpriz nimeti celbeden kullarından
lardan da infak ederler. Yaptıklarına karşılık olarak yaz. Allahumme Âmin.
onlara gözlerin aydın olacağı, nelerin gizlenmiş
bulunduğunu kimse bilmez."  8 "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a Hamdolsun" du-
amız ile…
Allah onlara sürpriz, gizli ve bu dünyada bize
bildirmediği bir nimet hazırladığını buyuruyor…
Bunun ne olduğunu da ancak Allah sallallahu aleyhi
ve sellem bilir…

Şuraya dikkat etmenizi isterim: Halvet Ehli,


Allah'a ibadetlerini, gözyaşlarını, yakarışlarını
dünyada gizledikleri için, Allah da buna kar-
şılık ismini dahi diğer kimselerden sakladığı
bir nimeti onlara verecektir.

"İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?"  9

Allah ile yalnız kaldığında günahtan kaçınan,


ibadetlerine devam eden, sevgi, ümit, korku duy-

Cemâziye’l-Evvel
8. 32/Secde, 17 1435
9. 55/Rahman, 60

MART'14 • SAYI: 26

25
Genel Olarak Arapların Durumu Siyer Notları
Enes Yelgün enesyelgun@tevhiddergisi.com

HILFU'L FUDÛL
Bu topluluk bir zulmü ortadan kaldırmak
için biraraya geldi. Sizin Hılfu'l Fudûl'u ör-
nek alıp da girdiğiniz meclisler ise zulmün
en büyüğü olan şirkin merkezleridir.

Mekke cahiliye yaşantısına ait hemen hemen kaynaklarının kuruması demekti. Çünkü onlar
tüm özellikleri üzerinde barındıran bir yerdi. Hac yapmaya Arap yarımadasının her bir köşe-
Sanki Allah subhanehu ve teâlâ Peygamberinin geli- sinden gelenlerin Ukaz ve benzeri panayırlarda
şinden önce karanlığı gitgide koyulaştırıyordu. alışveriş yapmaları sayesinde ayakta duruyorlardı.
Ki insanlar aydınlığı daha rahat fark edebilsin-
ler, O'na sallallahu aleyhi ve sellem daha hızlı bir şekilde Patlayacak bir savaş direk onların ticaretine
yönelebilsinler. zarar verecekti. Araplar hem ticaret hem de dini
vecibelerini yerine getirmek yani Hac yapmak
Bu cahiliye yaşantısı insanlar arasında uzun için Haram aylara dikkat ederlerdi.
soluklu savaşların ve zulümlerin kapısını da daha
rahat bir şekilde aralıyordu. Kabileler kavmiyet- Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb ayla-
çilik bağı ile hareket ediyor, en basit mevzularda rında Harem bölgesinde herhangi bir savaşa kal-
başka kabilelere saldırabiliyorlardı. kışmazlardı. Kan davalılar bu zamanda birbirle-
rini Harem bölgesinde görseler dahi birbirlerine
Kavmiyetçilik davası ile hareket etmedikleri asla saldırmazlardı.
zamanlarda ise güçlü olanlar nefislerinin istekleri
doğrultusunda hareket ediyor, insanlara zulmedi- Tüm bu önlemlere rağmen bazen savaşların
yorlardı. Özellikle Arap yarımadasında bir devlet önüne geçemiyorlardı. Ficar savaşları bunun ör-
otoritesinin olmaması bu savaş ve zulümlerin neğidir.
başlamasında ve gelişip, kolay kolay bitmeme-
sinde önemli bir etkendi. Bu savaş da diğerleri gibi çok basit mesele-
lerden çıkmış ve Haram aylarda gerçekleşmiş-
Savaşlar her ne kadar sonuç itibariyle bir ta- tir. Başta Mekke eşrafı olmak üzere savaşın tüm
rafın galibiyeti ile sonuçlanıyor gibi gözükse de tarafları maddi olarak ciddi manada zarar gör-
aslında pek kazançlı çıkanı olmuyordu. Özellikle müşlerdi.
Mekke toplumu için savaş ve karmaşa bütün gelir

26
Burada Ficar savaşlarıyla alakalı bir konuya
değinmekte fayda var. Kureyş ile Kays kabilele-
ri arsında geçen bu savaşa Allah Rasûlü iştirak
etmiş midir?
Bazı alimler bir rivayete dayanarak Allah
Rasûlü'nün amcaları için ok topladığını, bu şe-
kilde savaşa iştirak ettiğini söylerler.
'Peygamberimiz yirmi yaşlarında iken bu savaşa
amcaları ile birlikte katıldı. Fakat kimseye ok atma-
mış, kimsenin kanını dökmemiştir. Sadece karşı ta-
raftan atılan okları toplayıp, amcalarına vermiştir.'  1
Sehm'li tüccarın bu girişimi karşısında ilk ola-
Diğer bir grup alim ise bunun mümkün olma-
rak Zübeyr bin Abdulmuttalib ayağa kalkar, hakkı
dığını ileri sürerler ve görüşlerinin dayanaklarını
gasbedilmiş bu adama yardım etmenin üzerlerine
da şu şekilde açıklarlar: vacip olduğunu söyler. Zübeyr'in bu görüşü destek
'Bu savaş cahili bir savaştır. İki tarafta cahili bazı bulur hemen girişimlere başlanır. Bunun için Abdul-
kazanımları elde etmek için savaşmaktadırlar. Böyle lah b. Cüd'an'ın evinde toplanılır. Toplantıya Mekke
bir savaşta Allah Rasûlü'nün bulunması mümkün eşrafından birçok kişi katılır. Temsilciler hep birlikte
değildir. Çünkü Allah, Rasûlü'nü ancak hak üzere Kabe'ye gelirler. Haceru-l Esved'i yıkarlar. Yıkadık-
savaşmasını, hakkın tabiileri ile mücadele etmesini ları suyu bir kaba toplar ve yapılacak anlaşmanın
ister ve buna izin verir. Bunun dışındakilerden ise kutsal bir yönünün olması açısından suyu içer ve
Peygamberini korur.' yemin ederler. Faziletli kimselerin anlaşması an-
lamına gelen Hılfu'l Fudûl birliğinin oluşumunu
Özellikle ikinci görüşü savunan alimler da- başlatan yemin şu şekildedir:
yandıkları noktayı destekleyecek başka olayları da
sıralamışlardır. Geçen yazımızda Allah Rasûlü'ne 'Allah'a yemin ederiz ki, zulme uğrayanın yanın-
sallallahu aleyhi ve sellem Peygamberlik gelmeden önce
da, zalim olanın karşısında yer alacağız. mazlumun
de haram olan şeylerden ve cahili yaşantıdan hakkını zalimden alma konusunda hepimiz birlik
ve beraberlik içinde yer alacağız. Bu birlik ve bera-
uzak durduğunu ya da bizzat Allah tarafından
berlik, denizin bir kılı aşındırıp yok etmesine, Hira
korunduğunu anlatmıştık. Bu rivayetlerin hepsi ve Sabir dağlarının yerlerinden ayrılmasına kadar
ikinci görüşü savunan alimler tarafından ortaya devam edecek; herkes verdiği söze yaptığı yemine
konulmaktadır. sadık kalacaktır.'
Allahu Âlem.
Birlik ilk olarak Sehm'li tüccarın uğradığı zul-
Ficar savaşlarının etkisinin hala hissedildiği mü ortadan kaldırır ve As bin Vail'den adamın
ortamda bazı zorbalar kimsenin bir daha böyle alacağını geri alırlar. Bununla birlikte faziletli
bir savaşa kalkışamayacağını düşünerek, bireysel kimselerin bu birliği kısa sürede büyük bir şöhret
zulümlerine devam ediyorlardı. Bu zorbalardan kazanmış, birçok zulme engel olmuştur. Bunlardan
birisi de Mekke'nin kodamanlarından As bin Vail bir tanesi de Mekke'ye Hac için gelen bir adamın
idi. Onun zulmü Hılfu'l Fudûl'ü doğurdu. Şimdi kızına Nübeyh bin Haccac'ın el koyması olayında
Hılfu'l Fudûl'ün nasıl oluştuğuna bir göz atalım. Hılfu'l Fudûl üyelerinin devreye girmesidir. Kızı
elinden alınan kişi:
'Sehm'li bir tüccar Mekke'ye satmak için bir
miktar mal getirir. As bin Vail bu tüccardan bir __ Bu adama karşı kim bana yardım edecek?
miktar mal alır ancak adamın parasını ödemez. deyince kendisine
Adam kimden yardım isterse kendisinden ya yüz
çevrilir ya da kovalanır. Tüccar son bir çare ola- __ Hılfu'l Fudûl üyelerine git, denilir.
rak Mekke'ye hakim bir noktada olan Ebu Kubeys
dağına çıkar ve Kabe'nin gölgesinde oturan Mekke Adam Kâbe'ye gelir ve:
eşrafının duyabileceği bir şekilde uğradığı haksızlığı
dile getirir. __ Ey Hılfu'l Fudûl üyeleri! diye bağırır.
Cemâziye’l-Evvel
1435
1. İbni Hişam

MART'14 • SAYI: 26

27
mişlerdir. Ve parlamentolaragirip mücadele(!)
etmenin delili olarak Hılfu'l Fudûl meselesini
ileri sürmüşlerdir.

Bu zatlar diyorlar ki: 'Nasıl Allah Rasûlü


müşriklerle bir araya gelmiş ve bir zulmü ortadan
kaldırmak için aynı çatı altında beraber olmuşsa,
bunu da Peygamberlik geldikten sonra tasdiklemiş
ise bizde aynı amaçlar ile meclislere girip milletvekili
olabiliriz.'

Bu iddiaya cevap vermek için ya da iddiayı


çürütmek için ilim ehli olmaya gerek yoktur!
Her taraftan ona doğru insanlar gelir ve:
Biraz muhakeme yeteneğine sahip herkes mese-
__ Sana ne oldu? derler. lenin, verilen örneğin, yapılan kıyasın alakasız
olduğunu anlayacaktır! Çünkü karşılaştırılan iki
Adam: şey arasında 'müşrik' kelimesi hariç hiçbir ala-
ka yoktur! Bilakis neresinden tutulsa elimizde
__ Nübeyh kızım konusunda bana zulmetti, onu kalacak olan bu kıyasta birçok zıtlık mevcuttur!
benden zorla aldı, der.
Acaba Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bu
Onunla birlikte Nübeyh'in evinin kapısına kadar antlaşmaya bağlı kalacağına dair söz verirken
yürürler. Nübeyh onların karşısına çıkınca ona: şirk kanunlarının ve Mekke tağutlarının tazim
edildiği bir yemin ile mi işe başladı?
__ Yazıklar olsun sana, kızı çıkar! Bizim kim
olduğumuzu ve ne üzerine antlaştığımızı biliyor- Acaba Hılfu'l Fudûl de Allah'ın haramları he-
siyer notları

sun, derler. lal, helalleri haram mı yapılıyordu?


Nübeyh: Acaba Allah Rasûlü'nün övgü ile bahsettiği
__ Tamam, ancak bu gece ondan faydalanmama bu kurumda çoğunluk 'Bu zülme sessiz kalınacak'
dediğinde geri kalanlarda bunu uygulama mec-
izin verin, deyince onlar:
buriyetinde mi kalıyorlardı?
__ Hayır, devenin sağılacağı vakit kadar dahi
olsa sana izin vermeyiz, derler.
Bu ancak 'müşriklerle beraber bir yardım kuru-
luşu çatısı altında faaliyet yapabilir miyiz?'
Bunun üzerine kızı çıkarır ve babasına teslim
eder.'  2
sorusuna verilecek olumlu yanıtta kullanıla-
bilecek bir delil olabilir.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem daha
sonra Medine'de iken bu cemiyeti hatırlatmış ve Son olarak Hılfu'l Fudûl'u kendi şirklerine
ondan övgü ile bahsetmiştir: mazeret olarak ileri sürenlere şunu hatırlatalım:

"Ben Abdullah b. Cüd'an'ın evinde öyle bir Bu topluluk bir zulmü ortadan kaldırmak için
antlaşmaya şahit oldum ki, onu en güzel kızıl de- biraraya geldi. Sizin Hılfu'l Fudûl'u örnek alıp da
velerle dahi değişmem. Devr-i İslam'da dahi böyle girdiğiniz meclisler ise zulmün en büyüğü olan
bir anlaşmaya çağırılsam kabul ederim."  3 şirkin merkezleridir.

Olay bundan ibaret olmakla beraber günü- "Şüphesiz ki şirk zulümlerin en büyüğüdür.."  4
müzün saptırıcıları bu meseleyide kendi şirkleri
için malzeme olarak kullanmaktan çekinme- Duamızın sonu Âlemlerin Rabbi olan Allah'a
hamdır.

2. İbni Hişam
3. İmam Ahmed 4. 31/Lokman, 13

28
Akaid Notları
muratguc@tevhiddergisi.com Murat Güç

-4- Havaric/Hariciler
Kelam fırkaları gibi ilk olarak itikatlarını asıllara da-
yandırma ve sonra o asıların yansımalarını zikret-
me gibi bir çaba içerisine girmemişlerdir. Çünkü Ha-
riciler itikadî değil siyasi olan bir fırkadır.

Haricilerin İtikadları öğrenmek için kitaplarına bakılır. Fakat Haricile-


Haricilerden bize ulaşan sabit itikad yoktur. rin, itikatlarını anlattıkları herhangi bir kitapları
Haricilerin itikatlarının net şekilde ulaşmama- yoktur. Bundan dolayı onların itikatları net bir
sının nedenleri şunlardır; şekilde öğrenilememiştir. Nitekim İbni Teymiyye
rahimehullah bu konu hakkında şöyle demekte: "Biz

1. Savaşan bir kavim olmaları. Hariciler genel- Haricileri kendi kitaplarından öğrenmedik. Onlara
de savaş halinde ve gerilla gibi varlıklarına devam muhalif olan ve onların fırkalarını anlatan imam-
ların kitaplarından öğrendik."
etmişler. Ayrıca sürekli muhalif halde kaldıkları
için Müslümanların toplumundan uzaklaşmak ve
4. Basit meselelerde sürekli birbirinden ay-
saklanmak zorunda kalmışlar. Bu insanlar sürekli
rılıp, bölünmeleri. Bölünmeleriyle beraber her
savaş halinde olduklarından işin teorik ve itikadî
ayrılanın ayrı bir fikirle ayrılması, itikatlarının
boyutunu konuşmaya fırsat bulamamışlardı. Do-
net anlaşılmamasına neden olmuştur.
ğal olarak neye tam inandıkları bize ulaşmamıştır.
Hariciler, Harura bölgesinde bir araya
2. Haricilerin arasında ilim ehli olan insanlar
toplandıklarında bölünme yoktu. Bunlara
yoktu. Bir kavim herhangi bir inancı itikad edin-
Muhakkimetu'l Ûla/İlk Hakemciler ismi veril-
diğinde içlerinde; onların, neye ve neden dolayı
miştir. Abdullah bin Zübeyir radıyallahu anh zamanın-
inandıklarını anlatacak ilim ehline ihtiyaçları
da Ezarika, Necedat, Sufriyye ve İbadiyye olarak
vardır. Hariciler, içlerinde hem yönlendiren hem
dört ana kola ayrıldılar. Her kol da kendi içinde
de yönlendirilenler arasında ilim ehli olmadığı
gruplara ayrıldılar.
için itikatlarını beyan edebilecek seviyeye sahip
değillerdir. Ki yönlendirilen insanlar bedevi ol- Haricilerin sürekli bölünmelerinin nedeni
duklarından dolayı iki kelimeyi bir araya getirip ise, önceden sürekli savaş halinde oldukları için
konuşamazlar. Onları yönlendiren insanlar da inançları hakkında konuşma fırsatı bulamamış-
iyi niyetli olmadıkları için kimsenin karşısına lardı. Kendi aralarında meseleleri konuşmaya
çıkarak konuşmaya cesaret edemediler. başladıkları zaman hemen ayrılmaya, bölünmeye
başladılar. Çünkü bunlar cahil olan insanlardı.
3. Hariciler, itikatlarını kitap ve risale haline
Hepsi bir konuda kendilerine bir ayeti delil alı- Cemâziye’l-Evvel
getirmemişlerdir. Bir kavmin neye itikad ettiğini 1435
yor diğer ayetleri görmüyorlardı. Doğal olarak

MART'14 • SAYI: 26

29
konular hakkında konuşmaya başlamaları bö- büyük günahla tekfiri küçük küfre yorumlamış,
lünmelerine neden oldu. Sürekli kendi aralarında kimisi de kendinden olanları tekfir etmemiştir.
ayrıldıkları için tam olarak üzerinde ittifak ettik-
leri fikirlerin tespit edilmesi mümkün değildir. Son olarak şunu da belirtmek lazım; Hariciler,
Mutezile veya Eş'ari gibi kelam fırkası değildir.
Fırkalar hakkında kitap yazan alimler Harici- Yani kelam fırkaları gibi ilk olarak itikatlarını asıl-
lerin fikirleri hakkında tespitte bulunmuşlardır. lara dayandırma ve sonra o asıların yansımalarını
zikretme gibi bir çaba içerisine girmemişlerdir.
Bağdadi 'El Fark Beyne'l Firak kitabında Ha- Çünkü Hariciler itikadî değil siyasi olan bir fırka-
ricilerin itikadı hakkında şunu der: 'Hariciler dır. Doğal olarak onların problemi itikadî olarak
bu kadar ayrı mezheplere ayrılmalarına rağmen, kendilerini ortaya koymaktan ziyade toplumda
üzerinde birleştikleri hususlar ihtilaf edilmiştir. El var olan münkerlere karşı gelmek olmuş. Tabiri
Ka'bi Makalat'ında der ki: 'Mezheplerinin ayrılık- caizse kendilerini toplumun avukatı gibi görmüş-
larına rağmen Havaric; Ali, Osman, Cemel ashabı lerdir. 'Biz toplumdaki bütün hatalarda söz sahibi
radıyallahu anhum ve iki hakemin hükmünü kabul eden
olmalıyız ve bunu düzeltmeliyiz.' gibi bir anlayışa
herkesi ve büyük günahları işleyenleri tekfir etme
sahipler. Bu da Haricilerin itikatlarının bizim
ve zalim imama ayaklanmayı vacip görme hu-
suslarında birleşirler.' elimize net şekilde ulaşmamasına neden
olmuştur.
Şeyhimiz Ebu'l Hasan El Eş'ari
Ondan dolayı İslam alimleri;
dedi ki: 'Haricileri bir araya top-
tek görüş üzere mi yoksa farklı
layan şey, Ali, Osman, Cemel
görüşler üzere midirler diye ih-
ashabı, iki hakem ve onların
hükmüne razı olanlar ile Onların problemi itikadî olarak tilaf etmişler. Bizim buradaki
akaid notları

ikisinden birinin doğru ol- kendilerini ortaya koymaktan ziyade tercihimiz ise, Haricilerin
toplumda var olan münkerlere karşı tek bir görüş üzere değil
duğunu söyleyenleri tekfir gelmek olmuş. Tabiri caizse kendilerini
etme ve zalim imama karşı farklı görüşler üzere olma-
toplumun avukatı gibi görmüşlerdir.
çıkmayı vacip görmeleridir.' larıdır.

'Ama şeyh, El Ka'bi'nin zikret- Haricilerin inançlarını zik-


tiği büyük günahla tekfir etmeleri- rederken, fırkalarıyla ele almak
ne razı olmadı. Bu meselenin doğrusu, ve her fırkayı ayrı ayrı incelemek
şeyhimizin onlardan aktardığıdır. Ka'bi bu hem yorucu hem de akılda kalması nok-
konuda hata yapmıştır. Çünkü Haricilerden tasında fayda verecek bir iş değildir. Onun
Necedat grubu kendilerinden olanları büyük yerine Haricilerin kendisiyle ön plana çıktığı
günahla tekfir etmiyor.'  1 meseleleri ele alarak incelemek faydalı olur.

Şehristani 'El Milel ve'n Nihal' kitabında şöyle Ehli Sünnet'in ortaya koyduğu asıl olan me-
der: 'Haricileri toplayan fikirler şunlardır; Ali ve seleler şunlardır;
Osman'dan teberri, büyük günahla tekfir, halifeye;
muhalefetinden dolayı ayaklanmadır.' • Telakki ve istidlal metodu
• Allah'ın isim ve sıfatları
Alimlerin yanında Haricilerin Ali ve Osman'ı
radıyallahu anhum tekfir ettiklerinde ittifak vardır. Bü- • İmanın tanımı
yük günahla tekfir konusunda alimlerin geneli
Haricilerin ittifak ettiğini söyleseler de içlerinden • Kader inancı ve Allah'ın meşieti
azınlık bir kesim muhalif fikre sahipler. Kimisi • İmamet meselesi

Fırkalar genelde bu meseleler etrafında Ehli


1. Necedat, Haricilerden de olsa kendilerinden olmayan veya kendile- Sünnet'e muhalefet etmişler. Haricilerin itikatları
rine hicret etmeyenleri tekfir ediyor. Fakat onlardan olanları büyük
günah işlediklerinde tekfir etmiyorlar. Kendilerinden olmayanları anlatılırken, bu meseleler üzerinden anlatılması
her halde tekfir ettikleri için günah işlemeleri veya işlememeleri konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuş
bir şey ifade etmiyor. Haricilerin içinde günümüze kadar varlığını
sürdüren tek grup İbadiyye fırkasıdır. Bunlar da büyük günah olur, inşallah.
işleyenleri tekfir etmiyor. Bunu nimete küfür olarak yani küçük
küfür olarak yorumluyorlar.

30
Haricilerin Telakki ve İstidlal
Metodu
Bu başlıktan kasıt, Haricilerin dini anlarken
referans kabul ettikleri kaynaklar ve bu referans-
ları hangi anlayış üzere anlamalarıdır.

Haricilerin tek referansı Kur'an-ı Kerim'dir.


Kaynak olarak sünneti kabul etmezler. Sünnet
hakkında herhangi bilgileri yoktur. Bunun se-
bepleri ise;

• Sahabeyi tekfir etmeleri


denilirse savaşır ama kafiri yakaladığında elini
• Müslümanların beldelerinden uzak yaşamaları sıkı bağlamak olarak anlar. Haricilerin sertlikten
anladıkları ise hamile kadının karnındaki çocuğu
• Sürekli fitne dönemlerinde ortaya çıkmalarıdır.
bıçakla deşip çıkarmaktır. Abdullah bin Eret'in
Bundan dolayı onlar tek kaynak olarak Kur'an-ı
radıyallahu anh karısına yaptıkları gibi. Hariciler bunu
Kerim'i kabul ederler.
"Kafirlere karşı sert olun." ayetiyle yaptılar.
Hariciler, istidlal metodu olarak kendi örf ve
anlayışlarını kabul ederler. Yani Kur'an'ı anlarken Başka bir örnek ise;
yetiştikleri ortama ve kendi anlayışlarına göre
anlarlar. Kısacası ayetleri nasıl anlamak istiyor- "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de
larsa o şekilde yorumlarlar. Çünkü kim sünneti savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı
ve sahabenin fehmini aradan çıkarırsa Kur'an gidenleri sevmez."  3
onun hevasına kalmıştır. Kendi yetiştiği örf ve
Ayette geçen 'haddi aşmak' kavramı aynı şe-
kendi anlayışı nasıl şekillenmişse kişi Kur'an'ı o
kilde insanların örfüne göre farklılık arz edebilir.
şekilde yorumlar.
Şer'i olan savaş kuralına göre, Müslüman yakala-
Hariciler, sünneti kabul etmedikleri için ki- dığı kafire elini, kolunu keserek işkence edemez.
tabın nasıl anlaşılacağında, asıl problemi yaşa- Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem müsle (işken-
mışlardır. Çünkü kitabın açıklayıcısı olan sünnet ce) yapılmasını yasaklamıştır. Müslümanın içi
olmadığında Kur'an, insanın hevasına kalır. Ki- kin ile dolsa bile bunu yapamaz. Şer'i zabıtlarla
tabı nasıl anlamak istiyorsa o şekilde anlayabilir. savaşmak zorundadır. Fakat Harici, sünneti ara-
Haricileri, sorun çıkardıkları bütün konularda dan çıkardığı zaman haddi aşma onun hayaline/
getirdikleri ayetleri, kendi bedeviliklerine göre aklına nasıl geliyorsa o şekilde yapar. Bunun
anlayarak delil almışlardır. Buna örnekler verecek pratik örneği Haricilerin kendilerinden olma-
olursak; yanların çocuklarını öldürmeleridir. Çocuklara
babalarına yaptıkları muameleyi yaparlar. Bu ya-
"Ey müminler en yakınınızdaki kafirler ile savaşı- pılan onlara göre haddi aşmama kısmına dahildir.
nız, bunlar sizde sertlik bulsunlar ve biliniz ki, Allah
kendisinden korkanlar ile beraberdir."  2 Hariciler zahiri midirler? Yoksa tevilci/akılcı
mıdırlar?
Sünnet olmadan bu ayeti anlamak tamamen
insanın örfüne kalmış olur. Yani yaşamış olduğu Buradan kastedilen Hariciler, Kur'an'ı anlar-
ortama göre ayetteki 'Gılza' -sertlik- kelimesinin ken ayetleri zahiri üzere mi alırlar? Yoksa ayetleri
içeriği de değişecektir. Hayatı boyunca kavga et- delil alırken akla başvurarak tevil mi ederler?
memiş, sakin olan bir ortamda yaşamış olan bi-
rinin ayetteki sertlikten anladığı ile bedevi olan; Haricilerin telakki ve istidlal metodlarını
günde on tane adamı kesen kişinin anlayacağı izah ederken şunu söyledik; sünneti ve sahabe
sertlik kesinlikle bir olamaz. Birine kafirle savaş anlayışını aradan çıkararak Kur'an'ı kendi heva-
Cemâziye’l-Evvel
1435
2. 9/Tevbe, 123 3. 2/Bakara, 190

MART'14 • SAYI: 26

31
larına göre anlarlar. Bunu söylediğimizde akıl- değil midir? Yani Peygamber gelmeden önce
cılığı Mutezile'den önce Haricilere nispet etmek ipek giymenin, içki içmenin ve benzeri konula-
zorundayız. Çünkü bu metod, akıl ile Kur'an'ı rın hükmünü bilebilir miyiz? Burada bu soruya
anlamaktır. Fakat Haricilerin uygulamalarına verilecek olan cevap tahsin ve takbih meselesi
bakıldığında kimi yerde akıl ile kimi yerde nass- olmuş olur.
ların zahiri ile amel etmişler. Bu sebepten dolayı
alimler farklı görüşler zikretmişler; Tahsin ve takbih konusunda üç ayrı görüş
vardır;
İmam Eş'ari rahimehullah diyor ki: 'Onlar sınıf
sınıftır. Kimisi cumud/zahiri ehli, kimisi ise tevile 1. Mutezile'nin görüşü: Allah; Peygamber ve
gider.' şeriat göndermeden önce de eşyanın iyi-güzel
ve çirkin-kötü olduğu fıtrat ve akılla sabittir. Ve
İbn Kayyım rahimehullah Nuniyye kitabında, on- Allah bunun karşılığını da insana verecektir. Yani
ların sapık tevil ile İslam dinin dışına çıktığını insan bununla sorumlu olacaktır.
söylüyor.
Örneğin; Peygamber ve şeriat olmadığı
Şehristani ise, fırkalar arasında en çok kıya-
halde biri yalan söyledi. Birinci görüşe göre,
sa başvuranların Hariciler olduğunu söylüyor.
bunun söylediği yalan çirkindir. Kıyamet
Yani kıyas ancak akıl ile yapılabildiği için
gününde de Allah'ın bu adama yalancı
onların akılcılığını ifade ediyor.
muamelesi yapması gerekir. Çünkü
'Mezhepler Tarihi' kitabın yazarı fıtrat yalanın çirkin olduğunu bilir.
Ebu Zehra, onların zahiri olduğu- Ve akıl tek başına doğru ile yanlışı
nu söylüyor. ayırt edebilir. Akılcılık da bu
Akılcılığı demektir.
Allah en doğrusunu bil- Mutezile'den önce Hari-
mekle beraber bu sözlerin cilere nispet etmek zorundayız.
Çünkü bu metod, akıl ile Kur'an'ı 2. Maturidi ve Şeyhu'l
arasını birleştirmede en anlamaktır. Fakat Haricilerin İslam'ın görüşü: Ayrı-
isabetli yol şudur; 'Te- uygulamalarına bakıldığında kimi ca hadis ehlinden bir-
vil edilmesi gereken bir yerde akıl ile kimi yerde nassların çoğunun görüşü de bu
ayetin zahirine yapışmak zahiri ile amel etmişler. Bu
şekildedir. Eşyanın çirkin
batıl tevil olduğu gibi, tevil sebepten dolayı alimler farklı
edilmemesi gereken bir ayetin görüşler zikretmişler. ve güzel olduğu şeriat gelme-
zahirinden sapmak da sapık- den önce de akıl ve fıtrat ile
lıktır.' bilinir. Fakat Allah, onun ge-
reğini şeriat göndermeden yapmaz.
Alimlerin farklı görüşler zikret-
melerinin nedeni Haricilerin her iki Mesela, bir adam zina yaptı. Zina-
yola düşmelerinden kaynaklanıyor. nın kötü bir şey olduğu fıtratla sabit-
Bundan dolayı onları kimisi zahiri, kimisi tir. İnsanın rastgele, heva ve hevesine göre
de muevvile diye isimlendirmiş. Bu ihtilafın başkalarıyla birlikte olması kötüdür. Fıtratta
aslı, Haricilerin gerçekten zahiri veya tevilci bunun kötü olmasının delili şudur; bir insan
olmalarından kaynaklanmıyor. Hariciler kelam kendi annesine ve bacısına bunun yapılmasını
fırkaları gibi yaptıklarını asıllara dayandırma ih- istemez. Çünkü insan, şeriat olsa da olmasa da
tiyacı duymadıklarından dolayı ayetlere istedik- böyle bir fiilin kendi ailesine yapılmasını istemez.
leri gibi yaklaşmışlardır. Çünkü Hariciler kelamî Aynı şekilde bunu kendi ailesine istemeyen biri,
değil, siyasi bir fırkadır. başkasına da bunu yapamaz. O zaman zinanın
kötü olduğu fıtratla bilinen bir şeydir.
Tahsin ve takbih meselesi
Bir adam zina yaptı ve henüz şeriat yok. Bu
Nasları akla göre anlamada en önemli me- adamın durumu ne olur?
selelerden bir tanesi, tahsin ve takbihtir. Tahsin
ve takbih meselesinin aslı şudur; Allah, şeriat Birinci görüşe göre, Allah kıyamet günün-
göndermeden önce bir şeylerin çirkin ya da güzel de bu adama zani muamelesi yapmalı ve ateşe
olması akıl ile sabit midir? Yoksa akıl ile sabit

32
atmalıdır. İkinci görüşe göre ise, yaptığı çirkin
bir fiil olmasıyla birlikte Allah şeriat göndererek
onun hükmünü beyan etmediğinden dolayı ona
azap etmez.

3. Eş'arilerin görüşü: Allah şeriat gönderme-


diği müddetçe bir şeyin ne zatında ne de hük-
münde iyi-kötü veya güzel-çirkin olduğu akıl ile
bilinemez.

Mesela: Küfür ve şirk gibi en önemli mesele-


lerde dahi onlara göre Allah; Peygamber gönder-
mediği müddetçe bir şeyin küfür ve şirk olduğu hoşnut olmaz. İnsan bunu nefsi için istemezken
bilinemez. âlemlerin Rabbi olan Allah için nasıl ister? Bu ka-
vim de yanlarında burhan olmadan Allah adına
Bu konuda Hariciler genel itibariyle birinci konuşarak iftira atmışlardı.
görüşü seçmişler. Demişler ki, Allah; şeriat ve
Peygamber göndermeden önce de kötü ve çirkin Yine Allah subhanehu ve teâlâ Sebe kraliçesi Belkıs
bilinir ve Allah bununla insanlara muamele eder. için diyor ki:

Bu görüş içerisinde racih olan ikinci görüş- "Daha önce Allah'tan başka ibadet ettikleri ona
tür. Çünkü Allah, eşyanın güzel-çirkin olması engel olmuştu. Çünkü o kafir olan bir kavimden
ile hükmünü birbirinden ayırmıştır. Buna dair idi."  6
birkaç delil verecek olursak;
Süleyman aleyhisselam bu melikeye kendisine
Allah subhanehu ve teâlâ diyor ki: gelmesi için bir mektup yazıyor. Melike daha
Süleyman'a gelmeden Allah, onu ve kavmini
"Hani Rabbin, Musa'ya: 'Zalimler topluluğuna kafir diye isimlendiriyor.
git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?'
diye seslenmişti."  4 Bu delillerden anlaşılmaktadır ki; şeriat gel-
meden önce de şirk, zulüm, iftira gibi çirkin olan
Musa aleyhisselam daha o kavme gelmeden Allah işlere verilen isimlerin hepsi sabittir.
onların fiillerini zülüm olarak isimlendirdi. De-
Peki, kişi Peygamber gelmeden isminin hü-
mek ki Peygamber gelmeden önce de zulmün,
kümlerini alır mı? Yani şirk işlediğinden dolayı
zulüm olduğu fıtratla sabittir. Zulmün fıtratla
kendisine azap edilir mi? Hayır. Hükümlerin
sabit olmasının delili ise; hiç kimse başkasının;
uygulanması için Peygamberin gelmesi gerekir.
kendi sırtına vurarak zorla bir işte çalıştırmasını
Allah subhanehu ve teâlâ buyuruyor:
istemez. Bunu başkası için de yapamaz.
"Biz, bir Peygamber göndermedikçe azap edici
Allah bir kavme Rasûl gönderdiğinde onlar değiliz."  7
için diyor ki:
Sonuç olarak, Ehli Sünnet'in yanında bun-
"Allah'a ibadet edin. Sizin Allah'tan başka ila- ların çirkinliği akıl ve fıtrat ile sabittir. Bu çir-
hınız yoktur. Siz ancak iftira eden insanlarsınız."  5 kinlikleri yapanlara gereğince azap edilmesi ise
Râsullerin gelmesine bağlıdır.
Fıtrat bu fiilin çirkin olduğunu kabul ettiğin-
den dolayı Allah, Rasûl göndermeden bu kavmi Davamızın sonu âlemlerin Rabbi Allah'a
iftiracı olarak isimlendirdi. Bunun fıtrattaki de- hamdetmektir.
lili ise, insan kendisini hiç görmeyen ve tanıma-
yan birinin kendisi hakkında konuşmasından

Cemâziye’l-Evvel
4. 26/Şuara, 10 6. 27/Neml, 43 1435
5. 11/Hud, 50 7. 17/İsra, 15

MART'14 • SAYI: 26

33
İlim Meclisi
muratmuslihan@tevhiddergisi.com

Murat Müslihan

Kavaidu'l Erba'
Üçüncü Kaide -7-
Cahiliye döneminde insanların şirkleri ve on-
ları şirke iten sebepleri birbirinden farklıydı fakat
Allah subhanehu ve teâlâ buna bakmadan hepsine
müşrik dedi. Peygamber de sallallahu aleyhi ve sellem
buna bakmadan hepsiyle savaştı. Demek ki şirkin
sebepleri ve çeşitleri şirkin hükümlerinin kişiye
uygulanmasına engel değildir.

Allah'a hamd, Rasûlü'ne salât ve selam olsun. Şerh


Şirk; Allah'a yapılması gereken bir ibadeti on-
Metin dan başkasına yapmaktır. Kişi bunu hangi sebeple
ve hangi şekilde yaparsa yapsın önemli değildir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem farklı farklı şekil-
Allah'a şirk koşan müşriktir ve şirke terettüp eden
lerde ibadet eden insanların arasından çıktı. Onlar-
dan bir kısmı meleklere, bir kısmı Peygamberlere, bir bütün hükümler kendisine uygulanır.
kısmı salihlere, bir kısmı ağaç ve taşlara, bir kısmı
da Güneş ve Ay'a ibadet ediyordu. Rasûlullah sal- Peygamberimizin geldiği dönemde insanların
lallahu aleyhi ve sellem bunların arasından hiçbir ayrım
şirkleri çeşit çeşitti. Bunların her birinin nedenle-
yapmadan hepsiyle savaştı. ri de farklıydı. Kimisi babalarını taklit ettiği için,
kimisi Allah'a yaklaşmak için, kimisi de cehale-
Bunun delili Allah'ın şu sözüdür: tinden ve tevilinden ötürü bunu yapıyordu. Fakat
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunların arasında
"Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen hiçbir ayrım yapmadan hepsine müşrik dedi ve
Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın"  1 hepsiyle savaştı. Demek ki şirklerinin ve nedenle-
rinin farklı olması insanların müşrik olmasına ve
şirkin hükümlerinin kendilerine uygulanmasına
engel değil.
1. 8/Enfal, 39

34
Şirke terettüp eden hükümler;

1. Onun şirk ve yapanın müşrik olduğuna


itikad etmek.

2. Şirkten ve onun ehlinden teberri etmek.

Teberri iki şekilde olur;

a. Dil ile onlardan teberri etmek: Bu onları


tekfir etmek ile olur.

b. Fiilen onlardan teberri etmek: Bu ise üç


sallallahu aleyhi ve sellem buna bakmadan hepsiyle savaştı.
şekilde olur;
Demek ki şirkin sebepleri ve çeşitleri şirkin hü-
• Onlara kin ve düşmanlık beslemek, kümlerinin kişiye uygulanmasına engel değildir.

• Onlardan ve beldelerinden hicret etmek, Günümüzde de insanlar farklı şekillerde ve


farklı sebeplerle Allah'a şirk koşuyorlar. Örne-
• Onlarla savaşmak. ğin; demokratların, tasavvufçuların, komünist-
Bu saydıklarımız Kur'an ve Sünnet'in şirke lerin şirkleri ve sebepleri birbirinden farklıdır.
terettüp ettiği hükümlerdir. Şeyh metinde bize Bunların şirklerinin ve nedenlerinin farklı oluşu
en üst mertebe olan cihadı yani onlar ile savaş- bizi aldatmamalı Allah'a şirk koşanlara şirkin
mayı zikretti. Zaten müşriklerle savaş vacipse hükümlerini uygulamaktan alıkoymamalıdır.
diğerleriyle evveliyatla vaciptir. Çünkü kital en Günümüzde bazı insanlar şirkin nedenlerinin
zor ve en çetin olanıdır. farklı oluşunun şirke terettüp edecek hüküm-
lere etki edeceğini zannediyorlar. Adam iyi ni-
Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor: yetle şirk koşuyorsa müşrik olmaz diyorlar. Bu
doğru değildir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve
"Müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa sellem döneminde de iyi niyetinden ötürü, Allah'a
siz de onlara karşı topyekûn savaşın."  2 yaklaşmak istediği için şirk koşanlar vardı. Buna
rağmen Peygamberimiz onlara müşrik dedi ve
Allah subhanehu ve teâlâ bu ayette müşriklerin şirk- onlara şirk ahkâmını tatbik etti. İkrah dışında
leri ve sebepleri arasında hiçbir ayrım yapmadan hiçbir neden şirki meşru kılmaz.
hepsiyle savaşmayı emretmiştir. Ve bunu Allah
subhanehu ve teâlâ Arap dili kurallarına göre te'kidli bir Metin
şekilde söylüyor. Müşriklerin Güneş'e ve Ay'a ibadet ettiklerinin
delili Allah'ın subhanehu ve teâlâ şu sözüdür:
Başka bir ayette ise şöyle buyuruyor;
"Gece ve gündüz, Güneş ve Ay O'nun ayetle-
"Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen rindendir. Eğer Allah'a ibadet etmek istiyorsanız,
Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın."  3 Güneşe de Ay'a da secde etmeyin. Onları yaratan
Allah'a secde edin!"  4
Yani yeryüzünde şirkin her türlüsü ortadan
kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya
Şerh
kadar müşriklerle savaşmak vaciptir.
Ayette Güneşe ve Ay'a ibadeti iki kavim için
Sonuç olarak; Cahiliye döneminde insanla- zikredilmiştir.
rın şirkleri ve onları şirke iten sebepleri birbi-
rinden farklıydı. Fakat Allah subhanehu ve teâlâ buna 1. İbrahim aleyhisselam kavmi:
bakmadan hepsine müşrik dedi. Peygamber de
Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor:
Cemâziye’l-Evvel
2. 9/Tevbe, 36 1435
3. 8/Enfal, 39 4. 41/Fussilet, 37

MART'14 • SAYI: 26

35
"Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gör- du. Demek ki azınlıkta da olsa Peygamberimizin
dü, 'Rabbim budur' dedi. Yıldız batınca, 'Batanları döneminde de güneşe ibadet
sallallahu aleyhi ve sellem
sevmem' dedi. Ay'ı doğarken görünce, 'Rabbim bu- edenler vardı.
dur' dedi. O da batınca, 'Rabbim bana doğru yolu
göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan Metin
olurum' dedi. Güneşi doğarken görünce de, 'Rabbim
budur zira bu daha büyük, dedi.' O da batınca, dedi Meleklere ibadet ettiklerinin delili Allah'ın subha-
nehu ve teâlâ şu sözüdür:
ki: 'Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğu-
nuz şeylerden uzağım. Ben hanif olarak, yüzümü
"Ve size: 'Melekleri ve Peygamberleri rabler edi-
gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve
nin' diye de emretmezler."  8
ben müşriklerden değilim.' "  5

Not: Tarih kitaplarında İbrahim'in aleyhisselam Şerh


kavminin Irak taraflarında olduğu geçmektedir. Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor;
Fakat bizim toplumumuzda bu kavmin Şanlıurfa
tarafında olduğu söylenir. "Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine kitap, hik-
met ve Peygamberlik vermesinden sonra (kal-
2. Süleyman aleyhisselam döneminde yaşa- kıp) insanlara: 'Allah'ı bırakıp bana kul olun!'
yan kadın melikenin kavmi: demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle
demesi gerekir): 'Okutmakta ve öğret-
Allah subhanehu ve teâlâ şöyle bu- mekte olduğunuz Kitap uyarınca
yuruyor: Rabbaniler olunuz.' Ve size: 'Me-
Siyere baktığımızda cahiliye lekleri ve Peygamberleri ilahlar
"Süleyman, kuşları araş- toplumunda bazı insanların edinin', diye de emretmez. Siz
ilim meclisi

tırarak: 'Hüdhüd'ü niçin güneşe ibadet etiklerini görüyoruz. Müslüman olduktan sonra
göremiyorum? Yoksa ka-
Mekkeli müşrikler ibadet ettikleri hiç size kâfirliği emreder
şeylerin putlarını yapıyorlardı. mi?"  9
yıplarda mı? Bana apaçık bir Güneşin de putunu yapmış
delil getirmelidir; yoksa onu ya ve ona ibadet ediyorlardı.
şiddetli bir azaba uğratırım ya- Abdullah b. Abbas radıyalla-
hut keserim' dedi. Çok geçmeden hu anhum bu ayetin nüzul sebebi
Hüdhüd gelip Süleyman'a: 'Senin hakkında şöyle der: "Yahudi
bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Hahamlarıyla Necran Hristiyanları,
Sebe'den doğru bir haber getirdim. Ora- Rasûlullah'ın huzurunda bir araya gel-
da halkına hükmeden, her şeyden kendisine dikleri zaman, Rasûlullah onları Müslüman
bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir olmaya davet etti. Bunun üzerine Kureyza Ya-
kadın buldum; onun ve milletinin Allah'ı bırakıp hudilerinden olan Ebu Rafi şöyle dedi:
Güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine
__ Ey Muhammed, Hristiyanların İsa'ya yap-
yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan
alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar.' "  6 tıkları gibi, bizim de sana ibadet etmemizi mi is-
tiyorsun?
Bu ayetten Süleyman aleyhisselam döneminde ya-
şayan kadın melikenin kavminin Güneşe secde Necran Hıristiyanlarından biri de:
ettikleri anlaşılmaktadır. __ Ey Muhammed, sen bizden kendine ibadet
Ayrıca siyere baktığımızda cahiliye toplu- etmemizi mi istiyor ve bizi buna mı davet ediyor-
sun? dedi.
munda bazı insanların Güneşe ibadet etiklerini
görüyoruz. Mekkeli müşrikler ibadet ettikleri Bunun üzerine Rasûlullah:
şeylerin putlarını yapıyorlardı. Güneşin de pu-
tunu yapmış ve ona ibadet ediyorlardı. Güneşe __ Allah'ın dışında başka bir şeye ibadet etmek-
ibadet edenlere de 'Abduşşemsoğulları' deniliyor- ten veya O'nun dışında başka bir şeye ibadet etmeye
 7

davet etmekten Allah'a sığınırım. Allah beni ne böy-


5. 6/En'am, 76- 79
6. 27/Neml, 20-24 8. 3/Âl-i İmran, 80
7. Güneşinoğulları 9. 3/Âl-i İmran, 79- 80

36
le bir şeyle göndermiş ne de bunu bana emretmiştir,
buyurmuştur.

İşte bunun üzerine de bu ayet nazil olmuştur."  10

Meleklere ibadet eden iki kavim vardır:

1. Hristiyanlar

Hristiyanlar melekleri tazim edip onlara iba-


det ediyorlar. Allah subhanehu ve teâlâ, Hristiyanlar "İsa
Allah'ın oğludur" dediklerinde onlara cevaben
şöyle diyor:
Şerh
"Ne Mesih ve ne de Allah'a yakın melekler, Hristiyanlar İsa aleyhisselam için: 'Allah'ın çocuğu-
Allah'ın kulu olmaktan geri dururlar. O'na kul- dur, Allah'ın kendisidir ya da Allah'tan bir ruhtur'
luktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini diyorlardı. Bundan dolayı da İsa'yı aleyhisselam yüceltip
(Allah) yakında huzuruna toplayacaktır."  11 ona ibadet ediyorlardı. Hristiyanlar Meryem'e aleyhis-
selam ibadet etmiyorlardı, ona ilahtır da demiyorlardı.
Dikkat edilirse Hristiyanlar meleklerle ilgili Peki, Meryem'e aleyhisselam ibadet etmiyorlarsa Allah
bir şey demiyorlar fakat Allah subhanehu ve teâlâ on- subhanehu ve teâlâ neden "Beni ve annemi, Allah'tan baş-
ların İsa aleyhisselam hakkında ki yanlış inançlarını ka iki ilah bilin" diye sen mi dedin," dedi?
düzelttikten sonra melekler hakkındaki inançla- Bunun iki sebebi olabilir:
rını da düzeltiyor.
1. Hristiyanlar 'İsa ilahtır' diyorlardı. 'Meryem
2. Mekkeli Müşrikler de İsa'nın annesidir. İsa ilah ise annesinin de ilah
olması gerekir. Çünkü ilahı ancak ilah olan doğu-
Mekkeli müşrikler meleklerin Allah'ın kızları rabilir. Nasıl ki insanı ancak insan doğuruyorsa,
olduğunu söylüyorlardı. Meleklerin kız suretinde ilahı da ancak ilah doğurur. Bu Allah'ın yarattık-
putlarını yapıp sonra onlara ibadet ediyorlardı. ları hakkında bir kuralıdır. Bir hayvanın bir insanı
doğurması mümkün olmadığı gibi ilah olmayanın
Allah'ın kızlarına dua ediyoruz onlarda bizim
da ilahı doğurması da mümkün değildir.'
dualarımızı Allah'a iletiyorlar diyorlardı.
2. Hristiyanlar Meryem'e dua edip onunla
Metin Allah'a istiğasede bulundukları için Allah subhanehu
Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor: ve teâlâ böyle dedi. Çünkü bunlar ibadettir ve ancak
Allah'a yapılabilir. Hristiyanlar bunu Meryem'e
"Allah: 'Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, 'Beni ve aleyhisselam yaptıkları için onu ilah edinmiş oldular.
annemi, Allah'tan başka iki tanrı bilin' diye sen mi Onlar bunu Meryem'i ilah edinmek için yapmış
dedin, buyurduğu zaman o, 'Haşa! Seni tenzih ede- olmasalar ve bunu söylemeseler bile Allah subhanehu
rim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. ve teâlâ onların yaptıkları fiile göre onlara isim verdi.
Hem ben söyleseydim Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen
Çünkü ibret hakikatlere göredir, isimlendirmeye
benim içimdekini bilirsin, halbuki ben Senin za-
göre değildir.  13
tında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yal-
nızca Sensin. Ben onlara, ancak bana emrettiğini
söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan
Metin
Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum Salihlere ibadet ettiklerinin delili Allah'ın subha-
nehu ve teâlâ şu sözüdür:
müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat
ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen "Onların yalvardıkları bu varlıklar Rabbleri-
oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin.' "  12 ne -hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar;
O'nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar.
Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır."  14
10. İbni İshak, Beyhaki
Cemâziye’l-Evvel
11. 4/Nisa, 172 13. Bir önceki yazılarımız da bu kaidenin tafsilatını anlatmıştık. 1435
12. 5/Maide, 116-117 14. 17/İsra, 57

MART'14 • SAYI: 26

37
müşrikler İsa'ya ve Üzeyir'e aleyhimusselam ibadet
ediyorlardı onlar ise Allah'a ibadet ediyorlardı.

İbni Teymiyye rahimehullah bu ayet hakkında şöy-


le der: 'Bu ayet kendisine ibadet edilenlerin Allah'a
hakkıyla kulluk yaptığı herkesi kapsar.' Yani birisi
Allah'a hakkıyla ibadet ediyor başka birisi de o
kişiye ibadet ediyorsa, bu ayet bunun gibi olan
herkesi kapsar.

Metin
Taşlara ibadet ettiklerinin delili Allah'ın subhanehu
Şerh ve teâlâ şu sözüdür:

Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyuruyor:


"Gördünüz mü o Lat ve Uzzâ'yı? Ve üçüncüleri
"De ki: 'Allah'ı bırakıp da (ilah olduğunu) ileri olan ötekini, Menat'ı."  17
sürdüklerinize yalvarın. Ne var ki onlar, sizin sı-
kıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler. Şerh
Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine -han- Lat, Menat ve Uzza Arap toplumunun en bü-
gisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar; O'nun yük putlarıydı. Arap toplumunda başka putlar da
rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü vardı fakat bunlar diğerlerinin başı olarak kabul
Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır.' "  15 ediliyordu. Bunları kısaca açıklamaya çalışalım;
ilim meclisi

Bu ayetin nüzul sebebi ile ilgili tefsir kitapla- Lat: Lat kelimesinin ilah kelimesinden geldiği
rında iki rivayet zikredilir: sonundaki 'te'nin ise sonradan eklendiği söylen-
miştir. Lat putu, cahiliye döneminde unu yağ ile
1. Abdullah İbni Mesud radıyallahu anh şöyle der: kavurup hacılara dağıtan bir adamın putuydu.
Yıl boyunca kazandığı şeyleri karşılıksız hacılara
" 'Hangisi Rabblerine daha yakın olacak? diye dağıttığı için insanlar tarafından sevilen, sayılan
vesile arıyorlar...' ayeti cinlerden bir gruba ibadet birisiydi. O adam ölünce putunu yapıp kabrine
eden insanlar hakkında nazil oldu. Onların ibadet diktiler, sonra da buna ibadet etmeye başladılar.
ettikleri cinler Müslüman oldular. Onlara ibadet
eden o Araplar ise cinlerin Müslüman oldukların- Uzza: Allah'ın subhanehu ve teâlâ El-Aziz isminden
dan habersiz bir şekilde onlara ibadet etmeye devam
geliyor. Aziz, kuvvetli olan demektir. Fakat bu
ettiler de bu ayet nazil oldu."  16
öyle bir kuvvettir ki hiç kimse ona galip gelemez.

Araplar çöllerin asıl sahiplerinin cinler ol- Menat: Allah'ın subhanehu ve teâlâ El-Mennan is-
duğuna inanıyorlardı. Ondan dolayı yolculuğa minden geliyor. Mennan, karşılıksız olarak iyilik
çıktıklarında cinlerin efendisine dua edip ona yapan ve bu iyilikleriyle karşıdakine minnet etme
sığınıyorlardı. Bu şekilde diğer cinlere karşı ko- hakkına sahip olan demektir.
runacaklarını zannediyorlardı. Bu cinler Peygam-
berin sallallahu aleyhi ve sellem davetini işittiklerinde ica- Mekkeli müşrikler salih olduğuna inandıkları
bet edip Müslüman oluyorlar. Araplarda cinlerin bu kişileri kendileri ile Allah subhanehu ve teâlâ arasın-
Müslüman olduklarından habersiz onlara dua da aracı kılıyorlardı. Allah onların bu inançla-
etmeye ve sığınmaya devam ediyorlar. Bunun rının yanlış olduğunu Kur'an-ı Kerim'in birçok
üzerine de Allah subhanehu ve teâlâ bu ayeti indiriyor. yerinde belirtmiştir.

2. İbni Abbas radıyallahu anhum buradan kastın: Davamızın sonu âlemlerin Rabbi olan Allah'a
"İsa ve Üzeyir olduğunu söylüyor." Hristiyanlar ve hamdetmektir.

15. 17/İsra, 56-57


16. Buhari, Müslim 17. 53/Necm, 19-20

38
Nasihat
emreacar@tevhiddergisi.com

Emre Acar

Davanın
Sebatı ve Kuvveti için
-1- Sırları Gizli Tutmak
Ümmetin eğitilmediği noktalardan biri de ‘sırların gizli
tutulması' konusudur. Her eğitimcinin öğrencisine,
her emir in kendi ferdine, her ebevey nin kendi
evlatlarına; sırların gizli tutulması konusunu kuvvet
ve davanın sebatı için eğitim olarak vermesi gerekir.

B izleri İslam ile şereflendiren Allah'a hamd


olsun. Gecesi dahi gündüz gibi olan sün- kimsedir."
netin sahibi Rasûlullah'a, onun güzide ailesine
"Müslüman dilinden ve elinden emin olunan

ve ashabına salat ve selam olsun. İslam dinini Anlaşılan o ki, Müslümanın ahlakı öyle bir
öğrenmede ve bir menhec üzere davaya sahip ahlak olmalıdır ki güvenilir olduğu gibi bu em-
çıkmada bizlere öncülük ve komutanlık eden niyeti zedeleyecek zararlarda da bulunmamalıdır.
üstatlarımıza da selam olsun. Bil ki, Müslümanların ve davanın sırlarını ifşa
etmek zarar kapsamındadır. Hatta sırların ifşası
Kardeşim! Seninle yeni bir konuya başladık. günümüz deyimi ile sancağa ve ümmete yapılan
İslam'ın önem verdiği fakat bizlerin göz ardı ettiği en büyük darbedir.
sırların gizli tutulması muhabbetimizin konusu
olacak inşallah. Sen de takdir edersin ki kardeşim, vakıamızın
en büyük problemi, sırların ifşa edilmesidir. Da-
Davaya veya Müslüman kardeşlerimize zarar vanın ve ümmetin hızlı ve kuvvetli ilerlememesi-
vermemiz İslam tarafından yasaklanmıştır. Pey- nin nedenlerinden biri de budur belki. Ümmetin
gamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Zarar vermek de yoktur, sırları öyle bir hal almış ki dine küfreden, beş
zarar görmek de yoktur." düsturuyla bu mesajı biz- para etmeyen piyasa adamlarının, hatta elinin
lere vermektedir. Hatta 'Müslüman kimdir?' diye hamuruyla bayanların bile ağzında sakız olmuş. Cemâziye’l-Evvel
Rasûlullah'a sorsak, alacağımız cevap bellidir: 1435

MART'14 • SAYI: 26

39
Peygamber'in sallallahu aleyhi ve sellem şu sözü vakı- Dava arkadaşım! Sır ne demektir bilir misin?
amızı gözler önüne sermektedir:
Burada öncelikle şunu bilmende fayda var,
"Yırtıcı hayvanların avına üşüştüğü gibi diğer Müslümanlar genel olarak 'bunu kimseye söyleme'
ümmetlerin de sizin başınıza üşüşeceği zaman ya- diye tembihte bulunulan şeyleri sır olarak kabul
kındır. Sahabe soruyor: etmektedir. Müslümanların bu anlayışı eksik bir
__ O gün biz az olduğumuzdan dolayı mı ya anlayış ve eksik bir tanımdır.
Rasûlullah?
Peygamber şu sözlerinde sırrın tanımını ol-
Rasûlullah: dukça geniş tutmuştur:

__ Hayır. Bilakis siz o gün çoksunuz fakat suyun "Meclisler emanettir. Ancak şu üç meclis bunun
dışındadır: Haram cana kıymak, ırza tecavüz etmek
üzerindeki çerçöp gibisiniz… buyurur."  1
ve haksız yere malı almak."  2
Bu hadisi şerif bizlere sayımızın çok ola-
Başka rivayette:
cağını haber vermektedir. Nitekim şu anda
Müslümanların sayısı çoğalıyor, artık dün- "Kişi, söz söyleyip daha sonra uzaklaşırsa, o
yaya seslerini duyurabiliyorlar. İnsan söz, dinleyen için bir emanettir."  3
çokluğun olduğu yerde kuvvetin ve
yön vermenin kendi elinde olmasını Okuduğun üzere sır, meclislerde
bekler. Fakat Peygamber: "Siz suyun konuşulan, duyulan ve görülen her
üzerindeki çerçöp gibi olacaksınız." türlü emanettir.
diyerek normalin dışında olan
bir durumu haber vermiştir. Sırlarda esas olan İbni Useymin sır konusun-
Kalabalık olup, yönlendi- gizliliktir. Çünkü sırlar
mahrem meselelere dahildir.
da şunları söyler:
rilen çerçöp olmak çok
nasihat

Mahrem, örtülmesi ve gizli


ağır bir durumdur. tutulması gereken şeylerdir. Sırlar ''Sır; kişi ile karşı ta-
Belki de bu, Allah'ın da bu kapsamda mahremdir ve rafın arasında bulunan
bu ümmete verdiği aza- gizli tutulması gerekir. Mah- gizli şeydir. İster açıkça
bı ve uyarısıdır. rem olan meselelerin açığa 'bunu kimseye söyleme' de-
çıkması ise güçsüzlüktür. miş olsun, isterse de onun fiille-
Sayıca çok olup çerçöp rinden ve halinden bunun açık-
olmak, neden kaynaklanmak- lanmasını istemediği anlaşılsın,
tadır? fark etmez. Hepsi sırdır.

Bunun nedenlerinden bir tanesi Birincisine örnek: Arkadaşın sana


eğitimsizlik veya şuursuzluktur. Kala- bir şey anlatır, ardından 'bunu kimse-
balık, gücün alametidir. Fakat kontrolsüz ye anlatma' der. Bu senin boynunda bir
emanettir.
güç, güç değildir. Ümmetin kontrol altına
alınması ve gücünün bir araya toplanması İkincisine örnek: Sana bir şey anlatıyordur,
eğitim ile mümkündür. Ümmet eğitimden ge- ancak anlatırken sürekli sağa sola bakıyordur. Bi-
çirilirse işte o zaman çerçöp olmaktan çıkıp, ta- rinin bakmasından endişe eder gibi bir hali vardır.
ğutlara yön veren konumuna gelir. Bu da sır kabul edilir. Çünkü sağa sola bakınması,
kimsenin bunu duymasını istemediği anlamı taşır.
İşte ümmetin eğitilmediği noktalardan biri
de 'sırların gizli tutulması' konusudur. Her eği- Üçüncüsüne örnek: Sana anlattığı konu, konu-
timcinin öğrencisine, her emirin kendi ferdine, şulmasından utanılan veya korkulan bir konudur.
her ebeveynin kendi evlatlarına; sırların gizli Bunu anlatman veya beyan etmen caiz değildir.
tutulması konusunu kuvvet ve davanın sebatı Çünkü bu da sır kapsamındadır."  4
için eğitim olarak vermesi gerekir.
2. Ebu Davud
3. Ebu Davud ve Tirmizi
1. Ebu Davud 4. Riyazu's Salihin Şerhi, 3/277.

40
Anladığın üzere sır, gizli tutulması gereken
emanetlerdir. Meclis ortamında görülen hal ve
duyulan sözlerin hepsi sır kapsamındadır. Meclis
sahibinden izin almadan başka yerlere aktarılma-
malı, gizli tutulmalıdır. Örneğin, ümmetin sana
ve kardeşlerine düzenlediği umuma açık olmayan
özel bir programınız var sayalım. Bu programın
içeriği ve o mecliste konuşulan konular, hatta
görevlinin kimliği dahi artık sana ve program
arkadaşlarına emanet edilen sırdır. Artık o sırrı
muhafaza etmek senin üzerine vecibedir.

Sırlarda esas olan gizliliktir. Çünkü sırlar "Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan
mahrem meselelere dahildir. Mahrem, örtül- söyler, söz verdiği zaman tutmaz ve emanete hainlik
mesi ve gizli tutulması gereken şeylerdir. Sırlar eder."  5
da bu kapsamda mahremdir ve gizli tutulması
gerekir. Mahrem olan meselelerin açığa çıkması Münafığın bu vasfına hilaf olarak Kur'an'da
ise güçsüzlüktür. Allah subhanehu ve teâlâ, müminleri; sözlerini gözeten
ve emanetlerini muhafaza eden olarak vasıflan-
dırmıştır. Allah müminlerden bahsederken şöyle
Bir dönemler medyada Amerika diplomat-
buyurur: "Onlar emanetlerini ve sözlerini gözeten-
larının sağda solda yaptığı; Wikileaks belgeleri
dir." Hakeza Peygamber Müslümanı dilinden ve
yayınlanmıştı. Bunlar Amerika'nın sırrı olan
elinden emin olunan olarak isimlendirmiştir.
şeylerdi. Bunların internet gibi birçok medyada
yayınlanması bir zaaflık ve güçsüzlüktür. Kardeşim! İki vasıf da önümüzdedir. Bun-
dan sonra muhasebe bizim görevimizdir. Sırları
Hakeza geçen senelerde Türkiye'de, devletin muhafaza edip dilinden ve elinden emin olunan
içinde gizli yapılanma olan Ergenekon'un varlığı Müslüman mıyım? Yoksa sırları ifşa ederek söz
ortaya çıkmıştı. Bu örgüt sırları ifşa edilmeden verdiğime ve emanetlere hainlik eden münafık-
önce güçlüydü. Hatta hükümete darbe girişimi- lardan mıyım? Rabbim bizleri birinci kısım sa-
nin planlarını bile yapmışlardı. Fakat AKP'nin dıklardan eylesin. Allahumme âmin.
başa geçmesiyle bu darbe planları kendilerinin
başına patladı. Şu anda çoğu cezaevinde mah- 2. Sırları ifşa etmek, Allah'a subhanehu ve teâlâ,
kemeden mahkemeye gidiyor. AKP bu oluşumu Rasûlüne ve emanetlere hainliktir. Dava her
yıkmayı nasıl başardı? AKP hükümeti Ergenekon türlü hatayı kabul eder. Fakat hainliği asla kabul
yapılanmasının sırlarını, mahremlerini ifşa ede- etmez. Allah subhanehu ve teâlâ hainliği kesin bir dille
rek bu oluşumu çökertti ve bu şekilde başarıya yasaklamıştır. Allah subhanehu ve teâlâ şöyle buyurur:
ulaştı. Aynı durumun bizler için garantisi yoktur.
Tecrübeyle de sabittir ki sırlar gizli tutulmadığı "Ey iman edenler! Allah'a, Rasûlüne hıyanet
zaman bizlerin düçar olacağı akıbet de aynıdır. etmeyin ve bile bile emanetlerinize de hıyanet et-
meyin."  6
Müslümanlar her meselede olduğu gibi sır
Bu ayeti kerime, sahabeden Ebu Lubabe
meselesini de Kur'an ve Sünnet'in nasıl değer-
radıyallahu anh hakkında nazil olmuştur. Olay şöyle
lendirdiğine bakmalıdırlar. Kur'an ve Sünnet'in
cereyan etmiştir:
sırlara bakış açısı:
"Beni Kureyza kuşatması esnasında Yahudiler
1. Sırları ifşa etmek, münafıkların alametidir. istişarede bulunmak üzere Ebu Lubabe ile görüş-
Emanetlere riayet etmemek ve verdikleri sözde mek istediler. Zira Ebu Lubabe onların anlaşmalı-
durmamak nifak ehlinin en bariz karakteridir. larından idi ve Ebu Lubabe'nin malları ve çocukları
Peygamber şöyle buyurur:
Cemâziye’l-Evvel
5. Muttefekun Aleyh 1435
6. 8/Enfal, 27

MART'14 • SAYI: 26

41
Durum Ebu Lubabe için böyle ise her meclis-
te ümmetin sırlarını, projelerini ve yaptıklarını
işaret etmek bir yana sözlü beyanatlarda bulunup
anlatan insanın durumu nedir? Ebu Lubabe iha-
net damgasıyla mühürlenirken bizim vakıamızın
patavatsızları hangi mühürle damgalanırlardı?
Kardeşim!

Sırlar emanettir. Nasıl ki emanete hıyanet et-


mek büyük günahlardandır, kişi mahşer gününe
bu günahla Allah'ın subhanehu ve teâlâ huzuruna git-
onların mıntıkasında bulunuyordu. Ebu Lubabe tiğinde azabını çekecektir; hakeza söz ve sır da
onların yurduna gittiğinde Yahudilerin kadın ve Müslümana teslim edilmiş emanettir. Bunu gizle-
çocukları onun yanında ağlaştılar. Bundan dolayı memek, sağda solda, her türlü kulis ortamlarında
Ebu Lubabe'nin onlara karşı kalbi biraz yumuşadı. bu sırrı ifşa etmek de büyük bir günahtır. Kişi bu
günah nedeniyle mahşer günü azap görecektir.
Onlar 'Rasûlullah'ın hükmüne uymamız hak- Fakat tevbe etmesi ve sır sahibinden helallik di-
kında ne dersin?' diye sorduklarında Ebu Lubabe lemesi kişinin hatasının Ebu Lubabe'nin hatası
'Rasûlullah'ın hükmüne uyun' derken Rasûlullah bu gibi temizlenmesini sağlar.
konuda bilgi vermemesini tembihlemesine rağmen
eliyle de boğazını gösterip Rasûlullah'ın hükmüne Sonuç olarak; Kur'an ve Sünnet'e baktığımız
uymamaları halinde kafalarının kesileceğini işaret zaman Allah ve Rasûlü sırra emanet olarak bak-
etti. Fakat Ebu Lubabe bunu söyledikten hemen mıştır. Bunun muhafaza edilmemesini ümmete
sonra bu hareketiyle Allah ve Rasûlüne hıyanet hainlik ve münafıklık olarak değerlendirmiştir.
ettiğini anladı. Bunun üzerine Allah yukarıdaki
belirttiğimiz ayeti indirdi:
nasihat

Rabbim bizleri emanetlerini muhafaza eden,


münafıkların alametlerinden uzaklaşanlardan
"Ey iman edenler! Allah'a, Rasûlüne hıyanet
etmeyin ve bile bile emanetlerinize de hıyanet et- kılsın. Cahili olduğumuz konularda eğitim alma-
meyin." Bundan sonra Rasûlullah'a uğramadan yı ve edindiğimiz bilgilerle amel edip aktarmayı
Medine mescidine gitti ve mesciddeki bir direğe nasip etsin. Davamızın sonu âlemlerin Rabbine
kendisini bağladı. Allah'tan af ettiğine dair ayet hamd etmektir. Bir sonraki sayımızda devam
gelinceye kadar altı gün orada kaldı. Daha sonra etme ümidi ile...
Allah onu affettiğine dair ayeti kerime indirdi."

Değerli kardeşim! Bu olaylar kıssa olarak bize


nakledilse de içerisinde bizlere verilmek istenen
birçok ders yatmaktadır. Bunlardan bir tanesi de
sırların gizli tutulması, ifşa edilmemesidir.

Ebu Lubabe'nin yaptığı işaret küçük de olsa


ortaya çıkardığı zarar büyük oldu. Allah subha-
nehu ve teâlâ bunu, Rasûlüne ve müminlerin ema-
netine ihanet etmek olarak isimlendirdi. Oysa
Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem Beni Kureyza Ya-
hudileri hakkında verdiği hüküm beş dakika son-
ra açıklanacaktı. Ve bunu, Ebu Lubabe sözleriyle
anlatmadı. Bilakis işaret yoluyla gösterdi. Allah
subhanehu ve teâlâ ise onun bu hatasının büyüklüğü
nedeniyle bu durumu kendisiyle ibadet edilen
Kur'an'a konu etti ve bunu Allah ve Rasûlüne
ihanet gibi ağır lafızlarla bildirdi.

42
Menhec Notları
emreuyar@tevhiddergisi.com Emre Uyar

Emirlere Karşı
Sorumluluklarımız
Emiri ismen emir olmaktan çıkarıp, hakiki
anlamda emir yapacak şey; kendisine itaat
edilmesidir. Emir kendisine itaat edildiği oranda
hakiki anlamda emirdir. Kendisine itaat edilmeyen
kişinin emirliği ise sadece isimden ibarettir.

M üslümanların başında Müslümanlardan Emirlere itaatin asıl delili şu ayeti kerimedir:


olan tek bir emirin bulunması gerektiği-
ni söyleyen şeriat, emirlerimize karşı bir takım "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Rasûle itaat
sorumluluklarımızın olduğunu da bize haber edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Herhangi
vermiştir. bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahiret
gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Rasûlü'ne
Bu sorumlulukları şeriatın bize bildirmiş döndürünüz. Bu daha hayırlıdır ve sonuç olarak
olduğu şekliyle izah etmeye çalışacağız. Başarı daha güzeldir."
 1

Allah'tandır.
Rabbimiz dikkat edilirse kavline "Ey iman
edenler!" sözü ile başlamıştır. Bu söz işitildiği
1. Emire İtaat Etmek takdirde bütün müminlerin dikkatlerini o yöne
Emiri ismen emir olmaktan çıkarıp, hakiki çevirmeleri gerekir. Sahabeden Abdullah bin
anlamda emir yapacak şey; kendisine itaat edil- Mesud'un radıyallahu anh dediği gibi Allah subhanehu
mesidir. Emir kendisine itaat edildiği oranda ve teâlâ "Ey iman edenler!" dedikten sonra gözlerin
hakiki anlamda emirdir. Kendisine itaat edilme- ve kulakların açılması gerekir. Çünkü Rabbimiz
yen kişinin emirliği ise sadece isimden ibarettir. bu sözden sonra ya bir şeyi bize emredecek ya
Ömer radıyallahu anh diyor ki: 'Cemaat cemaat olmaz da bizi bir şeyden nehyedecektir.
emir olmadıkça, emir emir olmaz itaat olmadıkça.'
Cemâziye’l-Evvel
1435
1. 4/Nisa, 59

MART'14 • SAYI: 26

43
Bilindiği üzere İslam zulmün her türlüsüne
karşıdır. Allah subhanehu ve teâlâ kudsi bir hadiste di-
yor ki:

"Ey kullarım ben zulmü kendi nefsime haram


kıldım, onu sizin aranızda da yasakladım."  4

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuru-


yor:

"Kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona yar-


dım et." Sahabe diyor ki: "Mazluma yardım ederiz,
"Allah'a itaat edin, Rasûle itaat edin..." kısmı, peki zalime nasıl yardım edeceğiz?" Bunun üzerine
Rabbimizin "Ey iman edenler!" sözünden sonra Rasûlullah şöyle buyuruyor: "Onu zulümden alı-
bize emretmiş olduğu şeydir. Ancak Rabbimi- koyarsın, bu da ona yardımdır."  5

zin bunları bize emretmesi bizi şaşırtmamalıdır.


Şeriat şiddetle karşı çıktığı zulüm meselesinde
Çünkü Allah'a ve Rasûle itaat noktası Kur'an-ı
bile emire ayrıcalık tanımış, zalim dahi olsa ona
Kerim'de sık sık vurgu yapılan bir noktadır. Rab-
itaat edilmesi gerektiğini vurgulamıştır;
bimizin bize bunu emretmesinin hikmeti ise bir
sonraki noktaya biz 'iman edenleri' hazır hale "Sırtına da vursa, malını da alsa işit ve itaat et."  6
getirmektir.
"Kim emirinden hoşuna gitmeyen bir şey gö-
"...sizden olan emir sahiplerine de." sözüyle Rab- rürse sabretsin. Kim emire itaat etmekten bir karış
bimiz bizden bizim gibi insan olan bir varlığa çıkarsa ve bu hal üzere ölürse onun ölümü cahiliye
itaat etmemizi istiyor ki bu çok zor olan bir du- ölümüdür."  7
menheç notları

rumdur. Çünkü insanoğlu çatışmacı bir fıtrata


sahiptir. Kendi gibi olan bir varlığın sözünü din- Şeriat emire itaat ile ortaya çıkan maslahatı,
lemesi ve onun emirleriyle hareket etmesi kolay zulüm sonucu ortaya çıkacak mefsedetin önüne
olan bir durum değildir. Lakin Allah subhanehu ve geçirmiştir.
teâlâ 'emir sahiplerine' itaati çok sağlam asıllara
bağlamıştır. Şeriat daima işlerin ehliyet sahibi olan kişilere
verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Allah subhanehu ve teâlâ ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sel-
lem emire itaati kendilerine itaat, emire isyanı ise "Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline teslim
kendilerine isyan olarak belirlemişlerdir. Şura- etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde
sı kesindir ki; Rasûle itaat Allah'a itaat, Rasûle adaletle hükmetmenizi emrediyor."  8
isyan ise Allah'a isyandır. Nitekim Allah şöyle
buyuruyor: "Emanet kaybedilince kıyameti bekleyin." "Ema-
net nasıl kaybolur?" diye sordular. "İşler ehil olma-
"Kim Rasûle itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat yanlara teslim edilince." buyurdu.
 9

etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların


üzerine koruyucu göndermedik."  2 Şeriat emire itaat konusunu bu meselenin de
önüne geçirip emir sıradan biri dahi olsa, zihni-
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: mizde şekillenen liyakatlere sahip olmasa da, ona
itaat etmemiz gerektiğini söylemiştir.
"Kim bana itaat etmişse mutlaka Allah'a itaat et-
miştir. Kim de bana isyan etmiş ise, mutlaka Allah'a
isyan etmiştir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana
itaat etmiş olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka 4. Müslim

bana isyan etmiş olur."  3 5. Buhari, Enes'ten radıyallahu anh.


6. Müslim
7. Müslim
2. 4/Nisa, 80 8. 4/Nisa, 58
3. Buhari, Müslim; Ebu Hureyre'den radıyallahu anh. 9. Buhari, Ebu Hureyre'den radıyallahu anh.

44
"İşitin ve itaat edin! Hatta üstünüze, başı kuru Şimdi bu kayıtlar nelerdir, bunları zikretmeye
üzüm tanesi gibi olan siyah Habeşli bir köle bile çalışalım;
tayin edilmiş olsa, aranızda Allah'ın Kitabı'nı tatbik
ettikçe (itaatten ayrılmayın.)"  10 1. Emirlerin emretmiş oldukları şeyin muh-
teviyatı masiyet ise burada emirlere itaat söz ko-
Şeriat hemen hemen her farz ile beraber ha- nusu değildir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
fifletmek adına ruhsatı da zikretmiştir. Mesela; sellem şöyle buyuruyor:
namaz farzlardan bir tanesidir. Ancak sefer gibi
zorluk zamanlarında şeriatın vermiş olduğu "Yaratıcıya isyan konusunda yaratılmışa itaat
ruhsattan istifade ederek namazı kısaltabiliyoruz. yoktur."  12
Ancak emire itaat meselesinde herhangi bir "Masiyet ile emredilmediği sürece Müslümanın,
ruhsat söz konusu değildir. Aksine şeriat, her hoşuna giden ya da gitmeyen her konuda dinlemesi
durumda ve koşulda emire itaat etmemiz ge- ve itaat etmesi gerekir. Ancak masiyet ile emredilirse
rektiğini söylemiştir. dinlemek ve itaat etmek yoktur."  13

Ubade bin Samit radıyallahu anh diyor ki: Ancak burada şöyle bir tafsilata gidilme-
sinde fayda vardır. Allah'ın razı olmadığı
"Rasûlullah'a zor durumlarda olsun, masiyetler iki türlüdür;
kolay durumlarda olsun, hoş şart-
larda olsun, nahoş şartlarda olsun, Birincisi; Küfür ve şirktir.
aleyhimize kayırmaların yapılıp,
Emir küfrü emrediyor, insan-
hakkımızın çiğnendiği hallerde
olsun itaat etmek, idareyi elin- Emire itaat meselesinde ları küfre davet ediyorsa bu
de tutanlara karşı iktidar herhangi bir ruhsat söz konusu emire itaat edilmeyeceği
kavgası yapmamak, ne- değildir. Aksine şeriat, her du- gibi Müslümanların bu
rede olursak olalım hakkı rumda ve koşulda emire itaat emiri azletmeleri üzer-
söylemek, Allah'ın emirlerini etmemiz gerektiğini söylemiştir. lerine vaciptir. Çünkü bu
yerine getirmede kınayanların emir bu şekilde hareket et-
kınamalarından korkmamak mek suretiyle ayette işaret edi-
üzere biat ettim."  11 len 'sizden olan' vasfını yitirmiş
ve mürtedlerden olmuştur. Kâfir
Emire İtaat Mutlak Mıdır? olan kimselerin ise Müslümanların
üzerinde yönetici olmaları mümkün de-
İslam, emirlere itaat meselesini öyle asıl-
ğildir. Nitekim Allah subhanehu ve teâlâ ayette şöyle
lara bağlamıştır ki akıllara bu gibi soruların
buyuruyor:
gelmesi kaçınılmazdır.
"Allah kafirlere müminlerin aleyhine yol vermez."  14
Emirlere itaat Allah'a ve Rasûlü'ne itaat gibi
mutlak olan bir itaat değildir. Dikkat edilirse Al- İkincisi; Küfür veya şirk seviyesine ulaşmayan
lah subhanehu ve teâlâ emir sahiplerine itaati emrettiği haramlardır. Emirin içki içilmesini, zina yapılma-
ayette bu noktaya işaret etmektedir. Rabbimiz sını, haksız yere insanları katletmeyi emretmesi
dedi ki: gibi durumlarda emire itaat edilmesi söz konusu
değildir. Çünkü "Yaratıcıya isyan konusunda ya-
"Allah'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve sizden
ratılmışa itaat yoktur."
olan emir sahiplerine de."
Bunu birincisinden ayıran nokta ise bu tür
Allah ve Rasûlü için kullanılan 'itaat edin'
masiyetleri bize emreden kişinin imameti düş-
ibaresi emir sahipleri için zikredilmemiştir. Bu
mez. Ancak bu emirden daha salih bir kimse var
da onlara yapılacak itaatin mukayyed bir itaat
ve bu emrin azli fitneye sebebiyet vermeyecek-
olduğuna işaret etmektedir.

12. İmam Ahmed


Cemâziye’l-Evvel
10. Buhari, Enes'ten radıyallahu anh. 13. Muttefekun Aleyh 1435
11. Buhari, Müslim 14. 4/Nisa, 141

MART'14 • SAYI: 26

45
başkasına kolay gelebilmekte ya da aksi cereyan
edebilmektedir. Güç yetirme konusunda doğru
sözlüler ile yalancıları birbirinden ayırabilecek
ölçü Tebuk günüdür. Allahu alem mesele misal
verildiği takdirde daha net anlaşılmış olacaktır.

Medine'de bir grup insan bazı durumlarda


güçlerinin yetmediğini öne sürerek bir takım
işlerden imtina edince Allah subhanehu ve teâlâ onları
nifak ile damgalıyor. Bunun en bariz örnekle-
rinden birisi şüphesiz Tebuk günüdür. Ki bugün
Allah'ın subhanehu ve teâlâ da ikrarıyla zorlu bir gün
se, onun azledilip yerine salih olanın getirilme- idi. Bu savaş için yola çıkan ordu Allah tarafın-
si daha efdaldir. Eğer böyle bir durumda fitne dan 'zorluk ordusu' anlamına gelen 'Ceyşu'l Usra'
kapıları açılacaksa, bu durumda sabretmek ve ismiyle isimlendirilmişti. Zorluk bu kadar bariz ol-
masiyet olmayan konularda bu emire itaat etmek masına rağmen bir takım insanların 'gücüm yetmi-
Müslümanın üzerine gereklidir. yor' iddiaları, onları nifak ile damgalanmaktan
kurtaramamıştı.
"Sırtına da vursa malını da alsa işit ve itaat et."  15

Bu durum, 'gücüm yetmiyor' iddiasını dillen-


İtaatin ortadan kalkıp kişinin imamlığının direcek olan insanları, bu iddiayı dillendirmeden
son bulması ise küfür halinde söz konusudur. Yu- önce kendi kendilerini muhasebe etmeye sevk
karıda zikri geçen Ubade İbni Samit'in radıyallahu anh etmeli ve sahada mücadele ederken 'Bu iş Tebuk
rivayetinin sonunda şöyle geçmektedir; günü ile kıyaslandığında gerçekten zor bir iş midir?'
şeklinde düşündürmelidir. Şüphesiz ki Allah gö-
menheç notları

"Ancak açık bir küfür görmeniz ve buna dair eli- ğüslerde olanı en iyi bilendir.
nizde Allah'tan bir delil bulunması hali müstesna."  16
Bir düşünelim; öyle zor bir zamanda 'gücüm
2. Emirin emretmiş olduğu şeyin, güç sınırları yetmiyor' diyenler nifak ile damgalandılar ve mü-
içerisinde olması gerekir. İbni Ömer radıyallahu anh nafık olarak isimlendirildiler. Peki, bugün her
şöyle diyor: fırsatta 'gücüm yetmiyor' iddiasını öne süren biz
Müslümanların hali nice olur? O zamanın zor-
"Rasûlullah'a dinlemek ve itaat etmek üzere biat luklarıyla kıyaslanamazken bugün bazı mesele-
ettiğimiz zaman bize; 'Gücünüz yettiği kadar' der- lerde bu iddiayı öne sürmek gerçekten tehlikeli
di."  17 ve sakınılması gereken bir iştir.
Kişinin gücünün yettiği şeylerde itaat etmesi, Dualarımızın sonu alemlerin Rabbi olan
Allah'ın subhanehu ve teâlâ "Allah hiç kimseye gücünün Allah'a hamd etmektir.
yetmediği bir şey yüklemez" ve "O halde gücünüz
yettiğince Allah'tan korkun" genel hükmünün kap-
samına girmektedir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Size neyi emredersem, ondan gücünüzün yettiği


kadarını yapınız."  18

Güç yetirmek kişiden kişiye göre değişebi-


len bir durumdur. Kimisine zor gelen bir durum

15. Müslim
16. Muttefekun Aleyh
17. Buhari
18. Muttefekun Aleyh

46
Okuma Parçası
keremcaglar@tevhiddergisi.com Kerem Çağlar

Olağanüstü Süreçler,
Fetoperatif Manzaralar
‘Hizmet'çiler, böyle bir kompleksin altında muvahhid-
lere Fetoperatif muamele çekmekle kalkmaya çalış-
maktadırlar. Kemiklerini eritecek böyle ağır bir komp-
leksle başa çıkabilirler mi çıkamazlar mı bilinmez.

B ir insan ömrü kadar geçmişi olan Cumhu- Olağanüstü gündemin olmadığı bir günü
riyet tarihi boyunca yöneticilerin bol bol dahi geçmeyen böyle bir memlekette 'olağan' bir
tekrar ettikleri basmakalıp bazı cümleler vardır, konumda kalmaya muvaffak olabilen bazı Müs-
bilirsiniz. lümanlar da şu kritik(!) süreçte olağan şüpheli
olmayı fazlasıyla hak etmiş olmalılar ki bu 'ola-
'Ülke olarak çok kritik bir dönemden geçiyoruz...' ğanüstü' süreç ahengini bozdukları için olsa gerek
ğadirdîde bir surette derdest edildiler.
'Olağanüstü bir süreçten geçmekteyiz...'
Herkesin ve her kesimin 'olağanüstü süreç'leri
Bu klişeleşmiş cümleler o kadar sıkça tekrar de farklı farklıdır.
edilir ki 'Ba-ba!' sözcüğünü hecelemekte zorla-
nan bebelerin dahi neredeyse bu cümleleri sular Mesela, Kemalistlerin olağanüstü süreçlerin-
seller gibi konuşmaları pek de garip karşılanmaz de, minberde yahut mihrapta olması gereken ilim
herhalde. ve fazilet ehli alimlerden birçoğu ya darağacında
sallandırılmakta ya da diyar-ı gurbette ömür tör-
Her ne hikmetse şu kritik dönemden halen pülemektelerdi.
de 'geçebilmiş' değiliz. Malumunuz süreç de halâ
'olağanüstü' halden aşağısı kurtarmaz ayarından Çatlamış damarlarında full safevî kanı dola- Cemâziye’l-Evvel
çıkmadı! şan, Tuğyaniye şiasının baş tağutu Hamaney'in 1435

MART'14 • SAYI: 26

47
Şam ve Bağdat'taki cellatları Esad ve Maliki'nin, Müslümanlara yönelik olarak insaniyetten ve
halkı füzeleyip bombalamaları ile beraber Neo- ahlaktan mahrum zulüm operasyonlarına ara
Kemalistler de şanlı(!) mazilerini yad etme imka- vermeden devam etmektedirler.
nı buldular. Üzerine bomba yağdırdıkları ve ka-
lan sağları da tenkilata maruz bıraktıkları Dersim İktidar paylaşımı savaşında it dalaşı içerisinde
günlerini hatırlayan veya okuyan her kemalistin oldukları diğer taraf karşısında (en azından şim-
öz libidosu tavan yapar. İşte bu olağanüstü mo- dilik) bulundukları mevzileri terk etmek zorun-
tivasyonla nevzuhur Neo-Kemalistlerden 'arpa da kaldıkları için hezimete uğramış sütoğlanları
ambarlarına' yeniden hücum edip dalacakları taburunun besili neferleri gibi kıçın kıçın geriye
günlere kavuşmanın emel ve hayalleriyle avunup çekildikleri şu sıralarda ellerindeki kurşunları
ömürlerini şenlendirmekteler şu sıralar. da, kabaran Fetoist damarlarından yayılan ve
ruhlarını sarmalayan vecd haliyle muvahhidle-
Çok partili dönemin 'olağanüstü süreçleri' re sıkmanın tarifsiz keyfini(!) yaşamaktan geri
darbeci generallerin 'kritik dönem'leri, 'Hassas durmadılar.
devir'leri, 'Zor günler' vs. derken nihayet bugün-
lerde ülke gündemini işgal eden 'olağanüstü Fe- Özellikle de emniyet, istihbarat ve yargı
totik' bir süreçle karşı karşıya bulunmaktayız. kurumları başta olmak üzere devlet kade-
melerinde işgal ettikleri makamlar ve
Olağanüstü süreçlerde dahi fıtri ve pozisyonlar olmasa, selik ve edilgen
tabii duruş ve pozisyonlarını koru- kişiliklerinin varlığından, eşleri ve
yabilenler de her zaman olduğu gibi gözlerinin altındaki yedek 'gözyaşı
yine Müslümanlardır. torbaları' ile her an ortalığa sal-
yalar, sümükler püskürtmeye
Müslümanlar, kuvve-i Tarikat mensubu amade nursuz tağuttan başka
azamiyeleri ile it dalaşı ame- 'Hizmet'çiler tarikat
da kimseciklerin haberi bile
okuma parçası

liderlerinin göz torbalarında


liyesinde teşrik-i mesai- depolanmış kin ve düşmanlıktan olmayacak. 'Hizmet'çiler,
de bulunan tarafları ikmal ettikleri mühimmat ile böyle bir kompleksin
taşlamaya vakit ve mazlum Müslümanlara yönelik altında muvahhidlere
efor harcamaktan her olarak insaniyetten, ve ahlaktan Fetoperatif muamele
daim sarfı nazar etmiş- mahrum zulüm operasyonlarına
çekmekle kalkmaya ça-
ara vermeden devam
lerdir. Zira Müslümanların etmektedirler. lışmaktadırlar. Kemiklerini
Rasûlullah Efendimize sallal- eritecek böyle ağır bir komp-
lahu aleyhi ve sellem hakiki mânada leksle başa çıkabilirler mi çıka-
ümmet olmak için, bir gücün yirmi mazlar mı bilinmez. Fakat eğer bu
dört saatten fazla olmamasına hayıf- psikopatolojik halleri böyle devam
lanırcasına yoğun gayretleri vardır. edecekse her bir tanesinin dünyası-
nın harap olacağını tahmin etmek zor
Muhteviyatında biraz muhafazakârlık değildir. Bu hal üzere devam ettikleri müd-
olan ve gerçek amacı hakkında 'Hizmet'çi mü- detçe ahiretteki akıbetleri de aynı olacaktır.
ritlerin dahi bilgi sahibi olmadıkları Fethulîye
tarikatının Pennsyllvania'da patlayan bağır- Müslümanlara yönelik olarak icra ettikleri her
saklarının kokusu bütün memleketin kimyasını operasyondan sonra küfrün ana karargâhlarında
bozdu. Hal böyleyken 'Hizmet'çiler sınıfından Pennsyllvanıa'ya yağan tebrikler, 'Hizmet'çilerden
müridlerin kümelendikleri polis ve yargıda kur- emeği geçenlerin her birisine son derece müte-
dukları kumpas ile müşterek bir zulüm mekaniz- vazi(!) küçük boy bir tencere kapağı ebatında
ması marifetiyle hem de giderayak can havliyle 'Pheto' marka kol saatleri ile taltifat şeklinde cüz'i
bazı Müslümanları paçalarından dişleme teşeb- olarak tevdi edilmektedir.
büsünde bulundular.
Yeni 'İkiz Kule' Tarikat-i Fethulîye
Tarikat mensubu 'Hizmet'çiler tarikat lider-
Bundan on beş-yirmi yıl evveline kadar zahi-
lerinin göz torbalarında depolanmış kin ve düş-
re göre Panturanist olarak tavsif edilebilecek olan
manlıktan ikmal ettikleri mühimmat ile mazlum
'Hizmet'çiler taifesinin gerçek yüzleri her geçen

48
sene biraz daha netleşti. 'Dinlerarası Diyalog' için
Papalık Konseyi'nin organize ettiği Batı destekli
misyonun, Vatikan'da mukim Kardinallerden
sonraki en önemli mümessili olan 'Timsah civcivi,
Gözyaşı ambarı'nın tahıl tanesi gibi mebzul mik-
tar müridleri de bu 'Hizmet'e işte böyle katkıda
bulunmaktadırlar.
Fethulîye Tarikatı müntesipleri, görevleri,
yetkileri ve bulundukları pozisyonlara göre bu
'Kutsal' hedefe ulaşmak için ellerinden geleni yap-
maktadırlar. Papa 6. Paul'ün, 28 Ekim 1965'te
Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak belirlediği 'Bü- Müslümanlar; Allah subhanehu ve teâlâ, Rasûlullah
tün İnsanları Kiliseye Döndürmek' amaçlı diyalog ve müminlerin derin muhab-
sallallahu aleyhi ve sellem
misyonunun bilerek ve isteyerek yüklenicisi olan betiyle kalplerini ısıtıp yoğururken, tarikat-ı
cuntacı tarikat mensuplarının nezdinde; ha kili- Fethulîye'nin sevgi ölçüsü tarikata şekil veren
se, ha cami, ha havra... Aralarında herhangi bir Fetoizm ideolojisinin ilkelerine ve tarikat önde-
fark olmadığına, zira en nihayetinde her üçünün rine mutlak bağlılık ve itaattir.
cemaatlerinin de cennet'te(!) buluşacaklarına iti-
kad etmektedirler. Sahih tevhid akidesine sahip Müslümanlar her türlü ins ve cin şeytanların
olmasın da, artık üçünden hangisi nasip olursa, şerrinden tek ve Kahhar olan Allah'a sığınırlar.
onlar için fark etmeyecektir. Fethulîye tarikatında ise ilim, cihad ve davet ehli
faziletli alimlerden ve Müslümanlardan 'Vatikan
Evveliyatı dini görünümlü bir yapı iken şu son
ve Pentagon'a sığınılır.
hali ile böyle bir iddiayla ortaya çıkmış bir cami-
anın başına gelebilecek en büyük belalardan olan
'Dış mihraklı milis bir güç' olarak maruf ve meşhur
Tarikat ve Fetoizm
olmaları da artık defterlere kaydedilmiş bulun- Fetoizm diye kavramsallaştırdığımız bu hare-
maktadır. Deftere nasıl kaydedildiyse tarihte de ket ilginç bir biçimde zaman ilerledikçe radikal-
hep o kayıtlar üzere anılacaklardır. Bugünden leşmiştir. Şöyle ki: Eskiden halim, selim, mülayim
başlayarak her hatırlandıklarında Karmatîlerden olmaları, naiflikleri ve çıtkırıldım nezaketleriyle
hallice bir ilgi ve duyguyla anılacaklardır. bilinen tarikat müntesipleri; Fetoizm ideolojisi-
nin teorisyeni ve tarikat lideri olan zat tebdil-i
Her ne kadar dini bir yapı olarak ortaya diyar eyleyip Pennsyllvania'ya göçtükten sonra
çıktılarsa da asıl misyonları, İslam'ın özü olan gayr-ı tabiî bir mutasyona uğramışlar gibi daha
tevhid inancı, Yahudiler ve Hristiyanlar başta haşin tutum ve tavırlar sergilemeye başladılar.
olmak üzere genel anlamda Batı nezdinde daha Dost ve düşman algıları, tanımlamaları ve fiili
makbul(!) ve kabul edilebilir bir temelde tecdid uygulamaları da buna paralel bir şekilde değişti.
ile teorize etmeye cüret edebilmişlerdir. Böylece Ya da aslında öyleydi de bunu daha görünür bir
bir eliyle Hırka-î Şerif 'i mesheden(!) tarikat li- biçimde göstermeye cesaret etmeye başladılar.
deri, diğer eli ile de Papa'sının cübbesine yapış
yapış yapışmış, samimiyetten, sahihlikten ve sağ- Bir taraftan laik-demokratik cumhuriyetin
lıklı muhakemeden de mahrum bir pozisyonda tüm değerlerini, ilkelerini ve muhabbetini kalp-
'basılmış'tır! lerine içirip damarlarına pompalarlarken, öte
yandan küresel küfür güçlerinin onay ve rızala-
Müslümanlar Allah'a kulluk yolunda tevhid
rını almak ümidiyle tevhid davetinin ve cihadın
ile soluklanırken Fethulîye tarikatı mürşidinin
faziletli önder şahsiyetleri başta olmak üzere tüm
ana yakıtı, duyguları terörize etmektedir.
muvahhidlere; ne Papa(ları)'ndan ne de 'Presi-
Müslümanlar ancak ve yalnız kendileri gibi dent'lerinden duyulmuş küfür ve hakaretlerle kö-
muvahhidleri dost ve kardeş edinirken tarikat-ı pük köpük salyalar fışkırtmaktan geri durmadılar.
Fethulîye'de bu durum çingene bohçasını andırır.
Oldukça geniştir ve çıfıt çarşısı gibi bol çeşitli Tevhid davasının gayretli davetçilerine buğz Cemâziye’l-Evvel
ve adavette dillerini en az bir kürek kadar uza- 1435
dinler ve ideolojiler barındırır.

MART'14 • SAYI: 26

49
biat etmelerine mukabil taltifat-ı mahsusadan
milyon milyon dolarlık ihalelerin ihsanı ile meş-
gul olur.
Ka'b bin Ebi'l Eşref 'ten çok şey öğrendikleri
pek aşikâr olan medya grubunun hizmetçi mü-
ridleri o gün neler yazmaları gerektiğini mür-
şidlerinin muştulamalarıyla öğrenme saadetine
ulaşırlar!
Söz sahibi olduğu kurumlarda Fetoizm ide-
olojisine sıkı sıkıya bağlı 'Hizmet'çi tarikat men-
supları dışında başkaca herhangi bir kesimden
tırlarken; Mukaddesat-ı İslamîye'ye hakaretler, hiç kimseye yer verdirmez, eğer böyle birileri
mustazaf Müslümanlara da bombalar ile füzeler varsa da acilen ayağını kaydırtır. Zira kendile-
yağdıran Haçlılar ve Siyonistler karşısında dille- ri dışındaki herkes düşmandır. Düşmana karşı
rini kediler kapmış gibi zillet içerisinde suskun- yürütülen bu harpte ise her türlü ayak oyunları
luktan dolayı badem boyu bıyıklarla erkeksi bir 'meşru'dur.
görünüm kazandırmaya çalıştıkları matruş su-
ratlarının bir milimetrekaresi dahi kızarmamıştır. Ömrü boyunca mürekkep yalayıp yuttuğu
iddia edildiği için bazı kesimlerce alim sıfatı
"Yoksa kalplerinde hastalık olanlar; Allah'ın,
yakıştırılan tarikat önderi, temeli faize dayalı
kinlerini asla meydana çıkarmayacağını mı zan-
olduğu için her an Allah ve Rasûlü ile savaş ha-
nettiler."  1
linde bulunan bankalar arasında para trafiğini
İstikamet: Gayya Kuyuları yönlendirme vazifesini de ihmal etmemektedir.
okuma parçası

Yaptıkları ameller bakımdan en çok zarar eden Kendisine masumiyet atfeden bağlılarından
ve dünya hayatında ayrılmaz bir bütünün parça- oluşan eğitim kurumlarındaki öğretmenlerine
sı gibi müşterek iş tuttukları Evangelist-Siyonist laik cumhuriyetin okullarında olduğundan çok
Haçlılar ile birlikte yaptıkları bütün çalışmaları daha kötü olmak üzere Batı'yı Beytullah'tan son-
boşa gidecek olan 'Hizmet'çilerin varlık nedenleri raki ikinci kıble olarak empoze ettirir.
dahi muvahhidlerdir. Zira karanlık, ancak aydın-
lığın arkasına sığınarak varlığını görünür kılabilir. Ehli kitap ile cennette buluşmak(!) hayalle-
'Hizmet'çilere de miadlarını dolduruncaya dek riyle yaşayıp onlara karşı azami derecede ülfet
küresel küfrün sularındaki tağutî düzenin kayı- ve muhabbet gösterirken, kendisini ve önderi ol-
ğında kürek çekmelerine izin verilmiştir. duğu sapkın tarikatın ideolojisini reddeden mu-
vahhidlere karşı kaynağı net olmayan bir hamiyet
Fetoizm, batinî-ruhanî karakteri nedeniyle ile 'yıldırın!' talimatları yağdıran 'Hizmet'çi başı
sözde 'hasım' olarak ilan ettiği Şia'daki masumiyet ve peşinden yürüyen diğer 'Hizmet'çi müridle-
ve takiyye özelliklerine pratikte, sınırların zorla- rin, nihayetinde varacakları menzil, 'azabın hiç
yıcı ölçüde sarılmaktadır. hafifletilmediği ve kurtuluştan ümit kesecekleri...'
Kendisini kusursuz ve huzurlu bir toplum bir yer olan gayya kuyularıdır.
oluşturmaya adadığını iddia eden Fetoizm ide-
Müslümanların aleyhinde küfürle işbirliğinde
olojisinin kurucusu ve fiili liderinin baş döndü-
bulunanlar, doğru yoldan sapan ve saptıranlar,
rücü 'eylemlerinin' ise, büyük Mason locasının
Allah'a karşı yalan uyduranlar, kafirleri dost edi-
büyük üstatlarının faaliyet programından da
nerek müminlere zulmedenler, tabiilerini ken-
daha yoğun olduğu görülecektir.
disine kulluk ettiren ve küresel çaptaki tağutlara
İslam coğrafyasındaki mustazaf halklar bir kullukta bulunup bütün gücüyle tevhid davetçi-
dilim kuru ekmeğe muhtaç iken 'Hizmet'çi başı lerine karşı harp ilan eden tağut için:
Pennsyllvania'daki hane-i saadet'inde kendisine __ Bijî Cehennem! 2

1. 47/Muhammed, 29 2. Yaşasın Cehennem!

50
Her Şeye Dair
mahi@tevhiddergisi.com

Mahi

Ben Ne Yapmışım?
Önce değişmelisiniz. Değiştiğinizi onla-
ra ispat etmelisiniz. Sesinizden başlaya-
rak yumuşamalısınız. İçinizde dibe attı-
ğınız çocukluğunuzu bulup çıkar malı,
çocuğunuzla çocuk olmayı başarmalısınız.

U yumuş kalmıştı yatağın üstünde. Üstü de


açıktı. Donmuştu soğuktan. Uyuyan in-
sanın üzerine kar yağarmış derler doğruymuş.
yanılmamıştı. O ses... Çok sevindi. Başladı din-
lemeye.

Her tarafı tutulmuştu. Telefonunu aradı el yor- Program tekrar değil arşivden yayınlanmıştı.
damıyla. Saate baktı. Gece iki otuz olmuştu. Konu çocuk ve anne idi.
Remzi bey yine gelmemişti yatağa. Günlerdir
köşe kapmaca oynuyorlardı evin içinde. Birbir- Çocuk lunaparka yeni girmiş meraklı kişi
leri ile göz göze gelmemek için uğraşıyorlardı. gibidir. Ses ve ışıkların peşinde coşku ile koşar.
Bu çocuksu bir heyecandır. Peki ebeveynler ne
Tüm uykusunu almış gibiydi. Odadan çıktı. yapar? Önce çocuğu hiperaktif diye etiketler,
Remzi bey kanepenin üzerinde uzanmıştı. Üstü- sonra çeşitli baskılarla, azarlamalarla, cezalarla
ne ince bir battaniye almış uyumuştu. Mutfağa içindeki yaratılış enerjisini söndürür. Kimi bunu
geçti. Bir iki bir şey atıştırdıktan sonra radyoyu beceremeyince çocuğunu psikoloğa götürüp, ben
açmak istedi. Bazı programların tekrarı yayın- söndüremedim siz söndürün dercesine verilen
lanıyordu. Belki Hanelere Rahmet programının ilaçlarla çocuğu uyuşturur. Hele bilgisayar ba- Cemâziye’l-Evvel
da tekrarı olabilirdi. Frekansı ayarladı. Evet evet şına oturtulan çocuklar yok mu? Onların duru- 1435

MART'14 • SAYI: 26

51
mu daha içler acısıdır diyordu bayan incecik ve Aslında hanımlar çocuklarımızı saatli bomba
sükûnet veren sesi ile. gibi kurup ayarlayan bizzat biz anneleriz farkında
mısınız?
Fatime hanım duydukları karşısında şaşır-
madan edemiyordu. O da hep çocuklarının ha- Fatime hanım şoktaydı. Neler yapmıştı meğer
reketliliklerinden yakınırdı. Küçükken ellemedik bilmeden. Doğru hiçbir davranışı yoktu şimdi-
eşya bırakmaz, çekmeceleri boşaltmaktan sonsuz ye kadar. Ettiği hakaretleri düşününce hepten
mutluluk duyarlardı. Fatime hanım ise bunlara kötü oldu... Siz ne biçim çocuklarsınız! Siz in-
hep engel olmuş, onları kısıtlamıştı. san mısınız! Ömür törpüleri... Sizi doğuracağı-
ma taş doğursaydım... Sözleriyle nasıl da ezerdi
Devam ediyordu sunucu: onları. Hele tehditleri... Bırakıp gideceğim sizi
derdi. Çocuklar anne diyerek hepten eteklerine
Kimi ebeveynler zaten tahammülsüzdür, ger- yapışır bu sefer de iterdi onları. Oysa mahcup
gindir. Bu kişi için koltukların tepesinde gezip edilen çocuk mahcubiyetini kaybeder, arsız olur
yere atlayan çocuk asla kabul edilebilir değildir. demişti bayan.
Oysa bunlar çocuğa yapılan büyük bir haksız-
lıktır. Çünkü o sırada çocuk içindeki enerjiyi Çocuk engellendikçe hırslı ve içinde uh-
kullanmakta; emdiği, ellediği, kurcaladığı deler kalmış ikinci bir dünya oluşturacak
hatta yere vurduğu her cisim sayesin- ve gerçek dünyadan kopacaktı. Zarara
de eşyayı yani hayatı tanımaktadır. uğramamak için de olduğu gibi gö-
Koltukların tepesinde gezen ya da rünmemeyi tercih edecek, sahte bir
eline ne geçti ise emip yere atan, benlik oluşturacaktı... Yani dinî
odalarda pıtır pıtır dolaşan literatürde münafıklığa başla-
her şeye dair

yetişkin biri olsaydı, evet tep- yacaktı...


kilerinizde haklı olabilirdiniz. Ettiği hakaretleri
düşününce hepten
Ama o bir yetişkin değil, Kendi gibi olamayan,
kötü oldu... Siz ne biçim
ÇOCUK... çocuklarsınız! Siz insan yaşadığı duygusal boş-
mısınız! Ömür törpüleri... Sizi luğu kapatmak için
Tam da beni anla- doğuracağıma taş doğursaydım... sevmeye, sevilmeye
tıyor diye düşündü. Sözleriyle nasıl da ezerdi şiddetle ihtiyaç duyacak-
onları. Hele tehditleri... tır. Kendisine ilgi gösteren ilk
Evde ses yapılmasına ta- kişiye hemen bağlanacaktır...
hammül edemezdi. Çocuk Bu tür çocuklar suiistimal edil-
dediğin edepli olur, laf dinler, sus meye çok müsaittir.
deyince susar, otur deyince oturur
derdi. Demek içlerindeki doğal ener- Çocuk ebeveyne ihtiyaç duydu-
jidendi. ğunda yoğunluğunu bahane gösterip
ruhen ona yönelemeyince, çocuk dışlan-
Sen ne yaptın Fatime? Baskı ve aşağılaya- mışlık hisseder. Bu da aşağılamanın farklı bir
rak o enerjiyi tükettin. versiyonudur. Oysa kendileriyle vakit geçirilen
çocuklar anne babalarının yanında değerli ol-
Çocuk eşyayı merak duygusu ile tanır. Sen duklarını hissedecektir...
engel olunca hızla büyüdüğü için artık bu şan-
sı da, merak duygusu da kalmayacaktır. Merak Offffffffff Allah'ım peki bunların hiç mi te-
etmeyen insan ileriki yaşlarda neden okumak lafisi yok diye düşündü.
istesin ki? İşte anneler çocuğunuzdaki merak
duygusunun katili de sizsiniz... Tüm bunların telafisi için yeni bir sayfa açıl-
malı... Önce değişmelisiniz. Değiştiğinizi onlara
Aşağılanan, baskı altına alınan çocuk kişilik ispat etmelisiniz. Sesinizden başlayarak yumuşa-
kaybına uğrar. Baskıyla yaptığı her davranış onun malısınız. İçinizde dibe attığınız çocukluğunuzu
iradî davranışı değildir. Zorla yapıyordur. Ki er- bulup çıkarmalı, çocuğunuzla çocuk olmayı ba-
gen olduğunda da artık yapmayacaktır. şarmalısınız. Size yeniden güvenmelerini sağ-

52
lamalısınız. Sevginizi ifade etmelisiniz. Doku-
nuşlarınızı arttırmalı, onlarla vakit geçirmeye
çalışmalısınız. Ve tabi Allah'tan yardım istemeyi
başta da sonda da unutmamalısınız. Onlar size
emanet. Bunun hesabının sizden sorulacağını
hesaba katarak davranmalısınız.

Program bitmişti. Fatime hanım da bitmişti.


Enkaz yığını gibiydi. Bir müddet yerinden kal-
kamadı.

Çocuklara bakmak için odaya girdi. İçi sızladı.


Üst başlarıyla girmişlerdi yatağa. Taha'nın başu- Bir keresinde Tuva'yı çok dövmüştü. Çocuk
cuna yaklaştı. Baştan aşağı süzdü onu. Ne kadar kekelemeye başlamış, altını uzun bir zaman ıs-
da zayıftı. Kemikleri dahi sayılabilirdi. Uykuda latmıştı. Bir de bunun için bağırıp aşağılıyordu
kaşlarını çattığı için olsa gerek ufacık çocuğun her sabah.
yüzü kırış kırıştı. Belli ki huzursuz uyumuştu.
Durakladı... Saçları uzamış ensesini kaplamıştı. Gözleri nemlendi.
Yüzünü okşadı şefkatle... Acaba kaçta yatmışlardı
diye düşünmeden edemedi. Süha'ya baktı. Yav- Ne kadar ruhsuzum Allah'ım sanki rahmete
rum diyebildi. Sanki yetimdi her biri. Ne kadar dair ne varsa söküp alınmış içimden dedi... Ço-
ilgisizim. Ne kadar kaygısızım Allah'ım... Ne ya- cuklarının hemen her birindeki tuhaflıkların dav-
pıyorum ben? Remzi haklı galiba, ben bu evin ranış bozukluğu olduğunu duymuştu seminerler-
kadını da bu çocukların anası da değilim sanki. de ancak ortaya çıkma sebebinin kendi olduğu
Kendi hayatımı yaşamanın peşindeyim. Onları hiç aklının ucundan dahi geçmemişti.
yetiştirme, eğitme adına hiçbir şey yapmamışım.
Yapmadığım gibi bir de kişiliklerini, ruh dünyala- Küçücük dünyalarında neler de yaşamışlar-
rını bozmak için olağanüstü gayret sarf etmişim. dı. Kim bilir içlerinde ne fırtınalar kopmuş, ne
uhdeler kalmıştı.
Büyük bir pişmanlık çöktü içine. Çocukları
ile ilişkisini düşündü. Onları içten kucakladığı Tuva'nın yanına uzandı sarıldı ona. Çocuk
görülmemişti. Hep mesafeliydi. Şımartmamak annesinin sıcaklığını hissetmiş olacak ki sokuldu
için sözde böyle davranmıştı. Daha bebekken iyice. Sıkıca sarıldı Fatime. Ağlıyordu bu arada...
bile sık sık kucağına almaktan kaçınırdı. Sana
alışmasın demişlerdi. Ağlatarak az mı uyutmuş-
tu çocuklarını. Oysa ki güveni bulacaktı çocuk
anne kucağında. Yabancı bir dünyadan gelmişti o.
Garipti. Ve sığınacağı tek liman annesinin koynu
idi. Orada korkulardan emin olabilirdi. Bunları
daha ilk kez bu radyo programında duymuştu.
Doğru olduğuna inandığı bir çok usul hatalıymış
bunu nereden bilebilirdi.

Bağırdığı anlar geldi gözünün önüne... Ba-


ğırdığında çocuklar korkudan pısıyorlardı. Zafer
kazanmış hissediyordu kendini. İşte sizi böyle
adam ederim ben derdi hep... Bu hareketiyle
çocuklarının içine doldurduğu kini hiç hesaba
katmamıştı... Yüz ifadeleri düştü zihnine... Korku
dolu gözlerini hatırladı bir an... Dayak yememek
için odaya kaçıp yatağa sokuluşlarını... Cemâziye’l-Evvel
1435

MART'14 • SAYI: 26

53
Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye
Mirsad Ağınt

Katre ve Köpük
Ya kaynayan kazanlardan taşmak için çırpınıyor-
sun, ya çalkalanan yurtlardan çıkmak için feryat
ediyorsun, ya da mayalanmış ideolojilerin ekşi-
mesinden dolayı köpük köpük köpükleniyorsun.

D udaklarında, imanına zulüm karıştırma-


mış Muvahhid bir Müslüman olarak yaşa-
maktan doğan sevinçli bir gülümseyiş titriyordu
Abdurrahman, ruhundaki çoraklığı belki
münbit bir iklime çevirebilir umuduyla işittiği
her sese kulak, her manzaraya dikkat kesiliyordu.
ihtiyarın. Çocuklarının hatta başka insanların Miting meydanlarını hınca hınç dolduran gönül-
da dertleriyle alâkadar olduğunu gösteren göz- lü ve coşkulu kalabalıkların arasına katılmamak
lerindeki parıltılar muhatabına gönderiyordu. için zaman zaman zor zaptedebiliyordu kendisini.

Abdurrahman, babasının nasihatlerini dinli- İbrahim Efendi, hilm ile, sabırla, hikmetle
yor, sorduğu bazı sorulara kısa cevaplar veriyordu. oğluna öğütlerde bulunmaya devam ediyordu.
Hep az konuşurdu Abdurrahman. Konuşurken Oğluyla karşılıklı oturmuşlar, rahat ve mesud iki
aklında bambaşka şeyler olduğu açıkça belliydi candan arkadaş gibi muhabbet tadında anlatma-
her halinden. ya başladı anlatacaklarını ihtiyar mümin.
__ Bak oğul, sana anlatacağım bu hikayeyi
Düşünceli ve bazen de buğulu bakışlarla
karşısındakinin gözlerinin içine içine bakıyor- ben henüz çocukken dinlemiştim. O zamandan
du. Bu bakış tarzı, muhatabını görüp görmediği beridir katreyi, damlayı tanıyıp sevmiş, köpüğün
hususunda kuşkulandırırdı insanı bazen. Öyle de ne olduğunu öğrenmiştim. Önce şu ayeti dinle,
doluydu öyle hüzünlüydü ki yüzünü kaplayan sonra hikayeyi.
bu çocuksu masumiyet zaman zaman kayboluyor, " O, gökten su indirdi de vadiler kendi ölçülerince
yerini gelincik tarlasını andıran kızılca renkli bir
sel olup aktı. Bu sel, çıkan bir köpüğü yüklenip gö-
maske takılmış gibi bir yüz alıyordu o sırada. türür. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte
erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte
İbrahim Efendi, oğlunun sıkıntılarını biliyor,
Allah, hak ile batıla böyle misal verir. Köpük atılıp
çözüm için çaba gösteriyor ve çokça dua ediyordu gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryü-
bu gaileyi selametle atlatsın diye. zünde kalır. İşte Allah böyle misaller verir."  1
Abdurrahman... Şu yaşına dek babasının bir Köpük ile katre arasında şöyle bir konuşma
dediğini ikilememiş, güzel ahlaklı, iyi huylu ve geçtiği anlatılır:
mürüvvet sahibi genç bir adam.
Köpük:
İbrahim Efendi... Oğlunun hayattaki tecrü-
besizliğinin ve son zamanlarda yaşanmakta olan __ Ahh! OOff!
farklı siyasal dalgalanmaların etkisini kazasız be-
lasız atlatma telaşında bilge bir baba... 1. 13/Ra'd/13

54
__ Hayırdır Köpük, ne oldu yine?
__ Ne mi oldu? Daha ne olsun, üstüme üstüme
geliyorsun ve zavallı kabarcıklarımı hiç acımadan
parçalayıp dağıtıyorsun ve... Ve ondan sonra da
sorduğun soruya bak, ınghh!
__ Buralara neden geldiğimi sen de çok iyi
biliyorsun, değil mi?
__ Evet, evet... Biliyorum. Fakat, bunu biliyor
olmam bana böyle tıpır tıpır darbelerle saldırma-
na gerekçe olamaz, anlıyor musun, olamaz...Ahh!
__ Sakin ol Köpük. Hemen köpürdün yine. bu isimle çağırmış. Katre bir gün bir akarsuya
__ Sizin elinizden nerelere gitsem bilmem ki, inmiş. Akar suya iner inmez kıyıda bulunan irili
ufaklı taşlara yönelmiş. Orada kendisinden ve
Ooff!
arkadaşlarından çok farklı şeyler görmüş. Bunlar
__ Gidebileceğin bir yer olamadığını defalarca şişkince ama içi boş baloncuk gibi varlıklarmış.
kendin itiraf ettin. Her seferinde de böyle mıy-
Katre bunları gördükten sonra birlikte indik-
mıntı mıymıntı mızmızlanıp duruyorsun.
leri diğer arkadaşlarına katılıp akar suyla birle-
Köpük sustu, yutkundu ve ümitsiz bir tavırla şerek akıp gitmekten vazgeçmiş. Yeni varlıklar
ellerini yüzüne kapadı. Derinden bir of çekerken değişik bir ortam onu heyecanlandırmış tabi.
az kalsın birkaç kabarcığı daha patlatacaktı. 'Ooo... Ne güzel şeyler!' demiş içinden.
Yağmur damlası Köpük'ün halini her gördü- Arkadaşlarından ayrı kaldıktan kısa bir süre
ğünde Allah'a hamd ediyordu. Hem nasıl hamd sonra arkadan dalga dalga gelen şiddetli çalkan-
etmesin ki? Ya o da işte bu zavallı köpük ve kabar- tılar onu kıyıdaki taşlara çarpıp çarpıp bırakmış.
cıkları gibi şişkin de olsa çok zayıf bir baloncuk Sonra bir yosun kümesine takılmış. Tek başına
olsaydı? Aman Allah korusun. Böyle bir akıbeti kalıpta hiç alışık olmadığı şeylerle karşılaşınca
düşünmek bile kızgın çöl kumlarına düşmekten aklı karışmış, hatta büyülendiğini zannetmiş.
çok daha kötü gibi geldi ona. Köpük'ün hikaye- Çok tuhaf bir şekilde içini gıdıklayan bir hoşluk
sini hatırladığı zaman ona hep acımıştır. Ne acı... sarmış yüreğini sonra. 'Ohh!' demiş. 'Ne güzel
cık, cık, cık! şeymiş özgür olmak, yaşasın!' diye sevinçten zıp-
Bu Köpük, daha önce kendileri gibi duru bir zıp zıplayıp sıçramaya başlamış.
yağmur damlasıydı. O da gökten uygun bir öl- Onun böyle sevinç içerisinde hopladığını gö-
çüde tane tane ipeksi bir dokunuşla yeryüzüne ren haşin dalgalar tekrar Katre'ye yönelerek onu
inen yağmurun bir danesiydi, incecik, nazenin. şiddetli bir şekilde savurmuşlar. Katre öyle bir şok
Yağmur taneleri hep beraber kupkuru yerlere yaşanmış ki öldüğünü zannetmiş. Ayıldığında ise
ulaşırlardı. İnsanların faydalandıkları türlü tür- artık kendi kendisini tanıyamaz olmuş. Önceki
lü ekinlerin, tane tane salkım salkım meyvelerin, haline benzer hiçbir tarafının kalmadığını fark
çeşit çeşit sebzelerin, otların ve çiçeklerin yeşer-
etmiş ve bundan biraz ürperir gibi olmuş. Ne
mesi ve boy vermesi için onlara hayat verirler, olmuştu ona? Kıyıda yakınında duran bir su bi-
can suyu taşırlardı. rikintisinin başında durup kendine baktığında
Her zaman olduğu gibi Allah'ın izniyle yarar- hayretle bambaşka bir şey olduğunu görmüş. Kısa
lardı. Kimi zaman (güzel memleket) olarak isim- bir süre önce imrenerek izlediği köpüklerden bir
lendirdikleri verimli topraklara düşerler, bundan çöplük olmuştu. Çevresinde de sayamadığı ka-
da çok mutlu olurlardı. 'Kötü' olarak tanındıkları dar kabarcıkların olduğunu görmüş. Akarsuyun
yerlerden ise hiç hoşlanmazlardı ama nerde in- üzerinde yüzerek gelen diğer köpük tabakaları
meleri emredildi ise itaat eder güle eğlene oraya onu tebrik etmek için sıraya girmişlerdi. Kimisi
varırlardı, onları taşıyan bulutların içinde. kızıla çalan pas renginde, kimisi küf yeşili, kimisi
de yosun karası rengindeymiş. Hepsi bir ağızdan
O zamanlar Köpük'ün adı Katre imiş. Billur Köpük'ün aralarına katılmasını kutlamışlar: Cemâziye’l-Evvel
1435
gibi berrak, hoş ve temiz olduğu için herkes onu

MART'14 • SAYI: 26

55
rahmet yağmuru gibi yeryüzüne yağmaya devam
ediyorlar. Yeryüzü allı pulu ziynetini tamamlasın
diye. İnsanlar âb-ı hayatı tanısınlar, kana kana
kansınlar diye...
Ya köpük ne yapıyor? O da içi hava dolu ka-
barcıklarının patlamaması için çırpınıyor. Yağ-
mur ise her zaman ki gibi katre katre, tıpır tıpır
yağmaya devam ediyor.
Köpük kabarcıklarını da görünümünü ve var-
lığını dahi duru ve temiz olan suya borçludur.
Ancak su bulabildiği zaman ortaya çıkabiliyor.
__ Yaşasın özgürlük! Toprakta, betonda veya çölde ortaya çıkamaz,
çıksa dahi orada asla yaşayamaz. Tıpkı gündüzü
Ahh... Katre Efendi! Ne yaptın böyle, zayi örtüp kapatmaya çalışan, gecenin karanlığı misali.
ettin kendini. Bir ismin âb-ı hayat idi. Her bir Köpük de temiz, arı, duru, hayatının bağlı olduğu
insan için can idin, ümit idin, kuvvet idin, nefes suyun üzerini örtmek için kabarıp kabarcıklanır.
idin, su idin, hayat idin, değerliydin. Şimdi ise Ta ki bir yağmur tanesi yepyeni bir katre gelerek
köpük oldun, kıyılara vuruldun. Yosunlara tu- 'tıp!' diye baloncuklarını patlatıp dağıtana dek
tundun. Çakıllara yoldaş oldun. Katre olduğun hemen herkes Köpük'e hayran hayran bakınır.
zamanlardaki gibi artık ne yükselip bulutlarla
buluşabiliyorsun, ne de toprağa düşüp nebatâta Köpük işte içi hava dolu minik bir baloncuk-
bir nefes, bir nefhâ olabiliyorsun. tur. Akan suyun üzerine yayılır, çöreklenir.

Seni artık öfkeden köpürenlerin ağızlarındaki Sudaki gücün ve hareketin köpük sayesinde
köpük olarak görüyoruz. Bazen de kudurganla- ortaya çıktığına herkesi inandırmak için...
rın sıçrattıkları salyalardaki hararetten tanıyoruz. İçimi hoş ve temiz olan suyun, çirkin gösterip
Tıpkı ölüm denizinde sıçrayan köpük serpintileri kirletmek için...
gibi. Hayat kaynağı ile bağını kopardığından bu
yana yaşayan bir cesetten farksızsın. Şirk mec- Şeffaflığını ve berraklığını bulandırmak için...
lislerinin estetiği ve işret sofralarının ziyneti ol-
muşsun. Tadını ve rengini bozmak için.
Kokutmak için...
Hırslı ve öfkeli hatiplerin coşkun kalabalık-
lardan almayı umdukları alkışların şiddetini ar- Karartmak için...
tırmak için dudaklarındaki süsü olmuşsun. Ya Korkutmak için...
kaynayan kazanlardan taşmak için çırpınıyorsun, Saklamak için...
ya çalkalanan yurtlardan çıkmak için feryat edi- Göstermemek için...
yorsun, ya da mayalanmış ideolojilerin ekşime-
sinden dolayı köpük köpük köpükleniyorsun. Köpük kabarcıklanmaya devam ediyor, ede-
cektir de. Su ise her halükarda mecrasını buluyor,
Maden köpük olacaktın, bari dostların du- bulacaktır da.
daklarında bir gülümseme kadar hafif ince bir Sen; Katre ol,
köpük olsaydın...
Su ol,
İşte böyle Katre bu şekilde köpük oldu. Oysa Dere ol,
eski dostları ve arkadaşları her zamanki gibi içten Nehir ol,
bir mutlulukla kurumuş damarlara akan, görme-
yen gözlere fer, takatsiz dizlere derman, katılaş- Deniz ol,
mış kalplere merhem olmaya devam ediyorlar. Derya ol,

Toprakları bereketlendiren akarsulara dönü- Sakın köpük olma, köpükleşme!


şüyorlar. Katre katre deryalar oluyorlar. Kurak-
Yaa evlat, işte böyle.
lıktan çatlamış topraklar hayat bulsunlar diye bir

56
İktibas Yazı Salih tuna

Böyle Korkunç Hırsızlık Olur Mu?


Evinize bir hırsız girse, ‘hırsız var' diye bağı-
rır veya şikayetçi olur veya şansınız yaver
giderse hırsızı oracıkta enselersiniz. Ya hır-
sız inancınıza, dini anlayışınıza, bütün kut-
sallarınıza dadanmışsa ne yapacaksınız?

B öyle korkunç hırsızlık olur mu? Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Ra-
'Masal, menkıbe, efsane, rüya üreten din algı- sim Özdenören, Atasoy Müftüoğlu edebiyatta,
sının temellerini sorgulamak gerekiyor. Ne zaman düşüncede öncüllerimizdi.
başladı, nasıl başladı?
Atasoy Müftüoğlu'nun 'Vakti Kuşanmak' adlı
Arkadaşlar biliyorsunuz, biz rüyalara karşı so- eseri fakire sorarsanız Türkçede yazılmış en güzel
rumlu değiliz. Menkıbelere, efsanelere karşı sorumlu deneme kitabıdır. (Mavera Edebiyat Dergisini
değiliz. biraz da bu denemeler için okurduk.)

Peki nasıl oluyor da hepimizi bu rüyalar aracı- Atasoy Abi son zamanlarda hem yazılarında
lığıyla baskılıyorlar?..' hem konferanslarında özellikle bir noktanın al-
tını ısrarla çiziyor:
Birkaç yıl evvelki bir konuşmasında böyle
sormuştu Atasoy Müftüoğlu? 'Cemaatler' diyor, 'sadece sayıları çoğaltmanın
peşinde, nitelikli, donanımlı, entelektüel yetiştirmek
'Dünyanın en güzel insanının 5 vakti'  1 başlıklı gibi bir dertleri yok...'
naçizane yazımda bir nebzecik de olsa anlatmaya
Haksız mı?
çalışmıştım onu?
Bakınız, birkaç yıl evvelki bir konuşmasında
'Firak'la, 'Vakti Kuşanmak'la büyüdük hepimiz, bu hali nasıl dile getirmişti: 'Cemaatlerin sayıları
demiştim; 'Sezai Karakoç'tan Nuri Pakdil'e, Cahit çok, evet sayıları çok ve çok paraları var ama neleri
Zarifoğlu'ndan Atasoy Müftüoğlu'na kadar direniş yok; bir tane entelektüelleri yok. Burada bir problem
abideleri, ustaları, abileri, üstadları olan 'Türkiyeli var. Sayıları masal, menkıbe, efsane, rüya anlatarak
Müslümanlar' nasıl oluyor da böylesine müstekreh çoğaltabilirsiniz. Çünkü her cemaatin bir menkıbe
çamur selinde yüzüyorlar?..' fabrikası var. Endüstriyel olarak menkıbe üretiyor-
lar. Binlerce menkıbe üretiliyor; her gün herkesin Cemâziye’l-Evvel
1435
1. 14.01.2010, Yeni Şafak konumuna uygun...'

MART'14 • SAYI: 26

57
'Dün Kabe'de arkandan koştum, yetişemedim.
Sen ne mübarek adamsın. Sen nasıl bu dereceleri
kazandın?...'

'Yahu kardeşim ne Kabe'si, ben Mahmutpaşa'da


işimin başındaydım. Sen başkasını görmüş olma-
lısın...'

'Yok, yok, sendin. Sen bu mertebelere nasıl geldin,


onu anlat...'

Neyse, Ömer Bey bir çek daha kesiyor!

Bu konuşmasında öyle bir örnek veriyor ki Hikaye uzun, ben hepsini anlatmayacağım
aklınız durur. size. Sonunda Ömer Bey veriyor, veriyor, veri-
yor ve bu örgütün mütevelli heyeti üyesi oluyor.
Buyrun birlikte dinleyelim: 'İstanbul'da evi- Okuma yazması yok.
mize bir misafir geldi. Kendisi şu anda İstanbul'un
kırtasiye kralı. Öyle bir adam... Kendi öyküsünü Yine böyle öyküler, öyküler, öyküler derken,
anlattı. Efendim dedi, ben Malatya'dan geldim; Ömer Bey'e İstanbul'un iki yakasında iki tane
çerçiyim. (Çerçiyi biliyorsunuz değil mi; köylerde yurt yaptırtılıyor. Fakat bitmiyor; Ömer Bey'i her
ufak tefek şeyler satan, çerçi işte) Hiçbir İslamî mük-
gün birisi uçarken kaçarken görüyor.
tesebatım yok, dedi, annemden öğrendiğim üç tane
kısa namaz suresiyle namaz kılıyorum. Başka hiç-
Neyse bir gün çok büyük bir paraya ihtiyaç
bir şey bilmiyorum. Ömrümde tek satır okumadım.
Okuma yazmam yok (...) Eminönü'nde bir camiye duyuluyor. Ama sorun değil; menkıbe fabrikası
gidip geliyorum. Orada, Tahtakale'de bir bürom var. zaten devamlı menkıbe üretiyor.
(Şimdi daha uzak bir yerde fabrikası vesairesi falan
var.) Bir gün diyor, koluma ifade tarzı gayet düzgün Bu defa şöyle bir şey üretiliyor:
bir genç adam girdi, 'Ömer Bey, Allah kabul etsin
Ömer Bey' dedi, 'Yahu Ömer Beyciğim, ben seni Peygamber aleyhisselam cennette yemek veriyor.
birkaç gün önce rüyamda gördüm.' Bütün Peygamberler orada. Peygamber'in sav
yemeğinde de bütün cennet nimetleri var. Her-
'Eee peki?...' kes aç susuz bekliyor sofrada. Lakin bir kişi yok,
bir kişi yok. 'Ya Rasûlullah kimi bekliyoruz?' diye
'Peygamber aleyhisselam ve arkadaşları sizin eve doğ- soruyorlar. 'Yahu' diyor, 'Ömer Beyi bekliyoruz...'
ru geliyorlardı. Tam sizin eve gelirlerken döndüler,
Hüseyin Bey'in evine gittiler. Yahu acaba Peygamber Her gün bin tane yalan kurgulanıyor, insan-
aleyhisselam niye Ömer Bey'in evine girmedi de lardan para almak için...
Hüseyin Bey'in evine girdi diye sordum. Dediler ki,
'Bu Ömer Bey cemaate katkıda bulunmuyor, fakat Evinize bir hırsız girse, 'hırsız var' diye bağırır
bu Hüseyin Bey öff öfff öffff veriyor, veriyor da ve- veya şikayetçi olur veya şansınız yaver giderse
riyor, veriyor...' hırsızı oracıkta enselersiniz.
Ömer Bey kendini çok büyük bir manevi Ya hırsız inancınıza, dini anlayışınıza, bütün
baskı altında hissediyor, hemen çıkarıyor çek kutsallarınıza dadanmışsa ne yapacaksınız?
defterini, 25 bin yazıyor.
Hayır, yakalayamazdınız, çünkü söğüşlenen/
Neyse aradan birkaç gün geçiyor. çalınan da sizsiniz, yakalanan da!
Başka bir ifadesi düzgün zat, 'Ömer Bey, Ömer Peygamber adına yalan üreterek, onun adına
Bey... Aaah Ömer Bey ah, ne mübarek adamsın sen! rüyalar, menkıbeler üreterek para toplamaktan
Ah Ömer Bey, ah!...'
daha korkunç hırsızlık olabilir mi?
'Ne oldu?!!!'

58
Ayın Kitabı Veysel Türk
veyselturk@tevhiddergisi.com

Allah ile Güçlenmek


Mehmet Göktaş

Kitap: Allah ile Güçlenmek 'Tasavvuf ehlinin, tevekkül ile ilgili ayetleri ko-
nunun evveline yerleştirip bundan sonra tamamen
Yazar: Mehmet Göktaş Kur'an'dan bağımsız konuyu işlediği görülür' der.

Yayınevi: İstişare Daha sonra ikinci gruptakilerin tevekkül an-


layışına değinir ve akabinde çeşitli ansiklopedi-
Hamd ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a lerdeki tevekkül tarifini aktarır. Akabinde de şu
mahsustur. Ancak O'na ibadet eder, ancak açıklamayı yapar:
O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Şehadet ede- 'İkinci görüşün sahiplerinin her ne kadar
rim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şahadet Kur'an'a uygun açıklamalar olsa bile Kur'an'daki
ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Rasûlüdür. tevekkülü tam olarak ortaya koyduğu söylenemez'
der.
"Ey iman edenler! Allah'a yaraşır şekilde korkun
ve ancak Müslümanlar olarak can verin."  1 Bunun ardından 'Kur'an'da tevekkül' konusu-
nu ele alır. Konuyla ilgili ayet ve hadisleri aktar-
Yeni bir kitap tanıtma imkanı veren Allah'a sub- dıktan sonra tevekkülü şöyle tanımlar:
hanehu ve teâlâ hamdolsun. Bu ay, 'Allah ile Güçlenmek' 'Tevekkül; aktif bir ortamın kavramıdır. Yani
isimli eseri tanıtacağız. Kitabımız genel itibariyle Kur'an-ı Kerim'de nerede tevekkül kelimesi geçmişse
Allah'a tevekkül konusunu ele almaktadır. orada mutlaka bir aktivite vardır. Yani ya ortada
bir savaş veya Rasûlün ya da bir muvahhidin küf-
Yazar, öncelikle 'tevekkül' kavramında yapı- rün önderlerine meydan okuması vardır. Onların
lan tahriflere değinir. Der ki: 'Tevekkül sadece kuşandığı bu tevekküle mutasavvıfların yaptığı gibi
anlamında değişiklerle kalmamış, aynı zamanda ne yarım dirhemlik yemeğe meydan okurlar, ne de
tevekkül kendi mahallinden alınarak başka mahal- yarım dirhemlik bir ilaçla tedavi edilecek hastalı-
lerde kullanılmış. Kendisine ait olmayan dünyada ğa meydan okumazlar. Tam aksine Allah'ı vekil
tartışılmıştır.' edinmek, O'na dayanmak ve güvenmek biçiminde
tevekkül eden Rasûller olsun, muvahhidler olsun, bu
Daha sonra tevekkül kavramının uğradığı akı- üstünlüklerini, farklılıklarını ve avantajlı konumla-
betleri anlatır. İlk olarak mutasavvıfların tevekkül rını genellikle tevhid mücadelesinde karşılaştıkları
anlayışını ele alır. Bunları birinci grup tevekkül engellere karşı küfrü temsil eden güç odaklarına kar-
anlayış olarak ele alır. Ve bunu dört madde ha- şı kullandıklarını görüyoruz.' Tevekkül kavramına
linde zikreder. Ondan sonra görüşünü aktarır: farklı ve olumlu yaklaşım tarzı sergiler.
Davamızın sonu Allah'a hamd etmektir.
Cemâziye’l-Evvel
1435
1. 3/Âl-i İmran, 103

MART'14 • SAYI: 26

59
Dünyadan Haberler
03.Şubat.2014

04.Şubat.2014
HAMAS Anti Füze Güçlerini Geri
IŞİD'den Muhaliflere Suikast
Çekti
Saldırısı
Bir emniyet kaynağınca AFP'ye yapılan açık-
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve İslamî Cep-
lamada 'İsrail sınırında konuşlanmış kuvvetler,
he ile savaşan IŞİD, bu kez doğrudan Suriyeli
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto
muhalif komutanları hedef almaya başladı. Son
etmek için dün gece geri çekildi!' denildi. Ha-
olarak Tevhid Tugayı ve Sukuru'ş Şam grupları-
mas Gazze'den İsraile bir saldırı olmaması için
nın liderlerini öldüren IŞİD, saldırılarına devam
bu önlemi(!) almıştı.
edeceğini söyledi.

El Kaide'den Kritik Suriye Adımı Tekfir Anayasa ile Yasaklandı


El Kaide; internet sitesinden, giderek ba- Ulusal Kurucu Meclis tarafından geçtiğimiz
ğımsız davranan Irak-Şam İslam Devleti'nin El günlerde kabul edilen Tunus Anayasası'nın 6.
Kaide'nin bir kolu olmadığını duyurdu. Açıkla- Bölümünde 'düşünce özgürlüğü' güvence altına
mada, El Kaide'nin IŞİD'in eylemlerinden so- alınırken, bir kişiyi tekfir edici herhangi bir fetva
rumlu tutulamayacağı da belirtildi. vermek yasaklanıyor.

60
07.Şubat.2014

MOSSAD'la İşbirliği Yapan


Müslüman(!) Ülkeler Açıklandı
İsrail ordusunun resmi web sitesinde yer aldı-
Venezuela'da Ayaklanma
ğı belirtilen rapor, ülkenin birçok Arap ve Müslü- Başkent Caracas'ın yanı sıra diğer birçok
man(!) ülke ile istihbarat ve güvenlik ilişkilerini kentte ekonomik kriz, yolsuzluklar ve hüküme-
ortaya koyuyor. Raporda MOSSAD'la işbirliği tin uyguladığı baskı politikalarını protesto eden
yapan ülkeler şöyle: S.Arabistan, Bahreyn, BAE, binlerce genç sokağa döküldü.
Afganistan,Azerbaycan.

16.Şubat.2014
Suriye'de Ateşkes: Tahliyeler Başladı ABD'den Askerlerine 30 Mart
Suriye Devlet Televizyonu ve Rusya Dışişleri Uyarısı
Bakanlığı, Suriye'nin Humus kentinde bulunan Yaklaşan yerel seçimler öncesi ABD, İncirlik'te
sivillerin tahliye edilmesi ve bölgeden ayrılmak görev yapan askerini, provokasyondan ve miting
istemeyenlere insanî yardım yapılması için 3 gün- alanlarından uzak durmaları konusunda uyardı.
lük ateşkes ilan edildiğini açıkladı. İlk kez böyle bir uyarının yapılması akla başka
sorular getirdi.
13.Şubat.2014

17.Şubat.2014

Maliki Dayanamayıp Kalp Krizi


Geçirdi
Irak'ta Irak-Şam İslam Devleti ile merkezî Bosna Hersek'te Neler Oluyor?
yönetime bağlı ordu güçleri arasında çatışma- 8 Şubat'ta Kuzeydeki Tuzla Kantonu'nda
lar, Kuzey'e yayılıyor. Bağdat-Kerkük karayolu işçilerin başlattığı eylem, birkaç gün içerisinde
IŞİD'in denetimine geçti. Irak Başbakanı Nuri El başkent Saraybosna'nın da aralarında bulunduğu
Maliki ise ülkede yaşanan sorunlara daha fazla 20'ye yakın kente yayıldı. 'İşsizlik ve hayat pa-
dayanamayarak kalp krizi geçirdi. Maliki'nin sağ- halılığı' sebebiyle çıkan gösteri ateşi dün birçok
lık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. yeri daha yaktı. Cemâziye’l-Evvel
1435

MART'14 • SAYI: 26

61
17.Şubat.2014

ÖSO Genelkurmay Başkanı Tayland'da Çatışmalar Alevlendi: 3


Görevden Alındı Ölü!
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Yüksek Aske- Tayland'ın başkenti Bangkok'ta polisin protes-
ri Konseyi (YAK), ÖSO Genelkurmay Başkanı to alanlarını boşaltmaya başlamasıyla göstericiler
Tümgeneral Selim İdris'i görevden alarak yerine ile güvenlik güçleri ile çatışmalar yeniden başla-
Tuğgeneral Abdullah El Beşir'i atadı. Selim İdris dı. Hükümet karşıtı gösteriler geçtiğimiz Kasım
kararı tanımadığını söyleyerek yeni bir oluşum ayında başlamıştı.
sinyali verdi.
18.Şubat.2014

ETA Silahlarını Teslim Ediyor


İspanya'da Bask bağımsızlığı için mücadele
eden ETA'nın 2011 Ekim ayında açıkladığı si-
İran'dan Pakistan'a Gözdağı lahları bırakma kararınından sonra 21 Şubat'ta
İran yönetimi, Pakistan'daki gruplar tarafın- silahlarını teslim etmek için ilk adımı atması
dan kaçırılan sınır muhafızlarının serbest bıra- bekleniyor.
kılması için bölgeye asker gönderileceği yönünde
uyarıda bulundu.
19.Şubat.2014

Prens Charles Riyad'da ÖSO ve Esed 'Dostluk' Anlaşması


İngiliz Prens, dört günlük Orta Doğu ziyare- İmzaladı
ti çerçevesinde Suudi Arabistan'a gitti. Geçtiği- Batı yanlısı ÖSO ve Rusya yanlısı Esed rejimi
miz günlerde de Mısır Başbakanı Hazım Biblavi, Şam yakınlarında 'süreli dostluk anlaşması' im-
'İkinci vatanıma selam getirdim' nidalarıyla Ri- zaladı. ÖSO ve Esed askerlerinin sarmaş dolaş
yad'daki Konferans Sarayı'nda bir basın toplantısı görüntüleri dünya gündemini meşgul ederken,
düzenlemişti. İsrail Başbakanı Netanyahu ülkesindeki ÖSO
yaralılarını ziyaret etti.

62
19.Şubat.2014

ABD'den Suriye'ye 'Bahar Gannuşi: Tunus'ta Demokrasi


Operasyonu' Kazandı
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Arap Tunus'un en iyi anayasasını yaptıkları için
ülkeleri, 'Cenevre 2' görüşmelerinden sonuç sevinçli olduklarını belirten Gannuşi, kendile-
çıkmayınca Suriyeli muhaliflere uçaksavar ve rinin yönetimi kaybettiğini fakat demokrasinin
tanksavar füzeler dahil olmak üzere yeni silahlar kazandığını söyledi.
gönderme kararı aldı.
20.Şubat.2014

21.Şubat.2014
Esed ve Hizbullah Bir Türlü
Akıllanmadı
Suriye ordusu ve Hizbullah militanlarının Ka-
Babu's Selam Sınır Kapısı'nda
lamun bölgesindeki Yabrud kentine düzenlediği
operasyonun 5 günden beri başarısız bir şekilde Patlama: 24 ölü
devam ettiği aktarıldı. Bu bölgede Hizbullah li- Suriye'nin Türkiye sınırındaki Es Selame Sınır
deri Hasan Nasrallah'ın amcasının oğlunun da Kapısı'nda bomba yüklü bir aracın infilak etmesi
aralarında bulunduğu 64 Hizbullah mensubunun ile meydana gelen patlamada bilanço büyüyor.
öldürüldüğünü duyuruldu. İlk gelen açıklamalarda 10 olan ölü sayısı, 24'e
yükseldi.

Sadr'ın Geleneksel İstifadan


Vazgeçme Törenleri
Irak'ta ABD ile beraber Felluce'de binler-
ce Sünni'nin katledilmesine destek veren ve
Suriye'de Deccal Ordusu olarak ünlenen Mehdi Somali'de Başkanlık Sarayına
Ordusu lideri Mukteda Sadr son 5 yılda defalarca Saldırı
siyasetten çekileceğini açıkladı. Geçtiğimiz hafta Somali'de faaliyet gösteren Şebab hareketi
kendi internet sitesinden, sadece dinî alanda fa- Somali Devlet Başkanlığı Sarayı'na bombalı ve
aliyet göstereceklerini, siyasetten çekilme kararı silahlı saldırı düzenledi. Başkent Mogadişu'da
ile ailesinin ismini ve itibarını korumak istediğini 'Villa Somali' olarak bilinen binanın girişinde
dile getirdi. Ancak Sadr yaptığı açıklamaya da bomba yüklü araç patlatıldı. Cemâziye’l-Evvel

uymayarak siyasete geri döndü. 1435

MART'14 • SAYI: 26

63
64
Duvar Saatinizi
Aldınız mı?
23x33 cm. Ebatında
Tuval/Kanvas Zemin

Ya Takvimli
-
Küp Blogunuzu?
2014 Takvimi
Her Ay Bir Ayet
Not Kağıtları

Sipariş İçin:
www.tevhiddergisi.com
E-posta: info@tevhiddergisi.com
Gsm: 0 (545) 762 15 15
Tel: 0 (212) 515 16 01

You might also like