Professional Documents
Culture Documents
Tevhid Dergisi, Sayı 11
Tevhid Dergisi, Sayı 11
1434
Aylık Eğitim ve Siyasi Bakış Dergisi ARALIK 2012 YIL: 1 SAYI: 11 FİYATI: 5
GÜNDEM’10
‘03
Allah’a Adanmış Gençlikler - 7
Ebu HANZALA
‘24
Yeniden İman Çağrısı - 4
Özcan YILDIRIM
35 Güzel Ahlak
Ekrem BULCA 40 Cihad Kıyamete Kadar Devam
Edecektir! - 1
Yusuf EL-UYEYRİ
47 Zulüm ve Zalim
Kerem ÇAĞLAR
Hicri ve Miladi Takvim
Muharrem 1434
Aralık '12 SAYI: 11
Yeni hicri yılın başlangıcı münasebeti ile bu ay gündemimizi hicri takvim oluşturdu.
Müslümanlar bugün o kadar sindirilmiş ki, aidiyetlerinin göstergesi olan takvimleri, günle-
ri, bayramları ya silinmeye çalışılmış veya işlevsiz bırakılmaya gayret edilmiştir.
Cuma günü izzetin günü olmasına rağmen iş temposunun arasına sıkıştırılan bir gün
haline gelmiş, hicri takvim senesi ve ayları unutulan bir hale gelmiştir. Dünya tüm küfrünü
her tarafa dayatırken, kendilerine ait olan her şeyi de kabul ettirmişlerdir.
Bizler dayatılan bunca fikirlerin yanında bir de bunların şiarlarını bilmek zorundayız.
Ait olduğumuz dini unutmamalı ve hayatın her sahasında yaymalıyız.
Allah'tan subhanehu ve teâlâ bizlere kuvvet ve izzetimizi yeniden vermesini ister, bu yeni hicri
yılın hepimizin içinde 'Hicret' gibi bir inkılap oluşmasını temenni ederiz.
Editör
03 Allah'a Adanmış Gençlikler - 7 Ebu HANZALA
Allah'a
-7- Adanmış Gençlikler
Düşün genç kardeşim! Allah'ın el-Aliy ismine
hakkıyla imanın ne büyük lütuf olduğunu dü-
şün! Buna iman kalpte korku, tazim ve güven/
tevekkül duygusunun menbaı olur. Ancak bun-
ların olması için o kalbin diri olması gereklidir.
Genç Kardeşim!
Bir bardak düşünelim, kirli olsun. Bir pına-
rın başında olalım. Su içmek istiyoruz. Su ne
kadar tatlı ve berrak olursa olsun, bizim barda-
ğımızdaki tek sıfatı 'bulanık su' olmasıdır. Öyle
ise; temiz ve berrak bir pınardan su içmek için
önce kabımızı temizlemeliyiz.
Kap ve tarla bizim kalbimizdir. Pınar ve to- ruz: İlk nesli örnek almak. Biz yaşlarda insanlar
hum; kitap ve sünnet. Kitap ve sünnetin bizler- bu gayeyle yola koyuldular ve adakları Allah
de umulan değişikliği yapması için onun kabı subhanehu ve teâlâ tarafından kabul edildi. Bizler de
ve zeminin temizlenmesi şarttır. İşte buna kalp onları dönüştüren, davayla birleştiren kitaba
amelleri, arınma veya tezkiye diyoruz. ve sünnete teslim oluyoruz. Ancak aynı etkiyi
-Allah'ın rahmet ettikleri müstesna- göremiyo-
Kalp Hasatına Önem Verirlerdi ruz. Bunun nedeni kalp hayatımızdır.
Tüm hayatıyla, hassaten gençliğiyle bu dine
adananlarımız, dava ve hizmet ehli olmaya ta- Kur'an ve sünnet hayattır. Ancak içinde ha- Muharrem
lip olanlarımız var... Formülü/menheci biliyo- yat olan kalplere nüfuz eder. Berrak birer pı- 1434
Aralık’12 • SAYI: 11
3
nardır. Temiz ve berrak kaplarda ona doyulur.
le biraz daha artıyor. Birini hidayet edip, örnek
İşte sahabe neslinin en bariz sıfatlarından biri
nesil kılan Kur'an, bir diğerini helak ediyor. Ve
buydu. Onlar, kalp hayatına önem veriyorlardı.
küfür üzere can veriyorlar. Allah'a sığınırız.
Bedenin gıdasını verdikleri gibi kalbin gıdasını
da unutmuyor, onu dua, zikir, tevbe ve sevgiyle Bu farkın nedeni kalp hayatıdır. Çünkü te-
canlı tutuyorlardı. miz ve pak olan kitap ve sünnetin öğütleri, te-
miz olmayan kalpte yer etmez. Çoğu zaman
Kalplerde hayat olunca, Allah'ın subhanehu ve
hastalıkları arttırır. Kalplerin fitnesi olan şüp-
teâlâ ve Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem öğütleri ko-
helere/hastalıklara sebep olur.
layca yer ediyor, salih amel olarak hayatlarına
yansıyordu. Yoksa kitap ve sünnet, öğütleri dönüştürücü
ve ıslah edici etkisini hep muhafaza etmiştir. Bu
Bunun yanında ilginç bir zümre vardı. On-
etkiyi hissetmeyenler dönüp kalplerine bakma-
lar da aynı ortamda, aynı öğütlere muhatap
lıdırlar. Mutlaka onda yer etmiş bir şüphe veya
oluyorlardı. Ancak bu öğütler günden güne
şehvetle karşılaşacaklardır.
onların kalplerini ifsad ediyor, hastalıklarını
arttırıyordu. Bunu bir misalle izah edelim: Bu noktayı biraz daha açalım genç
kardeşim! Bu yazı dizisinin başından
"Bir sûre indirildiğinde onlardan
bu yana işlediğimiz konuları ele ala-
bazısı: 'Bu, hanginizin imanını art-
tırdı?' der. Ancak iman edenlere lım. Beraber karar kıldık ki; Allah'a
gelince; onların imanını arttır- adanmak için adanmış ve adakları
vahyin rehberliğinde
4
yen bağışlayayım...' diye nida eder..." 2
Kalbinde hastalık olan insanda, bu mana- bilir. Ve sahabe misal, içinde bulunduğu salih
lardan eser yoktur. O bu hadisi duyduğunda ortamdan istifade etmeye çalışır. Nefsinde salih
tartışacağı bir Eşari veya Maturidi arar. Onun amellere yönelik irade bulamadığı zamanlarda,
tevilini iptal etmenin peşindedir. Oysa esef- cemaatin umumi iradesinden faydalanır.
le belirtmek isteriz ki, kendi de manayı ta'til
etmiştir. Öyle ya!! Tevilsiz, tahrifsiz, misalsiz, Kalbinde hastalık bulunan ise; bunu bir yük
keyfiyet belirlemeden kabul edilecek sıfatlar, la- olarak görür. Şükretmek bir yana sürekli söyle-
fızdan öte bir mana oluşturmuyorsa ne anlamı nir. Veya cemaat yapısını, başka yapılarla çekiş-
vardır. Ehli Sünnet imamlarının mücadelesi ve tiği 'tefrika' aracı kılar.
bu uğurda canlarını ortaya koymaları lafızların
ispatı için midir sadece? Buradan anlıyoruz ki adanmanın özü, kalp
hayatına önem vermektir. Çünkü içinde hayat
Düşün genç kardeşim! Allah'ın el-Aliy ismi- olmayan kalp; azığını dahi ifsad eder. Siz ona
ne hakkıyla imanın ne büyük lütuf olduğunu azık olarak Kur'an, zikir, dua vs. veririsiniz, o
düşün! Buna iman kalpte korku, tazim ve gü- kirli kalp misali bulandırır ve size zarar olarak
ven/tevekkül duygusunun menbaı olur. Ancak yansıtır.
bunların olması için o kalbin diri olması gerek-
lidir. Adanmak için önümüzde bulunan engel- Buraya kadar anlattıklarımız anlaşılınca, Al-
lere göz atalım. Korkularımız, Allah'ı subhanehu ve lah Rasûlü'nün sallallahu aleyhi ve sellem kalp ile ilgili
teâlâ ve ona bağlı olarak İslam davasını hakkıy-
hadisleri daha iyi anlaşılacaktır.
la önemsememe ve güven problemi olduğunu
"...Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır, o
göreceğiz. Bu engellerin çözümü O'nun el-Aliy düzelirse bütün beden düzelir/ıslah olur. O bo-
sıfatını hakkıyla tanıma ve o isimle kulluğa bağ- zulursa bütün beden bozulur." 3
lıdır... Ancak kalpte bulunan hastalık, bunların
anlaşılmasına engeldir. Azalarında salih amel görmek isteyen, kal-
bini ıslah etmelidir. Çünkü organlar kalbe bağ-
Kur'an'la Aralarında Özel Bağ Ol- lıdır. "Kalp komutan, organlar ise onun askeridir.
ması Komutan iyi olursa ordusu da iyi olur, komutan
Genç sahabilerin ortak sıfatıydı bu. Her biri kötü olursa ordusu da kötü olur."
4
Aralık’12 • SAYI: 11
5
uygulamaya çalışmalıyız. 2. Farzlar dışında nafilelerle Allah'a yak-
laşma: Bu etkeni ve insanın kulluğuna etkisini
Aksi halde ortaya tarifi imkânsız bir durum şu hadis anlatıyor:
çıkacaktır. Allah için yaşayan, ancak Allah'a sub-
hanehu ve teâlâ karşı kalbinde sevgi hissedemeyen "...Kul bana farz kıldıklarımdan daha sevimli
bir insan... O'nun dini için çalışmalar yapan, bir şeyle yaklaşmamıştır. Kul bana nafilelerle
fakat O'nu zikretmeyen; O'nu insanlara anlatan, yaklaşmaya devam eder ta ki, ben onu severim.
fakat günahlara karşı en cesur olan; Kitabını in- Onu sevdiğimde gören gözü, işiten kulağı, tuttu-
sanlara ulaştırıp, şifa olduğunu söyleyen; ancak ğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. Benden isterse
kendi hastalığı her gün biraz daha ilerleyen bir muhakkak veririm. Bana sığınırsa muhakkak
onu korurum." 10
insan...
Nafilelere devam etmek, insanın kalbinde
Şu bir gerçektir ki; bir şeyi dert edinmeden,
sevgi oluşturmakla kalmıyor; aynı zamanda in-
gündemimize almadan hayatımıza yerleşmesi
sanı Allah'a sevimli kılıyor. Allah'ın sevgisi ise
mümkün değildir. Derdini, gündemini belirle-
O'nun yardımı ve muvaffakiyetidir. Şu zorlu
yen de insandır.
zamanda çetin fitnelerin ve şehvetlerin ara-
sında yol bulmaya çalışan bizlere reçete
Kalbin Amellerini Oluşturan sunuluyor adeta. Buna bağlı olarak
ve Arttıran Etkenler 5 nafileleri, Allah'ın sevgisi ve kulu
1. Kur'an'ı okuma-anlama: dünya-ahiret hayrına muvaf-
Bu kalp hayatı ve ıslahı için en fak kılmasının en güzel aracı
önemli etkendir. Allah'a subha-
vahyin rehberliğinde
olarak görebiliriz.
nehu ve teâlâ gençliğini adamak
Zikir olmayan kalp kabir cesedidir...
Zikir Allah yolcularının azığıdır. Bu
isteyenlerin yoldaki azık- yolcular daima O'nu terennüm
3. Devamlı Allah'ı
larıdır. ederler. Zikir, onların kalkanı ve zikretmek: Zikir; vela-
yol kesicilere karşı silahıdır. yetin menşuresidir. O kal-
"Ey insanlar, Rabbinizden bin azığıdır. Zikir olmayan
size bir öğüt, kalplerde olana kalp kabir cesedidir... Zikir
bir şifa ve mü'minler için bir Allah yolcularının azığıdır. Bu
hidayet ve rahmet geldi." 6 yolcular daima O'nu terennüm
ederler. Zikir, onların kalkanı ve yol
"Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitap'tır ki, Rab-
binin izniyle insanları karanlıklardan nura, kesicilere karşı silahıdır. Her organın bel-
O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkar- li zamanlarda yaptığı ibadetler vardır. Zikir
man için sana indirdik." 7 kalbin ve dilin vakit tayin edilmeksizin her an
yaptıkları ibadettir. O kalplerin parıltısıdır. Kul
Mutlaka, Kur'an okuduğumuz zaman di- zikri arttırdıkça Allah'a olan iştiyakı artar. 11
limleri olmalı günlük programımızda. İhtiyaç
duyduğumuz kalp amellerini oluşturacak, art- Zikir bir haldir. Kulun kulluğunu ve Allah'ın
tıracak, istikrar sağlayacak bütün etkenlerin Uluhiyyet ve Rububiyet'ini hakkıyla kabulünün
kaynağıdır Kur'an. O sahibinin subhanehu ve teâlâ göstergesidir. İnsanın acziyet ve fakrını Allah'ın
sözüyle: "Kalplerde olana bir şifa..." 8 zenginlik ve büyüklüğünü itirafıdır. Zikir, Ya
Mabud'u övmedir, ya azametini ikrar veya in-
Kalplerin canlanması ve asıl mahbuba yö- sanın kendi küçüklüğünü dillendirip, O'na olan
nelmesi için Kur'an okumak.. 9 ihtiyaçlarını arz ettiği bir duadır.
6
zıları su ve ekmek gibidir. Allah'ı anmak, hayati
öneme sahip ibadetlerdendir.
"Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşı- Sahabelerin bazısının bazısına: "Gel bir saat
ya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve iman edelim" 19 deyip, oturup Allah'ı anmaları
Allah'ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bula- bundandır.
sınız." 13
Onlar bunu söylediklerinde iman ehliydiler.
"Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin. Ve Bu; imanın devamı, artması, kalbin hayatı için-
O'nu sabah ve akşam tesbih edin." 14
dir.
Zikir insanı sema ehlinden kılar. Bu da ada- 4. Allah'ın sevdiklerini nefsin sevdikleri-
nan adağın –gençliğin- Allah katında kabulü- ne tercih etmek: Tercih iki türlüdür. Bazen iste-
nün alametidir. yerek olur, bu kalbin sevgiyle ve korkuyla dolu
olduğu hallerdedir. Nefis şehevi arzularla inanı
"Öyleyse (yalnızca) beni anın, ben de sizi ana-
yım; ve (yalnızca) bana şükredin ve (sakın) bir şeye davet eder. Allah subhanehu ve teâlâ o isteği
nankörlük etmeyin." 15 haram kılmıştır. İçinde sevgi ve korku (en temel
iki amelidir) dolu kalp, tereddüt etmeden Rab-
Allah Rasûlü: "Zikir yapan sahabesine uğradı binin hoşnutluğunu tercih eder. Bazen de kalp
ve 'Ne için oturuyorsunuz?' diye sordu. 'Allah'ı an- mücadele eder. Nefsin isteğine meyyaldir. Bu
mak, hidayet ettiği İslam ve minnettar olduğumuz durumda Allah'ın subhanehu ve teâlâ hoşnutluğunu
nimetlerine hamd etmek için zikir yapıyorduk.' Al- tercih etmek zordur. Ancak bu tercih, sevginin
lah Rasûlü: 'Cibril bana geldi ve Allah'ın meleklere ilk adımıdır. Çünkü kalp tercihler doğrultusun-
karşı sizlerle övündüğünü haber verdi.' " 16 da yön değiştirir. Allah'ın subhanehu ve teâlâ hoşnut-
luğu nefsin hevasına tercih edildikçe, kalpte
Başka bir hadiste: olan sevgi artar ve imandan lezzet alınmaya
başlanır.
"Ben kulumun zannı üzereyim... Beni nefsin-
de anarsa, ben de onu nefsimde anarım. Beni bir Gençler nefsin arzularının en keskin olduğu
topluluğun içinde anarsa, ben onu daha hayırlı bir dönemi yaşarlar. Rabblerine adanmak demek,
topluluk içinde anarım." 17 buyurdu. her an bu isteklere karşı durmaktır. Zor bir sü-
reç olsa da sonu selamettir.
Zikir kalbin ve onun amellerinin hayatıdır.
Allah Rasûlü: 5. Kalbin Allah'ı isim ve sıfatlarıyla tanı-
ması ve eserlerini müşahede etmesi: Var olan
"Rabbini anan ile anmayanın misali ölü ile diri
tüm hayrın özüdür bu. Allah'ı subhanehu ve teâlâ ta-
nımak her şeyi O'nun ve isim ve sıfatlarıyla ir-
12. 3/Ali İmran, 9 tibatlandırmak kalp amellerinin can suyu, bu
13. 8/Enfal, 45 marifet ve murakabedir. Bu kulun Allah'la sub-
14. 33/Ahzap, 41-42
15. 2/Bakara, 152
Muharrem
16. Müslim 18. Buhari 1434
17. Buhari 19. Buhari muallak olarak, Ahmed
Aralık’12 • SAYI: 11
7
anlaşılması için yeterlidir. Farz namazlar, oruç,
zekat gibi asıllardan önce bu ibadet, teşri kı-
lınmıştır. Müslümanın Rabbine kulluğu, insi
ve cinni şeytanlara karşı mücadelesinde 'te-
mel azık' bu vakitlerin ihyasındadır. Özellik-
le ömrünün en güzel çağını Rabbine adamak
isteyenlerin nefis ve isteklerine alıkoyucu ve
engellere karşı kalkandır gecenin ihyası.. Sıkın-
tılarını Rabbine zikretmesi, O'ndan yardım ta-
lep etmesi, secde ve dualarla O'na subhanehu ve teâlâ
sığınması... Bunların her biri kalp amellerinin
beraberliğidir. Her olayda Rabbini
hanehu ve teâlâ özü ve arttırıcısıdır. Zaman ve mekanın sahibi
müşahede eden 'O'nunla beraberlik'
subhanehu ve teâlâ Allah'tır. Dilediği zamanı ve mekanı benzerle-
mertebesine ulaşır. Bu özelliği altıncı sayımızda rine üstün kılacak ve ona bereket yerleştirecek
detaylıca anlattık. olan da O'dur. O subhanehu ve teâlâ bu vakti sair va-
kitlere üstün kılmış, onda yapılan amelleri ecir
6. Allah'ın iyilik ve ihsanını müşahede ve tesir yönünden başka vakitlerde yapılanlar-
etme dan daha bereketli saymıştır.
7. Nefsin acziyetle Rabbinin huzurunda 9. Allah dostları ve sadıklarla bir arada
eğilmesi: Bu iki madde bir bütündür. Allah'a bulunmak, meyvelerin en güzellerini topla-
vahyin rehberliğinde
subhanehu ve teâlâ kulluk olan 'sevgi ve kulluk zilleti' dığı gibi onların sözlerinin en güzellerini seç-
bu duyguların ona etkenidir. İnsanın Rabbine mek. İnsanın nefsine ve başkalarına faydası
kulluğu, bu iki duygunun kalpte yer etme ora- olmadığı müddetçe konuşmamak: Buna dair
nıyla alakalıdır. Bunlar kemale erdikçe, kulluk tafsilatı onuncu sayımızda zikrettik. Minnet Al-
da kemale erer. lah'adır.
Sürekli O'nun subhanehu ve teâlâ nimetlerini ha- 10. Allah ile kalp arasına giren her sebep-
tırlamak sevgiyi oluşturur ve arttırır. İnsanın ten uzak durmak: Bu aynı zamanda muhasebe
günahlarını ve verilen nimetler karşısında şü- ister. Kulun saadeti, nefsini muhasebe etmeyi
kürsüzlüğünü hatırlaması Rabbine karşı zillet, ahlak haline getirmesindedir. Bir kalpte hayat
fakr ve hudu' oluşturur. 20 olduğunun en belirgin alametlerinden biri de
budur. Şayet insan, kalbinin ahvalini kontrol
Öyleyse Rabbine adanmak isteyen, bu ah- etmiyorsa, bu kalpte bulunan hastalıklar veya
lakı meleke haline getirmelidir. Bu sorumluluk ölümün habercisidir -Allah muhafaza-.
veya vird halinde tekrar etmelidir. O'nun subhane-
hu ve teâlâ üzerimizde sayısız nimetlerini düşünüp Kalp sürekli hal değiştirir. Sevgi yerini nef-
kendimize hatırlatmak; günahlarımızı, şükür- rete, korku cesarete, tevekkül güvensizliğe terk
süzlüğümüzü, nimetlerin hakkını vermeyişimi- eder. Kalpler Rahman'ın subhanehu ve teâlâ elindedir.
ze dair gerçekleri kabul etmek... Bu bir muhase- Ve onu dilediği gibi evirip-çeviren O'dur.
bedir aynı zamanda..
Muhasebe, kalbin hallerini ve bu hallere se-
8. Allah'ın dünya semasına indiği vakitte bep olan durumların tespittir. Bazen kalp zayıf-
yalnız olmak, O'na yalvarmak, kitabını tila- lar, kalp amelleri canlılığını yitirir.
vet etmek, kulluk edebiyle O'nun huzurunda
bulunmak ve bu durumu tevbe ve istiğfarla Ne olunca, hangi durum yaşanınca kalp
sonlandırmak: Bunun önemini anlamak ve id- amelleri zayıflıyor?
rak için ilk neslin terbiye edilişine bakmalıyız.
Henüz vahyin ilk satırlarında 'gece kalkışı'nın İşte muhasebe, bu durumların tespiti ve
uzunca anlatılması konunun ehemmiyetinin bunlardan kaçınmaktır.
8
Bu bölümde örnek vermedim. Çünkü adan-
mışlıktan söz ediyorsak, kalp hayatı adanmış-
lığın olmazsa olmaz şartıdır. Bir örneğe gerek
Rabbine adanmaya kalbinle yoktur. Sahabenin her hali bu duruma örnektir.
başla. Kalp tabiplerinin En çirkin günahları dahi kalp hayatlarının kanı-
öğütlerine kulak ver. Kalbi tıdır. Akabinde duydukları pişmanlık tevbe, göz
yaşları kalplerin canlı oluşunu gösterir.
temizle ki, kitap ve sünnetin
öğütleri, kainatta Allah'ın Düşün ki İslam için çalışıyor, koşturuyor,
büyüklüğüne delalet eden yoruluyoruz. Dünyanın birçok nimeti her şe-
yiyle bize arz olunmuşken, yüz çeviriyoruz. Kal-
ayetler sana etki etsin. bin ameli olan ihlas olmazsa bu yapılanların ne
anlamı olur? Belki insanlar yanında çok değerli
bir insanken, Allah nezdinde ateşin, kendiyle
tutuşturulacağı bir insanızdır. Allah'a sığınırız.
Belki cennetin iştiyak duyduğu ve özenle bek-
Genç Kardeşim! lediği Allah'ın meleklerine karşı ismiyle övdü-
Sen de kalbini kontrol et. Bil ki diri/canlı, ğü kullardan... Aradaki fark kalbin ameli olan
hasta ve ölü olmak üzere üç çeşit kalp vardır. ihlastadır.
Rabbine adanmaya kalbinle başla. Kalp tabip-
lerinin öğütlerine kulak ver. Kalbi temizle ki, Öyleyse kalp amellerini önemsemeli onları
kitap ve sünnetin öğütleri, kainatta Allah'ın bü- oluşturan halleri bilmeli, arttıran etkenleri istik-
yüklüğüne delalet eden ayetler sana etki etsin. rarla yaşamalı, zıddı olan hallerden şiddetle ka-
çınmalıyız. İnsanlığımızın gereği olarak sende-
Bir organın sıhhatli veya malûl oluşu yara- ler, unutur veya gaflete dalarsak, bunu tevbeyle
tıldığı amacı yerine getiriyor oluşuyla ölçülür. tedarik etmeli, kaldığımız noktadan yolumuza
Elimiz, eşyayı tutmak, nefsimizden zararı sav- devam etmeliyiz.
mak gibi amaçları için yaratılmıştır. Bunu ku-
sursuz yerine getiren bir el, canlı ve sağlıklıdır. Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim, kalpleri-
İstenildiği şekilde yapamıyor veya bazen yapıp mizi dinin üzerine sabit kıl.
bazen yapmıyorsa hasta, hiç yapamıyorsa ölü ve
felçlidir. Selam ve dua ile Ebu Hanzala...
Aralık’12 • SAYI: 11
9
Gündem
Hicri ve Miladi
Takvim
Her toplumun yıl başı, farklı bir gündür.
Genelde insanlar nezdinde dini ve sosyal
olarak derin izler bırakan, kutsal kabul edilen
zamanlar yılbaşı olarak seçilir.
10
Hicri Takvim
Sahabe yazılı takvim kullanmıyordu. Ayın
hallerine göre zamanı belirliyor, takvim başlan-
gıcı olarak belli bir günü esas almıyorlardı. Bu
durum Ömer radıyallahu anh döneminde bazı karı-
şıklıklara neden oldu.
Böylece nesillerin hafızasında canlı tutmak Batı dünyası dini aidiyeti vurgulamak için,
istedikleri 'bu olayı' tarihleştirmiş oldular. İnsan Miladi takvimde ısrarcı olmuştur. Sömürgesi
yaşamı akan bir su mecrası ise, onun yatağı olan
Muharrem
zaman ve mekandır. Zamana ve mekana kodla- 3. Sünen sahipleri, Cabir'den. 1434
4. Buhari, Müslim
Aralık’12 • SAYI: 11
11
altına giren toplumların bu takvime geçme- ğünü müzakere ettikten sonra Gazi'yle baş başa
sinde diretmiştir. Bunda başarılı da olmuştur. hasbihâl ettik. Kendisinden hiç beklemediğim
Gerekçe olarak, Uluslararası ilişkilerde uyum bir cümle sarfetti: 'Dini ve namusu olanlar
ve anlaşmazlıkların önüne geçilmesini öne sür- aç kalmaya mahkumdurlar'. Daha düne ka-
müşlerdir. Ancak bu iddia ayette ifadesini bul- dar kendini hilafet ve saltanat makamına la-
duğu gibi: "Kalplerinde gizledikleri büyük kinin" yık gören ve bu hususlarda girişimde bulunan
5
gereğidir. din ve namusun lehine (övücü) sözler söyleyen,
hatta Balıkesir'de hutbe okuyan Paşa, yüzüne
hayretle baktığımı görünce şu açıklamayı yap-
Cumhuriyetin kurulması ve ona giden yol-
ma ihtiyacı duydu: 'Dini ve namusu olanlar
da yaşanan hadiselerin tek nedeni batılılaşma
kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar.
hevesidir. Böyle kimselerle ülkeyi zenginleştirmek müm-
kün değildir. Bunun için önce insanların din
Osmanlı'nın son dönemlerinde İttihat ve ve namus anlayışını değiştirmeliyiz.' 6
Terakki 'Takvim-i Ğarbi' adıyla, miladi takvimi
yürürlüğe koymak istemişti. Ancak bunun Miladi takvime geçiş bu projenin bir ayağıy-
resmi olarak kabulü, Cumhuriyet'in ku- dı. Bununla hedeflenenleri maddeler halinde
ruluşundan sonra gerçekleşti. Cumhu- incelemeye çalışalım.
Cumhu- riyetin inkılaplarından biri olarak 26
Aralık 1925 tarih ve 698. sayı- • Toplumun aidiyetine müdahale etmek.. Mi-
riyet in- lı 'Takvimde Tarih Mebdeinin ladi takvim kullanan toplumların batı dünya-
kılapları, Tebdili' kanunuyla yürürlüğe sına ait olduğu anlaşılır.
iki esası tesis girdi. Hicri takvim resmen
• Tarihiyle toplum arasındaki bağı kopar-
ve tahkim için sonlandırılıp, miladi takvime
mak. İslam tarihi, Hicri takvimle yazılmıştır.
geçilmiş oldu.
yapılmıştır. Harp inkılabı ve tarih tebdili toplumun kendi
Bunlardan birin- tarihiyle arasına mesafe koymasına ve yeni
Cumhuriyet inkılapları, nesillerin geçmişi hiç anlamamasına zemin
cisi dindir. Batılı- iki esası tesis ve tahkim hazırlamıştır. Geçmişi olmayan toplumla-
laştırılmak yani için yapılmıştır. Bunlar- rın, geleceği de olmaz. Bundan dolayı vah-
dan birincisi dindir. Batı- yin terbiye ettiği sahabe toplumu, ilk insan
kafirleştirilmek
lılaştırılmak yani kafirleşti- Adem'den aleyhisselam o güne kadar kendi tarih-
istenen toplumu, rilmek istenen toplumu, var lerini vahiy aracılığıyla öğrenmiştir.
var olan dini olan dini değerlerden uzak-
değerlerden laştırmak. İkincisi toplum- • Hicretin unutturulması. Hicret bir mek-
da var olan ve batılılaşmanın teptir. O gün yaşayanlara birçok şey öğretti-
uzaklaştır- ği gibi, her nesle ve İslamî harekete mesajlar
temelinde olan 'Kadının cinselli-
mak. ğiyle toplumu azgınlaştırmak, değer-
vermiştir. Bunların içinden en mühim olanı,
baskı ve eziyetler, işkence ve engellemeler
sizleştirmek' mefhumuna aykırı toplumun hangi boyutta olursa olsun, İslamî hareket-
namus anlayışını değiştirmek. te çaresizlik yoktur. Hareket, aktif olmak ve
mücadelede bulunmak zorundadır. Bulundu-
Bu batının uzun süren çalışmaları sonucun- ğumuz bölgede tüm kapılar kapansa, yaprak
da yaptığı tespitler doğrultusunda atılmış adım- oynamasına müsaade edilmese dahi Allah'ın
lardır. Doğu toplumlarının sömürgeleşmemesi- arzı geniştir 7. Yeniden dönmek, yeni bir mer-
nin iki ana nedeni olduğunu görmüşlerdi. 'Din haleye adım atmanın adıdır hicret. Yeni alan-
ve namus' ya da 'akide ve ahlak'. lar bulmak, sıfırdan başlamak, harekete alan
açmaktır hicret.
Bu bir iddia değildir. Cumhuriyet inkılapla-
rının sahibi Atatürk'ün sözleridir. Kazım Kara- Bu mektebin öğrencileri şartlara esir olmaz.
bekir şöyle anlatıyor: Şartlar onların esiridir. Her şart ve ortamda
Rabblerine kulluk, Müslümanlara kardeşlik
'10 Temmuz 1923 günü Ankara istasyonun- edecekleri bir imkan olduğunu bilirler.
daki özel kalem binasında, Halk Partisi tüzü-
6. Mustafa Armağan, Derin Tarih, Kazım Karabekir Paşa, 1. Sayı.
5. 3/Ali İmran, 118 7. 4/Nisa, 97
12
Sahabenin, hicreti takvim başlangıcı kabul
etmesi ve takvime 'Hicri Takvim' demeleri bu
manalara haiz oluşundandır. Bu manalar her
yıl yenilenecek ve canlı kalmış olacaktı. Batı-
lılaştırılan/kafirleştirmek istenilen toplum bu
manadan soyutlandı.
Aralık’12 • SAYI: 11
13
Şayet böyle değilse, modern olan, inancımızı
da değiştirmiştir. Ağızla ikrar ettiğimiz inanç-
la, kalplerin tasdik edip, organların doğruladığı
inanç birbirinden farklıdır. Ağzımız İslam'ın
Onlar şeklen İslamî olsa da, dünya/ahiret inancı ve buna bağlı olarak rızık
kendisi İslam'dan olmayan mefhumunu nutkediyorken, kalbimizde olup
her bidatin dinde var olan bir organların doğruladığı seküler olanın akidesi-
dir.
sünneti öldüreceğini ve insanların
hayatına yerleştikçe inançlarını Şimdi Sahabe ve Selefi Salihin'in bidat konu-
zedeleyeceğini biliyorlardı. sundaki hassasiyetini daha iyi anlayabiliyoruz.
Onlar şeklen İslamî olsa da, kendisi İslam'dan
olmayan her bidatin dinde var olan bir sünneti
öldüreceğini ve insanların hayatına yerleştikçe
inançlarını zedeleyeceğini biliyorlardı. Ki bu-
(emir) olan da O'dur subhanehu ve teâlâ.. gün bidatlerin tehlikesi canlı olmakla birlikte,
asıl tehlike küfür inancı ve hayat sisteminin
Bu anlamda Hicri ve Miladi takvim üzerin- parça parça hayatımıza girmesi ve inancımızı
den yeniden düşünmeliyiz. Hayatımızda var tehlikeye sokmasıdır. Bundan daha acı olanı, bir
olup İslamî olmayan ve İslamî olanı öldürüp, çoğumuzun bu durumu kanıksaması ve hayatı-
modern/batılı olanlar nelerdir? Ve bunlardan mıza hiçbir şey yokmuş gibi devam etmemizdir.
nasıl kurtulabiliriz?
Rabbimiz! Bizlere tevhid ve sünnet izinde
Ufuk açıcı olması temennisiyle bir örnek ve- saf İslam'ı yaşamayı nasip eyle!
gündem
14
Allah ile Nasıl
Muamele Etmelisin?
Ebu Nuseybe
Aralık’12 • SAYI: 11
15
Dua, istek vb. hallerle Allah'a yaptığın her
iltica/sığınma, Allah'ın sana olan muhabbetini
arttıracaktır. Allah kendisinden istenmesine
neden razı olmayıp, sevmesin ki? Elbette ki se-
vecektir! Allah subhanehu ve teâlâ insanların aksine
kendisinden istenmesini sever. Lakin insanlar
asla böyle değildir! Her geçen gün yaptığına
minnet eden, kendisinden istenildiğinde hoş-
lanmayan bir varlıktır insan. Kulun Allah'tan
çokça, her şeyi istemesi de onun Rabbine aidi-
yetini, bağlılığını gösterir.
Allah subhanehu ve teâlâ sevdiği kulları için "Ben- zarar vermeye gayret etseler, zerre kadar zarar
den istediği zaman ona kesinlikle veririm. Bana veremezler; ancak Allah'ın takdir edip yazmış
sığındığı zaman onu kesinlikle korurum" 1 buyur- olduğu şey müstesna. Artık kalemler kaldırıldı,
maktadır. yazılar kurudu." 3
Kim sana zarar vermeye kalkışırsa kalkışsın 3. Allah ile olan sevgini korumalısın
Allah'a sığınmakla meseleyi bitirmiş olacak- Allah'ın sana olan sevgisinin kaybolmasını
sın. İsterse tüm dünya ülkeleri toplansa, askeri istemiyorsan onu muhafaza etmelisin. Bu senin
Allah ile nasıl muamele etmelisin?
kuvvetlerini bir araya getirse, NATO'su ile de için en değerli bir hazine niteliğindedir. Nasıl
gelse Allah subhanehu ve teâlâ dilemediği zaman sana ki değerli eşyalarını bir yerde muhafaza ediyor,
asla zarar veremeyecektir. Çünkü sana yaşamı sürekli hesabını yapıyorsun, Allah ile arandaki
bahşeden Allah, onlara da bahşetmiştir. Her şey sevgi de böyle olsun. 'Ben bugün benim en sev-
onun kabzasındadır. "Ol" dediği zaman her şey diğim yüce zatın sevgisini bir nebze daha olsun
oluyorsa sorun nerede kardeşim? kazandım mı, yoksa bana olan sevgisini azalttım
mı?' diyerek sürekli muhasebeni yap.
Bak Allah subhanehu ve teâlâ bununla da kalmıyor,
"Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de Şunu unutma ki dünyevî ve uhrevî tüm
ona savaş açarım" 2 diye sevdiği kulu için savaş durumlarda asıl olan bir işin devamlılığı,
açacağını söylüyor. Bu savaşa karşı da teknoloji onun muhafazasıdır. Allah sevgisi de böyledir.
ile donanmış aciz müstekbirler nasıl karşı koya- Allah'ın sevgisini kazanmak bir merhale, bu
bilir? sevgiyi muhafaza etmek apayrı bir merhaledir.
Eğer Allah'ın seni sevdiğini anladıysan, bunu
Allah seni seviyor ve sen de Allah'ı seviyor- korumak için tüm gayretini göster. Bunun kaybı
san korkma kardeşim! Sevdiğin Rabbin izin insan için en büyük azap, dünyevî ve uhrevî en
vermezse gerçekleşmeyecek olan hiçbir durum büyük kayıptır. Allah'ın sevgisinden mahrum
seni korkutmasın. Sen Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi kalmak da kişi için en büyük hüsran olsa gerek.
ve sellem İbni Abbas'a radıyallahu anh öğrettiği kelime-
leri başucuna koy. Beden için ruh ne kadar önemli ise Allah
sevgisi de insan için o kadar önemlidir. Hatta
"Ey delikanlı! Sana birkaç kelime öğreteyim: bundan daha önemlidir. Çünkü ruh bedenden
Sen Allah'a ait hakları koru ki, Allah'da seni ayrıldığı andan itibaren beden hemen ölür. La-
muhafaza etsin. Allah'ı gözet ki, O'nu karşı- kin dünya hayatı devam edip, kişi Allah sevgi-
sında bulasın. İstediğin zaman Allah'tan iste. sinden mahrum olduğu, uzak olduğu müddetçe
Yardımı isteyecek olursan yine Allah'tan iste azap çekmeye, acı duymaya devam eder. Peki
ve bil ki; bütün ümmet toplanıp sana bir ya-
neden?
rar dokundurmaya çalışsalar, ancak senin için
Allah'ın yazdığı bir şeyin yararını dokundu-
Çünkü seven kişi için en büyük ceza, sevdiği
rabilirler. Yine bütün insanlar toplansa, sana
kimseden ayrılmasıdır. Çoğunlukla da sevdiği
kişinin sevgisini kaybeden kimse seveceği baş-
1. Buhari, Rikâk, 38.
2. Buhari 3. Tirmizi
16
ka bir kimse aramaya başlar. Ya onun gibi veya görülmesi de cennet nimetlerinden daha büyük
ondan daha iyisini arar durur. Ta ki nefsindeki olduğu gibi. Çünkü görülen zat, bu kâinatta en
bu açlığı giderip, kendisini rahatlatsın. güzel olan Allah'tır subhanehu ve teâlâ.
Bu sebeple kardeşim, Allah'ın sevgisini yi- Allah'ın sevgisini nasıl muhafaza edersin?
tirmemeye çalış. Sen, O'nun sevgisini muhafa-
za eder, sürekli muhasebeni yaparsan dünya ve Eğer sen Allah'ın sevgisini devam ettirmek
içindeki sana sevgili olan her şey gözünde küçü- istiyorsan, Allah'ın habibi olan Rasûlullah'a sal-
lür. Allah sevgisinden mahrum olan kişi dünya lallahu aleyhi ve sellem tabi olmalısın. Allah'ın sevgisi-
ve içindekilere karşı sevgi beslemekle nefsini ni iddia edip de Nebi'ye sallallahu aleyhi ve sellem tabi
bastıracağı gibi, Allah'ın sevgili dostlarından olmayan kimsenin bu iddiası geçersizdir. Zira
da uzaklaşacaktır. Çevrene bir bak! Ayakları bu bu imkânsızdır. Allah'ın en güzel örnek olarak
yolda sebat edemeyen bir çok kimse var. Allah'ı tanımladığı, vahyin canlı örneği Rasûlullah'a
kızdırıp, sevgisinden mahrum kaldıktan sonra sallallahu aleyhi ve sellem tabi olmak, Allah'ı sevmenin
yaptıkları onca haramın karşılığı olarak ayakla- tamamlayıcısıdır. Aslında bu, Allah'ı sevip sev-
rı bu yoldan kayıp, irtidat zehrini içtikten sonra memenin kriteridir.
bir anda dünya ehli olduklarını görürsün. Mal,
onun için bir ömür boyu koşacağı yem haline "De ki: Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Al-
lah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın." 6
gelir. Yedikçe sevgisi ona karşı artacaktır. Hake-
za kadın da böyledir. Azdıkça azacak, şehvani
Kardeşim, Allah'a yemin olsun ki insanın
arzularını bastıramayacaktır. Allah sevgisinden
kalbinde Allah sevgisini tatmaktan daha lezzet-
mahrum olan kalp, dünya ve içindekilerin sev-
li, daha güzel bir şey yoktur. Hiçbir sevgi onun
gisine koşmaya mahkûmdur!
sevgisine kıyas dahi edilemez. Anne, baba, eş,
çocuk, mal vs... Her birinin sevgisi farklıdır. La-
Dünya onun için zahiren bolluk, batınen
kin Allah sevgisi bunlardan apayrıdır.
daracık bir hayat haline gelecektir. Onu sıktıkça
sıkan bir işkence aleti misali en sonunda onu bu "İman edenler Allah'ı daha çok severler." 7
hal üzere öldürecektir. Zira Allah'ın sevgisinden
ve O'nu zikretmekten mahrum kalmıştır. Allah'tan kendim için, senin için Allah'ın
sevgisinin lezzetini dünyada tadan ve tattıkça
"Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun için
imanı artıp, dünya ve içindeki Allah'ı hatırlat-
dar bir geçim vardır." 4
mayan her şeye sevgisi azalan kullarından kıl-
Bu dünyada Allah'ın sevgisinden mahrum masını istiyor, bizleri sevgisi üzerine toplayıp,
olmasının yanında, kişi için kötü son da kıya- kıyamet gününde cemalinden mahrum bırak-
met gününde Rabbinden mahrum kalmasıdır. mamasını niyaz ediyorum.
Dünyada sevgiden mahrum kalan kimsenin
sonu, Allah'ın zatından da mahrum kalmak ola-
caktır. O'nun cemalini göremeyecek, cennetine
giremeyecek ve çılgın alevlerin dostu olacaktır.
Muharrem
4. 20/Taha, 124 6. 3/Ali İmran, 31 1434
5. 83/Mutaffifin, 15-16 7. 2/Bakara, 165
Aralık’12 • SAYI: 11
17
Genel Olarak Arapların Durumu Siyer Notları
Enes Yelgün enesyelgun@tevhiddergisi.com
18
kamuoyu oluşturuyorlardı. İnsanlar da bu şi-
irleri ezberleyip bilgi eksikliklerini kapatmaya
çalışıyorlardı.
Aralık’12 • SAYI: 11
19
yazda bulundu: Kendi vatandaşları için dahi böyle sınıf-
landırmaya giden ve bunu çocukların zihnine
"Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: 'Rabbim, be- kazımayı amaç edinen bir eğitim sistemi, başka
nim oğlum da şüphesiz benim aile halkımdan- devlet ve milletlere nasıl bakar? Elbette onlar da,
dır. Senin vaadin ise elbette haktır ve sen ha- Müslüman olsun ya da olmasın TC. rejimine
kimlerin hakimisin.' " 2 destek verdikleri müddetçe dost, çıkarlar çatış-
tığında ise amansız düşmandır.
Aldığı cevap ise konumuza ışık tutacak ni-
telikte: Nuh aleyhisselam vesilesiyle öğrendiğimiz ger-
çeği tekrar ederek bu başlığı bitirelim: Hangi
"Allah buyurdu ki: 'Ey Nuh! O senin ailenden
değildir. Çünkü onun işlediği salih olmayan bir ırktan, ülkeden ve mevkiden olursa olsun Müs-
ameldir. Öyleyse bilmediğin bir şeyi benden lümanın dostu sadece Müslümandır. Düşmanı
isteme. Ben, cahillerden olmayasın diye sana ise müşriklerdir. Velev ki bu müşriklerle aynı
öğüt veriyorum.' " 3 ülkeyi, ırkı veya aileyi paylaşsın.
Evet! Mesele çok net. Allah, belirlediği Bu anlayışı ters-yüz eden herkes cahildir.
dostluk-düşmanlık anlayışından azıcık bir
sapma ihtimalini dahi cahillik olarak Bu inanıştan başka bir inancı yaymaya
tanımlıyor. Öyleyse Allah'ın 'sev' de- çalışan bütün kurumlar, adları eğitim
diğine düşmanlık, 'düşman ol' dedi- yuvaları olsa da asıl itibari ile cehalet
ğine yakınlık, apaçık bir cehalettir. merkezleridir.
20
Önümüzde iki tablo var: İlkinde kıskançlık...
Vesveselere her daim kapılarını açan zihinler ve
kalpler... Bencillik ve sonucunda zulüm.
Muharrem
5. 2/Bakara, 67 1434
4. 12/Yusuf, 89 6. 5/Maide, 24
Aralık’12 • SAYI: 11
21
yerine getirilecek türden bir şey değildi. O yüz-
den meseleyi cıvıklaştırıp sorumluluktan kur-
tulma hesapları yaptılar:
cuma namazı ve örtünme meselelerini örnek 'Evet! Allah'ın emirleri çok önemli. Ama ba-
vermekle yetinelim. zen onlardan daha önemli şeyler de olabiliyor.
Demek ki Allah'ın emirlerini, duruma göre yap-
Ufak yaşlardan itibaren özellikle yaz ayla- sam da olur.'
rında ailesi tarafından cumaya götürülen ve bu
amelin ne kadar önemli olduğu anlatılan çocuk, Okulda diploma için cumaya gitmeyen, ya-
okul başlayınca ne yapar? Eğer cuma ders saati rın mesai saatine denk geldiği zaman da gitmez.
ile çakışıyorsa elbette ki ders tercih edilir. Hele Bugün eğitimi yarım kalmasın diye başını açan,
hele sınav varsa cuma kimsenin aklının ucun- yarın işte çalışabilmek için ya da sevdiği ve ev-
dan bile geçmez. 'Cuma kılmazsan Allah affeder. lenmeyi düşündüğü kimse için de açar. Artık
Ama sınavı kaçırırsan öğretmen affetmez!' gibi ne- Allah'ın emirleri onun için, zamana ve şartlara
reden tutsan elinde kalacak bir anlayış devreye göre yapıp-yapmama özgürlüğü olan basit şey-
girer. lerdir.
Aynı şey kız öğrencileri için başörtüsü mese- İşte okullarda, doğrudan veya dolaylı olarak
lesinde ortaya çıkar. Her ne kadar günümüzde- kalpleri Allah'ın emirlerine karşı umursamaz
ki örtünme çeşidinin İslam'la bir alakası olmasa hale getiren şeyle, Yahudilere "cahil" damgası
da geleneksel din algısı kız çocuklarını bu şekil- vurduran şey aynıydı.
de örtünmeye sevk eder. Fakat bunun istisnası
okuldur. Eğer işin ucunda eğitim, daha doğrusu Öyleyse cehalette de ortaktırlar.
diploma varsa o zaman başörtüsü emri günün
6-7 saatinde görmezden gelinebilir! Şimdi bu Sonuç
iki örneği ve sırf okulda okuyabilmek için çiğ- Müslüman, hayatında sadece Allah'ı subhanehu
nenen daha onlarcasını düşünelim. Karakterle- ve teâlâ razı etmekle meşgul olmalıdır. İnsanların
rinin oturmaya başladığı bu dönemde taptaze yaptığı Rabbani olmayan övgü ya da eleştiriler
zihinler, bu çelişkiyi akıllarına nasıl kaydede- kulluk yolunda mümini frenlememeli. Bu du-
rum okul meselesinde de böyledir. Islah edici
7. 2/Bakara, 67 görünümündeki yol kesiciler çocuğunu okula
22
göndermiyor diye: 'Çocuğun cahil kalacak, diplo- tı daha iyi tanıma, O'nun kudretine yakından
masız yaşayacak!' gibi eleştirilerle onu etkileme- şahitlik etme, insanlara fayda verecek ve yer-
ye çalışacaktır. Bizim için ölçü insanların değil yüzündeki yaşamlarını kolaylaştıracak bilgiler
Allah'ın kime cahil deyip, demediğidir. Allah edinme... Küfür devletlerinin bugün gerçekleş-
ise, bugünün eğitim kurumlarından kendini tirdiği uzay çalışmaları ise devletler arası gövde
koruyanı değil, bilakis içinde bulunduğu şu hali gösterisi, diğer devletleri ezme, elde edilecek
ile günümüz okullarında eğitim görenleri cahil bilgileri sadece kendi çıkarları için kullanma
olarak vasıflandırmaktadır. gibi amaçlar taşımaktadır. Bunların hepsi ise
bırakın gelişmeyi, aksine dünyada çatışmayı
Öyleyse bize düşen çocuklarımızı bugünün körükleyici, fesadı arttırıcı şeylerdir.
eğitim kurumlarından uzak tutmaktır, ki; cahil
kalmasınlar! Halifelik görevini hakkıyla yerine getirmeye
çalışan Müslüman fert, Allah'ın dinini yeryü-
Notlar züne hakim kılma konusunda zaten gevşeklik
Son iki yazımızda yapmaya çalıştığımız şey; göstermez.
Kitap ve Sünnet'in cehalete getirdiği tanım ışı-
ğında okulları tahlil etme gayretidir. O yüzden Bununla beraber ikinci görevini yerine ge-
bu başlığın altına girmeyen, ama şu anda okul- tirmek için de çaba sarfetmelidir. Bu da ancak
larda var olan bazı küfür ve haramlara değin- belli bir bilgi birikimi ile olur. İşte asıl sorun
medik. Putun önünde saygı duruşunda bulun- burada başlamaktadır. Çünkü günümüzde ca-
ma, şirk bayramlarına katılma vb. bunlardan hili sistemler bilgiyi kendi tekeline almışlardır.
bahsetmememiz onları yok saydığımız anlamı- O sistemin içerisine dahil olmadan bu bilgiden
na gelmemeli. İleride bağlantılı konular geldik- pay almak çok zordur. Ama imkansız değildir.
çe o fiillere de değineceğiz inşaallah.
Müslümanın önünde iki yol vardır: Müslü-
İnsan Allah'ın yeryüzündeki halifesidir. Bu- man kolaya kaçıp son iki yazımızda halini anlat-
rada yaşadığı müddetçe iki temel görevi vardır. tığımız eğitim kurumlarına girecek ya da alter-
İlki, asıl olan görevidir ki o da, 'Allah'ın dinini natif yollar üzerine kafa yoracaktır. İlk ihtimalin
yeryüzüne hakim kılmak'tır. İkinci görev ise Müslümanın ismi ile yanyana zikredilemeyece-
'Tüm insanlığın yaşantısını kolaylaştıracak şekilde ğini artık öğrendik. Öyleyse ikinci ihtimal üze-
dünyayı imar etmektir.' rine yoğunlaşmak gerekir.
Zaten bu yüzden Allah subhanehu ve teâlâ her in- Allah'ın zorlaştırdığını kolaylaştıracak, ko-
sanı farklı şeylere meyilli yaratmıştır. Eğer her- laylaştırdığını zorlaştıracak yoktur. Biz niyeti-
kes aynı yeteneklere sahip olsaydı dünyayı imar, mizi halis kılar, Müslümanların işleriyle ilgile-
sadece bir yönden olurdu. Mesela bütün insan- nenlerin ihtiyaç duyulan alanları tespit ettikten
ların tıp ilmine meraklı olduklarını hayal ede- sonra yapacakları yönlendirmelere göre hareket
lim. Dünyada belki hiç hastalık kalmazdı ama edersek, inşaallah halifelik görevini hakkıyla ye-
bunun dışında hiçbir alanda da gelişme olmaz- rine getirmiş oluruz.
dı. Fakat Allah merhametinden ötürü insanları
farklı özelliklerde yaratmıştır. Dualarımızın sonu Alemlerin Rabbi olan
Allah'a hamddır.
İnsan, genellikle bu iki görevden ilkini unut-
muş, hep ikincisi ile meşgul olmuştur. O yüzden,
Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılma görevini
yerine getirmeden gerçekleştirdiği dünyayı imar
çabası, ona fayda değil zarar getirmiştir.
Aralık’12 • SAYI: 11
23
Fikriyat
Özcan Yıldırım ozcanyildirim@tevhiddergisi.com
Yeniden
İman Çağrısı -4-
2. Kalp Katılığının Hissedilmesi Kalp katılığı öyle bir hale gelir ki; dünyada
K albin hakikati ile ilgili bir takım bilgileri karşılaşılan ve esas itibari ile insana vaiz nite-
paylaşmaya gayret etmiştik. Bahsettiğimiz liğinde olan birçok olay kendisini teğet geçer.
üzere kalp, hızlı hareket eden, çabuk dönen bir Yani kişi, o gördüklerinin etkilenmez, etkileşim
organdır. Bunun yanında kalp, etkilenen bir haline girmez. Kalp artık işlevsiz bir hale gelir.
organdır. Herhangi bir ortamda kalp hemen Örneğin, ölüm kişi için en güzel vaiz, en güzel
etkilenmektedir. İnsanoğlu sosyal bir varlık nasihatçi, en çok etkilenilen bir olaydır. Lakin
olduğundan ötürü, diğer insanlarla etkileşim günahlarından dolayı nasırlaşmış, katı bir kalbi
halindedir. Dolayısı ile ya etkileyen veyahut olan kimsenin hayatına zerre etki etmez. Bakar-
etkilenen bir konumdadır. Kalp de kendisine sınız ölen kendi ellerinde ölmüş, elleriyle yıka-
gönderilen hayır ve şer oklarından birisine ica- yıp, sırtında taşıyıp, defnetmiş lakin hayatında
bet edecektir. Kendisi Allah'ın zikri ile donan- ölümün kendisini de bir gün bulacağı şuuru ve
mış ise, etkilenen bir pozisyonda olmayacaktır. buna dair salih bir hayat arama gayesi kendisin-
Lakin bu söz konusu değilse o zaman kalp, dış de bulunmamaktadır.
etmenlerden etkilenen ve dolayısı ile gitgide ka-
Bir ilim ehli veya bir davetçiyi dinlemekteyiz.
raran ve ağırlaşan, ağırlaştıkça bedene etki eden
Aslında okuduğu her ayet ve anlattığı her mesele
bir organ haline gelir.
ilk iman dairesinden içeri girdiğimiz zamanlar-
Günahlara çabuk dalan ve bunun geçici lez- da tüm gemileri yaktığımız, her şeyimizi feda et-
zetini vücudunda bir uyuşturucu gibi hisseden tiğimiz zamanları çağrıştırır bize. Lakin bunun
kişinin kalbi artık taşınmaz, içerisine Kuranî üzerinden o kadar zaman geçmiştir ki; anlatılan
damlaları almayan bir taş, kaya haline gelir. Taş hakikatler, yazılan anı defterleri arasında kal-
gibi olan kalp, ne üzerinde bitki bitirir, ne de mıştır. Eskiyip duvara monte edilen bir portre
içinde bir şey barındırabilir. misali sadece baktıkça hatırlanır…
"Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katı- Kuran, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve as-
laştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş habının tüylerini diken diken eden, uykularını
vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki kaçıran, gözyaşlarına boğan bir kitap iken 'Ne-
yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, den bende bu hissiyatların hiçbirisi olmamakta?'
Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, diyerek bunun sebebini ve ilacını aramalıyız.
yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değil- 'Kur'an o dönemde inir ve sahabiler bunu canlı
dir." 1 canlı müşahede etti de ondan' diyecek nefsimiz.
Tabi ki bu doğrudur. Lakin ya ondan sonrakileri
Allah subhanehu ve teâlâ kalp katılığını taştan da bu dine hararetle sarılmaya iten nedir? Asrımıza
öteye benzetmektedir. Zira en işlevsiz görünen bakalım. Nice ilim ehli zalim/kafir sultanların
taşlardan dahi ya sular fışkırır veya Allah'ın kor- önünde hakkı haykırıyor, nice yiğitler Allah'ın
kusu ile yerinden kopar. ayetleri ile meydanlara iniyor, nice Allah'ın di-
nin hizmetkarı gençler koşuşturuyor…
1. 2/Bakara, 74
24
Kalp katılığının tek ilacı zikir ve ibadettir. yetinir, yetinmek de yetmez bu az amelleri ile
Lakin bu ibadet gözlerden ırak, insanların rü- övünür. Hatta kendini daha dünyada iken Fir-
yalarla boğuştuğu, Âlemlerin Rabbi'nin yeryüzü devs'lerde, tahtlarda, hurilerin koynunda zanne-
semasına inip "İsteyen yok mu vereyim?" 2 diye der. Acaba 'Bu gevşekliğin zirvesinde, damarlara
seslendiği gecede olmalıdır. Zira Es-Settar olan işlenen bu iman zayıflığını nasıl kırmalıyım?' diye
Allah örtü olarak yaratılan o zamanlarda bağış- çabalaması gerekmez mi?
lanma dağıtır.
İbadet ve taatlerdeki gevşekliğin asıl merke-
Unutmayalım ki, demiri dahi Davud'a zi, zihinde beslenen amellere güven olgusudur.
aleyhisse-
lam yumuşatıp ona musahhar kılan Allah'ın, ken- Bunun dışa yansıması da yapılan amellerin içi-
di ismi ile kaya gibi olan kalpleri parçalaması zor nin boşalmasıdır. Örneğin namaz insanın Rabbi
bir şey değildir. O'nun ismi ile zor olan nice işler huzurunda durduğu en lezzetli ibadet olmalıdır.
en kolay bir mesele haline gelecek, kaldırılama- Lakin kalp hastalığı başladığı anda önce ibadet-
yan birçok yükümlülük hafifleyecektir. Muhak- ler özelliğini yitirmeye başlar ve yapılan bu iba-
kak ki o bir şeye ol dediği zaman hemen olur! dette tembellik gözle görülür dereceye gelir.
Aralık’12 • SAYI: 11
25
rıca kişi bununla, o ibadetten dolayı kazanacağı bir söz değildir.
ecre, Allah'ın mükâfatına da önem vermediğini
izhar etmiş olur. Kab b. Malik'in radıyallahu anh karşısında bizim
imanımız mı daha kuvvetlidir? O ki Rasulullah'a
Her hangi bir şeyin ihsan üzere veyahut kötü sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir zaman muhalefet etme-
bir şekilde yapılması, kabul görüp, görmemesi miş ve savaştan geri durmamıştır. Onun Tebuk
itinaya bağlıdır. Dünyada yapılan birçok işe ba- Gazvesi'nden geri duruşuna bir bak kardeşim!
kıldığında itina gösterilmeyen her amel, o ameli
talep eden kişi tarafından kabul edilmemiştir. "Rasûlullah bu savaşı meyvelerin olgunlaştığı,
Tıpkı bir işin sipariş verilip de, güzel yapılma- gölgelerin arandığı bir mevsimde yapmıştı. Ben
yınca kabul edilmemesi bunun gibidir. Yapan de bunlara pek düşkündüm, Rasûlullah ve Müs-
kişi, ya bunun ücretini beğenmediği için önem lümanlar savaş için hazırlığa başladılar, ben de
savaşa hazırlanmak için çıkıyor fakat hiçbir şey
vermemiş veyahut yorgunluğundan ötürü bunu
yapmadan geri dönüyordum. Kendi kendime de:
yapmıştır.
'Ne zaman olsa hazırlanırım' diyordum. Günler
böyle geçti, herkes işini ciddi tuttu ve bir sabah
Uhrevi amelleri buna kıyas edebiliriz. Namaz Rasûlullah'la birlikte Müslümanlar erkenden
günde beş defa kılınıp sürekli hayatta yer ettiği yola çıktılar, ben ise hazırlanmamıştım. Ertesi
için en güzel örnek olsa gerek. Kişi ya bundan sabah yine hazırlık için evden çıktım fakat hiç
elde edeceği ecri unutur, ondan gafil olur veya bir iş yapmadan geri döndüm, hep aynı şekilde
ona gerekli olan dinç olduğu vakti ayırmadığı davranıyordum. İnsanlar savaş için yarışırcası-
için tembellik gösterebilmektedir. Sabah ve yatsı na koşmaya başlayıncaya kadar ben aynı halde
namazlarının hadislerde münafıklar için bir kıs- devam ettim. Nihayet yola çıkıp onlara erişeyim
tas olarak gelmesi, bunun en bariz göstergesidir. dedim, keşke öyle yapsaydım, bunu da başara-
madım." 5
fikriyat
26
Kardeşimle
Hasbihal
Genel hatlarıyla diyebiliriz ki bize verilen "Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış va-
sorumluluğu istenildiği şekilde yerine getirmek
eminliktir. İnsanî acziyetimiz ve kaderî sebep- 1. 7/Araf, 23
Muharrem
1434
lerden sorumluluklarımızın hakkını veremeye- 2. 2/Bakara, 37
Aralık’12 • SAYI: 11
27
ziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sı- Çünkü en çirkin akıbet olan 'duyarsızlaşma' baş
kıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın gösterir. Önce hain oluşuna, sonra akıbetini bil-
karnındaki) Karanlıklar içinde: 'Senden başka diği halde sonuna karşı duyarsızlaşır insan.
ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulme-
denlerden oldum' diye çağrıda bulunmuştu. Yukarıda zikredilen örneklerden Uhud gü-
Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu nünü tekrar ele alalım. Savaş başlamadan ema-
üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri netlere hıyanet edip yoldan dönenlere münafık/
böyle kurtarırız." 3 hain diyoruz. Savaş içinde bırakıp kaçanlara ise
hata edip, tevbeleri kabul olunan güzide insan-
"(Musa yalvarıp) Dedi ki: 'Rabbim, beni ve
kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kat. Sen mer- lar. Veya Tebuk günü... Ka'b bin Malik ve arka-
hamet edenlerin en merhametli olanısın.' " 4 daşları radıyallahu anhum dünya rahatını tercih edip
cihaddan geri kaldılar. Aynı sebeplerle seksen
Tüm Rasûller sorumluluklarını en güzel şe- civarında insan geri kaldı.. Ancak bu çoğun-
kilde yerine getirdiler. Emanetleri eda edip hak- luğa nerdeyse isimleri zikredilecek münafıklar
kını verdiler.. Bununla beraber zikrettiğimiz diyoruz. Ka'b bin Malik ve arkadaşlarına ise
örnekler de yaşandı. Bu örnekler hareket tevbesi kabul edilmiş müminler.
mensupları için nimettir. İnsanlığımız-
dan kaynaklı hata işleme, emanetlerde Evet Kardeşim! Hasbihalimizin en
sorumsuzluk halinde bizlere yol can alıcı yerindeyiz. Aynı gerekçe-
göstericidir. lerle aynı fiilleri işleyen insanlar
var.. Bir grup, münafık.. Bir di-
Allah Rasûlü'nün sallallahu ğeri Allah Rasûlü'nün güzide
kardeşimle hasbihal
28
medir. Bunun aksi ise hıyanettir.
İslamî hareket görev paylaşma esasına da- ğı halde, varmış gibi görünmeyle, olmuş olmaz.
yalıdır. Ve Müslümanlar birbirlerinin zahirine Bunun yolu Allah'a yönelmek ve nefisle müca-
göre muamele ederler. Yani biz kendimizi nasıl deledir. Olmasını istediğimiz 'mış gibi yapmak-
gösteriyor, ne ile tezahür ediyorsak o şekilde la' olmayacağı gibi, altından kalkılmaz işler açar
muamele görmüş oluyoruz. Bu halimizle bize başımıza. Ehil olmadığımız görevlere getiril-
düşen sorumluluğumuzu da belirlemiş oluyo- mek bunlardan biridir.
ruz. Çok hassas, adaletli, haklar konusunda ti-
tiz bir portre çiziyoruz. Gerek konuşmalarımız, Hepimizin ortak kabulüdür ki, dava yolu aile
gerek insanları yargılamamızda hep bu yönü- yoludur. Musibetler davanın olmazsa olmaz-
müzü ön plana çıkarıyoruz. Bulunduğumuz larıdır. Her hareket öncü/örnek şahsiyetler ve
hareket içerisinde mali sorumluluk gerektiren onlara tabi olan, onları takip eden insanlardan
bir iş oldu. Göründüğümüz kadarıyla bu işe en oluşur. Musibet her insanın konumuna göredir.
uygun insan bizizdir. Ve buna bağlı olarak bu Bundan dolayı en ağır imtihan öncülerin başına
iş bize verilecektir. Şayet, göründüğümüz hal ile gelir. Öncü ve örnek olmak belli fedakarlıklar
hakikatimiz aynıysa bu nur üstüne nurdur. Yu- ister. Her Müslüman öncülerden olmak ister.
suf aleyhisselam misali ehil bir göreve gelmiş olacak Öncü insanlar etkiledikleri ve davaya kazandır-
ve kulluğumuza katkısı olacak bir görevle şeref- dıkları insanların ecirlerine ortaktırlar. Ancak
leneceğiz. olmasını istemekle, olmak farklı şeylerdir.
Peki hakikat bu değil de farklıysa?! Bizde Örneğin içinde yaşadığımız sistemde zin-
paraya ve mala karşı zaaf varsa!! Koyun kurda dan, hicret vb. sıkıntılar kaçınılmazdır. Musibet
teslim edilmiş olacak. Düşünelim ki zaafımız- bu harekete takdir edildiğinde, herkes tezahür
dan dolayı bize emanet edilen mallardan çaldık, ettiği sıfatlara göre nasibini alıyor. Kendinde
israf ettik, çar-çur ettik. Yani emanete hıyanet bulunmayan sıfatlarla tezahür edenler imtiha-
ettik. Burada sorumluluk kime aittir? Bizlere... nın altında eziliyor, dayanamıyor, sabır ve di-
Çünkü olmayan sıfatlarla tezahür ettik ve buna renç gösteremiyor. Kendini ve dava arkadaşları-
bağlı olarak sorumluluk aldık. Evet kardeşim nı zor durumda bırakmış oluyor. Sebep: 'Varmış
unutmamalıyız, İslamî hareket görev paylaşımı gibi yatığı sıfatlar...' Müslümanların musibetleri-
esası üzere kuruludur. Ve her insana tezahür et- ni ağırlaştıran, zindanlarını zindan, hicretlerini
tiği sıfatlara uygun görev verilir. firak kılan bu tip insanlardır.
Bundan olsa gerek Allah Rasûlü: Her birimiz insan olarak 'takdir edilme, ka-
bul görme' fıtratıyla yaratılmışızdır. Her ortam-
"Kendinde olmayan sıfatlarla tezahür eden da insana artı değer katan bazı sıfatlar vardır.
iki yalan elbisesini giymiş gibidir." 5 buyuruyor. İslam'ın öğretisi, her Müslümanın güzel sıfatları
elde etmeye çalışmasıdır.
Bizler Allah'a, Rasûl'üne ve müminlere karşı
sadık olmak zorundayız. Bir sıfat bizde olmadı- Bu mümkün olmadığında çabalamakla be-
raber, Allah subhanehu ve teâlâ kendine yönelmemizi, Muharrem
acziyet ve ihtiyacımızı O'na açmamızı ister. Yol 1434
5. Buhari, Müslim
Aralık’12 • SAYI: 11
29
takdiri ve kabulünden mahrum olduk. Allah'a
sığınırız.
30
Akaid Notları
ferhatcura@tevhiddergisi.com Ferhat Cura
Şirkin Temeli:
Ğuluv
Nasıl ki insanlara teveccühte aşırıya gitmek bizden önceki
kavimlerin şirke düşüp müşrik olmalarına sebep olmuşsa
aynı şekilde de bu ümmet içinde aşırılıktan dolayı bir takım
şirkler, bidatler, hurafeler ve yanlışlar vuku bulmuştur.
Aralık’12 • SAYI: 11
31
kak şirk, büyük bir zülümdür.' " 1 nı bağışlamaz." 4
Zulüm nurun zıddı olan karanlık, kötülük, başka bir ayette kıyamet gününde müşriklerin
mutsuzluk, kaos, hakkı asıl sahibine değil de bir karşılaşacakları bir şekaveti anlatırken şöyle be-
başkasına vermektir. Şirk, bir taraftan huzur- lirtilmektedir:
suzluk, kaos, fıtrattan sapma; diğer taraftan da
Allah'ın hakimiyet hakkını başkasına vermektir. "O gün onların önüne amellerini süreriz ve bir
anda (o amelleri) havaya saçılmış toz zerreleri-
Bugün şirk toplumlarına bakıldığında, aynı ne çeviririz.'' 5
manzarayla karşılaşmaktayız. Bu da Allah'a
yapılan ihanetin bir sonucu olsa gerek. Çünkü Subhanallah! İnsanlar için ne kötü bir man-
şirk inancı, insana huzur değil, sıkıntıyı, emni- zara... İnsanlar o zor günde kendilerine güzel
yeti değil korkuyu ve güvensizliği, saadeti değil amelleri getirilip bununla sevinirken, belki bize
şekaveti, adaleti değil zulmü, iyi ahlakı değil faydası olur diye bir beklenti içine girmişken
azgınlığı ve fesadı kazandırır. Nitekim Allah Allah, hemen akabinde amelleri toz zerrelerine
müşriklerin sürekli huzursuzluk içinde ol- çeviriyor. Bu şekilde sevinçleri kursaklarında
duklarını çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır: kalıyor. Sebebi ise Allah'a şirk koşmalarıdır.
Başka bir ayeti kerimede Allah kendisine
"Yalnız Allah'a yönelenler olarak ve Rasûl görevi verdiği, sonra onu dost
O'na şirk koşmaksızın. Kim Allah'a edindiği şahsa hitaben, şirk nokta-
şirk koşarsa o, sanki gökyüzünden sında çok ağır kelimeler kullanarak
düşüp kuşların kaptığı yahut rüz- diyor ki:
garın kendisini uzak bir yere
akaid notları
1. 31/Lokman, 13 4. 4/Nisa, 48
2. 22/Hac, 31 5. 25/Furkan, 23
3. Müslim 6. 39/Zümer, 65
32
mıştır.
7. 17/İsra, 23
Muharrem
8. Tirmizi, İmam Ahmed 10. 9/Tevbe, 31 1434
9. 71/Nuh, 23 11. Tirmizi
Aralık’12 • SAYI: 11
33
"Aşırılıktan sakının, aşırılık sizden öncekileri
helak etti." 12
Nasıl ki insanlara teveccühte
Genel olarak aşırılığı yasaklamakla yetinil-
aşırıya gitmek, bizden önceki memiş, hürmete ve tazime en layık insan olma-
kavimlerin şirke düşüp müşrik sına rağmen, Rasûl kendisine hürmette de aşırı-
olmalarına sebep olmuşsa; lığa razı olmamıştır. Hadiste:
aynı şekilde bu ümmet içinde "Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı övüp aşırı-
de aşırılıktan dolayı bir takım ya gittikleri gibi sizde beni övmeyin. Ben sadece
bir kulum. Bana Allah'ın kulu ve Rasûlü deyin." 13
şirkler, bidatler, hurafeler ve buyrulur.
yanlışlar vuku bulmuştur.
"Allah Yahudi ve Hristiyanlara lanet etsin.
Onlar Peygamberlerinin kabirlerini mescid
edindiler." 14
Bu ve benzeri ayetler ve bunların tefsiri ince-
lendiği zaman, yeryüzünde en yaygın olan kabir "Allah'ım, kabrimi ibadet edilen bir put hali-
ve saray (hâkimiyet) şirkinin temelinde, salih ne dönüştürme. Allah Peygamberlerinin kabir-
kişileri sevmede veya din adamlarına ibadette lerini mescid edinenlere şiddetle öfke duymak-
aşırıya gitmek olduğu görülecektir. tadır." 15
durumu bize İbni Kayyım şöyle açıklar: 'Şeytan, Nasıl ki insanlara teveccühte aşırıya gitmek,
türbelere bağlı olanlara sürekli telkinde buluna-
bizden önceki kavimlerin şirke düşüp müşrik
rak, bu kabirlerin olduğu yerlere bina yapmala-
olmalarına sebep olmuşsa; aynı şekilde bu üm-
rını, oralarda kalmalarını telkin eder ve onları
bunu Peygamber ve salih kimselere sevginin işare- met içinde de aşırılıktan dolayı bir takım şirkler,
ti olduğuna, buralarda yapılan duaların makbul bidatler, hurafeler ve yanlışlar vuku bulmuştur.
olduğuna inandırır. Bundan sonra daha da ileri Allah'ın inayeti ve izni ile gelecek sayılarımızda
giderek bunların Allah katında tasarruf yetkileri- Ehli Sünnet'in itikadı ve menheci üzere bu me-
nin bulunduğunu, bu nedenle bizzat bunları aracı seleleri tek tek ele alıp, beyan etmeye çalışacağız.
kılarak Allah'a yemin etmelerini söyleyerek ken- Başarı Allah'tandır.
dilerine, bunlara dua ederek istekte bulunmanın
önemimi anlatır. Şeytan, yandaşlarına bu şeyleri Hamd, davamızın sonu olan âlemlerin Rab-
de kabul ettirince, bu defa insanları kabirde ya- bine aittir.
tanlara dua ve ibadete davet eder, Allah'ı bırakıp
bunlardan şefaat istemelerini söyler...' yaşadığı-
mız coğrafyada bunun örnekleri sayılmayacak
kadar çoktur.
34
İlim Meclisi
ekrembulca@tevhiddergisi.com
Ekrem Bulca
Güzel Ahlak
“İçinizde en çok sevdiğim kişiler ve kıyamet
günü bana en yakın olan kişiler ahlakı en
güzel olanlarınızdır." (Tirmizi)
Mümin kişi bulunmuş olduğu toplum içeri- "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vahiy kendisine
sinde sanki beyaz bir gömlek gibidir. Nasıl be- ilk geldiğinde korkup hızlı adımlarla evine doğ-
yaz bir gömlek üzerinde küçük bir leke göze ba- ru gidiyor. Hatice'ye radıyallahu anha: 'Beni örtün,
tarsa, müminin her yapmış olduğu ve söylemiş beni örtün' diyor. Hemen kendisini örtüyorlar.
olduğu da hemen insanların gözüne batar. Do- Ürperti kendisinden geçince Hatice'ye olup bi-
layısıyla insanlar eleştiri oklarını müminlerin tenleri anlatıyor. Ve 'Kendimden çok korktum'
diyor. Bunun üzerine Hatice annemiz onun gü-
üzerine yönlendirirler. Bu nedenle mümin kişi
zel ahlakını zikrederek korkulacak bir şeyin ol-
çok titiz hareket etmeli ve hatta diğer insanlar madığını söyleyip onu teselli ediyor. 'Hayır, asla,
yaptığında normal karşılanacak davranışlardan Allah seni mahcup etmez, çünkü sen akraba ile
dahi uzak kalmaya çalışmalıdır. ilişkiyi kesmezsin işini göremeyenlerin yükünü
Muharrem
1434
Aralık’12 • SAYI: 11
35
yüklenir, fakir fukarayı kazanır, misafir ağırlar- demiştir:
sın, hak yolunda karşılaşılan sıkıntılara yardım
edersin." 1 "Rasûlullah'tan işittim şöyle buyurdu: 'Mümin,
güzel ahlakı sayesinde, gündüz oruç tutup gece
Güzel ahlak Peygamberimizin yaşam biçimi ibadet eden kişilerin derecesine ulaşır.' " 4
olduğu gibi onun tarafından bize de emredil-
miştir... Muaz bin Cebel'den radıyallahu anh rivaye- Cennete gidip ve cennetin en üst mertebe-
ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuru- sinde bir evinin olmasını ister misin? Eminim
yor: ki herkesin bu soruya vereceği cevap evet ola-
caktır. Eğer gerçekten istiyorsan şu hadisleri uy-
"Nerede olursan ol Allah'tan kork. Kötülüğün gula ve güzel ahlakınla istediklerini elde et. Ebu
arkasından iyilik işle. Bu o kötülüğü siler. İn- Hureyre'den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre
sanlara da güzel ahlak ile muamele et.'' 2 Rasûlullah şöyle demiştir:
Allah ve Rasûlü'nün bize emrettiği her şey- "Rasûlullah'a insanların cennete girmesine
de biz bilsek de bilmesek de mutlaka bizim için en çok sebep olan şey soruldu: 'Takva ve güzel
bazı faydalar vardır. Güzel ahlaklı olmamızı ahlak' buyurdu. İnsanların cehenneme en çok
bize emreden Allah Rasûlü, bunun faziletleri- girmesine sebep olan şey soruldu: 'Ağız ve avret
ni ve faydalarını da beyan etmiştir ki kişi buna yeri' buyurdu." 5
daha fazla önem versin.
Ebu Umame El-Bahili'den radıyallahu anh rivayet
En hayırlı Müslüman olmak için güzel ah- edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöy-
laklı olmak gerekir... Allah ve Rasûlü Müslüma- le buyuruyor:
nın en hayırlı özelliklerini Kur'an ve Sünnet'te
ilim meclisi
açıklamışlardır. Müslümanın en hayırlı özellik- "Haklı da olsa tartışmayı terk eden kişiye
cennetin kenarında bir ev verileceğine kefilim.
lerinden bir tanesi de güzel ahlaklı olmasıdır.
Şaka da olsa yalanı terk eden kişiye cennetin or-
Abdullah b. Amr b. As'tan radıyallahu anh rivayet
tasında bir ev verileceğine kefilim. Ahlakı güzel
edildiğine göre şöyle demiştir: olan kişiye de cennetin en yüksek yerinde bir ev
verileceğine kefilim." 6
''Rasûlullah çirkin söz söyleyen ve çirkinliğe
yeltenen biri değildi. O şöyle derdi : 'Sizin en
Rasûlullah'ın en çok sevdiği ve ona kıyamet
hayırlarınız ahlakı en güzel olanlarınızdır.' " 3
günü en yakın olanlardan mı olmak istiyorsun?
Kıyamet günü kulun terazisinde en ağır Eğer çok istiyorum diyorsan şu hadisi dinle ve
amel güzel ahlaktır... Kıyamet günü terazi ku- uygula: Cabir'den
radıyallahu anh rivayet edildiğine
36
Nasihat
abdulmetinaksoy@tevhiddergisi.com
Abdulmetin
Aksoy
Aralık’12 • SAYI: 11
37
tırırlardı.
orada ebediyen kalmak üzere altından ırmaklar ve onun ashabının kalplerini kulların kalple-
akan cennetler hazırlanmıştır. İşte bu en büyük rinin en hayırlıları bulmuştur. Bundan dolayı
kurtuluştur." 2 onları Nebisinin, onun dini uğrunda savaşan
yardımcıları kılmıştır. Müminlerin güzel gör-
Onlar Peygamberin yanında yetişmiş muha- dükleri şey, Allah katında da güzeldir, onların
cir ve ensardırlar. Kur'an'ın nüzul sebeplerine kötü gördükleri şey Allah katında da kötüdür." 5
ve Sünnet'in söyleniş nedenlerine şahit olmuş-
Onlar dini ihlas ve takva ile kabul eden,
lardır. İnsanların felaha ermesi için kendilerine
ahitlerini yerine getiren salihlerdir. Söz verdiği
tabi olmak zorunda olduğu, dinde Kur'an ve
konuları unutmamaya, onun için gerekli olan
Sünnet'ten sonra doğruluğun ölçüsüdürler.
her şeyi yapmaya azami derece dikkat ederlerdi.
"Benim ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak- Allah subhanehu ve teâlâ Kur'an'ın bir kısım ayetlerin-
tır. Bunların hepsi cehenneme gidecek, bir tane de onların doğruluklarına tanıklık etmiş, onları
fırka cennete gidecektir. Sahabeler: 'Cennete gi- temize çıkarmış ve kendilerini kemal vasıflarla
decek olan fırka hangisidir ya Rasûlullah?' diye vasıflandırmıştır.
sordu. Peygamberimiz: 'Benim ve sahabemin
yolu üzerine olanlardır.' buyurdu." 3 "Mü'minler arasında Allah'a verdikleri sözde
içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. On-
Onlar şeref çatısı altında doğan, cihadın göl- lardan kimisi adağını yerine getirdiler, kimisi de
gesinde yetişenlerdir. Alınları yaratıcıdan baş- beklemektedirler. Onlar hiçbir şeyi değiştirme-
kasının önünde eğilmemiş, kâinatı yaratandan mişlerdir." 6
başkasına kulluk etmemiştir. Onlar amaçların
en yücesi peşinde koşan, Allah rızası yolunda Onlar İslam'ın öcünü almak, mazluma yapı-
öne geçenlerdir. Dünya metaı ve nefsani arzula- lan zulmü ortadan kaldırmak için canlarını or-
rı onları değiştiremedi. Gün geçtikçe ahiretteki taya koyan cengâverlerdir. Cihad meydanların-
durumları için endişelenirler ve amellerini ar- da henüz şehit olmadan cennetin kokusunu alıp
4. 24/Nur, 37
2. 9/Tevbe, 100 5. İmam Ahmed, Müsned
3. Tirmizi 6. 33/Ahzab, 23
38
ölümü severmişçesine savaştılar. Allah subhanehu ve
teâlâ ile en güzel alışverişi yapıp, mallarını Allah
yolunda çekinmeden infak ettiler. Kendilerine Öyle bir nesildir ki onlar 21. Yüzyılda
söylenilen emirleri ikiletmeden Allah'ı hatırla- bizlere hakla batılı birbirinden
yarak yerine getirdiler.
ayırmada yardımcı oldular. Her
Öyle bir nesildir ki onlar 21. yüzyılda biz- dönemde kendileri olmasa da kıssaları,
lere hakla batılı birbirinden ayırmada yardımcı yaşantıları tevhid ehline kardeşlik yaptı.
oldular. Her dönemde kendileri olmasa da kıs-
saları, yaşantıları tevhid ehline kardeşlik yaptı.
Hurma ağacı misali ümmet onlardan gıdalandı.
Ne büyük şeref, ne büyük bir izzet... sabra, salih amellere yönlendirmek için tev-
hid ehlinin yapabileceği en güzel nasihattir.
Onların kıssaları tevhid ehline ibretler do- Evet, kardeşim Peygamberin dizinin dibin-
ğurur. de vahiyle yetişmiş olan sahabenin vasıflarını,
faziletlerini ve bize olan faydalarını bir kerede
"Onların hikâyelerin de akıl sahipleri için ib-
retler vardır." 7 yazmakla, okumakla bitirebileceğimiz bir şey
değildir. Kur'an ile amel edenlerin vasıflarını
Bu neslin kıssaları; bitirmek mümkün mü ki... İleriki sayılarımızda
sahabeleri ve vasıflarını tek tek ele alıp çıkardı-
• Her dönemde gayesi sadece 'La ilahe illallah' ğımız, hayatımıza rehberlik yapacak notlarımızı
olan bir toplum yetiştirmek isteyen tevhid sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
ehli için örnek, zafer ve kurtuluşa ermede bir
menhectir. Rabbim bizlere hakkı güzelliği içinde anlat-
mayı, fehmetmeyi ve amel etmeyi nasip ve mu-
• İslam'ın emirlerini yerine getirmede, neh- kadder eylesin. Bir sonraki sayımızda buluşma
yettiklerinden kaçınmada, bunları insanlara
dileğiyle.
tebliğ etmede, Allah'ın rızasını kazanmada
tevhid ehli için mücadele yöntemidir.
Davamızın sonu, Alemlerin Rabbine hamd
• Ahitlerini yerine getirmeyi bekleyen tevhid etmektir.
okuyucuları için bir haykırış ve hatırlatmadır.
• Kâfirlerin sahabe hayatını tahrif edilmiş, ken-
di inançlarına uygun hale getirerek yaptığı
dizi, çizgi film gibi animasyonları izleyen
tevhid ehlinin, saptırılmış gerçekleri görmesi
için bir fırsattır.
• Hakla batılın birbirine karıştığı bu engebe-
li dönemde tevhid bayrağını tökezlemeden
kıyamete kadar taşımayı hedefleyen şehadet
sevdalıları için bir tecrübedir.
• Vakit öldüren, istifade edilmeyen roman gibi
kitapları okuyup, konuşulması yerine, hem
kendi yaşantısını yeşertmek, hem de ileriki
nesilleri ihya etmek isteyen tevhid ehlinin
okuyup paylaşabileceği ahsenül 8 kıssadır.
• Müslümanlara yapılan baskılarda, karalama-
larda, başlarına gelen bela ve musibetlerde
Muharrem
7. 12/Yusuf, 111 1434
8. Kıssaların en güzeli.
Aralık’12 • SAYI: 11
39
Cihad Yolunun Sabiteleri Çeviri Makale
B ugün dünya -Allah'ın rahmet ettikleri müs- ahiret gününe inanmayan, Allah ve Rasûlü'nün
tesna- inançsal, siyasi, iktisadi, basın-yayın,
kültürel ve toplumsal olarak var olan bütün
haram kıldığını haram saymayan ve hak dini
kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek
gücü ile Hanif dinimizin şiarlarından biri olan, elleriyle cizye verinceye kadar savaşın." 3
'Allah yolunda cihad'ın şiarının karşısında dur-
maktadır. Bu şiarı da Allah subhanehu ve teâlâ bizlere Cihadın hükümleri hakkındaki son indir-
şu sözleri ile farz kılmıştır: diği ayette de bunu destekleyerek şöyle buyur-
muştur:
"Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kı-
lındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir "Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz
şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapse-
kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de müm- din ve onları her gözetleme yerinde oturup bek-
kündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." 1 leyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar,
zekatı da verirlerse artık yollarını serbest bıra-
"Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı kın. Allah bağışlayan ve esirgeyendir." 4
cihad et, onlara karşı sert davran. Onların va-
racağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de Bu şiarı silip, ismini de terör ve suç olarak
kötüdür!" 2 değiştiren kafirler, cihad ehlini de terörist, aşı-
rı, devrimci ve melişa (silahlı çete/örgüt) diye
"Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve damgalamışlardır. Aynı şekilde münafıklar da
40
bu şiarı çarpıtarak, farklı şeytani yollarla tah-
dit ederek, kafirlere yardım etmişlerdir. Onlar,
'Cihad, savunma cihadıdır, saldırı cihadı değildir'
veya 'Cihad ancak ihtilal edilmiş bir bölgeyi öz-
gürleştirmek için meşrudur' veya 'Cihad (Siyonist
ve haçlıların işbirlikçisi) yöneticinin emri ile vacip
olur' demektedirler. Bazen de başkaları, 'Cihad
Rasûlullah'ın vefatı ile sona ermiştir' veya 'Cihad
barış olan zamanımıza ve yeni dünya düzenine
uygun değildir' demektedirler ki bu sapıklıklar-
dan Allah'a sığınırız.
Aralık’12 • SAYI: 11
41
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Ebu Davud ve diğer
hadis kitaplarında geçen Enes b. Malik'in radı-
yallahu anh rivayet ettiği hadiste şöyle buyurmak-
tadır:
42
rı, kıyamet günü, müminlerin ruhunu alacak
rüzgârın esmesidir… Fakat hadisin küfrün var
Cihadın devam edeceğini ifade olduğunda savaşın da var olacağına dair delaleti
eden naslar sınırlandırılmayacak açıktır.
kadar çoktur. İmamlar cihadın Cihadın devam edeceğini ifade eden naslar
devam edeceği hususunda görüş sınırlandırılmayacak kadar çoktur. İmamlar ci-
hadın devam edeceği hususunda görüş birliğine
birliğine varmışlar, Rasûlullah
varmışlar, Rasûlullah da sallallahu aleyhi ve sellem ciha-
da cihadın devam edeceğine dın devam edeceğine dair değiştirilemeyecek
dair değiştirilemeyecek olan haberleri vermiştir. Bu naslar da, Nebi'nin
sallallahu aleyhi ve sellem gönderilmesinden kıyamete
olan haberleri vermiştir.
kadar hiçbir zaman Allah yolunda yükseltilmiş
gerçek cihad sancağından yoksun kalmayacağı-
nı bildirmektedir. Bu, inkar edenin Allah'a karşı
İmam Nevevi rahimehullah Sahih-i Müslim şer- kafir olacağı bir haberdir!
hinde bu hadis hakkında şöyle der: 'Şunu söy-
leyebilirim ki, bu grubun/taifenin müminlerin Şeyh Yusuf El-Uyeyri (rahimehullah)
arasındaki çeşitli gruplar olması muhtemeldir. Özcan YILDIRIM, Tevhid Dergisi için
Bunlardan kimisi cesur savaşçılar, kimisi fakihler,
çevirmiştir.
kimisi muhaddisler, kimisi zahitler ve iyiliği em-
reden kötülükten alıkoyanlar, kimisi de hayrın di-
ğer çeşitlerini yerine getirenlerdir. Bu hepsinin bir
arada olması gerekli değildir. Bilakis yeryüzünün (DEVAM EDECEK)
farklı bölgelerinde, ayrı özelliklerde olabilirler. Bu
hadiste de açık bir mucize de, bu özelliğin Nebi sal-
lallahu aleyhi ve sellem döneminden şu ana kadar devam
edeceğidir -Allah'a hamd olsun-. Hadiste geçen
Allah'ın emri gelinceye kadar da devam edecektir.'
Aralık’12 • SAYI: 11
43
Menhec Notları
Yiğit İnan yigitinan@tevhiddergisi.com
44
İçerisinde yaşamış olduğumuz çağda, bir fi- kavimle savaşmış ve onları çok şiddetli bir ce-
kir karmaşası söz konusudur. Bu karmaşa öyle zaya tabi tutmuş olan bir Peygamber görüyoruz
bir hale gelmiştir ki İslam, birçok isimle anılır siyer kitaplarında "Kıyametten önce kılıçla gön-
olmuş bölük pörçük edilmiştir. Kimisi 'ılımlı derildim. Benim rızkım mızrağımın ucundadır" 3
İslam' derken, kimisi 'Siyasal İslam' demiş, kimi- diyen bir Peygambere şahitlik ediyoruz hadis
si 'Radikal İslam' derken, kimisi de 'İslam Felse- kitaplarında... Demek ki tam teslimiyetin ger-
fesi ve Kültürü'nden dem vurmuştur... Her taife çekleşmesi için naslara bütüncül bir anlayışla
kendisinin işine gelecek bir İslam oluşturmuş yaklaşıp genel delili özelleştiren özel delili göz
ve ona teslim olmuştur. Ancak bu Ehli kitabın ardı etmememiz gerekir.
yaptığı gibi, kitabın bir kısmına inanıp bir kıs-
mını inkâr etmek demektir. • Muhkem olan nassı bırakıp müteşabih olan
naslara sarılmak.
Bunun da bazı şekilleri vardır;
Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim ayetlerinin
• Umumi nas ile delil çıkarıp onu tahsis eden kimi muhkemdir, yani anlaşılması için başka
nassı gözardı etmek. ayetlere ihtiyaç duymayan ayetlerdendir; kimi
ayetler de ancak başka bir nas ile anlaşılması
Buna günümüzden şöyle bir örnek verebili- mümkün olan ayetlerdir ki bunların ismi de
riz; Allah subhanehu ve teâlâ ayette; müteşabihtir. Allah subhanehu ve teâlâ bu müteşabih
olan ayetlerin peşine düşen insanların kalple-
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak rinde bir eğrilik olduğunu söyleyip fitne peşin-
gönderdik." 2 buyurmaktadır. de olduklarını buyurmaktadır.
Bu gibi ayetlerle beraber Rasûlullah'ın sallalla- "Sana kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın
hu aleyhi ve sellem rahmetini, merhametini gösteren anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem-
hadisler birleştirildiğinde, Rasûlullah'ın sallallahu dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir
aleyhi ve sellem ne kadar rahmetli olduğu ortaya çık- eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yo-
maktadır. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Rasûlullah rumlarını yapmak için ondan müteşabih ola-
sallallahu aleyhi ve sellem insanların en merhametlisidir. nına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan baş-
Lakin bunu bayraklaştırıp, Rasûlullah'ın sallalla- kası bilmez. İlimde derinleşenler ise: 'Biz ona
hu aleyhi ve sellem her durumda rahmetini ön plana inandık, tümü Rabbimizin katındandır' derler.
çıkarmak isteyenler, kendi tasavvurlarında bir Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-dü-
Peygamber oluşturma çabası içine girmişlerdir. şünmez." 4
Hâlbuki sahabe Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sel-
Mesela, Allah'ın subhanehu ve teâlâ:
lem rahmet gösterdiği zamanları naklettiği gibi,
aynı şekilde bu rahmetin mutlak olmadığını da "Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışla-
rivayet etmişlerdir. Öyle bir din oluşturulmaya maz." 5
çalışılıyor ki zihinlerde, sağ yanağa vuruldu-
ğunda sol yanağın dönüleceği, Allah'ın subhanehu ayeti muhkem olan bir ayettir. Anlaşılması için
ve teâlâ diniyle problemi olan insanlara her daim herhangi bir nassa ihtiyacı yoktur. Rasûlullah'ın
tebessüm edileceği, şirk adına ne varsa işleyen sallallahu aleyhi ve sellem:
insanlara 'eyvallah' denilmesi gerektiği gibi ze-
hir nev'inden davranışlar, zihinlere zerk edi- "Kim La ilahe illallah derse cennete girer." 6
liyor. Umumi ve hususi olan delilleri bir araya
topladığımızda ise asıl sonuç ortaya çıkmakta- hadisi ise müteşabihtir. Yani okunduğu zaman
dır. Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem merhameti birçok soruyu peşinde getirir. 'Her hal ve durum
mutlak bir merhamet değildir. Allah'ın subhane- da mı bu kelimeyi söyleyen cennete girecektir?',
hu ve teâlâ hakkının çiğnendiği yerlerde 'intikam' 'Şirk işlediği halde iken bile bu kelimeyi söyleyen de
alma çabası içinde olan bir Peygamber vardır
karşımızda, Yahudiler tarafından namusuna
3. Buhari
göz dikilen bir Müslüman kadın için bütün bir
4. 3/Ali İmran, 7
Muharrem
5. 4/Nisa, 48 1434
2. 21/Enbiya, 107 6. Müslim
Aralık’12 • SAYI: 11
45
mi cennete girecektir?', 'Ölüm anında da mı bunu dia etmektir;
söyleyen cennete girecektir?' vs. Peki biz bu hadisi
nasıl anlayacağız? Bu hadisi yukarıda zikretmiş "Gerçek şu ki, biz senin üzerine 'oldukça ağır'
olduğumuz muhkem ayetin ışığı altında anlaya- bir söz (vahiy) bırakacağız." 9
cağız. O halde bu hadisin manası şöyle olur:
Allah subhanehu ve teâlâ bu yükün ağır bir yük
'Şirk koşmadan bu kelimeyi söyleyen kişiyi Al- olduğunu söyleyecek, Rasûlullah da sallallahu
lah subhanehu ve teâlâ cennetine koyacaktır.' aleyhi ve sellem buna rağmen hafif olduğunu söyle-
yecek! Bu mümkün olabilecek bir şey değildir.
Ancak muhkem bir kenara bırakılıp, mü- Rasûlullah'ı sallallahu aleyhi ve sellem böyle bir töhmet-
teşabih olan nassın peşinden gidildiğinde or- ten tenzih ederiz. Bu dinde kolaylık sadece bu
taya çok bozuk manalar çıkmaktadır. Nitekim dinin fıkhi ve ameli meselelerinde vardır. İtika-
günümüzde bu yöntemle çok sıklıkla karşılaş- dı ilgilendiren meselelerde ise böyle bir kolaylık
maktayız. Amelleri sırf şirkten müteşekkil olan söz konusu bile değildir. Çünkü Allah'ın subhanehu
insanlara, bu hadisle beraber ortaçağdaki pa- ve teâlâ Rasûlü'ne yüklediği yük, aslı tabiatı ile ağır
pazlar gibi cennet tüccarlığı yapmak çağımızın olan bir yüktür.
en büyük fitnesidir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Teslimiyet olma-
Allah subhanehu ve teâlâ yukarıda zikretmiş oldu- dan İslamiyet'in gerçekleşmesi mümkün değil-
ğumuz ayette Müslümanın naslara olan teslimi- dir. Bir Müslümanın, Allah'ın ve Rasûlü'nün
yetini bizlere göstermiştir: hükümleri karşısında üzerine düşen 'işittik ve
itaat ettik' diyerek hem zahirî hem de bâtınî bir
"İlimde derinleşenler ise: 'Biz ona inandık, tümü şekilde teslim olmasıdır. Bu hükümlerle muha-
menhec notları
Rabbimizin katındandır' derler. Temiz akıl sahip- tap olduğunda Müslümanın 'ama', 'bence' gibi
lerinden başkası öğüt alıp-düşünmez." 7 kelimelerle başlayan cümleleri kurması teslimi-
yetini sorgulaması manasına gelecektir.
Aynı şekilde bir Müslümanın bu tip naslara
karşı takınması gereken tavır da bu olmalıdır ki, "Allah ve Rasûlü, bir işe hükmettiği zaman,
teslimiyet tam manası ile yerine gelmiş olsun. mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için o
işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.
• "Din kolaylıktır" 8 gibi ruhsat ifade eden ve ge- Kim Allah'a ve Rasûl'üne isyan ederse, artık
nel olan kurallardan hareketle bazı nasları gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır." 10
veya hükümleri reddetmek.
Allah'ım içimize bizi günahtan uzaklaştıra-
Bu tür nasların esas alınıp dinin bütün alan-
cak bir korku, cennete eriştirecek bir itaat, dün-
larında kullanılması yanlıştır. Rasûlullah sallallahu
ya musibetlerini gözümüzde küçültecek sağlam
aleyhi ve sellem müşrikler tarafından kendisi ve asha-
bir iman ver. Dünyayı en büyük kaygımız ve
bına üç yıl ekonomik ambargo uygulandığında
ilim öğrenmedeki hedefimiz kılma. Allahüm-
'Din kolaylıktır' deyip akidesinden taviz vermedi.
me Âmin.
Bu gibi hadislerin söylenildiği kişiler ya namazı
uzatan bir sahabe ya ömür boyu evlenmeyece- Dualarımızın sonu Alemlerin Rabbi olan
ğini, uyumayacağını veya oruç tutacağını söyle- Allah'a hamd etmektir.
yen sahabeler ya da benzerleridir. Ama itikattan
kaynaklı bir sıkıntıda Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve
sellem böyle bir şey söylediği menkul değildir. Za-
ten böyle bir şeyin itikad alanında söylenilmesi
makul de değildir. Çünkü Rasûlullah'ın sallallahu
aleyhi ve sellem her alanda 'din kolaylıktır' anlayışına
sahip olduğunu söylemek, Rasûlullah'ın sallallahu
aleyhi ve sellem Rabbinin şu sözünü yalanladığını id-
46
Okuma Parçası
keremcaglar@tevhiddergisi.com Kerem Çağlar
Zulüm ve Zalim
Temel ideolojik kıstaslarını, pervasızlıktaki sınırsız-
lığını ve uygulamadaki örnekliğini şeytanın belir-
leyip gösterdiği her türlü zulüm, insanlık tarihinin
her döneminde ve her şekliyle var olmuştur.
Aralık’12 • SAYI: 11
47
Zulüm: Az ya da çok hakka tecavüz etmektir. Evet, en büyük zulüm; küfür, şirk ve nifak-
tır. Bundan dolayı yüce Allah subhanehu ve teâlâ şöyle
Zulüm: Başkasının mülkünde izni ve rızası buyurmaktadır:
olmadan tasarruf etmek ve haddi aşmaktır.
"...Çünkü şirk çok büyük bir zulümdür." 1
Zulüm: İnandığını iddia ettiği halde imanı-
na şirk karıştırmaktır. "İyi bilin ki Allah'ın laneti zalimlerin üzerine-
dir." 2
Zulüm: Hak'tan kopup batıla intisap etmek-
tir. "Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir
azap vardır." 3
Zulüm: Allah'ın mescitlerinde Allah'ın dini-
ne davete engel olmaktır. Küfür ve şirk şeklinde ortaya çıkan bu çeşit,
zulmün faillerinin genetik kodlarında ve karak-
Zulüm: Adaletin gereğinin yerine getirilme- terlerinde İblis'e ait çok belirgin izler görürüz.
mesidir.
İradeleri, şeytanın ipoteğinde olan bu tür
Zulüm: Hak ile batılı karıştırıp 'Hak' diye zulüm ehli, şeytanın yoldaşlığında samimi ol-
takdim etmektir. duklarını kanıtlamak adına her vesile ile ve her
platformda küfürlerini ilan ederler.
Zulüm: Adaletle bağdaşmayan her türlü iş
ve işlemlerdir. Küfürlerinde ısrar ile üstün çaba gösterirler.
Bunda da herhangi bir sakınca görmezler.
okuma parçası
Zulüm: Bir lokma ekmek karşılığı veya sos- Zalimlerin, yani müşriklerle kafirlerin, bu
yal bir konum sağlayacak bir kartvizit için ta- cürümlerinden ötürü karşılaşacakları cezanın
ğuti düzenin bir parçası olmayı kabul etmektir. Kur'an'daki tasviri dahi dehşet verici, ürpertici,
iç karartıcı ve korkunç bir manzaradır.
Zulmün Farklı Tezahürleri Tekebbürün cezası zelil edici bir azaptır.
Zulüm, zulümdür. Zulmün rengi, tadı, ko- Büyüklenmenin ve Allah'a karşı yalan uydur-
kusu, markası veya aroması elbette yoktur. An- manın cezası bir tarafa, bu cezanın niteliğinin
cak, zulmün sebebi, kapsamı, niteliği ve zulme- açıklanması bile kalbin ve ruhun her zerresine
denin süreç içerisinde zulümle ulaşmak istediği kadar kara keder bulutlarının yayılmasına se-
hedefler ile elde etmeyi amaçladığı çıkarlardan bep olmaktadır.
söz etmek mümkündür.
1. 31/Lokman, 13
En önemli ve en büyük zulüm insan ile yüce
2. 11/Hud, 18
Allah subhanehu ve teâlâ arasında gerçekleşen ve insa-
3. 6/En'am, 93
nın bizzat eli mahsulü olanıdır. 4. 85/Buruc, 12
48
Allah subhanehu ve teâlâ hakkında yalan uydurup derdi vardır." 6
nefislerine zulmederek büyüklenenleri, yoldaş-
larından ayrıldıktan sonra çok çetin bir gün İşte o an en büyük zulmünün, yani şirkinin,
beklemektedir. küfrünün veya nifakının, yani elleriyle gön-
derdiklerinin karşılığıyla karşılaştığında ancak
Tek başına, yanında hiç kimse olmadan ve şunu söylemeye mecal bulur:
yapayalnız olarak Allah'ın huzuruna çıkacak-
lardır. 'Keşke toprak olsaydım!' " 7
Müşrikler, kafirler ve münafıklar için, yani Zulmün çeşitlerinden ikincisi de kişi ile in-
kendi nefisleri aleyhine zulmedenler için çok sanlar arasında cereyan eden zulümdür. Önce
zor bir karşılaşmadır bu. bu konu ile alakalı bir kaç ayete bakalım:
Sevdiklerinden ve sevenlerinden ayrılmış, "Ancak şunlar aleyhine bir yol vardır ki insan-
atalarından ve önderlerinden uzaklaşmış, eş lara zulmederler..." 8
ve çocuklarıyla tüm bağları kesilmiş, Allah'ın
"Bir kimse zulmen öldürülürse onun velisine
kendilerini sahip kıldığı ve bunlar üzerinde
(hakkını alması için) yetki verdik..." 9
kendilerini muktedir zannettikleri şeylerden de
kopmuşlardır. "Bir suça verilecek ceza işlenecek suç kadardır.
Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı
Başları dara düştüğünde kendileri için aracı- Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez." 10
lık edeceklerine inanarak hayatlarına ve ibadet-
lerine ortak yaptıkları efendilerinden ve şeyhle- Hiçbir şekilde zulmün aracısı, destekçisi,
rinden uzaklaşmışlardır. yardımcısı ve taraftarı olmayan bir kimse zulme
uğradığında Allah subhanehu ve teâlâ katında meşru
Oysa "Bunlar, Allah katında bizim için şefa- olan yasal hakkını kullanır. Böylelikle kendisine
atçi olacaklardır." 5 diye büyük ümitlerle ve içten yönelik zulmü bertaraf eder.
bir bağlılıkla itaat ederlerdi onlara. Hem de iba-
det derecesinde bir itaatti bu. Yeryüzünde böbürlenip azgınlaşarak insan-
lara zulmedenler sahip oldukları tüm güç ve
İnanıp güvendikleri her şey ortadan yok olur. imkanlarını zulümlerinin devamı için seferber
ederler.
Hayatları, rejimleri, siyasetleri, partileri, ce-
maatleri, örgütleri, eğitimleri, aileleri, çocukla- Karşılarına dikilip engellenmesi gerekenler
rı, ibadetleri, liderleri ve diğer tüm konularda de bunlardır.
Allah'a ortak kıldıkları her şey bir anda kaybo-
lurlar. Bu zalimlerin zulümleri sürdükçe ve insan-
ların tevhid akidesi temelinde ıslah amaçlı di-
Hesap anı yaklaştıkça o kibirli zulüm ehlinin renişleriyle karşılaşıp zulümlerinden vazgeçiril-
nasıl ürperip yalnız kaldığını Kur'an anlatıyor medikçe, yeryüzü ıslah olmayacaktır.
bize.
Toplum için bu azgın zalimler, bir an evvel
Korkunç bir yalnızlık. ameliyatla bünyeden atılması gereken kanserli
bir ur hükmündedir. Böyle bir cerrahi müdaha-
Yalnızlığın verdiği dehşet verici bir korku. le bünyede bir takım acılara ve hasarlara neden
olacaktır. Ancak bu sonuç kaçınılmazdır. Çün-
Hani, neredeler? Nerede kaldılar o ortaklar,
kü sonuç itibariyle bünye de, olması gerektiği
aracılar, şefaatçiler, cemaatçiler, hocaefendici-
ler!
6. 80/Abese, 37
"O gün, herkesin kendisine yetip artacak bir 7. 78/Nebe, 40
8. 42/Şura, 42
Muharrem
9. 17/İsra, 33 1434
5. 10/Yunus, 18 10. 42/Şura, 40
Aralık’12 • SAYI: 11
49
zulmetmede çok daha pervasız ve ölçüsüz ola-
cakları muhakkaktır. Nitekim tarih bu örnek-
lerle doludur.
Çünkü iktidar, bu zalimler için zulümlerinin Organize bir güç olmadan zalim tağut, zul-
icrasının en etkili, yaygın ve elverişli aygıtıdır.
münü değil toplumun kılcal damarlarına, el-
Hamra sarayından şehrin sokaklarına açılan ka-
Örgütler ya da devletler gibi organize bir pılarının önündeki caddenin öte tarafına dahi
güç olmadan, zalimlerin zulümlerini zayıflatıl- ulaştırabilmesi mümkün değildir.
mış bir toplumun üzerinde icra etme imkanları
da olmaz. Uhrevi neticeleri itibariyle düşünüldüğünde,
halkına variller dolusu TNT bombalarıyla ölüm
Kişilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıkla- ve yıkım yağdıran bir zalim tağut ile neredeyse
rın çözüm yöntemleri dahi temelde şirk düze- anne karnındaki ceninlerden başlayarak nesil-
ninin yargı kurumları aracılığıyla uygulanmak- leri demokrasi gibi küfür itikadlarıyla fesada
tadır. uğratmada üstün çaba harcayan 'adil' tağutlar
arasında bir fark olmadığı kuşkusuzdur.
Allah subhanehu ve teâlâ sevgisi ve korkusu olma-
yan ve tevhid akidesinin ne olduğunu bilmeyen Elbette ki bu tespit uhrevi neticeleri itibariy-
bir kimse haddi aşıp da komşusuna, köylüsüne ledir. Dünya hükmünde zulümde yine ortaktır-
veya herhangi birisine zulmettiğinde bu zulmü- lar. Çünkü henüz başlarda kaydettiğimiz ayette
nün neticesi ona yine 'şirk' olarak geri dönüyor. belirtildiği üzere en büyük zulüm şirktir.
Bu şekilde bir kısır döngü içerisinde hayatlarını
sürdürürler. İnanç, söz ve amellerde şirk alıp Kişi ile insanlar arasında cereyan eden zu-
şirk verme kısır döngüsü... lümlerde en büyük pay yönetici ve lider konu-
munda olanlara aittir. Bu liderler ki kalpleri
Birbirlerine zulmederken kendi nefislerine kömür, suretleri ise zifiri karanlıklardan birer
de zulmetmekte olan bu insanların başlarındaki parça gibidir.
zalimler de Allah subhanehu ve teâlâ hakkındaki şirk
ve küfürleri nedeniyle kendi nefisleri aleyhinde Zulüm ehli sadece höt-zot eden, vurup-kı-
en büyük zulmü gerçekleştirmiş olanlardır. Al- ran, dövüp-yaralayan ya da başkaca maddi ve
lah subhanehu ve teâlâ hakkında tuğyanları ortaday- bedeni kayıplara neden olanlar değildir elbette.
ken bu zalimlerin, kendileri gibi olan insanlara
50
Tevhid akidesine teorik/sözlü olarak vakıf Mesud'dan radıyallahu anh şöyle rivayet edilmiştir:
olduğu halde güçlü zalimlerin zulüm ve ceza-
landırma tehditlerini Allah'ın azabıyla bir tuta- "İnanıp da imanlarına herhangi bir zulüm
rak yüz çeviren, bununla da yetinmeyip muvah- karıştırmayanlar..." ayeti nazil olunca bu, in-
16
"Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi "Onlar orada (cehennemde): 'Rabbimiz! Bizi
nefislerine zulmediyorlardı." 15 çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapa-
lım!' diye feryat ederler. Size düşünecek kimse-
Sahabenin büyüklerinden Abdullah b. nin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik
Aralık’12 • SAYI: 11
51
mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanma- ceği meçhul olduğu halde şimdiden çoluk-ço-
dınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardım- cuk, torun-tombalak deyip istikballerini düşü-
cısı yoktur." 21 nerek neredeyse kendilerini helak edercesine iş,
siyaset, spor ve kültürel faaliyetlerinin sürükle-
Zalim Kimdir? yiciliğine kaptıranlardan, Allah'ı unutup tevhid
Belirttiğimiz gibi zalim; zulmü ilk anda ken- akidesinden de habersiz bir şekilde hayatlarına
di nefsi üzerinde icra edendir. Allah'a şirk ko- devam edenlerdir.
şarak, küfre saparak ya da nifak maskeleriyle
varlığını sürdürmeye çalışarak en büyük zulmü Zalim: Omuzları, rütbelerini gösteren apo-
kendi aleyhine gerçekleştirmiş olandır. let tarlası gibi kalabalık ve göğüsleri de envaı
nişanlarla donanmış püsküllü üniformalar içe-
Zalim: Konunun başında geçen zulüm ta- risinde şecaat arz ettikleri halde, hakikatte öd-
nımlarından birini veya bir kısmını ya da hep- leklerin en önde gidenleri olan tağutlardır.
sini birden yapan veya bu özellikleri kişiliğinde
barındırandır. Zalim: Bulundukları görevi ve ellerindeki
yetkiyi başta muvahhidler olmak üzere maz-
Zalim: Kendisine Allah'ın ayetleri hatırlatıl- lumların aleyhinde mahrumiyet, eziyet ve baskı
dığı halde yüz çevirendir. aracına dönüştürerek kullanan Tağut'un kulla-
rıdır.
Zalim: Allah'ın mescidlerine necis ayakla-
rıyla basıp Allah'tan başka ilah tanımayan tev- Zalim: Yüce Allah'ın bizler için önder ve
hid davetçisi muvahhid Müslümanları derdest örnek kıldığı Rasûlullah'ın sallallahu aleyhi ve sellem
ederek zindanlarda mahrumiyetlere mahkum sünnet-i seniyyesini terk edip bidatleri ihya
okuma parçası
Zalim: Firavun'un sihirbazlarının yapmaya Her kim Tevhid akidesine aykırı inançlara
çalıştıkları gibi Tevhid akidesi ile toplum arası- yönelmek suretiyle Allah subhanehu ve teâlâ hakkında
na kalın ve yüksek duvarlar örmek maksadıyla yalan uydurur ve böylelikle zalimlerden olursa
bir yandan demokrasinin faziletlerinden(!) eko- başına toprak saçılsın!
lojik sistemin korunmasına ve ot-çiçek, börtü-
böceğe kadar hemen her konuda farklı görüşler Kendisiyle tevhid arasına aşamayacağı en-
beyan ederken öte yanda yüce Allah'ın ayetleri- geller girmeden ve sıratta sûrun arkasından
ni, ağızlarını eğip bükerek, göbeklerinin çatlatıp çağrılmadan önce hakka dönüp nefsine zulmet-
parendeler atmak suretiyle tahrif ve tevil edip mekten kaçınsın.
değiştiren saray mollalarının ta kendileridir.
Çünkü "Zalimler için hiç yardımcı yoktur." 22
Zalim: Yeryüzündeki fesadın müsebbibi,
Hamdımız ve minnetimiz ancak ve yalnız
organizatörü, planlayıcısı, uygulayıcısı, yaygın-
Allah'adır. Allah'ın salat ve selamı Efendimiz ve
laştırıcısı ve devam ettiricisi olan küfür önder-
dostumuz Muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem, te-
lerini, onların güdümündeki uluslararası fesat
miz ehli beytinin ve saygıdeğer ashabının üze-
teşkilatlarını ve lanetlenip gazaba uğratılmış
rine olsun.
kavimleri dost ve müttefik edinen yöneticilerdir.
52
Her Şeye Dair
mahi@tevhiddergisi.com
Mahi
Unutkanım, Unutkansın,
Unutkan!
Allah zü'l celal insanı, unutkan olarak
nitelendirmiştir. Ancak ‘Unutmak semavi bir
engeldir.' diyerek bunu kendimize kılıf yapıp
unutkanlığımızın sonuçlarından sıyrılmaya
çalışmak da büyük hatadır.
- Ne şikayeti?
- Unutkanlığınız.
tanlar en vahimi… Kederini, yasını unutmak
- Ne unutkanlığı? unutmanın en rahmetlisi.
Bir çoğumuz yaşamışızdır benzeri durumla- Biz koca koca insanların unutkan olmasını
rı. Söyleyeceğimizi unutmuşuzdur ya da verdi- bırakın bir kenara, küçücük çocuklarımıza dahi
ğimiz bir sözü. Ya bir yüzü ya da telefon numa- bu hastalığın bulaşmış olması daha vahimi...
rasını. Yediğimiz yemeği, dün nereye gittiğimizi.
Kimimiz getirmemiz gerekeni, kimimiz götür- Peki nedir unutkanlık?
memiz gerekeni unuturuz. Evde evladını, oda-
da karısını unutanlar da yok değil hani. Ödevini Unutkanlık beynin işlevlerini değerlendi-
ezberini, teklifini, hediyesini, teşekkürünü, so- rememesinden kaynaklanan, bilgileri hafızaya Muharrem
rumluluğunu, şahsiyetini, dinini, ahiretini unu- 1434
getirememe durumudur. Beynin işlevi nedir?
Aralık’12 • SAYI: 11
53
Gördüğünü duyduğunu tespit etmek, depola- Bilgisayarınıza Word dosyası indirin. Çok
mak ve geri çağırmaktır. İşte unutkanlık depo- az yer kaplayacaktır... Ya video indirdiğinizde
lanan bilgiyi geri çağıramamadır. ne olur? Elbette kapladığı alan daha büyüyecek-
tir. İşte görsel medyanın hafızalarımızı işgali de
Öyle mükemmel bir yapısı vardır ki beyinin, böyledir. Bu işgal unutkanlığın ana sebeplerin-
tam bir yaratılış mucizesidir. 140 milyar sinir dendir.
hücresi ve sayısı katrilyonları bulan bağlantılar-
dan oluşan beyin, tüm bu mükemmelliğine rağ- 2. Hepimizin başladığı işi tamamlamadığı,
men bilgileri geri çağırmada sorun yaşıyorsa, tamamlayamadığı zamanlar olmuştur. İşte bu
bir problemin varlığı aşikârdır. Zira unutkanlık yarım bırakılan her iş, her kitap, her ödev, her
vücuda giren mikroba işaret eden ateşlenme ezber unutkanlığın artmasına sebeptir. Nasıl
gibi olup, bazı sorunların habercisi olabilir. mı? Zihin bilgisayar gibi her yeni iş için bir dos-
ya açar. Yarım bırakılmış onlarca dosya… Yarı
Allah zü'l celal insanı, unutkan olarak ni- boş, yarı dolu… Zavallı hafıza! Bu kadar kar-
telendirmiştir. Ancak 'Unutmak semavi bir makarışık bir çekmeceden, sahibinin istediği
engeldir.' diyerek bunu kendimize kılıf yapıp bilgiyi bul getir getirebilirsen.
unutkanlığımızın sonuçlarından sıyrılmaya
çalışmak da büyük hatadır. 3. Şeriatın nehyettiği bir ameliye
çok yemek... Çok yemek özellikle
İnsan unutkan olmakla beraber de abur-cubur yemek bedene zarar
bunun önüne geçebileceği amilleri verdiği gibi beyne de zarar veriyor.
bulup hayata geçirmelidir. Üzerimize çöken ağırlık hissi,
tansiyon düşmesi ile beyne
her şeye dair
54
larını tercih ediyor. Oysa ki bu da zihni tem-
belleştirip unutkanlığa zemin hazırlıyor. Basit
eserler yerine, seviyeye göre daha ağır eserler
tercih edilip, bunlar üzerine düşünmek beynin
melekelerini açacaktır. Örneğin her ferdin gün-
lük takip ettiği eserler arasında bir tefsirin bu-
lunması, Kur'an ayetleri üzerine tefekkür edil-
mesi kaçınılmazdır. Zihni zorladığınızda kısa
devre yapmayacak, aksine açılacaktır. Kimyasal
ve sinirsel hareketlilik onu canlandıracaktır.
Tekrarlar da böyledir. Eski ezberlerin tekrar
edilmesi, alınan notlara bir göz gezdirilmesi zi-
hin canlılığını sağlar.
Aralık’12 • SAYI: 11
55
Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye ■ Bir Hikaye
Mirsad Ağınt
İbrahim
Bakacak ki örnek aldığı anne-babası dahi
öğretmene hürmet ediyor, ona öğretmeninin
sözünü dinlemesini öğütlüyor. Çocuk da bu
sefer öğretmenini izlemeye alacak. Onda güzel
çirkin ne varsa hafızaya işlenecek. Bunlar
karakterini şekillendirecek.
56
lüman değiliz' diye söylendi Yakup Usta. İlk
ihtimal biraz zordu. Çünkü Ahmet ne söylese
Kur'an ve hadisten delil getiriyor, sahabe haya-
tından örneklerle konuşmasını zenginleştiri-
yordu. 'Bizim müftü gibi: 'Şu şöyle bu böyle' diye-
rek kestirip atmıyordu.' dedi kendi kendine.
Hatta çocuğun hangi okula gideceği husu- İnsan da Allah'ın yarattığı bir varlıktır. İn-
sunda bile! sanla beraber rızkı da yaratılır. Beşer çaba gös-
terir, harama meyletmezse Allah ona rızık kapı-
Evet, evet! İbrahim'i okula yazdıracağını larını muhakkak açar.
söyleyince bir anda Ahmet'in yüzü değişmişti.
O gün İbrahim'i kucağına almış daha çok sev- Hem abi düşünsene! Bu dünyada yaşayan
mişti. Hiç bir şey söylemese de ters giden bir sayısız zalim, günahkâr insan var. Allah onların
şeyler olduğunu anlamıştı Yakup Usta. Sonra- hepsinin rızkını veriyor. Sen çocuklarını okula,
dan öğrendi ki Ahmet çocuklarını okula gön- oradaki küfürden, haramdan, Allah'ın yasak-
dermiyor, kendisi gibi yapan iki- üç arkadaşıyla ladığı fiillerden kaçınsın diye göndermiyorsun.
beraber çocuklarını evde eğitiyordu. Hiç Allah senin çocuklarını rızıksız bırakır mı?
Çocukların okumaları güzeldi. Hatta hemen Sen kaçıncı sınıfa kadar okudun Yakup abi?
hemen her gün İbrahim'in yanına gelip Pey-
gamberlerin hayatlarının anlatıldığı hikayeler - Ortaokulu zar-zor bitirdik işte.
okuyorlardı.
- Peki! Şu anda konfeksiyonda Usta başısın.
'Allah da biliyor ya iyi ilgileniyorlar çocukla- Evine ekmek götürebiliyorsun. Tüm bunlar Or-
rı ile. Diğerlerini, arkadaşlarının çocuklarını taokul diploması ile mi oldu?!
bilmem ama Ahmet'in çocukları harika. Nasıl
oturup kalkacaklarını çok iyi biliyorlar. Büyü- Böyle sürüp gidiyordu konuşmalar. Her
müş de küçülmüş gibiler! Ama...!' seferinde İbrahim'i okula göndermeyeceğine
dair kendi kendine söz veriyordu. Hatta eşi ile
'Ama böyle nasıl olacak? Çocuklar diplomasız konuşup onun desteğini bile almıştı. Ama ne
nasıl yaşarlar? Diplomalı olanlar bile bir dikiş oluyorsa ondan sonra oluyordu. Sanki şeytanlar
tutturamazken bu çocuklar nasıl ayakları üze- sıraya girmişler, vesvese vermek için birbirleri
rinde durabilirler?' ile yarışıyorlardı. O da bu ruh hali ile tekrardan
fikir değiştiriyordu.
bu düşünceleri Ahmet de açmıştı. Hatırlayabil-
diği kadar şöyle demişti Ahmet: İbrahim'in 'Babaaa!' diye seslenmesiyle dü-
şüncelerinden sıyrıldı Yakup Usta.
- Yakup abi! Mesele rızık endişesi ise bunun
çözümü çok basit. Bak! Sana geçenlerde gaze- - Ne zaman eve döneceğiz?
tede okuduğum bir şeyi anlatayım. Okyanusun
dibinde yaşayan bir canlı keşfetmişler. Bu can- - Hemen oğlum hemen! Şu alışverişi bitire-
lının hareket kabiliyeti neredeyse hiç yok! Peki lim, hemen çıkalım.
Muharrem
nasıl besleniyor? Okyanusun dibindeki dalgalar 1434
Aralık’12 • SAYI: 11
57
taya çıkacak. Bakacak ki örnek aldığı anne-ba-
bası dahi öğretmene hürmet ediyor, ona öğret-
meninin sözünü dinlemesini öğütlüyor. Çocuk
da bu sefer öğretmenini izlemeye alacak. Onda
güzel çirkin ne varsa hafızaya işlenecek. Bunlar
karakterini şekillendirecek.
- Doğru! Zaten arada sırada yüzünü boyayıp Durum bu olsa da gizliden gizliye haram iş-
sakal yapıyor kendine! lemeye devam ederdi. 'Gizliden gizliye' diye dü-
şünürken Allah'ın her şeyi gördüğünü hatırladı.
- İşte okula başlayınca işler değişecek. Artık Ürperdi.
örnek alacağı yeni bir insan yani öğretmen or-
Ortaokul için ilçe merkezine gittiğinde ise
58
durum daha da vahimdi. Aynı sırayı paylaştığı
kız arkadaşı ondan silgi isteyince nasıl da kıza- Peygamber'e sallallahu aleyhi ve sellem bile muamele
rıp, bozarmış, sıkılmıştı. İki üç ay sonra ise artık
senli- benli konuşuyorlardı. böyle iken, okula giden çocuklar
her sabah kimin huzurunda saygı
Ahmet günümüz okullarında var olan ahla-
duruşunda bulunuyorlar? Şeriatı
ki bozukluklardan bahsederken Yakup Usta da
bunları düşünüyordu işte. Birden Ahmet konu- ortadan kaldıran, halifeliği yok edip
yu değiştirdi: tüm dünyadaki Müslümanları...
- Yakup abi! Bugünkü okullarda bu anlattık-
larımdan daha kötü bir şey de var biliyor mu- Aslında İbrahim'i okula göndermeyerek sen
sun? kendini de kurtarmış olacaksın. Yoksa İbrahim
anlattığımız bu fiilleri ne kadar yaparsa yapsın
- Bundan daha kötü ne olabilir ki Ahmet?! Allah katında bir sorumluluğu olmaz. Ta ki so-
rumlu tutulacağı yaşa gelinceye kadar. Peki o
- Şimdi bana söyle abi! Adem'den aleyhisselam zamana kadar işlediği suçlar ne olacak? Ahiret-
beri yeryüzüne teşrif etmiş en değerli insan te hesabı sorulmak üzere onu okula gönderen-
kimdir? lerin sırtına yüklenecek.
- Her halde Muhammed'dir sallallahu aleyhi ve sellem. Sana son olarak şunu söyleyeyim abi! Ço-
cuğu okula göndermeme kararı aldığında etra-
- Evet abi! Ama Allah katındaki bunca de- fındaki herkesin sana karşı çıkacağını görecek-
ğerine rağmen O sallallahu aleyhi ve sellem insanların sin. Sakın onlara aldırış etme abi. Çünkü yarın
kendisine saygı göstermek için ayağa kalkmala- Allah'ın huzuruna çıktığında, bugün seni fik-
rını yasaklamıştır. "Ben de sizin gibi bir insanım" rinden döndürmeye çalışanların hepsini kendi
demiştir. derdine düşmüş bir halde bulacaksın.
Peygamber'e sallallahu aleyhi ve sellem bile muamele Sen 'Eş, dost sonra ne der?' diye düşünüp ço-
böyle iken, okula giden çocuklar her sabah ki- cuğunu bu bataklığa gönderirsen, hesap günü
min huzurunda saygı duruşunda bulunuyorlar? geldiğinde yapayalnız kalırsın. Ama bu dünya-
Şeriatı ortadan kaldıran, halifeliği yok edip tüm da Allah'ı razı etmek için uğraşırsan çocuğunu
dünyadaki Müslümanları kolları-kanatları kı- bu ortamlardan muhafaza edersen belki dün-
rık bir hale getiren onlarca İslam alimini, şeri- yada başın ağrır, arkadaşların, akrabaların sana
atin yeniden hakim olmasını isteyen kimseleri güler, seni yalnız bırakırlar. Ama asıl yardıma
astıran ve daha birçok suçun failinin putunun ihtiyaç duyulan o büyük gün geldiğinde, inşa-
önünde!!! Hem de öyle bir and içiyorlar ki başlı allah Allah'ın dostluğunu kazanmış bir halde
başına bir facia! diriltilirsin.
Aralık’12 • SAYI: 11
59
İbrahim'i göndereceği yer İslamî bir kurum ol- tu. Tam kapının önüne geldiklerinde İbrahim
saydı da son anda göndermekten vazgeçseydi durdu. Uzak bir yeri görmeye çalışıyormuş gibi
aynı seferberlik hali yaşanır mıydı evde? elini alnına siper yaparak bahçeden içeri bak-
tı. Yakup Usta niye durduğunu anlamaya çalışır
Elbette bu süreç İbrahim için de çok sancılı gözlerle İbrahim'e bakıyordu.
olmuştu Ahmet amcasının konuşmalarını daha
sonrasında anne-babası arasındaki müzakerele- - Babaa!
ri işitiyordu. Tam olarak anlamasa da özellikle
son bir yıldır gitmeyi heyecanla beklediği oku- - Efendim oğlum!
lun pek iyi bir şey olmadığını düşünmeye baş-
lamıştı artık. - Hani şu bahçedeki put var ya! O İbrahim
Peygamberin kırdığı putlardan mı?
O her gördüğü kağıt parçasına okul aşkı ile
bir şeyler karalayan İbrahim gitmiş, başka bir - ?!
çocuk gelmişti. Biraz olsun canlandıran tek şey
ise Ahmet amcasının çocuklarıydı. Daha doğ-
rusu onların okuduğu hikayeler.
60
İktibas Yazı Mehmet Göktaş
İstediğiniz Yöne,
İstediğiniz Kadar Konuşun...
Fakat her ay ödediğimiz faturalar bizi aynı
zamanda cehenneme sürüklüyorsa, gerçekten
bu apaçık bir hüsran değil de nedir? Hiçbir ücret
ödemeden cennete gitmek varken...
Aralık’12 • SAYI: 11
61
Eğer ağzınız açılmışsa, biliniz ki taksimetre- rastladığınız oluyor, bir de bakıyorsunuz ki o da
lerde olduğu gibi çenemetreniz sizin aleyhinize kulaklık takmış o şekilde konuşuyor.
çalıştırılmaya başlamıştır. Ve şunu iyi biliniz ki,
o andan itibaren konuştuğunuz her kelime sizin Ve bu arada ekranlarda izlediğiniz reklamla-
aleyhinize size geri dönecektir. rın büyük bir kısmı, caddelerde sokaklarda gö-
zünüze hitap eden billboardların hemen hemen
Ancak Allah'ı zikretmişseniz, birilerine tamamına yakını sizin durmadan konuşmanızı
doğru yolu gösterip birilerini doğruya yönlen- istiyor.
dirmişseniz, bunlar hariç. Bunun dışında ağ-
zınızdan her ne çıkmışsa, bunun faturası size Şu anda telefon firmalarından daha çok rek-
gerçekten çok pahalıya malolacaktır. lam yapan var mı acaba? İnsanların durmadan,
hem de hiç durmadan konuşmasını istiyorlar.
Bütün bunları niçin ortaya getirdiğimi an-
lamışsınızdır zannedersem. Kulaklardan bir Bu arada işin maddi yönünü de asla küçüm-
türlü indirilmeyen telefonlar, saatlerce süren lü- semiyoruz. Elbette kazandığımız günahların
zumsuz konuşmalar... İnsan ister istemez şahid yanında lüzumsuz yere ödediğimiz telefon fatu-
oluyor, hatta bazı durumlarda istese de kurtu- raları belki bir hiç mesabesindedir.
lamıyor, bir anlamda dinlemeye mahkum olu-
yorsunuz. Akli selim sahibiyseniz insanlığın bu Fakat her ay ödediğimiz faturalar bizi aynı
dramından içiniz yanıyor. zamanda cehenneme sürüklüyorsa, gerçekten
bu apaçık bir hüsran değil de nedir? Hiçbir üc-
Artık haram çizgisini aşan kötü sözler, gıy- ret ödemeden cennete gitmek varken, ardı arka-
betler, dedikodular, terbiye sınırını aşan mahre- sı kesilmeyen faturalarla cehenneme gitmekten
miyet ihlalleri vs. ... Bir tarafa, saatlerce süren daha büyük bir ahmaklık ne olabilir?
lüzumsuz ve boş konuşmalar insanın, yani şa-
hid olanların içini karartıyor. Biliyor musunuz, Muhammedî ölçüye göre
insanoğlunu hüsrana uğratıp helak edecek olan
Evlatlarının veya küçüklerinin bitmez tü- şey; ağzından içeri giren şeylerle ağzından dışa-
kenmez telefon konuşmalarından dolayı ço- rı çıkan şeylerdir.
ğumuzun canı sıkılıyor, aklımıza ilk önce para
geliyor, israf konusu geliyor. Eğer onlara bir şey Eğer Allah'tan korkuyorsak, eğer bir gün
söyleme gücünü kendimizde buluyorsak he- Allah'ın huzuruna varacağımıza iman ediyor-
men bu noktadan müdahale ediyoruz: , sak, birazcık olsun susalım, lütfen uyanalım ve
kendimize gelelim, bu noktada mutlaka Rasulü
-Bu kadar konuşuyorsun, yazık değil mi para Zişan Efendimize kulak verelim;
yazıyor.
"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa
-Yok canım, benim sınırsız tarifem var, is- ya hayır söylesin ya da sussun." (Buhari, Müs-
tediğin kadar, istediğin yöne konuş aynı ücreti lim)
ödüyorsun .. .
"Sükût eden kurtulmuştur." (Tirmizi)
- Öyle mi, peki o zaman diyoruz oluyoruz,
zannettiğimiz kadar pahalı olmadığını öğren- "Kim iki dudağı ve iki bacağı arasına kefil
diğimiz için ve susuyoruz, biraz da olsun teselli. olursa, ben de ona cennet hususunda kefil olu-
rum." (Buhari)
Maalesef bizler de sadece parayı düşündü-
ğümüz, sadece tükenen kontörleri düşündüğü-
müz için işin vahametini anlayamıyoruz .
62
Ayın Kitabı Ebu Ensar
ebuensar@tevhiddergisi.com
Aralık’12 • SAYI: 11
63
Bir Tablo, Bir Ders
64